CHP- BILIM PLATFORMU IÇIN BILGI NOTU:
Transkript
CHP- BILIM PLATFORMU IÇIN BILGI NOTU:
CHP- BILIM PLATFORMU IÇIN BILGI NOTU: IRAK KRIZI ILE ILGILI OLASI SENARYOLAR IÇIN ÖZET SIYASI-EKONOMIK-SOSYAL ANALIZ (Draft) Ersin ARIOGLU “Çok aktörlü, ekonomik-siyasal-sosyal-güvenlik gibi çok boyutlar içeren; aktörlerinin adeta saat basi pozisyon degistirdikleri ve kaidesi-kurali ilan edilmemis kaotik bir oyunun gelecegini betimleyen senaryolar olusturmak ve tahminlerde bulunmak çok zor ve benim ihtisas alanimin disinda olsa da, partinin verdigi görev geregi bir deneme yapilmistir. – 10 Mart 2003” BUGÜNKÜ AKTÖRLERLE ILGILI ÖZET TARIHÇE... Tarihçi Tonby “gelecekten bahsetmek istersek, biraz tarih konusmaliyiz” der. Orta Dogunun 2000 yillik tarihine geri gidilirse, sirasi ile Yunan, Roma, Arap ve Osmanli hakimiyetlerini görürüz. Persler ve Mogollar da kisa araliklarla bölgede gözükürler. Yirmici yüzyilin baslarinda bölgeye Ingilizler askerleriyle fiilen gelir. Bu dönemde Almanlar ve Fransizlar da bölgeye ekonomik ve politik açidan büyük ilgi duymaya baslarlar. Amerikalilarin ilgisi, I inci Dünya S avasi sonrasi, Wilson plani ile ortaya çikar. Osmanlinin imzaladigi Sevr anlasmasi bu planin parçasidir. Bu anlasma ile Fransizlar da kisa bir süre için fiilen bölgeye girer. Türkiye, Mustafa Kemal önderliginde, Sevr anlasmasini geçersiz kildigi ; daha sonra ABD 1929 krizine girdigi için Wilson Plani uygulanamaz. II nci Dünya Savasi sonrasi, Orta Dogu bir soguk harp ve dinlere bagli etnik kökenli çatisma alanidir. ABD kimle ilgilenirse, Sovyetler Birligi hemen karsi pozisyon alir. 1945 yilinda Arap Devletleri birligi kurulur. Ürdün’e bagimsizlik verilir. 1948 yilinda Filistin mandasina son verilerek Israil kurulur ve ayni yil ilk Arap-Israil savasi patlak verir. 1956’da Misir’in Süveys kanalini millilestirmesine Ingiliz ve Fransizlar birlikte müdahale ederler. Amerika; bölgenin önemini, 1970’li yillarda görülen ani petrol krizi ile derinden hisseder. 1980 yilinda Irak, Iran ile nedeni iyice anlasilamayan bir savasa tutusur. Amerika, Ingiltere, Fransa ve Rusya bu iki zengin petrol ülkesine kimyasal silahlar dahil bol, bol silah satarlar ve bir yandan da bu ülkelerin kalkinmasi için altyapi isleri yaparlar. 8 yil sürecek savas sürecinde, yüzbinlerce müslüman ölür. Enerjisi kit Japonya biraz daha fazla ve Türkiye görece daha az; bölgedeki imar hareketlerinden pay alir. Bu dönemde ekonomisini gelistiren Japonya’nin Orta Dogu petrolüne ihtiyaci yasamsal bagimliga dönüsür. 1990 yilinda Irak, dolayli yoldan ABD’den aldigi cesaretle aniden Kuveyt’i isgal eder. Bu olay Birlesmis Milletler tarihinde bir ilktir. Yirmialti devletin istiraki ile uluslararasi bir koalisyon kurulur. ABD baskani Baba Bush koalisyona liderlik eder. Irak’a karsi çok teknolojik bir savas yürütülür ve Saddam Hüseyin kisa sürede maglup edilir. Kuveyt’in güvenligi için Irak’in güneyinde bir tampon bölge isgal altinda tutulur. Kuzey Irak, bölgede yasayan kürt partilerinin yönetimine verilir. Daha sonra olusturulan Çekiç Güç’le güvenlikleri, gelismeleri saglanir. Baskan Bush harp sonras i baskanlik seçimini kaybeder. Amerika’yi iki dönem yönetecek olan yeni Baskan Clinton ülkesindeki alt yapi projelerine, bütçe açigina ve orta Avrupa’daki anlasmazliklara önem verir. Israil-Filistin savaslarinda yapici ve dengeli bir rol oynar. Bu dönemde Irak’tan çikarilan petrolun %53’ü ambargo altindaki Saddam yönetimine; yiyecek ve insani yardim malzemesi olarak verilir. %8’i insani yardimlari Irak ve Kuzey Irak için planlayan Birlesmis Milletler’e, giderleri karsiligi ayrilir. Petrol gelirlerinin %13’ü Kuzey Irak’in ihtiyacina tahsis edilir. Geriye kalan %36 gelir payi, Birlesik Devletlere savas zararlari karsiligi ödenir. Halen durum böyledir ve Irak Petrolleri %95 kontrol altindadir. (% 5~6 oraninda petrol Irak Merkezi yönetimi veya diger etnik gruplar tarafindan kaçak olarak üretilmekte ve satilmaktadir.) IRAK’IN SOSYAL-EKONOMIK YAPISI... Bugün; Irak petrollerinin kontrol altinda tutulmasinin ötesinde ülke cografyasi da isgal ve kontrol altindadir. Ayrica, Birlesmis Milletler silah denetçileri tarafindan ülkenin yok olmaya yüz tutmus bütün üretim merkezleri, laboratuvarlari Ersin Arioglu - 1/5 incelenmekte, mevcut tüm silahlar ve potansiyel silah yapimi açisindan denetlenmektedir. Gidasi, ilaci, silahlari, iç-dis ticareti kontrol altinda tutulan Irak’in hareket kabiliyeti olmadigi gibi, bu sartlar altinda hayatiyeti de sönmeye mahkum edilmistir. 2003 yili itibari ile, Irak’in nüfusu 24 milyondur ve nüfusun %20’si 5 yasin, % 45’i 15 yasin altindadir. Milli geliri (satinalma paritesi açisindan ) kisi basina 700 $ dir. Milli gelir 1980 yilindan beri (Saddam Dönemi ) devamli düserek 1980 deki seviyenin % 30’una gerilemistir. Irak’in resmi kayitlarda 61 milyar dolar dis borcu vardir. Ayrica büyük bölümü Kuveyt ve Iran tarafindan talep edilen, tutari 300 milyar dolar civarinda; Birlesmis Milletler tarafindan incelenmekte olan kesinlesmemis bir harp tazminati talebi ile de yüzyüzedir. 2002 yilinda enflasyonun % 60 ve issizlik oraninin % 50 civarinda gerçeklestigi tahmin edilmektedir. AMERIKA SAVAS ISTIYOR... Clinton’dan sonra, baskanliga seçilen genç Bush, birinci körfez savasindan sonra UN ambargolari ile perisan olmus Irak’a tekrar saldirmak için 2,5 yildir hazirlaniyor. Adeta babasinin isini tamamlamaya soyunan Baskan Bush, Saddam yönetimine son verme kararindadir. Çünkü; 11 Eylül terör saldirisi; Amerika’nin onurunu çok zedelemistir. Amerika, tarihte ilk defa kendi topraklarinda olaganüstü boyutta saldiriya ugramistir. Kendilerini güven içinde hisseden Amerikan kamuoyu, terör karsisinda ne kadar zayif oldugunu görmüstür. Bush yönetimi bu saldiridan Bin Ladin’i sorumlu tutmus ve Afganistan operasyonu yapilmistir. Afganistan operasyonunun baslamasini, dünya kamuoyu da onaylamistir. Ancak bugün elde edilen sonuçlar, baslangiçta hesap edilen sonuçlarla hiçte uyumlu degildir. Bush yönetimi; Saddam yönetimini; dünya için, gizli baglarla Bin Ladin’e bagli veya potansiyel bir terör odagi olarak görmektedir Baskan Bush; 26 Subat 2003 tarihli konusmasinda; “Milyonlarca Irak’liya özgürlük getiriyoruz. Silahlarimizla getirdigimiz özgürlügü; anayasal düzeni kurup; demokrasiye teslim edecegiz. Irak bütün alt yapilarini insa edip bölge için örnek bir ülke olacaktir. Bu isler için Irak’in yeterli kaynaklari vardir... Filistine de demokrasi gelecektir. Israil, Filistinle baris içinde yasamalidir... (Kuzey Kore, Iran) Nükleer silahlara sahip veya sahip olmaya sivanan ülkeler, bu silahlarin getirdigi sorumlulugu iyice bilmelidirler” diyerek ABD yönetimi için adeta bir is sirasi açiklamaktadir.. Anlasilan odur ki, ABD çesit – çesit etnik ve din kökenli uzatmali çatismalarin binlerce yildir sürdügü, adeta (genelde Osmanli dönemi hariç) çatismasiz yasami bilmeyen Orta Dogu’ya; düzenleyici Dünya Polisi sifati ile girmeye karar vermistir. Birlesmis Milletler kararlarini çigneyerek, kendi ve dünya kamuoyuna ragmen Baskan Bush yüzbinlerce askeri, tonlarca ölümcül bombayi ve olagan üstü silahlari bölgeye yigmistir. Uzmanlar; olasi bir operasyonda; en az 200 ~ 300 bin masum sivilin, 100 bin askerin ölecegini; bir o kadar yaralinin olacagini ve 500 bin göçmenin çevre ülke kapilarina dayanacagi ni, savasin agir çevre kirliligi yaratacagini, bölgedeki su anlasmazligini artiracagini hesap etmektedirler. Irak halkina sunulan demokrasi ve özgürlük degildir. Eger sicak bir çatisma ile Saddam rejimi düsürülürse, muhtemelen Irak’a sunulan, komsu ülkeleri de içine sürükleme potansiyeli tasiyan, tüm bölge halklarini etkileyecek ve yillarca sürecek iç çekisme, çatisma, elem ve izdirap olacaktir. 10 MART 2003’DE DURUM... ABD bölgeye askeri yiginagi bütün hiziyla yapmaya devam etmektedir. Diger taraftan Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi’nden ikinci bir Irak karari çikarmak için bütün politik gücü ile gayret etmektedir. ABD’nin yaninda yer alan Ingiltere, Basbakan Blair’in erken kararindan rahatsizdir. v Birlesmis Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), NATO, AB ikiye bölünmüstür. Krizin devami halinde muhtemelen ABD gittikçe yalnizlasacaktir. BMGK’nden ikinci bir karar çikarilmaksizin operasyona baslanmasi halinde; Blair’in partisinden 200 milletvekili istifa edecegini açiklamistir. BMGK’nde veto oyu Ersin Arioglu - 2/5 sahibi Fransa, Çin, Rusya ikinci karar için veto oyu kullanacaklarini açiklamislardir. Su an Italya, Ispanya, Portekiz sicak bir operasyon için ABD’ni desteklermis gibi durmaktadir. v Bölgede Iran, bazi önemli kuvvetlerini Irak sinirina yigmaktadir. v OPEC de ikiye bölünmüstür. Suudi Arabistan sicak çatisma periyodunda üretimini %7 kadar artiracagini ifade etmis olmasina karsin; bazi OPEC üyeleri bu görüse destek vermekten uzak durmaktadirlar. v Irak’in komsusu Türkiye, son 6 aydir yasadigi politik ve sosyal, ekonomik degisimler içinde ABD’nin kuzeyinden cephe açma istemi nedeni ile uyguladigi büyük baski ile bogusmaktadir. Türkiye’nin gündeminde, yalniz Irak yoktur. Türkiye’nin gündeminde, ayni agirlikta bir biri içine girmis bir çok sorun vardir: Ekonomik kriz, seçim sonuçlari, yeni hükümetin sorunlari ögrenme süreci, Kibris, Avrupa Birligi, IMF gözetimi, Dünya Bankasi, geciken bütçe, Siirt seçimleri ve 59uncu Erdogan Hükümetinin kurulmasi. TBMM, Hükümetin sundugu ilk “Altyapi Modernizasyon” tezkeresini kabul etmis, fakat mantik bagi ile birinci tezkereye bagli ikinci “Asker kabul etme ve yurtdisina asker yollama” tezkeresini red etmistir. B plani oldugunu ifade eden ABD, hala kuzeyden cephe isteminde israr etmekte ve B planina geçtigini gösteren adimlari atmamaktadir. ABD, Türkiye’nin yeni Hükümetini ikinci tezkere için büyük baski altinda tutmaktadir. v Saddam Rejimi Muhalifleri, Irakli unsurlar Londra merkezli çesitli toplantilar yapmaktadir. Saddam sonrasi planlarinin görüsüldügü toplantilarda ilerleme ve fikir birligi yoktur. Bu arada Kürt liderler Türkiye’nin Kuzey Irak’a girmesini ve müsterek operasyon yapmak istemediklerini açiklamislardir. Kürt liderler “Bizim için Saddam ne ise, Türkiye’de odur” demektedirler. Türk askerlerinin Kuzey Irak’a girmesi halinde Türk Askerleri ile çatisacaklarini ifade etmektedirler. v Simdi bu hafta neler olacaktir. ABD’nin dolunay gecesi olmasi nedeni ile 17 Mart’ta harekata baslayacagi tahmin edilmektedir. Bu nedenle, bu hafta içinde BMGK’ne IIci Irak kararini getirmek için ugrasmaktadir. Diger taraftan Irak Silah Denetçilerinin yeni raporu gelecektir. Bugüne kadar sunulan denetçi raporlari, BMGK’ne IIci karar için yeterli destegi saglamaktan uzaktir. Hatta son raporda Amerika ve Ingiltere’nin sundugu silah bilgilerinin “sahte” oldugu ifade edilmistir. 17 Mart’a kadar TBMM’nden IInci bir tezkerenin geçirilmesi de ABD’nin büyük arzusudur. Türkiye tezkere için uluslararasi büyük yaptirimlara ve negatif bir çok olguya hazir olmalidir. v Dünya nefesini tutmus, 17 Mart’i ve sonrasini beklemektedir. SAVASIN SEBEPLERI... (?????) v Dünya, ABD’nin niçin zaman baskisi da uygulayarak uluslararasi destek talep ettigini ve Saddam rejimine saldirmak istedigini kesinlikle anlayamamaktadir. Kamuoyu desteklerinden yoksun bu baski tarihi süreçte gözlenen fikir ayriliklarini su yüzüne hizla çikarmaktadir. v ABD iç politikasinda; birinci körfez saldirisi; ekonomik yükü ve sonuçlari açisindan büyük elestiriler almistir. Baskan Bush için seçim kazandirmasi beklenirken, muhtemelen seçimi kaybettiren en büyük faktör olmustur. Simdi ogul Bush’un babasinin düstügü hatayi telafi etmek gibi bir misyonu yüklendigi iddia edilmektedir. v 11 Eylül saldirisi ile ABD kamuoyu bir güvensizlige sürüklenmistir. Bugün ABD için en büyük tek tehdit kaynagi “terör”dür. ABD yönetimi elindeki bilgi kaynaklari ile Saddam’in terör örgütü El-kaide ile iliskide oldugunu iddia etmektedir. Saddam’in elindeki kitle imha silahlarinin El-kaide’ye aktarilmasi endisesini tasidigini belirten ABD için bu endise savas nedenlerinden birisi olabilir. v ABD’nin içindeki kuvvetli Yahudi Lobisinin maddi ve manevi baskisi ile “Israil’in güvenligini” garanti altina almayi hedefledigi iddialari da savas istegi nedenleri arasinda gösterilmektedir. v Savas sebepleri arasinda, silah ve petrol sirketleri ile ABD tepe yönetimi arasindaki eskiden mevcut olan veya hala devam ettigi iddia edilen “menfaat” iliskileride gösterilmektedir. Ersin Arioglu - 3/5 v Baskan Bush’un, ABD’ni alternatifi olmayan, tek “dünya lideri ve polisi” pozisyonunda gösterecek bir eylemi basari ile taçlandirarak seçimlere girmeyi ve bu gösterinin seçimleri kazandiracak faktör olarak planladigi da iddia edilmektedir. v En çok taraftar petrole bagli sebepleri ileri sürenler bulmaktadir. Amerika günde 20 milyon varil ham petrol tüketmektedir. (Türkiye ise 630 bin varil/gün). Bilinen dünya petrol rezervlerinin bir trilyon varil kadar oldugu tahmin edilmektedir. Irak’in görünür – bilinir rezervlerinin 100 milyar varil civarinda oldugu bilinmektedir (Dünya rezervlerinin %10’u). Ancak bazi uzman kaynaklar, Irak rezervlerinin görünen ve bilinen rezervlerinin iki kati olabilecegini idda etmektedirler. v ABD Orta Dogu’dan 2.2 milyon varil/gün ham petrol ithal etmektedir. Bugün Irak yaklasik günde 2 milyon ham petrol üretebilmektedir. Uzmanlar, yaklasik 20 milyar dolarlik bir yatirimla ve kolaylikla bu üretimin 2’ye katlanabilecegini söylemektedirler. Bu ise yillik 40 ila 50 milyar dolarlik bir petrol gelirine tekabül etmektedir. Irak son yillarda BM müsadesi ile bazi petrol arama ve petrol yataklarin gelistirilmesine yönelik kontratlari imzalamistir. Bu sözlesmelerin en önemlileri, BMGK’nde veto oyu sahibi Fransa, Rusya ve Çin sirketleri ile imzalamistir. Olasi bir harp sonrasi ve Ambargo kalkinca bu kontratlarin hukuksal yapisi münakasa edilecektir. (Yalniz Fransizlarla imzalanan kontratlar Irak parlementosundan onaylanmistir) Imzalanan kontratlarin Irak petrolunun %50’sini bagladigi tahmin edilmektedir. (Bu arada Türkiye’de ufak kontratlar imzalayabilmistir) v Amerika’nin istedigi ve acele ettigi sicak çatismanin tek bir sebebe baglanmasi yanlis olabilir. Muhtemelen, hakiki neden, bu özet yazida siralansin veya siralanmasin daha bir çok ihmal edilebilir nedenleri de muhtelif agirlikta içeren bir nedenler yumagi olmalidir. Ancak surasi kriz döktrini olarak bilinmektedir ki, bir kriz sicak çatisma getiriyorsa; savasi istiyen taraf; mevcut uluslararasi sistemleri, mevcut bölgesel dengeleri, mevcut müttefikleri, mevcut rejimleri ve nihayet mevcut anlayis ve kurallari degistirmek üzere harekete geçiyor demektir. Düsünceme göre gelmekte olan savas, Amerika’nin savasidir ve yalniz Türkiye için veya bölge için degil, bütün dünya için büyük sonuçlara gebe ve dogurgan bir operasyondur. Bilgi notunu, yorum yapmaksizin binlerce yil önceki kültürlerden miras kalan bir yargilama belgesi ve 3 satirlik bir siirle baglamak istiyorum. Romalilar MÖ 25 yilinda Arabistan Seferine çiktilar. MS 70 yilinda Kudus’ü ele geçirdiler. Museviler MS 70 ile 135ci yillari arasinda üç kere Romalilara isyan etti. Sonunda Musevilerden kesin olarak kurtulmak isteyen Romalilar, Babillilerin yaptigi gibi; müsevilerin büyük bir çogunlugunu esir edip, sürgüne gönderdiler. Bölgede tüm musevi adlari silindi. Romalilar bölgeye çoktan unutulmus olan Filistin adini tekrar verdiler. Persler Roma hakimiyetini sona erdirdi. Persleri ise, Emeviler bölgeden kovdular. MS 2ci yüzyilda bulunmus bir yargilama belgesini kisaltarak aktariyorum. Üç haham aralarinda konusuyorlardi. Birinci haham söyle dedi. “ Romalilarin bizler için yaptigi eserler ne güzel. Pazarlar, hamamlar, köprüler yaptilar” Ikinci Haham hiç ses çikarmadi. Üçüncü Haham “Yaptiklarinin hepsini kendi çikarlari için yaptilar. Kadinlarimizi satmak ve almak için pazarlari, kendilerini süslemek için hamamlari, vergi toplamak için köprüleri kurdular”. Konusmalari duyan birisi, yetkililere üç hahami ihbar etti. Yetkili su karari verdi. “Bizi öven birinci haham övülsün, sessiz kalan ikinci haham sürülsün ve sirlarimizi desifre ederek, bizi suçlayan üçüncü haham öldürülsün” Ersin Arioglu - 4/5 Siir binlerce yil eskilere gidiyor. Çin kültüründen... büyük olmak, ileri dogru akmak demek; / ileri dogru akmak, uzaklara erismek demek; / uzaklara erismek, bir gün geri çevrilmek demek. / Tao Te Ching. Not: “Irak’a Müdahale ve Petrol Boyutu” isimli ve Necdet Pamir tarafindan hazirlanan detayli ve saglam bilgilerle donatilmis rapor mutlaka okunmalidir. ERSIN ARIOGLU Ankara-10 Mart 2003 Ersin Arioglu - 5/5