plastiğin önlenemez yükselişi
Transkript
plastiğin önlenemez yükselişi
Temmuz/Ağustos/Eylül 2013 - Sayı 25 İnşaat sektöründe plastiğin önlenemez yükselişi Pakpen A.Ş. yer aldığı üç ayrı fuarda ürünlerini tanıttı Ekonomi yazarı Jale Özgentürk, Türkiye ekonomisinin ilk altı ayını değerlendirdi İçindekiler PAKPEN HABER dergisi Pakpen A.Ş. kurum yayınıdır. Para ile satılamaz. Yayın Türü Yaygın, Kurumsal, Türkçe İnşaat sektöründe plastiğin önlenemez yükselişi 15 Yayın Süresi Üç ayda bir PAKPEN A.Ş. Adına İmtiyaz Sahibi Mehmet Tuza Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hale Kuyucu Yayın Kurulu Funda Ergülen, Serpil Çakar, Tarık Girgin 06 26 28 46 50 51 Editör Kadriye Yüzereroğlu Yayım, Yönetim Yeri PAKPEN Reklam & Halkla İlişkiler Departmanı Sahrayı Cedit Mahallesi, Halk Sokak, No: 40-44 81080 Kadıköy - İSTANBUL Tel: +90 216 467 36 22 Fax: +90 216 467 40 52 e-posta: halklailiskiler@pakpen.com.tr Yapım Communication Partner İletişim Danışmanlığı Ltd. Şti. Değirmen Sokak No:16 Ar Plaza A Blok Kat:10 Kozyatağı / İstanbul Görsel Tasarım VMD & More Reklam Tasarım Prodüksiyon ve Bilişim San. ve Tic. Ltd. Şti. Ortaklar Cad. Hilton Sitesi 6. Blok Daire: 8 Mecidiyeköy/İstanbul Kreatif Direktör Elif Kılınç Baskı (Matbaa) Elma Bilgisayar Basım ve Ambalaj Halkalı Caddesi No: 164 B-4 Blok Sefaköy - Küçükçekmece Reklam Rezervasyon halklailiskiler@pakpen.com.tr Basım Tarihi Haziran 2013 PAKPEN HABER 2013 Bu dergide yayımlanan ilan, röportaj ve köşe yazılarındaki fikir ve görüşlerin sorumluluğu yazarlarına veya görüşü bildirene aittir. Yazı, röportaj ve fotoğraflar kaynak gösterilse dahi izin alınmadan kullanılamaz. Kurumsal..................................................................... Sektörel....................................................................... Dosya........................................................................... Portreler....................................................................... Departmanlarımız....................................................... Ürünlerimiz.................................................................. Ar-Ge............................................................................ Yalıtım......................................................................... Sınır Ötesi.................................................................... Bayilerimiz................................................................... Tedarikçilerimiz........................................................... Proje............................................................................. Emlak........................................................................... Finans........................................................................... Pazarlama.................................................................... İş Dünyası.................................................................... Hukuk.......................................................................... Hayata Dair................................................................. İnsan Kaynakları......................................................... İçimizden Biri............................................................... Basında Biz.................................................................. Kültür Sanat................................................................ 06 14 15 26 28 30 34 35 36 38 44 46 50 51 52 54 56 57 58 59 60 62 merhaba Hale Kuyucu Değerli okuyucularımız, Yaz mevsimine ve güneşli günlere girmiş olmanın mutluluğunun yüzlere yansıdığı bugünlerde, sizlere bir kez daha “merhaba” demenin heyecanını yaşıyoruz. Sektörümüzdeki hareketliliğin yanı sıra bizler için bir önceki sayımızdan bu yana yaşanan önemli gelişmeleri derleyip sunmanın yoğunluğuyla geçen bahar ayları, umarız sizler için de hareketli ve keyifli geçmiştir. 2013’e girdik giriyoruz derken zaman su gibi akıp geçti ve yılın ortasına geldik. Üç önemli fuarda yerimizi aldığımız yılın ikinci çeyreğinde, Pakpen A.Ş. çatısı altında üretilen ürünleri, yurtiçi ve yurtdışındaki sektör temsilcileriyle bir kez daha buluşturma fırsatı yakaladık ve yeni işbirlikleri kurup dostluklar kazandık. Bizleri gururlandıran gelişmelerin de yaşandığı bu süre içinde, bir dünya markası olma yolunda hızla ilerleyen Pakpen, dünya çapında “güçlü markalar” arasında üçüncü kez yerini aldı ve “Superbrands” ödülünün sahibi oldu. Sektörümüzü ilgilendiren konularla yakından ilgilenen ve önemli etkinliklerin içinde var olmaya devam eden Pakpen, Türkiye’nin 33 ilinde eşzamanlı olarak başlayan ve kentsel dönüşüm seferberliğinin öneminin kamuoyunda daha iyi kavranması amacıyla düzenlenen “Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Zirvesi”nin İzmir ayağında da yerini aldı. Zirvenin ana sponsorlarından olan Pakpen A.Ş. adına İzmir’deki toplantıya katılan Yönetim Kurulu Üyemiz İbrahim Tuza, kentsel dönüşüm sürecinde kullanılan malzemenin kalitesinin önemine dikkat çekti. Türkiye’de inşaat sektörünün gelişmesiyle birlikte kullanımı artan plastik malzemeden yola çıkarak belirlediğimiz “Türkiye’de inşaat sektöründe plastik kullanımı” başlıklı “Dosya” konumuz, bizleri yine önemli isimlerle buluşturdu. Yurtdışında olduğu gibi Türkiye’de de plastik kullanımının önümüzdeki yıllarda daha da artacağı yönündeki görüşlerin ve plastik malzemeye ilişkin diğer ayrıntıların ilginizi çekeceğini düşünüyoruz. Dergimiz Pakpen Haber, önceki sayılarımızda olduğu gibi yine sektörümüzü ilgilendiren konu başlıklarından ürünlerimize, ürünlerimizin kullanıldığı projelerden pazarlama, finans ve iş dünyasına uzanan özel konularla sizlerle... Bir sonraki sayımızda görüşmek üzere iyi bir yaz ve bol güneşli günler diliyoruz. Saygılarımla, HABER 05 kurumsal kurumsal Pakpen A.Ş. Pakplast markasıyla İstanbul PIPEXPO Eurasia 2013 Fuarı’na katıldı Pakpen, Pakplast markasıyla İstanbul PIPEXPO Eurasia 3. Boru, Pompa, Vana, Filtre Endüstrisi Fuarı‘na katıldı. Fuar kapsamında Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği tarafından verilen “2013 Boru Sektörü Özel Ödülü”, sektöre yaptığı katkılardan dolayı Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza’ya takdim edildi Yapı sektöründe PVC profil, yalıtım ve boru ürünlerini bir arada üretebilen tek firma olan Pakpen A.Ş., bu yıl üçüncüsü düzenlenen İstanbul PIPEXPO Eurasia 3. Boru, Pompa, Vana, Filtre Endüstrisi Fuarı’nda Pakplast markasıyla yerini aldı. 16-19 Mayıs tarihleri arasında Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleşen fuar, sektör temsilcileri ve uzmanlardan yoğun ilgi gördü. “Boru Sektörü Özel Ödülü” Mehmet Tuza’nın Tesisat İnşaat Malzemecileri Derneği (TİMDER) tarafından PIPEXPO Boru Fuarı’nda düzenlenen geleneksel “2013 Boru Sektörü Özel Ödülü”, bu yıl sektörün duayenlerinden Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza’ya verildi. Ödülü takdim eden TİMDER Yönetim Kurulu Üyesi Yalçın Ali Tung, iş hayatına baba mesleği olan çeşmecilikle başlayan, Pakpen A.Ş.’yi Türkiye’nin hizmetine sunarak sektörün gelişmesine değerli katkılarda bulunan Mehmet Tuza’ya, “Onur Ödülü”nü oybirliğiyle verme kararı aldıklarını söyledi. Yalçın Ali Tung, TİMDER adına Mehmet Tuza’ya başarılarının devamını diledi. Ödülü alırken bir 6 HABER konuşma yapan Mehmet Tuza ise, “Ben aslında çeşmeciyim, tesisatçıyım. Şimdi bir sanayici olarak sektörümüzün büyümesi için her yıl yatırımlarımızı artırıyor, ekip olarak var gücümüzle çalışıyoruz. Bu ödülü Pakpen Ailesi adına alıyor ve teşekkürlerimi sunuyorum” dedi. Fuarda aynı zamanda TİMDER ve İstanbul Doğalgaz Tesisatçıları Derneği tarafından düzenlenen seminere de sponsor olan Pakplast, ödül töreninden sonra 200’ü aşkın tesisat ustasına ürünlerini tanıttı ve sağladığı avantajları anlattı. Geniş bir ürün yelpazesine sahip Pakplast, altyapı ve iç tesisat boru sistemlerinde kullanılmak üzere polietilen borular, polipropilen borular ve ek parçaları, alüminyum folyolu polipropilen borular ve ek parçaları, kompozit borular ve ek parçaları, yerden ısıtma ve mobil sistem (PEX ve PE-RT Boru), bina içi polipropilen atık su boruları ve ek parçaları, polietilen doğalgaz borularıyla kendinden muflu ve mufsuz korige altyapı boruları ve ek parçalarını üretiyor. “Sıfır insan hatasıyla üretim yapıyoruz” Türk boru sektörünün dünyaya açılmasında farklı işbirlikleri sağlayan PIPEXPO’nun önemine dikkat çeken Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Tuza da fuarla ilgili olarak şunları söyledi: “Pakpen A.Ş. olarak üçüncü kez PIPEXPO Fuarı’na katıldık. 2011 yılında 72 ülkeden 60 bin 841 kişinin fuarı ziyaret ettiğini biliyoruz. Yabancı katılımcıların fuara olan ilgisi bizi memnun ediyor. Pakplast olarak Türkiye’deki tüm gaz dağıtım şirketleri tarafından onaylanmış tek markayız. Fabrikamızda tam otomasyon teknolojisi kullanıyoruz ve sıfır insan hatasıyla üretim yapıyoruz. Özellikle hedef pazarlarımızın katılımını beklediğimiz bu fuarla Pakplast markamızın ürünlerini ve kalitesini bire bir tanıtma fırsatı yakaladık.” Pakpen A.Ş. Boru Grubu yöneticileri fuarla ilgili görüşlerini paylaştı “Fuarlar duruşumuzu göstermek için iyi bir fırsat” Boru Gubu Koordinatörü Mesut Koçal “Fuar geçmiş yıllara göre daha iyi geçti. Fuarın seramik ya da ısı grubuyla birleştirilirse çok daha hareketli olacağını düşünüyorum. Bu yıl fuar kapsamında İstanbul Doğalgaz Tesisatçıları Derneği ile bir etkinliğimiz oldu. Tesisatçılarla bir araya gelip tanışma fırsatı bulduk. Bu açıdan da çok olumlu olduğunu söyleyebilirim. Markamızı bilmeyen yok gibi ancak ürünlerimizi bir arada sunmak, duruşumuzu göstermek için iyi bir fırsat oldu. Altyapı Boru Grubu Satış Müdürü Cem Sırgüven “Firma olarak bu tür organizasyonlarda yer almamız önemli. Ürünlerimizin ve markamızın tanınması açısından fayda sağlıyor. Standımız ve ürünlerimiz gayet ilgi çekiyor. İleriki yıllarda daha farklı uygulamalar ile zenginleştirebileceğimizi düşünüyorum.” HABER 7 kurumsal kurumsal Pakpen 2013 İstanbul Yapı Fuarı’nda ürün yelpazesiyle yine fark yarattı Pakpen A.Ş. 24-28 Nisan 2013 tarihleri arasında gerçekleştirilen İstanbul Yapı Fuarı’nda yerini alarak, tüm ürün çeşitlerini yurtiçi ve yurtdışı müşterileriyle ziyaretçilerine tanıttı Türk yapı sektörünün ve bölgenin en büyük fuarı olan İstanbul Yapı Fuarı, bu yıl toplam 81 bin metrekarelik alanda, 1150 katılımcı firmanın ürün ve hizmetlerini 109 bin 537 ziyaretçiyle buluşturdu. Fuarın Uluslararası İş Geliştirme Platformu etkinlikleri, yapı sektörü profesyonelleri tarafından büyük ilgi gördü. Fuar, yapı sektöründe en son yenilik ve teknolojileri barındıran ürün çeşitliliğiyle uluslararası pazarlar ve fırsatlar için yine bir buluşma noktası oldu. Yapı sektörünün bir bina için gerekli birçok malzemeyi bir arada üretebilen tek firması olan Pakpen A.Ş. de bu yıl 36’ncısı yapılan “İstanbul Yapı Fuarı”nda stant açtı. Beylikdüzü Tüyap Fuar Merkezi’nde düzenlenen fuara 14’üncü kez katılan Pakpen A.Ş., çatısı altındaki ürünleri geniş bir alanda sundu. Pakpen A.Ş.’nin 300 metrekarelik standında, Pakpen pencere modelleri, kepenk ve panjur sistemleri, PakDoor dekoratif dış kapı ve kompozit kapı sistemleri, PakBoard EPS ve XPS ısı yalıtım levhaları, Pakplast Altyapı ve Bina İçi Tesisat boruları, profesyoneller ve son kullanıcılarla buluştu. “Boyanabilir kapı” dikkat çekti Tüketicinin ihtiyaçlarına verdiği önem ve yüksek kalite anlayışından ödün vermeyerek geliştirdiği tüm ürünlerini sergileyen Pakpen A.Ş., PakDoor markasıyla ürettiği 18 farklı dış ve 11 farklı iç mekân kapı modeliyle sektördeki farkını ortaya koydu. PakDoor tarafından üretimi planlanan boyanabilir kapı ise fuarda fark yaratan ürünler arasında yerini aldı. 8 HABER Pakpen ürünlerini dünyaya tanıttı EPS üretimindeki yatırımlarıyla 650 bin m3 yıllık kapasiteye ulaşan PakBoard ise enjeksiyon board üretiminde “Beyaz” ve “Lila” renkli üretimlerinin yanı sıra karbonlu EPS board ile müşterilerinin farklı ihtiyaçlarına özel çözüm üretiyor. PakBoard markasıyla, 2011 yılında XPS hatlarında UNIDO projesi kapsamında çevreye zararlı HCFC 22/142 b yerine HFC 152 A gazıyla üretime geçilirken, başarıyla tamamlanan süreç sonucunda 2013 yılında UNIDO proje desteği alındı. Geniş ürün yelpazesiyle sektörde tek Pakpen A.Ş., Pakpen markasıyla PVC Kapı-Pencere Panjur ve Kepenk Sistemleri, PakSiding markasıyla Vinil Dış Cephe Kaplama Sistemleri, PakCountry markasıyla Çit, Korkuluk, Kameriye ve Pergola Sistemleri, PakPanel markasıyla PVC/XPS Sandviç Panel, PakDoor markasıyla Dekoratif Dış Kapı ve Kompozit Kapı Sistemleri, PakBoard markasıyla XPS ve EPS Isı Yalıtım Levhaları ve Pakplast markasıyla Altyapı ve Bina İçi Tesisat Boru Sistemlerinin üretimini gerçekleştiriyor. 19-20 Haziran tarihleri arasında gerçekleştirilen 18. Tuskon Türkiye Dünya Ticaret Köprüsü Fuarı’na katılan Pakpen, ürünlerini yabancı yatırımcılara tanıttı İstanbul Fuar Merkezi’nde bu yıl 18’incisi gerçekleştirilen ve Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) tarafından düzenlenen Tuskon Türkiye Dünya Ticaret Köprüsü Fuarı, bu yıl da renkli ve hareketli geçti. Dünya standartlarına uygun üretim tesisleri, girişimci ve yenilikçi yapısıyla yapı sektöründe üretimini sürdüren Pakpen, fuarda pencere modellerini, kepenk ve panjur sistemlerini, PakDoor dekoratif dış kapı ve kompozit kapı sistemlerini, PakBoard EPS ve XPS ısı yalıtım levhalarını, Pakplast Altyapı ve Bina İçi Tesisat borularını 140 ülkeden gelen firma temsilcilerine tanıttı. “Fuar kıtalararası ticarete yön veriyor” Fuarla ilgili bilgi veren Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Tuza, 2012 yılında fuara yedi kıtadaki 130 ülkeden 1500 yabancı işadamının katıldığını, cirosunun yaklaşık yüzde 30’unu ihracattan elde eden bir şirket olarak yabancı katılımcıların fuara duydukları ilginin kendilerini memnun ettiğini söyledi. “Pakpen olarak iştirakimiz Pakpen Dış Ticaret A.Ş. aracılığıyla başta Avrupa olmak üzere 50’ye yakın ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Fuar sayesinde özellikle hedef pazarlarımızın katılımıyla ürünlerimizin çeşitliliğini ve kalitesini bire bir tanıtma fırsatı yakaladık” diyen İbrahim Tuza, fuarın, Afrika’dan Avrasya’ya, Asya’dan Latin Amerika’ya kadar yeni ve farklı tüm pazarlardan seçkin ithalatçılarla tanışma imkânı sunduğunu ve kıtalararası ticarete yön verdiğini söyledi. İbrahim Tuza, Pakpen’in yükselen istihdamı, üretim kapasitesi ve yatırımlarıyla yapı sektöründe pencereden bahçe aksesuarına, dış cepheden kapıya, borudan yalıtım ürünlerine kadar bir bina için gerekli birçok malzemeyi üretebilen tek firma olarak dünyanın dört bir yanında ve Türkiye’nin bütün şehirlerinde tercih edildiğini sözlerine ekledi. HABER 9 kurumsal kurumsal “Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Zirvesi”nin ana sponsoru Pakpen Pakpen basının değerli kalemleriyle bir araya geldi Türkiye’nin 33 ilinde eşzamanlı olarak başlayan, kentsel dönüşüm seferberliğinin öneminin kamuoyunda daha iyi kavranması amacıyla düzenlenen “Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Zirvesi”nde Pakpen A.Ş. de yerini aldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından niteliksiz konut stokunu yeniden yapılandırmak için Türkiye genelinde başlatılan kentsel dönüşüm seferberliği, tüm hızıyla devam ediyor. Bu seferberlikte toplumun ve sektörün bilinçlenmesi için üzerine düşen sorumluluğu yerine getiren Pakpen A.Ş., kentsel dönüşümde kaliteli malzeme kullanımına dikkat çekiyor. “Kentsel dönüşümde kaliteli malzeme şart” Ana sponsorları arasında Pakpen A.Ş.’nin de yer aldığı, 31 Mayıs’ta İzmir Tepekule’de düzenlenen “Her Yönüyle Kentsel Dönüşüm Zirvesi”ne konuşmacı olarak katılan Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Tuza, 30-40 yıl sonra tekrar aynı süreci yaşamamak için kullanılan malzemede kaliteye önem verilmesi gerektiğine dikkat çekti. Türkiye deprem bölgesinde yer alsa bile, toplumsal bilincin 1999 İzmit depremiyle oluştuğunu ve 2012 yılında meydana gelen Van depremiyle daha da olgunlaştığını belirten İbrahim Tuza, “Türkiye topraklarının yaklaşık yüzde 92’si deprem kuşağında, nüfusun ise yaklaşık yüzde 95’i bu tehlikeli bölgelerde yaşıyor. Türkiye’nin önemli sanayi merkezlerinin Pakpen’in web sitesi yenilendi yaklaşık yüzde 98’i ve barajların da yüzde 92’si yine deprem bölgelerinde bulunuyor. Türkiye, deprem nedeniyle uğradığı zararlar açısından da dünyada üst sıralarda. Binalarımız en az 30-40 yıllık. O dönemde yapılan binalarda kullanılan malzemeler kalitesizdi ve bunu denetleyecek kurumlar yoktu. Eğer binalar yapılırken buna dikkat edilseydi şu anda kentsel dönüşüme ihtiyaç duyulmayacaktı. Bir yapıda 104 çeşit inşaat malzemesi kullanılıyor. Yapı sektöründe kalite, ekstra bir beklenti değil bir zorunluluk olmalıdır” diye konuştu. İbrahim Tuza son olarak, yapı sektöründeki malzemelerin kalitesinin artmasıyla inşaat sektöründe de kalitenin artacağını, yaşanılan deneyimlerin tüketicileri bilinçlendirirken inşaat şirketlerinin de kaliteye odaklanması sonucunu doğurduğunu sözlerine ekledi. Pakpen üçüncü kez Türkiye’nin “Superbrands”i oldu Kurulduğu günden bugüne kaliteli ürün ve hizmet anlayışıyla ürünlerini tüketiciyle buluşturan Pakpen, güçlü bir marka olduğunu bir kez daha ispatladı ve “Türkiye’nin Markaları” arasında yerini aldı. 2005 yılından beri Türkiye’de markaların nasıl başarılı olduklarına ve markanın şirket için oynadığı rolün önemine dikkat çekmek amacıyla düzenlenen “Superbrands”, bu yıl da “Türkiye’nin Markaları”nı ödüllendirdi. Farklı sektörlerin tanınmış isimlerinden oluşan jürinin değerlendirdiği, 18-56 yaş aralığında Türkiye nüfusunu temsil eden 1600 kişiyle yapılan anket sonucunda belirlenen “2012 Superbrands”, Türkiye’nin “Süper Markaları”nı 17 Nisan’da düzenlediği ödül töreninde açıkladı. Pakpen, 17 Nisan Çarşamba gecesi Esma Sultan Yalısı’nda düzenlenen ödül töreninde Türkiye’nin Superbrands’leri arasında yerini aldı. Bu ödülle Pakpen’in marka bilinirliği ve gücü, global otoriteler tarafından bir kez daha onaylandı 10 HABER “Gurur verici” Geceye katılan ve Pakpen adına ödülü alan Pakpen A.Ş. Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürü Hale Kuyucu, bir dünya markası olma yolunda hızla ilerleyen Pakpen’in dünya çapında “güçlü markalar” arasında üçüncü kez yer almasının gurur verici olduğunu söyledi. Kuyucu, bu sonucun, Pakpen’in süper markalar belirlenirken göz önüne alınan kriterler arasında yer alan şirketin büyüklüğü, teknolojisi, yatırımları, işgücü kalitesi, yaratıcılığı, markalaşmaya yaptığı yatırım ve marka devamlılığı gibi kriterleri layığıyla yerine getirdiğinin bir kanıtı olduğunu vurguladı. Pakpen A.Ş., 2012 yılını değerlendirmek, 2013 hedefleri ve yeni yatırımları hakkında paylaşımda bulunmak, kentsel dönüşüm sürecinde yapı malzemeleri sektöründeki fırsatları anlatmak üzere 3 Nisan’da ekonomi basınının önemli isimleriyle buluştu. The Marmara Otel’de yapılan yemekli toplantıya, Bugün gazetesinden Gökhan Kara, Capital dergisinden Nilüfer Gözütok, Dünya gazetesinden Gamze Şener, Ekonomist dergisinden Talip Yılmaz, Habertürk gazetesinden Adnan Selim Karahan, Patronlar Dünyası web sitesinden Cihan Orhan, Radikal gazetesinden Jale Özgentürk, Sabah gazetesinden Barış Ergin, Sözcü gazetesinden Aydın Demir ve TurkishTime dergisinden Candeğer Muradoğlu katıldı. Gazetecilere, Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza, Yönetim Kurulu Üyesi İbrahim Tuza, Genel Müdür Münir Yıldırım, Finans ve Mali İşler Müdürü Güner Özkan ile Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürü Hale Kuyucu eşlik etti. Pakpen A.Ş. Genel Müdürü Münir Yıldırım, toplantıda, şirketin 11 yılda 27 kat büyüdüğünü ve 413 milyon TL ciroya ulaştığını belirtti. 30 bin metrekarelik alanda üretime başlayan Pakpen’in, bugün 300 bin metrekarelik entegre tesisleriyle Konya Organize Sanayi Bölgesi’nin en büyük kuruluşu olduğunu anlatan Yıldırım, son sekiz yılda yapılan 250 milyon TL’ye yakın yatırımla da sektörün büyümesinde en önemli aktörlerden biri olduğunu vurguladı. “Uluslararası Osmanlı Devleti’nde Nehirler ve Göller Sempozyumu”na Pakpen destek verdi 2-3 Mayıs tarihleri arasında Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Erciyes Üniversitesi tarafından Kayseri’de düzenlenen Uluslararası Osmanlı Devleti’nde Nehirler ve Göller Sempozyumu’na (Ticaret-Tarım-Hukuk-Askeri-Ulaşım), Pakpen A.Ş. ana sponsor oldu. Yurtiçi ve yurtdışındaki çeşitli üniversitelerden 120 akademisyenin katıldığı sempozyumda, başta Osmanlı arşivleri olmak üzere ilgili devletlerin arşivlerinden ve kaynaklarından yararlanılarak sunulan bildirilerde, geniş Osmanlı coğrafyasında nehir ve göllerin, daha geniş bir anlatımla suyun kullanım sahaları hakkında bilgiler verildi. 2 Mayıs sabahı Erciyes Üniversitesi Sabancı Kültür Sitesi’nde başlayan sempozyum, Kayseri Hilton Oteli’nde devam etti. Sempozyuma sponsor olan Pakpen A.Ş., kurduğu stantta katılımcılara faaliyetlerini tanıtma imkânı buldu. Kurulduğu günden bu yana hep daha iyiye ulaşma gayesinde olan Pakpen A.Ş., bu doğrultuda fabrikalarında en yeni teknolojiyi kullanırken, Pakpen markasına değer katacak tüm gelişmeleri de yakından takip ediyor. Pakpen’in, hizmet anlayışını, kurumsal haberlerini, vizyon ve misyonunu; müşterileriyle, iş ortaklarıyla ve çalışanlarıyla paylaştığı en etkin mecralardan biri olan web sitesi de bu amaçla yenilendi ve kullanıcıların hizmetine sunuldu. Kolay kullanımı ve zengin içeriğiyle www.pakpen.com.tr adresinden tüm güncel bilgilere detaylı bir şekilde erişmek mümkün. Kariyer.net’ten Pakpen’e teşekkür Kariyer.net, 1 Ocak-31 Aralık 2012 tarihleri arasında Kariyer.net’te yayınladığı iş ilanlarına yapılan başvurulara verdiği yanıt nedeniyle, Pakpen’e bir teşekkür belgesi takdim etti. HABER 11 kurumsal kurumsal Pakplast Edirne Bölge Bayii Muranlı İnşaat’ın ev sahipliğinde gerçekleşen Pakplast tesisat ustaları seminerine 150’ye yakın müteahhit, mühendis ve tesisat ustası katıldı. 10 Mayıs’ta Edirne’deki Margi Hotel’de yapılan seminerin açılışında konuşan Muranlı İnşaat’ın sahibi Makine Mühendisi Murat Muranlı, inşaat sektöründe yer alan biri olarak tesisat konusunda karşılaştığı zorlukların kendisini arayışa sevk ettiğini ve Pakplast ile tanıştıktan sonra bu konudaki sıkıntıları aştığını, Pakplast Edirne Bölge Bayiliğini alarak Edirne’deki inşaat sektörüne hizmet etmeyi amaçladıklarını söyledi. Davetlilere yönelik hazırlanan sinevizyon gösterisi beğeniyle izlenirken, seminer sonunda tüm katılımcılar Margi Hotel Balo Salonu’nda düzenlenen yemekte sohbet edip birbirlerini daha yakından tanıma fırsatı buldu. Pakplast’ın Edirne’deki semineri büyük ilgi gördü Management Plus Yönetim Danışmanlığı şirketi tarafından Pakpen çalışanlarına, Pakpen A.Ş.’nin Konya’daki tesislerinde 11 Mayıs’ta “Takımdaşlık Felsefesi ve Takım Çalışmaları Eğitim” semineri düzenlendi. Tüm gün süren eğitim seminerlerine Pakpen’in tüm bölgelerinden çalışanlar katıldı. Amacı, günümüz dünyasının en önemli unsurlarından biri olan takımdaşlık felsefesinin ve takım çalışmalarının kişisel ve kurumsal anlamda nasıl geliştirileceği ve yönetileceği, nelere dikkat edilmesi gerektiğiyle ilgili bilgiler verilmesi olan seminerde şu konu başlıkları yer aldı: “Takımdaşlık nedir?”, “Takım çalışması nedir?”, “Takım kalitesi nedir?”, “Takım nasıl olunur?”, “Takım çalışmaları ve sinerji ilkesi”, “Takımdaşlıkta neler gerekir?”, “Takım liderliğinde 10 ilke nedir?”, “Takımdaşlıkta motivasyon ve iletişim nasıl sağlanır?”, “Takımdaşlıkta hedef belirleme ve hedeflere ulaşma”, “Başarılı takımların özellikleri nelerdir?”, “Takım çalışmalarında başarılı olmak için yapılması gerekenler”, “Takım çalışmasının faydaları ve sonuçları”, “Takım çalışmasının başarısını sağlayan faktörler”, “Takım çalışmasının aşamaları”, “Takımda karar almayı gerektiren faktörler”, “Takım içinde durumsal liderlik yaklaşımı”, “Proje takımları oluşturma”, “Proje takımlarının kurumlara getireceği faydalar nelerdir?”, “Takımdaşlığın ve takım çalışmalarının firmalara getireceği faydalar”. Bu eğitimin yanı sıra Pakpen çalışanları, 27 Nisan’da “Müşteri Odaklı Satış Teknikleri”, 25 Mayıs’ta ise “Müşterilerle Başarılı Satış İletişimi” eğitimleri de aldı. Bu eğitimlerle birlikte toplam 73 kişi, üç ayrı grup halinde üç ayrı zamanda eğitim almış oldu. +8 taksit kampanyası Pakpen ve Garanti Bankası işbirliğiyle, 1-30 Haziran tarihleri arasında Bonus üyesi Pakpen bayilerinde, 100 TL ve üzeri taksitli alışverişlerde +8 taksit kampanyası uygulandı. 12 HABER Takımdaşlık Felsefesi ve Takım Çalışması Eğitimi PVC doğrama markalarına yönelik Isıcam Sinerji ve Isıcam Konfor kampanyası Pakpen ve Trakya Cam işbirliğiyle, Trakya Cam ile sözleşme yapan PVC doğrama markalarının üretici/satıcı(tali) bayilerine yönelik 1 Mayıs-15 Haziran döneminde yaptıkları Isıcam Sinerji ve/veya Isıcam Konfor satışları için prim kampanyası düzenlendi. Boryap Plastik IHS Bursa 2013’te Pakplast ürünlerini tanıttı Pakpen bayilerinden Boryap Plastik, 27-31 Mart tarihleri arasında düzenlenen IHS Bursa 2013 8. Isıtma, Soğutma, Havalandırma ve Doğalgaz Teknolojileri Fuarı’na katılarak ürünlerini sergiledi. Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen fuarda, Boryap Plastik’in 100 metrekarelik standında tanıttığı Pakplast ürünleri, ziyaretçilerden büyük ilgi gördü. Çok sayıda müteahhit firma ve Bursagaz yetkilileriyle çevre ilçelerdeki belediye temsilcilerinin ziyaret ettiği stantta, yeni ürünlerle ilgili bilgiler verildi. Örnek PEN Konya Yapı ve Dekorasyon Fuarı’nda bu yıl da yerini aldı 1996 yılında PVC Kapı ve Pencere sektöründe Pakpen ile birlikte faaliyete başlayan Örnek PEN, 16-19 Mayıs tarihleri arasında düzenlenen 10. Konya Yapı ve Dekorasyon Fuarı’nda ürünlerini sergiledi. Standında sergilediği Pakpen PVC Kapı ve Pencere, PakDoor ve PakSiding markalarına ait ürünleriyle ilgi odağı olan Örnek PEN, üç yıldan bu yana fuarda yer alıyor ve ziyaretçilere ürün tanıtımı gerçekleştiriyor. Halihazırda 1800 metrekarelik kapalı alanda PVC üretimi gerçekleştiren Örnek PEN, Çelik Kontrüksiyon Prefabrik Ev üretimine de devam ediyor. Sektörde öncü firma olma hedefiyle yola çıkan Örnek PEN, bu yolda emin adımlarla ilerliyor. Özde PEN ve tali bayileri Pakpen A.Ş. üretim tesislerini ziyaret etti Ankara’nın Sincan ilçesinde faaliyet gösteren Pakpen’in imalatçı bayilerinden Özde PEN ve tali bayileri, 31 Mayıs’ta Konya’daki Pakpen A.Ş. üretim tesislerini ziyaret etti. Üretim alanlarını inceleyen ve üretim aşamalarıyla ilgili yetkililerden bilgi alan ziyaretçiler, gezi sonunda memnuniyetlerini dile getirdi. Geziye katılan firma ve misafirlerin isimleri şöyle: Özde PEN-Harun Özsoy, Murat Cam ve PVCMurat Kaya, Tek PEN-Kazım Muratoğlu, Uzman PEN-Ersen Ceyhan, Deka PEN-Özgür Demirkan, Kardeş Parke-Şahin Ay, Gürdal Cam BalkonOsman Gürhan Gürdal. HABER 13 sektörel dosya İZODER’den bir ilk daha Sanal Fuar Isı, Su, Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER), yürütmekte olduğu “Doğru Çözüm Doğru Yalıtım Kampanyası” kapsamında bir ilke daha imza atarak kısa bir süre önce Türkiye ve yalıtım sektörünün ilk Sanal Fuarı’nı açtı. Yılın 365 gün 24 saati yalıtım sektörü ile tüketicileri bir araya getiren bir platform olarak tasarlanan Sanal Fuar’da tüketiciler, katılımcı firmaların stantlarından broşür indirebilecek, stantta yer alan tanıtım filmlerini izleyebilecek ve katılımcıların facebook, twitter gibi sosyal medya mecralarındaki hesaplarına fuar üzerinden ulaşabilecek. Fuar, “Doğru Çözüm Doğru Yalıtım Kampanyası” kapsamında açılan web sitesi www.dogruyalitim.org sitesi üzerinden yayınlanacak. Yalıtım sektöründe “Yeterliliğe Dayalı Belgelendirme” başladı İGDAŞ, 5. Uluslararası Doğalgaz Sempozyumu’nda sektör temsilcilerini bir araya getirdi İstanbul’da 5 milyon aboneye doğalgaz ulaştıran İGDAŞ’ın 2005 yılından beri iki yılda bir düzenlendiği “Uluslararası Doğalgaz Sempozyumu (INGAS)”nun beşincisi, 29-30 Mayıs tarihleri arasında İstanbul’da The Grand Tarabya Oteli’nde yapıldı. 5. Uluslararası Doğalgaz Sempozyumu’nda, dünyada enerjinin genel görünümü, Türkiye doğalgaz piyasası, doğalgaz sektöründe Ar-Ge ve yeni teknolojiler gibi sektörel konular görüşüldü. Dünya genelinde doğalgaz sektörünün en geniş katılımlı organizasyonlarından biri olan INGAS’a yurtdışı ve yurtiçinden doğalgaz sektörünün önde gelen kurumları ve kişilerinin yanı sıra akademisyenler ve sivil toplum kuruluşları da katılım gösterdi. ArkiPARC 2013’te karbon “sıfır”landı İZODER tarafından TEBAR A.Ş. bünyesinde kurulan Personel Belgelendirme Merkezi, Mayıs 2013 itibarıyla yalıtım sektöründe çalışacak ustaların mesleki yeterliliklerini test ederek belgelendirmeye başladı. Daha önce pilot uygulamalar yapan TEBAR Personel Belgelendirme Merkezi, aktif olarak çalışmaya başlayarak yalıtım ustalarını ısı, su, ses ve yangın yalıtımı uygulamalarından sınava tabi tutarak yeterlilik belgesi almaya hak kazanan ustalara sertifikalarını verecek. Kentleşmenin en önemli aktörlerinden biri olan gayrimenkul sektörü, ArkiPARC 2013 Gayrimenkul Fuarı ile dördüncü kez bir araya geldi. 10-11 Nisan 2013 tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen ArkiPARC 2013, sürdürülebilirlik konusuna dikkat çekti. Fuar kapsamında ortaya çıkan karbon miktarı, yüksek sektör standartları çerçevesinde yenilenebilir enerjiye yatırım yapan firmaların projelerinden karbon kredisi satın alınarak sıfırlandı. ArkiPARC Sürdürebilirlik Ödülü 2013 sahiplerini buldu Çevreyle ilgili sorumlulukları göz önünde bulunduran, nitelikli fiziksel çevrelerin üretilmesi için kente yapılan yatırımların ya da hizmetlerin, kente ve kentliye sürdürülebilirlik çerçevesinde geridönüşümünün sağlanması amacıyla verilen ödülün sahipleri 23 proje arasından şu isimler oldu: Tamamlanmış Proje Alt Kategorisinde: Renovation Hausladen Engineering Office Building ile Ingenierbüro Hausladen GmbH Sürdürülebilir Ürün Alt Kategorisinde: VitrA Iso Tile ile VitrA Jüri Özel Ödülü: Ödemiş Belediyesi, Küçük Menderes Havzası Çevre Koruma Projesi 14 HABER İnşaat sektöründe plastiğin önlenemez yükselişi Türkiye’de inşaat sektörünün gelişimine paralel olarak malzeme kullanımı da gelişiyor, çeşitleniyor. Hemen her sektörde yaygın olarak kullanılan, inşaat sektöründe de önemli bir yere sahip olan plastik kullanımı gözle görünür bir şekilde artıyor. Bu sayımızda “Dosya” konumuzu “Türkiye’de inşaat sektöründe plastik kullanımı” olarak belirledik ve konunun uzmanlarından görüş aldık. Genel görüş, yurtdışında olduğu gibi Türkiye’de de pek çok avantaja sahip olması nedeniyle inşaatlarda plastik kullanımının önümüzdeki yıllarda artacağı yönünde HABER 15 dosya dosya PAGEV Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Uysal: “Sektörümüzün ekonomiye katkısı artacak” Türkiye’de inşaat plastikleri üretiminde ilk sırada yer alan “MYK Mesleki Yeterlilik Belgeleri, bireylerin sahip oldukları bilgibirinci, ve becerileri kalite PVC profil üretiminde, ülkemizin Avrupa’da dünyada güvencesi sağlanmış sistem içerisinde ispatlamalarını, işverenlerin de istihdam isebir ikinci sırada yer aldığını belirten Türk Plastik Sanayicileri edeceği bireylerin sahip oldukları bilgi ve becerileri önceden bilmelerini sağlar” Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Uysal, inşaat plastikleri sektörünün, yükselen değerlerle karşıladığı 2013 yılında yine artış trendi göstereceğini söylüyor Son yıllarda Türkiye’de inşaat sektöründe plastik kullanımına ilişkin değerlendirme alabilir miyiz? Günümüzde plastik kullanımı tüm sektörlerde olduğu gibi inşaat sektöründe de her geçen gün artıyor. Ülkemizde yaklaşık 700 firma, plastik inşaat mamulleri üretiyor. İnşaatlarda yalıtım malzemelerinde, pencere ve kapı profillerinde, duvar kaplamalarında, pis ve temiz su borularında plastikler kullanılıyor. Sağlam, bakım gerektirmeyen ve korozyona dayanıklı olan plastiklerin, inşaatlarda en çok tercih edilen malzeme olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca inşaat sektöründe başta PVC olmak üzere yüzde 100 geri kazanılabilen tek malzeme plastik. Plastik inşaat mamulleri kullanımı, doğal kaynakların korunmasına da büyük ölçüde katkı sağlıyor. Özellikle çevreyle dost yeşil binalarda plastik kullanımının sağladığı avantajların inşaat ve yapı sektörü tarafından farkındalığının arttığını da belirtmek isterim. Geçmiş yıllara oranla plastik kullanımının artmasının nedenleri nelerdir? Türkiye’de inşaat ve gayrimenkul sektörünün günümüzdeki gelişimini ve profesyonelliğini bizler de izliyoruz. Kaliteli ve markalı konutların, ofis ve ticari birimlerin yer aldığı projeler giderek artıyor. İnşaat sektöründeki üretim artışı, doğru orantılı olarak inşaat malzemelerine de yansıyor. Geçmiş yıllara göre sürdürülebilir ve verimli malzemeleri kullanmaya odaklanan firmalar, bu konuda sağlam ve dayanıklı oluşu nedeniyle plastikleri tercih ediyor. Ayrıca günümüzde yalıtımın önemini hepimiz biliyoruz. Yeni projeler bir yana, özellikle eski binaların yalıtım ihtiyacı da malum. Bu sayede yalıtım sektörünün plastik kullanımı artış gösteriyor. Yalıtım sektöründe kullanılan plastikler sayesinde binalarda yüzde 50’ye yakın enerji tasarrufu sağlanırken, enerji kaynaklı cari açığın da yüzde 33 oranında azaltılması mümkün oluyor. İnşaat sektöründe plastiklerin en yoğun kullanıldığı alan ise borular. Plastik borular tesisatlarda hafiflikleri ve esneklikleriyle tercih ediliyor. Binalarda kullanılan plastikler ısı ve su tasarrufu sağlayarak ön plana çıkıyor. 16 HABER “Türk İnşaat Sektöründe Plastik Kullanımı 2012 Raporu”nda öne çıkan başlıklardan bahseder misiniz? Öncelikle PAGEV olarak hazırladığımız, “Türk İnşaat Sektöründe Plastik Kullanımı 2012 Raporu” sonucuna göre, Türkiye’de inşaat plastikleri üretiminde ilk sırada yer alan PVC profil üretiminde, ülkemizin Avrupa’da birinci, dünyada ise ikinci sırada yer aldığını belirtmek isterim. Ayrıca plastiklerin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de çevreci ve geridönüşüm malzemesi olarak inşaat ve yapı sektöründe kullanımının artışı raporumuzla bir kez daha gündeme geldi. Ayrıca rapor, ülkemizin Avrupa merkezli plastik inşaat ve yapı ürünleri pazarında önemli bir ihracat başarısı elde etmesine rağmen “Gelişmekte Olan sekiz Ülke”, D8’lerde geri kaldığımızı da gösteriyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde, inşaat ve yapı plastikleri ürünleri kapsamında Malezya, Nijerya, Bangladeş, Endonezya, Pakistan, Mısır ve İran gibi ülkelere yoğunlaşmamız gerektiği, gündemimize aldığımız başlıklar arasında yer alıyor. yükseldi. Sektörün direkt ihracatı böyleyken ambalaj, inşaat, otomotiv, beyaz eşya gibi sektörler kanalıyla gerçekleştirdiği dolaylı ihracatı da yaklaşık 2 milyar 500 milyon dolara ulaştı. 2012 yılını yaklaşık 1,8 milyon ton ve 7,5 milyar dolarlık üretimle kapatan inşaat plastikleri sektörünün, yükselen değerlerle karşıladığı 2013 yılında yine artış trendi göstereceğini rahatlıkla söyleyebilirim. Ancak 2013 yılıyla ilgili inşaat plastikleri konusunda henüz çalışmalarımız devam ettiğinden net rakamları şu anda veremiyoruz. Kentsel dönüşüm süreci inşaat sektöründe plastik kullanımını nasıl etkileyecek? Bu konuda yakın gelecekle ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Kentsel dönüşümle birlikte ülkemizde 6,5 milyon binanın yeniden yapılanması söz konusu. Proje ile depreme dayanıklı, yeni ve modern binalar inşa edilecek. Sektörümüz açısından baktığımızda doğal olarak inşaat plastiklerinin kullanımı da artacak. Zira dayanıklılığı, sürdürülebilirliği ve geridönüşüm özelliğiyle inşaat plastikleri yeni projelerde de tercih edilecek. Sonuç olarak inşaat plastiklerini üreten firmalarımızın üretim ve satış grafikleri yükselecek, sektörümüzün ekonomiye katkısı artacak. Plastik kullanımında Türkiye, hammadde konusunda dışa bağımlılığını sürdürüyor. Bunu azaltmak için atılan adımlar var mı, yapılan çalışmalardan bahseder misiniz? Plastik sektöründe hammaddede yüzde 85 oranında dışa bağlılığımız ne yazık ki sürüyor. 2013 yılının ilk çeyreğinde de plastik sektörünün 2,76 milyar dolarlık hammadde ithalatı söz konusu. Petrokimya konusunda ülkenin yeni yatırımlara ihtiyacı var ancak yurtdışı temaslarımda Türkiye’ye yakın dönemde petrokimya yatırımı yapılamayacağı dile getiriliyor. Bu nedenle sektörümüzü hammaddede ithalata bağımlı bir sistemle nasıl geliştirebilir, nasıl büyütebiliriz konusuna yöneldik ve bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Peki yurtdışında inşaat sektöründe plastik kullanımı ne düzeyde? Dünya genelinde plastik sektöründe inşaat ve yapı plastikleri segmentinin yaklaşık yüzde 20’lik bir paya sahip olduğunu biliyoruz. Son dönemlerde inşaat ve yapı sektörü içinde plastik boru kullanımı özellikle bir artış gösterdi. 2011-2012 yıllarına baktığımızda plastik boru sektörü, 8,2 milyar metrelik boru talebiyle yüzde 4,5’luk bir büyümeye ulaştı. En büyük talep artışı ise Çin ve tsunami sonrası yeniden yapılanma içindeki Japonya’da meydana geldi. İnşaat plastikleri içinde önemli bir bölüme sahip olan PVC kullanımının da 2013 yılı sonuna kadar 50 milyon tonluk hacme ulaşması bekleniyor. Dünya PVC kullanımının yüzde 70’ini boru, tesisat, dış kaplama, pencereler, çit malzemesi ve kablo gibi alanlar oluşturuyor. Kuzey Amerika’da PVC genel olarak boru ve dış kaplamalarda kullanılırken, Avrupa ve Asya’da çoğunlukla borular ve pencere çerçeveleri için tercih ediliyor. Özellikle Japonya’da inşaatçılar, izolasyon özelliği ve ısı-soğutma tasarrufu sebebiyle PVC pencereleri kullanıyor. Son olarak inşaat sektöründe plastik kullanımını çevre, sağlık, hijyen ve enerji tasarrufu yönünden ele aldığımızda neler söylersiniz? Başta PVC olmak üzere yüzde 100 geri kazanılabilen tek malzemenin plastik olduğunu tekrar belirtmek isterim. Geridönüşüm, nüfusu hızla artan ülkemiz ekonomisi için önemli bir kazanım. Ayrıca daha önce de belirttiğim gibi, yalıtım sektöründe kullanılan plastiklerle binalarda yüzde 50’ye yakın enerji tasarrufunun sağlanabilmesi ve enerji kaynaklı cari açığın yüzde 33 oranında azaltılabilmesi mümkün. Binalarda kullanılan inşaat plastikleriyle tüketiciler hem ısı hem de su tasarrufu elde edebiliyor. Bu yılın ilk aylarını değerlendirecek olursanız, inşaat sektöründeki gelişmeler paralelinde plastik kullanımı ne düzeyde? Ülkemizde birçok sektör 2013 yılını üretim ve ihracat açısından bazı olumsuzluklarla karşıladı. Ancak Türk plastik sektörü 2013 yılının ilk üç ayını 2,2 milyon ton üretimle tamamlayarak geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13 oranında bir artış yakaladı. Hammadde dahil plastik ve mamulleri ihracatımız ise 2013 yılının ilk çeyreğinde 2012 yılının aynı dönemine kıyasla yüzde 15 artarak 1 milyar 250 milyon dolara HABER 17 dosya dosya PAGDER Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci: “Plastik inşaat malzemesi üreticilerimizle gurur duyuyoruz” “İnşaat sektöründeki girişimci, tasarımcı dostlarımızın “MYK Mesleki Yeterlilik oldukları bilgi ve becerileri kalite plastikBelgeleri, malzemebireylerin kullanımısahip giderek artıyor, bundan güvencesi sağlanmış bir sistem içerisinde ispatlamalarını, istihdam memnuniyet duyuyoruz” diyen Plastikişverenlerin Sanayicileride Derneği edeceği bireylerin sahip oldukları bilgi ve becerileri önceden bilmelerini sağlar” (PAGDER) Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Semerci, plastik malzemelerin muadillerine göre çok büyük avantajları olduğunu, her şeyden önce maliyet avantajı sağladığını belirtiyor Son yıllarda Türkiye’deki inşaat sektöründe plastik kullanımına ilişkin değerlendirme alabilir miyiz? Türkiye inşaat sektörü, plastik malzeme ihtiyacının yüzde 93’ünü yerli üreticilerimizden karşılıyor ve bu sayede plastik sanayicilerimiz dış ticaret fazlası veriyor, kendilerine bu yaklaşımlarından dolayı teşekkür ediyoruz. Memnuniyetle gözlüyoruz ki inşaat sektöründeki girişimci, tasarımcı dostlarımızın plastik malzeme kullanımı giderek artıyor. Elbette sektörün dalgalanmasına bağlı olarak miktarda artmalar ve azalmalar oluyor ama malzeme tercihinde plastik ürünleri kullanma eğiliminden memnunuz. Hem altyapıda hem yeni konut ve ticari yapılarda hem de yenilemeye yönelik çalışmalarda kullanım yaygınlaşıyor. İnşaat malzemesi üreten plastik sanayicilerimizin sayısı 697’ye ulaştı, bu küçümsenmeyecek bir kapasite demek. Türkiye plastik sektörü olarak Avrupa’nın üçüncü büyük kapasitesine sahibiz. Sektörümüz kaliteli ürünler üretiyor ve bu ürünler inşaat sektörümüzün hizmetine sunuluyor. Elbette ki yerli üreticilerimizin ürünlerinin kullanılmasını arzuluyoruz ve gönül rahatlığıyla tavsiye ediyoruz. Kısaca özetlemek gerekirse, 2012 yılında 2011 yılına göre ton bazında üretimimiz yüzde 7, ihracatımız yüzde 18, dış ticaret fazlası da yüzde 22 oranında arttı. Değer bazındaki artış ise yüzde 3 seviyesinde. Son yıllardaki genel eğilim de bu yönde. Plastik sanayicilerimiz, 2007 yılında 1,2 milyon ton ve 5 milyar dolar olan plastik inşaat ürünleri üretimini, 2012 yılında 1,6 milyon ton ve 6,4 milyar dolara yükseltti. Toplam plastik mamul üretimi içinde inşaat malzemelerinin payı yüzde 22 olarak sabit kaldı. Geçmiş yıllara oranla plastik kullanımının artmasının nedenleri nelerdir? Plastik malzemelerin muadillerine göre çok büyük avantajları var. Her şeyden önce, plastik malzemeler eşdeğerlerine göre daha ucuz… Hepimiz iş dünyasındayız, maliyetin ne demek 18 HABER olduğunu, ne kadar önemli olduğunu bütün dostlarımız biliyor. Maliyet rekabet gücü demek, daha fazla kâr demek. Plastik ürünler için ortalama 35 yıllık bir çalışma ömrüyle yılda yüzde 2.85’lik bir teknik amortisman payı var. Buna göre inşaat sanayiinde plastikler, kaynaklar açısından son derece ekonomikler. Bunun yanı sıra plastik ürünler çok daha hafif. İnşaat sektörü için önemli bir değişken. Plastik ürünler, temini hızlı, depolanması, ulaştırması ve tabii ki uygulaması kolay ürünler. Plastik ürünler ömrü boyunca bakım açısından da avantajlı. Pek çok plastiğin bakımı kolay olduğundan veya hiç bakım gerektirmediğinden ömür boyu değerlendirmelerinde de birinci sınıf notlar alıyorlar. İnşaat sektörünün kullanabileceği plastik malzeme türü de artıyor. Her geçen gün yeni bir ürün kullanıma sunuluyor; yatırımlar, ürün geliştirme ve çeşitlendirme çalışmaları sürüyor. Tek bir beyaz pencere sistemiyle başlayan “pen” dalgasının, bugün kaç çeşide ulaştığını biliyorsunuz. Bu malzeme çeşitliliği ve tür sayısı arttıkça kullanım da artıyor. Gelecekte de bu eğilim devam edecek. Açıkçası inşaat ve otomotivdeki plastik malzeme kullanımının ağırlığı giderek artıyor. Geleceğin iki önemli alt sektörü diyebiliriz. Plastik inşaat malzemesi üreticilerimizle tabii ki gurur duyuyoruz. Bölgemizdeki Irak ve Libya şu anda plastik inşaat malzemeleri tüketimini yeniden yapılanma süreci nedeniyle artırmış durumda. Plastik Sanayicileri Federasyonu (PLASFED) Plastik İnşaat Mamulleri Sektör İzleme Raporu’nda da belirtildiği gibi, dünyada plastik malzeme kullanımı artmaya devam ediyor. Bir diğer ilginç olgu ise inşaat plastiklerinde ilk üretim maliyeti düşük ve bu nedenle geri kazanılmış ürünlerin yeniden işlenerek üretim yapılması eğilimi son derece zayıf. Gelecek dönem için yapı sektöründeki ihtiyaç ve teknolojilerin gelişmesiyle daha pahalı teknik plastiklere olan talebin artacağını tahmin ediyoruz. Yine yayınlanan PLASFED raporunda belirtildiği gibi, Türkiye plastik inşaat malzeme üreticileri 150 farklı ülkeye ihracat gerçekleştiren güçlü bir sektör. En fazla ihracat yapılan ülkeler Irak, Rusya Federasyonu, Azerbaycan, Gürcistan ve Libya. Türkiye plastik sektörü, 2012’yi dış ticaret fazlasında yüzde 14 artışla kapattı ve Türkiye’ye 1,25 milyar dolar net döviz girdisi sağladı. Miktar bazında dış ticaret fazlası da yüzde 22 oranında artarak 129 bin ton oldu. Şu örneği aktarmakta fayda var: Batı Avrupa’daki bina inşaatlarında ve yenilemelerinde yılda tahminen 8.5 milyon ton plastik kullanılıyor. Eğer bu malzemeler geleneksel yapı malzemelerinden yapılmış olsaydı, ağırlıkları muhtemelen on kat daha fazla olurdu. Aynı zamanda, plastik inşaat malzemelerinin nakliyesi bakımından da belirgin maliyet ve enerji tasarrufları yapılıyor ve plastikler, Avrupa Birliği ile küresel piyasalarda yapı malzemelerinin serbestçe hareket etmesini geliştiriyor. Bu yüzden bugün plastik malzemelerin tüm ülkelerde kullanılabilmesi mümkün. Önümüzdeki yıllarda inşaat uygulamalarında plastikler için yüksek büyüme bekleniyor. Türkiye plastik inşaat malzemeleri sektöründe genel arz ve talep dengesi (milyon dolar bazında) % Artış 2012 6.120 6.367 İthalat 435 383 -12 İhracat 1.450 1.631 12 Yurtiçi Tüketim 5.105 5.120 0 Dış Ticaret Açığı/Fazlası 1.015 1.247 23 İhracat/Üretim (%) 24 26 İthalat/Yurtiçi Tüketim (%) 9 PAGDER’in Plastik İnşaat Malzemeleri Sektörü 2012 yılı değerlendirmesinde öne çıkan başlıklardan bahseder misiniz? Öncelikle, raporumuzda bir kez daha gördük ki plastik inşaat malzemeleri üreticilerimiz, iç piyasanın ihtiyacının yüzde 93’ünü karşılıyor ve üretiminin yarıya yakınını ihraç ediyor. Büyük bir dış ticaret fazlamız var, bu gurur verici bir tablo. Türkiye’de kaç sektör dış ticaret fazlası veriyor ki? Bu ürünlerde ihracatımız 2012 sonunda, bir önceki yıla göre yüzde 12 artarak 1 milyar 630 milyon dolara yükseldi. Yine 2012 sonunda 6 milyar 367 milyon dolarlık üretim yapmışız. Ürettiğimizin miktar bazında yüzde 42’sini, tutar bazında ise yüzde 25’ini ihraç etmişiz. 2012/2011 2011 Üretim İhracat/İthalat (%) 334 4 7 425 Bu yılın ilk aylarını değerlendirecek olursanız, inşaat sektöründeki gelişmeler paralelinde plastik kullanımı ne düzeyde? 2013 yılının ilk altı ayında plastik inşaat malzemeleri üretimi 427 bin ton olarak gerçekleşmiş olup, yıl sonunda üretimin 2012 yılına kıyasla miktar bazında yüzde 8 oranında artması bekleniyor. Yılın ilk üç ayında ithalat 18 bin ton ve 109 milyon dolar, ihracat ise 151 bin ton ve 380 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2013’ün sonunda 2012 yılına kıyasla ithalatın miktar bazında yüzde 6, değer bazında yüzde 14 artması; ihracatın ise miktar bazında yüzde 9, değer bazında yüzde 7 gerilemesi bekleniyor. 2013 yılının ilk üç ayında plastik inşaat malzemeleri üretim artışının temel nedeni, iç pazar talebinin artmasından kaynaklanıyor. Nitekim iç pazar talebinin 2013 sonunda 2012 yılına kıyasla yüzde 20 artacağı tahmin ediliyor. Plastik kullanımında Türkiye, hammadde konusunda dışa bağımlılığını sürdürüyor. Bunu azaltmak için atılan adımlar var mı, yapılan çalışmalardan bahseder misiniz? PAGDER olarak PLASFED ve diğer derneklerimizle, paydaşlarımızla birlikte bu yapısal sorunu anlatmak için yoğun bir çaba içindeyiz. Son derece kritik ve geleceği ilgilendiren bir sektörde ortaya çıkan sorun, sadece sektörümüzün değil ülkemizin sorunu. Petkim’in STAR rafinerisi yatırımı çok önemli, dikkatle takip ediyoruz. Ancak sektörümüzde çok çeşitli hammadde talebi var, ihtiyaç büyük, yatırım tutarı çok yüksek. Dolayısıyla uzun vadeli olarak bakılması gereken bir konu, mutlaka stratejik bir yaklaşımla belirlenmeli. Kısa vadede yapılabileceklere ilişkin ise yoğun bir çaba içindeyiz. Bildiğiniz gibi getirilen ek vergiler toplamda sektörümüze yıllık 300 milyon dolara kadar çıkabilecek ek yükler getirdi. Bu kararın geri alınması için çalışıyoruz. PAGDER olarak başlattığımız ortak tedarik çalışmaları da ilerliyor. Elbette bunlar kısa vadede atılabilecek adımlar. Uzun vadede hammadde üretimine yönelik yatırımlara ihtiyacımız olduğu açık. Kentsel dönüşüm süreci inşaat sektöründe plastik kullanımını nasıl etkileyecek? Bu konuda yakın gelecekle ilgili düşüncelerinizi öğrenebilir miyiz? Sektörümüzü bu bağlamda etkileyecek üç önemli gelişme var. Hükümet de bunları sık sık vurguluyor. Kentsel dönüşüm, 2B arazileri için geliştirilen süreç ve faizlerdeki düşüşlerle konutticari yapı satışlarının artması önemli gelişmeler. Çünkü hepsi inşaat sektöründeki yatırımları artıracak unsurlar. Öncelikle, kentsel dönüşüm yatırımlarının sadece üstyapı değil, altyapıda da yatırımları artıran bir özelliği var. Kentsel dönüşüm uygulanan yerlerde konut-ticari yapılar kadar altyapılar da yenilenecek. Elbette yeni yatırım, yeni teknoloji ürünlerle yapılacak, burada da plastik inşaat malzemelerinin yoğun olarak kullanılacağını düşünüyoruz. Diğer konulara gelince, yakın zamanda başta Maliye Bakanı Mehmet Şimşek olmak üzere ekonomi yönetimindeki karar alıcılar, Türkiye’nin 2013 büyümesinde 2B çözümü ve faiz düşüşleri sonrası olası konut kredisi faiz düşüşlerinin inşaat sektörünü hızlandıracağını belirttiler. 2B arazilerinde sorun çözülüp, arazi sahipleri tapularını ellerine alınca buralara yatırım yapmak isteyecekler. Tarım arazileri dışında kalanlar, inşaat sektörü için maliyet avantajlı olarak yatırım imkânı verebilir. Tabii ki şu anda başta konutlar olmak üzere, inşaat sektöründe bir yapı stoku ve proje stoku oluşmuş durumda ancak hâlâ gidilecek çok yol olduğu görülüyor. Yurtdışında inşaat sektöründe plastik kullanımı ne düzeyde? Dünya geneli için plastik ürünler açısından, ambalajların hemen ardından ikinci olarak plastik inşaat malzemeleri geliyor. HABER 19 dosya Dünya inşaat sektöründe plastik kullanımı, alternatif ürünlere kıyasla hızla artıyor. İnşaat sektöründe kullanılan pek çok plastiğin ilk maliyetinin düşük olması yüzünden geri kazanılmış malzemelerin rekabetçi bir fiyatla piyasaya sürülmesi çok zor bir hale geliyor. Ancak zaman içerisinde yapı sektörüne yönelik ileri teknoloji ürünü bina sistemlerinin daha pahalı teknik plastiklerle imal edilip pazara sunulması bekleniyor. Yeniden yapılanma sürecinde bulunan Irak ve Libya gibi ülkeler dışında plastik inşaat malzemeleri tüketiminin toplam plastik mamul tüketimi içindeki payı yüzde 15-25 arasında değişiyor. 20 HABER dosya 2008 yılında 14,2 milyon ton ve 82,8 milyar dolar olan dünya plastik inşaat mamulleri dış ticaret hacmi, 2011 yılında 168,9 milyon ton ve 88,3 milyar dolara çıkmış bulunuyor. Türkiye, toplam dünya plastik inşaat mamul ithalatından yüzde 0,01, ihracatından da yüzde 0,04 pay alıyor. Son olarak inşaat sektöründe plastik kullanımını çevre, sağlık, hijyen ve enerji tasarrufu yönünden ele aldığımızda neler söylersiniz? Bu noktada öncelikle şunu söylemekte fayda var; plastik ürünlere yönelik bazen kasıtlı olduğunu düşündüğümüz negatif mesajlar, çok yoğun biçimde görülmeye başlandı. Oysa, gerçekte plastik en çevreci ürünlerden biri. Muadillerine göre çoğu zaman kıyaslanamayacak düzeyde, çok düşük karbon salınımıyla üretiliyorlar. Plastik için hiç ağaç kesilmiyor, alternatiflerinin bazen 100’de biri kadar düşük su kullanılarak üretiliyor. Hemen hemen bütün plastik ürünler geridönüştürülebilirdir. Ucuzdur ve kaynak tasarrufu sağlar. Plastik inşaat malzemeleri açısından ise özellikle, borular ve pencere sistemleri gibi monoplastik yapı ürünlerinde kullanılan malzemeler faydalı ömürlerinin sonunda geri kazanılmakta ve geri kazanılan ürünler ilgili standart ve normlarda belirtilen şekilde kaliteli borularla pencere çerçevelerinde kullanılmaktadır. Plastik malzemeler, çok yüksek enerji tasarrufu imkânı da sağlıyor. Bugün yalıtım ürünlerinin hemen hemen tamamı plastik türevlidir. Bu tür bir plastik ısıl yalıtım olmaksızın, dünya topluluğu tarafından CO2’in azaltılması için benimsenen yüksek hedeflerin gerçekleşmesi mümkün değildir. Pencere çerçeveleri gibi içi boş inşaat profilleri bile kışın yüksek ısıl yalıtım değerlerine ve enerji tasarrufuna ulaşmakta, aynı zamanda bu yalıtım sistemleri binayı yazın aşırı ısınmaktan da korumaktadır. Bu şekilde bina içerisindeki yaşamın kalitesi artar ve havalandırma ihtiyacı azalır. Plastik yalıtım sistemleri aynı zamanda gürültü koruma ve gürültü yalıtımı konusunda da önemli katkılar yapabiliyor ve böylece yine yaşam kalitesini artırabiliyor. Borular ve yalıtımdan sonra en büyük üçüncü uygulama alanı duvar kaplamaları ve yer döşemeleri. Sağlık açısından kaplama ve yer döşeme ürünleri, hastaneler, hasta odaları, ameliyathanelerde çok uzun süredir kullanılıyor. Bir ameliyathane için bu ürünler tercih ediliyorsa çok fazla anlatmaya gerek yok. Tıp dünyasının kendisinden daha fazla hijyen ve sağlığa uygunluk açısından referansa ihtiyaç kalmamalı. Ayrıca plastik ürünler, özelliklerinden kaynaklı olarak da çevreye uygunluğu yüksek ürünlerdir. En basit örnekle, hafif olan bu malzemeleri taşırken birim miktar olarak daha az yakıt tüketirsiniz. Depolanmaları kolaydır, özel tertibatlı depolara ihtiyaç yoktur, çok yüksek düzeyli havalandırma, koruma sistemleri kurmanız gerekmez, daha az enerji harcayarak depolayabilirsiniz. Sonuç olarak, hangi açıdan bakarsanız bakın, plastik inşaat malzemeleri en güçlü alternatiftir. Çevresel olarak, en düşük karbon salınımıyla üretilir ve geridönüşümü mümkündür. Ekonomik olarak ucuzdur, düşük maliyetli konut-ticari yapı üretimine imkân sağlar. Sosyal katkısı vardır, uygun fiyatlı konut alınmasına yardımcı olur, bakım maliyetleri düşüktür ya da hiç yoktur, ev sahipleri ek maliyetlerle karşılaşmaz. Yenileme gerektiğinde de yine ucuz olarak bu malzemeleri alabilir. Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza “Plastik sektörünün geleceğini gördük ve yatırımımızı yaptık” “İnşaat sektöründe plastiğin geleceğinin parlak “MYK Mesleki Yeterlilik Belgeleri, bireylerin oldukları bilgi ve becerileri olduğunu gördük, doğru sahip ve sağlıklı yapıldığı takdirde kalite güvencesi sağlanmış bir sistem içerisinde ispatlamalarını, işverenlerin de kullanımının yaygınlaşacağını anladık, yatırım kararı aldık” istihdam edeceği bireylerin sahip oldukları bilgi ve becerileri önceden bilmelerini diyen Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza, sağlar” sektörde plastik kullanımına ilişkin görüşlerini paylaştı Türkiye’de inşaat sektöründe plastik kullanımını nasıl değerlendiriyorsunuz? İnşaat sektöründe plastik, doğru kullanıldığında ve iyi uygulandığında çok iyi bir ürün. Plastik kullanımından önce yaygın olarak ahşap kullanılıyordu. Plastik kullanımı, ağaç kesiminin önüne geçti. Plastik kulanımı her geçen gün artıyor, artmaya da devam edecek. Kentsel dönüşümle birlikte kullanım artacak, tabii ki ürünün kalitesi, doğru kullanımı az önce de söylediğim gibi çok önemli. Şu anda Türkiye’de üretilen PVC ve türevlerinin üretimi yeterli değil. Bunun yüzde 85-90’ı yurtdışından geliyor. Türkiye’de bu ürünün bir kısmını yapan Petkim var ancak bu konuda dışa bağımlılık büyük oranda devam ediyor. İnşaat sektöründe kullanılan altyapı ve üstyapı borularının plastik olması, özellikle ülkemiz gibi deprem kuşağında yer alan ülkeler için çok önemli. Beton veya çelik boruların çatlama, kırılma gibi dezavantajları bulunuyor, plastik daha esnek bir yapıya sahip olduğu için daha kullanışlı ve güvenli. Plastik sektörü büyük bir hızla gelişiyor. Sadece kapı ve pencere değil, kompozit levhalar ve plakalar, denizaltılarda, uçaklarda, gemilerde, otomobillerde kullanılıyor. Plastiğin kullanım alanı günden güne gelişiyor. Pakpen A.Ş. olarak bu konuda ilk yatırım kararını nasıl aldınız? İnşaat sektöründe faaliyet gösteren bir firma olarak bir zamanlar bu ürünleri alıp satıyorduk. Şimdi bayilerimizin yaptığı gibi kapı-pencere haline de getirdik. Ürünün geleceğinin parlak olduğunu gördük, doğru ve sağlıklı yapıldığı takdirde kullanımının yaygınlaşacağını anladık ve yatırım kararı aldık. Boru Grubumuzu da beş yıl önce hayata geçirdik. Boru Grubu’nda Türkiye’de tek seferde yapılan en büyük yatırımı biz yaptık. Her yıl tüm ürün gruplarımız için ürün kalitesini iyileştirmeye yönelik yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Şu anda biz Türkiye’de doğalgaz borularında çok iddialıyız ve döşenen doğalgaz borularının yüzde 80’ini biz imal ediyoruz diyebiliriz. Türkiye’de inşaat malzemesi üreten plastik sanayicilerinin sayısı oldukça fazla. Gelecekte bu sayı daha da artar mı ne düşünüyorsunuz? Merdiven altı üretim yapanlar bu ülkeye zarar veriyor. Devletin de bunu iyi bilmesi lazım. Hem tüketicileri yanıltıyorlar hem de ekonomiye zarar veriyorlar. Ayrıca plastik sektörünün geleceği de baltalanmış oluyor. Doğru üretim yapan firmaların ayakta kalıp büyümeye devam edeceğini düşünüyorum. “Türk İnşaat Sektöründe Plastik Kullanımı 2012 Raporu”na göre, Türkiye’de inşaat plastikleri üretiminde ilk sırada yer alan PVC profil üretiminde, ülkemiz Avrupa’da birinci, dünyada ise ikinci sırada yer alıyor. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Daha önce ilk sırada Almanya yer alıyordu, iki yıldır Türkiye Almanya’yı geride bıraktı. Avrupa’da devam eden kriz ve nüfusun yaşlı olması, inşaat sektörünü yavaşlattı. Sadece inşaat sektörünü de değil diğer sektörleri de etkiledi ve yavaşlattı. Plastik, yeni inşa edilen binalarda kullanılmasının yanında yenileme projelerinde de kullanılıyor. Bu konuda neler söyleyeceksiniz? Türkiye’de doğalgaz kullanılmaya başlandığı günden itibaren insanlar evlerine doğalgaz döşetmenin yanı sıra daha fazla enerji tasarrufu sağlayabilmek için kapı ve pencerelerini de değiştirmeye başladılar. Eski evlerin hemen hemen yüzde 70’i plastik pencereye dönmüş durumda. Ayrıca artık yeni binalara da eski binalara da sertifika verilecek. Binaların ne kadar yakıt tasarrufuna sahip oldukları derecelendirilecek. Hem doğalgaz hem yalıtım hem de pencerelerin ısı geçirgenliği konusunda pencerelerin çok daha kaliteli yapılması gerekiyor. Sadece pencereyle de iş bitmiyor, camın da kaliteli olması çok önemli. Plastik kulanımını çevre, hijyen ve enerji tasarrufu konusunda nasıl değerlendiriyorsunuz? Doğru ürün doğru yerde kullanıldığı müddetçe anlam taşır. Kendi başına PVC bir şey değil. İçindeki katkı maddelerinin ne olduğu, formüller önemli. Kan torbaları, yiyecek-içecek kapları büyük oranda PVC. Hastanelerde zemin kaplamaları, gıda sektöründe pek çok yerde PVC kullanılıyor. Duvarlar ve yerler için hijyenik olduğu gerekçesiyle biz PVC plaka yapıyoruz, ürünlerin üzerini kaplıyoruz. Bu ürünlerin geridönüşümü de çok yaygın. Biz fabrikamızda ürettiğimiz ürünlerin atıklarını atmıyoruz, kullanıyoruz. Bazılarını ambalaj malzemesi olarak, bazılarını ikinci bir ürün olarak kullanıyoruz; örneğin kablo kanalı gibi. Bu ürünler de hiçbir şekilde sağlığa zararlı değil. HABER 21 dosya dosya Petkim Satış Yöneticisi Esra Kurt, Petkim Büyük Müşteriler Yöneticisi Ö. Tufan Turan, Petkim Pazarlama ve İş Geliştirme Yöneticisi S. Zafer Boy, Petkim Pazarlama Müdürü Dr. Mevlüt Çetinkaya sorularımızı yanıtladı. “Yerli petrokimyasal üreticisi olarak plastik sektörüne katkı vermeye devam edeceğiz” Son yıllarda inşaat sektöründe ileri teknolojiye dayalı teknik plastiklerin “MYK Mesleki Yeterlilik Belgeleri, bireylerin sahip oldukları bilgi ve becerileri kalite tüketiminin giderek arttığına dikkat çeken Petkim yetkilileri, toplam plastiğin güvencesi sağlanmış bir sistem içerisinde ispatlamalarını, işverenlerin de istihdam yüzde 22’sinin inşaat sektöründe tüketildiğini, özellikle yalıtım, baraj, köprü, boru edeceği bireylerin sahip oldukları bilgi ve becerileri önceden bilmelerini sağlar” hatları gibi alanlarda plastiklerin tüketiminin hızla yaygınlaştığını dile getiriyor Türkiye’de inşaat sektöründe plastik kullanımına ilişkin görüşlerinizi alabilir miyiz? Dünyada ve ülkemizde plastiklerin inşaat sektöründe kullanım alanları giderek genişliyor ve tüketimi yoğun olarak artıyor. Plastiklerin inşaat sektöründe hızla artmasının en önemli nedenleri, alternatif ürünlere göre ucuz, işlenmesinin ve şekil verilmesinin kolay olması. Son yıllarda inşaat sektöründe ileri teknolojiye dayalı teknik plastiklerin tüketimi de giderek artıyor. Türkiye’de plastik inşaat sektöründe faaliyet gösteren firmalar, profil, temiz su boruları, pis su boruları, boru bağlantı elemanları, pencere sistemleri, banyo ve mutfak evyeleri, hortum gibi 60’a yakın değişik plastik ürün üretiyor. Petkim olarak ürettiğiniz hammaddenin ne kadarı inşaat sektöründe kullanılıyor, yakın geçmişle bir karşılaştırma yapabilir misiniz? PAGDER’in yaptığı araştırmaya göre plastikler, ambalaj sektöründen sonra en fazla inşaat sektöründe kullanılıyor. Toplam plastiğin yüzde 22’si inşaat sektöründe tüketiliyor. İnşaat sektöründeki yeni teknolojiler ve malzemeler gelecekte plastiklerin daha fazla tüketileceğini gösteriyor. Özellikle, problem yaşanmadan güvenle kullanılabiliyor. Petkim Polivinil Klorür (PVC) fabrikasında üretilen ürünler de yine çok çeşitli kullanım alanlarıyla inşaat sektörüne hizmet veriyor. PVC S23 ürününden üretilen plakalar, vakumla kalıplama adı verilen yöntemle şekillendirilerek kapıların dış yüzeyini kaplamada kullanılıyor. Pencere ve kapı profillerinin üretiminde kullanılan PVC S65 ürünü yüksek kalitesi nedeniyle sektörde aranan bir ürün. Atık su borularının üretiminde PVC S27 ürünü, kablo izolasyonu ve zemin kaplama malzemelerinin üretiminde de PVC S39 ürünü sektörde tercih ediliyor. Petkim Polipropilen (PP) fabrikası ürünlerinden BC050 ürünü de bina içi soğuk ve sıcak su tesisatlarında kullanılan PPRC boru ve ek parçaların üretiminde kullanılabiliyor. Önümüzdeki dönemde yeni kullanım alanları için mühendislik plastiklerinin tüketiminin artacağını söyleyebiliriz. İnşaat sektöründe plastik hammadde kullanımında dışa bağımlılık yüksek oranda devam ediyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Veriler baz alınarak 2012 yılında 2011 yılına kıyasla plastik inşaat malzemelerinde ton bazında; üretim yüzde 7 artmış, ithalat yüzde 10 azalmış, ihracat yüzde 18 artmış, yurtiçi tüketim yüzde 1 azalmış, dış ticaret fazlası yüzde 22 artmıştır. 2012 yılında ton bazında, üretimin yüzde 42’si ihraç edilmiş, yurtiçi tüketimin yüzde 7’si ithalatla karşılanmış, 976 bin ton dış ticaret fazlası verilerek ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 976 olarak gerçekleşmiştir. Plastik İnşaat Malzemeleri Sektöründe Genel Arz ve Talep Dengesi (1000 Ton) Üretim 2011 2012 %artış 2012/2011 1.476 1.576 7 İthalat 76 68 -10 İhracat 565 665 18 Yurtiçi Tüketim 987 979 -1 Dış Ticaret Açığı/Fazlası 489 597 22 İhracat/Üretim (%) 38 42 İthalat/Yurtiçi Tüketim (%) 8 7 744 976 İhracat/İthalat (%) Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Türkiye’nin tek yerli petrokimyasal üreticisi olarak, plastik sektörüne katkı vermeye devam edeceğiz. Petrokimyasal ürünler imalat sanayiinin neredeyse tüm sektörlerine girdi sağlıyor. Petkim olarak sadece plastik, elyaf, kimya sektörleri gibi birincil tüketici sektörleri değil, bu ürünlerin işlendiği inşaat, otomotiv, medikal gibi sektörlerdeki gelişmeleri de yakından takip ediyoruz. Çünkü bu sektörlerdeki gelişmeler ve yeni talepler bizim sektörümüzün ve gelecek projeksiyonumuzun temel girdisini oluşturuyor. Plastik İnşaat Mamülleri Bazında Üretici Firma Sayısı İnşaat Mamülleri Firma Sayısı İnşaat Mamülleri Firma Sayısı İnşaat Mamülleri Firma Sayısı Profil 130 Köşe bandı 8 Duvar kaplama 1 Temiz su boruları 125 Pas payı 8 Merdiven basamağı 1 Pencere sistem ve aksesuarları 113 Basınca dayanıklı boru 7 Şerit metre 1 Pissu boruları 106 Elektrik boruları 7 Akustik malzeme 1 Boru bağlantı parçaları 82 Kablo kanalı 7 Kiremit 1 Banyo, mutfak evyesi 60 Kimyasal taşıma boruları 6 Fayans çıtası 1 Hortum 52 Çatı olukları ve aks. 6 Köpük izole bandı 1 İnşaat sektöründeki gelişmelere, kentsel dönüşüm projelerine paralel olarak önümüzdeki yıllarda bu oran ne olur? Türkiye’de özellikle büyük kentlerde kentsel dönüşüm projeleri hayata geçirilmeye başlandı. Bu projelerin 200 milyar dolarlık bir iş hacmi oluşturması bekleniyor. Bu kapsamda plastik sektörüne yansıması ise yaklaşık 20 milyar dolarlık bir potansiyel oluşturacaktır. Su ve sıvı depoları 47 Sineklik 6 Sıva küreği 1 İzolasyon malzemeleri 47 Çubuk 5 Balet 1 Dekoratif tavan kaplamaları 42 Konnektör 5 Asansör plastik parçaları 1 Su sayacı ve aks. 1 İnşaat sektöründe kullanılan plastik hammaddenin özelliklerinden bahseder misiniz? İnşaat sektöründe başta PVC olmak üzere hemen hemen tüm termoplastik hammaddeler kullanılıyor. Petkim’in Yüksek Yoğunluk Polietilen fabrikasında üretilen B00552 ürünü PE100 standartlarında bir hammadde olup özellikle temiz şebeke su borularının üretiminde kullanılıyor. Petkim YYPE B00552 hammaddesi kullanılarak üretilen borular, yüksek basınca ve korozyona dayanımları sayesinde uzun yıllar boyunca hiçbir yalıtım, baraj, köprü, boru hatları gibi alanlarda plastiklerin tüketimi hızla artıyor. Jakuzi, spor, panjur 38 Yer ızgaraları 4 Yer döşemeleri 21 Baca sistemleri 4 Elektrik teli 1 Spiral boru 16 Tüp 3 Klips 1 Sıhhi tesisat malz. 15 Pano 3 Perde malz. 1 Havuz elemanları 13 Korniş 3 Boya malz. 1 Dış cephe yalıtım sistemleri 12 Kış bahçesi 2 Köşebent 1 Modüler kabin 11 PVC kaplı tel 2 Kiremit altı 1 Sifon 11 Panel 2 Kapı kolu 1 Perde rayı 10 Su tutucu bantlar 2 Fiberglas kalıp 1 Çatı kaplama malz. 9 CTP boru tankları 2 Süpürgelik 9 Elyaf Malz. 1 Levha 8 Perde halkası 1 Kaynak: PAGDER Bilgi Bankası 22 HABER HABER 23 dosya dosya plastik kullanımının artmasına katkı sağlamış bulunuyor. Yurtdışında PVC pencere kullanımı ülkelere göre farklılık göstermekle birlikte son yıllarda ülkemizde olduğu gibi tüm ülkelerde artış gösteriyor. Bu anlamda yurtdışındaki uygulamalardan bahseder misiniz? Yurtdışında birçok ülkede Pencere Enerji Sınıflandırması yapılıyor. Bu ülkeler arasında ABD, İngiltere ve Avustralya en yüksek tecrübeye sahip ülkeler. ABD’de faaliyet gösteren örgüt NFRC (Ulusal Pencere Derecelendirme Kurulu), İngiltere’deki BFRC (Britanya Pencere Derecelendirme Kurulu) ve ülkemizdeki PSDK (Pencere Enerji Sınıfı Derecelendirme Kurulu) işbirliği içerisinde. NFRC ve BFRC teknik ve yönetsel birikimlerini PSDK ile paylaşmış ve Türkiye’ye özgün, etkin bir sistem kurulmasına katkı sağlamışır. BFRC yetkilileri ayrıca PSDK ve PÜKAD’ın organize ettiği 2013 Pencerelerde Enerji Tasarrufu Konferansı’na konuşmacı olarak katılmış ve İngiltere’de bu uygulamanın sektöre olan etkisini ve tüketicilere olan faydalarını paylaşmıştır. ÇEDSAD Başkanı Neşe Güneş: “Hedefimiz, yapı malzemesi ürünlerinin veya sistemlerinin enerji derecelendirmesini ve sınıflandırılmasını sağlamak” Çevre ve Enerji Dostu Yapı Malzemeleri Derneği (ÇEDSAD) Başkanı Neşe Güneş,kalite “MYK Mesleki Yeterlilik Belgeleri, bireylerin sahip oldukları bilgi ve becerileri sertgüvencesi PVC malzemesinin yıllardaiçerisinde pencere ispatlamalarını, doğrama üretiminde yaygınde istihdam sağlanmışson bir sistem işverenlerin olarak kullanıldığını, yurtdışında da PVC pencere kullanımının ülkelere göre edeceği bireylerin sahip oldukları bilgi ve becerileri önceden bilmelerini sağlar” farklılaşmakla birlikte Türkiye’de olduğu gibi artış gösterdiğini söylüyor Pencere sistemlerinde kalitenin artırılması üzerine çalışmalar yapan bir dernek olarak öncelikle yaptığınız çalışmalar hakkında bilgi alabilir miyiz? Ülkemizde, işletmelerin ve konut sahiplerinin ısınma enerjisi maliyetlerini nasıl minimize edebilecekleri ve tasarruf sağlayabilecekleri yönünde araştırmalar yaparak çalışmalarımıza başladık. Bir STK olarak üzerimize düşen bilgilendirmeyi yapmak ve farkındalığı artırmak için bir plan hazırladık. Beyaz eşyalarda olduğu gibi enerji tüketimine etkisi olan yapı malzemesi ürünlerinin veya sistemlerinin, ısıtma ve soğutma fonksiyonuna bağlı temel iklim koşullarını esas alarak, enerji derecelendirmesini ve buna bağlı olarak etkin şekilde sınıflandırılmasını sağlamayı hedefliyoruz. Türkiye’de her türlü yapı malzemesinin -özellikle pencerelerulusal ve uluslararası standartlara uygun şekilde çevrenin korunması ve enerji tasarrufuna odaklı olarak tasarım, üretim ve etkin montajının sağlanması, kullanım alanlarının yaygınlaşması için yetkili kişi ve kuruluşlara görüş ve öneriler sunuyoruz. Ulusal ve uluslararası gelişmelerin takip edilmesi, bu konudaki gelişmelerin üretim alanında uygulanması ve yaygınlaşmasını sağlamak için çevrenin korunması, enerji tasarruflu uygunluk değerlendirme modelleri geliştiriyoruz. Sektörler için kılavuzlar, ayrıca daha kolay anlaşılması için bu konular üzerine kısa filmler hazırlıyoruz. Pencere Enerji Sınıfı Derecelendirme Kurulu’nun (PSDK) Pencere Fuarı’nda düzenlediği “Pencerelerde Enerji Tasarrufu” konulu konferansta öne çıkan başlıklar nelerdi? Üreticilerimizin, tüketicilerimizin ve dolayısıyla ülkemizin menfaati için bu proje önemli. Düşünün, Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel 24 HABER Müdürlüğü (Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü) verilerine göre binalarda pencerelerden kaybolan enerji miktarı yaklaşık yüzde 25 civarında. Pencerelerden kaçan enerji miktarı ülkemizin toplam enerji kullanımının yüzde 8,75’i ile yüzde 10’u arasında. Türkiye’de yaklaşık 19 milyon konut olduğunu düşünürsek, bu büyük bir oran. Bunu geri kazanmamız lazım. Kayıplarımızı nasıl kazanca dönüştürebileceğimizi görmek herkes için heyecan vericiydi. Bunları konferansta da paylaşmak istedik. Değerli katılımcılarla içeriği zenginleşen bu konferansta öne çıkan başlıklar ise, piyasa gözetimi ve denetimi açısından enerji tasarruflu pencerelerin denetimi, enerji tasarruflu pencere tasarımı ve sınıflandırma metodolojisi, Avrupa pencere standardizasyon çalışmaları ve enerji tasarruflu pencere kullanımının yaygınlaştırılması, üretim ve montaj sırasında sıkça yapılan hataların pencere enerji verimliği üzerindeki olumsuz etkisi oldu. Pencere sistemlerinde plastik kullanımının artmasının nedenleri nelerdir? Yurtdışında pencere sistemlerinde plastik kullanımı ne düzeyde? Sert PVC (uPVC Un-plasticized Polyvinyl Chloride) malzemesi son yıllarda pencere doğrama üretiminde yaygın olarak kullanılıyor. Malzemenin ısı yalıtım özelliği yeterli seviyede yüksek olmasının yanı sıra üretim maliyetleri nispeten düşük. Ayrıca PVC doğramasından pencere üretimi ve montajı oldukça basit tekniklerle yapılabiliyor. Bütün bu nedenler pencere sistemlerinde Son olarak pencerelerde enerji kaybı ve kullanılan malzemelerin bu kaybın önüne geçmede etkisi nedir? Çalışmalarınızda kullandığınız verilerin dayanaklarıyla birlikte açıklayabilir misiniz? Ülkemizde pencereler genelde sadece üretildikleri doğrama malzemesiyle anılıyor, PVC, alüminyum gibi. Halbuki pencere bir sistemdir ve bitmiş bir ürün olarak tamamlanması, duvara montajıyla gerçekleştirilir. Pencerelerin enerji performansını etkileyen bileşenleri şu şekilde sıralayabiliriz: • Pencere doğraması - PVC profil, ahşap, kompozit veya alüminyum malzemelerinden yapılır. Burada en önemli faktör doğrama malzemesinin ısı yalıtım özelliğinin yüksek olmasıdır. • Yalıtım camı - Pencerelerin toplam alanının yüzde 85’i camdan oluşur. Bu nedenle yalıtım camları enerji kaybında en büyük etkiye sahiptir. Isı yalıtım özelliği yüksek olan camlar, enerji tasarrufunu doğrudan etkiler. Isı ve güneş kontrol camlarının kullanımı ülkemiz için olmazsa olmazlardandır. Ne yazık ki Türkiye’de en yaygın (yüzde 90) olarak kullanılan yalıtım cam türü “çift cam” diye bilinen ısı ve güneş kontrol özelliği olmayan cam türüdür. • Pencere donanımı (Aksesuar) - Bu donanımlar pencerelerin açılır kanatlarının iyi şekilde kapanması ve hava geçirmezliğin sağlanmasında en önemli rolü oynar. Uzun dönemde sürekli açma/kapamaya ve korozyona dayanıklı olmaları gerekir. • Conta – Contalar, açılır kanatların kasayla ve yalıtım camıyla doğramanın temas ettiği yerlerde kullanılır. Bu bileşen esnek bir malzemeden yapılmalıdır ve bu esnekliği -20 ˚C ile 70 ˚C derece arasında korumalıdır. Ülkemizde yaygın olarak kauçuk (EPDM) ile yumuşak plastik malzemeden üretilmektedir. HABER 25 portreler portreler Pakpen Dış Ticaret A.Ş. Finans ve İhracat Satış Müdürü Burçak Akduman: “2023 yılında hedefimiz ihracatta ilk 100’e girmek” Pakpen Dış Ticaret A.Ş. Finans ve İhracat Satış Müdürü Burçak Akduman, bu sayımızın “Portreler” konuğu. İş yaşamında önemli tecrübelere sahip olan ve bu tecrübelerini çalışmalarına yansıtan Akduman, çocukluğundan profesyonel hayata, özel zevklerinden hayat felsefesine kadar sorularımızı içtenlikle yanıtladı Sizi biraz tanıyabilir miyiz, nerede doğdunuz, nasıl bir çocukluk geçirdiniz? Eskişehirliyiz ama çocukluğum babamın Türk Hava Kuvvetleri’nde pilot olması nedeniyle farklı şehirlerde geçti. Öyle ki ilkokul yıllarında üç değişik şehirde bulunduk. Malatya, İstanbul ve ardından Konya… Konya Anadolu Lisesi sınavını kazandım. Ortaöğrenimim Konya’da geçti. Ardından üniversite yılları geldi. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Ekonomi Bölümü’nü kazandım. Lisans eğitimimin ardından ODTÜ’de ekonomi üzerine yüksek lisans yaptım. Farklı yerler görmek ve arkadaşlar edinmek güzeldi fakat her çocuk gibi ben de ilkokul eğitimimi aynı okulda devam ettirmek istiyordum. Gerçekten üç okul değiştirmek beni çok zorladı. Bir yandan da çok renkli bir çocukluk geçirdim. Görev nedeniyle bir yerde bulunan ailelerin kendilerine has sosyal bir hayatı oluyor. Örneğin hava üssü içinde yaşayan insanlar çok sosyal ve birbirine bağlıydılar, aktiviteler yoğundu. O yıllarda çok sayıda arkadaşlık kurdum. Neredeyse 30-40 yıldır devam ettirdiğim arkadaşlıklarım var. Zamanımızı pilotların yanında uçaklarla geçiyorduk. Bütün bunlar benim için unutulmayacak anılar. İş hayatına nasıl adım attınız? Aslında ekonomist olmak istiyordum fakat o yıllarda çok fazla ekonomist arayışı yoktu. Ekonomist olmak istiyorsanız akademik kariyere veya yurtdışındaki iş imkânlarına yöneliyordunuz. Ekonomist olma şansı bulamayacağımı görünce, 1990 yılında bir iş fırsatının peşinden Suudi Arabistan’a gittim. Türkiye’nin en büyük inşaat firmalarından biri olan Yüksel İnşaat’ta işe başladım. Firmanın Riyad’da bulunan Arap Körfezi Genel Müdürlüğü bünyesine yönetici olarak katıldım. Stajyerlik veya normal bir pozisyonda çalışmadan kariyerime doğrudan yönetici 26 HABER olarak başladım. Bu biraz da şans eseri oldu çünkü oradaki yönetici ayrılmak zorunda kalmıştı, bana teklif ettiler ve üç ay içinde kendimi o pozisyonda buldum. Tam Körfez Savaşı’ndan önce oradaydım. Dolayısıyla çok zorlu şartlarda bu görevi üstlenmiştim. Çoğu mavi yakalı 2500 personel vardı. İşe başladık, derken Körfez Savaşı patlak verdi... Çok ciddi bir kriz yönetimi yaptık. Bir yıllığına başladığım bu işte altı yıl kaldım. Sonra ne oldu, Pakpen’le ne zaman bir araya geldiniz? “Taahhüt sektöründe uzun süre kalırsanız bir daha çıkamazsınız” diye benim de katıldığım bir söz vardır. Sektörün kendine has bir yapısı, ast-üst ilişkileri var. Kapalı ve disiplinli bir sektör. Özellikle yurtdışında disipline çok daha fazla önem vermek zorundasınız, aksi takdirde işi yetiştiremezsiniz. Orada ilk üç yıl Mali ve İdari İşler Müdürlüğü yaptım. Sonraki üç yılımı ise ise Genel Müdür Yardımcısı olarak geçirdim. Sektör değiştirmeye karar verdim ve Raks Grubu’na geçtim. İzmir kökenli bu grup aracılığıyla artık bambaşka bir sektördeydim. Burada Finans Direktörlüğü görevini üstlendim ve İzmir’e taşındım. Dış ticaret şirketi olduğu için çok sayıda ülke ziyaret ettim. Çok ilginç bir deneyim yaşadım, dünyanın çok farklı noktalarına gidip müzik sektörüyle ilgili işler yaptım. Bu deneyimim yaklaşık dört yıl sürdü. Bu sırada şirket içinde bir projeyi başarıyla gerçekleştirince, çok özel bir eğitimle ödüllendirildim ve ABD’deki Harvard Business School’da iki sömestr boyunca yöneticilerin dahil olduğu MBA eğitimine katıldım. Çok zor ama çok kıymetli bir yıl geçirdim. Bu programda çok önemli bir deneyim elde ettim. Dünyanın her yerinden ve pek çok sektörden üst düzey yöneticilerle tanışma imkânım oldu. Mezun olduktan sonra ABD’de kalmaya karar verdim. O tarihler, “dot.com” türü şirketlerin çok gözde olduğu, ekonominin çok canlı olduğu dönemlerdi. ABD’de neler yapabileceğimizi araştırmaya başladık. Türkiye’de Sarar erkek giyim firmasını iyi tanıyordum. Onlara yaptığım fizibilite çalışmalarını sundum. Yaptığımız beyin fırtınasının ardından şirket kurmaya karar verdik ve 2001’in Temmuz ayında ABD’de şirketi kurma hazırlıkları yaparken 11 Eylül olayları patlak verdi. Krizlerden fırsat doğar dedik ve 19 Eylül 2001’de şirketi kurduk. Burada Genel Müdür pozisyonuyla çalıştım. Önemli dağıtım kanallarına, mağaza zincirlerine markanın ürünlerini vermeye başladık. Dört yıl boyunca bu görevi sürdürdüm. Sonra markanın kendi adıyla mağaza açmaya karar verdik ve tek seferde dört farklı eyalette, dört mağazayla perakendeciliğe başladık. Mağaza sayısı zaman içinde 14’e kadar çıktı... Bu dört yılın ardından, ABD’deki yedinci yılımı geride bıraktım ve o sıralar Türkiye’ye dönmeye karar verdim. O yıllarda Dubai çok ilgi çekiyordu. Oradaki inşaat firmalarından, taahhüt sektöründen teklifler geliyordu. Bir elektromekanik firmasında işe başladım. Kısa bir süre Romanya’da görev aldım ve ardından Dubai’ye gittim. İş Geliştirme görevini üstlendiğim bu şirkette de dört yıl görev yaptıktan sonra ayrıldım. Bir süre uluslararası finans, şirket satın almaları gibi konularda finansal danışmanlık hizmeti verdim. Daha sonra Pakpen’le yollarımız kesişti. Aralık 2011’den bu yana Pakpen Dış Ticaret A.Ş.’deki görevimi sürdürüyorum. Çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz? Pakpen Dış Ticaret A.Ş. olarak sadece yurtdışı satışlarını yönetiyoruz. 11 kişilik küçük bir şirketiz aslında… Ben dahil yedi kişi satışla ilgiliyiz. Arkadaşlarımızın altısının sorumlu olduğu coğrafi bölgeler var. Dünyayı altı bölgeye böldüğümüzü söyleyebilirim. Üç arkadaşımız, lojistik, ihracat destek, muhasebe işleriyle ilgileniyor. Bir de asistanımız bulunuyor. Çekirdek kadroya sahip, küçük ama efektif bir şirketiz. Şu anda ihracatta ilk bin firma arasındayız, 2023 yılı için hedefimiz ilk 100’e girmek. İş hayatındaki deneyimleriniz size neler öğretti, nelere önem veriyorsunuz? Satış yapan profesyoneller genellikle işin finans tarafına çok bakmazlar. Onlar için önemli olan faturanın kesilmesi veya malın gönderilmesidir. Öte yandan uluslararası ticari faaliyetler her zaman riskleri de beraberinde getirir. Yaptığınız satışı takip etmeniz, farklı enstrümanlarla paranızın tahsil edileceğini garanti altına almanız gerekir. Artık satış profesyonelleri, finans tarafını da risk tarafını da öğrenmeye başladılar… Bu sektörü tanımak çok enteresan. Plastik sektörü, asıl olarak bir Alman teknolojisi. Uygulama anlamında Almanların arkasından biz geliyoruz. Çok iyi mühendislerimiz ve teknisyenlerimiz var. En iyi teknolojiyi kullanıyoruz. Almanya’dan sonra bu teknolojiyi en iyi uygulayan da bizim firmamız. Çok iyi bir teknik kadromuz var. Ürünümüzün kalitesi kuşkusuz bizim de işimizi kolaylaştırıyor. Markalaşmak, her alanda çok önemli! Geçtiğimiz sene ilk defa İsveç’e içme suyu borusu sattık. Türkiye’de bir ilktir bu. İsveç, kaliteye, hijyene, sağlığa çok önem veren ülkelerden biri. Gelip ürünlerimize, sertifalarımıza baktılar ve ondan sonra bizi tercih ettiler. İsveç’e hatırı sayılır miktarda içme suyu borusu sattık. Bu süreç bizim İskandinav pazarına girmemizi sağladı. Halen Finlandiya’da bir proje için konuşuyoruz. İstatistiklere baktığınızda İskandinav pazarına bu ürünle giren başka bir Türk markası yok. Biz, kalitemizi anlayan ve gören bütün ülkelerde olmak istiyoruz. İş hayatınız oldukça yoğun ve stresli. İş dışında neler yapıyorsunuz? 10 yaşında bir oğlum var, boş zamanlarımda onunla birlikte zaman geçirmeye çalışıyorum. Birlikte çok seyahat ettik. Oğlumun dersleriyle ilgilenmekten, etkinliklerini takip etmekten mutluluk duyuyorum. Basketbol oynuyor. Ben de gençliğimde hentbol oynamıştım. Her hafta sonu oğlumla birlikte yüzüyoruz. Sporla iç içe olmasını istiyoruz. Müzikle aranız nasıl, neler dinliyorsunuz? Müziği Raks’ta öğrendik diyebilirim. Bizim hayatımızda müziğin çok önemli bir yeri var. Çoğu sanatçıyı da tanırım. Bazılarıyla hâlâ görüşme imkânımız oluyor. Genellikle blues dinlemekten keyif alıyorum. Klasik müzik de dinliyorum. Bütün blues CD’lerini alıyorum, koleksiyon gibi oldu. Otomobil kullanmayı da çok seviyorum ve kullanırken mutlaka müzik dinliyorum. Kısacası müzikten iyi anladığımı söyleyebilirim. Kitaplarla aranız nasıl, ne tür kitaplar okuyorsunuz? Siyaset tarihine yönelik okumalar yapıyorum. Yakın tarih ilgimi çekiyor. Olaylara tek bir açıdann bakmıyorum. ODTÜ’den arkadaşlarım var, bir araya geldiğimizde siyasi tarih hakkında sohbet ediyoruz. Tarih bildiğinizde, güncel olayları da daha rahat yorumlayabiliyorsunuz. Tarihe bakarak önümüzü görmeye çalışıyoruz. Film tercihleriniz? Beni en çok dinlendiren şeylerden biri de film izlemek. Daha çok klasik filmleri izliyorum. Prodüktör arkadaşlarımın tavsiyelerine kulak veriyorum. Özellikle Avrupa ve Uzakdoğu sinemasına meraklı, iyi bir film izleyicisiyim. İşiniz nedeniyle sıklıkla yurtdışında bulunuyorsunuz. İş dışında seyahat etmeyi seviyor musunuz? İtalya’yı çok seviyorum, fırsat bulduğumda gezmeye gidiyorum. İspanya’yı da çok seviyorum. Kültür olarak çok ilgimi çekiyor. Bir de Dubai… Suni bir yer ama orada da profesyonel olarak çok güzel günler geçirdim. Bunların dışında Mülkiyeliler Birliği üyesiyim, aktif olarak etkinliklerine katılıyorum. ODTÜ Mezunlar Derneği’nin aktif bir üyesiyim. Harvard Üniversitesi’nin kulübü vardır, o network’ü de sıcak tutmaya çalışıyorum. Networking yurtdışında çok önemsenen bir konu. Türkiye’de bu yaklaşım yeni gelişiyor... Denize taş attığınızda oluşan dalgaların bir yerlere ulaştığını, zaman içinde çok daha anlamlı bir şekilde size yöneldiğini söyleyebilirim. Gelecekle ilgili hayallerinizi öğrenebilir miyiz? Bir de son olarak hayat felsefeniz nedir? Gelecekle ilgili olarak profesyonel anlamda bu şirket için çok güzel beklentilerim ve hedeflerim var. Satış hedeflerinin ötesinde en büyük hayalim, farklı coğrafyalara gidip Pakpen’i ve Türk teknolojisini tanıtabilmek. İş tatmini benim için budur. Bu ülkenin vatandaşı olarak, bütün çocukların gelecekte Avrupa standartlarına ulaşmış bir ülkede yaşayacaklarını umuyorum. Yurttaş olarak da bu şekilde yaşamayı hayal ediyorum. İnsanın en iyi şekilde yaşaması benim hayalim. Çok donanımlı, her şeyden haberdar bir gelecek geliyor. O nedenle çok umutluyum. Oğlum 2000’li kuşaktan. Onlar fersah fersah ötedeler. Bu insanlar, gelecek kuşaklar bizi ileriye taşıyacak. İmkânlar ölçüsünde çocuklarımıza en iyi eğitimi vermemiz gerekiyor. Bizde en büyük zafiyet, en büyük eksiklik yabancı dil. Gönül ister ki her Türk vatandaşı en az iki dil konuşsun. HABER 27 departmanlarımız departmanlarımız Pakpen A.Ş. Antalya Bölge Müdürü Erkin Önal: siding’de epey iyi bir dönem yaşanmış, ardından ciddi bir yavaşlama olmuş ama biz yeniden bu grubun canlanacağını düşünüyoruz. “Bölgemizde lider konumdayız” Bölgelerinde en iyi bilinen firma olduklarını ve lider konumda bulunduklarını söyleyen Pakpen A.Ş. Antalya Bölge Müdürü Erkin Önal, proje şartnamelerinde Pakpen adının mutlaka geçtiğini, bunun da markalarına duyulan güveni gösterdiğini belirtiyor. Önal ile Antalya Bölge’nin çalışmalarını ve sektörün Antalya’daki durumunu konuştuk Antalya Bölge Müdürlüğü’nü tanıyabilir miyiz, müdürlüğün fiziki yapısı ve faaliyet alanından söz eder misiniz? Ben Pakpen’le dört yıl önce bir araya geldim. Bölge Müdürlüğümüzün faaliyet alanında Antalya’nın yanı sıra Isparta, Burdur, Afyon ve bu illere bağlı ilçeler yer alıyor. Yedi kişiden oluşan ekibimizle bölgemizde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Burçin Taş arkadaşımız, Pakplast Antalya Bölge Yöneticisi. Volkan Gümüş ve Engin Gören, satıştan sorumlu arkadaşlarımız. Alev Karadumanoğlu ise Satış Destek Sorumlumuz. Ofis Sorumlumuz Şerife Nizam ve güvenlik görevlilerimizle birlikte ekibimiz tamamlanıyor. Mutlu bir çalışma ortamına sahibiz. Engin arkadaşımız şu anda rahatsızlığından dolayı aramızda değil, onun yokluğunda büyük bir dayanışmayla sorumluluklarımızı tam olarak yerine getirmeye devam ediyoruz. Bunun için ekip arkadaşlarıma buradan bir kez daha teşekkür ediyorum. Bölge Müdürlüğümüzün fiziki yapısına gelince, Türkiye’de tek ve benzeri olmadığını söyleyebilirim. Böyle bir çalışma ortamı nadir bulunur, bu yüzden çok şanslıyız. Keyif verici bir ortamda çalışıyoruz. Ofisimizi Antalya’da yaşayan herkes biliyor. Bu nedenle Sayın Mehmet Tuza’ya teşekkür ediyoruz. Showroom’umuzda bütün ürün gruplarımız yer alıyor. Müşterilerimizi, hedef kitlemizi showroom’a çekmeye çalışıyoruz. Sadece güzel bir bina olarak görünmekle kalmamasını, içerideki ürünlerimizin de görünmesini, bilinmesini istiyoruz. Showroom’umuza gelenler adeta büyüleniyor, bütün ürün gruplarının nasıl kullanıldığını görüyor ve çok etkileniyor... Önümüzdeki günlerde sektör temsilcilerini, uzmanları showroom’umuzda, bahçemizde bir araya getirmek ve burayı bir buluşma mekânı yapmak gibi bir düşüncemiz var. Hedefimiz, çalışma alanımızın potansiyelinden daha fazla faydalanmak. 28 HABER Bir iş gününüz nasıl geçiyor, haftalık iş planınızda neler yer alıyor? Her pazartesi sabahı haftalık toplantımızı yapıp haftalık genel planımızı oluşturuyoruz. Bunun yanı sıra her sabah 08.30’da satış ekibi olarak mutlaka bir araya geliyoruz ve bir önceki günü değerlendirip o günkü aksiyon planımızı oluşturuyoruz. Bu sayede hiçbir bilgiyi atlamıyoruz ve unutmuyoruz. Sadece haftalık toplantı yaptığınızda bir sonraki toplantıya kadar gün içinde yaşanan gelişmeler unutulabiliyor. Sabah toplantılarının taze bilgi alışverişi açısından önemi büyük. Bir önceki gün hangi bayilerle, kimlerle görüştüğümüzü, ne konuştuğumuzu hepimiz biliyoruz. Bayilerle olan ilişkilerinizden bahseder misiniz, aranızda nasıl bir iletişim var? Satıştaki iki arkadaşımızın da sorumlu olduğu bayiler var ancak Volkan arkadaşımız ağırlıklı olarak şantiyeleri ve müteahhitleri ziyaret ediyor. Boru grubuyla da iyi bir diyalog halinde çalışıyoruz. Burçin Hanım’la birlikte şantiyeleri ziyaret ediyoruz. Bu anlamda boru grubunun diğer ürün gruplarına büyük faydası oluyor çünkü boru grubu, çok önceki aşamalarda projelere dahil oluyor. Bu sayede diğer ürün gruplarımız da erken devrede müteahhitlerle tanışma fırsatı yakalıyor... Engin arkadaşımız ağırlıklı olarak bayilerimizle ilgileniyor. Bölgemizde 41 tane üretici bayimiz ve onlara bağlı 50 civarında alt bayi var. Tüm bayilerimizle yakın ilişki kurmaya çalışıyoruz. Bölgemiz çok geniş bir alana sahip olmadığı için bayilerimize ulaşmakta çok zorluk çekmiyoruz, bu bizim için bir avantaj. Bayilerimizi haftada iki üç kez ziyaret edebiliyoruz hatta iş durumuna göre bazı bayilerimizi her gün ziyaret ediyoruz. Bize ihtiyaç duyduklarında mutlaka bir arkadaşımıza ulaşabileceklerini biliyorlar. İletişimle ilgili hiçbir sıkıntımız yok. En uzak noktamız Afyon. Herhangi bir durumda, o gün değilse bile ertesi gün mutlaka gidip bayimizin yanında oluyoruz. Antalya Bölgesi’ndeki inşaat sektörüyle ilgili bilgi verebilir misiniz? Aslında Antalya belli bir doygunluğa ulaşmış durumda. Son 20 yılda belki İstanbul’dan sonra en hızlı büyüyen şehir. Bu büyümeden dolayı talebin çok üzerinde arz var. Bir dönemdeki aşırı yığılma müteaahhitleri aşırı bir şekilde bu bölgeye yöneltti. Ev enflasyonu oldu diyebilirim. Arz-talep dengesi altüst oldu. Tabii şu da var ki Antalya’da kapasite bitmiyor, devamlı büyüyor. Şu sıralar büyük konutlardan ziyade daha küçük, villa tarzında evler yapılıyor. Bu da bizim için bir avantaj aslında çünkü marka bilinirliğimiz bu kesimde daha yüksek. Ürünümüzü anlatmakta sıkıntı yaşamıyoruz... İnşaat sektörü bundan sonra Antalya’da yenilemeye dönük olacak çünkü 20 yıl önce yapılan binaların artık yenilenmeye ihtiyacı var. Bu da bizim için ciddi bir potansiyel demek. 2012 yılı bölgeniz açısından nasıl geçti, 2013 için neler düşünüyorsunuz? Geçtiğimiz yıl hedeflediğimiz doğrultuda geçti. Tabii bu yetmiyor. Hedefimiz doğrultusunda satış yaptık ama daha iyi olabilirdi. 2013 için piyasa karamsar da olsa ben seçim döneminin işleri hareketlendireceğini düşünüyorum. Bu hareketlilik de bizim işimize yansıyacaktır. Pakpen A.Ş. çatısı altındaki ürün gruplarının çeşitliliğinin Antalya’daki potansiyel müşterilerle kurduğunuz ilişkilerde sağladığı faydalar neler? Daha çok hangi ürünler kullanılıyor? Ürün gruplarımızın çeşitliliği tabii ki büyük bir avantaj ancak otellerde Pen’den çok alüminyum kullanılıyor. Özellikle boru grubunda bölgede çok etkiliyiz. PakDoor ile ilgili ciddi çalışmalarımız, görüşmelerimiz var. Bu ürün grubumuzda da bölgede mutlaka etkili olacağız. Antalya’da daha çok Pen ve boru grubu ürünlerimiz ilgi görüyor. Yalıtımla ilgili 2017’ye kadar yasal bir süre var. İlgili yasanın, bu ürün gubunda etkili olacağını düşünüyorum. Önümüzdeki süreçte yalıtım grubu ve siding’de çok daha iyi olacağımıza inanıyorum. Geçmişte Bölgenizde marka bilinirliği hakkında neler söyleyeceksiniz, Pakpen A.Ş. ürünleri rekabette nasıl öne çıkıyor? Bölgemizde en iyi tanınan firmayız, lider konumdayız diyebilirim. Özellikle bölge müdürlüğünün bulunması, bayilerin ve tüketicilerin istedikleri zaman müdürlüğümüze ulaşabilmeleri, bilinirliğimizde önemli bir etken. Bölgemizde akla önce Pakpen geliyor; isimle pencere özdeşleşmiş durumda. Ayrıca bölgemizde proje şartnamelerinde Pakpen adı mutlaka geçiyor, bu da markamızın güvenilirliğini gösteriyor. Marka bilinirliğinin yanında ürünün kalitesi, müteahhiti rahatlatıyor. Büyük ve önemli projelerde fiyattan çok kalite ön planda. İşin zamanında teslim edilmesi de günümüzde çok önemli hale geldi. Bütün bunlar bizi rekabette öne çıkaran unsurlar. Son bir yıldır satış ekibimizin iki gruba ayrılıp bir arkadaşımızın proje ağırlıklı çalışmasının sonuçlarını almaya başladık. Bu uzun vadeli bir yatırım. Bayilerimize de kaliteden kesinlikle ödün vermeyin, verdiğiniz sözü mutlaka tutun diyoruz... Bölgenizin Konya’ya yakın olması, iş yapışınızı nasıl etkiliyor? Konya’ya yakın olmamızın bize sağladığı en büyük avantaj sevkıyat. Bayimiz bugün sipariş geçtiğinde ertesi gün ürünün elinde olacağını biliyor. Bu da rekabette büyük bir katkı sağlıyor. Göğsümüzü gere gere bunu söylüyoruz. Yanılma payımız sıfır diyebilirim; tabii ki bir iki istisnai durum yaşanmıştır ancak öyle zamanlar oldu ki sabah geçilen siparişi öğleden sonra teslim ettik. Fabrikamızın kapasitesinin yeterli olması, sevkıyatla ilgili sözümüzü tutmamızı sağlıyor, bu da büyük bir güven oluşturuyor. İletmek istediğiniz bir mesajınız var mı? Pakpen Ailesi, çok güzel bir aile. Çok iyi bir kadromuz var. Herkes kendisini fabrikanın bir parçası olarak gördüğü sürece mükemmelliğe ulaşmamızda bir engel yok. Markamızla özdeşleştiğimiz anda olmayacak diye bir şey yok. Tüm çalışanların kendisini ailenin bir üyesi olarak görmesi gerekiyor. Fikirlerimizi saygı çerçevesinde açıkça söyleyebilmemiz çok önemli. Bizim ailemizde açık iletişim var. Bölgemizdeki arkadaşlarımızla biz böyle hissediyoruz. Diğer bölgelerdeki arkadaşlarımızın da böyle hissettiğine inanıyorum. Böyle olunca da çalışmak çok daha keyifli oluyor. Pakpen’in önümüzdeki yıllarda çok daha iyi yerlerde olacağına yürekten inanıyorum. HABER 29 ürünlerimiz ürünlerimiz Pakplast İç Tesisat ve Altyapı Boru Sistemleri Pakplast, son teknolojiyle donatılan tesislerinde üretilen geniş ürün yelpazesiyle, altyapı ve iç tesisat boru sistemlerinde kullanılmak üzere polietilen borular, polipropilen borular ve ek parçaları, alüminyum folyolu polipropilen borular ve ek parçaları, kompozit borular ve ek parçaları, yerden ısıtma ve mobil sistem (PEX ve PE-RT BORU), bina içi polipropilen atık su boruları ve ek parçaları, polietilen doğalgaz borularıyla kendinden muflu ve mufsuz korige altyapı boruları ve ek parçalarını üretiyor. Boru üretiminde Avrupa’nın en genç teknolojisine sahip ve en büyük üreticilerinden biri konumunda olan Pakplast’ın ürettiği borular, bugüne kadar yurtiçinde ve yurtdışında içme suyu, sulama, kanalizasyon, yağmur suyu, endüstriyel hatlar ve iç tesisat boru sistemlerinde çok sayıda projede yer aldı. Pakplast’ın Bina İçi Tesisat Boru Grubu’nda yer alan ürün ve bu ürünlerin sahip oldukları özellikleri Boru Grubu Koordinatörü Mesut Koçal, Altyapı Boru Sistemleri Ürün Grubu’nda yer alan ürün ve özelliklerini ise Altyapı Boru Grubu Satış Müdürü Cem Sırgüven anlattı. Bina İçi Tesisat Boruları Pakplast Bina İçi Tesisat Boru Grubu’nda, sıhhi tesisat, ısıtma ve atık su boruları olmak üzere üç ürün grubu bulunuyor. Ürün grubu içerisinde yer alan ürün çeşitleri ise PPR, PPRC alüminyum folyolu, kompozit boru, yerden ısıtma borusu ya da mobil sistem borusu ve atık su boruları olarak sıralanıyor. Bütün pazarda kullanılan sıhhi tesisat ve ısıtma borularının, tüm sektörde aynı malzemelerden üretildiğini ancak küçük farklılıklar bulunduğunu belirten Mesut Koçal, Pakplast’ın en büyük farkının, hammadde ve üretim teknolojisi olduğuna dikkat çekiyor. “Biz hem modern teknolojiyi kullanan hem de doğru hammaddeyi işleyen, Türkiye’nin ve dünyanın ender ve 30 HABER iyi firmalarından biriyiz. Doğal olarak da ürünlerimiz kaliteli” diyen Koçal, şirket olarak Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza ile birlikte tüm çalışanlar olarak kaliteyi daima ön planda tuttuklarını, doğru malzemeyi, doğru yere vermeye çalıştıklarını söylüyor. PPR, PPRC alüminyum folyolu boruların ardından kompozit boruların geliştirildiğini, akabinde yerden ısıtma ve mobil sistemlerde kullanılan PX-B’nin üretildiğini anlatan Koçal, “Bizim PX tesisimiz belki de Avrupa’nın en teknolojik, kurallara ve sistemlere en iyi şekilde uyan tesisi. Her sene yaklaşık 15-20 milyon metre PX boru satışımız var ve müthiş bir şekilde beğeniliyor. Biz her kangalı yüzde 100 test ediyoruz, her kangalın içerisinde daralma olup olmadığını öğrenmek için bir bilye dolaştırıyoruz ve bunu yapan ender firmalardan biriyiz. Dolayısıyla üretmiş olduğumuz boru, malzemesiyle, kılıfıyla doğru bir ürün. Bu da bize büyük bir avantaj sağlıyor” diyor. Yeni ürün PE-RT Yaklaşık altı aydır devam eden çalışmalar sonucunda yeni ürünleri PE-RT’i piyasaya sunduklarını belirten Koçal, bu ürünün daha yumuşak ve sadece yerden ısıtmada kullanılan bir boru olduğunu söylüyor. Avrupa’da yerden ısıtma haricinde ısıtma ve sıhhi tesisat hatlarında da kullanılan bu borunun, gelecek yıllarda kullanım alanının daha da genişleyeceğine dikkat çeken Koçal, Türkiye’de yerden ısıtmada kullanmak için yurtdışından getirilen bu boruyu üreten Pakplast’ın, sektöre büyük bir katkıda bulunduğunu belirtiyor. Atık su borusu üretiminde de Pakplast’ın rakiplerinden farklı bir üretim gerçekleştirdiğine değinen Mesut Koçal, şunları söylüyor: “Tabii ki bu sektörde bizim gibi Polipropilen atık su borusu üreten firmalar var. Bu borunun en önemli özelliği, depreme dayanıklı olması, fire vermemiş olması ve yandığı zaman zehirlemeyen özelliğe sahip olması. Avrupalıların bulduğu bu boruyu biz de aynı teknolojiyle üretiyoruz... Atık suda yenilik olarak bir de PP Ekstra sessiz boruyu ürettik. Bu ürünümüz, 2012’de ailemize katıldı. Sürekli artan konfor ihtiyacına paralel olarak sessiz boruyu hayatımıza kattık.” Pakplast’ın üstyapı boru sektöründe Türkiye’de yapılan ihracatın yüzde 3’ünü gerçekleştirdiğini de dile getiren Koçal, yurtiçi pazar payının yüzde 10-12 arasında olduğunu belirtiyor. Beş yılda Pakplast için 50 milyon Euro’nun üzerinde yatırım yapıldığını da söyleyen Koçal, bu yatırımın bir boru fabrikasına bir kerede yapılan en büyük yatırım olduğunu ve her yıl yenileme yatırımlarının devam ettiğini vurguluyor. Pakplast PE-RT Yerden Isıtma Boruları Pakplast Ailesi’nin yeni üyesi PE-RT borular, rahat kullanım ve kolay montaj özellikleriyle öne çıkıyor. PE-RT borular Pex borular sınıfına giriyor. Pex boru hammaddesiyle aynı özelliklere ve aynı üretim teknolojisine sahip PE-RT boruların en önemli farkı, Pex boruda olan CROSSLINK çapraz bağlamanın yapılmaması. Çapraz bağlama işlemi uygulanmadığı için boru esnek bir yapıya sahip. uygulamalarının yanı sıra soğutma proseslerinde de PE-RT boru rahatlıkla kullanılabilir. Sıcak ve soğuk su uygulamaları Bina içi sıhhi tesisat uygulamalarında montaj ve uygulama kolaylığı avantajı sağlar. PE-RT Boru kullanım alanları Düşük sıcaklı radyatör –mobil sistem uygulamaları Yoğuşmalı kazan veya kombi uygulamaları (mobil sistemli) için de uygundur (50 ºC). Zeminden ısıtma uygulamaları PE-RT Boru, özellikle yerden ısıtma uygulamalarında esneklik özelliğiyle montajda kolay dönüş sağlar. Isıtma Çap aralığı 16 mm’den 32 mm’ye kadar kılıfsız üretim yapılabilir. Kılıflı olarak 16 mm boru da ürün gamında mevcut. Pakplast Altyapı Boruları Pakplast markası altında üretimi gerçekleştirilen Altyapı Boru Sistemleri, 40 yılı aşkın süredir yapı sektöründe faaliyet gösteren ve yıllardır süren istikrarlı büyüme çizgisini devam ettiren Pakpen A.Ş.’ye eklenen son halkalarından biri olmasına karşılık, gösterdiği performansla Pakpen’in büyümesinde öncü rol üstlenmiş bulunuyor. Pakplast Altyapı Boru Grubu Satış Müdürü Cem Sırgüven, gündelik yaşantımızın pek çok noktasında karşımıza çıkan plastik türevi malzemelerin imalatında ağırlıklı olarak kullanılan polietilen hammaddesinin, sahip olduğu dayanım ve işlenebilirlik özellikleri sayesinde 20 yy. ikinci yarısından itibaren boru imalatında da kullanılmaya başlandığını anlatıyor. Yaşanan teknolojik gelişmelerin paralelinde moleküler yapısında yapılan iyileştirmeler sonucunda polietilen hammaddesi kullanılarak imal edilen altyapı borularının pazar payının, sahip oldukları üstün özellikler ve gerek ilk yatırımda gerekse işletme aşamasındaki ekonomik avantajı nedeniyle sürekli genişlediğini belirten Sırgüven, altyapı sistemlerinde ideal çözümü de sunduğunu söylüyor. “Pakplast kalite beklentisini şekillendirmeye devam edecek” Pakplast’ın, TURKAK akreditasyonuna sahip laboratuvarlarında gerçekleştirdiği test ve iyileştirme faaliyetleriyle halihazırdaki yüksek kalite anlayışını daha üst noktalara çekmeye çalıştığını dile getiren Sırgüven, Pakplast’ın bu çalışmalarıyla altyapı sektöründe oluşturduğu kalite beklentisini şekillendirmeye devam edeceğini vurguluyor. HABER 31 ürünlerimiz Pakplast markası altında üretimi gerçekleştirilen altyapı ürünleri • Yüksek Yoğunluklu Polietilen 100 (Pakplast HDPE100) Borular • Yüksek Yoğunluklu Polietilen 80 (Pakplast HDPE80) Borular • Korige Borular Pakplast HDPE100 Borular Pakplast altyapı boru sistemleri içerisinde önemli bir payı HDPE100 borular oluşturuyor. Gerek ülkemizde gerekse ihracat pazarlarında her geçen gün artan altyapı yatırımlarına paralel yüksek kalitesinin yanı sıra sahip olduğu diğer özelliklerden dolayı Pakplast HDPE100 boruları giderek artan bir talep görüyor. Pakplast HDPE100 boruların başlıca özellikleri 50 yıllık servis ömrüne sahip olması, hijyenik oluşu, hızlı ve rahat döşeme imkânı sağlaması, yer hareketlerine uyum sağlaması, kimyasal dayanımının yüksek olması ve pürüzsüz iç yüzeyi sayesinde mükemmel hidrolik özellikler sunması olarak sıralanıyor. TS 418-2 ve EN 12201-2 standartlarına uygun olarak 20 mm çaptan 1600 mm çapa ve 32 bar anma basıncına kadar geniş bir yelpazede ve tamamı Avrupa menşeli son teknoloji imalat hatlarında üretimi gerçekleştirilen Pakplast HDPE100 altyapı boruları, aşağıdaki kullanım alanlarında ağırlıklı tercih ediliyor. - Sulama sistemleri - Jeotermal boru sistemleri - Yeraltı ve yer üstü içme suyu şebekeleri - Atık suların deşarjı - Su iletim hatları - Derin deniz deşarjları - Yangın suyu sistemleri - Atıksu terfi hatları - Denizaltı geçiş hatları - Telekomünikasyon sistemleri - Enerji dağıtımı - Kablo boruları - Soğutma suyu sistemleri Pakplast HDPE80 Borular İmalat tekniği açısından benzerlik göstermekle birlikte su iletim hatlarından farklı olarak Pakplast HDPE80 doğalgaz boruları, TS EN 1555 ve ISO 4437 standartlarına uygun olarak ve aksi belirtilmedikçe yurtiçi uygulamalarında standart sarı renkte imal ediliyor. Ağırlıklı olarak gaz dağıtım hatlarının yerleşim yerlerinde yer alması ve iletilen malzemenin risk derecesinin yüksek olmasından ötürü Pakplast HDPE80 doğalgaz boruları, sadece dünyaca kalitesi kabul edilmiş hammadde üreticilerinin üretimi olan hammaddelerle ve insan hatasını sıfıra indiren ileri teknoloji ürünü makinelerde son derece hassas bir şekilde üretiliyor. Ülkemizde yer alan tüm doğalgaz dağıtım firmalarının şartnamelerine uygun olarak üretilen Pakplast HDPE80 doğalgaz boruları, aynı zamanda UGETAM uygunluk belgesine de sahip. Pakplast Korige Borular Sektördeki öncülüğünü yeniliklerle sürdüren Pakplast, 1400 mm çapa kadar kendinden muflu korige boru imalatını Türkiye’de gerçekleştiren tek üretici konumunda. Muflu contalı birleşim metodu dışında, manşon contalı birleşime uygun korige boru imalatı da yapan Pakplast, aşınmaya ve kimyasal etkilere karşı gösterdiği mükemmel direncin yanı sıra taşıma, döşeme ve montaj kolaylığıyla başta kanalizasyon, yağmur suyu drenaj hatları, endüstriyel atık sistemleri ve cazibeli su taşıma sistemlerinde ideal çözüm sunuyor. 32 HABER ürünlerimiz Bu özelliklerinin yanı sıra TS EN 13476-3 standardına göre imal edilen Pakplast Korige Boruları, asgari 50 yıllık tasarım ömrü, contalı bağlantıyla sağladığı üstün sızdırmazlık özelliği, tamir/bakım kolaylığı ve pürüzsüz akış yüzeyiyle de proje ömrü boyunca en ekonomik alternatifi oluşturuyor. Ayrıca Pakplast Korige Boruları her türlü soruna ek parça ihtiyacını karşılayan geniş bir ürün yelpazesi de sunuyor. çalışmamız Türkiye’deki tüm bayilerimize yönelik bir çalışma. Bugüne kadar bu amaçla tüm bayilerimizi ziyaret ettik. Genel olarak da bayilerimizi yılda en az bir kez ziyaret ediyoruz.” Demir, iç piyasada ve dünya pazarında PVC pencere olarak bakıldığında birçok şeyin yapılmış olduğunu da belirtiyor ancak Pakpen olarak her zaman yapılmamış olan üzerinde düşündüklerini ve bunları bulup geliştirmeye çalıştıklarını söylüyor. Bu doğrultuda önümüzdeki yıllarda yeni ürünlerin söz konusu olduğunu da kaydeden Demir, mevcut ürünler üzerindeki iyileştirmelerin ise sürekli olduğunu sözlerine ekliyor. Pakpen yedi ayrı pencere seçeneğiyle her ihtiyaca ve zevke hitap ediyor Pakpen A.Ş. çatısı altında, en yeni teknolojilerle üretilen Pakpen Pencere Sistemleri, güvenliği ve tasarrufu bir arada sunuyor. AB normlarında üretilen ürünler, 50’ye yakın ülkeye garantili olarak ihraç ediliyor. Pakpen’in yedi farklı pencere alternatifi, her türlü ihtiyaca yanıt veriyor, her zevke hitap ediyor. Pakpen’in, sektörde Türkiye’deki ilk üç markadan biri, çoğu yerde ise birinci sırada yer aldığını belirten Pakpen PVC Profil Grubu Teknik Satış Destek Uzmanı Recep Ali Demir, sektörde öne çıkmalarının altında kaliteden taviz vermemelerinin yattığını söylüyor. Dünyada kısa ömürlü ve sık değiştirmeyi gerektiren bir ürün pazarının oluştuğuna ancak Pakpen’in hiçbir zaman buna itibar etmediğine dikkat çeken Demir, Pakpen A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Tuza’nın “Ben evime yaptırmayacağım bir ürünü başkasına da satmam ve üretmem” sözünün kendileri için bir vizyon olduğunun altını çiziyor. “Bayi ayağındaki üretim süreçlerinde de kalite önceliğimiz” Pakpen A.Ş. çatısı altında üretilen diğer ürünlerde olduğu gibi Pakpen Pencere Sistemleri’nin üretiminde de, ürünü üretecek en kaliteli teknoloji hangisiyse o teknoloji ve makinelerin kullanıldığını belirten Demir, hammadde kullanımının da yıllardır değişmediğini ve aynı kalitede olduğunu vurguluyor. “Hammadde tedarikçilerimiz, bizim kullandığımız malzemelerin piyasada çok fazla örneğinin kalmadığını söylüyor ve pencere ihtiyaçları olduğunda Pakpen ürünlerini tercih edeceklerini bizzat dile getiriyorlar” diyen Recep Ali Demir, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sadece Pakpen’in üretim süreçlerindeki kaliteyle değil, bayi ayağındaki üretim aşamasında da kalite süreçlerini iyileştirmeye yönelik bir çalışmamız var. Bayilerimiz, yanlış bilgi veya kalifiye çalışan sıkıntısından kaynaklanan bazı sorunlar yaşayabiliyor. Biz bu bayilerimizi hem fabrikamızdaki üretim atölyemizde eğitime alıyoruz hem de eğitimden bir süre sonra kendilerini üretim alanlarında ziyaret edip yaptıklarını kontrol ediyoruz. Doğru ve yanlışlarını tespit ettiğimiz bayilerimizi, yaptıkları yanlış uygulamalarla ilgili bir kez daha eğitime tabi tutuyoruz. Müşterilerimizin göremeyeceği noktalarla ilgili olması gereken detaylar konusunda da bilgilendirme yapıyor, ustalarla bilgi alışverişinde bulunuyoruz. Ayrıca bu amaçla ustalara yönelik “Hatırlatma ve Bilgilendirme” kitapçığı hazırlayıp dağıttık. Bu Pencere Grubu’nun 2012 yılı ihracatı 31 milyon 684 bin 158 Euro olarak gerçekleşti. Bu rakamla Pakpen, sektörde toplam ihracatın yüzde 5’ini gerçekleştirdi. Pencere Grubu ürünleri ve özellikleri Kapı, Pencere, Panjur ve Kepenk Ana Grubu altındaki Pencere Grubu’nda, duvar kalınlığı, odacık sayısı, sahip olduğu yumuşak veya sert hatlar ile pazarın gelişimine göre üretilen seriler bulunuyor. OPTİMAL SERİ Teknik özellikler: Beş odacıklı kasa ve damlalıklı kanat profili, 72 mm profil genişliği ve 3 mm profil et kalınlığı, 3 contalı sistemiyle 1.4 w/m²k ısı geçirgenlik değeri, zengin renk seçeneği. RİVAL SERİ Teknik özellikler: Beş odacıklı kasa ve damlalıklı kanat profili, 72 mm profil genişliği, detay çözümlere uygun yardımcı profil seçenekleri, zengin renk seçenekleri, çift ya da üç cam kullanma rahatlığı. ROYAL SERİ Teknik özellikler: Beş odacıklı kasa ve damlalıklı kanat profili, 70 mm profil genişliği, görüş alanına girmeyen conta sistemi, 108 mm’lik kasa kanat yüksekliği. GLOBAL SERİ Teknik özellikler: 60 mm profil genişliği, üç ve dört odacıklı sistem, zengin renk seçeneği, çift ya da üç cam kullanma rahatlığı. OVAL SERİ Teknik özellikler: 58 mm profil genişliği, üç odacıklı sistem, mukavemeti yüksek çıta tırnak yapısı, 3 mm profil et kalınlığı, detay çözümlere uygun, zengin yardımcı profil seçeneği, zengin renk seçeneği, çift ya da üç cam kullanma rahatlığı. İDEAL SERİ Teknik özellikler: 58 mm profil genişliği, üç odacıklı sistem, detay çözümlere uygun, zengin yardımcı profil seçeneği, zengin renk seçeneği, çift ya da üç cam kullanma rahatlığı, görüş alanına girmeyen yeni tasarım conta sistemi. SÜRME SERİ Teknik özellikler: Çift kanatlı, eşikli, tek raylı alternatifleri, sayısız kere test edilen ray sistemi, ön odacıkları mükemmel su tahliyesi, zengin renk seçeneği. KEPENK Teknik özellikler: Her türlü pencereyle uyum, zengin renk seçeneği. PANJUR Teknik özellikler: Manuel ve kumandalı kullanabilme imkânı, açılabilir panjur kutusu sayesinde temizlenebilme imkânı; ahşap, desen, laminasyon ve zengin renk seçenekleri. tası Püf nok Sacı Descteerekprofillerinin koıllan en llan Kapı ve p iği taraflarda ku olarak a ld e rç yerinin g delinerek tek pa a olarak rç ı, a c p sa i destek irken ik bir ası gerek rşılaşılan kullanılm or. Bu sıklıkla ka le kapı veya kullanılıy lış işlem nedeniy ğlayacak ni sa u yan yanlış. B nin mukavemeti kalkmış re d e penc i orta an çalışmaları iğ ll e z ö u e m sacın b ilgilendir delinerek apılan b ın oluyor. Y de, destek sacın ılması neticesin rça olarak kullan n tek pa ış ve soru sağlanm ldırılmış a k ortadan yor. bulunu HABER 33 ar-ge Plastiklerin öyküsü... yalıtım Selüloit ve kazein plastiklerinden günümüzde masa tenisi topu ve düğme yapılıyor. Diş fırçası sapı ve gözlük çerçevesi gibi kalıplanarak biçimlendirilen maddeler ile saydam ambalaj kâğıdı yapılan selüloz asetat, daha geniş bir alanda kullanılıyor. Dokumacılıkta kullanılan selüloz asetat lifleri ise reyon adıyla biliniyor. Kimyacılar hem PVC’yi hem de polistireni 19. yüzyılda laboratuvar deneyleri sırasında keşfetmişlerdi ama bunların nasıl kullanılacağını bilmiyorlardı. Pakpen A.Ş. Ar-Ge Müdürü, Compound, Kompozit Levha ve Siding Üretim Yöneticisi İsmail Mert 1800’lü yıllardan günümüze kadar çeşitli evrelerden geçerek gelişen plastik, bugün hemen her sektörde kullanılıyor ve hayatın vazgeçilmezleri arasında yer alıyor Plastiklerin öyküsü, Alexander Parkes’ın (1813-1890) yeni keşfettiği selüloz nitratını 1862 Londra Sergisi’nde tanıtmasıyla başladı. Parkes, “parkesin” adını verdiği bu maddenin patentini 1855’te almıştı. Daha sonra “selüloit” adı verilen bu yeni maddeyi ABD’li John Wesley geliştirdi. Selüloit, dayanıklı ve uzun ömürlü ama çok yanıcı bir maddeydi. İlk kuru fotoğraf filminin yapımında kullanılan selüloit, tarak, bıçak sapı, yapay takı ve hatta giysilerde yaka yapmak için de kullanıldı ve yıllarca tek plastik türü olarak kaldı. 19. yüzyılın sonlarında selüloite oldukça benzeyen ama ondan farklı olarak yanma özelliği bulunmayan selüloz asetat ve kolayca boyanabilen kazein plastikleri ortaya çıktı. Bütün bu plastik maddeler doğal hammaddelerden yapılıyordu; selüloz plastikleri için linter pamuğu ya da odun hamuru, kazein plastikleri için de süt proteini kullanılıyordu. 34 HABER Plastik sanayiinin temelleri ve gelişimi Plastik sanayiinin temelleri 1907’de Leo Baekeland (18631944) tarafından atılmış bulunuyor. ABD’de çalışan bir Belçikalı olan Baekeland, yapay bir gomalak ya da reçine elde etmeye uğraşıyordu. Sonunda kimyasal maddeleri birbirine karıştırarak tümüyle yapay ilk reçine olan fenol-formaldehit’i üretti ve bu maddeye “bakalit” adını verdi. Yepyeni bir yalıtım maddesi olan fenoplastlar hızla gelişmekte olan elektrik ve radyo sanayiinde bir devrime yol açtı. 1926’da, fenoplastlardan farklı olarak, renklendirilebilme özelliği olan üre-formaldehit, 1935’te de melamin-formal-dehit üretimine başlandı. Dayanıklı ve dekoratif bir yüzey kaplama gereci olarak kullanılan melaminformaldehit, formika gibi ticari adlarla tanınıyor. 1920’lerde uzun polimer zincirlerinden yeni plastik maddeler yapılabileceğini ortaya koyan araştırmalar yapılmış bulunuyor. 1930’larda bilim adamları bugünkü dev plastik sanayiinin temelini oluşturan üç madde üretti. Bu maddeler polietilen (ya da politen), polivinil klorür (PVC) ve polistiren. Kimyacılar hem PVC’yi hem de polistireni 19. yüzyılda laboratuvar deneyleri sırasında keşfetmişlerdi ama bunların nasıl kullanılacağını bilmiyorlardı. 1933’te İngiltere’de yapılan araştırmalarda keşfedilen polietilen ise en basit ve kolay anlaşılır polimer zincir yapısına sahip bulunuyor. Bu üç plastik, ısılyumuşar (termoplastik) plastiklerdir. Bu plastikler ısıtılınca erimeden yumuşar, kolayca biçimlendirilebilir ve soğutuldukları zaman biçimlerini koruyarak sertleşir. Isılyumuşar plastikler bu özellikleriyle öbür temel plastik grubu olan ısılsertleşir (termoset) plastiklerden ayrılır. Isılsertleşir plastiklere ısı ve basınç uygulandığı zaman kimyasal bir tepkime gerçekleşir; yan yana olan polimer zincirleri birbirine çapraz biçimde bağlanarak, yeniden biçimlendirilmesi olanaksız, katı bir ağ oluşturur. Fenoplastlar, aminoplastlar ve başka birçok plastik bu türdendir. Ama ısılyumuşar plastiklerin kullanım alanları çok daha geniştir. En önemli üç ısılyumuşar plastik olan polietilen, PVC ve polistiren günümüzde çok büyük miktarlarda üretilir ve toplam plastik üretiminin büyük bölümünü oluşturur. Böylesine çok üretilen başka tek plastik türü, 1954’te İtalya’da keşfedilen ve kimyasal yapısı polietilene yakın olan polipropilen’dir. Özel amaçlar için kullanılan ve küçük miktarlarda üretilen birçok başka plastik türü de vardır. Binalarda ısı yalıtımı Yapıların uzun yıllar boyunca değerini koruması ancak yapı iyi tasarlanmışsa, iç ve dış etkenlerden doğru biçimde korunmuşsa gerçekleşebilir. Yapıların iç ve dış etkenlerden doğru biçimde korunması, yalıtımla sağlanabilir. Yalıtım sistemlerinin esas amacı, yapı bileşenleri ve taşıyıcı sistemi dış etkenlerden koruyarak,kullanım amacına uygun sağlık ve konfor şartlarının yapı içerisinde hüküm sürmesini sağlamaktır. Bina içerisinde konforlu yaşam koşullarının oluşturulması insan sağlığı için ne kadar önemli ise yapının dış etkenlere karşı korunması da, içerisinde yaşadığımız, sağlam ve uzun ömürlü olmasını beklediğimiz yapılar için aynı öneme sahiptir. Dünya üzerindeki birincil enerji kaynaklarının hızla tükenmesi üzerine, gelişmiş ülkeler başta olmak üzere tüm ülkeler enerji ihtiyaçlarını kontrol altına alma ve enerjiyi etkin kullanma yöntemleri geliştirmişlerdir. Ülkemizde de başta sanayi ve konut sektörlerinde olmak üzere, enerji tüketimleri her geçen yıl artmaktadır. Konutlarda kullanılan enerjinin büyük bir kısmı ısıtma ve soğutma amaçlı olarak tüketilmektedir. Söz konusu bu enerjinin etkin kullanılması, ısı yalıtımıyla sağlanabilir. Bina zarfı, binanın iç ortamını dış ortamdan ayıran yapı elemanlarını kapsar. Duvarlar, pencereler, kapılar, döşeme, tavan ve çatı, bina zarfını oluşturur. Genel olarak farklı sıcaklıktaki iki ortam (dış hava – yaşanan mahaller) arasındaki ısı geçişini azaltmak için yapılan işlemlere ısı yalıtımı denir. 1.1. Duvarlar: Enerji verimliliği için ısı kaybeden dolgu duvar ve kolon, kiriş, lento, hatıl vb. tüm taşıyıcı duvarlara ısı yalıtımı yapılmalıdır. Duvarlarda yalıtım içten (duvarın iç yüzünden) veya dıştan (duvarın dış yüzünden) yapılabilir. Bunun için çeşitli ısı yalıtım malzemeleri ve detayları uygulanabilir. 1.2. Pencereler: Pencerelerde ısı kaybı açısından en önemli özellik, ısı geçirgenlik katsayılarıdır. (U değeri). Binalarda kullanılacak pencerelerin ısı geçirgenlik katsayıları TS 825’e uygun olmalıdır. Isı kazançlarının ve soğutma yüklerinin kontrol altına alınabilmesi için ise pencerelerde kullanılan camların güneş enerjisi geçirgenliği dikkate alınmalıdır. Pencereler, kış mevsiminde güneşin mahal içerisine girişini artırmalı, yaz mevsiminde azaltmalıdır. Bunun için pencere sistemlerinde çift camlar, low-e kaplı çift camlar, güneş kontrol kaplamalı camlarla yalıtımlı doğramalar kullanılmalıdır. 1.3. Tavan/çatı ve döşemeler: Binalarda duvarlar ve pencerelerden sonra en fazla ısı kaybı/kazancı olan bölümler, tavan/çatı ve döşemelerdir. Isı kaybeden bu bölümlere de çatının kullanım durumu, eğimi, konstrüksiyonu, döşemelerde ise uygulama yapılan döşeme türü, malzemelerin yük taşıma kapasitesi vb. faktörler göz önüne alınarak ısı yalıtımı yapılmalıdır. Bu amaçla çatı ve döşemelerde ihtiyaca göre tasarlanmış farklı detaylar için çeşitli ısı yalıtım malzemeleri uygulanabilir. Isı yalıtım malzemeleri, ısı kayıp ve kazançlarının azaltılmasında kullanılan, düşük kalınlıklarda enerji tasarrufu sağlamak amacıyla üretilmiş yüksek ısıl dirence sahip özel ürünlerdir. Isı yalıtım malzemelerinin en temel özelliği ısı iletim katsayılarının ( ) düşük olmasıdır. Aşağıda binalarda kullanılan ısı yalıtım malzemeleri ve bu malzemelerin ürün standartları verilmiştir. Isı yalıtım malzemeleri ve ürün standartları • Ekspande Polistiren (EPS), TS EN 13163 • Ekstrude Polistiren (XPS), TS EN 13164 • Camyünü, TS EN 13162 • Taşyünü, TS EN 13162 • Poliüretan (PUR), TS EN 13165 • Fenol Köpüğü, TS EN 13166 • Cam Köpüğü, TS EN 13167 • Ahşap Yünü Levhalar, TS EN 13168 • Genleştirilmiş Perlit (EPB), TS EN 13169 • Genleştirilmiş Mantar (ICB), TS EN 13170 • Ahşap Lişi Levhalar, TS EN 13171 Binalarda ısı yalıtımı uygulanması ile • Isıtma ve soğutma amaçlı tüketilen yakıt miktarının azalması, • Hava kirliliğinin azalması, • Sağlıklı ve konforlu bir ortam oluşması sonucunda sağlık giderlerinin azalması, • Yapı bileşenlerinin yoğuşma sonucu korozyona uğramasının önlenmesi, deprem ve doğal afetlerde bina dayanımının stabil kalması, • Yapıların iç mekânlarında küflenme, siyah leke ve mantar oluşumu önlenerek binanın korunması sağlanır. Kaynak: İzoder Isı Yalıtım Teknik Şartnamesi. HABER 35 sınır ötesi Pakpen’den bir ilk daha 2012 yılında İsveç’e 39 bin metrelik HDPE 100 içme suyu boru sevkıyatı yapan Pakpen Dış Ticaret A.Ş., Türk ihracatçı firmaları arasında bir ilke imza attı ve bir adım öne çıktı Avrupa’da çevre ve gelecek nesillere yeterli, temiz kaynaklar bırakma politikalarıyla öne çıkan İsveç’te, Karlskrona bölge belediyesi, 2011’in sonlarında bir ihale açtı. Halihazırdaki temiz içme suyu kaynaklarının nüfus artış oranı da göz önünde bulundurularak gelecek nesiller için yetersiz kalacağı, ayrıca döküm demir olan eski boru hatlarının yenilenerek halka PH değeri 7,2 ile 8 arasında değişen temiz ve içilebilir musluk suyu sağlayabilmek amacıyla açılan ihaleyi, Pakpen Dış Ticaret A.Ş.’nin işbirliği içinde olduğu İskandinavya Bölgesi’nin en büyük inşaat ve müteahhitlik firmalarından biri, Pakpen ürünleriyle kazandı. İlgili projede toplam 39 bin metre Pakplast HDPE 100 borusu kullanıldı. Borular, yaklaşık 200 konteynerlik ekipmanla beş aydan kısa bir zamanda üretilerek sevk edildi. Pakpen, İsveç’in Karlskrona bölgesi sakinlerine temiz ve içilebilir musluk suyu dağıtımında Pakplast markalı HDPE 100 borularının kullanılmasının haklı gururunu yaşıyor. İçme suyu projesi Proje; Karlskrona bölgesindeki yeraltı kaynak sularının orta vadede yetersiz kalacağı öngörüsüyle Lyckebyan Nehri’nden alınmasını, nehrin bölgeye olan mesafesi dolayısıyla etkilenen suyun kalitesinin kum havuzundan oluşmuş suni kaynak havuzlarında biriktirilip dinlendirilerek ön arıtmaya tabi tutulmasını ve suni kaynak havuzlarından su arıtma tesislerine pompalanarak rehabilitesini kapsıyor. 36 HABER bayilerimiz bayilerimiz Pakpen Antalya Bölge Bayii Şah Alüminyum Firma Yetkilisi Kadir Demirel: “Pakpen Türkiye’de, özellikle de Antalya’da çok iyi biliniyor” “Pakpen ile bir araya gelmemizin nedeni, ürünün, malzemenin iyi ve kaliteli olması” diyen Şah Alüminyum Firma Yetkilisi Kadir Demirel, kalite farkının çok rahat hissedilebildiğini söylüyor. Pakpen’in yeni bayilerinden Kadir Demirel ile çalışmalarını, Antalya’da sektörün durumunu ve hedeflerini konuştuk böyle bir sıkıntımız hiç olmadı. Bu anlamda da çok güvenilir bir firma olduğunu söyleyebilirim. Ekibinizi tanıyabilir miyiz, kaç kişilik bir ekiple nerelerde faaliyet gösteriyorsunuz? Çoğunlukla Antalya’da faaliyet gösteriyoruz. Yakın çevreye, Denizli, Anamur, Isparta’ya da satışlarımız oluyor. Şu anda toplam 33 kişilik bir ekiple üretim ve satış faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Bugüne kadar bizi bayi olarak, isim olarak tanıyıp bilenlerle çalıştık. Bugün Pakpen markasını görenler özellikle kapımızı çalmaya başladı. Daha çok hangi projelerde yer alıyorsunuz? Biz hazır pencere satıyoruz. Daha çok tali bayilerimiz aracılığıyla iş yapıyoruz. Şu anda bizim aldığımız ve almak üzere olduğumuz birkaç iş var. En son Antalya içinde 650 konutluk bir iş görüşmemiz oldu. Pakpen’in avantajını bu projelerde görüyoruz. 2013 yılı için hedefleriniz neler? Şu anda barter sistemine girersek ayda sekiz kamyon malzeme indirebilecek durumdayız. Barter sistemini uygulamayı pek tercih etmiyoruz. Piyasada bir sıkışıklık var, 2013 yılı çok da iyi görünmüyor. Ticaret hayatındaki geçmişinizi anlatır mısınız? 1994 yılında kendi şirketimi kurdum. Alüminyum doğrama işleri yapıyorduk. 2002 yılında Pen ile tanıştık ve bir firmanın bölge distribütörlüğünü aldık. Eski alüminyumculardan olmamıza rağmen Pen ile çok iyi satışlar yakaladık. Bir süre sonra alüminyum atölyemizi kapattık. Hem bireysel kullanıcılar hem de projeler Pen’i tercih etmeye başladı. Üç yıl önce tekrar imalata girdik, şu anda hem imalat hem de satış yapıyoruz. Çok kısa bir süre önce Pakpen ile bir araya geldiniz. Pakpen’le çalışmayı niçin tercih ettiniz? Pakpen ile bir araya gelmemizin nedeni ürünün, malzemenin iyi ve kaliteli olması. Uzun süredir profili elime alıp kesmiyordum... Diğer profillerle karşılaştırdığınızda kalite farkını çok rahat hissediyorsunuz. Daha önce Alman profili veya başka profiller de işledim, fark apaçık ortada. Pakpen, Türkiye’de ve özellikle Antalya bölgesinde çok iyi biliniyor. Marka bilinirliği çok yüksek. Daha önce başka bir firmayla da çalıştım, talep ettiğimiz malzeme miktarıyla ilgili bazı sıkıntılar yaşıyorduk. Pakpen ile 38 HABER Pakpen Antalya Bölge Müdürlüğü ile ilişkileriniz nasıl? Pakpen kurumsal bir firma. Antalya Bölge ile ilişkilerimiz çok iyi. Sürekli yardımcı oluyorlar, her zaman yanımızdalar. Bir sıkıntımız olduğunda hemen çözüm üretiyorlar. Gelecek hedeflerinizden bahseder misiniz? Hedefimiz büyümek. Kiralık atölyemizde 750 metrekarede CNC tezgâhlarımız var. Yakın bir zamanda kendi atölyemize geçeceğiz. Kullanım alanı toplamda 3 bin metrekare olacak. Bir CNC tezgâhı daha alacağız. Bunun haricinde 300 metrekarelik bir mağazamız bulunuyor. Pakpen’le çalışma tercihimiz de büyüme hedefimiz doğrultusunda oldu. İş hayatında nelere önem veriyorsunuz? Öncelikle kaliteye önem veriyoruz. Standart kaliteyi yakalamak önceliğimiz. En önemli sorunumuz kalifiye personel ihtiyacımız. Bu nedenle ekibimizi sürekli olarak eğitmeye, yetiştirmeye çalışıyoruz. Pakpen Antalya Bölge Bayii Mars Ltd. Şti.’nin Ortağı Rahmi Aksakal: “Pakpen Ailesi’nin üyesi olmaktan mutluluk duyuyoruz” En eski Pakpen bayilerinden olan Mars Ltd.’nin ortaklarından Rahmi Aksakal, ticaret hayatında kalite ve güvenilirliğin çok önemli olduğunu belirtiyor Firmanızın kuruluşundan ve Pakpen A.Ş. ile nasıl bir araya geldiğinizden söz eder misiniz? Pakpen’in kuruluşundan bu yana bayiliğini yapıyoruz. O gün bugündür başka bir profil işlemedik. Üretici bayii olarak faaliyet gösteriyoruz. 1992 yılında Antalya’ya geldiğimizde montaj bayii olarak işe başladık, 1996’ya kadar bu şekilde devam ettik. 1996’dan beri de atölyemizde üretim yapıyoruz. Kısa bir süre yurtdışı tecrübemiz oldu, sonra vazgeçtik ve Pakpen Bayii olarak işimize devam ettik. Bayi yapılanmanızdan ve faaliyetlerinizden söz eder misiniz? 2007 yılına kadar bayi yapılanmamız farklıydı. PakSiding’de bölge distribütörlüğümüz vardı. Yurtdışına çıktığımız dönemde siding tarafıyla yeterince ilgilenemedik... 2003-2004 yıllarında Pen’de çok iyiydik, Türkiye birinciliğine oynadık. İki yıldır limited şirketiyiz, daha önce Mars A.Ş. olarak çalışmalarımızı sürdürüyorduk. Faaliyet alanımız Antalya ve çevresiyle sınırlı değil, talep olduğunda başka illere de gidiyoruz. Geçtiğimiz günlerde Malatya’da bir iş yaptık. Ekibiniz kaç kişiden oluşuyor? 10 kişilik bir ekiple hizmet veriyoruz. Bu işi ortağım Mustafa Gökmen ile birlikte kurduk. Konya’da Pakpen fabrikasında birlikte çalışıyorduk; montaj yaptık, ustabaşı olarak çalıştık. Malzemeyi, üretimin aşamalarını biliyoruz. Tabii teknoloji değiştikçe üretim şekli de değişiyor ama bu işin içinden gelmenin avantajlarını yaşıyoruz. 2012 sizin için nasıl geçti, hedeflerinizi tutturdunuz mu? Bu yıldan neler bekliyorsunuz? Geçen sene iyi geçti. Fazla bir hedef koymamıştık ama iyi bir yıl oldu. İki üç tane otel işimiz oldu. Bu yıl işler biraz durgun. Yine bir iki otel işimiz oldu ama şu anda piyasada yaprak kıpırdamıyor. Piyasada Pen ve üretici çok, rekabet yoğun. Pakpen olarak bizim sıkıntımız yok. Sektörde bizi Mars olarak çok iyi tanıyorlar. Önümüzdeki yılın daha iyi olacağını düşünüyoruz. Müşterilerinizin Pakpen ürünlerini tercih etmelerinin nedeni nedir? Kalite ve güvenilirlik çok önemli. 1992’den beri biz bu dükkândayız. Kalıcı oluşumuz, yıllardır bu işi yapmamız ve geçmişimizin eskiye dayanması güven yaratıyor. 1992 yılından bu yana kartımızda yazan iletişim bilgileri aynı. Çevremizde Mars Ltd.’nin ortakları Rahmi Aksakal ve Mustafa Gökmen bugüne kadar birçok dükkân açılıp kapandı. Bizi arayan burada buluyor. Müşterilerimiz ürünlerimizden ve bizden memnun. Malzeme tedariğinde hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz, bu da müşterilerimize verdiğimiz sözü tutmamızı sağlıyor. Ürünlerimizin kalitesi ise ortada. Müşterilerimiz, sağladığımız güven sayesinde bizi etrafındakilere tavsiye ediyor, bu da bizim için büyük bir mutluluk. Eski bayilerden biri olarak Pakpen A.Ş.’nin sektördeki gelişimi hakkında neler söyleyeceksiniz? Pakpen’in gelişimini, sektördeki faaliyetlerini yakından izliyoruz ve büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Kuruluşundan bu yana büyük bir yol kat etti, ürün çeşitliliği arttı ve sürekli yeni ürünler geliştiriyor. Böyle büyük bir ailenin üyesi olmaktan mutluluk duyuyoruz. Antalya’da inşaat sektörünün bugününü ve geleceğini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bölgemizde potansiyel büyük ancak rekabet çok yoğun. Geleceği çok parlak göremiyoruz ama biz burada olmaya devam edeceğiz. İşimizi en iyi şekilde yapıp sektörde varlığımızı sürdürmeyi hedefliyoruz. Bölgenizde değiştirme pazarı mı yeni projeler mi daha yoğun? Biz iki üç yıldır otel projelerinde yer alıyoruz. Kâr marjı düşük olduğu için toplu konut işlerinde çok fazla yer almadık. Değiştirme pazarını toplu konut işlerine tercih ediyoruz. Genellikle müşterilerimiz referanslarımız yoluyla bizi buluyor. Otel projeleri Eylül-Mayıs döneminde, değiştirme pazarı ise Haziran-Eylül ayları arasında yoğun oluyor. HABER 39 bayilerimiz bayilerimiz İstanbul PakBoard Bayii KYT’nin sahibi Muhlis Karataç: “Ürünü satmak kadar arkasında durabilmek de çok önemli” “Pakpen A.Ş. ile işbirliği yaparak ne kadar doğru karar verdiğimizi, fabrikayı görünce bir kez daha anladık” diyen PakBoard Bayii KYT’nin sahibi Muhlis Karataç, sorularımızı yanıtladı Pakpen ürünlerinin bilinirliği çok yüksek, özellikle kalitesiyle öne çıkıyor. Örneğin Mesa Projesi’nde bizi ismen çağırdılar çünkü çok ciddi anlamda hizmet etmeye gayret ediyoruz. Pakpen de öyle. Bir dahaki proje için özellikle görüşmek istediler... Ürünü satmanın yanı sıra arkasında durabilmek çok önemli bir husus. Pakpen bunu yapıyor ve ürünlerinin kalitesi sektörde iyi biliniyor. Firmanız ne zaman kuruldu, Pakpen A.Ş. ve PakBoard ile nasıl bir araya geldiniz? Firmamız 2010 yılında kuruldu. Profesyonel iş hayatından sonra kendi işimizi yapalım, tecrübelerimizi kendi işimize yansıtalım istedik ve firmamızı kurduk. Yalıtım ürünleri satışı ve uygulaması amacıyla kurulan firmamızda taahhüt işleri de yapmaya başladık. Pakpen’le özellikle dış cephe ürünlerinin üzerinde çalıştığımız sırada, iç cephe ürünleri, beyaz XPS konusunda oluşan ciddi talep üzerine tanıştık. Pakpen’i daha önceki profesyonel iş hayatım dolayısıyla tanıyordum. Belli bir isme, hacme, prensiplere sahip olması ve kurumsal kimliği bulunması nedeniyle Pakpen ile çalışmayı tercih ettik. Biz bir adım attık, Pakpen 11 adım attı. 1,5 yıldır birlikteliğimiz sürüyor. Pakpen’le önceleri daha hızlı bir çalışma tempomuz vardı, taahhüt işlerine girince satış tarafını biraz daha geri plana ittik ama belli bir hacimde çalışmalarımız devam ediyor. Bayi yapılanmanızdan, ekibinizden ve faaliyetlerinizden bahseder misiniz? Özellikle Marmara Bölgesi’nde üç-dört portföyümüz var. Bunun yanı sıra Türkiye geneline de malzeme tedarik ediyoruz. Van’dan Diyarbakır’a, Antalya’dan Kayseri’ye kadar geniş bir alanda çalışmalarımız oldu. 2 bin metrekarelik alanda faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Şantiyelerdeki çalışanlarımızla birlikte yaklaşık 85 kişilik bir ekibiz. Marmaray Projesi’nin alt yüklenicilerinden biriyiz. İstasyon inşaatlarında, tünel inşaatlarında çalışan arkadaşlarımız var; su ve ısı yalıtımı çalışmaları yapıyoruz... Beş istasyon, üç tünel için görüşmelerimiz devam ediyor. Taahhüt işi dışında, Trakya’da uygulamalar yaptık, bu sene birkaç çalışmamız daha olacak. Yer aldığınız projelerde PakBoard’un tercih edilmesinin nedeni nedir? Şantiyelerde, proje şartnamelerinde isme gönderide bulunulur. Pakpen’in bu tür proje çalışmalarının güçlü olduğunu görüyoruz. Örneğin Tuzla’daki Mesa Projesi’ne malzeme gönderiyoruz. 40 HABER Yeni bir bayi olarak 2012 yılı sizin için nasıl geçti? Özellikle kentsel dönüşümle birlikte önümüzdeki yıllarda sektörde neler yaşanacak? Yalıtım işinin henüz emekleme döneminde olduğunu düşünüyorum. Kentsel dönüşümle birlikte bir ivme kazanacaktır ama maalesef yeterli bilincin oluşmadığını görüyoruz. Piyasada rekabet de oldukça yoğun. Bizi tercih edenler kalitemiz nedeniyle tercih ediyor, bu nedenle çok mutluyuz. Bizim önem verdiğimiz bir konu da ayıplı mal satmama arzusudur. Sattığınız ürünün arkasında durabilmeniz çok önemli. Pakpen’in bu anlamda bizim için doğru marka olduğunu biliyoruz. Merdiven altı üretim yapan çok firma var. Yalıtım konusuna baktığımızda, özellikle de yapı kimyasalları işin içine girdiğinde çok ciddi sıkıntılı ürünler olduğunu tespit ediyoruz. Biz böyle ürünlere tenezzül etmiyoruz, Pakpen gibi ciddi firmalarla çalışmak arzumuzdur. Pakpen’in Konya’daki üretim tesisleri ve üretim teknolojisi hakkında neler söyleyeceksiniz? Fabrika sanki bir ilaç fabrikası gibi, düzgün ve hayranlık verici. Sanırım Sayın Mehmet Tuza Bey’in üretimdeki hassasiyetiyle alakalı bir şey bu. Makinelerin menşeinden tutun, çalışanların disiplinine kadar çok etkileyici bir sistem var. Fabrikada, Pakpen’le işbirliği yaparak ne kadar doğru karar verdiğimizi bir kez daha gördük. 2013 yılı ve gelecek hedeflerinizi öğrenebilir miyiz? Bu yıl geçtiğimiz yıldan daha iyi bir ciro hedefliyoruz. Tabii cirosal büyüklük bizim çalışmamızla ilgili olmakla beraber, yalıtım ürünlerine ve dekoratif ürünlere talebin artmasıyla da ilgili. Bu yıl hacmimizin büyüyeceğini görüyoruz... Trakya’da yeni bir yapılanmaya gittik, başka bir isimle ve ortaklı bir firma kurduk. KYT olarak tedarikçi konumda Trakya bölgesinde etkin bir satış hedefliyoruz. Ankara’da home-office çalışan bir arkadaşımız var, Pakpen ürünleri ve diğer dekoratif ürünlerimizle ilgili çalışma yapıyor. Bu sene bunun sonuçlarını da alırız diye düşünüyoruz. Antalya Bölge Pakplast Distribütör Bayii DML İnşaat’ın sahibi Aycan Fenercioğlu: “Pakpen fiyat ve kalite dengesini en iyi gözeten firma” Çok yakın bir geçmişte sektöre adım atan DML İnşaat’ın sahibi Aycan Fenercioğlu, bugün geldikleri noktada, ilk zamanlardaki doğru tercihlerinin meyvelerini topladıklarını söylüyor. Fenercioğlu, Pakpen’in ürün kalitesi ve marka değerinin, şirketlerine büyük fayda sağladığının altını çiziyor Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? Sektördeki geçmişinizi ve Pakpen A.Ş. ile nasıl bir araya geldiğinizi anlatır mısınız? 2008 yılında Yıldız Teknik Üniveritesi İnşaat Mühendisliği bölümünden mezun oldum. 2010 yılında sektöre, devlet müteahhitliği yaparak girdik. Özellikle altyapı konusunda ihaleler aldık. İş yaptığımız bölgeler Adana, Konya, Antalya olunca bu bölgeye yakın bir firmayla çalışma gereksinimi duyduk. Yaptığımız piyasa araştırmalarının sonucunda en uygun firmanın Pakpen olduğu kanaatine vardık. 2010 yılında beri aldığımız tüm işlerde Pakpen’in ürünlerini tercih ediyoruz. Bugün geldiğimiz noktada, ilk başladığımız yıllardaki doğru tercihlerimizin meyvelerini topluyoruz. Pakpen’in ürün kalitesi ve marka değeri, şirket olarak bize çok fazla fayda sağladı. Kurumlar kaliteli malzeme tercih ettiğimiz için bizi hep takdir etti. Pakplast ile bir araya gelişinizden bu yana ne tür çalışmalarda bulundunuz? Bahsettiğim gibi önce altyapı ürünlerini kullanarak çalışmaya başladık. 2012 yılında Alanya’da DML İnşaat adında malzeme firması kurduk. Pakpen yöneticileriyle yaptığımız görüşmelerden sonra bu bölgede distribütör bayi olarak çalışmalarımıza başladık. Geçen yıldan beri Alanya ve çevresine Pakplast’ın üstyapı ve altyapı ürünlerini pazarlamaya çalışıyoruz. Sektörde ve rekabette fark yaratmak, öne çıkmak için neler yapıyorsunuz? Öncelikle malzeme, müteahhitlik ve yapı denetim şirketleri olmak üzere bünyemizde üç şirket bulunuyor. Alanya’da bu kapsamda hizmet veren başka bir firma yok. Müşterilerimize sadece malzeme satmakla kalmayıp mühendislik hizmetleri ve yapı denetim hizmeti de veriyoruz. Geniş ürün yelpazemizle rakiplerimizden bir adım öne çıkıyoruz. Bana göre en büyük avantajımız, yenilikçi olmamız ve sektöre farklı bir açıdan bakmamız. Pakplast ürünlerinin tercih edilmesinin nedenleri neler? Bugüne kadar ne tür projelerde yer aldınız? Günümüzde en önemli parametre ekonomik fiyat ve kalite. Pakplast bu iki dengeyi en iyi gözeten firma. Kesinlikle kaliteden taviz vermeden en uygun fiyata hizmet veriyor. Altyapı ve üstyapı malzeme grubunun uzun ömürlü olması gerekiyor. Biz rahatlıkla müşterilerimize Pakplast ile ilgili bu güvenceyi veriyoruz. Bugüne kadar konut ve otel projelerine Pakplast ürünleri verdik. Ayrıca devlet taahhüt işlerimizde de sürekli olarak Pakplast’ı tercih ediyoruz. Bayi yapılanmanızdan, ekibinizden bahseder misiniz? Hangi bölgelere hizmet veriyorsunuz? Geniş bir kadroyla hizmet etmeye çalışıyoruz. Ürünün satışında en önemli departman pazarlama departmanımız. Çalışma arkadaşlarımız ürünleri en iyi şekilde tanıtmak için çaba sarf ediyor. Alanya merkezinde ve çevre beldelere hizmetlerimizi sürdürüyoruz. Sektör açısından bölgenizde 2012 yılı nasıl geçti? 2013 yılı için düşünceleriniz ve hedefleriniz neler? 2012 yılı bölgemizde gayet iyi geçti. Yeni olmamıza rağmen bu olumlu havada biz de pastadan üzerimize düşen payı aldık. 2013 yılında şirket olarak hedeflerimiz daha büyük. Hem kazandığımız tecrübeyla hem de artan marka kalitemizle daha iyi yerlere ulaşacağımıza inanıyorum. Bununla birlikte tabii ki en önemli nokta, ülkemizdeki istikrar ve ekonomik durum. Bölgemiz ne kadar turizme endeksli olsa da ülkemizdeki dalgalanmalar sektörü etkileyebilir. 2013 yılının ilk altı ayı umduğumuzdan iyi geçti, ikinci altı aylık kısım için daha büyük hedefler koyarak yolumuza devam ediyoruz. Kentsel dönüşüm projeleri işinizi nasıl etkileyecek? Kentsel dönüşüm sektöre yeni bir canlılık katacak diye düşünüyorum. Mevcut yapıların yeniden projelendirilip yapılması, sektöre ekstra bir hacim katacak. Bu husustaki tek sıkıntı, sektörün kentsel dönüşüm konusunda çok da iyi bilgilendirilmemesi. Uzun vadede inşaat sektörüne büyük katkı sağlar diye düşünüyorum. Son olarak iş hayatında nelere önem veriyorsunuz? Bence en önemli iki unsur dürüstlük ve çalışkanlık. Bir şirketi ayakta tutan unsurların bunlar olduğunu düşünüyorum. Şirketlerin dürüst duruşlarıyla kazandıkları itibarın, parayla satın alınamayacağı kanaatindeyim. Bizim gibi firmaların sürekli üretmesi gerekiyor. Çalışmadan ve doğru zamanda, doğru adımlar atmadan sektörde uzun ömürlü olmanın zor olacağını düşünüyorum. HABER 41 bayilerimiz bayilerimiz Antalya Bölge PakSiding Bayii Yapı Dizayn Ltd. Şti.’nin sahibi Ahmet Bircan: “Bizim için önemli olan en büyük değil, en iyi olmak” Ahmet Bircan, eşi Gamze Bircan ile birlikte şirketi kurup bugünlere getirdiklerinin altını çiziyor. Firmanızı ne zaman kurdunuz, bugünlere nasıl geldiniz? 2001 yılında Ankara’dan Antalya’ya geldik. 2003 yılında şirketimizi Yapı Dizayn adıyla kurduk. 40 yıl Ankara’da yaşadıktan sonra Kremlin Palace şantiyesiyle hayatımıza Antalya girdi ve bir daha Ankara’ya geri dönmek istemedik. Ankara’da o zamanlar Kanada üretimi olan bir siding ürününü kullanmıştım. İthal olduğu için çok pahalıydı, herkesin ulaşamadığı bir üründü... Antalya’daki yapı fuarında Pakpen A.Ş.’nin standını ziyaret ettik; ayaküstü sohbet ederken PakSiding’in bayiliğini aldık. Biz inşaat taahhüt işleri de yapıyoruz, PakSiding bayiliği işimizin bir parçası. İş hayatında nelere önem veriyorsunuz, Pakpen A.Ş. ile bu anlamda nasıl bir işbirliğiniz var? Ben farklı yapıya sahip bir insanım, konuya para kazanmak gözüyle değil, mahcup olmamak gözüyle bakıyorum. Bir iş yapıldığı zaman müşterinin yüzünün gülmesi önceliğimiz. Biz çoğu yerden zarar etmişizdir, çoğu yerde paramız kalmıştır... Müşterimiz mutluysa, varsın 200-300 liramız kalsın, bizim için önemli olan en büyük değil, en iyi olmak. Arkamızdan işi ne kadar iyi yaptığımızın konuşulması. PakSiding’e, malzemeye çok güvendik. Sırtımızı sağlam yere dayayacağımızı, mahcup olmayacağımızı düşündüğümüz için tercih ettik. O dönemde Mars A.Ş.’den malzeme alıyorduk ve çok desteklerini gördük. Daha sonra Bölge Müdürlüğü kuruldu... Bölge Müdürlüğü’nün kurulmasıyla birlikte Pakpen ile aramızdaki bağ daha da güçlendi. Ekibinizden bahseder misiniz? Halihazırda dokuz kişiden oluşan bir ekibimiz ve tali bayilerimiz var. Ayrıca zaman zaman kendi işlerimizi taşere ettiğimiz üç dört ekibimiz daha bulunuyor. PakSiding’i rakiplerinden ayıran en önemli özelliğinin kalite olduğunu belirten Yapı Dizayn Ltd. Şti.’nin sahibi Ahmet Bircan, “PakSiding dünya çapında bir ürün, doğru uygulanırsa doğru kumaştır, terzi doğru kesim yaparsa en doğru kumaştır” diyor. Ahmet Bircan, PakSiding ile bir araya gelişi ve şirketin çalışmalarıyla ilgili sorularımızı yanıtladı 42 HABER PakSiding’i rakiplerinden ayıran, rekabette öne çıkaran unsurlar neler? PakSiding’i rakiplerinden ayıran en önemli özelliği kalitesi. Sunumuna ve geniş kitlelere tanıtımına biraz daha ağırlık verilirse çok daha iyi bir konuma geleceğini düşünüyorum. Siding, çoğu kişi için erişilmez görünüyor ama öyle olmadığı, kısa vadede daha kârlı olduğu anlatılmalı, pazarlama faaliyetlerine daha fazla ağırlık verilmeli. Şirketimizin kurulduğu ilk yıllarda siding çok tanınmıyordu. İşe başladığımız yerde 6600 konut vardı ve bu konutlar Ankara, İstanbul gibi şehirlerde yaşayanların ikinci evleri düzeyindeydi. Biz bu konutların yenilenmesinde PakSiding kullandık. PakSiding, hem su yalıtımı hem de Antalya’nın iklim koşullarına karşı bir numaralı malzeme. Bu bölgede iklimle ilgili en önemli sorun sıcaklık değil, su ve kış ayları. Burada yağmur yatay yağar ve iklimin korkunç aşındırıcı etkisi vardır... Buna ne mantolama ne sıva ne de dünyanın en iyi boyası dayanır. Buna dayanabilecek tek ürün siding’dir, o da kaliteli bir siding ise dayanır. PakSiding’in kalitesi de malum. Biz 2009’dan 2013’e kadar 16 bin metrekare siding çekmişiz. PakSiding, dünya çapında bir ürün, doğru uygulanırsa doğru kumaştır, terzi doğru kesim yaparsa en doğru kumaştır. Siding uygulamanın önündeki engellerden biri, bizdeki imar planlarına göre çatı eğiminin yüzde 30’u geçmemesidir. Bölgelere göre farklılık da yok, Ankara’da da çatı eğimi yüzde 33’tür. Siding uygulamalarını güzel gösteren ise çatının dik oluşudur... Antalya Bölge PakSiding Bayii Yapı Dizayn Ltd. Şti’nin PakSiding uygulamalarından örnekler. 2012 yılını sektör açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? 2013 için neler söyleyeceksiniz? Geçtiğimiz yıl kötü geçti. Bu yıldan da hiç umutlu değilim. Üst üste aldığımız birkaç iş olunca sezona iyi başladığımızı düşünmüştük ama işler bıçak gibi kesildi. Kullandığımız ürün ve harcadığımız emekle ilgili hiçbir sıkıntımız yok ama insanlar küçük de olsa birikim yapma derdindeler ve beklemedeler. Gelecekle ilgili hedeflerinizi öğrenebilir miyiz? Ticari bir işletme sahibi olarak hak ettiğimiz şeyleri elde ettiğimizi düşünüyorum. Firmamızıın çok büyümesi değil, iyi işlerle anılması önemli, çalışmalarımız bu doğrultuda devam ediyor. Yaptığımız inşaat işlerinde Pakpen Ailesi’nin ürünlerini daima bir şekilde dahil etmeye çalışıyoruz. Yedi yaşındaki kızımın iki dil öğrenmesi ve iyi bir ünivesite diploması alması ana hedefim. Aramıza yeni katılan bayilerimiz PAKPLAST BAYİLERİMİZ PAKPEN BAYİLERİMİZ • Ersin Isı-Gaziosmanpaşa • Ordu Ticaret-Gaziantep • İmece Sıhhi ve Isı Tesisatı İnş. Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti.-Eskişehir • Birlik Ticaret İnşaat Yapı Market, Sebahattin Kurt-Erzurum • Aliğa Mete Yapı Mar İnş. Nak. Tur. San. Tic. Ltd. Şti.-İzmir • Pasha Yapı Turizm Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti.-İstanbul • Tunç Teknik Tesisat, Lazgin Tunç-Batman • Umurcan İnşaat Turizm ve Tic. Ltd. Şti.-Ankara • Best Tasarım Peyzaj İnş. Sulama İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti.-Elazığ • Sunplas Plastik Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi-Konya • Sunteks Teks. San. Tic. A.Ş.-Çorum • Mallı Pen, Hasan Atilla Mallı-Denizli, Çivril • Atlas Yapı, İsmail Aykanat, Emin Kapar-İzmir • Aydın İnşaat-Kocaeli, Gebze • Mg Yapı Dekorasyon-İstanbul, Kartal • Yolcu Pen, Zeki Yolcu-İzmir, Dikili • Güvenpa Turizm İnş. Tar. Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. İzmir, Seferihisar • Nur Çağlar Pen, Mehmet Benlice-İzmir, Kemalpaşa • Sistem Alüminyum, Durmuş Yörük&Durmuş Cabadak-Antalya • Alpen PVC, Abdullah Kandemir-Alanya, Antalya PAKDOOR BAYİMİZ • Mesan İnş. ve İnş. M. Tg. Nak. San. ve Ticaret Ltd. Şti.-Çanakkale HABER 43 tedarikçilerimiz tedarikçilerimiz kontrol edilmesi ve devamlılığı çok önemli. Bu nedenle üretmiş olduğumuz ürünleri, prosesin her aşamasında çok sıkı kontrole tabi tutuyoruz. Bu amaçla laboratuvarımıza önemli yatırımlar yapıyoruz, yapmaya da devam edeceğiz. Pakpen’in bu ürünlerle ilgili sizden beklentileri neler? Pakpen’in firma kültüründe kalite ön planda. Bu nedenle conta konusu üzerinde hassasiyetle duruyorlar. Kalitesiz conta tedariği sonucu yaşanacak bir sorunun, kendi ürünlerinin imajına zarar vereceğine inanıyorlar. Bu çok doğru bir yaklaşım, zira firmalarda kalite anlayışı bir bütün. Zincirin bir halkasını da elbette tedarikçiler oluşturuyor. Ürün kalitesi, zincirin en zayıf halkasıyla eşdeğer. Siz istediğiniz kadar kaliteli boru üretin, üretmiş olduğunuz borunun kalitesi kullandığınız contanın kalitesiyle eşdeğer. Arsan Kauçuk Yurtiçi Satış Müdürü Cem Pamir: “Hedefimiz; kalitesiyle anılan, yenilikçi, kendisini sürekli geliştiren bir firma olmak” Birlikte çalıştıkları firmaları müşteri olarak değil, iş ortağı olarak görmeyi tercih ettiklerini belirten Arsan Kauçuk Yurtiçi Satış Müdürü Cem Pamir, karşılıklı güven temeline dayanan ilişkilerin daha uzun soluklu olduğuna inandıklarına ve Pakpen’le uzun yıllar bu doğrultuda çalışıp, ilişkilerini geliştirmeyi hedeflediklerine dikkat çekiyor Firmanızı tanıyabilir miyiz, faaliyet alanınız ve ürünleriniz neler? 1957 yılında kurulan Arsan Kauçuk, İstanbul Dudullu’da 10 bin m²’lik tesisinde faaliyet gösteriyor. Firmamızda 175 kişi istihdam ediliyor. Tesisimizde ekstruzyon, kompresyon pres ve enjeksiyon pres olmak üzere farklı üretim metotları uygulanıyor. İhtiyacımız olan kalıplar firmamız bünyesinde bulunan kalıphanemizde, konusunda uzman mühendislerimizin kontrolünde üretiliyor. Boru contaları ve elastomerik mesnetler konusunda uzmanlaşan firmamız, üretiminin yüzde 70’ini ihraç ediyor. Bahsi geçen ihracatın yüzde 56’sı Almanya, yüzde 21’i İsviçre gibi ürün kalitesiyle öne çıkan ülkelere gerçekleşiyor. firma da öncelikle ürün kalitesini ve müşteri memnuniyetini ön planda tutuyor. Kalitesinden asla taviz vermiyor. Pakpen A.Ş. ile işbirliğiniz ne zaman ve nasıl başladı? Bugüne kadar birlikte neler yaşadınız, ne tür çalışmalar gerçekleştirdiniz? Pakpen ile 2007 yılından beri çalışıyoruz. Pakpen’in ürüne bakışı ve üretim mantalitesi Arsan Kauçuk ile bire bir örtüşüyor. Her iki 44 HABER Siz ürün geliştirirken nasıl bir yol izliyorsunuz? Sektörünüzdeki yenilikleri nasıl takip ediyorsunuz? Konusunda uzman, deneyimli, güçlü bir kadroya sahibiz. Kauçuk çok farklı sektörlerde kullanılıyor, biz yüzde 90 oranında inşaat sektörüyle çalışıyoruz. Gerek altyapı gerekse üstyapıda kullanılan kauçuk parçalar üretiyoruz. Aslında çok farklı sektörlere hizmet verebilecek yapıya sahibiz ancak tercihimiz, ilgili olduğumuz konularda uzmanlaşmak oldu. Biz sadece ürün satmanın yeterli olmadığına inanıyoruz. Çalıştığımız firmaları müşteri olarak değil, iş ortağı olarak görmeyi tercih ediyoruz. Gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında önemli gördüğümüz fuarlara ya katılımcı ya da ziyaretçi olarak gidiyor, sektördeki gelişmeleri sürekli takip ediyoruz. Pakpen ile işbirliğinizin geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz? Pakpen ile altı yılı aşkın süredir çalışıyoruz. Ürünlerin oluşturulmasının her aşamasında birlikte hareket ederek kararlar aldık. Biz sadece ürün satmanın yeterli olmadığına inanıyoruz. Karşılıklı güven temeline dayanan ilişkilerin daha uzun soluklu olduğuna inanıyoruz. Pakpen ile uzun yıllar bu doğrultuda çalışıp, ilişkilerimizi geliştirmeyi hedefliyoruz. Şirketinizin gelecekle ilgili planlarından söz eder misiniz? Arsan Kauçuk, gerek yurtiçinde gerekse yurtdışında kalitesiyle anılan, yenilikçi, sürekli kendini geliştiren, tüm gelişmeleri iş ortağı olarak gördüğü müşterileriyle paylaşan firma olmayı hedefliyor. Pakpen A.Ş.’ye tedarik ettiğiniz ürünler ve özelliklerinden söz edebilir misiniz? Pakpen tarafından üretilen Korige borular için, tam sızdırmazlığa sahip ve 681-1 standardının tüm gerekliliklerini haiz EPDM contalar üretiyoruz. Günümüzde boru firmalarından 30 yıl hatta 50 yıl ömür garantisi talep ediliyor. Dolayısıyla borunun ayrılmaz bir parçası olan contanın da ömrünün aynı sınırlarda olması gerekiyor. Contanın ömrüne etki eden en önemli parametre, contanın kalıcı deformasyon değeridir. Söz konusu değer muhakkak surette 681-1 standartlarına uygun olmalı. Aksi halde conta kısa süreli olarak sızdırmazlık sağlıyor görünse bile uzun dönemde sızdırması kaçınılmaz. Kalitesiz conta kullanımında 30 yıl, 50 yıl olarak verilen garantilere uyulması mümkün değil. Boru, conta nedeniyle birkaç yıl içerisinde toprak altında sızdırmaya başlar. Kalitenin HABER 45 proje proje Referanslarımız Samut Yatırım’ın projelerinden Seven Homes. anlamında yenilikçi, yurtdışında güzel işlere imza atan, iyi tasarımlar yapan arkadaşlarla çalışıyoruz. Kadromuza, ekibimize çok güveniyoruz. Tecrübeliyiz, hızlı ve seri çalışıyoruz. Hatasız iş yapmaya çalışıyoruz. çıkan kanun çerçevesinde yabancılara küçük, bir artı bir, iki artı bir daireler yapmaya başladık, bu tip projelere ağırlık vermiş durumdayız. Şu anda yedi ayrı şantiyede çalışmalarımız sürüyor. Ayrıca Antalya Konyaaltı’nda bir otel projemiz devam ediyor. Alışveriş merkezi projemiz de var, bu yılın sonunda inşasına başlayıp 2016’da yapılacak Expo Fuarı’na yetiştirmeyi ve aynı zamanda açılışını yapmayı planlıyoruz. Yanında dokuz katlı bir iş kulesi de yapacağız. Antalya’daki projelerimizin yanı sıra yurtdışında Rusya’da, Moskova’da yaptığımız konut ve otel projelerimiz oldu. İstanbul Fikirtepe’de, ilk etapta 550 daireli olmak üzere bir konut projemiz var. Bu projemiz, kentsel dönüşümün ilk projelerinden biri olacak. Devlet destekli, kimsenin mağdur olmadığı bir proje. Projelerinizde, işinizde en çok nelere önem veriyorsunuz? İşçilik ve kalite çok önemli. Tedarikçilerimizde de bu iki unsuru arıyoruz. Pakpen A.Ş. ile çalışmamızın nedeni bu. Ürünlerin kalitesinden çok memnunuz, aradığımız özelliklere sahip. Özellikle Pakpen’in Royal Damlalıklı Seri, Antalya’da yağan yatay yağmur için çok kullanışlı. Bunun yanı sıra Çiftli Sürme Seri ve PakDoor’un iç kapı ürünlerini kullanıyoruz. Pakplast’ın ürünlerini de yeni projelerimizde kullanmaya başlayacağız. Biz bulunduğumuz bölgede, faaliyet gösterdiğimiz sektörde iyi işlere imza atmaya, öncü olmaya çalışıyoruz; bunu da başardığımızı düşünüyorum. Başlangıçta orta ölçekli bir işletme olmamıza rağmen kurulduğumuz ilk günden itibaren kaliteye verdiğimiz önem ve zoru başarma azmimiz sayesinde kısa sürede inşaat sektöründe tanındık ve büyüdük. Bugün de aynı ilkelerle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bizi takip edenler, örnek alanlar, kullandığımız ürünleri kullanmak isteyenler, ekibimizle çalışmak isteyenler var. Çünkü biz titiz çalışıyoruz, inşaat yaptığımız bölgeyi iyi seçiyoruz. Lokasyona çok önem veriyoruz ve o lokasyona uygun projeler üretiyoruz. Gücümüz kadar iş yapıyoruz. Başladığımız işi bitirecek şekilde kendimizi ayarlıyoruz, ayağımızı çok sağlam basıyoruz. En önemlisi hayat devam ediyor ve işimizden tat alacak şekilde çalışıyoruz. Ekibinizden bahseder misiniz? Şirketimiz, inşaat ve yapı malzemeleri konusunda üretim ve satış yapan uzman bir kadroya sahip. Yıllardan beri birlikte çalıştığımız çekirdek kadromuz var. Bunun yanı sıra iç mimari Pakpen ile ne zaman ve nasıl bir araya geldiniz? Piyasadaki ürünleri inceleyip araştırdığımızda, kaliteye önem veren ve kontrol eden Pakpen’in ürünlerini beğendik. Üretim tesislerini araştırdık, ürünlerin kesitlerini inceledik. Samut Yatırım A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Samut: “Güvendiğiniz kişilerle ve tedarikçilerle çalışmak çok önemli” 20 yıldır Antalya bölgesinde faaliyet gösteren Samut Yatırım A.Ş., emin adımlarla yürüdüğü inşaat sektöründe başarılı işlerle adından söz ettiriyor. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Samut, kaliteli işlere imza atmanın yolunun kaliteli işçilik ve malzemeden geçtiğini söylüyor Firmanızı tanıyabilir miyiz? Yaptığınız çalışmaları genel hatlarıyla anlatır mısınız? Firmamızı 1993’te Antalya’da kurduk. Faaliyet alanımız sadece inşaat. İnşaat bizim aile işimiz. Kriz dönemleri de dahil olmak üzere hep inşaat işleriyle uğraştık. Genel olarak Antalya’da site, residence, tekil konut inşaatları yapıyoruz. Geçen sene 46 HABER İlk denememizde memnun kalınca işbirliğimiz devam etti ve bundan sonra da birlikte çalışmak istiyoruz. Yaptığımız her inşaatta, projede, Pakpen A.Ş. markalarına ait ürünleri kullanıyoruz. Tüketicilerin de en çok önem verdiği unsur kalite. Her işi ehline yaptırmak lazım. Güvendiğiniz kişilerle ve tedarikçilerle çalışmanız çok önemli. Gelecek hedefleriniz neler? Hedefimiz, daha büyük, farklı, enerjisini kendisi sağlayabilen projeler yapmak. Bununla ilgili araştırmalarımız devam ediyor, bu doğrultuda bazı fikirlerimizin patentini almaya çalışıyoruz. Sektörde öncü çalışmalara imza atmayı sürdürmek de hedeflerimiz arasında. HABER 47 referanslarımız referanslarımız PAKPEN Seta Güney İnşaat PAKPEN Kayıklı İnşaat 3 Yaşaroğulları İnşaat 2 Alize Konutları (Ankara-Elvankent) Altun İnşaat (Ankara-Esentepe) Bayi Adı Özde Pen Bayi Adı Özde Pen Bayi Adı Efe Çelik Kapı Pencere Sistemleri Bayi Adı Mars PVC 1 Bayi Adı Mars PVC 3 Kullanılan Ürünler Royal - Panjur - Sürme Seri Kullanılan Ürünler Royal - Panjur - Sürme Seri Kullanılan Ürünler Royal - Panjur - Sürme Seri Kullanılan Ürünler Plastik doğrama, 40 daire Kullanılan Ürünler Plastik doğrama, 60 daire Gold Yaşam (Ankara-Bağlıca) EGT İnşaat 2 Karaduman İnşaat Bayi Adı Özde Pen Bayi Adı Özyılmazlar 1 Bayi Adı Seven Alüminyum 1 Kullanılan Ürünler Royal - Panjur - Sürme Seri Kullanılan Ürünler İdeal Seri ve Sürme Seri Kullanılan Ürünler Plastik doğrama, 78 daire PAKSIDING Mavigöl Siteleri (Konya) Mamak Ankara Özgün Ege Yapı 48 HABER PAKPLAST Gemlik Gübre Serbest Bölge Limanı Ankara TAİ Mürted Hava Üssü Bayi Adı Çakırpen (Çorum) Bayi Adı Çakırpen (Çorum) Bayi Adı Oğuz Yapı Kullanılan Ürünler Royal Seri Beyaz Kullanılan Ürünler Global Seri 900 lojmanın 300 adetlik kısımının yenilenmesi Kullanılan Ürünler PakSiding Kullanılan Ürünler Korige ve HDPE 100 altyapı boruları HABER 49 emlak finans “İnşaat sektörü baharını yaşıyor” Mehmet Canıtatlı emlakguncel.com.tr portalı yayın yönetmeni, Tempo dergisi gayrimenkul yazarı ve radyo-tv program yapımcısı Mehmet Canıtatlı emlak sektörünü değerlendirdi 2013 yılında emlak piyasası nasıl gelişim gösteriyor? Karşımızdaki tabloyu tek cümleyle özetleyecek olursak, “İnşaat baharını yaşıyor”. Şöyle 10 yıl öncesinde çekilmiş bir İstanbul fotoğrafıyla bugünkü İstanbul’dan bir fotoğrafı masamıza koyduğumuzda, her şeyin ne de hızlı değiştiğini ve dönüştüğünü görürüz. Atlayın metrobüse, 65 dakika içinde Beylikdüzü’nden Kadıköy’e en az bir düzine ilçede ne olup bittiğini görün. Daha ötesini de, Kartal’a kadar metroyla keşfedin… Türkiye’nin hatta dünyanın yatırım cenneti İstanbul, belki de tarihinin en büyük şantiye alanlarına ev sahipliği yapıyor. 2011 yılında İstanbul’un Anadolu yakasında inşaatı devam eden 56 bin konut (daire) vardı. Bu sayı şu anda dört katına çıkmış durumda. İster yatırım amaçlı olsun ister oturma amaçlı, mega şehrin 39 ilçesine aynı oranda ilgi gösterildiğini söyleyemeyiz. İstanbul’un merkez ilçeleri konut edinme eğiliminde ilk sırayı alıyor. Üçüncü köprü, Marmaray, yeni havaalanı, Kanal İstanbul gibi önemli açılımlar yatırımcıların eğilimleri üzerinde büyük etki yapıyor. Bu sürece kentsel dönüşüm projelerinin start verildiği merkeze yakın ilçeleri de eklersek, İstanbul gayrimenkul piyasasındaki dengelerin önümüzdeki 3-5 yıl içinde nasıl değişebileceğini daha iyi anlamış oluruz... Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Esenler’de başlattığı kentsel dönüşüm seferberliği yurdun dört bir yanında devam ediyor. Artık ne İzmir eski İzmir, ne Bursa eski Bursa… Artık ister TOKİ, Emlak Konut güvencesiyle olsun isterse özel sektör eliyle, yeri, markası ve ihtiyaçlara cevap verebilirlik yönüyle üretilen her gayrimenkul alıcı buluyor. İmar mevzuatındaki değişiklikten tutun da, mütekabiliyet ve 2B olarak adlandırılan “orman vasfını yitirmiş” arazilerin satışı sürecine paralel ortaya çıkan hareketlilik, 2013’le birlikte meyvelerini vermeye başladı. Bugün, tek kalemde bir yabancı şirkete 220 milyon liralık mülk satan sektör oyuncumuz varsa, milyar dolarlık inşaat ihaleleri gerçekleştiriliyorsa, bankalardan kullanılan kredi potansiyelinde gayrimenkul kredilerinin oranı günden güne yükseliyorsa, yaşanan gelişmeleri doğru pencereden görüp, değerlendirmeleri ona göre yapmak durumundayız… Rakamlar yalan söylemez. Yılın ilk aylarında yapılan konut projeleriyle ilgili lansman sayısı her şeyi ortaya koyuyor. Bu sayının beş ayda 30’u bulduğunu söyleyebiliriz. Bu başarı değil de nedir? Üstelik bunlar yeni projeler. Her ay yayınlanan veriler de emlak piyasasındaki hareketliliğin bir başka boyutu. Yabancılara yapılan gayrimenkul satışlarını da unutmamak gerekiyor. Geçen yıldan bugüne dört konuda yaşanan gelişmelerin hukuki ve ekonomik yansımalarını yeni yeni 50 HABER alıyoruz. Bunlar sırasıyla, mütekabiliyet, 2B yasası, kentsel dönüşüm ve insanları konut alımlarına yönlendirici ekonomik veriler… Sizleri verilere boğmak istemem ama sadece belediyeler tarafından yapı ruhsatı verilen bina sayısı bu yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 17.4, yüzölçümü yüzde 2.2, değeri yüzde 1.2 arttı diyebilirim. Kentsel dönüşüm projeleri piyasayı nasıl etkileyecek? İstanbul Ticaret Üniversitesi’nin değerli akademisyenlerinden Prof. Dr. İbrahim Baz, geçtiğimiz günlerde GYODER’in “Sektör Buluşmaları” toplantısında gayrimenkul geliştirmenin çok disiplinli bir çalışma gerektirdiğine vurgu yapmıştı. Kentsel dönüşüm çalışmaları başlı başına bir gayrimenkul geliştirme işlemi olarak görülüyor. Böyle bir süreçte sosyal yapı kadar ekolojik denge, kamunun duruşu, devletin imkânları ve diğer beklentilerin iyi tahlil edilmesi gerekiyor. Kentsel dönüşüm kapsamına alınan bölgelerde yaşayan vatandaşların bir kısmı “devlet bana daha ne verecek” beklentisiyle hareket ederse ki gördüğüm manzara bu, sürecin mantıklı yürütülmediği gibi bir sonuç doğabilir. Bu gerçekten hareketle kentsel dönüşüm uygulamaları kapsamında resmi olarak, kapasiteler ve süre itibarıyla geleceğe yönelik belirlenmiş herhangi bir hedef, strateji ve program bulunmuyor. Sayın Baz’ın bilimsel yönlü açıklaması da bu görüşümü destekliyor. Yapılan bilimsel araştırmalar, başta İstanbul olmak üzere bina stoklarının 1/3’ünün olası bir deprem sonucunda ciddi risk altında olacağını öngörüyor. Bu durumda sadece İstanbul’da 1 milyon 200 bin civarında konutun yenileneceği tahmin ediliyor. Bu yönüyle kentsel dönüşüm marifetiyle gerçekleştirilecek olan gayrimenkul geliştirme projeleri, Türkiye’nin hedef olarak belirleyip başlatmış olduğu asrın en büyük projeleri. Yeter ki kamuoyu süreci iyi algılayabilsin. Bunu da en iyi anlatacak olan yazılı ve görsel medya araçları. Yayın yönetmenliğini üstlendiğim emlakguncel.com.tr isimli web portalında konunun ne denli önemli olduğunu sık sık vurguluyoruz. Yapı sektöründe kalitenin yeri hakkında neler söyleyebilirsiniz? Kalite olmazsa olmazların başında geliyor. Bir ürünü tutulur hale getiren, markayı yücelten ve itibarı değerli kılan faktörlerin başında gördüğüm kaliteden ödün vermeyenler, her zaman bayrağı elinde tutanlar olacak. Bu pencereden bakıldığında yıllık bütçe planlamalarında Ar-Ge yatırımlarına ayrılan paylar, şirketlerin kaliteye verdiği önemi ortaya koyan önemli ipuçlarından biri olarak karşımıza çıkıyor. “Büyüme ilk çeyrekte beklenilenin üzerinde yüzde 3 olarak gerçekleşti” Radikal Gazetesi Ekonomi Yazarı Jale Özgentürk “İlk altı aylık süreçte ihracattan olumsuz sinyaller gelirken, büyüme ilk çeyrekte beklenilenin üzerinde yüzde 3 olarak gerçekleşti. İşsizlik yeniden gerileme sürecine girdi” diyen Jale Özgentürk, bu süreçte yaşanan “Gezi Parkı” gerginliğinin Türkiye’nin dünya piyasalarındaki “model ülke” imajını sarstığını, bunun etkilerini de doğrudan sermaye yatırımlarındaki seyrin belirleyeceğini söylüyor Türkiye ekonomisi açısından 2013’ün ilk altı ayını değerlendirir misiniz? Türkiye ekonomisi ilk altı ayda dünya ekonomisindeki krizin gölgesinde ama istikrarlı bir seyir izledi. Türkiye için en önemli gelişme, sıfırcı hocaların birbiri ardına not artırması oldu. 2012 sonunda Fitch’in ilk kez yatırım yapılabilir ülke ilan ettiği Türkiye’ye geçtiğimiz günlerde Moody’s’ten de aynı not gelince bir eşik aşılmış oldu. Artık daha kurumsal fonların Türkiye’ye yatırım yapma şartları oluştu. İlk altı aylık süreçte ihracattan olumsuz sinyaller gelirken, büyüme ilk çeyrekte beklenilenin üzerinde yüzde 3 olarak gerçekleşti. İşsizlik yeniden gerileme sürecine girdi. Bu süreçte Türkiye’de yaşanan “Gezi Parkı” gerginliği, Türkiye’nin dünya piyasalarındaki “model ülke” imajını sarstı. Bunun etkilerini doğrudan sermaye yatırımlarındaki seyir belirleyecek. Euro bölgesi ve ABD için büyüme konusunda belirsizliklerin devam ettiği süreçte, Türkiye’de de büyümede durgunluk yaşanacağı görüşüne katılıyor musunuz? Katılıyorsanız ekonomiyi yeniden büyüme sürecine yönlendirmek için ne tür tedbirler alınmalı? Euro bölgesi ve ABD, krizden çıkış yollarını arıyor. Son G8 toplantısında en kötüsünün aşıldığı belirtildi. ABD’nin yeni bir ekonomik politika dönemine girmesi bekleniyor. Bunun gelişmekte olan ülkelere sermaye yatırımlarını ne şekilde etkileyeceği önümüzdeki dönemlerde ortaya çıkacak. Euro bölgesi Türkiye açısından çok önemli. Çünkü ihracatın hâlâ yüzde 45’i bu ülkelere yapılıyor. Ayrıca bu pazarlar Türkiye’nin katma değeri yüksek ihracat hedefinde önemli etkisi olan pazarlar. Türkiye istihdam sorununu çözmek için her yıl yüzde 4-5 büyümek zorunda. Bu büyümenin de dış taleple olması gerekiyor. Çünkü iç talebe dayalı tüketim ithalatı artırıyor. Cari açık ve tasarruf yetersizliği problemimiz var. Türkiye’nin 2023’e kadar hedefi yüzde 5.5 büyüme. Bunu yapabilir mi? Bunun için artık modelini değiştirmek zorunda. Şimdi ihracatta katma değeri yüksek ürünlere yönelmek, inovasyona ağırlık vermek gerek ve bu hükümetin de gündeminde. Türkiye’de lokomotif sektörlerden olan ve kentsel dönüşüm süreciyle önemi daha da artan inşaat sektörünün ekonomiye etkileriyle ilgili neler söyleyeceksiniz? İnşaat, yarattığı istihdam ve etkilediği sektörler açısından gerçekten en önemli sektörlerden biri. Kentsel dönüşüm ise deprem kuşağında olan Türkiye için hayati önem taşıyan bir konu. İnşaat Türkiye’deki büyümenin her zaman üstünde büyüyen bir sektör. Türkiye yüzde 8-9 büyürken inşaat iki haneli rakamlarda büyüdü. Ancak Türkiye’de büyümenin gerilediği ortamlarda da daha fazla geriliyor. 2012’den beri inşaatta gerileme hızlandı. 2013’te iç talep ve kredilerde gevşeme sürerse inşaat sektöründe büyüme gerçekleşir. Ancak özellikle İstanbul’da yoğunlaşan konut stoku sorunu ise sıkıntı yaratacak gibi görünüyor. Kentsel dönüşüm konusunda ise hatalı adımlar atıldığını düşünüyorum. Doğru bir planlamayla başlanamadığı için sorunlar yaşanacak. Bu da ekonomiye tabii ki olumsuz yansıyacaktır. Anadolu’daki sanayicilerin son yıllardaki ekonomik atılımlarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye Turgut Özal’ın iktidarı döneminde kapalı ekonomiden dışa açık serbest piyasa ekonomisine yöneldi. İhracata dayalı bir büyüme politikası uygulanmaya başlandı. Bu süreçten sonra Türkiye’nin her kentinde yeni sermayedarlar ortaya çıkmaya başladı. Avrupa’da üretimin pahalı hale gelmesi ve üretimi bizim gibi ülkelere kaydırmaları da özellikle emek yoğun sektörlerde hızlı bir üretim gücü yarattı. Son 10 yılda ise Türkiye’deki rekor büyümeler, ihracat patlaması çok önemli bir dönüşüme neden oldu. “Anadolu Kaplanları” kavramı doğdu. Bu sermaye, ihracat konusunda sınır tanımadı. Şimdi bu kuruluşların kurumsallaşma sürecine girilmiş durumda. Bu da kayıt dışı ekonominin azalmasını sağlayacak. İçinde bulunduğumuz ortamda yatırımcılara neler tavsiye edersiniz? Dünya ve Türkiye ekonomisinde bu kadar bilinmeyenin bulunduğu bir ortamda ilkesel olarak yatırımcılara tavsiyede bulunmak istemem. HABER 51 pazarlama pazarlama Müşteri görüşmelerinde erken hamle sendromu PACE Partners İstanbul Ofisi’nin 24 Mayıs’ta Çırağan Sarayı’nda düzenlediği “satış liderliği” konulu seminerde, “21. yüzyılda satış” anlayışı liderlik ve yöneticilik penceresinden ele alındı, beceri ve davranışlar, değer yaratma ve daha birçok stratejik konu üzerinde duruldu. Seminere konuşmacı olarak katılan PACE Partners Metot Geliştirme ve Hazırlık Komitesi Üyesi Chris Butterwick, deneyimlerini katılımcılarla paylaştı ve interaktif bir ortamda hem pratik yöntemler hem de farklı bakış açıları kazandırdı. Biz de seminerde önemli paylaşımlarda bulunan Chris Butterwick’i “Pazarlama” sayfamıza konuk ettik ve müşteri görüşmeleriyle ilgili önemli ipuçları elde ettik Yöneticilerden sıkça duyduğumuz itiraflardan biri de yakalanan fırsatların olması gerektiği gibi değerlendirilemediği konusundaki endişeleridir. Doğru hedeflenen müşterilerle yapılmış harika geçen toplantılar, pozitif yorumlar, dostça yaklaşımlarla sona eren görüşmeler beklentileri çok yükseltir. Sonuç bile beklenmeden hemen tahmin raporlarına yeni müşteri olarak eklenir ve CRM’e kaydedilirler. Maalesef, “Çok iyi geçti, işi kesin biz aldık, artık bizden başkasıyla çalışmazlar” gibi yorumlara rağmen işin hâlâ alınamaması veya olumsuz sonuçlanmasının nedenleri çoğu kez tam olarak anlaşılamaz. Muhteşem geçen bir toplantının ardından haftalar geçmesine rağmen cevaplanmayan e-mail’ler, geri dönülmeyen aramalar ya da beklenmedik şekilde gelen olumsuz cevaplar, yüksek beklentileri yavaş yavaş öldürür. O halde neyi kaçırdık? Nasıl bu kadar yanlış anladık? Çoğunlukla ortaya çıkan neden “erken hamle” sendromudur. İyi geçtiği düşünülürken aslında müşterinin beklentilerini karşılamamış olan bu tür toplantılara yakından baktığımızda, otomatik pilotun gereğinden hızlı devreye alındığını görüyoruz! Görüşme sırasında aniden söylenen “Biz yaparız”, “Başka bir müşterimizle çok benzer bir konuda çalışıyoruz, zaten konu ile ilgili deneyimimiz çok fazla”, “İzin verin size bu problemi nasıl çözeceğimizi anlatayım” gibi erken çıkışlar, müşteriyi tedirgin edebilir. Özetle problem, müşterinin gündeminde olan bir konuyu bizimle erken paylaşması ve bizim ona daha çok başında, henüz güvenini kazanmadan çözüm için garanti sunmamızdır. O sırada aklımızdan geçenler: 52 HABER Müthiş bir fırsatı yakalamak üzereyim, Yakalamalıyım, Hemen, Uçup gitmeden, Kaçırmamalıyım. Peki neden olmadı? Böyle davranmakla “hatalısınız!”. Bir fırsatın üzerine çok erken atlamak çoğunlukla veda öpücüğüyle sonuçlanır. İşte bu kadar basit! Ama neden? Müşterinin ihtiyacı olan çözümü sunmak için karşısında değil miyiz? Doğru ama acilen getirilen çözümler ilk bakışta iyi iş yapılmış gibi dursa da gerçekte istenilen, asıl ihtiyaç duyulan sonucu veremeyecektir. Bu da görüşmede yakalanan pozitif havanın dağılmasını, beklentilerin yavaş yavaş yok olmasını açıklar. Yani bizi “fırsatları yeterince değerlendiremiyoruz” noktasına getirir. Bir fırsatın üzerine balıklama atlamak, müşterinin dünyasını anlama şansımızın uçup gitmesi, “anlat ve sat” boyutuna geçmemiz demektir. Karşımızdakine ne kadar iyi olduğumuzu ve şirketimizin harika özelliklerini sıralamak, “ben, ben, ben...” yaklaşımıyla adeta bombalamak, görüşmeyi kısa yoldan son aşamaya taşır. “Çözümlendirme aşaması” adını verdiğimiz bu kısımda hata olarak tanımladığımız nokta, otomatik olarak arayışa geçip, hızla duymaktan hoşlanacakları bir çözüm sunma çabamızdır. İşte tehlike bu noktada ortaya çıkar, enerji müşteriden bize geçer! Yani müşteri susar. Oysa mümkün olduğunca o anlatmalıdır, biz konuşmaya başlarız. Böylece bize vereceği tüm değerli bilgilerden mahrum kalırız. Şunu çok iyi bilmeliyiz ki karşımızdaki ne olursa olsun bizi dinleyecektir. - Tabii ki problemin çözülmesini beklerler, önerileri mutlaka duymak isteyeceklerdir. Konuyu sizinle tartışıp yorum yaparlar. - Arkalarına yaslanıp dinlerler. Aslında sizi dinler görünüp bir sonraki toplantıyı veya masada bekleyen diğer işleri düşünüyorlardır. - En kötüsü, “Bunun dünyadan haberi yok, düşünceleri bize çok uzak!” yorumları akıllarından geçerken sizi dinliyormuş gibi yaparlar. Siz ayrıldıktan sonra oturup düşündüklerinde ise toplantının tamamen size, firmanıza odaklı geçtiğini fark ederler, böylece ilgi uçup gider. O halde alternatifimiz nedir? Aslında çok basit: Yutkunun! Kendinizi tutup doğru zamanı bekleyin! Problem/ fırsat anlatılırken notunuzu alın ve o an üzerinde düşünmeyin çünkü düşünürseniz dinlemeyi bıraktınız ve bir şeyleri kaçırıyorsunuz demektir ki bu da önerinizin muhtemelen eksik ya da yanlış olacağı anlamına gelir. Dinlemeye devam ettiğinizde, yeterli bilgiye sahip olduğunuz zaman, genellikle bu toplantının sonuna doğrudur, bir toparlama sorusuyla hem onu doğru anladığınızı gösterir hem de geriye dönerek “Az önce bahsettiğiniz XYZ konusunda sizinle fikirlerimi/önerilerimi paylaşmak isterim” gibi hassas bir yaklaşımla ilginizi göstererek karşı tarafın ilgisini yeniden yükseltirsiniz. Özetle, ilk fırsatta yorumda ve önerilerde bulunmak hatta ısrarcı bir yaklaşımla işi satmak yerine, daha iyi anlamanızı sağlayacak sorularla konuya derinlemesine bakmaya çalışmalısınız. Böylece müşteriyi sizinle çalışmaya hazırlar ve en doğru yaklaşımla çözümü sunarsınız. Artık onun dünyasındasınız! Pratikte, net düşünce ve özgüveniniz sayesinde yutkunarak en uygun zamanı kollamak, notunuzu alıp beklemek ve o an geldiğinde doğru hamleyi yapmak çok da zor değildir. Bu şekilde karşınızdakini bir sonraki aşamaya ilerletmiş olursunuz. Gelecek görüşmede konuyu, hazırlayacağınız çözüm önerileriyle tartışmayı önermek, karşınızdakini sıkmadan hatta motive ederek devam edeceğiniz bir yoldur. Tahmin edin! O andan itibaren hakkınızda düşünecekleri; - İyi bir dinleyici, - İşimle gerçekten ilgili, bizim dünyamızı anlıyor, - Sadece satmaya çalışmıyor, - Çok dikkatli ve profesyonel biri. Chris Butterwick kimdir? 25 yılı aşan satış ve iş geliştirme yöneticiliği konularındaki profesyonel kariyerini, Grant Thorton firmasında yürüttüğü üst düzey yöneticilik pozisyonuyla tamamladı. PACE ekibine katılımıyla birlikte deneyimlerini, firmalardaki başarıyı artırmak amacıyla paylaşıyor. Özellikle iş geliştirme, satış ve müşteri ilişkileri yönetimi konularında, başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkeleri ve ABD’deki firmalarla proje uygulamaları yürütüyor. Aynı zamanda seminer ve workshop’larıyla iş dünyasında ses getiren çalışmalara devam ediyor. Chris Butterwick’in birçok sektörel dergide makaleleri yayımlanıyor. Böyle düşünen bir müşteri tabii ki sizinle ilerlemeyi seçecektir. Artık görüş ve önerilerinizin işine değer katacağını bilir, önerilerinizi bekler. Bu da size tekrar zaman ayırması demektir. Ve devamındaki görüşme yeni fırsatlar getirecektir. İyi planlanır ve hazırlık yapılırsa müşteri adayınız size daha fazla güven duymaya başlayacaktır. Bu da sizinle daha fazla bilgi paylaşmaları, belki de yeni yeni iş fırsatları sunmaları demektir. Neden mi? Aceleci ve acemice davranıp ilk başta konuya balıklama dalmadığınız için. Verimli müşteri ilişkileri için uygun beceri ve davranışlar ve belli bir zaman gerekir. Şimdi düşünün, sizce hangisi daha iyi: Bir yıl harcayıp sağlam bir ilişki geliştirerek birçok fırsat ve uzun soluklu kârlı işler kazanmak mı, yoksa 45 dakikada her şeyi çözmeye çalışıp, “anlat-sat” yöntemiyle baskı kurarak büyük bir risk almak mı? 18 Eylül 2013 tarihinde Çırağan Sarayı’nda düzenlenecek seminerin detaylarına www.conventio.com.tr/pace adresinden ulaşabilirsiniz. HABER 53 iş dünyası iş dünyası İş dünyasında değişimin önemi Haldun Ersen Management Plus Değişim, dışımızda oluşan değişim ve kendi irademizle gerçekleşen değişim olmak üzere iki kavram olarak karşımıza çıkıyor. İster insan, ister kurum, ister toplum olsun değişime direnç yerine, değişimle gelişmeleri anlayabilmek, öğrenebilmek, değerlendirebilmek ve en önemlisi yönlendirebilmek gerekir. Toplumların gelişmişlik düzeylerine baktığımızda değişimi şu şekilde görebiliriz: • Değişimin dışında kalan, hatta bunun farkında bile olmayanlar, • Değişimi gördüğü halde bunun özüne inemeyen ve nedensonuç ilişkisini kuramayanlar, • Değişimi gördükten sonra direnç ve tepki gösterenler, • Değişimi tahmin edebilen ve buna göre projeksiyon yapabilenler, • Kendi yaratıcılıkları ve iradeleriyle değişimi gerçekleştirenler. Küresel ekonomik kriz sonrasında dünya süratle değişiyor. Günümüz iş dünyası, hız, dengesizlik ve belirsizliklerle tanımlanan bir global düzensizlik içinde rol almaya çalışan organizasyonlarla dolu. Globalleşme ile gelen belirsizlikleri aşma ve krizlere karşı projeksiyonlar yapabilme becerisi gösterebilen organizasyonlar aynı zamanda değişimin ivmesiyle de baş etmek zorunda kalıyor. Değişim, gelişimi ve farklılaşmayı getirip yeni bir küresel kültür oluşturuyor. Bu küresel kültür, değişimi benimseyen ve yönetme çabası içerisine giren dinamik bir kültür. Değişim rüzgârına direnen insanlar, kurumlar, toplumlar, süratle etkinliklerini kaybediyor hatta değişen global rekabet ve kalite beklentileri karşısında yetersiz kalıyor. 21. yüzyılın başında hızlanan değişim rüzgârını artık müşteriler yönlendiriyor. Değişim, müşteri beklentilerini değiştiriyor ve değişen ihtiyaçlar da değişimi hızlandırıyor. 1990’lı yılların “mükemmeli” arayış stratejileri, 2000’lerden itibaren müşteri odaklılığı esneklikle birleştirerek sürekli değişim ve gelişim stratejileri haline dönüştürüyor. Değişim karşısında başarılı olmak Değişim karşısında başarılı olmak, düzensiz birtakım girişimlerde ve sistemsizlik içerisinde bulunmak yerine, değişimi doğru tahmin edip doğru zamanda ve doğru kişilerle organize olmayı, buna bağlı sistemler geliştirmeyi gerektiriyor. Değişim yönetimiyle birlikte, bilgi, insan ve çevre kaynaklarına önem vermekten geçiyor. Değişim yönetimi, öğrenme süreciyle başlıyor ve gelişiyor. Değişimi geçerli kılan öğrenen ve geliştiren insanlar, kurumlar ve toplumlar yaratıyor. Değişim rüzgârlarıyla gelen öğrenme süreci, yeterlilikleri de beraberinde getiriyor. 54 HABER Dünyadaki global rekabet ortamı, bu yeterliliklerin daha da artmasını sağlıyor. Gelecekte var olabilmek ve rekabet edebilmek, değişimi doğru yakalamak ve eğilimleri rakiplerden daha önce, daha iyi anlamakla ilgili. Hızlı ve sürekli değişim, global bilgi dünyasının temel özellikleri haline geldi. Bu doğrultuda kurumlar, seçecekleri yönetim felsefesi değişim stratejilerine, sürekli gelişmeyi üstün tutacak yeterlilikleri olan insan kaynaklarına daha çok yatırım yapmalılar. Değişim, kurumların insan kaynaklarında, süreçlerinde ve kullandıkları teknolojilerde değişiklikler yapmalarını da gerektirir. Değişim yönetimi, bu üç temel unsur doğrultusunda tutuculuktan kurtularak yeni reformlar yapmayı gerektirir. Bu bağlamda, bütünsel kalite felsefesinin sürekli iyileştirme ve geliştirme yaklaşımı, değişim stratejileriyle bütünleştirilmelidir. Küresel kriz sonrası ekonomide, kurumlar iki seçenekle karşı karşıya kalır: Değişimi yönetmek veya değişimin altında ezilmek. Değişim yönetiminin kaynakları 20. yüzyılın sonlarında içerik değiştirerek hızlanan değişim yönetiminin kaynaklarının nedenlerini, dışsal ve içsel kaynaklar olarak iki gruba ayırabiliriz. Dışsal kaynaklar • Küreselleşme • Bilginin hızı • Kalite olgusunun gelişimi • Çevre bilinci • İnsanın yeniden keşfi • Kolektiviteye gidiş • Verimlilik ve etkinlik anlayışının değişimi • Müşteri odaklılık • Teknolojik gelişmeler • Kaynakların girdilerindeki artış ve çeşitlenmeler • Kültürel ve toplumsal bilincin artması • Medyanın gelişimi • Konjonktürel dengesizlik ve belirsizliklerin artışı • Ekonomik ve politik faktörlerin çoğalması İçsel kaynaklar • Yönetim felsefeleri ve anlayışındaki gelişmeler • Daha fazla yetki ve sorumluluk talep eden çalışanlar • Profesyonelliğin gelişimi • İşlerin içeriğinin ve tanımlarının değişimi • Daha yalın ve yatay organizasyonlara geçiş • Takım çalışmasının yaygınlaşması • Kurum kültürünün gelişimi • Kurum içi iletişimin gelişimi • Kişisel yeterliliklerin önemi • Entegre yönetim anlayışı Değişim yönetiminin dinamikleri Organizasyonlar, yapılarını ve becerilerini geliştirip değiştirerek yenilenmeye giderken birçok seçenek ve yöntemle karşı karşıya kalır. Başarı ve gelişme şansının yüksek olabileceği düşünülebilen bir değişim hareketini dört boyutta incelemek mümkündür. Yukarıdan aşağıya yön tayini: Değişim yönetimi dinamiklerinin birinci boyutu, üst yönetimin gelişen konjonktür çerçevesinde değişim ihtiyacını belirlemesi ve buna bağlı tüm organizasyonun katılımını sağlamaya yönelik liderlik anlayışını ve hedeflerini ortaya koymasıdır. Tüm organizasyonu ilgilendiren, aşağıdan yukarıya performansın iyileştirilmesi: Değişim yönetimi dinamiklerinin ikinci boyutu, değişimden etkilenecek tüm organizasyonun çabalarını yaratıcı ve istekli bir şekilde sağlayarak organizasyonun belirlediği performans hedeflerine ulaşabilmesidir. Bu noktada en önemli performans çıktısını sağlamanın yolu, değişimden beklenen süreçlerin ve bu süreçlere bağlı organizasyonel hedeflerin takım çalışmalarıyla başarılabilmesidir. Departmantal ve fonksiyonlararası süreçlerin yeniden tasarlanması: Değişim yönetimi dinamiklerinin en önemli boyutu olan süreçlerin yeniden tasarlanarak iyileştirilmesine dayalı çok yönlü iletişim, etkileşim ve işbirliğinin yanı sıra departmantal ve fonksiyonlararası yatay entegrasyonun sağlanmasıdır. Burada hedeflenen, organizasyonel iş akışlarının ve karar mekanizmalarının koordinasyonunun etkin bir biçimde sağlanmasıdır. Organizasyonda bütünsel anlamda entegrasyonun sağlanması: Organizasyonun bir bütün olduğu düşünülerek fonksiyonlararası süreçlerin etkileşimini önleyen sorunların tespit edilerek, bu sorunların süreç iyileştirme ve geliştirme mantığı içerisinde düşünülmesi ve bu şekilde organizasyonda bütünsel entegrasyonun sağlanmasıdır. Küresel kriz sonrasında stratejik bir kavram haline gelen değişim yönetimi, organizasyonların klasik yönetim yaklaşımlarından kurtularak daha esnek ve yalın organizasyonel yapılara dönüşmesini hedeflemelidir. Bu çerçevede değişim yönetiminin dinamiklerini şu şekilde düşünebiliriz: • Değişim, gelişim-dönüşüm-şekil değiştirme sürecidir. • Değişim, bir öğrenme sürecidir. Değişimi yakalayan firmalar aynı zamanda birer öğrenen organizasyon konumuna gelebilir. • Değişim, kurum kültüründe, ortak değerlerde, vizyon ve misyonda değişiklik gerektiren bir süreçtir. • Değişim, uzlaşma, fikir birliği, sinerji yaratma sürecidir. HABER 55 hukuk Av. Murat Karaman hayata dair Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun Reaktif misiniz, proaktif mi? Yaşam Koçu ve Eğitmen İsmail Karasu Kamuoyunda, “Kentsel Dönüşüm Projesi” olarak bilinen, 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”, 31 Mayıs 2012 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Kanuna ilişkin merak edilenlere, bu sayımız itibarıyla gelecek birkaç sayımızda daha yer vereceğiz Kentsel Dönüşüm Yasası Kanun No. 6306 Kabul Tarihi: 16/5/2012 6306 sayılı “Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun”un amacı, afet riski altındaki alanlarla bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek, şeklinde tanımlanmış bulunuyor. İşbu kanunun hükümlerinin uygulanmasına ilişkin olarak da 15 Aralık 2012 tarih ve 28498 sayılı Resmi Gazete ile Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un Uygulama Yönetmeliği yayımlandı. İşbu yönetmelik yürürlüğe girdikten sonra hızla yasanın uygulamasına geçildi ve bir hayli yol alındı. Bu yazımızda, kamuoyunu yakından ilgilendiren ve kısaca “Kentsel Dönüşüm” yasası adıyla bilinen uygulamanın genel esasları hakkında bilgiler sunacağız. 1- Kanunun temel amacı nedir? 6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un temel amacı; afet riski altındaki alanlarla bu alanlar dışındaki riskli yapıların bulunduğu arsa ve arazilerde, fen ve sanat norm ve standartlarına uygun, sağlıklı ve güvenli yaşama çevrelerini teşkil etmek üzere iyileştirme, tasfiye ve yenilemelere dair usul ve esasları belirlemek, başta deprem olmak üzere tabii afetler nedeniyle meydana gelebilecek can ve mal kayıplarını önlemek. Bu kanunun bugüne kadar yapılmış olan kentsel dönüşüm yasalarından ve projelerinden en belirleyici farkı; tapusu olan veya olmayan hak sahiplerinin haklarının korunması ve mağdur edilmemesi olarak ifade edilebilir. 2- Kanunda adı geçen kurumlar nelerdir? Dönüşümde belediyelerin yetkisi var mıdır? Bu kanunun uygulanmasında; Bakanlık: Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı, İdare: Belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediyeleri, bu sınırlar dışında il özel idarelerini, büyükşehirlerde büyükşehir belediyelerini ve bakanlık tarafından yetkilendirilmesi halinde büyükşehir belediyesi sınırları içindeki ilçe belediyelerini, TOKİ: Toplu Konut İdaresi’ni ifade eder. İstanbul gibi büyükşehirlerde ilçe belediyelerinin bu kanun uygulamalarını yapabilmeleri için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yetkilendirilmesi gerektiğinden, bakanlıkça, büyükşehir 56 HABER ilçe belediyelerine gönderilen bir yazıyla birçok büyükşehir ilçe belediyesine bu yetkiler verilmiştir. 3- Rezerv yapı alanı nedir? Belirlenmesinde yetkili kurum kimdir? Bu kanun uyarınca gerçekleştirilecek uygulamalarda yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere, TOKİ’nin veya belediyenin (meclis kararı) talebine bağlı olarak veya resen, Maliye Bakanlığı’nın uygun görüşü de alınarak (30 gün içinde görüşünü bildirmek zorunda) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından belirlenen alanları ifade eder. Rezerv yapı alanlarının belirlenmesinde yetkili kurum Çevre ve Şehircilik Bakanlığı olup bu yetkisini resen ya da TOKİ/İdarenin (Belediye/Özel İdare) talebi üzerine Maliye Bakanlığı’nın uygun görüşünü alarak kullanır. 4- Riskli alan/riskli yapı nedir? Belirlenmesinde yetkili kurumlar kimlerdir? Riskli alan: Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma sebebiyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan, bakanlık veya belediye (meclis kararı) tarafından Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı’nın görüşü de alınarak (15 gün içinde görüşünü bildirmek zorunda) belirlenen ve bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar Kurulu’nca kararlaştırılan alanı ifade eder. Riskli alanların belirlenmesinde yetkili kurum Bakanlar Kurulu olup bu yetkisini Çevre ve Şehircilik Bakanlığı veya ilgili belediye tarafından belirlenen alanlarda Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın teklifi üzerine kullanır. Riskli yapı: Riskli alan içinde veya dışında olup ekonomik ömrünü tamamlamış olan ya da yıkılma veya ağır hasar görme riski taşıdığı ilmî ve teknik verilere dayanılarak bakanlığın lisans verdiği kuruluşlar tarafından tespit edilen yapıyı ifade eder. Riskli yapıların belirlenmesinde yetkili kurum Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın lisans verdiği lisanslı kuruluşlardır (üniversiteler, inşaat, jeoloji ve jeofizik mühendisleri odaları, yapı denetim kuruluşlarıyla lisanslandırılmış diğer kurum, kuruluş ve şirketler). 5- Uygulama alanı nedir? Nasıl belirlenir? Bakanlar Kurulu kararıyla kararlaştırılan riskli alanla bakanlıkça (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı) belirlenen rezerv yapı alanını ifade eder. (Riskli alan&Rezerv alan=Uygulama alanı). Zemin yapısı veya üzerindeki yapılaşma nedeniyle can ve mal kaybına yol açma riski taşıyan ya da yeni yerleşim alanı olarak kullanılmak üzere tespit edilen alanlara uygulama alanı denir. “Reaktif kişilik”, dış faktörlerin yönlendirdiği kişilikler için kullanılır. Bu kişilikler, panik, güvenlik duygusunu yitirmiş kırılgan kişiliklerdir. Edilgendirler. Çoğu zaman depresyona girerler. Başkalarının yargılarına haddinden fazla önem verirler, bir kaşık suda fırtınalar koparırlar. Veyahut da başkalarının bir kaşık suda koparmış olduğu fırtınada rotalarını kaybederek boğulurlar. Tam bir trajedi senaristidirler. Aniden ağlamaklı ve hüzünlü olurlar. Kişisel kontrollerini kolayca kaybederler. Kişisel sınırlılıkları belirgin değildir. Hep başkalarının öngörüleriyle hareket ederler. Telkin, onların vazgeçilmez gıdasıdır. Sosyal rollerde tıkanıklıklar ve engellenme yaşarlar. Bu nedenle bilişsel ve davranışsal engellenme duygusunu kronik olarak yaşamaktadırlar. Seçme davranışını gerçekleştirmekte ise ikirciklidirler. Risk alamazlar. Sakınımlı, çekinceli, mesafeci, devamlı olarak güvenlik duygusu arayan, korunmaya ve gözetilmeye yatkın bir kişilik zeminleri vardır. Bu kişilik örüntüsüne sahip olan bireyler, amaçlarına ulaşmakta sürekli “zorlantı” ve “gerilim” yaşarlar. Ütopik ve kurgusal olarak daima faciayı ve yenilgiyi düşlerler/ beklerler. Adeta havadan nem kaparlar. Ufak bir uyarandan veya veriden hareketle, heyecanla ve korkuyla genel çıkarımlar yaparak, problem durumunu her zaman abartılı olarak algılarlar. Bu abartının izdüşümünde ise kontrolü kaybederler ve adeta her maça yenik başlarlar. Evet, “Reaktif kişilikler”, düşüncelerinin ve kaygılarının bombardımanında kendilerini ve dikkat melekelerini kaybederler. Bu nedenle, yukarıda betimlediğimiz düşünce sağanağı altında normalde yapabilecekleri soruları da yapamaz hale gelirler. Fizyolojik bir gerilimle çöküntü yaşamaya başlarlar. Konsantrasyonlarını kaybederler. Nabızları ve tansiyonları yükselir. Tüyleri diken diken olur. Korkunç bir tehlikeyle karşılaşmış gibi vücutları uyarılmaya (irrite olmaya) ve gerilmeye başlar. Yüzlerinden kan çekilir, benizleri beyazlaşır. Ağızları kurumaya başlar. Düşünce dünyalarından, sadece kaçınılmaz bir enkazın ve yenilginin film kareleri geçişmeye başlar. İşte bütün bunlar, “Reaktif kişilikler”in yaşamış olduğu duygu-durumunun kısa bir betimlemesidir… “Proaktif kişilikler” ise, kendi dışlarındaki faktörleri ve süreci yönlendirici kişiliklerdir. “Proaktif kişilikler”, risk analizi yapan, kontrolü elden bırakmayan, yerinde ve zamanında risk alabilen, başarısızlıklarından dahi bir yaşam dersi çıkarabilen kişilik yapılanmasıyla tanımlanır. “Proaktif kişilik”, kendisiyle barışık, özgüveni yerinde, benlik saygısı yüksek bir kişilik örüntüsüyle karakterizedir. Bu kişilik profilinde olanlar, birim olarak her seçme davranışını muhakeme ve risk analizi sonucunda gerçekleştirirler. Bilgi ve entelektüel yeteneklerini sağduyularıyla birlikte kullanırlar. Bilişsel zekâları, duygusal zekâları ve ruhsal zekâları arasında senfonik bir uyum vardır. Kaygılarını gerçeklikle yüzleştirirler, olaylara realist yaklaşırlar. Bu kişilikler, korku ve endişelerini “gerçeklik filtresi”nden geçirirler. Kişilik örüntüleri sayesinde de yaşamın her alanında öğrenmeyi benimserler. Problemlerini ve hatalarını yeni bir öğrenme deneyimine ve yaşantısına dönüştürürler. Bütün varoluşsal enerjilerini üst düzeyde kullanarak problemleriyle yüzleşirler. Kontrolü elden bırakmazlar. İç disiplinlerinden kopmazlar. Her ne pahasına olursa olsun, denemek ve öğrenmek taraftarıdırlar. Yanlış yaptıklarında, yanlışları üzerinden doğruyu; doğru yaptıklarında da, doğruları üzerinden mükemmeli öğrenirler. Bir hataya proaktif yaklaşım, hatayı hemen kabul etmek, düzeltmek ve ondan ders almaktır. Bu, başarısızlığı gerçekten başarıya dönüştürür. Hatalarımızı hemen kabullenip düzeltmek çok önemlidir. Bunu yaparsak, bir sonraki an üzerinde hiçbir etkileri olamaz. Biz de tekrar güçleniriz. Söz vermek ve sözüne bağlı kalmak Etki alanımızın tam ortasında, söz verip vaat etme ve verdiğimiz sözlere bağlı kalma yeteneğimiz yer alır. Sözler verip bağlı kaldıkça, bunlar önemsiz bile olsa bir iç dürüstlük sergilemeye başlarız. Bu bize özdenetim bilinciyle birlikte kendi yaşamımız konusunda daha fazla sorumluluk yüklenme cesareti ve gücü verir. HABER 57 insan kaynakları içimizden biri “İnsan kaynağına verilen önem şirkete bağlılığımızı artırıyor” Antalya Bölge’de Satış Destek, Sipariş ve Sevkıyat Sorumlusu olarak görev yapan Alev Karadumanoğlu, Pakpen’in bir işyeri olmanın ötesinde sıcak bir aile ve yuva hissi verdiğini belirtiyor. İş hayatında iletişime ve insan ilişkilerine çok önem verdiğini anlatan Karadumanoğlu, 2006 yılında adım attığı Pakpen Ailesi’nin üyesi olmaktan mutluluk duyduğunu söylüyor Şirketimizde gerçekleşen yeni atamalar • Sefa Hakalmaz, 26 Mart tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Ankara’da, Pen Grubu Satış Uzmanı olarak göreve başladı. • Fatih Akar, 3 Nisan tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Pen Grubu Satış Uzmanı olarak göreve başladı. • Savaş Gül, 3 Nisan tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Pen Grubu Satış Uzmanı olarak göreve başladı. • Mehmet Gökhan Karaman, 16 Nisan tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya’da, Yalıtım Grubu Satış Müdürü olarak göreve başladı. • Şükrü Topal, 18 Nisan tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, İnsan Kaynakları Uzmanı olarak göreve başladı. • Sema Tunca, 22 Nisan tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Sekreter olarak göreve başladı. • Mehmet Evren Çoban, 22 Nisan tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Profil Üretim Müdürü olarak göreve başladı. • Serdar Serpek, 25 Nisan tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, İnsan Kaynakları Uzmanı olarak göreve başladı. • Zafer Oğuz, 3 Mayıs tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Altyapı Boru 58 HABER Grubu Satış Uzmanı olarak göreve başladı. • Ayten Filikçi, 9 Mayıs tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Fabrika’da, Finans Uzmanı olarak göreve başladı. • Utku Deniz Eroğlu, 27 Mayıs tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da, Finans Yöneticisi olarak göreve başladı. • Pakpen A.Ş. İstanbul’da görev yapmakta olan Güray Eliuz’un 27 Mayıs itibarıyla Bilgi İşlem Yöneticisi görev unvanıyla terfien ataması yapıldı. • Pakpen A.Ş. Ankara’da görev yapmakta olan Ayhan Karapınar’ın 27 Mayıs itibarıyla Yalıtım Satış Grubu Ankara Bölge Yöneticisi görev unvanıyla terfien ataması yapıldı. • Özgür Aydın, 6 Haziran tarihinden itibaren Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. İstanbul’da, Boru Grubu Bölge Yöneticisi olarak göreve başladı. • Üstyapı Boru Satış Müdürü unvanıyla Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş.’de görev yapmakta olan Aykut Tekinalp’in 10 Haziran tarihinde özel nedenlerden dolayı şirketimizden ayrılması üzerine aynı göreve, Coşkun Öner istihdam edilerek atandı. • Kalite Kontrol Şefi unvanıyla Pakpen Plastik Boru ve Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Konya Fabrika’da görev yapmakta olan Ekrem Demir’in özel nedenlerden dolayı şirketimizden ayrılması üzerine aynı göreve 11 Haziran tarihi itibarıyla Adnan Köksal istihdam edilerek atandı. 1980 Isparta doğumluyum. İlkokul 3. sınıfa kadar Isparta’da okudum. 1989 yılında babamın işi nedeniyle Antalya’ya taşındık. Ortaokul ve lise dönemim Antalya’da geçti. Evliyim, iki kızım var. 1996 yılında muhasebecilik mesleğiyle iş hayatına adım attım. 2006 yılına kadar mobilya, sağlık, turizm sektörlerinde çalıştım. En sonunda da yolum inşaat sektörüyle kesişti. 2006 yılında Pakpen Ailesi’ne Satış Destek Sorumlusu olarak katıldım. Görevim gereği, bayi, müşteri ve fabrikalar arasında iletişimi sağlıyorum. Pakpen Antalya’da çok iyi tanınıyor. Bu da bizi pozitif yönde etkiliyor. Şirket içinde eğitimlere çok önem veriliyor, bu nedenle çok sık eğitimlere katılıyoruz. Bize, insan kaynağına verilen önem, şirkete bağlılığımızı artırıyor. 15-16 senelik iş hayatımın yarısı Pakpen’de geçti. Görevimi severek yapıyorum. Bölgedeki arkadaşlarla uyum ve dayanışma içinde çalışıyoruz. İşinizi severek yaptığınızda daha az hata yapıyorsunuz. “İletişim ve insan ilişkileri çok önemli” Ben iş hayatında iletişime ve insan ilişkilerine çok önem veriyorum. İnsanlarla iyi geçinmenin, iyi bir sinerji yaratmanın, bilgi paylşımının önemine inanıyorum ve bunların işi kolaylaştırdığını düşünüyorum. Firmamızda gerek fabrika gerekse bölgeler arasında çok güzel bir dayanışma var. İşe girdiğim ilk zamanlar böyle düşünüyordum, şimdi de öyle. Bölge Müdürlüğümüz, bir işyeri olmanın ötesinde sıcak bir aile ve yuva hissi veriyor. Gerek görüntüsü gerekse konforuyla pek çok kişinin ilgisini çekiyor. “Böyle bir ev yaptırmak istiyorum” talepleriyle sıkça karşılaşıyorum. Müşterilerimizin tamamına yakını çalıştığımız ortamla ilgili olarak çok şanslı olduğumuzu söylüyor. Ben dahil bölgede çalışan tüm arkadaşlarım da bunun farkında. Antalya gibi bir turizm kentinde elle gösterilecek kadar güzel bir binaya sahibiz. Bütün bunların yanı sıra bayilerimiz, nihai tüketiciler ve bizler, marka olmanın, büyük bir firma olmanın güvencesini her zaman hissediyoruz. İşe başladığım günden bugüne ürün yelpazemiz çok değişti, gelişti. Showroom’umuza gelen müşterilerimiz, evlerine yaptıracakları her türlü kapı, pencere, dış cephe kaplaması, yalıtım ve altyapı ürünlerini showroom’umuzda bulabiliyor. Ürünlerimizin kalitesi ve bizlere duydukları güven, mutluluk verici. HABER 59 Capital Konya - 01.05.2013 Dünya Postalar - 23.05.2013 Hürriyet Emlak - 07.06.2013 Milliyet Business - 27.04.2013 Su ve Çevre - 01.05.2013 Capital - 01.06.2013 Konya Postası - 20.05.2013 Yalıtım - 01.05.2013 Konya Takip - 28.05.2013 Dünya - 19.04.2013 Dünya Fuar - 24.04.2013 Dünya İnşaat - 01.05.2013 WindowmarketWin - 01.03.2013 Tesisat Dergisi - 01.04.2013 Konya Postası - 01.05.2013 Yeni Asır - 31.05.2013 HaberTürk - 24.04.2013 60 HABER WindowmarketWin - 01.04.2013 İnşaat Dünyası - 01.04.2013 Raf - 01.05.2013 Yalıtım - 01.06.2013 Konyanın Sesi - 28.05.2013 HABER 61 kültür-sanat Kitap Yazar: Yavuz Odabaşı Yayınevi: Sistem Yayıncılık Satışta ve Pazarlamada Müşteri İlişkileri Yönetimi Bu kitapta, şirket yönetim ve kültürünün bir parçası olması gereken müşteri ilişkileri yönetimi, kuramlarıyla ve uygulamaya yönelik bir yaklaşımla ele alınıyor. Müşteri ilişkilerinin sürekli yenilenen satış ve pazarlama yönetimindeki yeri, etkili iletişimle müşteriyi kazanma ve müşteri sadakati oluşturma, şirketin müşteriyle kurduğu ilişkilerin ölçülmesi ve bu ilişkilere dayalı örgütsel kültür ve değişim, irdelenen belli başlı konular arasında yer alıyor. Satışın Efendileri (Dünyaca Ünlü Satışçılardan Başarılı Satış Tüyoları) Yazar: Don Morgan, Ivan R. Misner Yayınevi: MediaCat Kitapları Başarı, bazı satışçıları gölge gibi izliyor. Nasıl oluyor da her ‘’hayır” yanıtını ‘’evet’’e çevirebiliyorlar? Merak ediyor musunuz? Dünyanın en başarılı ve en ünlü satış profesyonelleri bu kitapta başarılarının sırlarını açıklıyor. Müzik / Yeni çıkan albümler Longa Sirto - Mızraplar Bora Dicle, Caner Altınbaş DMS Müzik İki Dost Mehmet & Koray İMM Müzik/DMC Müzik Yana Yakıla Tuğba Altıntop Çınar Müzik Kaas Chante Piaf Patricia Kaas İMM Müzik/Sony Müzik The Very Best Of Platinum Collection Gipsy Kings İMM Müzik/Sony Müzik MFÖ - No Problem Mazhar Fuat Özkan İMM Müzik/We Play Başka İklimin Çiçekleri Soner Arıca İMM Müzik/Ossi Müzik / Sony Music Milyonlarca Kuştuk Candan Erçetin Pasaj Sen Gülben Ergen DMC Müzik Sonsuza Kadar Fatih Kısaparmak Bayar Müzik Vizyona girecek filmler The Wolverine Gösterim tarihi 26 Temmuz 2013 Yapım yılı 2013-ABD Tür Aksiyon, fantastik, macera Yönetmen James Mangold Oyuncular Hugh Jackman, Famke Janssen, Brian Tee, Hiroyuki Sanada, Will Yun Lee Konu: Wolverine’i bu sefer Japonya’da seyredeceğiz ve düşmanları samuraylar olacak. 1982’de dört bölüm olarak çıkan çizgi romanın bölümlerinden uyarlanacak olan filmde, Wolverine, aşkı olan Mariko Yashida’yı bulabilmek için Japonya’ya gidecek. 62 HABER Sanal Hayatlar (Disconnect) Gösterim tarihi 2 Ağustos 2013 Yapım yılı 2012-ABD Tür Gerilim Yönetmen Henry Alex Rubin Oyuncular Paula Patton, Alexander Skarsgård, Jason Bateman, Max Thieriot, Colin Ford Konu: Ailesini aramaya vakit yaratmakta zorlanan işkolik bir avukat, sırları internet ortamına yayılan bir çift, bir sınıf arkadaşına internet üzerinden kabadayılık taslayan çocuğunu yola getirmeye çalışan emekli bir polis memuru ve kariyer peşinde koşan bir gazetecinin yetişkin sitelerindeki mücadelesi... Tüm bu karakterleri aynı noktada buluşturan tek şey, çağımızın buluşu internet! Modern iletişimin yeni adı olan internet tüm köşeli halleriyle masaya yatırılırıyor. Elysium: Yeni Cennet Gösterim tarihi 9 Ağustos 2013 Yapım yılı 2013-ABD Tür Bilimkurgu, aksiyon, dram Yönetmen Neill Blomkamp Oyuncular Matt Damon, Jodie Foster, William Fichtner, Alice Braga, Sharlto Copley Paul Bettany, Guy Pearce Konu: Film, uzaylıların savaşmak için dünyaya gelmelerini ve zamanla gezegene uyum sağlayıp insanlarla birlikte onlar gibi yaşamaya başlamalarını konu alıyor.