farkel kuralı
Transkript
farkel kuralı
SAYFA 01 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI ISSN-2146-085X İz. PİM. PP 104 600 YILLIK TARHN AZZ HATIRASINA web sitemizi ziyaret etmeyi unutmayın... www.balkangunlugu.com 8 UBAT 2016 PAZARTES- Y›l: 8 Say›: 357 YUNANSTAN'DA Gazetenizi Gazetemiz THY Balkan uçu8larında ÜCRETS‹Z DA0ITILMAKTADIR ISRARLA <STEY<N<Z! SOKAKLAR KARITI Yunanistan'da 40 bin kiinin Bosna’da ba8örtüsü kat#ld## eylemler, hayat# durdurma noktas#na getirdi yasa*ına kar8ı yürüyü8 YUNANSTAN'da, kamu ve özel sektör çal0anlar0n0n, hükümetin reformlar çerçevesinde i ve sosyal güvenlik koullar0na getirdii deiiklikleri protesto etmek amac0yla yapt0klar0 24 saatlik grev ülkede yaam0 felç etti. Yunanistan çi Sendikalar0 Konfederasyonu (GSEE), Kamu Çal0anlar0 Federasyonu (ADEDY) ve Mücadeleci çi Kollar0 Birlii’nin (PAME) çar0s0yla yap0lan greve kamu ve özel sektör çal0anlar0n0n yan0 s0ra serbest meslek gruplar0 da kat0ld0. 5’te Manastır Müzesi’ne Türk turistlerden YO0UN <LG< MÜZE binasının Osmanlı döneminde inşa edilen Askeri İdadisi olması ve 117 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün burada Anı Odasının bulunması en çok Türk turistlerin ilgisini çekiyor. Manastır Müzesine geçen yıl 40 binin üzerinde ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. Ziyaretçilerin büyük bir bölümünün ise yabancı turistlerden oluştuğu öğrenildi. Manastır Müzesi’nde en çok Atatürk'ün yer aldığı anı odası ve Heraklea Antik bölümü ziyaret edildi. 3’te SEÇLM VE ATANMI Rifat SAT Sayfa 3’te YETER ARTIK, ALLAH'TAN KORKMUYOR MUSUNUZ? Süheyl ÇOBANOLUSayfa 10’da CYPRUS-ON-ROAD Ata ATUN Sayfa 4’te MARKALE KATLAMI KURBANLARI ANILDI SARAYBOSNA'daki Markale pazar yerinde 1994 yılında katledilen 68 kişi için anma töreni düzenlendi. Kurban yakınları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve siyasiler katliamın kurbanları için yapılan anıta çelenk bıraktı, saygı duruşunda bulunup dua etti. Saraybosna Kantonu (KS) Çalışma, Sosyal Politika ve Göçmenler Bakanı Amela Dautbegovic, burada yaptığı konuşmada, bugün sadece Markale'de hayatını kaybedenleri değil, savaş boyunca Saraybosna'da hayatını kaybeden tüm kurbanları andıklarını söyledi. 5’te 2016, Türkiye’de ‘Kosova Kültürünü Tanıtma Yılı’ olacak TÜRKİYE’nin Priştine Büyükelçisi Kıvılcım Kılıç, Kosova Kültür Bakan Yardımcısı Rexhep Hoti ile bir araya geldi. Görüşmede Kosova ile Türkiye arasında kültür alanında işbirliğin daha ileriye taşınması imkânlarının ele alındığı belirtildi. Bu çerçevede Türkiye’de 2016’nın Kosova yılı olarak ilan edilmesi ile ilgili yapılacak etkinlikler üzerinde duruldu. 4’te BOSNA'da değişik şehirlerde düzenlenen yürüyüşlerde "dini sembolleri" yasaklamasına tepki gösterildi. Bosna Hersek'in Tuzla, Mostar, Kakanj, Gorazde, Visoko, Bihac ve Travnik şehirlerinde, "Başörtüsü benim hakkım ve seçimim" sloganıyla yürüyüşler düzenlendi. Dünya Başörtüsü Günü kapsamında düzenlenen yürüyüşlerde, Bosna Hersek Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (VSTV) yargı çalışanlarına, başörtüsünü de içine alacak şekilde "dini sembolleri" yasaklamasına tepki gösterildi. 5’te Pagan Karnavalı’na I'<D damgası MAKEDONYA’da birkaç y0l önce slam’a hakaret eden gösterilerin bulunduu ve büyük tart0malara yol açan Vevçani karnaval0 yap0ld0. Son birkaç y0ld0r ise baz0 gruplar slam’0 terör örgütleriyle badat0rarak çirkin sald0r0larda bulunmaya devam ediyor. Karnavalda Vevçani sokaklar0nda yürüyen defilelerde farkl0 gösteriler yap0ld0. Son birkaç y0ld0r olduu gibi bu y0l da terör örgütü ID slam’la badat0r0ld0. Bunun yan0 s0ra telefon dinlemeleri, yabanc0 istihbarat birimleri, sahte kimlik kart0 üretimi, özel yetkili savc0l0k gibi Makedonya’daki güncel olaylar da gösteri ve kostümlerle karnavalda sergilendi. 3’te Bulgaristan’dan NATO uçaklarına izin BULGARİSTAN PARLAMENTOSU, ihtiyaç halinde NATO uçaklarının ülkenin hava sahasını korumasına izin veren yasayı onayladı. Hava Kuvvetlerinin kriz içinde bulunduğu Bulgaristan’da, ihtiyaç durumunda ülkenin hava sahasının NATO uçaklarınca da korunmasına izin verildi. Parlamentoda yapılan oylamada milletvekilleri, Savunma ve Silahlı Kuvvetleri Yasası’nda “Air Policing” adı verilen hava devriyesine ilişkin bazı değişiklikleri kabul etti. 3’te SAYFA 02 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 2 Balkan Haberleri 8 ubat 2016 Pazartesi Akdoan, TKA’y TBMM’de anlatt Ofislerinin bulunduğu her ülke birçok projeyi hayata geçiren TİKA, insani yardım alanında da geri kalmıyor. Bilindiği üzere TİKA, geçen yıl Doğu Makedonya ve Kalkandelen’de yaşanan sel felaketlerinin ardından yardıma koşan ilk kuruluşlardan biri olmuştu YUNUS EMRE Srp okurlar Türk yazarlarla buluturdu BELGRAD BALKAN GÜNLÜÜ B ANKARA BALKAN GÜNLÜÜ B aşbakan Yardımcısı Doç. Dr. Yalçın Akdoğan, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Başbakanlığa bağlı TİKA, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü ve AFAD'ın 2016 yılı bütçelerine ilişkin sunum yaptı. www.yenibalkan.com’a göre; Türkiye'nin medeniyet yürüyüşünde dış politikada en önemli kuruluşlarından biri haline gelen TİKA'nın ofis sayısının 12'den 50'ye çıktığını belirten Akdoğan, Türkiye'nin dünyaya erişim gücünün artmasına bağlı olarak TİKA'nın da çalışma coğrafyasının genişlediğini, bu bağlamda Sahra altı Afrika, Latin Amerika ve Asya-Pasifik ülkeleriyle ilişkilerinin ilerlediğini bildirdi. TİKA'nın bugün itibariyle 5 kıtada 150'den fazla ülkede faaliyet gösterdiğini vurgulayan Akdoğan, krizler sırasında hızlı hareket etme kabiliyetine sahip TİKA'nın, 2014'te Myanmar, Filistin Irak ve son olarak da Bosna-Hersek'te ortaya çıkan insani krizlere cevap vermek amacıyla bölgeye intikal eden ilk kuruluşlardan biri olduğunu söyledi. Kurumun 2005'te başlayan "Afrika Açılımı" çerçevesinde bugün Tunus, Sudan, Somali, Etiyopya, Senegal, Nijer, Namibya, Kamerun ve Kenya gibi ülkelerde faaliyetlerini yürüttüğünü anlatan Akdoğan, TİKA'nın 2014'te yaptığı yardımların bölgesel dağılımlarına bakıldığında, 53 milyon dolar ile Güney ve Orta Asya'nın ilk sırada, Afrika'nın da 44 milyon dolar ile ikinci sırada yer aldığını belirtti. Akdoğan, Balkan ülkeleri başta olmak üzere Afrika'dan Latin Amerika'ya ecdat yadigârı eserleri restore ederek koruma altına alan TİKA'nın, Arnavutluk'ta Preze Kale ve Kruja Murad Bey camilerinin, Macaristan'da Kanuni Sultan Süleyman'ın iç organlarının gömülü olduğu türbenin bulunması ve restorasyonunu gerçekleştirdiğine dikkati çekti. Akdoğan, "Türkiye, yükselen donör nitelemesine uygun olarak, 2014 resmi kalkınma yardım tutarını yüzde 8,6 artırarak 3,6 milyar dolara çıkarmıştır" diye konuştu. elgrad Yunus Emre Enstitüsü, “Sırp okurlar Türk yazarlarla buluşuyor” etkinliği kapsamında, yazar Nermin Yıldırım’ı konuk etti. Yıldırım, Sırpça’ya çevrilen kitabı “Rüyalar Anlatılmaz” üzerine, okurlarla bir söyleşi gerçekleştirdi. Enstitü Müdürü Doç. Dr. Selim Aslantaş, Sırp okurlarına Türk edebiyatını daha yakından tanıtmak amacıyla, kitap söyleşileri buluşmalarının yapılacağının haberini verdi. Nermin Yıldırım da, “Dünyanın dört bir yanındaki insanlar birbirlerine sandıklarından daha çok benziyorlar ancak insan eliyle çizilmiş sınırlardan ve politik sebeplerden dolayı birbirlerini düşman sanıyorlar. Birbirlerinden tamamen farklı olduklarını düşünüyorlar ama bu gerçekliği yansıtmıyor. Önyargılardan sıyrılarak, birbirimize baktığımızda aslında ne kadar da birbirimize benzediğimizi görebiliriz.” diyerek düşüncelerini belirtti. Konuşmasına devam eden Yıldırım, kültürlerin ve insanların birbirlerine yaklaşmaları, birbirlerini anlamaları ve birbirlerine anlayış göstermelerinin politikadan, ekonomiden ve günlük pek çok şeyden daha önemli olduğunu söyleyen Yıldırım, bunu gerçekleştirebilecek yegâne şeyin, sanat olduğunun altını çizdi. SAYFA 03 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI Balkan Haberleri 3 8 ubat 2016 Pazartesi NATO UÇAKLARI BULGARSTAN’DA UÇABLECEK Bulgaristan Parlamentosu, ihtiyaç halinde NATO uçaklarının ülkenin hava sahasını korumasına izin veren yasayı onayladı SOFYA - BALKAN GÜNLÜÜ B ulgaristan Parlamentosu, ihtiyaç halinde NATO uçaklarının ülkenin hava sahasını korumasına izin veren yasayı onayladı. www.dunyabulteni.net’e göre; görüşmeler sırasında yaşanan yoğun tartışmalara rağmen 2004 yılından bu yana NATO üyesi olan Bulgaristan'ın, hava kuvvetlerinin dışarıdan lojistik destek almasına izin veren yasa onaylandı. Muhalefet partilerinin temsilcileri, Bulgaristan’ın toprak dokunulmazlığının anayasada belirlendiğini ve yeni durumun buna aykırı düştüğünü öne sürdü. dönemine işaret ederek "Böylece 500 yıl bizleri koruyanlar tekrar koruyabilir” ifadesini kullandı. Parlamento Savunma Komisyonu Başkanı Valentin Radev ise gerektiğinde bu konuda bir NATO ülkesi ile anlaşma yapılabileceğinin belirlenmesine ilişkin Türkiye ile görüşmelerin yapılmadığını duyurdu. BSP’nın "ülkenin hava sahasının korumasının Bulgaristan’ın öncülüğünde yapılmasına" ilişkin önerisi ise reddedildi. Savunma Bakanı Nikolay Nençev Parlamentoda yapılan görüşmelere katılmadı. TÜRKİYE TARTIŞMASI Ana muhalefet konumundaki Rusya yanlısı Bulgaristan Sosyalist Partisi (BSP) milletvekilleri ise Bulgaristan hava sahasının korumasının bir NATO ülkesi olan Türkiye’ye verilebileceğine yönelik duydukları endişeleri dile getirdi. BSP Milletvekili Takso Ermenkov, Parlamentoya "Bulgaristan’ın artık Bulgar olmadığını gösterdi" suçlamasını yöneltirken, ülkenin Osmanlı egemenliğindeki AVRUPA PARLAMENTOSU Kosova tasar's'n' kabul etti STRASBURG - BALKAN GÜNLÜÜ A vrupa Parlamentosu Kosova karar tasarısını onayladı. Karar tasarısı, 403 evet, 130 hayır ve 104 çekimser oy ile kabul edildi. Haberi, Entegrasyon Bakanı Bekim Çollakü, sosyal medya üzerinden duyurdu. Strasburg’da toplanan Avrupa Parlamentosu Kosova karar tasarısında, Kosova’nın Avrupa Entegrasyon sürecinin hızlandırılması ve güçlendirilmesi talep ediliyor. Vize muafiyeti sürecinde, Kosova için 2016 yılında vize rejiminin kaldırılması için tarafların gerekli adımları atması isteniyor. www.dunyabulteni.net’e göre; ülke adına bütün olumlu adımların sıralandığı karar tasarısında, yolsuzluk ve organize suçla mücadele için ise daha çok mücadele edilmesi gerektiği de vurgulanıyor. Entegrasyon Bakanı Bekim Çollaku, Avrupa Parlamentosunun Strasburg’da Kosova Kararını onayladığını bildirdi. Çollaku, Kararın Kosova’nın Avrupa entegrasyonu sürecinin hızlandırılması ve güçlendirilmesine ait net talepleri içerdiğini belirtti. Bakan Çollaku Facebook’ta Avrupa Parlamentosu’nun Kosova Kararını benimsediğini, bu Kararda Vize Muafiyeti Yol Haritasının uygulanmasında kaydedilen ilerlemenin Avrupa Parlamentosu tarafından olumlu değerlendirilmesi yanısıra 2016 yılında vize rejiminin kaldırılması için tüm taraflardan gerekli faaliyetlerde bulunmasına da çağrı yapıldığını yazdı. Manastır Askeri dadisi’ne Türkler’den YO UN ZYARET İZMİR MEKTUBU eçen gün zmir’in önemli bir devlet memurunu ziyarete gittik. Çay, kahve, hal ve hat.r derken, sevrifatsait@balkangunlugu.com gili bürokrat.m.z bana: 24.Dönem İzmir milletvekili “Say.n vekilim, sizi araBalkan Stratejik Araştırmalar Rifat SAT yan herkese kulak veriMerkezi (BASAM) Başkanı yor ve bizden i%lerini yap.lmas.n. istiyorsuvekilinden çok daha fazla nuz. Hepsinin istei doru sayg.y. ona gösterir. Vekile veya samimi olmayabilir” çok rahat ama bürokrata temdeyip adeta, “Biraz eleme kinlidir. Ya%ad..m bir örneyap.n” demeye getirdi. i sizlerle payla%mak istiyoAyr.ca zamanlamaya da dikrum. zmir’in önemli bir kookat çekerek bazen geç saatperatifi bize geldi ve birazda lerde olur olmaz talepler de h.%.mla, “Say.n vekilim %öyle gelebiliyor, hepsini çözemezbir problemimiz var, ilgili siniz” deyip adeta sitem etti bakanl.kta falanca Genel ve çakt.rmadan bize geç saat- Müdür zorluk ç.kart.yor” te i% getirmeyin der gibi oldu. dediler. Bana oldukça sert bir Ben de hemen arkas.nda as.l. %ekilde durumu ileten bu duran Say.n arkada%lar. meclise davet Cumhurba%kan.m.z.n resmini ettim. O ak%am, problemli göstererek, “Ne yapal.m, olduklar. bakanl..n bütçesi reisi örnek al.yoruz, biz milgörü%ülüyordu. lgili Genel lete hizmet edeceiz” deyinMüdür de meclisteydi. ce sustu. Türkiye’deki siyaset Sorunu çözmek için Genel anlay.%.n.n dünyada bir örneMüdürü mecliste kulis dedii yok. Seçmen ve seçilen imiz yere ça.rd.m. Bu aras.ndaki balant. ve iletiarkada%lar. da oraya davet %im %eklinin kendine yol ve ettim. Genel Müdür bu arkaözgü bir yordam. var. da%lar. görünce %a%.rd. ve Siyasiler vaatler verirler. sordu, hay.rd.r arkada%lar Aralar.nda yap.labilecekler niye geldiniz? ve yap.lamayacaklar vard.r. Abartm.yorum, o bana sert Siyasetçi kazanmak ister, bir %ekilde sorunu çözün diye kazanmak için de seçmeni gelen kooperatif heyeti var memnun etmelidir. Bu ya, ne derse beenirsiniz, yönüyle en zor siyaset AK “Efendim çay.n.z. içmeye Partide yap.l.r. Neden mi? geldik, hiçbir sorunumuz AK Parti’de Say.n Recep yok” !!! Bir gün bir ilçenin Tayyip Erdoan’.n önemli kaymakam. köy kahvesine bir kural. vard.r. Ya yapacagider. Sandalyeye oturur. .n vaadi vereceksin, ya da Herkes el pençe durmaktad.r. verdiin vaadi yapacaks.n. Kaymakam, arkada%lar, der, Bol keseden atmak yok. size bir %ey aç.klayaca.m. Örnein birilerinin yapt.. Köylü merak içindedir. Ama gibi mazot %u kadar lira olabir taraftan da sayg. içinde cak, %u bedava olacak, vergikaymakam. pür dikkat dinleler kalkacak, herkes hemen mektedirler. Kaymakam der emekli olacak, imar aff. geleki: “Arkada%lar bu seçimlercek diyemezsin. Bol keseden de milletvekili aday.n.z oluatamazs.n. Eskiden olduu yorum” Bir anda millet rahagibi vaat ver, para bas, zam ta geçer ve herkes sandalyeyap yok. Hele popülist söylere oturur. Sonra hep bir lemler hiç sevilmez. a.zdan derler, Eeee! Say.n vekilim ne vaat ediyorsun LGNÇ HYERAR söyle bakal.m? Asl.nda Türkiye’deki bu siyaset hiyeTürkiye’de ilginç bir hiyerarrar%i komedisine en iyi %i vard.r. Vatanda% seçtii çözüm Ba%kanl.k sistemi olavekilden rahatl.kla ister. cak. Halk.n dar bölge sistemi Vekil bu istei bürokrata ileile seçecei vekilleri, gerçek tir. Vekilinki ricad.r. Oysa i%leri olan yasa yapma i%ini bürokrat icra makam.d.r. hem de daha güçlü bir yetki Bürokrat. oraya atayansa donan.m. ile yapacaklar. vekiller gibi seçilmi%lerdir. Vatanda%a Ba%kanl.k sistemiDier taraftan vatanda% bu nin bu yönünü de anlatmabürokratla kar%.la%t..nda m.z gerekiyor. G SEÇLM VE ATANMI Bulgaristan'da yeni bir Türk Partisi kuruluyor SOFYA BALKAN GÜNLÜÜ Vevçani’de Pagan B Karnaval' yap'ld' MANASTIR BALKAN GÜNLÜÜ M akedonya'nın Manastır Şehrinde bulunan Mustafa Kemal Atatürk'ün mezun olduğu Askeri İdadi binasında bulunan Manastır Müzesine geçen yıl 40 binin üzerinde ziyaretçiye ev sahipliği yaptı. Ziyaretçilerin büyük bir bölümünün ise yabancı turistlerden oluştuğu öğrenildi. www.yenibalkan.com’a göre: Manastır Müzesi’nde en çok Atatürk'ün yer aldığı anı odası ve Heraklea Antik bölümü ziyaret edildi. Müze ziyaretçileri arasında turistik geziler organizasyonuyla gelen Hollanda, Çek ve Finlandiyalı yabancı turistler yer alıyor. Fakat en çok Türkiyeli Turistlerin Manastır Müzesini ziyaret etti. Müze binasının Osmanlı döneminde inşa edilen Askeri İdadisi olması ve 117 yıl önce Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün burada Anı Odasının bulunması en çok Türkiyeli turistlerin ilgisini çekiyor. Yunan turistlerin ise ilgisini müzedeki Heraklea Antik bölümü çekiyor. Manastır müzesi 2016 yılında turist sayısını 60 bine çıkarmayı planlıyor. VEVÇAN BALKAN GÜNLÜÜ B irkaç yıl önce İslam’a hakaret eden gösterilerin yapıldığı ve büyük tartışmalara yol açan Vevçani karnavalının açılışı gerçekleşti. www.yenibalkan.com’a göre: karnaval, geç saatlere kadar sürdü. Karnavalda Vevçani sokaklarında yürüyen defilelerde farklı gösteriler yapıldı. Son birkaç yıldır olduğu gibi bu yıl da terör örgütü IŞİD İslam’la bağdaştırıldı. Bunun yanı sıra telefon dinlemeleri, yabancı istihbarat birimleri, sahte kimlik kartı üretimi, özel yetkili savcılık gibi Makedonya’daki güncel olaylar da gösteri ve kostümlerle karnavalda sergilendi. Vevçani karnavalı, farklı gösterilerle devam etti. Makedonya Kültür Bakanlığı’nın destekleriyle düzenlenen Vevçani Karnavalı, BBC tarafından dünyanın en iyi pagan karnavalı seçmişti. ulgaristan'da Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi (HÖH) eski Genel Başkanı Lütfi Mestan'ın başkanlıktan uzaklaştırılmasının ardından, yeni parti kurulacağı resmen açıklandı. Bulgaristan Şumnu Bağımsız Milletvekili Aydoğan Ali, Bulgaristan'da, Lütfi Mestan başkanlığında yeni bir Türk Partisi kuracaklarını bildirdi. www.dunyabulteni.net’e göre; Ali, çeşitli temaslarda bulunmak üzere geldiği Edirne'de yaptığı açıklamada, Bulgaristan’da üyelerinin çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Hak ve Özgürlükler Hareketi Partisi (HÖH) Genel Başkanı Lütfi Mestan'ın başkanlıktan uzaklaştırılmasının ardından, 6 Türk milletvekilinin partiden istifa ettiğini anımsattı. Mestan'ın partinin onursal başka- nı Ahmet Doğan tarafından HÖH'ten ihraç edildiğini anlatan Ali, şunları söyledi: "Son gelişen olaylardan sonra insanımızın şahsiyetini ve onurunu zedeleyecek hareketler yapıldı. İnsanımız bazı şüphelerin ortaya çıktığını gördü ve maskeler düştü. Onursal başkan Ahmet Doğan'ın dış baskıyla yaptığı hareketten sonra biz bu haksızlığa karşı koymak için Lütfi Mestan başkanımızla yeni bir oluşuma gidiyoruz. Bulgaristan'da yeni bir Türk Partisi kurulacak. Bu konuda çalışmalarımızı yoğunlaştırdık. Yakın bir zamanda partiyi ilan edeceğiz. Yeni kuracağımız bu partiye Bulgaristan'da bir ihtiyaç. Partiye küskün birçok seçmenimiz vardı. Hak ve Özgürlükler Hareketi ne bir hukuk, ne bir hak savunuyor ne de seçmeninin refahı için çalışıyor. Bundan dolayı Bulgaristan'da temiz, yeni bir partiye ihtiyaç vardı." Ali, 10 gün içerisinde partiyi kamuoyuna tanıtacaklarını açıkladı. SAYFA 04 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 4 Kosova Haberleri CYPRUSON-ROAD (1) ata.atun@atun.com Prof.Dr. Ata ATUN alk m z n büyük bir k sm n n h z ölçen sabit sürat kameralar ndan büyük boyutlarda ikâyetleri var. Bir taraftan asgari ücrete orant l olarak çok fahi konumdaki yüksek ceza ücretleri vatanda mali aç dan zora sokarken, di er taraftan da ac mas z puanlar üçbe tane dikkatsiz sürü ten sonra vatanda ehliyetsiz b rakmakta. Üstelik ülkemizde toplu ta mac l a yönelik hiçbir çal ma yok. Ne düzenli ve devaml bir otobüs seferi var, ne tramvay, ne metro ne de düzenli minibüs seferleri. Mevcut otobüsler, gece belli saatlere kadar, ehir içinde en geç 21.30 veya o civarlarda sefer yap yorlar. ehirleraras minibüsler ise 18.30’a kadar… KKTC’de araban z yoksa yand n z demektir. Hükümet halk n en büyük gereksinimi olan toplu ta mac l a yönelik hiçbir yat r m yapmam bu güne de in. Gerçekte KKTC hükümeti kuruldu u günden beri sendikalar n esiri olmu , toplad bütün gelirleri sadece memurlara maa olarak ödemekte, elinde para kalmad için de halka hizmet verememekte. Devlette çal an ve emekli olmu yakla k 33 bin kamu görevlisi, çal ma ya ndaki geri kalan 150 bin ki inin hakk n yemekte, onlara hizmet götürülmesine engel olmakta ald klar yüksek maa lar nedeni ile. Fakire fukaraya, dullar m za ve yetimlerimize geçinmeleri için ortalama 600 ile 900 lira aras maa ödenirken, i e bile gitmeyen devlet memurlar na be alt bin lira maa ödenmekte. H E YARAMAYAN MEMUR e yaramayan memuru atsan atamazs n, satsan satamazs n KKTC’de. KKTC devleti maalesef bu memurlar ölene kadar ödüyor, ba kalar n n cebine el at p, bo az ndan ve r zk ndan keserek. Üstelik bu ülkenin memur olmayan vatanda na öyle bir kaz k at lm ki, inan l r gibi de il. Memurlar n kendilerinin ödemesi gereken emekli maa primini ve emekli ikramiyesi primini de vatanda n s rt na yüklemi ler. Memurlar yüzde 3 gibi son derece komik bir prim öderken, geri kalan yüzde 35’ini de vatanda n s rt na yüklemi ler. KKTC halk n n s rt nda büyük bir kambur haline gelmi bu tembel ve verimsiz memurlar n primlerini de maa- lesef vatanda lar m z ödemekte. KKTC hükümeti hazinede memur maa lar ndan arta kalan para olmad için halka yönelik toplu ta ma sistemi kuramam bu güne de in. Bu nedenle de birçok bölgemize sefer yapan toplu ta ma araçlar mevcut de il. Vatanda aç kças kendi arac na mahkűm edilmi . Bunu f rsat gören hükümetler de, dolayl vergi gelirinin hat r say l r bir k sm n yak t üzerine gümrük, fon koyarak, yol vergisini her y l ac mas zca artt rarak, uygulamas 1950’li y llardaki ngiliz sömürge dönemi idaresinden kalan ve amac vatanda a hizmet vermek de il, tuza a dü ürüp ceza almak olan “Araç muayenesi”nde ve de trafik cezalar nda bulmu . Trafik cezalar tam bir ba belas vatanda için. En küçük bir hatada, zaten k t kanaat geçinen vatanda n cebinden yüklü bir miktar paray almakta, üstelik bir de ceza puan vermekte. Bu sistem, vatanda e itip trafik kurallar na uygun olarak araç sürmesine yönelik olaca na tamamen cezaland rmaya yönelik maalesef. Trafik h z kameralar n n rengi bile insano lunun gözünü aldatacak ve görülebilmesini en aza indirecek bir renk ve yans tmayan boya türü ile boyanm . Halk m z n büyük bir k sm n n h z ölçen sabit sürat kameralar ndan büyük boyutlarda ikayetleri var. Bir taraftan asgari ücrete orant l olarak çok fahi konumdaki yüksek ceza ücretleri vatanda mali aç dan zora sokarken, di er taraftan da ac mas z puanlar üç-be tane dikkatsiz sürü ten sonra vatanda ehliyetsiz b rakmakta. Gerçekte h z ölçen sabit sürat kameralar sürücüleri e itmekten çok uzak. Daha çok sürücüleri dalg nl klar ndan faydalan p tuza a dü ürerek ceplerinden para almaya yönelik bir uygulamaya dönü tü maalesef. Birçok akademik makale, özellikle de psikiyatristlerin bulgular , siyah renkteki asfalt yollar ile ortalar ndaki beyaz eridin araç sürücülerini yola ç kt ktan bir müddet sonra hipnotize etti i ve süre enlikten dolay dikkat kavram n azaltt yönünde. Bu durum, tam da bizim h z ölçen sabit sürat kameralar n n arzulad ortam. H z ölçen sabit sürat kameralar insano lunun beyin yap s n n bu zaaf ndan faydalanarak sürücüleri bu dalg nl k an nda yakalamak ve cezaland rmak amaçl kurulmu lard r ülkemizde. Ve sürücüleri e itmekle uzaktan yak ndan ilgileri de yoktur. Zaten bu kameralar n boyand renk bile insano lunun bir ba ka zay f yönünü kullanmaya ve parasal kazan ma dönü türmeye yöneliktir. 8 ubat 2016 Pazartesi Kosova Kültürü 2016’da Türkiye’de tantlacak Türkiye’nin Priştine Büyükelçisi Kıvılcım Kılıç, Kosova Kültür Bakan Yardımcısı Rexhep Hoti ile bir araya geldi. Görüşmede Türkiye’de 2016’nın Kosova yılı olarak ilan edilmesi ile ilgili yapılacak etkinlikler üzerinde duruldu PRTNE - BALKAN GÜNLÜ Ü T ürkiye’nin Priştine Büyükelçisi Kıvılcım Kılıç, Kosova Kültür Bakan Yardımcısı Rexhep Hoti ile bir araya geldi. Kosova Kültür Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, görüşmede Kosova ile Türkiye arasında kültür alanında işbirliğin daha ileriye taşınması imkânlarının ele alındığı belirtildi. www.kosovaport.com haber sitesinden alınan bilgiye göre; Bu çerçevede Türkiye’de 2016’nın Kosova yılı olarak ilan edilmesi ile ilgili yapılacak etkinlikler üzerinde duruldu. Kültür Bakan Yardımcısı Hoti, Türkiye’nin özellikle kültür alanında Kosova’ya verdiği destekten dolayı teşekkürlerini ifade ederek, Türkiye’de 2016 yılında Kosova kültürünün tanıtılmasının yapılacak olmasının önemine değindi. Büyükelçi Kıvılcım Kılıç, Kosova kültürünün Türkiye’de 2016 yılında başarıyla tanıtımının yapılacağına inandığını belirterek, tanıtımlarda, Türkiye ile Kosova arasında ortak değerlerin yansımasının olacağını umut ettiğini kaydetti. Büyükelçi Kılıç, Türkiye ile Kosova arasındaki mükemmel ilişkilerin gelecekte de somut projelerle süreceğini teyit etti. Kosova’ya ithalatta Türkiye ikinci srada PRTNE - BALKAN GÜNLÜ Ü K osova İstatistik Ajansı’nın verilerine göre, Kosova 2015 yılının Aralık ayında en fazla mal Sırbistan’dan ithal etti. İthalat toplamında Sırbistan yüzde 12,7 oranı ile birinciliği kimseye kaptırmadı. Türkiye ise ikinci sıraya yerleşti. Türkiye, Kosova’nın en fazla ürün ithal ettiği ikinci ülke oldu. www.kosovaport.com haber sitesinden alınan bilgiye göre; Almanya’nın önüne geçen Türkiye yüzde 12 oranı ile ikinciliğe yükseldi. Kosova’nın geçen yılın Aralık ayında en fazla ithalat gerçekleştirdiği 3 ülke yüzde 11,9 oranı ile Almanya üçüncü, yüzde 9,4 ile Çin dördüncü, yüzde 9,2 ile İtalya beşinci ve yüzde 5 ile Makedonya altıncı sıraya yerleşti. Aralık 2015’te Kosova’nın ise ihraç ettiği ülkelerin sıralamasında yüzde 16,4 ile Arnavutluk, yüzde 13,3 ile Sırbistan, yüzde 9,1 ile Makedonya, yüzde 4,4 ile Almanya, yüzde 4,3 ile İsviçre ve yüzde 4,3 ile Türkiye yer aldı. BABAKAN MUSTAFA: Euro-Atlantik’te kararlıyız PRTNE BALKAN GÜNLÜ Ü K osova Başbakanı İsa Mustafa, NATO Avrupa Müttefik Kuvvetler Başkomutanı General Philip M. Breedlove’u ile bir görüşme gerçekleştirdi. Başbakan İsa Mustafa, kendisinin ve NATO’nun Kosova’ya sundukları destek ve katkılarından dolayı NATO Avrupa Müttefik Kuvvetleri Başkomutanı General Philip Breedlove’a teşekkür etti ve Kosova vatandaşlarının olumlu değerlendirmelerini dile getirdi. Başbakan Mustafa aynıca güvenlik durumda meydana gelen ilerleme, Avrupa entegrasyonlar süreci, ekonomik kalkınma, hukuk devletin güçlendirilme- si, reformlar ve diğer konulardan General Breedlove’u bilgilendirdi. www.kosovahaber.net’e göre; Mustafa bundan başka şiddet radikalizmi ve aşırıcılıkla mücadelede Kosova’nın elde ettiği somut sonuçlar ve ortak küresel koalisyonun bu olumsuz olgularla mücadelesinin diğer adımlarından General Breedlove’a detaylı bilgileri aktarıp NATO ile işbirliği ve siyasi diyalogun güçlendirilmesi yönünde Hükümet’in taahhütlerini dile getirdi. Kosova Türk Yazarlar Derne i'nde seçim PRTNE BALKAN GÜNLÜ Ü K osova Türk Yazarlar Derneği’ni 2015-2016 yılı döneminde temsil edecek başkan görevine dernek eşbaşkanı Envar Baki, dernek genel sekreterliğine de Canan Özer seçildi. Kosova Türk Yazarlar Derneği, hafta içerisinde Priştine’de yıllık değerlendirme ve seçim toplantısını gerçekleştirdi. “Gerçek” Kültür, Sanat ve Spor Derneği salonunda düzenlenen toplantıya, yazar, şair, sanatçı ve aydınlarımız katıldı. www.kosovaport.com’un haberine göre; Kosova Türk Yazarlar Derneği’nin belirlediği amaç ve hedefleri doğrultusunda 2014-2015 yılı etkinlik ve mali raporunu sunan Dernek Eşbaşkanı Dr. Taner Güçlütürk, etkinlik bakımından yoğun ve başarılı bir yılı geride bıraktıklarını ifade etti. Derneğin çalışmalarından özetli bir rapor sunan Güçlütürk, diğerleri arasında şunları vurguladı: “Geçen yıl etkinliklerimizi Çanakkele Savaşları’nın 100’üncü, “Doğru Yol” Türk Kültür Sanat Derneği’nin 65’inci, Kosova Türk Yazarlar Derneği’nin kuruluşunun 20’inci yıldönümlerine adadık. Bu vesilelerle başta edebiyat buluşmaları olmak üzere, yanı sıra kitap ve albüm tanıtımları, portre ve saygı geceleri, anma saatleri, ziyaretler ve önemli jübileleri kaydettik. 2015 yılında Kosova Türk Yazarlar Derneği yayınları tarafından hazırlanan ve genç şair ile yetenek- lerimizin en güzel örneklerini muhteva eden “Yeni Yol Arkadaşları” adlı Kosova’nın yazında, görselde, müzikte genç sanatkâr ve yetenekleri seçkisi, 23 Nisan Kosova Türkleri Milli Bayramı Kutlama Kurulu desteğiyle yayınlayarak, 27 Nisan 2015 tarihinde Prizren Yunus Emre Türk Kültür Merkezi’nde tanıtımı gerçekleştirdik.” SAYFA 05 5 Balkan Haberleri MUHASEBE VE SBER SUÇLAR Nazlı Gaye ALPASLAN ünümüzde teknolojinin her geçen gün geli mesi sonucu ile teknolojinin ve bu teknolojilere eri ilebilirliin giderek artmas( sonucunda güvenli muhasebe kay(tlar( alan(nda da bili im sistemlerine yönelik i lenen fiiller nedeniyle siber suçlar çoalmaktad(r. Siber suç, bir bili im sisteminin güvenliini ve buna bal( rakamsal verileri veya kullan(c(s(n( hedef alan suçlard(r. Bazen hedef muhasebe verileri de olabilir. Siber suçu, dier suçlardan özellii bir bili im sistemi olmadan fiilin i lenememesidir. Siber suç türü bilgisayar ve internete özgül suçlar olarak da isimlendirilmektedir. Bu yaz(m(zda, bir irketin resmi muhasebe kay(tlar(, fatura sistemleri, üzerinde d( ar(dan hacker taraf(ndan girilerek bütün verilerin ba ka bir ortama transfer edilmesi veya bütün bu mevcut kay(tlar(n tamam(yla silinmesi fiili de siber suç olarak adland(r(labilir. Siber suçlar(n biliim sistemler kullan(lmak suretiyle i lenerek fiilin tamamland(( bir vakad(r. Ancak böyle olmas(, o eylemi siber suç yapmayacakt(r. Siber suç, bir biliim sistemine izinsiz yollar ile girilerek buradan elde edilen veriler üzerinden yola ç(k(larak daha sonra ortaya ç(kan fiillerdir. Bu suçun i lenmesinde, ba ta hedef bir gerçek ki i veya tüzel ki i olabilecei gibi bireyin veya tüzel ahs(n mameleki veya bir sistemin kendisi de olabilir. G KÂYET SUNMAK ZORUNLUDUR Örnein, bir sisteme izinsiz girilerek mü teri bilgilerinin elde edilmi olmas(, muhasebe kay(tlar(nda tahrifat yap(lm( olmas(, verileri silmek, rakamlarda oynama yapmak gibi fiiller siber suç kategorisinde deerlendirilmektedir. Siber suç ile ilgili bir fiile maruz kalan bir ki i bu konuda ilgili Emniyet Müdürlüü’ne ba vurup, durumu bildirerek konu ile ilgili ikayetlerini sunmas( zorunludur. Muhasebe alan(nda i lenilen siber suçlar ile ilgili fiile maruz kalan gerçek veya tüzel ki inin durumu bal( bulunduu vergi dairesine bildirmesi mümkündür. Muhasebe kay(tlar(nda vergi ziya( veya 213 say(l( VUK md. 359 ‘da tan(mlanan fiillerin bulunmas( halinde, bu fiillerin tespiti halinde ayr(ca Asliye Ceza Mahkemesi’nde yarg(lama mahfuzdur. Ceza Mahkemesi’nde yarg(lanacak vergi suçlar( ve cezal( ile ilgili 213 say(l( VUK ilgili maddelerinin göz önünde bulundurulmas( ayr(ca gerekecektir. Öte yandan siber sald(r(lara kar ( ilgili Emniyet Müdürlüü’ne müracaat edilmesi ve durumun Emniyet Müdürlüüne bildirilmesi yararl( olacakt(r. 8 ubat 2016 Pazartesi AK PART’de Rfat Sait’e yeni görev AK Parti Genel Merkez Sivil Toplum ve Halkla ilikiler Bakan yard+mc+l++na getirilen 24. Dönem zmir Milletvekili Rifat Sait, Ege Bölgesi’nden sorumlu olacak. Sait’e ayr+ca Balkan Dernekleri, Roman Dernekleri, Kültür Dernekleri, Kalk+nma Dernekleri ve Göçmen Dernekleri ile ilgilenmesi konusunda görev verildi H.MERKEZ BALKAN GÜNLÜÜ A K Parti Genel Merkez Sivil Toplum ve Halkla ilişkiler Başkan yardımcılığına getirilen 24. Dönem İzmir Milletvekili Rifat Sait, Ege Bölgesi’nden sorumlu olacak. Kısa adı BASAM olan Balkan Stratejik Araştırmalar Merkezi’nin de Başkanlığını yürüten Sait, AK Partide Balkan Dernekleri’ni takip edecek. Sait’e Balkan Derneklerinin dışında Roman, Kültür, kalkınma ve göçmen derneklerini de takip etmesi konusunda görev verildi. Konu ile ilgili açıklama yapan Rifat Sait, “Genel Başkan Yardımcımız Sayın Selçuk Özdağ’ın başkanlığında Sivil Toplum ve Halkla ilişkiler Başkanlığı olarak önemli çalışmalar yaptık ve yapmaya devam edeceğiz. Bildiğiniz üzere AK Parti heyeti olarak Diyarbakır’a bizzat giderek oradaki halkımıza sahip çıktık ve yardım kampanyamızın ilk kısmını buradaki vatandaşlarımıza dağıttık. Bu kapsamda İzmir’den bir TIR dolusu yardım Diyarbakır’ın Sur ilçesine gönderildi. Önümüzdeki hafta inşallah yine İzmir’den AK Parti olarak bir TIR yardımı da TUZLA - BALKAN GÜNLÜ⁄Ü B osna'da değişik şehirlerde düzenlenen yürüyüşlerde "dini sembolleri" yasaklamasına tepki gösterildi. Dünya Başörtüsü Günü kapsamında düzenlenen yürüyüşlerde, Bosna Hersek Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun (VSTV) yargı çalışanlarına, başörtüsünü de içine alacak şekilde "dini sembolleri" yasaklamasına tepki gösterildi. www.haber7.com’a göre; Tuzla'daki Özgürlük Meydanı'nda toplanan grup, VSTV'nin yasağını ATNA - BALKAN GÜNLÜ⁄Ü G olumsuz etkilendi. EYLEMLERE KATILMAK İÇİN HİZMET VERDİLER Atina Metrosu ve şehir içi sefer yapan bazı otobüsler vatandaşların kent meydanındaki gösterilere katılması için günün belirli saatlerinde hizmet verdi. Bu arada, hükümetin sosyal güvenlik reformunu ve tarım sektörüne getirilen ek vergileri protesto ede- rek, traktörleriyle şehirlerarası yolları kapatan çiftçilerin vatandaşların büyük kentlerdeki gösterilere katılabilmesi için eylemlerine gün boyunca ara verdiği bildirildi. Atina’da, ADEDY ve GSEE’nin çağrısıyla Kalfthmonos Meydanı'nda toplanan ve PAME’nin Omonia Meydanı'nda düzenlediği mitinge katılan yaklaşık 40 bin kişi, parlamentonun bulunduğu Sintagma Meydanı'na yürüyüşe geçti. Saraybosna’da pazaryeri katliam" kurbanlar"na anma SARAYBOSNA BALKAN GÜNLÜ⁄Ü B osna Hersek'in başkenti Saraybosna'daki Markale pazar yerinde 5 Şubat 1994'teki katliamın kurbanları anıldı. www.dunyabulteni.net’in haberine göre: Sırp Cumhuriyeti Ordusu (VRS) tarafından düzenlenen havan saldırısı sonucu 68 kişinin hayatını kaybettiği ve 144 kişinin yaralandığı Markale'deki pazar yerinde anma töreni düzenlendi. Kurban yakınları, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve siyasiler katliamın kurbanları için yapılan anıta çelenk bıraktı, saygı duruşunda bulunup dua etti. Saraybosna Kantonu (KS) Çalışma, Sosyal Politika ve Göçmenler Bakanı Amela Dautbegovic, burada yaptığı Şırnak’a göndereceğiz” dedi. Rifat Sait sözlerini şöyle sürdürdü; “18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma Günü dolayısıyla Mart Ayında Çanakkale’de etkinliklerimiz olacak. Yine Mart ayında İzmir’de bir Roman çalıştayı yapmayı planlıyoruz. AK Parti Sivil Toplum ve Halkla İlişkiler Başkanlığı olarak yurt içinde ve yurt dışındaki derneklerimizi ziyaret edeceğiz. Bu kapsamda Ege Bölgesi’ndeki illeri bizzat gezip, buralardaki dernekleri ziyaret edeceğiz. AK Parti olarak halkımızın her zaman yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz.” Bonak kad"nlar" baörtüsü için yürüdü Komu’da hayat felç oldu rev nedeniyle tüm ülkedeki kamu kurumlarındaki hizmetler durma noktasına gelirken, doktorların ve diğer sağlık çalışanlarının iş başı yapmadığı devlet hastanelerinde yalnızca acil servis ve güvenlik ekipleri hazır bulundu. Mahkemelerde duruşmalar ertelendi, eczaneler, müzeler ve tarihi yerler kapalı kaldı. www.haber7.com’a göre: Çok sayıda dükkan ve iş yeri de greve destek vermek için kepenk kapattı. Denizcilerin ve Yunan Havacılık Teşkilatı çalışanlarının da greve katılması nedeniyle limanlarda gemiler bağlı kaldı. İç hatlardaki çok sayıda uçuş iptal edilirken dış hat seferlerinde aksaklıklar yaşandığı bildirildi. Grev kapsamında tüm toplu taşıma araçlarının ve taksicilerin kontak kapattığı Atina’da trafik SIYAH MAVI KIRMIZI SARI konuşmada, bugün sadece Markale'de hayatını kaybedenleri değil, savaş boyunca Saraybosna'da hayatını kaybeden tüm kurbanları andıklarını söyledi. Dautbegovic, "Markale, meydan okumanın ve mücadelenin sembolüdür. Saraybosna'ya ve Saraybosnalılara yapılanları unutmayalım, unutturmayalım" şeklinde konuştu. Markale'deki katliamda kız kardeşini kaybeden Asim Skamo da pazar yerindeki patlamadan kendisinin de yaralı olarak kurtulduğunu belirterek, "Aradan 22 yıl geçse de pazar yerinin yakınından geçmek hala çok zor geliyor" dedi. "hayal kırıklığı ve ayrımcı bir eylem" olarak nitelendirirken, düzenledikleri yürüyüşle başörtüsüne yönelik önyargılara dikkat çekti. Yürüyüşe katılan Amina Karic, yargı çalışanlarına yönelik yasağın diğer kamu kurumlarına da yayılmasından endişe duyduğunu belirterek, "Şu anda öğretmenlik eğitimi alıyorum. Başörtüsüne yönelik bu ayrımcı karardan sonra, okulumu bitirdikten sonra iş bulamama endişesine kapıldım" dedi. Başörtüsü yasağının dini özgürlüklere aykırı bir karar olduğunu söyleyen Karic, kararın bir an önce geri çekilmesini umduğunu ifade etti. SAYFA 06 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 6 Arat rma 8 ubat 2016 Pazartesi Batı Trakya Türkleri’nin ekonomik ve demografik G gelişimi 3 Batı Trakya Türk Azınlığı’nın tüm hakları uluslararası antlaşmalarla garanti altına alınmış olmasına rağmen uygulamada azınlık aleyhine çeşitli politikalar yürütülmektedir. Bölge insanı uzun yıllar boyunca çeşitli uygulamalarla topraksızlaştırılmıştır. Bu durum aynı coğrafyada yaşayan, aynı ülke vatandaşı iki farkı toplumun çok farklı refah seviyelerinde olma sonucunu doğurmuştur ünümüzde Türk asıllı nüfusun sahip olduğu toprağın miktarıyla ilgili herhangi bir resmi belge bulunmasa da daha önce adı geçen Zolotas, Aggelopoulos ve Pesmazoglou’dan oluşan kurul raporunda İskeçe ve Gümülcine illerinde Türk Asıllı nüfusun sahip olduğu toprak miktarları hakkında oranlar verilmiştir. Türkler yoğun olarak bu iki il sınırları içinde yaşadığı için söz konusu raporda Dedeağaç’taki Türklerin toprakları dikkate alınmamıştır. Buna göre; İskeçe’deki arazilerin yüzde 71’i Yunanlılara, yüzde 29’u Türklere Gümülcine’deki arazilerin yüzde 53,5’i Yunanlılara, yüzde 46,5’i Türklere aittir. Bu verilere göre Türklerin yoğun olarak yaşadıkları iki ilde ortalama toprağın yüzde 35’ine sahiptirler. Dedeağaç il sınırları içerisinde Türklere ait toprak miktarı çok azalmıştır. yüzde 0,3 ila yüzde 0,5 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Bu yüzdeleri ilgili illerin toplam tarımsal arazi miktarları ile çarptığımızda yaklaşık olarak Türk ve Yunan nüfusun elindeki işlenir arazilerin miktarı ortaya çıkacaktır. Doksan yıldan kısa bir süre önce toprağın yüzde 84’üne sahip olan Türk azınlık doksan yıl sonra toprağın yüzde 82’sinin sahibi değildir. MÜLKİYETİN YUNANLILARIN LEHİNE DEĞİŞMESİNİN NEDENLERİ Azınlığın yüzde 80’e yakını toprağa bağımlıdır. Ekonomik gücünü topraktan alan bir toplumun nüfusunda çok önemli düşüşler olmazken, sahip olduğu toprağın toplama göre oranında çok sert düşüşler olmuştur. Dedeağaç’ı dikkate almasak bile Türkler sahip oldukları toprakların çok önemli bir kısmını yitirmişlerdir. Bu el değiştirme nedenlerini dört başlık altında toplamak mümkündür. AZINLIK MÜLKÜNÜN SATIN ALINMASININ ÖZENDİRİLMESİ Yunanistan Merkez Bankası ile Yunanistan Ziraat Bankası arasında 22 Kasım 1966 tarihinde bir antlaşma imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre “Trakya Müslümanlarına ait arazileri, zirai yapıları, Yunan vatandaşı ve Hıristiyan dinine mensup Elenlerin satın almaları özendirilmektedir. Hıristiyan bir Yunan yurttaşının bir Türk asıllıdan alacağı arazi için ödeyeceği paranın tamamı kredi olarak verilecek, intikal vergisi ve diğer harcamalar da kredi kapsamına alınacaktır. “Özel Krediler” adı altında verilen bu kredilerin geri ödeme süresi 20 yıl olacaktır. Antlaşmanın son maddesinde şöyle bir hüküm yer almaktadır. “Bu kredilerin usulsüz kullanıldığının saptanması durumunda ilgili Ziraat Bankası şubesi kredinin anında geri verilmesini isteyebilir.” Yani kredinin Türk mülkü satın alınmasından başka bir iş için kullanılması usulsüzlük durumudur. Söz konusu krediler eski Sovyet Cumhuriyetlerinden getirilen Pontuslulara da kullandırılmıştır. Hatta AB (o günkü adıyla AT) bütçesinden de Pontusluların iskânı için mali yardımlar çıkartılmıştır. Yerel basında, bu Rum asıllı Sovyet Yurttaşlarının iskanı için Avrupa Konseyinin 50 milyon drahmi, AT’nin de 850 milyon drahmi yardımda bulunma kararı aldıkları, AT’nin ayrıca 1993 yılına kadar toplam 6 milyon ECU yardımda bulunmayı vaat ettiği yazılmıştır. Bu durumda Pontusluların da kolay krediyle desteklenmiş ek bir arazi talebi yaratmaları beklenmiştir. Ayrıca söz konusu araziler için rayiç bedeller üzerinde fiyatlar oluşmuştur. Bu durum makul koşullarda sağlanan kredilerin arazi talebini arttırmasından kaynaklanmaktadır. Böylelikle Türkler de arazilerini satmaları için teşvik edilmişlerdir. Bir dönem Hıristiyan komşular Müslüman evlerini kapı kapı dolaşıp satılık arazi var mı diye sormaya başlamışlardır. Kamulaştırmalar Türk topraklarının elden çıkarılmasındaki en büyük rolü kamulaştırmalar oynamaktadır. Tahminlere göre el değiştirmenin yarısı bu şekilde gerçekleşmektedir. Kamulaştırmalar için kullanılan birinci yasal dayanak topraksız çiftçi ve hayvan yetiştiricisinin yerleştirilmesi için yapılan kamulaştırmaya ilişkin 2185/1952 sayı ve tarihli yasadır. Yasa sahibi tarafından işlenen arazinin 500 dönümden, sahibi tarafından işletilmeyen arazinin de 250 dönümden fazlasının kamulaştırılmasını ve mahkeme tarafından saptanan kamulaştırma bedelinin üçte birinin 20 senede itfa edilecek yüzde 6 faizli devlet bonosu biçiminde ödenmesini öngörmektedir. Türk asıllı yurttaşlara ait büyük çiftlikler için bu yasa geniş biçimde uygulanırken, topraksız azınlık üyelerine dağıtılan topraktan pay ayrılmamıştır. Daha çok orta ve küçük ölçekte toprak mülkiyetine sahip olan azınlık rençberi ve köylüsünü asıl ilgilendiren kamulaştırmanın ikinci dayanağı, yani kamusal gereksinme nedeniyle yapılan kamulaştırmalardır. İleri sürülen nedenler genellikle azınlık topraklarında askeri tesis, sanayi sitesi veya üniversite kampüsü yapılacak olmasıdır. Nitekim Gümülcine’nin Yahyabeyli, Vakıf, Ambarköy ve Kafkas köylerinde 4000 dönümlük tarım alanı Mayıs 1978’de sanayi sitesi yapılmak üzere kamulaştırılmıştır. 1985 yılına kadar kamulaştırılan arazinin yarısına sanayi tesisi yapılmış atıl kalan kısım köylülere açık arttırma usulü ile kiralanmıştır. Sözü edilen bu kamulaştırma faaliyetlerinden biri de Trakya Dimokritos Üniversitesi Kampüsü için 3 bin 200 dönüm tarla Gümülcine kent merkezinin bitişiğinde (kentin kuzeyinde) Yaka Bölgesinde kamulaştırılmıştır. Yine aynı bölgede 4 bin 300 dönüm arazi de askeri bölge için kamulaştırılmıştır. Dimokritos Üniversitesi için kamulaştırılan alan büyük tartışmalara yol açmış, yapılan itirazlar kamulaştırmanın özünden ziyade; Çorak topraklar üzerinde değil de sulak ve verimli topraklar üzerinde yapılması, miktarlarının kamusal gereksinmeyi fazlasıyla aşması, bir de kamulaştırma bedellerinin aşırı düşüklüğü üzerinedir. Örneğin Dimokritos Üniversitesi kamulaştırılmasında, azınlık üyeleri Rodop Valisine bölgenin topografik yapısına ilişkin planlar sunarak, kamulaştırılan arazinin çok değerli ve verimli topraklardan oluştuğunu belirtmiş, bunun yerine o kadar verimli olmayan, genelde yine Türklerin topraklarından oluşan söz konusu bölgenin tam karşısına isabet eden toprakların kamulaştırılmasını önermişlerdir. Yakınmalar arasında bu toprakların dönümüne o zaman için 18 bin drahmi ile 23 bin drahmi (2001 sonu 1Euro= 340,75 drh.) arasında değişen cüzi fiyatlar verildiğinin yanı sıra, Yunanistan’ın en büyük yüksek öğretim kurumu olan Selanik Aristotelio Üniversitesi’nin 640 dönümlük bir arazi üstüne kurulmuş bulunduğudur. (Dimokritos Üniversitesi için kamulaştırılan alanın 1/5’i kadar). Yine Şapçı Bölgesi ve civar köylerinde 1984 yılında açık hava hapishanesi yapılmak üzere 6000 dönümlük araziyi kamulaştırma yönünde bir kararname çıkartılmıştır. 630 azınlık ailesini kapsayacak olan bu kamulaştırmadan daha sonra vazgeçilmiştir. Tarlaların yanı sıra vakıfların da kamulaştırmaya maruz kalması azınlığın daha çok tepkisini çekmiştir. Aralık 1972’de Tabakhane Camii’nin yıkılması buna örnek olarak gösterilebilir. ARAZİ BİRLEŞTİRMESİ Türklerin sürekli arazi kaybetmesinin sebeplerinden biri de, zamanla bölünüp ekonomik olmaktan çıkan arazilerin birleştirilip yeniden dağıtılmasına ilişkin 821/1948 sayılı kanunun özel biçimde uygulanmasıdır. Eski deyimiyle tevhid-i arazi denilen, Yunanca da ise “Anadazmos” diye anılan bu uygulama, ilgili bölgedeki mülk sahiplerinin yarıdan fazlasının dilekçe vermesi sonucu yapılmakta, dağıtım sırasında da, toprağı alınan kişiye eski toprağına eş değer toprak verilmektedir. Ancak 1974’ten sonra bu uygulamanın yeni biçim aldığı ve valinin takdiriyle zorunlu hale geldiği görülmektedir. Bunun kanuni dayanağı madde 2/2’nin b şıkkıdır. Buna göre “eğer sulama, kurutma ve sel baskınlarından korunma gibi faaliyetler dağıtımı zorunlu kılarsa” anadazmos zorunlu yapılabilecektir. Oysa azınlık basınına göre Batı Trakya’da su baskını gibi doğal felaketler çok eski tarihlerden beri yaşanmamaktadır. Anadazmos maksadıyla oluşturulan komisyonlarda bazı istisnalar hariç azınlık üyesi Türk bulunmamıştır. Ayrıca çoğu zaman tebligat yapılmadan komisyon gelmekte ve karar vermektedir. Türklere yeniden dağıtılan araziler eskisine oranla daha kötü yerlerden verilmekte, en önemlisi de eski toprağın sınıfı mutlaka düşük yazıldığından (Örneğin 1. Sınıf yerine 3. Sınıf denilerek kayıtlara geçmekte toprak sahibi buna itiraz edememektedir.) Yeniden dağıtımda verilen toprağın miktarı önemli ölçüde daha düşük olmaktadır. Bunlardan başka zilyetliği tanımama, gibi yollarla da Türklerin arazileri ellerinden alınmıştır. Türk köylüsünün zilyetliği mülkiyet karinesi olamamaktadır. Tarlasına tecavüz edilen azınlık köylüsü, hemen hemen daima haksız çıkmaktadır. Özellikle KKTC’nin ilanından sonra bu vakalar artmıştır (1983 İlhanlı, 1987 Bekirli 1987 Gökçeler olayları). Bir diğer uygulama ise Türk köylüsünün elinde tapu bulunması durumunda bile tapunun tanınmaması veya yanlış yorumlanmasıdır. Aslında Osmanlı Tapuları Yunanistan’da da yasal olarak geçerlidir. Osmanlı İmparatorluğunda kişisel toprak mülkiyeti 1858 Arazi Kanunnamesi ile kabul edilmiş, kanunnamenin “itirazsız ve kesintisiz 10 yıl devlet toprağını elinde bulunduran ve işleyen kimse o toprağın tasarruf hakkına sahip olur. Kendisine harç istenmeksizin yeni bir tapu verilir” hükmünü getiren 78. maddesi 147/1914 sayılı Yunan Yasasıyla da geçerli sayılmıştır. Ayrıca bu yasa 12 Kasım 1929’da teyit edilmiştir. Buna rağmen Osmanlı tapuları azınlık köylüsünün elinde fazla bir değer taşımamıştır. İnhanlı olayının ortaya çıkışı da bu nedenledir. Yine Gümülcine’ye bağlı Uysallı Köyünde Haziran 1990’da çoğu mülkiyet belgeli 350 dönüm toprağa el konulmağa kalkışılmıştır. Bu bölümü bitirmeden bir konuya açıklık getirmekte fayda olduğu kanaatindeyim. Bu tip uygulamalarla Batı Trakya Türkü artık karşılaşmamaktadır. Son yıllarda AB’nin de ısrarıyla tapu ve kadastro konularında reformlar yapılmış azınlık üyeleri de beyanda bulunma ve intikal vergilerini ödemek kaydıyla yeni tapularını alabilmektedirler. Türklerin sahip olduğu topraklarda son yıllarda bir artış olması da bunun göstergesidir. Sorun artık arazi yitirmekten ziyade var olan arazide yetiştirilecek ürün, ürünün fiyatı, sağlanan sübvansiyonlardan faydalanabilme imkânı ile ilgilidir. 2. Türk Azınlığın Ekonomik Gelişimi ve Azınlığın Bölge Ekonomisindeki Etkinliği Yunanistan kalkınmasını büyük ölçüde AB’nin yakınlaştırma politikaları çerçevesinde hayata geçirilen yapısal fon uygulamalarına borçludur. Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren ülke genelinde olduğu gibi Batı Trakya Bölgesi de bu gelişmelerden nasibini almıştır. Ancak bölgedeki Türk Azınlığın bu uygulamalardan Yunanlı yurttaşlarla aynı oranda istifade ettiğini söylemek güçtür. Son yıllarda OTP’deki (Ortak Tarım Politikası) kısıtlamalarla bu fark belirginleşmektedir. Bölgenin daha çok güneyinde yerleşik Yunan Nüfus kuzeyde yerleşik Türk Azınlığa göre AB’nin Sivil Toplum Geliştirme aracı CSF (Civil Society Facility) programlarından daha fazla istifade edebilmektedir.45 Bölgenin çehresini değiştiren altyapı yatımlarından doğal olarak faydalanma imkânı sağlayan azınlık, bireysel anlamda girişim yapma konusunda yetersiz kalmaktadır. Küçük ölçekli bireysel kalkınma programlarına da katılım azınlık mensupları arasında farkındalık eksikliğinden dolayı yeterli değildir. www.batitrakya.org sitesinden alınmıtır DEVAM EDECEK... SAYFA 07 Yerel Yönetimler 7 8 ubat 2016 Pazartesi Çolak’tan Mamua Belediyesi’ne ziyaret Türkiye Cumhuriyeti Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak, Türkiye’nin Kosova Büyükelçisi Kıvılcım Kılıç, Kosova FSK Komutanı Gezim Hazroli, Kosova Türk Temsil Heyet Başkanı ve Kosova Güney Komutanı Kurmay Albay Saim Bağcı ve beraberindeki heyet Mamuşa Belediyesi’ni ziyaret etti MAMUA BALKAN GÜNLÜ⁄Ü M amuşa Belediyesinde halkın yoğun katılımıyla yapılan karşılama töreninde Mamuşa Belediye Başkanı Arif Bütüç Türkiye Cumhuriyeti Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak ve beraberindeki heyeti makamında kabul ederek Mamuşa Belediyesi çalışmaları hakkında geniş bilgi verdi. www.kosovaport.com’un haberine göre; Mamuşa Belediye Başkanı Arif Bütüç, Türkiye Cumhuriyeti ister NATO müdahalesinde ister de Kosova’nın bağımsızlığı tanınmasında sunan desteklerden dolayı teşekkür ederek, Kosova’nın ekonomik kalkınmasında ve askeri alanda yapmış olduğu desteklerinden dolayı bir kez daha teşekkür etti. Bütüç, Mamuşa Belediyesi Kosova’da 38 belediye arasında örnek çalışmalarıyla model belediye olduğunu dile getirerek Türkçe dilinin Mamuşa Belediyesi’nde diğer dillerle eşit düzeyde ve resmi dil olduğunu açıkladı. Türkiye Cumhuriyeti Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Salih Zeki Çolak ise Kosova’da bulunmaktan ve Mamuşa’da olmaktan büyük mutluluk duyduğunu ifade ederek, “Burada Anadolu da gibi kendimizi hissediyoruz. Mamuşa Belediyesi ve Mamuşa bizim için ve Türkiye için önemli ve bundan sonra da yapılması gereken destekler yapılacaktır. Burada birlik ve beraberlik içerisinde yaşamanız bizim için herşeyden önce önemlidir. Kosova’ya üçüncü gelişimiz ve Kosova günden güne daha da güzelleşiyor” dedi. “Hasretin iki yakası” bu panelde bulutu H.MERKEZ - BALKAN GÜNLÜÜ İ zmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye-Yunanistan Nüfus Mübadelesi’nin 93. yılında, göz yaşartan aile öyküleri ve mübadelenin etkilerini Ahmet Piriştina Kent Arvişi ve Müzesi’nde düzenlenen panelle yeniden hatırlattı. Konuşmacı ve izleyicilerin mübadil ailelerin ikinci, üçüncü kuşak temsilcisi olduğu panel büyük ilgi gördü. Kent tarihi ve kültürü açısından önemli çalışmalara imza atan İzmir Büyükşehir Belediyesi Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi (APİKAM), “93. Yılında Mübadele” konulu panele ev sahipliği yaptı. APİKAM Toplantı Salonu’nda düzenlenen panelin moderatörlüğünü gazeteci-yazar Nedim Atilla üstlendi. Ege Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Mert “Mübadele ve İnsan”, Yaşar Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nazif Mandacı “Ulus Kurma Süreçleri, Nüfus Mübadeleleri ve Barışıklaşma”, Lozan Mübadilleri Vakfı Ege Temsilcisi Taner Yasav ise “Mübadil Aile Öyküleri” başlığı altında konuştu. E.Ü Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hasan Mert’in Yunanistan’da ve Türkiye’de çektiği mübadillerin anılarını anlattığı belgeseli büyük ilgi gördü. Bu insanların 450 yıl yaşadıkları yerlerden, yani vatanlarından istemeyerek göç ettiğini söyleyen Mert, “Göç yollarında hayatını kaybeden mübadiller var. Yerleştikleri bölgeleri benimsediler ancak dil zorlukları nedeniyle ötekileştirildiler. Bu insanlar Atatürk’ün ismini gözyaşlarıyla anan insanlar. Cumhuriyete, laikliğe her zaman sahip çıktılar. Mübadillerden bu ülkeye hiç zarar gelmemiştir” dedi. TKA’dan Rojaye belediyesine ambulans ROJAYE BALKAN GÜNLÜÜ K aradağ’ın kuzey bölgesinde yer alan ve nüfusunun tamamına yakınını Müslümanların oluşturduğu Rojaye şehrindeki sağlık ve güvenlik hizmetlerinin kalitesinin artırılması kapsamında, Rojaye Sağlık Merkezi’nce kullanılmak üzere tam teşekküllü bir acil müdahale ambulansı ile Rojaye Emniyet Müdürlüğü’nce kullanılmak üzere bir adet arazi aracı, düzenlenen törenle yetkililere teslim edildi. Teslim törenine, T.C. Podgoritsa Büyükelçisi Serhat Galip, Rojaye Belediye Başkanı Eyüp Nurkoviç, Karadağ Sağlık SIYAH MAVI KIRMIZI SARI Bakanlığı yetkilileri, bölge emniyet müdürleri, TİKA yetkilileri ile bölge halkı katıldı. T.C. Podgoritsa Büyükelçisi Serhat Galip, Türkiye olarak her zaman Karadağ’ın ve ülkede bulunan soydaşlarımızın yanında olduklarını belirterek, söz konusu donasyonların Rojaye halkının daha iyi şartlarda hizmet almaları konusunda önemli bir katkı sağlayacağını belirtti. Rojaye Belediye Başkanı Eyüp Nurkoviç de, TİKA’nın bugüne kadar Rojaye’ye sağladığı desteklerin bölge halkı tarafından büyük bir takdirle karşılandığını belirterek, Türkiye’nin her zaman arkalarında olduğunu hissetmelerinin kendilerine büyük bir güven verdiğini ifade etti. Bursa’da 29 Ocak sergisi BURSA - BALKAN GÜNLÜÜ B ursa Büyükşehir Belediyesi ve Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Bursa Şubesi Gençlik Kolları tarafından düzenlenen “29 Ocak Milli Kimlik ve Direniş Günü Anma Toplantısı ve Fotoğraf Sergisi”nde, Batı Trakya Türkleri’nin verdiği mücadele ve yaşanan sıkıntılar, o dönemi birebir yaşayanlar tarafından anlatıldı. Batı Trakya Türkleri’nin, maruz kaldıkları ayrımcı ve baskıcı politikalara dikkat çekmek ve maruz kalınan saldırıları unutturmamak adına 1988 senesinde başlatılan ‘29 Ocak Milli Kimlik ve Direniş Günü’ münasebetiyle Bursa Göç Tarihi Müzesi’nin ev sahipliğinde anma programı düzenlendi. Programa, Büyükşehir Belediye Başkanvekili Atilla Ödünç ve Şükrü Köse, Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, Avrupa Batı Trakya Türkleri Federasyonu Kurucu Başkanı Cafer Alioğlu, Gümülcüne Seçilmiş Müftüsü İbrahim Şerif, sivil toplum kurumuşlarının temsilcileri ve Batı Trakya Türkleri şubelerinin yöneticileri, yönetim kurulu üyeleri, kadın ve gençlik kolları ile Bursalılar ilgi gösterdi. üce Allah(c.c.) Anne ÖRETMEN Babamdan raz olsun ki ilkokuldan sonra beni MAM YETTR, Medrese tahsiline gönderdi, GERSNE Ortaokulu d ar dan bitirdim, KARIMA! liseyi okudum, imam-Hatip lisesinin fark derslerini d ar dan verdim. Lisans olarak Eyüphan KAYA E itim Fakültesi Kimya Bölümü’nden mezunum. 1987var, daha ne olsun. Ama ne yaz k 93 y llar aras nda mam-Hatiplik ki imamlar ndan ikayet eden biryapt m, sonraki memuriyetimi çok kimseyi de gördüm. 2015 y l nda kadar ö retmen olaGerçekten imamlar slami ahlak n rak sürdürdüm ve 28 y l k hizmeabidesi olabilirlerse toplumun timle emekli oldum. Bunu anlatmanevi de erleri daha ya an r ve t m ki anlatacaklar m inand r c dinamik olur kanaatindeyim. bir kanaatle okuyas n z. nsan Ö retmenli e gelince özellikle profilimizde bu iki kesim insan n s n f ö retmenli i, galiba insan rolü paha biçilmezdir. hayat nda yerini dolduracak ba ka maml m n ilk y llar n hat rl bir aktör yoktur, belki bir derece yorum, cemaatimiz iki y lda 3 anne-baba yerini alabilir. ki iden 19 ki iye ç km t . Üstelik Peygamberimiz buyuruyor ki; ö renci oldu um için be vakit yedi ya na kadar çocuklar sevin, ezan bile okuyam yordum, müftüyedi ile 14 ya lar aras nda onlar lük o konuda bana ruhsat vermi e itin, ondan sonrada onlarla istiti. 50 hanelik bir köyle geçici are edin. te bu e itim sistemingörevle çal yordum. Bu iki y lda de eskiden 5 y l imdi ise 4 y l 3x7=21 metrekarelik bir medrese s n f ö retmenlerinin eli üzerinde ve 700 metrekarelik bir arsa üzetecelli oluyor. yi bir ö retmen rinde 2+1 imam evi için lojman ö rencisini adam eder, yetersiz yapt rm t k. Sabah dersine 25 ö retmen ö rencini yamuk yumuk erkek, ikindi sonras 25 k z ö renyeti tirir, gel de ay kla pirincin cileri derse geliyordu. Dersimizi ta n . Tabi ki orta ö retimde de tamamland ktan sonra çocuklar n ö retmen yine önemli, ama s n f seviyesine uygun bir dini hikaye ö retmeni kadar de il tabi. Hal payla r ondan ç karmam z gereböyle olunca nitelikli ö retmen ken dersi izah ediyorduk. toplumun gelece ini ekillendirir denilebilir. Do u güneydo uda 16 GENÇLE SOHBET çal an ö retmenler üzerinde bir ara t rma yap ls n, nerdeyse yar s Bir gün köyün 16 genciyle camimesle ini gel git usulü yap yor, nin hücresinde bir arada sohbet politik etiketle ö retmenlik mesleediyorduk, köyün eski imam ini icra ediyor, gençlerimizin duygulanarak, “Allah senden raz iman ve edepten uzak örgüt teraolsun, ben bu gençlerle bir araya neleriyle yeti mesini sa l yor. gelmekte zorlan yordum, senin Hatta baz imamlar dahi bu ucuz üniversite talebesi olman ve slam duru a katk veriyor. As l mesele ahlak yla muamele etmen bu udur, biz ciddi anlamda ö retgençleri bir araya getirmekte etkimen yeti tirebiliyor muyuz? li oluyor’’ Demi ti. Bir gün camiMesle i icra ederken yetersiz olan ye gelmeyen bir genç olsa ak amö retmeni görevden almam z lar birkaç ki i toplan p evine mümkün mü? te bu iki sorunun gidiyor, halini soruyorduk. cevab n verirken sesimiz k s k Sonradan ba ka bir köye gittim, ç k yor. Biz ba ar l imam hatip buraya evimi götürememi tim, yeti tiremedi imiz gibi ba ar l haftan n baz gönleri gitmeme ö retmen de yeti tiremiyoruz ra men köylülerim gayet mutluymaalesef. Yapt m bir ara t rmadular. Bir gün ilçe müftüsü bir ya göre dünyan n her yerinde köylüme “Hocan z göreve geliyor ö retmen sözle melidir. levini mu?” diye soruyor, o da diyor yerine getirmedi i anda sözle meki, “Her gün görevinin ba ndasi yenilenmez. Çünkü ba ar s z d r.” Müftüm sonra bana dedi ö retmen ba ar s z ö renci yeti tiki, “Yahu sen bu köylülere ne rir, o da toplumun ba na bela yapm s n ki sen zarar görmeyeolur. Onun için öyle manidar bir sin diye yalan söylüyorlar.” ifade var; “Ö retmen ve imam Ö retmen atamam yap lm t ama yeti tir gerisine kar ma” gerçekcemaat benim gitmemem için çok ten de hakl l k pay vard r. Okulda u ra t fakat ben isti areyle karar hak, Camide hak üstünse, hayat n verdi im için ö retmenli e geçiçinde de hak üstün olur. Hak ve tim. maml k y llar m manen en adaletin üstün oldu u bir ülkenin bereketli y llard , bazen ke ke vatanda daha mutlu, daha huzurdiyanetten ayr lmasayd m dedilu olur, s rt yerine gelmez, bence im de oluyordu. Bir meslek siz ne dersiniz? Bu iki mesle i dü ünün yapt n her i te hay r mercek alt na almak laz m. Y SAYFA 08 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI 8 Balkan Haberleri 8 ubat 2016 Pazartesi Bo naklar yava yava av tüfekleriyle ba lad klar mücadelede S rplar n a r silah ve tanklar n ele almaya ve S rplar geri püskürtmeye ba lad lar. Bu durum hiç beklenmiyordu ve sözde “E itlikçi Bat ” araya girerek sava durdurmu ve anla malar sonucu Bosna’y 3 parçaya ay rarak S rp, H rvat ve Bo nak devleti in a etti. Bu devletin de ne kadar sürece i merak konusu. Bu sava ta Bo naklar Türk olarak gören S rplar ”Art k Türkler’den ntikam Alman n Zaman Geldi” diyerek sonunda büyük ço unlu u sivil olan 300 bin ki iyi ehid ettiler. Binlerce kad n tecavüze u rad , toplu mezarlarda insanlar gömüldü ve halen bildi iniz üzere toplu mezarlar bulunmakta. YUGOSLAVYA’NIN DAILMA SÜREC Süleyman ÇESKO ugoslavya’n n kurulu unda katliama u rayan Arnavut ve Bo naklar da lma sürecinde de ayn olaylar ya am lard . Katliam ve çat malar Balkanlar’dan hiç eksik olmam , son olarak 2000’li y llara kadar da dünya’ya ad n duyurmu bir bölgeydi. Dünya’da nerde bir çat ma, zulüm, katliam varsa oralar n n Müslüman topraklar oldu unu görürsünüz. Balkanlar’ n da yüzlerce y ld r çalkant lar n merkezi olmas n n en büyük sebeplerinden biri Müslümanlar n var olu uydu. Nüfuslar n n yüzde 96’s Müslüman olan Arnavut ve Bo naklar Yugoslavya’n n ikinci s n f insanlar olarak görülürdü. Do al zenginliklerin merkezi Kosova ve Bosna olmas na ra men Yugoslavya’n n en geri kalm bölgeleriydiler. Dünyaca ünlü Trepça maden oca alt n, gümü , kur un, çinko yan s ra linyitte Dünya’da 5.s rada yerini tutmaktad r. Kosova s n rlar içinde bulunan Trepça, Yugoslavya’n n ve tabi S rbistan’ n in a edilmesinde en büyük etken olmu tu. Zaman nda halk aras nda “Trepça Çal r Belgrad n a Olur” sözü de aç k aç k dillenirdi. Trepça’da ç kar lan bütün zenginlikler vagonlarla Belgrad’a gönderilirdi. Bugünde maden oca çal makta ancak Yugoslavya döneminde oldu u gibi imdi de Kosova pek hayr n görmemekte. Geçti imiz y llarda bu konu hakk nda konu an yabanc bir büyükelçi “Kosova’da ki zenginliklerle Kosova halk Arap eyhleri gibi ya arlard ” diyerek zenginliklerin Yugoslavya’n n da lmas yla birlikte halen Kosova in as nda kullan lmad n aç k aç k dillendirmi ti. Dedi im gibi Yugoslavya’n n kurulu unda oldu u gibi da lma süresinde de Müslümanlara katliam lay k görüldü. Müslümanlar n zenginliklerini sömürmesine sömürmü ler de kar l n katliam yaparak vermi lerdi. kinci s n f muamelesi gören Müslümanlar askere gidenlerin baz lar na intihar süsü verilerek ya da bir S rp bir H rvat öldürme te ebbüsünde oldu u iddia edilerek infaz ediliyor, binlerce gencin cenazeleri evlerine teslim ediliyordu. Bu tür yalanlarla binlerce Arnavut veya Bo nak genç askerde öldürülmü , bunu ara t rmak isteyen ailelerini de tehdit ederek konunun kapat lmas sa lan rd . 1981-1989 y llar aras nda sadece bilinen 82 Arnavut genç askeri vazifelerine yerine getirmek için gittikleri Yugoslavya’n n çe itli bölgelerinde öldürülmü tü. Y !LK KATL!AMIN ADI BOSNA Her zaman yalanlara ba vurmu Yugoslav yani S rplar, Bosna’da da katliam uygulamak için birçok yalana ba vurmu tu. lk sald r bir S rp dü ününde sözde Bosnal Müslümanlar bir S rp suçsuz yere öldürdükleri iddia edilerek Bo naklara bask lar ba lam t . Olaylar n çabuk geli mesiyle S rplar n ellerinde Avrupa’n n en güçlü ordusu ve silahlar vard . Bo naklar’da ise av tüfeklerinden ba ka silah yoktu. Nedeni de “E itlikçi Avrupa Birli i”nin, Bosna’ya ambargo uygulamas yd . S rplar n elinde tanklar, uçaklar, en a r silahlar varken o ambargodan pek etkilendi ini söyleyemeyiz, bunun amac Bosnal Müslümanlara ambargo uygulamakt . Sava kurallar n bilmeyen !K!NC! KATL!AM KOSOVA! Kosova’da 1990’l y llarda artan bask lar art k Arnavutlar’ da ayaklanmaya zorluyordu. Yugoslavya’n n ikinci s n f insan muamelesi gören Arnavutlar, art k bu bask lara göz yummamaya karar verdi. Kosova’n n “Özerk Bölge” statüsünün kald r lmas barda ta ran son damla oldu. lk olarak 1981 y l nda Pri tine Üniversitesi ö rencileri protestolar düzenlemeye ba lad lar. Bu protestolarda slogan d nda ta , molotof gibi çevreye zarar verecek tek bir madde kullan lmam t r. Bu protestolara a r müdahalede bulunan asker ve polisler gösterilerin tüm Kosova’ya yay lmas n sa lad . Trepça maden oca nda çal an madenciler açl k grevine ba layarak ilk olarak “Ba ms z Kosova” laf n telaffuz ettiler. Arnavutlar “Ba ms z Kosova” için protestolara hiç ara vermedi. Bunun da bedeli, Bosna’da olduu gibi Kosova’da da katliamd . S rp hapishanelerinden “Ömür Boyu Hapis” cezas alm psikopatlar Kosova’da sava malar için serbest b rak lm lard . Arnavutlar s rf Müslüman olduklar için katletmeye gelen S rplar kendilerini “FRENK YEVC ” yani Haçl Seferleri’nin askerleri “FRENKLER” olarak tan t yorlard . Kosova’da ise ayd nlar imdiki nesillere Kosova Sava ’n n milli bir sava oldu unu, slam ve H ristiyanl k aras nda bir sava olmad yalan ile e itiyor. Kosova’n n tek bir avantaj Arnavutluk’un arkalar nda olmas yd . Arnavutluk’tan gelen roketatar ve ak-47(Kalashnikov) gibi silahlar S rplara bakarak basit ama Arnavutlar için art k bir nevi milli silahlar haline gelmi , bu silahlar ile Avrupa’n n en güçlü ordusundan biri olan “Yugoslav Ordusu’na” kar koymu lard . Ço u sivil olan 15 bin Kosoval hayat n kaybetmi , belirli bölgelerde evleri yak lm , kad nlar tecavüze u ram t . Uluslararas camia 2. bir Bosna’n n olmamas için Kosova’ya birlikleri göndermi lerdi. En önemli noktalardan biri de Türkiye Cumhuriyeti. Bat l ülkeler bir zamanlar bu topraklar n Türklerin oldu unu söyleyerek, Türklerin Balkanlara girmesinden çekindiler. Ancak Türkiye Cumhuriyeti “Orada Benim Soyda lar m Var” diyerek birçok bask ya ra men Kosova’ya gelmi , olas birçok katliam önlemi ti. Ve Türk Sava Uçaklar Belgrad semalar nda uçuyor, belirlenen yerleri bombal yordu. 17 ubat 2008 y l nda tek tarafl olarak k smen de olsa Kosova ba ms zl na kavu mu tur. Halen birçok zorluklar alt nda ya ayan Kosova halk di er sava bölgelerine bakarak yaralar n çabuk kapatm t r. Arnavutlar aras nda pek kabul edilmese de Kosova’da ya ayan topluluklar temsil eden 6 y ld z (Arnavutlar, Türkler, Bo naklar, S rplar, Romlar ve Goral lar) Kosova’ya yeni bir bayrak verilmi tir. Balkanlar’a imdilik bar hâkim ama bunun ne kadar sürece i hiç belli olmaz! Milli Direni Günü Almanya’da da anld Almanya’da yaşayan Batı Trakya Türkleri, “29 Ocak Toplumsal Dayanışma ve Milli Direniş Günü”nü andılar MESCHEDE BALKAN GÜNLÜÜ A vrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF) üyesi dernekler, Batı Trakya Türk Azınlığı’nın hak arama mücadelesinde dönüm noktası olan bu önemli günün 28. yıldönümü vesilesiyle kurulu oldukları bölgelerde özel etkinlik ve programlar düzenledi. ABTTF’nin üye derneklerin- den Meschede Batı Trakya Türkleri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği ile Stuttgart ve Geniş Çevresi Batı Trakya Türkleri Aile Birliği kendi dernek lokallerinde düzenledikleri etkinliklerle 29 Ocak’ı andılar. Meschede Derneği’nin düzenlediği anma etkinliğine ABTTF Başkanı Halit Habip Oğlu, ABTTF Başkan Yardımcıları Sami Yusuf, Mustafa Kasap, Sebahattin Mümin ve Mehmet Hüseyin, ABTTF Genel Sekreteri Aydın Ahmet, ABTTF Saymanı İsmail Rüşüt ile ABTTF’nin üye derneklerinden Bonn ve Çevresi Batı Trakya Türkleri Derneği, Gießen Batı Trakya Türkleri Yardımlaşma Derneği, Halver Batı Trakya Türk Kültür Derneği ve Troisdorf Batı Trakya Türkleri Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği’nin yöneticileri iştirak etti. Aratırmacı-Yazar Atmaca’dan ‘DÜNYA TAR!H! 1915’ STANBUL BALKAN GÜNLÜÜ A raştırmacı-Yazar Dr. Tayfun Atmaca’nın “Çanakkale Savaşlarını” günü güne anlatan eseri Alter yayınlarından çıktı. 1915 tarihinde Çanakkale’de bulunan Osmanlı ve yabancı ülke savaş muhabirlerinin gözlemlerini anlatan “ Dünya Tarihi 1915” adlı eser, okuyucuyla buluştu. Eser, dönemin Osmanlı gazeteleri başta olmak üzere, yabancı ülkelerin basın arşiv belgelerinde derinlemesine yapılan araştırma neticesinde hazırlandı. Çanakkale Savaşı başladığı andan itibaren Türk ve Dünya basını savaşla yakından ilgilenmiş, savaşın gidişatını anında kendi kamuoylarına aksettirmek için elinden geleni yapmıştır. Türk basını gönderdikleri muhabirleri ile savaşı yerinde izlemiş, ama zaman zaman olayları İstanbul’a kısa sürede duyuramamıştır. Savaşın gelişimi ile ilgili haberler iletişim araçlarının azlığı nedeni ile zamanında duyurulamasa bile, bazen üç-dört, bazen de yirmi günlük aralarla gazetelerde yer almıştır. Bu eserde, işte bu fedakârlığın kazandığı zaferin basında nasıl ele alındığı incelenmiştir. Ayrıca savaşın başlangıcından bitimine kadar Osmanlı coğrafyasında yayınlanan gazeteler başta olmak üzere, yabancı kaynaklarda derinlemesine taranmıştır. Eserde, gazetelerde yayınlanan haberler ışığında; Birinci Dünya Savaşı yıllarında Osmanlı Devleti’nin genel durumu, İç siyasal yapısı, o dönemde yaşanan önemli dış olayların yanı sıra, Çanakkale Savaşları’nın nedenleri ve Çanakkale Boğazı’nın durumu gözler önüne serilmiştir. Çanakkale Savaşlarının nedenleri ile ilgili Rusya ve İngiltere’nin planları üzerinde durulmuştur. Boğazın durumu konusunda da doğal yapısından ve yapılan savaş hazırlıklarına yer verilmiştir. "mtiyaz Sahibi $lhan akirolu ABTTF Strazburg’a çalma ziyareti gerçekletirdi STRAZBURG - BALKAN GÜNLÜÜ A vrupa Batı Trakya Türk Federasyonu (ABTTF), Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) 2016 Kış Oturumu çerçevesinde Strazburg’a çalışma ziyareti gerçekleştirdi. Ziyarette ABTTF Başkanı ve Avrupa Halkları Federal Birliği (FUEN) Başkan Yardımcısı Halit Habipoğlu’na Rodos ve İstanköy Türkleri’ni temsilen FUEN üyesi Rodos, İstanköy ve Onikiada Türkleri Kültür ve Dayanışma Derneği (ROİSDER) Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı ile Ahıska Türklerini temsilen FUEN üyesi Uluslararası Ahıska Türkleri Cemiyeti “VATAN” Başkanı Cavid Aliyev de eşlik etti. Strazburg’da üst düzey görüşmeler gerçekleştiren heyet, Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjørn Jagland ile Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı ve AKPM Eski Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bir araya geldi. Ayrıca ABTTF Başkanı Halit Habip Oğlu, Kırım Tatarları lideri ve Ukrayna milletvekili Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu ile de görüştü. AKPM çalışma ziyaretinde Batı Trakya Türk Azınlığı, Rodos-İstanköy Türkleri ile Ahıska Türkleri temsilcileri AKPM üyesi milletvekilleri ve bürokratlarla bir dizi görüşme gerçekleştirdiler. Bu çerçevede heyet AKPM Azınlık Halkları Alt Komitesi Başkanı Viorel Riceard Badea, Azerbaycan Ulusal Delegasyonu Başkan Yardımcısı Vusal Huseynov, AKPM İzleme Komitesi Gürcistan Raportörü Boriss Cilevics, Gürcistan Ulusal Delegasyonu üyesi Guguli Magrazde ile görüştü. TEMS$LC$L$KLER Samsunlu Mübadiller 93. yıl yemeinde bulutu SAMSUN- BALKAN GÜNLÜÜ S amsun Mübadele Derneği üyeleri, mübadelenin 93. yıl dönümü dolayısıyla Atakum'da 93 Yıl Dayanışma Yemeği'nde bir araya geldiler. www.haber362.com’a göre; yemek, Samsun Mübadele Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Olcay Kınay Yanık'ın konuşması ile başlayan yemeğe, Atakum Belediye Başkanı İshak Taşçı, Alaçam Belediye Başkanı Hadi Uyar, Samsun 25. Dönem Milletvekili Hüseyin Edis, Eğitim İş Samsun Şube Başkanı Rüstem Kara ve çok sayıda davetli katıldı. Yemekte bir konuşma yapan Atakum Belediye Başkanı İshak Taşçı, Atakum Belediyesi tarafından yaşama geçirilen ve hemşeri derneklerine tahsis edilen Yörekent'te Mübadele Derneği'ne de yer vereceklerini söyledi. ANKARA Ahmet ÇOLAK SAMSUN Akn ÜNER BURSA Hüseyin TOY MULA Mehmet TOKGÖZ MAN$SA Ersin AKBA ANTALYA Kenan KURTE $STANBUL Faruk AZEM DEN$ZL$ Fahrettin KOYUNCU DI TEMS$LC$L$KLER ARNAVUTLUK Sokol BRAHAJ BULGARİSTAN İsmet TOPALOĞLU SOFYA DR. Sunay YILMAZ KOSOVA Orhan EMİNCİK ROMANYA Erkan ERUYSAL YUNANİSTAN Varol HALİLOĞLU BOSNA-HERSEK Murat ÖZKAYA KKTC Mehmet ALDEMİR YAYIN KURULU KORAY BAfiOL İSMET TOPALOĞLU NAZ‹F MANDACI SOKOL BRAHAJ BALKAN DEVLEN AYŞE KARADAN ŞARIK CİBO ATA ATUN İLBER ŞİYAK MAL$ $LER KUTLU KARAN" B$LG$ $LEM KEMAL B"ÇER YAYINTÜRÜ: ULUSLARARASI HAFTALIK SÜRELİ YAYIN YÖNETİM YERİ: Rafetpaşa Mah. 5179 / 1 sokak. No: 7 / 4 Bornova/İZMİR TEL: 0 535 776 01 61 BASKI TARİHİ: 8 Şubat 2016 BASKI: STAR MEDYA YAYINCILIK A.fi. ADRES: Gaziemir Tren İstasyonu Karşısı Eski Betontaş Tesisleri İçi GAZİEMİR/İZMİR TEL: 0 232 251 76 32 www.balkangunlugu.com-info@balkangunlugu.com Köşe yazılarının sorumluluğu yazarına aittir. Yıllık abone bedeli 500 TL olup ulusal ve uluslararas› aboneler için posta ücreti ilave olunur. SAYFA 09 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI Arat rma 9 8 ubat 2016 Pazartesi RUHUNUZUN DERNLKLERDNDE GERÇEK YAAM OLSUN Mehmet KIZILKAYA y nsanolu! Sizlerin ruhu her daim genç kals+n! Ruhunuzun derinliklerinde yaam+n gerçek olan güzellikleriyle dolsun! Sizleri geçen haftalardan hat+r+mda kalan hislerimi paylamak istiyorum. Havalar+n kötü bir ekilde souduu, yamurun her gün yad++ ve de bembeyaz olan karlar+n yeryüzünü adeta bir çaraf gibi her taraf+ kaplad++ zamanlardan yaz+yorum sizlere bu gün. Anlam vermekte güçlük çekiyorum. Öyle ki sanki bizlerin de yürekleri gittikçe her eyden souyor mu ne? Bizler art+k hiçbir eyi görmez olduk. Gördüümüz eyleri bile görmezden gelir olduk. Gördüklerimiz olduunda bile bak+p da hiçbir ekilde anlamaya çal+may+p adeta üenir olduk. Kendi dilimizle dur durak bilmeden bir eyleri söylerken, kulaklar+m+zla da çevremizdekilerin seslerini iitmeye hallerimiz kal+yor. Sanki hepimiz kendi ellerimizle kulaklar+m+z+ kapatm+, gözlerimizi de yummu gibiyiz. Hiçbir eyi dinlemeden söylemenin, bo bo gürültüler savurman+n ne anlam+ olabilir ki? nsanolunun hayat+na nas+l bir katk+s+ olabilir ki? Oysaki karlar her yad++nda apartmanlar+n köelerine s++nmakta olan kedicikler ve köpeklerin görülmeleri içimizi yaralar gibi. Ya sokaklar da ayakkab+s+z olan çocuklar+n okula gitmelerine ne dersiniz? ncecik olan kar+n üzerinde narin olan ayak izlerini b+rakarak yürümekte olan ve o soukta yerlerde bir parçac+k ekmek ya da yem arayan serçelerin aray+lar+n+ görmeye ne dersiniz? E YNE VE YENDEN KAR YAARKEN! Yine o karl+ günlerden bir gün. Yine bir gün bir sokak köpeine rastlad+m yolun tam da orta yerinde. Yolun üzerinde olup, yolu adeta ikiye ay+ran aaçlar+n tam da dibinde öylece yatm+ olan köpek. lk bata ne güzel uyuyor diye içimden geçirdim. Yan+na yaklat++m da bedeninin yar+s+ bembeyaz karla kapland++ için anlad+m ki o art+k yaam+yor, ruhunu teslim etmi olduunu. O zavall+ köpek belki o kar+n souundan, belki de bir parça ekmek bulamad++ndan ölmütü, can vermiti, kim bilebilir ki? Kim bilmek ister ki? D+ar+s+ adeta buz gibiydi… D+ar+da ac+mas+z esen bir rüzgar, hançerleyen bir souk, yüzünü kesen bir f+rt+na vard+. te o soukta ayakkab+s+z ve y+rt+k ayakkab+larla okula giden çocuklar, üzerlerinde elbiseleri olmayan insanlar, evleri olmayan milyonlarca masum insan her taraf+ beyaza büründürmü olan karl+ ve souk hava da yaamlar+n+ adeta zorla da olsa sürdürmeye çal++yorlar. Hiç düündünüz mü? Buzlu, souk ve de karl+ olan yollarda zorluklarla mücadele ederek yürümeye çal++rken nedir acaba u hayat+n anlam+ diye kaç kez düündünüz? Ya da hiç düündünüz mü? Yahut hiç düünebildiniz mi? Yaamak sadece öylece yaay+p gitmek midir insan olarak yapmam+z gerekenler? Hayat; birbirimizi sevmek midir, yoksa birbirimize güvenmek mi? Yoksa herkese yeryüzüne tüm dünyaya kal+c+ bir eser b+rakmak m+? Belki de asl+nda öyle bir hayat yaanmal+d+r ki; yaan karda yürüyüp de izini asla belli etmemektir hayat. Her daim mütevaz+ olmakt+r olabildiince… Öyle ki hiç kimse bilmeden, her daim izini gizle tutaraktan, izini belli etmeden, +++, güzel olan her eyi ve gelecein o mis kokulu baharlar+n+ saçmakt+r topraa. Kendisine bile söylememeli, yapt++n fedakarl+klar+n kar+s+nda susmal+s+n. Bu yollarda bir gün yap+p da ettiklerinin ertesi günlerde laf+n+ bile etmemektir. Unutmay+n! Hayat+n+z+n bir sonraki dura+nda daima daha iyisini, daha güzelini, daha insanc+l olan+, daha da muazzam olan+n+ yapmay+ hedefleyin ki ruhunuzun derinliklerinde gerçek olan bir yaam olsun. Eer ki sizler ruhlar+n+z+n genç ve de canl+ kalmas+n+ istiyorsan+z, çürüyüp de yok olmas+n+ istemiyorsan+z daima güzel ufuklar+ aramal+s+n+z. Ruhunuz her daim genç kalmas+yla birlikte insanl++n+z+ yitirmediiniz güneli günler diliyorum… EOKA Katliamları ve Kıbrıs Tarihi 2 1 Nisan 1955’’de RUMLAR,, Kıbrıs Adası’nı Yunan Adası yapmak ve adada bulunan tüm Türk Ulusunu kökten yok etmek amacıyla EOKA Rum Terör Örgütü’nü kurmuştur.. Papaz Makarios öncülüğünde 1960 yılında kurulan “Kııbrııs Cumhuriyeti’ni” ortadan kaldırmak,, Kıbrıs Türklerini yönetimden kovmak ve tamamen yok etmek amacıyla da,, Terör Planı olan Akritas Planı’nı Grivas öncülüğünde başlatma kararı almışlardır... S oykırım (genocide) kavramının kökü Yunanca’da ırk, aşiret anlamında kullanılangenos ve Latince’de öldürme, yok etme, kırım anlamında kullanılan cide kelimlerinin birleşmesinden meydana gelmiş bir kavramdır. Soykırım kavramının sosyal ve siyasal bilimlerde üzerinde tam olarak anlaşılmış bir tanımı olmamakla birlikte yapılan çeşitli tanımlarda ortak kriterler vardır. Uluslar arası alanda soykırım (genocide) kavramının tanımını yapan ve Birleşmiş Milletler (BM) Soykırım Sözleşmesi’nin hazırlanmasında ve sonuçlandırılmasında önemli katkılarda bulunanPolonyalı hukukçu Raphael Lemkin 1933 yılında, Soykırımı, “dini, milli ve ırki bir grubun yok edilmesi” olarak tanımlamıştır. Lemkin’e göre “ soykırım, direkt olarak kişileri hedef almaz, kişinin dahil olduğu grubu hedef alır, kişi de bu gruba dahil olduğu için saldırıya uğrar.”[3] BM çatısı altında tanımlanan soykırım kavramı, İkinci Dünya Savaşı’nda gerçekleştirilen toplu katliamların etkisi ve mevcut uluslar arası dengeler dolayısıyla uluslar arası bir uzlaşmanın ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Bu uzlaşmanın şekillendirdiği 9 Aralık1948 tarihli Birleşmiş Milletler Soykırım Suçunun Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi’nde soykırım, “insanların dinsel, ırki ve etnik farklılıklarından dolayı sistemli olarak yok edilmesi” olarak tanımlanmıştır. Sözleşme’de belirtilen grup üyelerinin öldürülmesi, fiziki ve zihni sağlığını bozucu eylemler, grubun kısmen veya tamamen fiziki varlığının yok olmasına neden olacak yaşam koşullarına tabi tutulması, grup içi doğumları önleyici önlemler alınması gibi fiillerin ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, bu niteliği yüzünden kısmen veya tamamen yok etmek kastıyla işlenmesi, soykırım olarak belirtilmektedir. BM Soykırım Sözleşmesi ADB, Sovyetler Birliği, Fransa ve İngiltere gibi ülkelerin tarihte yaptıkları kendi uygulamalarından dolayı suçlanmalarını önlemek için kültürel yok etme (culturcide), etnik yok etme (ethnocide-etnik soykırım), sosyal yok etme (socialcide-sosyal soykırım) ve politik yok etme (policide), zorla asimilasyon ve entegrasyon yöntemlerini kapsam dışı bırakan uluslar arası bir uzlaşma sonucu oluştuğundan dolayı “grup” tanımı dar tutulmuştur. Soykırım konusu ile ilgilenen bilim adamları, hukukçular, sosyologlar, araştırmacılar ve tarihçiler, Sovyetler Birliği’nin, Avrupalı, Amerikalı sömürgeciemperyalist devletlerin uzlaşması nedeniyle soykırım tanımına giren grupların eksik olduğunu, dolayısıyla soykırım tanımının dar anlamıyla yapılması nedeniyle tarihte işlenen birçok soykırım suçunun kapsam dışı bırakıldığını savunmaktadır. Dolayısıyla uluslar arasıalanda etkin olan devletlerin kendi çıkarları doğrultusunda sağladıkları siyasi uzlaşma sonucunda soykırıma uğramış olan birçok grup mağdur edilmiştir. Bu olgu BM Soykırım Sözleşmesi’nin genişletilmesi gerektiği tartışmalarının sürekli gündemde kalmasına yol açmıştır. Soykırım tanımının dar tutulmuş olmasına karşın, Hukukçu Davit Kader, günümüzde bir ceza hukuku olarak uluslar arası alanda ve ülkelerde kabul gören BM Soykırım Sözleşmesi’ni, insan hayatının değerli hale gelmesini sağlayan, kişilerin yaptığı soykırımları uluslar arası ceza yasasıyla ilişkilendiren, bir insanlık suçu olan soykırıma karşı koruyucu bir önlem yaratan ve insanlığa umut veren bir devrim olarak değerlendirmektedir.[4] Lemkin’in yaptığı tanım kapsamında başlangıçta ceza yasaları bağlamında ele alınan soykırım kavramı, 1970’lerden sonra sosyoloji, antropoloji, siyasal bilimler, tarih ve psikoloji dallarında çalışma yapan araştırmacıların da üzerinde durduğu bir konu haline gelmiştir. Böylece soykırım kavramının, sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal yönlerinin ve sonuçlarının da olduğu hususu ön plana çıkmış, dolayısıyla çeşitli bilim dallarının inceleme alanına girmiştir. Bu gelişme sonucunda soykırım konusu, 1970’lerden itibaren yeni araştırmaların ve tartışmaların yapıldığı, yeni tezlerin ve tanımlarınileri sürüldüğü geniş bir bilimsel yelpazede ele alınır olmuştur. Hollandalı hukukçu Pieter Drost, soykırım hakkındaki tezlerinde BM’nin Soykırım Sözleşmesi’nin eksik ve dar çerçevede olduğunu savunmaktadır. Drost, BM Soykırım Sözleşmesi’nin, dünyada uygulanan çok sayıdaki soykırım yöntemini içermediğini ifade etmekte ve bunun en tipik örneği olarak bir grubu yok etmek amacıyla bilinçli ve planlı olarak yapılan tehcir uygulamasının kapsam dışı bırakıldığı görüşünü ortaya koymaktadır.[5] Matthew Lippman, soykırımda kullanılan bir yöntem olarak tehcirin dikkate alınması gerektiği görüşünü ileri sürmekte ve bilinçli bir şekilde, daki, kısmi ya da tamamen etnik kimlik ve yapıyı oluşturan her türlü faktörü yok etmeye yönelik olarak yapılan soykırım türüdür. KÜLTÜREL SOYKIRIM Yunanistan’da, Kıbrıs’ta, Bulgaristan’da Türk ve Müslümanlara, Avrupa’da Çingenelere ve Almanya’da Yahudilere, Fransızların Cezayir’de Arap ve Berber halklarına yaptıkları soykırımlar bu türe örneklerdir. Kültürel soykırım, bir grubun en son şekildeki yaşantı tarzına, zamanla geliştirilen ve korunan geleneklerin, grubun düşüncelerinin dışa vurulması olan sanatsal ve kitabi değerlerin, hareket ve konuşma tarzının, folklorik motiflerin, kütüphanelerin, tarihi eselerin ve müzelerin yok edilmesine yönelik, siyasi, askeri, ekonomik ve ahlaki kararlar alarak bir grup veya devlet tarafından kısmen yada tamamen bir gruba ait kültürel değerlere karşı yaptıkları aktif saldırılardır. Bu tür soykırımlar günümüzde de devam etmekle beraber özellikle sömürgeci devletlerin sömürgelerde yaptıkları uygulama- kontrolünde olan Pile köyünde Türklerden mal alan Rumları para ve hapis cezası ile cezalandırdıkları gibi) yani sistemli boykot uygulamalarının yarattığı sonuçlar itibarıyla Kıbrıs Türk halkı ağır ve insanlık suçu niteliğindeki ekonomik ambargolara tabi tutularak ekonomik çöküntüye uğramışlar, yok olma derecesinde ağır darbelerle karşılaşmışlardır. KKTC devletine ve Türk halkına yönelik sistemli ekonomik ambargolar günümüzde AB, ABD ve Rum-Yunan ikilisi tarafından en ağır biçimiyle halen uygulanmaktadır. Bugün 24 Nisan 2004 tarihinde referandumda “evet” dediği için Türk halkı ve KKTC üzerindeki “izolasyonların” kaldırılması gereğinden söz eden ABD ve AB ülkeleri, Rum-Yunan ikilisi ve Rusya ile birlikte Türk halkına karşı yıllardır devam eden bir ekonomik soykırım uygulamaktadırlar. Ekolojik soykırım, bir grubun en zorunlu yaşam koşullarını oluşturan doğal kaynaklarını, tarımını, verimli topraklarını başka bir grup veya devlet tarafından ekonomik faydacılık güdülerek, ekolojik dengeyi bozar şekilde talan edilmesidir. Kıbrıs’ta Rumların Türklerin otlaklarına zehir koymaları, işlenebilecek tarım alanlarını kara mayınlarıyla döşemeleri, su olanaklarını daraltan önlemler almaları ve uygulamaları ekolojik soykırıma örnek olabilecek niteliktedir. Soykırımcı tehcir, egemen grup ve yönetimlerin, başka bir milli, etnik, dini, kültürel veya ırki bir grubu yaşadıkları coğrafi yerlerden ve yarattıkları ekonomik olanaklardan bilinçli bir şekilde, silahlı saldırılar, katliamlar yoluyla zorunlu olarak göç etmelerini sağlamaktır. KANLI NOEL bir grubun yaşadığı yerden zorla koparılmasının ve göçe zorlanmasının dolaylı olarak böyle bir uygulamaya tabi tutulan grubu yok etmeyi hedefleyen bir plan niteliğinde olduğu, dolayısıyla bu tür uygulamaların da soykırım olarak kabul edilmesi gerektiği üzerinde durmaktadır.[6] Psikolog Israel W. Charny, soykırım ile ilgili olarak yapılan grup tanımının sadece ırki, dini, etnik olarak sınırlanmaması gerektiğinden hareketle “askeri düşman hedefi belli olmadan, yardıma muhtaç ve savunmasız insanlara karşı seri şekilde toplu katliamların yapılması” haline soykırım demektedir.[7] Soykırım araştırmacılarının, tarihçilerin, sosyologların ve hukukçuların soykırımla ilgili değerlendirme, analiz ve tezleri dikkate alındığında tek bir soykırım türü olmadığı, fiziki, etnik, kültürel, biyolojik, ekonomik, ekolojik, soykırımcı tehcir, soykırımcı asimilasyon ve etnik temizlik olarak çeşitli soykırım türlerinin olduğu anlaşılmaktadır. Fiziki soykırım; soykırım türlerinden en önemlisi ve soykırım derken ilk akla gelen çeşidi kuşkusuz “fiziki soykırım”dır. Fiziki soykırım, insanlık tarihinde en yaygın ve en çok kullanılan soykırım yöntemidir. Bu yöntemde soykırımla karşılaşan grup üyelerinin planlı bir şekilde, tamamının veya bir kısmının yok edildiği soykırım türüdür. Fiziki soykırımda, kullanılabilecek her türlü silah ve araç kullanılarak grup üyelerinin sistemli bir biçimde yok edilmesi hedef olarak alınmaktadır.[8] Rum-Yunan ikilisinin Türk halkını topluca katlederek, kurşuna dizerek, canlı olarak toplu mezarlara gömerek ve işkence yaparak Kıbrıs’ta Türk varlığına son vermek istemesi bu tür soykırıma somut bir örnektir. Etnik soykırım, bir grubun başka bir grup ya da devlet odağı tarafından, kökene veya kimliğin şekillendiği coğrafya- lardır. Kıbrıs’ta, Yunanistan’da, Bulgaristan’da Türk kültürel ve tarihi değerlerine karşı yapılan yıkımlar kültürel soykırım örneklerindendir. Kültürel soykırım yöntemi, sömürgeci devletlerin sömürgelerde yaptıkları yaygın soykırım uygulamaları olduğu için 1948 BM Soykırım Sözleşmesi’nde karşı çıkmaları nedeniyle yer almamıştır. Biyolojik soykırım, Bir ülke veya bölgedeki egemen grup veya devletin hedef aldığı, diğer gruptan olan kişileri yok etmek amacıyla ve toplumun tamamına karşı gizli soykırım olarak da bilinen hastalık üretme ve bunu yayma yöntemi olarak tanımlanmaktadır. Kıbrıs’ta Rumların Kanlı Noel saldırılarından sonra bulundukları bölgelerde kapalı yaşama mahkum ettikleri Türk halkına karşı uyguladığı ambargolar kapsamında bebek mamalarının ve temel gıda maddelerini yasaklayarak, sağlık hizmetlerini kısıtlayarak sağlıksız bir toplum yaratma girişimleri bu kapsamda değerlendirebilecek uygulamalardır. Ekonomik soykırım, bir grubun, sosyal, siyasi, kültürel, askeri ve teknolojik olarak gelişimini ve temel gereksinimlerinin (ihtiyaçlarının) giderilmesini önlemek amacıyla, maddi olarak yoksullaştırılıp teslim alınması ve tavize zorlanması için başka bir grup, devlet veya devletler tarafından ulusal, etnik, ırki ve dini bir grubun kısmen veya tamamen kısa, orta ve uzun vadede planlı şekilde güç ve ekonomik olarak yok veya tasfiye edilmesi için yapılan uygulamalardır. Kıbrıs’ta 1900’lerin başından itibaren günümüzde Rum-Yunan ikilisinin uluslar arası düzeyde de sürdürdükleri ambargolar bu türdendir. Söz konusu dönemde Rumların, Türk halkından mal almamaları (boykot yöntemi), dükkanlarından alış veriş yapmamalarını (halen Türklerle Rumların karma yaşadıkları ve BM Barış Gücü Rum-Yunan ikilisini Kanlı Noel’de uygulamaya koydukları Akritas Planı kapsamında yaptıkları katliamlar ve silahlı saldırılar sonucunda 103 köyden Türklerin göç etmeleri ve 1963-1974 yıllarında Ada’nın yüzde 3’lük bölümüne hapsedilmeleri, topraklarının ve diğer bütün ekonomik değerlerinin Rumlar tarafından gasp edilmesi soykırımcı tehcirdir. Soykırımcı Asimiliasyon, bir grubun diğer bir grup veya devlet tarafından hukuki veya siyasi dayatmalar yoluyla ellerindeki ekonomik, sosyal ve kültürel olanakların alınması, kullanımlarının önlenmesi ve bu olanakların egemen grup veya yönetim tarafından kullanılmasının sağlanmasıdır. Rum Yönetiminin, Türklerin Rumlardan mal-mülk alımını yasalarla yasaklaması, Türklere ve Türklerin Vakıflarına ait malların kamulaştırmalar yoluyla ellerinde alınması, tarlalarının silahlı saldırılar ve tehditler yoluyla kullanımının önlenmesi ve bunların Rumlar tarafından kullanılmasının sağlanması Türk halkının maruz kaldığı soykırımcı asimilasyondur. Etnik temizlik, bir etnik veya ulusal grubun, diğer bir grup, güç odağı veya devletyönetim tarafından yapılan, siyasi, askeri, ekonomik, sosyal, kültürel, yasa dayatmaları ve siyasi önlemlerle, ayırımcılıkla, terörize edilerek birden veya kronik olarak yüzyıllardır yaşadıkları yerlerden göç ettirilmesidir. Rum-Yunan işbirliği ve planları ile Kıbrıs Türk halkına karşı yapılan sistemli psikolojik terör ve katliam saldırıları sonucunda Türklerin bulundukları bölgelerden (Türkler bugüne kadar asgari üç kez toplu iç göç yaşamıştır) ve Kıbrıs’tan göç etmek zorunda bırakılmış olmaları maruz kaldıkları etnik temizliğin boyutunu göstermektedir. www.ozelburo.com sitesinden alınmı tır. DEVAM EDECEK... SAYFA 10 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI Balkan Haberleri 10 8 ubat 2016 Pazartesi BALKANLAR’DA SSTEMSEL SORUNLAR Fatih DEMRCOLU alkanlar, Sovyetler Birli0i’nin da0ElmasEndan ve Yugoslavya’nEn parçalanmasEndan sonra hEzlE bir 8ekilde BatE dünyasEna ve onun de0erlerine eklemlenmeye ba8ladE. Eski Komünist liderler birer birer yeni kapitalist liderlere dönü8meye ba8ladElar. Tabi ki; BatE’nEn liberal norm ve kurumlarE da bölgede hEzlE bir 8ekilde geli8meye ba8ladE. Ancak Post-Komünist co0rafyalarda modernizm ve liberalizm farklE bir 8ekilde geli8iyordu. Eskiden kalma alE8kanlEklarla BatE de0erlerinin bir melezi niteli0inde sistemler ortaya çEkEyor, bu sistemler yeni sorunlarE do0uruyordu. Balkanlar genel kapsamlE bu sorunlarla hala u0ra8makta... Bu kapsamlE sorunlarEn ba8Enda nsan HaklarE sorunlarE geliyor. nsan HaklarE zleme Komitesi 2015 Raporu’nda, bölgenin genelinde nsan HaklarE’yla ilgili birçok ihlali dile getirdi. Bunlar genel olarak, basEn özgürlü0ü, yolsuzluklar, sE0EnmacElar ve azEnlEklarla ilgili çözülememi8 sorunlar... Bu ihlaller o derece boyutlara ula8mE8 durumda ki; HErvatistan gibi hali hazErda AB’ye tam üye bir devlette bile gözlenmekte... Hal böyle olunca AB tam üyesi devlette ya8anan sEkEntElarE gören üyelik hedefi olan Makedonya gibi devletlerde nsan HaklarE meseleleri önemini yitirmekte ve bu ülkelerdeki iktidarlarda bu yönde bir motivasyon kaybEna yol açmaktadEr. Avrupa Birli0i’nin, nsan HaklarE ko8ullulu0u, bölgeyle entegrasyon iste0ini bir kademe dü8ürmü8 olan Birli0e zaten azalmE8 olan ilgiyi iyice zayEflatEyor. B YARGININ BA%IMSIZLI%I Bölgedeki büyük sorunlardan bir di0eri “YargEnEn Ba0EmsEzlE0E ve Güçler AyrElE0E Sorunu”... Ne yazEk ki; Post-Komünist alE8kanlEklar sebebiyle bölgedeki iktidarlar ço0u zaman otoriterle8ebiliyor ve bu durum YargEnEn Ba0EmsEzlE0E’nE da etkiliyor. Özellikle Anayasa Mahkemeleri’nden siyasi baskE yoluyla kararlar çEkartElmasE bu anlamdaki sorunlarEn en somut göze çarpan örne0i... YargEdaki bu zaaflar yolsuzlukla mücadelenin de önüne ta8 koyuyor. Fiilen adE yolsuzlukla anElan ülkelere sahip olan co0rafyada yeraltE dünyasE ve organize suç örgütleri de bir o kadar etkin... Son zamanlarda bölgeden radikal dini motifli terör örgütlerine katElanlarEn sayEsEndaki artE8En bir sebebi de bu sistemsel sorunlar... Elbette bölgeyi en fazla ilgilendiren ve üzerinde bir türlü mutabakata varElamayan problem ise bölgesel güvenlik... Gerek devletlerarasE ikili ili8kilerde gerekse bölgesel bazda güvenlik alanEnda i8birli0ine gidilemiyor olu8u, aynE zamanda bölgenin istikrarEnEn da güvence altEna alEnmadE0EnE tescilliyor. ABD deste0iyle ba0EmsEzlE0EnE ilan eden Kosova ve SErbistan arasEnda bir türlü uzla8Eya varElamamasE, Bosna’da Dayton Anla8masE’nEn kurdu0u düzdeki aksaklEklar ve yüzünü BatE’ya dönmü8 ülkelerde yürütülen Rus nüfuzunu arttErma faaliyetleri, bölge halkalarEnEn ba0EmsEz iradelerini ortaya koymalarEnE engelliyor. rredentist ve milliyetçi politikalar ötekile8tirmek adEna kullanElEyor. Bu sistemsel sorunlarEn iki büyük müsebbibi BatE (ABD ve AB) ve Rusya’dEr. Balkanlar’E payla8Em alanE olarak gören bu sömürgecilerin kar8EsEnda bölge çiin Türkiye bir rol model ülke konumundadEr. Bir Balkan ülkesi olarak kurulmu8 olan OsmanlE’nEn mirasE, sistemsel bütün sEkEntElarE a8Ep yeniden 8ahlanmaya yeter de artar bile... Bunun bilincine varmE8 bir 8ekilde Türk Milleti ve BalkanlE Halklar el ele verip gerçek sömürgeciler olan BatE dünyasE ve Rusya’yE bölgeden def etmelidirler... YUNAN ÇFTÇLERN snrdaki eylemlerine Bulgaristan'dan tepki Yunan çiftçilerin reformları protesto için Bulgaristan sınırındaki geçişleri bloke etmeleri Bulgar nakliyecileri kızdırdı SOFYA - BALKAN GÜNLÜÜ Y unanistan'da, hükümetin tarım sektörüne getirdiği ek vergiler ve sosyal güvenlik yasasında yapmak istediği değişikliklere karşı çıkan çiftçilerin protestosu, Bulgaristan'ın tepkisine neden oldu. www.kircaalihaber.com’a göre; Yunanistan'da çiftçi sendikalarının ortak kararıyla geçen hafta başlatılan eylem kapsamında Yunanistan–Bulgaristan arasındaki Kulata-Promahon, İlinden-Ekzohi ve Makas-Nimfea sınır kapılarının kapatılmasının ardından Bulgar nakliyeciler, dışişleri bakanlığından müdahale etmesini istedi. Sınır kapılarında bekletildiklerini belirten Bulgar TIR sürücüleri, aç ve susuz kaldıklarını ve kendilerine yardım ulaştırılmadığını açıkladı. Yüklerini zamanında teslim edemedikleri için büyük kayıplara uğradıklarını belirten Bulgar nakliyeciler yetki- lilerden yardım istedi. Bulgaristan Dışişleri Bakanı Daniel Mitov, Yunanistan tarafıyla görüşmelerin sürdüğünü ifade ederek, duruma çözüm aradıklarını ve gerekirse Avrupa Birliği'nden duruma müdahale etmesini isteyebileceklerini dile getirdi. İki ülke arasındaki üç sınır kapısında geçişleri durduran Yunan çiftçiler ile Bulgar TIR şoförleri arasında zaman zaman gerginlik yaşanıyor. ACUN, YUNANSTAN'DA hükümet krizine neden oldu AT NA BALKAN GÜNLÜÜ Y unanistan’da televizyon ya da frekans satın almak istediğini ve Başbakan Aleksis Tsipras ile konuştuğunu söyleyen Acun Ilıcalı'nın ülkede yarattığı "kriz" sürüyor. Muhalefet partileri, Tsipras’ın Ilıcalı’ya yayın ruhsatı verip vermeyeceğini açıklamasını istedi. www.borsatek.com sitesine göre; ana muhalefetteki Yeni Demokrasi Partisi Milletvekili Nikos Dendias, “Yunan Başbakanı, yabancı ve özellikle Türk vatandaşları ile Yunan televizyonlarının yayın ruhsatı konusunu hangi hukuki çerçevede konuşuyor, cevaplasın” dedi. Sosyalist Pasok Milletvekili Andreas Loverdos, “Bu da olduysa, Tsipras’ın tercihlerine kimsenin şaşırmaması gerek. Başbakan çıkıp açık konuşmalıdır. Her gün sorunlarımızın olduğu komşu ülkeye, bir de bizi bilgilendirmesi için yayın ruhsatı veremeyiz” diye konuştu. Nehir (Potami) Partisi Milletvekili Yorgo Mavratos, “Hükümet, ruhsatlar için alışverişi bırakıp tüm yetkileri Televizyon Üst Kurulu’na (ESR) devretsin” derken, Merkez Birliği Partisi Milletvekili Yiannis Kallianos da “Hükümet, bir Türk’ün gelip yayın ruhsatı alması için televizyon kanallarını kapatmaya teşebbüs etmesin” şeklinde konuştu. Tsipras hükümet, muhalefetin sert eleştirilerine kayıtsız kalamadı ve bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Hükümet kaynaklarının açıklamasında şu ifadeler yer aldı: “Tsipras, İstanbul’daki Türkiye-Yunanistan milli futbol maçı sırasında gerçekten Ilıcalı ile konuştu. Ilıcalı, Yunanistan’da frekans almak istediğini ve Yunan ortaklar bulduğunu söyledi. Tsipras, ruhsatlar için tamamıyla şeffaf ihale yapılacağını belirtti.” Parlamento Başkanı Nikos Vuçis ise “Hükümet, ne Yunan ne Türk hiç kimseye karşı yükümlülük altına girmemiştir” dedi. Adalardaki Yunanl&lar bu y&l Datça Pazar&’na gelmedi YETER ARTIK, ALLAH'TAN KORKMUYOR MUSUNUZ? suheylc@yahoo.com Süheyl ÇOBANOLU anlEurfa HDP Milletvekili Osman Baydemir TBMM Genel Kurulu'nda konu8urken Cizre’de insanlarEn öldü0ünü söyleyerek, a0lamaklE bir sesle, “Allah'tan korkmuyor musunuz? Yeter artEk. iddet çözüm de0il, silah çözüm de0il, ölmek, öldürmek çözüm de0il” sözleriyle hissiyatEnE ifade etti. Elbette vicdan sahibi hiç bir kimse, ölme, öldürme ve 8iddeti kimin yaptE0EnE görmekten aciz olmadE0E sürece, ölmeyi, öldürmeyi, 8iddeti çözüm olarak görmedi bu ülkede. Ama sen, Türk milletinin temsilcisi olmak yerine teröristlerin sözcülü0üne soyunursan böyle konu8man kimseyi 8a8Ertmaz. Bölücü terör örgütü PKK, 1984’ten beri bebek, çocuk, kadEn, ya8lE, asker ve sivil gözetmeden binlerce cinayet i8ler ve katliam yaparken, yüzlerce okul, hastane, 8antiye, i8 makinesi, kamyon ve otobüsleri yakarken ambulanslara saldErErken, yaptEklarE insanlEk dE8E eylemler için neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz!!! DiyarbakEr Baro Ba8kanE’nEn öldürülmesi üzerine delil tesbiti için o soka0a giden savcE ve polislere teröristlerin ate8 açmasE nedeniyle tesbit yapElamadE0Enda neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz. ANALAR A%LARKEN DiyarbakEr’En Sur ilçesinde sokaktaki cenazeleri almak için giden HDP heyetine bile ate8 açarak engelleyen teröristlere neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz. Bu güzel ülkenin vatanda8E olan 78 milyonluk Türk Milleti’nin analarE a0larken, geride bEraktEklarE dul ve yetimlerinin boyunlarE hüzünle bükülürken, babalarE evlat acEsEyla kahrolurken neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz... BazE ilçeler patlayEcE ve silah deposu haline getirilirken, örgüt adEna vergi toplanErken, sözde mahkemeler kurulup yasadE8E olarak insanlar cezalandErElErken, kamu düzeninin sa0lanmasE için devlete himmet etmi8 olan korucular direklere ba0lanEp infaz edilirken, yollar kesilirken neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz... Yata0Enda uyuyan polislerimiz, e8iyle pazara çEkmE8 astsubayEmEz, kEzEyla evine giden Jandarma KomutanEmEz, çar8Eya çEkmE8 uzman askerlerimiz 8ehit edilirken neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz... HDP E8 Genel Ba8kanE Demirta8, "HalkEmEz kendi güvenli0ini alsEn" diyerek silahlanma ça0rEsE yaparken neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz... Yine di0er HDP E8 Ba8kanE Figen Yüksekda0, “Biz sErtEmEzE YPJ'ye, YPG'ye ve PYD’ye yaslEyoruz bunu söylemekte ve savunmakta hiçbir sakEnca görmüyoruz" derken neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz... Köylere giren PKK'nEn 'Asayi8' güçleri, köy meydanEna topladE0E erkekleri ailelerinin gözü önünde katlederken neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz... KADINLAR KATLEDLRKEN MULA BALKAN GÜNLÜÜ S imi Adası'ndan alışveriş yapmak üzere Datça'ya gelenlerin sayısı, geçen yıl önceki yıllara oranla çok büyük oranda düştü. Datça'da hafta sonları kurulan semt pazarına Yunanistan'ın Simi Adası'ndan gelip sebzeden meyveye, giyimden ev eşyasına ihtiyaçlarını karşılayan Yunanistanlıların sayısı, ülkelerindeki ekonomik kriz nedeniyle azaldı. Geçmişte yılda ortalama 5 bin kişinin semt pazarına alışveriş için geldiği Datça'yı geçen yıl sadece 108 kişi ziyaret etti. www.tourexpi.com’un haberine göre; Datça Belediye Başkanı Gürsel Uçar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, önceki senelerde Simi'den hemen her gün ilçeye belli sayıda Yunan turistin geldiğini, beyaz eşyadan giyime, alışverişlerini Datça'dan yaptıklarını söyledi. Geçen yıl Simi Adası'ndan Datça'ya gelenlerin sayısının ciddi anlamda düştüğünü vurgulayan Uçar, "Biz bunu Datça için çok önemli bir ekonomik kayıp olarak düşünüyoruz. Bunun için ne yapılması gerekiyorsa bu yıl yapmaya çalışacağız. Oradaki insanların ekonomik kriz nedeniyle alım gücünün düştüğünü biliyoruz ama hangi şartlarda olursa olsun bugün Simi Adası'nda yetişmeyen birçok ürün Datça'da yetişiyor. Bu nedenle bu ürünleri Datça'dan almak zorunda olduklarını düşünüyorum" dedi. Türk iadamı ilik’ten Sırbistan’a yatırım çarısı ALEKS NAC BALKAN GÜNLÜÜ T ürkiye’nin uluslararası ekonomi/finans dergisi Turcomoney, Kasım sayısında Sırbistan Raporu’nu yayınladı. Ülkedeki Türk firmalarının faaliyetlerine de yer veren Turcomoney’de Türk işadamı Fevzi Şilik’in çok ilginç öyküsü de yer alıyor. *Balkan ülkeleri ile uzun yıllardır tekstil ticareti yapan Türk işadamı Fevzi Şilik, “büyük fırsatlar var” dediği Sırbistan’a Kervansaray kurdu. www.haber1.com’un haberine göre; Avrupa’dan Türkiye’de giden ana arter üzerinde Aleksinac’da Bosphorus Hotel adıyla muhteşem bir tesis kuran Şilik, yanına İstanbul Restaurant ile konuklarına yemek hizmeti de veriyor. 65 dönümlük arazi üzerinde 6 milyon Euro’luk yatırımla kurulan tesislerde yorgun misafirler dinleniyor, Türk mutfağının enfes yemeklerini tadıyor. Başarılı işadamı Fevzi Şilik, şimdi başkent Belgrad’da ve Niş şehirlerinde birer otel daha açmayı planlıyor. Türk işadamlarının girişimci ruhunu her zaman ve her yerde görmek mümkün. İşte bu başarılı Türk patronlardan biri de Fevzi Şilik. Aslen Kosovalı olan Fevzi Şilik, ailesiyle birlikte 1992 yılında Türkiye’ye taşınmış ve tekstil işine başlamış. Ağırlıklı olarak Balkan ülkelerine ihracat yapan Fevzi Şilik, eşi Badem Hanım’la birlikte dört elle işe sarılmış. Tekstil ihracatında bir zamanlar büyük hacimli işler yapan Fevzi Şilik, sektörün daralmasıyla birlikte yeni yatırım alanları aramaya başlamış. 2 yıl önce Belgrad Büyükelçisi Mehmet Kemal Bozay’ın önerisi ve telkini üzerine Sırbistan’da otel açmaya karar vermiş. Bir buçuk yıllık çalışmadan sonra Aleksinaç şehrine 20 kilometre yakınlıktaki otoyol üzerinde Bosphorus Hotel’in açılışını gerçekleştirmiş. Dört yıldızlı otel olarak faaliyet gösteren Bosphorus Hotel, mimarisi, ferah ve konforlu odaları, zengin kahvaltısı ve lezzetli yemekleri ile göz dolduruyor. Fevzi Şilik ve eşi, yorgun Türk yolcularını otellerinde dinlendiriyor, Türk mutfağının enfes yemekleriyle misafirlerine adeta ziyafet çekiyor… Bu vah8ete kar8E çEkan ve insani tepki veren kadEnlarE dahi katlederken neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYORMUSUNUZ” diyemediniz... HDP Hakkari Milletvekili Abdullah Zeydan, PKK’nEn öyle bir gücü var ki, sizi tükürü0üyle bo0ar" derken neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz... BazE HDP milletvekilleri PKK’ya kuryelik yapEp, aracEyla silah ta8Erken neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz... Bölücü örgüt, Bosna'da binlerce masum insanEn canEna kast eden SErp uyruklu keskin ni8ancElarE para kar8ElE0Enda kiralayarak Türkiye'ye gönderirken neden “YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKMUYOR MUSUNUZ?” diyemediniz... Lütfen elinizi vicdanEnEza koyun ve bir kez daha dü8ünün, bu vatan hepimizin karde8çe, huzur ve refah içinde ya8ayabilece0i her türlü imkâna sahip. Gelin bu vah8ete bir son verin, küresel efendilerin ma8asE olarak kendinizi de ba8kalarEnE da yakmayEn. “YETER ARTIK, ALLAH’TAN KORKUN” ve milletin kanEna girmeyin. SAYFA 11 SIYAH MAVI KIRMIZI SARI Araflt›rma 11 8 ubat 2016 Pazartesi ARNAVUTLUK VE ARNAVUTLAR 1 Osmanlıların Arnavutlarla ilk karşılaşması/tanışması Kosova savaşı öncesinde, Timurtaş Paşa'nın 785/1383 tarihinde Debre bölgesinden başlayarak Arnavut diyarına seferler yaptığı döneme uzanır. Özellikle Kosova harbi akabinde Yıldırım Bayezid döneminde Arnavutluk'un güney bölgeleri Osmanlı devletinin denetimine girer Ç elebi Mehmed zamanında ise bazı Arnavut Beyleri Müslümanlığı kabul eder. O dönemde Arnavutlarla meskun bölgeler. Bugüne nazaran Müfit YÜKSEL daha sınırlı bir bölge olduğu gibi. Bu mıntıkalar irili ufaklı Arnavut derebeylerinin/Prenslerinin (Premedi, Merdita Prensliği, Dugacinler gibi) idaresindedir. Bu dönemde bölgede güçlü bir hükümdarın varlığı bilinmemektedir. Müslüman olarak ilk bilinen bey Premedi beyi Todor Muzak oğlu Yakup beydir. Ancak Arnavut diyarına gerek Timurtaş Paşa gerekse Evrenoszade İsa Bey komutasındaki askerlerle çeşitli akınlar düzenlense de, Osmanlıların bu diyara yerleşmesi 1431 yılında Sinan Paşa'nın akınlarıyla olur. Çelebi Mehmet zamanından başlayarak bölgenin tahriri de gerçekleştirilir. 835/1432 tarihli tahrir defteri ise (Defter-i Sancak-ı Arvanid) (Defter-i Sancak-ı Arvanid, 835 Hicri Tarihli, Hazırlayan: Halil İnalcık, TTK Yayınları, Ankara) ise bu konuda elimizdeki en eski belge niteliğindedir. Bu tarih artık Osmanlının iyice bölgeye yerleştiği tarihtir. Arnavutluk II. Murad devrinin başlarında artık tamamen fethedildiği sıralarda Merdita prenslerinden Krujalı/Akçahisarlı Jean Castrioty Osmanlı Sultanına metbuiyyetini bildirir, sadakatini göstermek için de dört oğlunu talim ve terbiye görmek üzere o sırada Osmanlının payitahtı olan Edirne Sarayına gönderir. Dört oğlundan en küçüğü ve en cevval olanı George Castrioty (Yorgi Kastriyoti) padişahın (Sultan II Murad) gözüne girer. Bir hayli iltifata mazhar olur. MÜSLÜMAN OLARAK İSKENDER ADINI ALIR Diğer kardeşleri gibi Müslüman olarak İskender adını alır. Padişah onu şehzadeleri arasında bulundurarak eğitim ve tahsiline özel itina gösterir. Genç yaşta sancak beyliğine yükselir. 25 yaşlarında iken Kruja hakimi olan babası eceliyle ölür. Bunun üzerine babasının makamını padişahtan ister. Ancak Padişah II. Murad onu daha önemli mevkilere getirmek istediğinden ( Belki sonradan baş vezir yapmak istiyordu ) Kruja sancağına başkasını gönderir. İskender Bey bu duruma pek içerler ve intikam yolları arar. Sultan II. Murad Avusturyalılarla uğraşırken ve Osmanlı ordusu sefer için Morova'da bulunurken İskender Bey de o sırada bu ordu içindedir. Bu esnada kaçış planları yapan İskender Bey, bazılarıyla gizlice anlaşarak sahte bir ferman düzenler. Nihayet ordudan gizlice ayrılarak Kruja'ya gider. Burada çevresine toplanan kimselerle birlikte Kruja kalesini gösterdiği sahte fermanla teslim alır ve içeride müslüman asker katliamı yapar. Ardından Venedikliler ve Macarlar'la, hatta Sırplar'la Osmanlı aleyhinde ittifak kurar. OSMANLI’YI UĞRAŞTIRDI Uzun süren İskender Bey ayaklanması Osmanlı devletini bu coğrafyada bir hayli zaman meşgul eder. Özellikle Fatih Sultan Mehmed bu ayaklanmanın ortadan kalkması için bir hayli çaba ve zaman sarf eder. Osmanlıları 25 yılı aşkın uğraştırır. Kruja ve İşkodra'yı Venediğe bağlayarak bu zaman zarfında hüküm sürer. Yılları gerek II. Murad, gerekse Fatih Sultan Mehmed döneminde, sürekli Osmanlılarla savaşmakla geçer. Fazla bir şey elde edemez. Ancak, sadece İtalya ve Adriyatik'te Venedik ve Papalık adına Osmanlı'nın önünde set vazifesi görür. Bunda kendisi de karlı çıkmaz. Nihayet Osmanlılarla 25 kez Papa ve Venedikliler adına savaşan İskender Bey pes etmek zorunda kalır. İşkodra'dan sonra Kruja da Bizzat Fatih tarafından zaptedilir. Fatih Kruja'nın anahtarlarını kendisi teslim alır ( 883/1478 ). İskender Bey ise önce Alesyo'ya sonra da Lisa adasına kaçar ölümüne kadar münzevi bir hayat yaşar. (873/1468) İskender Bey'in iki torunu Kanuni Sultan Süleyman zamanında tekrar İstanbul'a gelerek Osmanlı'ya dehalet edip Müslüman olurlar. Bunlardan biri yine İskender Bey adını alarak Simkeşbaşılığa kadar yükselir. Simkeşbaşı İskender Bey, Eyüp'te Zal Mahmud Paşa Cami ve Medresesi yakınında bir sıbyan mektebi, Haliç kıyısında Ayvansaray –Korucu Mehmed Çelebi Cami-i Şerifinin altında yer alan bir çeşme de inşa ettirmiştir. Mimar Sinan yapısı çeşmesinin 2004 yılında çalınan kitabesi 975/1567 tarihliydi: Acâyib hayra girdi Sîm-keşbaşı Skender Beğ Döküp sîm u zeri bu şeşme-sâra urdı bünyânı Binâsı Sedd-i İskender suyu âb-ı hayât oldı Hayât-ı sermedî buldı Hızır-veş nûş iden ânı Safâ-yı tab'la Sâ'i bunun itmâmı târihin Didim bulmuş Skender aynıyle âb-ı hayvânı 975 EYÜP SULTAN CİVARINA DEFNEDİLDİ İskender Beğ 990/1582 tarihinde vefat etmiş olup, Eyüp Sultan civarında defn edilmiştir. Mektebi ise, Sultan III. Mustafa'nın kızı Şah Sultan tarafından hedm edilerek yerine halen mevcut olan Şah Sultan Mektebi Ve Sebili yaptırılmıştır. Bugün mevcut olmayan Ayvansaray/Korucu Mehmed Çelebi Camii altındaki çeşmesinin ise kitabesi çalınmış ve harap vaziyettedir. Dugacinzadelerle akrabalık tesis etmiş olduğundan Sicill-i Osmani gibi bazı kaynaklarda zuhul eseri olarak Dugacinzâde olarak kaydedilmiştir. İskender Bey ayaklanmasının bertaraf edilmesi akabinde, Arnavut diyarı kâmilen Osmanlı idaresi altına girmiş. Prizren ve civarında hüküm süren Dugacin Prensleriden iki kardeş Fatih devrinde İstanbul'a gelerek Ahmed ve Mahmud adlarını almışlardır. Bunlardan Mahmud genç yaşta vefat etmiş, Ahmed ise vezâret rütbesi ile valilik yapmıştır. Dugacinlere ait bir aile mezarlığı halen Eyüp'teki Şah Sultan Mektep ve sebili bitişiğinde yer almaktadır. www.yenisafak.com sitesinden alınmıtır DEVAM EDECEK... SAYFA 12 600 YILLIK TARHN AZZ HATIRASINA SIYAH MAVI KIRMIZI SARI NEDEN HEP AYNI DÜDÜKLER? suzanernoyan@mynet.com Suzan ERNOYAN akla)5k 11-12 y5ldan beri bak5yorum da, Süper Lig’de ayn5 jenerasyon görev yap5yor. Bir elin parmaklar5n5 geçmeyecek say5da hakemler koca sezon oradan oraya ko)turup duruyor. Ülkemiz de hakem köküne k5ran m5 girdi, ne oldu bunca hakeme diye sorgulamaya ba)lad5k tabi. Hal böyle olunca az5nl5k hakemlerinin hepsi y5prand5 görün art5k. Hata yapsalar da MHK riske girmemek ve günü kurtarmak ad5na ayn5 isimlere, “kadrolu sanatç5lara” maç vermeye devam etti. Gençler de ikinci plana itilince sorunlar da ç5" gibi büyüyünce ülke hakemli"i ç5kmaz soka"a girdi. Denizin bitti"ini müjdeleyebilirim…! öyle bir göz atacak olursak, hep ayn5 isimler. Cüneyt Çak5r, F5rat Ayd5nus, Bülent Y5ld5r5m, Hüseyin Göçek, Halis Özkahya, Yunus Y5ld5r5m, Kamil Abito"lu, Tolga Özkalfa. Ben ba)ka sayamad5m. Haliyle bu ayn5 isimler inan5lmaz maç temposuyla her hafta maçtan maça ko)tular ve hepsi y5prand5. Y 8 ubat 2016 Pazartesi www.balkangunlugu.com DÜNYANIN GÖZÜ bilardo ile Bursa’da BURSA BALKAN GÜNLÜÜ B ursa Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde Türkiye Bilardo Federasyonu işbirliğiyle düzenlenen ve 18 ülkeden 149 dünya çapında önemli sporcunun katıldığı ‘3 Bant Dünya Kupası’ nefes kesen karşılaşmalara sahne oluyor. Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe de fırsat buldukça kısa süreli de olsa karşılaşmaları izlerken, bu organizasyon sayesinde dünyanın gözünün Bursa’da olduğunu söyledi. Türkiye Bilardo Federasyonu Başkanı Ersan Ercan da, “Büyükşehir Belediyesi’nin de destekleriyle bu turnuvayı alnımızın akıyla tamamlayacağımıza inanıyorum. İnşallah bunu bir de şampiyonluk kupası ile taçlandırırız” dedi. Bursa’yı spor kenti haline getirmek amacıyla amatör spor kulüplerine saha ve malzeme desteği, 7’den 70’e herkesin ulaşabileceği semtlere spor tesisleri, eğitim kurumlarına spor salonları en önemlisi de Bursa’da dünya çapında bir stadyum kazandıran Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen ‘3 Bant Bilardo Dünya Kupası’, çekişmeli karşılamalarla devam ediyor. 18 ülkeden 149 sporcunun şampiyonluk için mücadele verdiği Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Fuaye Alanı’ndaki karşılaşmalar, bilardo tutkunları tarafından da ilgiyle izleniyor. Tribünlerin bir an bile boş kalmadığı karşılaşmaları, fırsat buldukça Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe de izlemeye çalışıyor. Kendisi de bilardo oynayan ve bu spora özel ilgi gösteren Başkan Altepe, Bursa’nın dünya gündemine bu kez de sporla geldiğini belirterek, bu tür uluslararası organizasyonlara büyük önem verdiklerini söyledi. Dilara olimpiyat vizesini spanya’da alacak H.MERKEZ BALKAN GÜNLÜÜ T ürkiye’yi, Brezilya’nın Rio şehrinde yapılacak 2016 Yaz Olimpiyatları’nda temsil etmek için yarışan milli sörfçü Dilara Uralp, Olimpiyat vizesi için büyük finale hazırlanıyor. İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi’nin desteğiyle bir yıl boyunca 7 farklı ülkede yelken açan Dilara, finali Mart ayı sonunda İspanya’daki yarışlarda yapacak. Dilara, bir yıl boyunca katıldığı tüm uluslararası yarışları, Olimpiyat hedefi yolunda antrenmana dönüştürmeyi başardı. Geçen hafta Amerika Birleşik Devletleri’nin Miami eyaletinde Tokyo Dünya Kupası’nın ilk ayağında yarışan Dilara, gelecek hafta ise İsrail’de yine Dünya Kupası için kamp yapacak. Hem Miami hem İsrail’deki yarışları 2016 Rio Olimpiyatları’nın antrenmanı olarak değerlendirdiğini belirten Dilara Uralp, “Sonbaharda düzenlenen Umman yarışlarından sonra üç ay boyunca her gün çok sıkı antrenman yaptım. Özellikle kuvvet ve kondisyona çok yüklendim. Kendimi daha kuvvetlenmiş ve hazır hissediyorum. Miami, benim için güzel bir tecrübe oldu. Şimdi 10 Şubat’ta İsrail’e uçacağız. 10 gün kamp yaptıktan sonra, 20-27 Şubat tarihlerinde RS:X Dünya Şampiyonası’na katılacağım. Hedefim Rio yolunda son dönemeç olan İspanya Palma’daki Princess Sofia Regatta olacak. 28 Mart-2 Nisan tarihleri arasında yapılacak yarışta ipi göğüsleyip, ülkemi Brezilya’da temsil edeceğime inanıyorum” dedi. HAKEMLER TORBADAN ÇIKTI Alt taraftan az say5da isim geldi"inden, hakem yeti)tirilmedi"i için gençlere kucak açmad5lar. Hakemli"e ba)lad5klar5nda 25-30 ya) gurubunda olan bu jenerasyon art5k kopma noktas5na geldi ve kimi hakemli"i b5rakt5, kimi de yak5nda b5rakacak. ) ba)5nda bulunan, MHK’lerin önemli bölümünün “ba)5m5z a"r5mas5n” diyerek,”tecrübeli hakemlere görev verirsek kimsenin fazla sözü olmaz” dü)üncesi yüzünden gençler geri planda tutuldu. Bölgelerden hakem yeti)tirilmedi"i için de deneyimli isimleri zorlayacak hakemler bulunam5yor. Bir de FFA kokart5 ülke hakemli"inin dü)tü"ü darbo"az nedeniyle çok kolay elde edilir hale geldi. Derbi maç5 bile yönetemeyecek pek çok isim, FFA kokart5 takmaya ba)lad5. Trabzonspor’un eski ba)kan5 Mehmet Ali Y5lmaz’5n Spordan Sorumlu Devlet Bakan5 oldu"u dönemler de, hakem camias5nda ya)anan çe)itli haks5zl5klar ve dedikodular do"rultusunda, “Hakemler torbadan ç5ks5n” )eklinde talimatta bulunmu). Futbol Federasyonu’nun Ankara’da bulunan binas5nda, her hafta yap5lan Çar)amba toplant5lar5nda Merkez Hakem Kurulu, her bir maç için her bir torbaya at5lan 3 hakem ismini bas5n mensuplar5n5n önünde kura çekilirmi). Haliyle torbadan sürpriz hakemler de ç5kt5"5 için, bu konuda “Torbalara hep belli hakemlerin ad5 at5l5yor” iddias5 gündeme gelmi). Ayr5ca hakem camias5n5n önde gelen baz5 isimleri, bunu “çok yanl5) bir uygulama, hakemlerin torbaya girmemesi gerekir” )eklinde tepki göstermi)ler. Sonuç olarak ülke hakemli"i bir dönem torbadan ç5km5). Maçlar da, “torbadan m5 ç5kt5n sen” diye ba"5r5lmas5 bu olsa gerek. Fenerbahçe ba)kan5 Aziz Y5ld5r5m, “Maçlar5m5za ka)ar hakem verilmesin” )eklindeki sözleri tart5)malara yol asa da, Y5ld5r5m, hatalar5n büyük bölümünün “deneyimli hakemler” nedeniyle yap5ld5"5n5 ve genç hakemler üzerinde 5srarla durulmas5 gerekti"ini söylemesi do"ru tespit ama Aziz Y5ld5r5m’5 dikkate alan yok ki… Genç kadın krosçular ‘Avrupa "ampiyonu’ Bonak Futbolcu Torku Konyaspor’da KONYA - BALKAN GÜNLÜÜ Tenisin ampiyonları S Buca’da belirlendi H.MERKEZ BALKAN GÜNLÜÜ T enisin 16 yaş şampiyonları Buca’da belirlendi. Buca Tenis Kulübü tesislerinde gerçekleştirilen 2016 Avrupa Tenis Kış Kupası İsviçre’nin birinciliği ile sonuçlandı. Buca Belediyesi ev sahipliğinde Buca Tenis Kulübü tesislerinde yapılan şampiyonada 6 ülkeden 16 yaş grubu 18 sporcu kıyasıya yarıştı. İzleyenlerin yoğun ilgi gösterdiği müsabakalar sonucunda birinciliği İsviçre takımı alırken, ikinci Gürcistan, üçüncü Romanya takımları oldu. Kapalı ve açık tenis kortları ile bölgesel ve ulusal birçok turnuvaya ev sahipliği yapan Buca Belediyesi bu kez Avrupalı Şampiyonları ağırladı. İlk kez uluslararası bir turnuvaya ev sahipliği yapan Buca Tenis Kulübü’nde gerçekleşen 2016 Avrupa Kış Kupası, 3 gün boyunca birbirinden heyecanlı müsabakalara sahne oldu. 16 yaş grubu sporcuların kıyasıya rekabeti, turnuvayı izleyen sporseverlere heyecan dolu anlar yaşattı. Türkiye, İsviçre, Bulgaristan, Gürcistan, Romanya ve Slovakya’dan 18 tenisçinin raket salladığı şampiyonada birinciliği İsviçre takımı göğüsledi. Tenis severlerinde yoğun ilgi ile izlediği turnuvada takım olarak Gürcistan ikinci, Romanya üçüncü, Slovakya dördüncü, Türkiye beşinci ve Bulgaristan altıncı oldu por Toto Süper Lig takımlarından Torku Konyaspor, Bosna Hersek‘in Zeljeznicar takımındaforma giyen 18 yaşındaki orta saha oyuncusu Amir Hadziahmetovic ile 4,5 yıllık sözleşme imzaladı. www.bosnakmedya.com’a göre; Kulüp basın sözcüsü Ahmet Baydar, genç bir futbolcuyu kadrolarına kattıklarını söyledi. Amir Hadziahmetovic ile 4,5 yıllık sözleşme imzaladıklarını belirten Baydar, ’18 yaşındaki defansif orta saha oyuncusu Hadziahmetovic’i kadromuza kattığımız için mutluyuz. Futbol otoriteleri tarafından geleceğin önemli futbolcularından biri olacağı söylenen Hadziahmetovic’e kulübümüze ‘hoş geldin’ diyoruz’ dedi. Yeni transfer Amir Hadziahmetovic de Torku Konyaspor‘a geldiği için mutlu olduğunu ifade etti. Konya’ya gelmeden önce sezon başında Torku Konyaspor‘a transfer olan eski takım arkadaşı Riad Bajic’ten bilgi aldığını aktaran Hadziahmetovic, ‘Takımın çok iyi olduğunu öğrendim. İnşallah ben de burada kendimi geliştireceğim ve takıma faydalı olmak için çalışacağım’ diye konuştu. KASTAMONU - BALKAN GÜNLÜÜ B ursa Büyükşehir Belediyespor Kulübü Kros Takımı, Kastamonu’da düzenlenen ‘53. Avrupa Kulüpler Kros Şampiyonası’nda ‘Genç Kadınlar’ kategorisinde ‘Avrupa Şampiyonu’ olarak Bursa’ya büyük gurur yaşattı. Bu yıl 53.’sü Kastamonu’da düzenlenen ‘Avrupa Kulüpler Kros Şampiyonası’nda Bursa Büyükşehir Belediyespor Kulübü Genç Kadınlar’da Avrupa Şampiyonu oldu. Avrupa’nın en iyi 8 takımının yarıştığı şampiyonada Bursa Büyükşehir Belediyespor Kulübü sporcuları Nuran Satılmış, Gülnaz Uskun, Sümeyye Erol, Nazan Satılmış ve Bahar Atalay’lı kadrosuyla Bursa’nın gururu oldu. Bursa Büyükşehir Belediyespor Kulübü, 32 puanla en yakın rakibi Fenerbahçe SK’yi ardında bırakarak takım halinde ‘Avrupa Şampiyonu’ olmayı başardı. Genç sporcular, başarılarıyla bir kez daha Bursa’nın takdirini kazandı.