Katrina kasırgası Amerika kıtasının bir bölümünü yerle bir etmiş
Transkript
Katrina kasırgası Amerika kıtasının bir bölümünü yerle bir etmiş
NEW ORLEANS VE BAĞDAT 05 Eylül 2005 Katrina kasırgası Amerika kıtasının bir bölümünü yerle bir etmiş durumda. Son olarak sadece Louisiana eyaletinde ölü sayısının on bini aşmış olabileceği açıklandı. Fransa’dan borçlarına karşılık olarak alınarak Federal Hükümet’e dahil edilen ABD’nin bu en özgün, en sıra dışı eyaleti ve başkenti New Orleans bir daha eski haline gelemeyecek denli tahrip olmuş durumda. New Orleans, Mississipi Nehri’nin okyanusa döküldüğü kıyıda, cazın ve siyah olanın kaynağı, kölelik döneminin şehri. Şimdi sular altında kalan "French Quarter"ı, "Bourbon Street"i, Cafe Du Monde’u düşünmek insana hüzün veriyor. Ama daha acısı, Mardi Grass şenlikleri, sokak cazı ve çeşitliliğiyle neşenin ve hüznün en insani olanlarını yaşayan bu güzel şehrin şimdi sokak çetelerinin, yağma ve tecavüzün kol gezdiği bir karabasana dönüştüğünü bildiren ilk haberler. Federal Hükümet, yağmacılara yönelik doğrudan vur emri vermiş durumda. Şehir, kasırganın yaralarını sarmak yerine sanki bir anda vahşetin kucağına düşmüş gibi görünüyor. Burada durup, görünüyor mu gösteriliyor mu diye düşünmemiz gerekiyor. Haberlere vahşet olarak yansıyan bu kargaşanın içine biraz daha dikkatli bakıldığında ve alternatif haber kanalları tarandığında, ölenlerin ve yardım edilmeyenlerin büyük çoğunluğunun yoksul siyahlar olduğu yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyor. Yoksullar, siyahlar, yaşlı beyazlar yardım gelmediği için evlerin çatılarında, spor salonlarında ya da bataklığa dönmüş kentte size garip gelecek ama timsahlara yem olmamaya çalışıyor ve açlıkla savaşıyorlar. Şehir Mississipi Nehri’nin kıyısında ve bataklığı nın hemen yanı başındadır. Birkaç gün öncesine kadar turistik turlarla seyrettirilen timsahlar, şehirde insan yemeye başlamış durumdalar. ‘MAL’ CANDAN DEĞERLĐ Bırakın Türkiye medyasının bu büyük felakete ayırdığı yerin küçüklüğünü, asıl olarak Amerikan medyasında da New Orleans felaketine ayırılan zaman hızla azalmaya ve yardım sürecinin önüne sokak çeteleri haberleri çıkmaya başladı. Kanımca en ciddi haber çarpıtmalarından biri dünya medya tekelleri tarafından uygulanıyor. On binden fazla kişinin ölü ya da kayıp olduğu kentte hâlâ evlerinin çatılarında açlık içinde yardım bekleyen insanlar olduğu haberleri ancak bağımsız ve küçük haber kanalları aracılığıyla alınabiliyor. Bush hükümetinin yardımdan önce güvenliği sağlamak üzere asker göndermesi, alınan ilk kararların "vur emri" olması, onlar için açlıktan ölmektense çalarak karnını doyurmaya çalışan felaketzedelerden çok "Mal"ın değerli olduğunu gösteriyor. Bencileyin en trajik yanlardan biri Amerikan medya tekellerinin bu çarpıtılmış haberlerinin, Türkiye medyası tarafından "biz felaketlerde hiç yağma yapmıyoruz, hemen imece içinde oluyoruz, bu Amerikalılar/Batılılar/Hıristiyanlar işte böyle kötü kişiler" olarak işlenmesi ve felaketten aşağılık bir etnik böbürlenme payı çıkarılması. Mail gruplarında Kyoto’yu imzalamayan ABD’nin "Allahından bulduğu" yazıları çoğalmaya başladı bile. Etnosentrizm ve ötekileştirme süreci hızla ve acımasızca işliyor. (Bu sayfadaki diğer yazı da bu süreci ayrıntılandırmaya çalıştım.) Timsahlarla savaşan binlerce insanın açlık içinde kıvranmasından, Batı düşmanlığı için pay yağması yapılıyor. Sanki New Orleans’lı siyahlar devlet düşmanı, fırsat bulunca yağma ve tecavüze kalkışan doğuştan suçlularmış gibi gösteriliyor. Orada yoksulların, yaşlıların kurtarılmaya çalı şılmadığı Federal Hükümet’in önceliğinin düzen ve mal güvenliği olduğunu görmeye kimse yanaşmıyor. Bush için New Orleans ile Bağdat arasında fark yokken ne yazık ki bizim için var. Bunu görmek insan olarak bana gerçekten acı veriyor.