indir - Tüm İngilizce
Transkript
indir - Tüm İngilizce
2016 DICTIONARY for TEOG EXAM FIRST THREE UNITS http://www.tumingilizce.com/ A A lot of: çok fazla a.m.: öğleden önce A: bir, herhangi bir (ünsüzlerden önce) About: hakkında, yaklaşık Above: yukarıdaki Absorb: emmek, çekmek Accept: kabul etmek Accessories: aksesuar According to: -e göre Action: aksiyon Actually: aslında Add: eklemek, katmak Adjective: sıfat Adverb: zarf After: sonra Afternoon: öğleden sonra Again: tekrar, yine Agree: katılmak, aynı fikirde olmak Air: hava All around: her yönden, çepeçevre All is well: Her şey yolunda All: bütün, tüm, hepsi Almond: badem Almost: neredeyse, hemen hemen Alone: yalnız Already: çoktan, zaten Also: aynı zamanda, ayrıca Always: her zaman Amazing: şaşırtıcı, hayranlık uyandıran Among: arasında An: bir, herhangi bir (ünlülerden önce) Animated movie: animasyon filmi, çizgi film Animation: animasyon Another: başka bir Answer (Fiil): cevaplamak Answer (İsim): cevap Any: hiç (-), herhangi bir (+) Anything: hiçbir şey(-), herhangi bir şey (+) Apologize: özür dilemek Apology: özür Appear: görünmek, gözükmek Appropriate: uygun Argue: tartışmak Arm: kol Around: etrafında, civarında Arrange: düzenlemek, ayarlamak Arrangement: düzenleme, plan Arrive: varmak, gelmek Art: sanat As: olarak, gibi, kadar, iken Ask: sormak Assessment: değerlendirme Attend: katılmak August: Ağustos Avenue: cadde, bulvar Awesome: müthiş, harika B Back someone up: birisini desteklemek Backyard: arka bahçe Bad: kötü Bake: fırında pişirmek Baking powder: kabartma tozu Baking sheet: fırın tepsisi Ball: top Band: müzik grubu, bando, orkestra Barbecue: barbekü, mangal Barber: berber Be into something: bir şeyle ilgilenmek, bir şeyi sevmek Be: olmak Beach: plaj, kumsal Beat: çırpmak Beaten: çırpılmış Because: çünkü Become: olmak Bed: yatak Beef: sığır eti Before: önce Beginning: başlangıç Belong to: ait olmak Below: aşağıdaki Berry: dut, meyve Best wishes: En iyi dileklerimle Best: en iyi Better: daha iyi Beverage: içecek, meşrubat Bicycle: bisiklet Big: büyük Bike: bisiklet Birthday: doğum günü Biscuit: bisküvi, kurabiye Black: siyah Blend: karıştırmak, harmanlamak Body: vücut Boil: kaynamak, kaynatmak, haşlamak Boiled: haşlanmış Book: kitap Booklet: kitapçık, broşür Bon appétit: Afiyet olsun Border: sınır, kenar Bored: canı sıkılmış Boring: sıkıcı Bossaball: futbol ve voleybolun birleştiği spor Both … and …: hem … hem … Both: her ikisi de Bowl: kâse, çanak Box: kutu Brake lever: fren kolu Brake: fren Bread: ekmek Breakfast: kahvaltı Bring: getirmek Brother: erkek kardeş Brush: fırçalamak Buddy: arkadaş, kafadar, ahbap Bug: böcek Bus: otobüs Busy: meşgul But: fakat, ama Butter: tereyağı Buy: satın almak By: kenarında C Cheese: peynir Chess: satranç Chicken stock: tavuk suyu Chicken: tavuk Chinese: Çin’e ait, Çinli, Çince Chips: patates kızartması Chit-chat: sohbet etmek, muhabbet etmek Chocolate: çikolata Choice: seçim, seçenek, tercih Choir: koro Choose: seçmek Chop: doğramak Chopped: doğranmış Circle: daire içine almak City: şehir Class: sınıf, ders Classmate: sınıf arkadaşı Clean (Fiil): temizlemek Clean (İsim): temiz Close (Fiil): kapatmak Close (Sıfat): yakın Clothes: kıyafetler Clove: sarımsak dişi Club: kulüp Clue: ipucu Coach: koç, antrenör Coconut: Hindistan cevizi Coffee: kahve Cold: soğuk Collection: koleksiyon Color: renk Come in: içeriye girmek Come over: ziyaret etmek, uğramak Come: gelmek Comedy: komedi Comfortable: rahat Common: ortak, genel Compare: karşılaştırmak Competition: yarışma Complete: tamamlamak Completely: tamamen Computer game: bilgisayar oyunu Concert: konser Consist: oluşmak, meydana gelmek Contain: içermek, kapsamak Continuously: devamlı bir şekilde Cabbage: lahana Cake: kek, pasta Call on: uğramak, kısa süreli ziyaret etmek Call: telefon etmek, aramak Camping: kamp yapma Can: -ebilmek Can’t stand: dayanamamak, katlanamamak Canteen: kantin, büfe Card: kart Carrot: havuç Casual: gündelik, sıradan Cattle: sığır Cauliflower: karnabahar Chain: zincir Change: değişmek, değiştirmek Chart: tablo, grafik Check: kontrol etmek Cheers: hoşça kal 3 Diced: küp küp kesilmiş Dictionary: sözlük Different: farklı Difficult: zor Dinner: akşam yemeği Discuss: tartışmak, görüşmek Dish: yemek, tabak Dislike (Fiil): sevmemek, hoşlanmamak Dislikes (İsim): sevilmeyen şeyler Do: yapmak Dossier: dosya, evrak dosyası Dough: hamur Drink (Fiil): içmek Drink (İsim): içecek Drive: sürmek, arabayla gitmek Drum: davul, bateri Dry: kuru, kurak During: boyunca, süresince, esnasında E Conversation: sohbet Convey: iletmek Cook: pişirmek, yemek yapmak Cooker: ocak, fırın Cookie: kurabiye Cooking: yemek pişirme Cool (Fiil): soğutmak, serinletmek Cool (Sıfat): harika, mükemmel Corn: mısır Correct: doğru Could (Geçmiş): -ebilmek Count on: güvenmek Country: ülke Cousin: kuzen Cover: örtmek, kapatmak Crack: kırmak (yumurta) Crazy about: çılgınca sevmek, çok sevmek Create: oluşturmak, yaratmak Crush: ezmek, öğütmek Crushed: ezilmiş Cucumber: salatalık Cup: fincan Custard: krema Cut: kesmek Cycle: bisiklete binmek Cycling: bisiklete binme D Each other: birbirini Each: her bir Early: erken Easy: kolay Eat: yemek Egg: yumurta Eggplant: patlıcan End: son Energetic: enerjik English: İngilizce Enjoy it: tadını çıkar, afiyet olsun Enjoy yourself! – Keyfine bak, Tadını çıkar Enjoy: zevk almak, hoşlanmak Enough: yeterli Environment: çevre Especially: özellikle, bilhassa Evening: akşam Event: olay Every: her Everyone: herkes Everything: her şey Everywhere: her yer Exam: sınav Example: örnek Exchange: değiş tokuş etmek, takas etmek Excited: heyecanlı Exciting: heyecan verici Daily routines: günlük sıradan işler Date: tarih Day: gün Deal: anlaşma Dear: sevgili, değerli, kıymetli December: Aralık Decide: karar vermek Decorate: süslemek Deep: derin Definitely: kesinlikle Delicious: lezzetli Dentist: dişçi Depend on: güvenmek Depressed: bunalımlı, karamsar Describe: tanımlamak, tarif etmek Description: tarif, tanım Designer: tasarımcı Dessert: tatlı (yemeğin sonunda yenilen) Dice: küp küp kesmek 4 For a while: bir süre Forest: orman Forever: sonsuza dek, daima Forget: unutmak Frame: bisiklet iskeleti Free time: boş vakit Free: boş, serbest, bedava French: Fransız Frequency: sıklık Fresh: taze, temiz Friday: Cuma Fridge: buzdolabı Fried: kızartılmış Friend: arkadaş Friendship: arkadaşlık From: -den, -dan Fruit: meyve Fry: kızartmak, yağda kızartmak Frying pan: kızartma tavası Full of: ile dolu Fun: eğlenceli Further: daha fazla Future: gelecek G Excuse: bahane, mazeret Exercise: egzersiz yapmak Explain: açıklamak Express: ifade etmek Expression: ifade Eye-catching: göz alıcı F False: yanlış Family: aile Fan: hayran Far: uzak Farm: çiftlik Fashion: moda, tarz Fashionable: moda olan, modaya uygun Fast food: (hamburger, pizza gibi) hazır yiyecekler Fast: hızlı Fasten: bağlamak, iliklemek, kilitlemek Fatty: yağlı Favorite: favori, gözde Feel at home: Kendini rahat hisset, Kendi evinmiş gibi davran Feel blue: canı sıkılmak, keyifsiz hissetmek Feel free: çekinmeyin Feel like: canı istemek Feel: hissetmek Few: birkaç, az Finally: nihayet, sonunda Find: bulmak Fine: iyi Finger: parmak Finish: bitmek, bitirmek First (Sıfat): ilk, birinci First (Zarf): ilk olarak, öncelikle Fish: balık Fit: formda, zinde Fix: tamir etmek Flat tire: patlak tekerlek Floret: çiçekçik, karnabahar çiçeği Flour: un Floured: unlu, unlanmış Fold: katlamak Follow: izlemek, takip etmek Following: aşağıdaki Food: yiyecek, yemek For: için Game: oyun Gap: boşluk, fark, uçurum Garlic: sarımsak Gear: vites Gently: hafifçe, nazikçe Geography: coğrafya Get home: eve varmak Get off: inmek Get on well with: birisiyle iyi geçinmek Get on with: birisiyle geçinmek Get together: buluşmak, toplanmak Get up: yataktan kalkmak Get: almak, elde etmek Girl: kız Give thanks: şükretmek Give: vermek Glad: memnun, mutlu Glass: bardak Go over: -i incelemek, -i kontrol etmek Go: gitmek God: Allah, Tanrı Going to: -ecek, -acak 5 Good at: bir şeyde iyi olmak Good: iyi Got it: Anladım, Anlaşıldı Grade: sınıf Graduation: mezuniyet Grandparents: büyükanne, büyükbaba Grape: üzüm Greased: yağlanmış Great: harika, büyük Green: yeşil Greet: selam vermek, selamlamak, karşılamak Grey: gri Grill: ızgarada pişirmek Guess: tahmin etmek, zannetmek, sanmak Guest: misafir Guitar: gitar Guitarist: gitarist Gym: spor salonu H Healthy: sağlıklı Hear: duymak, haber almak, mektup almak Heart: kalp Heat (Fiil): ısıtmak Heat (İsim): ateş, sıcaklık Heavy metal: rock müziğin genellikle daha gürültülü olan bir tarzı Help: yardım etmek Her (Kadınlar için): o, onu, ona Her (Kadınlar için): onun Here: buraya, burada Hero: kahraman Hi: merhaba High school: lise Hiking: dağ yürüyüşü Him (Erkekler için): o, onu, ona His (Erkekler için): onun History: tarih Home: ev, yuva Homework: ev ödevi Honest: dürüst Honey: bal Hope: ümit etmek, ummak Hot: sıcak Hour: saat (60 dakika) House: ev Housework: ev işi How about: peki ya, ne dersin How many: ne kadar, kaç tane How much: ne kadar How often: ne sıklıkla How old: kaç yaşında How well: ne kadar iyi How: nasıl However: bununla birlikte, ama, fakat Hug (İsim): kucaklama, sarılma Hungry: aç I Habit: alışkanlık Hair: saç Hairdresser: kuaför Half past: buçuk Half: yarım Hand: el Handlebar: gidon Hang out with friends: arkadaşlarla takılmak Happen: olmak Happy: mutlu Hard: zor, sıkı, sert Hardly ever: neredeyse hiç Harmful: zararlı Have / Has: sahip olmak Have a party: parti yapmak Have a rest: dinlenmek Have a sweet tooth: tatlıya düşkün olmak Have friends over: arkadaşları misafir etmek, arkadaşları ağırlamak Have fun: eğlenmek Have something in common: ortak yönü olmak Have the same interests: aynı ilgilere sahip olmak Have to / Has to: zorunda olmak Headphone: kulaklık Health: sağlık I am afraid: korkarım I can’t stand: dayanamıyorum,katlanamıyorum I guess: sanırım I hope: umarım I think: bence, sanırım I’m sure: eminim Idea: fikir If: eğer 6 Late: geç Later: daha sonra Leave: ayrılmak, çıkmak, bırakmak Leek: pırasa Leg: bacak Lemon: limon Length: uzunluk Lentil: mercimek Lesson: ders Let me know: Bana bildirin. Let: izin vermek, bırakmak, -dirmek Let’s: Hadi Letter: mektup, harf Library: kütüphane Lie (Fiil): yalan söylemek Lie (İsim): yalan Life: yaşam, hayat Lifestyle: yaşam tarzı Lightly: hafifçe Like (Edat): gibi Like (Fiil): sevmek, hoşlanmak Line: çizgi, satır Listen: dinlemek Liter: litre Little: küçük, az Live (Fiil): yaşamak Live (İsim): canlı, naklen Loaf pan: ekmek kalıbı (fırında pişirmek için) Lonely: yalnız Long: uzun Look forward to: dört gözle beklemek, iple çekmek Look: bakmak, görünmek Loud: gürültülü Love: çok sevmek Low: düşük, alçak Lunch: öğle yemeği M ill: hasta Imagine: hayal etmek, düşünmek Immediately: hemen, derhal Important: önemli Impossible: imkânsız Impressive: etkileyici In response to: cevaben, cevap olarak In trouble: başı dertte In: içine, içinde Increase: artmak, artırmak Information: bilgi Ingredients: malzemeler, içindekiler Instrument: enstrüman, çalgı aleti Interested: ilgili, ilgi duymak Interesting: ilgi çekici Interview: görüşmek, röportaj yapmak Into: içine, -e, -a Invitation: davet, davetiye Invite: davet etmek Irish: İrlandalı Its (Cansız ve hayvanlar için): onun J Jam: reçel Jeans: kot pantolon Jogging: hafif koşu Join: katılmak Jug: sürahi, testi, çömlek Junk food: abur cubur, besin değeri az yiyecek Just: sadece K Keep fit: formda kalmak Keep: tutmak, korumak Ketchup: ketçap Kind (İsim): tür, çeşit Kind (Sıfat): kibar Kindly: kibar bir şekilde Kitchen: mutfak Knead: yoğurmak Knife: bıçak Know: bilmek L Made from: -den yapılmış Magazine: dergi Mail: posta Make an excuse: bahane üretmek Make sure: emin olmak Make: yapmak Mall: kapalı alışveriş merkezi, kapalı çarşı Many (sayılabilenlerde): çok, bir hayli Lamb: kuzu Large: büyük, geniş Last (Fiil): sürmek (süre olarak) Last (Sıfat): geçen, son Late show: gece programı 7 Martial arts: dövüş sanatları Martial: askeri, savaşa ait Mash: ezmek, püre yapmak Mashed: püre Match (Fiil): eşleştirmek Match (İsim): maç May: -ebilmek Maybe: belki Mayonnaise: mayonez Me: ben, beni, bana Meal: yemek Mean: anlamına gelmek, demek istemek Meaning: anlam Meaningful: anlamlı Meat pie: etli börek Meat: et Medal: madalya Medium: orta Meet: buluşmak, tanışmak, karşılaşmak Melt: erimek, eritmek Member: üye Mention: bahsetmek, anmak Method: yöntem, metot Microwave: mikrodalga Middle school: ortaokul Middle: orta Midnight: gece yarısı Milk: süt Mind: akıl, zihin, fikir, düşünce Minute: dakika Mix: karıştırmak Mixed: karışık Mixing bowl: karıştırma kabı Mixture: karışım Monday: Pazartesi Month: ay More: daha fazla Morning: sabah Most: çoğu, en çok Mostly: çoğunlukla Mother: anne Mountain biking: dağ bisikleti Mountain: dağ Movie theater: sinema salonu Movie: film Much (sayılamayanlarda): fazla, çok Mudguard: çamurluk Muffin: kek Mushroom: mantar Must: -meli, -malı My: benim N Name: isim National: millî Nature walking: doğa yürüyüşü Nature: doğa Near: yakında, yanında Need: ihtiyacı olmak Neighborhood: çevre, mahalle Never: asla, hiç New: yeni News: haberler Newspaper: gazete Next (Sıfat): gelecek Next (Zarf): ardından, daha sonra Nice: güzel, hoş Night: gece No matter: sorun değil Noodle: erişte, tel şehriye Noon: gün Not at all: (Teşekkür edene karşılık) bir şey değil, (Olumsuz anlamda) hiç öyle değil, asla Not: değil Nothing: hiçbir şey November: Kasım Now: şimdi Nut: kabuklu yemiş O Oat: yulaf Of course: tabii ki Offer: teklif, öneri Office: işyeri, daire, ofis Often: sık sık Oil: yağ OK: peki, tamam, iyi On: üzerine, üzerinde, üstüne, üstünde On (Film): gösterimde On foot: yürüyerek Once: bir defa Onion: soğan Online: internetten, çevrimiçi Onto: üstüne, -e, -a 8 Open (Fiil): açmak Open (İsim): açık Opinion: fikir, düşünce Or: veya, ya da, yoksa Orange juice: portakal suyu Orchestra: orkestra Order (Fiil): sipariş etmek, emretmek Order (İsim): düzen, sıra Organize: düzenlemek Orzo: arpa şehriye Other: diğer, başka Our: bizim Ourselves: kendimiz Out: dışarıda, dışarı Outdoor: dışarıda yapılan Outline: taslak, özet, ana hat Outside: dışarıda, dışarıya Oven: fırın P Piece: parça Pistachio: Antep fıstığı Place (Fiil): yerleştirmek Place (İsim): yer Plate: tabak Play (İsim): oyun, sahne oyunu Play: oynamak, (çalgı)çalmak Please: lütfen Pleased: memnun Poem: şiir Point: puan, sayı, nokta Pool: havuz Pop: patlamak (mısır) Popular: popüler, sevilen Poster: poster Pot: kap, tencere Potato: patates Pour: dökmek, boşaltmak Practice: uygulamak, alıştırma yapmak Prefer: tercih etmek Preference: tercih Pre-heat: önceden ısıtmak Prepare: hazırlamak Price: fiyat Probable: muhtemel, olası Process: işlem, süreç, yol Promise: söz vermek Proverb: atasözü Put: koymak Pyjamas: pijama Q p.m.: öğleden sonra Package: paket Packet: paket Pair: çift Pan: tava Pancake: gözleme, krep Parents: anne baba Part: parça, bölüm Partner: ortak, arkadaş Party: parti Pasta: makarna Pedal: pedal Peel: kabuğunu soymak Pen pal: mektup arkadaşı Pen: kalem, dolma kalem People: insanlar, halk Pepper: biber Perfect: mükemmel, kusursuz Perform: yapmak, oynamak Performance: gösteri, yerine getirme, (müzik) çalma Performer: sanatçı, oyuncu Personal: kişisel Photo: fotoğraf Phrase: ifade, tabir Physically: fiziksel olarak Pick someone up: birisini arabayla almak Question: soru Quite: oldukça R Race: yarış Racket: raket Rain: yağmur yağmak Rarely: nadiren Read: okumak Ready: hazır Real: gerçek Really: gerçekten, aslında Reason: sebep Receiver: alıcı Recipe: yemek tarifi Rectangle: dikdörtgen 9 Red: kırmızı Refuse: reddetmek Regional: bölgesel Related to: ile ilgili Relative: akraba Relaxed: rahatlamış Remove: çıkarmak, kaldırmak Repair: tamir etmek, onarmak Repeat: tekrarlamak Reply: cevap Request: istek, talep, dilek Respond: cevap vermek Responsible for: -den sorumlu Rest (Fiil): dinlenmek Rest (İsim): kalan, gerisi Restaurant: lokanta, restoran Rice: pirinç, pilav Ride: binmek Ridiculous: gülünç, komik Right: doğru, haklı Rinse: durulamak Riverside: nehir kenarı Road: yol Roast beef: biftek Roast: fırında ya da ateşte kızartmak Role play: rol yapma Roll (Fiil): oklava ile açmak, yuvarlamak Roll (İsim): rulo, silindir Rolling pin: oklava Romance: aşk Room: oda Round: yuvarlak Routine: âdet, usul, iş program, rutin S Science: fen, bilim Sci-fi: bilim kurgu Score: puan, skor, sayı Seafood: deniz ürünleri Search: aramak, araştırmak Season (Fiil): baharatını katmak, tatlandırmak Seat: koltuk Second (İsim): saniye Second (Sıfat): ikinci Secondary school: ortaokul See a movie: film izlemek See a part of ourselves in our friends: Arkadaşlarımızda kendimizden bir parça görmek See you: görüşürüz See: görmek, görüşmek Seed: çekirdeğini çıkarmak Seeded: tohumları alınmış Seem: görünmek, gözükmek Seldom: nadiren, pek az Self: kendi, öz Send: göndermek Sender: gönderen Sentence: cümle Separate: ayrı Sequencing: sıralama Serve: servis yapmak, hizmet vermek Set: ayarlamak, kurmak Shake: sallamak, çalkalamak Shall we ……? – Yapalım mı? Shape: şekil vermek, biçimlendirmek Share: paylaşmak Sheep: koyun Shop (İsim): mağaza dükkân Shopping mall: alışveriş merkezi Shopping: alışveriş Short: kısa Should: -meli, -malı Show (Fiil): göstermek Show (İsim): gösteri, şov Shower: duş Side: taraf Silver: gümüş Similar: benzer Simple: basit Sing: şarkı söylemek Sad: üzgün Salad: salata Salt: tuz Same: aynı Saturday: Cumartesi Sauce: sos Saucepan: saplı tencere Sausage: sosis, sucuk Say hello: selam söylemek Say: söylemek Scan: taramak, göz atmak School: okul 10 Singer: şarkıcı Sister: kız kardeş Sit: oturmak Site: yer, mevki, mekân Sleep: uyumak Slice (Fiil): dilimlemek Slice (İsim): dilim Sliced: dilimlenmiş Slumber party: pijama partisi Small: küçük Smell: kokmak, koklamak, kokusu olmak Snack: aperatif, meze, atıştırmalık Snow tubing: şişme bot üzerinde kar üzerinde kayma Snowshoeing: kar ayakkabısı ile yürüme So (Bağlaç): bu yüzden So (Sıfattan önce): çok, o kadar So (Zarf-İfadenin sonunda): öyle, böyle Soccer match: futbol maçı Soccer: futbol Social network: sosyal ağ (facebook gibi) Soft: yumuşak Soften: yumuşamak Some: biraz, bazı Someone: birisi Something: bir şey Sometimes: bazen Song: şarkı Soon: yakında, çok geçmeden Sorry: üzgün Sound: kulağa gelmek Soup: çorba Space: uzay Spare: boş, yedek Special: özel Spend money: para harcamak Spend time: vakit geçirmek Spice: baharat Spread: yaymak, (ekmeğe) sürmek Sprinkle: serpiştirmek Square: kare Start: başlamak State: belirtmek Stay up late: geç saate kadar uyanık kalmak Stay: kalmak Steak: biftek Steam: buğulamak Steamed: buğulama, buğulanmış Step: adım Stick (Fiil): yapıştırmak Stick (İsim): sopa, baston Sticky: yapışkan Still: yine, hâlâ Stir: karıştırmak Stop: durmak, durdurmak, -i bırakmak Story: hikâye, öykü Stove: fırın, ocak Stranger: yabancı Strawberry: çilek Strong: güçlü Student: öğrenci Study: ders çalışmak, incelemek, (bir okulda) okumak, öğrenim görmek Style: stil, tarz Subject: ders, konu Such as: gibi Sugar: şeker Suitable: uygun, müsait Summer: yaz Sunday: Pazar Supposed to: gerekmek Sure: Tabii ki Surf: internette gezinmek Surface: yüzey Surprise: sürpriz Swear: yemin etmek, ant içmek Swim: yüzmek T Tablespoon: yemek kaşığı, çorba kaşığı Take care of: -e bakmak, -in bakımıyla meşgul olmak Take care: kendine iyi bak, dikkat et Take note: not almak Take off: çıkarmak, alıp götürmek Take out: dışarı çıkarmak Take the bus: otobüse binmek Take the train: trene binmek Take: almak, götürmek Talk: konuşmak Taste: -i tatmak, tadı olmak Tasty: lezzetli Tea towel: el bezi 11 Tea: çay Teach: öğretmek Teacher: öğretmen Team: takım Teaspoon: çay kaşığı Teen: genç, delikanlı Teenager: 13-19 yaş arası Teeth: dişler Tell: söylemek, anlatmak, bahsetmek Tender: yumuşak, gevrek Term: dönem, terim Terrible: çok kötü, berbat Terrific: müthiş, olağanüstü, çok güzel Text: metin Than: -den, -dan Thank: teşekkür etmek Thanks to: sayesinde Thanks: teşekkürler That: o, şu Theater: tiyatro, sinema Their: onların Them: onlar, onları, onlara Then (Bağlaç): daha sonra Then (Zarf): o zaman There is/There are: var There: oraya, orada These: bunlar Thick: kalın Thickly: kalın bir şekilde Thing: şey Things: işler, eşyalar Think: düşünmek Thirsty: susamış This: bu Those: onlar, şunlar Three times: 3 defa Thriller: gerilim, çok heyecan verici Through: -den, içinden, bir yanından öbür yanına Throughout: boyunca, süresince Thursday: Perşembe Ticket: bilet Time: zaman, vakit, sefer Times: kez, kere, defa Tiny: küçücük, minik Tire: tekerlek Tired: yorgun Title: başlık, isim To be honest: Dürüst olmak gerekirse Toast: tost Toaster: ekmek kızartma makinesi Together: beraber, birlikte Tomato: domates Tomorrow: yarın Tonight: bu gece Too (Cümle sonunda): de, da Too (Zarf): çok, gereğinden fazla Top (Fiil): üstünü kapamak, üzerine koymak Top (Sıfat): üst Tournament: turnuva Town: kasaba Traditional: geleneksel Training: antrenman Travel: yolculuk etmek, seyahat etmek Trendy: modaya uygun, modayı izleyen True friend: gerçek arkadaş True: doğru, gerçek Trustworthy: güvenilir Try: denemek, çabalamak, uğraşmak Tuesday: Salı Turn down: kısmak Turn into: dönüşmek, dönüştürmek Turn off: kapatmak (elektrikli aleti) Turn on: açmak (elektrikli aleti) Turn: dönmek, yaşına girmek Tutor: öğretmen, özel öğretmen Twelve: oniki Twice: iki defa Type: çeşit, tür, cins Typical: tipik, kendine özgü U Unbearable: dayanılmaz, çekilmez Uncle: amca, dayı, enişte Under: altına, altında Understand: anlamak Unknown: bilinmeyen Untidy: düzensiz, dağınık Until: kadar Unusual: olağandışı, alışılmadık, sıradışı Us: biz, bizi, bize Use: kullanmak Usually: genellikle 12 Will: -ecek, -acak Win: kazanmak Wish: istek, arzu, dilek, temenni With: ile, birlikte, -li Wonderful: harika, şahane Word: kelime Work (Fiil): çalışmak Work (İsim): iş Work out: antrenman yapmak World: dünya Would like: istemek Would love: çok istemek Write: yazmak Y V Variation: çeşitlilik, değişiklik Various: çeşitli, birçok Vegetable: sebze Vegetarian: vejetaryen, etyemez Verb: fiil Very: çok Visit: ziyaret etmek Voice: ses W Wait: beklemek Walk (Fiil): yürümek Walk (İsim): yürüyüş Wall: duvar Want: istemek Warm: sıcak, ılık Wash the dishes: bulaşıkları yıkamak Wash: yıkamak Watch: izlemek Water: su Wear: giymek, takmak Website designer: web sitesi tasarımcısı Wednesday: Çarşamba Week: hafta Weekday: hafta içi Weekend: hafta sonu Well: iyi, güzel, sağlıklı Wet: ıslak, nemli What about: Peki ya, ne dersin What is it like? – Nasıldır? Nasıl bir şeydir? What kind of: ne çeşit What time: ne zaman, saat kaçta What type of: ne çeşit What: ne,hangi When (Bağlaç): -dığı zaman When (Soru): ne zaman Whenever: her ne zaman Where: nereye, nerede Which: hangi While (Bağlaç): iken While (İsim): müddet, süre Who: kim Whole: bütün, tüm Why don’t we …? – Niçin … yapmıyoruz? Why not? – Neden olmasın?, Niçin öyle değil? Why: niçin, neden Year: yıl Yeast: maya Yolk: yumurta sarısı You are right: Haklısın Young: genç Your: senin, sizin Yourself: kendin Z Zorbing: büyük plastik bir top içinde yüksek noktadan aşağı yuvarlanma sporu Zucchini: kabak http://www.tumingilizce.com/ 13