Ataköy Gazetesi
Transkript
Ataköy Gazetesi
Hizmet otoparklarında ilk 3 saate kadar ücret alınamaz CAPACITY AVM UKOME KARARLARINI UYGULAMIYOR 10.03.2008 tarihinde Bakırköy Belediye Başkanlığı’na gönderdiği yazıda “İmar Kanunu ve Otopark Yönetmeliği’nde belirtilen hükümler doğrultusunda bina otoparkları binanın ortak alanına dahildir. (...) Bina ihtiyacına göre ayrılan otoparktan ücret alınamaz” deniyor. Capacity 30 dakikadan sonra otopark ücreti alıyor. Gazetemizi arayanlar “Bunlar bizi enayi yerine koyuyor. Aracımızı otoparka park ettikten sonra 20 dakika sonra katlara çıkabiliyoruz. Aynı anda geri dönsek bile bizden Sürekli, Etkili, Ýlkeli. 19 Ya þ ý n d ilk kademe ücreti tahsil ediliyor. YASALARA UYMAMANIN CEZASI AYDA ORTALAMA 470 TL... BUNA KARŞIN KAZANÇ YÜZBİNLERCE TL. Bu yasa dışı uygulamaya 4077 sayılı Tüketicinin Korunması ile ilgili Kanunun 25. ve 26. maddeleri gereği aylık ortalama 470 TL ceza ödeyerek ücret almaya devam ediyor. Bu kanun gereği Capacity AVM’nin 2010 ve 2011 yıllarında aylara göre ödediği cezalar: ... SAYI: 207 GAZETEMİZİ ZİYARET ETTİ (Yazısı 27. sayfada) Bakýrköy’de a CHP 3. Bölge Milletvekili Oktay Ekşi 1 Numara ATAKÖY AĞUSTOS - EYLÜL 2011 FİYAT: 2 TL Havaalanındaki yangından sonra yakıt yangınının suyla söndürülemeyeceğini anladılar. KİMİ KANDIRDINIZ? CHP 3. Bölge Milletvekili Oktay Ekşi gazetemizi ziyaret etti. Seçim çalışmaları sırasında Ataköy’e gelen ve Ataköy’de yapılan yakıt tanklarını gören Ekşi “Seçilip meclise gidersem ilk işlerimden birisi bu tanklar ile ilgilenmem olacaktır” demişti. Ekşi yakıt tankları ile ilgili soru önergesi verdi. (Yazısı 30. sayfada) “İMAMIN YERİ“ OLARAK ÜNLENEN ATAKÖY 7-8 KISIM’DAKİ ARSADA İNŞAAT BAŞLADI. (Yazısı 13. sayfada) EVLERİNİN CAMLARINI AÇAMIYOR, BALKONLARINDA OTURAMIYORLAR. (Yazısı 11. sayfada) Ataköy’ün adeta göbeğine THY tarafından yaptırılan, her biri 5 bin tonluk 7 uçak yakıt tankının yanına bir de “YANGIN SUYU TANKI” yapılmıştı. Benzinin suyla söndürülemeyeceğini günümüzde ilkokul öğrencilerinin de bilmesine karşın yaptırılan bu tankın üzerindeki yazı, Atatürk Havalimanı’nda kaza sonucu uçaktan dökülen yakıtın ancak köpükle kontrol altına alınması üzerine aynı gece değiştirildi. Yangın suyu tankı yerine “SU TANKI” yazdırıldı. Konuyla ilgili İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFAM) Başkanı Yard. Doç. Dr. Kubilay Kaptan’la konuştuk. (Sayfa 17/18’de) Ataköy 4. Kısım’da “S” bloklar arkasından yol açılacak. BU YOLA GEREK VAR MI? (Yazısı 23. sayfada) SİYAH ÇELENKLİ PROTESTO... (Yazısı 24/25. sayfada) 3 KULAÇLAR TOFD YARARINA Yardımsever amatör sporculardan oluşan Adım Adım’ın yüzme grubu olan “Suda Koşanlar”, düzenlenen Boğaziçi Yüzme Yarışı’nda hem Boğaz’ı yüzdü hem de Türkiye Omurilik Felçlileri için kaynak ve farkındalık yaratmak için çalıştı. Son üç yıldır Avrasya İstanbul maratonu ve Antalya maratonu Runtalya’nın Resmi Sosyal Sorumluluk Partneri olan yardımsever amatör sporcu grubu Adım Adım bu yıl ilk kez “Suda Koşanlar” grubuyla Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi tarafından 1969 yılından bu yana düzenlenen Boğaziçi Yüzme Yarışı’na katılacak. Bugüne kadar ağırlıklı olarak koşu yarışlarına katılan Adım Adım bundan sonra yüzme dalında da sosyal yardım bilincinin yaygınlaşmasına destek verecek. Yurtdışında “charity runner” ismiyle bilinen yardımsever amatör koşucu/sporcu kavramı Türkiye’de Adım Adım’la birlikte yaygınlaşmaya başladı. Birkaç arkadaşın başlattığı oluşumun bugün -ağırlığı İstanbul’da olmak üzere- yurt çapında 1250’nin üzerinde üyesi var. Boğaziçi Yüzme Yarışı’na bu yıl, 6’sı kadın 6’sı erkek, 12 kişilik üyesi ile katıldı. Ayrıca Adım Adım üyesi Zekeriya Kızıl yarışı 1 saat 7 dakika ve 59 saniyede bitirerek 60 yaş üzeri kategoride üçüncülük elde etmeyi başardı. AYIN YAZISI Özcan Atamer e-mail ozcanatamer@atakoygazete.com.tr ARTIK YETER CAROUSEL GELENEKSEL GÖZDER İFTARI Şikayet edenler veya bilgi isteyenler hedef gösteriliyor. Ahlaklı bir toplum olmanın yolları belli. Her zaman söylüyorum, her yurttaş kendisine yasaların vermiş olduğu haklarını, kimseden korkmadan, yılmadan kullansa günümüzde yaşadığımız olayların pek çoğu son bulur. Bazı konularda devlet kurum ve kuruluşlarından bilgi isteriz. 4982 Sayılı Bilgi Edinme Hakkı Yasası çıktığında en çok sevinenlerden birisi de bendim. Bu yasa gereği bilgi istenen kurum en geç 30 gün içinde cevap vermek zorunda. Ancak özellikle belediyeler yasayı delmek için sorulara, akılların alamayacağı kelime oyunlarıyla cevap veriyor ve bilgi isteyen kişileri de hedef gösteriyor. Nasıl mı? Bilgi istenen konu ile ilgili olarak görevlendirilen Zabıta veya ilgili birimden görevlendirilen kişi inceleme yapılan yere gidip bir tutanak tanzim ediyor. Tutanağın başına ne yazıyorlar biliyor musunuz?.. Özcan Atamer’in şikayeti üzerine … gidildi. Yapılan incelemede …… Ondan sonra telefonlarla, yolumuz kesilerek, ofisimize gelerek alenen tehdit ediliyoruz. Gazetemizde okuyacağınız Zeytinlik Mahallesi’ndeki Bakırköy Belediyesi Daimi Halk Pazarı ile ilgili şikayet edenlerin başına gelenler gibi… Bu tür tutanak tutan görevliler aleni suç işliyorlar. Bu uygulamadan süratle vazgeçmeliler. Diyeceksiniz ki yazmasalar ne olur. Belediye’de herkesin bir adamı var. Anında haberi uçuruyorlar. HAYIRSEVER İŞADAMLARIMIZ !... Sonradan işadamı olanların bol para kazanmaya başlayınca adeta karakterleri değişiyor. Onlar gidiyor, yerlerine başka kişilikli birileri geliyor. Parayla herkesi satın alacaklarını zannediyorlar. Pek çok kişiyi parayla satın aldıkları doğru. Parayla itibar kazanmaya çalıştıkları da doğru. Ama sapla saman her zaman karışmaz. Bu arada parayı bulunca karakter değişikliğine uğrayan kişilerin sağa sola yaptıkları bağış adı altındaki yardımların da mercek altına alınması zamanı geldi geçiyor bile. Bakırköy’de bazı kişiler Kaymakamlık, Belediye, Polis Vakıf ve Dernekleri’ne yüklü bağışlar yapıyorlar. Şöyle bir araştırın bakalım bağış yapanların yüzde doksan beşinin bu bağışı hayır için mi, yoksa yasadışı işlerine devam etmek için mi olduğunu göreceksiniz. Bu arada gerçekten hiçbir karşılık beklemeden bağış yapan çok az sayıda kişiyi bunlarla karıştırmamak gerektiğini de hatırlatmayı görev biliyoruz. Görme Özürlüler Derneği (GÖZDER), dernek üyeleri ve aileleri bu yıl da iftar yemeğinde biraraya geldi. Carousel Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nin destekleri ile verilen iftar yemeği, Blue Regency Hotel’de düzenlendi. Yüksel Mermer ve İnci Mermer ev sahipliğinde düzenlenen yemeğe sanatçı Metin Şentürk, Vali Yardımcısı Mustafa Altıntaş, İl Sosyal Hizmetler Müdürü Önal Tekin, Bakırköy Belediye Başkanı adına Meclis Üyesi Uğur Özhabeş, Bakırköy Belediyesi Müzik Eğitmeni Linda Kaso gibi önemli isimlerin yanında, basın mensupları ve çok sayıda davetli aileleriyle birlikte katıldı. DOST ACI SÖYLER Bakırköy Belediyesi’nde görevini onuruyla yapanları bir kenara bırakarak, görevini kötüye kullanan, kendilerini akıllı, karşılarındakileri aptal sanan kendini bilmezler ile birilerine satılmış olanlara , “dost acı söyler” diyerek bir çift sözümüz var. İşgal ettiğiniz koltuklar sizin değil halkın koltuklarıdır. İşgal ettiğiniz koltuklarınız iki şekilde terk edilir. 1-Onurunuzla görevinizi tamamlayıp emekli olarak. Ki bu durumda toplum içinde göğsünüz kabararak dolaşırsınız. Her zaman saygı görür arkanızdan da hemen herkes olumlu konuşur. 2-Yaptığınız yasadışı olaylar bir gün mutlaka ortaya çıkar. Yaptıklarınız yanınıza kalmaz hak ettiğiniz cezayı alırsınız. Oturduğunuz koltuk da bir daha geri dönememek üzere altınızdan alınır. Toplumun içine çıkamaz hale gelirsiniz. Sizler kendinizi çok iyi biliyorsunuz. Üç kuruş menfaat için onu bunu gammazlamaya, bilgi sızdırmayı bırakın. Yol yakınken işgal ettiğiniz koltukları kendi isteğiniz ile terk edin. Artık yolun sonuna geldiniz. Bakırköy Belediyesi’ni ve Bakırköylüleri sıkıntıya sokmaya hakkınız yok. Bizden söylemesi… 5 Genel Cerrahi, Nöroloji, Üroloji, Kadın-Doğum Hastalıkları, Ortopedi ve Travmatoloji ile İç Hastalıkları branşlarında BAKIRKÖYLÜLER’E ÜCRETSİZ SAĞLIK HİZMETİ Bakırköy Belediyesi tarafından Yenimahalle Kennedy Caddesi üzerinde hizmete açılan Bakırköy Belediyesi Sağlık Merkezi’nde genel cerrahi, nöroloji, üroloji, kadın - doğum hastalıkları, ortopedi ve travmatoloji ile iç hastalıkları hekimlerine muayeneden mamografi, röntgen, ultrasonografi ve kemik ölçümüne kadar birçok sağlık hizmeti ücretsiz olarak veriliyor. Erken tanı-tedavi ve takip amaçlı sağlık hizmeti verilen sağlık biriminde vatandaşlar ayrıca, uzman hekimlerin teşhisine göre gerekli olan kan ve idrar tahlillerini de merkezin laboratuarında yaptırabiliyor. Hizmet verilen 6 branşta birer uzman hekim ve hemşire ile birlikte, radyoloji, patoloji uzmanı, psikolog, sosyolog, halkla ilişkiler uzmanı ve kayıt elemanları olmak üzere 30 kişilik bir ekip tarafından vatandaşlara nitelikli hizmet sunuluyor. Ayrıca sağlık merkezinde tedavi gören hastalara uzman hekimler tarafından verilecek sağlık izlem kartı ile belirli aralıklarla kan basıncı, diyabet, kan yağları, vücut ölçümleri, böbrek fonksiyonları, risk değerleri, tiroid hormonları kaydedilerek tanıya göre hasta takibi de yapılacak. Bakırköy’de sağlık hizmetlerinde sağlam adımlar atarak ilerlemeyi istediklerini belirten Bakırköy Belediyesi Sağlık İşleri Müdürü Faruk Yıldız, temel branşlardan işe başladıklarını ve vatandaşlardan gelen talep doğrultusunda branş sayılarını arttırabileceklerini söyledi. Bakırköy Belediyesi sağlık İşleri Müdürü Faruk Yıldız, Yenimahalle Kennedy Caddesi üzerinde hizmete açılan Bakırköy belediyesi sağlık Merkezi’nde verilen hizmetler ve gerçekleştirilmek istenen projeler hakkında sorularımızı yanıtladı. Sayın Yıldız, öncelikle yeni açılan sağlık merkezinde verilen hizmetlerden bahseder misiniz? Yeni açılan sağlık merkezimizde genel cerrahi, kadın-doğum hastalıkları, nöroloji, ortopedi ve travmatoloji, üroloji ve iç hastalıkları dallarında ücretsiz olarak hizmet veriyoruz. Maalesef ülkemizde sağlık alanında yanlış bir politika uygulanıyor. Özel hastanelerle birlikte sağlık tüketimi artarken aynı oranda toplumun sağlığının düzelmediğini görüyoruz. Tanı konulup takibinin yapılmamasından dolayı her geçen gün sağlığımız düzeleceğine daha da bozulur hale geldi. Üstelik de ülke olarak sağlık harcamalarımız artarken. Biz Bakırköylü kentlilerimizden Sağlık Merkezi’mizde belirli aralıklarla gerekli testleri yaptırmalarını istiyoruz. Erken tanı için bazı yöntemler var.Yılda 1 kez yapılacak mamografi ile göğüs kanseri olmanın önüne geçebilirsiniz ya da günümüz de erkeklerin %25’inin kadınların da %45’inin korkulu rüyası olan obeziteyle mücadele için bir uzman hekim muayenesi ve tahliller yeterli olacaktır. Obezitenin önüne geçersek şeker, hipertansiyon, kalp hastalıkları gibi şikayetlerinde önüne geçmiş olacağız. Uzman hekimlerimiz tarafından verilecek sağlık izlem kartına belirli aralıklarla kan basıncı, diyabet, kan yağları, vücut ölçümleri, böbrek fonksiyonları, risk değerleri, tiroid hormonları kaydedilerek tanıya göre takibini yapacağız. Tüm bu hizmetleri tamamen ücretsiz vererek, Bakırköylülerin hayatını uzatmak ve sağlıklı kılmak için çabalıyoruz. “BAKKART’LI OLMAK YETERLİ” kendi karar verecek. İlla şuraya gidin diye bir şey demeyeceğiz. Burada ameliyat yok. Ama yalnız genel cerrahımız apse açmak, biyopsi almak ve küçük yaralanmalar gibi konularda. cerrahi müdahaleler yapacak. Ayrıca sağlık birimimize acil odası da koyduk. Hastaları ilk burada karşılayacağız. Daha sonra gerekirse hangi branşla ilgiliyse o hekimimizden yardım alacak. Fakat önemli bir şeyse ilk yardımını yapıp, gerekirse hastayı ambulansla başka bir yere nakledeceğiz. Saydığınız bu sağlık hizmetlerinden yararlanmak isteyen vatandaşlar nasıl bir yol izlemelidir? Vatandaşlarımızın bu sağlık hizmetlerinden yararlanması için Bakırköy’de ikamet etmesi ve Bakkart’lı olması yeterli. Herhangi bir sosyal güvencesinin olmasına gerek yok. Şu anda telefonla randevu sistemimiz yok. Ama erken tanı hizmetlerini randevulu sistemle ile yapmayı planlıyoruz. Smear veya mamografi testleri yapacağımız kişileri bir liste yapıp oradan parça parça randevu ile çağıracağız. Çünkü uzman hekim bir yandan günlük poliklinik muayenelerini yapacak. Hizmetin bölünmemesi açısından özellikle erken tanıya yönelik işlemlerde randevulu çalışacağız. Bakırköylü vatandaşlarımız ayrıca 414 97 77 numaralı telefondan dahili 8100’ı tuşlayarak randevu ve ayrıntılı bilgi de alabilecekler. Çalışma günleriniz ve saatleriniz nelerdir? Günde ortalama kaç hastaya bakıyorsunuz? Hafta içi her gün 8:30-17:00 saatleri arasında hizmet veriyoruz. Ama gün içinde muhtelif nedenlerden dolayı yarım saatlik esnemeler olabiliyor. Nitelikli sağlık hizmetinde bir hastaya en az 15 dakika ayırmak gerekir. Bizimde her bölümde bir uzman hekimimiz olduğunu düşünürsek, hekim başına günde 30-40 hastaya bakıyoruz. Bunun bir kısmı günlük şikayetlerle ilgili poliklinik hastalıkları bir kısmı da kontrollere yönelik çalışmalar. Merkeze gelen hasta ile ilgili yaptığınız tedavi neticesinde sizin merkezde yapamayacağınız bir şey olursa hastalara nasıl bir yol göstereceksiniz? Merkezinizde ameliyat yapılıyor mu? Bizim burada tespit edemediğimiz bir şey olursa hastalarımızı nereye gitmesi yönünde bilinçlendireceğiz. Bu konuda biz hastaya bir ön bilgi vereceğiz, nereye gideceğine tabi ki hasta Sağlık merkezinde çocuk hastalara yönelik bir hizmetiniz olacak mı? Çocuk branşı koymadık. Çünkü Osmaniye’deki Çocuk Ağız Diş Sağlığı Merkezi’nde bir tane çocuk uzmanı çalışacak. Çocuk hastaları orada görmeyi düşünüyoruz. Fakat burada acilde görevlendireceğimiz hekim aynı zamanda çocuk hastalıkları konusunda da eğitim almış olacak ve buraya gelen çocuk hastalarımızı da geri çevirmeyeceğiz. “NİTELİKLİ SAĞLIK HİZMETİ VERİYORUZ” Sayın Yıldız, hizmet verdiğiniz 6 branş dışında farklı dallarda hizmet vermeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda çalışmalarınız var mı? Önümüzdeki yıl bu hizmeti genişleteceğiz. İhtiyaç olursa hekim sayısını arttıracağız. Olmayan branşlar konusunda vatandaşlar tarafından istekler geliyor. Özellikle göz ve kulak-burun-boğaz branşlarının da olmasını istiyorlar. Bu tabi vatandaşların geri dönüşümüne bağlı. Belediye Başkanımız Sayın Ateş Ünal Erzen bu konulara çok önem veriyor ve bizi destekliyor. Onun için biz ekibimizle de bunu sürekli konuşuyoruz. İyi bir merkez nasıl çalışıyorsa burası da öyle çalışacak. Nitelikli hizmet anlayışını benimsiyoruz. Sayın Yıldız, son olarak Bakırköylüler’e bir mesajınız var mı? Sağlık konusunda bilinçli davranmalıyız. Özellikle kronik hastalıklarda, hastalığımızın ne olduğunu iyi bilmeliyiz, hastalığımızın tedavisi için ilaç ve ilaç dışında ne gerekiyorsa onları yapmamız lazım ki, hastalıkla hem daha kolay baş edelim hem de yaşantımızı daha sağlıklı ve uzun olarak sürdürelim. Mutlaka halkımızın bildiği güvendiği bir sağlık merkezi ve hekimle işbirliği yapması gerekiyor. Bütün Bakırköylü vatandaşlarımızı sağlık merkezimizde sunulan hizmetlerden yararlanmaları için buraya davet ediyorum. Tüm Bakırköylülere sağlıklı yaşamlar temenni ediyorum. ( Yavuz ARPACIK ) 7 Türkiye’nin kültür düzeyi en yüksek ilçelerinin başında geliyor Bakırköy... Bakırköy’de nereden nereye gelindi... B A N A B A K I R K Ö Y ’ Ü A N L AT "Gençken Bakırköy daha başkaydı. Eğlence hayatı, gezmeler... Komşuluklar, arkadaşlıklar… O zaman aşklar bile daha başkaydı. Şimdi hayat eskiden olduğu gibi kalabalık değil, insanlar yalnız olmayı tercih ediyor" diye başlıyor Selçuk Kurt. Eski Bakırköy’ü anlatır mısınız? O günkü Bakırköy şimdiki Bakırköy’le kıyaslanmayacak şekilde tenhaydı. Bir sayfiye yeriydi. Yazlık için gelirlerdi. İncirli Caddesi’nde herhangi bir Roma İmparatorluğu’nun doğusunu batısına bağlayan Via Egnatia adıyla anılan yol üzerindeki Bakırköy, Bizans döneminde, Marmara Denizi kıyısında sıralanmış köylerin yedincisi anlamına gelen Evdomon To Makron Horion olarak anılmıştır. Zaman içerisinde Rum halk dilinde Makro Hori (Uzun Köy) olarak değişim gösteren adı Osmanlı döneminde Rumca – Türkçe karışımı bir söyleyişle Makriköy’e dönüşmüştür. 1925 yılında yer adları değiştirilirken Bakırköy olarak belirlenmiştir. İstanbul’un kültür düzeyi de eskiden yüksek, gelişmiş ilçelerinden miisi’nin yerin Yenimahalle Ca biri olan Bakırköy, önceleri küçük bir Hristiyan balıkçı köyüdür. Bünyesinde birçok etnik kökeni barındıran Bakırköy en çok da sanatçıları, artistleri, güzellik kraliçeleriyle ünlü... Unutulan Bakırköy'ün geçmişini, 53 yılını bu semtte geçirmiş Bakırköylü Selçuk n ı Yeni Sinema’nı Kurt’a sorduk. büyük sinemas en n ’ü öy rk kı Eskiden Ba otel var 8 Şubat 1933 günü yerinde bugün Teşvikiye’de doğan Selçuk Kurt Bakırköy’e gelişini şu sözlerle ifade ediyor; “İstanbul’un büyük gazinolarında serhande olarak çalışıyordum. Sonra askere gittim. Bu arada askere gitmeden önce evlendim bir çocuğum oldu. Dönüşümde rahatsız olarak geldim askerlikten. Sonra dediler ki buralar inosu’nun Miltiyadi Gaz hep kapalı yerler sen sayfiye Günümüzde olduğu yer bir yere en az bir sene için git. Önce Mecidiyeköy’e gittim orayı evin hiç beğenmedim. Sonra beraber önünde oturduğunuz zaman çalıştığım kanun sanatçısı Orhan Gürayman vardı Bakırköylü. Onu eski Ömür’de yemek yiyenleri görürdünüz. Hiçbir bina yoktu. Bir Bakırköylüler çok iyi tanır. O dedi ki, çoğu mısır tarlasıydı. Bakırköy’ün gel Bakırköy’e hem beraber bütün sokakları bahar geldiği zaman arkadaşlık ederiz hem aynı gazinoda mis gibi güllerle, hanımelilerle, çalışıyoruz. Annesi bir gün bizi aradı. akasyalarla, ıhlamurlarla kokardı. Kartaltepe’de 2 katlı bir evin 1. katını Tarifi mümkün olmayan bir güzelliği bulmuşlar bize. Beğendik ve geldik.” vardı Bakırköy’ün. Benim çocuklarım, 21 yaşında eşimi ve kızımı alıp 10 yaşlarındaydı en büyüğü, gece sadece bir seneliğine geldiğim evden çıkarlardı. Saray Sineması’na Bakırköy’ü 53 yıl oldu bırakamadım giderlerdi, gece de dönerlerdi aklımız diye de ekliyor Selçuk Kurt. hiç onlarda kalmazdı. O kadar 53 yılını Bakırköy’de geçiren Selçuk emniyetli o kadar güzeldi ki Bakırköy Kurt’a; Eskiden Bakırköy nasıldı, anlatmak çok zor gerçekten, çok şimdiki Bakırköy’le kıyaslanabilir mi? büyük dizilerle anlatılır o devirler. diye soruyorum. Bir an susuyor. Bunların hiçbiri kalmadı. Tek katlı iki Sonra top koşturduğu yerleri, aşık katlı evlerin hepsi yıkıldı, o olmayanın giremeyeceği “Aşıklar bahçelerin hepsi gitti. Kalan bir avuç Sokağı’nı”, faytonları, komşularını, bahçeye de insanlar asfalt döküp, meşhur cambaz Rıfat Telgezer’i, arabalarını çekiyorlar. yazlık sinemaları, arkadaşlıkları ve İnsanların alıştığı bazı alışveriş yerleri daha bir çok şeyi anlatıyor… Telgezer bu akşam ipin üstünde koyun kesecek”. Fakat ben yaşadığım sürece ve Rıfat Telgezer’e gittiğim sürece bir türlü koyun kesilme olayını göremedik. Ama bu her akşam anons edilirdi. Buraya sanatçılarda gelirdi. Herkes eğlenirdi. Ayrıca Bakırköy’ün çok önemli kuruluşlardan birisi olan; Rum Okulu’nun arka tarafında (bugünkü BASAD), günümüzde Bakırköy Vergi Dairesi Müdürlüğü’nün bulunduğu yerde Halk Evi vardı. Halk Evi’nde çok önemli oyunlar oynanırdı. Üstün Asutay’lar Münir Özkullar, Erdoğan Sıcaklar, Halit Akçetepeler hepsi oradan yetişmiştir. Hepsi Bakırköylü sanatçılar. Saymakla bitmez. Unutuyorsam adılarını affetsinler. Gazinolarından da bahseder misiniz Bakırköy’ün? Gazinoları da meşhurdu Bakırköy’ün. Sahilde Viyana Gazinosu vardı, Ebuzziya Caddesi’nin sonundaki bugün Mado’nun olduğu yerde. Prof. Dr. Selçuk Erez Bakırköy’le ilgili bir kitabında Atatürk’ün de Viyana Gazinosu’nda yemek yediğini ve denizi çok beğendiğini, hatta bir ara da kız kardeşine şu anda Gelik Restorant’ın bulunduğu binayı almayı düşündüğünü anlatır. Cambazhan Bir de Miltiyadi diye bir e vardı gazinomuz vardı. Miltiyadi’yi Rıza Bey diye bir bey işletirdi. Burasını bir Rum kişiden satın almış. Enfes yemekleri, mezeleri olurdu. Her cumartesi-Pazar müzik olurdu. O zamanlar komşuluk ilişkileri nasıldı? Bakırköy etnik kökenleri değişik bir çok insanın bir Yeni Sinema’ arada yaşadığı bir yer. Ve daki bir film afişi önünde gençler burada hiçbir ayrımcılık, hiçbir kavga olmamıştır. Onlar bizim bayramlarımızda bize gelirler, biz onların bayramlarında onları kutlarız. Güzel ilişkileri olan bir yerdi. Ben ilk geldiğim sene Mehmet Engin diye Bulgaristan göçmeni bir beyin evinde oturdum. Onun o sırada bir çocuğu vardı. Benim iki kızım vardı. Biz çocuklarımızı onlara bırakır Eskiden Milt Beyoğlu’na alışverişe giderdik. iyadi Gazinos u Çocukları götürmezdik. Onlara Onun dışında bırakırdık içimiz rahat, aklımız Bakırköylülerin kışın belirli eğlenme kalmazdı. Şimdi öyle mi... imkanları vardı. O da o günkü Bugün ise insanlar artık hiç bir şeyle teknolojinin ilgili değiller. Yani nötr oldu artık sunduğu sinema. Birisi bugünkü Blue insanlar. Herkes hayatından şikayetçi Regency Hotel’in olduğu yerde o şu an. Şu anda komşu ile zamanlar Bakırköy’ün en büyük görüşmüyorsunuzu bırak sineması olan Yeni Sinema, diğeri ise komşularımızı tanımıyor, selam bile Bakır Sineması. Bakırköylüler kışın vermiyoruz. Arkadaşlıklar?.. sinemalara giderlerdi. Çünkü 3 Cevizlik ile Sakızağacı’nda günde bir film değişirdi. Radyodan gayrimüslimler vardı. Bu insanlar her başka hiçbir şey yoktu. Ama yaz akşam tabureler ile çıkıp, kapı gelsin Bakırköy nefis olurdu. Bütün sohbetleri yapardı. Biz buraya geldiksinemalarda, o zaman yazlık ten 1 sene sonra en az 10-12 tane sinemalar çoktu Bakırköy’de, her iki akşamda bir film değişirdi. Hangisine ahbabımız oldu. Yokluk bir dönemdi ama insanlar daha mutluydu. Şimdi gideceğimize şaşırırdık. Neticede bu kimse mutlu değil. Duygular, hisler yerler tıklım tıklım dolardı. Meşhur her şey maddiyata döküldü. Ve o cambaz Rıfat Telgezer’in 1950’lerde, yokluk günlerimizde çok mutluyduk. bugünkü Yenimahalle Camisi’nin Şimdi Avrupa’yı gezip geliyorlar, yerindeki boş arsaya kurduğu mutlu değiller. Cambazhane’si vardı. Ve her ( Devamı 19. sayfada ) akşamda şu anons yapılırdı. “Rıfat vardı. Mesela Rasim mağazası vardı. Bakırköy’ün en büyük mağazası orasıydı. Sonradan diğer alışveriş yerleri açıldı. Şimdiki Ziraat Bankası’nın olduğu yerin hemen yanında Yani vardı. Dünyanın en güzel kahvaltılığıydı. Küçücük bir dükkandı. Fakat önünde kuyruklar oluşurdu. Hepimiz kahvaltılıklarımızı oradan alırdık. Bunlar hoş şeylerdi. Anlatırken bile o günler gözümün önüne geliyor ve neden kaybettik o günleri diye düşünüyorum ama galiba yaşamın da gerçeği bu. O zamanlar Bakırköylüler nasıl zaman giçirirdi? Gençliğinizde neler yapardınız? Mısır tarlaları vardı. Çocuklar oralarda top oynarlardı. Bugünkü Bakırköy Kaymakamlığı’nın bulunduğu yer o zamanlar bizim top koşturduğumuz bir yerdi. 9 13. YILINI COŞKU İLE KUTLADI Türkiye Omurilik Felçilileri Derneği (TOFD) düzenlediği gece ile kuruluşunun 13. yılını kutladı. Ataköy’de bulunan TOFD Genel Merkezi’nin bahçesinde düzenlenen geceye İstanbul Vali Yardımcısı Mustafa Altıntaş, Bakırköy Kaymakamı Yakup Vatan, SHÇEK İl Müdürü Önal İnaltekin, TOFD Genel Başkanı Ramazan Baş ve çok sayıda işadamı ile bağışçı katıldı. Gecede TOFD ’nin 13 yılını anlatan bir belgeselin yayınlanmasının ardından bağışları ile Hüsnü Ayık Bakım Merkezi’ne katkı sunan Hatice Tekten’e teşekkür plaketi sunuldu. Ayrıca gecenin organizasyonunda sponsor olan İstanbul Halk Ekmek, İsmeyder, Beypiliç, Tatlıses Çiğköfte, Tamek Gıda, Bakırköy Belediyesi, Yıldırım Turizm, Promen Production, Fener Restaurant ve Ateş Kağıt ve Tekstil’e teşekkür belgesi takdim edildi. Yapılan konuşmaların ardından gönüllü olarak sahne alan Murat Can ve müzisyen arkadaşları geceye katılanlara müzik ziyafeti sunarken, TOFD üyeleri de mikrofona gelerek yeteneklerini sergilediler. Kuruluşu’nun 13. yılını kutlayan Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği’nin Başkanı Ramazan Baş: “13 YILDA ÇOK YOL KAT ETTİK” Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği (TOFD)’nin kuruluş aşamasında yer alan ve uzun yıllardır derneğin başkanlığını yapan Ramazan Baş, TOFD’nin 13. kuruluş yıldönümünü kutlamanın mutluluğunu yaşadıklarını ve 13 yılda çok yol kat ettiklerini belirtti. TOFD Başkanı Baş, gazetemize yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Derneğimizin kurulduğu yıllarda bizim sosyal, hukuki ve sıhhi konularda destek alabileceğimiz sivil toplum kuruluşu yoktu. O nedenle biz bu sorunu yaşayan 11 kişi ile bir araya gelip bu derneği kurduk. Ağır özürlü grubunda olan insanların çoğunun evlerinde duvarların içinde yaşadığını, yıllarca hiç dışarıya çıkmadığını gördük. Kendi yaşantımızdan yola çıkarak sorunları tespit ettik. Sonra hedef projeler koyduk. Bu sorunlara bilimsel çözüm bulmak üzere hareket ettik. Yine devletin ilgili organları, yerel yönetimler, bütün bunlarla işbirliği yaptık. Sokağa çıkamayan insanlara sokağa çıkmaları için destek olduk. “PROJELERİMİZLE TÜRKİYE VE DÜNYA’YA ÖRNEK OLDUK” Gerçekleştirdikleri projeler ile Türkiye ve dünyada örnek alınan derneklerden birisi olduklarını da vurgulayan Baş, “Bu zaman zarfında bize her kesimden çok büyük destek geldi. Ve TOFD çığ gibi büyüdü. Şu anda Türkiye’de hep ilkleri gerçekleştirmişiz. Hatta dünya genelinde ilk olan toplumsal projelerimiz var. Bunlardan birisi akülü tekerlekli sandalye kampanyası. 81 ilde şu anda 3100’ün üzerinde sandalye sahiplerine dağıtılmış. Yine aynı şekilde mimari engellerin ortadan kalkması için uzun süre önce açtığımız davalar hukuk fakültelerinde ders konusu olarak okutuldu. Ve şu anda ESCIF üyesiyiz aynı zamanda. ESCIF, her ülkede kendi ülkesini temsil eden omurilik felçlileri derneklerinin bir araya gelerek kurdukları bir federasyon. Bu federasyonun genel kurulu 2011 yılında Hollanda da yapıldı, 2012 yılında İtalya’da yapılacak. 2013 yılında da büyük ihtimalle İstanbul’da yapılacak.’’ dedi. “BAKIRKÖY HENÜZ ENGELSİZ HALE GELMEDİ’’ TOFD Başkanı Ramazan Baş, ‘’Bakırköy’de engellilere yönelik bir çok çalışma yapıldığını fakat henüz tam anlamıyla engelsiz bir Bakırköy oluşamadığını da belirterek, ‘’Bakırköy’de sosyal alanda ve eğitimle ilgili çalışmalar var. Duymayan kişiler için veya onlara hizmet verecek kurumlarda personele bununla ilgili kurslar veriliyor, yaz aylarında engelliler kampı düzenlenerek insanlar yararlanıyor. Ama henüz daha Bakırköy engelsiz hale gelmedi. Bir çok anlamda engel var. En son yapılan yerel seçimlerden hemen sonra meclis toplandığı ilk gün Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen Bakırköy’de bir Engelliler Komisyonu kurulmasını meclise sundu ve oybirliği ile kabul edildi. Bu beni çok mutlu etmişti ve büyük hayaller kurmuştum. Ama henüz o büyük hayallere doğru adım atılacak bir şey olmadı. İnşallah bundan sonraki süreçte daha hızlı hareket edilir.’’ diye konuştu. 11 Zeytinlik Mahallesi Mor Sümbül Sokak Sakinleri için Zeytinlik Halk Pazarı sorun olmaya devam ediyor EVLERİNİN CAMLARINI AÇAMIYOR, BALKONUNDA OTURAMIYORLAR Zeytinlik Mahallesi’nde bulunan Bakırköy Belediyesi Zeytinlik Daimi Halk Pazarı sorun olmaya devam ediyor. Tüm uyarı ve ikazlara rağmen bir türlü düzene sokulamayan ve bu yer nedeniyle semt sakinleri zor günler yaşamaya devam ediyor. Mor Sümbül Sokak Sakinleri, Zeytinlik Halk Pazarı’nda bulunan balıkçı lokantalarının filtresiz bacalarından çıkan dumanlar nedeniyle evlerinin camlarını açamadıklarını, balkonlarına çıkıp oturamadıklarını belirtiyorlar. Çarşı etrafındaki apartmanlarda oturan ve isimleri güvenlik nedeniyle saklı tutmak zorunda kaldığımız mahalle sakinleri, lokantaların bacalarından çıkan dumanların evlerinin içine kadar girdiğini ayrıca özellikle akşam ve sabah saatlerinde çarşıdan gelen koku nedeniyle oldukça rahatsız olduklarını ifade ederek, “Lokantaların filtresiz bacalarından çıkan dumanlar evlerimizin içine giriyor. Baca dumanlarından dolayı neredeyse nefes bile alınmıyor. zorunluluktan dolayı alışveriş yaptığını belirtiyor. Bir diğer vatandaş ise, esnafın müşterileri için cadde ve sokakları adeta otopark olarak kullandıkları , bu nedenden dolayı araçlarını rahat bir şekilde apartmanlarının önüne çekemediklerini söylüyor. “TEHDİT EDİLDİK” Semt sakinleri konuyla ilgili çarşı esnafını bir çok kez uyardıklarını ve Bakırköy Belediyesi’ne de şikayette bulunduklarını belirtirken, bir vatandaş, “Ben bu balıkçı esnafını belediyeye şikayet ettim. Belediye benim adımı şikayetçi olarak esnafa vermiş. Bu yüzden balıkçı esnafından birkaç kişi tehdit amaçlı kapıma geldi. Ve bu olaydan sonra belli bir süre çocuklarımızı okula yalnız gönderemedik” diyor. Mahalle sakinleri, ayrıca tüm bu nedenlerden dolayı esnaf ile mahalle sakinleri arasında daha büyük olayların yaşanmasından endişe ettiklerini yetkililerin bir an önce yasaları uygulamalarını istiyorlar. Ne cam açabiliyoruz, ne de balkona çıkıp oturabiliyoruz. Çamaşır asamıyoruz. Astığımız zaman leş gibi kokuyor. Ayrıca apartmanlarımız bu lokantalar ve pislikleri yüzünden fare yuvası haline geldi. Bu çarşı hijyenik değil, çöp bidonlarını her buldukları yere koyuyorlar. Akşam saat 22:30’dan sonra sokakta pislikten geçilmiyor” diyorlar. Çarşı esnafı ise filtrelerinin olduğunu ve çalıştırıldığını söylüyor. Ancak fotoğraflar tam tersini gösteriyor. Mor Sümbül Sokak’taki evlerine 1.5 yıl önce taşındıklarını ve şu anda pişman olduklarını belirten bir mahalle sakini, 1.5 yıldır kapısının önünde olan halk pazarından sadece bir kez B AK IRKÖY ŞEHİDİNİ UNUT MADI Yunuslar olarak bilinen Bakırköy Önleyici Hizmetler Büro Amirliği motorize polis timlerinde görev başındayken yolun kaygan olması nedeniyle mesai arkadaşı Serhat Aydoğmuş'un yaralı olarak kurtulduğu kazada hayatını kaybeden Mustafa Yurter'in adı, Bakırköy İlçe Emniyet Müdürlüğü'nün talebi ve Bakırköy Belediye Başkanı Sayın Ateş Ünal Erzen'in talimatıyla Osmaniye Fildamı'nda yapılan parka verildi. Şehit Polis Mustafa Yurter Parkı'nın açılışı; Bakırköy Kaymakamı Yakup Vatan, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, İl Emniyet Müdürü Vekili Mehmet Altınok, Bakırköy İlçe Emniyet Müdürü İzzet Kaptan, Üsküdar Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Adagül ile şehit ailesinin ve vatandaşların yoğun katılımıyla gerçekleşti. Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, parkın açılışında yaptığı konuşmada, Bakırköy'ün şehidinin adını sonsuza dek yaşatacağını belirterek "Burası 7600 metrekarelik metruk bir alandı çok kısa bir sürede pek çoğu bu park için özel olarak üretilen ve sadece bu parkta bulunan oyun aletleri ile birlikte bu hale getirdik. Bu parkta yer alan boğaz köprüsü ile altından geçen yunus şeklindeki oyuncaklar, 1200 m² dökme renkli kauçuk zemin, Kuru Oyun Havuzu, Amfi Tiyatro, Dikey Canlı Bahçe, Akrilik Kaplama Basket Sahası, Bitki Labirenti ve Okaliptüs Ağacı Kökünden Fil Heykeli sadece bu park için özel olarak üretildi. Ayrıca Şehit Polis Mustafa Yurter Parkı engelli vatandaşlarımızın da her noktasına ulaşabileceği bir park olarak tasarlandı. Umuyorum ki burada oynayan çocuklarımız Mustafa Yurter ismini hayatları boyunca saygıyla anacaklardır" dedi. Bakırköy İlçe Emniyet Müdür İzzet Kaptan'da şehitlerinin adının böyle bir parkta yaşamasından dolayı çok mutlu olduğuklarını belirtti. Şehit Polis Mustafa Yurter ‘Yunuslar’ olarak bilinen Bakırköy Önleyici Hizmetler Büro Amirliği motorsikletli yunus ekibinde görev yapan 26 yaşındaki 3 yıllık polis memuru Şehit Polis Mustafa Yurter 6 Mart 2011 günü görev başındayken yolun kaygan olması nedeniyle gerçekleşen kaza da hayatını kaybetti. Şehit Yurter'in cenazesi Bakırköy'de düzenlenen resmi törenin ardından memleketi Konya Ereğli'de toprağa verilmişti. 13 YONCA EVCİMİK’TEN, BÖBREK HASTASI GENÇLERE İFTAR Türk Böbrek Vakfı, diyaliz merkezlerinde tedavi gören diyaliz hastaları ve ailelerine iftar yemeği verdi. Yeşilköy Dürümcü Baba’da verilen iftar yemeği şarkıcı Yonca Evcimik’in ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Yemeğe Türk Böbrek Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Timur Erk ve yönetim kurulu üyeleri ile birlikte sunucu Esra Ceyhan, şarkıcı Doğuş ve böbrek hastaları ile aileleri katıldı. Yemek sonrasında konuşan Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk, geleneksel olarak düzenlenen iftar yemeğinin düzenlenmesinde kendilerine yardımcı olan şarkıcı Yonca Evcimik’e teşekkür etti. Erk’in konuşmasının ardından sahneye çıkan Yonca Evcimik, Doğuş ve Esra Ceyhan’da yaptıkları konuşmalarda böbrek hastası gençlerin her zaman yanında olacaklarını belirttiler. Konuşmaların ardından Türk Böbrek Vakfı Başkanı Timur Erk tarafından geceye katılan sanatçılar Evcimik, Doğuş ve Ceyhan’a birer plaket takdim edildi. Gecede ayrıca, Yonca Evcimik, “Seni Hala Seviyorum” adlı single çalışmasını imzalayarak böbrek hastalarına hediye etti. (Yavuz ARPACIK) Ataköy’de “İMAMIN YERİ” olarak ünlenen arsada İNŞAAT BAŞLADI Ataköy 7-8. Kýsým’da bulunan arsa TOKİ tarafýndan 2004 yýlýnda Eter Karabýyýk ve Mustafa Nevzat Çelýker'e satıldý. Ýmamýn arsasý olarak ünlenen ve uzun süre ulusal medyada yer alan bu arsanın ortaklarýndan Mustafa Nevzat Çeliker imzaladýðý satýþ sözleþmesiyle tüm haklarýný noter onaylý devir protokolu ile Gül Ýnþaat Turizm Ticaret LTD. Þirketi adýna Çetin Gül'e devretti. Ataköy 1195 ada 2 parsel sayýlý yer, imar planlarýnda çarþý ve Ticaret Merkezi iken semt sakinlerinin bu arsanýn yeþil alan olarak kalmasýný istemesi üzerine Bakýrköy Belediye Meclisi bu arsayý 1996 yýlýnda yeþil alan olarak deðiþtirdi. Büyükþehir Belediye Meclisi de bu kararý 1999 yýlýnda onayladý. Mal sahibi TOKÝ ise yasal yollara baþvurarak bu kararlarý iptal ettirdi. Daha sonra Büyükþehir Belediye Meclisi 1/5000'lik planlarý onayladý. Büyükşehir Belediye Meclisi’nin aldığı karara göre bu arsaya 7300 metrekare kapalý alan ve 5 katlý ticaret merkezi yapýlacaktı. Planda gösterilen yaklaþma alanýnda bulunan otopark yýkýlarak 3 katlý bodrum yapýlacak. Bu alanlar çarþý otoparký, depo, sýðýnak olarak kullanýlabilecek ve inþaat emsaline dahil edilmeyecekti. Daha sonra bir plan değişikliği daha yapıldı arsa konut alanına çevrildi. Bu arsaya yandaki resimde görüldüğü gibi her blokta 8 daire olmak üzere 3 blokta toplam 24 daire yapılacak. Ancak yine aynı yerde 22 adet işyeri inşa edilecek. Gazetemizi arayanlar “Hani arsa konut alanına çevrilmişti, 22 dükkan neyin nesi? Bu kadarcık arsada hem konut hem de 22 adet dükkan yapılır mı? Burada oturanlar inanılmaz sıkıntı yaşayacaklar” diyerek sıkıntılarını dile getiriyorlar. Yetkililer ise bu konudaki sorularımızı yanıtsız bırakıyor. 15 İSTEDİĞİNİZ KADAR ISININ, ISINDIĞINIZ KADAR ÖDEYİN Merkezi sistemde ısınmada istediğiniz kadar ısının, ısındığınız kadar ödeyin dönemi ISI GİDER PAYLAŞIM SİSTEMİ ile başladı… 34 yıllık tecrübe ile DAF Enerji ; su ve ısı enerjisi tüketiminin ölçümü, paylaştırılması ve üstün teknolojiye sahip ürünler ile sistemin kurulumu konusunda faaliyet göstermektedir. Avrupa Birliği’ne katılma sürecinde olan Türkiye’de, insan hakları ve çevresel sorumluluk dahilinde sistemlerimiz, merkezi ısıtma sistemleri bulunan binalarda ve merkezi ısıtma sistemleri uygulanacak yeni projelerde yasal zorunluluk haline getirilmiştir. Bunun başlıca nedenleri kişisel özgürlük hakları dahilinde her konutun veya iş yerinin sabrettiği kadar enerjinin karşılığında faturalandırılmasıdır. Sistemin içeriği; yaşam alanının ne kadar ısıtılacağı kullanıcı tarafından kontrol edilebilir hale getirilmesi ve enerji tüketiminin kontrol edilebilir olmasıyla tasarrufun faturaya yansımasıdır. gereğince bu geçiş süresi 2 Mayıs 2012 tarihinde sona erecektir. Kanun doğrultusunda bu tarihe kadar sisteme geçmeyen bina ve site yöneticilerine cezai yaptırım söz konusu olacak. ISI GİDER PAYLAŞIM SİSTEMİ NEDİR ? Bu sistemle merkezi ısıtma ile ısınan binalarda artık herkes tükettiği ısının bedelini ödeyebilecek. Sistem son derece basit bir şekilde kuruluyor. Klasik vanalar termostatik vanalarla değiştiriliyor. Ayrıca her radyatöre ısı pay ölçer takılıyor. Montaj süresi daire bazında 30 dakika gibi kısa bir sürede tamamlanıyor… Termostatik vananın klasik vanadan farkı nedir ? Normal radyatör vanası sadece açma kapama işlemini gerçekleştirirken, termostatik vana açma kapama işleminin yanında sıcak su geçişini otomatik olarak azaltıp çoğaltabilir. Termostatik vana bize asıl tasarrufu sağlayan ürünümüz. Üzerinde bulunan derecelere göre PA Y Ö L Ç E R oda sıcaklığı ayarlanabiliyor. Böylece istediğiniz her odanızı istediğiniz sıcaklıkta tutmanızı sağlıyor. Termostatik vana otomatik olarak sıcaklığı kontrol edebildiği için ortam sıcaklığı ayarlandıktan sonra gerektiğinde otomatik olarak açılır ya da kapanır. Bu şekilde radyatörden geçen su miktarı istenilen oda sıcaklığına bağlı olarak ayarlanır. Böylece tasarruf başlamış olur. Genel olarak 1 derece sıcaklığı azaltılması % 6 oranında tasarruf sağlandığı bilinmektedir. Yasa gereği daire sakini oda sıcaklığını 15 derecenin altında ayarlanmasını mümkün olmadığı için DAF Energy temostatik vanaları 2 konuma kilitli olarak montaj yapılır. Böylece binanızda her zaman merkezi sistem konforu sağlanmış olup, kombideki gibi komple er ilgili mercilerce onaylanmaz. Enerji verimliliği kanun Si be l TAŞ DE M İRO ĞL U Konut Sistemleri Satış Müdürü kapatma şansı olmadığı için alt yada üst daireyi ısıtmak zorunda kalmıyoruz. Isı pay ölçer nedir? Isı pay ölçer oda bazında tüketilen ısıyı kaydeden cihaz. Radyatör ile oda sıcaklığı arasındaki farkı kaydediyor. Hafızasına almış olduğu bilgileri radyo frekans yolu ile okuyucusuna aktarıyor. Her ay doğalgaz faturası geldiğinde firmamızdan gelen teknik kişi daire içine girmeden, bina içine girmeden radyo frekans yolu ile ısı pay ölçer üzerindeki tüketim değerlerini bina dışından el modülü ile alıp, binaya gelen doğalgaz faturası üzerinden her dairenin yapmış olduğu tüketime göre paylaştırılmasını sağlar. Kısacası merkezi sistemde metrekare üzerinde ısınsak ta, ısınmasak ta fiks olarak ödemiş olduğumuz ısınma bedeli yerine artık her daire ısınmada yapmış olduğu tasarruf doğrultusunda ısınma bedelini ödeme şansına sahip olacak. Böylece % 40’lara varan bir tasarruf sağlanabilecek. Oldukça adil bir sistem sadece tüketmiş olduğunuz ısının bedelini ödemeyi sizlere sağlıyor. Isı gider paylaşım sistemi yasal olarak zorunlu mu? 2007 yılında yürürlüğe giren Enerji Verimliliği Kanunu ve 2008 VA N A yılındaki yönetmelik ile ısı kontrol ve paylaşım sistemlerinin kullanımı zorunlu hale getirildi. Merkezi ısıtma sistemine sahip binalarda, merkezi veya lokal ısı veya sıcaklık kontrol cihazları ile ısınma maliyetlerinin ısı kullanım miktarına bağlı olarak paylaşımını sağlayan sistemler kullanılır. Buna aykırı olarak hazırlanan projel- Yönetmelikte belirtildiği üzere dairelere verilecek tüketim değerlerini gösteren gider bildirimlerde ısıtma paylaşımı % 70 bağımsız bölümlerin ölçülen ısı tüketimlerine göre ( ısı pay ölçerler üzerindeki tüketim değerlerine) paylaştırılması % 30’unun da ortak kullanım mahalleri, asgari ısınma ve işletme giderlerinden kaynaklanan ısı giderleri ve sistem kayıpları olarak kabul edilip, metrekare üzerinden paylaştırılacak. Isı gider paylaşım sisteminin kazançları nelerdir? % 40’ a kadar tasarruf imkanı sağlar. -Tüketim değerlerine göre gider paylaşımı yapılacağı için daha adildir. -Kullanıcılar ortam sıcaklığını kontrol edebilirler. -Sıcaklığın kontrol edilebilmesi nedeniyle herkes konforuna göre ısınır, ihtiyaç dışında ısı tüketimi yapmaz. Kullanım miktarına göre ödeme yapar. -Yasa gereği termostatik vanalar 15 derecenin altına düşürülemez. -Gereksiz ısı kullanımı önleneceğinden dengeli bir ısınma sağlanır. Homojen bir dağılım sağlanacağından, ısınamayan daireler ısınır. -Yakıt gideri her dairenin kendi tüketim değerine göre paylaştırılacağından yakıt parasıyla ilgili şikayetler son bulur. -Isı tüketiminin bireyselleşmesi ve herkesin tüketimine dikkat etmesi sonucu, ciddi bir enerji tasarrufu sağlanmış olur. -Kullanım alanında kimsenin olmadığı saatlerde ortam ısısını ayarlamak mümkün olduğundan, tüketim miktarı kontrol edilebilir. Böylece daha az yakıt parası öderler. -Fazla ısınan dairelerde, daire sakini camları açıp ısıyı boşa harcamaz. -Isı paylaşım sistemi yatırım maliyeti çok kısa süre içinde kendini amorti eder. -Tüketimin kontrol edilmesi sayesinde, enerjiyi ithal eden ülkemizin bütçesine katkı sağlar. -Daha önce kombi ile ısınan daireler tercih edilirken yeni ısı gider paylaşım sistemi ile birlikte sizin daireniz değer kazanacaktır. -Mevcut sistemde dairesini kiraya vermek isteyen mal sahibi kiracı bulmakta zorlanmakta ve ayrıca boş olan dairesi için herkes ile aynı yakıt gideri ödemektedir. Ayrıca bu yeni sistem ile kiracı bulmak kolaylaşacak ve boş kalan dairenin faturası çok düşük olacaktır. 16 İstanbul’un her sahili, her köşesi özellikle yaz sezonunda yoğun insan topluluğu, mangallı piknik; yeşil alanların, ağaçların katledilmesine sahne olmaktadır. Dünyanın her güzel yeşilliklerinde, sahillerinde, orman alanlarında, parklarda elbette bu görüntüler vardır, ayrıca insanların ihtiyacı olan bir yaşam parçasıdır. Ancak uluslararası standartlara baktığımızda, bu konularda eğitim, denetimler, doğaya, insanlara saygıya önem verilmesi demokrasi özgürlüğünün sadece tek yanlı olmadığının öne çıktığını, bizdeki aşağıda ele alacağımız çözümsüz problemlerin gözlenmediği bir gerçektir. N I M A Þ YA ÝÇÝNDEN Bu konuda halkamızın hayret ettiği bir diğer konuda şu: bu hatta Nisan 2011 tarihine kadar koyu yeşil renkli, yeni satın alınmış özellikle ENGELLİLER TECHİZATLI 81nolu otobüsler birden servisten çekilmiş; yerine çok samimi olarak ifade edeyim ki, artık hurdalık olmuş, her tarafından ses gelen, klimasız, boyası solmuş kırmızı otobüs bu semtte servise konulmuştur; halen devam etmektedir. Şimdi çok değerli Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Ulaşım Daire Sorumlularına sormak lazımdır. “Bu DEĞİŞİKLİĞİN SEBEBİ NEDİR, bu insanların çekmesi gereken cezanın kaynağı nedir, suçları nedir, bu ceza ne zaman sona erecektir?.. Trafik konusunda halkımız, sivil toplum örgütlerine baş vurarak; konuya çözüm istemektedir. Hatta; İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bu konularda bir kararı çıkmış; trafik düzenleme, engeller, hız kesimleri, sinyaller yapılması için Bakırköy Belediyesi’ne yetki vermiştir. Ancak yapılan tesisler trafiğe ilaç olabilecek cinsinden ele alınmamıştır. Örneğin; Yeşilköy geliş-gidiş olarak 4 adet ana arter tabir edilen caddelerde çok hızlı vasıta kullanan gençler, büyük çapta kazalara sebep olmaktadırlar, (Bunun kayıtları trafik polisinde vardır) Bu yazımı tüm detaylarıyla birlikte İstanbul eskilerde mesire; tarihi gezi ve yeşil alanı çok olan bir semt idi. Ama şimdilerde malesef yaşanmaz, gezilmez durumdadır. Yörede yaşayan 30 bin insana zehir olmaya, çaresiz kılmaya, nefesleri daraltacak hale gelmiştir. Bu durumu her geçen zaman daha da artmakta; özellikle hafta sonları insanları evlerine hapseder durumdadır, mutlaka demokrasiye uygun, herkese hakhukuk tanıyarak konu çözülmelidir, yerel yöneticiler, bu yöreye el atmalıdırlar, yükselen seslere kulak vermelidirler. Tabidir ki, biz bunları söylerken şu hususu sizlerle paylaşmayı da önemsiyorum. Demokrasiye inanmış; insan haklarına saygı duyan herkes; her Türk vatandaşının denize girmeye, parklarda dinlenmeye, piknik yapmaya, değişik bölgelerde çaykahve içmeye hakkı vardır, bu hareketleri de hiç kimse kısıtlayamaz, bunu özellikle belirtelim, şikayetlerimiz denetimsizliktir. Ancak bunu yaparken aynı şekilde çevrede yaşayanlarda aynı haklara sahiptir. Demokrasilerde senin hakkının bittiği sınırda benim haklarım başlar, Yoksa bunun adı özerklik değil, dayatmadır, zorbalıktır. Malesef denetimsiz kalmış, bu konuma gelmiştir, savunmasız haldedir. Fikret TORAMAN Yalnız Gazi-Evranos Caddesi’nde asfalt kümbeltle, hız kesim işlemi yapılmıştır. Diğerlerine de mutlaka yapılmalıdır, özellikle yetkiye sahip olan Bakırköy Belediyesi’nden bu eksiklerin mutlaka tamamlanması bekleniyor, bunun takipçisi olacağımızı da açıklıyoruz. (Büyükşehir Belediye yetki kararları Bakırköy Belediyesi ilgililerine teslim edilmiştir..) YEŞİLKÖY’DE NELER OLUYOR?.. YEREL YÖNETİMLER NE YAPIYOR?.. Şimdi gelelim dayanılmaz bir duruma gelen Yeşilköy, Yeşilyurt ve sahillerinin sorunlarına, yanlışlıklarına ve alınması çok basit önlemlerine: 1- Yeşilköy-Yeşilyurt sahilleri takiben 5. kısım uzunlukta eskiden kumsal, yeşil alanları, ağaçları, gezi yolları olmyan, 25-30 yıl önce yapılan bölge; denizden kumu püskürtme, dalgakıran kayalarının yığılması, sulama tesisleriyle birlikte, yeşil ve gezi alanları; kirlide olsa denizi cazibe merkezi olmuştur. Burada çevre ilçelerden gelen onbinlerce insanların denize girebilmesi için İstanbul Büyükşehir Belediyesi 3 yıl önce Çiroz Bölgesi’nde tam donanımlı, soyunmu-giyinme, WC’ler, duş, büfeler, koruma, düzenleme elemanları ile 3 yıl iyi gitmiş; bu yıl bunların hepsi sökülmüş; ancak bedava denize giren halkımız, hiç bir ihtiyaca cevap vermeyen bu yerde, hiçte uygun olmayan kıyafetlerle, çevreye zarar verir; bayanları taciz eder şekilde huzursuzluk kaynağı olmuştur. Hiçbir önlem, yasak, denetim, uyarı olmadığından da her yıl 15-20 genç çocuğumuz denizde boğulmaktadırlar. Yine onbinlerce çevre insanlarıyla bu yörede ikaz, eğitim, uyarısız kaldıklarından, milletin parası ile yapılan güzel sahildeki yeşil alanlara, fidan ağaçlara, çevreye yiyecekiçecek atığı atarak zarar vermektedirler, sadece bildiğimiz bir siyah-beyaz iç donu, - üstüsz, çarşıya, marketlere, eczanelere, fırınlara, girmekte çevre kirliliği yaratmaktadırlar, göze batmaktadırlar. Doğal olarak denetimsiz olan bu çeşitli karakterli insanlar arasında sabıkalı hırsızların, dolandıcılarında bulunması doğaldır. Örnek olarak söyleyelim, 04 Ağustos 2011Perşembe günü Yeşlköy-Yeşilyurt’ta saat 17:00 sularında ayrı ayrı yerde 5-6 daire soygunu gerçekleşmiştir. Bu hususlar polis kayıtlarında mevcuttur. BU KONUYA ÇÖZUM ÖNERİSİ 1- Denize girmek kontrol altına alınmalı, bu noktada Büyükşehir Belediyesi, Bakırköy Belediyesi Zabıtası ile Emniyet Müdürlüğü işbirliğine girmelidirler. Keza kılık-kıyafet, çevreye sorumluluk; aynı ekiple takip edilmelidir. Piknik ve mangal ile çevre kirletme konuları, çok yakın takiple yüzde 80 önlenebilir. 2- Yeşilköy-Yeşilyurt’ta çok büyük oranda trafik keşmekeşliği vardır. İsteyen, istediği yerde park etmekte; kaldırımlar kapanmaktadır; hem geliş-gidiş yolu kenarları araçlarla kapanmakta; bazen belediye otobüsleri bile yollarda kalmakta; özellikle akşamları 3-4 vasıta ve motorsikletin yırtık egzosları yüzünden insanlar gece yarılarına kadar huzursuz olmakta; kazalar, yaralanmalar, ölümler çoğalmaktadır. 3- Yine trafikle ilgili; bir hayretler verici konuda şu değerli okuyucularım. Yeşilköy’den Eminönü’ne; hem belediye hemde özel halk otobüsleri görev yapardı. Yolcu azlığı nedeniyle; özeller kaldırıldı. Belki de doğru yapıldı. Ancak belediye otobüslerinin daha seri zamanlama ile 3-4 aydan beri; bu otobüsler Eminönü-Sirkeci’deki esnaf halkımız ile normal yolcuların bir kabusu olmuş; saati belli olmayan şekilde servisler ortaya çımıştır. Trafik sorununun da çözümü için tüm önemli kavşakları ve caddelerdeki eksiklikler bitirilmeli, bölgede özellikle hafta sonları ve geç saatlerde trafik denetimi, motorlu gezici polisler görev almalı; park, ana cadde, sokak aralarına park yapanlar cezalandırılmalıdır, yani iş ciddiye alınarak çözülmelidir. Bütün bu insanları yaşam küskünlüğüne düşüren olaylar karşısında; yukarıda arz ettiğim birimler; el birliği yaparak çözüme ulaşmalıdırlar. Şu anda bu birimlerin çok ciddi olarak konuya eğildiklerine, ilgi gösterdiklerine inanmak çok zor. İnşallah temenni ve önerilerimiz ilgililere ulaşırda bizde kendilerini ayakta alkışlarız. Bu yazımızında bir vatandaşlık ve bilgilendirme yasaları gereği “Dilekçe” kabul edilmesini umarız. Ayrıca bölge halkımızın oluşturduğu platform ve sivil toplum örgütü, bu konularda çalışarak işinden olduklarını da ilgilerinize sunarız. Bu görüşler içinde, siz saygıdeğer okuyucularım ile tüm İslam aleminin mübarek Ramazan Bayramı’nı gönülden kutluyor, sağlık ve esenlikler diliyorum. TEŞEKKÜRLER! Geçirdiğim iki göz katarakt ameliyatımda; İstanbul Eğitim Araştırma Hastanesi Göz Servisi Şefi; gerçekten herkesin elinden tutan Doç. Dr. Sn. Kadir Eltutan; becerikli ve de müşfik elleriyle operasyonu gerçekleştiren genç Doç. Dr. Sn. Tuğrul Altan, eşi ve muayenedeki genç doktorlarımızı; servis ve ameliyat hemşireleri ile personeline sonsuz teşekkür ve şükranlarımı sunuyorum, Sağ olsunlar. 17 Yakıt tanklarının yapımı için ÇED raporuna gerek yoktur demek SADECE KENDİNİ KANDIRMAKTIR Türk Hava Yolları’nın İstanbul İl Çevre Müdürlüğü’ne müracatı üzerine, İl Çevre Müdürlüğü 28.07.2010 tarihinde 2010/04/77/1581 karar numarası ile “ÇED Raporu’na gerek yoktur” diyerek onay veriyor. İstanbul Atatürk Havalimanı dışında, Ayamama Deresi Kenarı’na uzatılan “06-24” pistinin pist başlangıcına çok yakın bir yerde, kamuya terk edilmiş yeşil alan statüsündeki bir arazi üzerinde özellikle Ataköy’ün 7. ve 8. Kısmı’nı adeta içine alacak şekilde Türk Hava Yolları tarafından her biri 5 ton olan 7 yakıt tankı inşaatı geçen sene temmuz ayında başlatılıyor. Bir de bu yakıt tanklarından doğabilecek herhangi bir yangın için olsa gerek bir adet de yangın suyu tankı yapılıyor. Çevre Bakanlığı’nın yürürlükte olan yönetmeliğine göre havaalanı çevresine bu tankların yapımı mümkün değildi. İmalat başladıktan 21 gün sonra, Çevre Bakanlığı yürürlükte olan Büyük Endüstriyel Kazaların Kontrolü Hakkındaki Yönetmeliği, “ÇED Raporu’na gerek yoktur” onayını verdiği, 17 Temmuz 2008 tarihinde yayınlanan 26934 Sayılı Resmi Gazete’deki bu yönetmeliği, 18.08.2010 tarihli 27676 sayılı Resmi Gazete’de yayınlatarak değiştiriyor. Yeni yönetmelikte “Havaalanları” ibaresi bulunmuyor. Sonuç olarak ÇED’e tabi olan bir yerin özelliğine göre gerekli izinlerin, yasalar ve yönetmeliklerin hiçbirisi aranmamış ve 17.07.2008/26939 sayılı ÇED uygulanacak projeler listesinin 9. Maddesi’ne tabi olan “yollar, geçişler, havaalanlarında” bu tür tesislerin yapılamayacağı, 18.08.2010 tarihli 27676 sayılı Resmi Gazete ile tadil edilerek madde üçteki “havaalanları” muaf tutulmuştur. Dolayısı ile yasadışı verdikleri Çevresel Etki Değerlendirmesi Raporu’na gerek yoktur onayını 21 gün sonra yönetmelik değişikliği ile yasal hale getirmiş oluyorlar. Yani ÇED raporuna tabi olması gereken havaalanı arazisi üzerine kurulan ve Ataköy Yerleşkesi alanına çok yakın olan yedi adet uçak akaryakıt ikmal tanklarının büyük tehlike arz ettiği ve bu alana kurulmasının teknik gerekçelere dayanmadığı yönetmeliklerle de açık açık belirlenmiştir. Bu tankların yeri imar planlarında sanayi alanlarında olması zorunludur. 14.07.2005 tarih ve 2005/9207 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmelik hükümlerine göre 1. Sınıf Gayri, Sıhhi Müessese niteliğindedir. Bu nitelikteki tesis de ancak sanayi alanında açılabilir, ne yeşil alanlarda ne de meskenlere yakın hiçbir yerde kurulamaz, açılamaz hükmü vardır. Konuyla ilgili İstanbul Aydın Üniversitesi Afet Eğitimi Uygulama ve Araştırma Merkezi (AFAM) Başkanı Yard. Doç. Dr. Kubilay Kaptan’la konuştuk. Sayın Kaptan; 500 litreden 50 bin tona kadar olan bu tür imalatların iznini İl Çevre Müdürlüğü, 50 bin tonun üzerindekileri ise Bakanlık veriyor. Türk Hava Yolları’nın İl Çevre Müdürlüğü’ne müracaatı üzerine, İl Çevre Müdürlüğü “ÇED Raporu’na gerek yoktur” diyerek onay veriyor. Öncelikle ÇED Raporu nedir? ÇED Raporu Çevresel Etki Değerlendirilmesi raporudur. ÇED belirli bir proje veya gelişmenin, çevre üzerindeki önemli etkilerinin belirlendiği bir süreçtir. Bu proje ve gelişme bir konut inşaatından havaalanı yakıt tankı inşaatına kadar herhangi bir yapı inşaatı olabilir. Eğer bu projeyi yaparak çevrede bulunan herhangi bir faktöre zarar değil. Böyle bir durumda “ÇED Raporuna gerek yoktur” demek sadece kendini kandırmaktır. Çok daha az zarar verebilecek konularda ÇED Raporu alınırken, mesela bir konut yapacağım, konutumun yanından yüksek gerilim hattı geçiyor. Bunun gibi çok uzun süreçte etkisi olan bir proje için ÇED Raporu istenirken, burada 35 bin tonluk bir yakıt depolanacak ve bununla ilgili ÇED Raporu’na gerek yoktur denilecek. Bunu kabul etmek mümkün değil. Peki “ÇED Raporu’na gerek yoktur” onayını vermek, herhangi bir olumsuz çevresel etkilere neden olmayacağı anlamına mı geliyor? ÇED Raporu’na gerek yoktur demek yasaları baypas edip başımıza nasıl olsa bir şey gelmez diyerek “adam sen de” demektir. veriyorsanız veya o faktörler size zarar veriyorsa doğal olarak çevre içerisinde uyumlu değilse özellikle malzemeden kaynaklı riskler nedeniyle, projenin uygulanacağı bölgenin ve çevresinin oldukça kapsamlı olarak değerlendirilmesi lazım. Bahsedilen yakıt tanklarıyla ilgili olarak da yakıt, buraya depolanmaya müsaittir, çevreden buraya bir zarar gelmez ve bu da bir sızıntı olup dışarı yayılırsa o da çevreye zarar vermez diye bir rapor alınması gerekir. Tekrar tanımlamam gerekirse ÇED; Yeni bir proje ve gelişmelerin çevreye olabilecek sürekli veya geçici potansiyel etkilerinin sonuçları ve alternatif çözümlerini de içine alacak şekilde analizi ve değerlendirilmesidir. ÇED Raporu verilirken projenin sosyal sonuçları da göz önüne alınmalı mıdır? Kesinlikle sosyal sonuçların da gözönünde bulundurulması gerekir. Biz de genelde afetler göz önüne alındığında afetlerin etkisine tek yönden bakılıyor. O da kaç kişi ölür. Örneğin Marmara Depremi’nde 17 bin 400 insanımızı kaybettik, 40 bin insanımız sakat kaldı. Fakat bunun uzun dönemde etkilerine baktığınız zaman bu zarardan çok daha fazla zarara uğradığınızı göreceksiniz. O dönemde 6 yaşında olan çocuklar şu anda 17 yaşında. Üniversite çağları geldi. Acaba o çocukların başarı oranı ne kadar? O çocukların alkol ve uyuşturucu maddelerine bağımlılığı ne kadar?, Bölgedeki boşanma oranı nedir? Bütün bunlara baktığınız zaman deprem ve bunun gibi büyük felaketlerin çok uzun zamanda büyük felaketlere yol açtığını göreceksiniz. Yakıt tankları içinde aynı şey geçerli. Onun için bir patlama olursa şu kadar bir mal kaybı olur veya şu kadar insan ölür bu değil. Buradaki durum çevre özellikle bu ÇED Raporu’nda her şey değerlendirilir. Psikolojik, eğitimsel olarak da değerlendirilir. Çevre faktörleri de değerlendirilir. Yani bana verdiği zarar dışında doğaya verdiği zarar da değerlendirilir. Yakıt Tankları İnşaatı için “ÇED Raporu’na gerek yoktur” onayı verildi. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz? ÇED Raporu’na gerek yoktur denilmesi mümkün Çevre Bakanlığı “ÇED Raporu’na gerek yoktur” onayını 17 Temmuz 2008 tarihinde 26934 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan yönetmeliğe göre verdikten 21 gün sonra bu yönetmeliği değiştirdi. Yeni yönetmelikte “Havaalanları” ibaresi bulunmuyor. Konuyla ilgili ne düşünüyorsunuz? 1980 yıllarında İstanbul’da Independent faciası yaşanmıştır. Üsküdar’da, Salacak kısmında yakıt dolu bir tanker battı ve onun patlaması Kartal’da duyuldu, camlar aşağıya indi. Ham petrol yüklü 150 bin gros tonluk Rumen tankeri ile Yunan Evriali kosteri çarpışmıştı. Denize o petrol yayıldı, yıllarca o temizlenemedi. O patladığı zaman bizim boğazdan geçişlerle ilgili hiçbir koruma kanunumuz yoktu. Patladı, patladıktan sonra döndük biz nasıl bir tedbir alırız diye düşünmeye başladık. Böyle bir yapıda biz ancak başımıza kötü bir şey geldiğinde ve sonrasında tedbir almaya alıştığımız için bütün felaketlerde, felaket sonrası yapılanlar ön plana çıkıyor. Felaketten önce tedbir almamamızın sebebi de aman canım sende ne olacak, bizi mi bulacak gibi son derece lakayt tavırlardır ve yöneticilerin, kendi iç dünyalarında AM ERİKA DE NVER HAVA LİM ANI YAKIT TANKLARININ BUL UNDUĞU ARAZİ bu şekilde düşünseler bile, uygulama da bu şekilde düşünmeleri mümkün değildir. Peki bu tür yapılar nerelerde yapılmalıdır? Bu tür yapılar uçak yakıt deposu zemin üstünde veya zemin altında yapılır diye kesin bir şey yok, ikisi de olur fakat şartları var. Ben bina yaparken bazı yerlerde kendi isteğime göre 500 kat yapamam. Zemin elverişli değildir, kum, toprak elverişli değildir, hava koşulları elverişli değildir, yanında askeri alan vardır vb. ve izin alındığı durumda dahi bu yapıların inşası için farklı standartlar vardır. Size bu konuyla ilgili bazı örnekler vereyim. Amerika’daki Denver Havalimanı’nın yakıt depolarını göstermek istiyorum. Gördüğünüz gibi burada bizimkinden pek bir fark yok. Daha doğrusu; 18 tek fark var yakıt depolarının çevresinde hiç birşey yok. Ama yakıt tanklarının nereye yapılabilir diye sorduğunuzda, yakıt depoları deprem fay hattı üzerinde yapılmaz, yakıt depoları evlerin dibinde yapılmaz, yakıt depoları yolun yanında yapılmaz, yakıt depoları dere yatağına yapılamaz, yakıt depoları yapılıyorsa eğer herhangi bir patlama anına karşın o sağlamlıkta yapılır. Bunların muhakkak sağlanmış olması lazım. Yakıt tanklarının Ataköy’ün göbeğinde, Ayamama Deresi’nin yanında ve “0624” pistinin pist başlangıcına çok yakın yerde olması ne gibi tehlikeler doğuruyor? Oradaki yakıt depolarının etkilenmesine baktığınız zaman şu seçenekler var. Hiç düşünülmeyen bir seçenek yıldırım düşebilir. Çünkü bunun içindeki yakıt türü bizim A1 veya yeni tabirle C1 dediğimiz uçak yakıtı. Bu da çok çabuk uçabilir, oda yanıcılığı fazla, yoğunluğu fazla demektir. Özellikle 38 dereceye ulaştığı anda yanar ve yandığı zaman patlama etkisi ne LPG patlamasına benzer ne normal bir tüpün patlamasına benzer çok ciddi bir etki yaratır. Örnek vermek gerekirse, yaklaşık 0.1 ton’luk TNT maddesi eski HSBC Bankası’nın önünde patladı ve olduğu yerde krater oluştu. HSBC Bankası’nın ne hale geldiğini hepimiz biliyoruz. Burada bahsettiğimiz yakıt 35 bin tonluk bir yakıt. Yani burada birisinin yandığı halde diğerine bulaşmaması diye bir şey söz konusu değil. Zaten bir tanesinin patlaması yeterli. Ataköy’ün yaklaşık 10 bin konutuna etkisi olur. Bunu zemin üstünde havada deprem olmuş gibi algılayabilirsiniz. Hem büyük bir hızla yanıcılık konutlara gelir aynı zamanda büyük bir taş çarpmış gibi etki hissedilir ve bütün bunları atlatırsanız da bu çarpma etkisi denize atılan bir taş gibidir. Dalgaları yaratır. Hem de dalgalar geri gelir. Hem gittiği zaman hem de geldiği zaman etkilenirsiniz. Bir de onlardan bile kurtulsanız ondan sonra oluşacak yangından kurtulamazsınız. Bunlar saatli bomba, yangın tüpü değil hafife alınmamalı. Bunun dışında mesela güneş ışınları etkisine karşı korunmuş mu? Fuel oil dediğimiz şey sonuçta bir atom parçasından oluşmuştur. Dışardan bir etki gelirse fazla soğuk veya sıcak buna tepki gösterir. İçinde bulunduğu yerin dışına taşmaya çalışır. Basıncı artar veya azalır, büzülmeye çalışır. O tankın durumu buna uygun değilse bir şey olmaması da mümkün değil. güneş ışınları bunun için etkili onunla ilgili de tedbir alınması gerekir. Amerika’da FEMA isminde bu tür yapılarla ilgili her türlü izni veren bir kurum vardır. FEMA bütün tehlikelere karşı uygulanacak standartları belirler. Bu standartlardan birisi olan yakıt tankı patlamalarıyla ilgili “Asıl tehlike yakıta karışan sudur” diye bir madde vardır. Varsayalım ki, patlama falan yok yakıta bir şekilde su karıştı, dışarıdan bir sızıntı oldu, su korozene olacağı için, yakıt içerisinde ayrışmaz. Şimdi siz bunu uçağın motoruna koydunuz uçak havalandı, uçamaya başladı. Çözülmediği için bir yerde sıkışacak, su geldiği anda ya motor durur bunu, bu su boşluğunu atmaya çalışır, atmayı başaramazsa tamamen durur, durmasa korozyona uğrar, korozyona uğradığı zaman da Çernobil faciası gibi facialara neden olur. Yer altında olsaydı aynı riski taşır mıydı? Taşımazdı. Yer altında koruyucu ve yeterli kalınlıkta olan perde duvarların içinde yapılsaydı aynı etkiyi yaratmazdı. Çünkü yer üstünde olan her şey doğa koşullarına açıktır. Özellikle bu yakıt tankları için her yer o kadar yakın ki, Anlayamıyorum. Bunun maliyeti nedir ki, yapmasan oraya da yer altına yapsan bunun maliyeti nedir? Bu kadar önemli mi? Yer üstünde bulunduğu zaman olasılıklar o kadar fazla ki yer altına göre. Mesela tam yanında bir araba patlaması oldu. Bu durumda altında olması ile üstünde olması durumunda ne olur? Sadece araba değil ki, bunun yıldırım tehlikesi var, deprem tehlikesi var, yangın tehlikesi var, terörizm tehlikesi var, uçak tehlikesi var. Uçağın bir kanadının orayı kesmesi bile yeterlidir. Burada facianın meydana gelmesi bu kadar kolay nedenlere bağlıdır. Facia meydana gelirken de ben geliyorum diye bağırmaz. Olur birden bire ve biz haberlerde Bakırköy’de müthiş patlama oldu diye dinleriz. diyelim, buna bakılarak tedbir alınmaz mı, buna göre mi bina yapılır? Bina yapıyorum ben depreme göre yapmıyorum niye yapayım nasıl olsa elli yılda bir deprem olacak mı diyelim. Bu şekilde gerçeklerden uzak, bilimi ve halkı alaya alan bir davranış tarzı olamaz. Mühendislik böyle olmaz. Bu yakıt tanklarının çevresinde yüz binlerce insan yaşıyor. Burada yaşanacak bir patlama ne tür sonuçlar getirir? Burada yaşanacak bir patlamanın kısa dönemde insanlar üzerinde uzun dönemde ise çevre üzerinde çok büyük etkileri olacaktır. Orası bizim ana damarımız. Atatürk Havalimanı’nın bir gün kapanmasının ülkemize maliyeti ne kadar araştırmak lazım. 11 Ağustos 1999 Marmara Depremi’nde TÜPRAŞ patladığı zaman 600 milyon dolarlık bir zarar oldu. Eğer bütün bunların hepsini kabul edip, aman ne yapalım biz bu kadar yaptık deniliyorsa maalesef bu bizim bilindik üzerimizden atamadığımız adam sendeciliğimizin tipik bir göstergesi olacaktır. ASIL TEHLİKE BİLGİSİZLİK Bunlar patlamak için yapılmıyor. Patlamasın durdukları yerde dursunlar ama nasıl duracaklarına dair bir standart var. Dünyanın en büyük yapılarını yapan biz değil miyiz. Rusya’da yapıyoruz, Türkiye’de yapıyoruz. Kaya Tünel yapabiliyoruz. Bildiğiniz bütün mühendislik yapılarını Türkiye tasarlayacak ve yapacak güce sahip. Ama neden bu büyük gücü biz tedbir almada kullanmıyoruz anlayamıyorum. Bu kadar merkezi bir yere bunları yapmak büyük bir hata ve umursamazlık. Bir de 7 yakıt tankının yanına yapılan yangın suyu tankı var. (Üstündeki yazı silinip “Su Tankı” yazıldı) Uçak yakıtından oluşabilecek bir yangın su ile söndürülebilir mi? Yangın su tankı eğer fuel oilin dışında bir şey için kullanılacaksa tamam da, yakıttan kaynaklı bir yangın çıkarsa orada bulunulacak olan söndürme tekniklerinin suyla bir ilgisi yok. Su sisi yani içerisinde parçacıklar bulunan bir duman örtüsü gibi göreceğiniz örtülerle bu yangının izole edilip, kendi içinde havasız bırakılıp, ancak o şekilde söndürülmesi lazım, suyla bu işler olmaz. Bunları düşünmeleri gerekmez mi? Sorun burada zaten. Normal koşullarda belki bu endişelerin bazıları yersiz ama hiçbir açıklama yapmadıkları, bilgilendirmedikleri için bunları söylemek zorundayız. Açıklama yapsalar bu konuyla ilgili bilgi verseler tehlikenin büyüklüğü konusunda bilgi ediniriz, bu gizlilik niye onu da anlamıyorum. Şu anda bakıldığında yangınla ilgili bir tedbir alınmadığı görünüyor. İstanbul Aydın Üniversitesi Türkiye’nin en büyük araştırma laboratuarlarından birisi olan, 12 Laboratuarlı bir Teknoloji Merkezi’ne sahip. Afetler, Enerji gibi konularda çalışan ve araştırmalar yapan Araştırma Merkezleri var. Lütfen, buyursunlar gelsinler, ister bize ister farklı bir üniversiteye; bu konu ile ilgili bildiklerimizi paylaşalım ve sorumluluklarımızdan birisi olan “toplumu bilgilendirmek” konusunda gerekeni yapalım. Türk Hava Yolları ortaklık yaptığı ve kurduğu bir şirket OPET ile birlikte kimseye bir şey danışmadan bizim bilgimiz bize yeter diyerek buraya yakıt tanklarını koymuşlar. Dışarıdan baktığımız zaman vatandaşın, bu işin içinde olmayan birinin dahi korkmaması mümkün değil. Ben bu işin içinde olan birisi olarak korkulacak bir şey olması gerektiğini özellikle söylüyorum. İstatistikler olan olaylardan çıkmıştır. Ben size milyonda bir uçak kazası olacak diyorsam bu milyonda bir uçak kazası olduğundan dolayıdır. Bizi bulmaz mı Sonuç olarak Asıl büyük tehlike bilgisizlikten kaynaklanıyor. Türk Hava Yolları’nda çok değerli uzmanlar var. Daha önce Boğaziçi Üniversitesi’nde iken Türk Hava Yolları’nın hangarlarının yapımında çalıştım. Oradaki insanların ne kadar işine sahip çıktığını ne büyük özverilerle çalıştıklarını biliyorum. Fakat bizim genel özelliğimiz olan adam sendecilikten korkuyorum. Gerek yok onu da yapmaya, adamlarda abartıyor ne gerek var söylemlerine çok kızıyorum. Bu tür konularda bu tür söylemler olmamalı. İstiyorsa 150 yılda bir 500 yılda bir böyle kazalar olsun sen tedbirini alacaksın. Neden korkarak yaşayalım, tedbirini al. Apartmanlara 200-300 metre mesafede. 200-300 metre hiçbir şey. Fay hattına da yakın. Bir de şöyle bir işleyiş vardır. İlk önce felaket. Felaketten sonra herkes o işin uzmanı olmaya başlar, tedbirler alınır, sonra tekrar unutulmaya başlar, belli bir zaman sonra felaket olmazsa eski hale geri döneriz. İzmit’te fay hattına 150 metre mesafede hiçbir şey yapılamaz diye hüküm geldi. Ondan sonra bundan 1 yıl önce biz bunu 20 metreye indirdik denildi. Ee fay hattını da 20 metre öteye ittin mi. Kafamıza göre bunları yapıyoruz. Son olarak neler söylemek istersiniz? 5 km uzunlukta köprü de yaparsınız, balçığın içine bina da yaparsınız, yeter ki gerekli şartları sağlayın, tedbirinizi alın. Burada şu an için görünür güvenlik yok, görünmeyen bilmediğimiz güvenliği sağlandığını umut ediyoruz ama onlarla ilgili de şüphelerimiz var. Varsayalım yaptınız, bütün bunlara rağmen güvendesiniz. Ama yanınızda Afet Eğitim Merkezi var, İstanbul Aydın Üniversitesi olarak biz varız, İl Özel İdare var, AKOM var, buralara haber verdiniz mi? Burada gizlenecek bir şey de yok. Çünkü orada herhangi bir patlama anında, onu yapanda etkilenecek, orada hiçbir ilgisi olmayan insan da etkilenecek. Uçağın düşme, trenin çarpma, arabanın kaza geçirme tehlikesi varsa bununda patlama tehlikesi var. Orada bir merkez varken Bakırköy Afet Merkezi ve diğer kuruluşlar bunları bir araya toplayıp, gerekirse gezdirip bakın biz böyle bir şey yaptık, böyle bir tedbir aldık diye bize tanıt orayı. Sonra biz de insanlara söyleyelim. Çünkü insanlar soruyorlar bunları bize. Tedirginlik önlenecek. Tedirginlik hiçbir şey söylemeden, üzerini boş bırakarak, nasıl olsa üzerinden zaman geçtiği zaman unutulur diyerek geçiştirilemez. Arzu BERATOĞLU 19 Türkiye’nin kültür düzeyi en yüksek ilçelerinin başında geliyor Bakırköy... Bakırköy’de nereden nereye gelindi... BANA BAKIRKÖY’Ü ANLAT Şirinevler, Yenibosna var ama oralar 25 hanelik köydü. Yeşilköy mesela fevkalade nefis bir semt. Ataköy tam teşekkül etmemiş. Florya yine plajları ile ünlü. Bütün İstanbul’un yazları koştuğu bir yer. Belediye plajı vardı. Yeşilköy’ün her yerinden denize girilirdi. Bu Röne Park şimdiki kadar derli toplu değildi ama yine vardı. Birde şimdi balıkçı lokantalarının bulunduğu yer, denizin üstüne doğru yürüyen salaş çay bahçeleri vardı. Meyhanemsi lokantalar vardı ama çokta güzeldi. Ulaşım ?.. O zaman ulaşım çok kıttı. Tren en sağlıklı ulaşımdı. Osmaniye’ye minibüsler vardı. Onlarda 1940’lardan kalma taksilerdi. Bir de iki tane minibüs vardı. Bir tanesi mavi boyalı wolksvagendi. Meydandan binerdiniz, bir de kamyonet vardı. Varşova marka. Üstünü kapamışlardı. İki tane de karşılıklı tahta oturak vardı. Birine otururdunuz dolsun diye beklerdiniz. Şimdiki gibi minibüslerin biri gidip biri gelmiyordu. Bir de şimdiki mezarlığın yanında, şu an minibüs durakları var artık, faytonlar vardı. Ulaşım Eskiden İstanbul’da Emirgan’da Çınar altı vardı. Orada çay içmek İstanbullu için bir lükstü. Oraya gidip çay içmek için otobüse bineceksiniz para, bir saat gideceksiniz zaman siz buraya gidersiniz ondan sonra konu komşunuzla bunu 3 gün konuşursunuz. Kent tiyatrosuna giderseniz, orada Yıldız Kenter ile Müşfik Kenter izlersiniz o piyesin kritiğini de ondan aldığınız bütün hazzı bir dostunuzla birkaç gün paylaşırsınız. Bugün ise arkadaşlıklar ve konuşulacak konular de değişti. Teknoloji çok ilerledi. Şimdiki gençler hiç birşey yapmıyorlar. Ancak bulundukları okullar ve dershanelerde bir araya geliyorlar. Eskiden Bakırköy’de arkadaşlıklar çok iyi olurdu. Peki ya aşklar? Eskiden aşklar ile günümüzdeki aşklar arasında da mı fark var? O devirde flört çok zordu. Şimdiki Bakırköy Günümüzde Gençler Caddesi Belediyesi’nin Eski Bakırköy Elektrik Şirket’nin günümüz görüntüsü arka tarafındaki Gençler Caddesi’ne eskiden Aşıklar Yolu denirdi. Sadece sevgililer, aşıklar gelirdi. Orada dolaşırlardı. Aşık olmayan gidemezdi. Orası o zaman pek tenha ve karanlık bir sokaktı. Şimdiki gibi arabaların park ettiğin, insanların geçmekte zorlandığı kalabalık bir sokak değildi. Onlar için daha rahattı. Sokağın değişmesi gibi o zaman ki sevgilerde, arkadaşlıklarda, aşklarda değişti. Çok tuhaf geliyor. Bizim zamanımızda bunlar dokunulmazlığı olan şeylerdi. Bizde aşık olduk, bizde flört ettik ama bizim için onlar hala bir anıdır ve gerçekten kutsanacak bir anıdır. Şimdiki aşklar biraz daha yapay. Bugün Bakırköy’e komşu olan ilçeler, mahalleler nasıldı? O zaman Bahçelievler gerçekten bahçeli evlerdi. Ondan sonra hiçbirşey yoktu. Bağcılar, Esenler, biriydi. O arazide eskiden spor müsabakaları yapılırdı. Ve Barutgücü sahası denirdi. Barutgücü diye bir spor kulübü vardı amatör. Caraousel’in olduğu yer Vita Fabrikası’ydı. Vita fabrikasından evvel de Yağcı Selim Bey’in yağ fabrikasıydı. Bakırköy’ü simgeleyen eski neler var? İlçeleri bazı şeyler simgeler. Şu anda Bakırköy’ü simgeleyen alışveriş merkezlerini saymazsanız bence hiçbir şey yok. İncirli’den girin acaba Bakırköy’e geldim mi, gelmedim mi diye düşünemezseniz. Ama bir kasabanın ilçesine gittiğiniz zaman girişinden dahi orası belli olur. Ama, çocuklarım Kartaltepe İlköğretim Okulu’nda okudu. Orası da o dönemin en güzel okullarından birisidir. Ben mimari olarak çok beğeniyorum. Çünkü bana Cumhuriyet’in ilk kuruluşunu hatırlatır her zaman. Eğer bir gün yıkarlarsa çok üzülürüm. Sonra Halk Evi’nin hemen önünde sonradan Ağır Ceza mahkemesi oldu. Dadyan okulu var. Orası da çok güzel bir bina. Zaten o kadar nefis ahşap binalar vardı ki. Mesela şu andaki İstasyon Caddesi’nde akıl almaz şekilde, ahşabın en güzel işçiliği, oymacılığın en güzeli olan binalar vardı. Malasef o caddeyi açma pahasına onların hepsi yıkıldı. Hiçbir şey kalmadı. Şu anda 5-10 tane ev ya kalmıştır, ya kalmamıştır. İncirli Caddesi üzerindeki tarihi Eskiden Aşıklar Yolu’ydu... ahşap köşk, Resnelliler’in Köşkü var ki kendi başına terk edilmiş ve yanıp yıkılmayı beklemekte. Aklıma başka gelen, İstanbul Caddesi üzerindeki Bakırköy Elektrik Şirketi. Tertemiz, bayraklı süslü bina günümüzle kıyaslanamaz bile. Bakırköy Elektrik şirketi; eskiden... Günümüzde yanıp yıkılmayı bekleyen Resnelliler Köşkü faytonlarla sağlanıyordu. Sayfiye yeri diye geldiğiniz Bakırköy bugün nasıl? Çok güzel yaşanılacak bir yerdi Bakırköy. Fakat şu an çok kalabalık. Birden bire Bakırköy’e hücum oldu hiç bimediğiniz insanlar geldi sizi yönettiler. Bu arada Bakırköy çok genişledi. Kooperatifler, yap-satçılar derken, bir zaman nüfusumuz 2,5 milyondu. Naci Ekşi ilk belediye başkanımızdı. Her seferinde derdi ki, yahu Selçuk Abi Bakırköy senin düşündüğün gibi hemen ele geçirilebilecek bir yer değil ki, Bakırköy Marmara Denizi’nde başlıyor. Karadeniz’de bitiyor. Fakat sanayileşmenin getirdiği göçler İstanbul’u sardı. Ve o sırada Bakırköy’de kooperatifler patladı. Şu anda mesela Capacity çok güzel bir alışveriş merkezi. Fakat orası da Bakırköy’ün nefes aldığı akciğerlerinden Son olarak söylemek istedikleriniz... 21 yaşında 1 çocukla geldim. 2 çocuğum daha oldu. Ve ben bu arada Kartaltepe’den Terakki Caddesi’ne taşındım. Terakki Caddesi’nde Saray Sineması’nın bulunduğu Tayyareci Nurettin Sokağa, oradan İncirli Caddesi’ne çünkü orada mağaza açtım. Onun karşısında bir ev aldım. 3 çocuğum burada büyüdü, burada okudu. Ben burada işimi geliştirdim, hayatım gelişti. Bu bakımdan kendimi Bakırköy’e borçlu hissediyorum. Arzu BERATOĞLU 20 BU YAZIYI MUTLAKA OKUYUN TANE TANE Kapakları Topladılar, ADIM ADIM Engelleri Aştılar HAYATINIZ DEĞİŞEBİLİR 50 TEKERLEKLİ SANDALYE İHTİYAÇ SAHİPLERİNE DAĞITILDI 3 Ağustos 2011 Çarşamba günü Murat Muratoğlu, Sözcü Gazetesi’ndeki köşesinde herkesi yakından ilgilendiren aşağıdaki yazısını yayınladı. Herkesin bilmesi gereken bu yeni uygulama ile ilgili yazıyı yazarından izin alarak yayınlıyoruz. E-Haciz ile hayatınız değişecek İktidar, vatandaşı yeni kırpma modelini buldu! İsmi: elektronik haciz… Biz de kırpalım, kısaca “ehaciz” diyelim. Aslında buldu dedik ama yeni bulmuş falan da değil. Birkaç yıldır üzerinde ciddi ciddi çalışıyorlardı. Uygulamaya da geçtiler. Konu ile ilgili ilk şikayetler geçen yıl gelmeye başlamıştı. Fakat yaygınlaşmış bir uygulama olmadığı için dikkatlerden kaçtı. Sonradan şikayetler de kesildi. Mantıklı olmadığı için vazgeçildiğini sandık. Meğer onlar test çalışmalarıymış ve başarı ile tamamlanmış. Şimdi Gelir İdaresi Başkanlığı, yeni dönemde vergi borçlularına yönelik ‘e-haciz’in kapsamını genişletecekmiş. Ruhunuz duymayacak Bu ne demek? Bundan sonra Maliye ister trafik cezanız, isterseniz vergi borcunuz olsun e-haciz yöntemiyle bankadaki hesabınızdan tahsilat yapabilecek. Size sormadan, haber bile vermeden… Bitmedi... Gerekli değişikliklerin yapılmasıyla birlikte vergi borcu olanların ev ve arabasına da el konulabilecek. Ardından vatandaşın malı satılıp vergi borcundan mahsup edilecek. Batan geminin malları gibi… Herhalde sistemi nasıl kilitlerim diye düşünseniz daha iyi bir yöntem bulamazsınız… İnsanları kayıtlı ortamdan nasıl uzaklaştırırım diye uğraşsanız daha idealine ulaşamazsınız. Yastık altını nasıl teşvik ederimin cevabı da ‘e-haciz’de saklı… Vatandaş, esnaf, tüccar, işadamı… Bankadaki parasına güvenip çek kesiyor, mal alıyor, ödeme yapıyor… Bir bakıyor, vergi borcu var… Cezası ile ödemeye razı… Öncelikle işini çevirmesi, gününü devirmesi lazım… Ancak hesap tamtakır… Devlet alacağını tahsil etmiş. Hangi borç, neyin vergisi? Bilinmiyor! Ne bir tebligat, ne bir uyarı! Sonradan canınız yanacak Ya da adam KOBİ… Zaten kriz vurmuş… Maliye’nin ikaz yazısını almış ancak eli mahkum… Zamana ihtiyacı var… Bir bakıyorsunuz onun da bankadaki parası bloke edilmiş… Haciz yolunda… Parasının haciz edildiğinden habersiz olan KOBİ, iş yapmaya ya da borcunu ödemeye kalkıştığında parasının kilitlendiğini, elinin, ayağının prangalandığını fark ediyor… Acil nakit lazım… Ne yapsın? Artık bir arkadaştan mı borç bulur, tefecinin kucağına mı oturur… Devlete ne ki, o tahsilata bakar derseniz sorun yok. Halen kriz ile boğuşan vatandaşa bu zor döneminde, adeta gaddarlık dozunu arttırarak köstek olunmak isteniyorsa, o ayrı… Bu kişiler zaten mükellef. Hiçbiri “Ben bu vergiyi ödemeyeceğim” demiyor ki! Kimse devlete borç takmak istemez, devletle başı derde girsin istemez. Belki taksit teklif edilir, kolaylık sağlanır, yolu yordamı bulunur… Ancak internet ortamından ehaciz demek, ipi çekmek, ocakları söndürmek demektir… Bu kadar acımasız, bu kadar elektronik olunmaz ki… MURAT MURATOĞLU Türkiye Omurilik Felçlileri Derneği (TOFD)’nin başlatmış olduğu mavi kapak toplama kampanyasına destek veren Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi topladıkları mavi kapaklar ile ihtiyaç sahibi 50 engelliye tekerlekli sandalye alınmasını sağladı. Kampanya sonucu alınan tekerlekli sandalyelerden İstanbul’daki engellilere verilecek olan 14 adet sandalye Carousel Alışveriş ve Yaşam Merkezi’nde gerçekleştirilen tören ile ihtiyaç sahiplerine verildi. İstanbul dışındaki engellilere verilecek olan 36 sandalye ise kargo ile diğer illerdeki engellilere gönderildi. Törende ayrıca kampanyaya desteklerinden dolayı Carousel Alışveriş ve Yaşam Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Mermer, Yeşilköy Muhtarı Bülent Yurtsever ve Menajer Şahin Özer’e birer plaket verildi. Mermer, Yurtsever ve Özer’e, plaketleri Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Nurselen Toygar tarafından takdim edildi. Plaket töreninin ardından konuşan Yüksel Mermer, Carousel AVM olarak her zaman engellilerin yanında olduklarını ve gereken tüm kampanyalara iştirak edeceklerini söyledi. Kampanyaya büyük emek veren ve mahallesinde toplanan kapaklar ile bir çok engelliyi tekerlekli sandalyeye kavuşturan Yeşilköy Muhtarı Bülent Yurtsever’de, Yeşilköylülere kampanyaya gösterdikleri katkıdan dolayı teşekkür ederek, bundan sonrada TOFD ve diğer engelli gruplarına her türlü destekte bulunacaklarını belirtti. Tekerlekli sandalyelerini almanın mutluluğu gözlerinden okunan engelli ve aileleri, ayrıca törende gerçekleştirilen dans ve müzik sunumları ile de eğlenceli dakikalar Mehmet Faruk Gürtunca Sokağı’nda MİNİBÜSLER GEÇİT VERMİYOR Bakırköy-Ataköy ve BakırköyYeşilköy minibüs hatlarının duraklarının bulunduğu Mehmet Faruk Gürtunca sokağın özellikle sabah ve akşam saatlerinde geçit vermiyor. Minibüslerin yolun her iki yanına park etmeleri nedeniyle özellikle Ataköy’den gelen ve Ataköy’e gitmek isteyen sürücüler adeta işkence çekiyor. Şükran Çiftliği Caddesi’ne çıkmak imkansız hale geliyor. Gazetemizi arayanlar “ Minübüslerin bu sokağın tamamını park olrak kullanmalarını buradan geçen bizi yönetenler görüyor ama görmezlikten geliyorlar. Münakaşaların eksik olmadığı gün yok. Yetkililer bu sorumsuzluğu gidermek için bizlerin minibüs şöförleriyle kavga etmemizi mi bekliyorlar?” diyorlar. 21 CAPACITY OTOPARK GİRİŞİNİ KİMİN YAPTIĞI BİLİNMİYORMUŞ! GARİP AMA GERÇEK!.. Bu ülkede yapılan hemen her şey yapanın yanına kar kalıyor. Göstermelik olarak trafik sıkışıklığına çözüm aranıyor. Capacıty AVM’nin otopark girişindeki sorun yıllardır çözümlenemiyor. Yüce Tarla Caddesi ile Fişekhane Caddesi’nin kesiştiği yerdeki AVM’nin otopark girişi trafiği tıkıyor. Bu istikametten gelip otoparka girmek isteyenler yüzünden trafik tıkanıyor. Sürücüler arasında kavga eksik olmuyor, tehlike yaşanıyor ve bizi yönetenler sadece seyrediyor. “Bu olayı sıradan bir vatandaş yapsaydı veya gelişmiş ülkelerde yaşansaydı ne olurdu” sorusu akıllarda takılı kalıyor. Tarih 13.02.2008 Bakırköy Kaymakamlığı; Kaymakam Dursun Ali Şahin imzası ile BİLGİ İÇİN Ulaşım Koordinasyon Merkezi’ne, Gereği içinde Bakırköy Belediye Başkanlığı’na aşağıdaki yazıyı gönderiyor “İlçemiz Yüce Tarla Caddesi ile Fişekhane Caddesi’nin kesiştiği ve CAPACITY Alışveriş Merkezi’nin otopark girişinin de bulunduğu kavşakta ayırıcı adanın içeri doğru kesilmiş olduğu anlaşılmış ve konu ile ilgili gerekli inceleme ve tesbitler için 75 108 kod nolu Trafik ekibi görevlendirilmiştir. Yapılan kontrollerde ayırıcı adanın dikey bölümünün yoldan 7 metre, yatay bölümünün iç kesiminden 3.8 metre ve dışa doğru 6 metre kesilerek yola eklendiği ve Yüce Tarla Caddesi’nde aşırı yoğunluk yaptığı anlaşılmıştır. Söz konusu adanın tarafınızdan kesilip kesilmediğinin araştırılması ve sorumlular hakkında gerekli yasal işlemin yapılmasını; Trafik yoğunluğunun azaltılması için de kavşağın ESKİ HALİNE getirilmesini, gereği için Bakırköy Belediye Başkanlığı’dan Bilgi edinilmesini Ulaşım ve Koordinasyon Merkezi’nden Arz ve rica ederim.” Sonra ne mi oldu? Yazışmalar sürdü gitti. Kimin yaptığı tesbit edilemedi. Kısaca yapanın yanına kar kaldı. Bakırköy Kaymakamlığı’nın bu yazısı üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığ,ı Ulaşım Daire Başkanlığı Ulaşım Koordinasyan Müdürlüğü Başkan Adına Genel Sekreter Yardımcısı Muzaffer Hacımustafaoğlu imzası ile Gereği için Yol Bakım ve Onarım Müdürlüğü, Bilgi için de Bakırköy Kaymakamlığı (İlçe Emniyet Müdrürlüğü)’ne aşağıdaki yazıyı gönderiyor. “İlgi yazı ile Bakırköy İlçesi, Yüce Tarla Caddesi ile Fişekhane Caddesi’nin kesiştiği ve Capacity AVM’nin otopark girişinin de bulunduğu kavşakta refuj ve adanın kısaltılarak kavşak geometrisine müdahale edildiği; yapılan uygulama ile trafik yoğunluğunun arttığı ifade edilerek, sorumlular hakkında yasal işlemin yapılması ve kavşağın eski haline dönüştürülmesi talep edilmektedir. “Yerinde yapılan tesbitlerde kavşak icerisindeki geometrik düzenlemede değişiklik yapıldığı görülmüş olup, konu incelenerek kavşağın eski haline dönüştürülmesi ve sorumlular hakkında yasal işlemlerin başlatılması hususunu bilgilerinze arz/rica ederim” Yazışmalar devam ediyor . Bakırköy Kaymakamlığının bu yazısı üzerine İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Ulaşım Daire Başkanlığı Ulaşım Koordinasyan Müdürlüğü Başkan Adına Genel Sekreter Yardımcısı Muzaffer Hacımustafaoğlu imzası ile bu kez 22.04 2008 tarihinde Bakırköy Belediye Başkanlığına bir yazı gönderilerek (.....) kavşağın eski haline dönüştürülmesi hususu tarafımıza ve Bakırköy Belediye Başkanlığı’na iletilmiştir. Fişekhane Caddesi’nin ana arter olması nedeniyle konu değerlendirilmek üzere ilgi (b) yazı ile tarafımıza bildirilmiştir. Konu incelenerek kavşağın eski haline dönüştürülmesi ve sorumlular hakkında yasal işlemlyerin başlatılması hususu ilgi (c) yazımız ile Bakırköy Kaymakamlığı ile Yol Bakım ve Onarım Müdürlüğüne bildirilmiştir. Bilgi alınmasını rica ederim. Daha bitmedi yazışmalar devam ediyor. 06.05.2008 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Ulaşım Daire Başkanlığı Ulaşım Koordinasyan Müdürlüğü Başkan Adına Genel Sekreter Yardımcısı Muzaffer Hacımustafaoğlu imzası ile Bakırköy Belediye Başkanlığı’na ( Teftiş Kurulu Başkanlığı) bir yazı daha gönderiyor. Bu yazıda (.....) Söz konusu kavşaktaki olumsuzluğun giderilerek eski haline getirilmesi ve kavşak dözenlemesi yapanlar hakkında da yasal işlem başlatılarak müdürlüğümüz ve Bakırköy Kaymakamlığı’na bilgi verilmesi hususunu arz ve rica ederim” deniyor. Sonra ne mi oluyor? Bakırköy Belediye Başkanlığı Teftiş Kurulu Müdürlüğü 14.05 2008 tarihinde Fen İşleri Müdürlüğü’ne bir yazı gönderiyor. Yazının girişinde olay anlatılıyor (....) Bu nedenle; iddia edildiği gibi belediyemizce anılan mahalde herhangi bir fiili uygulamada bulunup bulunulmadığı şayet bulunuldu ise ne tür işlemlerin hangi gerekçeye bağlı olarak yapıldığına ilişkin belgelerin birer suretleri ile konuya ilişkin müdürlük görüşünün bildirilmesini rica ederim. Ayhan Otlatıcı Başkan Yardımcısı. Fen İşleri’ne gönderilen bu yazıdan bir gün sonra Fen İşleri Müdürü Muzaffer Yıldız cevap veriyor (......) İlgi (a) yazıda belirtilen Bakırköy ilçesi, Yüce Tarla Caddesi ile Fişekhane Caddesi’nin kesiştiği Capacitiy AVM otopark girişindeki kavşakta ayırıcı Refuj ve adanın kısaltılarak, geometrisinin bozulduğu uygulama Fen İşleri Müdürlüğünce yapılmamış olup, KİMİN TARAFINDAN DA YAPILDIĞI müdürlüğümüzcede bilinmemektedir Konu ile ilgili bilgi edinilmesini rica ederim.(Bu yazıda Yaşar AKTAŞ Birim şefi imzası da bulunuyor) Bakırköy Belediye Başkanlığı Fen İşleri Müdürlüğü 21.05.2008 tarihinde Bakırköy Belediye Başkanı Adına Başkan Yardımcısı Turgay Akbal İmzası ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı (Yol Yapım ve Onarım Müdürlüğü’ne) aşağıdaki yazıyı gönderiyor. (.....) İlgi (a) yazıda belirtilen Bakırköy İlçesi Yüce Tarla Caddesi ile Fişekhane Caddesi’nin kesiştiği Capacitiy AVM otopark girişindeki kavşakta ayırıcı refuj ve adanın kısaltılarak, geometrisinin bozulduğu uygulama Fen İşleri Müdürlüğümüzce yapılmamış olup, kimin tarafından da yapıldığı müdürlüğümüce de bilinmemektedir. Konu ile ilgili bilgi edinilmesini arz ederim. Ve sonuç... Bu kadar yazışma sonucunda yapılan bir şey yok. Trafik sıkışıklığı aynı şekilde devam ediyor... Sorunlar ise her geçen gün katlanarak artıyor. Gazetemize sorulanları bizde yetkililere soruyoruz. Devasa bir AVM yapılıyor. Hizmet otoparkı olmak zorunda. Bu AVM’nin onanmış projesi yok mu? Bu projeye göre otopark girişi ve çevre yollar bu projede görülmüyor mu? Ayrıca Bu AVM’nin onanmış projesine göre inşaatının yapılıp yapılmadığını kim kontrol ediyor? Bakırköy Belediyesi’nin kontrol mühendisleri nerede? Bu durumda bizi yönetenler “belinde silahı, cebinde parası ve arkasında siyasi gücü olanlar bu ülkede her şeyi yapıyor. Onlar için yasalar işletilmiyor” söyleminde bulunanlara nasıl bir cevap vermeyi düşünüyor. Bu arada AKP iktidarının özellikle ikinci döneminden sonra; yukarıdaki söylemde “Belinde silah” kelimelerini çıkartmakta yarar görüyoruz. Artık pek silahlı çeteler ortalarda görülmüyor. 22 Kaçak elektrik kullananların bedelini bize ödetiyorlar ELEKTRİK FATURALARINA DİKKAT Tüketiciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Yaptığı açıklamada kaçak elektrik kullananların bedelini “K/K bedeli“ ile elektrik faturalarına yansıtıldığını söyledi. Kenan Kır Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na aşağdaki yazıyı gönderdi; ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANLIĞI’NA ANKARA ZÜLKANÝ SÝRMEN RAMAZANI PAYLAŞMAK… Çanakkale’nin Çan İlçesi Halilağa Köyü’nde ramazanı yaşamanın ayrıcalık olduğunu düşünüyorum. Çan’ın köyleri arasında Halilağa Köyü’nün yaratıcılığı, idari kadronun mükemmel yönetimi, halkın birbirleriyle dayanışması, paylaşması mükemmel olsa gerek. Ramazanın başladığı birkaç gün de bende burada bu dostluğu bu paylaşımı yaşadım. Ramazanın bereketi özellikle iftar sofralarına yansıyor. Halilağa Köyü’nün bir özelliği de köyün sıraca nöbet tutması. O gün nöbet hangi ailede ise bu aile Halilağa Köyü’nde yaşayan tüm insanlara iftar vermesidir. Köyün ekabir takımlarından Halit Aklan, Almanyalı derler kendisine, İdris Kılıç Çolak derler lakabına, Ramazan Candan, İzzet Kılıç Uzun derler kendisine, Ramazan Candan, Hüseyin Kutlu, Muharrem Arıkan ve ben gündüzleri köy kahvesinin yanında toplanıp güzel sohbetler yapmışızdır. Hele hele kanalların birinde bant yayın olarak yayınlanan Kırkpınarın tekrarı, Elmalı güreşlerinin tekrarı, Kurtdereli’nin tekrarına rastladığımız anda ortalık yine panayır yerine dönüyor. Bu anıları her zaman saklayıp gün gelir bunları yaşadık deriz. Halilağa Köyü’nde iftarı bütün köyün toplu halde paylaşması gençliğin de kaynaşmasına öncelik ediyor diye düşünüyoruz. Gündüzleğin bir telaş başlar nöbet sahibinde ta ki iftara kadar yemekler hazırlanır, soğuk sular aşağı çeşmeden genç kızlarımızın elinde masalara dağılır. Köy gençleri Yüksel, İlker, Coşkun, Nizamettin, Hasan, Serkan, Cengiz, Engin, Ersin, Ercan, Tevfik, Özcan, Hıdır, Özkan ve Durmuş sahurdan önce uykuya dalan köylüyü, nöbetleşe olarak, ramazan davuluyla köy halkını uyandırıp sahura kaldırırlar. Köyümüzün genç kızları ise Dilek, Seda, Reyhan, Canan, Meltem Çakıroğlu, Gülay, Cahide ve Meltem Akıncı da iftara yakın zamanlarda nöbet sahibine yardım edip iftarın hazırlanmasında, yemeklerin ekmeklerin masalara dağılmasında yardımcı olup iftarlarını neşe içinde açmışlardır. Her neyse yine söylüyorum Çanakkale Çan Halilağa Köyü’nde iftarı yaşamak, köy halkıyla bazı şeyleri paylaşmak çok güzel… Her şey gönlünüzce olsun… Son Dönemlerde (Nisan-2011’den İtibaren) Elektrik Dağıtım Şirketleri Tarafından Abonelere Gönderilen Elektrik Faturalarında “K/K Bedeli“ Adı Altında Ek Maliyetler Yüklenmektedir. “K/K Bedeli“ nin Ne Anlama Geldiği, Hangi Yasal Gerekçe İle Alındığı Konusunda Elektrik Abonesi Tüketicilerimizden, Vatandaşlarımızdan Yoğun Şikâyetler Gelmektedir. Tüketicilerin Ekonomik Çıkarlarının Korunması İle Bilgilendirme Hakkı En Temel Evrensel Tüketici Hakkıdır. Bu Bağlamda, Enerji Ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’ndan, -Elektrik Faturalarında Yer Alan “K/K Bedelinin” Ne Anlama Geldiği?, -K/K Bedelinin” Hangi Yasal Gerekçe İle Alındığı?, -Elektrikte Ortaya Çıkan Kayıp Ve Kaçağın Maliyetinin, Faturasını Düzenli Ödeyen Abonelere Yüklenip-Yüklenmediğinin Açıklanması, - Elektrik Faturalarında Yer Alan Enerji Hizmet Bedeli Dışındaki Diğer Maliyet Kalemlerinin Neler Olduğunun, Enerji Hizmet Bedeli Dışındaki Diğer Dolaylı Maliyet Kalemlerinin Fazlalılığı İle Bunların Tüketiciler Üzerindeki Yükleri, -Elektrik Faturalarındaki Kısaltmaların Ne Anlama Geldiğinin Kolaylıkla Anlaşılabilir Olması Ve Faturaların Aboneleri Daha Bilgilendirici Şekilde Düzenlenmesi Gerektiği, Konularında Sizleri Açıklamaya Yapmaya, Göreve Davet Ediyoruz. Vereceğiniz Bilgiler Tüketicilerimiz ve Vatandaşlarımız Açısından Büyük Önem Taşımaktadır. En İyi Dileklerimizle, Başarılı Çalışmalar Diliyoruz. Saygılarımızla. A.Kenan KIR Yönetim Kurulu Başkanı GSM’lerde “LİMİT AŞIMI“ İLE TÜKETİCİ KANDIRILIYOR MU? Tüketiciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Kenan Kır GSM Kullanan Tüketicilerin “Limit aşımı” ile ilgili Tüketiciler Derneği Telekomünükasyon Komitesi Başkanı Arzu Alpagut ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Kenan Kır yaptığı açıklamada şunları söyledi. ”GSM kullanan tüketicilerin; tarifelerine uygulanan paket seçenekleri limitlerinin aşılacağı duyurusunun yapılmaması ve limit aşımı ücretlerinin tüketicilerin anlayacağı şekilde açık ve şeffaf bilgilendirilme yapılmaması, evrensel bir hak olan “Tüketicinin bilgilendirilmesi hakkına” ve tüketicilerin ekonomik haklarının ihlal edilmesine zemin hazırlamaktadır . Tüketiciler işletmecilerle yaptıkları GSM sözleşmesi kapsamında tarife seçmektedirler. Tarifeler tüketiciye sınırlı süreler için indirimli ücret uygulayan paket seçenekleriyle sunulmaktadır. Sık sık değişen paket uygulamaları kamuoyunda duyrularak tüketicilerin onayı alınmaksızın genellikle SMS ile bildirilmektedir. Paket sürelerinin aşılması durumunda tüketici cezalandırılırcasına ve çoğu zaman paket limitini aştığını bilmeden düzenleyici kurumun belirlediği en yüksek tavan tarife ile ücretlendirilmektedir. 2010 yılında “elektronik haberleşme hizmetlerinden yararlanan tüketicilerin haklarını ve menfaatlerini korumaya yönelik usul ve esasları belirlemek” amacıyla Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) tarafından yürürlüğe konan Elektronik Haberleşme Sektöründe Tüketici Hakları Yönetmeliğine rağmen tüketicinin ekonomik hakları korunmamaktadır. AYRICA tüketici tarafından anlaşılmayacak şekilde “Çok sayıda paket hazırlanması “ kafaları karıştırmakta, sonuçta yaratılan belirsizlikler; GSM sektörünü “En çok tüketici şikayeti alan sektör veya tüketici memnuniyetsizliğinin en çok yaşandığı sektör” konumuna getirmektedir. Kapasite kullanımı olarak tanımlanabilecek GSM konuşmalarında, tüketici sözleşmeleriyle belirlenen tarifede “kapasite”nin birim fiyatı tepe ücret üzerinden belirlenmekte - tüketiciye sunulan sınırlı kapasite kullanımına karşılık- “paket” kapsamında sunulan ücret her ne kadar indirimli fiyat gibi gösterilse de paket aşımında tüketicinin tavan ücretle cezalandırılması sonucunu doğurmakta ve tüketici haklarına karşı bir duruş yaratmaktadır. Tüketicinin cezalandırılırcasına karşı karşıya bırakıldığı paket aşımı sorununa Ulaştırma Bakanlığı ve EPDK da KAYITSIZ kalmakta, tüketicinin bilgi eksikliğinden ve zaaflarından da yararlanılarak sorun büyüyerek sürmektedir. Türk Standartları Enstitüsü’nde (TSE) bilişim sektörünü de kapsayacak genel anlamda bir “ücretlendirme standardı” nın hala oluşturulamaması gerçeğiyle karşı karşıya olan ülkemizde, GSM konuşmalarının ücretlendirilmesinde “birim fiyat”, “tarife” ve “paket” kavramlarının uygulamaları, tüketicinin aleyhine ücretlendirme politikalarının geliştirilmesine neden olmakta ve belirsizlik, kargaşa, tüketici mutsuzluğu sürüp gitmektedir. Oysa, tam üye olma yolunda Avrupa’daki gelişmiş ülkelerin uygulamaları yaşama geçirildiğinde yaşanan sorunların büyük kısmının kendiliğinden çözülebileceği ortadadır. Bu bağlamda, yetkili kurum ve kuruluşlar yasal alt yapıdaki bu eksiklikleri bilişim sektörünü de kapsayacak bir şekilde “kapasite kullanımının ücretlendirmesi” veya “saniye bazlı ücretlendirilme” kural ve prensiplerinin Avrupa ülkelerindeki standartlar çerçevesinde oluşturması çalışmalarına acilen başlanmalıdır. BU GERÇEKLER IŞIĞINDA ULAŞTIRMA BAKANLIĞI’NI VE BTK’yı , paket uygulamalarında tüketici mağduriyetinin önlenmesi için: -Yeni paket uygulamasına geçildiğinde SMS veya çağrı merkezi yoluyla aboneden onay alınarak yeni tarifenin uygulanması, -Faturalı ve ön-ödemeli tüketiciye paket limitine yaklaşıldığında ve limit geçildiğine “uyarı” mesajlarının gönderilmesi, -Paket süresinin sonunda kullanılmayan dakikaların aboneye detaylı faturayla veya SMS ile bildirilmesi (ön-ödemeli), -Uyarı mesajında limit aşımından sonra uygulanacak tarifenin bildirilmesi, konularında acil önlemler almaya ve tarife paketlerine rağmen- şok faturalarla karşı karşıya kalıp TÜKETİCİ HAKLARININ İHLAL EDİLMESİNE ENGEL OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ.” 24 5 YIL ÖNCE DUYURMUŞTUK Ataköy 1. Kısım’daki “ BU ARSAYA OTEL Mİ YAPILACAK” başlığı ile Ekim 2006’da duyurmuştuk Haberimiz üzerine Bakırköy Belediye Başkanı Erzen 1. Kısım sakinlerini Bakırköy Spor Vakfı’nda toplayarak açıklamalarda bulunmuştu. Ekim 2006 sayımızda Ataköy 1. Kısımdaki TOKİ’ye ait arsada Otel yapılacağını duyurmuştuk. Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakırköy İlçesindeki turizm alanları için etaplar halinde 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlar hazırlayıp onadı. Ataköy 1. Kısma ait turizm alanları ilgili onanıp planlar Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından 15.01.2007 tarihinde Bakırköy Belediye Başkanlığı’na gönderildi. En büyük tehlike arsa çevresindeki binaların istimlak edilmesi 1/1000’lik planlar askıya çıkartıldı. Haber kaynaklarımız Ataköy 1. Kısım’da TOKİ’ye ait arsanın otel olarak satışa çıkartılacağını, Toplu Konut İdaresi Başkanı Hüseyin Bayraktar’ın bazı iş adamlarını arayarak “Yabancı ortak bulun bu arsayı size otel yapmak üzere satayım” bildiriyordu. Yaptığımız araştırmada haberinin doğruluğunu tespit edince Ekim sayımızda bu haberi 1. sayfamızda yayımladık. “Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, Emlak Bankası’nın kapatılması sonrası devir aldığı tüm arsaları satışa çıkartıyor. Ataköy’de satışa çıkarttığı arsaları hisse paylaşım usulü ile imara açan ve imar planı yetkisi olduğu için şehircilik anlayışına ters gelse de istediği gibi imar planı yapan TOKİ şimdi de Ataköy 1. Kısım’daki kreş yerini ihaleye çıkartıyor. Haber kaynaklarımız bazı müteahhitlere haber göndererek “Yabancı sermaye bulun, gelip ihaleye girin. Ataköy 1. Kısım turizm bölgesi. Bu arsayı otel yapılmak üzere ihaleye çıkartacağız.” dediğini ifade ediyorlar. Bilindiği gibi Ataköy 1. Kısım, Yenimahalle ve Zeytinburnu’nun sahil kesimi turizm bölgesi olarak ilan edilmişti. TOKİ’nin Ataköy 1. Kısım’da apartmanların arasında bulunan bu arsaya otel yapıp yapamayacağını tartışırken, Bakırköy Belediyesi’nin böyle bir ihaleye engel olma şansının olmadığı savunuluyor. Bir üst düzey yetkili, “Bu alan turizm bölgesi. Planları Turizm Bakanlığı yapıp onaylıyor. Belediye müdahale edemiyor. Toplu Konut İdaresi’nin istimlak etme yetkisi var. Bizi korkutan rayiç bedel ödeyerek bu arsanın etrafındaki binaları da istimlak etmesi. Burada yapılacak şey, belediyenin bu arsayı Ataköylüler lehine alması ve yeşil alana çevirmesi.” şeklindeki haberimiz üzerine o günden bu yana tepki koymayan Ataköy 1. Kısım sakinleri Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan, Bakırköy Belediyesi’ne arsada otel yapılacağı yazısını gönderince işin vahametini anlamış oldular. ATEŞ ÜNAL ERZEN ATAKÖY 1. KISIM SAKİNLERİ İLE BAKIRKÖY SPOR VAKFI TESİSLERİ’NDE KONU İLE İLGİLİ BİLGİLENDİRME TOPLANTISI YAPMIŞTI Bunun üzerine Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünalerzen Ataköy 1. Kısım sakinleri ile Bakırköyspor Vakfı’nda bir toplantı yaptı. Ünalerzen toplantıya katılanlara aşağıdaki açıklamayı yaptı. “1. Kısım Mahalle’nin kısmen içinde bulunduğu Ataköy Sahili’nde Ayamama Deresi’nden başlayıp eski Sümerbank alanı bitimine kadar devam eden ve ayrıca Galleria Kavşağı’ndan kuzeye doğru Fişekhane Caddesi bağlantısı ile Carousel ve Bakırköy İş Merkezi parsellerinin kuzeyinden devam edip Ebuziya Caddesi ve Halit Ziya Uşaklıgil Sokağı ile sahile bağlanan alan 1989 yılında Bakanlar Kurulu kararı ile turizm alanı ilan edilmiştir. 4957/2634 sayı Turizm Teşvik Kanunu’nun 7. maddesi gereğince turizm alanlarında imar planı hazırlama ve onama yetkisi Kültür ve Turizm Bakanlığı’na aittir. Kültür ve Turizm Bakanlığı Bakırköy İlçesi’ndeki turizm alanları için etaplar halinde 1/5000 ve 1/1000 ölçekli planlar hazırlayıp onanmıştır. Ataköy 1. Kısım’a ait turizm alanları için Kültür ve Turizm Bakanlığı 15.01.2007 tarihinde belediye başkanlığımıza gelmiştir. Gelen yazıda maddeler aynen böyledir. 1. Madde: Mahalleye ait 1/1000 ölçekli bu planda 3 seçenekli yapı yapılanma şartı getirilmiştir. KONUT veya TİCARET için emsal: 1, TURİZM + TİCARET için emsal: 2 (En az %50’si turizm) TURİZM TESİSLERİ İÇİN emsal: 2.5 2. Madde: Planlama alanı içinde bloklara ait parseller ve kadastral boşluklar dikkate alınmamıştır. Bu alan tek bir parsele dönülecek düşüncesi ile planlanmıştır.Bloklara ait parseller girişsiz (mahreçsiz) bırakılmıştır. Uygulamada özel mülkiyetteki parsellerin ve kadastral boşlukların birleştirilmesi çok büyük sıkıntılar doğuracaktır. Madde 3: Seçenek fonksiyonlarına verilen emsal değerlerine göre mevcut konutların kendi parsellerinde yine konut olarak yapılaşması düşünüldüğünde emsalin yaklaşık 3.2 olması gerekir. Bu emsal hesabına parsellerin etrafındaki kadastral boşlukların da katılması ise brüt emsalin 1.5 olması durumunda mevcut konutları korunmuş olmaktadır. Madde 4: Planda konut seçeneği için verilmiş bulunan emsal değeri mevcut yapılaşmayı ve mülkiyet haklarını korumak adına çok düşük bulunmaktadır. Madde 5: Planlama alanı içersinde mülkiyet sınırları ve kadastral doku dikkate alınmamıştır. Mevcut konut parsellerinin korunması düşünüldüğünde parsellere giriş (Mahreç) sağlayacak şekilde alan içinde ki mevcut yollar otoparklar ve yeşil alanların imar planı çizim tekniğine uygun istikametler geçirilerek çizilmesi gerekir. Madde 6 : 1-2-3-4-5. Mahallelerdeki parsellerin yola mahreci olmayıp yüzer şekilde çevresi kamuya terk edilmiştir. Kamu alanından binaya ulaşılmaktadır. Madde 7 : 6-7-8-9-10-11. Mahallelerin parselleri mahreçli ve yollarla ayrılmayıp büyük parseller içinde yüzen bloklar şeklindedir. Madde 8 : Turizm alanı dışında olan alanlara belediyemizce mevcut bloklar kadar inşaat yapılacak şekilde imar planları hazırlanmaktadır.” dedi. Daha sonra sorulu cevaplı geçen konuşmalarda bundan sonra neler yapılması gerektiği tartışıldı. Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, belediye olarak 1/1000’lik planları meclisten geçirmeyeceklerini kesin bir dille ifade etti. Bu arada plan değişiklik teklifinin 15 Şubatta askıya çıkartılacağını hatırlatan Ünal Erzen, “5 -Şubat’tan itibaren itiraz hakkınız var. Bir ay süre ile askıda kalacak olan bu değişikliğe itirazınızı yapın. Sonra bu itirazınızın sizin lehinize değiştirilmesini sağlayalım.” dedi. Bilindiği gibi Toplu Konut İdaresi Başkanlığı (TOKİ) doğrudan imar planı yapma yetkisine sahip. Ayrıca kendi arsası etrafındaki bina ve arsaları da istimlak edebiliyor. BU YOLA GEREK VAR MI? onan ır sa y o l b ur a dan g e çe c e k ve yüzle rce ağ aç Hastanesi bahçe sınırından açılacak yola itiraz ediliyor. Özellikle yeni açılacak yol ile halen kullanılmakta olan Behçet Kemal Çağlar Caddesi'nin arasında kalan S Blokları sakinleri yapılmak istenen yola gerek olmadığını, yıllardır kullanılan Behçet Kemal Çağlar Caddesi’nde trafik sıkışıklığı sorunu yaşanmadığını belirtirken, Ataköy 3-4-11 Kısım Mahalle Muhtarı Fehamet Berk'te, yapılacak olan yeni yolun mahallelinin ve özellikle o bölgede oturan insanların huzurunu bozduğunu belirtti. Berk, yapılmak istenen yolun hiçbir mantıksal açıklamasının da bulunmadığını ifade ederek, “Bu yolun yapılması son derece sakıncalı. Hem insanların huzuru bozulacak hem de orada bir çok ağaç kesilecek ve ağaç katliamı olacak. Mantıken de yolun oraya yapılmasının hiçbir faydası ve gereği yok. Biz bu yola karşıyız. İmar planı değişikliği ile ilgili askı süresinde itirazımızı yaptık. Sonucu bekliyoruz. İnşallah sesimize kulak verirler ve bu niyetlerinden vazgeçerler. Huzursuzlukta son bulur. Çünkü son zamanlarda bir çok insan muhtarlığımıza gelip ‘böyle bir şey duyduk, doğru mu?’ diye bize şikayet ediyorlardı” dedi. plan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Ataköy mevzi imar planları ile ilgili 1/1000 lik uygulama planlarının yapılması için Bakırköy Belediyesi’ne gönderdi. Bakırköy Belediyesi Meclisi’nde görüşülmeye başlanan imar planları değişiklikleri içinde göze çarpanlardan birisi Ataköy 3-411 Mahallede bulunan, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi bahçe sınırından açılacak yol. Yandaki planda da görüldüğü gibi bu yol arkadan açıldıktan sonra yine Behçet Kemal Çağlar caddesine bağlanıyor. Ve halen kullanılan trafik ışıklı göbek kullanılmaya devam edilecek. astanesi bahçese paralel S Blokların arkasından geçirilecek yoldu. Bu yola Maphalle Muhtarı süresi içinde itiraz etti. Bu yol niye açılıyor, amaç nedir belli değil. Behçet Kemal Çağlar Caddesinde trafik tıkanıklığı bu güne adar görülmüyor. Ancak Sinan Erdem Spor Salonunda etkinlik olduğu günlerde bu yol tıkanıyor. Tıkanan sadece bu yol değil E-5 hatta tüm İstanbul Trafiği allak bullak oluyor. Kaldıki yanda görüldüğü gibi yeni açılması planlanan yol binaların arasından Behçet Kemal Çağlar Caddesi’ne bağlanyor. Ve sonucta halen kullanılmakda olan trafik ışıklı göbekte değişiklik yapılmıyor. Semt sakinlerinin ortak düşüncesi, açılacak bu yolun ne bugün nede yarın trafik ile hiçbir ilgisi yok. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan 1/1000 ölçekli Ataköy Uygulama İmar Planı doğrultusunda Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi ile Ataköy 4. Kısım S Blokları'nın arkasından, Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları İtiraz la kesile r kabul ed ilme y ce k ip BU YOL AÇILIRSA HİKMET ERCAN SAĞLIK OCAĞI DA YIKILACAK HİKMET ERCAN SAĞLIK OCAĞI TRAFİK IŞIKLARININ BULUNDUĞU GÖBEK AÇILMAK İSTENEN YENİ YOL BU NOKTADAN BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR CADDESİNE BAĞLANACAK BEHÇET KEMAL ÇAĞLAR CADDESİ AÇILMAK İSTENEN YENİ YOL BAKIRKÖY RUH VE SİNİR HASTALIKLARI HASTANESİ BAHÇESİ 23 25 SİYAH ÇELENKLİ EYLEM Ataköy 1. Kısım 564 ada 14 parselde binaların arasında bulunan ve TOKİ tarafından Albatros A.Ş’ye satılan arsada 72 metre yüksekliğinde bir otel yapılacağını ve bu proje içinde Bakırköy Belediyesi’nden ruhsat alındığını savunan 10 kişilik bir grup belediye binası önünde eylem yaptı. Ellerinde “Bakırköy Belediyesi’ne Saygılarla” yazılı bir siyah çelenk ve çeşitli dövizlerle belediye binasının önüne gelen Ataköy 1. Kısım Koruma ve Güzelleştirme Derneği üyeleri bir süre beklediler. Daha sonra Dernek Başkanı Prof. Dr. Ayfer Kaynar ve dernek üyesi Prof. Dr. Nuray Altuğ Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen ile görüştü. Kaynar ve Altuğ, Erzen ile görüşmelerinin ardından yaptıkları açıklamada, “Evlerin ortasında bir otel inşaatı için yapılmış imar değişikliğine açılmış bir davamız var, o dava sürerken ruhsat verildi diye bir söylenti çıktı. Zemin etüdü başladı. Bunun üzerine mahalleli tedirgin oldu. Ve Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’den randevu talep ettik. Fakat randevu vermedi. Onun üzerine siyah çelenkle protesto ettik. Daha sonra Ateş Ünal Erzen ile görüştük. Başkan kesinlikle vermedik diyor. Bu dava sonuçlanıncaya kadar vermemesini talep ettik. Biz mücadelemize devam edeceğiz. Eğer buradan sonuç alamazsak İnsan Hakları Mahkemesi’ne kadar gideceğiz” dediler. “KİMSEYE RUHSAT VERMEDİK, SÖYLENTİLERE YAPACAK BİR ŞEYİMİZ YOK’’ Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen ise, belediyenin bu konuda kimseye ruhsat vermediğini ayrıca kendilerine bu konuyla ilgili bir talep dahi gelmediğini söyledi. Birkaç söylentiye kulak asarak belediye binası önünde eylem yapmanın son derece yanlış ve yakışıksız olduğunu belirten Erzen, “Belediye ruhsat verdi diye bir söylenti çıkmış. Bu kesinlikle yalan Biz kimseye ruhsat vermedik. Bunu da kendilerine kanıtladık. Söylentilerle hareket etmek doğru değil, eylem yapmak doğru değil. Keşke eylem yapan grup söylentilere kulak asmayıp, konuyu önce bize sorsalardı” dedi. “Turizm Bakanlığı’nda yapılan planlara göre söz konusu arsada konutta, otelde, ticarette olabilir” diyen Erzen, “TOKİ’nin sattığı bir arsa. Turizm Bakanlığı’nın yapmış olduğu planlara göre söz konusu arsada konutta, otelde, ticarette olabilir. Ama şu anda hiçbir şey yok. Şimdilik sadece ağaçlar orada saptanıyor, hangi tür ağaçlar var diye. Bir de doğal olarak sondaj yapıyorlar. Ama belediyeye otel ruhsatı ile ilgili henüz hiçbir müracaat yok. Ruhsat aşamasında değil. Şu anda ne yapacaklarına dair hiçbir talep yok.” diye konuştu. KADINLARA ÖZEL CAMİ İÇİN ÇALIŞMALAR BAŞLATILDI Bakırköy Müftüsü Zakir UZUN Bakırköy Müftülüğü tarafından Bakırköy, Şenlikköy Mahallesi’nde Kadınlara Özel Cami yapılacak haberimiz ulusal medya ile internet medyasında geniş yer buldu. Kadınlara Özel Cami yapılacak olan Şenlikköy Mahallesi Cami Sokak 10 numarada bulunan mülkiyeti Hazine’ye, koruma ve kollama hakkı ise Anıtlar Kurulu’na ait olan ve Anıtlar Kurulu tarafından Kültür ve Tabiat Varlıkları kapsamında 1. derece tarihi eser olarak tescil edilen tarihi bina ve çevresinde temizlik çalışmaları yapıldı. Bakırköy Müftüsü Zakir Uzun, kadınlara özel cami için çalışmalara başlandığını ve ilk olarak yıllardır kullanılmayan tarihi bina ve etrafında temizlik çalışması yapıldığını kaydetti. Uzun, tarihi binanın yanında bulunan yol ve mülkiyetlerle ilgili ruhsat işlerinden dolayı restore işlemlerine henüz başlanmadığını belirterek, “Şu anda hiçbir şey yapılmıyor. Ruhsat işlerinin çözülmesini bekliyoruz. O iş kesinlik kazandığı zaman tarihi binayı aslına uygun olarak restore edececeğiz ve tüm kadınların kullanımına açacağız. Tarihi binanın yanındaki özel mülkiyetlere de kesinlikle zarar vermeyeceğiz. Onları rahatsız etmeyeceğiz” dedi. Konuyla ilgili görrüşlerini aldığımız Şenlikköy Muhtarı Mümin Savaş Göktaş da, yapılan çalışma ile tarihi binanın arka tarafındaki bahçenin tamamen açıldığını belirterek, “Bazı vatandaşlar buna tepki gösterdi. Çünkü orada bulunan yeşil alan tamamen kaldırıldı. Ama herhalde tekrardan bir çevre düzenlemesi yapacaklardır. Mahalle sakinlerimizin büyük bölümü yapılmak istenen projeye karşı çıksa da aralarında uygun bulanlar da var. Ama sonuçta bizim burası ile ilgili söz söyleme yetkimiz yok. İnşallah Muhtar Mümin ŞAVAŞ mahallemiz için hayırlısı olur” dedi. 26 KURŞUN KALEM ALABİLİR MİYİM? Zaman geçtikçe insanların ihtiyaçları da büyük değişimlere uğruyor. Artık kırtasiyeyi sadece çocuklarımıza okul eşyaları temin etmek için değil, hayatımızın her alanında faydalanmak için kullanmalıyız. Bu düşünceye tam alışamadığımız için hala okulun ilk günlerinde, alışveriş merkezilerinde adım atacak yer kalmaz, tüm reyonlar PINAR KUMSAL RUHUM EGE’DE KALDI Hani derler ya, insanın doğduğu değil, doyduğu yerdir memleketi. Benim ruhumun doyduğu tek yer var Ege. Ne köklerim orada, ne de akrabalarım var. Benim ruhumu çekiyor. Havası, suyu özgür ruhuma özgürlük katıp, yorgun bedenimi dinlendiriyor. Yoğunluğuma adımlar kala, on iki gün Ege turu için, önüme sunulan iyi bir fırsattı. Fırsatların, meleklerden bize gönderilen hediye olduğuna inandığımdan mıdır nedir, hiç düşünmeden fırsata atladım. On iki gün içinde beni etkileyenlerin başında, Asos ve OKAN MOTEL. Denize sıfır, salaş, bir o kadar temiz ve leziz kahvaltının, harika balıkların eşliğinde dolu dolu iki gündü. Deniz akvaryum gibi, insan yüzdükçe yüzesi geliyor. Kitap okurken, birkaç bir şey karalarken ağustos böcekleri eşlik ediyor. Akşamları, denize sıfır manzaranın yanında, dalga sesleri eşliğinde, vücudunuzu yalayıp, ürperten rüzgarın serinliği ile daha önce hiç yememiş gibi, balıkların eşsiz lezzetinin tadı hala damağımda. Okan Motel’e gelmeden, bakkalın yanındaki küçük kafe ayrı şirin. Acı kahvenin yanına, buz gibi suya batırılmış, tatlı kaşığında sakız reçelinin keyfini hala gözlerim kapalı yaşamaktayım. Kahveden bir yudum, ardından suyun içinde donmuş sakız reçelinden bir ısırık. Çeşme Alaçatı ve Ilıca… ÇARK PANSİYON, tam koyun olduğu yerden, Çark Koyu’ndan almış ismini. Sörf meraklılarının tam yeri. Hele ki ALAÇATI RESORT BEACH, hem sahili hem mekan olarak tek geçtiğim bir yer. ILICA uçsuz bucaksız, süper kuma sahip bir sahil şeridi. Çeşme’de deniz hep berrak, hep buz gibi. DEMLİK’ TE bahçe içinde, ördekler eşliğinde yediğim kahvaltının(bir kuş sütü eksikti) ve Demlik Böreği’ne değinmeden geçemem. Hele güler yüzlü ve şık ikramları paha biçilmezdi. Sakızlı kurabiye ve çikolatalı ıslak kurabiyelerini yolda yemem için paket yapmaları ayrı incelikti. DİDİM’de Besim amcanın eşsiz muhabbeti, mangalda yenilen balık, ikramlar ayrı bir tattı. Tabi arada URLA’ya uğrayıp, kokoreç için dahi durup, sahilin kokusunu eşsiz huzur ile çekmek muhteşemdi. Yol biterken, Yenice köyün de Necdet abinin zeytin bahçesinde soluklanıp, şöyle uzanmak, Havva teyzenin sarmaları, köylünün sıcaklığı anlat anlat bitmez. Güzel hatırlar ve hoş bir huzurla dönmenin keyfi ile yoğunluğa merhaba. SON SÖZ: En kısa zamanda Sığacak Teos Otel’de olmam dileği ile. Ve hepinizin huzura doyduğu yerde yaşlanmanız umuduyla. kaldırılır ve de yerlerine kırtasiye malzemeleri konulur. Halbuki kırtasiye yaşamımızın her anındadır. Hep bizimle birliktedir. Kırtasiye malzemeleri olmadan ofisinizdeki dosyaları düzenleyemezsiniz, notlar tutamazsınız ve karmaşanın içinde kaybolursunuz, çanta taşımadığınız için her gün kucak kucak malzeme ile işe gidersiniz. Sadece bir ofis yaşamında değil tamircinin atölyesinde, iş adamının çantasında ve de uçan uçağın hesaplarında her yerde kırtasiye malzemeleri kullanılmak zorundadır. Ataköy’de 23 yıl hizmet veren Ataköy Kırtasiye’nin sahibi Nur Şimdi ile geçmişten günümüze kırtasiye serüveni hakkında konuştuk. Ataköy Kırtasiye olarak bu işe girdiğinde Akbank Ataköy şubesinde şube müdürü olan Nur Hanım ve başka bir bankanın ekonomi müdürü olan eşi Nurettin Bey; Ataköy 4. Kısım Çarşı içinde bulunan ve onlardan önce de 17 yıl faaliyet gösteren Ataköy Kırtasiye’yi, kendileri memur oldukları için, yeni doğmuş o zaman üç aylık bebek olan oğulları Emre Şimdi üzerine açıyorlar ve işlerin başına da eşi Nurettin Bey’in kardeşlerini geçiriyorlar. Nur ve Nurettin Şimdi; İlk şubelerini açtıktan 10 yıl sonra 1999 yılında yoğun talepler üzerine Ataköy Kırtasiye’nin ikinci şubesini Ataköy 7,8. Kısımda açıyorlar. Nur Hanım; “Ataköy halkının hayatına dahil olmak, her türlü kırtasiye gereksinimlerini karşılamak için 1989 yılında Ataköy 4. Kısım Çarşı içinde Ataköy Kırtasiye’nin ilk şubesini açtık. Bütün komşularımız 7-8. Kısım’da bir kırtasiye olmadığını ve çok ihtiyaç olduğunu söylediler. Ve 1999 yılında ikinci şubemizi açtık” diyor ve ekliyor “Hayalimiz, Ataköy sakinlerinin bu güzide semtimizde, tüm ihtiyaçlarını kaliteden ödün vermeden ve de ekonomik bir şekilde karşılayabilmeleridir. Bu hayal doğrultusunda, kalite ve de fiyat konusunda dengeyi yakalamayı, müşterilerimize güler yüzlü, yardım sever bir hizmet sunmayı asıl görevimiz olarak görüyoruz” Bir aile işletmesi olan Ataköy Kırtasiye olarak bir diğer önem verdiikleri noktanın güleryüz olduğunu belirten Nur hanım “Bu sebeple müşterilerimizi birer arkadaş olarak görmekte, onların memnuniyeti için çabalamaktayız. Ataköy Kırtasiye olarak pek çok müşterilerimiz için; biraz sohbet edip, gündemi tartışıp, belki de oturup bir çay içip bir yandan da ihtiyaçlarını temin edebilecekleri bir işletme durumundayız; biz de bundan ücretsiz verilmesi olduğunu belirtiyor. Ataköy halkına da kırgın olduğunu ifade eden Nur Şimdi “Ben burada Ataköylülere hizmet etmek için varım. Ama beni en çok üzen ben burada, Ataköylülerin yanıbaşında duruken, insanların Bakırköy’deki büyük kırtasiyelere gitmeleri. Bu kadar özveri ile çalışıyoruz, Ataköy halkı neden bizi düşünmüyor. Yan komşumuz bile bazen büyük alışveriş merkezlerine gidiyor ve döndüğü zaman hayıflanıyor, ‘sizde daha ucuzmuş keşke gitmeseydik kusura bakmayın’ diye. Kitap satışının olmaması, büyük alışveriş merkezlerinin çok yakınlarımızda açılmış olması nedeniyle ne kadar çaba sarf edersek edelim işlerimiz yolunda gitmiyor” diyor ve ekliyor “Bundan sonraki stratejimiz yeni eğitim- öğretim yılıyla beraber ciddi bir atağa kalkmak, cazip kampanyalarla tüm Ataköy sakinlerine ulaşabilmektir. Yakın zamanda Ataköy’ün pek çok yerinde reklamlarımızı görebileceksiniz. Bunun cesaret alıp daha iyisi için, müşterilerimize sunabileceğimiz daha sıcak bir ortam için çaba sarf etmekteyiz” diyor. yanında satış yelpazemizi de canlandırmak hedeflerimizin başında geliyor. Eylül’den itibaren Ataköy’deki okulların üniforma ve eşofmanları kırtasiyemizde temin edilebilecek. Yeni dönemde öğrencilerin muhtemel ihtiyaçları da önceden planlanıp, raflarımızda yerlerini alacak” diyor. Son olarak kalite konusunda hiçbir zaman ödün vermeyen Ataköy Kırtasiye yine bu doğrultuda emin adımlarla ilerleyecek diyen Nur Şimdi; “Müşterilerimize sunduğumuz kalemlerden okul kıyafetlerine kadar hepsinin kaliteli, estetik ve de sağlıklı Ataköy denince ne yazık ki akıllara “pahalı satılır” imajı geliyor. Ataköy Kırtasiye’nin en büyük sıkıntısının ise Ataköy halkının hepsini kapsayamadıkları olduğunu belirten Nur Hanım; pek çok küçük işletmelere sahip Ataköy çarşılarındaki dükkanların, “Ataköy’de pahalıdır” yargısından dolayı müşteri kaybına, önyargılara ve de ciddi zararlara uğradığını söylüyor ve şunları ekliyor “Birkaç işletmeden kaynaklanan bu yargıyı genellemek büyük yanlış olur. Ataköy Kırtasiye olarak, bu görüşlerin yersiz olduğunu göstermeye ve de “pahalı satılır” imajını silmeye kararlıyız. Her ne kadar küçük bir işletme de olsak, elimizden geldiğince fiyatları makul tutmaya ve de semt sakinlerimizi başka semtlere göndermemeye çalışıyoruz.” “Alışveriş merkezlerinin açılması işlerimizi bozdu” “Bundan 7-8 yıl önce şubelerimizde en az 7-8 kişi çalışıyordu, sezon zamanlarında ise 12-13 kişiye kadar çıkıyorduk” diyen Nur Hanım artık satışlarının eskisi kadar iyi olmadığını, bunun nedeninin ise büyük alışveriş merkezlerinin çok yakınlarında açıldığını ve çok sayıda olduğunu, okul kitaplarının da öğrencilere artık ürünler olması konusunda büyük bir titizlik gösteriyoruz. Piyasada ekonomik kaygılar arttıkça, etik zihniyetlerde ne yazıkki deformasyonlar gözlenmekte; günümüzde sıkça karşılaştığımız bu durumları kınamakta ve de örnek bir kurum olabilmek için elimizden geleni yapmaktayız” diye sözlerini tamamlıyor. Arzu BERATOĞLU 27 Hizmet otoparklarında ilk 3 saate kadar ücret alınamaz CAPACITY AVM UKOME KARARLARINI UYGULAMIYOR 10.03.2008 tarihinde Bakırköy Belediye Başkanlığı’na gönderdiği yazıda “İmar Kanunu ve Otopark Yönetmeliği’nde belirtilen hükümler doğrultusunda bina otoparkları binanın ortak alanına dahildir. (...) Bina ihtiyacına binaen ayrılan otoparktan ücret alınamaz deniyor. UKOME’nin 30.01.2007 tarih ve 2007/1-4 sayılı kararı ile “ilk 3 saate kadar ücret alınamamasına, ilk 3 saat dışında alınabilecek ücretin İBB’nin tarife komisyonunca belirlenen ücret oranında olmasına, bu hususta hazırlanacak bilgilendirme levhalarının otopark girişlerine, otoparkın boş/dolu olmadığını belirten bilgi sistemi ile beraber konulmasına karar verilmiştir” denilmektedir. Ayrıca(...) Trafik ve ulaşım sorununun çözümünde Otopark Yönetmeliği’nin uygulanmasına titizlikle riayet edilmesi büyük önem arzetmektedir. İmar Kanunu’nun madde 37 ve Otopark Yönetmeliği’nin madde 10.02 de belirtildiği üzere yukarıda belirtilen hususların uygulanmasında, denetimlerde ve karşılaşılacak aykırılıkların İmar Kanunu’nun ilgili hükümleri doğrultusunda giderilmesine İlçe ve İl Kademe Belediyeleri yetkili ve görevlidir. Buna göre ivedilikli Başkanlığının tarafından gerekli denetimlerin yapılarak amacı dışında kullanılan otoparkların tesbit edilmesi, amacı doğrultusunda kullanımının sağlanması ve Başkanlığımıza bilgi verilmesi gerekmektedir. Belirtilen hususların yerine getirilmemesi halinde gerekli yasal işlem yapılacaktır. İmza Mesut PEKTAŞ Başkan Adına Genel Sekreter. Gelelim Capacitiy’e Capacity bu genelgelerin hiçbirisine uymuyor. Çok yüksek otopark ücreti tahsil ediyor. İlk 30 dakika ücret alınmayacağı belirtiliyor. Gazetemizi arayanlar “Bunlar bizimle dalga mı geçiyor. Aracımızı otoparka park ettikten sonra alışveriş katlarına çıkmak en az 15 dakikamızı alıyor. Ondan sonra hiç alışveriş yapmadan veya AVM’yi gezmeden tekrar otoparka gitsek bile bizden ilk kademe ücreti tahsil ediliyor. BU NE BİÇİM UYGULAMA Capacity işin kolayını bulmuş. Bu yasa dışı uygulamaya 4077 sayılı Tüketicinin Korunması ile ilgili Kanunun 25. ve 26. maddeleri gereği aylık ortalama 470 TL ceza ödeyerek haksız kazanç sağlamaya devam ediyor. Bu kanun gereği Capacity AVM’nin 2010 ve 2011 yıllarında aylara göre ödediği cezalar: İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ZABITA DAİRE BAŞKANLIĞI ZABITA DESTEK HİZMETLERİ MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GELEN YAZILAR GEREĞİ 2010 YILINDA CAPACITY’E VERİLEN İDARİ PARA CEZALARI 11/01/2010 tarih ve İBB.6996,BR.580 sayılı yazıda yapılan inceleme sonucu 4077 Sayılı Kanunun 12.maddesini ihlalden (fiyat tarifesine uyulmamasından) ve fiilin tekerrürü nedeniyle 2010/55 sayılı idari para cezası kararı ile 224,00 x 2 =448,00 TL (dörtyüzkırksekiztürklirası) idari para cezası verilmiştir. 11/01/2010 tarih ... 228.00 x 2 = 456,00 TL 12/04/2010 tarih ... 228.00 x 2 = 456,00 TL 17/05/2010 tarih ... 228.00 x 2 = 456,00 TL 10/06/2010 tarih ... 228,00 x 2 = 456,00 TL 06/07/2010 tarih ... 228,00 x 2 = 456,00 TL 22/09/2010 tarih ... 228,00 x 2 = 456,00 TL 14/12/2010 tarih ... 228,00 x 2 = 456,00 TL BAKIRKÖY BELEDİYE BAŞKANLIĞI ZABITA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GELEN YAZILAR GEREĞİ 2010 YILINDA VERİLEN İDARİ PARA CEZALARI 19/03/2010 tarih ... 228.00 x 2 = 456,00 TL İSTANBUL BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ ZABITA DAİRE BAŞKANLIĞI ZABITA DESTEK HİZMETLERİ MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GELEN YAZILAR GEREĞİ 2011’DE VERİLEN İDARİ PARA CEZALARI 24/01/2011 tarih ... 245, x 2 = 490,00 TL 02/02/2011 tarih ... 245, x 2 = 490,00 TL 24/03/2011 tarih ... 245, x 3 = 735,00 x 2 = 1.470,00 TL 12/04/2011 tarih ... 245, x 2 = 490,00 TL 02/05/2011 tarih ... 245, x 2 = 490,00 TL 06/06/2011 tarih ... 245, x 2 = 490,00 TL BAKIRKÖY BELEDİYE BAŞKANLIĞI ZABITA MÜDÜRLÜĞÜ’NDEN GELEN YAZILAR GEREĞİ 2011 YILINDA VERİLEN İDARİ PARA CEZALARI 11/03/2011 tarih ... 245,00 x 2 = 490,00 TL CAPACITY OTOPARK ÜCRET TARİFESİ 0 2 4 8 - 2 Saat - 4 Saat - 8 Saat -12 Saat 5 TL 8 TL 10 TL 15 TL - İlk 30 Dakika Ücretsiz - 12 saatten sonra her saat 2 TL - Kayıp bilet 15 TL - 30 TL alışverişte ilk 3 saat ücretsiz. ABONE ÜCRETLERİ Aylık abone ücreti 6 Aylık abone ücreti 12 Aylık abone ücreti 275 TL 1.500 TL 2900 TL YETKİLİLERE SORUYORUZ Yasalar ve buna göre çıkartılan yönetmelikler ayrım yapmadan ve taraf gözetmeden uygulanmak içindir. Uygulanmayacak ise neden çıkartılır? Veya birilerine uygulanırken diğerlerine neden uygulanmaz? Yetkililer bu “ çifte standart “ uygulamaların nedenlerini kamuoyuna açıklamak zorundadır. YASALAR NEDEN UYGULANMIYOR Bahçelievlre 0- (E-5) kenarında bulunan Metroport AVM’nin bulunduğu binanın kule tabir edilen sol tarafından 7, hastanenin bulunduğu kulenin 9 metre traşlanması gerekiyor. Yasalar bu konuda; Ulaştırma Bakanlığı, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü ile birlikte diğer kurum ve kuruluşların görev ve sorumluluk alanlarına giren güvenlik tedbirleri, uçuş emniyet, inşaat sınırlamaları gibi konularda 2920 Sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununun 40, 41, 47 ve 48. maddeleri ile, 5431 Sayılı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 11. maddelerindeki açıklayıcı hükümler doğrultusunda işlem yapmakla yükümlüdür. Uçuş, can ve mal emniyetinin sağlanması, yolcu ve eşya trafiğinin güvenli, süratli ve düzenli bir biçimde yürütülmesi, havacılık ile ilgili her türlü standardın temini, uçuş emniyetini olumsuz etkileyen her türlü unsurun ortadan kaldırılması konularında Ulusal mevzuatımızdaki düzenlemeler doğrultusunda işlemlerin yürütülmesi gerekmektedir. Konu ile ilgili olarak ilk haberimizden 3 yıl geçmesine rağmen İstanbul Büyükşehir Belediyesi yıkım işlemini yapmamakla direniyor. Gazetemizi arayanlar “Yasalar herkes içindir. parası ve siyasi gücü olanlara uygulanmaması hukuk devletinde kar şılasılmaması ve yaşanmaması gereken bir durumdur” diyorlar. İstanbul Büyükşehir Belediyesi bu binanın sağ ve solunda kule olarak tabir edilen ve mania hattından dolayı 7 ve 9 metrelik bölümlerini yıkabilecek mi? Bu arada bu binaya iskan verildi mi? Nasıl verildi? Verilmedi ise buradaki başta hastane olmak üzere işyerleri nasıl faaliyet gösteriyor? Bölümlerdeki iş yerleri ile hastanenin nasıl faaliyet gösterdiği, yıkımın ne zaman yapılacağı merak konusu olmaya devam ediyor. 28 İHTİYAÇ SAHİPLERİNDEN SOMALİ’YE ANLAMLI DESTEK Esra ERDOĞAN TERÖRÜ KINIYORUZ İnsanların bakış açılarını değiştirmek en zoru… Kimi; canım istiyorsa Kürtler kendi dillerini konuşsun ne olacak… Aa iç işlerinde bağımsızlık mı istiyorlar verin gitsin ne olacak, kimileri yahu zaten Atatürk sözünü tutmamış bunlara ayrı bir devlet vermek lazım derken …/ …kimileri de tek bayrak, tek millet, tek ezandan yana… “ki ben de bunların arasında olmayı şeref sayıyorum…’’ Şimdi dünya da şöyle bir eğilim var; fi tarihinde şu olmuş şimdi ki durumumuza fayda sağlamak için bunu nasıl kendi lehimize çevirebiliriz… Peki, sorarım size; Almanlar Yahudilerden sabun yaptı Almanya ne bedel ödedi… Fransa sömürgeleri için ne bedel ödedi… Amerika kendini Japonya’ya attığı atom bombasıyla başlayan ve hala devam eden süreçte dünyanın hâkimi ilan etti de ne bedel ödedi. Şimdi iş Türk - Kürt ayrımcılığına ve senin ülken benim ülkem çatışmasına döndü… Bunlara gelinceye kadar tarihte bir sürü karşılıklı yapılmış haksızlık varken, neden biz sorusuna cevap arıyorum bu günlerde… Türkiye stratejik önemi olan ve diğer ülkelere açılan bir kapı… Bütün ülkeler bir biçimde karman çorman durumdayken _ iç savaşlar ve sınır savaşları_ Ülkemiz bunlara henüz bulaşmamışken şimdi askerimizi oralarda savaşmak zorunda bırakmak isteyen dış güçler bu anlamda bir güç dengesi sağlayamayacaklarına inanmış olmalılar ki PKK kudurdu alın iç ve dış hatlarda bununla uğraşın der gibi… Kandil de konaçlanmışlar dağ aralarında şehir kurmuşlar bölgeye hâkimmişler vs. tamam da bu şehir devleti ne ile yaşıyor; cephane, yiyecek, içecek, sağlık malzemeleri gibi lojistik destek nereden geliyor… Önce, bu desteklerin kesilmesi gerekmez mi? Birileri orayı besliyor… Bu adamlar dağ yiyip, taş içmiyor ve bizim askerlerimizi de sopa ile şehit etmiyorlar herhalde. Şimdi bir ramazan furyası çıktı, yok ramazandan sonra, yok bayramdan sonra vs… Yahu ülke elden gidiyor, ne ramazanı ne bayramı… Bizim askerlerimiz en azından pusularda değil de hücum ederken hakkın rahmetine kavuşmuş olsunlar ki savaşırken şehit düştü Mehmetçiklerimiz gibi bir avuntuları olsun ailelerinin – ne kadar avuntu olabilir ise artık- . Ve nihayet sayın başbakanımız baktı… Ne kadar gördü onu henüz bilemesek de Kandile harekât düzenlendi; Türk jetleri bombalamaya başladı… Bu iyi bir başlangıç olmakla beraber asla yeterli değildir… Önce çevreyi çevirip, lojistik desteği kesmedikçe bu iş imkân dâhilin de değildir… Dağlar sarp ve içeriye girmek zor ise dışarıdan dağı yalnız bırakmak daha kolay değil midir? Yoksa bölgeyi hiç bilmeyen 6 aylık erlerimizi içeriye sokmaya çalışarak ziyan etmek mi lazımdır? Son Söz: SAVAŞLARI KAZANAN STRATEJİLERDİR… 444 80 81 (1) Yedikule Psikiyatri Bakırköy Belediyesi tarafından Mayıs ayı itibarıyla uygulanmaya başlanan Destek BAKKART Projesi üyesi Bakırköylüler Somali’ye destek kampanyası başlattılar. Bakırköy Belediyesi’nin gıda ve temizlik alışverişlerinde kullanmak üzere her ay 200 ve 300 TL arası Destek BAKKART’larına para yüklenilen 1064 ihtiyaç sahibi Bakırköylü, kendilerinden daha kötü şartlarda yaşamlarını sürdürmeye çalışan Somalilere destek olmak amacıyla Bakırköy Cumhuriyet Meydanı’nın altında bulunan Onur Hipermarket’te buluşarak yardımlarını yaptılar. 6 yaşa kadar her 5 çocuktan 2’sinin açlık ve susuzluk nedeniyle hayatını kaybettiği Somali’de yaşanan ölümlere kayıtsız kalamadıklarını belirten Destek Bakkart sahibi Bakırköylüler, “Bakırköy Belediyesi bizim ihtiyaç sahibi olmamız nedeniyle sağolsunlar bize her ay gıda ve temizlik alışverişlerinde kullanabilmemiz için düzenli olarak yardımda bulunuyor. Bizler de bu karta yüklenen paraları Türkiye’nin neresinde olursa olsun harcayabiliyoruz. Fakat gerek televizyonlarda gerekse gazetelerde gördüğümüz Somali’de yaşanan drama biz bile seyirci kalamadık. Bizler de bir şeyler yapmak istedik ve Bakırköy Belediyesi’nin verdiği Destek Bakkart ile gıda alışverişi yaparak Somali’ye göndermek istedik. İnşallah bu yaptığımız bizden durumu daha iyi olanlara örnek olur da onlar da daha fazla yardımda bulunurlar ve böylece Somali’deki açlık ve susuzluk biter , çocuk ölümleri yaşanmaz.”dediler. Destek Bakkart sahibi Bakırköylülerin pirinç, makarna, mercimek, sıvı yağ, nohut gibi alışverişlerini yaptıkları dayanıklı gıda maddeleri YÜKSEK TOPUKLULAR İÇİN YENİ KALDIRIM Bakırköy İstasyon Caddesi üzerindeki küp doğal taşlar özellikle yüksek topuklu ayakkabı giyen hanımların şikayetine sebep olunca değiştirildi. Küp doğal taşların uzun ömürlü olmasına rağmen gerek kaygan olması gerekse eğimli yerlerde taşların arasının boşalmasından kaynaklı şikayete sebep olduğunu belirten Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, “Bakırköy İstasyon Caddesi üzerinde bulunan küp doğal taşlar uzun ömürlü olmasına rağmen özellikle yüksek topuklu ayakkabı giyen hanımların şikayetine sebep oluyor. Eğimli yerlerde özellikle yerlerin hafif ıslak olduğu zaman kaymalara sebep olabiliyor. Bir de yine eğimli yerlerde taşların arasında kum da durmadığı için taşların araları boşalıyor ve yüksek topuklar dikkat edilmediği zaman kırılabiliyor. Bu yüzden Çözüm Masamıza gelen şikayetleri de dikkate alarak Fen İşleri Müdürlüğümüz’e taşların değiştirilmesi talimatını verdim. Fen İşleri Müdürlüğü ekiplerimiz bu şekilde olan tüm taşları değiştirecek” dedi. 29 Ücretsiz üniversiteye hazırlık eğitimi alan öğrencilerin %90’ı üniversiteye girme hakkı kazandı. BAŞARININ ADRESİ BAKGEM Bakırköy Belediyesi’nin dershaneye gitme olanağı bulamayan öğrenciler için hizmete sunduğu BAKGEM (Bakırköy Gençlik Eğitim Merkezi)’de ücretsiz üniversiteye hazırlık eğitimi alan öğrencilerin tamamına yakını LGS sınavında başarılı olarak üniversiteye girdiler. BAKGEM Başkanı Kenan Zülaloğlu, ücretsiz eğitimden toplam 450 öğrencinin yararlandığını ifade ederek, “450 öğrencimizin 215′ i sınava girdi. Geri kalanı lise 3 öğrencisi. Sınav sonucunda ilk 2 bine giren 3 öğrencimiz var. Bu başarıyı açıkçası beklemiyordum. LGS’yi kazanan öğrencilerimizden 25 tanesi Boğaziçi, İstanbul Teknik, Yıldız Teknik gibi Türkiye’nin en önde gelen üniversitelerine girdi. Hepsiyle gurur duyuyorum. Ve ekip olarak burada ne kadar önemli ve kaliteli bir hizmet yaptığımızı bir kez daha göstermiş olduk” dedi. BAKGEM’de eğitim gören 25 işitme engelli öğrenciden 10 tanesinin Eskişehir Anadolu Üniversite’ne gireceğini belirten Zülaloğlu, “Onların puanlamaları normal öğrencilerden daha farklı. 130 baraj puanını geçtikten sonra üniversite tarafından yapılan sınav ile değişik bölümlere ayrılacaklar” diye konuştu. BAKGEM Koordinatörü Nimet Uğur’da Daha önce özel dershanelerde öğretmenlik ve müdür yardımcılığı yaptığını ve BAKGEM ile özel dershaneler arasında büyük farklar olduğunu söyledi. Uğur “Özel dershanelerde işin içine para giriyor. Burası ise çok farklı. Burada ücret alınmıyor. Bir eğitim kurumunda ücretin konuşulmaması kadar güzel bir şey olamaz” dedi. burada Kenan hoca ve Nadir hoca bu konuda bana çok yardımcı oldular. Burada herkes birbiriyle samimi çok sıcak bir ortam var. Görevlilerle bile çok samimiyiz. Kendi BAŞARININ SIRRI ARKADAŞLIK VE KALİTELİ EĞİTİM BAKGEM’de eğitim gören ve gösterdikleri başarı ile yakınlarını sevince boğan aynı zamanda Bakırköy’ün de gurur kaynağı olan öğrenciler duygu ve düşüncelerini gazetemizle paylaştılar. Onur Teoman: 18 yaşındayım. Yeşilköy’de oturuyorum. LYS’de 17 bininci oldum. Buraya bir tanıdığımızın tavsiyesi üzerine geldim. Sınıfların az kişi olması, ortamın sıcaklığı çok iyi ayrıca hocalarımız bizimle çok ilgileniyor. Diğer dershanelere giden arkadaşlarımla konuştuğum zaman etüt zamanlarının çok kısıtlı olduğunu duydum, soru sormak için internetten zaman alıyorlarmış. Biz ise hocalarımıza istediğimiz her zaman soru sorabiliyoruz. BAKGEM’in bana çok katkısı oldu. Ben matematiği pek sevmiyordum sınıfınla kısıtlı kalmıyorsun, buraya gelen tüm insanları tanıyorsun. Burada sadece bir eğitim değil aynı zamanda sosyal aktiviteler de oluyor. Tiyatroya, sinemaya, gezilere gidiyoruz. Ben arkadaşlarıma, yakınlarıma sürekli BAKGEM ve buradaki eğitim kalitesini anlatıyorum. Aydan Aydoğdu: 18 yaşındayım. Buraya lise son sınıf öğrencisi olarak geldim. Mustafa Kemal Anadolu Öğretmen Lisesi’nden bu sene mezun oldum. Sınavda 3 bininci oldum. Burada işitme engelliler sınıfı var. Benim annem orada tercümanlık yapıyor. O burayı bana çok methetti. Ben de geleyim o zaman dedim. Bir derse girdim ve benim çok sıkıntılı olduğum biyoloji dersiydi. Ve o sırada baktım ki gayet iyi bir ortam ve kaliteli öğretmenler var. Ve hiç de pişman olmadım geldiğime. Daha önce özel dershaneye de gittim. Karşılaştırma yapmam gerekirse, ben zaten orayı bırakıp buraya geldim. Çünkü burası bir özel dershaneden çok daha fazla şey kattı bana. Bu dershanedeki en büyük artı durumunuzun, seviyenizin ne olduğuna bakılmaksızın herkes için eşit bir muamele yapılması. Ayrıca rehberlik olarak çok yardımcı oluyorlar. Sizi yönlendirmekten ziyade, kendinizi keşfetmenizi sağlıyorlar. Bir abim ve küçük kardeşim var. Kardeşim şu anda ortaöğretimde ama oda ileride mutlaka buraya gelecek. BAKGEM beni çok geliştirdi ve başardım. Tüm arkadaşlarıma BAKGEM’den bahsediyorum. Başta Kenan hoca olmak üzere Nimet hoca’ya bütün yardımlarından dolayı teşekkür ediyorum. Jbid Toparlak: 18 yaşındayım. Getronakan Ermeni Lisesi’nde okudum. Başlarda dershaneye gitmek istemiyordum. Sonra okuldaki hocamın tavsiyesi üzerine buraya geldim ve iki hafta sonunda buraya inanılmaz derecede ısındım. Derslerimiz o kadar eğlenceli ki zevk alıyoruz derse girmekten. Bu dershane olmasaydı bu başarıyı elde edemezdim. Çünkü ben içime kapanık bir insandım. Ama burada arkadaşlarımla çok iyi anlaştım. Özel bir dershaneye gitseydim bu kadar başarılı olacağımı düşünmüyorum. Benim akrabalarımdan bu sene BAKGEM’e başlayacak olanlar var. Bana yardımcı olan ve bu başarıyı yakalamamda bana yardımcı olan herkese çok teşekkür ederim. Yavuz ARPACIK ENGELLİ KADROLAR BOŞ KALMAYACAK Kamu kurumları, bundan sonra engelli istihdamı için ayrı ayrı sınav yapmak zorunda kalmayacak. Yapılacak merkezi sınavla, engelli istihdamında kadroların boş kalmasına neden olan sıkıntılar ortadan kalkacak. Bunu düzenleyen yönetmelik taslağı Çalışma Bakanı Faruk Çelik’in imzasıyla Başbakanlığa gönderildi. Mevcut uygulamada, kamu kurum ve kuruluşlarının dolu memur kadro sayılarının yüzde 3’ü oranında engelli memur istihdam etme zorunluluğu bulunuyor. Kamu kurum ve kuruluşları özürlü personel alımı için üç dönemde sınav açabiliyor. Duyurular resmi gazete ve ülke çapında tirajı yüksek bir gazetede ilan ediliyor. Özürlü personel alımı amacıyla açılan sınavlar ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından yapılıyor. Özürlü Memur Seçme Sınavı, merkezi olarak yapılacak, yerleştirmelerde bu sınava göre merkezi olarak gerçekleştirilecek. 30 YAKIT TANKLARI İLE İLGİLİ SORU ÖNERGESİ Sevgili Okurlar… Yazın kavurucu sıcağında, çoğunuz sahilde kafa dağıtıcı kitaplar okurken, ben bir aydan fazladır Nietzche’ye takmış durumdayım. Felsefeden pek anlamam. Matematikçi olduğumdan her zaman düz mantık kurmuşumdur. Aklımı, beynimi ters yüz eden her şey, küçük ama aslında çok büyük olan iki satırlık bir sözle başladı ve birdenbire kendimi felsefenin içinde buldum. Nietzche’nin benim 40 yıllık hayatımı iki kelimelik bir söze sığdırabilmesi beni manyağa çevirdi. Araştırmaya, incelemeye inceledikçe içinde boğulmaya başladığım derin bir çukur oluştu. O çukuru düzleyip toprakla aynı hizaya getirmeye çalıştıkça çukurun daha da derinleştiğini gördüm. Kendimi okyanusun ortasındaki küçücük bir damlaya benzettim. Sonunda: “ Ben kimim ki Nietzche’nin engin zekasını kavrayıp yorumlayacak seviyeye çarçabuk gelebileyim.” dedim ve vardığım nokta felsefe okunup bitirilemez durumu oldu. Ara sıra felsefeyle ilgilenmek gerektiği kanaatine vardım. Hatta bir şeyler yazmaya karar verdim. Bu kararımda Nietzche’nin şu sözünden de cesaret aldım. “ Tüm yazılanlar arasında en çok bir kişinin kendi kanıyla yazdığı şeyi severim. ”Eh ben de kendi kanımla bir şeyler yazayım dedim. Yazdım, üstünü çizdim, yırttım, attım kıvrandım durdum. Bu ruh halini sevdim ve sizlerle paylaşmak istedim. Nietzche’nin kadınlarla ilgili düşüncelerini okurken daha çok düşünüp, daha çok keyiflendim. Diyor ki: “Kadında her şey bir bilmecedir ve kadında her şeyin hal noktası vardır. Bu hal noktası gebeliktir. Erkek, kadın için bir araçtır. Amaç daima çocuk doğurmaktır; fakat kadın erkek için nedir? Gerçek erkek iki şey ister. Tehlike ve oyun. Erkek kadını, en tehlikeli oyuncak olduğu için sever ve ister. Kadın çocuğu erkekten daha iyi anlar; fakat erkek kadından daha çocuktur. Gerçek erkekte bir çocuk gizlidir. Bu, oynamak ister. Erkek seven kadından korkmalı, kadın sevdiği zaman her şeyi feda eder ve diğer şeyler değersiz olur. Erkek kin besleyen kadından da korkmalı. Erkek, ruhunun derinliğinde kötüdür sadece; oysa ki kadın felakettir.” Nietzche genelde kadınlara karşı sert ve kaba çıkışlarıyla akılda yer eder. Nietzche’nin içindeki “annesinden damıtılmış kadın” ne yazık ki sadece; “nefret duyulan ve tümüyle ilgisiz kalınan bir imgedir.” Bilinen en ünlü kadın düşmanlarından biri olan Nietzche, üstün zekasına ve yüksek kültür düzeyine rağmen “ Kadın en sığdan bile daha sığdır.” diyebilmiştir. Felsefi yazılarında kadınlar hakkında pek çok aşağılayıcı söze yer vermiştir. Babasının erken ölümü sebebiyle, çocukluk yılları kadınların himayesinde geçmiş, halaları, kızkardeşi ve annesiyle birlikte sakin bir çocukluk geçirmiştir. İçindeki kadınlara ait kin ve nefret tohumları kim bilir belki de o dönemde atılmıştır. Evlenme teklifi yaptığı iki kadından red cevabı almış, hatta birine duyduğu nefretten Zerdüşt’ü yazmıştır. Bir diğeri yüzünden üniversitedeki profesörlüğünden istifa edip, kendini felsefeye kaptırmıştır. Kız kardeşine duyduğu düşmanlığın altında da, ona duyduğu platonik aşkın yattığı söylenir. Genelevdeki bir kadından kaptığı enfeksiyon yüzünden ölümüne neden olan sifilis hastalığına yakalandığı söylenir. Hatta bazı eserlerindeki fikri tutarsızlığın da bu hastalığın neden olduğu beyin kaynaklı semptomlar yüzünden olduğu söylenir. Onu uzun süre sinir hastası olarak tedavi eden doktor sonunda ”hayır” demiş,“ bozukluk sizin sinirlerinizde değil, sinirli olan benim yalnızca.” Hastalığının son dönemlerinde zihinsel yetilerini tümüyle kaybetmiş, on bir yıl boyunca bitkisel denebilecek bir hayat sürmüştür. Nietzche’nin felsefesi 130 yıldır tartışılıyor ve klasik bir Nihilizmin çok ötesinde olduğu düşünülüyor. Bu kadar çok konuda düşünce üreten birinin çelişkilere düşmesi de kaçınılmaz elbette. O, bizim hayata tersinden de bakmamızı sağladı ve ben dahil pek çok kişiyi hayatı sorgulamaya itti. Bu ünlü filozofun insanlık var oldukça olmazsa olmaz bir kişilik olacağı kuşkusuz… Ferhan KILIÇ Sevgi ve saygılarımla… CHP 3. Bölge Milletvekili Oktay Ekşi gazetemizi ziyaret etti. Seçim çalışmaları sırasında Ataköy’e gelen ve Ataköy’de yapılan yakıt tanklarını gören Ekşi “Seçilip meclise gidersem ilk işlerimden birisi bu tanklar ile ilgilenmem olacaktır” demişti. Ekşi yakıt tankları ile ilgili Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’ın cavaplaması istemiyle soru önergesi verdi. İşte o önerge... TBMM Başkanlığı’na Ankara 1 Ağustos 2011 23. Yasama Döneminde CHP Antalya Milletvekili Tayfur Süner tarafından Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım’ın YAZILI olarak yanıtlaması isteğiyle 13 Ekim 2010 tarihinde Başkanlığınıza sunulan ancak “seçimlerin yenilenmesi” nedeniyle kadük olan sorunlarınve tarafımdan onlara eklenenlerin, aynı şekilde YAZILI olarak Ulaştırma Bakanı Sn. Binali Yıldırım tarafından yanıtlanması için gereğinin yapılmasına emirlerini dilerim. Saygılarımla Oktay Ekşi İstanbul Atatürk Havalimanı’nın dışında, Ayamama Deresi kenarına uzatılan “06-24” pistinin pist başlangıcına çok yakın yerde, Bakırköy Şevketiye Mahallesi Ayamama Deresi 1200 ada 1 parselde, kamuya terk edilmiş yeşil alan statüsündeki bir arazi üzerinde, özellikle Ataköy’ün 7. ve 8. Kısmı’nın adeta içinde olacak şekilde 5 bin tonluk 7 yakıt tankı inşa edilmiştir. 1. Basit bir LPG tankının bile toprağa gömülerek korunduğu ülkemizde, tam derenin kenarına, havzanın su toplama yerine, bataklık ve sürekli nem olan bir alana yapılan 35 bin tonluk yakıt tanklarının yer seçimleri hangi kriterlere göre yapılmıştır? Bunların o yörede yapılması zorunlu ise, tanklar neden yer altında değil de yer üstünde inşa edilmiştir? 2. Çevredeki yoğun yerleşim yerlerinde yaşayan insanlar için ciddi bir tehdit teşkil eden yakıt tanklarının yapımından önce (28 Temmuz 2010 tarihinde) İstanbul İl Çevre Müdürlüğü’nün 2010/04/77/1581 numaralı kararla burada “ÇED raporunu gerektiren bir durum olmadığına” karar verdiği doğru mudur? 3. İstanbul İl Çevre Müdürlüğünün “ÇED’e gerek olmadığını” bildirdiği 28 Temmuz 2010 tarihinde yürürlükte olan ÇED Yönetmeliği’nin 9’uncu maddesinin “yollar, geçişler ve havaalanlarında” bu tür tesisler yapılmasına izin vermediği doğru mudur? 4. Söz konusu Yönetmeliğin 9’uncu maddesindeki “havaalanları” ibaresinin sırf bu 7 tankların yapımına meşruiyet kazandırmak için 18 Ağustos 2010 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan “Büyük Endüstriyel Kazaların Kontrolü” hakkındaki yünetmelik değişikliği ile geçersiz kılındığı doğru mudur? 5. Bu yakıt tankları hangi kurum tarafından yaptırılmıştır? 6. Söz konusu tanklarda “uçak yakıtı” stoklandığı doğru mudur? 7. Uçakların olası bir pistten çıkma kazası gerçekleşirse veya bir başka nedenle yangın çıkarsa, yakıt tanklarının olduğu bölgede bulunan Ataköy 7-8 Kısımlardaki 4500; 910. Kısımlardaki 6150 konutun güvenliği nasıl sağlanacaktır? 8. Dere yatağına konut bile yapmak yasak iken yakıt tanklarının yapılması sonrası oluşabilecek olası bir felaketin sorumluluğunu üstleniyor musunuz? FİKRET ERCAN AİLE SAĞLIK MERKEZİ’NDE YANGIN Bakırköy Zuhuratbaba’da bulunan Hikmet Ercan Aile Sağlık Merkezi Sağlık Ocağı’nda yangın çıktı. Yangın sağlık ocağının mutfağında saat 16:00 sıralarında başladı. Yangını fark eden sağlık ocağı çalışanları hortumlarla yangına müdahele ederek kısa sürede yangını söndürdüler. Olayda herhangi bir can kaybı yaşanmazken küçük çaplı maddi hasar meydana geldi. Sağlık Merkezi bir süre hizmet veremedi. ( 31 251 devlet ve özel eğitim kurumunda 47 bin öğrencinin eğitim göreceği BAKIRKÖY 2011-2012 EĞİTİM ÖĞRETİM YILINA HAZIR Bakırköy İlçe Milli Eğitim Müdürü yaptınız mı? Hüseyin Özcan 2011-2012 Biz her sene okulların performans tablolarını Eğitim-Öğretim yılının çıkarıp, performans karneleri veriyoruz. Burada başlamasına kısa bir süre kala amaç herkesin eksik ve artı yönlerini görmek sorularımızı yanıtladı. suretiyle kendilerini bir adım daha öteye Bakırköy’de yeni dönemde resmi götürecek tedbirleri almalarıdır. Fakat bunu ve özel eğitim sadece akademik başarı olarak algılamıyoruz. kurumlarında 47 bin Arzu BERATOĞLU Aynı oranda öğrencilerimizin sosyal-kültürel ve öğrencinin eğitim sportif alanlarda etkin olarak yer almaları, göreceğini kaydeden Özcan, ilçedeki okullarda sosyal sorumluluk projelerinde yer alıp deprem güçlendirme çalışmalarının yüzde 90 almadıkları, bizim için önemli. Bunları ölçüyoruz oranında sonuçlandığını ve Bakırköy’ün 2011ve herkesin karnesini veriyoruz. 7. ve 8. sınıf 2012 eğitim-öğretim yılına hazır durumda bulunduğunu söyledi. Bakırköy’de 2010-2011 eğitim-öğretim yılı nasıl geçti. Öne çıkan projeleriniz nelerdi? Bakırköy’de her öğretim yılında olduğu gibi 2010-2011’de yoğun ve verimli bir şekilde geçti. Geçtiğimiz yıl bir çok proje ve etkinlik gerçekleştirdik. Bu projelerden birisi, İstanbul’daki bir ilçenin ilk defa yaptığı “Kariyer Günleri” projesi idi. Bu proje ile öğrencilerimizin doğru meslek seçmeleri konusunda onları bilinçlendirmek, yönlendirmek amacıyla üniversitelerden bu konuda uzman akademisyenleri getirdik. Projeyi Zuhuratbaba Sahası’nda 3 gün süren etkinliklerle süsledik. Bir panayır havasında çok güzel şekilde geçti. Ve çok sayıda olumlu geri dönüşler oldu. Bununla birlikte Bakırköy’ün eğitimde geldiği iyi noktayı devam ettirmek ve daha yukarı çıkarmak noktasında önem verdiğimiz “Proje Bayramı ve Kültür-Sanat Etkinlikleri’’nin 5. sini gerçekleştirdik. Öğrencilerimiz bu etkinlik ile sosyal ve kültürel alanlarda bir sene boyunca yapmış oldukları faaliyetleri sergileme imkanı buldular. Müzik dinletisi, şiir geceleri, tiyatro gösterileri ve görsel sanatlar sergisi gibi çok farklı alanlarda öğrencilerimiz etkinlikler gerçekleştirdiler. Bu arada seçilmiş olan öğrencilerimiz de kendi ürünleri olan bilimsel projelerini Zuhuratbaba sahasında 3 gün boyunca sergiledi. 40 bine yakın öğrenci etkinliklere katılarak bu güzellikleri yaşadılar. Bu iki faaliyetimiz çok öndeydi. Yine 5-6 yıldır hizmet içi eğitim faaliyetlerinin üzerinde duruyoruz. Ayrıca “Ezgilerle Biz” projesini gerçekleştirerek Türk’ü Ermeni’si, Rum’u aynı anda Rumca, Türkçe ve Ermenice eserleri seslendirdiler. Bu projemiz çok beğenildi. Ve bu projenin İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nce ekim veya kasım ayında daha geniş kitlelere hitap edecek şekilde yeniden tekrarlanması gündeme geldi. Geçen seneden gördüğünüz eksiklikler var mı, bunların çözümü konusunda çalışmalar bir yarış olarak algılamıyoruz. Şuna inanıyoruz eğitim-öğretimde kaliteyi yakalamanız gerekiyor. İyi bir insan, kişilik ve şahsiyetini çok iyi şekilde tamamlamış bireyler yetiştirmek istiyoruz. Bunun içinde yaptığımız etkinlikler zaten meyvesini veriyor. Bu başarıda emeği geçen tüm okul müdürlerine, yöneticilerine, öğretmenlerine ve öğrencilerimize teşekkür ediyorum. Ve bu başarı grafiğini daha yukarıya taşımak için var gücümüzle çalışıyoruz. Bakırköy’deki okulların fiziki durumu nasıl? Bakırköy bu konuda 6 senedir çok ciddi sınıflardaki öğrencilerin sayılarını azaltacağınızı söylemiştiniz. Bu konudaki son durum nedir? Her geçen gün tam güne geçen okul sayımız artıyor. Şu anda zaten yarıdan fazlası tam gün eğitime devam ediyor. Önümüzdeki 2-3 yıl içinde de bizim okullarımız tamamen tam gün eğitim vermiş olacak. Sınıf mevcutlarında ise genel ortalama 30-35 civarında. Bu da çok iyi bir rakam. Bakırköy’de öğretmen açığı olan okullar var mı? Bakırköy genelde herkesin çalışmak için tercih ettiği bir bölge olduğu için çok fazla öğretmen açığımız yok. Özel eğitim isteyen bazı branşlarda özellikle engellilerle ilgili alanlarda bazı ihtiyaçlarımız oluyor. Bunu da biz elimizden geldiğince o okulun üniversite mezunlarından bir havuz oluşturuyoruz ve daha okullar açılmadan o havuzdan onların görevlendirmesini yapıyoruz. Ve eğitim-öğretim başladığı zaman her sene olduğu gibi hiçbir ders boş geçmeden eğitimöğretime başlamış oluyoruz. Bu sene de aynı şekilde olacak. İstanbul genelinde baktığınız zaman en az öğretmen ihtiyacı olan ilçe Bakırköy. Bakırköy’de toplam kaç tane eğitim kurumu var. Ve yeni dönemde Bakırköy’deki öğrenci sayısı ne olacak? Bakırköy’de özel ve devlet okulları olmak üzere 251 tane eğitim kurumunda bu yıl 47 bin öğrencimiz eğitim görecek. SBS öğrencilerinin girmiş oldukları sınav puanlarına göre yine 1. durumdayız ama yıl sonu başarı puanlarıyla yani karne ile değerlendirildiğinde aynı başarıyı gösteremiyoruz. Genel puanlamada çok başarılıyız diğer ilçelerle aramızda büyük fark var ama sadece akademik başarı önemli değil. Öğrencilerin sosyal, kültürel, sportif alanlarda yeteneklerini ortaya koyabilecekleri, kendilerini geliştirebilecekleri alanlara yönelmelerini istiyoruz. Bu alanda da ciddi faaliyetler yapıyoruz. Akademik olarak çok başarılı olduğunuzu söylediniz. Peki Bakırköy’ün eğitimdeki başarı grafiği nasıl? Dediğim gibi 7. ve 8. sınıflarda SBS’de sınav puanlarında İstanbul 1. si olduk. Ayrıca lise düzeyinde 16-17. olan başarı sıralamamızı yaptığımız ekip çalışması ile 4. sıraya kadar yükseldik. Ayrıca SBS’de İstanbul 8. sınıf ortalamalarında Özel Fatih İlköğretim Okulu Türkiye ikincisi, Özel Taş İÖO ise Türkiye 5.si olarak bizi gururlandırdı. Her geçen gün puanları ve başarı grafikleri artan okullarımız var. Bunu mesafeler kat etti. Bakırköy’de olmamıza rağmen fiziki şartları çok kötü olan okullarımız vardı. O okullarımızı tamamen yıkıp, yeniden yaptık. Özellikle Ataköy Atatürk İlköğretim Okulu, Medeni Berk İlköğretim Okulu en son yapılanlardır. Yıllardır bizim kanayan yaramız olan Bakırköy İlköğretim Okulu (Taş Mekteb) ile ilgili nihayetinde Anıtlar Kurulu’ndan tüm izinler alındı. Şu anda çalışmalar devam ediyor. Önümüzdeki sene bitmiş olacak. Ataköy İlköğretim Okulu’nun güçlendirme çalışması çok hızlı bir şekilde devam ediyor. Halil Bedii Yönetken İlköğretim Okulu’nu yıkmıştık, tekrar yapımı hızla ilerliyor. Okullarımızın deprem güçlendirmesini yüzde 90 itibari ile bitirdik. Önümüzdeki dönemde Mustafa Necati İlköğretim Okulu ve Halil Vedat Fıratlı İlköğretim Okulu’nun yıkılıp yapılması gündemde. İmam Hatip Lisesi’nin bir arsa sıkıntısı vardı. Onu da neticelendirmek üzereyiz. Onlarda bittiği zaman Bakırköy’de eğitim kurumlarında depremsellik açısından sıkıntı yaratacak bir durum kalmıyor. Daha önceki görüşmelerimizde kademe kademe tek eğitime geçmek istediğinizi ve Öğrencilere başarıyı yakalamaları için vereceğiniz tavsiyeler nedir? Başarı için büyük hedefler koymak ve büyük düşünmek gerekir. Bunun içinde inanmalı ve disiplinli çalışmalısınız. Ama en önemlisi hayatı ıskalamamanız gerekiyor, yani hayat sadece ders çalışmaktan ibaret değil, her zaman öğrencilerimize gençlerimize bunu söylüyorum. Öğrencilerimizin kültürel-sanatsal ve sportif etkinliklere daha çok ilgi göstermesini temenni ediyorum. Son olarak Bakırköy’deki tüm eğitim camiasına vermek istediğiniz bir mesaj var mı? Bakırköy eğitim alanında gün geçtikçe başarısını daha yukarılara taşıyor. Bunu ilçemizde bulunan resmi ve özel eğitim kurumları olarak hep birlikte gerçekleştirdik. Disiplinli çalışmamız beraberinde bu başarıyı getirdi. Bu başarıda emeği geçen tüm müdürler ve yöneticilerime, öğretmenlerime, öğrencilerime, velilerime teşekkür ediyorum. Öğrencilerimizin başarılarının her alanda artarak devam etsin diliyorum. BİR KAP SU İLE HAYVANLARIN HAYATINI KURTARABİLİRSİNİZ Bakırköy Belediyesi ve Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) işbirliği ile Bakırköy’de “Susuyorlar Söyleyemiyorlar! Onlar için bir kap su” kampanyası başlatıldı. Sıcak yaz günlerinde hayvanların su ihtiyacı olduğunu belirten Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, “İçinde bulunduğumuz sıcak yaz günlerinde sokak hayvanlarının da suya ihtiyacı olduğunu hatırlatmak amacıyla HAYTAP ile “Susuyorlar Söyleyemiyorlar! Onlar için bir kap su” kampanyası başlattık. Sokaklardaki canlar için kapı önüne konulacak bir kap suyun hayat kurtaracağı unutulmamalıdır. Bu yüzden Bakırköylü yurttaşlarımdan evlerinin önlerine bir kap su koymalarını istiyorum.” dedi. KUŞLAR İÇİN CUMHURİYET MEYDANI’NIN KEMERLERİNE SULUK Öte yandan Bakırköy Belediyesi Basın-Yayın ve Halkla İlişkiler Müdürü Ruhsan Tezkan’da vatandaşlardan gelen talep üzerine Bakırköy Belediyesi’nin, Bakırköy Cumhuriyet (Özgürlük) Meydanı’nda yoğun olarak bulunan güvercinler, martılar ve diğer kuşlar için de meydanda bulunan kemerlerin üzerine Fen İşleri Müdürlüğü tarafından su kapları konacağını da belirtti. 32 01 AĞUSTOS 2011 PAZARTESİ Ekseriyetin bulunduğu tespit edilerek birleşim, Meclis 1. Başkan Vekili Hasan Ersoy tarafından açıldı. Servet Deniz, Coşkun Alagöz, Kenan Zülaloğlu, Türkan Elif Arıkancan’ın ve gelmeyen üyelerin izinli sayılmasına oybirliği ile karar verildi. Gündem okundu ve oybirliği ile kabul edildi. Gündem maddelerinin görüşülmesi neticesinde, Özel Kalem Müdürlüğü başlıklı Tunceli iline bağlı Nazimiye Belediye Başkanlığı’na bedelsiz olarak hizmet aracı verilmesine dair başkanlık teklifinin 3 ret (Mehmet Emin Ertekin, Ayhan Can, Ramazan Baş) oya karşın oyçokluğuyla kabulüne, Mali Hizmetler Müdürlüğü başlıklı Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca kurulmuş serbest piyasa koşullarında faaliyet gösteren şirket sermayesine iştirak etmek, ortak olmak veya şirketin bedelsiz edinilebilme hallerinde Bakırköy Belediyesi adına kabule ve diğer bütün işlemlere bizzat veya görevlendireceği kişilerce takibe ve yürütme konusunda belediye başkanına yetki verilmesine dair başkanlık teklifinin 3 ret (Mehmet Emin Ertekin, Ayhan Can, Ramazan Baş) oya karşın oyçokluğuyla kabulüne, Fen İşleri Müdürlüğü başlıklı yeni çalışma yönetmeliğine dair evrakın Hukuk Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne, Park ve Bahçeler Müdürlüğü başlıklı yeni çalışma yönetmeliğine dair evrakın Hukuk Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne, Zabıta Müdürlüğü başlıklı yıllara salih hizmet alımı ihalesi için yetki verilmesine dair evrakın Bütçe Plan Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne, Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü başlıklı tören kıyafetleri alımına dair evrakın Bütçe Plan Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne, Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü başlıklı ilçemiz dahilinde resmi okullara sunmakta olduğumuz hizmetlere dair evrakın Bütçe Plan Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne, Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü başlıklı ödenek aktarımına dair evrakın Bütçe Plan Komisyonu’na havalesinin oybirliği kabulüne karar verilerek birleşim, Meclis 1. Başkan Vekili Hasan Ersoy tarafından 03.08.2011 Çarşamba günü saat 16:00’da toplanmak üzere kapatıldı. 03 AĞUSTOS 2011 ÇARŞAMBA Ekseriyetin bulunduğu tespit edilerek birleşim, Meclis 2. Başkan Vekili Cavit Ganiç tarafından açıldı. Ali Kenan Kır, Kenan Zülaloğlu ve gelmeyen üyelerin izinli sayılmalarına oybirliği AĞUSTOS 2011 BELEDÝYE MECLÝSÝ’NDE NELER GÖRÜÞÜLDÜ tasdik dışı alanda bırakılmasına itiraz edilerek söz konusu parselin 06.12.2010 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı doğrultusunda sosyal kültürel tesis alanına alınmasına dair evrakın İmar Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne karar verilerek birleşim, Meclis 2. Başkan Vekili Cavit Ganiç tarafından 05.08.2011 cuma günü saat 16:00’da toplanmak üzere kapatıldı. 05 AĞUSTOS 2011 CUMA ile karar verildi. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu’nun belediye çalışmaları ve cenaze defin raporu hakkında vermiş oldukları önergelerin başkanlık makamına havalesinin oybirliği ile kabulüne karar verildi. Geçen birleşime ait zabıt özeti okundu, oybirliği ile kabul edildi. Gündem maddelerinin görüşülmesi neticesinde 1- İmar ve Şehircilik Müdürlüğü başlıklı 1/1000 ölçekli Ataköy Uygulama İmar Planı’nda Ataköy 3-4-11 Mahalle 115 ada 113 ile 114 parsellerin arasından geçen 10 metrelik yola ve Zuhuratbaba Mahallesi Demirkapı Caddesi’ne itiraz edilerek yolun kaldırılmasına dair evrakın İmar Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne, 2- İmar ve Şehircilik Müdürlüğü başlıklı 1/1000 ölçekli Ataköy Uygulama İmar Planı’nda Ataköy 3-4-11 Mahalle 115 ada ile Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi arasında geçen 15 metrelik yola itiraz edilerek yolun kaldırılmasına dair evrakın İmar Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne, 3- İmar ve Şehircilik Müdürlüğü başlıklı 1/1000 ölçekli Ataköy Uygulama İmar Planı’na plan notu paftasının eklenerek 3194 ve 5216 sayılı yasalar gereği karar alınmasına dair evrakın İmar Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne, 4- İmar ve Şehircilik Müdürlüğü başlıklı 16.09.2007 onanlı 1/1000 ölçekli Yeşilköy Uygulama İmar Planı’nın plan notlarına eklenmesine dair evrakın İmar Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne, 5- İmar ve Şehircilik Müdürlüğü başlıklı 1194 ada 1 parselin 20.04.2011 onanlı 1/1000 ölçekli Ataköy Uygulama İmar Planı’nda spor tesisleri alanına alınmasına itiraz edilerek söz konusu parselin Ziraat Bankası Spor Tesisleri olarak değiştirilmesine dair evrakın İmar Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne, 6- İmar ve Şehircilik Müdürlüğü başlıklı Ataköy 9-10 Mahalle 1099 ada 2 parselin 20.04.2011 onanlı 1/1000 ölçekli Ataköy Uygulama İmar Planı’nda Ekseriyetin bulunduğu tespit edilerek birleşim, Meclis 1. Başkan Vekili Hasan Ersoy tarafından açıldı. Bedroz Avedikyan ve gelmeyen üyelerin izinli sayılmasına oybirliği ile karar verildi. Geçen birleşime ait zabıt özeti okundu, oybirliği ile kabul edildi. Hukuk Komisyonu ve Gençlik Spor Komisyonu’na havale edilen dosyanın meclise iadesi ve tekrar incelenmek üzere Hukuk Komisyonu ve Gençlik Spor Komisyonu’na havalesinin oybirliği ile kabulüne karar verildi. Gündem maddelerinin görüşülmesi neticesinde İmar ve Şehircilik Müdürlüğü başlıklı Osmaniye Mahallesi 267 ada e125 y143 parselin mevcutta pazar yeri olarak kullanılan kısmının 1/1000 ölçekli 08.03.2004 onanlı Bakırköy Merkez Uygulama İmar Planı’nda spor tesisleri alanından çıkartılarak belediye hizmet alanına alınmasına ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar plan değişikliğine dair İmar Komisyonu Raporu’nun oybirliği ile kabulüne, 2- İmar ve Şehircilik Müdürlüğü başlıklı Osmaniye Mahallesi 69-1 pafta 1066 ada 1 parsele ilişkin 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliğine dair İmar Komisyon Raporu’nun oybirliği ile kabulüne, Fen İşleri Müdürlüğü başlıklı yeni çalışma yönetmeliğine dair Hukuk Komisyonu Raporu’nun oybirliği ile kabulüne, Park ve Bahçeler Müdürlüğü başlıklı yeni çalışma yönetmeliğine dair Hukuk Komisyonu Raporu’nun oybirliği ile kabulüne, Zabıta Müdürlüğü başlıklı yıllara salih hizmet alımı ihalesi için yetki verilmesine dair Bütçe Plan Komisyonu Raporu’nun 3 ret oya karşın oyçokluğuyla kabulüne, Kültür ve Sosyal İşler Müdürlüğü başlıklı tören kıyafetleri alımına dair Bütçe Plan Komisyonu Raporu’nun 3 ret oya karşın oyçokluğuyla kabulüne, Ulaşım Hizmetleri Müdürlüğü başlıklı ödenek aktarımına dair Bütçe Plan Komisyonu Raporu’nun oybirliği ile kabulüne karar verilerek birleşim, Meclis 1. Başkan Vekili Hasan Ersoy tarafından 05.09.2011 tarihinde toplanmak üzere kapatıldı. Meclis oturumlarýnýn tamamýný gazetemizin www.atakoygazete.com.tr sitesini ziyaret ederek okuyabilir ve sesli olarak dinleyebilirsiniz. “GİRMEK YASAKTIR” ama herkes giriyor! CHP İl Genel Meclis Üyesi Gökhan Gümüşdağ, yetkililerin gözünden kaçan bir ihmalkârlığı daha yazılı önerge olarak İl Genel Meclisi’nin gündemine taşıdı. CHP’li Gümüşdağ, hazırladığı yazılı önergede; Bakırköy İlçesi Yeşilköy Çiroz sahilindeki kirliliğe ve tehlikeye dikkat çekerek uyardı, “GİRMEK YASAKTIR” tabelasına kimse aldırış etmiyor, denize atlayıp yüzüyorlar. Yeşilköy Sahil Karakolu 25 metre yakın mesafede. Polislerin de bu yasağa uyulmasının sağlanması konusunda yaptığı hiçbir şey yok! Cankurtaran da yok!” diyerek olası MIŞ boğulmaların önüne geçilmesini istedi. “GİRMEK YASAKTIR” ama herkes giriyor! CHP İstanbul İl Genel Meclis Üyesi Gökhan Gümüşdağ yerinde görerek incelediği ve kendi çektiği fotoğraflarla hazırladığı yazılı önergesini Meclis Başkanlığı’na sundu. İstanbul İl Genel Meclisi’nin 2011 yılı Ağustos ayı toplantılarının 05 Ağustos Cuma günkü birleşiminde oy birliği ile ilgili komisyonlara havale edilen önergesinde Bakırköy İlçesi Yeşilköy Çiroz sahilindeki kirliliği ve tehlikeyi gündeme getirdiği, “GİRMEK YASAKTIR’a neden müdahale edilmiyor” konulu önergesinde şunlara değindi; “Yeşilköy Sahil Karakolu” 25 metre yakın mesafede, Polislerin de bu yasağa uyulmasının sağlanması konusunda yaptığı hiçbir şey yok! Cankurtaran da yok! ( Hıdır ULAĞ ) 33 BAKGEM’de Eğitim Gördü, 38 Yaşında Üniversiteye Girdi BAŞARICAM DEDİ YILMADI MÜCADELE ETTİ BAŞARDI Lise yıllarında karıştığı siyasi bir olay nedeniyle cezaevine girdi ve 4 yıl cezaevinde kaldı. Liseyi cezaevinde bitirdi. Sonra hayata tutunabilmek için bulaşıkcılıktan, çaycılığa, dergi satıcılığına kadar bir çok işte çalıştı.. Amerikalı eşi Kristyn ile tanışan Ağa, 3 yıl önce evlendi. “Eğitim Herkesin Hakkı’dır” yazılı BAKGEM bilboardunu gördü. Okuma isteği hiç bitmedi. Çalıştı ve başardı. O şimdi Üniversiteli... Bakırköy Belediyesi’nin dershaneye gitme olanağı bulamayan öğrencilere ücretsiz verdiği üniversiteye hazırlık destek kursuna katılan 38 yaşındaki Ağa Yıldırım, LYS’de gösterdiği başarı ile okumanın yaşının olmadığını bir kez daha kanıtladı. LYS sınavında Sözel-2’de aldığı puan ile Türkiye 2910. su olan Ağa Yıldırım, ilginç hayat hikayesi ile de dikkat çekiyor. Lise yıllarında karıştığı siyasi bir olay nedeniyle cezaevine giren ve 4 yıl cezaevinde kalan Ağa, tahliye olduktan sonra hayata tutunabilmek için bulaşıkcılıktan, çaycılığa, dergi satıcılığına kadar bir çok işte çalışır. Daha sonra Amerikalı eşi ile tanışan Ağa, 3 yıl önce ile evlenir. “Eşimin desteği sayesinde hayatta kaldım” diyen Ağa, bir gün Cumhuriyet Meydanı’ndan geçerken bir bilboard dikkatini çeker, “Eğitim Herkesin Hakkı’dır” yazılı BAKGEM bilboardunu gören Ağa Yıldırım, ilk iş olarak BAKGEM’in yolunu tutar. Ve Ağa’nın LYS’deki başarı öyküsü o gün başlar. tanımaya çalıştım ve bu kolay olmadı. İlk çıktığım zamanlarda uzaylı gibi bakıyordum dünyaya. Daha sonra askere gittim. “BU BAŞARIYI BEKLEMİYORDUM” Peki yavaş yavaş sınavdaki başarına gelelim. Bu başarıyı bekliyor muydun? Duyunca nasıl tepki verdin.? Açık söyleyeyim bu başarıyı tahmin etmiyordum. Sınav sonuçları açıklandığı gün ben heyecandan bakamadım. Eşim internetten bakıyordu ve 2910. olmuşsun deyince inanamadım. Mutluluktan birbirimize sarılıp ağladık. Öncelikle biraz kendinden bahseder misin? 38 yaşındayım ve 3 yıllık evliyim. Diyarbakırlıyım. Eşim Amerikalı. Ama yakında Türk vatandaşı olacak. 8 yıldır Türkiye’de yaşıyor. Doğma-büyüme Bakırköylüyüm. Bakırköy İlköğretim Okulu’nu bitirdim. Bakırköy Meslek Lisesi’nde okurken son sınıfta iken bir takım politik hadiselere iştirak ettik. 18-19 yaşlarında cezaevine girdim. Bundan sonraki amacın ne? Neler yapmayı planlıyorsun? İnsanların hedefi hiçbir zaman bitmemeli. Ben 38 yaşında üniversiteye girdim. Bunun için insanlar her zaman hayaller kurmalı. Bundan sonra akademik kariyer yapmak istiyorum. İnsan belli bir yaşa gelince artık gençlere ne bırakabilirim düşüncesine giriyor. “LİSEYİ CEZAEVİNDE BİTİRDİM” Peki, daha sonraki süreç nasıl işledi? Cezaevinde tekrar liseyi bitirmek için başvurum oldu. Lise de tek dersim kalmıştı. Ve o dersi vermem için cezaevi aracıyla okula gitmem gerekiyordu. Fakat Adalet Bakanlığı, cezaevi arabasının parasını ve askerlerin kumanyalarını karşılarsan seni götürüyordu ve tahminen o dönemler 800 TL bir para idi. Ve o parayı vermem imkansızdı. Cezaevi öğretmenimize başvurdum. Ben üniversiteye gitmek istiyorum dedim, bana şöyle bir seçenek sundu ortaokul diplomanı getirirsen seni biz tekrardan liseye başlatacağız, açık liseden bitireceksin. Dedim 3 yıl geçecek öyle. Başka yolu yok dedi ve kabul ettim. Ve liseyi iki kere bitirmiş oldum. 2001 yılında başladım ve 2004 yılında bitirdim. Üniversiteye sınavlarına girecektim ama o sırada tahliye oldum. “GARSONLUK YAPTIM, ÇAY SATTIM AMA OKUMA İSTEĞİM HİÇ BİTMEDİ” Tahliye olunca hayatın nasıl değişti? Tahliye olunca hayatın farklı bir yüzü karşıma çıktı. Cezaevinde içimde olan okuma isteği dışarıyı görünce bir anda geri plana itildi. Çünkü dışarıya çıkınca önceliklerim değişti. Çok uzun bir zaman özgürlükten mahrum kalmak farklı ruhsal bir durum cereyan ediyor. Hayatı arkadaşlık, öğretmenlerle iletişim nasıldı. Kısaca 1 yıllık BAKGEM izlenimlerin neler? Okumaya her zaman ilgiliydim. Buraya gelince de açıkçası ciddi bir sorumluluk hissettim. Çünkü burada bir imkan sunuluyor. Yaş faktörü ve hayatta yaşadığım olaylar nedeniyle ilk başlarda biraz tedirgindim. Ama aksine diğer arkadaşlarımın abi biz sana hayranız sen bu yaşta bunu yapabiliyorsan bizde yapabiliriz demeleri benim için ilham kaynağı oldu ve çok hoşuma gitti. O yönden tüm genç arkadaşlarıma teşekkür ederim. Buradaki eğitim sisteminden bahsedersem, şunu ilk olarak belirtmem gerekir, buradaki sıcak ortam ve kaliteli eğitim başarının anahtarıdır. Geldikten sonra çeşitli işlere girip çıktım. Bulaşıkçılık yaptım, garsonluk yaptım, dergi sattım, çaycılık yaptım. Hayatın bir yerinden tutmaya çalıştım. Tesadüf eseri şimdiki eşimle tanıştım. Kendisi hayatımda bana çok destek oldu. Peki, hayatın bir yerinden tutunmaya çalışırken, BAKGEM’e girmek, üniversite okumak fikri nasıl oluştu? Geçen sene Cumhuriyet Meydanı’ndan geçerken “Okumak herkesin hakkıdır” yazılı bir bilboard gördüm ve bu beni çok etkiledi. O an içimdeki okuma isteği tekrardan uyandı. Doğrudan BAKGEM’e geldim. BAKGEM’e girmeni, üniversiteye hazırlanmanı ailen ve yakın çevren nasıl karşıladı? Aslında bu bir şey yapacak ama bu yaştan sonra olur mu? yaklaşımı vardı. Tabi bunu bana mümkün olduğunca hissettirmemeye çalıştılar. “BAKGEM’DE GENÇ ARKADAŞLARLA UYUMLU BİR SÜREÇ YAŞADIK” BAKGEM’de 1 yıl nasıl geçti? Verilen eğitim, Senin için zorlu maraton çok güzel bir şekilde bitti. Fakat aynı başarıyı gösteremeyen ve ilk defa sınava girecek olan diğer öğrenciler için neler tavsiye edersin. Başarının sırrı ne? İşin sırrı çok çalışma, bunun başka bir açıklaması çok. Ama aynı zamanda şunu da söylemek isterim. Ben 38 yaşında üniversitede ilk 2 bine girdiğim zaman şımardığımı hissettim. Bu şımarıklığı yaşamaya değer. O şımarıklığı yaşamak için de çalışmak çok güzel. Şunu da söylemek istiyorum ayrıca bu maalesef kötü bir sistem. İnsanın kendi arkadaşına rakip olduğu bir sistem. Son olarak neler söylemek istersin? Sonuçta ben ekonomik durumu iyi olan bir insan değilim. Ama buna rağmen buraya elimden geldiğince bir şeyler katmak istiyorum. Bakırköy Belediyesi böyle bir imkan sunduğu için öncelikli olarak Ateş Ünal Erzen ve ekibine, Kenan Zülaloğlu hocamız başta olmak üzere tüm BAKGEM hocalarına ve personeline, eşime, aileme, arkadaşlarıma çok teşekkür ederim. Yavuz ARPACIK TEKNOLOJÝ DÜNYA SI GÖKHAN ATAMER gokhanatamer@atakoygazete.com.tr HP BİLGİSAYAR ÜRETİMİNİ BIRAKIYOR Dünyanın en büyük PC üreticilerinden HewlettPackard (HP), kişisel bilgisayar, tablet ve telefon işlerinden çıkacağı yolundaki söylentilerin doğru olduğunu açıkladı. Tüketici elektroniğinde son yıllarda görülen en önemli stratejik değişiklik kararı çerçevesinde, HP'nin PC üretim birimleri satılacak ve geçtiğimiz yıl satın alınan PalmWebOS mobil birimi kapatılacak. HP'den yapılan küresel açıklamada, firmanın tabletler de dahil geleneksel PC ve donanım üretiminden tamamen çıkacağı, birimleri toplu ya da parçalı olarak satacağı belirtildi. Kararın en şaşkınlık yaratan kısmıysa, geçen yıl 1.2 milyar dolar ödenerek satın alınan Palm firmasıyla ona ait WebOS mobil işletim sistemi işinin tamamen kapatılacak olması. Böylece akıllı telefon pazarında rekabet edeceği Pre telefon modeliyle birlikte yine WebOS'la çalışan yeni TouchPad serilerinin üretiminden vazgeçiliyor. Halbuki firma daha geçtiğimiz Mart'ta WebOS'u aşamalı olarak tüm donanım ürünlerine entegre edeceğini duyurmuştu. BBC'nin aktardığına göre kararda firmaya yakın geçmişte katılan CEO Leo Apotheker'in vizyonunun etkili olduğu belirtiliyor. Alman rakip SAP'tan HP'ye geçen Apotheker, IBM modelini izleyerek firmayı donanım üreticisi olmaktan çıkarıp tamamen yazılıma yönlendirmeyi planlıyor. Apotheker'in donanım üretiminin eskisi kadar karlı olmadığı, farklı ve çeşitli kanallardaki irili ufaklı yazılım üretiminin daha karlı işler haline geldiği kanısında olduğu belirtiliyor. Nitekim firma, yeni strateji çerçevesinde İngiltere merkezli Autonomy adlı yazılım firmasını tam 7.1 milyar dolar ödeyerek satın alacağını duyurdu. AVRUPA’NIN DEV BANKALARI BİR APPLE EDİYOR Yenilikçi ürünleriyle küresel elektronik pazarının en büyük firması haline gelen Apple’ın piyasa değeri artmayı sürdürüyor. Hisse fiyatlarından yola çıkarak yapılan hesaplamaya göre Apple’ın şu anki değeri, krizle boğuşan Avrupa Birliği’ndeki en büyük 32 bankanın toplam değerine eşitlendi. Mali kriz içindeki AB’de borsalar, ABD kaynaklı son sarsıntıdan etkilenerek son iki hafta içinde çok önemli değer kaybı yaşadı. Firma bazında bankaların yaşadığı değer kaybı da neredeyse yüzde 40-50’leri buldu. Mayıs 2007 değerlerine göre AB’deki tüm bankaların toplam değeri, dörtte üç oranında azalmış durumda. Thomson Reuters verilerine göre aralarında İspanyol Santander, Fransız BNP Bank Paribas, Alman Dutsche Bank ve İtalyan Unicredit’in de bulunduğu AB’nin en büyük 32 bankasının toplam piyasa değeri, hafta kapanış rakamları itibarıyla 340 milyar dolar civarında. Öte yandan Amerikalı teknoloji devi Apple, iPhone, iPad, MacBook ve iTunes gibi ürün ve servisleriyle küresel çapta başarıdan başarıya koşuyor. ABD ekonomisinin içinde bulunduğu sarsıntıya karşın firmanın hisse değeri son bir yılda yüzde 40 civarında artmış görünüyor. Bugün itibarıyla firmanın dünya borsalarına oluşan hisse fiyatı bazındaki değeri 340 milyar dolar. GALAXY TAB YASAĞI UZUN SÜRMEDİ Apple'ın başvurusu üzerine AB ülkelerinde satışı geçtiğimiz günlerde durdurulan Galaxy Tab 10.1, 'kararda düzeltme' sonucu yeniden raflarda yerini aldı. Samsung'un yeni tableti Galaxy Tab 10.1'ün satışını bir Alman mahkemesi aracılığıyla tüm AB ülkelerinde durdurtan Apple'ın sevinci kısa sürdü. Kararı alan mahkeme, Samsung'un itirazları üzerine, kararın Almanya dışındaki geçerliliğinin 'dayanaksız' olabileceğine hükmetti. Reuters'ın bildirdiğine göre Düsseldorf Bölge Mahkemesi, önceki tedbir kararının Almanya dışındaki ülkelerde de geçerli olmasına yönelik hükümlerin 'dayanaksız' olabileceğine hükmederek, ilgili bölümleri iptal etti ve satışa yeşil ışık yaktı. Samsung'un tüm dünyada yeni piyasaya sürdüğü Galaxy Tab 10.1 tablet bilgisayar, Apple'ın iPad tabletlerine karşı en güçlü alternatifi oluşturuyor. Apple, Galaxy Tab'te kendi tasarımının kopyalandığı iddiasıyla Samsung'a karşı pek çok ülkede dava açmış durumda. Galaxy Tab 10.1 tabletin kullandığı Android işletim sistemi, pek çok marka ve model aracılığıyla dünyada hızla yayıldığından, Apple'a milyarlarca dolar kazandıran uygulama ve multimedya ekosistemine karşı da çok ciddi bir rakip haline geliyor. Apple'ın Samsung'a açtığı patent davasını gören Düseldorf Mahkemesi, geçici satışı durdurma kararının Almanya'da hala geçerli olduğunu, ancak diğer AB ülkelerinde geçerliliği konusunda yetki karmaşası yaşanabileceğini açıklayarak ilgili maddeleri iptal etti. Öte yandan Samsung, Apple'ın 'tasarım hırsızlığı' iddiasına kanıt olarak sunduğu fotoğraflarda hile yaptığını savundu. Davanın görüldüğü tüm mahkemelere itiraz eden Samsung, Apple'ın iPad ve Galaxy tab 10.1'in yanyana gösterildiği ve 'ne kadar benzediklerinin ispat edilmeye çalışıldığı' fotoğrafta, Galaxy'nin grafik yazılımla 'biraz daha basık gösterilerek iPad'e benzetilmeye çalışıldığını' bildirdi. APPLE’DAN SHARP’A 1 MİLYAR DOLARLIK YATIRIM Samsung ile iyi ilişkileri patent davaları yüzünden bozulan Apple'ın Güney Koreli elektronik devinden tedarik ettiği bileşenler ile ilgili sıkıntılar yaşayacağı konuşuluyor. Bu söylentileri doğrulayacak bir haber Reuters tarafından yayınlandı. Buna göre bir başka panel üreticisi Sharp ile dirsek temasına geçen Apple, Japon panel üreticisinin fabrikasına 1 milyar dolarlık yatırım yapacak. Özellikle yeni iPhone ve iPad'ler ile ilgili ekran sıkıntısı çekmek istemeyen Apple'ın böyle bir hamle yapması çok da sürpriz sayılmaz. TV fabrikalarını mobil cihaz ekranı üretebilecek şekilde dönüştüren Sharp'ın bu hesaplarının arkasında Apple anlaşmasının olması da yüksek olasılık. iPhone 5 ve iPad 3 için LG ve Samsung ile anlaşmaları bulunan Apple'ın bir sonraki nesil ürünlerde Sharp'ın ürettiği ekranları kullanması bekleniyor. KODAK’IN PATENTLERİ PAZARA ÇIKIYOR Dünya borsaları düşerken, bu düşüşe karşı yükseliş gösteren hisselerden biri görüntüleme teknolojilerinde lider firmalardan birisi olan Kodak. Bu ters ivmenin sebebi ise şirketin patentlerine yönelik büyük şirketlerin ilgisi. Tüm piyasalarda düşüş hakimken Eastman Kodak Co. hisseleri yükseliş trendini kesmiyor. Sebep ise yatırımcıların, Kodak’ın teknoloji patentleri ile önemli avantajlar elde edebileceklerine yönelik inançları. Özellikle mobil cihazlar için gündeme gelen teknoloji patentleri, Google’ın geçtiğimiz günlerde Motorola Mobility Holdings’i 12,5 milyar dolara satın alma kararı ile daha da öne çıktı. Bu anlaşmanın kapsamında Motorola’nın tüm patentleri yer alıyor. Bu haberin gücünü arkasına ÝMTÝYAZ GENEL Taner SAHÝBÝ, KÜÇÜKTEPE Hukuk Danýþmaný: Av. ATAKÖY YÖNETMEN VE SORUMLU YAZI ÝÞLERÝ MÜDÜRÜ Ofset Baský ; ÜNÝFORM Özcan ATAMER Renk Ayýrým; FÝLMEVÝ Haber Koordinatörü AYLIK BÖLGE GAZETESÝ Ýdare Yeri: Ýncirli Caddesi Yeþilada Sokak No:2/1 Ferhat Apt. Kat: 1 D:4 Bakýrköy /Gökhan Ýstanbul ATAMER Aylýk Süreli yayýn Haber Merkezi Tel: (0-212) 543 86 64-543 86 65-543 86 47 Fax: 543 86 16 YIL: 19 Sayý: 207 AĞUSTOS - EYLÜL 2011 Yavuz ARPACIK Ataköy Gazetesi, Yurtgün Ýç ve Dýþ Ticaret A.Þ. Arzu BERATOĞLU info@atakoygazete.com.tr tarafýndan yayýnlanmaktadýr. Köþe yazýlarýndaki sorumluluk, yazarlarýna aittir. GAZETEMÝZ BASIN AHLAK YASASINA Gazetemizde yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahibine aittir UYMAYI TAAHHÜT ETMÝÞTÝR alan Kodak da New York Borsası’nda son günlerin önemli bir yükselişine imza attı. Temmuz ayında bir açıklama yapan şirket, ‘dijital görüntüleme’ konusundaki patentleri ile ilgili ‘alışveriş arayışında’ olduğunu açıklamıştı. Şirketin bu açıklaması da, şirketin bu patentlerden ne kadar gelir elde edebileceğini merak eden yatırımcıların doğal olarak ilgisini çekti. Analistler, Kodak’ın patent portföyünün 2-3 milyar dolar değerinde olduğunu tahmin ediyor. Bir zamanların efsanevi fotoğraf şirketi ise patent satışı ile ilgili danışmanlık konusunda Lazard ile çalıştığını açıklamıştı. The Wall Street Journal’da yer alan ve kaynağı belirtilmeyen bir habere göre ise patentler, bunları savunma amaçlı kullanmak isteyen kablosuz iletişim sektöründe stratejik bir alıcının oldukça ilgisini çekti. Ama Kodak, patent satışı ile ilgili, en azından şimdilik, bir yorum yapmamayı tercih ediyor. İNSAN BEYNİNİ TAKLİD EDEN YONGA ABD'li bilişim devi IBM, bilgisayarların deneyimlerinden öğrenmelerini, kuramlar geliştirmelerini ve sonuçlardan ders çıkarmalarını sağlayacak insan beyninin çalışmasını taklit eden bir yonga geliştirdi. IBM’in açıklamasında, bu yongalarla yapılacak ‘Düşünen Bilgisayar’ların, bugünün geleneksel bilgisayarlarıyla aynı şekilde programlanmayacağı belirtildi. Bu bilgisayarların, deneyimlerinden öğreneceklerini, bağlantı kuracaklarını, kuramlar geliştireceklerini, anımsayacaklarını ve sonuçlardan ders çıkaracakları da kaydedildi. Bu tip iki yonganın üretildiğini ve şu anda test edildiğini belirten şirket, her iki yonganın da silisyum yalıtkan üzerinde 45 nanometre kalınlığında olduğunu ve 254 nörona (sinir hücresi) eşdeğer kapasiteleri bulunduğuna işaret etti. IBM, uzun vadede hedeflerinin 10milyar nöron kapasitesine (insan beyni 100 milyar kapasiteli) ulaşan bileşenlerden bir kompleks geliştirmek olduğunun altını çizdi. IBM’in bu başarısı konusunda Endpoit Technologies Associates’den Roger Kay, ‘’Yeni bir ufuk, kimse böyle araştırmalar yapmamıştı’’ dedi. Synapse adı verilen projenin ikinci aşamasında IBM, Columbia, Cornell, California ve Wisconsin gibi ABD’nin önde gelen üniversiteleriyle işbirliği yapacak. Projeye, ABD silahlı kuvvetlerinin yüksek teknoloji projelerini finanse eden DARPA adlı kuruluş 21 milyon dolar kaynak sağladı. GOOGLE MOTOROLA’YI ALIYOR Internet devi Google, Motorola Mobility'yi almak için 12,5 milyar dolar ödemeye razı oldu. Motorola'nın cep telefonları başta olmak üzere bireysel tüketici ihtiyaçlarını karşılayan servisi Motorola Mobility'ye hisse başına 40 dolar ödeyecek. Firma böylece Motorola'nın kablosuz patentlerine de sahip olacak. Anlaşmaya göre, Motorola Mobility'de bulunan Android lisansı bundan sonra da açık kodlu olarak kalmaya devam edecek. Satın alma işleminin 2011 sonunda, en geç 2012 başlarında tamamlanması bekleniyor. Motorola Mobility hâlâ ayrı bir marka olarak faaliyetlerine devam edecek. STEVE JOBS GÖZÜNÜ ÇİN’E DİKTİ Dünyanın en büyük mobil operatörü China Mobile'ın CEO'su Wang Jianzhou iPhone'u kontratlı olarak satmak için Steve Jobs ile birkaç kez bizzat görüştüğünü açıkladı. Jianzhou "Umarım kısa zamanda anlaştığımızı açıklarız" ifadesinden başka bir ipucu vermedi. Şu anda China Mobile şebekesini kullanan 7,44 milyon iPhone bulunuyor. Ancak bunlar kontratsız cihazlar. Yaklaşık 616 milyon müşterisi ile dünyanın en büyük mobil operatörü olan China Mobile ile anlaşmak için Jobs'un devreye girmesi bu açıdan hiç de sürpriz değil. China Mobile'ın son çeyrekte açıkladığı 9,6 milyar dolarlık kâr da Steve Jobs'un zihninde tatlı hayaller uyandırmış gibi görünüyor. Şebekesinde genellikle cep telefonları bulunan China Mobile'ın akıllı telefon penetrasyonu ise çok yüksek değil. Hukuk Danýþmaný: Av. Taner KÜÇÜKTEPE Av. Öner AYBEK Ofset Baský : ÜNÝFORM Renk Ayýrým : FÝLMEVÝ Ýdare Yeri: Ýncirli Caddesi Yeþilada Sokak No:2/1 Ferhat Apt. Kat: 1 D:4 Bakýrköy / Ýstanbul Tel: (0-212) 543 86 64-543 86 65-543 86 47 Fax: 543 86 16 Ataköy Gazetesi, Yurtgün Ýç ve Dýþ Ticaret A.Þ. tarafýndan yayýnlanmaktadýr. Gazetemizde yayýnlanan yazý ve fotoðraflar kaynak gösterilmeden kullanýlamaz 35 ALPTEKİN’İN RÜYASI GERÇEK OLDU Doğuştan bağ dokusu kas hastası olan 13 yaşındaki Alptekin Albayrak’ın Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’e tekerlekli sandalye başvurusu ismini açıklamak istemeyen bir hayırseverin akülü tekerlekli sandalye almasıyla yerini buldu. Daha önce kullandığı tekerlekli sandalyesinin eskimesi ve vücut hatlarına uyumsuzluğuna bir de sandalyenin ayaklarının kırılmasından sonra sadece annesi ve babasının kolları arasında ulaşımını sağlayan Alptekin, ailesinin maddi durumunun yetersizliğinden dolayı yeni tekerlekli sandalye rüyası Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen’in hayırsevere ulaşmasıyla gerçek oldu. Güvenlik görevlisi babası ve ev hanımı annesinin yardımı olmadan bir metre bile yürüyemeyen Alptekin, akülü tekerlekli sandalyesi ile artık istediği yere kendisi gidebilecek. Bu yıl 6.sınıfa gideceği okulunu şimdiye kadar hep takdirle geçen Alptekin Albayrak, artık rampaları bile akülü tekerlekli sandalye ile aşabilecek. Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen de, “Mübarek Ramazan Ayı’nda isminin açıklanmasını istemeyerek gerçek bir yardımsever olduğunu gösteren hayırseverimize çok teşekkür ediyorum. Alptekin’in yüzüne tatlı bir tebessüm verebildiysek ne mutlu bizlere.” dedi. Alptekin de “Çok mutluyum” diyerek duygularını dile getirdi. BAKIRKÖY’DE RAMAZAN BAKIRKÖY’DE İLK İFTAR MECLİS ÜYESİ SELİM MALGAZ’DAN Her yıl uyguladığı iftar çadırları geleneğini bu yılda devam ettiren Bakırköy Belediyesi Osmaniye Mahallesi İncirli Cami karşısında ve Kartaltepe Millet Parkı içinde kurulan iki iftar çadırında Ramazan ayı süresinde her akşam bin 500 kişiye iftar yemekleri verdi. Belediyenin iftar çadırında ilk iftar yemeğini ise Ataköy Kültür Eğitim Spor Vakfı (ATAVAK) tarafından Bakırköy’ün protokolüne iftar yemeği verildi. ATAVAK Tesisleri’nde bulunan Big Mammas’ta düzenlenen iftar yemeğine, Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, Bakırköy Müftüsü Zakir Uzun, Bakırköy Kaymakamlığı Yazı İşleri Müdürü Müdürü Filiz Ayrancı ve kurum müdürleri, belediye meclis üyeleri, Bakırköy’deki siyasi parti İlçe başkanları ile sivil toplum örgütleri temsilcileri katıldı. Bakırköy’ün tanınmış işadamlarından ve Bakırköy Belediye Meclis üyesi Selim Malgaz verdi. Halkın yoğun ilgi gösterdiği iftar yemeğine Bakırköy Belediye Başkanı Ateş Ünal Erzen, başkan yardımcıları Yervant Özuzun ve Turgay Akbal’ın yanı sıra CHP’li meclis üyeleri de katıldı. TAMAŞ AİLESİ İFTARDA BİR ARAYA GELDİ Volkswagen yetkili satıcısı Tamaş Motorlu Araçlar, çalışanlarına iftar yemeği verdi. Florya Has Kral Hatay Sofrası’nda gerçekleştirilen iftar yemeğine Tamaş Motorlu Araçlar Genel Müdürü Mehmet Ali Çam, TAMAŞ çalışanları ve çok sayıda davetli katıldı. Canlı müzik eşliğinde verilen iftar yemeğinde, misafirlere Hatay Mutfağı’ndan eşsiz tatlar sunuldu. 37 Bağımlılık Dayanışma Günü’nde 28. Yıl BAĞIMLILIKLA MÜCADELEDE BAŞARI MUCİZE DEĞİL! Gazetelerde hep madde kullanan kişilerin başarısızlık öykülerini okur, TV’lerde haberlerini izleriz. Oysa madde kullanımını bırakan, temiz bir yaşam inşa etmeye çalışan, bu nedenle de basından uzak duran sessiz bir kalabalık da var. Söz sırası onlardaydı… Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim Araştırma Hastanesi (BRSHH) Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma ve Tedavi Merkezi (AMATEM) tarafından kutlanan “Alkol ve Madde Bağımlıları Dayanışma ve Ayıklık Günü” AMATEM'de tedavi gören bağımlılar, aileleri ve tedavi ekibini bir araya getirdi. Alkol ve madde bağımlılığıyla mücadelede bağımlı, aile, AMATEMÇEMATEM ve toplum işbirliğine dikkat çekilen kutlamalarda madde kullanımının sadece madde kullanan kişileri değil ailelerini, çevrelerini ve tüm toplumu etkileyen, önemli kayıplara neden olan çok ciddi bir hastalık olduğu vurgulandı. Bağımlılığın tedavi edilebilir bir hastalık olduğu konusunda toplumun ve madde kullananların bilinçlenmesinde çok önemli bir role sahip olan “Alkol ve Madde Bağımlıları Dayanışma ve Ayıklık Günü“nde hastalar, tedavi süreçleriyle birlikte ortaya çıkan başarı hikayelerini kendi ağızlarından anlattı. Hastalar, aylar öncesinde başladıkları hazırlıkların birer sonucu olan çeşitli gösteriler sergileyerek iyileşme dönemini sonuçlandırdıklarını adeta ilan etti. Hastaların sergiledikleri gösteriler, tüm katılımcıları alkol ve madde bağımlılığı ile mücadeleye çağırdı. Pek çok yönü olan bağımlılık tedavisinin yaşam boyu süreceğini baştan kabul etmek gerektiğini vurgulayan Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Erhan Kurt madde bağımlılığından kurtulmuş olan hastaların kafasında “acaba başarabilir miyim?” sorusu dolaşan insanlara başarı oyununun başrol oyuncuları olarak umut ve başarının yapılabilirliğin canlı birer örnekleri olduğunu söyledi. Geçtiğimiz yıl 2135 kişi başvurdu Günümüzde giderek yaygınlaşan madde kullanımının sadece madde kullanan kişileri değil ailelerini, çevrelerini ve tüm toplumu ilgilendiren, önemli kayıplara neden olan ciddi bir hastalık olduğunu ifade eden AMATEM Klinik Şefi Doç. Dr. Defne Tamar Gürol, geçtiğimiz yıl AMATEM’e 2 bin 135 kişinin madde kullanımı nedeniyle başvurduğunu, bu kişilerin tedavi süreçlerini ise psikiyatri uzmanları, aile hekimi uzmanı, psikolog, sağlık eğitimcisi, hemşire, sağlık memuru, sosyal çalışmacı ve diğer çalışanlardan oluşan bir ekiple gerçekleştirdiğini belirtti. AMATEM uyuşturucu madde ve bağımlılık ile ilgili tüm soru ve sorunlara yanıt vermek için (0212) 660 00 26 numaralı özel hattı kurdu. Bu hatta kimlik bilgisi sorulmaksızın yardım ve destek verebilmek için uzmanlar 24 saat çalışmalar yapıyor. Her türlü soru canlı olarak yanıtlanırken, telefon eden kişilere isim, adres gibi kimliklerini açıklayıcı herhangi bir bilgi sorulmuyor. Ş E K E R B AY R A M I N I Z I EN İÇTEN DİLEKLERİMİZLE KUTLARIZ AT R Ý U M E S N A F V E Ç A L I Þ A N L A R I Te l e f o n : ( 0 2 1 2 ) 6 6 1 1 2 3 3 / 3 7 / 4 1 560 36 65 39 ÜNLÜ MODACI DENİZ MERCAN’DAN PEMBE ELLER’E DESTEK emeği ürünlerin satışı ile ev ekonomilerine katkıda bulunma çabalarının kendisini çok mutlu ettiğini söyledi. 2012 yılı takı, örgü, ev dekorasyonu ve moda trendleri ile ilgili çok önemli bilgiler paylaşan Mercan, katılımcı kadınların el emeği ürünlerini inceleyerek modaya uygun ürünlerin üretilmesi konusunda katılımcılara tavsiyelerde bulundu. Ünlü modacıdan aldıkları eğitimden memnun kalan kadınlar, projeye verdiği destekten dolayı Deniz Mercan’a teşekkür etti. Ünlü modacı Deniz Mercan, kadın istihdamını artırmak amacı ile başlatılan proje kapsamında, kadınlara moda ve tasarım eğitimleri verdi. Bakırköy Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin Bakırköy’de başlattığı ve Yrd. Doç. Dr. Meltem Ünal Erzen’in başkanlığını yürüttüğü “Pembe Eller” projesi kapsamında; dünyaca ünlü modacı Deniz Mercan, Pembe Eller katılımcılarına, satış öncesi ilk moda eğitimini verdi. Kadın istihdamına yönelik projeler içerisinde yer almanın kendisini çok heyecanlandırdığını belirten Mercan, meslek sahibi olmayan kadınların, üretmiş oldukları el GENÇ MÜHENDİSLER NOSSA COSTA’DA MEZUNİYETLERİNİ KUTLADI İstanbul Üniversitesi Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü Öğrencileri mezuniyetlerini Nossa Costa’da kutladı. İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’da yapılan İstanbul Üniversitesi 2010-2011 Akademik Yılı Mezuniyet Töreni’nde kep atan öğrenciler; Nossa Costa’da verdikleri Mezuniyet Yemeği ile gecenin geç saatlerine kadar eğlenerek vize, final ve bütünleme sınavlarının streslerini üzerinden atıp mezuniyetlerini kutladılar. 41 MUTLU GÜNLER Nazlı BOSTAN & Evren BİNER EVLENDİLER Hakim adayı Nazlı ile Avukat Evren’in düğünleri Eskişehir Dedepark Otel’de yapıldı. Düğüne Bostan ve Biner ailelerinin yakınları ile Nazlı ve Evren’in yakın arkadaş ve meslektaşları katıldı. SD PİLATES STÜDYOSU SD BALE EĞİTİMİ SD SPORTİF BECERİ KOORDİNASYON MERKEZİ ( 4-7 Yaş arası ) Ataköylüler Derneği Salonlarında ÇALIŞMALAR BAŞLIYOR TELEFON: (0212) 570 88 01 - 661 88 01 - 560 82 81 - 560 75 09 www.starlarindogusu.com 9-10 Kısım Otobüs Plantonluğu yanı ATAKÖY 43 KOMŞU İLÇELER: İSTANBUL’A HAYRAN KALDILAR Miniatürk’te buldular. Gezide Türkiye’nin çok zengin ve geniş bir kültüre sahip olduğunu gördüklerini belirten ülke temsilcileri, “Burada minyatürlerini gördüğümüz birçok yeri gerçekte de ziyaret etmek isteriz. Bu yerler mutlaka görülmeli” diye konuştular. Miniatürk’ün ardından, Ayasofya Camii, Sultanahmet Camii ve Kapalıçarşı'yı gezen kafile rehberlerden ayrıntılı bilgi aldı. Ayasofya Cami’sinden oldukça etkilenen misafir gruplar, Kapalıçarşı'da ise bol bol fotoğraf çekerek, alışveriş yaptı. İstanbul'daki en önemli tarihi mekanları görme imkanına sahip olan konuklar, "İstanbul kesinlikle gezilip görülmesi gereken bir şehir. Daha önce buraları yalnızca isim olarak duyduk. İçinde barındırdığı birçok eserle, önemli bir tarihi mirasa sahip. Umarız, aynı yerleri tekrar görme şansımız olur" diyerek geziden duydukları memnuniyeti dile getirdiler. KÜÇÜKÇEKMECE 6. Uluslararası Küçükçekmece Göl Festivali etkinliklerinde yer alan misafir dans grupları İstanbul turu yaptı. Türkiye grubunun da katıldığı kafile sabahın erken saatlerinden itibaren sırasıyla Panorama 1453 Fetih Müzesi, Türk Dünyası Kültür Evleri, Miniatürk, Ayasofya Camii, Sultanahmet Camii ve Kapalıçarşı’yı gezdi. Grup, gezinin ilk durağı olan Panorama 1453 Fetih Müzesi’nde İstanbul’un Fethi’ne yeniden tanıklık etti. Kente giriliş anını yeniden yaşayan kafile, Macar topçu ustası Urban'ın döktüğü toplara dokunup, Mehter Marşı'na eşlik etti. Kafilenin ikinci durağı ise Türkiye’nin ilk minyatür parkı Miniatürk’tü. Türkiye’ye olan meraklarını her fırsatta dile getiren misafir gruplar, aradıklarını DOSTLARIMIZIN EVİ, “YAZ” GİBİ RENGARENK Küçükçekmece Belediyesi’ne bağlı olarak hizmet veren Altınşehir Kayabaşı yol ayrımında bulunan hayvan barınağı, rengarenk duvarlarıyla barınaktan ziyade, yazın geldiğini müjdeler bir görüntü sergiliyor. Hayvanların her türlü bakımının titizlikle yapıldığı barınağın, bu güzel görüntüsünün ardında da onlara bir nevi annelik yapan, Veteriner Hekim Çiğdem Eral var. Eral, barınağın tüm kapı ve duvarlarına, rengarenk doğa ve hayvan resimleri çizerek, hayvanların yaşam alanını bir barınak olmaktan çıkarıp, çok daha güzel bir görüntüye kavuşturdu. Eral, 15- 20 gün süren bir çalışmayla tüm barınağa hayvan ve doğa resimleri çizdiğini, böylece barınağın daha çekici ve ziyaret edilesi bir hale geldiğini dile getirdi. Dışarıdan bakıldığında renkli görüntüsüyle insanları içine çeken barınakta, 100’e yakın köpek barınıyor. Barınaklar aslında sadece sokak köpeklerinin barındığı bir yer değil, onları ziyaret ederseniz göreceksiniz ki, size en sıcak karşılamayı onlar gösteriyor. BİLGİ EVLERİ’NDE HEDEF DAHA KALİTELİ EĞİTİM Küçükçekmece Belediyesi Bilgi Evleri düzenlediği zümre toplantılarıyla eğitimde kaliteyi artırmaya devam ediyor. Sefaköy Kültür ve Sanat Merkezi’nde yapılan toplantı ile bilgi evlerini öğrenciler için daha da verimli yapmanın yolları, eğitim sürecinde karşılaşılan sorunlar, yapılacak sosyal faaliyetler ve bundan sonraki süreçte izlenecek yollar gibi birçok konu masaya yatırıldı. Yaz dönemi ve ilerleyen aylarda yapılması planlanan projelerle ilgili öğretmenlere bilgi veren Bilgi Evleri Koordinatörü İbrahim Keleş konuşmasında, sosyal medya alanında yürütülecek çalışmalar ve kapsamlı yaz okulu projesi üzerinde durdu. Bilgi Evlerinden mezun olan öğrencilerle hayatlarının geri kalan kısmında da iletişim kurmak ve verilen eğitimlerin oluşturduğu etkileri gözlemlemek gerektiğini belirten Keleş, bu amaçla sosyal paylaşım sitelerinde “Bilgi Evi Mezunları” adıyla bir grup oluşturacaklarını belirtti. Yaklaşık iki saat süren toplantının ardından uzman psikolojik danışman Mehmet Teber öğretmenlere seminer verdi. Seminerde insan ruhunun eğitimdeki önemine dikkat çeken Teber, “İnsanı kazanmak ruhun ihtiyaçlarını karşılamakla mümkündür. Ruhun temel ihtiyaçları neler? Hava ve su gibi ruhun da her saniye ihtiyaç duyduğu bir şey var mı? Bunları iyi düşünmek lazım. İnsanlar bugün geçmişe nazaran daha konforlu olmalarına rağmen mutsuzlar. Bunun nedeni hayatın merkezine bedensel ihtiyaçların alınmasıdır. Hayat bir fark edilme çabası olduğu için insan ruhu sevgi, takdir, değer ve ilgi görmek ister. Bizim hayatımızda etki etmiş kişilerin bizim ruhumuzu beslediklerini görürüz” diye konuştu. Toplantı seminerin ardından verilen kokteylle son buldu.