Topraklık ve Mengüç Caddeleri Sağlıklılaştırma Projesi
Transkript
Topraklık ve Mengüç Caddeleri Sağlıklılaştırma Projesi
TOPRAKLIK VE MENGÜÇ CADDELERĐ SAĞLIKLAŞTIRMA PROJESĐ ANALĐTĐK ETÜDÜ 5226 ve 3386 sayılı yasalar ile değişik 2863 Sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası kapsamında, Konya Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun 15.09.1989 tarih ve 551 sayılı Kararı ile belirlenen “Karatay Đlçesi Mevlana Külliyesi ve Çevresi Tarihi ve Kentsel Sit Alanı” içinde yer alan Konya Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun ........tarih ve .......sayılı Kararı ile onaylanmış olan “Koruma Amaçlı Đmar Planı” kararları ile uyumlu olarak hazırlanmış olan Topraklık ve Mengüç Caddelerinin Sağlıklılaştırma Projesi, söz konusu caddelerde yer alan tescilli ve tescilsiz taşınmaz kültür varlıklarının sokağa bakı veren cepheleri ile birlikte avlu duvarları, müştemilat, çeşme vb. mimari elemanların özgün sokak dokusu ve kentsel mobilya ile birlikte korunması, sağlıklaştırılarak yaşatılması ve çağdaş yaşama katılmasının sağlanmasının yanı sıra sokak dokusunu tanımlayan tüm öğelerin korunması ve belgelenmesine yönelik rölöve, restitüsyon, restorasyon, kentsel tasarım projelerini içermektedir. TOPRAKLIK VE MENGÜÇ CADDELERĐ SAĞLIKLAŞTIRMA PROJESĐ HEDEFLERĐ ve TEMEL ĐLKELER Proje alanımız Karatay ilçesinde Mevlana külliyesi yakın çevresinde yer alan Topraklık Caddesi, Mengüç Caddesi ve Selimiye caddeleri ile tanımlanmış olan ve koruma imar planına konu olan imar adasındaki iki ana caddeyi içermektedir. Proje alanında yer alan Topraklık caddesi Mevlana Külliyesinden girişte sadece cadde sağ tarafı olarak proje alanında yer alırken, Mengüç caddesinin Koruma Đmar Planı sınırları dışında bırakılmış olan sol tarafı da içermekte olduğu tarihi tescilli yapılar nedeniyle ve algılama bütünlüğünün de sağlanması kaygısıyla proje kapsamında değerlendirilmiştir. Proje alanımız; konut kullanımlarının yaygın olduğu, ancak Mevlana Külliyesine yakınlığı nedeniyle yoğun bir ticari baskı altında, ticaret merkezleri ile sarılmış, kentsel sit alanı niteliğini taşımaması halinde çok hızlı bir yenilenmeyle karşılaşması kaçınılmaz ve bu niteliğinden dolayı da özellikle geceleri güvenlik sorunları yaşamakta olan, bu nedenle de yapı sahiplerince büyük ölçüde düşük gelir gruplarına kiralama yolu ile terk edilmiş ve giderek sosyal çöküntü alanlarına dönüşmekte olan bir bölgedir. Bölgenin gelişiminin izlenmesinde Mevlana Külliyesinin özel bir önemi bulunmaktadır. Proje hedefimiz yılda yerli ve yabancı 1,5 milyon turistin ziyaretine konu olan Mevlana Külliyiyesinin ziyaretçi potansiyelini geliştirilmesi, ziyaret sürelerinin uzatılarak genelde saatlik ve tek merkezli olan turizm hareketliliğini Müzenin çok yakınındaki alana da kaydırarak ziyaret süresini ve buna bağlı turizm gelirlerinin arttırılmasıdır. Bölgenin rekreatif fonksiyonlarının arttırılması, yaya ve araç trafiğinin güçlendirilmesini sağlamak proje hedeflerimiz arasında yer almaktadır. Proje alanımız, Konya merkezinde tarihi evlerinin bir arada var oldukları son imar adası niteliğini taşımaktadır. Bu açıdan bakıldığında, anılan alanın içine girdiği sosyal çöküntü halinin ivedilikle giderilmesi özel bir önem arzetmektedir. Bu ise, anılan alanda Yeni ekonomik faaliyetlerin canlandırılarak, bölgenin mevcut turizm potansiyelinden yararlanma düzeyinin arttırılması ile mümkün görülmektedir. Konya'da tarihi evlerin artan rant baskısı ve populist yerel politikalar nedeniyle korunamaması, koruma bilincinin bölgede giderek zayıflamasını ve tescilli yapıların da kendi kaderlerine terk edilerek zaman içinde yok olmalarına seyirci kalınmasını gündeme getirmektedir. Proje alanımızda yer alan tescilli yapıların tamamının Kültür ve Turizm Bakanlığı kaynaklarından yararlanarak restorasyon ve onarımının yapılması proje nihai hedefi olmakla birlikte, söz konusu alanın sınırlarını oluşturan caddelerde yapılması planlanan sağlıklaştırma çalışmalarının yapı sahiplerine yeni bir ufuk açması da beklenen sonuçları arasında yer almaktadır. Sokak iyileştirme çalışmalarının temel ekseninde sadece bazı sivil mimari örneklerinin dış cephe iyileştirilmesi çalışmaları değil, özünde, kaybolmakta olan kent kimliğinin çağdaş ihtiyaçları da gözetir şekilde yeniden yaşatılması esprisi yer almaktadır. Projemiz bu gerçeklikten hareketle yol dokusunda da değişiklik yapılmasını önermekte olup, mevcur asfalt kullanımı yerine paket taş kullanımı ile bir taraftan gelewneksel yaol dokusunun yörede canlandırılmasını amaçlarken, öte yandan da sit alanı olarak ilan edilmiş tarihi adanın fiziki sınırlarının farklılaştırılarak, görünürlüğünün ve hissedilirliğinin amaçlanmıştır. arttırılması Yüksek kiracılık oranına sahip ve ticari alanların gece insansızlaşmasına bağlı olarak özellikle geceleri artan güvenlik sorunları ile karşılaşılan bölgede aydınlatma, basit bir ihtiyaçtan daha özel bir anlama haiz olmaktadır. Yol boyu yaya aydınlatması güvenlik sorunlarına neden olan karanlık ve gizlenme olanaklarının ortadan kaldırılması problemine yönelik olarak düşünülmüş olmakla birlikte, yörede gelişmesi beklenen dipğer turistik fonksiyonlarında yörede yer seçmelerini kolaylaştıracak bir etmen olarak görülmüştür. Bu noktada Projemiz; • Topraklık ve Mengüç Caddelerinin Sağlıklılaştırma Projesi, Konya Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun ........tarih ve .......sayılı Kararı ile onaylanmış olan “Koruma Amaçlı Đmar Planı” kararları doğrultusunda hazırlanmıştır. • Çevre ve yörenin doğal, kültürel, mimari, tarihi, ekonomik, estetik, görsel değerlerini ve özgün kimliğini koruyarak ön plana çıkaran bir projelendirme anlayışıyla hareket edilmiştir. • Proje alanımızın giderek artan bir sosyal çöküntü alanı haline dönüşmekte olduğu gözetilerek, yapıların turizme yönelik fonksiyon değişiklikleri önerileri proje kapsamında değerlendirilmiştir. • Projemiz; yasal, yönetsel, ekonomik ve teknik yönlerden uygulanabilir ve uygulama sürecinde yer alan eylemlerin tasarımını içermektedir. • Projelendirme sürecinde çevreye uyumlu tasarımlarla çevre kalitesini yükseltmek amaçlanmıştır. • Proje alanımızda yanlızca trafik yolları kullanımı ile tretuar kullanımları yer almaktadır. Proje alanında yer alan yer alan yolların çevresindeki alanlar ile işlevsel bütünlüğü korunarak çağdaş kullanımlara olanak verilirken, geleneksek mimari dokunun gelişmesi amaçlanmıştır. • Proje alanımızın özel sorunu olan güvenlik ihtiyacının yaya aydınlatmaları desteğinde geliştirilmesi planlanmıştır. • Proje alanımızın Mevlana Müze ziyaretçileri için Konya tarihi evleri ile de buluşma imkanı yaratması önceliklerimiz arasında yer almıştır. • Proje alanı ile kent bütünü ve çevresi arasında yaya ve taşıt ulaşımında, işlevsel, mekansal bütünlük ve süreklilik koruma imar planı esas alınarak sağlanmıştır. • Elektrik ve telefon direklerinin, reklam panolarının, altyapı hatlarının ve benzerlerinin yaratacağı karmaşıklığın giderilmesi yönünde düzenlemelere proje kasamında yer verilmiştir. • Temiz su, pis su, atık, çöp,yangın vb. altyapı sistemlerinin yeterliliği ve etkililiği ilgili belediyesince calışma öncesi koşullarda sağlamış olup, proje kapsamında farklı çözüm önerileri geliştirilmemiştir. • Topraklık ve Mengüç Caddelerinin Sağlıklılaştırma Projesi kapsamında Koruma amaçlı imar planı veya uygulama imar planı hükümlerine aykırı olarak yeni yapı veya yapılaşma koşulu oluşturulmamıştır. KONYA GENEL TARĐHÇE Konya, M.Ö. 7000'li yıllardan itibaren çeşitli medeniyetlere sahne olmuş, tarihi açıdan önemli bir merkezdir. Konya, Asya ile avrupa arasında köprü oluşturan Anadolu'nun ortasında coğrafi olarak konumlanmış olduğundan en eski ticaret yolları üzerinde yer almış ve bu nedenle de değişik dönemlerde çeşitli akın ve istilalarla karşılaşmıştır. Etilerin M.Ö 7000 yıllarında Anadolu'da ortaya çıkmalarına ilşkin izler Konya' da da görülmektedir. M.Ö. 1200 yıllarına kadar hüküm süren Eti (Hitit) imparatorluğunun yıkılması ile Friglerin hakimiyetine geçen bölge, Mö. 556 da Lidya tarafından ele geçirilmiş, Bir süre Medler ile Lidyalıların istilasına uğrayan Konya, M.Ö. 546'da Đran Hükümdari Keyhüsrev tarafından ele geçirilerek burad sertablık kurulmuştur. Büyük Đskender tarafından M.Ö. 334 yılındaĐranilerden alınan Konya, Đskenderin M.Ö. 323 yılındaki ölümü üzerine 323-309 tarihleri arasında Saltanat Naipliği olarak idare edilmiş, Konya'nın 309 yılında Đskenderin komutanlarından Antigon tarfından krallık gasp edilmesi üzerine M.Ö. 276 ya kadar hüküm süren Romanın bölünmesi ile sonuçlanan iç savaş döneminden sonra gene Roma komutanlarının birinin yönetimine bırakılmıştı. M.Ö. 200 yılına kadar süren bu dönem sonunda Konya M.Ö. 200 191 yılları arasında Selefküslerin istilasına uğradıysa da, toparlanan Roma imparatorluğu tarafından geri kazanılmış ve M.S. 395 yılına kadar Romanın bir vilayeti olarak kalmış, Romanın bölünmesinin ardından ise, Bizans'a devredilmiştir. Hristiyanlığın ilk çağlarında Kudüsten kaçarak Anadolu'ya sığınan hristiyanlardan bir bölümü de Konya'ya yerleşmiştir. Đsa'nın havarilerinden olan Sen Pol, incilin propagandasını yapmak üzere Konya'ya gelince, kaçak hristiyanların bir bölümü de ona katılmış ve bu dönemde Konya'da hristiyan kültürünün izleri oluşmuştur. Konya'nın tarihsel adının bu dönemde yöredeki hristiyanlığa ait resimlerin “Đcon” ların çokluğu nedeniyle “Đconium” olduğu söylense de Konya adının Hititlerden sonraki adı olan “Kuvanaa” isminden günümüze geldiği sanılmaktadır. Đslamın ortaya çıkışı ve Anadoluya yayılmaya başlamasıyla birlikte eski çağlardan beri Likonya olarak adlandırılan bölge olan Konya bölgesi yeni savaşlara sahne olmuştur. Büyük Selçuklu Hükümdari Alpaslan ile Bizans Đmparatorı Romen Diyojenin 1071'de Malazgirtte sonuçlanan savaşından Romen diyojenin malup çıkması üzerine Bizansin Anadoludaki hakimiyeti zayıflamış, Alp Arslanın yerine geçen Melikşah'ın Anadolunun fethi için görevlendirdiği Kutulmuşoğlu Süleyman Đznik'e kadar gelmiştir. Melikşahtan sonra Selçuk Devleti de bölünmüş, kurulan dört ayrı devletten biri olan Anadolu Seçuki Devletinin ilk hükümdarı olan Süleyman tarafından önce Đznik alınmış ve hükümet merkezi yapılmış, ardından Konya 1088'de Anadolu Selçuklu Devletinin başkenti olmuştur. Anadolu Selçuklu Devleti 1077'den 1308 yılına kadar 238 yıl varlığını sürdürmüştür. Konya Selçuklular döneminde en ihtişamlı dönemini yaşamış olup,bu dönemde Anadolunun pek çok bölgesinde de görülen camiler, medreseler, mektepler, kervansaraylar, su yolları darüşşifalar Konya nın günümüze yansıyan en önemli tarihi yapılarını oluşturmuştur. Uzun süren refah dönemi sonunda zayıflayan Selçuklular13031327 yılları arasında Đlhanlıların hakimiyetine geçmiş, Đlhanlılarında zayıflamalarının ardından Anadolu'da pek çok küçük devlet kurulmuştur. Bu arada Konya'da kurulan Karamanoğulları devleti 1256-1487 tarihları arasında iki asırdan fazla süre hüküm sürmüştür. 1331 de Osmanoğullarından 1. Murat'a yenilen KaramanoğullarıOsmanoğullarının yumuşak davranışlarından istifade ederek varlıklarını sürdürmüşler se de, irili ufaklı pek çok istila ve savaş bu dönemde yaşanmış, 1465 yılında Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmet tarafından Karamanoğulları Beyliği ortadan kaldırılmış ve Konya Osmanlı Đmparatorluğu sınırları içine alınmıştır. Fatih Sultan Mehmet, 1470 yılında 4'üncü Eyalet olarak Karaman eyaletini kurmuş, merkezini de Konya şehri yapmıştır. 17'inci yüzyılda Karaman eyaletinin sınırları genişlemiş, Tanzimat döneminde de ismi değişerek Konya Eyaleti adını almıştır. Konya şehrinin nüfusu o tarihlerde 1.825 olup, Türkiye'nin 11'inci ve dünyanın da 69'uncu büyük şehriydi. Mondros Ateşkes Antlaşmasından sonra, Konya Đtalyanlar tarafından işgal edilmiş ise de, 20 Mart 1920 tarihinde işgalden tamamen kurtarılmıştır. KONYA DA BELEDĐYE TEŞKĐLATININ KURULUŞU Konya’da ilk mahalli teşkilatın 1830 yılında Çarşı Ağalığı (Đhtisap Ağalığı) adı altında kurulduğu belirtilmektedir. Bu teşkilatın 1876 yılında belediye teşkilatı haline dönüştürülmesiyle Konya Đlk belediyesine sahip olmuştur. Konya Belediyesi’nin kuruluş tarihiyle ilgili olarak bazı kaynaklarda 1868 yılı verilmektedir.Belediye Başkanı olarak Muhasebeci Rahmi Bey’in adı geçmekte olup görevden ayrılış tarihi 1869’dur. 1869 -1876 yılları arasında herhangi bir belediye başkanı kaynakta belirtilmediğinden, Belediye’nin kuruluş tarihini 1876 olarak kabul etmek daha doğru olacaktır. Seyyahlar 1800 ve daha sonraki yıllarda Konya nüfusunu 15.000 - 20.000 arasında göstermiştir. 1853 yılında Konya’ya gelmiş olan Jeolog P.D. Techihatchef şehrin nüfusunun 22.500, 1890 yılında ise Seyyah M.Gine 44.000 olduğunu yazmaktadır. 1868 yılı salnamesi Konya nüfusunu 16.732 Sille ve Hatunsaray ile birlikte 17.649 olarak göstermektedir. 1884 salnamesine göre nüfus 40.795’tir. 1894 salnamesine göre ise, 9.265 hanede 42.318 Müslüman, 1566 Ermeni, 899 Rum olmak üzere toplam 44.762’dir Seyyahnamelerin ve salnamelerin verdiği rakamlar Konya nüfusunun uzun yıllar 20.000 – 40.000 arasında olduğunu, fazla bir değişiklik göstermediğini, şehrin çeşitli nedenlerle gelişemediğini belirtmektedir. KARATAY ĐLÇESĐ, MEVLANA KÜLLĐYESĐ VE ÇEVRESĐNDE TARĐHSEL GELĐŞĐM Karatay ilçesinde yer alan ve bu gün müze olarak kullanılmakta olan Mevlana Dergahının yeri, Selçuklu Sarayının gül bahçesi iken bahçe, Sultan Alaadin Keykubat tarafından Mevlana'nın babası Sultanü'l Ulema Bahaeddin Veled'e hediye edilmiştir. Sultanü'l Ulema 12 ocak 1231 yılında vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesinde yapılan ilk defindir. Sultan'ül Ulema'nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlana'ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlana "Gök Kubbe'den daha iyi türbe mi olur? “ diyerek bu isteği reddetmiştir. Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlânâ'nın oğlu Sultan Veled mevlana'nın mezarının üstünde türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. "Kubbe-i Hadra" Yeşil Türbe denilen türbe dört fil ayağı (Kalın sutun) üzerine 130.000 Selçuki Dirhemine mimar Tebrizli Bedreddin'e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşaat faaliyetleri hiç bitmemiş, 19.y.y. ın sonuna kadar devam etmiştir. Mevlevi Dergahı ve türbe 1926 yılında "Konya Asar-ı Atıka Müzesi" adı altında müze olarak hizmete başlamıştır. 1954 yılında ise müzenin teşhir tanzimi yeniden elden geçilmiş ve müzeni adı "Mevlana Müzesi” olarak değiştirilmiştir. Müze alanı bahçesi ile birlikte 6.500 m2. Đken, yeni istimlak edilerek Gül bahçesi olarak düzenlenen bölümlerle birlikte 18.000 m2. ye ulaşmıştır. Müzenin avlusuna "Dervişan Kapısı" ndan girilir. Avlunun Kuzey ve Batı yönü boyunca Derviş hücreleri yer almaktadır. Güney yönü, Matbah ve Hürrem Paşa Türbesinden sonra, Üçler Mezarlığına açılan Hamuşun (Susmuşlar) kapısı ile son bulur. Avlunun doğusunda ise Sinan Paşa, Fatma Hatun ve Hasan Paşa Türbeleri yanında Semâhâne ve Mescit bölümleri ile Mevlana ve aile fertlerinin mezarlarının da içerisinde bulunduğu ana bina yer alır. Avluda Yavuz Sultan Selim'in 1512 yılında yaptırdığı üzeri kapalı Şadırvan ile Şeb-i Aruz (Düğün Gecesi) havuzu ve avlunun kuzey yönünde yer alan selsebil adı verilen çeşme bulunmaktadır. Yılda Turizm il müdürlüğü verilerine göre 1.5 milyon yerli yabancı turist tarafından ziyaret edilmekte olan Mevlana müzesi ile kentsel sit alanı bitişiktir. Mevlana Müze ziyaretçilerinin diğer turistik hareketlerden en önemli farkı bölgeye yapılan ziyaretin tek merkezli ve adeta saatlik bir ziyaret niteliğinde olmasından kaynaklanmaktadır. Bu yapı ise bölgede yaratılan turizm gelirinin neredeyse müze giriş ücretinden ibaret kalması anlamındadır ki, bu da; Konya'nın turizm gelirlerinden hak ettiği payı alamaması anlamındadır. KONYA ŞEHĐR DOKUSU: Likonyanın en önemli merkezi olarak tarihte yerini bulan ve Selçukluların başkenti olan Konya, aynı zamanda Mevlevi tarikatının doğduğu ve geliştiği coğrafyası nedeniyle farklı dönemlerde sanat ve kültürel gelişmelere beşiklik etmiştir. Bu önemi nedeniyle pek çok seyyah tarafından ziyaret edilen Konya şehrinin tarihteki gelişmesi konusunda elimizde farklı seyahatnameler delil teşkil etmektedir. 14. yüzyılda Konya'yı ziyaret eden Đbni Battuta'nın Konya tanımı şöyledir; “ Konya büyük bir beldedir. Tarzı bina tesisi gayet latif ve dilperiz ve meyah ve enhar ve besaatin ve fevakihi ve firdir...Sokakları, caddesi vâsi ve çarşılarının tertibi bediîdir. Her san'at ehli, bir mahallei mahsus işgal eder”(1) Aynı yüzyılda Hamdullah Mustafi adlı kişi tarafından yazılmış olan “Nüzhetülkulûp” isimli eserde ise, Konya'daki surdan ve sur içindeki saraydan söz edilmekle birlikte, günümüzde bu sur ve saray mevcut değildir. 16i yüzyılda Konyanın nüfusu çoğalmış ve şehir dış kale çevrelerinden çıkarak büyümüştür. Bu asırda Konyadan bahseden Arp seyyah Gazzi; ”Konya güzel bir Şehirdir. Ağaçları, çeşitli bahçeleri, büyük zengin çarşıları, geniş evleri, güzel türbeleri, şirin mesçitleri vardır... Karaman memleketi arsasında buna benzer ikinci bir şehir yoktur.” denmektedir.(2) 1650 yılında Konya'ya gelen Evliya Çelebi Konya hakkında oldukça ayrıntılı bilgi vermektedir. “ Camilerin en eskisi Alâddin evvel camiidir. Darülkuralları, darülhadisleri, yüz yetmiş sübyan mektebi, tekkeleri vardır. Üçyüzkırk kadar bağlı, bahçeli, akarsulu sarayları vardır. Bedesteni ile beraber, bin dokuz yüz dükkanı vardır. Peçevi şehrinin Baruthane mesiresi, Kırımın sudak bağı, Đstanbulun yüz yetmişten ziyade bahçe ve gülistanları, Tebrizin Şahıcıhan bağı, bu Konya'nın Meram mesiresinin yanında bir çimenzar bile değildirler” (3) Đkinci Mahmut zamanında, Türk ordusuna hizmet etmiş olan Maraşal von Moltke ise Konya hakkında şöyle yazmaktadır; ”Burasını, zamanın yıkıcı tesirinden ziyade insanları, kendi sekenesi harap etmiştir. Burada bir devrin mebanisi, mutlaka, bir evvelki devrin enkazı ile meydana getirilir.”(4) Clement Huart ise “Konia” adlı esrinde şehrin yollarından şöyle bahsetmektedir; “Şahrin en eski tarafları ve şimal cihetinde, bir daha geri dönmeyecek olan mazinin temaşasiyle uyumuş olan, şarkı daha iyi hatırlatan ve bazı yerlerinde bir kaç kapı açılmış kerpiçten duvarlar arasında gayrı muntazam uzun sokaklar var.” (5) 1800 yılında Konyanın nüfusunun 15- 20.000 arasında olduğunu, 1853'te 22.500 e ulaşan nüfusun 1890 da 44.000'e vardığını gene seyahhaların anlatımlarından öğrenmekteyiz. Régis Delbeuf adlı seyyah 1901 de Konya nüfusunu 52.000 olduğunu belirtmektedir. Konya evleri konusunda günümüze uzanan en ayrıntılı çalışma 1951 yılında basımı yapılmış olan Celile BERK'in Doçentlik tezidir. Söz konusu çalışmanın bir bölümünde 1950 lerin Konyası hakkında kentsel dokuyu anlatan betimlemeler yer almaktadır. “Uzun bir kara yolculuğu esnasında karşılaşılan ıssız, yeknesak kurak manzara, oldukça yorucudur. Lakin uzakta Konya, çölde hissedilen serap gibi etrafındaki yeşillikleri, bunların arasındaki minareleri, ortada yükselen Alaeddin tepesi ile içleri açacak kadar güzeldir.(...) Şehrin içine giden yol, iki tarafındaki ağaçların üstte bir tonoz teşkil etmeleri ile gölgelikli, serin ve ferahtır. Asfaltın bittiği yerde Atatürkün abidesini geçtikten sonra Konya Lisesi,askeri binaları, Halkevi, Orduevi ve şehrin istasyona doğru yeni inkişaf etmeye başlayan kısmındaki modern binaları geçerek Aleaddin tepesi eteklerine gelinir.(...) Bu tepeden Konya ve etrafı çok güzel seyredilebilir. (...) Şehir daha ziyade Aleaddin tepesinin doğu tarfındadır. Bu tarafta, tepeden hükümet meydanına kadar geniş bir yol uzanır. Bu günkü Konya'nın ana caddesi budur. (..)Meydanın arka tarafını, muntazam bloklar halinde çarşı teşkil eder. Parselman itibariyle, burası hiç de şarkı andırmaz. Çarşı tarafının arka tarafında ise eski Konya'nın merkezini teşkil eden müze (Mevlânanın Türbesi) ve etrafındaki en eski mahalleler sıralanır.Çarşının bir yanından, kuzey – güney istikametinde uzanan Đstanbul caddesi de şehrin eskidenberi en önemli yollarından biridir.”(6) Celile Berk'in çarşının parselasyonuna ilşkin yorumu, Konya'nın tarihi ile ilgili çalışmalar yapan Sn M. Sabri Doğan'ın “Konya'nın Belediyecilik ile ilgili Fıkraları” adlı makalesindeki bir fıkra ile de onaylanmaktadır. “Zaman, zaman Konya'yı ve Konyalıyı derinde etkilemiş olaylar olmuştur. Bunlardan birisi de halkı derinden yaralayan 1868 Konya Çarşı yangınıdır. Anlatacağımız fıkra bu yangından sonra yaraların sarılması sırasında geçen gerçek bir olaydan fıkralaştırılmıştır. Buna göre; Yağcı Mehmet Efendi Hoca'nın 1284 yangınında dükkânı yanar. Yanan dükkân yerlerinin ölçülüp biçilmesi ve sınırlarının tespiti için Vali Esat Paşa, Nafıa mühendisini vazifelendirir. Mühendis dükkân yerlerini ölçerken, zengine fakire göre bir ölçü tutturur. Sıra Yağcı Mehmet Efendi Hoca'nın yerine gelir. Mühendis ölçüyü yine kıt tutar. Mühendisin adil olmayan ölçüsüne karşı Yağcı Mehmet Efendi Hoca; -Bana bak, mühendis efendi! Zenginlerin dükkân yerleri ölçülürken Nafıanın arşını uzuyor da, fakirlerinkinde kısalıyor mu?” (7) Bu anlatımdan da anlaşılacağı üzere, yangın sonrasında yapılan ölçümler sırasında fıkradaki gibi zengin fakir ayırımına bağlı olması düşünülemiyecek olan yangın sonrası parselasyon çalışmalarında, mevcut durumun aynen korunması değil, belli bir şehircilik anlayışı ile yeni bir parselasyon düzeninin oluşturulması hedeflenmiştir. Konya' kent dokusunda günümüzde de izleri sürülebilen bir kentsel fonksiyonun oldukça ayrıksı bir özelliğine Sn. Berk dikkati çekmektedir. “Şehrin mahallelerinde ne bir kahvehaneye ne de bir eğlence yerine rastlanır. Bu gün dahi (1950 lerden bahsediliyor)gazino ve kahvehaneler oldukça tenhadır.”(8) Konya genelinde eğlence ve rekreasyon alanlarının son derece sınırlı olmasının görüldüğü gibi kent kültürü ile yakın bir ilşkisi bulunmaktadır. Özelemek gerekirse; Konya da kent dokusunun zaman içinde geçmiş medeniyetlerin izlerini silerek gelişmesi olgusunun günümüze dek uzanan geçmiş içinde en yoğun kentsel kültürel uzantı olduğun, Đkinci Mahmut zamanında, Türk ordusuna hizmet etmiş olan Maraşal von Moltke'nin ”Burasını, zamanın yıkıcı tesirinden ziyade insanları, kendi sekenesi harap etmiştir. Burada bir devrin mebanisi, mutlaka, bir evvelki devrin enkazı ile meydana getirilir.” sözlerinin günümüz Konyasında da hala geçerli olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Konya nın kentsel sliuetini 1950 lerde dahi oluşturan cami minareleri günümüz Konyasında kentsel rant beklentileri nedeniyle geniş ve düz bir coğrafyaya sahip olmasına karşın dikine büyüyen kentte kaybolmuş durumdadır. Konya evlerinin son örnekleri de kaybolmaya yüz tutmuş durumdadır. Kent merkezinde Konya kentsel dokusunun son örneklerinin yer aldığı sit alanı içinde dahi çarpık ve yüksek katlı yapılaşma tehdidi sürmektedir. Konya'da çok yakın zamanda dahi popülist politikalarla tescilli yapların büyük bir bölümünün ortadan kaldırılması için özel bir çaba gösterilmiştir. 1928 ve 1941 yıllarında Türk Tarih Kurumunca yapılmış olan tesciller ve sonrasında Kültür Bakanlığı'nca oluşturulan envanterler zaman içinde tescilden düşürülmüş, son olarak ta, 1984 yılında çıkarılan imar affına binaen kentsel sit alanı sınırları daraltılarak bu gün olduğu sınırlara çekilmiş olmakla birlikte, kentte yoğun yurt içi ve yurt dışı turist kapasitesinin varlığına rağmen, kentte Konyayı Konya yapan tarihi ve kültürel değerlerin tahribinin önlenmesi konusunda ciddi önlemler ve kamuoyu yaratma çabaları geliştirilmemiş durumdadır. Proje alanımız, Konya kent merkezinde kalan üçgenimsi yapıya sahip tek ve son sit alanını çevreleyen ana akslardan ikisini içermektedir. Bu nedenle, yapılan çalışmada önceden yapılmış hataların tekrarlanmaması, bölgenin kent dokusunun ayrıntılı olarak incelenerek, yapılacak çalışmanın ada iç bölgelerinde yapılacak düzenlemelerle birleştiğinde “Konya Kültürel Kimliğini” vurgulamaya yardımcı olmasına özen gösterilmesine öncelik verilmiştir. Projemizin kendisi için belirlemiş olduğu misyon gereğince kent dokusunu vurgulayan ana ögeler üzerinde ayrıntılı bir dökümantasyon çalışması yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bu nedenle Konya analitik etüdlerinde sokak dokusunu oluşturan ve daha önceden çalışılmış, dökümante edilmiş hemen hemen tüm ögeler inceleme alanımızda değerlendirilmeye çalışılmıştır. 1-ÖNDER, Mehmet, Seyahatnamelerde Konya, Yeni Kitabevi,1948 2-ÖNDER, Mehmet, Seyahatnamelerde Konya, Yeni Kitabevi,1948 3-Evliya Çelebi Seyahatnamesi ııı. Cilt 4- Von Moltke, Briefe aus der Türkei (1835-1839) Berlin, 1911 5- Clement Huart, Konia, La Ville des Derviches Toutneurs,Paris,1897 6-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950 tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, istanbul, 1951, s: 18-19 7-M. Sabri Doğan,” Konya'nın Belediyecilik ile ilgili Fıkraları”, Konya Makaleler, www.konya.bel.tr 8-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950 tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, istanbul, 1951, s: 38 KONYA DA YOL DOKUSU: Konya'da yol dokusu konusunda seyahatnamelerden bazı izlerin sürülmesi mümkündür.14. yüzyılda Konya'yı ziyaret eden Đbni Battuta'nın Konya tanımında; “Sokakları, caddesi vâsi ve çarşılarının tertibi bediîdir. Her san'at ehli, bir mahallei mahsus işgal eder”(1) sözleri 14. y.y. dan itibaren Konya'da cadde ve sokak düzeninin varlığına işaret etmektedir. Clement Huart ise “Konia” adlı esrinde yollarından şöyle bahsetmektedir; “Şahrin en eski tarafları ve şimal cihetinde, bir daha geri dönmeyecek olan mazinin temaşasiyle uyumuş olan, şarkı daha iyi hatırlatan ve bazı yerlerinde bir kaç kapı açılmış kerpiçten duvarlar arasında gayrı muntazam uzun sokaklar var.” (2) 1950'ler Konyasının caddeleri konusunda sayın Berk; “Konyada yollar geniştir. Bilhassa eskidenberi mevcut olan Karaman yolu, Araplar yolu, Sedirler yolu gibi esas yollar gayet geniştir. Bunların iki cidarını kerpiç bahçe duvarları ve bazende evlerin kapalı yüzleri teşkil eder. Alçak olan bu cidarlar zeminin tozlu toprağı rengindedir. “Bir minareye çıkıp şehre bakacak olursak Hiçbir yolu kesin olarak takip edemeyiz. Yollar o kadar birbirine karışmıştır.Arkalarını şehrin yollarına çevirmiş evlerin mahrem addedilen iç kısımları, bu şerefeden sezilebilir.(...) girintili çıkıntılı sokaklar, çıkmaz yollar boldur. Yolların karışık labirentler teşkil etmesini bir çok âlimler, Türklerin evvela, iklim dolayısıyla, göçebe olduklarını ve çadırlarda yaşadıklarını ve yollarını da lâalettayin kurulan çadırların aralarından geçirdiklerini ve soralarıda buralara yerleşip çadırlarını binalara tahvil ettiklerini söyleyerek izah ederler.”(3) Berk Doçentlik tezi nedeniyle yapmış olduğu alan çalışmasında Konya yolları ile ilgili olarak önemli tesbitlerde bulunmuştur.”..Konyada rastladığım bir vaziyeti burada zikretmeden geçmek istemiyorum. Yukarıda da söylendiği gibi, Konyanın belli başlı caddeleri gayet geniştir. Bu yolları sınırlayan duvarlar ve orad bulunan kapılarla delinmiştir. Bu kapılardan içeri girilince, daima bahçe, hayat veya evle karşılaşılmaz. Bazen bu kapıdan tekrar yola geçilir. Bu yol dardır ve bazen kısa, bazen epeyce uzundur; bazen düz bazen kıvrımlıdır. Bu yolun iki yanı bahçe kapılarına havi yüksek duvarlarla çevrilidir. Yol içinde yol olan bu vaziywet karşısında Konyalılardan aldığım malûmatla vardığım netice şu olmuştur: Etrafında bağ ve bahçesi, yani bütün gelir menbaı bulunan bir aile, evini bağının, tarlasının ortasına kurmuştur. Aile bağları kuvvetli olan Konya'da (ve Anadoluda) evlatlar evlenirken baba, tarlasının bir kısmını evlenen çocuğuna ayırır ve orada ev inşaa eder. Evlenmek tabiri de buradan gelse gerek (..) Bu suretle bir bütün tarla, zamanla iki ve daha fazla parçalara ayrılır. Bir nesil sonra, artık ilk aileye bağlılık azalmıştır. Kardeşler ve akrabalar birbirlerine bağlılıklarını hissetmekle beraber, yaşama tarzlarının şekli icabı, her aile kendi hayatını etraftan tecrit eder. Bu ailelerde kendi arazi parçalarını birer duvar ve ikinci bir sokakla ayırırlar.(..) Zaten, dış sokak kapısı o zaman kadar çürümüş ve yıkılmıştır. Ve bu ikinci sokakta karışık bir çıkmaz yol halini alır. Diğer tarftan da ayni gelişme ve gelişmeler vaki olunca, bazen iki çıkmaz birleşirler. Böylelikle, bu gün şahit olduğumuz yolların bir kısmı meydana gelir. Konyanın bütün yollarının bu şekilde meydana geldiklerini iddia etmemekle beraber, yukarıda anlattığım şeklin muhtelif safhalarını, bilhassa Araplar ve Sedirler taraflarında görmek mümkündür”(4) Konyada yol dokusu hakkında ulaşabildiğimiz bilgilere baktığımızda kerpiç evler arasında toprak yolların yaygın olmasına karşın, özellikle eski mahallelerde arnavut kaldırımı uygulamalarının yaygın olduğunu, yağmur sularının isalesi amacıyla yol ortalarından su yollarının geçirildiğini gene Sn. Berk'in gözlemlerinden öğrenmekteyiz. Şöyle ki; “ Bazı eski mahallelerde, yolların belkemiği istikametinde, yağmur sularını akıtan muntazam su yolları yapılmıştır. Bunlara Karamanda da tesadüf etmek mümkündür. Mevlana Türbesi civarındaki bir mahallede ise bu oluklar Sille taşından oyulmuş muntazam profilli su yollarıdır.” (5) “Konya sokakları gezilmek için yapılmış değillerdir. Ekseriya arnavut kaldırımı ile kaplı olan bu yollara ehemmiyet verilmemiştir. Ekseriya trotuvar yoktur. Olsa da gayet dardır. Çörtenlerden gelen sularda yolların ortasına akmaktadır.”(6) M. Sabri Doğan, Konya'nın kaldırımları konusunda bir makale yayınlamış durumdadır. Yusuf Oğuzoğlu'nun Ankara'da 23-27 Mayıs 1988'de yapılan VI. Araştırma Sonuçları Toplantısında sunduğu "Konya'da Mevlana Müzesi'ndeki Şer'iyye Sicillerine Göre 17. Yüzyılda Konya Şehir Dokusunun Özellikleri" bildiriden alıntılar yapan Doğan; “Bu bildiriden anladığımıza göre Konya Mevlana Müzesindeki bir sicil kaydından ( Konya şer'iyye sicilleri 19/146 ); "1683 yılında Elhac Đshak Efendi tarafından şehrin en işlek iki kapısı olan Ertaş ve At-Pazarı kapıları yakınındaki Buğday Pazarından Semerciler Çarşısı'na kadar kaldırım inşa edilmiştir. “... ” Ayrıca ikinci bir şeri'yye siciline göre ise (Konya şer'iyye sicilleri 16/91); Aynı şekilde Kaldırım konusunun şehrin başka kesimlerinde de alt-yapı öğesi olarak yer aldığını görmekteyiz. "1672 yılında Mevlana zaviyesi yakınındaki Kiremidli Handan Şehir Irağına kadar kaldırım döşetilmiştir" Sonuçta; Đslam Medeniyetini "Kaldırımların olmadığı bir medeniyet" olarak görmek son derece yanlış bir yaklaşımdır“sonucuna varmaktadır.(7) Yol altyapısı konusunda da bilgi veren Sn Berk 1950 yılındaki araştırmasında “ Selçuklulardan kalma ve Osmanlı zamanında tamir edilip şebekesi genişletilmiş bulunan kanalizasyon künklerinin ise bu gün hala muntazam bir şekilde işlediklerini Belediye Fen Đşleri Müdürlüğü bildirmektedir. “(8) diyerek, sit alanı içinde şebeke yenilemesi yapılmayan önemli bir bölümde Selçuklu ve Osmanlı alt yapısının günümüzde de halen kullanılmakta olabileceği uyarısını bizlere yapmaktadır. 1-ÖNDER, Mehmet, Seyahatnamelerde Konya, Yeni Kitabevi,1948 2- Clement Huart, Konia, La Ville des Derviches Toutneurs,Paris,1897 3-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950 tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, Đstanbul, 1951, s:31 4-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950 tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, Đstanbul, 1951, s:32 5-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950 tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, Đstanbul, 1951, s:34 6-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950 tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, Đstanbul, 1951, s:36 7-M. Sabri Doğan,” 17. yüzyılda Konya Kaldırımları”, Konya Makaleler, www.konya.bel.tr 8-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950 tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, Đstanbul, 1951, s:36 KONYA EVLERĐ : Proje alanımız olan Mengüç ve Topraklık Caddelerinde geleneksel Konya kerpiç ve kagir evlerinin son derece özgün örnekleri yer almaktadır. Konya Kültür ve Tabiat Varlıkları Koruma Kurulunun 15.09.1989 tarih ve 551 sayılı Kararı ile belirlenen “Karatay Đlçesi Mevlana Külliyesi ve Çevresi Tarihi ve Kentsel Sit Alanı”.içerisinde ..... tarih ve sayılı kararları ile koruma altına alınmış..... adet kerpiç,... adet kagir tescilli ev bulunmaktadır. Aynı şekilde Mengüç caddesinde ise tescilli ev sayısı;..........olup, bunlardan..........adedi kargir, .......adedi ise kerpiç ev niteliğindedir. Konya evleri konusunda günümüze uzanan en ayrıntılı çalışma 1951 yılında basımı yapılmış olan Celile BERK'in Doçentlik tezidir. Berk çalışması sırasında tipik Konya sivil mimari örneklerini oluşturabilecek evlerin ayrıntılı etüd ve röleve çalışmalarını yaparak,ev tipolojilerini çıkarmış, örtak özellikleri saptamış ve evleri bilimsel anlamda ilk kez guruplayarak, Konya'da bu gün yerinde olmayan bir çok yapıya ilşkin bilgiyi günümüze aktarmış durumdadır. Konya içindeki evlerle etrafındaki ve bağlarındaki evler hemen hemen aynı mimari karakteri taşımaktadırlar. Bu, bilhassa, evlerin mütevazi olanlarında kendini daha açık bir biçimde gösterir. Bu da Konya için en tipik ev örneklerini ortaya koymaktadır, çünkü bu evlerde oturanlar , gelirleri nisbeten az olduğu için , yabancı etkilerden görece uzak kalmışlardır. Böylece geleneksel yaşayış şekillerini daha muhafazakar bir tarzda devam ettirirler. Konya şehrinin evlerini , plan itibariyle ,esas olarak , iki kısma ayırmak mümkündür. 1. Hayatlı evler, 2. Sofalı evler 1. Hayatlı Evler , Bunlar şehrin en karekteristik tipini taşıyanlardır ki nisbeten ufak çapta binalardır, Bu evlere, sokaktan bir hayat vasıtası ile girilir . Konyada hayat tabiri, zemini taşla döşeli bir ön bahçedir. Oldukça monoton , gölgesiz, çeşnisiz ve yazın güneşli bir yoldan sonra bahçe kapısını açıp hayata girilince , büyük bir ferahlık hissedilir, cünkü burası dışarıya nazaran loş , tamamen yüksek duvarlarla çevrilmiş , ağaçlıklı , çiçeklikli , serin bir yerdir .Yaz günleri ekseriye aileler bu hayatta , açık havada geçirler. Genellikle , sokaktan hayata girildiği yerde, yan tarafta , hela ve mutfağı içeren bir yapı vardır. Bu evin esas kısmından ayrı bir kütledir. Ekseri evlerde ve özellikle daha eski olanlarda , ev karşıya gelir, yani bina yoldan uzaktadır ve sokaktan gözükmez. Fakat, daha sonraları hayatın yan tarafına da sokaktan görülebilecek şekilde yapılmışlardır. Hatta, bazen, sokağa bakarlar. Bu gruptaki evlerin en belirgin özellikleri, odaların yanyana sıralanıp doğrudan doğruya tahtaboşa açılmış olmalarıdır. Bu gruptaki evleri de üçe ayırmak mümkündür. a. Tek katlı evler b. Đki katlı evler. c. Mabeynli evler a. Tek katlı evlerde alt kat odaları hayatın zemini ile aynı seviyede değildir. Zeminden 11.5 m kadar yükseltilmiştir. Bu yolla, izbe denilen bodrum katına ufak pencereler açmak ölanağına kavuşulduğu gibi üstteki odalar da rutubetten korunmuş olurlar. b. Đki katlı evlerde ise alt kat odaları hayatın zemini ile aynı seviyededir . Bu odalar depo, anbar, ahır olarak kullanıldıkları gibi çoğunlukla oturma odaları olarak ta cok kullanılmaktadır. Đkinci kata , dışarıdan ahşap bir merdiven yoluyla çıkılır. c. Mabeynli evlerde, tek katlı, iki odalı evlerdir . Bu Odalara evin ortasında bulunan bir mabeyn vasıtası ile girilir. Bu tip evler , hayatlı evlerin soğuğa karşı daha iyi tedbir alınmış şekilleridr ki bunlar hayatlı evlerden sofalı evlere geçiş şeklini de teşkil ederler. Hayatlı evler gurubunun en basit örneği tek odalı olan evlerdir. Konyanın eski semtlerinden biri olan Araplar mahallesinde bu ev şekline, yaygın bir biçimde rastlanmaktadır. Bahçeye, hayatın dar olan kısmından girilir. Sağ tarafta hela ve mutfak ve sol tarafta da bir oda vardır. Bu oda zeminden genellikle 1.20 m yüksekliğindedir. Odanın altı izbedir., önünde tahtaboş denilen ahşap bir balkon vardır. Odanın döşemesi toprak , sedir kısmı ahşaptır. Tek odalı evlerin ilkel şekillerinden biri de ahır sekili evlerdir. Bu tür evler, bir ahır ve bir de odadan ibarettir. Bu evde oturanların hayvanlarla yatıp kalkmanın hiç de sıhhi olmadığını bilmelerine rağmen gelir düzeyleri, gerek ısınma avantajları gerek müklün kısıtlı arsası ve yeni yapım maliyetlerinin yüksekliği nedeniyle ahırla evi ayırmağa imkan bırakmıyordu. Bu tip evlere , şehrin kuzey taraflarında, Uzunköprüdeki baglarda sıklıkla rastlanmaktaydı. Bir odalı evlerden sonra ,iki ve üç odalı evler gelir. Bir katta üçten fazla sıralanmış odalara Konya'da pek rastlanmamaktadır. Bu tür evlerde genelde hayatın orta kısmı bahçedir. Hayata yandan girilir ve tahtaboşun altından dolaşılarak Birkaç basamakla seki denilen taşla döşeli kısma girilir. Buradan ahşap bir merdiven dogrudan dogruya üst kata çıkılır .Alt kattaki hacımlardan biri oda, diğeri izbe olarak kullanılmaktadır. Hayattaki bir kapıdan geçilerek evin arkasındaki bağa girilir. Bir katta iki odası bulunan evlerin genel plan şekline bakıldığında;bu tür evlerde genelde hayattan tahtaboşa, oradan iç içe iki odaya geçilirki bu son oda sokağa bakmaktadır. Bu tür evlerin köşede yer alması durumunda evin üst katı müsellesi bir çıkma şeklindedir. Bu evler genelde iki katlıdır. Evin iki odası bir yüzde diğer üç odası ise diğer yüzdedir. Hayatlı evlerin en enteresan örneklerinden birini Sn. Berk çalışmasında Esenlü Mahallesinde 252 numaralı sokakta , 16 numaralı Abdütallü Hacı Ahmet Efendinin evi olarak tanımlamaktadır.Ev “iki odadan ibaret tek katlı bir binadır. Odalardan biri, iç mimari bakımından değerlidir. Diğer oda ise , zamanla ailenin ihtiyaçlarına göre bölünmüştür. Burada , hayat tamamen taş kaplıdır .Mutfak ve hela bermutad ayrı bir kütle teşkil ederler . Hayatta bir de tandır vardır. Ahşap bir tahtaboş hayata açılmakta ve binanın bütün pencereleri de bu hayata bakmaktadır. Tahtaboş , hayattan 1.20 m kadar yüksekliktedir.” (1) Plan iki odalı ve bu iki oda arasında mabeyn denilen bir giriş kısmını ihtiva eden bir tiptir. Bu şekle Konyada sık sık rastlanır . Bu tipin en karakteristik misalini ise simetrik plan teşkil eder. Bu ev , Konyanın en eski mahallelerinden biri olan Esnlü Mahallesinde , 17 Numarada Hacı Kadirlerin evidir. Bu ev de yüz elli senelik vardır. Burada hayat , bir taş yolla ayrılmıştır. Sağdaki parça mutfağın önünde bir servis kısmıdır. Soldaki ise ağaçlıklı ve çiçekli bir bahçedir. Burası 50 sm kadar çukurdadır. Evin önünde artık bir tahtaboş mevcut değildir. Bunun yerine , iki sütunlu ve üstü örtülü bir giriş bulunmaktadır. Bu evin de bütün pencereleri hayata açılır. Konya odalarının enteresan numunelerinden birini teşkil eden bu evin metrik ev , civarın da karekteristik misallerinden biri olup, iç dış mimarisi bakımından benzerlerine Karamanda Hisar civarındaki eski evlerde rastlanır.Bu mbeynli evler, zamanla inkişaf etmiştir. Bunların bir çok değişik şekillerine rastlamak mümkündür.Bu değişik şekillerin arasında enteresan bulduğumuz birkaç evi aşagıda anlatmaya çalışacagız. Ilk ev Şems mahallesinde , Erkek Sanat Enstitüsü arkasında 4 numarada Bay Mustafa Uğur a ait olan evdir . Bu ev ,iki sokak kavşagındadır.hayatın bir kısmının üsütü toprakla örtülüdür. Altta bir mabeyn ,bir oda bir de izbe vardır. Üst katta ise bir mabeyn ve iki oda Tahtaboşun ucu üst katta , üçgen şeklinde mevcuttur.Tahtaboşun ucu, üst katta ,üçgen şeklinde sokağa taşar. Burası kapalıdır ve taht şeklinde bir oturma yeri vardır .Tahtaboş sokaktan görülebildiği için, kısmen kafesle örtülmüştür. Bir ucunda ise parmaklığın küpeştesi seviyesinde , bir masa vazifesini gören ufak bir ahşap çıkma yapılmıştır. Evin alt katının köşesi sokağa uyabilmek için kesilmiş vaziyette dir ki bu gibi şehircilik problemlerine Türkiyede rastlanır.Yoldan geçen arabaların , duavrı zedelenemeleri için, bu kesilen köşeye de blok taş yerleştirilmiştir. Mabeynli ve mabeynsiz tipleri yanyana getirerek yapılmış bir ev de Alaeddin tepesi civarında , kız ögretmen okulu caddesinde 44 numaralı evdir ki bu aslında iki evden ibarettir. Evin birinde ebeveyn , diğerinde ise oğlu ve ailesi oturmaktadır. Tek katlı olan kısım mabeyn dir. Odalardan biri dışarı dogru çıkmıştır.Böylece arkasında karanlık mahal kalmıstırki burası , izbesi olmayan evlerde depo vazifesi görür. Yazın halılar ve kışlık elbiseler burada saklanır. Testiler içindeki sular , burada soğuk tutulur. Bu ev mahalin bütük karekteristiklerini taşımakla beraber , tahminime göre yüz seneden eski değildir, cünkü mabeyn kısmında bir lavabo vardır. Aynı zamanda yanındaki evde üst kata çıkan merdiven evin içindedir. Bu kısımda üstte bir oda ve altında da ahır vardır.Ahırın ayrıca sokağa bir kapısı vardır . Akşam olup gün kararmaya başlayınca inekler bu sokağı doldurular. Bunların köşe başlarında durup sapacakları sokağı tayin etmeleri ve kendi ahırlarını şaşırmadan bulmaları , eğlenceli bir vakit geçirme sahnesi yaratırlar. Diğer örnek ilginçtir Gayri muntazam bir bahçeye sahip olan bu örnekte , bahçeye bu şeklin özellikle verildiği tahmin edilir. Genel olarak dengeli bir görünüme sahiptir. Bu ev de Esenlü Mahallesinde 13 Numarada Kara Mollaların evidir.. Burası iki ayrı evden ibarettir. Bu evlerden girişin karşısına geleni “yazlık ev” dir.Yazın bağa giremeyenler bazen bu iki ev şekline başvururlar.Đki katlı olan bu yazlık ev , her katında birer odadan ibarettir. Aile yazın buraya taşınır. Diğer ev ise kışlık evdir Güneye karşı korumalı ve tek katlı olan bu evde kışın oturulur. Bu evin önünde , altı izbe olan bir “örtülü hayat” vardır . Sirkülasyon kısmı ile oturma kısmı seviye farkları ile birbirinden ayrılmıştır. Bu oturma köşesi yazın güzel olur . Burası bahçenin ağaçlı kısmına bakmaktadır. Temiz havada yaşama şekillerine güzel bir örnek dir. Servis kısımları olarak bir çereş ve bir de mutfak vardır. Mutfağın arkasında bir de tandır bulunur.Mutfağın pencereleri yoktur Düşey çıtalar güzel bir aydınlatma ve havalandırma şekli temin edilmiştir.Mutfağın önünde bahçe zemininden 10 cm kadar yükseklikte, seki denilen bir kısım mevcuttur ki bunun üstü asmalarla örtülüdür. Yazın , bu sekiye halı ,minder serilerek gölgelikli bir oturma yeri temin edilir. Hayatlı evler zamanla ve ihtiyaçla gelişmiş , büyümüş ,ve şehir yollarına uymak mecburiyetinden ve arsaların düzensiz olmalarından pek değişik şekiller almışlardır. Mesela Uluırmak mahallesinde bir yol dönemecinde bulunan bir ev de görülmektedir . Kapıdan bir taşlığa girilir.Sağda bir oda vardır ve soldaki merdivenle yukarı dogru çıkılınca tekrar bir oda gelir.Bugün Yalnız bir bekçi kadının oturduğu evde belki bu kısım bir zamanlar selamlıktı.Girişteki taşlıktan soldaki bir kapı ile hayata çıkılır. Burada zemin kat odaları ve ilerde hela ve mutfak vardır. Üst kattaki odalar ise birer çıkma şeklindedir. Karışık bir arsaya , yine geleneğe uygun bir plan yerleştirilmesi bakımından enteresan bulduğum bu evin cepheleri, son zamanlarda tadilata ugramıştır. Bilgisiz bir şekilde modernelşmek gayesi ile yerli havaya aykırı olan nisbetsiz,üç kanatlı,vazistaslı,büyük pencereler açılmıştır. Mabeynli evlerin aldığı en büyük şekillerden biri Uluırmak mahallesinde Kızıl hacı Hasanların evidir. Kızıl Hacı Hasan Efendinin dört hanımı varmış , ve “ bir mabeyn iki oda” tipinin tekrar etmesi ile elde edilen bu binanın her biri “ bir mabeyn ve iki oda” tipinin tekerür etmesi ile elde edilen bu binanın her biri “ bir mabeyn ve iki oda” sı hanıma aitmiş.Bir nevi apartman şeklini almış olan bu binanın harice karşı hiç penceresi yokken, daha sonraları, ve ihtimal, bina okula çevrildiği sıralarda , sokak yüzlerine de pencereler açılmıştır. Bu yüzlerdeki pencere pencere şekillerinin iç avludakilere uymayışları ve bir aks sistemi takip etmemeleri , bu ihtimali kuvvetlendirmektedir.Bina ,iki buçuk katlıdır.Planı güzel durmakla beraber cepheleri agır bir tesir bırakır.Buna, bilhassa,mabeynelerin dikey vaziyette çıkıntı teşkil etmelerine sebeb olur.Maamafih, içeriden ,bu mabeynler aydınlık ve ferah tır.Sokaktan ufak bir avluya inilir.Buraya birinci hayat denir .Konyada ilk defa olarak hayatta sokaga bakan pencere boşluklarının bulundugu tesbit edilmiştir. Bu hayat bakan hacımlar , bir ahırlaselamlık vazifesini gören bir kahve ocağıdır.Birinci avludan ikincisine geçilirken büyük bir ağac bir muazzam gölgelik temin eder. Uzun zamandan beri okul olarak kullanılan bu bina da büyğk değişmeler yapıldığı muhakkaktır. Bu evin mutfak v.s si bugün mevcut değildir. Her halde onlarda “ikinci hayatın” etrafında bir yerde idiler. 2. Sofalı evler. Bunlar hacımları ve ebatları büyük olan evlerdir . Zenginlere ve ekseriya Çelebilere , yani Konyanın imtiyazlı sınıfına aittiler. Umumiyetle , büyük bağlar ve bahçeler içinde inşa edilmişlerdir. Böyle olmakla beraber , bunların da esas pencereleri ön bahçeye açılmışlardır. Bir kısmı da arkadaki bağa bakarlar . Bu evlere, daha ziyade Türbe civarında ki mahallelerde rastlanır Iktısadi hayatın değişmesi ,zamanla mali vaziyetin hakimiyetinin bir hallk zümresinden digerine geçişi ve nihayet ,bu asrın yaşayış ihtiyaçlarının icap ettirdiği değişikliklerin ,Konyanın en müteassıp evine dahi , az derecede olsa da nüfus etmesi ; bu binaların üzerinde bulunan arsaların bölünmelerine, küçülmelerine,büyük evlerin taksim edilerek ayrı ayrı bölükler halinde satılmalarına , bilhassa harp zamanında zengin olan yabancıların satın aldıkları bu evlerin bakımsızlıklarına ve yıkılmalarına sebeb olmustur. Maamafih bu evlerde Konyanın tam karekteristik evleridir denemez. Şehrin kendilerine tahsis ettiği vakıflarla rahat ve zengin hayat süren Konyanın imtiyazlı tabakası ,hariçle ve bilhassa Đstanbulla muhakkak temasa gelmişlerdir. Maamafih esas malzeme yine kerpic ve dam da düz ve topraktır.Bu evler plan itibariyle simetiktirler ve birinci gruptaki simetrik evlerin inkişafından ibarettirler. Söyleki , bu evler de mabeyn giriş istikametinde ve bina boyunca uzanan sofalar halini almışlardır. Bu sofanın bir tarafına üç oda yerleştirilmişlerdir.Bu merdiven , ekseriya alt ve nadiren üst katta , hımış bir duvar ve kapı ile örtülerek üst ve alt kat birbirinden ayrılmıştır. Bu tipte hacım mefhumu güzel hissedilen uzun ve ferah ve serin sofalara rastlanır. Bunlar muhtelif değişiklikler arz etmektedirler. Karnıyarık denilen bu sistem evlerin gelişmesi ancak sofanın bir tarafındaki odalarxan birinden diğerine geçilmek seklinde olmuştur. Bu odalar evin bir çocuguna ve onun ailesine tahsis olunurdu ki böylece bir evde Birkaç aile beraber yaşayabilirdiler. Yine bu evlerin , bir coğunda üst kat yazlık, alt kat kışkıl olarak kullanılmakta idi. Bazen yazlık kısım bir odaya inhisar etmektedir Sedirler caddesindeki bir evin üst kat planında yazlık kısım bir odaya tahsis edilmiştir . Bu da güneye açılan vee hımıştan çıkması ve b yüzden bol penceresi olan odadır. <bu levhadaki misal simetrik değildir lakin Konyada çok rastlanan tiplerden biridir ,iki katlı binadır ve kışlık ve yazlık mutfakları vardır .Bugün bu evin cevre duvarları kısmen yıkılmış ,kısmen değiştirilerek yeniden yapılmıştır. Bu grubun en karekteristik örnegi Nakipoğlu evidir. Konyanın belli başlı semtlerinden biri olan nakipoğlu bulundukları mahalleye kendi isimlerini vermişlerdir. Bugün , bu yer, Nakipoğulları Mahallesi diye anılmaktadır.verilen misal , Nakipogullarının zamanla epeyce tamir görmüş binasıdırki Nakipoğulları camiinin karşısındadır. Bugün çarşıdan camiye giderken sag kold a duvarların arkasında kalan bu evin evvelce bütün etraftaki arsaların ortasında olduğunu ve bugünkü yolların coğunun o zamanlar bağlar bahçeler olduğunu ayni sülaleden bir aile ferdinden ögrenilmiştir. Karnıyarık planların içinde en nisbetlisi olarak bulduğum bu evin iç ve dış mimarisi Konya evlerinin vasıflarını iyice taşımaktadır.Dört sütunlu bir girişten loş ve serin bir taşlıga girilir. Burası Sille taşları ile örülmüş bir giriş holü dür. Merdiven , girince,karşıya düşer ve taşlığın iki tarafında ikişer oda vardır . Bu katın yüksekliği diğer evlerde olduğu gibi basıktır . Üst katta çıkmalı bir sofa ve yine iki tarafta ikişer oda mevcuttur ki bunların arka tarafta olanları , iki tarafa çıkmalarla uzatılmıştır. Plan gayet ferahtır. Catı düz dam , ve duvarların korunması için parapetlidir. Bu binanın servis kısımları , binanın karşısına gelmektedirler . Sonradan çok tamir gördüklerinden hiçbir özellik göstermezler. Girişteki sütunlar ,üst sofadaki çıkmayı taşırlar .Bunlar dört köşe olup hafif yuvarlatılmışlardır. Bu tip sütunlara yine bu tip evlere çok rastlanır.Üst kattaki odaların çıkmaları da çıkmalar bölümünde görüleceği gibi karekteristik şekil ve konstrüksiyon sistemi taşırlar. Karnıyarık sistemi kaidesi isofayı boyuna koyacak yerde enine koyarak az çok değiştiren bir bina da Durak Fakih mahallesinde Saffet Çelebinin evidir .Burada odaları teşkil eden iki som kütle arasında hımış duvarlı hafif bir taşlık ve sofa mevcuttur. Binanın arka kısmında bir havuz vardır . Bu havuzun etrafı yine taşla kaplıdırç Bahçenin evin içerisine kadar uzaması şekli bugün mimarların aradığı vasıflardandır.havuza gelecek suyu bostandaki suyu temin ederç Ufki olarak dönen bir cıkrığı çeviren at vasıtası ile su .yer yüzüne çıkarılarak havuza akması temin edilir. Bu evde alt kat taşlığından 12 cm kadar yükseklikte bir ahşap seki vardırki bu havuzlu bahçeye akar .Bu katın yüksekliği 2.70 m dir ve kirişler de epeyce ağırdır. Kerpiç duvarlarda 90 cm dir.Taşlığın bir tarafındaki hacim ambar v.s. olarak kullanılmakta imiş üstteki ağırlığı taşıyabilmeleri için duvarların önüne ayrıca ahşap direkler ve bunlara oturtulan kirişler yapılmıştır. Bu ambardan bir geçit vasıtası ile mutfağa gelinirki bunun tavanı da ortada direğe oturan kirişler vasıtası ile tutulmaktadır. Burada iki ocak mevcuttur. Binanın iki yan kütlelerindeki pencereler mahalin karekteristik nisbetlerini taşımakta iselerde sofadakiler bunlara nazaran gayet büyüktür.Sofanın havuza bakan tarafı hafif bir bölme ile sofadan ayrılmıştır.bugün bu kısmın bir tarafına bir hela konmuştur. Hem iç teşkilatı hem de dış cephesi bakımından zorlanmış hissini veren bu parça herhalde evvelce mevcut değildi.Herhalde burası üst tarafındaki plan gibi ferah idi. Sarı Hasan Mahallesinde Beysokagında Hacı Abdurrahmanların evi ise bu ikinci grup evlerin en son aldığı şekillerine bir örnektir.Bu evde girişin üstündeki üst ve iki kenarındaki pencerelerde nisbetsiz derecede büyüktür.Lakin kapıdan içeri girilince uzun ve ferah bir sofaya rastlanır .Bu sofanın ferah tesirini unutamayacağım.Bu ev ancak doksan yüz sene evvel yapılmıştır .Đç bölme duvarlarının bir kısmı hımıştır.Alttaki uzun sofa üsteki de aynen devam eder. Evin güneye bakan kısmında ise bir yaz odası vardır.Konyanın adeta standartlaşmış kapıları burada bulunmamakta beraber bu kapılarda değişiktir..Evin bir kısım pencereleri ise yine sonraki devirlere mahsus tiplerden dir.”Modernleşmek” gayesi ile yapılan yanlışlardan biri de bina yüzünün çimento sıvanmalarıdır. Kerpiçle anlaşamayan çimento kısa zamanda ağaç kabuğu gibi soyulmaktadır. Emin Efendilerin evinde son birkaç sene zarfında epeyce tadilat yapıldığı için planı Emin Efendiden ögrenebildiğim eski şeklilde çizmeyi münasip gördüm .Bu değişmelerin en büyüğü sofanın sol tarafındaki odanın giriş kısmındaki sütunların hizasına kadar çıkarılmış olmasıdır. Bugün kullanılmayan depo da karanlık mahal olarak kalmıştır. Eski vaziyeti ile bu evin genel olarak planı gerideki esas kütle ve yanda aşagıya dogru sarkan servis kısımları ile çok zevkli durmaktadır.Evine düşkün olan Emin Efendi de boş vakitlerini ufak büyük tadilatla geçiriri Evin karşısındaki çardak da bahçeye ayrı bir sevimlilik verir. YAPI MALZEMESĐ VE YAPI TEKNĐgI Đnşatta dört çeşit malzeme kullanılır. 1. Taş 2. Kerpiç (Toprak) 3. Ahşap 4. Kamış (Sazlık kındıra) 1.Taş Yapıda kullanılan taş genellikle iki cinstir a. Sille taşı b. Gödene taşı a. Sille Taşı Sille taşına Ken taşı da denir. Cünkü Sille ocaklarına Ken denir. Sille Konyanın kuzey dogusunda ve sehirden araba ile bir buçuk saat mesafede Tekkeli dağ eteklerinde sarp kayalar arasında kurulmuş bir kasabadır. Burası çok eskiden beri meskundur. Eski ahalisi daha ziyade rumlarıdr. Bugün çek eski zamanlardan kalma kayalar içinde mağaralar hala mevcuttur. Bu mağaralardan ikisi de kilisedir. Sille taşı dasit veya trakit tüfü olup neojen devrine ait tabakalar arasında bulunmaktadır. Bu taşın bol miktarda bulunmasından ileri gelmektedir. Đçerisindeki feldspat ve mika gibi elemanlar kolay ayrışima uğradıklarından bilhassa dış tesirlere ve rutubete maruz olan yerlerde kullanılmamalıdır. Konya evlerinde bu taş ekseriye evin içindeki taşlıklarda ve hayatın döşemesinde kullanılmaktadır. Temelde pek kullanılmaz . Mamafih Sillenin evleri bu taştan yapılmışlardır.Konyada son yıllarda yeni binalarda ve mesela LiseKız Ögretmen Okulu PTT binası gibi resmi yapılarda bordür olarak kullanılmıştır. Bu taşın Ankara taşını andıran bir rengi vardır. Konya sehrinde bu taş çok para ettiğinden bir çok Silleli taş evlerini yıkmış taşları merkezde satıp para sahibi olmuşlardır.Bu bakımdan Sille bugün hava bombardımanlarından yeni cıkmiş bir şehir manzarasını arzeder. B. Gödene Taşı Gödene köyü sehrin 20 km güney batısındadır. Eskiden bu taş çok kullanılmıştır. Bu neojen devrinde teşekkül eden göllerde hasıl olan göl kalkeridir. Đçinde silis parçaları bulunan yoğun bir kalkerdir. Kesifliğinden dolayı parçalar daima mukaar satıhlar arz eder. Mukavemeti fazla bir taş olduğundan temellerde çok kullanılır. Rengi bejimsi gridir. Konyada bu iki taştan başka taşlarda vardır. Mesela Takkelidağ taşı bir andezittir ve Konya caddelerinde parke olarak kullanılır. Direnci daha fazladır. Bir de Kesit Taşı denilen kalkerli bir taş daha vardır ki yapıda hemen kullanılmaz Temel Duvarları Köy evlerinin bazılarında ahırlarda pek iptidai yapılarda temel yapmak için toprak pek derin kazılmaz. Ancak 50 cm kadar kazılarak kerpiç tuğlalar ile duvar örülür.Tabii bu şekilde yapılan binalar az dayanırlar zira kerpiç sürekli nem ile temastadır. Buna karşın genellikle temel duvarları zemin seviyesinden vasati olarak 50 cm 40-80 cm üstüne kadar taş ile örülüdür. Đzbesi olan binalarda taş duvarlar izbe tavanı hizasına kadar çıkarlar. Bahçe duvarının temelleri de yine toprak üstünden ortalama olarak 50 cm yüksekliğe kadar taştan yapılır. Bu duvarların kalınlıkları üstteki duvarların kalınlığı kadar yani 65-70 cm kadardır. 2. Kerpiç Evlerin temel üstü duvarları kerpiçtir.Kerpiç fırında pişirilmeyip yalnız güneşte kurutulmuş çiğ tuğladır. Esas malzemesi topraktır. Ekseriya bodrum temelleri kazılırken oradan çıkan toprakla kerpiç duvarlar hazırlanır. Böylece malzeme ve toprağı başka yere taşıma masraflarından da kurtulunmuş olur. Konyada kırmızı çamur denilen toprağın en iyi kerpiç verdiği tecrübeli ustalar tarafından söylenmektedir.Toprağa katkı malzemesi olarak yalnız saman ilave edilir. Kerpiç in içindeki bu samanlar kerpiçin mukavemetini arttırarak dağılmamasını ve parçalanmamasını temin ederler Son zamanlarda yapılan kerpiçlerde ise saman tuğlaların yalnız Memleketimizde yüzlerine yapılarda serpildiğinden kullanılmakta kerpiçler olan çabuk kerpiçlerin çatlamaktadır. mukavemetinin umumiyetle 6-15 kg-cm2 arasında olduğu laboratuar tecrübeleri neticesinde tesbit edilmiştir. Bunların birim ağırlıkları 1.4-1.8 ve özgül ağırlıkları 2.4-2.86 değerleri arasında dır. Kerpiçin yapılış tarzı üzerine burada durulması lüzümsuz bulunmuştur. Bu hususta yapılan araştırmalar bunu tafsilatlı olarak bildirmektedir. Đki bıy kerpiç ten analar ekseriya 27x27x10 cm ve kuzular 14x27x10 cm kadardır fakat bu ebad lar cok değişken dir. Konyada bir buçuk kerpiç ten ince duvar ( bilhassa dış Duvar ) yapılmamaktadır.Böylece bu duvarların kalınlığı sıva ile beaber kerpiçine göre 6575 cm ve ekseriya 70 cm olur. Kerpiçin en iyi taraflarından biri duvarların kalın olmasından dolayı yazın sızga kışın soğuğu içeriye geçirmemesidir. Yazın günün en sıcak saatinde dışarıdaki sıcaklıkla odada ki sıcaklık arasındaki fark ortalama olarak 10 derece kadardır. Kerpiç ilkel bir yapı malzemesi olarak bilinmekle birlikte bu güne kadar asırlar boyu nca bir çok medeniyetlerin bu malzeme ile eserler vermiş olduklarını unutmamamız lazımdır. Toprak üstü duvarları Kerpiç duvarı örebilmek için evvela taşın bittiği yerde iki yüzü boyunca ahşap hatıllar uzatırlar . bunlar mesafe mesafe yekdiğerine yine haşaplarla bağlanır. Kerpiç duvar da örülmeye başlanır . Pencerelerin alt ve üst hizasında ve dam kirişlerinin alt hizalarında tekrar ahşap hatıllar ve lentolar kullanılır .Pencere kapı ve dolap boşlukları kenarlarında dikey dikmeler ve bu iki seviyedeki hatıllar birbirine baglanarak duvar boşluklarının çerçevesini teşkil ederler. Eski evlerde binanın iç bölme duvarları da taşıyıcı kerpiç duvar şeklinde ve şu halde kalındır.Daha sonraları hımış yapılmışlarıdır. Konyada hımış eve çatı ev denir. Bu ahşap iskelet arasına kerpiçin doldurulup iki yüzünün sıvanması ile teşkil edilen Bağdadi duvarlar vardırki bu son iki şekilde de duvar kalınlığı 25-30 cm geçmez. Sıvalar ve Badanalar Sıvalar ince samanlı kerpiç hamurundadır. Sıva kalınlıkları 2.5-3 cm ve ekseriya 4-5 cm dir . malzemesinden dolayı sıva kaba bir şekilde tatbik edilir. Ahşabın üzerine gelen sıvalarda maalesef çabuk dökülmektedir.Harici sıvalar çok kere toprak renginde bırakılır. Bazen aktoprak denilen beyaz renkte bir toprakla birinci katın yarısı ve üstüne kadar badana edilir .Bu beyaz toprağın mor ve tuğla kırmızısı renginde olanlar vardır. Bilhassa şehrin dış çevrelerinde bağların kapılarının etrafı bayramlara hazırlık olarak yeniden badana edilir. Çimentoların muhite girmesi ile heveslenip de yeni ev yaptıramayanlar evlerinin cephesini “modernleştirmek” gayesi ile çimento örtmeye kalmışlardır. Fakar toprakla uyuşmayan cimento çabuk ayrılıp kabuk kabuk dökülmektedir zaten bu sıvalar mahalli karektere uymadığı gibi sevimli görünüştede değildir. 3. Ahşap Yapıda en çok kullanılan ahşap katran çam meşe ve kavaktır. Ardıç da kullanılır katran ve çam eski evlerde bol bol kullanılmıştır. Büyük kuturda kirişler az aralıkla yerleştirilerek tavan ve döşemeler teşkil edilmiştir. Bu kirişler bazen duvarın dışına kadar taşarlar . Bunların içinde en mahbulü katran ağacı sayılır. Lüban sediri ismini de alan bu ağaçlar Toros ve Antitorosların daha ziyade güneye bakan eğimlerde ardıç ve köknar ile karışık bir vaziyette bulunur.Bu odunun içerisindeki eteri yağlar dolayısı ile kendisine mahsus hoş aromatik bir kokusu vardır.Bundan dolayı bu ağaçtan yapılan sandık ve dolaplarda güve bulunmaz Bu ağaçlar düzgün bir satıh arz etmekte iyi cila kabul etmekte ve kolaylıkla işlenebilmektedir.Đtinalı yapılarda dolaplar kapılar pencereler bu ağaçtan yapılmıilardır. Bazı evlerde ise beyaz çam kullanılır Bu da Beyşehir civarındaki ormanlardan getirilmektedir bunun haricinde meşe sert sağlam rutubete karşı dayanıklı ve aynı zamanda oyma islerine müsait ahşaptır .Konyalılar kacağı makbul saymazlar. Lakin zamanla çam katran kirişleri yerini kavaklar almıştır Bunlar daha ince kuturdadırlar. Bugün alaeddin camii bir kısmının tavanı kavak kirişlerindendir. Ve üstleri boyanmıştır.Kavagın en büyük mahsuru rutubete karsı dayanıksız olmasıdır. Fakat kerpiç de aynı özellikte olduğu için bu iki malzeme birbirlerine cok uyumludur. Bütün bu ağaçların boları eşittir.ve ekseriya 4 metre dir Bundan dolayı homojen kirişle bir tavanın örtülbilmesi için oda genişliğinin 3.5 m olmalıdır. Bu ölçü ise Konyada Standardlaşmıştır. 4. Kamış Sazlık Kındıra Döşeme ve tavanlardaki ahşap kirişlerin üzerine ahşap kaplama veya hasır konduktan sonra ( 5-7 ) cm kalınlığında bir tabaka halinde kamış ve daha basit yapılarda sazlık konur ve bunun üzerine çamur dökülür. Kamış ve sazlıklar etraftaki tarla ve batakliklardan getirilir . Kınıralar ince sazlıklardır. Bunların uzunluğu 1 m bile yoktur Bunlar rutubete karşı koyduklarından duvarların korunmasında ve şu halde saçak olarak kullanılır. 1-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950 tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, istanbul, 1951, s: 46-49 Konya evleri konusunda günümüze uzanan en ayrıntılı çalışma 1951 yılında basımı yapılmış olan Celile BERK'in Doçentlik tezidir. Berk çalışması sırasında tipik Konya sivil mimari örneklerini oluşturabilecek evlerin ayrıntılı etüd ve röleve çalışmalarını yaparak, Konya'da bu gün yerinde olmayan bir çok yapıya ilşkin bilgiyi günümüze aktarmış durumdadır. Berk çalışmasının sonuç bölümünde Konya evleri için günümüzde de ders alınması gereken, söylendiği tarihte dikkate alınmış olsaydı günümüzdeki çarpık ve kimliksiz yapılanmalara mahkum olmayacağımız son derece önemli bir tesbitte bulunmaktadır: “ Mazideki evler, bir topluluğun hayatını aksettirdiğinden istikbaldeki evlerin muvaffak olabilmeleri için o topluluğa o zaman göre yararlı olmaları ve aynı zamanda mahallî havayı da az çok taşımaları lazımdır. Şu halde Yeniyi Etüd edebilmemiz için eskiyi bilmemiz lazım.... Şu halde, eski binalardan, bu günkü ihtiyaçlara uyacak şekilde ders alınması, ve Konya deyince, başlı başına bir varlığın tebellür etmesi, yerinde olan zevkli bir başarı olur.”(1) 1-Celile Berk, Konya Evleri, Đstanbul Teknik Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi 18 Ekim 1950 tarihli Doçentlik imtahanında kabul edilen Doçentlik çalışması, Đstanbul, 1951, s:203-204 Geleneksel Konya evlerinde ahşap, yığma-kargir-karkas yapılar görülmektedir. Bunlar; BUNDAN AŞAĞISI ŞÜPHELĐ -Ahşap yapılar olarak, kerpiç ve ahşabın birlikte kullanıldığı (taşıyıcı ahşap-dolgu kerpiç veya taşıyıcı duvarlar kerpiç, üst örtü ahşap) yapılar, -Yığma-kargir kapsamında, taş veya tuğla+harç kullanılarak “kargir” yapı tekniği ile inşa edilen, örtü sistemi ahşap veya betonarme olan yapılar, - Karkas kapsamında ise, taşıyıcı sistemi, betonarme veya çelik karkas olarak inşa edilen yapılardır. Kargir binaların bir bölümü Cumhuriyet öncesi veya ilk yıllarında, yörenin ünlü Sille taşından inşa edilen binalardır. Eski Konya evleri iki katlı, dışa yüksek duvarlarla kapalı, dış dünyaya ikinci kattan bağlantılı-çıkmalı, alt katta servis alanı olarak evin hanımının kullandığı örtme denilen bölümün olduğu, üst katta haremlik-selamlık odalarının bulunduğu, bu odaların tavanlarının süslü ahşaptan yapıldığı, odalarda günümüzde çatal-kaşık dolabı olarak kullanılan niş denilen dolapların bulunduğu evlerdir. Geniş avlu dış dünyaya yüksek duvarlarla kapalıdır. Avluyu selsebil denilen havuzlar süsler. Sokaklar dardır. Evlerin ancak ikinci katında bulunan çıkmalarla dış dünya ile bağlantı kurulur. Bina Yapımında Kullanılan Yerel Materyaller Yapı taşı olarak kentte, 10 km mesafedeki Sille Mahallesinden ve Yazır Mevkiinden çıkarılan neojen kalkerleri ve ikinci zaman kalkerleri kullanılır. Sille taşı olarak isim yapan taş, gözenekli olup, su emmekle beraber mukavin ve işlemesi kolay bir taştır. Yazır taşı (Aktaş) ise daha sert ve işlenmesi zor olmakla beraber gözeneksiz ve mukavemeti yüksek bir taştır. Neojen ve ikinci zaman kalkerleri, Köyceğiz’de işlenerek kireç taşı haline getirilir. Kentin güney batısındaki sel yataklarından ise, kum ve çakıl elde edilir. Ayrıca Kayacık ve Sarıcılardan çıkarılan ve çıkardıkları köylerin adıyla anılan kumlar, kentte en çok kullanılan kumlardır. Son yıllarda Konya’da önemli ölçüde gelişen bir imalat tipi olarak, kiremit ve tuğla imalatını görmekteyiz. Kentin ihtiyacı tuğla fabrikalarıyla karşılanmaktadır. Yakın zamana kadar kullanılan ot tuğlası günümüzde terk edilmiştir. Bunun yanında kendi evini, kendi yapan aileler kerpiç kullanmaktadırlar. 4.1. Mevcut Durumun Belgelenmesi ve Analitik Etüdler (Ön Proje) a)Çevresel faktörlerin araştırılması ve değerlendirilmesi: Projelendirme alanının 1/1000 ve/veya 1/5000 ölçekli, onaylı Koruma Amaçlı Đmar Planı veya Đmar Planı üzerinde ticari ve idari merkez ile çevre bağlantısı ulaşım ilişkilerinin ve kentsel bütünde yer alan, kente imge veren önemli korunması gerekli taşınmaz kültür varlıkları ve sit alanları ile konumları belirlenecektir ****Tüm binaların ADA Parsel No. LARI ve TESCĐL TARĐHLERĐNĐN DÖKÜMÜ ****FOTOĞRAF ALBÜMÜ ĐÇĐN YAPILMIŞ OLAN BĐNA FOTOĞRAFLARI b)Analitik Etüdler (1/200 ölçekli) 1. Arazi kullanım paftası Tarihi kent dokusu içinde yoğunluklu olarak geleneksel yapıların tanımladığı, özgün karakterini koruyan tescilli yada tescilsiz tüm yapılar ile bu yapıların mimari öğeleri (avlu, bahçe duvarları, kapı, tandır, çeşme, kuyu, müştemilat vb.) ve doğal öğeler (ağaç, bitki türleri, ekili-dikili alan vb.) arasındaki ilişkileri sağlayan sokağın; mevcut durumunu gösterir belgeleme, yol kaplamaları, eğimleri, cephe çizgisi, yapı-avlu-bahçe girişleri, siluetlerin yönü alt yapıya ilişkin şematik gösterimler ve raporlar ada/parsel, envanter ve kapı numaraları, mülkiyet sınırları (kadastral), mülkiyet durumları, son durum sahiplilik sicil kayıtları yapıların konfor durumları belirlenecektir. 2. Alan Kullanım Paftası (Fonksiyon) Konut, ticaret, ticaret- konut, kamu yapısı vb. açık alanlar, trafik fonksiyon ilişkilerinin yakın çevresi ile irdelenmesi ( çalışma alanı sınırı, taşıt yolu, yaya yolu vb. 3. Yapısal (Fiziki) Durum Paftası Harabe yapı, statik sorunu ve malzeme sorunu olmayan veya olan yapıların belirlenmesi. 4. Yapı Gruplandırması Paftası -Geleneksel Yapı: •Kalıntı halindeki geleneksel yapı. •Özgün niteliklerini koruyan geleneksel yapı •Değişikliğe uğramış geleneksel yapı. •Sanatsal yönden zengin yapı. -Yeni yapı: •Uyumlu yeni yapı. •Uyumsuz yeni yapıların belirlenmesi c) Siluetler (1/100 Ölçekli) Siluetlerde ada/parsel, envanter, kapı numaralarının belirlenmesi. d) Çatının planlarda gösterimleri (1/200 ölçekli) Çatı ve çatı kaplama malzemelerinin belirtilmesi, bacalar ile yapı, çatı ve çıkma izdüşümlerinin belirtilmesi, e) Zemin kat ve üst kat planları (1/200 ölçekli) Mekan kullanımlarının ve kat kotlarının belirtilmesi, f) Tarihsel ve tipolojik araştırma •Plan ve cephe tipolojisi ile raporu , (cephe özellikleri, mimari elemanlara ait özelliklerin nitelikli dönem yapıları ile karşılaştırmalı şematik çizimle anlatılması, •Özgün ve değişikliğe uğramış yol profillerinin şematik çizimle anlatılması, •Çalışma alanında korumayı sağlayan faktörler Rölöve Proje kapsamındaki yapıların rölövesi, ölçülü ve malzeme tanımlı, bozulmalar vb. gösterimlerin yer aldığı paftalar halinde hazırlanacaktır. a) 1/100 ölçekli vaziyet planı (parselde yer alan yapı, müştemilatlar, kuyu, ağaç, bahçe duvarı, döşeme malzemesi vb.) hazırlanacaktır. b) Çatı Planı 1/50 uygulama projesi çizim tekniğinde kesit ve görünüşleri ölçülendirilerek verilecektir. Çatı onarımı söz konusu olan yapılarda kesit verilecektir. c) Yola bakı veren tüm cepheler 1/50 ölçeğinde ölçülendirilerek hazırlanacaktır. d) Yola bakı veren cephelerden geçirilecek en az iki kesit, Bakanlığın gerekli görmesi halinde ikiden fazla ve 1/50 ölçeğinde ölçülendirilerek hazırlanacaktır. e) En az iki, Bakanlığın gerekli görmesi halinde ikiden fazla yerden geçirilen ve yapısal sistem ile malzemeyi tanımlamayı amaçlayan sistem detayı, görünüş 1/20, Plan 1/20, Kesit 1/20 olarak hazırlanacaktır. f) Pencere, kapı, ocak, dolap, niş, saçak, taşıyıcı sistem süsleme elemanları vb. yapı öğelerinden tipik olanlarına ilişkin sistem ve nokta mimari detayları (ölçekler 1/10, 1/5 ve 1/1) verilmelidir. Yerleri ve sayısı Bakanlık tarafından yer tesliminde tutanakta ve daha sonra projenin gelişim sürecinde başka detaylara ihtiyaç duyulursa idarece belirlenip yükleniciden istenebilecektir. Rölöve Analiz Raporu a) Yapıların oluşumunu sağlayan ekonomik, sosyal kültürel ve tarihi etkenler ile özgün kullanımına ilişkin bilgiler ve bu konuda ulaşılabilen belgeler, kaynaklar (fotoğraf, resim, tapu kaydı ) b) Yapının mimari tanımı (Her proje için yapının çevresi ile ilişkisi konumu, açık ve kapalı mekanların mimari tanımı, işlev tanımı, mimari elemanları vb.) c) Yapım tekniği ve malzeme kullanımı, (temel, yatay ve düşey taşıyıcı elemanlar, dolgu elemanları, yatay ve düşey kaplama elemanları, örtü malzemeleri ve tekniği, süsleme elemanlarına ilişkin mevcut durum tanımları). d) Yapıda yaşayan nüfusun sosyo-kültürel, ekonomik yapısına ilişkin bilgiler. Sorunlar (Mevcut fiziki durum değerlendirmesi) a) Yapısal bozulmalar, deformasyonlar ve dağılımları, Temel sorunları, yatay ve düşey yönde taşıyıcı sistem sorunları, cephe elemanları sorunları, cephe kaplama ve üst örtü malzemesine ait sorunlar, cephe mimari süslemelere ve yapı malzemesine ait sorunların tespiti, nedenleri b) Kullanım (Aşırı yüklenme, terk edilme vb.) sonucu oluşan bozulmalar ve dağılımları. c) Dış fiziksel etkenler (rüzgar, kar, yağmur, güneş, don, yer altı suyu vb.) sonucu oluşan bozulmalar ve dağılımları. d) Malzeme sorunları: Yapıdaki mevcut malzemelerin durumu ile korumaya yönelik müdahale yönteminin belirlenmesi ve yeni önerilecek malzemenin tespiti için yapılması gerekli olan malzeme laboratuar analizlerinin verilmesi. Restitüsyon Raporu(Kaynak Araştırması ve Karşılaştırmalı Çalışma Raporu) Yapının geçirdiği dönemlere ait değişmişliklerin ekler, yok olan mimari elemanlar kapatılan-açılan kapılar, pencereler, izler vb.) siyah-beyaz grafik veya renkli anlatımla ifade edilmesi. Yapının geçirdiği değişikliklerin (ekler, yok olan mimari elemanlar vb.) her döneme göre ayrı ayrı çizimler üzerinde restitüsyon dayanakları (yapıdan gelen izler, karşılaştırmalı çalışma, benzer yapı, eski fotoğraf, resim sözlü kaynak, mimari gereklilik vb. da belirtilerek siyah- beyaz grafik veya renkli anlatımla ifade edilmesi. Restorasyon Projesi Keşfe esas belirlenen yapılarda uygulamaya yönelik olarak 1/50 ölçeğinde hazırlanacaktır. Bu çalışmalara yönelik sistem detayları plan, kesit ve görünüşleri ölçülü ve malzeme tanımlı olarak 1/20 ölçekte hazırlanacaktır. Kontrollük teşkilatının belirlediği yerlerden 1/10, 1/5 ve 1/1 ölçekte nokta detayları verilecektir. Đşyeri teslim tutanağında belirlenmemiş olsa da cephede özgün niteliğine göre yenilenmeleri zorunlu veya muhdes olan mimari elemanlar yerine, yeni getirilen öneri mimari elemanlara ilişkin 1/10, 1/5, 1/1 ölçekte detaylar mutlaka üretilecektir. Yapıya getirilen müdahalelere ilişkin ana yaklaşım ve bu ana yaklaşım çerçevesinde cephede yapılacak müdahalelerin anlatımı (aynen korunacak elemanlar, yenilecek elemanlar, tamamlanacak elemanlar) projeler üzerinde gerekli referanslarla gösterilecektir. a) Yola bakı veren cephelerden geçirilecek en az iki kesit Bakanlığın lüzum görmesi halinde ikiden fazla 1/50 ölçeğinde hazırlanacaktır. b) En az iki, Bakanlığın gerekli görmesi halinde ikiden fazla yerden geçirilen ve yapısal sistem ile malzemeyi tanımlamayı amaçlayan sistem detayı 1/20 ölçeğinde hazırlanacaktır. Restorasyon Raporu Belirlenen sistem ve yapı öğelerine ait detaylar hariç, mevcut durum çizimleri üzerinde aşağıdaki hususlar işaretlenecek ve Madde 4.3. Rölöve Analiz Raporu, Madde 4.4 Sorunlara ait rapor ve Madde 5. Restitüsyon Projesi ve raporu göz önüne alınarak Rölöve paftaları üzerinde gerekli referans ilişkisi kurularak önemler ve kararlar getirilecektir. a) Yapıya çeşitli dönemlerde yapılan müdahaleler ve bunların dönemlerine göre gruplandırılması, b) Yapıda bugün mevcut olmayan elemanlara ilişkin olarak yapıdan elde edilebilen bilgiler, izler, c) Dönem eklerinin; korunması gerekli nitelikte olup olmadıklarının belirlenmesi, Restorasyon raporundaki saptamalar ve değerlendirmeler sırasında aşağıdaki hususlara dikkat edilecektir. a) Geleneksel (tescilli veya tescilsiz) taşınmazlarda müdahale türleri saptanırken özgün yapının korunması açısından kullanım önerileri ile tarihi çevre bağlantılarının irdelenmesi. b) Restorasyona yönelik teknik imkanlarla, özgün malzeme tayin edilmesi ve kullanımı durumunda; - Yapının korunmasına yönelik müdahaleler ile özgün yapı aksamalardan irdelenmesi. Özgün malzemenin yeni kullanımda değerlendirilmesi. Yeni malzemelerin özgün malzemelerle birlikte kullanımında oluşacak kimyasal/görsel uyum ve uyumsuzluklar. Malzemelerin nasıl ve nereden temin edileceği. c) Yapılacak müdahalelerde, - Cephe restorasyonunda koruma ve yenileme gereksinimler, ilkeler ve anlatım biçimleri. - Yenilenmeler, - Konservasyonlar, - Tamamlamalar, - Deformasyonların düzeltilmesi, - Yapının yabancı elemanlardan ayıklanması, - Yapının bakımını kolaylaştırıcı önlemler, - Yangın önlemleri, - Bozulmayı geciktirici önlemler. - Nem sorunun giderilmesi, - Vejetasyonun (Bitkilenme) giderilmesi ağırlıklı müdahalelerde d) Onarım Aşamalarında - Yapının mevcut fiziki durumunun tespitine bağlı olarak; korumaya yönelik ilk müdahalelerin neler olabileceğinin saptanması, onarım aşamalarının belirlenmesi, - Askılama ve safhaları, - Dolgunun boşaltılma, - Sökümler, hafriyatın yapılması, - Üst örtünün onarımı ve yenilenmesi, - Deformasyonların düzeltilmesi, - Taşıyıcı sistem müdahaleleri. DETAYLAR Detaylar; plan kesit ve görünüş olarak aşağıda belirtilen ölçülerde düzenlenecektir. Mimari elemanlarda; değişecek, tamamlanacak ve yenilenecek olanların 1/10 ölçekte, plan, kesit, görünüş çizimleri yapılacaktır. 1/5 ve 1/1 ölçekteki nokta detayları Madde 7’de tanımlanan çizimlere refere edilerek hazırlanacaktır. Çatı onarımı gerektiren yapılarda çatı strüktürünü gösteren plan ve kesitler 1/50 ölçekte saçak, oluk, baca dibi, makas vb. nokta detayları 1/10 ve/veya 1/5 ölçekte malzeme tanımı ve ölçü verilerek hazırlanacaktır. Komple çatı onarımı gerektirmeyen, ancak çatı elemanlarında baca, saçak, oluk vb. sorunlar olan yapılarda, bu elemanlara ait uygulamaya yönelik nokta detayları 1/10 ve/veya 1/5 ölçekte, malzeme tanımı ve ölçü verilerek hazırlanacaktır. MADDE 8- KENTSEL TASARIM ve ALTYAPI Proje sınırları dahilindeki yapıların dışındaki avlu, bahçe gibi mekanlar ile birlikte sokak, cadde, meydan gibi kentsel açık alanların, kot ve ölçülerini, uygulama yapılabilecek nitelikte mimari ve mühendislik detay referanslarını, malzemelerini, peyzaj elemanlarını, donatılarını ve bitki düzenlemelerini içeren 1/100 veya 1/200 ölçekte tasarım projesi hazırlanacaktır. Bu projede estetik ve fonksiyonellik dikkate alınarak -mimari elemanlar -seçilecek bitkilerin tür ve boyları, -yer döşemeleri -kent mobilyaları -altyapı -tesisat konularında konum ve miktarları belirtilecek ve paftalarda yerleri gösterilecektir. Bunlara ilişkin gerekli detaylar 1/20, 1/10, 1/5, 1/1 ölçeklerde hazırlanacaktır. MADDE 9-MÜHENDĐSLĐK PROJELERĐ Kontrollük teşkilatının belirleyeceği yapılarda ilgili mühendislik proje hizmetleri uygulamaya yönelik ölçek ve detayda raporu ile birlikte hazırlanacaktır. MADDE 10- FOTOĞRAF ALBÜMÜ VE SAYDAM SETĐ 10.1.Proje alanından sokağın genel görünümünü yansıtan, sokakta yer alan yapıların her birini tanımlayan ve gerekli görülen detayları sokak kaplaması, duvar detayı vb. içeren saydamlar ve fotoğraflar (10x15 cb. Ebadında) hazırlanacaktır. A4 normunda hazırlanacak fotoğraf albümünde her bir sayfaya her bir fotoğraf için açıklayıcı bilgi, çekim yönü ve çekim tarihi belirtilecektir. 10.2. Saydamlar çerçevelenecek üzerinde çekim tarihi ve yeri belirtilecektir. MADDE 11- ĐHALE DOSYASI DÜZENLEME HĐZMETLERĐ • • • Yaklaşık maliyetin hesaplanmasına esas olacak metrajın yapılması Yaklaşık maliyetin hesaplanmasına esas olacak mahal listelerinin hazırlanması Uygulamaya esas “Özel Teknik Şartname” Taslağının düzenlenmesi MADDE 12- ĐŞĐN TESLĐMĐ Onama/ görüş aşamalarından önce, bu şartnamede istenilen her ölçekteki proje ile rapor, fotoğraf, saydam sayısal ortamda hazırlanarak, renkli ve siyah-beyaz basılmış, A-4 formunda katlanmış olarak teslim edilir. Ayrıca tüm bu çalışmalar CD’ye de kaydedilir.