mayıs-haziran 2015
Transkript
mayıs-haziran 2015
ÖZEL KIRAÇ ORTAOKULU 2014-2015 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI DEĞERLER EĞİTİMİ RAPORU (MAYIS/HAZİRAN) “KUL HAKKI” 5.sınıf öğrencileriyle “Hak” kavramı üzerine sınıfta beyin fırtınası yapıldı. “Temel haklarımız” temalı sınıfta küçük bir oyun düzenlendi. Kul hakkının önemi hakkında kompozisyon çalışması yapıldı. Kul hakkı ile emek kavramı arasında nasıl bir ilişki vardır? sorusu üzerine beyin fırtınası yapıldı. Mayıs ayındaki “Anneler Günü” ve Haziran ayındaki “Babalar Günü” ne de vurgu yapılarak ailemizin bizim için verdiği emekler ve bizim üzerimizdeki hakları konusunda konuşuldu. Günlük yaşamda haklara saygı gösterilmediğinde ortaya çıkan durumlar hakkında tiyatro oyunu sergilendi. 6.sınıf öğrencileriyle temel haklarımız, özgürlüklerimiz ve sınırlarımız hakkında beyin fırtınası yapıldı. Sadece insanların değil, tüm canlıların (doğa-hayvan) temel hakları konusunda kısa filmler izletildi ve üzerine yorum yapıldı. “Kul hakkı” ile ilgili örnek şiirler okundu. “Kul hakkı” konulu ritimli sloganlar hazırlandı. Konu ile ilgili pano hazırlandı, karikatür çalışması yapıldı. Son hafta da karikatür çalışmaları üzerinde yapılan değerlendirme ile “Kul hakkının sosyal yaşamdaki önemi” konusu üzerinde duruldu. 7.sınıf öğrencileriyle “Kul hakkı nedir?” sorusu tartışıldı ve öğrenciler bu konu ile ilgili yaşamış oldukları örnek olayları paylaştılar. İnsan haklarına dikkat etmenin bireysel ve toplumsal hayatımızdaki önemi üzerine tartışma ortamı yaratılarak öğrencilerin farkındalıklarının artması hedeflendi. Temel insan haklarına dikkat etmeden toplumsal düzen kurmak mümkün müdür? konusu üzerinde konuşuldu. Öğrenciler, “Okulda ve sınıf ortamında arkadaşlarımızın haklarına ne kadar dikkat ediyoruz?” sorusu üzerine beyin fırtınası yaptılar. 8.sınıf öğrencileriyle “Kul hakkı” konulu kompozisyon çalışması yapıldı.Yazılan kompozisyonlar sınıfta okundu ve üzerine konuşuldu. “Temel İnsan Hakları” konulu yaratıcı drama çalışmaları yapıldı. “Kul hakkı” kavramının inanç ve toplumsal yaşam açısından önemi üzerinde beyin fırtınası yapıldı. Konu ile ilgili kısa film izletildi. Karakterler ve olay ile ilgili öğrencilerin düşüncelerini yansıtan küçük notlar yazmaları istendi ve bu notlar panoda sergilendi. ÖRNEK SÖZLER “Benim huzuruma ne ile gelirseniz gelin affederim ancak kul hakkı ile gelmeyin. “ (Kuran-ı Kerim) “Mazlumun bedduasından sakınınız. Çünkü onun duasıyla ALLAH arasında perde yoktur." (Hz.Muhammed) "Ümmetimden müflis odur ki, kıyamet günü namaz ve zekâtla gelir. Ama, bu arada sövdüğü şu kimse, dövdüğü bir başka kimse dahi gelir. Bunun üzerine kendisinin hasenatından şuna verilir, buna verilir. Üzerinde haklar bitmeden kendi hasenatı tükenirse, o zaman onların hatalarından alınır kendisine yüklenir. Daha sonra cehenneme atılır." (Hz.Muhammed) "Kaçmayarak, yalnız ALLAH'tan sevap bekleyip sabrederek, düşmana karşı durduğun halde öldürülürsen, borçlarından başka bütün günahlarına kefaret olur. Bunu bana Cibril söyledi." (Hz.Muhammed) İnsanoğlu yalnız kendi rahatını düşünür, eğer rahat yaşamak için kardeşlerimizin hakkını yer onları ezersek, işte o vakit kötülük etmiş oluruz. Voltaire Hiçbir zaman haklarını aşma; çünkü başkalarının sınırlarına saldırmış olursun. Jean J. Rousseau Bir şahsa karşı yapılan haksızlık, herkese karşı yapılmış bir tehdit demektir. Charles de Montesquieu İnsan dünyada bir Hak'dan, bir de haksız olmaktan korkmalıdır. Abdülhak Hamid Tahran Soylu insan, hak ve adaleti her şeyden üstün tutar. (Konfüçyus) Zayıfların hakkını korumak için konuşmayanlar, köledir. (Lovvel) Bu dünyadan aldığının karşılığını yerine koymak her insanın zorunluluğudur. (Albert Einstein) ÖRNEK HİKAYE Çanakkale Savaşı’nda Yaşanmış Bir Hikaye; Kimi Urfalı , Kimi Bosnalı , Kimi Adıyamanlı , Kimi Gürünlü, Kimi Halepli çok sayıda yaralı getiriliyor… Bunlardan biri Lapseki’nin Beybaş köyündendir ve yarası oldukça ağırdır. Zor nefes alıp vermektedir. Alçalıp yükselen göğsünü biraz daha tutabilmek için komutanının elbisesine yapışır. Nefes alıp vermesi oldukça zorlaşır ama tane tane kelimeler dökülür dudaklarından. “Ölme ihtimalim çok fazla… Ben bir pusula yazdım… Arkadaşıma ulaştırın…” Tekrar derin nefes alıp, defalarca yutkunur: “Ben…Ben köylüm Lapseki’li İbrahim Onbaşıdan 1 Mecit borç para aldım… Kendisini göremedim. Belki ölürüm.Ölürsem söyleyin hakkını helal etsin” “Sen merak etme evladım” der komutanı, kanıyla kırmızıya boyanmış alnını eliyle okşar. Ve az sonra komutanının kollarında şehit olur ve son sözü de; “söyleyin hakkını helal etsin” olur… Aradan fazla zaman geçmez. Oraya sürekli yaralılar getiriliyor. Bunlardan çoğu daha sargı yerine ulaştırılmadan şehit düşüyor. Şehitlerin üzerinden çıkan eşyalar, künyeler komutana ulaştırılıyor. İşte yine bir künye ve yine bir pusula. Komutan gözyaşlarını silmeye daha fırsat bulamamıştır. Pusulayı açar, hıçkırarak okur ve olduğu yere yığılır kalır. Ellerini yüzüne kapatır, titremesine ve göz yaşlarına engel olamaz. PUSULADAKİ NOT: “Ben Beybaş köyünden arkadaşım Halil’e 1 mecit borç para verdim. Kendisi beni göremedi.Biraz sonra taarruza kalkacağız. Belki ben dönemem. Arkadaşıma söyleyin ben hakkımı helal ettim.” KUL HAKKINA SEBEP OLAN BAZI DAVRANIŞLAR Kul hakkına sebep olan pek çok davranış vardır. Bunlardan bazıları; İnsan öldürmek, Yalan söylemek ve hile yapmak, Dedikodu yapmak ve iftira atmak, Hırsızlık yapmak, Rüşvet alıp – vermek, Haset etmek, Bir kimsenin namus ve şerefine sataşmak, Başkalarıyla alay etmek, ad takmak, onları küçük görmek, sövmek veya kötü söz söylemek, Kötü zanda bulunmak, Başkalarının özel hayatlarını araştırmak, Birisini dövmek ya da yaralamak, Arkadaşının sırrını açıklamak, Başkasının çocuğunu ücretsiz çalıştırmak, Verdiği sözde durmayarak birisini bekletmek, Borcunu zamanında ödememek, Birisine istemediği bir söz söylemek, yani sözle rahatsız etmek, Birisine istemediği bir davranışta bulunmak, yani onu rahatsız etmek vb. Kul hakkı nedir? Nasıl affedilir? Kul hakkı, maddi manevi insana yapılan her türlü haksızlık ve kötülüktür. Kuran’a baktığımız zaman Yüce Allah’ın kul hakkına ne kadar büyük önem verdiğini görürüz. Öyle ki bir insan hatalarından, eksiklerinden dolayı, samimiyetle tövbe edip Allah’tan bağışlanma dileyebilirken, kul hakkında mutlaka haksızlığa uğrayan kişiyle görüşüp, bizzat helallik alınması gerekiyor. Allah yolunda canını veren bir müslüman, bunun büyük mükâfatını görmesine rağmen, kullara olan borçlarından kurtulamıyor. Zira kul hakkının affını Cenabı-ı Hak kula bırakmış. Aynı şekilde, samimi tövbe eden bir müslümanın da geçmiş günahları affolunuyor, ama kul hakkı bu affa da girmiyor. Kul hakkı her insan için geçerlidir. Müslüman olsun olmasın, insana yapılan her türlü haksızlık kul hakkına giriyor. Dinimizin bu konuya önem vermesinin nedeni; kul hakkı yemenin yalnızca kişilere değil topluma da zarar vermesidir. Çünkü insanların birbirlerine ve haklarına saygı göstermediği bir toplumda, birlik ve beraberlikten, huzurdan söz edilemez. Kul hakkı maddi olabildiği gibi manevi de olabilir. Örneğin; bir kimse hakkında gıybet etmek, yapılan bir iyilik karşısında teşekkür etmemek, çalıştığı işyerinde görevini layıkıyla yapmamak, aracından bilerek yayanın üzerine çamur sıçratmak, insanları bilerek yanlış bilgilendirmek .... vs kul hakkıdır. ‘’ Bir kimseden haksız olarak alınan bir kuruşu, sahibine geri vermek, yüzlerce lira sadakadan kat kat daha sevaptır. Bir kimse, Peygamberlerin yaptığı ibadetleri yapsa, fakat, üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, cennete giremez. ‘’ hadisiyle kul hakkının ne kadar önemli olduğunu anlayabiliyoruz. Kul hakkından kurtulmanın tek yolu; hakkı yenilen insandan helallik almaktır. Eğer bu kişi ölmüşse, yakınlarıyla helalleşip, o kişiler için dua etmelidir. Hz Ömer’den kul hakkıyla ilgili güzel bir hikaye; Hz Ömer halife iken, bir gece makamına sahabeden biri gelir. Selam verip oturur. Fakat selamı alınmaz. Hz Ömer işiyle meşguldür ve sahabe bekler. Sahabenin yüzüne bakmayan Hz Ömer işini bitirip mumu söndürür. Bir başka mumu yakar ve o anda sahabenin selamını alır, konuşmaya başlar. Sahabe sorar; -Ya Ömer, niçin hemen selamımı almadın ve bir mumu söndürüp diğer mumu yaktıktan sonra konuşmaya başladın? Hz Ömer cevap verir; Evvelki mum devletin hazinesinden alınmıştı. O yanarken özel işlerimle meşgul olsaydım Allah indinde mesul olurdum. Seninle devlet işi konuşmayacağımız için, kendi cebimden almış olduğum mumu yaktım, ondan sonra seninle konuşmaya başladım. Sahabenin gözleri yaşarır, ellerini kaldırarak şöyle dua eder; -Ya Rabbi! Hz Ömer’i bizim başımızdan eksik etme. Müslüman ya da değil, hiçbir insanın hakkını yemek doğru değildir ve çok günahtır.