süthattı sayı 19_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
Transkript
süthattı sayı 19_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:57 Page 1 suthattı 6DùO×NO× QHVLOOHU için Başkan’ın kaleminden ASÜD olarak kuruluş vizyonumuz doğrultusunda çalışmalarımıza devam ederken, başarılarımızın ödüllendirildiğini görmek motivasyonumuzu artırıyor, bizi mutlu ediyor. 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından AB’ye ihracat projesinde elde edilen başarı ve katkıları dolayısıyla verilen Özel Ödül, bugün 115 üyesiyle süt ve süt ürünleri sanayinin en etkin sivil toplum kuruluşu olan ASÜD’ün sektörde yeni başarılara imza atması için de itici güç olacaktır. S:2 Beyaz köşe Son yapılan tahminlere göre 2023 yılına kadar küresel süt talebi %29 artışla 225 milyon tona, kişi başı süt tüketimi %13 artışla yıllık 111 kg’dan 126 kg’a çıkacak. Küresel pazar büyürken, biz, bu büyümenin bir parçası mı olacağız yoksa gerisinde mi kalacağız? Bence işe öncelikle çiftçimizin, sektörümüzün, milyonlarca insanımızın önünü tıkayan ve ancak akıl tutulması ile izah edilebilecek asılsız ve yanlış inanışlardan başlamalı. Yoksa değil 2023, ertesi güne dair hedeflerimiz bile hayal olacak. S:4 Mertçe ASÜD olarak ihracatla ilgili çalışmalarımızda ayrı bir kanal daha açıyoruz. Ekonomi Bakanlığı, sektörel ticaret heyetleri ile ihracatta hedef ülkelere inceleme gezileri düzenliyor. İşte bu kapsamda önümüzdeki Aralık ayı ortalarında bir grup iş adamımızla birlikte sektörel ticaret heyeti olarak Azerbaycan’a bir inceleme gezisi yapacağız. Azerbaycanlı yetkililer ile görüşmelerimiz ve incelemelerimizden de olumlu neticelerle döneceğimizi ümit ediyoruz. S:10 Konuk yazar Prof. Dr. Harun Uysal Ege Üniversitesi Ziraat Fak. Süt Teknolojisi Bölümü Gıda tüketimiyle ilgili bir bilgi kirliliği olduğunu görüyorum. Kimse yediği içtiği gıdalarla ilgili fazlaca bilgi sahibi değil. S:16 Sayı: 19 Kasım - A ralık 2013 İki ayda bir yayımlanır www.suthatti.com.tr T unç, Müsteşar Y ardımcısı Sabri Ülker Bilim Ödülü Süt ve süt ürünleri pazarı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nda açık bulunan Müsteşar Yardımcılığına Mehmet Hadi Tunç atandı. Tunç’un Müsteşar Yardımcılığı’na atama kararı, 10 Ekim’de Resmi Gazete’de yayınlandı. Sabri Ülker Bilim Ödülü ile gıda, beslenme ve sağlıklı yaşam alanlarındaki yenilikçi bilimsel araştırmalarıyla fark yaratmaya aday bir kişi, 100 Bin TL’lik ödülün sahibi olacak. S.19 Gelecek 5 yılda süt ve süt ürünleri pazarında en fazla büyümenin Hindistan, Vietnam, Malezya, Endonezya ve Tayland’da yaşanacağı tahmin ediliyor. S.13 ASÜD’e FAO Özel Ödülü… n Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO), her yıl 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla verdiği ödüllere bu yıl, AB’ye ihracat projesinde elde edilen başarı ve katkıları dolayısıyla Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD); sektörel yayıncılığın marka ismi Gıdahattı Dergisi; “Ekmek İsrafının Önlenmesi Kampanyası”nı yürüten Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO); “Türkiye’de keçi besiciliğinin geçim kaynağı olarak ekonomik katma değer artırımı sağlamasındaki katkıları” dolayısıyla Atatürk Orman Çiftliği; Tam buğday ekmeğinin yaygınlaştırılması çalışmaları ne- deniyle Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu ve gazeteci Oğuz Haksever layık görüldü. Türk süt ve süt ürünlerine AB kapılarının açılmasında büyük pay sahibi olan ASÜD’ün ödülü, Türkiye Gıda İşverenleri Sendikası’nın (TÜGİS) ev sahipliğinde 10 Ekim’de düzenlenen törende, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu tarafından ASÜD Yönetim Kurulu Başkanı Harun Çallı’ya takdim edildi. Törende konuşan ASÜD Başkanı Çallı, “Sürdürülebilir büyümenin sağlam ve dengeli bir şekilde yönetilmesi, kaynakların geliştirilmesi “Bilgi kirliliği, sektöre ve Türkiye’ye zarar veriyor.” n TGDF Gıda Kongresi 2013 kapsamında düzenlenen “Süt ve Süt Ürünleri Özel Oturumu”nda, süt ve süt ürünleri konusunda yaratılan bilgi kirliliğinin üreticiye, sanayiciye, tüketiciye ve Türkiye’ye zarar verdiği kaydedildi. Gıda Teknolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Kadir Halkman’ın başkanlığında 14 Kasım’da gerçekleştirilen Süt ve Süt Ürünleri Özel Oturumu’nda konuşan ASÜD Başkanı Harun Çallı, sanayinin hijyen sıkıntısı olmadığının altını çizdi. Yaşanan bilgi kirliliğinin kendilerini üzdüğünü belirten Çallı, “Biz ihracat yapalım, süt üretimini, istihdamı, tüketimi arttıralım derken, ‘Süt niye bozulmuyor, ayran niye ekşimiyor?’ diye kampanyalar yürütülüyor. Sütü ne kadar hijyen olarak işlerseniz, raf ömrü o kadar uzar. Çocuklarımızı, ailelerimizi sütten soğutmak doğru değil. Bu; Türkiye’ye ve sektöre zarardır, halkın daha pahalıya ürün almasıdır.” dedi. S.8 Röportaj ve verimli kullanılmasının ana hedefleri olduğunu, bu amaçla, süt ve süt ürünleri sektöründe tarımsanayi entegrasyonunun sağlanması ile ülke hayvancılığının gelişmesi ve bu sayede kırsal ve bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesi konusunda çalıştıklarını” söyledi. Çallı, bununla birlikte, başta AB ülkeleri olmak üzere tüm dünyada sektörün ihracat potansiyelini arttırmayı ve rekabet gücünü yükseltmeyi amaçladıklarını kaydetti. Gıda güvencesi, gıda güvenliği ve hijyen, inovasyon, beslenme ve sağlık, yasal mevzuat, AB’ye uyum, tarım-sanayi entegrasyonunun sağlanması, çevre ve tüketicinin korunması konularında gıda ve içecek sektörüne yönelik sorumlu yayıncılık anlayışı nedeniyle FAO ödülüne layık görülen Gıdahattı Dergisi’nin ödülünü alan İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İlknur Menlik de gıda ve içecek sektörünün güncel tartışma ve çözüm bulma platformu olmaya devam edeceklerini kaydetti. Erdal Bahçıvan İstanbul Sanayi Odası Başkanı “Gıda sektörü, ‘Stratejik sektör’ nitelemesini fazlasıyla hak ediyor. Süt sektörümüzün AB’ye ihracat için onay almış olması, teknoloji ile birlikte birden fazla bileşende mükemmeliyeti sağladığının bir göstergesidir.” S.2 Sayfa 3 Süt Sektörünün Anadolu’daki devleri Okul Sütü ihalesi tamam n Ekonomist Dergisi’nin Anadolu’nun büyük sanayi kuruluşlarını belirlemek amacıyla 10 yıldan beri düzenlediği araştırma sonucu hazırlanan Anadolu’nun 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Listesi açıklandı. Ankara, İstanbul ve İzmir ile İstanbul merkezli holdinglerin Anadolu’daki şirketleri ve çoğunluk hissesi yabancı sermayeli şirketlerin dahil edilmediği Anadolu 500’de, 20 sektör arasında141 firma ile gıda sektörü başı çekti. Firmaların 2012 yılı cirolarına göre oluşturulan Ekonomist Anadolu 500 listesine süt ve süt ürünleri sanayinden 16 firma girerken, firmaların geçen yıla göre daha üst sıralara tırmandığı görüldü. Sütaş’ın 10., Aynes’in 69., Yörsan’ın ise 90. sıradan ilk 100’de yer aldığı listeye, süt sektöründen yeni giren firma ise İzi Süt oldu. S.12 n Okul Sütü Programı kapsamında, 2013-2014 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde dağıtılacak yaklaşık 304 milyon kutu sütün alımı ihalesi, 22 Kasım’da “Pazarlık” usulüyle yapıldı. Şubat ayında başlayacak ikinci dönem boyunca 34 bin 530 okulda, bağımsız anaokulu, uygulama sınıfı, anasınıfı ve ilkokul öğrencileri olmak üzere 6 milyon 330 bin 215 öğrenciye, haftanın 3 günü süt dağıtılacak. Süte karşı duyarlılığı tespit edilen öğrenciler, Program dışında tutulacak. S.9 süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:57 Page 2 2 Sayfa Kasım - Aralık 2013 suthattı Sektör B a ş ka n ’ ı n ka le m in d e n ASÜD’e FAO Özel Ödülü… Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Harun Çallı Derneği (ASÜD), AB’ye ihracat projesinde elde edilen başarı ve katkıları dolayısıyla Birleşmiş Başarıyı ödüllendirmek… mbalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) olarak kuruluş vizyonumuz doğrultusunda çalışmalarımıza devam ederken, başarılarımızın ödüllendirildiğini görmek motivasyonumuzu artırıyor, bizi mutlu ediyor. A Bunun son örneğini, 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından, Türkiye Gıda Sanayii İşverenler Sendikası’nın (TÜGİS) ev sahipliğinde düzenlenen etkinlikte yaşadık. FAO, her yıl 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla gıda sektöründe başarılı uygulamalarıyla öne çıkan kuruluşlar ile kişileri ödüllendiriyor. Malumunuz, Türkiye süt ve süt ürünlerine AB pazarının kapılarını açabilmek amacıyla Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın öncülüğünde yürüttüğümüz “Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün AB Pazarına Girişinin Desteklenmesi Projesi”nin ilk aşaması, Avrupa Komisyonu’nun şimdilik 6 firmaya ihracat onayı vermesiyle sonuçlandı. ASÜD, AB’ye ihracat projesinde elde edilen başarı ve katkıları dolayısıyla FAO tarafından bu yıl Dünya Gıda Günü Özel Ödülü’ne layık görüldü. ASÜD’ün başarısını taçlandıran ödül, 10 Ekim’de düzenlenen etkinlikte Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı sayın Kutbettin Arzu tarafından tarafımıza takdim edildi. Bu ödül, bugün 115 üyesiyle süt ve süt ürünleri sanayinin en etkin sivil toplum kuruluşu olan ASÜD’ün sektörde yeni başarılara imza atması için de itici güç ola- caktır. Bu vesileyle çalışmalarımızda bizi yalnız bırakmayan üyelerimize, AB projesi ve diğer uygulamalarda desteklerini esirgemeyen başta sayın Bakanımız Mehdi Eker olmak üzere Bakanlığımızın tüm kademelerindeki çalışanlara teşekkürü bir borç bilirim. Burada bir konunun daha altını çizmek istiyorum. ASÜD’ün de üyesi olduğu Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) tarafından düzenlenen gıda kongrelerinin ikincisi, bu yıl 12-14 Kasım 2013 tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. TGDF Gıda Kongresi 2013, gerek yerli ve yabancı sektör temsilcileri, siyasiler, bürokratlar ve akademisyenlerden oluşan yüksek katılımcı profili gerekse Türkiye’nin 2023 vizyonuna gıda ve içecek sektörünün katkısı anlamında ele alınan konular itibariyle tam bir sektör zirvesine dönüştü. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Özel Ödülü’ne layık görüldü. n Her yıl BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) kuruluş yıldönümü olan 16 Ekim Dünya Gıda Günü dolayısıyla düzenlenen etkinliklerde, dünyadaki açlık ve yetersiz beslenme konularına dikkat çekiliyor. Ülkemizde 16 Ekim Dünya Gıda Günü etkinlikleri, FAO’nun bu yıl için belirlediği “Gıda Güvencesi ve Beslenme için Sürdürülebilir Gıda Sistemleri” teması ile bu yıl da Türkiye Gıda Sanayii İşverenler Sendikası’nın ev sahipliğinde 10 Ekim’de İstanbul’da gerçekleştirildi. marka ismi Gıdahattı Dergisi; “Ekmek İsrafının Önlenmesi Kampanyası”nı yürüten Toprak Mahsulleri Ofisi (TMO); “Türkiye’de keçi besiciliğinin geçim kaynağı olarak ekonomik katma değer artırımı sağlamasındaki katkıları” dolayısıyla Atatürk Orman Çiftliği; Tam buğday ekmeğinin yaygınlaştırılması çalışmaları nedeniyle Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu ve gazeteci Oğuz Haksever ödüle layık görüldü. FAO Türkiye ve Orta Asya Alt Bölge Koordinatörü Mustapha Sinaceur ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu’nun da katıldığı açılışta konuşan TÜGİS Başkanı Necdet Buzbaş, geçen yıllarda yaşanan kuraklık, gıda krizi olarak adlandırılan tarım ürünlerindeki fiyat artışı ve uygulanan biyoyakıt politikalarının yanı sıra kaynak israfının da açlığa ve yetersiz beslenmeye zemin oluşturduğunu vurguladı. Buzbaş, çevre kirliliği ve doğal dengede insan faaliyetlerine bağlı olarak meydana gelen bozulmaların ekosistemle uzlaştırılamaması halinde sürdürülebilir bir yaşamın zor olduğunu kaydetti. Törende ASÜD’ün ödülü, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu tarafından ASÜD Yönetim Kurulu Başkanı Harun Çallı’ya takdim edildi. “Sürdürülebilir büyümenin sağlam ve dengeli bir şekilde yönetilmesi, kaynakların geliştirilmesi ve verimli kullanılmasının ana hedefleri olduğunu, bu amaçla, süt ve süt ürünleri sektöründe tarım-sanayi entegrasyonunun sağlanması ile ülke hayvancılığının gelişmesi ve bu sayede kırsal ve bölgesel kalkınmanın gerçekleştirilmesi konusunda çalıştıklarını” belirten ASÜD Başkanı Çallı, başta AB ülkeleri olmak üzere tüm dünyada sektörün ihracat potansiyelini arttırmayı ve rekabet gücünü yükseltmeyi amaçladıklarını kaydetti. İşbirliği içerisinde yeni başarılara imza atacağımızdan hiçbir kuşkum yok. Açılış konuşmalarının ardından FAO’nun Dünya Gıda Günü Ödülleri Töreni yapıldı. FAO tarafından bu yıl, AB’ye ihracat projesinde elde edilen başarı ve katkıları dolayısıyla Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD); sektörel yayıncılığın Kurulduğu günden bu yana en temel hedeflerinden biri AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatını yeniden başlatmak olan ASÜD, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın öncülüğünde yürütülen “Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Sektörünün AB Pazarına Girişinin Desteklen- P erakende R edaktör Y ay ın T ürü: Y ay g ın- S üreli Kongrenin son gününde gerçekleştirilen, benim de konuşmacıları arasında bulunduğum Süt ve Süt Ürünleri Özel Oturumunda, Et ve Süt Kurumu Genel Müdürü sayın İsmail Kemaloğlu ve değerli hocalarımızın sunumlarının yanı sıra izleyicilerin aktif katılımları da, sektörümüz adına önemli bir kazanımdı. Gerek kamu gerekse akademi dünyasının sektörümüz ile yeni işbirliklerine hazır oldukları mesajı vermeleri, bizi oldukça mutlu etti. mesi Projesi”nin en büyük destekçisi olarak, Türk süt ve süt ürünlerine AB kapılarının açılmasında büyük pay sahibi oldu. Gıda ve içecek sektörüne yönelik sorumlu yayıncılık anlayışı nedeniyle Gıdahattı Dergisi de bu yıl FAO Ödülü’ne layık görüldü. FAO Ödülü’nü TÜGİS Başkanı Necdet Buzbaş’ın elinden alan Gıdahattı İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İlknur Menlik, açlık, yoksulluk ve yetersiz beslenme ile mücadelenin konuşulduğu böyle bir günde, bu konulardaki sorumlu yayıncılık anlayışı ile ödüle layık görülmenin çok anlamlı olduğunu dile getirdi. Gıdahattı’nın yayın hayatına başladığı 2006 yılından bu yana bilime dayalı yayın politikasıyla, ülkemizde sürdürülebilir gıda üretim ve tüketim zincirinin oluşması için çalıştığını vurgulayan Menlik, küresel ve ulusal konularda gıda ve içecek sektörünün güncel tartışma ve çözüm bulma platformu olmaya devam edeceklerini kaydetti. www.suthatti.com.tr İmtiy az S ahibi v e S orumlu Y az ı İşleri Müdürü F ikri T ürkel - B askı T arihi: 25/11/2013 fikri.turkel@ suthatti.com.tr C omart Kurumsal İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. adına İlknur Menlik A li R eşat Y ılmaz bilen - Kıv anç Y arang ümeli aliresat@ comart.com.tr G rafik T asarım imenlik@ comart.com.tr Çev re - U luslararası R eg ülasy on Y ay ın Koordinatörü D r. İsmail Mert N az an Maraş - naz an.maras@ suthatti.com.tr Mehmet A li Çıtak F otoğraf R odolphe de B orchg rav e - İsmail H akkı E ser rodolphe.deborchg rav e@ arcadia- international.net D aniel T raon mehmetali@ comart.com.tr daniel.traon@ arcadia- international.net 1386. S okak N o: 8/8 B alg at /A N KA R A Her türlü yayın hakkı, F ikir ve Sanat E serleri Kanunu gereğince T el: 0.312 284 77 78 F ax : 0.312 284 77 79 C omart’a aittir. T anıtım amacıyla yapılacak kısa alıntılar dışında, D ağıtım: Kury enet A .Ş. T el: 0.212 444 93 93 B askı: E lma T eknik B asım Matbaacılık U luslararası İlişkiler ismail.mert@ suthatti.com.tr G enel Y ay ın Y önetmeni C ihan B ay demir Y önetim Y eri: C ey hun A tıf Kansu C ad. Çatal S ok. 11/A Maltepe/A nkara T el: 0 312 229 92 65 F aks : 0 312 231 67 06 IS S N : 1309- 9442 R eklam R ez erv asy on W ebmaster T olg a F edakar S üthattı, A S ÜD (A mbalajlı S üt v e S üt Ürünleri S anay icileri D erneği) iş birliği ile C omart tarafından y ay ımlanmaktadır. Melek Karaman - melek.karaman@ suthatti.com.tr 0.312 284 77 78 yayıncının yazılı izni olmaksızın hiçbir yolla çoğaltılamaz. süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:57 Page 3 suthattı Kasım - Aralık 2013 Sayfa Sektör 3 Röportaj: E rdal Bahçıvan - İstanbul Sanayi O dası Başkanı “AB’ye ihracat onayı, sektörün mükemmeliyeti sağladığının göstergesi” Bahçıvan Gıda Genel Müdürü olarak süt ve süt ürünleri sektörünü yakından bilen İSO Başkanı Erdal Bahçıvan, gıdanın “stratejik sektör” nitelemesini fazlasıyla hak ettiğini söylüyor ve ekliyor: “Süt sektörümüzün AB’ye ihracat için onay almış olması, teknoloji ile birlikte birden fazla bileşende mükemmeliyeti sağladığının bir göstergesidir.” Süt ve süt ürünleri sektöründe üretimi ve ihracatıyla öne çıkan Bahçıvan Gıda’nın Genel Müdürü Erdal Bahçıvan, İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis Başkanlığı’nın ardından Mayıs ayında yapılan seçimde İSO Yönetim Kurulu Başkanlığı’na seçildi. 2017 yılına kadar bu görevini sürdürecek olan Erdal Bahçıvan ile gıdayı, süt ve süt ürünleri sektöründeki gelişmeleri konuştuk. Sayın Bahçıvan, süt ürünleri sektöründe faaliyet gösteren Bahçıvan Gıda’daki bilgi birikimi ve deneyiminizle, şimdi de İSO Başkanı olarak ülkemizin en büyük ilinde sanayinin sorunlarının çözümü ve gelişmesi için mesai harcıyorsunuz. Buradan hareketle, ilk olarak Türkiye gıda ve içecek sektöründeki gelişmeler konusunda neler söylersiniz? Türkiye, dünyanın yedinci, Avrupa’nın ise en büyük tarım ülkesidir. Dolayısıyla bu artı özelliğimiz, gıda sektörünün gelişimi açı- sından çok büyük bir potansiyel sağlamaktadır. Bununla birlikte gıda sektörümüz, önemli avantajlara da sahiptir. Örneğin genç ve dinamik nüfusa bağlı olarak geniş bir pazarı ve son derece elverişli ve çeşitli iklim koşulları vardır. Gıda sektörü, nüfusun halen %45’inin tarım bölgelerinde yaşadığı ülkemizde çok büyük bir kesimin doğrudan veya dolaylı olarak geçim kaynağını oluşturmaktadır. Dolayısıyla stratejik sektör nitelemesini fazlasıyla hak etmektedir. Gıda Sektörü, toplam imalat sanayi katma değerinin %11’ini yaratması açısından çok önemli bir yerde durmakla birlikte, toplam imalat sanayi istihdamı içindeki payı da %13’ler civarındadır. Sektör aynı zamanda net ihracatçı olarak dış ticaret dengesine olumlu katkı yapan ender sektörlerimizden biridir. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2012 yılında %185,7 olarak gerçekleşmiştir. Gıda sektörümüzün son yıllarda Ortadoğu pazarında gösterdiği ciddi gelişme, A S ÜD H e ye ti, İS O B a şka n ı B a h çıva n ’a b a şa rı d ile d i Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Yönetim Kurulu Başkanı Harun Çallı başkanlığındaki ASÜD Heyeti, 8 Ekim’de İstanbul Sanayi Odası’nı (İSO) ziyaret etti. ASÜD Yönetim Kurulu Başkanı Harun Çallı, Yönetim Kurulu Üyeleri Ali Ülker, Adnan Çavuş, Faruk Tahsildaroğlu, Muzaffer Güneş, Cevdet Arınık, Dilşat Uyguroğlu ile Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu Kurumsal İletişim Direktörü İlknur Menlik’ten oluşan heyet, İSO Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan ve Yönetim Kurulu Üyesi Nahit Kemalbay ile bir araya geldi. ASÜD heyeti, samimi bir havada geçen görüşmede, göreve yeni seçilmesi dolayısıyla İSO Yönetimini kutladı ve başarılar diledi. ASÜD heyetinin İSO’yu ziyaretinde, İSO Genel Sekreteri Melek Us da hazır bulundu. bizleri sevindirmektedir. Öte yandan sektör, imalat sanayiine yönelik toplam doğrudan yabancı yatırımlardan da önemli pay almaktadır. Küresel krizden toparlanma evresine geçildiği 2010 ve sonrasında doğrudan yabancı yatırımların artmayı sürdürdüğü sektörlerden biri olarak ön plana çıkmaktadır. Gıda ve içecek sanayii son yıllarda üretim alanında da oldukça önemli bir atılım gerçekleştirmiştir. Ham gıda ürününden işlenmiş gıda ürünlerine doğru bir geçiş söz konusudur. Bugün ülkemiz; gıda ürünlerinin üretimi, işlenmesi ve ihracatı açısından bölgesel bir üs konumundadır. Odamız tarafından hazırlanan 2012 yılına ilişkin Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu çalışmasında Gıda ve İçecek sektöründen 103 firma yer almış ve bu firmalar ilk 500’ün toplam brüt katma değerinin %10,2’sini yaratmıştır. 2013 yılının ilk 8 ayına baktığımızda, sektörde imalat sanayinin geneline kıyasla olumlu bir üretim performansının sergilendiğini görmekteyiz. Ancak kapasite kullanımı anlamında halen imalat sanayinin bir miktar gerisindeyiz. Türk sanayinin gelecek yıllardaki gelişimi açısından hayati önem taşıyan Ar-Ge yatırımları konusunda da sektörde bir artış eğilimi söz konusudur. Bunu sektörün gelecekteki rekabet gücü açısından çok olumlu bulmaktayız. Sonuç olarak gıda ve içecek sektörü; sağladığı katma değer, yarattığı istihdam ve GSYİH’ya katkısı açısından Türkiye’nin öncü ve rekabet potansiyeli yüksek sektörlerinden biridir. Bu potansiyelini artırarak sahip olduğu stratejik önemi koruması, ülkemizin geleceği açısından çok önemlidir. Gelişmiş teknoloji ile kaliteli üretimiyle öne çıkan Türkiye süt sektöründen 6 firma, Nisan ayı itibariyle AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatı için onay aldı. Bu başarının, süt ve süt ürünleri sanayinin gelecek vizyonuna katkısı ne olacaktır? E rdal B ahçıv an - İstanbul S anay i O dası B aşkanı Süt sektörümüzün AB’ye ihracat için onay almış olması, teknoloji ile birlikte birden fazla bileşende mükemmeliyeti sağladığının bir göstergesidir. Buna, Avrupa Birliği’nin “Tarladan çatala/tarladan masaya” prensibini karşıladığımızın bir kanıtı da diyebiliriz. Bu gelişme ile sahip olduğumuz hayvanların beslenmesinden, sütteki bakteriden, somatik hücre miktarına, sütün elde edilmesinden tüketiciye ulaşana kadar hijyen koşullarının sağlanmasına AB standartlarında üretim yaptığımız belgelendirilmiştir. Bu koşulları sağlayıp AB pazarında yer almamız tabii bir taraftan dünyanın en büyük üreticisi ve ihracatçısına rakip olduğumuz anlamına da gelmektedir. Bu noktada sektörün AB standartlarını karşılamasının yanı sıra pazardaki güçlü rakiplerine karşı “güvenilir marka” imajını yaratması ve bunu koruması, kendini AB pazarında kabul ettirmesi gerekmektedir. Bu da sektörün gelecek vizyonuna yön verecek en önemli hedef olarak görünüyor. Tüketici sağlığının korunması için sanayinin sağlıklı, kaliteli, güvenilir ürünler üretmesi kadar tüketicinin de bilinçli tercihler yapması şart. Sizin bu anlamda tüketicilere önerileriniz ne olur? Son dönemlerde çeşitli mecralarda ambalajlı sütü kötüleyen ve sokak sütünü özendiren yayınların yapıldığını ve tüketicilerin de yeniden sokak sütüne yöneldiğini görmekteyiz. Ancak çiftlik ve sağım şartlarını bilmeden tüketilen sokak sütünün maalesef, faydadan çok zararı vardır. Örneğin, sokak sütlerine bozulmayı önlemek/geciktirmek için insan sağlığına zararlı kimyasal maddeler katılabilmektedir. Yine küflü yem tüketimine bağlı olarak aflatoksin adı verilen kanser yapıcı bileşiklerin süte geçmesi söz konusu olabilmektedir. Bu maddeler sütün kaynatılması ile dahi yok olmaz. Düşük miktarlarda alınsa bile zamanla vücutta birikerek kansere yol açabilir. UHT veya pastörize süt üretiminde kullanılan süt ise mutlaka kontrol edilmekte ve üretim teknolojisi gereği çok kısa sürelerde yüksek sıcaklıklara çıkarılıp, hemen soğutulmaktadır. Bu da sütü zararlı organizmalardan arındırırken sütün besin değerini en üst seviyede korumaktadır. Söz konusu sıcaklıklar günlük sütte 70-80, UHT sütte ise 135 derece civarındadır, süre ise saniyelerle sınırlıdır. Bunu ayrıntısıyla belirtmemin nedeni, tüketicilerimizin ambalajlı süt ile kaynatılan sokak sütü arasında daha net karşılaştırma yapabilmesini sağlamaktır. Sokak sütü alarak evde kaynattığımız süt 100 derece civarlarına çıkmakta ve genelde dakikalarca kaynatılarak soğumaya bırakılmaktadır. “Sütün besin değeri azalıyor” diye düşünerek ambalajlı süt tüketmeyip sokak sütüne yönelen tüketici, aslında kaynatarak sütün besin değerini kendisi düşürmektedir. Sütte olabilecek kimyasal ve mikrobiyolojik tehlikeler de cabası. Pastörize edilmemiş sütten yapılarak açıkta satılan peynirlerde de aynı tehlike vardır, üstelik süt hiç kaynatılmadığından risk daha da fazladır. Ambalajsız açıkta satılan tüm gıda ürünleri için de benzeri sıkıntılar söz konusudur. Tabii süt ve süt ürünleri bu anlamda daha yüksek riskli ürünler; ama tüm açıkta satılan ürünlerde öncelikle tüketicinin tehlikenin farkında olup, mutlaka satın aldığı ürünün üreticisini, son kullanma tarihini ve saklama koşullarını sorgulaması, bunu perakendeciden talep etmesi gerekmektedir. süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:57 Page 4 4 Sayfa Kasım - Aralık 2013 suthattı Sektör Süt Sektörünün ambalaj yıldızları ödüllerini aldı B e y a z kö ş e ASD’nin Ambalaj Ay İlknur Menlik Yıldızları 2013 Yarışması’nda sektörden Kaanlar Gıda, Ekici Peynir, Ülker Golf Royal 2023’ün hayal olmasını istemiyorsak… on yapılan tahminlere göre dünyada 122 milyon irili, ufaklı süt sığırı işletmesi bulunuyor. Türkiye’de bu rakam yaklaşık 1,7 milyon civarında. Küresel olarak ortalama hayvan sayısı, süt işletmesi başına 2.9 inek ve yine yılda inek başına ortalama 2.100 kg süt elde ediliyor. Ülkemizde ise durum, küresel ortalamanın üzerinde. Hayvan sayısı süt işletmesi başına 7,2 inek ve inek başına süt verimi ise 2.900 kg. S 122 milyon süt sığırı süt işletmesinin yıllık üretim harcaması ise 100 kg süt başına 4 ila 128 dolar arasında değişiyor. Bu rakamlar elbette ülkeden ülkeye farklılıklar gösteriyor. Örneğin; Çin’in süt üretim maliyetleri Almanya ve Amerika’dan %50 daha fazla. Bir diğer veri, işletmelerin ölçeğinin giderek büyüdüğünü ortaya koyuyor. Türkiye’de de son yıllarda yapılan yatırımlarla ortalama işletme başına düşen inek sayısı artmakta. Peki, bu rakamlar bize neyi anlatıyor? Öncelikle küresel süt endüstrisinin değişmekte olduğunu… Sosyal değişiklikler, ham madde üretim ve fiyatlarındaki dalgalanmalar ve yeni kazanç fırsatları, küresel 2.9 ineklik ortalamanın nedeni olan bir ya da iki inek sahibi aileleri, süt üretiminde giderek daha az gönüllü yapıyor. Ortalama işletme ölçeklerinin za- manla büyüyeceğini ve ticari süt üretiminin artan küresel nüfusun beslenmesi için daha önemli hale geleceğini söyleyebiliriz. Bunların dışında bir de 2023’e kadar küresel süt endüstrisine ilişkin tahminler var. 2023 yılına kadar küresel süt talebi %29 artışla 225 milyon tona, kişi başı süt tüketimi %13 artışla yıllık 111 kg’dan 126 kg’a çıkacak. 2023’de dünya nüfusunun ise %14 artışla 8 milyara yükseleceği tahmin ediliyor. Bu kadar süt nereden ve nasıl tedarik edilecek? Küresel pazar büyürken, biz, bu büyümenin bir parçası mı olacağız yoksa gerisinde mi kalacağız? Türkiye, süt ve süt ürünleri tüketimi bakımından büyüme potansiyeli olan Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Türki Cumhuriyetleri kapsayan bölgesinin merkezinde olacak mı ya da neden olmasın? Zannediyorum, cevaplamamız gereken sorular bunlar. Şunu söylemeliyim; önümüzdeki sebepler teknik değil, daha çok inanmakla ilgili. Önemli olan bunu gerçekleştirebileceğimize inanmak. Ve bence işe öncelikle çiftçimizin, sektörümüzün, milyonlarca insanımızın önünü tıkayan “Süt kanser yapar” tarzı ve ancak akıl tutulması ile izah edilebilecek asılsız ve yanlış inanışlardan başlamalı. Yoksa değil 2023, ertesi güne dair hedeflerimiz bile hayal olacak. C umhuriy etimiz in 100. y ılı olan 2023 y ılına kadar… Küresel süt talebi % 29 artışla 225 mily on tona, kişi başı süt tüketimi % 13 artışla y ıllık 111 kg ’dan 126 kg ’a çıkacak. A j a n d a Uluslararası etkinlikler: ile Algida ambalajları ödüle layık görüldü. Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD) tarafından düzenlenen Ambalaj Ay Yıldızları Yarışması’nın Ödül Töreni, 2 Eylül’de yapıldı. Törenin açılışında konuşan ASD Başkanı Sadettin Korkut, ticarette stratejik bir araç olan ambalajın, küresel iş yapma sürecinin en önemli unsurlarından birisi olduğunu söyledi. Korkut, “Sürdürülebilir rekabetin de önemli unsurlarından olan ambalaj, vaatleri olan ve bunları yerine getiren markaların giysisi olarak önemli katkılar yapıyor.” dedi. Yarışmaya bu yıl başvurusu yapılan 203 ambalaj arasından 12 Altın, 16 Gümüş, 16 Bronz ve 52 Yetkinlik Ödülü alacak ambalajlar belirlendi. Üç firmaya da Altın Ambalaj Ödülü verildi. Yıldız Holding kuruluşu NorthStar Innovation’un gümüş sponsorluğunu yaptığı törende, süt sektöründen ödül alan markalar şöyle: “1 Lt. Ülker Golf Royal Tel Kadayıflı Dondurma Kutusu” Üstün Plastik Ambalaj Gıda Kategorisi Gümüş Ödüller: Endüstri ve Taşıma Ambalajları “Ekici 4x250g Kaşar Peyniri” Ekiciler Süt Gıda Altın Ödül: Yetkinlik Ödülleri: İz Tarım, perakende sütçülüğe başlayacak Kırklareli’nin Lüleburgaz ilçesinde tarım ve hayvancılık alanında faaliyetlerini sürdüren İz Tarım ve Hayvancılık A.Ş., sermayesinin %44,95’ini halka arz etti. 6 Kasım’da gelen yoğun taleple ilk gün tamamlanan halka arzdan elde edilen gelir, şirketin tarım alanında gerçekleştirmeyi planladığı yatırımlar ile perakende süt satışında kullanılacak. Borsa Birincil Piyasa’da gerçekleştirilen halk arz öncesinde düzenlenen basın toplantısında konuşan İz Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Araç, “Halka arzdan elde edilecek kaynak ile mevcut süt üretim işimizde karlılığı artıracak perakende süt satışı ile şirketin faaliyet alanlarının çeşitlendirilerek yatırım riskinin azaltılmasına yönelik yatırımlar yapmayı hedefliyoruz.” dedi. Şirketin faaliyete geçtiği Ekim 2011’de 498 olan hayvan sayısını bin 42’ye çıkardıklarını, hayvan başına günlük 30 litre çiğ süt üretimi ile Türkiye ortalamasının üzerinde verimlilik sağladıklarının altını çizen Araç, “Hayvancılık sektöründe en gelişmiş teknolojik sistemleri tesise adapte ederek yüksek verimlilikte, düşük maliyetli çiğ süt üretiyoruz. Türkiye’nin ihtiyacı olan, genetik açıdan verimliliği yüksek büyükbaş hayvan ırkının yetişmesine ve ülke geneline yayılmasına katkı sağlıyoruz” dedi. Ana satış gelirini süt satışlarının oluşturduğu İz Tarım, Lüleburgaz’da 20.000 metrekaresi kapalı olmak üzere toplam 178.000 metrekarelik alan üzerinde Avrupa standartlarında bir tesise sahip. Grafik Tasarımı Kategorisi Yetkinlik Ödülleri: “Kaanlar Dünya Peynirleri Serisi” “Kaanlar Yöresel Peynirler Serisi” Paristanbul Tasarım ve Tanıtım “5,5 Lt. Algida Dondurma Kabı” Üstün Plastik Ambalaj Unilever Türkiye’nin yeni CEO’su Mehmet Altınok Unilever’de 25 yıllık kariyerinin son 11 yılında CEO olarak görev üstlenen Unilever Türkiye CEO’su İzzet Karaca, kendi isteğiyle emekliye ayrıldı. Karaca’nın yerine, 2009 yılından bu yana Unilever’in en önemli pazarlarından Çin’de Operasyondan Sorumlu Başkan olarak görev yapan Mehmet Altınok, CEO’luğa getirildi. Karaca; “11 yılda, tüm çalışanlarımız ile birlikte, Unilever Türkiye’yi Unilever’in en önemli organizasyonlarından birine dönüştürmenin ve 35 ülkeye hizmet veren güçlü bir bölgesel üs oluşturmanın gururunu yaşadık.” dedi. Unilever Türkiye’de yetişmiş ve yurtdışı görevi yapan 74 kişiden biri olan Mehmet Altınok da, yeniden Türkiye’ye dönmekten duyduğu mutluluğu dile getirerek, “Hedefim, Unilever Türkiye’nin sürdürülebilir büyümesini devam ettirmek.” diye konuştu. A ralık 2013 - E kim 2014 • Winter’14 Fancy Food Show Uluslararası G ıda Fuarı, 19-21 O cak 2014, San Francisco, A BD (T ürkiye Milli Katılımı: E ge İhracatçı Birlikleri) • Expotrof 2014, G ıda ve İçecek Sektörü Fuarı, 24-27 O cak 2014, A tina, Y unanistan • Foodex J apan 2014, 39. Uluslararası G ıda ve İçecek Fuarı, 4-7 Mart 2014, C hiba, J aponya (T ürkiye Milli Katılımı: E ge İhracatçı Birlikleri) • Dawn Sarsabz Pakistan Agri Expo ve Conference 2014, Pakistan T arım Fuarı ve Konferansı, 13-14 Mart 2014, Lahor, P akistan Y aklaşan IDF etkinlikleri: • IDF Süt Ürünleri Sempozyumu, 3-4 Mart 2014, Melbourne, A vustralya • IDF Fermente Süt Ürünleri Sempozyumu, 6-7 Mart 2014, Melbourne, A vustralya • IDF/ISO Analitik Haftası, 15-20 Mayıs 2014, Berlin, A lmanya • IDF Dünya Sütçülük Zirvesi 2014, 27-31 E kim 2014, T el A viv, İsrail T ürkiye etkinlikleri: • PAG EV 8. T ürk Plastik Endüstrisi Kongresi “G ıda Sektöründe Plastik Uygulamaları”, 4 A ralık 2013, Swissôtel T he Bosphorus, İstanbul • II. T ire Süt Sempozyumu, 5 A ralık 2013, T ire, İzmir • Anfaş FoodProduct, 21. Uluslararası G ıda İhtisas Fuarı, 19-22 Şubat 2014, A ntalya E xpo C enter, A ntalya • ANIMALIA İST ANBUL 2014, 11. Hayvancılık ve T eknolojileri Uluslararası İhtisas Fuarı, 20-23 Şubat 2014, İstanbul Fuar Merkezi, İstanbul • EDT EXPO , 2. Ev Dışı T üketim Ürünleri, Ekipmanları, Sarf Malzemeleri Üreticileri ve Dağıtım Kanalı T edarikçileri Fuarı, 27-30 Mart 2014, C NR E xpo, İstanbul süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:58 Page 5 süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:58 Page 6 6 Sayfa Kasım - Aralık 2013 suthattı Gündem TGDF Gıda Kongresi 2013 Gıda Sektöründen 2023 Bildirgesi TGDF Gıda Kongresi 2013, yerli ve yabancı sektör temsilcileri, bürokratlar ve akademisyenlerden oluşan yaklaşık 700 kişilik katılımla sektör zirvesine dönüştü. Kongrede Türkiye’nin en büyük üretim sanayi konumunda bulunan gıda ve içecek sanayinin 2023 Vizyonunun çerçevesini oluşturan “TGDF 2023 Bildirgesi” de açıklandı. n Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu’nun (TGDF), bu yıl ikincisini “Yüzüncü Yıla 10 Kala” temasıyla düzenlediği TGDF Gıda Kongresi 2013, 12-14 Kasım 2013 tarihlerinde Antalya’da gerçekleştirildi. Açılışta konuşan TGDF Başkanı Şemsi Kopuz, TGDF Gıda Kongresi 2013’ün temasını, Türkiye’nin tarım ve gıdadaki 2023 hedeflerini dikkate alarak “Yüzüncü Yıla On Kala” olarak belirlediklerinin altını çizdi. Kopuz, “2023’te hedef; 150 milyar dolar tarımsal hasıla, 40 milyar dolar gıda ve içecek ihracatı. Bu hedeflere ulaşmak imkansız değil, ama zor olduğunu da kabul etmemiz lazım. Hedefler doğrultusunda sanayimizin önünde duran sorunları ivedilikle çözmeye başlamalıyız.” dedi. Gıda ve beslenme konusunda yaratılan bilgi kirliliğine dikkat çeken Kopuz, medya mensuplarından haber kaynaklarını sorgulamalarını istedi. Ürün Doğrulama ve Takip Sistemi konusundaki çekincelerini ve uygulamada yaşanabilecek sıkıntıları Bakanlığa aktardıklarını vurgulayan TGDF Başkanı Kopuz, “Her şeyden önce şu iyi bilinmelidir ki; Federasyonumuz gıda güvenliği adına atılacak tüm adımların arkasındadır ve desteklemektedir.” diye konuştu. Sağlık Bakan Yardımcısı Agah Kafkas ise 2023 hedeflerinin konuşulduğuna dikkat çekerek, “Bu ülkede üretiyor olmak artık bir prestij haline geldi. Bugün artık bir ürünün Türkiye’de üretilmiş olması, o ürüne prestji kazandırmaktadır. Dünya markaları artık Türkiye’yi bölgenin yönetim ve üretim merkezi haline getirmeye başladı. 10 yıl önce ‘Gıda ihracatımız 5 kat artacak’ deseydik, kim inanırdı? Yeter ki inanalım, bunu 4 kat daha arttırırız.”dedi. Konuşmasına gıdada 2023 hedeflerine nasıl ulaşılacağı sorusuna cevap aranacak olan Kongreyi düzenleyenlere teşekkür ederek başlayan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de, “Eğer tarımınız sıkıntılıysa, market raflarında yiyecek yoksa o ülkede insanlar felaketin en büyüğü ile karşı karşıyadır. İşte bunun için gıda sanayinin herhangi bir aşamasında herhangi bir faaliyeti yürüten herkes, insanlık için önemli bu kutlu hizmetin yürütücüsüdür, icracısıdır.” dedi. Enerji, su ve gıdanın 21 yüzyılda üç mücadele alanı olarak belirlendiğinin altını çizen Eker, şunları söyledi: “Bizim ulusal ölçekte bir problemimiz yok. Temel gıda maddeleri açısından ihtiyacının üzerinde üretime sahip olan Türkiye, 62 milyar dolar tarımsal hasıla ile Avrupa’nın birinci, dünyanın 7. ülkesi konumunda. Ülkemiz 75 milyon insanının, 30 milyon turistin gıda ihtiyacını karşılıyor, üstüne 15 milyar doları sadece gıda olmak üzere 16 milyar dolar da ihracat yapıyor.” Sözü, bilgi kirliliğine getiren Eker, şöyle devam etti: “Bana göre doğru tabir, enformatik kirlilik. Çünkü ortalıkta kaynağı, kimin tarafından söylendiği bilinmeyen iddialar uçuşuyor. İnsanlar yedikleriyle içtikleriyle kavgalı hale gelirken, milyonlarca insanın emeğine hakaret ediliyor. Modern insanın hayatında önemli olan gıdanın güvenilir, sağlıklı olması. Yediğini, içtiğini güvenli tüketmek istiyor. Uygulamalarımızda üreticisiyle, tüketicisiyle, sanayicisiyle, tüm partnerlerimizle ortak hareket ediyoruz.” TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Başkanı İbrahim Yiğit ise gıda sektörünün 2023 hedeflerinin gerçekleştirilmesi yolunda hızlı ilerlemeler kaydettiğini, Türkiye’nin 2023 yılında hem gıda hem de tarımdaki hedeflerine ulaşarak, dünyada hak ettiği yere ulaşacağına inandığını ifade etti. “İnsanlar gıdalarla kavgalı hale getiriliyor” Konuşmasının ardından Bakan Eker’e, adına dikilen ağaca ilişkin sertifika, TGDF Başkanı Şemsi Kopuz tarafından takdim edildi. TGDF Gıda Kongresi 2013’de sektörün vizyonuna ilişkin görüşler, farklı başlıklarda tartışıldı. Gıda sektöründe kayıt dışılığın gıda güvenliğinin en büyük düşmanı olduğunu vurgulayan konuşmacılar, toplum sağlığının korunmasında gıdayı tüketen herkesin paydaş olarak sorumluluğu bulunduğunu kaydettiler. “Doğruları, gerçekleri kimse bulandırmamalı!” 13 Kasım akşamı düzenlenen Gala Yemeği’nde konuşan TGDF Başkan Vekili ve Kongre Başkanı Rint Akyüz, Mevlana’nın “Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş” sözünü hatırlatarak, “Biz de sektör olarak bulanmadan, donmadan 2023’e akmak istiyoruz. Bu nedenle gıda, beslenme ve sağlık ile ilgili doğruları, gerçekleri ve bilimi kimse bulandırmamalı!” dedi. İstanbul Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan da, Türkiye’nin 2023 hedeflerinde gıda sanayine büyük pay düştüğünü belirterek, “40 milyar dolar ihracat hedefine ulaşmak için sanayi, kamu ve üniversitelere pek çok görev düşmektedir. Gıda sanayi, tüm sektörler içinde belki de en zorlusu.” diye konuştu. “Kitle İletişim Araçları ve Tüketici” başlıklı oturumda, bilimsel temeli olmayan iddialarla insanların tükettikleri gıdalarla kavgalı hale getirildiği vurgulandı. Moderatörlüğünü TGDF Başkan Vekili Rint Akyüz’ün yaptığı “Gıda ve İçecek Sanayi 2023 Vizyonu” başlıklı CEO oturumunda konuşan Yaşar Holding Yönetim Kurulu Üyesi ve İcra Başkanı Mehmet Aktaş, sektörün büyümesinde arz güvenliği dikkate alınırken, talep güvenliği- nin yeterince değerlendirilmediğini düşündüğünü vurguladı. Aktaş, “Örneğin; süt sektörü arz yönlü büyüme trendine girdi, 17 milyon tona yükseldi. Ama tüketim aynı yönde büyümüyor. Bu tüketimin yanında ihracatı da geliştirmemiz gerektiğini gösteriyor.” dedi. TGDF Başkan Vekili Rint Akyüz, oturumun sonunda Türk Gıda ve İçecek Sanayinin TGDF öncülüğünde, 2023 yılında ülkemizi gıdada dünya markası yapmak ve ihracatı 40 milyar dolara yükseltmek hedefi doğrultusunda hazırlanan TGDF 2023 Bildirgesi’ni katılımcılarla paylaştı. TGDF 2023 Bildirgesi “Türk gıda ve içecek sanayi, geride bıraktığımız yıllarda ülkemizin ve insanımızın gelişiminde önemli rol oynamıştır. Bugün geldiğimiz noktada, başta 75 milyon nüfusumuza, her yıl ülkemizi ziyaret eden 30 milyonu aşkın turistimize ve içinde bulunduğu coğrafyada yaşayan 1,5 milyar insana doğrudan gıda ve içecek arz etmektedir. Gayri safi milli hasıla içerisinde 280 milyar liraya yaklaşan payı, 35.000’den fazla işletmesi, milyonlarca çalışanı ile Türkiye ekonomisinin en büyük sanayilerinden biridir. Ve hali hazırda dünya gıda ihracatında 15. sıradadır. Türk Gıda ve İçecek Sanayi olarak Cumhuriyetimizin 100. yılında dünya gıda ihracatında ilk 10’da yer almayı hedeflemekteyiz. Türkiye olarak bu hedeflere ulaşabilmemiz, “bilim – sanayi – kamu ve medyanın” yapıcı iş birliği ve diyalog içinde çalışmasına bağlıdır. Kamuoyu bilmelidir ki; Gıdaya ulaşım ve güvenli gıda tüketimi, evrensel bir insan hakkıdır. Bireylerin güvenli gıdaya erişimi, hiçbir koşulda kesintiye uğramamalıdır. Gıda güvenliği, halk sağlığının korunmasında en temel etkendir. Gıdaların ambalajlanması, gıda güvenliğinin sağlanması için temel bir gereklilik ve kuraldır. Yeni teknolojiler ve bilimsel buluşların hedefi halkımızın yaşam kalitesini yükseltmek, tüm insanların yeterli gıdaya en ekonomik ve sürdürülebilir bir şekilde ulaşmasını sağlamak ve sağlayanı korumaktır. Halk sağlığının korunmasını, geliştirilmesini ve tüketicilerin bilinçlendirilmesini hedefleyen her türlü faaliyet ve düzenlemenin esasını bilimsel verilere dayalı bilgi paylaşımı oluşturmalıdır. Bireyler yasakçı yaklaşımlarla değil, bilimsel ve doğru bilgiyle donatılmalıdır.” süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:58 Page 7 süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:58 Page 8 8 Sayfa Kasım - Aralık 2013 suthattı Gündem TGDF Gıda Kongresi 2013 Süt ve Süt Ürünleri Özel Oturumu “Bilgi kirliliği sektöre ve Türkiye’ye zarar veriyor” Tüketicinin sağlık ve beslenmeye ilişkin ilgisinin arttığını görüyoruz. Ancak tüketici neyi referans kaynağı alacağı konusunda bir kafa karışıklığı yaşıyor. Türkiye’de ortalama yaşam süresinin arttığını dikkate almadan, geçmiş nesillerin daha sağlıklı olduğunu düşünerek referansı, geçmişten almak istiyor. TGDF Gıda Kongresi 2013 kapsamında düzenlenen “Süt ve Süt Ürünleri Özel Oturumu”nda, süt ve süt ürünleri konusunda yaratılan bilgi kirliliğinin üreticiye, sanayiciye, tüketiciye ve Türkiye’ye zarar verdiği kaydedildi. n Gıda Teknolojisi Derneği Başkanı Prof. Dr. Kadir Halkman’ın başkanlığında 14 Kasım’da gerçekleştirilen Süt ve Süt Ürünleri Özel Oturumu, kamu, sanayi ve akademi dünyasından isimleri buluşturdu. İşte özel oturumda dile getirilen görüşler: Sanayinin hijyen sıkıntısı yok Harun Çallı ASÜD Yönetim Kurulu Başkanı ASÜD olarak 2009 yılında kuruluşumuzda belirlediğimiz vizyon doğrultusunda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız öncülüğünde yürüttüğümüz “Türkiye Süt ve Süt Ürünleri Sektörü’nün AB Pazarına Girişinin Desteklenmesi Projesi” ile AB pazarı, süt ve süt ürünlerimize açılmış oldu. Bu, diğer ülkelere ihracat için de elimizde belge olması nedeniyle önemliydi. AB ihracatını açtıktan sonra ödevlerimiz çok daha fazla arttı. Bunun sürdürülebilir olması için üreticimizin, sanayicimizin ve bakanlığımızın bu işi hafife almaması gerekiyor. Şimdi hedefimiz Rusya, Kazakistan, Belarus ve Çin gibi ülkelerin de kapısını açmaktı. Bunu da başardık. 17.4 milyon ton süt üretimiyle dünyada 13. sıradayız. En yüksek tarımsal üretim, sütte gerçekleşiyor. AB’ye üye olduğumuzda bizim 25-26 milyon ton süt üretmemiz gerekiyor. Sanayiciler olarak hijyen açısından bir sıkıntımız yok. Bizim tek sıkıntımız, hayvan hastalıkları ve yem kaynakları. Bu konuda tüm paydaşlara çok iş düşüyor. Sektör olarak ihracat yaptığımız 54 ülkeye yenilerinin katılmasıyla geçen yıl ihracatımız 228 milyon dolara çıktı. Dolayısıyla hijyeni, bakteri sayı- sını iyileştirdiğimiz zaman ihracatımız daha da çok artacak. İlk olarak ASÜD’ün üye olduğu, sonra üyeliğini Ulusal Süt Konseyi’ne devrettiği Dünya Süt Örgütü’nün toplantısı, 2017 yılında Türkiye’de yapılacak. İki yıldır uygulanan Okul Sütü, çocukların gelişimi için çok önemli. Bunun üzerine siyaset yapmamak lazım. Biz bu kadar ciddi işlerle uğraşırken, bizi en çok üzen şey bilgi kirliliği. Biz “İhracat yapalım, süt üretimini, istihdamı, tüketimi arttıralım” derken, “Süt niye bozulmuyor, ayran niye ekşimiyor?” gibi kampanyalar yürütülüyor. Sütü ne kadar hijyen olarak işlerseniz, raf ömrü uzar. Bunu tartışıp, çocuklarımızı, ailelerimizi sütten soğutmak doğru değil. AB’de süt kotasını kaldırdılar. Bu daha fazla süt üretmeleri demek. Dolayısıyla bizim böyle şeylerle uğraşmak yerine, yurt dışı pazarlarda daha rekabetçi olmaya odaklanmamız lazım. Bu; Türkiye’ye zarardır, sektöre zarardır, halkın daha pahalıya ürün almasıdır. Süreç yönetici anlayış İsmail Kemaloğlu - Et-Süt Kurumu Genel Müdürü 2023 vizyonunu konuşuyoruz. Bu ülkenin ihraç edebileceği ürünlerin fiyatını kamu belirliyor. Bu anlamda sektörün önünü açacak bir anlayışa bürünmemiz lazım. Kurumun Et ve Süt Kurumu’na dönüştürülmesi ile ilk defa süt piyasasında düzenleyici bir yapı kurulmuş olacak. Bir karar vermeniz gerekiyor. Ya hakem olacaksınız ya da sahaya çıkıp oynayacaksınız. Düzenleyici bir kurum olarak önemli olan; müdahaleyi hangi araçlarla, nasıl yaptığınız. Sonuç değil, süreç yönetici bir anlayış. 1 milyon 380 bin süt işletmeniz var. İşletmelerin yüzde 80’inde hayvan sayısı 10 başın altında ise, işletme başına 4,5 hayvan düşüyorsa bu yönetilemez, sürdürülemez. Kurum olarak bizim üstlendiğimiz rol, piyasaya çıkıp şu ürünü şu fiyattan almaktan ziyade, sektörün önünü açacak politikalara destek olabilmek. Dünyada ortalama 80 kilometreden sürdürülebilir, garanti bir fiyattan süt topluyorsunuz, bizde 200 küsur kilometreden dönemselliği olan süt piyasasında iş yapmaya uğraşıyorsunuz. Onun için bizim dönüp, işin kaynağına gitmemiz, üretim sürecini yönetmemiz, ölçeği büyütmemiz, rekabet edebilir bir yapıya kavuşturmamız gerekiyor. Sütten bahseden herkes çok dikkatli olmalı Prof. Dr. Tanju Besler Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Sütün insan beslenmesi için önemini zaman zaman kaçırıyoruz. Dünya Sağlık Örgütü’nün bir verisi var. Yetersiz ve dengesiz beslenme, ciddi sağlık sorunlarına yol açar. Çocuk ölümlerinin %7’sinin birincil, %46’sının ikincil nedeni, yetersiz ve dengesiz beslenme. Yeterli, dengeli ve sağlıklı beslenme için her türlü besin kaynağı, bizim için büyük bir nimettir. Yararlanabileceğimiz her türlü besinden faydalanmanın bir yolunu bulmalıyız. Hele hele süt gibi bir kavramdan bahsediyorsanız, herkes çok çok daha dikkatli olacak. Diyette süt ve süt ürünlerinin önemi aşikar. Toplum önünde konuşurken sorumlulukla kanıta dayalı veri anla- mında konuşmanız lazım. Aksi halde burada büyük bir yanlışlık vardır. Kişisel yaklaşımları, öngörüleri topluma indirgemek, ciddi sıkıntılara neden olur. Bu sorumluluğu herkes taşımak zorunda. Beslenme ile ilgili önerilerde bulunan bütün kurumlar, süt ve süt ürünlerinin insan beslenmesinde önemli bir besin kaynağı olduğunu söylüyor. Sağlıklı süt ve süt ürünlerinin enerji, protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineraller açısından kişinin beslenme düzeyine ciddi katkılar yaptığını biliyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın yakında yayınlayacağı Türkiye Beslenme Sağlık Araştırması’nda süt ve süt ürünlerinin Türk insanının beslenmesine ciddi katkılar yaptığını, ama istenilen ve yeterli düzeyde olmadığını göreceğiz. İyi bir üretim var, ama tüketim yeterli değil. Isıl işlem, sütte mikroorganizmaların üremesine engel olunması, kaliteyi etkileyen enzim faaliyetlerinin durdurulması, besin değerini korumak için yapılıyor. ABD ve Kuzey Avrupa ülkelerinde ısıl işlem geçirmiş ve geçirmemiş sütlerin karşılaştırmasında ısıl işlem geçirmenin gereği, net olarak belirtiliyor. Toplama alanları, sütün saklanması gibi nedenlerle aslında bizim gibi ülkelerde sütün işlem geçirmesi gereği açık. “Isıl işlem geçirmemiş sütlerin tüketimi risk taşımaktadır.” diyen Dünya Sağlık Örgütü ve benzeri birçok kurum var. İnsan beslenmesinde ısıl işlemin büyük önemi olduğu görülüyor. Kafa karışıklığı yaşanıyor Yrd. Doç. Dr. Halil İbrahim Zeytin Türkiye Araştırmacılar Der. Yön. Kurulu Üyesi Süt ve beslenme bilincine ilişkin algılar yerleşmiş durumda. Süt önemli ve değerli bir besin kaynağı, hatta kutsal bir ürün. Tüketici aslında açık sütün zararlı olduğunu biliyor ama dışardan gelen dezenformasyonun da etkisiyle sütü ilk elden aldığını, besin değerlerinin yüksek olduğunu düşünüyor. Ambalajlı süt ise doğal bir ürün olarak değil, endüstriyel bir ürün olarak algılanıyor. Bilimsel gerçekleri tüketicinin anlayacağı tonda tabana yaymakta yarar var. Oturum Başkanı Prof. Dr. Kadir Halkman - Gıda Teknolojisi Derneği Bşk. Bilgi kirliliği gerçekten çok vahim durumda. Kişi bir şeye inanabilir, ama inandığı şeyleri dayatmaya kalkarsa bilgi kirliliği ile belki farkında olmadan zarar veriyor. Isıl işlem geçirmemiş sütlerdeki tehlikeleri hepimiz biliyoruz. Bezelye konservesi yapmakla, sütü pastörize etmek veya UHT hale getirmek, aynı mikrobiyolojik kavramları içerir. “UHT süte katkı maddesi katılmıyorsa niye bu kadar dayanıyor?” Bezelye konservesi niye dayanıyorsa onun için. Sanılıyor ki, sanayiden geçtiğinde tehlikeli hale geliyor. “Çiğ süt kullanın, şöyle iyidir, böyle iyidir, Karadeniz’den toprak getirin, süte katın, yoğurt yaparsınız.” diyorlar. İnsaf! Son derece patojen, tehlikeli şeyler. Güneydoğu’da çiğ sütten yapılan peynir tüketimine bağlı olarak brusella ciddi şekilde artıyor. Tıp doktorlarından, veteriner hekimlerden biz şunu duymak istiyoruz; “Aman dikkat, böyle şeyler yapmayın!” Prof. Dr. Ali Esat Karakaya Sabah kalktığınızda hava güneşliyse, “Bugün bütün dünya güneşli.” diyemezsiniz. Dünyanın her yerinde çıkıp, bilim dışı iddialarda bulunan insanlar var. Yanlış bilgi, bilimsel bilgi gibi sunuluyor. Prof. Dr. Mehmet Demirci: Bu söylemler, son 3-4 yıldan beri ortaya çıktı. Süt üretimimiz, ürünlerimize rağbet artmış, dünya ile rekabet eder hale gelmişiz, bunlar çıkıyor. süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:58 Page 9 suthattı Kasım - Aralık 2013 Sayfa Gündem 9 İhale tamam... Okul Sütü Şubat’ta sıralarda... Okul Sütü Programı kapsamında, 2013-2014 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde dağıtılacak yaklaşık 304 milyon kutu sütün alımı ihalesi, 22 Kasım’da yapıldı. Şubat ayında başlayacak dönem boyunca, yaklaşık 35 bin okulda 6 milyon 330 bin öğrenciye, haftada 3 gün 200 ml ambalajlı, yağlı, sade UHT içme sütü dağıtılacak. n Bakanlar Kurulu tarafından 2 yıl daha uygulanması kararlaştırılan Okul Sütü Programı kapsamında 2013-2014 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde dağıtılacak Okul Sütü alım ihalesi, 22 Kasım’da Hayvancılık Genel Müdür Yardımcısı Dr. İbrahim Özcan’ın başkanlığındaki ihale komisyonu tarafından, teklif veren firma yöneticilerinin katılımıyla basına açık olarak yapıldı. Kamu İhale Kanununun 21. maddesine göre “Pazarlık” usulüyle gerçekleştirilen ihale öncesinde açıklamalarda bulunan İhale Komisyonu Başkanı Özcan, ikinci dönem boyunca 34 bin 530 okulda, 6 milyon 330 bin 215 öğrenciye, haftanın 3 günü dağıtılmak üzere toplam 303 milyon 850 bin 320 adet, 200 ml. sade yağlı UHT kutu süt satın alına- cağını açıkladı. İhale için Bakanlıktan üretim izni olan firmaların tamamına davet yazısı gönderildiğini belirten Özcan, 8 firmanın ihale dokümanı aldığını, süresi içinde 6 teklif zarfının teslim edildiğini söyledi. Daha önce olduğu gibi 7 coğrafi bölge 4 kısma ayrılarak yapılan ihale için Yavuz Lojistik, Gülsan Gıda, Dimes-Pınar Süt iş ortaklığı, Ak Gıda, Güney Süt ve Yörükoğlu Süt firmaları teklif verdi. İhale komisyonu tarafından teklif zarfları açılarak, gerekli belgeler için ön inceleme yapıldı ve firmaların yazılı teklifleri açıklandı. Ardından firmalara son tekliflerini sunmaları için bir saat ara verildi. Aranın ardından önce Maliyet Komisyonu’nun 4 kısım için yaklaşık toplam maliyeti 176 milyon 768 bin 310 lira 20 kuruş olarak belirlediğini açıklayan Özcan, firmaların son fiyat tekliflerini açıkladı. Buna göre; 4 kısım için en düşük teklifler şöyle oluştu: Doğu Anadolu-Ege Bölgeleri: Dimes-Pınar Süt iş ortaklığı 51,47 kuruş birim fiyattan toplam 32 milyon 12 bin 281 lira 20 kuruş, Güneydoğu Anadolu-İç Anadolu Bölgeleri: Yavuz Lojistik 51,9 kuruş birim fiyattan toplam 51 milyon 192 bin 316 lira 51 kuruş, Karadeniz ve Marmara Bölgeleri: Ak Gıda 51,5 kuruş birim fiyattan toplam 54 milyon 716 bin 286 lira 24 kuruş, Akdeniz Bölgesi: Güney Süt 51,95 kuruş birim fiyattan toplam 19 milyon 103 bin 394 lira 79 kuruş. Komisyon Başkanı Özcan, tekliflerin idarenin onayına sunulacağını belirterek, ihaleyi sonlandırdı. 19 Eylül’de Resmi Gazetede yayınlanan Okul Sütü Programı Uygulama Tebliği’ne göre, 20132014 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde, bağımsız anaokulu, uygulama sınıfı, anasınıfı ve ilkokul öğrencilerine; Pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri olmak üzere haftada 3 gün, 200 ml ambalajlı, yağlı, sade UHT içme sütü dağıtılacak. Özel öğretim kurumları, Programa eşdeğer süt veya süt ürünü tüketilmesini sağlamaları halinde, velinin isteği esas alınarak kurum yönetiminin kararı doğrultusunda; öğrenci velileri, öğret- menler, aile hekimleri ve/veya sağlık kurumlarınca süte karşı duyarlılığı tespit edilen öğrenciler de, okul yönetimleri tarafından Program dışında tutulacak. Bu arada Milli Eğitim Bakanlığı, okul sütüne ilişkin işlemlerin sağlıklı yürümesi ve takibi için Okul Sütü Modülü hazırladı. Modül sayesinde süt içen öğrencinin gelişimi de takip edilerek, öğrenci gelişim formu hazırlanacak. ASÜD BaşkanıHarun Çallı, “Dünya ortalamasına göre düşük olan süt tüketimimizin artırılmasını ve sağlıklı bir neslin temelini atmamızı sağlayacak olan Okul Sütü Projesi’ni ASÜD olarak başından beri destekledik ve sahiplendik.” görüşünü dile getirdi. süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:58 Page 10 10 Sayfa Kasım - Aralık 2013 suthattı Gündem Gıda Güvenliği’nde Bölgesel İşbirliği arayışı Me rtç e Dr. İsmail Mert EİT Gıda Güvenliği Bölgesel Koordinasyon Merkezi Başlangıç Çalıştayı ve Birinci Program Yönlendirme Komitesi Toplantısı, İhracatta yeni açılım Sevgili okurlarım. ASÜD kurulur kurulmaz “Gıda Güvenliği” ilkelerinden taviz vermeksizin, ambalajlı süt ve süt ürünleri sanayicilerini ulusal ve uluslararası düzeyde temsil ederek, Türkiye süt sektörünün uluslararası platformda da tanınmasını sağlayarak ihracatımızın önündeki engellerin kaldırılmasını sağlamak, yurt içinde de tüm paydaşlarıyla birlikte sürdürülebilir gelişime öncülük ederek tüketimin artırılmasını sağlamayı kendisine misyon edinmişti. ASÜD, bu misyonu doğrultusunda da bir yandan süt ve süt ürünleri ihracatını geliştirmeyi, bir yandan da yurt içinde tüketimi artırmayı hedeflemişti. Bu hedefler doğrultusunda ASÜD olarak, 2001 yılından bu yana AB’ne süt ve süt ürünleri ihracatının önünün açılması için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımızın liderliğinde yürütülen projenin neticesi olarak, AB pazarı bu yılın Nisan ayında Türk süt ve süt ürünlerine açıldı. İhracat ayağındaki gelişmeler bununla da sınırlı kalmadı. Daha sonra Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Ekonomi Bakanlığı’nın gayretleri ile Rusya, Kazakistan ve Belarus yetkililerinden oluşan bir teknik inceleme heyeti gelerek, işletmelerimizi inceledi ve olumlu izlenimlerle ülkemizden ayrıldı. Şimdi hem Rusya ihracat prosedürlerinin ve hem de Çin Hükümetinin risk analizlerinin tamamlanmasını beklemekteyiz. Umarız önümüzdeki aylarda bu prosedürler tamamlanır ve bu ülkelere de süt ve süt ürünleri ihracatı başlar. ASÜD olarak ihracatla ilgili çalışmalarımızda ayrı bir kanal daha açıyoruz. Biliyorsunuz, Ekonomi Bakanlığı, ihracatın artırılmasi ve çeşitlendirilmesi için çeşitli sektörlerden isimlerin oluşturduğu sektörel ticaret heyetleri ile ihracatta hedef ülkelere inceleme gezileri düzenliyor. Bu heyetler, söz konusu ülkeye giderek görüşmeler yapıyor, incelemelerde bulunuyor ve böylece ihracat imkanlarını geliştirmeye çalışıyor. Ankara’da yapıldı. n Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’na (EİT) üye Türkiye, İran, Pakistan, Afganistan, Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Tacikistan, Türkmenistan ve Özbekistan’da tarımsal kalkınma ve gıda güvenliğinin sağlanmasını hedefleyen Bölgesel Gıda Güvenliği Programı kapsamında Ankara’da kurulan Gıda Güvenliği Bölgesel Koordinasyon Merkezi’nin (BKM) “Gıda Güvenliği Başlangıç Çalıştayı”, 23-24 Eylül 2013 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştirildi. Çalıştayın açılışında konuşan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Dr. Nihat Pakdil, dünyada gıda güvenliğinin ön plana çıktığı- Sağlıcakla kalın. Saygılarımla… n İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Tire Süt Kooperatifi işbirliği ile hayata geçirdiği Süt Kuzusu Projesi’nde bir yıl geride kaldı. Eylül 2012’de başlatılan proje kapsamında, her hafta 106 bin aileye 2 litre süt bırakan Büyükşehir Belediyesi, geçen yıl tam 7.4 milyon litre süt dağıttı. İzmir’de ilk olarak 2005 yılında uygulamaya koyulan Okul Sütü Projesi, Okul Sütü Programı’nın Türkiye genelinde uygulamaya konulması üzerine, Eylül 2012’den itibaren 0-5 yaş grubundaki çocukların evlerine kadar süt götürmek hedefiyle “Süt Kuzusu Projesi”ne dönüştürüldü. İhracat imkanları araştırılacak. A ralık ay ı ortalarında A z erbay can’a bir inceleme g ez isi y apılacak. 25 Eylül’deki Gıda Güvenliği BKM Birinci Program Yönlendirme Komitesi Toplantısına başkanlık eden Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları da, dünyada gıda güvenliğinin öncelikli gündem maddesi haline geldiğini vurguladı. Mirmahmutoğulları, sözlerini şöyle sürdürdü: “Hepimiz biliyoruz ki, huzurlu ve istikrarlı bir dünya, ancak gıda gü- Süt Kuzularına 7.4 milyon litre süt… İşte bu kapsamda Aralık ayı ortalarında bir grup iş adamımızla birlikte sektörel ticaret heyeti olarak Azerbaycan’a bir inceleme gezisi yapacağız. Azerbaycanlı yetkililer ile görüşmelerimiz ve incelemelerimizden de olumlu neticelerle döneceğimizi ümit ediyoruz. Şimdiden belirteyim, 2014 yılı içinde de Ekonomi Bakanlığımızla koordinasyon içinde değişik ülkelere sektörel ticaret heyetleri olarak incelemelerde bulunmaya devam edeceğiz. nı söyledi. Pakdil, “Günümüzde artık ülkelerin bu konudaki ulusal çözümleri yeterli olmamakta, bölgesel, hatta küresel çözümlerin geliştirilmesi gerekiyor.” dedi. Tire Süt Kooperatifi işbirliğiyle gerçekleştirilen Süt Kuzu Projesi çerçevesinde, 52 farklı ekiple 350 mahallede belirlenen ailelere ulaşılarak, okul öncesi çocuklar için haftada 2 litre ücretsiz süt dağıtılıyor. 40 bin çocukla başlanan proje, dağıtım ağının her geçen gün genişlemesiyle 106 bin 460 çocuğa ulaştı. Bir yılda dağıtılan süt miktarı ise 7 milyon 400 bin litre oldu. Süt Kuzusu Projesi, 1. yaşını 5 Ekim’de düzenlenen dev bir partiyle kutladı. Süt üreticisi ailelerin çocuklarıyla kentli kardeşlerinin bir araya geldiği kutlamada konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Süt Kuzusu Projesi’nin birkaç ayağı olduğunu belirterek, “Bir yandan dar gelirli vatandaşlarımızın çocuklarına süt içirerek besliyoruz, diğer yandan küçük üreticinin elinden tutuyoruz; onun geçinmesini, hayata tutunmasını sağlıyoruz. Böyle bir proje tüm Türkiye’ye örnek olmalıdır.” dedi. Tire Süt Kooperatifi başkanı Mahmut Eskiyörük de ekonomik ve sosyal boyutları olan projenin, aslında bir insanlık ve insana önem verme projesi olduğunu söyledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne tüm üreticiler adına teşekkür eden Eskiyörük, “İzmir sütün başkenti ve Türkiye’nin en büyük süt üretim merkezi, köylünün çiftçinin geçim kaynağı oldu. Proje, çocuklarımızın geleceği açısından da çok önemli. Biz Türkiye’de gelişmiş ülkelerin yüzde 25’i kadar süt içiyoruz.” dedi. Yüzlerce ‘Süt kuzusu’ ile ailelerinin katıldığı etkinlikte gün boyu eğlenen çocuklar, sütlerini içmeyi de ihmal etmedi. Başkan Kocaoğlu, birinci yıl pastasını da minik süt kuzuları ile birlikte kesti. venliğinin sağlanması ile mümkündür. 2050 yılında dünya nüfusunun 9 milyara ulaşması bekleniyor. Dolayısıyla tüm insanlığın gıda ihtiyacının yeterli düzeyde karşılanabilmesi ve bunun sürdürülebilir olması için tarımsal üretimin de yaklaşık yüzde 70 oranında artırılması gerekiyor. EİT’e üye ülkeler, yaklaşık 450 milyonu bulan nüfusu ve 8 milyon kilometre kareyi bulan toplam yüzölçümü ile önemli bir potansiyele sahip olmasına rağmen nüfusun önemli bir bölümü açlıkla mücadele etmektedir. Bu nedenle gıda güvenliği konusu bölge ülkeleri için ayrı bir öneme sahiptir.” “Hedefimiz, gıda sanayini geliştirmek” n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Adana’nın Kozan ilçesi Organize Sanayi Bölgesi’nde %50 hibe destekli 10 tesisin toplu açılışı töreninde, hedeflerinin tarıma dayalı sanayinin ve gıda sanayinin geliştirilmesi olduğunu söyledi. Tarımsal ve hayvansal ürünlerin işlenip gıda maddesi ve sanayi ürününe dönüşmesi, dolayısıyla da hem daha fazla katma değer yaratacak ürüne dönüşmesi hem de bölgede istihdam imkanı yaratması açısından 2006 yılında bir proje geliştirdiklerini hatırlatan Eker, şöyle konuştu: “Türkiye genelinde 4 bin civarında tesis tamamlandı. Bunlarda 42 bin civarında vatandaşımız çalışıyor. Tarıma dayalı sanayiyi, gıda sanayini geliştirirsek hem çiftçinin ürettiği ürün değerlenir, daha rahat pazarlama imkanı bulur hem de vatandaşlarımıza istihdam olanağı sağlanır.” süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:59 Page 11 suthattı Kasım - Aralık 2013 Sayfa Gündem 11 “Gıdada şehir efsaneleri yerine, bilimsel gerçeklere yönelmek lazım” bunların önüne geçmemiz lazım. “ TMMOB Gıda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Erol da, şunları söyledi: Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen 8. Gıda Mühendisliği Kongresi, 7-9 Kasım 2013 tarihleri arasında Ankara’da yapıldı. Kongrede, toplumun gıda algısında problem olduğu, bu alanda şehir efsaneleri yerine bilimsel gerçeklere yönelmek gerektiği vurgulandı. n Kongrenin açılışında konuşan Gıda Mühendisleri Odası Genel Başkanı Petek Ataman, gıda bilimi olmazsa güvenilir gıdaya ulaşmanın tesadüflere kalacağının altını çizdi. “Her köşe başında inek yetiştirmek, tarla açmak mümkün olmadığına göre gıda bilimine sıkı sıkıya tutunmalıyız.” diyen Ataman, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biraz bilime inanıyorsak şehir efsanelerini bırakıp, gerçeklere yönelmemiz lazım. Tarımda, gıdada, aynı şekilde tok- “Gıda güvenliğinde sürdürülebilirlik için verimlilik ve rekabet şart” n TÜSİAD, OECD BIAC ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın katkılarıyla 4 Kasım’da düzenlenen ‘Sürdürülebilir ve Yenilikçi Tarım’ konulu konferansta, “Gıda güvenliği ve gıda güvenilirliği” ve “Türkiye’nin 2015 G20 Dönem Başkanlığı Gündemi” başta olmak üzere gıda ve tarım sektörünün geleceğini ilgilendiren konular ele alındı. Açılışta konuşan TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Muharrem Yılmaz, gıda güvenliğinin sürdürülebilmesi için en öncelikli konunun Türkiye’de tarımsal yapının verimliliğinin artırılması ve rekabetin uluslararası alanda sürdürülebilmesi olduğunu söyledi. Tarım ve tarıma dayalı sanayilerde Türkiye’nin rekabet gücüne yönelik bir destek rapor dizisi hazırlamayı planladıklarını kaydeden Yılmaz, “Bu çalışmanın Türkiye’nin, AB Ortak Tarım Politikasına ve DTÖ normlarına uyumuna hizmet etmesini amaçlıyoruz.” dedi. Uluslararası Gübre Sanayi Birliği (IFA) Yönetim Kurulu Başkanı Esin Mete de, gübre endüstrisinin 20082016 arasında artan gıda üretimi ihtiyacını karşılamak için 120 milyon doların üzerinde yatırım yapacağını kaydetti. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı Vedat Mirmahmutoğulları ise dünyada tarım arazilerinin büyük bir bölümünün başka ülkeler tarafından ya satın alındığını ya da kiralandığını vurguladı. Mirmahmutoğulları, “Dünya- daki 8 ülkenin artık kendine ait bir toprağı kalmadı. En son Çin, Ukrayna’da 3 milyon hektarlık bir alanı kapattı. 206 milyon hektar başka ülkelere geçmiş durumda.” dedi. G20 Tarım Bakanları Konferansını Türkiye’de yapmak üzere talepte bulunduklarını da belirten Müsteşar Mirmahmutoğulları, “İnşallah 2015 yılında, ana tema gıda güvenliği ve güvenilirliği olacak şekilde G20 Tarım Bakanları Toplantısını İstanbul’da düzenleriz.” diye konuştu. Konferans kapsamında gıda güvenliği ve güvenilirliği ile Türkiye’nin 2015 yılı G20 Başkanlığı çerçevesinde gıda ve tarım sektörüne ilişkin önceliklerin tartışıldığı iki ayrı panel gerçekleştirildi. 5. İzmir İktisat Kongresi’ndeki “Tarım ve Gıda Sektöründe Dönüşüm” başlıklı panelde ise Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Güneş, Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Petek Ataman, Setbir Başkanı Murat Yörük, TZOB Başkan Danışmanı Hüseyin Coşkun ve TEPAV’dan Ozan Acar konuya ilişkin görüşlerini dile getirdi. sikolojide yüzlerce bilim insanı var. Bu bilim insanlarının tümü hain, üç kişi doğru olamaz. Bunu iddia edenin bilimini sorgulamak lazım. Biz herkesin uzmanı olduğu konuda en doğrusunu üreteceği koşulları nasıl oluştururuz, gıda bilimi konusunda eğitim almış kişilerin görevini etik koşullarda, insanca yerine getirmesinin koşullarını nasıl yaratırız, bunları konuşalım. Yoksa gıda güvenliğine ulaşmamız mümkün değil. Hepimiz aynı geminin içerisindeyiz. Gıda güvenliğini sağlamak istiyorsak bizim “Beslenme her insanın en doğal hakkı olduğu gibi sağlıklı beslenmek de o kadar hakkıdır. Gıdanın güvenilir olarak üretilmesi, işlenmesi önemli. Kendimizi ifade etmemizde, algıda problem var. İnsanlar kendi uzmanlık alanı dışına çıkarak, yanlış mesaj vermemeli. Öyle bir noktaya geldik ki, ‘Ne yerseniz kanser, ne yerseniz kısır olursunuz.’ Bunlar tartışılabilir tabii ama bilimsel olarak ortaya konulması lazım. Yoksa toplumda panik oluştururuz. Tartışmaların bilimsel verilerle yapılması, bunun için iletişim stratejisinin iyi oluşturulması lazım. Bu konuda uzman bilim insanlarının objektif bir şekilde düşüncelerini anlatmasının, toplumu bilgilendirmesinin önemli olduğunu düşünüyorum.” Türkiye’nin süt üretiminde iddialı ülkelerden biri olduğununa da dikkat çeken Genel Müdür Erol, “Sıkıntı yok, ihtiyacımızdan fazlasını üretiyoruz. Bunun dış ülkelere açılması lazım. Son olarak AB Komisyonu adına bir FVO heyetinin incelemesinde, işleme teknolojileri ve hijyen koşullarının standartlara uygunluğu, üretilen çiğ sütte bakteri oranının kabul edilebilir oranların altında olduğu anlaşıldı, 6 firmamız ihracat yapma imkanı buldu.” diye konuştu. süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:59 Page 12 12 Sayfa Kasım - Aralık 2013 suthattı Ekonomi Süt Sektörünün Anadolu’daki devleri Türkiye, tarımsal üretimiyle dünyada 7. sırada n Ekonomist Dergisi’nin Anadolu’nun büyük sanayi kuruluşlarını belirlemek amacıyla 10 yıldan beri düzenlediği araştırma sonucu hazırlanan Anadolu’nun 500 Büyük Sanayi Kuruluşu 2012 Listesi açıklandı. Gıda sektörünün 141 firma ile 20 sektör arasında başı çektiği listede, süt ve süt ürünleri üreticisi firmaların üst sıralara tırmandığı görüldü. yıl %2,2’ye gerilemesine paralel olarak, Anadolu 500’deki firmaların büyüme oranı da sadece %2,7 olarak gerçekleşti. Firmaların ihracatındaki artış da küresel ekonomideki olumsuzluklar nedeniyle bir önceki yıla göre %30,4’ten %4,2’ye geriledi. 2012 yılında Anadolu 500’deki firmaların toplam kârı reel olarak %13, istihdamı ise %8,9 arttı. n Türkiye, 2011 yılından beri tarımsal hasıla bakımından dünyanın 7. büyük ekonomisi. BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) önceki raporlarına yansıyan bu başarı, OECD’nin “Tarımsal Politikalar: İzleme ve Değerlendirme 2013” raporu ile bir kez daha tescillendi. Raporun “Ana Politika Araçları” başlığı altında, Türkiye’nin tarımsal politikaları oluştururken gözetilen stratejik hedefler olarak; gıda güvenliği ve gıda güvenilirliğinin sağlanması, AB ile ülke tarımsal yapısının uyumlaştırılması konuları sıralandı. Firmaların 2012 yılı cirolarına göre sıralandığı Anadolu 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Araştırmasına; Ankara, İstanbul ve İzmir ile İstanbul merkezli büyük holdinglerin Anadolu’daki şirketleri ve çoğunluk hissesi yabancı sermayeli şirketler dahil edilmedi. Türkiye ekonomisindeki büyümenin geçen Ekonomist Anadolu 500’de sektörler arasında sayısal olarak ilk sırayı 141 firma ile gıda sektörü alırken, süt ve süt ürünleri sanayinden 16 firma listeye girme başarısını gösterdi. Süt sektörü firmaları, 2011 yılına göre listede daha üst sıralara çıkarken, 2012’de listeye İzi Süt de girdi. Türkiye’nin küresel olarak önemli bir tarım ürünleri ihracatçısı ve dünyanın 7. büyük tarım ürünleri üreticisi olduğu belirtilen raporun Türkiye’nin tarımsal politikalarına yer verilen 22. Bölümünde, Türkiye’nin ana ticaret ortaklarının AB, ABD ve Orta Doğu olduğu kaydedildi. Raporda, 2012’de üreticilere verilen tarımsal desteklerin OECD ortalamasının 5 puan üzerinde olduğuna da dikkat çekildi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2013-17 Stratejik Planında, tarımsal üretim ve arz güvenliği, gıda güvenilirliği, bitki ve hayvan sağlığı, tarımsal altyapı ve kırsal kalkınma ile kurumsal kapasitenin geliştirilmesi konularının yer aldığı vurgulanan raporda, Türkiye’nin havza bazlı destek programı, tarım sigortaları, indirimli krediler ve kırsal kalkınma alanındaki çalışmalar da değerlendirildi. OECD’nin her yıl yayınladığı raporlarla, Türkiye’nin de aralarında olduğu OECD üyesi ülkeler ile Brezilya, Çin, Kazakistan, Rusya, Güney Afrika ve Ukrayna’nın tarım politikaları değerlendiriliyor. Değerlendirmeye alınan 47 ülke, küresel tarımsal katma değerin yaklaşık %80’ini oluşturuyor. E ko n o m ist 5 0 0 B üyük A n a d o lu Şirke ti S üt S e ktörü F irm a la rı (2 0 1 2 yılı ciro la rın a g öre ) 2012 2011 F irma İl 10 13 Sütaş Bursa 69 101 A ynes G ıda 90 96 113 C iro (T L) Gıda ihracatında Avrupa ülkeleri ilk sırada İhracat ($) 1.326.184.466 10.296.000 Denizli 420.724.756 5.734.050 Y örsan Balıkesir 360.530.413 8.514.000 109 Dimes G ıda T okat 307.536.606 17.000.000 147 125 Mar T üketim Mad. Balıkesir 259.528.569 2.227.543 150 153 A ytaç G ıda Çankırı 249.874.717 5.689.990 175 219 E nka Süt Konya 223.703.398 1.435.000 179 180 Y örükoğlu Süt A ntalya 221.684.210 3.952.000 234 278 A kbel Süt Konya 179.085.675 * 242 242 T eksüt Balıkesir 172.630.271 4.023.000 277 300 E kiciler Süt A ntalya 148.897.789 1.284.000 348 398 Y aşar Dondurma K.maraş 119.131.770 1.696.000 384 384 T ahsildaroğlu Süt Ür. Çanakkale 107.415.488 * 385 413 Muratbey Süt Ür. U şak 107.378.527 5.554.000 390 373 G ülsan G ıda Kayseri 106.329.354 5.371.000 468 ** İzi Süt Konya 81.640.883 76.000 * Açıklanmasını istemiyor ** Geçen yıl listede bulunmuyor. TARSİM’den en yüksek hasar ödemesi büyükbaş hayvana… n Tarım Sigortaları Havuzu’ndan (TARSİM), 2012 yılında üreticiye toplam 280.2 milyon TL hasar ödemesi yapılırken, en yüksek ödeme, 149.2 milyon lira ile büyükbaş hayvan sigortasında gerçekleşti. TARSİM’in 2012 yılı Faaliyet Raporuna göre, geçen yıl sayısı 744 bini geçen poliçelerle, 9.4 milyar TL’lik tarımsal değer sigortalandı. Bu miktarın 2 milyar lirası büyükbaş hayvan sigortasından, n Gıda konusunda net ihracatçı olan Türkiye, en yüksek gıda ihracatını Avrupa ülkelerine yapıyor. Dünyada dinamik ve istekli ülkelerin oluşturduğu pazarlarda yer alan Türkiye’nin gıda ihracatının her geçen yıl daha da arttığını vurgulayan Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, 2002 yılında 3 milyar 668 milyon dolar olan gıda ürünleri ihracatının 2012 yılında 5 kat artarak 15 milyar dolara çıktığını kaydetti. Eker, temel hedefin ihracatta dünyanın ilk 10 ülkesi arasına girmek olduğunu dile getirdi. Güvenli gıda ve gıda güvenilirliği konusunda çok hassas olduklarını belirten Eker, “Bizim kalite konusunda hiçbir sıkıntımız yok. Son 9 senedir ambalajlı gıda ürünlerinde en büyük ihracatımız Avrupa ül- kelerinedir.” dedi. Son 10 yılda gıdada birçok ürün grubunda ihracat artışı gerçekleşti. Süt ve süt ürünleri ihracatı %688’lik artışla 24 milyon dolardan 189 milyon dolara, domates ihracatı %472’lik artışla 70 milyon dolardan 401 milyon dolara, yumurta ihracatı %8 bin 675’lik artışla 4 milyon dolardan 351 milyon dolara, fındık ihracatı 375 milyon dolardan 1 milyar 54 milyon dolara, üzüm ihracatı ise %256’lık artışla 192 milyon dolardan 683 milyon dolara çıktı. halat, %3,63 azalışla 910 milyon dolardan 877 milyon dolara düştü. Ocak-Eylül döneminde ise ihracat 2012 yılının aynı dönemine göre %10,76 artışla 10 milyar 796 milyon dolardan 11 milyar 958 milyon dolara çıktı. İthalat ise geçen yılın aynı dönemine göre %4,70 artarak 8 milyar 31 milyon dolardan 8 milyar 408 milyon dolara yükseldi. Böylece tarım ve gıda, Eylül 2013’te 554 milyon 883 bin dolar, 9 ayda ise 3 milyar 549 milyon dolar dış ticaret fazlası verdi. Türkiye’nin tarım ve gıda ihracatındaki artış, Eylül’de de sürdü. Eylül ayında tarım ve gıda ihracatı geçen yılın aynı ayına göre %10,35 artışla 1 milyar 298 milyon dolardan 1 milyar 432 milyon dolara yükseldi. Buna karşılık it- 195 milyon lirası da küçükbaş hayvan sigortasından kaynaklandı. Tarım sigortasında toplam prim üretimi ise 2012 yılında 500 milyon TL’ye ulaştı. Geçen yıl büyükbaş hayvan sigortası, 66.2 milyon lirası hayvan ölümleri, 61.6 milyon lirası mecburi kesim olmak üzere toplam 149.2 milyon TL ile üreticiye en çok hasarın ödendiği kalem oldu. A nahtar veriler* Süt ve Süt Ürünleri Üretim Miktarı (T on) E ylül 2013 O cak - E ylül 2013 594.386 6.058.237 285 3.484 103.942 956.661 1.984 22.147 608 3.624 T am-yarım yağlı süt tozu, kaymak tozu 2.337 29.040 Y ağsız süt tozu 2.429 30.085 T ereyağı 3.047 31.037 42.715 437.512 T oplanan inek sütü Çiftliklerden toplanan krema İçme sütü Kaymak Koyulaştırılmış (Konsantre) süt İnek peyniri Koyun, keçi, manda veya karışık sütlerden elde edilen peynirler 1.606 24.127 Y oğurt 92.499 827.193 A yran 51.180 423.139 süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 10:59 Page 13 suthattı Kasım - Aralık 2013 Sayfa AB-Dünya 13 Türkiye Süt Sektörü dünya vitrininde... Süt ve süt ürünleri pazarı Asya’da büyüyecek Japonya’nın Yokohama kentinde düzenlenen IDF Süt ve süt ürünleri pazarı TURKISH DAIRY SECTOR and TRADITIONAL DAIRY PRODUCTS AT A GLANCE Dünya Süt Zirvesi 2013’e Prof. Dr. Nevzat ARTIK FIL-IDF National Committee Secretary of Turkey gelecek 5 yılda en fazla rekor katılım gösteren Hindistan, Vietnam, Türkiye, ülke sunumu ve Malezya, Endonezya ve tanıtım filmi ile de öne Tayland’da büyüyecek. n DairyReporter tarafından hazırlanan interaktif rehbere göre, süt ve süt ürünleri (süt, peynir ve yoğurt) endüstrisinin perakende pazar değerinin yıllık büyüme oranı bakımından geçen 5 yılda en fazla büyüme, Güney Kore, Hindistan, Çin, Tayland ve Şili’de gerçekleşti. Gelecek 5 yılda en fazla büyüme beklenen ilk 5 ülke ise Hindistan, Vietnam, Malezya, Endonezya ve Tayland. şimi yeni orta sınıf belirlerken, Endonezya ve Güney Kore’de sağlık açısından yarara önem veriliyor. Roux’un, Asya’da süt ürünleri pazarlarının neden büyüme gösterdiğine ilişkin belirlemeleri şöyle: Tüketicilerin yüksek oranda süt tükettiği Hindistan’da pazarın büyümesi, perakende kanallarının büyümesinden kaynaklanıyor. Çin pazarı, yeni tüketim alışkanlıkları edinen orta sınıfın büyümesine paralel olarak büyüyor. Geçen 5 yılda ortalama %3,1 büyüyen Türkiye süt ve süt ürünleri pazarı için gelecek 5 yılda ortalama büyüme tahmini ise %3,7. Süt ürünleri pazarındaki büyümenin, ithalat maliyeti kaynaklı yüksek fiyatlardan olumsuz etkilendiği Tayland’da, süt ürünlerinin yarısı (%47) fonksiyonel bir sağlık beyanı sunuyor. Hükümet, süt tüketimini teşvik ediyor. Mintel araştırma kuruluşundan Küresel Süt ve Süt Ürünleri Analiz Uzmanı Caroline Roux, süt ürünleri tüketimini etkileyen faktörleri ve hangi ülkelerin tüketimde geriye düştüklerini açıkladı. Asya’nın büyümede güçlü bir merkez olduğunu ve henüz yeni hız kazanmaya başladığını belirten Roux, yıllık büyüme oranlarına etki eden faktörlerin ülkeden ülkeye farklılık gösterdiğinin de altını çizdi. Hindistan ve Çin’de tüketimdeki deği- n Uluslararası Sütçülük Federasyonu IDF (International Dairy Federation) tarafından her yıl farklı bir ülkede düzenlenen Dünya Süt Zirvesi, bu yıl 28 Ekim-1 Kasım 2013 tarihleri arasında Japonya’da gerçekleştirildi. 2 bini aşkın kişinin katıldığı zirvede Türkiye’yi, başta Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olmak üzere ülkemizi IDF bünyesinde temsil eden Ulusal Süt Konseyi, IDF Türkiye Ulusal Komite Başkanı ve Ulusal Komite Üyeleri, çeşitli üniversitelerden öğretim üyeleri ve sektör temsilcileri olmak üzere 25 kişilik bir heyet temsil etti. Japonya’daki zirvede, Türkiye’nin ilk defa ülke sunumları kapsamına alınmasıyla süt sektörümüz de dünyaya tanıtılmış oldu. IDF Türkiye Ulusal Komite Sekreteri ve Ankara Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim üyesi Prof. Dr. Nevzat Artık, “Türkiye Süt Sektörü ve Geleneksel Süt Ürünleri” konulu sunumunda, ülkemiz süt sektörüne ilişkin temel verileri katılımcılarla paylaştı. Türkiye süt sektöründeki gelişme- nin takdirle karşılandığı zirvede, dünya ülkeleri ile bilgi paylaşımı gerçekleştirildi. Ulusal Süt Konseyi’nin başvurusu olumlu sonuçlanmış ve geçen yıl Güney Afrika’nın Cape Town şehrinde yapılan zirvede, 2017 Dünya Süt Zirvesi’nin İstanbul’da yapılmasına karar verilmişti. İstanbul’da yapılacak olan zirveye 58 ülkeden 3 binin üzerinde katılım bekleniyor. Yokohama zirvesinde 2017 İstanbul Zirvesi için hazırlanan İstanbul ve Türkiye tanıtım filmi de gösterildi. Endonezya’da sağlığa yönelik inovasyonlar, pazara hareket getirdi. Güney Kore süt ürünleri pazarının büyümesinde temel etken yoğurt. Perakende yoğurt pazarı, ülkedeki en büyük gıda pazarlarından birini oluşturuyor. G eçen 5 yıl (% ) G elecek 5 yıl (% ) Kanada 7.3 3.2 A merika 1.4 3.7 Meksika 1.5 4.0 Kolombiya 7.5 2.1 Şili 11.8 7.0 R usya 4.8 5.0 Norveç 8.5 2.1 İsveç 4.9 0.5 F inlandiya 7.5 3.0 İngiltere -2.6 1.3 F ransa 2.5 1.5 A lmanya 0.0 0.6 P olonya 3.8 5.0 İsviçre 9.4 -1.7 İspanya 0.5 1.4 T ürkiye 3.1 3.7 G üney A frika 9.2 3.0 J aponya 10.6 -3.2 A vustralya 11.3 0.7 Çin 14.3 4.6 G üney Kore 17.3 5.3 Hindistan 16.8 14.6 V ietnam 9.1 13.2 Malezya 11.4 10.0 E ndonezya 10.0 8.1 T ayland 12.4 7.2 Ülke çıktı. GİDENİ ARATMIYORUZ Karton ambalajlarımızda kullandıõımız en ufak kaõıt parçası bile bizim için çok deõerli. Geldiõi kaynaktan baølayarak geri dönüøtürülmesine kadar her süreci takip ediyor ve kullandıõımız kaõıdın yenilenebilir kaynaklardan geldiõine emin oluyoruz. Bu yüzden Orman Koruma Konseyi (FSC) sertifikalı, WWF‘in de desteklediõi ilk ve tek sıvı gıda kartonları üreten firma olma ünvanını gururla taøıyoruz. Ülkemizde de geri dönüøüm bilincinin yaygınlaøtırılması için çalıømalar gerçekleøtiriyoruz. Bu çabalarımız sonucunda, tonlarca ambalaj atıõının yeniden deõerlendirilmesinin mutluluõunu yaøıyoruz. Tetra Pak Koruma Çemberi sayesinde, “yenilenebilirlik” ve “geri dönüøüm”ü önceliklerimiz arasına alarak, kendimiz ve müøterilerimizin de sürdürülebilir büyümesine katkıda bulunuyoruz. Tetrapak.com/protection Tetra Pak ve ‹Y‹ OLANI KORUR Tetra Pak Group'un mülkiyetindedir. www.tetrapak.com.tr süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 11:00 Page 14 14 Sayfa Kasım - Aralık 2013 suthattı Dosya 2013 Türkiye İlerleme Raporu AB, yine “İlerleme sınırlı” dedi Fasıl 11: Tarım ve Kırsal Kalkınma Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Çiftlik Muhasebe Veri Ağıyla (ÇMVA) ilgili idari kapasitesini geliştirmiştir. Türkiye, tarımsal destekleme politikasını Ortak Tarım Politikası (OTP) ile uyumlu hale getirmek için bir strateji hazırlanmasına yönelik ilk adım olarak, bir etki değerlendirme çalışması yapılması hazırlıklarını başlatmıştır. Türkiye’nin AB’ye uyum sürecindeki gelişmelerin değerlendirildiği 2013 Türk makamları bazı AB’ye üye ülkelerden canlı sığır, sığır eti ve türev ürünlerin ithalatındaki bazı kısıtlamaları devam ettirmiş, böylelikle 2010 ve 2012 yılları arasındaki ilerlemeyi durdurmuştur. Türkiye’nin tarımsal ürünlere yönelik ticaret anlaşması kapsamındaki ikili yükümlülüklerini tam anlamıyla yerine getirmesi için daha fazla çaba göstermesi gerekmektedir. Türkiye ve Komisyon, sığır eti ithalatı yasağı meselesini çözüme kavuşturmak amacıyla güçlendirilmiş bir diyalog başlatmıştır. Türkiye İlerleme Raporu’nda, Tarım ve Kırsal Kalkınma ile Gıda Güvenliği fasıllarında Ortak piyasa düzeni konusunda bir gelişme kaydedilmemiştir. yine “Sınırlı ilerleme” olduğu vurgusu yapıldı. n Avrupa Komisyonu’nun 1998 yılından bu yana Türkiye için hazırlanan 16. İlerleme Raporu olan 2013 Türkiye İlerleme Raporu ile Genişleme Strateji Belgesi, 16 Ekim’de açıklandı. Türkiye’yi küresel risk algısındaki değişimler karşısında kırılgan kılmakta ve bu durum, döviz kurunda aşırı dalgalanmalar ile ekonomide genişleme-daralma döngülerine yol açmaktadır. AB’ye aday ülkelerdeki gelişmelerin değerlendirildiği Genişleme Strateji Belgesi’nin Türkiye ile ilgili bölümünde, “Türkiye, büyük ve dinamik ekonomisi ile AB’nin önemli bir ticaret ortağı ve Gümrük Birliği sayesinde, AB’nin rekabet gücünün değerli bir bileşenidir. Türkiye, enerji güvenliği de dâhil olmak üzere stratejik bir konuma sahiptir ve önemli bir bölgesel rol oynamaktadır.” denildi. Ekonomik kriterlere ilişkin olarak da raporda şu değerlendirmelere yer verildi: Gümrük Birliği’nin işleyişi konusunda devam etmekte olan araştırma, her iki tarafın ticaret performansını ve ekonomik bütünleşmeyi yeniden canlandırmak amacıyla, Türkiye-AB ilişkilerinde kilit önemdeki bu temel aracın güncellenmesi ihtiyacı üzerinde düşünme ve tartışma imkânı sağlamaktadır. “Türkiye işleyen bir piyasa ekonomisine sahiptir. Türkiye, kapsamlı yapısal reform programının uygulanmasını hızlandırması koşuluyla, orta vadede Birlik içerisindeki rekabet baskısı ve piyasa güçleriyle baş edebilir hale gelecektir. Türkiye’nin GSYH büyümesi 2012 yılında yavaşlayarak %2,2’ye gerilemiştir. 2013 yılının ilk yarısında GSYH’deki büyüme yeniden güçlenerek %3,7’ye ulaşmıştır. Türkiye’nin son dönemdeki ekonomik performansı, hem ekonominin yüksek potansiyelini hem de süregelen dengesizlikleri yansıtmaktadır. Dış dengesindeki cari açığını finanse etmek için kesintisiz sermaye akışına bağımlı olması, 2013 yılında Katılım Öncesi Yardım Aracından (IPA) yaklaşık olarak 903 milyon avro tahsis edildiği belirtilerek, şöyle denildi: “Bir sonraki Çok Yıllı Mali Çerçeve (2014-2020) göz önünde bulundurularak, sektörel olarak daha bütüncül bir yaklaşıma geçiş doğrultusunda IPA mali yardımının programlamasına değişiklikler getirilmiştir. IPA 2013 I. Bileşeninin önemli bir kısmı sektörel müdahaleler yoluyla; adalet, içişleri ve temel haklar ile enerji ve tarımın öncelikli sektörlerinde programlanmıştır. Hükümet ile Komisyon, yeni Katılım Öncesi Yardım Aracı’ndan (IPA II) yapılacak mali yardımlara ilişkin tutarlı ve stratejik bir çerçeve sağlamak amacıyla, 2014-2020 dönemi için kapsamlı bir Ülke Strateji Belgesi hazırlamaktadır. Türkiye’nin, 2014-2020 döneminde IPA fonlarını en iyi şekilde kullanabilmek için idari kapasitesini güçlendirmeye devam etmesi gerekmektedir.” Türkiye, üyelik yükümlülüklerini üstlenebilme yeteneği konusunda, AB müktesebatına uyum sağlamaya devam etmiştir. Malların Serbest Dolaşımı, Mali Hizmetler, Enerji, Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu, Bilim ve Araştırma ve Eğitim fasıllarında iyi düzeyde; Kamu Alımları, Rekabet Politikası, Tarım ve Kırsal Kalkınma, Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı Politikası ve Vergilendirme fasıllarında sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Tüketicinin Korunması, Fikri Mülkiyet Hukuku, Tarım ve Kırsal Kalkınma, Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı Politikası, Sosyal Politika ve İstihdam ile Çevre ve İklim Değişikliği fasıllarında kapsamlı çabalar sürdürülmelidir.” AB, 2014 yılında başlatılacak IPA II aracılığıyla genişleme ülkelerine katılım hazırlıkları için 2014-2020 döneminde 11.7 milyar avro destek sağlayacak. IPA II’de açık hedefler ve gerçekçi göstergeler belirlenerek, çok yıllı sektör yardımı ile bağlantılı hale getirilecek. Reform sürecinde ilerleme kaydeden ve kamu mali yönetimi standartlarını karşılayan ülkeler, ilave bir teşvik olarak bütçe desteğinden yararlanabilecekler. 2013 Türkiye İlerleme Raporu’nun “AB-Türkiye arasındaki ilişkiler” bölümündeki “Mali Yardım” başlığı altında Türkiye’ye 2013 T ürkiy e İlerleme R aporu V erileri: T arım T arımsal mal ve hizmetlerin üretim endeksi, hacim (üretici fiyatları, önceki yıl=100) 2001 93,3 2008 2009 2010 2011 2012 - - - - - 40.967 39.122 38.911 39.011 38.231 38.412 Hayvancılık: Büyükbaş (bin baş, manda hariç) 10.548 10.860 10.724 11.370 12.386 13.915 2,7 1,7 1,9 1,6 1,8 3,0 33.994 29.568 27.878 29.383 32.310 35.783 Çiftliklerde süt üretimi ve kullanımı (toplam süt, bin ton) Hayvancılık: Koyun ve keçi (bin baş) - - - - - - Bitkisel üretim: Hububat (pirinç dâhil, bin ton) 29.571 29.287 33.577 32.773 35.202 33.377 Bitkisel üretim: Şeker pancarı (bin ton) 12.633 15.488 17.275 17.942 16.126 15.000 Bitkisel üretim: Sebze (bin ton) 24.164 27.218 26.780 25.997 27.547 27.753 -: mevcut değil Kalite politikası ile ilgili ilerleme kaydedilmemiştir. Sonuç Tarım ve kırsal kalkınma alanındaki mevzuat uyumu bakımından sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Katılım öncesi kırsal kalkınma programının uygulamasında ilerleme sağlanmıştır. Çiftlik Muhasebe Veri Ağı ile ilgili kapasite artırılmıştır. Canlı sığır, sığır eti ve türev ürünler üzerindeki fiili ithalat yasağı tam olarak kaldırılmamıştır ve tarımsal desteklerin OTP ile uyumlaştırılması ile tarım istatistikleri için uygulanmakta olan stratejiler bulunmamaktadır. Genel olarak, tarım ve kırsal kalkınma alanındaki hazırlıklar erken aşamadadır. Fasıl 12: Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı Politikası Genel gıda güvenliği konularında, AB müktesebatına uyum sağlanması ve müktesebatın uygulanmasında sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Bazı mevzuat AB ithalat kurallarına ve uluslararası standartlara uygun değildir ve gereksiz idari yük ortaya çıkarmaktadır. Veterinerlik politikası konusunda, Türkiye, sığır türü hayvanların kimliklendirilmesi ve kayıt altına alınması ile hareketlerinin kontrolü alanında ilerleme kaydetmiştir. Ancak, sistem hala AB müktesebatıyla tam uyumlu değildir. Hayvan refahı mevzuatının uygulanması sınırlı kalmıştır. Türkiye, gıda, yem ve hayvansal yan ürünlerin piyasaya arzı konularında eğitim, denetim ve izleme programlarını sürdürmüştür. Tarımsal gıda işletmeleri için ulusal bir modernizasyon planı oluşturulmasına yönelik ilerlemeler sınırlı kalmıştır. İşletmelerin kayıt edilmesi ve onaylanmasına yönelik kuralların uygulanması kayda değer çabalar gerektirmektedir. Hijyen kurallarının uygulanmasıyla ilgili resmi kontrollerin daha etkili hale getirilmesi için daha güçlü bir idari kapasiteye ihtiyaç duyulmaktadır. Gıda güvenliği alanında etiketleme, gıda katkı maddeleri, saflık kriterleri, aroma verici maddeler ve gıda takviyeleri gibi bir dizi konuda mevzuat kabul edilmiştir. Gıda katkı maddeleri hakkında kabul edilen yeni mevzuat AB müktesebatıyla uyumlu değildir. Gıda ile temas eden madde ve malzemeler konusunda ilave çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Gıda enzimleri ve yeni gıdalar konularında uyum henüz tamamlanmamıştır. Yem için özel kurallar konusunda sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Sonuç Kullanımdaki toplam tarım arazisi (bin hektar) Hayvancılık: Domuz (bin baş) Türkiye, IPARD kapsamında, AB fonlarının yönetimine ilişkin yetki devrini 22 ilde daha almıştır. Sonuç olarak, IPARD, Programda öngörüldüğü üzere artık 42 ilde uygulanmaktadır. Toplamda 3381’e ulaşan destek başvurularında önemli bir artış olmuştur. Bununla birlikte, bugüne kadar yalnızca 162 proje tamamlanmıştır. IPARD fonlarının kullanılma oranının artması beklenmektedir; ancak 2013 yılı sonunda büyük oranlarda fon kaybını önlemek için uygulamanın hızlandırılması önemlidir. Gıda güvenliği, veterinerlik ve bitki sağlığı politikası alanında sınırlı ilerleme kaydedilmiştir. Hayvanların kimliklendirilmesi ve kayıt altına alınması, şap hastalığıyla mücadele de dâhil olmak üzere, hayvan sağlığı, tarımsal gıda işletmelerinin AB standartlarına yükseltilmesi, hayvan refahı ve hayvansal yan ürünler konularında kayda değer çabalara ihtiyaç vardır. Belirli ithalat koşullarına uyum sağlanması amacıyla çaba harcanması gerekmektedir. Genel olarak, bu alandaki hazırlıklar erken aşamadadır. süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 11:00 Page 15 suthattı Kasım - Aralık 2013 Sayfa Geleneksel 15 Özlem Yurdakul Gıda Yüksek Mühendisi - Ege Üniversitesi Süt Teknolojisi Bölümü Doktora öğrencisi Kefir; her derde deva gençlik iksiri… n Kefir; anavatanı Kafkaslar olan, ilk kez Batı Asya’da Türkler tarafından yapılan ve günümüzde pek çok ülkeye yayılan fermente bir süt ürünü. 19. Yüzyılın ortalarında Rusya’da değişik bir içecek hakkında bilgiler yayılmaya başladı. Kafkasyalıların, “keyif veren” anlamında “kefir” dedikleri içeceğin, zamanla probiyotik bakterileri içerdiği tespit edildi. Her derde deva, doğal enerji ve şifa kaynağı olarak nitelendirilen kefirin faydaları üzerine yapılan bilimsel araştırmalarda önemli sonuçlara ulaşılmıştır. Mineraller ve esansiyel aminoasitler bakımından zengin olan kefirde bulunan proteinler, vücut tarafından kolay değerlendirilebilir yapılardır. Kefirde bulunan minerallerin kemik ve kas yapısını güçlendirdiği; vitaminlerin ise kan dolaşımını düzenleyip, kan bozukluklarını giderdiği tespit edilmiştir. Fosfor ise hücre gelişimi ve enerji ihtiyacının karşılanması için karbonhidratların, yağların ve proteinlerin kullanımında kolaylık sağlamaktadır. Kefir, böbrek, karaciğer ve sinir sistemi ile deri ra- Adriyatik’ten Kafkaslara Geleneksel Gıdalar Makedonya’da düzenlenen Geleneksel Gıdalar Sempozyumu, geniş katılımla yapıldı. n Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü ile Makedonya St. Climent Ohridski-Bitola Üniversitesi’nin ortaklaşa düzenlediği “Adriyatik’ten Kafkaslara 2. Uluslararası Geleneksel Gıdalar Sempozyumu”, 24-26 Ekim 2013 tarihleri arasında Makedonya’nın StrugaOhrid şehrinde gerçekleştirildi. Sempozyuma; Makedonya, Sırbistan, Arnavutluk, Hırvatistan, Kosova, Slovenya, İtalya, Kazakistan ve Türkiye’deki üniversitelerden akademisyenler, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan uzmanlar ve özel sektör temsilcilerinden 600’e yakın katılım oldu. Açılışta konuşan Sempozyum EşBaşkanı NKÜ Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Demirci, dünyada ilginin her geçen gün arttığı geleneksel gıdaların giderek daha büyük ölçeklerde ve gıda kodekslerine uygun olarak daha sağlıklı bir şekilde üretildiklerini söyledi. Sempozyum Eş-Başkanı Prof. Dr. Angela Vasileska da “Gıdaların, ulusal kimliklerin yaşatılmasında en önemli kaynak olarak kaldığı görülmektedir.” dedi. Sempozyum Onursal Başkanı NKÜ Rektörü Prof. Dr. Osman Şimşek ise “Yaklaşık 500 yıllık bir tarihi beraber paylaştığımız bu toprakların güzel insanlarıyla böyle bir bilimsel toplantı vesilesiyle beraber olmaktan büyük bir gurur ve mutluluk duyduğumu belirtmek istiyorum.” diye konuştu. Makedonya Cumhuriyeti Devlet Bakanı Hadi Nezir ise Türkçe, “Kendinizi Anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti devletindeymiş gibi hissetmenizi arz ederim.” sözleri ile katılımcıları selamladı. Sempozyumda; “Süt, Tahıl, Et, Sebze-Meyve Kaynaklı Geleneksel Gıdalar, Geleneksel Şekerli/Tatlı Gıdalar, Diğer Geleneksel Gıdalar ve Geleneksel Gıdaların Beslenme ve Sosyolojik Yönü” başlıkları altında 63’ü sözlü 570’si poster olmak üzere toplam 633 bildiri sunuldu. Kapanış oturumunda sempozyumun uluslararası niteliğinin gelecek yıllarda da sürdürülmesi ve kapsadığı coğrafi alana İtalya’nın da dâhil edilmesi gerektiği dile getirildi. Bir sonraki “Uluslar arası Adriyatik’ten Kafkaslara Geleneksel Gıdalar Sempozyumuna” İtalya, Kosova, Hırvatistan ve Arnavutluk talip oldu. hatsızlıklarına fayda sağladığı bilinen B12, B1 ve K vitamini bakımından da zengindir. Ekşi ve yoğurda benzeyen tadı ile Kafkaslarda gençlik iksiri olarak bilinen kefirin; genç kalmak, astım ve alerjiye karşı korumak gibi saymakla bitmeyen faydaları bulunmaktadır. Kefir, biyolojik olarak insan metabolizmasının yenilenmesini sağlayarak yaşlanmayı yavaşlatır ve birçok hastalığın oluşumunu engeller. Hormonların seviyelerini dengeleyen kefir, başta üreme hormonları olmak üzere, kortizol, insülin ve beyinde önemli işlevi olan serotonin (mutluluk) hormonu ile adrenalin hormonu üzerinde olumlu etkiler yapar. Kefir tanesi; fındık ya da buğday büyüklüğünde, beyaz-sarı arasında küçük karnabahar veya patlamış mısır görünümündedir. En önemli özelliği, fermantasyon sonunda süzülerek tekrar kullanılabilmesidir. Kefir taneleri, çok karışık bir mikrobiyolojik yapıya sahiptir. Araştırmacılar, değişik bölgelerden aldıkları kefir tanelerinde farklı sayıda, oranda ve cinste mikroorganiz- ma tespit etmiştir. Kefir tanesinde saf toz halde liyofilize kültürler üretilmiştir. Avrupa ve ABD’de saf kültürlerden kefir üretilirken, Asya, Doğu Avrupa ve Ortadoğu’da bugüne kadar laboratuvar koşullarında kefir tanesi üretmek mümkün olmamıştır. süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 11:00 Page 16 16 Sayfa Kasım - Aralık 2013 suthattı Beslenme S ü tle B e s le n m e Gıda tüketiminde bilgi kirliliği Prof. Dr. Harun Uysal Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü “Uzmanlık alanımı duyanların gündemi genellikle beslenme konuları oluyor. Gıda tüketimiyle ilgili bir bilgi kirliliği olduğunu görüyorum.” n Kimse yediği içtiği gıdalarla ilgili fazlaca bilgi sahibi değil. Örneğin tüketiciler arasında kolesterol konusunda yanlış bilgilendirmeler mevcut. Zararlı kolesterol deposu olduğu söylenip, yıllardır ötekileştirilen yumurta bile bir süre önce gerçek değerini buldu. Halbuki bütün hormonların ham maddesi olan kolesterol değil, aslında kolesterolün oksitlenmesi zararlı. Özellikle doymuş yağ asitleri kolesterolü oksitliyor. O nedenle sağlık açısından son derece sakıncalı. Bunun yanı sıra stearik asit, tereyağı asidi gibi doymamış yağ asitleri ise kolesterolü oksitlemiyor. Doymamış yağ asitleri de yağlı, yarım yağlı süt ürünlerinde, tereyağında, balıklarda ve yumurtada bulunuyor. Beslenme fizyolojisi için son derece önemli olan bir diğer besin elementi Omega 3 yağ asidi. Bu aspirin gibi kanı sulandırıyor, kalp krizi riskinin azaltılma- sına yardımcı oluyor. Yenilen gıdalarla yeterince alınmazsa yüksek tansiyon ve şeker riski artıyor. Yağlı, yarım yağlı süt ürünlerinin, tereyağının, balığın ve yumurtanın bileşiminde yer alıyor. Yine sağlıklı beslenmede önemli diğer bir besin öğesi olan konjuge linoleik asit (CLA); hem bir antioksidan, hem karın tipi şişmanlığı önlüyor, hem de meme kanseri riskini yüzde 60 azaltıyor. Üstelik de sadece süt ve süt ürünlerinde yeterince bulunuyor. O zaman “Süt içmeyin, yumurta yemeyin” demenin insan ve toplum sağlığını ne derece etkilediği ortaya çıkıyor. Bu besin öğelerinin örneğin sütte bulunma oranı da işletme niteliği, süt hayvanlarının beslenme şekli ve sağlıkları ile değişiyor. Ahırda beslenen hayvanlara göre, merada beslenen hayvanların sütünde Omega 3 ve CLA miktarları daha yüksek. Bu nedenle ABD’de meraya dönüş var. Şu anda besleme yüzde 8 oranında merada yapılıyor. Türkiye’ye gelince… Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerinde, Türkiye’de 13 milyon hektar mera alanı görülmesine karşın, aslında reelde bu 8 milyon hektar. Rakam yüksek, ancak verim düşük. En yüksek verim, Doğu Anadolu’da ve yılda dekara 90 kilogram kuru ot. Bu da hayvanın 10 günlük gereksinimine karşılık geliyor. Halbuki sulanırsa, bu rakam 400-500 kilolara kadar çıkıyor. Görülüyor ki; Türkiye’de mera alanlarının hızlı bir şekilde hayvancılığa açılması, hayvan ve insanların sağlıklı beslenebilmeleri için son derece önemli. Demek ki iyi beslersen, iyi beslenirsin. Osteoporozdan korunmak Çiğ süt tüketimi, sağlık için ciddi tehdit! için süt tüketin! n Halk arasında kemik erimesi olarak bilinen ve genellikle ilerleyen yaşlarda ortaya çıkan osteoporozu genetik faktörler, yaşam tarzı ve düzensiz beslenme tetikliyor. 20 Ekim Dünya Osteoporoz Günü dolayısıyla açıklama yapan uzmanlar, “Hareketsiz kalmayın ve düzenli beslenmeyle birlikte günde iki bardak sağlıklı süt için!” önerisinde bulundular. Günümüzde 50 yaş ve üstü kadınların %50’sinde menopoz ile birlikte osteoporoz belirtileri de görülüyor. Osteoporozun önlenebilir bir hastalık olduğuna dikkat çeken Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, şunları söyledi: “Yaşlanma, hareketsiz yaşam tarzı ve menopoz döneminde östrojen hormonu seviyesinin azalması ile birlikte kemikler kendilerini yenileyemiyor. Bu dönemde kemikler her zamankinden daha fazla desteğe ve kalsiyuma ihtiyaç duyduğu için günde tüketilecek iki bardak, sağlıklı koşullarda üretilmiş ve paketlenmiş süt ile gerekli mineral ve vitaminler vücuda alınmış olur.” Muratbey Gıda Beslenme Danışmanı Prof. Dr. Muazzez Garipağaoğlu da, Osteoporoz görülme sıklığının tüm dünyada giderek arttığına işaret ederek, kemik erimesinin önlenmesi ve tedavisinde en iyi önlemlerden birinin kalsiyum almak olduğunu kaydetti. Garipağaoğlu, vücudun kalsiyum ihtiyacının karşılanması için süt ve süt ürünlerinin, özellikle kalsiyum zengini olan peynirin tüketilmesini önerdi. n Belçikalı araştırmacıların uluslararası hakemli dergi Food Control’de yayınlanan çalışmasında, çiğ sütün ciddi fakat önlenebilir sağlık tehditleri oluşturduğu, besin değerini değiştirmeyen ısıl işlemin ise çiğ sütün mikrobiyolojik açıdan güvenliğini artırmak için en etkili yöntem olmaya devam ettiği kaydedildi. Herkesin besin kaynaklı hastalıklara yakalanma riski olmasına rağmen, bu riski en fazla taşıyanlar; gençler, yaşlılar, hamile kadınlar ve bağışıklık sistemi zayıf kişiler. En sık görülen belirtileri ishal, kusma, mide bulantısı, ateş ve karın krampları olmakla birlikte; ölüm gibi daha ciddi klinik belirtilere de rastlanabiliyor. Belçika’da çeşitli üniversiteler ile kuruluşlardan araştırmacılar, çiğ ve ısıl işlem görmüş inek sütünün tüketimine bağlı oluşan riskler ve yararlar konusundaki çalışmalarında, sütün mikrobiyolojik, besinsel ve sağlık yönlerini ele aldılar. Çiğ süt tüketiminin yarattığı riskler pastörizasyon, sterilizasyon ve ultra yüksek sıcaklıkta ısıl işlem (UHT) gibi işlemlerle büyük ölçüde azaltılıyor, hatta ortadan kaldırılıyor. Pastörizasyonun insanlarda ortaya çıkan çiğ süt kaynaklı hastalıkları azaltmadaki etkisi kanıtlanmış durumda. Sütün pastörizasyon ile ısıl işleme tabi tutulmaya başlanmasından önce Amerika’daki tüm besin ve su kaynaklı hastalıkların %25’i süt ile ilişkilendirilirken, günümüzde bu oran %1’in altında. Çiğ sütün hastalık yapıcı mikroorganizmaların bulaşması ihtimalinden dolayı sağlık için ciddi fakat önlenebilir tehditler oluşturduğu, ısıl işlemin çiğ sütün besin değerini değiştirmeden mikrobiyolojik açıdan güvenliğini artırmak için en etkili yöntem olmaya devam ettiği sonucuna varan araştırmacılar, sütün yararlarının ısıtılma nedeniyle yok olduğu inanışını da bir kez daha çürüttüler. Çiğ süt tüketimi ile ilgili riskler çoğunlukla mikrobiyolojik yapıdan kaynaklanıyor. İnsanlarda çiğ süt ve çiğ süt ürünleri ile ilişkilendirilen hastalıklara en sık yol açan patojenler, Salmonella spp., Campylobacter spp., Escherichia coli O157:H7, Yersinia enterocolitica, Listeria monocytogenes ve Staphylococcus aureus olarak sayılıyor. Araştırmacılar, çiğ süt savunucularının, ısıtma işleminin sütün besin değerini düşürdüğü iddiasını da çürüttüler. Gıdaların besin değeri, sadece besin içeriğine değil aynı zamanda besin maddelerinin biyoyararlılıklarına ve önerilen günlük alım miktarına olan katkılarına bağlı. Isıl işlemin süt proteinlerinin fonksiyonel özelliklerini değiştirse de (örneğin emülsiyon ve su bağlama özellikleri), sindirim ve besleyici özellikleri üzerinde çok az etkisi olduğu sonucuna varan araştırma- cılar, ısıl işlemden sonra sütteki en önemli temel amino asit olan Lizin’de bazı küçük kayıplar gözlendiğini, ancak diğer amino asitler göz önünde bulundurulduğunda çiğ ve ısıl işleme tabi tutulmuş süt arasındaki farkın önemsiz seviyede olduğunu vurguladılar. Ayrıca ısıl işlemin lipidler, vitaminler, mineraller ve eser elementler üzerinde çok az hatta hiç etkisi olmadığını kaydettiler. Isıl işlemin çiğ sütün duyusal özelliklerini değiştirdiğini, ancak işleme teknikleri ve ambalaj malzemelerinin istenmeyen tat değişimlerini en aza indirmek için geliştirildiğini belirten araştırmacılar, çiğ sütün duyusal özelliklerinin, süt ile bulaşan hastalıklar ve belirli yaş grupları için uygun olmayan besin ögesi içeriği gibi olası sağlık risklerinin önüne geçilmesinden daha öncelikli olamayacağının da altını çizdiler. süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 11:00 Page 17 süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 11:00 Page 18 18 Sayfa Kasım - Aralık 2013 suthattı Çiftlik Eker: “İhracatın önündeki engelleri kaldırdık” Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, yakın tarihe kadar AB’ye süt ve ürünleri satamadığımızı hatırlatarak, “Sektörün paydaşları el ele verdik çalıştık, çabaladık, AB’nin önümüze koyduğu gerekçeleri kaldırdık. Sadece AB’ye değil, aynı gerekçeleri sunan Ortadoğu ülkelerine de açıldık, engelleri kaldırdık.” dedi. n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ortaklığında yürütülen “Çiğ Sütte Kalitenin Desteklenmesi Projesi” kapsamında Balıkesir, İzmir, Bursa, Tekirdağ ve Ankara’da kurulan Çiğ Süt Analiz Laboratuvarları, Balıkesir’de düzenlenen törenle açıldı. Törene, Uluslararası Hayvan Kayıt Komitesi (ICAR) Başkanı Uffe Lauritsen de katıldı. Törendeki konuşmasında, süt üretiminin son 10 yılda %100’den daha fazla artarak 8 milyon tondan 17 milyon tona çıktığını belirten Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, sütün sadece miktarının değil, kalitesinin de artırılması gerektiğine dikkati çekti. Bunun için bakteri sayısının azaltılması, içeriğindeki laktoz, protein ve yağ oranlarının yükseltilmesinin şart olduğunu vurgulayan Eker, şunları kaydetti: “Yakın tarihe kadar AB’ye süt ve ürünleri satamıyorduk. ‘Sizin süt sağım sisteminiz, hijyeniniz, aldığınız tedbirler, süt sanayiniz bizim standartlarımızda değil’ diyorlardı. Çiftçi kardeşlerim, çiftliklerde çalışan işçiler başta olmak üzere yetiştiricilerimiz, birliklerimiz ve bakanlık elemanları, sektörün paydaşları el ele verdik çalıştık, çaba- ladık, düzenlemelerimizi yaptık. AB’nin önümüze koyduğu gerekçeleri ortadan kaldırdık. Türkiye, Mayıs ayından beri AB ülkelerine süt ve ürünleri satabilecek hale geldi. Sadece AB’ye değil, aynı gerekçeleri sunan Ortadoğu ülkelerine de açıldık, engelleri ortadan kaldırdık.” Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Cemalettin Özden de genç nesiller başta olmak üzere insanlığın yeterli ve sağlıklı hayvansal gıdayla beslenmesini temin etmenin, ülke için stratejik konu olduğunu söyledi. Sütün zengin içeriğiyle yaşamda Koyun keçi yetiştiricileri panayırda buluştu düklerini, çalışmaların diğer illere yayılmasını arzu ettiklerini dile getirdi. Koyun keçi varlığının 40 milyona dayandığını vurgulayan Özgün, Bakanlığın bu alana sağladığı desteğin 9 milyar liradan 10 milyar liranın üzerine çıkarılmasının hedeflendiğini bildirdi. Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer de, İzmir’de örnek bir çalışmanın yapıldığını kaydetti. n İzmir Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Birliği tarafından Seferihisar Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen 3. İzmir Koyun Keçi Panayırı, 14-15 Eylül 2013 tarihlerinde Seferihisar’da yapıldı. Panayırın açılış törenine, Tarım Reformu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Özgün, Türkiye Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricileri Merkez Birliği Başkanı Veysel Ayhan ve illerden gelen birlik başkanları, İzmir İl Tarım Müdürü Ahmet Güldal, Ulusal Kırmızı Et Konseyi (UKON) Başkanı Ahmet Yücesan ve vatandaşlar katıldı. Açılış konuşmasını yapan İzmir Damızlık Koyun Keçi Yetiştiricile- ri Birliği Başkanı Özer Türer, İzmir’in koyun ve keçi yetiştiriciliğinde bir başarı hikayesi olduğunun altını çizdi. 5 yıl önce 2 bin 200 ton koyun keçi sütü alınan kentte bu yıl 11 bin ton süt üretildiğini, 2013 hedefinin ise 13 bin ton olduğunu vurgulayan Türer, İzmir’in bu rakamlarla Türkiye birincisi olduğunu ifade etti. Koyun keçi sütünün soğuk zincire alınmasının önemine dikkat çeken Türer, İzmir’de süt toplama ve soğuk zincir çalışmaları ile sütün değerini arttırdıklarını kaydetti. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Özgün de İzmir Birliği’ni gözbebeği olarak gör- Konuşmaların ardından Kadın Girişimci Saanen Keçi Yetiştiriciliği Projesi kapsamında bir kadın üreticiye Seferihisar Belediyesi tarafından 25 baş keçi ve 2 teke verildi. Birlik Başkanı Türer, İzmirli kadınların başvuracağı proje ile 2 yıl geri ödemesiz 5 yıl vadeli olarak verilecek keçilerin, kadınlar için önemli bir gelir kaynağı olacağına inandıklarını söyledi. Türkiye’de ilk kez Koyun Keçi Damızlık Hayvan Pazarı’nın kurulduğu panayırda, çeşitli konularda paneller de düzenlendi. Panayır kapsamında, halat çekme yarışı ile koyun keçi güzellik yarışması da gerçekleştirildi. Dereceye giren koyun ve keçilerin sahiplerine çeşitli ödüller verildi. önemli yer tuttuğunu vurgulayan Özden, Türkiye’nin süt üretimine paralel olarak peynir ve tereyağı üretiminde de artış sağlanmasının, sütteki yağ ve protein oranının artırılmasından geçtiğini kaydetti. Konuşmaların ardından canlı bağlantılarla Ankara, Bursa, Tekirdağ, İzmir ve Balıkesir’deki laboratuvarın açılışı yapıldı. Üniversite laboratuvarına süt analiz izni Bu arada Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Türkiye’de ilk kez Burdur’daki Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) laboratuva- rına süt örneklerini analiz etme ve çalışma izni verdi. MAKÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Saatcı, “Laboratuvarımızda analizlerini yaptıran üreticilerin sütleri daha fazla değer kazanacak. Bu bölgede bu işi yapan İzmir’den daha yakın bir yer yok.” dedi. Çiğ süt ihtiyacının önemli bir miktarının Burdur’dan karşılandığını belirten Bilimsel ve Teknoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Yrd. Doç Dr. Yasin Arslan da laboratuvarda yağ, protein, laktoz, toplam kuru madde, somatik hücre sayımı ve donma noktası tayinlerinin yapılabileceğini kaydetti. Kadın çiftçiler sertifikalarını aldı n Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği arasında Kadın Çiftçilerin Eğitimi konusunda imzalanan protokol kapsamında, İzmir’de 104, Kayseri’de 105, Diyarbakır’da 102, Gaziantep’te 138, Sakarya’da ise 322 kadın çiftçiye eğitim verildi. “İklim Değişikliği ve Kadın”, “Kooperatifçilik ve Kadın”, “Girişimcilik, Liderlik ve Kadın”, “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadın Haklarımız”, “Sosyal Güvenlik” konularında kadın çiftçi eğitimleri ile 81 ilde en az 1 milyon kadın çiftçiye ulaşılacak. Projenin uygulandığı 5 pilot ilden en fazla katılımın olduğu Sakarya’da eğitimini tamamlayan 322 kadın çiftçiye sertifikaları, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin ve TZOB Başkanı Şemsi Bayraktar’ın da katıldığı törenle verildi. Törende konuşan Bakan Eker, eskiden çiftçilerin, il ve ilçe tarım müdürlüklerine giderek bir şeyler öğrenmeye çalıştıklarını hatırlatarak, “Mesaisini bulunduğu köyde geçirecek 10 bin personel görevlendirdik.” dedi. Eker, tarımsal eğitim gibi çeşitli konularda düzenlenen toplantılardan bugüne kadar 1 milyon 600 bin kadın çiftçinin istifade ettiğini aktardı. Konuşmaların ardından eğitim programını başarıyla tamamlayan kadın çiftçilere sertifikaları verildi. süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 11:01 Page 19 suthattı Kasım - Aralık 2013 Sabri Ülker Bilim Ödülü ile gıda, beslenme ve sağlıklı yaşam alanlarındaki bilimsel araştırmalarıyla fark yaratmaya aday bir kişi, 100 Bin TL’lik ödülün sahibi olacak. n Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı’nın (SÜGAV) temel misyonlarından biri olan araştırma ve eğitim programlarının desteklenmesi hedefi doğrultusunda hayata geçirilen Sabri Ülker Bilim Ödülü, akademi, endüstri ve araştırma enstitülerindeki bilim insanlarını teşvik etmeyi ve bu sayede toplum sağlığına katkıda bulunmayı hedefliyor. Konusu gıda, beslenme ve sağlıklı yaşam olarak belirlenen Sabri Ülker Bilim Ödülü için sunulacak projelerin, toplumun beslenme ve sağlıklı yaşam biçimlerini teşvik eden, görülür bir fayda sağlayan ve uygulanabilir olması temel kıstas olacak. Tüm araştırmacılara açık Sayfa İnovasyon olan yarışma kapsamında başvurular, SÜGAV’ın belirleyeceği medya ve sanayi kuruluşu temsilcilerinden oluşan beş kişilik bir kurul tarafından değerlendirilecek. Son başvuru tarihi 1 Mart 2014 olarak belirlenen Sabri Ülker Bilim Ödülü Yarışması’nda kazanan proje ise Nisan 2014 içinde açıklanacak. Yarışmaya ilişkin daha ayrıntılı bilgi www.sabriulkerbilimodulu.org adresinden edinilebilecek. Süt ürünleri inovasyon yarışması n Amerikan Süt Ürünleri Araştırma Enstitüsü’nün bu yıl üçüncüsünü düzenlediği Yeni Ürün Yarışması’nın konusu, Amerika’da “baby boomers” olarak adlandırılan 1946-1964 yılları arasında doğan kesime yönelik süt ürünleri olarak belirlendi. ABD ve Kanada’daki lisans ve lisansüstü öğrencilere yönelik inovasyon yarışması ile sütte bulunan besin öğelerinin ürün geliştiriciler tarafından sağlıklı yaşlanma için ihtiyaç duyulan ürünlerde kullanılmasını teşvik etmek amaçlanıyor. yaşamayı, yaşlanmanın getirdiği kronik rahatsızlıklardan korunmayı hedefleyen aktif yetişkinlerin ihtiyaçlarını karşılayacak olması bekleniyor. Bu açıdan güçlü kemik yapısını ve kas kitlesini korumayı amaçlayan yüksek proteinli ürünler ön plana çıkıyor. Araştırmalara göre 60-70 yaş arasındakilerin %13’ü, 80 yaşın üzerindekilerin ise %50’si kas kitlesi ve güç kaybı ile karşı karşıya kalıyorlar. Ancak peynir ve yoğurt tüketmek, kas kitlesinin korunmasında yardımcı olabiliyor. ABD’de önümüzdeki beş sene boyunca harcanabilir gelirin %70’ini elinde bulunduracağı düşünülen jenerasyona yönelik yeni ürün fikirlerinin, bağımsız ve uzun süre Enstitü Başkan Yardımcısı Bill Graves’e göre süt ürünleri, enerji veren ve sağlıklı şekilde yaşlanmaya yardımcı olan benzersiz bir besin paketi içeriyor. Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı, Türk toplumunun gıda, beslenme ve sağlık konularındaki bilgilerine bilimsel katkılarda bulunarak, toplum sağlığının gelişimine destek olmak amacıyla 2009 yılında kuruldu. Light tereyağı üretildi n Erciyes Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Mahmut Doğan, TÜBİTAK desteğiyle çalıştığı projede, yüksek tansiyon ve damar sertliği olan hastalar tarafından da tüketilebilecek kalorisi %50 düşürülmüş tereyağı üretmeyi başardı. Dünyada ilk olan çalışma için patent başvurusu yapıldı. İnsanların kolesterol ve kalp damar rahatsızlıklarını öne sürerek tereyağı tüketiminden uzak durduklarını belirten Doğan, doğal gıda liflerini kullanarak, tereyağının kalorisini önce %35, daha sonra %50 oranında düşürdüklerini, tereyağının lezzetinde ve kokusunda değişiklik olmadığını söyledi. Türkiye’nin Sütü, Türkiye’nin Emeği... Tam 15 yıldır çocuklarımızın geleceğe gülümsemesi, annelerimizin içinin rahat olması, çiftçilerimizin yüzünün gülmesi, daha çok kişinin sağlıklı lezzetlere ulaşması ve dünyamızın daha yaşanır olması için çalışıyoruz. Yerel üretimimizle, toplumsal projelerimizle, sağlık, kalite ve çevremize gösterdiğimiz özen ile sürdürülebilir bir gelecek için adımlar atmaya devam ediyoruz. Bu yolda bizimle yürüdüğünüz için teşekkür ederiz. 19 süthattı sayı 19_Layout 1 26.11.2013 11:01 Page 20 20 Sayfa Kasım - Aralık 2013 suthattı Çevre Enerji Oscarlarında Ak Gıda’ya Özel Ödül Tüketiciler çevreye n ICCI - Enerji ve Çevre Fuarı ve Konferansı kapsamında verilen ICCI Enerji Oscar Ödülleri, Ankara’da düzenlenen törenle sahiplerini buldu. Ak Gıda Kojenerasyon Tesisinin de Jüri Özel Ödülü’nü aldığı törende konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, sanayide enerji verimliliği için çevreye rağmen değil, çevreyle bera- ber yapılacak yatırımlarla, yıllık 15 milyar TL tasarruf yapma imkanının olduğunu söyledi. Yenilenebilir Enerji Santralleri ve Termik Santraller alanında en başarılı projelerin ödüllendirildiği gecede, Doğalgaz Kategorisinde Jüri Özel Ödülü Ak Gıda Kojenerasyon Tesisine verildi. Biyokütle ve Atık Kategorisi’nde Nuh Çimento Kocaeli Arıtma Çamuru Kurutma Tesisi, Güneş Kategorisi’nde Fina Enerji Özyeğin Üniversitesi Fotovoltaik Enerji Santrali, jüri özel ödülüne layık görüldü. duyarlı mesajlara hassas n Tetra Pak, dünya genelinde tüketiciler arasında yenilenebilir kaynaklı ürünlere ve ambalajların üzerindeki çevre mesajlarına artan talebin ön plana çıktığı 5. çevre anketini yayınladı. Raporda geri dönüşümün hem tüketiciler, hem de gıda endüstrisinin paydaşları tarafından temel bir ihtiyaç olarak algılandığı belirtiliyor. Tetra Pak’ın anketi, gıda endüstrisinin paydaşları arasında geri dönüşebilen malzemelere talepte artış olduğunu ortaya koyuyor. Biyo-esaslı malzemelerin kullanımının, içecek endüstrisinin geleceğini biçimlendirecek en önemli çevreci eğilimlerden biri olarak değerlendirildiği ankete göre, kağıdın yenilenebilir bir malzeme olarak kullanımı, tüketiciler tarafından kartonun en “çevre dostu” paket tipi olarak algılandığını gösteriyor. Raporda dikkat çeken bir diğer konu, çevre ile ilgili daha fazla bilgiye talebin artması. Tüketicilerin %37’si bilgi sahibi olarak seçim yapabilmek için gıda paketlerinin üzerinde çevreci mesajlar arıyor. 2011 yılında tüketicilerin çevreci mesajlara karşı duyduğu güven %37 iken, günümüzde bu oran %54’ü buluyor. Ankete katılan her beş tüketiciden biri Forest Stewardship Council’in (Orman Koruma Konseyi, FSC™) logosunu tanıyor ve sürdürülebilir ormancılık ile aralarında ilişki kurabiliyor. Tüketiciler paketlerin ayrı biriktirilerek, geri dönüşüm için ayrılmasını en başta gelen çevre etkinliği olarak kabul ederken, gıda endüstrisi paydaşları paketleme malzemesinin geri dönüştürülebilirliğine öncelik tanıyor. Tetra Pak Başkanı ve CEO’su Dennis Jönsson, “Rapordaki bulgular, çevreyi stratejik ajandamızın merkezine koymamızın önemini destekliyor.” dedi. ÇED Yönetmeliği değişti n Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından hazırlanan yeni Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği, 3 Ekim’de Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. Yönetmelik ile gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesi, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin belirlenerek değerlendirilmesi ve projelerin uygulamasının izlenmesi ve kontrolü çalışmalarında uyulacak usul ve esaslar yeniden belirlendi. 1500 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, gerekli gördüğü durumlarda ÇED’in gerekip, gerekmediği kararını verme yetkisini Valiliklere devredebilecek. “ÇED Olumlu” veya “ÇED Gerekli Değildir” kararı alınmadıkça yönetmeliğe tabi projelere hiç bir teşvik, onay, izin, yapı ve kullanım ruhsatı verilemeyecek, yatırıma başlanamayacak ve ihale edilemeyecek. “ÇED Olumlu” kararı alınmaksızın başlanan faaliyetler Bakanlıkça, “ÇED Gerekli Değildir” kararı alınmaksızın başlanan faaliyetler ise mahallin en büyük mülki amiri tarafından süre verilmeksizin durdurulacak. Yönetmeliğe göre, ÇED uygulanacak büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık ile süt üretimi projeleri şöyle: “19- Günlük kapasitesi 100 ton ve üzeri kümes ve ahır gübrelerinin geri kazanılmasına ve/veya bertaraf edilmesine yönelik tesisler. 21- Hayvan yetiştirme tesisleri: 5.000 baş ve üzeri büyükbaş, 25.000 baş ve üzeri küçükbaş, büyükbaş ve küçükbaş birlikte yetiştirilmesi (5.000 büyükbaş ve üzeri,1 büyükbaş=5 küçükbaş), 24- Süt işleme tesisleri (100.000 litre /gün ve üzeri kapasiteli). Seçme-Eleme Kriterleri uygulanacak projeler: 29- Hayvansal ürünlerin üretimi: a) Hayvansal yağ eritilen tesisler, c) Süt işleme tesisleri (Kapasitesi 10.000 litre /gün ve üzeri), ğ) Rendering tesisleri. 30- Kümes ve ahır gübrelerinin geri kazanılmasına ve/veya bertaraf edilmesine yönelik tesisler (1100 ton/gün). 32- Hayvan yetiştirme tesisleri: 500 baş ve üzeri büyükbaş, 2500 baş ve üzeri küçükbaş yetiştirme, Büyükbaş ve küçükbaş hayvanların birlikte (500 büyükbaş ve üzeri, 1 büyükbaş=5 küçükbaş eşdeğeri esas alınmalıdır.)”