Konaklama Sektöründe
Transkript
Konaklama Sektöründe
DİZİN Sayı 18 - KASIM/ARALIK 2013 bu sayımızdaki bazı başlıklar konaklama sektöründe bulaşıkhane departmanı 10 TÜYİB DER İKTİSADİ İŞLETMESİ Tüm Yiyecek İçecek Bölümleri Temizlik ve Malzeme Teminatçıları Derneği İktisadi işletmesi adına imtiyaz sahibi Taner RENDA Baskı: Doğa Matbaa 0212 612 61 70 Baskı Tarihi: 01.06.2012 Yerel Süreli / 2 Aylık TÜYİB-DER MÜDÜRÜ Taner RENDA 0530 923 14 23 taner.renda@hotmail.com YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Erol AYDIN 0542 427 72 92 GÖRSEL YÖNETMEN Mehmet İLHAN 0532 588 79 44 Dergide yer alan makalelerdeki fikirler yazarlarına aittir. Yayınlanan ilanların sorumluluğu ilan sahiplerine aittir. Yazılar, kaynak gösterilerek yayınlanabilir. TÜYİB-DER PERPA - B Blok 13. Kat NO: 2336 turizmdeki iletişimsizlik 12 bulaşık makine temizliği ve yıkama talimatı 14 stewarding deyip geçme 16 20 konaklama sektöründe zemin temizliği! 28 Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Steward 6 40 ünzile kaç koyun ediyor 44 müşteriyi anlayabilmek 52 anafod fotoğraf sanatı derneği 56 şiirin anlamına dair A.Ünv. Gıda Mühendisliği Mustafa EMİRLİ H. Taner GÜREL Ecolab Sosyolog Agaoğlu My City Hotel Memet KAYA Homatex Mete KOÇAK Ceylan Intercontinental Ahmet SEYMEN Turkish DO & CO CVK Turizm Bölüm Bşk. 26 yeme içme adabı Prof. Dr. Ertan ANLI Sarper SUNER ana yemek olarak salatalar The Marmara Otel Doç. Dr. Nezih MÜFTÜGİL 22 otelcilikte hijyenin önemi Nedim AKBAYRAK Rafet İNCE herkes somelye olur mu DANIŞMA KURULU 60 REKLAM DİZİNİ GALERİ KRİSTAL ........................................................ Ön kapak iç ALTINBAŞAK................................................................................. 1 MİLE............................................................................................... 2 ÇEÇEN PLASTİK .......................................................................... 3 HİT MUTFAK EKİPMANLARI........................................................ 4 V PLEKSİ....................................................................................... 5 GÜREN METAL............................................................................. 7 ORMEL .......................................................................................... 9 BEŞYILDIZLAR ............................................................................. 13 YAKAMOZ ..................................................................................... 15 WINTERHALTER .......................................................................... 17 MEDICATE .................................................................................... 27 MITTERTEICH ......................................................................... 32-33 OTTOMAN..................................................................................... 43 DİKEY ............................................................................................ 47 HOMATEX ..................................................................................... 51 MAVİLİ BİOENERJİ ....................................................................... 55 CAMBRO .................................................................... Arka kapak iç KAPP.............................................................................. Arka kapak Teşekkürler sevgili Ahmet SEYMEN ve Rafet İNCE With special thanks to Dear Ahmet Seymen and Dear Rafet İnce eni bir yıla ülke olarak sorunlarla girdik ve sanırım sorunların çözümü de bir hayli zor geçeceğe benziyor. Ülkemiz ve dolayısıyla da turizm sektörü olarak bizler de bundan üzerimize düşeni alacağız. Aslında yeni bir yıla böylesine bir ortamda girmek istemezdik. 5 Aralık günü Ahmet SEYMEN ile yaptığımız seminer bizleri hem umutlandırdı, hem de katılımdaki bileşenlere baktığımızda da coşku duymamıza neden oldu. Seminer konusunu o kadar iyi işledi ki Ahmet Seymen, onca yılın birikimini hissettik cümlelerinde. Yoğun katılım ve katılanların nitelikleri zaten bu etkinliğin sonuçları hakkında önceden net ipuçları vermişti ve beklendiği gibi doyurucu bir çalışma aldık sevgili Ahmet Seymen’den. Kendilerine, başta derneğimizin tüm üyeleri adına ve turizm camiası adına da teşekkürlerimizi bir borç bildik. Yeni yılın ilk günlerinde ise bu kez ülkemizin yetiştirdiği nice ustadan biri olan Rafet İnce’nin Türk Mutfağı üzerine olan söyleşisi, bizler için gurur verici oldu. Dinlemeye gelenler elbette mutfaktan olduğu kadar, servis şefleri, banket müdürlerine hatta housekeeping’e kadar uzanıyordu. Kısacası, her iki etkinliğimizle, sektörün ilgisini çektik. Stewardlar yine “üzerine vazife olmayan işler” yapmaya devam etti ve etmeye de devam edecekler. Bu yıl üçüncüsünü düzenleyeceğimiz YİYECEK İÇECEK ALANLARINDA YENİ ÜRÜNLER ÇALIŞTAYI için hazırlıklarımız devam ediyor. İlk iki çalıştaydan çıkardığımız dersleri aklımızda tutarak yenisine hazırlanıyoruz. Sizler, başta turizm çalışanları olmak üzere, bu sektöre mal ve hizmet veren firmalarımızla bu sene daha iyi bir çalıştay hazırlayıp, gerçekleştireceğimize olan inancımla sizleri selamlıyorum. Yeni bir yılda ülkemize barış ve sevgi hakim olması dileğiyle. Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Y Steward 8 Sevgi ile kalın. Erol AYDIN Başkan he new year has come with great problems for our country, which seem to be really hard to solve. These problems will, of course, affect the tourism sector, too. T Indeed, we did not expect the new year to be like that because Ahmet Seymen's speech in our seminar on December 5 was both hopeful and exciting in regard to the constituents in the event. Ahmet Seymen out-talked us on his speech topic, and made us understand what has been build up over years. It is not surprising that the seminar was a very fulfilling one because there were a lot of participants who are very qualified. We owe him thanks in behalf of both the members of our association and all members of the tourism sector. On the first days of the new year, Rafet İnce, who is one of the innumerable good chefs in our country, honored us by giving a speech on Turkish cuisine. Participants were from a wide range including banquet managers, department chiefs, workers from kitchen and even from housekeeping... In a nutshell, we achieved to attract the sector's attention. The stewards have kept doing things that are "none of their business", and they will... Our preparations for the 3rd "Workshop on New Products in Food & Beverage" continues. We prepare through the lessons we have taken from the first two workshops. I believe that this workshop will be better than the former ones thanks to the supports we receive from the firms who give the toruism sector both products and service. I hope the new year brings all of us love and peace. Sinecerly yours Erol AYDIN Chairman Ocak / Şubat - 2014 - Sayı: 18 Turizm Steward 10 Konaklama Sektöründe (Stewarding) Bulaşıkhane Departmanı ulaşıkçılar, kazan yıkamacılar, meydan çöpçüleri, makinada tabak atanlar… B Evet evet, tam da bazı işletmelerde tabir aynen böyle: Bulaşıkçı işte onlar, ne olacak iki kazan yıkayana o kadar maaş hiç verilmez! Verelim onlara asgari ücret, çalışsın dursunlar. Hatta onları zorunlu istihdamlardan dolayı İşKur’dan isteyelim, göndersinler birkaç kişi çalışsınlar sezon sonuna kadar… Turizm sektörüne ilk girdiğim günden itibaren, çalışmalarını saygıyla izlediğim Erol AYDIN bir departmandır bulaşık- Dernek Başkanı hane departmanı. Bir otelin gizli kahramanları da diyebiliriz onlara. Üzülerek ifade ediyorum k: bu departmana gereken önemi vermediği- Yatırım aşamasında bulaşık makinalarının yerleri, zeminlerin eğim ve temizlik özellikleri, çöp toplama alanlarının kapasite-sirkülasyon şekli ve soğuk çöp odalarının uzman görüşleri alınarak planlanmış olması gerekir. Bu departmanın kullandığı ekipmanlar, kimyasal ürünler ve diğer malzemeler için yeterli depo alanları da iyi planlanmalıdır. Bu alanların sadece alan olarak yeterli olması değil, aynı zamanda yoğun iş temposu düşünülerek birbirlerine uzaklığı ve giriş çıkış yönlerinin de işin başında düşünülmüş olması gerekir. Başta kazan yıkama bölümü olmak üzere, diğer bulaşık makinalarının olduğu bölgelerde ısı ve nem yüksek olmaktadır. Burada oluşan nemin dışarı atılması ve mekân ısısının 24-26 derecelerde olması uygun olacaktır. Çalışan bir işletmede mutfaktan, barlardan kat hizmetlerinden ve bahçe bölümünden yoğun bir şekilde çöpler çöphaneye gelmektedir. Bu bölümün atıkların geri dönüşümü çerçevesinde duyarlı olup, iyi planlanması ve mutlaka konteynırların ayrı ayrı olması ve de üstlerinde neye ait olduğu yazılmış olması doğru olacaktır. Bu bölüm için işletmeler önemli bir tavsiyem vardır. Burada mutlaka bir çöp ayrıştırma sistemi kurulması ve gelen tüm çöplerin ilgili yerlere atılmadan son bir kontrollarının yapılmasında çok fayda görüyorum. Bu çalışmayı yapmamız halinde; bu departmanın maaş giderlerinin en az yarısının işletme kasasında kalacağını iddia ediyorum. Bu durum iki şekilde gerçekleşecektir. Birincisi; ayrıştırma esnasında atılmaması gereken malzemeler geri ayıklanacak, ikincisi; bu çalışmanın her gün yapıldığını bilen diğer departmanlar gönderdikleri çöplere çok daha fazla dikkat edeceklerdir. Bu departmanın önemsenmesi ve onları iyi organize edecek profosyonel bir yöneticinin atanmış olması gerekir. Tesisin kapasitesine uygun optimum bir kadro oluşturulmasından sonra, çalışanlara yönelik daima bir hizmet içi eğitim programı uygulanması gerekir. Genellikle vasıfsız kişilerin alındığı bu departmanda verimlilik ve süreklilik konusunda ciddi sorunlar vardır. Bulaşıkhane personeli herhangi bir mesleki eğitimi olanlar değildir. Hiç bir iş tecrübesi olmayan, otel yaşamından habersiz, turizmin ne anlama geldiğini bilmeyen, hatta turist denildiğinde kafasında hiç de hoş olmayan canlandırmaları yapan işsiz insanları işe alındığı bir departmanda, insan kalitesine yönelik sürekli eğitim programları şarttır. Bunlar vasıfsız diye, Antalya sıcağını ve nemini hesaba katmadan kalabalık klimasız odalarda yatmalarını da asla bekleyemeyiz. Kişisel donanımı çok yetersiz olan bu personel her ne kadar geri planda çalışıyor dememize rağmen, zaman zaman misafirlerle-turistlerle karşı karşıya gelmektedir..Hepimiz biliriz ki; bazen açık büfelerin sonuna doğru stewardlar büfenin sorumlusu oluverirler. Böyle bir durumda güzel bir turist bayan güler yüzle personele bir şeyler sorsa ne olur? Tabii ki sorabilir. Ben şunu idda ediyorum; bu departmana acilen alınan personel, ya iş yoğunluğu şoku, ya da böyle bir kültürel şok yaşamaktadır. Veya plansız bir eğitimde kullanılan kimyasalların hangisi alkali, ph’ları kaç gibi bilmediği sorularla karşılaşıp, arkadaşları arasında mahcup olmaktadır. Bu durumlar personeli kaybetmemize zemin oluşturmaktadır. Ülke gerçeklerine bakıldığında, vasıfsız ve eğitimsiz bir personel için beş yıldızlı bir otelde asgari ücretle de olsa çalışmak,lojman imkanlarından faydalanmak cazip olması gerekir. Sonuç olarak şu tespitleri birlikte yapabiliriz: -Lüks a’la carte restaurantımız da menu ve servis başarısının başlama noktası bulaşıkhanedir. -Son yıllarda yüksek sirkülasyonu olan bu departmana ciddi olarak eğilmeliyiz. -Her zaman cost diyoruz. Büfelerdeki ürünlerle ilgili yaptığımız tasarrufa yönelik beyin jimnastiklerini, geri planlar için de yapmalıyız.■ Ocak / Şubat - 2014 - Sayı: 18 Bulaşıkhane personelinin çalışma alanları nasıl olmalıdır? Çalışanlarla ilgili neler yapılmalı? 11 Steward mizden, arzu ettiğimiz kaliteden eksik kalıyoruz. Hepimizin ortak görüşü değil midir her şeyden önce temizlik. Bu departmanın sorunlarına dikkatinizi çekmek ve çözüm önerileriyle de bir katkı sağlamak düşüncesindeyim. Turizm Meslek sorumluları sorunların çözümlerini toplayıp, herkesin göreceği ve düşüncesini paylaşacağı bir meslek platformu oluşturmalı Ocak / Şubat - 2014 - Sayı: 18 Turizmdeki İletişimsizlik T Steward 12 urizm ve otelcilik popüler bir sektör haline geldi ama arkasında bir sürü sorunlarla birlikte geliyor. Malesef bu sorunların daha küçük ve basit iken çözmek yerine, büyüdükten sonra çözeriz mantığı ile bir boş vermişlik içinde devam ediyor. Nedenini bir türlü anlayamadığım bu kadar bilgili, donanımlı ve kendini geliştirmiş insanlarımız varken, bu işlerin ehli olmayan ve her konunun uzmanı olduğunu zanneden insanlara bu görevler verilir. Herkesin ortak olarak söylediği bir konu. sorunlarımız var fakat çözümleri konusunda ortak çalışma yok. Son 10 yıldır bir ben hastalığına takıldık gidiyoruz. Neden acaba meslek sorumluları bu sorunların çözümlerini toplayıp, herkesin göreceği ve düşüncesini paylaşacağı bir meslek platformu oluşturamıyor? Bu platform mesleki tüm sorunları ve cevapları hazırlayıp, belli zamanlarda devlet yöneticileri ile toplantılar yaparak çözmüyoruz. Tüm sektör dernekleri kendi içlerinde bir çalışma yaparak, sorunlarını ve cevaplarını hazırladıktan sonra bu platformda bulunan kendi temsilcilerine bir sunum halinde anlatmaları, platform temsilcisi de bunu platforma taşıyarak, çözüm önerileri sıralayarak, bunlara devlet yetkililerine aktarması ve onların tartışması sonucunda çıkaracak sorular veya cevapların tekrar derneklerle paylaşıp, gerçek sonuca ulaştıktan sonra tüm halkla paylaşmaları ve gelecek sorulara göre son kararın verilmesi için turizm yasalarının düzenlenmesi gerekiyor. Bunu sadece bir defaya mahsus yapmak yetmiyor . Bir canlıymış gibi sürekli tekrarlayarak yapılmasını sağladığımız zaman, gerçekten sektör sorunlarına çare bulacağımızı sanıyorum. Bunları düşünürken acaba devlet olarak yine örnekler arayıp canımızın istediğini seçip, canımızın istemediği kesip attık mı ki, turizm hizmetinde çalışanlar halen bu konular hakkında konuşuyorlar, içinden neden acaba her yıldız için en az ve en çok oda fiyatlarını belirlenmiyor. Sonra bu belirlenen fiyatlar ve hizmetin kalitesi, devlet yetkilileri veya sektör platformu yetkilileri tarafından kontrol edilmiyor, yılda bir defa bu fiyatların üsütüne veya altına inenlere cezalar kesilmesi gerekiyorsa, kesilecek cezalar bir havuzda toplanarak sektör içinde ihtiyaç du- yulan eğitim giderleri ve teknolojik yenilikleri geliştirilmesi için yöneticilerine verilmesi gerekir. Türk turizmi neden dünyaya açılmıyor diyoruz. Biz turizmciler olarak ne kadar dünyayı tanıyoruz, kendi ülkemizdeki turizmi geliştirmek için önce kendimizi, sonra da dünyayı çok iyi tanımamız gerekiyor. Boş sezonlar diye tabir ettiğimiz zamanlarda, sektör plat- Kenan DERDİYOK formlarından insanları sı- Tuyibder rayla tüm turizm bölgelerini Başkan Yardımcısı gezmeleri ve gezi sonucunda bir rapor hazırlamaları istense, bu rapor doğrultusunda eksikler nelerdir veya yenilikler eklense sektör olarak daha planlı ve daha sağlam adımlarla ilerlemek, gerekli bilgileri toplayarak turizm dünyasına açılmış oluruz. Turizm sadece deniz, kum ve güneşten mi oluşuyor? Hiç yemek kültürümüzü bunların arasında göstermiyoruz. Neden bölgesel yemekler düzenlemiyoruz? Gelen konuklarımıza bunların sunumlarını yaparken bölgelerin de tanıtımlarını yapsak. Sadece sahil kısımlarına turistleri yönlendirmeyiz. Daha iç kesimlere, eski hanlara ve hamamlara, eski dağ yollarında yürüyerek ulaşılacak veya atlarla gezilerek buralara ulaşım sağlansa, yatacak ve yemek sorunlarını bu hanları da kullanarak gidersek olmaz mı? Eski kaleleri ve sarayları dolaştırsak. Turizm çeşitliliğini sağlamak için güzel ülkemizin tüm zenginliklerini göstersek, turistlere bunu planlarken tüm yılla yaysak, buralardan geçinen insanlarımız da ailelerini daha rahat koşularda yaşatmasına fırsat vermezmiyiz. Yazarken aklıma geldi. Bir yörük yaşantısını onlarla yaşayarak anlatsak, ilkbahardan başlayarak son bahara kadar belli aralıklara insanları yörüklerin yaptıkları gibi çadırlarda yaşatıp, onlar gibi çalıştırsak. Kendi mizi daha iyi tanıtırız diye düşünüyorum. Bir sonraki yazımda yemek ve üretim hakkında yazacağım .■ TALİMATLAR Bulaşık Makine Temizliği ve Yıkama Kuralları 1.AMAÇ Stewarding bulaşık hanelerde kullanılan bulaşık yıkama makinelerinin yazılı standarda Uygun kullanım ve yıkama devamlılığını sağlama kuralları. 2.SORUMLU KİŞİLER 2.1 Steward, Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 2.2 Chief steward. 3.MAKİNE TEMİZLİĞİNDE KULLANILACAK MALZEMELER 3.a Scotch brite 3.b Gözlük 3.c Çöp bidonu 3.d Prilon veya ekspres 3.e Micro spray j2 3.f Kuru temizleme bezi 3.g Eldiven 3.h Basket 3.i Polish cleaner parlatıcı 4.MAKİNE TEMİZLEME KURALLARI 4.a Makinenin temiz olup olmadığını, yıkama kollarını, kirli artıklarının biriktiği süzgeçleri ve varsa bölme perdeleri kontrol edilmeli. Tüm parçaların eksiksiz takılı olduğundan emin olunmalı eksik parça ve kirli perdeler enerji, su, kimyasal kaybına neden olur. 4.b Solid mega ve solid clear dry ların tam ve üstünde olduğuna dikkat edilmeli yok veya eksikse tamamlamalı. 4.c Makinenin su doldurma düğmesine gider tıpasının kapalı olduğundan ve makinenin kapağının kapalı oldu- Steward 14 ğundan emin olduktan sonra.Açma kapama düğmesinde (I) konumuna getirip ve palet yürütme komutunu açarak makineyi kullanılır konumuna getirilmeli. 4.d Bulaşık basketlerine porselenleri ebatlarına göre sıra sıra dizmeli. Ön duşla ön yıkama yaparak kaba kirlerini lavaboya akıtmalı ve basketleri sırayla makinenin girişinden içeri verilmeli. Sebahattin GÜVEN 4.e Gelen kirli tabakları Lares Park İstanbul tüm yemek artıklarını sıyır- Steaward Chief dıktan sonra, bulaşık tezgâhının üzerinde cinslerine göre istifleyerek makineye yıkamaya verilmeli, (DECOY SİSTEMİ) 4.f Suyun kirli olup olmadığı her saat başı kontrol edilmeli, süzgeçler pis ise çöpe boşaltılmalı ve tekrar yerine takılmalı. Su, kirlenmişe suyunu değiştirmeli. 4.g Makineye yıkamaya verilen basketleri gereğinden fazla yüklememeli. 4.h Bütün çatal bıçakları yıkama öncesi su dolu küvetlere biriktirip ve daha sonra yıkamaya verilmeli, 4.i Makineden çıkan temiz malzemeleri 20 saniye makine çıkış tezgâhında bekletip iyi kurumasını, sağlamalı, 4.j Çıkan tüm malzemelerden kirli olanları varsa ayırarak aynı işlem tekrar yapılmalı, 4.k Basketlerdeki temiz malzemeleri çıkararak düz tabak toplama raflarına sıralı olarak en fazla 20 adetli olarak yerleştirilmeli, 4.l Makinede yıkama işlemi tamamen bittik den sonra suyunu boşaltıp, makineyi kapatarak tüm yıkama parçalarını yerinden çıkarıp, temizlenmeli ve tekrar yerlerine eksiksiz takılmalı. Makinenin içine micro sprey hortum yardımı ile mikro quat kullanarak dezenfektan etmeli. Gider tapasını yerine su kaçırmayacak şekilde, iyi kapandığından emin olunmalı, 4.m Makinenin üzerini ve yan yüzeylerini temizlenmeli ve polish cleaner le parlatılmalı, 4.n Makinenin kapalı konumundan kullanılmayacaksa asla açma konumuna getirilmemeli... Zeminlerde oluşan kirli suyu çek çek yardımıyla gidere çekilerek temiz zemini ve giderleri mikro quat la dezenfekte edilmeli.■ Stewarding Deyip Geçme! vlerimizde yeri gelir bir tabak, bir bardağı zor yıkarız bakın onlar neler yapıyor, nasıl alınlarının teriyle hak ettikleri maaşlarını alıyorlar yaptıkları zor işlerle… E Ocak / Şubat - 2014 - Sayı: 18 Ana mutfağa bağlı olarak, şeflerinin talimatları doğrultusunda yemek pişirmede ve hazırlanmasında kullanılan tüm araç ve gereçlerin, makinelerin temizliğinden sorumludur. Zamanı olduğunda diğer arkadaşlarına yardım eder, Steward 16 İş bitiminde çalıştığı alanı temizler ve dezenfekte eder. Hangi kazanın, hangi ilaçla, ne şekilde temizlenmesi gerektiğini bilir, uygular, Mutfak araç ve gereçlerinin yerlerini bilir, yıkayıp kuruladığı gereçleri yerlerine yerleştirir. Dezenfekte ve sterilize etmeyi bilir, Personel yemekhanesi ve personel malzemesinin temizliğinden, bakımından ve düzeninden sorumludur, Restaurant’tan gelen kirli misafir kullanım malzemelerinin temizliğini yapar, Mutfakta ki kullanılan tüm makine ve gereçlerin bakım ve temizliğini bilir, demonte ve montajından anlar, Mutfak ve çöp odalarının temizliğinden ve giderlerinden sorumludur, Kullandığı malzeme ve makinelere itina göstermek, yıkadığı malzemelerin doğru yere ve doğru şekilde koymak ve kırılmalarını önlemek, Güvenlik, temizlik ve hijyen standartlarını bilmek, Yaptığı işin kutsallığını bilmek ve mesleğinde ilerlemek için özen, çaba sarf etmek, Üniformasında ve otele ait giyim eşyalarının temiz ve düzenli olmalarına dikkat eder ve özen gösterirler, Kullandığı malzemelerin israfından kaçınır ve maliyetlerine dikkat eder, Mut- Hakan BOZKIR Hilton Garden İNN fağa ait depolar, stewarding depoları ve çöp odaları çevresinin temiz ve düzenli olmalarına dikkat eder, Servis, bar, mutfakta ki kullanılan tümüne sahip olunmasını sağlar ve gereksiz olanların depoya alınıp korunmasını temin eder, Kullanılan mutfak, bar, servis araç, gereç ve malzemelerinin rutin bakımının yapılmasını sağlar, Kullanılan tüm mutfak ve personel yemekhanesinin raflarını dezenfekte ve sterilize eder, Mutfak tabanlarının, çöp bidonlarının, tezgâhların ve kullanılan gereçlerin dezenfeksiyon işlemini yapar, Şeflerinin vereceği diğer yazılı ve sözlü talimatları yapar. Ne kadar çok görevi ve sorumluluğu var değil mi? Gerçekten arka tarafın şirinleri onlar…■ Bilgi Toplumu Yanılsamaları Gürcan BANGER ilgi Çağı’nda yaşıyoruz. 20’nci yüzyılın son çeyreğinden başlayarak bilginin ve onu işlemenin önemi yaşamın her alanında öne çıktı. Bilginin üretim ve çeşitlenme hızı giderek artıyor. Bu olgu bireysel ve sosyal yaşamı çok boyutlu olarak etkiliyor. Muhtemelen bilginin yaşamı etkileme ve dönüştürme sürecini daha da yoğun biçimde izleyeceğiz. B Bilgideki artış ve çeşitlenme ile birlikte hizmet sektörlerinin önemi ve yoğunluğu arttı. Aşağıda ayrıntılarına değineceğim bir başka yönelim (yanlış), bilginin yaşamsal bir yapıtaşı olarak öne çıktığı bu dönemde gündeme geldi. Özellikle hizmetler sektörüne fazlasıyla odaklanmış kişiler adeta sanayinin ve üretimin değerinin azaltmakta olduğu gibi bir yanılsama içine düştüler. Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Bilgi Çağı ve Üretim Steward 18 Bilgi toplumu ifadesi İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ‘icat oldu’. Öncelikle bilişim ve iletişim teknolojilerindeki hızlı gelişim ve buna bağlı teknolojik değişimler, yaşanan çağın böyle isimlendirilmesine neden oldu. Bu yeni dönemde elektronik tabanlı e-iş ve e-ticaret gibi iş görme biçimlerinde önemli değişiklikler yaşadık. Daha önceki dönemlerde bilim ve teknolojilerdeki değişim bu denli hızlı ve ivmeli değildi. Yine bu dönemde bilginin temel bir üretim girdisine dönüştüğü düşüncesiyle bilgiye verilen önem arttı. Konuyu biraz fazla abartanlar, bir üretim faktörü olarak bilginin, sermaye ve emeğin önüne geçtiğini -bilgi toplumu çağında bilginin sermaye ve emekten daha önemli ve değerli olduğunu- iddia etmeye başladılar. Bilişim ve Değişim Gelişimin yansıları Bilgisayarın, yeni iletişim ortam ve araçlarının insanların yaşam tarzlarında yenilikler yaratması son derece olağandır. Tekerleğin icadı, yazının bulunması, pusulanın kullanılmaya başlanması, buharla işleyen makinelerin yapılması -ve bunlara benzer daha pek çok buluş- insanlık tarihinin önemli dönüm noktaları olmuştur. Tüm bu buluşlar insanın yaşamında gerek kişisel, gerekse sosyal olarak önemli değişimlere neden olmuştur. Bilişim ve iletişim sektörlerindeki hızlı ve kapsamlı gelişim, ekonomik sektörler arasında hizmetler sektörünün -önce nicelik ve ardından nitelik olarakönem kazanmasına neden olmuştur. Bu nedenle hizmetler sektörünün gelişkinliği, bilgi toplumunun göstergelerinden birisi olarak kabul edilir. Bilişim ve iletişim alanında gelişmeleri birbirinden ayırmak mümkün değildir. Bunlar, 1950’lere kadar olan bilimsel ve teknolojik birikimin sonuçları olarak ortaya çıkmıştır ve tümü, donanım ve yazılım olarak bilişim alanındaki gelişmeler üzerine kurgulanmıştır. Hizmetler sektörünün aşırı büyümesinin, Türkiye gibi ülkelerde kırdan kente göçün olumsuz etkileri ile gizli ve açık işsizliği gizleyen bir yanı olduğunu da unutmamalıyız. Ben, bilgi toplumunda bilginin emek ve sermayenin önüne geçtiğini iddia edenlere kuşku ile bakıyorum. Bilgi önemlidir ama emek ve sermaye de en az bilgi kadar önemlidir. Bilginin öneminin artması, sermaye ve emeğin önemsiz olduğu anlamına hiçbir zaman gelmez.■ Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Bilgisayarı diğer insan buluşlarından farklı kılan bazı özellikler vardır. Bilgisayar öncelikle bilgi depolayabilen bir aygıttır. Bir zamanların delikli kartlarla çalışan tekstil tezgâhlarına göre çok daha ileri ve gelişmiş özelliklere sahiptir. Bugünün bilgisayarlarının saniyede milyarlarca temel aritmetik işlemi yapabilecek hız özellikleri vardır. En önemlisi, bilişim sektörünün ticarileşmesindeki gelişmeler nedeniyle bilgisayarların büyük miktarlarda ucuza üretilmesi mümkün olmakta ve artık bilişim ve iletişim aygıtları kolaylıkla yaşamın değişik alanlarında uygulamalı kullanım şansı bulmaktadır. 19 Steward Bilginin sermaye ve emekten ayrılarak sanki ‘gökten zembille inmiş’ gibi anlaşılmasını -yukarıda sözünü ettiğim gibi- bir yanılsama olarak görüyorum. Bilginin değerinin, emek ve sermayenin değişen tanımlarını ve dolayısıyla bu üretim faktörlerinin gelişimini doğru kavramayan kafalar tarafından biraz abartıldığını düşünüyorum. Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir. Bu nedenle üretim kavramının ve buna bağlı unsurların değişmelerini ve çağa uygun yeni görünümler kazanmalarını son derece olağan buluyorum. Bilginin bugünkü aşırı değerlenmiş pozisyonunu da… Herkes Somelye Olur mu? on dönemde ülkemizde aydın çevrelerde şaraba olan ilginin artmasıyla “somelye” olarak bilinen meslek grubu değer kazanmaya başladı. Artık, büyük şehirlerimizin önemli restoran ve şarap mekânları sunumu ve şarabı bilen yerli ve yabancı “somelye”ler bulundurur oldular. Doğrusu da bu zaten. Çok özel bir kültür içkisi olan şarabın üretimi kadar, doğru saklanması ve servisi de önemli. En basitinden, yeterince karaflanmamış, ya da yanlış sıcaklıkta servis edilen anlı sanlı şaraplar, sofrada küçülürler. Ödenen bedel de boşa gider. Ocak / Şubat - 2014 - Sayı: 18 S Steward 20 “Somelye nedir?” diye sorulduğunda birçok kişi doğru tanım yapamıyor. “Somelye” Prof. Dr. Ertan ANLI Fransızcadan şarap literatürüne giren bir sözcük. Günümüzde bir mesleği tanımlayan uluslararası bir sözcük haline gelmiş durumda. Mesleğin tanımında “somelye”lere yemek servis elemanlarından farklı bir anlam yükleniyor: “Restoranlarda şarabı iyi tanıyan, şarap servis kurallarını bilen ve uygulayan, şarap-yemek uyumu hakkında tüketiciye bilgi veren servis elemanı.” Unutulmamalıdır ki, “somelye”lik “şarap uzmanlığı” değildir. Bu konuda Fransa’da “Faculté d’Oenologie (Şarap Bilimi Fakültesi) var. Dört yıllık eğitim alan bu meslek menspları “Oenologue” (Şarap Uzmanı) diploması alırlar ve şarap üretim yerlerinde şarap üretim prosesini yönetirler. Somelyelik ise; bundan çok farklıdır. İşin özü, şarabın sunumunu profesyonelce seçen meslek grubunun adıdır. Ancak görev alanı bu kadarla da sınırlı değil. İyi bir somelye aynı zamanda, doğru şarabı restoranı için seçer, mahzende doğru koşularda saklar... Sözcük Latince “Sommarius”tan türemiş.. “Yük” anlamını taşıyan bu sözcük, Kral V. Philippe döneminde, krala içki sunan kişilere verilen bir adlandırma olmuş. Sözcük gerçek anlamda Fransa’da, 18. yüzyıl sonu 19. yüzyıl başında “Belle Epoque (Güzel Çağ)” döneminde restoranlarda şarap servisi sanatkârı olarak yerleşmiş. Somelyenin sadece Somelye nasıl olunur?” sorusu da sıklıkla sorulan bir soru.. Fransa’da, Somelye mesleğini veren iki tane devlet diploması var: Somelye mesleğinde tamamlayıcı mansiyon (1 yıl sürüyor), “profesyonel somelye brevesi” (1 ya da 2 yıl sürüyor). Ayrıca, Üniversite formasyonu içinde de somelye yetiştiren programlar var. Örneğin, Fransa’da “Tours” şehrindeki “François Rabelais Üniversitesi” nde “profesyonel şarap ticareti” lisans programı var… Yine “Cognac” bölgesi yakınlarındaki “Chateau l’Oisellerie”deki “Ziraat meslek lisesi” içinde de bu tip bir program var. Dolayısıyla, somelye diploması almak Fransa’da bir eğitim gerektiriyor. Ayrıca, Fransa’da özel okullar da var..Bu konuda eğitim almak isteyenler için Paris’te üç önemli okul var: “Le Cordon Bleu Paris”, “Ecole Superieure de Cuisine FrançaiseEcole Ferandi” ve Institut Paul Bocuse, École de management Hotellerie, Restauration, Arts culinaires. Somelye denildiğinde Londra’nın tanınmış restoranı ve şarap sunumunun en iyi mekânlarından biri olan “Fat Duck (Şişman Ördek)” restoranının baş somelyesi, değerli dostum, İsa Bal ile gurur duyduğumu da belirtmeliyim. Bir Türkün Londra’da böyle bir kariyer yapması yabana atılır iş değil. Unutmayalım, Isa 2008 yılında “Avrupa’nın En İyi Somelyesi” ödülünü alarak bize büyük gurur yaşattı.. Somelye Yarışmaları Dünyada Somelye mesleğini özendiren farklı yarışmalar da var : “Meilleur Sommelier du Monde” (Dünyanın En İyi Somelyesi), “Meilleur Sommellier d’Europe” (Avrupa’nın En İyi Somelyesi) yarışmaları bu konuda en önemli olanları. Ayrıca, başta Fransa olmak üzere, İngiltere, ABD ve İtalya’da da önemli somelye yarışmaları var. Herkes Somelye Olmaz!! Sonuç olarak, bizde her kadehi şarabı eline alan “somelye” adını kendine yakıştırıyor. Bu işlerin ciddiyet gerektirdiği kesin. Bizde henüz okulu yok! Ancak, şarap sektörü kendine çeki düzen verebilirse, kuşkusuz bizde de bu işin okulu açılacak.■ Ocak / Şubat - 2014 - Sayı: 18 Somelye nasıl olunur? Farklı ülkelerde bu konuda çeşitli eğitim uygulamaları var. Bu konunun öncü ülkelerinden biri olan İngiltere’de ilk kez 1969 yılında somelye programı açılmış olsa da,1977 yılından beri Londra’da “The Court of Master Sommellier” adlı organizasyon tarafından uluslararası düzeyde sertifika programı açılıyor ve “Master Sommelier” diploması veriliyor. ABD’de de paralel bir diploma programı 1986 yılından itibaren “Court of Master Sommellier America’s” tarafından uygulanıyor. 21 Steward şarap için kullanılmadığını da söylemeliyim. Japonya’da “sake somelyeleri”, Almanya, Danimarka, Belçika gibi ülkelerde de “bira somelyeleri” var. Konaklama Sektöründe Zemin Temizliği Hayati Önem Taşıyor! nsan sağlığına verilmesi gereken değer, hayatın her alanında karşımıza çıkıyor. İnsanların sağlıklı yaşamaları için önemli olanı korumak, daha iyi bir ortamda yemek yemelerini, daha iyi yerlerde çalışmalarını, daha hijyenik otellerde kalmalarını sağlamak ve en önemlisi gelecek nesillerin daha temiz ve daha sağlıklı bir çevreye sahip olması bu bilincin temel taşlarını oluşturuyor. Bu kapsamda konaklama kuruluşları, ticari çamaşırhaneler, temizlik firmaları, restoranlar, yemek şirketleri, hastane ve diğer sağlık kurumları, ofisler, fabrikalar, eğitim kurumları, askeri kuruluşlar, kamu kurumları ve gıda fabrikaları olmak üzere tüm ev dışı tüketim alanlarında profesyonel temizlik ve hijyen ürün/sistemlerinin kullanılması esastır. Kasım/ /Şubat Ocak Aralık- -2014 2013- -Sayı: Sayı:18 18 İ Steward 22 İnsanlar tarafından en fazla kullanılan alanları, hijyene en fazla ihtiyaç duyulan alanlar olarak nitelendirebiliriz. Ancak bizler bu algının; bina ve tesislerdeki her metrekarenin hijyenik olması yönünde değişmesini ümit ediyor ve bu yönde çalışıyoruz. Çalışmakta olduğunuz bir plazayı gözünüzün önüne getirin; oturduğunuz masadan, yemek yediğiniz salonlara, lavabolardan, asansörlere kadar her yerin detaylı bir şekilde temizlenerek hijyenik hale getirilmesi gerekmektedir. Sizden önce yüzlerce kişinin elinin değdiği bir kapı dahi sizi hasta edebilir. Tüm bunları düşündüğünüzde bina ve tesis hijyeninin üst se- viyede sağlanması gerektiği sonucu çıkıyor ortaya. Bina ve tesis hijyeninde büyük önem verilen noktalardan biri de göz önünde olan yerlerin yanı sıra bina veya tesisteki her köşenin periyodik olarak temizlenmesi. İşletmelerin bu noktada göz önünde olmayan bölümler için maliyet hesabına girmesi, insan sağlığı açısın(*) dan tehdit oluşturmaktadır. Ferdi Koç Otellerde zemin temizliğine verilen önem her daim daha fazla olmalıdır. Çünkü konaklama sektöründe zemin temizliği hayati önem taşımaktadır. Otelin gerek ortak kullanım alanları, gerekse oda ve banyolarının temizliği insan sağlığını tehdit etmeyen bir biçimde hijyenik hale getirilmelidir. Bu doğrultuda sektör firmalarının geliştirdiği yeni ürün ve sistemler işletmelerin işini kolaylaştırırken enerji ve zamandan tasarruf etmelerini de sağlamaktadır. Zemin temizliğinde en tasarruflu dönem! Otellerde zemin temizliğini mercek altına aldığımızda; profesyonel temizlik sistemleri ve ekipmanlar burada da mandan tasarruf etmenizi de sağlayacaktır. devreye girmektedir. İnsan gücünü ortadan kaldıran ve profesyonel temizliğe verilen enerjiyi en aza indirgeyen bir makine, işletmelerin çözüm ortağı olacaktır. Yenilikçi ve daha kullanışlı ekipmanların sorunsuz çözüm getirdiği zemin temizliklerinde binicili otomatik yer yıkama makineleri öne çıkmaktadır. Geliştirilmiş özellikleriyle büyük ve geniş alanların zorlu temizlik işlerinin üstesinden kolayca gelen bu makineler, artan verimliliği sayesinde operasyonel temizlik maliyetini de düşürmektedir. Zemin temizliklerinde dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri de zemin profilidir. Zemine uygun makine ve ürün ile temizliğin yapılması en sağlıklı sonuca ulaştıracaktır. Zemine uygun solüsyon veren bu makineler ürün ve su tasarrufu da sağlamaktadır. Bu noktada makinenin uzun ömürlü parçalardan üretildiğinden de emin olmak gerekmektedir. Zemin temizleyici makinelerin sık sık arıza çıkarmaması işletmenizin maliyet hesabını koruyacak ve bu doğrultuda za- İnsan gücüyle yapılan zemin temizliklerinde harcanan zaman ve kontrolsüz tüketilen malzeme, makineler ile karşılaştırıldığında ortaya büyük farklar çıkmaktadır. Kat arabaları, zemin temizleme makineleri ve mikrofiber ürünler ile sonlandırılan zemin temizliğinde enerji ve zamandan %50 tasarruf edildiği gözlemlenirken, insan gücüyle yapılan temizliklerde ortamın tamamen hijyenik hale getirilmesi zorlaşırken ürün ve enerjiden tasarruf etmek de neredeyse imkansızdır. Bu doğrultuda özellikle konaklama sektörüne zemin temizliği için önerimiz; yeni nesil ürün ve ekipmanlardan faydalanmalarıdır.■ (*) Sealed Air iş birimi Diversey’in TASKI Bina Bakımı Ürün, Makine ve Ekipmanları’ndan Sorumlu Portföy Yöneticisi Yeni Şeyler aman akıp geçiyor. Çok güzel bir kış bizi bekliyor gibi görünüyor. Bu sene kış aylarının keyifli olacağı fikrine de havaların yumuşak gidişinden kapıldım. Anadolu’nun farklı iklimlerdeki, farklı kültürlerinin bir türküde, üç farklı yorumcu tarafından yorumlandığı, sözlerinde özgürlük, birliktelik, eşitlik, hürriyet, sevgi, dostluk, kahramanlık, güzel düşünce işlenmiş, ruhunda paylaşım ve bu paylaşımdan doğan o, ülke bütünlüğü, millet ve vatan duygusu hiç bu kadar güzel anlatılamazdı herhalde. Evet, yeni çıkarttı- Yılmaz SEMİZ ğım “Sazımdakiler’’ isimli yepyeni albümümden bahsediyorum. Çıkış parçamız olan Müzik Öğretmeni, “Esirin Oldu” isimli türkü formundaki bestem, en beğenilen türkü olmuş durumda. Gerek Besteci, Şair, Oyuncu sözlerin anlamı, gerekse söyleyen dostlarımın etnik köken bağları ve üç yürekten çıkmış tek bir ses oldu. Bu ses ile Türkiye’de yaşayan bütün ırkların, bu topraklara olan bağına değiniyoruz. Z Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Vokallerde Hilmi Yarayıcı, Erdal Bayrakoğlu ve Yılmaz Kutlu Semiz’in olduğu yürekli bir ezgi. Kendi bestemin hikâyesi ise şöyle : “Bir gün, ama ülkemin gidişatından sıkıldığım, çözümler ürettiğim ve gerçekten ülkemin bölünmesini istemediğim bir anda, aklıma ilk sözler geldi melodisiyle. Sözler ve melodi öyle uyumlu ki, ilk sözü, ikinci, üçüncü hatta dördüncü dörtlükler takip etti.” Steward 24 Merakla beklediğiniz sözleri hemen paylaşayım ki, duygumu, düşüncemi, isteklerimi ifade ederek sizleri de bu esere gönül rahatlığıyla davet edeyim. Anadolu’m her yanın bir başka güzel, Taşın ve toprağını sevmek ne güzel. Bir sevinç var içimde, sende yaşarım diye, Seni sevmek dünyada her şeyden güzel. Anadolu’m bağrında aslanlar yatar, Tertemiz anlında destanlar yazar Türk’ü, Laz’ı, Çerkez’i milyonlar yaşar Sende olmak cihanda her şeyden güzel Kaç senedir dağlar, Kaç senedir yollar Kaç senedir kullar Esirin oldu. Anadolu’m bin ası çok toplum gördün, Nice koç yiğidi bağrına aldın, En sonunda kucağını bizlere açtın, Sende olmak âlemde her şeyden güzel. Söz-Müzik: Yılmaz Kutlu SEMİZ. Bu eser, ülkemde yaşayan ve “biz” in parçalarını oluşturan yurdum halklarına “ithaf” olunmuştur. Sevgilerimle…■ HİJYEN Otelcilikte Hijyenin Önemi HİJYEN; Sağlıklı yaşama şartlarını inceleyen ve öğreten bilimdir. Kişisel Hijyen; Bir günlük normal yaşamda sabahtan gece yatıncaya kadar kişinin sağlığının korunması ve sağlıklı olarak kalabilmesi için yapılması gereken davranışlardır. TEMİZLİK - Kişinin hastalıklara karşı dirençli olmasını - Vücudun normal çalışmasını - Zararlı mikropların ve parazitlerin insandan uzak kalmasını - Kişinin toplum ve arkadaşları tarafından sevilip, sayılmasını - İş hayatında tertipli, düzenli ve başarılı olmasını sağlar. El ve Tırnak Temizliği Eller mikropları tutar, taşır ve bulaştırır. Mikropların vücuda girmesini engellemek ve uzaklaştırmak için eller sık sık SABUN ve SU ile yıkanmalıdır. Alaattin AKKAYA Titanic Bayrampaşa - Sabah kalkınca - Yemekten önce ve sonra - Tuvaletten önce ve sonra - Dışardan eve gelince - Kirli bir şeylere dokununca eller mutlaka yıkanmalıdır. Tırnak aralarında mikrop birikmesini önlemek için el tırnakları düzenli aralıklarla yarım ay şeklinde kesilmelidir. Tırnaklar ne çok uzun ne de çok kısa olmalıdır. Tırnak etleri ve deri kesilmemelidir. Saç Temizliği Ocak / Şubat - 2014 - Sayı: 18 Sağlıklı saçlar için düzenli fırçalama, yeterli ve dengeli beslenme ve uygun biçimde şampuanlar gereklidir. Fırçalama; kir, ölü kıl tozlar ve doğal yağ birikintilerini uzaklaştırır. Saçlar haftada en az 2 kez, saç tipine uygun bir şampuanla yıkanıp iyice durulanmalıdır. Steward 26 Saç temizliğinin iyi yapılmaması, temizlik ve bakım araçlarının bit taşıyan kişilerle ortak kullanımı sonucu saçlarda bitlenme olur. Bitlenme durumunda doktorun önerdiği bit ilaçları düzenli olarak kullanılmalıdır. Saçların temizliği ve bakımlı görünümü kişinin tertipliliğinin göstergesidir. Ayak Temizliği Ayaklar her gün düzenli olarak sabunla yıkanmalıdır. Ayaklar ve parmak araları iyice kurulanmalıdır. Islak kalırsa mantar oluşabilir ya da bakteri üreyerek kötü kokuya neden olur. Ayakları yıkadıktan sonra özellikle akşamları masaj yapmak ve her gün en az 15 dk dinlendirmek ayak sağlığı açısından çok faydalıdır. Pamuklu çoraplar tercih edilmeli, çoraplar her gün değiştirilmelidir. Ayak tırnakları düz olarak kesilmelidir. Yuvarlak kesilirse etrafındaki derinin basıncı ile tırnak eti içine gömülebilir. Enfeksiyon oluşabilir ve ağrı yapabilir. BANYO Vücut kiri; deri üzerinde biriken yağ bezleri salgısı, ter, toz, mikroorganizmalar ve deri üzerindeki ölü dokulardan oluşur. Vücut kirleri derideki gözenekleri tıkayarak derinin oksijen almasını, normal görevini yapmasını engeller. Bu nedenle sık sık banyo yapmak, cildi temizlemek ve biriken bu maddeleri deriden uzaklaştırmak gerekir. Kulakları temizlerken kulak kanalına hiçbir şey sokulmamalıdır. Kulak kiri, ılık su ile hafifçe yıkanarak temizlenebilir. Tuvalet Temizliği ve Tuvalet Alışkanlığı Vücuda düzenli tuvalet alışkanlığı kazandırmak sağlıklı yaşam için önem taşır. Kişi bu alışkanlığı belli bir düzene koyarak, tuvalete gitme sıklığı alışkanlık haline getirilmelidir. Tuvaleti temiz kullanmak kişi ve toplum sağlığı açısından önemlidir. Uygunsuz tuvaletler mikrobik ve parazitolojik hastalıkların yayılmasına ve vektörlerin üremesine yol açar. Tuvalet kullanıldıktan sonra mutlaka sifon çekilmelidir. Bir sonra tuvalete girecek kişiye temiz olarak bırakılmalıdır. Tuvaletten önce ve sonra eller sabunla iyice yıkanmalıdır. Tuvalet kâğıdı kullanmak alışkanlık haline getirilmelidir. AĞIZ VE DİŞ BAKIMI Ağız ve Diş Sağlığı İçin Neler Yapılmalıdır? Yeterli ve dengeli beslenmeli. Beslenmede sebze, meyve, süt, beyaz peynir gibi besinlere yer verilmelidir. - - Dişlerle ceviz, fındık gibi sert cisimler kırmamalı. - Şekerli ve yapışkan yiyeceklerden sonra ağız bol su ile çalkalanmalıdır. Dişler düzenli olarak günde 2 kez, 3 dk. süreyle fırçalanmalıdır. - - Orta - Diş sertlikteki diş fırçaları tercih edilmelidir. fırçası sık sık, 3 ayda bir değiştirilmelidir - Florlu diş macunları kullanılmalıdır. Flor; dişin sert tabakasının yapısını geliştirir ve yenilenmesini sağlar. Çürüğe yol açan maddeleri etkisizleştirir. Ağız içinde oluşan asitlere karşı dişi korur. Flor; balık ve deniz ürünleri, et ve süt ürünleri, portakal, mandalina, greyfurt gibi meyvelerde bulunur. Tüm besinler ağızdan alınır, dişlerle parçalanır, sindirime hazırlanır. Bu nedenle ağız ve dişlerin temiz olması gerekir. Ağız bakımı dişlerin düzenli olarak fırçalanması ile kazanılır. Düzenli fırçalama diş çürükleri oluşum riskini hemen hemen sıfıra indirir. YILDA EN AZ BİR KEZ DİŞ HEKİMİ KONTROLÜNE GİDİLMELİDİR. Neden Sağlıklı Dişler? Vücudumuza uygun, doğal kumaştan yapılmış, mevsime uygun giyime SAĞLIKLI GİYİNME denir. DİŞ FIRÇALAMAYAN bir kişinin ağzında; diş araları besin artıkları ile dolar. Dişin çürümesi ile oluşan kovukların içine besin artıkları girer ve mikroplar ürer. Dişler ve diş etlerinin iltihaplanmaları ile oluşan iltihaplaşmalar, ağızda koku oluşturur. Yaz aylarında terletmeyen, fazla kalın olmayan, açık renklerde giyecekler; kış aylarında ise, üşütmeyecek ve daha koyu renklerde giysiler giyilmelidir. - Vücut sağlığının korunması - Sağlıklı beslenme ve büyüme - İnsanlarla dostluk kurmak, mutlu olmak (Ağız kokusu insanları kaçırır.) - Güzel görünüme sahip olmak - Güzel konuşmak sağlıklı diş dizisine bağlıdır. Diş Fırçalama Amaç; dişleri çürüten dişler üzerinde oluşan bakteri plağını kaldırmaktır. Bakteri plağı, oluşturduğu olumsuz ortam (asidik ortam) nedeniyle diş çürüğüne neden olur ve diş çürüğünü hızlandırır. Diş Fırçalama Tekniği Fırçalamada önemli olan fırçanın tüm diş yüzeylerine ulaşması ve diş etine zarar vermemesidir. Küçük başlı, düz yüzeyli, sık kıllı, kıl uçları yuvarlatılmış fırçalar en uygun olanlarıdır. Diş fırçası diş ve diş eti birleşimine 45 derecelik eğim ile yerleştirilir. Her diş fırça kaldırılmadan 7-8 kez dairesel - Diş dostu sakızlar çiğnenmeli SAĞLIKLI GİYİNME Her gün, eğer kirlenmişse gün içinde giysiler değiştirilmeli, uzun süre aynı giysi giyilmemelidir. Giyecekler vücut ölçülerine uygun olmalıdır. Dar giyecekler vücudun çalışmasını engeller. Sentetik ve petrol ürünlerinden yapılmış elbiseler sağlığa zararlıdır. Kolay kirlenir ve deri solunumunu engeller. Bu nedenle yünden, pamuktan ve tabii ipekten üretilmiş kumaşlar tercih edilmelidir. İç çamaşırlarının teri çabuk emen ve ısı ayarlamasına yardımcı olabilen pamuklu kumaşlardan seçilmesine ve temiz olmasına özen gösterilmelidir. İç çamaşırları hergün değiştirilmelidir. Ayak ölçülerine uygun, topuğu yüksek olmayan, içi ve tabanı deri ayakkabılar tercih edilmelidir. Topuğu yüksek ayakkabı; düşme, burkulma ve şekil bozukluklarına neden olabilir. Dar ve sentetik deriden üretilen ayakkabı; ayaktaki kan dolaşımını bozar, ayakta deri hastalıklarının gelişmesini kolaylaştırır ve nasır oluşumuna neden olur.■ Ocak / Şubat - 2014 - Sayı: 18 Koşullar uygunsa 1 günde bir banyo yapılmalıdır. Banyo DUŞ şeklinde yapılmalıdır. Sünger veya lif kullanılmalıdır. Banyonun temizliği çok önemlidir. Dezenfektan maddeler kullanılarak temizlenmelidir. Havlu, bornoz, sabun ve lif gibi banyo eşyaları kişiye özel olmalı, kimseyle paylaşılmamalıdır. Banyodan sonra mutlaka temiz ve ütülenmiş çamaşır ve giysiler giyilmelidir. hareketler yapılarak fırçalanmalıdır. Böylece diş etlerine masaj yapılırken, kan dolaşımının hızlanması sağlanır ve dişler arasındaki yemek artıkları temizlenir. Dişlerin tüm yüzeylerinin fırçalanmasına özen gösterilmelidir. 27 Steward Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Steward 28 Ana Yemek Olarak SALATALAR R estoranların yardımcı yemek kategorisinde bulunan salata çeşitleri artık ana yemek statüsüne terfi etti ve günlük yiyecek seçimlerimizin en başlarında yer alıyorlar. Tavuklusu, peynirlisi, ton balıklısı, bifteklisi, kurubaklagillisi gibi birçok çeşidini menülerde bulabilmemiz mümkün. Birçoğumuz salatanın adı ‘SALATA’ olduğu için her zaman düşük kalorili olduğu yanılgısındayız ancak maalesef bu her zaman için doğru değil. Makarna salatasının bir porsiyonunun yaklaşık 360-370 kalori olduğunu ve yaklaşık 15-20 gram yağ içerdiğini, Akdeniz salatasının ise en az üç dilim peynir ve soslardan oluştuğunu düşünürsek o kadar da masum olmadıklarını anlayabiliriz. Aslında salata barındaki her şeyden yenebilir, anahtar nokta dengelemek. Düşük kalorili, sağlıklı ve lezzetli salata nasıl yapılır? Klasik salatalardan sıkıldınız mı? Kendi salatanızı, kendinizin yaratmasına Gamze ŞANLI AK Moso Diyet ve Beslenme yardımcı olan salata barla- Danışmanlığı rından faydalanabilirsiniz Uzman Diyetisyen ancak seçim yaparken dikkatli davranmanız gerekiyor. Salata barının en güzel yanı; oldukça doyurucu, lif açısından zengin ve geniş bir yelpazeye sahip olmasıdır. Lezzetli bir salatanın olmazsa olmaz kuralı ise; seçtiğiniz malzemelerin tazeliği ve temizliğidir. Salata barına şöyle bir göz gezdirdikten sonra; tabağınızı doldurmaya başlayabilirsiniz. Marul, göbek, Akdeniz yeşillikleri, roka, turp, dereotu, maydanoz, kırmızı-beyaz lahana, tere, domates, salatalık, sarı-yeşil-kırmızıbiber, yeşil soğan, semizotu, pancar, soya fasulyesi vs. seçilebilecek düşük kalorili ve doğru tercihlerdir. Çeşitlilik farklı vitamin ve minerali almanızı sağlar. Salata hazırlarken seçtiğiniz sebzelerin koyu renklileri ise daha fazla karotenoid içerirler. Havuç, mısır ve patates kullanabilir miyim? Havuç çok iyi bir A vitamini kaynağı olmakla birlikte 1 orta boyu 42 kalori içerir. Mısırın ise 2 yemek kaşığı dolusu yaklaşık 1 dilim ekmek kalorisindedir. 1 küçük boy patates ise yine 1 dilim ekmek gibi düşünülebilir. Ancak her üçünün de glisemik indeksi yüksek olduğu için kan şekerini hızla yükseltme özelliğine sahiptirler, tüketirken miktar kontrolünün yapılması önemlidir. Eğer salatanızın yanına ekmek almayı ya da çorba içmeyi planlamıyorsanız, rahatlıkla mısır veya patates ilavesi yapabilirsiniz. Kuru yemişler, yağlı tohumlar ve avokadoya dikkat! Bu besinler besleyici ve iyi yağ grubunda sayılsalar da kalori açısından iyi değerlendirilmelidir. ***2 tatlı kaşığı avokado=10 adet fındık=10 adet badem=3 tam ceviz=5 adet zeytin=1 tatlı kaşığı zeytinyağı= 45 kaloridir. Salatanıza, meyve ekleyelim Sebze ve meyveler beraber yendiklerinde damakta oldukça güzel bir lezzet bırakırlar. Yeni tatlardan hoşlanıyorsanız sizde salatanızı tatlandırmak için; portakal dilimleri, dilimlenmiş çilek, doğranmış elma, ananas, kivi, kuru kayısı, üzüm, erik, yaban mersini gibi kurutulmuş meyvelerden de faydalanabilirsiniz. Salatanızı tamamlamak ve uzun süre doygunluğu sağlamak için; ızgara tavuk, hindi, balık, karides veya biftek, az yağlı peynir gibi hayvansal veya lif de sağlayan nohut, fasulye, mercimek gibi bitkisel proteinleri ekleyebilirsiniz. Salatanıza istediğiniz kadar limon, sirke ve baharat ekleyerek tatlandırabilirsiniz. Balzemik sirke ve nar ekşisi eklerken dikkatli olalım. Balzemik sirkenin 2 yemek kaşığı 90 kalori Nar ekşisinin 2 yemek kaşığı ise 52 kaloridir. Kilo kontrolünde salata yardımcı mıdır? Düzenli bir fiziksel aktivite ile beraber porsiyon ayarlaması yapılması kilo kontrolünü destekler. Yapılan birçok araştırmaya göre salatayı yemekten önce tüketmenin, yemek miktarını azaltıcı etkisi vardır, yemekten önceki düşük kalorili salata, kilo korumada da etkili bir stratejidir.■ 5 Aralık 2013 Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Steward 30 Otel Açılışlarında İzlenmesi Gereken Temel Kriterler Steward 31 Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 9 Ocak 2014 Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Steward 34 Yeni yılın ilk etkinliği bu kez Rafet İNCE'nin verdiği Türk Mutfağı'nın Uluslararası Arenadaki Yeri isimli semineri oldu. Yoğun bir katılımla gerçekleştirilen etkinlik, derneğimizin attığı önemli ve kalıcı adımlarından biri oldu. Steward 35 Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Steward 36 Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Steward 37 Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Steward 38 Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Steward 39 Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Yeme ve İçme Adabı ilindiği üzere toplumsal yaşamda yeme-içme kültürüne ve kurallarına en az servis yapmak, yemek yapmak kadar uyulması gerekmektedir ve bu yerler genellikle restoran ve otellerdir. Çünkü bu tür topluca yemek yenen yerlerde, zevkli bir damak tadıyla beslenmenin ötesinde, topluluk içinde uyulması gereken incelikli kuralların, kendine özgü kültür ve ilkelerin hatasız bir biçimde seyri gerekmektedir. Bunlardan birinin aksaması durumunda, yeme ve içme kurallarına uyulmamış olunur. Bu duruma meydan vermemek ve toplum içinde yemek yemenin kurallarının neler olduğunun bilinmesi ise çağdaş olmanın bir gereği olarak algılanmalıdır. Ocak / Şubat - 2014 - Sayı: 18 B Steward 40 Örneğin; bir restorana girerken, önce baylar sonradan bayanlar germesi lazımdır. Çıkışta ise, önce bayanlar sonra baylar çıkmalıdır. Sadece ziyafetlerde ev sahibi bayanın salona önce girmesi doğrudur. Vestiyerde bayanların şapka ve paltolarının alınmasına bayların yardım etmesi saygının gereğidir. KalaÜmit YILMAZ balık ziyafetlerde ise saÇırağan Sarayı lona girerken yer kapma Servis Müdürü yarışına girilmemeli ve önceden yer ayırtılmamışsa salon sorumlusunun göstereceği masaya oturulmalıdır. Masaya otururken; Sandalyeyi biraz geriye çekip önce bayanların oturulmasına yardım edilmelidir. Olanak ölçüsünde bayanlar, sahne, görünüm gibi yerlere yönleri dönük oturmalıdır. Oturma durumunda iken, sandalye ma- Yemek sırasında; ekmek, tereyağı misafirlerin solunda olmalıdır. Eğer konuğun önünde kokteyl gibi aperatif içecek varsa, bitmeden çorba ya da ordövr servisi yapılmaz. Lokmalar her zaman ağza alınacak kadar küçük olmalıdır. Çatal ve kaşık tamamen ağzın içine alınmaz, dişlere değdirilmez, çatal ve kaşıktaki yiyecekler dudaklar yardımı ile ağza alınır. Çatal ve kaşığa yiyecek az miktar da alınmalıdır. Kaşığa alınan yiyecek iki seferde yenmemelidir. Sert eti bıçak kesmiyorsa masayı sarsacak şekilde yüklenilmez. Bıçağın keskin tarafı testere gibi kullanılarak ileri geri sürterek kesmeye çalışılır, bastırılarak kesilmez. Bu tür toplu yemeklerde gazete, dergi okumak, cep telefonu ile konuşmak hoş karşılanmaz. Ağız yağlı iken şarap ve içecek kadehinin kirlenmesini engellemek Ağız Şapırtısı! Yemek çiğnenirken dudaklar kapatılmalı, ağız şapırdatılmamalıdır. Ağza büyük lokma alınıp, uzun süre çiğnenmemelidir. Ağızda yiyecek varken konuşulmamalı, ağızdakinin bitmesi beklenmelidir. Çorba gibi sulu yemekler sesli olarak içilmemelidir. Su içerken boğazdan ses çıkarılmamalıdır. Sıcak çorba üflenmemeli, soğuması beklenmelidir. Çorba tabağı yan yatırılıp içindeki çorba alınmaya çalışılmamalıdır. Kâğıt peçete varsa buruşturulup masaya bırakılmamalıdır. Servis personelinin işini kolaylaştırmak için tabağa uzanılmamalı veya boşu alıp uzatmamak gerekir. Yemek yeme süresince çatal, bıçak masaya bırakılmaz. Ekmek ise hiçbir zaman ısırılarak alınmaz, küçük lokmalar halinde kesilip elle yenmelidir. Yemeğe karabiber gibi hapşırtan baharatlar konulurken dikkatli olunmalı, çok yüksekten dökülmemelidir. Aksırırken veya öksürürken masadan yüz çevrilmelidir. Deniz ürünleri, kümes ve av hayvanları gibi bazı yiyecekler elle yenilebilir, ancak o zaman parmak yıkama tası (fnger bowl) kuver de olmalıdır. Burun silinecek ise lavaboya gidilmeli masada silinmesi gerekiyorsa mümkün olduğunca sessiz yapılmalıdır. Diğer konuklar yanında dişler uzun süre karıştırılmamalıdır. Masada aşırı şekilde gülünmemelidir. Yemeğin bitiminde çatal, bıçak tabağın içine sapları sağa bakacak şekilde yan yana konulmalıdır. Servis yapmak için ortaya Ocak / Şubat - 2014 - Sayı: 18 Masadaki takımların yerleri ve kullanımlarına gelince… Konuk için kuvere konulan peçete, dizlerin üstüne örtülür veya tabağın önden altına dizleri örtecek biçimde bırakılır. Bu peçetenin konulmasındaki amaç yemek yerken yağlanan ağzı silmektir. Ancak peçete silkelenerek açılmamalıdır. Masadaki çatal bıçakla oynanmamalı ve ses çıkarılmamalıdır. Masada genellikle kaşık ve bıçak sağda, çatal ise sol taraftadır. Spagettide çatal sağ, kaşık sola konur. Çatal yalnız başına kullanılacağı zaman sağa konulmalıdır. Ekmek, tereyağı tabağı çatalın üst kısmına konur. Bardaklarda her zaman sağdadır. Yerleri değiştirilmemelidir. Su bardağı, yemek bıçağının ucuna gelecek şekil de konur. Çatal, bıçak ve bardak gibi araçların ağız kısımlarına el değdirilmez. Bütün takımlar masa kenarından 1 cm içerde konur. için, önce kumaş peçeteniz ile ağzınızı silersiniz. Çatal ve bıçak kuverden kaldırılıp sağa sola bırakılmaz. Sofrada, yanımızda oturanları aşarak arkadaki veya öndeki ile konuşmakta doğru değildir. 41 Steward saya ne fazla uzak ne de fazla yakın olmalıdır. Çünkü sandalyenin oturma kısmının bitimi masa örtüsüne değecek konumda olmalıdır. Vücudun, sandalye arkalığının da dik olması gerekir. Sandalyeye de yayılmadan oturulmayacağı da bilinmelidir. Kişi sadece kendi sandalyesine oturmalı, yandaki sandalyelere yaslanmamaya özen göstermelidir. konulan takımlar kişiler kendileri için kullanmamalıdır. Buyurun Komutu! Yemeğe başlamak için davet sahibinin işareti veya buyurun demesi beklenmelidir. Nasıl yenileceğini bilmediğiniz bir yemek için servis elemanına danışabilirsiniz. Dünya mutfağı çok zengin olduğu için hepsi hakkında bilgi sahibi olmayabiliriz. Masada makyaj yapılmaz, bu gibi işler için lavaboya gidilir. Oturulan sandalye, sağa sola, geriye kaydırılmaz. Tuzluk biberlik için herkes rahatsız etmemelidir. Fincan, bardak gibi kulplu araçlar tutulurken serçe parmak havaya kaldırılmamalıdır. Ellerin masanın altında olmamasına özen gösterilmelidir. Masaya başka birinin gelmesi durumunda gelen bayan ise ayağa kalkılmalıdır. Bayan ayağa kalkmaz. İkram konusunda tartışma olmamalı, ikram edilen alınmalıdır. Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Of Patlayacağım! Steward 42 Yemek bitince tabak ileriye itilip of patlayacağım denmemeli, yemekler çok lezzetliydi gibi cümleler kullanılmalıdır. Masadan kalkarken yine baylar, bayanların kalkmasına yardım etmeli, mantoları tutulmalı, kapıdan çıkışına yardım edilmelidir. Genel servis kuralları; Soğuk yemekler soğuk, sıcak yemekler sıcak tabakta servis edilir. Takımlar hangi taraftan kullanılıyorsa o taraftan değiştirilir. İçki ve benzeri içecekler her zaman sağdan servis edilir. İçkisi biten bardaklar masadan kaldırı- lır. Su bardağı ve peçete konuk kalkmadan masadan alınmaz. Hardal, ketçap gibi menajlar, isteye göre masaya getirilir. Gruplara servis aynı anda başalar, boş takımlar birlikte kaldırılır. Servis önceliği, çocukların, bayanların, misafirlerindir. Aile yemeklerinde büyüklerin, resmi ve protokol yemeklerinde mevki ve rütbece yüksekte olanların, özel amaçlı ziyafetlerde ise onuruna yemek verilenlerindir. Ev sahiplerine en son servis yapılır. Tatlı ve meyveden önce masadaki boş takımlar ve menajlar kaldırılır, masa temizlenir ve tatlı servisi masaya konur. Hesaplar, sümen veya folder içinde soldan verilir. Yemekten sonra servis yapanlara teşekkür etmek, memnuniyet ifadesi olarak bahşiş vermek gerekir.■ “Ünzile Kaç Koyun Ediyor” ...aile içinde ve özel yaşamda daha az söz sahibi, yaşam deneyimleri kısıtlı, kamu yaşamında yer almayan kadın, toplumu yarım kılıyor. u çocuklar beni yıpratıyor. Her gün ayrı bir sorun her gün ayrı bir heyecan. Keşke doğdukları zaman cami önüne bıraksaydım. Onları alanın arkasından gider, evini öğrenir büyümelerini izler kapıda ağlardım. Ama hiç olmazsa bu sorularla karşılaşmazdım. Kısaca durumdan söz edeyim. Efendim bizim kız arkadaşlarıyla ‘ Halam Geldi’ isimli bir filme gitmişler, film gerçekten yaşanmış bir öyküye dayanıyormuş. Peki, bunlar neden oluyormuş. Ayrıca geçenlerde bir de haber okumuş. Haber şu; “12 yaşındayken bir kız çocuğunu 22 yaşındaki bir adamla evlendirmişler. Kız 14 yaşına geldiğinde 2 tane çocuğu olmuş”. Kızım gözlerini bana dikmiş bakıyor. Söze başladığında ilkin şu acayip Amerikan bulmacalarından sandım. Hıım dedim, duyduklarımı anlamak için yineledim. “12 yaşında kız çocuğu 14 yaşına geldiğinde 2 çocuk sahibi oluyor. Allah Allah, bu bulmaca Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 B Steward 44 değil. Nasıl yani?” dedim. “Öyle saçma şey mi olurmuş adamı tıkarlar içeri.” Diye ekledim. Şekerim yükseldi aniden. Eşim “Yine gözlerini kırpıştırmaya başladın anlatılanı anlamadın değil mi?” dedi. Ona baktım. Gözle- Taner GÜREL rinde dehşetli bir hüzün Sosyolog vardı. “Bak, küçük bir kız çocuğunu, 12 yaşındayken evlendiriyorlar ve 14 yaşına geldiğinde, bu çocuğun 2 tane çocuğu oluyor.”dedi. Anladım manasında başımı salladım. Kızıma baktım 16 yaşında. Düne kadar bebekleriyle oynuyordu. “Yahu nasıl oluyor bu?” dedim. “Bu memlekette bir adam yok mu napıyorsunuz diyecek.” İki hanım bana doğru gözlerini dikmişler bakıyorlardı. Gözlerimi kaçırmak için ayağa fırladım. ğım.” dedim. “Engelle baba çocuklar evlendirilmesin!” dedi kızım, beni beceriksiz bulan bir ses tonu ile. Alındım birden , “Yahu dedim dünyada ne olup bitiyorsa siz benim bir lafımla çözülecek mi sanıyorsunuz Allah aşkına. Tamam, arkadaşlarıma söylerim kızlarınızı zamanı gelmeden evlendirmeyin.” derim. O anda aklıma geldi. Acaba uzmanlar evlenme yaşını kaç olarak saptamışlar diye düşündüm. Bir insan evlenmenin sorumluluğunu duyumsayacak ve sorunları ile baş edebilecek olgunluğa kaç yaşında gelmektedir, bunun bilimsel bir araştırması vardır herhalde. Hızlı biçimde düşündüklerimi soruya çevirdim. “Kızıma sence kaç yaşında evlenmeli kızlar?” dedim. Gözlerini iri iri açmış baka kaldı. Annesi girdi araya, hem soruya bak der gibi hem de kızına bilgi verir gibi sesine mana kattı. “18 yaşından küçük yaşlarda yapılan evliliklere çocuk gelinler deniyor.” dedi. Bu kez ben şaşırdım nerden biliyor diye. “Şu Sezen Aksu’nun ‘Ünzile’ şarkısını dinlerken merak etmiş, internetten araştırmıştım.” dedi eşim. Bizim ev cevher doluymuş meğerse. “Çok çocuklu ve yoksul adamlar işin içinden çıkamayınca kızlarını hem başlık parası almak için hem de evden bir boğaz eksilsin diye, kuma olarak yaşlı bir akrabasına ya da bir tanıdıklarına veriyorlarmış.” diye ekledi. “Eee nikâh işi ne oluyor?” dedim, “Çocuk doğunca ne oluyor?” Eşim, “Adam sen de minareyi çalan kılıfı uyduruyor. İmam nikâhı yapıyorlar. Resmi nikâh yapacak olsa o adamı çocuğa cinsel tacizden içeri atarlar. Bebek olunca da halaya, teyzeye, yaşlı kumanın üzerine kaydediyorlar.” dedi. “Bir dakika nasıl olur ya doktorlar ne yapıyor, imamlar ne yapıyorlar bir çocuk, bir çocuk doğurunca, öyle saçma şey olur mu? Dedim demesine ama. Sesimin tonunda kendi söylediklerime inanmadığım belli oluyordu. Eşim kırık bir gülümsemeyle “Oluyor ki 1 milyon kız ıstırap içinde yaşıyor, binlercesi intihar ediyor. Biliyor musun her 10 kadından 4’ü çocuk gelin bu memlekette. Daha kendi oyun çağında iken doğurduğu o çocuğu nasıl büyütecek, depresyonlardan depresyonlara girecek, yaşam sevinci kalmayacak, o ruh haliyle çocuğu nasıl sahiplenecek, sevecek ve o çocuğun ruh sağlığı nasıl olacak. Ya işte bütün mesele bu. Niye çocuk kalıyor bu toplum?” dedi. Tam o sırada elektrikler kesilmez mi. Tam o sırada elektrik kesildi dediğime bakmayın, bu özelleştirmelerden sonra elektrikler sık sık kesilmekte. Hata öyle şeyler olmaktaki örneğin salonunuzdaki ışıklar yanarken mutfağınızdaki voltaj düşmekte ve mum ışığı benzeri bir duruma gelmekte. Sizin evin altında yatır var demişlerdi inanmamıştım demek ki doğruymuş. Sıvışıverdim. Elektrik kesintisi işime yaradı. Şu elektrik işini çözemeyen becerisizlerden Allah bu an için razı olsun dedim içimden. “Bu elektrik nasıl olsa 5 saat gelmez ben yatıyorum.” deyip karanlığa karıştım. Çünkü anladım ki çocuk gelinler sorununu ıskalamışım. Söylenenlere, yapılanlara şaşırmaktan vicdanım yorgun düşmüştü. Biraz da utandım. 45 Steward “Çivisi çıktı valla” dedim. Kızım “Aman baba ters bir şey olunca hep aynı şeyleri yapıyorsun. Sen bunun suç ortağısın demedim ki, bir baba çocuğuna nasıl böyle kötülük yapar, onu anlamaya çalışıyorum. Senin ne düşündüğünü öğrenmeye çalışıyorum. Üstelik o kadar çok çocuk anne var ki.” diye ekledi. “Ben napıyım?” dedim sesimi yumuşatarak “Söyle onu yapıyım.” İkisi de şaşkın şaşkın baktılar. Eşim “Yahu adam, çocuk sana bir şey anlatıyor, senden görüş almaya çalışıyor, bir şey yap diyen yok. Gözlerini açıp evin içinde gezinme.” dedi. Kızım “Baba 1 milyon kız çocuğu gelin edilmiş biliyor musun” dedi.” Baka kaldım. Sandım ki 100 bilemedin 200 çocuk gelin vardır, o bile üzücü ama 1milyon deyince kızım inanamadım. “Hadi ya!” diye bir nida çıktı ağzımdan. Söyleyecek başka bir sözcük de bulamadım.1 milyon anne demek en az üç çocuk yapsa, düşünün kaç milyon insanın eksik gedik olması demek. İki hanımın gözleri üzerimde. Savaş alanından bir bahane uydurup kaçmam gerek bakışlarının ağırlığını hissediyorum. “Gazoz içer misiniz?” deyip mutfağa kaçtım. Sanki bu katliamın sorumlusu benmişim gibi bir ruh haline büründüm birden. Hoş 1 milyon küçük çocuğun gelin edilmesinden de habersiz olmak pek yakışık almadı ama. Oysa gazetelerden de izlerdim böyle haberleri. Söylenip dururdum. Hele şu olay çok etkilemişti bizi; Diyarbakır’da kendisinden oldukça yaşlı bir adamla amcasının zoru ile evlendirilen çocuk, canına tak edince eve geri dönüyor. Sonra ne oluyor dersiniz. Amcasının çocuklarının tecavüzcüne uğrayıp hamile kalıyor. Aile meclisi toplanıyor. Kızın ölümüne karar veriyor. Dicle nehrinde çileli bedenini buluyorlar. Cesedi günlerce morgda bekliyor, ailesi gelip almıyor. Ve kadınlar bu kimsesiz yavrunun gömülmesini sağlıyor. Nasıl insan bunlar, bir insanı mahvetme ve öldürme kararını nasıl alabiliyorlar diye arkadaşlarla kafa yormuştuk. İşte gelenektir görenektir diyen arkadaşımızı, mutfak işlerimize yardımcı olan hanım bakışlarıyla susturmuştu. “Yaşamadığın için kolay konuşuyorsun” demişti. Eşimin çağrısı ile irkildim. “Bize de gazoz getirir misin?” Üç bardak alıp salona geri döndüm. “Neden böyle oluyor onu araştıraca- Eylül / Ekim - 2013 - Sayı: 17 GÜNLER GEÇERKEN Sabah ilk işim internete girip arama motoruna Çocuk gelinler diye sormak oldu. Aman Allahım, kadınlar bu acı dolu ilişkiyle ilgili ülkeyi araştırma, inceleme deryasına boğmuşlar meğerse ve kızım sormasa, babamın dediği gibi dünyadan haberim olmayacakmış. Hoş başımıza bir şey gelmedikçe hiçbir şeyden de haberimiz olmuyor ya. Nedir bu çocuk gelin faciası diye başladım okumaya; 18 yaşından küçük bir kız evlendirilmesine çocuk gelin olarak bakılıyor. Dikkat, imam nikâhı da olsa evlenen erkek, çocuk tacizinden suçlu duruma düşüyor. Fakat adamların gözü dönmüş kız çocukların ıstırabı 12 yaşında başlıyor ve 14 yaş çocuk gelinlerde en çok rastlanılan evlenme yaşı. Kızımın sorduğu gibi bir baba kızına bu zalimliği neden yapıyor derseniz; adam yoksul evde en az 6-7 çocuk var, evden bir boğaz eksilsin ve ayrıca başlık parasına konuyum diye satıyor kızını. Çocuk gelin aynı zamanda bir ücretsiz işçi, ev işleri üzerine yıkılıyor. Çocuk doğurma ve evlilik sorumluluğu alma olgunluğuna erişememiş bu yavrucaklar bir karanlık kuyuya sürükleniyorlar. Eğitimsiz olduklarından kendilerini ifade edemiyorlar, etse dinleyen var mı ki... Yoksul olduklarından “bir lokma buldun” diye şükretmeye zorlanıyorlar. Kendi başlarına bir sorun çözecek ruhsal ve beyinsel becerileri gelişmiyor. Vücutları erken yaşta çocuk doğurmanın yorgunluğunu taşıyor ve yıpranıyorlar. Evde kapalı kaldıklarından cam arkasından dünyayı seyrediyorlar ve yaşamla ilişkileri zayıflıyor. Her türlü şiddete maruz kalıyorlar. Komik olan bir şey var; Çocuk Koruma Kanunu… Türk Ceza Kanunu ve Türk Medeni Kanunu arasında çocuk tanımında affedilemez bir çelişki var. Bundan habersiz olunabilir mi? Eğitimi 4+4+4 biçiminde yeniden düzenleyen vicdanlar kızların, dolayısı ile kadınların eğitimden koparılmasına, bağımlı kalmasına, çocuk gelin olmasına yol açan bir teşvik armağan etmişler, farkındalar mı? “Nerdeee?” Demekten başka bir seçenek gözükmüyor. Oysa pek açık olarak görüldü ki, aile içinde ve özel yaşamda daha az söz sahibi, yaşam deneyimleri kısıtlı, kamu yaşamında yer almayan kadın, toplumu yarım kılıyor. Çocuk yetiştirilmesi bizim toplumda kadınlara düşüyor. Kendisini geliştirmeye ilişkin tüm olanakları elinde alınmış kadın, kısır bir döngüde çocuk büyütüyor. Ne çıkarsa bahtınıza artık. Biraz olsun bilgilenmenin rahatlığına akşamüzeri kavuştum. Balık pazarına gidip balık alıyım akşam fosforlanalım diye yola çıktım. Çiçek pasajının kapısına iki adım kala ortalık karıştı. Kadınların çığlıkları “Bu 279 kadının hesabını kim verecek!” sloganları, itiş kakış, derken elmacık kemiğime doğru bir kalkanın geldiğini gördüm. Yüzüm zonklaya zonklaya eve geldim, kapıyı usulca açıp hemen yüzümü soğuk suyla yıkama düşüncesindeydim. Holde eşimle karşılaştım. “Aaaa!” diye bir çığlık attı. Evdekiler apar topar kapıya toplandılar. Gözlerini bana diktiler. Çaresiz elimi elmacık kemiğimden çektim. “Kadın gösterisi varmış. Ben de balık almaya gitmiştim. Adamın gözü tutmadı beni demek ki kalkanı suratıma geçirdi.” dedim.■ Günümüzün marka stratejilerinden biri: Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Kurumsal şıklık Steward 48 Reklam, promosyon ve satış kampanyaları konusunda rekabet içinde olan şirketler, aynı zamanda kurumsal şıklık yarışındadırlar. Markanın kurumsal kimliği ve imajı içerisinde ekip ve tanıtım kıyafetleri önemli bir yer tutar. Tercih edilen ekip ve tanıtım kıyafelerleri , hem fonksiyonel olmalı hem de markanın ruhunu doğru yansıtmalıdır. Geçmişte hazır kıyafetlere daha sıcak bakan yöneticiler, artık kurumsal imajın ekip ve tasarım kıyafetlerine yansımasına daha fazla önem veriyorlar. Kurumsal giysi konusunda oldukça sıkıcı olduğunu düşündüğümüz iş dünyası, bu konuda daha cesur ol- İnci YÜREKLİ malıdır. Ama bunu bir moda çılgınlığı olarak da yorumlamamak gerek. Çünkü önemli İç Mimar olan her markanın pazarlama stratejisidir. İş hayatında başarının yüzde 70’ini eğitim, Yazar çalışkanlık, hırs gibi özellikler getiriyorsa geriye kalanını imaj belirliyor. Bu anlamda şir- inciyurekli@yahoo.com ketlerin kurumsal moda danışmanlığı desteğini, profesyonel moda tasarımcılarından almaları çok önemlidir. Bu sayımızda moda tasarımcısı Taylan Alkan’la bu konuları konuşuyoruz. İç mimarlık öğrenimi ardından tasarım çizgisini, Moda tasarımı ve Çağdaş Moda Tasarımı Eğitmenliği ile sürdüren Taylan Alkan, bol ödüllü bir moda tasarımcısı. Sizce kurumsal kıyafetler bir firmanın marka imajı için ne derece önemlidir? Ben bu konunun özel bir ihtisas alanı olduğunu düşünüyorum. Her firmanın ürün odaklı marka imajı, hedef kitlesi, pazaralama stratejileri birbirinden çok farklı olduğu için bu farklılığı kendi ekip ve tanıtım kıyafetlerine de yansıtmalıdırlar. Örneğin bir Coca Cola ile Türk Hava Yolları’nın marka olarak reklam ve pazarlama biçimleri birbirinden ne kadar farklı ise kurumsal giysiler de bu farklılığı o denli yansıtmalıdır. Kurumsal kıyafetler tasarlanırken nelere dikkat edilmelidir? Kurumsal şıklık, günümüzün marka stratejilerinden biri. Kurumsal giysiler tasarlanırken, her ne kadar öncelik markanın kurumsal renkleri olsa da giysiler, hem renk olarak hem de çizgi olarak moda trendlerini taşımalıdır. Her markanın bir sloganı vardır, giyseler ayrıca bu sloganın enerjisini ve dinamiğini de yansıtmalıdır. Kurumsal giyesilerin kişiye özel tasarımlardan veya konfeksiyondan farkı nedir? Kurumsal kıyafetler ve kişisel kıyafetler, her ne kadar ortak moda trendleri perkspektifinde tasarlanıyor olsa da, önemli farklılıkları vardır. Kişisel kıyafetlere bakıldığında “kendine yakışanı giymek” klişesi yerini modanın keyfini sürmeye bırakmıştır. Kişisel giyinmenin temel duygusu özgürlüktür ya da olmalıdır. İnsanlar kendilerinin nasıl göründüğünden çok kendilerini iyi hissettikleri gibi giyinmelidirler. Bedenimizin kusurlarını örtmeye çalışırken kendi duygumuzdan uzaklaşmamalıyız. En iyi giyinme şekli duygularımız en iyi ifade giyinme şeklidir. Hayattaki duruşumuz, nasıl yaşamak istediğimiz, nelerden zevk aldığımız, beklentilerimiz giyim tarzımızı belirler. Günümüzde moda hem renk hem kesim hem de giyilebilir alanlarda sayısız se- çenekler sunmakta. Bugün giyinirken genç yaşlı, spor, abiye vb. gibi klişeler olabildiğince esnekleşmiştir. Kişi kendini tanıdığı ölçüde iyi giyinir. Yakışanı giymek, biraz da başkaları için giyinmek gibi geliyor bana. Örneğin kilolu bir kadının vücut ölçülerini gösteren dar kıyafetler giymesini kimse ona yakıştıramaz. Neden kilolu bir insan kendini dar kesimlerle daha iyi hissetmesin? Giyinmek, kendi iç dünyamıza yolculuğun bir ürünüdür. Günümüzde ben en büyük tehlikeyi tek tipleşmede görüyorum. Üretim kapasitelerinin artması, tekstil dünyasının çok fazla seçenekler sunması tek tipleşme tehlikesini ortadan kaldırmamıştır. Çünkü insanlar, giyinmek istedik- lerini değil, başkasının giydiğini takip ediyorlar. Nitekim popüler isimler burada çok belirleyici rol oynamaktadır. Popüler isimlerin taklit edilme süreci tek tipleşme yaratır. İşte tam bu noktada bir moda tasarımcısı psikolog gibi hedef kitlesiyle empati kurabilmelidir. Çünkü bir moda tasarımcısının sorumluluğu başkasını iyi giydirmektedir. Burada da tasarımlarıyla, sunduğu alternatiflerle, yarattığı stillerle kişilerin kendi duygularını ifade edebilme sürecinde onları heyecanlandırabilmelidir. Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Bu detaylarda bakıldığında, kişisel giysilerle kurumsal giysilerin tasarlanma süreci birbirinden farklı olduğunu görüyoruz. Bu durum, kurumsal giysi tasarımlarının bir moda danışmanı tarafından yapılması gerçeğini gösteriyor. Steward 50 Bize geleceğe dönük hedeflerinizden bahseder misiniz? Türkiye’de bu alanda var olan boşluğun profesyonel ekipler ve moda danışmanlarıyla doldurulması zorunludur. Bende kariyerime bu perspektifte devam etmek istiyorum. Halen devam ettiğim akademik kariyerim çerçevesinde de, kurumsal kıyafetlerin tasarlanması, üretimi ve öneminin akademik ortama taşınması üzerine projeler oluşturmak istiyorum.■ Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Steward 52 Müşteriyi Anlayabilmek Sistem mi, insan mı? amanların değişip mesafelerin kısaldığı bu çağda 24 saate çok şeyi sığdırır hale getirdik. Bundan yüz yıl önce bir vatandaşın İstanbul’dan kalkıp memleketin diğer bir ucuna gitmesi, sonra da aynı gün geri dönmesi en kudretli hükümdarların dahi yapabileceği bir şey değildi. Zamanlar geçti, devirler değişti. Cebine bilet parasını koyan kendi zamanının hükümdarı oldu. Z Zeynep GÜR Öyle de oldu. Birkaç dakikada aracı teslim aldım. İş güç, eş dost ziyareti derken akşam çabuk oldu. Firmanın temsilcisi Adana ya yaklaşınca tekrar aradı, ne zaman teslim edersiniz aracı, ona göre karşılayalım sizi diye. Yaklaştım, dedim. Şehirde biraz turlayıp yarım saate kadar Havaalanı’na geliyorum. Ancak Belediyelerimizin köstebek haline getirdiği, elli yıllık yol güzergâhlarını tersine çevirdiği bir ülkede yaşadığımızı çabuk unutmuşum. Yönlendirme levhaları ve navigasyon cihazları bile belediyelerin bu değişim hızına yetişemediğinden bir süre sonra kayboldum. Zira belediye bir sürü yolun yönünü değiştirmiş, doğruyu gösteren tabelaları koyma ihtiyacı da duymamıştı. Navigasyon cihazı da henüz harita kayıtları güncellenmemiş olduğundan ters yöne yönlendirip duruyordu. Baktım geç kalıyorum, adamları aradım kayboldum şehrin yollarında diye. Telefondaki genç, abla biz de araç takip sisteminden şimdi arabayı izliyorduk ve kaybolduğunu anladık. Biz de şimdi sizi arayacaktık tam dedi ve ekledi. 10 dakikada geldiler. Onlar önde ben arkada on dakikada havaalanına kadar kılavuzluk ettiler. Arabayı teslim edip teşekkür ederek ayrıldım. Teknoloji, CRM, müşteri hizmeti gibi kavramların dolaşıp durduğu iş dünyasında bu anı müşteriyi anlayabilmenin minik bir özeti aslında. Malum, devir hizmet devri ve müşterinin gönlünü kazanabilmek ancak fark yaratan yaklaşımlar ile hareket edildiğinde mümkün olabiliyor. Peki nedir bu müşterinin kalbine giden yolculuk. Müşteri ilişkisi çok temel bir ifade ile müşteri ile yaşadığımız deneyimlerin toplamıdır diyebiliriz. Buna günümüzde Müşteri İlişkileri Yönetimi (CRM) diyorlar. Bu deneyimin mükemmel bir hale getirilmesi de ancak müşteri ile her temas noktasındaki Müşteri Deneyiminin iyileştirilmesi ve yönetilmesi ile sağlanabilmektedir. Bu deneyim doğru yönetilebildiği sürece gerçek bir ilişkiye dönüşür. Adana’daki toplam filosu dört araçtan oluşan küçük bir firmanın zamanla nasıl büyüyüp gelişeceğinin ipuçlarını da bu müşteri deneyiminde gizlidir aslında. Çünkü müşterinin duygularına yoğunlaşan ve müşterinin temel ihtiyaçlarına ilave olarak benzersiz hatıralar yaratan bileşenler işletmelerin farklılaşmasına yardım eder. Böyle bir deneyimi kurum kültürü haline getirmek ve kalıcı memnuniyet sağlamak sadece gelişmiş bilgisayar ve müşteri analiz sistemleri kurarak mümkün olamıyor. Bu imkânlar artık her şirketin birkaç bin TL harcama yaparak satın alacağı bilgisayar programları ile sağlanabiliyor. Ancak duygulara hitap edebilmek ve müşterinin kalbini kazanıp, müşteri ilişkisini kalıcı hale getirmek için ise ilave bazı adımlar atmak gerekiyor. Bu adımların belli başlı olanlarını kısaca şöyle özetleyebiliriz. • Şirketin mutlaka hizmet odaklı bir kültür ile hareket etmesi sağlanmalıdır. • Çalışanlar işlerinin en önemli unsurunun müşteri memnuniyeti sağlamak olduğunu bilmeli ve buna göre hareket etmelidir. • Çalışanların hizmet sunum alanlarında inisiyatif kullanabilmesine imkan verilmelidir. Adana’daki firmanın fark yaratan özelliği inisiyatif kullanabilen çalışanlara sahip olmasıdır. Başka bir firma, aynı senaryoda muhtemelen şunu söyleyecekti. Aracı 21.00’e kadar teslim etmemeniz durumunda ek ücret talep etmek zorunda kalacağız. Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Sabah uçaktan inip cep telefonumu açınca, ilk arayan araç kiraladığım şirketin temsilcileri oldu. Abla şehrimize hoş geldin, kapıda bekliyoruz, elimizde isminin yazılı olduğu bir kâğıt var, buluşur teslim ederiz aracı dediler. Olduğunuz yerde kalın, biz gelip alırız sizi. Daha fazla turlamak zorunda kalmayın. 53 Steward Bir süre önce günübirlik bir iş seyahati için yolum Adana taraflarına düştü. Hazır Adana ya kadar gitmişken yakın dostlarımın yaşadığı Ceyhan’a da uğrayıp aile büyüklerinin elini öpüp hayır dualarıyla geri döneyim dedim. Uçak biletimi aldıktan sonra internetten bulduğum küçük bir şirketten – uygun fiyatlı diye- 1 günlük araç kiraladım. Aracı sabah 8.00’de alacağımı ve aynı gün 21.00’de iade edeceğimi belirttim. • Müşteriye bazen ek hizmetler sunulması gerekebilir. Bunun için müşteriden ilave ücret istenmemelidir. Unutmamak gerekir ki, müşteri lehine yapılacak ilave bazı küçük masraflar kalıcı müşteri ilişkisi olarak o işletmeye geri dönecektir. Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 • Çalışanlara eğitim vermek, hizmet kalite standartlarını belirleyip uygulamak, işini iyi yapan çalışana ödül vermek bu tür sistem ve uygulamaların başarısına son derece pozitif katkı sağlar. Bu tür ödüllendirme ve programları ihmal etmemek gerekir bu nedenle. Steward 54 • Kurum hizmet politikalarında esnek yaklaşımlar getirmek hem çalışanların inisiyatif alması, hem de müşterinin beklentilerini karşılamak için en önemli unsurlardan biridir. Çalışanlar hatalı karar verse dahi, esnek uygulamaları destekleyin. Unutmamak gerekir ki, hata bir defa yapılır ve en etkili eğitim yöntemlerinden biridir. Çalışanları hata yapmamaları için korkutmak yerine, kurum politikaları paralelinde esnek davranmaya teşvik edin. • Hizmet aşamalarını mükemmel hale getirmek için ça lışanların öneri ve fikirlerini mutlaka dinleyip uygulamaya almak kritik önemdedir. Bunu düzenli aralıklarla uygulamak gerekir. • Unutmamak gerekir ki, müşteriye gösterilecek samimi ve yüksek ilgili en gelişmiş teknolojiden bile daha önemlidir. Teknolojiler, daha önce tanımlanmış komutları yerine getirir sadece. Oysa teknolojileri yöneten insan beyni, müşteri duygularını da anlayabilir. Kısaca, sistemleriniz size müşterinin sorun yaşadığını söylediğinde, insan aklını devreye sokarak gerçekçi çözümler üreten bir şirket kültürü ve bu kültürü benimsemiş çalışanların varlığı müşterinin kalbine giden yolun yegâne anahtarıdır.■ Kasım/ Ekim Eylül / Aralık - 2013 - 2013 - Sayı: - Sayı: 1718 Nevzat ALTUNDAŞ Steward 56 ANAFOD İstanbul Anadolu Yakası Fotoğraf Sanatı Derneği Sosyal medya olanaklarının yan yana getirdiği binlerce insan ve ürettikleri. Baytekin Kara baytekinkara@hotmail.com eş yıl öncesine kadar birbirinden habersiz yüzlerce kişi bir sevda uğruna, fotoğrafa olan tutkularından ötürü yan yana gelmişler, bunların onlarcasının arasında kişisel dostluklar, arkadaşlıklar oluşmuş, birlikte iş yapabilme becerileri gelişmiş, yüzlerce fotoğraf kadrosu ile iletişim kurulmuş, fotoğraf adına yüzlerce iş yapılmış, eğitim gerçekleştirilmiş, ortak sevinçler ve üzüntüler yaşanmış, fotoğraf adına çeşitli kişi ve kurumlarla işbirliği yapılmış, birlikte projelere imza atılmış, yaşayan, dinamik bir iç işleyişe ulaşılmış. B Sadece sanal iletişim ortamında oluşan birliktelikle bunlar yapabilmiş. Sonraları taçlandırma bunun ete kemiğe büründürülmesi ile gerçekleşmiş ANAFOD İstanbul Anadolu Yakası Fotoğraf Sanatı Derneği kurulmuş… Dernek olmadan yapılabilen işleri gözden geçirince, gelişkin bir kurumsal yapıda neler yapabileceği sezilebiliyor. Fotoğraf alanında üretmeye yönelik gelişmeler içinde yer almak, aynı zamanda üyelerin fotoğrafik anlamda niteliksel gelişiminin peşinde koşmak yapılmak istenenlerden. Her hafta salı ve cuma günleri genel katılıma açık fotoğraf dünyamızın sanatçılarıyla sunum ve söyleşiler yapılmaktadır. Bu etkinliklere ülkemiz fotoğraf sanatının önemli isimleri katılmakta ve katkı vermektedir. Gültekin Çizgen, İbrahim Zaman, İsa Çelik, İzzet Keribar, Sabit Kalfagil, Timurtaş Onan, Ali Rıza Akalın, Tahir Ün birçok ünlü fotoğrafçı konuklardan akla ilk gelenler. Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Akif GÜNEŞ Steward 57 Figen ÖZKAN Engin KOÇYİĞİT Hicran ÖZCAN Fotoğraf bilgi seviyesinin ve kalitesinin yükseltilmesi için programlar uygulanmakta 2 şer dönem temel fotoğraf bilgileri, ileri çekim teknikleri ve photoshop atölyeleri düzenlenmektedir. Ayrıca ayda bir kez fotoğraf çekim gezileri düzenlenmekte, ülkemizin önemli kültür mirasları fotoğrafla belgelenmekte ve katılımcıların fotoğraf kalitesinin yükseltilmesine çalışılmaktadır. Dernek merkezinde Fotoğraf sergileri açılmaktadır. Fotoğraf dünyamızın 11 saygın isminin (Ara Güler, Ergun Çağatay, Ersin Alok, Gültekin Çizgen, Halim Kulaksız, İbrahim Zaman, İsa Çelik, İzzet Keribar, Nusret Nurdan, Sabit Kalfagil, Şakir Eczacıbaşı) ortak sergisi. Ali Öz Tarlabaşı Kayıp Şehir Sergisi Maltepe Üniversitesi ile işbirliği içerisinde öğrencileri bitirme ödevleri sergileri açılmaktadır. Maltepe Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Bölümü son sınıf öğrencisi Makbule Akpınar’ın bitirme projesi olarak hazırladığı ‘’Giysi-Siz ‘’fotoğraf sergisi bu işbirliğini somutlandırmıştır. Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Derneğin web sitesi http://www.anafod.org dur. Steward 58 Sosyal Medyada 4000 ini aşkın takipçisi bulunmaktadır. Şimdiye dek birçok sivil toplum kuruluşu ve kişilerle sosyal sorumluluk projeleri planlanmış ve yaşama geçirilmiştir. Şimdilerde dernek merkezinde gezilebilecek sergide 21 dernek üyesinin fotoğrafları izlenebilir. Fotoğrafın ülkemizde ve dünyada niceliksel probleminin olmadığını düşünen dernek yönetimi bu yaygınlıktan niteliksel olarak sıyrılabilen arkadaşlarla her yıl sergiler planlamayı hedeflemektedir. Sergide Akif Güneş, Altunay Geciroğlu, Arzu Kellecioğlu, Engin Koçyiğit, Fatma Figen Özkan, Fikri Özalp, Gülay Hacıoğlu, Hicran Özkan, İlknur Turan Atlı, Melisa İlban, Muammer Tükenmez, Muhsin Özcan, Murat Özkan, Nevzat Altundaş, İnci Çelik, Yasemin Avanoğlu, Yüksel Tomris Sarhan, Zeynep Güven, Zinnet Yılmaz, Zinnur Olgun, Zübeyde Öztürk'ün fotoğrafları yer almakta. Metropol kentlerde kültür ve sanat odaklaşmalarının gerçekleştiği merkezlerin talebi karşılamakta yetersiz kaldığı Muhsin ÖZCAN bir gerçek, Bütün yerleşim yoğunlaşmalarında yapılabilecekler olduğunu göstermenin somutluğu ANAFOD. İsteriz ki kültür ve sanat yaşamımızda onlarca yüzlerce ANAFOD'lar olsun. Ve kültür ve sanat etkinlikleri ekmek kadar su kadar yaşamımızın vazgeçilmez bir parçası olsun.■ Gülay KOCAOĞLU Fikri ÖZALP Şiirin Anlamına Dair... ŞİİR Gerçek şair, gerçekle hayali birleştirendir. George Gordon Byron Merhabalar sevgili okurlar; ünümüzde şiir’in anlamı ve şair’lerin yorumları hakkında çeşitli yazılar ve makaleler sizlere aktarılmıştır. Bana göre yazmak, kendini karşındakinin yerine koymak, ne yaşadığını anlamak ve satırlara birer birer dökülmektir. İnsan yaşamlarının satırlara dökülerek, gönüllere akması demektir. Şiirler, çocuğun masumiyetini yansıtır satırlara, gerçekleri yalansız ve içtenlikle, aynadan yüzümüze yansıması gibidir. Yerine, zamanına ve kişiye göre şiirin anlamı değişir. Şiir, okuduğunuzda duygularınızı harekete geçiren kelimelerin bütünüdür. Şiir hissetmektir, sevgidir, kalbe dokunmaktır. Kişinin içinde saklayıp da söyleyemediği duygularının bir tür dışa aktarımı, kaleme alımıdır, şairde yürek ne kadar yoğunsa kalem o kadar özgürce coşar. Bir cümleyle koskoca bir duygunun anlatımıdır şiir. İnsanı derinden etkiler, sanki şair hislere tercüman olmuştur. Anlatmak, bazen de anlamak için şair tek cümle ile söyleyivermiştir hissettiklerini. Doğal ve fütursuzca. Her mana, tecelli edeceği en güzel kalıbı kendisine seçer. Önce şairinin gönlüne dolar, sonra dilinde bir dua olur. Kavramlar, kelime kalıplarına dökülür ve kelimeler ölçünün ve ahengin haddesinden geçirilir. G Her şiir bir âbide, zaman ve mekân içinde bir ölüş ve diriliştir. T. S. Eliot Şairin kullandığı kelimelerde insanlar için çeşitli manalar vardır; herkes beğendiğini seçer. Rabındranath Tagore Şiir yüreği büyüleyen bilgeliktir. Bilgelik akılda şarkı söyleyen şiirdir. Halil Cibran Şiir, gizli sözlerin açıklanmasının bir yoludur. Victor Hugo Şiir, insanın duygularını dışa vurmasını sağlayan bir yoldur. Immanuel Kant Şiir, kelimelerle güzel şekiller kurmak sanatıdır, başka bir şey değildir. Ama kelime nedir? Annedir, dosttur, hasrettir, hayaldir, yani bir manası, bir çağrışımı, bir gölgesi, hatta bir rengi ve tadı olan nesnedir Cahit Sıtkı Tarancı Şiir, konuşma ile susmayı bir araya getirmektir. Thomas Caryle Şiir, öyle bir orkestradır ki bütün tabiatın ve insanların sesini yansıtır. Victor Hugo Şiir, tıpkı bir armağan gibi beklenmediği zamanda ansızın çıkıp gelir. Resul Hamzatov Şiir, avlumuzdaki otlar gibi bitmez. Honore de Balzac■ Şair ve yazarlar, farklı kültürlerden ve farklı inançlardan olan insanlar olmamıza rağmen, şiir hakkındaki yorumlarımız aşağı yukarı birbiriyle kesişen noktalarda buluşmaktadır. Yerli ve yabancı şairler ve yazarların tek cümleyle şiir hakkında yorumlarını sizinle paylaşmak ve beğeninize sunmak isterim. Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Şiir, düşünceyi duygu haline getirinceye kadar yoğurmaktır. Yahya Kemal Beyatlı Steward 60 Şiir, şuur dışı bir felsefe; felsefe, şuurlu bir şiirdir. Ziya Gökalp Bilginle ozan arasında yemyeşil bir alan uzanır; bilgin onu aşarsa bilge olur, ozan aşarsa ermiş olur. Halil Cibran Bir şiir kitabı yayımlamak, derin bir uçuruma gül yaprağı atarak gelecek sesi beklemektir. Don Marquis Dünya güzeldir ama bir şairin gözüyle daha da güzel olur. Johann Goethe Hasan ÇALT Our Vice President of Foundation, Kenan Derdiyok, is determining the micro problems and inconsistencies,looking at the tourism sector in a macro view and is also explaining these issues cannot be solved without providing all out solutions. Our new writer Gürcan Banger has started his article saying “the speed of producing and variation of information is gradually increasing, which affects individual and social life in many aspects.We will probably study the affects and conversion of information in life more intensely. Ayşecan RENDA Our President of Foundation, Erol Aydın,is explaining how the stewarding department is seen in accomodation sector, adding that the background is being built up by stewards on Daily basis. Another article which can be considered same, was written by Hakan Bozkır, who is the Steward Chief of Hilton Garden Inn Otel. Our wirter Yılmaz Kutlu has released a new albüm; Sazımdakiler. Mr. Kutlu has both lyricized and composed all the songs in this albüm. We congratulate him sincerely. Ferdi Koç, one of the department heads of Diversey, mentioned about the vital importance of floor cleaning in accomodation sector. Our instructor Ertan Anlı has mentioned about the subject of Sommelier,which has not developed in our country; but has a very important place in food and beverages sector in foreign countries. Our writer Taner Gürel, mentioned a very serious issue, ‘Child Brides’, on the basis of his own experiences. Another Steward Chief of us, Alaattin Akkaya, explained cleaning and hygiene in details and what to do and the points to consider starting from ourselves. Our architect-writer İnci Yürekli, interviewed with Taylan Alkan, who is a fashion designer, about corporate elegancy, one of the main elements of today’s label strategies. Gamze Şanlı Ak, who joined us recently, mentioned that the salads, which are seen as appetising with main course, have promoted to main course status and also explained how to predispose salad menu to our palate. Hasan Çalt, who is one of the crews of our sector and a poet in the meantime,wrote a pleasant article in respect of the meaning of poem. Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 The Service Manager of Çırağan Palaca Ümit Yılmaz is our guest writer in this issue. Mr. Yılmaz explained the rules to be obeyed in dining cosily. 61 Steward of the content in this issue A SHORT ENGLISH SUMMARY Our Steward Chief Sabahattin Güven is continuing his article series: Cleaning of Dishwashers and Washing Rules. İçimizden biri Eylül / Ekim - 2013 - Sayı: 17 Abdurrahman KALAY Steward 62 1963 İstanbul Kâğıthane (Ortabayır)doğumluyum. Yeni Levent Lisesi mezunuyum. Yiyecek ve İçecek sektörüne yaz tatillerinde olmak üzere İstanbul Venüs Pastanesi’nde çıraklık yaparak 1977 senesinde başladım. Askerliğime kadar ve askerlik sonrası 1988 senesi dâhil Eczacıbaşı Mutfak’ta çalışarak devam ettim. Eczacıbaşı’ndan ayrıldıktan sonra, otelcilik sektörüne 1989 senesinde Sheraton Towers Taksim’de Steward olarak başladım. Daha sonra 1992 senesinde İstanbul Mövenpick Maslak’ta shift leader olarak devam ettiğim stewarding bölümündeki çalışmam 1995 senesinde asst. chief steward olarak devam etti yine aynı bina da İstanbul Princess Hotel olarak 1996 yılında chief steward olarak devam ettiğim görevimi 2006 yılında işyeri değiştirerek Türkiye’nin önemli markası olan yine turizm sektörüne hizmet eden, İmren Marmara Balıkçılık’ın 2 yıl Antalya bölgesi müdürlüğünü yaptım. Daha sonra 2009 Eylül ayından bugüne değin sırası ile İstanbul WOW İstanbul Dedeman, Antalyalara Baia ve son olarak İstanbul Divan Asia’da Chief Stewrad olarak çalışmamı devam ettirmekteyim. Evliyim ve 2 erkek çocuk babasıyım. Steward Şeflerimiz * Soyisimlere göre alfabetik olarak sıralanmıştır. Hasan ATEŞ Cevahir Otel Tuğba BOZKURT Doubletree By Hilton Avcılar Kenan AKSOY Titanic İstanbul Taksim Erol AYDIN Çırağan Kempinski Ali BULUT Büyük Kulüp Fahri AKYÜREK WOW İstanbul İsmail AYDIN Sirince Hotel Kenan DERDİYOK The Ritz Carlton Kemal ATAKUL Swissotel The Bosphorus Cemal BATUMLİ Divan Elmadağ Hamit DÜLGAR Titanic Asya Hakan BOZKIR Hilton Garden İNN Talih DÜLGAR Radissons Blu Şişli Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Alaattin AKKAYA Titanic Bayrampaşa Steward 63 Halis DOĞAN Hikmet EFİR Tunay ERGÜL Sebahattin GÜVEN Celal GÜL Crowne Plaza Asia Marriott Hotel BTA Catering Atatürk havalanı Lares Park İstanbul Divan Elmadağ Şahin Hançer Divan City Tamer HOPAL Sheraton Ataköy Sabri KALKAN Marmara Pera Ahmet KILINÇ Polat Otel Ali ÖZDEMİR Cakes & Bakes Mehmet Ali ÖZTÜRK Holiday İnn Murat İLANLI The Marmara Abdurrahman KALAY Divan Asya İlkay KURT Hilton Bomonti Rahmi ÖREN Arif TAŞTAN H. Ercüment TUNÇER Moda Deniz Kulübü CVK Hotels Resort Park Bosphorus Wyndham İstanbul Kalamış Seyfettin AFACAN Shangri Hotel Kasım / Aralık - 2013 - Sayı: 18 Bahattin AYDIN Shangri Hotel Ahmet AYTEKİN Sheraton Maslak Mustafa HAN Conrad İstanbul Sefail KURTUL Divan Gaziantep Steward 64 Zikri YAKAR The Plaza Hotel Müslüm YETİŞOĞLU Hilton İstanbul Gürsel YILDIRIM İDO Deniz Yolları Rıza SARI Green Park Hotel