Untitled - Pamukkale
Transkript
Untitled - Pamukkale
0 2 26 - 28 Reklam Türleri 54 - 55 Tarih Biyografi 20 - 24 Moda 6 - 12 Müzik Teknoloji 56 - 57 14 - 19 Genel Kültür 70 - 72 İçindekiler Künye Pamukkale Turizm Adına İmtiyaz Sahibi C.Sadık Bababalım Genel Yayın Yönetmeni Müge Bababalım Başkan 40 - 44 Spor Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ahmet Aksoy Yayın Danışma Kurulu Sadık Bababalım Mustafa Özdalgıç Av. Uğur Burak Duru Dr. Jale Akın Denizci Editör Alper Şahin Grafik Tasarım Sorumlusu Seçkiner Başsorğun Katkıda Bulunanlar Mustafa Sönmezay Buket Güler İbrahim Eyil Sevgül Kahraman Özge Süvarioğulları Hande Çil Work & Travel 46 - 49 Oyun 58 Reklam İletişim reklam@pamukkale.com.tr İletişim reklam@pamukkale.com.tr Baskı: Umur Basım ve Kırtasiye A.Ş. Tel: (+90) 216 - 645 62 00 Faks: (+90) 216 - 420 04 35 Yayın Türü: Ulusal, süreli Baskı Tarihi: Temmuz 2012 Dizi 50 - 52 Pamukkale Dergi, Pamukkale Turizm’in lisanslı yayınıdır ve TC yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Pamukkale Dergi’de yayınlanan yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her hakkı saklıdır. Dergimizde yayınlanan yazı ve makaleler kaynak göstermek kaydıyla kullanılabilir. Dergimizde yayınlanan ilanların sorumluluğu sahibine aittir. 3 Künye Pamukkale Turizm Adına İmtiyaz Sahibi C.Sadık Bababalım Genel Yayın Yönetmeni Müge Bababalım Başkan 40 - 44 Spor Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ahmet Aksoy Yayın Danışma Kurulu Sadık Bababalım Mustafa Özdalgıç Av. Uğur Burak Duru Dr. Jale Akın Denizci Editör Alper Şahin Grafik Tasarım Sorumlusu Seçkiner Başsorğun Katkıda Bulunanlar Mustafa Sönmezay Buket Güler İbrahim Eyil Sevgül Kahraman Özge Süvarioğulları Hande Çil Work & Travel 46 - 49 Oyun 58 Reklam İletişim reklam@pamukkale.com.tr İletişim reklam@pamukkale.com.tr Baskı: Umur Basım ve Kırtasiye A.Ş. Tel: (+90) 216 - 645 62 00 Faks: (+90) 216 - 420 04 35 Yayın Türü: Ulusal, süreli Baskı Tarihi: Temmuz 2012 Dizi 50 - 52 Pamukkale Dergi, Pamukkale Turizm’in lisanslı yayınıdır ve TC yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır. Pamukkale Dergi’de yayınlanan yazı, fotoğraf ve illüstrasyonların her hakkı saklıdır. Dergimizde yayınlanan yazı ve makaleler kaynak göstermek kaydıyla kullanılabilir. Dergimizde yayınlanan ilanların sorumluluğu sahibine aittir. 3 Başyazı Sadık Bababalım Pamukkale Turizm Yönetim Kurulu Üyesi Yaz boyunca hepimiz şikayet ettik durduk sıcak havalardan. Yavaş yavaş serinleyen havalar bir oh dedirtti hepimize. Sonbaharın makul iklimi ve hafif matemli ruh hali sıcakla mücadeleden, iç dünyamıza yolculuğa taşıyacak bizleri. Ve inanıyorum bu değişiklik iyi gelecek hepimize… Yeni mevsimle beraber yeni başlangıçların da ayı Eylül. Uzun yıllar verilen emeklerin sonucu üniversiteye yerleşmeyi başaran öğrenci arkadaşlarımızı yepyeni bir dönem bekliyor olacak. Üniversiteye ilk kayıt olduğum dönemi hatırlıyorum. Tarif etmekte zorlanmakla beraber “belirsizlik, beklenti ve heyecan” öne çıkan duygulardı. Birçoğu benim gibi farklı illerden gelmiş, ailesinden ilk defa ayrı yaşayacak ve büyük beklentilere sahip insanlardı. İlk tanışmalardaki gariplikleri, koloni halindeki gezmelerimizi, kahvenin en büyük dost olduğu uykusuz final dönemi streslerini hep tebessümle hatırlıyorum. Akıl verenlerin çok olacağı bu dönemle ilgili twitter’daki #üniversiteyebaşlayacaklaratavsiyeler hashtag’ini keyifle takip ettik ve dergimizin de kapağına taşımaya karar verdik. İyisiyle kötüsüyle hayatınızın en mutlu dönemini yaşayacağınızdan şüpheniz olmasın. Bunu okulunuz bitince daha da iyi anlayacaksınız. Üniversite sınavını kazanan öğrenci arkadaşlarımıza hayatlarının bu yeni yolculuğunda başarılar diliyorum. 50 yıldır Pamukkale’nin gelişim sürecinde bize en büyük desteği öğrenci yolcularımız sağladı. Öğrenci yolcularımızın beklenti ve isteklerini sürekli araştıran ve bu yönde hizmetlerini geliştiren firma kimliğimizle ulaşım dışında farklı alanlarda da fayda sağlayarak öğrenci yolcularımıza olan borcumuzu ödemeye gayret ediyoruz. Bu amaçla üniversite temsilcilerimizle sık sık organize ettiğimiz toplantı ve sohbetlerde TV-sinema ve yemek başlıklarının öğrenci arkadaşlarımızın en önemli ihtiyaçları olduğunu tespit ettik. İlk kampanyamızı son dönemin en önemli TV eğlence platformu olan Tivibu ile gerçekleştirdik. Hemen peşinden sizlere “pizza mı, hamburger mi, tavuk mu” diye sorduk? Sizlerden “Hepsi” cevabını alınca dünyanın en büyük zincirlerinden Sbarro, Popeyes ve Arby’s restoranlarının 3’üyle birden kampanyamızı başlattık. Siz, değerli yolcularımıza her zamanki gibi iyi yolculuklar dileklerimizi ilettikten sonra artık “İyi seyirler” ve “Afiyet olsun” da diyoruz. Teknobüs ve Pamukyol araçlarımızın Eylül ayı içerisinde gerçekleşecek olan içerik güncellemelerinde yeni sürprizlerimizin sizi beklediğini belirterek, herkese mutlu bir başlangıç ve eylül ayı diliyorum… 5 Moda Kampüs Modası Kampüs şıklığının 1971’li yıllarda ortaya çıkmasıyla birlikte ve çevresini umursamaz nitelikte rahatlığın bir simgesi olan bu trend artık günümüzde moda trendi halini almakta ve bir çok dünya yıldızı tarafından da tercih edilmekte. Nasıl görünüyorum kaygısı taşımaksızın ve henüz öğrenci olması bakımından marka takıntısı içerisinde olmayan ve moda trendleri konusunda kendi modasını yaratmaya çalışmakta olan ve rahatlığın ön planda olduğu üniversite gençliği… Okulların açılmasıyla her gün ne giyeceğim kaygısı... Üniversitelerin kampüslerinde her bir öğrenciye ait profili vardır. Kimisi İtalyan sokaklarındaki şıklığı ve zarafeti aratmazken, kimisi de Amerika’nın arka sokakların da ki asiliği ve vahşiliği aratmaz, ama ortak bir buluşma vardır ki, hepsi mutlaka rahatlığı tercih eder… 6 Moda Spor ayakkabı ve eşofmanların hâkim olduğu günlere ne oldu? Üniversiteli gençler günlük yaşamı kolaylaştıran, hem şık hem de rahat olmayı sağlayan bir tarz yakalıyor , kimi zaman cıvıl cıvıl kombinler kimi zaman tarzınızdan ödün vermeden şık ve çekici olacağınız kıyafetler. 8 Blog Nil Ertürk 10 Nil Ertürk 1988 yılı doğumludur. İstanbul Bilgi Üniversitesi sinema bölümünden mezun olup profesyonel hayatına moda alanında devam etmeye karar vermiştir. İlk işi, Jean Pierre Jeunet’nin yönetip Audrey Tattou’nun oynadığı İstanbul’da çekilen Chanel No.5 parfüm reklamında kostüm asistanlığı olan Nil, 2009 yılında kendi moda blogunu açmıştır. Aralarında İtalyan Vogue, İspanyol Elle gibi dergilerin de bulunduğu pek çok uluslararası mecrada kendinden söz ettirmiştir. 2011 yılında Story of My Closet adındaki online mağazasını açıp kendi beğeni ve tarzına uygun bulduğu ürünlerin satışını yapmaya başlamıştır. 2012 Nisan ayında ünlü bir moda markasının satın alma bölümünde devam ettirdiği görevini bırakıp stylist olarak çalışmaya başlamıştır. Blog Moda Bloğundan Çok Daha Fazlası... BirBir Moda Bloğundan Çok Daha Fazlası... 12 Moda bloglarını okumayı sevenlerin yabancısı olmadığı isimNil ; Nil Ertürk... Moda bloglarını okumayı sevenlerin yabancısı olmadığı birbir isim; Ertürk... Modayı Modayı takip yakından takipModa ediyor... Moda tutkusu ,tarzını bloggerlarda paylaşmaya yakından ediyor... tutkusu ,tarzını bloggerlarda paylaşmaya itmiş. itmiş.2008 yılınınayında Aralık açtığı ayındabloğu açtığıher bloğu gün yaklaşık 2 binulaşıyor. kişiye ulaşıyor. 2008 yılının Aralık günher yaklaşık 2 bin kişiye Kendi stilini halini yansıttığı yazıların yanı sıra moda dünyasından haberlere Kendi stilini ve ve ruhruh halini yansıttığı yazıların yanı sıra moda dünyasından haberlere de yer veren Ertürk'ün takipçilerinin ilgi odağı ve oldukça popüler. yerdeveren Ertürk'ün bloğubloğu modamoda takipçilerinin ilgi odağı ve oldukça popüler. Cesur ve Cesur ve farklıbirhavasıyla bir moda çok bloğundan çok daha fazlasıyla moda en iyiler farklı havasıyla moda bloğundan daha fazlasıyla moda bloglarının bloglarında en aday. iyi 100 sitenin arasındadır. listesine girmeye 06 14 Morrissey Müzik Müzik The Smiths aslında bir grup olmasına rağmen Morrisey, karizması, kişiliği ve grubun karakterinin Morrisey’in yazdığı sözlerle şekillenmesinden dolayı sürekli ön plandayd. Artık öyle ki, The Smiths hayranları sadece Morrisey için grubu takip eder hale gelmişti. Bu nedenle grubun Morrisey’den sonra ikinci adamı pozisyonundaki Johnny Marr grubun dağılması gerektiği ve grup elemanlarının artık The Smiths için bir şey ifade etmediğini dile getirmesiyle hikeyenin sonu gelmiş oldu. Aslında bu son, Morrisey için yepyeni bir başlangıçtı. Sanatçı solo kariyerine devam etmeye başladığında, aslında bu kararın alınmasında çok geç kaldığının da farkına vardı. Çünkü Morrisey için artık iliklerine işlemiş karmaşık ve karamsar ve yalnız ve gizli duyguların önüne hiçbir engel konulmadan tamamen olduğu gibi açığa çıkmasında, dile getirilmesinde hiçbir engel kalmamıştı. Bu keskin ve marjinal duyguların olduğu gibi sanatçının müziğine yansıması, Morrisey hayranlarının daha da şekillenmesine sebep olmuştu. Morrisey hayranları artık kendisinin ağzından çıkan her cümleyi iliklerine kadar hissederken, sanatçıyı “ağlak, mızmız, dünyanın en acıklı şarkı sözlerini yazdığını sanarak kendini acındıran, cinsel kimliğini üzerinden prim yapmaya çalışan, tek yaptığı şeyin duygu sömürüsü” olduğunu söyleyenlerin sayısı da azımsanmayacak kadar azdı. Yani artık 2 çeşit müzik dinleyicisi vardı; Morrisey’den nefret edenler ve Morrisey’e tapanlar… Morrisey’in solo kariyeriyle birlikte eserlerinde görülen en büyük özellik, şarkıların isimlerinin çok uzun olması ve şarkılarında anlattıklarının, sıradan insanlar tarafından sayfalarca süren kompozisyonla bile anlatmada güçlük çekeceği türden olmasıydı. Şarkı sözlerinin bütünsel bir anlam ifade etmesinden dolayı da Morrisey konserlerinde çoğu zaman sözleri bire bir söylemek yerine, şarkının anlam bütünlüğünü bozmayarak o anda aklına gelen farklı sözler söylemesi, eserlerindeki edebi değerin derinliğini daha açık anlamamıza yetiyordu. Tüm bunları nasıl ve hangi duygu yapısıyla yapabildiği sorulduğunda da Morrisey hep aynı cevabı veriyordu. “Çocukluğumdan itibaren okumaktan hiç bıkmadığım OSCAR WILDE.” Zaman geçtikçe hayran kitlesinin artması ve art arda gelen turnelerle, Morrisey aslında ne kadar kalabalık bir şekilde yalnızlık çektiğini görüyor ve bu kalabalığa, yani hayranlarına kendini daha yakın hissediyordu. Bu yüzden onlarla daha yakın diyalog kurmaktan çekinmiyordu. 16 Müzik Ne var ki 2004’ten sonra şu ana kadar görülen durum aslında You are the Quarry albümünün, Morrisey’in son kurşunu olduğu düşüncelerinin doğmasına sebep oluyordu.Çünkü bu albümde sonra yaptığı Ringleader of the Tormentors (2006) ve Years of Refusal (2009) adlı albümler You Are The Quarry’nin yanında çok sönük kaldı. Hatta Years Of Refusal albümünde Let Me Kiss You adlı şarkısının neredeyse bire bir benzeri bir şarkı yapan (bu şarkının hangi şarkı olduğunu merak eden siz sevgili okuyucularımızın cevabı kendisinin bulması için şarkının adını söylemiyoruz. bulamazsanız bizimle temasa geçerseniz belki söyleriz Morrisey için görünüşe göre artık çok şey değişmişti. 2009 yılından sonra tekrar sessizliğe bürünüen Morrisey’in bundan sonra neler yapacağı ya da yapmayacağı merak ediliyor. Kim bilir belki de yeni albümünden önce İngiltere Kraliçesiyle bir otel odasında yakalanır. İnanın hiç şaşırmam… Morrisey Solo Albümleri : Diskografi : Suedehead: The Best of Morrissey (1997) Stüdyo albümleri My Early Burglary Years (1998) Viva Hate (1988) The Best Of (2001) Kill Uncle (1991) Konser albümleri Your Arsenal (1992) Beethoven Was Deaf (1993) Vauxhall and I (1994) Live at Earls Court (2005) Southpaw Grammar (1995) Maladjusted (1997) You Are the Quarry (2004) Ringleader of the Tormentors (2006) Years of Refusal (2009) Toplama albümleri Bona Drag (1990) World of Morrissey (1995) The Smiths Albümleri : 18 The Smiths (1984) Meat is Murder (1985) Hatful of Hollow (1986) The Queen is Dead (1986) The World Wont Listen (usa da louder than bombs adıyla cıkan single ve b side toplaması) (1987) Strangeways Here We Come (1987) Yazı: Umutcan Akyol u_canakakyol@hotmail.com Konserleri esnasında kendisine uzatılan her ele mümkün olduğunca şefkatle, nazik ve narin bir şekilde ve çok büyük bir sevgiyle dokunmaya, onları geri çevirmemeye çalışan, konserleri sonrasındaysa fotoğraf çektirmek isteyen hayranlarını kırmayan Morrisey bu sayede bir şekilde onlara karşı borcunu kendince ödemiş olmaya çalışıyordu. Solo olarak yaptığı ilk albümden 1997 yılında kadar ortalama 2 yılda bir albüm yayınlayarak adeta tüm duygularını kusmuş olan Morrisey, 1997 yılından sonra uzun süre sessiz kaldı. Çoğu kişi artık müziği bıraktığını, uyuşturucu, alkol ve depresyonun tüm duygularını zedelediğini, bu durumda değil şarkı söylemek, hayatta kalabilmesinin bile mucize olduğunu düşünüyordu. Fakat hayranları tüm bunların aksini, aslında bunun fırtına öncesi sessizliğin ta kendisi olduğunu biliyorlardı. Buna rağmen bu kadar uzun süre müzikten uzak kalmanın, müzik prodüktörlerince de sanatçının tekrar aynı başarıyı yakalayabileceğinin zor olduğu dile getiriliyordu.Öyle ki, 2003 yılında kendi evinde keydettiği demoyu yayınlamayı kabul edecek bir yapımcı bulamıyordu. 90’lı yılların sonu, 2000’lerin başlangıcı da müzik endüstrisinin değiştiği, artık müzik piyasasındaki soundların Morrisey’in soundundan çok uzaklaştığı dönemlerdi.Müzik artık Punk ve Grunge soundundan da öte yavaş yavaş techno soundunun trend olduğu bir hale dönüşmüştü. Bu şartlar altında Morrisey’in ağlak ve %100 doğal enstrumanların kullanıldığı müziğinin yeniden tutması zor gibi görünüyordu. Üstelik Morrisey eskisinden daha çok buhran içindeydi. Giderek daha da karmaşıklaşan duygular, insanların günlük hayatta bile kendisini anlamasına imkan vermiyordu.Bu karmaşa ve çelişki o kadar anlaşılmaz hale gelmişti ki, herkes tarafından başından beri eşcinsel olarak bilinen Morrisey’in Kyle Minogue ile bir otelde yakalanması, sadece sevenlerini değil herkesi şok ediyordu. Bununla beraber, kendisine sorulan siyasi içerikli sorulara verdiği cevaplar da tümüyle birbiriyle çelişiyor, birgün sıkı bir sosyalist gibi yorum yapan Morrisey, ertesi gün faşist söylemlerde bulunuyordu. Tüm bunlar belki de Morrisey’in demosunu hazırladığını söylediği albümle ilgili merakları 2 katına çıkarıyor, bununla birlikte, böylesine kaotik bir duygu ve psikolojik yapıya sahip olmasının alkol ve uyuşturucunun kaçınılmaz sonu olduğunu, bu şekilde müzik yapmanın imkansız olduğunun düşünülmesine sebep oluyordu. Oysa onu iyi tanıyanlar, özellikle hayranları, Morrisey’i Morrisey yapan öğelerin bunlar olduğunu biliyor ve gelecek olan albümün adete bir bomba etkisi yaratacağını söylüyorlardı. Tüm bu koşullar altında Los Angeles’ta Morrisey’i çok iyi tanıyan bir yapımcı albümü yayınlamayı kabul etti. You Are the Quarry adlı 2004 çıkışlı albümün Let Me Kiss You adlı ilk single’ı yayınlandığında müzik otoriteleri “Bu gerçek bir efsanenin dönüşü…” yorumlarında bulundular. Gerçekten de tüm şartların kendi aleyhine olan bir durumda, müzik evriminin oluşturduğu trendin kendisinin safdışı kalacağı düşünülürken, Morrisey’in dönüşü sadece efsanalerin yapabilceği bir dönüştü. Çoğu kişi artık onu Elvis’le kıyaslıyor, Elvis’in adının geçtiği yerlerde artık Morrisey’in adının yer alacağı söyleniyordu. 19 20 Ara Güler Biyografi Biyografi 16 Ağustos 1928'de İstanbul'da doğdu. Lisedeyken film stüdyolarında sinemacılığın her dalında çalışırken Muhsin Ertuğrul'un Tiyatro Kurslarına devam etti; çünkü yönetmen veya oyun yazarı olmak istiyordu. 1950'de Yeni İstanbul Gazetesi’nde gazeteciliğe başlarken aynı zamanda İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'ne devam etti. 1958'de Time-Life, Paris-Match ve Der Stern dergilerinin yakın doğu foto muhabirliği görevlerini üstlendi. 1954'de Hayat Dergisi'nde fotoğraf bölüm şefi olarak çalışmaya başladı. 1953'de Henri Cartier Bresson ile tanışarak Paris Magnum Ajansı'na katıldı ve İngiltere'de yayımlanan "Photography Annual Antalojisi" onu dünyanın en iyi 7 fotoğrafçısından biri olarak tanımladı. Aynı yıl ASMP'ye (Amerikan Dergi Fotoğrafçıları Derneği) tek Türk üye olarak kabul edildi. 1962'de Almanya'da çok az fotoğrafçıya verilen "Master of Leica" ünvanını kazandı. İsviçre'de çıkan Camera dergisinde kendisine özel bir sayı ayırdı. 1964'de Mariana Noris'in ABD'de basılan "Young Turkey" adlı yapıtında fotoğrafları kullanıldı.1967'de Japonya'da çıkan "Photography of the World" antolojisinde Richard Avedon ile birlikte bir dizi fotoğrafı yayınlandı. 1967'de Kanada'da açılan "İnsanların Dünyasına Bakışlar" sergisinde, 1968'de New York Modern Sanatlar Galerisi'nde düzenlenen "Renkli Fotoğrafğın On Ustası" adlı sergide; aynı yıl Almanya'da, Köln'de Fotokina Fuarı'nda yapıtları sergilendi.1970'de "Türkei" adında fotoğraf albümü Almanya'da yayımlandı. Sanat ve sanat tarihi konularındaki fotoğrafları ABD'de Time-Life, Horizon ve Nesweek kitap bölümlerince ve İsviçre'de Skira Yayınevi tarafından kullanıldı. 1971'de Lord Kinross'un "Hagia-Sophia" (Ayasofya) kitabının fotoğraflarını çekti. Yine Skira yayınevince Picasso'nun 90. yaş günü için yayımlanan "Picasso Metamorphose et unite" adlı kitap için Picasso'nun foto-röportajını yaptı. 1972'de Paris Ulusal Kitaplıkta sergisi açıldı.1975'de ABD'ne davet edildi ve birçok ünlü Amerikalının fotoğraflarını çektikten sonra "Yaratıcı Amerikalılar" adlı sergisini dünyanın birçok kentinde sergiledi. Yine aynı yıl Yavuz zırhlısının sökülmesini konu alan "Kahramanın Sonu" adlı bir belgesel film çekti.1979'da Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin "Foto Muhabirliği" dalındaki birincilik ödülünü aldı. 22 1980'de fotoğraflarının bir kısmı Karacan Yayıncılığın bastığı "Fotoğraflar" adlı kitabında basıldı.1986'da Hürriyet Vakfı'nca basılan Prof. Abdullah Kuran'ın yazdığı "Mimar Sinan" kitabını fotoğrafladı. Aynı kitap 1987'de "Institute of Turkish Studies" tarafından Ingilizce olarak yayınlandı.1989'da "Ara Güler'in Sinemacıları" kitabı basıldı. 1991'de Dışişleri Bakanlığı için Halikarnas Balıkçısı'nın (Cevat Şakir Kabaağaçlı) "The Sixth Continent" adlı kitabını fotoğrafladı. Bu arada bütün dünyayı gezerek foto röportajlar yaptı ve bunları Magnum Ajansı ile dünyaya duyurdu.Ismet Inönü, Winston Churchill, Indira Gandi, John Berger, Bertrand Russel, Bill Brandt, Alfred Hitchcock, Ansel Adams, Imogen Cunningham, Salvador Dali, Picasso gibi birçok ünlü kişi ile röportajlar yaptı ve fotoğraflarını çekti. En ünlüsü fotografcılara poz vermeyen Picasso röportajı.Yıllarca üstünde çalıştığı Mimar Sinan yapıtlarının fotoğrafları 1992'de Fransa'da, ABD ve İngiltere'de "Sinan, Architect of Soliman the Magnificent" adlı kitabı yayımlandı. Aynı yıl "Living in Turkey" adlı kitabı Ingiltere, ABD ve Singapur'da "Turkish Style" başlığıyla, Fransa'da "Demeures Ottomanes de Turquie" adıyla yayımlandı.1994'de "Eski İstanbul Anıları", 1995'de "Bir Devir Böyle Geçti", "Yitirilmiş Renkler ve Yüzlerinde Yeryüzü" fotoğraf kitapları yayımlandı. Ara Güler'in fotoğrafları Paris Ulusal Kitaplıkta, ABD'de Rochester Georg Eastman Müzesi'nde Nebraska Üniversitesi Sheldon Koleksiyonu'nda bulunuyor. Köln Mueseum Ludwing'de Das Imaginare Photo Museum'da fotoğrafları sergileniyor. 23 24 Biyografi Sosyal Medya Nedir? Foursquare, lokasyon bazlı çalışan bir sosyal ağ web sitesi, taşınabilir cihazlar için yazılım ve aynı zamanda bir oyundur. Kullanıcılar mobil site üzerinden, kısa mesajla -şu an için sadece ABD’de geçerli- ya da cep telefonları üzerine kurdukları Foursquare yazılımıyla bulundukları mekanları işaretliyebiliyor. Böylece kullanıcılar çeşitli puanlar ve rozetler kazanabiliyor. Servis 2009 yılında Dennis Crowley ve Naveen Selvadurai tarafından kuruldu. Dennis Crowley’ın önceki benzer bir proje olan Dodgeball’ı 2005 yılında Google’a sattı. Fakat Google 2009 yılında bu servisini kapattı. Foursquare’in kullanıcı sayısı, Haziran 2010 itibariyle 1.3 milyona yaklaşmış ve Yahoo! Inc. tarafından 125 milyon dolara satın alınmak istenmiştir. Haziran 2010 ayında ise şirket 20 milyon dolar kâr ederek, Silikon Vadisi‘nin en gözde servisleri arasında yer almaktadır. Nasıl Kullanılır? Etrafınızdaki tüm olan bitenlerin farkında olmak istemez miydiniz? Foursquare ile dünyanızı genişleterek hemen yanı başınızdaki mutlulukları yakalayabilirsiniz. İhtiyacınız olanlar; Foursquare uygulaması, mobil cihaz ve biraz da araştırma tutkusu! Arkadaşlarınızı bulun Öncelikle arkadaşlarınıza ulaşabilmek için, mobil cihazınıza uygun Foursquare uygulamasını indirin ve cihazınıza yükleyin. Daha sonra adres defteriniz, Facebook ve Twitter hesaplarınız aracılığıyla arkadaşlarınıza ulaşın ve nerelerde takıldıklarını keşfedin. Size ne kadar yakın olduklarına ve en son nerelerde bulunduklarına gözatın. Eğer A.B.D.’de yaşıyorsanız ve cep telefonunuzun internet erişimi yoksa, Foursquare’i kısa mesajla da kullanabilirsiniz. Check-in yapın Cihazınızın GPS özelliği sayesinde, Foursquare’de otomatik olarak listelenen binlerce mekandan birini işaretleyerek, arkadaşlarınızla nerede olduğunuzu paylaşabilirsiniz. Mekanlardaki deneyimlerinizi paylaşarak önerilerde bulunabilirsiniz. Ayrıca detaylara özen gösterin, Foursquare’in en iyi özelliklerinden biri önerilen bilgilerdir. 26 Gittiğiniz mekanlarda fotoğraf çekip yükleyebilir ve sizden sonra gelecek kullanıcılarla deneyimlerinizi paylaşabilirsiniz. Eğer bulunduğunuz mekan listede yoksa Foursquare’e ekleyebilirsiniz. Önerilere gözatın Arkadaşlarınızın ve sayısı binleri aşkın Foursquare kullanıcılarının önerilerine gözatabilirsiniz. Bulunduğunuz konuma ait görüşleri ve tavsiyeleri bularak, bunları yapılacak listenize ekleyebilir ya da bunlardan uzak durabilirsiniz. Dışarı çıkın Foursquare’i daha fazla kullanmak için daha fazla dışarı çıkmalısınız. Böylece konum ve çeşitli zamanlardaki işaretlediğiniz yerlere özel rozetler ve puanlar kazanabilirsiniz. Daha sonra rozet koleksiyonunuzu ve istatistiklerinizi foursquare.com’dan daha detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz. Gücünüze güç katın Mekanlara diğer kullanıcılardan daha fazla giriş yaparak, o mağazanın sorumlusu olabilirsiniz. Böylece vefalı bir müşteri örneği sergileyerek anlaşmalı firmalardan sürpriz hediyeler kazanabilirsiniz. Mağaza/Bölge sorumlusu olmasanız bile Foursquare’in anlaşmalı kurumlarla yaptığı, kullanıcılarına özel tekliflere gözatın. Her yerde kullanın Foursquare’i her yerde kullanın. Müzelerde, havaalanlarında, toplu taşıma araçlarında, konserlerde… Kim bilir hiç beklenmedik bir anda beklenmedik bir şeyle karşılaşabilirsiniz. Rozetler Rozetleri (Badges) çeşitli mekanlara gidip check-in yaparak sahip oluyorsunuz. Bu rozetleri kazanmanız için belli bir yol katetmeniz gerekiyor. Bazı rozetleri Foursquare’i kullandıkça kazanırken, bazı rozetleri ise belirli özel mekanlara gitmeniz durumunda kazanabiliyorsunuz. Örneğin 5 farklı Starbucks’a giderek check-in yaptığınızda Barista rozeti kazanıyorsunuz. Fakat bazı rozetler var ki onları ancak o şehirlerde check-in yaparak kazanabiliyorsunuz. Sonuç olarak rozetler bu oyunun bir parçası. Aynı zamanda arkadaşlarınız arasında ne kadar sosyal olduğunuzun da bir ispatı. Foursquare’in rozet kültürü, çeşitleri ve kullanımı Nasıl Kazanılır? Newbie Foursquare'e üye olup uygulama ile yaptığınız ilk check-in'de. Adventurer 10 farklı mekanda yapacağınız check-in'ler ile. Explorer 25 farklı mekanda yapacağınız check-in'ler ile. Superstar 50 farklı mekanda yapacağınız check-in'ler ile. Bender 4 gece üstüste yapacağınız check-in'ler ile. Crunked Bir gecede yapacağınız minimum 4 check-in ile. 27 Sosyal Medya Local Bir hafta içinde aynı mekana yapacağınız 3 check-in ile. Super User Bir ayda yapacağınız minimum 30 check-in ile. Player Please Karşı cinsten 3 arkadaşınızın check-in yaptığı bir mekanda check-in yaparak. School Night Haftaiçi pazartesiden perşembeye herhangi bir gecede Saat 03:00 ile 06:00 arasında yapacağınız 1 check-in ile. Photogenic Fotoğraf kabini etiketi olan (photo booth etiketli mekan) 3 farklı mekanda yapacağınız check-in'ler ile. Overshare 12 saat içinde 10 farklı mekanda yapacağınız check-inler ile. I'm On a Boat Feribot, vapur gibi deniz taşıtlarından (Boat or Ferry kategorisinde mekan) birinde yapacağınız check-in ile. Ziggy's Wagon Seyyar yemek satıcısında (Food Truck kategorisindeki mekanlar) yapacağınız 3 check-in ile. Don't Stop Believin' 1 ay içinde 3 kez karaoke mekanında (karaoke etiketli mekan) yapacağınız check-in'ler ile. Gym Rat 1 ay içinde 10 kez spor salonunda (Gym / Fitness kategorisinde mekan) yapacağınız check-in'ler ile. 16 Candles 5 kez doğumgünü partisine katılıp "Happy Birthday" diye bağırarak. (5 kez Happy Birthday içeren Shout yaparak. Sonuncusu check-in ile olmalı) Zoetrope 10 kez sinemaya (theater etiketli ya da kategorisinde mekan) check-in yaparak. Pizzaiolo 20 farklı pizza restoranında (Pizza Shop kategorisinde mekan) check-in yaparak. Babysitter 10 kez oyun parkında (Playground kategorisinde mekan) check-in yaparak. Swarm 50 ve üstü kullanıcı ile aynı anda aynı mekana check-in yaparak. Super Mayor 10 adet mayor'lük kazanarak. Super Swarm 250 ve üstü kullanıcı ile aynı anda aynı mekana check-in yaparak. 28 1 Günde 500 Yıllık Tarihi Yolculuk ; Saklı Kent Yalvaç Paleolitik ve Neolitik çağ, Tunç çağı, Persler, Makedonyalılar, Bergama Krallığı, Romalılar, Kapadokyalılar, Bizans, Araplar, Haçlılar, Selçuklular, Hatimoğulları, Osmanlı... Hepsinin yolu ortak bir şehirden geçmiştir. Yalvaç Medeniyeti Tarih Şehrin kuru kalabalığından sığınılacak bir liman arıyorken Isparta’nın Yalvaç ilçesi huzura çağırıyor. Yalvaç aslında küçük , sakin bir şehir. Henüz insanların yerleşim akımına uğramamış bakir bir alan. Tarih kokan bu şehrin her bir sokağı size tarihi eserler sunuyor. Devlethan Camisi, Ulu Cami, Leblebiciler Camisi, Roma Hamamı, Eski Hamam, Yeni Hamam ve yörenin sivil mimarisini temsil eden evler birbirine tutunarak asırlara meydan okumuşlar…Bu bölgede yapılan araştırmalar, yerleşime uygun olan bölgenin paleolitik dönemden bu yana sürekli iskan edilmiş olduğunu göstermektedir. Akdeniz Bölgesi’nde, Isparta İli’nin bir ilçesi olan Yalvaç, doğuda Konya ilinin Akşehir, batıda Senirkent ve Afyon ilinin Çay ilçesi, kuzeyde Sultandağı, güneyde ise Şarkikaraağaç ve Gelendost ilçeleri ile çevrilidir. Isparta İline bağlı ve Isparta’nın 105 km. kuzeydoğusunda bulunan bir ilçe olan Yalvaç'a ulaşmanın pek çok yolu bulunmaktadır. 30 Yalvaç Nüfüsünun yaklaşık % 75'i şehrin dışına 2000 yılından önce çalışmak için göç etmiştir. Çogunluğu İstanbul' da olup Ankara ve İzmirde de asımsanmayacak Yalvaçlıya rastlamak mümkündür. 1970 yıllarında Almanya, Fransa ve diğer avrupa ülkelerinin iş güçü ihtiyacını büyük bir ölçüde karşılamıştır. 1840 yılında İlçe teşkilatı, 1864’de belediye teşkilatı kurulmuştur. Yalvaç’a bağlı 13 belde ve 25 köy bulunmaktadır. Neolitik Dönem'den itibaren günümüze kadar devamlı bir yerleşme yeri olduğunu ortaya koymuştur. Kentin sınırları içerisinde önemli yerleşme merkezlerinde Antiocheîa, Men Kutsal Alanı, Limenia Adası, Çınaraltı, Hoyran Gölü ilk sıralarda yer almaktadır. Ayrıca ilçe çevresinde tarih öncesi dönemlere ait 50’ye yakın Höyük bulunmaktadır. İlçenin ekonomisi, tarım, hayvancılık, su ürünleri, turizm ve el sanatlarına dayalıdır. Yetiştirilen başlıca ürünler, buğday, arpa, şeker pancarı, patates, soğan, baklagiller, haşhaş, elma, armut, üzüm ve kirazdır. Son yıllarda yapılan örtü altı sebzecilikte ise marul, taze soğan, ıspanak, maydanoz, domates, biber, patlıcan ve salatalık yetiştirilmektedir. Hayvancılıkta sığır, koyun yetiştirilmektedir. Ayrıca Ankara keçisi de yetiştirilmektedir. Sanayi çok fazla gelişmemekle birlikte, kiremit, metal eşya üreten, orman ürünleri işleyen ve dericilik üzerine kuruluşlar bulunmaktadır. Halıcılık da ekonomide önemli bir yer tutmaktadır. İlçe topraklarında zengin sayılmayan linyit yatakları bulunmaktadır. Yalvaç sadece kendi bağlısı belde ve köyler için değil, yine Isparta İline bağlı olan Şarkikaraağaç ve Gelendost İlçe ve köyleri için de sadece ekonomik ve sosyal açıdan değil, sağlık ve eğitim hizmetleri açısından da bir cazibe merkezidir. Bu yerleşim yerlerinden çok sayıda öğrenci Yalvaç’taki eğitim kurumlarına gelmektedirler. Yalvaç’ta Isparta S.D.Ü. Üniversitesine bağlı Yalvaç Meslek Yüksek Okulu 14 bölümü ile 3500 öğrenciye eğitim vermektedir. Yalvaç sahip olduğu çok eski geçmişi ve kültürel özellikleriyle zengin bir turizm potansiyeline sahiptir. Antiocheia in Psidia (Antik Kent) Anadolu’da kurulan antik kentler arasında oynadığı önemli roller ve eşsiz yapılarıyla ayrı bir önem taşımaktadır. Tarih Yalvaç’ın kültürel zenginliklerini teşhir eden Yalvaç Müzesi genellikle Roma, Bizans ve Osmanlı devirlerine ait eserlerle oldukça zengin bir müze niteliğindedir. Yalvaç’ın kültürel değerleri arasında önemli yerlerden biri de “ Yalvaç Hacı Ali Rıza Efendi Halk Kütüphanesi”dir. Kuruluşu 108 yıl öncesine dayanır. Kütüphane 1970 yılından itibaren kendi binasında faaliyete devam etmekte olup, çeşitli konularda 30 bini aşkın eseri ile en önemli kültür hazinelerimiz arasındadır. “Yalvaç” kelime olarak peygamber, resul anlamına geliyor. Kimilerine göre burada yaşayan bir peygamberden dolayı bu isim şehre verilmiş. Kimilerine göre de buraya Selçuklular devrinde yerleşen Oğuz Türk oymağının "Yalvaçlılar" olması sebebi ile bu şehre Yalvaç denilmiş. Şehir büyük taşlarla kaplanmış sokaklardan oluşuyor. Yol kenarlarında yan yana dizilmiş küçük odalardan ibaret evlerin kalıntıları görülüyor. Buradaki kalıntılara bakıldığında Antiochia`nın bir dini merkez olduğu anlaşılıyor. Kalıntıların üzerindeki işlemelerde hayvan ve bitki figürleri özellikle göze çarpıyor. Birbiriyle uyumlu sıra sıra dizili özgün ahşap evler, Yalvaç'ın mahallelerini süsleyen tarih kokulu bir atmosfer sunuyor. Üstelik, restore edilen evlerde hala yaşam var; insanlar dedelerinden, atalarından kalan bu evlerde oturuyor. Yalvaç’a gelirseniz çok ilginç bir adetle de karşı karşıya gelceksiniz. Bu şehre ait geleneksel mahalle fırınları bulunmaktadır. Bu şehrin kadınları da , sabahları mahalle fırınlarında kendi ekmeklerini üretiyorlar. Marketten ekmek almak burada çok nadir bir durum. Şehrin Pazartesi günleri Yalvaç’ta kurulan Pazar ziyaretçileriyle de ve canlılığıyla şaşırtıyor. Antalya, Aydın, Denizli illerinden getirilen taze sebze meyvelerin bulunduğu pazarda köylerde üretilmiş en doğal ürünler bulunmakta. Bu pazarın en önemli özelliği ise Pazar yerinde alışverişin dua ile başlamasıdır. Onun yanı sıra kasabanın göbeğinde Selçuklular zamanında dikilmiş ve günümüze kadar canlılığını yitirmeyen bir ulu bir çınar ağacı bulunmaktadır. Kahvenizi veya çayınızı burada yudumlamadan dönmemenizi tavsiye ederiz. Yalvaç şehrinin mutfağı ise zenginliğiyle ünlü ve ilçeye has yemeklerin bulunduğu bir kitabı bile bulunuyor. Yalvaçlılar arasında tercih edilen en yaygın börek türü, bayramlarda ve düğünlerde ikram edilen kıymalı su böreği. Bunun yanında bir eve, evin damadı misafir geldiğinde muhakkak damat baklavası ikram ediliyor. Keşkek, yörenin en bilinen mahalli yemeği; kaburgadan yapılan yerli pastırma ve önceden ıslatılmış keşkekliğin, toprak çömleğe konarak ateşi sönmüş mahalle fırınlarında yaklaşık 12 saat pişirilmesi ile yapılmaktadır. Günümüzde özellikle kültür, turizm, tarım ve el sanatları (dericilik, keçecilik, halıcılık) yönünden önemli bir potansiyele sahiptir. 32 0 Tarih Yalvaç Şehrinin tarihi geçmişine bakılırsa ; Antik Çağda Pisidia Bölgesinin önemli kentlerinden olan Yalvaç’ın (Antiocheia) oldukça eskiye dayanan bir geçmişi bulunmaktadır. Tarih öncesi çağlardan bu yana binbir çeşit medeniyete ev sahipliği yapmış , şimdi ise ziyaretçilerine tarihi bir yolculuk yaşatan kültür noktası… Unutulmaya yüz tutmuş geleneksel yaşamlardan kıymetli el işçiliklerine, tarihi kalıntılardan bu kalıntıların günümüze uzanan kültürel etkileşimlerine zengin ve keyifli bir yolculuğa çıkmış olacaksınız... Roma döneminde Yalvaç Pisidia bölgesine başkentlik yapmıştır ve adı Pisidia Antiokheia olarak geçer. Kent, en parlak dönemini Roma egemenliğinde yaşamış. Bu dönemde yoğun imar faaliyetleri görülmüştür. Pisidia bölgesinde özellikle İmparator Augustus döneminde Roma egemenliğinin simgesi olan koloni kentleri kurulmuştur. Bunlardan en önemlisi Yalvaç ilçesi içindeki Pisidia Antiokheia kentidir. Kentin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemektedir. Mutlaka görülmesi gereken Pisidia Antiokheia kentinin yanı sıra; İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında, Psidia Antiokheia antik kenti kalıntıları ile ; Devlethan Camisi ,Ulu Cami ,Leblebiciler Camisi ,Roma Hamamı ,Eski Hamam ,Yeni Hamam ,Yalvaç Müzesi ,Antiokheia Su Kemerleri ,St.Paul Kilisesi ,Küçük Kilise ,Ayıini Mağarası ve Doğal Güzelliklerinin içinde yürüyüş ve trekking meraklılarına soluksuz bir keşif ortamı sunan Yalvaç'ın çevresinde de gezilebilecek pek çok doğal güzellik bulunmaktadır. Son zamanlarda Yalvaç Kaymakamlığı ve Belediyesi’nin birlikte başlattığı “1 Günde 5 Bin Yıl” adı altında çok önemli bir projeyle birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan Yalvaç’ın zengin tarihi geçmişini, kültürünü, doğal güzelliklerini, geleneksel mutfağını ve korumaya çalıştığı geleneksel sanatları tanıtılıyor. Ziyaretçi konusunda müthiş bir potansiyele sahip olan şehri dünyaya tanıtılması için çalışılıyor. 34 36 Kapadokya ve Balon Turizmi Gezi G özler Kapadokya ile ilk buluştuğunda, tüm gök ve yeryüzünün kırmızının tonları ile uyumunu fark edecektir. Bölgedeki tüm yapılarında, civardan elde edilen kum taşları ile yapılması ahengi daha da zenginleştiriyor. Gezi Coğrafi yapısı oldukça ilginç ve vahşi. Etrafınızda sönmüş volkanik dağlar göreceksiniz. Bunların en haşmetlisi ise karlı zirvesi ile Hasandağı. Bunların patlamalar sonucu biriken kül, toz ,tüf zamanla bu doğal yapının oluşumunu sağlamış. Kapadokya bölgesi, doğa ve tarihin dünyada en güzel bütünleştiği yerdir. Coğrafik olaylar Peribacaları'nı oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da, bu peribacalarının içlerine ev, kilise oymuş, bunları fresklerle süsleyerek, binlerce yıllık yaşlı medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. Kapadokya’nın ünlü peri bacalarından bazılarını binlerce yıllık erozyon ile değişimin sonucu, doğa onlara bu şekli vermiş. İzin verildiğinde ve akışı bozulmadığında, bağımsız doğa olaylarının böyle doğaüstü figürler çıkarmasını görmek, gerçekten müthiş. En ünlü ve bilineni ise “Deve” adı verilen peri bacası. Bakıldığında şekli itibariyle bir deveyi andırıyor. Uçhisar Kalesi Kapadokya’nın zirve noktasıdır. Kapadokya’nın her yerinden görülen en büyük ve en güzel peri bacasıdır. Kalenin içerisindeki sığınaklara girmek biraz zor olacağından ve vakit alacağından en iyisi kalenin zirvesine çıkmaktır. Uçhisar’da konakladığınız butik otel veya pansiyonunuzdan ya da Kesek Meydanına park ettiğiniz aracınızdan veya tur otobüsünüzden Kaleye doğru yürürken Kaleyi, Şapkalı kaleyi, Cevizli peri bacalarını, eski Uçhisar evlerini ve seyrederek Kale girişine gelirsiniz. Biletinizi aldıktan sonra kaya oyma eski tandırevi, şirane, ahır gibi mekanlardan geçerek sizi kalenin zirvesine götürecek merdivenlere ulaşır, daha merdivenlerde manzaranın büyüsüne kapılırsınız. 9000 yıl önceki medeniyetlerden, ilk Hristiyanlara, yöre insanlara muazzam bir ev sahipliği yapmış. Hala çevre yaşamak için güzel koşulları barındırıyor; aslında 3 kattan büyük binaların olmaması ve ahengi burada yaşamak için cezbediyor. Turistik yerlerin problemi, orada yaşayan insanların geçimini sadece turizmden sağlaması. Bu yüzden her yer hediyelik eşya dükkanları veya bölgeye has ürünlerin satılmaya çalışıldığı yerlerle dolu. Ve genelde turlar da bu dükkanlar ile anlaşıp, müşterilerini gezi sırasında buralara götürüyor. Bazıları ilginç olsa da, kum ve taşlarla yapılan şeyleri gösterenler gibi bunu iş olarak benimseyenler var. Göreme Açık Hava Müzesinde, ilk Hristiyanların kiliselerini görebilirsiniz. Buralardaki İsa Peygamber çizimlerinin gözlerinin silindiğini fark edeceksiniz. Sıklıkla insanlar bunu vahşi bir hareket olarak görseler de aslında, İslam dininde peygamberlerin çizilmesi yasak olduğundan tüm güzel resimleri yok etmek yerine sadece gözlerini silmeyi yeğlemişler. Bazı kiliselerde güzel ve renkli resimler görürken, diğerlerinde basit çizimler ile karşılaşmak, resmin evrimi ile zamanın değişimini gözler önüne seriyor. Ihlara vadisi jeomorfolojik özelliklerinden dolayı keşiş ve rahipler için uygun bir inziva ve ibadet yeri, Savaş ve istila gibi olağanüstü zamanlarda ise gizlenme ve korunma yeri olmuştur. Ihlara vadisi kiliselerindeki süslemeler 6.yüzyılda başlayarak 13.yüzyılın sonuna kadar devam etmiştir. Kapadokya gezisinde Ihlara vadisini ziyaret etmenin güzelliği bir nehir görmek. Vadinin kendisi çok uzun fakat hepsini yürüyüp görmek için tur ile pek bir zamanınız olmayacak. Etrafınızı saran renkler ve atmosferin ani değişimi ile, birdenbire sanki dünyanın bambaşka bir bölgesinde hissediyorsunuz kendinizi. Kırmızının tonlarından, yeşil ve maviye… 38 Yörenin bir diğer sürprizi ise yeraltı şehirleri. Toprağın işlenmesi kolay olduğu için otuz kadar yer altı şehri oluşturulmuş. Aynı yumuşak kayaçlar pek çok yamaçta kaya mezarı, konut ya da güvercinlik gibi amaçlarla insanların kazıyabilmesine imkan vermiş. Anlatılanlara göre, bölgede, keşfedilmemişler ile birlikte tahminen 30 dan fazla yeraltı şehri bulunmakta ve hepsi birbirine tüneller ile bağlanmış. (En uzunu 90 kilometre uzunluğunda imiş) Bunun nedeni ise bir kuşatma olduğunda, yerliler yeraltı şehirlerine geçermiş ve eğer savaş uzarsa (erzak azalınca vs.), tünelleri kullanıp, komşu şehirlere geçebilirlermiş. Derinkuyu’nun ilk iki katı binlerce yıl önce yapılmış ve yüzyıllar geçtikçe sekiz kat aşağıya inmişler. Şu an yeraltı şehrini ziyaret ederseniz, 4 kata kadar aşağıya inmeye izin veriyorlar. Yüzyılımızın teknolojileri ile birlikte bile böyle yeraltı şehirleri inşa etmek çok zor ve bu şehirlerde havalandırma sisteminden su ve hayvanlar için her şey, her olanak düşünülmüş. Bölge insanı yöreyle benzer hareket etmiş ve her yeri yaratıcı fikirlerle donatmış, restoranlar gibi … Kapadokya’nın her yerinde oraya özel işlemelerle süslenmiş ağaçlar veya bölgenin eski mağara evlerinin minyatürü kuş evleri görebilirsiniz. Kapadokya’nın en büyük farklılıklarından birisi de balonlu geziler. Yılın önemli bir dönemi rüzgarlar balonların uçmasına olanak sağlamakta. Sabahın ilk saatlerinde gün doğarken havalanıyorsunuz. Kapadokya’nın eşsiz güzelliğini bir de yukarlardan seyretmek için minik bir gezi… Kuzeyde Kızılırmak, doğuda Yeşilhisar, güneyde Hasan ve Melendiz Dağları, batıda Aksaray ve kuzeybatıda Kırşehir ile sınırlanan Kapadokya bölgesi Kalkolitik Dönemden beri devamlı yerleşim alanı olmuştur. Hititler, Asur, Kaloniler, Frig, Tabal, Med, Pars, İskender Sultası, Selevkus, Bizans, Selçuk, Karamanlı ve Osmanlı dönemlerinde iskan görmüş olan bu yörenin en önemli özelliği; Erciyes Dağı ve Hasan Dağı tüflerinin, rüzgar ve su aşınması sonucunda oluşan olağanüstü kaya şekilleri ve kışın ılık, yazın serin olan ve bu nedenle her mevsim için uygun iç iklim koşulları taşıyan kayaya oyma mekanlardır. Göreme, özellikle 7-13. yüzyıllar arasında baskılarından kaçan Hıristiyanların yerleşmesiyle Hıristiyanlığın önemli bir merkezi haline gelmiştir. Volkanik tüflerden oluşan peri bacaları ile birlikte yüzyılların birikiminin buluştuğu bu doğal ve kültürel miras, Dünya Miras Listesinde bulunmaktadır. 39 Spor Londra Olimpiyatları 40 Kazandıklarımız Londra Olimpiyat Oyunları'na 16 branşta toplam 114 sporcuyla katılan Türkiye, 2 altın, 2 gümüş, 1 de bronz olmak üzere toplam 5 madalyayla kapattı. Altın ve gümüş madalyalar tekvando ve atletizmden gelirken, tek bronz madalya ise güreşte alındı. Türkiye'nin Londra'daki ilk altın madalyasını tekvandocu Servet Tazegül kazandırdı. Servet Tazegül, final maçında İranlı Mohammad Bagheri'yi 6-5 yenerek altın madalyanın sahibi oldu. Excel Arena'da yapılan final karşılaşmasında Servet Tazegül, İranlı rakibi karşısında ilk raundu 1-1 berabere tamamladı. İkinci raund da daha atak mücadele eden Servet Tazegül 4 puan alıp, rakibine 2 puan verince 5-3 öne geçti. Son raund büyük bir heyecana sahne olurken, üstünlüğünü koruyan Servet Tazegül, karşılaşma sonrası Türk bayrağı ile tur atıp, şampiyonluğunu kutladı. Raundu 2-1 kaybetmesine rağmen maçtan 6-5 galip ayrılıp altın madalyaya uzandı. Türkiye'nin ilk altın madalyası Servet Tazegül'ün kazandığı altın madalya Türkiye'nin Londra Olimpiyatları'ndaki ilk altın madalyası olurken, madalya sayısı da toplamda 2'ye çıktı. Türkiye, daha önce de grekoromen güreş 120 kiloda Rıza Kayaalp ile bronz madalya kazanmıştı. Daha önce dünya ve Avrupa şampiyonluğu bulunan Servet Tazegül, olimpiyat oyunlarında ilk kez altın madalya elde etti. Tazegül, 2008 Pekin Olimpiyat Oyunları'nda bronz madalya kazanırken, üst üste ikinci olimpiyatını da boş geçmeyerek, Londra'yı da altın madalyayla kapadı. Atletizm kadınlar 1500 metrede Aslı Çakır Alptekin, tarihi bir başarıya imza atıp, olimpiyat oyunları tarihinde Türkiye'ye atletizm dalında ilk altın madalya sevincini yaşatırken, aynı yarışta Gamze Bulut da gümüş madalyanın sahibi oldu. Aslı 4.10.23 ile olimpiyat şampiyonu oldu, Gamze ise 4.10.40 ile olimpiyat ikincisi. Tekvando kadınlar 67 kiloda Nur Tatar, finalde kaybedip gümüş madalya alırken, Türkiye'nin olimpiyatlarda en başarılı olduğu branş olan güreşten ise Londra da sadece 1 bronz madalya alınabildi. Grekoromen güreş 120 kiloda Rıza Kayaalp, olimpiyat oyunlarını bronz madalyayla kapatırken, Türkiye de toplam 5 madalya elde etmiş oldu. Grekoromen güreş 120 kiloda ilk turu maç yapmadan geçen ve daha sonra sırasıyla Ukraynalı ve ABD'li rakiplerini mağlup ederek yarı finale yükselen Rıza Kayaalp, bu turda son olimpiyat şampiyonu Kübalı Mijuain Lopez Nunez'e mağlup olmuştu. Milli güreşçimiz, bronz madalya maçında repesaj maçlarını başarıyla geçen Gürcistan'dan Guram Pherselidze ile karşı karşıya geldi. Birinci devrede ilk dakika dolarken Gürcü rakibini minder dışına çıkaran Rıza Kayaalp, 1-0 öne geçti. Kalan dakika içinde avantajını koruyan milli güreşçimiz devreyi kazanmayı başardı.İkinci devrede de aynı taktiği uygulayan Rıza Kayaalp, rakibini minder dışına taşıyarak 1-0 öne geçti. Kalan süreyi çok iyi değerlendiren şampiyon güreşçimiz, kalan sürede rakibine puan vermedi ve maçı kazanmayı başardı. Milli güreşçimiz, Gürcü rakibi karşısında elde ettiği galibiyetle bronz madalyanın sahibi oldu. Rıza Kayaalp'in kazandığı bronz madalya, Türkiye'nin 2012 Londra Olimpiyat Oyunları'nda kazandığı ilk madalya oldu. 41 Olimpiyat Stadı'nda yapılan ve yerel saatle 21.00'de başlayan törenden saatler önce stadı dolduran binlerce sporsever, 3 saat süren törende unutulmaz bir gece yaşadı. Spor "İngiliz Müziği Senfonisi" temalı törenin sanat direktörlüğünü Kim Gavin yaptı. Tarihi saat kulesi Big Ben'in çalmasıyla başlayan kapanış töreninde, Olimpiyat Stadı'nın ortasına başkentin London Eye, Big Ben, Tower Bridge gibi simgelerinin dev maketlerinden oluşan sahne kuruldu. Kuş bakışı bakıldığında Birleşik Krallık bayrağı şeklinde görülen sahnede, İngiliz müziğinin son 50 yılı işlendi. Londra Olimpiyatları Kapanı Töreni İngiltere'nin eski Başbakanı Winston Churchill'in de canlandırıldığı törende, aralarında 400 çocuğun bulunduğu, toplam 4 bin gönüllü yer aldı. İngiltere Kraliyet tahtının üçüncü sıradaki varisi Prens Harry ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Jacgues Rogge'un törene katılmasının ardından ülkenin milli marşı çalındı. 42 06 Stadın ortasındaki dev maketlerin kaldırılmasının ardından oyunlara katılan 204 ülkenin bayrakları sporcuları tarafından stada getirildi. Türkiye'nin bayrağını olimpiyatlarda altın madalya kazanan milli tekvandocu Servet Tazegül taşıdı. Bu arada olimpiyat tarihinde mücadele eden ilk ampute atlet olma özelliğini taşıyan Oscar Pistorius da Güney Afrika'nın bayrağını taşıyan isim oldu. Oyunların son madalya töreni, erkekler maratonunda dereceye giren ilk 3 sporcu için yapıldı. Ardından oyunlara katılan bazı atletler, gönüllülere teşekkür çiçekleri sundu. Londra Olimpiyat Oyunları'nda 70 bin gönüllü görev yaptı. Ünlü isimler sahne aldı Kapanış töreninde, Muse, Spice Girls, George Michael, Fatboy Slim, Pet Shop Boys, The Who, Brian May, Russell Brand, Kaiser Chiefs, Annie Lennox, Jessie J, One Direction, Spelbound, Ray Davies, Emeli Sande gibi birçok ünlü İngiliz grup ve sanatçı şarkılarını seslendirdi. Beatles grubunun üyesi John Lennon'ın "Imagine", Queen grubunun "Bohemian Rhapsody" gibi dünya müziğinin efsaneleşen bazı şarkıları tribünlere yansıtılan videolar ve koro eşliğinde seslendirildi.İngiliz modasına da değinilen törende, büyük reklam panoları stadyuma getirildi ve bu panoların içerisinden aralarında Kate Moss ve Naomi Campbell'ın da bulunduğu ünlü modeller çıkarak, sahneye yürüdü.Bu arada töreni tribünden izleyen İngiltere Başbakanı David Cameron ile eşi Samantha Cameron ve Londra Belediye Başkanı Boris Johnson'ın birçok şarkıda ayağa kalkarak, dans ettiği ve şarkılara eşlik ettiği görüldü. Londra Belediye Başkanı Boris Johnson olimpiyat bayrağını, Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Jacgues Rogge'e teslim etti. Rogge ise bayrağı 2016 Olimpiyat Oyunları'na ev sahipliği yapacak Brezilya'nın başkenti Rio'nun belediye başkanı Eduardo Paes'e devretti. Devir töreninden sonra Brezilya'nın milli marşı çalındı veBrezilya gösterisini sundu. Brezilya'nın gösterisi sırasında sahneye dünyaca ünlü futbolcu Pele de çıktı.Kapanış törenini, açılışta olduğu gibi dünya genelinde yaklaşık 1 milyar kişinin televizyondan izlediği tahmin ediliyor. Londra Olimpiyat Oyunları Organizasyon Komitesi (LOCOG) Başkanı Sebastian Coe kapanış töreninde yaptığı konuşmada, kendilerine gösterilen güvene ve başarılı oyunlar ortaya koymak için katkıda bulunan herkese teşekkür etti.Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) Başkanı Jacgues Rogge da İngiltere'yi kutlayarak, "Dünyaya İngiltere'nin ev sahipliğini gösterdiniz. Teşekkürler Londra" dedi.Konuşmaların ardından 16 gündür yanan olimpiyat meşalesi söndürüldü ve oyunlar resmen sona erdi. Tören, havai fişek gösterisiyle sona erdi. 2012 Londra Olimpiyatları en çok madalya alan ülkeler Amerika : 46 Altın – 29 Gümüş – 29 Bronz Çin : 38 Altın – 27 Gümüş – 22 Bronz Birleşik Krallık : 29 Altın – 17 Gümüş – 19 Bronz Rusya : 24 Altın – 25 Gümüş – 33 Bronz Kore : 13 Altın – 8 Gümüş – 7 Bronz Almanya : 11 Altın – 19 Gümüş – 14 Bronz Fransa : 11 Altın – 11 Gümüş – 12 Bronz Türkiye : 2 Altın – 2 Gümüş – 1 Bronz Londra 2012 Olimpiyat Oyunları, toplam madalya sıralamasında ABD’nin birinciliğiyle sona erdi.Toplamda 104 madalya (46 altın, 29 gümüş, 29 bronz) kazanan ABD’yi, 87 madalya ile (38 altın, 27 gümüş ve 22 bronz) Çin izledi. Olimpiyatların ev sahibi İngiltere tarihinin en parlak performansını sergileyerek 64 madalya (29 altın, 16 gümüş ve 19 bronz) kazanarak üçüncü sırada yer aldı. Türkiye ise 2 altın, 2 gümüş ve bir bronz madalya kazanarak 32. sırada yer alıyor. Dünyanın en yüksek milli gelirine sahip ülkeleri olimpiyatlarda da en fazla madalya kazanan ülkeleri durumunda. En fazla madalya kazanan ilk 10 ülkenin 7’si aynı zamanda dünyanın en fazla milli gelirine sahip ülkeleri. 15 trilyon dolarlık milli geliri ile (GDP) dünyanın en büyük ekonomisi durumundaki ABD, olimpiyatlarda da en fazla madalya alan ülke oldu. ABD, 46’sı altın, 29’u gümüş, 29’u da bronz olmak üzere toplam 104 madalya almayı başardı. Milli gelir sıralamasında 7.3 trilyon dolar ile dünya ikincisi olan Çin, olimpiyatlarda da en fazla madalya kazanan ikinci ülke.Milli gelirde ‘TOP 10’ içerisinde yer alan İngiltere, Rusya, Almanya, Fransa ve İtalya olimpiyatlarda da ‘TOP 10’a girmeyi başardı.Milli gelir ile madalya sayısı arasındaki korelasyona uymayan tek ülke Macaristan oldu. Ekonomik büyüklük açısından dünya sıralamasında 56’ncı olan Macaristan, olimpiyatlarda 17 madalya ile 9’uncu oldu. 43 Genç Sultanlar Avrupa Şampiyonu Sırbistan-Türkiye: 0-3 Spor Salon: TVF Başkent Türkiye: Damla, Kübra Akman, Ceyda, Şeyma, Ceylan, Çağla (Dilara, Ecem, Kübra, Kegan, Ece, Didem Setler: 21-25, 22-25, 18-25 İkinci sette bir ara 5 sayı geriye de düşse de rakibi yakalayıp 25-22’lik sonuçla 2-0 üstünlük sağlayan Milliler, sürekli önde götürdüğü son seti 25-18, maçı da 3-0 kazanarak şampiyon oldu. Tarihinde ilk kez Avrupa’da zirveye çıkan kızlarımızı Başbakan Erdoğan da telefola arayıp kutladı. Damla Çakıroğlu, En Değerli Oyuncu seçildi. Türkiye, geçen yıl da yıldız kızlar da Dünya Şampiyonu olmuştu. Final maçından sonra yapılan oylamada Genç Kız Milli Takım Kaptanı Damla Çakıroğlu "En Değerli Oyuncu" seçildi. Şampiyonanın "En"leri şöyle belirlendi: En İyi Smaçör: Lisa İzauierdo (Almanya) En İyi Blokçu: Mina Popovic (Sırbistan) En İyi Servisçi: Ksenia Ilchenko (Rusya) En İyi Libero: Dilara Bağcı (Türkiye) 44 En İyi Servis Karşılayan: Elena Perinelli (İtalya) En İyi Pasör: Sladjana Mirkovic (Sırbistan) En Skorer Oyuncu: Irina Voronkova (Rusya) En Değerli Oyuncu: Damla Çakıroğlu (Türkiye) Work & Travel Work & Travel Work And Travel İş Seçiminde Dikkat Edin! 46 Work and Travel’ a katılmak isteyen öğrencilerin dikkat etmesi gereken en önemli unsurlardan biri de iş seçimidir. Çünkü iyi bir travel iyi bir work’ten geçer ve öğrenci 3 ay gibi kısa bir süre çalışacak olsa dahi, istemediği bir işte çalışmaktan mutsuz olacaktır. Work and Travel iş seçimi için iyi düşünülüp, gerekli analizler yapıldıktan sonra karar verilmelidir. Work döneminizde mutsuz olmamak için meslek seçiminin öncesinde önce kişinin kendisini tanıması, ne istediğini bilmesi ve şu sorulara doğru cevaplar verebilmesi gerekmektedir. Seçtiğim iş ile yeteneklerim birbirine uygun mu ? İlgi alanlarım bu işin gerektirdiği ilgi alanlarıyla benzerlik taşıyor mu? Seçtiğim işin çalışma koşulları nasıl? Kapalı mekan da mı yoksa açık havada mı çalışacağım? Büyük bir eyalette mi yoksa küçük bir eyalette mi çalışmak istiyorum ? Work and Travel Ücretlerine uygunluk durumu nasıl? Overtime ya da tip veriliyor mu? Kazandığım ücretle güzel bir travel geçirebilecek miyim? Daha önce bu iş yerinde çalışan öğrenciler memnun kaldı mı? Yaptığım Work and Travel işinde İngilizcemi kullanabilecek miyim? Hareketli mi yoksa sakin bir ortamda mı çalışmak istiyorum? Ekiple mi yoksa bireysel mi çalışırsam mutlu olurum? Work And Travel İş seçimi gerçekleştirmeden önce kendinize bu soruları sorun ve ona göre karar verin. Work And Travel Programı’nın Amacı Kültürel gelişim imkanına sahip oldukları, Türkiye’de yapılması mümkün olmayan İngilizce pratiği yapabildikleri, Amerika’da yasal olarak çalışıp, para kazanabilecekleri ve böylece program ücretlerini karşılayabilecekleri, Work and Travel ‘a katılan International öğrencilerle birlikte çalışıp, konaklayabilecekleri ve bu sayede farklı kültürlerden arkadaş edinebilecekleri, Programlarının “Work” kısmını tamamladıktan sonra, “Travel” kısmında Amerika’nın çeşitli eyaletlerini tanıma, alışveriş yapma ve eğlence şansına sahip olacakları bir programdır. 0 Work & Travel Work and Travel Programın Amacı Dışına Çıkıldığı Takdirde, Work and Travel Programın asıl amacı para kazanmak değildir. Bu sebeple maddi anlamda çok büyük beklentileri olan öğrenciler hayal kırıklığına uğrayabilirler. (Program sonunda kazanılan ücret, öğrencinin programa katılım ücretini, Amerika’da bulunduğu süre içerisinde yeme-içme, konaklama gibi temel ihtiyaçlarını, “Travel” kısmında, Amerika içi seyahat ve eğlence masraflarını, elektronik, kıyafet vb. alışverişlerini karşılayabilecekleri miktardadır.) İsminden de anlaşılacağı üzere, bu yalnızca tatil ve eğlence amaçlı bir program değildir ve programın “Work” kısmında uyumlu ve disiplinli çalışılması gerekmektedir. Öğrenciler, “Work” kısmında prensipli bir çalışma ortamına ayak uydurmadıkları sürece, iş yerlerinde sorunlarla karşılaşabilir, hedefledikleri ücretleri kazanamayabilir ve sonuç olarak “Travel” kısmında da hayal ettikleri eğlence ve tatil imkanına sahip olamayabilirler. Work and Travel Programı bir dil eğitim programı değildir. Bu yüzden katılacak olan öğrencilerin en az orta düzeyde İngilizceye sahip olmaları gerekmektedir. Bu program dahilinde, öğrenci Amerika’da herhangi bir okuldan veya kurstan dil eğitimi almayacaktır, 4 ay boyunca mevcut olan İngilizcesini geliştirecek, 7/24 pratik imkanına sahip olacaktır. Dil eğitimi almak amaçlı programa katılan öğrenciler amaçlarına ulaşamadıkları için verimsiz bir yaz geçireceklerdir. Work and Travel Programın verimli olması ve sizi tatmin etmesi için, doğru ve net olarak programın amaçlarını, öğrencilere katacaklarını realist olarak anlatan ve amacı dışına çıkıldığında ne gibi zorluklarla karşılaşacağınız konusunda sizi bilgilendiren şirketleri seçmelisiniz. 48 Amerika’da Yaz Stajı Süresi Ne Kadardır? Amerika’da Yaz Staji, Summer Internship programinin suresi maksimum 4 aydir.Ogrenciler okullari tatile girdikleri tarih itibariyle Amerika’ya gidebilirler. Staj baslangic tarihler Turkiye icin Haziran 01-30 , bitis tarihler Eylul 01-30 olarak belirlenir. (Kabul aldiginiz firmaya gore degisiklik gosterebilir.) Staj bittikten sonra ogrencilerin 30 gun boyunca Amerika’da gezme (travel) hakki vardir. Amerika’da Yaz Stajı’na Kimler Katılabilir? Amerika’da yaz staji, summer internship programinin Turkiye’deki ilk ve tek temsilcisi Exchange International’in Sabanci Universitesi, Koc Universitesi, Bilgi Universitesi, Yeditepe Universitesi, Bilkent Universitesi ogrencileri icin hazirladigi yaz programidir. Ogrenciler yaz tatilinde profesyonellige gecis icin uluslararasi bir firmada ustelik Amerika’da buyuk bir adim atarlar. Katilimcilardan istenen ozellikler iyi seviyede Ingilizce bilmesi ve konusabilmesi, sosyal acidan pozitif olmasi ve en onemlisi okudugu alanda kendini gelistirmek istemesidir. Exchange International tarafindan yapilan ofis mulakati sonrasi, Amerika yetkilimiz ile virtual mulakat ve en son isveren ile offer mulakati yaparsiniz. Gerekli evrakları teslim ettikten sonra vize randevusu için gun belirlenir. 49 Dizi ler Güçler 50 Kesişen yollar, tutmayan planlar, her seferinde birbirine daha sıkı sarılan kahramanlarıyla yeni sezonda yepyeni bir dizi ekranlara getirdi. Sevilen Oyuncular Ahmet Kural, Murat Cemcir ve Sadi Celil Cengiz in Başrollerini paylaştığı projede “Modern Muzip Yalanlar” sloganı ile ekranlara merak uyandıran komedi dizisi ile izleyicilerini şimdiden ekranlara bağladı. Ahmet ve Murat’ı Çalgı Çengi filmi ile izleyip çok beğenmiştik daha sonra Üsküdar’a Giderken dizisinde de kendilerini iyice sevdirmeyi başarmışlardı. Tartışılmaz usta oyunculukları ile İşler Güçler dizisinde de ilk günden itibaren yoğun ilgiyle karşılaşan İşler Güçler , oldukça beğeni kazanmış durumda. Üç taşralı gencin film sektörüyle olan sınavını anlatan bu dizi sahip olduğu oyuncu kadrosu ve yapımcısı ile yaz sezonunun kahkaha dolu açılışını yapmış bulunmakta. Oyunculuk yoluna baş koymuş üç yakın arkadaşın, kendi filmlerini çekme istekleri, ancak çaldıkları yapımcı firmaların kapılarının bir bir yüzlerine kapanmasıyla, son çare olarak kendilerine gelen "Mesleki Hikayeler" belgeselinin sunuculuk teklifini kabul etmeleriyle başlayan bir oyunculuk macerası... Gelin görün ki bu üç kafadarın başlangıçta kolay sandıkları bu iş, çektikleri hiçbir bölümün beğenilmemesi üzerine, kabusları olup çıkmıştır. 0 Dizi Dizide başrolleri paylaşan bu üç karakter ‘Çalgı Çengi’ adlı filmi çekmişler ve film bittikten sonra hayatlarına geri dönüyorlar. Sonra belgesel film teklifi geliyor ve kabul ediyorlar. Onlara çok kolay görünen bu iş aslında hiç de öyle değil. Talihsizlikler peşlerini bırakmıyor. Kısaca dizide üç gencin film sektöründe var olma mücadelesine tanık olacağız. Açıkçası hayallerinin peşinden koşan bu üç gencin zor durumlarda komik duruma düşmeleri ve espri kalitesiyle izleyici kitlesini şimdiden oluşturmuş durumda. Senaryo çok ince bir zekanın eseri ve espirilere yetişmek mümkün değil, kahramanların başına gelen gelene… Sosyal medyada en beğenilen bölümlerin paylaşımı her gün yeni bir beğeni kazandırdığının göstergesi… Eğer stres dolu hayatınızdan sıyrılıp eğlenmenin ve gülmenin zamanı geldi diyorsanız , İşler Güçler tam isabet… Her yeni bölümü merakla beklenen İşler Güçler sıradan ve hayatın içinden bir hikâyesi ve muhteşem yapımcılığı ile seyircilerini Pazar akşamları Star Tv ekranlarına kitliyor. Yönetmen ve Senarist : Selçuk Aydemir Müzik : Tolga Çebi Yapımcı : Hayri Aslan-Limon Yapım Oyuncular : Ahmet Kural, Murat Cemcir, Sadi Celil Cengiz, Ceren Moray, Melike Emiroğlu, Nazlı Tosunoğlu, Şinasi Yutsever, Yılmaz Gruda,Yeliz Şar, Hürriyet Özkılıç, Gaye Gürsel, Burak Satıbol, Arzu Oruç, Korhan Herduran, Yasin Öksüz, Ali Akdal... 52 Reklam Pamukkale Dergisi’nin bu sayısında açık hava reklamcılığını ele aldık. Son zamanların en çok kullanılan ve yoğun ilgi gören mecralardan biri olan açık hava reklamcılığı , bu alanda gittikçe yaygın olarak kullanılan bir reklam aracı oluyor. 54 Farklı firmalar değişik türdeki konseptlerle açık hava reklam uygulaması yaparak, dağıtım zinciri olan ve doğrudan tüketiciye ulaşmak isteyen firmalar istediği hedef kitleye diğer reklam araçlarından daha çabuk ulaşmış oluyor. Firmaların ürün ve hizmetlerine uygun olarak , doğru yer ve zamanı en iyi şekilde planlanan bu mecra, kısa ve net ifadeler içerdiğinden bu sektörde etkili bir yere sahip. Zayıflama merkezinin otobüs durağında ki uygulaması Volkswagen firmasının asansörlere uygulanmış reklam tasarımı Mc Donald’s uzaklığı gösteren billboard reklamı Post-it firmasının billboard çalışması 55 Teknoloji Google ın Gözlü üne Apple dan Cevap iPhone ve iPad ile çığır açan teknoloji devi Apple, Google'ın giyilebilir gözlüğü Project Glass'a da rakip oluyor. Apple'ın ortaya çıkan bu son giyilebilir bilgisayar patentiyle, artık yüksek görüntü çözünürlüğü gözümüze yerleşecek. Teknoloji dünyasının devlerinin yeni rekabet alanı "giyilebilir bilgisayar" olacak. Google'ı geçtiğimiz ay tanıttığı Project Glass adlı akıllı gözlüğünün ardından Apple'ın gözlük şeklinde giyilebilir bilgisayar üzerinde çalıştığı ortaya çıktı. Teknolojiye dokunma kültürünü yerleştiren Apple'ın artık kullanıcıların bakış açısını da değiştirmeye aday olan bu teknolojisi, cihazı kullananın gözüne yansıyan görüntülerin piksel çözünürlüğünü artırmayı amaçlıyor. Giyilebilir bilgisayar olarak adlandırılan bu gözlükle Apple, bir cihaz sunmaktan ziyade geleceğin video gözlük modelelrinin hepsinde görüntü çözünürlüğünü artıran standartları belirlemeyi amaçlıyor. Apple'ın tescil ettirdiği ve geçtiğimiz hafta perşembe günü ABD Patent ve Marka Ofisi tarafından yayımlanan bu patentiyle ürettiği cihazlar, şimdiden televizyon, bilgisayar monitörü, projeksiyon sistemleri gibi görüntüleme cihazlarının da yerine geçmeye aday. Androidli Nikon Coolpix Nikon CoolPix serisine Androidli yeni modelini eklemeye hazırlanıyor. 56 Uygulama indirmek için GooglePlay’e bağlanabilecek olan bu yeni modelde 20-250 mm lens, 3.5-inch OLED ekran, dahili GPS, Wi-Fi ve sosyal paylaşım uygulamaları bulunuyor. 3G veya 4G gibi bağlantı seçenekleri olmaması en büyük eksikliği olarak görülse de Android 2.3 Gingerbread işletim sistemiyle çalışacak olan yeni Nikon Wi-Fi üzerinden internet bağlantısı sağlandığında Instagram veya Pixlr-o-Matic gibi fotoğraf uygulamalarını çalıştırabilmesi satış rakamlarını oldukça artıracak gibi görünüyor. Nikon Rumors sitesinde yayınlanan bu habere göre Nikon Android CoolPix kamerasını 22 Ağustos’ta Almanya’da, dünyanın en büyük fotoğraf ve fotoğrafçılık fuarlarından biri olan Photokina fuarında görücüye çıkaracak. Google ın Sürücüsüz Otomobili Sennheiser Kulaklık 57 ABD’nin Nevada ve Florida eyaletlerinde test edilen ve sürücüsü 500 bin km yol kat eden Prius’un ardından, Google sürücüsüz araçlarını bir üst seviyeye çıkarma kararı aldı. Bu kapsamda modifiye edilen Lexus RX450h, karlı yollarda, onarım bakım yapılan otoyollarda ve çok sayıda uyarı sinyalinin bulunduğu güzergahlarda test edilecek. Google mühendisleri, daha zorlu yollarda sınav verecek olan Lexus RX450h otomobilinin, benzin ve elektrikle çalışan hibrit bir otomobil olması sebebiyle çok iyi bir tercih olduğunu belirtti. Analistler ise dünyanın en büyük arama motoru olmasının yanı sıra, yazılım ve mobil cihaz sektöründeki yatırımlarıyla büyük paralar kazanan Google’ın sürücüsüz otomobillerle ne amaçladığını tam olarak anlayabilmiş değil. Birçok uzman, Google’ın geleceğin teknolojilerine yatırım yaparak şimdiden öncü olmak istediğini ve kullanıcılarıyla bağını daha da güçlendirmek istediğini düşünüyor. ELEKTRİKLİ ARAÇ ŞARJ ETME İSTASYONLARI Google’ın elektrikli ulaşım araştırmaları biriminin başında bulunan Rolf Schreiber, geçtiğimiz ay San Antonio kentinde düzenlenen bir konferansta yaptığı açıklamada, Google kampüsüne çalışanların kullanması için 387 tane Birinci ve İkinci seviye elektrikli araç şarj cihazı yerleştirdiklerini söyledi. Schreiber, amaçlarının bu tür yatırımlarla Silikon Vadisi’ndeki yetenekli ve çalışkan teknoloji uzmanlarının ilgisini çekmek olduğunu belirtti. Autobloggreen sitesinden John LeSage, Google’ın uzmanlaştığı birçok alanın ardından geleceğin ulaşım sistemlerini geliştirmeyi amaçlıyor olabileceğini belirtti ve mobil cihazlarla kullanılabilecek bir teknolojinin akıllı bir yatırım olabileceğini savundu. LeSage, sürücüsüz otomobil yatırımının Google’ın şirket politikasıyla da uyuştuğuna dikkat çekerek geçtiğimiz hafta şirketin blog sayfasında yayımlanan bir açıklamayı hatırlattı: “En iyi teknoloji, insanların hayatlarını daha güzel kılandır ve biz sürücüsüz otomobil projemizle kesinlikle en iyisini amaçlıyoruz. Gelişmiş bilgisayar bilimi kullanarak otomobil sürmeyi daha güvenli ve eğlenceli kılmaya çalışıyoruz.” Ses teknolojileri alanında dünyaca ünlü markaSennheiser'ın sıkça uçağa binen iş adamları ve seyahat tutkunu gezginler için tasarladığı, aktif gürültü engelleyici özelliğe sahip olan Sennheiser CXC 700 kulakiçi kulaklık modeli satışa sunuldu. Özellikle sık biçimde uçağa binen iş adamları ve bol bol seyahat eden gezginlere hitap eden bu kulaklık, Sennheiser'ın aktif gürültü engelleme teknolojisine - NoiseGard sahip. Bu akıllı teknoloji, çevredeki sesleri tanıyarak duymak istemediğiniz ve gürültü olarak algılayacağınız sesleri büyük oranda engelleyerek azaltıyor. Sennheiser CXC 700, sahip olduğu üç farklı mod sayesinde de farklı ortamlara göre bu özelliğini adapte ediyor ve iyi bir performans ortaya koyuyor. Mod 1: Günlük mesafeler için optimize edilmiş. Tren, metro, otobüs, araba ve kısa mesafeli uçuşlar için idealdir. Mod 2: Uzun mesafeli uçuşlar ve klima sistemine sahip odalar için optimize edilmiştir. Mod 3: Hareket halindeyken kullanım ve diğer gürültülü ortamlar için optimize edilmiştir. B Oyun irçok oyun sever için Half-Life bir dönemi yansıtabilecek kadar geniş bir oyun. Birçoğu o turuncu lambda simgesi şeklinde logoyu gördüğünde hala büyük heyecanlar duyabilmekte. Half-Life, Valve Software tarafından geliştirilen 1998 yılının en iyi oyunu seçilmiş FPS bilim kurgu oyunu. Sierra Studios tarafından 19 Kasım1998'te dağıtılmaya başlanmıştır. Oyun daha sonra PlayStation 2 için uyarlanarak 14 Kasım 2001'de piyasaya sürülmüştür. Kendisinden yıllar sonra çıkan ve ondan hem grafik hem de diğer teknolojik gelişmeler olarak çok ileride olan oyunlar bile hala birçok oyun severi özellikle FPS-First Person Shooter (Tek şahıs nişancı gözünden) sevenleri Half-Life’dan koparamadı ve birçoğunun inancına göre de asla koparamayacak. Half-Life oyununda kahramanımız Gordon Freeman’ın adında 27 yaşında profesör doktordur. Hikaye’de Black Mesa araştırma merkezinde başlayıp ilginç deneyler ve karşılaşan sonuçlar ile kahramanımızın yüzleşme şeklinde ilerleyecektir. Half - Life 2004 yılında Half-Life 2 oyununu çıkaran Valve birçok Half-Life severin beklentisini karşıladı. Oyunun üçüncü oyunu hakkında herkesi büyük beklentilere düşüren Valve kurucusu Gabe Newell’dan henüz bir açıklama gelmemiştir. 1998 yılından bu yana Half-Life ve ona bağlı bulunan oyunlar 32,8 milyon adet kopya satmayı başararak müthiş bir başarı yakalamıştır. Half-Life (Valve) / 1998 - 9.3 Milyon Half-Life: Opposing Force (PC, Gearbox) / 1999 - 1.1 Milyon Half-Life: Blue Shift (PC, Gearbox) / 2001 - 800,000 Counter-Strike (PC, Valve) / 2000 - 4.2 Million Counter-Strike: Condition Zero (PC, Valve) / 2004 2.9 Milyon Counter Strike: Source (PC, Valve) / 2006 - 2.1 Milyon Counter-Strike (Xbox, Valve) / 2003 - 1.5 Milyon Half-Life 2 (Valve) / 2004 - 6.5 Milyon Half-Life 2: Episode One (PC, Valve) / 2006 - 1.4 Milyon The Orange Box (Valve) / 2007 - 3 Milyon (Half-Life 2 HL2: Episode One, HL2: Episode Two, Portal, Team Fortress 2) 58 Otomobil BMW nin yeni konsept çalışmalarında , söz konusu sportif coupe otomobiller olduğunda kolları sıvayan Alman üretici ve aynı konuda doktora yapmış İtalyan firma Zagato ile güçleri birleştirerek ortaya yeni bir yaratıcılığa adım attılar. İkinci dünya savaşı sonrasında uçaklarda kullanılan hafif ve dayanıklı gövde tasarımlarını otomobillere uygulayarak üne kavuşan Zagato, özellikle aerodinamik ve hafiflik üzerindeki başarısıyla biliniyordu. Bu sebeple Alfa Romeo, Fiat ve Lancia gibi firmalar o yıllarda Zagato işbirliğiyle modeller geliştirmişti. Ancak Milano merkezli bir tasarım firması olarak Zagato öyle ünlü oldu ki artık sadece dış tasarım konusunda bile dünyanın önde gelenlerinden. BMW Zagato Coupe Bmw Z4 temelli bir otomobil olan Zagato Coupe , sportif tasarımıyla bütünlük oluşturan şişik çamurlukları güçlü bir görünüm sergiliyor. İç mekan tasarımı Z4'ten farksız olarak tasarlanmışken , dikkatleri Z logolu koltukların yanında bol bol deri ve Alcantara döşeme çekiyor. Z serisine farklı bir hava katmak isteyen BMW Zagato'nun tasarımlarına baş vurmaya karar vermiş olmalı ki , her modelinde farkı hissettiriyor. Spor araba tutkunlarının ihtiyaçlarını karşılayacak olan Zagato , büyük difüzör ve egzoz sisteminin çift çıkışı sportif bir etkiyi gözler önüne seriyor. Bunun yanında aracın burnunun uzatılması ve kaput üzerine yerleştirilen hava kanallarıyla dış tasarım tamamlanıyor. Aracın yan ve iç tasarımı da detaylarıyla ön planda. Özel renkte bir deri malzeme ile döşenen iç mekan, koltuklarda Z logosu ve koltukların arkasına yerleştirilen döşeme ile aynı renkte roll barlar bu modelin özel olduğunu kanıtlar nitelikte. Performans verileri hakkında fazla bilgi verilmese de aracın SDrive35 is ile sistemini kullanacağı söylenmiş. Bu da aracın 335 beygir gücünde düz 6 silindirli turbo bir motor ile donatılacağını müjdeliyor. Standart Z4 modeli bu motor ile 0'dan 100km hıza 4.7 saniyede ulaşabiliyor. İlk aracın aldığı pozitif yorumlar üzerine Roadster modelini geliştiren BMW, aracın piyasaya çıkıp çıkmayacağı konusunda ise konuşmaktan kaçınıyor. Firmanın bu modeli sınırlı sayıda üretip yüksek bir fiyattan satabileceği belirtiliyor. 60 61 0 0 Mimari Dünya nın En Uzun Yapıları 64 Dünyanın en yüksek yapıları belirlenirken doğrudan tanım yapmak mümkünse de, dünyanın en yüksek binasını ya da kulesini belirlemek o kadar kolay olmamaktadır. Bunun nedenleri ya bina ve kule dendiği zaman tam olarak ne kastedildiğinin ya da bunların ölçümlerinin nasıl yapıldığının tartışmalı olmasıdır. Ulusal ve yerel prestij sorunları farklı insanların farklı cevapları kabul etmesine neden olmaktadır. Yani nesnel bir yaklaşım belirlemek oldukça zordur. Kesin yükseklik söz konusu olduğunda en yüksek yapılar genellikle sayıları yüzleri bulan ve yaklaşık 600 metre uzunluğunda olan radyo kuleleridir. Şimdilerde, ayakta duran en yüksek yapı 629 metre uzunluğunda olan ve Fargo şehri yakınlarında bulunan Blanchard, Kuzey Dakota'daki KVLY-TV kulesidir. Bir yayın anteni olan bu direk tamamen metalden yapılmadır ve gergi telleriyle desteklenmektedir. Varşova, Polonya yakınlarındaki Gąbin-Konstantynów'da bulunan Varşova radyo direği 645 metre (2,115 ft) uzunluğu ile KVLY-TV direğinden daha yüksek olmakla birlikte 8 Ağustos 1991'de yıkılmıştır.Yayın antenlerinin dünyanın en yüksek binaları arasında kabul edilmemesinin baş nedeni kendi kendilerini destekliyor olmamalarıdır. Kendi kendini desteklemeyen bir diğer yapı örneği de yere bağlı olan helyum balonlarıdır. Eğer kendi kendini desteklemeyen yapılar da sayılsaydı, bu tür balonlar dünyanın en yüksekleri olurlardı. Gergi teli destekli direkler kalıcı olmak için tasarlanmışlardır ve kolayca sökülemezler. Örneğin, kötü hava şartlarında "bağlı balonlar" bulundukları yerden başka bir yere taşınabilirler ama yayın antenleri her tür hava şartında ayakta kalabilmelidir. Bu nedenle, diğer yerleşim amaçlı olmayan yapılar gibi, mimari yapılar olarak kabul edilirler. Petronius Platformu 610m (2,001 ft) uzunluğundadır, bu haliyle kendi kendini destekleyen en yüksek yapıdır. Ama bu petrol ve doğal gaz platformu kısmen dubalarla desteklendiği için bazı eleştirmenler suyun altında kalan kısmının, tıpkı diğer binaların yerin altında kalan kısımları gibi, ölçüme dahil edilmemesi gerektiğini ileri sürmektedirler. Toronto'daki CN Kulesi 553.33m'dir (1,815 ft) ve Temmuz 1976'da açılmasından önce bile, yani 30 yıldan beri, yerin üstündeki en yüksek kendinden destekli yapıdır. Dünyanın yapımı tamamlanmamış en yüksek binası Burj Dubai kulesidir. 20 Ocak, 2007 itibariyle 106 kat yüksekliktedir. 2008 yılında daha önceki bütün rekorları kırmış olacaktır. Mimari Dünya’nın en uzun yapılarının uzunluk tablosu 66 CN Tower, 553 metre uzunlukta dünyanın ikinci en yüksek kulesidir. Kanada'da yer alan bina Ontario'daki Toronto şehrinde bulunmaktadır ve şehrin simgesi konumundadır. Kanada Ulusal Demiryolu Şirketi tarafından yaptırılmıştır. Kule içerisinde 50'den fazla restorant bulunmaktadır. Ayrıca kule tepesinin zemininin bazı kısımları camla kaplıdır. Buradan ziyaretçiler aşağıya bakabilirler. 0 Mavi Yengeç Genel Kültür Mavi yengeç adını makaslı ve yürüme ayaklarındaki koyu mavi renkten almaktadır. Mavi yengeçlerin düşmanlarına esir düşmemek için kollarını yada bacaklarını feda etme yetenekleri vardır. Bu kol ve bacaklar rejenerasyon olarak adlandırılan bir dönemde yeniden oluşur. Mafsallar ve dikenlerin uçları ise soluk pas kırmızı renktedir. Dişi ve erkek fertler gövdenin altına kıvrılmış karın (abdomen) halkalarının yapısı ile kolayca ayırt edilebilirler. Erkeklerin boyu 9 cm, genişliği Karapaks’ın yani sırt tarafı kaplayan sert kabuğun her iki yanındaki uzun ve sivri dikenlerle birlikte 22cm’dir. Erkek yengeçler dişilere oranla daha geniş çapta büyürler. Dişilerin boyu 7,5cm genişliği 18cm kadar olabilmektedir. Karapaks’ın ön kenarında 9 adet dikenli çıkıntı vardır. Erkeklerden daha küçük boydaki dişiler, diğer yengeç türlerinde olduğu gibi yumurtalarını karın tarafında kıvrılmış, abdomen ve kuyruk altında taşırlar. Yumurtlama dönemi Eylül-Kasım arasındadır. 70 Mavi yengeçler pişirildiklerinde kırmızıya dönüşürler. Özellikle mavi yengeç etinin yağ oranı çok düşüktür. kalsiyum, B kompleks vitaminleri, magnezyum, çinko, fosfor, bakır ve demir içeren inanılmaz bir kaynaktır. Tek kötü yanı kolesterolünün çok yüksek seviyelerde olması. 85gr. mavi yengeçte 17gr protein bulunur. Yüksek protein değeri, doymamış yağ asitleri ve yararlı mineralleri ile Akdeniz'de kıyısı bulunan tüm ülkelerin mavi yengeci yüksek sosyete yiyeceği olarak adlandırılmaktadır. Mavi yengeç, kızartma ya da haşlama olarak tüketilmekle birlikte çoğunlukla daha sağlıklı olduğu düşüncesiyle haşlaması tercih ediliyor. Yengeçler önce öldürülüyor, ardından üst kısmında kapak gibi duran sert cisim kaldırılarak iç kısmı temizleniyor. Orta kısmından ikiye bölünen mavi yengeç, beyaz eti, kıskaçları ve ayaklarıyla yarım bardak su konulmuş tencerede ağzı kapatılıp kendi buharıyla kısık ateşte haşlanmaya bırakılıyor. Haşlanan yengeç servis yapılırken masaya mutlaka pense ya da ona benzer sert bir cisim de getiriliyor. Çünkü, yengecin kıskaç, ayakları ve gövdesi oldukça sert olduğundan içindeki beyaz ete ulaşmak için pense ya da ona benzer kırma aleti gerekiyor. Yengecin eti çıkarıldıktan sonra sarımsak, limon ve kırmızı pul biberle hazırlanmış sosa batırılarak yeniyor. Genel Kültür Mükemmel bir protein deposu olan Mavi Yengeç ülkemizde Akdeniz kıyılarında dolayısıyla Dalyan kanallarında ve İztuzu Plajında yaşıyor. Adını kıskaçları ve ayaklarındaki mavi renkten alan mavi yengeç, asıl ana vatanı Kuzey Amerika'dır. Fakat Mavi yengecin esas yayılma alanı Amerika’nın kuzey kıyıları olmasına karşın bu yüzyılın başında Batı Akdeniz sularına yerleşmiştir. Türkiye’nin Akdeniz ve Ege kıyılarında yapılan bir araştırmada mavi yengeçlerin mersin, Silifke bölge lagünleri ve akyatan ile yumurtalık Deveciuşağı (Adana) lagün bölgelerinde daha iyi besin ortamları bulabildikleri, bu yüzden de bu bölgelerde önemli bir popülasyona sahip oldukları kaydedilmiştir. Rivayete göre Ege kıyılarından geçen büyük yük gemileri tarafından bırakılan daha sonra Ege kıyılarındaki lagünlere yerleşmişlerdir … Yengeçler büyümek için kabuk atmak zorundadırlar. Kabuğunu henüz atmış olan yumuşak kabuklu yengeçler dış ülke pazarlarında en fazla gelir getirenlerdir. Yeni bir ürün olan yumuşak mavi yengeç, son 30 yıldır dünyada büyük bir talep görmektedir. Beslenme olarak mavi yengeçler leş yiyen hayvanlar olarak bilinseler de hayat döngülerinin değişik aşamalarında plankton, balık, bitki, yumuşakça ve kabukluları da tüketirler. Erkek mavi yengeçler, vücutlarının dişilere oranla daha büyük olması nedeniyle, daha çok tercih edilmektedirler. Dişiler 2 yıl, erkekler 3 yıl yaşayabilirler Yengeç etinin yanı sıra atıkları da fazla miktarda protein ve mineral içerdiğinden sığır, kümes hayvanları ve hatta balık beslenmesinde kullanılabilmektedir. Asıl vatanı Kuzey Amerika ve Kanada’da ekonomik değere sahip, oldukça iri boydaki bu yengeç, ilk önce getirildiği Kuzey Egedeki acısulu lagünlere,özellikle de Enez dolaylarındaki göllere yerleşmiş, daha sonra Ege sahilleri boyunca sıralanan, Köyceğiz, Güllük lagünlerine yerleşmeye başlamıştır. Halen Fethiye ve Taşucu’ndaki Karadeniz dalyanında bol miktarda bulunmaktadır. Ülkemizde ilk olarak Köyceğiz taraflarında yakalanan mavi yengeçler zaman zaman yurt dışına ihraç edilmiştir. Değerli bir ürün olması nedeniyle dış ülkelerde pek çok tür üzerinde yetiştirme çalışmaları yapılmış ve bu konudaki bilimsel çalışmaların devam ettiği bilinmektedir .Bazı ülkelerde ise doğal kaynakları zenginleştirme amacıyla larva üretim çalışmaları da yoğun şekilde uygulanmıştır. Mavi Yengeç’in zorla getirildiği bu sulara tam anlamı ile uyum sağladığı söylenemez .Zira 1963 den itibaren kuzey Ege’yi ve Saroz’u tümü ile terk etmiş ,daha güneye doğru göç etmeye başlamıştır. Bunun nedeni olarak bu bölgedeki aşırı avcılık gösterilmekte ise de, hiç değilse Türkiye lagünlerinde bu yengeçin bu denli avlanması söz konusu olmamıştır. Olayın nedeninin o yöredeki yerleşmeyi engelleyen doğal koşullarda aranması gerekir Mavi Yengeç’in ekonomik olarak değerlendirilmesi amacı ile yapılan bazı girişimler başarısızlıkla sonuçlandığından ve balık türlerini tüketici yırtıcı karakteri nedeni ile ,balıkçılarca istenmeyen, zararlı bir tür olarak algılanmaktadır. 72 Resident Evil 5: İntikam Vizyon Tarihi: 14 Eylül 2012 Yönetmen: Paul W.S. Anderson Oyuncular: Milla Jovovich, Michelle Rodriguez, Kevin Durand Özet: Umbrella'nın dünyayı mahvetme planları daha da şiddetlenerek devam ediyor. İnsanoğlunun kaçamadığı ölümcül 'T-virus' bulaştığı tüm bedenleri, et yiyen zombilere dönüştürmektedir. Umbrella'nın gizli yürütülen operasyonuna dahil olan Alice hem geçmişinden gelen sırları ortaya çıkartacaktır hem de insanlığın son umudu olarak virüsün ve salgının kaynağını bulup yok etmeye çalışacaktır. 06 Abraham Lincoln: Vampir Avcısı Vizyon Tarihi: 17 Ağustos 2012 Yönetmen: Timur Bekmambetov Oyuncular: Benjamin Walker, Dominic Cooper, Anthony Mackie Özet: 19yy.'da Avrupa'yı neredeyse vampirlerin işgali altındadır. Abraham'ın ailesi vatanlarından yeni dünya topraklarına vampirin zulmünden kaçarak gelmiştir. Fakat kısa sürede Abraham buradada ailesini vampirler yüzünden kaybedecektir. İntikam yemini eden Abraham büyük oynar ve Amerika topraklarına başkan seçilir. 11 Güney Eyaleti ile Washington yönetimi arasında çıkan İç Savaş, vampirler ve insanlar arasındaki geçen iktidar mücadelesine dönüşecektir. Lincoln, vampirlerin kökünü kurutmaya kararlıdır... Kaybettiklerimiz Mü fik Kenter 76 1932 yılında İstanbul 'da dünyaya gelen sanatçı, 1947'deAnkara Devlet Tiyatrosu Çocuk bölümünde tiyatroya başladı.Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü'nde eğitim gördü; okulu 1955 yılında yüksek derece ile bitirdi ve devlet tiyatrosuna girdi. Sanat yaşamı, devlet tiyatrosunda oynadığı Oğuz Ata oyunu ile başladı. Müşfik Kenter, 1959 yılında Devlet Tiyatrosu'ndan ayrıldı veİstanbul 'a giderek kardeşi Yıldız Kenter ile beraber Muhsin Ertuğrul ile çalıştı. Birlikte Küçük Sahne'de oyunlar sergilediler. Şükran Güngör ve Kamuran Yüce ile bu dönemde biraraya geldiler ve dörtlü olarak birlikte uzun yıllar tiyatro yaptılar. 1960-1961 yılları arasında Site Tiyatrosu'nu kurdular. 1962'de adını Kent Oyuncuları olarak değiştirdiler. İki kardeş ve Şükran Güngör, 1968'de İstanbul 'da Kenter Tiyatrosu'nun binasının inşaatını tamamladılar. Amerika ve İngiltere 'de tiyatro araştırmaları yapan ve incelemelerde bulunan Kenter, İngiltere, Amerika, Fransa, Almanya, Yugoslavya, Kıbrıs gibi bir çok ülkede oyunlar sergiledi. Murathan Mungan 'ın Orhan Veli şiirlerinden düzenlediği Bir Garip Orhan Veli isimli tiyatro oyununu 25 seneden fazla süreyle sergilemiştir. Oyun aynı oyuncuyla Türkiye 'de en uzun süreli sahnelenen oyun olma özelliğine de sahiptir. Kenter, Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı`ndan emekli olduktan sonra, Haliç Üniversitesi Konservatuvarı Tiyatro Bölümü Başkanlığı ve Bakırköy Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmenliği görevlerinde bulunmuştur. Sanatçı, tiyatro oyunculuğunun yanı sıra sinema oyunculuğu da yaptı. 1966 Antalya Film Festivali'nde, Bozuk Düzen filmiyle "en iyi yardımcı erkek oyuncu" ödülünü kazandı. Yerli, yabancıTV filmlerinde, belgesel ve reklamlarda seslendirme yaptı. Sanatçı sesiyle, TRT ’de 80’li yıllarda yayınlanan ve Amerikalı bir ailenin yanına yerleşen uzaylı karakter ALF’e hayat vermiş ve bu diziyle hafızalarda yer edinmişti. ATATÜRK VE MANEVİ KIZI ÜLKÜ çocukları arasında kimsesiz kalmış bir yavrucak o zamanlar… Onu Selanik’te Atatürk’ün annesi Ü Zübeyde Hanım , himayesine almış ve Ülkü kadar küçük ve masum olan Vasfiye’ye şefkat kucağını lkü’nün annesi Vasfiye Hanım asırlardan beri Tunka kıyılarından güneye doğru inen Türk ailelerinin Ülkü Adatepe açmıştı. Evin çocuğu gibi muamele gören bu küçük kızcağız Vasfiye yi Zübeyde hanım gün geçtikçe daha fazla seviyordu… Sonraları Atatürk’ün annesinin vefatı ile Vasfiye’de Makbule Hanım’ın yanında kalmıştı. Aradan geçen zaman içinde evvelce küçük bir yavru olan Vasfiye büyümüş gelişmiş evlenmek çağına gelmişti .Fakat Vasfiye o zamanlar Makbule Boysa’nın iznini almadan evlenmiş ve mutlu olamamıştı. Bu suretle Vasfiye’yi Atatürk ailesi yıllarca kaybetmiş , ama daha sonra çok sevdiği annesinden yadigar kimsesiz bu zavallı kadını himayelerine almışlarıd… Vasfiye’nin izdivacının ilk senesinde Ülkü dünyaya geldi. İstasyonda küçük ve kasvetli bir evde doğan Ülkü daha altı aylık iken büyük bir sevgiyle Atatürk’e bağlanmış , anne ve babasını tanıdığı kadar Atatürk’ü de tanıyordu… Atatürk’ün ilk sevdiği çocuk ülküdür. Büyük Ata’nın kucağında dakikalarca kalır saat ve kordonu ile saatlerce oynar, saati kulağına götürmeyi de bellemişti… Ülkü aylarını doldurdukça Atatürk’e daha çok bağlanıyor ,bir yaşını tamamladıktan sonra ondan ayrılmamak istiyor her seferinde Atatürk’e bir şeyler anlatmak için yarım yamalak sözlerine masumane işaretler katar fakat saatle de oynamayı unutmazdı… Bir gün Atatürk’ün Ülkü’ye muhabbetinin neden ileri geldiğini sorulduğunda ; cevaben; “Zekayı takdir ederim bu çocukta kıymetli bir zekilik görmekteyim, Ülkü ile onun için alakadar oluyorum” demiştir… İşte ebedi Şefin Ülkü’ye olan muhabbetinin sebebi budur… Aylar yıllar geçiyor Ülkü’de büyüyordu masumane sözlerini şirin halleriyle ikmal eden küçük Ülkü ile meşgul olmak Atatürk için bir zevk oluyordu. Ankara’nın belli başlı gidilecek yerlerinden biri olan kendi elleriyle ihya edilmiş bulunan orman çiftliğine gidildiği vakit mutlaka Ülkü’yü ziyaret ediyor, Atatürk Ülkü’yü otomobiline alır yanına oturtur ona büyük bir adam muamelesi yapıyordu. Sonraları Atatürk’ün hastalığı esnasında bile bütün muhalefetlere rağmen Ülkü çok düşkün olduğu ebedi şefin yanına fırsat bularak girdiğinde bile hatır sormaya gelen bu sevgili küçük ziyaretçi her vakit sevinçle karşılanırdı. ÜLKÜ ADATEPE (Doğum. 27 Kasım 1932) * Atatürk'ün en küçük manevi kızı. * Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'ın evlatlık kızı Vasfiye Hanım ile * Fransızca öğretmeni ve gar şefi Mehmet Tahsin Çukurluoğlu'nun kızıdır. * Atatürk öldüğünde Ülkü altı yaşındaydı. * Üsküdar Amerikan Lisesi'nde başladığı öğrenimini maddi sıkıntılar nedeniyle tamamlayamadı ve genç yaşta evlendi. * İlk evliliğini Sabiha Gökçen'in amcasının oğlu Üsteğmen Fethi Doğançay ile yaptı. On üç yıl süren bu evliliğinden iki oğlu oldu. İkinci evliliğini ise işadamı Öke Adatepe ile yaptı. 77 78 Sizden Gelenler 0