7`den 70`e buz pateni
Transkript
7`den 70`e buz pateni
Çekmeköy Belediyesi Aylık Kültür Sanat Dergisi 16.Sayı - Mart 2016 Gazian ep TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ... Özü Sözü Bir Adam Bülent SERTTAŞ’tan Çekmeköy 2023’e Özel Açıklamalar ÇEKMEKÖY’DE 7’DEN 70’E BUZ PATENİ YARINLAR YORGUN VE BEZGİN KİMSELERE DEĞİL, RAHATINI TERK EDEBİLEN GAYRETLİ İNSANLARA AİTTİR GÜNÜN HER SAATİNİ DÜN OLDUĞUNDAN DAHA İYİ OLABİLMEK İÇİN KULLANIYORUZ ÇEKMEKÖY BELEDİYESİ RUHSAT VE DENETİM MÜDÜRLÜĞÜ 0216 600 0 600 www.cekmekoy.bel.tr Ahmet POYRAZ / Belediye Başkanı Ahmet POYRAZ Değerli Çekmeköy2023 Okurları, Belediye Başkanı Her yeni ay bir tazeleniş, yeni şeyler söylemek için yeni imkanlardır. Her yeni aya girerken söylenecek sözlerimizi, yeni kelimelerimizi, yeni cümlelerimizi hazırlar ve yola koyuluruz. Biliriz ki yeni şeyler yapmadığın, yeni şeyler söylemediğin anlar sana ait anlar değildir. O boşluklar birileri tarafından hoyratça kullanılır ve doldurulur. facebook.com/B askanAhmetPo yraz twitter.com/A hmettPoyraz instagram.com /ahmettpoyra z facebook.com /cekmekoybele diyesi Değerli okurlar, twitter.com/C ekmekoybeltr instagram.com /cekmekoybele youtube.com/c Mart sayımız ile yeniden huzurlarınızdayız. Mart, baharın ilk ayı ve tabiatın yeniden dirilişidir. Ruhlarımızın ve gönüllerimizin de yeniden dirilmesini temenni ediyoruz. Teknoloji, ekonomi ve hırsın birleşmesi ile oluşan çılgınlık, yaşadığımız çağda insanı alabildiğine vahşileştirmiş, değerlerden uzaklaştırmış tüm yeryüzünü bir kan göletine çevirmeye azmeylemiştir. Biz kendimizi yetiştireceğimiz iyi insanlarla bunu düzeltmeye talip gönüllüler addediyoruz. Her yazımız, her işimiz, her projemiz bu konuda bir adım olmalı diyoruz. ekmekoybeledi diyesi yesi Uluslararası Kısa Film yarışmamız ülkemizde ve yurt dışında dikkat çekti. Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir yerel yönetimin projesi Cumhurbaşkanlığı Himayesine alındı. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın projemize gösterdiği teveccühten ötürü kendilerine minnettarız. Bu ay içerisinde tanıtım toplantısını düzenleyeceğimiz “Uluslararası Bilim Olimpiyatları” geleceğin teknolojisini ve geleceğin dünyasını insan ve erdem merkezli olarak inşa etmeyi amaçlamaktadır. Bu nedenledir ki projemize ülkemizin büyük değerlerinden Nobel Ödüllü Bilim Adamı Aziz Sancar’ın isminin verilmesinin uygun olacağını düşündük. Kendisinin de rıza göstermesiyle projemizin ismi “Çekmeköy Belediyesi - Uluslararası Prof. Dr. Aziz Sancar Bilim Olimpiyatları” oldu. Bu konuda kendisine teşekkür ediyor, çalışmalarında başarılar diliyoruz. Her gün yeni bir şeyler söylemek lazım, her dem yeniden doğmak lazım. Der ya şair; “Her dem yeniden doğarız / Bizden kim usanası” Her gün yeni bir işle, yeni bir heyecanla çıkarız karşınıza. Attığımız her iyi adım adım geleceğin inşasında bir tuğladır çünkü. İÇİNDEKİLER 6 Mart 2016 Yıl:2 Sayı:16 Çekmeköy Belediyesi Adına İmtiyaz Sahibi Ahmet POYRAZ Genel Yayın Yönetmeni Şahmettin Yüksel Başkan Yardımcısı Danışma Kurulu Şenol Çetin-Başkan Yardımcısı Latif Coşar-Başkan Yardımcısı Eyüp Yıldırım-Başkan Yardımcısı Ahmet Epli-Başkan Yardımcısı Fatih Sırmacı-Başkan Yardımcısı Genel Yayın Koordinatörü Muhammed Sarı Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Cumhurbaşkanı’ndan Merhamet ve Adalet Temalı Kısa Film Yarışmasına övgü 14 Değişim Mağdurları 16 Domuz Gribine Karşı Nasıl Önlem Alınır ? 49 Matematiği İzlemeye Ne Dersiniz ? 60 İslam Ve ‘‘ Ötekiler ’’ 66 Duygusal İstismar (4) 68 Bir Rus Atasözü Der ki ; ‘‘Kuyuya Tükürme , Sonra Kendin İçersin ‘‘ 86 Hayatın Temeli Su 90 Mutluluk Saçan Gıdalar Editör Soner Kartal AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Yayın Kurulu Muhammed Sarı Nevzat Hartomacıoğlu Salih Gebel Ömer İslam Cem Mutlu Hikmet Tekin 4 Haber Servisi Çekmeköy Belediyesi Basın Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü Tasarım Greenart Reklam Matbaa Greenart Reklam İletişim Çekmeköy Belediyesi Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü cekmekoy2023@cekmekoy.bel.tr Tel:0216 484 82 57 Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazara aittir. Gönderilen yazılar, yayınlansın yayınlanmasın iade edilmez. Gönderilen yazılarda gerekli editoryal değişiklikler yapılabilir. Bu dergide kullanılan yazı ve görseller izin almak ve kaynak göstermek şartıyla kullanılabilir, alıntı yapılabilir. 28 Bülent SERTTAŞ Her zamanki gibi kibar ve şakacı kimliği ile bizleri misafir eden ünlü sanatçıyla röportajımız başlıyor. Siz değerli Çekmeköy2023 okurları için biz sorduk özü sözü bir olan Bülent Serttaş tüm samimiyeti ile cevapladı. EDİTÖRDEN Soner KARTAL 44 Başarı Hikayeleriyle Parmak Isırtan Fırmalarımız Tisan Mühendislik Plastikleri Plastik doğaya zararın en aza indirgendiği üründür. 56 CHP Meclis Üyesi Yusuf POLAT EKİP RUHU Yaprağa soruyoruz; kendi kendine tamam mısın, yaprak cevap veriyor; “Hayır benim hayatım dallardadır,” dala soruyoruz ve dal diyor ki, hayır benim hayatım köktedir. Köke soruyoruz, cevap veriyor; “Benim hayatım gövdede, dallarda ve yapraklardadır, dallardaki yaprakları koparırsanız ben ölürüm.” Ekip olmak ekip ruhu taşımak, birlik ve beraberlik içerisinde başarı kaygısını taşımak da böyle bir şey. Bir insan tek başına hiç olduğunu algılayamıyor ve benlik zehrini içiyorsa vay haline. Nereden başlayacağınızı ve nasıl bir ekiple çalışacağınızı bilmiyorsanız, başlayamazsınız. Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince, öbürleri de yanlış gidiyor. Ekip ruhu, insanların egolarını ikinci plana atıp takımın başarısı için mücadele etmesiyle elde edilir. Takım üyelerinin, aynı zamanda hem birey olmaları hem de takımlarıyla yekvücut olmaları gerekir. Takım olmak demek, ortak bir hedefe kilitlenmek demektir. Çok pahalı yıldız oyunculardan oluşan takımlar, kendilerinden beklenen başarıyı gösteremezken onların yarısı değerindeki takımların onlardan daha başarılı olmalarının sebebi bir takım ruhuna sahip olmalarındandır. Unutmayın harekette birlik olmazsa, fikirdeki birlik faydasız olur. Çekmeköy2023 ailesi olarak her bir okuyucumuzu ekibimizin parçası saydığımızın altını önemle çiziyor, iyi okumalar diliyorum. Adresimiz: cekmekoy2023@cekmekoy.bel.tr ve cekmekoy2023.com Ayrıca sosyal medyada Twitter ve Facebook’ta bizimle iletişime geçebilirsiniz. MART 2016 TÜRKİYE’Yİ Geziyoruz... Gaziantep AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ 18 5 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 HABERLER 6 CUMHURBAŞKANI’NDAN MERHAMET ve ADALET TEMALI KISA FİLM YARIŞMASINA ÖVGÜ HABERLER Başkan Poyraz görüşmede; katılım sayısı, filmlerin gönderildiği iller, yurt dışından yarışmaya gösterilen ilgi hakkında bilgi verirken, ödül töreni için yapılan hazırlıkları anlattı. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan, çok büyük bir aksilik olmazsa Mayıs ayında Zorlu Performans Sanatları Merkezi’nde yapılacak ödül gecesine katılım sağlamak istediğini ifade etti. MART 2016 Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayip Erdoğan, İstanbul ilçelerinde AK Parti Kurucu İlçe Başkanlığı görevlerini üstlenmiş isimleri Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde ağırladı. Kurucu başkanlar arasında yer alan Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz ziyaret esnasında, Cumhurbaşkanlığı himayesine alınan ilk belediye projesi Çekmeköy Belediyesi Merhamet ve Adalet Kısa Film Yarışması’nın güncel durumu ile ilgili Cumhurbaşkanımızı bilgilendirdi. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Parti Kurucu İlçe Başkanları davetine katıldı. Beştepe’deki Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleşen buluşmada Başkan Poyraz, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, Çekmeköy Belediyesi Kısa Film Yarışması ile ilgili son durum ve ödül töreni için yapılan çalışmalar hakkında bilgi verdi. 7 haberler 7’DEN 70’E BUZ PATENİNE AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Çekmeköy Belediyesi’nin “7’den 70’e Buz Patenine” sloganıyla Hamidiye Mahallesi Doğa Park yanında hizmete açtığı buz pateni pistinin açılışına AK Parti İstanbul Milletvekili Mihrimah Belma Satır, AK Parti Eski Milletvekili Nusret Bayraktar, Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü 8 Kansız, Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, Çekmeköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Aktaş, AK Parti Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı, AK Parti Çekmeköy Kadın Kolları Başkanı Kezban Yüksel Aşık, AK Parti Eski İstanbul Gençlik Kolları Başkanı Gıyaseddin Gergin, Çekmeköy Be- lediye Başkan Yardımcıları, belediye meclis üyeleri, vatandaşlar ve Çekmeköylü çocuklar katıldı. 750 metre kare alana inşa edilen ve iki ay boyunca ücretsiz olarak Çekmeköylülere hizmet verecek olan buz pistinde 30 dakikalık seanslarla kayılabilecek. haberler ile şehitlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı diliyorum,” dedi. Açılış töreninde konuşan Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız “ Bu güzelliği paylaşabilmek bizim için mutluluk. Gayret ve çabaları için başta Belediye Başkanımız Ahmet Poyraz’a ve çalışma arkadaşlarına teşekkür ederim,” dedi. MART 2016 cennet vatanı cehenneme çevirmek istese de, bizler hayatı daha dinamik kılmak ve sizlere hizmet sunmak için çalışıyoruz. Güneydoğu’da bazı belediyeler hendek ve çukur kazıyor ülkenin refahını bozmaya çalışıyor. Bizim onlardan farkımız ise, yaşatmak, üretmek, birbirimizi sevmek ve daha çok dayanışma halinde olmak için çalışmamızdır. Bu vesile AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Programa katılan ve alanda bulunan vatandaşları selamlayan İstanbul Milletvekili Sayın Belma Satır, Çocuklarımızın geleceği, gelişimi ve sağlıklı büyümeleri için Çekmeköy Belediye Başkanımız güzel bir proje gerçekleştirmiş. Bu proje için kendisine teşekkür ediyorum. Ülke olarak zor günlerden geçiyoruz, şehitler veriyoruz. Terör hayatı durdurmak, 9 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 haberler 10 Buz pateni pistinin açılışında selamlama konuşması yapan Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz “ Gençlerimize vatandaşlarımıza işlerinden ve okullarından fırsat bulduklarında eğlenebilecekleri spor yapabilecekleri mekanları kazandırmamıza vesile olduğu için rabbimize şükrediyoruz. İlçemize gençlerimizin faydalanabileceği bir spor kompleksi kazandırdık. Üniversite ve lise sınavlarına hazırlanan gençlerimiz için kurslar açtık. Her şey gençlerimiz için. Eğitim vadisi olacağız dedik, bu yolda çalışmaya devam ediyoruz. Çekmeköy Ulus Pazarı’nın bulunduğu yere ilk, orta ve lise düzeyinde bir eğitim kompleksi inşa edeceğiz. Bugün üzerinde bulunduğumuz alana yine gençlerimizin vatandaşlarımızın faydalanabileceği içerisinde 600 kişilik salonlar, eğitim kursları ve spor salonu olan bir kültür merkezi inşa edeceğiz. Bugün burada toplanma sebebimiz olan buz paten pistimizin Çekmeköyümüze hayırlı uğurlu olmasını diliyorum, ”dedi. Alanda bulunan gençlere seslenen AK Parti Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı ise“ Eskiden böyle imkanlarımız yoktu sizler çok şanslısınız. Hem imkanınız, hem de sosyal belediyecilik anlayışına sahip bir belediye başkanımız var,” dedi. KÖŞE YAZISI KADIN MUTLUYSA HERKES MUTLUDUR Erkekler şunu iyice bilsinler ki bir kadının çığlığı arşa yükseliyorsa artık hayır beklemeyin. Korkun ki gök kubbe başınıza yıkılabilir.Bir çocuğun genel ruh sağlığı, temelde anne babasının birbirine karşı davranışlarına bağlıdır. Anne ve babanın birbirini sevdiği, saygı duyduğu bir aile içinde yetişen çocuklar çok mutlu olmaktadır. Bunu çocuğun her hâlinden anlayabilirsiniz. Bir Kadın Mutluysa... Bir kadın mutluysa; kocası da mutludur. Bir kadın mutluysa; çocuğu da mutludur. Bir kadın mutluysa; bebeği de mutludur. Bir kadın mutluysa; evde çiçekler açar. Bir kadın mutluysa; ev cennet gibidir. MART 2016 Çünkü anne mutluysa çocuk mutlu olur. Çünkü kadın mutluysa herkes mutlu olur. Bir toplumda kadın ne kadar mutluysa, o toplum o kadar mutludur. Bir toplumda kadınlar ne kadar gelişmişse, yine toplum o kadar gelişmiştir. Kadın mutsuz ise aile içindeki fertlerinin mutlu olma imkânı söz konusu değildir. Erkek mutlu ise herkes mutlu olmaz. Bir de zaten kadın mutlu değilse erkeğin mutlu olması da bir yalandır. Çocukların akademik başarısı da annenin mutlu olmasına bağlıdır. Bu yüzden bir erkek ne yapıp edip karısını mutlu etmelidir. Erkek okurlarım, köşeye sıkıştığınızı biliyorum ama bundan kaçış yok. Ha bir de, hanımefendiyi mutlu etmek için yıllarca elinizden geleni yaparsınız ama asla mutlu edilemeyen hanımlar da varmış. “Böyle bir durumda ne yapacağız hocam?” diyorsanız size cevabım şudur: “Bu konu beni aşıyor.” Şu son paragrafı okuyup da erkek okurlar bıyık altından boşuna gülmesinler. Ne yapıp edip bir kadını mutlu etmesini bilmiyorsanız vay size. Erkek adam, karısını mutlu edebilendir. Kadın mutluysa; ülke kalkınır. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Neden? Kadın mutsuzsa eğer, herkes mutsuzdur. 11 Bir kadın mutluysa; herkes mutludur. Bir kadın mutluysa; toplum mutludur. Bir kadın mutluysa; dünya mutludur. Kadın mutluysa; erkek başarılı olur. Kadın mutluysa; çocuk başarılı olur. Bir Erkek Mutluysa... Pardon efendim, erkek mutluysa mı? Böyle bir şey yok. Kadın mutlu değilse avcunu yalarsın. İşi yokuşa sürüp, “Ya hocam, bir erkek evli değilse ne olacak? Pekâlâ mutlu olabilir” diyorsanız eğer, söyleyeyim: Bir erkek, hayatında kadın olmadan yaşayamaz. Mutlaka hayatında bir kadın vardır. Annesi, ablası, teyzesi, halası, nişanlısı, evlenmeyi düşündüğü sevgilisi vs. Kadın mı Daha Güçlüdür Erkek mi? Zahiren erkekler, hakikatte kadınlar daha güçlüdür. Görünürde erkekler, gerçekte ise kadınlar güçlüdür. Kadının duygusu, erkeğin bedeni güçlüdür. Kadının yüreği, erkeğin eli güçlüdür. Kadının dili, erkeğin kasları güçlüdür. Kadının kalbi, erkeğin cüzdanı. Kadının gönlü, erkeğin kolları. Kadının zekâsı, erkeğin düz mantığı Mutlu Olamayan Kadınlar AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Her şeye rağmen mutlu olamayan kadınlar var mıdır bu âlemde? Rastlamadım ama… 12 Vardır herhâlde. Bu kadınlar bebek olmakla yetişkin olmayı karıştıran kadınlardır. Evet, bir kadının bir bakıma bebek kalması gerekir; aksi hâlde mutlu olamaz. Ama bir bakıma da yetişkin olması gerekir, çünkü bebekler sorumluluk alamazlar. Yaşam sorumluluğunu alan bir kadın, farkındalık düzeyini geliştirerek içindeki bebeği canlı tutabilir. Yaşam sorumluluğundan kaçmak için bebekleşmeleri bu yüzdendir. Oysa bir kadına bebeklik çok yakışır ama bebekleşmek yakışmaz. Bir kadındaki bebeklik erkeği cezbeder; bebekleşmek de uzaklaştırır. Kadın bebeksi olmalı ama bebekleşmemeli, çocuksu olmalı ama çocuklaşmamalı. Bu konuyu İbrahim Tatlıses, Bebeğim şarkısında çok güzel dile getirmiştir. “Bebeğim, sana ömrümü verdim”. Çünkü bebeğe ömür bile verilir. Bu şarkıyı ben de çok severim. Hemen hemen bütün besteciler erkektir. Acıklı şiirleri de erkekler yazmıştır. Aşk derdinde kadınlar daha dayanıklı, erkekler daha zayıftır. Aşkı için türkü yakan erkeklere karşılık çok az kadın gösterebilirsiniz. Aşkının derdinden erkek ortalığa düşüp ağlar, ama kadın öyle mi? Dik durur, bu acıyı da atlatır. Bu bakımdan aşk, kadını toplar, erkeği dağıtır. Bir kadın öldüğünde kocası yalnız yaşayamaz, çocuklarıyla avunup yaşamdan lezzet alamaz. Muhtaçtır bir kadının nefesine. Ama kadın öyle mi? Çocuklarında bulur yeni hayatın tutunacak dalını. Çocuk sevgisi anne olan kadınlar için erkeklerin asla tadamayacakları olağanüstü bir ayrıcalıktır. Ana Yazılımı bozulmamış, hasar görmemiş her kadın, kesinlikle berekettir. Seven bir kadın berekettir. Bereket kutsal bir kavramdır. Gizil bir gücü temsil eder. Seven kadının duası kabul olur. güçlüdür. Şimdi bana söyleyin bakalım, kim daha güçlüdür? Kesinlikle kadınlar daha güçlüdür. Sadece çoğu kadın ne kadar güçlü olduğunun farkında değil, o kadar. Aşkından dağları delen her zaman erkek olmuştur ama o dağlara elini sürmeden deldirene bakmalı, değil mi? Kadın öyle bir kadın olmalı ki erkek arkasından dağları delmeli. Erkek güçlüdür dedik ya, erkeğin gücü Ana Yazılımda var ama bu güç kadınsız açığa çıkamaz, işlevsizdir. Bir kadının yürekli eli değmezse bu güç işe yaramıyor. İşte tüm bu gerçeklere bakıldığında erkekler, kadının ne denli değerli, ne denli önemli, ne denli ayrıcalıklı olduklarını kavrayacaklardır. Hele hele çocuk yetiştirme konusuna hiç girmedim. Nice başarılı, nice güçlü, nice erkek gibi erkeklerin arkasında bir anne olduğunu henüz hiç söylemedim. O yüzden; “kadını eğit, yurdu eğitmiş olursun” sözü boşuna değildir. Bilmem ki daha ne söylesem? Kadın Mutluysa Herkes Mutludur. Tüm hanımların; Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun. HABERLER SOSYAL MEDYADA İLK ÜÇTEYİZ Dijital Araştırmalar Derneği’nin yaklaşık 4 aydır sürdürdüğü veri madenciliği çalışmalarında ele alınan belediyelere ve başkanlara ait 202 websitesi, 128 IOS ve Android uygulamasının yanı sıra, Dijital Kent 2015 Reyting Sistemi 11 sosyal ağda 240 kullanıcıya ait 970 sosyal ağ hesabında dijital varlıkların derecelendirmesini yaparken, bir belediyenin veya belediye başkanının hesabının bulunup bulunmadığı, takipçi, beğeni, hakkında konuşan, paylaşım gibi metrik verilerinin durumu, lokasyon ve hesap dili bilgilerinin doğruluğu, paylaşımlarda kullanılan bahsetme, etiket ve linklere ait istatistikler, sosyal ağlardaki kullanıcı profillerindeki bilgilerin güncelliği, kapak görselleri, web sitelerinin mobil kullanıma uygunluğu, web sitelerindeki sosyal medya linklerinin güncelliği, web sitelerinin Türkiye’deki sıralaması ve bir kullanıcının günde ortalama kaç dakika zaman geçirdiği gibi parametreleri de içeren 68 değişken kullanıldı. MART 2016 belediye başkanının 970 sosyal ağ hesabı, 202 internet sitesi, 128 mobil uygulama olmak üzere toplamda 1.300 dijital varlığı incelendi. Belediyelerin ve belediye başkanlarının 2015 yılı içerisindeki tüm dijital çalışmaları, etkileşimleri, paylaşımları ve yayınları yapılan değerlendirmenin ardından, Dijital Varlık Reytingi metodolojisi ile derecelendirildi. 0-100 puan arasına endekslenen ve AAA++/E-- ölçeğinde 50 aşamalı harfli not sistemine dönüştürülen reyting bundan böyle her 3 ayda bir güncellenecek. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Dijital Araştırmalar Derneği’nin “Sosyal Medyayı” en iyi kullanan belediyeler araştırmasında Çekmeköy Belediyesi ilk üçte yer aldı Dijital Kent 2015 Yerel Yönetimler Dijital Varlık Reytingi’ne göre, 2015 yılında dijital varlıkları en iyi kullanan belediyeler arasında araştırma gerçekleştirildi. İstanbul’da 39 belediye arasında yapılan araştırma sonuçlarına göre Çekmeköy Belediyesi; Twitter, Facebook, Instagram, Flickr, Google+, Youtube, Pinterest, Periscope, Vine, Klout ve Linkedin gibi çeşitli sosyal mecraların kullanımına göre BBB+ reytingiyle üçüncü sırada yer aldı. Araştırma nasıl ve neye göre yapıldı? 81 il belediyesi ve başkanı ile 39 İstanbul ilçe belediyesi ve başkanı olmak üzere 120 belediye ve 120 13 ! I R A L R U D Ğ A M DEĞİŞİM AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Ç 14 evremizdeki her şey büyük bir hızla değişiyor. Sokaklar, caddeler, binalar şehirler… Elbette insanlar ve kültürler de değişiyor. benden alabilir. Bu değişim kimilerine göre gayet güzel. Değişmeyen tek şey değişimin kendisi felsefesinden yola çıkarsak bu çok mantıklı. Ama gel gelelim işin bir de duygusal yanı var. Bugün dönüp etrafımıza baktığımızda olanı biteni anlamakta bu yüzden zorluk çekiyoruz. 80’li yılları çocuk ve genç olarak geçirmiş bizim kuşağımız geleneklerine-göreneklerine bugünkülerden çok daha fazla bağlıydı bu kesin. CÜNEYT YALINKILIÇ GAZETECİ - YAPIMCI Oldum olası teknolojiyi yakından takip ederim. Yenilikleri ve değişimi yakalamak için olanca gücümle yıllarla yarışırım. Ancak gel gelelim ciddi anlamda geçmişi ile yaşayan bir adamım. Dinlediğim bir şarkıdaki melodi, ya da köşe başında gördüğüm bir bina, beni Bizler daha az tüketen, bulduğuyla yetinen, küçük şeylerle mutlu olmasını becerebilen bir nesildik. Ancak bizim çok önemli bir artımız vardı. Biz “saygılı” bir nesildik. Saygı duyardık. Büyüklerimiz bize saygıyı öğretmişti. Geldiğimiz noktada ise bize inanılmaz bir kültür enjekte ettiler. Etmeye de devam ediyorlar. Türkiye’nin en büyük sorunu “Saygı”. Saygısız bir milletiz biz. Çünkü saygı kelimesini bilmiyoruz. O kadar benciliz ki, kimseye hatta kendimize bile saygı duymuyoruz. Aslında saygı her şeyin çözümü… Çok basit, sadece SAYGI… Bizim çocukluğumuzda çoğunluk masumdu. Masumiyet üzerine kuruluydu yaşam. Masum olmayanlar kabak gibi ortaya çıkıyorlardı. , Ama biz büyüdük ve masumiyet kayboldu! Dedelerimiz, “Silah çıktı mertlik bozuldu” derlerdi ya. İşte tam da o misal internet çıktı, masumiyet gitti. Hayat sürekli seçimler yaptığımız ve hayatımızı bu şekilde yönlendirdiğimiz bir süreç. Hep bir seçim yaparız. Seçme şansımızın olmadığı tek şey anne, baba ve kardeşlerimizdir. Gerisini hep seçeriz. Eşimizi, işimizi, yaşayacağımız kenti, evimizi, arabamızı, kıyafetimizi, manavdan sebzemizi, fırından ekmeğimizi… Velhasıl hayatımızdaki her şeyi sürekli seçeriz. Bir seçim yaptığımızda, bir şeyi hayatımıza alırken, geri kalanları seçmeyerek hayatımızdan uzaklaştırmış oluyoruz. Seçtiğimiz alternatif, vazgeçtiğimizden daha iyi ise ne ala, ama daha kötü ise kayıplara katlanırız. Etrafımızdakiler bizim seçimlerimize saygı duymamaya başladığı anda ise kutuplaşmalar başlıyor. Onların yaptığı seçimi yapmadığınız andan itibaren diğeri oluyorsunuz. İşin tu- İnternette her gün sayısız haber okuyoruz. Bazıları dudağımızı uçuklatacak cinsten. A sitesi aynı olay için siyah derken, B sitesi beyaz diyor. İkisi de bir şekilde haberinin doğruluğunu savunuyor. Daha ötesi sosyal medyada ayrışım çok daha uç noktalara varıyor. Kutuplaşma had safhada… Ellerine silah verseniz siyah diyen beyazı, beyaz diyen siyahı vuracak… Artık herkes bir anlamda muhabir. Elindeki cep telefonuyla yüzlerce, binlerce hatta milyonlarca kişiye ulaşabiliyor. İşte bu nedenle de biz gazetecilerin işi günümüzde çok daha zor. Haber kaynaklarımız çok genişlemiş gibi gözükse de aslında daha da daralmış durumda. Aslında civciv yumurta ilişkisi gibi… Gazeteci mağdursa okuyucu mağdur; okuyucu mağdursa gazeteci mağdur. Gazeteci haber alamayınca okuyucu öğrenemeyecek; okuyucu öğrenemeyince ise hatalar düzeltilemeyecek. Kısacası herkes mağdur! Acilen sosyal medya ve internet için de bir tekzip mekanizması kurulmalı. Atılan yalan atanın yanına kalmamalı. Cezası ciddi boyutta olmalı. Yazan yazdığı her kelimeyi seçerek kullanmalı. Söylediklerim ütopya gibi. Farkındayım. İmkansız bir şey istiyorum. Ama ne dedik en başta; Değişmeyen tek şey değişimin kendisi! Mutlaka bu sistem de değişecek, gerekli yaptırımlar uygulanacaktır. Doğru ile yanlış birbirinden ayrılacaktır. MART 2016 hafı diğerlerinden değilseniz de ortada kalıyorsunuz. Kimse sizin yaptığınız seçime saygı duymuyor. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Trafikte, bilet kuyruğunda, yaya geçidinde… Kimsenin kimseye saygısı yok günümüzde… 15 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 SAĞLIK 16 DOMUZ GRİBİNE KARŞI NASIL ÖNLEM ALINIR? D Prof. Dr. Kenan Keskin Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı omuz gribinden korunmak için kişisel tedbirleri almak büyük önem taşıyor. Hastalığın etkeni olan virüs, soğuk ve nemli ortamda daha uzun süre canlılığını koruyabilmektedir. Hastalık özellikle yaşlılar, kalp-akciğer-böbrek hastaları, diyabetliler ve kanser hastaları üzerinde ciddi tablolara neden olabilir. Domuz gribi, normalde domuzlarda görülen İnfluenza A adlı virüsün H1N1 alt tipinin mutasyon geçirerek insandan insana bulaşma yeteneği kazanmasıyla dünyanın gündemine oturdu. İlk olarak 2009 Mart ayında Meksika ve Amerika’da görülen ardından tüm dünyaya yayılan hastalık, son 50 yılın en önemli salgını haline geldi. Ancak son dönemlerde Influenza A/H1N1 mevsimsel grip etkeni bir virüs olarak karşımıza çıkmaktadır. Yüksek ateş, öksürük ve boğaz ağrısı ile ortaya çıkmakta ve hastalık pek çok insanı yatağa düşürmektedir. SAĞLIK Virüs kışın daha kolay bulaşmakta • Estetik ve toplumsal kaygılar ve vakaların sayısında artış görülnedeniyle maske takmaktan mektedir. Kışın kapalı ve kalabalık çekinmeyin. Maske enfeksiyonun ortamlarda geçirilen sürenin daha bulaşmasını engellemek için önemli uzun olması, soğuk hava nedeni ile bir yöntemdir. mekanların iyi havalandırılmaması ve hasta kişilerle temas etmek duru- • Öksürürken veya hapşırırken munda kalınması nedeni ile hastalık ağzınızı kağıt mendil ile kapatın. yaygınlaşmaktadır. Okul çağındaki çocuklar gibi kalabalık ortamlarda • Kullandığınız mendili çöpe atın. bulunanlarda hastalığa yakalanma • Yeterli sıvı almaya (günde 2-2,5 oranı yüksek iken; yaşlılarda ve altta litre) özen gösterin. Bol vitamin ve yatan kronik hastalığı olanlarda grimineral içeren sebze ve meyveleri be bağlı hayati risk oranı daha yüktüketin. sektir. • Bulunduğunuz ortamın uygun sıDomuz gribi aşısı olun caklıkta olmasını ve yeterli havalandırılmasını sağlayın. • Bulaşıcı hastalıklardan korunmanın en etkin ve kolay yolu o hastalığın • Toplu taşıma araçları, kapı kolları aşısını yaptırmaktır. Aşılanma gerve telefonlar bulaşımın hızlı olduğu çekleşene kadar; alanlardır. Temas halinde ell erinizi ve kıyafetlerinizi dezenfekte etmeye • Ellerinizi sık sık, özellikle öksürdüközen gösterin. ten veya hapşırdıktan sonra su ve sabun ile yıkayın. Bunun mümkün • Öksürdükten veya hapşırdıktan ya da hasta olma ihtimali olan birisi ile el sıkıştıktan sonra, elinizi yıkayıncaya kadar; gözünüze, burnunuza veya ağzınıza sürmeyin. • Hasta kişilere yakın temastan sakının. Temas zorunlu ise maske ve eldiven kullanın. • Grip belirtileri olursa hemen doktora veya hastaneye başvurun. • Bir işyerinde yöneticiyseniz çalışanlarınız arasında hasta olanların iyileşene kadar istirahatli olmasını sağlayın. Böylece hastalığın işyerinde yayılmasına da engel olabilirsiniz. • Suya sabuna dokunun! Ellerin su ve sabun ile yıkanması mikroplardan korunmanın en etkili, en ucuz ve en kolay yoludur. Ancak etkili olabilmesi için en az yarım dakika süreyle ve parmak araları da dahil olmak üzere her yerin iyice yıkanması gerekmektedir. • Sağlık ve Yaşam dergisine katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. MART 2016 olmadığı hallerde dezenfektan içeren ıslak mendilleri kullanın. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Yakın temastan kaçının! 17 TÜRKİYE’Yİ GEZİYORUZ... Adıyla sanıyla GAZİantep derler bu şehre, heybetli ve güçlü duruşu da ismine yaraşır hani… Çok medeniyet görmüş, çok insan doyurmuş, savaşmış-kazanmış Gazi olmuş Antep. Kilometrelerce yol katedip “buraya kadar gelmişiz anlat bakalım” diyoruz bizim Antep’e. O da hazırda bekliyormuş meğer, başlıyor dökülmeye; yazı dİZİSİ AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Gaziantep Adı Nereden Geliyor? 20 Ayıntab isminin kökenine ilişkin birçok rivayet bulunmakta ancak bunların hangisinin doğru olduğu tam olarak bilinmemektedir. Hititçe “han toprağı” anlamına gelen “hantap”dan, ya da Arapça “göz” anlamına gelen “ayn” ve “ tab” kelimelerinin birleşmesiyle “ayıntab” ismini aldığı söylenir. Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği eşsiz direniş nedeniyle de “gazilik” unvanına layık görülür. İsminin anlamıyla ilgili bu tartışmalar Gaziantep’in köklerinin ve kültürünün ne denli eskiye dayandığı ayrıca çeşitli kültürlere ev sahipliği yaptığını göstermesi bakımından önemlidir. 1992 yılında olsa gerek, SSCB’nin henüz dağıldığı dönemdi. Bir belediye otobüsünün arka camında, hangi amaçla hazırlandığını o zamanlar anlayamadığım bir afiş görmüştüm. Hafızamda kaldığı kadarıyla şöyle yazıyordu: “Gaziantepli İş adamları! Rakipleriniz Moskova’da! Ya Siz?” Bir öğrenci olarak İstanbul’a geldikten sonra da her yıl en az birkaç kez gidip geldim Gaziantep’e. Her geçen yıl şehircilik anlamında da özel sektörde de büyük adımların atılmış olduğunu gördüm. Bugün Gaziantep özellikle sanayisi ve kültürel çalışmalarıyla bir dünya kenti olmuş durumda. Çevre illerin tamamından göç almakta ve dünyanın dört bir yanına ihracat yapmaktadır. O belediye otobüsünün arkasındaki afişteki yazı mıdır Gaziantep’i bugünlere taşıyan yoksa o sadece malumun ilamı mıydı, bilemem. Bildiğim bir gerçek var ki bugün Gaziantep Havalimanında gerçekleşen günlük yolcu sirkülasyonu ortalaması 7.000 kişiye ulaşmış durumda. Son 15 yıl içinde Gaziantep turizm açısından da kendini geliştirdi. Ülke- miz kültür turizmi açısından dünyanın en iyi ülkelerinden biridir, aslında. Onlarca ayrı medeniyetin izlerini bu toprakların neredeyse her karışında görmek mümkündür. Hiç şüphesiz kültür turizmi doğru yapıldığı takdirde deniz - kum - güneş turizminden daha etkilidir. Gaziantep bu konuyu kavramış olmalı ki; kale restore edilmiş, mutfak kültüründen tutun da hamam kültürüne kadar müzelerle donatılmış kent. Gaziantep’e uçak ile gitmeyi planlıyorsanız birkaç hafta evvel alacağınız uçak bileti aşağı yukarı bir otobüs bileti fiyatına denk gelir. Uçaktan iner inmez sizi Gaziantep’e özgü, mevsimine göre, nemden uzak, kuru bir soğuk ya da bir sıcak karşılar. Havaalanından kalkıp yavaş yavaş şehre yaklaştıkça şehrin kokusu sizi de içine almaya, etkilemeye başlar. yazı dİZİSİ GAZİANTEP’TE NERELERİ GEZMELİSİNİZ? Gaziantep’te aşağıda yazılı olanlar dışında onlarca ayrı yer var gezecek. Ama bir hafta sonuna sıkıştıracağınız yoğun tempolu bir gezide aşağıdaki yerleri gezebilirsiniz: Emine Göğüş Mutfak Müzesi Gaziantep Kalesinin güneyinde bulunan ve 1909 yılında inşaatı tamamlanan Göğüş Konağı, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından 2008 yılında restore edilerek Türkiye’nin ilk ve tek mutfak müzesi, “Emine Göğüş Gaziantep Mutfak Müzesi” ola- rak açıldı. Emine Göğüş Gaziantep Mutfak Müzesi’nde Gaziantep’in geleneksel mutfak kültürü tanıtılmaktadır. Gaziantep mutfağında kullanılan mutfak malzemeleri, tabak, bardak, çatal - kaşık, servis tabakları, bakır eşyalar, sahanlar, sefer tasları özel vitrinlerde sergilenmektedir. Ülkenin neresinde yaşarsanız yaşayın bu müzeyi gezdiğinizde çocukluğunuza ait, ismini bile unuttuğunuz birçok mutfak araç ve gerecini göreceksiniz. Müzeyi gezerken orada bulunan görevliden sizi gezdirmesini ve müzeyi anlatmasını isteyin. Böylelikle sadece mutfağı değil, buna bağlı olarak mutfak ve yiyecek etrafında şekillenen Gaziantep kültürünü de tanımış olacaksınız. Gaziantep Kalesi Bundan 6 bin yıl önce bir kalenin şehrinizin tam da ortasında tüm AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ 1577 tarihinde Lala Mustafa Paşa tarafından inşa ettirilen külliyenin hamam bölümü olarak hizmet vermiştir. 2015 yılında Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından aslına uygun olarak restore edilip müzeye dönüştürülene kadar “Paşa Hamamı” ismiyle Gazianteplilerin bir uğrak yeriydi. Geleneksel hamam kültürünün balmumu heykellerle ziyaretçilerine gösterildiği etkileyici bir müze. İçine girdiğinizde hamam kültürüne ait tüm aksesuarları ve hamam ritüellerini görmeniz mümkündür. MART 2016 Gaziantep Hamam Müzesi 21 heybetiyle durduğunu düşünün. Hayat onun etrafında şekillenmiştir. Eteklerinde nice medeniyetler gelip geçmiş, ülkeler kurulmuş, ülkeler yıkılmıştır. Tarihinden getirdiği o mehabetle kollarını Gaziantep’in üzerine açmış ve her gün güneşin doğuşunu ve batışını evlatları ile birlikte izlemektedir. Kalenin yapılışına dair birçok efsaneler olsa da 2000’li yıllara gelinceye kadar maalesef bir harabe olarak durmaktaydı. Kuzey eteklerinde tabakhane bulunur ve onun kokusu o bölgede adım atmayı bile zorlaştırırdı. Kalenin güney tarafı bölge olarak “kalealtı” ismiyle anılır. Gaziantep kalesini görmek isteyenler onun etrafında birçok müze ile birlikte gezmelidir. kahramanlarının anlatıldığı panoramik müze. Müzeye bir taraftan girdiğinizde diğer tarafta bu kentin kolay elde edilmediğini hissediyorsunuz. Müze Gaziantep kalesinin eteklerine kurulmuştur. Şehit Kamil, Şehit Şahin Bey, Karayılan vb. onlarca şehidin resmedildiği müze mutlaka görülmeli. MART 2016 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Son yüzyılda çocuklar hangi oyuncaklarla oynadı ve bugüne uzanan oyuncak serüvenimiz nedir? Geçmişten günümüze uzanan oyuncak tarihini adım adım gezerken içinizdeki çocukluğunda da bir anda ortaya çıkmasına ve o çocuksu heyecana kapılmasına engel olamıyorsunuz. Gaziantep’e yolunuz düştüğünde çocukluğunuza yolculuk yapmak için bu müzeyi gezmelisiniz. Hayvanat Bahçesi Türkiye’nin ve orta doğunun en büyük hayvanat bahçesi size Afrika’yı aratmayacak bir safari imkanı sunuyor. Ancak televizyon ekranlarında göreceğiniz her tür hayvanları bir arada görme imkanı bulacaksınız. Gaziantep Savunması ve Kahramanlık Panoraması Müzesi 22 Gaziantep Oyun ve Oyuncak Müzesi Dünya çocukları nelerle oynarlar? Gaziantep’in Kurtuluş Savaşı’nda gösterdiği kahramanlıkları ve savaş Gezegenevi Her yaştan bilim meraklısı için inşa edilen bir müze. Özellikle fizik deneylerinin rahatlıkla yapılabileceği küçük düzenekler kurularak ziyaretçilerin bunları kullanabilmeleri için kısa bilgilendirme notları hazırlanmış. Planetaryum yani gök cisimlerinin yapay görüntüsünün özel bir yansıtıcı ile kubbe şeklindeki tavana yansıtıldığı gösteri salonu ise ziyaretçiler için uzayda bir gezinti yaptırıyor. Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından şehre kazandırılan “Bayazhan Gaziantep Kent Müzesi”, ziyaretçilerini sesli rehber sistemi ile ağırlamaktadır. Odalardaki plazmalarda oynayan filmlerin sesleri ve maketlerin bilgileri girişte ziyaretçilere verilen kulaklıklar aracılığı ile anlatılmaktadır. Gaziantep’i her yönü ile anlatan ve çeşitli güzelliklerini tek mekânda seyrettirmeyi amaçlayan müze, ziyaretçilerine Gaziantep hakkında geniş bilgiler sunmaktadır. Dünyanın en büyük mozaik müzesidir. Zeugma antik kentten kalan eserlerin gün yüzüne çıkmasıyla oluşturulan bir müzedir. Zeugma Antik Kenti, MÖ 300’de Büyük İskender tarafından kuruldu. Romalı Komutan Pompeius M.Ö 64’de kendine yaptığı yardımlar karşılığında kenti I. Antiachos’a verdi. Kommagene Krallığı’nın 4 büyük şehrinden biri olan kent, M.Ö 31’den itibaren tamamıyla Roma İmparatorluğuna bağlandı ve ‘’köprü’’, ‘’geçit’’ anlamına gelen ‘’Zeugma’’ adını aldı. Roma döneminde büyük bir zenginlik ve ihtişam yaşayan Zeugma, MS 256’da Sasani Kralı 1. Şapur tarafından ele geçirilerek yakılıp yıkıldı. Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi gerek yapısal kompleksi gerekse içinde yer alan eserleri açısından dünyanın en önemli müzeleri arasında yer almaktadır. 2011 yılında açılan müze Zeugma antik kentinin genel dokusuna uygun olarak hazırlanmıştır. Gaziantep’e gittiğinizde Zeugma Müzesi ile binlerce yıl öncesinin medeniyetini de ziyaret etmiş olacaksınız. Gastronomi Kenti Gaziantep Unesco tarafından 33 ülkeden 47 şehir “Yaratıcı Şehirler Ağı”na alındı. Gaziantep bu kentlerden biridir. Elbette gastronomi dalında. Gaziantep yemek konusunda artık tescilli bir şehir. Yıllarını Gaziantep’te geçirmiş biri olarak bu şehirden başka bir yerde yemek yemenin ne kadar zor olduğunu bilirim. Haliyle başka şehirden Gaziantep’e giderek yenecek yemeğin de ne denli lezzetli olacağını söylemeliyim. GAZİANTEP HATIRASI Bakır ürünler: Şayet Gaziantep’e yolunuz düşerse bakırcılar çarşısını mutlaka gezmelisiniz. Buradan Kahve seti, tava Tepsi, vb. aksesuarlar alabilirsiniz. Kutnu kumaşı: Rengarenk ipek iplerden üretilen Gaziantep’e özgü kumaş. Çanta yapımında ya da özel MART 2016 Zeugma Mozaik Müzesi AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Bayazhan Kent Müzesi 23 YAZI DİZİSİ kıyafetler için kullanılmaktadır. Salça ve Acı Biber: Acı sevenler için Gaziantep’in yaz sıcağında kurutulmuş acı biberi özel bir tat olarak mutfağınızdaki yerini alacaktır. Ayrıca do- mates ve biber salçasının karışımıyla hazırlanmış salça ise yemeklerinize farklı ve özgün bir tat katacaktır. Menengiç Kahvesi: Aşılanmamış antepfıstığının meyvesidir. Antepfıstığının mercimek büyüklüğünde olanlarıdır. Eylül ayı gibi toplanır. Bu meyvenin kavrulup kıvamlı bir şekilde çekilmesiyle hazırlanır. Ve bu kahve su yerine süt ile hazırlanır ve çok özel bir tadı vardır. Zahter: Kekikgillerden bir ot. Gaziantep’te her kafede her kahvede normal çay gibi içilen bir çiçek olarak kullanılır. Baklava: Bu dayanılmaz lezzeti Gaziantep’ten dönerken mutlaka almalı ve dostlarınıza ikram etmelisiniz. Antep Fıstığı: Antepfıstığının tuzlu ve kavrulmuş olanının yanı sıra kavrulmamış olanı da mutlaka tatmalısınız. Eğer bu şehre Ağustos gibi gittiyseniz fıstığın taze olanını da tatmalısınız. Kurutulmuş dolmalıklar: Gaziantep’in sıcak ve kuru kavası dolmalık sebzelerin kurutularak saklanmasını da sağlamaktadır. Kurutulmuş dolmalık patlıcan, biber, domates ve kabak almalısınız. Ve eğer yapabilmeyi becerecekseniz bunlardan enfes dolmalar yapabilirsiniz. GAZİANTEPLİ ÜNLÜLER Hıncal Uluç – İbrahim Kendirci – Alaeddin Yavaşça – Arif Erkin Güzelbeyoğlu – Cahit Tanyol – Edip Akbayram – Mehmet Kurt – Nail Kırmızıgül – Necdet Yaşar – Nejat Uygur – Yağmur Atacan. GAZİANTEP’İN LEZZETLERİ Beyran Çorbası AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Koyun eti, pirinç, et suyu pul biber, sarımsak ile hazırlanan beyran bir defa yediğinizde mutlaka ikinci defa yemek isteyeceğiniz bir çorba. Malzemeler: 1 kg kuzu incik, 2 çay kaşığı pirinç, 5-6 su bardağı su, 1 yemek kaşığı tereyağı, 2 tatlı kaşığı biber salçası, 2 tatlı kaşığı kırmızı pul biber, 8 diş sarımsak, tuz ve karabiber. 24 Yapılışı: Düdüklü tencereye kuzu etini, kabuklarını soyduğunuz bütün sarımsakları ve suyu ekleyip haşlayın. Haşladığınız eti didikleyin. Et suyunu ve yıkadığınız pirinci ekleyip haşlayın. Üzerine tereyağı, salça, pul biber, tuz ve karabiberi ilave edip 2-3 dakika kaynatın. Etleri ilave edip 1-2 dakika kaynattıktan sonra ocaktan alın. Afiyet olsun… Katmer Katmer kaymak, bol antepfıstığı ve şekerin yufkanın arasına konularak fırına sürülmesiyle yapılan tatlı bir yiyecektir. Genelde kahvaltıda süt ile ikram edilir. Malzemeler: 1 adet baklavalık yufka, 1 avuç çekilmiş Antep fıstığı, 2-3 yemek kaşığı şeker, tereyağı ve kaymak. Yapılışı: Yufkanın tam ortasına 25*25 cm alanı kaplayacak şekilde tereyağını sürüp üzerine fıstığı serpin. Şekeri eşit miktarda serpiştirip üzerine parça parça sade kaymak koyun. Önce dikdörtgen, en son kare olacak şekilde katlayın. Tereyağı sürdüğümüz teflon geniş bir tavada kısık ateşte sürekli kontrol ederek nar gibi kızartın. Servis tabağına alıp dilediğiniz şekilde dilimleyerek üzerine fıstık ve kaymak koyup sıcak servis edin. Afiyet olsun… Bunların yanı sıra patlıcan kebabı, baklava, içli köfte, yuvalama, varsa vaktiniz nohut dürümü tatmanız gereken Gaziantep’in özel yemeklerindendir. Hazırlayan: Salih GEBEL - Soner KARTAL HABERLER ürkiye’nin ilk sürücüsüz metro hattı, Üsküdar-Çekmeköy hattında yıl sonunda hizmete girecek. Anadolu yakasının ikinci metrosu olacak olan hatta, yine bir ilk “peron kapı” kullanılacak Üsküdar-Çekmeköy arasını 27 dakikaya indirecek olan Anadolu Yakası’nın Kadıköy-Kartal’dan sonra ikinci met- ro hattı yıl sonunda hizmete giriyor. larda yer alacak “peron kapı” olacak. Çalışmaların son hızla devam ettiği metro hattı özellikleriyle de ilklere imza atacak. Projenin hayata geçmesiyle metro hattında yolcular Türkiye’de ilk defa sürücüsüz trenlerle taşınacak. Üsküdar – Çekmeköy metro hattı ile uygulamaya geçecek bir başka ilk ise istasyon- Uygulama ile yolcuların daha güvenli yolculuk yapması sağlanacak, ray hattına düşmesi engellenecek. Tüm kontrolleri bilgisayar sistemleri ile yapılacak olan metro hattında kullanılan araçların sürücü kabini bulunmayacak. Yolcuların olacağı ön tarafta cam pencereler yer alacak. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ T MART 2016 Üsküdar - Çekmeköy Metrosuyla Bir İlk Yaşanacak 25 KÖŞE YAZISI AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 NE FARKEDER PEMBESİ YA DA MAVİSİ? SEN OYUNUN DİLİNİ BİL YETER 26 Alışveriş merkezlerinde, oyuncakçılarda, çocuk parklarında, okullarda, atölye ve eğlence merkezlerinde gezdiğimizde yetişkin olarak kafamızda bazı şekillendirmeler ve etiketlendirmeler yaparız. Gerek oyunların oyuncakların niteliklerine göre, gerek renk ve şekillerine hatta gerekse o oyuncakla kurulacak oyunun içeriğine göre şablonlarımız ve öğretilerimiz var yetişkin bilişsel düşünce sistemimizde. Bilişsel düşünce yapımızı bir kenara kilitleyip duygusal zekamız ile konuya odaklanalım hep beraber. Ama bu şablonlarımızın market stratejisi olduğunun farkında olmadan içimizde bazı kuşkular oluşur çocuklarımızın fiziksel ve psikolojik gelişimleri ile ilgili. Bazılarımız pembe renk içeren oyuncaklar oynayan erkek çocuklarının daha az maskülen yetişeceğinden endişelenirken, bazılarımız inatla kızlarımızı pembeden ve onun sahte prenseslik mertebesinden uzak tutarsak cinsiyet eşitliğini sağlamış olacağımıza inanırız. Eğitim, sosyo-ekonomik altyapı, iş hayatı, yaşam kalitesi, yaş vs. gibi hiçbir değişkenin etkileyemediği tek şey ise ebeveynlerin kendi içlerinde çocukları için hep iyiyi istemeleridir. Durum bu olunca bir çok karmaşık duygunun ve kuşkunun bize eşlik etmemesi de imkansız. Devasa büyüklükte yaşlı ve gururlu bir ıhlamur ağacının altında ağacın içinden geçtiği, kapısından sadece çocukların sığacağı sıcacık mor ve yeşil renklerden oluşan bir ağaç ev düşünelim. Ancak bu kez bir çocuğun gözünden bakalım istiyorum bu konuya ve oyunun dilinden konuşalım. Ev nedir bir çocuk için? İçinden asırlık canlı bir ağaç KÖŞE YAZISI gövdesinin geçtiği, küçücük kapıları ve pencereleri olan içi de gerçek hayattaki evimizdeki malzemelerin minyatürleri ile döşenmiş bir ev hayal edelim haydi hep birlikte. Yetişkinken hayal etmek bile bazen zorlar bizi, gözlerimizi kapatırız sözcükleri canlandırmaya çalışırız beynimizde, öğrendiğimiz mor rengi, bildiğimiz ıhlamur ağacını getiririz gözümüzün önüne önce. Sonra heyecan kaplar içimizi, gördüğümüz imgeye ısınıverir, bilişsel taraftan duygusal kısma geçeriz farkında bile olmadan. Çünkü o imge duygularımıza dokunmuştur, çocukluğa geçeriz sevinir ay ne kadar güzel der sevinçle içine girmek isteriz bu evin hayalimizde… İşte çocuk olmak düşünmeden an’da olmak demektir. Gördüğümüz duyduğumuz şeyin alt metinlerini okumak yetişkinliğe özgüdür. Oyunun içinde olmak demek, duygularımıza teslim olup o oyundan alabileceğimiz her şeyi almak demektir. Çocuklar kız-erkek ayırt etmeksizin bu ağaç evin içine girdiklerinde bir anda bir evcilik oynamaya başlarlar. Çünkü oyun ihtiyaçtır. Nasıl yemek yemek, eve gitmek, uyumak, bebek sevmek, oturmak hayatın cinsiyetsiz alanlarında ise, evcilik de öyledir çocuk için. O evde mutfağa gider, yemek yapar çocuklar, yetişkinliği tanımlarlar içlerinde. Oynayarak öğrenirler, eğlenirler, sabrederler, hükmederler… Mutfağın pembe ya da mavi olması bizim sorunumuzdur, sistemin, marketin, yetişkinlerin dünyasının. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Gönül isterdi ki -ortayı bulabilmek için- tüm oyuncaklar cinsiyetsiz olsun, pembe ve mavi renkler hiç kullanılmasın. Ama renkler çocuklarındır, çocukları bir renge boğmamamız gerektiği gibi hiçbir çocuğu bir renkten de mahkum edemeyiz. Çocuk insan olduğunu, bir toplumda yetiştiğini unutmamalı, hep hatırlamalı, bunun için de her çocuk her oyuncak ile eşit şekilde oynayabilmeli… Oyuncakların çocuklara empoze edeceklerinden çok, oyunların çocuklara öğrettiklerine odaklanalım. Unutmayalım oyun bir terapidir! Oyun ve oyuncakların rengarenk dünyasında kaybolmak dileğiyle… Oyunla ve sevgiyle… MART 2016 Ya da kız bebeklerle oynamak sadece kızların değil, erkeklerin de işidir. Düşünsenize bir canlıya aktarım yapmayı daha iyi nasıl öğrenebilir bir çocuk? Bir bebeği sevmesinden daha önemli ne olabilir ki? Bebeğin pembe olması mı? 27 ‘‘ ÖZÜ SÖZÜ BİR ADAM ’’ BÜLENT SERTTAŞ Şarkılarıyla olduğu kadar oynadığı filmler ve yaptığı programlar ile taraflı tarafsız herkesin beğenisini kazanan, bitmek tükenmek bilmeyen enerjisi ile de çevresine neşe saçan Bülent Serttaş ile birlikteyiz. Her zamanki gibi kibar ve şakacı kimliği ile bizleri misafir eden ünlü sanatçıyla röportajımız başlıyor. Siz değerli Çekmeköy2023 okurları için biz sorduk özü sözü bir olan Bülent Serttaş tüm samimiyeti ile cevapladı. RÖPORTAJ Sanatçı kimliğinin dışında Bülent Serttaş pek ser verip sır vermeyen bir isim. Kendinden biraz bahseder misin bize? AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Sanat kimliğimin dışında iyi bir aile reisi, iyi bir baba ve etrafına faydalı olmaya çalışan, sevilen bir insanım. İçi seni dışı beni yakar; beni tanıyan bilir. Ancak benimle birlikte hayatı paylaşanlar beni tanır. 30 Bugüne kadar sevdiğim insanlara faydalı ve örnek bir kişi profili oluşturmaya çalıştım. Kötü yaşantıların içerisinde kendimi ayrı tutmaya çalıştım. Rahmetli babamın söylediği gibi; “yanlış hayat doğru yaşanmaz.” Bu sebeple içerisinde bulunduğum ortamda yanlıştan hep kaçındım, arka planda kalmayı tercih ettim. Doğru ve faydalı bir insan olma gayretimi hep sürdüreceğim. Sanat dünyasına ne zaman ve nasıl girdin? 1970’li yıllarda 5 yaşlarında oynadığım bir piyesle başladı hikayem. Dede Korkut sahnesini canlandırıyorduk ve oyun sonunda bir şarkı söylemem istendi. Alkışlar içerisinde tekrar tekrar tekrar şarkı söylettiler… Bütün okul yıllarım bu şekilde geçti. 19 yaşında Elazığ’da bir restaurantta yemek, çay parasına şarkı söylemeye başladım ve buralara kadar geldim… serimde, bir bayan eşinin kolundan çıkarak bana sarıldı. Eşi; “Başka biri olsaydı kıskanırdım ama sen ailemizden birisin, seni kardeşimiz gibi görüyoruz” demişti. Bu cümleyi seveninden duymanın hissettirdiği mutluluğun tarifi yok. Türkiye’nin %10’unu bile memnun edebildiysem ne mutlu bana, iyi ki de bugün buradayım. Rahmetli babamın söylediği gibi; “Yanlış Hayat Doğru Yaşanmaz.” Sanat dünyasında gerçek dostlukların olmadığı kanısı yaygın. Sen de bu kanıya katılıyor musun? Keşke bu dünyaya hiç girmeseydim dediğin Maalesef katılıyorum. Birçok kişi dönemler oldu mu? yüzünde maskeyle dolaşıyor, hiçOlmadı, hep iyi ki dedim. Bugüne kadar yaptığım hiçbir işten pişmanlık duymadım. Ne yaptıysam en iyisini yapmaya çalıştım ve bu süreçte yanlış yapmaktan kaçındım. Bu yüzden samimiyetimden dolayı inanıyorum ki ekranda, sahnede, sokakta beni gören birçok insana neşe kaynağı olmuşumdur. Bir seyirci telefonla canlı yayına bağlandı; “ben verem hastasıyım ama seni izlerken hastalığımı unutuyorum” dedi. Yine Almanya’da bir kon- bir samimiyetleri yok. Ailemle tatildeyim ve sanat dünyasından başka isimler de orada bulunuyor. Bir kişi herkesle fotoğraf çektirmek istedi, bizimle fotoğraf çekildiği sırada; “siz gerçekten farklısınız” dedi. Çünkü yüzümüzde samimi bir gülümsemeyle karşılık vermiştik. Televizyonda ne kadar samimi görünseler de sokakta karşılaştığınızda aynı samimiyeti alamıyorsunuz. RÖPORTAJ sevgisi, içtenliği ve s a m i m i y e t i d i r. Bugün bedavada bir işe gitsem, tam performans çalışmaya gayret ederim ve o iş bana 3 işi daha getirir. Çünkü insanlara sevgi ve samimiyeti hissettirebilmek aranızda kopmayacak bir bağ oluşturur. O bağın hiçbir zaman bana eksisi olamaz sadece artısı olur. Devrin çocukları her türlü imkana sahipler. Senin çocukluğun nasıl geçti? Bunun karşılığı olarak babam hiçbir şeyde gözümüz kalmasın ve bir daha başkasının bahçesine girmeyelim diye 3 kademeli bir bahçe kiraladı. Çocuğuma yaşadığımız sıkıntıları anlattığımda, mum ışığında ders çalıştığımı söylediğimde “İpad’in yok muydu baba” diye gülerek cevap veriyor. Çünkü mum ışığını bilmez bu günün çocukları. MART 2016 Eksi diye bir şey yok benim hayatımda. Artısı; insanların bana karşı Allah anne-babamı ve tüm ölmüşlerimi nur içerisinde yatırsın. Ben maden işçisi çocuğuyum ve kimsenin duygularıyla oynamamak için bunu sadece ikinci kez dile getirdim. Maden işçisi çocuğuydum ama babam bize elinden gelenin fazlası bir hayatı sundu ve kimseye muhtaç bırakmadı. Her çocuğun yaptığı gibi bir yaramazlık yaparak habersizce komşumuzun bahçesindeki fındıkları almaya çalıştım. Bazı şeylere hasret büyüdük ama bu sayede bugünümün kıymetini biliyorum. Her imkana sahip olmasam da çocukluğum kötü geçmedi, bugünkü imkanlar içerisinde çocukluğumdaki o tadı alamıyorum. Yine de çocuklarımı hiçbir şekilde sıkıntıya düşürmemeye çalışıyorum. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Hayranlarınla müthiş bir bağın var. Seni seviyor ve ailelerinden biri olarak görüyorlar. Bu durumun sana getirdiği artıları ve eksileri bizimle paylaşır mısın? 31 RÖPOTAJ Çocukluk halin karşına çıksa ona ne gibi tavsiyelerde bulunurdun? kımın yanındayım. Sene sonunda inşallah gönlümüzde yatan Fenerbahçe’nin şampiyon olmasıdır. Ortanca oğluma baktığım zaman birebir kendi çocukluğumu görüyorum. Yüce Allah yokluklarını göstermesin, bütün çocuklarıma dürüst olmalarını, doğruluktan ayrılmamalarını tavsiye ediyorum. Anne-babamın bana bıraktığı en büyük servet dürüstlüktü, ben de çocuklarıma bunu aşılamaya gayret ediyorum. Günlük yaşantısında Bülent Serttaş nasıl biri? AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Seni yakından tanımayanlar bilmez sahnelerde olduğu kadar yeşil sahalarda da başarılısın. Değme kalecilere taş çıkartacak kadar kalede iyisin. Bu konuda neler söylemek istersin ve tarafsız bir gözle bakarsan sezon sonu şampiyonluk kupasını hangi takım kaldırır? 32 Sporun daha yeni geliştiği 80’li yıllarda Elazığ 1. Amatör kümede oynarken çok seyircim vardı. Aynı zamanda sahneye çıkmaya devam ediyordum. Elazığ Spor resmi bir teklif yaparak beni lisanslı oyuncu olarak istedi. Ve bir tercih yapmak durumunda kaldım, sahneyi seçtim. Günümüze gelirsek, ben iyi bir Fenerbahçe fanatiğiyim. Aynı fanatiklikle Türk futbolunun yararına olacak her ta- Şen şakrak, gezmeyi, ailemle ve eş-dostla vakit geçirmeyi, iyi yaşamayı seven, ne yaparsam yapayım en iyisi için uğraşan biriyim. Bülent Serttaş nelere kızar? Yalan ve iyi niyetimin suiistimal edilmesi. Dürüstlüğümü ve samimiyetimi suiistimal ederse, onu affetmem. Bülent Serttaş nasıl bir baba? Eşim kızıma “inşallah karşına baban gibi biri çıkar” dedi. Ve bu bana bir eş ve baba olarak yetti. Evlatlarımın ileride gurur duyacağı bir baba olmak için elimden geleni yapıyorum. Hayata sıfırdan başlama imkanın olsa tercihin yine sahne mi olur? Yine sahne olurdu. Rahmetli annem subay olmamı çok istiyordu ama ikinci fırsatım olduğunda yine sahne olurdu. Sonsuz mutluluğun tarifi sence nedir? Huzur. En büyük korkun? Çocuklarıma iyi bir gelecek hazırlayamadan bu dünyadan gitmek. En büyük pişmanlığın? Yok. Favori şarkın? Televizyona ilk çıktığımda okuduğum, hayatımın dönüm noktası olan ve rahmetli annemin en sevdiği; “Ağlama Annem” parçasıdır. Nasıl bir yeteneğin olsa mutlu olurdun? Öyle bir yeteneğim var; ses sihirbazıyım… (gülüyor) Hayatın dönüm noktası? Hayatımın dönüm noktası diyebileceğim birçok olay var. En büyük dönüm noktam 1997’deki Fenerbahçe-Gaziantep maçındaki konserimdir. Hangi Takım? Fenerbahçe. Hayatta sahip olduğun en büyük hazine? Ailem. Nasıl ölmek isterdin? Anneannem, namaz kılarken annemin kollarında vefat etti. Allah bana kazasız belasız, acısız ve çocuklarıma ah vah dedirtmeyecek hayırlı bir ölüm nasip eyler inşallah. Röportaj: Soner KARTAL AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ BÜLENT SERTTAŞ İLE KISA KISA MART 2016 RÖPORTAJ 33 YAZI DİZİSİ AİLEMİZİN ÇINARLARI BEDFORD GELİR PAT PAT PAT! AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Yetimlik, yoksulluk, gurbet, göç ve ekmek kavgasıdır Kazım Amca.. Yerinde duramaz, hop oturur hop kalkar.. Karadeniz’in dalgaları gibi bir taşan bir sakinleşen Kazım Amca, Trabzonlu’ dur. Babasının ölümüyle hayatının yönü değişen ve rençberlik yapmak zorunda kalan Kazım Amca, okula gidemeyişini anlatırken bile tebessüm eder: 34 “Beş altı yaşındaydım babamla hiç durmadım, babam ben gençken öldü. Okudum, okudum da ben nasıl okudum. On beş yaşına yakın birinci sınıfa başladım, on iki vardım tam karar vermiyorum da. Başladım, köyde cami vardı küçük camii orada başladım okumaya, ondan sonra yaptılar köyün orada bir okul, elli senelerinde. Geldik oraya iki sene de orada okudum, üçüncü sene filan teskere aldım. Ne büyüdük kocaman herif olduk, rençberlik başladı mecbur bıraktık. (…) Emanet ayakkabılarla cumhuriyet bayramına giderdik o zamanlar neydi ya. Cumhuriyet bayramında zenginin ayakkabısını alır da giderdik bayrama, öyleydi. Para yoktu.” İlk takım elbiseyi düğünü için diktirmiş, memleketin en ücra köşesini dehşete düşüren Adnan Menderes’in idam haberini bataryalı radyodan dinlemiş, gurbette gurur kaynağı Muhammed Ali’nin boks maçını siyah beyaz televizyondan izlemek için sabahın erken saatinde kalkmış ve Ali’nin her yumruğunda kendini bulmuş, İstanbul’a ilk defa 1956 yılında rota üzerindeki her kente uğraya uğraya vapurla gelmiş ve bu uzun yolculuk için tam 5 lira ödemiş Kazım Amca.. Tüm bunlar Kazım Amca’nın hafızasının derinliklerinden süzülen acı tatlı anılar.. Ve eski Çekmeköy: “Çekmeköy rençberlik yapan bir köy. İnek, at ve bi traktör var o da köyün traktörüydü. Ondan sonra yavaş yavaş birkaç tane aldılar. Atlar vardı, benim orada bir tarlam var ben de orada sürmüşüm atları. Giderken böyle taştana taşa giderdik, düştün mü araya hoop çamurla dön geri. (…) Bir tek bu ev vardı burada. Dudullu sapağı var ya geliyoruz dönüyoruz, oradan çıkardı araba, pat pat pat oradan çıktı mı geldiğini anlardık. Oradan çıktı mı geliyor diyorduk bedford. Başka araba yoktu. (…) Bakkal vardı. Hastaneye gitmek için minibüs gelmezdi buraya, nerde.” Yokluk beldesi Çekmeköy’ün şimdiki hali Kazım Amca’yı oldukça mutlu eder. Önceleri ne belediye otobüsü ne de minibüsün uğradığı semtte şimdi dakika başı araç geçmekte, çok acil durumlarda tutulan taksilerin her bir köşede durağı bulunmaktadır. Çekmeköy’ün bu zenginliği Kazım Amca’ya memleketini bile unutturmuştur. Köyde yaşamaktansa Çekmeköy’de, yeşillikler içerisinde arıcılık yaparak, bağıyla bahçesiyle uğraşarak yaşamaktan oldukça mutludur. Kazım Muşmul/Çekmeköy Merkez Mahallesi HABERLER S üper Amatör Lig 7.Grubun yenilgisiz lideri Çekmeköyspor, deplasmanda Çayırbaşı Stadı’nda karşılaştığı İstinyespor’u üstün bir oyun sonunda 6-1 mağlup etti. Bu galibiyetle 57 puana ulaşan Çekmeköyspor en yakın rakibine 14 puan fark atarak bitime 4 hafta kala şam- piyonluğunu ilan etti. Takımı tebrik eden Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz “ Bölgesel Amatör Lig parolası ile sezona başlayan ve gurubunu liglerin bitimine 4 hafta kala lider bitirip, play-off oynamaya hak kazanan Çekmeköyspor’u, yöneticilerini ve terinin son damlasına kadar mücadele eden futbolcu kardeşlerimi bu başarılarından dolayı tebrik ediyorum. Play-off gurubunda da başarıya ulaşacağına canı gönülden inandığım Çekmeköyspor’u, önümüzdeki sezon Bölgesel Lig’de hep birlikte destekleyeceğiz, “dedi. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Süper Amatör Lig 7.Grubun yenilgisiz lideri Çekmeköyspor, liglerin bitimine dört hafta kala şampiyonluğunu ilan etti MART 2016 Teşekkürler Çekmeköy 35 dünyadan haberler ULUSLARARASI KISA FİLM Çekmeköy Belediyesi tarafından düzenlenen ve Cumhurbaşkanlığı himayesinde gerçekleştirilecek olan “Merhamet ve Adalet” temalı Çekmeköy Belediyesi Uluslararası Kısa Film Yarışması dünya basınında yoğun ilgi gördü. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in hayatından yola çıkılarak çekilen kısa film yarışması özellikle Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya, Meksika, Arjantin, ispanya gibi ülkelerin önde gelen basın kuruluşlarında yer aldı. 36 Yahoo!, Yahoo! Canada, Reuters, MarketWatch, Yahoo! Singapore, International Business Times, Boston Globe, ADVFN Germany, ADVFN France, Al Arabiya, Business Review (Albany), New Mexico Business Weekly, Atlanta Business Chronicle, Austin Business Journal, Baltimore Business Journal, Birmingham Business Journal, Boston Business Journal, Business First of Buffalo, Charlotte Business Journal, Chicago Business News, Cincinnati Business Courier, Business First of Columbus, Dallas Business Journal, Dayton Business Journal, Denver Business Journal Haberlerde yarışma hakkında bilgiler verilirken, Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz’ın da yarışmaya tüm dünya ülkelerinden vatandaşların katılabileceği sözleri de paylaşıldı. dünyadan haberler AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 YARIŞMAMIZ DÜNYA BASININDA 37 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 dünyadan haberler 38 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Dünya basınında yer alan kısa film yarışmamızın haberi okunma rekoru kırıyor. MART 2016 dünyadan haberler 39 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 İÇİNDEKİLER 40 LİDER... Lider doğulur mu, yoksa lider olunur mu? Sorusu hep tartışılmıştır. Sorunun tartışılması bir yana liderin; vizyon sahibi olması, topluma güven vermesi, ekip ruhu oluşturması ve yeniliğe açık olması gibi temel vasıfları bünyesinde ne ölçüde barındırdığı da kuşkusuz çok önemlidir. Zira liderdeki bu bariz özellikler toplum hayatının değişip-dönüşmesinde, ülkenin zenginliği ve refah seviyesinin yükselmesinde doğrudan etkilidir. Öyle ki lider, toplumun sıradan akıp giden statüsünü, değişim ve dönüşümle yepyeni ufuklara taşır. Liderin başarısında en büyük pay hiç kuşkusuz ustalıkla kullandığı dil, ikna gücü ve gösterilen hedefin kutsiyetidir. Etki ve nüfuz alanları bakımından geniş toplum kesimlerince hissedilen güçlü liderler az yetiştiklerinden ülke için bir şans olarak görülmelidir. Sayın Cumhurbaşkanımız da böyle değerlendirilmelidir. KÖŞE YAZISI RECEP TAYYİP ERDOĞAN’IN LİDERLİĞİ VE KAZANIMLARIMIZ Sayın Erdoğan döneminde gerçekleşen kazanımlara kısaca bakıldığında Türkiye’de siyasal ve ekonomik gelişmelerin nereden nereye geldiği açıkça görülecektir. Şöyle ki; Ülkemizde daha önce girişimcilerin önündeki fırsatlar yanlıyken, üretim ve yeniden dağıtım faaliyeti yönünde geliştirilerek rekabetçi koşulların sağlanması bu dönemde olmuştur. Bu alanlarda var olan tekelciliği ortadan kaldırılmış, üretim ve fırsatları yakalayacak eğitim olanakları daha da artmıştır. Ülkemizde zorunlu eğitim-öğretimi 12 yıla çıkartarak bir eğitim reformu gerçekleştirmiştir. Üniversite sayısı 50’den 200’e çıkmış, üniversite mezunu oranı da 2 kat artmıştır. Düne kadar savunma sanayimizin yerlilik oranı yüzde 20 iken bugün savunma sanayimizde bu oran yüzde 70’i kendi milli üretimimizdir. Savunma Sanayi’de dışa bağımlılık gün geçtikçe azalmakta- dır. Sağlıkta büyük devrim niteliğinde zorunlu sağlık sigortası, hızlı tren, üçüncü köprü, deniz altı geçitler, üçüncü havalimanı, ulaşım alanında büyük değişim gerçekleştirmiştir. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu tarihi başarısının bir hikâyesi olacaktır kuşkusuz. Bu başarı hikayesi dünya krizlerle uğraşırken gerçekleştiğinden, geçmişteki büyük liderlerle kıyaslanacağını da herkes bilmelidir. ve misyonun zihinsel değişimi gerçekleştirme adına istikametinden şaşmayacağı kesindir. İngiltere’nin sıkıntılı ve zor günlerin- de Margaret Thatcher’ın şu sözleri anlamlıdır:“Bu ülkeyi kurtarabileceğimi ve bunu benden başka yapabilecek kimsenin olmadığını biliyorum.” AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Toplumun algısını, tutumunu ve alışkanlıklarını değiştirmek bir atom çekirdeğinin parçalanmasından daha zordur. Değişimi-dönüşümü başarabilmesi için ise güçlü ve dahi bir lidere ihtiyacı vardır. Dünün Türkiye’sine bakıp bugünle kıyasladığımızda kurumsal, politik ve ekonomik değişimlerin ne ölçüde gerçekleştiğini ve bunda Sayın Erdoğan’ın liderliğinin büyük payı olduğu görülecektir. Dünkü otoriter vesayet kurumları, günümüzde artık anayasaya ve demokrasiye uygun kurum haline dönüşmesi Türkiye için bir şanstır. Yıllardır kronik bir sorun olan başörtüsünün bütün resmi kurumlarda serbest olması, okullarda seçmeli dersler, Cuma izni, hoşgörü ortamı, devletin faizsiz sistem bankacılığı, üretime yönelik destekler, özel sektörün bürokrasi altındaki etkisini azaltması gibi daha pek çok yenilik sayılabilir. Ancak TÜRMOB, TMMMO ve diğer bazı meslek odaları hala demokratik yapıya karşı direnmektedirler. Ancak bu vizyonun MART 2016 ZİHNİYET DEĞİŞİMİ 41 KÖŞE YAZISI Ülkenin kurtarıcısı olduğunu, büyük bir güvenle halkın dili ile halka seslenerek güç alıp İngiltere’de büyük bir değişim gerçekleştiren Thatcher, İngiltere’nin Avrupa’daki saygınlığını arttırdığı gibi ülkesinin dünya politikasındaki etkinliği de artmıştır. Halkına güven ve umut veren lider, halkın diliyle konuştuğunda kendisiyle halk arasında gönül köprüsü oluşturmuştur. Bu güce direnecek hiçbir bürokratik güç kalmayacak ve zihniyet değişimine boyun eğmek zorunda kalacaktır. Sayın Erdoğan’ın en büyük gücü de bu olsa gerek. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 DIŞ POLİTİKA GÜCÜ 42 Bir ülkenin uluslararası dış politika gücü o ülkenin nüfus, ekonomik büyüklüğü ve savunma sanayi gücünün etkisiyle doğrudan orantılıdır. Temel dış politika dengesi diyebileceğimiz ve iyi yetişmiş yöneticilerin kendilerine uygun ortak/müttefik seçerek etki alanlarını daha da güçlendirmeleri söz konusudur. Bu temel dış siyaset politikası gerçeği dışında bir de ülkeyi yöneten liderlerin etkinliği ayrı bir güç etkisi yaratır. Sayın Erdoğan dünya politikalarına yön veren 5 liderden biri olarak günümüzün etkin lideridir. Dünya bugün herhangi bir olayda “Türkiye bu konuda acaba ne düşünür” demek zorundadır. ABD’de 3 Müslüman Suriyelinin öldürülmesine Sayın Erdoğan’ın tepki göstermesinden sonra ABD özür dilemiştir. Okyanusun ortasında mahsur kalan Myanmarlıların imdadına yine Erdoğan koşmuş, onları Malezya ve Endonezya’ya kabul ettirmiştir. Mısırda Tahrir meydanında öldürülen göstericilerin nidası, Gazze de, Filistin de öldürülen her masuma sahip çıkan, Suriye de Afganistan da, Balkanlar’da, Afrika da, Kafkasya’da her mazlumun sesini duyura Erdoğan olmuştur. Bir liderin bu kadar büyük kitleleri etkilemesinin o liderin adalet ve merhamet duygusu cesaret ve kendisine verdiği haklı inancın da bir göstergesidir. KRİZLERLE BAŞ ETME Güçlü ve karizmatik liderin en önemli göstergelerinden biri de olumsuz olayları doğru anlama ve olup-bitenlerden gerekli dersleri çıkartabilme konusundaki bireysel yeteneğidir. Bir başka deyişle uğranılan talihsizliği aşabilmek ve olaydan hiç olmadığı kadar güçlü çıkabilmeyi başarmaktır. Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki 367 olayı, AK Parti’yi kapatma davası, Referandum, Gezi olayları, 17-25 Aralık darbe girişimi, e-muhtıralar, Mavi Marmara, Rus uçağının düşürülmesi hadiseleri gibi pek çok talihsiz olaylardan hep başarıyla çıkan Sayın Erdoğan, kendisi- ne gönül vermiş insanlara da güven telkin etmiştir. Bir dünya lideri olarak gelecek kuşaklara ve araştırmacılara bu alanda doktora tezleri yazdıracak olan Recep Tayyip Erdoğan, araştırma konusu olacak büyük bir liderlik hikâyesi yazılacağına dair inancım tamdır. Çekmeköy Taşdelen- Kadıköy İETT hattı Çekmeköy’e hayırlı olsun Çekmeköy Belediyesi ve İETT Anadolu Yakası Bölge Müdürlüğü arasında gerçekleştirilen görüşmeler neticesinde Çekmeköy yeni bir İETT hattı daha kazandı. Taşdelen’den hareket edecek olan yeni İETT hattı Libadiye Caddesi’nden Kadıköy’e gidecek. Deneme seferlerine başlayan hattın güzergah bilgileri ve otobüs sefer saatleri önümüzdeki günlerde İETT Web sitesinde duyurulacak. Vatandaşlardan gelen talep ve istekler doğrultusunda hareket etiklerini belirten Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, “ İETT’nin ulaşım yatırımları belediyemizle koordineli şekilde sürüyor. Vatandaşlarımızın sosyal medya, çağrı merkezi ve ziyaretlerimizde bize ilettikleri tüm talepleri ilgili makamlara ulaştırıyoruz,” dedi. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Çekmeköy’e Yeni Hat! MART 2016 HABERLER 43 MART 2016 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ 44 BAŞARI HİKAYELERİ İLE PARMAK ISIRTAN FİRMALARIMIZ - 13 TİSAN MÜHENDİSLİK PLASTİKLERİ 1974 İzmit doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi İzmit’te aldım. Daha sonra Uludağ Üniversitesi İktisat Bölümünü tamamladım. Çalışma hayatına 1999’da İzmit’te başladım. 2001 yılında Tisan Mühendislik Plastikleri ailesine dahil oldum. Muhasebe Sorumlusu olarak başladığım görevime Genel Müdür Yardımcısı olarak devam etmekteyim. PAGDER (Plastik San. Derneği)’de Yön. Kurulu Başkan Yardımcılığı, PLASFED (Plastik San. Federasyonu), EVFED (Ev Eşyası Dernekleri Federasyonu)’de Denetim Kurulu Başkanlığı, İstanbul Mali Müşavirler Odası gibi birçok sivil toplum kuruluşlarında çeşitli görevler yapmaktayım. Evliyim ve bir kız çocuk babasıyım. Tisan Mühendislik Plastikleri’nden bahseder misiniz? Tisan Mühendislik Plastikleri 1974 yılında faaliyetine başladı. Çekmeköy’ün Alemdağ beldesinde 2 ayrı tesiste faaliyetlerini sürdürmektedir. Kuruluşundan bu yana istikrarlı gelişimini sürdüren firmamız 90’lı yılların başında mühendislik plastikleri alanında yatırımlarına hız vermiş ve gelişen dünyada büyüyen plastik hammadde talebini dikkate alarak yatırımlarının tamamını bu alanda gerçekleştirmiştir. İki ayrı tesiste yıllık 30.000 ton mühendislik plastiği işleme kapasitesine sahibiz. Bizler petro-kimya tesislerinin üretmiş olduğu polimerleri (plastik hammaddeleri) alıp müşteri isteği doğrultusunda teknik özelliklerini geliştirip müşterilerimize sunuyoruz. Temelde ge- liştirdiğimiz ürünlerin proses sonrası kazandığı karakteristik özellikleri şöyle sıralayabiliriz; darbe dayanımı, mukavemet, esneklik, alev geciktirme veya alevin yürümesinin durdurulması, UV ışınlarına karşı direnç ve de ısısal mukavemet artırımı. Türkiye’de baktığınızda bu kadar geniş hammadde temini neticesinde ekonominin de nabzını bir yerde tutmuş oluyoruz. Üretimimizle; otomotiv, beyaz eşya, elektrik sektörü, küçük mutfak eşyası, ofis ve ev mobilyası, silah sanayi ve yapı-inşaat gibi 40’a yakın sektöre hizmet veriyoruz. Tisan, aynı zamanda global pazarda da ticaret hayatı içinde aktif bir oyuncu, dünyanın her yerinden ham madde ithal edip, burada katma değer yaratarak 20’ye yakın ülkeye ihraç ediyor. Bu yönüyle Mühendislik Plastikleri işleme kapasitemiz yakın coğrafyanın en büyüklerinden biridir. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Selçuk Gülsün’ü tanıyabilir miyiz? MART 2016 RÖPORTAJ 45 RÖPORTAJ Fabrika yerleri için Çekmeköy’ü tercih etmenizdeki sebep nedir? İlçemize başka yatırımcıların gelmesini tavsiye ediyor musunuz? farklı ve mümkün olduğunca ortak zaman paylaşımlarını oluşturmaya çalışıyoruz. Bu da insanların çalışma ortamlarına mutlu gelmeleri için zemin oluşturuyor. Çekmeköy genç bir ilçe, daha önce bu bölge kendi içinde birkaç beldeden oluşan yeşiliyle İstanbulluların nefes almak için kaçtığı bir yerdi. Günümüzde de gelişimine rağmen yeşilini koruyan ender yerlerinden biri. Çekmeköy’ü tercih etme sebebimiz o zamanın şartlarında şehirden uzak, üretimi gerçekleştirebileceğimiz gibi aynı zamanda şehre de ulaşım imkanının kolay olmasıydı. Aynı zamanda buradan daha kuzeye gittiğinizde çok kısa bir sürede Karadeniz’e erişebilirsiniz, yaptığımız iş gereği Çekmekyö bizler için büyük bir avantajdır. Şirketinize aldığınız gençlerde ne gibi özellikler arıyorsunuz? Çekmeköy’ün konumunun çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Buraya gelecek olan yatırımcılar için sanayiden ziyade ticaretin geliştirilmesi adına yatırım planlarını gözden geçirmelerini tavsiye ediyorum, mesela iç turizme yönelik ticaret faaliyetleri artırılabilir. İnsanları dinlendirecek huzur verecek mekanlar ve ortamlar oluşturulabilir. Bu bağlamda tüm yatırımcıları Çekmeköy’e davet ediyorum. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Şirket bünyesinde kaç personel çalışmaktadır? Personellerinizle iletişiminiz nasıl? 46 Şirket bünyesinde 110 çalışanımız bulunmakta. Çalışanlarımızın yaklaşık 75 kişi kadarı üretimde çalışan mavi yakalı arkadaşlarımızdır. Diğer arkadaşlarımız ise organizasyon içinde satış, satın alma, finans ve muhasebe, pazarlama, üretim, ArGe, Ür-Ge departmanlarında yer almaktadır. Günümüzde en değerli kaynak insan, sadece üretimle başarı elde etmek zor, başarı ekibin sinerjisinden doğmaktadır, dolayısıyla insanın motivasyonunu mutluluğunu düşünmek zorundayız ve onları çalıştığı ortamda mesai saatleri içerisinde mutlu hissetmelerini sağlamalıyız. Bununla ilgili Tisan olarak birçok faaliyetler icra ediyoruz. Yaza giriş piknikleri, bowling turnuvaları, yemek organizasyonları, Ramazan ayında yapılan iftar yemekleri gibi Yaptığımız işte nitelikli, iyi eğitim görmüş arkadaşlara her zaman ihtiyacımız var. Tisan, kendi insan kaynakları planlaması içerisinde bir takım çalışmalar icra ediyor. Bunların başında üniversitelerle dönem dönem yaptığımız ortak çalışmalar geliyor. Kendi teknik personel ihtiyacımızı karşılamak adına stajyer mühendis arkadaşları bünyemize alıyoruz. Bunların kişisel ve mesleki gelişimleri adına mevcut deneyimli personelimizle birebir çalıştırıyoruz. Onlara bilgimizi ve tecrübemizi aktararak plastiği sevdirmek adına bir arada çalışmalarını sağlıyoruz. Sektör olarak iş dünyasında ve insan yaşantısında plastiğin yeri nedir? İnsanların zihninde, plastikler geçmişten gelen naylon poşet, kova ve leğen gibi basit ekipmanlar olarak yer alıyor. Plastik, aslında bu kadar basit ve az fonksiyonlu bir materyal değil. Plastik; Latince “plastikos”’tan gelen bir kelime olup sonsuz kere işlenerek tekrardan geri kazanılabilir bir ürün anlamındadır. Plastik genç bir malzeme, karşısında geleneksel malzemeler dediğimiz cam, kağıt, karton, metal ve demir-çelik gibi ürünler var. Plastik her geçen gün insan hayatının içinde yeni bir rol üstleniyor. Tercih edilme sebebi; işlenirken cam ve metale göre daha düşük enerji ve su tüketmesidir. Bu da dünya kaynaklarının daha az ve verimli kullanımına katkı sağlamaktadır. Kullanım alanlarında da diğer geleneksel ürünler gibi hatta onlara nazaran %100’e yakınını geri dönüştürebiliyoruz. Şu an kuzey Avrupa ülkelerinde geri kazanım oranı %100’lerdedir. Ülkemizde ise malzemeler içerisinde en yüksek geri kazanım oranı hali hazırda plastiklerdedir. Bu alanda destekler ve kanuni düzenlemeler geliştikçe yakın gelecekte %100’e ulaşmamız mümkün olacaktır. Plastik; İnsan hayatını kolaylaştırma, gıda tazeliğini koruma, otomotivlerde karbon salınımını azaltma gibi özellikleriyle birçok noktada bize yardımcı olmaktadır. Günümüzde artık araç şasi ve motor bloğu dahil plastiklere dönüşümü çalışmaları ve prototipleri yapılırken plastiklere çok daha fazla ilgi göstermeliyiz ve bu alanda dünyada ki özel konumumuzu geliştirerek devam etmeliyiz. Kısaca plastik; hayatımızı kolaylaştırmasının yanı sıra üretimiyle, kullanımıyla ve geri dönüşüm özelliğine sahip olmasıyla doğaya zararın en aza indirgendiği bir üründür. Röportaj: İrem OKUMUŞ HABERLER Çekmeköy Belediyesi’nden Anlamlı Projeye Destek! dikimi gerçekleştirilecek. Projeye katılan 46 öğrenciyi ve görevli öğretmenleri makamında ağırlayan Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz; “Gençlerde çevre bilinci oluşturmak için gerçekleştirilen bu proje bizler için son derece önemli. İstanbul’un yeşili en fazla olan ilçelerinden biriyiz. İstiyoruz ki gençlerimizle birlikte Çekmeköy’ün yeşiline yeşil katalım. Proje kapsamında 26 Şubat Cuma günü gençlerimize ‘isimlerini taşıyan’ özel fidanlarını hediye edeceğiz,” dedi. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Çekmeköy Belediyesi ve Çekmeköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından ilk ve ortaöğretim öğrencilerinde çevre bilinci oluşturmak için “İkimiz Bir Fidanız” sloganı ile yeni bir proje hayata geçirildi. İlk aşamada 23 engelli öğrenci olmak üzere toplamda 46 öğrenci projeyle ağaç MART 2016 Çekmeköy Belediyesi ve Çekmeköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü gençlerde çevre bilinci oluşturmak için yeni bir projeye imza attı 47 SAĞLIK SAĞLIKLI UYUYUN, SAĞLIKLA UYANIN! Uyuyamamaktan veya uykuya doyamamaktan mı şikayet ediyorsunuz? Sizin için işe yarar birkaç tavsiyemiz var… 1- Uykudan 2-3 saat önce buzdolabının kapağını kapattın! uyku evresine geçemiyor. Solunumu zorlaştırması uykunun bölünmesinde de büyük rol oynuyor. sıcaklığının yüksek olmamasına ve tam anlamıyla karanlık olmasına özen gösterin. Uyumadan önce mutlaka uzak durulması gereken yiyecek; şekerleme, kırmızı et, hamurişi, dondurulmuş gıdalar, çikolata, çizburger, cips, baharat, karbonhidrat ve şeker, asitli içecekler… 5- Uyumadan en az bir saat öncesinde teknolojiye veda edin! 7- Yatak uyumak içindir! 8- Sabah uyandığınız ilk an, uyanmak için en ideal zamandır! AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 2- Sabit bir uyku saati belirleyin! 48 Kulağa pek hoş gelmese de hafta sonları öğle saatine kadar uyumak vücudunuzun biyolojik saatini değiştirmektedir. Tatil günleri dahil aynı saatte yatakta olmak uykuya dalma problemini ortadan kaldıracaktır. 3- Spor yapın! Her gün yürüyüş basit ve uygulanabilir bir egzersizdir. Eğer yürüyüş yapamıyorsanız gün içerisindeki aktivitelerinizi artırın ve daha fazla hareket edin. 4- Sigarayı tamamen hayatınızdan çıkarın! Sigaranın içerisindeki uyarıcı maddeler uykuya dalma süresini uzatıyor ve uyku saatlerine yakın sigara içildiğinde vücut yorgun olsa dahi Uzandığınız an uykuya dalmak istiyorsanız yatağınızı yemek, içmek ve televizyon izlemek gibi aktiviteleriniz için kullanmayın. Güneşin ilk ışıklarını alan vücutta melatonin hormonu salgılanır. Bu sebeple geri uyumak demek, vücudunuzun gece boyu yaptığı onarımı yok etmek anlamına gelmektedir. Dinç uyanmak için teknolojik aletleri uyuduğunuz odadan tamamen çıkarın. Telefon, televizyon, bilgisayar gibi teknolojik aletlerde bulunan mavi ışık beyne uyarıcı sinyal göndererek sağlıklı uykuyu engelliyor. 6- Odanızı sağlıklı bir uyku için yeniden dizayn edin! Odanızı gün içerisinde havalandırın, uyku saati geldiğinde odanızın 9- Uykunuz bölünmesin! Uykusuzluk probleminizin sebebi uyku apnesi olabilir. Uyku apnesinin farklı nedenleri olabilir. Ama çoğu zaman yatış şeklini değiştirmenin işe yaradığı görülmüştür. Sırt üstü değil de yüzükoyun ya da yan yatmayı deneyin. 10- Uyumadan önce ılık bir duş alın! Vücudunuzu uykuya hazırlayacak ılık bir duş her zaman işe yarar. Ek olarak odanızda lavanta gibi rahatlatıcı bir koku kullanabilirsiniz. köşe yazısı MATEMATİĞİ İZLEMEYE NE DERSİNİZ? KAPAN Bir önceki sayımızda “Matematik okunabilir” demiştim ve matematik ile ilgili kitaplar önermiştim. Yazıyı okuyanlar beğendiklerini hatta bazı kitapları edinip okumaya başladıklarını söylemeleri hoşuma gitti gerçekten. Bununla birlikte eleştirenler de olmadı değil. “Hocam zaten matematik sıkıcı bir de yanına okumak eklenince daha da sıkıcı oluyor. Şöyle izlenebilecek şarkılı türkülü bir şey olsa…” Her ne kadar bu yoruma tam olarak katıl- Birbirini hiç tanımayan dört matematikçi, gizemli biri tarafından büyük bir bulmacayı çözmeleri için davet edilir. Kendilerine yöneltilen soruları zamanında ve doğru olarak çözemezlerse, içinde bulundukları oda bir anda ölüm tuzağına dönüşecektir. Bunun yanı sıra çözmeleri gereken en önemli problem ise, kendilerini buraya getiren sebep ve aralarındaki ilişki olacaktır. Pİ Bir matematik dehası olan Max insan hayatının belki de en önemli buluşuna ulaşmak üzeredir. Son on yıl boyunca sayısal olarak tabiatın bir kodlanma sistemine sahip olduğunu keşfetmiş fakat bunu çözmeyi başaramamıştır. Her şey ama her şey onu bir tek sonuca götürmektedir. Ulaştığı sonuç onu daha büyük YAĞMUR ADAM Los Angeles’te maddiyata dayalı bir hayat süren Charlie, yıllardır uzak kaldığı babasının ölümü üzerine 3 milyon dolarlık mirastan yararlanacağını düşünerek hayaller kurar. Önemli bir ayrıntı ise, Raymond’ un bakıma muhtaç, otistik bir dahi olmasıdır! Maddiyatçı Charlie mirasın en azından bir kısmından vazgeçmek niyetinde değildir. Bunun için Raymond’ u kaldığı klinikten kaçırıp ülke çapında bir seyahate çıkarır. Yol boyunca ağabeyinin yaşamı zorlaştıran alışkanlıklarıyla çileden çıksa da otistik adamın matematik ve hafızalama konusundaki insanüstü yeteneği karşısında bol bol hayrete düşer. Nihayetinde Las Vegas’ taki kumarhanelerde bu az bulunan kabiliyetten yararlanarak hile yapmaya bile çalışır. Yol boyunca Charlie, MART 2016 Bir matematik öğretmeni, bir matematiksel işlem veya dahi bir matematik uzmanını işleyen senaryoların varlığı dikkat çekiyor. Bu konuları içeren en beğenilen filmler arasında da genelde tanıdığımız oyuncular başrollerde yer alıyor. İşte bu filmlerden bazıları; kaoslara bunun da ötesinde problemin merkezi olarak kendine yöneltmektedir. Bulduğu sır için belki de insanlar birbirlerini bile öldüreceklerdir. Bunu herkesten saklamalıdır. Max zincirin ilk halkası olan kodu kırmayı deneyerek bu riski yok etmeye karar verir. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ masam da düşündüm de evet, matematik izlenebilir… 49 köşe yazısı sadece Raymond’u değil, geçmişinin bir parçasını ve belki de kendini keşfetme fırsatı da bulacaktır. AŞKIN LOGARİTMASI Çocukluğunda babasının hastalığını unutmak için matematiğe sığınan Mona Gray, bir matematik dahisi olup çıkmıştır. Hayatta karşılaştığı her şeyi matematik yoluyla anlamaya çalışan Mona, bu kez yalnızlığını unutmak için matematiğe sarılmaktadır. Ancak her şey bir ilkokulda matematik öğretmenliğine başlaması ile değişir. Öğretmenlik konusunda elde etmeye başladığı deneyimle kendisini yeniden keşfeden Mona, öğrencisi olan çocukların sorunları ile ilgilenmeye başlar. Çocuklarla kurduğu iletişim, Mona’nın aşka, çocukluğa ve bütün olarak hayata dair bakışını değiştirir. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 AGORA 50 O, tarihin gördüğü en etkileyici ve ilgi çekici kadınlardan biriydi. Hem belinden aşağıya kadar uzanan sarı saçlarıyla göz kamaştıracak, nefes kesecek kadar güzel, hem de adını matematikçi, filozof ve astronom olarak tarihe yazdıracak kadar zeki bir kadın. Ve ne trajiktir ki ölümüyle bile unutulmayacak bir kadın. Üzerine çullanan onlarca erkeğin darbeleriyle son nefesini veren, cesedi sokaklarda sürüklenip, eti kemiklerinden midye kabukları yardımıyla ayrılan ama ne olursa olsun tarihin unutulmazları arasına giren bir kadın. Yani 45 yaşındayken bu dünyadan göçüp giden İskenderiyeli Hypatia. CAN DOSTUM Film, fotoğrafik hafızaya sahip yoksul bir gencin yerlerini sildiği üniversitenin profesörü Sean McGuire’la kur- duğu dostluğu anlatıyor. McGuire, Will Hunting adlı bu gençteki yeteneğin farkındadır ve ona hayranlık duymaktadır. Nobel ödüllü profesörlerin bile çözmekte zorlanacakları problemleri kolayca çözen Will ise çıkardığı bar kavgası sonrası çarptırıldığı hapis cezasından kurtulabilmek için profesör McGuire’a ihtiyaç duymaktadır. AKIL OYUNLARI Nash, öğrencilik yıllarından itibaren hayaller görmeye başlar. Mezuniyetinden sonra, zamanla paranoid şizofreni olur; fakat hasta olduğunun farkına varamaz. Bir konferans sırasında aniden bir psikiyatrisin karşısına çıkması ile olaylar zinciri değişir. Hastaneye yatar ve bu nedenle akademik çalışmalarından uzaklaşır. Tekrar üniversitede ders vermeye başlar. Sonunda gösterdiği sıra dışı mücadeleyle şizofreni ile birlikte yaşamına devam eder. Ve tarih bu müthiş dehaya, akıl hastalığını yine aklıyla yenerek hayatının geri kalanını bilime adamasından ve hastalığının başlamasından evvel yaptığı buluşlardan dolayı Nobel Ekonomi Ödülünü armağan eder. KÜP 6 kişi uyandıklarında kendilerini garip bir yerde bulurlar. Burası iç içe geçmiş küp şeklindeki odalardan oluşan bir hapishaneye benzemektedir. Dışarıya çıkmak için birlikte çaba sarf etmeleri ve ölümcül tuzaklardan kurtulmaları gerekecektir. Farklı karakterlerdeki insanlar için, üstelik korkunun pençesini enselerinde hissederlerken bu hiç de kolay değildir. 21 M.I.T’ de okuyan Ben Campbell, okul köşe yazısı 23 sayısını koyu bir saplantı hâline getiren Walter Sparrow (Jim Carrey), bir zamanlar ideal olan hayatını gerek kendisinin gerekse sevdiklerinin ölümüne yol açabilecek bir psikolojik işkence cehennemine dönüştürür. Kitap, Walter’a Agatha tarafından doğum günü hediyesi olarak verilmiştir ve konu aldığı tüyler ürpertici ve gizemli cinayet, karanlık ve tuhaf biçimde adeta Walter’ın hayatını yansıtırmışçasına anlatılmaktadır. Fingerling’in 23 sayısının gizli gücüne duyduğu saplantısına. Bu saplantı kitaptan yayılıp, Walter’ı kontrol etmeye başlar. Hayatında her yerde bu sayıyı görmektedir ve Fingerling’le aynı korkunç suçu, yani bir cinayet işlemeye mahkum olduğuna inanmaya başlar. Bu durumda Walter’ın kitaptaki gizemleri çözmek için umutsuzca çırpınmaktan başka şansı kalmaz. Eğer 23 sayısının ardındaki gücü çözebilirse, geleceğini de değiştirebilecektir. NUMBERS FBI ajanı Don Eppes’in(Rob Morrow) matematik profesörü kardeşi Charlie(David Krumholtz), Los Angeles’ta işlenen ilginç davanın çözümünde kardeşine ve FBI’a yardımcı olur. Bu beklenmedik ve farklı yardımın çok işe yaraması üzerinde genç matematikçi FBI tarafından işe alınır ve Los Angeles’ta gerçekleşen birbirinden ilginç ve çeşitli olayda danışman ola- ASAL SAYILARIN YALNIZLIĞI Asal sayılar yalnızdır; sadece kendilerine ve bire bölünebilirler; asla eşlerini bulamazlar. Alice ve Mattia da çocukluk travmalarının gölgesinde yaşarken yapayalnızlar. Alice, ölümden döndüğü kayak kazasının izlerini taşır, Mattia da engelli kız kardeşinin kayboluşuyla ilgili suçluluk duygusunu. İki genç birbirlerinin yaralı ruhlarının derinlerine inerler. Büyüdükçe anlarlar ki kaderleri bağlanmış, sadece kendilerine ve birbirlerine bölünebiliyorlar. Yalnızlığa, sevgiye ve çocuklukta yaşananların ağırlığına dair olağanüstü bir hikâye. YAPAY OYUN Ünlü matematik dehası Alan Turing’in hayatının anlatıldığı filmde, Turing’i Benedict Cumberbatch canlandırıyor. Filmde, 2. Dünya Savaşı sırasında Almanların şifreli haberleşmelerinin kodlarını çözen Alan Turing’in Nazileri durdurma başarısı anlatılıyor. Bir gün olur da biraz beyin jimnastiği yapmak isterseniz bu listedeki filmlerinden bir tanesini izlemeniz yeterli olacaktır. MART 2016 23 NUMARA rak yardımcı olmaya başlar. Matematik dehası ve profesörü olan Charlie, en şaşırtıcı suç davalarının çözümünde matematik formüllerini ve denklemleri kullanarak, suçların çözümünde ekibe değişik ve çok yararlı bilgiler sağlamaktadır. Charlie başta, suç dünyasına girmekte ve olayların akışına uymakta zorlansa da sonuçta ekibin ayrılmaz bir parçası hatta bel kemiği olmayı başarır. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ taksitini ödeyebilmek için paraya ihtiyaç duyar ve bunun yolunu da kumarda bulur. Altı arkadaşı ile birlikte kart sayma işinde uzmanlaşan Ben, Vegas yolunu tutar. Bu altı öğrenci için her şey güzel başlayacaktır, ancak bir sonraki adımları onlar için oldukça tehlikelidir. 51 ZAMANLA DEĞİŞEN BİLİM VE GELECEĞİN İCATLARI B izler üretmekle sorumlu varlıklar olarak her birimiz birer mimar, mühendis ya da en iyi olduğumuz alanda geleceği kurgulamak ve şekillendirmek durumdayız. İnsanlık için geleceğimizi inşa ederken yolu- muzu aydınlatmak ve ufkumuzu açmak için bir yol çizmeliyiz. Bu yolda ilerlerken icatlarımız, buluşlarımız ve düşündüklerimizle mümkün olan en güzel yarınlara uzanmak istiyoruz. Bu ilerleyiş sürecinde icat edilen; havadan su üretebilen şişelere, tuzlu suyla çalışan el fenerlerine, film izlenebilen lenslere ve insan beynindeki düşünceleri çözebilen ve benzeri teknolojik icatlara göz atıyoruz. Keyifli okumalar. GPS Sistemlerinde Artık Daha Hassas K aliforniya Üniversitesi Riverside’daki araştırmacılar 1 santimetre hassaslığında GPS geliştirdi. Bu programlama sayesinde kullanıcılar santimetre hassasiyetin de konum bilgisi elde edebilecek. 1960’larda tasarlanan GPS uzay tabanlı navigasyon sistemi olarak yer ve hızı uydulardan gelen sinyallerle ölçüyordu. Oğuzhan Aydemir Gelecekten Gelenler Bilim ve Teknoloji Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Güneş Enerjisi İle Havadan Su Depolayabilen Su Şişesi Yapıldı A AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 vustralyalı şirket Fontus havadan su üretebilen güneş enerjisiyle çalışan yeni nesil bir su şişesi üretti. Güneş enerjisi ile çalışan sistem havadaki su buharını yoğunlaştırarak özel şişesinde depoluyor. Bu sayede doğada suyun olmadığı alanlarda ya da temiz su bulamadığınız anlarda yardımınıza koşuyor. Bisikletçiler, doğa yürüyüşü yapanlar ya da askerler için oldukça işe yarayacak bir buluş olabilir. 52 Tuzlu Su İle Çalışabilen Yakıt Hücreli Fener Yapıldı Ç oğu insan için kamp veya acil durum fenerleri, aylarca bir kenarda bekleyen cihazlar ve bu nedenle sonunda pilleri biter. Güneş enerjili fenerler buna bir alternatif olsa da, şarj olmak için birkaç saate ihtiyaçları vardır. İşte Hydra Light’ın yeni ürettiği PL-500 adlı fener özel yakıt hücresi sayesinde sadece biraz tuzlu su ile çevreyi aydınlayabiliyor. Ayrıca 3 ledli 9 metrelik kablosu olan ana fenere bağlanan bir feneri daha var. yazı dİZİSİ İletken Polimer Film Kaplama Sayesinde Lensler Ekrana Dönüşecek Y eni keşfedilen bir polimer film kaplama sayesinde kontakt lensler bilgisayar ekranlarına dönüşerek, yeni nesil tüketici elektronikleri için giyilebilir teknolojilere uygulanacak. Normalde akıllı gözlükler arttırılmış gerçeklik için geliştirilse de, halen yeterince kullanışlı aygıtlar değil. Güney Avusturalya Üniversitesi Future Industries Enstitüsü’nden bilim insanları kontakt lenslerde elektriği ileten bir polimer kaplama geliştirerek, güvenli bir şekilde giyilebilecek bir teknoloji geliştirdiler. Bu sayede sağlık verileri gibi veriler göze aktarılarak gerçekten sanal bir gerçeklik oluşturulabilecek. Beyin Taramasına Gelecekte Sahip Olabiliriz i nsanın aklını okuyabilmek fikri, teknolojinin en büyük hedeflerinden biri olmuştur. Şimdiki çözüme göre, bu teknolojiye kısa zamanda ulaşabileceğiz. Geleceğin teknolojisi gözüyle bakılan çözümlerden birini de hiç kuşkusuz insanın aklını okuyabilme düşüncesi oluşturur, son dönemde yapay zeka başta olmak üzere, bu konuda çalışmalar yapıldığını biliyoruz. Yapar zeka algoritmaları ve alfasayısal kodlarının çözülmeye başlamasının ardından, bu teknolojilere geçilebileceği ifade edilmişti. Binghampton University profesörleri beyin taraması teknolojisinin, ilk etapta insanların söylediklerinde kim olduklarını bulmaya yönelik olabileceğini dile getirdiler. Felçli İnsanları Ayağa Kaldıracak Cihaz Stentrod B Einstein Yine Haklı Çıktı E instein’ın 100 yıl önce ortaya attığı kütle çekim teorisindeki uzayı ve zamanı büken yerçekim dalgaların varlığı kanıtlandı. LIGO (lazer İnterferometrik Kütleçekimsel Dalga Gözlemevi) tarafından ilk kez doğrudan ölçümle tespit edildi. En büyük keşiflerden biri olan bu olay kainata yeni bir pencere açıyor. Bu sayede kainatın hikayesini bütün olarak öğrenebileceğiz. Kainatın ilk dönemine ait hiç bilmediğimiz verilere ulaşılabilir, gizemini koruyan karadelikleri ve nötron yıldızlarını daha iyi anlayabiliriz. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 eyine zarar vermeden uzun süre beyin dalgalarını kaydedebilen cihaz, beyin makinası arayüzü, beyin kan damarlarının içine implante edilen stent temelli elektrottan (stentrod) oluşuyor. Preklinik çalışmalarda gösterildiği şekilde dış iskelette bulunan kolların hareketinden veya biyonik kolların kontrolündeki nörolojik aktiviteyi kaydedebiliyor. Cihaz küçük bir ataç boyutunda ve ilk insan implatasyonu denemesi, 2017 yılında Royal Melbourne Hastanesi’nde gerçekleştirilecek. 53 ÖZEL HABER ÇEKMEKÖYE YAKIŞIR BİR SOSYAL TESİS AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz’ın hizmete açtığı nikah sarayı her yönüyle göz kamaştırıyor. Nikah sarayı içinde yer alan bir birinden özel sosyal tesislerde vatandaşlar aradıkları her şeyin en kalitelisini bu- 54 labilecek. Profesyonel bir ekip tarafından hizmet verilecek tesislerde adeta yok yok. Nikah sarayında; sosyal tesis bölümüyle, nikaha gelen davetlilerin yanı sıra diğer organizasyonlara da ev sahipliği yapılması planlanıyor. Düğün, nişan, toplantı ve mezuniyet gibi etkinliklerin yapılabileceği tesislerde her şey en ince ayrıntısına kadar düşünüldü. ÖZEL HABER ÇEKMEKÖY BELEDİYESİ SOSYAL TESİSLERİ RESTAURANT 7TepeSosyal 7TepeSosyal 7Tepe_Sosyal 7TepeSosyal lezzette zirve REZERVASYON: 0216 484 00 58-59 GELİN ODASI AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 KOKTEYL SALONU 55 RÖPORTAJ MECLİS ÜYELERİMİZ AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Yusuf POLAT 56 Halk tarafından seçilen halkın temsilcilerinden CHP Meclis Üyesi Yusuf POLAT Yusuf Polat’ı tanıyabilir miyiz? 1973 Tokat doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi İstanbul’da tamamladım. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri ilişkileri bölümünde Lisans, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Muhasebe Denetimi Bölümünde Yüksek Lisans eğitimimi tamamladım. Bağımsız denetçi unvanına sahibim. 2003 yılından beri Çekmeköy’de Serbest Mali Müşavir olarak çalışmaktayım. Vergi ceza davalarında 10 yılı aşkın bilirkişilik yaptım ve 300’ün üzerinde bilirkişi raporunda imzam bulunmaktadır. 20 yılı aşkın süredir Çekmeköy’de ÇEKSEM, Çekmeköy Fenerbahçeliler Derneği gibi çeşitli STK ve meslek örgütlerinde görev almaktayım. İnşaat ve Sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren firmalarda ortaklığım bulunmakta. Evli ve iki çocuk babasıyım. Oy verme, oy isteme, verdiği oyu sorgulama ve denetleme gibi görevler vatandaşın temel sorumluluğudur. Bu aynı zamanda bir zorunluluktur. Vatandaş olarak her birimizin siyasete katılma ve bir duruş sergilemesi bir gerekliliktir. Bunu yaparken de yıkmadan kırmadan, farklı yönlerimizi bir zenginlik kabul edip, birbirimize hoşgörüyle yaklaşmalıyız. Meclis üyeliği hedeflerim arasında değildi ama siyaseten bu ülkenin belli konularda fikirleri olan insanların görüşlerini ortaya koyacak bir siyasi duruşlarının olması gerektiğini düşünüyorum. Benim yapmaya çalıştığım da budur. Cumhuriyet Halk Partisi’nde üyeliğim meclis üyeliğimden çok evveldir, Mustafa Sarıgül ile bir siyaset yolculuğum oldu. Bu yolculuğumuzu hep beraber, Cumhuriyet Halk Partisinin hem köklü geleneksel değerleri, hem de vizyonel kurumsal yapısı içerisinde büyük bir ciddiyet ve sorumlulukla devam ettirmekteyiz. Çekmeköy’de ikamet eden biri olarak, yaşadığım bu ilçe ile ilgili benim de bazı yenilikçi fikirlerim vardı. Meclis üyeliği kuşkusuz bu fikirleri sunmak, önermek belki de hayata geçirmek için bir fırsat. Meclis üyesi olarak Cumhuriyet Halk Partisi’ne ve topluma karşı sorumluluklarım var ve bu sorumluluğu layıkıyla yerine getirebilmek için elimden geleni fazlasıyla yapıyorum, çevremden de konuyla ilgili olumlu dönüşler alıyorum. Meclisteki görevleriniz nelerdir? Göreviniz Çekmeköy’e ve Çekmeköy sakinlerine ne gibi hizmetler sunar? Plan ve Bütçe Komisyonu görevim bulunmaktadır. Ayrıca 2015 yılı Belediye Mali Yapısının denetlendiği Denetim Komisyonunda da yoğun bir görev faaliyetim söz konusudur. Bunun dışında mecliste yer alan her üye gibi; soru önergeleriyle eksikleri tamamlama, fikir beyan etme, şeffaflaşma, anlamaya ve anlatmaya çalışıyoruz. Çekmeköylü komşularımız bize denetle, sor ve sorgula görevini verdi. Biz de bunu yapıyoruz. Burada önemli olan şey yereli yönetme görevini alan siyasi grubun, bu denetlenmeye, sorulana cevap vermeye tahammül gösterebilmeleri ve varsa hatalarını kabul edip gelişim kaydetmeleridir. Bu hususta genel siyasette olduğu gibi yerel siyasette de bazen yeteri kadar çıkarım yapılamadığını üzülerek gözlemliyoruz. Meclis üyeleriyle ilgili olumlu-olumsuz yaşadıklarınız özel hayatınıza yansıyor mu? Ben şahsım adına hayatımda yer alan 3 temel olgunun olduğunu düşünüyorum. Bunlar “Aile, Siyaset ve İş Hayatı” ndan oluşmaktadır. Bu üç olgu arasında hangisini hangi zamanda en öne alacağına dair doğru kararlar veremezseniz, hayata ve kariyere dair çuvallarsınız. Bu konuda örnekleme yapayım size; -“Ömrümü servetimi verdim bu siyasete..” diyen biri varsa çevrenizde dikkat edin siyaseten elde edeceği ilk fırsatta bunların tahsiline girişecektir. -“Siyasetten vakit bulamadım. Çocuklarımın büyüdüğünü göremedim..” diyen biri varsa çevrenizde asla ama asla o kişiye siyasette de, iş hayatında da önemli görevler vermeyin. Kendi çocuğunun sorumluluğunu taşıyamayan birisi kamu sorumluluğunu taşıyabilir mi? Ailenin de, işin de, siyasetin de öncelik sıralamasını belirleyen şey içinde bulunduğumuz durum ve koşullara göre değişir. Timing çok önemli.. Buradan tekrar sorunuza gelecek olursak bu üç olguyu doğru yönetirseniz, yukarıdaki soru sizin için anlamsız kalır. Yusuf Polat’ın gözünden Çekmeköy’ün tanımı nedir? Ve sizce Çekmeköy’ün temel ihtiyaçları nelerdir? Çekmeköy, gerek sosyokültürel gerekse mimari olarak, kasabayla kent AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Siyasi süreciniz nasıl başladı ve neden Çekmeköy Belediyesi’nde meclis üyeliği görevini tercih ettiniz? MART 2016 RÖPORTAJ 57 RÖPORTAJ arasında kararsız kalmış bir yerleşim yeri hüviyetindedir. Burada Çekmeköy bir karar vermek zorunda. Tabii bu kararı hayata geçirirken özellikle yerel yöneticilere büyük işler düşmektedir. Çekmeköy, ileri derecede kentleşmiş ilçelerin samimiyetsiz ve dejenere olmuş haline bürünmesin ama kasaba olarak da kalmasın. Çekmeköy’ün diğer ilçelerden ayrılan bir aroması olması gerekir ve bu potansiyele sahip. Bu aromayı ve lezzeti yaratacak yapı kuşkusuz Çekmeköy Belediyesi’dir. Belediyelerin rutin işlerinin yanı sıra, şehir estetiği ve biraz önce bahsini ettiğimiz şehir aroması ve lezzeti için hem mimari hem de sosyokültürel faaliyetlerle ilgili proje üretip hayata geçirmesi gerekir. Biz CHP grubu olarak yapılacak her pozitif çalışmaya sonuna kadar destek veririz. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Siyasi hayatın içerisinde olanlar gençleri bu sürece katılmak için teşvik ediyor. Sizce Türkiye’nin öncelik vermesi gereken nokta, mesleklerinde uzmanlaşmış genç bireyler midir yoksa genç politikacılar mıdır? 58 Bu konuyu alt başlıklarla değerlendirelim. Toplumda istihdamın tanımlanmasıyla kategoriler beyaz yakalılar ve mavi yakalılardır. Beyaz yakalılar bilgi ile kendilerini ifade eden insanlardır, mavi yakalılar teknik elemanlardır. Türkiye’nin ihtiyacı mavi yakalılardır; meslek eğitimlerini almış, uzmanlaşmış elemanlarımız yetersizdir. Bu sebeple sanayi noktasında patinaj yapmaktayız. Özellikle İnşaat, Turizm ve Otomotiv sektörlerinde dünya ile rekabet edebilmek için; beyaz yakalılar olmazsa olmazdır ama mavi yakalıların sayısını artırmak gerekir. Sorunuzun siyasi tarafına gelirsek; siyasetin içerisinde mavi yakalılar da beyaz yakalılar da olmalıdır. Gençlerin siyasette olmalarını söyleyenler kır saçlılarsa orada bir samimiyetsizlik vardır. Gençlere lütufta bulunduğunu düşünerek, “Gel ama geldiğin zaman sen sus ben konuşacağım” demektir. Böyle bir düşünceyi tamamen reddediyorum. Gençlerimiz duruşunu, yeteneklerini ve fikirlerini ortaya koysun ama bu kararı yaşlı siyaset- çiler değil gençlerimiz alsın. İspanya’ da kurulduğundan birkaç ay sonra girdiği seçimde % 21 oy alan PODEMOS adlı partinin Genel Başkanı 35, Genel Başkan yardımcısı 21 yaşındadır. Şahsi fikrim gençlerin siyasete katılmaları yönünde, Türkiye ile ilgili fikirlerini cesaretle söyleyecek birikimi olan, kaliteli yeni liderler neden olmasın? Ama bunun kararını gençler verecektir. Siyasi sürecinizde geleceğe yönelik hedefleriniz neler? Sabitleştirilmiş hedefler koymadım kendime. Çünkü ben büyük hayal kırıklıkları yaşamak istemiyorum. Siyasette konulan büyük ve köşeli hedefler, o kişide bazı davranışsal semptomlara neden olabilmektedir. Siyasette hedef, Grup hedefi şeklinde olmalı. Çok fazla bireysel hedeflere takılırsanız siyaseti yalnız başınıza yapmak zorunda kalırsınız. “çalacak kapınızın olması” da iyi ve yeterli bir hedeftir.. sorunuza tekrar dönersek, tek hedefim siyase- ten aldığım görevlerde iyi bir şeyler yapmak ve görevim ne olursa olsun doğru çalışmaktır. Günün sonunda hak ettiyseniz, Siyaset sizi de, grubunuzu da, partinizi de hedeflerine taşır. Fenerbahçe Koçu Obradoviç’ in dediği gibi Avrupa Şampiyonluğu hedefine maç maç gidiyoruz, iki maç sonrasını hiç düşünmüyoruz. Son olarak Çekmeköy Serbest Meslek Mensupları derneğinden bahseder misiniz? ÇEKSEM; Avukat, Doktor, Veteriner, Mali Müşavir, Mühendis, Eczacı, Mimar gibi mesleklere sahip insanlardan oluşmaktadır. İş hayatının yoğunluğundan uzaklaşmak için yurtiçi-yurtdışı seyahatler, seminerler, sosyal farkındalık programları gibi faaliyetlerde bulunmaktayız. Amacımız; bölgemizde aynı vizyona sahip insanlarla bir araya gelmenin yanı sıra hem kendimiz hem de çevremiz için yararlı işler ortaya koymaktır. haberler TEBRİKLER 1877 ALEMDAĞSPOR! 1877 Alemdağspor’u tebrik eden Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz “İlçemizin en eski ve en köklü mahallelerinden olan Alem- dağ’ın amatör lig takımlarından biri olan 1877 Alemdağspor’u, futbolcu kardeşlerimi, yöneticilerimizi ve takımı hiç yalnız bırakmayan taraftarlarını liglerin bitimine iki hafta kala kazandıkları şampiyonluktan dolayı tebrik ediyorum. Önümüzdeki sezon Süper Amatör Lig’de de takımımızın aynı başarıyı göstererek bölgesel lige yükseleceğine inancımız tamdır,” dedi. MART 2016 Alemdağ ekibi önümüzdeki hafta deplasmanda İçerenköy’e konuk olacak. Son maçında kendi evinde Çakmakspor’u ağırlayacak olan 1877 Alemdağspor amatör camianın en renkli taraftarı önünde şampiyonluk kupasını alacak. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Bu yıl İstanbul’da amatör camiada adından sıkça söz ettiren Çekmeköy takımlarından başarı haberleri gelmeye devam ediyor. 1. Amatör Lig 17. gurupta yoluna yenilgisiz devam eden 1877 Alemdağspor liglerin bitimine 2 hafta kala kendi evinde Balkan Yeşilbağlar takımını 3-0 mağlup ederek şampiyonluğunu ilan etti. 1877 Alemdağspor önümüzdeki sezon Çekmeköy’ü Süper Amatör Lig’de temsil edecek. 59 Köşe YAZISI İSLAM VE “ÖTEKİLER” İnsanlık tarihi, çeşitli din ve inançların bir arada bulunduğu, olumlu-olumsuz tecrübelerin yaşandığı pek çok olaya şahit olmuştur. Günümüzde ise bir yandan medeniyetler çatışması tezleri, diğer yandan medeniyetler ittifakı çabalarıyla, odağında din ve medeniyetlerin yer aldığı bir gündem izlenmektedir. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Başlangıçtan itibaren İslam tarihinde ötekiyle yan yana yaşama konusunda dikkate değer bir yatkınlık görülür. İnsanın olduğu yerde, öfkeli ya da hesaplı kişiler yüzünden bazı ilkelerin yanlış anlaşılması ve hatalı yorumlanması bazen de uygulamada gösterilen kusur ve ihmaller inkar edilemez. Ancak İslam tarihinde, diğer inanç ve kültürlerde örnekleri sıkça görülen “kıyıcı anlayış” ve sırf inanç farklılığından dolayı toplu ölümlere rastlanmaz. 60 Din Özgürlüğü: Tarih boyunca din ve mezhep çatışmalarının eksik olmadığı dünyamızda, farklılıkların bir arada yaşandığı uzun dönemlerin varlığı da unutulmamalıdır. Bunun en güzel örnekleri de hiç şüphesiz İslam tarihinde görülür. Tarihçi A. Toynbee’nin şu tespiti önemlidir: “Hristiyanlar nasihat etmek ve eğitmek dışında bir emir almadılar ama gel gör ki, pek eskilerden beri, kendi dinlerinden olmayanları demir ve ateşle yok etmektedirler… İslam’ın Hristiyanlığa gösterdiği hoşgörüye Batı’nın Hristiyanları hiç sahip olmamışlardır…” Geçen yüzyılda İslam’ın başkenti konumundaki İstanbul’da Yahudi ve Ermeni nüfus yoğunluğu barış içinde yaşarken, aynı dönemlerde Londra’da, Berlin’de, Paris’ veya Viyana’da Hristiyan olmayan, Müslüman veya Yahudi nüfus yoğunluğu düşünülebilir miydi? Şimdi bile bu kentlerde ezan sesine tahammül edilmediği söz konusudur. İslam’ın Mesajı Evrenseldir: İslam; peygamberler aracılığıyla insanlığa gönderilen ve Allah katında geçerli olan dinin ortak adıdır. Üç semavi dinin esasta bir olduğu, “ Allah’ın elçileri” olmaları bakımından peygamberler arasında herhangi bir farkın olmadığı gerçeği bilinmektedir. Buna göre Hz. Peygamber, İslam’ın mesajını insanlığa tekrar hatırlatan son peygamberdir ve onun daveti bütün insanlığa yöneliktir: “De ki, Ey Kitap ehli! ( Yahudi ve Hristiyanlar) Bizimle sizin aranızda ortak bir söze gelin. Yalnız Allah’a kulluk edelim. O’na hiçbir şeyi ortak koşmayalım. Allah’ı bırakıp da kimimiz kimimizi ilah edinmesin. Eğer onlar yine yüz çevirirlerse, deyin ki, biz gerçek Müslümanlarız…” (3/64). Dinde Zorlama Yoktur: Kur’an, kitap ehli ve diğer müşriklerin yanılgılarına sıklıkla işaret ederek KÖŞE YAZISI Din, akıl sahibi insanları, kendi özgür iradeleriyle doğrudan iyiliğe ulaştırmak üzere Allah tarafından tesis edilen ilahi bir müessese olarak tanımlanır. Özünde iman, temelinde kalp ile tasdik ve ikrar vardır. Nihai hedefi ise insanı ebedi mutluluğa erdirmektir. İnsanın bunu hak edebilmesi için bilinçli ve özgür iradesini kullanması tabiidir. İsteyerek tercih etmesi ve onu ancak kalben benimsemesiyle mümkün olacaktır. Zorlama ve baskı sonucu yapılan ikrarın da geçersiz olduğu açıktır. Kaldı ki Kur’an, inancında dürüst olmayan münafıkları şiddetle kınamış ve onları inkarcılardan daha tehlikeli saymıştır. Konuyla ilgili ayetlere bakıldığında İslam’da savaşın tehdit, saldırı ve zulme karşı savunma amaçlı farz kılındığı açıkça görülecektir. Kendileriyle savaşılacak kimselerin kafir veya münafık olmalarından değil, hain ve saldırgan olmalarından dolayıdır. Buna göre Müslüman olmayan toplum ve devletlere karşı takip edilecek dış siyasetin de savaş yoluyla mücadele olmayacağı açıktır. talebine olumlu yaklaşmak esastır: “Eğer onlar barışa yanaşırlarsa sen de ona yanaş ve Allah’a güven…” (8/61). İnancı bir irade ve imtihan aracı olarak gören Kur’an, inanç özgürlüğünün de önemini belirtir. Zira baskı ve zorlama insanı, her şeyden önce İslam’ın hoş görmediği ikiyüzlülüğe sevk eder. Samimiyete ve bilinçli tercihe dayanmayan söz ve davranışlar görünüşte dine uygun olsa da gerçekte nifak olur: “…Sizden kim dininden döner de kafir olarak ölürse bütün amelleri dünyada da ahirette de boşa gitmiştir. Onlar cehennemliktir ve orada ebedi kalacaklardır…” (2/217). Başka ayetlerde de hep uhrevi cezalara işaret edilir: “İman edip sonra inkar eden, sonra inanıp tekrar inkar eden, sonra da inkarlarında ileri gidenler var ya Allah onları ne bağışlayacak ne de doğru yola iletecektir.”(4/137). Hz. Peygamber, kimseye inanç dayatmadığı gibi, dini uygulamalar konusunda da zorlayıcı olmamıştır. Hz. Ebubekir döneminde yaşanan “ irtidat olayları” ise siyasi bir karakter taşımakta ve “ devlete karşı yapılan isyan hareketleri” mesabesinde değerlendirilmiştir. Buna göre bireysel olarak din değiştirenlere müdahale edilmemiştir. Aksi yönde bir kısım tartışmalı rivayetler olsa da Hz. Peygamber ve arkadaşlarının din değiştirenlere müdahale ettiklerine dair herhangi bir uygulamaları görülmemiştir. Kimlerle Savaşılır? ASLOLAN BARIŞTIR VE BARIŞ DAHA HAYIRLIDIR İslam, müminler başta olmak üzere bütün insanlığı barışa davet eder: “Ey insanlar! Hep birlikte barışa girin ve şeytana ayak uydurmayın, zira o sizin apaçık düşmanınızdır.” (2/208). Savaş halinde bile düşmanın barış Bilindiği gibi Müslümanlara savaş izni, kendilerine savaş açılması ve zulme maruz kalmaları sebebiyle verilmiştir. Müslümanlara karşı düşmanca tavır alan kesimi hariç olmak üzere öteki din mensuplarına karşı huzur ve barış iklimi esas, çatışma ve savaş hali ise arızi durumdur. Savaş açıp Müslümanları yurtlarından çıkaran veya düşmanlarla işbirliği yapıp Müslüman varlığını yok etmeyi hedefleyenlere karşı cihat etmek, savaşmak farz olduğu gibi, bir zorunluluk olmadıkça onlarla iyi ilişkiler geliştirmek de gereklidir: “Allah sizi, din konusunda sizinle savaşmamış, sizi yurtlarından çıkarmamış kimselere iyilik etmekten, onlara adil davranmaktan men etmez… Yalnız sizinle din uğrunda savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanız için yardım edenleri dost edinmenizi yasaklar…’’ (60/8-9). Ancak barışa yanaşmadıkları ve saldırganlıktan geri durmadıkları takdirde yakalanıp haklanmaları gerektiğide çarpıcı biçimde ifade edilmiştir: “…İşte kendileriyle savaşma hususunda size tam yetki ve izin verdiğimiz kimseler bunlardır” (4/91). İslam dünyası yüzyıllar boyunca din ve vicdan özgürlüğünün öncülüğünü yaparken; günümüzde “Müslümanlık adına” yapılanlar nasıl izah edilebilir? Birileri kendilerine benzeyen bir din mi ortaya çıkartmıştır.? Görünen o ki, tarih boyunca dinin halk üzerinde etkili olduğu kadar halkın da din üzerinde etkisi söz konusu olmuştur. MART 2016 Din Ayrılığı Savaş Sebebi midir? Din Değiştiren (Mürtet) Öldürülür mü? AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ onları doğru yola davet eder. Ancak onların özgür iradeleriyle benimsedikleri din ve inançları konusunda zorlayıcı da olmaz: “Dinde(iman etmede-İslam’a girmede)zorlama yoktur. Artık doğru ile yanlış (iman ile küfür) birbirinden ayrılmıştır… (2/256). “Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi iman ederdi. Hal böyleyken sen, iman etmeleri için insanlara baskı mı uygulayacaksın?” (10/99). Kur’an ayrıca geçmiş toplumlarda inançları sebebiyle baskı ve işkence gören insanları hatırlatarak bu durumu şiddetle kınar. 61 yazı dİZİSİ AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 RENKLERİN BÜYÜLÜ DÜNYASI 3 62 NEMİ Ö İN R E L K N E R E D İN R E L E İŞ GÖRÜŞM Renklerin bilinçaltımızda oldukça güçlü etkileri olduğunu artık biliyoruz. Bu etkileri yararımıza kullanma vakti geldi ve geçiyor... İlk olarak hayatımızdaki en önemli nokta, kariyerimizin başlangıcı olan iş görüşmelerinde hangi renkleri kullanmalıyız gelin onlara bakalım: Bir iş görüşmesine gittiğinizde ilk 60 saniyede ilk ve kalıcı izlenim oluşur, sonrasında bu izlenimi değiştirmek zordur. İlk 60 saniye deyim yerindeyse fiziki olarak özgeçmişimizi yansıtır. Giyim tarzımız, kıyafette seçtiğimiz renkler, davranışımız hatta saçımızın şekli dahi görüş- tüğümüz kişide kendimizle alakalı ön profil oluşturmaktadır. İşte size seçeceğiniz renklerle işvereni nasıl etkileyebileceğinizin püf noktaları: İlk defa bir iş görüşmesine gidiyor iseniz siyah, kahverengi, lacivert, koyu gri gibi daha muhafazakar renkler ve takım elbise tercih edilmelidir. Gözü yumuşatmak için takım elbisenin içine kirli beyaz gömlek ya da pastel tonlarda bir bluz giyilmelidir. Kravat, eşarp ya da takılar gibi aksesuarlarda seçtiğiniz renkle kişiliğinizi ve enerjinizi vurgulayabilirsiniz. Başvuruda bulunacağınız iş hukuk, muhasebe, finansal hizmetler ve yöneticilik alanları gibi otoriter ve muhafazakar ise koyu renk giysiler giyilmelidir. Erkekler takım elbise bayanlar ise klasik elbise tercih etmeli, beyaz bir gömlek, klasik bir kravat kombini tamamlamak için iyi bir seçimdir. Dikkat dağıtıcı abartı mücevherler kullanılmamalıdır. Hazırsanız şimdi size iyi bir profil oluşturmanız ve başarılı bir iş görüşmesi sağlayabileceğinizin ipuçlarını aktaracağız. YAZI DİZİSİ Yeşil - Turuncu - Sarı - Mor: Akılda kalıcı olmaları sebebiyle medya işleri için en uygun renklerdir. Ancak bu renkler kıyafetlerde dikkatli kullanılmalıdır. Turuncu enerji verici olmasına rağmen amatör, yeşil huzur verici ama bazen de güvenilmez olabilir. Sarı ve mor genellikle sıra dışı biri izlenimi verir. Özellikle iş görüşmelerinde az kullanmaya dikkat edin. Lacivert: İlk iş görüşmelerinde olumlu yanıt alabilecekleri en iyi seçenektir. Bu rengi tercih edenler çoğunlukla muhafazakar ve çatışmacı olmayan kişiler, kadın ve erkekler tarafından sevilen bu renk profesyonellik, yetki, güven, dürüstlük, istikrar ve inandırıcılık izlenimi verir. Gri: Kendini geliştirmiş ve profesyonellik izlenimi verir. Sağlam ve güçlü bir renk olan gri, siyaha nazaran daha pozitif tartışmadan uzaktır. Eğer takım elbisenizi gri giyerseniz aksesuarlarınızı farklı bir renk kullanmalısınız. Kahverengi: Her ne kadar eski moda olarak gözükse de kahverengi takım kendine güvenen, iyi çalışan, dost ve cana yakın bir izlenim verir. Bu renk kıyafetle iş görüşmesine giden insanlar rahat ve samimi ortam oluşturdukları gözlemlenmiştir. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Siyah: Güç ve otorite gerektiren hukuk ve yöneticilik gibi işler için en doğru seçimdir. Kendinize güveni artırmasının yanı sıra agresif gözükmenize neden olabilir. Bu sebeple siyah bir takım elbise ya da klasik elbisenizi kravat, fular veya takı ile yumuşatabilirsiniz. Kırmızı: Dikkat çekici olmasından dolayı vurgu rengi olarak aksesuarda kullanılmalıdır. Ciddi bir işyerinde elbisede kullanmak negatif etki oluşturur, tutku ve güven izleniminin yanı sıra kibir ve öfkeli gösterebilir. Bu nedenle az miktarda kullanılmalıdır. Genellikle satın alma sektöründe kullanılır. Satın almak için alıcıyı teşvik eder, örneğin; mağazalar indirim etiketlerini kırmızı renk seçerek satın almamızı sağlarlar. MART 2016 Beyaz: Takım elbise içine gömlek ya da bluz için mükemmel bir seçimdir. Temizlik, masumiyet ve tamamlayıcılığı ile organize olduğunuzu ifade eder. 63 Uğur Kaya & Çekmeköy Türk Halk Müziği Topluluğu “Halk müziğinin konusu, bizzat halkın yaşantısıdır” diyen ve müziğin “birleştirici bir dinamik” olduğuna inanan İstanbul Devlet Türk Halk Müziği Korosu Şefi Uğur Kaya ile sizler için keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Aynı zamanda Çekmeköy Türk Halk Müziği Topluluğu şefi de olan, sözleri ve notalarıyla insanların gönlüne hitap eden Uğur Kaya ile birlikteyiz. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Uğur Kaya’yı tanıyabilir miyiz? 64 1962, Sivas doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Sivas’ta tamamladım. Lise yıllarında Sivas Halk Eğitim Merkezi’nde görev aldım. 1979’da Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nda 4 yıllık Ses Eğitimi ve yine 4 yıllık Temel Bilimler bölümünde okudum. Genel olarak sporla ilgili bir insan olduğumu söyleyebilirim. Her insanın hem fiziksel hem ruhsal sağlığını koruması için spor yapması gerektiğine inanıyorum. 25 yıldır her Salı günü benim için futbol akşamıdır, ayrıca haftada iki gün yüzüyorum. Düzenli spor kendimi çok daha iyi hissetmemi sağlıyor. Evli ve 2 çocuk babasıyım Şiirlere tutkun olmanıza rağmen müziğe yöneliş sebebiniz nedir ve neden Türk Halk Müziği? Türk Halk Müziği’nin temel yapısında halk şiiri vardır, bu şiirleri söyleyen kişiler ozanlar, aşıklar ve saz şairleridir. Halk müziğinin konusu her şeyiyle Türk Halkı’nın yaşantısıdır. Hal böyle olunca bu kadar söz içerisinde şiir yazmamak mümkün değildir. Halk müziğini tanımamış olsaydım şiir yazamayabilirdim. Şiire merakımız halk müziğine sevdamızdandır. Müzikle ilgili hayallerinize ulaştınız mı? İlerleyen zamanlarda sizi farklı yerlerde görebilecek miyiz? Çocukluk yıllarında sazı ilk elime aldığımda, bir eşyadan çıkan müzik tınısını keşfettim ve o sazı ustalıkla çalabilme isteği içimden hiç gitmedi. O günden beri saz çalmaktan hiç vazgeçmedim ve müzik hayatım bu şekilde başlamış oldu. Daha lise yıllarımda Sivas Halk Eğitim Merkezi’nde görev aldım, 1979’da İstanbul’a gelerek ses eğitimimi tamamladım. 6 yıl boyunca Kadıköy Halk Eğitim Merkezi, Türk Halk Müziği Topluluğu’nda çalıştım, İstanbul Üniversitesi İcra Heyeti Topluluğu’nda saz sanatçısı olarak 4 yıl görev aldım. Ayrıca belgesel ve film müziklerinde bireysel çalışmalarım oldu. 1989 yılında doğup büyüdüğüm topraklara katkı sağlamak ve vefa borcumu ödemek amacıyla Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde Müzik Okutmanı olarak göreve başladım. Sivas Türk Halk Müziği Korosu’nda şef olarak görev aldım. 2008’de İstanbul Devlet Halk Müziği Korosu’nda kurucu şef oldum. Bu benim hayallerimin ötesinde bir noktaydı. Müzikle ilgili hayallerimin ötesine ulaşmış durumdayım. Türk Halk Müziğinin belli yaş aralığında dinleyici kitlesi mevcut. Sizce neden genç kesim Türk Halk Müziği’ni dinlemiyor? Gençlere hitap edebilmek adına neler yapılabilir? Bizler Cumhuriyet’in yakın çocuklarıyız, yani daha yeni doğan bir bebek gibiyiz. Kurtuluş Savaşı döneminde ve sonraki dönemlerinde hayati konuları yeniden inşa ederken aslında en hayati unsurumuzu, özümüzü tam anlamıyla koruyamadığımızı düşünüyorum. Sazın ve o sazla söylenen sözün içerisinde ulusun kimliği ve kültürü gizlidir. Önceliklerimizi farklı alanlara vererek can Kesinlikle yetenek ön plandadır. Yeteneği eğiterek çok daha iyi bir noktaya taşıyabilirsiniz ama müziğe yeteneği olmayan bir insanı eğitebilmek neredeyse imkansızdır. Ancak yetenek de eğitim de tabii ki gereklidir. Bazen yetenek tek başına yeterli olsa da sadece eğitim hiçbir zaman yeterli olamaz. Konservatuvar eğitimi hakkında neler düşünüyorsunuz, sizce yeterli mi? Müziğe gönül vermiş gençlerimize tavsiyeleriniz neler? Müziğe gönül vermiş ve ekmeğini müzikten kazanmak isteyen insanlar konservatuvar eğitimi alması gerekir. Fakat “hiç olmazsa müzik öğretmeni olurum” düşüncesiyle girmesinler o kapıdan. İdeallerinin peşinden gitsin- Çekmeköy Türk Halk Müziği Topluluğu’ndan bahseder misiniz? 2014, Nisan ayında kıymetli Sayın Hilmi Dursun ile Çekmeköy Türk Halk Müziği Topluluğu’nu kurmuş bulunmaktayız. Her yöreden insanın bulunduğu Çekmeköy’de Türkiye’nin kültürünü unutturmama ve yaşatma mücadelesi içerisindeyiz. Çekmeköy Türk Halk Müziği Topluluğu adına Çekmeköy Belediyesi’ne ve Başkanımız Ahmet Poyraz’a verdikleri destekten ötürü teşekkürlerimi iletirim. İnanıyorum ki Çekmeköy Belediyesi Çekmeköy’e ve toplumumuza fayda sağlamayı kendine amaç edinmiş topluluğumuzun her zaman yanında olacaktır. Türk Halk Müziği’ne ilgi duyan ve bu konuda kendini geliştirmek isteyen tüm Çekmeköy sakinlerini topluluğumuza katkı sunmaya çağırıyoruz. 12 Mart cumartesi günü Taşdelen Turgut Özal Kültür Merkezi’nde düzenlenecek ve hem eğlendirecek hem de yer yer gönlünüzü titretecek olan Çekmeköy Türk Halk Müziği Topluluğu konserine tüm Çekmeköy’ü ve Çekmeköy2023 okuyucularını bekliyoruz. Muhabbetle kalınız… İrtibat:facebook/cekmekoyturkhalkmuzigitoplulugu Röportaj: İrem OKUMUŞ MART 2016 Müzikte yetenek mi eğitim mi daha ön plandadır? ler. Müzik; birkaç saat çalınıp söylenen geçici bir iş olarak görülmemesi gerekir. Belediyeler başta olmak üzere müziğin ülke çapında kurumsallaşması çok önemlidir. Ancak bu sayede yeteneği olan insanlar gönül rahatlığıyla müzikteki ideallerinin peşinden gidebilirler. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ damarlarımızdan biri olan müzik kültürümüzü güçsüzleştirdik. Bugünün temellerini geçmişe bağlıyorum. Günümüzde Maalesef televizyon, radyo gibi kitlesel medya araçlarında halk müziğine rastlamak oldukça güç. Sadece eğlence adına üretilmiş, anlamsız, insanın gönlüne ve kulağına hitap eden; adının sanat olduğu bir müzik döneminde yaşıyoruz. Bize bunları sunup böyle yaşayın diyorlar, ama hayır. Sizin aracılığınızla sesleniyorum, lütfen dikkat: Türküler Türkiye’nin buluşma noktasıdır, birleştirici bir dinamiktir. Buna önem verin, buna kulak verin, buna gönül verin! 65 köşe yazısı L A S U DUYG ) 4 ( R A İSTİSM AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 ABD’de 12 kişiyi acımasızca öldüren cani bir katil, yargıç karşısına çıkartılır. Yargıç gün boyu süren uzun bir yargılama sürecinden sonra salondaki meraklı bakışlar arasında sanık sandalyesinde oturan bu acımasız adam hakkında ‘’İdam’’ kararını verir ve kalemini kırar. İdam cezasına çarptırılan adama son sözünün ne olduğu sorulur. Adam etrafındaki hakimlere, savcılara, basın mensupları ve cezaevi görevlilerine teker teker baktıktan sonra gülümseyerek şu cevabı verir: 66 Ayşe Nurcan Özüçağlıyan Klinik Psikolog nurcan.psikolog@gmail.com “Evet, var Hâkim Bey. Şu ana kadar gösterilen bu ilgi eğer çocukluğumda gösterilseydi iyi bir insan olabilirdim. Yıllardır ezildim annesiz - babasız sokak köşelerinde yaşadım ve büyüdüm. Çocukluğum korku ve sefalet içinde geçti. Kimse benim başımı okşamadı kimse bana çocuk öyküleri anlatmadı. Çocuk öyküleri yerine katillerin adamları nasıl öldürdüğünü dinledim. Kimse bana şiir okumadı. Keşke biri sadece yüzüme gülümseyip başımı okşasaydı keşke biri bana oğlum deseydi keşke biri üşüdüğüm o gecede gelip üstümü örtseydi…’’ Yukarıda yazılanlar idama mahkum olan bir katilin son sözleriydi. Devamını, uzatmamak ve sizi daha da fazla üzmemek adına yazmadım ancak eğer isterseniz internetten inceleyebilirsiniz. Bu ayki yazımda bu hüzünlü hikayenin eşliğinde duygusal istismar konusunu ele alıyorum. Duygusal istismar nedir; 1983 yılında toplanan uluslararası “duygusal istismar” toplantısında aşağıdaki tanım üzerinde fikir birliği oluşmuştur: “Duygusal istismar, çocuğun köşe yazısı psikolojik olarak kötüye kullanılması, yapılan veya yapılması gerekli olan ancak ihmal edilen toplumsal ve bilimsel standartlara göre psikolojik açıdan zarar verici oldukları saptanan davranışlardır. Bu davranışlar yaş, bilgi ve pozisyon gibi özellikler ile çocuğun üzerinde güç sahibi olan kişi ya da kişiler tarafından gerçekleştirilir. Bu tür davranışlar çocuğun bilişsel, duygusal veya fiziksel gelişimine hemen veya gelecekte zarar verme potansiyeli taşıyan ve veren davranışlardır.” Duygusal istismarın temelinde çocuğun psikolojik hasar yaşaması bulunmaktadır. Bu hasar iki nedene bağlı olarak gelişir: Çocukların, kendilerine bakmakla yükümlü kişiler tarafından olumsuz olarak etkilendikleri tutum ve davranışlara maruz kalmaları... Gereken ilgi, sevgi ve bakımdan mahrum bırakılmaları. Bütün bunlarla birlikte duygusal istismar iki özelliği ile de diğer istismar türlerinden ayrılmaktadır: Fiziksel ve cinsel istismarda olduğu gibi somut fiziksel bulguların bulunmayışı... Tek başına bulunabileceği gibi çoğu olguda diğer istismar türleriyle birlikte bulunması. Cinsel ya da fiziksel istismara uğramış bir çocuk aynı zamanda duygusal istismara da maruz kalmaktadır. Duygusal istismara neden olan başlıca ebeveyn davranışları aşağıdaki gibidir: • Çocuğu reddetme • Çocuğu tek başına bırakma • Çocuğu yıldırma • Çocuğu suça yöneltme • Çocuğa verilmesi gereken duygusal tepkiyi vermeyi reddetme • Çocuğu aşağılama • Çocuğu kendi çıkarına kullanma • Çocuktan gerçekçi olmayan beklentiler içine girme, vaktinden önce yetişkin rol verme Duygusal istismar yaşayan çocuklar bazı ruhsal sıkıntılar yaşayabilirler. Bu belirtiler aşağıdaki gibidir: • İştah azlığı, • Yalan söyleme, • Çalma davranışı – hırsızlık, • Duygusal dengesizlik, duygusal açıdan tutarsızlık, • Duygusal tepkide azalma, • Güvensizlik, Çocuklarımızın ileride mutlu, huzurlu ve ayakları yere sağlam basan bireyler olmasını istiyorsak onlara öncelikle sevgi ile beslenecekleri, kendilerini güvende hissedecekleri bir hayat sunmamız gerekiyor. Unutmayalım ki çocuklarımız bizlerin davranışları ile şekilleniyor. Bizler bu yaşlarda onlara ne ekersek büyüdüklerinde de hayata kendilerine ekilenleri biçeceklerdir. Sevgi ve şefkat ile büyütülen çocukların kapladığı bir dünyada yaşamanın temennisi ile kendinize ve ailenize iyi bakın. • Aşırı bağımlılık, • Başarı düşüklüğü, • Organik bir nedeni olmayan büyüme geriliği, • İçe dönüklük, • Saldırganlık, • İntihar davranışı • Depresyon… vb gibi ruhsal sıkıntılar görülebilir. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ • Düşük ve olumsuz benlik saygısı, MART 2016 • İdrar ve dışkı tutamama, 67 BİR RUS ATASÖZÜ DER Kİ: “KUYUYA TÜKÜRME, SONRA KENDİN İÇERSİN” AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 si, Rusya ile ekonomik ilişkilerimize de yansımış durumda. Ülkemizin istatistik konusunda en güvenilir kurumu olan Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) verilerine baktığımızda, Rusya ile 2013 yılında 6 milyar 964 milyon dolar olan ihracat miktarımız, 2014 yılında 5 milyar 943 milyon dolara ve 2015 yılında ise bu rakam 3 milyar 593 milyon dolar rakamlarına kadar geriledi. Ve işin garibi 2015 yılında serbest bölgelerle birlikte mor patlıcan ihracatı yaptığımız toplam 969 ülke varken Rusya, ihracat yaptığımız ülkeler sıralamasında 11inci sırada yer alıyor. 68 Beş dakika içinde 10 kez uyarılan ancak buna rağmen hava sahamızı ihlal eden Rus savaş uçağının angajman kuralları çerçevesinde düşürülme- Peki ya Rusya? Ya onun bize ihracatı, yani bizim Rusya’dan ithal ettiğimiz miktar ne? Buna daha çok şaşıracaksınız. 2013 yılında 25 milyar dolar, 2014 yılında 25 milyar 288 milyon dolar ve sevgili Çekmeköy 2023 Dergisi okurları 2015 yılına geldiğimizde, yaşanan bunca krize rağmen sadece %19’luk bir düşüşle “20 milyar 400 milyon dolar”. Ve işin en ilginç tarafı ürünlerini ithal ettiğimiz toplam 969 ülke varken (ki bunlara serbest bölgeler dahil) Rusya en çok ithalat yapılan 3üncü ülke konumunda bulunuyor. Her şeye muhalif, hatta patlıcanın moruna bile muhalif, bu söylediklerime inanmayan kardeşlerimiz, Tuik’in dış ticaret istatistiklerine bir göz atsın derim ben… Ne kadar ilginç değil mi! Adamlar 2015 senesinde domatesimizden patlıcanına hemen tüm ürünlerde 2014 yılına oranla %40 daha az mal almış, domateslerimiz satılmamış, portakallarımız Rusya almadı diye ya maliyetine satılmış ya da vatandaş hakiki natürel C vitamini alabilsin diye bedava dağıtılmış. Biz ne kadar vicdanlıyız değil mi! Biz ise Rusya’dan doğalgaz ve petrol başta olmak üzere diğer mal alımlarını sadece %19 azaltmışız. İşte milletimizin engin merhameti… Bu aralar bir buğdaydır gidiyor. Geçenlerde ekonomi bakanlığımızın internet sitesinde bir haber okumuştum. Buna göre 2015 sonu itibariyle Rusya’nın para birimi olan rupi, dolar karşısında tarihi bir düşük yaşarken, dünyanın en büyük dördüncü tahıl ihracatçısı olan Rusya’nın, stoklarını muhafaza etmek ve yurtiçi fiyatları kontrol altında tutmak için tahıl ihracatına sınırlama getirdiği belirtiliyordu. Duyduklarımı Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’ya söyledim: “Ee ne var bunda” dedi. “Ağam ağam müj- de! Rusya tükürdüğünü yaladı!” deyiverdim. Nasıl mı? Rusya’da gıda enflasyonun 2015 Kasım ayında %13’e çıktı. Özellikle sert buğday fiyatı %54 oranında arttı. Daha önce, 2010 yılında yaşanan kuraklıktan dolayı tahıl hasadı olumsuz etkilenen Rusya’nın tahıl ihracatını yasaklaması üzerine tahıl fiyatlarında yine %47 oranında artış yaşanmıştı. Peki nasıl oldu da dünyanın en büyük tahıl ihracatı yapan Rusya geri adım attı. Hatırlarsınız daha önce Rusya tarım bakanlığınca, Türkiye’ye yapılan buğday ihracatını kısıtlayacağız demişti. Tarım Bakanımız Faruk Çelik bir TV kanalında “ Rusya’nın Türkiye’den toplam sebze-meyve ithalatı yıllık 750 milyon dolar. Oysa bizim Rusya’dan tek kalem buğday alımımız 1.1 milyar dolar. Biz Rusya’dan buğday alımını kessek daha büyük zarar veririz.” Bir zaman sonra Rus Başbakan Yardımcısı çıktı bir şeyler söyledi! Ne dedi Rus Başbakan Yardımcısı mister Arkadiy Dvorkoviç: “Türkiye’ye buğday ihracatı kavganın dışında tutulacak”. İşte Ağam duydun demi! Buğday sadece bir örnekti. Rus hükümeti bazı Türk şirketlerinin yaptırım kararlarından muaf tutulmasına dair tasarı bile yayınladı. Amaç Türkiye’den ithal edilen ürünlere yönelik uygulanan ambargonun Rusya’nın yüksek enflasyon oranlarına yukarı yönde bir baskı oluşturması. Yaptırım nedeniyle ülkeye sokulmayan ürünlerin yeri ekonomik açıdan doldurulamaz ise daha bir çok ürüne yönelik geri adımlar da yolda. Ama bizim ne yapıp ne edip, ithal ettiğimiz malları ikame edebilecek daha güçlü bir ülke olmamız lazım. Bunun içinse patlıcanın moruna bile muhalefet etmeyi bırakıp, birlik olabilmeyi başarabilmeliyiz. 70 MART 2016 ÇEKMEKÖY’ÜN TARİHİ AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ 1840 ve 1844 YILLARINDA HÜSEYİNLİ’DE HAYVANCILIK Köyde küçükbaş hayvancılığı da yapılıyordu. En fazla küçükbaş hayvana sahip kişi diğer hayvan türlerinde Mehmed Emin’in hiç büyükbaş hayvanları yoktu. Hüseyinli’de 6 hane reisinin sahip olduğu 70 de arı kovanı vardı. Bunlar içinde en fazla arı kovanına sahip hane sahiplerinden biri 2 numaralı hanede mukim Halil b. Memiş’ti, 28 arı kovanı yapmıştı. Diğeri de 4 numaralı hane reisi Ahmed b. Ahmed ile kardeşleri Şab Şakir ve Ömer’e ait olup kovan sayısı 27 idi. Küçükbaş hayvan kaydı sadece 1 numaralı hane sahibi ve köy muhtarı olan Ali b. Mehmed üzerinde vardı. 25 sağmal ve 50 kısır olmak üzere 75 koyun, 25 sağmal ve 50 kısır olmak üzere 75 keçi, 10 oğlak ve10 kuzu ile birlikte 170 küçükbaş hayvanı bulunuyordu. 1844 yılı kayıtlarına bakıldığında Hüseyinli’de büyükbaş hayvan sayısı 1840’a göre oldukça azalmıştı. Bu tarihte 20 boz inek, 12 sağmal inek, 5 manda, 4 malak, 80 karasığır öküzü/manda öküzü ve 12 tosun olmak üzere toplam 143 büyükbaş hayvan vardı. 3 numaralı hanede mukim Mantaroğlu Hasan b. Salih ile 20 numaralı hanede mukim Mustafa b. Aynı zamanda köyde en fazla büyükbaş hayvana sahip olan Ali b. Mehmed hem 1840 hem de 1844 temettüatlarında 1 numaralı hanede kaydedilmiş olup her iki tarihte de köy muhtarıydı. 1840 yılına göre büyükbaş hayvanlarında azalma görülürken, küçükbaş hayvan sayısındaki artış dikkat çekiciydi. Bunların haricinde diğer hane sahiplerinin sayıları 1 ile 15 arasında değişen büyükbaş hayvana sahip oldukları görülmekteydi. Bunlara göre köyde hane başına ortalama 6 hayvan düşüyordu. MART 2016 Köyde en fazla büyükbaş hayvana sahip hane reisi 1 numaralı hanede ikamet eden köy muhtarı Ali b. Mehmed idi. 3 boz inek, 1 sağmal inek, 6 dana, 1 buzağı, 2 camuz, 3 manda, 4 malak ve 2 öküz olmak üzere toplam 22 büyükbaş hayvanı vardı. Bundan başka 8 hane reisinin 1 ile 7 arasında, 11 hane reisinin de 9 ile 12 arasında büyükbaş hayvanı mevcuttu ve köyde hane başına ortalama 7 büyükbaş hayvan düşüyordu. olduğu gibi 1 numaralı hanede ikamet eden köy muhtarı Ali b. Mehmed idi. 101 koyunu ve 11 kuzusu vardı. Köydeki diğerleri ile birlikte toplam küçükbaş hayvan sayısı 122 idi. Köyde binek ve yük taşımak için kullanılan 5 adet de beygir bulunmaktaydı. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ 1840 yılı temettüat defterlerine göre 24 haneli ve Müslümanlar’dan müteşekkil Hüseyinli’de 17 boz inek, 26 sağmal inek, 23 dana, 28 buzağı, 18 camuz, 8 manda, 14 malak, 25 öküz ve 15 tosun olmak üzere toplam 174 büyükbaş hayvan besleniyordu. İki hane hariç köyde hemen herkes büyükbaş hayvana sahipti. Sırapınar Köyü ile kıyaslandığında Hüseyinli’de hayvancılığın gelişmiş olduğu görülür. 71 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 1840 ve 1844 YILLARINDA ÖMERLİ’DE HAYVANCILIK 72 1840 yılı kayıtlarına göre Ömerli’de 17 boz inek, 36 sağmal inek, 2 düve, 30 dana, 34 buzağı, 49 camuz, 4 manda, 3 malak, 25 tosun ve 52 öküz olmak üzere toplam 252 büyükbaş hayvan bulunuyordu. keçi, 3’ü kuzu ve 18’i oğlak olmak üzere toplam 92 küçükbaş hayvan vardı. En fazla küçükbaş hayvana sahip olanlardan birisi yine büyükbaş hayvanlarda olduğu gibi köy muhtarıydı. 63 haneli köyün altı hanesinde hiç büyükbaş hayvan yoktu. 8 hanede 1, 7 hanede 2, 15 hanede 3, 5 hanede 4, 2 hanede 5, 5 hanede 6, 5 hanede 7, 3 hanede 8, 2 hanede 9, 1 hanede 10, 1 hanede 11, 1 hanede 12 ve 1 hanede de 15 büyükbaş hayvan vardı. En fazla büyükbaş hayvana sahip olan hane reisi 17 numaralı hanede ikamet eden ve aynı zamanda köy muhtarı olan Süleyman Ağa idi. Köyde hane başına düşen ortalama büyükbaş hayvan sayısı 4’tü. Bu verilerden hem büyükbaş hem de küçükbaş hayvanların ticari bir faaliyet olarak değil daha çok köylülerin günlük ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak yetiştirildiği anlaşılıyordu. 63 haneli Ömerli Köyü’nde küçükbaş hayvancılık da gelişmiş değildi. Köyde 8 hane sahibinin sayıları az da olsa küçükbaş hayvana sahip olduklarını görüyoruz. 42’si koyun, 29’u Köyde binek ve taşıma aracı olarak kullanılan hayvanların sayısı da yok denecek kadar azdır. 63 haneli köyde sadece 6 beygir vardı. Bunlardan başka değişik miktarlarda olmak üzere 13 hanede arı kovanı bulunuyordu. En fazla arı kovanına sahip hane reisi de 22 numaralı hanede ikamet eden Kara Veli b. Mehmed idi. Oldukça yaşlı olan bu hane reisinin başka herhangi bir hayvan türüne sahip olmadığı sadece arıcı- lıkla meşgul olduğu anlaşılıyordu. 1844 defterlerinde de Ömerli’de 1840 kayıtlarına yakın bir durum sözkonusuydu. Ancak önceki kayıtlara göre hayvan sayısındaki azalma dikkat çekiciydi. 1844 kayıtlarına göre Ömerli’de 6 boz inek, 46 sağmal inek, 9 manda ve 171 karasığır öküzü/ manda öküzü olmak üzere toplam 232 büyükbaş hayvan vardı. 1840 kayıtlarına göre büyükbaş hayvan sayısında 20 hayvanın azaldığı görülüyordu. Yine köyde 64’ü koyun ve 10’u da keçi cinsinden olmak üzere toplam 74 küçükbaş hayvan kaydı vardı. Toplam 8 hane 3 ile 20 arasında küçükbaş hayvana sahipti. 1840 kayıtlarında olduğu gibi köyde bu tarihte de sadece 6 beygir ve 54 adet arı kovanı bulunuyordu. Her iki tarihteki veriler kıyaslandığında rakamların birbirine oldukça yakın olduğu görülür. kültür sanat KÜLTÜR sanat Modern yaşamın kanattığı yaralarımıza parmak sokan Yavuz, bunu bir abdal edasıyla kitap boyunca sürdürür. Göz ardı ettiğimiz gerçekleri, deliliği, isyanı, karşıtlığı, direnişi, koşmayı anlatır, hem de şiirle iç içe biçimde dramatik.. Fikrin, okumanın ve sözün büyüsünü takip eden yazarın denemeleri, insanı bir uyanışa da sürüklüyor. Unutulanları yeniden hatırlatarak silkeliyor: Senden gösteriye katılmanı isterler. Görünmek için harcadığın bunca emek boşuna harcanır mı ya? Ama haklısın kardeşim. Çünkü çoğunluktasın. Mesele yok. Ama bak işte esintisiz, bak işte hayatsız kaldın. “Allah senin ruhunu yeni bir fırtına ile tanıştırsın Zira senin deniz sularında nadiren bir hareket var.” (Muhammed İkbal) Senden yaşadığına dair tüm belirtileri isterler. Yani merakını, heyecanını, aşkını, dalgınlığını, hevesini… Yani aklı başında, uygar görünmek için ödediğin bedeli. Aslında bir “kader tecrübesi olan” şiiri isterler senden. Bu yüzden hayatı savunmakla şiiri savunmak aynı şeydir. Çünkü şiir, uygarlığın senden istediği şeylere sahip çıkma mücadelesidir aynı zamanda. Biricikliğine, faniliğine, farklı olma hakkına…” KİTABIN KÜNYESİ ADI: Hata Günlüğü YAZARI: Atakan Yavuz YAYINEVİ: İzdiham Yayınları SAYFA SAYISI: 93 BASIM YILI: 2015 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Hata Günlüğü, Atakan Yavuz’un ilk deneme kitabı. Bundan önce Kunduz Dersleri ve Bakış Talimi adlı iki şiir kitabı yayınlayan Atakan Yavuz’un denemeleri de şiir tadında.. İzdiham Yayınları’ndan çıkan kitap 23 denemeden oluşuyor. Bir şairin kaleminden çıkan denemelerin farkı, Yavuz’un kaleminde tam anlamıyla yerini buluyor. Naif gözlerin kaçırmayacağı, hayata değmeyen şeyleri bizlere fark ettiren bir anlatım hakim Hata Günlüğü’nde.. “Laboratuvarlarda, okullarda, kışlalarda zaten boyun eğdirilmiş olan bilgiye boyun eğmeni isterler. Ruha sızamayacak kadar evcilleştirilmiş, hadım edilmiş bilgi kırıntılarıyla oyalanmanı isterler bir ömür boyu. Bunun için adına “Talim ve Terbiye” dedikleri bir kurum tesis edilir. İlki kışlayı ikincisi harayı çağrıştıran bu iki kelime boşuna değildir. Eğitim de zaten “iğdiş etmek” kökünden gelir. Hemen telaşlanma! Üremene izin vardır; soru sorabilme yeteneğini köreltmektir amaç. Zihinsel, entelektüel olarak çoğalmanın önüne set çekmek… Hayata da ancak fikirlerle sızılır. Boyun eğdirilmemiş bilgiyle. Çocukken sorduğun özgün soruları hatırla; tabiatla barışık merakını, hevesini… Hayatla tüm irtibatın kesildiği anın adıdır mezun olmak, meslek sahibi olmak. Zarifoğlu’nun başkenttekilere neden “esintisiz adamlar” dediğine bir de bu cepheden bak. Hayatın olmadığı yerde esinti de olmaz. Ya da Gide’i hatırla: “ İşte sahip olmak istediğin şeye sahip oldun. Ama saydamlığını da yitirdi her şey.” İşte bir yer açtın bu dünyada kendine. Ama esmiyor. Afiyetin yerinde. Özgürlüğün ne önemi var? Öyleyse talim-terbiyeyi Türkçeye çevirelim: “ Beyin İğfal Şebekesi” Meslek mi? Hadi ona da denetimli serbestlik diyelim. MART 2016 Hayata Fikirlerle Sızılır.. 73 KÜLTÜR SANAT AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Post Öykü Postunu Sermiş Bekliyor 74 2014 yılının son aylarında bir dergi daha ufkumuzu açmak üzere yayın hayatına yelken açtı: Post Öykü. Yelken mi açtı yoksa bu yolda postunu mu serdi demeli acaba.. Çünkü dergiyi yayınlayanlar dergi takdiminde postlarını serdiklerini iddia ediyorlar: “Post Öykü dergisi, putları kıracağını, edebiyatın merkezinde olacağını, rakiplerini yere sereceğini, küçükleri ezip büyüklerin ellerinden öpeceğini, ülkemizi mutlu yarınlara taşıyacağını, ikinci yeniyi aşacağını (öykücüler de aşar) filan iddia etmiyor. Tek bir iddiadan söz edebilirim; iyi öyküye, iyi yazıya, iyi dergiye, iyi kitaba, iyi fikre yüz çevirme gücümüz yok. Kötülüğün, küçük hesapların, edebiyat ortamı ile ilgili kuruntuların fazladan bir çaba istediğini düşünüyorum. Ve fakat bu enerjiyi kendimde bulamıyorum, bulamıyoruz. Hayatımız neyse yazdıklarımız ya da yaptıklarımız da o. Biz bu işe;‘‘edebiyata ve dergiciliğe duygularımızı karıştırıyoruz, bu yüzden pek profesyonel olduğumuz söylenemez. Post Öykü, bizim sevdiklerimizi, bizim öğrendiklerimizi, bizim bildiklerimizi, sezdiklerimizi, görüşlerimizi, inançlarımızı ve kafa karışıklıklarımızı taşıyor. Bu “biz”, dışarıya kapalı, masonik bir “biz” değil. Birlikte sevelim, heyecanlanalım, kızalım, öğrenelim ve elbette yazalım. Seviyorsanız gelin konuşun. Biz postumuzu serdik bekliyoruz.” 2014 Kasım-Aralık ayında ilk sayısını yayınlayan dergi, ısrarla ve ivme kaydeden bir seyirle yayınlanmaya devam ediyor. Yeni öykü yazarlarına, yeni seslere kulak veren dergi, son dönemlerde artan öykü yazımı potansiyelini de hem değerlendirmiş hem de gündeme taşımış oluyor. Derginin yayın yönetmeni Aykut Ertuğrul’da öykünün ve öykücünün yükselişiyle ilgili şöyle diyor: “Öykü yükselişte. Bunun sebebin- den emin değilim; öykünün zamanın ruhuna uygun bir edebi tür olduğunu söyleyenler var; öykünün “nadas usulü gibi” on yıl iyi verimler verip on yıl durulduğunu şimdilerde bereketli dönemde olduğumuzu söyleyenler var... Uzatabiliriz; yanına başka sebepler koyabiliriz... Ben sebebini açıklamakla boğuşacağıma bu durumun tadını çıkarıyorum açıkçası. Öykü okuyorum, benimle aynı kuşaktan öykücülerin, yaşı benden genç olanların dergilerde iyi öyküler yayımlayışını izliyorum. O öykülerin kitaplaşmasını, ikinci kitapları vs. İşin güzel yanı bu dalga, hâlâ zirve noktasına ulaşmadı, kabarmaya devam ediyor gibi geliyor bana.” (http:// www.artfulliving.com.tr/edebiyat/ post-oyku-ile-soylesi-i-2767) İki aylık olarak yayınlanmaya devam eden öykü dergisinin yayın kurulu şu isimlerden oluşuyor: Arda Arel, Burcu Bayer, Ertuğrul Emin Akgün, İrem Ertuğrul, Remzi Şimşek.. kültür sanat Osman Pazarlama Neyi Pazarlıyor? 19 Şubat 2016’da vizyona giren Osman Pazarlama, Recep İvedik serisinden sonra Şahan Gökbakar’ın dört gözle beklenen yeni filmi. Filmin fragmanıyla en az İvedikler kadar ilgi toplayan Osman Pazarlama, sezonun en çok izlenecek filmlerinden biri olmaya aday gibi görünüyor. light, belgesel tadında bir film. Günlük sıkıntılar içerisinde böyle konuları görmezden gelmek istesek de, başrolünde özellikle Mark Ruffalo’nun olduğu bir filmin başarısını tahmin etmek güç değil. Kurumlara verilen sınırsız otoritenin sonuçlarıyla da yüzleşmek gerek! Senaryosunu Şahan ve Togan Gökbakar kardeşlerin birlikte yazdığı filmin yönetmen koltuğunda yine Togan Gökbakar oturuyor. İkilinin espri anlayışı, daha uzun süre sinema dünyamızın şekillenmesinde etkili olacak gibi görünüyor. Osman Pazarlama, Osman Şaşmaz’ın sevdiği kızla evlenebilmek için para kazanmaya ve hatta zengin olmaya çalışmasını konu ediniyor. Kendi icat ettiği ürünleri pazarlamaya çalışan Osman, bu ürünleri pazarlayabilmek için kendine sponsor arayışına girer. Film bu arayış esnasındaki ürünlerin tanıtımı ve Osman’ın başından geçenleri konu edinir. Şahan Gökbakar’ın Recep İvedik’ten son derece aşina olduğumuz espri anlayışı bu filmde de devam ettirilir. Abartılı fiziksel ve sözlü tepkiler, bel altı espriler ile güldürmeyi amaçlayan film, toplumun özellikle genç kesimine hitap edecek gibi görünüyor. Kişisel olarak filmin sıkıcı olduğunu düşünsem de, Şahan Gökbakar kurduğu dil yapısı ile bel altı esprileri bir kez daha pazarlayarak gençleri can evlerinden yakalıyor. Spotlight Mutlu olmak her şeyin yolunda olması demek değildir. Mutlu olmak, görmezden gelme konusunda ustalaşmak demek. / (A Beautiful Mind – Akıl Oyunları) Arzu ettiğin şeyler, beklemekten vazgeçtiğin anda gerçekleşir. Bu; hayatın ‘sen bakarken soyunamıyorum’ deme şeklidir. / (Zindan Adası) Tabağımın kenarında beni şişmanlatacak bir lokma yemek için her gün 30000 çocuk ölüyor. / The Girl in the Cafe (2005) Hayat sürekli kızgın yaşanmayacak kadar kısadır. /(American History X – Geçmişin Gölgesinde) Sen benimdin, rüyanın görkemiyle doldum. Ben rüyada sultandım, uyanınca hiç oldum. (Shakespeare in Love) AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Kısa Kısa Bir tren bekliyorsun. Seni uzaklara götürecek bir tren… Trenin seni nereye götürmesini umduğunu biliyorsun, ama emin değilsin. Ama önemi yok. Bir trenin seni nereye götüreceğini nasıl umursamazsın? Çünkü birlikte olacaksınız. / (İnception) MART 2016 İnsanların günlük komedi ihtiyaçlarının yanı sıra gündemin can sıkıcı olaylarına ışık tutan, bazı hakikatlere işaret eden filmler de beyaz perdeye geliyor. Böyle filmler, özellikle komediyle çakışıyorsa ne yazık ki önemi anlaşılamadan vizyondan gelip geçiyor. Geçtiğimiz haftanın bu tarzda önemli filmlerinden biri Spotlight’tı. Papazlar tarafından tecavüze uğrayan çocuklar ve kilise tarafından hasır altı edilen bu olayları konu edinen Spot- 75 güncel BİTKİSEL SABUNLAR… AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Sabun deyip geçmeyin. Bir sabundan beklentiniz nedir, sadece temizlik mi? Ya da iyi bir temizleyici olması sizce yeterli midir? Temizleyici bir madde olmasının yanı sıra, cildinize zarar vermemeli, ayrıca bakım da yapmalı diyorsanız bu yazı tam size göre...Kimyasallardan uzak, doğal yollarla üretilen sabunlar sağlığınızı tehdit etmediği gibi birçok hastalığa da iyi gelmektedir. İşte bitkisel sabunlar ve faydaları: 76 Argan Sabunu: İçeriğindeki E vitamini sayesinde saç köklerine iyi gelir. Saç dökülmelerini önler. Aynı zamanda içindeki kükürt saçı ve cildi UV ışınlarının zararlı etkilerinden korur. Saçı ve cildi nemlendirir, yaşlanma karşıtıdır. Avakado Sabunu: Tazeleyici ve temizleyici özelliğinin yanı sıra cildi tahriş etmeden temizler. Rahatlatır ve cildin nem dengesini korur. Kirli hava ve güneş ışınlarının zararlı etkilerini önler. Cilt lekelerini giderir. Sedef, egzama gibi kaşıntılı hastalıkların tedavisinde kullanılır. Ballı İnci Tozu Sabunu: E vitamini ve gliserin içerir. Saç ve ciltte onarıcı etkisi vardır. Cildi besler, canlandırır ve nemlendirir. Genç ve canlı bir görünüm katar. Düzenli kullanımda yüzdeki kırışıkları önler ve vücudu sıkılaştırır. Bergamot Sabunu: Hoş kokusu ile cezbeden bergamot sabunu anti-depresan, koku giderici ve sıkılaştırıcı özelliği vardır. Canlandırıcı, gençleştirici ve dengeleyicidir. Depresyon, yorgunluğu azaltır. Egzama, sedef, akne, böcek sokması, yara, ülser ve uçuk gibi cilt tahrişleri rahatlatmak yardımcı olduğu bilinmektedir. Hassas ciltler için uygun değildir. Biberiye Sabunu: Saç ve cildi besler, saç diplerini güçlendirerek saç dökülmelerini önler. Kepeğe karşı etkilidir. Yağ yakıcı özelliği ile selüliti yok eder. Yağlı ciltler için etkili bir toniktir. Antioksidan özelliği vardır. Böğürtlen Sabunu: C ve A vitamini içerir. Cildi güzelleştirir, zindelik kazandırır. Düzenli kullanımda cilt çatlaklarını yok eder. Cildi temizler ve nemlendirir. Çam Sabunu: Dermatolojik bir sabundur. Sedef ve egzama hastalıklarında faydalıdır. Çilek Sabunu: Ciltte kuruluktan dolayı oluşan pullanmayı giderir. Cildi besler, saç diplerini güçlendirir. Kuru ciltler için idealdir. Damla Sakızı Sabunu: Ferahlatıcı etkisi ile yorgunluğu alır. Sakinleştirici özelliği vardır. Cildi sıkılaştırır ve gençleştirir. 40 yaş üzeri kullanımlarda kırışık önleyicidir. Defne Sabunu: Derideki gözenekleri açar ve saçlardaki kepeklenmeyi önler. Sivilce, egzama gibi deri hastalıklarında kullanılır. Terletici ve antiseptik özelliklere sahiptir. Ciltte ve saçta dengeleyici ve besleyicidir. Düzenli kullanımda cildi canlandırır, saçları kuvvetlendirir. güncel Gül Yaprağı Sabunu: Her türlü cilt problemlerine iyi gelen gül, cildi besler, onarır ve gerginleştirir. Doğal makyaj temizleyicidir. Doğum lekelerini geçirir. Canlandırıcı, rahatlatıcı ve antiseptiktir. Alerjik ciltlere, egzama ve açık yaralara iyi gelir. Havuç Sabunu: Cildi dış etkenlerden korur. Güneş lekeleri ve çiller için en etkili temizleyicidir. Vitamin deposu içeriği ile cildi besler ve nemlendirir. Himalaya Tuzu Sabunu: Boyalı saçlar için kullanılır. Saçı besler ve dış etkenlere karşı korur. Hindistan Cevizi Sabunu: Kas, eklem ve romatizma ağrılarına iyi gelir. C, A, B vitamini ve Beta Karoten içe- Ihlamur Sabunu: Deri kaşıntıları, yanık ve iltihaplanmalara iyi gelir. Cilt lekelerinde de kullanılır. Isırgan Sabunu: Saç ve saç köklerini güçlendirir. Kepeklenmeyi önler. Dökülen saçların yerine yeni saçlar çıkmasını sağlar. Aknede, egzamada, mantarda, sedef hastalığında, uçuk rahatsızlığında ve iltihaplı yaraların tedavisinde özellikle antiseptik olarak kullanılır. İncir Sabunu: Ciltte peeling etkisi yaparak hücre gelişimini sağlar ve mat ciltleri yeniler canlandırır. Kahve Sabunu: Selülit ve cilt sorunlarında etkildir. Ağrı kesici özelliği vardır. Ayrıca elimize sinen kötü kokuları geçirir. Kakao Sabunu: Hamilelik sonrası oluşan çatlakları giderir. Kantaron Sabunu: Antiseptik özelliği vardır. Yaralarda mikrop ve iltihap oluşmasını engeller. Hücre yenileyici niteliği ile yaraların çabuk iyileşmesine yardımcı olur. Damar büzücü etkisi ile kanamayı kısa sürede durdurur. Yanıklarda ve haşlanmalarda kantaron yağı kullanılabilir. Yanıkları kısa sürede iyileştirir, iltihap kapmalarını önler. Katran Sabunu: Egzama gibi deri hastalıklarının tedavisinde kaşıntı giderici olarak kullanılır. Kil Sabunu: Her türlü ciltte kullanılabilen, cildi güzelleştirmek için kullanılabilecek doğal ürünlerin en etkilisidir. Kil sabunu ölü derileri temizler, cildi canlandırır, besler ve sıkılaştırır. Siyah nokta ve akne gidericidir. Kahverengi cilt lekelerini ve kızarıklıkları azaltır. Keçi Sütü Sabunu: Yüzdeki siyah noktaları temizler. Keçi sütü doğal özleri ile sayesinde akneye neden olan bakterileri öldürür, gözenekleri sıkılaştırır. Düzenli kullanımda taze ve genç bir görünüm kazandırır MART 2016 Fesleğen Sabunu: Saçta dökülme ve kırılmaları önler. Kepeğe karşı etkilidir. Vücut kullanımında ter kokusunu engeller ve selüliti yok eder. Gut hastalığına iyi gelir. Sivrisinek ve böcek ısırmalarında iyileşme sağlar. rir. Yorgunluğu giderir. Masaj yapılarak uygulandığında cilt altına toplanmış toksinlerin atılmasını sağlar. Cildi güzelleştirir ve yaşlanmayı geciktirir. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Enginar Yaprağı Sabunu: El ve ayak şişkinliğine iyi gelir. 77 RÖPORTAJ MAHALLEMİZİN MUHTARI ‘‘ SIRAPINAR MAHALLESİ ‘‘ MUHTARI Doğası, şehrin keşmekeşinden uzak oluşu ve temiz havasıyla şehrin içindeki kaçış noktalarından biri olan Sırapınar Mahallesi’nin Muhtarı Nejat Girgin ile birlikteyiz. Sizi tanıyabilir miyiz? 1964 yılında Çekmeköy, Sırapınar Mahallesi’nde dünyaya geldim. Osmanlı zamanından beri Sırapınar Mahallesi’nin yerlisiyiz. Kadıköy İmam Hatip Lisesi mezunuyum. 1999 yılına kadar özel bir şirkette muhasebeci olarak çalıştım. Aynı zamanda esnafım, nalbur dükkanım var. Evliyim, 4 çocuk babasıyım. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Sırapınar Mahallesi’nden bahseder misiniz? 78 Sırapınar Mahallesi’nin resmi nüfusu 1.100 civarındadır. Fakat çoğu sakinimiz yaz aylarında gelir buraya, bu sebeple yaz aylarında nüfusumuz artar. Bir ilkokulumuz, camimiz, sağlık ocağımız, futbol sahamız ve çocuk oyun alanlarımız var. Yeşil bir mahalleyiz, çevremizde piknik alanları, at çiftlikleri mevcut. Temiz havaya sahip, ormanlık alanın içerisinde olan bir mahalleyiz, yer olarak tek sıkıntımız imar planlarıdır. Vatandaşı mağdur etmemek adına imar konusunun yeniden elden geçirilmesi gerekmektedir. Genel olarak sakinliği ve yeşilliğin bütün güzelliğini korumaya çalışan bir mahalledir Sırapınar… Muhtarlık görevinde kaçıncı döneminizdesiniz? Bu süreç boyunca Sırapınar’a neler kazandırdınız? 1999 yılından beri muhtarlık görevini yerine getirmekteyim. Hem Çekmeköy’ün hem Sırapınar’ın gelişmesine bizzat şahitlik etmiş insanlardan biriyim. Sırapınar’ın köyden mahalle olma sürecine muhtar olarak katkıda bulunmak için görev sürem RÖPORTAJ boyunca elimden gelen her türlü çabayı fazlasını sarf etmeye çalıştım. Bu süreç boyunca mahallemizde 2 sınıflık bir okul varken, 12 sınıflık bir ilkokul kazandırıldı. Camimiz elden geçirildi ve Halk Eğitim Merkezi’nin, lojmanların yer aldığı bir köy konağı inşa edildi. Sağlık ocağımız, oyun alanları yapıldı. Mahalleliyle iletişimi çok kuvvetli olan bir muhtarım. Bir sorun için arayan herkesin yardımına koşmaya çalıştım, elimden gelen bir şey olduğu müddetçe yardımımı esirgemedim.de muhtar olarak mahallenin ve mahallelinin sorunlarında tek başıma veya Çekmeköy Belediyesi ile yardımlaşarak çözüm üretmeye çalıştım. Sizce Çekmeköy’ün eksikleri ve güzellikleri nelerdir? Sırapınar Mahallesi için Çekmeköy Belediyesi’nden beklentileriniz neler? mizden geldiğince yerine getirmeye çalışıyoruz ve belediyemizden de gerekli desteğimizi alıyoruz. Bu sebeple Çekmeköy Belediyesine teşekkürlerimi iletiyorum. Çekmeköy Belediyesi ve Başkanımız Ahmet Poyraz, sorunumuzla ilgilenmektedir. Bilindiği gibi mahalle muhtarlıkları, belediyeler ve diğer resmi kurumlar arasında köprü görevi görmektedir. Biz bu köprü görevini eli- Sırapınar çok büyük problemleri olan bir mahalle değildir. Ufak tefek birkaç sorunumuz var. Bunların ilki; sağlık ocağında bir tek doktorun olması, ihtiyacı karşılayamaktadır. MART 2016 Diğer bir isteğimiz; çevre mahal AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Çekmeköy çok kısa sürede hızla gelişim göstermiş bir ilçedir. Konumunun hem merkezi hem ormanlık alanlar içerisinde olması güzelliğini ve değerlini kat be kat artırmıştır. Son yıllarda gündeme gelen ve çalışmalarının devam ettiği 3. Köprü, metro gibi çalışmalar daha da değerlenmesine ön ayak olmuştur. İnsanların ilgisinin Çekmeköy’de kalması için belki büyük bir alışveriş merkezi yapılabilir. Çekmeköy yenilikçi ve gelişimi devam eden bir ilçe olduğu için ileriki yıllarda çok daha güzelleşeceğine eminim. 79 RÖPORTAJ lelerimizin de kullanabileceği bir kültür merkezi ve düğün salonudur. Sosyal etkinliklerin gerçekleşeceği bir kültür merkezi çevre mahallelerle birlikte birçok ailenin ihtiyacını karşılayacaktır. Salon konusunda da görünümü hoş olmayan mevcut salonumuzun düğün salonumuz yenilenebilir veya yeniden inşa edilebilir diye düşünüyorum. En önemli ve hemen çözüm istediğimiz sorunumuz ise kanalizasyondur. Mahallemizin içerisinden geçen bir dere mevcut ve bu dereye kanalizasyon akmaktadır. Bu sorun bizim sağlığımızı tehdit etmektedir. O derenin ıslah edilmesi ve hem bizim mahallemizin hem çevre mahallelerin kanalizasyon hatlarının tamamıyla düzeltilmesi gerekmektedir. Konuyla ilgili Başkanımız Ahmet Poyraz’a ve İSKİ ile görüştüm. Başkanımızda sorunun farkında ve en kısa zamanda sorunumuzun çözüme ulaşacağını düşünüyorum. Sırapınar’ın yeşilini koruyacak ve doğal ortamından faydalanacak ne gibi aktiviteler yapılabilir? AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Sırapınar, değerlendirilmesi gereken bir mahalledir. Günübirlik geziye çıkmak isteyen yerli-yabancı turistlerin dikkatini çekebilecek alanlar oluşturulacak yerlere sahibiz. Mahallemizdeki barajın çevresi düzenlenip piknik alanları oluşturulabilir. Şile, Saklıköy’ün bir benzeri Sırapınar’da oluşturulabilir. 80 Mahallede efsanesinin nesiller boyu anlatılarak günümüze ulaştığı bir Kızlar Bayırı var. Rivayete göre 3 kız köyü gözetlemek, gelen tehlikeleri haber vermek amacıyla bayırda yaşamışlar. Gerçekten de tepede 3 mezar bulunmakta, fakat yok olmak üzere, korumaya alınıp ziyarete açılabilir. Bir önemli husus, Kurtuluş Savaşı’nda şehit olmuş şanlı bir askerin mezarı bulunmaktadır. Tarihi bir değer olarak şehitliğimizin düzenlenmesi ve koruma altına alınması gerektiğini düşünüyorum. Yine insanların ilgilisini çekebilecek bir hayvanat bahçesi oluşturulabilir. Merkezi yerlere yakın olmamız sebebiyle Sırapınar, Ömerli gibi mahallelerin bu çalışmaların renkleneceğine ve çevremizin ilgisini çekebileceğine inanıyorum. Röportaj - İrem OKUMUŞ haberler ne, belediye başkan yardımcıları ve birim müdürleri tam kadro katıldı. Poyraz, iş adamlarından gelen istek ve talepleri tek tek not aldı. Yemek eşliğinde gerçekleştirilen sohbette, iş adamları ile istişare edilip, yapılan hizmet ve yatırımlara değinildi. Programda, Başkan Başkan Poyraz ziyaret sonrası Çekmeköy’ün modern ve model yapısına katkıda bulunan iş adamlarına misafirperverliklerinden dolayı teşekkür etti. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, Çekmeköy Sanayici ve İşadamları Derneği‘ni (ÇEKSİAD) ziyaret etti. Göreve geldiği ilk günden itibaren halk, esnaf ve dernek ziyaretlerine ara vermeden devam eden Başkan Poyraz’ın ÇEKSİAD ziyareti- MART 2016 BAŞKAN POYRAZ’DAN ÇEKSİAD’A ZİYARET… 81 SAĞLIK KANSERDEN KORUNMANIN YOLLARI! İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Erkan Topuz’a göre Kanser hastalığından korunmak için dikkat edilecek hususlar: Evde, sokakta giydiğimiz ayakkabılarla dolaşmayın! Eğer evde ayakkabı ile geziliyorsa dışarıda giyilen ayakkabılar çıkarılmalı ve başka bir ayakkabı giyilmeli. Çünkü dışarıda giydiğimiz ayakkabı ile eve soktuğumuz pestisitler kanserin en önemli sebeplerinden bir tanesidir. (Pestisit: Tarım ürünleri, kimyasallar, egzozdan çıkan gazlar vs.) En tehlikeli yer: Halı Halı, bütün pestisitleri tutar. Bu nedenle halıların temizliğine dikkat edilmeli. Halıyı kesinlikle deterjanla temizlemeyin. Bunun yerine sirkeli su ile silin. Her türlü deterjandan kaçının! AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Deterjan kullanırken Plastik eldiven kullanmayın, içine izci eldiveni(pamuk eldiven) giyin. Çünkü deterjanlar alerjiktir ve ufak dozlarda alındığı takdirde kronik olarak kanserojendir. Devamlı olarak zeytinyağı ve defne sabununu tercih edin. Ellerinizi, vücudunuzu hakiki zeytinyağı, defne 82 veya fıstık yağından yapılan hakiki sabunlarla yıkayın. Bunlar sadece örnek, deterjandan kaçınmalı ve çok aşırı miktarda suyla durulamalıyız. Bulaşık makinasında kullandığımız deterjan petrol ürünü yani kanserojendir ve ne kadar yıkanırsa yıkansın kalıntılar olabilir. Eğer sağlığınızı düşünüyorsanız çıkardığınız bulaşıkları sirkeli suyla ya da limonlu suyla silin. Kanserle mücadele anne karnında başlar! Anne adayları aşırı miktarda vitamin almaktan kaçınsınlar. Çünkü bilinçsizce alınan vitaminin içindeki kobalt, bazı aşırı miktarda mineraller... Doktor ‘bir tane yut’ diyordur ama çocuk gelişsin diye bir kaç tane yutuyorlardır. Bu, çocukta birikime sebep olabilir ve kansere neden olabilir. Vitamin kullanımı haricinde Gebeler haftada 2 kilo kırmızı et yemeli ve 1 kilo balık tüketmelidir. Gebeler özellikle balıkla beslenmeli. Sağlıklı bir insanın kansere yakalanmaması için, bebeğin daha anne rahmindeyken vücudunun direncinin artması ve zehir alarak bağışıklık sisteminin bozulmaması lazım... Fakat balık tüketimi haftada bir kiloyu aşmamalıdır. Çünkü en steril balıkta bile az civarda cıva vardır. Bu balıklar dip balıkları olmamalı. Somon veya yüzey balığı, Akdeniz, Ege balığı olmalı. Marmara’nın dip balıklarını lütfen tüketmeyiniz. SAĞLIK lım. Yoğurdunuzu evde yapın. Peynir ve çökeleği fazla miktarda yiyin. Keçi peyniri de çok faydalıdır. Çocukların beslenmesiyle ilgili en büyük problemlerden biri aşırı fast food tüketimidir. Çocuklar fast food türü yiyecekleri 15 günde bir yemelidir. Ama haftada 3 kez yedikleri takdirde beyin tümörlerinde, lenfomalarda ve lösemilerde 3 kat artış görülecektir. Çocuklarımıza arada bir verebiliriz ama dışarıdaki yiyeceklerin nasıl kızartıldığını bilmiyorsunuz. Ona göre hareket edin. Ayrıca çocuklar oyun yeri olarak yeşil plastik sahalardan uzak durmalıdır. Plastik çimenler sentetiktir ve kanserojen madde alabilirler. Zehir soluyorsunuz. Akciğerinize geçiyor ve dolaylı olarak bağışıklık sisteminizi bozuyor... ‘‘ Radyasyon; kronik olarak kansere en çok yaklaştıran faktörlerden biri! ’’ Çocuklarda dikkat edilmesi gerekenler! Çocuklara haftada 2 kez balık çorbası içirilmesi gerekmektedir. Ama içine zerdeçal koymak suretiyle... Soğan, sarımsak ve o mevsimin sebzesiyle yapmalısınız. Çocuk anne karnındayken bu terbiyeyi almaya başlamalı. Meyve ve yoğurt tüketimi sıklaştırılmalıdır. Ancak yoğurdu prebiyotik ve ev yoğurdu olarak kullana- Kızartma için en uygun yağ; kanola yağı Onun dışında birinci seçeneğimiz zeytinyağıdır. Memleketimizin iftihar edebileceği yağdır. Fındık yağı da tercih edilebilir. En faydalı gıdalardan birisi ceviz! Daha sonra fındık ve bademdir. Ayçiçeğini açık alın. İşlemden geçmemiş olacak, kavurup yiyebilirsiniz. Ama fındık, ceviz gibi yiyecekleri kabuklu alın. Çünkü içine böceklenmesin diye ilaç sıkılmaktadır. Sonsuz faydaları olan yiyeceklerdir. Günde bir avuç muhakkak tüketiniz. Bakır, özellikle beyin tümörlerinde ön plana çıkıyor! Çok iyi kalaylı olursa bu etki azalıyor. Ama kulağınıza bakır küpe bile takmayın. Plastik her yerde zehir. Plastik bardaklar, kaplar, plastik herhangi bir şey... Ben ona girmiyorum bu lafı söylersem yer yerinden oynar. Bu plastikler ev yapımına girdiler. Doğrudan doğruya inşaat malzemesi olarak kullanıyorlar. Çok bilinçli olun, çok iyi markalar kullanın. Bunları söylemem demek Türk ekonomisiyle oynamam demek. Ben insanlara kendimi adadım, onun için kimseden korkmuyorum açık açık söylüyorum. 3 ayda bir su değiştirilmeli! Çok muhteşem sularımız var ama ne olursa olsun tabiatı rezil ediyoruz. Satın aldığımız sularda az miktarda da olsa kanserojen dozlar karışabilir. Bunlar kontrollü sular ama 3 ayda bir değiştirmek gerekiyor. MART 2016 Oda spreyleri doğrudan doğruya petrol menşeli Sebzeler, mevsiminde dondurulup saklanmalı! Yalnız bir kez çözülünce onu muhakkak pişirin. Mikrodalgada bir kere ısıtın. Ateşte pişirilenleri ise bir kere ısıtınız. Çünkü bir dahaki sefere değeri ölür. DNA’yı bozar. DNA kırılması da kanserojene yol açar. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Gökkuşağının 7 rengi, (meyve sebze / ne bulursanız) günde en az 3-5 tane yenilmeli! Her bir renkte bir şeyler var... Ayrıca meyve suları posasıyla birlikte tüketilmelidir. Biz kanserli hastalara suyunu veriyoruz. Meyve suyuna geçmeyen çok madde posada kalıyor. Bu şekilde kolon ve mide kanserinden korunmuş oluyorsunuz. Yiyeceklerle ilgili bilinmesi gereken başka bir husus; lahana marul gibi yiyeceklere dikkat edilmesi gerektiğidir. Bu yiyeceklerin ilk dört kabuğu çöpe atılmalıdır. İstediğiniz kadar yıkayın bunların üzerindeki pestisitleri temizleyemezsiniz. Çaresi yok. 83 TEKNOLOJİ Teknolojinin Doğayla İlişkisi Kullandığımız araç-gereçlerin esin kaynağını hiç düşündünüz mü? İnsanoğlu doğanın vaz geçilmez parçasıdır. Hayatını sürdürebilmek ve ihtiyaçlarını karşılayabilmek için etrafında gördüklerinden esinlenmiştir. Yüce Allah evreni kusursuz bir tasarımla yaratmıştır. İnsanoğlu doğayı, doğada olup biten her şeyi taklit etmiş, öyle ki, kuşları gözlemleyerek uçma isteğini geliştirmiştir. KUŞLAR ve UÇAKLAR B u serüven kuşların nasıl uçabildiklerini gözlemleyerek başlamıştır. Kuşlar; aerodinamik kanatlar, içi boş kemikler, güçlü kaslar, havada kalmayı sağlayacak tüyler ve yüksek enerji ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde kusursuz bir tasarıma sahiptir, bu özellikleriyle ‘insanın uçma isteğine’ ilham kaynağı olmuşlardır. İlk uçan makineyi Leonardo Da Vinci yapmıştır. 1890 yılında Celement Ader ve Otto Liliental tarafından ilk uçak icat edilmiş, 1903 yılında da Wright kardeşler tarafından icat edilen “Kittyhawk” adlı uçakla ilk pilotlu ve kontrollü uçuş yapılmıştır. Modern havacılığın başlangıcı olarak Wright kardeşler gösterilmektedir. YUSUFÇUK ve HELİKOPTER M AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 uhteşem tasarımı, farklı uçuş stili ve kusursuz bir dengeye sahip olan yusufçuk, helikopterin tasarımında ilham kaynağı olmuştur. Yusufçuğun aerodinamik yapısı göz önünde bulundurularak helikopter tasarlanmıştır. 84 BÖCEKLER ve ROBOT M imarlar ve elektronik mühendisleri böcekleri gözlemlemektedirler. Elektronik mühendisleri böceklerdeki sistemi robotlara uyarlamışlardır. Böceklerin ayaklarından esinlenerek yapılan robot ayakları yere daha sağlam basmaktadır. Ayaklarının ucuna özel vantuz yerleştirilen robotlar duvar ve tavan gibi yüzeylerde yürüyebilmektedir. Mitsubishi ve Matsushita ortak bir çalışma yürüterek 0,42 gram ağırlığında ve dakikada 4 metre yürüyebilen bir mini robot yapmışlardır. TEKNOLOJİ NAUTİLUS ve DENİZALTI N autilus adlı deniz canlısı suyun dibine dalmak için kabuğunda bulunan odacıkları su ile doldurur, yukarı çıkmak içinde vücudunda salgıladığı özel bir gaz ile suyu dışarı püskürterek boşaltır. Denizaltılarda Nautilus’daki işleyiş prensibini dikkate alınarak içerisine suyun dolabileceği odalar yapılmıştır. Suyu dışarı boşaltmak için de su motorları kullanılmıştır. KÖPEK BALIĞI ve TEKNE YÜZEYİ G emi yüzeylerine yapışan su yosunları, midyeler paslanmayı hızlandırmaktadır. Yüzeyleri bu unsurlardan korumak için köpek balığından ilham alınmıştır. Köpek balığı derisi sert pullardan oluşur, sert pullar birbirleri üzerine yalıtım yaparlar ve söz konusu maddeler derilerine yapışmaz. Bilim insanları silikondan bir deri yaparak bu durumu çözüme kavuşturmuştur. ARI PETEKLERİ ve TELESKOPLAR A rı peteklerinin altıgen yapısı örnek alınarak teleskop çatı modelleri oluşturulmuştur. Altıgen şeklinde aynaların kullanılması gök cisimlerinden gelen ışığı daha iyi yansıtır. Tıpkı arıların gözlerindeki gibi geniş bir görüş alanı ve yüksek görüntü kalitesi sağlar. LOTUS (nilüfer) ve DIŞ CEPHE KAPLAMASI L YUNUS BALIĞI ve GEMİ PRUVASI Ö nceleri “V” şeklinde üretilen gemi pruvaları, günümüzde yunusların burun çıkıntısına benzer şekilde yapılmaktadır. Bu tip pruvalar yüksek hızla yol alır ve %25 yakıt tasarrufu sağlar. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 otus (nilüfer) bitkisi çamurlu sularda yetişen, güzel görünümlü ve yetiştiği yerin aksine ıslanmayan, kirlenmeyen temiz bir bitkidir. Temiz kalmasını ve ıslanmamasını nano ve mikro yapılarına borçludur. Lotus çiçeğinin yaprakları süperhidrofobik bir yapıya sahiptir. Bilim insanları lotus çiçeğinin bu özelliğinden faydalanarak dış cephe kaplaması üretmiştir. Sadece dış cephe değil tekstil, uçaklar ve arabaların yüzeylerinde de kullanılmaktadır. 85 Hayatın TEMELİ su! AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 züktüğünü hatırlayalım. Mavi gezegen diye anılan Dünyamıza bu ismin verilmesinin sebebi yaklaşık %70’inin su ile kaplı olması… Bu haliyle gezegenimizde su asla bitmez gibi gözükse de aslında görünen kısmın büyük çoğunluğu tuzlu sudan oluşmaktadır. Yalnızca çok küçük bir miktar olan %1’lik kısmı ise kullanmamız için bahşedilmiş olan tatlı sudur. Artan nüfus ve sanayileşme ile birlikte tüketim alışkanlıklarımızın da değişmesi zaten az olan su kaynaklarının hızla tükenmesine sebep olmaktadır. 86 Su, dört temel elementten biridir hiç kuşkusuz… Belki de en temeli. Su olmasaydı gezegenimizde yaşam olmazdı. Bu sebeptendir ki, yıllardan beri başka gezegenlerde yaşam arayışındaki bilim adamları sürekli su bulma telaşı içerisinde… Geçtiğimiz yıl kızıl gezegende donuk halde bile olsa su bulunduğu için bilim dünyası çalkalandı. Peki, suyu canlılar için bu kadar önemli kılan şey nedir? Hep birlikte suya bir yolculuk yapmaya ne dersiniz… Uzaydan gezegenimizin nasıl gö- Dünyadaki tüm diğer canlılar ve biz insanoğlu, günlük aktivitelerimizi doğrudan ya da dolaylı olarak su kullanarak gerçekleştirmekteyiz. Söz gelimi kahvaltımızda bir yumurta ile omlet yapmak istersek 480 litre suyu, bir bardak da portakal suyu ile omletimize eşlik edelim dersek 50 bardak suyu tüketmiş oluyoruz. Bu şekilde bir hesap yapıldığında 4 kişilik bir ailenin yalnızca bir günlük yemeği için 25.740 litre su harcanılmaktadır. Kıyafetlerimiz (bir kot pantolonun üretimi için 9.982 litre, bir tişört için 2.495 litre su kullanılmaktadır) ve yaşam tarzımız da bu tüketime eklendiğinde “sudaki ayak izimizin tahminimizden çok daha yüksek olduğunu anlayabiliriz. Eklemlerimiz hareketini su sayesinde gerçekleştirir. Derimizin %64’ü, kanımızın %92’si, vücudumuzdaki en sert doku olan kemiklerimizin bile %.31’i sudan oluşmaktadır. Her gün en az 2 litre su tüketmemiz gerekiyor ki vücudumuz temel fonksiyonlarını sağlıklı bir şekilde yerine getirebilsin… Ancak herkes bu kadar şanslı değil… Bizler kaç litre su tüketmemizin sağlıklı olduğunu tartışırken yeryüzünün bir başka köşesinde saatte 200 çocuk, su bulamadığı veya yeterince “temiz olmayan” su tüketilmesi sonucu hayatını kaybediyor.780 milyon kişi yani dünyadaki her 8 kişiden birisi temiz suya erişemiyor. Bizim musluklarımızdan şırıl şırıl akan suya erişebilmek için bir başka diyardaki insanlar kilometrelerce yol kat ediyor. Temiz su ile ilgili bütün bu sorunlara dikkat çekilmesi amacı ile 1992 yılında Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda 22 Mart’ın “Dünya Su Günü” olması önerilmiş 1993 yılında ise kabul edilmiştir. Böylelikle içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasının teşvik edilmesi amaçlanmıştır. Sudaki Ayak İzimizi Küçültmek… vetiniz yalnızca; iki bardak sudur.” Gerçekte böyle bir olay yaşanmış mıdır bilinmez ama bilinen odur ki, en büyük servetler bile suyun olmadığı yerde bir hiçtir. İnsan yemek olmadan haftalarca yaşayabilirken su olmadan yalnızca birkaç gün dayanabilir. Bize bahşedilen suyu son damlaymışçasına israf etmeden kullanmaya günlük hayatımızda elimizden geldiğince çaba sarf etmeliyiz. Çok küçük adımlarla su kaynaklarının korunması konusunda büyük sonuçlar sağlayabilmemiz mümkün. Nasıl mı? • Sıcak su termostat ayarının çok yüksek olmamasına dikkat edin. Su çok sıcak olduğunda, ılınması için soğuk su kullanarak israfa neden olabilirsiniz. • Çamaşır makinenizi tamamen doluyken çalıştırarak her bir yıkamada 10 litre su tasarrufu sağlayabilirsiniz. • Duş sürenizden kısalttığınız her bir dakika ile ayda 570 litre (30 damacana) suyu kurtarabilirsiniz. • Diş fırçalarken musluğu kapatarak yılda kişi başı yaklaşık 7500 litre daha az su kullanabilirsiniz. (Türkiye’de herkes diş fırçalarken musluğu kapatırsa, yılda 570.000.000.000 litre su tasarrufu sağlanır ki bu miktar yaklaşık 2 adet Ömerli Barajı’na denk gelmektedir.) • Su tesisatının sızıntılara karşı düzenli olarak kontrol edilmesi ile günde 75 litre suyun ziyan olması önleyebilirsiniz. • Gıda israfını önleyerek gereksiz su tüketilmesinin önüne geçebilirsiniz. Su neden özeldir? İki hidrojen bir oksijen molekülünün birleşmesi ile oluşan su, birçok özelliği ile yeryüzündeki diğer maddelerden ayrılmaktadır. Yalnızca 10 damla suda tüm kainattaki yıldızların sayısı kadar su molekülü bulunmaktadır. Su bi- linen tüm diğer sıvıların aksine ısısı düştükçe hacim kaybetmez yoğunluğu artıp ağırlaşmaz. Bunun yerine +4°C’ye düşene kadar azalan hacmi bu sıcaklıktan sonra artmaya başlar. Bu nedenle suyun katı hali sıvı halinden daha hafiftir. Böylelikle bilinen diğer tüm sıvıların katı hali dibe ba- tarken suyunki yüzeyde kalır ve bu da buzun altındaki canlılar için soğuk havalarda bir barınak sağlar. Eğer böyle olmasaydı deniz ve okyanuslar buz tutar sıcaklık yükselse bile bu buzlar erimezdi. Böylelikle bugün bildiğimiz bitki örtüsü ve diğer canlıların yaşamasına imkan kalmazdı. Kaynak: http://www.seametrics.com/blog/water-facts/ - http://www.factslides.com/s-Water MART 2016 bu soru karşısında hükümdarın gözlerine bakarak şu sözleri söylemiş: “Diyelim ki hükümdarım, kızgın ve uçsuz bir çöldesiniz. Ölmemek için, size uzatacağım bir bardak suya servetinizin yarısını verir miydiniz?” Hükümdar; “Verirdim tabii.” diye karşılık vermiş. Bilge kişi sözlerine devam etmiş: “Zaman geçti diyelim susuzluğunuz arttı, size uzatacağım bir sonraki bardağa servetinizin öteki yarısını da verir miydiniz? ”Hükümdar biraz düşünmüş ve ardından ” Ölmemek için evet” demiş. Bunun üzerine bilge kişi gülerek şu karşılığı vermiş: “Madem öyle, o zaman övünmeyin fazlaca. Çünkü haşmetlim, sizin ser- AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Çok eski zamanda, bir hükümdar varmış. Zenginliği tüm dünyaca bilinirmiş. Hükümdar her gittiği yere hazinesinin bir bölümünü götürür ve bunları sergilemekten büyük onur duyarmış. Hükümdarın en çok güvendiği ve tek akıl hocası olan bilge kişiyle otururken ona şöyle bir soru sormuş: “Sen ki göğün gizemine ermiş, bilime yön vermiş bir adamsın. İnsanlar, ister hükümdar gibi güçlü, ister savaşçılar kadar onurlu olsun ayağına kapanır ağzından çıkacak bir sözü beklerler. Şimdi senin gibi bilge bir adamın fikrini merak etmekteyim, benim hükümdarlığım ve servetim hakkında ne düşünüyorsun? ”Bilge 87 2 ŞİİR 1 ŞAİR Prof. Dr. M. Kemal Sayar Psikiyatrist olarak hem televizyonlardan hem de kitaplarından tanıdığımız Prof. Dr. M. Kemal Sayar, aynı zamanda şiirleriyle de dikkatleri üzerine çeken bir şairdir. Kendine has üslubuyla özgün bir tarz oluşturmayı başarmış olan Sayar’ın mesleki arka planının şiirlerini de etkilediği bir gerçektir. Bu vesileyle insan ruhuna doğrudan dokunan şiirler yazıyor Kemal Sayar. Hızır ve Roza, Ricat ve İki Güneş Arasında yazarın şiir kitaplarıdır. Ruknettin’in Kalbi İçin Kehanetler Ruknettin’in aynalarda ağladığı kadar var. Bir mevsimin kıyısından tutarsan Ruknettin Kurak ovalara yağmurlar yağar, Ayak bileklerinden kavrarsan bir harfi, Kalbin şiir olup vadilerini sular. MART 2016 Doktorum Ben bu kalbimi sarınır örtünürüm Kış gecelerinde o nu yakar ısınırım Üşürsem helak olacağımdan korkarım. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Senin de vadilerin vardır Ruknettin! Kehanetler kurarsın,yağmalarsın kendini Kurtarıp o yangında ilk önce kalbini Niyedir,aynalarda azalır sesin. Doktorum Gayya kuyusuna inmek istemem Bana bir ip uzat,yağmurlar istemem Aynaları kırarım,suretimi istemem Mevsimler dönedursun,bu dünyayı istemem Ben Allah’ı isterim. 88 Ben hep aynalardan geçerim doktor Aynalar benden geçer. Araf’tan bir sepet sarkıtırım aşağı, Doluşur içine narin böcekler Yaşamayı yeni öğrenmiş kelebekler Üşüşür ben kalbimi sarkıtınca aşağı Ben hep aynalardan geçerim doktor! Günahları için ağlayan kim varsa Kanatlarıyla okşar onu melekler Hep böyle midir Kalbin hep böyle yavaş mıdır Ruknettin? Aynalar sana bir savaş mıdır Ruknettin? Yarin dudaklarından trenler geçer de Kalbiyin istasyonunda durmaz mı Sen hiç satrançta yenilmez misin Atına binip hep gider misin Bilmez misin,atından ayrı düşen bir vezir Zehir gibi çoğaltır kanında yalnızlığı Ve nihayet şahlar da aynalardan geçer Bir sen mi kalırsın bu rüyada Ruknettin Herhalde hep böyledir Bu dünya sevenlere bir tuzaktır Ruknettin! Buraya kalbinizi kuşatmaya geldiydik Konuşmayı unuttuyduk,hal diliyle söylediydik. Dua okuduyduk,yağmur dilediydik Kalbinizi kuşatmaya geldiydik. Hoşgeldiniz.Buyrun.İşte kalbim. Adımı unuttuğum zamanlarda RUKNETTİN’im Gövdesi ihlal edilmiş bir yetimim. Şu kapıdan buyurun, az ilerisi kalbim. Adım Ruknettin,tanışıyor olmalıyız Bir çay ocağında ya da bir merdiven başında Sunmuş olmalıyım kalbimi size Bakın!demiş olmalıyım henüz avladım O’nu İgvanın zehrini boşalttığı kuyularda. Yalnız günah parlar zifiri karanlıkta Ve kuyudan kuyuya bir yol yoktur Bir avcı tüfeğini doğrulttuğunda Ay gibi ışıdığında bir aşk Bir mevsim yönünü şaşırdığında. Hayret etmiş olmalısınız,kalbim Hezarfen misali havalanınca. Korkarım sevgili doktor,bu mektuba kendimi üzerek başlayacağım Çabuk büyüyen bir çocuk gibi, Ceplerimin nerede olduğunu unutacağım önce Ve mazi gizlenecek bir yer bulamayacak kendine. Sonra bir menekşeyi teheccüde kaldırmayı unutacağım. Unutacağım,hangi şehirde durursam yar beni karşılar. Nerede ölürsem bahtıma idamlar çıkar Gülümseyen bir arap olacak yüzümün size bakan tarafı, Terkedip gitmelerin ağırlaştığı bir güz olacak öte yarısı. Alnımın dokunduğu yerden savaşlar artacak Ve bahar giysilerine bürünmüş gelirken kıyamet ‘’gönüllü mağlupları olacak hayatın’’ doktor. Yarından korkan adam,Ruknettin böyle söyler. Siz doktor,yazabilir misiniz bir gülü yeniden Alıştırabilir misiniz baharı çürüyen toprağa Kabaran yağmuru yeraltına Ve bir aşkı ayrılığa Yakıştırabilir misiniz doktor Kanatlarında hüzün ve manolya taşıyan Kuşlarla konuşabilir Ve trampetimi geri verebilir misiniz bana? Ah kalbin moğolları ! size verecek ne kaldı Bir kitap olup yandı da o Döndüm ki;şehrin ağrıları üstüme kaldı Bulvara uzanmış diskotek kızları/o melul orospular/ Süpermarketler,bankalar /yani toplu insan mezarları/ Üstüme kaldı. Size ne denir ey kalbin istilacıları Barbar denir,’bir hayal yıkan’denir. Alın O’nu da götürün,bir kalbim kaldı. Bir ilkokul atlasında gemilerim yandıydı Cenevizden geliyordum,elimde mektuplarım vardı. Elimde ölü bir kızın sağır saçları vardı Bir mevsimin ortasında kalakaldıydım Bakkaldan manavdan değil, Cenevizden geliyordum doktor O kızın saçlarından geliyordum Yitirilmiş bir mahkemeden Galiba kalbimden geliyordum. Bir güle boyun eğdiren nedir O aşk değilse Nedir kalbe çıkartılan Tutuklama emri, Aşk değilse. Ah,o sığınaklardan Yitikleri toplayan Ve düşlere vuran gemi Nedir aşk değilse Size kendimden bahsediyorum doktor Biraz yağmur kimseyi incitmez. İyi ruhların arasında dolaşan Bir gölgeden sözediyorum. Acıdan çatlamış kalbi Soğuğa dayanıklı kılan bir bilgiden Terkedilmiş şizofrenleri Kendine çeken vadiden Keşişlerin hüznünden Ve bir aşk yüzünden Ayları karıştıran kişinin Tababet-i ruhiyyesinden Size kendimden bahsediyorum doktor Ben kar yağarken ıslanmam. Benim öbür adım rüzgar Uğradığım orman Değdiğim kalp uğuldar. Deki bulunur elbet İyi bir hal üzre kaybolan kişi Hazırlayan- Deniz Binici MART 2016 Bir çiçeği uyandırmak için mi Söner bu ateşgahlar Kaldırmak için mi yeraltını O derin uykusundan Kurur bu göl Ne var ve ne oluyor Neden türkü söylüyor fesleğenler Uzakta biri mi göründü Biri İncil okurken düşüp bayıldı mı Bir rüya mı gördü yalnız keşişler Ne oldu? Külünden zehir kaldı Bir hayal olup uçtu da Gökte melekler bağırdı ‘’eve dön,eve dön!’’ AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Benim kalbim bir ıslahevidir doktor. Yetim bir çocuk durmadan azarlanır içinde Benim kalbim gövdesi ıslahevlerine çakılı bir kuştur Uçmayı bilmeden ölür kenar otellerde Kalbim ıslah olmaz bir kuştur doktor Tıkanır,ölür metropollerde. 89 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Sağlık 90 MUTLULUK SAÇAN GIDALAR! Bu besinlerin mutluluk verdiği bilimsel olarak ispatlandı… ÇİLEK C Vitamini deposu olan çilek, önde gelen afrodizyaklar arasında yer alır. Çilek bütün salgı bezlerini çalıştırarak vücuda gençlik ve kuvvet kazandırır. Yüksek tansiyonu düşürür, damarları temizler, kansere karşı korur, böbrekte kum ve taş oluşmasını önler. sağlık ÜZÜM Kırmızı ve beyaz üzüm yiyen herkes gülücükler saçar. Üzümde yüzde 20 oranında direkt olarak kana karışan şeker vardır. Bedenen ve zihnen çalışanlar için iyi bir gıdadır. Gıda şekli anne sütüne benzer. Üzümdeki bol miktardaki demir kan yapar. Yüz ve boyuna taze üzüm suyu sürülüp on dakika sonra yıkanırsa cilde dirilik verir. MAKARNA Çok ağır soslarla yenilmediği sürece enerji veren ve mutlu eden besinler arasında yer alıyor. Hazmı kolaydır. Özellikle sadece salata ile birlikte yenilirse şişmanlatmaz. ÇİKOLATA Kendini kötü hissediyorsan, hemen bir parça çikolata yiyebilirsin. Mutluluk hormonu serotonin anında beyinde dolaşmaya başlar. Çikolatanın içerdiği penilatilamin insanı bulutlara çıkarır. Çikolatada, yeşil çay ve sebze-meyvelerde bulunan flavonoid adlı madde bol miktarda vardır. Bu madde kanı sulandırır, kalp hastalıkları riskini azaltır. Kokusuyla bile mutluluk aşılayan muz, tam bir endorfin deposudur. Kendini güçsüz ve sinirli hissettiğinde hemen bir muz ye. Kalsiyum ve magnezyum içeren bu meyve strese karşı birebirdir. SUSAM Simit, mutluluğa giden yolda önemli bir yere sahiptir. Yağ ve protein içerir. Susamdan elde edilen tahin bal ile karıştırılıp yenirse boğaz ağrısı ve bronşite iyi gelir. FISTIK Yağ oranı yüksek ama yine de insanı mutlu ediyor. Fıstığın kolesterolü düşürdüğü ve kalp krizi riskini azalttığı belirlendi. Özellikle çocuklar ve sporcular daha fazla yiyebilir. DONDURMA Çok yenirse şişmanlatıyor, az yenirse mutluluğa mutluluk katıyor. Dondurma yaşlanmayı önlüyor. Dondurma, sütten daha zengin bir besin maddesi olmakla beraber A, B, C, D ve E Vitaminleri içerir. Çocukların sağlıklı büyümesi ve kemik erimesi sorunu olan kişiler için büyük önem taşıyor. Beslenme uzmanları dört mevsim tüketilmesini öneriyor. EKMEK Buğday ekmeği sıkıntıları unutturuyor. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ PORTAKAL C ve B Vitamini açısından zengin olan portakal, insana dinamizm verir. Portakal içindeki C vitamini ince ve kalın damarların yumuşak kalmasını sağlar. Bacaklardaki varisi geçirir. Vücuttaki direnci arttırır. MART 2016 Muz 91 ASELSAN’ DAN YENİ BİR BAŞARI DAHA Elektronik tasarım otomasyon yazılımlarının dünya lideri Mentor Graphics’in, Baskı Devre Kartı (Printed Circuit Board-PCB) Teknolojisi konusunda 26’ncısı düzenlediği PCB Technology Leadership Awards (TLA)-2015 yarışmasında ASELSAN ikinci oldu.ASELSAN, yarışmaya VPX tabanlı “AVPX-C4C Aviyonik İşlemci Kartı” ile katıldı. Şirket, zorlu rakipler arasından sıyrılarak “savunma, havacılık ve uzay” kategorisinde ikincilik getirdi. ASELSAN, 2012 yılında da İsrail’in IAI Elta firmasını geride bırakarak “Savunma, Havacılık ve Uzay” kategorisinde birinci olmuştu. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 “AVPX-C4C Aviyonik İşlemci Kartı”, ASELSAN’ın sivil ve askeri hava araçları için geliştirdiği yeni nesil aviyonik gösterge ve kokpit ekipmanlarında kullanılmaktadır. Geliştirme aşamasında elektronik tasarım teknolojilerinin bütün sınırlarının zorlandığı bu kart, sahip olduğu yüksek performansın yanı sıra üzerinde bulunan yüksek hızlı ve farklı haberleşme protokolleri sayesinde değişik hava platformları için sadece yazılım değişikliği ile kolayca uyumlandırılabiliyor. 92 ARACINI SATIP ‘MAYIN TESPİT VE BOMBA İMHA ROBOTU’ ÜRETTİ Süleyman Demirel Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nde doktorasını ‘Mayın Tespit Robotu’ üzerine yapan 36 yaşındaki Mert Alta, otomobilini 50 bin TL’ye satıp devletten de 800 bin TL girişimcilik desteği alarak, Antalya Teknokenti’nde ‘Robot Teknolojileri’ üretimi üzerine şirket kurdu. Kısa sürede de mayın tespit ve bomba imha robotunun prototipini hayata geçirdi. BOMBA İMHA UZMANI YERİNE ROBOT Emniyet birimlerinin şüpheli paketleri uzaktan kumandayla ulaşıp fünyeyle patlattığını, TSK’da ise mayın tarama işleminin askerler tarafından metal dedektörle yapıldığını anlatan Mert Alta, Ürettiğimiz robotla, engebeli arazide, kumsalda şüpheli pakete 100 metre yaklaşıp, üzerindeki silahla ateş edilebiliyor. Şüpheli obje bir yerden alınıp başka bir yere taşınabiliyor. Ürettiğimiz robot tüm aksamıyla 50 kiloyken, mevcut kullanımda olanlar 200 kilonun üzerinde. Bizim robotumuzu bir kişi normal bir araçla taşıyabilir, fakat diğeri panelvanla ancak taşınabilir. dedi. haberler “USTALIK ESERİM OLACAK” Kadir Topbaş’ın, “Benim ustalık eseri olacak’’ dediği ‘Haliç-Unkapanı Karayolu Tüneli Geçiş Projesi’nde çalışmalar başladı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın son yerel seçimler öncesinde Esenler’de halka hitaben yaptığı konuşmada barkovizyondan tanıtımı yaptığı ve “Benim ustalık eserim olacak” dediği ‘Haliç Unkapanı Karayolu Tüneli Projesi’nde çalışmalar başladı. Proje kapsamında Denar Deniz Araştırmaları Firması, kara tarafı ve deniz ortam zemin çalışmaları için 25 Şubat’a kadar Haliç’te çalışma yapacak. Aykut Kaptan isimli dalgıç gemisi ile Kuzey Deniz Saha Komutanlığı önü, Haliç Metro Köprüsü doğusu, Turyol Rıhtım önü, İBB Haliç Sosyal tesisleri önünde kalan bölümlerde zeminin haritalarının üretilmesi için deniz ölçümleri yapılmaya başlandı. Proje ile Haliç’in iki yakası arasındaki trafik denizin altından tünel ile sağlanacak. Tünelin bir ayağı Kasımpaşa’da, bir ayağı ise Unkapanı’nda olacak. Çift yönlü olarak trafiğin akacağı tünelin çıkış noktaları döner kavşaklarla alternatif yollara bağlanacak. 1836 yılında inşa edilen Unkapanı Köprüsü’nün tarih olacağı yeni projenin 2018’de bitirilmesi planlanıyor. İSTANBUL - ANKARA ARASI 25 DAKİKA AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ SpaceX ve Motor şirketlerinin kurucusu Elon Musk tarafından oluşturulan Hyperloop projesine İTÜ ekibi de dahil oldu. Çağın ulaşım aracı Hyperloop 2018 yılında kullanılmaya başlayacak. Hyperloop ile İstanbul Ankara arası 25 dakikaya inecek. Peki nedir bu Hyperloop? SpaceX ve Motor şirketlerinin kurucusu Elon Musk tarafından ilk defa 2013 yılında kamuoyuna duyurulan proje 450 ila 900 metre arasında değişen aralıklardaki sütunlar üzerine yerleştirilmiş alüminyum borular ve bunun içerisinde hareket eden kapsüllerden oluşuyor. MART 2016 Üst düzey hızlı tren Hyperloop projesi ile İstanbul Ankara arası uçaktan bile daha az sürede aşılacak. 93 haberler TÜRK BİLİM İNSANLARI YAPAY KAN ÜRETTİ Çukurova ve Ankara üniversitelerinden bilim insanları, doğal kan yerine kullanılabilecek yapay kan üretmeyi başardı. Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbı Biyokimya, Fen-Edebiyat Fakültesi Kimya ve Ankara Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği bölümlerinden araştırmacılar, 4 yıl süren çalışmaları sonucunda, doğal kan yerine kullanılabilecek “biomalzeme” adı verilen yapay kan ürettiler. Çukurova Üniversitesi Tıbbi Biyokimya Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurten Dikmen, nanoteknoloji temelli geliştirilen yapay kanın acil durumda hastaya uygulanacağını bu kanın, yine aynı çalışma ekibince geliştirilen yöntemle, normale dönen hastadan uzaklaştırılacağını ifade etti. Dikmen, böylece yapay olan şeyin, insan doğal döngüsüne müdahale etmesinin engelleneceğini belirtti. DÜNYADA BİR İLK... “Hibrit Uçak” geliyor! AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 EasyJet uçak şirketi 20. yılında hibrit uçak üreteceğini açıkladı. Yakıt tasarrufu sağlamak için yeni teknolojilere yatırım yapan EasyJet, enerjisini hidrojen yakıt hücrelerinden alan uçağı kullanan ilk havayolu şirketi olmaya hazırlanıyor. EasyJet, bu sisteme “Yeşil Taksi Sistemi” adını verdi. Yeşil Taksi Sistemi, hem karbon salınımını azaltacak hem de uçak taşımacılığını daha ufak rakamlara düşürecektir. Bu sayede temiz bir enerji sağlayan yeni teknoloji uçakların yakıt faturaları gözle görülür oranda azaltacak.Hava taşımacılığında bir ilk olacak olan bu sistemin bu yılın sonunda test edilmesi planlanıyor. 94 15 DAKİKADA GÖZDEN DOKU NAKLİ 23 yıldır sağ gözünü kullanmayan Ebru Bayar, yeniden görmeye başladı. Doç. Dr. Volkan Hürmeriç, ‘Hastamız 15 dakikada sağlığına kavuştu’ dediBugüne kadar başka insanlardan alınan dokularla yapılarla hipermetropi ameliyatı dünyada ilk kez aynı hastanın iki gözü arasından alınan doku nakliyle gerçekleştirildi. Sağ gözünü 23 yıldır kullanmayan 38 yaşındaki Ebru Bayar, dünyada ilk kez gerçekleştirilen özel bir operasyon sonrası sağlıklı görme yetisine kavuştu. Dünya Göz Hastanesi’nde ‘Smile Lazer’ yöntemi adı verilen teknikle gerçekleştirilen ameliyatta Bayar’ın iki gözü arasından alınan dokular göze nakledildi. haberler BAŞKAN POYRAZ’DAN ORSİYAD’A ZİYARET Başkan Ahmet Poyraz, yemek eşliğinde gerçekleştirilen sohbette, iş adamları ile istişare edip, yapılan hizmet ve yatırımlara değindi. İş adamlarından gelen soruları cevaplandıran Başkan Poyraz, talep ve isteklerle ilgili olarak, Çekmeköy’ün gelişimi ve değişimi için yasanın tanıdığı haklar çerçevesinde üzerlerine düşen görevi yerine getireceklerini söyledi. MART 2016 Başkan Poyraz Çekmeköy Ordulu Sanayici İş Adamları ve Yöneticileri Derneği’ne (ORSİYAD ) yaptığı ziyarette, iş adamlarıyla görüştü. Dernek ofisinde gerçekleşen toplantıya Çekmeköy Kaymakamı Cemal Hüsnü Kansız ve AK Parti Çekmeköy İlçe Başkanı Salih Kırıcı da katıldı. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz; halk, esnaf ve sivil toplum kuruluşlarına yaptığı ziyaretlerine devam ediyor. 95 SOKAĞIN SESİ Bir çocuk düşünün; uslu, sakin, söz dinleyen; başka bir çocuk düşünün; yaramaz, hareketli, söz dinlemeyen… Bu farklılığın sebeplerini irdelemek için çocuğun yetişmesinde ve eğitimdeki en önemli “etken nedir?” sorusunu sokağa sorduk; “Eğitimde aile mi, çevre mi yoksa okul mu daha etkilidir?” AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Yaşar Tüysüz 55 Yaşında 96 Ç ocuğu en başta etkileyecek insanların anne-babalar olduğunu düşünmekteyim. Çünkü her çocuk nasıl davranacağını ya da nasıl bir insan olması gerektiğini ebeveynlerinden öğrenir. Dolayısıyla aile unsurunu diğer etkenlerin çok çok üstünde görmek gerekir. Bir anne-baba çocuğunun nasıl olmasını istiyorsa kendisi de öyle olmalıdır. Çocuğa bir şeyleri anlatmaktan çok, pratik hayatta yaptıklarımızın onda daha kalıcı izler bırakacağına inanıyorum. Zeynep Öz 21 Yaşında Ç ocuk ilk deneyimlerini ve eğitim temelini aileyle birlikte oluşturur. Çocuklar, olumsuz davranışların sergilenmediği, yüksek sesle konuşmanın ve şiddetin olmadığı huzurlu bir evde yetişmelidir. Anne-babalar çocuklarına karşı ilgili ve bilinçli davranışlar sergilemelidir. Bu durum okul içinde geçerlidir. Öğretmenler çocukları sahiplenmeli, onlara sevgi ve şefkat duygusuyla yaklaşmalıdır. Çocuklar sevildiğinin bilinciyle, kendini güvende ve mutlu hissettiği müddetçe “bu çocuk hiç laftan anlamıyor” cümlesini unutacağımıza eminim. Bülent Şençolar 48 Yaşında A ile, çevre ve okul hem eğitimde hem de gelişimde etkilidir. Bir çocuk sürekli evde oturuyor ve sadece sanal ortamda oyun oynuyorsa, ailesi de onunla ilgilenmiyorsa; gerçek hayattan kopuk bir birey olarak yetişiyor demektir. Okul öncesi dönemde anne-babalar çocuklarıyla oyun oynamalı, onlara vakit ayırmalı ve değerli olduklarını onlara hissettirmelidir. Bu bilinçle okula giden çocuk arkadaşlarıyla kolayca iletişim kurabilir, oyuna doyduğu için pür dikkat dersini dinleyebilir. Bu yüzden dengelerin çok iyi sağlanması gerekir. ğitim önce ailede başlar, okul çağına gelince de çevre ve öğretmen devreye girer. Her çocuk farklıdır; kimi çok durgun kimi çok hareketli… Bu farklılıkların sebebi hiç şüphesiz ailelerinin tutum ve davranışlarında gizlidir. Bilinçli-bilinçsiz sergilediğimiz tavırlar çocuğumuzun aklına bir kalıp gibi yerleşmektedir ve çocuklar ne zaman-nasıl davranacaklarını bizden öğrenmektedirler. Bu öğrendikleriyle okula başlayan çocuklar anne-babaya ek olarak öğretmenleriyle tanışmakta ve onlar örnek almaktadır. Tabii sınıftaki öğrenciler, mahalledeki arkadaşları da çocuğu etkilemektedir fakat diğer etkenlerin yanında çevre benim için üçüncü sırada yer alır. Çünkü onun için rol model anne-baba ve öğretmendir. Onlarda görmediği bir davranışı sınıf arkadaşından gördüğünde çok fazla etkisinde kalacağını düşünmüyorum açıkçası. ence çocuk eğitiminde iş aile ve öğretmenlere düşmektedir. Çevre faktörünün çok önemli olduğunu düşünmüyorum çünkü çocuklara düzgün bir eğitim verildiği takdirde olumsuz davranışlardan çok fazla etkilenmeyecektir. Her şeyin başlangıcı ailedir, çocuk sevgi dolu bir ortamda büyümelidir. O sevgiyi hissettiği takdirde, gerekli desteği gördüğünde ona aşılamak istediğiniz bütün güzellikleri kavrayabiliyor. Bu durum okulda da değişmiyor, öğretmenler öğrencilerine aynı sevgiyle yaklaştığında çocuklar öğretmenlerini sevdikleri için can kulağıyla ders dinliyorlar. Biz bu konuda çok şanslıyız, çocuğum Rahmi Mihriban Bedestenci okulunda eğitim alıyor. Sınıflarımız kalabalık olmadığı için müdürümüz ve öğretmenimiz öğrencilerle ve velilerle birebir diyalog halinde. Her çocuğun bu şekilde eğitim alması gerektiğine inanıyorum. er çocuk iyi-kötü tüm davranış biçimlerini görerek ve yaşayarak öğrenmektedir. Bu sebeple anne-babanın örnek davranışlar sergilemesi ve çocuklarına özenle davranması çok önemlidir. Küçük bireyler olan çocuklarımız öğrendiği davranış kalıplarıyla okul hayatına başladığında iyiyi ve kötüyü ayırt edebilecek bilgiye sahip olmalıdır. Dolayısıyla eğitimin başlangıcı ailedir. Çocuğun gelişimde en önemli görev aileye düşmektedir. Okul, çocuğun aileden aldığı eğitimi tamamlayıcı bir kurumdur ve çocuk gelişiminde büyük rol oynamaktadır. Yalnız okullarımızda sınıf mevcudiyetinin fazlalığı eğitim açısından bir sorun teşkil etmektedir. Öğrencilerle birebir ilgilenebilmek ve daha sağlıklı eğitim koşulları için okul sayılarını ve kalitesini arttırmak gerekir. Öğretmenlerin tutum ve davranışları, hatta mimikleri bile çocuklar üzerinde etkili olmaktadır. Ebeveynlerin de öğretmenlerle sürekli diyalog halinde olmalarının yararlı olacağını düşünüyorum. MART 2016 E B H AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Yudum Karakoç 39 Yaşında Dilek Argınoğlu 38 Yaşında Meryem Ürger 39 Yaşında 97 A Hüseyin Yavuz 35 Yaşında oğrusu üçü de çocuğun eğitiminde ve gelişiminde önemli faktörlerdir. Bir bebek anne-babasının yanında gözlerini açıp onlarla duygusal bir bağ kurar. Bundan dolayı çocuk yetiştirmede ilk ve en önemli iş aileye düşmektedir. Ama dış dünya ile tanışan çocuklarımızı olabildiğince korumamız gerektiğine inanıyorum. Oturduğunuz muhit, çocuğunuzun arkadaşları ve eğitim aldığı ortam gelişimini çok etkilemektedir. Doğruyu-yanlışı sevgiyle, şefkatle yaklaşarak onlara anlatmamız gerekir ki çocuk dış dünyada gördüğü davranışlar karşısında nasıl hareket etmesi gerektiğini bilsin ve “ bunu yapmalıyım ya da bunu yapmamalıyım” diyebilsin. Okulla iletişim halinde olmak da çok önemlidir. 98 Ç Nazım Koçak 32 Yaşında düşünün, öğretmen açısından o sınıfta değil öğrencilerle birebir ilgilenebilmek, ders sırasında kontrol altında tutmak bile oldukça güç. Aynı şekilde öğrenciler içinde ders sırasında dikkat dağıtacak bir sürü unsur varken hangi çocuk ders dinler ki? Çocukların eğitiminde düzeltilmesi gereken bir durum varsa; önceliğin okula verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Ebru Vağiç 27 Yaşında B Nurten Yalmancı 34 Yaşında AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 D ile ve okul eğitimde tabii ki ön plana çıkmaktadır. Ebeveynler ve öğretmenler çocuğa yol gösterici olmalı, şefkatle yaklaşmalıdır. Bunun için de çocuklara karşı sabırlı olmamız gerekmektedir. Kendimize nasıl davranılmasını istiyorsak o şekilde yaklaşmalı ve dünyayı onların gözünden görmeliyiz. Örneğin; okula gitmek istemeyen bir çocuğa “okula gideceksin” diye çıkışmak yerine, neden okula gitmesi gerektiğini anlatmalıyız. Öğretmenlerle iletişim halinde olduğumuzda da sınıf ortamını, çocuğun nasıl davrandığını öğrenerek düzeltilmesi gereken sorunları kolaylıkla halledebiliriz. Sonuçta çocuklar her iyi ve kötü davranışı aileden, çevreden veya okuldan görmektedir. Bu sebeple istemediğimiz bir şey yaptıklarında kızmak yerine neden böyle bir tavır sergilediğini araştırmamız gerekir diye düşünüyorum. ocuklarımızın yaşadığı her durum ve vakit geçirdiği her ortam eğitimini etkilemektedir. Bu ortamdaki her insandan belli oranda etkilenecektir. Asıl zor olan kısım okul ve çevre faktörünün kötü etkileridir. Çocuğumuzu okula gönderiyoruz fakat sınıflar kalabalık, yeterli olmayan bir temizlik söz konusu. Mesela her sınıfta 40 öğrenci olduğunu ir çocuğun aile içerisinde yaşadığı ortam onun karakterini tabii ki olumlu veya olumsuz yönde etkileyecektir. Bunu çevre ve okul takip edecektir. Çocuğun anne-baba ile olan diyalogları ve akrabalarla ilişkileri örnek alınacak davranışlardan oluşmalıdır. Okullarda öğretmenlerimizin ders anlatmanın yanı sıra öğrencileriyle gerçekten ilgilenebilmesi için sınıfların olabildiğince az mevcutlu olmalıdır. Bu konuda İstanbul genel olarak yetersizdir. Hal böyle olunca çocukların hak ettiği bir eğitim ortamının oluşturulamayacağını düşünüyorum. Çözüm olarak İstanbul’dan taşınmayı, sakin bir yere yerleşmeyi bile düşündüğüm zamanlar olmuştur. Röportaj: Ömer İSLAM HABERLER KADIN BASKETBOL TAKIMINA YENİ SPONSORLAR Çekmeköy Belediyesi’nin İstanbul’da ilk ve tek olma özelliği taşıyan belediye kadın basketbol takımına destek devam ediyor. ilk yılında aldığı başarılarla adından sıkça söz ettiren Çekmeköy Belediyesi Kadın Basketbol Takımı, yeni sponsorunun adını taşıyan formalarıyla çıktığı ilk maçta Eskişehir Gelişim’i 89-58 mağlup etti. Başkan Poyraz’dan Teşekkür Plaketi gayreti içerisindeyiz. Bu yolda bize destek veren sponsorlarımıza ve aramıza yeni katılan Ege Yapı’ya bu vesile ile teşekkür ediyorum, “dedi. MART 2016 Toplantıda konuşan Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz; “Hem eğitimde, hem kültürde, hem de sporda, çok iyi bir noktaya gelmek için çalışıyoruz. Bölgemizde yaşayan gençleri spora motive etmek, gençlerimizin morallerini yükseltmenin AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Çekmeköy Belediyesi Kadın Basketbol Takımına sponsor olan Ege Yapı’ya teşekkür eden Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, başkanlık makamında ağırladığı Ege Yapı temsilcisi Rezzak Aydoğan’a teşekkür plaketini takdim etti. 99 KISSADAN HİSSE “SENİ SEVİYORUM” DEMEK… İşlerimin yoğunluğu, eşim ve üç çocuğumun beklentileri sebebiyle annemi görme fırsatım pek olamıyordu. O akşam annemi yemeğe ve ardından sinemaya davet ettim. Hayretler içerisinde kaldı ve “İyi misin, her şey yolunda mı” diye sordu. Muhtemelen geç saatte gelen bir telefonun veya sürpriz bir davetin mutlaka kötü bir anlamı olacağından şüphelenmiş olsa gerek. – “Merak edilecek bir şey yok anneciğim. Seninle beraber biraz zaman geçirmemizin güzel olacağını düşündüm” dedim. – “Sadece ikimiz mi?” Biraz düşündü ve “Çok isterim” diye cevap verdi. O cuma, iş çıkışı onu almaya giderken kendimi biraz gergin hissediyordum. Eve vardığımda fark ettim ki o da, randevumuzdan ötürü hafif gergin görünüyordu. Kapısının önünde, paltosunu çoktan giymiş bir şekilde bekliyordu. Saçlarını yaptırmıştı ve üzerinde babamla kutladıkları son evlilik yıl dönümlerinde giydiği elbise vardı. Bana melekler kadar ışıltılı bir yüzle gülümsedi. Arabaya bindiğimizde: – “Arkadaşlarıma oğlumla dışarı çıkacağımı söyledim gerçekten çok etkilendiler” dedi. “Randevumuzun nasıl geçtiğini duymak için sabırsızlanıyorlar.” Gittiğimiz restoran, çok şık olmasa da sevimli, sıcak ve servisin kaliteli olduğu bir mekândı. Annemse, bir kraliçe edasıyla koluma girdi. Yerimize oturduktan sonra ona menüyü okumam gerekmişti, çünkü küçük yazıları göremiyordu. Ben daha menünün ortalarındayken annemin nemli gözlerle ve anlamlı bir gülüşle bana bakmakta olduğunu fark ettim. – “Eskiden, sen küçükken, menüleri okuyan bendim, sense meraklı bakışlarla beni dinlerdin” dedi. Ben de gülümsedim. – “O zaman, şimdi senin rahat rahat oturman, benim de okuyarak borcumu ödeyebilme zamanı” dedim. Yemek boyunca muhabbetimiz çok güzeldi, sıra dışı hiç bir şey olmadı ama eskilerden ve hayatlarımızdaki yeniliklerden bahsederek kaybettiğimiz zamanın birazını telafi etmeye çalıştık. O kadar çok konuştuk ve eğlendik ki, film saatini kaçırdık. Akşam annemi evine bırakırken; – “Seninle tekrar çıkmak isterim ama ancak bu sefer benim seni davet etmeme izin verirsen” dedi ve bir akşam tekrar buluşmaya karar vererek ayrıldık. Eve geldiğimde eşim yemeğin nasıl geçtiğini sordu: – “Çok güzeldi” dedim. “Düşünebileceğimin çok üstündeydi.” Birkaç gün sonra annem aniden ciddi bir kalp krizi sonucu vefat etti. Bu o kadar ani gerçekleşmişti ki, onun için bir şey daha yapma şansım olmamıştı. Birkaç zaman sonra evime, annemle yemek yediğimiz restorandan, ödenmiş iki kişilik bir yemek faturası ve üzerine iliştirilmiş bir notta şöyle yazıyordu: “Oğlum, bu faturayı önceden ödedim, çünkü seninle kararlaştırdığımız randevu gününe gelemeyeceğimden neredeyse yüzde yüz emindim. Yine de iki kişilik bir yemek ayarladım çünkü bu sefer eşinle beraber gitmenizi istiyorum. Seninle olan o günkü randevumuzun benim için ne anlam ifade ettiğini bilemezsin. Seni Seviyorum. “ O an, “Seni Seviyorum” demenin ve hayatta değer verdiğimiz insanlara hak ettikleri zamanı ayırmanın önemini anladım. “ ACiL TELEFONLAR Sıhhi İmdat (Ambulans) 112 Beklemesiz Arama 131 Çağrı 133 Yerinde Olmayan Abone 134 Uyandırma 135 Yangın İhbarı (İtfaiye) 110 Zabıta153 Trafik İmdat 154 Polis İmdat 155 Jandarma İmdat 156 Sahil Güvenlik 158 PTT Hizmet Danışma 161 Telekom Borç Sorma 163 Kodlu Arama 168 Alo Doktorum 113 Uluslararası Kayıt 115 Uluslarası Sıra Sorma 115 Bilinmeyen Numaralar 11811 Posta Kodu 119 Telefon Arıza 121 Ankesör Arıza 122 Teleks Arıza 123 Data Arıza 124 Radyo-TV Arıza 125 Kablo TV Arıza 126 Şehirlerarası Sıra sorma 131 Beklemesiz Arama 131 Çağrı 133 Yerinde Olmayan Abone 134 Uyandırma 135 Yangın İhbarı (İtfaiye) 110 Zabıta153 Trafik İmdat 154 Polis İmdat 155 Jandarma İmdat 156 Sahil Güvenlik 158 PTT Hizmet Danışma 161 Telekom Borç Sorma 163 Kodlu Arama 168 HABERLER BAYIRBUCAK TÜRKMENLERİ’NE YARDIM KAMPANYASI DEVAM EDİYOR Çekmeköy Belediyesi ve Türk Kızılayı Çekmeköy Şube Başkanlığı Bayırbucak Türkmenleri için yardım kampanyası başlattı Çekmeköy Belediyesi ve Türk Kızılayı Çekmeköy Şube Başkanlığı Bayırbucak Türkmenleri için “Haydi Çekmeköy Bu Sese Kulak Ver” sloganı ile yardım kampanyası başlattı. İç savaşta varolma mücadelesi veren ecdat yadigarı Bayırbucak Türkmenleri’ne yapılacak yardımlar, 29 Şubat tarihine kadar devam edecek. Yardım kampanyasında, kıyafet, ayakkabı, gıda ve bebek bezi gibi öncellikli ihtiyaçlar kabul edilecek. Yardım kampanyası ile ilgili açıklama yapan Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz “Suriye’de yüzyıllardır var oldukları topraklardan küresel oyunlarla silinmeye çalışılan ve bir var olma mücadelesi veren ecdat yadigarı Bayırbucak Türkmenleri için Türk Kızılayı Çekmeköy Şube Başkanlığı ile birlikte bir yardım kampanyası başlattık. Dünyada mazlumun sesi olan, ezelden ebede yeryüzünde barış, huzur ve güvenin adresi olan Türkiye, bugün Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde misyonuna uygun olarak üzerine düşen görevi yerine getirmektedir. Bizler de bu yolda elimizden gelen gayreti göstereceğiz. Bugüne kadar yapılan tüm hayır işlerinde Çekmeköylü hemşehrilerimizden destek aldık. İnanıyorum ki Çekmeköylü hemşehrilerimiz bu konuda da duyarsız kalmayacak üzerlerine düşeni hakkıyla yerine getirecektir,” dedi. Yardım malzemeleri adresten alınacağı gibi Kirazlıdere Mahallesi Kışla Caddesi No :46 adresine ve Merkez Mahallesi Piri Reis Caddesi No:5 adresine de bırakılabilecek. www.twitter.com/ cekmekoybeltr İrtibat için Türk Kızılayı Çekmeköy Şubesi : 0216 640 19 99 www.facebook.com/turkkizilayicekmekoy www.twitter.com/kizilay cekmekoy İBAN: TR46 0013 4000 0001 1111 60001 - Hesap Numarası: 111111 Çekmeköy Şube Başkanlığı Whatsapp: 0553 332 18 68 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ www.facebook.com/ cekmekoybelediyesi MART 2016 İrtibat için Çekmeköy Belediyesi : 0216 312 44 44 101 BUNLARI Bir noktaya bakakalmak (dalıp gitmek) aslında bir nevi kör olmaktır. Gözler görüntüyü alsa da, beyin verileri işlemeyi durdurur. Çekirgenin kulağı dizindedir. Filler parmak uçlarına basarak yürür, çünkü ayaklarının arka kısmında kemik yoktur. Bu bölge sadece yağdan oluşur. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Timsahların dilleri damaklarındadır. Bukalemunlar etrafındaki objelere göre değil, ısıya, iletişime ve o anki his durumlarına göre renk değiştirir. Ayrıca dokundukları madde de renk değiştirmelerinde etkendir. 102 Soğan doğrarken sakız çiğnemek göz yaşarmasını önler. BİLİYOR MUSUNUZ? ABD’nin kongre binasında tarihin en büyük 23 kanun yapıcısının portresi vardır. Bu 23 kişi içinde Kanuni’de bulunur. Beyniniz, hiç görmeseniz bile biri sizi izlediğinde size sinyal gönderir. Uyurken bile biri sizi izlerse beyniniz sizi uyarır ve uyanırsınız. Beyin performansınızın en yüksek olduğu zaman dilimi, uyandıktan sonraki 2 saat ile 4 saat arasındaki bölümdür. Tanımadığınız hiç bir insanı rüyanızda göremezsiniz. Gördüklerinizin hepsi 1 saniyeliğine de olsa bir yerlerde gördüğünüz insanlardır. Bir fare susuzluğa bir deveden daha fazla dayanabilir. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Dünyada günde 12 milyar insanı doyurabilecek kadar yemek tüketilmesine rağmen, 7 milyar bile olmayan insan nüfusunun 850 milyonu aç uyur. 103 tARİFLER CHICKEN GONZALEZ Zeli ş AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Ze 104 ları Sır u t fak M n ’i li h a B o l at Malzemeler - 200 gr tavuk göğsü - 1 çorba kaşığı soya sosu - 1 tatlı kaşığı sıvı yağ - 1 fincan krema - 1 fincan süt - 1/2 fincan Meksika fasulyesi - 1/2 fincan mısır - Pul biber Yapılışı Meksika’nın ünlü yemeği olan Chicken Gonzalez bir tava yemeğidir. Tek porsiyonluk tarif vereceğim. Yıkayıp süzdüğü- müz tavukları julyen doğrayıp, soya sosu ve yağ ile tavaya koyalım ve tavayı sallayarak tavuk kızarana kadar soteleyelim. Ardından krema ve sütü ilave edelim. Kremanın iyi pişmesi önemli. Soya soslu olduğu için tuz kullanmayın. Pişen tavuklara Meksika fasulyesi, mısır ve pul biberi ekliyoruz. Bu yemeğin özelliği acı olmasıdır. Biraz daha tavayı salladıktan sonra yanında pilav ve sebze haşlamayla servis edelim. AFİYET OLSUN... TARİFLER SOSLU KÖFTELİ MAKARNA MALZEMELER 1 paket makarna ½ kg kıyma 1 adet soğan ¼ demet maydanoz 2 diş sarımsak 1 adet yumurta 2 tatlı kaşığı köfte baharı 2 tatlı kaşığı kimyon 1 tatlı kaşığı karabiber Tuz Domates sosu için 4 diş sarımsak 8 adet orta boy domates 1 çorba kaşığı biber salçası Taze Fesleğen Taze Kekik Taze Reyhan Yapılışı Köfte harcını yapmak için, ½ kg kıymaya, ince kıyılmış 1 adet soğan , 2 diş sarımsak ve ¼ demet maydanoz ekleyin. Daha sonra içine 2 tatlı kaşığı köfte baharı, 2 tatlı kaşığı kimyon, 1 tatlı kaşığı karabiber ve tuz koyarak çeşnilendirin. Son olarak üzerine 1 adet yumurta kırarak köfte harcını iyice yoğurun ve toplar yapın. AFİYET OLSUN… LİMONLU KEK MALZEMELER 300 gr. margarin 2 su bardağı şeker 5 adet yumurta (sarısı beyazından ayrılmış) 7 yemek kaşığı limon suyu 3 limon kabuğu rendesi 300 gr. un (2 su bardağı+2 yemek kaşığı) 2 tatlı kaşığı kabartma tozu 50 gr. çekilmiş badem 150 gr. pudra şekeri (1 tepeleme su bardağı) Yapılışı Oda ısısında bekletilip yumuşatılmış margarini, şekerle köpük köpük olana kadar çırpın ve yumurta sarılarını birer birer ekleyin. 7 yemek kaşığı limon suyu ve 2 limon kabuğu rendesi ilave edin. Un, kabartma tozu ve bademleri katıp karıştırın. Yumurta akını kar gibi katılaşana kadar çırpın. Tahta kaşıkla çırpmadan karışıma ekleyin. Fırındaki kek kalıbını yağlayıp unlayın ve hamuru üzerine yayın. Önceden 180 derece ısıtılmış fırında 20 dakika pişirdikten sonra fırını 160 dereceye alın. (Kısık olarak hem daha iyi pişecektir hem de daha güzel kabaracaktır) AFİYET OLSUN... BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 21 106 1- Yaylım ateşi 2- Vurgunculuk, saptırma 3- Bütün varlıkların içinde bulunduğu sonsuz boşluk, feza, mekân 4- Huy, yaradılış, tabiat, karakter 5- Sözlerinin bütünü veya çoğu şarkılı olarak söylenen müzikli tiyatro eseri 6- Duvar kenarına yerleştirilen, üstüne ayna ve başka süs eşyası konulan, çekmeceli, dolaplı mobilya 7- İtfaiye, cankurtaran ve polis araçlarında bulunan, tiz ses çıkaran uy 8- Geçinmek için gerekli olan şeylerin bütünü, geçimlik 9- Sahtekar, dolandırıcı kimse 10- Küçük kamyon, kamyonet 11- Küba’dan Amerika ve Avrupa’ya yayılan bir dans 12- Karışıklığı dolayısıyla, anlaşılması veya sonuca bağlanması güç 13- Kolları yırtmaçlı ve uzun, harçla işlenmiş bir tür kısa, yakasız üst giysisi 14- Atom numarası 24, atom ağırlığı 52,01, yoğunluğu 6,92 olan, 1514 °C’de eriyen, ısıya dayanıklı, havada oksitlenmeyen bir el 15- Evlerde yiyecek, içecek ve erzakın saklandığı oda, ambar veya dolap (soldan sağa) 15- Verimsiz veya susuz, bitek olmayan (toprak) (yukarıdan aşağı) 16- Herhangi bir müzik aracını büyük ustalıkla çalabilen sanatçı 17- Boş, temelsiz, asılsız söz 18- İlerleme, yükselme, geliş 19- Çoğunlukla denize dökülen, özellikle genişliği ve taşıdığı su niceliği bakımından en büyük akarsu, nehir 20- İslam inancına göre cennet ile cehennem arasında bir yer 21- Salepgillerden, doğada, çiçeklerinin güzelliği dolayısıyla camekânlarda da yetiştirilen, birtakım bitki türlerinin ortak adı ZEKA OYUNLARI ZEKA OYUNLARI SUDOKU Satır ve sütunlarda aynı rakamlar kullanılmamalıdır. (Her satırda ve sütunda 1’den 9’a kadar bütün arakamlar kullanılmalıdır.) başlangıç LABİRENT GEÇEN SAYININ ÇÖZÜMLERİ 4x4 FUTOSHİKİ 2 3 4 1 3 2 4 1 4 1 4 3 3 3 1 4 4 2 1 1 4 2 2 2 4 4 Harfli Ayar yara Eder dere Elek leke Etek teke İman mani İkon koni Koca ocak Uısul sulu ANAGRAM 5 Harfli Aylak yalak Roman maron Zaman namaz Cüret ücret Vatan tavan Hariç rahiç Yargı aygır balya albay 7 Harfli karışım Şımarık müşteri Türemiş uşaklık kuşaklı Okutman Enerjik Bıçaklı Dayaklı Aşmalı komutan jenerik balıkçı adaylık maaşlı HAZIRLAYAN/DÜZENLEYEN: Fatma EROL AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ bitiş MART 2016 Başlangıç noktasından başla, Doğru yolu bularak Bitiş noktasına ulaş! 107 7TEPE RESTAURANT MENÜ Kahvaltı Spesiyal Kahvaltı Beyaz peynir, kaşar peynir, siyah zeytin, yeşil zeytin, tereyağı, bal, ev reçelleri, haşlanmış yumurta, domates, salatalık, biber, maydanoz, salam ve sınırsız çay eşliğinde Başlangıçlar Serpme Kahvaltı Beyaz peynir, kaşar peynir, dil peyniri, lor peyniri, siyah zeytin, yeşil zeytin, ev reçelleri, bal, tereyağı, domates, salatalık, sivri biber, maydanoz, kuru meyve ve yemiş, haşlanmış yumurta, sigara böreği, tahin, pekmez, ızgara sosis, salam ve sınırsız çay eşliğinde Sahanda Yumurta Sucuklu Yumurta Menemen Kavurmalı Yumurta Sade Omlet Karışık Omlet Zeytinyağlılar Mevsim Sebzeleri ile hazırlanmaktadır. Yoğurtlu Ezme Patlıcan Tart hamuru eşliğinde... Cevizli Tarator sos, sote kabak ve ceviz Çorbalar Haydari Soslu Sebze Mücveri Süzme yoğurt ve naneyle hazırlanmış haydari sos, karışık sebze mücveri Süzme Mercimek Çorbası Baharatlı & Şehriyeli lezzette zirve Günün Çorbası Zeytinyağlı Yaprak Sarma Salatalar Ara Sıcaklar Mevsim Salata Marul, maydanoz, havuç, kırmızı lahana, roka, turp, limon ve zeytinyağı sos eşliğinde Çoban Salata Domates, salatalık, kırmızı soğan, sivri biber, maydanoz, sirke veya limon, zeytinyağlı sos eşliğinde Cevizli Kaşık Salata Peynirli Muska Böreği Domates, biber, salatalık, taze soğan, maydanoz, nane, sarımsak, kırmızı soğan, ceviz, nar ekşili, sumaklı sos eşliğinde Mini İçli Köfte Tavuklu Yeşil Salata Peynir & Patates Kroket Izgara tavuk etleri, marul, roka, maydanoz, peynir sos eşliğinde Ton Balıklı Pane Soğan Halkası Ton Balık, marul, göbek salata, maydanoz, dereotu, kırmızı soğan, salatalık, kapya biber, mısır, Akdeniz sos eşliğinde Güveçte Kaşarlı Mantar Peynirli Akdeniz Salata Salatalık, domates, çarliston, kapya biber, maydanoz, roka, fesleğen, beyaz peynir, akdeniz sos eşliğinde Tavuklu Salata Makarnalar Izgaralar Ana Yemekler Damla Sakızlı Hünkar Beğendi Lorlu ve Bademli /Cevizli Erişte Izgara Mevsim Balığı Domatesli kuzu sote, közlenmiş patlıcan, damla sakızlı püre, beşamel sos, biber ve domates eşliğinde… Lor peyniri, tereyağında sotelenmiş badem veya ceviz, baharat ve erişte. Mevsim balığı, buharda patates, akdeniz yeşillikleri, taze soğan, limon eşliğinde Tavuklu Penne Somon Izgara Fırında Kaşarlı Güveç Terbiye edilmiş sote tavuklar, fesleğen, sarımsak, krema ve penne makarna. Izgara somon balığı, buharda patates, akdeniz yeşillikleri, taze soğan, limon eşliğinde Baharat ve soğanla harmanlanmış kuzu etleri ve kaşarla fırınlanmış güveç… Izgara Antrikot Piliç Şnitzel Mantarlı Makarna Izgara antrikot, baharatlı elma dilim patates, karamelize soğan, buharda sebze eşliğinde Piliç şnitzel, kızarmış patates, mini salata eşliğinde Sotelenmiş mantar ve biber, krema, kıyılmış maydanoz, baharatlar ve makarna. Izgara Kuzu Pirzola Izgara kuzu pirzola, baharatlı elma dilim patates, karamelize soğan, buharda sebze eşliğinde Izgara Köfte Izgara köfte, şehriyeli pilav, parmak patates, köz domates ve biber eşliğinde Izgara Piliç Külbastı Izgara piliç külbastı, şehriyeli pilav, parmak patates, köz domates ve biber eşliğinde Izgara Kekikli Piliç Pirzola Marine edilmiş piliç pirzola, şehriyeli pilav, parmak patates, köz domates ve biber eşliğinde Tavuklu Mantarlı Makarna Kuzu Pirzola Tatlılar Kazandibi Fırın Sütlaç AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Cevizli Baklava 108 Cevizli Kadayıf Meyve Tatlıları Kabak, Ayva, Elma. Dondurmalar Meyve Tabağı Sıcak İçecekler Rize çay bardak Rize çay fincan Türk kahvesi Cappucino Filtre kahve Esspresso Double esspresso Latte Nescafe Sütlü Nescafe Soğuk İçecekler Su Soda Meyveli soda Ayran Meyveli şerbet Cola Sade Gazoz Meyveli Gazoz Acıbadem Mahallesi Sarayardı Caddesi No: 26/4 Çekmeköy İstanbul Tel: 0216 211 11 11 Fax: 0216 211 11 12 www.7tepe.com info@7tepe.com RESTAURANT MENÜ TASARIMI 7TEPE CAFE MENÜ Pasta & Tatlılar 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl lezzette zirve Acıbadem Mahallesi Sarayardı Caddesi No: 26/4 Çekmeköy İstanbul Tel: 0216 211 11 11 Fax: 0216 211 11 12 www.7tepe.com info@7tepe.com Rize çay bardak Bitki çayları Türk kahvesi Sakızlı Türk kahvesi Sütlü Türk Kahvesi Cappucino Filtre kahve Esspresso Double esspresso Latte Machiato Nescafe Sütlü Nescafe 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl Su Soda Meyveli soda Ayran Ev limonatası Meyveli şerbet Cola Sprite Fanta 7TepeCafe 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl 0 tl Tostlar Hamurlu Çeşitler Beyaz Peynirli Tost 0 tl Peynirli Poğaça 0 tl Kavurmalı Kaşarlı Tost 0 tl Açma 0 tl Kaşarlı Tost 0 tl Peynirli Su Böreği 0 tl Sucuklu & Kaşarlı Tost 0 tl Kol Böreği 0 tl Domatesli & Lorlu Tost 0 tl Patatesli Gözleme 0 tl Peynirli Gözleme 0 tl Ispanaklı Gözleme 0 tl Sade, Zeytinli Kıymalı, Patatesli 7TepeCafe MART 2016 Sıcak İçecekler Soğuk İçecekler AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Kurabiye Çeşitleri Muzlu Pasta Çilekli Pasta Çikolatalı Pasta Tiramisu Mozaik Pasta Çikolatalı Brownie Fıstıklı İrmik Helvası Sütlü Nuriye Kazandibi Fırın Sütlaç Güllü Su Muhallebisi Cevizli Baklava Sütlü Kadayıf Meyve Tatlıları - Kabak, Ayva, Elma Dondurmalar Meyve Tabağı 109 TEMİZLİK MALZEMELERİ OKULLARA TESLİM EDİLİYOR AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz, okullara yapılan temizlik malzemesi dağıtımı programına katıldı.Çekmeköy Belediyesi’nin gelenek haline getirdiği hizmetlerden biri olan okullara temizlik malzemesi yardımı, 2015-2016 eğitim-öğretim yılı bahar dönemi başlangıcında da devam etti. Alemdağ Tunç Çapa Anadolu Lisesi’nde başlayan dağıtım programına Çekmeköy Belediye Başkanı Ahmet Poyraz ve Çekmeköy İlçe Milli Eğitim Müdürü Ahmet Aktaş da katıldı. 110 Dağıtım programında konuşma gerçekleştirilen Başkan Poyraz; “Eğitim vadisi Çekmeköy’de eğitim kurumlarımızın tüm ihtiyaçlarına cevap verecek projeler üretme için var gücümüzle çalışıyoruz. 20152016 Eğitim Öğretim yılında da okullarımızın temizlik malzemelerini Çekmeköy Belediyesi olarak biz karşılıyoruz. Dağıtımda emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma teşekkür ediyorum,” dedi. Yardımlar kapsamında ilçede bulunan 53 okula yapılan yardımlar ise adet bazında şöyle, 108 Sıvı El Sabunu(30 Kg) , 108 Çamaşır Suyu Yoğun Kıvamlı(30 Kg) , Yüzey 108 Temizlik Maddesi (30 Kg) , 294 Oto Yıkama Fırçası, 186 Çöp Torbası, 294 Çek Çek Yer Sil, 668 Kağıt Rulo Havlu ( 12 Li), 930 Cam Temizleme Maddesi ( 500 Ml ), 1, 410 Tuvalet Kağıdı (24 Li), 930 Temizlik Bezi12 Li), 1,410 Askılı Tuvalet Koku Giderici (12 Li), 186 Sıvı Ovma Maddesi (Hcsutemizleyicisi 5kg ). ALTIN KURALLAR ALTIN KURALLAR ARİSTOTELES İsteklerini tutsak al, vicdanına tutsak ol. Kimse tesadüfle veya onun vasıtasıyla doğru ve akıllı olmaz. Yanlış yoldan gitmenin birden çok yolu vardır. Ama doğruyu yapmanın tek bir yolu bulunur. Yanlış yapmak bu yüzden kolay, doğruyu bulmak ise bu yüzden zordur. Hiçbir dahi, biraz çılgınlık karışımından yoksun olamaz. Sıradan insanlar gibi konuş, bilge adamlar gibi düşün; böylelikle herkes seni anlasın. Yetinmesini bilenler mutludur. Kişiler başaklara benzerler, içleri boşken başları havadadır, doldukça eğilirler. İyiliğe gücün yetmezse, kötülük etme. Gerçek mutluluk mal ve mülke sahip olmak ile değil, akıl ve erdeme sahip olmak ile mümkündür. Ruhun güzelliği bedenin güzelliği kadar çabuk görünmez. İyi iki anlama gelir: Birisi mutlak iyidir. Diğeri ise birisi için iyi olandır. İsteklerine gem vuranı, düşmanlarını alt edenden daha yürekli sayarım Her kişi öfkelenir, bu çok kolaydır; ancak tam istenilen kişiye, tam ölçüsünde, tam zamanında, tam yerinde, tam yöntemince öfkelenmek, ne herkesin yetkinliğindedir, ne de kolaydır. Sabır acıdır fakat meyvesi tatlıdır. Gençlerin yetişmesine önem ver. Çünkü bu yolda herhangi bir ihmal ülkenin yapısını mahveder. Sevdiklerinizle siyaset yapmayınız. Zira siyaset dostlukları zedeler, siyasetçiler yollarına devam ederken siz dostlarınızı yitirdiğinizle kalırsınız. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ Erdem bilincine sahip olmak yeterli değildir. Erdeme erişmek için ya da iyi insan olmak için çaba göstermeliyiz. MART 2016 Akıllı insan düşündüğü her şeyi söylemez fakat söyleyeceği her şeyi düşünerek söyler. 111 PRATİK BİLGİLER Yoğurttan daha fazla yararlanmak istiyorsanız suyunu atmayın. Yoğurdun tüm mineral ve vitaminleri bu suyun içinde bulunmakta. Evinizde mayonez hazırlarken bir kez de zeytinyağı yerine susam yağını deneyin. Mayonezinizin daha lezzetli olduğunu göreceksiniz. Evde pasta yaparken kullandığınız meyve şekerlemelerinin dibe çökmesini istemiyorsanız hazırladığınız hamura bir miktar mısır unu ilave edin. Naftalin kokusundan hoşlanmıyorsanız, dolapların içine limon kabuğu ve karanfil taneleri koyun. Böylece hem güve gelmeyecek hem de giysileriniz güzel kokacaktır. Lahana ve karnabahar pişirirken çıkan kokuyu önlemek istiyorsanız tencerenin kapağına bir dilim ekmek koyun. Parfümü bitmiş küçük parfüm şişelerini atmaya kıyamıyorsanız onları çamaşır dolabınıza koyun. Böylece çamaşırlarınızın hoş kokmasını sağlarsınız. AYLIK KÜLTÜR SANAT DERGİSİ MART 2016 Yemeğinizin yağı fazla kaçtı ise içine birkaç küp buz atarak yağların buzun üzerine toplanmasını sağlayabilirsiniz. 112 Satın aldığınız ayakkabılar ayağınızı sıkıyorsa onları birkaç dakika buhara tutun. Kadife ve ipekli elbiselerinizi buharlı bir banyoya asın. Buhar onların tüm kırışıklıklarını alacaktır. Sarımsak doğrarken bıçağa yapışmasını istemiyorsanız, kesme tahtasına biraz tuz serpiştirin. Sarımsaklarınızı her zaman elinizin altında hazır bulundurmak istiyorsanız kabuklarını soyduktan sonra bir kavanoza doldurup üzerine zeytinyağı koyup muhafaza edebilirsiniz. Ayrıca bu yağ yemeklerinize, salatalarınıza ayrı bir lezzet katacaktır. TAKİP EDİLİYORUZ DİJİTAL KENT 2015 ANALİZİNDE, SOSYAL MEDYAYI EN İYİ KULLANAN BELEDİYELER ARASINDA İLK 3’TE YER ALIYORUZ