Ozel Sayi
Transkript
Ozel Sayi
İŞ DÜNYASI Haber Bülteni Qafqaz Üniversitesi Sürekli Gelişim Merkezi T.C. CUMHURBAŞKANI ABDULLAH GÜL'ÜN AZERBAYCAN'I ZİYARETİNİN ÖNEMİ VE YENİ DÖNEME İLİŞKİN BEKLENTİLER Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, 6-8 Kasım tarihlerinde üst düzey bürokratlar ve özel sektör temsilcilerinden oluşan geniş katılımlı bir heyet ile Azerbaycan'a Cumhurbaşkanı sıfatı ile ilk resmi ziyaretini gerçekleştirecektir. Bu ziyaret aynı zamanda Sayın Gül'ün, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Strasbourg'da Avrupa Konseyi'ne yaptığı ziyaretler dikkate alınmazsa, Cumhurbaşkanı sıfatı ile ilk yurtdışı ziyaretidir. Öte yandan bu ziyaret Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri ile Merhum Turgut Özal'ın başlattığı ve Sayın Süleyman Demirel ile devam eden sıcak ilişkilerin yeniden, kaldığı yerden ve ivme kazanarak devam ettirilmesi, dolayısıyla Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri ile ilişkilerde “Özal Ruhu”nun yeniden canlanması anlamına gelmektedir. Zira Ahmet Necdet Sezer'in döneminde Türkiye'nin Kafkasya ve Orta Asya ülkeleri ile ilişkisi daha çok soğuk bir çehreye dönüşmüştü. Sezer döneminde Kafkasya ve Orta Asya ülkelerinin Türkiye ile olan ilişkileri ve ülkelerindeki Türk müteşebbislerine karşı tutumları ya mesafeli yada olması gereken seviyenin bir hayli altında olmuştur. Sayın Gül'ün yapacağı ziyaretin Azerbaycan'a olması ise sözkonusu coğrafyada yer alan ülkeler arasında Azerbaycan ve Azerbaycan'daki Türk müteşebbisleri bakımından iki kat daha anlamlıdır. Aşağıda iki ülke arasındaki ilişkiler ele alınarak, Sayın Gül ile başlayan yeni döneme ilişkin beklentiler incelenecektir. Bağımsızlık Sonrası İlişkilerin Temelleri Sovyetler Birliği'nin dağılmasının ardından 18 Ekim 1991'de bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan'ı ilk olarak tanıyan ülke Türkiye olmuştur. Hem bağımsızlığını kazanma sürecinde hem de bağımsızlığından itibaren Azerbaycan'ın yanında devamlı olarak yer alan, en fazla destek ve yardımda bulunan ülke Türkiye olmuştur. Kafkasya'da önemli bir güç merkezi ve Orta Asya Cumhuriyetleri için köprü konumunda olduğu da dikkate alındığında, Türkiye bakımından Azerbaycan'ın önemi bir kat daha artmaktadır. Azerbaycan'ın D A İ M İ İ N K2İ Ş A F Y O L U siyasi bağımsızlığının güçlenerek kalıcı kılınmasının ve toprak bütünlüğünün yeniden sağlanmasının Hazar Denizi'ndeki zengin petrol ve doğal gaz kaynaklarının ekonomik kalkınmayı gerçekleştirerek ekonomik bağımsızlığını gerçek anlamda elde etmesi ile mümkün olacağını göz önünde bulunduran Türkiye, sahip olduğu ekonomik imkan, birikim ve deneyimleri, devlet ve özel teşebbüs olarak, Azerbaycan'ın bağımsızlığının kazandığı ilk günden itibaren paylaşmaya başlamıştır. Tarihi sorumluluk anlayışı ile kardeşlerinin yanına koşan Türk insanı, bir taraftan küçüklü büyüklü işyerleriyle Azerbaycan ekonomisine nefes aldırmaya çalışırken, diğer taraftan sponsorluk ettikleri eğitim kurumları ile de Azerbaycan eğitim sistemine katkıda bulunmaya başladı. Elbette ekonomik açıdan serbest piyasaya geçiş sürecinde sermayeye ve müteşebbis güce ihtiyaç vardı. Bununla birlikte daha da önemli olan, yarınlara ümitle bakabilme adına, genç neslin yetişmesi için gereken eğitim ortamının sağlanmasıydı. Zira bir milletin geleceğinden ümitvar olunması, o milletin gençliğinin ilim ve irfanla techiz edilmesine bağlıydı. Ortak dil, tarih, coğrafya ve kültürel değerler ile birbirine bağlı olan iki ülke arasında, Azerbaycan'ın bağımsızlığından itibaren ekonomik, siyasi ve kültürel bakımdan çeşitli alanları kapsayan ve aynı zamanda iki ülke arasındaki ilişkilerin hukuki altyapısını oluşturan 200 civarında anlaşma ve protokol imzalanmıştır. Başlangıçta duygu, ideoloji ve bireysel ilişki yoğunluklu bir dönem geçiren Türkiye-Azerbaycan ilişkiler sonuçta egemenliğe ve eşitliğe karşılıklı saygı temeline oturtularak devam ettirilmektedir. Türkiye-Azerbaycan ilişkileri sadece siyasi alanda değil askeri, ekonomi, ticaret, eğitim, ulaştırma, telekomünikasyon, tarım, sosyal güvenlik, sağlık, kültür, bilim, turizm gibi her alanda sürmektedir. Enerji kaynakları başta olmak üzere zengin tabii kaynakları ve coğrafi konumu ile Güney Kafkasya'nın en stratejik ve kalkınma perspektiflerine sahip ülkesi olan Azerbaycan, bağımsızlığının ilk yıllarında, Ermenistan'ın Karabağ ve civarındaki bölgeleri işgalinin de etkisiyle yaşadığı siyasi, ekonomik ve sosyal sorunlar nedeniyle, uluslararası ortamdaki konumu pek parlak olmamakla beraber, zengin enerji kaynakları sebebiyle ekonomik açıdan gelecek vadeden bir ülke olarak algılanmış ve böylece dünyanın önde gelen ülkelerinin dikkat merkezine yerleşmiştir. Azerbaycan'ın jeopolitik konumu, Hazar enerji kaynaklarına ilişkin Amerika ve Avrupa ülkelerinin hesapları, Rusya, İran ve Ermenistan gibi ülkelerin Azerbaycan üzerinde çeşitli çıkarlarının bulunması, Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişkilerinin dış faktörler olmaksızın gelişim göstermesini engellemiştir. Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişki düzeyinde özellikle bölgedeki nüfuzunu kaybetmek istemeyen Rusya ve bölgede etkin olmayı düşünen İran önemli etkiye sahip olmuştur. İki Ülkenin Ortak Problemi Türkiye ile Azerbaycan'ın ortak sorunlarının başında Ermenistan ile ilişkileri gelmektedir. 19891993 yılları arasında Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ ve çevresindeki bölgeler Ermeniler tarafından işgal edilmiştir. Ermenistan'ın Azerbaycan topraklarının %20'sini işgal etmesi, bölgeden bir milyondan çok insanı göçe mecbur etmiştir. Karabağ Savaşı'nda Türkiye Azerbaycan'a büyük destek vermiştir. Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ve ekonomik ilişkilerin kurulmasının önündeki temel engellerden biri Karabağ'ın işgalidir. Ermenistan'ın Rusya'nın desteğiyle sınırları silah zoruyla değiştirmeye çalışması sadece 3 Azerbaycan'ı değil, Türkiye'yi de tehdit etmiştir. Karabağ sorununda Azerbaycan'ın açık müttefiki sadece Türkiye'dir. Azerbaycan topraklarının Ermeni güçleri taraından bir çok katliam eşliğinde işgal edilince Türkiye Ermenistan ile olan ilişkilerini kesmiştir ve kara sınırlarını belirli ilkeler doğrultusunda kapatmıştır. Azerbaycan'ın en büyük sorunu olan Yukarı Karabağ'daki Ermeni işgali bölgede siyasi, ekonomik ve kültürel işbirliğine en büyük engel olmaya devam ederken, Türkiye, Ermenistan'ı işgalci tutumundan vazgeçirmek amacıyla bu ülkeyle sınırlarını kapalı tutmayı sürdürmektedir. Karabağ sorunu siyasi ve ekonomik nedenlerden dolayı işgal sonrasında geçen süre içerisinde, her ne kadar devamlı gündemde olmasına karşın, henüz çözüme kavuşturulamamıştır. Türkiye, soruna kabul edilebilir çözüm için gerekli unsurların Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünün korunması, Ermeni birliklerinin işgal altında tuttuğu Azeri topraklarından geri çekilmesi ve mültecilerin yurtlarına dönmeleri görüşünde bugüne kadar hep kararlı olmuştur. Türkiye ile Ermenistan arasında diplomatik ve ekonomik ilişkilerin kurulmasının önündeki temel engellerden diğerleri ise Ermenistan yönetiminin sözde soykırım iddialarının uluslararası alanda tanınması için gösterdiği çabalar, Ermenistan Bağımsızlık Bildirgesinde ifadesini bulan ve bir kısım Türkiye topraklarını Batı Ermenistan olarak gösteren Türkiye'nin toprak bütünlüğünün ve TürkiyeErmenistan sınırının Ermenistan tarafından tanınmaması anlamını taşıyan ifadelerdir. Azerbaycan ise Türkiye'ye karşı iddia edilen sözde Ermeni Soykırımı konusunda daima Türkiye'ye destek vermektedir. Stratejik ve Ekonomik Önem Taşıyan İşbirlikleri İki ülke arasındaki hem stratejik hem de ekonomik açıdan dikkat çeken en önemli işbirliği enerji sektöründedir. Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı ve Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı ise ekonomik ve stratejik önem arz eden enerji sektöründeki en önemli iki projedir. Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ilişkilerin önemli bir boyutu haline gelen enerji konusunda, petrol ve doğalgaz boru hatlarının hayatiyet kazanması faaliyete başlaması çerçevesinde kayda değer mesafe kaydedilmiştir. Şüphesiz ki Azerbaycan'ın enerji kaynağı ihraç potansiyeli, enerji kaynakları açısından büyük oranda dışa bağımlı olan Türkiye'nin bu handikaptan kurtulması için firsat olmuştur. Azerbaycan ile ekonomik, siyasi ve kültürel alanda sağlıklı ilişkilerini geliştirmesinin de etkisiyle, petrol ve doğal gazın, Türkiye üzerinden geçirilerek batı piyasalarına ulaştırılması ve bu aktarımdan pay alması, Türkiye'nin hem enerji maliyetini büyük oranda düşürmesi, hem de önemli bir gelir kaynağı olması anlamına gelmektedir. Enerji kaynağı naklinin Türkiye üzerinden gerçeklestirilmesi, elbette Türkiye'nin kıtalar arası jeopolitik önemini de artırmıştır. Ekonomik ve stratejik açıdan büyük önem arzeden bir başka işbirliğine ise Bakü-Tiflis-Kars demiryolu projesi ile ulaştırma sektöründe imza atılmıştır. 2005 yılında Türkiye, Gürcistan ve Azerbaycan cumhurbaşkanları arasında Kars-AhalkalakiTiflis-Bakü Demiryolu Hattı'na ilişkin protokol de imzalandı. Türkiye ile Kafkasya ve Orta Asya arasında kesintisiz demiryolu bağlantısının sağlanarak tarihi İpek Yolu'nun canlandırılmasını amaçlayan bir projedir. 4 Kars-Ahalkalaki-Tiflis-Bakü demir yolu, Azerbaycan'ı Avrupa'ya doğrudan bağlayacak olan bir hattır. Projenin tamamlanarak hattın faaliyete başlaması durumunda ilk yıl yük taşıma hacmi 2-3 milyon ton arasında olacaktır. Daha sonra ise bu rakam 5-8 milyon tona yükselecektir. Sözkonusu demir yolu hattının faaliyete başlaması ve bu hattın Avrupa ve BDT ülkelerinden gelen yükleri İran üzerinden Hindistan'a taşıyan “Kuzey-Güney” ulaşım koridoru ile birleştirilmesi durumunda, demir yolu ile yük taşıma hacmi 15-20 milyon tona varacaktır. Neticede demir yolu hattı, en az petrol boru hattı kadar stratejik öneme de sahip olacaktır. Bakü-Tiflis Ceyhan Petrol Boru hattının ardından Bakü-TiflisErzurum Doğal Gaz Boru Hattının faaliyete başlaması ve BaküTiflis-Kars demir yolu projesinin hayatiyet kazanması ile iki ülke arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin gelişmesi için çok önemli adımlar atılmış olacaktır. Son olarak Petkim'in Azerbaycan Petrol Şirketi'nin içinde bulunduğu konsorsiyuma verilmesinin gerçekleşmesi ise iki ülke arasındaki işbirliğinde yeni bir adım olacaktır. Ticari İlişkiler Azerbaycan ve Türkiye ekonomileri yapı ve coğrafi devamlılık itibariyle birbirlerini tamamlar niteliktedir. Türkiye ekonomisi dışa dönük ve imalat sanayii ağırlıklı bir yapılanma görüntüsü çizerken Azerbaycan ekonomisi daha çok hammadde ağırlıklıdır. Dünya ekonomisine entegrasyon sürecinde önemli bir mesafe alan Azerbaycan'ın dış ticaret hacminde Türkiye önemli bir yere sahiptir. 2006 yılında Azerbaycan'ın toplam dış ticaret hacminde Türkiye % 6,6'lık oran ile üçüncü sırada yer alabilmiştir. 2006 yılında Azerbaycan'ın toplam ihracatı içinde %6,1 lik pay ile Türkiye 3.cü sırada yer alımıştır. Türkiye'den yapılan ihracatın, toplam ihracat içindeki payı ise 1998'de %22.4 iken, 2000'de %6.0, 2006'da ise %6.1'-e gerilemiştir. 2006 yılı Azerbaycan'ın toplam ithalatında Türkiye %7,3'lük bir pay ile ancak 4.cü sırada yer alabilmiştir. Türkiye'den yapılan ithalatın, toplam ithalat içindeki payı 1998 yılındaki %20.4'lük değerden 2000 yılında %11'e, 2006 yılında ise %7.3'e düşmüştür. Türkiye'nin bağımsızlığın ilk yıllarında Azerbaycan ile ekonomik ve ticari ilişkilerinde olan üstünlüğü zaman içerisinde hem diğer ülkelerin bu pazara girmesi ve hem de yerel müteşebbislerin artık kendi ayakları üzerinde durmaya başlaması ile gerilemeye başlamıştır. Türkiye'nin Azerbaycan'a olan ihracatındaki azalmanın başlıca sebeplerinden biri de Türk müteahhit firmalarının üstlenmiş oldukları inşaat işlerinin büyük ölçüde tamamlanmış olması ve yeni projelerde yer almamalarıdır. Azerbaycan ve Türkiye arasında direkt karayolu bağlantısının olmaması iki ülke arasındaki ilişkilerin özelliklede ekonomik ve ticari ilişkilerin zaman zaman zora girmesine ve diğer ülkelere (Rusya ve İran) göre Türkiye'nin dezavantajlı duruma düşmesine neden olmaktadır. Zira Türkiye-Azerbaycan ilişkilerinde bu durum ekonomik ve politik ilişkilerin üzerinde üçüncü ülkelerin ipoteğini her zaman olası hale getirmektedir. Karayolu bağlantısının sağlandığı Gürcistan'ın koyduğu yüksek vergiler ve İran'ın getirdiği tonaj sınırlamaları, Azerbaycan'ın aynı zamanda BDT üyesi olması ve BDT ülkeleri ile sağladığı gümrük anlaşmaları Azerbaycan ile Türkiye'nin ekonomik ve ticari ilişkilerini zora sokmuştur. Türk taşıtlarına uygulanan yüksek orandaki yol vergileri, gümrükleme sıkıntıları, bürokratik işlemlerin çokluğu, mevzuat eksikliği, kayıt dışı ekonominin getirdiği haksız rekabet ortamı, gizli tekelleşme ve pazar ekonomisinin mantığıyla 5 çelişen bazı kanunlar ve uygulamalar Azerbaycan'da Türkiyeli iş adamlarının rekabet şartlarını zorlaştırmaktadır. Resmi istatistiklere göre 2006'da, Azerbaycan ve Türkiye arasında yıllık ticaret hacmi yaklaşık 775 milyon dolar hacminde gerçekleşmiştir. Ancak başta bavul ticareti olmak üzere, kayıt dışı ticaret işlemleri göz önüne alındığında iki ülke arasındaki dış ticaret hacmi resmi verilerden daha fazladır. Gayri resmi hesaplamalara göre, bu rakam 1.5 milyar dolardan çoktur. Azerbaycan'ın toplam ticaret hacmi dikkate alındığında, Türkiye ile Azerbaycan arasındaki ticari ilişkilerin hacmi düşük seviyededir. Elbette ki iki ülke arasındaki ticaret hacmini daha da arttırmak mümkündür. 2003 yılı başında Recep Tayyip Erdoğan büyük bir iş adamı topluluğu ile birlikte Azerbaycan'ı ziyaret etmiştir. Ziyarette, Türkiye'den gelen iş adamlarına birçok önemli ve büyük proje takdim edilmiştir. Haziran-2005'de de Erdoğan'ın Azerbaycan'a ilk resmi ziyaretinde yine iki ülke arasında ticari ilişkilerin artırılmasına ilişkin görüşmeler gerçekleştirilmiş ve iki ülke arasındaki ticaret hacminin artırılması hedefi vurgulanmıştır. 2007 yılına kadar iki ülke arasındaki ticaret hacminin 3 milyar dolara yükseltilmesi hedeflenmmiştir. Ülkeler arası bazı problemlerin çözüme kavuşturulması durumunda ise iki ülke arasındaki ticaret hacminin 6-7 milyar dolara ulaşabileceği hesaplanmaktadır. Türk Sermayesinin Azerbaycan'daki Etkinliği Azerbaycan'ın yabancı sermayeye açılan petrol ve doğal gaz sahasında yapılan uluslararası konsorsiyumların dördünde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) yer almaktadır. TPAO, Azerbay- can'ın petrol ve doğal gaz rezervlerinin işletilmesi için hazırlanan ve toplam yatırım hacmi 11 milyar dolar olan (Azeri, Çırak ve Güneşli) projede %6.5; 4.1 milyar dolar olan Şah Deniz projesinde %9.0; 2.5 milyar dolar olan Kürdaşı sahasında %5; 10 milyar dolar olan Araz-Alev-Şark sahasında ise %10 oranında pay almıştır. Türk müteşebbisleri daha çok petrol sektörü dışındaki alanlara yaptıkları yatırımlarla dikkat çekmektedirler. Azerbaycan'daki Türk yatırımları ülkedeki petrol dışı yabancı yatırımlar içinde ilk sırada yer almaktadır. Azerbaycan'da faaliyet gösteren Türk firmalarının büyük bir kısmı ticaret yapmakta veya küçük ve orta ölçekli yatırımı tercih etmektedir. Bu firmaların faaliyet alanları; petrol, telekomünikasyon, bankacılık ve sigortacılık, gıda malları imalatı, eğitim, basınyayın, tekstil ve konfeksiyon, ulaşım, haberleşme, otomotiv, orman ürünleri, demirçelik, demir dışı metaller, inşaat, inşaat malzemeleri ve müteahhitlik hizmetleri gibi sektörlerdedir. Türk iş adamları modern oteller, bankalar, sigorta şirketleri, üretim ve eğitim kurumlarını Azerbaycan'a kazandırmada ilke imza atmışlardır. Türkiye sermayedarları tarafından Azerbaycan'da açılan işletmelerde 40-45 bin civarında Azerbaycan, 5 bin civarında ise Türkiye vatandaşı istihdam edilmektedir. Ancak son yıllarda bir yandan Azerbaycan ve Türkiye arasındaki ticaret hacminde azalma yaşanırken, diğer yandan da Azerbaycan'a Türkiye'nin yaptığı yatırımların hacminde çeşitli problemler nedeniyle gerileme ve Türk sermayeli işletmelerin sayısında azalma görülmektedir. Bununla birlikte Türk iş adamları uzun vadeli düşünerek, sabırla gelişmekte olan Azerbaycan ekonomisinin birçok sektöründe faaliyetlerini devam ettirmektedirler. 6 Yeni Dönem ve Yeni Döneme İlişkin Beklentiler Türkiye'de 2002 yılına kadar yaşanan ekonomik krizler ve 11.ci Cumhurbaşkanı seçimine kadar devam eden siyasi istikrarsızlık ya da dalgalanmalar, Türkiye'nin bölgede ekonomik ve stratejik açıdan kendine sunulan fırsatları gerektiği gibi değerlendirerek hem Kafkasya ve Orta Asya'da hem de dünyada yaşanan yeni süreçte kayda değer bir etkinliğe sahip olmasını engellemiştir. İkinci defa iktidara gelen AK Parti ile ekonomide istikrarı sağlama ve devam ettirme bakımından önemli mesafe alan Türkiye için, Sayın Abdullah Gül'ün 11.ci Cumhurbaşkanı seçilmesi, siyasi istikrar ve uyum adına önemli bir aşamadır. Ekonomi ve siyasette geldiği bu nokta, Türkiye'nin başta Azerbaycan olmak üzere K a f k a s ya ve O r t a Asya'ya ilişkin politikası bakımından yeni bir dönem olarak değerlendirilebilir. Bu güne kadar Türkiye'de yaşanan ekonomik ve/ veya siyasi krizler, bölgede bağımsızlıklarını kazanan kardeş cumhuriyetlerin Türkiye'ye bakışlarında, ümitlerinde ve Türkiye'den beklentilerinde hep ikilemler yaşanmasına sebep olmuştur. Öte yandan bağımsızlığını kazandıkları günlerden itibaren, farklı sektörlerde hizmet sunmak, üretim veya ticaret yapmak amacıyla başta Azerbaycan olmak üzere bağımsızlığını kazanan ülkelerdeki kardeşlerinin yanına koşan Türk insanı da Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden ülkede yaşanan iki başlılık nedeniyle bugüne kadar gereken desteği bulamamıştır. Özellikle geçen son 7 yıl Türkiye adına kazanma kuşağında adeta kaybedilen yıllar olmuştur. Dolayısıyla hem bölgede bağımsızlığını kazanan kardeş cumhuriyetler ve vatandaşları için hem de bu ülkelerdeki Türk işletmeleri ve vatandaşları için Sayın Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı seçilmesi yeni bir dönemdir ve büyük öneme sahiptir. Bu dönemin yeniliği ve önemi Azerbaycan ve Azerbaycan'daki Türk işletmemeleri ve vatandaşları için ise iki kat daha büyüktür. Zira farklı anlam taşıyan yavru vatan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Strasbourg'da Avrupa Konseyi'ni ziyaretleri dikkate alınmazsa, Sayın Abdullah Gül Cumhurbaşkanı sıfatı ile ilk yurtdışı ziyaretini Azerbaycan'a yapmaktadır. Bu ziyaret Türkiye'nin Azerbaycan'a bakışını da bir daha teyit etmektedir: Türkiye'de yapılan milletvekili seçimlerinin ardından kurulan yeni hükümetin Azerbaycan'a bakışındaki hassasiyet ve kararlılığın yanısıra yeni meclis tarafından yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Türkiye Cumhuriyeti 11.ci Cumhurbaşkanı olan Sayın Abdullah Gül'ün Azerbaycan'a 6-8 Kasım 2007 tarihleri arasında gerçekleştireceği ziyarette önemli sayıda üst düzey bürokrat ve işadamı grubunun da yer alması ve iki ülke iş çevreleri arasındaki yatırım ve işbirliği imkânlarının arttırılabilmesi amacıyla, özel sektöre yönelik geniş k a t ı l ı m l ı T ü r k i ye Azerbaycan İş Forumu ile Türkiyeli ve Azerbaycanlı işadamları arasında ikili iş görüşmelerinin yapılacak olması Türkiye'nin Azerbaycan'a olan ilgisini ifade bakımından çok büyük işaret ve önem taşımaktadır. Yine Sayın Gül'ün ziyarette Bakü'nün yanısıra Azerbaycan'ın ikinci önemli şehri olan Gence'yi ve Gence'de büyük tarihi şahsiyet Nizami Gencevi'nin anıtını ziyaret edecek olması, ayrıca Bakü'de Türk müteşebbisleri tarafından açılan Qafqaz Üniversitesinin eğitim binalarının açılış ve yeni binalarının temel atılış törenlerine katılacak olması hem Azerbaycan ve Türkiye arasında ülke düzeyindeki ilişkilerde hem de Azerbaycan'da sermayeleri ve yürekleri ile bulunan Türk müteşebbisleri adına gerçektende “Özal Ruhu”nun yeniden canlanması adına heyecan ve ümit vericidir. 7 Türkiye ekonomisinde gözlenen istikrar ve gelişme süreci ile birlikte siyasi hayatına gelen istikrar ve uyumun, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ticari ilişkilere ve Türkiye sermayesinin Azerbaycan'a akımına olumlu etki edeceği beklenmektedir. Azerbaycan Tarım Bakanlığı 2015 yılından sonra yurt dışından gıda ürünlerinin ithalini sona erdirmek istemektedir. Türkiye'nin Azerbaycan'a ihraç ettiği ürünlerin büyük bir kısmı ise gıda ürünleridir. Bu durum, iki ülke arasındaki dış ticaret hacminin zamanla daha da azalacağı sonucunu doğuracaktır. İki ülke arasında ticaret hacminin azalmaması, daha da önemlisi arttırılabilmesi için, ekonomik ilişkilerde daha çok diğer sektörlere ilişkin ürünlerin ticaretine yönelik işbirliğine gidilmesi gerekmektedir. Türk müteşebbisleri için, ülkede piyasa mekanizmasına yönelik hukuki altyapı yetersizliği ve ülkenin bürokratik yapısından kaynaklanan ciddi politik risk sorunları da bulunmaktadır. Ancak Türk iş adamlarının ve diğer yabancı ülke iş adamlarının Azerbaycan'da yatırım yapabilmeleri için gerekli yatırım iklimi son zamanlarda yapılan düzenlemelerle her geçen gün daha da olumlu bir atmosfere bürünmektedir. Başta tarım, turizm, sanayi, finans, ulaşım, haberleşme, inşaat olmak üzere çeşitli sektörlerin Azerbaycan'da gelişmesi ve iki ülke arasındaki ticaret hacminin artması için Türk iş adamlarını büyük görevler beklemektedir. Azerbaycan'ın coğrafi konumu, dikkate alındığında, bölge ülkeleri ile birlikte önemli bir pazar potansiyeline sahip olduğu görülmektedir. Azerbaycan Kafkasya ve Orta Asya'nın “ekonomik nefes borusu”dur. Böyle bir öneme sahip olduğu BaküTiflis-Ceyhan petrol boru hattı ile açıkça görülmeye başlamıştır. Bu önem Bakü-Tiflis-Erzurum doğal gaz boru hattının ve Bakü-Tiflis-Kars demiryolunun faaliyete geçmesi ile daha da netleşmiş olacaktır. Dolayısıyla Azerbaycan'da yatırım yapılmasına ilişkin planlamada, sadece ülkenin pazar potansiyelinin dikkate alınması doğru olmayacaktır. Yani Azerbaycan'a yatırım yapılırken, Azerbaycan pazar potansiyelinden çok bölgenin pazar potansiyelinin, bölgenin de bugünden daha çok gelecek potansiyelinin dikkate alınması gerekmektedir. Ülkeye ilişkin yatırım kararında bölge pazar potansiyeli dikkate alınacağına göre, Azerbaycan'da ihracata yönelik, dünya fiyatları ile rekabet edebilecek şekilde malın maliyetini ve fiyatını düşük seviyelerde tutabilen ölçekte ve büyüklükte yapmak şartıyla birçok alanda yatırım yapılması mümkündür. İklim şartları ve toprağının verimli olması, tarım ve tarım sanayiine yatırım yapılmasını mümkün kılmaktadır. Petrol sektöründeki yatırımların da etkisi ile bankacılık ve finans sektörü ve diğer hizmetler sektöründeki yatırımlar da daha cazip hale gelecektir. Azerbaycan'ın ekonomik kalkınmasını kalıcı kılma amacıyla orta ve uzun vadede bilgi ve teknoloji ağırlıklı alanlara yönelmeyi planladığını da yapılacak yatırımlarda dikkate almak gerekir. Küreselleşmenin finansal sacayağı ile birlikte, sermayenin sınır tanımadığı günümüz dünyasında, Almanya, Fransa, İngiltere, Japonya, Güney Kore gibi bölgeye daha uzak ülkelerden gelen müteşebbisler, Azerbaycan'a yatırım yapmakta ve Azerbaycan'da gerçekleştirilecek olan büyük ölçekli işletmelerin özelleştirilmesine ilgili duymakta iken, Türkiyeli işadamlarının devlet desteğini de alarak, Azerbaycan'daki özelleştirmeye ilgi göstermeleri ve farklı sektörlere yatırım yapmaları hem müteşebbisler, hem de Türkiye ve Azerbaycan başta olmak üzere bölge ülkelerinin ekonomisi açısından ilişkileri kalıcı kılma adına faydalı olacaktır. Kısaca hem Türkiye'nin, hem Azerbaycan'ın jeopolitik durum göz önünde alındığında iki ülke arasında karşılıklı yakınlaşmada atılması gereken daha çok adım bulunmaktadır. Ümit dolu yeni dönemde siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda atılacak bu adımların dinamik bir anlayışla, daha kapsamlı projelerle, karşılıklı çıkar ve ortak menfaatler çerçevesinde geliştirilmesi sağlanmalıdır. İki ülke arasındaki ilişkilerin “bir millet, iki devlet”, “dostluk, kardeşlik ve vazgeçilmezlik” ilkelerine esaslanan, bununla birlikte egemenliğe ve eşitliğe karşılıklı saygı ilkelerinin ve bölgede çıkarları olan diğer devletlerin stratejik karar ve eylemlerinin de dikkate alındığı bir süreçte devam ettirilmesi gerekmektedir. Sürekli Gelişim Merkezi SÜREKLİ GELİŞİM MERKEZİMİZİN TÜRKİYE'DE YERLEŞEN FİRMALAR İÇİN SUNDUĞU HİZMETLER Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de eğitim faaliyeti göstermekte olan Qafqaz Üniversitesi bünyesinde işdünyasına yönelik hizmet sunan birimlerimizden biri de Sürekli Gelişim Merkezi (SMG)'dir. Azerbaycan'da faaliyet gösteren yerli ve yabancı işletmelere eğitim seminerleri, kurslar, insan kaynağı ihtiyaçlarının karşılanması v.b. alanlarda hizmet veren Sürekli Gelişim Merkezi'miz, Türkiye'de faaliyet gösteren bununla birlikte Bakü-TiflisCeyhan petrol boru hattının faaliyete geçmesinin ardından dünyanın en yüksek ekonomik büyüme hızılarından birine sahip olan Azerbaycan'da hemen her sektörde ortaya çıkan yeni fırsatları dikkate alarak faaliyet göstermeyi veya Azerbaycan'a ihracat ya da Azerbaycan'dan ithalat yapmayı düşünen Türk şirketleri için de aşağıda yer alan bazı hizmetler sunmaya başlamıştır. Türk şirketleri Qafqaz Üniversitesi güvencesiyle Merkezimizin Türk iş dünyası için sunduğu hizmetlerden yararlanarak ekonomide bölgenin yük- Qafqaz Üniversitesi Sürekli Gelişim Merkezi İŞ DÜNYASI Ha b e r bül t eni selen yıldızı olan Azerbaycan'da ekonomik faaliyette bulunabilir veya Azerbaycan'daki şirketlerle ticari ilişkiye girebilirler. Sürekli Gelişim Merkezimizin Türkiye'de Yerleşen Firmalar İçin Sunduğu Hizmetler: 1. Azerbaycan'da Şirket Kuruluş Hizmetleri 2. Azerbaycan'da Şube Açma Hizmetleri 3. Hukuki Danışmanlık Hizmetleri 4. Mali Danışmanlık Hizmetleri 5. Ülke Ekonomisi, Sektör ve Ürün Hakkında Danışmanlık Hizmetleri 6. Azerbaycan'daki Şirketler İle Ticari İlişki Kurulmasına Yönelik Hizmetler 7. Kurulan Şirkete Personel Alımına İlişkin Hizmetler 8. Vize ve Oturum Hizmetleri 9. Azerbaycan'a Ticari Amaçlı Yapılacak Ziyaretlerin Organizasyonuna İlişkin Hizmetler Sahibi Baş Editör Editör Dizayn Rektör Prof.Dr. Ahmet Saniç Rektör Yardımcısı Dr. Osman Nuri Aras SGM Müdürü Tayyar Mustafayev Sahib Kazımov AZ0101, Bakü-Sumgayýt Yolu, 16. km; Hýrdalan / Bakü; Tel: (+994 12) 448 28 62/66; Faks: (+994 12) 448 28 61/67 Mobil: (+994 50) 357 54 35; e-mail: karyera@qafqaz.edu.az