Birinci Basamakta Depresyona Yaklaşım, Etkili İletişim ve Kullanılan
Transkript
Birinci Basamakta Depresyona Yaklaşım, Etkili İletişim ve Kullanılan
1. Basamakta depresyona yaklaşım, etkili iletişim ve kullanılan ölçekler Asist. Dr. Seda Coşkun, Depresyon; duygularımızı, hissettiklerimizi ifade etmek için sıklıkla kullandığımız genel bir terimdir. Depresyon sözcüğünün Latince kökü “depresus” dur; aşağı doğru bastırmak, çekmek, bitkin gamlı-kederli olmak anlamına gelir. Tıbbi terminolojide “çökkünlük” olarak ifade edilir. Depresyon, psikiyatrinin “soğuk algınlığıdır.” Depresyon vakalarının en az yarısı tanı konamadığından dolayı tedavi edilemez. Tedavi edilemediğinde depresyonun şiddeti artabilir ya da intihar ile sonuçlanabilir. • DSÖ, depresyonun yaygınlığının yetişkin nüfusta %5 civarında olduğunu belirtmiştir. Bu oran dünyada yaklaşık 350 milyon kişiye denktir. • 20 kişiden en az biri yaşamının bir döneminde depresyona girecektir. • Depresyondaki hastaların %15 kadarı eninde sonunda intihar etmektedir. 2020 yılında, dünyayı en çok etkileyecek ve 2. sırada yer alacak hastalık DEPRESYON ! (DSÖ) OLUŞ NEDENLERİ-I 1. Biyolojik nedenler a) Biyolojik aminler (Nörotransmiterler) b) Nöroendokrin bozukluklar c) Kalıtımsal nedenler Aile çalışmalarında birinci derece akrabalarda; Unipolar Depresyon riski 2-3 kat fazla Bipolar bozukluk riski 8-18 kat fazla d) Beyindeki yapısal değişiklikler e) Uyku bozuklukları OLUŞ NEDENLERİ-II 2. Psikososyal nedenler a) Yaşam olayları ve çevresel etkenler b) Hastalık öncesi kişilik c) Psikoanalitik kuram (Freud) d) Ego psikolojisi e) Kognitif (bilişsel) kuram f) Davranışçı kuram Monoamin Teorisi: Bu teoriye göre: Sinaps aralığındaki monoamin düzeylerinin düşük olması depresif tabloyu, yüksek olması ise antidepresan etkiyi ortaya çıkarmaktadır. Mono amin düzeylerindeki bu değişkenlik olasılıkla monoaminlerin, postsinaptik reseptörlere bağlanma derecesiyle ilişkilidir Genetik Faktörler: Çalışmalar, normal popülasyonda 1/14 olan depresyon sıklığının, bu ailelerde 1/4 oranına yükseldiğini göstermiştir. Kişilerin hastalığa daha yatkın olmasında bazı genler rol oynar. Bu durum, bazı ailelerde neden daha sık depresyon görüldüğünü açıklamaktadır. Dış Tetikleyiciler: Stresli durumlar hassasiyeti arttırabilmektedir. Depresyonu işsizlik, çok sevilen birinin ani kaybı, sosyal izolasyon veya ciddi fiziksel hastalık gibi etkenler tetikleyebilmektedir. Depresyon Belirtileri İlgi, istek azalması ve/veya hiçbir şeyden zevk alamama Yorgunluk, enerji azalması, bitkinlik Uyku bozukluğu Dikkatini toplamada güçlük ve kararsızlık İştah bozukluğu Ölüm ve İNTİHAR düşünceleri Değersizlik ve suçluluk düşünceleri Çökkün duygu-durum Hareket ve konuşmalarda yavaşlama ya da ajitasyon Depresyonun Diğer Belirtileri: Kolay kızma Tahammülsüzlük Gürültüden rahatsız olma Somatik belirtiler Obsesyonlar Anksiyete Ağrı Cinsel işlev bozuklukları Sanrı ve varsanılar Depresyon tanısı koymak için: Temel belirtilerden en az 1 (bir) adet olmak üzere toplam 5 (beş) adet belirti bulunmalıdır. Bu belirtilerin en az iki haftadır sürüyor olması ve gün boyu bulunması gereklidir. Hasta içinde bulunduğu durumdan dolayı ailevi, sosyal, ekonomik ya da mesleki kayıplara uğramış olması gereklidir. DEPRESYONUN AYIRICI TANISI-I a. Bedensel hastalıklar: Depresyon, kronik bedensel hastalıklarda en sık görülen ruhsal bozukluktur. Prevalansı: %25-50 arasında değişir. b. Yas c. Yaşam olayları: “ Şiddet, süre, klinik açıdan belirgin bir sıkıntı ve işlevsellikte bozulma” tanı ölçütleri karşılanmadıkça, depresyon tanısı konmamalıdır. d. Demans (bunama) e. Anksiyete f. Alkol ve/veya madde kullanım bozuklukları g. Bipolar duygu-durum bozukluğu • ICD sınıflandırmasına göre Depresyon 1- Unipolar (Tekrarlayan) depresyon 2- Bipolar depresyon 3- Distimik bozukluk 4- Siklotimik bozukluk 5- Atipik depresyon Unipolar depresyonda; kişi, depresyonun tekrarlayan ataklarından muzdariptir. Kişi depresyondan çıktıktan sonra normal duygulanım durumuna döner. Bipolar depresyonda; mani ve depresyon periyodları birbirini izler. Kişi, manik dönemde abartılı şekilde kendini iyi hisseder. Dünyayı umursamayan bir ruh halindedir. Bu hastalık Bipolar bozukluk olarak da adlandırılır. Atipik depresyonda; tipik depresyon yerine fobik, obsesif, hipokondriyak uğraşlar, beklenmedik şekilde alkole, ilaca düşkünlük, aile ve iş yaşamından uzaklaşma eylemleri, açıklanması güç cinsel uyumsuzluk, aşırı yeme/yememe ve daha birçok değişken belirtilerin altında depresyonun yatmakta olduğu kabul edilir. Bipolar Bozukluk Distimi; 2 yılı bulan uzamış bir süreçle karakterizedir ve sıklıkla ergenlik döneminde ortaya çıkar. Hastada depresyon, hemen hemen her zaman hafif derecede mevcuttur ve hasta normal aktivitelere olan ilgisini, bunlardan aldığı zevki kaybeder. Bazen distimi üzerine majör depresyon eklenir ve bu çifte Depresyon olarak adlandırılır. Siklotimi; hem depresif ruh hali, hem de hipomani (maninin hafif türü) dönemlerinin söz konusu olduğu en az 2 yıl süreli kronik bir duygulanım bozukluğudur. Psikotik depresyon; yanılsama ve varsanılar ile karakterizedir. Psikoz kabaca, kişinin gerçeğin bazı yönlerini ve yargılama yeteneğini kaybettiği bir ruh halidir. Depresyon vakalarının %15-20 kadarında psikotik semptomlar vardır. Mevsimsel Affektif Bozukluk (MAB) : Genellikle soğuk bölgelerde ve güneş ışığının azlığı/yokluğunda ortaya çıkan MAB’da, yılın belirli bir bölümünde düzenli olarak depresif atakların görüldüğü duygu-durum bozukluğudur. Postpartum Depresyon: Anneleri doğumdan sonraki ilk 4-6 hafta içinde etkileyen şiddetli bir tablodur. %15 oranında görülür. Semptomları bipolar bozukluğa benzer ve sıklıkla hastaneye yatış gerektirir. Maskeli depresyon: Klasik depresif semptomların yerini fiziksel şikayetlerin (gastrointestinal sorunlar veya kronik ağrı gibi) ya da ilaç veya alkol bağımlılığının aldığı bir durumdur. Hasta, depresif değil de ajite (çabuk huzursuz olabilen, aşırı hareketli) ya da anksiyeteli gözükür. Klinik uygulamada oldukça sıktır ve kolayca gözden kaçar. Kimler yüksek risk altındadır? Depresyon tüm yaş gruplarında, sosyal sınıflarda, ülkelerde ve kültürel katmanlarda oluşur. Cinsiyet: Kadınlarda risk iki kat daha fazladır. Yaş: Depresyonun yaşla arttığı düşünülürken, son çalışmalar depresyon yaşının 20’li yılların sonlarına doğru düştüğünü göstermiştir. Medeni durum: Ayrılmış/boşanmış erkekler, kadınlardan çok daha fazla risk altındadır. Diğer hastalıklar: • Acil hastaneye yatırılanların %10-15’inde • Uzun süre tedavi görenlerin %20-30’unda depresif semptomlar gözlenir. • Alkol ve kokain gibi madde kötüye kullanımları da risk arttırıcı etkenlerdir. Çocuklar: 12 yaş altı grubun en az % 2’sinde ve ergenlik dönemindeki çocukların en az % 5’inde depresyon mevcuttur. Bunun pratik anlamı; orta okuldaki her 20 çocuktan 1’inde ve ilkokuldaki her 50 çocuktan 1’inde ciddi depresyon belirtilerinin görülmesi demektir. • Genel tıbbi duruma bağlı duygu-durum bozuklukları • Merkezi sinir sistemi hastalıkları (Parkinson, inme, Alzhiemer, MS, migren, epilepsi) • Endokrin hastalıkları (Diyabet, Cushing, tiroid, B12 eks, hiperparatiroidizm) • KVS hastalığı (MI, KAH, Bypass ameliyatı sonrası, HT) • Kanser (Beyin, pankreas, akciğer tümörleri, lenfoma, karsinomatozis) • Kronik ağrılı hastalıklar • Kas-bağ dokusu hastalıkları (RA, SLE, Sjögren) Depresyona yol açabilen ilaçlar • Antihipertansifler, kardiyak ilaçlar (Rezerpin, propranolol, metildopa, digitaller, lidokain • Kortikosteroid • İnterferon • Oral kontraseptif • Antiglokom • Endometazin • Antimikrobik (Sikloserin, INH) • Antineoplastik (Vinkristin, Bleomisin, CAsparaginaz, Zidovudin) • Levadopa, Bromokriptin, Amantadin • Merkezi sinir sistemi depresanları (Alkol, benzaodiazepinler) Depresyon ölçekleri • Kişinin kendisinin doldurduğu (BECK) • Klinisyen tarafından doldurulan (Hamilton, Montgomery Asbech, Edinburgh Postnatal) Depresyona özgü laboratuar testleri • Ayırıcı tanı için; tiroid işlevselliği (özellikle TSH), anemi (Fe, B12,hemogram), elektrolitler • Uyku, EEG değişiklikleri • Beyin görüntüleme bulguları DEPRESYON TARAMASI • Çalışmalar birinci basamak hekimlerinin depresyon olgularının %30-%50 oranında bir bölümünü gözden kaçırdıklarını göstermektedir. • İntihar eden hastaların %40’ının ölümlerinden önceki bir ay içinde aile hekimlerine başvurmuş olduklarını göstermektedir. • Depresyon taramasının ihmali mazeret kabul etmez niteliktedir. • Pek çok tarama ölçeği geliştirilmiştir. En sık kullanılanın Beck Depresyon Ölçeği olduğu saptanmıştır. • Cinsiyet özelliklerini ve kültürel farklılıkları göz önüne al. (Örneğin göçmen aileler) JM. Pomerantz. Screening for Depression in Primary Care , 2005 LK Kerr, LD Kerr. Screening tools for depression in primary care.The effects of culture, gender, and somatic symptoms on the detection of depression. West J Med. 2001 • Beck Depresyon Ölçeği (0-3 arasında puanlanan 21 soru) • Soru alanları; Mutsuzluk, kendini suçlama, başarısızlık hissi, irritabilite, ağlama, sosyal çekilme, beden imajı değişiklikleri, kararsızlık, yorgunluk, uykusuzluk, iştahsızlık, kilo kaybı, somatik uğraşlar, libido azalması Değerlendirme; • 1-10: Normal • 11-16: Hafif duygudurum değişiklikleri • 17-20: Sınırda klinik depresyon • 21-30: Orta düzey depresyon • 31-40: Ağır depresyon • >40: Çok ağır depresyon Kimleri Sevk Edelim ? 1. Psikotik bulguları olan hastaları 2. Ağır depresyon hastalarını 3. İntihar düşüncesi olan veya daha önce intihara teşebbüs etmiş hastaları 4. Bipolar bozukluk varsa 5. Daha önceden geçirilmiş ağır bir psikiyatrik hastalığı varsa DEPRESYON Doktor tanı koymak için nasıl sorular sormalı? • 1. Basamakta depresyon tanısı önemlidir. • Klinik görüşme, tarama testleri, doktor tarafından kayıtlı bir önceki semptom listesi • Yine de depresyon tanısını koymak zordur. • Çoğu doktor bunu zaman kaybı olarak düşünür, bu konuda eğitim almaları gerekir. • Hastalar konunun sıkıntılı olduğunu düşünür; gönülsüz olurlar. Tanı almaya direnirler, ilaç kullanmak istemezler. • Yapılan bir çalışmada hastalara doktorların nasıl soru yöneltmelerini istedikleri sorulmuş. Erkekler “diğerlerine sinirli oluyor musunuz?” gibi kısa soru şeklini, kadınlar da “Sık sık ağladığınız oluyor mu?” sorusunu tercih etmişler. • İlk iletişimde açık uçlu sorularla “Nasılsınız?” sorusu tercih edilmiş. • Hastalar az sorgulayan, dinlemeden hemen ilaç yazan doktorları tercih etmiyor. • Depresyon teşhisinde ilk olarak açık uçlu sorular: Nasılsınız? Ne zamandır böylesiniz? Etrafınızdakiler bunun farkında mı? Sık sık ağlıyor musunuz? • Samimiyet kurmak için: Hayatınız nasıl gidiyor? Sence seni bu duruma iten ne? Geçmişinle ilgili söyleyeceklerin var mı? • Derin analiz için: İşiniz nasıl? Ev, çocuklar, ekonomi? İnsanlarla iletişim problemin var mı? Yakın arkadaşların var mı? • Konu ile ilgili semptomlar için: Uyku düzenin nasıl? Bu durum uykunu etkiliyor mu? Sabah uyandığında keyfin nasıl? İştah, kilo nasıl? Yeme alışkanlığın değişti mi? • Tarama sorularına odaklanmak için: Kendini yorgun, enerjisiz, umutsuz hissediyor musun? Sağlık problemin var mı? Karar almada zorlanıyor musun? Etrafına sinirleniyor musun sık sık? Alkol, sigara kullanımı? Sakinleştirici ilaç alıyor musun? • Hastalar tanı konmasından çok, dinlenilmek istiyor. Duygularıyla ilgili açık uçlu sorular (Sebebi sizce ne?), alternatif olarak fiziksel semptom ile ilgili soru (uyku, kilo, huzursuzluk) • ACPM aile hekimlerinin yetişkinleri depresyon için taramasını ve tanı tedavi yöntemlerinin sistematik devamını önermektedir. • Depresyon her sene 14,8 milyon Amerikalıyı, 18 yaş üstü grubun da %6,7’sini etkileyen, hayatı tehdit eden bir hastalıktır. 18 yaş altında çok tanı alan hasta vardır. • Amerika’da 15-44 yaş arası kişilerde önemli yetersizlik nedenlerinden olup, sadece kişiyi değil, ailesini, kariyerini, çevresini ve tüm toplumu etkiler. Kshamica Nimalasuriya. Screening adults for depression in primary care:A position of the American College of Preventive Medicine,2009 Tıbbi yük: Komorbid depresyonlu MI geçiren hastada depresyonu olmayan MI’lı hastaya göre daha kötü prognoz • Depresif epizot başarılı tedavi edilirse, medikal ve cerrahi sonuç daha olumlu olur. • Depresyon kardiyovasküler patofizyoloji gelişiminde bağımsız risk faktörüdür. Ekonomik yük: Görev performansı bozulur. Görevine gelmeyenler ya da görevde olduğu halde motive olamayanlar Tarama testleri düşünüldüğünden kolay, kısa süren testler. (BDI, CES-DR, Zung self-depresyon ölçeği, PHQ-9) İlk aşamada tanı için kısa 2 soru: • Son bir ayda umutsuz, çökkün hissettin mi? • Son aylarda ilgi azalması var mı? Evet cevabı alınırsa, daha ayrıntılı tarama testleri Yapılan araştırmalarda uzun soru ile kısa soruların depresyon taramasında performans etkinliği aynı. Kshamica Nimalasuriya. Screening adults for depression in primary care:A position of the American College of Preventive Medicine,2009. Hangi tarama en iyi? Uygun populasyon, psikometrik özelliği iyi, ölçüm ve skorlama için gereken zaman kısa, kolay ve maliyeti ucuz olmalı USPSTF 1. basamakta doğru tanı, efektif tedavi ve takiplerle yerleşik bir sistemin olmasını öneriyor. Hekim kendi pratiğine dayalı tanıyı klinik kılavuz ile koyabilmeli ya da 2. basamak uzman hekime yönlendirmeli. Hangi yöntem hekime uygunsa; amaç depresyon tanısı ile takip edilen hastanın süregelen tarama ve tedavi hizmetlerini alabildiğine emin olmaktır. Depresyon hastası ile iletişim • Hastalar depresyon tedavisini yeterince anlamayabilir. • Hekim video, broşür ya da web sitesi ile hastaları yönlendirebilir. • Hasta eğitimi ve psikoterapi için uzmana yönlendirebilir • Hasta-hekim iletişimindeki olumlu tutum depresif hastanın semptomlarını azaltır, buna bağlı hayat kalitesini yükseltir. Maria Savard. Bridging the communication gap between physcians and their patients with physical sypmptoms of depression,2004 • Birinci basamakta hasta-hekim iletişimi iyi değil • Majör depresyon, distimi ve birçok depresif hastanın %22’si 1. basamak hastası • Çoğu zaman doğru tanı ve uygun tedavi yok • Tanı ve tedavide zorluklar; HT, hiperlipidemi gibi kronik hastalıkların yönetiminden farklı • İleriye dönük ve sistemik yaklaşım gerektirir • Ruhsal hastalık olduğundan hastalar daha az anlar • Hastalar tanı ve tedaviye dirençli • Diğer fiziksel semptomlu hastalıklardan daha az teşhis edilir • Tespit için özgün, objektif testi yoktur (Kan testi vb) • Semptomlar değişken, tutarsız (Ruhsal belirtilerden fiziksel şikayete kadar) • Baş ağrısı, bel ağrısı, artrit gibi belirtiler ile saklanabilir. • Hastanın sıkça yakındığı somatik belirtiler bazen depresif hastanın doktorundan tedavi istemini belirtir. • DSÖ, 14 ülke-16 1.basamak sağlık kurumunda depresyonda somatik belirtiler ile ilgili çalışma yürüttü. • Baş ağrısı, bel ağrısı, yorgunluk, tükenmişlik, kabızlık gibi somatik belirtiler DSM-4 kriterlerine göre Majör Depresyon tanılı 1140 hastanın %64’ünde sağlık ocağına gelmelerine tek sebep Maria Savard. Bridging the communication gap between physcians and their patients with physical sypmptoms of depression,2004 Depresyon hastasını tanımak • Depresyon varlığını işaret eden somatik belirtiler, her gün olan ve başka sebepten kaynaklanmayan: • • • • • Baş, bel, sırt, eklem, karın ve göğüs ağrısı GİS problemler Uyku ve iştahta değişiklik Kontrolsüz kilo alma, verme Yorgunluk, enerji kaybı, iş gücünde yavaşlama • Depresyon yaklaşık 7 gün içinde etkili bir antibiyotik ile, bir enfeksiyon gibi tedavi edilemez • Tedavi aylar gerekirse yıllar sürer • Depresyon hakkında hastaların fikirleri genellikle tanı ve tedaviyi engelleyebilir • Depresif hastalar ne olumlu ne de bilinçli olmadığından etkili iletişim yok • Ruhsal hastalıklara bağlı sosyal damgalanma hastalar için zor olabilir • Açık ve etkili iletişim doktor-hasta etkileşiminin kalbinde yer alır. • Ancak, çalışmalar birinci basamak hekimler ve hastalar arasında önemli bir iletişim boşluğu olduğu sonucunu göstermiştir. Resimde depresyonda olan ve olmayan insan beyinlerindeki artan faaliyetlerin ''sıcak noktalarını'' gösteren bir PET taraması örneği görüyorsunuz • Lin ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada 155 hastanın %44’ü bir birinci basamak doktoru tarafından reçete edilen antidepresan tedavinin başlamasından sonra 3 ay içinde tedaviyi bıraktı. • Hastaların tedaviyi erken kesmesine neden olan faktörler; zayıf hasta-hekim iletişimi, aile desteğinin eksikliği, tedaviye klinik yanıt ve yan etkiler • Doktorlar, hastalar ve aileleri arasında güçlü bir tedavi ittifakı ile hastalık endişesi ve tedavi sonucu yan etki kaynaklı tedavinin erken kesilmesinin önlenebileceği gösterilmiştir. Maria Savard. Bridging the communication gap between physcians and their patients with physical sypmptoms of depression,2004 Depresyon hastası ile etkili iletişim • Tanıyı açıklayın • Tedavi planını açıklayın Tedavi seçenekleri Tedavinin uzunluğu Ziyaretleri ve takip temas sıklığı Bir ruh sağlığı uzmanına sevk • Yan Etkileri tartışın • Tedavide başarı ve başarısızlığı açıklayın • Tedaviye bağlılığın önemini açıklayın • Multidisipliner tedavi yaklaşımları kullanın • Hastanın kendi tedavi süreci ile ilgili olmasını sağlayın; depresyonla ilgili her şeyi bilmesini sağlayın • Belirtileri, tedavideki gelişmeleri, yan etkileri günlük tutarak kaydetmesi • Yakın aile üyesi ile hekimin iletişimi • Her muayene öncesi hastanın soru ve endişelerini yazarak kayıt etmesi • Tedavi ile ilgili endişesinin sorulması • Hasta sağlık bilgisi ile ilgili liste hazırlasın (tıbbi durumu, alerjisi, tedavi reaksiyonu, şu anki tedavileri) • Uzmana sevk halinde hekim kişisel sağlık kartı hazırlasın • Sonuç olarak depresyon fiziksel belirtilerle olan sıklıkla 1. basamakta görülen bir hastalıktır. • Birçok hasta depresyonun somatik belirtilerin nedeni olduğunun farkında değildir. • Hasta ve aile üyesi ya da yakını ile etkili iletişim, uygun tedavi süresi ve devamlı izlemdestek depresyonu tedavide başarının anahtarı • Birinci basamak hekimleri hastaların hastalığı anlayıp anlamadığından emin olmalı, tedavi sürecine aktif katılımı için fırsat ve destek vermeliler. Her yaşta depresyon tarama ve birinci basamakta kullanılan ölçümler • Birinci basamakta görülen ikinci sıklıktaki kronik hastalık • 1. basamakta hastaların %12’si Majör Depresyon tanısı • Depresyon her yaşta olabilir, tanısı zordur; hastalar, özellikle erkekler, duygularını ifade etmek istemez • Çoğunlukla somatik belirtiler (iştahsızlık, uyku problemi, ağrı vb) Tarama • USPSTF rutin olarak erişkinlerde depresyon taraması öneriyor. • Çocuk ve ergenlerde yeterli kanıt yok • Tarama testi uygulanmasında yol göstermesi açısından, duygu-durum ve disfori hakkında şu iki soru: • 1) Önceki iki haftada kendinizi bitkin, çökkün ya da umutsuz hissettiniz mi? • 2) Önceki iki haftada daha önce yaptığınız şeylere karşı ilginizde ve aldığınız zevkte azalma oldu mu? • Olumlu yanıt tarama testi uygulanmasının anlamlı olduğunu ileri sürer • Tarama testleri populasyona uygun, psikometrik özelliklere sahip, kolay kullanılan, kısa süren ve ucuz testler olmalı • Tarama testleri depresyon tanısını koymaz • Semptomların şiddetini belirtilen süre içinde ölçer (örn; son 14 gün) • Hasta skorlama ve kesme (cut-off) değeri DSM-4 kriterlerine göre belirlenmeli; Majör Depresyon, subklinik, minör depresyon ve distimiyi içerir • Görüşme çok önemli; birçok durum depresyon semptomlarını oluşturur • Tarama semptomların süresini, işlevsel kaybın derecesini, komorbid psikiyatrik hastalığı tanımlamaz • Hipotiroidi, pankreas ca gibi klinik tanılar depresyon belirtileri ile beraber olabilir Çocuk, adolesan ve genç erişkinlerde depresyon • Kişiler arası ve psikososyal zorluklar belirgin, tedavi edildikten sonra da sürer. • Adolesanlarda madde bağımlılığı ve intihar davranışı • Çocuklarda tanı zor, sınırlı konuşma kabiliyeti, çok kaynaklı iletişim (aile, öğretmen, diğer çocuk vb) • 6 yaş küçüklerde nadir • Okul çağı çocukların %2’sinde depresyon tanısı • Adolesan çağda artar, %8’inde depresyon öyküsü • Depresyon tarama ölçeği 6 yaş ve büyüklerde uygun • Özellikle çocuklar için Reynolds Child Depresyon skalası ve Children’s Depresion Inventory ölçekleri kullanılmaktadır. • Reynolds Adolesan depresyon ölçeği adolesanlar için; alternatif olarak CES-DC, BDI, CDI kullanılmaktadır. • BDI ve CES-D kolay skorlanabilmesi, düşük maliyetli olması, karşılaştırılabilir psikometrik özellikleri nedeniyle avantajlı • Ölçekler çocuk ve adolesanlarda şu an sadece araştırma çalışmalarında kullanılıyor, birinci basamakta henüz kullanılmıyor • Rutin taramada kullanılmaz • Depresyon tanısı alanlarda tedaviyi monitorize etmek için kullanılabilir • Pediatrik semptom kontrol listesi psikososyal problemli çocuklarda alternatif taramadır • Depresyon için spesifik değil, 35 maddelik kontrol listesi aileler için ileri değerlendirmeye yardımcı • Erişkinlerde Depresyon • Erkeklerde %7-12,kadınlarda %20-25 • 1. Basamakta hastalarda depresyon prevelansı %5-10 • Klinik tanısı olanlarda oran daha yüksek (Obezite, DM, kanser, MI vb) • Yetişkinlerde tarama ölçekleri BDI-PC, BDI-II, CES-DR, Zung Depresyon Ölçeği • Ölçekler 5-10 dak sürer, BDI-PR 2-3 dak • BDI bugün, CES-DR geçen hafta, Zung geçen birkaç gün ile ilgili • BDI, CES-DR kolay skorlanırken Zung zor • BDI-II BDI’nın DSM-4 kriterlerine göre modifiye edilmiş geçerli ölçeği • BDI-PC ve BDI-II’nin 7 maddelik ölçeği; her ikisi de son 2 haftayı, bugün de dahil olan süreyi ölçer • BDI-PC daha hızlı skorladığı için avantajlı, fakat uzun versiyona göre spesifite sensitivite düşük • Erişkinlerde yüksek riskli depresyonda uzun ölçekli taramalar • Erişkin populasyonu genel taramada kısa ölçekli testler • Hasta populasyonuna göre tarama ölçeği • Postpartum Depresyon • Gebelikten sonra kadınlar depresyona yatkın Hamile ve postpartum kadınların %15’inde Majör Depresyon • Erken tanı ve tedavi anne-çocuk gelişimi için önemli • Edinburgh Postnatal Depresyon ölçeği; daha az somatik belirti, son 7 gün ölçer • • • • Yaşlılarda Depresyon 65 y üstü sıklığı %7-36, hospitalize olanlarda %40 Alzheimer, Parkinson hastalarının %50’sinde depresif hastalık gelişiyor. Bakıcıları da artmış riskli Depresyon yaşlılarda azalmış özbakım, irritasyon, psikomotor gerileme ile belirti verir Taramada kognitif bozulmanın düzeyi ile beraber olan görme defisiti önemlidir • Geriatrik Depresyon Ölçeği yaşlılara spesifik tek ölçek • En uygun skala, az somatik belirti ölçümü • Son zamanlarda en geçerli olan GDS,15 maddelik ölçüm skalası • Son bir haftalık zamanı değerlendirme • Sadece evet-hayır şeklinde sorular • Kognitif defisiti olanlarda; Cornell Ölçeği ve Hamilton Rating Ölçeği(Cornell bakıcıya da yapılabilir) • Yaşlılarda tarama klinik prezentasyon ve kognitif sürece göre değişiyor • Yaşlılarda klinik değerlendirme tarama ölçeğinden daha değerli (açıklanamayan somatik belirtiler, ilgi kaybı, hüzün vb) Depresyon ne bir zayıflık işaretidir, ne de kişilikle ilgili bir kusurdur. En yaygın sağlık sorunlarından biridir ve tıbben tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Birinci Basamak sağlık hizmetinde depresyon başarıyla tedavi edilebilir. Yeter ki hekimler uygun bir psikiyatrik yaklaşım ve müdahale gerektiren durumları ayırt edebilsin… Teşekkürler…