Radikal Gazetesi Karnemizi Isteriz
Transkript
Radikal Gazetesi Karnemizi Isteriz
KARNEMĐZĐ ĐSTERĐZ! Bir eğitim yılını daha geride bırakmak üzereyiz.. Bir yıl boyunca gerek öğrenciler, gerek biz öğretmenler okullarımıza koştuk.. Sınıfımızı açtığımızda öğrencilerimiz her sabah pırıl pırıl gözlerle bize ‘Günaydın’ dediler... Eminim ki bu yıl da hepimiz için bir koşuşturma içinde geçti.. Bu koşuşturmada kimi zaman biz kimi zaman da öğrencilerimiz eğitim programından yakındık, yaşanan olumsuzlukları dile getirdik. Okuldaki eksiklikleri, sistemdeki yanlışları tartıştık. Kimi çözebileceğimiz problemleri belki beraber çözdük... Böyle geçti günler ve bir eğitim yılı daha bitiyor... Bizler yine öğrencilerimizi her dönem karnelerinde ifade ettiğimiz notlarla değerlendirmekteyiz.. Şüphesiz değerlendirme eğitim programının en önemli aşamalarındandır. Peki eğitimde değerlendirilmesi gereken sadece öğrenciler midir? Hayır elbette değil.. Biz öğretmenlerin değerlendirilmesi?.. Eminim birçoğunuz şimdi ‘Müfettişler’ diyecektir. Fakat ben, ne kadar iyi teftiş gerçekleşirse gerçekleşsin, bir müfettişin yıl içerisinde 3-4 kez okula gelerek bir öğretmeni nitelikli bir şekilde değerlendirebileceğini düşünmüyorum. Çözümüm tabii ki teftişlerin sıklaştırılması değil. En azından bunun yeterli olacağını düşünmüyorum. Bence önemli olan kişinin kendini açıkça eleştirebilmesidir. Yani özeleştiri dediğimiz kavram... Bilmiyorum siz ne düşünüyorsunuz ama ben karne gününü bir tür yılbaşı olarak görürüm. Yılbaşlarında olduğu gibi geçmiş yılı değerlendirmenin, kendimizi eleştirmenin ve rahatsızlıklarımız varsa çözüm yollarını düşünmemizin tam zamanıdır şimdi.. Şimdi geçen eğitim yılını düşünelim... Kendinizi sınıfınızın tepesinden izleme şansınız olsa neler görürdünüz? Yıl boyunca sınıf içindeki hoşgörünüz nasıldı? Öğrencilerinizle iletişiminiz? Onlarla konuşmalarınızın içeriği? Sözlerinizin ne kadarı sevgi sözcüklerinden oluştu ne kadarı tehdit? Derslerde karşılıklı alınan keyif oranı nasıldı? Onlara bu yıl kaç kez dokundunuz? Kaç kez sarıldınız? Kaç kez öptünüz? Soruları çoğaltmayı ve cevaplamayı burada size bırakıyorum. Ben 2003–2004 eğitim yılında yaşananlara yönelik medyaya taşınan olaylardan genel bir tarama yaptım. Burada sizinle paylaşmak istiyorum. Bir yıl boyunca siz de günlük gazetelerden mesleğimizin mantığı ve özüyle bağdaşmayan haberleri takip etmişsinizdir. Eminim hepiniz çıkan haberlerden en az benim kadar rahatsızlık duymuşsunuzdur. Đsterseniz geçen eğitim yılı içerisinde gazetelere ulaşan haberlerden birkaçını beraber hatırlayalım. Yani çuvaldızı kendimize batıralım... Öğrenciler okula gelen Valiye öğretmeni şikayet etti... Niğde'nin Dündarlı Beldesi'ndeki ilköğretim okulunun öğrencileri, öğretmenlerini, kendilerini dövdüğü gerekçesiyle Vali Gündüz Beder'e şikayet ettiler. http://www.milliyet.com/2003/12/18/son/sontur19.html 'Okuldaki şiddet karakoldan beter' Çukurova Üniversitesi'nin araştırması, ilköğretim öğrencilerinin öğretmenlerinden en az bir kez dayak yediğini ortaya koyuyor..."Öğrencilerin yüzde 64'ü, öğretmenlerinden en az bir kez dayak yemiş. Yüzde 43'ü ise yöneticilerin şiddetine maruz kalmış. Haftada birkaç kez düzenli olarak dayak yiyen öğrencilerin oranı yüzde 16. Öğrencilerin yüzde 10.8'i sürekli, yüzde 8.7'si çoğunlukla, yüzde 27.9'u ise bazen hakarete uğradığını söylüyor. Erkek öğretmenlerin yüzde 58'i, kadınların yüzde 55'i, meslek hayatında en az bir kez öğrencisine dayak attığını kabul ediyor."http://www.milliyet.com/2004/04/26/yasam/ayas.html Öğretmen dayağı kulak patlattı NĐĞDE (ĐHA) - Niğde'nin Bor Đlçesi'nde tokat attığı öğrencisinin kulağını patlatan öğretmen hakkında soruşturma başlatıldı. www.ogretmenlersitesi.com/duyuru/drets.asp?id=473 - 21.01.2004 - Öğretmen dayağı hastanelik etti Gebze'de öğretmen dayağı hastanelik etti Kocaeli'nin Gebze Đlçesi Şekerpınar Beldesi'nde 11 yaşındaki ilkokul öğrencisinin okul müdürü tarafından dövülerek hastanelik edildiği iddia edildi. Dayak sonrası, sağ gözünde ve ayağında darp izleri bulunan öğrenciye doktorlar 2 gün rapor verirken, okul müdürü ise sorulara cevap vermeden kaçmayı tercih etti. http://www.kenthaber.com/sayfalar/haberDetay.asp?ID=9040 - 25 Mart 2004 - Yukarıdaki haberler medyaya yansıyan büyük bir pastadan küçük bir dilim.. Peki 2003-2004 eğitim yılında yukarıdaki haberlere inat mesleğine sıkı sıkıya bağlı ve emek veren meslektaşlarımızı okumadık mı? Evet okuduk. Hatta kimisi canını bile verdi öğrencileri için; Ağrı'nın Doğubayazıt ilçesine bağlı Ortadirek Köyü Đlköğretim Okulu'nda, öğrenciler tarafından yakılan sobaya dökülen tinerin alev alması sonucu çıkan yangında ölen Aysun ve Burçin öğretmenin acı haberlerine üzüldük.. Okullarına kitap isteyen öğretmenleri okuduk yine gazetelerde bir kütüphaneleri bile yoktu ve onlar bu sorunu çözmekte kararlıydı.. Öğrencisinin ameliyatı için yardım kampanyasını başlatan öğretmenleri duyduk. Van’da, Şanlıurfa’da kız çocuklarının eğitimdeki fırsat eşitliği yok sayılarak süren dışlanmasına son vermek için çalışan ‘gönüllü melekleri’n başarıları ile mutlu olduk. Tabii ki daha duymadığımız nice kahramanlar vardı bu yılda... Sonuç; 2 tablo var ortada... Çocuk hakları konusunda bilinçsiz, çocuğu birey olarak görmeyen bir taraf ve öğrencileri için canla başla çalışan hatta canını bile verebilen diğer taraf.. Öncelikle yaşanan bu sorunların kaynağını, çocuğun kültürdeki algılanışı ile ilintili olduğunu düşünüyorum. Çünkü çocuk pasif, ebeveynin bir uzantısı, düşünemeyen sadece bilgi depolanması gereken kişi olarak algılanıyor. Yukarıdaki olumsuz haberler de onların birey olarak görülmediğinin bir kanıtı.. Peki yaşanan olumsuzluklar için çözüm? Đşte yazımın amacıda güzel bir haberi sizinle paylaşmak isteğim; birinci tablodan rahatsızlık duyan ben, meslektaşlarım ve duyarlı yurttaşlar; Ocak 2004’ten beri bir çatıdayız; www.0-18.org “Çocuk Hakları Đçin Yurttaş Hareketi”. Prof. Dr. Oğuz Polat’ın alandaki 20 yıllık bilgisi, tecrübesi ile oluşturduğu bu çatı; sorunun çözümünün ancak herkesin katılımıyla gerçekleşebileceğine inanan kişileri bir noktada toplayan, hepimize alan hakkında bilgi paylaşımı fırsatını sağlayan, sesimizi geniş kitlelere ulaştıran, çocuk hakları için oluşturulmuş bir insiyatif.. Amacımız ; Taraf devlet olarak imzaladığımız Birleşmiş Milletler’in Çocuk Haklarına Dair Sözleşmesi’nin ülkemizde uygulanmasını desteklemek ve takipçisi olmak. Hedeflerimiz ; Çocuk Hakları üzerine çalışma yapan ulusal ve uluslararası düzeyde, tüm kurum, kuruluşlar ve bireyler arasında elektronik ve diğer ortamlarda bilgi ve haberleşme ağı oluşturmak. Çocuk Hakları üzerine; toplumu bilinçlendirmek suretiyle, kapasite (destek) oluşturmak. Mevcut kanun ve yönetmelikleri irdeleyerek hukuksal ortamda çocuk haklarının üst düzey korunabilirliği için öneriler geliştirmek. Çocukların yaşam kalitelerinin iyileştirilmesi için standartlar belirleyip bunları hayata geçirmek üzere önlemler alınmasını teşvik etmek. Toplumsal sorunların çözümüne yönelik yapılan tartışmalarda herkesin işaret ettiği ortak bir çözüm var: Eğitim şart! Buna ben de kesinlikle katılıyorum ve ne mutlu ki siteyi ve yapılan çalışmaları destekleyen bir öğretmen kitlesi var. Ama sadece öğretmenlerin katkılarının yeterli olmayacağını, herkesin sorunun çözümünde yer alması gerektiğini burada yinelemek istiyorum. Sizleri burada buluşmaya davet ediyorum.. Yeni bir yıla girerken de bir çoğumuz geçmiş yılı değerlendiririz, yeni yıl içinde değişmesi gereken olayları tespit eder, bu yönde adım atarız. Şimdi arkamıza yaslanalım ve geçen eğitim yılını düşünelim, dürüstçe.. Son olarak size bir sorum olacak sevgili meslektaşım Çocuk Hakları Đçin Yurttaş Hareketi’nin sloganında yola çıkarak “Vurursan Kırılır” , senin hiç kırdığın oldu mu bu yıl? Dilek EROL Okul Öncesi Öğretmeni Okul Öncesi Öğretmenliği Yüksek Lisans Öğrencisi derol@anadolu.edu http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=r2&haberno=3546