19-35 mülkiye 8/18/07 12:19 PM Page 19
Transkript
19-35 mülkiye 8/18/07 12:19 PM Page 19
19-35 mülkiye 8/18/07 12:19 PM Page 19 19-35 mülkiye 8/18/07 12:19 PM Page 20 K‹TAP ajanda “ZORUNLU GÖÇ” ‹LE YÜZLEfiMEK: Türkiye’de Yerinden Edilme Sonras› Vatandafll›¤›n ‹nflas› Kitab›n konusunu, Türkiye’nin Do¤u ve Güneydo¤u Anadolu bölgelerinde, 1984-1999 y›llar› aras›nda, binlerce köyün boflalt›lmas› ve yüz binlerce insan›n yerinden edilmesi sonucu yaflanan zorunlu göç ve toplumsal sorun olarak görülen bu kavrama yönelik çözüm önerileri oluflturuyor. Türkiye Ekonomik ve Sosyal Etüdler Vakf› (TESEV) Demokratikleflme Program› kapsam›nda, Dilek Kurban, Deniz Yükseker, Ayfle Betül Çelik, Turgay Ünalan, A.Tamer Aker taraf›ndan oluflturulan TESEV Araflt›rma ve ‹zleme Grubu’nun, Türkiye’nin yerinden edilme sorununu sosyolojik, hukuksal, demografik, sosyal psikolojik ve siyasi boyutlar›yla ele ald›¤› çal›flmalar›n sonuçlar› bu kitapta anlat›l›yor. Dilek Kurban/Deniz Yükseker/ Ayfle Betül Çelik/ Turgay Ünalan/A.Tamer Aker TESEV Yay›nlar› / 299 sayfa Bas›m Y›l›: 2006 BEN‹M KOMÜN‹ZM‹M Fransa’daki Lutte Ouvrière’in (‹flçi Mücadelesi) önderlerinden olan ve en son 2002 y›l›nda yap›lan Cumhurbaflkanl›¤› seçimlerinde yüzde 5’in üstünde oy alan Arlette Laguiller, bu kitab›nda ömrü boyunca u¤runa mücadele etti¤i komünizmi anlat›yor. Laguiller’e göre, bu dünyada komünizm kadar afla¤›lanm›fl, elefltirilmifl, iftiraya u¤ram›fl baflka bir düflünce sistemi yoktur. Y›llardan beri, komünizmin öldü¤ünü ilan eden onlarca kitap bas›lmakta, bir o kadar da makale yay›nlanmaktad›r. Bu iddia için en kolay sar›l›nan bahane de, Stalin rejimi olmaktad›r. Oysa Sovyetler Birli¤i ne komünist bir toplum, ne de komünist bir rejimdi. Kapitalizm ise çok daha önceleri do¤du¤u halde, hâlâ baflar›l› olabilmifl de¤ildir. ‹nsanl›¤›n gelece¤i hâlâ komünizmdedir. Arlette Laguiller / Türkçesi: Can Utku 224 sayfa / 1. Bas›m, Temmuz 2006 / Fiyat›: 13 YTL. KARANLIK ‹L‹fiK‹LER/ Susurluk, fiemdinli ve Dan›fltay Olaylar›n›n fiifresi “Karanl›k ‹liflkiler”, “Türkiye’nin temiz eller mücadelesi”, “Türkiye’de terörün sona ermeme sebepleri”, “Derin Devlet, Jitem, Ergenekon ve Özel Harp Dairesi iliflkisi”… Tüm bunlar› görevdeki bir savc›n›n her fleyini ortaya koyarak yazd›¤› “Karanl›k ‹liflkiler Susurluk, fiemdinli ve Dan›fltay Olaylar›n›n fiifresi” isimli kitab›nda okumak mümkün. Birey Yay›nc›l›k taraf›ndan yay›nlanan ve büyük ilgi gören kitab›n tart›flmal› yazar› ‹zmir Bay›nd›r Cumhuriyet Savc›s› Gültekin Avc›, Yeni Aktüel’de yay›nlanan bir röportaj›nda flunlar› söylüyor: “Demokratik bir ülkede suç iflleyen herkes yarg›lanabilir.” Avc› ayr›ca Türkiye’de son y›llarda yaflanan çeteleflme benzeri hukuk d›fl› olaylarla ilgili önemli aç›klamalarda bulunuyor: “Genelkurmay baflkanl›¤› baflbakanl›¤a ba¤l›. Türkiye Cumhuriyeti Baflbakan› isterse, gerekli demokratik cesareti gösterebilirse suç iflleyen askerlerin görevden al›nmas›n› isteyebilir.” Ve Avc›’n›n di¤er iddialar›: “Savc› Ferhat Sar›kaya tanr›lar›n gazab›na u¤rad›.”; “Bu ülkenin savc›lar› askerlerin örgencileri de¤ildir.”; “Cumhuriyet savc›lar› hiç kimseden emir beklemeden re’sen harekete geçerler. Askeri savc›lar ise ancak kuvvet komutan›n›n emriyle harekete geçebilirler.” Gültekin Avc› / Önsöz: Mehmet Altan Birey Yay›nc›l›k / 224 sayfa / Fiyat›: 5,90 YTL. mülkiyeistanbul 20 19-35 mülkiye 8/18/07 12:19 PM Page 22 info Yenilikçi flirketler CEBIT’te buluflacak Sektörlerinin yarat›c› ve yenilikçi flirketleri, inovatif ürün ve hizmetleri ile ilk kez CeBIT Biliflim Eurasia’da bulufluyor. ‹nsan yaflam›nda olumlu yönde de¤iflikliklere neden olacak teknolojik yenilikleri içeren ürün ve hizmetler, flirketleri taraf›ndan ilk kez 05-10 Eylül’de TÜYAP’ta gerçeklefltirilecek olan CeBIT Biliflim Eurasia Fuar›’n›n ‹novasyon Bölümü’nde tan›t›lacak. Bölge’de sergilenecek ürünlerin, mutlaka bilgi ve iletiflim teknolojileri kullan›larak ortaya ç›kart›lm›fl olmas› gerekiyor. fiarap, Bosch kalitesi ile bulufltu: Bosch Winecooler Bosch’un 100 flifle kapasiteli Winecooler fiarap Dolab›, flaraplar›n uzun süre muhafaza edilebilmesi için gerekli en uygun ortam›n yarat›lmas›n› sa¤l›yor. Bosch Winecooler fiarap Dolab›, özel kav o l u fl t u r a n flarap eksperleri için oldu¤u kadar evinde misafirleriyle flarap içmeyi seven veya sadece iyi flarap içmekten hofllananlar için ideal bir seçenek sunuyor. Gümüfl-metalik çift izolasyonlu köfleli cam kap›l› Bosch Winecooler, dijital göstergeli elektronik ›s› ayar›yla +5°C ile +22°C aras›nda flarap saklamak için ideal s›cakl›¤›n sa¤lanmas›na olanak veriyor. Geçmiflten bugüne sosyal güvenlik sistemi Tarih Vakf› ve Emeklilik Gözetim Merkezi el ele vererek, Osmanl› döneminden bu yana Türkiye’de uygulanan sosyal güvenlik sistem ve politikalar›n› ele alan bir kitap haz›rlad›. Doç. Dr. Nadir Özbek imzas›n› tafl›yan “Cumhuriyet Türkiyesi’nde Sosyal Güvenlik ve Sosyal Politikalar” adl› kitapta, sosyal güvenlik uygulamalar› anlam›nda dikkat çeken haber kupürleri, foto¤raflar, Yaflar Okuyan, Tevfik Cans›z, Tuncay Teksöz, Ayfle Bu¤ra, Zafer Toprak gibi tan›nm›fl isimlerle yap›lan söylefliler de yer al›yor. Deloitte “2010’da Hava Tafl›mac›l›¤›” raporunu yay›mlad› Hava tafl›mac›l›¤›n›n yükselifli devam ediyor. Deloitte’un “2010’da Hava Tafl›mac›l›¤›” bafll›kl› raporunda, 2010 y›l›na kadar uçakla seyahat eden yolcu say›s›n›n 2,3 milyar› aflabilece¤i söyleniyor. Büyümede bafl› Çin ve Hindistan çekecek. Ucuz havayolu flirketleri ise bir konsolidasyon sürecine girecek. Deloitte Türkiye’nin ortaklar›ndan Selçuk Ürkmez’e göre, Türkiye’de de h›zla geliflen ucuz havayolu tafl›mac›l›¤›n› parlak günler bekliyor. mülkiyeistanbul 22 19-35 mülkiye 8/18/07 12:19 PM Page 24 info yaflam Bu çemberin içinde “ifl” var “Gelece¤in uça¤›” ‹nternet ortam›nda ifl çevresi edinme platformu olan cember.net, profesyonellerin yeni iletiflim biçimini oluflturuyor. 100 bine yak›n üyeye ulaflan cember.net’te, Mekteb-i Mülkiye Mezunlar› Forumu da bulunuyor. Net üzerinde haberleflmek isteyen Mülkiye mezunlar›, bu forumda bulufluyor. Cember.net’in geliflmifl arama ve mesajlaflma fonksiyonlar› sayesinde, üyelerin sektör, pozisyon, bölge, konu vb. gibi kriterlerde arama yapmalar› ve seçtikleri kiflilere do¤rudan mesaj göndermeleri mümkün oluyor. Boeing 787 Dreamliner 420 siparifl ald› Hükümet ve Magnezyum ifl dünyas›n›n eksikli¤i ölüme dahi yol aç›yor liderleri Ça¤›n tüketim al›flkanl›klar›, vücuda en gerekli minerallerden birini tehlike s›n›r›na geriletirken; günlük hayatta flikayet edilen birçok rahats›zl›k ve hastal›k Eylül’de vücutta magnezyum eksikli¤inden kaynaklan›yor. Vücudun gereken magnezyumu günlük besin ve içilen su ile karfl›lamas› gerekirken, tar›mda hormon kulbir arada lan›m›n›n yayg›nlaflmas›, fast food tarz› beslenme al›flkanl›¤› ve içme suyu olaThe Economist Conferences, Türk Hükümeti ile 15. Yuvarlak Masa Toplant›s›’na ev sahipli¤i yapmaya haz›rlan›yor. The Economist 20 Eylül’de Intelligence Unit Baflkan B a fl b a k a n Yrd. Daniel Thorniley. Recep Tayyip Erdo¤an’›n da kat›l›m› ile düzenlenecek olan The Economist Conferences 15. Yuvarlak Masa Toplant›s›’nda hükümet yetkilileri ile ifl dünyas›n›n liderleri Türk ekonomisini masaya yat›racak ve “küresel ekonomide Türkiye’nin yeri” tart›fl›lacak. Türk Liras›’n›n artan bask› alt›nda ve Avrupa Birli¤i üyeli¤inin sallant›da kalmas› ile birlikte, yat›r›mc›lar pazar›n durulmas›n› bekledikleri için 2006 bir önlem y›l› olacak gibi görünüyor. rak sert sular›n tercih edilmemesi, al›nan magnezyum miktar›n›n gün geçtikçe azalmas›na ve tehlikeli s›n›ra gerilemesine yol aç›yor. Ana sanayi gelifliyor, kal›p sektörü büyüyor Son y›llarda ana sanayide yaflanan geliflmeler, artan ihracat rakamlar›, otomotiv ile beyaz eflya sektörlerinde baflar›l› geçen bir y›l ve yurt d›fl›ndaki keyifli rekabet, Türk kal›p sektörünü atefllemifl durumda. Geçti¤imiz sene 2 milyar 800 milyon Dolar civar›nda ciroya ulaflan, son 10 sene içerisinde büyük baflar›lar elde eden ve geçen sene yüzde 22 oran›nda büyüme kaydeden ülkemiz, dünyadaki pazar pay›n› daha da art›rman›n yollar›n› ar›yor. ‹hlas Fuar taraf›ndan 31 A¤ustos-03 Eylül 2006 tarihleri aras›nda ‹stanbul Dünya Ticaret Merkezi Yeni Fuar Alan›’nda ikincisi düzenlenecek fuarda, Türk kal›p sektörü yeniden gövde gösterisi yapmaya haz›rlan›yor. mülkiyeistanbul 24 Boeing’in, verimlili¤i esas alarak yepyeni bir teknolojiyle tasarlad›¤› 787 Dreamliner modeli, 32 havayolu flirketinden, 377’si kesin ald›¤› toplam 420 sipariflle, flirket tarihinin en baflar›l› modeli oldu. May›s ay›nda ‹stanbul’da tan›t›m› yap›lan 787, son olarak ‹ngiliz Monarch Havayollar›’ndan toplam 6 adet siparifl ald›. fiirketin ayr›ca 4 adet 787-8 opsiyon hakk› da bulundurdu¤u 916 milyon dolarl›k siparifli kapsam›nda ilk teslimat 2010 y›l›nda yap›lacak. Boeing 787 Dreamliner, 2004 y›l›ndaki lansman›ndan bugüne ald›¤› siparifllerinin toplam de¤eri ise 59 milyar dolar› buluyor. Yeni model 3 boyda üretilecek ve saatte bin 41 kilometre h›z yapacak! Prof. Dr. Cankat Tulunay. Türkiye bilimsel “a¤r›” envanterine kavufltu Klinik Farmakoloji Derne¤i, Türkiye’nin en kapsaml› “Bilimsel A¤r› Envanteri”ni ç›kartt›. Türkiye’nin 7 bölgesinde 4 bin kiflinin kat›l›m› ile gerçeklefltirilen araflt›rma sonuçlar›n› de¤erlendiren Dernek Baflkan› Prof. Dr. Tulunay, Türkiye’nin yüzde 69’unun, yani yaklafl›k 48 milyon kiflinin a¤r›yla yaflad›¤›n› ve bunlar›n büyük k›sm›n›n kad›nlar oldu¤unu aç›klad›. Di¤er çarp›c› sonuçlar flöyle: Türkiye’de en çok yaflanan a¤r› çeflidi bafl a¤r›s›, Do¤u Anadolu en çok a¤r› çeken bölge, yaflland›kça ve gelir seviyesi düfltükçe a¤r›lar kroniklefliyor, kentli ve genç insanlar akut a¤r›lardan muzdarip, en s›k kullan›lan a¤r› kesici ise “Aspirin”… A¤r› yaflayanlar›n yüzde 58’i de a¤r›s›n›n nedenini bilmiyor. Sponsorluk Konferans› bu y›l “Süreklilik” üzerine 5. Uluslararas› Sponsorluk Konferans› “Sponsorluk 2006”-Süreklilik, Do¤ufl Grubu’nun katk›lar›yla 20-21-22 Eylül’de gerçekleflecek. Kandilli Adile Sultan Saray›’ndaki konferansa Mustafa Koç, Suzan Sabanc› Dinçer, Ferit fiahenk, Tufan Darbaz ve Galip Yorganc›o¤lu gibi Türk ifl dünyas›n›n önemli isimleri kat›lacak. Arya Sponsorluk ve ‹letiflim Dan›flmanl›¤› taraf›ndan düzenlenen Uluslararas› Sponsorluk Konferanslar›’n›n bu y›lki temas› da “Süreklilik” olarak belirlendi. Üç gün boyunca Türkiye ve yurtd›fl›ndan 30’u aflk›n konuflmac›n›n kat›l›m›yla gerçekleflecek konferansta, ayr›ca workshop, panel ve özel etkinlikler yer alacak. Konferans, Türkiye’de sponsorluk konusunda gerçekleflen ilk ve en kapsaml› organizasyon olma özelli¤ini tafl›yor. mülkiyeistanbul 25 19-35 mülkiye 8/18/07 12:19 PM Page 26 yorum yorum Savafl ve bar›fl›n dönüflümü Savafl ve bar›fl hakk›ndaki hukuki anlay›fllar, birçok fley gibi, zaman içinde evrim geçirir ve geçiriyor. Yaz›: Prof. Dr. Cemil Oktay* S osyal ve siyasi bir olgu olan savafl ve bar›fl›n sadece cereyan biçiminin de¤il, hakk›ndaki görüfllerin de de¤iflti¤i görülüyor. Bu da çok do¤al. Çünkü, savafllar›n aktörleri olan toplumlar, o toplumlar›n siyasi örgütlenme biçimleri ve yerleflik zihniyetleri temelden de¤ifliyor. Dolay›s›yla savafl› da bar›fl› da aktörleri olan toplumlar›n bir bak›ma aynas› gibi düflünmek gerekiyor. Nitekim, 17. yüzy›l ortalar›ndan günümüze kadar geçen sürede –ki modern siyasi sistemlerin geliflip serpildikleri bir dönemdir- savafl ve bar›fl üstüne gelifltirilen görüfllerde oldukça köklü say›labilecek de¤iflimler meydana geldi. Modern zamanlar›n uluslararas› düzen temeli, ilahiyatç› anlay›fl üzerine kurulu hakl› savafl sav›n›n yads›nmas›na dayan›r. 1648 Vestfalya Bar›fl›’na kadar, bellum justum düflüncesi yayg›n ve yerleflik bir anlay›fl› yans›t›yordu. Dini soluktan kaynaklanan bu tan›mlama, Vestfalya’dan itibaren, daha laik ve dünyevi bir içerik kazand›. Uluslararas› siyasetin do¤al uzant›s› savafl olgusunun ussal bir sü- mülkiyeistanbul 26 reç olarak tahlil edilebilmesi bu köklü dönüflüm sayesinde mümkün oldu. 1648 öncesinde bar›fl, ilahi bir bar›flt›. Yeryüzü tanr›n›n eviydi ve bu evin düzeninden Kilise sorumluydu. ‹slam co¤rafyas› aç›s›ndan durum farkl› de¤ildi. Bilindi¤i gibi, ‹slam da kendi alan›n› Dar’ül ‹slam diye tan›ml›yor ve bu tan›m, ayn› zamanda bar›fl co¤rafyas›n› iflaret ediyordu. Daha önceki dönemlerde, özellikle çok tanr›l› dinlerin Akdeniz co¤rafyas›nda hakim oldu¤u zamanlarda Pax Romana, Roma’n›n tüm toplumlara askeri gücü ve hukuk disipliniyle dayatt›¤› bir bar›fl olmufltu. Savafl, Roma’n›n siyasi egemenlik anlay›fl›nda mutlak zaferi hedefleyen bir giriflimdi. Bu sayede tek tarafl› koflullarla benimsetilen bir ba- r›fl düzeni kurulabiliyordu. Pax Romana, dayat›lan bir bar›fl olarak do¤du ve hep öyle kald›. Montesquieu’nün Kartac›larla Romal›lar›, savafla verdikleri anlam çerçevesinde karfl›laflt›ran flu tespiti, Roma Bar›fl› kadar, Roma’n›n savafl telakkisini de isabetle tan›mlar: “Romal›lar›n h›rs› gururlar›ndan kaynaklan›yordu; Kartacal›lar›n ise tamahkârl›klar›ndan. Romal›lar hükmetmenin peflindeydiler. Kartacal›lar ise daha fazla mala ve mülke sahip olman›n. Bu yüzdendir ki, Kartacal›lar Romal›larla yapt›klar› savafllarda hep maliyet hesaplar›yla oyaland›lar. Her savafl› götürüleri ve getirileriyle de¤erlendirdiler. Bu nedende olsa gerek, taraf olduklar› savafllar› yürekten sevmediler/sevemediler. Romal›lar aç›s›ndan gururlar›n›n muhasebesi söz konusu dahi edilemezdi. Mutlak zafer ve Kartaca üzerinde tam hakimiyet, hep as›l kayg›lar› oldu. Ancak bu takdirde gururlar› tam tatmin edilmifl oluyordu.” Roma’n›n bar›fl ve savafla dair anlay›fl›n›n önce Do¤u Roma’ya onu izleyerek, klasik dönemleri göz önünde bulundurulursa, Osmanl› ‹mparatorlu¤u’na kadar sürdü¤ü söylenebilir. Pax Ottomana, genel hatlar›yla Do¤u Roma bar›fl anlay›fl›n›n devam› gibidir. Avrupa co¤rafyas›nda Vestfalya’y› izleyen dönemlerde bar›fl›n ad› güçler dengesi kavram›na özdefltir. Güçler dengesi sürdükçe bar›fl da vard›r. Dahas› güçler dengesi, bar›fl›n sine qua non kofluludur. 1713 tarihli Utrech Anlaflmas›yla da hukuk metinlerine girmifltir. Bilindi¤i gibi, bu anlaflma, Avrupa güçler dengesine at›f yaparak öngördü¤ü bar›fl maddelerini meflrulaflt›r›yordu ve bu yönüyle tarihte bir ilki oluflturmaktayd›. Avrupa güçler dengesinin en duyarl› izleyicisi Birleflik Krall›k olmufltur. Emperyal bar›fl›n mevhum-u muhalifi olarak güçler dengesi, ço¤ulcu nitelikte karfl›l›kl› oydaflmaya dayal› bir bar›fl niteli¤indedir. Sistemin mant›¤›na göre her devlet bir justus hostis’dir. Yani hukuki planda savafla taraf olma özelli¤i vard›r. Savafl bafllatma hakk›na sahip her devleti, fiilî olarak s›n›rland›ran zemin de güçler dengesidir. Sistem, önce 1914’de, onu izleyerek 1939’da iki kez baflar›s›zl›¤a u¤rayarak çöktü. Arada Frans›z ‹htilali’ni takiben ortaya ç›kan ve 25 y›l süren genel savafl halini (Koalisyon Savafllar›) de unutmamak gerekir. Askeri hedeflerle vaki kay›p ve y›k›mlar aras›ndaki giderek artan orans›zl›k dolay›s›yla sistem as›l çöküntüyü 2. Dünya Savafl› ile tan›d›. Nitekim bu evrede jus in bello (savafl hukuku) siyaseti tasfiye oldu. Geleneksel savafl alan›, fikir ve araç olarak gündemden düfltü. Savafl, tüm sahalar› (hava, deniz, kent, k›r) kaplad›; siyasetin ve etik anlay›fl›n d›fl›na taflt›. Bu andan itibaren savafllar› herhangi bir siyasetin uzant›s› olarak görmek olanaks›zd›r. Art›k savafl, siyasetin kullanabilece¤i bir araç de¤il. mülkiyeistanbul 27 Nitekim 1945’de Birleflmifl Milletler Anlaflmas› ile birlikte hukuk d›fl› ilan edildi. Dahas›, hukukun reddi anlam›na geldi. Savafl, bu yeni dönemde suçtur ve sorumlular›n›n yarg›lanmas›n› ve cezai yapt›r›m› gerektirir. 51. maddeye göre fliddet kullan›m› ancak Güvenlik Kurulu karar› ile olanakl›d›r. 2. Dünya Savafl›’n›n ulaflt›¤› yo¤un fliddet, savafl hakk›ndaki kanaatleri iflte bu noktaya kadar getirmifltir. 1648’lerde dinsel de¤erlerin yerine, önce devletlerin hukuku geçmiflti; bu sonuncunun yerini de 1945’lerden itibaren insan haklar›na yönelik de¤er sisteminin ald›¤› görülüyor. Bugün küresel savafl, ulus sonras› (post-national) nitelikler tafl›yor. Örne¤in devletten devlete savafl nedeni olarak toprak talebi art›k pek yoktur. Onun yerini daha çok baz› yeni siyasi talepler alm›flt›r. Savafllar, küresellik, kozmopolit ahlakç›l›k, insan haklar›na at›f yapan ideolojiler ve emperyalist ç›karlardan oluflan bir söylemle meflrulaflt›r›l›yor. Öne ç›kar›lan emperyalist hedefler de¤il, bu türden hedefleri perdeleyen insani hedefler gibi görünüyor. Günümüzde t›pk› 1648 öncesi gibi, fakat yeni ve dünyevi bir din söz konusudur. Bu yeni dinin kilisesi demokrasi, mezhebi ise serbest piyasad›r. * Maltepe Üniversitesi Uluslararas› ‹liflkiler ve AB Bölüm Baflkan› 19-35 mülkiye 8/18/07 12:19 PM Page 28 söylefli söylefli mesi” süreci bafllad›. fiimdiki kuflak ise hangisini ö¤renece¤ini flafl›rd›¤› için flu an eski ve yeni Türkçe aras› bir dilimiz var! Dolay›s›yla, biz zaten kafam›zda baflka kavramlar oldu¤u için anlamaya aç›k de¤ilken, bir de yanl›fl dil kulland›¤›m›z için sonuç flu ki: Türkler iletiflimi beceremiyor! Herkes konuflurken kendini dünyan›n merkezi zannediyor ve en önemli adam kendisi oldu¤u için karfl›s›ndakinin de onu anlamaya mecbur oldu¤unu düflünüyor. Ve anlamad›klar› zaman neredeyse k›z›yor; çünkü kendisi anlatam›yor! “Katastrof”luktan, “PR Duayenli¤i”ne uzanan bir öykü; M. Alâeddin Asna 1972 y›l›nda Türkiye Halkla ‹liflkiler Derne¤i’ni kuran Duayen M. Alâeddin Asna ile 36 y›la s›¤d›rd›¤› “halkla iliflkiler e¤itmenli¤i” mesle¤ini, PR’c›l›¤›, iletiflim kurman›n s›rlar›n› ve emeklilik düfllerini konufltuk… Yaz›: ‹lknur Akgül Ard›ç • Foto: Emrah Do¤an ‹ letiflimin sizin lügat›n›zdaki anlam› nedir? ‹letiflimin benim lügat›mda iki anlam› var: “söylenenleri iyi alg›lamak” ve “karfl›s›ndakinin iyi alg›layaca¤› fleyler söylemek”. Bu ikisini yaparsan›z iletiflim sa¤l›kl› olur. Sizin bir konuyu iyi anlatman›z yetmez; karfl›n›zdakinin de alg›lamas› laz›m ki iletiflim baflar›l› olsun. Türkler sizce “iletiflim” kurabi- liyor mu? Ço¤umuzun s›kça yapt›¤› iletiflim kazalar› neler? Bizim hayat›m›z iletiflim kazas›… Türkler iletiflimi bilmez ki! Türklerde iletiflim diye bir kavram yok! Çünkü herkes kendi kafas›ndan geçenleri önemsiyor. Ulus olarak konuflulanlar›n sadece bizim kafam›zdan geçenler oldu¤unu san›yoruz. Halbuki kesin karfl›m›zdaki baflka bir fley söylüyordur; ama biz oraya takm›fl›zd›r. Di¤er yandan biz, dilimizi de iyi mülkiyeistanbul 28 kullanmay›z. Zaten dilimizi gittikçe 500 kelimeye kadar indirdik; ki Türkçe oldukça zengin bir dildir. Bunun farkl› sorumlular› var: biri de Nurullah Ataç…. “Arapça’y› kald›r›yorum, Türkçe’yi Öz Türkçe haline getirece¤im” derken, bir kuflak, baflka bir kufla¤› anlamaz oldu. Sonras›nda gelen kuflaklar ise bakt›lar ki bu dilden hiçbir fley anlafl›lm›yor, -bu kuflaklar aras›nda ben de, Bülent Ecevit’te var›z“eski kelimelerin yeniden monte edil- Türkiye’de kaç tip insan var? Anlaflmas› en zor insanlar hangi tiplerden ç›k›yor? Türkiye’deki ço¤unluk; “her fleyi bilenler”… En zor iletiflim de bunlarla kuruluyor! Bir de çok fley bildi¤i halde “mütevaz›” dedi¤imiz, hâlâ ö¤renme gayreti içinde olanlar var. Bu tip insanlar kendilerini ortaya ç›karmaya da utan›yorlar; çünkü anlafl›l›rlarsa afla¤›lan›rlar… Dolay›s›yla “her fleyi bilenler” ço¤unluk, “dinlemeyi bilenler” ise az›nl›kta! “Halkla iliflkiler mesle¤i, Yass›ada Duruflmalar› ile geliflti!” Türkiye’de PR kavram›n›n geliflimi geç mi oldu? Daha do¤rusu flu an sizce geliflmifl durumda m›? Avrupa’ya bakarsan›z geliflmifl durumda! Bizim halkla iliflkiler uzmanlar›m›z ve firmalar›m›z k›yaslay›nca onlardan daha üstün. Amerikal›lar bizden bu konuda daha iyi ama! A.B.D.’de halkla iliflkilercilerin “ilk maafl al›fl›” 1917’lere denk gelir. John D. Rockefeller Jr.’nin halkla iliflkilercisi eski gazeteci Ivy Lee, o zamanlar 1000 USD maafl al›yordu. Zaman›n sadece 250 USD kazanan gazetecileri meslek de¤ifltirdi¤i için ona çok k›zd›lar ve “Poison Ivy” ad›n› takt›lar. Mes- lek olarak uygulan›fl› ise 1950’leri bulur! Türkiye’de de halkla iliflkiler kavram› 1960’lardan sonra, DPT ile do¤du. DPT, ilk kez “planl› kalk›nma” fikri do¤duktan sonra, halk›n her konuda düflünce ve deste¤ini alabilmek amac›yla, halkla iliflkiler çal›flmas› bafllatt›. Ülkemizde araflt›rma kökenli olan bu kavram, “D›fl ‹flleri” ve “Milli Savunma (Genel Kurmay)”da, Temsil Bürolar› ile bafllad›. Öncelikli amaç “kamuoyunu bilgilendirme” idi. Halkla iliflkilerin geliflmesinde etkin rol oynayan olay ise 27 May›s’tan sonra, “Yass›ada Duruflmalar›”d›r. Orada bir bas›n bürosu kurulmufltu ve tüm bilgiler d›flar› buradan veriliyordu. Askerler o s›ralar bas›na bilgi verme tecrübesini kazand›. D›fl ‹flleri, Enformasyon Daire Baflkanl›¤› kanal›yla uluslar aras› iliflkilerden kamuoyunu bilgilendirmek istedi. 1960-70 y›llar› aras› Türkiye’de halkla iliflkilerin emekleme y›llar›d›r. Yani bu alanda 30 y›l kadar bir geçmifle sahibiz. ‹letiflim fakültelerin kurulmas› da sektöre katk›da bulundu. Ülkemiz, halkla iliflkilerin bir yönetim fonksiyonu oldu¤u anlafl›ld›¤›ndan beri bu konuda Avrupa’dan daha ileride! PR’› bir sanat olarak gördü¤ünüzü söylemiflsiniz. Bunu “iletiflimin bafll› bafl›na bir sanat olmas›” fleklinde aç›klayabilir miyiz? Tabi ki. ‹letiflim olgusunu baflar›ya ulaflt›rabilmenin 2 yolu var: “düflündü¤ünüzü iyi ifade edebilmek” ve “karfl›n›zdakinin iyi alg›layabilmesini sa¤lamak”. Bir fleyin iyi yap›lmas› sanatt›r! Dolay›s›yla iletiflim, sanat›n baz› kollar›yla da (resim, tiyatro, mim, müzik mülkiyeistanbul 29 vs.) sa¤lamlaflt›r›l›rsa, o zaman sanat a¤›rl›¤› kazan›r. Bu yüzden iletiflimi sanattan fazla ay›rmamak laz›m. Amerika’da bu mesle¤in ilk tan›m› yap›l›rken “uygulamal› sanat” ifadesi kullan›l›rd›. Yani, “sanat›n uygulanmas› gerekeni”… Sizin hiç iletiflim yanl›fllar›n›z veya t›kan›kl›klar›n›z oldu mu? Ömrüm, “iletiflim yanl›fl›” yapmamaya çal›flmakla geçti. Art›k ihtiyarlad›¤›m için san›r›m (gülüflüyoruz) son 5 y›ld›r buna bofl verdim. fiimdi ise benim kadar iletiflim yanl›fl› yapan yok! Art›k ö¤rencilerimin ve insanlar›n beni anlamas›n› bekliyorum. Türkiye’de en baflar›l› buldu¤unuz PR’c›lar kimler? Merhum ‹brahim Çaml›, Ahmet Ramazano¤lu, Sibel Asna ve Ali Saydam. 19-35 mülkiye 8/18/07 12:19 PM Page 30 söylefli söylefli M. ALÂEDD‹N ASNA K‹MD‹R? 1940 ‹stanbul do¤umlu. Ankara Atatürk Lisesi’nden mezun oldu. 1957 y›l›nda Mülkiye’ye girdi. 1961’de Mali fiube’den mezun oldu. Ayn› y›l kurulan DPT’nin Tan›t›m fiubesi (Halkla ‹liflkiler Bölümü)’ne girdi. Askerli¤i s›ras›nda Milli Savunma Bakanl›¤› Bas›n ve Halkla ‹liflkiler Daire Baflkanl›¤›’nda görev ald›. Mülkiye’den mezun olunca, 1964 y›l›nda Amerika’ya, Michigan Devlet Üniversitesi’ne gitti. 2 y›l halkla iliflkiler ve iletiflim konusunda master yapt›. Ard›ndan tekrar DPT’ye döndü. DPT’de çal›fl›rken efl zamanl› olarak, yeni kurulan Nüfus Planlamas› Müdürlü¤ü’nde Tan›tma fiubesi Müdürlü¤ü görevini üstlendi. Türkiye’ye “planl› aile kavram›”n› yerlefltirmek için çal›flmalarda bulundu. 1960-70 aras›nda TRT Radyosu’nda Suat Tafler’le birlikte fliir program›; yine TRT’de her hafta “dünyadan bir siyasetçinin” konuk edildi¤i Haftan›n Portresi adl› program› yapt›. Bu programlardan birinde, M›s›r Cumhurbaflkan› “Cemal Abdülnas›r”› konuk etti¤i için hakk›nda tahkikat yap›ld›. Çünkü o s›ralarda Türk Hükümeti ile M›s›r’›n siyasi iliflkileri ask›ya al›nm›flt›… 1970 y›l›nda Koç Holding’in Halkla ‹liflkiler Müdürü oldu. 7 y›l kadar çal›flt›ktan sonra “Türkiye’nin ilk halkla iliflkiler ve dan›flmanl›k firmas›” olan A&B Halkla ‹liflkiler’i kurdu. 16 sene çal›flt›ktan sonra firmay› efli Sibel Asna’ya devretti. A.Ü. ‹letiflim Fakültesi ve ‹.Ü. ‹letiflim Fakültesi’nde dersler verdi. 1990 y›l›nda ise d›flar›dan ders verdi¤i M.Ü. ‹letiflim Fakültesi kadrosuna kat›ld›. Burada Doçent Profesör unvan›n› ald›. 2001-2005 tarihleri aras›nda M.Ü. ‹letiflim Fakültesi Dekanl›¤› görevini yürüttü. fiimdilerde ise M.Ü. ‹letiflim Fakültesi Halkla ‹letiflim Bölümü’nde Ö¤retim Üyeli¤i yap›yor. Asna’n›n “halkla iliflkiler, kiflisel iletiflim ve gazetecilik” konular›nda yazd›¤› 10 kitab› bulunuyor. Betül Mardin’le aran›z nas›l? Kendisini nas›l tan›mlars›n›z? Betül’le çok sevifliriz. fiayet “‹stanbul Efendisi” laf› kad›nlar için de kullan›l›rsa, o dur Betül Mardin gerçekten! Ailesi güzel sanatlar ve siyaset ile iç içe idi. Efli Haldun Dormen’in de kazand›rd›¤› çevre ile kendisini oldukça rafine etmifl bir insand›r. Verdi¤iniz iflin en iyisini yapar; bu ayakkab› boyac›l›¤› olsa bile… Kamuoyunda bir aralar patlak veren bas›n-halkla iliflkiler firmalar› aras›ndaki “masum rüflvet al›flverifli”; yani “hediyeler” konusunda görüfl belirtmiflsiniz. Yurt d›fl›ndaki PR firmalar› ayn› politikay› izlemiyorsa, kimden ç›kt› bu gelenek? Gazetecilerin bir k›sm›n›n bu konuda gösterdi¤i fütursuzluk sizce halkla iliflkiler firmalar›n›n hatas› m›? ‹nsanlar hediye almay› ve vermeyi sever! ‹nsan› mutlu etmek hofl bir fley! Hediye verme gelene¤i her meslek grubunda var. Bunu rüflvet olarak nitelendirirseniz, insanlar aras› güzel iliflkilerin bir vesilesini ortadan kald›r›rs›n›z. mülkiyeistanbul 30 Bas›n camias›nda firmalar taraf›ndan verilen hediyeler için “küçük çapl› rüflvet” nitelendirmesi vard›r yaln›z! ‹flte bu noktada “bir s›n›r olmas›” gereklili¤i ortaya ç›k›yor zaten! Bundan birkaç sene evvel gazete binalar›n arkas›nda hediye y›¤›nlar› olurdu. Yaln›z bu hediyeler PR’c›lar d›fl›nda, farkl› kurumlardan da gelirdi. Sonralar› “az hediye alanlar”, “çok hediye alanlar”› ihbar etmeye bafllay›nca, herkes kendine çekidüzen vermek zorunda kald›. fiimdi “ucuz” oldu¤u sürece, verilen hediyeler rüflvetten say›lm›yor. Ö¤rencilerinizle aran›z nas›l? Bir iletiflim duayeni olman›z kuflak fark›n› ortadan kald›rman›za yard›mc› oluyor mu? Kuflak fark›m›z yok! Bunun sebebi de san›r›m benim, ö¤rencilerimin özel hayat› ile yak›ndan ilgilenmem… Ö¤retmen-ö¤renciden ziyade, bir dostluk iliflkisi içindeyiz. Anadolu’ya seyahatlerimde yafl›ma yak›n olan eski ö¤rencilerimle karfl›lafl›yorum ki biz onlarla derslerimizi kahvelerde yapard›k! Veya Ada’ya gidip gezer, tavla oynar, ayn› anda da ders ifllerdik. Böyle yap›lan derslerin ne derece etkili oldu¤unu, kendi hocalar›mdan biliyorum. Örne¤in ben ve arkadafllar›m Sadun Aren’i hiç unutamay›z ve Mülkiyeliler ile her bir araya geliflimizde yad ederiz! Arif Payasl›o¤lu, Bahri Savc› ve Bedri Gürsoy’u da öyle… Çok pozitif ve güler yüzlüsünüz. Bu genel olarak mizac›n›zda m› var; yoksa mesle¤inizin katk›s› m›? Ben iletiflimi çok seviyorum; buna fiziki iletiflim de dahil! ‹nsanlar›n söylediklerine gülerim, ben de flaka yapar›m; hatta bazen flakalar›m yanl›fl anlafl›l›r ve kavga ç›kt›¤› da olur! Ama beden dilini ve insanlar› severim. Benim için onun kim oldu¤u da önemli de- ¤ildir. Yine de size tezat gelecek bir fley söyleyece¤im: ayn› zamanda çok asosyalim… ‹nsanlar›n içine girmekten hiç hofllanmam. Tatilden döndü¤ümde kendi kendime dedim ki: “Yahu senin tatilde ne iflin var, ev ne güzel bak! Okuyorsun, yazd›klar›n› bilgisayara geçiriyorsun; tek bafl›na oh ne güzel…” Telefonlara bile bakmam. Bu ne perhiz, ne lahana turflusu de¤il mi? Marmara Üniversitesi ‹letiflim Fakültesi Dekanl›¤› görevinizden yeni ayr›ld›n›z. Bundan sonras› için planlar›n›z neler? 3 adet yar›m kalan kitab›m var. Ancak konular› iletiflim ile ilgili de¤il; roman, an› ve hikaye kitaplar›… Dekanl›¤›m s›ras›nda kitaplar›ma el süremedim; onlar› tamamlamak istiyorum. fiu dizeler size ne ifade ediyor? Bir gök delinir en beyaz saatinde akflamlar›n dört yerinden delinir sars›larak üflür çocuk. Deniz a¤lamas›n› ö¤renmemifltir çocuk gülmesini bakarlar birbirlerine flaflk›n susar deniz. Büyük sarhofllu¤u ile iner gece kalkar çocuk-toplar denizi ve gözlerini yaln›zl›¤›n› s›rt›na vurur gider biter mutluluk. Nereden buldunuz bunu? (gülüyor) Benim, “Çocuk” adl› fliirim. 1974’ta bas›lan “Sandaldaki Adam” kitab›mdan. Alman Kültür Atafleli¤i’nden ödül alm›flt›! Pek çok fliirim M. Alâeddin Asna’n›n ödüllü fliir kitab›; Sandaldaki Adam. var ama uzun süredir yazm›yorum. Küçükken okulda bana fliir okuturlard› hep. Ankara’da liseleraras› fliir yar›flmas›nda 5 sene birinci oldum. Baz›lar›na ortaokulda okurken kat›lm›flt›m üstelik. Babam ve dedem fliiri çok severdi. Öyle ki, dedem çocuklar›n›n ad›n› Tevfik Fikret, fiinasi, Nam›k Kemal ve Muazzez Fitnat koymufltu. Babam sayesinde Dîvan Edebiyat› ile büyüdüm. Yaflar Nabi Varl›k dergisinde 20 sene kadar fliir ve yaz›lar›m› yay›nlad›. Ayr›ca Türk Dili ve Yeditepe’de de yazd›m. Mülkiye sizin için ne ifade ediyor? Mülkiyelilerin birliktelik ruhunu ben baflka hiçbir fakültede görmüyorum. Bizim camiada herkes kendi s›n›f›n› çok be¤enir. Ben, 1961 Mülkiye mezunuyum. Bizim s›n›f›m›z o kadar mülkiyeistanbul 31 iyiydi ki, aram›zdan 4 bakan, 10 milletvekili, 25 büyükelçi, 40 vali ve 5 profesör ç›kt›. Mezun olal› 45 sene oldu; ancak hâlâ arkadafllar›m›zla bir araya geldi¤imizde kendimizi okuldaki yaflta hissediyoruz. Vali veya büyükelçi olan arkadafllar›ma el flakas› yap›nca çocuklar›m flafl›r›yor. Devlet idare eden adamlar, bir araya gelince hâlâ ‘61 s›n›f›ndaym›fl gibi davran›yorlar. Hepimizin okul döneminden kalma lakaplar› vard›r. Benim telefon defterimde tüm arkadafllar›m›n ad›, lakaplar›n›n bafl harflerine göre yaz›l›d›r. Örne¤in “Kufl Alpay”… A’da de¤il, K harfinde yer al›r. Bana da “katastrof” ad›n› takm›fllard›. Anlam› “felaket” demek imifl. Okul s›ralar›nda ayn› zamanda gazetecilik yapt›m. Derslere fazla giremezdim. Ancak s›navlara çok çal›fl›rd›m. Di¤er arkadafllar›m çal›fl›rken ise ben zaten çal›fl›p geldi¤im için can›m s›k›l›r, herkese sululuk yapard›m. Günün birinde “Maksi Engin” dayanamay›p; “Ulan bela m›s›n sen?” diye ç›k›fl›nca, baflka bir arkadafl›m›z “Bela deme ona! Züppedir bu; Frenkçe bilir. Katastrof o!” dedi. Ad›m›z katastrof kald› böylece… 19-35 mülkiye 8/18/07 12:19 PM Page 32 politika politika T art›flman›n ad›na seçim sistemi dense de, asl›nda bu tart›flmalar›n oda¤›, seçim yasas›ndaki oy de¤erlendirme sistemidir. Seçimden önce ve seçimden sonra muhalefet partileri al›nan oy oran›yla meclise giren milletvekili oran› aras›ndaki adaletsizli¤e vurgu yaparlar. ‹ktidar partileri ise istikrar ihtiyac›na vurgu yaparak mevcut sistemi savunurlar. Bu tart›flman›n ekseni “temsilde adalet ile yönetimde istikrar” kavramlar›d›r. Bu elbette önemli bir tart›flmad›r ve temsilde adaletin çok zedelendi¤i durumlarda çok partili düzen sars›nt›lar geçirmifltir. 1950-1954 ve 1957 seçimleri ile 1987 seçimi bunun geçmiflteki tipik örnekleridir. Önemli oranda “temsilsiz oy” var; Kürtler Meclis’te yok! Seçim sistemi ve ‹çinde yaflad›¤›m›z 3 Kas›m 2002 seçimleri dönemi de mecliste kuvvetli temsilin istikrara yetmedi¤inin yeni bir örne¤ini sergilemektedir. Oylar›n yüzde 34’ünü alan parti milletvekillerinin yüzde 66’s›n›, yüzde 19’unu alan ülkenin bütünlü¤ü Türkiye seçim sath-› mailine (e¤ik düzlemine) girmifl bulunuyor. Bu da seçim sistemi üzerindeki tart›flmalar› yavafl yavafl alevlendiriyor. 1945’te çok partili yaflama geçifl karar›n›n ‹smet Pafla taraf›ndan ilan›ndan beri, hiçbir seçim yoktur ki, öncesinde ve sonras›nda, “seçim sistemi” tart›fl›lmas›n. Yaz›: Hüseyin Ergün mülkiyeistanbul 32 parti ise yüzde 32,4’ünü ç›karm›flt›r. Geçerli oylar›n yüzde 46’s› ise temsil edilememifltir. Bu a¤›r adaletsizlikten beklenen istikrar ç›kmam›flt›r. Tam tersine 2 Kas›m 2002’den beri her geçen gün istikrars›zl›k tohumlar›n› daha fazla yeflertmifltir. ‹çinde bulundu¤umuz seçim e¤ik düzleminde, temsilde adalet/yönetimde istikrar tart›flmas› eski seçimlerdeki tart›flmalardan farkl› bir içerik kazanm›fl bulunmaktad›r. Çünkü temsilde adaletle Türkiye’nin bütünlü¤ü aras›nda do¤ru orant›l› bir iliflki ortaya ç›km›flt›r. fiöyle ki, Kürt kimli¤ini temsil eden partiler (HADEP, DEHAP..) bun- dan önce girdikleri seçimlerde yüzde 5 civar›nda oy alm›fllar ve yüzde 10 baraj› dolay›s›yla meclise girememifllerdir. ‹ttifaklar yoluyla meclise tafl›nan Kürt kimli¤inin temsilcileri ile listesinden seçildikleri partiler aras›nda devaml› sorunlar ç›km›fl ve beklenen fayda elde edilememifltir. Kürt sorununun ulaflt›¤› bugünkü aflamada, Kürt kimli¤ini temsil eden parti veya partilerin, kendi kimlikleri ile mecliste temsil edilmelerinde, ülke bütünlü¤ü bak›m›ndan, say›lamayacak kadar çok yarar vard›r. 1973 seçimlerinden itibaren dinci partilerin Meclis’e kendi kimlikleri ile girmeleri ve giderek iktidar olmalar› ne kadar ola¤ansa, Kürt partilerinin meclise girmeleri ve zaman zaman iktidar orta¤› olmalar› da o kadar ola¤and›r ve demokrasimizin olgunlaflmas› bak›m›ndan gereklidir. Bölücülü¤ü engellemek için herkese temsil edilme hakk› verilmeli! Elbette her fley ya¤dan k›l çeker gibi sorunsuz olmayacakt›r. Meclise Kürt kimlikleri ile girenlerden bir k›sm› afl›r›l›klar yapacaklard›r. Refah Partisi örne¤inde bunu s›k s›k yaflad›k. Rejim bunlara katland› ve afl›r›l›klar genifl ölçüde törpülendi. Kürtlerin kendi kimlikleri ile meclise girmeleri halinde de böyle bir süreç yaflanacak; ama Kürt halk›, mecliste temsilin verdi¤i tatmin duygusuyla, bölücü söylem ve ak›mlardan uzaklaflacakt›r. Dolay›s›yla temsilde adalet, önümüzdeki genel seçimlerde, bundan önceki seçimlerdekiyle karfl›laflt›r›lamayacak kadar önem kazanm›flt›r. Çok partili yaflamda temsilde adalet/ yönetimde istikrar ilkesinin iflleyifli Sözün buras›nda, temsilde adalet ile yönetimde istikrar aras›ndaki iliflkiyi daha önceki seçimler üzerinden giderek irdelemekte yarar görüyorum. 195054 ve 57 seçimlerinde iktidar (DP) ve ana muhalefet (CHP) partilerinin ald›klar› oy oranlar› ve bunlar›n meclise yans›mas› flöyledir: 1950 seçimi: oylar›n yüzde 52,7’sini alan DP milletvekillerinin yüzde 85,2’sini; (487 MV’nin 415’i) oylar›n yüzde 39,4’ünü alan CHP milletvekillerinin yüzde 14,2’sini (487 MV’nin 69’u) ç›karm›flt›r. 1954 seçiminde durum flöyledir: DP’nin oy oran› yüzde 57,6; meclisteki temsil oran› yüzde 92,8; (541 MV’nin 502’si) CHP’nin oy oran› yüzde 35,4 meclisteki temsil oran› yüzde 5,7 (541 MV’nin 31’i). 1957 seçiminde ise DP oylar›n yüzde 47,9’unu alarak mecliste yüzde 69,6 (610 MV’nin 424’ü) oran›nda, CHP mülkiyeistanbul 33 ise yüzde 41,1 oy alarak mecliste yüzde 29,2 (610 MV’nin 178’i) oran›nda temsil elde etti. ‹ktidar partisi ile muhalefet aras›ndaki bu temsil uçurumu istikrar de¤il, memleket için kutuplaflma ve iktidar için de 1960 darbesiyle sonuçlanan felaketi getirdi. 1965 seçimleri T‹P’e yarad›! 1950’den beri hem temsilde adaleti eksiksiz sa¤layan hem de istikrar getiren en anlaml› seçim 1965 seçimidir. Düz ayna sistemi ile yap›lan bu seçimde seçime giren her parti, yurt çap›nda ald›¤› oy ölçüsünde parlamentoda temsil edilmifltir. Buna ra¤men bu seçimden tek parti iktidar› ç›km›fl ve dönem boyunca ülkeyi istikrar içinde yönetmifltir. Bu seçimin bir özelli¤i de ilk kez meclise düzeni de¤ifltirmek isteyen bir partinin, Türkiye ‹flçi Partisi’nin (T‹P) 15 milletvekili ile girmesi ve grup kurarak sistem karfl›t› düflünceleri meclise tafl›mas›d›r. (O zaman 10 milletvekili ile grup kurulabiliyordu. Sonra grup kurmak 19-35 mülkiye 8/18/07 12:19 PM Page 34 politika politika 1977 seçimlerinde CHP yüzde 42 oy ald› ama ço¤unlu¤u sa¤layamad›. Hükümet kurabilmek için destek sözü veren her milletvekiline bir bakanl›k vererek hükümeti kurabildi. 12 Eylül 1980 darbesine kadarki döneme, yönetimde istikrars›zl›k, sokakta sa¤-sol vuruflmas› egemen oldu. 5 bini aflk›n insan›m›z› (kan›mca ayn› odak taraf›ndan) yönlendirilmifl ve yönetilmifl bu çat›flmalarda kaybettik. Seçim sisteminde neler de¤iflebilir? Seçim sistemi konusunun “oy de¤erlendirme sistemi” ötesinde de ele al›nmas› gerekir. Buna göre: 1. Seçim çevreleri, (merkezi yönetsel bölünme esas›na dayand›¤› için) oy say›s›ndan kopmufltur. 10 bin oyla seçilen milletvekili de 100 bin oyla seçilen milletvekili de sistemin ürünüdür. O nedenle, (iktidar›n bir yönetim reformu yapmak istemedi¤i ç›kard›¤› yasalardan anlafl›ld›¤›na göre) seçim çevresi ile yönetim birimi iliflkisi kopar›lmal›, seçim çevreleri nüfus esas›na göre belirlenmelidir. 7-10 milletvekili ç›kacak flekilde seçim çevreleri yeniden düzenlenmelidir. 2. Partiler seçimde güç birli¤i yapabilmelidir. Bu, partilerin seçime ortak bir liste ile girmesi fleklinde de, oy de¤erlendirmesi s›ras›nda güç birli¤i yapacaklar›n› ilan etmifl partilerin oylar›n›n birlefltirilmesi suretiyle de olabilmelidir. 3. Yerel veya ulusal bir genel seçimde oylar›n yüzde 1’ini (bu yaklafl›k 500 bin oy demektir) ve daha fazlas›n› alm›fl olan partilere, ald›klar› oy oran›na göre hazine yard›m› yap›lmal›d›r. 4. Bir partiden seçilmifl bir milletvekilinin, partisinden ayr›lmas› ve/veya partili olmakla ba¤daflmayacak bir nedenle partisinden ç›kar›lmas› ve bunun ilgili mahkeme taraf›ndan onanmas› halinde milletvekilli¤i düflmelidir. 5. Bütün partililerin kat›laca¤› önseçim kesin kural haline getirilmelidir. Milletvekili say›s›n›n yüzde 5’i kadar kontenjan korunmal›d›r. 6. ‹steyen partilerin, önseçim yerine, seçim çevresindeki bütün seçmenlere aç›k “seçmen e¤ilim yoklamas›” yapabilmeleri kurallaflt›r›lmal›d›r. 7. Ulusal ve yerel seçimler dört y›lda bir ve iki y›l arayla dönüflümlü olarak yap›lmal›d›r. 8. Seçim dönemleri ve tarihleri önceden bilinecek flekilde düzenlenmeli, arada genel seçim ihtiyac› ortaya ç›karsa, bu seçimde seçilecek meclis, dönemin eksik kalan bölümünü tamamlamal›d›r. 9. Seçimlerin temel ihtiyac› olan özgürlük ve güven içinde çal›flma ortam› için gerekli yasalar ç›kar›lmal› ve uygulanmal›d›r. Bu ba¤lamda, silahs›z, sald›r›s›z, bar›flç› yöntemleri benimsemifl, fliddeti reddeden ve ayr›mc›l›k yapmayan her parti seçime kat›labilmelidir. 10. Her bir cinsiyet için en az yüzde 33 olumlu ayr›mc›l›k ilkesi yasalaflt›r›lmal›d›r. 11. Seçimde oy de¤erlendirme yönteminde 1965 seçimlerindeki düz ayna sistemi veya 1983 seçimlerindeki oy de¤erlendirme sistemi uygulanmal›d›r. mülkiyeistanbul 34 1973 seçimleri ile dinci bir parti, (MSP) ilk kez meclise girdi ve iktidar orta¤› oldu. için gerekli milletvekili say›s› 20’ye ç›kart›ld›.) T‹P’in meclisteki içerikli muhalefetinden rahats›z olan iktidar ve ana muhalefet, 1969 seçimlerine giderken oy de¤erlendirme kural›n› de¤ifltirdiler ve temsilde adaleti zay›flatt›lar. 1969 seçimlerine öyle gidildi. 1969 seçimlerinde T‹P, 1965 seçimlerinden daha fazla oy ald›, ancak 3 milletvekili ç›karabildi. ‹lk dinci parti meclise giriyor! 1969 seçimiyle birlikte rejimde istikrars›zl›k bafllad›. 12 Mart 1971’de darbe yap›ld›. 1973 seçimleriyle normale dönülmek istendi. Ancak dikifl tutmad›. 1973 seçimleri ile dinci bir parti, (MSP) ilk kez meclise girdi ve iktidar orta¤› oldu. CHP-MSP (Milli Selamet Partisi) koalisyonu kuruldu. 1974’te K›br›s’a müdahaleyi oya dönüfltürmek isteyen Ecevit, MSP ile koalisyonu bozdu. Meclisi erken seçime zorlad›. Erken seçim yerine, u¤ursuz “Milliyetçi Cephe” koalisyonlar› geldi. 1977 seçimlerine böyle gelindi. Askeri yönetimin iktidar› sivillefltirme çabas› Askeri yönetimin seçime giderek iktidar› sivillere devretmek için düzenledi¤i 1983 seçimleri ile normale dönüfl bafllad›, hala sürüyor. Askeri yönetim, 3 partiye 1983 seçimlerine girifl izni verdi. Seçim sonunda, 400 milletvekilinden oluflan mecliste ANAP yüzde 45,1 oyla 211 milletvekili, Halkç› Parti yüzde 30,5 oyla 117 milletvekili ve MDP (Milliyetçi Demokrasi Partisi–genel baflkan› emekli orgeneral Turgut Sunalp’ti) yüzde 23,3 oyla 71 milletvekili ç›kard›. Bu seçimde kullan›lan oy de¤erlendirme sistemi, adalet ve istikrar› bir arada gözetmiflti. En çok oy alan partiyi insafl› bir flekilde koruyordu. (yüzde 45 oy ve yüzde 53 temsil) 1987 seçimlerinden önce merhum Turgut Özal oy de¤erlendirme sistemini de¤ifltirdi; yurt çap›nda yüzde 10 baraj› getirdi, milletvekili say›s›n› 450’ye ç›kard›. Bu seçimlerde, 450 milletvekilinden oluflan mecliste ANAP yüzde 36,3 oyla 292 milletvekili, (yüzde 64,88) SHP yüzde 24,7 oyla 99 milletvekili (yüzde 22) ve DYP yüzde 19,1 oyla 59 milletvekili (yüzde 13,1) ç›kard›. Yüzde 10’dan az oy alan partiler meclise giremediler. Yine de oylar›n yüzde 80,1’i mecliste temsil edildi. Seçimlerde istikrars›z dönem bafll›yor! 1987 seçimlerindeki adaletsizlik, istikrars›zl›¤›n bafllang›c› oldu. 1989 yerel yönetim seçimlerinde ANAP’›n oy oran› yüzde 20,8’e düfltü. 1991 seçimleri ile çok partili koalisyonlar dönemi bafllad›. 95 ve 99 seçimleri yüzde 10 baraja ra¤men da¤›lmay› daha da art›rd›. Partileri iyice ya¤madan mülkiyeistanbul 35 mal kapma örgütlerine dönüfltürdü. K›sacas› 91-95-99 seçimlerinin partileri seçmen gözünde tükendiler. 1999 seçimlerinde CHP meclise giremedi. 3 Kas›m 2002 seçimleri ile bu dönem sona erdi. Geçen seçimde meclis d›fl›nda kalan CHP meclise döndü. Ama o dönemin di¤er bütün partileri meclisten tasfiye oldular. 3 Kas›m 2002 seçimleri ile temsilde adalet bak›m›ndan 1987’ye dönüldü. 2002 seçiminde, 550 milletvekilinden oluflan mecliste oylar›n yüzde 34,3’ünü alan AKP 363 milletvekili, (yüzde 66) oylar›n yüzde 19,4’ünü alan CHP 178 milletvekili (yüzde 32,4) ç›kard›. Toplam yüzde 1 oy alan 9 ba¤›ms›z aday da milletvekilli¤ine seçildi. Böylece mecliste geçerli oylar›n yüzde 54,7’si temsil edilmifl oldu; bir baflka deyiflle, temsil edilmeyen oylar›n 1987’deki oran› yüzde 20 iken bu kez yüzde 45,3’e yükseldi. Bu bafll› bafl›na bir siyasal kriz biriktirme dinami¤idir. AKP’nin 2004 yerel yönetimler seçimlerinde belediyelerin ezici bir ço¤unlu¤unu elde etmesi bu dinami¤in daha da güçlenmesine yol açt›.