sayi 20_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği
Transkript
sayi 20_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği
sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 1 suthattı Sayı: 20 O cak - Şubat 2014 İki ayda bir yayımlanır www.suthatti.com.tr Çallı, y eniden U S K Başkanı O kul Sütü 10 Şubat’ta sıralarda… Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Başkanı Harun Çallı, süt sektörünün paydaşlarını bir araya getiren Ulusal Süt Konseyi (USK) Yönetim Kurulu Başkanlığı’na yeniden seçildi. S.6 Okul Sütü, 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılının ikinci döneminin başlayacağı 10 Şubat’tan itibaren, haftanın 3 günü anasınıfı ve ilkokul öğrencilerinin sıralarına konulmaya başlanacak. S.8 6DùO×NO× QHVLOOHU için Röportaj Başkan’ın kaleminden Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği’nin (ASÜD) bugüne kadar yaptığı çalışmalar ve elde ettiği başarılar, birlik olmanın gücünü hepimize gösterdi. Bütün bu gelişmeleri alt alta sıraladığımızda ASÜD’ün, bugün 120’ye yaklaşan üyesiyle Türkiye süt ve süt ürünleri sektörünün en büyük ve en etkin sivil toplum kuruluşu haline gelmiş olması boşuna değil. Mart ayında toplanacak 3. Olağan Genel Kurul’da alınacak kararlar, ASÜD’ün önümüzdeki dönemde yoluna daha güçlü şekilde devam etmesini sağlayacaktır. S:2 Süt ve süt ürünleri, Müşteri memnuniyetinde zirveyi sevdi Cemalettin Özden Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı “Süt sanayi, son yıllarda Beyaz köşe Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi (TMME) çalışmaları kapsamında, 2013 yılının 3. çeyreğinde süt ve süt ürünleri sektöründeki müşteri memnuniyeti de ölçüldü. Sektör, 82 puanla, TMME’nin “Çok İyi” kategorisindeki yerini sağlamlaştırdı. Sonuçlar, “Müşteri memnun ise memnun olmayan kim?” sorusunu akıllara getiriyor. Öyle ya, medyada, “Ambalajlı gıda tüketmeyin, UHT süt içmeyin, margarin kullanmayın” türünden yaygara koparanların varlığını hepimiz biliyoruz. S:4 Süt ve Süt Ürünleri Sektörü Memnuniyet Endeksi, 2013 yılı 3. çeyreğinde, 2012 yılına göre 1 puan artarak, 82 puanla “Çok iyi” kategorisinde yer aldı. n Türkiye Kalite Derneği ve KA Araştırma Şirketi’nin Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi (TMME) 2013 yılı 3. çeyrek çalışması kapsamında, 81 ilde 4 bin 554 tüketici ile yapılan bilgisayar destekli anketle, dondurma, et ve tavuk ürünleri, ev temizlik ürünleri, kişisel bakım ürünleri, konser- ve-sos-salça, margarin, sıvı yağ ile süt ve süt ürünleri sektörleri ölçüldü. Süt ve süt ürünleri sektörünün memnuniyet endeksi 2013 yılı 3. çeyreğinde 1 puan artarak, 82 puana yükselirken, dondurma sektöründe memnuniyet endeksi 2 puan geriledi. Dondurma sektöründe ilk sırayı Algida aldı. ASÜD’den ilk sektörel ziyaret Azerbaycan’a Mertçe Süt ve süt ürünleri sektörü, 2013 yılında 82 puana yükselen endeks değeriyle, Ulusal endekste 80 ve üzerinde puan alan sektörlerin yer aldığı “Çok iyi” kategorisindeki yerini daha da sağlamlaştırdı. Sektör memnuniyet endeksi, Amerikan Müşteri Memnuniyeti Endeksi (ACSI) Gıda sektörü 2013 skoru olan 81 puanın da üzerine çıktı. TMME’nin 2013 yılı ölçümleri, genel olarak gıda ve içecek sektörünün tüketicileri memnun ettiğini de gösterdi. S.2 hammadde üretimindeki kalite artışı ve teknolojik gelişime bağlı olarak büyük bir gelişme sergiledi. Ahırdan sofraya tüm zincirde kaliteyi yükseltmek, büyük önem taşımaktadır.” Sayfa 3 Türkiye’nin çocukları peyniri seviyor Türkiye’de okul çağındaki her 6 çocuktan 5’i her gün ASÜD olarak ilk sektörel ticaret heyeti ziyaretimizi, 16-18 Aralık 2013 tarihleri arasında Azerbaycan’a gerçekleştirdik. Azerbaycan yetkililerinin ve başta Büyükelçimiz Alper Coşkun olmak üzere Türkiye Büyükelçiliği çalışanlarının yakın ilgisi, hepimizi memnun etti. Azerbaycan, hem yatırım için ve hem de ticaret için önemli fırsatlar barındırıyor. 2014 yılı içinde 4 veya 5 ülkeye daha sektörel ticaret heyeti ziyaretinde bulunmayı planlamaktayız. S:10 Konuk yazar Prof. Dr. Atila Yetişemiyen Ankara Üniversitesi Ziraat Fak. Süt Teknolojisi Bölümü Ülkemizde çiğ süt kalitesini yükseltebilmek için Almanya’dakine benzer bir örgütlenmeye gidilmesi gerekli. S:18 düzenli olarak kahvaltı yapıyor, çocukların her gün tükettiği besinlerin başında ise peynir geliyor. n Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD), Ekonomi Bakanlığı’nın sektörel ticaret heyeti incelemeleri kapsamında ilk ziyareti, 16-18 Aralık 2013 tarihlerinde Azerbaycan’a gerçekleştirdi. Ziyarette, Azerbaycan’da yatırım ve işbirliği olanakları ele alındı. ASÜD Başkanı Harun Çallı başkanlığında, ASÜD Genel Sekreteri Dr. İsmail Mert, süt ve süt ürünleri sektöründen ASÜD üyesi 14 firmanın temsilcileri ve Ekonomi Bakanlığından Daire Başkanı Tayfur Kılıç ile Dış Ticaret Uzmanı Goncagül Çelebioğlu’nun yer aldığı heyet, Azeri yetkililer ile Bakü’deki Türkiye Büyükelçiliği yetkilileri tarafından büyük bir ilgi ile karşılandı. Azeri yetkililer, heyeti Azerbaycan’da görmekten duydukları memnuniyeti dile getirdiler, Türkiyeli kardeşleri ile işbirliği yapmaktan mutlu olacaklarını ifade ettiler. n Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda, Dünya Sağlık Örgütü, Milli Eğitim Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi ile yürütülen “Çocukluk Çağı Obezite Araştırması (COSI-TR) Ön Raporu, çocukların beslenme davranışları ile süt ve süt ürünlerinin tüketimi konusunda da çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Halen 1 milyon 719 bin 600 ton çiğ süt üretimiyle ihtiyacının ancak 1/3’ini karşılayabilen Azerbaycan, en çok tereyağı, peynir, yoğurt ve süt ithal ediyor. Ülke genelindeki 216 ilkokulda okuyan ikinci sınıf öğrencilerini (78 yaş grubu) kapsayan araştırmada, “Ailelerin Beyanlarına Göre Çocukların Yaşam Tarzları” başlığı altında 4 bin 856 aile ile görüşme yapıldı. Azerbaycan’ın ithalatında Türkiye’nin payı, yıllara göre %3,5 ila %4,5 arasında değişiyor. S.6 Görüşmelerde, her 6 çocuktan 5’inin (%84,6) her gün kahvaltı yaptığı sonucuna ulaşılırken, ço- cukların bazı besin ve içecekleri tüketim sıklığı da belirlendi. Buna göre, çocukların her gün tükettiği besinler arasında peynir, %51 oranı ile ilk sırayı alıyor. Süt ve süt ürünlerinin tüketim sıklığında peyniri, %36,9 oranı ile yoğurt, %28,7 oranı ile ayran ve %27,9 oranı ile tam yağlı içme sütü takip ediyor. S.8 sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 2 2 Sayfa Ocak - Şubat 2014 suthattı Sektör Süt ve süt ürünlerinde müşteri memnuniyeti zirvede B a ş ka n ’ ı n ka le m in d e n Harun Çallı Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Sektörü Memnuniyet Endeksi, 2013 yılı 3. çeyreğinde, 2012 yılına göre 1 puan Birlikte geleceğe yürüyoruz 009 yılında kurulan Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği’nin (ASÜD) bugüne kadar yaptığı çalışmalar ve elde ettiği başarılar, birlik olmanın gücünü hepimize gösterdi. 2 Türkiye’de özellikle çiğ sütte kalite konusu, yıllardır AB’ye ihracatta önümüze bir engel olarak çıkartılıyordu. Bakanlığımızın öncülüğünde yürüttüğümüz “Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün AB Pazarına Girişinin Desteklenmesi Projesi”nde sektörle el ele verdik. Bunun sonucunu da, Türkiye süt ve süt ürünlerine AB kapılarının açılması ile aldık. Bununla da yetinmedik, bir yandan AB’nin yasaklarını gerekçe göstererek ihracatımıza engel koyan ülkelerin kapılarını zorlarken, diğer yandan halen ihracat yaptığımız ülkelerde de pazar payımızı arttırmak için girişimlerde bulunuyoruz. Bu kapsamda Ekonomi Bakanlığımızın öncülüğünde sektörel ticaret heyetimiz ilk ziyareti, Azerbaycan’a gerçekleştirdi. Önümüzdeki dönemde bu ziyaretlerimiz devam edecek. Tabii, olayımız sadece ihracat değil. İnsanımızın daha sağlıklı beslenmesi için sağlıklı, güvenilir süt ve süt ürünlerinin tüketiminin artması önemli. Bu konuda en önemli gelişme, üçüncü kez uygulanacak olan Okul Sütü Programı. Sanayicimiz, bu yıl bir kez daha öğrencilerimizin sıralarına okul sütünü koyacak. Bütün bu gelişmeleri alt alta sıraladığımızda ASÜD’ün bugün 120’ye yaklaşan üyesiyle sektörün en büyük ve en etkin sivil toplum kuruluşu haline gelmiş olması boşuna değil. ASÜD’e yeni katılan üyelerimize “Hoşgeldiniz” diyorum. Mart ayında toplanacak 3. Olağan Genel Kurulda alınacak kararlar, ASÜD’ün önümüzdeki dönemde yoluna daha güçlü şekilde devam etmesini sağlayacaktır. Bu noktada Ulusal Süt Konseyi’nin 28 Kasım’da toplanan 3. Olağan Genel Kurulu’na da değinmek istiyorum. Genel Kurulda üyelerin teveccühüyle sanayici alt grubunu temsilen USK Yönetim Kurulu’na seçildim. Yönetim Kurulumuz, USK Başkanlığı görevi yine bana tevdi ederken, Başkan vekilliğine Prof. Dr. Muhittin Özder, Muhasip Üyeliğe de Prof. Dr. Atila Yetişemiyen seçildi. USK’nın yeni dönemde de sektörün tüm paydaşlarını kucaklayan çalışmalara imza atacağından kimsenin kuşkusu olmamalıdır. Sağlıklı, mutlu, bol kazançlı bir yıl dileklerimle… A S ÜD ’ün 3. O lağan G enel Kurulu Mart ay ında toplanacak. artarak 82 puanla, “Çok iyi” kategorisindeki yerini daha da sağlamlaştırdı. n Türkiye Kalite Derneği ve KA Araştırma Şirketi’nin Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi (TMME) 2013 yılı 3. çeyrek çalışması kapsamında, 81 ilde 4 bin 554 tüketici ile anket yapılarak, dondurma, et ve tavuk ürünleri, ev temizlik ürünleri, kişisel bakım ürünleri, konserve-sos-salça, margarin, sıvı yağ ile süt ve süt ürünleri sektörleri ölçüldü. 2013 yılı gıda sektörü sonuçları, Sanayi Bakanlığı Gıda ve İçecek Sektörü Raporu ve TÜİK ihracat verileri ile birlikte değerlendirildiğinde Türkiye’de ihracatın %10’luk kısmını oluşturan ve yarattığı 4,5 milyar dolarlık artı değer ile ülke ekonomisine katkıda bulunan gıda ve içecek sektörünün tüketicileri memnun ettiğini gösterdi. 2013 yılı 3. çeyreğinde ölçülen sekiz sektörden margarin sektörünün memnuniyet endeksi 2012 yılına kıyasla 3 puan, ev temizlik ürünleri, sıvı yağ ile süt ve süt ürünleri sektörlerinin memnuniyet endeksi ise 1 puan arttı. Et ve tavuk ürünleri sektörü müşteri memnuniyetinde 2012 yılı seviyesini korurken; 2012 yılına kıyasla konservesos-salça sektörünün müşteri memnuniyeti endeksi 1 puan, dondurma ve kişisel bakım sektörlerinin memnuniyet endeksi ise 2 puan düştü. Süt ve süt ürünleri sektörü memnuniyet endeksi 82 puana yükselirken, dondurma sektöründe ise Algida, birinci sırada yer aldı. TMME Başarı Cetveli’nde ulusal endekste 80 ve üzerinde puanla yer alan sektörler “Çok iyi” kategorisinde değerlendiriliyor. 2013 yılında 82 puana çıkan süt ve süt ürünleri sektörü, “Çok iyi” kategorisindeki yerini sağlamlaştırdı. Süt ve süt ürünleri sektörü memnuniyet endeksi, 82 puanla, Amerikan Müşteri Memnuniyeti Endeksi (ACSI) Gıda sektörü 2013 skoru olan 81 puanın da üzerine çıktı. 20’yi aşkın gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede yürütülen ulusal müşteri memnuniyeti endekslerinin Türkiye uygulaması olan TMME, 2005 yılından beri değişik sektörleri ve bu sektörlerdeki kurumları kapsayacak şekilde her 3 aylık dönemde yapılıyor. Tüketicilerin satın aldıkları ürün ve hizmetlerden memnuniyetini sayısal olarak gözler önüne seren TMME, ülke genelinde müşteri memnuniyeti bilincinin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına da katkıda bulunuyor. Süt sektörü yatırımcıların gözdesi Yörsan’ın %80 hissesi Dubaili Abraaj Capital Fonu’na satılırken, Moova da yeni ortak arayışında… n Süt sektöründe hareketli günler yaşanıyor. Türkiye’nin en büyük süt ürünleri firmalarından Yörsan, Dubaili Abraaj Capital fonuna satıldı. Yörük ailesine ait Yörsan Gıda’nın %80 hissesinin Abraaj Grubu’nun kontrolündeki Dairy Fresh Süt Ürünleri ve Gıda Yatırımları Şirketi’ne devri, Rekabet Kurulu’nun onayının ardından gerçekleşti. Tic. A.Ş. ve Yörsan Gıda ve Süt Ürünleri Paz. Tic. A.Ş. şirketlerini kapsıyor. Hisse devri; Yörsan Gıda Mamulleri Sanayi ve Ticaret A.Ş., Yörükler Dış Ticaret A.Ş., Yörükler Gıda Mamulleri İthalat İhracat San. ve En büyük sanayi kuruluşları listesinde 233. sırada bulunan Yörsan, özellikle peynir ve yoğurt üretimiyle öne çıkıyor. 2012 yılı cirosu 360 milyon lira olan Yörsan, başta Amerika ve Japonya olmak üzere 17 ülkeye ihracat yapıyor. Yörsan’ın %80 hissesini satın alan Dubai merkezli girişim sermayesi Abraaj Capital, 7.5 milyar dolarlık portföyü ile dünyanın en büyük 50 fonu arasında bulunuyor. R edaktör Y ay ın T ürü: Y ay g ın- S üreli Yörsan’ın ardından süt sektöründe yeni bir satış daha gündeme geldi. 2011 yılından itibaren Moova markası ile peynir ve süt sektöründe faaliyet gösteren Efeler Çiftliği Tarım ve Hayvancılık A.Ş, yeni ortaklar alınması, muhtelif stratejik alternatiflerin değerlendirilmesi, finansal danışmanlık ve benzeri diğer hizmetlerin yürütülmesi için İş Yatırım’la sözleşme imzaladı. 2005 yılında kurulan Efeler Çiftliği, Moova markalı süt ve peynir çeşitleri ile 2011 yılı Temmuz ayında pazara girdi. www.suthatti.com.tr İmtiy az S ahibi v e S orumlu Y az ı İşleri Müdürü P erakende F ikri T ürkel - B askı T arihi: 10/01/2014 fikri.turkel@ suthatti.com.tr C omart Kurumsal İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. adına İlknur Menlik A li R eşat Y ılmaz bilen - Kıv anç Y arang ümeli aliresat@ comart.com.tr G rafik T asarım imenlik@ comart.com.tr Çev re - U luslararası R eg ülasy on Y ay ın Koordinatörü D r. İsmail Mert N az an Maraş - naz an.maras@ suthatti.com.tr G enel Y ay ın Y önetmeni Mehmet A li Çıtak R odolphe de B orchg rav e - Murat T uz cuoğlu rodolphe.deborchg rav e@ arcadia- international.net mehmetali@ comart.com.tr daniel.traon@ arcadia- international.net Her türlü yayın hakkı, F ikir ve Sanat E serleri Kanunu gereğince T el: 0.312 284 77 78 F ax : 0.312 284 77 79 C omart’a aittir. T anıtım amacıyla yapılacak kısa alıntılar dışında, D ağıtım: İnterposta T el: 0.212 269 03 09 B askı: E lma T eknik B asım Matbaacılık F otoğraf D aniel T raon 1386. S okak N o: 8/8 B alg at /A N KA R A yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. İsmail H akkı E ser U luslararası İlişkiler ismail.mert@ suthatti.com.tr Y önetim Y eri: C ey hun A tıf Kansu C ad. S üthattı, A S ÜD (A mbalajlı S üt v e S üt Ürünleri S anay icileri D erneği) iş birliği ile C omart tarafından y ay ımlanmaktadır. Çatal S ok. 11/A Maltepe/A nkara T el: 0 312 229 92 65 F aks : 0 312 231 67 06 IS S N : 1309- 9442 R eklam R ez erv asy on W ebmaster T olg a F edakar Melek Karaman - melek.karaman@ suthatti.com.tr 0.312 284 77 78 sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 3 suthattı Ocak - Şubat 2014 Sayfa Sektör 3 Röportaj: C emalettin Özden - T ürkiye Damızlık Sığır Y etiştiricileri Merkez Birliği G enel Başkanı “Sütte kalitenin artırılmasında hepimize görev düşüyor” n Türkiye, 2013 yılında ilk canlı hayvan ihracatına Türkmenistan ile başladı. Irk ıslah çalışmaları sonucu geliştirilen damızlık düvelerin ihracatı ile gözler, bu alandaki çalışmalara çevrildi. Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Cemalettin Özden, Süthattı’na çalışmalarını anlattı, süt sektöründeki gelişmeleri değerlendirdi. Sayın Özden, Birliğin yapısı ve örgütlenme çalışmaları hakkında bilgi verir misiniz? Süt sanayinin son yıllarda büyük bir gelişme sergilediğini belirten Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Cemalettin Özden, “Son dönemde sanayicilerimizin Avrupa’ya süt ve süt ürünleri ihracatı konusunda elde etmiş oldukları başarı, bunun en açık göstergesidir.” dedi. Türkiye’de soy kütüğüne katkı sağlayacak nitelikte kayıt tutma çalışmaları Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın İtalya (ANAFİ) ve Almanya (GTZ) ile işbirliği çerçevesinde yürüttüğü projelerle başlatılmıştır. Her iki projenin de amacı, Türkiye’de bir kayıt sistemi oluşturmak ve bu kayıt sistemini yürütecek birliklerin kurulmasını sağlamaktır. Bu kapsamda soy kütüğü faaliyeti yapan işletmeler örgütlenmeye yönlendirilmiş, 1995 yılında Damızlık Sığır Yetiştirici Birlikleri, 1998 yılında ise bu birliklerin üst örgütü olan Merkez Birliği kurulmuştur. Bugün itibariyle Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği, tüm Türkiye’de örgütlenmesini tamamlamıştır. Ülkemiz hayvancılığında ıslah amaçlı faaliyet gösteren tek yetiştirici örgütü olan Merkez Birliği, 81 ilde 1.310 personel ile 1 milyon 40 bin işletmede, 8 milyon 500 bin hayvanın kaydını tutmaktadır. Irk ıslah çalışmaları sonucu geliştirilen damızlık düveler, Türkmenistan’a ihraç edilmeye başlandı. Irk ıslah çalışmalarında gelinen nokta nedir? Bugün dünyada sığırcılığı gelişmiş hemen her ülkede Yetiştirici Birlikleri tarafından “Döl Kontrolü Programı” yürütülmekte ve her ülke kendi koşullarında en fazla kazanç sağlayacak boğaları seçerek ve bu boğaların spermalarını kullanarak sürünün verimini artırmaktadır. Her ülke, kendi popülasyonunda ıslah etmek istediği özellikler bakımından üstün değerlere sahip boğaları s e ç m e k t e d i r. Yani ıslah, her ülkenin kendi tercihleri, yetiştirici koşulları ve özelliklerin ülke içindeki ekonomik önemi dikkate alınarak yürütülen bir faaliyettir. Diğer bir deyişle, her ülke ıslah stratejisini kendi üretim ve ekonomik koşulları doğrultusunda planlamalıdır. Bütün bu sebepler Türkiye’de denenmiş boğa sperması üretimini gerçekleştirebilmek için Döl Kontrolü Projesi’ni gündeme getirmiştir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile ortaklaşa yürütülen ve 1999 yılında başlanan proje kapsamında, her yıl 25-30 baş boğa teste alınmaktadır. Günümüze kadar satın alınarak Menemen Suni Tohumlama Laboratuvarı’na nakledilen 148 aday boğadan 91 başı teste alınmış ve 77’sinin damızlık değeri belirlenmiştir. Yayımlanan boğa kataloğu ile sonuçlar kamuoyuna duyurulmuştur. Yıllar süren çabanın ve bir o kadar sarf edilen öz kaynağın ürünü olarak bugün uluslararası pazarda rekabet gücü yüksek damızlık düveler ve boğa spermaları üretebilmekteyiz. Artık yurt içinde başarısını kanıtlamış boğa sperması ve damızlık düvelerimizin Türkiye sınırları dışına çıkma zamanı gelmiştir. Bu doğrultuda ilk ihracatımızı Kasım ayında Türkmenistan’a gerçekleştirdik. Bu ihracatın bir ilk olduğunu önümüzdeki dönemde, başta Türk Cumhuriyetleri, Ortadoğu, Balkanlar ve Afrika ülkeleri olmak üzere tüm dünyaya damızlık düve ve nitelikli boğa sperması ihraç ederek ülke ekonomisine katkı sağlamanın Merkez Birliği olarak yegane hedefimiz olduğunu belirtmek isterim. Yine bakanlık ile birlikte yürüttüğünüz “Islah Amaçlı Çiğ Sütte Kalitenin Desteklenmesi Projesi” kapsamında kurulan çiğ süt analiz laboratuvarları hizmete girdi. Çiğ sütte kalitenin yükselmesi ile üreticinin ürünü hak ettiği değeri bulurken, sanayi de ihtiyaç duyduğu kaliteli hammaddeyi temin edebiliyor. Çiğ sütte kalitenin yükseltilmesinde yol alabildik mi? Sütün miktarı kadar kalitesinin de önemli olduğu bilinci ile Merkez Birliği olarak birçok girişimlerde bulunduk. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın desteği ve ortaklığı ile birlikte Haziran 2011 tarihinde imzalanan protokol kap- “A B ’nin ihracat onay ı, ülkemiz de üretilen sütün A B standartlarında olduğunun g österg esidir.” samında 23 Eylül 2013 tarihinde Balıkesir, Bursa, İzmir, Tekirdağ ve Ankara illerimizde Süt Analiz Laboratuvarları açılışlarını gerçekleştirdik. Islah Amaçlı Çiğ Sütte Kalitenin Desteklenmesi Projesi’nin, çiğ sütün yağ ve protein içeriğinin arttırılması yanında meme sağlığı mücadele programları açısından önemli bir gösterge olan somatik hücre haritalarının oluşturulması konusunda da önemli gelişmelere ön ayak olacağına inanmaktayız. ASÜD’ün katkılarıyla yürütülen proje ile AB kapısı, Türkiye’nin süt ve süt ürünlerine açıldı. AB standartlarında üretim ile süt ve süt ürünleri ihracatının artmasının, ülke hayvancılığına katkısı için neler söylersiniz? Öncelikle yürütülen projedeki katkılarından dolayı ASÜD’e teşekkür ediyorum. Bu projenin en önemli katkılarından birinin, Türkiye’de üretilen sütün kalitesi üzerine çizilen kötü senaryolara verilen en güzel cevap olacağını düşünüyorum. AB’nin ihracat onayı, ülkemizde üretilen sütün AB standartlarında olduğunun göstergesidir ki, bu da ülkemizdeki işletmelerin pek çoğunun AB standartlarını karşıladığının ispatıdır. Okul Sütü Programı kapsamında, yurt genelindeki okullarda Şubat 2014’ten itibaren okul sütü dağıtımına başlanacak. Üçüncü kez uygulanacak olan programa ilişkin düşüncelerinizi alabilir miyim? Geleceğimiz olan çocuklarımızın fiziksel ve zihinsel gelişimi, yetişkinlerin ise sağlıklı bir yaşam sürmeleri için gerekli besin maddelerini bileşiminde yeterli ve dengeli biçimde bulunduran süt içme alışkanlığının kazanılması, büyük önem arz etmektedir. Bu alışkanlık küçük yaşlardan itibaren kazandırılmalı ve ömür boyu sürecek bir arkadaşlığın temelleri atılmalıdır. Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği olarak “Okul Sütü Projesi”nin en büyük destekçilerindeniz. Süt ve süt ürünleri, sağlıklı beslenme için çok önemli ama zaman zaman medyada gıdalar, özellikle de süt ve süt ürünleri konusunda bilimsel temeli olmayan iddialar gündeme getiriliyor. Tüketicilere süt ve süt ürünleri tüketimi konusunda mesajınız ne olur? İnsana doğumundan ölümüne kadar karşılıksız sağlık vaat eden süt, yaşamla tanışan bebeğin hayatını devam ettirebilmesi, gelişebilmesi ve sağlıklı olabilmesi için gerekli besin maddelerinin büyük çoğunluğunu bünyesinde barındırdığı gibi kusursuz meme dokusu içinde meydana gelişi bakımından da bir o kadar mucizevî bir gıdadır. Yetiştirici ve hayvan için meşakkatli bir süreç sonunda üretilen süt ne yazık ki sadece gelişme dönemlerinde içilmesi gereken bir içecek olarak değerlendirilmektedir. Yaş ilerledikçe maalesef süt içme alışkanlığı unutulmakta, buna bağlı olarak tüketim miktarı azalmaktadır. Avrupa ülkelerinde olduğu gibi sütü sadece çocuklarımız değil, genç-yaşlı tüm insanlarımızın tüketmesi tek arzumuzdur. Hayvancılığın gelişmesi için et ve süt tüketiminin artması önemli. Tüketiciye daha sağlıklı, kaliteli, güvenilir ürünler sunulması bakımından süt ve süt ürünleri sanayindeki gelişmeleri değerlendirir misiniz? Son yıllarda süt sanayi, hammadde üretimindeki kalite artışı ve teknolojik gelişime bağlı olarak büyük bir gelişme sergilemiştir. Son dönemde sanayicilerimizin Avrupa’ya süt ve süt ürünleri ihracatı konusunda elde etmiş oldukları başarı, bunun en açık göstergesidir. Sütte kalitenin arttırılması konusunda sanayici ve üretici kesim olarak bizlere büyük görevler düşmektedir. Ahırdan başlayıp sofraya kadar uzanan zincirde kaliteyi yükseltmek, insanımızın sağlıklı beslenmesini temin açısından büyük önem taşımaktadır. Son olarak tüm yetiştiricilerimize bol kazançlı ve bereketli bir yıl dilerim. sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 4 4 Sayfa Ocak - Şubat 2014 suthattı Sektör Pınar’da 40. Yıl coşkusu B e y a z kö ş e Türkiye’nin önde gelen gıda ve içecek markalarından Pınar, 40. kuruluş yıldönümünü İzmir, Ankara ve İstanbul’da düzenlenen törenlerde çalışanlarıyla birlikte kutladı. İlknur Menlik Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı, “Yatırımlarımız bizi daha güçlü bir şekilde geleceğe taşıyor.” dedi. Tüketici memnunsa memnun olmayan kim? ürkiye Kalite Derneği (KalDer), uluslararası araştırma şirketi KA Araştırma ortak girişimi ile birlikte 2005 yılından bu yana Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi (TMME) çalışmalarını yürütüyor. ACSI (American Customer Satisfaction Index – Amerikan Müşteri Memnuniyeti Endeksi) lisansı ile yürütülen endeks çalışmaları, ABD’deki tüketici memnuniyeti endeksi sonuçları ile karşılaştırma imkânı da veriyor. T Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 20’yi aşkın gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede yürütülen TMME, satın alınan ürün ve hizmetlerin müşterileri nezdinde memnuniyetlerinin ölçülmesini amaçlıyor. Geçtiğimiz günlerde KalDer, TMME 2013 yılı 3. çeyrek sonuçlarını açıkladı. 3. Çeyrekte dondurma, et ve tavuk ürünleri, ev temizlik ürünleri, kişisel bakım ürünleri, konserve - sos - salça, margarin, sıvı yağ ile süt ve süt ürünleri sektörleri ölçüldü. TMME Başarı Cetveli’nde ulusal endekste 80 puan üzerinde yer alan sektörler, “Çok İyi” kategorisinde değerlendiriliyor. 2013 yılında TMME kapsamında gıda sektöründe ölçülen alt sektörler, 80 ve üzerinde skor elde ederek “çok iyi” kategorisinde, et ve tavuk ürünleri sektörü ise 78 puan ile “iyi” kategorisinde yer aldı. KalDer Yönetim Kurulu Başkanı A. Hamdi Doğan, gıda ve içecek sektörünün ülke ekonomisine katkısının yanında aynı zamanda tüketicileri memnun ettiğini de söylüyor. Tüketici memnuniyeti ölçümlerine bakıldığında 2006 ile 2013 3. Çeyreği arasındaki 7 yılda sektörün hep 80 puanın üzerinde, yani “çok iyi” kategorisinde olduğu görülüyor. Sonuçlar, “Müşteri memnun ise memnun olmayan kim?” sorusunu akıllara getiriyor. Öyle ya, durmadan gazete ve televizyonlara çıkıp, “Ambalajlı gıda tüketmeyin, UHT süt içmeyin, margarin kullanmayın” türünden yaygara koparanların varlığını hepimiz biliyoruz. İşin tuhaf tarafı, bu iddiaların sahipleri için sektöre yönelik bu tür karalamaların bilimsel bir kaynağa dayanması da gerekmiyor. Çünkü karşılarında hukuki bir yaptırım da yok, herkes ağzına geldiği şekilde konuşabiliyor. Sonuçta, bilimsel dayanağı olmayan iddialarla tüketicinin güvenli gıdaya erişimi engelleniyor ve toplum sağlığı göz göre göre tehlikeye atılıyor. Peki, bu bir suç teşkil etmez mi? Olaya bir de bu açıdan bakmakta yarar var. Hepinize mutlu yıllar… n Yaşar Topluluğu bünyesindeki Pınar’ın 40. kuruluş yıldönümü, Yaşar Topluluğu Yönetim Kurulu üyeleri, Yaşar Topluluğu ve Pınar yönetici ve çalışanlarının katılımıyla kutlandı. Gıda ve içecek grubu şirketlerinde 5, 10, 15, 20, 25 ve 30. yılını dolduran çalışanlara sertifika verilen törende konuşan Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkanı İdil Yiğitbaşı, bulundukları tüm sektörlerde her biri dünya standartlarında üretim kalitesi ve ürün çeşitliliğine sahip şirketler ile yollarına emin adımlarla devam ettiklerini söyledi. Yiğitbaşı, şöyle devam etti: “Tedarikçilerimiz ve bayilerimizden oluşan 500 bin kişilik bir eko- sisteme sahibiz. İçinde bulunduğumuz tüm sektörlerde önemli pazar paylarına sahibiz; birçoğunda önemli pazar payı artışları sağladık. 2012 ve 2013’te gerçekleştirdiğimiz ve başlattığımız yatırımlar, bizi daha güçlü bir şekilde geleceğe taşıyor.” Topluluğun hedeflerine ulaşması için inancının, yeteneğinin ve insan kaynağının tam ve yeterli olduğunu belirten Yaşar Holding İcra Başkanı Mehmet Aktaş da, “En değerli varlığımız, insan kaynağımız. Yaşar Topluluğu’nun kurucularından aldığı güç ve destek ile çalışanlarının azimli çalışmaları, şirketlerimizi ve markalarımızı geleceğe güvenle taşıyacak.” dedi. Pınar Süt’ün kurumsal yönetim notu yükseldi Bu arada geçen 12 aylık süreçte gerçekleştirdiği iyileştirmeler sonucu Pınar Süt ve Pınar Et’in Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu yukarı yönlü olarak revize edildi. Pınar Süt’ün 10 üzerinden 8,87 olan Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu 9,15’e, Pınar Et’in 8,77 olan Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notu da 9,16’ya yükseltildi. Yaşar Holding İcra Başkanı Mehmet Aktaş, not artışına ilişkin, “SPK nezdinde Kurumsal Yönetim Derecelendirme Notumuzun güncellenmesi, bu alandaki başarılı performansımızın teyididir.” diye konuştu. 5 kıtadan Danone çalışanları İstanbul’da buluştu Danone’nin çalışanlarının gelişimi için hayata geçirdiği dünyanın ilk ve tek “mobil üniversitesi” Danone Campus, 18-22 Kasım 2013 tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi. T MME sonuçları ortada ama… B ilimsel day anağı olmay an iddialarla tüketicinin g üv enli g ıday a erişimi eng elleniy or v e toplum sağlığı tehlikey e atılıy or. A j a n d a Uluslararası etkinlikler: • n Danone çalışanları, 12 yıldır düzenlenen Danone Campus etkinliği kapsamında dünyanın farklı ülkelerinde her yıl 2-3 kez bir araya gelerek eğitim alıyor ve farklı kültürleri tanıyarak yeni deneyimler ediniyor. none Türkiye ekibinden de 68 çalışanın katıldığı Danone Campus, eğitimlerin yanı sıra hafta boyunca düzenlenen çeşitli etkinliklerle tüm dünyadaki Danoneliler arasında bilgi ve deneyim alışverişine olanak sağladı. 2013 yılında İstanbul’un ev sahipliği yaptığı Danone Campus etkinliği, 5 kıtadaki 35 ülkeden 315 Danoneliyi bir araya getirdi. Da- Grup Danone İcra ve Yönetim Kurulu Üyesi, Operasyondan Sorumlu Başkan Yardımcısı Bernard Hours, etkinlikte Grup Danone hakkında bilgi verdi, kariyeri ve şirketle ilgili soruları yanıtladı. Danone Campus’un fikir babası Grup Danone Eğitim ve Gelişim Direktörü Thierry Bonetto, “Amaçlarımızdan biri de kültürü paylaşmak. İstanbul ve Türkiye birçok kültürü içinde barındırıyor. Farklı insanlarla tanışmak ve yeni deneyimler edinmek için İstanbul çok güzel bir şehir.” dedi. O cak 2014 - N isan 2014 Winter’14 Fancy Food Show, Uluslararası G ıda Fuarı, 19-21 O cak 2014, San Francisco, A BD (T ürkiye Milli Katılımı: E ge İhracatçı Birlikleri) • Expotrof 2014, G ıda ve İçecek Sektörü Fuarı, 24-27 O cak 2014, A tina, Y unanistan • Foodex J apan 2014, 39. Uluslararası G ıda ve İçecek Fuarı, 4-7 Mart 2014, C hiba, J aponya (T ürkiye Milli Katılımı: E ge İhracatçı Birlikleri) • Dawn Sarsabz Pakistan Agri Expo ve Conference 2014, P akistan T arım Fuarı ve Konferansı, 13-14 Mart 2014, Lahor, P akistan Y aklaşan IDF etkinlikleri: • IDF Süt Ürünleri Sempozyumu 3-4 Mart 2014, Melbourne, A vustralya • IDF Fermente Süt Ürünleri Sempozyumu, 6-7 Mart 2014, Melbourne, A vustralya T ürkiye etkinlikleri: • ANIMALIA İST ANBUL 2014, 11. Hayvancılık ve T eknolojileri Uluslararası İhtisas Fuarı, 20-23 Şubat 2014, İstanbul Fuar Merkezi, İstanbul • EDT EXPO , 2. Ev Dışı T üketim Ürünleri, Ekipmanları, Sarf Malzemeleri Üreticileri ve Dağıtım Kanalı T edarikçileri Fuarı, 27-30 Mart 2014, C NR E xpo, İstanbul • IX. Uluslararası Beslenme ve Diyetetik Kongresi, 2-5 Nisan 2014, Sheraton O tel, A nkara • IBAT ECH 2014, 7. Uluslararası Ekmek, Pasta Makineleri, Dondurma, Çikolata ve T eknolojileri Fuarı, 10-13 Nisan 2014, İstanbul• IV . G eleneksel G ıdalar Sempozyumu, 17-19 Nisan 2014, Çukurova Üniversitesi, A dana sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 5 sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 6 6 Sayfa Ocak - Şubat 2014 suthattı Gündem USK Başkanı Harun Çallı, güven tazeledi ASÜD’den ilk sektörel ziyaret Azerbaycan’a USK, Çallı başkanlığında yoluna devam ediyor Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Başkanı Harun Çallı, süt sektörünün paydaşlarını bir araya getiren Ulusal Süt Konseyi (USK) Yönetim Kurulu Başkanlığı’na yeniden seçildi. ASÜD, sektörel heyet ziyaretlerine Azerbaycan ile başladı. ASÜD üyesi 14 firmanın katılımıyla gerçekleştirilen ziyarette, Azerbaycan’da yatırım ve işbirliği olanakları ele alındı. n Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği, Ekonomi Bakanlığı’nın sektörel ticaret heyeti incelemeleri kapsamında ilk ziyareti, 16-18 Aralık 2013 tarihlerinde Azerbaycan’a düzenledi. n USK’nın 3. Olağan Genel Kurulu, 28 Kasım 2013 tarihinde Ankara’da yapıldı. Genel Kurul, yapılan önseçimde USK’yı oluşturan “Üretici-Sanayici-Kamu-Araştırma kurumları, meslek odaları ve STK” alt gruplarını temsilen seçilen 15’er kişinin katılımıyla toplandı. Genel kurulda, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından ilk konuşmayı USK Yönetim Kurulu Başkanı Harun Çallı yaptı. Türkiye’de tarımsal üretim alanında en yüksek üretimin sütte gerçekleştiğini, sektörün gıda sanayi içinde %16 paya sahip olduğunu belirten Çallı, USK’nın sektörün gelişmesi için çalışmalarını sürdürdüğünü kaydetti. AB’ye ihracat kapısının açılmasının ardından önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin ihracatta da önünün açılacağına inandığını vurgulayan Çallı, “Önümüzde bir sürü ödev var. Hayvan hastalıklarının üstesinden gelmeliyiz. Yeni dönemde bunlarla savaşılması gerekiyor. Çünkü süt, canlı bir ürün.” dedi. Açılışta konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürü Mustafa Kayhan da, USK’nın yakın bir geçmişte kurulmasına rağmen süt sektörüne önemli katkıları olduğunun altını çizdi. Okul Sütü programının iki yıldır uygulandığını hatırlatan Kayhan, “Süt, çok masum bir ürün. Doğduktan sonra en az bir yıl süreyle tüm beslenme ihtiyacını karşılayan sütün, sonraki yıllarda da hayatımızdan çıkmaması gerekir. Okul Sütü programına bu yüzden özel önem veriyoruz.” dedi. Kayhan, Türk sütçülüğünün önemli aşama kat ettiğini, sütte kalitenin iyileşme yoluna girmesiyle ihracat kapısının da açıldığını kaydetti. Prof. Dr. Nevzat Artık başkanlığında Divan Kurulu’nun oluşturulmasının ardından raporlar, Bilanço ve gelir-gider hesapları okunarak ibra edildi. Yapılan seçimde USK Yönetim Kurulu, şu isimlerden oluştu: Tevfik Keskin – TSÜMB Tuncer Başoğlu – TZOB Ahmet Ertürk – Örkoop Nazilli ve Çevresi Tarımsal Kalkınma Koop. Harun Çallı – ASÜD Hasan Girenes – Pınar Süt ASÜD Başkanı Harun Çallı başkanlığında, ASÜD Genel Sekreteri Dr. İsmail Mert, süt ve süt ürünleri sektöründen 14 firmanın temsilcileri ve Ekonomi Bakanlığından Daire Başkanı Tayfur Kılıç ile Dış Ticaret Uzmanı Goncagül Çelebioğlu’nun yer aldığı heyetin Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’deki ilk durağı, Türk Büyükelçiliği oldu. Heyeti sıcak bir şekilde karşılayan Büyükelçi Alper Coşkun, Azerbaycan ile ilgili genel bilgiler, Ticaret Baş müşaviri H. Necip Yavuz da, Azerbaycan ekonomisi ve süt sektörü hakkında ayrıntılı bilgileri heyet üyeleriyle paylaştı. Heyet öğleden sonra Azerbaycan’ın önde gelen işadamlarının üyesi olduğu Azerbaycan Milli Sahibkarlar Konfederasyonu’nu (ASK) ziyaret etti. ASK Başkanı ve aynı zamanda Azerbaycan Beynelhalk Bankı ASC Yönetim Kurulu Başkanı Memmed Musayev, ASÜD heyetini, Tarım, Sanayi, Gümrük, Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ve süt sanayi temsilcilerinden oluşan 20 kişilik bir heyetle oldukça sıcak bir şekilde karşıladı. Azerbaycan hakkında detaylı bilgiler veren Musayev ve Bakanlık yetkilileri, heyeti Azerbaycan’da görmekten duydukları memnuniyeti dile getirdiler, Türkiyeli kardeşleri ile işbirliği yapmaktan çok mutlu olacaklarını ifade ettiler. İkinci gün Azerbaycan’lı işadamları ile ikili görüşmelerin ardından Azerbaycan-Türkiye İşadamları Birliği (ATİB) Başkanı Cemal Yangın ve Azerbaycan-Türk Sanayici ve İşadamları Beynelhalk Cemiyeti (TÜSİAB) Genel Sekreteri Yasin Göral’ı ziyarette de, Azerbaycan’da yatırım ve ticaret konularında karşılıklı görüş alışverişinde bulunuldu. Tarım Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürlüğü’nde Cengiz Ferecov’u ziyarette ise Bakanlık yetkilileri ile Azerbaycan’da hayvancılık, süt ve ürünleri üretimi ve ticareti ile ilgili konular görüşüldü. Halen 1 milyon 719 bin 600 ton çiğ süt üretimiyle ihtiyacının ancak 1/3’ini karşılayabilen Azerbaycan, geriye kalan miktarı ithal ediyor. En çok tereyağı, peynir, yoğurt ve süt ithal eden Azerbaycan’ın ithalatında Türkiye, yıllar itibariyle değişmekle birlikte sadece %3,5 ila %4,5 pay alıyor. Bu durum, Türkiye süt sektörü için Azerbaycan’da hem yatırım hem de ticaret için önemli fırsatlar sunuyor. ASÜD, Azerbaycan’ın ardından 2014 yılı içinde değişik ülkelere sektörel ticaret heyeti ziyaretlerini sürdürmeyi planlıyor. Kosat Gürler – Gürsüt Mustafa Kayhan – GTHB Hayvancılık Genel Müdürü Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi Ağustos sonuna ertelendi Tayfun Kılıç – Ekonomi Bakanlığı Osman Uzun – Et ve Süt Kurumu Prof. Dr. Atila Yetişemiyen – Ankara Üniversitesi Prof. Dr. Muhittin Özder – Namık Kemal Üniversitesi Prof. Dr. E. Sinan Poyrazoğlu – Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü USK Denetim Kurulu: Cihat Şimşek – Balıkesir İli Merkez İlçe Süt Üreticileri Birliği Adnan Çavuş – Danone Tikveşli Cengiz Alpsoy – GTHB Yıldız Ayaz – GTHB Ankara Etlik Merk. Vet. Kont. Arş. Enstitüsü Çallı, yeniden USK Başkanı 9 Aralık’ta toplanan USK Yönetim Kurulu’nda ASÜD Başkanı Harun Çallı Başkanlığa yeniden seçilirken, Prof. Dr. Muhittin Özder Başkanvekilliğine, Prof. Dr. Atila Yetişemiyen de Muhasip Üyeliğe getirildi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, ÜDTS’nin uygulama tarihini, 31 Ağustos 2014 tarihine kadar erteledi. n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın web sitesinde 30 Aralık 2013 tarihinde yapılan duyuruda, Bakanlığın internet sitesinde 9 Eylül 2013 tarihinde yapılan duyuruda 31.12.2013 olarak belirtilen Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi’nin (ÜDTS) uygulamaya başlama tarihinin, 31 Ağustos 2014 olarak değiştirildiği bildirildi. Duyuruda, “31.08.2014 tarihinden önce piyasaya arz edilen ürünler raf ömrü boyunca piyasada kalabilecektir.” denildi. İlk etapta “Alkollü içkiler, Takviye edici gıdalar, Bal, Enerji içecekleri, Siyah çay, Bitkisel sıvı yağlar, Bebek mamaları, formülleri, ek gıdalar.” ürün gruplarında uygulana- cağı açıklanan ÜDTS konusunda sektörün görüş ve taleplerinin değerlendirilmesi amacıyla 18 Aralık’ta bir toplantı yapılmıştı. Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Erol, uygulama için yeterli süre bulunmadığına yönelik görüşleri haklı bulduklarını, bu nedenle uygulamanın süresinin uzatıldığını bildirmişti. “Tamamen kalkmalı” ÜDTS’nin ertelenmesi kararını değerlendiren Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Başkanı Şemsi Kopuz, sistemin uygulanabilirliği konusundaki çekince ve kaygılarını Bakanlık yetkililerine ilettiklerini hatırlattı. Kopuz, şunları söyledi: “Uygulamanın dünyada bir örneği yok. Yüzde 99’u KOBİ’lerden oluşan bir sektöre bu yük reva görülmemelidir. Bakanlığımızın görüşlerimizi dikkate alarak uygulamayı ertelemesini, olumlu bir gelişme olarak değerlendiriyorum. Ancak üretici ve tüketiciye getireceği maliyet, piyasada adil rekabeti olumsuz etkileme potansiyeli, tüketiciye ek bir fayda sağlamaması, gıda ürünlerinin izlenebilirliğine katkıda bulunmaması, sadece kayıtlı üreticiye yük getirmesi gibi pek çok nedenden dolayı uygulamanın gündemden tamamen kaldırılmasını bekliyoruz.” sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 7 sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 8 8 Sayfa Ocak - Şubat 2014 suthattı Gündem Okul Sütü dağıtımına 10 Şubat’ta başlanıyor Bakan Eker’den çocuklara tavsiye: Bakanlar Kurulu tarafından iki yıl daha uygulanması “Ambalajlı ürünleri tüketin, bol bol süt için” kararlaştırılan Okul Sütü Programı kapsamında Okul Sütü, 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılında ikinci n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, açıkta satılan gıdaları tüketmemeleri uyarısında bulunduğu çocuklardan, ambalajlı ve son kullanma tarihi geçmemiş taze ürünleri almalarını ve bol bol süt içmelerini istedi. dönemin başlayacağı 10 Şubat’ta öğrencilerin sıralarına konulacak. n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülecek Okul Sütü Programı kapsamında, 2013-2014 eğitim-öğretim yılında okul sütünün dağıtımına 10 Şubat’ta başlanacak. Hükümetin Okul Sütü Programı’nın iki yıl daha uygulanmasını kararlaştırmasının ardından Okul Sütü Programı Uygulama Tebliği ile uygulamanın esaslarını ortaya koyan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 22 Kasım 2013 tarihinde okul sütü temini için ihaleye çıkmıştı. Pazarlık usulü ile yapılan ihalede en düşük teklifleri, Doğu Anadolu ve Ege bölgelerinden oluşan birinci kısım için Dimes-Pınar iş ortaklığı; Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu bölgelerinden oluşan ikinci kısım için Yavuz Lojistik; Karadeniz ve Marmara bölgelerinden oluşan üçüncü kısım için Ak Gıda, Akdeniz Bölgesi’ni kapsayan dördüncü kısım için de Güney Süt vermişti. Okul Sütü için birim fiyatın ortalama 51,70 kuruş, toplam tutarın ise 157 milyon 24 bin lira olarak gerçekleştiği ihale, Bakanlık tarafından onaylandı. İkinci dönem boyunca, bağımsız anaokulu, uygulama sınıfı, anasınıfı ve ilkokuldaki 6 milyon 330 bin 215 öğrenciye, haftada 3 gün toplam 303 milyon adet, 200 ml ambalajlı, yağlı, sade UHT süt dağıtılacak. Süte karşı duyarlılığı tespit edilen öğrenciler, program dışında tutulacak. Okul Sütü ambalajında, “Okul Sütü – Sağlık için süt için” ibaresi, “200 ml Uzun Ömürlü (UHT) Yağlı İçme Sütü Enerji ve Besin Öğeleri” ile “1 kutu süt (200 ml) kalsiyum günlük beslenme referans değerinin %27,5’ini karşılamaktadır.” bilgisi yer alıyor. Ayrıca, “Süte alerjisi olanlar öğretmenine haber vermelidir. Kutuyu açtıktan sonra 30 dakika içinde süt tüketilmelidir. Bombaj yapmış (şişmiş) veya tahrip olmuş kutulardaki süt içilmemelidir. Serin ve kuru yerde muhafaza edilmelidir.” uyarılarına yer veriliyor. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, Milli Eğitim Bakanlığı’nın desteği ve Balparmak Honeybana’nın sponsorluğunda düzenlediği “Geleceğimizin Gözüyle Güvenilir Gıda Resim Yarışması”nın ödül töreninde konuşan Bakan Eker, yarışmanın öğrencilerin gıda maddelerinin korunması ve ambalaja bakış açısını ortaya koyduğunu söyledi. Gıda güvenliğinin önemine işaret eden Eker, güvenli gıda için birçok sistem kurduklarını ve düzenleme yaptıklarını kaydetti. Eker, açıkta satılan gıdaları tüketmemeleri uyarısında bulunduğu öğrencilerden, ambalajlı ve son kullanma ta- rihi geçmemiş ürünleri almalarını ve bol bol süt içmelerini istedi. Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da sağlığı tehdit eden faktörlerin arasına bugün güvenilir gıdalara erişememenin de girdiğini belirterek, “Hepimiz bu konuda dikkatli olmalı, sağlığımızı tehdit eden gıdalar ile güvenli gıdayı birbirinden ayırt etmeyi öğrenmeliyiz.” dedi. Törende ilköğretim okullarının 2, 3 ve 4’üncü sınıf öğrencilerinin katıldığı yarışmada Türkiye çapında dereceye giren Karaman’dan Elif Kurt, Sinop’tan Rümeysa Tunç ve Mersin’den Asya Ülger’e ödülleri, bakanlar Eker ve Avcı ile Altıparmak Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak tarafından verildi. Artvin’den Aleyna Su ise Honeybana Balparmak Özel Ödülü’ne layık görüldü. Yarışmada 81 ilde ilk üçe giren resimlerden oluşturulacak sergi, bütün Türkiye’yi dolaşacak. Çocuklar en fazla peynir tüketiyor Türkiye’de okul çağındaki her 6 çocuktan beşinin her gün düzenli olarak kahvaltı yaptığı belirlenirken, çocukların her gün tükettiği besinlerin başında peynir geliyor. Çocukların en sık tükettiği süt ve süt ürünleri; peynir, yoğurt, ayran ve tam yağlı süt olarak sıralanıyor. n Sağlık Bakanlığı koordinasyonunda, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Milli Eğitim Bakanlığı ve Hacettepe Üniversitesi ile yürütülen “Çocukluk Çağı Obezite Araştırması (COSI-TR) Ön Raporu, çocukların beslenme davranışları ile süt ve süt ürünlerinin tüketimi konusunda da çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Ülke genelinde 163’ü kentsel, 53’ü kırsalda olmak üzere toplam 216 ilkokulda okuyan ikinci sınıf öğrencilerini (7-8 yaş grubu) kapsayan araştırmada, 2 bin 541 kız öğrenciye ve 2 bin 560 erkek öğrenciye ulaşıldı. Sahada veri toplama çalışmaları 15 Mayıs-11 Haziran 2013 tarihleri arasında tamamlanan araştırmaya göre, okulların %61,4’ünde tüm öğrencilere ücretsiz süt sağlanıyor. Kentlerdeki okulların %81,4’ü, kırsaldaki okulların %69,8’i olmak üzere okulların ortalama %78,5’inde öğrencilere Okulda Beslenme Eğitimi veriliyor. Araştırma kapsamında, “Ailelerin Beyanlarına Göre Çocukların Yaşam Tarzları” başlığı altında, kentlerde 4 bin 2, kırsal kesimde 854 aile olmak üzere toplam 4 bin 856 aile ile görüşme yapıldı. Çocukların Beslenme Davranışları konusundaki belirlemelere göre, her 6 çocuktan 5’i (%84,6) her gün kahvaltı yapıyor. Kentler ve kırsal kesimdeki ailelerin ortalama %84,6’sı çocuklarının her gün, %13,5’i haftada 2-6 defa kahvaltı yaptığını belirtti. Çocukların %1,9’unun ise hiç kahvaltı yapmadığı bildirildi. Ailelerin beyanlarına dayalı olarak çocukların bazı besin ve içecekleri tüketim sıklığı da belirlendi. Buna göre, çocukların her gün tükettiği besinlerin başında %51 oranı ile peynir geliyor. Süt ve süt ürünlerinin tüketim sıklığında peyniri, %36,9 oranı ile yoğurt, %28,7 oranı ile ayran ve %27,9 oranı ile tam yağlı içme sütü takip ediyor. Et ürünlerinin tüketiminin, süt ürünlerine göre daha az olduğu belirlenen araştırmanın sonuç bölümünde, “Meyve, sebze ve protein içeren gıdaların her gün tüketilmesi hedefine ulaşılamadığı öğrenilmiştir.” denildi. A ile le rin B e y a n la rın a g öre Ço cu kla rın K a h v a ltı Y a p m a D u ru m la rı ( % ) K a h v a ltı y a p m a s ıklığı K ent K ır S ayı Y üz d e H e r g ün 85,1 82,2 4.053 84,6 H a fta d a 4-6 g ün 5,3 6,8 266 5,6 H a fta d a 2-3 g ün 7,6 9,2 379 7,9 K a h v a ltı y a p m a z 2,0 1,8 95 1,9 Pınar ve SÜTAŞ’a ödül Süt sektörünün önde gelen firmalarından Pınar Süt, Ege Bölgesi Sanayi Odası; SÜTAŞ ise Bursa Ticaret ve Sanayi Odası tarafından Kurumlar Vergisi dalında ödüllendirildi. n Ege Bölgesi Sanayi Odası’nın (EBSO) “Başarılı Sanayi Kuruluşları Ödül Töreni”, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı’nın katılımıyla yapıldı. Türk Ticaret Kanunu başta olmak üzere iş dünyasına yönelik düzenlemeleri değiştirdiklerini hatırlatan Yazıcı, şirketlerin genel kurullarının ilk kez elektronik ortamda yapılmasını sağladıklarını kaydetti. Ço cu kla rın b a z ı b e s in v e içe ce kle ri tüke tim s ıklığı - S üt v e s üt ürün le ri ( % ) B e s in le r H e r g ün H a fta d a 4-6 ke z H a fta d a 1-3 ke z H iç A z /Y a rım Y a ğlı S üt 23,6 15,4 29,0 32,0 4.490 T a m Y a ğlı S üt 27,9 18,1 30,9 23,1 4.494 4.439 A ro m a lı S üt A ile sayı 8,3 8,8 35,6 47,3 P e y n ir 51,0 16,5 22,1 10,5 4.640 A y ra n 28,7 25,7 41,2 4,3 4.620 Y o ğu rt 36,9 26,9 31,0 5,2 4.587 5,9 11,6 59,2 23,3 4.489 S ütlü P u d in g EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar ise “İstikrar, iş dünyası için son derece önemlidir. Son olaylar göstermiştir ki; siyasi kaos önümüzdeki dönemde en önemli risktir ve ekonominin geri planda kalmasını sağlayacaktır. Temennimiz, herkesin üzerine düşen hassasiyeti göstermesi.” dedi. Törende üretim, yatırım, ihracat, vergi, istihdam, Ar-Ge ve inovasyon ile marka alanında başarı sağlayan EBSO üyelerine ödülleri verildi. Gıda Sektöründen Kurumlar Vergisi dalında Pınar Süt, İnovasyon dalında Tukaş ödül aldı. Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nın (BTSO) “Ekonominin Oscar’ları” olarak da anılan “Ekonomiye Değer Katanlar 2013” Ödülleri de dağıtıldı. Törende, Gelir vergisi dalında SÜTAŞ Yönetim Kurulu ve TÜSİAD Başkanı Muharrem Yılmaz büyük ödülün sahibi olurken, Kurumlar vergisi dalında gıda sektöründen SÜTAŞ ve Erikli Su ve Meşrubat Sanayi Şirketi, Yatırımcılık Kategorisinde ise Tat Konserve, ödüle layık görüldü. sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 9 suthattı Ocak - Şubat 2014 Sayfa Gündem İhracatçıya yerli süt tozu zorunluluğu Süt Sektörü, İzmir’de buluştu Çiğ Sütün Değerlendirilmesine Yönelik Destekleme 5 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen II. Tire Süt Uygulama Esasları Tebliği ile ihracatçılara, süt tozunu Sempozyumu, süt ve süt ürünleri sektörü temsilcileri ve yurt içinden temin etme zorunluluğu getirildi. akademisyenlerin katılımıyla gerçekleştirildi. n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca 26 Aralık’ta Resmi Gazete’de yayımlanan Çiğ Sütün Değerlendirilmesine Yönelik Destekleme Uygulama Esasları Tebliği, 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren yürürlüğe girdi. n Süt sektörünün paydaşlarını buluşturan II. Tire Süt Sempozyumu’nda süt işletmelerinin sorunları ve çözüm önerileri tartışıldı. Sempozyumda; Türkiye süt sektörü, Gıda güvenliği açısından çiğ süt kalitesi, Süt sektöründe örgütlenme modeli, Süt işleme tesislerinde modernizasyon, Süt ürünlerinde aflatoksin ve antibiyotik konuları masaya yatırıldı. Tebliğ uyarınca, dahilde işleme izin belgesi kapsamında ihracı taahhüt edilen işlem görmüş ürünün elde edilmesinde hammadde olarak kullanılan yağlı-yağsız süt tozunun yurt içinden temin edilmesi esas olacak. Süt tozu alımı, bakanlıkça süt tozu üretim kotası tahsis edilen süt tozu üreten sanayici, imalatçı, imalatçıihracatçılardan yapılacak. Önceden ihracatın gerçekleştiğinin belgelenmesi kaydıyla, süt tozu üretim kotası olanlardan yurt içi alımın yapılmasına imkan bulunmaması halinde ilgili İhracatçı Birlikleri Genel Sekreterliği’nin uygun görüşü ve USK’nın “Yurt İçinde Temin Edilememiştir” kaşesi ile ithalata izin verilebilecek. Süt tozu üreten/ürettiren gıda işletmesine, Dahilde İşleme Rejimi kapsamında faaliyet gösteren ve standartlara uygun olarak ürettiği/ürettirdiği yağlı-yağsız süt tozunu kendi işletmesinde kullanmak veya imalatçı-ihracatçılara belgelendirerek satmak şartıyla ton başına ödeme yapılacak. Sanayicilerin süt tozu üretim kota miktarları, kotaların dağıtım tarih ve kriterleri, yararlanıcıların taahhüt ettikleri miktarlarla bir önceki ay içerisinde işledikleri süt miktarları dikkate alınarak Hayvancılık Genel Müdürlüğü’nce belirlenecek. Süt tozu üretimi için gerekli olan soğutulmuş çiğ süt, üretici örgütlerinden tedarik edilecek. Süt üretiminde ilk sırada yer alan İzmir’in Tire ilçesinde Düzenleme Komitesi Başkanlığını Ege Üniversitesi Tire Kutsan Meslek Yüksek Okulu Müdürü ve Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Harun Uysal’ın üstlendiği sempozyumun açılışında, IDF Türkiye Ulusal Komite Sekreteri ve Ankara Üniversitesi Gıda Güvenliği Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Nevzat Artık, Japonya Yokohama’da düzenlenen IDF Dünya Süt Zirvesi konulu bir sunum yaptı. Sempozyumda; Süt Sektöründe Mevcut Durum, Süt Sektöründeki Teknolojik Yenilikler ve Uygulamalar oturumları ile Süt Sektöründe Sorunlar ve Çözüm Önerileri paneli gerçekleştirildi. Süt Sektöründe Mevcut Durum oturumunda konuşan İzmir Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Özer Türer, Türkiye’nin keçi sütü ve süt ürünleriyle dünya pazarından pay alabilecek aşamaya geldiğini söyledi. 9 Süt Sektöründe Teknolojik Yenilikler ve Uygulamaları oturumunda konuşan TetraPak Süt Kategorisi Pazarlama Müdürü ve ASÜD İcra Kurulu üyesi Nevra Tatargil ise ambalajlı sütün önemi konusundaki görüşlerini paylaştı. Panelin konuşmacılarından Tire Süt Kooperatifi Başkanı Mahmut Eskiyörük, süt sektörünün, kırsal alanda oluşturduğu ekonomik canlılık, sanayi ve ticarete sağladığı katma değer ile gıda sektörü içindeki en önemli unsur haline geldiğini belirtti. Prof. Dr. Harun Uysal da, “Yıllık 17 milyar litreye ulaşan ülkemiz çiğ süt üretiminin yaklaşık yüzde 10’unun gerçekleştirildiği İzmir, Türkiye süt üretiminde birinci sıraya yerleşti.” dedi. Gürsüt-TOSBİ Yönetim Kurulu Başkanı Kosat Gürler ise ev sahipliği yaptıkları sempozyuma, her yöreden katılımlar olmasından memnuniyet duyduklarını söyledi. ASÜD Genel Sekreteri Dr. İsmail Mert de, sektördeki sorunlar ve çözüm önerileri konusunda ASÜD’ün görüşlerini dile getirdi. Sidas Tanıtım Genel Müdürü Şakir Sarıçay, sempozyuma tüm Türkiye’den katılım olduğunu kaydetti. sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 10 10 Sayfa Ocak - Şubat 2014 suthattı Gündem Sütte hijyenin önemi, Samsun’da masaya yatırıldı Sütte hijyen konulu uluslararası katılımlı Sağlıklı Me rtç e Dr. İsmail Mert Süt (Healthy Milk) Projesi’nin 25 Kasım’daki kapanış oturumunda, ASÜD Genel Sekreteri Dr. İsmail Mert de, “Türkiye’de Süt Sektörü ve Süt Hijyeni” konulu bir konferans verdi. Azerbaycan izlenimleri eçen sayımızda, bir grup işadamımızla birlikte sektörel ticaret heyeti olarak Azerbaycan’a yapacağımızı duyurduğum inceleme gezisini, 16-18 Aralık 2013 tarihleri arasında ASÜD Başkanımız sayın Harun Çallı’nın başkanlığında gerçekleştirdik. Ziyarete ilişkin izlenimlerimi, sizlerle paylaşmak istiyorum. G Peşinen söyleyeyim; ASÜD olarak 14 üye firmamızın katılımıyla gerçekleştirdiğimiz ziyaret sırasında kardeş ülke Azerbaycan yetkililerinin ve başta Büyükelçimiz Alper Coşkun bey olmak üzere Türk Büyükelçiliği çalışanlarının yakın ve sıcak ilgisi, hepimizi memnun etti. Kendilerine teşekkür ediyorum. Tek olumsuzluğun, Azerbaycan hükümetinin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize uygulaması olduğunu da hemen belirteyim. Heyet olarak 16 Aralık’ta mahalli saatle 05.30’da, günün ilk ışıklarıyla birlikte Bakü havaalanına indiğimizde Bakü Ticaret Baş müşavirimiz H. Necip Yavuz ve ekibini, bizi bekler bulduk. Eşyalarımızı otele bırakır bırakmaz, hiç vakit kaybetmeden Türkiye Büyükelçiliğine gittik. Bizi çok sıcak bir şekilde karşılayan Büyükelçi sayın Alper Coşkun, Azerbaycan ile ilgili çok yararlı bilgiler verdi. Ticaret Baş müşavirimiz Necip Yavuz da, Azerbaycan ekonomisi ve süt sektörü hakkındaki bilgileri bizimle paylaştı. Aynı gün öğleden sonra Azerbaycan’ın önde gelen işadamlarının üyesi olduğu Azerbaycan Milli Sahibkarlar Konfederasyonu’nu (ASK) ziyaret ettik. ASK Başkanı ve aynı zamanda Azerbaycan Beynelhalk Bankı ASC Yönetim Kurulu Baş- kanı Sayın Memmed Musayev, Tarım, Sanayi, Gümrük, Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ve süt sanayi temsilcilerinden oluşan 20 kişilik bir heyetle bizi çok sıcak bir şekilde karşıladı. Sayın Musayev ve diğer yetkililer, bizleri Azerbaycan’da görmekten duydukları memnuniyeti dile getirerek, Türkiyeli kardeşleri ile işbirliği yapmaktan çok mutlu olacaklarını ifade ettiler. İkinci gün Azerbaycan-Türkiye İşadamları Birliği (ATİB) Başkanı Cemal Yangın ve AzerbaycanTürk Sanayici ve İşadamları Beynelhalk Cemiyeti (TÜSİAB) Genel Sekreteri Yasin Göral beyi ziyaretimizde, Azerbaycan’daki yatırım ortamı hakkında bilgi teatisinde bulunuldu. Tarım Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürlüğü’nde Cengiz Ferecov’u ziyaretimizde de Azerbaycan’da hayvancılık, süt ve ürünleri üretimi ve ticareti ile ilgili bilgiler verildi. 1 milyon 719 bin 600 ton çiğ süt üretimiyle ihtiyacının ancak 1/3’ini karşılayan Azerbaycan’ın en çok ithal edilen ürünler; tereyağı, peynir, yoğurt ve süt. Azerbaycan’da raflarda pek çok ürünümüz yer alsa da Azerbaycan’ın ithalatındaki payımız %3,5-4,5 arasında değişiyor. Gördük ki Azerbaycan’da, hem yatırım hem de ticaret için önemli fırsatlar bulunmaktadır ve öyle ümit ediyorum ki ziyaretimiz; firmalarımız açısından nelerin yapılıp, nelerin yapılamayacağını göstermesi bakımından yararlı olmuştur. ASÜD olarak 2014 yılı içinde 4 veya 5 ülkeye daha sektörel ticaret heyeti ziyaretinde bulunmayı planlamaktayız. Sağlıklı, huzurlu ve başarılı bir yıl dilerim. A S ÜD H ey eti, B akü’de T ürkiy e B üy ükelçiliğini de z iy aret etti. n Türkiye’den Kafkas Üniversitesi’nin koordinatörlüğünde, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Abdullah Gül Üniversitesi, Malatya İl Tarım Müdürlüğü, Serhat Kalkınma Ajansı ve Zafer Eğitim, Kültür ve Sağlık Vakfı olmak üzere altı, AB’den ise Portekiz, İspanya, Almanya ve Finlandiya’dan dört üniversite ve araştırma kuruluşunun ortaklığında, Avrupa Birliği “Lifelong Learning Programme’’ kapsamında yürütülen “Healthy Milk: Key Components of Milk Hygiene Farm to Consumer” konulu projenin kapanış oturumu, 25 Kasım 2013 tarihinde Samsun’da yapıldı. Toplantının açılışında OMÜ Ziraat Fakültesi proje ekibinden Prof. Dr. Ergin Öztürk ve Araştırma Görevlisi Murat Emir bilgilendirmelerde bulundu. İnsanların sağlıklı ve dengeli beslenmesinde en temel ve stratejik besin kaynaklarından biri olan sütün ahırdan son tüketiciye ulaşıncaya kadar geçirdiği evrelerde bozulma riskinin oldukça yüksek olduğuna vurgu yapan araştırmacılar, bu nedenle tüm aşamalarda süt hijyeni ile ilgili çok ciddi tedbirlerin alınması gerektiğini bildirdiler. Prof. Öztürk, “Süt ve süt ürünleri gibi gıda maddelerinin üreticiden tüketiciye ulaşıncaya kadar geçirdikleri tüm aşamalardaki standartlar, tüketicilerin tüketim alışkanlıklarına ve sağlıklarına etki etmektedir. Bu kapsamda gelişmiş ülkelerde tüketicilerin sağlığı ve kalite beklentileri göz önüne alınarak düzenlemeler yapılmaktadır.” dedi. Ülkemizde süt hijyeni ile ilgili gerekli kanuni düzenlemeler olmakla birlikte, uygulamada ciddi zorluklar yaşandığının altını çizen Öztürk, özellikle küçük aile işletmelerinde hem hayvanlara uygulanan çeşitli işlemlerde hem de sütün sağımı ve depolanmasında bilinçli hareket edilmemesinin, sütün hijyen ve kalitesinin olumsuz etkilenmesine neden olduğunu kaydetti. Öztürk, “Mevzuata uygun standartlarda üretim ve depolamaya tabi olmayan çiğ sütler, hijyen açısından risk taşımaktadır. Tüketicilerin süt hijyeni konusunda bilinçli olması, bu risklerin önlenebilmesi için büyük önem arz etmektedir. Sağlıklıhijyenik süt talebi, hijyenik süt üretiminin en önemli teşvik edici unsuru olacaktır. Yürütülen HMILK projesiyle tüketicilerin süt hijyeni konusundaki bilinçlerinin geliştirilmesine yönelik farkındalık oluşturulmasına katkı sağlanmaya çalışılmıştır. Bunun yanı sıra projenin asıl yaygın etkisi ahırda ve süt üretim işletmelerinde çalışanların süt hijyeni konusunda eğitimi amacıyla modüller geliştirilerek internet ortamına konulması olmuştur.” diye konuştu. Projenin amacı konusunda bir sunum yapan proje yürütücüsü Yrd. Doç. Dr. Muhammet Şakiroğlu, “Süt üretimi, ana üretim faaliyeti konumuna geçmeli.” derken, Prof. Dr. Ana Maria Gomez de, “Projemizde oldukça basit bir dil kullanarak herkese ulaşmaya çabaladık.” dedi. Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Genel Sekreteri Dr. İsmail Mert, toplantının kapanış oturumunda “Türkiye’de süt sektörü ve süt hijyeni” konulu bir konferans verdi. Mert, “Her geçen yıl giderek artan dünya nüfusunun beslenmesi gerekiyor. Orta sınıf çoğalmakta, ticaret küreselleşmekte ve teknoloji gelişmektedir. Tüketiciler daha çok ambalajlı gıdaya yönelmektedir. Küresel pazarda pastörize süt her geçen gün artmaktadır. Türkiye’de 2000 yılından sonra katma değer olarak en çok katkıda bulunan tarımsal ürün, çiğ süttür.” diye konuştu. Fonksiyonel süt ürünlerinde en gözde pazar BRIC ülkeleri n Fonksiyonel süt ürünleri için en hızlı büyüyen pazarların Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’den oluşan BRIC ülkeleri ile Meksika olduğu bildirildi. Euromonitor International tarafından “Sağlıklı ve Fonksiyonel Sütçülük” toplantısında yapılan sunuma göre, 2012 yılında Çin’in pazara katkısı 1.6 milyar dolar, Brezilya’nın 1.4 milyar dolar, Hindistan’ın 650 milyon dolar, Meksika’nın 400 milyon dolar ve Rusya’nın ise 300 milyon dolar olarak gerçekleşti. Bu ürünlerin daha az miktarlarda tüketildiği Fransa, Belçika, Portekiz, İsveç ve Yuna- nistan gibi ülkelerde de, ekonomik ve yasal sıkıntılara rağmen pazarda büyüme gözlemlendi. Euromonitor Küresel Sağlık ve Refah Araştırma Başkanı Ewa Hudson, 2012 yılında en hızlı büyüyen pazarın Çin olduğunu, 2013 yılında da daha büyük bir büyümenin gerçekleşmesinin beklendiğini söyledi. Fonksiyonel süt ürünleri pazarında satışlara fonksiyonel yoğurt ve yağı azaltılmış süt ürünlerinin yön verdiğine dikkat çeken Hudson, Hindistan’ın da özellikle perakende kanallarının modernleşmesi ile “muazzam” bir potansiyele sahip olduğunu vur- guladı. Fonksiyonel ve zenginleştirilmiş süt ürünleri ve yağı azaltılmış süt ürünlerinin 2018 yılına kadar da en fazla büyümeyi sergilemesi beklenirken, prebiyotik ve probiyotik yoğurtlar, büyüme anlamında probiyotik olmayan yoğurtları geride bıraktı. sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 11 suthattı Ocak - Şubat 2014 Sayfa Gündem Meslek standartları görüşe açıldı 5. Tarım ve İnsan Fotoğraf Yarışması sonuçlandı Peynir İşleme Operatörlüğü ile Süt ve Süt Ürünleri Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın DenizBank İşleme Operatörlüğü meslek standartları hazırlanarak, sponsorluğunda düzenlediği 5. Tarım ve İnsan Fotoğraf sektörün görüşüne açıldı. Yarışması’nın ödül töreni, 12 Aralık’ta yapıldı. n Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası (TÜGİS) ile Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) arasında meslek standardı hazırlanması konusunda imzalanan protokol kapsamında “Peynir İşleme Operatörlüğü Seviye 4” ve “Süt ve Süt Ürünleri İşleme Operatörlüğü Seviye 4” mesleki standartları hazırlandı. Sektörün görüşüne açılan taslaklardaki meslek tanımları ve diğer bazı kriterler şöyle: Peynir işleme operatörlüğü Peynir İşleme Operatörü; iş sağlığı ve güvenliği ile çevreye ilişkin önlemleri alarak, kalite ve gıda güvenliği sistemleri çerçevesinde; sütü işlemek, peynir çeşitleri yapmak ve mesleki gelişim faaliyetlerine katılmak için gereken bilgi ve beceriye sahip nitelikli kişidir. Çalışma Ortamı ve Koşulları Peynir İşleme Operatörü; gıda sektöründe, süt ve süt ürünlerinin üretimini yapan işletmelerde, kapalı ortamlarda çalışır. Çalışma ortamında gürültü, hammadde ve katkı malzemelerinden kaynaklı toz ve alerjen maddeler bulunabilir. İş sürecinde, vardiyalı ve esnek süreli çalışma söz konusudur. Teknik işlemler sırasında önlenmesi mümkün olmayan risklerden korunmak amacıyla kişisel koruyucu donanım kullanır. Çalışma ortamında iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini gerektiren kaza ve sağlık riskleri bulunmaktadır. Peynir İşleme Operatörü mesleğini icra eden kişinin, portör olmaması ve bunun için yasal ve zorunlu sağlık muayenesinin yapılmış olması gerekmektedir. Görevleri İş sağlığı güvenliği ve çevre güvenliği önlemleri almak, İş organizasyonu yapmak, Kalite verimlilik ve gıda güvenliği işlemlerini yürütmek, Sütü işlemek, Peynir yapmak, Sistem ekipmanlarının periyodik bakımlarının yapılmasını sağlamak, Mesleki gelişim faaliyetlerine katılmak. Ölçme, Değerlendirme ve Belgelendirme Peynir işleme operatörlüğü meslek standardını esas alan ulusal yeterliliklere göre belgelendirme amacıyla yapılacak ölçme ve değerlendirme, gerekli şartların sağlandığı ölçme ve değerlendirme merkezlerinde yazılı ve/veya sözlü, teorik ve uygulamalı olarak gerçekleştirilecektir. Ölçme, değerlendirme ve belgelendirmeye ilişkin işlemler Mesleki Yeterlilik, Sınav ve Belgelendirme Yönetmeliği çerçevesinde yürütülür. Süt ve süt ürünleri işleme operatörlüğü Süt ve Süt Ürünleri İşleme Operatörü; iş sağlığı ve güvenliği ile çevreye ilişkin önlemleri alarak, kalite ve gıda güvenliği sistemleri çerçevesinde; sütün kabulünü yapmak, sütü işlemek, süt ürünü çeşitleri yapmak ve mesleki gelişim faaliyetlerine katılmak için gereken bilgi ve becerilerden tümüne ya da bir kısmına sahip nitelikli kişidir. Çalışma Ortamı ve Koşulları Süt ve Süt Ürünleri İşleme Operatörü; gıda sektöründe, süt ve süt ürünlerinin üretimini yapan işletmelerde, kapalı ortamlarda çalışır. Çalışma ortamında gürültü, hammadde ve katkı malzemelerinden kaynaklı toz ve alerjen maddeler bulunabilir. İş sürecinde, vardiyalı ve esnek süreli çalışma söz konusudur. Teknik işlemler sırasında önlenmesi mümkün olmayan risklerden korunmak amacıyla kişisel koruyucu donanım kullanır. Çalışma ortamında iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini gerektiren kaza ve sağlık riskleri bulunmaktadır. Görevleri İş Sağlığı ve çevre güvenliği önlemleri almak, İş organizasyonu yapmak, Kalite verimlilik ve gıda güvenliği işlemlerini yürütmek, Sütün kabulünü yapmak, Sütü işlemek, Tereyağı ve süttozu yapmak, Sistem ekipmanlarının periyodik bakımlarının yapılmasını sağlamak, Mesleki gelişim faaliyetlerine katılmak. n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile DenizBank işbirliğiyle, toprağın ve tarımın önemi konusunda toplumsal ve bireysel duyarlılığı artırmak amacıyla düzenlenen 5. Uluslararası Tarım ve İnsan Fotoğraf Yarışması’nın kazananları ödüllerini aldı. Tarım, hayvancılık, toprak, su, gıda ve gıda ürünlerinin korunması ile çiftçi, köylü ve köy yaşamı konularının işlendiği yarışmaya bu yıl 6 farklı kategoride, 769 kişi 3 bin 158 fotoğrafla katıldı. “Genel” kategoride Alaattin Kandaoğlu ile Seyit Konyalı, “Toprak” kategorisinde Aynur Yıldırım ile Enver Pekşen, “Çiftçi ve Üretici” kategorisinde Mahmut Orhan Alkaya ile Sadi Altun, “Öğrenci” kategorisinde Fatih Karaoğlu ile Fırat Kıztan- 11 rı, “Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı çalışanı” kategorisinde Alaettin Çetin ve Semiha Turan, “DenizBank çalışanı” kategorisinde ise Şerife Cengiz birinci oldu. Deniz Akademi İstanbul’daki törende, birincilere ödül ve plaketleri, Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı Eğitim, Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanı Halil İbrahim Gül, DenizBank Genel Müdürü Hakan Ateş ile oyuncu ve sunucu Beyazıt Öztürk’ün de aralarında bulunduğu jüri üyeleri tarafından verildi. Dereceye girenlere toplam 20 bin TL para ödülü verilen yarışma kapsamında ödül alan ve sergilenmeye değer bulunan fotoğraflar; Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı birimleri tarafından 81 ilde sergilenecek. GTHB Eğitim, Yayım ve Yayınlar Dairesi Başkanı Halil İbrahim Gül, tarımsal verimliliğin artırılmasında üreticilerin eğitimini sağlayacak tarımsal yayıma büyük önem verdiklerini söyledi. Gül, “5.000 köye 500.000 kitap’ projesi de, yayın faaliyetleri anlamında çok güzel bir çalışma. Bu projenin de önümüzdeki yıllarda hayvancılığı da içerecek şekilde genişlemesini diliyoruz.” dedi. sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 12 12 Sayfa Ocak - Şubat 2014 suthattı Ekonomi OTP’ye 7 yıl için 408 milyar avro bütçe... Tarımın 2014 bütçesi 14 milyar lira Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 2014 yılı bütçesi, 14 milyar 230 milyon 405 bin lira olarak belirlendi. Bu yıl 10 milyar TL’ye ulaşacak tarımsal desteklerin 3 milyar lirası hayvancılık için kullanılacak. n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın 2014 yılı bütçe tasarısı, 16 Aralık 2013 tarihinde TBMM Genel Kurulu’nda görüşülerek kabul edildi. Bakanlığın 2014 bütçesi, 2013 yılı bütçe başlangıç ödeneğine göre %8,5 artışla 14 milyar 230 milyon 405 bin lira oldu. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu, Müsteşar Vedat Mirmahmutoğulları ile bakanlık yöneticilerinin katılımıyla 7 Ocak’ta düzenlediği basın toplantısında, 2013 yılını değerlendirdi, 2014 yılı planlarını anlattı. 2013 yılında dünyada buğday üretiminin 750 milyon tona çıktığını, 724 milyon ton süt üretildiğini vurgulayan Eker, FAO’nun belirlemelerine göre geçen yıl gıda fiyatlarında %4,4 oranında azalma yaşandığını kaydetti. Türkiye’de tarım sektörünün ge- çen yıl %3,9 oranında büyüdüğünü belirten Eker, “AB’de tarımın 10 yıllık ortalama büyüme oranı %0,2 iken, Türkiye tarım sektörünün 10 yıllık ortalaması %2,2. 62 milyar doları aşan tarımsal hasıla ile Avrupa’nın birinci, dünyanın 7. büyük tarım ekonomisi haline geldik. Bitkisel üretimde 2013 yılında Cumhuriyet tarihinin rekorlarını kırdık. Buğday üretimi 22 milyon tona, mısır yaklaşık 6 milyon tona, çeltik 900 bin tona, ayçiçeği 1,5 milyon tona, turunçgil 3,7 milyon tona ulaştı.” dedi. “AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatına başladık” Cumhuriyet tarihinde ilk kez 2013 yılında damızlık düve ihracatına başlandığını hatırlatan Eker, 2018’e kadar Azerbaycan ve Türkmenistan’a 6 bin baş hayvanın ihraç edileceğini kaydetti. Küçükbaş ihracatına da Katar ve Azerbaycan’la başlandığını vurgulayan Eker, AB’ye süt ürünleri ihracatına da 2013 yılı içinde başlandığının altını çizdi. Eker, “AB, Türkiye’de hijyen şartlarının, hayvan hastalıklarıyla mücadele sisteminin yeterli olmadığını gerekçe göstererek, süt ürünlerimizin girmesine izin vermiyordu. Sistemli, programlı, uzun bir çalışmayla ihracata başlandı.” diye konuştu. 2013 yılında kapsamı özel okullar- la genişletilen Okul Sütü Programı’nın 2014 yılında da uygulanacağını hatırlatan Eker, kırsal kalkınma için tarımsal üretimin katma değer sağlayacak şekilde gıda sanayine dönüşmesi gerektiğini vurguladı. Eker, 1 milyar TL hibe desteği ile 4.733 tarıma dayalı sanayi tesisi kurulduğunu, bu sayının 2015 sonunda 6 bine çıkacağını söyledi. 2013’de 500 bin gıda denetimi yapıldığını bildiren Eker, 2014 planlarını da şöyle açıkladı: Sürü yönetimi eğitimi alan çobanları istihdam eden sürü sahipleri desteklenecek. 33 ilde etçi ırkların geliştirilmesi amacıyla buzağı desteği verilecek. Et ve Süt Kurumu, piyasa regülasyonunda aktif görev üstlenecek. TKDK, toplam 1.1 milyar lira tutarında 5 bin projeye 600 milyon TL hibe desteği verecek. 2013’de karşılıksız, hibe olarak 9 milyar TL tarımsal destek verildiğini belirten Bakan Eker, 2014 yılında tarımsal desteklerin toplam tutarının 10 milyar TL’ye yükseleceğini söyledi. Eker, destekler içindeki payı %30 olan hayvancılık desteklerinin de 2013’teki 2,8 milyar TL’den bu yıl 3 milyar TL’nin üzerine çıkacağını söyledi. n Avrupa Parlamentosu’nun Ortak Tarım Politikası’na ilişkin kararının ardından Brüksel’de bir araya gelen bakanların onayı ile OTP’nin onay süreci tamamlandı. AB Bütçesi’nin %38’i oranında, 7 yıl için 408.3 milyar avro olarak belirlenen Ortak Tarım Politikası bütçesinin 312.7 milyar avrosu (%76,6) doğrudan destekler ve sübvansiyon gibi pazar destek araçlarına ayrılacak. Kırsal kalkınma ise 95.6 milyar avro ile bütçenin %23,4’ünü oluşturacak. Anlaşmaya varılamaması nedeniyle uygulaması 2015’e ertelenen OTP’nin daha fazla aksamasının önüne geçen onayın ardından Bakanlar Konseyi’nden yapılan açıklamada, “Reformun ana hedefleri Ortak Tarım Politikası’nı daha çevreci ve hedefe yönelik hale getirmek, çiftçilere verilen gelir desteğinin daha eşitlikçi bir şekilde dağıtılması ve daha etkin bir kalkınma politikasıdır.” denildi. OTP müzakereleri sırasında destek mekanizmaları, ‘Daha çevreci ve adil’ tarım uygulamaları lehine geliştirildi ve küçük çiftlik sahiplerine eskisine göre daha büyük bir pay verilmesi kararlaştırıldı. AB ülke ve bölgelerine verilen destek düzeyinde de bir denge gözetilerek, halen AB ortalamasından %90’dan daha düşük pay alan ülkelere kademeli olarak daha çok kaynak ayrılması benimsendi. İşletme modernizasyonu için ek süre Modernizasyon yatırımlarını 2013 sonuna kadar tamamlayamayan gıda işletmelerine, 31 Aralık 2014 tarihine kadar ek süre verildi. n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik’te yaptığı değişiklikle, “Gıda üretim yeri, Gıda satış yeri, Toplu tüketim yeri” tanımları da yönetmeliğe eklendi. Onaya tabi gıda işletmeleri, yerel, marjinal ve sınırlı faaliyet kapsamı içinde kalan faaliyetleri perakende faaliyet olarak değerlendirilerek, kayda tabi işletmeler kapsamına alınırken, çalıştırılması zorunlu personelin bağlı olduğu meslek odasından belge alma zorunluluğu da kaldırıldı. Onaya tabi gıda işlet- A nahtar veriler* Süt ve Süt Ürünleri Üretim Miktarı (T on) * Kaynak: T ÜİK melerinden 31/12/2012 tarihine kadar modernizasyon planı veren, ancak yatırımını 2013 sonuna kadar tamamlayamayan gıda işletmeleri ile modernizasyon planındaki aşamalara uymadığı için faaliyeti durdurulan gıda işletmelerine; 15 Şubat’a kadar müracaat etmeleri ve yetkili merci tarafından uygun bulunması halinde, yatırımlarını tamamlamaları için 31 Aralık 2014 tarihine kadar süre verilecek. Süt kayıt sistemine kaydedilmiş, onay belgesi alamayan süt toplama merkezleri ise 2014 yılı sonuna kadar onay belgesi alacaklar. E kim 2013 O cak-E kim 2013 605.194 6.663.431 315 3.799 111.567 1.068.228 2.067 24.214 381 4.005 T am-yarım yağlı süt tozu, kaymak tozu 3.072 32.112 Y ağsız süt tozu 2.712 32.797 T ereyağı 3.573 34.610 44.111 481.623 884 25.011 Y oğurt 84.414 911.607 A yran 46.733 469.872 T oplanan inek sütü Çiftliklerden toplanan krema İçme sütü Kaymak Koyulaştırılmış (Konsantre) süt İnek peyniri Koyun, keçi, manda veya karışık sütlerden elde edilen peynirler sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:45 Page 13 suthattı Ocak - Şubat 2014 Tarıma dayalı yatırımlara hibe desteği verilecek Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı çerçevesinde 81 ilde gerçekleştirilecek yatırımlar için hibe desteği başvuruları, 27 Ocak’ta sona erecek. n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının, Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programı Kapsamında Tarıma Dayalı Ekonomik Yatırımların Desteklenmesi Hakkında Tebliği, 14 Aralık 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Tarımsal ürünlerin işlenmesi, depolanması ve paketlenmesine yönelik yeni tesislerin yapımı, kısmen yapılmış yatırımların tamamlanması, mevcut tesislerin kapasite artırımı ve teknoloji yenilenmesi projeleri ile tarımsal faaliyetlere yönelik yapılmış veya yapılacak tesislerde kullanılmak üzere alternatif enerji kaynaklarından jeotermal, biyogaz, güneş ve rüzgar Sayfa Ekonomi enerjisi üretim tesislerinin yapımı, koyun, keçi ve manda konularında sabit yatırım projelerine hibe desteği verilecek. Proje teklifleri 27 Ocak 2014 tarihine kadar il müdürlüklerine teslim edilecek olan yatırım projelerinin tamamlanma tarihi, 1 Aralık 2014 olacak. Başvuru sahibi gerçek ve tüzel kişilerin çiftçi kayıt sistemine veya Bakanlık tarafından oluşturulmuş diğer kayıt sistemlerine son başvuru tarihinden önce kayıtlı olması gerekecek. Hibeye esas proje tutarı, gerçek kişi başvurularında 300 bin lirayı, tüzel kişi başvuruları için ise 800 bin lirayı geçemeyecek. Proje tutarının %50’si hibe yoluyla desteklenecek. Süt ürünleri fiyatları istikrarını koruyor 13 Gıdanın dış ticaret fazlası 5.2 milyar dolar… n Uluslararası gıda emtia fiyatlarındaki değişimleri gösteren FAO Gıda Fiyat Endeksi’nin Kasım ayı sonuçları, dünyada gıda fiyatlarının istikrarlı seyrettiğini ortaya koydu. Ekim ayında 206.6 puan olan Endeks, Kasım ayında 206.3 puan seviyesinde oluştu. Endeks, Kasım 2012’ye göre ise %4,4 oranında, 9,5 puan geride bulunuyor. Uluslararası piyasalarda süt ürünleri fiyatlarının da istikrarlı seyrettiği gözleniyor. Tereyağı, peynir, yağlı süt tozu ve yağsız süt tozu ihraç fiyatlarının 2002-2004 dönemi ihracat paylarına göre ağırlıklandırılmasıyla elde edilen FAO Mandıra Fiyat Endeksi, Kasım ayında küçük bir düşüş yaşadı. Ekim ayında bir önceki aya göre 1 puan artışla 252 puana ulaşan endeks; Kasım ayında 251,4 puana düştü. Endeks seviyesi, 2012 Kasım ayına göre %23 daha yüksek. Çin kaynaklı yağlı süt tozuna güçlü talebin sürmesi nedeniyle, güney yarıküredeki üreticiler tereyağı ve peynirden ziyade süt tozu üretimine odaklanmış durumda. Türkiye’nin tarımsal ihracatı, Ocak-Kasım 2013 döneminde 16 milyar dolara ulaşırken, gıda maddeleri ihracatında dış ticaret fazlası 5.2 milyar dolar oldu. n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, 7 Ocak’ta düzenlediği basın toplantısında, 2013 yılında tarım ve gıda ihracatındaki gelişmeleri de değerlendirdi. Gıda temin ve tedariki bakımından güvenli bir ülke olan Türkiye’nin, tarımsal ürünlerde net ihracatçı olduğunu belirten Eker, “75 milyon insanımızı, ülkemize gelen 30 milyon turisti besliyor, üstüne ihracat da yapıyoruz. Bugün 186 ülkeye 1660 çeşit tarım ürünü ve gıda maddesi ihraç eden bir ülkeyiz.” dedi. TİM’in Ocak-Kasım 2013 dönemi tarımsal ihracatını 21.3 milyar dolar olarak açıkladığına dikkat çeken Eker, şunları söyledi: “Biz TÜİK rakamlarını esas alıyoruz. 2013’ün 11 ayında tarımsal ihracatımız bir önceki yıla göre %10,1 artışla 16 milyar dolara yükseldi. Sadece gıda maddelerinde 5 milyar 200 milyon dolar dış ticaret fazlası verdik. Hayvansal ürün ticaretinde geçen yıl 1.3 milyar dolarla Cumhuriyet tarihinin rekoruna ulaştık.” sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:46 Page 14 14 Sayfa Ocak - Şubat 2014 suthattı AB - Dünya Küresel süt üretimindeki artış yavaşlayacak OECD-FAO 2013-2022 raporunda, küresel süt üretiminin geçen yıllara göre daha yavaş bir artış göstereceği; üretim artışının %74’ünün gelişmekte olan ülkelerden, %38’inin ise Hindistan ve Çin’den kaynaklanacağı öngörüsünde bulunuldu. n OECD ile BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) tarımsal üretim ve tüketimde küresel düzeydeki gelişme ve öngörüleri içeren Tarıma Genel Bakış 2013-2022 Raporu’nda, gelişmekte olan ülkelerin ihracatlarındaki gelişme ile birlikte küresel tarım ticaretinde artış beklentisine yer verildi. kısıtlanan üretim ve ciddi talep artışı nedeniyle tarımsal ithalatında artış beklenen Çin’in, en azından temel gıdalarda kullanılan bitkisel ürünler açısından kendine yeterli kalması önemli. Gelir artışı ve tarımın büyümesi ile yetersiz beslenen nüfusta sağlanan gerilemenin daha da iyileşmesi gerek. Küresel politik reformlar ve ekonomik büyümenin arz ve talepte yol açtığı değişikliklerle tarımın, özellikle gelişmekte olan ülkelerde yatırım olanakları sağlayan ve pazar tarafından yönetilen bir sektör haline geldiği vurgulanan rapordaki öngörüler şöyle: Geleceğe dair tahminler “Tarımsal üretimin genişlemesi en azından orta vadede yavaşlayacak gibi duruyor. Arz talebe, nispeten yüksek kalacak fiyatlarla karşılık verecek. Bu çerçevede gıda israfını azaltacak önlemler, artan talebi karşılamak ve verimliliği yükseltmek için önemli olacak. Dünya nüfusunun beşte birine, hızlı bir gelir artışına ve değişen tarım ve gıda sektörüne sahip Çin’deki gelişmeler, gelecekte dünya pazarlarını derinden etkileyecek. Giderek Tarımsal pazarlar ekonomik krizlere karşı dirençli olsa da, gelişmiş ülkelerdeki yavaş iyileşme süreci ve çoğu gelişmekte olan ülkedeki canlı büyümeden etkilenecek. Emtia fiyatları şu anda tarihsel anlamda yüksek. Tarım ve hayvancılık ürünlerinin fiyatları, kısa vadede farklı arz özellikleri nedeni ile farklılaşacak. Orta vadede ise önümüzdeki 10 yıl içerisinde tarım ve hayvancılık ürünleri fiyatlarının yükselmesi bekleniyor. Bunun ortak nedenleri; üretimdeki artışın yavaşlığı, biyoyakıtların da sebep olduğu talep artışı ve fi- O E C D - F A O 2013- 2022 R aporu’ndan: G elişmekte olan ülkelerin ihracatlarındaki g elişme, küresel tarım ticaretinde artışa y ol açacak. yatların yükselmesini destekleyen makroekonomik ortam. tin Amerika ve Asya’nın geri kalan bölgeleri olacak. Tarımsal üretimin önümüzdeki 10 yılda, geçen 10 yıldaki %2,1’in çok altında, yıllık ortalama %1,5 büyüyeceği düşünülüyor. Artan maliyetler, kaynak sıkıntısı ve çevre ile ilgili baskılar sonucu, tüm bölgelerde arz düşecek. Gelişmekte olan ülkelerde ise daha fazla üretim artışı bekleniyor. Tarım ve hayvancılık ürünleri ticareti artmaya devam edecek. Yükselen ekonomiler bu artıştan büyük pay alacaklar. Birçok süt ürününün de önde gelen ihracatçısı olan OECD bölgesinin ticaretteki payı azalmaya devam edecek. Gelişmekte olan ülkelerde tüketim; artan nüfusa, gelire, kentleşmeye ve değişen beslenme alışkanlıklarına bağlı olarak, üretime göre daha yavaş olsa da artacak. Kişi başına tüketimin en hızlı artacağı bölgeler; Doğu Avrupa, Orta Asya, La- Raporda, küresel süt piyasasına ilişkin olarak da şu öngörülere yer verildi: “Küresel süt üretimi geçen yıllara göre daha yavaş bir artış gösterecek. Bunun nedeni, yeme dayalı sistemlerde yem maliyetlerinin artması, otlaklara dayalı sistemde arazi ve su sıkıntısı olacak. Üretim yetersizliği, fiyatların değişkenliği ve ticaretteki kesintiler küresel gıda güvencesi açısından tehdit oluşturmaya devam edecek. Büyük üretici ve tüketici konumundaki ülkelerde stoklar düşük olduğu sürece fiyat değişkenliği riski artacak. Et ve süt ürünleri fiyatları, ekonomik büyüme ve çapraz kurlar gibi makroekonomik değişkenlerden etkilenecek.” Küresel süt ve süt ürünleri üretimindeki artışın %74’ü gelişmekte olan ülkelerden, %38’i sadece Hindistan ve Çin’den kaynaklanacak. Gelişmekte olan ülkelerde süt tüketimindeki artışın üretim artışından daha hızlı olacağı düşünülüyor. Bu da önde gelen ihracatçı ülkelerden ABD, AB, Yeni Zelanda, Avustralya ve Arjantin’in ihracatında artış sağlayacak.” ve bürokrasi kaynaklı gecikmelerin azaltılmasını içeriyor. DTÖ üyeleri, formaliteleri kaldırarak, ticarette masrafları ve gecikmeleri düşürmeyi kabul ettiler. fazla ticaret kapasitesi olduğunu ve bunun lojistik ve altyapılarına yapılacak daha fazla yatırımla ortaya çıkacağını söyledi. DTÖ’den gıda güvenliğinde tarihi anlaşma Dünya Ticaret Örgütü, küresel ekonomide 1 trilyon dolarlık ticaret hacmi yaratacağı öngörülen gıda güvenliği reformu üzerinde anlaşmaya vardı. n Dünya Ticaret Örgütü’ne üye 159 ülkenin ticaret bakanlarının Endonezya’nın Bali adasındaki Bakanlar Konferansı’nda üzerinde anlaşmaya vardığı “Çok Taraflı Ticaret Anlaşması” ile ülkeler arasında dış ticaret engelleri kaldırılarak, küresel ekonomide yaklaşık 1 trilyon dolar artış sağlanması hedefleniyor. DTÖ’nün kurulduğu 1995 yılından bu yana oluşturduğu ilk ticaret anlaşması olması nedeniyle “Tarihi” olarak nitelendirilen anlaşmanın, üye ülke hükümetleri tarafından da onaylanması gerekiyor. Ticari prosedürlerin kolaylaştırılması ve tarımın desteklenmesi gibi önlemler içeren reform paketi, ihracat sübvansiyonlarının sınırlandırılmasını ve az gelişmiş ülkelerin ürünlerinin vergisiz ithal edilebilmesini öngörüyor. DTÖ’nün tarım teşvikleri üzerindeki kısıtlarının 4 yıllığına kaldırılması ise özellikle gelişmekte olan ülkelerin tarım teşviklerini artırmalarına olanak sağlayacak. DTÖ Başkanı Roberto Azevedo, anlaşmaya ilişkin olarak, “Kuruluşumuzdan bu yana ilk kez gerçekten bir başarıya hizmet ettik. Dünya Ticaret Örgütü’ne ‘dünya’yı geri kazandırdık.” değerlendirmesini yaparken, DTÖ İcra Direktörü Arancha Gonzalez de, anlaşmanın gelişmekte olan ülkelerdeki küçük ve orta ölçekli girişimcilere yeni iş olanakları yaratacağını söyledi. DTÖ’den anlaşma ile gelişmekte olan ülkelerin ihracatının %10 artacağı açıklaması gelirken, Washington merkezli Peterson Uluslararası Ekonomi Enstitüsü, anlaşmanın dünya ticaretine 1 trilyon dolar katkı sağlayacağını ve 20 milyon kişiye yeni iş olanağı yaratacağını bildirdi. Önceki DTÖ toplantılarının ana gündemini oluşturan ithal ürünlerdeki tarife ve vergilerin indirilmesine yer verilmeyen anlaşma, küresel ticareti kolaylaştırmak adına uluslararası ticarette masraflar Anlaşmanın uluslararası ticarete yapacağı katkı, özellikle elektronik beyannamelerin kullanılmasıyla yolsuzlukların önüne geçilmesi ve denetimler kolaylaştırılarak zaman kaybının ortadan kalkacak olmasına bağlanıyor. Peterson Enstitüsü’nün araştırmalarına göre, küresel ticaretteki idari masraflar, gümrük tarifelerinin iki katına karşılık geliyor. Bali Paketi’nin en önemli unsuru ise yoksul ülkelerin ürünlerinin daha kolay satılır hale gelmesini sağlaması. Gelişmiş zengin ülkeler ve ekonomik olarak daha iyi durumdaki gelişmekte olan ülkeler, DTÖ üyesi yoksul ülkelerin ürünleri için tarifeleri indirmeyi kabul ettiler. AB, anlaşmaya uyum için ihtiyaç duyan ülkelere 5 yıl içinde 400 milyon avro destek verecek. AB Ticaret Komisyonu Başkanı Karel De Gucht, yoksul ulusların daha Anlaşma, DTÖ’nün tarım teşvikleri üzerindeki mevcut kurallarında da esneklikler getiriyor. Üye ülkeler anlaşma metninde, gıda güvenliği kapsamında teşvikleri kısıtlayan DTÖ kuralını uygulamamak konusunda bir ibareye de yer verdiler. Hindistan’ın gıda güvenliği yasası kapsamında tahıl ürünlerine teşvik sağlamasının yolunu açan anlaşmanın, DTÖ’nün tarım teşviklerindeki kısıtlarını kıracağı ve gelişmekte olan ülkelere teşviklerin kapsamını geliştirme imkânı vereceği belirtiliyor. Kimi uzmanlar, yoksul ülkelerin ürünlerine sağlayacağı kolaylık ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde yaratacağı 20 milyon yeni istihdama rağmen “Bali Paketi”nin, gıda güvenliği dışında abartıldığı görüşünde. Tarım teşviklerindeki kısıtları kaldıran ibarenin, sadece dört yıllığına kabul edilmesi de eleştiri konusu oldu. sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:46 Page 15 suthattı Ocak - Şubat 2014 Sayfa Dosya 15 ABD-AB Transatlantik İşbirliği ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması Atlantik’in iki yakası STA için masada ABD ve AB, dünyanın en büyük ikili ticaret ve yatırım anlaşması olma potansiyeline sahip Transatlantik İşbirliği ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması için 3. tur müzakereleri, Aralık ayında gerçekleştirdi. 2015 yılında imzalanması planlanan anlaşma, AB ile Gümrük Birliği anlaşması bulunan Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. n Atlantik’in iki yakası, coğrafi olarak değil ama ekonomik çıkarlar bakımından bir araya geliyor. ABD ve Avrupa Birliği arasındaki ticaretin önündeki engelleri kaldırmayı ve yatırımları kolaylaştırmayı hedefleyen Transatlantik İşbirliği ve Yatırım Ortaklığı Anlaşması (TTIP) müzakerelerinin ilk aşaması, Aralık ayında ABD’nin Başkenti Washington’da gerçekleştirilen üçüncü turla birlikte tamamlandı. Dördüncü tur müzakerelerin, Avrupa Komisyonu’nun ticaretten sorumlu üyesi Karel De Gucht ile ABD Ticaret Temsilcisi Michael Froman arasında yapılacak siyasi bir değerlendirmenin ardından Mart 2014’te Brüksel’de düzenlenmesi bekleniyor. Avrupa Komisyonu, üçüncü tur müzakerelerde; şirketler için özgür ve adil rekabet, enerji ve hammaddeye erişim, çalışan haklarının ve çevrenin korunması ve ticarette bürokrasinin azaltılması konuları üzerinde çalışıldığını açıkladı. Oluşturulacak kuralların özellikle KOBİ’ler açısından fayda sağlayacağı ve anlaşmada KOBİ’lere özel bir fasıl öngörüldüğü kaydedildi. AB Başmüzakerecisi Ignacio Garcia Bercero, “Ekonomilerimizi güçlendirecek, büyüme sağlayacak ve daha önemlisi en çok ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde hem Avrupalılar hem de Amerikalılar için istihdam yaratacak iddialı bir ticaret ve yatırım anlaşması imzalama yolunda gidiyoruz.” dedi. ABD ve Avrupalı müzakereciler, uluslararası çevre örgütlerinin gıda güvenliğine ilişkin düzenlemelerin pazarlığa açılmaması ve sanayideki çevresel düzenlemelerin kaldırılmaması çağrısı üzerine, gıda güvenliği ve çevreden ödün vermeyeceklerini bildirdiler. AB Başmüzakerecisi Bercero, “Standartları düşürmeye çalışmıyoruz.” derken, ABD’li mevkidaşı Dan Mullaney de, “Çevre, insan sağlığı ve güvenliğinin korunma düzeyine zarar vermememiz gerektiği mesajını net bir şekilde aldık.” diye konuştu. Müzakereciler, ticarete yönelik düzenleyici engellerin çözümünün müzakerelerdeki en zorlu meselelerin başında geldiğini belirtirken, ABD’li milletvekilleri, AB’nin özellikle tarım ürünlerine uyguladığı engelleri kaldırmaması halinde anlaşmaya destek vermeyeceklerinin altını çiziyorlar. ABD ile AB arasındaki müzakerelerin 2014 yılı sonunda tamamlanması ve anlaşmanın 2015 yılında imzalanması planlanıyor. Günlük 2 milyar avroluk alışveriş Dünyanın en büyük ikili ticaret ve yatırım anlaşması olma potansiyeline sahip ABD-AB STA’nın iki tarafa yılda 200 milyar avroluk ekonomik kazanç, 100 milyar avro civarında da ticari artış sağlayacağı öngörülüyor. Dolayısıyla 300 milyar avroluk bir ekonomik kazanım söz konusu. Avrupa Komisyonu’nun tahminlerine göre AB ve ABD arasında kapsamlı bir anlaşma AB’de Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’yı (GSYİH) %0,5 oranında artırabilir ve 400 bin kişiye istihdam sağlayabilir. Münih’teki Ekonomik Araştırmalar Merkezinin çalışmasına göre ise anlaşma, AB bölgesinde istihdamı 181 bin, ABD’de ise 2,2 milyonun üzerinde artıracak. Anlaşmanın imzalanması halinde ABD’nin ekonomik büyüklüğü %5, AB’ninki ise %3,4 artacak. Her gün 2 milyar avro değerinde mal ve hizmet alışverişi gerçekleşen ABD ve AB arasındaki ticaret hacmi 2012 yılında 500 milyar avro, hizmet sektörünün değeri ise 280 milyar avro düzeyindeydi. ABD’nin Pasifik ülkeleri ile yürüttüğü Trans Pasifik Ticaret Ortaklığı Anlaşması müzakerelerinin de olumlu sonuçlanması halinde, dünya ticaretinin %60’ını ve 1 milyarın üzerinde nüfusu kapsayan bir serbest ticaret alanı oluşacak. ABD ile serbest ticaret anlaşması müzakerelerini sürdüren AB ise 2009 yılında başlayan müzakereler sonunda Kanada ile serbest ticaret anlaşması imzaladı. Türkiye’yi etkiler mi? ABD ile AB arasında serbest ticaret anlaşması imzalanmasına yönelik müzakereler, 1996 yılında AB ile Gümrük Birliği’ne giden Türkiye’yi de yakından ilgilendiriyor. GB anlaşmasına göre, AB’nin serbest ticaret anlaşması yaptığı bir ülke Türkiye’ye gümrüksüz mal satma hakkı kazanıyor, ancak Türkiye aynı haktan yararlanamıyor. ABD ile Türkiye arasındaki yıllık dış ticaret hacmi, 5.6 milyar doları Türkiye’nin ihracatı, 14.1 milyar doları da ABD’nin ihracatı olmak üzere 19.7 milyar dolar. Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Ekim ayındaki ABD ziyareti sırasında, ABD-AB arasında Serbest Ticaret Anlaşmaları ile ilgili Türkiye’nin yakın takibinin devam ettiğini belirterek, “Bu büyük pazar birleşmelerinde bizim de kayıtsız kalmamamız gerekiyor.” dedi. Babacan, tarım ürünleri konusunda Türkiye’nin maliyetlerinin çok yüksek olmasının sorun teşkil ettiğini vurguladı. Bu arada Türkiye ile ABD arasında Serbest Ticaret Anlaşması (STA) müzakerelerini yapmakla görevlendirilen Yüksek Düzeyli Çalışma Komitesi’nin ilk toplantısında taraflar, STA konusundaki beklentilerini dile getirdi. Komite, ABD ile AB arasındaki STA’dan Türkiye’nin nasıl etkileneceğini de tespit edecek. Ancak AB’nin STA imzaladığı üçüncü ülkelerle, “Kendimizi korumak amacıyla STA anlaşması imzalanması” yaklaşımı da tartışma konusu. İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Başkanı Haluk Kabaalioğlu, “Bizim STA imzalamadığımız bir ülkeyle AB STA imzalamış olsa da bizi etkilemez. Burada trafik sapması denen, bir ülkenin ürününün başka bir ülke üzerinden gelmesi olayı yaşanıyor. Bu, engellenebilir bir şey.” dedi. Türkiye, bugüne kadar 19 ülke ile STA imzaladı, 10 ülke ile de müzakerelere devam ediliyor. sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:46 Page 16 16 Sayfa ABD’li pediatristlerden“Çiğ süt satışı yasaklansın” çağrısı Amerikan Pediatri Akademisi (AAP) çiğ veya pastörize edilmemiş süt ve süt ürünlerinin hamileler, bebekler ve çocuklar için ciddi sağlık riski oluşturduğunu belirterek, pastörize edilmemiş süt ve süt ürünlerinin satışının yasaklanması çağrısında bulundu. n Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), insan tüketimine yönelik pastörize edilmemiş sütlerin eyaletler arası satışına yasak getirmiş durumda. Dolayısıyla çiğ süt ve çiğ süt ürünlerinin eyalet sınırları dışında satışı yasak. Ancak birçok eyalet yönetimi, eyalet sınırları içerisinde bu ürünlerin satışına izin veriyor. Halen 10 eyaletin pastörize edilmemiş süt ürünlerinin perakende satışına izin verdiği, 15 eyalette de çiftlik satışının serbest olduğu belirtiliyor. Çiğ veya pastörize edilmemiş süt ve süt ürünlerinin satışının ülke genelinde yasaklanması konusun- Ocak - Şubat 2014 suthattı Beslenme da bir çağrı da, Amerikan Pediatri Akademisi’nden geldi. Akademi, çiğ süt ve süt ürünleri tüketiminin riskleri ile ilgili verileri değerlendirdiği araştırmanın ardından FDA’nın “Hamileler, bebekler ve çocuklar için sadece pastörize edilmiş süt ve süt ürünleri tüketimi uygundur.” beyanını “kesin bir şekilde desteklediğini” açıkladı. ABD’deki 60 bin civarında pediatri uzmanını temsil eden Akademi, ayrıca Amerika’da çiğ süt ve süt ürünlerinin satışının tamamıyla yasaklanmasına da destek verdi. Akademi tarafından Amerikan Pediatri Dergisi’nde 16 Aralık 2013 tarihinde yayınlanan, “Çiğ veya Pastörize Edilmemiş Süt ve Süt Ürünlerinin Hami- le Kadınlar ve Çocuklar Tarafından Tüketimi” başlıklı bildiride, çiğ süt ve çiğ süt ürünleri tüketiminin tehlikeleri konusunda uyarılara yer verildi. Yazıda, bu ürünlerin; Listeria monocytogenes, Campylobacter jejuni, Salmonella ve E-coli 157 gibi ölümcül patojenleri taşıyabilecekleri kaydedildi. Çiğ süt ve çiğ süt ürünlerinin tüketiminin çok ciddi ve ölümcül hastalıklara neden olabildiğini belirten bildirinin yazarı Yvonne Maldonado, şunları kaydetti: “Bu ürünler, örneğin hamilelerde düşük ve ölü doğum, bebekler ve hamilelerde menenjit ve kan yoluyla bulaşan enfeksiyonlara neden olabilmektedir. Amerika’da 1920’lerde, sütün pastörize edilmesine başlanmadan önce çiğ süt ürünlerinin tüketimi, Amerikalılar arasında birçok gıda kaynaklı hastalıklara neden oluyordu. Çiğ süt ürünleri tüketimi bu dönemlerde yüzlerce tüberküloz ve benzeri ciddi enfeksiyon salgınına neden oldu.” İyi beslenme için süt ve süt ürünleri… “Tanıdık sütçü” de kurtarmıyor ABD’de yapılan bir çalışma, ailelerinin ya da bir yakınlarının mandıralarından alınan çiğ sütü tüketen çocukların hastalanma oranlarının da yüksek olduğunu gösterdi. n ABD’nin Minnesota Eyaleti Sağlık Dairesi’nin 2001-2010 yıllarını kapsayan 10 yıllık dönemdeki verilerini inceleyen araştırmacılar, gıda kaynaklı enfeksiyon taşıyan ve hastalanmadan önceki bir hafta içerisinde çiğ süt tükettiklerini belirten hasta sayısının, çiğ süte bağlı kayıtlı vaka sayısının 25 katından daha fazla olduğunu belirlediler. Bu durum, pastörize edilmemiş süte bağlı hastalık sıklığının yüksek olmasına rağmen, bunların çoğunlukla rapor edilmediğini ortaya koydu. Araştırmacılar ayrıca söz konusu dönemde çiğ süt tüketenlerin %17’sinin çiğ süt tüketimine bağlı sindirim sistemi enfeksiyonuna yakalanmış olabileceklerini tahmin ediyor. Sağlık Dairesi epidemiyoloji uzmanı ve araştırmanın yazarlarından Trisha Robinson, “Bu ülkemiz için genel bir durum. Çiğ sütün riski nerede olursanız olun; raporlarda yer alandan çok daha fazla.” diye konuştu. Araştırmanın çarpıcı sonuçlarından birisi de, hastalanan 5 yaşından küçük çocukların %76’sının ailelerinin ya da bir yakınlarının mandıralarından alınan çiğ sütü tüketmeleri oldu. Robinson, “Bu, sütçünüzü tanısanız ya da sütünüzün nereden geldiğini bilseniz bile yine de hastalanabileceğinizi gösteriyor.” dedi. FAO’nun yayınladığı “İnsan Beslenmesinde Süt ve Süt Ürünleri” adlı kitapta, dünyada 100 milyonlarca insanın AB’den Kolostrum temelli fonksiyonel ürün projesi beslenme ve yaşamlarının iyileştirilmesi için süt ve süt ürünlerinin sahip olduğu potansiyele dikkat çekildi. n Dünya genelinde 800 milyonu aşkın insan açlıkla, yaklaşık 1,6 milyar insan da yetersiz beslenme ile karşı karşıya. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) yayınladığı “İnsan Beslenmesinde Süt ve Süt Ürünleri” adlı kitapta, süt ve süt ürünlerinin insanların beslenme ve yaşamlarının iyileştirilmesinde büyük bir potansiyele sahip olduğu kaydedildi. FAO Beslenme Ofisinden Ellen Muehlhoff, “Dengeli bir beslenmenin parçası olan süt ve süt ürünleri önemli bir enerji, protein ve yağ kaynağı. Süt ve süt ürünleri gelişmekte olan ülkelerde nişasta ve hububat temelli beslenen ve diyetleri çeşitlilikten uzak insanlarda malnütrisyonla mücadele için kritik öneme sahip mikro besinler açısından da zengindir.” dedi. Kitapta, mali durumu iyi olmayan aileler için süt ve süt ürünlerinin ulaşılabilir olmasının sağlanması amacıyla hükümetlerin daha fazla yatırım yapması gerektiği de kaydedildi. Nüfus ve gelirdeki artış sonucunda gelişmekte olan ülkelerde süt ürünleri tüketiminin 2025 yılına kadar %25 artış göstermesi bekleniyor. Ancak süt ve süt ürünlerinin, mali durumları nedeniyle pek çok ailenin erişimi dışında olacağı tahmin ediliyor. Buna karşılık, hükümetlerin süt ürünleri sektörünün gelişiminde beslenmeyi özel bir amaç olarak belirleyerek soruna bir çözüm bulması gerektiği vurgulanıyor. Günümüzde dünya genelinde çoğunluğu gelişmekte olan ülkelerde olmak üzere 150 milyon aile (yaklaşık 750 milyon insan) süt üretimi ile uğraşıyor. FAO Hayvancılık Endüstrisi Ofisinden Anthony Bennett, küçük ölçekli süt hayvancılığının düzenli bir gelir sağlaması dolayısıyla özellikle mali durumu iyi olmayan aileler için çok yararlı olduğunu söyledi. Bennett, “Tarımla uğraşmak yılda bir ya da iki kez gelir elde etmek demek iken, günlük üretilen ve satılan süt ve süt ürünleri sayesinde ailelerin elinde giderleri için her an para bulunabilir.” görüşünü dile getirdi. “Süt” ifadesi, genellikle inek sütü ile eş anlamlı olarak kullanılsa da, dünyanın pek çok ülkesinde farklı hayvan türlerinden elde edilen sütler de tüketiliyor. Bennett, bakımı büyükbaş hayvanlardan daha kolay olan özellikle keçi gibi türlerin sütçülük için geniş bir alanı bulunduğunu da vurguladı. Kitapta, süt ve süt ürünleri ile ilgili son yıllarda ortaya çıkan çevresel ve sağlık kaygıları da ele alınıyor. Muehlhoff, ağırlıklı olarak gelişmiş ülkelerde ortaya çıkan ve daha çok kalori yoğunluğu yüksek gıdaların aşırı tüketiminden kaynaklanan sağlık sorunlarına karşılık, süt ve süt ürünlerinin tip-2 diyabet ve bazı kanser türleri gibi beslenme ile ilgili bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesinde rol oynadığına dair kanıtlar bulunduğunu kaydetti. Laktoz intoleransı olan birçok kişi, yoğurt ve bazı peynirleri tüketmekte sıkıntı çekmiyorlar. Süt sektörünün insan kaynaklı sera gazı salınımının %4’ünden sorumlu olduğu belirten kitapta, sektörün çevresel etkilerinin ele alınması için ortak girişim çağrısında bulunuluyor. Bennett, “Süt ve süt ürünlerinin üretimi, işlenmesi ve dağıtımında sera gazı salınımının azaltılması için çalışmalara ihtiyaç duyuluyor.” dedi. n Memeli canlıların doğumun hemen ardından yeni doğan yavrularına verdikleri sütten önceki sıvı olan kolostrumun (ağız sütü), bağışıklık sistemini güçlendirdiği araştırmalarla kanıtlanmış durumda. AB, mide-bağırsak hastalıklarına çare olacak kolostrum temelli fonksiyonel bir ürün geliştirilmesine yönelik projeye start verdi. AB’nin en önemli araştırma programlarından olan 7.ÇP Marie Curie Araştırma Programı kapsamında geliştirilen GI-Neu isimli proje kapsamında, kolostrumdaki etken maddelerin araştırılması, fizyolojik etkilerinin belirlenmesi, fareler ve insanlar üzerinde yapılacak pre- klinik çalışmalar ile gastrointestinal hastalıklar üzerine etkisinin geliştirilmesi hedefleniyor. Selanik’te 9 Aralık 2013 tarihinde yapılan açılış toplantısı ile start verilen projenin ortakları arasında Avrupa’dan iki araştırma enstitüsü ve bir ilaç şirketinin yanı sıra Türkiye’den Kalite Sistem Grubu da yer alıyor. Kalite Sistem Grubu’nun projedeki görevi, kolostrumdaki etken maddelerin araştırılması ve proje ortağı olan kurumlardaki araştırmacıların eğitilmesi olacak. AB, ortak araştırmaları ve bilgi aktarımını desteklemek amacı ile projeye 1 milyon avroya yakın bütçe ayırdı. sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:46 Page 17 sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:46 Page 18 18 Sayfa Ocak - Şubat 2014 suthattı Çiftlik Prof. Dr. Atilla Yetişemeyen Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi ASÜD Bilim Kurulu üyelerinden Prof. Dr. Atila Yetişemiyen, Eylül ayında AlmanyaBavyera’daki bir Çiğ Süt Kontrol Laboratuvarındaki incelemelerine ilişkin gözlemlerini Süthattı için yazdı. G ö rü ş Süt Tedarik Sözleşmesi Yönetmeliği çıkartılacak Çiğ sütte kalite için Bavyera örneği n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, süt üretiminde ve pazarlanmasında sürdürülebilirliğin sağlanması amacıyla “Süt Tedarik Sözleşmesi Yönetmeliği” hazırlığına başladı. Yönetmelik ile üreticinin korunması ve sanayiye yüksek kalitede süt tedarik edilerek tüketicinin güvenli süt ürünlerine ulaşmasının sağlanması hedefleniyor. n Almanya’nın Bavyera eyaletindeki Wolnzach’da bulunan Milchprüfring Bayern (MpR-Bayern) Süt Kontrol Laboratuvarı, eyalet içinde üretilen çiğ sütlerin sürekli ring test ve analizlerini yapan, bölgedeki benzer işleve sahip 9-10 adet laboratuvar içinde en yeni ve en yüksek kapasiteli olanıdır. Sadece Bavyera’daki sütler değil, komşu ülkelerden (Avusturya, Çek Cumhuriyeti) bölgedeki süt fabrikalarına gelen çiğ süt örnekleri de test edilmektedir. Üretici ve sanayici birliklerinin oluşturduğu özerk bir kuruluş olan MpR-Bayern, Bavyera eyaletindeki bakanlık ve resmi kuruluşlarla da sürekli ilişki içinde bilgi paylaşımında bulunmaktadır. MpR-Bayern’e gelen süt örnekleri belirli bir program dahilinde çiftlik ve fabrikalardan sağlanmaktadır. Örneğin bir inekten yılda 9-10 kez süt örneği alınmaktadır. Fabrikalardan ise hemen her gün çiğ sütün toplandığı bölgelere göre süt örnekleri gelmektedir. Süt örneklerinde yapılan analizler; yağ, protein, laktoz, doymamış yağ asitleri, pH-değeri, donma noktası, üre, toplam bakteri sayısı, somatik hücre sayısı ve inhibitör madde tespitidir. Bu analizler için MpR-Bayern’de 12 adet Milco Scan-Fossomatic (her biri günde ~ 7.500 örnek test ediyor), 5 adet Bacto Scan-Fosselectric (her biri günde ~ 2.500 örnek test ediyor) ve 2 adet Microlab Star (her biri günde ~ 20.400 örnek test ediyor) gibi cihazlar kullanılmaktadır. MpR-Bayern Laboratuvarında çalışan yaklaşık 250 kişiden 80’i, eğitimli laborant ve teknikerlerden oluşmaktadır. Yılın 360 günü, iki vardiya halinde testlerin yapıldığı MpR-Bayern’de, kaba bir hesapla yılda 50 milyon adedin üzerinde süt örneği analiz edilmekte ve ~ 90 milyon süt niteliklerine ilişkin analiz sonucu alınmaktadır. 2012-2013 Temmuz ayları arasında laboratuvara gelen sütlerin ortalama bileşimlerine ilişkin birkaç veri şu şekildedir: Çiğ süt örneklerinin ~ %85,63’ü ekstra kalite, %98,39’u 1. sınıf, %1,61’i 2. sınıf; 2. sınıf sütlerin %1,17’si ise “kabul edilemez” düzeydedir. “Kabul edilemez” sütle- Hayvancılıkta ırk ıslah çalışmaları, meyvelerini vermeye başladı. Proje kapsamında geliştirilen Siyah Alaca Holştayn ırkı düveler, İzmir’den Türkmenistan’a ihraç edilmeye başlandı. Törende konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye’nin “ihracatçı” ülke konumuna geldiğine dikkat çekti. Eker, şöyle devam etti: “Türkiye bu noktaya kolay gelmedi. Damızlık düvenin yetiştirilmesinde birinci basamak soy kütüğüne kaydedilmesidir. Türkiye, 10 yıl içinde soy kütüğüne kayıtlı hayvan sayısını 1 milyondan 7 milyonun üzerine çıkardı. Hayvan başına verim çok ciddi biçimde arttı, süt verimi 7,5 tonun üzerine çıktı. Türkiye’nin gebe düve ihracatı noktasına gelmesinde destekleme politikalarının önemli rolü var. Hayvancılığa 10 yıl önce verilen 83 milyon liralık destek, 2013 itibariyle 2,5 milyar liraya ulaştı. 10 sene önce Türkiye’de 50’den fazla hayvanı bulunan çiftlik sayısı 4 bin 300 iken bugün 28 bin 400’e çıktı. Ürettiğimizi dışarı satma noktasına geldik.” Azerbaycan, Katar ve Suudi Arabistan’la da ihracat için anlaşma sağlandığını vurgulayan Bakan Eker, “2018 yılına kadar 6 bin gebe düve ihracatına ulaşacağız. Kazakistan, Tacikistan, Fas, Libya ve Cezayir ile Veteriner Sağlık Sertifikası görüşmeleri sürüyor. Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri ile Veteriner Sağlık Sertifikası çalışmalarında son noktaya geldik.” dedi. Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Genel Başkanı Cemalettin Özden de, Türkmenistan’a 259 gebe düvenin sevkiyatı ile tarihi bir gelişmenin yaşandığını belirterek, “Ürettiğimiz hayvanların uluslararası arenada rekabet gücünün artması en büyük temennimizdir. İhracat teşviki, çıktığımız bu yolda bize güç verecektir.” diye konuştu. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yayınlanan bilgi notunda açıklamalarına yer verilen Bakan Mehdi Eker, tarım ve hayvancılığı stratejik bir bakış açısıyla ele aldıklarını söyledi. Son 10 yılda sütte %107, kırmızı ette %118, yumurtada %21 üretim artışıyla Cumhuriyet tarihinin rekorunun kırıldığını bildiren Eker, büyükbaş hayvan sayısının 10 milyondan yaklaşık 15 milyona, küçükbaş hayvan sayısının da 32 milyondan 36 milyona yükseldiğini belirtti. Hayvancılıkta yüksek verimli saf ırkların geliştirilmesine önem verdiklerini, bu alanda yüzde 205’lik artış oranına ulaşıldığını vurgulayan Eker, süt üretiminin 17,5 milyon tonu geçtiğini, kırmızı et üretiminin de 1 milyon tona yaklaştığını kaydetti. Eker, 2010 yılından itibaren hayvancılığın sıfır faizli kredi kapsamına alınarak, 210 bin üreticiye 7,3 milyar liralık faizsiz kredi kullandırıldığını kaydetti. Yağ: %4,21, Protein: %3,43, Laktoz: %4,79, Toplam bakteri sayısı: 17.000 adet/ml , Somatik hücre sayısı: 168.000 adet/ml, Donma noktası: -0,525 0C Türkiye’den ilk damızlık hayvan ihracatı Türkmenistan’a… n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği’nin ortaklaşa yürüttüğü ırk ıslah çalışmaları kapsamında Türkiye’den ilk damızlık düve ihracatına, 29 Kasım 2013 tarihinde düzenlenen törenle başlandı. rin %0,13’ünde inhibitör madde tespit edilmiş, %0,75’inde somatik hücre sayısı 400.000 adet/ml sınır değerinin üzerinde çıkmış, %0,83’ünde donma noktası sıfıra yakın değerde (-0,525’in üzerinde) saptanmıştır. Görülüyor ki, çiğ süt kalitesini yükseltebilmek ve kaliteli süt elde etmek için MpR-Bayern’in de dahil olduğu Bavyera’daki gibi bir örgütlenmenin/laboratuvarın kurulması ve işlev kazandırılması gerekmektedir. Uzun süreli hayvan nakillerinde mola zorunlu n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 2014’te hayvan refahı ile ilgili önemli düzenlemeleri hayata geçirmeye hazırlanıyor. AB mevzuatına uyumlu olarak hazırlanan ve hayvanlar için kurulacak olan dinlenme istasyonlarının standartlarını belirleyen “Hayvan Nakillerinde Kontrol ve Dinlendirme İstasyonu Yönetmelik” taslaüına göre, 8 saati aşan nakillerde hayvanların araçtan indirilip, bakım ve beslenme için özel sektör ya da kamu tarafından kurulacak tesislerde dinlendirilmesi gerekecek. Nakillerde, yolculuk kütüğü ve yolculuk kütüğünde nakil planı, çıkış-varış yeri, nakliyat şirketi beyanı ve karşılaşılan olağandışı olaylara ilişkin raporların tutulması zorunlu olacak. Hayvanlara refakat eden bakıcılar ile araç sürücülerine yeterlilik belgesi, nakil yapan nakliyecilere yetki belgesi ve hayvan naklinde kullanılan araçlara onay belgesi verilmesine yönelik eğitimler ve sertifikasyon işlemleri tamamlanarak, gerekli belgelere sahip olmayan kişilerin ve araçların yurt içinde hayvan nakli yapması söz konusu olmayacak. 2014 yılından itibaren satıcı çalışma izin belgesine sahip olmayan celeplerin hayvan ticareti yapmasına da izin verilmeyecek. Verilecek eğitimler sonunda çalışma izni alabilecek olan satıcılar, böylece kayıt altına da alınmış olacak. sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:46 Page 19 suthattı Ocak - Şubat 2014 Sayfa İnovasyon Yıldız Holding’de yılın en iyi projeleri ödüllendirildi den kalite ve sıfır hatayı anlattılar. Bilal Kaafarani’nin liderliğinde gerçekleştirilen zirvede, yılın en iyi projeleri ödüllendirildi, gelecek yılın yol haritası çıkarıldı. Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Global İnovasyon Başkanı Ali Ülker, Yıldız Holding’in değerler çalışması yapıldığında “Kalitede Birinciyiz” vurgusunun en üst sıralarda çıktığını hatırlattı. Kalitenin Yıldız Holding’de uzun yılların birikimi olduğuna işaret eden Ülker, bunu merhum Sabri Ülker’den bir örnekle açıkladı: Yıldız Holding tarafından düzenlenen 1. Kalite Zirvesi’nde konuşan Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Ali Ülker, kalitenin Yıldız Holding’de uzun yılların birikimi olduğunu kaydetti. n Yıldız Holding 1. Kalite Zirvesi, holdingin şirket ve fabrikalarındaki üretim, bakım, Ar-Ge ve kalite ekiplerinden 400 kişinin katılımıyla yapıldı. Yıldız Holding Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Global İnovasyon ve Kalite Grup Başkanı Ali Ülker’in açış konuşmasını yaptığı zirvede; Toyota Genel Müdürü ve CEO’su Orhan Özer, THY Satış ve Pazarlama Başkanı Sezgin Sağlam ve Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, kendi pencerelerin- “Sabri Bey, Anadolu’ya gönderdiği ürünlerin kırık geldiğine dair şikayet almaya başlayınca, ürünleri yerine ulaşana kadar takip etmeye karar vermiş. O zaman bisküviler teneke kutulara konuluyor, hamallara yüklenip ambara gönderiliyor. Hamal yüklendiği kutuları ambara deviriyor. Bisküvilerin bir kısmı orada kırılıyor. Sonra ambardan alınıp gemilere yükleniyor, bir kısmı da orada kırılıyor. Ürün yerine ulaşana kadar paramparça oluyor. Sabri Bey, bunları gördükten sonra bir kamyon alarak ürünleri kendi imkanlarıyla gönderme kararı almış. Sabri Bey için hedef, her zaman sıfır hata oldu. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, sistemler tek başına yeterli değil. Her şey insanda bitiyor. Fabrikanın kapısındaki bekçi dahil herkes, kaliteden sorumludur.” 2013 yılında Kalite Hareketi’nin yeniden lanse edildiğini kaydeden Ali Ülker, hareketin çok kısa zamanda benimsenmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Bir kusurun tespiti halinde üretimi durdurma yetkisinin çalışana verildiğine dikkat çeken Ülker, “Ülker’in gücü dağıtım, satış, pazarlama diyebiliriz ama esas başarı tüketicimizdeki yüksek güven ve itibardır. Problemler olacaktır ama çözümü ne kadar hızlı bulabilirsek tüketicilerimizi o kadar mutlu ederiz.” şeklinde konuştu. “2013 yılı Şampiyon Fabrika” seçilen Ülker Çikolata Fabrikası’nın ödülünü Genel Müdür Hüseyin Sevim ve Kalite Sağlama Şefi Işıl Karabacak’ın aldığı zirvede, Holdingin 2014 yol haritası operasyon, kalite ve Ar-Ge ekipleri tarafından “hep birlikte” planlandı. 19 İnovatif KOBİ Ödülü Kromel’in n Kromel, Yılın İnovatif KOBİ Ödülü’ne layık görüldü. KOSGEB’in KOBİ ve Girişimcilik Ödülleri; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, bakanlık yöneticileri, finalist işletme ve girişimcilerin katılımıyla Ankara’da düzenlenen törende dağıtıldı. Bakan Işık, İnovatif KOBİ Ödülü’nü kazanan Kromel’in ödülünü, Yönetim Kurulu Başkanı İsmet Çalışkan’a verdi. Çalışkan, “Sakaryalı sanayiciler olarak kendimizi ispatladık. Bu ödül, aslında Sakarya sanayicisinin aldığı bir ödüldür. Yeni vizyonlara adım atmak için aralıksız çalışmaya devam edeceğiz.” diye konuştu. Kromel Grup, Adapazarı’ndaki 3 adet imalat fabrikasında, süt ve gıda sanayi için makine ve ekipman üretiyor. sayi 20_Layout 1 09.01.2014 16:46 Page 20 20 Sayfa Ocak - Şubat 2014 suthattı Çevre Kuraklığın tarım üzerindeki etkileri artıyor ABD Enerji Bakanı Ernest Moniz, Türkiye’nin su kaynaklarını iyi yönettiğini, buna rağmen tarım üzerinde kuraklığın etkilerinin giderek arttığını söyledi. n İstanbul’da 21-22 Kasım 2013 tarihlerinde gerçekleştirilen Atlantik Konseyi Enerji ve Ekonomi Zirvesi’nde konuşan ABD Enerji Bakanı Dr. Ernest Moniz, küresel ısınmanın önemli bir sorun olarak dünyanın önünde durduğunu, kuraklığın hızla yayıldığını ve tayfunların oluştuğunu kaydetti. Türkiye’nin su kaynaklarını iyi yönettiğini, buna rağmen tarım üzerinde kuraklığın etkilerinin giderek arttığını vurgulayan Moniz, Türkiye’nin çok acil olarak iklim konusunda yeni politikalar oluşturması gerektiğini bildirdi. Moniz, artan sıcaklıkların enerji üretimini etkilediğini ve santrallerin verimliliğini düşürdüğünü de belirterek, kaya gazının Amerika’nın enerji politikasını tamamen değiştirdiğine dikkati çekti. “Petrol bağımlılığımızı azaltmak zorundayız.” diyen Moniz, kaya gazının bir devrim olduğunu ve inanılmaz ekonomik fırsatlar sunduğunu kaydetti. Moniz, “ABD’de gaz fiyatlarının düşmesi, imalat alanlarını doğrudan etkiliyor. Son tahminlere göre birkaç yıl içinde 150 milyar dolar iç imalat alanlarına aktarılmış durumda.” şeklinde konuştu. ABD Enerji Bakanı Moniz, Koç Üniversitesi’nde verdiği konferansta ise ABD’nin iklim değişikliği ile mücadele politikalarına ve yeşil enerji uygulamalarına değindi. İklim değişikliğinin etkilerinin tüm dünyada görüldüğüne dikkat çeken Moniz, enerji tasarrufu konusundaki görüşlerini de katılımcılarla paylaştı. KOBİ’ler çevre mevzuatına uyumda zorluk yaşıyor Avrupa Komisyonu’nun, KOBİ’lerin çevre konusuna bakış ve davranışlarını belirlemeye yönelik olarak yaptırdığı araştırma, KOBİ’lerin çevre mevzuatına uyumda zorluk yaşadıklarını ortaya koydu. n AB’nin “Avrupa 2020” hedefleri kapsamında daha yeşil bir ekonomiye geçişte, 2012 yılında tüm işlerin %98’ini temsil eden 20,3 milyon işletme ile Avrupa ekonomisinin belkemiği konumundaki Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ) katkılarına ihtiyaç duyuluyor. Ancak çevresel mevzuatla uyumlu hale gelmek, büyük firmalara kıyasla KOBİ’ler için daha zor. Uzmanlık eksikliği, yeni ürünlerin onaylanma prosedürlerinin uzunluğu ve tüketici talebinin eksikliği, KOBİ’lerin yeşil pazarlara girmesinin önündeki ana engeller olarak sıralanıyor. 1500 Avrupalı KOBİ’lerin yeşil işler, kaynak etkinliği ve yeşil pazarlarda neler yaşadığının, diğer ülkelerdeki KOBİ’lerle kıyaslanarak değerlendirildiği Eurobarometer anketi, AB üyesi 28 ülke ile Arnavutluk, İzlanda, Lihtenştayn, Makedonya, Karadağ, Norveç, Sırbistan, Türkiye, İsrail ve ABD’deki yaklaşık 11 bin KOBİ ile gerçekleştirildi. Avrupa Komisyonu’nun 17 Aralık 2013 tarihinde yayınladığı anket sonuçları, 2013 yılında Avrupa KOBİ’lerinin daha fazla yeşil iş yaptığını, kaynak etkinliğinde ilerleme kaydettiğini ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçişte katkı sağladığını gösterdi. Eurobarometer’in “Çevreye fayda sağlayan malların üretimi veya hizmet koşullarıyla ilgili veya doğal kaynakların kullanımını optimize eden ya da özellikleri çevreyle daha dost uygulama ve işlemle- rin kullanımını içeren veya bugüne kıyasla daha az doğal kaynak kullanan işler.” olarak tanımladığı Yeşil İş, bu alanda çalışanları da kapsıyor. Bu tanımdan hareketle, AB’deki 10 KOBİ’den dördünün, en az bir yeşil işi, %42’sinin en az bir tane yeşil çalışanı var. Bu, Avrupa’da KOBİ sektöründe 20 milyondan fazla yeşil iş bulunduğu anlamına geliyor. AB ve ABD’de, en önemli işlevleri çevresel riskleri azaltmak, kirlilik ve kaynak kullanımını en aza indirmek olarak sıralanan en az bir yeşil iş çalışanı bulunan KOBİ oranı aynı olsa da (%42), çalışanların ortalama sayısı ABD’de daha fazla. ABD’deki KOBİ’ler yeşil çalışan sayısını 2012 yılına göre daha fazla arttırdı. KOBİ’lerin %93’ü daha da verimli olmak için atık oranını azaltmak, enerji ve malzeme tasarrufu sağlamak eylemlerinden en az birini uyguluyorlar. KOBİ’lerin yarısı malzemeleri veya atığı tekrar kullanarak geri dönüşüme katkıda bulunuyorlar. AB’deki KOBİ’lerin %26’sı yeşil ürün veya hizmet sunarken, %7’si önümüzdeki iki yıl içinde bunları gerçekleştirmeyi planlıyor. Çevresel özellikleri olan hizmet veya ürünler sunan AB’deki KOBİ’lerin %24’ü yiyecek ve içecek ürünleri sunuyor. Yeşil ürün ve hizmetler, yeşil KOBİ’lerin %34’nün cirolarının %1-5’ini oluşturuyor. Yeşil ürün ve hizmet satışlarının cirolarının %75’ini oluşturduğunu belirten KOBİ’lerin sayısı da artıyor.