Kriz Sonrası Türkiye`de Sanayileşme ve Büyüme İlişkisi: Kaldoryen
Transkript
Kriz Sonrası Türkiye`de Sanayileşme ve Büyüme İlişkisi: Kaldoryen
Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. Kriz Sonrası Türkiye’de Sanayileşme ve Büyüme İlişkisi: Kaldoryen Büyüme Modeli Çerçevesinde Bir İnceleme Ömer Tuğsal DORUK, Çukurova Üniversitesi e-posta: tugsal_doruk@yahoo.com.tr Ahmet KARDAŞLAR, Çukurova Üniversitesi e-posta: akardaslar@hotmail.com Yusuf Can ŞAHİNTÜRK, Çukurova Üniversitesi e-posta: ycanşahinturk@hotmail.com Ediz Deniz KANDIR, Çukurova Üniversitesi e-posta: edkandir@hotmail.com Özet Post Keynesyen İktisat Okulu’nun önemli temsilcilerinden Nicholas Kaldor’un Büyüme Modeli olarak bilinen imalat sanayi oranındaki artışın, büyümeye direkt etki etmesi varsayımı, bu çalışmanın temelini oluşturmaktadır. Kaldor’un büyüme modeli için sanayi üretimi önemli bir katalizör olarak yer almaktadır. Çalışmada aylık veriler ışığında kriz sonrası dönem içinde Kaldoryen Büyüme Modeli kıstasları çerçevesinde Türkiye’de çeşitli değişkenler ışığında sanayi üretimi ile GSYİH arasındaki ilişki incelenmektedir. Anahtar kelimeler: İmalat sanayi, Ekonomik büyüme, Üretim ve büyüme ilişkisi JEL Kodları: O40,O41,O47 Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. Industrıalızatıon And Growth Relatıon In Turkey Durıng Post Crısıs Era: A Revıew On Kaldorıan Growth Model Perspectıve Abstract Nicholas Kaldor who is one of the most important Post Keynesian Economic School and whose thesis about industry and growth has played crucial role for growth theories and this research based on that thesis. Kaldorian growth theory also known as “engine of growth” theory why Kaldor has underlined and showed industry’s direct effect to GDP, empirically. In this research Kaldor engine of growth (KEG) is examined with various variables in monthly datas about Turkey’s industrial situation in post-crisis and after crisis era. Keywords: Manufacturing industry, Economic Growth, Production and Growth Relation JEL Code: O40, O41, O47 Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. 1. GİRİŞ Küreselleşmenin yükselen bir ivme kazandığı, artık global ilişkilerden çok glokal ilişkilerin yer aldığı modern iktisadi düzenin yaşadığı en sarsıntılı kriz olan 2008 Ekonomik Krizi, en önemli yükselen piyasa ekonomilerinden biri olan Türkiye ekonomisini reel sektör bazında etkilemiştir. Post Keynesyen iktisat okulunun önemli isimlerinden olan Nicholas Kaldor’un Büyüme Yasaları’ndan biri olan, sanayinin büyümenin motoru olduğunu belirten yaklaşımı çalışmada kriz sırasında ve sonrasında Türkiye Ekonomisi için incelenmektedir. Çalışmada Kaldoryen Büyüme Modeli çerçevesinde Türkiye’nin kriz esnasında ve kriz sonrası toparlanma aşamasında imalat sanayi ile gayri safi yurt içi hasıla arasındaki ilişki kapasite kullanım oranı, imalat sanayi üretim endeksi ve üretim hacmi değişkenleri vasıtası ile incelenmektedir. 2. KALDOR, POST KEYNESYEN İKTİSADİ ANALİZ VE BÜYÜME Kaldor’un büyüme teorisinde önemli yer tutan sanayileşme olgusu, esasen Kaldor gibi Post Keynesyen olan Michal Kalečki’ye kadar dayanmaktadır. Michal Kalečki’nin Cambridge’de Keynes’in başkanlığını yaptığı araştırma grubunda İkinci Dünya Savaşı sonrasında yapmış olduğu altı farklı kategorideki sanayi araştırması monopol ve efektif talep konularında yol gösterici olmakla birlikte bu konuda Kaldor’ a ilham kaynağı da olmuştur (Lee, 1999: 157). Kalečki Keynes’in başkanlığını yaptığı araştırma grubundan, Keynes’in eleştirileri üzerine ayrılmıştır. Buna karşın Cambridge Keynesyenleri olarak anılan ve Post Keynesyen İktisat okulunun kökenini oluşturan iktisatçılara yol gösterici olmayı başarmıştır. Kalečki’nin sanayi istatistikleri ve mikroanalizi; monopol düzey, eksik rekabet, fiyat yapışkanlığı gibi olguların Post Keynesyen analize dahil edilmesine neden olmuştur. Bu nedenle Post Keynesyen paradigmanın gelişiminde Kalečki’nin büyük payı bulunmaktadır. 1960’larda Nicholas Kaldor’un ifade ettiği üç temel önerme ekonomik büyümenin sebeplerine vurgu yapması bakımından oldukça önemlidir (Ener ve Arıca, 2011: 60). Kaldor’un Büyüme Kanunları olarak adlandırılan üç temel önermesi şunlardır: Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. 1- Gayrisafi yurtiçi hasıla büyümesi pozitif olarak imalat sektöründeki büyüme ile ilişkilidir. 2- İmalat sektöründe ki verimlilik artışı bu sektörün büyümesiyle pozitif olarak ilişkilidir. Bu önerme Verdoorn Kanunu olarak da adlandırılmaktadır. 3- İmalat dışı sektör büyümesi ile imalat sektörü büyümesi arasında da pozitif bir ilişki bulunmaktadır. Kaldor, sanayide ölçeğe göre artan getiri varsayımı altında tarımda istihdamın ve üretimin azalması gerektiğini öngörmektedir. Kaldor, içsel büyüme teorisyenlerinin aksine ekonomik büyümenin arz yanlı büyüme tarafından gerçekleşebileceğini varsaymaktadır. Bu konuda sanayideki çıktı artışının büyümeye olan direkt etkisi önemli bir olgu olarak göze çarpmaktadır (Libanio, 2006: 2). Kaldor’un çalışmasının diğer önemli bir yönü ise, sanayileşmeyle birlikte tarımın bir sektör olarak ulusal gelir içindeki payının sürekli olarak azalmasına ve tarımda istihdamın buna paralel olarak küçülmesine karşın, hizmet ve imalat sektörlerinin paylarının gerek ulusal gelir, gerekse istihdam içindeki paylarındaki artışa dikkat çekmiş olmasıdır. Kaldoryen stilize gerçekler olarak tabir edilen ve Kaldor’un büyüme modelinin kökenini oluşturan olgular aşağıdaki gibi sıralanabilmektedir (Acemoğlu, 2009: 57; Yeldan, 2009: 57; Ceylan, 2010: 54; Kongsamut, Rebelo ve Xie, 1997: 4); • Sermaye çıktı oranı sabittir. • Sermaye sahibi ile çalışan kesim arasındaki gelir dağılımı, ulusal ekonomide sabittir. • Faiz oranı sabittir. • Sermayenin reel getirisi sabittir. • Kişi başı çıktı oranı sabittir. • İşçi başına üretim, verimlilik artışında azalma eğilimi olmadan sürekli büyüme eğilimi içerisindedir. • İşçi başına sermaye stoku sürekli büyüme eğilimi içerisindedir. • Verimlilik artışında ülkeler arası büyük farklılıklar bulunmaktadır. Kaldor’un büyüme modeli, toplam talep büyümesi, ölçeğe göre artan getiriler gibi unsurları içermekte ve esasen teknik ilerleme fonksiyonuyla birlikte Keynesyen Büyüme Modeli’nin bir sonucu olarak da ifade edilmektedir (Palley, 1996: 113-114). Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. İktisadi büyüme, genellikle uzun vadeli düzeyde ele alınmaktadır ve bu nedenle bir ülkenin üretim olanakları eğrisinin dışarıya veya uzun dönem toplam arz eğrisinin sağa doğru kaymasına yol açan nedenler iktisadi büyüme kuramlarının konusunu oluşturmaktadır (Kibritçioğlu, 1998: 208). Kaldor’un yaklaşımının, bu nedenlere dayandığı varsayılabilir. Kaldor sanayideki artışın tarım sektöründeki istihdamın azalması ile doğru orantılı olduğunu belirtmektedir. Kaldor’a göre sanayi dışındaki sektörlerdeki istihdamın azalması, sanayi üretiminin artmasına neden olmaktadır. Bu nedenle sanayi gelişmişliğin göstergesi olarak görülmektedir. Bu ilişki Tablo 1’de görülmektedir. Tablo 1. Ekonomik Büyümenin (Kalkınmanın) Aşamaları Arasındaki Farklar Karakteristik özellikler Tarımsal, Endüstriyelleşme Öncesi Endüstriyel (pre-industrial, agrarian) Lider ekonomik sektör Tarım Sanayi Baskın teknoloji İşçi ve doğal kaynak odaklı Sermaye odaklı Ana tüketim malları Gıda ve Tekstil Sanayi malları Ana Üretim Sürecinin İnsan-doğa etkileşimi İnsan-insan etkileşimi Doğası Ekonomik Büyümenin Doğaya dayalı üretim (toprak, iklim, İşçi üretimi Ana Faktörü biyolojik kaynaklar) Kaynak: Soubbotina, 2004: 67 Post Keynesyen İktisat Okulu’nun önemli temsilcilerinden biri olan Nicholas Kaldor (1956)’un Büyüme Kanunları, iktisadi büyüme tarihinde önemli bir yer tutmaktadır. Kaldor, sanayi sektörünü büyümenin motoru (engine of the growth) olarak adlandırmaktadır. Kaldor’un yaklaşımı Keynes (1936)’in efektif talep teoremine dayanmaktadır. Tam istihdam koşulları altında toplam talep toplam arz eşitliği varsayımına sahip olan bu teorem, Kaldor’un sanayinin büyümeye olan katkısı üzerine olan modelinin hareket noktası olarak sayılabilir. 3. BÜYÜME KURAMLARININ TARİHSEL GELİŞİMİ VE KALDOR’UN BÜYÜME KURAMI Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. Büyüme; kişilerin reel gelirlerinin devamlı ve sürekli artması, ekonomik büyüme ise; bir ekonomide zaman içinde mal ve hizmet üretimi miktarında artış olarak tanımlanmaktadır. Büyümenin kaynaklarının ne olduğu, nasıl oluştuğu, emek-yoğun veya sermaye-yoğun bir büyüme mi olduğu, üretimde emek – sermaye bileşiminin yüzdesinin miktarının ne olduğu sürekli araştırma konusu olmuştur. Teoride Klasiklerden günümüze çeşitli büyüme modelleri geliştirilmiştir. Bunları genel olarak Klasik Büyüme Modelleri, Harrod–Domar Büyüme Modeli, Neoklasik (Solowyan) Büyüme Modeli ve İçsel Büyüme Modelleri olarak sınıflandırabiliriz. Klasik iktisadın önemli temsilcileri olan A. Smith, D. Ricardo ve T. Malthus’un çalışmaları Klasik anlamda büyüme kavramına önemli katkılar sağlamıştır. A. Smith’in 1776 yılında hazırlamış olduğu “Ulusların Zenginliği” adlı çalışma, ekonomik büyüme teorileri için başlangıç noktası olarak görülmektedir. Klasik teoriye göre yüksek tasarruflar yüksek yatırımlara öncülük ederler ve yüksek yatırımlar da yüksek büyümeye dönüşmektedirler. Buradaki varsayıma göre yüksek tasarrufların ekonomik büyümeye öncelik tanıması ve yine yüksek tasarrufların ekonomik büyüme ile sonuçlanması ön plana çıkan bir unsurdur. Klasik teoride; yatırım-tasarruf eşitliğinden hareketle, tasarrufların azalması yatırımları azaltmakta dolayısıyla büyüme hızı azalmaktadır veya tasarrufların artması yatırımları arttırmakta ve dolayısıyla büyüme hızı artmaktadır. Klasik teoriye göre tasarruflar otomatik olarak yatırıma dönüşmektedir. Yani tasarrufların artması sermaye stokunun artması anlamına gelmektedir (Yılmaz, 2005: 65). Keynes’in modelinin devamı olarak da değerlendirebileceğimiz Harrod-Domar modelinin temel amacı istikrarlı (dengeli) büyümenin temel koşullarını bulmaktır. Keynes’e göre ekonomide eksik istihdam söz konusudur. Ekonominin eksik istihdam halinden kurtulabilmesi için ekonominin durgunluk durumundan çıkması yani toplam talebin arttırılması gerekmektedir. Toplam talebin arttırılması ile yatırım harcamaları artacak ve ekonomide büyüme sağlanacaktır. Harrod ve Domar’ın birbirlerinden bağımsız olarak geliştirdikleri bu büyüme modeli, teoride büyümeyi ilk kez sistematik olarak ele alan model konumundadır. Model; Keynes’in büyüme ile ilgili statik görüşlerinin, dinamik hale getirilmesidir. Harrod-Domar büyüme teorisi toplam talep, üretim ve istihdam arasındaki ilişkileri açıklayarak ekonominin büyüme hızını belirlerken, iki kavrama dayanmaktadır. Bu kavramlar marjinal tasarruf oranı ile sermaye-hasıla katsayısıdır. Bir ekonomide büyüme oranı marjinal tasarruf oranı ile pozitif, sermaye-hasıla katsayısı ile negatif yönlü ilişki Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. içindedir (Yılmaz, 2005: 66). Harrod–Domar modeline göre, ex post yatırımların ex ante yatırımlara eşit olmama riski olduğundan üretimde kapasite artışı ile birlikte talep de artacak ama büyüme istikrarsız bir seyir izleyecektir. Dolayısıyla istikrarlı (dengeli) büyümenin koşullarının belirlenmesi gerekir, diyerek optimum büyüme hızının ne olması gerektiğini hesaplamaya çalışmışlardır. Tam istihdamlı ve dengeli büyümenin olamayacağını ileri süren Harrod-Domar modelinde büyümenin kaynağı olarak sadece sermaye faktörü görülmüş ve büyüme bıçak-sırtı denge şartlarına bağlanmıştır (Gürak, 2006: 86). Neoklasik Büyüme Teorisinin çıkış noktasını ise Solow (1956) ve Swan (1956)’ın çalışmaları oluşturmaktadır. Neoklasik (Solowyan) büyüme modeli, Harrod-Domar modelinin aksine sürdürülmesi zor bıçak-sırtı denge şartlarına bağlı olmayan, devletin müdahalesine gerek duymayan ve emek faktörünü içselleştiren dengeli bir büyümeyi amaçlamıştır. Bu modele göre nüfus artışı ve teknolojik ilerleme büyümenin kaynağını oluşturmaktadır. Bu iki unsur model içerisinde belirlenmemekte ve modele dışsal olarak katılmaktadır. Solow modelinde büyüme bıçak sırtı denge şartlarından ve denge kurucu güç olarak devletin ekonomiye müdahalesinden kurtulmuş, ancak bu modelde gelişmenin ileri aşamalarında gelişmiş ülkelerin durgun duruma girecekleri öngörülmüş, teknolojik gelişme dışsal sayılmış, bilgi ve beşeri sermayenin büyümedeki rolü dikkate alınmamıştır. Bu eksikliklerden dolayı yeni model arayışları devem etmiş ve içsel büyüme modelleri ortaya çıkmıştır (Demir, 2005: 181). Temelleri Romer ve Lucas tarafından atılan içsel büyüme teorisi, ekonomik büyümeyi Neoklasik modelde olduğu gibi piyasa mekanizmasının denetimi altında olmayan dışsal teknolojik gelişmeler yerine, piyasaların kendi dinamikleri içinde faaliyet gösteren ekonomik güçlerin içsel olarak belirlediğini kabul etmektedir. İçsel büyüme modelleri, ekonomik büyümeyi piyasa mekanizması içinde faaliyet gösteren ekonomik güçlerin içsel olarak belirlediğini varsayarken, büyümenin itici gücünü (engine of growth) tanımlar ve bunun birikimini sağlayan etkenler ile büyüme sürecinin işleyişini açıklamaktadır. İçsel büyüme modelleri ekonomik büyümeyi beşeri sermaye, teknolojik gelişme ve araştırma-geliştirme gibi faktörlerle açıklamaya çalışmaktadır (Ercan, 2002: 130-5). Büyüme kuramının tarihsel gelişimini kısaca açıkladıktan sonra Kaldor’un büyüme kuramıyla ilgili yapılan amprik çalışmalara göz atabiliriz. Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. Rima (2004: 179) Kaldor, sanayinin büyümesini endüstriyel sektörün ölçeğe göre artan getiriler koşulu altında tarımsal üretime dayanan aktivitelerin azalmasına bağlamaktadır. Kaldor (1967: 21)’a göre tarım sektöründe üretim ve istihdam artışı negatif olma eğilimindedir (Kaldor, 1967:21’den Akt: Casillas, 1993: 274). Goth yapmış olduğu çalışmada 1960’ların sonunda sanayinin büyüme olgusunun, dünya ekonomisinde önem kazandığını göstermektedir. Özellikle Güneydoğu Asya ülkelerinde işsizliği azaltmak, aynı zamanda gerekli teknik elemanların yetiştirilmesi amacı ile eğitim sisteminin de dönüşümüne önem verilmiştir (Goth, 1996:1’den Akt: Felipe, 1998: 464). Thirlwall (1983: 347-348) Kaldor (1966)’un gdp=gm formülünden hareket ederek GSYİH ile Sanayi üretimi (gm=manufacturing growth) arasındaki ilişkiyi 1952-1954 ve 1963-1964 yılları arasında 12 ülke (Japonya, İtalya, Batı Almanya, Avusturya, Fransa, Danimarka, Hollanda, Belçika, Norveç, Kanada, Birleşik Krallık ve ABD) üzerinde yapmış olduğu analizde; gGDP = 1.153+0.614(0.040) gm r2 = 0.959 sonuçlarına ulaşmıştır. Ener ve Arıca (2011) Kaldor’un birinci büyüme yasası üzerinde gözlemlerde bulunmuştur. Kaldor’un birinci büyüme kanununun yüksek gelire sahip 23 OECD ülkesi ekonomileri için geçerli olup olmadığını test ettikleri çalışmadan elde ettikleri bulgular 19802008 arası dönemde, yüksek gelire sahip bu ülkelerde, Kaldor’un birinci büyüme yasasını doğrulayan sonuçlar elde etmişlerdir. İmalat sektörü bu ülkelerde ekonomik büyümenin motoru konumundadır. Thirlwall (2003: 123-124) Kaldor’un üç ek önermesinin önemini vurgulamaktadır: Artan getiri ile çalışan sektörün azalan getirili sektörden işgücünü çekmesi GSYİH büyüme oranlarını azaltacaktır. Sanayileşmenin ilk safhalarında talep tarım sektöründen gelmekte, ancak sonraki aşamada ihracat talebi belirleyici rol üstlenmektedir. İstikrarlı bir büyüme süreci ihracat ve üretim artışıyla sağlanabilir. Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. 4. TÜRKİYE ÜZERİNE KALDORYEN BÜYÜME MODELİ İNCELEMELERİ: LİTERATÜR TARAMASI Kaldoryen büyüme modelinin Türkiye üzerine yapılan ampirik analizleri mevcuttur. Türkiye sanayisi üzerine yapılan araştırmalar, Türkiye’de Kaldoryen büyüme motoru varsayımını doğrular niteliktedir. Yamak (2000) Türkiye’de sanayi ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi 1946 ile 1995 yılları arasında reel GSYİH ile sanayi üretimi arasında Engle-Granger Eşbütünleşme Testi, ve Granger Nedensellik Testi ile analiz etmiştir. Çalışmanın sonucunda 1946 ile 1995 yılları arasında Türkiye ekonomisinde reel GSYİH ile sanayi üretimi arasında eşbütünleşme ilişkisi bulunmuştur. Aynı zamanda GSYİH ile sanayi üretimi arasında iki yönlü (GSYİHsanayi üretimi) Granger Nedensellik ilişkisi bulunmuştur. Bu sonuç aynı zamanda Kaldoryen Büyüme Modelini (sanayi, büyümenin motorudur-KEG) destekler niteliktedir. Çetin (2009) 1981-2007 yılları arasında Türkiye ve Avrupa Birliği ülkelerinde sanayinin büyümeye olan etkisini Kaldoryen model çerçevesinde analiz etmiştir. En Küçük Kareler (EKK-OLS) yöntemini ve Granger Nedensellik Testi’ni kullanarak yapmış olduğu analizde modelin R2’si 0,60 (%60) düzeyinde anlamlı, sanayinin büyümeye olan etkisini gösteren katsayı 0,57, Jarque Bera değeri p<0.05 ve t istatistiğini de p<0.01 düzeyinde bulmuştur. Modelde Türkiye, İngiltere’den sonra sanayi ve büyüme ilişkisi oranı en yüksek ikinci ülke durumundadır. Bu ampirik çalışmanın önemli bir bulgusu da Türkiye’de imalat sektörüne verilen önemin arttırılmasının gerekliliğini vurgulamasıdır. Araştırmaya dahil edilen ülkelerin çoğunda ekonomik büyüme ile imalat sektörü büyümesi arasında pozitif bir ilişkinin varlığını destekler nitelikte bulgular elde edilmiştir. Sanayi sektörü yalnızca hasıla ve üretim etkisi yaratmamakta, aynı zamanda yatırım, istihdam, katma değer ve ihracat etkisi de yaratarak ekonomik büyümeye önemli derecede katkı sağlamaktadır. Doğan, Çam ve Keçeli (2009) Türkiye’de GSYİH ile imalat sektörü arasında ilişkiyi 1987-2007 yılları arasında üçer aylık gözlemler ile ölçtüğü çalışmasında, öncelikle ADF, PP testleriyle seriler durağanlaştırılmıştır. Daha sonra Engle Granger Koentegrasyon Modeli çerçevesinde yaptığı analiz sonucunda modelin R2’si 0.75 olarak bulunmuş ve sanayi ile GSYİH arasındaki ilişkinin gücü 0.915838 düzeyinde olduğu gösterilmiştir. Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. Terzi ve Oltulular (2004) GSMH ile sanayi üretim artışı arasındaki ilişki EngleGranger Koentegrasyon yöntemi ve Granger Nedensellik Testi vasıtası ile test etmiştir. Koentegrasyon testi sonuçlarına göre modelin çift yönlü analiz edildiği testte GSMH’dan Sanayi Üretim Endeksi arasındaki ilişkinin R2’si 0.96, Sanayi Üretim Endeksi’nden GSMH yönlü etkileşiminin R2’si 0.89 ve Granger Nedensellik Testi sonuçları çift yönlü olarak bulunmuştur. Bairam (1991) Türkiye için 1925-1978 yılları arasında Kaldoryen büyüme modelini test etmiş ve Türkiye için sanayi artışı ile GSYİH arasında anlamlı bir ilişki saptamıştır. 5. 2008 KRİZİ ÖNCESİNDE TÜRKİYE VE SANAYİLEŞME Türkiye 1980 Krizi öncesi ithal ikameci bir dış ticaret ve sanayi politikası izlemekteydi. Ancak 1980’li yıllara girerken yaşanan ekonomik kriz sonrasında alınan 24 Ocak kararları Türkiye’yi bu ithal ikameci modelden vazgeçmeye sevk etmiştir. Türkiye 1980 sonrasında daha dış âlem odaklı, ihracata dayalı büyüme modeli benimsemiştir (Attar ve Temel, 2002: 110). Rodrik (2000)’e göre Türkiye sanayisi 1968 yılında 1995 sabit fiyatları ile 6 milyar dolar katma değer üretirken 2000 yılında 39 milyar dolarlık bir katma değer üretmektedir. Aradan geçen 32 yılda Türkiye sanayi üretimi yaklaşık %650 artırmıştır. Rodrik (2005: 261) Türkiye’nin ihracatının, 1990 ortası ve sonrasına doğru ani yükselişinin nedeni olarak ticari serbestleşmeye olan uyumu işaret etmektedir. Nitekim ticari serbestleşme sonrası GSYİH bu dönemde %20’den fazla artmıştır. Türkiye Ekonomisi, 1980’li yılların sonunda ödemeler dengesi problemleri ile karşı karşıya kalmış, sosyal ve iktisadi krizler yaşamıştır. Türkiye devleti 1980’lerin başında ciddi ölçüde daha liberal bir ticari rejime geçmiştir (Cin, 2005: 495). Türkiye’nin 1980 sonrası sanayileşme adına attığı radikal adımlar, sanayinin ve sanayi üretiminin giderek yükselen bir ivme kazanmasına olanak tanımıştır. Nitekim 1990’lı yıllarda Washington Konsensüsü, senyoraj olgusunun önemini yitirmesi sonucu gelişmekte olan ülkelerin piyasalarını kendi bütçe açıklarını finanse etmek üzere dışarıya açması, Türkiye’yi yükselen piyasa ekonomileri (emerging markets) arasında önemli bir konuma getirmiştir. Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. 6. AMPİRİK ANALİZ Çalışmanın ampirik kısmında endojen değişken olarak GSYİH, egzojen değişkenler olarak ise kapasite kullanım oranı, imalat sanayi üretim endeksi ve üretim hacmi değişkenleri analizde yer almaktadır. GSYİH = α0 + β1 İmalat Sanayi Üretim Endeksi + β2 Kapasite Kullanım Oranı + β3 Üretim Hacmi - Ɛt Zaman aralığı olarak ise 2008 yılı Ocak ayı ile 2010 yılı Aralık ayı arasındaki dönem incelenmektedir. Model 35 adet gözlem içermektedir. Modelde GSYİH ile sanayi sektörü arasındaki ilişki En Küçük Kareler Yöntemi ile incelenmektedir. Veri setleri T.C Merkez Bankası EVDS (2011)’den alınmıştır. Serilerin durağanlığı Augmented Dickey - Fuller testleri ile ölçülmüştür. Ayrıca Chow Yapısal Kırılma Testi ile modelde yapısal kırılmanın varlığı araştırılmıştır. Yapılan ekonometrik analizlerin sonucunda; Durbin Watson, Jarque Bera ve R2 değerlerinin ekonometrik model açısından uygun olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Model; Gsyih = 0.0048 + 0.264. Imalat Sanayi Üretim Endeksi + 0.235. Kapasite Kullanım Oranı + 0.097. Uretim Hacmi - 0.298.Ɛt olarak belirlenmiştir. Modelin Jarque Berra Test değeri Ki Kare Test Değerinin altındadır. Bu nedenle modelin normal dağılıma sahip olduğu yorumlanabilir. Modelde değişkenlerin mevsimsel düzeltmeleri ve logaritmik düzeyleri alınmıştır. Değişkenlerin ADF (Genişletilmiş Dickey Fuller) testi ile birim kök içerip içermediği incelenmiştir. Gecikme uzunluğunun seçiminde Schwarz Info Kriteri kullanılmıştır. Yapılan testler sonucunda değişkenler I(1) düzeyinde %10 MacKinnon Kritik düzeylerine göre anlamlı bulunmuştur. Kısa dönemli şokların dikkate alındığı modelde bu nedenle sabitsiz ve trendsiz model dikkate alınmıştır. En küçük kareler yöntemi (EKK) ile birlikte test edilen ilk modelin açıklama gücü yüksek olması ile eşanlı olarak sahte regresyon problemine rastlanmıştır. Bunun üzerine Engle Granger Eşbütünleşme Testi ve hata düzeltme modeli yapılmıştır. Modelin hata teriminin Ɛ ‘nun ADF Testi sonrasında eşbütünleşmenin varlığı tespit edilmiştir. Bu sonuca dayanarak GSYİH, sanayi üretim endeksi, üretim hacmi ve kapasite kullanım oranı arasında uzun dönemli bir ilişkinin varlığından söz edilebilir. Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. 2008 yılı Şubat ayı ile 2010 yılı Aralık ayı arasında Engle Granger Hata Düzeltme Modeli sonrasında oluşturulan modelde R2 değeri 0.30, Durbin Watson değeri ise 1.93 olarak bulunmuştur. Modelin açıklama gücünü açıklayan R2 değerinin düşük olması GSYİH’ya olan etkinin yalnızca imalat sanayi üretim endeksinden kaynaklanmasından oluşmaktadır. Modelin standart sapması (0.03), F olasılık istatistiği (0.022) olmuştur. İmalat sanayinin GSYİH’ya olan etkisi (0.26) düzeyinde bulunmuştur. Kapasite kullanım oranının, üretim hacminin GSYİH’ya etkisi modelde tespit edilmemektedir. Şekil 2. Modelde Yer alan Türkiye Sanayisine Ait Değişkenlerin Kriz Esnası ve Sonrası Durumu GSYIH 16.6 IMALAT_SANAYI_URETIM 5.0 4.9 16.5 4.8 16.4 4.7 16.3 4.6 16.2 08M01 08M07 09M01 09M07 10M01 10M07 4.5 08M01 08M07 09M01 09M07 10M01 10M07 KAPASITE_KULLANIM_ORANI_ 4.5 URETIM_HACMI 5.2 5.0 4.4 4.8 4.3 4.6 4.4 4.2 4.2 4.1 08M01 08M07 09M01 09M07 10M01 10M07 4.0 08M01 08M07 09M01 09M07 10M01 10M07 Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. GSYIH IMALAT_SANAYI_URETIM 16.6 5.0 4.9 Quantiles of Normal Quantiles of Normal 16.5 16.4 16.3 16.2 4.7 4.6 4.5 16.1 16.2 4.4 16.3 16.4 16.5 16.6 4.5 4.6 4.7 4.8 4.9 5.0 Quantiles of GSYIH Quantiles of IMALAT_SANAYI_URETIM KAPASITE_KULLANIM_ORANI_ URETIM_HACMI 4.5 5.2 4.4 5.0 Quantiles of Normal Quantiles of Normal 4.8 4.3 4.2 4.1 4.8 4.6 4.4 4.0 4.2 4.1 4.2 4.3 4.4 4.5 Quantiles of KAPASITE_KULLANIM_ORANI_ 4.0 4.2 4.4 4.6 4.8 5.0 5.2 Quantiles of URETIM_HACMI 2009 yılının ilk ayında Türkiye sanayisi ve GSYİH’ya ait gelişmeler, azalan bir ivme kazanmıştır. Chow Yapısal Kırık Testi’nde 2009 yılı Ocak ayı kırık olarak seçilmiştir. Chow Test sonuçlarına göre modelde yapısal kırık tespit edilmemiş ve modelde outlier olduğu tespit edilmiştir. Şekil 1’deki grafiklerden anlaşılacağı gibi kırıklar bir trend takip etmemiş, daha sonra yükselişe geçmiştir. Türkiye sanayisinin kriz döneminde özellikle 2009 yılının ilk yarısında krizden etkilenmiş ancak bu etki 2009 yılının ikinci yarısında yerini toparlanmaya bırakmıştır. Chow Test sonuçları bu öngörüyü doğrular niteliktedir. Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. 7. SONUÇ Post Keynesyen İktisat Okulu’nun önemli temsilcilerinden Nicholas Kaldor’un Büyümenin Motoru Hipotezi (KEG) ya da Kaldor’un Birinci Büyüme Yasası modelde 2008 Krizi esnasında test edilmektedir. Model sonuçlarına göre 2008 Krizi’nden Türkiye Ekonomisi önemli ölçüde etkilenmiştir. Chow Test sonucuna göre ulaşılan imalat sanayisinde bulunan ‘outlier’ ve imalat sanayisinde bu sapmanın uzun sürmesi de 2008 Krizi’nin reel sektörde hissedilmesine yol açmıştır. Modelde sanayi üretim endeksinin GSYİH üzerine olan etkisinin düşük olması, modelin açıklama gücünün düşüklüğü, üretim hacminin ve kapasite kullanım oranının GSYİH’ya etkisinin olmaması, 2008 Krizi’nin Türkiye’de imalat sanayisini ciddi düzeyde etkilediğini doğrulamaktadır. Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. KAYNAKÇA Acemoğlu, Daron.2009.Modern Economic Growth, Princeton University Press: NJ, US Attar, Pelin ve Adil Temel.2002.”Modelling Private Manufacturing Investment in Turkey” METU Studies in Development, 29: 1-2: 109-122 Bairam, Erkin.1991.”Economic Growth and Kaldor Law:the case of Turkey:1925-78”, Applied Economics, 23:1,1277-1280 Casillas,Luis R. 1993.”Kaldor versus Prebisch on Employment and Industrialization”, Journal of Post Keynesian Economics,16:2, 269-288 Ceylan, Reşat.2010.”Yakınsama Hipotezi: Teorik Tartışmalar”,Sosyoekonomi,2010: 1, 47-60 Cin, Mehmet Fatih.2005. “Industrial Price Determination Process in the Turkish Manufacturing Industry Between 1980 and 2000:a Keynesian Approach”, Journal of Post Keynesian Economics, 27:3,491-505 Çetin, Murat.2009.”Kaldor Büyüme Yasasının Ampirik Analizi: Türkiye ve AB Ülkeleri Örneği(1981-2007)”, Afyon Kocatepe Üniversitesi, İ.İ.B.F. Dergisi (C.X I,S I, 2009), 355-373 Demir, O. Kutlar, A. Üzümcü A. (2005), “Dış Ticaret ve Beşeri Sermayenin Büyümedeki Rolü: Türkiye Örneği”, Kocaeli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi (9), 2005: 1, 180-196 Doğan, E.Muhsin; Çam,Ülker ve Keçeli,Serkan.2009.”Kaldor’un Büyüme Modeli Çerçevesinde Gayrisafi Yurtiçi Hasıla ve İmalat Sanayi Büyüme Hızları İlişkisi Üzerine Ekonometrik Bir Analiz: Türkiye Örneği”, 10. Ekonometri ve İstatistik Sempozyumu, URL: http://iletisim.atauni.edu.tr/eisemp/html/tammetinler/246.pdf (Erişim Tarihi: 30.03.2011) Ener, Meliha ve Feyza Arıca.2011.”Is The Kaldor’s Law Valid for High Income Economies:A Panel Study”,Research Journal of Economics, Business and ICT, 2011:1,60-64 Ercan, N.Y. (2002), İçsel Büyüme Teorisi: Genel Bir Bakış, Planlama Dergisi (DPT’nin Kuruluşunun 42. Yılı Özel Sayı), 130-135. Felipe,Jesus. 1998.”The Role of the Manufacturing Sector in Southeast Asian Development: a Test of Kaldor’s First Law,Journal of Post Keynesian Economics, 20: 3, 463-485 Gürak, H. (2006). Ekonomik Büyüme ve Küresel Ekonomi. Ekin Yayınevi: Bursa Kaldor, Nicholas.1956.”A Model of Economic Growth”, The Economic Journal 67: 268, 591624 Keynes, John M.2008.Genel Teori: İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi, Kalkedon Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. Yayıncılık: İstanbul Kibritçioğlu,Aykut.1998.”İktisadi Büyümenin Belirleyicileri ve Yeni Büyüme Modellerinde Beşeri Sermayenin Rolü”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi 53/1-4, 207-230 Kongsamut,Piyabha;Rebelo, Sergio ve Danyang Xie.1997.”Beyond Balanced Growth”, National Bureau Economic Research (NBER) Working Paper No.6159 Libanio, Gilberto.2006.”Manufacturing Industry and Economic Growth in Latin America: A Kaldorian Approach”, Policy Innovations Paper URL: http://www.policyinnovations.org/ideas/policy_library/data/01384/_res/id=sa_File1/Li banio_manufacturing.pdf (Erişim Tarihi:25.03.2011) Lee, Frederic S. 1999. Foundations of Post Keynesian Price Theory, Cambridge University Press: Cambridge, UK Palley, Thomas I.1996.”Growth Theory in Keynesian Mode:Some Keynesian Foundation of New Endogenous Growth Theory”, Journal of Post Keynesian Economics,19:1,113Rima, Ingrid H.2004.”Increasing Returns, New Growth Theory, and Classicals”, Journal of Post Keynesian Economics,27:1,171-184 Rodrik,Dani.2000.”Türkiye Sanayileşmenin Neresinde?”, 10 Aralık 2002 Konuşması,İstanbul URL:http://web1.boun.edu.tr/halimgurgenci/odtu76/Turkiye_Sanayilesmenin_Neresin de.pdf (Erişim Tarihi: 25.03.2011) Soubbotina, Tatyana P. 2004. Beyond Economic Growth: An Introduction to Sustainable Development, World Bank Publications: Washington DC T.C Merkez Bankası.2011.Elektronik Veri Dağıtım Sistemi.URL: http://evds.tcmb.gov.tr/ (Erişim Tarihi: 30.03.2011) Terzi, Harun ve Oltulular, Sabiha. 2004.”Türkiye’de Sanayileşme ve Nedensel İlişkisi”, Doğuş Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,5:2,219-226 Thirlwall.A.P. 1983.” A Plain Man’s Guide to Kaldor’s Growth Laws”, Journal of Post Keynesian Economics, 5:3 (Spring 1983), 345-358 Toner, Philip. 1999. Main Currents in Cumulative Causation: The Dynamics of Growth & Development, Palgrave MacMillan:New York Wells Herbert, Thirlwall, Ap. 2003 “Testing Kaldor's Growth Laws Across The Countries of Africa”, African Development Review 15: 1, 89-105 Yamak, Nebiye.2000.”Cointegration, Causality and Kaldor’s Hypothesis: Evidence from Turkey,1946-1995”, Gazi Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi 4(1): 75-80 Yeldan, Erinç.2010.İktisadi Büyüme ve Bölüşüm Teorileri, Efil Yayınevi:Ankara Paper presented at EconAnadolu 2011: Anadolu International Conference in Economics II June 15-17, 2011, Eskişehir, Turkey. Yılmaz, Ö.G. (2005), “Türkiye Ekonomisinde Büyüme ile İşsizlik Oranları Arasındaki Nedensellik İlişkisi”, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Ekonometri ve İstatistik Dergisi, Sayı:2, 2005, 65-66.