Aşk Tesadüfleri Sever Okumak©
Transkript
Aşk Tesadüfleri Sever Okumak©
Okumak© Compréhension orale n°3 Aşk Tesadüfleri Sever okumak.fr Difficulté : difficile http://www.okumak.fr/cours-de-turc/comprehension-orale-n3/ Extrait du film « L’amour aime les coïncidences » Deniz : Çiçek falan mı göndersem ne yapsam? Deniz : Si j’envoyais des fleurs ? Burak : Geçmiş olsun artık. Burak : Oublie maintenant, c’est fini. Deniz : Sen neden yalan söyledin? Deniz : Et toi, pourquoi tu as menti ? Burak : Sağa yanaşsana Deniz. İleriden döneceğiz. Burak : Range-toi sur la droite Deniz. On va tourner un peu plus loin. Deniz : Neden oyunculuğu bırakacağımı söyledin? Deniz : Pourquoi tu as dit que j’allais arrêter le cinéma ? Burak : Ne yapsaydım yani? Senelerdir söylenip duruyorlar. Niye bu saate kadar seninle tanışmadılar sanıyorsun? Burak : Qu’est-ce que je devais faire ? Ils n’arrêtent pas de le dire depuis des années. Pourquoi ils ne t’ont pas rencontrée jusqu’à aujourd’hui à ton avis ? Deniz : Burak Bey benim adıma karar vermiş, gitmiş ailesini ikna etmiş. Yani olur böyle şeyler değil mi Burak? Bana da söyleseydin, beraber ikna etmeye çalışsaydık olmaz mıydı? Deniz : Alors Monsieur Burak a décidé à ma place et est allé convaincre sa famille. Alors c’est comme cela n’est-ce pas Burak ? Et si tu me l’avais dit, on n’aurait pas pu essayer de les convaincre ensemble ?! Burak : Neyine ikna edeceğiz Deniz ya, neyine ikna edeceğiz? Onların bakış açısı ortada işte. Bunun neyini ikna edeceksin? Burak : Les convaincre de quoi Deniz ? Hein, de quoi ?! Leur opinion est évidente, voilà. Comment tu penses les convaincre ? Deniz : Bu benim mesleğim Burak, tamam mı? Ve mesleğimi bırakmak gibi bir niyetim yok. Bunu da onların anlaması lazım! Deniz : C’est ma carrière Burak, d’accord ? Et je n’ai aucune intention d’abandonner ma carrière ! Et ça aussi ils doivent le comprendre ! Burak : Ya, aynaya bak. Bakmıyorsun aynalara! Burak : Regarde tes rétros ! Tu ne regardes pas tes rétros ! Deniz : Bakıyorum aynalara ya... Deniz : Je les regarde ça va ! Burak : Gördük nası... Burak : J’ai vu comment… Deniz : Konuyu değiştirme. Deniz : Ne change pas de sujet ! Burak : Gördük nasıI baktığını! Burak : J’ai vu comment tu regardais [tes rétros]. Deniz : Hadi böyle bir yalan attın, sonra ne yapmayı düşünüyordun? Gidip Nişantaşı'nda mağaza açmayacağıma göre, ne yapacaktın? Deniz : Alors comme ça tu as menti, et maintenant qu’est-ce que tu penses faire ? Comme je n’ouvrirai pas de magasin à Nişantaşı qu’est-ce que tu vas faire hein ? Burak : Ne var yani açsan? Burak : Quel est le problème si tu en ouvres un ? Deniz : Ne? Deniz : Quoi ? Burak : Ne ne? Olamaz mı yani? Burak : Quoi ? C’est vraiment impossible ? Deniz : Şaka yapıyorsun. Deniz : Tu blagues là. Burak : Hayır, yapmıyorum. Burak : Non je suis sérieux. Deniz : Ne dediğinin farkında değilsin artık. Deniz : Tu n’as plus conscience de ce que tu dis. Burak : Asıl, sen ne yaptığının farkında değilsin. Deniz! Yok Fransız filmi, yok bilmem ne... Burak : C’est toi qui délire Deniz ! Il n’y aura pas de film français et je ne sais quoi d’autre ! Deniz : Bu hayatımın fırsatı olabile... Deniz : Mais ça peut être la chance de… Burak : Ya, her şey hayatının fırsatı zaten senin! Her şey hayatının fırsatı! Neyse artık o hayat? Tiyatro neyine yetmiyorsa! Burak : C’est que tout devient la chance de ta vie ! Tout ! C’est quoi cette vie hein ? Et si le théâtre ne subvient pas à tes besoins ? Deniz : Yine yapıyorsun. Deniz : Et voilà tu recommences ! Burak : Ne yapıyorum? Burak : Quoi ? Deniz : Ne zaman karşıma bir fırsat çıksa bir Deniz : A chaque fois que j’ai une opportunité tu arıza çıkarıyorsun. te mets en travers de ma route. Burak : Ne arızası çıkarıyorum ya? Bırak Allah aşkına Deniz! Ne arızası! Burak : Je quoi ? Arrête ça Deniz pour l’amour du ciel ! Deniz : Yok, yok, bunun parası az, yok şehir dışı, yok başka bir şey… Deniz : Non « ça gagne trop peu », non « c’est en dehors de la ville », non pour ceci et cela. Burak : Yani benim yüzümden başarısızsın, ha? Burak : Donc c’est de ma faute si tu échoues hein ? Oscar alacaktın, Ben mani oldum sana. Tu comptes avoir l’Oscar et je te barre la route c’est ça. Deniz : Başarısız olduğumu mu düşünüyorsun? Deniz : Tu penses que je suis un échec ? Burak : Ya, bir kendine bakar mısın Deniz? Bir dönüp şöyle, kendine bakar mısın? Ha? Yok hayatımın fırsatı, yok Fransız filmi. Uyan artık Deniz! Uyan! Ne yapıyorsun Deniz! Nereye! Deniz, gel buraya! Ne var be, ne var! Burak : Mais regarde-toi Deniz. Regarde-toi ! Ce n’est pas la chance de ta vie, il n’y a pas de film français. Réveille-toi maintenant Deniz ! Réveille-toi ! Qu’est-ce que tu fais Deniz ? Où vas-tu ? Deniz, reviens ici ! Qu’est-ce que t’as toi ?!