Kitap İncelemesi
Transkript
Kitap İncelemesi
Şule Şahin Ceylan, Kitap İncelemesi: Hamide Topçuoğlu, XX inci Yüzyılda Tabii Hukuk Rönesansı, Hukuk Kuramı, C. 2, S. 2, Mart-Nisan 2015, ss. 29-36. KİTAP İNCELEMESİ Hamide Topçuoğlu, XX inci Yüzyılda Tabii Hukuk Rönesansı (Ankara: İstiklal Matbaacılık ve Gazetecilik Koll. Ort., 1953.) Şule Şahin Ceylan* Yrd.Doç.Dr., Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Felsefesi ve Sosyolojisi Anabilim Dalı. Bu inceleme, 2.10.2010 tarihinde Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde gerçekleştirilen ‘Prof. Dr. Hamide Topçuoğlu’nu Anma Toplantısı’nda tarafımdan yapılan sunumun yazıya dökülmüş halidir. * Ceylan/ XX inci Yüzyılda Tabii Hukuk Rönesansı yasası ve ardından bireyci toplumsal düzenin koruyucusu Giriş sıfatıyla doğal hukuk yaklaşımını, G. Renard’ın ilerlemiş Hamide Topçuoğlu’nun yüzyıldaki doçentlik doğal görünümüyle çalışması hukuku, sınırlandırarak XXinci Yüzyılda yirminci içerikli doğal hukuk tasvirini ele alır. Bu bölümün son alt hazırladığı Tabii başlığı Hukuk modern hukuki klasisizmi, Dabin’in ahlaki doğal hukuku, ondokuzuncu yüzyıl doğal hukukçularından ve ardından R. Bonnard’ın tekçi iddiaları ve doğal hukuk taraftarlığı, M. yirminci yüzyılda doğal hukukun yeniden canlandırılması Reglade’ın tekçi iddiaları ve klasik doğal hukuk kuramına hareketine katkı sağlayan düşünürlerden bahsedilmiştir. yaptığı ilaveler, G. Del Vecchio’nun deontolojik bir ideal İkinci bölümde, yine yirminci yüzyılla sınırlı kalmak üzere, sıfatıyla doğal hukuk görüşü, Rommen’in Thomiste doğal idealist, moralist ve normativist pozitivizmin doğal hukuk hukuk görüşüne dönüşü, D. Draghicesco’nun sentez rönesansına yönelen eleştirilerine yer verilmiştir. Son değerlendirilebileceğine sosyolojik ilişkin bakımdan olup, izlenmesi İnşası modern doğal hukuk görüşünü inşası, J. Bonnecase’in zayıflatarak doğal hukuk rönesansına zemin hazırlayan hukukun (Görüşün) doğal hukukun adalet duygusu ile keşfi, yine Le Für’ün oluşmaktadır. İlk bölümde pozitivist ve tarihçi akımları doğal Nazariyenin Denemeleri”dir. Le Fur’e göre doğal hukukun temeli ve Rönesansı adını taşır. Eser 216 sayfa ve üç ana bölümden bölüm “Modern denemesi ve ilahi hukuk tezi, N. Alexiev’de Thomist doğal nasıl hukuk görüşünün eleştirisi, hukukun niteleyici özelliğinin ve belirtilmesi ve protestan doğal hukuk görüşünün tercih terkedilmesi gereken yöntemler ile bu kuramın sosyolojik edilmesi, Guisan’ın protestan doğal hukuk görüşünü işlevleri ele alınmıştır. savunması ile ikinci dünya savaşı içindeki ve sonrasındaki Kitapta dönem düşünürlerinin lehteki ve aleyhteki doğal hukuk anlayışı birinci ana bölümün son kısmını savlarına doğal hukuk rönesansının tarafsız bir resmini oluşturur. çizerken başvurulduğu ve bunlardan asıl sorunsalı ortaya İlk bölüme göre sayfa sayısı bakımından daha kısa olan koyarken yararlanıldığı için, bu metinde de düşünürlerin ikinci ana bölüm, 147. ile 185. sayfaları arasındadır ve görüşlerini peşpeşe sıralamak yerine, Topçuoğlu’nun hassasiyet gösterdiği noktalar öne “XX.nci Yüzyılda Tabii Hukuk Rönesansı Hareketlerinin çıkarılacaktır. Tenkidi” adını taşır. Topçuoğlu ilk olarak yirminci yüzyılda Dolayısıyla kitabın sistematiğinden kısaca bahsedildikten doğal sonra, hukuka sosyolojik bakışla ortaya konulan sorunlara, hukuk hareketine yönelen eleştirilerin genel özelliklerine değinmiş, daha sonra bunları üç alt başlıkta sorulara ve cevaplara değinilecektir. sınıflandırmıştır. G. May’in ‘ideal hukuk’u ve G. Davy’nin sosyolojik idealizmi “İdealist Pozitivistlerin Tenkitleri” Kitabın Sistematiği başlığı altında ele alınır. İkinci alt başlık “Moralist- “XX inci Yüzyılda Tabii Hukuk Rönesansı ve Başlıca Pozitivistlerin Tabii Hukuku Tenkidi”dir; G. Ripert’in Temsilcileri” üçe ahlak kanununa ve P. Cuche’ün doğal hukuk serabına yer ayrılmaktadır. “Klasik Nazariyeye Avdet Temayüllerinin verir. “Normativist-Pozitivizmin Tabii Hukuku Tenkidi” (Klasik Görüşe Dönüş Eğilimlerinin) İlk Belirtileri”, başlıklı ondokuzuncu yüzyılda egemen olan pozitivist anlayışa eleştirilerini, Hans Kelsen’in eleştirel pozitivizm açısından rağmen canlanan doğal hukukçu geleneğe genel bir bakış geliştirdiği eleştirileri ve M. Waline’in eleştirilerini kapsar. başlıklı ilk bölüm kendi içinde üçüncü alt bölüm, Carre De Malberg’in niteliğindedir. Kuramlarının hareket noktası ve öne 186 ve 198. sayfalar arasındaki üçüncü ana bölüm, çıkardıkları unsurlar farklı olmakla beraber bu başlık çalışmanın düğüm noktasını oluşturur ve “Sosyolojik altında birleştirilen düşünürler A. Boistel, CH. Beudant, Bakımdan Tabii Hukuk Cereyanları” başlığını taşır. Kendi Stammler, R.Selailles ve J. Charmont’tur. İkinci alt başlık içinde iki alt bölüme ayrılır. Önce sosyolojik bakımdan “Klasik Nazariyenin Islah ve Tadili Temayülleri (Klasik yapılacak araştırmada bertaraf edilmesi ve terkedilmesi Görüşün Düzeltilme ve Değiştirilme Eğilimleri)” adıyla F. gereken problemlere, ardından doğal hukuk idesinin Geny’nin asgari ve zaruri doğal hukuk anlayışını, M. sosyolojik fonksiyonlarına değinilmiştir. Hauriou’nun farklı dönemlerde oluşan insanoğlunun 30 Hukuk Kuramı, C. 2, S. 2, Mart-Nisan 2015 Çalışmanın “Sonuç” bölümünde, ulaşılan sonuçlar dört bildik felsefi ifadelere kadar tüm kavramlar, birbirlerinden maddede ele alınmıştır: (a) Doğal hukuk ilk ve orta çağ farklı kültürü bakımından bir kuramdır. (b) Yeniçağlarda doğal kavramların tanımları üzerinde açık bir anlaşmaya hukuk siyasi hareketlerin bir ideolojisi olmuştur. (c) 19. varılmadan, bütününe ve özelliklerine ilişkin tartışmalara yüzyılda doğal hukuk bir mittir, önyargıdır. (d) 20. girişilmektedir. yüzyılda dayanıyor doğal hukuk, hukuk dünyasında ahlaki faktörlerin bir sembolüdür. anlamlar yüklenerek Doğal oluşu, çeşitlendirmektedir. kullanılmaktadır. hukukun tartışmaların Topçuoğlu, apriori nicelik G. bir ve Bu temele niteliğini Alliet’in bu doğrultudaki görüşünü haklı bularak yineler. Alliet’e göre Doğal Hukukun İncelenmesinde Aşılması Gereken Sorunlar doğal hukuk yandaşları arasında bir eğilim benzerliği varsa Topçuoğlu’na göre doğal hukukun yirminci yüzyılda Bir kısmı sıradan vicdani değerlendirme yaparken, bir yeniden anlayışıyla kısmı akli bir doğal hukuk peşindedir, diğerleriyse rasyonel çelişmediğini, en azından çok da aykırılık göstermediğini ve sezgisel doğal hukuku kasteder. Dolayısıyla doğal ortaya koyar. Artık doğal hukuk dinsel bir görüşün hukuka hukukun yeniden canlanışıyla ilgili net bir fikir edinmek yansıması veya siyasi bir hareketin dayanağı olan ‘doğal için, hem taraftarlarının doğal hukukla neye atıfta haklar’ anlayışı olmayıp, yirminci yüzyılın düşünce bulunduğu hem de eleştirmenlerinin karşı çıktığı doğal yapısıyla bağdaşan bir hukuk doktrinidir. Aksini iddia hukukun ne olduğu ortaya konulmalıdır (s. 3-4). etmek, canlanması, ya bu hukukçuların çağın düşünce kendilerini dış da, aynı kavramlar üzerinde anlaşma sağlanamamaktadır. dünyadan Doğal hukuk rönesansının incelenmesini, kavramlarla ilgili soyutladıkları ya da hukukun ve ilim dünyasının anlaşmazlık dışında, konunun hangi görüş açılarından ele birbirleriyle bağlantısız alanlar olduğu anlamına gelir. alındığının tespiti de güçleştirmektedir. Örneğin bazen İkinci durumda hukuk felsefesi ve hukuk siyaseti arasında doğal hukukun varlığını ve gerçekliğini ispat etmek için, bir fark kalmaz. Hal böyleyken, cevaplandırılması gereken ona duyulan ihtiyaç ve topluma sağladığı fayda ileri bir takım sorular gündeme gelir: Yirminci yüzyılda sürülmektedir. Bazen de doğal hukuk eleştirilirken, tüm canlanan doğal hukuk, çağın ilim anlayışı ve dünya normlarının gerçeklikle bağı tamamen yoksayılmaktadır. görüşüyle uyumlu mudur? Değilse, doğal hukukun inkâr Dolayısıyla doğal hukuku olumlu veya olumsuz yanlarıyla edilemeyen varlığı nasıl açıklanır (s. 2)? ele alan bir çalışmada doğal hukukun kendisinin mi yoksa Topçuoğlu bu soruları cevaplamak için doğal hukuk idesini ona ait bir ideyle ortaya konulan sosyal olayın mı cepheden karşılamaktan sakınıp etrafında dolanmayı, incelendiği; bilgi teorisi, varlık teorisi ya da aksiyoloji tekrardan ibaret olacağı için faydasız bulduğunu; kendi açısından mı yaklaşıldığı açık değildir. Doğal hukuk akıl, ölçüsünde doğru olan ve zor noktaları atlanmayan bir his veya sezgi vasıtalarından hangisiyle kavranır? Eğer görüşe ulaşmaya çalıştığını belirtir. Bu nedenle sadece akılla kavranabilen bir anlamı varsa ve insan aklının tereddüte düşmesine neden olan hususları ortaya koymayı eşyanın doğasından çıkardığı bir gerçekse, insan aklı tercih ettiğini ve (büyük tevazu göstererek) daha yetkili değişmez bir unsur mudur? Gerçekliği her zaman aynı kişilerin işlemesi gereken sorunların neler olduğunu açıklar tarzda mı idrak eder? Eşyanın doğasından her zaman aynı (s. 2). şey mi anlaşılmaktadır (s. 7- 8)? Ona göre konunun işlenmesinde, kişisel tereddütlerden Bu çerçevedeki itirazlar, konuyu başka bir yere sürükler: bağımsız bazı temel güçlükler vardır. Hem doğal hukuku Doğal hukukun pozitif hukukun kusurları ve kanunların gerekçelendirmeyi hem de anlamsızlığını ortaya koymayı hatalı yapısı karşısında insan aklının yarattığı bir yol amaçlayan anlamının olduğu iddiası ortaya çıkar. Bu yönüyle doğal hukuk, sınırlandırılması veya belirli metodlarla incelenmesi yerine siyasal iktidarı kısıtlamanın bir aracıdır. Böyle bir farklı noktalardan ilerlenmekte, çeşitli sentezlerle muğlak açıklamayla, bilgi teorisinden sosyal ihtiyaçlar ve aksiyon hale getirilmektedir. Hukuk, adalet, hakkaniyet, sosyal sahasına geçilir. Eleştirmenler karşı cevap olarak tarihi adalet gibi en basit terimlerden en sık rastlananlara, en gerçekliğe atıfta bulunurlar. Doğal hukukun, insanlık çalışmalarda, konunun 31 Ceylan/ XX inci Yüzyılda Tabii Hukuk Rönesansı tarihinin kısıtlı bir döneminde kısıtlı bir coğrafyada kabul geçirici olmasıyla açıkladığına değinen Topçuoğlu, bu gördüğünü, zafer kazandığını ve bütünsellik taşımadığını görüşe katılmaz. Ona göre doğal hukuk görüşünün ileri sürerler. Bu iddia karşısında doğal hukukçu ya tarifi kolaylıkla terk edilememesi, sadece harekete geçirme değiştirir ve ‘doğal hukuk adalettir, adalet olan her yerde gücüyle ilgili değildir. Hatta bu durum doğal hukuka özgü doğal hukuk da vardır’ der ya da yarı ahlaki yarı siyasi bir olmayıp, siyasi ve sosyal bilimlere ilişkin tüm teorilerin açıdan ortak zaafıdır. Çünkü bu tip görüşlerin taraftarları akıl ve yaklaşarak faydasızlığını, doğal inkârın hukuku siyasi inkâr iktidarı etmenin gereksiz yere bilinçlerinin yanı sıra hisleriyle de bağlıdır. Ayrıca hukuku güçlendireceğini savunur (s. 9-10). konu alan teorilerin red veya kabulünün yalnızca görüş sahibi kişi değil, toplumun bütünü üzerinde önemli etkileri Doğal hukuk eleştirmenlerinin üzerinde durduğu bir başka vardır. Bu nedenle düşünürlerine manevi sorumluluk bulanık kavram ‘doğa’dır. Eleştirmenler, doğanın insanlara yüklerler. Her koşulda, doğal hukuk düşünürlerinin kendi bir hukuk fikri veremeyeceğini, doğa esas alınırsa teorilerini ve eleştirmenlerin karşı savlarını kişiselleştirme mücadele durumundan ötürü en kuvvetlinin haklı çıkması yönündeki kuvvetli eğilimleri, kavram ve düşüncelerin gerektiğini, hatta doğal düzen düşüncesinin de hayalden incelenmesini güçleştirmektedir (s. 14-15). ibaret olduğunu iddia etmektedir. Bu noktada, ‘doğa’yı en yetkili ve ayrıntılı şekilde tasvir eden doğa bilimlerine bile çelişen fikirleri desteklemek için Cevabı Aranan Sorular başvurulmaktadır. Topçuoğlu’na göre doğal hukuk tarihi belirginliği içinde bir Eleştirmenler doğal hukukun yokluğunu, taraftarları ise düşünce hareketi ve sosyal fenomendir, vakıa değildir. doğal hukukun ebediyet ve varlığını ispat etmek için doğa Ontolojik bir gerçek olup olmadığı sosyolojik bakımdan bilimlerine atıfta bulunmaktadır. Topçuoğlu bu tartışmaya önem taşımaz. Dolayısıyla sosyoloji, fenomenler kategorisi tarafsız bir gözle yaklaşarak, doğal hukukun algılarımızla içinde doğal hukuka değil, doğal hukuktan bahseden kavranan bir şey olmadığını ve bu yüzden varlığının ya da fikirlere ağırlık verir. Doğal hukuk adı altındaki fikir yokluğunun doğaya sorulamayacağını belirtir. Ona göre hareketleri ile bunların sosyal sebep ve sonuçları inceleme doğal hukuk insan aklının birçok sorunu çözmek için konusudur (186). Topçuoğlu bu noktadan hareketle bir yarattığı bir değer ölçüsüdür ve değerler ilüzyon değildir. Aksi halde bütün soyut fikirlerin ilüzyon takım sorulara cevap aramaktadır: olarak nitelendirilmesi gerekir (s. 11). Topçuoğlu hem doğal (1) Doğal hukuk ontolojik bir varlığa sahip midir? Varlığı ispat hukuk taraftarlarının hem de karşıtlarının ‘doğa’ya yaptığı edilebilir mi? atfı şu şekilde gerekçelendirir: “Bu itibarla hukuki Topçuoğlu’na göre bu soruların cevabı, hukukçunun takip kıymetlerin ve dolayısıyle tabii hukukun red ve inkârı için ettiği ekole göre değişmektedir. Örneğin dogmatik tabiatın, daha doğrusu en geniş manasiyle dahi onu mevzu rasyonalizm hatta ilme dayalı rasyonalizm (Le Fur, Geny) edinen vakıa ilimlerinin hakemliği oldukça söz götürür ve skolastik anlamda realizm (Rommen, Guisan) doğal mahiyettedir” ( s. 13). hukukun varlığını kabul ederek, aklen ispat eder. Oysa Topçuoğlu doğal hukuk eleştirmenlerini tamamen haksız İntikadi Okul düşürlerine göre (Stammler, Del Vecchio) bulmamakla dayandırdıkları ameli aklın hukuk alanındaki ‘imperatif’idir ve deontolojik unsurların hatalı olduğundan söz eder. Lehte ve aleyhte niteliktedir. Pozitivizm ise, amprik bilgi sahasına girmeyen görüş bildirenler başlangıçtan itibaren taraf tutmaktadır. böyle bir konu hakkında görüş yürütmekten kaçınır (s. 186- Karşı tezi çürütmek adına sürekli tanımlar değiştirilmekte, 187). birlikte, eleştirilerini yeni mefhumlar icat edilmekte, her güçlük durumunda (2) Doğal hukuk ve pozitif hukuk arasındaki ilişki zıtlık mı, yeni bir inceleme açısı veya araştırma yöntemi seçilerek bütünlük müdür? diğeri ihmal edilmektedir (s. 13). Doğal hukuku akli veri, asgari ahlak ve adalet gerekleri Page’nin doğal hukukun asırlar süren egemenliğini sosyal olarak görenler, pozitif hukukun özü sayarak bunda devinimlerin olgunlaşma sürecinde güçlü bir harekete mevcut olduğunu ileri sürmüştür. Diğerleriyse peşinde 32 Hukuk Kuramı, C. 2, S. 2, Mart-Nisan 2015 koşulup erişilemeyecek bir vicdan emri, hukuki kemal Doğal Hukukun Sosyolojik İşlevleri mertebesi olarak değerlendirmiş ve başka bir dünyaya ait Tarihin Seyrinde Oynadığı Rol: olduğunu savunmuştur (s. 187). Doğal hukuk idesi özünde toplumu ve doğayı içine alan (3) Doğal hukukun içeriği nedir? bütün bir kâinat düzeni anlamına gelir. R. Hubert’e göre, Le Fur’a göre bir ilkeye (haksız ika edilen zararın tazmini), doğal hukuk bazı dönemlerde eski sosyal düzeni ve Geny’e göre iki ilkeye (herkese kendine ait olanı vermek, değerlerini koruyacak bir siyasi yapının temeli olarak kimseye zarar ika etmemek), Guisan’a göre sayıyla kullanılmıştır. Soyal ve siyasi mücadelede doğayı hakem sınırlanamayacak kadar çok ilkeye denk gelir. Bu ilkelerin yapabilmek ne olduğu hakkında ittifak bulunmamaktadır. Eğer doğal sağlayacak bir kâinat düşünüşü tasarlamak dahiyane bir hukukun felsefi silahtır. Doğal hukuk sosyal sınıfların kendi erklerini anlamı üzerinde anlaşma sağlanırsa, ve bunun lehimize hüküm vermesini korumak için başvurdukları bir çare olup, yirminci yüzyıl kendiliğinden içeriği de ortaya çıkar (s.187). rönesansı (4) Doğal hukuku idrak tarzı nedir yani hangi vasıtalarla idrak da komünizme karşı bir çözüm olarak düşünülmelidir. Topçuoğlu, doğal hukuku, daima devlet edilebilir? His mi? Akıl mı? yanlılarının yeni düzene karşı tepkisiymiş gibi Bu konuda da doğal hukukçular arasında bir uzlaşma değerlendirmenin yeterli olmadığını belirtir. Ona göre, yoktur. Kimileri aklen kavranabileceğini, hislerin yardımcı Hubert’in isabetle tespit ettiği şey, hem eski hem de yeni olduğunu (Geny); kimileriyse hisle kavranabileceğini, aklın iktidar sahiplerinin toplumda sağlanacak düzen örneğini yardımcı olduğunu (Le Fur) ileri sürerler. İster aklen ister tarafsız bir hakem olan ‘doğada arama eğilimi’dir (s. 190- hisle idrak edildiği savunulsun, her durumda doğal 191). hukukun sosyal ve hukuki sorunları çözebileceği İhtilalci ve Muhafazakâr Doğal Hukuk: düşünülmüştür. Dolayısıyla işlevleriyle ilgili yeni bir soru Topçuoğlu doğal hukukun vurgu yaptığı doğa düzeninin, gündeme gelmektedir (s. 188). mevcut sistemin karşısına çıkarılan, düzen koruyucuların (5) Doğal hukuk kanun koyucu için bir fren olabilir mi? Pozitif isyan edemediği, hiç değilse isyanlarını aklen makul hukuk için takdir ölçüsü müdür? gösteremediği bir otorite olduğunu belirtir. Doğal hukukun Topçuoğlu’na göre pozitivistler, kendisi ve içeriği hakkında düzen koruyuculuk ve ihtilalcilik işlevlerinden hangisini belirlilik olmayan bir idenin pozitif hukuk açısından bir karşıladığı takdir ölçüsü olamayacağını söylemekte haklıdır. Pozitif Örneğin Hamburger’e göre mevcut hukuk sistemine karşı hukuk, ahlak veya siyasetin ölçüleriyle değerlendirilebilir ileri sürülen hukuki bir ideal, tüm sosyal sınıflarca ama ne olduğu bilinmeyen belirsiz bir doğal hukuk kullanılan bir silahtır. Bazen ihtilalci, bazen muhafazakâr kıstasına tabi tutulamaz. Ancak kendisine bir kıstas olarak görünümdedir (s. 191). başvurulan şeyler, gerçekte bu iş için yetersiz olsalar da fiilen kullanılmaktadırlar. dönemlerinde doğal İnsanoğlu hukuka, tarihin kanun üzerinde farklı fikirler yürütülmektedir. Kelsen ise doğal hukukun aslen muhafazakâr olduğunu, çeşitli pozitif hukuku desteklediğini, muhalif hareketler ve koyucunun ihtilalci yapıya istisnaen rastlandığını ileri sürer. Hatta ünlü keyfiliklerine, düzenin kötülüklerine karşı koymak için doğal hukuk düşünürlerinin hepsi muhafazakârdır. Ona başvurmuştur. Sosyolojinin işlevi, doğal hukukun bu göre ondokuzuncu yüzyıl doğal hukukunun ihtilalci görevleri başarmaya yetkin olup olmadığını, tarihsel sayılmasının nedeni, Rousseau’nun devlet ve hukuk gerçeklikleri objektif yöntemle inceleyerek tespit etmektir. anlayışının asıl doğal hukuk görüşüyle karıştırılmış Doğal hukukun bir gerçeklik mi, mit mi olduğundan olmasıdır. Ayrıca doğal hukukun ihtilalciymiş gibi ziyade, doğal hukukla ilgili düşünce hareketlerinin görünmesine, Tarihçi Hukuk Okulu’nun doğal hukukun sosyolojik sebep ve sonuçları önemlidir (s. 188-189). reddini gerekçelendirmeyi amaçlayan söylemleri de neden olmuştur. Kelsen’e göre yirminci yüzyıl doğal hukuk rönesansı ihtilalci değildir ve eskiye dönüş isteğiyle 33 Ceylan/ XX inci Yüzyılda Tabii Hukuk Rönesansı desteklenir. Doğal hukuka dönüşün gerçek nedeni, Geçmişten beri bir şekilde ihtilalci veya muhafazakâr toplumda istikrarsızlık ortaya çıkınca çıkar gruplarının hareketlere önderlik eden doğal hukuk, her zaman doğaya yeni bir düzen için savaşması ve savlarını meşrulaştıracak atıfta bulunmuş ve onun etrafında şekillenmiştir. Peki, temeller aramasıdır. Oysa Gurvitch Kelsen’in aksine, doğal doğadan çıkarılacak bir hukukun, kaynağı dolayısıyla bu hukukun tarihin seyri içinde yeni kurulacak düzene kadar yetkin sayılmasının nedeni nedir? Hubert’e göre rehberlik etme rolünü üstlendiğini, ihtilalci yönünün toplumda baskın olduğunu belirtir. Yirminci yüzyıl doğal hukuku, kavramına, evrensel ve doğal düzen fikriyle destek önceki doğal hukuk yaklaşımı gibi bireyci olmamakla sağlanmaktadır. Bu şekilde doğal hukuk taraftarları kutsal birlikte, sosyalist de değildir. Ancak sosyal eğilimler bir gerçeğe dayanmış olur. Toplumsal ilişkilere dair bir taşıdığına şüphe yoktur (s. 191-193). düşünüş, içine doğa ile doğaüstünü de alır ve böylece düzen yapılmak istendiğinde, bunları karşılayacak bir hukuk zaman yeni düzen arzulayan ihtilalciler tarafından düzeni hayal edilir ve bunu herkese kabul ettirmek için bazı kullanılsa da, her daim bir siyasi mücadele silahıdır (s. 193). araçlara ihtiyaç duyulur. Mevcut kuvvetle mücadele Wilhelm Beyer’den yaptığı alıntıyla görüşünü destekler: ederken aynı tip bir destek yeterli değildir. Yeni kurulacak “…Tabii hukuk, her felsefi ve siyasi cereyan tarafından düzenin doğru ve adil olduğu gösterilmek istenir ve tıpkı bir reklam tabelası gibi ortaya çıkarılmış ve istismar doğadan güç alınır. Topçuoğlu tarihte doğal hukukun edilmiştir. Tabii hukuk şimdiye kadar bütün siyasi partilere aksiyon sahasında önemli roller oynadığını tasdik eder. ve bütün siyasi cereyanlara ve bunlara dayanan felsefe Hatta insan hakları hareketinin, felsefi temelleri oldukça sistemlerine, bütün kilise akidelerine ve müteaddit manevi güçlü olan objektif doğal hukuk kuramına göre daha etkili ilimlere hizmet etmiştir. Tabii hukuk bugüne kadar olduğunu belirtir. Ona göre, doğal hukukun mevcut herkesin hizmetkârı, herkesin kulu idi. Efendileri değişip düzene karşı bir isyanı simgelemesi, onyedince ve gitti ve kendi kaldı. Fakat artık efendilerin evrenselliği onsekizinci sonunda kula da sirayet etti” (s. 194). Topçuoğlu, doğal yüzyıl doğal hukukunun özelliği olup, Aristoteles-St. Thomas çizgisi, düzenin korunmasından hukukun hem ‘siyasi otoriteye itaat et’, hem de ‘adalete yanadır (s. 195-197). aykırı emir veren otoriteye isyan et’ şeklindeki kavrayışını doğanın bir cepheden yaklaşmıştır. Ona göre hukuki değişiklik zaman eskiyi korumak isteyen muhafazakârlar, kimi ancak olan ortaklık eden kurallarıyla zorlar. Page de konuya benzer bir sonra kendi özgün yorumunu getirir: Doğal hukuk kimi bulduğunu, mümkün karşısındaki vicdanları toplumun ve doğanın birbirleriyle Topçuoğlu yukarıda özetlenen farklı görüşlere değindikten tuhaf uygulanması hakemliğine Doğal Hukuku Yeniden Düşünmek başvurmanın her durumda işe yaradığını ifade eder (s. 194). Topçuoğlu’na göre, hukuk alanındaki birçok problem veya Bir Aksiyon Aracı Olarak Doğal Hukuk konuyu Topçuoğlu doğal hukukun farklı kavranış biçimlerini menfaati, hakkaniyet) doğru bir görüş geliştirebilmek için dikkate alarak Haesart’ın tarifini, üzerinde uzlaşılmış ve doğal hukuka başvurmak, onu hatırlamak gerekir. Doğal kesin bir tanım olarak kabul eder: “Tabii hukuk, üstün ve hukukun asırlar süren egemenliği ile tam etkinliğini objektif bir nizama mensup olmaları hasebiyle hükümran yitirdiği telakki edilen bir normlar mecmuasıdır. (Doğal hukuk, canlanması birlikte değerlendirildiğinde, gerçekte bir görüş üstün ve objektif bir düzene aidiyetlerinden ötürü egemen mü yoksa ideoloji mi olduğu sorusu gündeme gelir (s. 199). oldukları düşünülen bir normlar toplamıdır.)” (s. 195). Ona Herhangi bir ideler sistemi, ya ideoloji ya da görüştür. Eğer göre doğal hukukla ilgili tarif vermeksizin sadece inanmayı bir sistem kendilerine bağlanılmasını emreden normlara emreden modern rönesans taraftarlarının ileri sürdükleri dayanıyorsa ideolojidir ve inanç konusu olduğu için idealizm, aksiyon bakımından tatmin edici değildir. tartışma Öncelikle üzerinde anlaşma olmayan bir şey, sadece ona dayandıkları için ilmi açıdan objektif ölçülerle eleştirilemez. inanıldığı için bir aksiyon tetikleyicisi veya rehber olamaz. Nitekim doğal hukuk, pozitivistlere göre bir inanç, 34 incelerken (örneğin siyasi özgürlük, düşünülecekken dışıdır. Siyasi yirminci yüzyılda ideolojiler, taraf kamu yeniden tutmaya Hukuk Kuramı, C. 2, S. 2, Mart-Nisan 2015 sosyologlara göre sosyal reformların yapılabilmesi için onurunun ispat edilebilmesi başvurulan bir ideoloji, sosyal hareket tetikleyicisidir. Her reddedilmeleri gerekir. iki durumda da tartışma konusu olmaktan uzaktır. Doğal bayraktarlığında kazanılacak hukukçular ise, varlığını koruyan bir hukuk görüşü olduğu kalmamıştır. iddiasındadırlar. Topçuoğlu her iki yaklaşımı da abartılı mücadelesi almış, en güçlü olma zorunluluğu doğmuştur. bularak, sorunu dört aşamada değerlendirir (s. 200). Öte yandan milliyetçilik ve milli devletler fikri, dünya Haklar mümkündür; Ayrıca ve bir ‘doğal sosyal özgürlüklerin baştan haklar’ dava yerini da sınıf vatandaşı sıfatıyla talep edilecek doğal haklar ideolojisini İlk ve Ortaçağ: Bu çağlarda doğal hukuk, bir hukuk görüşü, sahneden silmiştir (s. 205-208). kâinat tasavvurunun bir kısmıdır. Çünkü devrin kültür derecesi bakımından, insan zihninin kendisine meylettiği Yirminci Yüzyıl: Bu yüzyılda doğal hukuk, hukuk bir gerçeği ifade eder. Sınırlı inceleme araçlarıyla sınırlı dünyasındaki gözlemlerden kapsayıcı sonuçlar çıkarılmakta, gerçeğe Ondokuzuncu yüzyıl sonuna doğru insan aklının, pozitif ulaşılmaya çalışılmaktadır. Eğer ileri sürülen düşünceler yöntemin her konuya uygulanabilirliği hakkında yanıldığı bilime karşı cephe alıyor ve ‘en üstün’ sayılıyorsa ideoloji, farkedilmiştir. Pozitif bilimlerin verilerine dayanan kâinat bilimin ulaşabileceği gerçekler olarak düşünülüyorsa görüş görüşüyle gerçek kainat arasındaki mesafe, boşluğa neden vardır. İlkçağ gibi ortaçağda da doğal hukuk, ilim ve akıl olmaktadır. Bu boşluğun doldurulması ihtiyacı, dini ve yoluyla incelenebilecek bir görüştür, ancak bu devirde akıl spiritualist melekesinin Tanrıdan geldiğine inanılır (s. 201-202). yöntemlerin de yetersiz kaldığı alanların bulunduğunu ahlaki akımların faktörlerin önünü bir sembolüdür. açmaktadır. Pozitif ispat etme gereksinimi, yirminci yüzyıl başında kendini Yeniçağ(lar): Bu dönemde doğal hukuk siyasi hareketlerin hissettirmektedir (s. 208-209). ideolojisidir. Onyedinci ve onsekizinci yüzyıllarda, objektif ve kozmik doğal hukuk anlayışı yerini bireyin özgürlüğüne Bilimin, aklın kendi kanunlarına göre muhakemeyle bırakmıştır. Taraftarları için en önemli şey, siyasi ve edindiği bilgiler sahasıyla ilgili olduğu doğrudur, fakat düşünsel sahada bireysel özgürlüklerin sağlanmasıdır. sezgiyle de kavranan bilgiler yok mudur? E. Breiher Geleneksel düşünce kalıplarından sıyrılmak, bireysel yirminci yüzyıl başında spiritualist doktrinlerin ortak iradeyi kilisenin ve siyasi iktidarın iradesi karşısındaki özelliğini, insan doğasının kavranış tarzındaki bir dönüş, güçsüzlüğünden kurtarmak, insanı ideolojik ve siyasi değişiklikle açıklar. İnsan kendisini kâinata bağlayan derin baskıların dışında tutmak amaçlanmaktadır. Bu niyetle, ilişkiler içinde kavranmalıdır. Bergson insanın sadece insan doğasının bir takım haklarla donatıldığı ileri belirgin ve açık olan şeylerin esiri değil, aynı zamanda sürülmektedir. Ancak bu dönem doğal hukukunun yaratıcı kuvvet olduğuna işaret eder. Bergson felsefesiyle ‘ideoloji’ olduğunu düşündüren çelişkili durum, bir birlikte insanlık onuru yeniden gündeme gelmiş, insan ile yandan insanın doğuştan özgür olduğu iddia edilirken, öte hayvan arasındaki fark bununla ortaya konulmuştur. Bu yandan Zaten anlamda medeniyet, sosyolojik düzenin zorunluluğu varolduğu iddia edilen bir şeyin yeniden kazanılmak özgürlüklerin kazanılması talebidir. olmayıp, insanın yaratıcı gücünün eseridir. Ahlak ve adalet istenmesi, siyasi araç olduğunu gösterir. Ancak doğal de köklerini hem sosyal yardımlaşmadan hem de insanın haklar hareketinin felsefi zaafları ve ideolojik yönü, olumlu yaratıcı gücünden almakta, insan sosyal hayatın akışında ve başarılı bir aksiyon aracı olmasını engellememektedir (s. etkin bir rol üstlenmektedir (s. 210-211). 203-205). Topçuoğlu doğal hukukun yirminci yüzyılda canlanmasını, Ondokuzuncu Yüzyıl: Bu yüzyılda artık doğal hukuk bir spiritualist akımların kolaylaştırdığını belirtir. Değer mittir. Pozitif yöntem karşısında ne objektif ne de subjektif ölçülerinin doğal hukukun bir açıklama yolu kalmamıştır ve sorun kavranabileceğini olmaktan çıkmıştır. Bu devirde ölçülemeyen, tartılamayan, zamandan zamana değiştiğine ve adalet fikri değiştiği gözlemlenemeyen ve tekrar edilmeyen herşey metafizik halde bazı ortaklıkların sabit kaldığına ilişkin iddia, esası sahasına atılmıştır. Ne doğa düzeninin ne de insanlık sabit ama içeriği değişken bir doğal hukuk fikrine yol 35 sezgiyle kavranması, düşündürür. adaletin Adaletin aracısız içeriğinin Ceylan/ XX inci Yüzyılda Tabii Hukuk Rönesansı açmıştır. Aslen doğal hukuk, dini-spiritualizmden oldukça özeni, kuramlara tek tek yer verdiği alt başlıklarda da faydalanmış, yirminci yüzyılda dini felsefe hızla yayılıp sergiler. Kişilerin hukuka ilişkin görüşlerinin hepsini kuvvetlenmiştir. Ancak bu dönemde din, bir gerçeklik ayrıntılı biçimde sıralamak yerine, yirminci yüzyıl doğal kaynağı değil, sosyal ve ahlaki bir faktör olarak talep hukukuyla doğrudan bağlantılı olanları öne çıkarır. İlgili edilmektedir. İnsanların işlerine yaraması, ruhsal denge ismin bu kitap içinde yer alma nedenini, doğal hukuka sağlaması gibi pragmatik amaçlarla istenmektedir (s. 211- yaklaşım biçimini, yirminci yüzyıl rönesansı kapsamında 214). getirdiği yenilikleri, eskinin tekrarı sayılan görüşlerini ve en Topçuoğlu doğal hukukun kavranış biçimiyle ilgili olarak sonunda ‘Hususiyeti’ değerlendirmelerini moralist pozitivistlerin görüşlerine katıldığını ifade eder. ortaya başlığıyla koyar. kendi Değerlendirmeler kısmında tarafsızdır; yenilik getirilip getirilmediğiyle, daha Hukukun ahlaki açıdan değerlendirilebileceğini, hatta doğrusu yirminci yüzyıl doğal hukukuna katılanların veya sosyolojik bakımdan kısmen zorunlu olduğunu belirtir. eksik bırakılanların ne olduğuyla ilgilenir. Aynı kararlılığı Ancak, konuyu doğal hukuka kadar uzatmak, gereksiz doğal hukuk rönesansını hedef alan eleştiriler kısmında da tartışmalara girmeye sebebiyet verecektir. Doğal hukuk gösterir. Böylece birinci ve ikinci bölümlerde kendi geçmişte bir cevap olsa bile, artık ahlaki ve bilimsel düşünceleriyle zihniyetimize göre başka türlü cevaplar bulunmalıdır. başbaşa bırakılan okuyucu, ara ara yakaladığı ipuçlarıyla yetinir. Doğal hukuk yalnızca kanun koyucunun vicdanına hitap eden ahlaki bir emirdir (s. 215). Sosyolojik bakımdan doğal hukuk hareketlerinin ele alındığı son bölüm, kitabın can damarıdır. Önceki açıklama Sonuç ve bilgiler yeni bir anlam kazanır, yerini bulur. Doğal Belirli bir tarihsel dönemi konu edinen herhangi bir hukuka artık, farklı tarihsel kesitlerde önemli roller çalışmanın sınırlarının, ilgili olduğu zaman kesitinin üstlenmiş bir düşünce hareketi olarak bakmaya başlarız. olayları, aktörleri veya düşünce akımları üzerinden Topçuoğlu’nun sorularına katılır, cevaplarını heyecanla çizilmesi kaçınılmazdır. Kaldı ki mesele düşünce tarihinin okuruz. Doğal hukukçu olmadığı bilinen bir kalem, köşe başını tutan doğal hukuk olunca, daha kuvvetli bir karşısında durduğu şeyi mit ya da ideoloji olarak zorunluluk ve zorluk kendini hissettirir. Çalışmaya yön damgalamamakta, veren başlangıç noktası ile ulaşılmak istenen hedef arasında Başlangıçta aklımızda uyandırdığı ‘Yirminci yüzyılda bulanık, uzun bir yol vardır. Farketmeksizin amaçtan neden doğal hukuka dönülmüştür?’ sorusu, cevabını sapmak, çekirdek fikri gerilerde bırakıp sahte heveslere kendiliğinden bulur: Doğal hukuk her dönemde başka bir kapılmak, konuyu sınırlandırma kararı ve sınırları aşmanın forma bürünen sosyal bir fenomen, yirminci yüzyılda cazibesi arasında sıkışmak, hukuktan ahlaka, siyasete, hukuk dünyasında ahlaki faktörlerin sembolüdür. metafiziğe hızla savrulmak, kısacası sonu görünmez deryalarda kaybolmak her zaman mümkündür. Bu hem araştırmacıya hem de okuyana külfet yükleyen ve aslında arzu edilmeyen bir süreçtir. Topçuoğlu bu tip engellere hiç takılmadan, çalışmanın çerçevesini büyük bir ustalıkla çizmiş; uzun ve tanıdık bir doğal hukuk tasvirine girişmeksizin, yirminci yüzyılın düşünürlerini bu kuramın canlandırılmasına veya eleştirilmesine yaptıkları katkı üzerinden ele almıştır. Bu doğrultuda seçtiği isimler, doğal hukuk kavrayışımızı güçlendirir; daha önce bilmediklerimizi öğrenmemizi, bakmadıklarımızı görmemizi sağlar. Topçuoğlu kitabın sınırlarını çizerken ve düşünürleri seçerken gösterdiği 36 tarafsız bir gözle izlemektedir.