Ekim 2015 Gazete - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
Transkript
Ekim 2015 Gazete - Türkiye Ziraat Odaları Birliği
MECİTÖZÜ ZİRAAT ODASI YENİ HİZMET BİNASINDA Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, seçim yakınken siyasi partilerin tarımda girdi maliyetlerini aşağı çekilmesi noktasındaki vaatlerini çok yakından takip ettiklerini bildirerek, “seçimlerden sonra hükümet kurulduğunda hem Ziraat Odalarımızın başkanları hem de TZOB olarak vaatlerin takipçisi olacağız” dedi. » sf. 3 Soğanda ZİRAAT ODALARI hasat zamanı Türk Çiftçisinin Sesi Türkiye Ziraat Odaları Birliği Aylık Yayını Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015 www.tzob.org.tr ”Dünya Kadın Çiftçiler Günü” Kadın çiftçilerimize pozitif ayrımcılık yapılmalı Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, önemli bazı üretim bölgelerinde yüksek sıcaklıkların kurumalara, aşırı yağışların çürümelere yol açması nedeniyle rekoltenin beklenenden düşük kalacağını bildirerek, “Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre, Amasya ilimizde yüksek sıcaklıkların kurumalara, Ankara ilimizde ise aşırı yağışlar ise çürümelere yol açtı” dedi.» sf. 9 Elmada talep sorununu ihracat çözer 5 Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, nar üretiminin 2010 yılından bu yana ikiye katlandığını bildirerek, “nardaki üretim patlaması iyi değerlendirilmeli, fiyat istikrarı sağlanmalı, ürün kayıpları azaltılmalı, ihracat artırılmalıdır” dedi.» sf. 12 16 Ekim Dünya Gıda Günü Her 9 kişiden biri 11 açlık çekiyor Narenciyede ihracat önemli 10 Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ılıman iklim kuşağında olan Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde elma yetiştiriciliği yapılabildiğini bildirerek, “Çin ve ABD’nin ardından üçüncü sırada olduğumuz elma üretimine, ülkemizin iklim ve toprak şartları çok uygun. Türkiye, ihtiyacı olandan çok daha fazla üretebilecek potansiyele sahip olduğu elmada, talepten kaynaklanan sorunu ancak daha fazla ihracat çözebilir” dedi.» sf. 8 ZİRAAT ODALARI 2 Ş. Şemsi Bayraktar TZOB Genel Başkanı SESLENİŞ Ziraat Odalarımızın değerli mensupları, sevgili çiftçi dostlarım, Gıdaya olan ihtiyaçla birlikte ona olan hayati değer de; insan yaşamı için olmazsa olmaz gıdayı temin eden çiftçilerimizin de önemi giderek artıyor. Enerjiyle birlikte en stratejik sektör konumundaki gıdayı, hızlı nüfus artışıyla birlikte küresel ısınmanın etkisinden kaynaklı iklim değişikliği, beslenme alışkanlıklarının değişmesi, ekilip biçilebilen tarım alanlarının sonuna gelinmesi gibi faktörler dünya genelinde her zamankinden çok daha önemli hale getiriyor. Çok şükür ülkemiz gıda güvencesi açısından şanslı… Çiftçilerimiz gece gündüz, yağmur çamur demeden bütün yapısal sorunlara rağmen üretiyor, doyuruyor. Bu kadar önemli saydığımız tarımın tam merkezinde kadın çiftçilerimiz ayrı bir yer alıyor. Tarımda çalışanların yarıya yakınını Tarımda İstihdam 6 milyonu Geçti Ankara - Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda istihdamın 6 milyonu geçtiğini bildirerek, “tarımda istihdam artıyor. Geçen yıl Temmuz ayında, 5 milyon 914 bin olan tarım istihdamı, bu yıl 6 milyonu aşarak 6 milyon 18 bine çıktı. Tarım istihdamında, geçen yılın Temmuz ayına göre, 104 bin, 2015 Haziran ayına göre 20 bin artış var” dedi. Bayraktar, geçen yıl Temmuz ayında 5 milyon 914 bin, 2015 Haziran ayında 5 kadınlar oluşturuyor. Evinden çocuklarının bakımından, ev işlerine kadar birçok sorumluluğu yerine getiren kadınlar tarımın yükünü de çekiyor. 2,8 milyon kadın çiftçimiz, günde 16-17 saat çalışarak, insanüstü bir gayretle üretime omuz veriyor. Değerli Dostlarım, hepimizin bildiği gibi, ülkemizde gelişmişlik düzeyi bölgesel farklılıklar gösteriyor; bu nedenle kadınların toplum içindeki statüleri de farklı konumlarda bulunuyor. Kırsal kesimdeki kadınların konumu, gerek kırsal kesimdeki geleneksel yapı, gerekse uğraşı biçimlerinin değişik oluşu nedeniyle kentlerdeki hemcinslerinden önemli farklılıklar gösteriyor. Bu nedenle, Türkiye’ de çalışma hayatında özellikle ele alınması gereken grupların başında tarımda çalışan kadınlar geliyor. Kırsal kesimde çalışan kadınların çalışma şartları, çalışma süreleri, ücret durumları, iş bölümü, barınma, sağlık koşulları, sosyal güvenlik, aile içi ve aile dışı rolleri toplumsal yapıyı önemli ölçüde etkiliyor. Türkiye genelinde çalışan nüfusun yüzde 30’unu kadınlar, tarımda çalışan 6 milyon 17 bin kişinin yüzde 46,8’i olan 2 milyon 817 binini kadınlar oluşturuyor. Buna rağmen, tarımda çalışan kadınların yüzde 79,9’u ücretsiz aile işçisiyken, sadece yüzde 9,2’si kendi nam ve hesabına çalışıyor. Üretimin her aşamasına aktif bir biçimde katılan kadın çiftçilerimiz, kalkınmanın olanaklarından yeterli pay alamıyor. Oysa hepimizin çok iyi bildiği gibi, kadın çiftçilerimiz, tamilyon 998 bin olan tarım istihdamının, Haziran 2015’de 6 milyon 18 bine yükseldiğini belirtti. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, Mart ayının ikinci yarısından sonra tarımda istihdamın yoğun olduğu döneme girildiğini, bundan dolayı her ay tarımda istihdamın arttığını, bu artışın Ağustos ayından sonra düşüşe geçeceğini bildirdi. Şemsi Bayraktar, 2015 Haziran ayında sanayiye 618 bin fark atan tarımın, bu farkı Temmuz ayında 682 bine çıkardığını vurguladı. Bayraktar, yaptığı açıklamada, 27 milyon 342 bin olan istihdam edilenlerin 13 milyon 974 bininin hizmetler, 5 milyon 336 bininin sanayi, 2 milyon 13 bininin inşaat, 6 milyon 18 bininin ise tarımda çalıştığını kaydetti. Haziran ayında tarımın istihdamda yüzde 22 olan payının, Temmuz ayında da aynı kaldığını bildiren Bayraktar, Temmuz ayı itibarıyla son bir yıllık sürede toplam istihdamdaki 682 binlik artış nedeniyle, bu dönemde tarımın payının yüzde 22,4’den yüzde 22’ye gerilediğini belirtti. Tarımın ülke ekonomisine ihracatta, rımsal işlerde üreten, değerlendiren, pazarlayan, ev içi rolleri açısından da tüketen bireyler olarak önemli rolleri üstleniyorlar. Türkiye’de, kırsal kesimdeki kadınların büyük çoğunluğu toplam nüfus içerisinde çalışan ve üreten insanlar arasında yer alıyor. Kırsal kesimde kadınlar bir yandan temizlik, çocuk bakımı, ekmek yapma, yakacak temini, gıda ve beslenme gibi ev işleri yaparken diğer yandan bitkisel ve hayvansal üretim, el sanatları faaliyetleri, tarım dışı işler ve pazarda satmak için mal üretiminden tarım dışı ücretli işçiliğe ve ürettiği malını pazarda satmaya kadar gelir getirici faaliyetlerde bulunuyorlar. Bazı önemli gelişmelere rağmen kırsaldaki kadın ve kızlarımız kamu hizmetlerine ve sosyal korumaya ulaşmada ve iyi bir iş sahibi olmada hala engellerle karşılaşmaktadırlar. Bundan dolayı, kırsal kesimdeki kadınlar, önemle ve öncelikle ele alınması gereken bir hedef kitle olmalıdır; toplumsal ve ekonomik yaşam faaliyetlerinde yer almalarını sağlayacak eğitsel ve toplumsal desteklemeler yapılmalıdır. Kırsal kesimde yaşayan kadınların toplumsal yaşamın sunduğu bütün çağdaş olanaklardan yararlanabilmeleri için ele ele vererek gerçekleştirme zorunda olduğumuz konular bulunmaktadır. Öncelikle, eğitim programları kadının kalkınmadaki rolünü dikkate alan bir bakışla hazırlanmalıdır. Kırsal kesimdeki kadınların, kalkınma proje ve uygulamalarına katılmaları üretimde, istihdamda büyük katkı yaptığını bildiren Bayraktar, “Temmuz ayında tarım, toplamda işsizliği 2,2 puan düşürerek, yüzde 12’den yüzde 9,8’e çekti ve tek hanede kalmasını sağladı” dedi. Bayraktar, Temmuz ayında tarımın 3 milyon 192 bin erkek, 2 milyon 827 bin kadına iş ve aş yarattığını, çalışan erkeklerin yüzde 16,8’sinin, çalışan kadınların Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015 sağlanmalıdır. Kırsal kesimdeki kadınlara üretimin her aşamasındaki kararlara katılma bilinci ve her türlü teknolojiden yararlanabilme bilgisi verilmelidir. Sağlığın korunması, hijyen ve beslenme alanlarındaki bilgi ve uygulamalar yeterli hale getirilmelidir. Miras nedeniyle kadınlara tapu verilmemesi kadınların bugün bile en önemli sorununu teşkil etmektedir; bunun önüne acilen ve mutlaka geçilmelidir. En önemli sorunlarından biri olan Sosyal güvenlikten yararlanmaları mutlaka sağlanmalıdır. Değerli Dostlarım, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, ‘Ülkemizde çocuklarımız ve gençlerimizden sonra eğitime en çok ihtiyacı olan kesim kadın çiftçilerimizdir” gerçeğinden hareketle ana başlıklar halinde kadın çiftçilerimize yönelik eğitim seferberliğini sürdürüyoruz. Verdiğimiz kadın çiftçi eğitimlerinin, o aile, o yöre ve o bölgemizin yanı sıra ülkemiz ekonomisine de büyük katkı sağlayacağına inanıyoruz. Ayrıca, yönetiminde yer aldığımız Sosyal Güvenlik Kurumu’nda genelde çiftçilerin, özelde kadın çiftçilerimizin mağduriyetleri ve hak kayıplarının giderilmesi için büyük gayret gösteriyoruz. Kadın çiftçilerimiz için hemen her alanda pozitif ayrımcılık talep ediyoruz. Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015 ZİRAAT ODALARI 3 MECİTÖZÜ ZİRAAT ODASI YENİ HİZMET BİNASINDA Siyasi partilerin tarımda girdi maliyetlerinin aşağı çekilmesi noktasındaki vaatlerini çok yakından takip ediyoruz Mecitözü - Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, seçim yakınken siyasi partilerin tarımda girdi maliyetlerini aşağı çekilmesi noktasındaki vaatlerini çok yakından takip ettiklerini bildirerek, “seçimlerden sonra hükümet kurulduğunda hem Ziraat Odalarımızın başkanları hem de TZOB olarak vaatlerin takipçisi olacağız” dedi. Bayraktar, Çorum’un Mecitözü ilçesi Ziraat Odası’nın yeni hizmet binasını, Çorum Valisi Ahmet Kara ile birlikte açtı. Şemsi Bayraktar, açılışta yaptığı konuşmada, özellikle bugünlerde seçim yakınken siyasi partilerin vaatlerini çok yakından takip ettiklerini belirtti. Özellikle gübrede, mazotta, ilaçta, yemde, elektrikte maliyetlerin yüksek olduğunu her zaman söylediklerini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Değişik platformlarda hükümetimizden de bu manada destek istiyoruz. Siyasi partilerin girdi maliyetlerinin aşağı çekilmesi noktasındaki vaat- önderlik edecektir. Bunu hep beraber önümüzdeki yıllarda yaşayacağız. Onun için yapısal sorunların çözülmesinin fevkalade önemli olduğu söylüyoruz” Kırmızı ette ithalatın çözüm olmadığını her fırsatta dile getirdiklerini kaydeden Bayraktar, “Eğer et fiyatlarının düşmesini istiyorsak, bu ülkede üretici maliyetlerini aşağıya çekeceğiz” dedi; süt hayvancılığının ve süt fiyatlarının besi açısından da çok önemli olduğuna işaret etti. Çorum Valisi Kara kuruşuna kadar çiftçimize hizmet olarak götürmek zorundayız. Türk çiftçisine ne kadar hizmet etsek azdır.” Çorum’da sulamanın önemi Çorum tarım arazilerinin yüzde 15’inin yeterli değil. Sulama yatırımları inşallah yapıldığında bu üretim rakamları katlayacaktır. Önü açıldığında, Türkiye’nin her tarafında üreticimiz müjdeler yaratıyor. Müthiş bir üretim potansiyeli sergiliyor. Kaliteyi, verimliliği, standardı yakalıyor ve Çorum Valisi Ahmet Kara, açılışta yaptığı konuşmada, kendisinin de bir çiftçi çocuğu olduğunu, TZOB Genel Başkanı Bayraktar’ın, çiftçinin menfaatlerini her fırsatta dile getirdiğini, öne çıkardığını bildirdi. Ziraat Odalarının önemli bir meslek kuruluşu olduğunu belirten Kara, “Şu anda Çorum’da yapılan sulama yatırımları biraz gecikmiştir. Özellikle damla sulamada bölgemiz oldukça zayıftır. Ziraat Bu duygularla, bütün kadın çiftçilerimizin 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü’nü bir kez daha kutluyor; hepinize işlerinizde kolaylıklar, bol ve bereketli ürün ve kazançlar niyaz ediyorum. yüzde 34,1’ünün tarımda çalıştığını vurguladı. Şemsi Bayraktar, 6 milyon 18 bin istihdamın 54 bininin işveren, 803 bininin ücretli ve yevmiyeli, 2 milyon 210 bininin kendi hesabına çalışan, 2 milyon 952 bininin ise ücretsiz aile işçisi konumunda bulunduğunu kaydetti. lerini çok yakından takip ediyoruz. Bizim de taleplerimiz var. Bazı taleplerimizin değerlendirilmiş olmasından memnuniyet duyuyoruz. Seçimlerden sonra hükümet kurulduğunda hem Ziraat Odalarımızın başkanları hem de TZOB olarak vaatlerin takipçisi olacağız. Her halükarda üreticimizin maliyetlerini aşağı çekmemiz lazım.” Ülkenin bütün bölgelerinde açılışlar gerçekleştirdiklerini bildiren Bayraktar, “Göreve geldiğimizde kanunu, parası, pulu, idari ve mali yönden güçlü olmayan kurum devraldık. Ziraat Odalarımızın başkanlarının büyük desteğiyle, hummalı bir çalışma içine girdik ve TZOB ve Ziraat Odaları’nın 50 yıldır değişmeyen kanununu değiştirme imkânımız oldu. Odalarımızı idari ve mali yönden güçlü hale getirdik. Bugün övünebileceğimiz bir noktadayız. Çiftçimizin bizden beklentileri fevkalade fazladır. Bize gelen kaynakları son sulandığına dikkati çeken Bayraktar, dünya ile rekabet edebilecek bir üretim “Çorum’da yapımı devam eden göletle- sağlıyor. Onun için üreticimizin her halürin ve sulama yatırımlarının bitirilmesi, karda önünü açmamız lazım. Bu coğrafya Türkiye’nin gıda ambasadece tarım sektörünün değil bölgenin refahını sağlayacaktır. Bu bölgenin sos- rıdır. Bulunduğumuz coğrafyada şu an yoekonomik açıdan çok hızlı bir şekilde ki üretim potansiyelini yeterli görmek kalkınmasına imkân tanıyacaktır. Ço- mümkün değildir. Dünyada gıdaya mütrum’daki bu gölet ve baraj yatırımlarını hiş bir talep var. Gıda fiyatları hızlı bir şekilde artıyor. Biz da takip ediyoruz. aldığımız tedbirBunun bir an önce Bayraktar: lerle bu değişimi tamamlanmasını "Eğer et fiyatlarının düşmesini ya fırsata çevirecebekliyoruz” dedi. istiyorsak, bu ülkede üretici ğiz ya da ıskalayaÇorum’un haymaliyetlerini aşağıya çekeceğiz. cağız. Ancak ıskavancılıkta, hubuKimse yem fiyatlarına bakmıyor, lama şansımız yok. batta, hatta son herkes et fiyatlarına bakıyor. Ve tarım sektörü yıllarda meyve Bu açıdan siyasi partilerin yeme sadece çiftçimizin sebzede bir hayli destek vereceğiz demesini, yem değil, ülkemizin üretim yaptığını maliyetlerini aşağı düşüreceğiz refahına, gayri safi gördüklerini bildimilli hasılasına yaren Bayraktar, şöyle demesini sektör açısından pacağı büyük katdedi: fevkalade önemli görüyorum." kıyla bu gelişmeye “Tabii ki bu Odalarımızın özellikle sulama teknikleri ve sertifikalı tohum, tarımsal destekler, hayvan ırk ıslahı konusunda çiftçilerimizi eğitmesi gerekir. Bu konuda çok daha fazla gayrete ve çalışmaya ihtiyacımız var” diye konuştu. Mecitözü Ziraat Odası Başkanı Köse Mecitözü Ziraat Odası Başkanı Satılmış Köse, konuşmasında oda faaliyetleri anlattı. Talep üzerine kadın çiftçilere çilek, mantar yetiştiriciliği eğitimi verdiklerini bildiren Köse, örtü altı sebzecilik ve peynir eğitimlerinin ise sürdüğünü belirtti. Açılış törenine Mecitözü Kaymakamı Ahmet Demirci, Belediye Başkanı Ünal Yavuz, Çorum Tarım İl Müdür Yardımcısı Yusuf Şahinbaş, TZOB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nejat Gamzeli, Ziraat Odası başkanları ve çiftçiler katıldı. ZİRAAT ODALARI 4 Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015 SULANABİLİR TARIM ARAZİLERİ ARTTIKÇA TÜRKİYE'NİN KALKINMASI DAHA HIZLI OLACAK rini anlattı. Hizmet binası, laboratuvarlar gibi çeşitli projeler gerçekleştirerek çiftçinin yararına faaliyetlerde bulunduklarını aktaran Bayraktar, amaçlarının kendilerine aidat ödeyen çiftçilere daha çok fayda sağlamak olduğunun altını çizdi. Yaklaşan milletvekilliği seçimleri öncesinde yem ve gübre desteklemelerini önemsediklerini kaydeden Bayraktar, “Bu desteklemeler çiftçilerimiz için önemli. Siyasi partilerimizin projelerini bu alanda takip ediyoruz” diye konuştu. TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Türkiye su zengini bir ülke değil. Basınçlı sulamada Türkiye geride kaldı.” Çorum’da tarım arazilerinin yüzde 15’ini sulayabildiklerini söyleyen Bayraktar, şunları kaydetti: “Alaca’da ise bu oran yüzde 20. Koçhisar Barajı’nda yapılan sulama kanalları ile bu oran daha da yukarı çıkacak. Damlama sulamayı yaygınlaştırmamız gerekiyor. Türkiye su zengini bir ülke değil. Basınçlı sulamada Türkiye 50 yıl geride kaldı. Suyu veriyoruz ama nasıl kullanılması gerektiğini anlatamıyoruz. Bunu anlatmamız gerekiyor. Çorum’da tarım arazilerini sulama problemi ortadan kalkarsa Çorum’un hem tarım alanında hem de diğer alanlarda daha hızlı gelişeceğini ve hak ettiği yerde olacağını düşünüyorum. Türkiye’de 2,4 milyon hektar alanı sulayamıyoruz. Güney Doğu’da GAP projesi başlatıldı. GAP’ın sulama alanı bittiğinde Güney Doğu tahıl ambarı olacaktır. Bu yüzden GAP projesi milli bir projedir.” Ziyarette Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nejat Gamzeli, Alaca Kaymakamı Ramazan Kurtyemez, Belediye Başkanı Muhammet Eyvaz, Alaca Emniyet Müdürü Serdar Yakıcı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İlçe Müdürü Cumhur Atalık ve Ziraat Odası Yönetim Kurulu üyeleri de katıldı. “GAP projesi milli bir projedir” ZİRAAT ODALARI Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015 Dünya Kadın Çiftçiler Günü "Tarımın merkezinde yer alan kadın çiftçilerimize pozitif ayrımcılık istiyoruz" Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımda çalışanların yarıya yakınını kadınların oluşturduğunu belirterek, “evinden çocuklarının bakımından, ev işlerine kadar birçok sorumluluğu yerine getiren kadınlar tarımın yükünü de çekiyor. 2,8 milyon kadın çiftçimiz, günde 16-17 saat çalışarak, insan üstü bir gayretle üretime omuz veriyor” dedi. Bayraktar, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, tarımın enerji ile birlikte en önemli iki stratejik sektörden biri olduğunu, öneminin de her geçen gün daha da arttığını vurguladı. Şemsi Bayraktar, 6 milyon istihdam sağlayan, 18 milyar dolar gıda ve tarım ihracatına imza atan, diğer sektörlere sermaye aktaran ve hammadde temin eden, 78 milyon ülke nüfusunu ve 40 milyon turisti besleyen tarımın Türkiye ekonomisi açısından vazgeçilmez bir sektör olduğuna dikkati çekti. Kadınlar tarımın merkezinde Kadınların tarımın merkezinde yer aldığına vurgu yapan Bayraktar, şunları kaydetti: “Son rakamlara göre, tarımda çalışan 5 milyon 998 bin kişinin yüzde 47’si olan 2 milyon 842 binini kadınlar oluşturuyor. Buna rağmen, tarımda çalışan kadınların yüzde 70’i ücretsiz aile işçisiyken, sadece yüzde 17’si kendi nam ve hesabına çalışıyor. Tarımdaki kadınların yüzde 93’ten fazlası kendi adına sosyal güvenlik sistemine kayıt değil. Erkeklerden çok daha fazla, hemen her gün 16-17 saat, evdeki işlerinin yanı sıra tarlada, bahçede, ahırda, ağılda çalışıyor. Kırsalda bu kadar büyük bir fonksiyon üstlenen kadın çiftçilerimiz, çoğu zaman geçmişten öğrendikleri geleneksel yöntemlerle üretime katkı sağlıyor. Alaca – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımın Türkiye’nin geleceği olduğunu ifade ederek, “Sulanabilir tarım arazileri arttıkça Türkiye’nin kalkınması daha hızlı olacak” dedi. Bayraktar, Alaca Ziraat Odası’nı ziyaret etti. Ziyaret esnasında Alaca Ziraat Odası İlhan Yılmaz’dan oda çalışmaları hakkında bilgi alan Bayraktar, yapılan faaliyetleri inceledi. Şemsi Bayraktar, Alaca Ziraat Odası’nın güzel bir binası olduğunu ve çiftçiye faydalı hizmetler geliştirdiğini kaydetti. Ziraat Odaları Birliği’nin 5 milyona yakın üyesinin bulunduğunu hatırlatan Şemsi Bayraktar, 200’e yakın proje hayata geçirdiklerini ve proje oluşturmaya devam ettikle- Beklentiler SUNGURLU’DA SULAMA YAPILMAZSA TARIM OLMAZ TZOB Genel Başkanı Bayraktar: “Su meselesi çözülmezse gübreyi ve mazotu bedava da alsanız olmaz.” Sungurlu – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Çorum programı çerçevesinde Sungurlu Ziraat Odası’nı ziyaret etti. Sungurlu Ziraat Odası Başkanı Dursun Karaderili ve Yönetim Kurulu üyeleri ile bir süre sohbet eden Bayraktar, daha sonra hizmet binasını gezerek Karaderili’den bilgi aldı. Sungurlu’nun sorunları ve taleplerini dinleyen Bayraktar, Ziraat Odalarının her zaman yanlarında olduklarını ve her konuda destek olacaklarının sözünü verdi. Çiftçilerin ilçede gölet olmadığı için sulu tarım yapamadıkları yönündeki şikayetleri üzerine Bayraktar, şunları kaydetti: “Sungurlu’da sulama yapılmazsa tarım olmaz, Sungurlu göç verir. Böyle büyük bir ilçenin göletinin olmaması anormal bir durum. Gerekli mercilerle görüşüp bir an evvel Sungurlu’ya bir gölet yapılıp sulu tarıma geçilmesi için elimden geleni yapacağım. Su meselesi çözülmezse gübreyi ve mazotu bedava da alsanız olmaz.” Çiftçinin öz kaynağının güçlendirilmesi gerektiğini bildiren Bayraktar, parası olan, eti, sütü, nohutu, buğdayı, mercimeği para eden çiftçinin bankadan kredi çekmesine, faizle borçlanmasına gerek olmayacağını vurguladı. Bayraktar, çiftçinin öz kaynağının güçlendirilmesi için mücadele verdiklerini bildirdi. Planlı üretim isteklerini her zaman hükümete ilettiklerini belirten Bayraktar, “Her bölge ekolojik üstünlüğüne göre ürünler eksin, üretsin. Fakat ürettiği nohut da buğday da süt de para etsin. Bunu sağlayan sistemi kurmamız lazım. Çiftçiye, çiftçiliğin dışında bir meslek öğretememişsek, eğitememişsek bunun sorumlusu çiftçi midir? Bu çiftçi için ne yaptık diye düşünmemiz lazım.” Ziyarette TZOB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nejat Gamzeli de yer aldı. 5 Sağlanan imkanların yanı sıra hala sosyal güvenlikle ilgili talep ve beklentileri olduğunu da kaydeden Bayraktar, şöyle devam etti: “Yatırım yapanlara verilen prim desteklerinde olduğu gibi, tarım sektöründe çalışan kadınlarımızın da sosyal güvenlik primlerinin yüzde 60’ının devlet tarafından karşılanmasını arzu ediyoruz. Böyle bir uygulama, tarımda istihdam edilen kadınlarımızın sosyal güvenlik kapsamına alınmasını kolaylaştıracaktır. Bu desteğin verilmesi durumunda, kadın çiftçilerimizin sağlık harcamaları eşleri yerine, kendi sigortalarınca karşılanacağından, desteğin büyük kısmı devlete geri dönecek, kayıt dışılık da önlenecektir. Ayrıca, yaptıkları çalışmaların zorluğu dikkate alınarak, kadınlar dahil bütün çiftçilerimize yıpranma payı, çalıştıkları her yıl için ilave 120 gün, 3 yılda 1 yıl olmalıdır. Çiftçilerimiz erken emekliliği yıpranmaya payı getirilerek sağlanmalıdır. Çiftçilerimizde prim ödeme gün sayısı, diğer sigortalılarla eşit hale getirilmelidir. Yine genel sağlık sigortası prim oranının işveren hissesine ait kısmından yapılması öngörülen 5 puanlık prim indiriminden, tarım Bağ-Kur’luların da faydalanması sağlanmalıdır. Üretimin her aşamasına aktif şekilde katılan kadın çiftçilerimizin, kalkınmanın imkânlarından yeterli pay almalarının sağlanması için desteklenmeleri şarttır. Ülkemizde demokrasinin güçlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğini önleyebilmemiz için, ilk önce kırsal kesimdeki çiftçi kadınları harekete geçirmemiz ve onları güçlendirmemiz gerekmektedir. Bunun ilk ve en önemli yolu da, yıllardır ihmal edilmişliklerinin bir gereği olarak, yapılan desteklemelerde, projelerde ve kredilerde kadın çiftçilerimize pozitif ayrımcılık uygulanmasıdır. Gelişmiş ülkelerin en önemli özelliği, kadın ve erkeklerin tüm hak ve özgürlükten eşit yararlanmalarına fırsat sağlayacak politikalar üretmeleri ve uygulamalarıdır. Kadın çiftçilerimizin de gelir güvencesinin sağlanması zorunludur.” Bütün kadın çiftçilerin 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Gününü kutlayan Bayraktar, kadın çiftçilerin mağduriyetlerinin giderilmesi için Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan böyle de azami gayreti göstereceklerini belirtti. Bayraktar: “Tarımın yükünü kadınlar çekiyor. 2,8 milyon kadın çiftçimiz, günde 16-17 saat çalışarak, insan üstü bir gayretle üretime omuz veriyor” Çiftçilerimizi tarımsal alandaki yenilikler konusunda bilgilendirebilmemiz için, tarımsal üretimde önemli bir payı bulunan ve çocuklarının bakım ve gelişimini de üstlenen kadın çiftçilerimizin eğitimi çok önemlidir. Bilinmelidir ki; bir kadın çiftçiyi eğitmek demek, gelecek nesilleri eğitmek demektir. Tarımsal konularda kurumlararası dayanışmayla bütün imkânlarımızı kullanarak eğitim hizmeti vermek, bizim asli görevimizdir. Bunların bilinci içindeyiz. Şayet kadın çiftçilerimiz, kaynaklara ulaşmada erkeklerle aynı fırsata sahip olursa, tarımsal üretim ve verimi artırabilirler. Kadınlar ekonomik ve sosyal alanda güçlendirildiğinde, ekonomik büyüme, sosyal gelişme ve sürdürebilir kalkınma için liderlik ve değişimin temsilcisi olurlar.” Kadın çiftçilerin eğitiminin, tarımda modern tekniklerin uygulanmasını kolaylaştıracağını, verimliliği ve kaliteli üretimi artıracağını, ülke tarım ve ekonomisine en büyük katkıyı yapacağını bildiren Bayraktar, “Ülkemizde çocuklarımız ve gençlerimizden sonra eğitime en çok ihtiyacı olan kesim kadın çiftçilerimizdir” dedi. Eğitim çalışmaları sürüyor Bu bilinçle hareket eden Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin 3 yıl önce, Gıda, Tarım ve Hayvancılık ve Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlıklarıyla imzaladığı ortak protokol çerçevesinde kadın çiftçilerin eğitimine başladıklarını hatırlatan Bayraktar, adeta bir seferberlik halinde sürdürülen eğitim çalışmalarının birçok alana örnek oluşturabilecek başarıda devam ettirildiğini bildirdi. Sosyal güvenlik, kooperatifçilik, girişimcilik ve liderlik, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları, iklim değişikliği ana eğitim konuları başta olmak üzere eğitim seferberliğini yöre ve bölge özelliklerine ve kadın çiftçilerimizin talepleri doğrultusunda tarımın değişik konularında sürdürdüklerini hatırlatan Bayraktar, şunları kaydetti: “Kadın çiftçi eğitimine, 2013 yılında 5 pilot ille başlandı. Daha sonra tüm illere yaygınlaştırdığımız eğitim çalışmaları devam ediyor. Ayrıca yaş gruplarına göre de eğitim çalışmalarını sınıflandırdık. Gelecekte üstlenecekleri sorumlulukları dikkate alarak özellikle gençlerin eğitimine parantez açtık. Bu çerçevede, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve İŞKUR ile birlikte ‘Tarımsal Nüfus Gençleşiyor’ projesi kapsamında ‘Genç Çiftçi’ eğitimlerini başlattık. Yine bu çerçevede ortak bir projeyle ‘Sürü Yönetimi Elemanı Benim’ eğitimlerini de programlarımıza dahil ettik. Kadın çiftçilerimizin de büyük ilgi gösterdiği eğitim çalışmaları inanıyoruz ki önümüzdeki yıllarda her konuda değişikliğin ve gelişmelerin en önemli unsuru olacaktır. Verdiğimiz kadın çiftçi eğitimleri, o aile, o yöre, o bölgenin yanı sıra ülke ekonomisine de büyük katkı sağlayacaktır.” Kadın çiftçilere pozitif ayrımcılık Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin de yönetiminde yer aldığı Sosyal Güvenlik Kurumu’nda genelde çiftçilerin, özelde kadın çiftçilerimizin mağduriyetleri ve hak kayıplarının giderilmesi için büyük gayret gösterdiklerini anlatan Bayraktar, kadın çiftçiler için hemen her alanda pozitif ayrımcılık talep ettiklerini bildirdi. ZİRAAT ODALARI 6 BAYRAKTAR, TÜRKİYE EMEKLİLER DERNEĞİ GENEL KURULU’NA KATILDI Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye Emekliler Derneği 21. Genel Kurulu’na katıldı. Başbakan Ahmet Davutoğlu, TES-İŞ Genel Merkezi salonunda düzenlenen genel kuruldaki konuşmasında, esnaf, emekli, çalışanlar ile tarım kesimine yönelik hazırladıkları projeleri anlattı. TZOB Genel Başkanı Bayraktar ile de görüştüğünü belirten Davutoğlu, genç çiftçilere proje karşılığı 30 bin lira hibe desteği sağlayacaklarını, gübre ve yemde KDV’yi kaldıracaklarını, böylece çiftçilerin ve girişimcilerin iş imkanlarını geliştireceklerini bildirdi. Türkiye Emekliler Derneği Genel Başkanı Kazım Ergün ise emeklilerin ülkeyi, vatanı her şeyin üzerinde tuttuklarını söyledi. Genel Kurula, Başbakan Davutoğlu ve TZOB Genel Başkanı Bayraktar’ın yanı sıra, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Baka- Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015 nı Ahmet Erdem, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, CHP Genel Başkan Yardımcısı Yakup Akkaya, SGK Başkan Vekili Cevdet Ceylan katıldı. Başbakan Davutoğlu: “TZOB Genel Başkanıyla da görüştüm. Genç çiftçilere proje karşılığında 30 bin lira hibe desteği sağlayacağız, gübre ve yemde KDV’yi kaldıracağız” ZİYARETLER SGK Başkanı İlhan, Bayraktar’ı ziyaret etti Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yönetim Kurulu Başkanı Yadigar Gökalp İlhan, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı, SGK Yönetim Kurulu Üyesi Şemsi Bayraktar’ı ziyaret etti. Türkiye’nin Washington Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müşavirliği’ne atanan İlhan, veda ziyaretleri çerçevesinde Bayraktar’la bir araya geldi. ZİRAAT ODALARI Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015 Fındıkta alan bazlı destek devam etmeli Bayraktar: "Fındıkta üretici kaderine terk edilmemeli, alan bazlı destek, 2015 ve sonrasında da devam etmeli." Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Baş- yüzde 75’ ini karşılamaktadır. Özellikle Karadeniz böl- kanı Şemsi Bayraktar, fındıkta üreticinin kaderine terk edilmemesi gerektiğini bildirerek, “alan bazlı destek, 2015 ve sonrasında da devam etmeli. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız, daha önce yaptığımız görüşmelerde, bu desteğin 2015’den sonra da devam edeceğini tarafımıza iletmişti” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, 2009 yılında uygulamaya konulan fındık üreticilerine alan bazlı gelir desteği ve alternatif ürüne geçen üreticilere telafi edici ödeme uygulamasının devamının fındıkta bir mağduriyet oluşmasını önleyeceğini belirtti. Fındığın, ülkemizin tarım sektöründe, ihracatında ve döviz girdilerinde her zaman ön planda yer alan stratejik ürün olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Ekonomimizde önemli yeri olan fındıkta ülkemiz, dünya fındık üretiminde ilk sırada yer almaktadır. Ülkemiz her yıl ortalama dünya fındık üretiminin gemizde yaklaşık 2 milyon insan geçimini fındıktan sağlamaktadır. Fındık, Karadeniz Bölgemizin sosyoekonomik yapısının lokomotifi, bel kemiğidir. Fındık, istihdam ve döviz girdisi dolayısıyla ülkemiz ve Karadeniz Bölgemiz açısından vazgeçilmez ve çok önemli bir üründür. Fındık, bölgenin topografik yapısı itibarıyla, başka bir alternatif ürünün yetiştirilemeyeceği, tarıma elverişsiz, eğimli arazilere sahip, zor coğrafyada üretilmektedir. Erozyonu ve olabilecek heyelanları önleyerek topraklarımızın muhafazasında rol oynaması bakımından da fındık büyük önem arz etmektedir.” 7 lanması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Mazot ve gübre gibi girdilerin fiyatları oldukça yüksek seyrediyor. Fındık toplama işçilik ücretleri de eklenince üretim maliyetleri daha da artıyor. Üretim maliyetleri yüksek, ekonomik örgütlenme de yetersiz olunca, üreticimiz ürününü uygun fiyata pazarlamakta zorlanıyor. Fındıkta 400 bin üretici varken, alıcı sayısı çok az. Üreticimiz, ürettiği ürünün fiyatını belirleyemiyor, mağdur oluyor. Bundan dolayı alan bazlı gelir desteği ve alternatif ürüne geçen üreticilere telafi edici ödeme uygulamasının devam çok önemli. 2009 yılında 2009-2010 ve 2011 yılları için uygulamaya konulan ve daha sonra 2012, 2013 ve 2014 yılları için de uygulanan alan bazlı destek fındık üreticimiz için hayati bir uygulamadır. Dekar başına 2012 yılında 150 lira, 2013 yılında 160 lira, 2014 yılında 170 lira olan alan bazlı destek ödemesi devam etmelidir. Alan bazlı desteğin, fındıkta maliyetlerin yaklaşık yüzde 40’ını oluşturan hasattan hemen sonra, ürün pazara inmeden verilirse, üreticimiz sıkıntı çekmez, ürününü yok pahasına elden çıkarmaz.” Üretici desteğin karşılığını veriyor Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın, tarımsal destekleme kapsamında fındık için 2012 yılı için 709 milyon lira, 2013 yılı için 717 milyon lira, 2014 yılı için toplam 828 milyon lira destekleme ödemesi yaptığını bildiren Bayraktar, “Bu destekler, zor durumda olan üreticimizi memnun etmiş, az da olsa mağduriyetinin giderilmesini sağlamıştır. Fındık üreticimiz de aldığı desteğin karşılığını, ekonomiye sağladığı istihdam, katma değer katkısıyla, 2009-2014 döneminde yapılan 10,4 milyar dolarlık ihracatla fazlasıyla vermiştir” dedi. Bayraktar, desteğin, ülkemiz için ekonomik öneÜretim maliyetleri yüksek mi büyük olan fındığın hak ettiği değeri bulabilmesi, Verimli ve kaliteli ürün için, fındık üretiminin baş- ihracatta bulunduğumuz yeri koruyabilmemiz ve dış langıcından hasat dönemine kadar geçen devrede dünyada kaliteli Türk fındık imajının zedelenmemesi mazot, gübre, ilaç gibi gerekli temel girdilerin kul- açısından önemli olduğunu vurguladı. TERÖRE HEP BERABER KARŞI DURALIM "Hain saldırıları düzenleyenler şunu iyi bilmelidir ki milletimiz, bütün bu saldırılara rağmen, birlik ve beraberliğini koruyacak, asla yılmayacak, kanlı hesapları boşa çıkaracaktır" Ankara – Türkiye Ziraat Odaları katliama neden olduğunu bildiren Bay- Bayraktar, Sulama Birliği Başkanı Uysal ve Su Politikaları Birliği Başkanı Yıldız’ı kabul etti Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Türkiye Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği Başkanı Halis Uysal ve Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız’ı makamında kabul ederek bir süre görüştü. Türkiye’nin su varlığının değerlendirildiği görüşmede, Sulama Kooperatifleri Merkez Birliği ve Su Politikaları Derneği, TZOB öncülüğünde Türkiye’nin su politikaları konusunda karar vericiler nezdinde girişimde bulunmayı ve birlikte hareket etmeyi kararlaştırdılar. Bayraktar’a, Çorum Bayat’tan ziyaret Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Çorum’un Bayat Kaymakamı İdris Akça, Belediye Başkanı Ekrem Ünlü ile makamında bir süre görüştü. TZOB Genel Merkezi’nde gerçekleşen görüşmede, Kaymakam İdris Akça, TZOB Genel Başkanı ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Yönetim Kurulu Üyesi Bayraktar’ı, Bayat’ta faaliyete geçecek SGK Merkezi’nin açılışına davet etti. Görüşmeye TZOB Yönetim Kurulu Başkan Vekili Nejat Gamzeli ile Bayat Ziraat Odası Başkanı Mustafa Yıldırım da katıldı. Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, Ankara’da düzenlenen barış mitingi öncesi gerçekleşen iki patlama sonucu çok sayıda insanımızın hayatını kaybettiği ve yaralandığı terör saldırısını lanetleyerek, “birliğimizi koruyalım, teröre hep beraber karşı duralım, barışın yanında olalım” dedi. Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, terörün kanlı yüzünü Ankara’nın merkezinde tren garı önünde gösterdiğini bildirdi. Miting için toplanan vatandaşlarımıza yönelik iki patlamanın bölgede adeta raktar, şunları kaydetti: “Çok sayıda insanımızın hayatını kaybettiği ve terör saldırısını şiddete lanetliyorum. Bu saldırılar, birlik ve beraberliğimizi koruma konusunda bizi yıldırmamalı. Birliğimizi koruyalım, insanlık suçu olan teröre karşı hep beraber karşı duralım, barışın yanında olalım. Hain saldırıları düzenleyenler şunu iyi bilmelidir ki milletimiz, bütün bu saldırılara rağmen, birlik ve beraberliğini koruyarak, asla yılmayacak, kanlı hesapları boşa çıkaracaktır. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Saldırıda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.” ZİRAAT ODALARI 8 Sanayici süt alımını artırıyor, fiyatı değiştirmiyor Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015 yatları artıyor. Tüketici enflasyonu yüzde 7,95 iken, çiğ süt fiyatlarının değişmeden aynı kalması, artmaması kabul edilebilir bir durum değildir. Çiğ süt tavsiye fiyatları halen 1 lira 15 kuruş. Ulusal Süt Konseyi’nin bir dahaki toplantısının Aralık ayında yapılması planlanıyor. Son 15 aydır değişmeyen çiğ süt fiyatları, Aralık ayı beklenmeden bir an önce artırılmalıdır. Temmuz 2014’de 1 lira 15 kuruş olan fiyatın, girdi fiyatlarındaki artışa, enflasyona rağmen aynı kalması üreticimiz açısından sürdürülemez bir hale gelmiştir. Üreticimizin sıkıntıya girmesi tüm sektörü zorlar. Artan maliyetler, üreticimizin kar marjını götürdü. Zararına üretim olmaz. En son 24 Haziran 2015 tarihinde yapılan toplantıda, 20 kuruşluk zam talebimiz kabul edilmedi.” ZİRAAT ODALARI Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015 Soğanda hasat zamanı gerçekleştirildiği ve ayrıca 52 bin tonluk taze soğan ihracatı yapıldığı bilgisini verdi. Üretimde Ankara birinci, Amasya ikinci Ankara, Karaman, Hatay illerin taze soğan, Ankara ve Amasya illerinin ise kuru soğan üretiminde ilk sıraları paylaştığı bilgisini veren Bayraktar, “Kuru Yumurta ve tavuk eti üretiminde düşüş Bayraktar: "Sanayiye aktarılan inek sütü miktarı Ağustos ayı itibarıyla son bir yılda 8 milyon 770 bin tonu geçti." Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Bir- liği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, sanayi sektörünün inek sütü alımını sürekli artırdığını, buna rağmen fiyatları değiştirmediğini bildirerek, “sanayiye aktarılan inek sütü miktarı Ağustos ayın itibarıyla son bir yılda 8 milyon 770 bin tonu geçti. Son 15 aydır değişmeyen çiğ süt fiyatları, Aralık ayı beklenmeden bir an önce artırılmalıdır” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, yılın başından beri sanayiye aktarılan inek sütü miktarının her ay geçen yılın aynı ayından fazla olduğunu belirtti. Elmada talep sorununu ihracat çözer Bayraktar: "Çin ve ABD’nin ardından üçüncü sırada olduğumuz elma üretimine, ülkemizin iklim ve toprak şartları çok uygun." Ağustos ayında sanayiye aktarılan inek sütü miktarının 722 bin 506 ton olduğunu, Ocak-Ağustos döneminde bu miktarın 144 bin 618 ton artışla 6 milyon 9 bin 625 tondan 6 milyon 154 bin 243 tona çıktığını bildiren Bayraktar, 2014 yılında 8 milyon 625 bin 743 ton olan sanayiye aktarılan inek sütü miktarının ise Ağustos 2015 itibarıyla son bir yılda 8 milyon 770 bin 361 tona ulaştığı bilgisini verdi. TZOB Genel Başkanı Bayraktar, ürün satamadığını, ihracatta sıkıntı yaşadığını, stoklarının dolu olduğunu iddia eden sa- nayicinin, inek sütü alımını artırmayı sürdürdüğünü bildirdi. Ulusal Süt Konseyi’nin çiğ süt tavsiye fiyatlarının 2014 Temmuz ayından bu yana 1 lira 15 kuruş olduğuna, 15 aydır bu rakamın değişmediğine, üstelik birçok ilde de fiyatın bu rakamın altında satıldığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “2014 Temmuz ayında 3 lira 6 kuruş olan perakende süt fiyatı, 2015 Eylül ayında 3 lira 35 kuruşa çıktı. Fabrika yemi, yonca fiyatları yükseldi. Bir yıllık sürede perakende süt fiyatı yüzde 9,5 arttı. Peynir, yoğurt, diğer süt ürünlerinin fi- Ankara – Türkiye Ziraat Odaları 888 bin, 2013 yılında 3 milyon 128 bin ton elma üretti. 2014 yılında olumsuz iklim koşulları nedeniyle, 2013 yılına göre yüzde 20,8 azalan elma üretimi 2 milyon 480 bin tona indi. Bu yıl elma üretiminin yüzde 2,2 artışla 2 milyon 535 bin tona çıkması bekleniyor.” Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, ılıman iklim kuşağında olan Türkiye’nin hemen hemen her bölgesinde elma yetiştiriciliği yapılabildiğini bildirerek, “Çin ve ABD’nin ardından üçüncü sırada olduğumuz elma üretimine, ülkemizin iklim ve toprak şartları çok uygun. Türkiye, ihtiyacı olandan çok daha fazla üretebilecek potansiyele sahip olduğu elmada, talepten kaynaklanan sorunu ancak daha fazla ihracat çözebilir” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2013 yılı verilerine göre Çin’in 80,8 milyon tonluk elma üretiminin 39,6 milyon tonunu sağladığını, bu ülkeyi 4 milyon tonla ABD, 3,1 milyon tonla Türkiye’nin izlediğini belirtti. Elma üretiminde üçüncü olan Türkiye’nin ardından 3 milyon tonla Polonya, 2,2 milyon tonla İtalya, 1,9 milyon tonla Hindistan, 1,73 milyon tonla Fransa, 1,7 milyon tonla Şili, 1,69 milyon tonla İran’ın geldiğini vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: “Dünya elma üretiminin yüzde 3,87’sini sağlayan ülkemiz, 2011 yılında 2 milyon 680 bin, 2012 yılında 2 milyon Elma üretim, tüketim ve ihracatında, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın verdiği sertifikalı fidan desteği ve meyve olarak tüketimin yanı sıra, meyve suyu, marmelat, sirke, çay, jips, pulp, elma kurusu gibi yan ürünlere işlenmesinin de etkili olduğunu bildiren Bayraktar, elma üretiminin ülke ekonomisine önemli katkılar sağladığını belirtti. İhracat büyük rakamlara çıkarılabilir Türkiye’nin elma üretimini çok daha fazla artırabileceğini, ihracatını büyük rakamlara çıkarılabileceğine dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Üretimde dünyada üçüncü sıradayız. Bütün olumlu göstergelere rağmen ülkemiz elmacılığının sorunları da bulunuyor. Hasadın yeni başladığı şu günlerde elma kilogram fiyatları dalında bodur cinslerde 1 lira ile 1 Yumurta üretiminde Haziran ayında başlayan üretim düşüşünün Ağustos ayında da devam ettiğini vurgulayan Bayraktar, “Haziran ayında tavuk yumurtası üretimi, geçen yılın aynı ayına göre, 1 milyar 350 milyondan 1 milyar 198 milyona, Temmuz ayında 1 milyar 349 milyondan 1 milyar 285 milyona inmişti. Ağustos ayında, yumurta üretimi 2014 yılının aynı ayına göre yüzde 9,8 düşüşle 1 milyar 433 milyondan 1 milyar 293 milyona geriledi” dedi. Bayraktar, tavuk eti üretiminin Ağustos ayında azaldığını, 2014 yılının aynı ayına göre yüzde 8,2 azalmayla 169 bin tondan 155 bin tona indiğini, buna karşın hindi eti üretimindeki artışın sürdüğünü, aynı dönemde 4 bin 491 tondan 4 bin 803 tona çıktığını belirtti. lira 20 kuruş, diğer cinslerde 70 kuruş ile 90 kuruş arasında değişiyor. Sadece Rusya, yılda 1,2 milyon ton elma ithal ediyor. Denizden komşumuz Rusya, her yıl ithal ettiği 1,2 milyon ton elmayı Polonya’dan, Moldova’dan, Sırbistan’dan, Çin’den değil Türkiye’den almalıdır. Rusya’nın bu ülkeleri tercih etmesinin nedeni, elmayı ucuza satın alabilmesidir. Ucuza satabilmelerinin yolu da Çin dışındaki Polonya gibi ülkelerin modern yetiştiricilik sistemleri uygulamaları neticesinde maliyetleri düşürmeleridir. İyi tarım uygulamaları da ihracatı etkilemektedir. Bilinçli tüketici, iyi tarım uygulamaları ile üretilmiş ürünleri tercih etmektedir. Elmada depolama da çok önemlidir. Uzun süre kaliteden ödün vermeden elmanın saklanabilmesinin yolu modern depoların kurulmasıyla mümkün olmaktadır. Bunun için dinamik kontrollü atmosferli depolar kurulmaktadır. Sonuçta, elmada modern yetiştirme teknikleri ve iyi tarım uygulamaları yaygınlaştırmalı, ürünün kalitesini uzun süre devam ettirebilmesi için dinamik atmosfer kontrollü depolar kurulmalı, maliyetler düşürülmelidir.” 9 oluşan fiyat durumuna göre üretime karar verilmesi, piyasalardaki dengesizliği de beraberinde getirmektedir. Tarımda zaman zaman yaşanan doğal afetler de üretimde dalgalanmalara yol açmaktadır. Bu durum doğal olarak fiyatları etkilemektedir. Hasat döneminde pazara arz edilen ürün fazlalığı, fiyatlarda o dönem için düşmelere yol açmakta; üretimin pazara arz edilmediği dönemlerde de var olan talebin karşılanamaması durumunda fiyatlar yükselmektedir. Bu yıl, bin bir emekle üretim gerçekleştiren üreticinin elinden 54 kuruşa alınan kuru soğan, tüketiciye ulaşıncaya kadar fiyatı 2,4 katına, 1 lira 28 kuruşa çıkıyor. Soğan hasadının devam ettiği şu günlerde, planlı ve sürdürülebilir bir üretimin gerçekleşmesi üreticilerimizin en büyük beklentisidir. Üretimde meydana gelen dalgalanma ve pazarlama sorunları, üreticiden tüketiciye tüm tarafları derinden etkilemektedir. Pazarlama sorunlarının yaşandığı dönemde, düşük fiyat nedeniyle üretici mağdur olurken, arzın daraldığı dönemde, yüksek fiyat nedeniyle tüketiciler mağdur olmaktadır.” Yeterli örgütlenme olmaması sorunları derinleştiriyor Bayraktar: "Önemli bazı üretim bölgelerimizde yüksek sıcaklıkların kurumalara, aşırı yağışların çürümelere yol açması nedeniyle rekolte, beklenenden düşük kalacak" Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, önemli bazı üretim bölgelerinde yüksek sıcaklıkların kurumalara, aşırı yağışların çürümelere yol açması nedeniyle rekoltenin beklenenden düşük kalacağını bildirerek, “Odalarımızdan aldığımız bilgilere göre, Amasya ilimizde yüksek sıcaklıkların kurumalara, Ankara ilimizde ise aşırı yağışlar ise çürümelere yol açtı” dedi. Bayraktar, hasadın sona yaklaştığı kışlık soğanla ilgili yaptığı açıklamada, hemen hemen bütün yemeklerde kullanılan kuru soğanın mutfakların temel ürünlerinden biri olduğuna dikkati çekti. Şemsi Bayraktar, taze ve kuru olarak sofralarda sevilerek tüketilen, içerdiği kükürt, lif, B ve C vitamini ve bünyesinde bulundurduğu faydalı maddeler nedeniyle sağlık açısından da oldukça önemli bir besin kaynağı olduğunu belirtti. Hastalıklara yakalanmama noktasında ciddi katkılarda bulduğu ve hastalık durumunda iyileşme sürecini hızlandırarak, özellikle enfeksiyon hastalıklarına karşı etkili olduğu söylenen soğanda, Türkiye’deki üretimin 1,74 milyon tonla 2,2 milyon ton arasında seyrettiği bilgisini veren Bayraktar, “2011 yılında 2 milyon 141 bin ton olan üretim, 2012 yılında 1 milyon 735 bin tona indikten sonra 2013 yılında 1 milyon 904 bin tona çıktı. 2014 yılında 1 milyon 790 bin tona inen üretimin bu yıl 1 milyon 935 bin tona ulaşacağı tahmin ediliyordu ama üretimde birinci sırada yer alan Ankara’da aşırı yağışların çürümelere, ikinci sıradaki Amasya’da yüksek sıcaklıkların kurumalara yol açması nedeniyle rekolte beklenenden düşük kalacak. Hasat tamamlanınca durum daha net ortaya çıkacak” dedi. Türkiye, dünya üretiminde 6’ncı sırada, üretimde kendine yeterli Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre, dünyada 85 milyon 795 bin 191 ton soğan üretimi yapıldığını belirterek, Çin’in dünya soğan üretiminden yüzde 26’lık payla ilk sırada yer aldığını bildiren Bayraktar, Çin’in ardından yüzde 22,5 ile Hindistan, yüzde 3,7 ile ABD, yüzde 2,8 ile İran, yüzde 2,3 ile Rusya Federasyonu, yüzde 2,2 ile Türkiye’nin geldiğine ve ülkemizin dünya üretiminde 6’ncı sırada yer aldığına işaret etti. Türkiye’nin kuru soğanda kendine yeterli olduğunu vurgulayan Bayraktar, 2014 yılında iç tüketim karşılanarak, üretimin yaklaşık yüzde 10’una denk gelen 172 bin 148 ton kuru soğan ihracatı soğan üretiminde yüzde 23,1’lik payla Ankara birinci sırada. Ankara’yı yüzde 13,7 ile Amasya, yüzde 10,4 ile Adana, yüzde 9,4 ile Hatay, yüzde 8,2 ile Eskişehir, yüzde 5,3 ile Çorum, yüzde 5,2 ile Bursa, yüzde 4,9’la Tokat izlemektedir. Hatay ve Adana illerimizde daha çok yazlık soğan üretimi yapılırken, Amasya ve Ankara illerimizde kışlık soğan üretilmektedir” dedi. Üretim planlaması olmaması önemli bir sorun Üreticinin bir önceki yılın fiyatlarından etkilendiği ürünlerin başında soğanın geldiğini, soğan üretiminde üretim planlamasının olmamasının önemli bir sorun olarak ortada durduğunu belirten Bayraktar, şöyle devam etti: “Üretim planlamasının olmayışı üretimde dalgalanmalara neden olm a k t a d ı r. Bu durum f i yat l a ra yansımakta, bir önceki sezonda Üreticilerin ekonomik açıdan yeterince örgütlenememesi nedeniyle pazarlık güçleri olmadığını, bunun yapıda yaşanan sorunları daha da derinleştirdiğini vurgulayan Bayraktar, “Üreticilerimizin kendi ürettiği üründe söz sahibi olabilmesi, sahip oldukları hakları etkin bir şekilde kullanabilmesi ancak örgütlenmeyle mümkündür. Bu nedenledir ki Tarımsal Üretici Birlikleri’ne gerekli kaynak aktarılarak finansman bakımından güçlendirilmeli, birlikler fonksiyonel hale getirilerek bir müdahale kurumu gibi çalışmaları sağlanmalıdır. Üretimde istikrarın sağlanması bakımından üretim planlaması yapılmalı, çiftçi nerede ne kadar ürün yetiştireceğini bilmeli, üretim, Türkiye’nin ihtiyaçlarına ve ihracat miktarına göre belirlenmelidir” dedi. ZİRAAT ODALARI 10 Narenciyede ihracat önemli Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Bir- ve zihni yorgunlukların gi- liği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, hasadı devam eden narenciyede üretimin geçen yılki seviyelerde gerçekleşmesini beklediklerini bildirerek, “2014 yılında 3 milyon 784 bin tonluk üretim yapılmıştı. Bu yıl da 3 milyon 787 bin ton dolayında bir üretim olacak gibi görünüyor” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin sahip olduğu ekolojik yapı ve iklim özellikleri bakımından bazı tropik meyveler dışında birçok meyve türünün yetiştirilmesine elverişli olduğunu, özellikle yaş meyve sebze de önemli bir potansiyele sahip bulunduğunu belirtti. Yaş sebze ve meyve içinde narenciyenin oldukça önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan Bayraktar, narenciyenin taze tüketimin yanında meyve suyu, konsantre, reçel, marmelat olarak çeşitli ürünlere işlenebildiği gibi kabuklarından da esans elde edildiğine dikkati çekti. Narenciyenin içerdiği organik asitler ve C ve B vitaminleri bakımından beslenmede önem taşıdığını, vücutta toksinlerin atılmasında önemli rol oynadığını belirten Bayraktar, “Bununla birlikte gribal enfeksiyonlara dayanıklılık sağlamada, kalbi kuvvetlendirmede, kan damarlarını ve kılcal damarları güçlendirmede, kanı temizlemede, sinirleri yatıştırarak bedeni derilmesinde, diş etlerini güçlendirmede oldukça faydalı olduğu söylenmektedir. Özellikle kışa girmeye hazırlandığımız bu dönemlerde vücut direncinin artırılmasına katkı sağlayan önemli bir ürünümüzdür” dedi. Üretimde Türkiye söz sahibi ülkeler içinde Tü r k i ye’n i n dünyada narenciye üretiminde söz sahibi ülkelerden biri olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “2014 yılında ülkemizde 3 milyon 783 bin ton narenciye üretimi yapılmıştır. Bu yıl da 3 milyon 787 bin ton üretim beklenmektedir. Ülkemizde narenciye üretimi, Akdeniz ve Ege Bölgesinde yoğunlaşmış durumdadır. Üretimde Adana ilimiz yüzde 25,9 payla ilk sıradadır. Bu ilimizi, yüzde 22,7’lik payla Mersin, yüzde 18,6’lık payla Hatay, Tarımsal alana göre en fazla traktör İstanbul’da Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, tarımsal alana göre en fazla traktörün İstanbul, Ardahan ve Sakarya’da bulunduğunu bildirerek, “İstanbul’da traktör başına tarımsal alan 3,3, Ardahan’da 3,5, Sakarya’da 5,3 hektarda kalırken, Ordu’da 117,6, Trabzon’da 515,1, Rize’de 1331,5 hektarı buluyor” dedi. Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015 yüzde 16,2’lik payla Antalya, yüzde 8,1’lik payla Muğla, yüzde 4’lük payla İzmir, yüzde 2,4’lük payla Aydın, yüzde 1,1’lik payla Osmaniye illerimiz izlemektedir. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) 2013 yılı verilerine göre, 135,8 milyon ton olan dünya narenciye üretiminin yüzde 2,7’si ülkemizde yapılmaktadır. Türkiye, üretiminde 9’ncu sıradadır. Dünyada Çin yüzde 24,1 payla üretimde birinciliği almaktadır. Bu ülkeyi yüzde 14,5 payla Brezilya, yüzde 7,5 payla ABD, yüzde 7,4 payla Hindistan, yüzde 5,6 payla Meksika, yüzde 4,7 payla İspanya takip etmektedir.” İhracat önemli Narenciye üretiminin ülke ihtiyacını fazlasıyla karşıladığını, yaş ve meyve ihracatının da miktar olarak yarıya yakınını gerçekleştirdiğini belirten Bayraktar, şu bilgileri verdi: “2014 yılında ihraç edilen 3 milyon 532 bin ton yaş meyve sebze ihracatımızın yüzde 44,9’unu narenciye oluşturuyor. Yapılan ihracat karşılığında 942,2 milyon dolarlık dövizin ülkemize girmesini sağlayan narenciye, ülke ekonomisine önemli katkılar sağlamıştır. Narenciye Bayraktar, yaptığı açıklamada, Türkiye toplamında Ağustos 2015’de Temmuz ayına göre 5 bin 121 adet artarak 1 milyon 669 bin 35 adede ulaşan traktör sayısı, iller arasında dengesiz bir dağılım gösterdiğini belirtti. Çok dağlık alanlarda kullanımı kısıtlı olan traktörün, Doğu Karadeniz ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun dağlık illerinde az sayıda bulunduğuna dikkati çeken Bayraktar, Marmara, Ege, Akdeniz ve İç Anadolu illerinde traktörden yaygın olarak faydalanıldığını vurguladı. Türkiye ortalamasının 14,3 hektar olduğu traktör başına tarımsal alanda, 40 ilde ortalamanın üzerinde, 41 ilde ise ortalamanın altında traktör bulunduğunu kaydeden Bayraktar, şöyle devam etti: “Tarımsal alanı 71 bin 895 hektar olan İstanbul, 21 bin 914 traktöre sahip durumda. Ardahan’da tarımsal alan 32 bin 953 hektarken, traktör sayısı 9 bin 286, Sakarya’da tarımsal alan 180 bin 535 hektarken, traktör sayısı 34 in 208 adede çıkıyor. İstanbul’da traktör başına tarımsal alan, traktör sayısı fazla olduğu için, 3,3 hektara, yaş sebze ve meyve ihracatımızın da lokomotifi konumundadır. Narenciye ihracatımızın ülkelere göre dağılımına baktığımızda, 2014 yılında yapılan toplam narenciye ihracatımızın yüzde 33’ü Rusya’ya yapılmıştır. Bu ülkeyi yüzde 25’lik payla Irak, yüzde 11’lik payla Ukrayna, yüzde 4’lük paylarla Suudi Arabistan ve Romanya izlemiştir. Narenciye ihracatımızda öne çıkan ve bizim için önemli pazar konumundaki ülkelerde yaşanan siyasi karışıklar ihracatımızı da etkilemektedir. Bunu yanı sıra ihracatımızı etkileyen en önemli konulardan biri de ihracat iadeleridir. Bilindiği üzere narenciye ihracatında verilen teşvik primleri yani ihracat iadeleri, ülkemizin narenciye ihracatında diğer ülkelerle rekabet edebilmesi, iç piyasada fiyat istikrarının sağlanması, üreticinin hak ettiği geliri elde edebilmesi bakımından son derece önemlidir. İhracat iadelerinin amacına ulaşabilmesi, ihracatçının önünü görebilmesi ve ihracatın gelişmesi için zamanında verilmesinin yanında, yeterli miktarda verilmesi de büyük önem taşımaktadır. İhracat iadelerinin düşük açıklanması zaten komşu ülkelerde yaşanan siyasi karışıklıklar nedeniyle zor durumda kalan sektörü daha da sıkıntıya düşürebilecektir. Sezon açılmasına karşın ihracat iadeleri belli olmamıştır. İhracat iadeleri yeterli miktarda belirlenmesi ve bir an önce açıklanmalıdır. Toplam yaş meyve sebze ihracatımızın miktar olarak yarıya yakınını gerçekleştiren, ülkemize 942 milyon dolar döviz kazandıran narenciyede ihracatın devamı çok önemlidir.” Ardahan’da 3,5 hektara, Sakarya’da 5,3 hektara kadar düşüyor. Bu rakam, Bursa ve Yalova’da 5,4, Kocaeli’de 5,5, İzmir’de 5,7, Kastamonu’da 5,8, Bolu’da 5,9, Zonguldak’ta 6,1, Türkiye’de 79 bin 751 traktörle sayıda birinci olan Manisa’da 6,2 hektarı ancak buluyor.” Toplam 1 milyon 909 bin 249 hektarla en fazla tarımsal alana sahip Konya, 79 bin 238 traktörle Manisa’nın ardından ikinci sırada gelirken, traktör başına 24,1 hektar tarımsal alana sahip olduğunu bildiren Bayraktar, “Tarımsal alanı 1 milyon 221 bin 408 hektar, traktör sayısı 49 bin 301 olan Ankara’da traktör başına 24,8, tarımsal alanı 1 milyon 181 bin 590 hektar, traktör sayısı 33 bin 695 olan Şanlıurfa’da traktör başına 35,1, tarımsal alanı 808 bin 727 hektar, traktör sayısı 28 bin 688 olan Sivas’ta traktör başına 28,2 hektar tarımsal alan bulunuyor” dedi. Bayraktar, tarımsal mekanizasyonun en önemli unsuru olan traktörde, iller arasındaki dengesizliğin giderilmesi, traktörün verimli kullanımının sağlanması, traktör parkının yenilenmesi gerektiğini belirtti. ZİRAAT ODALARI Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015 16 Ekim Dünya Gıda Günü Her 9 kişiden biri açlık çekiyor Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, gıdaya erişim hakkının, dini, cinsiyeti, dili, rengi, milliyeti ne olursa olsun her insanın en temel hakkı olduğunu bildirerek, “Her insan her zaman kaliteli ve yeterli miktarda, ihtiyaçlarını karşılayacak sağlıklı gıdaya ulaşabilmelidir. Buna rağmen, 795 milyon insanın aç olduğu dünyada her 9 kişiden 1’i açlık çekiyor, 5 yaş altı her 3 çocuktan 1’i yeterli düzeyde gelişemiyor. Bu durum 21’inci yüzyıla yakışmıyor” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, 16 Ekim’de birçok ülkede eş zamanlı olarak kutlanan Dünya Gıda Günü’nün, dünyamızda yaşanan açlığa ve insanlığın en temel ihtiyacı olan gıda üretimine ve gıda güvencesine dikkati çekmek amacını taşıdığını belirtti. Şemsi Bayraktar, iklim değişikliği ve kuraklık gibi doğal afetlerin yanı sıra gelişmiş ülkelerin tarımsal ürün ticaretindeki korumacı politikaları, gıdaya olan talebin artması, tarımda girdi fiyatlarının yükselmesi, tarım sektörüne yeterli yatırımın yapılmaması, tarım ürünlerinin biyoyakıt üretiminde kullanılması gibi birçok etkenin dünyada açlık ve yetersiz beslenmeye neden olduğunu vurguladı. Dünyada yaklaşık 795 milyon insanın yaşamını sürdürebilmek için ihtiyaç duyduğu gıdayı yeterli düzeyde alamadığına, yetersiz beslendiğine, aç kaldığına dikkati çeken Bayraktar, “Açlıkla mücadelede yapılan çalışmalar olumlu sonuçlar verse de yine de dünyadaki her 9 kişiden 1’i açlık çekmektedir. Dünyada 5 yaş altı her 3 çocuktan 1’i yeterli düzeyde gelişememektedir” dedi. Gıdaya erişim hakkının, dini, cinsiyeti, dili, rengi, milliyeti ne olursa olsun her insanın en temel hakkı olduğunu vurgulayan Bayraktar, şunları kaydetti: “Her insan her zaman kaliteli ve yeterli miktarda, ihtiyaçlarını karşılayacak sağlıklı gıdaya ulaşabilmelidir. Bu bağlamda açlık ve yoksullukla mücadele, gıda güvenliğinin ve beslenmenin sağlanması, geçimin kolaylaştırılması ve doğal kaynakların yönetimi, çevrenin korunması ve özellikle de kırsal alanlarda sürdürülebilir kalkınmayla kırsal refahın artırılması son derece önemlidir. Kırsalda bu ögelerin sağlanması için gıda güvencesinin devamı açısından aile çiftçiliğinin vazgeçilmez bir konumda olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle kırsal refahın artırılmasında önceliğimiz aile çiftçiliğimizi desteklemek olmalıdır. Zira büyük tarım işletmeleri, tek başlarına ülkemizin gıda güvencesini sağlayamazlar. Kar etmek esas amaçları olması nedeniyle yeterince kar elde edemedikleri durumda tarımdan çıkarlar. Sadece dünya piyasalarına dönük ve tek ürüne dayalı üretim yapan büyük uluslararası firmalar tek başına, tarım için büyük risktir. Bunun örnekleri, Afrika, Latin Amerika, Güney Asya ülkelerinde görülmüştür. Tek ürüne dayalı üretim, bu ülkelerde açlık ve 11 yetersiz beslenmenin ana nedenlerinden biridir.” Birleşmiş Milletler’de 193 ülkenin oybirliğiyle kabul edilen, 2030 yılına kadar yoksulluğun yok edilmesini, eşitsizliklerle mücadeleyi ve çevrenin korunmasını amaçlayan Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’nden birinin de “Açlığı bitirmek, gıda güvenliğini sağlamak, beslenme imkanlarını geliştirmek ve sürdürülebilir tarımı desteklemek” olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: “Birleşmiş Milletler, her yıl dünya genelinde 12 milyon hektar tarım alanının verimsizleştiğini ve toprağın verimsizleştiği yerlerdeki insanların yetersiz beslenmeden daha çok etkilendiğini ifade etmektedir. Dünya nüfusunun hızla arttığı, ancak insanları besleyecek tarım topraklarının azaldığı yadsınamaz bir gerçektir. Hızla artan dünya nüfusunun 2050 yılında 9,1 milyara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu nüfusu besleyebilmek için de dünya gıda üretiminin yüzde 60-70 oranında arttırılması gerekiyor. Bunun için de az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin gıda üretiminde kendine yeterli düzeye gelmeleri fevkalade önem taşıyor. Diğer taraftan Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO), Avrupa ve Orta Asya’daki gıda güvensizliği ve yetersiz beslenme üzerine ilk defa yayımladığı raporda, Türkiye’yi de içine alan 53 üye ülkeyi kapsayan Avrupa ve Orta Asya bölgesinde açlık sorunuyla mücadelede mesafe alındığı, ancak, söz konusu bölgelerde dengesiz beslenmenin hala sorun olmaya devam ettiği yer almaktadır. Raporda ayrıca, Türkiye’de yetersiz beslenme oranının yüzde 5’in altında seyrettiği belirtilmiş ve Türkiye’nin, hem BM’nin Binyıl Kalkınma Hedeflerinin açlık maddesine, hem de Dünya Gıda Zirvesi’nde konulan hedeflere ulaşan ülkelerden biri olma özelliğini taşıdığı dile getirilmiştir.” Kırsal refahın artırılması Bu yıl FAO’nun Dünya Gıda Günü’nün temasını “Sosyal Koruma ve Tarım: Kırsal Refahın Artırılması” olarak belirlediğini vurgulayan Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Tarım sektörü ve kırsal kesim yoksulluk düzeyi yüksek kesimlerdir. Kırsalda gelir düzeyi Türkiye’de ülke ortalamasının yüzde 35’ini ancak bulmaktadır. Sosyal koruma, yoksul insanların gelirlerini ve haklarını iyileştirmeye yönelik uygulanan destek programlarıdır. Dünyada sosyal koruma programları, gıda kaynağı olarak aile çiftçilerinden temin edilen, okullardaki kahvaltı ve öğle yemekleri, eğitim, kamusal projelerde iş olanakları, küçük bütçeli hibeler, sosyal güvenlik ve doğrudan para transferleri şeklinde uygulanmaktadır. Sosyal koruma programlarıyla kısa vadede açlığın önlenmesi mümkündür. Her şeye rağmen son 15 yılda dünyada yaşanan açlığın az da olsa azaltılması önemsenecek bir başarıdır. FAO’nun raporunda da belirtildiği gibi, gerçekleştirdiği üretimle ülkemizi belli bir çıtanın üzerinde tutan çiftçimizin üretimden vazgeçmemesi için gelirinin artırılması ve sosyal güvencesinin garantilemesinin önemi, üretimin devamlılığı için asla unutulmamalıdır. Tarımsal üretimin artırılması ve kırsal kalkınmanın sağlanabilmesi için öncelikle kararlı politikalar izlenmeli ve uygulanan politikalar tarımın sürdürülebilirliğini sağlamaya odaklanmalıdır.” Bayraktar, ülkemizin gıda güvencesinin sağlanması, toplumun, gençlerimizin ve çocuklarımızın sağlıklı ve kaliteli beslenmesi, tarımımızın uluslararası alanda rekabet edebilecek doğrultuda sürdürülebilir bir şekilde gelişebilmesi için Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak her türlü olumlu katkıyı sağlamaya devam edeceklerini vurguladı. ZİRAAT ODALARI Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015 ZİRAAT ODALARI Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015 AYIN 12 13 KONUSU Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, nar üretiminin 2010 yılından bu yana ikiye katlandığını bildirerek, “nardaki üretim patlaması iyi değerlendirilmeli, fiyat istikrarı sağlanmalı, ürün kayıpları azaltılmalı, ihracat artırılmalıdır” dedi. Bayraktar, yaptığı açıklamada, 1988 yılında 45 bin ton olan nar üretiminin, 2007 yılında 106 bin 560 tona, 2010’de 208 bin 502 tona, 2011’de 217 bin 572 tona, 2012’de 315 bin 150 tona, 2013’de 383 bin 85 tona, 2014 yılında 397 bin 335 tona yükseldiğini bildirdi. Bu yıl nar üretiminin 2014 yılına göre yüzde 7,5 artarak 427 bin 153 tona ulaşmasının beklendiğini belirten Bayraktar, nar üretimindeki artışın hız kesmeden devam ettiğini vurguladı. Üretimin dörtte birden fazlası Antalya’dan Ülke genelinde 56 ilde yapılan nar üretiminin yüzde 27,4’ünün Antalya’da yapıldığına dikkati çeken Bayraktar, “2014 yılında Antalya’da 108 bin 786 ton nar üretilmiştir. Antalya’yı, 68 bin 347 tonla Muğla, 39 bin 740 tonla Adana, 35 bin 15 tonla Mersin, 23 bin 363 tonla Denizli, 22 bin 155 tonla Hatay, 18 bin 862 tonla Gaziantep, 16 bin 429 tonla Aydın izlemiştir” dedi. nelerinin zarı, meyve kabukları, nar ağacı kökleri, kök kabukları ve nar ağacı dalları da sağlık açısından faydalıdır. Yararları saymakla bitmeyen narda tüketim artırılmalıdır” dedi. Kayıp fazla 2013-2014 tüketim döneminde 18 bin 191 ton narın, üretimin yüzde 4,75’inin üretim ve kullanımda kaybedildiği bilgisini veren Bayraktar, kaybedilen ürün miktarının, çoğu ülkenin toplam üretiminden fazla bir rakama karşılık geldiğini, ürünün iyi korunması, binbir emekle üretilen ulusal servetin ziyan edilmemesi gerektiğini bildirdi. Tüketim yetersiz Kişi başına 2013 yılında 2,7 kilogram olan nar tüketiminin yeterli olmadığını, tüketimin artırılmasının üretimi destekleyeceğini belirten Bayraktar, “2009 yılında 9,4 milyon dolar olan ihracatımız hızla artarak, 2012 yılında 73,7 milyon dolara, 2013 yılında 111,6 milyon dolara çıkmıştır. 2014 yılında ihracat 108,4 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Talep edilen bir ürün olan narda ihracatın çok daha fazla rakamlara çıkarılabilir. İhracat desteklenmelidir” dedi. Faydaları saymakla bitmiyor C vitamini açısından son derece zengin bir meyve olan narın, B1 ve B2 vitaminleri, potasyum, kalsiyum, fosfor ve demir de içerdiğine dikkati çeken Bayraktar, “narın, enfeksiyonlara karşı vücudun dirençli olmasını sağladığı, yorgunluğu giderdiği, enerji verdiği, tansiyonu düzenlediği, cildi güzelleştirdiği, kandaki şeker seviyesini dengelediği söyleniyor. Narda bulunan polyphenolic, tannin ve anthocyanin adlı maddelerin serbest radikallerle mücadele ederek damarların tıkanmasını engellediği, bağışıklık sistemini güçlendirdiği, antioksidanlar açısından zengin bir meyve olduğu da dile getiriliyor. Narın sadece meyvesi değil, meyve ta- Sorunlar Bayraktar, narda yaşanan sorunları şöyle sıraladı: “Tüketimdeki yetersizlik en büyük sorundur. Tüketimin artırılması için narın faydaları konusunda tüketicilerin bilinçlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Narda işlenmiş ürün pazarlaması da (nar suyu, nar ekşisi, nar sosu ve benzeri) yeterli değildir. İşlenmiş ürün tüketimi de yine yetersizdir. Soğuk hava depolarının yeterli olmaması da önemli bir sorundur. Narda hasat dönemi (10-15 gün) kısadır. Nar belli bir olgunluğa geldiğinde bekletilmeden hasat edilmesi gerekiyor. Zamanında hasat edilmediğinde meyvede çatlamalar olmakta ve bu durum ürün fiyatının düşmesine yol açmaktadır. Nar yetiştiriciliğinde bahçe bakım ve işçiliği maliyeti yüksektir. Ayrıca girdi fiyatları da yüksek olduğu için nar, üretici maliyeti yüksek bir meyvedir. 2014 yılında üreticide kilogramı 50-62 kuruş olan narda fiyat bu sene 60-80 kuruş arasında seyretmektedir. Bu fiyat yeterli değildir. Narın piyasa fiyatı kendi kendine oluşmaktadır. Narda sanayi ve sofralık ayrımı yani sınıflama olmayışı da fiyatı etkilemektedir. Ayrıca, tüccarın alım fiyatını geç açıklaması da ürün fiyatlarının düşmesine neden olmaktadır. Nar üreticisinin beklentisi piyasada oluşan fiyatın maliyetin üstünde olmasıdır. Üretimin devamlılığı için bunun sağlanması şarttır.” Nejat Gamzeli TZOB Yönetim Kurulu Başkanvekili Çankırı Ziraat Odası Başkanı ÇELTİK Bu yıl dünyada toplam 709 milyon 400 bin ton çeltik üretimi karşılığı 475 milyon 800 bin ton pirinç beklenmektedir. Dünya ortalama çeltik verimi 440 kg/ dekardır. Çeltik üretiminin gerçekleştirildiği üretici ülkeler arasında en fazla verim alan ülkeler Mısır ve ABD’dir. Mısır çeltik verimi 878 kg/da, ABD çeltik verimi 827 kg, ülkemizde 749 kg/da olan çeltik verimi dünya ortalamasının üzerindedir. Önemli üretici ülkelerden Çin’de verim ortalama 685 kg, Hindistan’da 355 kg, Endonezya’da 470 kg, Bangladeş’te 438 kg’dır. Dünyada kişi başı pirinç tüketimi yıllık 53 kg’dır. Dünyada kişi başı pirinç tüketimi en fazla Bangladeş’te 173 kg’dır. Çeltik üretiminde ilk sırada olan Çin’de kişi başı tüketim 76 Kg, Hindistan’da 68 kg, Vietnam’da 141 kg, , Endonezya’da 127 kg, Tayland’da 133 kg, ABD’de 8 kg’dır. Ülkemizde ise kişi başı pirinç tüketimi 7-8 kg’dır. Ülkemizde ise 2014 yılı rakamlarına göre 830 bin ton çeltik üretimi gerçekleştirilmiştir. Bu yıl TUİK ikinci tahmin sonuçlarına göre Türkiye çeltik üretiminin geçtiğimiz yıla göre yüzde 10,8 oranında artarak 920 bin tona ulaşması beklenmektedir. Çeltik üretiminde bu yıl gerçekleşen üretim bugüne kadar ilk kez görülmektedir. Bu çeltik üreticisinin başarısıdır. Son yıllarda ekim alanlarındaki artışın yanında, verim miktarının da artması çeltik üretiminin önemli düzeyde artmasına neden olmuştur. Son 10 yılda ekim alanları yüzde 30 oranında artarken çeltik verimleri yaklaşık 6 oranında artış göstermiştir. Ekim alanları ve verimdeki artışla birlikte son on yılda çeltik üretimi yüzde 38 oranında artmıştır. Çeltik ülkemizde üç bölgede yoğunlaşmıştır. Türkiye çeltik üretiminin yüzde 70’i Marmara Bölgesinde, yüzde 26’ı Karadeniz Bölgesinde yüzde 2’si İç Anadolu Bölgesinde yetiştirilmektedir. Çeltik üretiminde il düzeyinde de yoğunlaşma vardır. Toplam 10 ilin üretimleri toplam üretimin yüzde 96,5’ini oluşturmaktadır. Bu illerden Edirne tek başına 2015/2016 ÇELTİK SEZONU DEĞERLENDİRMESİ yaklaşık toplam üretimin yüzde 39,9’ına sahipken, Balıkesir yüzde 14,7, Samsun yüzde 13,8, Çorum yüzde 7,1, Çanakkale yüzde 6,4, Sinop yüzde 4,1, Tekirdağ yüzde 3,3, Bursa yüzde 2,4, Kırklareli yüzde 2,4, Çankırı ise yüzde 2’lik bir üretim oranına sahiptir. Bu yıl çeltik hasadı Eylül ayı ilk haftası itibariyle Güney Marmara Bölgesinde Balıkesir ilimizde başlamıştır. Ekim ayı sonunda çeltik hasadı hemen hemen tüm bölgelerde tamamlanmıştır. Çeltik hasadının devam ettiği Eylül ve Ekim aylarında bazı illerimizde gerçekleşen yağışlar hasadın ertelenmesine neden olsa da afet gerçekleşmemiştir. TMO son iki yıldır çeltik alım fiyatı açıklamamıştır. Fiyat açıklamama gerekçesi olarak, hasat öncesinde piyasalarda çeltik stokunun kalmaması ve dolar kurunun artmasına bağlı olarak ithal ürün maliyetlerinin yükselmesi ve yerli ürüne olan tüketici talebinin artması nedeniyle çeltik fiyatları TMO tarafından öngörülen fiyatın üzerinde seyretmesi gösterilmiştir. Geçtiğimiz iki yıl da TMO’nun piyasalara girmesini gerektirecek bir durum oluşmamıştır. Piyasada oluşan fiyatla çeltik üreticisi ürününü satmış ve yeterli geliri elde etmiştir. Ancak bu yıl durum değişmiştir. Çeltik üretiminde bu yılın bereketi fiyatların düşmesi ve piyasalarda yeterli alıcı olmaması nedeniyle bozulmuştur. Çeltik hasadının gerçekleştirildiği günden itibaren piyasada oluşan fiyatlar her yıl olduğu gibi bu yılda Birliğimizce takip edilmiştir. Çeltik üretiminin yoğun olarak ya- pıldığı ilçelerde ziraat odalarından alınan fiyatlara göre yüzde 60 randımanlı Osmancık çeşidi çeltiğin 29 Eylül tarihli ortalama fiyatı 1,70 TL/kg olarak gerçekleşmiştir. Ancak hasadın artmasıyla birlikte piyasada fiyatlar gerilemiş 16 Ekim tarihinde aynı çeltiğin fiyatı yüzde 8,8 oranında azalarak 1,55 TL/kg’a, 27 Ekim 2015 tarihinde ise 1,45 TL/kg’a kadar gerilemiştir. Ziraat Odalarından alınan bilgilere göre özellikle Karadeniz ve İç Anadolu Bölgesinde bu yıl yaşanan sıcaklıkların fazla olması ve bazı ilçelerde oluşan hastalık nedeniyle randıman oranı düşük gerçekleşmiştir. Randıman oranı düştükçe üretici eline geçen fiyatlar gerilemiştir. Randıman oranının yüzde 30’a kadar gerilediği durumlarda fiyatlar 1 TL/kg’a kadar düşmüştür. Ayrıca bu yıl üreticinin yaşadığı diğer önemli sorun ise piyasada alıcı bulunmamasıdır. Çoğu ilimizde piyasada alıcı olmadığı için üreticiler hasat ettiği ürünü harmanda bekletmek durumunda kalmıştır. Çeltik üreticileri böyle durumlarda TMO’nun varlığını bilmek istemektedir. Üreticilerimiz karagün dostu olarak bildikleri TMO’nun gerektiğinde çeltiği alarak üreticileri mağdur etmeyeceğine inanmıştır. Ancak bu yıl TMO çeltik üreticisi hayal kırıklığına uğratmıştır. Üreticilerimiz güvence olarak gördüğü TMO’dan üretici maliyetlerini, geçen yıl Ekim ayında gerçekleşen 1,75 TL/Kg’ı göz önünde bulundurarak fiyat açıklaması beklemiştir. Üreticinin çeltiğini piyasaya en fazla sunduğu Eylül Ekim ayında fiyatların gerilemesine, piyasada alıcı bulunmamasına rağmen TMO alım yapmamıştır. Uygulanan politikalar ve çeltik üreticisinin de başarısı ile sağlanan üretim artışı, uygulanan yanlış politikalarla azaltılmasına engel olunmalıdır. Ülkemizde gerçekleştirilen her türlü tarımsal üretimde en önemli sorunlardan biri pazarlamadır. Üretici girdi maliyetlerinin yüksekliği, yaşanan doğal afetler gibi her türlü olumsuz koşullar karşısında üretmeye devam etmekte ancak üretimin son aşaması olan pazarlamaya gelince bu yıl çeltikte yaşandığı gibi ürün elde kalmakta veya tahmininden oldukça düşük fiyatlara satmak zorunda bırakılmaktadır. Çeltik başta olmak üzere tüm ürünlerde pazarlama sorunu çözümlenmeli, üreticinin bin bir emekle ürettiği ürün değerinde satılmalıdır. 14 ZİRAAT ODALARI Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015 TMO, çeltikte piyasaya girmeli Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, çeltik fiyatlarında düşüşün sürdüğünü bildirerek, “Üreticimiz TMO’nun düzenleyici fonksiyonunu kullanarak, piyasaya girerek çeltikte fiyat düşüşünü durdurmasını bekliyor. TMO, üretici maliyetlerini, geçen Ekim ayında 1 lira 75 kuruş olan fiyatı göz önünde bulundurarak bir fiyat açıklamalı” dedi. Bayraktar, hasat döneminde ithalata izin verilmemesi gerektiğini, ithalatın piyasa dengelerini bozarak fiyatları düşürdüğünü, hasat yapan üreticiye büyük zarar verdiğini belirtti. Şemsi Bayraktar, “Geçtiğimiz iki yıl da TMO’nun piyasalara girmesini gerektirecek bir durum oluşmamıştır. Piyasada oluşan fiyatla çeltik üreticisi ürününü satmış ve yeterli geliri elde etmiştir. Ancak bu yıl durum değişti. Çeltik üretiminde bu yılın bereketli olması, fiyatların düşmesi ve piyasalarda yeterli alıcı bulunmaması nedeniyle bozuldu” dedi. Ankara – Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, üretici ve tüketici fiyatları arasındaki fahiş fiyat farklarına dikkati çekerek, “Üreticide 49 kuruşa kadar inen domatesin markette 2 lira 31 kuruşa satılmasının izahı yok. Üretici de tüketici de kaybediyor” dedi. Bayraktar, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, üreticiden tüketiciye, halkın tamamını yakından ilgilendiren gıda fiyatlarındaki değişimleri, takip etmeye ve kamuoyunu doğru bilgilendirme amacıyla açıklama yapmaya devam ettiklerini belirtti. Üretici ile market fiyatları arasındaki makasın Eylül ayında da kapanmadığına dikkati çeken Bayraktar, şunları kaydetti: “Üretici ve market arasında fiyat farkının en fazla olduğu ürün yüzde 370’le kuru incir. Kuru inciri fiyat farkında sırasıyla yüzde 368,24 ile domates, yüzde 333,48 ile maydanoz, yüzde 330,08 limon, yüzde 293,68 kuru kayısı, yüzde 258,78 ile salatalık, yüzde 209,34 ile sivri biber takip etti. Fiyat farkı elmada yüzde 197,72’yi, kabakta yüzde 196,84’ü, patlıcanda yüzde 196,08’i, sütte yüzde 191,30’u, kavunda yüzde 186,56’yı, havuçta yüzde 185,71’i, yeşil soğanda yüzde 183,17’yi buldu. Bugün üreticide 7 lira olan kuru incir 32 lira 90 kuruşa, 49 kuruş olan domates markette 2 lira 31 kuruşa, 23 kuruş olan maydanoz markette 98 kuruşa, 1 lira 3 kuruş olan limon 4 lira 41 kuruşa, 9 lira 50 kuruş olan kuru kayısı 37 lira 40 kuruşa, 68 kuruş olan salatalık 2 lira 43 kuruşa, 1 lira 5 kuruş olan sivri biber 3 lira 26 kuruşa, 1 lira 15 kuruş olan süt 3 lira 35 kuruşa satılmaktadır. Tüketicimiz, markette, üretici fiyatla- İthalat çok iyi ayarlanmalı Üretimdeki artışa rağmen, arzın üzerindeki talep dolayısıyla hala pirinç ithalatının devam ettiğini vurgulayan Bayraktar, “Pirinçte 2013-2014 sezonunda yüzde 19,9 olan üretim açığının bu yıl azalmasını bekliyoruz. 2014 yılında 299 bin 965 ton çeltik, 191 bin 67 ton pirinç, 928 ton da kahverengi pirinç ithalatı yapıldı. İthalat yaptığımız ülkelerin başında ABD, Rusya, Hindistan ve İtalya geliyor” dedi. İthalatın sadece açığı kapatmak için yapılması gerektiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti: “İhtiyacın üzerinde ithalat, iç piyasada üreticiyi zorluyor. 2013-2014 üretim sezonunda 540 bin ton pirinç üretildi, 320 bin 214 ton da ithalat yapıldı. Üretim kaybı 5 bin 400 tonu buluyor. İhracat ise 34 bin 770 ton. Tohumluk kullanımı 13 bin 271 ton, kullanım kaybı 17 bin 375 ton, tohumluk ve kullanım kaybıyla birlikte tüketim 667 bin 701 tonu buluyor. Oysa ithalat ve üretim kaybı hariç üretim toplamı, bir diğer ifadeyle piyasaya arz Üretici market fiyatlarında Eylül ayı rına oranla, kuru incir ve domateste 4,7, maydanoz ve limonda 4,3 kat, kuru kayısıda 3,9, salatalıkta 3,6 kat, sivri biberde 3,1 kat, elma, kabak, patlıcanda 3 kat, sütte 2,9 kat fazla para ödediğini bilsin. Bu fark kapatılmalı, üretici de kazanmalı, tüketici de makul fiyatlarla ürün alabilmelidir.” Market fiyatlarındaki değişim Eylül ayında market fiyatlarında havuç, mısırözü yağı, süt, kuru kayısı, kuru incir ve ayçiçeği yağı fiyatında değişim görülmezken, fiyat düşüşünün yüzde 33,64’le en fazla limonda görüldüğünü bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi: “Limondaki fiyat düşüşünü yüzde 20,33 ile iç fındık, yüzde 17,94 ile pirinç, yüzde 17,07 ile yeşil fasulye, yüzde 13,71 ile Antep fıstığı, yüzde13,46 ile patates, yüzde 12,92 ile yeşil mercimek, yüzde 12,50 ile yumurta, yüzde 9,36 ile kuru soğan, yüzde 6,29 ile kırmızı mercimek, yüzde 4,81 ile kuru fasulye, yüzde 2,18 ile toz şeker izledi. Markette en fazla fiyat artışı ise yüzde 48,04 ile salatalıkta görüldü. Salatalıktaki fiyat artışını yüzde 28,06 ile sivri biber, yüzde 26,96 ile domates, yüzde 23,65 ile yeşil soğan, yüzde 13,68 ile patlıcan, yüzde 12,61 ile kuru üzüm, yüzde 10,16 ile kabak, yüzde 10,12 ile tavuk eti, yüzde 9,04 ile nohut, yüzde 2,65 ile kuzu eti, yüzde 2,31 ile zeytinyağı, yüzde 2,30 ile marul, yüzde 1,95 ile maydanoz, yüzde 0,05 ile dana eti takip etti.” Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015 ZİRAAT ODALARI 15 GÜVENİLİR GIDA ÖDÜLÜ Manavgat Ziraat Odası, 2011 yılında ürünlerin en iyi ve sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi amacıyla hayata geçirdiği Zeytinyağı Fabrikası projesi ile Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü (FAO) Türkiye Temsilciliği tarafından ‘güvenilir gıda üretimine ve kırsal refahın artırılmasına yönelik katkılarından dolayı’ plaketle ödüllendirildi. Manavgat Ziraat Odası Başkanı Rasim Metin, “Ödülü, 2015 Dünya Gıda Günü’nde düzenlenen etkinlikte Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanımız Kutbettin Arzu’nun elinden almanın gururunu yaşadım. Bu gurur Manavgat Ziraat Oda- edilen pirinç 854 bin 814 ton. Yurtiçi kullanım ve ihracat toplamının çok üzerindedir. Bundan dolayı pirinç stoku 152 bin 343 ton artmış. İthalat çok iyi ayarlanmalı piyasa ihtiyacının üzerinde ithalata izin verilmemelidir.” sı üyesi olan tüm üretici arkadaşlarımıza aittir. Bu plaketi tüm üreticilerimiz adına almış bulunuyorum” dedi. Etkinlikler kapsamında açtıkları standla Manavgat’ı en iyi şekilde temsil etmeye çalıştıklarını vurgulayan Metin, “Manavgat Ziraat Odası olarak üreticilerimizin en iyi hizmeti almaları konusundaki çalışmalarımız bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da artarak devam edecektir. Bu ödülü kazanmamızda desteğini bizden esirgemeyen Sayın Genel Başkanımız Şemsi Bayraktar ve ekibine, Yönetim Kurulumuza, oda meclisimize ve personelimize ve üreticilerimize teşekkür ediyorum” diye konuştu. "ELMA STANDARTLARI ÇALIŞTAYI" Üretici fiyatlarındaki değişim Eylül ayında üretici fiyatlarında kabak ve süt fiyatlarında değişim olmazken, fiyatı en fazla düşen ürün yüzde 20,83 oran ile kuru kayısı olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: “Kuru kayısıdaki fiyat düşüşünü yüzde 16,33 ile limon, yüzde 11,39 ile havuç, yüzde 7,10 ile patlıcan, yüzde 6,83 ile fındık, yüzde 4,21 ile domates, yüzde 1,91 ile kuzu eti, yüzde 1,72 ile Antep fıstığı, yüzde 1,50 ile patates, yüzde 1,09 ile pirinç, yüzde 0,73 ile kırmızı mercimek takip etti. Üreticide en fazla fiyat artışı yüzde 35,33 oran ile salatalıkta görüldü. Salatalıktaki fiyat artışını yüzde 33,75 ile kuru fasulye, yüzde 28,76 ile yeşil soğan, yüzde 27,32 ile marul, yüzde 21,05 ile kuru soğan, yüzde 19,23 ile nohut, yüzde 16 ile kuru üzüm, yüzde 15,69 ile yeşil mercimek, yüzde 15,12 ile sivri biber, yüzde 12,50 ile yumurta ve maydanoz, yüzde 4,35 ile yeşil fasulye, yüzde 4 ile zeytinyağı, yüzde 3,70 ile kuru incir, yüzde 0,12 ile dana eti izledi.” Karaman Ziraat Odası tarafından 'Elma Standartları Çalıştayı' düzenlendi. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi’nde düzenlenen çalıştaya, Karaman Valisi Murat Koca, AK Parti Karaman Milletvekilleri Recep Konuk ve Dr. Recep Şeker, Belediye Başkanı Ertuğrul Çalışkan, KMÜ Rektörü Prof. Dr. Sabri Gökmen, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Daire Başkanı Hasan Çalış, Karaman Ziraat Odası Başkanı Recep Muğlu, Konya Ticaret Borsasından uzmanlar ile akademisyenler ve üreticiler katıldı. Çalıştay’da konuşan Karaman Ziraat Odası Başkanı Recep Muğlu, elma üreticilerinin ayakta kalabilmesi için mutlaka rekabet etmeleri gerektiğini belirterek, "Bir kentin bir birden çok vasfıyla anılması çok önemlidir. Karaman bu açıdan önemli bir kenttir. Türkçe'nin başkenti olan Karaman, Türk diline verdiği önem ile Türkiye’de üretilen bisküvi ve çikolatanın çoğunu üreten sanayisi ve elması ile anılmaktadır. Elma Karaman için hem ekonomik olarak hem de tanıtımımız açısından çok büyük önem arz etmektedir" dedi. Ziraat Odası Başkanı Recep Muğlu, Çalıştay’a katılanlara elma görünümlü birer teşekkür plaketi verdi. ÇAĞLAYANCERIT CEVIZI MARKALAŞTI Fiyat değişimlerinin nedenleri Hasat edilen ürün miktarındaki değişime bağlı olarak salatalık, yeşil fasulye üretici fiyatlarında artış, domates ve patlıcan fiyatlarında düşüş meydana geldiği bilgisini veren Bayraktar, “kuru fasulyede yeni sezon üretici fiyatı, geçen yıla göre yüzde 33,75 arttı. Kuru üzümde meydana gelen artış ise yaşanan don nedeniyle rekoltede görülen düşüşten kaynaklandı. Yeni ürünün piyasaya girmesiyle birlikte kuru kayısı fiyatlarında düşüş meydana geldi. Limonda da hasadın başlamasıyla birlikte fiyatlarda düşüş yaşandı.” Çağlayancerit Ziraat Odası’nın girişimleriyle ilçe coğrafi sınırları içinde yetişen ve yörede ‘’goz’’ diye bilinen cevizin Coğrafi İşaret Tescil Belgesi alındı. Çağlayancerit Ziraat Odası Başkanlığı Çağlayancerit’te yetişen cevizin ‘Çağlayancerit Cevizi’ adıyla markalaşması için 21 Aralık 2011 ‘de Türk Patent Enstitüsü’ne markalaşma başvurusunda bulunmuştu. Yapılan tescil başvurusu kabul edilerek ‘Çağlayancerit Cevizi’ marka oldu. Çağlayancerit Ziraat Odası Başkanı Ömer Çedene, Türkiye ortalamasının iki katından fazla verimi, son yıllarda kurulan modern bahçeleriyle Türkiye ceviz üretiminin %2,3’ünün Çağlayancerit’te gerçekleştirildiğini bildirdi. Çedene, şu HEPOKUR VE DARCAN MUĞLA’DA Muğla Ziraat Odaları İl Koordinasyon Kurulu Toplantısı, Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Yönetim Kurulu üyeleri Mustafa Hepokur ve Hüseyin Darcan’ın da katılımıyla Menteşe Ziraat Odası’nın ev sahipliğinde yapıldı. İl ve ilçe Ziraat Odalarının başkanlarının katıldığı toplantıda konuşan TZOB Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi ve Bölge Sorumlusu Mustafa Hepokur, bölgenin sorunlarını Ankara’ya taşıyacaklarını belirtti. Hepokur, şöyle dedi:“Bölgelerimizden giden sorunların tamamı Genel Merkezimizde, sorunların muhatapları olan Bakanlıklar veya Başbakanlığa ve siyasi partilere aktarılıyor. Bize bölgelerden gelen sorunlara çözümü çoğu zaman kendimiz buluyoruz. Çözümünde sıkıntı yaşanan konular ilgili bakanlıklara iletilerek yasalarda, kanunlarda ilgili değişikliklerin yapılması yönünde görüşlerimizi aktarıyoruz. Bu toplantımızdan da Muğla’daki odalarımızın değerli başkanlarının sıkıntılarını, önerilerini alarak bunları bir dosya halinde Yönetim Kurulumuza sunacağız.” Toplantıya ev sahipliği yapan Menteşe Ziraat Odası Başkanı Mehmet Baştuğ, Muğla’daki oda başkanlarının tamamının toplantıya katılımından dolayı teşekkür etti. Baştuğ, “Üç ayda bir toplanarak Odalar olarak yaptıklarımızı, yapacak olduklarımızı ve yapamadıklarımızı bir karara bağlayarak Türkiye Ziraat Odaları Birliği’ne gönderiyoruz. Genel merkezimiz de odalarımızın sorunlarını çözüm arayışı içine giriyor. Bugün de Menteşe Ziraat Odası ev sahipliğinde bu toplantıyı yapıyoruz. Burada alacağımız kararları genel merkeze göndereceğiz” dedi. bilgileri verdi: “Çağlayancerit ilçesi 1000 -1750 m arasındaki rakımlarda bulunmaktadır. İlçemizde bu rakımlarda ceviz üretimi yapılmaktır. İlçemizin geçim kaynağı olan ceviz her yıl odamızın destekleriyle gerekli tanıtımı yapılarak yakın illerden gelen tüccar aracılığıyla üreticilerimizin emeği heba edilmeden satılmaktadır. Ayrıca Odamızda görevli tarım danışmanı aracılığıyla ceviz yetiştiriciliği konusunda eğitimler verilerek ceviz standardı artırılmaya çalışılmaktadır.” Bu arada, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Bahadır Sezgin, ilçeyi ziyaretinde ceviz ve diğer konulara ilişkin bilgi aldı. ZİRAAT ODALARI 16 İmtiyaz Sahibi TZOB Adına Nejat Gamzeli Genel Yayın Müdürü Bekir Şinasi Özdemir Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Ebru Mine Esen Yayın Kurulu Prof.Dr. Turan Karadeniz M.Hikmet Yavuzyiğit Hasan Hüseyin Coşkun Ömer Kaya Yıl: 7 | Sayı: 82 | EKİM 2015 Metin Türkyılmaz Dr. M.Fethi Güven Foto Muhabiri Mahmut Öksüz Dağıtım PTT Kargo Yayın Türü Yaygın Süreli Yayın Grafik Tasarım Ali Altınok Yönetim Yeri Türkiye Ziraat Odaları Birliği Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü GMK Bulvarı No: 25 Demirtepe/ANKARA Tel: 312 231 63 00 (Pbx) Fax: 312 229 65 38 - 231 30 77 e-mail: tzobbasin@gmail.com basin@tzob.org.tr Baskı Dorukkaya Matbaacılık Yayıncılık Reklamcılık Madencilik Enerji ve İnşaat A.Ş. Macun Mahallesi 195. Cadde No: 2 Yenimahalle - ANKARA Tel: 0312 397 11 97-98 Türkiye Ziraat Odaları Birliği aylık yayını basın ahlak kurallarına uymayı taahhüt eder. Yayımlanan yazıların sorumlulukları sahiplerine ait olup, Birliğimiz görüşlerini yansıtmamaktadır. Dergide yayımlanan yazılar, kaynak gösterilmek koşuluyla, diğer yayın organlarında yayımlanabilir. Gönderilen yazılar iade edilmez. Basım Tarihi 27.11.2015