1961
Transkript
1961
KAZGAN ( 1961 ) boty'» VflPMi VrtA/ı Ç AKT1R\RIM s^R K ^O O ^L ^R y T U L L ftb ’ i Prof.’ Bedri GÜKSOY Y ıl: 101, C il(: 101, S:ıyı: 101 AİIŞ F ialı : Müstemir muvazene ve standart ma- ; liyet muhasebesi . prensiplerine göre • hesaplanmıştır. İtibari bir Alıç masrafı : mefhumdur (muhasebe : ev ödevi) Satış F ialı : Vahdet ahi çok iyi bilir Basıldığı yer : Disiplin kurulu başkam Engin'in ne zaretimle çatı katı Her mayıs ayında kaarilerin ıttılaına îarzolumır. Bilimsel, ilimse), iyimser • [gülümser, sosyal, toplumsal, kamu- • sal, İktisadî, fennî, içtimai, ziraî, fik rî, ticari, edebi, ebedî, ahlâkî sınai, mali, idari, patolojik, nevıastenik jeolojik, komik, jüridik, psişiyatrik, :iddi bir mecmua olup saçı sakalı, fr i kiği. kritiği, kızı, erkeği, karıyı, ko şayı, teksiri, kitabı, kantini, sınıfı, koridorları, çatı katını, ilân-ı aşkların aıeşheri ters çevrilmiş bankları, tale beyi ve hocayı görür gözetler, gözden •kaçan kurtulur, kurtulamayan ayva yı yer ve acele münderceııtımıza ba lıklama dalar. Yazılarımızın hiç bil •ıakkı mahfuz olmayıp, 109 kişilik ya: 'a heyetinden hesap sorulabilir. Yazı kurulu anomin müteselsil, müştak, derive, müçtemi, kollektif, komandit, kooperatif mes'ııldür. Neşriyat Müşaviri : Sübyanist Yalak Gürel Vazı işlerini fiilen 1da eden mrsııliyetilz Müdire : Boncuk Gönül :;V'a/.ı işlerini lmsıraliı edeıı Geııel j j Sekreter : Fofo Selçuk 'Kesim : Sosyetik Kasıntı Tiiloy İDekor - Kostüm : Gizli aşık Amiralin İ Kız: Gülsercn \lako - tıp : Kınalı saçlı sahtekâr ^Berbat Süleyman îtGeee Sekreterleri : Uykuda Güıuliiz Sekreterleri: Sütunlu salonda frikik yakalıyor j Mülkiye M eseleleri^ Komplikedir î İllin ve Teknik : Bizde ne gezer. A l in gel, sifonu çek. Hayvanlar Alem i : Ayılar; Ayhan, Cengiz. Turgut. De veler; Giiray (inhisarındadır). Kşekr; Hüseyin (inhisarındadır). Davar„ . Davar Şener, Altaıı. örd ek ler;, vetiıı. İnekler; Kimi söyleyelim k i? ; Ur/hır; Yamak Ahmet, E r t uğru 1,Gün. .Maymunlar; Verşan. Ziraî M alı-; ■illiler; Seksüel Sebze. Kabak Demir,; tobur Hikmet. ; "spıır ; Patlersoıı Sami, Jolıanson Mc-| •tin, sinek siklet Kız Tuncay, A s fa lt; •Şeııgiln, Centilmen Meral. ; •Edebiyat : Efradını cami, ağyarını; •mâni - Mazlıar Hiçşaşmaz ; •Mİ/alı : Besim Mütebe.ssim •Kafa İşleri : Yoktur. ■Vıldıy. falı : A vzb eıg Yıldız Son sınıl' öğrencilerimizin tertipledilderi mezuniyet şen likleri İm yıl, geçen senelerdekilerine kıyasla çok da,ha neş’eli çok dalıa başarılı geçti. İk i yıld ır biriken güçle tertiplenmiş ol ması belki de; bu törenlerin başarısında müessir olmuştur. Ge çen yd bu aylarda yurdumuz ve m illetim iz çok karanlık günler yaşamakta idi. İçinde bulunulan fevkalâde ve o ııisbettc korku lu günlerde öğrencilerim iz geleneksel şenliklerini tertipleyem emişlerdi. Şenlik yapm ak "şöyle dursun, Fakültenin bir öğretim müesseslisi olarak yaşamakta devam edip etmiyüceği belli de ğildi. A n k ara’da kendi yurdunda yüz yılını tamamlamış bir öğ retim müessesesi olarak faaliyetlerine devanı edebilip cdemiy e eeğ i•şü plıdi görünüyordu. 27 M ayıs İnkılâbı bütün bu endi şeleri silip götürdü. Onun için Fakültenin geçen yıl sekteye uğ rayan şenliklerinin bu yıl görülmemiş bir coşkunlukla kutlan ması biraz da 27 M ayıs İnkılâbının kutlanması-mânasına gel mektedir. Am m a iıısan-oğlu dertsiz de olmuyor. Bugün de içi mizi burkan başka hadiseler var. 114 sayılı kanunla artımızdan ayrılan arkadaşlarımızın, hocalarımızın bıraktıkları boşluklar bizi bir topluluk olarak üzüyor. Ö ğretim üyelerimizin olduğu kadar öğrencilerimizin de katıldığı bu üzüntünün kısa zaman da dindirileceğim Iıâlâ ve Iıerşeye rağmen umuyoruz. *❖* İle r yıl bugünlerde tertiplenen törenler “ Ka,zgan” ın neşir alanına girm esiyle taçlandırılmış olur. Hu yılki K azgaıı da g ö çen yıllardaki emsali gibi çevrem izdeki hadiseleri mizalıııı menşurundan geçirerek incelemeye çalışacaktır. A m a Deli kanlılık çağının icabından mıdır, denir, luızaıı bu dergiye aşı rı zevkler ve düşünceler hâkim olur. Hani meşhur hikâyedir: Abdüllıâm it’in vezirlerinden Deli F u a t Paşa, her aklına geleni yapması ile meşhurmuş. Y in e günlerden birgütı bir merasim yapılacak, Fu at Paşa da orada, Iıazır bulunacakmış. Sabalı er ken kalkıp, sırmalı merasim esvaplarını giym iş, bütün madal yalarını takmış, evin önümle bekleyen arabaya binmek üzere aılıımııı atmış. Nedense birden vazgeçip merasime yaya gitm e ye karar vermiş. Günlerden sıcak bir sonbahar. Pasa kapa.lı ya kalı merasim elbisesinin ve m iktarı Iıayli kabarık nişanlarının ağırlığı altında lıem yorulmuş, heııı terlemiş. Gideceği yere ulaştığında, dalıa önce gelmiş arkadaşları, paşanın ya ya geldi ğini ve yorulduğunu görünce takılm ak istem işler: “ Mâşaallah deli - kanlılığın hâlâ üzerinde” demişler. Paşa şöyle cevap verm iş: “ Kanlılığı bilmem ama delilik nuıhakkakki yerinde..” *i:* Kıssadan Hisse: A ğırbaşlılık, ölçülü olma, başkasına kar şı saygı değer bir insanı süsleyen mânevi siynetler ise bütün ziynet eşyaları gibi bunla,r da gençlere en fa zla yakışır. 1961 ' modeli gençlerin bu mânevi ziynetleri ne kadar iyi taşıdıkları nı, kendilerine ne şekilde yaraştırdıklarını görm ek için “ IvAZG A N ” a bakılmalıdır. * s# Son söz sizler içiıı ilk günlerden beri söylediğim iz değiş meyen v e ileride de değişmeyecek olan bir temenninin bir kere daha ifadesi ola,çaktır: Hepinize sağlık ve başarı dileklerimiz. : m ::::::::::::::::::::::::::::::::: 1 T eşek k ü r ederim.., Bilm em kimim. Serseri Ercan Şahaneye geldiği günlerde, haya tında ilk telefon konuşmasını yapm ak üzere posta neye gitti. Mikrotelefonu kaldırdı ve kendisine öğre tilenleri aynen tekrarladı. B iraz sonra karşıdan bir ses sordu: — A lo, kimsiniz? Ercan şaşırdı. Birden intikal edemedi. Bu sıra da yanında bulunan Vali Ertuğrula sordu: — Ertuğrul, kimsiniz diyorlar, ne diyeyim ? V ali bozulmuştu: — Be birader, dedi. Cevap ve r işte. Ben bilmem kimim de. Ercan gayet emiıı ağızlığa yaklaştı ve : — A lo, ben B İL M E M K İM İM dedi. İki sene önce talebe cemiyctiııin Samsun’a yap tığı gezide bir partiye davet edilmiştik. Kıbrıslı T e oman ile M erzeci Hüseyin tesadüfen yaııyana otur muşlardı. B ir müddet sonra Teoman, Hüseyine W.C. nin yerini sormak için K ıbrıslı şivesiyle Hüseyine : — Yüzııum ara karşıdadır? diye sordu. Hüseyin bir kaç saniyelik şaşkınlıktan sonra; ga yet sakin yerinden kalktı ve Teom aııa: — Teşekkür ederim diyerek karşıya doğru yü rümeye başladı. G. V. Z. Miilkiycde Babar V____________ ______________________________________________________________________________________________________;----------e İngilizcedeyim.. Sütunlu salona yoklam a için inen Bedri Giirsoy F o fo Selçuğu yakalamış soruyordu: — Gel buraya, ne dersiniz va r sizin? F o fo Selçuk: — Fransızca.dersim iz va r efendim. Bedri Giirsoy tekrar atıldı: — Peki o halde niye derslere larda sürtüyorsun? F o fo hafifçe sırıtarak: — Ben İngilizcedeyim efendim. 2 gitm eyip, bura Ş A B A N ' A Nur-u aynım Şabuncığım, * Biliyorsun, uzun zamandır suna cevap veremedim. Türlü «lüleler, biraz (la ihmal arayı böyle açıverdi. Hem seıı do çoktandır yazmıyordun ya, ne ise.. Son mektubun dun sonra kemli kendime dedim ki; bunca yıllık dostu böy le unutmak olmaz, nihayet o da İnsan, Niceni verir. Ama eminim kızmazsın, ne de olsa birbirimizi biliriz. A lı Şaban alı!... Bu Şahane sensiz olmuyor. Her yer de her şeyde sen varsın, senden bir şeyler var. Aıı geçmi yor ki seni hatırlamayalım, bele gittikçe sıkılaşan giriş imtihanlarından sonra... Bu öyle garip bir nostalji ki an lamıyorum. Daima sana rastlayacakmışım gibi bir his var içimde. Evet Şabancığım, Çok sürse ayrılık, aradan geçse çok sente Biz sende otomsak bile sen b izdesin yine... kendimizi iniyle tescili ediyoruz. O kadar vefakâr ve sa dıksın ki.... Şahane/yi ııe kadar sevdiğini bilirim. Hepsini anlata cağım, te-ker te-ker tat-si-lâ-tıy-la. Geçen sene, bildiğin hâdiselerden sonra birkaç giın içinde lıerşey normale dündii. Tüllâp (nniseccel İnekler ha riç) bir ay İçinde hem hazırlandı, hem imtihana girdi. Ta bii zevahiri kurtarmak için şikâyetler oldu ama başarı nishet.1 İra la rım ız ın gayretine rafinen eski günleri pek aratmadı. N e var ki bıı son durumdan sonra, tüllâbm im tihanlara hazırlama kabiliyeti muhterem hocalarımız ta rafından da resmrıı öğrenilmiş oluyordu. Siituıılu salonda tüliâbla yoklamaedık oynayan esbak bakan, sabık dekan, yeni hakan olan . Talaş Cahit’ ten sonra dekanlığa (¡iirsey iletiri geliverdi. Ne babacan adam olduğunu l ¡lirsin, gclgör ki o da birkaç gün sonra kovalamaca sa hasına kantini ve yatakhaneleri ekleyerek yanına da iki yardıır.cı alarak yeni bir strateji ile Uillâb avıııa çıktı. Haaa! Bedri dedim de aklıma geldi; Etyem ez Hikmetin ri vayetine göre -keratanın her 11e kadar gözü körse de kulağı deliktir- dekan olduktan sonra Bedri bey hecamız iki defa kramp krizi geçirmiş, T ıp Fakültesine götürmüşler. “ De kanlıktan m ı?” diye sorma, niye olduğunu bilirsin . Şabancığım unutmadan yazayım, geçenlerde bir fır tına, “ Sıır” uımızıı yıktı, “ Köklü" müzü köksüz bıraktı, Ahadan’ı da tâ Eskişelıire Akademiye ticaret hukuku derslerine kadar yolladı. Tahsin Bekir hocamız ise şivesi bozuluyor diye Türkçe derslerinden vazgeçti. Şadını A ğ a bey, hâlâ ağabey. Son kitabını tüllâba ithaf etti. Aydın Yalçın Şalıane'ye döndü. Dersler neşeli geçiyor. Şeylaıı ku lağına kurşun şimdilik Forum'daki yazılarından da*bir şey serınuyor. A ziz kardeşim, malûmundur, bu Mülkiycdeıı her şey çıkar -Tıbbiye gibi değildir-. Yenilerde bir de. şövalye çık tı. Kemal Fikret hocamıza Legioıı d’Honneur nişanı tev cih ettiler. Yeni hocamız üsttinel Besim iktisatlı amma, (inin ol Mülkiyeliyi çok seviyor. Bir dersi geçiniyor ki hizlcri yüzümüzü kızartacak kadar İltifata boğmasın. .Ney se ki çocuklar altında kalmamağa çalışıyorlar, -011 sıra ları bilirsin-. Cıımhur’n geîİnce; sene başından beri bekle nen fermanı nihayet geçenlerde okudu. Aslına bakarsan bu müşterek tebliğ gibi birşey. Tebliğin muhtevasına na zaran; Cumhur bey hocamızla Mazlıar bey bocamız mart imtihanının neticelerini göz önünde bulundurarak yaptık ları istişareye dayanarak haziranda pek az tiillâbnı nihaî sevgiliye kavuşacağını tahmin etmişV*r. Haber bomba gibi patladı. Fakat millet sineye çekti. Neden deme. Aydın Yalçın da İşe karışıp bir iiçlü ittifak kurulursa sen o za man seyreylo gümbürtüyü. İsmail Türk, Bülent Daver do çent oldular. Son Avrupa gezisinde, gidenlerin rivayetine gör.e, tüllâhı kendilerinden kıl çekmeye teşvik etmişler. İsmail 11e ise amma Bülent İdarî şubede yoklamadım göz M E K T U P açtırmıyor. Fehmi Yavuz’un hakanlıktan sonra pek parag raf atladığı yok. Lâkin "garden cities of tcmorrow” ber devam. Seha’eımı Orta Doğuya rektör yaptık, tasan gün geçtikçe yeııi şeyler öğreniyor. Şaban’c.ğım. Aktan Re şat’ ın kızınca etrafı zangırdatacak kadar davudi sesi ol duğunun da yeni farkına vardık. KoridordakİIer. Sur-İ İsrafil zannettiler. Mazlıar’m b:ı sene içerde yoklama yapmayıp üstelik kapıdaki idare memuruna da mani olduğunu söylersem hiç şaşma. İşte böyle. Neler değişmiyor ki. Birinci sınıfın yeri bile değişti. Tabiî ağabeylerin yeri de. Biraz sapa geliyor ama kantin önü yine de epey neşeli oluyor. Şimdilik aşa ğıda M ülkiye ruhundan ziyade ' nane” ruhu var, sabah ları arasıra “ eşek” ruhu da karışmıyor değil... İkîgözüm, bu sene Şahanede, seçilip istifa etmek moda oldu. Siyasi Kutlu genel kurul başkanı iken vazifeyi ciyak şahıslara devretme lüzumunu duyarak (Nerdon duydııysa) riyaseti Erhan Ülgenere bıraktı. Ayıhaıı, dâvalardaki biitiin ciddiyetine rağmen etrafı neden güldürdüğünü ve tüllâbııı bir ayıya niye ¿11 kıya.*l etmediğini bir türlü anlaya madığından istifayı bastı. Arkasından Ma.vi Engin disip lin kurulu başkanı oldu. Gâyet şiddetli bir iki tebliğ ile islediklerini ve Şem’.i Emre ile Boksör Sami’yi kendine muavin yaptığını ilân etti. Bir müddet sonra da muavin lerini “ alılâk-ı M ülkiyeyi” muhafaza ile ta v zif ederek çatı katında sıra ile nöbete soktu. Bu yeni fonksiyonundan beri Maxiıiıiıı otuz iki sayfalık, pıılıı altı liralık haricî mektup göndermekten vaz geçtiği söyleniyor. Müzikal kovboy Alâeddiu Nisan hâdiseleri sırasında Dernekte tez daktilo et mesiyle daha da popüler oldu. Tiillâb lıızlı bu sene Şııİnme ğini. Clıess özgen, Kafastrof Alâeddiıı, Semaver Yaşar gazetecilik yapıyorlar. Bu vesile ile Katastrof, yalaklık sahasını Şahanenin dışına çıkardı. Şimdilik 15. cl evlenme hikâyesinde kader kısmet çekmekle meşgul. Clıess lıaher uğruna kenefte nasıl sak landığını anlata, anlata bitiremez oldu. Vali Ertuğrul, Çin gene Şükrü, Ziilkiif Ercan basın alılâk yasasını tanımayan ilk gazete diye övündükleri “ Mantar“ ı çıkardılar. Şaha nede çamur sıçramadık bir kendileri kaldı.’ Soııra nedense Ayılıan’ııı nazik yardımlarına ve Cahit Talas’ın devam ar zusuna rağmen neşriyatlarını tatil ettiler. Tuna Deniz’c aktı. Gıcık Cengiz bukalemun gibi, 11e olduğunu anlaya madık. Küçük ayı Cengiz cemiyete seçildiğinden beri ho murdanmaktan vaz geçti. Yalnız kaldığı zamanlarda par mağındaki yüzüğe bakıp tatlı tatlı tebessüm ediyor. Merzeei Hüseyin Kıbrıslı şivesiyle Tiirkçeyi epeyce öğrendi, hayvanlar âlemi ile olan münasebetlerinde gâyet müteyak kız. Tarzan İsmet ana mektebinden kimseyi getirmez ol du. Haldun Aylıan ise “ Sefaletin Felsefesi” nin zeylini yazmakla meşgul. /Cöfte Birol kızlara metafizikten bah setmediği zamanlar “ palavracılar” a “ safi” konuşmayı ta lim ettirmekle uğraşıyor. 173,25 T.I,. Iık yüzük hikâyesin den sonra bazı şeyleri anlatmakta oldukça “ mütekayyız” davranıyor. Lumumha Özer rasladığı y*rde İki kat olup üstadım dîye eliııl öptüğü “ z e y lim " 11fil Metinden ustura dersleri alıyor. Traş üstüne' de “ hatıralar” veya “ Paris gceelcri” ııi sürünüyor. Davar Şener Avrupa seyahatinden döndüğünden beri, az çok anlayanlar, İtalyancanııı oldukça değiştiğini fark «ittiler. Balaban Hasaıı, Fakülteye dadanan lıir hatunu aıılatmcaya kadar epey kovalamaca oynadı.1Bu günlerde kolej civarında “ düıııenli” dolaşamıyor. Davul Uçar göbeğinin istikbalinden endişe ettiğinden Haldun ve flebit Selçuk'la istişarede. Keleş Selâbattiıı sanatı cemiyet iç.iıı yapmaktan vaz geçti, “ yitirdiğim umutlar üstüne yer gi” yİ yazıyor ve diyor ki “ toptanın nnlnctmn tükel düze yimizin tırfuıtıları ile zarpuşturulması v.s. v.s..” . Feza Ve ledi Orhan Avrupa’da zamparaeılık oynadı. Uzun İlhan gündüz 8 saat süren sarhoşluk nöbetlerine girip sütuıılu sa-londa böğürmediği zamanlar ekseriya çaylarda pistle 3 • kontrbas çalıyor. H acivat Alptekin'in, çaldırdığı pardesiiyü italikçi Sedad.'a yaptığı foto ğraf ticaretinden sonra yenilemesiyle "Ortadoğu ve Balkanların en yakışıklı ¡ula mı” nöbeti yiııo nüksetti. K el ¡\Ietc, pokerde madrabazla anlaşıp Kırm ızı lJiilelıtle, Sofist Erolu birkaç defa tığ-u teber eyledi. Kıış Alpay tatil Kimlerinde kolej öniiııdc bek lemeye, olur olmaz yerlerde palto “ filân” unutmaca tövbe etti. Dünyanın en yakışıklı devesi Gürııy Yunan dilberleri ne rozetini lıediye etti. Foto Selçuk telefonlu zamparıteılık oyunlarında mıılıatablarına kız orta okulundan olup ol madıklarım mutlaka soruyor, llskur Tıına ne tarafa çark edeceğini şaşırdı. Kendi dediğine bakılırsa ayaklar peri yodik çalışmalıymış. Kaval Nail etrafı işlemekten vuz jreçti. Vals-clıa elıa'yı isteyene öğretiyor. Klıtlyar Erhan'la Kel le lllıaıı, Ürgüb'ün hesaplarını tutuyorlar. İşleri oldukça ağır. Yem ek yiyecek vakitleri olmuyor. Şıllık Taner’in ho calarla arası iyi. Kadife bıyık Altını yeğenlerine amcalık ediyor. lUarlin Erden, Asftmaııdau ilerdeyse merkez-1 hâke diiştü. Kikardo Davut okuduktan sonra, lıerkes Keyııes’i öğrendi. K atolik Orhan ıııazl sigıılı hikâyelere başlamadan evvel ve iyi geçen lııılllıaıılordan sonra okıınınak iizere yeni bir l ’ ılter duası yazdı. M illet vekili Halil İbrahim seyredilir gibi değil, lâcivertsiz görünmüyor. Kadir B og tUllâbla elan münasebetlerini düzenlemek iizere yeııl bir nizamname ile Selâm talimatnamesi çıkardı, liurbii Erol, Tekel'e kalite kontrolörü oklu. Yalak Gürelin tüllâha yutturduğu afyomııt tesiri nihayet geçti. Simdi Keleşe şiir yazdırıyor. Şaheser lerden biri şöyle : Y o z arık çepel Eşkin ılgar doru Güleç özge duru Yeğ... Yavru Doğan aktör Aydem irin tesiri ile Bilccikli olduğu na karar verdi. Iloşçan halkayı geçirdi, direksiyonu ka çırdı, l ’/ l’ Yalçın ile Tulı'ıat Taner orta oyunu oynuyorlar. Dokuzgiinoğlıt Kcıııal yenilerde şarkı repertuarını değiş tirdi. Yine meraklanıyorsun Şabaneığım. B iraz da Kezban’daıı bahsedeyim. Üzülme, kendisi gayet iyidir. Çok da se lâmı var sana. K ızlarla iyi arkadaş, onlardan ayrılmıyor. Sandık K a fa Modası H « 5f, kızları da oıısır/, görmedik .v:ı.. Hepsi hamallarından memnun. H er no kadar bu sene 90 adet âfet. Şalıaııe’yi şereflendirdi. ise do -hikmetinden sual olunmaz, ulûm-ıı siyasiyyeye d a lı» mı istidatlılar nedir?- hu bile biziın ha tunları şimdiye kadar kantine iki defadan fazla .indiremedi. Zâten pek lüzumu da yok gibi "öriinüyor. Yakında epey düğün davetiyesi alacaksın herhalde ikigöziim. Tonton ¿Sevilin hikâyelerine yakınlarda parmak araları derili yeııi bir ayak d alı» katıldı. Sııay başarısızlıklardan yılmadan bahire senaryo yazıyor. Tuncay’ın yaptığı belli değil, avasıra lütfen arzı cudam ediyor. Boncuk Gönül başkan ol duktan sonra şimşekleri çekiyor "lıenı zaten arlık burayı sevm iyor” muş.. Türkân’dan iyi haberler bekleniyor. Yıldız çözüldü, bohem bayatı falan filân diyor. Avustralya’ya ta vukçuluk yapmağa gidecekmiş, ama bırakırlar tın hiç? Sen olsaıı Kczbaıı’a müsaade eder miydin? Tümay hâlâ nahif, dctıiz havası yarar belki, nasıl olsa epey alıştı. Tiilây’ın nişanını biliyorsun, bugünlerde Halinde saat 5 çay larında daima hazır. Güler dürt senedir geçenlerde ikinci defa sinemaya gitti. Şcııgüıı hâlâ annesinin sözünden çık mıyor. Am iralin kızı Gülseren, kararlar arifesinde düşün celi, hazan mânâsız şarkılar da söylediğini rivayet edi yorlar. ICsin, Birden, Oya kadim nişanlılar «ruhu. Esin yü züğünü mümkün olduğu kadar çok gösteriyor. Güllü Seç kin “ Petek petek arılar” ı fazla dinliyemediği için meyus amma fıkraları ile etrafı neşelendir,iyor. ISpaglıetti Serim, Avrupa gezisinden sonra çok değişti, evcilikle hususî fi kirleri var; asistan ayaklarında. Sugar girl Müşerref heniiz sessiz s cilasız, Pokli Sevil, diplomasi ile yakından ilgile niyor, yüzündeki felâket ifadesinin güzelliğinin hususiye tini teşkil ettiğine gerekli .şahıslarca ikııa edildi. Mısır Püskülü Gülseren kütüphaneden çıkmaz oldu, halen mas kot Ilhan’ın tek aşkı. Birinci sınıf hatunlarını da şöyle bir tanıtayım, sana. Eksik olmasın çocuklar tasnif ediverdiler, beli 17 cm olan lar filân diye.. Bir Güncr var kuğu gibi, ama yalnız. Ayşe tüllaba göre Şahanenin en güzel kızı, biraz kası lıyor tabii. Sen şimdilik bunları, bir de İris'i, Oya’yı, Nilüfer’! hilscıı kâfi. Hepsi cici kızlar... İşte böyle ci ğerparem. Burslar da 250 oldu. Vaziyetim iz sağlam, artık borçlarımızı öderiz sana. Haydi bu seferlik eyvallah, göz lerinden öperim. Ifoşça kal AIJKALtUS 4 B İZ B İZ E B E N Z E R İZ (1 ) .SİZ B İZ E B E N Z E M E Z S İN İZ (2 ) ... Efendim !? B ir şey mi buyurdunuz?... Muhakkak! Söy leyin rica ederim, çekinmeyin. Viski mi? Buyrun... Fıstıklar da pek taze... .Şu havyardan almanızı rica ediciim... Rica ede rim, ıiea ederim buyrıııı... Yaa! ? ? Demek m aiyet memurusu nuz? Vah vali!! Siz biraz daha içsenize... ... "P all M ail" mı? Mersi. Beji "Chesterfıeld" i tercih ede rim. Bfendim, "P all M ail” bana dokunuyor da (:!).... Sorma yın nıoıı şer... Her gün bir buçuk saat iş (.anlamadım), sa atlerce siiren ziyafet ve gezintiler (efen dim ?), biitiin gece dans ve içki (nasılmış, oh olsun!!), yorgunluk, yorgunluk, yorgunluk, (y e te r!) yorgunluktan ölüyorum (II... ...Bütün çabamız, iki ülke arasındaki dostâne münase betleri (3)... değil mi ya moııser?... Bu güzel gecenin tadını üzücü şeylerden bahsederek bozmayalım canım. Tahsildarlık da fona meslek değil lıaııi, sebat gerek... ... Yook.... Şu .şampanyadan almazsanız darılırım doğru su... Hâlis Fransız. Tam kırk yıllık (0) ... Bu mu efendim? Kuriun izi... yoo pek öııenıl: değil... 'Bir kaç günde iyileşti (7)... Ne diyordum dear... ilaa, evet... A l yarışlarına olduğu kadar, g o lf oynamaya da bayılırını (S)... Briç mi dediniz?... Oldukça zordur... öğrenmek istiyorsanız Kul IJertson'un kitabım salık veririm (!))... ...Menimin oldııtıı maddaâııı... Şampanya?... Porto mıı? (10ı... İlıca etlerim, memnuniyetle... Bonsııar madöııazcel... Mersi, ya s iz?...... Gerçekten öyle........... Gece ay ışığına biiıiinmüş, ılık biı* müzik, no güzel (ligini? .............. Dans eder in isiniz (11)... ... Aıabam ı yeni değiştirdim... Bu seferki spor... piknik mi?... Olur, önümüzdeki pazar giinü (12)... Hay hay madönıuazeel, yarın telefonunuzu beklerim... rica ederim (13)... benim için büyük şeref... akşam (> dan evvel olmaz... Elçilik binasın da saat beş buçuğa kadar resmi kabul var da... Aptal Nasır Bilmiyormuş... Birinci sınıfta iken H alit ranzadan paldır, kül dür aşağı yuvarlanmıştı. Arkadaşlar etrafına top lanmışlar, her kafadan bir ses çıkıyordu. Şükrü E r kalabalığı görünce koşup geldi ve: — N e var, ne oluyor yalın? dedi. Yerde sersemlemiş bir halde yatan H alit babını kaldırdı ve Şükrüye şöyle bir bakıp: — Bilmiyorum, abi dedi. Ben de henüz geldim. K ibarlık.... (l) 12) !.!) (.">) d i) d ) IS ) <!>) 110) 111) 1 12) ( IS) ( l ’ı l P o rfirio R U B İR O S A , “ Mesleğe yeni (/im ılere öğü tler", C ilt: 2, sayfa lS!,r,2, tel: U S 172. Turhan F IR A T , (Bilim, sınıfın kapışım açmak yuile tinde. bulanan bir tahsildara hitaben). ^iıınl ilik yerli siya ra içen Serim. Y Ü R D Ö R E N ’in, Am e rika seyahatinden sonra söylemeyi âdet edineceği sözler. T ııry ıtl S E R .ftA R O Ğ LU , (Pa riste, elçiliklerden birinde, eleiııin doğum yıldönümü münasebetiyle tertiplenen iç kili ihi r tide dıiı etlilerden birinin Tu rgııl'u ıı .İnil ve ha tırını sorması ¡¡.terine) San-Gi-Pek vc Muhsin E E R İV A R 'n ı ¡m¡nura sözler se risinden 3. kesimin ille cümlesi, ¡¡arap ıızınaııı Sami O N A R A N (hata puyı kirle yılda birdir). Gazi A llan G Ü V E N ’in ilerde yazacağı "H a vya nı" adlı kitabinin 1001 inci sayfasın/la passim. Hak: " A t yarışları hakkında N u rettin G Ü R E L İ ile m ü lakat" vc "K ibrisin Londra Büyük- E lçiliğirM cki göreciııı sırasında y olf sahalarının yıldızı olmağa azm ettim '’. Bu. sonuncu eser heııiiz tasarı halimle olup Özer N İY A Z İ'y e aittir. Gün G Ü R (cldtem c K ııl Berlsotı'ıın k ita b ııı salık •ı.crdiğine bakmayın, kendisi başka bir kitaptan öğreniyor>. Selçuk İNCICSU portoyu Porlofiııod a içmenin tadına ıloyum olmadığını söylüyor. (S eleıık önümüzdeki se çimlerde oyunu Memleketçi P, ye vere ce k tir). . Bu soı'ııyu soran Ünal Ü N S A L , “ Hay hay msmııuniyelle" cevabını almıştır. ( Ayın tarihi, c ilt: 1. passim). Ver.şaıı S E N T İİ R K E R, sözii geçen pazar günii pikniğe gitm iştir. (Fazla, bilgi için bak: R e m e des lelajioım lııterııalionales, M a rl X IX L C , sayfa: HS). Kullu. Ö Z G Ü V E N Ç ’in "R ica ederim." demesinin sebebi, konuşmakta, olduğu madöınııazeel"nı “ Rahatsız etmiş olm ıyuyıııı'’ demesidir. (S iz 13 rakkamının ıığıırsıtz ol duğuna bakmayın). Yazıda 1:1 ıleıı fazla dip ııotıı olmadığından ille I-’/, is teyenler IV . siyasi şubeye bas vurs'iıular. Oral Akm an birgün slitunlu salonda dolaşıyor du. Arkadaşlarından birisi hızla kendisine bindirin ce mukabele etti: — Çüüüş.... Fakat bu sırada yanında bulunan Vali Ertuğrul ona hitabının hiç de nazikane olmadığını hatır lattı. Oral “ hakkın va r” dedi; büııdan sonra daha ki bar olmaya karar verdi. Birkaç gün sonra sınıfta bir kız arkadaş Oralın ayağına basınca Oral gayet, kibarca müdahale etti: — Çüşünüz.... 5 I Mülkiyoyo golmesclcrdi ııe O L U R L A R D I, geldiler ııo O L D U L A R jDemircili Türlcözü B ülent E ryüksel E m re E rg in Özkan A ytaylan A ld a ttın Y örü k E n g in Berlccr E n le n ön ey Teom an Yayın U çar D em irkan Şeref A r ta r Koksal Çopuraslan A yhan E rg in B ir o l Yüksel Süleyman Halaoğlu M ete ökte Giiray K oruyan Bülent E ge Hüseyin M erzeei G iircl Çeliklcanat Ilhan Karadeniz Şener Oktay H ik m et Uluğbay Cengiz A ltu ğ Selâhattin Ara-s Ayhan Yam an A y d ın E rdoğan Çetin H acaloğlu M uzaffer Kazgan Tııra n F ıra t Özer A ydınatay Tuna Is k ır S U Olay Graııd H otel Balin’de geçmişti. V edat Bay taş room scrvice’te çalışıyordu. B ir ara telefon çaldı. Ecnebi müşteriler den birinin odasındaki banyo nun musluğu bozulmuş odayı su basmıştı. A dam cağız İngiliz ce olarak durumu uzun uzun an latmış fa k a t bizim V edat birşey anlamamıştı. Tek rar etmesini rica etti. Adam yine anlatama dı. Bunun üzerine bildiği birkaç türkçe kelime ile anlatmayı ter cih e t t i: — çok su, pek Benim oda su diyordu. Vedat durumu anlamıştı. Müşterinin su istediğini tahmin ederek odaya 011 şişe içme suyu gönderdi. fi Fırıncı olurdu. H arbî oldu. Boyacı olurdu M adıabaz’ın dostu oldu. Köçek olurdu. Şem’i oldu. Bskar kalırdı. A y v a y ı yedi. Meyhanede şarkıcı olurdu. Seçkin bir şahsiyet oldu. Herhalde basketçi olmazdı. Şen dul oldu. Göksel A rso y'a rakip olurdu. K ızların sevgilisi oldu. Kavuncu olurdu. K ızla r geldiğine sevindi. Tellâl olurdu. Elektro davul oldu. Terzi olurdu. Baş belâsı oldu. Sakatatçı olurdu. T ir it oldu. Orman koruyucusu olurdu. K ollejli kızların hâmisi oldu. Sahtekâr olurdu. Fırın kapağı oldu. Kalpazan olurdu. Değişmedi. Perukacı olurdu. Manocu oldu. Deveci olurdu. Bumin oldu. Geldi de ne oldu? Süleymaııın peyki oldu. Bahçıvan olurdu. A bi oldu.  şık olmazdı.  şık oldu. Tıbbi araştırm alara süje olurdu. K elle oldu. Mecnûn olurdu. F / F D avar oldu. Kabzımal olurdu. K ırkayak oldu. Mülkiye rahat ederdi. Gıcık oldu. Eskici olurdu. Kel oldu. H iç bir şey olmazdı. P roleter oldu . Karaborsacı olurdu. Harem ağası oldu. Balıkçı olurdu. H asır altı müdürü oldu. Dsde olmazdı. Kocakarı oklu. İy i koca olurdu. Cıvıttı. Barbutçu olurdu. Lumumba oldu. Evlenirdi. Birinci sınıf kızları ile flörte başladı. 1960 -1961 kronolojisi 1 Kasım 7 Kasını 8 Kasım 10 Kasım 12 K asım 1(> Kasım 17 Kasım 2-1 / Kasım 2.S‘ Kasım : Fakülte açıldı. Birinci sın ıf bomboş bizim çocuklar neşesiz. : Birinci sın ıf 88 kızıyla gönüllerim izi allak bullak ederek derse başladı. : Son sınırlar tenha herkes birinci sı nıfın önünde keski ayaklarında. : K ırkayak H ikm et birinci sınıfın kız larına ayak atmakla meşgul. : Tüm ay ilk defa topuklu ayakkabı giydi. : Gıcık Cengiz birinci sın ıf kızlarına muhasebe derslerine başladı. : Yalak Tuna (namı diğer zam paraeık) birinci sınıftan gözlüklü bir kızla ta nıştı. Kazgan ekibi onu aşk şarkıları söylerken yakaladı. Zavallı kız... : Birinci sın ıflarla tanışma çayı; D a var A l tan Tıbışlık peşinde. : Dem irali “ kızım ben harbi konuşu rum lına... benimle sinemaya gelirmisin” diyerek aşkını ilân etti. Kadyo Çocuk Saati 1/ Şubat 11 í> <2 15 » » 17 >> » 18 10 M a rt l\) M art 2 A ra lık l(j A ra lık 22 A ra lık 23 A ra lık 23 ” 2'/ ■” 31 ” 3 Ocak 20 Ocak 8.9 Ocak 15 ” '(! ” Kuş A lp a y bir gün yatakhanede ki litli kaldı. Bülent D aver yunanlı bir dilbere a:;ık oldu. Turan Nasıı-’a bozuldu. Seçkin kamarada fık ra anlatmaya devam etti. Bülent D aver ve İsmail Türk bazı pazarlıklara giriştiler. A y ı Tu rgu t’u kaybettik. Güler ilk defa derste arka sıraya g i dip amiral battı oynadı fakat Cahit Talaş farkedip bozuldu. K ö fte Birol beyaz kadın ticaretine başladı. Davul U çar’ııı sesi kısıldı. Gönül Kazgan komitesi başkanı se çildi. : Disiplin kurulu kilit dâvasına baktı. Başkan birinci sınıftan bir kıza ihtar verdi. Bu ihtar b ir aşk başlangıcı idi. : Tuna “ D enize" düştü. : K ö fte B iıo l 175 liralık bursunun 173 lirası ile kızına yüzük aldı. : K h tiya r Erhan Eteni ustada yokla ma kaçırdı. : T ir it şişmanlamak için balık yağı kürüne başladı. : H ayret M azlıar beyi sın ıfta gülerken gördük. : Napolyon (K e l) Mete İzm ir Ordueviııde yılbaşı gecesi dansöz Derya ile valinin önünde göbek attı. : Kel Ş eref Samsun gezisinden döner ken Çaycıdan dayak yedi. N için ? : Giilseren O rbay saclarını kesti. : Maxi Engin nişanlısından ayrlıdı. (N o t : Bunun kaçıncı olduğu meşlnıldür.) Musical Cowboy 7 Hocalardan Büyük Lâflar İB R A H İM Y A S A : E v “B ir çatı altında barınma, günde bir kaç defa bir sofra etrafında diz çökme, bir kâse çorbaya kaşık çalma, bir yastıkta kocama, sevişip sataşma olaylarının cereyan ettiği malisidir." M A Z H A K JIİÇ ŞAŞ M AZ : H er yiğitin bir yoğurt yiyişi olduğu gibi, lıcı- banka nın da ayrı bir muhasebe sistemi vardır. B E D R İ G Ü R SO Y : Dekanlık vazifesi c a z ip t ir amma cazip okluğu da k â E ip tir. kadar n C A H İT T A L A Ş : Bakanlığa giden yol dekanlıktan geçtiği gibi, dekan-" lığa giden yol da bakanlıktan geçer. T A H S İN B E K İR B A L T A : Siddik Sami Oııara göre; “ K ita seyyaldir. Avıııpası sinirleri K E M A L A R A R .: "Bakın bakın efendiler! Adam karının evini hacze diyor, herif icra mcnıuıu değil, öküzün teki." A R İF I’ AYASU O G LTJ : Şey, meselâ, hattâ, şayet, veyahut, lâkin, fakat, bina enaleyh. yani, bu sebepten, lıernckadar, filvaki gerçeklen, v.s. v.s... A Y D IN Y A L C IN : "MevcuL definitıon’a göre ekonominin strUktüriinü Jigsaw Puzzlc'a göre similcre edersek yapılacak essay’lere göre demonstration finalinde rĞsonncment çok..... galiba anlıyamadınız. Çüıılui sense of humour yok." İS M A İL T Ü R K : “ Merkez Bankası ile Hazine Umum M iklüıiiigii arasın daki münasebet karı ile koca arasında geçen münasebete benzer. Bu münasebette M erkez Bankası kan. Hazine Unuım Müdürü kocadır.” K E M A L F İK R E T A K İK : “ Buraya ucundan k a * damlayan bir hançer veya bir kuru kafa koyun” . »E S A T A K T A N : “ Köylüler vatanperverdir. Vatanını severler, iyi çocuk yaparlar. İy i asker olurlar." B E S İM Ü S T Ü N E L : Himaye yolu ile ticaret hadlerinin lehimize dönmesi için tekmeyi atmadan önce iyice düşünmek lâzımdır. Aksi halde yiyeceğiniz tekme daha şiddetli olabilir. S A D U N A R UN: Para Banka İmtihanına girip te cevap vermomek. sade ce Para Banka’y ı 'bilmemek demektir. N E R M İN A B A D A N : “ Sayın hocam ve kocam Yavuz Abadan’a göre cema atla kanaat ayrı mefhumlardır.” . FEILM İ Y A V U Z : Affedersiniz paragraf atladım. 8 K ü ç ü k Sizi ilk gördüğüm zaıııan, A. Smith’in “ mutlak avantaj lar" teorisine uygun olarak milletler arası” aşki mü nasebetlere” girişmeye karar verdim. Fakat sonraları Ricavdo'nun "nisbi avantajlar” teorisini benimseyerek sizinle ar kadaşlıkta dalıi fayda göldüm. ¡Müdebbir bir işletmeci olarak, aşkımın "rantabilıte ve pıodükt'.vite” hesaplarını hemen yaptım. Bu hesaplar sonucu, teklif eğrilerimizin kesim noktasının size göre azamî kar sağlayacak noktada olması için bütün tavizleri vermeye razı oldum. Bundan sonra, kalbimdeki her türlü hisleri bir tarafa bı rakarak aşkınız üzerinde “ ihtisaslaşmaya” başladım. Bu ih tisaslaşmada "tam istihdam" haline gelebilmek için aldığım tedbirler sonucu, "m aliye politikasına" uygun olarak bir his enflâsyonuna düşmemek zorunda olduğumdan, gereken 'ihtima mı gösteriyordum. Kalbimde yeni doğmakta olan bu aşkı konımak içiıı, "F re- H a n ı m deric List'in genç endüstri <lellli"ne uygun olarak, diğer cinsi latiflere karşı himayeci ve tahdit edici bir politika gütm ey» başladım. Aşkınını “ marjinal verim lillği” ni çok yüksek hesaplamış tım. 'Fakat sizin takındığınız tavırlar sonucu, “ faiz hadleri yükseldiğinden” , aşkımın istikbali lıakkmdaki iyi düşüncele rim kayboldu ve kalbim bir "depresyon <levresi” ne girdi. He le size vivdiğim ‘'nota” ya karşılık gönderdiğiniz "cevabi no ta” bütün üm itlerimi kırdı. •Diğer cinsi lâtife lcarşı koymuş olduğum tahditlere rağ men yine de, "aşkı muvazene” m devamlı açık vermektedir. Bu durum sonucu “ Aşkımın değerini düşürmeye” diğer cinsi lâ tiflere daha çek "satın alma gücü" tanımaya, karar verdim. Mektubumu burada bititcıkeıı, diğer eiıısi lâtiflerin "G. A. T. T. Anlaşma” sına uygun olarak misilleme yapmayacak larım ümit eder, size de "geniş kâr sahası” sağlayan "teklif eğrileri” gelmesini temenni ederim. MÜLKİYELİ LERDEN IÎÜYÜIv LÂFLAIİ Hiç kimseden çekmedi madra bazdan çektiği kadar. H attâ kırmızılığından bile bu kadar müteessir değildi. K ırm ız ı Bülent Protein sâdece ette mi vard ır? Bakın ben bütün gıdam ı SEBZ E ’den alırım. Etyem ez Hikm et Ümit’siz olsa da Asum aıı’ın ha yaliyle mesuttur gönlüm. Asuman Erden Güzel olmak istiyorsanız saçla rınızı daima benim gibi trapez yapınız. K n su ıtı T üla y H ayvanları koruyunuz hor görmeyiniz. Deve Güray onları Büyük.adanın en güzel tarafı eşekleridir. Hüseyin M crzeci Kel başa şim şir tarak K el Şeref Kam yonlar kavuıı taşır ve ben ekimi beklerim. Kavun Teoman Sevdiğini bulamıyorsan ğunu sev. Ton ton Sevil buldu Erkekler denizi, kızlar denizci leri sever. />*. L . Ü. F. Petek petek arılar, sakallı İskoç Mıırtazayı kovalar N ilm une Pavyon H er seyahatte yanınızda müs hil bulundurunuz. Bülbiil sesli Giilyüz Yem eklerden paçayı, danslar dan ça ça’yı tercih ediniz. Dansöz Gülden B ir hilâl uğruna yârab ne 11haıı’lar batıyor. S ırık İlhan Aşk, nişanlanmaktır. Reis Özkan Zülüflerim düştü hilâl kaşıma, Japonya’dan getirtem edim ilâ cı, uğraştı,m boşu boşuna. R ealist Sevin Caz, saz, neşe, her türlü atrak siyon ve ilâveten Serim Mogambo’da Cenova 9 mülkiyeli Kızların töurcu A L E V B U R CU His hayatı : Saman altından su yürütüyorsunuz. İş hayatı : İzm ir mahkemelerinde enteresan bir dâva konusu oldunuz. Sıhhat : Hiç bir geziyi kaçırmayınız. H er hava size yarar. , A Y Ş E BURCU His hayatı : Balo ve çayları kaçırmayınız. Kısmetinizi bulmak üzeresiniz. İş hayatı : Cumhur şakaya gelmez, muhasebeyi iyi çalı şınız. ■Sıhhat : Saçlarınızı omuzlarınıza dökünüz ve siyah çorap giymekten vaz geçiniz. Size daha çok yakışacak. G Ü L D E N B URCU His hayatı : Mühim kararlar arifesindesiniz. İş hayatı : Bol bol dansediniz. Sıhhat : Avrupa havası size fazlasıyla yaradı. "A Y H A N B U R CU His hayatı : Bazı kimselerin fazla dikkatini çekiyorsunuz. Ayaklardan sakınınız, fakat kaçmayınız. İş hayatı : Bol bol daktilo yazınız. Sıhhat : M akyaj sizi daha da gUzellcştirccck. ilımal etmeyiniz. güner burcu His hayatı : Etrafınızda kesif bir sis tabakası var. Sizi görmek mümkün olmuyor. İş hayatı : N e olur derse girmeyin, siitunlu salonda otuıun (son sınıf erkek korosu) Sıhhat : O ne bakışlar öyle, kimi çıldırtmaz böyle. F R İK İK B U R C U His hayatı : Durgunlaştınız. İş hayatı : Dar etek ticareti yapınız. Sıhhat : Şişmanlıyorsunuz. Reklâm lara kanmayın ma karna şişmanlatarak besler. G Ü L Y Ü Z B U R CU His hayatı : Tonton burcunun tesiri altındasınız. Fakat işleriniz iyi gitmekte. İş hayatı : Avusturalya veya Atina'da sekreter olunuz. Sıhhat : Bol bol müshil alınız. S E V İN B URCU His hayatı : Çok güzel kamufle ediyorsunuz. İş hayatı : D cıs çalışmaya fazla vakit ayırıyorsunuz. Eğlenmenize bakın. Sıhhat : Doktorun tavsiyesini dinlemeyin. Bol bol banyo yapınız. P IN A R BURCU His hayatı : Hayranlarınız artıyor. İs hayatı : Tebessümünüz size bir takım oaşanlar temin edecek kudrettedir. Sıhhat : Mavi rengi tercih ediniz, size çek yakışıyor. P E K M E Z C İL E R B URCU His hayatı : Kısmetiniz açılıyor. İş hayatı : Top oynamaktan vaz geçiniz. Sıhhat : Saç tuvaletinizi ihmal etmeyiniz. İ L K A Y BURCU His hayat : M avi ve yeşil gözlerden sakının, tehlikeli olabilir. İş hayatı : Mylene Demongeot bir dublör arıyor. Sılılıat : Yürüyüşünüze biraz daha itina ediniz. A Y L A N BÜItCU His hayat : Unutmaya bakın. î ş hayatı : Biran evvel İspanyol clıa cha’smı öğreniniz. Sıhhat : N iye bukadar zayıfsınız? 10 Bunları Biliyormusunuz ? . — M antarın b irin ci sayısına kızlardan çok crlcckIcrin bozulduğunu : — Üam hıin M antar ilânlarına kendi, ismini yazıp, : sonradan (B ana hakaret ed iliyor d iy e ) M antar c ıla rı disiplin kuruluna verm ek islediğini — Nişanlandığından buyana Iiaba M ehm etin pa çalarının a rtık çam ur olm adığını : — G ülerin derslere girm eyip şatonda oturm ak is tediğini — Tüm aym mezun olunca hususi b ir aşçı tutm ak istediğini — Cecc M uzafferin hakiki yaşının 30 olduğunu, — GöııiUün boyu biraz uzasın diye ayağının altına : siyan ı kâğıdı koyduğunu — Y ıld ızın Cow G irl olm ak isled iğini — Şengünün A vru p a gezisinden sonra rüyasında asfaltta dolaştığını, — -Sör O ralın her gün iki derslik istihkakı olduğunu — Çetin Ilacaloğlunun İcafasım parlatm ak için hergün ııü g ct cilası kullandığını — Seçkinin elveda h a tıralar film in de petek petek a rıla r şarkısı dinlerken şoke olduğunu : — K e l Şerefin saçları çilesin diye kafasına işkem- j bc sardığını — K ö fte B irolun saçlarının dökülmemesi için yastığı ayak altına koyduğunu — Pan A m erikan uçağının yanlışlıkla Irm ak Tülbentçinin kafasına iniş yaptığını — Okan Ü çerin öliim perdesi film in e Leylâ Sayarı seyretm ek için sabah 9 da. g irip akşam 22.30 da ambiilansla çık tığ ın ı \ — Saf E n g in in yapılan her espriye yarım saat sonra güldüğünü — Tarzan ism etin 13 yaşında■ b ir kızla nişanlı olduğunu — Barbü E rolu n yalnız m übarek cuma günleri şarap içm ediğini — K el Selahattinin tansiyonuna iyi g e lir diye lıcr gün yarım saat amuda k a lk tığ ın ı — K a to lik O rhanın dini bütün b ir müslüman olduğunu.... — Şam Ergünün kadınları küçüm sediğim — Yalak G ürelin geceleri ayı seyrederek uyuduğu — B oksör Saminin karısından dayak yediğini — N ecla ve günselinin muhasebeden : korkm adıklarını — M etin D em irtaşın ineklem ekten b ık tığ ın ı ; — Dodoz Yaşarın son günlerde aşk hastalığına tutulduğunu — Geçkin H ikm etin e t yemeyip o t yediğini — Alaaddin Y örü k ’iin 29 nisan olaylarında Dernekte tez yazdığını M ü ik î y e y e f P ir î P r o f. O N U D A B E N B İL M E M Kelle İlhan yaz tatilini Adapazaıında geçirir. II. Sınıf yaz tatilinde idi. Adapazarıııda bir turist hanım güç durumda kalmış, derdini anlatacak birini ara maktadır. K elle memlekette lisan bilir geçindiğinden turist hanıma yaklaşır ve: — Do yon speak englislı, diye sorar. Turist hanım üzgün: — No der. K elle müthiş bozulmuştur. H alka poz attırmak için tekrar turist hanıma: — Parlez . Voııs Fraııçais diye tekrar sorar. Turist hanım nihayet derdini bulduğu için sevinçli: anlatacak birini — Oui der. Kelle başını kaşıyarak cevap verir: — iy i amma onu da ben bilmem. ---------------------------------------------------------------------------------^ G e lm e s e le r d i... — Sami Sönmez: Cumhuriyet H alk Partisinde Body Guard — Koksal Çopuraslaıı: Ebeye damat — A ydın E rdoğan: İşportacı — Kutlu Özgüveııç: A vu k a t — Özgen A ca r: Spor-Toto bayii — Şükrü E r : A y ı oynatıcısı — Türkan Bakaner: Şarkıcı — Özer N iz a y i: Kavas — U çar D em irkan : Elektrodavul — Özkan A yta yla n : Mübaşir — F ik ret Ceyhun: İmam — Selahattin A ras : Şair ( ! ) — Sevil A y a ta : Organizatör — Emel Taşöz: Ressam Bozuntusu — Güler Canalp: N . A . T. O. da tercüman ' — Haşan Balaban: K ız K ollejin de kapıcı — Bülent E ryü k sel: 11 ve 17 otobüslerinde biletçi — F a h ir A rseveıı: Adam ın teki — Tonak D iim rol: S eyyar kitap satıcısı — Selçuk M aruflu: Kolacı — Süleyman H alaoğlu: işletm e Mütehassısı — Erhan Güven: Ethem Ustaya çırak — Sevil Yurdakul: İy i niyet elçisi — Ünal Unsal: Papaz — Y aşar K ırım lı: Karabüklü kızlar fah ri başkam — Cengiz Bulut: P o so f Ş oförler Cem iyeti Başkam — Cengiz A l tuğ: L ü fe r Balıkçıcı — M acit Ö zdoğan: Pozatör, kasıntı — Gönül Kam buroğlu: Boncuk — Em re E rgin : A llahın Belası — Y ıld ız Göktan: Dedikodu yazarı — Seçkin iren Falcı — Gülseren O rbay: E t Balık Kurumu müstahdemi — Engin B erker: Basketbol Malzemecisi — Serim Yu rtören: Makarna Fabrikatörü — Tu rgu t Serdaroğlu: Ormanları Korum a Derneği Başkanı — Selçuk İncesu: Kopernik olmazdı — Taner Yü cel: Sekiz bela — A ltan Güven: Yüzm e Hocası — Gürel Çelikkaııat: Tütün Tüccarı — Birol Yüksel : Beyaz kadın taciri — Tüm ay Tiizün: A njeliııin dublörü — Turhan F ıra t: M iskinler tekkesi kurucusu — Gülseren U çk a ıı: Kütüphane memuru — G iiray Koruyan: Polis (Bum in) Olurlardı IU T 'A İMtilkiye seni inikleştirir iken K aç teksire gircıı haşin gecelerle yarıkmış Mastorlııgıınıı aksettirmesin diye çelıren La s V (vga „ Üçlüsü Kaç Propilamin kaç Aktednm la karışmış , y. KEMAI/den Aşırmation İ DR M SEHPASI A s ı û f NÇLI K X ! ONP. A A 5 K. Destan-ı Sınıf-ı Rabiyyun Merhaba ey tüllab-ı hepse şemendani Çoktur nedense feleğin, M ülkiyeye ehsani İlm i külliyim serveti, zemanın izzeti ehsani; Bizde cem oldu hepsi, kalmadı gayri noksani Mene bak, hazirun bir inek kulunuz da Bahsetsin size uzıııı uzun, ahvali Mlilkiyani Göıüıı onda iktisat, görün onda maliye, Gölün onda lıijiyen, görün onda idare, Görün onda lisan, görün onda tarih var, Heç kalacak yanında, şu dünyanın erfaııi : 1 : ★ Bizde öyle sınıflar, dersaneler va rd ır kim, Hoca tiillab bulamaz, gelince ders zamaııi Bizde öyle kantinler koridorlar vard ır kim, Teneffüste boşalır derste dolar her yani, Öyle yatakhanelerim iz va rd ır kim serin serin, Solda s ıfır kalıyor, Sibiryaıım ayazi, Bizde kah donduran kah haşlatan banyolar da var dır kim, Tım arhaneye yo lla tır en soğuk kanlı insani Öyle salonlarımız va rd ır kim geniş geniş Hatunları renklidir, frik ik leri ise gani, Çatı katı, derııc-k bir alemdir Mülkiye Gayri anlatalım şu tüllab-ı elcraz-ı hıyarani * Çok berbat oldu bu yıl şu tüllabın ahvali Başkanlığa getirdik en kereviz olani Bizde öyle g iir sesli, Davul Uçar va rd ır kim, Kantinde konuşurken rahatsız eder •Dekaııi Öyle bir ism etim iz va rd ır kim süper zampir, Tavlam akta mahirdir, ilkokullu sübyani Doğuştan iktisatçı yahudi Mişon Aydın, Tam beş kere kandırdı, pazarlıkta şeytani Doldu t d ıı Mülkiyeyi A yıların tamamı B ir araya gelince h atırlarlar ormanı, O. al, Turgut ve Ayhan gerçi kafeste ama İçlerinde Ceııgizdir, en yabani olanı Sabah akşam “ kel” denmekten bıktı bizim Metecik Japoıılara h.-.ıp açtı, bulmak için dermani Dini bütün imanı tam K adir Bey unutulmaz “ L o Şikago n edir" der, hele bir g ö r U rfa y i Otonom Sahtekârlar kralıdır Köftem iz, Doksandokıız ismi var, en son "F ırın K a p a ği” Serapa fonksiyon, sadık sevgili Gürel Seçildi ittifak la M iilkiye’nin yalaği Disiplin rezil oldu, elinde Saf Enginin Zamparalık sayıyor, bozunca her ııişaııi Kahredici Unsurdur, düşüklerden Emremiz, Hamsi kalır yanında, dünyanın en şişmaııi Gayesi uzmanlıktır, Ürgüpe Ehtiyarın, Bir rest ile batırır, bütün patrimuani Eskicilik elinde, kuşa döndü Keleşin Nezdiııde hiç kalıyor, Fıızuliııin divani Kendince espridir, Halduııun bütün özü, Tam dört sene kahretti, sınıftaki tüllabi Mesafe ile Leylâd a anılır D avar Şener, F F adı altında dolaştı A vrııp ayi T a Rom aya yürütür gemiyi, Kavunumuz, Dans ederken karıştırır, slow ile ça-ça yi Franki Laine mukallidi geçinir Marlin Erden Son sın ıfta taktılar, önada nihayet yulari Sessiz ve yakışıklı G regori Coşkunumuz, Unutamadı bir türlü, Am asyalI canaııi K ron ik nişanlıdır, çakılı Reis Özkan A yla ya tel çekerken g iy e r siyah esvabi L ü fer balığı seven Kasıntı Cengizim iz En gıcık pozlarıyla çoktan geçti Dekaııi Pişm aniyeyle keşkül, sembolleşti Şükrüde Buçuğuncu milletin, M ülkiyeli evlâdi Mantarda mantarlaşan Ercanırnız va rd ır kim Rakıdan sarhoş oldu, en sonuncu şalvarı Alâkasız işlerin, lâklâkcısı Ertuğrul Dâva diye yutturdu, talebeye kezzabi G atolik diye anılır bizim Orhan Şaka yapmada geçer, “ Kurbağa kuşu” Cemali Kırm ızının ayracı, Gima “ Hüseyin abi” K ızları aratmadı ona fındık pmari Yaa, unuttuk mu sandınız biz, cinsi lâ tifleri Ahvalinden söz etsek, bitirem eyiz destani P ier A ngeli ancak, benzetilir Tümaya D ört yıld ır yere baktı, ama yaktı bir cani M aliyeciler nişanlı, siyasisi bekârdır Tiilay, Serim ve B irgen Sınıfın sacayaği Gülserenin sırdaşı Kadim Dost Suayımız Hiç bıkmadan dinledi, en çenebaz adami Tellâklar içersinde, tek natır Poldi Sevil T e f çalmadan oynattı, bir siyasi tüllabi Mülkiyede “ yapışık ik iz” diye anılır M üşerref denilince hatırlarız Türkani Turgaydanbile çevik kalede Y ıldızım ız Sinameki kızlara verdi güzel misali Sadakatte,birinci, yengem iz Y iğ it Esin K ızıla ya çıkamaz olmadan Arm ağaııi Boncuk Gönülle Seçkin ayrılm az iki dosttur İneklikte birinciler; imtihanda heyecani Geri kalan tiillab da bir âlem dir sınıfta Oıılarsız olmaz zaten, sınıfı rabiyani Kısa kes lıazirun, destan denen lıevaııi Bin sene methetmekle, bitmez bizim tüllabi “ D ört sene Mülkiyede yedik içtik yan geldik” Bize de geldi artık “ E Y V A L L A H " demek zamani Yalak, Davul. Şemi ve Kennedy düzdük biz bu desdestâni Yazan da yazılan da son sınıfın eşrâfî 13 N E R E D E E Ğ L E N E L İM ? (Canınızın istediği yerde) Sinemalar : S Ü T U N L U B A L O N iFIRAKİK S E Y R E D E N L E R : A la iıı lan, Sana nc lan, Selah Keleşyan ve Dudubacı. Kü tüphanenin önünde frik ik seyrederken fenalık geçirerek ofsayta düşen ve bu suretle arkadaşları tarafından yakalanan bir adamın yürekler acısı hali, A yı Turgutla korkunç müca delesi, Cengiz Bulutvari naraları, Alâaddin Yörükçe serenadları, 'banklar, frikikler, ahlar, oflar, güzel dekorlar, elbiseler en ucuz taksitle Dikimevinde dikilir. KANTJtN : S A N D A L Y E ¡FEDA/İLERİ: Con direk, K ib ıitk a fa Mustafa, K erata Garbo, Liz T a y yör. B ir yoklama kaçağının, dekandan kurtulmak isterken çay içmek için girdiği kantinde, yapılan baskın sonunda ele geçen eldivenler, aşk mektupları, renkli k âğıt üzerine itina ile yazılır. Çöpçatan Film . P A V Y O N L A R : K L Ü P B B R F E C T İO N N E 17. Orkestra şefi Tosun idaresinde edebi yazılar, Artistik re simler ve dekorlar. H e r türlü atraksiyonlar, esans ve koku lar. Orkestradan saksafon solo. A y rıc a enteresan sürprizler. Konsomasyon olarak tebeşir verilir. K L Ü P : Ç A T IK A T I. •Fare 'bulunmayan 'biricik gece kıılübii olup, ondan sonra böbrek sotemiz ve film numaralarımız nefistir. Tiyatrolar : G IC IK O P E R E T İ: Kurucusu Cengiz Gıcık H A M A M C I O LA C A Ğ IM ; Yazan: Ayıhan P E Ş T E M A L T iirk çcsi: Sid K E R İZ İngilizcesi: Odrcy H E P B U R U N (N o t: Bütün dillere tercüme yapılır) Balcşcfi: Kevork Ç İZ M E C İY A N Balo: 20 lcız, nefis bacaklar, dolgun göğüsler. Her bedene gö re korse yap.llır. Orkestra .ye/t.' İlâhi bestekâr Alâaddin N eva (Opera esnasında galeriden küfür etmek serbesttir.) D ekor: Tülay K A S IN T I, iki koltuk, tiç iskemle, bir lavabo, bir teyp ve az kullanılmış bir akordiyon seyahat dolayısıyla satılıktır Bayan Pakize: Soprano Mösyö Keleşyan: Bas Bayan Pakize’nin köpeği F i/i: Lirik tenor M Ü L K İY E V A S F IN D A G A Z E L Şabaıı Şahano’nin şeb-ii rfızunda ı,vaııdır Her kafadan daim bir fik ri mantar revandır IJir giirulı-u inek ııegam atıyla dolar gûş El farkına varm az ki peyâm-ı hazirandır Her kahkaha-i istihzaı sebob-i tedib H er devrin tehdid-i giram lıâlc-ü yeksandır Am m a lıiissad hcnıaıı bilsin kini Mülkiyo’ye Ilâccsi lıenı tüllâhı her daim scııalıandır Yahya K E M AL'den Tırtıklayan: A U K A L İU S B İLU M U M K E L L E R E İT H A F E D İLM İŞ T İK Birkaç tane saç görüyorum Ufacık ıbir kafada O ne saç O ne kafa Kaldır onu koy rafa Bc hey mıuı-kafa K el Sela. IIA Y IR B A Ş K A M M Okuma odasının açılacağı gün Kennedy Alp ve arkadaş ları içerde oturmuş konuşuyorlardı ve Alpaslan durmadan sigara içiyordu. M axi Engin atıldı: — Keıınedy çok sigara içiyorsun âşık mısın? Alpaslan kasılarak cevap verdi: —< Hayır, başkamın. Lodi dıır K a d ir lîiîg K IIİM I/A H AV U Ç Içgezideydik. İskcnderunda lokantalarda yemeğin yanın da kırmızı turp da getiriyorlardı. B ir yemekte Hasaıı Balaban garsonu çağırdı: — Bana, dedi, lûlfen kırmızı havuç getirin. N E K İL İS E S İ İM İŞ? Hacı Yalkut Hatayda guruptan ayrılmış ayrıca gezmiş ti. Akşam toplanınca gördüklerini anlatmaya başladı: — Abi, yahu, bir kiliseye girdik: mozaikler filân şaha neydi. (Birisi sordu: — Hangisine? —• Hıristiyan kilisesine!... N E İM İŞ!.. Seha bey hocamıza göre “ CD” niıı herkesin bildiği bir resmi, iki tane de gayri ıasm i mânası vardır. Gayri resmi-* lcrden biri (Crctin Dangeureux> yani "tehlikeli deli” diğeri1 de (Contrabandistas Diştiııgueros) “ kibar kaçakçılar” dır. ÇORBA Son sınıf Avrupa gezisinde vapurda yemek yiyorduk. De ve Güray, Civciv Selçuk ve Yalak Gürel yaııyaııa olurmuşlar çorba içiyorlardı. O esnada radyoda Chopin'in tanınmış bir parçası çalıyordu. Deve ile Yalak uzuıı müddet düşündükleri halde parçanın adım bulamadıkları için Civciv’e dönüp: — Selçuk, bunun adı ne idi ? Diye sordular. Selçuk başını çorbadan kaldırdı ve her zamanki bilmiş pozunu takınarak: — Yayla çorbası diye cevap verdi. Kazgamı Son sınıf kızları olarak toplandık ve bu yıl son sınıf "Veda Balosuna” gitmemeye karar verdik. Buna se bep erkek arkadaşlarımızın bizi ba loya davet etmemeleridir. N e haliniz varsa görün. Kazganm notu : Bütün son stıuf kızla n er kek arkadaşlar tarafından Baloya davet edilmişlerdir. 14 N E Y E R İ İM İŞ Adana gezisinde Seyhan barajı dolaşılıyordu. Bir ara ge niş yeşil sahayı gören Kaval Nail yaııındakine dönerek yahu dedi: — Burası amma güzel 'mersiye' yeri be. M ÜT1CKAYYIZ Adana’da grup halinde portakal bahçesine gidiliyordu. K öfte Bit'ol bilir pozlarda ikaz etti: — Am an çocuklar; dedi. Buralarda portakal araklama ya kalkanı domuz gibi vururlar vallahi. “ ıııütckayyız" olun. B A B A C IĞ IM , P A R A T E L L E : S E V G İL İ O Ğ LU M K E L L E - K E L L E İL H A N 15 niii işlerinde saman altından su yü rütmesine rağmen Akçakocada Ce mal A y geıı hocamız 'ile yaptığı zam paralıklar kulağımıza kadar gelmiş tir. Sabahları kızlara yalaklaşmaktan derse girememekte, öğleden sonra ya not çekmekte, ya da s ırf bacak larını göstermek için futbol oyna maktadır. Soıı kofana - tırtıl maçın da kendisine ismi bizce mahfuz bir kız tarafından "sahaların herkiilü” denmiştir. 220 Kıza Akdemir Üçüncü jeolojik devirde Karade niz çökünce bir kısım hamsiler karada kalmıştır. İşte R ıza o hamsile rin soyundan gelir. İsimsiz müellifle rin basılmamış kitaplarından bir ta kım vecizeler yumurtlar. W.C. ya dahi koltuğunda kitapla gider. Bu gün orada kitabını alınamıyacak bir yere düşürdüğü için ağlamıştır. Bü tün büyük burunluların dahi olduğu nu iddia eder. Avniniıı dert babası, Şinasiııin kayın babasıdır. Konuştu ğu zaman dakikada 320 kelime sal lar. Ebekuşağı papyonu sosyetede skandal yaratmıştır. Ağzının içinde kuyumcu vitrini ışıldar. ■130 Selçuk İııee.sıı Vıjjt... Avigııon bağlarında uzattık bu boyu. V ıjjt, vıjjt.. Bu kazak İtalyan, bu gömlek Fransız, bu kravat... v ıjjt! Bir gün vespayla Çnmlıcaya gitmiş tik. Biri (kim o Selçuk?) daha vardı yanımda... Yeni yeşeren dalların al tında.. fesleğen kokusu ve kuş cı vıltıları... batan güneş... sağ elim bilinmeyen bir kuvvetin etkisiyle... dur.... ayyü... vıjjt.. 259 A rgın ı Ünal Vatan, ınillel üzerine eıı ateşli nu tuklar çekip ‘'İdealist" geçinen, “ Müstahsil anarşist” diye anılan DP. ııin tek müdafii, Hür. Partinin vefa kâr âşığı, C.I-I.P. niıı amansız düş manı, Çivril ovasının kumral genci A rgın ı Üıval, şimdilik hiç bir parti den olmamasına rağmen istikbalde kendini Denizli Senatörü olmaktan kurtaıamıyacaktır. Tanıştığı kızların sayısını kendi si de bilmediğinden bazan randevu larım birbirine karıştırır. Pratik, Pragmatik bir aşk görüşüne sahip ol masına rağmen, M ülkiyeli bir güze le'soıı olarak gönlünü kaptırarak, bu ciddî aşk için deli divane olmakta geceleri bile sayıklamaktadır. Karikatürist 2(>!) Tunç K ısii: Babalardan olup, soyadının mâ nasını “ İk i kere asker” şeklinde izah ederse de şimdiye kadar kimseyi iııandıranıamışlşır. Sınıfta çakmanın tadım çıkarmakta olduğunu iddia eder. Gençlik devirlerine ait yaptı ğım ız araştırmalar esnasında, arşiv lerde kendisine “ Dancing Bear" is minin verildiğini tesbil ettik Emin kaynaklardan öğrendiğimize göre şimdilik bir kütüphane memuresinc kesilmekle meşgul imiş. Portofiııodayken.... idim. Gece ses siz... "Moıı histoire c'esl l’histoiıe d'un amour"... Dalgınlığımdan fotoğ raf makinamı kaybettim. Vırrrr... Aloo... Eveet, merhaba. Tanımaz olurmııyuz?... Yarınını?... Saat 11 de... O saatte aile bilgisi dersiniz mi vaı ?... olur... Saat 2İ de Radyo Çoçuk kulübü programındaki rolünüz bittikten soma sizi Radyoevi önünden alirını... (jxüçbnksemalwğ..) Aslında ben böyle... vallahi değildim. Yıldız falına düşül düşeli böyle oldum. 301 Ömer IlıçUıcıoğlu Küçük A y ı 201 Üııver Ünal "K oııyalı” olmakla övünen Üııver Ünal, Müllciyenin kıdcmlilcrindendir. Miilkiyeye ne zaman girdiğini bul mak için yapılan biitüıı araştırmalar mtlsbet bir sonuç vermemiştir. Ken dini keskin avcı sanmasına ve vur duğu hayvanların etiyle geçindiğini söylemesine rağmen, bir sinek dahi avladığı görülmemiştir. Sahte P ıo f. la verdiği konserlere dinleyici bula mamaktan şikâyetçidir. Karnı ağ rıyan herkese karbonat tavsiye et tiğinden tiillap arasında “Hern Doctor” diye anılır. Y erli yersiz hocala rın taklidini yapmaktan mahkemeye verilmişse dc, hakim yetkisizlik ka rarı verdiğinden kurtulmuştur. 1(5 K a fa kâğıdına, inanmak gerekir se milâttan sonra 1934 de Balıkesiriıı Sarıköy nahiyesinde gözlerini dün yaya açmış ve ondan sonra İliç ka patmamıştır. Yaşını iki sene küçül terek "1936” söylemesi bakımından yaşlı Kadınlarla bir benzcıiiğ'. var dır. Ailesinin bütün ısrarlarına rağ men ağzına bir damla içki koyma mıştır. İstanbuldan gelen mektupla rın ardı kesildiğinden beri can sıkın tısından toprak hukuku de;slcriıı.' bile girm eğe başladı. Burnunun büyüklüğünden ı.ikâyet ettiği varit değildir. Her yemeği ikişer porsiyon yemesine ı-ağınnı bugüne kadar mide fesadına uğrama mış olması arkadaşları arasında dü şüklerle bir akrabalığı olduğu zeha bım uyandırmıştır. “ Paradan çektik lerim " ve ‘Biiyük lâ f etme sanatı" adlı kitapları yakında basılacaktır. Kil ¡iengüıı Şenel Erkekseniz ve Şengiine bir şey sorduysanız ve O eğer bir aıı daldıysa mutlaka annesinin bu mesele üze rimle konuşmasına müsaade edip et mediğini düşünüyordur. Mekteb-i Miilkiycyi bitirince Ege Bölgesinde tiitün yetiştirip biiyük bir sigara fab rikası kuracak ve mamullerini (ki klüp ayarı sert harman olacağı tali min dilmektedir) dış piyasalara, münhasıran İtalya’ya ihraç edecek tir. Bu ideali tahakkuk etmezse ışık lı bir asfalt üzerinde inşa edilmiş, şe hirden uzakta ancak çok küçük, ra- P iııg - poııg takımının medarı if tiharı bilûmum mali şubeli kızla. ııı izdivaç tekliflerini düşünmeksizin reddeden Ordinaryüs Talebe. Mülki yelim hakiki babası. 30li Teıııııaıı Yayım "Kam yonlar kavun taşır, beıı ekiıni düşünürüm” mısralarıııın nıııeidi bu yakışıklı genç, bacaklarının gü zelliğini lıeıan övmekte ve her mec liste “ şu bendeki bacaklar hangi er kekle var diyerek son sınıf kızlarını kıskançlıktan çatlatmaktadır. Gü zel dans etmesine rağmen hâlâ cha elıa ile slow’u ayırdedemcmiştir. Gö- FALSOLU HAREKET SOYADIMA YAKIŞMAZ. M A Z I I A R IIİÇS A Ş M A Z 5LG Taner Yiicel hat arabaların tırmanabileceği sarp bir yerdeki şatoda yaşamayı düşün mektedir. En sevdiği enstrüman ke man, en çok sevdiği insan kız karde şidir. Taııerin doğumu ailede bir Bay ram sevinciyle karşılanmıştır. Nurlu çehresini görmek isteyenler bebeğin örtüsünü açınca kaytan bıyıklı, cidd!, haşin ve her haliyle hazirana hürmet telkin eden bir çehreyle karşılaşıp acele durumun ciddiyetine intibak et tiler. Etrafına telkin ettiği bu eiddt atmosfer içinde serpilip gelişen Yedi Belâ sululuğu ile nam salmış Mek tebi Sultanîde bile bu im tiyazlı duru munu muhafaza etti. •174 Kutlu Ö/.güvoııç Mektebi Mülkiyeııin yetiştirdiği mümtaz şahsiyetlerden biri olan E t ileni K. ö., M. S. 1037 senesinde Mihalıççıkta doğdu. O rta tahsilini Saint-Joseplı papaz mektebinde ikmal edeıı küçük Kutlu burada kim yaya bü yük bir istidadı olduğunu fosfor üze rinde yaptığı organik araştırmalar neticesinde bir elemanın patlayıcı hassasını keşfederek ispat elti. Mülkiyede talebe iken b ir ara ba sın hayalına intisap eden E. K . ö.. M illiyet ve diğer başka kalburüstü 'gazetelerde diplomatik muhabir ola rak çalıştı ve bu sahada yüksek Kaabiliyelini verdiği atlatma haberlerle ispat etli. Londıada N A T O talebe konfe ransında Tiirkiyeyi şan ve şerefle temsil eden E. K. Ö. delegelerin dik katini N A T O ’nım iktisadi yönü üze rine çekerek dünya barışına büyük hizmette bulundu. 181 Yaşar Kırımlı İdari Şubenin en mümtaz şahsi yeti olan Doduz Yaşar, limonun bol olduğu bir mevsimde Vczirköprüde gözlerini dünyaya açtı. Parlak zekâ sı ile temayüz eden Dodoz, daha okul çağlarında limonun saç üzerindeki müsbet tesirini müşahade etmiş, bun dan sonra herkese, hattâ Avrupa gezisinde kendisine briyantin satmak isteyen Italyaııa bile saçlarına limon sürmesini tavsiye etmiştir. ı •m B AR B Ü (E rol ÖZG EN ) : Zeüs’ün Ncvşehirdeki bir şarap fıçısı içinde bıılup çıkardığı ve ondan sonra bütün meyhanelerin tanrısı ilân ottiğl nazarlık gözlü Jîaküs, tüy süzken Saint Joseph’te papazlara şa kilik etti, bu arada Mühürdar’da röntgencilik ilminin türüklerlne vu kuf kesbetli. Bilâhare rezaletin her sahasında ihtisas yaptığı M tilkiye’de ilk sene top sakalı ile sansasyon ya ratıp şöhretinin temellerini attı, ön celeri kapalı ve karanlık, daha sonra sâdece kapalı venihayet açık havada (ezcümle M O D A iskelesinde) Colctte’e taş çıkartan hayasız strip-tease’leri ile ansiklopediye geçti, h a re ketlerindeki endeterminizm. muvaze nesizlik ve istikrarsızlık, sadizmi ile doğru orantılıdır. N e zaman bir ton yemek yiyeceği ve ne zaman dağlara çıkacağı belli olmaz. Yaşını ancak astronomlar hesaplayabilir. Şimdiye kadar hiç evlenmemişse de dolma parmaklı bir ebeden füı ıığ sahibi ol duğu öğrenilmiştir. Dodoz kızlara ayak atmasını sev mez. Ancak henüz teyidine imkân bulamadığımız bir habere göre D o doz âşıktır. Ayıhaıı, Kel Şeref, Man tar Sami ile bir kuartet meydana ge tirirler. Dodoz Üzerine Deneme adlı kitabı hasılat rekoru kırmıştır. Yedi Belânın bu haşmetli pozis yonu kısa zamanda Mektebi Mülkiye kızları tarafından takdir edildi ve kendisine ısrarlı lisan dersleri tek lifleri gelm eğe başladı. Kabiliyetli bir talebeye ders vermenin ilmi zev kini tadan Taner, bu işe, arkadaşla rın koro haline "Gönül, aşkınla göz yaşı dökmekle...” şarkısını söyleme leri üzerine maalesef son verdi. Clark Cable’in ölmesi üzerine OrtaŞark, Balkanlar hattâ büttin azge lişmiş memleketlerinin güzel bıyıklı erkeği Unvanını iktisap eden jönü müz müteaddit film çevirme teklif leri aldıysa da kendine lıas ciddiyet ve haşinliğini ile bu teklifleri en seri şekilde reddederek münasebet siz zevatın bir daha Yedi Be lâ efendi hazretlerini ebedî olarak rahatsız etmemelerini temin etti. 518 Ereiiıı Ş A N U Sarışın olduğu içiıı neslini inkâr eden bir kürt’tür. Abasından doğar doğmaz küfür etmeye başlamış ve İstanbul ile Şark vilâyetlerinin leh çelerini meczeden bir argo /lügati yazmıştır. Mülkiye’deki görünüşte efendiliği; Sultani’deki serserilikle rinden dolayı koğıılup, sürüldüğü Van lisesinde "hâl ve gidişten” on numara alması ile başlar. Bu görünüşte efendiliğiııi devam ettirmek için sarfettiği gayret saçlarının dökülmesine sebep olmuş, kocakarıların tavsiye sine uyarak, direk diplerinde poz alan köpeklere çanak tutmuştur. T a kımlardan Galatasarayın, futbolcular dan Metin’iıı, şantözlerden Dalida'nm kronik hastası olan ŞAM, mahut Avrupa gezisinde sigara satışında ka zıklandığı zehabına kapılarak Italyada dükkanları soyduğundan Interpol'çe aranmaktadır. IH!) Haşan Kalaban Ol rivayettir ki bu saadetlen tam ikiyüz bin altı.vüzyetmişiki saat önce dünyaya gözlerini açtığında "neden beni bu kadar geç doğurdunuz” diye annesine çakışmıştı. Mülkiyede baba lardan sayılır. "Yatakhanede öğleye kadar hiç uyandırılmadan yatabil mek” üzerinde araştırmalar yapmak la ise de sonucunu öğrenmek kabil olmamıştır. İlk derslere girmemek yatakhane prensiplerindendir. Safla rı gönlümü işletme makinesini öyle sine bir kurar ki, sormayın. Ciddi ge çinir aslında cıvıklardandır. Teşki lâtçı Mantar Sami’nin dediğine göre aybaşında yaptırdığı elbiseleri ay so nunda satılığa çıkaracak kadar modaisttir. 520 Erol Giilercaıı 515 Sami Sönmez I Seyyareler arası serseri, sansas yonel dolap Sıvaslı Suat Sami Sönmez. İşletme Kürsüsü P ıo f.’ü olup feleğin elinden çemberini kapıp çevirmiştir. Bilcümle hükmi şahsi yetlerin banisi ve canisi olup, C.H.P. paspasçısı, vecize ihtilâl ve anarşi kumandanı, cemiyetin akıl hocasıdır. P A R A P O L İT İK A S I, A T İ K U Y U Y A G Ö T Ü R Ü P IS L IK Ç A L M A Y A B E N Z E R . Evde kalmış ihtiyar kızlar tara fından en çok okunan bir aşld roma nın kıvırcık ve uzuıı saçlı yazarı. "A şk i karanlık” adını verdiği romaniyle, hem ihtiyar kızları hem de ken disini yeni bir hayal tarzının karan lığına soktuğundan, mc-s’ut. Kendi sinden bizim sokakta “ selâlet ve doğ ruluk bakkaliyesi sahibi” diye bah sedilir. Eskiden bütün gayesi uzman olup yeni bir hayal tarzı kurmaktı, l’oııe seo’nun Gcrgedan’ını gördüğün den beri ise lıızlı bir şekilde gergedanlaşma belirtileri ile sayıklıyor. Peryodik açıklarından ötürü bütün İS M A İL T Ü R K 17 573: Musíala ö/.kale: 1938 Yılının bir sonbahar sabahı İzm ir çocuk lıastahanesinde garip bir mahluk dünyaya geliyordu. K a fasının büyüklüğünden dolayı do ğarken ya bebeğin ya da annesini kurtarmak bahis konusu olmıış, neticcde sezaryenle Mustafa doğmuş tur. Doğarken durum doktorların na zarı dikkatini celbctmiş, doktorlar dan biri "K ib rit K a fa ” diğeri ise “ K elle" olarak daha o zaman Mustafayı lâkaplandırmıştır. H er kime rastlarsa "A llah ulan goçum, bir sigara verde içek” der. Gezilerin değişmez kahramanı olup, son iki senedir seyrettiği filimlerin hiç birini hatırlıyamamakta ( ! ) ve anlatamamaktadır. ( ! ) . Sebebini ise "uyuma mülahazası ile” izah etmek tedir. Tahkikat neticesinde bu husus vârit görülmemiştir. yemeklere korkunç bir şekilde saldı ran ve Orta-Doğunun en kokmuş et lerini bile yiyen bir gergedan. Geceleri " A y m avidir’’ " A y ka ranlık” diye sayıklayan ve böylece ağlıktan kurtulacağına inanan “ Aşırı iyimser” bir siyanet meleği... 563 Faruk İslâm ' idari .Şubenin fanksiyonsuz tale besi, ııe idüğü belirsiz, bir adı da Maksi I I olan Rast Faruk, Jıanende olduğunu sanırsa da sesini duyan ol mamıştır. Bazı zamanlar havada yü rüdüğünden. sabaha karşı eve döner ken lağam çukurlarına sık sık dü şer. K ı al Faruğun adaşı ve varisi ol duğunu iddia etmesine rağmen, men şei henüz aydınlanamamıştır. Bir hastaya kan vermek istemişse de da marlarında kan yerine esrar dolaştı ğı görülmüş, savcılığa teslim edilmiş tir. Soy adının kendisi ile hiçbir il gisi yoktur. Bütün tahsil hayatında sâdece arkadaşları ile görülen Mustafa bir den açılarak Caz-Caz dan sonra ki ayağını şahanede atmış ve ne oldu ğu belirsiz ( ! ) bir sebeple Fıçı Coşkundan beter olmuştur. Buııaıılan n insaniyet namına Mâli şube tüllabına müracatlaıı rica olunur. 574 Seyrek Berk Tuııccr Mülkiye donjuaıılarından, Gül Spor elemanlarından, gözleri badem, sureti adem, kafası kabak, zekâsı toparlak bir yaratıktır. Mülkiye’de yemiş, içmiş, yatmış, kalkınış, ara da bir kitaplarına bakmış nihayet Kazgan pazarında mezada kalmış tır. K ız mekteplerinin giriş, çıkış ve beden eğitimi saatlerini kolaylıkla tutabilen keskin bir hafızası, K ızı lay’da zampiı-lik doktorası vardır. K ızlara yüz vermez, ayaklarına ya tar, bakışlaıile yakar. Mektebin ma vi boncuğu, sevimlilik rekoru, briçte kucak kucak şampiyonlukları var dır. Gül Cengiz. Altu ğ 657 İlhan UĞUKOÖIAJ Saçlarını spor sahalarında tüke ten, bütün sporları denediği halde miskinliği yüzünden bir işe yarama yan Ilhan, M ülkiye lokâlinde beleş yemek yemek için halen güreşmekten başka birşey yapamadığı halde bas ketbolü bırakmamıştır. Spor sekre terliğin gerçoniere olarak kullanacak İzm ir dolaylarının sabık nişanlısı. Cebeci kızlarının belâlısı, kalp hırsı zı, nam-ı diğer G IC IK Cengiz son za manlarda sıınf-ı iptidaiden bir İtiz Üstadımızın kanına girmiştir. Muha sebeyi güç-bela öğrenmesine rağmen işletmecilikte! kısa zamanda ihtisas sahibi olmuştur. Am ore hikâyelerin de kendisine bakılırsa haşindir. An cak cins-i lâtiflerimizden birine göre sefildir. Hcrneltadar çürük kolejli kızlarla Adanalı sözlerin kendisini A m eıikalı’ya dan ben zettiklerini iddia ederse de ona ya kın çevreler hiçbir şey benzemediğin de müttefiktirler. 18 A R IL A R , K A R IN C A L A R G İB İ İN S A N L A R D A Iİ01 Yıldı/, «» k lıın 1939 da dünyaya gelen bu arka daşın ilk sözü, “ gül gibi kızlarız ya ni” olmuştur. Bu seneye kadar (B ig Star, Buz Dolabı) gibi alâkasız isim ler sahibi olmuştur. Avrupa gezisin de çok verimli sonuçlar almış ve Portofiııo yolunda otuzbeşinci aşkım ya şamıştır? Şimdi Siğnor Forııo denin ce gözleri yaşarmaktadır. En büyük amacının bir şileple Avustralyaya gitmek olduğunu söyleyerek, milleti hasta etmiştir. Erkek arkadaşları omm her şeyi ( ! ) iyi anlamasına ön celeri bozulmuşlarsa da sonradan kendileri de bundan hoşlanmışlar ve Yıldız Maliyyunun dert aııası olmuş tu.’. En son olarak “ Bak biz size âşık oluyor muyuz” diyerek milleti aptal ların mıştır. «05 «tile r Caııalp kadar yüzsüzlük etmiş ve dini-bütün mağrur fakat tarafından dut yedirilmiş bülbüle döndürülmüştür. Baba Mehmet’le Bahçelievlere zamparalığa çıkması tarafımızdan tesbit edilmiş olup bu yüzden de karakola düştüğü vakidir. Son cemiyet seçimlerine N İX O N ka sılışı ile girm iş fakaL KISNNEDY darbesi ile mağlûp olduğundan sık sık BOM BOKO’yıı anmaktadır, En çok sevdiği L Ü F E R balığıdır. Ekseri hallerde kelebek avcılığı vaktini al maktadır. G IC IK lâkabı ile anılır. JBalıkçı Güler 1939 yılında doğunca Baba annesi sevinçten bayram elti. Son demlerinde bana neşe verecek bir to run sahibi oldum diye düşünüyordu. Güler beş yaşında iken hayatı boyun ca tutacağı notlar için kâğıt birik ti; meye başladı. K â ğ ıt stoku maksi mum seviyeye erişince stoku kullan maya girişti. Esasen yedi yaşına gel miş ve büyük bir merasimle okula başlamıştı. Oııbcş senelik tahsil hayatı çevre sindekiler için bir azap olmuştur. Hcrgün bir bardak şekersiz çay içer, bir dilim ekmek yer. Gayesi liç dört kilo zayıflam aktır. Son defa geçen sene ticaret hukuku dersinden kaça rak Cebeci sineması kadınlar matine sine gitmiştir. S IĞ IN A C A K B İR Y E R E M U H T A Ç T IR L A R . IIA S A N K A L A B A N GOO Krlıığrııl Kunıcııoğlıı Zaman zaman kendini Roek Huüson sanaıı sırık gibi bir adamdır. Do ğ a r doguıaz ebesine ¡mailin mı gari dediğinden küçüldüğünde harika ve let zannedilmiştir. Vaktaki Aydın dan Mülkiyeye -sallanmış, ozaıııan foyası meydana çıkmıştır. Mantarlı ğını saklamak için Mantarcı olmuş tur. A ııı sıra Bahçelievlere zaıııparacılık oynamağa gittiği 'bütlin ke tumiyetine rağmen bilinir. A ttığ ı ya lım ayaklar yüzünden aşk mektupla rı değilse bile jiletli bıçaklı tehdit mektupları alır. 13iı- seferin de böyle kezzaplı bir tehditten yakasını sıyır mak için aecie M illi emniyetli ahile rinden yardım istemiştir ( ! ) H er şey den çakar. Fakültenin en usta fonksiyon çizen adamıdır. Bu sebeple fonksiyon sahipleri ilk sık sık çatışır. Vali la kabı biltiin zannedilenlerin aksine siıdeee Marlon Erdemin yakıştırması dır. Fakültenin sayılı siyasî şahsiyet lerinden birisi olan İbrahim Uzun si yasî hayata C.H.P. gençlik kolların da atıldı. Kendisine sorarsanız ben C.H.P. li değilim der. Geçen yıl bir dilbere gönlünü kap tırmış ve her ne kadar bu cinsi lâ tiften müsbet bir cevap alamamışsa da sevgisine ihanet olur düşüncesiy le etrafında pervane gibi dönen bir çok genç kıza yüz vermemektedir ( ! ) Bazı geceler sayıklarken ağzından "S " sesleri çıkmakta ise de bu talih li kızın ismini tesbil etmek mümkün olamamıştır. (¡10 AlAcddiıı Aşna TacUttevarihin rivayet ve E vliya Çelebinin teyid buyurdukları kehanet gerçekleşmiş, ve gözü ile ağzı açıldı ğından beri kimseye konuşma fırsatı vermeyen bir hilkat garibesi 1356 da Erciyas eteklerinde vücut bulmuştur. Bilcümle Kayserilileri bizar ettiğin den pederi tarafından Ankara’ya ge tirilmiş, genç yaşında çoluk çocuk sa atine çerağ edilmiş fakat bu hâl ze kâca geri kalmasına sebep olduğun dan 21 yaşında dahi “ tonton tavşan” rollerini oynamaktan kendini kurtaramamıştır. B ir kızla tanıştıktan sonra, 15 gün süren evlenme nöbet CİS TUmay Tüziin 19*10 yılında doğduğunu iddia et mesine rağmen Mülkiye camiasında ki umumî kanaat 19i5 lerde Çorum yaylasında sabah kızıllığının bulut lara aksetmesi ile kopan bir bulut parçasının içinden bulunduğu şeklin dedir. Mektebi Mülkiyeye ilk defa şimdi kim olduğu kestirilemiyen bir kızımızın eteğinden tııtup alt duda ğım ısırarak giren (hayret ve şaşkın lıkla) bu yavrucağı ilk günlerde bu rası orta okul değil diye Mazlıar Hıç•şaşmaz ders dışı etmek istemiştir. Son sınıf cinsi latifiyunu arasında zayıflam a rejimini bihakkın tatbik cden yegane hatundur. Bu m uvaffaki yetini de yiyeceği yemeğin miktarını başkalarına bırakmayıp t kendisinin tayin etmesine borçludur. M ali şube de mukim ‘gül gibi kızlar’ grubunun faal üyesi olup geçenlerde Mülkiyede yapılan bir anket neticesi Mülkiye çeıkes güzeli seçilmiştir. Bu seçimden hemen sonra yaptığı basın toplantı sında Avrupa gezisine götürdüğü pantalonu ütüsü bozulmasın diye hiç giym iyeceği şayiasını yalanlamak istemiştir. lerine tutulur. Hatunlar arasında pek tefrik yapmaz. -Bununla beraber ayak attıklarının çoğıınıııı kızkardcşinin arkadaşları olduğunu pek az kimse bilir. En kocaman adamlardan en kü çük isimleri ile bahsetmeyi iş sayar. Fikir işçisi geçinir. Fakat bu iddianın sadece “ işçi" kısmı doğrudur, önüne geleni yaladığından dili paspasa dön müştür. Organizatörlük ayakları da ima çarşaf içindedir. “ K atastıo f’’ di ye anılır. (>07 A lın ır! Karaarslaıı Bııııdan 21 yıl evvel Pütürge fev kalâde bir gün yaşıyordu. Mevsim bahar, hava güneşli, yıldızlar parlak, zemin ise miş iniş ağaçlarının çiçek leri ile bezenmişti.... Bu fevkalâdeli ğin sebebi Hacı Emeettin efendinin torunu Gavşamtşzâde Dörtdüvar Ahmet'in dünyaya gelmesiydi. Bin bir ihtimam ve itina ile büyü tülen Alım et Mülkiyeye girişinden sonra tahminler hilâfına Şabanlaş maktan kurtıılamıyarak gece gün düz ayakta uyudu. Y alak ta uyuduğu zaman dişlerini gıcııdadıp ne idüğü belirsiz bir lisanla sayıklar, anti fe minist olmasına rağmen Hicran ya rasından mıızdariplir. B ir bardak iç ki ile W.C. de yatacak kadar sarhoş olur. Miilkiyedeki tek fonksiyonu iç gezi organizatörlüğünde bulunmak ve beceriksizliğini mükemmelen ispat etmektir. (¡OH Halil İbrahim Uzun 1910 senesinde Muğla'nın Y a ta ğan kasabasında dünyaya gözlerini açan bu yakışıklı esmer delikanlı Egeııiıı bütün özelliklerini şahsında taşımaktadır ( ! ) . (it i (¡iiııiil Kaıııbıırıığlıı Fakülte hayatında giydiklerinin % 80'ııi yeşil olatı bu yeşil gözlü ha tunumuz Akbez.de doğmuştur. İnek liği ve çolc ıı'ot yediği daima söyle nirse de olcadnr şişman değildir. Sebebi pek basit olan B O NC U K ismi ile mâruf bu çıtı pıtı kızımızın fen fa kültesi ziyaretleri istilıfamlara se bep olmuştur. Siyasiyim arkadaşla rının (K azgan komitesi hademesi) iltifatını lâyik görmelerine rağmen, Kazgan komitesi başkanlığını Sevile taş çıkartacak bir hareketlilik ve beceriklilikle deruhte etmiştir. Ders teki konuşmaları ile pek çok defa ho caların dikkatini çekmektedir. Ebe veynlerine çok bağlıdır. Boyunun kı salığına İliç üzülnıcdiğinî söyler ( ! ) . Daima neş’eli olmak prensibidir. A v rupa gezisi dönüşünde daima Barceloııa’nuı güzelliğinden orayı çok sev diğinden ve ilk fırsatta oraya tekrar gidebilmenin en bliyük arzusu oldu ğundan bahsetmektedir. R ivayet olunur ki, bir keresinde lııci Sinemasına 12 yaşından küçük olduğu dddiasıle alınmamıştır. (¡15 Seçkin İren 1939 Haziranda Tok at’da dünyaya gelmiştir. Doğar doğmaz annesi Seçkin’in istikbali hakkında bir falcıya danışmış, fasulye falında meşhur bu falcı yirmi sene sonra kızınızla mes lektaş olacağız diye İren ailesini ke dere garketmiştir. Seçkin Mülkiyede sakin bir hayat yaşamaktadır. Derslerin sadece üçte, birini dinler. Geri kalan zamanlarda çeşitli konularda mektup, fıkra, ma ni. türkü v.s. yazar ve bunları büyük bir maharetle yanındalti kız arka daşlarına ileterek onlarıııda zihinleri ni altüst eder, Enteresan Tokat tür küleri bilir. İstikbalde sakin bir ha y a t sürmek istemekte ve bunun için de İstanbul’u tercih etmektedir; Bu kadife gözlü hanım kıza beyaz çok yakışır. En çok sevdiği şeyler uyku uyumak, gezmek, konuşmak ve ı-adyoda 'Petek petek arılar' türküsünü dinlemektir. H E R T Ü R L Ü B İL A N Ç O E Ş İT L E N İR - C E M İY E T M U H A S İB İ Y A L A K G Ü R E L 19 617 U ç a r D cıııirkan duğunu zannettiği halde. İlâhi saade te ne zamaıı erişeceği kat’i olarak bilinememektedir. B ir falcı kendisi ne (İstikbaline giden yolun ancak D O LU N A Y tarafından aydınlatıla cağını) söylemiştir. 1910 yılında bir bayram sabalu İzmirin külhan yatağı lkiçeşmeliklen yükselen davudi, gür bir ses bü tün İzm iri kapladı. Doğumu esna-, smda ebesinin kulaklarının sağır ol duğu bizzat annesi tarafından teyid edilmektedir. İsmini Kerim koymuş lar, sonraları oğullarının pilot olma sı için Uçara çevirmişlerdir. T ellâl lıktan işe bağlıyarak, mübaşirliğe kadar yükselmiş, îzmirden kovul masına rağmen Şahanenin gözbebeği olmuştur. K ü rt Mustafaııın halefi olan Da vulun, sütuıılu salonda yavaş sesle konuşurken sınıflarda ders yapmak mümkün olmadığı için idare vasıta sıyla susturulduğu söylenmektedir. Davul ve Bamblno gibi acaip isimleri vardır. Burslarını iki ay ön ceden takip eder. Davar Şcnerle çok sevişirler; (.'). Kelle ve İhtiyarın ka dim dostu, Las Vegasııı üçüncüsildür. Bahsi müştereği çok sever. İd dia üzerine üç kilo revani yedikten sonra, hızını alamayarak on bardak ayran içmiştir. İlk yıllar bir numa ralı inek olan Davul, Las Vegasa il tihaktan sonra dersleri boykot et miş, mezun olduktan sonra tekrar tellâllığa başlamaya karar vermiş tir. Mülkiyeriin antifeministi olduğu nu söyleyerek fors attırmasına rağ men, son sınıfta gönlü bir âfete kay mış ve kendini kurtaramamıştır. Avrupa gezisi boyunca harem ağa lığı icapmış ve lıiç bir ciıısl lâtifle me safeyi sıfua iııdircmemiştir. Gününün 18 saatim uyumakla, i saatini saç taramakla ve 2 saatim da kendince mühim saydığı işleri ko nuşmakla geçirir. Ekim ayında bu programda bir değişiklik yapmakta, ancak saç tarama saatlerinin bir kıs mıııı çalışmaya ayırmaktadır. 621 Enlen Öncy M iilkiye’nin eıı yakışıklılarından biri olan bu arkadaş az flört etmesi ne rağmen son flörtünden geriye ka lan “ Üm itsiz olsa da Asumanın haya liyle mesuttur gönlüm” mısralarını sık sık tekrar etmekten kendini ala maz. K ızlar arasında el öpmesi ile (ayasını) meşhurdur. Bilhassa ku ğulu parkı ve mehtabını unutacağa benzememektedir. Eıı çok sevdiği Millî Kütüphane W.C. sinde meşhur ettiği come prima’dır. "H iç bir şey den çekmedi, birinci sınıf kızlarından çektiği kadar’’ mısraları kendisine bıkkınlık getirmiştir. Sene sonu im tihanlarında iki kişinin de mesuliye tini üzerine aldığından sene içinde üç misli çalışmak mecburiyetinde kalmıştır. Güzel dans ettiğini zannettiği hal de, Antalya gezisinde ancak jüriye rüşvet vererek dans kralı seçilebil miştir. ■Halk türküleri korosııııdadır türkü bilmez, cemiyet muhasibidir ımıhase beden anlamaz. Mülkîye dergisinin sahibidir, derginin ne zamaıı ve ne rede çıktığım bilmez. Tok nıüsbcL yönü A ııli - İnek olu şudur. (¡23 l>ı?ğaıı l ’azareıklı 018 O ral A k ıııa ıı 1354 te Eskişehir'in ormanlık böl gelerinden birinde bir post içinde bu lunmuştur. Doktorlara gösterilmesine şehir de büyütülmesine, lise de. hat tâ Şahanede okumasına rağmen; doğduğu yerden gelen özelliklerinden kurtulamamıştır. El sıkışındaki ne zaket ve bir zamanlar Kemal Fikre tin bile geceleri uyumamasına sebep olan bıyıkları ile meşhurdur. Lâkapla rı arasında en çok Umbor adı yerleş miştir. Bunun sebebi doğuşunda da kendisine konan ismin bu olduğu ri vayetidir. İsmine yakışır hareketleri, zilıniyeti ve ses tonu vardır. Ataç tüıkçesinin hayranıdır. ( ! ) Günlük konuşma dili ile konuşanlarla arka daşlık dahi etmez. ( ! ) Arapça ve A y ı ca bilir. Son lisan bakımından Miilkiyede anlaştığı insanlarla sık sık be raberdir. Bunlar arasında bilhassa Katastrof Alûeddin ve Boduk Metin ile içtikleri su ayrı gitmez. 20 Bursa’mn Yenişehir kazasında doğ duğu halde Bllecikli mi yoksa Eski şehirli mi olduğuna bir türlü karar ve rememektedir. Sağlık müdürü baba sının birazcık adama benzesin diye yaptığı serumlar aksi tesir göstermiş ve bilindiği gibi mikroskobik kalmış tır. Kendisini pehlivan zannedip sık sık kel Aydeıııir’e saldırmasına, rağ men paçalarında çırpınmaktan başka halt edemez. Oldukça aııli fcmiııist'r. Dört senedir verilen tavla ve iskam bil derslerinin bedelini seller gibi çay akıtm akla ödemiştir. Kızdırıldığı za man gece yarısı Hacettepe’de saatlaıca tur atar. “ Yumuşakçalardan" kediyi sever. Lakabı "yavrıı” dıır. 624 - Gürel Çclikkaııat Anasından doğduğu gün ebesine yalaklık yapmış, Şahaneye g ir diğinde de bu konuda doktor Unva nını almıştır. Mülkiye dahilindeki bilûmum lüzumlu veya lüzumsuz bütün işlerde bir fonksiyon sahibi olduğu gibi, İtalyan kabinesinde ic ra ettiği faaliyetle de, orada da mü him bir mevkii işgal etmektedir. İlâhi askın yer yüzündeki yegâne temsilcisi olan bu şahıs, minyon tip lerden lıoşlanmakta ve yakışıklı ol D AN D AN DA D AN DAN, DAN DAN DA DAN C-.'î Tuncay Tııros Konyada doğmuştur. Hareketli ve nazenin bir arkadaştır. Olur ol maz şeylere darılır ve kızar. Miilkiyeye gu'diği zaman yalak değildi. Fakat profesyonel yalakları zamanla geride bıraktı. Ağustos böceğinden daha geveze, cırcır böceğinden daha fazla yaygaracı ve çocuklardan daha fazla mızıkçıdır. Muhatabına fikir lerini kabul ettiremediği zaman kav ga çıkarır. Korkaktır. Hiç bir yere yalnız gidemez. Fakülteden eve g i derken bile arkadaşları oııu otobüs durağına kadar götürürler. G27 Davul Orhan Filozofvari konuşma ve davra nışlarıyla David Hicardo’yu andıran Davut Orhan, çok ince olan derisini çatlatır diye hiç sabun kullanmaz, görüşlerini istikbal plânlarım hep kendine saklar, bozulduğu zaman kulaklarına kadar kıpkırmızı olur. D A N - D A V U L UÇAR 620 - Aylım ı Yanımı : 1010 yılında Sinop sahillerimle ba lık lılar tarafından denizden yakalan dığı ıiva y et olunmaktadır. Üç ya şında Latinceyi öğrenmiş, dokuz ya sında Yunan mitolojisine bihakkın vakıf olmuş, Fransızca ve Italyaneayı orta ikide ikmal etmiş, fakat hâla Türkçe konuşmasını öğreneme miştir. Sınıfı iptidaide kız arkadaş larına "Dişi Arkadaşlar” diyecek ka dar ince ( ! ) bir kimsedir. İkinci sınıfta Kelle Gençliğe katılmış, mun tazaman her ay bursunun yarısını Kelle ve Elıtiyara yatırm aya başla mıştır. Çok içki içtiğini söylemesine rağmen, bir kadeh votka içince ken dini Gençlik Parkındaki havuza at mıştır. Gıcırdamayı ve mitoloji üze rine gaflar yapmayı sever. Denizden çıkarıldığından sudan nefret eder. Üçiincii sınıfta ilçen bir kere devamlı İsrarlar karşısında banyoya Bitmiş tir. Fadıl Ilakkıdan tra.ş parası ala cak kadar yolsuzdur. Paralı ve b a ş lı olduğu günler mutlaka bir fevk a lâdelik vardır. Yiizseksenyedi liralık aşkı Haıııidiyeyi unutanıamaktadır. 683 (Şeref Artar 1036 da doğmuş olııp Safranbolu eşrafındadır. Anadan doğma keldir. İstanbul lisesinde mezun olup her nasılsa fakültemiz camiasına duhul eylemiştir. Bu dört sene müddetle arkadaşların huzurunu bozmaktan başka hiç bir fonksiyonu olmamış tır. Yazın daimi olarak Fatihteki fı rınlarında çalışır. Fakültedeki kızlarla pek müna sebet: yoktur. Fakat arada sırada Aydınlık evlerdeki birisine ziyarete gider. Ramazandan razanıaııa im tihandan imtihana sofuluğu tutar. Kellik komplekisiııin tesiriyle K öfte Birolla 3 öğün münakaşaya tutuşur. 10G0 Ekiminde nişanlanmıştır. Valilerin meslekten yetişmesine lüzum olmadığını okuduğu halde, kaymakam olunca mutlaka vali ola cağını zannederek, şimdiden kendi sini avutmaktadır. K elliği sebebiyle ilk karşısına çıkan kızla hemen ni şanlanmıştır. Kiminle ve ne zaman nişanlandığını hiç bir arkadaşı bile memektedir. 631 Sevil A yata Mektebi Mtilkiyenin her sahada en faal ve fonksiyon kızıdır. Şeytanlığına pek güvenir. Arkadaşlarına atılan ayakların neticesini onlardan daha çok merak eder. Bu yüzden meyda na getirdiği kombinezonları Mişoıı dahi satmakla bitiremiyor. Kalbinin ağrısının midesine vurduğu ve bundan çok koı kduğu bilinir. T ez canlı ve sıkıntılı psikolojiye sahip ol masının sebebi yıllardır ihmal ettiği ciddi ayaklar meselesidir. Arkadaş larının işlerini karıştırmayı en az yardım etmek kadar sever. Mutazar rır ettiği kimselerin katili Unvanını ve hışmını hak edecek kadar masum dur. En biiyiik meziyetinin sır sak lamak olduğu söylcnirsede ağzında ki baklayı atamamışsa ilâç stokla rında azalma başlar. Bu sebepten ve gündüz organizasyon yapmak ve sempati dağıtmaktan vakit kalma dığı için gece ders çalıştığından mi desinde aspirin ağacı çıktığı söyle nir. Gıilyüzle birlikte seyahatleri hiç kaçırmaz. Katılacak gezi bulamadığı zaman seyahat tertiplemeğe başla ması Acenta Kırm ızı Bülenti rekabet korkusu içinde bırakmıştır. Kendisi ne bozguncu Moskova radyosu de nilmesine sebep her söylenen şeyö önce itiraz etmesidir. Yakından tammıyanların kanaatini değiştirecek seyyaliyete sahip olan Tonton un her şeye rağmen çok temiz kalbi vardır. F akat merak ilik arzusuna mağlup olduğu bir gerçektir. 636 Jllrgcn Güven Giriş imtihanlarına annesinin clindeıı tutarak geldiği için haksız olarak “ anasının kuzusu" Unvanını alan 'Birgenoik, aslında birinci sınıfta nişanlanmak akıllılığını gösterecek kadar açıkgözdür. Üç sene manastır hayatı sürmüş fakat son sınıfta ti yatro ve konserlerde görülmeğe baş lamıştır. Ancak imtihanlarda çok heyecanlı, seminerlerde aşırı telâşlı olan ıBirgen mütemmim cüzü olduğu Tlilay ve Serim’in eğlence tekliflerini 613 Serim Yurt ören İmtihanların iyi geçtiğini ağzın dan bir defa işitmezsiniz ama, kırık not aldığı vaki değildir. Sosyalizm, idealizm babında son derece rijit, pasajda kokoriç yiyip. Hristakiyc gidecek, Selçuk'un motoruna bine cek kadar da supl’dur. Nedense en teresan şeylere karşı fazla bir sem patisi vardır. Bu yüzden Avrupada g ittiği Mogambo. Zanzibar gibi yer leri çok beyenmiş ve "aman ne hari ka” sözlerini her defasında Tülây'a tekrar etmekten zavallı kıza gına ge tirmiştir. Ccnova'da Lumumba için yapılan nümayişlerde gaz bombası yiyecek kadar hararetli olduğu hal de 20 Nisanda Tülay gibi yaralanma dığı için çok üzgündür. Çok zeki ve ukalâdır. Fletclıer \Varren'ın nasıl elini sıktığını ve Fulbrigt'ı nasıl ka zandığını anlatarak, kendi zekâsının hayranı olduğunu her vesilede ifade eder. Siyasi şubenin bu yegâr.e gü zel kızı, güzelliğini bir parçacık ta nefis ve şişmanlatıcı makarna ograttene borçludur. zaman zaman reddederek hayatının konjoıvktürel bir seyir takip etmesi ne sobebiyet vermiştir. Her zaman "tııbii güzel” olduğunu iddia eder. Ve bunu isbat uğruna hiç makyaj yapmazsa da topuksuz ayakkabı g iy diği de görülmemiştir. Erkek aıkadaşlavile konuşurken "kardeşim” hi tabını sık sık kullanır. 612 İKrol Yüksel 1030 larda TUrkiyenin pastırma bölgesi olan Konya - Kayseri civarın da gelişmesini tamamlayarak tesadü fen iki ayağının üstüne kalkmış bir varlıktır. Yedi aylık doğmasıyla ilk kazığı ailesine atmış, aynı anda hem Avru pa'da hem de Türkiye’de bulunmakla fizik kanunlarını. W.C. lerde şarkı söyleyerek müzik kanunlarını yere sermiştir. İlk ve orta tahsili mazbut geçtiği halde, lise hayatında bayan berberi, çıraklarının ve 'bilumum domestilcoslarm zihinlerini keskin zamparalıkla rı ile işgal etmiştir. M illkiye’de dolap ve palavracılı ğın ilmini yapması ve bu hususlarda üstün ¡başarı göstermesi hasebiyle kendisine Kel Selâ tarafından T alley rand tinvanı tevcih edilmiştir. Daha' sonraları bu Unvandan aldığı feyizle beyaz kadin ticaretine başlamış, an cak alâkalı şahıslarca sık sık arandı ğından her gece 'biı- kaç yatak değiş tirmek mecburiyetinde kalmıştır. Bilumum talebe kongrelerinde MUlkiye’y i "Otonom K öfte” sıfatı ile temsil eder. 611 Tülay Deııvuknu MülkiyenLn yegâne kasıntı k ızı dır. Zerafeti ve asaleti ile ayrı bir sükseye sahiptir. Matem atiğe özel bir ilgi duymakta olup, 2 x 2 = 5 ol duğunu Aynştayn’dan önce bulduğu nu iddia etmektedir. F akat buna ken disi dahil kimseyi inandıramamakta dır. Bütün derslere girer ve ders bo yunca resim yapar. Bu resimleri gö renler onun Picasso'mm üstadı oldu ğuna' hükmeder ( ! ) . Çocukları çok sevdiğini ve en az altı çocuğunun ol masını arzu ettiğini söyler. Çok ze kidir; intikal kabiliyeti de çok fazla dır. B ir gün kendisine: Sevil Berbe rine gittin mi ? diyen Serime, Balıçelievlerdeki Veniis Berbere gittiğini söylemiştir. SÜRÜNÜYORUM, O HALDE VARIM - IIALDUN AYIIAN 21 650 Güray Koruyan G-IG N ail Taçdelen Amasya'n m cn yakışıklı sarışın genci olan bu delikanlı Miilkiyeye girdiği gün sınıflarda bir ablasını gördü, âşık oldu. O zamanlar gayet masum âşık ayaklan attı, g itti gel di. Ayakkabısını eskitti. Mahcup ol duğu için içini dökemedi. Aşkını ab lası son sınıfta inek bayramı yapar ken itiraf etti. K ız dedi ki, "am a kar deşim bunu o zaman söyleseydin y a ” . İç gezide Adanada gördüğü villâ lara ne güzel mersiye yerleri diye espri yapıyorum zannıyla. şişmiş. İskenderıında barda vals - cha cha yap mıştır. Normal bir inektir. H er defasında "ben bu fakülte nin cn iri, uzıııı boylu çocuğuyum" diyen bu H Ü S N Ü bey Unvanını bu seııe sınıfı iptidaiden bir oğlana kap tırdığı için çok üzülmektedir. H er gördüğü deveyi mevcudiyeti ile ka rıştırmaktadır. Bu mevzuda esaslı il tisaslaşııııştır. A yı Turgut ve Kel M ete gibi vücudu ile mütenasip kim selerle itişip kakışması kendisine "B U M İN ” isminin takılmasına se bebiyet vermiştir. Gönül işlerinde saman altından su yürüten cinsinlieııdir. Nitekim son sınıf avı ııpa ge zisinde Yunanlı bir dilberi kendisine âşık etmiş. Kızcağızı, vapur rıhtım dan ayrılırken, — Güray : Scııd ıııe pieture, diye avaz avaz bağııtmışUr. Uzun eşek oyununun çökertilmez as lanlıdandır. Miilkiyede "D E V E ” lâ kabı ile tanınır. 052 Ağadcdo Çakır K ara Dağlarının kuytu bir köşe sinde dünyaya geldiğinde ilk lâfı "ben doğmak istemiyorum" olmuş tur. Atası Proto - Zırtopozaııın fikri ve felsefi mirasım tevarüs ettiğini söylemesine rağmen, tüllap arasında Çombeniıı gayrimeşru oğlu oiduğu fik ri hakimdir. Gizlicg attığı ayakla rın tutmaması sonucunda tehlikeli bir homongolos kesilmiştir. Mektebi Miilkiyede "g izli ineklik" ilminin ve kürsüsünün kurucularındandır. G54 K rcaıı Bozdoğan 047 - E n gin B crlter Doğduğu yer uzun arkeolojik ve zoolojik araştırmalar neticesinde da hî keşfedilemeyen bu saf vatanda şın m illiyeti hakkında da kesin bir bilgi elde edilememiştir. Döı t sene dir Mülkiye formasını giyen bu sporcu gencimiz, oynadığı bütün maçlarda takımımızı maalesef mağ lûbiyetten kurtaramamıştır ( ! ) . Ken disinin her nedense ilk okul sırala rından beri ekim aym a karşı husu si bir sempatisi vardır, ömründe ilk zam paralığa orta okul sıralarında bir kız kaçırmakla başlamış, fakat yüzüne gözüne bulaştırarak üç giin hapiste yatmıştır. Fakülteye intisap ettikten sonra fik ri melekesi biraz daha terakki ettiğinden artık zam paralık deyince aklına k ız kaçırmak yerine evlenmek gelmektedir. Yemek parası vermediği halde daha ayın on beşinde parasının bitmesinin sebebi ni Bahçelievler’de aramak lâzımdır. H er sene şubat imtihanında hangi dersi çekeceği kendisine malûm ol maktadır. "İstediğim i alamazsam ömrün boyunca bekâr kalacağım” dedirtecek kadar eski yarası tekrar açılmıştır. Çatı katını istimal eden ve disiplin kuruluna şikâyet edilen Mülkiye tarihindeki ilk disiplin ku rulu başkamdir. 22 Çorum’un bu ya ğız delikanlısın da. Mtilkiye’ye girişinden bu yana tek miisbcl tahavviil sakallarının çı kışıdır. Mevcudiyetini "M antarla” gösteren, serseri Valinin isini baba lığı yaptığı Serseri Ercan, Mektebi Şahaneye girmeden önce Çorum’un rakidon kullananlarının en madara sından mülhem olarak seı telek lâ kabına sahipti. Akşam ları sütünü iç meden yatmıyan, futbol oynadığını sanan bu zavallı, son zamanlarda ümiir yoğurduna karşı doğan sempa tisinde S/S Adaııa lokantasının rolü olduğunu söyler. Kaltaf her güldü ğüne âşık oluşunu Fahir'le olan dost luğuna medyundur, tezi de doktrinde oldukça kuvvetli görünmekledir. Dört duvar ile birlikte şişmanlamak için “ papaz karası’’na devanı edip, bunun masraflarım' muhasibi bulun duğu derneğe yüklemiştir. Sık sık eve sahte masraf yerleri ve fatura ları sunar. Çok cömert olup teksirle ri para ile sattığı görülmemiştir. Da ima hiçbir karşılık beklemeksizin kızlara hibe etmiştir. 055 Ü ı ı a l Ü ııs a l Tarih 31 Ağustos 1939, yer Ber lin; Hitler. başbakanlıktaki odasında Ankara’dan gelecek bir haberi bek liyor ve sinirli sinirli dolaşıyor. N i hayet saatler tam 24’ü vururken te lefon çalıyor. Beklenen haber gelmiş. Ünal Ünsal doğmuştu. Bu lıeyccan- la H itler Alman ordularının Danz ig ’e girmesini emrediyor. Böylece II. Dünya Savaşı başlıyor. Ankara Atatürk Lisesi mamulatı olan Ü ııal siyasî şubeye girince ser pilip gelişmiştir. O zamandan beri göz ağrısından da muzdariptir. Bu ineğin klâsik müzik sahasındaki oto ritesi bu işten anlamayaıılarca teslim edilmektedir. Doğuştan tenor, bari ton, bas. soprano v.s. bilûmum sesle re sahip olan Ü.Ü. sık sık Freud. psikanaliz, şuuraltı gibi lâflarla mil letin kafasını ütülemekten zevk aılr. Spordan iyi aıılar ( ! ) . inanmayan Deve Gülay’a sorsun. Siyasi Ünal’ın, papazlıkla yakından uzaktan bir il gisi yoktur. 05 0 A t il â C a n b o la t Bir ıssız adada M. S. ( ? I tarilı'nde doğdu. Adanın ıssızlığına, ve aslında kendi yalnızlığına halel gelmemesi için ana ve babasını adadan hemen sepetledi. Adada cn çok yaptığı şey. her çeşit gül ekmek, hindistancevizi sütü içmek, ve hayvanlara modern bir dil öğreteyim derken kendi dilini unutmaktı. Günün fo’riııdc ne olmıış, nasıl ol muşsa. M iilkiyeye intisap etmiştir. Asıl niyetinin sabotaj olduğu zanne diliyor. Her ne kadar aşka dair tek lâ f etmemişse de yanık bir âşık olup son sınıf şubatında gül misilICı bir ba nımla nişanlanmıştır. Zamanım yemekhane, yatakhane, inekhane ve memişhanede geçilir. İktisat imtihanında hora "spekü lâsyon saiki.vle parayı elde tııtmıık nedir?” deyince hemen, "spekiilâsyonist saikle paıayı elde tutmaktır” cevabını vermiştir. r,.')!» Şener Oktay: Yeşil sahalarda top peşinde koş mayı sevdiği kadar, Mülkiye kori dorlarında kız peşinde koşmayı da sever. T. M. T. I'\ genel kongres'ııde Miilklyeyi Kalyada da Türk giietinii ( ! ) temsil etmiş; bu yüzden de Delege ve F/K adlarını kazanmıştır. Ehtiyarla K elleye Etlıenı Usta ka nalıyla transfer ödemelerinde bulu nur. Briç ve blumu iyi bilir ( ! ) ; ikinci sınıfta ikeıı konuştuğu Leylâsı; "Siyasi Şubeye girmezsen se ninle evlenmem dediği için bütün yaz lisan çalışmış. Leyla başkasıyla nişanlandığı içiıı Mali Şubeye g ir miştir. Şarkılardan "Karanlık gccclerimiıı güneşi Leylâ'yı' artistlerden Leyla Sayarı hala sevmektedir. Konyada bir maç esnasında Beykozlu IOkcrbiçerc posta koyduğu, Alanyada aşk ilahesinin kurbanı ol duğu rivayet edilir. Konya tipi olduğunu kabul etmez Mevlânaıım oUızikinci göbekten to runudur. F A L A N . : . F İ L  N ’... S E N N l i B İ L İ R S İ N K İ - O K T A Y BATTI R ÜG2 Erhan Güven: 1938 <lc İzmirin Dikili kazasında doğan Erhan, arkadaşlarına: "E v lenseydim sizin kadar oğlum olur du" dediğinden Ehtiyar ismini almış tır. Mülkiyeye girdiğinden beri ge<;imlni kumardan saglaı-. Etlıenı U s tanın Elıtiyura ortaklık teklif etti ği söylenmektedir. Kendini Las Vegas grubunun şefi ilân etmiştir. ■Hususi hayatı bir esrar perdesi altındadır. Hangi şarkıyı beğendiği ni bile söylemekten çekinir. Yalnız renklerden maviyi severmiş. En .bü yük amacı birkaç kilo «lyıflam a k tır. Heı- yıl Kazgan çıkarken fenalıklar geçirir, lçkd namına yalnızca çay iç miştir. Pal ve Burç meraklısıdır. Iİ78 A y d ı ı ı E r d o ğ a n "Sınıf geçmek ders çalışmakla ters orantılıdır" prensibinden dolayı Harika velet diye de anılır. D iğer isimleri: Bozuk Para. Haşarat, Ufaklılc, Küsurattır. Kadim dostıı En ginle basket maçları yapar, ve da ima mağlup olur. Üçüncü sınıfta An talya gezisinde Mülkiye forması g i yerek milli ( ! ) olmuştur. Kumarın her çeşidini bildiğini söyleyerek övünür. "Beıı istesem Spor-Toto da her hafta 011 tuttururum” demesine rağmen bir kere on tutturmuş, ve 10 lira ( ! ) almıştır: (¡0 3 A l i . M u z a ffe r K u z g u n Milâttan önce 1332 tarihinde dün yaya gelen Ali M uzaffer Kazgan üze rinde hâlâ (antik) kalıntılarını ta şımaktadır. Buna rağmen 2!) yaşını 1-1 yaşındaki kızlar için genç bula cak kadar Korniş ve modern bir gö rüşe sahiptir. Miilkiyeııin istihbarat şefi olmasına rağmen kendi hayatını ilgilendi!•en üç mülıim olayı göreme miştir. İhtilâli bizzat yaşadığını te sadüfen bulunduğu resimlerle isbata çalışan Cece bu günlerde Yassıadaya çağrılacağı ümidi içimledir. Çok ha zır cevaptır. Lâfı gediğine koyma hu susundaki profesyonelliğini kabul edenler'n başında Tonton Sevil g e lir. Çok ketum bir insan olmasına rağmen, içki masasında hissiyatını açıkladığı anlarda arkadaşlarının gö zü gerçekten yaşarmaktadır. Prof, larla ve bilhassa Hiçşaşmaz Mazlıar’la arası iyidir. Fakat kavun mev simine gelmeden sınıf geçtiği vaki de ğildir. Doğar doğmaz ebesine kombine zon sattığı için annesi babası ona "M işon” adını takmayı uygun bul muşlardır. Bütün kötü huylarını K a bataş lisesinde edindikten sonra Mül kiyeye gelen Mişon son iki senede High Sociely’nin en popüler şalisi haline gelmiştir. K ızlara yemek ıs marlayabilmek için kaybedeceği bü tün iddialara girer. Her Istanbula g i dişinde "bu sefer ciddî olarak nişan lanıyorum” demesine rağmen, sağ eli malûm, sol eli ise boştur. Gündüz konuştuğu kızlarla gece de konuş mak iliyadındadır. Kızları saf zan netmek hastalığına müptelâ olup, bu nu arkadaşlarına da empoze etmeye çalışır. Şu günlerde pastahane ve Saray lara sahip zengin ufak bir kızla ni şanlanmak üzeredir. Ezeli inek, son dereci saf, çabuk inanan ve kanan, gizli âşık (!.), eli açık ve soıı derece iyi bir arkadaştır. Deıs çalışıp sınıf geçmeyi, bankada para biriktirmeyi sever. İyi bir aile erkeği (reisi) ve istikbalin kılıbıklar cemiyetinin örnek bir âzası olacağı muhakkaktır. (¡70 Giilscrrn Orlıay Soyadından kinaye olacak "A m i ralin K ızı” diye anılır. Bilinci sınıf tan beri asılanlara hiç yüz verme miştir. Dört yıllık gizli âşıktır. Dört yıldır Gülserendeki tek değişiklik upuzun saçlarını kestirmesidir. Bu fa kültede büyük bir sansasyon yarat mış bir takım hocaların derslerini sekleye uğratmıştır. Mektebin sos yal hayatıyla hiç ilgilenmez. Gezilere pek tabii hiç g’itmcz. Bu sevimli ve yakışıklı delikan lımız, tenakuz ve alâkasızlıklar K ra lıdır. Tenakuz hallerinin başında fiz yolojik yapısı ile zevkleri arasındaki tezat-gelir. Bıı cümleden olarak, maslo r kızların hamisi ve ağabeysidir. Biitün dertlerinin panzehiri ya laklıktır. K ızlar yanında bütün dert lerini unutup yalaklık maksadı ile dünyanın en alâkasız lâflarını eder. Tütün tarlalarında geçirdiği n-şk maceralarından gözü korkmuş ve Mektebi Mülkiye'de ciddi ayaklardan çekinmiştir. Hastalık ve sağlamlık zamanları konjonktür devreleri ha lindedir. Norm al olarak her 011 gün de bir hasta olur. Neşeli zamanlarda Türkçeyi konuşmayı unutup, Pomak<;u ve Lâzca konuşur. Türkiyenin her yerinde Arık aradaki kadar tanıdığı vardır. Bu yüzden International In formation Büreau diye tanınır. Dik katli olan sırça gibi kalbi vardır, has letleri söylenince bozulur. d a M ele öktu Napolyoıı'un 199. cu göbek ahfa dından olup, tahminen 1.200 leıde İs tanbul’da B elgrat Ormanlan’ııda doğ muştur. 1312 de Galatasaray Sultani sine duhul edip uzunca bir ımüddet tahsil ettikten sonra, kayıtların zayi olması sebebiyle 2. ci defa yeniden başlamış ve hocaların aşırı sevgisi yü zünden teıkedemediği Sultaniden saç larım kaybetme pahasına ancak 1957 de ayıılabilmiştir. Mülkiye'ye girdikten sonra poker illetine yakalanmışsa da bu oyunu para mukabili seyretmeyi oyna mağa tercih etmektedir. Merkez Bankasından burs alma ya başladığından beri hem kendi hem de bankanın istikbali tehlikeye gir miştir. (»< !); jS e la lıa t t n ı A r a s : (•fil Süleyman Göksel (¡81 Cemal ICrbay Yarı karanlık Mülkiye koridor larında insanın tüylerini diken diken eden boğuk, kısık, çatlak, bet bir ses yükseldi. “ Zehir yeşili tarlalarda, kırlan gıç misali uçan balıklar Sen Groenland buzlu yosunu ■Ben Iğdıı ın saçsız Tosunu" 1939 Yılında şiir ve Müzik tanrı çası dünyaya K el Sela'yı yolladı. Ve Keleş "Yağm urlu bir kentte, M inare lerin gölgesinde” büytidü. Birinci sınıfta iken Gazi Eğitim den bir kıza aşık olmuş fakat şiş miştir. Şair geçinir, şiirleri sonundan ba şına doğru okumaktan zevk alır. Saç ları çıksın diye her gün yarım saat amuda kalkar. Üçüncü sınıfa kadar Aristo ile meşgul iken son sınıfta tavlaya dadannuştır. Zardan başka her şeyi tutar. Halterci ve eskici olduğu rivayet edilir. Yalak Güreli sübyancılığa alıştırmakla kabiliyetini ispat etmiş tir. Yatakhanede motorsikletle gez mekten miıftehirdir. Kürtlükle ilgisi yoktur. Gelmiş geçmiş Mali Şube krallarının en rezilidir. B E N İ K T İ S A D E N GE1İİ K A L M I Ş K İ R İ N S A N I M - D A V A R Ş E N E R 23 (>1)5 Özkan A ytaylaıı 68G Turhan Görgiiıı İlk defa nerede ishali vücut ettiği anlaşılamamış olmasına rağmen. Lazistanııı -batı kesiminde doğduğu sa nılmaktadır. Mektebi Mülkiyeye ¿İr dikten sonra bir hocamıza nazire ol sun diye göbeğini büyütmüş, bir de gözlük taktıktan sonra kendine "Sah te P ro f." adını vererek kız tüllaba ayaklar atmayı denemişse de, şimdi ye kadar hiç birini tutturamamıştır. Koltuk meyhanelerinde “ çek araba nı" makamında -şarkılar söylediğin den kendine "davul sesli kart hanen de" adı takılmıştır. Bunu tekzTp için tüllaba konser vermeye kalkışmışsa da dinleyici bulamadığından kendi söyleyip kendi dinlemiştir. Diğer adı nın "Canbaba" olmasından dolayı Surıni tarafından .mahkemeye veril miş fakat beraat etmiştir. İdarî Şube nin göze çarpmaz kellerindendir. Sin i sıklam âşık olan bu genç, İzmirde doğmuştur. Fakültenin en âşık ve en sadık nişanlısıdır. H er ge ce sınıfta mükemmelen görünür. Onu görenler ders çalıştığını zanne derlerse ile o ekseriya nişanlısına mektup yazmakla meşguldür. Posta g elir gelmez o hemen postanın ba şındadır. ¡Kendisine ne zaman mek tup geleceğini bilir. B ir sene evvel P.T.T. idaresinin verdiği açığın bü yük bir kısmı Özkan tarafından ka patılır. Cebeci postanesindeki tele fon meımııu oııu çok iyi tanır. N i şanlısına telefon etmeye giderken traş olup bayramlık elbiselerini g iy meyi ihmal etmez. K ara sevdalı ar kadaşlara verdiği ııasihatlarla İzıııirı]e verdiği partiler, Lala ile Civcivin pek lıoşıına gitmiş olup, Borozaıı Aykuluıı ıniilcmnvm cüzüdür. («)(» M uzaffer Giizelıınt. C87 Avııi Ö/.Cr Sunay Usluyu ilk gördüğünde g ö ğüs ölçülerini soran, sonrada otomo bilini omuzlayan Avııi, ilk okulda "tekdiş A v n i" lisede "Camel Efendi” lâkaplarıyla tanınırdı. S.B.F. ye g ir diğinden bu yana bir çok güzel ( î ) huylarını devam ettirdi.. Bu arada güzel konuşma merakı, hocadan söz isteme tekniği sayesinde bir isim sa hibi daha oldu: Mitler, Avniciğim o kadar İnektir ki. bir keresinde k afa y ı bu yüzden bozmuştur da. Avni Dil - Tarihte kızların hamisi, Kız Teknikte zilzurna sarhoş bir âşık, Ziraat Fakültesinde ise adı dilden dürmeyen kadim b‘r dosttur. Konya’nın Karaman kazasında dünyaya gelirken gümüş büzmeleri ni güler yiizle yer yüzüne gönderen ay. bulutlar arasında kaybolııvermiştir. Aradan yıllar geçti, büyüdü ko caman oldu. Kaymakam olayım de di. Mülkiyeye girdi. İçi içine sığm ı yordu. Çünkii, gençlik boşuna geçi yordu. B ir şeyler yapmalıydı. Dil ta rihleri, K ız Teknikle: i, Gazi Eğit'ıııleri dolaştı. Hoylıat üzüntüsünü ancak Mantar Alım ette giderebili yordu. Bu günlerde hüsnüniyetle ayak atmaya çalışmaktadır. (Nazariyesine gere birde suiniyetle ayak atmak vardır.) Fakat iki ayağını birden attığı için düştüğü müşahade oluıımakladı.. G!)7 Fikret (iöktiirk G00 Fahir Arsevcıı Malî şubenin bu yakışıklı, yakı şıklı okluğu kadar malıçup delikan lısı 1039 yılında Sivas'ın Zara kaza sında bir kulübede dünyaya gelmiş tir. Her nekadar kendisi ecdadının Zara'nm eski bir derebeyi ve ailesi nin asil olduğunu iddia edeıse, as lında halis kiirt yavrusudur. Çok has sas olup bilûmum musikinin hayra nıdır. Bilhassa K lâsik Batı Müz;ğiııi çok iyi anladığım zanneder. En sev diği çarkı “ Ayşem ” dir. O kadar çok âşık olur ki, bir gün önce âşık olduğu kızı göstcıscn tanıyamaz. M ülkiye’.ve nasıl ve ııiçin girdiğini bilmediği gibi nasıl mezun olacağını ve sonra da ne yapacağım bilmemektedir. . (i!)l Vedat Sayar Diğer bir ismi ‘A fyon kozu” olan bu yakışıklı çocuk tam dört senedir gençliğim bo-va gitmesin diye söyle kolay tarafından tavlanacak bir kız aramakta, s ııf bu yüzden ııc Seyran Bağları ne Türk Özü bağları ne de Koleji ilınıal etmemekte ve 4 taııe ayakkabı eskittiğini yana yakıla iti raf etmektedir. N ereli olduğu belli değildir. Do ğudan batıya kuzeyden güneye dur madan göç etmiş bir göçmendir. Ön leş yıllık tahsil hayatı boyunca 25 okul değiştirmiştir. Felscfik bir ço cuktur. Ruhlarla konuşur. Kalbi var dır denilemez. Fakat birkaç tslnııblıl'lu genç kısın kalbinde yattığı âşikardır. M ülkiyeye büyük elçi ol mak için girnrş bir hayli İngilizce öğrenmiş şimdi ise kaymakamlığa razı olmuştur. lüiH Alpaslan Işıklı Ah zavallı anneciği; . oğlunun M iilkiye’ııin en beceriksiz ve en süb yan ‘Başkanı olacağını bilseydi acaba C'nu dünyaya, getirir miydi? 1!M0 yılında Amasya'da doğaıı ve Miiikiye'de gözleri açılan bu arkada şımız. yenile yenile yenmesini öğren miş ve nihayet üç sene sonra tüllabııı bir anlık gafletinden istifade ederek kahir ( ! ) bir ekseriyetle başkanlığa seçilmiştir. Maddeye hiç önem vermediği "ruh ve kâinat" dergisinin devamlı okuyucusu olduğundan bellidir. Siga rayı içerken, yanmamış tiiliinü ağzı nın içine, küllerini ise üstüne başına döker. H aftada altı gün açık oturum ter tip edip, ayıp olmasın diye kantinden tüllab toplamakla meşhurdur. Tüık musikisi aşığıdır l ! ) Kn çtık sevdiği parça “ Canı kesmez, canı kes mez, o yar da benden vaz geçmez” dir. Şiııasi (.¡ökler B ir miktar şiir tozunu, bir kaşık Sokrat Felsefesini, bir kadeh alkol içinde çalkalayın... Sevda ateşinde eritin. Erzurum karında soğutun. Bir adam kalıbına dökün. Ortaya Şiııasi Gökler çıkar. Takvim mânilerini İz mirli veletlerine şiir diye yutturan, askın spor totosunda (b ir) tutturan forumun uykusuz çömezlerini Erzu rum hikâyeleri ile uyutan, yılda bir kat elbise, üç takını çarşaf ve bat taniye eskildi. Kavaklıdere garabr terleyen, nota ile horlayan, acaibiilgaraip bir tiptir. İmtihan sabahı H o canın haber göndermesi üzerine göm leğini koridorda, çoraplarını mer divende pantolonunu imtihan oda sında giydiği malûmdur. Soğuk Pat lıcan hikâyesiyle meşhurdur. 700 Giilseroıı TJçUaıı IS'10 yılında Ankara’da doğan bu arkadaşın Mülkiye ile münasebeti da ha beş altı yaşlarında bacak kadar ken, biz S.B.F.’ııiıı ne olduğunu bil mezken başlamıştır. O zamanlar Mülkiyeli ağabeylerin kendisini yoldan çevirerek sarı saç larını okşayıp çukulata şeker verdik le. 'ni söyliyerek öviinürdü. S.B.F.'ye gelince hepimiz yalan söylediğini an ladık. Artık ağabeyler şeker v.s. ver miyorlardı ama iııekizm cereyanına kapılan bir insan teksirler ve kitap lar şüphesiz şekerden daha tatlıydı. Uç kan sınıfları Haziranda koşar adım geçip son sınıf olunca kendine teksir verecek ağabeylerin kuş misa li uçtuğunu görerek büyük bir üzün tüye kapılmıştır. Resim sahasında modern kompozisyonlarla iin yapan Uclıan İstikbâlde kendini ilmi araş tırmalara vakfetmeye karar vermiş tir. E V V E L D E N B İ R B İ R D İ K. Ş İ M D İ B E R A B E R O L D U K - BAHA M E H M E T 726 Erlıığrul Yılmaz 717 Koksal Çopıırııslaıı: 1930 un hafif soğuk bir m art sa bahı Kırşeiıirde bir vatandaş dün yaya geldi. Doğduğunda elli gram ağırlığında olan bu hilkat garibesi, bugiin elli kilo çeker. 13u sebepten arkadaşları arasında T irit diye anı lır. Son sınıfa geldiğinde bir o:nsi lâtifle evlenmek istemiş, fakat hü kümet doktoru evlenmesine müsaaelnıcmiştir. 't Konyada bir ebe kızıyla bir arada görülmüş ve bu yüzden de Ebe Da madı lakabını almıştır. Şişmanlamak için lıer türlü çâreye baş vurmuş, son olarak da “ I. E. Balık Y a ğı” nda karar kılmıştır. En çok kullan dığı deyimler, "Seet gibi, ve Teşki lâttır.” Kahveye ayda yılda bir gider ve Lunıumda özerle tavla atıp, her seferinde sıfıra karşı mağlup olur: 712 Tııncer Kurtul Meşguliyetlerinin başında kızlar ve basketbol gelir. Kolejin müdavi mi birinci sınıftan üç kızın hamisi,, cici Macitin fedaisi. Hukuklu kızla rın belâlısı, Erdek grubunun nâra atıcısı, aıvne ve babasının ilk göz ağ rısı, Kırmızının içki ve sefahat arka daşı, Miilkiyenin en şıpsevdi aşığı Yenişehir takımının fahri kaptanı, Hacettepcnjn hayranı, Yeni Mahal le Otobüslerinin modem mavi saka lı. servet avcısı olan K oçyiğit Tuncer. Altındişli, bitişik kaşlı, karışık su ratlı sadist bakışlı, çaıpık ayaklı, solgun yanaklı, son derece mahcup 2." yaşında bir gençtir. 700 Alımet Esen M.Ö. Espiye eyaletine yerleşmiş siyahı bir aşiretin beyazlaşmaya yüz tutan kırıntılarından olup 1331 de dünyaya dillıul eyleyen bu sahte lâz uşağı kendini yakışıklı sanma hasta larından biridir. Uzun bacaklı, ince yapılı balıkçıl duıuşlu ve lâzdır da. Dört ay ceuıiyctçilik oynamış, yemekhane kâhya sı olmıış vc fiş toplayışıyla temayüz etmiştir. Öğretmen bulunduğu K a rasu’nun bir köyünde aşk iksirini içip yolunu şaşırarak ıMülkiyeye in tisap etmiş ve orda da aşk egzersi zine peıyodik olarak devam etmiştir. Yalaklığı beceremez ama uğraşır. Sıkışınca sesinin incelmesi mühim özelliği olııp. mânevi tarafları komp likedir. 722 Coçkıııı Üzışık Ağabi, bir gün Biiyük sinemaya gitmiştik. Film de - güzelmiş hani. Koma Tatili Audrey derken seans arasını bııTduk, ışıklar yandı. Birden üzenime kolejli liseli kız talebeler üşüşmezler m i? Gregoı.v’cim at bir imza, şu defteri imzalar mısın? Gi bi lâflarla elimi ayağımı çekiştirme ye başladılar; diyecek kadar saf bir oğlandır. Son günlerde sevdiği kızı bir İktisat Fakültesi talebesine kap tırdığı 'için feıia halde üzgündür. 721 Iloşcaıı Tura Muhitinde güzel sesi, kızlar ara sında çapkınlığı ile meşhurdur. Y az aylarında sayfiyelerdeki çapkınlığı dillere destan olmuştur. Bir vaftiz mıası tarafından kendisine “ Fransız kedisi” Unvanı verilmiş olup bu sı fata lâyık olduğunu defaatle ispat ettiği iddiasındadır. İkinci ders yılı sonunda tanışıp çarpıldığı Oya (her kesçe bilinen adıyla Mcsııdc) hatun la ocak 1061 de nişanlanmıştır. A v rupa g'Czisinde O ya’nın yanından hiç ayrılmayışı ve hattâ Oya hasta ol duğu zaman bile tek başına dans sa lonuna gelmeyişi, daha şimdiden gem lerini Oya’ya kaptırdığı şeklinde tef sir edilmektedir. En çok arzuladığı şey 8 çocuk sahibi olmaktır. * Lâz Ahmetin kadim dostu ve dog ma büyüme Trabzon Poııtus eşrafına mensup olduğundan başka bir husııa yel i bilinmezken, birinci sınıfta di siplinci, son sınıfta denetçi ayakları na (ki bu son denetçilik ayağının sı nıf dostu lâz Amhedin yemekhane komisyonu başkanı olması yüzünden olduğu tahmin edilmektedir.) Yatınca yıldızı parlamağa başlamıştır. Hele birde nişanlı - evli devresini son sür’atle kısaltıp, Ankara’ya yerleşince cümle tüllaba ağabeylik pozları ta kınmaya başlamış ve şöhreti perç&ılenmiştir. İneklik kafiyelerine gelince, onu ineklikle pek başı hoş bilmezlerse de, s ırf Merkez Bankasına kazık atmak için aldığı bir dolap kitabı ister is temez okumak mecburiyetinde kaldı ğı rivayet edilmektedir. Siyasi yönü pek bilinmemekle be raber gizli gizli, Trabzon m illetvekil liğini de büyük bir ihtimal olarak şuuraltında sakladığını kadim dostu na bildirmiştir. 728 M uzaffer Cebesoy Tevellüdü 1350 olup, Sivasta doğmuv-tur. Doğuşunda fici gibi olduğun dan hilkat garibesi olarak gazeteler de resmi intişar etmiştir. Arkadaşla rı tarafından Bayram A ğ a nâmı ile çağırılır. Kendisinin kelimenin tam mânâsı ile erkek olduğunu zanneder, oysa ki muhteşem göbeği ve pırasa bıyığından başka bir erkekl’k husu siyeti yoktur. Maddiyata hiç önem vermez, maneviyatla ise hiç alâkası yoktur. En büyük zevki bir kadeh içki birli; ve röntgenciliktir. Daima büyük işler yaptığım zanneder. İç gezi organizatörlüğündeki beceriksiz liği ile dört duvar Alımede taş çı kartmıştır. Çok keskin bir zampara olup, sınıfı sânltV.ıı ay gibi nur gibi bir hatun kişi kendisine âşık olduğu halde lıiç yüz vermemiştir. 71.’. M acil ö/.rioğaıı Bandırma’mn Sığırcı köyünde dünyaya gelmiştir. A p tiliği ile tanı nan bu genç Neriman KÖKsal’ııı ken disine gül hediye ettiğini, takma ac'.ııım "K ızılayın gülü” olduğunu iddia edecek kadar saftır. Aşık olabilmesi için dans etme sinin ieabett'iğini her zaman söyler. Fakültenin üçüncü sınıfındayken ilk ve son defa ağzına aldığı içkiden sonra ağlıyarak bir kızın atlını sa yıkladığı bir hakikattir. Kendisine kızların ayak atacak kadar ( ! ) ya kışıklı olduğunu söyliyerek derecede da kendini beğenmiştir, iy i futbol oynar, bir keresinde Seracettin’i döv düğünü ifade etmiştir. "Ben minyon tipli kızlardan hoşlanırım" demek ledir. 725 Alptekin Miiılerrisoğlıı 1938 de Sandıklı’da doğdu. Doğ duğu yeri 22 sene sonra Antalya ge zisinde vagon penceresinden gördii. M iilkiyo’de, müderris, pinti, alcordiyon katili, Rory, cavcav ve Hacivat adlarıyla tanınmış olup, gtizel kızla ra zaafı vardır. Keııdis;ııe göre hergiin yeııl bir aşkın arifesindedir. Bu gidişle bayramı güremiyceeğe ben zer. Müstafi nişanlı Maxi Engin’in nişanlanma hususundaki hararetli tavsiyelerine ve mânevi tazyiklerine erkekçe karşı koymuş ve nişanlan mamış olmakla öğünür. Yalak Giirel’in sigara otlakçılığına mâni ol mak için sigarayı bırakmaya karar vermiştir. TAM ADANA KEBAPLIK ET - HACİVAT ALPTEKİN 25 tulamamıştır. Böyle olmasına rağ men ileride bir arkadaşına -gümüş takım- hediye etmek için para bi riktirm eye başlamıştır. Hayatın her zaman güzel olduğuna inanır ve etrafındak'ileri de buna inandırmaya çalışır. 732 İllimi Ö/.or Aslen Polatlılı olup; 30 yaşından sonra M ülkiye’ye intisab etmiştir. * Özellikleri; ineklikte Süleyman’a, pin tiiikte iskoçlara taş çıkartmaktır. Gençliğinde müthiş bir kaleci oldu ğunu iddia ederse de inanmayın. A n cak dolaptan düşen kitap veya tek sirleri kapmakta mâhiıdir. Evli ve 0 çocuk babasıdır. 733 K rkııt Onursal 730 11il İt- Mt: lCryüksel K e l Şereften ve Madrabazdan çektiği kadar İliç kimseden çekmedi ğini söyliyen K ırm ızı namıyla mftru£ Bülent denince kendisi için hem bir ayal« atm a vasıtası, hem de bir ticaret kaynağı olan gezi ve her tür lü organizasyon akla golir. Geçen yıl cemiyetin tertip ettiği, Adana g e zisinin h a z ır la n ıla s ı için, 104 defa t a k s iy e bindiği ve Adanadaki en pa halı ve lüks lokanta olan K A D I lo kantası yemek masraflarının Cemi yet örtillü ödeneğinden ödendiği tah k ik a t komisyonu kâtibi M e k s ik a lI Uğur tarafından tesbit edilmiştir. Yine bu yıl yaptığı İzm ir gezisinden 2000 lira kâr ettiği Madrabaz tara fımdan hesaplanmıştır. Balıkesirin am orf evladı. Gonzales reis dehşetengiz bıyıkları ile ken di iddiasına göre hâdiseler yaratmış nazeninlerin kalbini profesörlerin iıid,detini kazanmıştır. İk i senedir kapta nı olduğu Fakülte futbol takımını çok seri bir şekilde batırmıştır. İy i firikik çeker. Her çeşit lisanı ken di tesbit ettiği kaidelere göre konu şur. His hayatı M azlıar beyin prob lemlerine benzer. Sabahları burcunu okumadan edemez. Hatunların her cinsine asılır. Sık sık "n'aber naze ninim beton gibisin” demeye bayılan bir vatandaşımızdır. 730 Şükrü Er Fakülteden en çok ismi olan şa hıstır: İsimlerinden bazıları şunlar dır: Kılınızı, Stop Lâmbası, Mösyö Ruj, M ister Red, Herr Rod Tendürdiot, Turnösol kâğıdı, v.s.. Mektepte birkaç kıza ayak at mak istemişse de neticede iimidi cllııde kalmıştır. Samsunda bir \voman'ın kendisine stop lâmbası dedi ğ i hatırlardadır. Ahize ile avizenin farkını bilmez. 731 Sııay Sayıııaıı Suay kadınlara kaymakamlık hak kı tanınsa idi Fatih Kaym akam ı ol maya niyetli idi. Mektebi Millkiyeye tamamen bir tesadüf neticesinde dülıul eylemiştir. Lisedeyken Fakülte nin önünden gelip geçtiği halde, onu Hukuk Fakültesinin bir devamı sa nırmış, Geçen seneden beri ciimle şu beyi maliyun tüllâbmın kadîm dos tudur. Çöpçatanlık yapmağa bayılır. Sınıfta en az yirm i kişinin akıl ho casıdır. “ Y a olduğun gibi görtin ve ya göründüğün gibi ol” sözünü ken disine diistur edinmiştir. Sınıfça ya pılan gezilere bayılır. Geçen seııe A n talya'da on, bu sene Avrupada ge çirdiği ontıç günün hayatının en gü zel günleri olduğunu, bilhassa Portofiııo’yu unutamıyacağını söyler. Bu sene başındanberi geçirmekte olduğu mali buhrandan bir türlü kur 20 Çingene Şükrü. Mülkiyede bu is m i duyup da tanımayan, tanıyıp ila duymayan yok gibidir. Kandıra sâkı'ınlerinden Mehmet Efendisinin or tanca oğludur. Fakültede mantarcı lığı ve serseriliği ile tanınmıştır. E r keklerin sigara içmemesi gerektiği kanaatindedir. Bolca, su, süt v.s. içer. ÖmıUııdo ilk ve son defa Gençlik Parkında bir bardak bira içmiş ve sağa sola posta koyarak, garsonu dövmeye kalkmıştır. Çingene Şiikrü Enişte Bank’tan bursludur. Çok ge veze olup çiçeklerden sümbülü, kuş-, lardan bülbülü, tatlılardan Keşkülü sever. H er yıl haziranda ağlayarak rapor almaya kalkmış, fakat hiç ekiırıe gelmemiştir. 701 lliUnıi't U lıığlıay Doğduğuna pişman olduğu yer ve y ıl: İsparta. 29.3.1939. Doğar doğmaz ebesine kızı olup olmadığını soran bu Akdeniz çocuğu kızlara karşı aşırı alâkası olduğunu zanneder. Halbuki Etyem ez olduğu için bu hususta dikkatli olmasını tavsiye ederiz. Etyem ez bir kız bu lursanız M illi Kütüphane okuma sa lonuna haber vermeniz insaniyet na mına rica olunur. A ltı senedir Milli Kütüphanede çalışan bu cins inek meşgaleleri arasında birtakım kızla ra ayak attıysa da her seferinde son sınıf kızları tarafından cııselenmişlir. Hele son sefer asıldığı k ız çok et çıkmış; H ikm et asılınca gidip annesi ne söylemiş, kızın aııesi da “ sen ora ya der» çalışmaya ıııı yoksa Aşıkdaşlık etmeye mi gidiyorsun?" diye rek kızı bir ay müddetle Millî Kü tüphaneye yollamanuştır. Kantinde muhasebe dersleri vermek suretiyle kızlara ayak atar. Bu ot obur inek yemeklerinde olduğu gibi sosyal ba yatında da SEBJSID’lerden hoşlanır SEBZIü istihlâkini bilhassa Babiloıı, Göl Gazinosu. İn lim gibi yerlerde yapar. Bu arada birtakım ayak nu maralarına lıazırlanmaktadır. Kızlar, dikkatli olmanız menfaatiniz iktiza sındandır. 744 Alâeddiıı Tiirkay Yöriik Anası Yörüğü Gelibolu sahilinde doğurdu. Ebesine yalaklıkla işe başlıyan. güzel sesiyle küçük yaşta, ak ranı yavruları ayarlıyan pasif zaıııpir, kızlara bir vampir kadar haşin davranacak tabiattadır. Meydanlar da gazel atmayı m ârifet sayar fakat bir türlü esas gayesine âlet edemez. Yen i aşkı için Tunaya yalaklığı ne tice vcrm iycccğe benziyor. Yere sil g i düşürmek en klâsik numarasıdır. 715 Jletiıı Alper 740 Kemal Nelırozoğlu •Diyarbakır’da doğmasına rağmen kül t olmadığını iddia eder. Antibiyo tik sesile cümle tüllabı çileden çıka rırken sanal yaptığından ' emindir. Adnan Pekak ve İsmail Şenhabar'ın coşkun pcrcstişkârdir ( ! ) Hangi ta kım galip gelirse onun sempatizanı dır. Son'günlerde medeni halini de ğiştirm eye çalışırken dengesi bozul muş ve beyati araban zannettiği hicazkâr şarkılar bestelemeye koyul muştur. Kuzey Kutbunda doğmuştur. Bu yüzden doğduğu zamandan beri buz gibidir. M ülkiyeyc yeni giren bir taş ralı hanım kadar mahçuptlır. Kimse yi beğenmez kendini bile.. En seve rek yaptığı iş uyumaktır. Gününün 15,5 saatini uyumakla, 4.5 saatini okulda not tutmakla. 4 saat'ini kendi ni ısıtmaya çalışmakla geçirir. Hiç bir kıza lâf attığı, yan gözle baktığı görülmemiştir. Baytar olmadığına esef etmekte, "fakat insanlarla hay vanlar aı asıııda bir fark görmediğini söyleyerek teselli bulmaktadır. KI R M IZI BİR RE N K DEĞİLDİR - B Ü L E N T ERYÜIİSEL 716 Velılıl Ergin Onlunun konar mahallesinde de ğ il Düz mahallesinde doğmuştur. 1dari Şubenin müstakbel kellerinden olan Vehbi, arkadaşlarının tavsiyesi üzerine evlenme ayakları atmışsa da hiçbirini tutturamamıştır. Halen ezeli bekârlığa namzettir. Bu yıl se miner çalışmasında "Lazların kaz olmadığım" anlatmıştır. Vücudunun anatomik ve psikolojik tahlili sonun da kadim dostu Çakırın mütemmim cüzü olduğu hayretle müşahede edil miştir. 717 İlhaıı Karadeniz: 1r - 1939 kasım 10 sabahı Sakarya vilâyeti hudutlarında bir baş dünya ya gelmiştir. Ebesi doğduğunda yal nız başının mevcut olduğunu söyle-> inektedir. Bir tıp hârikası telakki edilmiş; Londra Tıp Akademisi tara fından inceleme konusu olmak için ailesinden 300.000 sterlince satın alınmak istenmiştir. Kendisinin söylediğine göre 1960’ın son günü hayatında bir dönüm nok tası teşkil etmiş ve o gecç hakikî aş kını komşu fakültede bulmuştur. Danslardan clıa - cha’yı, melodiler den Portofinoyu, çiçeklerden Çiğdem’i sever. 7.')3 Esin Y iğit Sınıfımızın en hanını kızıdır. Bi rinci sınıftan beri müstakbel yuvası nı düşünür. Gâyet güzel örgü örer. Dcıs saatleri dışında yurtta bulmak mümkündür. Öğrenim hayatı fakül te ile yurt arasında geçer. Gâyet gü zel yemek pişirir (! ) . Bu bakımdan da enişte beyi bir hayli aç bırakaca ğından endişelidir, ileı- ders sınıfta hâzır ve nâzıı-dır. Kabzımal oğlu olduğundan, "K ü felerle" alâkalanmaktaıı hoşlanır. Modern bir lıoıııongolos olduğunu söylemektedir. Mezarlıklarda cinsi İntifana ıandevıı verdiği, hortlak zannedilerek kovalandığı söylenmek tedir. Şansızlık eseri Şahaneye girmiş, birinci sınıfta Mazhaıııı, soıı sınıfta Ethem Ustanın gözbebeği olmuştur. İkinci sınıfta civciv Selçukla beraber bir kolacılık dükkanı açmışlar son sı nıfta aralarında anlaşamadıkların dan işi teıketmişlerdir. Birinci sınıf ta Seçkin bir afete tutulmuş son sınıfta sarışın bir hemşclırisindfı karar kılmıştır. Müfettiş olmaktan çok zengin ve yaşlı bir kayınpedere sahip olmayıp arzulamaktadır. lllıan denilmesine bozulur, kelle demeyenlerle konuşmadığı görülmüş tür. Totoda 13 tutturduğunda muhak kak evleneceğini söylemekte, taaddü dü zevcatın serbest bırakılmasının gerekli olduğunu belirtmektedir. 751 - Emre Ergin 1910 yılının sıcak bir Ağustos sa bahıydı... Ve Allah insanları kahret sin diye Lazistan’ııı başşehri R ize’du E m ıe’yi halketti.. Ve aradan seneler geçti bu portatif ( ! ) vatandaş Miilklye’ye diplomat olmak için geldiği halde diplomaya f it oldu. Medenî Hu kukun menkûl ve gayrimenkûl tef rikini alt üst eden Emre, sabahlan "uyuduk beyler uyuduk’ ’ nidaları ile bütün tüllâbı daha lâvabolaıda iken çileden çıkarmaya başlar. Yalaklıkda Gürel’le, çam deviımekde Davul Uçar’la daimi rekabet halindedir. Ehliyar Erhan’ın isim, elimle tüllâbııı dert babasıdır. M illkiye’ye girdiğin den bari verdiği borçları tahsil ede bildiği takdirde hayatının geri ka lan kısmının refah içinde geçeceği söylenebilir. Nerede bir müzik sesi duysanız orada o’ııu göbek atarken görebilirsiniz. Sonu fiyaskoyla ııeticolenen bir takım ayaklara mutlasılan ve müte madiyen yatmış ise de hemen hep sinde “ Varmı biı- itirazın” diyerek milleti uyutmaya kalmıştır. Mantar gazetesinin Mantar Ahıııetten daha mühim bir müessese ol duğu yolundaki cevahiri yunun Llayaeak kadar zekidir. 762 Aylım ı Ergili İdari Şubenin makama eıı yakı şan ( ! ) elemanı olan Ayhan ismiyle mâruf bu kişi, kışın karlı ve soğuk bir kış gününde Ankarada dünyaya geldi. Ziraat Mühendisi olan baba sının iştigal sahasıyla çok yakından ilgilendi. Orman ve mahsullerini çok sever. Tahsiline çeşitli ormanlık böl gelerde devam etti. Sosyal ve siyaset hayatının en parlak anlarını Mülkiyede yaşamıştır. Mazhar Hiç.şaşmazı ilalıa birinci sınıfta iken sorduğu "T ek mi, çift m i? ” suali ile çuvallatmıştır. Çeşitli ayaklar attı. Bu arada sosyeteye de karıştı. Endonezya Başvekili’nin memleketimizi ziyaretle rinde bir EndonezyalI hanımla arka daşlık yaptı ve bu yüzden I. Şubeyi ziyaret etli. Bundan sonra hayatının büyük kısmı bu şubede geçti. Gar Gazinosu, Bomonti, Göl Gazinosu Majestik gibi eğlence yerlerini iyi bilir. 763 Hüseyin Mer/.eei 756 Oya özgen Mekteb-i Miilkiyenin ıııes’ut çift lerindendir. 1981’iıı başında cümle tUUâbın ıcsmen yengesi olmuştur. İdeal bir ev hanımı olm ağa çok yak laşmıştır. Tem izliği gözleri kamaştı rır. Seyahatte bile sık sık çamaşır yıkamıştır. Yün örgü örmeye bayı lır. Bu işte sevgili eniştemizi de is tihdam eder. Oya denince Hoşçaııı hatırlamamak Oyayı görünce Hoşçanı görmemek mümkün değildir. Ulu Tanrıdan niyazımız mes’ut ç ’ftin saadetüıi daim etmesidir. 75!) Osıııaıı ISıyıkoğlıı : Sıvas:n meçhul mahallesinde ka za eseri gözlerini dünyaya açmış olup, ne yazık ki Konyanın kızgın ve kurak ikliminde neşvünema bulmak zorunda kalmıştır. Kurak bir böl gede yetişmesine rağmen, atavik bir hasletin sebebiyle kalıbını ve bilhassa göbeğini gjeli.ştijnneyi bilmiştir., Bu başarısının neticesinde Şahanede kendisine "500 koyunlu Kürt Ağası; Boko-kokolu Reis" Unvanları veril miştir. Aşkına ’siz Hüseyin abi değil mi siniz?’ diye karşılık alan talihsiz bir arkadaşımızdır. Mektebi Mîilkiye'ııin sıkı jönlerinden olduğu halde bir kıza ayak alamamasının tek sebebi çekingenliği ve yalaklaşmaya müsait olmayışıdır. Nerde bir güzel kız gör se yanına yaklaşmak ve ona ’sizin için hayatımın 7,5 - 10 senesini seve seve veririm ’ diye lâ f atmak ister. Kızılayda gezerken ne zaman güzel biı- kız görse derinden bir o f çekerek Musical Cowboy Alâeddîn’in omuzu na yumruk attığından Alâeddin ar tık K ızılay’a Hüseyin ile beraber gitmekten korkar olmuştur. 770 Orlıaıı Süzen M ülkiye’ye gelmeden önce Dil - T a rihte “ Kızlara ayak atma ve maliye politikası” üzerinde ihtisas sahibi ol muştur. * Yeşil âşkının vefasızlığı netice sinde M ülkiye’de ayaklarını kızlarda değil futbol sahasında kullanmıştır. Kars'a işletme, muhasebecisi ola rak gitmeyi çok arzu etmektedir. İsa’nın lıaça gerilmesinden sonra katoliklere düşman olmuştur. Kendisine bir kraliçe bulmanın se vinci içindedir, fakat çekingenliği do layısıyla onu da "şüpheli sevgililer” hesabına geçirmiştir. H ayatta tek isteği nazlı biı- fele ğin çemberinden geçmektir. Ekim ayından hiç hoşlanmaz. Sağlama İti razcıdır. . MA R U L U N DA GÖBEĞİ V A R A M A , B E N İ M Gİ Bİ O Y N A T A M A Z - Ş E M ’İ E M R E 27 772 Coşkun Akmcriç 77» -MİSTİN IMBMlItTAŞ Kütüphaneci Hüseyin efendinin memleketinde doğmuş, Anadolulum muhtelif yerlerinde -bilhassa şaıktayotişmiş, okumuş daha sonra buraya gelm iştir; İnek ve şıpsevdi bir arka daştır; N evi şahsına mahsus, gecelere münhasır bir inekleme sistemi vardır. Birkaç kişiye aynı zamanda veya bir kişiye birkaç saatliğine aşık olduğu olmuştur. Fakat yenilerde tüllabdan bir hanımda ’karar kılmıştır. Öyleki son zamanlarda ençok kullan dığı "cümle benimkini gördünmü” diir. Mektebi-i şahaneye daha intisap ölmeden önce Fıçı Çoşkun bir yere gitse peşinden en az on cinsi latif gelirdi. Hani elini sallasa ellisi der ler ya öyle bir vaziyet. MUIkiyenin sınıf-ı iptidaisinde iken iiç cinsi latifden evlenme teklifi almış hepsini de alay ederek refuze etmiştir. E l elden üstün olduğundan Fıçı da bir kıza aşık olmuş, ikinci sı nıfta nişanlanmış üçüncü sınıfta da yanamayıp evlenmiştir. Böylcce bir za maniamı cevval delikanlısı ( ! ) oku la gelmesi için yengelıanımdan izin alacak derecede kılıbıklaşmıştır. . Sinemayı, tavla oynamayı ve bil hassa çalışmayı sever . Kirpiklerini -sanki bir matahmiş gibi- uzunluğu ve Hüseyin efendinin heşherisi ol makla öğünür. ideali Şemdinliye emniyet amiri ( ! ) olmaktır. Oülkiye basketbol ta kımının as yedeklerindendir. A M adde: M adde: M adde: M adde: 1 2 3 4 — — — — M adde: 5 — M adde: 6 — M adde: 7 — M adde: 8 — M adde: 9 — Madde: 10 — Madde; 11 — Madde: 12 — Madde : 13 — Madde: 14 — ş k 1. Bab. Ahkâm -ı Umumiye Herkes âşık olabilir H iç kimsenin aşkına mâni olunamaz M üm eyyiz olmayan kimse aşık olamaz A şık olduğunu iddia eden kimse, bey yine kü lfetiyle yüklüdür Maşuka, sevgilisini kendisini sevm e meye icbar edemez. Aşkın karşılıklı olması mecburi ve şart değildir. Sevgilinin haberi olma dan da aşık olunabilir. Kim se diğerine vekâleten aşık olmaz. 2. Bab. İlân-ı A şk İlân-ı aşk tek ta ra flı tevcihi muktezi bir irade beyanıdır. İlân-ı aşk yazılı şekilde olursa bu ya zıya “ A şk mektubu” denir. İm zasız aşk mektupları hükümsüz dür. M eğer ki yazanın hüviyetini ma şukaya haber versin. A şk ilânını kabul, sarih olabileceği g i bi zımni de olabilir. A şk mektubunun yırtıla ra k mürsiline iadesi sarih bir red veya yeni bir ica ba davet mahiyetindedir. Sarahaten veya zımnen reddedilme miş bir aşk ilânı kaideten kabul edil miş sayılır. 3.Bab. İttihadı aşk Tara fla rın karşılıklı olarak ilân-ı aşk etmelerinden “ İttihadı aşk” tevel- lüd eder. Madde: 15 — İttih adı aşkta ta ra fla r yekdiğerine karşı sadakat ve müzaharetle mükel leftirler. Madde: 16 — İttihadın bekası ve verim i için sevgi liler her çareye hüsnüniyetle baş vu rabilirler. Madde: 17 — Bu .hususlarda ve zımni kabulde s M.K.Md.3. hükümlerine a tıfta bulu nulabilir. 28 778 ( ) /.er N i z a y i Kıbıısda doğmuştur. M ilkiyeıım en sessiz tiplerinden biridir. Fakat Fakültede cereyan eden bütün olay ların sebep ve neticelerini bilir. İs tihbaratı gayet kuvvetlidir. Bilhassa cinsi lâtiflerin hepsinin tadını bilir. Birinci sınıftan beri gizli kalmış bir aşkı vardır. En büyük başarısı, açık vermeden sevmektir. S/S Adana da patlatacağı bombanın fitili düştü. Seçeceği arkadaşlarda kemli vasıfla rını arar. Diplomat olunca bütün ar zularının tahakkuk edeceğine inanan lılisnülerdcndir. Vaktinin büyük kıs mını pek sevdiği yurt terzisinin ya nında ilânlarına varıncaya kadar be leş gazete okumakla geçirir. ¿1 11 31 11 11 4. Bab. İttihadın iııkirazı Madde: 18 — Taraflardan biri diğer tarafın aşkını istism ar ederse, kusursuz ta ra f her zaman ve tek ta ra flı olarak bir irade beyanı ile ittihadı fesh edebilir. Madde: 19 — Maşukadan birini ölümü, ihaneti, yeni bir ittihadı aşk kurması gib i ah valin herbirinin zuhurunda, ittihad kendiliğinden münfesih olur. Madde: 20 — Maşukadan birisinin üçüncü bir şa hısla anlaşması halinde dahi ittihad münfesih olur. Madde: 21 — B ir aşık ayni zamanda birkaç maşu kayı idare ediyorsa hüsnüniyet id diasında bulunamaz. 5.Bab. Netaici inkiraz-: Madde: 22 — ittih a t tarafeynden birinin ölümü ile sona ererse, diğer ta ra f sevmekte devam edebilir. Madde: 23 — Maşukadan biri diğerinin haberi ol maksızın ahirete göçerse, diğer ta ra f İcra-İflas yollarına baş vurmakta ser besttir. A lacağını bu yollarla istifa edebilir. (Bu durumda Bak: İcra İ f las kanununun ilgili m addeleri) Me ğ e r ki, borcunu ahirette ödeyeceğine dair taahhüt (y a z ılı) verm iş olsun. Madde: 24 — Tara fla rın evlenm eleri halinde, itti hat kaideten halaylarının hitamına kadar devam eder. Bu müddet hal ve vaziyete g ö ıe uzatılabilir. Madde: 25 — Bu kanunda hakkında hüküm bulun mayan meselelerde ö rf ve adete göre, ö r f ve adet dahi yok ise Medeni K a nun ve Borçlar Kanununun umumi hükümlerine göre amel edilir. Madde: 26 — Bu kanun neşir tarihinden itibaren, meridir. Madde: 27 — Bu kanunu icraya biitiin aşıklar selâhiyetlidir. Kabul T a rih i: 1 Nisan 1061 Kanun No. su: 131313,001 H A R A M , A D A N A 1,1 K E R A M - K E R A M E T T İ N k ö k a Al . K İM İ Çingene Şükrü ile serseri Ercan münakaşa edi yorlardı. Sonunda Ercan patladı: — Senden daha ahmak adam görmedim. Konuşmayı dinleyen S af Engin, yeni disiplin kurulu başkanı olmanın heyecanı ile otoritesini ha tırlatmak için söze k a rış tı: — Durun bakalım beni unutuyorsunuz galiba. NASILMIŞ Rikardo Davut Haldun A yh an ’a sordu: — Yahu sen bursunu nasıl harcıyorsun? — % 20 eğlenceye, f/c 80 ayçiçeği çekirdeğine, '/ 0,5 iistbaşa, c/> 9,5 ta yem eğe gidiyor. Am a Halduncuğum senin hesap galiba r/c 110 oldu. — Y a sorma sorma, maalesef öyle. DİSİPLİNDE LAISSEZ FAIRE LAISSEZ PASSEIt Mart imtihanından evvel Tüllap hararetli hara retli 4 malî şubede inekliyor. B ir ara ortalık karıştı, iki kişi ağız kavgası yapıyordu. Maksi namıyla mâ ru f disiplin kurulu başkanı Engin de arka sıralardan birinde oturuyordu. Arkadaşlardan biri Maksiye m ü dahale etmesini söyledi, ve Maksi ga yet sakin: — Kardeşim prensibimiz L A IS S E Z F A İR E L A İSSEZ PA SSE R . Cumhuriyet IJayraıııı IIÜ S N Ü Erhan Ü lgener’e sordular : — Dehanın ırsî olduğuna inamı- mısınız? — Vallahi bilmiyorum, daha çocuğum olmadı. Uç malî şubeden Ssdat Gezenin dahil olduğu bir grupta konuşuluyordu, içimizden biri: — Yahu her sene ekimci olduğum için Cumhu riyet bayramını hiç memleketimde geçiremedim. Sedat hemen atıldı: — Ben de dikkat ettim hep ay sonuna raslıyor bu bayram, acaba bu sene ay başına raslar mı? İ R İ L E lî Bakarsan dağ olur, bakmazsan bağ olur Ihsan Bağ Makarnalardan Ya ylayı, ediniz kızlardan A y lâ ’y ı tercih Reis özlm n Sefarethane sefalethane değildir Sacit Şadalulc Aşk bilardoya benzer, seri olması için turnike gerek Bilardo Yavuz , Hava her zaman teşarşur etmez, siz müteıınis değil siniz, o halde muhasebe bilmezsiniz Baba M elım et Ay, pardon hocam, sizi Mete zannettim A y ı T u rg u t N e zaman müzik dinleyecek olsam, “ endüstrimanlar” a bir şey olur. D e m ira li İsterseniz şöyle yürüyelim. Coğ. Asis. Ahm et Eleştirm ecilik yeni doğmuş bir sanattır. Sinema ile1doğmuş bir sanat. Haşan Balaban Talebeler kendilerini zeki zannederler, halbuki hocalar bütün o zeki talebeleri imtahan ederler. İsm ail T ü rk S ınıf geçmek ders çalışmakla ters orantılıdır. E h tiy a r E rhan Sen Ta lleyı anttan da sahtekârsın, çünki bana bile ihanet edersin. K ö fte B irol En lezzetli balık İstakozdur. A ydem ir Ceylan 29 >\ i Bu yıl maildi imkânsızlıklar srmıcıı K A Z G A N oldukça çevikti. Fakal, K A Z G A N 'ın her yılkiııdeıı mükemmel olması için (tereken her tiiriU gayret ve fedakârlıktan kaçınmadık. 15u arada fiilili belirtmek isleri/, ki, K A Z G A N ’ın lıii,vük lılr kısmının s u m sınıflarla ilgili olmasına dikkat ettik. Yal nız, atılan çamurlardan hocalarımızın ve arkr.tlaşlarıııu/.ı.ı bize gücenıııiyccckleriııi ümit ederiz. K A Z G A N ın çıkmasında bize her lfakınv.îaıı destek olaıı Başbakanlık Müsteşarı Ifilır i İııcesulu’ya, Rüzgârlı Matbaa salıip ve mensuplarına, K A Z G A N ’a Karikatür çizeıı Emel Tasü/, ioeıı Uiirf üceııe, İsmet iJümııez’e, ve yazı yaza rak ve di¿er şekillerde yardım eden Oral Akmaıı, Cengiz VI tuğ, Alâeddiıı Yörük ve diğer arkaılaşlaıa teşekkürü bir borç İtiliriz. IvA Z G A M I I A l î ACELE SATILIKTIR N o t: Yanlış anlaşılmasın, CA C E L E ) satılıkta'. ’ a y a k ATICILARA MÜJDE! DEMİR ALINACAK Yarın saat 14.00 de D E M İR A L Î Vapuru; Dsmirlibahçe iske lesinden demir alacaktır. KUR YAPM AK BAYANLAR \Ayağı kırılıp ta atamıyanlarV )Rampalarımızdan istifade ede-( bilirlir. Müracaat : Yenişehir asfaltı İS T E K S E N İZ Lisan kurslarımız açılmıştır. Gelen bay ve bayanlara istediğiuiz gibi E U R yapabilirsiniz. Geııç kalmak mı istiyorsunuz? O HALD E KEKELERİN NAZARI DİKKATİNE her sene nüfus kâğıdınızı bir yaş ufaltınız. Konuşan oyuncak ayı'lar geldi. Acele ediniz. D.A.B. DİKKAT DİKKAT En nefis Kelle Kebabını R E S T O R A N K E L L E ’de yiyebilirsiniz.. MANTAR GAZETESİ'ıuleıı j ■ Daktilo yazan bir B A Y A N ’a ih- \ tiyar vardır. A m a vallahi billâhi : fjaktilo yazdırm ak için çalıştırı lacaktır. İ SÎZİNDE 1 Hayalinizde M Ü F E T T İŞ olmak mı var? O H A L D E çok hayalperestsiniz. lnanıı- mısınız. Tüıııay, ıbir lügati, bir vergi tatbikatı tek sirini, bir çantayı ve bir sandalyeyi tek koluyla çatı katına çıkardı. Halbuki sınıfların bulunduğu kata çıkaracaktı. Siz de bu hataya düşmemek için bir broşür isleyiniz. T r a fik M iid iir d iiü ii Mülkiye'ııin bankları ne kadar meşhursa, Ton Ton Sevii'¡11 tatlılığı da okadar meşhurılur. iBııııu bizde ibiliyordıık de meyin, bilmemek ayıp değil, öğrenmemek ayıp. Ifacılıeşir şekerlemeleri Salonda ayak atanların nazarı dikkatine: Ayağınızı kullanırken “ m ütekayyız” olunuz. Zira orada geçen giiıı ayakkabımı kaybettim. Sizde kaybedebilirsiniz. T ııııc e l V a r . Size önemli biı- tavsiye: Sınıf geçmek mi istiyorsunuz, o halde imtihanlarda ağla masını biliniz. Şayet bcceremiyorsanız, ağlama üstadı Birgeıı den öğrenebilirsiniz. K ayıtlar başlamıştır. Acele ediniz. H azi rana pek az kaldı. A ğ la m a V D ersh an esi A yak atmada D A M P İN G : Orijinal sistem ucuz, külfetsiz fasılasız ve nizasız, 15 glin müddetle tesirli, 5000 liret ücretli. E ğer bunu da pahalı buluyorsanız, 17. Bahçelievlcr’c binin. 15 kuruşa temiz seyahat. w Koy Tııııcer Bilhassa Serim hanım için "Bu günlerde sınıfın en güzel giyinen kızı oldu” diyorlar. Derlerse desinler. Serim hanım böyle laflara bakıpta bozulacak kız değ’ldlr. A yıtan ya 3. kâtibi A y ı Turgut bir toplantıda 'boksör Sa mi’ye “ A rtık sizinle anlaşmama imkân yok” demişti. Bizde sana şunu söylüyoruz: ''E ğer aklım tasına toplamayıp sınıfı mız hatununa ayale atmakta ısıar edersen bizimde seninle anlaşmamıza imkân yoktur.” •V. İ d a r i iju lıe Birinci sınıf kızlarına: Söylemeye lüzum yok herhalde, tavlayı acemler bulmuş tu. Eğer siz de Erdeıı’i tavlama yolunu bulursanız, bize haber verin. İ k in c i s ın ıf k ız la r ı JTasarrufunuza İ s Bol Faiz ( ve Zengin ikramiye ■ 1 1 & TÜRKİYE EMLÂK KREDİ BANKASI 32 33 TÜRKİYE S&Sö i : ; " - " " M "I" • ¡:3 i . » - s a r i ? W B ' * v * - . . ••«*2 ^ : 2 f lu"l"'ıu,u ^'nı.n'n'ı*,"' Ö K5" i(»n*ı.„Ü!’ı T ı ' , •••'••••' m*ı>im .1 11*u 11 11 11 ■ •• I"MiliII ■ IIII IIIIIn f V H I . l , ..... . ... nıınıu«numuıı«Minın,,Vı*..,ı,.. fl'U lllllıllM IIIIM ttıu n u ıi il tV/.lır- 1ı a,ınttuınuıiiinuınıuumwl'ı.ıı-ı, ( lltımuk.ııııunuM ıuuın.ımu-, > Ii. IIUitmımiMi|mıuıuımmıifiım-^ ! l ll lU ll!iilll| I U H H in il| iliıım iV l ÖMÜR BOYUNCA AYLSK GELİR İKRAMİYESİ r // SIMRBANK MEMLEKETİMİZİN SAN/\Yİ e n BÜYÜK i «rv £ Si TEŞEKKÜLÜ S Ü M E R B A N K'T A PARANIZ BİRİKİR, Ş A N S I N I Z ARTAR 35 ı En büyük para ikramiyelerini En çok hesap sahibine dağıtan banka Ziraat Bankasıdır >*v H A V A V A N ->• >, ay « v i v . v > v a z 15 âr* «R « d • • • • ^ ik i ,000.000 Ura ■ » » m« A " A V A KJ ^ ^ IW U İ X * > tjl , c sA 3Í & V- 5 '# W f a r .'! í 'i *< & X ¿ i*' Ul ï « i« -• :3 á ? ^ % n E E. 3: - r=s I ï s » % m 7 £ -3 2 I/S * » «t % ¿ fr .. '»V y * İ l f “ -H3 Ş, ^ ~!=> ¿J --• I n ^ l¿KTUú,tul^ • % í V I ^2. <=c £- ^ •? í ^ ^ ^ •*=>' ^ c CQ İ3 ^ i g S SVw « a j » ' F \V “ X -^ , *I N S I* ? X -' a •i ^ i t Ï ^ 7. » ^ -, S J I ■£> í 7 I-- . f a. £ r -J ai uj 5 5 h* trt. J^4U1. 3= ¡ P :r=> « ^ fi ca ¡5 ví. - I|3 i •.ai s ^ ce io , 23 S O cu i ex % •3 1 S "t ? 3 ¿=Z 5 51 ^ i S 'ë c¿ *^1 , S ¿ ¡rr ' h i *3 Q \ g¿ *OLDiSEvifcj,.< Ï S i i i M •~ ^ Ş «= ş * g « «= i o v s i v M I ^ 't | • 3 -33: ^ s § S¿ *-n T* <ğl < y ^ v gi 5 1 p5 * • Q 2 3 dT ^ cc a. . Ï Î 5 5 fiiHHJJitiîHJ'l g i s ¿v, ^ c y », '¿ / C ^ ~ % 'm í w ^ ^ r' J— °S S a¿ -yT-Os « ^'aXiÇ ai /f> K ' ö J Î I ir' ^m,.. nu^ ä __ + Ş S Ë % j ! f< NpMfe^.* KQKñwrnsLfm. ^ / o . O/f. ,V “ ^ / 5 \ _ . y- N j ". —t i 'M H m XV7 — <r ^ ¿¿F m ._İU« ± 2-5 •*. «=p —J .? M M t i m C r > v-^ — 5 ^ Ş cr r _ fvl ' 5 Î5! \w $ - - ^ F I s5 '■-. ¿ i 1 *s'~ 'eM C iw *rt r m ^ f ^i? *Î1 * - î ¡5 ^ 3 PL \ j i i w I S <....... ........ X i şniüfitoL i ï) ■i => ZJC J \— ex i t~ — ♦«M C'. rx. í |: s İ ^ > æce »-V.J t C¿ ca¿ »-A-1 XI Jt •’ '¿J 5C. ce £ f~ . CC U ^ 1 “ ¡ ca en 5C=>CX en < CZj an C1¿* Ä en 1 »> dac -— , -J. ■ a-» c: ^ “r^j1 S * '"i »-< * U C . —. <3 ^ ^ S v m "2 O cu fQif '<5 « -a _l d s "3: ÏÏ 5í ^ * I ce i£ É / i x "" 1 J ívwéiomwítS # ^ íí § 1 ^ . _ _ _ i 2 ^ a r ' 1 1 .“ j: ti >o Q s r • O 5 'Si ? 3 Sí İ I ¿ X A 2y5* ,S ~?s I » M m m 5uñy¿ ^ T ^ r n ^|hhvîiitw/ibh'jï|<^|«96îwîm,m IwRYUNTfOrtflH'J^^g® 6^ S E m$ !J' ! l í! lunoinoèsT İi 2q £ 2 Vj . £» ^ jt » *<j " H “■ a= «-» v. » N a § '¿ I ’ ^Ö £ < s , ^ \ ^ ? Q¿ . ÑTV I « <^*L <PQ E£ ¿ 5t % i I 1 &' >.?** 3 ^ } / ^ ;^ ^ Ï3 o' ^ » ,.v D o/ ..... g* O % v , c? az ^ (— 3> s i ¿o -— c-> ^ ^ ¿ o c tt^ -, "h. — Y* ^ I 1 1 ^ ar U f vj 7 ^ Ó > * « a ; c> ¡İLHAN*DWIUUJCflß^ g f l ü í t t l E OftU RN _ O f l V f l í S£NE6 £V <5 < y U l 3 " / unce £ y > . N * ; K C¿ « ^ '-‘- 1 Sí b ^ S S r 3.1 S- ^ ¡& \ $ !E L L E ^ «p. / '5 ^ I^ T L ja P S lM fftL n iD D lN 5 5E r\^ #% , ^ CE en 1= Q>- C\ -S' * vnUERïUM ftUUHW NW niW m r w . to v j j H t i t i - m u i t w i ce £ O S *. S ?D £ «ü Ö* ^ —• ^-c I c*vïu*:mto «. w ■ S «I en ^ 5 I S' i H * a -f. MEHHUNSOHa^ ¡>HOP£flDO¿nN„ UíUMJíHRÑ.JieÍSjC>iHfíH-?fíLñyMHUUHN. TRfUK HE1ULTRN.HEHHUÑBtybDI om tUHMmL _ 5 ílHTEOlPLOn«T t(3Hty_FRB!Li:ENmZ_5»VÂİHİ5nÂURTİLfi_3ÜLBârÜRi/flA/_ z ’Ù LCFM Dizildiği ve BasildiKr'yerT“R t)ï^KÏX'"M ATB A/r^^ANKAK^^