çekici rezaleti - Ataköy Gazetesi
Transkript
çekici rezaleti - Ataköy Gazetesi
Sürekli, Etkili, Ýlkeli. Bakýrköy’de 19 Ya þ ý n d 1 Numara ATAKÖY a ARALIK 2011 SAYI: 210 FİYAT: 2 TL http://www.atakoygazete.com.tr Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürü HÜSEYİN ÖZCAN Edirne’ye tayin edildi. Hüseyin Özcan 30 Ekim 2005 tarihinden bu yana Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü görevini sürdürüyordu. Açılan davalar sonuçlandı. Planların geçerli olduğunu mahkemeler onayladı. ATAKÖY 1. KISIM’DA OTEL YAPILACAK Ataköy 1. Kısım’da bulunan (Bakırköy Zeytinlik Mahallesi) imar planlarında “Turistik Tesis Alanı” olarak gözüken 564 ada, 14 parsel 2.649.69 metrekare arsa Emlak Bankası’nın kapatılmasıyla TOKİ’ye geçen arsalardan birisiydi. 12.06.1964 tarihinden bu yana imar planlarında “İmar parseli” olarak gözüken bu arsayı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Turistik Otel yapılmak üzere 30.06.2004 tarihinde Mustafa Yılmaz isimli şahsa satmış. Daha sonra bu arsa 07.05.2007 tarihinde TOKİ’nin muvafakatı ile devir sözleşmesi yapılarak Albatros Turizm ve Otelcilik Anonim Şirketi’ne devredilmiş. Bu arada Ataköy Turizm Merkezi Alanı ile 1. Kısım’daki yer ile ilgili çok sayıda dava açıldı. Tüm bu davaların sonunda davayı açanlar kaybetti ve yargı yapılan işlemlerin doğru olduğunu onayladı. Turizm Merkez Alanı ve 14 parsel sayılı arsa ile ilgili açılan davalar ve sonuçları; (Devamı 19. sayfada) BAKIRKÖY’ÜN ÖDÜLLÜ ECZACISI “Altın Havan İlaç ve Eczacılık Sektörü 2011 Başarı Ödülleri” Ecz. Levent Kamacık Özel Ödülü’ne “Meslek örgütlerindeki başarılı çalışmaları nedeniyle” Bakırköy Uçkunkaya Eczanesi’nin sahibi Bakırköylü Eczacı Asal Uçkunkaya layık görüldü. (Yazısı 15. sayfada) Gelişen Tıp Bilimi ve Teknolojisi ile ESTETİK CERRAHİ’DE DEVRİM ( SAYFA 21’DE ) ÇEKİCİ REZALETİ Gelişen tıp bilimi ve teknolojisi insanların güzelleşmesinde sözcüğün tam anlamıyla bir “devrim” yapmıştır. Arzu BERATOĞLU, Op. Dr. Hanife AKINOĞLU’ya sordu. (Yazısı 31. sayfada) Hayvan Hakları Federasyonu Bakırköy Temsilciliği HAYTAP’TAN GAZETEMİZE ZİYARET Hayvan Hakları Federasyonu Bakırköy temsilcisi İlknur Sak Özkan, gönüllü üyeler Handan Göçer ve Erkan Özkan ile birlikte gazetemizi ziyaret etti. (Yazısı 27. sayfada) SORUNLARINIZDAN “HİPNOZ” İLE KURTULUN Eğitim alanında, psikolojik sorunlarda, psikosomatik sorunlarda, bağımlıklarda, kilo sorunlarında, cinsel sorunlarda, tıp alanında, ağrısız kadın doğumda, hukukta, sporda, sanatta, fobilerde, kötü davranış alışkanlıklarında, diş hekimliğinde, uyku sorunlarında, ağrı kontrolünde, tüp bebek tedavisinde ve daha birçok alanda hipnoz yoluyla sorunlarınızdan kurtulabilirsiniz. Yavuz ARPACIK’ın haberi sayfa 29’da TÜKETİCİLER DERNEĞİ’NDEN VATANDAŞLARA ÇAĞRI “İLÇE HAKEM HEYETLERİNE BAŞVURARAK ELEKTRİK FATURALARINIZA YANSITILAN K/K BEDELİNİ GERİ ALIN” (Yazısı 17. sayfada) Araçları çekilenlerden gelen şikayetler göz ardı ediliyor. Çekiciler özellikle trafiği aksatan yerlere park eden araçlar yerine ara sokaklarda trafik akışını engellemeyen yerlere park eden araçları çekiyor. Konuştuğumuz çekici başındaki görevli trafik memurları “trafiğin yoğun olduğu yerlerde araçları çekemiyoruz çünkü trafik daha çok tıkanıyor”(!) diyor. Yasa ve yönetmelikler çok açık. Bir aracın çekilebilmesi için önce anons yapılacak. Makul bir süre beklenecek. Araç sahibi gelmezse fotoğraf çekilerek aracın park ettiği yer tespit edilip araç kaldırılacak. Ama iş hiç de böyle olmuyor. Çekiciler canlarının istedikleri aracı kaldırıp götürüyorlar. Trafiği tıkasa dahi torpilli işyerlerinin önündeki araçlara dokunulmuyor. Geçtiğimiz günlerde çekiciler ile ilgili bir haber gazetelerin iç sayfalarında yayımlandı. Bu haberi aşağıda bulacaksınız. Haberi dikkatle okuyun, bu çekiciler için ödenen kiralara bakın … Çekicilerin bu kiraları çıkarmak ve kâra geçmek için yasa ve yönetmelikleri neden ihlal ettiklerini anlayacaksınız. (Yazısı 25. Sayfada) Yapımı devam eden Osmaniye’deki Botanik park, SORUN ÇÖZÜLDÜ BOTANİK PARK’A DEVAM... Bakırköy Osmaniye’de bir süre önce yapımına başlanan, 94 bin metrekare alanda yapılacak Türkiye’nin en büyük botanik parkı ile ilgili sorunlar çözüldü. Başkan Erzen gazetemize yaptığı açıklamada; “Botanik Park’ın yapılacağı arazide daha önceden özürlüler için bir yer yapmıştık, o da tam botaniğin ortasında kalıyor. Onu taşımak zordu. Onun protokolleriyle uğraşıyorduk. Bugün itibariyle protokolü ben de, vali de imzaladık. Onu ön tarafta, gümrüklü malların yedieminliğin olduğu bir yer var, oraya taşıyoruz. Betonunu döktük. Ve bundan sonraki süreçte bu projede hızlanıyoruz” dedi. 3 Bakırköy’de Bir İlk AYIN YAZISI ENGELLİLER İÇİN BANKAMATİK Bakırköy’de özel bir banka engelli vatandaşların bankacılık işlemlerini ATM’den kolay ve güvenli şekilde yapabilmesini sağlayan Erişilebilir Bank24 projesi başlattı. Bakırköy Ebu Ziya Caddesi’nde konuşlandırılan hizmetler. Ama ülkemizde çok az olduğu için dikkat çekiyor. Bizim dileğimiz bunların dikkat çekici değil, doğal hizmetler olması. Ayrıca halen engellileri düşünen projeler yapılmıyor. Her gün sokakta, kaldırımlarda, birçok alanda zorluklar çekiyoruz. Burada belediyeler başta olmak üzere tüm yetkililere görevler düşüyor. Hala bankamatiklerin önünde kaldırımlar var. Bu Özcan Atamer e-mail ozcanatamer@atakoygazete.com.tr HUKUK HERKES İÇİN GEÇERLİ OLMALI Erişilebilir Bank24’te bedensel engelli bireyler ATM'den yapılabilen her türlü işlemi gerçekleştirebiliyor. Görme engelli vatandaşlar ise kendilerine ait ya da banka tarafından sağlanan kulaklık ve aktif ekranda yazıyı sese çeviren özel bir program sayesinde hesap bakiyesi sorgulama ve para çekme işlemlerini yapabiliyorlar. Özel bir bankanın engelli bireylere yönelik başlatmış olduğu hizmet ile ilgili görüşlerini aldığımız Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Semra Çetinkaya, geç olsa da engellilerin yaşamlarını kolaylaştıran bu tür yeniliklerin yapılmasının kendilerini mutlu ettiğini belirterek, tüm bankaların bu tür ATM’leri çoğaltmaları gerektiğini söyledi. Engelli insanların Bakırköy ve Türkiye genelinde birçok ATM’yi kullanamadıklarını da belirten Çetinkaya, “Bu tür ATM’ler aslında olması gereken ATM Bakırköy için bir örnek olmalı.” dedi. (Yavuz ARPACIK ) KAZAKİSTAN VE KIRGIZİSTAN’DA İNCELEME KDM (Kiralama Danışmanlık Merkezi) Yönetim Danışmanı Malik Kubilay Kazakistan ve Kırgızistan’da devam eden proje çalışmalarını yerinde inceleyerek yerel yönetim ve bu ülkelerdeki ortak Türk Dernekleri ile toplantılara katılarak görüş alışverişinde bulundu. Malik Kubilay yaptığı açık- lamada “Bu ülkelerde yapımı süren ve yapılacak alışveriş merkezleri ile ilgili çalışmaları yerinde görerek, inceleme fırsatı buldum. Bu ülkelerle işbirliği içine girerek bilgi birikimlerimizi onlarla paylaşmaktan memnunluk duyuyoruz. Bu ülkelerde iş hacmimiz giderek artacak” dedi. Bu yılın da son ayına girdik. 30 gün sonra yeni yıla gireceğiz. Yeni yıl demek hayallerin gerçekleşmesi anlamına geliyor. Her yeni yıla girişte bu düşünceler içinde, umutlarımızın gerçekleşmesini diliyoruz. Ama hiç de öyle olmuyor. Bizi yönetenler açıklıyorlar; “Kişi başına düşen Milli Gelir 10 bin dolar”. Bu demektir ki verilere göre Türk ailesi 4 kişi olduğu düşünülürse her eve giren para ortalama 60 bin TL. 12’ye bölerseniz ayda 5 bin TL eder. Emeklinin, işçinin, çalışanların durumu ortada. Bu rakamlara kim inanır? Yasalar var, ama yasaları uygulayan yok. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda Ekim ayında bir değişiklik yapıldı. Eskiden bir hukuksuzluk karşısında dava açıyordunuz. Davanın seyrine göre mahkemenin tespit ettiği bedelleri ödüyordunuz. Yapılan bu değişiklikle herhangi bir konuda dava açabilmeniz için ortalama 1.500 TL’yi peşin olarak yatırmak zorundasınız. Bu ne demektir biliyor musunuz? Toplumu ilgilendiren konularda duyarsız kalın, sakın dava açmayın. Bir noktada yaşadığınız yörede cebinde parası, arkasında siyasi gücü olanların, gözlerinizin içine baka baka yapmış oldukları yasadışı işleri görmezlikten gelin, sineye çekin... Dediğimiz gibi yasalar var ama yasalar amiyane tabir ile “gariban vatandaşa” uygulanıyor... Bu konuda o kadar çok örnek var ki bir kaç tanesini verelim; Mutlaka dikkatinizden kaçmamıştır. Görsel ve yazılı basında konut ilanları yayınlanıyor. “Hava alanına 5 dakika, Taksim’e 10 dakika, metroya 1 dakika, alışveriş merkezlerine yürüme mesafesi...” Bu ilanlarda konutların yapıldığı yerle söylenen yerlere “kuş” olsanız o sürelerde varamazsınız. Bunun gibi tüketiciyi yanıltıcı bilgilerle ilan hazırlayıp, yayınlama “Tüketici Yasası”na göre suç. Bunun önüne geçmek için iki yol var. Birincisi; Yasaların uygulanıp uygulanmadığını denetlemekle görevli yöneticiler. İkincisi; Duyarlı vatandaş olarak kişisel dava açmak. Türkiye’de yaşayıp cebinde parası olan ve bu parayı nerden kazandığı belli olmayan çok az sayıda vatandaş için problem değil. Onların umurlarında bile değil. Ancak geçimini zor şartlar altında idame ettirip bir şey sahibi olmak isteyenler için hak aramak yukarıda belirttiğim Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre mümkün değil. Çünkü dava açabilmeniz için ortalama 1.500 TL para yatırmanız gerekiyor. Yani kısaca bugüne kadar yasal olmayan her şeyi yapanlar bu tutum ve icraatlarına aynen devam edecekler demektir. Bakırköy’de yaşayan bizler yapılan bu yasadışı uygulamaları gündeme getirip defaatle yazmamıza rağmen gerekeni yapması gerekenler “sağır ve dilsiz” olmayı tercih ediyorlar. Bakırköy trafiğini içinden çıkılmaz hale getiren, otopark girişi kim tarafından yapıldığı belli olmayan, AVM’ye gelen araçların otoparktan çıkışlarını rahatlatabilmek için devlete ait yolun yarısını kendi özel mülkleriymiş gibi kullanan kişilere hiçbir yaptırım uygulanmıyor. Yasalar ve yönetmelikler çok açık ve net olmasına rağmen otopark ücreti almaya devam eden Capacity AVM’ye karşı yasaların uygulanmasını sağlamakla görevli yöneticilerimizin hiçbir işlem yapmaması ne ile izah edilebilir? Bizler yine “duyarlı ve sorumlu” vatandaş olarak yasaların uygulanması için ne gerekiyorsa yapmaya devam edeceğiz. Değerli okuyucularım; gazetemizin 13. sayfasında yayınladığımız “Bu ankete mutlaka katılın” başlıklı anketemize katılımlarınızı bekliyorum. Anket sonucunda bu konuyla ilgili belge ve yayınlarımıza inanamayacaksınız. İstenirse bazı kişilerin nasıl kayırıldığını göreceksiniz. 2012 yılında buluşmak üzere, yeni yılda herşeyin gönlünüzce olmasını diliyorum. 5 Konfor ve şıklığı bir arada bulunduran West Mix, damaklara olduğu kadar gözlerinize de hitap ediyor. AVCILAR’IN YENİ LEZZET DURAĞI’NDA SOLUKLANIN Lise yıllarından bu yana hem mesleki anlamda hem üniversite bazında turizm ve turizm otelcilik üzerine eğitimlerini devam ettiren, 2011 yılından bu yana da profesyonel anlamda restoran ve restoran gruplarında görev yapan West Mix Genel Müdürü Kayhan Aksoy ile Pelican Mall'da yepyeni konsepti ve özgün mimarisiyle açılan, kısa zamanda İstanbul’lu lezzet düşkünlerinin durağı olan West Mix Cafe & Restaurant hakkında konuştuk. Mart ayından bu yana Pelican Mall’da görevdeyiz diyen ve bundan sonraki amaçlarının West Mix’i markalaştırmak, marka değerini arttırmak hem de yeni şubeleri devam ettirmek olduğunu söyleyen Kayhan Aksoy; “Kameroğlu Grup bünyesinde hayata geçirilen West Mix Cafe & Restaurant markasını, ilk şubemizi burada hizmete soktuk. Hem yaratım anlamında hem tüm operasyonel kurulum anlamında hem de yemeklerin sunumuyla da dikkat çekiyor. West Mix Cafe & Restaurant, zengin mönü seçenekleri ve ödüllü şefinin yönetimindeki iddalı mutfağında misafirlerine Türk damak tadının ünlü ve lezzetli seçimlerinin yanı sıra dünya mutfaklarından da seçkin örnekler sunuyor. Uzakdoğu, Meksika ve İtalyan mutfağından esintiler taşıyor. Tamamıyla enternasyonel dünya mutfağının bilinen lezzetlerini ön plana çıkartarak bir mönü hazırladıklarını belirten West Mix Genel Müdürü Kayhan Aksoy; “Siz burada Uzak Doğu’dan da esintiler görüyorsunuz, bir İtalyan mutfağından da esintiler görüyorsunuz, Fransız Mutfağı da var, Meksika’dan da görüyorsunuz. İçecek kısmına geldiğiniz zaman Fransa, İtalya, Şili tarzında şaraplarda görüyorsunuz” diyor. Zengin kahvaltı tabağıyla da hayli iddialı olan West Mix’in, pekmez soslu veya pesto soslu köy pilicini mutlaka deneyin. Tatlı menüsünden de Panna Cotta’yı yemenizi öneriyoruz. Şarapseverleri de unutmayan West Mix zengin bir şarap menüsü oluşturmuş. Onun dışında mönüde makarnalar, pizzalar, salatalar ve hamburgerler de yer alıyor. Sabah 9:00’dan gece 12:00’a kadar 7 den 77’ye herkese tüm doğrultuda hizmet veren West Mix Cafe ve Restaurant’a, akşam 22:00’da da gelseniz, burada çok nezih bir kahvaltı yapabilirsiniz. Farklı bir lokasyonda farklı bir konsepti gözler önüne seren mekan, misafirlerini evinde gibi hissettirecek her türlü konforu ve hizmeti sunuyor. Henüz Nisan ayında kapılarını açmış olmasına rağmen bir mekandan beklenenin fazlasını sunan West Mix, her yaşa ve her kesime hitap ediyor. Lezzetli yemekler yemek ya da bir kahve molası vermek isteyenler için dört bir yanı camekanla çevrili bir ortamda keyifli bir zaman geçirmemek elde değil... Modern bir atmosfere sahip geniş bahçesiyle aynı anda 350 kişiye kadar hizmet veren West Mix; en bilinen tatları, bir çok yere göre fiyat politikasını çok daha uygun tutarak ama aynı servis kalitesinde, çok daha iyi bir şekilde, hem görüntüsüyle hem de çıkan porsiyon gramajlarıyla, her mönü anlamında ve benzeri bir takım şeylerin görevini üstlendik. Ve bundan sonraki şubelerimizde de aynı şekilde devam ettireceğiz” diyor. Zengin mönü, eşsiz sunum Adı gibi birçok lezzetin harmanlandığı mönüsüyle oldukça iddialı olan mekan türlü şeyin marka değeri anlamında kalitesiyle sunulan bir mekan. “Avcılar bana uzak” demeyin; Bu rahat ve modern atmosferli mekâna uğramadan geçmeyin... Arzu BERATOĞLU 7 Engelsiz Bir Dünya İçin Adım Adım Koştular 79 ENGELLİYİ ÖZGÜRLÜĞE KAVUŞTURDULAR Adım Adım Oluşumu’nun 33. Avrasya Maratonu’nda Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği için topladığı bağışlarla alınan 79 akülü tekerlekli sandalyenin, İstan- bul’da dağıtılan 32 tanesinin, dağıtım töreni TOFD Genel Merkezi’nde gerçekleşti. TOFD Genel Merkezi’ndeki dağıtıma Adım Adım koşucularının yanı sıra TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş ve çok sayıda üye katıldı. Avrasya Maratonu çerçevesinde toplanan bağışlarla alınan 79 akülü tekerlekli sandalyenin 47 adeti Anadolu’daki şehirlerde bulunan ihtiyaç sahiplerine ulaştırılırken 32 adeti de İstanbul’da dağıtıldı. İhtiyaç sahiplerini sandalyeleriyle buluşturan törende konuşan TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş, “Adım Adım Oluşumu her zaman olduğu gibi yine derneğimizin en büyük destekçilerinden olduğunu ispatlar bir organizasyonla Avrasya Maratonu çerçevesinde 79 adet akülü tekerlekli sandalyeyi ihtiyaç sahiplerine iletmemiz için bizlere bağışladı. Bu büyük çalışmaya imza MERAL AKŞENER’DEN TOFD ’YE ZİYARET İstanbul 3. Bölge Milletvekili Meral Akşener Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’ni (TOFD) ziyaret ederek dernek faaliyetleri hakkında bilgi aldı. İstanbul Milletvekili Meral Akşener, TOFD Genel Merkezi’ne gerçekleştirdiği ziyaret ile dernek çalışmalarını TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş’tan dinledi. Meral Akşener TOFD Çalışma Atölyelerini gezdikten sonra gerçekleştirilen sohbette derneğin faaliyetlerine hayran kaldığını dile getirirken, “Yaşama bu kadar tutunmanız inanın beni çok mutlu etti. Şu günden sonra sadece bir politikacı olarak değil, bir vatandaş olarak da her çalışmanıza sonsuz destek vermek istiyorum” dedi. TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş ise ziyaretin kendileri için oldukça önemli olduğunu dile getirirken, “Derneğimiz omurilik felçlilerinin yaşam standartlarını yükseltmek için yürüttüğü çalışmalar ile Türkiye’de saygın bir yer edindi. Çalışmalarımıza göstermiş olduğunuz ilgi doğru işler yaptığımızın bir kanıtı gibi” dedi. TOFD üyesi engelliler, Meral Akşener’e kendileri hazırladıkları havluyu hediye ederken, bol bol hatıra fotoğrafı çektirdi. atan herkesi tebrik ediyorum” dedi. Adım Adım Oluşumu adına konuşan, Avrasya Maratonu’nda TOFD için bağış toplayan Yegane Güley de çalışmalarının sonuçlarını görmekten dolayı duydukları memnuniyeti dile getirirken, “TOFD’ye ve çalışmalarına olan sonsuz güvenimiz sayesinde yaptığımız bu bağışların nereye gideceğinden en ufak bir şüphemiz olmuyor. Bu güzel görüntülerin oluşmasına yardımcı olmak isteyen herkesi Adım Adım ile birlikte koşmaya çağırıyoruz” dedi. Törenin ardından TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş üzerinde Boğaz Köprüsü ve akülü tekerlekli sandalye olan bir plaketi Adım Adım Oluşumu adına Yegane Güler’e armağan etti Daha sonra ise akülü tekerlekli sandalyelerini alan engelli vatandaşlar ve ailelerine akülü tekerlekli sandalyelerin nasıl kullanılacağı konusunda eğitim verildi. Akülü tekerlekli sandalye dağıtımının ardından TOFD Merkez Binası’nın bahçesinde sucuk ekmek partisi yapıldı. (Yavuz ARPACIK) BAKIRKÖYLÜ YARDIMSEVERLER BİR ARAYA GELDİ Türkiye Yardımseverler Derneği Bakırköy Şubesi, düzenlediği yemekte üyeleri ile bir araya geldi. Ataköy 9-10 Kısım’da bulunan Ataköy Kültür Eğitim ve Spor Vakfı tesislerinde düzenlenen yemekte, Dernek Başkanı Türkan Baytar ve yönetim kurulu üyeleri ile çok sayıda yardımsever davetli topluluğu hazır bulundu. Etkinlikte ayrıca küçük bir kermeste yapılarak ihtiyaç sahipleri için yardım da toplanıldı. Van Depremi’nde zarar gören Türkiye Yardımseverler Derneği Van Şubesi’ne ve depremzedelere yardımcı olmak amacıyla bir yemek düzenlediklerimi belirten Türkiye Yardımseverler Derneği Bakırköy Şubesi Başkanı Türkan Baytar, gazetemize yaptığı açıklamada, ‘’Daha önce Van’da yaşanan deprem sonrası depremzedelere yardımcı olmak amacıyla bir miktar para toplayarak Van Şubemiz aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ilettik. Fakat ikinci depremden sonra Van Şubemiz de zarar gördü. Bu yemeğin amacı hem depremde mağdur olan Van Şubemiz ile depremzedelere yardımcı olmak hem de okuttuğumuz talebelere katkıda bulunmak” dedi. 9 ULU ÖNDER, DOĞDUĞU EVDE SEVDİĞİ ŞARKILARLA ANILDI Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk, ölümünün 73. yılında doğduğu Selanik’teki evinde anıldı. Anma törenine Türkiye’den çok sayıda öğrenci katıldı. . Atatürk’ü doğduğu evinde anmak için Türkiye’den gelenler arasında Bakırköy Belediyesi’nin organizasyonunda öğrenciler ve engelliler de yer aldı. Törende konuşan Bakırköy Belediyesi Basın-Halkla İlişkiler Müdürü Ruhsan Tezkan; bu anlamlı günde burada olmaktan gurur duyduklarını belirterek, “Büyük Lider Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 73. yılında Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’in önderliğinde ilk kez Selanik’te Bakırköylü öğretmen ve öğrencilerimizle doğduğu evde anmaktan büyük bir gurur ve onur duymaktayız. Ayrıca burada bulunmamızda katkıları olan Fevziye Mektepleri Vakfı’na ve Selanik Başkonsolosluğumuza gösterdikleri ilgi ve sevgiden dolayı teşekkür ederim. Bu evde, bu balkonda olmak anlatılamaz ve tarif edilemez bir duygu. Görme engelli ikiz kardeşler Kerim-Selim Altınok da Atamızın sevdiği şarkıları sizlerin de katılımıyla söyleyecekler” dedi. Törenlerle birlikte Atatürk’ün müze evi ziyaretçi akınına uğradı. BAKIRKÖYLÜ ÇOCUKLAR SELANİK VE KAVALI’YI GEZDİLER Bakırköy Belediyesi’nin, Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliği ile Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 73. yılında Selanik’te doğduğu evde anma programı kapsamında Bakırköylü çocuklar Atamızın Selanik’te doğ- duğu evin yanı sıra Selanik ve Kavala’da şehir turu da yaptılar. Tur kapsamında Bakırköylü çocuklar Selanik’te Beyaz Kule, Aya Dimitros Katedrali, Büyük İskender Heykeli, Selanik Kalesi, Selanik Meydanı, Kavala’da da Kavalalı Mehmet Ali Paşa Külliyesi, Kavala Kalesi gibi tarih ve turistik yerleri de ziyaret ettiler. NE SÖYLEDİLER? Batuhan Berk Çetin(14): Büyük dedelerim 1924 yılında yapılan Lozan Mübadelesiyle Kavala’dan İstanbul’a göç ettirilmişler. Bu yüzden Bakırköy Belediyesi’nin düzenlediği bu geziye katılmanın benim açımdan çok ayrı bir önemi vardı. Çünkü dedemin dedesinin doğduğu toprakları yani aslında kendi memleketimi görme olanağım oldu. Yıllardır kendi arkadaşlarım arasında hep nerelisin dendiği zaman Atatürk’ün hemşehrisiyim demenin onurunu yaşarım. Bugün bu ziyaretle Türkiye Cumhuriyeti’ni yoktan var eden ve her türlü saldırılara rağmen dimdik ayakta durmasını sağlayacak ilkelerini yerleştiren hemşehrim Mustafa Kemal Atatürk’ün Selanik’te doğduğu evi ziyaret ederek 73. ölüm yıldönümünde saygı duruşumuzu yapmanın da ayrı bir önemi oldu. Bu anlamlı günde burada bulunmamızı sağlayan Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’e çok teşekkür ediyorum. Çünkü 75 yaşındaki dedemin görmediği memleketimizi ben gördüğüm için. Su Doğan(13): İlk kez 10 Kasım törenlerinde bu kadar heyecanlandım. Atamızın çocukluluğunun geçtiği evde O’nun ölüm yıl dönümünde bulunmamın kattığı heyecan çok fazlaydı. Hakan Köroğlu(17): Atatürk’ün doğduğu evi görmek çok güzel. Hep resimlerinden gördüğümüz evinin bahçesinde O’nunla aynı havayı solumanın da ayrı bir önemi oldu. Bizlere güvenip burada olmamızı sağlayan öğretmenlerime,aileme ve Belediye Başkanımız Ateş Ünal Erzen’e çok teşekkür ederim. Selin Dülger(13): Her şeyden önce burada bulunmak benim için gurur vericiydi. Bakırköy Belediyesi’ne çok teşekkür ediyorum çok güzel bir organizasyonla bizleri ağırladılar. Ömrümün sonuna kadar Ateş Ünal Erzen Amcamızı ve Bakırköy Belediyesi’ni bana yaşattığı bu güzel anılardan dolayı unutmayacağım. 11 Bakırköy Halk Eğitim Merkezi’nde resim eğitimi alan 18 kadının eserlerinden oluşan resim sergisi Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlendi. Halk Eğitim Merkezi resim öğretmeni Letafet Memmedova Hafiz Kızı’ndan eğitim alan 18 kadının yağlı boya resimlerinden oluşan karma sergide 55 eser yer aldı. Ressam Letafet Memmedova Hafiz Kızı sergi ile ilgili gazetemize yaptığı açıklamada, Türk Kadını’nın çok yetenekli olduğunu belirterek, “Öğrencilerimizle birlikte bir çok kez sergi açtık. Bu da onlardan birisi. Sergimizde 55 tane Bakırköy Halk Eğitim Merkezi RESİM SERGİSİ yağlı boya eser yer almaktadır. Her öğrencimizin 3 resmine yer verdik. Karma bir resim sergisi. Öğrencilerimin çalışmalarından gayet memnunum. Türk Kadını’nın sanata olan sevgisi ve yeteneği çok fazla. Çalışmalarımız devam edecek. Bize katılmak isteyen tüm kadınlarımızı Bakırköy Halk Eğitim Merkezi’nin Yeşilköy’deki binasına bekliyoruz” dedi. Bakırköy Halk Merkezi Resim Sergisi’nde eserleri bulunan isimler ise şöyle: Kudret Ustaoğludursun, Saliha Er, Mazime Kuyucuoğlu, Zehra Erdağ, Hamiyet Adiloğlu, Gülten Bağırkan, Güher Tetik, Hilmiye Varnalı, Ç. Bahar Ertuyun, Handan Uzer, Ümran Tepret, F. Ülker Kökpınar, Nurten Osmanusta, Salvi Koçhisarlı, Nuray Güney, Semra Laçinel, Alev Z. Caran, Gülsüm Aydın. Bakırköy ’de düzenlenen etkinliklerle ÖĞRETMENLER GÜNÜ KUTLANDI 24 Kasım Öğretmenler Günü, Bakırköy’de düzenlenen bir dizi etkinlikle kutlandı. Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından hazırlanan program çerçevesinde ilk olarak Bakırköy Cumhuriyet (Özgürlük) Meydanı’nda çelenk sunma töreni yapıldı. Buradaki törene İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Özcan, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mustafa Atagün, Bakırköy Belediye Başkan Vekili Hasan Ersoy, CHP, DSP ve Fazilet Partisi’nin ilçe başkanları ile okul müdürleri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı. Baş Öğretmen Mustafa Kemal Atatürk ve hayatını kaybeden tüm öğretmenler anısına yapılan saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan tören, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü çelenginin sunumu ile sona erdi. Cumhuriyet Meydanı’ndaki çelenk sunma töreninin ardından Yenimahalle Cem Karaca Kültür Merkezi’nde düzenlenen etkinlikle 24 Kasım Öğretmenler Günü programına devam edildi. Buradaki programa ise İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Özcan, Bakırköy Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mustafa Atagün, Bakırköy Belediye Başkan Vekili Hasan Ersoy, Bakırköy Garnizon Komutanı Alb. İhsan Bursalı, ilçedeki okul yöneticileri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı. Mustafa Kemal Atatürk ve Van Depremi’nde hayatını kaybeden öğretmenler anısına yapılan saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan ikinci törende konuşan İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Özcan, eğitimden yoksun olan ve eğitimden uzaklaşan toplumların sonunun felaket olacağını belirterek, “Bugün heyecanlı ve gururlu bir gün yaşıyoruz. Atatürk’ün 24 Kasım’da başlatmış olduğu bu savaş Kurtuluş Savaşı gibi hayati önem arz ediyor. Mustafa Kemal’in “Asıl savaşımız şimdi başlıyor” sözü bu gerçeğin en değerli ifadesidir.” dedi. Öğretmenler olarak dün olduğu gibi bu gün de her türlü gayret ve fedakarlık içinde olduklarını kaydeden Özcan, Bakırköy İlçesi olarak öğretmenlerin kendilerini geliştirmesi için her türlü fırsatı yaratmaya çalıştıklarını söyledi. İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Özcan’ın konuşmasının ardından Halil Vedat Fıratlı İlköğretim Okulu Emekli Müdür Yardımcısı Meral Cansev, emekli öğretmenler adına bir konuşma yaptı. Cansev, genç öğretmenlerin kendilerinde olan aynı coşku, azim ve kararlılıkla çalışacaklarını bildiklerini ve onlara güvendiklerini ifade etti. Cansev’in konuşmasının ardından sahneye çıkan Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Ar-Ge Birimi üyesi ve Edebiyat Öğretmeni Mümin Düzgün ise Van Depremi’nde hayatını kaybeden öğretmenler anısına yazdığı “Yitik” şiirini okudu. Düzgün, şiir sonunda salonda bulunan katılımcılar tarafından uzun süre alkışlandı. Daha sonra ise Kartaltepe İlköğretim Okulu Müdürü Tuncer Avcı tarafından metni yazılan “Öğretmenim” konulu slayt gösterisi yapıldı. Slayt gösterisinin ardından ise öğretmenler arası şiir yarışmasında dereceye giren Mümin Düzgün, Mustafa Arslan ve Medine Türkbayalı’ya İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Özcan tarafından plaket verildi. Programın devamında Bakırköy Kız Teknik ve Meslek Lisesi öğretmenler korosu müzik öğretmenleri Nurbanu Kutlu yönetiminde salonda bulunanlara mini bir müzik ziyafeti sundular. Programın sonunda ise emekli öğretmenlere hizmet şeref belgeleri verildi.Emekli öğretmenlere hizmet şeref belgeleri Bakırköy Garnizon Komutanı Alb. İhsan Bursalı, Bakırköy Belediye Başkan Vekili Hasan Ersoy ve Bakırköylü Sanatçılar Derneği Başkanı Üstün Asutay tarafından takdim edildi. (Yavuz ARPACIK) 13 BU ANKETE MUTLAKA KATILIN Yanda ve altta fotoğrafını gördüğünüz bu bina bahçe içinde ve Bakırköy’ün en işlek caddesinin üzerinde Yüce Tarla Caddesi ile Fişekhane Caddesi’nin kesiştiği yerde, Capacity kapalı otoparkının girişinin tam karşısında. Sizce bu binanın aylık kirası ne olmalıdır? Görüşlerinizi; info@atakoygazete.com.tr mail adresimize mesaj göndererek veya (0212) 543 86 65 no’lu telefonumuzu arayarak bildirebilirsiniz. Türkiye’de her gün erkek şiddetine maruz kalan 3 kadın hayatını kaybediyor! ŞİDDETE SESSİZ KALMA, SENSİZ KALMAYALIM... Carousel Alışveriş ve Yaşam Merkezi, 25 Kasım Kadına Karşı Şiddeti Engelleme Günü’nde Fotoğraf Sanatçısı Ümit Karalar’ın “SHEDDEATH” isimli fotoğraf sergisini ziyaretçilerinin beğenisine sundu. Carousel Sahne’de gerçekleştirilen serginin açılış kokteyline Carousel Yönetimi, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Yrd. Doç. Dr. Meltem Ünal Erzen ile çok sayıda davetli katıldı. Zeynep Beşerler, Deniz Çakır, Doğa Rutkay ve Zeynep Mansur gibi 50’ye yakın ünlü kadına uygulanan plastik makyajla şiddet gören kadının yaşadığı duygusal çöküntüyü ve çaresizliği topluma aktarmak, kadının güvenlik ve özgürlük haklarına destek verebilmek adına gerçekleştirilen projede, “Türkiye’de her gün erkek şiddetine maruz kalan 3 kadın hayatını kaybediyor! Kadına Karşı Şiddete Duyarsız Kalmayalım” sloganıyla yola çıkan Ümit Karalar, kadınların sesine fotoğralarıyla ses veriyor. Sergi hakkında gazetemize açıklama yapan fotoğraf sanatçısı Ümit Karalar, “Projeye destek veren ünlü kadınlara profesyonel plastik makyaj uygulanarak, onlara şiddet görmüş bir görünüm kazandırıldı. Sergi, yüzlerde morluklar, sigara izi, deride görülen yaralar makyajın ardından porte fotoğrafları çekilerek elde edildi. Serginin ana amacı, kadının fiziksel, duygusal, cinsel ve ekonomik açıdan zarar görmesini engellemek ve toplumsal yaraya dikkat çekmektir. Ayrıca bu benim ilk sergim. Onun içinde ayrı bir heyecan duyuyorum” dedi. Projeye Destek Veren Ünlüler Ayçe Abana, Ayten Soykök, Bahar Yanılmaz, Perihan Kılıçcıoğlu, Öykü Gürman, Özge Özder, Özgecan Ardıç, Özge Çeçen, Pelin Ermiş, Pınar Dura, Rojda Demirer, Selen Uçar, Sennur Canpolat, Sinemis Candemir, Sevinç Erbulak, Seda Orhan, Tuğçe Güder, Ümide Aysu, Zeynep Beşerler, Zeyno Eracar, Zeynep Kaçar, Zeynep Leventoğlu, Zeynep Mansur. KADIN MECLİSİ’NDEN BİLGİLENDİRME Kadına Karşı Şiddeti Engelleme Günü’nde Carousel Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nde ayrıca Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi’de bir stand açarak, kadınları bilgilendirdi. Kadın Meclisi üyeleri tarafından ziyaretçilere broşürler dağıtılırken, aynı zamanda kadın hakları konusunda bilgilendirmeler yapıldı. Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Yrd. Doç. Dr Meltem Ünal Erzen’de gazetemize yaptığı açıklamada, bugün burada hem güzel bir sergi hem de bizim açmış olduğumuz stand ile kadınlarımızı bilgilendiriyor, insanların dikkatini bu yöne çekiyoruz. Carousel yönetimi de bu konuya duyarlı yaklaşarak iyi bir iş çıkardı. Halen Türkiye’de töre cinayetleri, kadına uygulanan şiddet aralıksız devam ediyor. Bu gibi etkinliklerle insanlarımızı bilinçlendirmek ve onlara haklarını nasıl aramaları gerektiğini öğretiyoruz” dedi. (Arzu BERATOĞLU - Yavuz ARPACIK) Begüm Birgören, Bikem Karavus, Bihter Özdemir, Berrin Arısoy, Cansu Dağdelen, Ceren Enginsoy, Çiçek Dilligil, Deniz Çakır, Doğa Rutkay, Ebru Helvacıoğlu, Emel Çölgeçen, Emel Yalçın, Enise Ütük, Füsun Erbulak, Gökçe Nahadır, Gözde Kansu, Güneş Hayat, Hülya Karakaş, Jülide Kayaş, Latife Geçkin, Melek İçmeli, Meryem Yılmaz, Meyra, Mine Tüfekçioğlu, Münire Apaydın, Nilüfer Açıkalın, 14 Değerli okuyucularım; Ülkemizin birinci sınıf deprem kuşağı altında bulunduğunu herhalde hepimiz biliyoruz. Yüzyıllar öncesinde İstanbul’un çevresini değiştiren büyük hasarlı sarsıntılar, Erzincan, Varto, 1999 Körfez, Yalova, İstanbul, Bingöl derken şimdi de Van Erciş felaketleri bizi hala uyandırmamıştır. Bu depremler ve gelmesi mutlak olan kuzey fay hattı depremi bizim beyinlerimize ancak bir şeyi çakmıştır, o da “DEPREM ÖLDÜRMEZ, BİNA ÖLDÜRÜR” gerçeğidir. Buna rağmen bu gibi depremlere şimdiye kadar somut bir kurtarma çareleri ve ilkyardımlar ön plana çıkarılamamıştır. N I M A Þ A Y ÝÇÝNDEN Halbuki, yukarıda örneklediğimiz büyük küçük depremler sonucunda onbinlerce insanımız hayatını yitirmiş, milli değerler yok olmuştur. Bu noktada ilgililere sormak lazım. Tüm sorumluluklarda gelmiş geçmiş hükümetlerin, belediyelerin, bayındırlık mensuplarının bu konuda payı olduğunu düşünmekteyim. İstanbul gibi “MEGA KÜLTÜR ŞEHRİ” diye yüceltilen yerlerdeki plansız, kaçak, denetimsiz, ruhsatsız binalar yüzde 80 oranını bulmaktadır. Anadolu’dan hayat şartları nedeniyle göç eden işsiz, evsiz yurttaşların büyükşehirlerdeki sahipsiz, korumasız Milli Emlak alanlarında “GECEKONDU CENNETİ” yaratarak hayatlarını sürdürmeleri kimin, hangi yönetim ve sistemin eseridir, sebepleri nedir, düşünülmelidir. Eğer son günlerde medyada, televizyonlarda sergilenen konu ile ilgili toplantılar, görüşmeler, öne sürülen önlemler; yine boş laflarla, CEKCAK’larla geçiştirilirse artık gelecek vaatlere, yenileşmelere, kentsel dönüşmelere kimseler inanmayacaktır, bu böyle biline... YAPI DENETİMİNDEKİ SİSTEM BOZUKLUĞU: Birinci sınıf deprem bölgesinde bulunan Türkiyemiz’de çarpık yapılaşmanın en önemli nedeni eskiden hiç olmayan şimdi ise var olupta doğru uygulanmayan bir denetim sisteminin mevcut olması bize bu felaketleri her defasında ağır faturalarla ödetmektedir. Kent merkezlerimizde yüzde 70, köy ve mezralarda yüzde 90 oranında resmi veya özel inşaatlar kaçak, ruhsatsız, iskansızdır. Varsa da projelerine aykırıdır. Bu rakamların yüksekliği zaten yukarıda arz ettiğimiz olması gereken kontrollerin düzgün yapılmadığı gerçeğini kanıtlamaktadır. Son 15-20 yıldır uygulanan “Yapı Denetim Kurum Çalışmaları” kağıt üzerinde kalmaktadır, sorumsuzluklarla doludur, gayrı ciddidir, istenen sonucu vermemektedir. Çünkü denetim elemanlarına ücretlerini yapı sahipleri ödemektedir. Yani benim verdiğim ücret karşılığında; benim yaptığım binaları denetlemek akıl karı mıdır, mantıklı mıdır? Oysa bu ve benzeri ciddi denetimlerde dünyanın gelişmiş tüm ülkelerinde, hem bina, proje ve tasarımı özellikle statik ve zemin emniyeti hesaplarının özerk, yeminli yetkili müşavirlerce (ehil kişiler) tanzim edilmektedir, bunlar hiçbir kuruma bağlı değillerdir, tamamen sorumluluk içinde serbest meslek sahipleridir. Böylesine bağımsız, sınırsız yetkilere sahip kurum ve kişiler olmadıkça denetim elemanlarının ücreti, inşaat sahibince ödendiği sürece sonuç elde edilemez. (trafik ve başka sektörlerde olduğu gibi) İNŞAATLARDA ESAS SORUNLAR: Erciş Depremi sonrası inşaat mühendisleri, yer bilimciler ve öğretim üyelerinden oluşan 27 kişilik Tatbikattaki önemli hususlardan biri de temelden çatıya kadar zemin emniyeti, temel sistemi, kolon, kiriş, tabliye bağlantısı, perde donatımı da aynı normlar içinde yapılmalı ve denetilmeli, kalıp sisteminin şartnameye uygun şekilde sökülme süreci, betonun günlük, haftalık sulanması ve bakımı en sonunda da dökülen betondan numune küplerin kırılma testinin yapılması şarttır. Bence bu anlattıklarımız basit ama çok önemli uygulamaların ülkemizde tam olarak uygulanmalarının ve denetimlerinin yapıldığını söylemek zordur. İnşaatta dikkat edilecek bu önlemler uzun yıllar hem tahsilini yapmış deneyim sahibi olmuş, ilave olarak da kalifiye işçilerimizle ancak doğru yapılabilir. Aksi halde can kayıplarına bedava ölümlere alışmak zorundayız. Bunların hangisi sizlere ders olmuştur ve hangi somut, kalıcı önlemler alınmıştır. Ve yahut hangi yeni sistemler, teknolojiler devreye sokulmuş, yenilikler uygulanmaya başlanmıştır. Sorun burada odaklanmaktadır. Bu bakış açısı, bu adamsendecilik, denetimsiz, gelişi güzel yerleşimlerle yukarıdaki sorunlara bir çözüm getirileceğine inanmak mümkün müdür? Bence değildir, hatta gelmiş geçmişler ile birlikte en son yaşanan Van Erciş felaketi de 3-5 ay içerisinde unutulup gidecektir. “Dere kumu kullanılmıştır” söylemi eksik kalmıştır. Zaten yeni dönemlerde mıcır da, kum görevini gören mıcır tozu karışımı ile yapılmaktadır. Fikret TORAMAN ÇARPIK YAPILAŞMAYA NEDENLER VE DENETİM SİSTEMLERİ heyet bir rapor açıklamıştır. Düzenlenen bu sonuç raporunda özellikle depremli yapılarda demir donatım ve detaylarının normuna uymadığı, betonun kalitesizliği ve işçilik kusurları ortaya konmuş, ayrıca betonlarda “DERE KUMU” kullanıldığı ve beton agrega (beton karışım malzemesi) boyutlarının da normsuz ve gelişi güzel olduğu ortaya konmuştur. İlgili bu teknik heyetin raporu dışında medya ve televizyon ekranlarında çeşitli kişiler ve bilim adamları, aynı eksikliklere benzer görüş, açıklamalarla bir sürü laflar etmişlerdir, ancak hiçbir görüş sahibi veya öğretim üyesi hastalığın temeline inmemiş, şantiyedeki tatbikat yanlışlıklarına değinmemişlerdir. Nedir esas olan sebepler, hastalığın özü, bir de ona bakalım: İzninizle ilkokuldan sonra yapı meslek lisesi dahil 50 yıla varan bir süreçte şantiyecilik ve müteahhitlik, 1973-1980 arası İstanbul İnşaatçılar Derneği’nde (Eski Yapsatçılar) başkanlık, mahkemelerde bilirkişilik, ayrıca 7-8 yılda Almanya’da bu sektörde şantiye ve ofislerde çalışan birisi olarak işin esasını sizlerle paylaşmak isterim. İnşaat sektöründe “DIN” denen (Deutsche Indüstriel Norm) yani Alman Endüstri Normu kullanılmakta, bizim ülkede de tüm tasarımlar ve hesaplar; özellikle demir donatım ve ölçüleri, bu normdan alınmaktadır. Yukarıda bahsettiğimiz denetimlerin kapsamına giren inşaat sektörünün temelinden başlayıp çatısına kadar hastalığına teşhis koymak ondan sonra tedavisine gitmek gerekmektedir. Bu konuların bazılarına değinecek olursak mesela “binada dere kumu kullanılmıştır” denmektedir. Aslında bir sürü ivme ve işlemlerden geçtikten sonra beton karışımının en sağlıklı malzemeleriinden birisidir. Çünkü deniz kumundaki zararlı unsurlarından tuz, istiridye, midye vs. kabukları karışık değildir. (1970 öncesi İstanbul’da tüm binalarda malesef bu malzeme kullanılmıştır) Daha sonraları mıcır dediğimiz kırma taş ve kum karışımı, karışımın en iyi şekli haline getirilmiştir. Ancak mıcır ile birlikte kullanılan temiz kumun da önemi büyüktür. O nedenle kumun kalitesine dönersek derelerden alınan kum, norm ölçülerine göre düzenlenmiş eleklerden yıkanarak geçirildiği taktirde karışıma büyük yararı vardır. Dolayısıyla bu yanlış ve eksiklikler açıklanmadan Şimdiki süreçte İstanbul ve büyükşehirlerde onaylanmış şehircilik planı bulunmamasına rağmen özel imar durumları ile her köşede, her yeşil alanda 30-40 katlı kulelerin yapılması, o sitelere ait ulaşım, okul, altyapı ve alışveriş imkanları sağlanması da yapılması gereken eksikliklerdir. Esas önemli noktada sevgili okuyucularım ilk başta belirttiğim gibi mesele sistem, anlayış, sorumluluk ve kanun koyucularının sorumlu hareket etmeleridir. Bu bağlamda son yapılan bir kanun hükmünde kararname ile denetime çelme takan bir yasadan bahsetmek isterim. 1954 yılından beri özerk bir önemli kurum olan ve bence en iyi çalışan sivil toplum örgütlerinden olan TMMOB’nin (Türkiye Mimar, Mühendiler Odası Birliği) yeni kurulan Şehircilik Bakanlığı’na monte edilmiş olması yapı denetiminin bence en büyük eksiği olmuştur. Bu verimli çalışan şehircilik ve bu konuda yanlışları takip eden Odalar Birliği baypass edilmiştir, icraatları ve sicilleri bile bu bakanlığa bağlanmıştır. Şimdi soruyorum, bu kurumun yapı sektöründe ciddi yanlışlara el koyarak icabında dava açmaları bundan böyle kolay olacak mıdır, genelleme yaparsak deprem denetimleri dahil tüm inşaat sektöründeki saydığımız eksiklikleri dürüstçe denetlemek mümkün müdür? Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusudur. Mimar ve mühendisleri kontrol altına alırsan, onların sicillerini dahi kontrol altında tutarsan, bu insanların özerk bir şekilde bu meslekte söz sahibi olabilmeleri imkanı kalır mı, yani artık depremler de dahil, alınması gereken her türlü inşaat sektörü tedbirleri işlevlik kazanır mı? Bir taraftan soruna çözüm için tüm öğretim üyeleri, hükümet sözcüleri, belediye başkanları ve ilgililer tarafından yapılan toplantılarda çareler tartışılacak, diğer yandan bu denetimi çok iyi yaptığını iddaa ettiğim bir mesleki kuruluş TMMOB devreden çıkarılacak, özerkliği kaldırılacak ve bedenini, dalını budayacaksın ondan sonra da denetimi nasıl yapalım diye yeniden çözümsüz toplantılar yapaccaksın. “HADİ CANIM SENDE” Şimdilik bu konulara özellikle değindikten sonra yazımızın devamı olarak gelecek sayıda yine aynı sektörle ilişkili yapı denetim sistemi, moda olan “Yapı Güçlendirme Tekniği”, çürük olan binaların hemen yıkılması söylemleri, bazı bölgelere kat ilavesi verilmesi, binalarda deprem dayanıklılığı testi ve maliyeti, kesilen kolonlar ve betonarme karkas konusu ile kentsel dönüşüm projeleri, ayrıca bence yine bir yeşil talanı olan yeni B2 Orman Kanunu uygulamalarına değinecek, bu konuların pratikte yarar ve zararlarını sizlerle paylaşacağız. Sonuç olarakta inşaat sektörünün çok derin bir konu olduğu tıpkı tıp, ekonomi ve benzeri parasal işlemler gibi yönetilmesi gereken bir sektör olduğunun algılanması ve bunun bir devlet yönetim ve uygulama projesine bağlı bulunmasının gerektiğini sizlere izah etmeye uğraşacağım. Bu vesileyle hala çözüm bekleyen depremzedelere, sokakta kalanlara kolaylıklar, ölenlere rahmet diliyorum. 15 BAKIRKÖY’ÜN ÖDÜLLÜ ECZACISI Eczacı Dergisi tarafından bu sene ikincisi düzenlenen, başarılı kişi ve kurumlara verilen “Altın Havan İlaç ve Eczacılık Sektörü 2011 Başarı Ödülleri” Kasım ayında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Keçecizade Fuat Paşa Konağı’nda yapıldı. İlaç ve eczacılık dünyasının Oscarları sayılan her bir parçası özel olarak tasarlanan 18 ayar altın kaplama olan Altın Havanlar sahiplerini buldu. “Altın Havan İlaç ve Eczacılık Sektörü 2011 Başarı Ödülleri” Ecz. Levent Kamacık Özel Ödülü’nü ise “Meslek örgütlerindeki başarılı çalışmaları nedeniyle” Bakırköy Uçkunkaya Eczanesi’nin sahibi Bakırköylü Eczacı Asal Uçkunkaya layık görüldü. Eczacılık sektörünün önemli yayın organlarından Eczacı Dergisi’nin bu yıl ikincisini düzenlediği ödül töreninde, meslek örgütlerindeki başarılı çalışmaları nedeniyle Eczacı Levent Kamacık Özel Ödülü’ne layık görülen Asal Uçkunkaya, kazandığı ödülün hem kendisi hem de Bakırköy için büyük anlam taşıdığını söyledi. 1977’den beri Bakırköy’de eczacılık yapan Asal Uçkunkaya, aldığı ödül, sektördeki çalışmaları ve eczacılık sektörüne dair sorularımızı yanıtladı. Sayın Uçkunkaya, sektör için büyük önem taşıyan Altın Havan 2011 Ödülleri’nde Ecz. Levent Kamacık Özel Ödülü’ne layık görüldünüz. Bu konuda neler söyleyeceksiniz. Duygularınız, düşünceleriniz nelerdir? Bakırköylü olarak bu ödülü almam hem kendi adıma hem de Bakırköylüler adına sevindirici. 35 yıldır Bakırköy’de eczalık yapıyorum. Çok önemli isimlerin bulunduğu 12 kişilik jüri kurulu tarafından bu ödüle layık görülmek bana büyük bir onur ve mutluluk verdi. Aldığım ödül benim için çok anlamlı. 3 sene evvel rahmetli olan Eczacı Levent Kamacık, uzun yıllar İzmir Eczacı Odası Başkanlığı, Türkiye Eczacılar Odası 2. Başkanlığı yapmış ve aynı zamanda İstanbul’da EDAK Kooperatifi’nin kurulmasında çok büyük katkıları olan, sektörde çok önemli bir isim. Onun isminin verildiği ödüle layık görülmekten dolayı gururluyum. Mesleki örgütlenmedeki başarılarınızdan dolayı bu ödüle layık görüldünüz. Meslek hayatınızdaki çalışmalarınızdan bahseder misiniz? Mesleki örgütlenme konusunda bu güne kadar bir çok dernek, kooperatif, vakıf ve odalarda hizmet verdim. Uçkunkaya Eczanesi’ni Bakırköy’de açtığım 1977 yılında ilk olarak örgütsel çalışmaya başladım. İlk önce burada Bakırköy Bölge Temsilciliği’ni aldım ve 6 yıl bu görevde çalıştım. İstanbul Eczacı Odası’nda 12 yıl TEB (Türkiye Eczacılar Birliği) delegasyon üyesi olarak çalıştım. 6 yılda Türkiye Eczacılar Birliği’nde Yüksek Haysiyet Divanı’nda çalıştım. Buradaki görevim Türkiye içinde etik dışı çalışan eczaneler, devleti bir şekilde dolandıran eczaneler hakkında gelen dosyaları değerlendirmekti. Aynı zamanda şu anda Parmatik Girişimci Eczacılar Derneği’nde görev yapıyorum. Eğitim ağırlıklı bir dernek. Dermo kozmetik ürünlerin eğitimli kişiler tarafından satılması konusunda çalışmalar yapıy- Biraz da genel olarak eczacılık sektöründen bahseder misiniz? Sektörün şu anki durumu nasıl? Eczacılıkta sıkıntılar artarak devam ediyor. Gerek internetten yapılan bilinçsiz ve kontrolsüz satışlar gerekse aktarlarda yapılan satışlar bizleri etkiliyor. Bu tür ürünlerin satışı kesinlikle eczaneler tarafından yapılmalıdır. Bitkisel destek ürünleri, nasıl olsa bu bitkiseldir, hiçbir şey yapmaz diye bir şey yok. Bir bitkinin yaprağından faydalanacaksak o bitkinin yaprağının ne zaman toplanacağı, hangi kalitede kurutulacağı nasıl saklanacağı çok önemli. Çünkü öyle bitkiler var ki, yaprağını güneşte fazla tuttuğunuz zaman oradaki faydalı madde güneş ışığı ile zararlı hale gelip kişiyi zehirleyebiliyor. Bu meyvesinde de böyledir, gövdesinde de böyledir. Artık bu tür ürünlerin sadece eczanede satılması, bu ürünleri yapanlarında muhakkak bitkisel ürün olsa dahi, Gıda Tarım Bakanlığı’ndan ruhsat almak yerine kesinlikle Sağlık Bakanlığı’na bağlanmalı. Dışarıdan getirilen tüm dermo kozmetik ürünler, bitkisel ürünler, destek ürünleri muhakkak eczacılık fakültelerinde analiz edildikten sonra piyasaya verilmelidir. Artık çantacılardan, komşuma iyi geldi diyerek ürün almak yerine muhakkak çok rahat danışabilecekleri eczacılara sormalıdırlar. İnternetten sağlık ürünlerinin alınmasına kesinlikle karşıyım. Miadı yakın, içeriği belli olmayan bir takım ürünler satılmaktadır. İlacın alınacağı tek nokta eczanedir. oruz. Buradaki amacımız sıradan ürünü almak ve halka vermek yerine yurt dışında güvenilir olan ürünleri alıp tüketicilere sunmak. Onun haricinde Yeşilköy ve Yeşilyurt Spor Kulübü’nün üyesiyim. Ayrıca Yeşilköy Sahilleri Koruma ve Güzelleştirme Derneği’nin üyesiyim. Yani ne kadar dernek varsa hepsine hem katkıda bulundum hem de üye oldum. Son olarak Bakırköylülere neler söylemek istersiniz? Bakırköy halkı ile her zaman iç içe oldum. Kendime, eşime, anne ve babama, çocuklarıma vermeyeceğim hiçbir ilacı bugüne kadar kimseye vermedim. Halkıma tavsiyem şu, birinci derece sağlık danışmanınız her zaman eczacınızdır. Ve her ailenin muhakkak güvendiği her şeyi danışabildiği bir eczacısı olmalıdır. Arzu BERATOĞLU 16 ÖZÜRLÜ MEMUR KADROLARI SINAV VE KURA İLE DOLACAK Kamuoyunda merkezi özürlü memur alım sınavı olarak bilinen Özürlü Memur Seçme Sınavı’nı (ÖMSS) ve kamu kurum ve kuruluşlarınca istihdam edilecek olan özürlü memurların alım usulünü belirleyen “Özürlülerin Devlet Memurluğuna Alınma Şartları ile Yapılacak Merkezi Sınav ve Kura Usulü Hakkında Yönetmelik” 3 Ekim 2011 günkü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Özürlü ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Devlet Personel Başkanlığı işbirliğinde hazırlanan ve Bakanlar Kurulu’nca imzalanıp Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren Yönetmelik özürlü memur alım sistemine pek çok yenilik getiriyor. Yönetmeliğin getirdiği ilk ve belki de en önemli yenilik Tüm Türkiye için merkezi olarak yapılacak “Özürlü Memur Seçme Sınavı (ÖMSS)” düzenlenmesinin kararlaştırılmış olmasıdır. Ortaöğretim, ön lisans veya lisans düzeyinde eğitim veren kurumlardan mezun olanlar için düzenlenecek olan sınavın soruları ve değerlendirmeleri özürlülerin eğitim durumları ve özür grupları göz önünde bulundurularak yapılacaktır. Ayrıca sınava katılacak olan özürlülerin özür grupları ve sınava ulaşabilirlik şartları da göz önünde bulundurulacak ve talep etmeleri halinde özürlülere özür gruplarına uygun olarak refakatçi temin edilecektir. Orta ve yüksek öğretim mezunu özürlüler için yapılacak olan ÖMSS, diğer kamu yerleştirme sınavlarından ayrı olarak ve kamu kurum ve kuruluşlarında özürlü kontenjanı açığı bulunduğu sürece yapılacaktır. Sınav soruları özür grupları itibariyle özürlülerin bilgi, yetenek ve becerilerini ölçecek şekilde ayrı ayrı hazırlanırken, ortaöğretim mezunları için Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı ortaöğretim kurumlarında uygulanan eğitim programları, yüksek öğretim mezunları için ise yüksek öğretim kurumlarında okutulan ders kitapları esas alınacaktır. Sınavın uygulanmasında ise, özür grupları ve ulaşabilirlikleri göz önüne alınacaktır. İki yıl süreyle geçerli olacak olan ÖMSS, iki yıl içerisinde yeni bir sınavın yapılamaması durumunda sınav sonuçları yeni bir sınav yapılıncaya kadar geçerli olmaya devam edecektir. ÖMSS’ye katılan özürlü memur adaylarının yerleştirme işlemleri, eğitim durumları ve özür gruplarına ilişkin şartları taşımaları kaydıyla, ÖMSS puanları, tercihleri, kadro sayıları ve koşulları göz önünde tutularak belirlenecektir. Aynı kadro için başvuran adayların yerleştirilmesinde her bir adaya ait geçerlilik süresi bitmeyen ÖMSS sonuçlarından en yüksek puan dikkate alınacak, aynı puana sahip adaylar arasından diploma tarihi itibariyle daha önce mezun olmuş olana, bunun da aynı olması halinde yaşı büyük olana, yine aynı olması durumunda ise sınav sonucu yeni açıklanan adaya öncelik tanınacaktır. Yönetmelik ile getirilen Kur’a sistemi ise; 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 41. maddesine göre Devlet memuru olabilmek için aranan asgari eğitim şartını haiz eğitim veren kurumlardan mezun olan özürlülerden kamu kurum ve kuruluşlarına tercihlerine göre yerleştirileceklerin tespiti amacıyla noter huzurunda yapılacaktır. Kura ile yerleştirme talep eden kamu kurum ve kuruluşlarının uygun kadroları için tercihte bulunarak yapılacak, tercih edilen kadrolara birden fazla istekli olması halinde ise ilgili kadrolara yerleştirilecek adaylar istekliler arasında kur’a çekilerek belirlenecektir. Adaylar tercih olarak belirledikleri kadrolar dışında, tercih edilmeyen münhal kadrolara genel kur’ayla yerleştirilme talebinde bulunabileceklerdir. Yönetmelik gereğince ÖMSS ya da kura ile herhangi bir kadroya yerleştirilen adaylar, iki yıl geçmedikçe tekrar yerleştirilemeyeceklerdir. Kamu kurum ve kuruluşları ise, kanun, tüzük ve yönetmeliklerde yer alan özel hükümler haricinde, yerleştirme yapılmasını talep ettikleri kadrolar için üst yaş sınırı belirleyemeyecektir. Yönetmelik gereği kamu kurum ve kuruluşları ayrıca çalışma yerlerini özürlülerin erişilebilirliğine uygun hale getirmek, çalışmalarını kolaylaştıracak gerekli tedbirleri almak ve özür durumlarına göre gerek duyulan yardımcı ve destekleyici araç ve gereçleri temin etmek zorundadır. Ayrıca Yönetmelikle özürlülerin, özürlülüklerini arttırıcı veya ek özür getirici işlerde çalıştırılamayacağı da hükme bağlanmıştır. ÖMSS ve Kura usulünün uygulama, detay ve sınav tarihine ilişkin bilgiler ileriki tarihlerde Devlet Personel Başkanlığı tarafından açıklanacaktır. Gençliğimizde ailemizle birçok kez tarihi Tabağımı herkesten önce silip süpürdüm. yapıları, kaplıcaları, kestane şekeri, İskender Üstüne de güzel demlenmiş bir çay… kebabı, ipeği ve yeşilliğiyle ünlü kentimiz BurBirden kızım “Aaa, Anne! Ataköy’e bak!” dedi sa’ya gittik. Özellikle sömestr ve hemen ayağa kalkıp fotoğraf tatillerinde Uludağ’a kayak için çekmeye başladı: Sağdan, solgittiğimizde dahi İskender yemedan, bir o köşeden bir bu köşeden İstanbul’a dönmezdik. Belki den… de işte bu nedenle hala o tadı Orta masada oturan bir hanımla unutamadığımı düşünürüm. bir bey “Biz de Ataköy’de otuNeden mi? Ne zaman İskender ruyoruz.” dediler. yesem, çocukluğumda damağı“Evet, tabii bu Ataköy’ün ma kazınmış Bursa İskender fotoğrafı… Ataköy’de, bizim kebabının tadının karşılaştırAtaköy İlkokulu’na gittiğimiz yılmasını yaparım. lar… “ dedim. İşte neredeyse kırk yıl sonra bu 1960’lı yıllarda Ataköy… Sevgili, kez biz, çocuklarımızla lokangüzel Ataköy… Sakin, modern, tadan içeri girdiğimizde çevreme eğitimli, kültürlü, nazik ve sıcak baktım. Her şey yine eskisi gibiyAtaköy… O yıllar Ataköy Pladi. Çocukluğumuzdaki masalar, jı’mız vardı, denize girer iskemleler, mavi renkteki ahşap saatlerce yüzerdik. Çoğumuz pencereler ve kapı… Kapı yüzmeyi orada öğrendi. önünde kuyrukta bekleyen Deniz tertemizdi. Dibi müşteriler… İskender’in o görünürdü. Herkes birbiriYASEMİN BAYER hoş kokusu… ni tanır, herkes birbirine Her şey ama her şey eskisi selam verirdi. gibiydi. Değişen, zamana İşte öyle masal gibi yenik düşen yalnızca zamanlar… bizlerdik. Geçen yıllarla Tam o sırada garson geldi. yitirilen sevdiklerimiz… “Bu fotoğraf şimdiki genç Güzel annemin tatlı bakışı, kuşağa pek bir şey anlatyakışıklı babamın otoriter duruşu, pamuk mıyor. Ama sizin gibi ellili, altmışlı kuşak geldi saçlarını tepesine topuz yapan anneannem, kırmi hemen fotoğrafa bakıyor. Ve gülümsüyor.” laşmış sarı saçlarıyla babaannem ve dedelerdedi kibarca. im… Onlara duyduğum özlemin acısını kim Ben de fotoğrafa bakarken gülümsemeyle birlikbilebilir ki? Yüreğimin acısını hissettim… te gökyüzüne yükselen hüznün esintisini duyumArdından bizlerin de yalnızca görüntüde sadım. İnsanın kimi zaman geçmişi bu kadar değiştiğini düşündüm. Yüzümüzdeki çizgilerdi yakınında bulması büyük mutluluk… bizi değiştiren. Ailemizin verdiği terbiye, Bursa-Mudanya’dan deniz otobüsüne girerken, eğitim… Velhasıl bize öğrettikleri her şey yine arkamda bıraktığım çocukluğuma son bir kez aynı kalmıştı. daha baktım. Biz de onları Ah, ne de kendi çocukgüzel zamanlarımıza larmış aktarmıştık. derken, Hüznümün aslında bizhafiften lerin de epey üstümden yaş aldığını uçtuğunu algıladım. hissettim. Ama Yemeklerimyaşanan iz geldi. anların Büyük bir değerini iştahla bilmek, yerken, kuşkusuz çocukluğuyaşamı mun ağız anlamlı kılıytadını bulor. Sonuçta muş olduğuhiç kimse bu mu geçirdim dünyada içimden seskalıcı değil sizce. ki… BURSA’DA İSKENDER ATAKÖY’DE ZAMAN 17 TÜKETİCİLER DERNEĞİ’NDEN VATANDAŞLARA ÇAĞRI: “İLÇE HAKEM HEYETLERİNE BAŞVURARAK ELEKTRİK FATURALARINIZA YANSITILAN K/K BEDELİNİ GERİ ALIN” Kahramanmaraş'ta bir tüketicinin başvurusunu değerlendiren Tüketici SorunTabi. Hakem heyetleri yasal kuruluşlardır kaymakamlıklarda. Her ilçede de o ları İl Hakem Heyeti, elektrik faturasına yansıtılan yüzde 15 oranındaki kayıp ilçede örgütlenmiş tüketici derneği varsa onların da temsilcileri vardır, barokaçak bedelinin tüketiciye iadedan bir avukat vardır. Belediyenin bir temsilcisi vardır, Maliye Bakanlığı’ndan, sine karar verdi. Tüketici mal müdürü veya vergi dairesi müdürü seviyesinde bir yetkilide hakem Sorunları İl Hakem Heyeti'ne heyetinde bulunur. Burada verdikleri kararlarda yaptırıcı kararlardır. Hakem heyetlerine başvurmak için gerekli evraklar nelerdir? başvuran Emine Saygılı, Eylül Sayfamızda hazır olan dilekçeleri doldurarak, Fatura ve saat aboneliği kimin ayında kendisine gönderilen üzerine ise faturalarının da fotokopilerini eklerine koyarak müracaatlarını elektrik faturasındaki 11.17 yapabilecekler. liralık kayıp kaçak bedelinin Herkesin aynı sonucu alması gerekir. Nisan ayından itibaren herkes bu fatuhaksız olduğunu ileri sürerek, ralarını alabilir. Nisan ayınşikayetçi oldu. Bunun dan önceki faturalarda üzerine toplanan K/K bedeli tahsil edilmiyheyet, dağıtım şirketi ordu. Akedaş'tan savunma Hakem heyetlerinin hızlı istedi. İlgili firma bu çalışmasına bağlı. Tabi bu tahsilatının kendikonuda çok büyük bir lerinin keyfi bir yüklenme olacak. Hakem uygulaması heyetleri de sonuçları olmadığını Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından alıbitirebilme açısından nan kararı uyguladıklarını belirtti. Heyet, Saygılı'nın müracaatını baya bir sıkıntıya girecek. inceleyerek, elektrik faturasına yansıtılan yüzde 15 oranındaki 11.17 liranın iadesine karar verdi. Bu gelişmeler üzerine gündeme gelen konu ile ilgili merak edilen(Yavuz ARPACIK) leri Tüketiciler Derneği Genel Başkanı Ali Kenan Kır’a sorduk. Kır, gazetemize yaptığı açıklamada, Kahramanmaraş İl Hakem ....... KAYMAKAMLIĞI Heyeti tarafından verilen kararın emsal teşkil ettiğini belirterek, L EK ÇE D İİL tüm vatandaşların oturduğu ilçedeki Kaymakamlıklarda buluTÜKETİCİ SORUNLARI İLÇE HAKEM HEYETİ BAŞKANnan İlçe Hakem Heyetleri’ne başvurmalarını istedi. LIĞI’NA Ö R NE Ğ İ Kır, Tüketiciler Derneği’nin internet sitesinde konu ile ilgili örnek bir dilekçe hazırladıklarını belirterek, “Bu konuda ilgili yasal ŞİKAYET EDEN : sebepleri, yasaları ve anayasal hakları içeren örnek bir dilekçe hazırŞİKAYET EDİLEN : ladık. Tüketiciler bu dilekçe ve Nisan 2011’den bu yana olan elektrik fat- KONU : …….(Elektrik Kurumunun Unvanı)’nca tanzim edilen …/…/…. uralarının fotokopileri ile oturduğu ilçenin Kaymakamlığında bulunan tarihli elektrik faturasındaki K/K (Kayıp/Kaçak Kullanım) bedelinin iptali ile kurumİlçe Hakem Heyetleri’ne başvurularını yapabilirler.’’ dedi. ca elde edilen haksız kazancın iadesi talebinden ibarettir. Son dönemde gündemde olan elektrik faturalarına yansıtılan K/K (Kayıp/Kaçak) Bedeli hakkında bilgi verir misiniz? AÇIKLAMALAR: Elektrik dağıtım şirketleri tarafından 2011 nisan ayından bu yana …….’ca tanzim edilen …/…/2011 tarihli elektrik faturasında Kaçak ve Kayıp Kulabonelere elektrik faturalarında K/K (Kaçıp ve Kaçak) Bedeli adı altında lanım bedeli adı altında …. TL ücret faturama yansıtılmıştır. Kurumca tüketiciye bir bedel şarj ediliyor. Bu da faturanın yaklaşık yüzde 10’na tekabül yansıtılan bu ek yükümlülük hukuka aykırıdır. Şöyle ki: ediyor. Bir örnek verecek olursak, elimdeki 191 TL’lik faturada kaçak kullanım bedeli 18 lira 98 kuruş. Yani fatura toplamının nerdeyse yüzde 1. Elektrik Piyasa Kurumu’nun geçici 9. maddesine binaen çıkarılan “ELEKTRİK 10’u. Bunun dışında yine sayaç okuma bedeli diye bir bedel var. Bu bir DAĞITIM BÖLGELERİNDE UYGULANACAK FİYAT EŞİTLEME MEKANİZMASI elektrik faturasını incelediğiniz zaman bir tüketicinin kullanmış olduğu HAKKINDA TEBLİĞ’de dayanağını bulan bu ek yükümlülük, Anayasa’nın 172. 604 kw saatlik bir elektrik faturasına 17 kuruş şarj edildiğinde 107 lira maddesinde “devletin, tüketicileri koruyucu tedbirler alması” konusundaki görebir tüketim bedeli doğuyor. Faturanın toplamına baktığınız zaman 191 viyle tamamen çelişen bir uygulamadır. İlgili tebliğin amacı “tüketicilerin dağıtım lira 30 kuruş oluyor. Yani şöyle toparlarsak 107 liralık bir tüketim yapan bölgeleri arası maliyet farklılıkları nedeniyle var olan fiyat farklılıklarından kısmen bir tüketici yurttaş 191 TL ödüyor. 84 lira fark ediyor. Bu ne demektir , veya tamamen korunmasını sağlamaktır”. Oysaki işbu tebliğin elektrik kurumlarıntükettiğin elektriğin bedeli 107 lira ise 80 lira yani yüzde 80 fazlasını ca uygulaması, tüketicinin mali anlamda korunmasından ziyade ona ek yükümödüyorsun. Bu nasıl bir hesaptır, bu nasıl vicdandır diye sorgulamak lülüklerin yansıması şeklinde tezahür etmiştir. Diğer tüketicilerden tahsil edilelazım. 100 lira fatura, 80 lira; KDV okuma bedeli, enerji bedeli, sözleşme meyen ücretlerin yahut onların kaçak kullanımından doğan zararların, elektrik kulgücü, enerji fonu payı, TRT payı, elektrik tüketim vergisi, topladığınız lanımı karşılığını ödeyen tüketicilere yansıtılması, Anayasa’nın 172. maddesi ile zaman KDV’yi 80 lirayı geçiyor. 100 liralık bir tüketim yapan bir yurttaş bağdaşamayacağı gibi, Anayasa’nın 167. maddesindeki “devletin, mal ve hizmet 80 lirada devlete veri veriyor. Gündemde olan K/K bedeli de nisan piyasalarının sağlıklı ve düzenli işlemelerini sağlayıcı ve geliştirici tedbirleri alma, 2011’den bu yana bunların üzerine limon sıktı. Yani dolaylı yoldan piyasalardaki fiili veya anlaşma sonucu tekelleşmeyi ve kartelleşmeyi önleme” şeködediklerimiz yüzde 70 idi. Yüzde 10’da oradan geldi. Yüzde 80 oldu. Bu lindeki yükümlülüklerine de aykırıdır. nasıl izah edilebilir bilemiyoruz. Bu konuda Enerji Piyasası Düzenleme 2. Keza Rekabetin Korunması Hakkındaki Kanunu’nun 6. maddesine göre “bir Kurulu’na olsun, Enerji Bakanlığı’na olsun kamu duyurusu adı altında bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde veya bir bölümünde bir mal veya yazı yazmıştık. Bunun cevabını halen 12 Ağustos 2011’den beri hizmet piyasasındaki hakim durumunu tek başına veya başkaları ile yapacağı derneğimiz almış durumda değil. Bugün gündeme geldi, güneydoğuda anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanılması hukuka aykırı ve yurttaş bir bayan hakem heyetine müracaat edip parasını geri alınca çok yasaktır”. Elektrik dağıtımı konusunda tekel konumuna sahip kurumun eşit durumiyi bir emsal oldu ve bu tamamen kamuoyunun gündemine düşmüş daki kişilere ayrımcılık yapması ve ticari ilişkinin gereği olmayan ek yükümlükler durumda. Bunun kaldırılmasından yanayız. getirmesi Rekabet Kanunu’na da aykırıdır. Bu bağlamda Rekabetin Korunması Peki vatandaşlar bu bedelin taraflarına iadesi için nasıl bir yol izleyecek- Hakkındaki Kanunu’nun 6. maddesinin 2. fıkrasının b) bendindeki “eşit durumdaki ler. Hangi makamlara başvuru yapacaklar? alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülük ve edimler için farklı şartlar ileri sürerek, Bu konuda bizim TÜDER web sayfamıza girerlerse örnek bir dilekçe fordoğrudan veya dolaylı olarak ayrımcılık yapılması” hali ilgili “Kayıp ve Kaçak Kulmatladık. Bu konuyla ilgili yasal sebeplerini ve yasaları da içeren bir lanım Bedeli” konusundaki uygulamada açıkça sabittir. maddeyle anayasal hakları da içeren bir maddeyle bir dilekçe örneği 3. İlgili Kanunu’nun 56. maddesine göre “kanunun 4. maddesine aykırı olan her hazırladık. Bu dilekçenin sadece üstünü dolduracaklar altına isimlerini türlü anlaşma ile teşebbüs birlikleri kararı geçersizdir. Bu anlaşmalardan ve kararyazacaklar altını imzalayacaklar ve tüm ilçelerdeki kaymakamlıklara lardan doğan edimlerin ifası istenemez. Daha önce yerine getirilmiş edimlerin müracaat edecekler hakem heyetlerinde bunlar görüşülecek. Diğer bir geçersizliği nedeniyle geri istenmesi halinde tarafların iade borcu Borçlar Kanunu’hakem heyetinde alınan bu kararda emsal teşkil edecektir. Burada bir nun 63 ve 64’üncü maddelerine tabidir”. keyfiyet olmaması lazım. Hakem heyetlerinin buna özen göstermesi 4. Anılan düzenlemeler gereğince hukuka aykırı bir şekilde tüketicilerden tahsil lazım. Tüketici mahkemelerine taşımamaları lazım. Ne için taşımamaları edilen kaçak ve kayıp kullanım bedellerinin BK md. 53. maddesine uygun olarak lazım.15 lira 20 lira 30 lira gibi K/K Bedeli için açılacak olan davanın bir sebepsiz zenginleşme hükümleri çerçevesinde geriye dönük olarak iadesi gerekay önceki yeni bir düzenlemede Adalet Bakanlığı harçları maalesef bu mektedir. ülkede 15-29 lirayı geçmeyen dava açma harcı şu anda en az 350 ile 5. BK md. 65’deki zamanaşımına ilişkin düzenleme de göz önünde bulundurularak 500 TL arasına getirildi. Yani 20 lira 30 lira için bir kişi kalkıp 350-400 ekteki son 1 yıla ilişkin faturalarda yansıtılan toplam ….. tutarındaki kayıp ve lira dava harcı ödeyemez. Bu da çok yanlış bir şey. Tüketicinin Hakkaçak kullanım bedeli altında tahsil edilen ücretin tarafıma iadesi arz ve talep ları’nın Korunması konusunda kardeşim hakkınızı korumayın dava olunur. açmayın demekten öte bir şey değil. Yani bence bu iki konu bir bütünlük SONUÇ VE İSTEM: Yukarı da arz ve izah edilen nedenlerle toplam ….. tutarında arz eder. Hakem heyetlerinin bu konuda sonuca kesinlikle varmaları kurumca elde edilen haksız kazancın tarafıma iadesine karar verilmesini gerekir. saygılarımla arz ve talep ederim. Hakem heyeti bu sonuca kendisi varabilir mi? 18 İnsanın içinden geldi du. Zaten kendisi bunun mi duramıyor. yanı sıra Hayriye Öyle bir şeyler teyzeyi izliyordu fokurdarken, ve her şeyi bildiğihadi sende ni zannediyorbu oluşum du. Aslında var diyen ses hiçbir şey önce ıslık bilmiyordu. gibi Neyse… Çiçekkulağınıza leri saksıya bir fısıldarken, bir güzel yerleştirdikanda çığlığa ten sonra Hayriye dönüştü mü sizi kimse teyze ne yapıyorsa O da durduramıyor. Bu sonrada aynısını yapıyordu. Mesela olacak bir şey Hayriye teyze PINAR KUMSAL değil veya zorla, çiçeklerine boncuk ite, kaka koymuşsa, üniversite bizim Osman sınavını Amcada evladım koyuyordu. kazansın Osman diye olacak iş de değil. Amcanın evinin her köşesi, cam Her şeye, çevrenizde olup biten olay- önleri çiçeklerle süslenmişti. Hayriye lara (menfi veya müspet) bakışınız el teyze işi ilk önce çakmadıysa da, kadarken bile farklı şekillerle yoğrusonra hemen her şeyi anlamıştı. Ama luyor. Kimse sizi çoğu zaman fark görüyordu ki ilk önceleri çok etmiyor. Çünkü Onlar sizin kendileri güzeldiler hepsi rengarenkti ama gibi düşünmenizi ister. Farklı günden güne çiçekler solmuştu. düşünürseniz aykırısınızdır. Ama siz Bunun üzerine Hayriye teyze bizim hiç vazgeçmezsiniz kendi içinizde Osman amca ile konuşmaya gitti. yarattığınız ayrıcalığınızdan. Sizi Onunla herkesin alay etmesine göz anlamadıklarını düşünüp, düşünyumamazdı. Hayriye teyze onunla mekle kalmaz, muhakkak içinizdekiçiçekler hakkında konuştu. Bilgi leri bir şekilde yaratmanın peşine verdi. İlk önce bunları duymak istedüşersiniz. Bu yaratma işi öyle zorla- meyen Osman amca daha sonra dinma ile belli formülle değil, biraz ledi ve Hayriye teyzeye teşekkür etti. genlerden biraz doğuştan ve bunBir daha hiç kimseyi taklit etmeyeların karmasına kendi gelişimlerinizi ceğini ve her şeyi fazla merak edip eklediniz mi, yok başka ala hayat. uygulamasının yanlış olduğunun Evde geçen gün, çekmecede bir farkına varmıştı. şeyler ararken, elime geçmişten Biz biz olalım her şeyi merak etmeyekalan bir defter geçti. Ama çok lim . Her şeyi merak konusu edebilir geçmişten. Tarih 28.01.1989 yani ve uygulamaya çalışabiliriz. Ama lüttam tamına, dolu dolu on üç yaşınfen bütün meraklarımız doğru yönde dayken, bendenizin öyküler karalolsun. Osman amca gibi her şeyi adığı defterden, bir demet öykü merak edip yanlış uygulamayalım. sunacağım. Bu sefer köşe yazısını Öykünün tek bir yerine dokunmadan küçük Pınar huzurlarınıza sunar aynen yazdım. Yukardaki öykü de efendim… imla hataları var, kurgu hatası var ve nice hata olabilir. On üç yaşındaÖYKÜ İSMİ: GÜVERCİN AVI ki çocuk hatalı da olsa, defterinin KONUSU: MERAKLI İNSAN tamamını öykülerle dolduruyorsa, bu KONUSU içinden geldiği içindir. Ve o çocuk büyür, bir öykü kitabı çıkarır ardınTanıtacağım insan şöyle; 55 yaşlarından romanı yayınevinde sırasını bekda bir yaşlı amca. Kendisi emekli lemektedir. O çocuk büyürken orgeneral. İsmi de meraklı Osman idi. yazma eylemini desteklemek adına, Çünkü merak ettiği her şeyi uyguluygünlerden bir gün, Nişantaşı’nda ki ordu. Her şeyi herkese sorardı. Kim seramik atölyesinin kapısını çalar. İki ne konuşuyorsa, kapıları bacaları yıl boyunca, kar, kış, yaz demeden dinleyip dururdu. Kendisinin merak her hafta sonunu seramik öğrenmettiği bir konuda çiçeklerdi. eye ayırır. Yazma eyleminin daha İlk önce çiçekler hakkında hiçbir fikri fazla beslenmesini sağlar. Zaman yoktu. Fakat yaşlı olduğu için biraz zamanı kovalarken, bir bakmıştır, çocukluk duyguları tabi ki de üstün hocası ile ortak atölyesi vardır. basıyordu. Yaşlı İstanbul kadınlarından Hayriye teyzenin çiçeklerini SON SÖZ 1: Sanatın hiçbir dalı görünce ona özenmiş ve böylece zorla olmaz, içinden gelirse olur. Ben çiçek merakı başlamıştı. Hayriye hep içimden geldiği gibi davrandım. teyze, çiçeklerine o kadar güzel İçinizden geliyorsa, tavsiye ederim... bakıyordu ki siz bile görseniz özenirdiniz. Bir çocuğa bakar gibi bakıyorSON SÖZ 2: Atölyemizde kurs, du. Kendisi her gün yemeğini yer work shop, evlere dekorasyon ve yemez çiçeklerini sulardı. Tabi ki de okullara üretimimiz vardır. Mail ölçülü biçimde. Yoksa sonra ona göre adresimden bilgi almak için bana çiçekleri aç kalırdı. Neyse… Bizim ulaşabilirsiniz. (kumsal.pinar@hotmeraklı Osman amca kimseye hiçbir mail.com) İçinizden geldiği gibi şey söylemeden bir çiçekçiye gitmiş yapın efendim. ve her türlü çiçeği almıştı. Çünkü kendi çiçeklerini hiç kimseye SEVGİYLE KALIN… söylemeden güzel yetiştirmek istiyor- İÇİMDEN GELDİĞİ GİBİ... YENİ CEZALAR CEP YAKACAK Trafik cezaları yılbaşından itibaren yaklaşık yüzde 10 oranında artacak. Trafik cezaları, Maliye Bakanlığı'nın yeniden değerleme oranı çerçevesinde yılbaşından itibaren yaklaşık yüzde 10 oranında artacak. Yılbaşından sonra alkollü araç kullananlar 650 lira, kırmızı ışık ihlali yapanlar ile hız limitini aşanlar 154 lira ceza ödeyecek. Maliye Bakanlığınca belirlenen yeniden değerleme oranına esas teşkil eden Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) üretici fiyat endeksi, 12 aylık ortalamalara göre yüzde 10,2 oranında arttı. Vergi ve harçlarla ilgili kanunlarda trafik cezalarının her yıl yeniden değerleme oranı kadar artması öngörülüyor. Bu artışla, alkollü araç kullananlar 1. defada 650 lira, 2. defada 814 lira, 3 ve üçten sonra ise bin 327 lira ceza ödeyecek. Uyuşturucu veya keyif verici madde alarak araç kullananlar da bin 327 lira ceza verecek. Zamla birlikte kırmızı ışık ihlali yapanlar 154 lira, yasak yerlere park eden sürücüler de 72 lira ceza ödeyecek. İzin alınmaksızın araca reklam, yazı, resim, ilan, flama ve bayrak takanlar ve araçta sesli, ışıklı donanım bulunduranlar 72 lira ile cezalandırılacak. Araçların muayene süresini geçiren sürücüler ile servis freni, lastikleri, dış ışık donanımından yakını ve uzağı gösteren ışıklar ile park, fren ve dönüş ışıkları noksan, bozuk veya teknik şartlara aykırı olan araçları kullananlara da 72 lira ceza uygulanacak. Sürücü belgesi almak için yanlış bilgi veya sahte belge vermenin cezası 814, araç kullanırken sürücü belgesini yanında bulundurmamanın cezası 154, sürücü belgesi olmadan araç kullanmak ve sürülmesine izin vermenin cezası da 320 lira olarak belirlendi. Kamyon, otobüs ve çekicilerde takograf, taksilerde ise taksimetre kullanmayanların cezası da 319 lira olarak tespit edildi. Tescil belgesi, trafik belgesi ve tescil plakalarını araç üzerinde ve uygun durumda bulundurmadan trafiğe çıkanlara 72 lira ceza verilecek. Ses, müzik, görüntü ve haberleşme cihazlarını şartlarına uygun olmadan araçlarda bulunduran ve bu cihazları vatandaşların huzurunu bozacak şekilde kullananlara da 72 lira ceza verilecek. Park yerlerindeki araçlardan yetkisi olmadığı halde park ücreti alanlar ile karşıdan karşıya geçişlerde işaretlere riayet etmeyen yayalara da 72 lira ceza yazılacak. Toplu taşıma araçlarında sigara içmenin cezası da 82 liraya yükselecek. HIZ SINIRINI AŞANLAR Hız sınırlarını yüzde 10'dan yüzde 30'a kadar aşanlar (yüzde 30 dahil) 154 lira, yüzde 30'dan fazla aşanlar da 319 lira ceza ödeyecek. Hız sınırlarını tespite yarayan cihazların yerlerini belirleyen veya sürücüyü ikaz eden cihazları imal veya ithal edenler bin 965 TL ile 3 bin 278 TL, bu cihazları araçlarında bulunduranlar da bin 305 TL ile bin 965 TL para cezası ödeyecekler. Gerekli yerlerde hızını azaltmayan, öndeki aracı güvenli bir mesafeden takip etmeyen, sağa, sola dönüş kurallarına uymayan ve emniyet kemeri takmayan sürücüler 72 lira para cezasıyla karşılaşacak. Geçme kurallarına uymayan ve geçmenin yasak olduğu yerlerde geçen ve trafiği aksatacak veya tehlikeye düşürecek şekilde şerit değiştiren sürücülere 154 lira ceza verilecek. Şerit izleme ve değiştirme kurallarına uymayanlara da 72 lira ceza yazılacak Zorunlu mali sorumluluk sigortası yapmamanın cezası 4 bin 919 lira olacak. Araçları, vatandaşların rahat ve huzurunu bozacak veya kişilere zarar verecek şekilde saygısızca sürmek, araçlardan bir şey atmak, dökmek, seyir halinde cep veya araç telefonu ile benzer haberleşme cihazlarını kullanmak ve taşıma sınırı üzerinde yolcu almak da 72 lira ile cezalandırılacak. Ölümlü veya yaralanmalı trafik kazalarında polisten izin almadan olay yerinden ayrılanlar 321 lira ceza ödeyecek. 19 Açılan davalar sonuçlandı. Planların geçerli olduğunu mahkemeler onayladı. ATAKÖY 1. KISIM’DA OTEL YAPILACAK Ataköy 1. Kısım’da bulunan (Bakırköy Zeytinlik Mahallesi ) 564 ada, 14 parsel imar planlarında “Turistik Tesis Alanı” olarak gözüken 2.649.69 metrekare arsa Emlak Bankası’nın kapatılmasıya TOKİ’ye geçen arsalardan birisiydi. 12.06.1964 tarihinden bu yana imar planlarında “İmar parseli” olarak gözüken bu arsayı Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Turistik Otel yapılmak üzere 30.06.2004 tarihinde Mustafa Yılmaz isimli şahsa satmış. Daha sonra bu arsa 07.05.2007 tarihinde TOKİ’nin muvafakatı ile devir sözleşmesi yapılarak Albatros Turizm ve Otelcilik Anonim Şirketi’ne devredilmiş. Bu arada Atatöy Turizm Merkezi Alanı ve 1. Kısım’daki yer ile ilgili çok sayıda dava açıldı. Tüm bu davaların sonunda davayı açanlar kaybetti ve yargı yapılan işlemlerin doğru olduğunu onayladı. Turizm Merkez Alanı ve 14 parsel sayılı arsa ile ilgili açılan davalar ve sonuçları; TURİZM MERKEZİ İLANININ İPTALİ İÇİN AÇILAN DAVALAR VE SONUÇLARI 1) Ataköy 1. Kısımda içinde yer aldığı bölge, 13.09.1989 gün ve 20281 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 89/14499 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile “İstanbul Ataköy Turizm Merkezi” kapsamına alınmıştı. Bakanlar Kurulu bu Kararının “15.9.1989 günlü 20281 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan İstanbul Ataköy Turizm Merkezi ilanına ilişkin 89/14499 Bakanlar Kurulu kararının : Kıyı Kanununa aykırı olduğu, planların Turizm Bakanlığınca hazırlanmadığı ileri sürülerek iptaline karar vermesi istemiyle TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, TMMOB Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası İstanbul ve Celal Beşiktepe tarafından dava açıldı. Danıştay 6. Dairesi 16.11.1999 tarihinde verdiği karar ile davayı reddetti. Daha sonra karar Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu tarafından 18.04.2003 tarihinde oy birliği ile onanarak kesinleşti. 2) Ataköy 1.Kısımda daire sahibi Nuray Aktaş taşınmazının yer aldığı bölgenin Turizm Merkezi olarak ilan edilmesiyle blokların inşaat alanlarının 1/3 oranında düşürüldüğü, müktesep haklarının ihlal edildiği, pars elin girişsiz bırakıldığını sürerek iptal davası açmı. Danıştay 6. Dairesinde 2007/4490 E. Numarası ile Bakanlar Kurulu kararının iptali açılan davayı mahkeme 15.12.2010 tarihli 2011/11385 K. sayılı kararı ile davanın reddine karar verdi. İMAR PLANLARINA KARŞI AÇILAN DAVALAR VE SONUÇLARI 1) 13.04.2006 tarihinde onanmış İstanbul Bakırköy ve Zeytinburnu İlçeleri kapsamında kalan 1/5000 ölçekli Ataköy Turizm Merkezi Nazım İmar Planının ve plan notlarının iptali istemiyle . İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından 2006/3852 E. Numarası ile açılan davada yürütmenin durdurulması istenmiş. Danıştay 6. Dairesi 30.4.2007 tarihli kararı ile; 1/5000 ölçekli nazım imar planında şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve kamu yararına aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile 13.4.2006 tarihli 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı yönünden yürütmeyi durdurma talebini 30.4.2007 tarihinde reddetmiş. 2) Yürütmenin Durdurulması kararına karşı yapılan itiraz üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 20.09.2007 tarihli 2007/560 YD. İtiraz numaralı kararı ile 6. İdare Mahkemesinin kararını oy birliği ile onaylamış. 3) Davacı İBB vekili 13.04.2006 tarihinde onaylanan 1/5000 ölçekli Ataköy Turizm Merkezi Nazım İmar Planları ve plan notlarının iptaline ilişkin davadan 02.12.2008 tarihinde feragat dilekçesi sunduğundan Mahkeme 26.01.2009 tarihinde “Karar Verilmesine Yer Olamadığına” karar verilmiş. Bu arada İstanbul Büşükşehir Belediye Başkanlığı dışında Burada dairesi bulunan Nuray AKTAŞ, Ali Suavi TOPÇUOĞLU, Belkıs SARAÇOĞLU’nun ayni gerekçelerle açtığı dava Danıştay 6. Daire tarafından reddedildi. 3)Ataköy 1. Kısımda konut sahibi Azize Kaynar, 2008/2811 E. – 2008/6712 E. ve 2009/4834 E. numaraları ile ve 13.4.2006 günü onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar planının özgün bir mimari anlayışla inşa edilen Ataköy 1. Kısma yönelik olarak tarihi süreci ve yapıldığı dönemdeki yapılaşma dikkate alınmadan yapıldığı, müktesep hakları ihlal ettiği, tercihli kullanımın yerine konut kullanımının korunması gerektiği, gerekçesiyle açılan iptal davası Danıştay 6. Dairesi tarafından 2008/2811 E. -2011/11390 K. Oybirliği ile reddedildi. 4) Azize Kaynar’ın açmış olduğu ( 2008/6712 E. – 2008/7827 K. )davada süre yönünden reddediliyor 5) Davası süre yönünden reddedilen Azize Kaynar, bu defa hukukçuların yorumlarına göre yasalara aykırı bir şekildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı’na gönderdiği 12.03.2009 tarihli ihbarname ile, 564 ada 157 parsel üzerinde bulunan bir otel inşaatından bahsederek inşaatın dayanağı 18.10.2006 tarihli 1/1000 ölçekli planın yürürlükten kaldırılmasını talep ediyor. . İhbarnamesine cevaben Bakanlık tarafından gönderilen yazı üzerine de 18.12.2007 tarihli 1/1000 ölçekli planın iptali talebiyle Danıştay 6. Dairesi’nde 2009/4834 Esas numaralı davayı açmış etmiş ve yargılama sonunda Danıştay 6. Dairesi’nce dava reddedilmiş. 5)Özcan Mutlu ‘da 18.12.2007 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planlı ile dayanağı olan 13.04.2006 günü onaylanan 1/5000 ölçekli nazım imar plan ile bu planların geri alınarak yeni plan yapılması isteminin reddine ilişkin 1156 sayılı işlemin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle iptali istemi ile açtığı dava da Danıştay Altıncı Daire tarafından )– 2010/1096 E. – 2010/11392 K.) dava reddedilmiş. 6) Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği tarafından Ataköy 1. Kısım’ın kentsel sit alanı olarak tescil edilmesi için İstanbul Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na başvuru yapılmış. Yapılan çalışmalar sonucunda İstanbul VII Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu 23.06.2009 tarih ve 70 sayılı kararı ile bölgenin kentsel sit alanı olarak tescil edilmesinin uygun bulunmadığına karar vermiş. A. Bu karara karşı Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği, İstanbul 2. İdare Mahkemesi’nde 2009/1447 Esas sayısı ile kayıtlı davayı açmış. Mahkeme yargılama sonucunda bilirkişi raporuna dayanarak davayı reddetmiş. B. Koruma Kurulunun söz konusu kararına karşı Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği başkanı Mesture Ayfer Kaynar tarafından da İstanbul 3. İdare Mahkemesine 2009/1502 Esas sayısı ile kayıt davası açılmıştır. Mahkeme yargılama sonunda davayı reddetmiş ve karar temyiz edilmediğinden kesinleşmiş. Bakırköy 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü’nün kayıtlarında sözü edilen 14 sayılı parsel 12.06.1964 tarihinden buyana “imar parseli” olarak gözükmektedir. Bazı kişilerin iddia ettiği gibi bu parselin yeşil alan olmadığı tapu kayıtlarında açıkça görülmektedir . Bu arada TOKİ bu arsasını ihaleye çıkardığında parselin Turizm Alanında olduğu, onaylı imar planında “Turistik tesis alanında” kaldığı açıkça belirtilmiş. Bu arada semt sakinlerinin parsel üzerinde “Anıt Ağaç” bulunduğu iddiaları karşısında İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nden rapor istenmiş, Orman Fakültesi öğretim üyeleri 2009 yılında bir rapor düzenleyerek “Ağaç röleve ve plana konu olan parsel üzerinde anıt özelliği taşıyan ağaç yoktur” raporu verilmiş. ŞİMDİ NE OLACAK Gelişmeler üzerine Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’e sorduk Şimdi ne olcak? 1964 imar planlarında o arsa 2649 metrekare. Orası planlı yer, imarlı bir yer. Turizm Alanı kararlarının iptali ve bu arsa ile ilgili davalar açmışlar bütün davaları kaybedilmiş. Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu tarafndan da onanmış Bu konuda neler söylersiniz? Daha bize gelmedi. Mülk sahibi daha ne yapmak istediğine dair bize müracaat etmedi. Turizm bölgesi, Turizm Bakanlığı’ndan onay alacaklar, orada otel nasıl olur, butik otel mi olur, yüksek otel mi olur. Şu anda bütün davalar kaybedilmiş. Turizm Alanı planları mahkemelerce de uygun görülmüş. Ayfer hanım gelip gidiyor. Ona hep aynı şeyi diyorum. Diyorum ki, benim burası aşiret değil, bende aşiret reisi değilim ki, silahlı adamları mı alayım gideyim buraya kimse hiçbirşey yapamaz diyeyim. Sahil içinde aynı şeyi söyledim. Sonuçta yasa ne diyorsa onu yapacağız. Planları Turizm Bakanları onaylıyor. Yasalar İlçe belediyelere söz hakkı tanımıyor. Öyle değil mi? Zaten bizim değil söz. Turizm Bakanlığı onayladıktan sonra hiçbir şey yapamazsınız. Eğer Türkiye hala bir hukuk devleti diyorsak mahkeme ne karar verirse onu yaparız. Ayfer Hanım hep yanlış taraftan hareket ediyor. Yeterli bilgiyi biz ona veriyoruz, yine de o bilgiyi kabul etmiyor, hayır bunu yaparsınız isterseniz mani olursunuz diyor. Oranın planları olmadığı için mahreçleri de yoktu. Biz oranın mahreçlerini de verdik. Buna karşın Ayfer Hanım diyor ki, hayır buranın planları var, her şeyi tamam. Yok. Hatta 1. Kısım’ın tümünü turizm alanı ilan etmişlerdi. Biz dilekçeleri topladık, herkese imza attırdık, Ankara’ya Turizm Bakanlığı’na verdik ve değiştirdik. Turizm veya konut yaptı. En azından konut hakları korunmuş oldu. Bunu bile bilmiyorlar. Ben onu anlamıyorum. Diyorsun ki, yasa bu, ilçe belediyesinin yetkisi bu, ilçe belediyesi kendisine gelen 1/5000’lik planın 1000’liğini yapar veya bir kere itiraz eder, bir kere mahkemeye verir, yapmazsa da zaten Büyükşehir onu 3 ay içinde yapar, ama Turizm Bakanlığı olsun, TOKİ olsun böyle yerlerde zaten 5000’liğini de 1000’liğini de kendisi yapar. Büyükşehir’i de kenara ayırır. TOKİ ruhsatını verir. İşini bitirir. Sayın başkan, o binalar 1962’de yapımı bitmiş binalar. 50 senelik yani ömrünü tamamlamış binalar. Halbuki bunlar bir fırsattır. Oturup bir konsensüs sağlansa örnek bir binada yıkılıp aynı şekilde yapılsa sonra buna göre kısa bir zaman dilimi içinde binaların tamamı yenilense. İyi olur. Biz onlara bu imkanı tanıdık. Turizm Bakanlığı’na yaptığımız müracaatlar ve mücadelemiz sonucunda, o binaları yıkıp aynı binayı yapabiliyorlar. Başka yerlerde böyle bir şans yok. Bunu sağladık. 20 BAKIRKÖYLÜLER’E ÜCRETSİZ KAN ŞEKERİ ÖLÇÜMÜ YAPILDI 2-B ORMANLARIMIZ Doğayı seviyorum. Nasıl ki deniz, kumsal ve güneş insanlara yaz turizmini armağan ediyorsa; orman, su, hayvanlar ve kar da kış turizmini sunuyor. Elbette bu değerler korunmalı ve kollanmalıdır. Ormanlar tarih boyu sanatoryumlara mekan olarak dertlere deva, sayfiyelere yataklık ederek gönüllere reha olmuşlardır. Sanayinin hammaddesi, ekonominin cevheri ve istihdamın da fabrikası gibidirler. Son günlerde orman niteliğini yitirmiş arazilerin hak sahiplerine doğrudan satılmasını sağlayan 2-B yasası ile ilgili ayrıntıların netleştiğini sıkça okuyor olduk. Sanıyorum peşin ya da taksitle satılacak olan 2-B’lerden sağlanacak gelir orman köylüsü için kullanılacakmış. Orman içi köy halkına ait bu araziler önce kamulaştırılacak, tapuda hazine adına tescil edilecek ve devlet ormanı olarak ağaçlandırılacak. Eğer böyle olursa sevinelim. Zaten "orman içi köy" deyimi bana biraz hatalı gibi geliyor. Orman içinde isdihtam edilen insanlar olabilir. Orman içinde turizme yönelik tesisler olabilir. Hatta istihdam edilen personeller için barınaklar ve sosyal tesisler de olabilir. Ancak orman içinde köy asla olamaz, olmamalıdır; çünkü ormanlar korunamaz hale gelir. Talan ve telef edilmelerine el birliği ile zemin hazırlamış oluruz. Bu yasayla orman içinde bulunan köy halkından bulundukları yerlerde kalkındırılmaları mümkün olmayanlar başvuru halinde 2-A alanlarına, bu mümkün olmadığı taktirde diğer yerlere kısmen veya tamamen nakledilecekler. Bu yolla boşaltılan orman içindeki arazi, yapı ve tesis yerleri öncelikle projelendirilip devlet ormanı olarak ağaçlandırılacak; hak sahipleri bedeli karşılğında bu yerlerden satın alma hakkına sahip olacaklardır. Ben buraya bir parantez açmak istiyorum. Bu arazilerin kamulaştırılması, projelendirilmesi ve ağaçlandırılması sanırım hepimizin ortak isteğimizdir. Asla politik çıkarlara alet ve rant çetelerine kaynak sağlanmamalı. Zira zilliyet yönetimiyle orman arazilerini sahiplenen binlerce uyanık, bu yasanın çıkmasını dört gözle beklemektedirler. Bir basıp yüz almayı hedefleyen hatırlı kişileri biliyor ve çevremizden zaman zaman duyuyoruz. Böyle bir fırsat verilmemesi yegane temennimizdir. Fırsat eşitliği ancak böyle korunabilir. Yasaya göre işlemler sonuçlanıncaya kadar 2-B alanları hakkında hazine tarafından kişiler aleyhine davalar açılmayacak, açılmış ve devam eden davalar durdurulacak. Fiili durumuna uygun olarak ifraz edilerek müstakil parsel olarak satılması mümkün olmayan araziler müşterek tapu olarak, üzerinde çok katlı bina bulunan gayrimenkuller de kat mülkiyeti tesisi suretiyle, bunun mümküm olmaması halinde hisseli olarak satılabilecek. Neden hep satılmayı kolaylaştıracak önlemler düşünülüyor da, zorlaştıracak, hatta imkansızlaştıracak önlemler düşünülmüyor acaba... Biliyoruz ve inanıyoruz ki, ormanlar bizim ortak değerlerimizdir. Yediden yetmişe herkes pay ve hak sahibidir. Toplumsal yasalar ve uygulamalar bu hakları sahiplerine teslimetmekle mükellef olmalıdırlar. Beykoz ve Sarıyer sırtları işgalcilerden temizlenerek doğal mecrası içinde toplumun menfaatlerine uygun biçimde fidanlar dikilerek sosyal tesislerle biçimlendirilmelidirler. İyi niyetlerinden şüphe etmediğim seçilmişlerimizin ve görevlerinde yetki ve sorumluluklarını doğrudan yana kullanacaklarına inandığım atanmışlarımızın şu yılan hikayesine dönen 2-B den yüzakı ile çıkacaklarına inanıyorum... Ferhan KILIÇ Sevgi ve saygılarımla... Dünya Diyabet Haftası etkinlikleri kapsamında Bakırköy Cumhuriyet (Özgürlük) Meydanı’nda Bakırköylülere ücretsiz kan şekeri ölçümü yapıldı. Türkiye Diyabet Vakfı ve Abbott İlaç Firması işbirliği ile gerçekleştirilen etkinlikte, Türkiye Diyabet Vakfı Mütevelli Heyeti üyesi Mehmet Kamil Atkın ve Abbott İlaç Firması Temsilcisi Öner Kaban tarafından vatandaşların kan şekerleri ölçüldü. 38 yıllık diyabetli olan ve Türkiye Diyabet Vakfı Mütevelli Heyeti üyeliği yapan Mehmet Kamil Atkın, kan şekeri ölçümlerini Bakırköy’ün çeşitli noktalarında her yıl ücretsiz olarak gerçek- leştirdiklerini belirterek, vatandaşların ölçümlerini yaptıktan sonra risk altında bulunan insanları yönlendirdiklerini ifade etti. Atkın, kan şekeri değerlerinin standart ortalamasının 70-110 arasında olması gerektiğini söyledi. Atkın, bu değerlerin çok üzerinde veya çok altında değerlere sahip olan vatandaşların bir an önce bir sağlık merkezine giderek kontrollerini yaptırmaları gerektiğini de belirtti. Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği kan şekeri ölçümü etkinliği Bakırköy’ün çeşitli merkezlerinde 5 gün boyunca sürdü. CHP, SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI İLE BULUŞTU CHP Bakırköy İlçe Başkanlığı düzenlediği kahvaltılı sohbet toplantısı ile Bakırköy’deki Sivil Toplum Kuruluşları’nın (STK) başkan ve yöneticileri ile bir araya heldi. İlçe sorunlarının yanı sıra sivil toplum kuruluşlarının sorunlarının tartışıldığı ve CHP Bakırköy İlçe Başkanı Mehmet Sait Yücel’ın evsahipliğine yapılan programa CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak, İstanbul Milletvekili Süleyman Çelebi, il Başkanı Oğuz Kaan Salıcı, Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Bakırköy Belediye Başkan Yardımcıları Yervant Özuzun, Güngör Gün, CHP’li Bakırköy Belediye Meclis Üyeleri, Bakırköy Kadın Meclisi Başkanı Yrd. Doç. Dr. Meltem Ünal Erzen ve çok sayıda sivil toplum kuruluşunun başkan ve yöneticileri katıldı. “Yeşil alanlarımız yok ediliyor” CHP Bakırköy ilçe Başkanı Sait Yücel, hazırlanan slayt gösterisi ile katılımcılara ilçe hakkında sunum yaparken, sık sık Büyükşehir Belediyesi ve TOKİ’yi eleştirdi. Yeşil alanların yapılan imar değişiklikleri ile yok edildiğini belirten Yücel şunları söyledi; “İlçemizde bulunan 15 mahallede yeşil alanlar halkın kullanımına yetecek açılacağına, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı imar değişiklikleri ile bu alanlar katlediliyor. Bu yeşil alanlar için imar veren İBB yönetimi, Bakırköy’de bulunan 10.200 hasarlı durumdaki ve ilk depremde yıkılması muhtemel bina için hiçbir önlemde bulunmamaktadır. Bakırköy Belediyesi’nin bu yönde yaptığı çalışmaları görmezden gelen ve verilen teklifleri geri çeviren İBB yönetimi, bizleri vatandaşlar önünde zor durumda bırakmaktadır” dedi. Başkan Yücel’in konuşmasından sonra söz alan STK yöneticileri sıkıntılarını ve beklentilerini CHP İlçe yönetimi ile paylaştı. AÇEYSAD Derneği Başkanı Jeolfizik Yüksek Mühendisi Dilek Baki, Bakırköy’ün birinci derecede deprem kuşağında yer almasına rağmen bu konuda yeterli tepkinin ortaya konulamadığını ifade etti. Bakırköy Mimarlar Odası Başkanı Ali Hacı Alioğlu ise “Kanun hükmünde kararnameler ile Belediyelerin yetkisi elinden alındı. Belediyeler ve CHP ilçe örgütleri neden yeterli tepkiyi ortaya koyamıyorlar” dedi. “Toprak’tan Topbaş’a suçlama” CHP Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak tüm STK temsilcilerini dinledikten sonra eleştirileri ve önerileri dikkate alacaklarını söyledi. Toprak, konuşmasında Bakırköy’deki hasarlı binalara dikkat çekerek ve İBB yönetimini eleştirdi. “Bakırköy’de 10.200 hasarlı bina olmasına rağmen AK Parti’li İBB Belediye Başkanı Kadir Topbaş ve Belediye Meclis Üyesi arkadaşları Bakırköy İlçe Belediye meclisimizin 3 sefer alıp İBB’ye sevk ettikleri planları onaylamayarak muhtemel bir depremde on binlerce yurttaşımızın hayatı kaybetmesi haklinde tek sorumlunun İBB. Başkanı Topbaş olduğunu vurgulamak isterim” dedi. Kısa bir süre önce CHP İstanbul İl Başkanlığına atanan Oğuz Kaan Salıcı ise “Bu tarz toplantılarda yapılan eleştiriler bizler için çok önemli. Yaptığınız bütün eleştirileri ve önerileri not aldım. Sorunların çözümü noktasında İl Yönetimi olarak her türlü fedakarlığı yapacağımızı bilmenizi isterim” diye konuştu. (Yavuz ARPACIK) ÖĞRETMENLER GÜNÜ TÖRENİNDE İKTİDAR PARTİSİ YOKTU 24 Kasım 2011 Perşembe günü Öğretmenler Günü kutlandı. Saat 9.30’da Bakırköy Cumhuriyet Meydanı’nda Atatürk Heykeli’ne çelenk koyma töreninde Belediye’yi temsilen Hasan Aksoy, Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mustafa Atagün, İlçe Milli Eğitim Müdürü Hüseyin Özcan, CHP, DSP VE Saadet Partisi temsilcileri törende hazır bulundu. Törene Ak Parti’den hiçbir temsilcinin katılmaması dikkatlerden kaçmadı. 25 Araçları çekilenlerden gelen şikayetler göz ardı ediliyor. Çekiciler, özellikle trafiği aksatan yerlere park eden araçlar yerine ara sokaklarda trafik akışını engellemeyen yerlere park eden araçları çekiyor. Konuştuğumuz çekici başındaki görevli trafik memurları “trafiğin yoğun olduğu yerlerde araçları çekemiyoruz çünkü trafik daha çok tıkanıyor(!)” diyor. Yasa ve yönetmelikler çok açık. Bir aracın çekilebilmesi için önce anons yapılacak. Makul bir süre beklenecek. Araç sahibi gelmezse fotoğraf çekilerek aracın park ettiği yer tespit edilip araç kaldırılacak. Ama iş hiç de böyle olmuyor. Çekiciler canlarının istedikleri aracı kaldırıp götürüyorlar. Trafiği tıkasa dahi torpilli işyerlerinin önündeki araçlara dokunulmuyor. Geçtiğimiz günlerde çekiciler ile ilgili bir haber gazetelerin iç sayfalarında yayımlandı. Bu haberi aşağıda bulacaksınız. Haberi dikkatle okuyun bu çekiciler için ödenen kiralara bakın … Çekicilerin bu kiraları çıkarmak ve kâra geçmek için yasa ve yönetmelikleri neden ihlal ettiklerini anlayacaksnız. ÇEKİCİ REZALETİ İŞTE O HABER ÇEKİCİNİN AHTAPOTU ARABAYI EZDİ, POLİS DERNEĞİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSU YAPTI Öğretmen Harun Reşit Ünüvar 1 Şubat 2010’da Chevrolet marka otomobilini Beylikdüzü’ndeki bir apartmanın önüne park etti. Bir saat sonra otomobili park ettiği yerde bulamadı. Çevredekiler oto- mobilin polis tarafından çekildiğini söyledi. Ünüvar otomobilini almak için Duran Otoparkı’na git- Başkanı Refik Akdağ’ı aradı, ulaşamadı. Beylikdüzü İlçe Emniyet Müdürlüğü ile görüşme de sonuç vermedi. Noterden ihtar Harun Reşit Ünüvar bunun üzerine avukatı İlyas Harmandalı aracılığıyla çekicinin ruhsat sahibi olan merkezi Üsküdar’daki ADR İlker Otomotiv’e Büyükçekmece 3. Noterliği’nden ihtar gönderdi. ADR İlker Otomotiv cevap olarak 1 sayfalık kira sözleşmesi gönderdi. Çekici 11 Ocak 2010’da, 30 Haziran 2010’a kadar aylık 3 bin TL’ye Hismak Mühendislik Şirketi’ne kiralanmıştı. Harun Reşit Ünüvar’ın avukatı bu kez merkezi 4. Levent’te bulunan Hismak Mühendislik Şirketi’ne ihtarname gönderip zararın tazminini istedi. Hismak Mühendislik de ihtarnameye 2 sayfalık bir kira kontratıyla yanıt verdi. Polis Derneği’ne suç duyurusu tiğinde büyük bir şok yaşadı. Kapısında Beylikdüzü İlçe Emniyet Müdürlüğü yazan ancak sivil plakalı çekicinin ahtapot kolu otomobilinin üzerine düşmüş, ağır hasar vermişti. Tutanak tutuldu Polis olayla ilgili tutanak tuttu. Harun Reşit Ünüvar’ın otomobilinin masraflarını sigorta şirketi ödedi. Birkaç ay sonra otomobilini satmak isteyen Harun Reşit Ünüvar, 17 bin TL’lik otomobilinin tavanından aldığı hasar nedeniyle ancak 7 bin 500 TL edeceğini öğrendi. Harun Reşit Ünüvar kazanın yaşandığı gün kendisine kartını veren Beylikdüzü Polis Hizmetleri Geliştirme ve Destekleme Derneği Çekici 7 Ocak 2010’da, yani henüz çekiciyi ADR İlker Otomotiv’den kiralamadan Beylikdüzü Polis Hizmetlerini Geliştirme ve Destekleme Derneği İktisadi İşletmesi’ne kiralanmıştı. ADR İlker Otomotiv’le 30 Haziran 2010’da sözleşmeleri bitmesine rağmen Hismak Mühendislik çekiciyi 30 Ekim 2010’a kadar kiraya vermişti. Hismak Mühen dislik çekilen her araçtan yüzde 50 pay alacak, aracın masraflarını da üstlenecekti. Sözleşmenin altında Dernek Başkanı Refik Akdağ’ın imzası bulunuyordu. Akdağ, Hismak Mühendislik Şirketi’nin de ağabeyi Engin Akdağ ile birlikte sahibiydi. Avukat İlyas Harmandalı bu gelişmeler üzerine Hismak şirketi ile Beylikdüzü Polis Hizmetlerini Geliştirme ve Destekleme Derneği hakkında suç duyurusunda bulundu. Tarihimize sahip çıkamıyoruz RESNELİ LER KÖŞKÜ YI KI LACAK MI ? YAKILACAK MI? Bakırköy’de herkesin gözü önünde bir tarih daha yok oluyor. Bakırköy Belediyesi’nin Kasım Ayı Meclis Toplantısı’nda görüşülen ve bu binanın kamulaştrılarak Kültür Merkezi haline getirilmesi ile ilgili olarak bütçeye 10 milyon TL kondu haberimiz üzerine onlarca kişi telefonla arayarak “Resneliler Köşkü açıkça çürümeye terk edilmiş durumda. Televizyonda görüyor ve gazetelerde okuyoruz nedense hergün tarihi bir bina rant uğruna yakılıyor. Resneliler Köşkü için de aynı endişeyi duyuyoruz” diyorlar. Konuyu birkez daha Bakırköy Belediye Başkanı Ate Ünal Erzen’e sorduk Sayın Erzen, bütçe görüşmelerinde Resneliler Resneliler Köşkü ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor. Anıtlar’dan da bir kamulaştırma çıkması lazım. Biz hazırız. Çıkma ihtimali var mı? Başka yerlerde çıkmış burada niye çıkmasın. Eğer kimse partizanlık yapmazsa çıkar. Orası hep hayalimdeydi. Bugün oranın sahibiyle karşılaştım. Ona da bize sat dedim. Satmayacağını söyledi. Tabi onlarda bir gün buraya imar planı çıkar, arkada müthiş bahçe var, bizde oraya çok büyük siteler dikeriz diye düşünüyorlar. Köşkü’nün kamulaştırılması için bütçeden bir pay ayrıldı. Bundan sonraki süreç nasıl işleyecek? Tarihi eser niteliğindeki bu binaları korumak gerekmiyor mu? Ben görevde kaldığım süre imar planı çıkarttırmam. O yüzden uğraşıyoruz. YEDİKULE’ YE 20 0 YATAKLI EK H İZMET BİNAS I İstanbul İl Özel İdaresi tarafından yaptırılan Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesi’nin 200 yataklı ek hizmet binası düzenlenen törenle ve Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ın katılımıyla açıldı. 28 milyon TL bedelle tamamlanan ek hastane binası açılışında Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, törende yaptığı konuşmada, Yedikule’nin kısa zamanda Avrupa’nın önde gelen göğüs hatalıklar merkezi haline geldiğini söyledi. Bakan Akdağ, hastanenin hizmetlerinin 9 yıl öncesine göre 5 kat arttığını belirterek, “Sağlıkta dönüşüm programı hastanelerimizde verimliliği artırdı. Sağlık hizmetlerinde çok mesafe aldık.” diye konuştu. 26 RENT A CAR (!) HER YERDE ONLAR VAR... ZÜLKANÝ SÝRMEN SAKINCALI PİYADE… Ustamız Uğur Mumcu’nun SAKINCALI PİYADE ve BİR PULSUZ DİLEKÇE kitabını okuyanlar çok iyi bilirler. Kitaplardaki ana tema mantığın bittiği yerde tüm olumsuzlukların geliştiği bir ortam. Günümüzde parası olan askerlik yapmaz, olmayan ise kendine Hakkari – Çukurca’da bulur zamanla. Askerlik “Yan gelip yatılacak yer değildir” diye açıklama yapanlar şimdi küresel krizin etkisinden kurtulmak için paralı askerliği tekrar gündeme getirip yasalaştırdılar. TÜSİAD Başkanı Boyner’in sözlerine katılmamak elde değil. Boyner: “Vicdanım rahat değil.” Düşüncelerinden dolayı cezaevlerinde yatanlar en çok Türkiye’de bulunuyor. Avrupa’da basılmamış kitaptan dolayı cezaevinde yatan bir tek kişiyi gösterebilir misiniz? Cezaevlerinde insanlar göz göre göre ölüyor. Hiçbir tıbbi müdahale yapılmıyor. Ve kişiler kendi kaderlerine terk ediliyor. Bu durum iki ülke arasındaki savaşta bile yoktur. Ülkemizde yaşanan bu tip durumların artık çekilemez hale geldiğini söylemek durumdayız. Söylenmemiş sözle, kanıtlanmamış belgeyle kişilerin özgürlükleri kısıtlanıyorsa o ülkede her şey tersine gidiyor demektir. Eğri oturalım doğru konuşalım. Bütün bu gerçekler Türkiye’ye çok zarar veriyor. Atatürk’ün kurduğu mecliste gün geçmiyor ki kavgalar, didişmeler küfürlü sözler her akşam ekranlarımıza yansıyor. Van’da yaşanan ikinci bir depremin artık büyük kentlerde belediyelerimizin şapkasını önüne koyup düşünme zamanının geldiğini gösteriyor. Yeni yapılacak konutların depreme dayanıklılık testinden mutlaka geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Kaçak ve çürük binalar mutlaka her iki tarafında gönlü alınarak yıkılmalı. İnsanlar beton yığınlarının altında kalmamalı. Burada her kesime görev düşüyor. Küresel krizin Türkiye’deki etkileri yavaş yavaş yüzünü göstermeye başladı. Vatandaşlar işsiz her gün kahvehaneler, eğlence yerleri dolup taşıyor. Alım gücü azalmış insanlar mutsuz, devamlı kemer sıkıyor. Bakalım nereye kadar. Ekonomik krizin Avrupa’daki etkisi ve soğuk duş etkisi Yunanistan’ı ezdi geçti. Acil önlem planları alınmazsa Türkiye’nin geleceği de bu. Herşey gönlünüzce olsun. Bakırköy’ün hemen her cadde ve sokağında onlar var. Adeta her tarafı istila etmişler. Kurdukları Rent a Car şirketleri, araçlarını cadde ve sokaklara park ediyor. Geçtiğimiz günlerde Ataköy Atrium çevresinde park eden Rent a Car şirketine ait araçlar sıkıntı yarattı. Buna ilave A-7 bloğun otoparkı ile caddeye park eden araçların plakalarının ( GT) olması bir okuyucumuzun dikkatini çekmiş. Cadde ve otoparkta o gün sayılan bu kuruluşa ait araç sayısı 48. Bu durum aşağıdaki fotoğraflarda da açıkca görülüyor. Trafiği aksatan, cadde ve sokakları istila eden bunlarla kim se ilgilenmiyor. Pek çok yetkili önlerinden geçiyor ama görmezlikten geliyor. Cadde ve sokaklara park eden bu araçlarla ilgili emniyet güçlerinin ne yapacağı merakla bekleniyor. 27 Hayvan Hakları Federasyonu Bakırköy Temsilciliği Hayvan Hakları Federasyonu Bakırköy temsilcisi İlknur Sak Özkan, gönüllü üyeler Handan Göçer ve Erkan Özkan ile birlikte gazetemizi ziyaret etti. Federasyon ve çalışmaları konusunda sorularımızı yanıtlayan İlknur Sak Özkan, Türkiye’de hayvan hakları konusunda kurulan ilk federasyon olduklarını belirterek, amaçlarının sahipli veya sahipsiz gözetmeksizin tüm hayvanlara eşit şekilde yaşam hakkı sağlayabilmek olduğunu söyledi. Haytap kimdir, amacı nedir? 2008 yılında kurulan federasyonumuz bu yıl 3. yaşını kutladı. İnternet ortamında dışarıya kapalı basit bir grupken doğru insanların biraraya gelmesi ile Türkiye’de hayvan haklarının savunulması açısından bir kilometre taşı oldu. Bugün 20’ye yakın dernek, 80’e yakın resmi temsilci ve yüzlerce gönüllü ile ülkede adından bahsettirmektedir. HAYTAP’TAN GAZETEMİZE ZİYARET saygı duymak insan olmanın gereğidir. Öncelikle hedefimiz bu bilince sahip olmayan kişilere bunu anlatabilmek, vicdani ve insani sorumluluklarının farkına varmalarını sağlayabilmek, devletin resmi kurumlarını harekete geçirmek, bilgilendirmektir. Toplumda farkındalık yaratmaya çalışıyoruz. Birçok insan çevresindeki, sokağındaki sahipsiz hayvanın barınaklara alınmasını istemekte. Nasıl ki ağaç, deniz, güneş doğanın bir parçası hayvan da doğanın bir parçasıdır. Yok etmek ya da barınaklara tıkmak çözüm değildir. Peki nedir çözüm? Öncelikle toplum olarak farkına varmalıyız. Onlar da bizler gibi nefes alan, acıkan, üşüyen, hasta olan, hisseden varlıklar. Sahipsiz hayvanların barınaklara alınmasını isteyen bazı insanların durumun farkında olmadıklarını sanıyorum. Çünkü vicdanı olan ve ben YAŞAM HAKKINA SAYGI VE HAYTAP Haytap; sesi, dili olmayan hayvan dostlarımızın sesi oldu, derdini anlattı. Havuzlarda gösteri amaçlı tutulan hapis yunuslardan, bavullar içinde kaçak yolla getirilen petshop hayvanlarına, bakımevlerindeki terkedilmiş köpeklerden, deney merkezlerindeki hayvanlara, kürkleri için yok edilen vahşi hayvanlardan, sirklerde işkenceli eğitime maruz kalan hayvanlara kadar tüm hayvanların yaşam hakkını korumak için yola çıktık. Sadece ulusal çapta değil uluslararası birçok çalışmada da yer aldık, takdir kazandık. Haytap olarak öncelikli amaçlarınız nelerdir? Öncelikli amacımız 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nu değiştirmek. 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu çok yetersiz ve eksik. Özellikle Yasa’nın sahipsiz hayvanlar için kabahatler kanununda ele alınması çok yanlış. Yabani veya evcil, sahipli veya sahipsiz tüm hayvanlar, insanlarla eşit yaşam hakkına sahiptirler. Yani “YAŞAM HAKKI TÜM CANLILAR İÇİN EN TEMEL HAKTIR” ve “KUTSALDIR” Sahipli ya da sahipsiz, orda, burda, şurda, havada, denizde, karada HEPSİ BİZİM, doğanın ve ekolojik dengenin birer parçası. Onların yaşam haklarına insanım diyebilen hiç kimse suçu günahı olmayan bir hayvanın ömrü boyunca ufacık bir fayans odada kışın donarak, yazın yanarak ömrünün sonuna kadar sevgisizliğe ve ilgisizliğe mahkum olmasını isteyemez. Ya da onların alınıp ormanlara atılmasını, öldürülmesini isteyemez. Belkide iyi niyetle onlara daha iyi bakılacağını sandıkları için, sosyal çevrenin trafik, açlık, susuzluk vs. gibi olaylarından daha iyi korunacağını düşündükleri için barınaklara alınmasını istiyor olabilirler. O zaman şu soruyu sormak istiyorum bu kişilere HAYATINIZ DA HİÇ BİR BARINAK (BAKIM EVİ) ZİYARET ETTİNİZ Mİ? Ben cevap verebilirim bu kişiler adına; HAYIR!!! Eğer Türkiye şartlarında bir bakım evi ziyaret etmiş olsaydınız buraların ne kadar içler açısı bir durumda olduğunu görürdünüz ve öncelikle insan olarak böyle bir düşüncenin yanında değil KARŞISINDA dururdunuz. Yasanın da emrettiği gibi sahipsiz hayvanlar belediyelerce kurulan rehabilitasyon merkezlerinde kısırlaştırılıp, aşılandıktan sonra iyileşme dönemini de geçirip ALINDIKLARI YERE geri bırakılarak hayatlarını devam ettirirler. Kısırlaştırma hayvan sayısının kontrol altına alınmasındaki en insani yoldur. Hayvan sayısının kontrol altına alınmasında kısırlaştırma kadar petshop ve üretim çiftliklerinin denetlenmesi ve merdiven altı üretim dediğimiz kişilerin kendi hayvanlarını sürekli çiftleştirip satmalarının da önüne geçilmesi gerekmektedir. Belediyeler kısırlaştırma yapsalar da ilgili kurumlar kontrolsüz evcil hayvan satışının önüne geçemiyorlarsa çözüme ulaşılması çok zor. 5199 sayılı Hayvan Hakları Kanunu’na göre belediyeler sahipsiz ve güçten düşmüş, yaralı, sakat hayvanlar için bakım evleri kurmak zorundadır. Bu yerler “doğal yaşam alanı” şeklinde olmalıdır. Yani hayvanların toprağa basabileceği, ağaçlıklı, gölgelikli, kulü- beleri olan bir yaşam alanı. Son olarak Bakırköy için yaptığınız çalışmalardan bahseder misiniz? Tabi. 2008 yılından beri Haytap Bakırköy temsilcisi ve Bakırköy bakımevi gönüllüsüyüm. Bakırköy belediyesi İstanbul’daki bir çok belediyeye göre bu konuda bir nebze daha iyi olsa da yeterli değil. Şartların daha iyiye ulaşabilmesi için ben ve gönüllü arkadaşlarım çalışıyoruz. Bakırköy için öncelikli isteğimiz yapılacak yeni bakımevinin “doğal yaşam merkezi” olarak inşa edilmesi. Şu anki mevcut barınak beton , fayans odalı, köpeklerin yaşam şartlarına uygun olmayan bir yer. Bu konuda belediyedeki ilgili kişilere taleplerimizi ilettik. Net cevaplarını bekliyoruz. Daha önce de belirttiğim gibi hem insani ve vicdani hem de yasal olan bu talebin reddedilmeyeceğini sanıyorum. Bakırköy’de yeni yapılacak bakımevinin örnek teşkil edecek bir doğal yaşam merkezi olması sadece hayvanlar için değil İNSANLIK için de çok önemli. Bizi insan yapan değerlerimizi, vicdanımızı, sorumluluklarımızı, merhamet duygumuzu unutmamalıyız. ( Arzu BERATOĞLU ) 28 Bu hastalık mani ve depresyon atakları ile karakterizedir. Hastanın duygulanımı mani dönemlerinde neşe, depresyon dönemlerinde umutsuzluk ve çökkünlükle karakterizedir. Ara dönemlerde kişi normale döner. Bazı hastalarda mani ve depresyon belirtileri bir arada görülürken, bazı hastalarda belirtiler hafif düzeydedir (hipomani). Toplumda görülme sıklığı %1-2’dir. Kadınlar ve erkeklerde eşit oranlarda görülür. Hastalar ilk atağı genelde yirmi yaşlarında geçirirler ancak daha önce veya daha sonra da olabilir. Beş altı yaşlarında veya elli yaşından sonra ilk atağını geçiren hastalara da rastlanabilmektedir. Bazen ilk atak depresyondur, bu durumda tanı koymak zordur ve genelde gecikir. Hastalığın ortaya çıkışı sıklıkla kişinin meslek ve eş seçimi dönemine rastlar ve kısa sürede tanı konulup önlem alınmazsa kişinin hayatında önemli sekeller bırakır. Hastalık taşkınlık yani mani döneminde ise aşırı para harcama cinsel ilgi ve aktivitede artma ile kişiye ve aileye ciddi maddi ve manevi zararlar verir. Çökkünlük dönemleri ise diğer depresyonlara göre daha ağırdır ve intihar riski daha yüksektir. Hastalığın belirtileri, süresi ve şiddeti kişiden kişiye değişir. Bazı hastalarda mani bazılarında ise depresyon daha baskındır. Bazen de mani ve depresyon eşit oranda görülür. Ataklar birkaç günden birkaç aya kadar değişir. Özellikle tedavi edilmediğinde uzun sürer. Hastalar yaşamları boyunca ortalama 10 atak geçirirler ancak bundan az veya fazla sayıda atak olabilir. Atak sayısı arttıkça ataklar arasındaki süre kısalır. Bir yıl içinde dört veya daha fazla sayıda atak olduğunda hızlı döngülü mani olarak adlandırılır. HASTALIK NEDEN ORTAYA ÇIKAR? Pek çok rahatsızlıkta olduğu gibi bu hastalığın nedeni de tam olarak bilinememektedir. Diğer psikiyatrik hastalıklar içinde genetik geçişi en fazla olan rahatsızlık manidir. Hastaların %50’sinin anne veya babasında aynı hastalık olduğu tespit edilmiştir. Tek yumurta ikizlerinden birinde mani olduğunda diğerinde mani görülme oranı %70 tir. Bu hastaların birinci derece yakınlarında mani ve depresyon görülme oranı normal topluma göre daha sıktır. Akrabalık derecesi azaldıkça risk azalmaktadır. Örneğin hastanın kuzeninin aynı hastalığa yakalanma riski kardeşine göre daha düşüktür. Hastalığın beyindeki nörotransmitter maddelerin işlevlerinde bozulma ile ortaya çıktığı düşünülmektedir. Doğum sonrası hastalığın aktive olması hormonal değişikliklerin de rolü olduğunu düşündürmektedir. Uykusuzluğun mani atağı ile yakın ilişkisi vardır. Hastalar genelde ilk atağın uykusuzlukla başladığını ifade ederler. Multiple skleroz, kafa travması veya epilepsi gibi bazı hastalıklarda mani de görülebilmektedir. Yine bazı ilaçlar da mani ortaya çıkarabilmektedir. MANİ BELİRTİLERİ NELERDİR? 1. Enerji artışı, kolay yorulmama, 2. Aşırı neşelenme veya aşırı sinirlilik 3. Dikkatin çabuk 1. Kişinin kendine dağılması güveninde aşırı artma, 4. Uyku ihtiyacında 2.Uyku ihtiyacında azalma, azalma, 5. Muhakeme 3.Dikkatin kolayca yeteneğinde bozulma, dağılması, düşüncelerde aşırı 4.Fiziksel ve zihinsel artma, aktivitede aşırı artma, 6. Cinsel istek ve 5.Kötü sonuçlar aktivitede artma, doğurabilecek 7. Hastalığı kabul aktiviteler içine girme. etmeme, Tanı koyabilmek için 8. Aşırı para harcabu belirtilerin bir ma, süredir devam ediyor 9. Riskli davranışlar olması gerekir. Hastaiçine girme, lar genelde neşelidir, 10. Konuşmada aşırı bazen neşe yerine artma, konuşaşırı sinirlilik manın bölüneolabilir. KonuşMANİK DEPRESİF PSİKOZ ma artmış, memesi, hızlı konuşma, hareketler 11. Kendine aşırı güven, kendini hızlanmıştır. Hasta bir şey anlatırken büyük ve önemli biri olarak görme... bir başka konuya kolayca geçmekte, Bu belirtilerin tek başına bulunması bazen konuştukları anlaşılması güç bir anlam ifade etmez tanı koyahale gelebilmektedir. Karşı cinse ilgi bilmek için birkaçının bir arada artmıştır. Cinsel istek ve aktivitelerde olması ve bir süredir devam ediyor artış görülmektedir. Kişi sorumsuzca olması gerekir. Mani atağı hızlı para harcayabilir. Ödeyemeyeceği başlangıçlıdır ve hastalar atağın borçlar altına girebilir, riskli işleri uykusuzlukla başladığını ifade ederkolayca üstüne alabilir. Çok hızlı ler. Kişi kendini aşırı iyi hisseder, araba kullanabilir, karşı cinse dikkati çok artmıştır, kendine çok sarkıntılık yapabilir. Bu nedenle polis güvenmektedir ve sosyal ilişkileri ve yargı ile başı derde girebilir. kolayca kurar hale gelmiştir, çevreTopluma uygun olmayan giysilerle deki insanlara sataşma, laf atma sık- dolaşma veya aşırı makyaj yapma tır. Başkalarının konuşmalarına görülebilir. Sosyal aktivitelerde artış katılır çevredekileri bu nedenle mevcuttur. İnsanlarla kolayca ilişki rahatsız ederler. Duygulanımda kurabilir, çok arkadaş edinir, etrafa kişinin kendisini iyi hissetmesinin ilgi artmıştır. Bazen en ufak ayrınyanında ani duygu değişmeleri ve tılar dikkatini çeker, bu nedenle belli dengesizlik sıktır. Hasta gülerken bir konu üzerinde uzun süre duraaniden ağlamaya veya bağırmaya maz. Hastaların çoğunun iç görüsü başlayabilir. Mani ve depresyonun yoktur. Hasta olduklarının farkında birlikte bulunduğu durumda değildir veya hasta olduklarını kabul depresyon ve mani belirtileri aynı etmek istemezler. anda bir arada bulunabilir veya DEPRESYON BELİRTİLERİ NELERDİR? birinden diğerine geçiş sıktır. Mani hastalarında görülen depresyHastalık ilerledikçe aşırı konuşma ve on belirtileri diğer depresyon ile hareketlilikte artış görülür. Bazen aynıdır. Aradaki tek fark bu hastakonuşma o kadar artar ki kişi cümleleri tamamlayamaz olur, konuşma- larda depresyon ataklarından başka mani ataklarının da görülmesidir. da birbiri ile bağlantısı olmayan kelimelerin art arda sıralanması HASTALIĞIN SINIFLANDIRILMASI dikkati çeker. Kişi önemli birisidir, NASILDIR? önemli görevler üstlenmiştir, aklında Atakların görülme şekli ve sürelerine gerçekleştirilmesi güç planlar vardır, göre hastalığı alt başlıklar halinde hatta bu nedenle kendisine zarar sınıflandırabiliriz: vermeye veya yok etmeye çalışanlar Bipolar I bozukluk: Hasta en az bir vardır. Davranışlar kontrolsüzdür. mani veya karışık mani depresyon Toplum kurallarını hiçe sayar. Karşı atağı geçirmiş olmalıdır. Hastanın cinse sakıntılık edebilir, trafik kuraldepresyon atağı geçirmiş olması şart larını hiçe sayabilir. Aşırı para hardeğildir. cama, aşırı makyaj yapma, göze Bipolar II bozukluk: Hastaların en az çarpan giysilerle dolaşma olabilir. bir depresyon ve bir hipomani atağı Hasta ödeyemeyeceği borçlar altına geçirmiş olması gerekir. Hastanın girebilir, kredi kartlarını sonuna mani atağı geçirmemiş olması kadar kullanabilir. Yine kontrolsüz gerekir. Bu hastalarda özellikle şekilde kumar oynayabilir. Gayrihipomani atağı daha zor tespit edilir menkullerini yok pahasına satmaya ve tanı konması zordur. veya başkalarına bağışlamaya kalkSiklotimik bozukluk: En az iki yıldır abilir. Bazı hastalar kendilerini kondevam eden depresyon ve hipomani trol edebilmek için alkole yönelir. atakları olmalıdır. Yine bu grupta da Bazen kişi gerçek hayatla ilgisini koparıp hayal dünyasında yaşamaya mani atağı geçirmemiş olmak gerekir. başlayabilir. Bu durumda Süresi ve görülüş zamanına göre de şizofreniden ayrımı güçtür. Bazı hastalık şu alt gruplara ayrılır: bedensel hastalıklar ve ilaç kul- Hızlı döngülü mani: hastalar bir yıl lanımlarında da benzer tablolar içinde dört veya daha fazla sayıda ortaya çıkabilir bunların ayrımı atak geçirirler. gerekir. Hastalar genelde hastalık- Aşırı hızlı döngülü mani: bir hafta larının farkında değildir ve bu içinde dört veya daha fazla sayıda nedenle doktora gelmek istemezler. atak görülür. Bazen hasta bir gün HİPOMANİ BELİRTİLERİ NELERDİR? içinde dört mani depresyon atağı Hipomani belirtileri, maniye göre geçirebilir. - Mevsimsel özellik gösteren mani: daha hafiftir. Sıklıkla hastalık olarak bu hastalarda atakların ortaya çıkışı görülmeyip gözden kaçabilir. Atak genelde belli mevsimlere rastlar. sırasında aşağıdaki belirtilerden üçünün bir arada bulunması gerekir: - Doğum sonrası mani: doğumdan Esra ERDOĞAN sonra dört hafta içinde hastalık görülür. HASTALIKTA GİDİŞ VE SONLANIŞ NASILDIR? Hastalık tedavi edilmediği takdir de genelde üç ay içinde kendiliğinden düzelir. Tedavi ile hastaların çoğu birkaç ay içinde normal hayatlarına dönerler. Bununla birlikte hastalığın tekrarlama şansı yüksektir. Ataklar arası iyilik dönemlerinin süresini kestirmek zordur. Birkaç ataktan sonra genelde aradaki süre kısalır. Ortalama beş ataktan sonra ataklar arası süre sabitleşir ve genelde 6-9 aydır. Hastalığın seyrinin nasıl olacağını önceden belirlemek zordur. Hastalık çok geniş bir yelpazede kendini gösterir. Bazı hastalar tek bir atak geçirip bir daha uzun süre hastalanmayabilirler (%7). Bazı hastalar depresyon ve mani ataklarını arka arkaya geçirirler, bazen de hızlı döngülü mani dediğimiz durum ortaya çıkar ve hastalar gün içinde maniden depresyona değişim gösterirler. Sadece mani atağı geçiren hastalar %10-20 oranındadır. Geriye kalanlar mani ve depresyon atağını birlikte geçirirler. Erken yaşta başlayan ve ailesinde mani öyküsü olan hastalarda bu hastalığın süreğenleşme olasılığı artar. Hastalık döneminde kişilerin alkol ve madde kullanımında artma olabilir. Hastalar yaşamları boyunca ortalama 10 atak geçirir, atak sayısı bundan az olabileceği gibi daha fazla da olabilir. Hastaların %15’i düzelir, %10’u süreğenleşir, kalanında kısmi düzelme ve ataklar devam eder. HASTALIK NASIL TEDAVİ EDİLİR? Hastalığın tedavisi iki aşamalıdır. Birinci aşamada var olan atak tedavi edilir. İkinci aşamada ise amaç tekrar atak geçirilmesini önlemektir. Atak sırasında hastaneye yatırılarak tedavi edilmesi gerekebilir. Hastalığın en önemli özelliği koruyucu ilaç kullanımı ile atakların önlenebilmesidir. Bunun pek çok hasta için hayati önemi vardır. Her bir atak hastanın hayatında önemli izler bırakmaktadır. Okula devamsızlık nedeni ile okul başarısında düşme, aile içi sorunlar nedeni ile eşlerin arasının açılması veya boşanmalar, işini kaybetme, büyük borçlar altına girme görülebilmektedir. Hastalar yılda bir veya daha fazla sayıda atak geçiriyorsa koruma tedavisi gereklidir. Hastaların %60’ı lityum ile koruma tedavisine iyi yanıt verirler. Bu ilaçla koruma altına alınamayan hastalarda başka ilaçlarla koruma denenmelidir. Bu ilaçların önemli özelliği belli kan seviyelerinde etkili olmalarıdır. Belli değerlerin altında olduğunda ilaçların koruyucu etkisi olmamakta, bu değerlerin üzerine çıkıldığında yan etkiler ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle bu ilaçların düzenli olarak kullanılması ve belli aralıklarla kan kontrollerinin yapılması şarttır. Bu hastalıktan dolayı ölüm depresyon ve buna bağlı intihar nedeniyledir. Koruyucu tedaviye devam ederek, bu risk azaltılabilir. İlaç tedavisine ilave olarak psikoterapi önemlidir. Düzenli ilaç kullanarak ve doktor kontrolünde kalarak hayatını normal şekilde sürdüren çok sayıda hasta vardır. Saygılarımla... 29 SORUNLARINIZDAN “ HİPNOZ ” İLE KURTULUN Eğitim alanında, psikolojik sorunlarda, psikosomatik sorunlarda, bağımlıklarda, kilo sorunlarında, cinsel sorunlarda, tıp alanında, ağrısız kadın doğumda, hukukta, sporda, sanatta, fobilerde, kötü davranış alışkanlıklarında, diş hekimliğinde, uyku sorunlarında, ağrı kontrolünde, tüp bebek tedavisinde ve daha birçok alanda hipnoz yoluyla sorunlarınızdan kurtulabilirsiniz. Hipnoz yönteminin kullanım alanlarının bu kadar geniş olmasının nedeni hayatımızdaki bir çok sorun alanının bilinçaltı zihnimizin ürünü olmasıdır. Dolayısıyla siz bilinçaltı zihin gücünü kullanarak bu sorunları düzenleyebilirsiniz. Bakırköy Duygu Analiz Merkezi’nden Psikolojik Danışman ve Hidnoterapist Tayfun Şahin ile hipnoz yönetiminin ne olduğunu, kullanım alanlarını, insanların hipnozdan neden korktuklarını ve hipnoz yöntemi ile ilgili merak edilenleri konuştuk. Hipnoz’un kişinin sorununun çözümüne yönelik olarak hipnotik trans altında telkinler alması ve bu yolla bilinçaltı düzeyde bir değişimi yakalaması olduğunu ifade eden Şahin, insanoğlunun zihin gücünün önemli bir bölümünü kullanmadığını, hipnozun bu oranı daha yukarılara çekerek insandaki potansiyel zihin gücünü kişinin istifadesine sunduğunu, bunu da bilinçaltı zihnin dili olan hayal diliyle yaptığını söyledi. Hipnoz nedir? Ne değildir? Hipnozda amaç nedir? Hipnoz, kişinin sorununun çözümüne yönelik olarak hipnotik trans altında telkinler alması ve bu yolla bilinçaltı düzeyde bir değişimi yakalamasıdır. Hipnozun hedefi dolayısıyla amacı ise; bilimsel olarak yapılan nörolojik araştırmalarda insanoğlunun zihin gücünün önemli bir bölümünü kullanmadığı tespit edilmiştir. Hipnoz bu oranı daha yukarılara çekerek insandaki potansiyel zihin gücünü kişinin istifadesine sunar. Bunu bilinçaltı zihnin dili olan hayal (tahayyül) diliyle yapar.Hipnozun ne olduğuna dair özellikle filmler üzerinden oluşan yanlış algılamalar var. Öncelikle hipnoz fantastik, ütopik bir olgu değildir. Tamamen bilimsel bir metottur. Hipnoz 1958 yılında Amerikan Tıp Cemiyeti, 1961 yılında ise İngiliz Tıp Cemiyeti tarafından resmi tedavi yöntemi olarak kabul edilmiştir. Kişinin iradesini yapan kişiye vermesi, kişinin kendinden geçmesi değildir. Girilince çıkamamak gibi bir durum yoktur. Hipnozla istemediğiniz bir şeyi söylemez ve yapmazsınız. Hipnozda bilinç açıktır, devre dışı değildir. Gece uykusuyla herhangi bir ilgisi yoktur. Hipnoz bir gösteri aracı değildir. Peki Hipnoterapi ile Hipnoz arasında bir fark var mıdır? Hipnozun terapi teknikleriyle entegre edilerek tedavi amaçlı kullanılmasıdır hipnoterapi. Hipnoz durumsal bir olgu iken hipnoterapi bu olgunun eşlik ettiği bir yol haritasıdır diyebiliriz. Terapi teknikleri lisans yahut yüksek lisans düzeyinde eğitimi gerekli kılar. Yani hipnozu bilmekle birlikte psikoloji/psikiyatri eğitimi almak gerekir. Hipnoz hangi alanlarda kullanılıyorsa o alanın da eğitimini en azından kurs düzeyinde almış olmak birçok avantaj sağlar. Hipnoz hangi sorun alanlarında bizlere yardımcı olur? Eğitim alanında, psikolojik sorunlarda, psikosomatik sorunlarda, bağımlıklarda, kilo sorunlarında, cinsel sorunlarda, tıp alanında, ağrısız kadın doğumda, hukukta, sporda, sanatta, fobilerde, kötü davranış alışkanlıklarında, diş hekimliğinde, uyku sorunlarında, ağrı kontrolünde, tüp bebek tedavisinde ve daha birçok alanda kullanılır. Akla şu soru gelebilir kullanım alanları nasıl bu kadar geniş olabiliyor? Kullanım alanı geniştir çünkü esasında hayatımızdaki birçok sorun alanı bilinçaltı zihnimizin ürünüdür. Dolayısıyla siz yine bilinçaltı zihin gücünü kullanarak bu sorun alanlarını düzenleyebilirsiniz. Hipnoz bu saydığınız sorun alanlarında nasıl bir yol izleyerek yardımcı olur? Hipnotik transla birlikte yani derin bir bedensel ve zihinsel gevşemeyle birlikte zihnimizin eleştiren, sorgulayan bilinçli kısmı aşılmış olur. Bu noktada sorunun çözümüne yönelik telkinler bilince takılmadan direkt olarak bilinçaltı düzeyde sorgulanmadan kabul görür. Bilimsel olarak ise şöyle ifade edebiliriz. Beyin hipnotik transta alfa düzeyinde titreşim boyutuna geçer ki bu uykuya yakın olduğumuz anlarda oluşan beynin dalga frekansıdır. Bu boyutta bilinç sorgulamaz ve eleştirmez. Bu boyutta verilen telkinler bilinçaltı düzeyde kabul görür. Telkinin bilinçaltı düzeyde kabulü seans öncesinde üzerinde konuşularak anlaşılan bir fikrin, inancın zihnimizin bir parçası haline gelmesi demektir. Kimler hipnoza giremez ya da kimler daha kolay girer? Kimlerin giremeyeceğini ortaya koyarsak kimlerin girebileceği de ortaya çıkmış olur. İletişime geçilemeyecek derecede zeka geriliği olanlar, bunamış olan yaşlılar, işitmesinde sorun olanlar, 6 yaşından küçük çocuklar, 75 yaş üstünde yaşlılar, hipnoz olmayı istemeyenler, aşırı kontrolcü ve katı gerçekçi olanlar, hipnoterapistle güven ilişkisini yakalayamayanlar hipnoza (hipnotik transa) giremezler. Bu grupların dışında kalan herkes hipnoza girer. Hipnotik Transt’ta insanlar ne hisseder? Kişiler fiziksel ve ruhsal olarak etkilenimde bulunurlar. Fiziksel olarak hissedilenler ortaktır. Herkeste solunum, nabız yavaşlar, beden ağırlaşır, vücutta yer yer uyuşma keçeleşme oluşur. Ruhsal olarak ise; duygular spesifik olmakla birlikte genel olarak derin bir rahatlama, gevşeme, dünyadan, stresten kendilerini yalıtılmış hissetme gibi duygular yaşarlar. Bir kişinin daha kolay hipnoz olması için yapması gereken bir şey var mıdır? Rahmetli hocam Dr. Mehmet Ayvacı’nın bu noktada belirttiği 4İ Kuralı vardır. Bu kurallar bir kişinin hipnozdan rahatlıkla yararlanmasını sağlar. Bunlar 1. İhtiyaç (sorun alanı) 2. İnanç (sorunun çözümüne ve hipnoza) 3. İstek (hipnoza girmeyi istemek) 4. İtimat (yapan kişiye karşı). Kişi hipnozla ilgili temel olarak bilgilendirilir ve bu 4 madde karşılık olarak sağlanırsa çok kolay ve rahat bir şekilde hipnoz gerçekleşir. Hipnozu kimler uygular ya da uygulamalıdır? Hipnozun kullanım alanları geniştir. Kişinin sadece hipnoz eğitimi almış olması yeterli değildir. İlke olarak hangi alanda kullanılacaksa o alanda eğitim alınmış olunması uygulamaların niteliğini belirler. Henüz Sağlık Bakanlığı bu konuda yasal bir düzenlemeye gitmedi fakat hipnoz talebinde bulunacak kişilerin, gittikleri adresteki kişinin üniversite ya da yüksek lisans eğitimlerine bakmaları gerekir. Hipnoz teorik olarak psikoloji ve psikiyatrinin çalışma alanına girer. Merkezinizde bilgilendirme ve uygulama çalışmalarınız var mı? Şu an merkezimizde daha önceden de yaptığımız Grup Hipnoz Çalışmalarına başladık. 5’ er kişilik gruplar halinde yapıyoruz seansları. Önce katılımcılar hipnozla ilgili temel olarak bilgilendiriliyorlar sonra hipnozu tecrübe etmeleri bağlamında, Stresten Arınma ve Rahatlama amacıyla yaklaşık 40 dakika süren grup hipnozu seansına katılıyorlar. Kişiler katılım sağlamak amacıyla merkezimizi arayıp kayıt yaptırabiliyorlar. Ayrıca merkezimizde hipnozla zayıflamak ve iştahsızlığa bağlı zayıflık sorunu üzerinde çalışabiliyoruz. Ek olarak hipnozla sigara bıraktırma çalışmaları da alanımız içinde. Bunlar dışında daha farklı bilgiler için www.hipnotelkin.com ve merkezimizin duyguanaliz.com web siteleri ziyaret edilebilir. Yavuz ARPACIK 30 01 KASIM 2011 SALI Ekseriyetin bulunduğu tespit edilerek birleşim, Meclis 1. Başkan Vekili Hasan Ersoy tarafından açıldı. Bahar Sunman ve İlknur Meral’in ayrıca gelmeyen üyelerin izinli sayılmasına oybirliği ile karar verildi. Gündem okundu, ilçemiz sınırları içinde yer alan eğitim ve dini tesis alanlarının engellilerin kullanımına uygun hale getirilmesine dair verilen önergenin meclis gündemine alınmasının oybirliği ile kabulüne karar verildi. Eklenmiş haliyle kasım ayı gündeminin oybirliği ile kabulüne karar verildi. Gündem maddelerinin görüşülmesi neticesinde Özel Kalem Müdürlüğü’nün Van ilinde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle deprem bölgesinden gelecek yurttaşlarımızın barınmasını sağlayabilmek amacıyla kiralama, gıda alımları yardımlarının deprem bölgesine ulaştırılması için araç kiralanması, personel, araç görevlendirilmesi, deprem bölgesinden gelecek tüm yardım taleplerini karşılama ve sadece bu amaçla kullanılmak üzere Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’e harcama yetkisi verilmesine dair başkanlık teklifinin oybirliği ile kabulüne, Mali Hizmetler Müdürlüğü’nün 11.02.2011 tarih ve 14 nolu meclis kararı ile alınan 12 milyon TL’lik borçlanma talebinin iptaline dair başkanlık teklifinin oybirliği ile kabulüne, Mali Hizmetler Müdürlüğü’nün 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 68. maddesinin d bendine istinaden 5 milyon liralık borçlanma talebine dair evrakın Bütçe Plan Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kab- KASIM 2011 BELEDÝYE MECLÝSÝ’NDE NELER GÖRÜÞÜLDÜ ulüne karar verilerek birleşim meclis 1. Başkan vekili hasan Ersoy tarafından 02.11.2011 Çarşamba günü saat 16:00’da toplanmak üzere kapatıldı. 02 KASIM 2011 ÇARŞAMBA Ekseriyetin bulunduğu tespit edilerek birleşim meclis 2. başkan vekili Cavit Ganiç tarafından açıldı. Uğur Özhabeş, Bahar Sunman, İlknur Meral, Semih Cemali, Elif Arıkancan ve gelmeyen üyelerin izinli sayılmasına oybirliği ile karar verildi. Geçen birleşime ait zabıt özeti okundu, oybirliği ile kabul edildi. Gündem maddelerinin görüşülmesi neticesinde, 1- İnsan Kaynakları ve Eğitim Müdürlüğü’nün belediye ve bağlı kuruluşları ile mahalli idare birlikleri norm kadro ilke ve standartlarına dair yönelik gereği 2 adet memur dolu kadro derece değişikliğine dair başkanlık teklifinin oybirliği ile kabulüne, 2- Yazı İşleri Müdürlüğü’nün 2012 mali yılı evlendirme müdürlüğü ücret tarifesine dair evrakın tarife komisyonuna havalesinin oybirliği ile kab- ulüne karar verilerek birleşim Meclis 2. Başkan Vekili Cavit Ganiç tarafından 03.11.2011 Perşembe günü saat 16:00’da kapatıldı. 03 KASIM 2011 PERŞEMBE Ekseriyetin bulunduğu tespit edilerek birleşim Meclis 2. Başkan Vekili Cavit Ganiç tarafından açıldı. Bahar Sunman ve gelmeyen üyelerin izinli sayılmasına oybirliği ile karar verildi. Geçen birleşime ait zabıt özeti okundu, oybirliği ile kabul edildi. Gündem maddelerinin görüşülmesi neticesinde, 1- Mali Hizmetler Müdürlüğü’nün belediye başkanlığımıza ait giderleri karşılamak üzere yurt içi bankalardan 30 ay vadeli 5 milyon Tl kredinin kullanılabilmesi için İller Bankası’ndan teminat mektubu alınılmasına dair başkanlık teklifinin 3 ret oya karşın oyçokluğuyla kabulüne, 2- İlçemiz sınırlarında yer alan eğitim ve dini tesis alanlarının engellilerin kullanımına uygun hale getirilmesi ile ilgili verilen önergenin Engelliler Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne, 3- Mali Hizmetler Müdürlüğü’nün 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 68. maddesi d bendine istinaden 5 milyon TL borçlanma talebine dair Bütçe Plan komisyonu Raporu’nun 3 ret oya karşın oyçokluğuyla kabulüne karar verilerek birleşim, Meclis 2. Başkan Vekili Cavit Ganiç tarafından 05 Aralık 2011 Pazartesi günü saat 16:00’da toplanmak üzere kapatıldı. Meclis oturumlarýnýn tamamýný gazetemizin www.atakoygazete.com.tr sitesini ziyaret ederek okuyabilir ve sesli olarak dinleyebilirsiniz. CHP İBB Meclis Grubu İETT’NİN BÜTÇE VE PERFORMANS PROGRAMINA GEÇER NOT VERMEDİ İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nin 2011 yılı Kasım ayı toplantılarının 21 Kasım Pazartesi günkü birleşiminde İETT Genel Müdürlüğü 2012 Yılı Bütçe ve 2012 yılı Performans Programı raporları görüşüldü. İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı bir sunum gerçekleştirerek yaptığı konuşmada gerçekleşen ve gerçekleştirilecek olan çalışmalardan bahsetti. Birleşimde, Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu olarak görüşülen raporlar üzerine CHP İBB Meclis Grubu adına Başakşehir ve İBB Meclis Üyesi Serdar Bayraktar, İBB Meclis kürsüsünde meclis üyelerine hitaben görüş ve eleştirilerini şöyle sıraladı; “Bugün 2 milyon 800 bin araç İstanbul trafiğinde seyir halinde, 10 yıl sonra da İstanbul trafiğinde 5 milyon araç olacak, en az 125 kilometrekare karayolu alanına ihtiyaç duyulacak. 2005 yılından bu yana özelleştirilmesi planlanan İETT'de sona gelinmiş gibi. Kiralanan hatlardaki koordinasyon ve üst denetim yetkisi yine kendisinde olsa da bu konuda fiili olarak İDO gibi blok satış yöntemiyle satılamayan İETT’nin ekonomik anlamı ve temel özellikleri özelleşmiş olacak. Aynı ihtiyaç için iki ayrı sunucudan (Phileas, Capacity) iki ayrı marka araç alınarak Kamu İhale Kanunu ihlal edilmiştir. Söz konusu alımların yapıldığı dönemde karar vericiler üzerinde baskı oluşturabilecek nitelikte genel müdür ataması yapılmamış, Genel müdürlük makamı vekaleten temsil edilmiştir. Satın almaları takip eden dönemde genel müdürlüğe atama yapılmıştır. Metrobüs kapasitesini artırmak için 15 saniye aralıklarla araçların sefere gönderilmesi, kaza risklerinin alınması anlamına gelmektedir. Araçlar arası süre değerinin acilen doğru değerlere getirilmesi gerekmektedir. Ulaşımda enerji tercihimiz, ulaşımda ana kavşağımızdır. Benzin ve dizel gibi ithal ettiğimiz pahalı yakıt yerine ucuz doğa dostu doğal gazın kullanım oranının artmasını sağlayacaktır. Yüksek ve orta ölçek ulaşım hatlarında devreye alınacak raylı sistemler ve elektrikli otobüsler ile ekonomiklik daha da artırılacaktır. İETT’de kurumsal yapıda sorunlar var. Murakıp seçimlerinde siyasi kimlikten uzak kişilerin bu göreve seçilmelerinde fayda olduğunu düşünüyoruz. İETT genel uygulamalarında birçok sorun var. İETT’de işlerin taşerona ihale edilmesi ile ortaya çıkan yetkinleşme sorunu giderilmelidir. Bu, bakım ve onarım işlemlerinin, gereken yatırımlar yapılarak, tecrübeli ve yetişmiş elemanlarca kendi bünyesinde yapılması sağlanmalıdır. İETT ve uygulamaları ile ilgili basında birçok şikâyet görmekteyiz ve bunların bir kısmı da tarafımıza gelmektedir. İETT toplu taşıma ücretlerine son yapılan zamlar İstanbul halkının günlük yaşamında önemli bir yük oluşturmuştur. Son zamlarla birlikte neredeyse şehir içi özel servis fiyatlarına denk gelen aylık mavi kart ücretleri belirlenmiştir. Sınırlı kullanımlı elektronik bilet; BİRgeç, İKİgeç, BEŞgeç ve ONgeç fiyatları hem yüksek belirlenmiş, hem de uygulamada sorunlara neden olmaktadır. Güzergah ve araç belirlemelerinde hatalı olunduğu, yolculuk taleplerine uygun sayı ve araç belirlenmediği, İETT’nin bazı semtlere yaptığı sefer saatlerinin akşam erken saatlerde sona erdiği veya çok seyrekleştiği, bu boşluğu dolmuş gibi ulaşım açısından pahalı olan araçların doldurduğu biliniyor.” 31 Gelişen Tıp Bilimi ve Teknolojisi ile ESTETİK CERRAHİ’DE DEVRİM Gelişen tıp bilimi ve teknolojisi insanların güzelleşmesinde sözcüğün tam anlamıyla bir “devrim” yapmıştır. İnsanların, doğal halleriyle yetinmeyip kendilerini daha güzel göstermek ya da ufak tefek kusurlarını az çok örtmek, gizlemek gibi son derece insanca bir kaygıdan kaynaklanan makyaj, bu yolda bir yana bırakılmadan, aşılmıştır. Zira günümüzde maddi olanakları elverdiği takdirde kadınlar, artık büyük burunlarını makyajla küçük göstermeye ya da kırışıklıklarını birtakım kremler altında gizlemeye, sarkık göğüslerini askılar ve sutyenlerle kaldırmaya gerek duymadan, bir başka deyimle yüzlerinde ve vücutlarında yüzeysel bir iki düzeltimden öteye gitmeyen önlemlerle yetinmeden sorunu kökünden çözmenin yolunu tutmaktadırlar: bir estetik müdahale ile kemerli bir burnu kalkık bir burna dönüştürmek, deriyi gerdirerek kırışıklıkları yok etmek, ameliyatla göğüsleri dikleştirmek... Artık bedelini ödedikten ve cesaret ettikten sonra kolayca gerçekleştirilecek işler arasına girmiştir. İnsanlar çirkinliğe katlanmak istememekte, fiziksel kusurlarıyla barış içinde birarada yaşamaktansa ellerinde olanak olduğu takdirde güzelleşmek üzere plastik cerrahi ya da estetik cerrahi doktorlarının bıçağı altına yatmakta pek duraksamamaktadırlar. Estetik cerrahinin bu derece yaygınlık kazanması kuşkusuz zamanımıza özgü bir durumdur. Ancak insanlar çok eski zamanlardan beri vücutlarının belli organlarını yaygın güzellik anlayışına göre yeniden biçimlendirmek istemişlerdir. Afrika’da kadınların kulaklarına ağırlık takarak kulak memelerini büyütüp sarkıtmaları, Çin’de kadınların ayaklarının küçük kalması için belli bir yaştan başlayarak yani henüz büyüme çağında iken kızların özel ayakkabılar giymeye zorlanmaları ilk “estetik müdahaleler”e örnek gösterilebilir. Tam anlamıyla “cerrahi estetik müdahale” ya da “plastik cerrahi müdahale” de yine oldukça uzun bir geçmişe dayanır. Bu alanda bilinen ilk uygulama Antik Çağ’da Hindistan’daki Susrutalara aittir. O devirde esirlerin burnu kesilirdi. Susrutalar ise bu kesik burunları onararak tarihin bilinen ilk plastik cerrahi uygulamasını başlatmış oldular. Bu tür ameliyatlar sonradan Hindistan’dan Mısır’a geçti. Fakat tıp tarihi uzmanları bilimsel anlamda ilk plastik carrahi uygulamasının 16. yüzyılda italya’da Gaspare Taeliacozzi tarafından başlatıldığını ve koldan buruna doku aktarılarak gerçekleştirildiğini öne sürüyorlar. Çok uzun bir aradan sonra plastik cerrahi yine Avrupa’da I. Dünya Savaşı yıllarında önemli bir aşama yapmıştır. Özellikle Fransız Hyppolyte Morestin, yüz yaralarını onarmada gösterdiği başarıyla büyük bir ün kazanıyor. Amerika’dan S. Kazancıyan, İngiltere’den H. Gillies gibi doktorlar Morestin’in yanında bir süre staj yaptıktan sonra ülkelerine dönerek plastik cerrahi uygulamasının yaygınlık kazanmasına hizmet ediyorlar. II. Dünya Savaşı da bu cerrahinin gelişmesi için kuşkusuz çok uygun bir ortam oluşturuyor. 1950 yıllarından sonra ise plastik cerrahi yara-bereyi onarmaktaki daha ileri bir aşamaya sıçrayarak kusurlu ya da kusurlu sayılan organları güzelleştirmeye yönelik bir uygulama içine giriyor ve bugünkü anlamıyla “estetik cerrahi” doğmuş oluyor. Günümüzde artık popüler hale gelen estetik ameliyatları hakkında Plastik Rekonsrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Hanife Akınoğlu ile konuştuk. Öncelikle plastik cerrahi ve estetik cerrahi nedir? Plastik ve estetik cerrahi insanlarin fiziksel görünümlerinde iyileştirici, tamamlayıcı ve de onarıcı ve aynı zamanda sağlıklarında iyileştirme için bir ihtiyaca cevap vermek üzere ortaya çıkmış uzmanlık dalıdır. Günümüzde medyanın sunduğu güzellik anlayışı insanların estetik yaptırmasını ne kadar etkiliyor? Günümüzde medyadan güzel insan tanımları, o dönemin popüler güzellikleri ile popüler olarak sunulan insanların fiziksel benzerliklerinin ön plana çıkarılması ile insanları etkilemekte. Popüler insanların göğüs büyüklüğü, çirkin ya da guzel yaşlandı, boynu sarktı, yaşlandı artık aranmıyor, estetik yaptırdı işleri açıldı, güzelliği ile başdöndürdü tarzı haberlerin hemen hemen medyada alması her yaş kesinimini etkilemekte. Bayanların zaten kendine bakma eğilimi olmakla beraber erkeklerin bu tarz haberlerin de etkisi altında kaldığı ve de ona göre değerlendirme yaptığı, eşlerinden partnerlerinden daha bakımlı olması beklendiğini bize başvuran hastalarda gözlemliyorum. Kısaca medya güzellik anlayışını çok yaptığı ve ön plana çıkardığı haberler ile çok etkili. Türkiye’de estetik ameliyatları ile ilgili son zamanlarda artma söz konusu mu? Kesinlikle artış söz konusu, hatta yayınlar nedeniyle yeni çıkan teknik ya da operasyonlar ile dahi böyle birşey çıkmış öğrenmek ve de yaptırmak istiyoruz diyerek daha cesur, daha yeniliğe açık insanımız. Çoğu hasta konuya hakim olmak için internetten ilgili ameliyat videosunu bile izlediklerini söylüyor. Benim gözlemim artışın her yaş grubunda özellikle de beylerde daha cok olduğu. Medyanın da teşviki ile insanlar estetik yaptırmanın utanılacak ya da saklanacak birsey olmadığını daha rahat bir şekilde düşünmekte. Bir de bakımlı ve de güzel insanların sosyal ve özel hayatta daha çok şanslı olduğu gözlenmekte ve de bu şekilde sunulmakta. Tıp bilimi ve teknolojisi estetik cerrahide ne kadar gelişti? Tıp bilimi son çeyrek yüzyılda teknoloji ile birlikte hızla gelişti ve de hızla gelişmeye devam etmekte. Öyleki herkes kendi uzmanlığı ile ilgili ilerlemeleri bile belli bir konuda uzmanlaşarak daha iyi, ancak, takip edebilecek durumda. Ben buna özet bir cevap vereyim. Eskiden yılda, plastik cerrahide, belli birkaç genel kongre olurken şimdi tek bir konu üzerinde bile yılda birkaç kongre yapılıyor. Kasım ayının 25’inde sadece genital-cinsel organ estetiği konulu bir toplantıya katılıyorum, başka konu yok bu toplantıda . Çünkü sadece bu konu ile ilgili anlatılacak cok detay var. İnsanların estetik yapma nedenleri nelerdir? Daha çok sosyal baskılar mı? Ben insanımızın artık daha özgür olduğunu güzelleşme isteğinin zaten mevcut olduğunu düşünüyorum. Yalnız kilo aldı diye, göğsü sarktı diye, kırışıklığı arttı diye ya da saçı döküldü diye zaten mutlu olduklarını gözlemlemiyorum. Belki çevrelerinden gelen talepler cesaretlerini arttırmak ve de kararsızlıklarını sonuçlandırmak için yardımcı olabilir. Bir de hiç bir hekim isteksiz ya da mutsuz ameliyata gelen hasta görmek istemez, güzel sonuç alamayacağımızı düşünürüz, sosyal baskıyı hissettiğimiz an da hastayı daha sağlıklı değerlendirmek isteriz, ameliyata hazır mı değil mi diye. Son dönemde popüler olmaya başlayan estetik cerrahide ne tür ameliyatlar yapılıyor? Aslında popülaritesini hiç kaybetmeyen ameliyatlar liposakşın, göğüs büyütme ve de burun ameliyatları iken genital bölgeye yönelik ameliyatlar gittikçe daha cok ilgi cekiyor, insanlar diğer ameliyatları ile birlikte genital bölgeye de ameliyat yapılmasını artan taleple tercih ediyor. Çünkü bu bölge ile ilgili şikayetlerinin de çözülebileceği ve aslında bir sorunlarının olduğunu bilgilendirmeler ile farkına varmaktadırlar. Estetik ameliyatlar yaşlanmanın önüne geçer mi? Kimi insanlar estetik müdahale ile 25 yaş birden gençleşebileceklerini düşünmektedir? Bu mümkün mü? Estetik amliyatlar yaşlanmanın önüne geçmez ama geciktirir ya da daha güzel yaş geçirmeye yardımcı olur. Daha özgüvenli, aynalar ile barışık bir sürecin devamında yardımcı olur. Gerekli alanlara; gerekli ve zamanında müdahale ile tabiki gençleşmek mümkün ama ne kadar yaş geri gidilebileceği operasyonun sonuçları ve cilt kalitesi ile değerlendirilebilir. Estetik müdahele sonrasında beklenen, istenen sonucun alınmaması gibi bir durum söz konusu mu? Bu doktorun yeteneksizliği mi yoksa başka nedenler de var mı? Estetik ameliyat öncesi hastanın beklentisi ve doktorun neler yapabileceği ve hedeflenen sonuçtan uzaklaştırabilecek riskler etraflıca ve dikkatlice değerlendirilmeli ve taraflar çekinmeden açıkça beklenti ve düşüncelerini paylaşmalıdır. Aksi takdirde elde edilen ve beklenti arası fark açıkça ifade edilemeden ortaya çıkar. Hiç bir doktor hastasını mutsuz etmek istemez ve yapılamayacak bir şey için hastasına vaatte bulunmak istemez. Estetik cerrahide en zor ameliyat hangisidir? En zor ameliyat doktor için tecrübesinin az olduğudur. Benim buna kişisel cevabım hastanın zor olduğu ve tam bir diyalog kuramadığım hastalara, yapılan bırakın ameliyat en basit işlem botox dahi benim için çok zor olur. Estetik ameliyatlar nerelerde, kimlere yapılmalıdır? Estetik ameliyatlar tam teşekküllü bir hastanede ve tabiki hastanın iyi bir sonuç alabileceği herkese yapılabilir. Ameliyat talebi ile gelen herkese değil de bundan iyi bir sonuç alabilecek ve de gerçekten doğru bir talep olduğu tespit edilen, bu ameliyatı olmasında sakınca olmayacak kişilere yapılabilir. Estetik ameliyatları ile ilgili bilinen yanlışlar nelerdir? En çok karşılaştığım yanlış düşünceler estetik ameliyatların yaşlanmayı önlediği, kilo alıp vermede ciltte bozulma olmayacağı, herkesin istediği şartlarda ameliyat olabileceği gibi düşünceler mevcut. Son olarak mesleğinizle ilgili yaşadığınız sıkıntılar var mı? Neler? Kesinlikle her mesleğin problemleri vardır. Bizde ise insanların sosyal ve özel hayatlarındaki başarıları görselliğe bağlayanların çoğunlukta olduğu bir kesim başvurduğunda sorunlarımız artmaktadır. Benim kişisel gözlemim hastaya ameliyat öncesi defalarca ameliyatın riskleri anlatıldığında bunun yeterince ve ciddiyetle algılanmaması. Bizim elimizde ne sihirli bir değnek ne de sorunsuz sonuca götürecek ilahi bir güç ve garanti belgesi mevcut. Birde son yıllarda estetik cerrahi eğitimi almayan ama çeşitli sertifikalar ile kendilerini estetik ameliyatlar ya da girişimler konusunda uzman gösterenlerin ayırdedilemediğini görüyoruz. Bu kişilerin yaptığı ameliyat ya da uygulamalardan sonra kötü sonuçlar estetik facia olarak sunuluyor. Başka bir gözlemim de doktoru ile farklı konuşup ya da farklı ameliyat olup sansasyon ya da uyanıklık için konuşulanları unutup karalama yapan insanların, aklı selim bir şekilde değerlendirilemediği medyanın istediği gibi yayın yaptığını gözlemliyorum. Hiçbir doktor hastasının ne ölmesini ne de mutsuz olmasını ister, hastanın doktoru ile ne kadar iletişim, nasıl bir iletişim kurduğu ve hastanın şartları değerlendirilmeden yanlış bilgilenmeler ve etki altında kalmalar olmaktadır. ( Arzu BERATOĞLU ) TEKNOLOJÝ DÜNYA SI GÖKHAN ATAMER gokhanatamer@atakoygazete.com.tr E-KİMLİKTE SON AŞAMAYA GEÇİLDİ TÜBİTAK'ın Ar-Ge sürecini tamamladığı akıllı kimlik kartlarının kullanıma girmesiyle Türkiye'de pek çok hizmette ''tek kart-tek şifre dönemi'' başlayacak. Yeni kimlik kartlarıyla e-devlet kapsamında tüm işlemler yapabilecek, e-imza atılabilecek, ATM'lerden para çekilebilecek, kart pasaport olarak da kullanabilecek. Bolu'daki pilot uygulamanın tamamlanmasıyla elektronik kimlik kartları, e-dönüşüm Türkiye İcra Kurulu'nun alacağı karardan sonra, bir yıllık geçiş sürecinin ardından üç yıl içinde tüm Türk vatandaşlarının kullanımına sunulacak. TÜBİTAK BİLGEM UEKAE'de tamamen Türk mühendislerin 5 yıllık Ar-Ge çalışmasında sona geldiği akıllı kimlik kartlarının tanıtımı TÜBİTAK'ın Gebze yerleşkesinde yapıldı. TÜBİTAK e-kimlik proje yöneticisi Oktay Adalıer, gazetecilere yaptığı sunumda, elektronik kimlik kartlarının Ar-Ge alt yapısı ve gelinen son aşamaya ilişkin bilgiler aktardı. Adalıer, halen kullanımdaki nüfus cüzdanı uygulamasına 1976'da geçildiğini anımsatarak, Türkiye'nin geçeceği elektronik sistemle yeni bir dönemin başlayacağını söyledi. 2006 yılında Türkiye Araştırma Alanı (TARAL) projesi olan e-kimlik projesinin, TÜBİTAK BİLGEM UEKAE tarafından Ar-Ge çalışmaları, pilot uygulama ve yaygınlaştırma çalışmalarında sona gelindiğini bildirdi. Bu süreçte yapılan Ar-Ge faaliyetleri sonunda, TC Kimlik Kartının görsel tasarımının yapıldığını ve üzerinde bulunacak güvenlik tedbirlerinin belirlenerek uygulamasının gerçekleştirildiğini anlatan Adalıer, ayrıca kartın güvenliği için özgün bir akıllı kart çipi ve milli akıllı kart işletim sisteminin (AKİS) de geliştirildiğini söyledi. e-kimlik kartının, standart kart okuyucularla kullanılabileceğini dile getiren Adalıer, ayrıca kamusal kullanım amacıyla Güvenli Kart Erişim Cihazlarının da geliştirildiğini anlattı. Adalıer, vatandaşların akıllı kartları nerelerde kullanacaklarına ilişkin şu bilgileri verdi: ''Vatandaş elektronik ortamda kimlik doğrulama yapılabilecek. TC Kimlik kartıyla tek kart-tek şifre dönemine geçilecek. Hastane, banka, noter, internet, kredi kartları hariç master ve visa kartı gibi her alanda kullanılabilecek. Kimlik sahteciliğinden kaynaklanan vatandaş mağduriyeti önlenecek. e-Devlet kapsamında sunulan hizmetlere evlerden ve iş yerleri de dahil internetin bulunduğu her yerden kimlik kartıyla güvenli şekilde erişilebilecek. Bu erişim, bilgisayarlar üzerindeki kart okuyuculardan ya da taşınabilir kart okuyucuları aracılığıyla yapılabilecek. Kimlik kartıyla e-imza kullanılabilecek. Kimlik kartı, vizesiz gidilen ülkelerde seyahat belgesi olarak kullanılabilecek. Yani elektronik pasaport özelliğine sahip olacak. Ancak vize gerektiren ülkeler için elektronik pasaport alınması ihtiyacı bulunacak.'' Oktay Adalıer, akıllı kimlik kartlarına damar ve parmak izinin yanında avuç içi damar izi ATAKÖY ile iris tanıma özelliklerinin eklenmesi için de çalışmalar yürüttüklerini sözlerine ekledi. APPLE KURUCULARINDAN WOZNIAK İSTANBUL’DAYDI Turkcell Teknoloji Zirvesi, teknoloji ve iş dünyasından önde gelen 50’yi aşkın konuşmacının katılımıyla gerçekleşti. Etkinliğin yıldızı elbette Apple'ın kurucu ortaklarından Steve Wozniak'tı. Bu yıl ikincisi düzenlenen zirvenin açılış konuşmasını yapan Turkcell CEO'su Süreyye Ciliv, mobil iletişim gündelik hayatımızı olduğu kadar iş yapış biçimlerimizi de değiştirdiğini, daha düne kadar hayatımızda olmayan bulut bilişime ayak uyduran kişi ve firmaların rekabette öne geçtiğini söyledi. Ciliv, Turkcell'in 27 bin 200 baz istasyonuyla en geniş ağa sahip olan mobil operatör olduğunu, bu istasyonların 9 bin 100'ünün 3G aktarım özelliği taşıdığını belirtti. Ciliv, "Bugün tüm dünyada 1.5 milyar internet kulalnıcısı var. Bu rakam izleyen beş yılda beş katına çıkacak. Çünkü herkes mobil cihazlardan internete bağlanacak. 2009'dan bugüne mobil cihazlarla yaratılan veri transferi 36 kat arttı. Bunun 2015'e kadar bir 10 kat daha artacağı tahmin ediliyor. Bu veri transferinde de başrol videoda olacak." dedi.Ciliv'in ardından sahneye çıkan, Apple'ın kurucu ortaklarından Steve Wozniak, öğrencilik yıllarından başlayarak bilgisayarla nasıl tanıştığını ve kendi bilgisayarını nasıl geliştirdiğini oturumdakilerle paylaştı. Silikon Vadisi'nde büyüdüğünü söyleyen Wozniak, o tarihlerde çok pahalı olan bilgisayar teknolojisiyle amatörde ilgilenmeye başladığını, kendi bilgisayarını yapabilmek için Stanford Üniversitesi'ndeki laboratuardan yararlandığını belirtti. Geçtiğimiz ay yaşamını yitiren şöhretli işadamı ve yenilikçi Steve Jobs'la birlikte çalışmaya gençlik yıllarında başladıklarını hatırlatan Wozniak, "Jobs'la iyi arkadaştık. Farklı yönlerimizle birbirimizi tamamlıyorduk" diye konuştu. 45 OPERATÖR NFC’Lİ SIM KARTLAR İÇİN ANLAŞTI Aralarında AT&T, T-Mobile, Verizon, China Mobile, China Unicom, Vodafone ve Telefonica gibi dünya devlerinin bulunduğu operatörler önümüzdeki birkaç yıl içinde NFC destekli SIM kartları müşterilerine sunmaya başlayacak. Konu ile ilgili açıklama yapan GSM Birliği Başkanı Franco Bernabe bu adımın, güvenli mobil ödemeler için büyük önem taşıdığını kaydederken, çok sayıda yeni uygulamanın da yaygınlaşmasını sağlayacağını bildirdi. Bernabe açıklamasında mobil bilet, otel odası ve araçlara güvenli erişim gibi birçok uygulamanın NFC ile yaygınlaşacağını belirtti. Strategy Analytics'in araştırmasına göre 2016'ya kadar 1,5 milyar SIM tabanlı NFC destekli cihaz satılacak. ABI Research ise 2016 yılına kadar üretilecek satış terminallerinin yüzde 85'inin NFC destekli olacağını belirtiyor. CALL OF DUTY YİNE REKOR KIRDI Dünyanın en popüler bilgisayar oyunlarından Call of Duty (COD) serisinin yeni sürümü Modern Warfare 3, dağıtımla ilgili sorunlara karşın ilk beş günde satış rekoru kırdı. Kanlı savaş oyununun dağıtımcısı Activision'ın açıkladığına göre MW3 sürümü, piyasaya sürüldükten sonraki ilk beş günde tam 775 milyon dolarlık satış yaptı. Böylece oyun, beş günlük satış rakamları bazında dünyanın en hızlı ve çok satan oyunu konumuna yükseldi. Daha önce satışa sunulan CoD: Black Ops, sahibine aynı sürede 650 milyon dolar kazandırırken, Modern Warfare 2'de bu rakam 550 milyon dolardı. Infinity Ward tarafından geliştirilen Modern Warfare 3'te oyuncular, Modern ÝMTÝYAZ GENEL Taner SAHÝBÝ, KÜÇÜKTEPE Hukuk Danýþmaný: Av. YÖNETMEN VE SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ Ofset Baský ; ÜNÝFORM Özcan ATAMER Renk Ayýrým; FÝLMEVÝ Haber Koordinatörü AYLIK BÖLGE GAZETESÝ Ýdare Yeri: Ýncirli Caddesi Yeþilada Sokak No:2/1 Gökhan ATAMER Ýstanbul Aylýk Süreli Ferhat yayýnApt. Kat: 1 D:4 Bakýrköy / Haber Merkezi Tel: (0-212) 543 86 64-543 86 65-543 86 47 Fax: 543 86 16 YIL: 19 Sayý: 210 ARALIK 2011 Yavuz ARPACIK Ataköy Gazetesi, Yurtgün Ýç ve Dýþ Ticaret A.Þ. Arzu BERATOĞLU tarafýndan yayýnlanmaktadýr. info@atakoygazete.com.tr Köþe yazýlarýndaki sorumluluk, yazarlarýna aittir. GAZETEMÝZ BASIN AHLAK YASASINA Gazetemizde yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahibine aittir UYMAYI TAAHHÜT ETMÝÞTÝR Warfare 2'deki senaryoya bağlı kalarak maceraya kaldığı yerden devam ediyor. Oyunda ABD ve Avrupa'yı kuşatan Rus güçlere karşı mücadele veriliyor. Oyunla aynı zamanda piyasaya sürülen The Elder Scrolls V: Skyrim ise beş günde 450 milyon dolar satış yaptı. CEZAEVİNE ROBOT GARDİYAN Güney Kore'de cezaevi gardiyanlarına robotlar yardım edecek. Robotlar, Mart 2012'de ilk olarak Pohang şehrindeki cezaevinde çalışmaya başlayacak. Bir aylık deneme başarılı olursa daha fazla sayıda robot yakın gelecekte 'gardiyan' görevi yapmaya başlayacak. DigitalTrends'in haberine göre ülkede Adalet Bakanlığı ile işbirliği içinde bu robotları geliştiren bilim adamları, bunun için 1 milyar won, yani 850 bin dolar harcadı. Daha çok gece görevinde kullanılacak olan robotlar, mahkumlar arasında şüpheli davranışları gözlemleyecek. Robottaki algılayıcılar hücrelerdeki durum bilgisini alıp görevli amire rapor verecek. Proje lideri olan Kyonggi Üniversitesi’nden Prof. Lee Baik-chul, “Ekranlar aracılığıyla koğuşları denetleyen CCTV’nin aksine, bu robotlar hapishanedeki farklı aktiviteleri analiz etmek ve olağandışı davranışları tanımlamak için programlandı. Hapishane yetkilileri de robot görevli fikrinden çok memnun. Çünkü bu onların gece nöbetlerindeki iş yükünü azaltacak” dedi. Mahkumlar bu plana daha temkinli yaklaşıyor. Muhtemelen robotların fiziki olarak çok güçlü olacağı endişesine sahip olan mahkumlar, robotların farklı silahlarla donanmış olabileceği tedirginliğini de taşıyor. Ama Lee’nin bu endişelere karşı yanıtı net: Bu robotlar, ‘Terminator’ değil, görevleri de mahkumlara şiddet uygulamak değil. Onlar tamamen yardım için var. Bu robotları yapmayı bitiriyoruz, onların insan gibi ve dostane görünmeleri için de özel bir çalışmamız var.” Bu arada, Güney Kore’de robotlar sadece cezaevinde çalışmıyor. Ülkede okullarda da bu yıl sınıflarda öğretmen robotların testleri yapılmaya başlandı. 1,3 milyar dolardan büyük bir yatırımla geliştirilen öğretmen robotlar, özellikle öğrencilere İngilizce öğretmek için tasarlandı. MICROSOFT YAHOO’YU ALMAK ÜZERE Eylül ayında CEO’su ile yollarını ayıran ve bir hayli zor durumda olduğu bilinen Yahoo’yu satın almak için Microsoft bir hamle daha gerçekleştiriyor. Yapılan anlaşmayla Microsoft’un görevlendirdiği iki finansal kuruluş Yahoo’nun tüm yapısını inceleyerek yüzde 20′lik hisse alımı ya da şirketin tamamını satın almanın neler getireceğini incelemeye başladı. BTnet'in haberine göre; KKR ve TPG Capital şirketlerinin yaptıkları incelemelere göre Microsoft’un nihai kararını vereceği belirtildi. All Things D’nin haberinde de Yahoo’nun da bir başka yatırım şirketi Silver Lake ile anlaşma imzaladığı ve çalışmalar yürüttüğü belirtildi. Geçtiğimiz ay Microsoft’un Yahoo için 57 milyar doları gözden çıkardığı iddia edilmişti. 2008 yılında da Microsoft, Yahoo için 47.5 milyar dolar önermiş, Yahoo teklifi reddetmişti. Bahsi geçen rakamlar son dönemde sıkıntılı günler geçiren Yahoo hisse değerlerinin çok üzerinde bulunuyor. 2009 yılında iki şirket arasında yapılan anlaşmayla 10 süreyle Yahoo’nun aramalarında Microsoft teknolojilerinin kullanılmasına izin verilmiş, karşılığında da Yahoo’nun reklam gelirinin yüzde 12′si Microsoft’un olmuştu. Microsoft bu satın almayla Yahoo’nun arama motorundaki gücünün kullanmanın yanı sıra katma değerli servislerinden de faydalanmak istiyor. Daha önce Yahoo’yu satın alamayan Microsoft’un bu kez anlaşmaya daha yakın olduğu görülüyor. Ancak henüz iki şirketten de konuyla ilgili açıklama gelmedi. Hukuk Danýþmaný: Av. Taner KÜÇÜKTEPE Av. Öner AYBEK Ofset Baský : ÜNÝFORM Renk Ayýrým : FÝLMEVÝ Ýdare Yeri: Ýncirli Caddesi Yeþilada Sokak No:2/1 Ferhat Apt. Kat: 1 D:4 Bakýrköy / Ýstanbul Tel: (0-212) 543 86 64-543 86 65-543 86 47 Fax: 543 86 16 Ataköy Gazetesi, Yurtgün Ýç ve Dýþ Ticaret A.Þ. tarafýndan yayýnlanmaktadýr. Gazetemizde yayýnlanan yazý ve fotoðraflar kaynak gösterilmeden kullanýlamaz Cafe 7 Brasserie Marina Park’ta açıldı... Ekim ayında Ataköy Marina Park’ta kapılarını açan Cafe 7 Brasserie; cafe, bar, brasserie olarak hizmet veren, ev rahatlığını modern çizgide birleştiren bir mekan... Sabah saat 07:00'den gece 01:00'e kadar, gelen misafirlerini ağırlayan Cafe 7 Brasserie hakkında İşletme Müdürü Seda Şahin’le konuştuk. 8 yıldır turizm sektöründe çalışan Cafe 7 Brasserie İşletme Müdürü Seda Şahin; Cafe 7 Brasserie’nın her şeyini kendilerinin yaptığını, iç dekorasyonun kendilerine ait olduğunu belirterek, “Ev ortamını yaratmaya çalıştık, misafirlerimiz geldiklerinde evlerindeki rahat ortamı yaşatmaya çalıştık” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor; “Ataköy Marina Park, Ataköy ve Bakırköy halkı için gerçekten başarılı bir yer olacak, en favori yerlerden birisi olacak. Bunun içinde, Cafe 7 Brasserie olarak yer almak gerçekten bizim için ayrı bir güzel. Diğer yerlerden farkımız var. Çünkü butik bir yeriz, gelen misafirlerimize ev konforunda, rahat bir ortam sunuyoruz. İnsanların burada arayıp da bulamayacakları hiçbir şey yok. Geniş bir mönümüz var ki buraya gelen misafirlerimizde diğer konularda da yardımcı oluruz. Çünkü bizim kriterimiz yok, standardımız yok. Önemli olan gelen misafirlerimizin buradan mutlu ayrılması.” Lezzetli sohbetlerin adresi Cafe 7 Brasserie, Dünya Mutfağı ve Türk Mutfağı’nı birleştiren ve Karadeniz pidelerine yer veren menüsüyle, sıcak dekorasyonu ve samimi ortamıyla keyifli mola olanağını yaratıyor. Sabahları kahvaltı yapabileceğiz akşam ise gelip şarabınızı içebileceğiniz şık bir mekan olan Cafe 7 Brasseria’nın mönüsünde ise pidesinden makarnasına, salatasından pizzasına, kokteylerden alkollü içeceklere kadar her şey var. Fiyatların da diğer mekanlara göre %40 daha uygun olduğu Cafe 7 Brasserie’ye uğramadan ve bence Keçi Peynirli Ispanaklı Pidesini denemeden karar vermeyin... Bu arada yılbaşı gecesine henüz bir program yapmadıysanız üzülmeyin. Cafe 7 Brasserie’de saz ve söz üstadları eşliğinde Şef Aziz Usta’nın nefis menüsüyle limitsiz içki dahil yılbaşı yemeği ve kutlamaları için rezervasyonlar başladı. Sadece 80 kişilik bu muhteşem gece için erken rezervasyon öneririz. Bilgi için; Telefon: (0212) 559 33 07 www.cafe7brasserie.com Arzu BERATOĞLU 33 Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi çalışmalarına yeni projeleri ile devam ediyor. KADIN MECLİSİ’NDEN İKİ YENİ PROJE Kadın Meclisi’nin, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Carrefour’un destekleri ile gerçekleştirdiği “Sana Da Yasak Mı?” Projesi ile Bakırköy’de 26 ilköğretim okulunda 28 bin öğrenciye ÇÖLYAK, PKU ve diyetli hastalıklar hakkında eğitim verilecek. Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin İsveç Konsolosluğu’nun desteğiyle gerçekleştireceği diğer çalışma ise “Siyaset Sadece Erkek İşi Midir?” Projesi. 1 yıl sürecek bu proje kapsamında Bakırköy’ün 15 mahallesinden 2’şer kadın belirlenecek ve toplamda 30 kadına politika eğitimi verilecek. Bu projenin amacı ise 2014 yılında yapılacak yerel seçimlerde bu kadınların siyasette yer almalarını sağlamak olacak. “SANA DA YASAK MI?” Proje kapsamında Bakırköy’deki 26 ilköğretim okulunda 28 bin öğrenciye ÇÖLYAK; PKU ve diyetli hastalıklar hakkında eğitim verilecek. Proje kapsamında ayrıca okul kantinlerinde diyetli öğrenciler için meyve ve glütensiz ürünlerin de yer alması sağlanacak. Kadın Meclisi’nin, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Carrefour’un destekleri ile gerçekleştireceği proje hakkında Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Yrd. Doç. Dr. Meltem Ünal Erzen’den bilgi aldık. Sayın Erzen, Sana Da Yasak Mı? isimli bir projeye daha imza atıyorsunuz. Projenin tanıtımı için Bakırköy’ün çeşitli noktalarına asılan afişler insanların dikkatini çekiyor. Proje hakkında bilgi verir misiniz? Projemiz ÇÖLYAK, PKU ve diyetli hastalıklar hakkında toplumun bilinçlenmesini sağlamak. Bunun içinde ağaç yaş iken eğilir düşüncesi ile ilköğretim okullarında bu çalışmayı başlattık. Bakırköy’deki 26 ilköğretim okulunda bu bilinçlendirme çalışmalarını yapacağız. Toplumun bilinçlenmesi her alanda olduğu gibi bu alanda da çok önemli. Çünkü Türkiye’de her 100 kişiden biri ÇÖLYAK hastası ve 700 bin çölyaklı, 15 bin PKU’lu var. Her yıl 400-500 çocuk PKU’lu doğuyor. ÇÖLYAK ve PKU metobolitik hastalıklar ve genetik özellik taşıyor. Doğuştan gelen hastalıklar ama ÇÖLYAK çok sonrada çıkabiliyor. PKU hastalığı sadece doğumda topuktan alınan bir damla kanla ortaya çıkıyor. PKU hastası eğer doğru beslenmezse, diyet yapmazsa bir süre sonra zeka geriliğine neden oluyor ve zeka geriliği gittikçe ağır bir vaka haline geliyor. ÇÖLYAK hastalığı da diyet yapılmazsa ince bağırsakların reaksiyonu sonucu bağırsak kanserine yol açabiliyor, kalp krizine, deri dökülmelerine neden olabiliyor. ÇÖLYAK hastalarının glütensiz beslenmesi, PKU hastalarının da süt ve et ürünlerinden uzak durması gerekiyor. Ama maalesef Türkiye’de bu tür hastalıklara yönelik ürünleri bulmak çok kolay olmuyor. Biz bu proje ile aynı zamanda bu ürünlerin yayılmasını da sağlamayı amaçlıyoruz. Örneğin hayatı boyunca diyet yapmış ÇÖLYAK hastası bir gencin askere gitmesiyle her şey alt üst oluyor. Diğer bir taraftan bu insanlar doğum günü kutlayamıyorlar. Özel pastalar yaptırmaları gerekiyor. Hep kısıtlamayla hayatlarını devam ettiriyorlar. Önümüzdeki dönemde bu hastalıklar konusunda bilinç oluşturmak için bir kampanyaya başlıyoruz. Bakırköy’deki ilköğretim okullarında eğitim gören öğrencilerin bilinçlenmesi için çalışacağız. Ayrıca bu öğrencilerin velilerine ve okul yöneticilerine yönelik çalışma da yapacağız.” Peki okullardaki bilinçlendirme çalışmaları doğrultusunda neler yapacaksınız? Proje kapsamında öğrencilerin yaş gruplarına göre hikaye kitapları, çizgi filmler hazırlattık. Öğrencilerimizin velilerine yönelik konu ile ilgili CD’ler ve broşürler hazırlattık. Öğrenciler bu bilinçlenme kampanyası sonucunda aralarında ÇÖLYAK veya PKU hastaları var ise hem onlara karşı daha anlayışlı olacaklar hem de ileride kendileri anne baba olduklarında bu hastalıklar hakkında daha bilinçli olmuş olacaklar. Proje kapsamında öğrenci, veliler ve okul yöneticilerine eğitim verileceğini belirttiniz. Bu proje kapsamında ulaşacağınız kişi sayısı nedir? Bakırköy’de 26 ilköğretim okulunda 28 bin öğrenci, veliler ve okul yöneticileri ile birlikte toplam 80 bin kişiye ulaşacağız. Ulaşacağımız 80 bin kişi bir tanıdığına bunu anlatsa 160 bin kişi eder. Bu sayı Bakırköy için çok önemli bir rakam. Umarım özel okullar da bunu duyarlar, bizden destek isterler onlara da ulaşırız. Peki bilinçlendirme çalışmasının yanı sıra okul kantinlerinde bu diyetli hastalıklara yönelik ürünlerin bulundurulması konusunda çalışmalar da yapacak mısınız? Okul kantinlerinde meyve ve glütensiz ürünler mutlaka bulundurulmalı. Bunun için bazı firmalar ile görüşmeler halindeyiz. Onları da sonuçlandırmak istiyoruz. Zaten ÇÖLYAK, PKU ve diyetli hastalıklara yönelik bilincin okullarda oluşturulması halinde okul aile birlikleri ve okul yöneticileri ister istemez bu yöne kanalize olacaklardır. “SİYASET SADECE ERKEK İŞİ MİDİR?” Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin İsveç Konsolosluğu’nun desteğiyle gerçekleştireceği diğer çalışma ise “Siyaset Sadece Erkek İşi Midir?” Projesi. 1 yıl sürecek bu proje kapsamında Bakırköy’ün 15 mahallesinden 2’şer kadın belirlenecek ve toplamda 30 kadına politika eğitimi verilecek. Bu projenin amacı ise 2014 yılında yapılacak genel seçimlerde bu kadınların siyasette yer almalarını sağlamak olacak. Sayın Erzen, bu projeniz hakkında da bilgi verir misiniz? Bu projemizde ise Bakırköy’ün 15 mahallesinden 2’şer kadın belirlenecek ve toplamda 30 siyaset eğitimi kadına eğitim verilecek. 1 yıl sürecek proje kapsamında 4 aylık periyotlarla 3 tane seminer düzenleyeceğiz. İsveç Konsolosluğu ile ortaklaşa gerçekleştirilecek olan proje kapsamında ayrıca İsveç’ten gelecek olan katılımcılar Bakırköylü kadınlara eğitim verecek. İlk seminerde çalışma grupları oluşturacağız. Bu çalışma gruplarına ödev vereceğiz. Oluşturulacak olan çalışma grupları ile her ay düzenli olarak toplantılar yapacağız ve o toplantılarda neyi araştırdılar, neyi buldular ona bakacağız. İkinci seminer 4 ay sonra olacak bu muhtemelen mart ayı ve marttan sonraki 4 ay süreci ile devam edecek. İkinci seminerde İsveç’ten bir konuk getirteceğiz. O hem dünyadan örnek verecek hem de İsveç’teki ulusal meclisteki kadın oranından bahsedecek, İsveç’te ulusal mecliste kadın çok fazla ama Türkiye’de neden yok bundan bahsedecek. Sonra yine aylık toplantılarımız devam edecek. Son seminerde de hazırladığımız çalışma gruplarında çalışan gruplar siyasette kadın ne yapabilir diye çeşitli çözüm önerileri getirecekler. Bu bir yıl sürecek bir kampanya olacak. Sonunda da politikanın sadece erkek işi olmadığına kadınları ikna etmeye çalışacağız. İsveç Konsolosluğu projeye destek veriyor. Bir konsolosluk projesi bu. 6 Aralık’ta basın toplantısı ile duyuracağız bu projeyi. Peki proje sonunda eğitimi tamamlayan kadınlara yönelik farklı çalışmalarınız olacak mı? Bu proje bittiğinde 2013 yılında olacağız. 2014 Mart’ında seçimler olacak. Bizim aslında isteğimiz bu kadınları siyasetin en küçük birimleri olan muhtarlık adaylarında var etmek. Eğer isterlerse onlara ücretsiz danışmanlık hizmeti sağlayıp seçim kampanyalarında destek olacağız. Asıl amaç bu aslında. Ama hanımlara gelin bunu yapın gibi bir şey söylemektense önce onları siyasetle biraz tanıştırıp, ısınmalarını sağlayıp daha sonraki aşamada var olmalarını istiyoruz. O yüzden böyle bir yol izliyoruz. Sayın Erzen, son olarak Bakırköylü kadınlara neler söylemek istersiniz? Öncelikle şunu da gazeteniz aracılığıyla belirtmek istiyorum. Bildiğiniz gibi bizim devam eden Pembe Eller projemiz var. Bu projeyi şimdiye kadar çeşitli alışveriş merkezlerinde stantlar açarak yaptık. Ama güzel bir haber aldık. Marmara Forum AVM bize büyük bir dükkan verdi. Onun dekorasyonu devam ediyor. Orada work shoplar yapılacak. Kadınlarımız ürünlerini satacaklar, eğitimler düzenleyebileceğiz. Heyecanlı bir süreç yaşıyoruz şu anda. Bakırköylü kadınların bizimle beraber hareket etmesini istiyoruz. Bakırköy’deki tüm kadınlarımızı Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi çatısı altında toplanmaya ve sorunlarına çözüm aramaya davet ediyorum. (Yavuz ARPACIK) 35 ÖĞRENCİLERDEN SELANİK TEŞEKKÜRÜ Bakırköy Belediyesi tarafından Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünün 73. yılında 10 Kasım Günü Selanik’e, Atatürk’ün doğduğu eve götürülen bir grup öğrenci, öğretmenleri ve annebabalarıyla Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’e teşekkür ziyaretinde bulundular. Atatürk’ün doğduğu evde düzenlenen anma törenlerinde evin balkonundan Atatürk’ün sevdiği şarkıları seslendiren görme engelli sanatçılar Kerim-Selim Altınok’un da katıldığı teşekkür ziyaretinde Bakırköy Belediyesi’nin gerçekleştirdiği anma ziyaretiyle ilk kez yurt dışına çıktıklarını belirten öğrenciler adına konuşan Benal Siyahhan, “Belediye Başkanı Amcamız Ateş Ünal Erzen’e çok teşekkür ediyoruz. Gerçekten hay- atımızın sonuna kadar anılarımızda iz bırakacak bir geziye katıldık. Atamızın doğduğu evin bahçesinde 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerine katılmamız çok anlamlıydı. Atatürk’ün evinin bahçesinde oyunlar oynadığı nar ağacının altında aynı havayı solumamız bile bizim için müthişti. Gezi sırasında bizlerden ilgilerini esirgemeyen belediye personeli ağabeylerimize de minnet duyuyoruz.”dedi. Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen de ilk kez Belediyenin bir organizasyonuyla çocukları yurt dışına götürdüklerini ifade ederek, “Öncelikle çocuklarımızı 3 gün boyunca bizlere emanet eden öğretmen ve velilere ben de teşekkür ediyorum. Şimdiye kadar Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğümüzün organizasyonuyla Samsun’a, Anıtkabir’e, Çanakkale’ye çocuklarımızı ve büyüklerimizi götürmüştük. İlk kez yurt dışına çocuklarımızı götürmenin mutluluğunu yaşıyoruz. Tabii bu mutluluğu yaşamamızda en önemli faktör de Atatürk’ün doğduğu evde 10 Kasım Atatürk’ü anma törenlerine katılmamız olmuştur. Dünyada benim bildiğim en fazla kitap okuyan lider olan Mustafa Kemal Atatürk her zaman geleceğimizi önemseyerek çocukların gelişimlerine ışık tutmaya çalışmıştır. 1920’li yıllarda bile benim 4 yaşında kreşe devam eden çocuğuma uygulanan eğitim modelini uygulama çabası içerisine girdiğini görebiliyoruz. Çocuklarımız için ne yapsak azdır.” diye konuştu. MMMB Bakırköy Şubesi ve İSMMMO İlçe Temsilciliği’nden DÜNYA DİYABETLİLER GÜNÜ’NDE BERABERLİK VE DAYANIŞMA KAHVALTISI ÜCRETSİZ ŞEKER TARAMASI Mali Müşavirler Muhasebeciler Bir- gücümüzü ortaya koyarak Kahvaltılı toplantıda İSMMMO Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi tarafından 14 Kasım Dünya Diyabetliler Günü’nde, Bakırköy Belediyesi Sağlık Müdürlüğü işbirliği ile Bakırköy Kadın Danışma Evi’nde şeker taraması yapıldı. Küresel bir sağlık sorunu olan diyabet konusunda toplumsal bilincin arttırılması ve erken tanıya dikkat çekmek amacıyla yapılan şeker taramasına katılan katılımcılar, ücretsiz olarak verilen bu sağlık hizmetinden çok memnun olduklarını belirttiler. Bakırköylü kadınların yoğun ilgi gösterdiği şeker taramasının sonuçları ise Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Yrd. Doç. Dr. Meltem Ünal Erzen tarafından dağıtıldı. liği (MMMB) Bakırköy Şubesi ve İstanbul Mali Müşavirler Odası (İSMMMO) Bakırköy İlçe Sekreteryası tarafından ortaklaşa düzenlenen “Beraberlik ve Dayanışma Kahvaltısı” İncirli Mado da yapıldı. Kahvaltıya İstanbul MMMO Başkanı Yahya Arıkan ve Bakırköylü Mali müşavir meslektaşlar katıldı. MMMB Bakırköy Şubesi’nin geçtiğimiz eylül ayında gerçekleşen genel kurulunda geçerli oyların tamamını alarak başkan seçilen, İrfan Demirci konuşmasına kahvaltıya katılanlara teşekkür ederek başladı. Başkan İrfan Demirci “Öncelikle Bakırköy İlçemizde birlik ve beraberliğin sağlanmasında emeği geçen dönem yönetim kurulu üyelerine ve tüm meslektaşlara teşekkür ederim dedi.” Demirci, Sivil Toplum Örgütleri’nin önemini anlatarak, “Bizler Bakırköy’de 1400 civarı olan mali müşavirleriz. Örgütlü Bakırköy’de çıtamızı daha yükseklere çıkaracağız. Bunun için görevi devraldık. Görevi devraldıktan sonra Derneğimize Cevizlik Mah. Mor Sümbül Sok. No.21 Bakırköy adresinde yer kiraladık. Amacımız meslektaşlarımızı mevzuatlarımız ile ilgili güncelleştirmek, bilgilendirmek, birlik ve beraberliği sağlamaktır. Bu duygu ve düşüncelerimle herkese saygılarımı sunuyorum” dedi. Başkanı Yahya Arıkan da söz aldı. Bakırköy’deki birlik ve beraberlik ortamından duymuş olduğu mutluluğu dile getiren Arıkan konuşmasında 02.11.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 660 No’lu Kanun Hakkında Kararnameden bahsederek gerekli açıklamalarda bulundu. Keyifli bir ortamda gerçekleşen kahvaltı karşılıklı sohbet ortamı ile sona erdi. 37 MUTLU GÜNLER İdil TEKİN & Özgür AKALIN Evlendiler Polat Renaissance Oteli Balo Salonu’nda yapılan düğüne Tekin ve Akalın ailelerinin akraba ve dostları ile İdil ve Özgür’ün yakın arkadaşları katıldı. Ataköy Kültür Eğitim ve Spor Vakfı 2011-2012 öğretim yılı için öğrencilere eğitim bursu vermeye başladı. İhtiyaç sahibi öğrenciler için bu yıl 21 öğrenciye burs verdiklerini söyleyen Vakıf Başkanı Sefa Birinci, “Bilindiği gibi Vakfımız tesislerinin bir bölümünü birkaç ay önce ancak faaliyete geçirebildik. Bu yıl başlangıç olarak 21 öğrenciye burs verebildik. Amacımız gelecek eğitim ve öğretim yılında yüzün üzerinde öğrenciye burs verebilmek. Burslu öğrenci sayısını her yıl arttırabilmek için gerekli çalışmaları yürütüyoruz” dedi. Geçtiğimiz günlerde burs alan öğrenciler aileleri ile birlikte vakıf merkezine gelerek Vakıf yönetcileri ile tanıştı . 39 KOMŞU İLÇELER: KÜÇÜKÇEKMECE SOKAKLAR SANATLA GÜZEL KÜÇÜK ELLERDEN DÜNYANIN EN BÜYÜK AÇIK HAVA SERGİSİ Küçükçekmece’deki çocuklar, boylarından büyük bir işe girişti ve dünyanın en büyük açık hava sergisini hayata geçirdi. Hayallerindeki resmi çizen binlerce çocuk, bu resmi anneleri ya da babaları ile birlikte boyadı. Evdeki masa örtüleri, perdeler, çarşaflar minik ressamların tuvali oldu. Minik elleri sanatla buluşturan projede, binlerce çocuk velileri ile birlikte yer aldı. “Sokak Sanatla Güzel” adını taşıyan proje sayesinde, sanat kapalı mekanlardan çıkıp evlere, balkonlara, pencerelere ve oradan da sokaklara taştı. Öğrenciler, kağıt üzerine hazırladıkları eskizleri evlerinden getirdikleri 1 ile 1,5 metrekarelik masa örtüsü, perde ya da tuval bezi gibi yüzeyler üzerine velileri ile birlikte aktardı. Çalışmalara, Küçükçekmece İlçesi’ndeki okullarda eğitim gören 140 bin öğrenci ve velileri katıldı. Proje, katılımcı sayısı ile dünyada da bir ilki gerçekleştirdi. İlk kez bu kadar çok insanın yer aldığı bir açık hava sergisi İstanbul’da düzenlendi. DÜNYA'DAN PAZAR FOTOĞRAFLARI Küçükçekmece Belediyesi Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi, pazarların dünyasını fotoğrafın dilinden sanatseverlerle buluşturan Sanatçı Hacer Karanlık’ın ilk kişisel sergisine ev sahipliği yaptı. Serginin açılışını Küçükçekmece Belediye Başkan Yardımcısı Hüseyin İpek, fotoğraf sanatçısı Hacer Karanlık ile birlikte yaptı. Pazarların görsel dilini yakalamak için pek çok ülkeden pazar yerlerini görüntüleyen sanatçı, sergisinde bir bakıma dünya ticaretinin en saf halini de sanatseverlerle paylaşıyor. EN ÇOK HİNDİSTAN VE AFRİKA’DAN ETKİLENDİM Gezdiği ülkelerdeki pazar yerlerini fotoğraflayan ve bunları paylaşarak, sergilemeye karar veren Hacer Karanlık, 20 yıldır pazar yerlerinin fotoğraflarını çektiğini dile getirdi. 2 bine yakın eserin içinden seçtiği 33 fotoğrafı görücüye çıkaran Karanlık, kendisini en çok Hindistan ve Afrika’daki pazar yerlerinin etkilediğini ifade etti. Karanlık, “Gün geçtikçe semt pazarlarının yerini AVM’ler alıyor. Semt pazarlarını iyice kaybetmeden bu yerleri belgelemek istedim” dedi. 41 Türk- Japon dostluğunun sembolü, vefanın ve insanlığın adı, yardım gönüllüsü Japon Doktor Atsushi Miyazaki’nin adı Bahçelievler ’de yaşayacak… KOMŞU İLÇELER BAHÇELİEVLER JAPON KAHRAMAN'A VEFA Ekim ayında Van’da meydana gelen 7.2 büyüklüğündeki depremin ardından, Japonya’dan “Association for Aid and Relief” (AAR) adlı yardım organizasyonuyla arama-kurtarma çalışmalarına katılmak için görevli olarak geldiği Erciş’te, kasım ayında meydana gelen 5.6 büyüklüğündeki depremde hayatını kaybeden yardım gönüllüsü Doktor Atsushi Miyazaki’nin adı Bahçelievler’de geçtiğimiz yıl hizmete açılan Deprem Arama Kurtarma, Afet Sivil Savunma ve Trafik Eğitim Parkı’na verildi. Van’da can kurtarmaya çalışan Japonya’nın asil insanlarını Türk Halkı olarak asla unutmayacaklarını belirten Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu; “Dünya’ya insanlık dersi veren, yüreğimizi saygılarıyla ve sevgileriyle ısıtan, geleneklerimize bile hassasiyetle yaklaşarak, Van’da kurban keserek halkımıza sunan Dr. Atsushi Miyazaki ve ekibini, yalnız Bahçelievler halkı değil, Türk halkı sonsuza kadar Van’a can katanlar olarak asla unutmayacaktır. Bahçelievler’de Dr. Miyazaki Deprem Arama Kurtarma, Afet Sivil Savunma ve Trafik Eğitim Parkıyla Kalbimizde ve Ülkemizde yaşatılacaktır. Dili, dini, rengi, ırkı ne olursa olsun insan olmanın ve insanlığa hizmet edebilmenin heyecanıyla topraklarımıza, ülkemize gelerek, bizlere el veren, destek olan ve can veren Japon dostlarımızı saygıyla ve sevgiyle topraklarımızda ebediyete kadar yaşatacağız” dedi. 73. VEFAT YILDÖNÜMÜNDE ÖZLÜYORUZ Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk, aramızdan ayrılışının 73. yılında Bahçelievler’de düzenlenen törenlerle anıldı. Bahçelievler Kaymakamı Şevket Cinbir, Garnizon Komutanlığı adına Personel Teğmen Umut Eker ve Belediye Başkanı Osman Develioğlu’nun yanı sıra, resmi ve sivil erkanın da hazır bulunduğu, Hükümet Konağı Meydanındaki Atatürk Anıtı önünde başlayan anma programı, anıta çelenklerin sunulması, saat 9’u 5 geçe saygı duruşu, İstiklal Marşı eşliğinde gönlerdeki Türk Bayrağı’nın yarıya indirilmesi şeklinde gerçekleşti. Anma programının Belediye Yeni Sahnede devam eden bölümünde ise, aramızdan ayrılışının 73. yılında Atatürk’ün fotoğraflarının yer aldığı sergi gezildi. Öğrenciler tarafından, Atatürk’ü anlatan marşlar ve şiirlerin de okunduğu törende, Öğretmenlerden oluşan Türk Halk Müziği grubu da Atatürk’ün sevdiği türküleri seslendirdi. Anma programında ayrıca, resim, kompozisyon, şiir ve atletizm dallarında derece alan öğrencilerin ödülleri Bahçelievler Kaymakamı Şevket Cinbir, Belediye Başkanı Osman Develioğlu ve İlçe Milli Eğitim Müdürü Basri Özbay tarafından törenle sunuldu. Bahçelievler Belediye Başkanı Osman Develioğlu, “Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, vefatının 73. yılında saygıyla anıyoruz. Cumhuriyetimizin ve Devletimizin kurucusu, Bağımsızlığımızın aziz ve eşsiz sembolü, Muzaffer ordularımızın Komutanı, Mareşal Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü milletçe saygıyla yad ederken, kurduğu ve milletimize sunduğu Cumhuriyetimizi sonsuza kadar yaşatacağımızı da beyan ediyoruz” dedi. 42 Emekli öğretmenler 30 yıl sonra Sabancı Üniversitesi öğrencileriyle ÖĞRETMENLER GÜNÜNÜ KUTLADILAR Sabancı Üniversitesi öğrencileri Toplumsal Duyarlılık Projeleri kapsamında iki yıldır proje uyguladıkları Validebağ Mustafa Necatibey Öğretmen Huzurevi’ndeki emekli öğretmenlerle keyifli bir öğretmenler günü kutladılar. Toplumsal Duyarlılık Projeleri kapsamında Sabancı Üniversitesi öğrencileri, Validebağ Mustafa Necatibey Öğretmen Huzurevi’ndeki emekli öğretmenlerle iki yıldır her çarşamba günü biraraya gelerek emekli öğretmenlerin deneyimlerini aktarabilecekleri bir ortam yaratarak çeşitli etkinlikler düzenliyorlar. Sabancı Üniversitesi’nden 11 öğrenci, “Öğretmenler Günü” dolayısıyla düzenledikleri özel etkinlikleri ile emekli öğretmenleri özlemini duydukları bu özel günde de anarak, onlara keyifli bir gün yaşattılar. Sürpriz “Öğretmenler Günü” kutlamasında; şiir okuma ve belgesel gösteriminin yanı sıra Başöğretmen M. Kemal Atatürk ile ilgili bir slayt gösterisi yapıldı. Büyük çoğunluğu köy enstitüsü çıkışlı olan emekli öğretmenler özellikle köy enstitüleriyle ilgili olan videoda duygusal anlar yaşadılar. Eski günleri yeniden yaşayan emekli öğretmenler günün sonunda yeni nesile güvendiklerini ifade ederek öğrencilere teşekkürlerini sundular. Ressam Ahmet Şahit ve kursiyerleri FIRÇALARINI KONUŞTURDULAR Azeri Ressam Ahmet Şahit Atölyesi’nde kurs gören kursiyerlerin eserlerinden oluşan yağlı boya resim sergisi geniş bir davetli grubunun katılımı ile Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi’nde düzenlendi. Ressam Ahmet Şahit’in kursiyerleri ile birlikte gerçekleştirdiği 6. Karma Resim Sergisi’nde 50 eser sanatseverlerin beğenisine sunuldu. Serginin açılış kokteyline Avcılar Belediye Başkanı Mustafa Değirmenci ve çok sayıda davetli katıldı. Sergi ile ilgili görüşlerini aldığımız Ressam Ahmet Şahit, atölyesinde eğitim gören kursiyerlerinin çalışmalarından oluşan sergiye gösterilen ilgiden dolayı çok mutlu olduğunu ifade ederek, öğrencilerini çalışmalarından dolayı kutladı. Kursiyerleri ile birlikte yağlı boya çalışmalarından oluşan 6. Karma Sergileri’ni açtıklarını da belirten Şahit, sergide birbirinden güzel 50 eserin yer aldığını söyledi (Yavuz ARPACIK) BAKIRKÖY “TAŞ MEKTEP” KÜLLERİNDEN DOĞUYOR 1999 depreminde hasar görünce kapatılan Taş Mektep, İstanbul İl Özel İdaresi tarafından restore ediliyor. 1999 depreminde hasar görünce kapatılan, kullanılamaz ve harap duruma gelen ve 2009 yılında çıkan bir yangınla da kül olan Taş Mektep (Bakırköy İlköğretim Okulu) aslına uygun olarak restore ediliyor. Restorasyonu İstanbul İl Özel İdaresi kontrollüğünde devam eden binanın yığma tuğla ve taş duvarları özgün haliyle korunarak, çürümüş olan ahşap döşemeleri, pencereleri, tavan kaplamaları ile çökmüş olan çatısı özgün detaylarına uygun olarak yenileniyor. Bina, restorasyon uygulamasının ardından İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı bir Mesleki Eğitim Merkezi olarak kullanılacak. Taş Mektep’i Kont Alleon yaptırmıştı Taş Mektep 1864 yılında Paris’ten gelen şehircilik uzmanı Kont Alleon tarafından İstanbul’da yaz aylarında oturmak için yaptırıldı. Marsilya kiremit ve tuğlalarıyla 1865 yılında inşa edilmeye başlanan yapı, 1874 yılında tamamlandı. 1894 yılında İstanbul’da meydana gelen depreme kadar burada oturan Kont Alleon, binayı 1898 yılında Preveze Mutasarrıfı Ali Rıza Paşa’ya sattı. 1900’da Maarif Nezareti’ne devredilen yapı okula dönüştürüldü ve günümüze kadar “Taş Mektep” adıyla eğitim hizmeti sundu. 10 KASIM 2011 ATATÜR K’ ÜN 73 . ÖLÜ M YILD ÖNÜ MÜ KIZILAY‘IN AYIBI Ataköy 9. Kısım’da Yunus Emre Kültür Merkezi’nin yanında bulunan Atatürk Anıtı’nın bulunduğu arsa TOKİ tarafından “Sözde” yapılan ihaleyle Kızılay’a satılmıştı. Başta Bakırköy Belediyesi olmak üzere kimse ihaleye sokulmadı. Kısaca ihale “adrese teslim” yapıldı. Kızılay bu arsanın etrafını tel örgülerle çevirdi. İçeri giriş çıkış yasaklandı. Atatürk’ün 73. ölüm yıldönümünde heykelin durumu ve etrafı fotoğrafta göründüğü gibiydi. Heykelin üzeri kuş pislikleri, etrafı kuş besleme merkezi gibiydi. Pislikten geçilmiyordu. Bu durum, Bakırköy ve Ataköy’e hiç yakışmadı, heykeli ve çevresini bu duruma düşüren, görmezden gelen Kızılay’ın Bakırköy’deki yöneticilerinin ayıbı olarak nitelendiriliyor. Türkiye’de her gün erkek şiddetine maruz kalan 3 kadın hayatını kaybediyor! ŞİDDETE SESSİZ KALMA, SENSİZ KALMAYALIM... Carousel Alışveriş ve Yaşam Merkezi Carousel Sahne’de; 25 Kasım Kadına Karşı Şiddeti Engelleme Günü’nde, Fotoğraf Sanatçısı Ümit Karalar’ın “SHEDDEATH” isimli fotoğrafları sergilendi. (Haberin devamı 13. sayfada)