ağustos - Bodrum Yarımada Gazetesi
Transkript
ağustos - Bodrum Yarımada Gazetesi
4 AĞUSTOS 2015 SALI YIL: 21 SAYI: 4348 www.yarimadagazetesi.com 50 Kuruş Cenneti korumak 2 milyar TL Renault'un yeni gözdesi Kadjar'ı deneyin mRenault'nun, Koleos ve Captur modellerinden sonra satışa sunduğu Suv aracı olan Kadjar, 6-8 Ağustos günleri arasında gerçekleştirilecek olan test sürüşü için Konacık'taki Kutay Renault'da olacak. Ø Haberi S.2'de Ø Haberi S.11'de Dondurmada da “Bodrum Mavisi” Ø Tülay SÜKÜN S.6'da İşadamları da 'Bodrum Mimarisi' İstedi Ø Tülay SÜKÜN S.7'de 2 4 AĞUSTOS 2015 SALI www.yarimadagazetesi.com Renault'un yeni gözdesi Kadjar'ı deneyin Renault'nun, Koleos ve Captur modellerinden sonra satışa sunduğu Suv aracı olan Kadjar, 68 Ağustos günleri arasında gerçekleştirilecek olan test sürüşü için Konacık'taki Kutay Renault'da olacak. İstanbul Autoshow'da sergilenen Renault 'nun C segmentindeki ilk Crossover'ı olan Kadjar'ın otomobil tutkunlarından yoğun ilgi gördüğü açıklandı. Kelime anlamı 'ilham verici çeviklik' olan Kadjar'ın lansmanı İsviçre'nin Cenevre kentinde gerçekleşen otomobil fuarında yapılmıştı. Cesur ve güçlü Cesur ve güçlü tasarımı, dinamik çizgileri, yenilikçi teknolojileri ve Kaçamadan yakalandılar saygınlık simgesi detayları ile Kadjar, ön tasarımıyla Clio'ya benziyor. İç mekânda kaliteli malzemelerin kullanılması ile Captur'dan bir adım öne geçen Kadjar'ın ön kabinde 7 inçlik bir multimedya sistemi dikkat çekiyor. Bu ekran sayesinde de nagivasyon, telefon, radyo gibi uygulamalar, daha rahat yönetilebiliyor. Qashqai ile çekişecek 4550 mm uzunluk, 1840 mm genişlik ve 1600 mm yükseklikte olan Kadjar'ın, pazarında Nissan Qashqai ile büyük bir çekişmeye girmesi beklenitor. Boyutlarıyla Qashqai'den bir adım önde olan Kadjar, 42 litrelik bagaja sahip. Üç sürüm ile piyasaya girecek olan Kadjar; önden çekişli, lock ve 2WD olarak satışa çıkacak. Start-Stop sisteminin standart sürüm olarak verileceği aracın 1,2 litrelik ve 1,6 litrelik benzinli motor seçenekleri bulunacak ve bu motor seçenekleri ile de 115 ve 150 beygir gücüne sahip olacak. Kadjar'ın dizel yakıt sürümleri de 1,5 litrelik ve 1,6 litrelik iki motor seçeneği sunacak. Bu motorlar sayesinde de 110 hp ve 130 hp ayarında bir güç elde edilecek. ELEMAN İLANI Bodrum’da bulunan showroomumuzda görevlendirilmek üzere satış pazarlama danışmanları Bodrum'dan Yunanistan'ın Kos Adası'na geçmeye çalışan 50 kaçak göçmen yakalandı. Bodrum'a bağlı Ortakent Yahşi Mahallesi Kabakum Plajından Yunanistan'ın İstanköy (Kos) Adasına geçmeye çalışan yaklaşık 50 kişilik grup polis ekiplerinin operasyonuyla yakalanırken, kaçakları taşıması için hazırlanan şişme botlar ve malzemeler ele geçirildi. Bir ihbarı değerlendiren Bodrum İlçe Emniyet Müdürlüğü ekipleri bölgeye geldiklerinde, bir grup göçmenin kaçmak üzereyken teknelerinin su aldığını farketti. Su alan botun yerine yeni bir botun hazırlandığı görüldü. Kıyıdan yaklaşık 15 metre açıldıktan sonra su alan ve karaya oturan fiber teknede bulunan kaçaklar kendi imkanlarıyla karaya çıktılar. Aralarında çocuk, kadın ve sakatlarında olduğu, üzerlerinde can yelekleri bulunan yaklaşık Suriye uyruklu yaklaşık 50 kişi polisler tarafından gözaltına alındı. Sahilde araştırma yapan ekipler, göçmenlerin kaçırılması için hazırlanmış iki şişme bot ile şişirilmek üzere hazırlanan bir bot daha buldu. Bölgede ayrıca, tekne motorları, ayak pompaları ve bir miktar akaryakıt bulan polisler malzemelere el koydu. Öte yandan bölgeye gelen polisleri görünce kaçan bazı şahıslar için ekipler çalışma başlattı. aranmaktadır. İrtibat:0 549 646 646 8 (İlknur KELEŞ) ZAYİ İLANI Adıma kayıtlı B sınıfı ehliyetim kayıp ve hükümsüzdür. Özlem Başınhan T.C. No: 16889869522 Yönetim ve Baskı Yeri Yokuşbaşı Mah. Basın Sit. No:1 252 316 78 12 - 316 81 31 Yarımada Basın Yayın 4 AĞUSOS 2015 SALI YIL 21 SAYI: 4348 Kuruluş Tarihi: 19 Nisan 1994 Yarımada Basın ve Yayıncılık Turizm Ltd. Ştd. Adına Yazı İşleri Müdürü :Ekin ANIL info@yarimadagazetesi.com haber@yarimadagazetesi.com www.yarimadagazetesi.com facebook.com/bodrumyarimadagazetesi YEREL SÜRELİ YAYIN Editör :Serpil SEYFİOĞLU Muhabir :Yeliz YAVAŞ İmtiyaz Sahibi Muhabir :Serpil KARAN BODRUM YARIMADA GAZETESİ Basın Meslek İlkelerine Uymaya Söz Vermiştir. Hüseyin ANIL Muhabir :Tülay SÜKÜN Köşe yazılarının sorumluluğu yazarlarına aittir. İLAN TARİFESİ ABONE ÜCRETLERİ 1 Yıllık ( şehiriçi dağıtım alanı içinde) : 300.00 TL 1 Yıllık (Şehirlerarası Posta gerekiyorsa) : 325.00 TL 6 Aylık (Şehiriçi dağıtım alanı içinde) : 200.00 TL 6 Aylık (Şehirlerarası Posta gerekiyorsa) : 220.00 TL İlan Fiyatlarına KDV Dahil Değildir... 4 AĞUSTOS 2015 SALI 4 4 AĞUSTOS 2015 Erdil ÜNSAL erdilu@gmail.com “Farklı kültürlerle birlikte yaşamayı bilmek” Türkler, en eski çağlardan beri hür yaşamış, daha İslâm dinine girmeden önce birçok devlet ve imparatorluklar kurdukları gibi, İslâm dinine girdikten sonra da dil, din, ırk bakımından farklı birçok milleti, insanlığın hayrına, asırlarca idare etmişlerdi. Çocukluğumuzda Ermeni, Rum, KürtTürk, Çerkez, Laz ayrımı görmedik duymadık. “Ermeni-Kürt'ü bırak size Sunni-Alevi, Laik-Antilaik verelim” ayrımı birden sahneye kondu. Kavimler ve iktidarlar değiştikçe iddialar da değişim gösterdi. Azınlıkların bilgilerinden yararlanamadık 1915 yılında hem Çanakkale de hem de Anadolu'nun bazı kesimlerinde aynı anda olay çıkmasını tezgahlayarak, zamanın iktidarının menfaatlerini bilerek acze düşürenlerin benzer oyunu, 1955'te 6-7 Eylül olaylarında da yaşandı. Rumlar yurtdışına göç etmek zorunda bırakıldı. Ortadoğu'da ve Kuzey Afrika'da İslam kökenli ülkelerde, diktatörlük, teokrasi; ismi ne olursa olsun, İslami ülkelerin içinde bulundukları idari dokusunu bozarak Saddam'ın, Kaddafi'nin, Musri'nin arka arkaya 6 ay içerisinde devrilmesini tetikleyen dış güçler oldu. Tabiatıyla dış güçler ülkelerin içerisinde yapıcı olmayan içeriksiz, ilkesiz parti çekişmelerini fırsat bilerek ülkenin iç dinamiklerini rahatça dağıttı. Konu, Türkiye'de pek çok Ermeni ve Rum sanatçı, yazarların bilgilerinden faydalanamamış olmak. Örneğin, Agop Martayan. "Osmanlı bize soykırım uyguladı" dediğiniz Agop Martayan 1915'te Robert Kolej'i bitirmiştir. Demek ki, bir Ermeni 1915'te Robert Kolej'de okuyabiliyormuş. XVI. yüzyılda Ermeni asıllı bir SALI Osmanlı veziri daha vardı. XVIII. yüzyılda Divrikli Düzyan soyundan saray kuyumcuları ve darphane nazırları, Şaşyan ailesinden saray hekimi, XIX. yüzyılda Bezciyan ailesinden darphane müdürleri, Dadyan ailesinden baruthane nazırları çıkmıştır. Türkler Ermenilere soykırım uygulasaydı bu topraklarda bir tek Ermeni ve Agop Martayan'ın mezarı kalmazdı. Agop Martayan, Mustafa Kemal Paşa'ya "Atatürk" dediği için biz O'na Atatürk diyoruz. 22 Eylül 1932 tarihinde Dolmabahçe Sarayı'nda gerçekleştirilen Türk Dili Konferansı'na Agop Martayan ile birlikte İstepan Gurdikyan ve Kevork Şimşyikyan da uzman olarak davet edilirler. Agop Martayan "Türkçe gramer" kitabı da yazmıştır. TDK Başuzmanı olarak 45 yıl görev yapar. Bizde Kürt bakan, milletvekili, Ermeni dil bilimcisi, Rum ressam, fotoğraf ustası ses sanatçısı yok mudur? 1915 olayı aynen böyledir. Benim vurgulamak istediğim Ermeni ve Rum kültürü ile birlikte yaşamamış olmanın üzüntüsüdür. Bakın MHP milletvekili ve TDK-Türk Dil Kurumu Başkanlığı yapmış hem de prof unvanı olan Hacaloğlu, “Demiz Baykal'ı TBMM başkanı seçseydik, AKP bizi dinsiz birine oy verdiniz diye topa tutardı” diyebildi. Burada vurgulamak istediğim Ermeni, Yahudi ve Rum ayırımı yapmak değil, insan olmanın erdemli olmanın dini, mezhebi olmaması gerektiğidir. Aynı binada zemin katta oturan iki Ermeni komşum vardı. Bahçeyi tertemiz tuttukları gibi evleri pırıl pırıldı, devamlı kitap okur ve yazar kişilerdi. Ermeni komşumun biri Aşkale'ye sürgüne gönderilmiş bir kişi iken, İstanbul'u tam bir vatansever olarak öyle güzel anlatırdı ki İstanbul'u onun gibi yaşamadığıma hayıflanırdım. İstanbul Kınalıada ve Büyükada'da Rum kadınlarının evleri, bahçeleri tertemizdi ve kadınlar, akşam 17.00'de gelen ada vapurunu, eşlerini pırıl pırıl kıyafetler giyer, öyle karşılarlardı. Bu kültür mozaiği ile bir arada yaşamamış olmak kayıptı. Maalesef, bir Ermeni ve bir Rum kültürü ile bir arada yaşamayı zamanın ileri gelenleri bilemediler, beceremediler. Bir taraftan da, “Türklük yoktur, Türkiye vatandaşlığı vardır” www.yarimadagazetesi.com şeklinde işbirlikçiler piyasaya sürülmektedir. Aynı binada dubleks dairede oturan Adıyamanlı Kürt mü, Türk mü, bir adam, İstanbul'un en iyi muhitinde ev almayı bilmesine karşın, oğluna kakasını bahçeye yapmaması gerektiğini öğretememişti.1915'in getirdiği o günkü durumu bir tarafa bırakın, Osmanlı gerçekten hazıra konacağı, örnek alacağı medeni bir kültür eğitimini reformunu kaçırmıştır. Hala da içinde bulunduğumuz yobazlık ve bağnazlık bunun teyididir. 7 Haziran 2015'te TBBM'ye 54 yıl sonra ilk kez Ermeni milletvekilleri girmiş oldu. En son, Ermeni cemaatinden Berç Sahak Turan, 1961'de Adalet Partisi'nden senatör seçilerek parlamentoya girmişti. Temmuz 2015'te İstanbul Devlet Opera Ve Balesi'ne müdür olarak vekaleten atanan Kevork Tavityan, bu göreve getirilen ilk Ermeni asıllı sanatçıdır. Tavityan 1998 yılında bu yana İstanbul Devlet Opera ve Balesi'nde solist olarak bir çok eserde yer almış bir sanatçı. Görev teklif edildiğinde, gururla kabul etmiştir. Tavityan'ın görevi, bir Ermeni sanatçıya sunulan bir lütuf değil, yılların emeğine, çalışmasına olan bir takdirdi. Anlamsızlığın anlamı ırkçılık “Ten rengi siyah-beyaz- uçuk benizli, sarı ırk diye ayrımı olamaz. Ten renginin dilden, dinden bağımsız olarak Ekvator'a yakınlıkla ilgisi olduğu ortaya çıktı. Örneğin, birbirinden çok farklı Afrikalı grupların, Avustralya yerlilerinin ve Güney Hindistan'lılar'ın hep koyu renkli olması bir tesadüf değil. Aynı şekilde, Kuzey Avrupalıların açık renkli olması da bir tesadüf değil. Açık tenli olmak insanlar için sonradan oluşan bir durum olmayıp, güneşten korunma kalkanı olan pigmentlerin üretilmemesinden kaynaklanıyor. Bunun nedeni de muhtemelen kuzey ülkelerinde çok az olan ve D vitamini için önemli olan güneş ışığının azlığı. Dahası, yeni çalışmalar insanların atasal olan koyu rengin kaybolmasının birden fazla nedeni olduğunu düşünüyorlar. İnsanların açık tenliliği, atasal pigmentasyonu bozan değişik genetik varyasyonlar yüzünden olabiliyor. İnsanlığın çoğu Avrasya'da Ekvotar'a belli bir uzaklıkta yaşadığı için ten renkleri ne siyah, ne de beyaz tenli. Siyasetçi ve din Baron'larının şahsi emelleri için ortaya çıkardıkları anlamsızlığın anlamı Irk'çılık olarak karşımıza çıkıyor. Tek gerçek, insanın şempanze ile ortak bir atası olmasıdır. İnsan DNA zinciri şempanzeden çok az bir farklılığı ise, insan beyninin daha gelişmiş olmasıdır.” Kyn: antroplog Ömer Gönçüm Haçlı seferlerinden tutun, ABD nin Kızılderilileri rezervasyonu, Cezayir katliamı gibi, her ülkenin yumuşak bir karnı vardır. Ziya Gökalp'ten 100, Baltacıoğlu'ndan 70 sene sonra AKP MYK Üyesi Prof. Yasin Aktay Bayburt Üniversitesi'ndeki konuşmasında, “Türk diye bir ırk yoktur” dedi. İstanbul'daki bir Ermeni, Rum ve Kürt Kırgızistan'daki bir Türk'ten ülkemiz Türk'üne daha yakındır. Türk yoktur demek bir ihanettir. ABD'de de farklı ırk, ten ve kültürden gelen insanların bir arada yaşama arzusu bugün güçlü bir devlet meydana getirmiştir. Bodrum'daki Ortodoks kiliseleri restore ediliyor Ermeniler, Rumlar ve Kürt'ler ülkemizde yaşayan diğer azınlıklar önemli bir kültürün temsilcisi ve ülkemizin renkli mozaikleridir. Bugün, Ermeni-Rum ve Kürt'ü bırakın, birbirimizi nasıl “ötekileştiririz”, onun peşindeyiz. Şimdi Van'ın Akdamar adasında ve birçok yerde hükümet, Ortadoks kiliselerini onarmaktadır. Bodrum'da merkezde bulunan Ortadoks ve Bitez'de bulunan, yine Ortadoks mezhebine ait, tabanı kılıç balığı mozaikleri ile bezenmiş Gara Kilisesi'nin onarılarak inanç turizmine katkı sağlaması 13 yıldır beklenmektedir. Buna karşın Türk turistler; Meis, Sisam ve Sakız, Kos, Kalimnos gibi Yunan adalarına akın akın gitmekte ve Ortadoks kiliselerini ziyaret ederek para bırakmaktadır. Üstelik Sakız adasındaki kilise “Türklerce katledilen Yunanların kafataslarının sergilendiği bir yerdir.1915 ve 1955 yılı 6-7 Eylül olayları, ne derseniz deyin, bu kadar kültürlü ve aydınlanmacı olan Ermeni ve Rum nüfusun Türkiye'de kalıp yaşamasına olanak tanımayan dış ve iç işbirlikçilerinin işidir ve buna üzülmemek mümkün değildir. Özlen Ayata'nın dişisel tasarımları Dibeklihan'da Dibeklihan Kültür ve Sanat Köyü'nün etkinlik ve halkla ilişkiler sorumlusu Özlen Ayata, doğal malzemelerle ürettiği tamamı el işçiliği olan tasarımlarını Dibeklihan'da yapılacak olan 'Dishesel' başlıklı defileyle sunmaya hazırlanıyor. Dibeklihan'daki “Tasarım Atölyesi” isimli mağazanın da sahibi olan Ayata, 2015 yaz koleksiyonunda bulunan, tamamı el yapımı olan gümüş ve deri takılar ile deri yelekler, çantalar, şapka, kemer ve aksesuarları Dibeklihan için özel olarak tasarlayıp üretmiş. Tasarımlarında, birçok materyali bir arada ve varoluş amacı dışında kullanmayı seven tasarımcı; görsel ve düşünsel anlamda beslenerek ve deneyimlerini birleştirerek oluşturduğu koleksiyonunda, farklılıklarla şaşırtmayı ve değişimin bir parçası olmayı hedefliyor. Tasarımcının işleri, 5 Ağustos Çarşamba günü saat: 20.00'de Dibeklihan Kültür ve Sanat Köyü'nde düzenlenecek defilede görücüye çıkacak. 4 AĞUSTOS 2015 SALI Ve Gülsin Onay sahnede Bu yıl sahnesini Bodrum Antik Tiyatro'da açan ve konserlere Gümüşlük Antik Taş Ocağı'nda devam eden Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali'nin bugünkü (4 Ağustos Salı) konuğu, dünya çapında başarılarıyla tanınan, dünyanın dört bir yanında konserler veren Devlet Sanatçısı Piyanist Gülsin Onay olacak. Ay Işığı Sonatı'yla sahnede Gecenin ilk yarısında Ludvig van Beethoven'ın 3 eserini seslendirecek olan sanatçı, ilk olarak bestecinin “32 Çeşitlemeler, WoO 80” adlı eseriyle izleyicinin karşısına çıkacak. Ardından “Andante Favori, WoO 57” adlı eseri seslendirecek olan Gülsin Onay gecenin ilk yarısını “Moonlight Sonat” ile sonlandıracak. İkinci yarıda “Yıldızlara Serenat”, Claude Debussy'nin üç eseriyle devam edecek. Sanatçı, sırasıyla “Masques”, “Ballade” ve “Danse” isimli eserleri yorumlayacak. Gülsin Onay, César Franck'dan, “Prelude” ve “Choral et Fugue” isimli eserleri seslendirerek geceyi noktalayacak. Tüm dünya ondan övgüyle bahsediyor Almanya'nın önde gelen yayın organlarından Göttinger Tageblatt'ın, “Piyanist sadece olağanüstü teknik ustalığı ile değil, müzikal zekâ ve anlayışın sık rastlanmayan bir bileşimi ile de dinleyiciyi fethediyor. İhtişam, olağanüstü cümleleme, müzikal enerji ve zekâ mükemmel biçimde dengeleniyor”, şeklinde bahsettiği piyanistimiz Gülsin Onay, çaldığı en basit esere bile kendi yorumunu yumuşak tuşeleriyle verebilen istisnai bir müzisyen olarak dünya çapında övgü topluyor. Dünyaca ünlü müzik eleştirmeni Peter Cosse ise Gülsin Onay'ı şu kelimelerle ifade ediyor; “Duyarlı bir kesinliğe ve zekice bir parıltıya, en hassas şeyleri bile maharetli parmaklarına neredeyse gülümsercesine emanet etme yeteneğine sahip ve tutkulu bir sanatçı. Hayal gücü yüksek, mükemmel bir piyanist.” Göz kamaştıran kariyer Uluslararası Gümüşlük Klasik Müzik Festivali'nin yaratıcılarından olan ve aynı zamanda sanat danışmanlığını da yapan Piyanist Gülsin Onay, göz kamaştıran kariyeri boyunca; Dresden Staatskapelle, İngiliz Kraliyet Filarmoni, Philharmonia Orkestrası, İngiliz Oda Orkestrası, Japon Filarmoni, Münih Radyo Senfoni, Saint Petersburg Filarmoni, Tokyo Senfoni, Varşova Filarmoni, Viyana Senfoni gibi önemli Samsung Bodrum'a “Merhaba” dedi Dünyaca ünlü beyaz eşya markası Samsung, Bodrum mağazasını Konacık Atatürk Bulvarı'nda hizmete açtı. Mağaza ürün karması içinde beyaz eşyadan telefona birçok çeşit bulunan Samsung markası, Çağdaş Holding ile Bodrum'da. Mağaza müdürü Barış Ölçen; “Bodrum'a böyle bir mağaza kazandırdığımız için her şeyden önce gururluyuz. Burada Bodrumlulara çok geniş bir ürün yelpazesi sunuyoruz. 10 Ağustos'a dek sürecek olan stoklarla sınırlı büyük bir kampanya düzenledik. Mağazamız, en yeni ürünler ve en iyi fiyat garantisi ile Bodrum'da hizmetinizdedir” dedi. Bodrum'da önemli bir boşluğu doldurdu Çağdaş Holding Yönetim Kurulu Üyesi Dağlarca Çağlar ise “Büyüyen Bodrum'da Samsung ürünleri daha geniş bir ağa yayılmalıdır. Mağazamızın açılışına olan yoğun ilgiden dolayı çok mutlu olduk. 350 m2 büyüklüğündeki konseptte cep telefonundan tablete, ses sistemlerinden beyaz eşyaya kadar geniş bir yelpaze mevcut” diyerek teknoloji devi Samsung'un Bodrum'da önemli bir boşluğu doldurduğunu dile getirdi. orkestralarla konserler verdi. Birlikte çaldığı şefler arasında Vladimir Ashkenazy, Erich Bergel, Michael Boder, Andrey Boreyko, Jorg Faerber, Vladimir Fedoseyev, Edward Gardner, Neeme Jarvi, Emmanuel Krivine, Ingo Metzmacher, Esa-Pekka Salonen, Jose Serebrier, Vassily Sinaisky, Stanislaw Wislocki ve Lothar Zagrosek sayılabilir. Gülsin Onay'ın konser verdiği salonlar arasında Amsterdam Concertgebouw, Berlin Filarmoni Salonu, Viyana Konzerthaus, Londra Queen Elizabeth Hall ve Wigmore Hall, Paris Salle Gaveau, Washington DC National Gallery of Art ve New York Miller Theater yer almakta. Sanatçı Berlin, Varşova Sonbaharı, Granada, Würzburg Mozart Festivali, Newport, Schleswig-Holstein, İstanbul gibi dünyanın önemli müzik festivallerinin de eleştirmenlerce beğenilen, aranan bir ismi olarak dikkat çekiyor. 6 4 AĞUSTOS 2015 SALI www.yarimadagazetesi.com Dondurmada da “Bodrum Mavisi” mBir tesadüf üzerine dondurmada bir Bodrum markası yaratan Altan Atilla, sonsuz denecek çeşitte İtalyan usulü dondurma üretebileceğini söyledi. İtalyan bir dostu sayesinde, zoraki olarak dondurma işine girdiğini anlatan Altan Atilla, “Hiç dondurma yiyen bir insan değildim. Ama İtalyan dostum ile birlikte ortaklık kurup bu işe başladım. İtalya'da dondurma üretim eğitimleri alıp birlikte La Sosta Marina'yı açtık ve üç yıl çalıştırdık” dedi. Şu anda Yüksel Çelik ile ortaklıklarına devam ettiğini söyleyen Altan Atilla, Bodrum'daki dondurma üretim işini, 2008'den bu yana aralıksız sürdürdüğünü anlattı. İtalyan doğal dondurmanın özelliğinin, içinde her hangi bir katkı maddesi barındırmaması ve eridiğinde tekrar dondurulup yenilebilmesi olduğunu anlatan Altan Atilla, “Bırakın zehirlenmeyi, midenizi bile bozmaz. İçinde kesinlikle katkı maddesi ve boya yok. Ürün, hammadde olarak İtalya'dan geliyor, meyveler ise kendi ülkemizin meyveleri. Bodrum mandalinasından da dondurma yapıyoruz. Ayrıca, sakız hammaddesi olarak da İtalya'dan gelen, Meksika'daki bir ağacın kökünün kırılıp suya batırılması ile elde edilen azur gök mavisi renkli dondurmamıza 'Bodrum Mavisi' adını verdik. Tüm aroma hammaddelerimiz için İtalya'da gıda testi yapılıyor ve burada sadece ürünü işlemiş oluyoruz. Her dondurma çeşidinin ayrı ayrı gram formül özelliği var ve ayrıca, hemen herşeyin dondurmasını da yapabiliriz” dedi. Sonsuz çeşit dondurma Yenebilecek meyve ve sebzelerden sonsuz çeşitte dondurma üretebileceğini belirten Altan Atilla, “Saymak gerekirse bilinenlerin dışında; ıspanak, tere, roka, patlıcan ve bamya gibi her yiyecekten dondurma yapabiliriz. Üretiminde ise krema ve süt olmadan, sadece damacana suyu kullanıyoruz” dedi ve şebeke suyunu, yıkama suyu olarak bile kullanmadıklarını söyledi. Dondurma üretimi sırasında hiç kimseyi imalathaneye almayan Atilla üretim aşamasında tek başına olduğunu, tüm mesuliyetin kendisinde olduğunu belirtti. Ürettikleri dondurma ile ilgili gıda testi, ruhsat gibi gerekli tüm belgeleri alan Çelik ve Atilla, bir makineden dakikada ortalama 15 kg dondurma çıkardıklarını açıkladı. “İtalya'dan getirdiğimiz özel ve pahalı dondurma makinalarını kullanıyoruz. Butik olarak üretim yaptığımız için marka ile elit olan butik otel ve restoran gibi Bodrum'un önde gelen Kempinski, Divan, Maça Kızı, Rixos, Jumeirah, Sportif Cafe, Dalga Beach, Yalıkavak İskele Cafe, Zazu ve Körfez Restaurant gibi mekanların ihtiyacını gideriyoruz” diyen La Sosta'nın kurucusu Altan Atilla'ya göre dondurmacılık karlı ve zevkli bir iş . On iki ay dondurma La Sosta Dondurma'nın beş yıldır ortağı olduğunu belirten Yüksel Çelik de, “Dondurma markamızın kurucusu Altan Bey ile aynı zamanda bacanağız. İtalyan ortağı ayrıldıktan sonra ikinci ortak olarak yerine ben geçtim. İnsanları mutlu ettiğimiz, turizmle ilgili olan bu güzel meslek, aynı zamanda zevkli ve sosyal bir iş. Türkiye'de dondurma kültürü yeni yeni gelişiyor. Eskiden turizme bağlı, sadece Temmuz ve Ağustos aylarında dondurma tüketen bir ülkeydik. Turizm on iki aya doğru ilerlerken, biz de dondurmamızın satışını on iki aya doğru çıkarabileceğiz” dedi. “Dondurmamıza direkt dondurma demek biraz yanıltıcı olur. 'Ice cream'e rakip olarak üretilen İtalyan Usulü bu dondurma, ülkemizde özellikle İstanbul'da revaçta olan bir çeşit. Çeşitli renklerde, farklı tatlara sahip ürünlerimiz çok güzel. İlk yendiğinde değişik tepkiler alsak da ikinci kez yendiğinde tamamen doğal malzemelerinden dolayı bağımlılık bile yapabiliyor” diyen Yüksel Çelik, Bodrum'daki en doğal dondurma markasının kendi markaları olduğunu iddia etti. Mola yeri La Sosta “Hiçbir dondurmanın bizim dondurmamızla aynı lezzette olma şansı yok” diyen Çelik, “Her üretici hocanın ayrı bir lezzet stil formülü var. Nasıl ki Coca Cola'nın sır olan özel bir formülü varsa Altan Hoca dışında da başka birinin, aynı lezzet ve kıvamda dondurma üretme olasılığı yok denecek kadar az. Ancak İstanbul'da, değişik markalar adı altında birkaç tane İtalyan usulü dondurma üretimi yapan yer var” dedi. Altan Atilla tarafından ismi konulan La Sosta'nın İtalyanca'da 'mola yeri' anlamına geldiğini de açıklayan Yüksel Çelik, İstanbul'daki bir fuara 500kg olarak gönderdikleri dondurmalarının bir günde satıldığını da dile getirdi. “Bodrum dışına gönderdiğimiz dordurma üretimlerimiz de oluyor ama genelde Bodrum merkez, Türkbükü ve Yalıçiftlik gibi yakın bölgeye çalışıyoruz. Bodrum Marina La Sosta, markamızın yaratıldığı yer. Biz de bir Bodrum markası olarak dondurmanın ismini kendimiz verip Bodrum mavisi ile özdeşleştirdik ve Bodrum'a özgü olmasını sağladık. Normalde ismi Sky Blue olarak bilinen bir İtalyan karamelidir” diyen Çelik, “Bodrum Mandalinası, en iddialı olduğumuz ikinci ürünümüz. Bu imalatımızla hem Bodrum'a hizmet ettiğimize, hem de tat olarak taklit edilmesi imkansız bir lezzet yarattığımıza inanıyorum. Bir Bodrum markası olarak, Bodrum'da da marka olan işletmelerle çalışıyoruz. Maça Kızı Otel'de tatil yapan dünyaca ünlü manken Naomi de dondurmamızın hayranı olan kişiler arasındaydı” dedi. Büyümek istemiyoruz Dondurmalarında stoklama yapmadıklarını, siparişe göre üretim yapan butik ürün markası olduklarını söyleyen Yüksel Çelik, neden büyümek istemeyen bir marka olduklarını, “Doğal ürün fazla beklemez. Katkı maddesiz, doğal ürünler kullandığımız için ürünlerimiz fazla beklemiyor, bozuluyor. Siparişe göre üretim yapıyor, 50 kg altındaki dondurma siparişlerini bir gün, üzerindekileri ise iki gün sonrasında adreslerine teslim ediyoruz. Yıllık üretimimiz ise 20 ton civarında ve daha fazla büyütme eğiliminde de olmak istemiyoruz. Satışlarımız için Bodrum'da yeterli sayıda işletme var” diye açıkladı. Fiyat farkı doğallıktan Ürettikleri dondurma fiyatlarının çeşide göre değiştiğini; fındık, fıstık, antep fıstığı ve cevizin pahalı olması nedeniyle bunun da dondurma fiyatlarına yansıdığını söyleyen Yüksel Çelik, “Çeşitlerde sabit fiyat uygulamamız yok. Taze meyveler için de aynısı oluyor. Gümüşlük çileği ilk çıktığında kilosu 15 TL iken, sonrasında 5 TL'ye kadar düşüyor ve daha sonra tekrar 15-20 TL civarlarına yükseliyor. Tüm bunlar da maliyetleri etkiliyor. Rakip markalardan biraz daha pahalı olmamızın bir diğer nedenini ise tamamen doğal malzemeler kullanıp, katkı maddesine kesinlikle yer Tülay SÜKÜN vermeyişimiz ”diye belirtti. 7 4 AĞUSTOS 2015 SALI www.yarimadagazetesi.com Geleneklere uygun düğün mBodrumlu Nilay Özsert ve Bodrum'da tanıştığı nişanlısı Engin Çetinay, Bodrum'un geleneklerine uygun bir düğünün hazırlıklarını yapıyor. Artık Bodrumlu geçler de zamana ayak uydurdu ve herkes kendi yaşam tarzına ve bütçesine göre bir düğün organize ediyor. Yani, Bodrum'un günler süren geleneksel düğünlerine rastlamak zor. Bodrumlu gelin Nilay Özsert ve nişanlısı Engin Çetinay ise Bodrum adetlerine uygun bir düğün yapmak için kolları sıvayanlardan. Gelin evine ağırlık taşındı Düğünden bir hafta önce yapılan 'gelin evine ağırlık taşıma' geleneğini Engin Çetinay ve arkadaşları, deve üzerinde gerçekleştirildi. Geleneklere göre oğlan evinde sabah erken saatlerde başlayan hazırlıklar, akrabalar ve damadın arkadaşları tarafından özenle yapıldı. Davul zurna ile götürüldü Davul ve zurna eşliğinde gelin evine götürülmek için hazırlanan sandık ve gelin bohçaları deveye yüklendi. Damadın arkadaşları ve akrabalarının ellerinde taşınan hediyeler ve deveye yüklenen eşyalar, Ortakent-Yahşi Beldesi'nden gelin evinin bulunduğu Özsert sitelerine doğru hareket etti. Devenin, üzerindeki eşyalarla birlikte bir kamyonete bindirilmesi güçlükle gerçekleştirildi. Daha sonra konvoy halinde gelin evine doğru hareket eden düğün ekibi, evin önünde kendilerini bekleyen kız tarafı ile buluştu. Engin Çetinay ve arkadaşları burada yöresel oyunlar oynadı. Ağırlık teslim edildikten sonra yapılan sohbetin ardından gelin ve damat, çalan davul zurna eşliğinde oynadı. Gelin ve damadın aile ve arkadaşlarının katıldığı yerli oyunlar, çevredeki vatandaşlar tarafından da ilgiyle izlendi. Bir holdingte iç mimarlık yapan olan Bodrumlu gelin Özsert ile yine aynı iş yerinde idari işler müdürü olarak görev yapan İzmir Karşıyakalı damat Çetinay'ın kınaları da önümüzdeki günlerde yapılacak ve düğünleri Bodrum adetlerine uygun olarak takip eden gün gerçekleştirilecek. İşadamları da 'Bodrum Mimarisi' İstedi nBODTO, yeni hizmet binası için bölgesel mimari proje yarışması düzenleyip, dereceye giren projeleri ödüllendireceğini duyurdu. Konu ile ilgili basın toplantısı 03 Ağustos Pazartesi Günü, BODTO Toplantı Salonu'nda yapıldı ve bu amaçla Mimarlar Odası Bodrum Temsilciliği ile karşılıklı bir protokol imzalandı. Tülay SÜKÜN BODTO Yönetim Kurulu Başkanı Mahmut Kocadon, BODTO Meclis Başkanı İlhan Ersan ve Mimarlar Odası Bodrum Temsilciliği Yönetim Kurulu Başkanı Hamdı Erdoğan'ın bulunduğu basın toplantısına bazı Ticaret Odası Yönetim Kurulu Üyeleri de katıldı. Yapılacak BODTO Hizmet Binası Proje Yarışması sonucunda; birinciye 20 bin, ikinciye 15 bin, üçüncüye ise 10 bin TL ödül verilmesinin yanı sıra mansiyona değer görülen üç proje için de beşer bin TL verileceği açıklandı. 30 üyeden 6 bin üyeye 17 yıldır mevcut yerinde, ekonomik ve sosyal hayata yön verme hedefiyle çalışmalarını yürüten BODTO, üyelerine ve paydaşlarına daha iyi hizmet sunabilmek için hizmet binasını yenileyecek. Yeni BODTO Hizmet Binası'nda, Bodrummimarisinin yansıtılmasını ve çevreyle uyumlu bir yapı hedeflediklerini söyleyen Başkan Mahmut Kocadon, artan üye sayısı ile hem kanunla tarif edilen görevlerini yerine getirmek, hem de üye ve toplumun gelişimine katkıda bulunmak istediklerini dile getirdi. Bodrum Belediyesi'nden 25 yıllığına tahsis edilen arazi nedeniyle Bodrum Belediye Başkanı ve Meclis Üyeleri'ne teşekkür eden Mahmut Kocadon, geçen sürede, 30 üyeden 6 bin üyeye ulaştıklarını anlattı. BODTO ilk 10'da Bodrum imajının dünyadaki ve Türkiye'deki algısının gurur kaynağı olduğunu açıklayan Başkan Kocadon, Bodrum Ticaret Odası'nın da TOBB'a bağlı oda ve borsalar içinde hizmet ve başarı açısından ilk 10'a girdiğine dikkat çekti. Mevcut oda binası ile yaklaşık altı bin olan üyelerine hizmet sunmakta zorlandıklarını dile getiren BODTO Başkanı, Konacık'taki 1.801 m2'lik arazi üzerine hizmet binası inşa edip, hizmet çıtalarını yükselmeyi amaçladıklarını açıkladı. Mimarlar Odası Bodrum Temsilciliği ile 3 Ağustos 2015 günü başlattıkları proje yarışmasının, 5 Ekim 2015 Günü, Saat 17:00'de sona ereceğini söyleyen Başkan Kocadon, yarışmaya girecek tasarımları heyecanla beklediklerini belirtti ve “Bodrum'a güzel bir eser bırakmak için tüm mimarları, yarışmaya katılmaya davet ediyorum” dedi. Bodrum için bir ilk TMOBB Mimarlar Odası Bodrum Temsilcisi Hamdi Erdoğan da konuşmasında, mimari proje yarışmalarının mimaride, kalite ve rekabet ortamını arttıran, nitelikli çevreler oluşturan, akılcı ve ekonomik çözümler getiren doğru süreçler sağladığını söyledi. Bu tarz bir yarışmanın örnek olması gerektiğini belirten Hamdi Erdoğan, “Bu yarışma, Bodrum için bir ilk olacak. Bodrum'un Muğla Büyükşehir Belediyesi'ne bağlanmasının ardından, yeni yapılanmalar için mimari proje yarışmaları düzenlenmesi çok önemli. Tüm kurumları, bu tarz yarışmalar düzenlemeye davet ediyoruz” açıklamasında bulundu. BODTO Meclis Başkanı İlhan Ersan ise konuşmasında, akredite bir oda olarak, yüksek standartlı bir binanın BODTO'ya yakışacağını vurguladı. TMMOB Mimarlar Odası Muğla Şubesi'ne kayıtlı mimarların katılabileceği yarışma, tek kademeli ve sınırlı bir porje yarışması olacak. Jüri değerlendirmesi ise 12 Ekim'de sonuçlanacak. Yarışma detayları ve şartname hakkındaki bilgilere BODTO'nun internet sitesinden, bodtoyarisma@gmail.com e-posta adresinden veya (252) 3161412 numaralı telefondan ulaşılabilir. 8 4 AĞUSTOS 2015 SALI Uyku kalitesi = Yaşam kalitesi Yaz sıcakları günden güne artıyor. Sıcaklar kimi için deniz ve havuz tatili fırsatıyken, kimileri içinse uykusuz geceler anlamına geliyor. Canlıların vazgeçilmez ihtiyacı olan uyku, sağlıklı bir yaşam için büyük önem taşısa da, uykunun kalitesi de çok önemli. Aşırı sıcaklar uykuya veya kaliteli bir uyku süresi geçirilmesine engel olabiliyor. Uzmanlar, sıcak havalarda rahat bir uyku için alınacak önlemleri anlatıyor. Kalitesiz uykunun işaretleri Sabah dinç uyanıyor ve kendinizi gün içinde zinde hissediyorsanız, bu, gece iyi bir uyku çektiğinizin işaretlerinden biri sayılıyor. Gece sürekli uyanıyor ve sabah yorgunluğu çekiyorsanız, bu da kalitesiz uykunun işareti. Uyku bozuklukları solunum düzensizliklerine, bu düzensizlikler de kişinin gece boyunca bazen kısmi bazen de tamamen uyanmasına sebep oluyor. Bu yarı ya da tam uyanıklık durumları uykunun kalitesini bozuyor. Karanlıkta uyumak iyi geliyor Çok gürültülü horlama ve uykudan boğulma hissi ile uyanmanın da eşlik ettiği kalitesiz bir uyku; işte verimi düşürüyor, konsantrasyonu bozuyor, hatta kilo bile aldırıyor. Bunun yanında unutkanlık, sabah baş ağrısı ve bulantı ile uyanma, sinirlilik ise kalitesiz uyku sonucunda sıklıkla karşılaşılan durumlardan. Sabahları dinç uyanmak ve bağışıklık sistemini güçlendirmek için karanlıkta uyumak gerekiyor. Çünkü bağışıklık sistemini düzenleyen ve vücudun biyolojik saatini koruyan melatonin hormonu gece saat 23.00 ile sabah saat 05.00 arasında salgılanıyor. Bu saatler arasında karanlıkta uyunduğunda hormon, hücreleri yeniliyor. Gece boyunca bölünmüş uyku ve uykuda oksijen düşmeleri; çalışma performansını düşürüyor, dikkat gerektiren işlerde çalışan, taşıt kullananlarda kazalara yol açabiliyor. Klimanız temiz değilse lejyoner hastalığına dikkat edin Klimalar iyi temizlenmezse su tesisatlarının açığa çıktığını ve temiz olmayan ortamlarda lejyoner denilen bir hastalığa neden olabildiğini belirten uzmanlar, bu hastalığın yoğun bakımda sonuçlanma riski olduğu nUyku bozuklukları solunum düzensizliklerine, bu düzensizlikler de kişinin gece boyunca bazen kısmi, bazen de tamamen uyanmasına sebep oluyor. Gece boyunca bölünmüş uyku ertesi gün zorluk yaşatıyor. Uyku kalitesindeki düşüşler, kişinin yaşam kalitesinin de oldukça düşmesine neden oluyor. konusunda uyarıyor. Lejyoner hastalığı kendini; öksürük, balgam çıkarma, titremeyle yükselen ateş, eklem yerlerinde ve kaslarda ağrı ve halsizlik ile belli ediyor. Klimanın ilk çalıştığı dakikalar çok önemli. Eğer filtresi değiştirilmiyorsa, ilk kullanımda hava içindeki toz açığa çıkıyor, bu da astımı tetikliyor. Uyku-apne sendromu solunumu duraklatıyor Horlamanın solunum durmaları ile birlikte görüldüğü klinik tabloya obstrüktif uyku-apne sendromu deniyor. Uyku sırasında üst solunum yolunu açık tutan ve kapatan kaslarda gevşeme oluyor. Bu gevşeme, hava yollarında uyku sırasında hafif bir daralmaya sebep oluyor ve hafif bir horlama meydana geliyor. Uyku apne sendromlu hastalarda uykuya bağlı bu kas gevşemesi çok fazla oluyor ve nefes almak güçleşiyor. Beyin nefes almaktaki bu güçlüğü fark ediyor ve solunum çabasını artırıyor. Artan solunum çabası beyni hafifçe uyandırıyor ve hava yolu açılıyor. Uyandıktan sonra hava yolu tamamen açılıyor. Solunum çabası normale dönüyor ve yeniden uykuya dalınıyor, havayolu yine daralıyor, solunum çabası yeniden artıyor, yeniden uykudan uyanma gerçekleşiyor ve bunlar gece boyunca tekrarlanıyor. Buna genellikle kandaki oksijen düzeyindeki düşmeler eşlik ediyor. Hava yolu çeşitli seviyelerde tıkanıyor. Buna neden olan faktörler; üst solunum yolunu çevreleyen dokulardaki şişkinlikler, büyük bademcikler, büyük dil ve uykuda gevşeyen üst solunum yolu kasları. Diğer bir tıkanma noktası ise burun olabiliyor. Çenenin küçük olması ve üst solunum yolunun yapısı da tıkanma yapabiliyor. Uyku apne sendromunda uyku sırasında solunum belli süre durur. Tedavi edilmezse ölüme sebep olabilir Tedavi edilmeyen uyku apnesi sendromu; kalpte aritmilere, kalp büyümesine, kalp krizi riskinin artmasına, kontrol edilemeyen yüksek tansiyona ve şeker hastalığına, inmeye, iktidarsızlığa, kontrol edilemeyen şişmanlığa, depresyona ve hatta uykuda ölüme bile sebep olabiliyor. İlaçlar ve alkol üst solunum yolunu tıkayabilir Hava akımına izin verdiği için çarşaf, nevresim kılıfı ve yastık kılıflarının pamuklu olanlardan tercih edilmesi gerektiğini söyleyen uzmanlar, solunumu rahatlatmak ve kalp üstünde basınç oluşmasını azaltmak için yemeğin yatmadan en az üç saat önce yenilmesi gerektiğini vurguluyor. Yatmadan en az dört saat önce alkol alımının kesilmesi gerekiyor. Aşırı alkol, solunumu baskılıyor ve uykuda solunum durmalarının sıklığını artırıyor. Alkol ve uyku ilaçları, kas gevşetici, anksiyete önleyici, ağrı kesici gibi ilaçlar; üst solunum yolu kaslarında gevşemeye yol açıp hava yolu tıkanmasına neden olabiliyor. Sigaranın neden olduğu tahrişin, horlama ve apne ağırlığını artırdığı düşünülüyor. Sırt üstü yatmak; boyun ve boğazdaki yumuşak dokuların arkaya doğru kaymasına ve bunun sonucu olarak hava yolunun daralmasına ya da tam tıkanmasına yol açıyor. Sırta yerleştirilecek küçük yastıklar ya da pijamanın arkasına dikilecek bir cebe yerleştirilen tenis topu hastanın sırt üstü yatmasını engelleyebiliyor. Sıcağa hassas kişilerin, genel kanının aksine, yatak odalarında dikkatli kullanılan klimalar uyku kalitesini artırıyor ve hastalıklara yol açmıyor. Ancak filtrelerin sık temizlenmesi veya değiştirilmesi ve nem oranının çok düşürülmemesine dikkat edilmesi gerekiyor. Umanlar, uyku apne sendromunun belirtilerini ise şöyle sıralıyor: Çok gürültülü horlama Uykudan boğulma hissi ile uyanma Yorgunluk Uygunsuz yerlerde uykuya dalma (İşte, sinematiyatroda) Konsantrasyonda güçlük Unutkanlık ve sabah görülen baş ağrısı ve bulantı Sinirlilik Depresyon ve cinsel istekte azalma Erkeklerde impotans (iktidarsızlık), kadınlarda adet düzensizlikleri Gece boyunca sık idrara çıkma ya da yatağı ıslatma gibi şikayetler Taşıt veya makine kullananlarda kazalara sebebiyet verecek kadar uykuya dalma gibi belirtiler BURCUNUZ NE DİYOR? BOĞA 21 Nisan - 21 Mayıs İKİZLER 22 Mayıs - 21 Haziran YENGEÇ 22 Haziran - 23 Temmuz Ani değişimlerin size kazandıracağı hiçbir şey yok ve temkinli yapınızı her zamanki gibi ispat edeceksiniz. Sezgilerinizin sizi yanıltılabileceğinizi düşünerek, her zamanki, temkinli ve sistemli yapınızı bozmamalısınız. Bazen her şeyi çok fazla abartarak sorun haline getirebiliyorsunuz. Küçük seyahat planları yapacaksınız. Duygusal yaşamınızla ilgili konuları ailenizle paylaşmak zorunda kalabilirsiniz. Bugün, kalıcı değişimler yaşamaktan yanasınız. Uzun yollarla ilgili planlarınız şimdilik, erteleyebilirsiniz. Eski dostlarla birlikte yapacağınız gezilerden zevk alacaksınız. Yapmayı düşündüğünüz birçok işiniz varken, kabuğunuza çekilmeniz yanlış anlaşılıyor. İkili ilişkilerinizde bir türlü istediğiniz performansı yakalayamadığınızı zannederek, huzursuzluk çekebilirsiniz. Hayalleriniz ile idealleriniz arasında belli bir kalite göze çarpıyor. Düşüncelerinizi çevrenize yansıtırken kullandığınız yöntemler, sıra dışı olabilir. Ortak çalışmalar içinde olduğunuz kişilerle mantıksal yaklaşımlar içinde olacaksınız. Bugün, birlikte çalıştığınız arkadaşlarınızın da sizin yardımınıza ihtiyaçları olabilir. Parasal konularda yaşadığınız iniş ve çıkışlar yaşamanızı zorlaştırabilir. Sürekli, kendinizi güvende hissetme duygunuzdan bir türlü kurtulamıyorsunuz. Motivasyon gücünüzü istediğiniz alanda kullanabilme yeteneğinize sahipsiniz. Güvenli kişilerle çalışmayı tercih ediyorsunuz. Değişimlerin meydana getirdiği çatışmalardan oluşan bir yaşam tarzınız gündeme geliyor. Takıntılarınızın sizi yönlendirmesine izin verdiğiniz sürece, farklı olma duygusundan bir türlü kurtulmanız mümkün değil. Ailenizin aykırı düşünceleri ve fikirleri aklınızı karıştırabilir.. Fikirlerinizi ateşli bir şekilde savunuyorsunuz. Kişisel olayları bir kenara bırakarak yaşantınızla ilgili özel kararlar almalısınız. Partnerinizin ve aşk hayatınızın size yaşattığı bazı sorunları, gurur meselesi yapabilirsiniz. İnatçı tavırlarınızla çevrenizi kızdırabileceğiniz bir gün. Taviz vermek istemediğiniz konular sizin için daha sonra önemli olacaktır. Yolları kapsayan bazı detaylar sizi meşgul edecektir. OĞLAK 23 Aralık - 20 Ocak Partnerinizle aranızda bazı derin farklılıklarınız gündeme gelebilir. Siz olayların çok ötesinde düşünüyorsunuz. Maddi konularda istediğiniz gelişimin, arkadaş organizasyonlarına bağlı olarak değişim göstermesi, motivasyon açısından olumlu oluyor. Siz, sorunlarınızla başa çıkmasını becerebilen ender akıllı insanlardansınız. Çalıştığınız iş yerinde sabırlı davranışlarınızla ilgi çekiyorsunuz. Ortak çalışmalar içinde olduğunuz zaman, son derece huzursuzlaşıyorsunuz. Güvendiğinizi kişilerle yapacağınız iş birliği rahatlamanıza neden olacak. Kendi gücünüzü çevrenize ispat etmek isteyeceksiniz. Gece uykularınızı ihmal etmemelisiniz. Bugün, fikir birliği içinde olduğunuz kişilerle gereksiz bir tartışma ortamı yaratmamalısınız. Duygusal anlamda çok çabuk etkileniyor ve hızlı kararlar alıyorsunuz. Herkes sizinle aynı düşüncede olmayabilir. Yalnız kalmak istemeyeceğiniz bu günde, akşam saatlerinde dostlarınızla bir arada olmak, size oldukça iyi gelecektir. Yakın dostlarınızla yapacağınız telefon konuşmaları sayesinde, enerjiniz daha da olumlu etkilenecektir. Çevrenizden olumlu etkiler aldığınız zaman, sosyal aktiviteniz daha da güçleniyor. Paylaşım duygunuzun önemli olduğu bir gün. Mesleğinizi kişiselliğinizle birleştirmek ve kendinizi, fikirlerinizle ispat etmek istiyorsunuz. Öfkelerinizi de görsel yaşamaktan yanasınız. Yaşamı kendi yöntemlerinize göre sorguluyor, olayları içinizde saklamaktan hoşlanmıyorsunuz. Sezgilerinizin doğrultusunda hareket etmek isteyebilirsiniz. Bilinçaltınız çok yoğun. Küçük detaylar size engel olmamalı. Özellikle alınganlıklarınızdan sıyrılmalısınız. Finans konuların gündem kazanmasıyla satın alma duygunuz ortaya çıkıyor. Bugün, maddi konularda yüksek hedefleriniz var ve olaylara bakış açınızda hiçbir esneklik yok. İdeallerinizin peşinde koşarken bazı hatalara açıksınız. İş yaşantınızla ilgili sorunların üstesinden kolay bir şekilde geleceksiniz. Kendinizle ilgili sorunlarınızı kafanıza takmamalısınız. AKREP 23 Ekim - 22 Kasım 9 4 AĞUSTOS 2015 SALI www.yarimadagazetesi.com ‘Hayalet gem g ts n’ lDatça açıklarında 2010 yılında yan yatan ve 5 yıldır kaldırılmayan Comoros bayraklı 'Albarado' s ml kuru yük gem s Datçalıların tepk s ne neden oluyor. Vatandaşların 'hayalet gem ' adını taktıkları gem , 2010 yılının Şubat ayında Datça Palamutbükü'ne 8 m l uzaklıkta yan yatmıştı. Bodrumspor ilk maçında galip mBodrum Belediyesi Borumspor, Spor Toto 3. Lig öncesi seyircisi önünde çıktığı ilk hazırlık maçında Çinemadranspor'u 10 mağlup etti. Bodrum Şehir Stadı'nda oynanan karşılaşmada Bodrum Belediyesi Bodrumspor, oynadığı futbol ile Bodrumlu taraftarlarından tam not aldı. Yapılan yeni transfer ise Spor Toto 3. Lig öncesi yapılan mücadelede göz doldurdu. Sıcak havaya rağmen çok sayıda futbolseverin izlediği karşılaşmanın tek golünü Onur Algül attı. İkinci yarının sonlarına doğru oyunu Çinemadranspor sahasında döndüren B.B. Bodrumspor bulduğu atakları gole çeviremeyince maç B.B. Bodrumspor'un 1-0 üstünlüğü ile tamamlandı. Sigara ve alkol yüklü Comoros bayraklı 29,7 metre uzunluğundaki kuru yük gemisi, aradan geçen 5 buçuk yıla rağmen, çekildiği Körmen açıklarında, kıyıya yakın yerde bekletiliyor. Çevreye mazot kokularının yayıldığını ileri süren vatandaşlar, geminin bir an önce taşınmasını veya söküm işleminin gerçekleşmesini istiyor. Kuru yük gemisi nedeniyle denize giremediklerini belirten vatandaşlar, “Karaköy Körmen açıklarına terk edilen gemi hem görüntü kirliliği hem de tehlike saçıyor. Mazot kaçağı yaptığı söyleniyor. Zaman zaman çevreye mazot kokuları yayılıyor. Bizim kadar balıkçılar da terk edilen LAPİNA TURİZM gemiden rahatsız. Biz yıllarca bu geminin kaldırılmasını istedik ama yetkililer ilgilenmedi. Turizm açısından Muğla'nın gelişmekte olan en önemli ilçelerinden birisi olan ve Bodrum-Datça feribot seferlerinin yapıldığı, yeni yat liman inşaatının yapıldığı bu bölgeye bu görüntü yakışmıyor. 5,5 yıldır bu gemi burada hayalet gemi gibi duruyor” dediler. Söküm ihalesi 26 Ağustos'ta Edinilen bilgiye göre, Körmen açıklarında karaya yakın yan yatmış vaziyette duran kuru yük gemisinin Datça Mal Müdürlüğü tarafından 26 Ağustos'ta söküm ihalesinin yapılacağı öğrenildi. Ne olmuştu? Comoros Bayraklı 'Alborada' isimli kuru yük gemisi, 2010 yılının Şubat ayı ortalarında Datça Palamutbükü'ne 8 mil uzakta karaya oturmuş, mürettebatı Yunan Sahil Güvenlik ekiplerince kurtarılmıştı. 29,7 metre uzunluğundaki sigara yüklü geminin mürettebatının gece verdiği 'Batıyoruz' çağrısı üzerine Yunan Sahil Güvenlik ekipleri mürettebatı alarak kurtarmış, bölgeye giden Datçalı balıkçılar ise gemiyi terk edilmiş halde bulmuştu. Uluslararası sularda bulunan kuru yük gemisi, 2 tekne aracılığıyla Karaköy Körmen açıklarına çekilmişti. (İHA) 10 4 AĞUSTOS 2015 SALI 4 AĞUSTOS 2015 Sen ölümsüz aşkın resmini yapabilir misin Abidin? Ölmeden bir kaç ay önce, Şöyle yazmıştı, Saçları saman sarısı Vera'sına; "Gelsene dedi bana, Kalsana dedi bana, Gülsene dedi bana, Ölsene dedi bana. Geldim, Kaldım, Güldüm, Öldüm.” *. *. * Yıl 1955'ti… Nazım Moskova'da sürgündü.. 53 yaşında, Üstelik evliydi… Vera Tulyakova 24 yaşında Genç bir kadındı… Dul ve bir çocukluydu… Ajans Novosti'de muhabirdi. Söyleşi için bir gün Nazım'ı aradı: "Alo, Nazım Hikmet mi? Sizinle redaktör Vera Tulyakova konuşuyor." Nazım randevuyu verdi, Evinde buluştular. Odada şair Ekber Babayev de vardı… Vera sordu, Nazım cevapladı. Söyleşi bittiğinde Nazım Babayev'e döndü ve Tatarca şöyle konuştu, "Fena kız değil; bilgili, güzel ama göğsü düz." Vera anlamıştı söylenenleri. Yüzü kızarmıştı. Ve Nazım'a en çok sevda şiirlerini yazdıracak büyük aşk böyle başlamıştı.. *. *. * O günden sonra her gün görüştüler. Telefonda konuştular. Sık sık buluştular. Nazım Vera'sız, Vera Nazım'sız SALI 532 652 72 96 532 345 66 24 11 www.yarimadagazetesi.com DÜŞÜNENLERİN DÜŞÜNCESİ sukuntulay@gmail.com info@yarimadagazetesi.com haber@yarimadagazetesi.com TÜLAY SÜKÜN Sevgiliye son bakış yapamadı. 1959 yılında evlendiler. Nazım evlenmek için eşi Dr.Galina'dan boşanmak zorundaydı. Tüm servetini ona devretti. Boşandı. Vera'sına kavuştu. Kendi deyimiyle; Saçları saman sarısı, Gözleri mavi Vera'sı. *. *. * Ölene kadar onun aşkıyla yaşadı. En sevgi dolu sözcükler Vera'ya yazılanlardı. Her gittiği yerden yazdı. Mesela Leningrad'tan: "Lanet olsun ne muazzam şey seni sevmek! Sen benim aşkım, sen benim kızım, sen benim yoldaşım, sen benim küçük annemsin. Canım, bir tanem, seni sevmeden önce dünyayı sevmesini bile bilmiyormuşum. Bu şehir güzelse senin yüzünden, bu elma tatlıysa senin yüzünden, bu insan akıllıysa senin yüzünden.” *. *. * Mesela Varşova'dan: "Ve işte ben. Dün sesini işittiğimde dünyanın en mutlu insanı oluverdim. Hep bizi, seni ve beni düşünüyorum. Döndüğümde Rusça'yı gramer kurallarıyla yazacak kadar iyi öğreneceğim mutlaka. Seni böylesine sevmek ve bunu layıkınca yazıya aktaramamak insanı çıldırtıyor. Sen bebeğim benim, anlıyor musun yazdıklarımı? Eğer hastalanmazsam ayın 15'inde yani pazartesi buradan ayrılıyorum. Pazartesi! İşte böyle. Yaz bana, unutma. Ara sıra yani her dakika beni düşün. Öpüyorum seni, sevincim benim." *. *. * Ya da Prag'dan: "Gittin, boşaldı Prag şehri. İçinden elini çekip çıkardığın bir eldiven gibi boşaldı. Söndü artık seni göstermeyen bir ayna gibi." *. *. * Bazen Kislova'dan: "İçimde ak bir yol var. Karıncalar buğday taneleriyle bayram çığlıklarıyla kamyonlar gelir geçer ama yasak, geçmez cenaze arabası. İçimde mis kokulu kızıl bir gül duruyor zaman. Ama bugün cumaymış, yarın cumartesiymiş, çoğum gitmiş de azım kalmış, umurumda değil" *. *. * Hatta Moskova'dan: "İlk ergenlik düşümden geliyorum sana bu şehrin bana verdiği en tatlı yemiş en akıllı söz en insan sokaksın günlük güneşlik rüzgârım benim saçları saman sarısı kirpikleri mavi karım benim." *. *. * Nazım Vera'ya son şiirini 1963 yılında yazdı: "Gelsene dedi bana. Kalsana dedi bana. Gülsene dedi bana. Ölsene dedi bana. Geldim. Kaldım. Güldüm. Öldüm." *. *. * Öldü. Bu şiirden bir kaç ay sonra 3 Haziran 1963'te öldü büyük şair. Sürgün olduğu Moskova'da gömüldü. Vera yaşadığı sürece Nazım'ı hiç unutmadı. 2001 yılında öldüğünde tek isteği Nazım'ın yanına gömülmekti. Ama hiç boş yer yoktu. Daha iyi bir çözüm bulundu… Vera'nın külleri Nazım'ın mezarına koyuldu… Ölümsüz aşıklar mezarda buluştu. (Sedat Kaya) Cenneti korumak 2 milyar TL mMuğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, 'dünya cenneti' olarak adlandırılan Muğla çevresinin korunması için 2 milyar liraya ihtiyaç bulunduğunu açıkladı. Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün; Marmaris, Bodrum, Fethiye ve Datça gibi ünlü turizm ilçelerindeki arıtma, su ve kanalizasyon gibi yatırımlar için 2 milyar liraya gerektiğini açıkladı. Göreve geldiklerinden bu yana ilçelerdeki arıtma ve kanalizasyon tesislerinde iyileştirme çalışmalarının sürdüğünü açıklayan Başkan Gürün, ortaya çıkan rakamın Muğla Büyükşehir Belediyesi bütçesi ile yapılacak yatırımlar olmadığını ve merkezi hükümetten dünya cenneti olarak adlandırılan Muğla için katkı beklediklerini açıkladı. Arıtma için 1 milyar, su için 700 milyon lazım Başkan Gürün göreve geldikten sonra il genelindeki arıtma tesislerinin tekrar elden geçirildiğini, yapılması gereken yatırımlar için 1 milyar, su ile ilgili yatırımlar için de 700 milyon TL'lik bir yatırıma ihtiyaç bulunduğunu açıkladı. Gürün, “Çevre ile ilgili hassasiyetimiz sadece deniz ve deniz temizliği ile ilgili değil, tabi ki kara tesisleri ve karadan denize yapılan tesisler de önemli. Onun için Muğla'daki tüm arıtma tesislerimiz teker teker elden geçirildi, bütün fizibiliteler hazırlandı, yapılması gereken yeni yatırımlar, yeni ilave tesisler, büyütmeler ve düzeltmeler için kabaca yaptığımız tespitlerde, kanalizasyon ve arıtma ile yenisi ve revizyonları ile birlikte en az şu anda 1 milyar liralık bir yatırıma muhtacız. Eğer Muğla bir dünya cenneti ise bu cenneti olması gerektiği gibi korumamız lazım. Su konusunda şimdiki tespitlerimize göre şu anda yapmamız gereken yatırım 700 milyon lira. Şu anda aşağı yukarı 2 milyar liralık su, kanalizasyon ve arıtma ile ilgili Muğla'nın yatırım yapması ve gerçekten turizm kenti olarak altyapıya sağlıklı övünebileceğimiz bir seviyeye getirmemiz gerekiyor” dedi. Muğla'daki yatırım, gelirin onda biri Muğla'nın bir turizm kenti olduğunun altını çizen Başkan Gürün, “Mevcut bütçe ile 2 milyar TL'lik yatırımın yapılması mümkün değil. Buradan çok önemli gelir elde eden, fakat geri dönüş olarak elde edilen gelirin onda biri kadar yatırıma para ayrılan Muğla'da, özellikle çevre ve altyapı konusunda hükümetimizin, üst yönetimin ve merkezi hükümetin mutlaka ama mutlaka Muğla'ya kaynak ayırması gerekiyor. Bunu biz behemehâl 5 yıl içerisinde bitirip çevre düzeni ile yakışır bir Muğla ortaya koymamız lazım” dedi.