Doktor Sevinci
Transkript
Doktor Sevinci
Doktor Sevinci Bu yazım Nisan 1996’ da Cumhuriyet gazetesinin “Konuk Yazar” köşesinde yayınlanmıştı. Aradan geçen 11 yılda yaşadıklarımdan sonra bu yazıda kınadığım meslektaşlarımın şimdi bana küçücük gelen “özür”lerini yazdığım için onlardan özür diliyorum.. Bu sabah bir gazetenin seri ilanlar sayfasında bir doktor reklamı vardı (Aslında doktorların değil gazeteye reklam vermek beyaz üzerine siyah dışında renkli veya ışıklı tabelalar kullanmaları bile yasaktı). Doktor reklamındaki son cümleye utanarak güldüm. “Evde hasta bakılır” Öğleden sonra gelen bir hasta kalp grafiğini gösterdi. Beş metre kadardı. Daha önce gittiği doktor hastanın istediği uzunlukta grafik çekip metre başına para alıyormuş. Yine utanarak güldüm. Akşamüstü bir müdür, kurumunun doktoru ile birlikte geldi. Çıkarken doktor, kendisinden en az on yaş genç olan müdürünün paltosunu tuttu. Gülerek gittiler, ben yine utanarak güldüm. Akşam televizyonda bir gazetenin reklamını görünce utandım ama bu defa gülemedim, çünkü kızım, “Boş tüpgaz kadar etmiyorsunuz” diye takıldı. Yeni çıkan bu gazete on kupona “özel doktor muayenesi” yaptırıyor, yirmi kupona’ da boşalan tüp gazımızı dolduruyormuş. Gazete kırk bin lira, Tabibler Birliği’nin saptadığı muayene ücreti asgari bir milyon lira tüp gaz beş yüz bin lira. Gazeteye kızamadım, böyle bir şeye tenezzül edip teşne olan meslektaşlarımdan utandım. Onlara bakıp bu kutsal mesleği değerlendirenlere birkaç soru sormak istiyorum. Siz hiç ameliyatta hastası ölünce ameliyathane duvarların yumruklayarak ağlayan doktor gördünüz mü? Siz hiç tanımadığı yaralı bir insanı kucaklayıp ameliyathaneye koşarken kanayan yaraya yanağını bastıran doktor gürdünüz mü ? Siz hiç kendi hasta çocuğunu başkasına bırakıp başkalarının çocuklarını iyileştirmek için acil serviste uyumadan, hatta oturmadan koşturan doktor gördünüz mü ? Siz hiç dağ başındaki sağlık ocağında yollar kapalı olduğu için hastasını hastaneye ulaştıramayan doktorun yüzündeki hüznü gördünüz mü ? Siz hiç kurtarılabilecek bir hastayı kan bulamadığı için kaybeden doktorun gözyaşını gördünüz mü ? Siz hiç en sevdiği insan kollarında ölürken bir şey yapamayan doktorun çaresizliğini gördünüz mü ? Siz hiç kalbi duran hastasını yeniden canlandırmaya çalışan doktorun çırpınışını gördünüz mü? Yirmili-otuzlu yaşlarında, kendisinden otuz-kırk yaş büyük bir insanı yaşama döndürebilmek için belki de ömrünün bir kısmını o birkaç dakika içinde feda ediyordur. Pekiii, Siz hiç kalbi duran hastasını yaşama döndürmeyi başaran doktorun gözlerindeki sevinci gördünüz mü ? İşte o sevincin adına, “ Doktor Sevinci ” denir ve o sevincin dünyada dengi yoktur. Siz o on kuponluk doktorlara bakmayın, onlar bu meslekten zengin de olmuş olabilirler ama aslında hiçbir zaman bir kupon bile etmediler...