süthattı sayı 11_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
Transkript
süthattı sayı 11_Layout 1 - Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri
süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:36 Page 1 suthattı Sayı: 11 Temmuz - A ğustos 2012 İki ay da bir y ay ımlanır w w w .suthatti.com.tr Mert, A SÜD G en el Sekreteri Ülker Golf, yurt dışına odaklandı ASÜD Genel Sekreterliği’ne Dr. İsmail Mert getirildi. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nda uzun yıllar yöneticilik yapan Dr. Mert, gıda mevzuatının hazırlanması aşamalarında görev aldı. S.2 Geçen yıl gerçekleştirdiği Suudi Arabistan yatırımıyla Ortadoğu’da 60 milyon litrelik üretim kapasitesine ulaşan Ülker Golf’ün yurt dışı yatırım tutarının, 2012 yılı sonunda 72 milyon lirayı aşması bekleniyor. S.4 Başkan’ın kaleminden ASÜD engeli kaldırdı; Kompozit ürünlere AB’ye ihraç yolu açıldı Röportaj Ülkemiz süt ve süt ürünleri sektörü, teknolojiye yaptığı yatırımlar sayesinde bugün gelişmiş ülkelerdeki benzerleri gibi sağlıklı, kaliteli ve güvenilir üretimiyle öne çıkıyor. ASÜD olarak kuruluşumuzdan bugüne AB’ye ihracat kapısının açılması hep önceliğimiz oldu. Brüksel’deki yoğun temaslarımız sonucu, AB, kompozit ürünlere ihracat kapısını açtı. Karar, tüm sektörümüze hayırlı olsun. Sayfa 2 Dr. Mehmet Alkan Beyaz köşe ASÜD’ün AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatının önünün açılması çabaları, özel sektörün ülke kalkınması adına yaptığı girişimlere en iyi örneklerden biri. Nihayet AB, kompozit ürünlere AB’ye ihracat yolunu açtı. AB’nin kapısını tam olarak açmaya az kaldı. Ben özel sektörü geliştirecek altyapı çalışmalarında “Biraz daha özel sektörün sesine kulak vermekte fayda var.” diye düşünüyorum. Sayfa 4 Mertçe Okulların kapanmasına bir ay kala tüm Türkiye’de Okul Sütü Programı uygulamaya konuldu. Gerçekten alkışlanacak bu projede emeği geçenlere teşekkür ederiz. Gelecek eğitim yılında ve sonraki yıllarda da projenin devam etmesi ve yasal düzenleme ile değiştirilemez bir uygulama haline getirilmesi sağlanmalı. Geleceğimiz olan çocuklarımız üzerinde süt tüketimi konusunda anlamsız korku oluşturulmamalıdır. Sayfa 10 Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi Başkanı “Küresel ısınma ve dünyada giderek artan n Kurulduğu günden bu yana temel hedefi AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatının önünü açmak olan Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD), 3 yıl gibi kısa bir sürede yürüttüğü yoğun çalışmalarla, AB’ye ihracat kapısını ilk olarak kompozit ürünlerde açtı. Artık AB’ye kompozit ürünler ihraç edilebilecek. ASÜD Başkanı Harun Çallı, “Sektörümüzün AB’ye ihracatının önündeki engelleri kaldırmak için yoğun çaba sarf ettik. Bu ilk adım son derece memnuniyet verici. Türkiye’nin 2023 vizyonunda süt sektörü de hak ettiği yeri alacaktır” dedi. AB’ye kompozit ürün ihracatı yolunun açılmasında, ASÜD’ün çabalarına uluslararası platformda destek Ayran’ın standardı Türkiye’den n Geleneksel içeceğimiz ayranın Türkçe adıyla ve Türkiye’nin belirlediği standart kriterlerinde Fermente Süt Ürünleri Kodeks Standardı’nda yer alması sürecinde bir aşama daha geride kaldı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı bölgesel standart taslağı hazırlıklarını sürdürürken, Türkiye’nin başkanlığında oluşturulan Avrupa Bölgesel Kodeks Ayran Çalışma Grubu, 29-30 Mayıs 2012 tarihlerinde İs- tanbul’da toplandı. 2013 yılında yapılacak olan Kodeks Alimentarius Komisyonu toplantısında ayranda bölgesel standardın onay alması durumunda ayran; Türkiye’nin hazırladığı standart kriterleri ile AB ülkeleri, Rusya ve Türk Cumhuriyetleri’nin yer aldığı Avrupa Bölgesi’nde tüketiliyor hale gelecek, aynı zamanda kayıtlara girecek. S.11 insan ve hayvan hareketleri nedeniyle yeni veya yeniden ortaya çıkan zoonoz hastalıklar, salgın endişesini de gündeme getiriyor.” Sayfa 3 Sektör, Okul Sütü sınavını geçti n Süt sektörü, 2 Mayıs’ta başlayan Okul Sütü Programı kapsamında 8 Haziran’a kadar okulların açık olduğu 28 gün boyunca Türkiye’nin dört bir yanında 7,2 milyon öğrenciye 200 mililitrelik kutularda uzun ömürlü süt dağıttı, bu sınavdan da alnının akıyla çıktı. Şimdi beklenti, Okul Sütü Programı’nın 2012-2013 eğitimöğretim yılıyla birlikte kalıcı hale gelmesi… Sinerji Son dönemde güç birliği ile oluşan sinerjinin sektörümüz için büyük bir ivme yaratacağı konusundaki görüşlerime haklılık kazandıran üç önemli gelişme yaşadık. ASÜD’ün çabaları sonucu AB’ye kompozit ürün ihracının yolu açıldı. Avrupa Bölgesi için ayran standardını belirleme yolundaki girişimlerimiz de sonuç vermek üzere. Ve son olarak IDF 2016 Dünya Sütçülük Zirvesi’ne ev sahipliğimiz Kasım’da netleşecek. Sayfa 11 vererek büyük katkı sağlayan Unilever Türkiye’nin Gıdadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin de, “Unilever Türkiye olarak, süt sektörünün gelişmesi ve güvenli, kaliteli ürünleriyle dış pazarlarda da pay sahibi olması yolundaki desteklerimiz bundan sonra da sürecek.” diye konuştu. S.10 Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Başka- nı Harun Çallı, “Sanayiciler olarak, okullara dağıtılan sütle ilgili başından beri en ufak bir tereddüdümüz yoktu. Biz, çocuklarımıza içirdiğimiz sütün kalitesine güveniyoruz” dedi. S.12 Türkiye 2016 Sütçülük Zirvesi’ne talip n Türkiye’nin Uluslararası Sütçülük Federasyonu’na (IDF) üyeliğini başlatan ASÜD’ün, 2016 Dünya Sütçülük Zirvesi’nin Türkiye’de toplanmasına ilişkin girişimi meyvesini veriyor. Kasım ayın- da Güney Afrika’da gerçekleştirilecek 2012 zirvesinde hangi ülkede düzenleneceği kararlaştırılacak olan 2016 zirvesine ev sahipliği için Türkiye’nin şansı yüksek. S.15 süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:36 Page 2 2 Sayfa Ba ş k a n ’ ı n kalem in d en Harun Çallı AB kapısını açmak lkemiz süt ve süt ürünleri sektörü, teknolojiye yaptığı yatırımlar sayesinde bugün gelişmiş ülkelerdeki benzerleri gibi sağlıklı, kaliteli ve güvenilir üretimiyle öne çıkıyor. Süt ve süt ürünlerimiz, dış pazarlarda artık daha kolay yer bulabiliyor. Ü Şimdiye kadar ihracat ayağında tek bir istisnamız var, o da AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatı. ASÜD olarak, AB’ye ihracatın önündeki engellerin kaldırılması için başlattığımız çalışmada hayli yol kat etmiş durumdayız. Süreç devam ederken, sevindirici haber Brüksel’den geldi. ASÜD olarak Brüksel nezdinde yaptığımız temaslar ve derneğimizin üyesi Unilever’in uluslararası platformdaki desteği sonuç verdi, AB, kompozit ürünlere ihracat kapısını açtı. Artık AB’ye onaylı işletmelerden ithal edilecek süt ham maddesi ile üreteceğimiz kompozit ürünler, AB’ye ihraç edilebilecek. Sektör olarak bizleri mutlu eden bu gelişmeden sonra AB’ye ihracat kapılarının çok da uzak olmayan bir gelecekte Türk süt ve süt ürünleri sektörüne açılacağına yürekten inandığımı belirtmek istiyorum. Küreselleşen dünyada uluslararası platformlarda var olmak, se- Temmuz - Ağustos 2012 suthattı Sektör simizi duyurmak durumundayız. ASÜD olarak işte bu bilinçle Türkiye’yi Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) üyeliğine taşımıştık. Bununla da yetinmedik, IDF’in her yıl düzenlediği Dünya Sütçülük Zirvesi’ne 2016 yılı için talip olduk. İzmir’de ilki düzenlenen Ulusal Süt Zirvesi’nde bir kez daha dile getirdiğimiz talebimizin kabul göreceği konusundaki umudumu sizlerle paylaşmak istiyorum. İsmail Mert, ASÜD Genel Sekreteri Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Derneği (ASÜD) Genel Sekreterliği’ne Dr. İsmail Mert getirildi. n Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nda uzun yıllar yöneticilik yapan Dr. İsmail Mert, gıda mevzuatının hazırlanması aşamalarında görev aldı. Mevzuata hakimiyetiyle tanınan Mert, ASÜD’ün AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatının açılmasına yönelik proje kapsamında da çalışmalarda bulundu. 1948 Yılında Muğla’da dünyaya gelen İsmail Mert, 1974 yılında Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’nden mezun oldu. 1977 yılın- da Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünü bitirerek Ziraat Doktoru ünvanını alan Dr. Mert, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın değişik kademelerinde 34 yıl hizmet ettikten sonra Koruma ve Kontrol Genel Müdür Yardımcılığı görevinden emekli oldu. Gıda alanında yurt dışında uluslararası toplantılara katılan, incelemelerde bulunan Mert, TOBB Gıda Meclisi’nin de kurulduğundan bu yana danışmanlığını yapıyor. Aşk için buluştular Ve yine dünya ölçeğinde yol aldığımız bir diğer konu. Geleneksel içeceğimiz ayranın Türkçe adıyla ve Türkiye’nin belirlediği standartlarda Fermente Süt Ürünleri Kodeks Standardı’nda yer alması çabalarımız sonuç vermek üzere. Avrupa Bölgesel Kodeks Ayran Çalışma Grubu’nun İstanbul toplantısı ile bir aşamayı daha geride bıraktığımız süreç, Kodeks Alimentarius Komisyonu’nun onayı ile sonuçlanacak. Böylece ayran, Avrupa Bölgesi’nde Türkiye’nin hazırladığı standart kriterleri ile tüketiliyor hale gelecek. Bizden bir haberle yazımı noktalayayım. ASÜD Genel Sekreterliği görevini, bürokrasideki tecrübesi tüm sektörümüzde bilinen arkadaşımız Dr. İsmail Mert üstlendi. Kendisine başarılar diliyorum. A B’y e i h r acat “A SÜD o l ar ak süt sek t ör üm üz e A B’y e i h r acat k ap ısın ın açıl acağın a y ür ek t en i n an ıy o r u z .” n Aşkın resmi dondurması Cornetto, gençler arasında gerçekleştirdiği son yılların en kapsamlı Aşk Araştırması’nı 19 Haziran’da Otto Santral’de Doğa Rutkay, Okan Bayülgen, Mehmet Turgut ve Ceyhun Yılmaz’ın katılımıyla, Facebook Cornetto Türkiye sayfası üzerinden canlı yayınlanan “Aşk İçin” adlı programda masaya yatırdı. Ünlüler, programda; aşkta gurur ve mantık, ilk görüşte aşk, kıskançlık, mutluluk gibi konulara kendi özgün bakışlarıyla yaklaştı. Okan Bayülgen’in moderatörlüğünde gerçekleşen canlı yayında Cornetto Aşk Araştırması’nın so- nuçları üzerinden geçilirken, katılımcıların büyük bir samimiyetle paylaştıkları kişisel görüşleri sosyal medyada geniş yankı buldu. İnternet üzerinden kalabalık bir izleyici kitlesinin takip ettiği programın akşamında ise 46 Magazine işbirliği ile Mehmet Turgut’un “Aşkın Fotoğrafları” sergisinin açılışı yapıldı. Cornetto, bu yıl ilkini gerçekleştirdiği Aşk Araştırması’nı geleneksel hale getirerek gençlerin aşka bakışını ve aşkı yaşama biçimlerini incelemeye ve sonuçları paylaşmaya devam edecek. Bu arada Carte d’Or’un Maraş Usulü Kesme Dondurması, yeni Çikolatalı/Sade seçeneğiyle Türk damak tadından vazgeçemeyenler için Ramazan sofralarını şölene dönüştürmeye hazırlanıyor. Carte d’Or Maraş Usulü Kesme Dondurma, Ramazan ayı boyunca misafirlikler ve aile sofralarının en çok tercih edilecek tadı olacak. Türkiye’de dondurma keyfini evlere taşıyan Carte d’Or’un, bıçakla kesilebilecek kadar yoğun kıvama sahip Maraş Usulü Kesme Dondurma’sı misafirliklerin ve aile sofralarının vazgeçilmez tatlısı olmaya aday. www.suthatti.com.tr İm t i y az Sah i b i v e So r u m l u Y az ı İşl er i M üd ür ü Red ak t ör Per ak en d e Fi k r i T ür k el - f i k r i .t u r k el @ su t h at t i .co m .t r Bet ül Y ıl m az b i l en Comart Kurumsal İletişim Hizmetleri Ltd. Şti. adına İl k n u r M en l i k aliresat@comart.com.tr Say f a T asar ım Çev r e - U l u sl ar ar ası Reg ül asy o n D r . İsm ai l M er t N az an M ar aş - İsm ai l H ak k ı Eser n az an .m ar as@ su t h at t i .co m .t r Fo t o ğr af U l u sl ar ar ası İl i şk i l er Ci h an Bay d em i r i sm ai l .m er t @ su t h at t i .co m .t r Ro d o l p h e d e Bo r ch g r av e Gen el Y ay ın Y ön et m en i M eh m et A l i Çıt ak Bask ı T ar i h i : 28/06/2012 1386. So k ak N o : 8/8 Bal g at /A N KA RA T el : 0.312 284 77 78 Fax : 0.312 284 77 79 D ağıt ım : Ku r y en et A .Ş. T el : 0.212 444 93 93 D r . Kad i r H al k m an , Pr o f . D r . M eh m et D em i r ci , Pr o f . D r . M et i n A t am er , Pr o f . D r . M üb er r a Bab ao ğu l , Pr o f . D r . N ev z at A r t ık , Pr o f . D r . Öz er Kın ık , Pr o f . D r . T an j u Besl er . Çat al So k . 11/A M al t ep e/A n k ar a T el : 0 312 229 92 65 Fak s : 0 312 231 67 06 I SSN : 1309- 9442 W eb m ast er D an i el T r ao n A l i Er d em Ko cab at m az Melek Karaman - M u st af a Büy ük p eh l i v an o ğl u 0.312 284 77 78 d an i el .t r ao n @ ar cad i a- i n t er n at i o n al .n et Pr o f . D r . A t i l a Y et i şem i y en , Pr o f . D r . Bask ı: El m a T ek n i k Basım M at b aacıl ık r o d o l p h e.d eb o r ch g r av e@ ar cad i a- i n t er n at i o n al .n et m eh m et al i @ co m ar t .co m .t r A SÜD Bi l i m Ku r u l u : Pr o f . D r . A d em Şah i n , Er d o ğan Gün eş, Pr o f . D r . İr f an Er o l , Pr o f . Y ön et i m Y er i : Cey h u n A t ıf Kan su Cad . A l i Reşat Y ıl m az b i l en - i m en l i k @ co m ar t .co m .t r Y ay ın Ko o r d i n at ör ü Y ay ın T ür ü: Y ay g ın - Sür el i Reklam Rez erv asy o n melek.karaman@suthatti.com.tr Süt h at t ı, A SÜD (A m b al aj l ı Süt v e Süt Ür ün l er i San ay i ci l er i D er n eği ) i ş b i r l i ği i l e Co m ar t t ar af ın d an y ay ım l an m ak t ad ır . Her türlü y ay ın hakkı, Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu g ereğince Comart’a aittir. Tanıtım amacıy la y apılacak kısa alıntılar dışında, y ay ıncının y azılı izni olmaksızın hiçbir y olla çoğaltılamaz. süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:36 Page 3 suthattı Temmuz - Ağustos 2012 Sayfa Röportaj 3 Röportaj: Türk V eteriner Hekimleri Birliği Merkez Konsey i Başkanı Dr. Mehmet A lkan “Veteriner hekimlik daha da önemli hale geliyor” TVHB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Mehmet Alkan’a göre, son yıllarda yeni veya yeniden ortaya çıkan zoonoz hastalıklar, salgın endişesini de gündeme getiriyor. n Türk Veteriner Hekimleri Birliği (TVHB) 1954 yılında çıkarılan kanunla; veteriner hekimler arasında mesleki deontolojiyi ve dayanışmayı korumak, veteriner hekimliğin kamu ve kişi yararına uygulanıp geliştirilmesini sağlamak ve meslek mensuplarının hak ve yararlarını korumak amacıyla kurulmuş, kamu kurumu niteliğinde bir meslek örgütü. Türk Veteriner Hekimleri Birliği Merkez Konseyi başkanlığını 3 dönemdir (6 yıl) Dr. Mehmet Alkan yürütüyor. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden 1975 yılında mezun olan Alkan, Hükümet Vete- riner Hekimi olarak olarak başladığı meslek yaşamında, enstitü başkanlığı, genel müdürlük, müsteşar yardımcılığı yapmış bir isim. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Uzmanlık Yüksek Okulu’nda eğitimini tamamlayarak, 1989 yılında doktor unvanını alan Alkan, özel sektörde de üst düzey görevler üstlenmiş.. Bugün ülke genelinde 55 veteriner hekim odası ve bu odalara üye 20.000 veteriner hekimle faaliyetlerini sürdüren TVHB’nin çalışmalarını Süthattı’na anlatan Dr. Mehmet Alkan, ilk olarak uluslararası gelişmelere dikkat çekti. “Dünyada bugüne kadar görülen en büyük afetler zoonoz hastalıklar (hayvanlardan insanlara bulaşabilen hastalıklar) nedeniyle yaşandı. Son yıllarda küresel ısınma ve dünyada giderek artan insan ve hayvan hareketleri nedeniyle yeni veya yeniden ortaya çıkan zoonoz hastalıklar, salgın endişesini de gündeme getirmektedir. Bugün bütün dün- T V H B M er k ez Ko n sey i Başk an ı D r . A l k an , h em k am u y u h em d e öz el sek t ör ü b i l en b i r i si m . “Ku r u m sal l aşm a y o l u n d a m esaf e al d ık ” d i y o r . yada veteriner hekimlik mesleğinin önemi giderek artmaktadır. TVHB, son yıllarda birçok uluslararası kongre ve etkinlik düzenlemiştir. Dünya Veteriner Hekimleri Birliği başta olmak üzere uluslararası kuruluşlar arasında güvenilir ve önemli bir konuma gelmiştir.” TVHB’nin başvurusu üzerine 2015 Yılı Dünya Veteriner Hekimleri Kongresi, 5.000 veteriner hekimin katılımı ile ülkemizde gerçekleştirilecek. 2014 Yılı Dünya Veteriner Hekimleri Birliği Başkanlık seçimi ve 2013 yılı Euro-Arab Veteriner Kongresi ve Genel Kurulu da ülkemizde yapılacak. TVHB olarak yaptığınız çalışmayla uluslararası platformda birinci oldunuz. “2012 yılı Dünya Veteriner Hekimleri Günü’nün teması olan ‘Antimikrobiyal Direnç’ konusunda Veteriner Farmakoloji ve Toksikoloji Derneği ile birlikte yaptığımız ‘Veteriner Hekimlikte Antibiyotikler: Antibiyotiklere Direnç ve Direncin Çok Yönlü Etkileri’ başlıklı çalışma, dünya birincisi seçildi. 20 Mayıs’ta Dünya Hayvan Sağlığı Örgütü (OIE) Genel Kurulu’nda ödül plaketi ve çek törenle, Türk delegasyonuna teslim edildi. Üyelerinize yönelik çalışmalarınız neler? “Son yıllarda mesleğimizin, meslektaşlarımızın sorunlarının çözümü konusunda da önemli mesafe kat edilmiştir. TVHB’nin en önemli sorunu olan kurumsallaşma konusunda eksikleri bulunuyordu. Bugün hemen tüm odalarımızın hizmet binası ve personeli var. “Gıda kaynaklı riskin yüzde 90’ı hayvansal kökenli gıdalardan kaynaklanmaktadır. Halk sağlığı açısından riski en aza indirmek için yapılan düzenlemelerin bir an önce uygulamaya konulması gerekir.” TVHB, AB’ye uyum çerçevesinde veteriner hekimlerin çalışma alanları ile ilgili yasal düzenlemelerin içerisinde olmuş, katkı sağlamıştır. Bugün gelişmiş ülkelerde özellikle Avrupa ve ABD’de veteriner hekimlik mesleği hem saygınlık hem de maddi açıdan en önde gelen mesleklerdendir. Çalışmalarımız özellikle veteriner hekimlerin yetki ve sorumlulukları ile özlük hakları konusuna yoğunlaştırılacaktır. Veteriner hekimlerin, özellikle hayvansal gıdaların güvenliği ve zoonoz hastalıklar nedeniyle halk sağlığının korunmasında da önemli görevleri var ama veteriner hekimlerin bu yönü çok fazla bilinmez. Oysa halk sağlığı alanına katkıları beşeri hekimlerden çok daha fazladır. AB mevzuatının yüzde 25’inin veteriner hizmetleri ile ilgili olmasının elbette özel bir anlamı vardır. İnsanlarda görülen hastalıkların yüzde 60’tan fazlası hayvansal orijinlidir. Tüm dünyada hayvansal ürünler için ek kontrol ve denetim yöntemleri uygulanmaktadır.” 200’d en f az l a z o o n o z k ar ak t er l i h ast al ığa y en i l er i ek l en i y o r . A l k an : “T ar i h b o y u n ca d ün y ad a en b üy ük af et l er z o o n o z k ar ak t er l i h ast al ık l ar n ed en i y l e y aşan m ışt ır .” süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:36 Page 4 4 Sayfa Temmuz - Ağustos 2012 suthattı Sektör Ülker Golf, yurt dışına odaklandı Be y a z k ö ş e İlknur Menlik Dünyanın zirvelerinde dolaşıyoruz nce G20 ve G20’nin İş Dünyası ayağı olan B20 Zirvesi, ardından Rio+20 BM Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi… Ben, global ölçekteki bu iki etkinliğe bir de ABD’nin Boston kentinde gerçekleştirilen 2012 Uluslararası Biyoteknoloji Konferansı’nı eklemek istiyorum. Açıkçası üç zirveyi de hem Türkiye’nin global sorunlar karşısında gelişmiş ülkelerle birlikte söz sahibi olması ve çözüm konusundaki kararlılığı hem de sonuçları itibariyle önemsiyorum. Ö Dünyada 1 milyar insan aç, her 5 kişiden biri günde 1,25 doların altında bir gelirle geçinmek zorunda. Meksika’da düzenlenen G-20 Zirvesi’nde B20 (G20’nin iş dünyası zirvesi) dünya liderlerine gıda güvenliği konusunda önerilerde bulundu. En somut öneri; global gıda güvencesinin sağlanmasında özel sektörün önemli bir ortak olabileceği ve kamu-özel sektör iş birliğinin daha fazla desteklenmesi gerektiğiydi. Biyoteknoloji Konferansı’nda konuşan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ise hedeflerinin Türkiye’yi ilaç üretiminde ve ihracatında bir Ar-Ge ve üretim üssü ve bölgesel bir yönetim merkezi haline getirmek olduğunu açıkladı. Hedef çok iyi… Bence Türkiye, gıda güvenliğinin sıkça konuşulduğu günümüzde tarımsal biyoteknoloji alanında da bir stra- teji benimsemeli. Brezilya biyoteknoloji sayesinde 2001 yılında 16 milyar dolar olan tarımsal ürün ihracatını 2011 yılında 80 milyar dolara çıkardı. Türkiye neden böyle bir başarıyı yakalamasın? Türkiye dünyanın zirvelerinde dolaşıyor. Bu çok sevindirici… Bunun devamının özel sektörü geliştirecek altyapıya bağlı olduğunu düşünüyorum. Çünkü özel sektörde ülke kalkınması adına girişimlerde bulunuyor. ASÜD’ün AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatının önünün açılması çabaları, en iyi örneklerden biri. Çalışmalar sürerken AB, ASÜD’ün Brüksel nezdinde yaptığı yoğun görüşmeler ve dernek üyesi Unilever’in AB nezdindeki desteği sonucu kompozit ürünlerin AB’ye ihracının önünü açtı. AB’nin kapısını tam olarak açmaya az kaldı. Ben özel sektörü geliştirecek altyapı çalışmalarında, “Biraz daha özel sektörün sesine kulak vermekte fayda var.” diye düşünüyorum. n Türkiye dondurma pazarındaki payı %30’a yaklaşan Ülker Golf, yurt dışına odaklanıyor. için yeterli olmadığını, hızlı büyümeyi sürdürmek üzere yatırım yaptıklarını söyledi. Golf Muller markası ile Suriye pazarının lideri olan Ülker Golf, 2011 yılında gerçekleştirdiği Suudi Arabistan yatırımıyla Ortadoğu’da 60 milyon litrelik üretim kapasitesine ulaştı. 2011 yılı sonunda ihracatı 20 milyon lirayı bulan Ülker Golf’ün yurt dışı yatırımlarının tutarının 2012 yılı sonunda 72 milyon lirayı aşması bekleniyor. Türkiye pazarında önemli bir büyüklüğe ulaştıktan sonra yurtdışı yatırımlarına ağırlık verdiklerini vurgulayan Buruk, şöyle konuştu: Düzenlediği basın toplantısında yurt dışı yatırımlarını ve gelecek stratejilerini değerlendiren Ülker Golf Genel Müdürü Ender Buruk, kısa zamanda en çok tercih edilen yerli dondurma markası olmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirterek, ancak bunun kendileri “Ülker Golf Suriye, Azerbaycan, Libya, Fas ve Ürdün’ün de aralarında olduğu 13 ülkeye dondurma satıyor. İhracatını 9 yılda 4 kat artırdı. Gerek ihracat gerek yurt dışı yatırımları ile Ortadoğu’nun bir numarası olmayı hedefliyoruz. Suriye’de kısa zamanda pazar lideri olduk. Pazarın yarısına tek başına sahibiz. 17 bin farklı noktada satıştayız. Suudi Arabistan’da ise henüz 6 ayda 5 bin farklı noktaya ulaştık. Suudi Arabistan dahil olmak üzere Ortadoğu’da 60 milyon litrelik üretim hacmine ulaştık. Yakında hayata geçecek yeni yatırımlarla da Ortadoğudaki en önemli dondurma markalarından biri haline geleceğiz.” Türkiye’de de kişi başı tüketimin her yıl sürekli olarak arttığını belirten Buruk, “Ülker Golf’ün pazara girdiği 2003 yılında Türkiye’de kişi başına tüketim miktarı 1,1 litre iken 2012 yılı sonunda bu rakamın kişi başına 4,5 litreye ulaşması bekleniyor. Ülker Golf, 2003 yılından itibaren pazarın büyümesine de katkı sağlayarak pazar payını yüzde 30’a yaklaştırdı. Dondurmanın toplam 36,8 milyar liralık gıda pazarındaki oranı ise yüzde 5. Dondurma pazarı kişi başı tüketim rakamlarının beklendiği ölçüde artmasıyla 2012 yılında 1,6 milyar liraya ulaşacak.” dedi. Buruk, Ülker Golf olarak bu yıl pazara 20 yeni ürün sunduklarını da kaydetti. Bu ay içinde sanayimizin duayen ismi Sabri Ülker Beyefendi’yi sonsuzluğa uğurladık. Merhuma Allah’tan rahmet, kederli ailesine ve Yıldız Holding camiasına baş sağlığı diliyorum. Özel sektörümüzün kendisinden çok şey öğrendiğine eminim. Ruhu şad olsun! Güzel bir Ramazan geçirmeniz dileğiyle... Mado, UNESCO’ya “Dünya Dondurma ve Süt Haftası” teklif edecek n Kahramanmaraş İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile 29 Mayıs’ta “Dünya Dondurma ve Süt Haftası” etkinliği düzenleyen Mado, bu haftanın dünya genelinde etkin bir şekilde kutlanması için BM Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’ne (UNESCO) başvuracak. T ür k i y e’n i n Bi y o t ek n o l o j i St r at ej i si o l m al ı Bi y o t ek n o l o j i say esi n d e t ar ım sal ür ün i h r acat ın ı 10 y ıl d a 16 m i l y ar d o l ar d an 80 m i l y ar d o l ar a çık ar t an Br ez i l y a, b u al an d a i y i b i r ör n ek ... A j a n d a Uluslararası etkinlikler: Mado Genel Müdürü Atilla Kanbur, gerçekleştirdikleri sosyal sorumluluk projeleriyle süt ve don- durmanın insanların beslenmesinde önemini vurgulamaya çalıştıklarını söyledi. Mado’nun Türkiye genelinde 400, yurt dışında da 27 ayrı ülkede bayilikleri bulunduğunu ifade eden Kanbur, “Önümüzdeki yıllarda dondurma ve süt günlerini dünya genelinde etkin bir şekilde kutlanması için UNESCO’ya müracaat edeceğiz.” dedi. Bu arada Mado, Dünya Gazetesi ve DHL Express Türkiye işbirliği ile düzenlenen “İhracatın Yıldızları-İhracatı Teşvik Ödülleri’nde hizmet ihracatı dalında ödül aldı. 2011 yılı için 530 ihracatçı firmanın başvurduğu yarışmada 110 firma jüri değerlendirmesine kaldı, 7 kategori ve özel değerlendirmeler kapsamında 25 firma ödül almaya hak kazandı. Haziran 2012 - Ekim 2013 •FAO/OIE Şap Hastalığının Kontrolü Küresel Konferansı, 27-28 Haziran 2012, Bang kok, Tay land • V. Ukrayna Sütçülük Kongresi, 28-29 Haziran 2012, Kiev, Ukray na • Sütçülükte İnovasyonlar, 10-12 Temmuz 2012, A msterdam, Hollanda • 2012 Ulusal Gıda ve Tarım Konferansı, 19 Temmuz 2012, Yaklaşan IDF etkinlikleri:• IDF Dünya Sütçülük Zirvesi 2012: 03-09 Kasım 2012, Cape Tow n, Güney A frika • IDF Dünya Sütçülük Zirvesi 2013: 2013, Yokohama, Japony a Türkiye etkinlikleri: • 10. Ulusal Tarım Ekonomisi Kongresi, 5-7 Ey lül 2012, Kony a • IPACK 2012 27. Uluslararası Ambalaj, Minneapolis, A BD Ekim Paketleme ve Gıda İşleme Sistemleri Fuarı, 6-9 Ey lül 2012, İstanbul • İstanbul Gıda-Tek 2012, 7. Gıda ve İçecek Teknolojileri, Gıda Güvenliği, Katkı ve Yardımcı Maddeler, Soğutma, Havalandırma, Depolama Sistemleri ve Lojistik Fuarı, 20-23 Ey lül 2012, İstanbul • 4. Animalexpo Hayvancılık Teknolojileri ve Süt Endüstrisi Fuarı, 20-23 Ey lül 2012, İzmir • Avrasya Ambalaj 2012, 18. Uluslararası Ambalaj Endüstrisi Fuarı, 20-23 Ey lül 2012, İstanbul süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:36 Page 5 süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:36 Page 6 6 Sayfa Temmuz - Ağustos 2012 suthattı Ekonomi Süt sektörü ihracat atağında A nahtar veriler * Gıda ve İçecek Sanay i ile Süt ve Süt Ürünleri üretim ve ihracatı *TGDF Gıda ve İçecek Sanay i 2011 Envanteri – Türkiy e İstatistik Kurumu Süt ürünleri ihracatı 2011 yılında bir önceki yıla göre Gıd a v e İçecek San ay i Büy ük l üğü (M i l y o n T L - % ) %35 artışla 227 milyon dolar oldu. Artış oranı, AB’ye Car i f i y at l ar l a ihracatın başlaması halinde sektörün sahip olduğu yüksek 255.837 D eği şi m Sab i t f i y at l ar l a A r t ış 15,6 21.945 6,3 potansiyeli de gösterdi. n Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu’nun (TGDF) 2011 Gıda ve İçecek Sanayi Envanteri, gıda ve içecek sanayi ile süt ürünleri ihracatındaki artışı; Türkiye İstatistik Kurumu’nun verileri de, süt üretimindeki artışı ortaya koydu. TGDF’nin geleneksel Gıda ve İçecek Sanayi Envanteri’nin altıncısının açıklandığı basın toplantısında konuşan TGDF Başkan Vekili Rint Akyüz, sektörün 2011 yılında 8,9 milyar dolarlık ihracat ile Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdığını söyledi. Son zamanlarda gıda maddeleri üzerine yapılan spekülasyonlarla oluşan bilgi kirliliğinin önemli bir sorun haline geldiğini hatırlatan Akyüz, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ben sektörümüz adına tüm medya kuruluşlarımızdan istirham ediyorum; kimsenin halkın gıdası üzerinden prim yapmasına, gıda sektörü üzerinden reklam yapmalarına, kişisel PR’larını yükseltmelerine alet olmayın. Dünyanın dört bir yanına ihracat yapıyoruz. Böyle bir ivmeye sahip Türk Gıda Sektörü, dünya standartlarında üretim yapmasa bu gücü nasıl yakalar? Gıda üretimi ve teknolojisi hakkında fikir sahibi olmayan, kulaktan dolma bilgilerle halkın kafasında soru işaretleri yaratan kişilere yasal yaptırım uygulanmalıdır. Kimsenin insan sağlığına yönelik varsayımlarla gereksiz endişe yaratmaya, sektörü zan altında bırakmaya hakkı yoktur.” TGDF 2011 Envantari’ne göre; Gıda ve içecek sanayi 2011 yılında 4,9 milyar dolarlık ithalata karşın, 8,9 milyar dolarlık ihracatla %181 gibi yüksek bir oranda dış ticaret fazlası verdi. Toplam ihracat içinde Gıd a San ay i Ür et i m En d ek si D eği şi m O r an ı: % 6,2 İçecek San ay i Ür et i m En d ek si D eği şi m O r an ı: % 1,5 Süt Ür ün l er i İm al at ı San ay i Ür et i m En d ek si D eği şi m O r an ı: % 5,9 Süt Ür et i m i : 15.056.211 t o n A r t ış o r an ı: % 11,2 İh r acat v er i l er i : %6,6 payı olan gıda ve içecek sanayi ihracatında artış oranı %32,5 olarak gerçekleşti. Sektör, 2011 yılı dünyasındaki siyasi ve ekonomik gelişmelere rağmen %8,5 büyüdü. 2010 yılında 168 milyon dolar olan süt ürünleri ihracatı 2011’de %35 artarak 227 milyon dolara ulaştı. İthalatın113 milyon dolar olarak gerçekleşmesiyle ihracat/ithalat farkı 114 milyon dolar oldu. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na göre, Ocak-Nisan 2012 döneminde gıda maddeleri ihracatı 2011’in aynı dönemine göre %11,1 artarak 4.903 milyon dolar oldu. İthalatın 3.260 milyon dolar olarak belirlendiği dönemde gıda maddeleri dış ticareti 1.643 milyon dolar fazla verdi. Yılın ilk dört ayında süt ve süt ürünleri ihracatındaki artış oranı ise %36,9 oldu ve 177.3 milyon dolar olarak gerçekleşti. TÜİK’in süt üretimi verilerine gelince… Süt üretimi, 2011 yılında bir önceki yıla göre %11,2 artarak, 15.056.211 ton olarak gerçekleşti. Bu miktarın %91,67’sini inek sütü oluşturdu. Bu yılın Nisan ayında toplanan inek sütü miktarı 727.499 ton olurken, içme sütü üretimi ise Mart ayındaki 122.233 tona göre %1,2 oranında azalarak 120.814 ton olarak gerçekleşti. İh r acat T o p l am i h r acat (M i l y o n D o l ar ) i çi n d ek i p ay ı (% ) 8.884 6,6 Gıd a v e İçecek San ay i Y ıl l ık A r t ış (% ) 32,5 Gıd a i h r acat ı i çi n d ek i p ay ı (% ) Süt Ür ün l er i 227 2,6 İh r acat T o p l am i t h al at (M i l y o n D o l ar ) i çi n d ek i p ay ı (% ) 4.905 2,0 İt h al at v er i l er i : Gıd a v e İçecek San ay i Y ıl l ık A r t ış (% ) 43,0 Gıd a i h r acat ı i çi n d ek i p ay ı (% ) Süt Ür ün l er i 113 2,3 İt h al at / İh r acat f ar k ı: (M i l y o n D o l ar ) Gıd a v e İçecek San ay i 3.979 D ış T i car et Kar şıl am a O r an ı (% ) 181,1 Süt endüstrisi için 2,7 milyar yeni tüketici n Tetra Pak tarafından yapılan bir araştırma; refah düzeyinde, alım gücünde ve ambalajlı sıvı süt ürünlerine olan talepte artış beklentisi nedeniyle gelişmekte olan ülkelerdeki 2,7 milyar düşük gelirli tüketicinin, süt endüstrisi için bir sonraki önemli büyüme fırsatı olduğunu ortaya koydu. Küresel sütçülük endüstrisinde dünya genelindeki durumu ve eğilimleri takip eden Sütçülük Endeksi’ne (Dairy Index) göre, 2011 yılında 70 milyar litre olarak gerçekleşen düşük gelirli tüketicilerin tüketimi, 2012 yılında 80 milyar litreye yükselecek. Söz konusu tüketicilerin çoğunun, önümüzdeki yıllarda açık sütten ambalajlı süt tüketimine yönelmesi bekleniyor. Tetra Pak araştırması, ambalajlı sıvı süt ürünleri tüketiminin %76’sından fazlasının gerçekleşti- ği gelişmekte olan altı ülkeye, Hindistan, Çin, Endonezya, Brezilya, Pakistan ve Kenya’ya odaklandı. Günlük 2 ila 8 dolar ile yaşayan düşük gelirli tüketiciler, ambalajlı sıvı süt ürünlerinin %38’ini tüketiyor. Tetra Pak Başkanı ve CEO’su Dennis Jönsson, “Düşük gelirli tüketiciler, sütçülük endüstrisi için en büyük büyüme fırsatlarından birini sunuyor. Yarının başarısı, bu tüketicilere ulaşmaktan geçiyor. Dünya nüfusunun neredeyse %40’ını oluşturan bu tüketiciler, daha varlıklı hale geliyor. Bugünün düşük gelirli tüketicileri, yarının orta sınıfı. Gelişmekte olan ülkelerdeki yeni jenerasyon süt ve süt ürünleri tüketicileri arasında müşteri bağlılığının geliştirilmesi, süt işleyicileri için büyük bir fırsattır.” diye konuştu. Rapora göre, bu tüketicilere ulaşma arayışındaki süt ve süt ürünleri işleyicileri için üç temel zorluk var. Sınırlı geliri olan tüketiciler için cazip, satın alınabilir ve ulaşılabilir ürünler üretilmesi, aynı zamanda düşük gelirli tüketicilerin alışveriş yaptığı uzak kırsal alanlarda ya da kalabalık şehirlerdeki küçük geleneksel satış yerlerine ulaşılması da gerekiyor. Endüstrinin düşük gelirli tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılayacak ürünleri geliştirmesinde, ambalajlamada ve işlemede inovasyon hayati öneme sahip. Tetra Pak ambalajlı sıvı süt ürünleri talebinin 2011-2014 arası dönemde Asya, Afrika ve Latin Amerika öncülüğünde artacağını da açıkladı. Küresel ambalajlı sıvı süt ürünleri tüketiminin, sözkonusu dönemde %2,9 oranında artacağı tahmin ediliyor. süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 7 süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 8 8 Sayfa Temmuz - Ağustos 2012 suthattı Kapak Sektör, Okul Sütü sınavını geçti 2 Mayıs’ta başlayan Okul Sütü Programı, okulların kapandığı 8 Haziran tarihinde sona erdi. 28 gün boyunca Türkiye’nin dört bir yanında 7,2 milyon öğrenciye 200 mililitrelik kutularda uzun ömürlü sütü ulaştıran süt sektörü, bu sınavdan da alnının akıyla çıktı. Şimdi beklenti, Okul Sütü Programı’nın gelecek eğitim-öğretim yılıyla birlikte kalıcı hale gelmesi… n Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı iş birliğiyle düzenlenen Okul Sütü Programı ile yurt genelinde 7,2 milyon öğrenciye 200 mililitrelik kutularda UHT süt dağıtımı 2 Mayıs’tan 8 Haziran’a kadar, okulların açık olduğu 28 gün boyunca aksamadan gerçekleştirildi. Çocuklara süt içme alışkanlığının kazandırılması yoluyla sağlıklı beslenmelerine katkı amacıyla başlatılan uygulamanın ilk günlerinde, bazı illerde süt içen öğrencilerin rahatsızlandığı haberleri ulaştı. Çocukların içtikleri sütten zehirlendiklerine kadar varan iddialara karşı, uzmanlar “Laktoz İntoleransı”na dikkat çektiler. Halk arasında süt ya da süt ürünlerine hassasiyet olarak bilinen Laktoz İntoleransı, süt şekerinin sindirimini sağlayan laktaz enziminin eksikliği halinde görülüyor. Süt ve süt ürünleri tüketiminden sonra bağırsaklardan emilemeyen süt şekerinin sebep olduğu hastalığın belirtileri karın ağrısı, karında kramplar, aşırı gaz ve ishal. İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi’nden Doç. Dr. Vildan Ertekin, inek sütü alerjisi ile karıştırılan hastalığın özellikle Türkiye’de çok yaygın olarak görüldüğünü, her 5 kişiden birinde laktaz enziminin yetersiz olduğunu söyledi. ODTÜ Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Hamamcı da, “Bu olay zehirlenme değil, laktozun sindirilememesinden dolayı oluşan bir rahatsızlık. Çocuk eğer birkaç aydır süt tüketmiyorsa, laktozda azalma olabilir. Süt içimi ile beraber yeniden artar.” dedi. Ankara Üniversitesi Süt Teknolojileri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Emel Sezgin de, UHT sütlerin içinde hiçbir mikro organizma kalmadığı için zehirlenmelere neden olmayacağını söyledi. Sezgin, “Ben bu sütlerde zehirlenme yapabilecek bir şey olabileceğine inanmıyorum.” diye konuştu. Uygulama öncesi verilen eğitimlerde komisyon üyeleri, öğretmen- H ar u n Çal l ı “Y ap ıcı el eşt i r i l er e h er z am an açığız . O k u l Süt ü Pr o j esi ’n i sağd u y u l u k i şi l er an l ad ı.” O k u l Süt ü Pr o j esi Süt sek t ör ü, 2011- 2012 eği t i m - öğr et i m y ıl ın ın i k i n ci y ar ısın d a u y g u l am ay a k o n u l an O k u l Süt ü Pr o g r am ı k ap sam ın d a y u r t g en el i n d e 7,2 m i l y o n öğr en ci y e h er g ün 200 m i l i l i t r el i k k u t u l ar d a süt u l aşt ır d ı. ler ve veliler, bazı çocukların süte hassasiyet gösterebilecekleri konusunda uyarılmış ve hassasiyeti olan çocuklara süt içirilmemesi istenmişti. Buna rağmen ortaya çıkan rahatsızlar üzerine Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, teknik ve idari inceleme başlattı, dağıtılan sütlerden alınan numuneler laboratuvarlarda analiz edildi. Okul sütü temiz çıktı Nitekim yapılan analizlerde, okul sütü temiz çıktı. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, süt dağıtımı yapılan illerden süt örnekleri alınarak ayrıntılı fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik analizlere tabi tutulduğunu, bugüne kadar örneklerin hiç birisinde hastalık yapıcı mikroorganizma ya da bakteri toksinine (Stafilokok enterotoksini) rastlanmadığına dair verilerin mevcut bulunduğunu açıkladı. Sağlık ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nca bilim adamlarından oluşturulan Okul Sütü Bilim Kurulu’nun raporunda, dağıtılan sütlerde hastalık yapıcı mikroorganizma ya da bakteri toksini ve diğer toksik maddeler yönünden hiçbir olumsuzluğa rastlanmadığı, uygulamanın kesintiye uğratılmasını veya durdurulmasını gerektirecek bir durum tespit edilmediği bildirildi. Yaşanan olaylardan yola çıkarak Okul Sütü Programı’nı karalamaya yönelik açıklamalara karşın, başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bakanlar, bilim adamları ve süt sektörü uygulamaya sahip çıktı. 14 Mayıs Dünya Çiftçiler Günü dolayısıyla düzenlenen törende konuşan Başbakan Erdoğan, “Bütün çocuklarımızın dağıtılan sütleri gönül rahatlığıyla içmelerini istiyorum.” dedi. Türkiye’de ilk defa 32 bin 600 okulda 7 milyon 200 bin öğrenciye süt dağıtıldığını belirten Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı M. Mehdi Eker de, “200 mililitrelik UHT tam yağlı sütün Türkiye’nin binlerce kilometrelik alanda dağıtımına laf söylerseniz vallahi şaşarım. Bunun insafla da bilgiyle de hesapla da bağdaşır tarafı yok. Öğrencilerde bir gıda, besin zehirlenmesi söz konusu değil. Türkiye’de ilk defa bu kadar büyük ölçekli bir proje hayata geçirilmiştir.” diye konuştu. “Çocuklarımıza içirdiğimiz sütün kalitesine güveniyoruz” Okul Sütü Bilim Kurulu’nun açıklamasını değerlendiren Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Başkanı Harun Çallı da, “Okullara dağıtılan sütle ilgili başından beri en ufak bir tereddüdümüz yoktu. Biz, çocuklarımıza içirdiğimiz sütün kalitesine güveniyoruz” dedi. Haksız eleştirilere maruz kaldıklarını, analiz sonuçlarının iddialara en güzel cevap olduğunu kaydeden Çallı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Böylesine nitelikli, iyi niyetle inşa edilmiş bir projenin içerisinde yer alan bir taraf olarak, yaptığımız işe güvendiğimizi tekrar ediyorum. Ülkemizde yetersiz süt tüketimi ile ilgili sıkıntılar var, çocuk beslenmesinde son derece önemli bir yere sahip olan süt tüketiminin özendirilmesi ve artırılması gerektiğini tavsiye ediyorum. Bizim için son derece kıymetli olan çocuklarımıza süt içirmek için kimse, sanayicinin titiz davranmadığını söyleyemez. Bilim Kurulu raporu, iddialar karşısında en doğru cevap niteliğini taşımaktadır.” M eh d i Ek er “Ül k em i z d e i l k d ef a b u k ad ar b üy ük öl çek l i b i r p r o j e u y g u l am ay a k o n u l m u şt u r .” Sektörün, yapıcı eleştirilere her zaman açık olduğunu ifade eden Çallı, açıklamasını şöyle bitirdi: “Ancak özellikle ‘Okul Sütü Akıl Küpü’ projesinin uygulanmaya başlanması ile artan yanlış bilgiden kaynaklanan değerlendirme, eleştiri ve ithamlar neticesinde halkımız, süt tüketimine tereddütle bakar hale gelmiştir. Bu durum çocuklarımızın bedensel ve zihinsel gelişimi bakımından son derece sakıncalı sonuçlar doğuracaktır. Okul Sütü Projesi, sağduyulu kişiler tarafından anlaşıldı. Verilen desteğe de müteşekkiriz.” 2 Mayıs’ta başlayan Okul Sütü Projesi, 8 Haziran’da okulların kapanmasıyla tamamlandı. Bilim çevreleri, sektör temsilcileri ve üreticiler, uygulamanın yasal zemine kavuşturularak, önümüzdeki eğitim öğretim yılında da devam etmesi gerektiği görüşünde. Ve Okul Sütü Programı’na ilişkin veriler… Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Eker, Okul Sütü Programı’nda toplam 143 milyon 700 bin 420 kutu 200 mililitrelik uzun ömürlü sade içme sütü dağıtımı yapıldığını açıkladı. süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 9 suthattı Temmuz - Ağustos 2012 Sayfa Gündem 9 Sütüme dokunma! Sütle ilgili basında yer alan iddialar ve Okul Sütü Programı’na yönelik eleştirilere bilim insanları, üreticiler ve bakanlık yetkililerinden yanıt geldi. Sütün her yaş grubunda tüketilmesi gereken bir besin olduğunu belirten bilim insanları, Okul Sütü Programı’nın devam etmesi gerektiğini vurguladılar. n Süt ve süt ürünleri konusunda kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ankara Üniversitesi (AÜ) Ziraat Fakültesi, Ankara Zootekni Derneği ve Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği (TDSYMB) tarafından düzenlenen “Sütüme Dokunma! Hayat Sütle Başlar” panelin moderatörlüğünü AÜ Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü’nden Prof. Dr. Mesut Türkoğlu ile AÜ Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü’nden Prof. Dr. Atilla Yetişemiyen yaptı. Panelde AÜ Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü’nden Prof. Dr. Numan Kurtulmuş, Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü’nden Prof. Dr. Muhittin Özder, AÜ Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü’nden Prof. Dr. Asuman Gürsel Kıral, AÜ Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Nevzat Artık görüşlerini dile getirdiler. Panelin açılışında konuşan Ankara Zootekni Derneği Başkanı Prof. Dr. Gürsel Dellal, TDSYMB Genel Başkanı Cemalettin Özden ve AÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çolak, sütü karalamaya yönelik açıklamalara tepki gösterdiler. Prof. Dr. Dellal, sütle ilgili bilgi kirliliğine dikkat çekerek, “Süt kanser yapıyor” iddialarına “Bugün ABD’de, belki çocuklardan daha çok yetişkinler süt tüketiyor. Eğer bu sav doğru olmuş olsaydı, ABD’nin büyük bir kısmının, süte bağlı kansere yakalanmış olması gerekecekti.” karşılığını verdi. Sütün insan sağlığı ve beslenmesinin yanında FAO verilerine göre yaklaşık 4 milyar liralık değeriyle ülke ekonomisine de büyük katkı sağlayan bir ürün olduğunu dile getiren Dellal, Okul Sütü projesinin de dünyanın birçok ülkesinde uygulandığının altını çizdi. TDSYMB Başkanı Özden de AB’de kişi başı 245 litre tüketime karşılık, Türkiye’de süt tüketimi- Ço cu k l ar h ay v an sal p r o t ei n al m al ı H ay v an sal p r o t ei n al ım ı, ço cu k l ar d a z ek a g el i şi m i i çi n şar t . En ön em l i p r o t ei n k ay n ak l ar ın d an süt t ük et i m i n i n ar t m ası b u n ed en l e ço k ön em l i . nin diğer içecekler arasındaki payının %9’lar civarında olduğunu söyledi. AÜ Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet Çolak ise başta süt olmak üzere hayvansal protein kaynaklarıyla ilgili polemiklerin, Türk çocuklarının zeka gelişimi için yeterli miktarda hayvansal protein almalarını engellenmeye yönelik olduğunu dile getirdi. “Türk çocuğunun süt içmesi lazım” diye konuşan Çolak, Okul Sütü programını, uygulanmaya devam edilmesi gereken “çok doğru bir proje” olarak nitelendirdi. Çolak, “Türkiye’nin süt fazlasının olduğu ve bu sütlerin öğrencilere dağıtıldığı söyleniyor. Sokakta satılan çiğ sütü öneriyorlar. Asıl o sütte sayılamayacak kadar çok risk var. Sütün kanser yaptığını iddia eden insanların, tıbbi belgeler ile bu söylemlerini kanıtlamaları gerekiyor. Eğer yapamıyorlarsa savcılık soruşturma açmalıdır.” dedi. “Maalesef sütümüze dokunuyorlar” Sözlerine “Maalesef sütümüze dokunuyorlar” diye başlayan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Hayvancılık Genel Müdürü Ali Karaca da, bilen bilmeyen herkesin, eğitim hayatı boyunca öğrendiklerinin tam tersini söylediklerini dile getirdi. Karaca, Okul Sütü Projesi’yle devletin arz fazlası sütü çocuklara içirdiği iddialarına, “Hiçbir zaman süt arzını regüle etme gibi bir düşüncemiz olmadı. Projenin tek amacı çocuklarımızın sağlıklı beslenmesini sağlamak ve ülkemizdeki süt tüketimi alışkanlığını artırmaktır.” yanıtını verdi. AÜ. Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Numan Akman da, Türkiye’nin toplam hayvansal protein tüketiminde 177 ülke arasında 101. sırada yer aldığına dikkat çekti, süt tüketiminin arttırılması gerektiğini söyledi. Ulusal Süt Konseyi Başkanvekili ve NKÜ Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Özder ise basında ‘süte dokunanları” görmekten rahatsız olduklarını vurguladı. Özder, “En ucuz, en bol ve en kolay bulunan hayvansal protein kaynağı olan sütü bolca üretmek ve tüketiciye ulaştırmak durumundayız.” dedi. AÜ Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü’nden Prof. Dr. Asuman Gürsel Kıral da, sütün astım, alerji, kemik erimesi gibi pek çok hastalığa neden olduğu iddialarının bilimsel temelden yoksun olduğunu vurguladı. AÜ Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nevzat Artık da, Türkiye’deki entegre gıda işletmelerinin AB ile yarışacak düzeyde olduğunu söyledi. Süt üzerine tartışmaların yersiz olduğunu belirten Artık, gıda güvenliği konusunda parametrelerin belli olduğunu ve bunlardan taviz verilmediğini kaydetti. İd d i al ar ın b i l i m sel t em el i y o k “Süt üm e D o k u n m a” p an el i n i n k o n u şm acıl ar ı, süt e i l i şk i n b i l i m sel t em el i o l m ay an i d d i al ar ın k ab u l ed i l em ez o l d u ğu n u söy l ed i l er . süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 10 10 Sayfa Mer tçe Dr. İsmail Mert Sağlıklı nesiller için süt çok gerekli G elecek eğitim yılında ve sonraki yıllarda da okul sütü projesinin devam etmesi ve bunun yasal düzenleme ile hangi hükümet gelirse gelsin değiştirilemez bir uygulama haline getirilmesi sağlanmalıdır. Geleceğimiz olan çocuklarımız üzerinde süt tüketimi konusunda anlamsız korku oluşturulmamalıdır. Büyük gayret ve titizlikle Hükümetimizce okulların kapatılmasına bir ay kala tüm Türkiye’de uygulamaya konulan Okul Sütü Programı gerçekten alkışlanacak bir proje. Emeği geçenlere teşekkür ederiz. Program başlar başlamaz görsel ve yazılı basınımızın bir kısmında; bazı öğrencilerin rahatsızlanmalarına ilişkin muayene sonuçları ve sütlerin analiz sonuçları görülmeden, binlerce ilkokul çocuğunun sütten zehirlendiğine ilişkin haberler yer aldı. Bakanlıkların ve konunun uzmanlarının açıklamaları görmezden gelinerek bir panik havası yaratılmaya çalışıldı. Oysa Okul Sütü Programı, ülke genelinde ilk defa bu denli yaygın olarak uygulandı. Dağıtılan sütler, dünyada kullanılan en ileri teknoloji ile üretilen ve ambalajlanan, sağlık açısından güvenli UHT tekniğine göre üretilmiş, Uzun Ömürlü Süt’tür. Laktoz intoleransı ve süt alerjisine karşı veliler, öğretmenler ve öğrenciler uyarılmış, el broşürleri ve CD’ler dağıtılmış, anket uygulanmıştır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Ba- Temmuz - Ağustos 2012 suthattı Gündem kanlığı üretim ve dağıtım aşamalarını denetlemiş, numuneler analize tabi tutulmuştur. Okul Sütü Programlarının uygulandığı pek çok ülkede de bu tür rahatsızlıkların ortaya çıkabildiği bilinmektedir. Laktoz intoleransı olarak ifade edilen laktoza karşı hassasiyet, ülkeden ülkeye değişim göstermekle birlikte ülkemizde oldukça yaygındır. Hükümeti çocuklara süt vermeye yönlendiren şey, zaten ülkede süt tüketiminin az olması, özellikle çocukların süt proteininden yararlanamamasıydı. Kompozit ürünler için AB’ye ihracat yolu açıldı n Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği’nin (ASÜD) çabaları ve dernek üyesi Unilever’in uluslararası arenadaki desteği sonuç verdi, AB’ye onaylı işletmelerden ithal edilecek süt ham maddesi ile üretilecek kompozit ürünlerin AB’ye ihraç yolu açıldı. AB’ye süt ve süt ürünleri ihracatı önündeki engelleri kaldırmaya yönelik projeyi sürdüren ASÜD’ün, Brüksel nezdinde yaptığı yoğun görüşmeler ve Unilever’in desteği sonucu, AB tarafından söz verilen yönetmelik değişikliği gerçekleşti. Yapılan değişiklikle, ham madde ile bitmiş mamulün aynı ülkeden olma zorunluluğu kaldırıldı. Artık onaylı işletmelerden ithal edilecek süt ham maddesi ile ülkemizde üretilen kompozit ürünler (içindeki süt oranı %50’den az), AB’ye ihraç edilebilecek. AB’nin kararından duyduğu memnuniyeti dile getiren ASÜD Başkanı Harun Çallı, kararın, süt ve süt ürünlerinin AB’ye ihracat kapısının açılmasında ilk adım olduğunu söyledi. Çallı, “ASÜD olarak bugün en son teknoloji ile üretim yapan sektörümüzün AB’ye ihracat yapabilmesi yolundaki çabalarımızı aralıksız sürdürüyoruz. Süt ve süt ürünlerimize AB’ye ihracat yolunun açılması, sektörümüzün Türkiye’nin 2023 yolculuğunda hak ettiği yeri almasının da önünü açacaktır. Karar, tüm sektörümüze hayırlı olsun” dedi. AB’ye kompozit ürünlerin ihracatının açılmasında verdiği destekle büyük pay sahibi olan Unilever Türkiye’nin Gıdadan Sorumlu Başkan Yardımcısı Mustafa Seçkin de, AB’nin aldığı kararın süt sektörünün gelişmesinde önemli bir ivme yaratacağını söyledi. Kararın süt sektörüne hayırlı olmasını dileyen Seçkin, “Unilever Türkiye olarak, süt sektörünün gelişmesi ve sağlıklı, kaliteli ürünleriyle dış pazarlarda da pay sahibi olması yolundaki desteklerimiz bundan sonra da sürecek. Karar, süt sektöründeki gelişme trendine olumlu ve önemli katkı yapacaktır” değerlendirmesinde bulundu. AB’ye ihracatın açılması yönünde büyük bir adım olarak nitelenen “Bazı kompozit ürünlerin AB’ye ithalatı ve AB üzerinden transit geçişi için sertifikasyon şartlarının belirlenmesine ilişkin değiştirilen (EU) No 28/2012 sayılı Yönetmelik”te şu ifadelere yer verildi: “Yönetmelikte Ek I ve II’de belirlenen sağlık sertifika modellerindeki koşulların, kompozit ürünleri ihraç eden ülkenin süt ürünlerinin Avrupa Birliği mevzuatında öngörülen sağlık ve menşe şartlarına uygun olduğu garantisini vermesi ve aynı süt ürünlerini yine aynı koşullar altında AB’ye ihraç etmesine izin verilmiş olması şartıyla, AB’ye kompozit ürün ihraç etme izni olan üçüncü ülkelerde kompozit ürünlerin üretiminde bu süt ürünlerinin kullanılmasına izin verilmesi şeklinde değiştirilmesi uygun olacaktır.” Olay üzerine çok sayıda “uzman”' ve “doktor” televizyonlara çıktı, gazetelere konuştu. Ancak hiç birisi içtiği sütten etkilenmiş bir çocuğu muayene etmiş, hatta hasta çocukla karşılaşmış bir doktor değildi. Acaba neden? Etiket okumayı bilmeyen medyamız da gıda sicil numarasına “Tarihi geçmiş süt” iddiasıyla hemen itibar etti, ancak laktoz intoleransına fazla itibar etmedi. Acaba neden? Süt ve süt ürünlerinin tüketiminin arttırılması, bu kapsamda ‘Okul Sütü’ programının sürdürülmesinin ne derece önemli ve gerekli olduğu ortadadır. Süt ve ürünlerinin sağlıklı tüketimine destek ve hatta öncülük etmesi gereken basınımızın, sektördeki tüm kazanımları bir çırpıda yok edecek yayınlardan uzak durması etik değerler yanında kamu güvenliği açısından da önemlidir. M ed y an ın g ör ev i M ed y a p an i ğe y o açm am al ı, d o ğr u b i l g i y e i t i b ar et m el i . Süt sektörüne koşullu teşvik n Yeni teşvik paketi olarak nitelenen Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı ile teşvik edilecek yatırımlar, yayımlanan tebliğle de teşviklerin uygulama usul ve esasları belirlendi. Süt sektörü yatırımlarının teşviki, belli büyüklüklere ve entegre tesis kriterlerine bağlandı. Yeni teşvik sisteminde; süt, et ve damızlık büyükbaş yatırımları 150 baş ve üzeri, entegre kanatlı yatırımları 100 bin adet, süt ve et yönlü küçükbaş entegre yatırımları ise 1000 baş ve üzerinde desteklerden yararlanabilecek. 5 tonun altındaki süt işletme yatırımları destekleme kapsamında olmayacak. Teşviklerin uygulama usul ve esasları tebliğine göre; gerçek kişiler, adi ortaklıklar, sermaye şirketleri, kooperatifler, birlikler, iş ortaklıkları, kamu kurum ve kuruluşları, kamu kuruluşu niteliğinde meslek kuruluşları, dernekler ve vakıflar ile yurt dışındaki yabancı şirketlerin Türkiye’deki şubeleri komple yeni, tevsi, modernizasyon, ürün çeşitlendirme ve entegrasyon yatırımları için teşvik belgesi düzenlenmesini isteyebilecekler. Entegre hayvancılık yatırımlarından süt yönlü büyükbaş/küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yatırımlarında; yetiştiricilik ve süt mamulleri üretimi başlangıç olmak kaydıyla, proje bazında yem ünitesi (yem bitkileri yetiştiriciliği ve/veya yem üretimi) ve/veya soğuk hava deposu ünitesi kriterleri aranacak. Faiz desteği uygulamasına ilişkin esaslar, Genel Müdürlük ve aracı kurumlar arasında imzalanan protokol ile belirlenecek, sigorta primi işveren hissesi desteği, komple yeni yatırımlarda belge kapsamında gerçekleştirilen yatırımla sağlanan istihdam, diğer yatırım cinslerinde ise mevcuda ilave edilen istihdam için uygulanacak. Tebliğe göre; 10 milyon lira ve üzerindeki yatırımlara ilişkin başvurular Ekonomi Bakanlığı’na, bu tutarından altındaki yatırımlar için TOBB’a bağlı odalar ve kalkınma ajanslarına yapılabilecek. Kalkınma ajansları teşvik tamamlama vizelerini de yapabilecek. süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 11 suthattı Temmuz - Ağustos 2012 Sayfa Gündem 11 Ayran’ın standardı Türkiye’den Si n e r j i Dr. Serdar Aydemir Köyde tarlasında çalışan çiftçinin de kentte sıcaktan bunalan insanımızın da vazgeçilmezidir ayran. En çok tükettiğimiz sıvılarda üçüncü sırayı alması da bundan. Yıllardır değişmeyen lezzeti ve serinletici özelliği ile bilinen ayranın standardını dünya için Türkiye belirliyor. n Ülkemizde yaklaşık 300 milyon TL’lik bir pazar oluşturan ayran üretiminde yıllar itibariyle artış gözleniyor. TÜİK’in verilerine göre, 2010 yılında 397.935 ton olan ayran üretimi, geçen yıl %15,4’lük artışla 459.075 tona ulaştı. Ayran tüketimi, sağlıklı ürünlere eğilim doğrultusunda dünyada da artıyor. Bu seyir, Türkiye’yi dünya için ayran standardını belirleme noktasına taşıdı. Türkiye’nin başkanlığında oluşturulan Avrupa Bölgesel Kodeks Ayran Çalışma Grubu, 29-30 Mayıs 2012 tarihlerinde İstanbul’da toplandı. Toplantıda, halen ülkemizde uygulanan ayran standardının AB ülkeleri, Türk Cumhuriyetleri ve Rusya’yı da kapsayan bölgede geçerli olması için çalışma başlatıldı. Eylül ayında Gürcistan’da yapılacak toplantıdan da olumlu karar çıkması durumunda ayranda bölgesel standart, 2013 yılındaki Kodeks Alimentarius Komisyonu toplantısına sunulacak. Komisyonun onayı halinde ayran, Türkiye’nin hazırladığı standart kriterler ile Avrupa Bölgesi’nde tüketiliyor hale gelecek. Bu, ayranın yazılı kayıtlarda yerini bulması ve bu kültürün korunması anlamında da büyük önem taşıyor. Çalışmalarımızın karşılığını alıyoruz üthattı’nın geçen sayısındaki yazımda, güç birliğinin ortaya koyacağı sinerjinin süt ve süt ürünleri sektörümüzü nasıl ileriye taşıyacağından söz etmiştim. S Son dönemde bu görüşümü haklı çıkartan gelişmelere tanık olduk. ASÜD olarak süt ve süt ürünlerimize AB kapısını açmak amacıyla tüm üyelerimizin güç birliği ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’mızın katkısıyla yürüttüğümüz proje malumunuz. Proje kapsamında işletmelerimizin AB’nin gıda güvenliği gerekliliklerine uygun hale getirilmesine yönelik çabalarımızdan sonuç almaya başladık. Çabalarımızın ilk karşılığı, onaylı işletmelerden ithal edilen süt ham maddesi ile ülkemizde üretilecek kompozit ürünlerin AB’ye ihracatının önünün açılması oldu. Sektörümüzün gerçek potansiyelini ortaya koymasına kapı aralayan kararın sektörümüze hayırlı olmasını dilerken, ASÜD olarak girişimlerimize uluslararası platformda desteğini esirgemeyen üyemiz Unilever’in desteğini de anmadan geçemeyeceğiz. Bu anlamda Unilever Türkiye’nin yöneticilerinize teşekkür ediyoruz. Güç birliği, sektörümüzü daha iyi noktalara taşıyacak girişimlerimizden sonuç almak demek. Buna en güzel örneklerden birisi de dünya için ayran standardını belirleme yolunda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’mızın öncülüğünde çıktığımız yolda aldığımız önemli mesafe. Son olarak Türkiye’nin başkanlık ettiği Avru- pa Bölgesel Kodeks Ayran Çalışma Grubu, 29-30 Mayıs’ta İstanbul’da toplandı. Eylül ayında Gürcistan’da yapılacak toplantıya kadar ülke pozisyon belgemizi kodeks sekreteryasına sunacağız. Süreç, Kodeks Alimentarius Komisyonu’nun onayı ile sonlanacak, ayran Avrupa bölgesinde ülkemizin belirlediği kriterler ile tüketiliyor hale gelecek. Süt ve süt ürünleri konusunda ülkemizin söz sahibi olabileceğini kanıtlayan bütün bu gelişmeler, Uluslararası Sütçülük Federasyonu’nun (IDF) düzenleyeceği 2016 yılı Dünya Sütçülük Zirvesi’ne ülkemizin ev sahipliği yapması ile taçlanmış olacak. Kesin karar, Kasım ayında Güney Afrika’da toplanacak 2012 zirvesinde verilecek ama ASÜD olarak zirveye ev sahipliği yapacağımız konusundaki umudumuz daha da artmıştır. Son olarak ASÜD yönetimindeki bir görev değişikliğinden de bahsetmek istiyorum. Sayın Dr. İsmail Mert, geçmişte çeşitli görevler üstlendiği Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nda Koruma ve Kontrol Genel Müdür Yardımcılığı da yapmış tecrübeli bir isim. Sektörümüzün potansiyelini, üretim kapasitesini, yeteneklerini çok iyi bilen sayın Mert, sektörümüzde zaten tanınan bir isim. Artık ASÜD Genel Sekreteri olarak onun bilgi ve tecrübesinden daha fazla istifade edebileceğiz. Sayın Mert’in çalışmalarının sektörümüze büyük katkı yapacağı inancıyla kendisine aramıza “Hoşgeldiniz” der, başarılar temenni ederim. Güç b i r l i ği b aşar ıy ı g et i r i y o r Sek t ör d e g üç b i r l i ği n i n y ar at t ığı si n er j i , g el i şm en i n d e an ah t ar ı. süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 12 12 Sayfa Temmuz - Ağustos 2012 suthattı Gündem Süt üretiyor ama tüketmiyoruz Süt üretiminde 7. sırada yer alan ülkemizde, üretimle tezat bir gerçeklik yaşanıyor; süt tüketmiyoruz. Öyle ki, n 21 Mayıs Dünya Süt Günü’nde, sağlıklı beslenmenin olmazsa olmazlarından süt tüketiminin düşüklüğü bir kez daha dile getirildi, Okul Sütü gibi tüketimi arttırmaya yönelik kampanyaların önemi vurgulandı. yapılan bir anket çalışmasında, İstanbul gibi Türkiye’nin en büyük metropolünde dahi süt içmeyen çocukların oranı %36 olarak belirlendi. Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD) Başkanı Harun Çallı, süt üretimi konusunda 7. sırada olan Türkiye’de süt tüketiminin oldukça düşük olduğunun altını çizdi. “Dünya ortalamasına göre düşük olan süt tüketimimizin artırılmasına yönelik kampanyalar kesintisiz devam etmeli” diyen Çallı, ülkemizde süt tüketimini artırmaya yönelik en büyük kampanya olan Okul Sütü projesinde; başlangıçta yaşanan sıkıntılar aşılarak, dağıtımın son derece sağlıklı bir şekilde yapıldığını kaydetti. Projeyi destekleyen başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere sağduyulu herkese müteşekkir olduklarını ifade eden Çallı, şunları kaydetti: “Ülkemizde süt ve süt ürünleri tüketimi maalesef gelişmiş ülkelerin gerisindedir. Birçok AB ülkesinde ve Avustralya’da 100 kg’ı aşan, ABD ve Kanada’da ise 100 kg’a yaklaşan yıllık kişi başına içme sütü tüketimi Türkiye’de henüz 26 kg’dır. Ülkemiz süt ve süt ürünleri üretimi bakımından dışarıya bağımlı bir ülke de değildir. Günden güne büyüyen ve gelişen; AB Tarım ve Veterinerlik Ofisi (FVO) raporlarında yer alan ifadeyle ‘yüksek standartlara sahip’ bir süt ve süt ürünleri sanayine sahiptir.” Dünya Süt Günü dolayısıyla düzenlenen “Süt Pikni-ği”nde konuşan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker de, insan ömrünün bütün dönemlerinde süte ihtiyaç bulunduğunu, başta çocuklar olmak üzere herkesin süt tüketmesi gerektiğini söyledi. Avrupa ile mukayese edildiğinde Türkiye’de süt tüketiminin düşük gözüktüğünü vurgulayan Eker, şöyle devam etti: “Biz üretilen 13,5 milyon ton sütün tamamını içeride tüketiyoruz. Nüfusumuz 74 milyon. 13,5 milyar litreyi nüfusa bölersek ortalama yılda 182 litre süt yapar. Bunun hepsini süt olarak içmiyor, yoğurt, ayran, peynir olarak da tüketiyoruz. Yine de Kuzey Avrupa ülkeleri gibi tüketim yok. Onlar bizden daha fazla süt içiyorlar. Biraz beslenme alışkanlığı ile alakalı.” Süt tüketmeleri tavsiyesinde bulunduğu çocuklara, “Süt içemiyorsanız ayran tüketin.” diye seslenen Bakan Eker, süt tüketimini artırmak için kampanyalar yapıldığını anımsattı. Çocukluğunda ABD’den ithal süt tozunun içerisine su katılıp, ısıtılarak öğrencilere dağıtıldığını anlatan Eker, kendilerinin ise çok daha sağlıklı, özel kapalı kutu içinde okul sütü dağıtımı kampanyası başlattıklarını, dağıtılan sütlerin bir çocuğun günlük hayvansal protein ihtiyacının %30’unu karşılayan önemli bir besin takviyesi olduğunu söyledi. Türkiye’de ilk defa böylesine geniş bir kampanya düzenlendiğini anlatan Eker, bundan 10 yıl önce benzer bir kampanyanın sadece 4 şehirde pilot uygulama olarak yapıldığını, o dönemde de çocuklarda hassasiyet gözlendiğini anımsattı. Eker, “Ama bu ilk defa olmuş gibi çocukların sütü üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışanlar, bunu aleyhte bir kampanyaya dönüştürdüler.” ifadesini kullandı. Dağıtılan sütlerden alınan örneklerin bir tanesinde bile hastalık yapıcı bakteri ya da mikroba rastlanmadığına dikkati çeken Eker, hiçbir öğrenciye gıda zehirlenmesi teşhisinin konulmadığını kaydetti. venli bir biçimde tüketimini arttırmak ulusal önceliğimiz olmalıdır. Okul sütünden vazgeçilmemeli, bu programın güvenli bir biçimde uygulanması sağlanmalıdır. Tüketicilerimiz süt ve süt ürünleri konusundaki bilgi kirliliğine itibar etmemelidir. Gıdalar üzerine bilgisizce ve spekülatif iddialar yerine bilimsel gerçeklerle değerlendirme yapılan, sokak sütü değil, sağlıklı koşullarda üretilerek işlenmiş içme sütü tüketimi özendirilerek ülkemizde süt tüketiminin arttırılması ile genç nesillerin sağlıklı beslenmesine katkı yapmasını diliyoruz.” İstanbul’dan çarpıcı sonuç “Nihayet bu yıl 2 Mayıs’ta Okul Sütü Projesi başlatıldı. Aynı gün çok sayıda ilde 7 milyon civarında ilköğretim öğrencisine süt dağıtıldı. Ancak, süt dağıtımının başlatıldığı gün, binden fazla öğrenci hastanelere sevk edilmiştir. Odamız, UHT süt ile zehirlenme ifadelerini birlikte anmanın pek mümkün olmadığını belirtmiştir. Süt hepimizin en değerli gıda maddesidir. Süt ve ürünlerinin gü- “İstanbul’da 353 çocuk için ebeveynlerinden toplanan yanıtlara Gıda Mühendisleri Odası’nın açıklamasında da, yıllardır güvenli süt tüketimini arttırmanın yollarından biri olarak Okul Sütü Projesi’nin hayat geçmesinin savunulduğu anımsatılarak, şöyle denildi: “Ço cu k l u k t a süt t ük et i m i y et i şk i n l i k t e g ör ül en k em i k er i m esi g i b i h ast al ık l ar a k ar şı d a et k i l i o l u y o r .” Süt ün sağl ık y ar ar l ar ı say ıl am ay acak k ad ar ço k ... Başta kalsiyum olmak üzere çeşitli mineral ve vitaminler, protein, yağ ve süt şekerine ilaveten biyolojik olarak aktif sağlığa yararlı bileşenler içeren sütün çok değerli bir gıda maddesi olduğuna dikkati çeken İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Gıda Mühendisliği Bölümü Başkanı Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu da, süt ve süt ürünlerinin güvenli bir şekilde tüketiminin arttırılması gerektiğini söyledi. Boyacıoğlu, “Sütün düzenli olarak tüketimi, çocukların sağlıklı gelişimlerinin sağlanması ve beslenmeye dayalı çeşitli sağlık sorunlarını önleyici olması açısından son derece önemlidir.” dedi. Açıklamasında, kendisinin danışmanlığında son sınıf öğrencisi Ebru Culfa’nın süt ve süt ürünlerinin tüketim sıklığının incelendiği bitirme çalışmasının sonuçlarına da değinen Prof. Dr. Boyacıoğlu, şu bilgileri verdi: “Bilgi kirliliğine itibar etmeyin” Pr o f . D r . D i l ek Bo y acıo ğl u 21 M ay ıs D ün y a Süt Gün ü’n d e süt i çm e al ışk an l ığın ın k az an d ır ıl m ası v e t ük et i m i n ar t ır ıl m ası g er ek t i ği v u r g u l an d ı. M eh d i Ek er “Bi z ür et t i ği m i z süt ü ay r an , y o ğu r t , p ey n i r o l ar ak d a t ük et i y o r u z . Y i n e d e t az e süt t ük et i m i m i z A v r u p a’d an d üşük .” göre hiç süt tüketmeyen çocukların oranı yüzde 36 olarak gözlenmiştir. Oysa, katılımcıların yüzde 83’ü çocuklarındaki kemik gelişiminin süt ve süt ve süt ürünleri ile karşılanacağının farkında olduğunu belirtmiştir. Türkiye’de süt ve süt ürünlerinin güvenli bir şekilde tüketiminin arttırılması öncelikli olarak ele alınmalı, bu bağlamda ‘Okul Sütü’ programı sürdürülmelidir. Tamamen bilimsel gerçekler ışığında; sağlıklı koşullarda üretilmiş ve işlenmiş ambalajlı içme sütü tüketiminin genç nesillerin sağlıklı beslenmesine katkı sağlayabileceği farkındalığının yaygınlaşmasını temenni ediyorum.” Uluslararası Sütçülük Federasyonu’nun (IDF) kararıyla, 1956 yılından itibaren her yıl 21 Mayıs Günü, Dünya Süt Günü olarak kutlanıyor. süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 13 suthattı Temmuz - Ağustos 2012 Sayfa Geleneksel 13 G elen ekten b ilim e Kıvırcık koyunundan geleneksel lezzet: Mihalıç Peyniri “Kelle” peyniri olarak da bilinen Mihalıç peyniri için yöre halkının “Elli gram Mağlıçla bir ekmek yersin” söylemi, ağır tadını gösterir. Kıvırcık koyununun tam yağlı sütünden geleneksel üretim, inek-koyun-keçi sütü karışımına dönüşmüş durumda... n Yöresel peynirlerimizden Mihalıç peyniri, Bursa, Balıkesir ve Karacabey başta olmak üzere çevre ilçeler Mustafa Kemalpaşa, Gönen ve Manyas’ta üretilir. Osmanlı döneminde Karacabey yöresinde hayvancılık yapan göçmen Arnavutların önayak olmasıyla yaklaşık 200 yıldır üretilen peynir adını da, Karacabey’in eski adı olan “Mihalıç”dan almıştır. Sert somun şeklinde kalıplanmasından dolayı “Kelle” peyniri olarak da bilinir. Güney Marmara bölgesinde 250 yıla yakın gelenekselliği olan Mihalıç peyniri, bugün artık büyük süt fabrikalarında özgün yapı, tat ve aromasına mümkün olduğunca yakın bir şekilde endüstriyel olarak da üretiliyor. Kaynaklara göre sadece Mihalıç peyniri olarak Türkiye’de üretildiği düşünülen bu geleneksel ve yöresel peynirin korunması ve hijyenik koşullarda üretiminin sağlanması gerekiyor. Çünkü kendine özgü tat-aroma, görünüş ve yapısıyla özellikle Marmara ve Ege bölgesinde aranan ve sevilerek tüketilen bir süt ürünü. Sert tip peynir grubuna giren, iri gözenekler ile karakterize edilen Mihalıç peynirinin geleneksel üretiminde, eski peynir ustalarının tecrübe ve göreneklerine göre “kıvırcık” koyununun tam yağlı çiğ sütü ham madde olarak kullanılır. Mihalıç peyniri için yöre halkının “Elli gram Mağlıçla bir ekmek yersin” söylemi, ağır bir tada sahip olduğunun göstergesidir. Tüketici- nin koyun sütünü ağır tadı ve kokusu nedeniyle tercih etmemesi ve koyun sütünün yeterince üretilmemesinden dolayı günümüzde ham madde olarak genellikle inek-koyun-keçi sütlerinin karışımı kullanılır. Bileşimindeki proteinler nedeniyle aynı zamanda önemli bir kalsiyum kaynağıdır. Kesit yüzeyi homojen olmayan delikli bir yapı gösteren Mihalıç peynirinin dışta 3-4 mm kalınlığında sert bir kabuğu vardır. Kabuğun alt kısmında peynire karakteristik bir görünüm veren sarımtırak-beyaz renkteki orta kısım ve kenara doğru gittikçe azalan delik oluşumu gözlenir. Bu deliklerin küçük ve içlerinin sıvı ile dolu olması makbul, buna karşın büyük ve sert olması hatalı sayılır. Mihalıç peyniri %7,5-9,3 oranlarında tuz içerir. Kahvaltıda ve tost hazırlanmasında kullanıldığı gibi, Parmesan peyniri gibi rendelenerek makarna veya yeşil salatalarla birlikte de tüketilebilmektedir. Prof. Dr. Atila Yetişemiyen Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Süt Teknolojisi Bölümü Öğretim Üyesi Avrupa tipi peynirlerden “Tilsit” peynirine benzeyen Mihalıç peynirinde randıman %22’ye kadar yükselir. süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 14 14 Sayfa Perakende Temmuz - Ağustos 2012 suthattı Per aken d eh at t ı Süt ve kahvaltı tamam, peki sosyal medya işin neresinde? Fikri Türkel “Artık her etkinlik ve ürün lansmanında, tüketimin sürdürülebilirliğini sağlamada sosyal medya vazgeçilmez bir pazarlama unsuru olarak öne çıkıyor. Herkes dijital evrimin varlığından bahsetse de ikna olmayıp, kullanmayan şirketler hala var. Bunlara göre danışma kurulları ve sosyal medya gözlem teknikleri zaman kaybı...” n Perakendenin sosyal medya ilişkisinden bahsetmeden önce Amerika’da son aylarda ivme kazanan bir gelişmeden bahsetmek istiyorum. 1993 yılından beri Amerika’da devam eden “Got Milk” kampanyası bu yıl 20. yılını kutlayacak. Kaliforniya Süt Sanayicileri Kurulu’nun başlattığı pazarlama kampanyası artık bir sosyal sorumluluk projesi olarak devam ediyor. O günlerden hatırlanacakların başında da ünlülerin “Süt bıyık” ile poz vermeleri ve medyanın bu görselliğe geniş yer ayırmasıydı. Artık “Süt bıyıklı şöhretler” bütün dünyada yaygınlık kazandı. Yine ABD’de Hispanik’ler arasında kahvaltı alışkanlığının diğer topluluklara göre daha az olduğu tespit edilmiş. Bu bağlamda İspanyol kökenli sinema sanatçısı Salma Hayek ile “Süt bıyık” projesi hayata geçirilmiş. Günün ilk yemeğinde mutlaka süt olması için tasarlanan projenin sözcülüğünü de Salma Hayek yapıyor. Kampanyada sosyal medya da kullanılıyor. Facebook ve Twitter da kampanyanın temsilcileri, süt tüketimi ve kahvaltı konusunda konuşmaları, paylaşımda bulunmaları ve görsel malzemeleri yayınlamaları için teşvik ediliyor. ABD’de sosyal medya kullanımı Avrupa’dan daha yüksek. Ancak çoğu zaman sosyal medya kullanımı, şirketler için avantaj sağlayan bir durum olamamaktadır. Herkes dijital evrimin varlığından bahsetse de kullanmayan şirketler hala var. Bunlara göre danışma kurulları ve sosyal medya gözlem teknikleri zaman kaybı. T o p l u m b üt ün sür eçl er i y l e d eği şi r k en süt sek t ör ü k en d i si n i n asıl k o n u m l an d ır ıy o r ? Uluslararası pazar araştırma kuruluşu InSites, ABD, İngiltere, Hollanda, Belçika, Almanya ve Fransa’daki şirketlerin yönetici ve sahipleri arasında bir araştırma yaptı. Bazı sonuçlar şöyle: • Amerikan şirketlerinin %80’i Facebook, %3’ü YouTube kullanıyor, %45’inin Twitter hesabı var ve %48’inin LinkedIn’i mevcut. • 10 Amerikan şirketinden 4’ü tüketicilerin sosyal ağ sitelerinde söylediklerini dinliyor. • Şirketlerin %83’ü sosyal medya yoluyla gelen soru ya da şikayetlerle ilgilense de sadece %54’ü tüketicilerle aktif diyalog kuruyor. • Yine sadece %11’i kendi kurumsal stratejileri içinde sosyal medya yaklaşımını entegre ediyor. • Şirketlerin 4’te biri sosyal medya üzerine hiçbir şey yapmıyor. IBM, dünya çapında 64 ülkede, 18 sektörden 1.700’den fazla CEO’yla görüşerek hazırladığı Global CEO 2012 araştırmasının sonuçlarını açıkladı. Rapor, CEO’ların geleceğin iş yaşamında sosyal medyanın etkisini göstermesi ve inanması açısından dikkat çekici. Türkiye’den de çeşitli sektörlerden 11 üst düzey yönetici ve CEO’nun katıldığı araştırmaya göre, müşterilerle iletişim kurmak için CEO’ların sadece %16’sı sosyal iş ağlarını kullanırken, bu rakamın 3-5 yıl içerisinde %57’ye çıkacağı öngörüsü dile getiriliyor. Müşteri ilişkileri metodu olarak ilk sırada “yüz yüze iletişim kurmak” (%80) belirtiliyor. Bugün %65 olan geleneksel medyanın ise 3-5 yıl içerisinde %15’e gerileyeceği düşünülüyor. Sosyal medyanın müşteri ilişkileri ve müşteri kazanımları için önemli bir kanal olacağını öngören sektörler arasında Eğitim, Telekomünikasyon ve Perakende başı çekerken, Sanayi ürünleri %34 ile en düşük seviyede. KOBİ web siteleri araştırması Büyük şirketlerin CEO’larının görüşleri bu doğrultuda iken, KOBİ’lerde durum ne? Yellow Medya ve SMB DigitalScape, 161 binden fazla KOBİ’nin internet sitesini inceledi. Web sitelerinin online aramalar için doğru konumlandırılmadığı sonucu çıktı. • KOBİ web sitelerinin %99,2’si, mobil cihazlarda düzgün olarak görüntülenmelerini sağlayan optimizasyona sahip değil. • %73,4’ünün ana sayfasında tüketicilerin firma ile iletişime geçebilmesini sağlayacak telefon numarası, %71,7’sinde e-posta adresi bulunmuyor. • %56,8’inde anahtar kelime bilgisi, %87,1’inde gizlilik politikası bulunmuyor. İnternet bazlı teknolojiler niye önemli? Deloitte’in geçen ay yayınladığı e-perakende raporuna göre, Avrupa e-perakende pazarı toplam satışlar bazında Amerika’nın pazar büyüklüğünü aşmış durumda. E-perakende satış kanalı kullanan (pure-play) perakendeciler de geleneksel perakendeciler de mobil ticaret ve mağaza içi teknolojilere yöneliyor. Türkiye’nin önde gelen ilk 25 online perakendecisinin %60’ı sadece e-perakende satış kanalını kullanırken, %40’ı geleneksel perakende kanallarını kullanmaya devam ediyor. İkinci sıradaki Hollanda pazarında ise en büyük ilk 25 onli- ne perakendecinin yarısı, faaliyetlerine ilk olarak e-perakende satış kanalında başlamış. Türkiye, Hollanda ve İsveç pazarlarında e-perakende satış kanalı kullanan oyuncuların, ürün arama, ödeme seçenekleri, müşteri odaklı tavsiyeler, sosyal medya entegrasyonu ve mobil ticaret konularında geleneksel perakendecilere göre gelişmiş olduğu gözlemleniyor. Sabancı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Güler Sabancı’nın bahsettiği, yeni tüketici tipinin temel özellikleri Sosyal, Lokal ve Mobil kelimelerinden üretilen Solomo, yaygın bir kavrama dönüşebilir. Türkiye’nin internet kullanımına baktığımızda, kullanıcı sayısı 35 milyonu aşmış durumda. İnternet, evlerin, ofislerin ve sokakların vazgeçilmezi haline geldi. Bilgi Teknolojileri ve İletişimi Kurumu’nun (BTK) verilerine göre; Türkiye’nin ADSL ile tanıştığı 2003 yılı sonunda 18 bin 604 olan genişbant internet abone sayısı, 2897 kat artışla 16.7 milyona ulaştı. Günümüzde temel ses ve veri iletişiminin yaklaşık %40’ı internetten yapılıyor. 2023 yılına doğru bu oran %90’lara çıkacak. Sosyal ağ kullanım oranı %85’lere yaklaşacak ve eğlence ihtiyacının %90’ı internet üzerinden karşılanacak. Ortalama veri kullanımının 2008’den bugüne 4 kat arttığını görüyoruz. Türkiye’de kişi başı kullanım 25 GB’ı aşmış durumda. Türkiye internet kullanımında Avrupa’da ikinci sırada; aylık 34 saat kişi başı internet kullanımı mevcut. Tüm bu gelişmeler bize gösteriyor ki; halkımız interneti çok sevdi ve gittikçe daha fazla kullanıyor, daha fazla veri tüketiyor. süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 15 suthattı Temmuz - Ağustos 2012 Sayfa Gündem 15 Türkiye, 2016 IDF Dünya Sütçülük Zirvesi’ne talip Türkiye’nin Uluslararası Sütçülük Federasyonu’na (IDF) üyeliğini başlatan ASÜD’ün, 2016 Dünya Sütçülük Zirvesi’nin Türkiye’de toplanmasına ilişkin girişimi meyvesini veriyor. Kesin karar, Güney Afrika’daki 2012 zirvesinde verilecek olsa da Türkiye’nin ev sahipliği için şansı yüksek. n Küresel ticaret rekabeti, dış pazarlarda güçlü ve söz sahibi olmayı gerektiriyor. Bu nedenle Türkiye’nin her alanda uluslararası organizasyonlarda yer alması, uluslararası toplantılara ev sahipliği yapması, ticari ilişkiler bakımından büyük önem taşıyor. İşte bu gerçekten yola çıkan Ambalajlı Süt ve Süt Ürünleri Sanayicileri Derneği (ASÜD), kuruluşunun hemen ardından Türkiye’yi, dünyanın en büyük sütçülük organizasyonu olan Uluslararası Sütçülük Federasyonu (IDF) üyeliğine taşımıştı. ASÜD’ün, IDF’in düzenleyeceği 2016 Dünya Süt Zirvesi’nin Türkiye’de yapılması girişimleri de sonuç veriyor. Konu, son olarak 21-23 Mayıs 2012 tarihleri arasında Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Ulusal Süt Konseyi ve diğer paydaşların katılımıyla İzmir’de gerçekleştirilen Ulusal Süt Zirvesi’nde gündeme taşındı. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker, Türkiye’nin 2016 IDF Uluslararası Sütçülük Zirvesi’ne talip olduğunu belirtti, hükümetin ve bakanlığın desteğini yineledi. Zirve kapsamında düzenlenen Süt ve Süt Endüstrisi Konferansı’na katılan Ulusal Süt Konseyi (USK) ve ASÜD Başkanı Harun Çallı da konuşmasında, IDF Dünya Sütçülük Zirvesi’nin 2016 yılında ülkemizde yapılması için çalışma başlattıklarını söyledi. Çallı, USK ortaklığı ile gerçekleştirilen ilk ulusal zirvenin, sektöre sağlayacağı büyük katkı yanında IDF Dünya Süt Zirvesi 2016 adaylığı öncesi yapılıyor olmasının oldukça önemli olduğunun da altını çizdi. Zirvedeki konuşmasında Türkiye’nin 2011’de yaklaşık 14 milyon ton çiğ süt üretimiyle IDF üyesi 56 ülke arasında 7. sırada bulunduğunu belirten IDF Başkanı Richard Doyle ise Okul Sütü projesini mükemmel bir uygulama olarak niteledi. IDF Başkanı Doyle ve Genel Sekreter Nico van Belzen, IDF Türkiye Ulusal Komitesi üyeleriyle de görüşmeler yaptılar. IDF Türkiye Ulusal Komite Sekreteri ve ASÜD Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nevzat Artık; Richard Doyle ve Nico van Belzen’in 2016 Türkiye’nin IDF’in 2016 Dünya Sütçülük Zirvesi’ne adaylığı, ilki İzmir’de düzenlenen Ulusal Süt Zirvesi’nde de gündeme geldi. Dünya Süt Zirvesi ev sahipliği için Türkiye’yi şanslı gördüklerini belirttiklerini açıkladı. Zirvenin hangi ülkede düzenleneceğinin, 4-8 Kasım 2012 tarihleri arasında Güney Afrika’nın Cape Town kentinde gerçekleştirilecek 2012 IDF Dünya Süt Zirvesi’nde kesinleşeceğini vurgulayan Prof. Dr. Artık, “Dünya süt politikalarının oluşmasında IDF’in büyük etkisi var. 2016 zirvesinin Türkiye’de gerçekleşmesi ülkemiz için çok önemli bir adım olacak.” dedi. süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 16 16 Sayfa Temmuz - Ağustos 2012 suthattı Beslenme Sü t l e Be sl e n m e Süt ürünlerinin satışı ve insan sağlığı Abdurrahman Kaan Kaanlar Gıda San. ve Tic. A.Ş. Pazarlama-Satış ve İş Geliştirme Müdürü “Ürünün hammadde seçiminden tüketici ile buluşma noktasına kadar olan sistemi entegre olarak düşündüğümüzde, hipermarket, süpermarket ve indirim marketleri de gıda güvenliği için Gıda Risk Yönetimi’nde üzerlerine düşen görevleri yerine getirmek zorundadırlar.” n Marketlerin tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de gıda ürünlerinin satışı üzerindeki payı giderek artmaktadır. 1990’lı yıllarda tanıştığımız market zincirlerinin boyutu bugün inanılmaz değerlere ulaşmıştır. İlk 50 sıradaki büyük marketler, tüm dünyadaki ürün satışlarının %50’sini gerçekleştirmektedirler. Bu anlamda, ürünün hammadde seçiminden tüketici ile buluşma noktasına kadar olan sistemi entegre olarak düşündüğümüzde, hipermarket, süpermarket ve indirim marketleri de gıda güvenliği için Gıda Risk Yönetimi’nde üzerlerine düşen görevleri yerine getirmek zorundadırlar. Katma değerli bir malın tüketici ile buluşmasına kadar geçen süreçte, ‘üretim, depolama, sevkiyat ve rafta sunuş’ gerçekleşmektedir. Üretici sadece üretim, depolama ve sevkiyattan sorumlu olmakta ve bu kapsamda Gıda Güvence Sisteminin çerçevesini belirlemektedir. Rafta sunuş ve ürün raf ömrünü yitirinceye kadar depolama, marketlerin sorumluluğu altındadır. Bu da göstermektedir ki; gıda güvencesinin devamı için risk yönetim sertifikası yani HACCP’in satış noktaları olan marketler için zorunlu hale getirilmesi ve takibinin yapılması gereklidir. Ancak bu şekilde tam anlamıyla ‘Çiftlikten Sofraya’ konseptini sağlayabiliriz. İnsan sağlığı açısından süt ürünlerinde kritik hususlar ise şunlardır: Ürünün tüketici ile buluşmasında son nokta olan satış noktalarının uzun süreli depolarında bulundurdukları ve raflarında satışa sundukları süt ürünleri ve diğer gıda ürünlerinin, ürün etiketine uygun sıcaklıklarda saklanması şarttır. 1998 yılında Minnesota Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, süt ve süt ürünlerinin sıcaklık has- Sat ış n o k t al ar ın d ak i d en et i m l er d e so ğu k d o l ap sıcak l ığı i l e b i r l i k t e asıl o l ar ak r ey o n d ak i ür ün ün sıcak l ığı k o n t r o l ed i l m el i , k r i t er r af t ak i süt ür ün ün ün d er ecesi o l m al ıd ır . sasiyeti tespit edilmiştir. +5ºC’de 100 günlük raf ömrü olan bir süt ürününün, +15ºC’de raf ömrü 10 güne düşmektedir. Ülkemizdeki satış noktaları ise bu bilince sahip değildir. Satış noktalarında genel olarak süt ürünleri açık sütlük dolaplarında sergilenmektedir. Bu dolapların bulunduğu ortamlar ise çoğunlukla +22 ile +30ºC arasındadır. Bu ortamda soğuk dolaplar, üzerinde bulunan göstergede hiçbir zaman istenen ısılara düşmemektedir. Özellikle dış hava sıcaklıklarının yüksek olduğu Nisan-Ekim ayları arasında raf sıcaklıkları +15ºC’nin altına düşmemektedir. Ürünlerin raf ömürleri etiket üzerinde belirtilen saklama sıcaklıklarına göre test edilmiş olarak uzun süreli olarak verilmektedir. Bu bağlamda, marketlerde çabuk bozulabilen süt ve süt ürünleri için en kritik nokta soğuk dolaplarının sıcaklıkları olmaktadır. Amerika’da, FDA’nın 1989 yılında yayınladığı süt ve süt ürünleri saklama ve raf sıcaklığı koşulları tebliğinde ortamın +4 ile +8ºC olması koşulu getirilmiştir. Ülkemizde ise ne yazık ki satış noktaları için böyle bir kriter ve tebliğ bulunmamaktadır. Konu incelendiğinde görülecektir ki; mamullerin üretimden çıkış değerleri ile raftaki değerleri arasında büyük farklar oluşmaktadır. Oysa bir mikroorganizma uygunsuz şartlarda 24 saat içinde 17.000.000 adet hücreye dönüşmektedir. Bu da rafta saklanma şartlarının ne kadar önemli olduğunu gösteren bir veri olarak karşımıza çıkıyor. Bilindiği gibi gıdalardan kaynaklanan hastalıkların oranı; AB’de %55, ABD’de %58, Türkiye’de ise %80’in üzerindedir. Ülkemizdeki bu yüksek değerin nedenlerinden birisi de raflardaki uygun olmayan sıcaklıklardır. İnsan sağlığı açısından büyük risk oluşturan açık pazar yerlerinde +20 ile +35ºC derece sıcaklıkta ürün satışları da kesinlikle yasaklanmalıdır. “Gıda güvencesinin, ürün Bizim önerilerimize gelince; HACCP, satış noktaları • Satış noktaları Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı görevlileri tarafından daha sık ve etkin bir şekilde denetlenmelidir. olan marketler için de • Koruma Kontrol Şube Müdürlüğü görevlileri, satış noktalarındaki denetimlerinde soğuk dolap sıcaklığı ile birlikte asıl olarak reyondaki ürünün sıcaklığını termometre ile kontrol etmelidir. Kriter raftaki süt ürününün derecesi olmalıdır. • Satış noktaları ise soğuk dolap üreticilerini zorlamalı, ürün etiketinde belirtilen sıcaklıklara düşürecek uygun soğuk dolaplar tercih edilmelidir. Mümkünse açık sütlükler yerine, kapaklı veya sürgülü kapaklı dolaplara geçilmelidir. • Soğuk dolaplar mağaza içinde direkt olarak ısıya ve güneş ışığına maruz kalmayacak şekilde uygun yerlere konulmalı, ortam klima sistemi ile serin tutulmalıdır. • Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, kamu spotları ile başta süt ve et ürünleri olmak üzere, tüketici, satıcı bilincini arttırmalıdır. • İlköğretimden başlayarak ülkemizdeki her bireyin +8ºC’nin üstünde satılan ve saklanan süt ürünleri ve hayvansal ürünlerin mikrobiyolojik olarak bozulmaya başladığını bilmesi sağlanmalıdır. • Üretici ürününü satış noktasına teslim ettikten sonra tüm sorumluluk alıcıya ait olmalıdır. Alıcı firma da gıda ürünü için kritik noktaları tespit etmeli ve tüm sistemini kontrol etmelidir. sevkiyatından sonraki aşamada devamı için risk yönetim sertifikası zorunlu hale getirilmelidir.” Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yurtdışı orjinli market zincirleri bulunmaktadır. Bu market zincirleri, gerek yasal düzenleme eksikliği gerekse denetim yetersizliği nedeniyle ülkemize çok rahat uyum sağlamış durumdadırlar. Böyle marketlerde bile ürünlerin, etiketlerinde belirtilmiş sıcaklık şartlarının dışında tüketicilere sunulduğunu görmekteyiz. Konunun hassasiyetine uygun olarak düşünülen önlemlere şu iki örneği verebiliriz: Fransa’da marketlerde soğuk dolaplarda sensörlü chip’ler kullanılmaktadır. Dolabın sıcaklığı değiştiğinde chip üzerinde renk değişimi gözlenir. Tüketici bunu gördüğünde ürünü almaktan vazgeçer. Uzaktan kontrol sistemleri sayesinde de satış noktaları mağazadaki dolabın sıcaklığını, arıza durumunu tespit edebilmektedir. Sonuç olarak, süt sanayimizi geleceğe taşımak ve daha rekabetçi duruma getirmek için sanayi içindeki tüm mekanizmaların ortak hareket etmeleri gerekmektedir. Belirttiğimiz aksaklıklar giderildiği takdirde, sahip olduğumuz iç dinamikler ve tecrübemiz ile dünya standartlarında üretim yapan bir sektör ortaya çıkacaktır. süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 17 süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 18 18 Sayfa Temmuz - Ağustos 2012 suthattı Çiftlik “Peynirde Gıda Güvenilirliği Projesi” n Leonardo da Vinci Yenilik Transferi Projeleri kapsamında “Peynirde Gıda Güvenilirliği Projesi” adıyla yürütülen “Çiğ Süt Üretim Merkezleri ve Peynir Endüstrisinde Gıda Güvenilirliği Sürekli Eğitimi” devam ediyor. Proje; peynir sektöründe ve çiğ süt üretiminde çalışanların dikkat etmeleri gereken hijyen kurallarını ayrıntılı şekilde ele alarak; gıda üretim ve dağıtım zincirindeki aşamalarda AB’de kabul edilen güvenilirlik seviyesini sağlamayı amaçlıyor. Gıda güvenliğinde “çiftlikten çatala” yaklaşımıyla hazırlanan ve ortaklığını Gıda, Tarım ve Hay- vancılık Bakanlığı Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’nün üstlendiği proje, eğiticilerin eğitimi ve sektör çalışanlarının eğitimine yönelik olarak iki farklı türde hazırlanan materyalleri içeriyor. Türkiye’nin yanı sıra İspanya, Fransa, Yunanistan ve Çek Cumhuriyeti’nden kuruluşların da katıldığı, Ekim ayına kadar devam edecek proje kapsamında eğitim materyalinden yararlanmak ve eğitim faaliyetlerinde işbirliği yapmak isteyen kurum, kuruluş, sivil toplum örgütleri ve işletmelerin, Gıda ve Kontrol Genel Müdürlüğü’ne başvurmaları gerekiyor. Hayvancılık sektörüne 2.1 milyar TL destek Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, 2012 yılında hayvancılık desteğini 2 milyar 113 milyon TL’ye yükseltti. Böylece toplam tarımsal destekleme bütçesinde hayvancılığın payı %28 oldu. n Tarımsal desteklemelere ilişkin kararname, 8 Mayıs’ta Resmi Gazete’de yayımlandı. 2012 yılında toplam 2.1 milyar liralık destekleme yapılacak hayvancılık sektöründeki birim destek miktarları, geçen yıla göre önemli bir değişiklik göstermedi. Hayvan başına destek, sığırlar için 225 lira, hastalıktan ari işletmelerde ise 300 lira olarak ödenmeye devam edilecek. Manda destekleri 300 liradan 350 liraya yükseltilirken, halk elinde manda ıslahında destek miktarı hayvan başına 500 liradan 650 liraya çıkarıldı. Geçen yıl besilik sığır için 300 lira olan destek miktarı ise bu yıl etçi ırklar adı altında 350 lira olarak ödenecek. Bakanlar Kurulu kararı uyarınca da, damızlık koyun-keçi yetiştiricileri birliklerine üye olan, hayvanları KoyunKeçi Kayıt Sistemi’ne (KKKS) ve Türkvet’e kayıtlı yetiştiricilere yılda bir kez damızlık anaç hayvan başına 15 lira ödeme yapılacak. Hayvanları KKKS’ye kayıtlı yetiştiricilere damızlık anaç hayvan başına verilecek desteklemeler için REV-1 (brucella) aşısı yaptırma şartı da kaldırıldı. Yem Bitkileri Desteklemeleri Uygulama Esasları Tebliği ile de Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı olan ve yem bitkileri ekimi yaparak hasat eden çiftçiler destekleme ödemesinden yararlanacak. Çiftçilere tarımsal danışmanlık hizmeti sunan kuruluşlar ve kişilere, belirli kriterlere sahip tarımsal işletmeler için 600 TL destekleme ödemesi yapılacak. Başvuruların 11 Temmuz’a kadar yapılması gerekiyor. Çiftçiler ürettikleri sütleri Vodafone’dan takip edecek Canlı hayvan değeri %28,2 yükseldi n Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2011 yılına ilişkin “Canlı Hayvan ve Hayvansal Ürün Fiyatları, Üretim Değeri” istatistiklerini açıkladı. TÜİK verilerine göre, yerli sığır fiyatı 2011 yılında bir önceki yıla göre %14,2 artarak 2 bin 580 lira olurken, kültür sığır fiyatı %18,6 artışla 4 bin 614 lira oldu. Kültür dana fiyatı %16,6 oranında artışla 2 bin 260 lira, yerli dana fiyatı %46,6 artarak bin 680 lira olarak gerçekleşti. 2010 yılına göre merinos koyun fiyatında %25,9 yerli koyun fiyatında %20,3, tiftik keçisi fiyatında %30,4 ve kıl keçisi fiyatında %22,3 artış görüldü. Canlı hayvan değeri geçen yıl 60,1 milyar lira oldu. Büyükbaş hayvanların değeri bir önceki yıla göre %28,2 artarak 41,2, küçükbaş hayvanların değeri %32,7 artarak 15,6 milyar lira oldu. İnek sütü fiyatı 2011 yılında %12,4 oranında azalış göstererek 0,8 lira, koyun sütü fiyatı ise %7,8 oranında artarak 1,4 lira oldu. Sığır eti %0,7 artarak 18,5 lira, koyun eti ise %7,5 artarak 20,4 liradan işlem gördü. Hayvansal ürün üretim değeri ise 2011 yılında %11,7 artarak 42,6 milyar lira oldu. Süt üretim değeri 13,8 milyar lira, kırmızı et üretim değeri ise 14,6 milyar lira olarak belirlendi. n Vodafone, süt sektörünün sürdürülebilirliğine katkı amacıyla başlattığı ‘Süt Kayıt Sistemi' projesini Milas’ın Ağaçlıhöyük köyünde düzenlenen toplantıyla tanıttı. Milas Süt Üreticileri Birliği işbirliğiyle hayata geçirilen Vodafone Süt Kayıt Sistemi, süt sektörünün üç önemli paydaşı olan süt üreticisi çiftçiler, süt birlikleri ve süt firmalarının iş süreçlerinin kolaylaştırılmasını hedefliyor. Proje, çiftçinin üretimini takip etmesini, süt birliğinin stokunu doğru yönetmesini, süt firmalarının planlamasını kolaylaştıracak. Vodafone Türkiye CEO’su Serpil Timuray, Vodafone Süt Kayıt Sistemi ile mobil iletişim teknolojilerini ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürdüklerini söyledi. Süt sektöründe iş yapma süreçlerini kolaylaştırdıklarını belirten Timuray, “Bugün 700 bini aşkın üyesiyle tüm dünyaya örnek oluşturan Vodafone Çiftçi Kulübü ile çiftçilerimizi, önümüzdeki 10 yıl içinde, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu 26 ülkede, tarımsal gelirleri 138 milyar dolar artırma potansiyeline sahip mobil teknolojiler ile tanıştırdık.” dedi. Milas Süt Üreticileri Birliği Başkanı Hüseyin Çırak da, “Vodafone Smart Tabletler ile kayıtlar tamamen dijital ortamda veri tabanına aktarılıyor. Çiftçilerimiz, sütlerini veri tabanı üzerinden istedikleri gibi takip edebiliyorlar.” dedi. Vodafone Süt Kayıt Sistemi ile çiftçiler ne zaman, ne miktarda süt teslim ettiklerini cep telefonlarına anlık olarak gelen SMS’ler ile takip edecekler, süt birlikleri teslimat kayıtlarını dijital ortamda tutabilecekler, süt firmaları birliklerin ne kadar süt topladığını anlık olarak öğrenebilecekler. Saray’dan hayvancılığa 17,5 milyon dolarlık yatırım n Çikolata, bisküvi gibi atıştırmalık ürünlerdeki faaliyetleri ile adını duyuran Saray Holding, tarım ve hayvancılık sektörüne girdi. 2009 yılında elma bahçesi kuran, geçen yıl 500 başlık bir çiftliğin temellerini atan Saray’ın süt sektö- rüne yönelik yatırım toplamının 17. 5 milyon dolar olacağı bildirildi. Gıda sektörünün stratejik önemine ve Türkiye’nin lojistik avantajlarına dikkat çeken Saray Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sami Özdağ, “20 bin ağaçlık modern elma bahçesi, tarımsal faaliyetlerimizin başlangıcı oldu. 2011 yılında da hayvancılık sektörü yatırımlarımız başladı. Pilot olarak 500 başlık büyükbaş hayvan çiftliği projesi inşaat halinde devam ediyor.” şeklinde konuştu. süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 19 suthattı Temmuz - Ağustos 2012 Sayfa İnovasyon 19 Northstar, baş döndüren fikirleri bekliyor n Yıldız Holding’in inovasyon şirketi Northstar’ın 19 Haziran’da Ankara’da ilkini düzenlediği İnovasyon Toplantısı’nda kamu ve akademi dünyası buluştu. BusinessWeek tarafından “Dünyanın 25 inovasyon üstadı” arasında gösterilen Yıldız Holding İnovasyon Grup Başkanı ve Northstar Innovation Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bilal Kaafarani ile inovasyon rüzgârı Ankara’da esti. Sağlık Bakan Yardımcısı Agâh Kafkas, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakan Yardımcısı Kutbettin Arzu, Şeker Kurumu Başkanı Dr. Hüsnü Tekin, Biyogüvenlik Kurulu Başkanı Prof. Dr. Hakan Yardımcı, TÜGİS Başkanı Necdet Buzbaş, akademisyenler, medya temsilcileri ve çok sayıda davetlinin katıldığı toplantı, Yıldız Holding ve Ülker’in ku- rucusu merhum işadamı Sabri Ülker’i anlatan bir kısa film gösterimiyle başladı. Gecede davetlilere seslenen Kaafarani; Yıldız Holding’in AkademiSanayi-Kamu iş birliğini desteklediğini belirterek; “Bilgiyi ticari başarıya dönüştürmek için en önemli araçlardan birinin üniversite-sanayi-kamu iş birliği” olduğunu açıkladı. Kaafarani, Türkiye’de akademik bilgi ve know how’ın pek çok komşu ülkenin ilerisinde olduğunu, ancak gıda endüstrimizin kanıtlanmış bilimsel verileri ticari başarıya çevirme konusunda sıkıntılar yaşadığını kaydetti. Northstar’ın yol haritasını da açıklayan Kaafarani bu yılın başında Yıldız Holding bünyesindeki inovasyon çalışmalarını Northstar çatısı altında topladıklarını ve Northstar’ın yol haritasının temel öğelerinden birinin dönüşümsel inovasyonları geliştirmek üzere bilimi farklılaşmış şekilde kullanmak olduğunu söyledi. Türkiye’nin bu sayede bölgesindeki ticari başarıyı yükseltebileceğine inandığını vurgulayan Kaafarani, üniversiteler, kamu sektörü ve sa- nayi işbirliği ile kanıtlanmış bilimsel araştırmalar ve uygulama alanlarının geliştirmesi suretiyle sürdürülebilir başarıya ulaşılabileceğini belirtti. Bilal Kaafarani, global trendleri takip ederek, bunları global bir marka oluşturma yolunda potansiyeli olan yerel tüketici anlayışlarına dönüştürmeyi ve sürdürülebilir kategori inovasyonlarını geliştirmeyi hedeflediklerini söyledi. Northstar’ın hedeflerinden birinin de, ürünü olan inovasyonları şirketlere sunmak olduğunu vurgulayan Kaafarani, başarı için en kritik noktanın liderlerin yaklaşımı ve inovasyona olan bağlılık olduğunu ifade etti. Başarının, kurum kültürünü ve inovasyon süreçlerini birleştirerek güçlü ve kendi kendine yetebilen bir model oluşturma vizyonuna ve sorumluluğuna sahip liderlerle elde edileceğinin altını çizen Kaafarani, “Bu vizyona sahip olmayan liderlerle yönetilen şirketlerde sürdürülebilir bir büyümeden söz etmek zordur.” dedi. Bilal Kaafarani konuşmasında, Türk Gıda ve İçecek Sektöründe ilk defa bir özel girişim tarafından Bi l al Kaaf ar an i “Büy üm en i n an ah t ar ı, i şi n h er ad ım ın d a i n o v asy o n y ar at m ak v e b u n u k ül t ür ün b i r p ar çası h al i n e g et i r m ek t i r .” paydaşlar arasındaki iş birliği kapısını aralamak amacıyla yola çıkmış olan Northstar İnovasyon’un önderliğinde başlatacakları “Gıda Sektörü İnovasyon Projeleri Yarışması”nın da toplantıyla birlikte startını verdiklerini açıkladı. Sağlık Bakan Yardımcısı Agâh Kafkas da, merhum Sabri Ülker’in inovasyona açık bir lider, sadece gıda sanayi için değil Türkiye için bir şans olduğunu söyledi. “Sabri Ülker, bir öğretmendi, sevgi adamıydı, sanayinin, üretimin, sevginin babasıydı” diyen Kafkas, “Hepimiz aynı asansördeyiz. Birlikte bir sinerji yaratabileceğimizi düşünüyorum” dedi. “Yıldız Holding’in satış, pazarlama, dağıtım, ham madde gibi tüm iş ve faaliyetlerinin tamamında anlayışımızı, sürdürülebilir ve artan büyümeye odaklıyoruz” süthattı sayı 11_Layout 1 27.06.2012 16:37 Page 20 20 Sayfa Temmuz - Ağustos 2012 suthattı Çevre Ülker Smartt’tan çevre bilincine destek n Ülker Smartt, yeni nesillere yenilenebilir kaynakların önemini aktarmak ve doğanın nasıl korunabileceği konusunda bilgi vermek üzere 7 yıldır sürdürülen “Küçük Şeyler Doğayı Yeniler Projesi”ne destek veriyor. 2011 yılından itibaren yenilenen formatı ile Milli Eğitim Bakanlığı, Boğaziçi Üniversitesi ve Tetra Pak’ın iş birliğiyle gerçekleştirilen çevre eğitiminde, Ülker Smartt’ın da katkılarıyla 10 okulda, 3.000 öğrenci ve dolaylı olarak 6.000 ebeveyne ulaşıldı. Yıldız Holding Süt ve Sütlü Ürünler Pazarlama Genel Müdürü Başak Kluznick, Ülker Smartt olarak çevre konusunda gelecek nesillerin kalıcı şekilde bilinçlendirilmesi ve bilgilendirilmesi için “Küçük Şeyler Doğayı Yeniler” etkinliğine destek vermekten büyük heyecan duyduklarını söyledi. Proje kapsamında interaktif çevre eğitimi ve etkileşimli geri dönü- şüm deneyimi yaşatılan 2-3-4-5. sınıf öğrencilerine, enerji ve su tasarrufuna dikkat edilmesi; yenilenebilir kaynakların ve bunlardan üretilmiş malzemelerin kullanımına öncelik verilmesi; ambalaj atıklarının değerli bir ham madde olduğu ve ayrı toplanması gerektiği konuları ayrıntılı olarak anlatıldı. Çocuklar Ülker Smartt sütlerini içtikten sonra paketlerin geri dönüşümü konusunu, 3 istasyondan oluşan aşamalarda öğrendiler. Algida’nın Konya fabrikası model olacak Algida, dünyadaki ilk LEED sertifikalı çevre dostu dondurma fabrikasının temelini, Konya’da attı. İleri çevre kriterleri uygulanacak fabrika, dünyada bundan sonra inşa edilecek Algida fabrikalarına da model olacak. bir Cam ihtimal Kompozit daha Karton Metal var Plastik Üretimlerini ambalajlayarak piyasaya süren tüm firmalar, Çevre ve Þehircilik Bakanlýðýnýn yayýnladýðý" Ambalaj Atýklarýnýn Kontrolü Yönetmeliði"ne göre ambalaj atýlarýnýn geri kazanýmý saðlamak ile yükümlüdürler. TÜKÇEV bu firmalar adýna, Çevre ve Þehircilik Bakanlýðýndan aldýðý yetki ile ambalaj atýklarýnýn doðadan toplanmasýný ve geri kazanýmýný organize eden kuruluþtur. www.tukcev.org.tr n Algida’nın Konya 3. Organize Sanayi Bölgesi’nde 100 milyon dolar yatırımla kuracağı yeni fabrikasının temeli, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, yerel yöneticiler ve çok sayıda davetlinin katıldığı törenle atıldı. Törende konuşan Unilever Türkiye, Rusya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya Başkan Yardımcısı, Unilever Türkiye CEO’su İzzet Karaca, 1952 yılında atılan bir temelin ardından şu anda 30 fabrika ve 12 bini aşkın istihdamın bulunduğu bir Unilever yönetimine ulaşıldığını kaydetti. Ürünlerinin %95’ini Türkiye’de ürettiklerini ifade eden Karaca, 35 ülkeye 131 milyon dolarlık ihracat yaptıklarını söyledi. Karaca, Konya fabrikasında yalnızca Türkiye için üretim yapılmayacağını, Ortadoğu ve Afrika ülkelerine de ihracatın hedeflendiğini vurguladı. Unilever’in Anadolu’daki büyük dönüşüm ve gelişimi titizlikle takip ettiğini belirten Unilever CEO’su Karaca, “Anadolu’daki dönüşüme destek vermek adına çok önemli bir yatırımı buraya yönlendirdik. Fabrikamız 2013 yılında üretime başlayacak.” dedi. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye’nin ürettiği ürünler ve ihracatıyla merkez ülke olduğunu söylerken, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan da, yabancı sermayenin Türkiye’yi coğrafi konumu gereği tercih ettiklerini kaydetti. Konuşmaların ardından bakanlar Davutoğlu ve Çağlayan ile protokol üyeleri butona basarak, fabrikanın temelini attılar. Türkiye’de Çorlu’dan sonra ikinci, tüm dünyada 35’inci Algida üretim tesisi olacak Konya fabrikası, dünyadaki ilk LEED sertifikalı çevre dostu dondurma fabrikası olarak, dünyada bundan sonra inşa edilecek Algida fabrikalarına da model olacak. Yağmur ve yüzey suyunun yeniden kullanımı, ısı geri kazanımı, yerinde atık ayrıştırma gibi ileri çevre kriterleri uygulanacak fabrika, Unilever’in bundan sonra inşa edeceği fabrikaların inşa ve tasarım standartlarını gösteren ilk fabrika olma niteliğini taşıyacak. Süreç içerisinde her biriminin ayrı ayrı büyüyebilmesine olanak verecek şekilde tasarlanan fabrikada, dünyadaki en iyi üretim standartları uygulanacak, ileri teknolojilerle üretimde hız ve esneklik de artacak.