Sosyal Araştırmacı olarak Çocuklar
Transkript
Sosyal Araştırmacı olarak Çocuklar
Sosyal Araştırmacı olarak Çocuklar Öğretmenler ve Diğer Eğitimciler için Bir Kaynak Kitabı Editör: Spyros Spyrou Mary Kellett’in önsözüyle Katkıda bulunanlar: Loucas Antoniou, Mehveş Beyidoğlu, Chrystalla Ellina, Iasonas Lamprianou, Dilek Latif, Spyros Spyrou, Loizos Symeou Sosyal araştirmacı olarak çocuklar : öğretmenler ve diğer eğitimciler için bir kaynak kitabı / editör Spyros Spyrou ; Mary Kellett’ in önsözüyle. p. : ill. ; cm. Includes bibliography. ISBN 10: 9963-9050-7-2 (pbk) ISBN 13: 978-9963-9050-7-2 1. Social sciences--Research--Methodology 2. Sociology--Guides 3. Education-Handbooks, manuals, etc. Ι. Σπύρου, Σπύρος, 1966- ΙΙ. Kellett, Mary ΙΙΙ. Τίτλος DDC 301.072--dc22 Tarafından mali destek sağlanmaktadır: “Bu yayında yer alan fikirler tamamen yazar(lar)a aittir ve Birleşmiş Milletler veya Üye Devletleri, UNDP veya USAID’in görüşlerini temsil ettiği anlamına gelmemektedir.” Tarafından yürütülmektedir: Bu kitap, yetişkinler olarak bizlerin şimdiye kadar ilham veremediğimiz tüm çocuklara ithaf edilmiştir. iv İçindekiler Önsöz ………….………………………………………………… Önsöz…………………...…………...…………………………… Teşekkürler ……………………………………………………… vii ix x Ünite 1:Giriş: Araştırmacı Olarak Çocuklar………………..…… 1 Spyros Spyrou Ünite 2: Sosyal Araştırma ve Çocuk.…………………..............… 8 Spyros Spyrou Ünite 3: Araştırmada Yaklaşım ve Yöntem…………………...…. 13 Loizos Symeou ve Iasonas Lamprianou Ünite 4: Araştırmada Etik……………………….…………….… 37 Dilek Latif Ünite 5: Araştırma Projesi Tasarımı……………………...……… 46 Mehveş Beyidoğlu Ünite 6: Saha Araştırması………...……………………………… 54 Spyros Spyrou Ünite 7: Nitel Görüşme……………………….………..………… 72 Loucas Antoniou Ünite 8: Nitel Veri Analizi…………………...…………………… 98 Loucas Antoniou Ünite 9: Anketler…...………….………………………………… 111 Chrystalla Ellina Ünite 10: Nicel Veri Analizi……………………………….……… 123 Chystalla Ellina Ünite 11: Etkili Rapor Yazımı………………….....……………… 136 Mehveş Beyidoğlu Ünite 12: Araştırma Bulgularının Dağıtılması……………....…… 142 Dilek Latif Terimler Sözlüğü………………………………………………… Yararlı Kaynaklar………………………..……………………… Referanslar………………………….…………………………… Katkıda Bulunanlar Hakkında………………..………………… v 150 153 163 169 vi ÖNSÖZ Tam zamanında hazırlanmış, kapsamlı ve ustalıkla yaratılmış bu kitabın Önsözünü yazmam rica edildiğinde büyük bir onur duydum. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisinin bizim için bu noktaya gelebilmesi, nerdeyse otuz yılımızı almış olabilir; ancak çocuk Toplumunun durumuyla ilgili olarak nihayet, son derece heyecan verici ve önemli bir yol ayrımına gelmiş bulunmaktayız; çocukların kendi yaşamlarındaki sosyal temsilciler olarak rollerini kabul ederek, en sonunda, bize ait olan araştırma arenasını onlarla paylaşmanın ne denli önemli olduğunu anlamış bulunmaktayız. Bu kitap, bahsettiğim bu yol ayrımından başlayarak, adımlarımıza yol göstermek adına muazzam bir görev üstlenmiştir; çünkü yeni bilgilerin ortaya çıkartılması ve çocukların vizyonlarıyla bakış açıları hakkındaki birikimlerini anlayabilmemiz için bizleri yeni bir alana, çocukların ve gençlerin birer araştırmacı olarak yetkilendirildiği yeni diyarlara götürmektedir. Çocuklar; bizlerin çocuk dünyalarını anlayabilmemiz için büyük önem taşıyan eşsiz bir bakış açısı olan ve onlara ‘olayların içyüzünü bilme’ fırsatını sunan çocukluk alt-kültürü taraflarından biridir. Yine de çocuklar tarafından yapılan araştırma sayısında bir kıtlık vardır; çocuklar araştırmalarını yetişkinlerin desteğiyle, kendileri tasarlamak, yürütmek ve dağıtmaktan ziyade, bunları yetişkinlerin yönetiminde yapmaktadırlar. Bu kitap, tüm bunları değiştirmek için hazırlanmıştır. Bu kitaba esin kaynağı oluşturan iki-toplumlu bir projede danışmanlık yapabildiğim için kendimi şanslı hissediyorum. Her iki toplumla ilgili olarak daha iyi bir anlayışın gelişmesi yoluyla daha büyük bir uyum yaratabilmek için Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumlarından çocukları ve gençleri davet ederek, onların araştırma konularını genç bakış açılarıyla ele almaları nosyonu oldukça ilham vericiydi. Bu vizyondaki ilk adım, çocuklar ve gençler için kaliteli araştırma eğitimlerinin sağlanmasıydı. Bu kitap; çocuk araştırmacılarla çalışmak isteyen yetişkinler için yetenekli bir ekip tarafından hazırlanmış araştırma eğitim programında yapılan çalışmaların ürünüdür. En iyi uygulama örneklerinin temel yönlerini özetleyerek ve çocukların anlayabilmesi için öneri ve tavsiyelerde bulunarak okuyucuyu, araştırma süreciyle ilgili tüm önemli konular hakkında bilgi sahibi yapmaktadır. Eğitim programının doğrusal karakteri, özellikle araştırma konusunda yeni vii olanların takip etmesini kolaylaştırmakta ve araştırmacı olarak çocukların ihtiyacı olabilecek tüm gereçleri okuyuculara sunmaktadır. Tüm Avrupa’da, çocukların karar alma sürecinde ve geleceğe yön verme konusunda taraf olması gerektiğiyle ilgili düşünce yayılmaktadır ve hükümetlerin siyasi gündemlerinde giderek daha fazla yer almakta ve çocuklar, seslerini giderek daha fazla duyurabilmektedirler. Yetişkin-çocuk yetki dinamikleri yeniden gözden geçirilmeden, bu başarılamaz. Çocukları birer araştırmacı olarak eğitmek ve desteklemek, bu yetkinin yeniden değerlendirilmesi doğrultusunda atılması gereken adımlardan bir tanesidir. Diğer bir adım ise; gösterilen bu gayretlerin ses getirmesidir; eminim ki araştırmanın yaratacağı yankının ikna kabiliyeti konusunda tartışacak az sayıda kişi çıkacaktır. Ancak ses, dinleyici olmadan fısıltıdan öteye geçemez. Şu anda, bu dinleyici kitlesini sunmaya hazır olduğumuza; gençler ve çocuklar tarafından yapılan araştırmaları kabul etmeye, kutlamaya ve değer vermeye hazır olduğumuza inanıyorum. Kaliteli eğitim olmadan asla başlayamayacak olan bu süreçte, bu kitabın oynayacağı rolü küçümseyemem. Bu kitabın içeriğinden fazlasını aramanıza gerek yok; çünkü burada bir program cevheri yer almaktadır. Mary Kellett Direktör, Çocuk Araştırmaları Merkezi, Açık Üniversite, UK viii Önsöz Bu kitap, Kıbrıslı Rumlar ile Türkler arasında genç sosyal araştırmacılar geliştirmeye odaklanan bir projenin sonucudur. Çocuklar ve çocukluğun sosyal çalışmasına adanmış bir araştırma merkezi olan Çocukluk ve Ergenlik Çalışma Merkezi, KTÖS ile öğretmenleri sosyal araştırma yöntemlerinde eğitecek bir program oluşturulması için işbirliği yapmıştır. Bu programla, okullarındaki öğrencilere temel sosyal araştırma yeteneklerini öğretebilecekler ve bu öğrencilerin yaşadıkları çevrelerde kendi projelerini gerçekleştirmek için destekleyebileceklerdir. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı – İşbirliği ve Güven için Hareket tarafından finanse edilen bu programın temel motivasyonu, çocukları araştırmacı olarak soysal araştırmalara dahil etmek ve etraflarındaki sosyal gerçekliklere dahil olduklarını görmektir. Sosyal gerçeklere dahil olmak çocukları aktif vatandaşlar olmaya teşvik edebilir ve dünyadaki demokratik katılımlarını güçlendirecek bir şekilde dünyalarına dair düşünmelerine olanak sağlayabilir. Sosyal araştırma yöntemlerinde tecrübeli Kıbrıs Rum ve Türk cemaatlerinden bir öğretmenler ekibi programın eğitmenleri olarak görev almıştırlar. Program, İngiltere’deki Açık Üniversite’den çocukları sosyal araştırmaya dahil etme konusunda öncülük yapan, uluslararası bir uzman olan Dr. Mary Kellet’i görevlendirmiş ve kendisi programa çok değerli tavsiye ve destekte bulunmuştur. Program, Kıbrıs’taki farklı okullardan çocuklar tarafından gerçekleştirilen bir takım projelerin uygulanmasını desteklemiştir. Program, çocuklar ve eğitmenlerin, çocukların projelerine dair bilgi ve örneklere erişebilecekleri, birbirleriyle iletişim kurabilecekleri ve araştırma hakkında interaktif bir şekilde fikir alışverişi yapabilecekleri “Çocukların Araştırma Üniversitesi” adlı bir web sitesi kurmuştur: www.csca.org.cy/cru. ix Teşekkürler Bu kitapta yer alan ünitelerde katkıda bulunan herkesin gayretli ve sıkı çalışmaları olmadan, bu kitabın hazırlanması mümkün olmazdı. Bu kitabın bir bütün olarak tutarlı olması için titizlikle çalışan ve kitaba son biçimini ve görünümünü veren Maria Kalli’ye de özellikle teşekkür ederiz. Son olarak, bu kitabın hazırlanmasına olanak sağlayan projeye mali destek sağlayan UNDP-ACT’e de aynı derecede şükranlarımızı ve teşekkürlerimizi sunarız. UNDP’den Stavroula Georgiadou ve Eleni Sophocleous’a da bu proje için emek harcayan herkese paha biçilmez yardım ve desteklerinden dolayı sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. x Ünite 1 GİRİŞ: ARAŞTIRMACI OLARAK ÇOCUKLAR Eğer çocuklar bazı şeyleri yapamazken, bazı belirli rolleri üstleniyorlarsa; bu kısmen biz yetişkinlerin onlara fırsat sunmamamızdan kaynaklanmaktadır. Çocukların araştırmacı olabilecekleri, özellikle de sosyal araştırmacı olabilecekleri gerçeği, çoğu yetişkinin hayal gücünü zorlamaktadır. Bu kitap, çocukların sosyal araştırma yürütebilecek kapasiteye sahip olduklarını ve biz yetişkinlerin de bu süreci büyük oranda kolaylaştırabileceğimizi savunmaktadır. Geçtiğimiz son yirmi yılda, yeni bir alan olan çocukluk araştırmaları konusunda çalışan araştırmacılar, çocukları sosyal varlıklar olarak ve çocukluğu da sosyal bir olgu olarak anlayabilmemiz doğrultusunda önemli katkılarda bulunmuşlardır (James ve Prout 1990; James, Jenks ve Prout 1998; Qvortrup 1994). Bu araştırmacılar; çocukların yetersizlikleri ve pasiflikleriyle ilgili mevcut nosyonlara meydan okumuş ve çocukların da tıpkı yetişkinler gibi kendi dünyaları çerçevesinde hareket eden ve toplumun inşa edilmesine katkıda bulunan sosyal aktörler olduklarının kabul edilmesi gerektiğini vurgulamışlardır. 1989 yılında kabul edilen BM Çocuk Hakları Bildirisi; diğer hakların yanı sıra çocukların sosyal hayata katılma hakkıyla, bilgi ve haber alma özgürlükleri gibi çocuk haklarını savunarak çocuk ve çocukluğun bu şekilde yeniden kavramsallaştırılmasını desteklemiştir. Bildirinin 13’üncü Maddesi özellikle çocukların ifade özgürlüğüne vurgu yaparak; “herhangi bir sınır olmaksızın, sözlü, yazılı veya basılı olarak, sanat yoluyla veya çocukların seçeceği diğer bir ortam yoluyla her türlü bilgi ve fikri bildirmeyi, araştırmayı ve almayı içerir”. 1 Her ne kadar araştırma konusuna özellikle değinilmemiş olsa da araştırma da bilginin üretildiği ve dünyanın anlaşılmasının sağlanabileceği yollardan biridir. Yine de yaşadıkları bu dünyaları araştırabilmeleri için çocuklara çok az fırsat sunulmaktadır. Araştırma, günümüzde hâlâ daha sadece rüştlerini ispat etmiş ve gerekli üniversite eğitimini almış yetişkinler tarafından yapılabilecek bir eylem olarak algılanmaktadır. Aynı zamanda, daha önce bahsi geçen örgütsel ve araştırma ile ilgili gelişmeler de göz önünde bulundurulduğunda, bazı yetişkin araştırmacıların, çocukları yalnızca araştırma konusu olarak değil, birer araştırmacı olarak da araştırma sürecine dahil edilmesinin oldukça güçlendirici ve önemli olduğunu fark ettikleri görülmektedir (Kellett 2004, 2005; Alderson 2000; Boyden ve Ennew 1997). Bu, elbette ki, çocukların araştırmayı sürdürebilmesi için gerekli olan becerileri öğrenmelerini gerektirir. 1.1. Peki, çocuklar neden araştırmacı olmalıdır? Çocukların araştırmalarda, birer araştırmacı olarak yer almaları, hâlâ daha sınırlı da olsa, çocukların yetkilendirilmesine katmış olduğu değer ve sosyal yaşama katılmalarını desteklemesi açısından popülerlik kazanmaktadır. En temel seviyede, çocuklar onları çevreleyen dünyaları oldukça merak ederler ve bu dünyaları öğrenmek isterler. Yetişkinler, genellikle tumturaklı cümleler kurarak çocukların, dünyayı araştırmayı sevdiklerini beyan etmeye bayılırlar. Ancak; çocukların bu dünyaları araştırabilmesi için onlara sınırlı ve yetişkinlerin gündemlerine ve önceliklerine bağlı olarak fırsatlar sunulmaktadır. Araştırma, çocukların sosyal dünyalarını keşfetmeleri ve kendi dünyalarını yaratarak, bunlar hakkında bilgili bir anlayış geliştirebilmeleri için eşsiz bir fırsat sunar. Aynı zamanda, çocukların kendi dünyalarını etkileyebilmeleri için, kendini tanıma ve farkındalığın arttırılması süreci temelinde, sosyal olanla ilgilenme sonucu ortaya çıkan pek çok yol mevcuttur. Çocukların yaşamları ve yerel toplumlarla ilgili sosyal konular hakkındaki projeler, çocukları araştırmayla tanıştırmak ve onların eleştirel düşünce geliştirmesi ve birer vatandaş olarak toplum yaşamına katılmalarını desteklemek için kusursuz bir yoldur. Bu bağlamda araştırma; başlı başına bir hedef olmaktan çok; çocukların, onları çevreleyen sosyal gerçekler ve sorunlara yaklaştırmayı, 2 savunuculuk becerilerini geliştirmeye teşvik etmeyi, onları karar alma sürecine katmayı ve yine eylem ve dönüşüm amacına yönelik aktif vatandaşlar olarak yetişmelerini sağlamayı hedeflemektedir. Başka bir ifadeyle araştırma; değiştirme potansiyeli olan ve sahip oldukları bu güç küçümsenen bir grup vatandaş, yani çocuklar tarafından gerekli zamanda ve gerekli yerlerde sosyal değişimi gerçekleştirmek için bir ortam oluşturmaktadır. Öte yandan çocuklar, çocuk statüsüne sahip olarak, bazı toplumlara erişebilmek açısından imtiyaz sahibidirler (mesela çocuk toplumlarına) ve onlar tarafından üretilenler, bizler tarafından çocukların dünyalarının anlaşılabilmesi için büyük bir önem taşımaktadır. Araştırma sürecinin, başından sonuna kadar bir parçası olarak, çocuklar ayrıca öğrenme ve yaratma sürecine de aktif bir biçimde katılabilmektedirler. Sonuç olarak; onlar da yalnızca bilgiyi tüketen değil, bilgiyi üreten kişiler olmaktadırlar. Çocukların birer araştırmacı olarak eğitilmesini öngören bu girişime karşı olan ve desteklemeyen çoğu kişi de çocukların rolünün bilgi üretmek değil, bilgi tüketmek olduğu varsayımını temel almaktadır. Bilgi ve gerçeğin aktarılmasında otoriter bir kurum olma geleneksel rolünü üstlenmiş olan okullar ve bu nedenle, bilgiyi aktarmada öğretmenlere yüklenen rol, genellikle bilgi ve öğrenmenin basit bir biçimde tepeden inme bir biçimde olduğu görüşünü doğurmaktadır. Bu yaklaşım; keşfetme, düşünme ve dünyayla ilgilenmeyi engellemektedir; çocuklar, yaşadıkları sosyal dünyaların daha geniş olanları hakkında çok az bilgi ve farkındalıkla yetişmektedir; ayrıca bu dünyaları öğrenmek için de çok fazla ilgi duymamaktadırlar. Çocukların araştırmacı olabilecekleri ve böylece bilgi üretebilecekleri varsayımı, bu mantığı tersine çevirmeyi ve bilginin üretilmesini daha demokratik bir hale getirerek eğitimdeki statükonun altında yatan varsayımlara meydan okumayı hedeflemektedir. Sonuç olarak, çocukların sosyal araştırmalara dahil edilmesi; onların gittikçe daha da güçlü bir hale gelen, bilgi-tabanlı dünyalarda gerekli olan yararlı becerileri geliştirebilmeleri için eğitimcilere de eşsiz bir fırsat sunmaktadır. Böylece çocuklar bilgi toplama ve işleme, tanımlama ve açıklama, eleştirel düşünme ve sonuç çıkarmayı ve benimsenmiş olanı sorgulamayı öğrenmenin yanı sıra; sözel, yazma ve hesaplama becerilerini de geliştirebilirler. Çocuklar, gruplar halinde 3 çalışmayı, dinlemeyi ve tartışmayı, karar vereyi ve toplumlarındaki diğer kişilerle etkin bir biçimde iletişim kurmayı öğrenebilirler. 1.2. Çocuklar sosyal araştırma yöntemlerini nasıl kullanacaklarını öğrenebilirler mi? Yetişkinler olarak, çocuklar ve çocuklukla ilgili olarak genellikle dile getirmediğimiz varsayımlarımız; çocukların öğrenmelerini istediğimiz bağlamı sınırlandırmaktadır. Sosyal araştırma yöntemleri; yalnızca çocukların özelliklerine, deneyimlerine ve kapasitelerine göre ayarlandığı sürece çocuklar tarafından öğrenilebilir. Araştırmacıların da son zamanlarda fark ettikleri gibi, bu sorun yalnızca çocukların sosyal araştırma yöntemlerini öğrenip öğrenemeyecekleri ile ilgili değildir; sorun, bunu nasıl yapacağımızla ilgilidir (bkz. Kellett 2005; Boyden ve Ennew 1997; Çocukları Kurtarın 2004). Netice olarak, belki de sorun, biz yetişkinlerin otoritemizin bir kısmından vazgeçerek, değişik eğitim ve öğretim yollarını denemeye ne kadar istekli olduğumuzdan kaynaklanmaktadır. Güç ve bilgi ile ilgili mevcut görüşlere meydan okuyabilmek için araştırma sürecini, çocukların kendi ilgi alanları ve gündem maddeleri temelinde tam katılımlarını sağlayabilmek için açmamız gerekmektedir. Bu tarz bir yaklaşım; yetişkinlerin baş araştırmacılar olarak temel rollerinden vazgeçmelerini ve bunun yerine birer yardımcı olmalarını öngörmektedir: yani çocukların önemli olduğunu düşündüklerini yapabilmeleri için onlara doğru araçları vermek. Bu kitapta vurgulanmak istenen ana fikir; çocukları yalnızca araştırmalarda kullanmak yerine, onların birer araştırmacı olabilmeleri için yetkilendirilmesidir. Bunun için, bu süreçte yardımcı olacak yetişkinlerin, çocukların araştırma yapabileceklerine ve çocukların araştırma yapmasının ve çocukların bakış açılarından elde edilen yeni bilgilerin yalnızca çocuklara değil, toplum geneline fayda sağlayacağına inanmasını gerektirmektedir. 1.3. Yardımcılar için bir not Bu kitap öncelikle eğitimciler ve çocukların sosyal araştırmalarla ilgilenmesini isteyen diğer yetişkinler ile hem öğrenme ve tasarım sürecinde hem de araştırma projelerinin yürütülmesinde yardımcı olmak isteyen kişiler için hazırlanmıştır. Bu kişilere; sosyal araştırma 4 yöntemlerinin amaçlarını anlamak ve öğrenmek için gerekli olan temel becerileri sunmayı ve yine uygun özen ve duyarlılıkla, çocukların da aynı becerileri kazanabilmelerinde yardımcı olmayı hedeflemektedir. Kitapta; 9 yaşındaki çocuklarla dahi kullanılabilecek uygun malzemelerle, bu öğrenme sürecine nasıl yardımcı olunabileceğine büyük bir vurgu yapılmaktadır. Kitapta yer alan malzemeler; bu süreci etkileyebilecek karışık teknik konulardan kaçınarak, araştırma sürecinin temelini oluşturan temel ilke, düşünce ve kavramların (diğer dünyalardaki kurallar) belirlenmesi temelinde seçilmiştir. Hem eğitimcilerin hem de çocukların bu temel bilgileri, hayatları boyunca gerekli olan durumlarda ve ihtiyaçları doğrultusunda kullanabilmelerini ümit ediyoruz. Bu kitap; mevcut okul müfredatlarına sosyal araştırmayı dahil etmek isteyen öğretmenlere olduğu kadar, okul dışı saatlerde de çocuklarla çalışan (mesela bir kulüpte) eğitimcilere de yardımcı olabilir. Aslında; çocukların sosyal araştırmayla ilgilenmesini sağlamak isteyen tüm yetişkinler, bunu nasıl başarabilecekleriyle ilgili yararlı bilgi ve tavsiyeleri bu kitapta bulabilirler. Kitaptaki üniteler belirli bir mantık sırasına ve öğrenme sürecine göre dizilmiştir; ancak bazı öğretmenler, sahip oldukları zaman ve belirli maksatlarına göre, istedikleri üniteleri seçerek bunlardan faydalanabilirler. Aynı biçimde, öğretmenler bazı fikir ve teknikleri seçerek, öğrencilerin sosyal araştırma yapmak için kendi araçlarını geliştirmeleri için bir fırsat da sunabilirler. Hangi maksatla olursa olsun; bu kitap, eğitimcileri ve öğrencileri, sosyal araştırma yapmaya ve kendilerini çevreleyen dünyalar hakkında bilgi sahibi olmaya teşvik etmeyi ummaktadır. Netice itibariyle, asıl önemli olan, çocukların, yalnızca birer katılımcı olarak değil, araştırmacı olarak araştırma sürecine dahil olmasına yardımcı olmak isteyen öğretmen ve diğer yetişkinlerin, araştırmaya farklı bir bakış açısından, yani çocukların bakış açısıyla bakmaya istekli olmalarıdır. Araştırılacak konu çocukların ilgi alanına giriyor mu? Kendi ilgi alanları doğrultusunda belirlenen bir konu mu? Araştırma, araştırmayı yapacak olan çocuklar için faydalı olacak mı? Çocuklar araştırma sürecine isteyerek mi katılıyor, yoksa katılmaya zorlanıyor ya da kendilerini katılmak için zorunlu mu hissediyorlar? Araştırma çalışmasındaki önemli kararları çocuklar mı verecek? Çocuklar, araştırma sürecindeki tüm adımlarda yer alıyorlar mı? 5 1.4. Sıradaki konular: Özet Ünite 2 (Sosyal Araştırma ve Çocuklar), sosyal araştırmanın ne olduğunu açıklamaktadır ve çocuklar için neden önemli olduğunun mantığını ortaya koymaktadır. Ünite 3 (Araştırma Yaklaşımları ve Yöntemleri); araştırma yöntemi kavramını tanımlamakta ve nitel ve nicel araştırma yöntemleri arasındaki farkları sunmaktadır. Ünitede ayrıca, örneklem seçme ve araştırmada geçerlilik ile güvenirlik konularına da yer verilmektedir. Ünite 4 (Araştırmada Etik); gönüllü ve bilgilendirilmiş onay, kandırma, gizlilik, kimlik saklama ve mahremiyet gibi konuların özellikle altını çizerek; araştırmada etik konusunda kısa fakat bilgilendirici bir analiz sunmaktadır. Ünite 5 (Araştırma Projelerini Tasarlamak); okuyucuyu, bir araştırma projesinin tasarlanmasıyla ilgili çeşitli aşamalar hakkında bilgilendirmektedir. Sonraki iki ünitede, Ünite 6 (Alan Araştırması) ve Ünite 7 (Nitel Mülakat); nitel araştırmacıların nasıl veri topladıklarıyla ilgili temel yolları incelemektedir. Ünite 6’da, okuyucuya alan araştırmasıyla ilgili bilgi sunulmakta ve alan araştırmasında nicel verilerin nasıl toplanacağı konusunda bilgi sunulmaktadır. Ünitede ayrıca, alan notları toplama sürecine de değinilmektedir. Ünite 7, farklı nitel mülakat tekniklerini açıklamakta ve okuyucuya bir mülakat rehberinin nasıl hazırlanacağı konusunda bilgi vermektedir. Ünitede ayrıca, focus gruplarının nicel araştırma yöntemi olarak nasıl kullanılacağı ve sosyal araştırmada çocuklarla kullanılabilecek faydalı bir yaklaşım olan sözlü tarih konularına da değinilmektedir. Ünite 8 (Nitel Veri Analizi); okuyucuya, kodlama kullanılarak, toplanmış olan nitel verilerin nasıl inceleneceğini göstermektedir. Sonraki iki ünite; Ünite 9 (Anketler) ve Ünite 10 (Nicel Veri Analizi); önceki üç ünitede nitel araştırmalarla ilgili verilen bilgileri, nicel araştırma için sunmaktadır. Ünite 9; anketlerin oluşturulması ve mülakat sürecine özellikle vurgu yaparak, nicel veri toplamak için bir araştırma gereci olarak anketlerin nasıl kullanılacağı ile ilgili bilgi sunmaktadır. Ünite 10’da; nicel veri analizlerinde kullanılan ana eğilim (mean, mode, medium), değişken ölçümleri (range, percentiles) ve frekans dağılımları gibi basit istatistikî gereçleri tanımlamaktadır. Ünitede ayrıca, tablo ve grafikler yardımıyla verilerin sunulması ve bilgilerin nasıl yorumlanacağı ile ilgili bilgi sunulmaktadır. Kitabın son iki ünitesinde, raporlama ve araştırma bulgularının dağıtılması konularının altı çizilmektedir. Ünite 11’de (Etkili Rapor Yazmak); iyi 6 bir araştırma raporunun nasıl yazılabileceği ile ilgili tavsiye ve öneriler yer almaktadır. Ünite 12’de (Araştırma Bulgularının Dağıtılması) ise; araştırma bulgularının sunulması ve dağıtılmasında kullanılabilecek farklı yollar gösterilmektedir. 7 Ünite 2 SOSYAL ARAŞTIRMA VE ÇOCUK EĞİTİM HEDEFLERİ Sosyal araştırmanın ne olduğunu anlamak Sosyal araştırmaya neden ihtiyacımız olduğunu anlamak 2.1. Sosyal araştırma nedir? İnsanoğlu olarak bizler, her şeyden önce sosyal varlıklarız. Evrenlerimiz, bizler günlük hayatlarımıza devam ederken birbirimizle olan sosyal ilişkilerimiz ekseninde döner. Bir araya gelerek, konuşur, tartışır, uzlaşır, kavga ede, birbirimize yardım eder, affeder ve birbirimizi severiz; bunların hepsi de birbirimizle ilgilidir. Yaşamlarımız öncelikle doğası gereği sosyal olduğu için, ilk günden itibaren dünyamızı anlayabilmek için çeşitli yollar geliştiririz. Dünyamıza anlam katabilmek için sürekli olarak onu yorumlarız. Ancak, algılayışımız her zaman bizlerin deneyimleri ve bakış açılarıyla sınırlıdır. Dünyayı ve bu dünya içindeki görevimizi anlamlı bir biçimde yorumlayabilmemizi, sağduyumuz sağlar; ancak bu sağduyu, bizlere birkaç parçanın bir araya gelerek anlamlandırılmasını gerektiren sosyal dünya ile ilgili daha kapsamlı ve daha geniş bir bakış açısı kazandırmaz. İşte; sosyal dünyamızı sağduyumuzla algılayışımızla, yalnızca bilimsel yönteme dayalı daha sistematik bir yaklaşımla fark edebileceğimiz daha geniş ve daha karmaşık gerçeklik arasındaki boşluğu doldurabilmemiz için tam burada sosyal araştırma devreye girmektedir. Sosyal araştırma, sosyal dünya ile ilgili çalışmalar yapmamız ve onunla ilgili yeni bilgiler ve anlayışlar geliştirmemize yardımcı olur. Diğer araştırma türlerinin aksine; sosyal araştırma, 8 insanların sosyal davranışları üzerinde yoğunlaşır; yani sosyal bağlamda geliştiği şekliyle insanoğlunun davranışlarını inceler. Sosyal araştırmanın değerli ve inanılır olabilmesi için, doğru biçimde yapılması ve bilimsel yaklaşım olarak bilinen doğrultuda hareket etmesi gerekmektedir. Bu, sosyal araştırmanın inanılır olabilmesi için bazı özellikleri taşıması gerektiği anlamına gelir. Öncelikle sosyal araştırma: Etik olmalıdır: Diğer özelliklerine bakılmaksızın, sosyal araştırma her şeyden önce etik olmalıdır. Dürüst olmayan, insanları tehlikeye sokan veya kişi haklarını ihlal eden bir araştırma, iyi bir araştırma değildir. Sistematik olmalıdır: İyi bir sosyal araştırma sistematik bir biçimde yürütülmelidir; yani mantıklı bir biçimde düzenlenmeli ve araştırma sonuçlarının düzgün bir biçimde toplanması, analiz edilmesi ve yorumlanabilmesi için belirli kural, prosedür ve adımlar takip edilmelidir. Objektif olmalıdır: Sosyal araştırmacılar, bulgularının güvenilir olabilmesi için her zaman nesnel olmaya çalışırlar. Önyargılı yaklaşımlar ve önyargılı araştırmacılar, düşük kalitede, önyargılı araştırmaların yapılmasına yol açar. Şüpheci olmalıdır: Sosyal araştırmacılar, araştırma bulgularına şüphe ve kuşku ile yaklaşırlar ve araştırma savlarının, savundukları gibi olduğunu garanti altına alabilmek için bunları titizlikle değerlendirirler. Şüphecilik, sosyal bilim insanlarını titiz bir biçimde ve yüksek profesyonel standartlara göre çalışmaya iter. Sosyal araştırma, diğer tüm araştırma türleri gibi veri toplama ve bir teori aracılığıyla bu verileri yorumlamaya dayanır. Bazen, mevcut teoriler kullanılarak, toplanan veriler hakkında açıklamalar yapılır; bazen de toplanan verilerin kendisi en baştan başlayarak yeni bir teorinin geliştirilmesini sağlar (Neuman 2000:39-62). Öte yandan, sosyal araştırmanın boşlukta yapılmadığının da altının çizilmesi gerekmektedir. Aksine, dünya ile ilgili mevcut bilimsel bilgilerden yola çıkarak, neticede, onu daha fazla keşfedebilmek adına yeni soruların sorulması için fırsatlar sunar. 9 2.2. Neden sosyal araştırmalar gereklidir? Sosyal araştırma, biz insanların, sosyal evrenlerimizi çevreleyen büyük karmaşıklıkları, birbirimizle olan ilişkilerimizi, sözün kısası, yani davranışlarımızı anlayabilmemizi sağlayan esas yollardan birisidir. Bunu başka bir biçimde ifade edecek olursak; sosyal araştırma, bir parçası olduğumuz sosyal evrenleri, davranışlarımızı daha anlamlı bir biçimde anlayabilmemize olanak verecek biçimde anlama ve anlamlandırma çabasıdır. Sosyal araştırma aynı zamanda karşı karşıya kaldığımız sosyal problemleri anlamamıza yardımcı olarak ve bunlarla başa çıkabilmemiz için bizlere güvenilir bilgi sağlayarak çok önemli bir hizmet daha vermektedir. Bu bağlamda sosyal araştırma, sosyal değişim ve toplumun gelişmesini sağlayacak bir araç olabilir. Sosyal araştırma alanında genellikle saf veya temel araştırma ile uygulamalı araştırma arasında bir ayrım yaparız (Neuman 2000:2325). Saf araştırma; dünyayı daha iyi bir biçimde anlayabilmek, yani dünya hakkındaki bilgi seviyemizi yükseltebilmek için yürüttüğümüz araştırmalardır; ancak kendi başına belirli bir sosyal konu veya problemi çözmeye çalışmaz. Mesela; çocukların dini inançlarını nasıl kazandıklarıyla ilgili bir çalışma saf araştırmadır; çünkü yeni bilgilerin üretilmesi yoluyla bizlerin bir sosyal fenomeni daha iyi bir biçimde kavramasına yardımcı olmaya yöneliktir. Ancak bu çalışmada uygulamalı bir boyutun olma zorunluluğu yoktur ve çalışmadan elde edilen sonuçların belirli bir sosyal konuyu ele alma zorunluluğu da yoktur. Öte yandan; öğrenme güçlüğü çeken çocukların eğitim ihtiyaçlarını belirlemeye ve okul yetkililerine bu konuyu nasıl ele alacakları hakkında tavsiyede bulunmaya yönelik yapılan bir çalışma, uygulamalı sosyal araştırma örneğidir; çünkü araştırma, özel bir ihtiyaç veya problemi ele alabilmek için bilgi toplamak maksadıyla yürütülmüştür. Uygulamalı araştırma çeşitlerinden biri de, genellikle eylem araştırması olarak tabir edilen araştırmalardır. Eylem araştırması, sosyal değişiklik yapmak maksadıyla yeni bilgilerin üretilmesinin altını çizer. Bu araştırma türü, üzerinde çalışılan belirli bir konuyla ilgili olarak insanların bilinç seviyelerini yükseltmek ve katılanları yetkilendirmeye yönelik olarak katılım ve düşünceyi ön plana çıkartır. 10 Öğrencilerin sadece birer araştırma katılımcısı veya özne olarak değil, birer araştırmacı olarak sosyal araştırmalarda yer almaları, sosyal dünya hakkında bilgi üretilmesine değer katmaktadır. Öğrenciler, eşsiz bakış açılarına sahiptir; onların araştırma sürecine bakışları, öncelikli olarak belirledikleri, araştırma projelerini tasarlayış biçimleri, verileri toplamak ve incelemek için benimsedikleri yöntemler ve yaptıkları yorumlar sosyal dünyayı anlama çabamıza eşsiz bir bakış açısı kazandırabilir. Bu bakımdan, sosyal dünya hakkında bilgi üretilmesine kattıkları büyük değeri kanıtlayan bu açık nedenlerden ayrı olarak, Öğrencilerin sosyal araştırmalarda, birer araştırmacı olarak yer alması; sosyal dünyalarla ilgili olarak çoğunlukla eksik kalan ve çok ihtiyaç duyulan bir bakış açısını, yani öğrencilerin bakış açısını bizlere kazandırmaktadır (bkz. Kellett 2005:2). Çocukların Bilmesi Gerekenler Nelerdir? Sosyal araştırmanın ne olduğunu ve neden önemli olduğunu Sosyal araştırmanın bir yöntemi olduğunu öğrenmiş olmalıdır. Materyali Çocuklara İletmek için İpuçları Çocukların ilgisini çekebilecek konuları inceleyen sosyal araştırma örnekleri veriniz (örn. Çocukların internet kullanımı) İyi bir sosyal araştırmada bulunması gereken özellikleri kullanarak, iyi ve kötü sosyal araştırmayı ayırt edebilecek bir örnek verin. Sınıf Tartışma Konuları Yerel toplumumuzla ilgili hangi konuları araştırmak isterdiniz? Sosyal değişimi sağlayabilecek bir araştırma yürütebilir miyiz? Bir çocuk olarak sizler, yetişkinlere kıyasla araştırmanıza bir avantaj (örn. Daha iyi erişim, eşsiz bir bakış açısı vb) sağlayabilecek hangi konuları araştırırdınız? 11 2.3. Özet Sosyal araştırma, sosyal dünya hakkında çalışmak ve bununla ilgili yeni bilgi ve anlayışlar geliştirebilmek için kullanılan çeşitli yöntemlere verilen addır. Sosyal araştırma; araştırmanın etik, sistematik, objektif ve şüpheci olmasını gerektiren bilimsel yaklaşımı izlemektedir. Saf araştırma olarak adlandırılan bazı sosyal araştırmalar, belirli konulardaki bilgi ve anlayışımızı arttırmamıza yardımcı olmak için yürütülürken; uygulamalı araştırma olarak bilinen diğer sosyal araştırmalar ise, belirli bir sosyal konu veya sorunu çözmek ya da ele almamıza doğrudan yardımcı olabilecek bilgileri edinmemizi sağlamak için yürütülmektedir. Eylem araştırması; katılım, düşünce ve sosyal değişimi vurgulayan, uygulamalı araştırmanın özel bir türüdür. Araştırmacı olarak öğrencilerin sosyal araştırmalara katılması, bizlerin öğrenci bakış açısını daha iyi bir biçimde anlamamıza olanak sağlar. 12 Ünite 3 ARAŞTIRMADA YAKLAŞIM VE YÖNTEM EĞİTİM HEDEFLERİ Araştırma projelerinin yürütülmesinde araştırma yönteminin önemini anlaması Farklı sosyal araştırma yöntemleri ve bunların kuramsal temellerini anlaması Sosyal araştırma çalışmaları tasarlanırken hangi temel yöntemsel konuları dikkate alması gerektiğini öğrenmelidir. 3.1. Giriş Hedefler ve araştırma soruları tamamlandığında, araştırma tasarımı için karar verilmesi gerekir. Bu ünitede, araştırmanın yürütülebilmesi için alınması gereken yöntemsel kararlarla ilgili konulara değinilmektedir. Ünitenin ilk kısımlarında, uygulanabilecek olan değişik araştırma yöntemleri anlatılmaktadır, daha sonraki kısımlarda ise örneklemle ilgili konulara değinilmektedir (örn. Çalışmadaki katılımcıların nasıl seçileceği). Son olarak, bir araştırma çalışmasında karşılaşılabilecek olan yöntemsel zorluklar ve bunları aşmakta kullanılabilecek stratejiler anlatılmaktadır. 3.2. Yöntem nedir? Araştırma tasarımı ve yöntemi; toplanacak olan verilerle araştırma soruları aracılığıyla çıkarılması hedeflenen sonuçları bağlamaya yönelik, çalışmada ‘kullanılmakta olan mantık’tır(Pelto & Pelto 1978). Yöntem, araştırmacı tarafından araştırma tasarımının tümünde kullanılan yoldur: dikkatli bir şekilde hazırlanmalı ve gelebilecek eleştirilere karşı sağlam olmalıdır; araştırma sorularıyla tutarlı, mantıklı ve sistematik olmalıdır; yüksek kalitede veriye dayalı 13 güvenilir ve geçerli çıkarsamaları garanti etmelidir. Yöntem, sosyal araştırmanın her adımında mevcuttur: araştırma soruların yöneltilmesinden, verilerin toplanması ve incelenmesine, sonuçların/bulguların yorumlanmasına kadar. Ancak, yöntemle ilgili herhangi bir karar vermeden önce, araştırmacının araştırma sorularına cevaben toplaması gereken bilgi türü ve miktarı ile ilgili bir karar vermesi gerekir. Bu nedenle, araştırma soruları ve hedefler tamamlandıktan sonra, sorulması gereken ilk soru: “Araştırma sorularıma yanıt bulabilmek için hangi tür bilgileri toplamalıyım?”, olmalıdır. Mesela; farklı insan grupları arasındaki okur-yazarlık oranını araştıran bir araştırmacı, doğum oranları, okula yazılma oranları ve mezuniyet oranları ile ilgili sayı ve istatistikî bilgi toplaması gerektiğini düşünebilir. Ancak; araştırmacının bundan sonra tüm bu bilgileri nasıl toplayacağına da karar vermesi gerekir (LeCompte & Preissle 1993; Robson 2002), sorulması gereken ikinci soru ise: “Bu bilgiyi nasıl toplayacağım?”, olmalıdır. Bu aşamada, araştırmacının hükümet rapor ve yayınlarını araştırmasının gerekip gerekmediğine karar vermesi gerekir. Anket yapması veya politika yapıcılarla mülakat yapması gerekli olabilir. Sıradaki ve (bu aşamadaki) son soru ise; “Veri toplama yöntemlerim mantıklı ve uygulanabilir mi? Yani, bu veri toplama planını zamanında yürütebilecek zaman ve kaynağa sahip miyim?”, olmalıdır. Araştırmacının birtakım verileri toplamış olduğunu varsayarak, bundan sonra atacağı adım bazı analizler yapmak ve sonra da sonuçları yorumlamak olmalıdır; ancak, bu ünitede bu aşamaya yer verilmemektedir. Araştırma sorularıyla yöntemlerin birbirleriyle nasıl bağlantılı olacağı hakkında ayrıntılı bilgiyi ilgili eserlerde bulabilirsiniz (Eisenhart & Howe 1992; Pring 2000). 3.3. İki araştırma paradigması Sosyal fenomenleri araştırmak için yaygın olarak kullanılan araştırma yöntemlerini sunmadan önce, farklı sosyal araştırmacılar tarafından ‘geçerli’ ve ‘titiz’ araştırma kavramlarının nasıl yorumlandığına bir göz atmamızın faydalı olacağını düşünüyoruz. İki temel felsefe ekolü mevcuttur: nitel ve nicel. Bu iki temel araştırma paradigması (bundan sonra metinde böyle geçecektir); tezlerini, insanların bilimsel bilgiyi 14 nasıl kazandıkları ile değerli ve geçerli bilginin ne olduğuna ilişkin farklı felsefi algılayışlara dayandırmaktadır. Bu ünitede felsefeye ayrıntılı bir biçimde girilmeden; nicel araştırma paradigmasının, hayatın gerçeklerini tanımlama, niceleme ve ölçme yoluyla soruları yanıtlarken ‘sabit veri’ (örn. Sayılar, istatistikler, grafikler) kullandığını söylemekle yetinilmiştir. Diğer yandan, nitel paradigma ise dünyamıza daha ‘yumuşak’ bir yaklaşım sergilemektedir: nitel araştırmacılar, sorularını kelimeler, fotoğraflar, duygular, vücut dili ve insani hareketlerle yanıtlamaya çalışır. Nicel yöntemler, daha pratik ve somut olduklarından dolayı, bu yöntemlerde anketler, telefon anketleri, soru formları, deneyler ve yapılandırılmış gözlemler kullanılabilir. Bu veri toplama yöntemleri, araştırma soruları ve hedefleri tanımlayıcı ve açıklayıcı olduğu zaman kullanılır. Araştırmacı, daha sonra, verileri incelemek için istatistiklerden faydalanırlar ve elde ettiği sonuçları istatistikî jargon, sayılar ve grafikler yardımıyla sunarlar. Ancak; bazı değerleri ölçerken (mesela, belirli bir bölgede yoksullukla suç oranları arasındaki ilişkiyi matematiksel olarak belirlemek için), nicel araştırmacının öncelikle araştırmasındaki temel kavramları tanımlaması gerekir. Bir araştırma planında yer alan bu temel kavramlara ‘değişken’ diyeceğiz ve bunları değişen kavram veya özellikler olarak tanımlayacağız. Bir değişken grubuna ait olan değerler, onun özellikleridir. Bağımsız değişken, genellikle bir bağımlı değişken üzerinde bir sonuç etkisi yaratan değişkendir. Sebep-sonuç ilişkisinde, bağımsız değişken önceki olarak hareket eder; bağımlı değişken ise sonraki olarak. Bunu bir örnekle açıklayacak olursak; sosyal sınıfın kamu ve özel hizmetleri (hastahane, okul, ulaşım vb.) tercih etmede oynadığı rolü araştıran bir çalışmada, bireyin sosyal sınıfı bağımsız değişken olarak adlandırılırken; bireyin özel veya kamu hizmetlerini tercih etme sıklığı ise bağımlı değişken olarak adlandırılır. Bir önceki bölümde verdiğimiz örnek bağlamında (yoksulluk ve suç oranı arasındaki ilişki), araştırmacının değişkenleri belirlemesi gerekmektedir; mesela ‘yoksulluk’ ve ‘suç’un ne olduklarını belirtmesi gereklidir. Başka bir ifadeyle; araştırmacının; “Esas değişkenlerimi nasıl tanımlayabilirim? Yoksulluk nedir? Suç nedir?”, sorularını sorması gerekir. Bu soruların cevaplanması gerçekten önemlidir; çünkü araştırmacı verilerini toplayabilmek için bu tanımları kullanacaktır. Mesela; yoksulluğun ne olduğuyla ilgili pek çok tanım 15 vardır. Yoksulluğun, aylık maaşla bir ilgisi var mıdır? Aile borcuyla ilişkili midir? Evin kalitesi ve mutfak eşyaları, yoksulluğun bir göstergesi midir? Araştırmacının değişkenlerini nasıl tanımladığı, araştırmanın sonuçlarını büyük oranda etkiler. Bu nedenle, değişkenlerimizin (bizim tabir ettiğimiz şekliyle) işlemsel tanımlarına çok dikkat etmekteyiz. Ancak; araştırmacının işlemsel tanımlarını belirlemesinin başka bir nedeni daha vardır: iyi bir araştırma planı, çalışmanın başkaları tarafından da bulguların desteklenmesi veya sorgulanması için tekrarlanmasına müsaade etmelidir. Insanoğlu bu şekilde büyük miktarlarda bilgi biriktirmektedir: sosyal bir teori oluşturabilmek için yalnızca bir araştırmanın yapılması neredeyse hiçbir zaman yeterli değildir. Nicel araştırmacı tarafından değişkenlerin tanımlandığını farz edersek; sıra şimdi de biraz veri toplamaya ve araştırmadaki değişkenler arasındaki ilişkiyi göstermek için istatistik, tablo veya şema kullanmaya gelmiştir. Araştırmacı için bir sonraki adım, bulgularını daha geniş bir bağlamda genellemektir (eğer bu, araştırmanın genişletilmiş hedefleri arasında yer alıyorsa). Örneğin, araştırmacı aşağıda yer alan kıyaslamayı yapar: “Topladığım verilerde yaptığım incelemeler; yoksulluğun, suç oranını yükselttiğine işaret etmektedir. Verilerin, tüm ülke durumunu temsil ettiğini farz edersek; ülkemizdeki yüksek suç oranlarının yoksullukla ilişkisi olduğunu öne sürüyorum”. Nicel paradigmayı, şimdilik, bir kenara bırakırsak; nicel araştırma yöntemleri genellikle işlerin gerçek dünyada nasıl yürüdüğüyle ilgili kurallar ve ‘kanunlar’ oluşturmayı hedeflemez. Nitel araştırmalar, genel olarak insanların nasıl hissettikleri, tepki verdikleri ve gerçek sorunları nasıl ele aldıklarını araştırır ve bunu yaparken de insan doğasının öznel özelliğini göz önünde bulundurur. Bu tür karmaşık konuları ele alırken; mülakat, gözlem (örn. Bir kişinin vücut dilini incelemek) ve metin analizleri (örn. Bir konuşma veya mektubun incelenmesi) gibi daha ‘yumuşak’ yöntemlerden faydalanır. İnsanların, gündelik hayatlarından edindikleri deneyimlere dayalı olarak zihinlerinde oluşturdukları fikir ve anlamları anlayabilmemizde nicel yöntemler oldukça faydalıdır. Nitel yöntemler aracılığıyla toplanan bilgi bolluğunu dengeleyebilmek için, araştırmacılar genellikle örneklem büyüklükleri için birtakım kısıtlamalar koyarlar; aksi takdirde topladıkları bilgi ve iş yoğunluğu altında ezilebilirler. Nitel 16 araştırma; büyük örneklemlerden ziyade vakaları inceler ve bu yöntemde veriler; mülakatlar, belgeler ve gözlemlerden elde edilen kelime ve imgeler formundadır. Nitel araştırmacıların takip ettiği analizler, konuların veya genellemelerin verilerden çıkartılmasını ve verilerin, incelenmekte olan fenomen hakkında tutarlı ve uyumlu bir biçimde sunulabilmesi için düzenlenmesini içerir (Nitel ve nicel araştırmalar arasındaki farkları gösteren bir örnek için bkz. Kutu 3.1). Kutu 3.1: Örnek: Nicel ve Nitel Araştırmanın Farkları Şimdi, nitel ve nicel araştırmalar arasındaki farkın daha iyi anlaşılabilmesi için bir örnek verelim: yerel bir hastanenin toplumdaki insanlara nasıl hizmet verdiğini incelemek isteyen bir nicel sosyal araştrmacı, belirli bir zamanda, hastanedeki hastaları temsil eden bir örneklem grubu arasında anket veya telefonla anketi düzenleyebilir. Araştırmacı, önceden belirlenmiş bazı soruları sorarak, ardından elde ettikleri sonuçları istatistikî olarak analiz edebilir. Diğer yandan, nicel bir araştırmacı ise; araştırmasını, hastanede bir hayli zaman geçirerek ve hastanedeki insanları gözlemleyerek ve onlarla konuşarak, birbirleriyle nasıl bir etkileşim içinde olduklarını ve nasıl hissettiklerini öğrenerek yürütebilir. Nitel araştırmacı, günlüğüne alan notları alabilir ve insanlardan kendileriyle hastane hakkında yaptığı sohbetleri (görüşmeleri) kayıt edebilmek için izin isteyebilir. Bunun yanı sıra cenaze törenlerine giderek, ölenlerin (hastanedeki eski hastalar) akrabalarıyla konuşabilir ve akrabaların, yakınlarının ölümünden hastaneyi sorumlu tutup tutmadığını araştırabilir. Bu nedenle, nitel araştırmacı, nicel araştırmacının gözünden kolaylıkla kaçabilecek olan pek çok değerli bilgi toplamış olur. Ancak, bunun da bir bedeli vardır: nitel araştırmacı hiçbir zaman fazla sayıda vakayı tek başına incelemeyi başaramaz. Deniz suyunu, dalgaların yüzeyinden derin su tabanına kadar ayrıntılı bir biçimde araştırmak isteyebilir; ancak engin okyanusun bütününü göremeyebilir. Bu, anlattığımız iki paradigma arasında tercih yaparken göze alınması gereken bir risktir! 3.4. Araştırma yapılmalıdır? yöntemini tasarlamak için ne Araştırmacının yöntemini formüle ettiğini varsayarsak; artık sıra çalışmasının öznelerini seçmeye gelmiştir; bu, araştırma sorularına 17 yanıt verebilmek için gerekli bilgiyi sağlayacak insanları seçmek anlamına gelir. Bu teknik jargon, ‘örneklem’ olarak adlandırılır. Örneklem seçmek Sosyal araştırmalarda, araştırdığımız konuyla ilgili bize bilgi sağlamasını isteyebileceğimiz tüm insanlara ‘ana kitle’ deriz. Mesela, bir araştırmacı köydeki insanların, hükümet tarafından alınan yerel ilkokulu kapatma ve buradaki öğrencileri civar şehirdeki okula transfer etme kararı hakkında ne hissettiklerini araştırıyorsa; bu köyde bulunan tüm insanlar, bu araştırmanın ana kitlesini oluşturur. Eğer araştırmacıda tüm ana kitlede yer alan şahıslara soru sormak için gerekli olan para, ekip ve zaman varsa, bu ideal olanıdır; ancak tüm ana kitleye soru sorulması çok ender rastlanan bir durumdur. Genellikle, araştırmamıza yalnızca az sayıda insanı dahil ederiz. Bu amaç için kullanılan teknik terim ‘örneklem’dir. Örneklem kavramı; talep edilen bilgiyi sağlayabilecek olan ana kitlenin küçük bir bölümünü almayı gerektirir. Yani; bir örneklem, bir araştırmacı tarafından araştırılan ana kitle bütününden seçmiş olduğu daha küçük bir özne/vaka grubudur. Örneklem seçmek için atılması gereken ilk adım hedef kitlenin net bir biçimde tanımlanmasıdır. Eğer Kıbrıs’taki ilkokul öğrencilerinin yeni kurulmuş olan bir kuruma karşı sergiledikleri tutum hakkında bir araştırma yaparsak; hedef kitlemiz “Kıbrıs’taki tüm ilkokul öğrencileri” olur. Ancak; ana kitlemizi biraz daha tanımlamamız gerekmektedir. Özel okul öğrencileri bu çalışmaya dahil olacaklar mı yoksa yalnızca devlet ilkokullarındaki öğrencileri mi kapsayacak? Ana kitlenin mümkün olduğunca net tanımlanması çok önemlidir. Bu; (a) veri toplama maksadıyla yalnızca doğru insanlara yaklaşmamızda yardımcı olacak; böylece kaynak ve zamandan tasarruf etmemizi sağlayacaktır; (b) ana kitleye daha çok benzeyen bir örneklem yaratmamızı sağlayacaktır; (c) elde ettiğimiz bulguları hedef kitle için genelleyebilmemizi sağlayacaktır (ancak örneklemimizin ana kitlenin tam bir örneği olması şartıyla) ve (d) araştırmamızın diğer kişiler tarafından tekrar edilmesini sağlayacaktır. Çalışmalarından elde ettikleri bulguları, örneklerini seçtikleri ana kitle için genellemek isteyen kişiler genellikle nicel araştırmacılardır. Nitel araştırmacılar, daha az sayıda vaka çalışması yapmayı hedeflerler. Bu 18 nedenle, nitel araştırmacılar, daha sonra inceleyeceğimiz farklı ‘örneklem yöntemlerini’ kullanırlar; ancak nicel araştırmacılar için doğru örneklem prosedürünün takip edilmesi büyük önem taşımaktadır. Araştırmacılar tarafından seçilen örneklem ana kitleyi temsil etmiyorsa, yani örneklem eğer ana kitleyle aynı ana özelliklere sahip değilse, elde edilen bulgular hedef kitle için geçerli bir biçimde genellenemez. Bunu bir örnekle açıklayalım; şimdi bir araştırmacının, devlet ilkokullarından seçtiği öğrencilerden oluşan örneklem grubunu inceleyerek, ebeveynlerinin okulların tam gün olmasıyla ilgili tutumlarını araştırdığını varsayalım. Ebeveynlerin nasıl örneklem oluşturduğu sizce önemli midir? Eğer farklı ebeveyn gruplarının, okulların tam gün olmasıyla ilgili olarak birbirinden çok farklı tutumları varsa, evet. Aslında, farklı sosyo-ekonomik durumda olan ebeveynlerin bu hususta farklı bir tutum sergileme olasılığı çok fazladır. Daha az varlıklı olan ve fabrikalarda, inşaat sektöründe veya perakendecilikte uzun mesai saatleri dahilinde çalışan ebeveynler. Bu ebeveynler, ki genellikle hepsi, işten eve öğleden sonra 4 veya 5 gibi dönerler. Çocuklarını güvenli ve kendilerini geliştirebilecekleri bir ortamda tutmak, onlar için oldukça uygun olabilir. Çocuklarına ödevlerinde yardımcı olabilecek asistan öğretmenlerin varlığı ve ebeveynlerin çocuklarını saat 5’te okuldan alarak, ödev yaptırma zorunluluklarının olmaması, onların bu husustaki tutumlarını elbette etkileyecektir. Diğer yandan; çalışmayan veya işlerinde daha fazla boş vakit bulabilen ve orta sınıfa ait olan ebeveynler ise (örn. Öğretmenler, memurlar, akademisyenler, yarı zamanlı çalışanlar) çocuklarını saat 5’te okuldan almak istemeyebilir. Onlar, çocuklarını daha erken okuldan alarak, çocuklarıyla daha kaliteli zaman geçirmeyi, etkinliklere katılmayı, spor yapmayı veya yalnızca evde rahat bir öğleden sonra geçirmeyi tercih edebilirler. Bu nedenle, eğer araştırmacı örneklemini tüm sosyo-ekonomik seviyeye mensup ebeveynler arasından seçmezse, araştırma sonuçlarının önyargılı ve yanlış yönlendirici olma ihtimali de bir hayli yüksek olur. Olasılık teorisi, bizlerin örneklemlerimizi temsil eder türde seçmesini sağlar ve bunlara genellikle ‘olasılık örneklemesi’ adı verilir. Tüm olasılık örneklemelerinde aynı olan bir özellik vardır: öğeler (örn. insanlar), gelişigüzel seçilir ve böylece ana kitledeki her örneklem 19 öğesinin eşit derecede seçilme olasılığı bulunur. Böylece, örneklem yönteminde insanların seçimleri sırasında (bilinçli veya bilinçsiz olarak) yapılabilecek etkilemelerden kaynaklanan önyargılar da engellenmiş olur (Moser & Kalton, 1979). Olasılık örneklemesi türleri Basit rasgele örnekleme: Basit rasgele örnekleme, örneklemin en basit türüdür. Araştırmacının, ana kitleyi oluşturan tüm unsurların bir listesini oluşturması gerekir; örn: bir köyde yaşayan tüm insanların listesi. Bundan sonra, ana kitlenin tüm unsurlarını içeren listeye ‘örneklem çerçevesi’ diyeceğiz. Araştırmacı, sonra saf bir rasgele süreç kullanarak, ana kitledeki her bir üyenin örnekleme seçilebilmesi için sıfır olmayan ve eşit derecede hesaplanabilen bir şans yaratacaktır (Arber, 1993) ve böylece bir öznenin seçilmesinin diğerinden bağımsız olarak yapılmasını sağlayacaktır. Bunu basit ir biçimde anlatmak gerekirse; araştırmacı örneklem çerçevesinden gelişigüzel isimler çeker. Rasgele seçimin, herhangi bir insani karar tarafından etkilenmesini engellemek için, genellikle ‘rasgele sayılar’ yöntemi (elektronik ortamda oluşturulan tablolar) kullanılmaktadır. Uygulamada, MS Excel gibi yazılımlar veya rasgele sayılı hazır tablolar da kullanılabilir. Daha basit durumlarda, piyango-türü örneklem de kullanılabilir (Alıştırma için bkz. Kutu 3.2). Kutu 3.2: Sınıf Çalışması: Rastlantısal Örnekleme Bir hafta boyunca diyetisyeni ziyaret eden 99 hastadan oluşan bir ana kitle olduğunu düşünün. Bir öğrenci, yalnıza 33 kişiden oluşan rasgele bir örneklem seçmek istemektedir. Her hastaya 1 ila 99 arasında bir kod numarası verilerek oluşturulan bir listeyle, ana kitlenin örneklem çerçevesi net bir biçimde tanımlandığından dolayı, öğrenci her bir numarayı bir parça kâğıda yazar ve kâğıt parçalarını bir torbada karıştırır. Torbada bulunan 99 kâğıt arasından öğrenci rasgele 33 hasta numarası çeker. Aynı örneklemi seçmek için uygulanabilecek diğer bir seçenek de bingo oyunu olabilir. Bu kez, üzerinde 1’den 99’a kadar rakamların bulunduğu bir bingo kartını çoğaltırız. Öğretmen veya öğrenciler sırasıyla bingodaki sayıları karıştırarak 1’den 99’a kadar olan sayıları çekerler. Tüm öğrenciler, 99 koddan 33’ünü seçene kadar, rasgele çekilmiş olan sayıların üzerini karalarlar. Her öğrencide aynı bingo kartı bulunduğu için, tüm grup aynı hasta kodlarını seçmiş olur. 20 Öğrencilere ayrıca, aynı örneklemi daha küçük gruplar halinde aynı yolla seçmeleri için bir fırsat verebiliriz, böylece her grup, hatta her bir çift kendi öznesini seçmiş olur. İkinci durumda, öğretmen; belirli bir ana kitle için, her biri farklı öznelerden oluşan aynı büyüklükte birden fazla rasgele örneklem seçilmesini önerebilir (bu durumda örneklemin büyüklüğü 33’tür; N=33) Sistematik örnekleme: Araştırmacının, ana kitledeki tüm öğelerin bir listesini hazırladığını varsayalım, mesela Kutu 3.2’deki diyetisyene giden 99 hastayı düşünün. Araştırmacının 33 hasta seçmesi gerektiği için, listedeki her 3’üncü şahısı örneklemeye karar verebilir, örn: 1’inci, 4’üncü,7’nci kişileri..vb. bunda bir risk yoktur; ancak listedeki isimler karışık yazılmamışsa ve belirli bir şekilde sistematik olarak yazılmışsa, bu bazı sorunlar yaratabilir. Böyle durumlarda rasgele örneklem yöntemi tercih edilir. (Alıştırma için bkz. Kutu 3.3) Kutu 3.3: Sınıf Çalışması: Sistematik Örneklem Rasgele örneklemle ilgili olarak yaptığımız bir önceki alıştırmada, bir diyetisyeni ziyaret eden 99 hasta arasından 33 hasta seçmek istemiştik, yani 3’te 1 oranında. Öğrenciler, 1 ila 3 arasında rasgele bir numara seçmişlerdir. Daha sonra, 1’den 99’a kadar numaralandırılmış her bir hastayı içeren örneklem çerçevesini kullanarak, başlangıç noktasından itibaren her bir üçüncü kişiyi seçtiler. Mesela, eğer başlangıç noktası 2 ise; bir sonraki seçimler 5,8,11,14, vb olabilir. Tabakalandırılmış örnekleme: Basit rasgele örneklem tekniğinin kesinliğini arttırmak için, araştırmacı tabakalandırılmış bir örnek seçmeyi tercih edebilir, yani araştırmacının öncelikle, karşılıklı olarak özel ve ayrıntılı sınıf dizilerini belirleyerek, örneklem çerçevesini sınıflara ayırması ve sonra her bir sınıftan vaka seçmek için rasgele seçimi kullanmasıdır. Araştırmacının, Kutu 3.2’de yer alan 99 hastadan 33’ünü seçmesi gerektiğini varsayalım. Araştırmacı, hastaların davranış biçimlerinin cinsiyetlerine bağlı olarak değişiklik göstereceğini bilmektedir, bu nedenle örnekleminde doğru oranda kadın ve erkeğin yer almasını istemektedir. Listede 33 erkek ve 66 kadının olduğunu varsayarsak; araştırmacının listesindeki kadın sayısı, 21 erkek sayısının iki katı olacaktır. Bu nedenle, araştırmacı 99 hastanın yer aldığı listeyi daha küçük iki listeye ayırır: birinci listede 33 erkek ismi, ikinci listede de 66 kadın ismi yer almaktadır. Araştırmacı ilk listeden rasgele 11 isim ve ikinci listeden de rasgele 22 isim seçecektir. Bu şekilde, araştırmacı rasgele bir örnekleme sahip olacaktır; ancak aynı zamanda, örnekleminde yer alan kadın-erkek oranının, ana kitledekiyle aynı olmasını da sağlamış olacaktır. Orantısal tabakalandırılmış örneklem kullanılarak, örneklem hatası yapma riski de azaltılmış olur; çünkü örneklemdeki gruplar/tabakalar da ana kitledekine eşit oranlarda temsil edilmiş olacaktır. Örneklem yöntemleriyle ilgili daha fazla bilgiyi ilgili literatürde bulabilirsiniz (Moser & Kalton, 1979; Burns, 2000) (Alıştırma için bkz. Kutu 3.4). Kutu 3.4: Tabakalandırma Örneği (Tablo 1 ve 2) 343 okuldan oluşan eğitim bölgelerindeki okullar arasından tabakalandırılmış bir örneklem seçebilmek için, araştırmacı öncelikle 343 okulu bulundukları yere göre; şehir, yarı-şehirleşmiş ve kırsal bölge okulları olarak sınıflandırır; bunun yanı sıra okulları ölçeklerine göre küçük okullar, ortalama okullar ve büyük okullar olarak, Tablo 1’de gösterildiği biçimde sınıflandırır. TABLO 1 Büyüklük ve yerlerine göre toplam okul ana kitlesinin tabakalandırılması Ölçek Yer Küçük Okullar Ortalama Okullar Büyük Okullar (80’e kadar öğrenci) (81-200 öğrenci) (201 veya daha çok öğrenci) Şehir / 43 78 121 Yarışehirleşmiş / 8 31 39 Kırsal kesim 84 65 34 183 84 116 143 343 22 Daha sonra okulların yaklaşık %50’si, basit rasgele örnekleme tekniği kullanılarak, orantısal olarak seçilmiş ve ait oldukları kutuya yerleştirilmiştir (Tablo 2). TABLO 2 Okul örneklemi (toplam okul ana kitlesinin %50.3’ü) Ölçek Yer Küçük okullar Ortalama okullar Büyük okullar Şehir / 22 39 61 Yarışehirleşmiş / 4 16 20 (35.2%) (11.6%) Kırsal kesim 42 33 17 92 42 59 (34.10%) 72 173 (24.26%) (53.2%) (41.61%) Örneklem büyüklüğü Araştırmacı, seçtiği örneklemin yalnızca ana kitleyi temsil etmesi gerektiğini değil, aynı zamanda belirli bir büyüklükte olması gerektiğini de unutmamalıdır. Daha basit bir ifadeyle; araştırmacının seçtiği örneklemin büyük olmasının daha iyi olacağını bilmesi gerekir; yani, çok sayıda insandan veri toplamak. Aslında, örnek büyüklüğü ne kadar büyükse, o kadar iyi, diyebiliriz. Yeterince büyük olmayan rasgele seçilmiş bir örnek, temsili bir örneğin oluşturulduğunu garanti etmez. Peki, bir örneklem ne kadar büyük olmalıdır? Parmak hesabı yöntemini kullanırsak; ana kitle ne kadar küçük olursa, kesin bir örneklem için, örneklem oranının o kadar büyük olması gerekir (Neuman, 2003). Bu nedenle; 1000’den daha az olan küçük ana kitleler için, araştırmacının yaklaşık %30’luk bir örneklem oranına ihtiyacı vardır (mesela ana kitle 1000 ise; yüksek oranda bir kesinlik elde etmesi için 300 özneden oluşan bir örnekleme ihtiyacı vardır). Yaklaşık 10 binlik, orta büyüklükteki bir ana kitle için, %10’luk daha 23 küçük bir örneklem oranı gereklidir (örn. 1000 özne). Aşağıdaki kutuda (Kutu 3.5), yüzde 98 ve 99 güven seviyesine sahip (güven seviyesi, sizin ne kadar emin olabileceğinizi gösterir) değişik ana kitleler için rasgele örneklem büyüklük rakamları verilmiştir. Kutu 3.5: Rasgele Örneklem Büyüklüğü (Tablo 3) TABLO 3 %98 ve %99 güven seviyesine sahip değişik ana kitleler için rasgele örneğin örneklem büyüklüğü % 98 güven seviyesi ANA KİTLE BÜYÜKLÜĞÜ ÖRNEKLEM BÜYÜKLÜĞÜ % 99 güven seviyesi ÖRNEKLEMDEKİ ANA KİTLE % ÖRNEKLEM BÜYÜKLÜĞÜ ÖRNEKLEMDEKİ ANA KİTLE % 200 110 55,0 180 90,0 500 190 38,0 360 72,0 1000 2000 260 320 26,0 16,0 560 800 56,0 40,0 5000 380 7,6 1000 20,0 10000 420 4,2 1200 12,0 20000 440 2,2 1400 7,0 50000 450 0,9 1500 3,0 100000 500 0,5 2000 2,0 Ancak şu da bir gerçektir ki; Kutu 3.5’teki gibi bir tablo bazen yanlış yönlendirici olabilir. Araştırma ne kadar karmaşıksa, örnek büyüklüğü de o kadar büyük olabilir. Uygulama maksadıyla; araştırmacının, örneklemin büyük olmasının daha iyi olduğunu bilmesi gerekmektedir. Profesyonel olmayan araştırmacıların, yeterli büyüklükte örnek için kaynakları da az olacaktır. Bu durumda, araştırmacının, en azından, örneklemin kalitesine odaklanması gerekmektedir; mesela, örneklemi mümkün olduğunca gelişigüzel seçmeye çalışmak gibi. 24 Olasılık dışı örnek türleri Genellikle, nitel araştırmacılar çalışmalarının bulgularını daha geniş ana kitleler için genellemek istemezler; bunun yerine belirli vakaları derinlemesine incelemeyi tercih ederler. Nitel araştırmacılar bu nedenle, olasılık dışı örnekleri, yani seçilen öznelerin, yukarıda tarif edilen rasgele sürece kıyasla, daha farklı bir biçimde seçildiği örnekleri kullanmayı tercih ederler. Gelişigüzel örnekleme: Gelişigüzel örneklemede, araştırmacı örneklerini uygun olan herhangi bir biçimde seçebilir. Gelişigüzel örnekleme, açık bir biçimde ana kitleyi yanlış temsil eder ve genelleme yapmaya olanak sağlamaz; ancak bunlara erişim kolay ve çabuktur. Gelişigüzel örnekleme, mesela televizyon habercilerinin yoldan geçen kişileri durdurarak onlara belirli bir konuda fikirlerini sordukları zaman ortaya çıkar. Gelişigüzel örneklemeye okul bağlamında bir örnek vermek gerekirse; öğrencilerin belirli bir konudaki ‘kamuoyunu’ ölçmeye çalıştığı durumları söyleyebiliriz; burada öğrenciler, okul kantininde öğle yemeği için sıraya girmiş olan diğer öğrencilerle mülakat yaparlar. Bununla ilgili olarak, dikkatlerinizi bir noktaya çekmek istiyorum: gelişigüzel örneklemenin, araştırmanın kalitesini önemli ölçüde düşürebileceği araştırmacılar tarafından asla unutulmamalıdır. Gelişigüzel örneklem yöntemine, sadece (küçük de olsa) rasgele bir örneklem seçilemeyecek durumlarda veya araştırmacının elde ettiği sonuçlar hakkında gerçekten genelleme yapmak istemediği durumlarda başvurulması gerekmektedir. Yine de gelişigüzel örnekleme, araştırmacının araştırma gereçlerine yol göstermek istediği zamanlarda, mesela veri toplama işlemine başlamadan önce mülakat rehberini veya anketlerini denemek istediği zamanlarda yararlı olabilir. Amaçlı örnekleme: Bazı durumlarda, araştırmacı ‘sıradan’ veya ‘ortalama’ vakaların davranış veya tutumlarını incelemekle ilgilenmez. Bunun yerine, araştırmacı eşsiz veya kritik vakaları veya insan gruplarının davranışlarını veya tutumlarını incelemek isteyebilir. İsminden de anlaşılabileceği gibi; amaçlı örneklemede, örnek belirli bir amaç için seçilir. Örneğin; bir araştırmacı kirliliğin yerli toplumların gündelik hayatları üzerindeki etkilerini araştırmak isterse; 25 çevre tahribatına uğrayan noktalara yakın yerlerde olan belirli köy veya toplumlardan insanları örnek olarak seçebilir. Aynı biçimde, eğer araştırmacı ünlü olmanın ve toplum tarafından saygı duyulmanın ne demek olduğunu tanımlamak isterse, bunun için çok ünlü insanlardan oluşan bir grupla mülakat yapabilir (mesela oyuncular, siyasetçiler, şarkıcılar, biliminsanları vb.); çünkü bu insanlar, ünlü olmaya katkıda bulunan unsurlarla ilgili olarak daha zengin bilgi sunabilirler (ve muhtemelen, şöhretin ünlü insanların hayatlarını nasıl etkilediği konusunda). Araştırma araçları: Yapılması ve kaçınılması gerekenler Veriler, iyi yapılandırılmış ve kullanımı kolay olan araştırma araçları (gözlem programları, anketler, mülakatlar vb.) kullanılarak, tutarlı ve düzenli bir biçimde toplanmalıdır. Bu bölümde, araştırma araçlarının düzenlenmesi ve veri toplama süreci ile ilgili bazı genel noktalara değinilmektedir; ancak araştırma araçların oluşturulmasıyla ilgili bilgi sonraki ünitelerde verildiği için, bu ana noktalara ayrıntılı bir biçimde değinilmemiştir. Gözlem programları ve görüşmeler (mülakatlar) İyi düzenlenmiş bir veri toplama sürecine neden ihtiyaç duyulduğunu gösterebilmek için, size somut bir örnek vereceğiz. Eğer bir araştırmacı, teneffüslerde okul bahçelerinde veya mahallede sergilenen farklı anti-sosyal davranış türlerinin sıklığını araştırmak istiyorsa; öncelikle anti-sosyal davranışın ne demek olduğunu çok net ve açık bir biçimde tanımlaması gerekmektedir. Hırçınlık, alay etme, kavga, lakap takma, (okul) malına zarar verme, (öğretmenlerle) tartışma, (okul kantininde) sırayı bozma gibi gözlemlenen antisosyal davranış çeşitlerini içeren kapsamlı bir liste hazırlanmalıdır. Araştırmacının farklı davranış türlerini birbirinden ayırabilmesi için her çeşit antisosyal davranış açık bir biçimde tanımlanmalıdır. Sonra araştırmacı gözlem programları hazırlayacaktır; örneğin her bir sütunda farklı bir antisosyal davranışın yer aldığı bir tablo. Her bir sıra, farklı bir zaman dilimini gösterecektir (bkz. Kutu 3.6). Araştırmacı, okul bahçesini tam olarak görebileceği bir nokta seçer. Ve her 15 dakikada bir (süre daha uzun veya kısa olabilir), araştırmacı etrafına bakarak her bir antisosyal davranış sınıfına giren olayları not eder. 26 Kutu 3.6: Yapılandırılmış Gözlem Programı Örneği TABLO 4 Zaman 09:00 09:15 09:30 …. Lakap Takma 2 vaka 1 vaka - Kavga 1 vaka Okul malına zarar verme - Öğretmenlerle tartışma 1 vaka 1 vaka Elbette ki; gerçek ortamlarda, araştırmacı gözlemlerini yürütebilmek için yardıma ihtiyaç duyar. Özellikle de birkaç okulu içeren daha karışık ve/veya büyük ölçekli araştırmalarda, öğretmen ya da araştırmacının (örn. Baş araştırmacı), birkaç asistanı olabilir (bunlar diğer öğretmenler veya öğrenciler olabilir). Bu durumda; veri toplama sürecinde, her bir araştırma asistanının belirli bir tür davranışı gözlemlemekten sorumlu olma ihtimali yüksektir. Öte yandan, tüm araştırmacıların aynı gözlem programını kullanması da olasıdır (örn. Tüm davranış çeşitlerini gözlemlemek); ancak, okul bahçesinin farklı bölümlerini gözlemleyebilirler veya veri toplama işlemlerini farklı okullarda sürdürebilirler. Her halükarda; tüm araştırmacıların tutarlı bir biçimde aynı kuralları uygulaması şarttır: araştırmacılar, güvenilir bir biçimde ve aynı kriterleri kullanarak, tüm antisosyal davranış biçimlerini ayırt edebilmeleri konusunda eğitilmelidir. Baş araştırmacı olan öğretmen, asistanlarıyla bir araya gelerek (iş arkadaşları veya öğrencileriyle); herkesin veri toplama işlemlerini sistematik ve tutarlı bir biçimde yürüttüğünden emin olmalıdır. Deneyimsiz araştırmacıların, yapılandırılmış veya yarı-yapılandırılmış gözlem kullanmaları özellikle tavsiye edilir. Mesela; araştırmacı, yetişkinler arasındaki antisosyal davranış biçimlerini araştırmak isterse, her bir davranış biçimini sergileyen yetişkinlerle gerçekleştirmek üzere bir görüşme tasarlayabilir ve yapabilir. Deneyimsiz araştırmacının, tüm önemli soruları yazması ve bir görüşme planı hazırlaması gerekir. Bu plan, buzları kırmak için görüşmenin başında yapılabilecek bazı genel sohbetleri de içerebilir. 27 Yapılandırılmış görüşmelerde, araştırmacı normal şartlarda, planından sapmaz. Yarı yapılandırılmış görüşmelerde ise araştırmacı, planda yer alan tüm önemli soruları yönelttiğinden emin olur; ancak görüşme yaptığı yetişkinin sohbeti yönlendirmesine olanak sağlayacak fırsatı da vardır. Görüşmeye katılanlara, ara sıra sohbeti yönetme şansı tanınması tavsiye edilir; çünkü bu şekilde, aksi takdirde asla yorum yapmayacakları konular hakkında bazı görüşlerini söylemeye teşvik edilirler. Yine görüşmeyle ilgili veri toplama konusunda, araştırmacı, görüşmeleri yapması için birkaç asistanını görevlendirebilir. Görüşme planının aynı biçimde uygulanması için hem baş araştırmacının hem de asistanların bir eğitimden geçirilmesi tavsiye edilir. Öte yandan, eğer görüşmelerde ses kaydı alınmasına izin verilmiyorsa; herkesin notları ortak bir tarzda almasını sağlayın. Her halükarda, aynı araştırma için veri toplayan araştırmacılar arasında tutarlılık sağlanması büyük önem taşımaktadır. Eğer mülakatların kaydedilmesine izin verilmiyorsa, notların ortak bir tarzla alındığından emin olunmalıdır. Her halükarda, ayni araştırma için veri toplayan araştırmacılar arasında tutarlılık olduğunun temin edilmesi çok önemlidir. (yapılandırılmış, yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmamış görüşme teknikleriyle ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Ünite 7). Anketler Anketler, veri toplamada en sık kullanılan yöntemlerden biridir. Çeşitli konular hakkında insanların fikirlerini toplayabilmek için anketlerin kullanılası oldukça etkili ve genellikle güvenilir bir veri toplama yöntemidir. Ancak; deneyimsiz araştırmacıların dikkat etmesi gereken bazı noktalar vardır. Öncelikle; anket formlarını hazırlamak başlangıçta basit bir işmiş gibi görünebilir; ancak, gerçekte bu, düşündüğünüzden çok daha zordur. Araştırmacının, araştırma sorularına düzgün ve yeterli cevaplar alabilmesi için soruları doğru bir biçimde sorması şarttır. Anket formunda kullanılan dil basit ve anlaşılır olmalıdır; bu da araştırmacıların, hazırladıkları anketleri neden bir deneme testine tabi tuttuklarının bir nedenidir. Çok uzun, anlaşılması güç veya teknik dil kullanılan sorulardan kaçınılması gerekmektedir. 28 İlgili literatür taraması için zaman ayırmak her zaman iyi bir fikirdir: eğer başka araştırmacılar tarafından anketler hazırlanmış ve geliştirilmişse, neden bu anketlerdeki fikirleri kullanmak için izin istemeyelim ki? Araştırmanızdan herhangi bir kâr elde etmek istemediğiniz sürece, akademisyenler, kendi hazırladıkları anketleri kullanmanıza izin verirler. Her halükarda; araştırma araçlarınızın kalitesinden şüphe edilirse, bu durumun araştırmanızın genel kalitesi ve yararlılığını da etkileyeceğini asla aklınızdan çıkarmamalısınız. Geçerlilik ve güvenirlik konuları İnsanlar bir araştırma sonuçlarını okudukları zaman genellikle şu soruları sorarlar: “Bu sonuçlara güvenebilir miyim? Sonuçlar geçerli midir? Güvenilirler mi?” Örneğin; bir araştırma, kamuoyunun okulda kabahat işleyen gençler için daha katı disiplin/ceza önlemleri alınmasını desteklediğini ortaya koyabilir. Sizce politika yapıcıların bu sonuçları yüzeysel geçerlilik olarak kabul etmesi mi gerekir? Meclis, okullardaki anti-sosyal davranışlar ve suçları izlemek ve bunları cezalandırmak için daha katı prosedürlerin izlenmesi doğrultusunda karar mı vermelidir yoksa bu kamuoyu görüşüne ters mi düşer? Herhangi bir araştırmanın kalitesini değerlendirebilmek için kullanılan özel ve iyi yapılandırılmış kriterler mevcuttur; bu kriterler, sosyal araştırma tarihi boyunca dikkatli ve yoğun çalışmalar sonucunda geliştirilmiş ve olgunlaşmıştır. Bu kriterler iki ana grupta toplanmıştır: (a) bir araştırma sonuçlarının geçerliliği ile ilgili kriterler ve (b) bu sonuçların güvenirliği ile ilgili kriterler. Aşağıda yer alan paragrafta, geçerlilik ve güvenirlik kavramlarının, sosyal araştırma bağlamında resmi olmayan bir şekilde tanımlarını bulabilirsiniz. Geçerli sonuçlar, tüm çalışmaların ana sorunudur. Araştırma sonuçları, araştırmanın ‘doğru’ biçimde tasarlandığı ve yürütüldüğü oranda geçerlidir. Ancak; araştırmayı ‘doğru’ yapmak, araştırma yöntemleri ile ilgili pek çok bilgi ve uygulamaya yönelik deneyim gerektirir. ‘Doğru’ terimiyle, sosyal araştırma tarihi boyunca denenmiş ve kanıtlanmış bilimsel yöntemlerin kullanılması ve istatistiki (veya nitel) analizlere yer verilmesi anlatılmak istenmektedir. 29 Kutu 3.7: Deneyimsiz Araştırmacıların Araştırmalarının Geçerliliğini Ölçmek için Kullanabilecekleri Sıkça Rastlanan Sorular Araştırma sorularım doğru biçimde mi hazırlanmıştır? Doğru örneklem yöntemini (doğru biçimde) mi kullandım? Araştırma gereçlerim (örn. Anket veya mülakatlarım), doğru bilgileri, tarafsız bir biçimde toplamama olanak sağlayacak biçimde mi tasarlandı/oluşturuldu? Sonuçlarımı değiştirebilecek herhangi bir bilgiyi gözden kaçırmış olabilir miyim? Verilerimi doğru yöntemleri (bu alanda yapılan araştırmalar için diğer araştırmacılar tarafından geleneksel olarak kullanılan) kullanarak mı inceledim? Bulgulardan doğru sonuçları mı çıkarmaktayım (başka bir ifadeyle çıkardığım sonuçlar, analizler sonucunda elde ettiğim bulgularla tutarlı mı)? Eğer geçmişe yolculuk ederek araştırmamı tekrar etme imkanım olsa, değiştirmek isteyeceğim bir şey olur mu? Araştırmamda önyargıyla yaklaştığım hususlar olabilir mi? eğer bu araştırma başka biri tarafından yapılmış olsaydı ve ben de şeytanın avukatlığı rolünü üstlenmek istesem, bu araştırma bulguları hakkında nasıl bir yorum yapardım? İnsan hakları ihlal etmiş, kişisel verilere gizlice ulaşmış veya sosyal araştırmanın yazılı veya yazılı olmayan etik kurallarını herhangi bir biçimde ihlal etmiş olabilir miyim? Son olarak, bulgularımı halka sunmadan önce, araştırma tasarımım ve bulgularımla ilgili bir taslak raporu ilgili taraflara sunarak, yaptıkları yorumları olumlu bir biçimde dinlemeli miyim? Ne yazık ki, pek çok araştırma raporu sağlam bilimsel yöntemler üzerine kurulmadığından dolayı, sonuçları büyük değer taşımayabilmektedir. Geçerliliğin iki seçenekli bir özellik olmadığı unutulmamalıdır: bir araştırma; tamamen geçerli veya geçersiz olamaz. Bu, bir siyah ya da beyaz durumu değildir. Geçerlik her zaman bir derece konusudur. Deneyimsiz araştırmacıların her zaman en zor soruları sormaya hevesli olması gerekir; bulguları resmi olarak yayınlamadan önce araştırma tasarım ve sonuçlarına eleştirel bir gözle bakmalıdırlar (bkz. Kutu 3.7). Sonuçlar resmi olarak yayınlandıktan sonra, eğer araştırmanızda ciddi hatalar varsa, bulgularınızı geri 30 çekmeniz gerçekten çok zor olacaktır. Böyle bir durumun araştırmacı ve araştırmaya fon sağlayanlar açısından ne kadar utanç verici olacağını söylemeye gerek bile duymuyorum. Az miktarda geçerliliği olan bulguların, yani geçersiz bulguların, çok az kullanılabilirler ve bu nedenle çok az değer taşırlar. Ancak, geçerlilikten başka, araştırmacının araştırma bulgularıyla ilgili olarak göz önünde bulundurması gereken ikinci unsur ise güvenirliktir. Güvenirlikten kasıt, bir çalışma sonucu elde edilen bulguların tutarlı ve zaman içinde tekrar edilebilir nitelikte olmasıdır. Bir araştırma yönteminin güvenilir olabilmesi için araştırmanın benzer bir bağlamda benzer bir katılımcı grubu ile yapılması durumunda benzer sonuçların elde edileceğini ortaya koyması gerekmektedir. Güvenirlik, araştırmanın geçerli olduğu anlamına gelmez; çünkü araştırma yöntemi tutarlı ve sistematik bir biçimde geçersiz sonuçlar üretebilir. Mesela, bir araştırmacı tarafından Mecliste yeni kabul edilen gelir vergisi kanunu hakkındaki kamuoyu görüşünü inceleyen bir çalışmanın yapıldığını farz edin. Ayrıca, bu araştırmacının rasgele örneklem prosedürünü kullanacağını (daha geniş bir örneklem kümesi için); ancak uygulamaya yönelik nedenlerden dolayı, örneklem çerçevesinde önemli ana kitle gruplarının yer almadığını (köylerde yaşayanların örneklem çerçevesine dahil edilmediğini) da göz önünde bulundurun. Böyle bir araştırmanın pek çok kez tekrarlanması, tutarlı sonuçlar ortaya koyabilir; ancak sonuçlar tüm ana kitlenin gerçek görüşünü yansıtmadığı için muhtemelen çok faydalı olmayacaktır. Güvenilirliğin geçerlilik anlamına gelmemesine rağmen; geçerlilik, güvenirlik anlamına gelmektedir; geçerli sonuçlar veren bir araştırma yöntemi, güvenilir de olmalıdır. İyi tasarlanmış ve dikkatli bir biçimde yürütülen bir araştırmanın, aynı şartlar altında ve benzer katılımcılarla tekrar edilmesi halinde benzer sonuçlar ortaya koyacağını bekleyebiliriz. Geçerlilik ve güvenirlik kavramları çok yönlüdür ve nitel veya nicel araştırmada kullanılma biçimine göre farklılık gösterirler. Nicel araştırmalardaki esas geçerlilik türleri; yüzeysel, içerik, ölçüt ve kurgusal geçerliktir (Kutu 3.8). Bazı nicel araştırmacılar, iç geçerlilik ve dış geçerlilik arasında da bir ayrım yapmaktadır. 31 Kutu 3.8: Nicel Araştırmada Geçerlilik Kriterleri Yüzeysel geçerlilik: Bir araştırma gerecinin anlamlı olup olmadığı ve ölçtüğünü iddia ettiği şeyi gerçekten ölçüp ölçmediği ile ilgili olarak bilim toplumu tarafından verilen karardır. İçerik geçerliliği: Bir araştırma gerecinin ölçmeyi hedeflediği şeyin tüm içeriğini temsil edip etmediğine dair verilen karardır. Ölçüt geçerliliği: Bir araştırma gerecinin, aynı konu veya fikri ölçen başka araştırma gereçleriyle karşılaştırılarak doğrulanması. Kurgusal geçerlik: Bir araştırma gerecinin göstergelerinin, daha fazla gösterge ile tutarlı bir biçimde işleyebileceğinin doğrulanması. Kutu 3.8’de bahsedilen kavramlar arasından, ‘yüzeysel geçerlilik’ kavramına değinmek gerekmektedir. Eğer okuyucular herhangi bir araştırmanın savunduğu hususu incelediği konusunda hiçbir şüphe taşımazsa, bu araştırma önemli ölçüde yüzeysel geçerliğe sahiptir. Başka bir ifadeyle; herhangi bir araştırma raporunu okuyan bir kişinin, araştırmada inceleneceği açıklanan konulara odaklanmış olunduğu ve veri toplama ve analizi yoluyla araştırma sorularının tatmin edici bir biçimde ele alınmış olduğunu hissetmesi gerekmektedir. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse; eğer bir araştırmacı, herhangi bir bölgede bulunan ev fiyatlarındaki artışla ilgili kamuoyu görüşünü araştırıyorsa, ilkokul çağındaki çocukların örneklem grubuna dahil edilmesi, araştırmanın yüzeysel geçerliliğini düşürür. İlkokul öğrencilerinin arazi fiyatlarını takip etmesi veya bu konularla ilgilenmesi besbelli çok ender rastlanabilecek bir durumdur ve bu raporu okuyan bir şahıs, araştırmanın incelediğini savunduğu hususu gerçekten araştırıp araştırmadığını merak edebilir. Yüzeysel geçerlilik kavramı, çalışmada kullanılan araştırma gereçleriyle yakından bağlantılıdır. Mesela; eğer bir çalışmada, boşanmış aile çocuklarının özgüvenlerini etkileyen etmenler araştırılıyorsa, bu kapsamda yapılan bir ankette çocukların alışveriş alışkanlıklarıyla ilgili pek çok soruya yer verilmişse, okuyucunun aklına; “bu anket, çocuğun özgüvenini gerçekten ölçüyor mu? Bu çalışmanın sonuçları ne kadar geçerlidir?” gibi sorular gelebilir. Anket veya mülakat programlarının (araştırmacıya, sormak istediği soruları 32 unutmamasını sağlayabilmek için hazırlanan geçerlilikleri büyük önem taşımaktadır. plan) yüzeysel Araştırmaya yeni başlayanların aklından çıkarmaması gereken diğer bir husus da bir araştırmanın yüzeysel geçerliliğinin, araştırma tasarımının genel kalitesinin yani örneklem kalitesi, anket içerikleri (gereçlerin içeriksel geçerlilikleri Kutu 3.8’de açıklanmıştır) ve araştırmanın yürütülüş biçiminin bir birleşimi olduğudur. Deneyimsiz araştırmacıların kendi araştırma tasarımlarını meslektaşlarıyla paylaşmaması ve yaptıkları araştırmanın sonuçlarına güvenip güvenemeyeceklerini sorgulamaları önerilir. Nicel araştırmada güvenirliği ölçme yöntemleri arasında denemetekrar deneme, paralel formlar, iç tutarlılık ve yarıya bölme yöntemleri yer alır. Kutu 3.8’de yer alan güvenirlik kriterleri üzerinde daha fazla vakit harcamak, bu metnin oldukça teknik olmasına yol açar. Bu konuyla ilgilenen okuyucuların, kendi başlarına daha fazla okuma yapması önerilir: internette google’dan istediğiniz kavramı girerek pek çok bilgiye ulaşabilirsiniz, ancak bunların pek çoğu bir hayli teknik olabilir. Kutu 3.9: Nicel Araştırmada Güvenirlik Kriterleri Tutarlılık güvenirliği: Bir araştırma aracının, başka zaman uygulandığında aynı sonuçları verip vermediğiyle ilgili hükümdür (test-yeniden test yöntemi kullanılarak). Temsili güvenirlik: Bir araştırma aracının, farklı gruplara uygulandığında aynı sonuçları verip vermediğiyle ilgili hükümdür. Denklik güvenirliği: Bir araştırma aracının, farklı göstergeler kullanılarak ölçüldüğünde aynı sonuçları verip vermediğiyle ilgili hükümdür. Nitel araştırma çalışmalarındaki kalite ve titizlik konuları; inandırıcılık, güvenilirlik, bağlılık ve Kabul edilebilirlik kavramları çerçevesinde ele alınmaktadır. Nicel araştırmalarda da olduğu gibi, araştırmanızı okuyan diğer şahıslar, araştırmanızın kalitesini gösteren kanıtlar arayacaklardır. Deneyimsiz araştırmacı, inanılır bir nitel 33 araştırmanın, dikkatli bir biçimde toplanarak analiz edilen yüksek kalitede veriye dayandığını aklından hiçbir zaman çıkarmamalıdır. Araştırmacı, mümkünse, farklı kaynaklardan veri toplamalıdır. Bu noktada; nitel ve nicel verilerin karışımının zorunlu olduğunu söylemeye çalışmıyoruz (aslında bu tarz bir çeşitlendirme, çok yardımcı olabilir). Çeşitlendirme (nirengi), farklı paydaş gruplarından veri toplanması yoluyla da yapılabilir. Eğer bir araştırmacı, Devletin uyuşturucu bağımlılarına nasıl muamele ettiğini/ bunlarla nasıl başa çıktığını araştırıyorsa; bu araştırmacıya tüm paydaş gruplardan üyeler belirlemesi ve bunlarla görüşmesi tavsiye edilir (örn. Uyuşturucu bağımlıları, ebeveynleri, arkadaşları veya eşleri, politika yapıcılar, siyasetçiler, polis temsilcileri, uyuşturucu bağımlılarını tedavi eden klinik görevlileri vb.). Bu yolla, araştırmacının örnek büyüklüğü küçük olsa da (nicel araştırmaya kıyasla); araştırmacının bilgi kaynaklarını çeşitlendirmiş olmasından dolayı, araştırma sonuçlarının inanılırlığı da büyük oranda artmış bulunmaktadır. Nitel araştırmaların, eğer araştırmacı yaptığı yorumların hayal gücüne değil, verilere dayandırıldığını kanıtlarsa, yüksek oranda kabul edilebilirlikleri vardır. Bunu başarabilmenin en basit yolu, araştırma raporunda görüşülen insanların gerçek kelimelerine yer vermektir. Araştırmacıya; katılımcıların kendi ağızlarından söylediklerine ve diğer kanıtlara, eklerin yanı sıra metinde de yer vermeleri tavsiye edilir. Yukarıda bahsedilen uyuşturucu bağımlıları örneğinde, araştırmacı yaptığı görüşmelerden, belgelerden (örn. Polis belgeleri ve hastane raporları) gerçek kesitler sunarak, uyuşturucu bağımlılarının maruz kaldıkları istismarlar veya taciz ve kötü muameleleri kanıtlarsa, yapmış olduğu araştırmanın Kabul edilebilirliğini büyük oranda geliştirmiş olur. Bunun yanı sıra, geniş kapsamlı başka bir uygulama ise, araştırma raporundan bazı kesitleri, mülakat yapılan insanlara vererek onlardan, araştırmacı tarafından ortaya koyulan fikirlerin kendi kişisel deneyimleriyle uyumlu olduğuna dair onay almaktır. Başka bir deyişle; araştırmacı, araştırmaya katılan şahıslardan, kendi durumlarıyla ilgili hiçbir hususun araştırmacı tarafından değiştirilmemiş olduğunu teyit etmelerini isteyebilir. Bu şekilde, araştırmayı okuyan herhangi bir şahıs, sonuçların sağlam deliller temelinde yapılmış olduğuna ikna olacaktır. 34 Kutu 3.10: Nitel Araştırmada Geçerlik ve Güvenirlik Kriterleri İnandırıcılık: Tasarımın gücü, topladığı veri kalitesi ve bulguların gerçekliği temsil etmesi açısından doğru ve güvenilir olması (örn: çeşitleme, üye kontrolleri, katılım teyidi ve uzun süreli iştirak yoluyla) Güvenirlik: (e.g. Araştırma sonuçlarının daha büyük bir ana kitle için ne derecede genellenebileceği (örn: araştırma bulgularının tutarlı ve inandırıcı bir kalın açıklamasıyla ve okuyucuları çalışmaya katılan kişilerin dünyasına çekerek) Bağlılık: Araştırmacının, araştırma sürecinin nasıl ortaya çıktığını ve geliştiğini anlatmasıdır (örn. Katılımcıların iştiraki kanıtlanmalı, araştırmacının, veri toplama sürecinde kendisini disiplinli bir şekilde izlemesi ve kendinden emin olması, analizleri ve sunumu) Kabul edilebilirlik: Çalışmanın, içerdiği yorumların belli bir bağlama ve katılımcılara göre yapıldığını, araştırmacının hayal gücünün bir ürünü olmadığını yansıtması (örn. kaynak ve veri çeşitlemesi aracılığıyla) Çocukların Bilmesi Gerekenler Nelerdir? Amaçlarını ve araştırma sorularını açık bir biçimde belirleyebilmek için araştırmanın başında yeterince zaman ayrılmasının, onlara sonrası için zaman kazandıracağını ve doğru yöntemi oluşturmalarına yardım edeceğini fark etmelidirler Çalışmalarındaki temel değişkenleri tanımlayabilmeli ve bunları nasıl ölçeceklerini öğrenmelidirler. Araştırma yönteminin, araştırmanın hedefleri doğrultusunda oluşturulmasının önemini anlamalıdırlar. Hedef kitleyi mümkün olduğuna çok temsil eden bir örneklem seçebilmelidirler; ayrıca örneklem ne kadar büyük olursa, o kadar iyi olduğunu (uygulama sınırları dahilinde) da hatırlamalıdırlar. Çalışmalarının geçerlik ve güvenirliğini değerlendirmek için yöntemlerini nasıl ele almaları gerektiğini öğrenmelidirler. 3.5. Özet Bu ünitede, bir araştırmanın yürütülebilmesi için alınması gereken yöntemle ilgili konulara değinilmiştir. Yöntem; araştırma tasarımının 35 bir bütün olarak, geçerli ve güvenilir bulgulara ulaşıp ulaşmadığıyla ilgili yapılabilecek yorumlar karşında ayakta durabilmesi için alınan mantıklı, sistematik ve tutarlı araştırma kararlarıdır. Araştırmayla ilgili ‘geçerli’ ve ‘titiz’ kavramlarının nasıl yorumlanacağıyla ilgili iki görüş vardır: nitel ve nicel. Nicel araştırmacı, konularını inceleyebilmek için öncelikle araştırmayla ilgili temel kavramları belirlemelidir, bunlara ‘değişken’ denir; sonra büyük (ve genellikle temsilci) bir örneklemden verilerini toplar ve istatistik, tablo veya grafikler kullanarak, bu değişkenlerin birbirleriyle ilişkilerini ortaya koyar. Nicel araştırmacıların, genellikle çalışma bulgularını, örneklerini seçtikleri ana kitle için genellemek istediklerini göz önünde bulundurursak; nicel araştırmacılar genellikle büyük olasılık örneklemlerini tercih ederler. Bu örnekleme teknikleri arasında; basit rasgele örnekleme, sistematik örnekleme ve tabakalandırılmış örnekleme yer almaktadır. Nitel araştırma, büyük bir örneklem yerine, vakaların incelenmesini sağlar ve veriler, kelime veya görüntü formatındadır. Nitel araştırmacılar analizlerini temalardan çıkartarak veya verilerin genellenmesi şeklinde yaparlar; ayrıca inceledikleri fenomenin tutarlı ve istikrarlı bir biçimde sunumu için verilerini düzenlerler. Bu nedenle, nitel araştırmacılar genellikle gelişigüzel örneklem ve amaçlı örneklem gibi olasılık dışı örnekler seçerler. Bu kriterler, iki büyük gruba ayrılır: (a) çalışmanın geçerliliği ile ilgili kriterler. Örn: Çalışmanın, incelediğini savunduğu konuyla ilgili doğru bulgular sunup sunmadığı ve (b) çalışmanın güvenirliği ile ilgili kriterler. Örn: Çalışmanın istikrarı, tutarlılığı ve tekrarlanabilirliği. 36 Ünite 4 ARAŞTIRMADA ETİK EĞİTİM HEDEFLERİ Etik bir araştırma yapmanın önemini anlamak Bir araştırma çalışmasının etik olmadığını anlayabilmek Gönüllü ve bilgilendirilmiş onay, kandırma, gizlilik, kimlik saklama ve mahremiyet gibi sosyal araştırmalarda gerekli olan temel etik ilkelerini anlamak Son yıllarda sosyal araştırmacılar, araştırmalarda dikkat edilmesi gereken etik konularında daha fazla bilinçlenmiş ve bu konularla daha yakından ilgilenmeye başlamıştır. Artan bu bilinç seviyesi, araştırmaya katılan kişilere karşı sorumluluk duygusunun da artmasına sebep olmuştur. Tüm araştırma etik kuralları çerçevesinde yürütülmeli ve araştırmaya katılanların refahını ve korunmasını garanti altına almalıdır. Temel olarak bu, araştırmaya katılan kişilere zarar ve sıkıntı vermekten kaçınmak ve katılımcıların çıkar ve menfaatlerinin yeterince korunması anlamına gelmektedir. Etik hususu; tasarı aşamasından başlayarak nihai dağıtıma kadar, araştırma çalışmasının tüm evrelerinde göz önünde bulundurulmalıdır (Kellett 2005: 31). Başka bir ifadeyle; etikle ilgili konular, araştırma çalışması tamamlandıktan sonra düşünülmesi gereken etmenlerden ziyade, araştırma sürecinin özünde bulunması gereken bir unsurdur. Sosyal araştırma, insanlarla ilgili olduğundan; özel deneyimleri araştıran bir araştırma projesi de çeşitli suistimallere neden olabilir (Baker 1999: 426). Bu nedenle, bu tür suistimalleri engelleyebilmek ve araştırmanın neden olabileceği potansiyel zararlı etkilere karşı tedbir 37 alabilmek için birtakım etik kurallarına ihtiyaç duyulmaktadır. Bilimsel sosyal araştırmalardaki etik standartların ihlali konusunda en bilinen örneklerden biri; 1963 yılında psikolog Stanley Milgram tarafından yürütülen “otoriteye itaat” deneyidir. Bu deneyde; katılımcıların, kendi ahlaki değerlerine karşı olsa bile emirlere ne ölçüde uydukları ölçülmektedir. Milgram; bu deneyde insanların genelinin bu tür emirler karşısında nasıl tepki vereceğini ve yalnızca bir araştırmacının verdiği emirle, başka insanlara ne kadar zarar verebileceklerini test etmek istemiştir. Bu çalışmada Milgram, araştırmaya gönüllü olarak katılan denekleri aldatmış ve bilgilendirilmiş onaylarını almamıştır. Aynı biçimde, aralarından bazıları deneyi bırakmak istediğini söylediğinde, onlara müsaade etmemiştir. Milgram’ın deneyi, özellikle katılımcılarda neden olduğu büyük duygusal baskı nedeniyle, bilimsel araştırmalarda etil konusunu gündeme getirmiştir. Bugün; bilimsel araştırmalarda uygulanan katı kontroller, bu tür kabul edilemez ahlak dışı uygulamaların kullanılması ihtimalini azaltsa da buna bakılmaksızın, etik değerlere sahip araştırmacılar, yalnızca minimum şartları karşılamak yerine, araştırmalarının asgari etik standartlarda yürütülmesi doğrultusunda daha fazla çaba harcamaktadırlar. 4.1. Araştırma suistimalleri ve etik olmayan uygulamalar Hile içeren gizli araştırma Bu; araştırmanın, katılımcının bilgisi dışında veya onayı olmadan yürütüldüğü anlamına gelir. Mesela, sınıf arkadaşlarının yaşam standartlarıyla ilgili araştırma yapan bir öğrenci, arkadaşlarının evlerine giderek, kaç tane televizyonları, DVD’leri, radyo, araba veya mutfak aletleri olduğunu sayması ve bunu yaparken aileyi bilgilendirmemesi ve onlardan izin almaması. Zorlayıcı araştırma Bu; araştırmaya katılmaları için şahısların zorlanması anlamına gelir (mesela; küçük çocuklar, mahkûmlar veya akli ehliyete sahip olmayan kişiler gibi savunmasız grupları, kendi özel durumlarıyla ilgili bir araştırmaya katılmaya zorlamak ve eğer katılmazlarsa onları cezalandırmakla tehdit etmek). Kişi mahremiyetine tecavüz eden araştırma 38 Etik değerlere sahip araştırmacılar, kişi mahremiyetine saygı duyarlar. Bu standardın gözetilmediği durumlarda, araştırma zorla yapılmış olur ve etik olmaz. Mesela; “mutlu evlilikler” konusunda bir araştırma projesi yürüten bir öğrenciyi düşünün. Bu çocuk, vaka incelemesi olarak komşusunu seçmiştir. Sonra, öğrenci komşularının özel konuşmalarını gizlice dinlemeye veya pencerelerinden gizlice onları gözetlemeye başlar. Bu, kesinlikle etik olmayan bir araştırmadır. 4.2. Maliyet-fayda açısından etik araştırma Araştırmacıların bazen elde edecekleri bilgilerin kazandıracağı bilimsel fayda ile dürüstlük, saygı ve adalet (genel adıyla etik) gibi, araştırmada önemli olan ve yine sosyal bir araştırmanın değer ve kalitesinin belirlenmesinde rol oynayan diğer konuları kıyaslaması gerekir. Bazı durumlarda, etikle ilgili konular bir hayli karmaşık olabilir ve araştırmacıyı ahlaki çıkmazlara sürükleyebilir. Karşılaşılması muhtemel ikilemlerden biri, araştırmacının bir profesyonel olarak ‘doğruyu arama’ isteği ile katılımcının araştırma neticesinde tehlikeye girebilecek olan değer ve haklarıdır (Cohen & Manion 1995: 347). Bu gibi durumlarda, araştırmacı tarafından araştırmanın sağlayacağı muhtemel faydalarla, özellikle araştırma katılımcısı açısından maliyetlerinin kıyaslanması gerekmektedir. Her halükarda, araştırmacılara etik ilkeleri takip etmeleri tavsiye edilir. Etik İnceleme Kurulları, günümüzde sosyal araştırmacıların, herhangi bir çalışma için izin vermeden önce, belirli etik unsurlarına uymalarını şart koşmaktadır. İnceleme süreci esnasında, Etik İnceleme Kurulu, araştırmaya katılacak olan şahısların zarar görmeyeceğini ve araştırmanın başından sonuna kadar etik standartlara uyulacağını garanti altına almaya çalışmaktadır. Çocuklukta obezite ve yeme alışkanlıkları arasındaki ilişkiyle ilgili bir araştırma önerisinin olduğunu varsayalım. Her şeyden önce, Etik İnceleme Kurulu; araştırmacının, bu araştırmada yer alacak çocuğun bilgilendirilmiş onayını almak için tasarladığı bir prosedürün olup olmadığını inceleyecektir; çocuğun gönüllü olarak bu çalışmaya katılmasını, çocuğa sorulacak soruların çocuğun psikolojisine zarar vermeyeceğini garanti altına alacak ve araştırmaya katılan herkesin isimlerinin gizli tutulmasını sağlayacaktır. 39 4.3. Araştırma katılımcılarının araştırmacılar ne yapabilir? korunması için Aşağıda, araştırma katılımcılarının korunmasına yönelik olarak, araştırmanın sebep olabileceği suistimalleri engellemek ve katılımcıların karşılaşabileceği sorun veya ikilemlerin çözülmesine yardımcı olabilmek için araştırmacılar tarafından göz önünde bulundurulması gereken temel hususlar yer almaktadır. Bunlar arasında; gönüllü ve bilgilendirilmiş onay, hile, gizlilik, isimlerin saklı tutulması ve mahremiyet gibi konular yer almaktadır. Gönüllü katılım ve bilgilendirilmiş onay Gönüllü katılım ve bilgilendirilmiş onay, araştırmanın etik bir biçimde yürütülebilmesi için gerekli olan temel şarttır. Gönüllü katılım; deneye katılacak olan şahısların bunu gönüllü olarak seçmesi ve herhangi bir ceza almadan, istedikleri zaman herhangi bir nedenle araştırmadan çekilebilecekleri anlamına gelir. Bilgilendirilmiş onay ise; katılımcıların, araştırma çalışmasının ne ile ilgili olduğunu bilmesi, amacını anlamaları ve katılarak ne yapmaları gerektiğini bilmeleri ve katılma konusunda mutabık olmaları anlamına gelir. Ancak; bilgilendirilmiş onayın tam anlamıyla etik olabilmesi için araştırmacının, katılımcıların neye onay verdiklerini anlayabilecek yetiye sahip olduklarından ve onlara net bir açıklama yapıldığından emin olması gerekmektedir (Baker 1999: 435). Etik araştırmacılar, araştırmaya katılan şahıslara ayrıca, kendilerinin yardımıyla toplanacak olan bilgilerin nasıl kullanılacağı ve araştırma sonuçlarının diğer insanlarla nasıl paylaşılacağı konularında da bilgi verir. Her ne kadar yetişkinler tarafından sosyal bir araştırmanın amaç ve yöntemleri kolaylıkla anlaşılabilir olsa da araştırmaya çocukların da dahil edildiği durumlarda, sosyal araştırmacının, çocukların haklarını korumak için özellikle dikkat etmesi gereklidir. Araştırma çalışması, çocukların anlayabileceği bir biçimde anlatılmalıdır. Ebeveynler, öğretmenler veya müdürlerin onayının alınmasının dışında, araştırmada yer alacak olan çocuklardan da onay alınmalıdır. Yetişkinlerin onayının alınmasının yanı sıra; etik kurallara bağlı olarak hareket eden araştırmacılar, çocukların doğru bir biçimde bilgilendirildiklerinden ve bu çalışmada yer almak için gönüllü olarak onay verdiklerinden de emin olmalıdır. 40 Hile Sosyal araştırmalarda hile; araştırmacı tarafından araştırmanın gerçek amaç ve tabiatının saklandığı ve araştırma katılımcılarının yanlış bilgilendirildiği durumlarda ortaya çıkar. Araştırmacılar, araştırma katılımcılarını, araştırmaya katılmalarını etkilemek amacıyla, araştırmanın belirli yönleri hakkında aldatmamalıdır. Hile; gönüllü ve bilgilendirilmiş onay ilkelerine aykırıdır. Aşağıda, hileli bilgi ile ilgili bazı örnekler yer almaktadır: Araştırmacının, kimliği veya üye olduğu kurumla ilgili yanlış bilgi sunması. Örneğin, bir araştırmacının bir ilkokula giderek, kendini başka bir isimle tanıtarak ve Eğitim Bakanlığından geldiğini söyleyerek, okuldaki disiplin sorunlarıyla ilgili sorular sorması. Araştırmanın tür ve amacını yanlış anlatmak. Yukarıda verdiğimiz örnekten yola çıkacak olursak; araştırmacı, Eğitim Bakanlığının şehirdeki ve kırsal bölgelerdeki okullarda karşılaşılan farklı disiplin sorunlarını sınıflandırmakla ilgilendiğini söylemektedir; ancak gerçekte, araştırmacı, öğrenciler arasındaki suç oranını araştırmaktadır. Kişilerin bilgi ve onayı olmadan bilgi toplamak. Mesela; bir araştırmacının gizlice insanların sohbetlerini kaydetmesi veya onları gizli kameralar ya da çift taraflı aynalarla izlemesi (Kellett 2005: 32) . Bazı özel durumlarda hileye başvurulmasının uygun olabileceği hakkında sosyal bilim çevrelerinde bazı tartışmalar yapılmaktadır. Bazı araştırmacılar, çalışma maksadının tamamıyla katılımcılara anlatılmasının, onların davranışlarını değiştirebileceğini, böylece geçersiz veri elde edileceğini savunmaktadır. Ancak yine de her etik araştırmanın kolaylıkla etik olmayan bir biçim alabileceğini unutmamak gerekir; bu nedenle, toplanan veri kalitesinin bozulması da dâhil olmak üzere, her nedenle olursa olsun hileye başvurmaktan kaçınmak daha emniyetli olacaktır. 41 Gizlilik Gizlilik; araştırmaya katılan şahıslar tarafından sağlanan tüm bilgilerin gizli tutulacağı anlamına gelir. Bu; araştırmacıların ellerindeki bilginin kimin tarafından sağlandığını bilmesine rağmen, bunun kamuoyuna duyurulmaması demektir (Cohen & Manion 1995: 367). Araştırmacılar aynı zamanda, katılımcılar tarafından verilen verileri, katılımcılar arasında da kimin tarafından sağlandığı anlaşılamayacak bir biçimde kullanmalıdırlar. Daha basit bir şekilde ifade etmek gerekirse; araştırmacının, katılımcıların gerçek isimlerini kullanmaması, bunun yerine katılımcıların mahremiyetlerinin korunması için bir kod numarası veya lakap kullanması gerekmektedir. Çocuklara verilen zarar veya yapılan suistimallerin açığa çıkarılması durumu, bu kurala bir istisna oluşturur. Araştırmacı, bunu gizli tutamaz ve çocukla ilgilenmekten sorumlu yetişkine bunu bildirmelidir. Gerçek ismi saklamak Araştırma katılımcıları tarafından sağlanan verilerin gizli ve gerçek isimleri ifşa edilmeden ele alınması, etik araştırmanın temel bir kuralıdır(BERA 2004: 8). Gerçek ismin saklanması, verinin kimin tarafından sağlandığını ifşa edebilecek hiçbir belirleyici bilginin sunulmaması demektir; böylece araştırmacının dışında hiç kimse, verilerden yola çıkarak, bu verilerin kim tarafından sağlandığını bulamaz. Kural gereği, araştırmacılar yazılarında, seminerlerinde veya konferanslarında, araştırmaya katılan şahısları ifşa edebilecek hiçbir özel veya şahsi bilgi sunamaz. Mahremiyet İnsanlarla yapılan tüm çalışmalar, birilerinin mahremiyet alanına girmek gibi algılanabilir. Bu nedenle, araştırmanın yapıldığı veya araştırma sonrası dönem, bireylerin ‘mahremiyet haklarını’ ihlal etme potansiyeline sahiptir. Bunu engelleyebilmek için, araştırmacıların bireysel haklarını ve mahremiyetlerini koruyabilmek için gerekli olan tüm önlemleri alması gerekmektedir. Araştırmacı tarafından sorulacak olan sorular, bireylerin mahremiyetlerini ihlal etmeyecek biçimde tasarlanmalıdır. Bazı konular oldukça hassas ve diğerlerine göre daha özel olabilir; bu nedenle, araştırmacıların bu tür soruları sorarken çok dikkatli olması gerekmektedir. Bu sorular: 42 Aile veya gelirle ilgili özel meseleler, Dini inançlar ve azınlık gruplarına yönelik tutumlar, Irkçı veya cinsiyetle ilgili yorumlar içeren, Siyasi seçimler veya parti üyeliği hakkında sorulacak olan sorulardır. Yine de, araştırmacıların aynı zamanda insanların mahremiyet haklarıyla kamuoyunun bilgi hakları arasındaki dengeyi kurabilmesi gerekmektedir (Araştırmada etikle ilgili alıştırma için bkz. Kutu 4.1). Kutu 4.1: Araştırmada Etik ile ilgili Alıştırma Öğretmen için talimatlar: öğrencilere, küçük gruplar halinde, engelli çocukların günlük deneyimleri hakkındaki bir araştırma projesinde ortaya çıkan etik konuları tartışmalarını söyleyin. Bununla ilgili etik sorunlar hakkında düşünebilmelerine yardımcı olabilmek için, onlara aşağıda yer alan soruları yöneltebilirsiniz: Gönüllü katılım ve bilgilendirilmiş onay: Araştırmaya katılacak olanların, projeye gönüllü olarak ve tamamen onaylayarak katıldıklarından araştırmacı nasıl emin olabilir? Hile: Araştırmacının, araştırmanın maksadı ile ilgili olarak katılımcıları aldatmamak için ne yapması gerekir? Gizlilik: Araştırmaya katılanlar tarafından sağlanan tüm bilgilerin gizli tutulmasını sağlamak için araştırmacı tam olarak neler yapabilir? Gerçek ismin saklanması: Araştırma bulgularını okuyan kişiler tarafından, kullanılan verilerin kimin sağladığının anlaşılmaması için araştırmacı neler yapabilir? Mahremiyet: Araştırmacı, araştırmaya katılan çocukların ve ailelerinin mahremiyetlerini ihlal etmemek için neler yapabilir? 43 Çocukların Bilmesi Gerekenler Nelerdir? Etik konusunun araştırmada çok önemli olduğunu ve bu hususa her zaman dikkat edilmesi gerektiğini Yapılan araştırma ve araştırmacının kimliği konusunda açık, dürüst ve doğruları söylemenin önemli olduğunu Araştırmacıların topladıkları tüm bilgileri gizli tutması gerektiğini, araştırmaya katılan şahısların gizliliklerini koruması gerektiğini ve insanların mahremiyetlerini ihlal etmemesi gerektiğini bilmelidirler. Konuyu Çocuklara Anlatmak için İpuçları Hileli uygulama örneklerini çocuklara anlattıktan sonra, öğretmen öğrencilere başka örnekler sunabilir ve öğrencilerden bu örneklerdeki hileli ve etik olmayan durumları ve bu durumları savunmalarını isteyebilir. Öğretmen, çocukların gruplar halinde çalışarak, etik ilkelerini mümkün olduğunca ihlal eden bir proje tasarlamalarını isteyebilir. Öğretmen daha sonra, öğrencilerden sınıfın geri kalanına, hazırladıkları projenin neden ve nasıl araştırmanın etik ilkelerine aykırı olduğunu anlatmalarını isteyebilir. Sınıf Tartışması Soruları İnsanların, araştırmacılarla bazı bilgileri paylaştıkları düşünüldüğünde, bu bilgiler neden gizli tutulmalıdır? Eğer bireyler kamuya açık bir yerdeyseler; sohbetlerine kulak misafiri olmak sizce doğru değil midir? 4.4. Özet Günümüzde, etikle ilgili konular, bilimsel araştırmaların vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Çocuklar da dahil olmak üzere, tüm araştırmacılar, araştırmalarına katılan şahısların isimlerini gizli tutmak, onlara zarar vermekten kaçınmak ve nasıl dürüst olunacağını öğrenmek zorundadır. Katılımcıların korunması sorumluluğu yalnızca araştırmacıya aittir. Yıllar boyunca, araştırma suistimallerinin ve etik 44 olmayan uygulamaların engellenebilmesi için bazı etik ilkeleri geliştirilmiştir. Bu ilkeler arasında en önemli olanları; gönüllü katılım, bilgilendirilmiş onay, hile, gizlilik, isimlerin saklı tutulması ve mahremiyettir. 45 Ünite 5 ARAŞTIRMA PROJESİ TASARIMI EĞİTİM HEDEFLERİ Araştırma konusunun nasıl belirleneceğini öğrenmek Belirli bir konunun araştırılabilir bir soru veya sorular halinde nasıl çerçeveleneceğini öğrenmek Literatür taramasının nasıl yapıldığını öğrenme 5.1. Giriş Bu ünitenin amacı; öğrencilere kendi araştırma projelerini tasarlarken yardımcı olmaları için öğretmenlere rehberlik etmektir. Öğretmenler; çocukların kendi projelerini tasarlayabileceklerini ve bunu bir yetişkinin bakış açısından ziyade, kendi bakış açılarıyla yapabileceklerini unutmamalıdır. Doğru biçimde tasarlanan bir araştırma projesi; onun projenin yürütülmesi için gerekli olan çeşitli basamaklarda, yöntemli olarak çalışabilmesi için, projeyi gerçekleştirecek olan kişilerin bunu başarmasını sağlayacaktır. 5.2. Bir araştırma projesini tasarlamak Bir araştırma projesini doğru biçimde tasarlamak için, araştırmacının bazı basamakları tamamlaması gerekmektedir. Öncelikle araştırmacı, inceleyeceği araştırma konusunu belirlemelidir. Sonra, konu hakkındaki mevcut bilgileri öğrenebilmek için bir literatür taraması yapması gereklidir; ancak bu basamak, yeni araştırma için olanak sunabilecek literatürdeki eksiklikleri belirlemek maksadını da taşımaktadır. Bu basamak tamamlandıktan sonra, araştırmacı daha kesin araştırma soruları hazırlamaya ve projesini yürütmek için hangi veri toplama yöntemlerinden faydalanacağına karar vermeye başlayacaktır. Bu ünitede, ilk üç basamakta yer alan hususlar ayrıntılı 46 bir biçimde incelenirken, yöntemlerine değinilecektir. diğer ünitelerde de veri toplama 1. Basamak: Bir araştırma konusunun belirlenmesi Araştırma tasarım sürecinin birinci basamağı, bir araştırma konusunun bulunmasıdır. Belirli bir araştırma konusuna yoğunlaşmak, araştırma konusunu daraltarak, herkesin araştırmanın ne hakkında olduğunu daha net bir biçimde anlamasını sağlar. Bir konuda yoğunlaşmanın farklı yolları vardır. Konu ne olursa olsun, çocukların ilgisini çekmelidir. Öğretmenler, çocukları ilgilendikleri belirli alanlara yönlendirerek, onların araştırma çalışması boyunca bu ilgi alanlarını araştırmalarını sağlayabilirler. Mesela çocukların hayvanlara karşı ilgisi varsa, öğretmenlerinin de yardımıyla çocuklar, kendilerine hitap eden bir konu belirleyebilirler (örn: insanların hayvanlara veya evcil hayvanlara karşı nasıl bir tutum sergilerler?). Çocukların deneyim ve ilgi alanlarına daha yakın olan araştırma konuları, çocukların araştırma sürecine aktif bir biçimde katılmasını sağlayacağı için, daha iyi araştırma konusu oluştururlar. Konu seçerken, araştırmacının dikkat etmesi gereken üç önemli kriter vardır: Konu çalışmaya uygun olmalıdır: Araştırmacılar, bir araştırma projesi karşısında bazen çok iyimser bazen de çok kötümser olabilirler. Araştırmacılar, kimsenin görüşme yapmak istemeyeceğini veya projeye katılmayacağını düşünebilirler. Bazı araştırmacılar ise haddinden fazla iyimser olarak, herkesin bu proje karşısında büyüleneceğini ve projede yer almak için birbiriyle yarışacaklarını düşünebilir. Bu ikisinin arasında kalan görüş daha üretken olacaktır: diğerlerinin de ilgisini çekerek bu projeye destek vermelerini sağlayabiliriz; ancak herkesin desteğini alamayabilirler. Araştırmacının ihtiyaç duyacağı bazı kaynaklar bulunmayabilir. Yine, bazı bireyler araştırmacıya yardımcı olmak istemeyebilir veya araştırmacının ihtiyaç duyduğu bilgiyi sunamayabilirler. Her halükarda, araştırmacıların tüm bu etmenleri göz önünde bulundurması ve yaratıcı olmaya çalışması gerekmektedir. Konu araştırmacılar için gerçekten ilgi çekici olmalıdır: Çocukların yürüteceği proje konusu onları gerçekten ilgilendirmelidir. Konu onları 47 heyecanlandırmalıdır ve çocuklar, sosyal araştırma projesi ile ilgili düşünmeye başlamanın bir yolu olarak, kendi ilgi alanlarını araştırmaları için teşvik edilmelidir. Araştırma toplumla ilgili anlayışımızı geliştirmelidir: Seçilen araştırma konusu, toplumsal gerçekleri veya çocukların dünyalarındaki toplumsal sorunları yansıtmalıdır (Baker 1999:85). Eğer araştırma çözümler veya değişim için tavsiyelerle sonuçlanabilirse, bu şekilde çocuklar kendilerini yetkilendirilmiş hisseder ve etkin birer vatandaş olarak görebilirler. 2. Basamak: İlgili literatür taraması Taramalar, diğerlerinin yaptıkları ve söylediklerini birleştirmeye çalışır. Daha önce yapılmış olan akademik çalışmaları eleştirmek, herhangi bir alandaki esas sorunları belirlemek ve ilgili konu alanları arasındaki bağlantıları bulmak için kullanılırlar. Bu, araştırmacının kendi çalışmasını yerleştirebileceği bir bağlam oluşturur. Yeni bir araştırma çalışmasına başlarken, öncelikle ilgili konu/alan hakkındaki mevcut bilgilere bakın. Bu, araştırmacının ne yaptıklarını daha iyi anlamasında ve bir araştırmacı olarak bu konuya nasıl bir katkıda bulunabileceğini anlamasında yardımcı olur. Literatür taraması, bu yolla, araştırmacının bakış açısını genişletip, onların yeni fikirler geliştirmesine ve argümanlarını destekleyecek çalışmalar bulmasına yardımcı olur. Literatür taraması yapmak için çeşitli kaynaklar mevcuttur. Kitap, dergi, gazete gibi basılı malzemelerin yanı sıra ilgili ağ siteleri de genellikle kullanılmaktadır. Araştırmacılar, bir konu hakkındaki bilgilerini arttırmanın en iyi yolu olarak, konuya vakıf insanlarla veya benzer projeler yürütmüş olan insanlarla konuşmayı da tercih ederler. Literatür taramasında, iki beceri önem taşır: hızlı okuma ve eleştirel okuma. Birincisi, araştırmanın elindeki malzemeyi hızlı bir biçimde okumasını ve araştırmasıyla ilgili olup olmadığına karar vermesini sağlar. İkincisi ise, araştırmacıya eleştirel bir yaklaşım geliştirmesinde yardımcı olur. Hızlı Okuma: Araştırma konusu belirlemeye çalışırken, genellikle kütüphane giderek raflara bakarız veya çevrimiçi kütüphane 48 kataloğuna göz atarız. Bezen kitap dükkânlarına giderek, ilgili bir kitap bulmaya çalışırız. Her iki durumda da, önce kitabın başlığına bakar, sonra da kitabın arkasını çevirerek, kitap hakkında yazılan eleştirilere bakarız. Eğer ilgimizi çekerse, kitabın içindekiler bölümüne bakar ve kitabın araştırmamızla ne kadar alakalı olduğunu anlayabilmek için ilk birkaç sayfasını okuruz. Dergilere bakarken de yine makalelerin başlıklarına ve alt başlıklarına veya özetlerine dikkat ederiz (Hızlı okumayla ilgili alıştırma için bkz Kutu 5.1). Kutu 5.1: Aşağıdaki Alıştırmayı Sınıfta Veya Gruplar Halinde, Çocukların Hızlı Okumanın Nasıl Yapıldığını Anlayabilmesi Için Uygulanabilir Hızlı okuma çalışması Çocuklar bir araştırma konusu seçtikten sonra, onlara konuyla ilgili bir kitap, makale veya araştırma raporu verin ve bu materyalleri kelimesi kelimesine okumadan, seçmiş oldukları araştırma konusuyla ilgili olup olmadıklarını bulmalarını isteyin. Hızlı okumayla ilgili onlara birkaç ipucu verebilirsiniz: Başlığa bakın Özete bakın Tarihe bakın Alt başlıklara bakın Her bölümdeki paragrafların ilk ve son cümlesini okuyun. Kitap bölümlerindeki ilk ve son paragrafları okuyun. 2 dakika sonunda, çocuklara kaynaktan ne öğrendiklerini sorun ve malzemeleri hızlı okuyabilmenin neden önemli olduğunu ve bu işlemi, literatür taraması için gerekli bilgiyi toplayana kadar diğer kaynaklar için nasıl uygulayabileceklerini tartışın. Eleştirel okuma: Çocuklar, literatür taramasıyla ilgili bir kaynak buldukları zaman, bu yazıyı dikkatli ve eleştirel bir biçimde okumaları gerekmektedir. Bu, okudukları tezin mantığını analiz etmeleri ve değerlendirmeleri gerektiği anlamına gelir. Kellett (2005:25); kaynakların analiz edilmesi ve değerlendirebilmeleri için bazı yararlı sorular önermektedir: 49 Bir araştırma yazısını analiz ederken sorulması gereken yararlı sorular: “Yazar bana neyi kabul ettirmeye çalışmaktadır? Bunu kabul etmem için yazar bana hangi sunmaktadır??” kanıtları Bir araştırma yazısını değerlendirirken sorulması gereken yararlı sorular: “Sunulan açıklama ve mantık ne kadar akla yatkındır? Bu mantığın temel aldığı kanıtlar ne kadar güvenilirdir?” (Kellett 2005:26) Kutu 5.2: Aşağıdaki Alıştırmayı Sınıfta Veya Gruplar Halinde, Çocukların Eleştirel Okumanın Nasıl Yapıldığını Anlayabilmesi Için Uygulanabilir Eleştirel okuma alıştırması Çocuklar literatür taraması için uygun bir kaynak seçtikten sonra, onlardan bunu eleştirel bir biçimde okumalarını isteyin. Sonra onlara, araştırma bulgularındaki mantığı ve yazarın tezlerini nasıl analiz ettiklerini ve değerlendirdiklerini sorun ve yazarın savunduğu tezleri güvenilir bulup bulmadıklarını tartışın. 3. Basamak: Konuyu araştırılabilir bir probleme çevirmek Araştırma konumuzu genel kapsamıyla iyice anladıktan sonra, doğru verileri toplayabilmemiz ve konumuzu başarılı bir biçimde araştırabilmemiz için yeterince açık olan bir veya daha fazla araştırma sorusu üzerinde yoğunlaşmamız gerekir. Her bir soru, bizlere neyi bulmamız gerektiğini bildirir ve bu şekilde araştırmayı odaklamamıza yardımcı olur. Bu nedenle, öğrencilerin sosyal araştırmaya başlamadan önce bir araştırma sorusu veya soru grubu belirlemesi büyük önem taşır. Öğrenciler, üstlenmek istedikleri araştırmayı araştırabilir ve buna kendileri karar verebilir. Siz; yönelteceğiniz “araştırma konusu olarak ilginizi ne çeler/ ne bulmaya çalışıyorsunuz?” gibi sorularla, onları yönlendirebilirsiniz. Eğer araştırma sorusu dikkatli bir biçimde 50 geliştirilmezse, genç araştırmacılar yanlış noktadan başlayabilir ve proje için yanlış veri toplayabilirler. Kellett’ın (2005:39) da ifade ettiği gibi; “araştırma sorusunun yöneltilmesi, tüm projenin çerçevesini oluşturur, ona yön ve tutarlılık verir”. Bu yüzden öğretmenlerin, çocukların araştıracakları konuları net bir biçimde anladıklarından emin olabilmek için onlara yeterince tartışma zamanı ayırması büyük önem taşımaktadır. Çocukların, akranları arasındaki çevre bilinci ve farkındalığı konusunu araştırmak istediklerini farz edelim. Bu konuların geneline ışık tutabilmek için sorulabilecek iki araştırma sorusu aşağıdakiler olabilir: Çocukların günlük davranışları çevre kirliliğine nasıl bir katkıda bulunuyor? Çocuklar, toplumlarının karşı karşıya olduğu çevre sorunları ve problemlerinin ne kadar farkındadır? Araştırma projesi tasarımıyla ilgili sınıfta yapabileceğiniz bir alıştırma için Kut 5.3’e bakınız. Kutu 5.3: Sınıf Alıştırması Araştırma projesi tasarımıyla ilgili farklı basamakları uygulayabilmek için aşağıdaki hatırlama kağıdı aktivitesi kullanılabilir. Hatırlama kağıdı aktivitesi Çocukları 5 gruba ayırarak, grup üyelerinden biri tarafından üretilen bir fikre göre hatırlama kağıdındaki boş yerleri doldurmalarını isteyin. Bu etkinlik için onlara 20 dakika süre tanıyın. Hatırlama kağıdı formatı 1. Konu alanı 2. Literatür taraması 3. Araştırma sorusu(soruları) Öğretmen için bir örnek Bir öğrencinin, çocukların çevre bilinci seviyesini araştırmak istediğini düşünün. Hatırlama kâğıdı aşağıdaki gibi olacaktır: 1. Konu alanı: Çocukların yaygın hastalıklarla ilgili düşünceleri 51 2. Literatür Taraması: İnternetten soğuk algınlığı gibi yaygın hastalıklarla ilgili makaleler, seçilmiş makaleler veya eğitimli olmayan insanlar için hazırlanmış basitleştirilmiş bir tıp el kitabından alınan yaygın hastalıklarla ilgili açıklamalar. Not: Her okulda bulunabilecek kaynaklar farklı olabilir. Bu nedenle, öğretmen öğrencilerine internet, okul kitaplığı veya halk kütüphanesi gibi yerleri önererek, onların konuyla ilgili kaynak bulmalarında yardımcı olabilir. 3. Araştırma sorusu(soruları): Çocuklar, soğuk algınlığı gibi yaygın hastalıklara neyin sebep olduğunu düşünüyor? Sahip oldukları bu düşünceleri nereden edinmişler? Çocukların Bilmesi Gerekenler Nelerdir? Araştırma konusunu nasıl belirleyeceklerini Literatür taramasını nasıl yapacaklarını Araştırma sorularını nasıl bulacaklarını Sosyal Araştırma Konusu için Fikirler Aşağıda, çocuklar tarafından belirlenmiş olan bazı araştırma konuları yer almaktadır. Annelerimiz neden televizyondaki dizileri izlerler? Erkekler neden şiddet içeren video oyunlarını oynamaktan hoşlanır? Bazı erkekler sinirlendikleri zaman neden kadınlara karşı şiddet kullanırlar? 5.3. Özet Bir araştırma çalışması yürütecek olan genç araştırmacıların bazı basamakları takip etmesi gerekmektedir. Öncelikle kendilerine bir araştırma konusu belirlemelidirler. Konuyu seçerken dikkat edilmesi gereken üç önemli husus vardır: 1) Konu, çalışmaya uygun olmalıdır, 2) Çalışacak kişileri gerçekten ilgilendirmelidir, 3) Toplumla ilgili anlayışlarımızı bir şekilde geliştirmelidir. İkinci olarak, araştırmanın özüne ulaşabilmek için bir araştırma sorusu veya soru dizisi sormalı ve 52 bu soruyu yanıtlamaya çalışmalıdırlar. Daha sonra, ilgili literatür taramasını yapmaları gerekmektedir. Bunu yaparken, iki beceri önem taşımaktadır: eleştirel düşünme ve hızlı okuma. Çocuklar okudukları kaynakları analiz etmeye başladıklarında, eleştirel düşünme becerilerini geliştirirler. Böyle bir beceriyi erken yaşlarda kazanmak büyük önem taşımaktadır. Hızlı okuma ise araştırmacıların zaman kazanmalarını ve alakasız kaynaklarla vakit kaybetmemelerini sağlar. Öğretmen, çocukların ilgi alanlarına saygı duymalıdır ve çocuklar yaptıkları şeyle ilgilenirlerse, araştırma çalışması da muhtemelen daha iyi bir sonuç verir. 53 Ünite 6 SAHA ARAŞTIRMASI EĞİTİM HEDEFLERİ Saha araştırmasının niteliklerini anlamak Gözlem yoluyla veri toplamayı öğrenmek Resmi olmayan mülakatlarda nasıl veri toplanabileceğini öğrenmek Saha araştırmasının etik kurallarını öğrenmek 6.1. Saha araştırması nedir? Saha araştırması, son zamanlarda sosyal bilimciler arasında oldukça popüler olan yöntemsel bir yaklaşımdır. Genellikle, insanların kendi doğal ortamlarında, yani yaşadıkları ve birbirleriyle etkileşimde oldukları ortamlarda incelenmesi anlamında kullanılır. Bu tip ortamlar; köy veya kasaba gibi uzamsal olarak daha büyük ve daha karmaşık mekânlar olabileceği gibi; pastane veya kilise gibi nispeten daha sınırlı mekânlar da olabilir. Projenin ölçeği ve araştırma alanının büyüklüğüne bakılmaksızın, alan araştırmasını bu kadar eşsiz bir yaklaşım yapan husus, sosyal araştırmacıların sosyal davranışın (insanların kendi dünyaları) doğal laboratuarına gitmesidir ve sosyal davranışlar da insanların günlük hayatlarında birbirleriyle karşılaşmasıyla ortaya çıktığı için araştırmacıların bu dünyalardan bir anlam çıkartmaya çalışmalarıdır. Antropolojinin işaretlerinden biri haline gelen alan araştırması, geleneksel olarak herhangi bir kültürel grubun yaşam biçimlerini kendi bakış açılarıyla anlamaya çalışmaya odaklanmıştır (bkz. Bernard 1995). İnsanların kendi bakış açılarına yapılan bu vurgu, insanların sosyal ve kültürel alanlar arasında nasıl düşündükleri ve 54 davrandıklarıyla ilgili daha derin bir anlayış kazanmamızı sağlamıştır. Alan araştırmacıları tarafından sorulan sorular; insanların anlam oluşturma ve kendi dünyalarını inşa etme süreçlerini keşfetmek için yöneltilmektedir. Alan araştırmacıları; kendi gözlemleri ve insanlarla yaptıkları sohbetler aracılığıyla, insanların birbirleriyle karşılaştıkları zaman kullandıkları kuralları ve kendi deneyimlerini nasıl yorumladıklarını anlamaya çalışmaktadırlar. Alan araştırmacıları dikkatlerinin çoğunu, sıradan olanı ve insanların günlük hayatlarını belirli bağlamlarda nasıl yaşadıklarını anlamaya yöneltirler. Bunu başarabilmek için araştırmacıların genellikle üzerinde çalıştıkları konuyu derinlemesine incelemelerini sağlayabilecek küçük gruplara odaklanması gerekmektedir. Bu şekilde, insanların gündelik hayatlarıyla ilgili derinlemesine ve zengin bilgiler (bunlara aynı zamanda kalın tanımlamalar da denilmektedir) ve belirli bir grubun, “etnografya” da olarak tanımlanan yaşam biçimiyle ilgili ayrıntılı tanımlama ve yorumlar elde edebilmektedirler. Alan araştırmacılar tarafından katılımcı gözlem tekniğinin kullanılması esastır (Bernard 1995; Pelto ve Pelto 1978). Araştırmacının üzerinde çalıştığı grubun faaliyetlerine katılmak ve gözlemlemek suretiyle kullandığı veri toplama tekniğine katılımcı gözlem denir. Alan araştırmacısı; yerli halkın yaşam biçimlerini deneyimleyebilmek için onların günlük hayatlarına doğrudan dahil olur. Araştırmacının, üzerinde çalıştığı konuya bu kadar çok sokulabilmesi, onun bir yandan insanların sosyal dünyalarına katılmasını sağlarken, diğer yandan bu kişilerin davranışlarını gözlemleyebilmelerini sağlar. Araştırmacının amacının küçük bir grup insanla ilgili derinlemesine bir anlayış kazanmak olduğu zaman, alan araştırması oldukça değerli bir araştırma yaklaşımıdır. Alan araştırmacıları bazı vakalarla ilgili olarak birkaç ay veya birkaç yıllarını bir grup insan üzerinde çalışarak geçirirler; ancak bu husus, alan araştırması yaklaşımının daha küçük vaka incelemelerinde verimli biçimde kullanılamayacağı anlamına gelmez. Kuşkusuz, çocuklar kısa bir süre zarfında ve sınırlı bir araştırma kapsamında alan araştırması yapabilirler ve araştırma konularıyla etkin bir biçimde ilgilenebilirler. Her ne kadar konuya dahil olma süreleri kısıtlı olsa da çocuklar yine de herhangi bir grupla ilgili olarak, başka yollarla kazanamayacakları tecrübeleri 55 kazanabilirler. Bu nedenle, alan araştırması ve özellikle de katılımcı gözlem, çocukların araştırma yaklaşım ve teknik repertuarlarının bir parçası olabilir ve sosyal bir olgunun araştırılmasında, uygun olduğu takdirde, uygulanabilir. 6.2. Saha araştırması ve araştırmacı Saha araştırmacıları, çalışma yaptıkları insanlarla genellikle yakın ve samimi ilişkiler geliştirirler. Küçük bir grup insanla, hatırı sayılır miktarda vakit geçirmek, onların hayatlarının bir parçası olmak ve düzenli olarak onlarla etkileşimde olmak, saha araştırmacılarının yalnızca eşsiz ve tuhaf olanı değil; aynı zamanda yaygın, sıradan olanı ve insanların gündelik yaşamlarını da anlamalarını sağlar. Saha araştırmacılarının insanlarla kurdukları ilişkiler, bazen uzun süreli olur ve saha çalışması bittikten sonra da devam eder. Saha araştırmacılarının, çalıştıkları yerlere geri dönerek, çalışmalarına yeni anlamlar kazandırmak için uğraşmaları ve meydana gelen değişiklikleri bulmaya çalışmaları da oldukça sık rastlanan bir durumdur. Sahadayken, saha araştırmacıları bir öğrenci gibi davranır. Bilgi ve deneyim seviyeleri ne olursa olsun, sahadayken amaçları, kendileri “gerçek uzman” olan insanlardan, yani araştırmacıların anlamaya çalıştığı hayatları yaşayan kişilerden bir şeyler öğrenmektir. Bu bağlamda, saha araştırmacıları, sahaya önemli olan veya çalışılması gereken önceden belirlenmiş gündem maddeleriyle değil; öğrenmeye açık, esnek ve bulduklarını araştırmak için giderler. Bu yaklaşım, saha araştırmacıları tarafından yalnızca araştırmacıların önemli veya değerli buldukları hususların değil, insanların kendileri için önemli olanların öğrenilmesini ve incelenmesini sağlar. Yalnızca bir grup insan arasında bulunarak bile, saha araştırmacıları, ulaşabilecekleri veri çeşitlerini etkileyebilirler. Araştırmacının; yaş, cinsiyet, etnik köken veya medeni durumu kişisel ve sosyal özellikleri, insanlarla ilişkilerini, bazı bağlam ve bireylere ulaşmalarını ve kurabilecekleri samimiyet ve güven derecesini etkileyebilir. Mesela bir kadın araştırmacının, kadınların akraba olmadıkları erkeklerle temas kurmasına izin verilmeyen kültürlerde, kadınların dünyasına girebilmesi ve aralarında güven oluşturabilmesi daha kolay olabilir. 56 Aynı biçimde; genç araştırmacılar da gençlerin dünyalarıyla ilgili araştırmalarda, oraya uygun görünmeme olasılığı yüksek olan daha yaşlı araştırmacılara göre daha başarılı olabilirler. Ancak; saha araştırmacılarının sahadan elde ettikleri tecrübelerden öğrendikleri bazı açılardan sınırlıdır. Tüm iyi saha araştırmacıları, bu tür sınırlamaları ve sahadaki rolleri hakkında düşünür ve bu hususların çalışmalarını nasıl etkilediğini bildirir (bkz. Bernard 1995: 154-156 ). 6.3. Gözlem ve veri toplama Saha araştırmacıları tarafından veri toplamak için kullanılan temel yollardan biri katılımcı gözlemdir. Daha önce de değindiğimiz gibi, katılımcı gözlem, saha araştırmacılarının hem birer katılımcı hem de insan davranışlarını gözlemleyen kişiler olduğu anlamına gelmektedir. Katılımcı gözlem yoluyla veri toplama yeteneği deneyimle gelişir. Ancak; bu tekniği öğrenmekte olan herkes için yardımcı olabilecek bazı tavsiyeler de mevcuttur(bkz. Agar 1980; Bernard 1995; Pelto ve Pelto 1978; Silverman 1993; Spradley ve McCurdy 1972). Yoğunlaşmadan önce tanıyın ve bilgi edinin Saha araştırmacıları aslında ilgilendikleri vaka üzerinde yoğunlaşma eğiliminde olsalar da; öncelikle daha geniş bir bağlamda insanları tanımak ve sonra daha özel olana yoğunlaşmak son derece faydalı olabilir. Araştırmacının karşılıklı ilişki geliştirmesini sağlamanın yanı sıra bu yaklaşım; çalışmanın, insan davranışlarının gerçekleştiği daha geniş sosyal ve kültürel bağlamlarda da yürütülmesini sağlar. Örnek olarak şunu söyleyebiliriz; çocukların oyun bahçelerinde nasıl davrandıklarına yoğunlaşmadan önce, bir saha araştırmacısı, bir bütün olarak okulları, hatta okulun yer aldığı toplumu incelemek isteyebilir. Katılımcı gözlem, araştırmacının anlayışı geliştikçe ve konuya daha çok odaklanmaya hazır olduğunda sistematik bir hale gelmelidir. Mesela, çalışma sahasıyla ve insanlarla ilgili bilgi toplamak için ayrılan sürenin ardından, saha araştırmacısı aynı bağlamı farklı zamanlarda veya aynı bireyleri farklı bağlamlarda veya farklı bireyleri farklı zaman ve bağlamlarda gözlemlemeyi tercih edebilir. Böyle bir yaklaşım, saha araştırmacısı tarafından birbirini tamamlayan çeşitli veri grupları toplanması sağlar ve çalışılan kültürel dünyayla ilgili anlayışları zenginleştirir. 57 Dikkatlice izleyin ve dinleyin Alan araştırmacısının, insan davranışlarını gözlemlemesi önemlidir. İnsanların ne yaptıklarıyla ilgili mümkün olduğunca net bir düşünce oluşturabilmek için tüm hislerin kullanılmasını gerektirmektedir. Özellikle de alan araştırmasının başlangıcında ayrıntıya odaklanmanın, ilerleyen safhalar için de oldukça yardımcı olduğu kanıtlanmıştır. Esasen; başlangıçta ayrıntı olarak görünen bir olgu, daha sonra neyin ne için ortaya çıktığının araştırmacı tarafından anlaşılabilmesi için oldukça önemli bir rol oynayabilir. Aynı biçimde; sıradan olana odaklanmak, insan olarak bizler tarafından yapılan eylemlerin çoğunun sıradan ve gündelik olduğu göz önünde bulundurulduğunda, insanların davranışlarını anlayabilmemiz için olağanüstü olgulara odaklanmaktan daha faydalı olacaktır. Yalnızca bir gözlemci değil, aynı zamanda bir katılımcı da olmak; alan araştırmacısının yalnızca pasif bir gözlemci olmak yerine, insanların hayatlarına aktif bir biçimde katılmalarını da sağlamaktadır. Eğer insanlar yer değiştiriyorsa; alan araştırmacısı da onlarla birlikte hareket edebilir. İnsanlar nasıl hem hareket edip hem de birbirleriyle etkileşim içinde olabilirler? İnsanların sözlü olmayan iletişimlerinden yola çıkarak, sosyal etkileşimleri hakkında ne öğrenebilirsiniz? Sosyal davranışlar hangi bağlamda meydana gelmektedir? Orada olan kim? Kim ne yapıyor? Ne zaman ve nasıl? Sosyal ortamın genel atmosferi nedir? Fiziksel alan nasıl oluşturulmuştur ve bu oluşum insanların sosyal davranışlarını nasıl etkilemektedir? Alan araştırmacısının gözlemlediği olguyu anlaması için insanların ne dedikleri elbette önemlidir. İnsanlar, alan araştırmacısı tarafından anlaşılamayan şeyler söylerse veya araştırmacı bu konuda daha çok şey öğrenmek isterse; o zaman araştırmacı açıklama isteyebilir. Alan araştırmacısı yalnızca insanların ne söylediklerini değil, aynı zamanda kime, ne zaman, nasıl söylediklerini de dikkatli bir biçimde gözlemlemelidir. İnsanlar nasıl bir dil ve hangi kelimeleri kullanmaktadırlar? Lehçe mi konuşmaktadırlar? Herhangi bir jargon veya teknik bir dil kullanıyorlar mı? Birbirleriyle resmi mi yoksa gayri resmi bir şekilde konuşuyorlar? Alçak sesle mi yüksek sesle mi konuşuyorlar? 58 6.4. Alan araştırmasında video ve fotoğrafın kullanılması Fotoğraf ve video (ve son zamanlarda dijital teknolojiler), veri toplama tekniği repertuarlarının bir parçası olarak, alan araştırmacıları tarafından tercih edilebilecek gereçler arasındadır (bkz. Collier ve Collier 1992). Tüm bu gereçler; alan araştırmacısının daha sonra kendi isteğine bağlı olarak inceleyebileceği görsel veri toplamak suretiyle, sosyal fenomenleri araştırabilmesine olanak sunmaktadır. Video ve fotoğraf aracılığıyla, alan araştırmacıları uzamsal düzenlemeler, sosyal etkinlikleri ve başka hiçbir suretle anlaşılamayacak olan karmaşık ilişkileri kaydedebilir. Mesela; karmaşık bir ayini başından sonuna kadar kaydettiğinizi ve bunu daha sonra bunları ayrıntılı bir biçimde kare kare inceleyebildiğinizi düşünün. Video veya fotoğraf aracılığıyla kaydedilen verileri analiz ederken izlemek ve yeniden izleyebilmek eşsiz bir fırsattır. Aynı biçimde, görüntü ve sesi birleştirmek için video teknolojilerinin araştırmacılara sağladığı fırsatlar (örn: belgesel hazırlama veya yalnızca sosyal etkinliklerin ve etkileşimlerin kayıt edilmesi) ve araştırmayı sadece bir metin olarak değil görsel bir ortam aracılığıyla sunabilme fırsatı, yine, araştırmalarda bu teknolojilerin kullanılmasının sağladığı bir avantajdır. Yine de, bazen hem video hem de fotoğraf makinesi insanları zorlayabilir ve davranışlarını etkileyebilir. İnsanlar, kayıtta olduklarını bildiklerinde, normal davranış biçimlerinden başka bir şekilde hareket edebilirler. Bu nedenle, bu tür teknolojileri kullanmaya karar vermeden önce, avantajlarını ve dezavantajlarını iyice tartmamız gerekmektedir; özellikle de toplanan verilerin kalitesi üzerinde yapacakları etkileri iyice düşünmemiz gerekmektedir. Ayrıca, hem fotoğraf hem de video kayıtları beraberinde bazı etik sorumlulukları da getirdiğinden (örn: gizlilik, mahremiyet ve bilgilendirilmiş onay konuları), araştırmacıların her ne şartla olursa olsun, görsel teknolojilerle yürüttükleri araştırmalarının etik ve sorumlu bir biçimde gerçekleşmesi için gerekli tüm adımları atması gerekmektedir. Mesela, eğer insanları çekecekseniz, onları bu hususta bilgilendirmeli ve onaylarını almalısınız. Ayrıca, toplanan tüm kayıtlar gizli tutulmalı ve yalnızca araştırma maksadına uygun olarak kullanılmalıdır; özellikle toplanan verilerin yanlış ellere geçmesi durumunda insanlara zarar verebilecek veya tehlikeye sokabilecek durumlarda bu husus oldukça önemlidir. Görsel verilerin kayıt edilmesi yönüyle, insan gözüne 59 sağladığı açık üstünlüğe rağmen, kamera kullanımının, insan gözüne kıyasla, kendine özgü esnek olmayan bir yönü vardır; insan gözü, dışarıdan gelen uyarıcılara daha hızlı bir şekilde tepki gösterir ve tarama kapasitesi daha yüksektir. Fotoğraf ve videoların bu en açık maksadıyla kullanmanın, yani sahadaki görsel verileri daha sonra analiz etmek için kalıcı bir biçimde kaydetmenin haricinde; fotoğraflar ve video klipleri ayrıca insanların, görüşme bağlamında herhangi bir konuya verdikleri tepkileri ortaya çıkarmak için de kullanılabilir. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse; engellilere karşı sosyal tutumları araştıran bir projede, saha araştırmacısı, görüşmeye katılan bir şahısa, tekerlekli sandalye üzerindeki bir engellinin fotoğrafını gösterebilir ve bu yolla, görüşmeye katılan kişinin bu engele karşı tutumunu ortaya çıkarabilir (örn: Bu resmi gördüğünde aklına ne geliyor? Veya Bu resme baktığınızda kendinizi nasıl hissediyorsunuz?). (Fotoğraf ve video kullanarak yapabileceğiniz proje fikirleri için bkz. Kutu 6.1). Kutu 6.1: Fotoğraf ve Video Gerçekleştirilebilecek Proje Fikirleri Kullanılarak Çocuklar, büyükanne ve büyükbabalarının albümlerinden fotoğraf bulabilirler. Bu fotoğrafları, büyük anne ve babalarıyla yapacakları, eski günlerdeki aile hayatları ile ilgili bir görüşmede başlangıç noktası olarak kullanabilirler. Çocuklar; bir kasap, marangoz, sekreter veya inşaat işçisinin bir günlük sıradan hayatıyla ilgili kısa bir belgesel hazırlayabilirler. Aslında, çocuklar kendi toplumlarındaki iş kollarından herhangi birini bu şekilde araştırabilirler. Seçtikleri meslekte çalışan kişinin gündelik hayatından karelerle birlikte bu kişiyle yapılan görüşme ve ayrıca bu kişi tarafından yapılan yorumlar ve çektikleri görüntülerle ilgili açıklama yapmak isteyen çocukların yorumları bu belgeselde yer alabilir. Çocuklar, kendi toplumlarındaki önemli bir sosyal etkinliği belgeleyebilecek fotoğraflar çekebilir (örn. Düğün, vaftiz veya büyük bir dini ayin) ve yaptıkları bu çalışmayı gözlem ve mülakatlarla destekleyebilirler. Proje sonunda ise çekmiş oldukları bu fotoğrafları, her birinin ne ifade ettiğini anlatan başlıklarla birlikte, sergileyebilirler. 60 6.5. Saha notları Saha notu nedir? Saha notları, alan temelli çalışmaların önemli bir unsurudur. Saha notları olmadan, araştırmacıların insan davranışlarını bilgili bir biçimde yorumlamasını sağlayacak malzeme de olmaz. Verileri sistemli bir biçimde toplamak hususunda özenli davranmak, araştırmacının incelediği kültürel dünyayı anlayabilmesine yardımcı olabilecek ham malzemeyi sağlayacaktır. O zaman, alan notları nedir? Saha notları; araştırmacının alandan topladığı tüm verilerdir: sosyal faaliyet ve etkileşim gözlemlerinde tutulan notlar, konuşmalar veya insanlarla görüşmeler olabilir; bu veriler harita, şema, fotoğraf, ses ve görüntü kayıtları ve belirli bir alan araştırmasında muhtelif biçimlerde, doğrudan elde edilen tüm verilerdir. Saha notları; üstünkörü hazırlanmış veri dizilerinden ziyade, genellikle çok fazla ayrıntı içeren kayıtlardır (saha notlarının ayrıntılı bir tartışması için Sanjek 1990’a bakınız.). Saha araştırmacıları hangi verilerin yararlı olup olmadığı hakkında her zaman net bir karar veremez (özellikle de araştırmanın başlangıç aşamasında). Öte yandan; genellikle insanların sosyal davranışlarının oluştuğu daha büyük bağlamları incelemeyi tercih ederler; böylece bunu başarabilmelerine olanak sağlayan daha kapsamlı veri dizileri toplayabilmektedirler. Araştırmanın derinliği ve kapsamıyla ilgili olarak karar verirken alan araştırmacısı; süre, mevcut kaynaklar, alanla ilgili deneyimler ile birlikte araştırmanın hedefi gibi pek çok unsuru göz önünde bulundurur; ancak genellikle iyi, güvenilir bir alan tabanlı araştırma sonucunda, araştırmacı tarafından insan davranışlarının yorumlanabilmesi için yeterli olan ve ikna edici ampirik kanıtlar içeren fazla miktarda veri elde edilir. Saha notları nasıl alınır? Saha notu tutmak; özellikle de gözleme dayalı alan notlarını kaydedebilmek, alan araştırmacıları tarafından gittikçe geliştirilen bir beceridir. Katılmak, gözlemlemek ve bilgileri kaydedebilmek hiç de kolay bir iş değildir. Bunu işi başarabilmek oldukça dikkatli, bilinçli ve odaklanmış olmanın yanı sıra, incelenen insanlara karşı duyarlı ve 61 saygılı olabilmeyi de gerektirmektedir. Araştırmacıların not defterlerini yanlarında taşıyarak ayrıntılı notlar alması her ne kadar olağandışı bir olay olmasa da; çoğu zaman onları, daha sonra tam alan notlarını yazmalarında yardımcı olabilecek yalnızca birkaç önemli kelime/ cümle/çizim karalarken görebilirsiniz. Aslında; alan araştırmacıları alanda ne kadar çok not alırlarsa alsınlar; bu notları daha sonra daha ayrıntılı bir biçimde hazırlama gereksinimi duyarlar. Böylece; alan araştırmacıları her gün tuttukları alan notlarını genişletmek ve detaylandırmak, kısaca alandayken yazamadıkları bilgileri kaydedebilmek için gözlemlerinden sonra da yazma işlemine biraz vakit ayırırlar. Bu işlemin, özellikle deneyimle ilgili hatırlananlar tazeyken yapılması önem taşımaktadır; aksi takdirde önemli ayrıntılar kaybolabilir (bkz Bernard 1995:180-207; Spradley ve McCurdy 1972: 55-56). Peki, saha araştırmacısı, alan notlarını nasıl kaydetmektedir? Saha notları çeşitli biçimlerde alınabilirken, alan notuna dayalı gözlemlerin tam ve sistemli bir biçimde toplanabilmesi ve neticede toplandıkları maksat için kullanabilmeleri için kayıt esnasında özellikle dikkat edilmesi gerekmektedir. Bir alan araştırmacısının alan notlarını kaydetmek için bir sistem oluşturması son derece önemlidir; çünkü ilerleyen zamanlarda bu alan notlarına geri dönülecek ve bunlar inceleneceklerdir; ayrıca bu notların anlamlı ve net bir biçimde yorumlanabilmesi de oldukça önemlidir. Bu nedenle, her bir gözlem için alan araştırmacısının, kural gereği, gözlemin başlangıç tarih ve saatiyle bitiş zamanını, gözlemlenen olay/bağlam/etkinliği ve eğer mümkünse katılan insanları kaydetmelidir. Asıl gözlem notları ayrıntılı ve sarih olabilir ve bu notlarda gözlemlenen insanlar tarafından kullanılan esas kelimeler ve sohbetlere mümkün olduğunca çok yer verilmelidir. Araştırmacı, söylenenleri, nasıl söylenildiklerini değiştirmemelidir; bilakis argo, lehçe ve hatta dilbilgisi açısından yanlış olup olmamasına bakılmaksızın insanların kullandıkları dili aynen kaydetmeye çalışmalıdırlar. Saha araştırmacısının hedefi, kullanılan dili “temizlemek” değil; insanların söylediklerini ve bunları hangi biçimde söylediklerini mümkün olduğunca net bir biçimde kaydetmektir (mesela seslerinin tonu, sözlü olmayan dil, vb.). Saha notu yazmaya alternatif olarak; çocuklar kendi gözlemlerini bir Diktafona kaydedebilirler. Çocuklara sosyal araştırma yöntemlerinin 62 öğretilirken, araştırmacıların yaptığı çalışmaların çocuklara göre uyarlanmasına özen gösterilmelidir. Tüm sosyal araştırmalarda olduğu gibi, alan notları yardımıyla veri toplama konusunda da bazı etik kurallar mevcuttur. Saha araştırmacıları her zaman tuttukları alan notlarının, araştırılan insanların mahremiyetini koruduğundan emin olmalıdır. Araştırmacılar, saha notları tutarken bireylerin gerçek isimlerini de kaydedebilirler. Ancak, araştırılan insanların mahremiyetini korumak adına, araştırmacılar tarafından şahısların isimleri değiştirilmektedir. (Saha notları örneği için bkz. Kutu 6.2 ve alıştırma için bkz. Kutu 6.3). Kutu 6.2: Gözlem ve Saha notu örneği Aşağıda,, bir köyde saha tabanlı bir araştırma yürüten bir saha araştırmacısı tarafından yazılan saha notlarından bazı bölümler yer almaktadır. Saha araştırmacısı, bu notları tuttuğu notlardan, aynı gün, birkaç saat sonra kaleme almıştır. 27 Ocak, 1997, Pazartesi Köy Gezisi 16:00 - 17:20 Katılımcılar: Saha çalışanı; John; Marios; Costas; Maria Bugün köydeki ilk günüm olması nedeniyle, köy alanı ile ilgili daha iyi bir fikir elde etmek maksadıyla öğleden sonra yürüyüş yapmaya karar verdim. Köy merkezinden geçerken, dört çocuğun sokakta bir topa vurduklarını gördüm. Dördünü de hatırladım, çünkü sabah okulda tanışmıştık. Onlara merhaba dedim ve çocuklardan biri bana nereye gittiğimi sordu. Ona, yürüyüşe çıktığımı söyledim. Oradan ayrılırken, çocuklardan ikisinin beni takip ettiklerini fark ettim. Bana yetiştiler ve içlerinden biri – John- bana; komşu köye kadar yürüyüp yürümeyeceğimi sordu. Bunu düşünmediğimi söyledim ve onlar da bazen kendilerinin yürüdüğünü söylediler. Yürürken, çocuklara, köyde kaç kişinin yaşadığını sordum ve Marios (diğer çocuk), yaklaşık iki yüz kişi olduğunu söyledi ve yaz aylarında köyü daha çok kişinin ziyaret ettiğini ekledi. Daha sonra geçmekte olan bir araba, bizi fark edince durdu ve Marios’a benim kim olduğumu sordu. Marios açıklamaya çalıştı; ama ben araya 63 girerek, köyde çocuklarla ilgili bir çalışma yaptığımı söyledim. Açıklamamla tatmin olmuşa benziyordu (biraz da şaşırmış görünüyordu) ve ayrıldı. Marios’a adamın kim olduğunu sordun ve köy sakinlerinden biri olduğunu söyledi. Yürüyüşümüze devam ettik e John bana köyde bir futbol kulüplerinin ve futbol takımlarının olduğunu anlattı. Diğer köylerdeki takımlarla futbol oynadıklarını ve kendilerinin bu yıl çok iyi oynayıp bir sonraki tura çıktıklarını söyledi. Sonra John bir badem ağacından filizlenmekte olan bir dal kesip bana uzattı. Bunun ne olduğunu bilip bilmediğimi sordu. Bildiğimi söyledim. Sonra, bir evin önünden geçerken, Marios eve girdi ve birkaç saniye sonra Costas ile dışarı çıktı, sabah okulda tanıştığım oğlanlardan biriydi. Marios bana köyde su kıtlığıyla ilgili ciddi bir sorunla karşılaşmadıklarını; çünkü su temin ettikleri altı kuyularının olduğunu söyledi. Köy yolunun sonuna geldiğimizde, tekrar köy merkezine doğru döndük. Köy merkezindeki iki kahvehaneye yaklaşırken, erkeklerin her gün işlerini bitirdikten sonra buraya geldiklerini açıkladı. Ayrıca bana postaneyi de gösterdi ve eğer mektup alırsan, buraya gidip kendimin almam gerektiğini, çünkü şehirdeki gibi postayı getirmediklerini açıkladı. Marios daha sonra kendi aralarında ‘disko’ dedikleri, canlı yeşil duvarları olan bir binaya işaret etti. Bana tam olarak ‘disko’nun ne demek olduğunu açıklamasını istedin ve bar gibi bir şey olduğunu ve yalnızca yaz aylarına, köye gençler geldiğinde açıldığını söyledi. Köy merkezinden ayrılırken ve kuzeye doğru ilerlerken, Costas Maria’nın evini işaret etti. Eve girdi ve Maria ile dışarı çıktı, Maria bana merhaba dedi. Sonra bize, futbol oynamak isteyip istemediğimizi sordu. Ben, çok iyi oynayamayacağımı söyledim, ama oğlanlar ısrar etti. Böylece futbol oynamaya başladık. Bir süre oynadık ve ben gerçekten çok yorulmuştum ve onlara dinlenmem gerektiğini söyleyerek yere oturdum. Costas, bana yarın okulda birlikte futbol oynayabilmemiz için spor ayakkabısı giymemi söyledi. Ben de yapacağıma söz verdim. 64 Kutu 6.3: Alıştırma: Katılımcı Gözlem Yapmak ve Saha Notları Tutmak Çocukların saha araştırmasının nasıl yürütüldüğünü ve saha notlarını nasıl tutabileceklerini anlamalarına yardımcı olabilmek için öğretmen onlara kamusal bir sosyal ortam yaratabilir (mesela onların katılarak gözlemleyebilecekleri bir sosyal etkinlik ortamı) ve onlardan olup bitten her şeyi gözlemleyerek bunlar hakkında ayrıntılı notlar almalarını isteyebilirler (bu maksada uygun yerlerin listesi aşağıda yer almaktadır). Çocukların görevi, mümkün olduğunca fazla detay kaydetmek ve tuttukları notları sınıfa getirerek, bunları öğretmenleri ve arkadaşlarıyla tartışmaktır (bkz. Spradley ve McCurdy 1972 alan araştırması projeleri için öğrenci dostu bir rehber). Çocukların gözlem yapmayı tercih edebilecekleri muhtemel sosyal bağlamlar/etkinliklerin bir listesi aşağıda verilmiştir: Kilise/cami Lokanta Berber dükkanı Kasap Park Düğün Hastahane Spor salonu Kuaför Sınıf Süpermarket Spor etkinliği (örn., futbol, basketbol, vb.) Kitap dükkânı Meyve dükkânı Hayvan dükkânı İnziva yeri Banka Müzik etkinliği Çiçek dükkânı Gözlemlerine odaklanmalarına yardımcı olabilmek için onlara aşağıda belirtilen tavsiyeleri sunabilirsiniz: 65 Fiziki Ortam Olay nerede geçiyor? Ne kadar büyük? Mekân nasıl düzenlenmiş? Dekoru nasıl? Mekânda özel bir sembol var mı? (ipucu: Önemli nesneleri gösteren uzamsal bağlamla ilgili bir şema çizin.) Kültürel Bağlam Gözlem yaptığınız ortamda ne tür insanlar bulunuyor? Belli başlı sınıf farklılıkları nelerdir (örn. Kadın-erkek, farklı etnik kökenler, farklı yaş grupları, vb.) ve bu insanlar arasındaki benzerlikler nelerdir? Görünüşleri nasıldır? Ne giyiyorlar? Özel bir görevi olan insanlar var mı (örn. Süpermarkette kasada duran kişi veya kilisede rahip, vb.)? Belirli bir işlev veya amacı olan herhangi bir nesne var mı (örn. Spor salonundaki aletlerin kullanımı)? İnsanlar birbirlerine karşı nasıl davranıyor, nasıl bir etkileşim içindeler? Birbirlerine ne söylüyorlar? Kim kiminle etkileşim içinde? Ne zaman ve nasıl? Birbirleriyle etkileşim halindeyken herhangi bir nesne kullanıyorlar mı? İnsanlar belirli gruplar oluşturuyor mu ve oluşturuyorlarsa neye göre? İnsanların alanları nasıl kullandıklarıyla ilgili herhangi bir şey gözlemlediniz mi? Peki, insanların vücut dili nasıl? Hangi davranış türlerini tekrarlıyorlar (örn. Zaman zaman aşağı yukarı aynı biçimde yapılan tekrarlar)? Aynı biçimde davrananların benzer özelliklerini tanımlayabilir misin (örn. Gençler mi yaşlılar mı, kadınlar mı, erkekler mi) 6.6. Saha görüşmesi Saha görüşmesi, saha araştırmacısının insanlardan bilgi edinmek için kullandığı temel yollardan biridir (Bernard 1995: 208-236). Saha görüşmelerinin gücü, bunların gayri resmi, açık uçlu ve yönlendirici olmamalarından kaynaklanmaktadır. Ayrıca, saha görüşmeleri, saha görüşmecisinin sosyal etkinlik sürerken veya fırsatını bulduğunda, insanlarla sohbet etme veya görüşme fırsatı yakalayabileceği için planlanmadan da yapılabilir. Bu teklifsizlik sayesinde araştırmacı, insanların bakış açılarına daha da yaklaşmayı ve dünyayı nasıl algıladıklarını anlamayı ümit eder. Saha görüşmeleri genellikle gündelik sohbetler şeklinde geçer ve yerli görüş elde etmeye yoğunlaşır: saha araştırmacısı; insanların kendi 66 dünyalarını nasıl algıladıklarını, bunları nasıl düzenlediklerini ve sınıflandırdıklarını, deneyimlerinden nasıl anlamlar ürettiklerini insanların bizzat kendilerinden—eşi olmayan kültür uzmanlarındanöğrenme fırsatına sahiptir. Bu nedenle, örneğin bir saha araştırmacısı insanlardan yaşadıkları ve birbirleriyle etkileşimde oldukları yerleri (örn: evleri, işyerleri, okulları, mahalleleri ve alanlar) ona göstermelerini ve bu yerlerin onlar için ne anlam ifade ettiğini açıklamalarını isteyebilir. Veya saha araştırmacısı insanlardan tipik bir günlerini anlatmalarını isteyebilir ve bu da bir grubun günlük hayatını, belirli bir sosyal ve kültürel ortamda gerçekleştiği biçimiyle inceleyebilmek için büyük bir fırsattır. Tüm saha tabanlı çalışmaların temeli saha görüşmeleri olduğu için araştırmacıların anlamaya çalıştıkları grubu derinlemesine anlaması da önem taşımaktadır. Bu nedenle, farklı bakış açılarına sahip olabilecek, farklı insanlarla görüşülmesi tavsiye edilmektedir. Saha araştırmacıları bazen sahada bilgi verebilecek önemli kişileri belirleyerek, bu bireylere özel dikkat gösterirler. Bu bireyler, saha araştırmacısına, grubun kültürel yönleriyle ilgili derinlemesine bir anlayış sunabilecek kişilerdir. Mesela saha araştırmacısı bir dini törende olup bitenleri anlayabilmek isterse; bilgi sağlayabilecek önemli kişi rahip olabilir. Elbette ki bu bağlamda, bilgi sağlayacak olan bireyin bunu gerçekten yapmak istemesi de önem taşımaktadır (bkz. Bernard 1995: 165-179). (Sınıfta yapabileceğiniz bir saha görüşmesi alıştırması için bkz. Kutu 6.4) Kutu 6.4: Sınıfta Saha Görüşmesi Alıştırması Öğrencileri eşleştirin. Bir fikir önerin veya öğrencilerin ilgi çekici buldukları bir konu üzerinde anlaşmasını sağlayın. Öğrencilerden, birkaç dakika ayırarak, diğer kişiye sormak isteyecekleri soruları düşünmelerini isteyin. Sonra, çocuklar sırayla 3-4 dakika boyunca diğer arkadaşıyla bir görüşme yapsınlar. 6.7. Alan araştırması ve etik Tüm toplumsal araştırmacılar gibi, alan araştırmacılarının da en yüksek ahlaki standartlarla işlerini yürütmeleri gerekmektedir. 67 İnsanlarla doğrudan ve çoğu zaman yakın ilişkiler içinde bulunduklarından dolayı, yürüttükleri araştırmanın insan haklarına saygılı bir biçimde ve ahlaki olmasını sağlayabilmek için gerekli tüm adımları atmalıdırlar. Her şeyden önce; alan araştırmacılarının maksat ve niyetleri hakkında dürüst olmaları gereklidir. Yani; her ne olursa olsun insanları aldatmaktan kaçınmalıdırlar, öte yandan her ne kadar araştırma planlarının ince ayrıntılarının ortaya çıkmasını engellemek isteseler de araştırmacının yaptıklarının insanlar tarafından net bir şekilde anlaşılması gerekmektedir. Araştırmaya katılmayı kabul eden kişiler, yeterli biçimde bilgilendirilmeli ve bu kişilerden yazılı onay alınmalıdır. Öte yandan; katılımcılar, istedikleri zaman araştırmadan çekilebilecekleri hakkında bilgilendirilmelidir. Başka bir ifadeyle; araştırmacı, insanların nasıl bir araştırmaya girdiklerini ve bunu gönüllülük prensibine göre kabul ettiklerini anlamalarını sağlamalıdır. İnsanlar tarafından sağlanan tüm bilgiler gizli tutulacaktır ve yalnızca çalışma maksatları doğrultusunda kullanılacaktır. Şahısların kimliklerini korumak maksadıyla, araştırmacı bireylere atıfta bulunurken, bunu isim vermeden yapar. Gerçek isimlerin takma isimlerle değiştirilmesi yaygın olarak başvurulan bir yöntemdir. Aynı biçimde, araştırmacı hiçbir şekilde insanların mahremiyetlerini ihlal etmemelidir (örn. Konuşmalarını gizlice dinlemek gibi). Saha araştırmacıları ayrıca, araştırmaya katılmaları nedeniyle katılımcıların hiçbir şekilde fiziksel, duygusal veya başka bir zarar görmediğinden emin olmalıdır. eğer böyle bir ihtimal varsa, araştırmacı araştırmasına devam etmemelidir (bkz. Neuman 2000: 376-377). 68 Kutu 6.5: Gözlem Içeren Bir Tasarlanacağıyla Ilgili Bir Örnek Projenin Nasıl Aşağıda, gözlem içeren ve gözlemin bir projede veri toplamak için kullanılan tekniklerden biri nasıl olacağını gösteren bir örnek yer almaktadır. Hedef; çocukların, birer çocuk olarak cep telefonlarını nasıl gördükleri ve algıladıkları ile bunları günlük hayatlarında nasıl kullandıklarıyla ilgili bir çalışma yürütmesidir. 20 kişilik bir sınıf için: sınıfı, her biri 4 kişiden oluşan 5 gruba ayırın. İki grup, saha araştırması (ve özellikle de katılımcı gözlem) yapmakla görevli olacak. Görevleri, diğer çocukların okul saatlerinde ve okuldan sonra cep telefonlarını nasıl kullandıklarını gözlemlemektir. Bir grup öncekinden, öteki grup da sonrakinden sorumlu olacaktır. Diğer iki grup ise; cep telefonu olan çocuklarla görüşecek ve aşağıdakileri araştıracaktır (her birini bir grup araştıracak): (a) cep telefonu kullanma alışkanlıkları ve deneyimleri (örn: Ne zaman kullanıyorlar? Ne kadar sıklıkla? Kiminle konuşuyorlar? Neden cep telefonu kullanıyorlar? Vb.) ve (b) cep telefonuyla ilgili düşünceleri ve tutumları (örn: cep telefonlarıyla ilgili neyi beğeniyorlar ve neden? Nasıl bir cep telefonuna sahip oldukları onlar için önemli mi ve neden? Cep telefonu kullanımından kaynaklanan sağlık sorunları onları endişelendiriyor mu? Vb.). Son grup; okuldaki 50 öğrenciye dağıtılacak olan basit bir anket formu hazırlayacak ve bu anket, aşağıdaki gibi sorular sorarak konunun ekonomik/mali boyutunu araştıracak: a) 5 ve 6’ncı sınıflardan kaç öğrencinin kendi cep telefonu var? B) Onlara bu telefonları kim aldı? c) Kaç paraya? d) Şimdiye kadar kaç cep telefonları olmuş (eğer birden fazla olmuşsa)? e) Her ay ne kadar para harcıyorlar? Bu paraları kim ödüyor? Vb. Her grup kendi verilerini analiz etmek ve sunmakla görevli olacaktır. Bu, bir grup çocuğun, onları yapılması gereken işlerle fazla yormadan, daha büyük araştırma projelerine katılmaya nasıl yönlendirilebileceğini basit bir biçimde göstermektedir. İş bölümü ve grup çalışması çocukların birbirlerinden öğrenmelerini ve ortak bir hedef için katkıda bulunmalarını sağlar. İdeal olan; araştırılacak konuları ve uygulanacak yaklaşımları, bir öğretmenin yardımıyla, çocukların kendilerinin belirlemesidir. Öğretmenin görevi; kendi ilgi, tercih veya gündemlerini dayatmaktan ziyade, süreci teşvik etmek ve sürece yardımcı olmaktır. 69 Çocukların Bilmesi Gerekenler Nelerdir? Saha araştırmasının ne olduğunu ve kullanımının uygun olduğu durumları anlamış Gözlem yoluyla nasıl veri toplanacağını öğrenmiş Saha notlarının nasıl alınacağını öğrenmiş Resmi olmayan görüşmelerin nasıl yapılacağını öğrenmiş olmalıdır ve Saha araştırmasının etiği ile ilgili düşünebilmeli ve araştırma projelerini tasarlarken ve yürütürken etik konularını da göz önünde bulundurmayı anlamış olmalıdır. Çocuklara Konuyu Anlatmak Için Ipuçları Bir alıştırmayla sistematik gözlemin değerini gösterin (örn. Çocukların teneffüste okul bahçesini gözlemlemelerini ve saha notu almalarını isteyin, farklı çocuk veya grupların farklı sosyal etkinlikleri gözlemlemesini sağlayın (örn: bazı çocuklar kantinde ne olduğunu, bazıları oyun parkında ne olduğunu ve bazıları da öğretmenlerin teneffüste ne yaptıklarını gözlemleyebilir). Çocukların aldıkları saha notlarını tüm sınıfa sunmalarını sağlayın ve farklı not gruplarını kıyaslayarak, tüm bunların bir bütün olarak okuldaki teneffüslerde nelerin olduğuyla ilgili resmi yansıttığını vurgulayın. Çocukları eşleştirerek, birbirleriyle resmi olmayan bir biçimde belirli bir konuda görüşme yapmalarını sağlayın (örn: çocukların yaz tatilleri hakkında ne hissettikleri). Bunu yapmadan önce, kendiniz sınıftan bir gönüllü seçerek, öğrencilere yapacakları işlemi gösterebilirsiniz. Öğrencilere etik olmayan araştırma örnekleri gösterin (örn: gizlilik ilkesini ihlal eden bir araştırma veya bilgilendirilmiş onay alınmadan yapılmış bir araştırma); çocuklardan gördükleri etik olmayan konuları anlatmalarını isteyin ve onlara göre etik olmayan davranışın ne anlama geldiğini açıklamalarını isteyin. İyi bir sosyal araştırmanın etik sorumluluklarına uygun olarak, bu konuları nasıl ele alacaklarını sorun. 70 Sınıf Tartışma Soruları Saha araştırması yaparak, başka bir yaklaşım kullanarak öğrenemeyeceğimiz neleri öğrenebiliriz? Saha araştırması yaparken, çocukların yetişkinlere göre sahip olabileceği bazı avantajlar nelerdir? Kızlar mı erkekler mi daha avantajlıdır? Peki, neden ve bu durum araştırılan konuya göre nasıl değişebilir? Saha araştırması yaparken, etik konularla neden bu kadar çok ilgileniriz? Eğer bir saha araştırmacısı özellikle dikkat etmezse veya etik davranmazsa, neler yanlış gidebilir? 6.8. Özet Alan araştırması; insanların yaşadığı ve birbirleriyle etkileşimde oldukları ortamlarda yapılan çalışmadır. Alan araştırmacıları, bir grup insanın anlamları nasıl oluşturduklarını ve dünyalarını nasıl yapılandırdıklarını anlamaya çalışır. Alan araştırmacısı tarafından veri toplamada kullanılan temel teknik, katılımcı ortaklık olarak adlandırılır. Bu, alan araştırmacısının hem grup faaliyetlerine katıldığı hem de bunları gözlemlediği anlamına gelmektedir. Alan araştırmacısı, doğru şartlar altında, alandan topladığı görsel verileri kalıcı bir biçimde kaydedebilmek için video ve fotoğraf gibi mevcut teknolojilerden de faydalanır. Alan araştırmacısı tarafından, alandaki insanlardan veri toplamak için yaygın olarak kullanılan diğer bir teknik de resmi olmayan görüşmelerdir. Resmi olmayan görüşmeler; insanların gündelik hayatlarında anlamları nasıl yapılandırdıklarının alan araştırmacısı tarafından anlaşılabilmesi için başvurulan ve genellikle açık, esnek ve yapılandırılmamış sohbetler şeklinde olan bir tekniktir. Alan notları (sistemli bir biçimde kayıt tutarak alandan veri toplamak) almak, tüm alan araştırmacılarının geliştirmesi gereken bir beceridir; çünkü bu notlar sayesinde araştırmacılar alandaki deneyimlerinden öğrendiklerini kaydedebilmekte ve verilerini düzgün bir biçimde incelemeye vakit buldukları zaman bu kayıtlardan anlam çıkarabilmektedirler. Alandayken, alan araştırmacısının, incelediği topluluk bireyleriyle yakın ilişkiler kurması olağandır, ayrıca araştırmacının kişisel ve sosyal özellikleri de toplanan veri türleri üzerinde etki yaratır. 71 Ünite 7 NİTEL GÖRÜŞME (MÜLAKAT) EĞİTİM HEDEFLERİ Nitel görüşmenin ne olduğunu anlamak Verilerin toplanmasında mülakatın ne zaman ve niçin tercih edilen bir yöntem olduğunu anlamak Farklı nitel mülakat türlerine vakıf olmak Görüşmelerdeki ana noktaların nasıl çerçeveleneceğini öğrenmek Nitel görüşmelerde izlenilmesi gereken etik konuları öğrenmek Nitel görüşme yaparken ortaya çıkabilecek uygulamaya yönelik konulara vakıf olmak Odak (focus) grupların nasıl çalıştığını ve bunların ne zaman kullanılması gerektiğini anlamak Sözlü tarih görüşme yöntemine vakıf olmak. 7.1. Giriş Çocukları, sosyal araştırmacılar gibi hareket etmeleri için eğitmenin sağlayacağı faydalara bu kitapta daha önce değinilmiştir. Ancak; nitel görüşmeler, çocukları sosyal araştırmalara dahil edebilmemiz için diğer araştırma yöntemlerinden farklı bir yol sunmaktadır; şöyle ki, hem çocukların hem de öğretmenlerin yaratıcı becerilerini geliştirmelerini ve düşüncelerini derinleştirmelerini sağlar. Çocuklara, projelerini nasıl tasarlayacakları, mülakatlarını nasıl yapmaları gerektiği ve bulgularını nasıl analiz etmeleri gerektiği öğretilmelidir. Bu bölümde, ilk iki konuya değineceğiz; yani nitel mülakatların tasarlanması ve uygulanması; nitel veri analizi ile ilgili görüşler bir sonraki bölümde yer almaktadır. 72 7.2. Nitel görüşme nedir? Nitel görüşme; sosyal bilimler alanında veri toplamak için kullanılan bir yöntemdir. Bu yöntem; araştırmacının diğer insanların deneyimlerini, düşüncelerini ve duygularını keşfetmesine yardımcı olur. Araştırmacı; nitel görüşme yöntemi aracılığıyla mülakat yaptığı kişilerin üzerinde çalıştığı fenomen (olgu) ile ilgili bakış açısını yakalamaya çalışır. Nitel görüşme, çok güçlü bir veri toplama yöntemidir; bu, araştırmacının kendi vatandaşlarının toplumsal yaşam, herhangi bir belirli olay, günlük yaşamları veya kendi sosyal dünyalarındaki kültürel anlamlarla ilgili kazandıkları derin deneyimleri anlayabilmesinde kullandığı “yüz yüze bir sözlü değiş tokuştur” (Fontana ve Frey 2000:645-46). Nitel görüşmede başlangıç noktası; çocuk veya ergen, erkek veya kadın, yerli veya yabancı, bir inşaat işçisi veya üniversite profesörü, Hıristiyan veya Müslüman olmasına bakılmaksızın bireyin araştırılmaya değer bir bakış açısı olduğu varsayımıdır; çünkü araştırmacının araştırdığı konuyu daha iyi biçimde anlamasına yardımcı olabilir (Patton 1990:278). Nitel görüşme; araştırmaya katılan kişilerin deneyimlerini derinlemesine ortaya koyan bir veri oluşturma yöntemidir. Bu yöntemde; mülakata katılan kişilerin, mülakatçının rehberliğinde, araştırılmak istenen konuyla ilgili konuşmaya teşvik edildiği özel bir sohbet türüdür. Mülakatçı; görüşmeye katılan kişinin deneyimleri, düşünceleri ve duygularıyla ilgili ayrıntılı bilgi edinmeye ve olayların neden oldukları gibi olduğunu öğrenmeye çalışır. Bu nedenle; bu tarz bir yöntemle oluşturulan bilgiler, nitel araştırmalarda olduğu gibi sayılar şeklinde değil; pek çok ayrıntıyı barındıran kelimeler şeklinde olur ve tanımlayıcı bir özelliğe sahiptir. Herhangi bir toplumsal olayı derinlemesine incelemek istediğimizde ve olayların nasıl geliştiğini, incelenen olayla ilgili insanların ne düşündüğünü ve ne hissettiklerini ve onlar için neyin önemli olduğunu öğrenmek istediğimizde nicel mülakat yöntemine başvururuz. Bağlamın ne olduğunu anlamaya çalışırız; başka bir ifadeyle, belirli bir fenomen veya belirli bir grup insanın, kendi kültürlerini ve insanların kendi kültürlerine yükledikleri değerleri anlamaya çalışarak bu kişilerin dünyaları hakkında ayrıntılı tanımlar ve yorumlar elde etmeye çalışırız. 73 Araştırılan fenomene farklı açılardan bakabilmek ve daha bütünlüklü bir tanım elde edebilmek için nitel görüşme; katılımcı gözlem, sözlü tarih, deneyler ve anketler gibi diğer nicel veya nitel araştırma yöntemleriyle birlikte kullanılabilir. Araştırmacılar bazen nitel görüşme yöntemini temel yöntemleri olarak kullanırken, bazı zamanlarda da yalnızca bu yöntemi kullanırlar ve bazen de katılımcı gözlem gibi temel araştırma yöntemlerine ek olarak kullanırlar. Her halükarda, nitel mülakat herhangi bir olayla ilgili olarak insanların bakış açısıyla daha iyi bir anlayış kazanabilmek için kullanılır. 7.3. Nitel görüşme yöntemini neden kullanalım? Görüşme; gözlemleyemediğimiz olguları öğrenebilmemiz için bir alan sunabilir. Mesela; insanların kendi hayatları hakkındaki fikirleri, düşünceleri, bilgileri, gerilimleri ile kendi hayatlarına yükledikleri anlamlar, katılımcı gözlem gibi araştırma yöntemleri kullanılarak oluşturulamayacak konulardır. Örneğin; her ne kadar en uygun yöntem gibi görünse de hane halkı gibi bazı toplumsal alanlarda katılımcı gözlem yöntemini kullanarak yol kat etmek oldukça zor, hatta imkânsızdır. Bu gibi durumlarda nitel mülakat, alternatif bir araştırma yöntemi görevi görür. Nitel görüşme; belirli konular hakkında, insanlarla doğrudan konuşarak bilgi toplayabilmemizi sağlar (bkz. Kutu 7.1). Kutu 7.1: Nitel görüşme Yöntemiyle Araştırabileceğimiz Araştırma Soru Örnekleri Kıbrıs’ta evde çalışan hizmetliler ile ilgili Kıbrıslıların düşünceleri nelerdir? İyi vakit geçirmek kavramından gençlerin anladığı nedir? 6’ncı sınıf öğrencilerinin eğitimle ilgili beklentileri nelerdir? İlkokul öğretmenlerinin tarih dersleri ile ilgili düşünceleri nelerdir? Nitel görüşme, ayrıca, çok ayrıntılı ve geniş kapsamlı bir veri dizisine ihtiyaç duyduğumuzda bize yardımcı olur. Mesela; lösemili çocuklardan oluşan küçük bir grupla yapılan ve hastalıkları hakkındaki günlük deneyimlerini araştıran örnek olay incelemesine göz attığımızda; ayrıntılı ve fazla miktarda bir veri tabanı toplayabilmek için mülakatın uygun bir teknik olduğunu görürüz. 74 7.4. Nitel Görüşme Çeşitleri Çeşitli nitel görüşme tipleri mevcuttur. Konuya, incelenen araştırma soru türlerine ve çalışmanın genel amacına göre araştırmacı belirli bir mülakat tipini kullanmayı seçebilir. Belli başlı görüşme tipleri arasında; yapılandırılmış mülakatlar, yapılandırılmamış mülakatlar ve yarı-yapılandırılmış mülakatlar yer almaktadır. Her bir tipin kendine özgü özellikleri, ‘avantajları’ ve ‘dezavantajları’ vardır; ancak tüm mülakat tiplerinde amaç, yöneltilen sorular hakkında ayrıntılı bilgi almak ve bunları açabilmek için mülakat yapılan kişilerle anlamlı bir tartışma başlatmaktır. Yapılandırılmış görüşmeler Yapılandırılmış görüşmeler; sınırlı sayıda bir dizi tematik kategoriyi kapsayan sabit ve önceden hazırlanılmış sorulardan oluşur. Görüşmeci, standart bir biçimde mülakat rehberini kontrol ve takip eder; soruların soruluş biçimi ve takip soruları konusunda da sınırlı bir esnekliğe sahiptir. Yapılandırılmış görüşmeler için soru hazırlanırken, soruların yazılış tarzına (üslup) büyük önem verilir. Görüşmeciler, mülakat esnasında önceden belirlenmiş üsluptan ayrılmamaları için eğitilirler (Fontana ve Frey 2000:649-50). Araştırma ve takip soruları da aynı biçimde önceden belirlenir ve araştırmacının yeni konuları incelemesi önlenir. Böyle bir bağlamda, görüşmecinin tarafsız bir rolü vardır. Bu; görüşmecinin mülakat yapılan kişi tarafından verilen yanıtları inceleme esnekliğine sahip olmadığı anlamına gelmektedir; ancak görüşmecinin mülakat rehberine, en baştan tasarlandığı şekliyle odaklanarak mülakatı yönlendirmesi gerekmektedir. Araştırmacının esnek olmayışı, bu mülakat tipinin zayıf noktasını oluşturmaktadır; çünkü böylece mülakatçının eğitim, mülakat yapma deneyimi, cinsiyeti, sınıf ve ırksal özellikleri gibi mülakat sürecinde veri oluşturma yollarıyla bağlantılı olan ve belirli bir çalışmanın büyük ölçüde ilerlemesini sağlayabilecek olan mülakatçının deneyimi ve kişisel özelliklerini göz ardı etmektedir. Diğer yandan; mülakat rehberinin yapılandırılmış tasarımı (ve böylece verilecek yanıtların çok az farklı olması) sayesinde verilerin analiz edilmesi de kolaylaşmaktadır. Elbette; sorular hâlâ daha açık uçludur; çünkü mülakata katılan kişi soruları yanıtlarken kendi kelimelerini, görüşlerini veya bilgisini sunmaktadır. Yanıtların önceden belirlenmiş 75 soru dizilerini takip etmesinden dolayı, analiz edilebilmesi için verilerin düzenlenme işlemi daha basittir (ayrıntılar için bkz. Fontana ve Frey 2000:649-651). Öte yandan, pek çok projede sınırlı kaynağın bulunduğu gerçeği de göz önünde bulundurulduğunda, yapılandırılmış görüşmeler zamandan da tasarruf sağlayabilir. Son olarak; kişilerin iş, ev işi, çocuk bakımı, ek mesai saatleri, ev dışında yapılan faaliyetler, toplantılar gibi sorumluluklarından dolayı uzun ve yoğun günlük programları olduğu için yapılandırılmış mülakatlar, mülakata katılan kişilerin sınırlı zamanlarının en iyi biçimde kullanılmasına olanak sağlar. Yapılandırılmamış görüşmeler Yapılandırılmamış görüşmeler, katılımcı gözlem yöntemiyle çok uyumludur ve aslında, etnografya çalışmaları sonucunda oluşturulan verilerin çoğu, araştırmacı ve araştırma katılımcıları arasında gerçekleştirilen bu tarz yapılandırılmamış, resmi olmayan sohbetler esnasında ortaya çıkar (Lofland 1971). Etnografyacılar; günlük hayatın karmaşıklığı ve belirli bir grup insan tarafından verilen anlamları anlayabilmek için genellikle belirli konuları resmi olmayan bir biçimde, kendi sosyal ortamlarında araştırırlar. Soruların akışı doğal bir biçimde ortaya çıkar ve önceden belirlenmiş bir biçim veya soruların dikkatli bir biçimde kaleme alınması gibi bir durum söz konusu değildir. “Resmi olmayan sohbet yaklaşımının en güçlü yanı, mülakatçının…bireysel farklılıklar ve durum değişiklikleri karşısında büyük ölçüde yanıt verebilmesidir”(Patton 1990:282). Bağlama ve şartlara bağlı olarak mülakatçı, araştırmaya katılan her birey için soruları anında oluşturur (resmi olmayan mülakatlar hakkında ayrıntılı bilgi için Ünite 6’ya bakınız). Yarı-yapılandırılmış görüşmeler Yarı-yapılandırılmış görüşmelerde, görüşmeyi yapan kişi, mülakat sırasında araştıracağı konular veya soruların bir listesini hazırlar. Görüşme rehberinin önceden hazırlanmasının nedeni, gerekli tüm konu ve soruların araştırmacı tarafından sorulmasını sağlamaktır. Yarı yapılandırılmış mülakatlarda, görüşmeci tarafından araştırma projesini aydınlatacağına inanılan soruların sorulmasına ve bazı konularda daha derine gidilmesine müsaade edilir. “Bu sayede, mülakatçının araştırma araçlarını, görüş veren kişinin algısı ile düşünce ve duygularını rahatça ifade edebilmesi için kullanması ve kişilerin yanıt verirken aslında 76 kendilerine yöneltilecek olan diğer soruların cevaplarını da sundukları gerçeğini de kontrol altında tutmasına izin verilir” (Fielding 1993:136). İkinci husus, araştırmacının mülakat rehberiyle sınırlandırılmadan, mülakata katılan kişinin yanıtlarını daha fazla ve daha derinden inceleyebilmesi sonucunda ortaya çıkar. Mülakata katılan kişinin, sorulacak olan diğer sorulara kısmen veya tamamen cevap verebilmesi, araştırmacıya mülakata katılan kişi tarafından verilen ilk yanıtı derinlemesine inceleme şansı vermesinden dolayı oldukça önemlidir. Öte yandan, araştırmacının mülakatçı ve mülakata katılan kişi arasında etkileşimli bir bağlam oluşturmaya çalışması, bu bağlamda kendi şahsi ve genellikle eşsiz olan bakış açılarını araştırma çalışmasına yansıtmalarını da sağlamaktadır (bkz. Kutu 7.2). Araştırma rehberleri, çok veya az ayrıntılı olmaları kapsamında, farklı formatta olabilirler; ancak hepsinde araştırma konularının derinlemesine anlaşılabilmesi için mülakatçıların bazı soruları geliştirebilmelerine olanak sunan bir çerçeve bulunur. Mülakatçı; mülakata katılan kişinin, kendisiyle duygularını, hislerini, en derin düşüncelerini, bilgi ve özel deneyimlerini paylaşabileceği bir bağlam yaratmaya çalışır (bkz. Kutu 7.3). Kutu 7.2: Örnek Sorular: Yapılandırılmışa Karşı Yarı Yapılandırılmış Aşağıdaki örnekler, çocuklar tarafından yapılan ev işlerini araştıran bir çalışmadan alınmıştır. İki mülakat rehberi (yapılandırışmış ve yarıyapılandırılmış), “hane kuralları” konusunun; yani ev işlerinde çocuklara düşen görevlerin nasıl ele alınması gerektiğiyle ilgili genel kuralların araştırmacı tarafından nasıl ele alınabileceğini göstermektedir Yapılandırılmış Yarı-yapılandırılmış 1. Lütfen, evinizde geçerli olan bazı ‘kurallardan’ bahsedebilir misiniz? Araştırmalar: 1.1. Bu kurallar hakkında ne düşünüyorsunuz? 1.2. Bu kurallara uymak hoşunuza gidiyor mu? 1. Lütfen, evinizde geçerli olan bazı ‘kurallardan’ bahsedebilir misiniz? Araştırma: Yanıta göre; çocuğun bu ‘kurallar’ hakkında ne 77 düşündüğünü ve bu ‘kuralları’ mesela adil bulup bulmadığını yoksa bunların uygulamaktan hoşnut olup olmadığını sorun. 2. Evle ilgili bu kuralları genellikle kim koymaktadır? Araştırmalar: 2.1. Bu kuralların belirlenmesinde söz sahibi misiniz? 2.2. Bu kuralların belirlenmesine olan katkınız (veya katkıda bulunmamanız) hakkında ne hissediyorsunuz? 2. Evle ilgili bu kuralları genellikle kim koymaktadır? Araştırma: Aile kurallarının belirlenmesinde çocuğun ne şekilde katkı koyduğunu öğrenmek için soru sorun. 3. Bu kurallara uymazsanız ne olur? Araştırmalar: 3.1. Hane kurallarına uymadığınızda ne tür cezalar alıyorsunuz? 3.2.Cezalandırılmak konusunda ne hissediyorsunuz? 3. Bu kurallara uymazsanız ne olur? Araştırma: Verilen yanıta göre; çatışmaya neden olan durumların aile fertleri arasında, özellikle de kardeşler arasında, gerginliğe neden olup olmadığını, çocuklara verilen cezaları, eğer veriliyorsa, ayrıca çocukların bu durumda ne hissettiklerini sorun. Kutu 7.3: Nitel Görüşme Araştırması: Görüşme Rehberi Oluşturmak (Bölüm 1) Konu: 6’ncı sınıf çocuklarının refah kavramı hakkındaki düşünceleri Bu alıştırma, üç aşamada gerçekleştirilecektir. Araştırılacak olan konu, 6’ncı sınıf öğrencilerinin refah kavramı hakkındaki düşünceleridir. Alıştırmanın amacı; öğrencilerin mülakat rehberi oluşturulmasına vakıf olmalarını sağlayabilmek için bu bölümde yer alan bazı malzemeleri kullanmalarına yardımcı olmaktır. 78 Sınıftaki öğrencileri, beşer kişiden oluşan gruplara ayırın. Görevleri, belirtilen konu hakkında bir mülakat rehberi geliştirmektir. Gruplara, aşağıda yer alan senaryoyu sunun: Kendinizi, bir görüşme rehberi tasarlayan gerçek bir araştırma ekibinin bir üyesi olarak farz edin. Sizden yapmanızı istenen şey, hayatlarındaki refahı sağlayabilmek için çocuklar için nelerin önemli olduğunu araştırmaktır. Mesela, çocukların sağlık, para, aile ilişkileri, maddi eşyalar, okul ve arkadaşları gibi belirli konularda neler konuştuklarını düşünün ve bu konuların onların iyi bir yaşamla nasıl bir bağlantısı olduğunu düşündüklerini araştırın. Bu alıştırmanın amacı, 6’ncı sınıf öğrencileriyle yapılacak olan bir mülakatta kullanılmak üzere bir görüşme rehberi hazırlamaktır. Aşama 1: Süre: 30 dakika Görevler: 1. Öncelikle hangi görüşme tekniğini kullanacağınıza karar verin: yapılandırılmış, yarı-yapılandırılmış, yapılandırılmamış. Ortak bir karara varın ve bu kararı neden aldığınızı belirtin. Aldığınız kararı, sınıfın geri kalanıyla paylaşın. 2. Alıştırmanın bir sonraki aşamasına geçmeden önce konuyu, 3 veya 4 ana kategoriye ayırın. Aşağıda belirtilen alt konuları kullanabilir veya kendiniz yeni alt temalar bulabilirsiniz: Kişisel ilişkiler Başarılı olabilme şansları Maddiyata sahip olmak Arkadaşlık Aile ilişkileri 7.5. Görüşme Rehberlerinin Hazırlanması Başarılı bir mülakat için çok iyi yapılandırılmış mülakat rehberlerinin hazırlanması gerekmektedir. Görüşme rehberlerinin çerçevesi belirlenirken, soruların yazılış biçimleri ile soruların soruluş sırasının 79 belirlenmesi çok önemlidir. Bu bölümde, hem öğrenciler hem de öğretmenler için yararlı olacağını düşündüğümüz, sıkça yapılan hatalar ve tuzaklarla ilgili birkaç ipucu sunulmaktadır. Görüşme rehberi bağlamının çerçevelendirilmesi Bir görüşme rehberinde bulunması gereken farklı türde sorular mevcuttur. Deneyim soruları, fikir ve değer soruları, duygu soruları, bilgi soruları ve demografik sorular, mülakat rehberlerinde yer alabilecek soru türlerinden bazılarıdır; bu liste elbette saydığımız soru tipleriyle sınırlı değildir (Patton 1990). Hangi soru türünü kullanacağımızı nasıl belirleriz? Bu konuda belirli bir kural yoktur. Tüm araştırmacılar, kendi kişisel deneyim ve kültürlerine göre herhangi bir soru türünü seçerek rehberlerini oluştururlar, ancak bunu yaparken her zaman araştırmanın amacını, araştırma kapsamındaki konuları ve temel araştırma sorusu/sorularını göz önünde bulundurur. Patton (1990); etkin bir mülakat rehberi hazırlamak için kullanılabilecek yapılandırma ve çerçeve soruları ile ilgili en ayrıntılı ve en iyi önerileri sunmaktadır; bu bölümde ve müteakip Çerçeve bölümünde bu konularla ilgili ayrıntılar yer almaktadır (ayrıca bkz. Glesne 2006:82-90) Deneyim ve davranış soruları Deneyim ve davranış soruları, görüş bildiren kişinin davranış ve deneyimlerinin belirli bir konu ile olan bağlantısı hakkında bilgi edinmek veya araştırmacı tarafından doğrudan gözlemlenemeyecek olan konular hakkında görüşmeye katılan kişiyi konuşturmak amacına yöneliktir (bkz. Kutu 7.4). Kutu 7.4: Örnekler ‘Cumartesi sabahları sizi hangi gündelik ev işlerini yaparken görebiliriz?’ ‘Bize sıradan bir gününüzü anlatabilir misiniz?’ Fikir ve değer soruları İnsanların düşünceleri, algıları, değerleri, hedefleri, niyetleri ve istekleri uygun sorular sorularak öğrenilebilir (bkz. Kutu 7.5). 80 Kutu 7.5: Örnekler ‘Sizce, ev işleri aile bireyleri arasında nasıl bölüştürülmelidir?’ ‘Sizce tarih dersleri ile ilgili olarak okul müfredatlarında ne gibi değişiklikler yapılmalıdır?’ Duygu soruları Duygu soruları, kişilerin belirli bir deneyim hakkındaki duygusal durumlarını anlamaya yönelik hazırlanır (bkz. Kutu 7.6). Kutu 7.6: Örnekler ‘Annenizin hastalığı hakkında ne hissediyorsunuz?’ ‘Başka bir yere taşınmak konusunda ne hissediyorsunuz?’ Bilgi soruları Bilgi soruları, gerçeklere /olgulara dayanan bilgi sorar (bkz Kutu 7.7). Kutu 7.7: Örnekler ‘BM’in Çocuk Hakları Bildirisi hakkında ne biliyorsunuz?’ ‘Başkanlık seçimlerinde Kıbrıs’taki yabancıların oy kullanma hakkı olup olmadığını biliyor musunuz?’ ‘Okulunuzdaki disleksik çocuklar için profesyonel destek sağlama sürecini tarif edebilir misiniz?’ Geçmişle ilgili/demografik sorular Mülakata katılan kişinin eğitimi, yaşı, etnik kökeni, doğum sırası ve uyruğu ile ilgili bilgilerin toplanması ve kullanılması mülakatta elde edilen verilerin analiz edilmesinde yardımcı olabilir. 81 Kutu 7.8: Soru Türleri: Özet Tablo Soru Türleri Deneyim ve davranış soruları Hedef Gözlemlenemeyen konular hakkında bilgi edinmek Örnek ‘Cumartesi sabahları sizi hangi gündelik ev işlerini yaparken görebiliriz?’ Fikir ve değer soruları Algı, değer, hedef, niyet ve arzuları ortaya çıkarmak Duygu soruları Bir kişinin duygusal durumunu anlamak Sizce, ev işleri aile bireyleri arasında nasıl bölüştürülmelidir? ‘Annenizin hastalığı hakkında ne hissediyorsunuz?’ Bilgi soruları Gerçeklere dayalı bilgi bulmak Geçmişle ilgili sorular Görüş bildiren kişinin şahsi ve Yaş, din, ırk, doğum sosyal özellikleri hakkında sırası, uyruk bilgi edinmek ‘BM’in Çocuk Hakları Bildirisi hakkında ne biliyorsunuz?’ Soruların sırası Görüşme rehberlerinde genellikle soruların soruluş sırası ile ilgili olarak belirlenmiş bir sıra yoktur. Ancak, yapılandırılmış bir mülakat rehberinde, format yüzünden, soruların hangi sırayla sorulacağı önceden belirlenmelidir. Bu nedenle, öncelikle görüşmeye katılan kişilerin davranış, hareket, deneyim ve günlük rutinlerini ortaya çıkarabilmek amacıyla tartışmaya yol açmayacak sorularla başlanır. Mülakat ilerledikçe ve aradaki güven ve dostluk geliştikçe; fikir, düşünce ve bilgi sorularıyla devam ederiz; son olarak da görüş bildiren kişilerin geçmişleri ve demografileri ile ilgili sorularla görüşmeyi bitiririz. Genellikle insanlar geçmişleri ve nüfuslarıyla ilgili sorulardan pek hoşlanmazlar; bu nedenle bu soruları her zaman en sona bırakırız (bkz. Kutu 7.9). 82 Kutu 7.9: Nitel Görüşme Alıştırması: Görüşme Rehberi Oluşturmak (Bölüm 2) Konu: 6’ncı sınıf çocuklarının refah kavramı hakkındaki düşünceleri Çocukların daha önce oluşturduğunuz gruplar halinde yeniden bir araya gelmesini sağlayın (bkz. Kutu 3) Aşama 2: Süre: 40 dakika Görev: 1’inci aşamada belirlediğiniz kategoriler ve mülakat tipiyle ilgili aldığınız karar doğrultusunda, bir mülakat rehberi hazırlayın. Belirlediğiniz alt-kategoriler için en az 3-4 soru hazırlamaya çalışın. Daha önce değindiğimiz iki alt-kategoride incelediğimiz maddeleri uygulayın (bağlamın çerçevelenmesi ve soruların sırası) ve sınıfa dönerek deneyimlerinizi tartışın. Soruların çerçevelenmesi Nitel görüşmede araştırmacı, görüş bildiren kişilerin çalışma konusu/konuları hakkındaki duygu, düşünce, anlayış, bilgi ve algılayışlarını paylaşmaya teşvik etmek için gayret gösterir. Bu nedenle soruları soruş biçimimiz önemlidir; bir görüşme ortamında açık bir sohbet gerçekleştirmek için açık sorular sormanız gerekmektedir. Tamamen açık sorular sorarak, önceden tahmin edilebilir cevapların verilme ihtimalini en aza indirgeriz ve görüş bildiren kişinin: (1) kendi ifadeleriyle sorularımızı yanıtlamasına, (2) kendi seçtiği yolu takip etmesine ve (3) kullanmak istediği kelimeleri kullanmasına müsaade ederiz. Sorularımızı; katılıyorum, katılmıyorum, bir fikrim yok gibi standartlaşmış yanıtlar almayı engelleyecek biçimde çerçevelemeliyiz. Aşağıda Kutu 7.10’da yer alan doğru bir açık uçlu soru örneğini inceleyin ve bunu, yine aşağıda yer alan kötü örnekle karşılaştırın: 83 Kutu 7.10: Örnekler Kötü örnek: Okulda üniforma giyilmesi gerektiği fikrine katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz? İyi örnek: Okul üniformaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Dikotomilerden kaçınmak Dikotomik sorular, yalnızca ‘evet’ veya ‘hayır’; ‘doğru’ veya ‘yanlış’; ‘katılıyorum’ veya ‘katılmıyorum’ gibi cevapların mümkün olduğu soru türleridir. Bir anne ve 16 yaşındaki oğlu arasında geçen ve aşağıda yer alan diyalogu inceleyin (bkz. Kutu 7.11): Kutu 7.11: Örnekler Sınavdan iyi bir not aldın mı? Hayır, pek değil. Daha fazla çalışman gerektiğini düşünmüyor musun? Hmmm… -Tembelsin, üniversite sınavını kazanamayacaksın. Sence? sanırım doğru söylüyorsun. Şehir merkezinde çocukları sınava hazırlayan özel bir okul var. Gerçekten çok iyi olduğunu duydum. Eğer sen de istersen, özel ders almaya başlayabilirsin. İster misin? Belki Burada, annenin oğluna – yanıt verene- yönelttiği sorular, çocuğun bir tartışma başlatmasını engellemektedir. Bunun yerine, yanıt veren kişi konuyla ilgili herhangi bir açıklama yapmadan veya fikir belirtmeden tek kelimelik yanıtlar vermektedir. Nitel mülakatlarda kaçınmamız gereken soru tipleri de işte bu tür sorulardır; sorularımızı, yanıt veren kişinin açık bir biçimde düşünceleri ve deneyimleri hakkında konuşabilmelerine olanak tanıyacak biçimde çerçevelemeliyiz. 84 Varsayımsal sorular Varsayımsal sorularda, herhangi bir fenomenin önceden var olduğunu varsayarız ve mülakata katılan kişilere bu fenomenin varlığını teyit etmelerini sağlayacak sorular sormak yerine, onlara doğrudan bu fenomeni tanımlamaları için sorular yöneltiriz. Varsayımsal soruların kullanarak, mülakata katılan kişilerden yanıt alabilme şansımızı arttırırız. Mesela genç bir erkek çocuğa; ‘hiç ev işi yapıyor musun’ diye sormak yerine, soruyu doğrudan; ‘Lütfen ev işlerinde nasıl yardımcı olduğunu anlatır mısın?’ şeklinde sorabilirsiniz. Varsayımsal soruda, çocuğun zaten ev işlerinde yardımcı olduğunu varsayarsınız ve bu şekilde çocuğa bazı deneyimlerini hatırlaması ve bunlardan bazılarını anlatması için bir şans sunarsınız. Eğer çocuk ev işlerinde herhangi bir biçimde yardımcı olmuyorsa ki bu çok ender rastlanabilecek bir durumdur; vereceği yanıt da ev işlerine karışmamasını açıklar nitelikte olacaktır. Ancak; çocuğa öncelikle ev işlerinde yardımcı olup olmadığını sorarsanız; aslında çocuk bazı ev işlerinde yardımcı olsa bile olumsuz bir yanıt alma veya çok az veya hiç açıklama yapmadan dichotomous bir yanıt alma olasılığını yükseltmiş olursunuz. Tekil sorular yöneltmek Her defasında bir sorunun yöneltilmesi önemlidir. Her bir soru yalnızca bir fikir taşımalıdır. Aksi takdirde; görüş ifade eden kişilerin akılları karışabilir ve kendisine yöneltilen sorulardan yalnızca bir tanesine yanıt verebilir. Mesela; ‘Annenizin hastalığı hakkında ve yaşlılar evinde gördüğü tedavi hakkında ne düşünüyorsunuz?’ sorusunda iki fikir bulunmaktadır: birinci fikir, yanıt veren kişinin annesinin hastalığı ile ilgili hissettikleri hakkındadır, ikinci fikir ise tedavisiyle ilgilidir. Herhangi bir temayı birkaç soru haline getirmek ve her soruyu teker teker sormak daha iyi bir yaklaşım olacaktır; bu şekilde mülakata katılan kişi ile daha etkileşimli bir sohbet ortamı yaratılabilir. Soruların açıklığı Soruların soruluş biçimleri, araştırma sonuçlarının kalitesini etkiler. Soruların, mülakata katılan kişilerin anlayacağı biçimde net bir dille hazırlanması önemlidir; sorular ne kadar net sorulursa, mülakatçılarımızdan almak istediğimiz yanıtları alma ihtimalimiz de o kadar yüksek olur. Bu nedenle; çalıştığımız grupların ve bireylerin yaş, 85 cinsiyet, etnik köken, geldikleri semt, yetersizlikleri gibi özelliklerini de sorularımızı hazırlarken göz önünde bulundurmalıyız. Mesela, aile ilişkileriyle ilgili bir araştırma yürütürken, 12 yaşında bir çocuğa veya bir ev hanımına “Sizce aile yapıları ve çocuk daireleri nesiller- arası ve nesiller- içi ilişkileri nasıl etkilemektedir?” sorusunu yöneltirseniz, herhangi bir yanıt alma ihtimaliniz oldukça düşük olacaktır; bunun yerine hayret ve rahatsızlığı yansıtan ekşi bir yüz ifadesiyle karşılaşırsınız. Soruların açıklığı, mülakatlarımızın kalitesinin yanı sıra mülakata katılanların görüşme sürecinden tatmin olmalarını da etkiler. Tam olarak ne sormak istediğimizi anlayamayan kişiler, görüşmede kolaylıkla sıkılabilir veya yorulabilirler. Aynı biçimde, sorduğumuz soruların anlamları net olmadığı zaman, görüşme için daha çok zaman harcamamız gerekir; çünkü böyle durumlarda, görüşmeye katılan kişiler için sürekli açıklama yapmak zorunda kalırız. ’Neden’ sorularını imtina ile kullanın Bazı yazarlar ‘neden’ sorularıyla ilgili yapmış oldukları yorumlarda, ‘neden’ sorularının: (1) toplumsal hayatta her zaman bir neden-sonuç ilişkisi olduğu, (2) her şeyin mantıklı- rasyonel tezlerle açıklanabileceği ve (3) toplumsal dünyada bir düzenin var olduğu varsayımı barındırdığına işaret etmektedir (mesela bkz. Patton 1990:313-316; ayrıca Berg 2007:104). Bazen, olayların rasyonel olmayan bir biçimde meydana geldiği veya bazı eylemlerin rasyonel olmayan bir biçimde yapıldığı bir gerçektir (mesela, dini uygulamalar rasyonel bir kanıt olmaksızın yapılmaktadır) ve bu nedenle ‘neden’ sorularının imtinayla kullanılması tavsiye edilmektedir. Aynı zamanda; bireylerin çevrelerindeki dünyayı mantıksal bir biçimde anladıkları veya öğrendikleri ve kendi kültürleri hakkında bu biçimde konuştukları da bir gerçektir; bu yüzden ‘neden’ soruları, görüş bildiren kişilerin kültürel mantıklarını anlayabilmesi için mülakatçılara yardımcı olmaktadır. Her halükarda; ‘neden’ soruları basit bir biçimde ‘nasıl’ sorularına dönüştürülebilir ve bu sorular da görüş bildiren kişinin ayrıntılı bir biçimde yanıt vermesinde yardımcı olabilir. ‘Neden bilgisayar konusunda eğitim almayı seçtin?’ biçimindeki bir ‘neden’ sorusu, kolaylıkla ‘bilgisayar konusunda çalışmaya nasıl karar verdin’ şeklinde de sorulabilir. Son olarak; ‘neden’ soruları daha önce sorulmuş olan bir açık uçlu sorudan sonra, takip sorusu olarak, çok 86 faydalı olabilir; burada yanıt veren kişi, araştırmacının duymak istediği konuyla ilgili olarak önceden ayrıntılı bir açıklama yapmış bulunur. Rol oynama soruları Rol oynama soruları, görüş bildiren kişilerden kendilerini bir uzmanın yerine koymasını ister. Görüşmeye katılan kişilerden belirli bir görev üstlenmelerini isteyerek, verecekleri düşünülen yanıtların seviyesini yükseltmiş oluruz. Aşağıda yer alan soruların nasıl biçimlendirildiğini düşünün (bkz. Kutu 7.12) Kutu 7.12: Örnekler Örnek 1: Gerçekten beğendiğiniz bir pop yıldızını düşünün. Bu kişinin, özel ihtiyaçları olan çocuklar için bağış toplamak için sizden tavsiye istediğini varsayın. Ne tavsiye ederdiniz? Örnek 2: Cumhurbaşkanıyla, boşanmış ebeveynlerin karşılaştığı sorunları tartışmak için Başkanlık Sarayına davet edildiğinizi farz edin. Cumhurbaşkanına nasıl bir fikir sunardınız? İnceleme/takip soruları İncelemeler, mülakatçının görüş bildiren kişi tarafından verilen yanıtları daha derinden incelemek, verileri çeşitlendirmek ve belirli faaliyetlerle ilgili olarak ayrıntılı tanım elde edebilmek için kullanılan takip sorularıdır. İncelemeler, “daha fazla açıklama, aydınlatma, tanım ve değerlendirme talep etmektir” (Glesne 2006:96). Aşağıda, 12 yaşında bir kız çocuğuyla, ev işleri hakkında yapılan sohbette geçen bir inceleme durumu yer almaktadır (bkz. Kutu 7.13) Kutu 7.13: Örnekler Kız: Oturma odasını temizlerim ve tozları alırım, bulaşıkları yıkarım, yatağımı düzeltir, evcil hayvanlarımla ilgilenirim. Araştırmacı: Tüm bunları ne zaman yapıyorsun? Kız: Yatağımı her sabah toplarım ve her gün okuldan geldikten sonra 87 köpeğimi yürüyüşe çıkartırım. Cumartesi günleri, anneme oturma odasını temizlemesinde, öğle yemeğini pişirmesinde, mutfağı temizlemesinde ve silmesinde yardımcı olurum. Pek fazla bulaşık yıkamam; ama anneö küçük kardeşime hamileyken, her gün bulaşık yıkıyordum. Araştırmacı: Başka neler yaparsın? Kız: Başka bir şey yapmam. Tamam, hasat zamanında, bazen babamla zeytin toplamaya giderim. Araştırmacı: Zeytin toplamaya sizinle başka kim gelir? Kız: Annem, ağabeyim Tony, bazen de komşular, başka kimse gelmez. Görüşmeye katılan kişi tarafından verilen ilk yanıtla ilgili açıklama alabilmek için ‘kim’, ‘nerede’, ‘ne zaman’, ‘ne’ ve ‘nasıl’ sorularını kullanırız. Bazı durumlarda, görüş bildiren kişinin konuşmasına devam etmesi için yalnızca başımızı sallamamız veya ‘hımm’, ‘anladım’, ‘tamam’, ‘mm’ gibi, araştırmacının aktif biçimde mülakata katılan kişinin yanıtlarını dinlediğini ve yanıtlar hakkında ayrıntı istediğini belirten ifadelerin kullanılması yeterli olmaktadır. Mülakata katılan kişiyi anlamadığımız durumlarda, kibar bir biçimde konuyu daha açık olarak anlatmalarını isteriz; mesela ‘lütfen bu konuyu biraz daha açabilir misiniz?’ tarzında bir soru yöneltebilirsiniz. Diğer zamanlarda, mülakata katılan kişinin, sormuş olduğumuz soruyu düşünebilmesi için yeterli bir süre bekleriz. Yanıt veren kişi, dikkatimizi çeken herhangi bir durum veya olay anlatmaya başladığı zaman ise; ‘Bu konuda kendinizi nasıl hissettiniz?’ veya ‘Bu konuyu hakkında biraz daha ayrıntı verebilir misiniz?’ gibi sorular yöneltiriz. Kutu 7.14: Nitel Görüşme Alıştırması: Görüşme Rehberi Oluşturmak (Bölüm 3) Konu: 6’ncı sınıf çocuklarının refah kavramı hakkındaki düşünceleri Çocukları, daha önceki aşamalarda olduğu gibi gruplara ayırın. Aşama 3: Süre: 40 dakika Görev: Sorularınızı yeniden çerçevelendirin. ‘soruların çerçevelenmesi’ konusunda öğrendiklerinizi uygulayarak, ikinci aşamada geliştirdiğiniz 88 sorular üzerinde yeniden çalışın. Mülakat rehberlerinizin nasıl geliştiğini, karşılaştığınız sorunları ve daha iyi bir mülakat rehberi hazırlayabilmek için başka nelere ihtiyaç duyduğunuzu sınıfın geri kalanıyla paylaşın. 7.6. Nitel görüşmelerde etik Ünitenin bu kısmında, görüşmeye katılan kişilere zarar vermemek veya bu şansı en aza indirerek mülakatımızı etik bir biçimde yürütebilmek için takip etmemiz gereken bazı kurallar yer almaktadır (ayrıntılı bilgi için Ünite 4’te yer alan Etik konusuna bkz.). Çocukların etik bir biçimde mülakat yapmalarını sağlayabilmek için onlara aşağıda yer alan ilkeleri tavsiye edebilirsiniz: Araştırmanın amacı, araştırma yöntemi ve yanıtlarının bu çalışmada kullanılacağı gibi temel bilgileri mülakata katılan kişiyle paylaşın. mülakata katılan kişilerden yazılı onay alın. Eğer mülakat çocuklarla yapılacaksa; araştırmacıların hem ebeveynlerden hem de çocuktan birer onay alması gerekebilir. Mülakata katılan kişilere, vermiş oldukları bilgilerin tamamen gizli kalacağını ve isim verilmeden kullanılacağını açıklayın. Mülakat esnasında, mülakata katılan kişi tarafından verilen yanıtları dinleyin ve bunlara saygı duyun. Görüşme esnasında, kendilerinden istenmiş olsa bile, şahsi değerlerini veya pozisyonlarını açıklamaktan kaçınmaları gerektiği. Görüş bildiren kişinin sohbete yön vermesine ve istediği kelimeleri kullanmasına izin vererek, yetkiyi bölüşmeye hazırlıklı olmaları gerektiği. Çocuk projelerini koordine ederken, aşağıda yer alan etik konularına da ayrıca dikkat etmeniz gerekmektedir: çocukların yapmış oldukları mülakatları geliştirmek, görüşme yapmak, yazılı metne çevirmek, kodlamak ve analiz etmek için harcayacakları zaman; çocuklara aşırı iş yüklememeniz gerektiğini unutmayın, 89 Çocukların mülakat sürecini anlayabilmeleri için gerekli olan becerileri sunun ve empatik araştırma becerilerini nasıl geliştirebileceklerini öğretin- mülakata katılan kişilerin söylediklerini ve bunu nasıl söylediklerini dikkatli bir biçimde dinlemek (bkz. Kirby 1999:111-114), araştırma konusunun çocukların ilgisini gerçekten çektiğine emin olun, eğer gerçekten katılmak istemiyorlarsa, çocukları araştırmaya katılmaları için zorlamayın, Hem kızları hem de erkekleri, mülakat sürecinin farklı aşamalarına dahil edin, Farklı geçmişlere sahip çocukları dahil edin (örn: ekonomik, etnik, dini..vb.), Yeterli danışmanlık sağlayın ve Mülakat süreciyle ilgili herhangi bir konuda kendilerini tedirgin hissettiklerinde çocuklara sizlerle konuşma fırsatı sunun. 7.7. Görüşme sürecinde ve sonrasında göz önünde bulundurulması gereken konular/uygulamalar Görüşme için bir ses kayıt cihazına ihtiyacınız olacaktır (analog veya dijital). Bu nedenle, mülakata başlamadan önce kayıt cihazınızı iyice tanıyın. Herhangi bir görüşme planlamadan önce kayıt cihazınızın çalışır durumda olduğunu kontrol edin. Pillerini kontrol edin ve mülakat sırasında yanınızda mutlaka yedek pil bulundurun. Eğer analog kayıt cihazı kullanıyorsanız, yanınıza yedek bir kaset de alın. Mülakatı düzgün bir biçimde kaydettiğinizden emin olun. Kayıt cihazını, mülakata katılan kişinin yakınına koyun ve net bir biçimde konuşun. Eğer mülakata katılan kişi yumuşak bir ses tonuyla konuşuyorsa, ondan biraz daha yüksek sesle konuşmasını isteyin. Kayıt cihazını klima, fan, TV gibi gürültü kaynaklarından uzak bir yere koymaya özen gösterin. 90 Mülakat rehberinize bağlı kalmaya çalışın ve son sözün mülakata katılan kişi tarafından söylenmesini sağlayın; ona araştırmayı daha fazla aydınlatabilecek başka herhangi bir şey söylemek isteyip istemediğini sorun (genellikle, bazı önemli veriler mülakatın bu son aşamasında ortaya çıkar). Eğer dijital kayıt cihazı kullanıyorsanız; mülakatı mümkün olan en kısa sürede bilgisayarınıza indirin. Tüm mülakatları isimlendirin ve projenizin ismiyle bir dosya açarak, tüm mülakatları bu dosyada toplayın. Eğer analog kayıt cihazı kullanıyorsanız; kasetlerinizi, mülakat yaptığınız kişinin adıyla etiketleyin veya bu kasete yeniden dönmenizi kolaylaştıracak başka herhangi bir şekilde isimlendirin. Eğer herhangi bir sebepten dolayı yapmış olduğunuz mülakat dijital cihazınıza kayıt edilmezse veya silinirse, mülakattan hemen sonra aklınızda kalan bilgileri ayrıntılı biçimde not edin. Mülakatların kelimesi kelimesine yazılı metne dönüştürülmesi tercih edilir. Unutmayın ki, yazılı metne çevirme işlemi uzun sürer (mesela 1 saatlik bir mülakatın metne çevrilmesi 5-6 saat alabilir); zamanınızı buna göre ayarlayın ve metne dönüştürme işlemi için yeterli zaman ayırın. Bazı araştırmacılar; önemli bilgileri kaybetmeyi göze alarak, mülakatların yalnızca bir kısmını yazılı metine çevirmeyi tercih ederler. Yazılı metne çevirme sürecinde karşılaşılan sorunlardan bir tanesi de konuşmada noktalama işaretlerinin nasıl kullanılacağı (ayrıntılar için bkz. Arksey ve Knight 1999:141-48) ve virgül, noktalı virgül ile nokta işaretlerinin kullanılmasıyla konuşmada meydana gelebilecek olan anlam değişiklikleridir. Mülakatı yazılı metne çevirdikten sonra, okuyarak ve yeniden okuyarak, açıklamalar için not alınız; ilerleyen aşamalarda yaptığınız mülakata yeniden dönmek ve aydınlatıcı bilgilere ulaşmak isteyebilirsiniz. 7.8. Focus (odak) grup görüşmeleri Focus grup nedir? Focus grup görüşmesi, bilgi toplamak için kullanılan diğer bir nitel yöntemdir. Focus grup tartışması geleneksel bir diyalog değildir; burada Araştırmacı (moderatör), 5-6 kişilik küçük bir grupla bir buçuk 91 ila iki saat arasında veya daha kısa bir süre zarfında, belirli bir odak noktası olan bir konuda mülakat yapar. Araştırmanın amacına bağlı olarak; bir focus grubu yapılandırılmış veya yapılandırılmamış olabilir. “Focus grubu görüşme yapısının resmi olmayan tartışma atmosferi, konuyu tartışan öznelerin kendi davranış, tutum ve fikirleri hakkında özgürce konuşabilmelerini teşvik etmek için tasarlanmıştır. Bu nedenle, focus grupları gençler ve buluğ çağındaki çocukların yanı sıra daha yaşlı yetişkinlerden bilgi toplamak için mükemmel bir yoldur” (Berg 2001:111). Focus grup görüşmeleri, yanıtları aydınlığa çıkarmak için grup dinamiklerinden faydalanır; bu, şahıslarla birebir yapılan görüşmelerde ortaya çıkmayabilir. Focus grubu, örneğin mülakat rehberinin hazırlanmasından önce konuları inceleyebilmek için herhangi bir araştırmanın başlangıç evresinde keşif maksadıyla oluşturulabilir veya herhangi bir araştırmanın temel yöntemi olarak, bireysel görüşmeler veya katılımcı gözlem gibi diğer yöntem ve tekniklerle birlikte kullanılabilir. Moderatörün görevi Focus gruplarında moderatörün görevi, katılımcıların birbirleriyle ve moderatörle etkileşim içinde olmaları için sürece yön vermektir. Moderatörden de tıpkı mülakat yapan kişilerde olması gereken esneklik, odak konusuyla ilgili geri plan bilgisi ve iyi dinleme yeteneği gibi kişisel beceriler geliştirmesi beklenir; ancak bunların yanı sıra tartışmayı devralmak değil, ona yön verebilmek için gerekli olan liderlik vasıflarının da bulunması gerekir (Fontana ve Frey 2000:652). Yani, bir oturum esnasında moderatörü bekleyen en zorlu görev, daha az konuşan katılımcıların bu süreçte eşit olarak yer almasını sağlayabilmek, bazı kişilerin tartışmayı ele geçirmesini engellemek, soruların tüm katılımcılar tarafından yanıtlanmasını sağlamak ve genel anlamda, grup arasındaki düşünce farklılıklarının kavgaya, sözlü ya da sözsüz saldırılara dönüşmesini engelleyerek verimli bir sohbet ortamının sürdürülebilmesi için gerekli dinamikleri idare etmektir (Berg 2007:159-160; ayrıca bkz. Patton 1990:336). Focus grup görüşmeleri çoğunlukla ilk başta tasarlandığı gibi gelişmediğinden dolayı, süreçte beklenmeyen durumlar ortaya çıktığı zaman moderatörün esnek ve yaratıcı olması gerekmektedir. Son olarak; moderatörün çok iyi gözlem becerileri geliştirmesi gerekmektedir; moderatörün olası bıkkınlık, yorgunluk ve hoşnutsuzluk durumlarının 92 farkına varabilmesi ve sürece alternatife bir yön verebilmesi gerekmektedir. Focus grubuna katılacak kişilerin seçilmesi Gruba katılacak kişilerin seçiminde belirli kurallar yoktur; ancak homojen bir grup oluşturmak veya Morgan’ın (1997:34) da tavsiye ettiği gibi; “katılımcı olarak homojen yabancıları” kullanmak her zaman faydalıdır. Seçim süreci, üzerinde çalışılan konuya bağlıdır; fakat genellikle gruptaki kişilerin aynı yaşlarda, cinsiyet temsili bakımından eşit sayıda olmasına dikkat edilmesi tavsiye edilmektedir; öte yandan din, eğitim ve katılımcıların böyle bir ortamda kendilerini rahat hissederek konuşmalarını sağlayabilecek diğer özellikler de göz önünde bulundurulmalıdır. Belirli sosyal ortamlarda ve belirli araştırma konularına göre yaş, cinsiyet ve grubun homojenliği gerekli olmayabilir. Örneğin, farklı hane koşullarında, nesiller arası ilişkileri araştırıyorsanız, tüm aile fertlerini tek bir focus grubuna dahil edebilirsiniz. Veya şiddet kurbanı olarak sığınma evlerinde kalan kadınlar hakkında bir araştırma yapıyorsanız, böyle bir konuda oluşturulacak olan focus grubuna erkekler bilinçli bir biçimde dahil edilmez. Ancak sınıf ortamında, aynı yaştaki çocuklar arasındaki ilişkileri araştırıyorsanız; oluşturacağınız focus grubuna hem kızları hem de erkekleri, ayrıca konuyu daha iyi bir biçimde anlamamızı sağlayacak olan engelli çocukları da dahil etmeniz tavsiye edilir. Focus grup oluşturmanın görüşmeden daha faydalı olduğu durumlar nelerdir? Focus grupları, bireysel mülakatlardan daha kısa bir sürede veri oluşturur ve bu nedenle daha az masraflıdır (Morgan 1997:1016). Bir araştırmayı yürütmek için kısıtlı zamanınız olduğunda, focus grup mülakatları, bu projeyi zamanında bitirmenizde yardımcı olur (ayrıntılı bilgi için bkz. Berg 1998:100-106). Focus grup mülakatlar; belirli konuları araştırmamız gerektiğinde, özellikle külliyatın bulunmadığı veya çok az bulunduğu durumlarda veya araştırmacının daha ayrıntılı bir çalışma için geri plan bilgisine ihtiyacı olduğu durumlarda daha çok tercih edilir. Focus grup tartışmalar; mülakat rehberleri ve anketlerimizi hazırlarken bizlere zengin veriler sağlayabilir. 93 Focus grupları, araştıracağımız kısa bir soru listesi olduğu zamanlarda etkin olabilir. Zaman sınırlaması dolayısıyla, herhangi bir focus grubu oturumunda yöneltebileceğimiz soru sayısı da kısıtlıdır; öte yandan yüz-yüze yapılan mülakatlarda daha fazla sayıda soruyu araştırabilmek için daha çok zamanımız vardır. 7.9. Sözlü tarih Sözlü tarih, hakkında yazılı belgelerin bulunmadığı verileri oluşturmak için kullanılan tarihsel bir yöntemdir. Diğer sosyal bilimlerin arasında çoğunlukla tarihçiler, sosyologlar, antropologlar ve halkbilimciler tarafından kullanılır ve insanların geçmişleriyle ilgili bir konuyu araştırmak için bu şahıslarla yüz yüze veya grup şeklinde yapılan mülakatları içerir. Yaşayan tüm insanlar, genç ya da yaşlı, kendilerinin geçmişle ilgili eşsiz deneyimleri hakkında tanıklık edebilir. Mesela, Kıbrıslı kadınlar bizlere adadaki sendikalaşma sürecindeki katkıları hakkında sözlü tarih sunabilirken, öte yandan genç kızlar ve erkekler de kendilerinin okul ortamında veya parklardaki ilk çocukluk deneyimleri hakkında sözlü tarih sunabilirler. Ana akım tarihçiler, genellikle kişilerin gerçek hayat deneyimlerini göz ardı ederek, tarihlerini belgelere dayanarak yazma eğilimi göstermektedir. Bu nedenle geçmiş, sadece bir bakış açısından bilinmektedir. Yaşayan bireylerin genellikle yazılı olmayan deneyimleri, olguları, kanıtları ve anıları vardır; bunlara hiçbir kitap, arşiv veya tarihi belgede rastlayamayız. Öte yandan ana akım tarihçiler, yaşayan tarihleri toplamak için bir sebep görmemektedirler; ancak insanlar, geçmişle ilgili paha biçilemez veriler taşımaktadır. Böylece bu bilgiler, özellikle de yaşlıların sahip olduğu bilgiler, bu kişilerin ölmesi veya yaşlandıkça zihinsel kapasitelerinin gittikçe eski zamanları etkin bir biçimde hatırlamalarına engel teşkil ettiği için kaybolma tehlikesiyle karşı karşıyadır (Coles 1997; Dunaway ve Baum 1996). Sözlü tarih yöntemiyle, tarihsel bir bağlamda yaşayan bireylerden sistematik bir biçimde kendi deneyimleriyle ilgili tanıklıklar elde edebilmekteyiz veya bu gibi tanıklıkları teyit edebilmekteyiz. Sözlü tarih vasıtasıyla, geleneksel tarihçiler tarafından sistemli bir biçimde 94 göz ardı edilmekte olan kadınlar veya etnik azınlıklar gibi toplumlardaki marjinalleştirilmiş gruplara söz hakkı tanımaktayız (ayrıntılar için bkz. Frisch 1991). Bu şekilde, onların geçmiş deneyimleriyle ilgili taze bilgiler elde edebiliriz veya geleneksel tarihçilerin elde ettiği bilgilerden tamamen farklı bilgilere ve mevcut konu veya sorunları nasıl ele alabileceğimizle ilgili bir bakış açısı oluşturabiliriz. Sözlü tarih, sınıf içinde öğrenmek için de faydalı olabilir. The East Midlands Oral History Archive (EMOHA), derslerde sözlü tarihin nasıl kullanılabileceğiyle ilgili tavsiyelerde bulunmuştur: Tarih: Küçük yaştaki çocuklar, kendi anıları hakkında konuşurken veya başkalarını dinlerken “zamanın akışıyla ilgili anlayışlarını geliştirme” sürecine dahil olmaktadırlar. Daha büyük çocuklar için sözlü tarihler “farklı bakış açılarını karşılaştırmak, değişik kanıt kaynaklarını değerlendirmek ve geçmişte farklı zamanlarda yer alan olayları araştırmak” için kullanılabilir. Okur yazarlık: “Sözlü tanımlar; yazılı ve sözlü dil arasındaki farkı araştırmak için kullanılabilir ve farklı aksan ve lehçeleri araştırmak için değerli bir kaynaktır”. Vatandaşlık: Sözlü tarihler, çocukların “insanlar arasındaki farklılıklara saygı duyma konusundan demokrasinin ne olduğu ve hükümetin görevlerine kadar pek çok konudaki anlayışlarını” geliştirmelerinde yardımcı olabilir (www.le.ac.uk/emoha) Sözlü tarihler aynı zamanda, örneğin kitaplarda yer almayan insan gruplarıyla daha fazla bilgi edinmeyi sağlayarak okul müfredatlarını da destekleyebilir. Öte yandan, çocukların kendilerinden daha büyük nesillerin deneyimlerinden faydalanabilecekleri veya kendi toplumlarındaki diğer kişilerle birlikte öğrenebilecekleri gerçeğine dayanarak, nesiller arasındaki anlayışın arttırılmasında da yardımcı olabilir. Sözlü tarih konuları – Neden denemiyoruz? Gençler, çocukluk yıllarını nasıl hatırlamaktadır. 20. yüzyılın ilk otuz yılında Kıbrıs’taki çalışan kadınların tarihi. 95 Geçmişte, evdeki çocuk-ebeveyn ilişkileri. Geçmişteki halk kutlamalarının insanların yaşamlarındaki önemi. Topluluk hayatıyla ilgili anılar- İnsanlar geçmişte ortak yaşamı günlük hayatlarında nasıl tecrübe etmekteydi. Geçmişte ebeveyn olmak ve çocuk disiplini Coğrafya ve Göç- 1940’lı yıllarda Kıbrıs’ın bir bölgesinden diğer bir bölgesine taşınmak. Geçmişteki kadın ve erkek ev işçileri. 1930 ve 1940’lı yıllarda inşaat işlerinde çalışan bir çırak olmak nasıl bir şeydi. Çocukluk ve oyun tarihleri- 1960’lı yıllarda çocukluklarında insanlar hangi oyunları oynuyorlardı? Çocuklar Neleri Bilmelidir? Nitel mülakat nedir, nasıl çalışır ve neden veri toplamak için kullanılan yararlı bir yöntemdir, Farklı üç nitel mülakat tipleri nelerdir (yapılandırılmış, yarıyapılandırılmış ve yapılandırılmamış) ve bunların ne zaman tercih edilmesi gerektiği, Basit bir mülakat rehberi nasıl hazırlanır ve sorular düzgün bir biçimde nasıl çerçevelenir, Nitel mülakat yaparken etik kurallara uymak neden önemlidir ve etik biçimde davrandığınızdan emin olmak için takip etmeniz gereken ilkeler nelerdir, Basit bir nitel mülakat nasıl yapılır, Focus grupları nedir ve bunları ne zaman, nasıl kullanırız, Sözlü tarih nedir, basit bir sözlü tarih nasıl uygulanır. 7.10. Özet Bu bölümde nitel mülakat konusuna değinilmiştir. Burada; nitel mülakatın, araştırmacının diğer insanların dünyalarını anlaması ve kendi özel bakış açılarını öğrenebilmesine olanak sağlayan verileri toplayabilmek için kullanılan güçlü bir araştırma yöntemidir. Nitel mülakatlar çeşitli biçimlerde yapılabilir: yapılandırılmış, yapılandırılmamış ve yarı-yapılandırılmış. Hangi mülakat biçimini seçeceğimiz, yöneltilen soruların ihtiyaç ve maksadına bağlıdır. Nitel mülakat tekniğini kullanacak olan araştırmacı, kendisine mülakatta 96 yardımcı olması için önceden bir mülakat rehberi hazırlar. Bu mülakat rehberleri sıkı bir biçimde yapılandırılmış olabilirken, bazıları da yapılandırılmamış ve oldukça esnek olabilir (mesela kaba bir taslak biçiminde; bu şekilde mülakatı yapan kişinin, görüş bildiren kişi tarafından verilen yanıtları derinlemesine inceleyebilmesine ve mülakata katılan kişinin kendi seçtiği biçimde ve kendi kararları doğrultusunda cevap verebilmesine olanak sağlanır. Mülakat rehberlerinin hazırlanması konusunda katı kurallar bulunmasa da araştırmanın maksadı ve araştırma soruları, hangi konuların ve tiplerin dahil edileceğini ve soruların nasıl çerçevelenmesi gerektiğini belirler. Nitel mülakatlarda, açık uçlu sorular sormaya gayret ederiz, bu şekilde mülakata katılan kişinin kendi deneyimleri, fikirleri ve duygularını dile getirebilmesini sağlarken, öte yandan nicel araştırmalarda olduğu gibi standartlaşmış cevapları vermeleri de engellenmiş olur. Bu bölümde aynı zamanda focus grup mülakatlarına da değinilmiştir. Focus grubu, yarım saat ile iki saat arasında süren, küçük homojen yapıda bir grup insan arasında gerçekleştirilen mülakat biçimidir. Focus grubuna dahil olan kişiler, rahatça konuşabilecekleri, resmi olmayan bir sohbet ortamına katılır. Focus grubu sohbetler, yapılandırılmış veya yapılandırılmamış nitelikte olabilir. Focu grubu moderatörü, genellikle mülakatçılara benzer becerilere sahiptir; ancak aynı zamanda grubun tüm üyelerinin kendi deneyim ve düşüncelerini belirtmeleri adına alan sağlamak ve grup üyeleri arasında gerilim veya çatışmaları engelleyebilmek için liderlik vasıflarına da sahip olması gerekmektedir. Son olarak; bu bölümde sözlü tarih konusu ele alınmıştır. Sözlü tarih de pek çok bilim insanı tarafından kullanılan nitel bir veri toplama yöntemidir. Bu yöntem, geçmişle ilgili belirli bir konuda veri elde edebilmek için kullanılır ve genç ya da yaşlı olmalarına bakılmaksızın farklı yaşlarda insanlardan faydalanılabilir. Sözlü tarihler; toplumsal tarihi anlayabilmemiz için önemli bir katkı sağlar; çünkü bizlere standart yazılı belgelerde bulamayacağımız bilgiler sunarlar ve çocuklarla gençlere tarih öğretebilmemiz için değerli bir kaynak olabilirler. 97 Ünite 8 NİTEL VERİ ANALİZİ EĞİTİM HEDEFLERİ Nitel veri analizinin ne olduğunu anlamak Nitel verilerin nasıl analiz edildiğini anlamak Kodlamaya vakıf olmak Kısa notların ne olduğunu anlamak Odak kodlamaya (focus coding) vakıf olmak 8.1. Giriş Ham verilerin incelenmesi ve yorumlanması, muhtemelen araştırma sürecindeki en zor görevlerden biridir. Bu süreçte araştırmacılara yol gösterebilecek olan net bir kurallar dizisi yoktur; aksine farklı inceleme yaklaşımları ve stilleri geliştirilmiştir (ayrıntılar için bkz. Miles ve Huberman 1994:9). Nitel analizdeki amaç; kavramlar yaratmak, veriler arasında anlamlı ilişkiler kurmak ve verilerle ilgili açıklamalar sunmaktır. Nitel analiz genellikle, herhangi bir fenomenle ilgili olarak bağlamsal açıdan hassas ve verilerin karışıklığını basitleştirebilen ayrıntılı betimleyici yorumlarla sonuçlanır. Bu bölümde, nitel veri analizleriyle ilgili birtakım yol gösterici ve yararlı bilgiler sunulmaktadır. Daha açık bir ifadeyle, bu bölümde nitel veri kavramı tanıtılmakta, kodlamanın anlam ve amacı açıklanmakta, ilk kodlama ve yazışmalar hakkında ayrıntılar sunulmaktadır ve bölüm odak kodlama (focus coding) ile verilerin düzenlenmesi ve sentezlenmesi ile ilgili tartışmayla son bulmaktadır. 98 8.2. Nitel veri analizi nedir? Nitel veri analizi; araştırmacı tarafından katılımcı gözlem, derinlemesine görüşme, sözlü tarihler ve katılımcı teknikler gibi nitel araştırma yöntem ve teknikleri kullanılarak oluşturulan verilerin düzenlenmesini içerir. Bu, nicel analizde olduğu gibi katı kuralların ve standart yolların olmadığı bir süreçtir. Ancak; nitel analizde araştırmacı verileri dosyalamak ve düzenlemek, soruları yöneltmek, verileri birbirine bağlamak ve sentezlemek ve açıklamalar yaratmak için sistematik bir yol izler veya yaratıcı bir biçimde geliştirir (Glesne 2006:147).Nitel analiz; karmaşık, meşakkatli ve uzun bir süreçtir ve Berg’in de ifade ettiği gibi; “nitel analiz çabuk, kısaca veya ciddiye alınmadan yapılamaz; ancak bu asla bir zorunluluk veya kısıtlama olarak görülmemelidir. Belki de nitel analizin bu özelliği, onun en büyük gücüdür” (2007:133). Nitel araştırmacı; veri hareketleri, süreçleri ve örgülerini belirleyerek verilerden bir anlam çıkartmaya çalışır. Veri grupları arasındaki benzerlik ve farklılıkları inceler ve bunların karmaşıklığını basitleştirmeye çalışır. Nitel veri analizi; araştırmacının örtük ampirik bilgilere ulaşarak bunları okuyucular için netleştirmeye çalıştığı bir süreçtir. Verilerin yorumlanmasını sağlamak veya araştırma bulgularını diğer insanlara belirgin bir biçimde aktarabilmek için kişinin öncelikle verilere vakıf olması gereklidir. Mülakat yazıları, gözlem notları ve/veya diğer nitel verileri tekrar tekrar incelemek, nitel veri analizi eyleminde bir rutin haline gelir. Bu süreçte araştırmacı, verileri kavramsallaştırmaya başlar; bu, analiz etme maksadıyla, farklı veri segmanlarına kavramsal etiketler takmak anlamına gelir. Bu işleme, nitel araştırmacılar tarafından kodlama adı verilir. 8.3. Kodlama Kodlama nedir? Kodlama; araştırmacının verileri kavramsal kategoriler halinde düzenlediği süreçtir. Nitel verileri hangi şekilde bulunurlarsa bulunsunlar (örn. Mülakat veya video sureti, gözlemsel saha notları, açık uçlu anket soruları, yazışmalar vb.) kodlayabiliriz. Araştırmacılar, genellikle belirli bir teoriye dayalı ve araştırma sorularına bağlı olan kavramlar yaratmaya çalışır. Kodlama, analiz için atılan ilk adımdır ve 99 “veri segmanlarını isimlendirerek etiketlemek suretiyle, eş zamanlı olarak her bir veri parçasını sınıflandırmak, özetlemek ve sebebini izah etmek anlamına gelir” (Charmaz 2006:43). Kodlama yaparken yaptığımız asıl işlem; verileri yorumlamamızda bize yardımcı olacak kavramlar geliştirebilmemiz için farklı veri segmanlarını isimlendirmektir. Kodladığımız zaman; anlam, eylem, ilişki ve süreçleri belirlemeye çalışırız. İnsanların neyi, ne zaman söyledikleri ve yaptıkları, araştırma bağlamında önemlidir. Bu nedenle, kodlama yaparken, veriye yakın olmamız önemlidir. Verileri etiket ve kodlarla tanımlayarak, anlam çıkarmaya başlarız. Charmaz’ın ifadesiyle: “Kodlar, siz verileri incelerken ve içlerindeki anlamları belirlerken ortaya çıkar. Bu aktif kodlama esnasında, defalarca verinizle etkileşimde bulunursunuz ve onlarla ilgili pek çok değişik soru sorarsınız. Sonuç olarak, kodlama sizleri önceden tahmin edemeyeceğiniz alanlara ve yeni araştırma sorularına götürür” (2006:46). Kodlama esnasında araştırmacı; çalışmak, etiketlemek ve tasfiye etmek için defalarca verileri incelediği için bu süreç, araştırmacı ve veri arasındaki etkileşimli bir süreçtir. Bu süreçte, katılımcının ifadeleri ve hareketlerini, onların bakış açısına göre anlamaya çalışırız. Araştırmaya katılanların bakış açılarını ciddiye alarak ve davranışlarıyla cevaplarını derinlemesine inceleyerek, olayların yüzeysel görüntülerini aşarak, kendimizi katılımcıların dünyaları, onların deneyim ve hareketlerine kaptırırız ve böylece bir yorum yapabilecek duruma geliriz. Kodlamanın iki farklı aşaması Kodlamada iki farklı aşama vardır. İlk aşamada, verilerimizi isimlendirir veya etiketleriz; ikinci aşamada ise bu verileri daha büyük kategorilerde düzenleriz. İlk kodlama Ham verilerin kavramlara çevrilmesi, nitel araştırmada analize giden yoldaki ilk adımdır. Bu aşamada; bir olguyu temsil eden veya destekleyen mülakat suretleri veya saha çalışması notları segmanlarını etiketler veya kodlarız (Strauss ve Corbin 1990:63). Bu süreçte araştırmacı; Bu verilerle ne araştırılmaktadır? Bu veriler neye işaret etmektedir? Bu veriler neyi temsil etmektedir? Bu belirli veri hangi kuramsal kategoriyi göstermektedir? gibi sorular sorar (Charmaz 100 2006:47; Strauss ve Corbin 1990:63). Şimdi, aşağıda Kutu 8.1’de yer alan, Lefkoşa’nın varoşlarında yaşayan 10 yaşında bir çocuk olan Demos ile çocukların yaptığı ev işleri hakkında yapılan mülakattan alınan örneğe bir göz atalım: Kutu 8.1: Örnekler Metin Demos: Genellikle; okulun ve ödevlerin olmadığı ve yapacak çok işimin olmadığı yaz aylarında yerleri süpürürüm ve karşılığında hiçbir şey almadan camları temizlerim. Kodlar Ufak, gündelik işleri yapmak, süpürmek Tatil dönemlerinde yardım etmek Gündelik işleri yapmak, cam temizlemek Ev işlerini yapmayı karşılığa bağlamak Mülakat verilerini kodlamak için araştırmacı, “Demos neyi tarif ediyor?” sorusunu sormuştur ve “ufak gündelik işleri yapmak” etiketini vermiştir. Araştırmacı ayrıca, ‘Demos’un anlattıkları başka neye işaret ediyor?’ sorusunu sormuş ve Demos’un bir şekilde ev işlerine yardım etmesini okul ve tatil dönemlerine ayırdığını fark ederek bunu da “tatil dönemlerinde katılım” şeklinde etiketlemiştir. Son olarak; sizin de fark edebileceğiniz üzere, çocuk, ev işlerine yardım etmeyi ödüllere bağlamıştır. Bu nedenle araştırmacı, çocukların ev işlerine katılmaları ile karşılıkları (örn. Bazı gündelik işleri yapmak için çocukların ebeveynlerinden bekledikleri karşılıklar veya çocukları ev işlerini yapmalarında motive etmek için ebeveynler tarafından konulan ödüller) arasındaki ilişkiyi ilgi çekici bulmuştur ve Demos’un referansını “ev işlerini karşılığa bağlamak” şeklinde etiketlemiştir (çizgiler kullanarak yapılan diğer bir kodlama örneği için Kutu 8.2’ye bakınız). 101 Öğretmen Için Tavsiyeler: Çocukların Kodlamayı Öğrenmesine Nasıl Yardımcı Olabilirsiniz Öğrencilere; sınıfta veya ödevlerinin bir bölümü olarak genellikle yaptıkları aktif okuma ile olan benzerliklerine işaret ederek, kodlamayı açıklayabilirsiniz. Herhangi bir belgeyi kodlamak, hemen hemen tüm öğrencilerin günlük çalışmalarında kullandıkları bir yöntemdir. Mesela öğrenciler dil, tarih ve edebiyat derslerinde herhangi bir parça okurken veya çalışırken, kitaplarının boş kenarlarına kısa notlar düşerler, bazı kısımların üzerini veya altını çizerler. Bu şekilde; okudukları metnin vermek istediği asıl fikri anlamaya çalışırlar. Bir mülakat veya saha notlarının kodlanması da buna benzer bir süreçtir; ancak daha sistematik ve titiz bir süreç gerektirir. Kutu 8.2: Mülakat Özeti (59 Yaşındaki Andreas ve 47 Yaşındaki Chara-Maria 47 ile) Metin Kodlar Andreas: Erkekler, çünkü iki erkek iki de kızımız var, her zaman benimle garajadır; her zaman arabalarda bana yardımcı olurlar, hep onları tamir ederiz. Theo bugün bana yardım ediyordu; çünkü dışarıda inşaat yapıyordum ve Leo da yardım ediyordu, her zaman ederler. = erkekler = araba tamiri = erkekler, = inşaatta yardımcı olmak = katılımın sıklığı Mülakatçı: Peki ya kızlar? Andreas: Savia masayı kurmakta yardım eder, yemek pişirirken annesine yardım eder. Chara-Maria: Onlara, gündelik ufak işler yaptırıyoruz, bu evimizin bir kuralıdır, herkesin yapacağı bir iş vardır, kendi odalarını temizlemek, masayı temizlemek, yemek hazır olunca sofrayı kurmak gibi pek çok işi yapmak zorundalar. 102 = kızlar = masayı kurmak = yemek pişirmek = ev kuralları = evde iş bölümü = çocuklar = masayı temizlemek = sofrayı kurmak Andreas: Yemekten sonra masayı temizlemek. Herkesin yapacak bir işi var: pazartesi, Salı, Çarşamba, herkesin bir günü var. Mesela Pazartesileri Mike, Theo; Salı Leo, Çarşamba Savia; Jane burada değil, ama o da haftasonları yardım ediyor. Herkese ait bir oda var ve herkes kendi odasını temizler, sonra aşağıya inerek annelerine yardımcı olurlar, giriş, yemek odası, herkesin bir görevi var. Herkes ne yapacağını bilir. Chara-Maria: Onlar, daha çok küçükken bile bu işleri yaptırıyorduk; çünkü onların daha bilinçli ve daha bağımsız olmalarını istiyoruz; çünkü geleceğin ne getireceğini bilmiyoruz, her zaman yanlarında olamayabiliriz; bir şey olabilir ve bağımsız olmak zorunda kalabilirler; ama işleri nasıl yapacaklarını bilmeleri gerekir. = Ev işlerinin yapılmasında haftalık işbölümü = çocuklar = kendi yatak odalarını temizlemek = çocuklar= genel ev temizliği = çocukların ev işlerine katılmasının anlamı = çocukları eğitmek = özerkliğin değeri Kodlama yaparken bir amacımız vardır; bu amaç, verilerde gördüklerimizi tanımlayan süreci belirlemek ve böylece etiketler elde etmektir. Bu, araştırmacının devamlı veriyle etkileşime girmesi ve sorular sormasında yardımcı olur ve Charmaz’ın önerdiği gibi; “bu, sizi önceden tahmin edemeyeceğiniz alanlara ve yeni araştırma sorularına götürebilir” (2006:46). Bu, özellikle katılımcı gözlemlerinde elde edilen saha notlarının kodlanmasında önemlidir. Bu etiketleri sunabilmek için, araştırmacının belirli süreçleri, bu süreçlerim nasıl geliştiğini ve değiştiğini, katılımcıların ne yaptıkları ve bu süreçte nasıl davrandıklarını belirlemesi gerekmektedir. Nitel analizin nihai amacı; herhangi bir sosyal olguyu tasvir eden bir rapor oluşturmaktır ve bu raporun hedeflenen kitle tarafından anlaşılabilir olmasını sağlamaktır. Bu nedenle; insanların neyi nasıl yaptıkları, bizlerin yapmaya çalıştığımız şeyi hedef kitleye açıklayabilmemiz için en gerekli unsurdur. Bu yüzden, kodlama 103 esnasında, süreçlere ve araştırmaya katılanların hareketlerine yakın olmak gerekmektedir. Veriye yakın kalmanın en güzel yollarından biri, kodlama esnasında isim-fiilleri (ulaç) kullanmaktır. İsim-fiiller; araştırmacının süreçleri ve eylemleri ortaya çıkarmasında yardımcı olur (Glaser 1978, Charmaz’ın da alıntı yaptığı gibi 2006:49). Bunu birkaç örnekle açıklamak gerekirse; “ev işlerinin ayrılması” yerine “ev işlerini ayırmak” veya “çocukların çalışmalarının değerlendirilmesi” yerine “Çocukların işlerini değerlendirmek” ve “ev işlerini görüşmek” yerine “ev işlerinin görüşülmesi” gibi ifadeler kullanılabilir. Bilgiyi aldığımız kişilerin yanıt ve davranışlarındaki eylem ve süreçleri belirleyerek; onların hayatlarını tarif etmeye ve yorumlamaya çalışırız ve onların çeşitli ve karmaşık deneyimlerini analizimize dahil ederiz. Bazıları her satır ve her kelimeyi kodlarken, bazıları veri segmanları veya paragrafları kodlar; yine de aynı çalışma içerisinde kodlama farklılıkları yer alabilir. Segmanlara göre kodlama yaptığınızda daha az kavramsal kategori elde edersiniz; böylece verilerinizi daha kolay bir şekilde düzenleyebilirsiniz. Kodlamadaki ayrıntı boyutu, elinizdeki verilerin ne kadar zengin olduğuna ve çalışmanızın amacına bağlıdır. Kısa notların (memo) alınması Kodlamaya başlar başlamaz; analitik notlar yazmaya da başlarız. Ancak; analitik not nedir? Analitik notlar; araştırmacıların kendileri için yazdıkları ve mülakatlarla saha notlarını okurken ve kodlarken akıllarına gelen fikir ve düşünceleri tartışmak için aldıkları notlardır. Her bir not; verilerde olup bitenleri açıklamaya çalışan bir tek tema, fikir veya anlayışı ele alır. Araştırmacı, bu noktaları daha da derinleştirerek; veriler, kodlar ve kuramsal düşünce arasında erken bir bağ kurmaya çalışır. Notların yazılması için belirli bir yöntem yoktur; araştırmacılar, defter, bilgisayar veya gelişmiş bilgisayar programlarından yararlanarak kendi stillerini bulurlar. Notları; öğretmenlerin edebiyat sınıflarında herhangi bir roman konusunu daha ayrıntılı bir biçimde tartışmak için ortaya attığı ilk fikirlerin uzantısı olarak gibi de düşünebilirsiniz. Nitel araştırmalarda kısa notlar, araştırmacının düşünce akışını kendi için kaydettiği notlardır. Öğretmenler, çocuk araştırmacıların araştırma sürecinin başlangıcında kendi fikirlerini yazmalarında motive etmek için onların kullanabileceği not şablonları hazırlayabilirler. Çocukların yazmaya devam etmeleri için bu şablonların altına not hatırlatıcıları da 104 ekleyebilirler. Sizi orijinal kaynağa götürecek olan bir notu, ona yeniden kolayca ulaşmanızı sağlayacak bir isimle etiketlemek de oldukça önemlidir. Notların, analiz sürecinde genellikle tefsiye edildiğini ve neticede verilerimizi yorumlamada bize yardımcı olduklarını unutmamak gerekmektedir (Neuman 2006:464-465). Odak (Focus) kodlama: Fazla miktarda verilerin sentezlenmesi/düzenlenmesi Kodlamanın ikinci aşaması, kodlarla daha etkin bir biçimde ilgilenmeyi gerektirmektedir. Kodlamanın birinci aşamasından sonra, genellikle elimizde kodlardan oluşan çok sayıda sayfa bulunur; bu durum, özellikle yeni bir araştırmacı için bir hayli karmaşa yaratabilir. Kodlama birimlerinin sayısını azaltmak için kodları inceleyerek bunları analitik kategorilere ayırırız. Kodlarımızı birleştirmek için kendimize aşağıdaki soruları sorarız: “birbiriyle bağlantılı bazı kavramları, bir tek genel kod altında birleştirebilir miyim?” ve “Mevcut kavramları alt kategorilere ayırabilir miyim?” ve “Bu kategorileri bir seri halinde düzenleyebilir miyim? ” (Neuman 2006:463). Bu aşamanın amacı bir kod haritası veya çerçevesi geliştirmektir. Kodlarımızı inceleyerek, belirli bir fikir aktarmayı sağlayan kod dalları yaratır veya birbiriyle ilgili kodları sentezleyerek ve ortaya çıkan fikirleri kaydederek analitik bir kategori oluştururuz. Her bir dal, asıl dalı destekleyen birkaç alt konu veya alt daldan meydana gelir. Bu dallar, hep birlikte çalışmanın yorumsal analizini temsil eder. Bir bakıma, kodlama haritaları kitapların içindekiler bölümüne benzer. Aşağıda, kodlanmış bir yazıdan alınmış olan parçayı inceleyin; bu, aynı zamanda ön kodlamanın diğer bir çeşidine de örnek teşkil eder (bkz. Kutu 8.3). 105 Kutu 8.3: Metin Parçası– Demos (10 yaşında Bir Erkek Çocuk) İle Yapılan Mülakattan Kodlamalar Araştırmacı: Ev işleri sürecine nasıl katıldığın konusunda bize neler söyleyebilirsin? Demos: Genellikle yerleri süpürürüm = gündelik ev işlerini yapmak = süpürmek, özellikle, yapacak çok işimin olmadığı, okulun, ödevlerimin olmadığı yaz aylarında = zamanı çeşitlendirmek ve camları temizlerim = gündelik ev işlerini yapmak= camları temizlemek, bunun karşılığında hiçbir şey almam = ev işlerini takaslarla bağdaşlaştırmak. Araştırmacı: Tüm evi mi yoksa yalnızca kendi odanı mı süpürürsün? Demos: Yalnızca kendi odamı ve biraz da camların temizlenmesine ve arabanın yıkanmasına yardım ederim = gündelik ev işlerini yapmak = araba yıkamak böylece babama yardım edebiliyor ve onun yanında olabiliyorum = ev işlerinin boyutu = sosyalleşme süreci. Araştırmacı: Camları temizlediğini söylerken, evin tüm camlarını mı temizliyorsun? Demos: Hayır, sadece kendi odamın camlarını temizliyorum, ama yalnızca bazen = katılım frekansı (sıklığı). Araştırmacı: Güzel, başka neler yaparsın? Demos: Gerçekten sıkıldığım bir şey yapıyorum, ama yine de yapıyorum = tatminsizlik. Mesela, TV izlerken, gerçekten çok sevdiğim bir programı izlerken, annem bana; “Demo, hadi bana buharlı ütüyü getir”, diyor; bu, içi su dolu gerçekten çok ağır olan bir alet = gündelik ev işlerinin tahsisi = gündelik ev işlerinin yapılması = ayak işleri ve ben de “A!yapma anne, Mick (kardeşi) de burada, neden ona söylemiyorsun? ” = ev işleri hakkında görüşme = gündelik ev işlerini kardeşe yaptırmak ve o da “Yalnızca Mick değil, senin de ev işlerinde yardım etmen gerekiyor”, der ve biz de kavga etmeye başlarız = çatışma yaratan durumlar ta ki, annem bana bu işi zorla yaptırana kadar; bilirsiniz = ebeveyn yaptırımı = yetişkin otoritesi = güç ilişkileri ve ben de kendime “Tamam, haydi gidip şu işi halledelim” derim = uzlaşı. Aşağıdaki Kutu 8.4’te, görüşme metininden oluşturulmuş tüm kodların bir listesi yer almaktadır; bu, kod çerçevesi oluşturmak için atılması gereken diğer bir adımdır. Otuz mülakattan oluşan gerçek bir kod listesi, yaklaşık olarak, birkaç sayfa uzunluğunda olabilir. NVivo ve Ethnographer gibi yazılımlar aracılığıyla, kodlama listeleri, veriler 106 kodlanır kodlanmaz otomatik olarak analiz edilmektedir; ancak, bu işlemi elle yaptığımız durumlarda, böyle bir süreci tamamlamamız gerekmektedir. Kodlamanın, devam eden bir süreç olduğu göz önünde bulundurularak, kod listeleri isteğe göre genişletilebilir veya kısaltılabilir. Kutu 8.4: Kodlama Listesi = gündelik işleri yapmak = zamanı çeşitlendirmek = ev işlerini takaslarla bağdaşlaştırmak = ev işlerinin boyutu = sosyalleşme süreci = katılım frekansı = tatminsizlik = gündelik işlerin tahsisi = ev işleri hakkında görüşme = ev işlerini kardeşe yaptırma = çatışma yaratan durumlar = ebeveyn yaptırımı = yetişkin otoritesi = güç ilişkileri = uzlaşı = süpürme = cam temizleme = ayak işleri = araba yıkama Kodlamanın, verilerin yorumlanmasından önceki son adımı, kod haritasının oluşturulmasıdır. Bu aşamada; kodları kodlarla ve verilerle karşılaştırarak kodları tasnif eder, gerekli durumlarda yeniden adlandırır ve tamamlarız. Aşağıda, daha önce geliştirilmiş olan kodlama baz alınarak oluşturulan Kutu 8.5’teki kod haritasında, alt kategorilerden oluşan üç temel analitik kategori bulunmaktadır. Bunun amacı; fazla sayıdaki verilerin, araştırmacı tarafından analiz edilebilmesi ve veri kategorilerini ve bunların arasındaki ilişkileri daha düzenli bir biçimde belirleyebilmeleri için anlamlı ve tutarlı bir biçimde düzenlenmesidir. 107 Kod haritasının oluşturulmasından sonra, kodlanmış veriler üzerinde çalışabilmek, onları analiz edebilmek ve yorumlayabilmek için aynı etiketlerle birleştirebiliriz. Bir makas yardımıyla aynı etiketi taşıyan veri segmanlarının kesilmesi ve buna göre bu verilerin düzenlenmesi, çocuklarla araştırma yaparken kullanılabilecek basit yöntemdir. Kutu 8.5: Kod Haritası (Çerçevesi) Örneği Çocukların Ev İşleri [Temel kategori] = gündelik ev işlerini yapmak [İkincil kategori] = süpürmek [üçüncü kategori] = cam temizlemek = ayak işleri = araba yıkamak Çocukların yaptığı ev işlerinin boyutları = ev işlerini takaslarla bağdaşlaştırmak = sosyalleşme süreci = ebeveynlerin ve çocukların sosyalleşmeleri için fırsatlar = tatminsizlik = ayak işleri Ev işleriyle ilgili görüşmeler = yetişkin ve çocuklar arasındaki görüşme = ev işlerinin kardeşlere yaptırılması = çatışma yaratan durumlar = ebeveyn yaptırımı = uzlaşı 108 Çocuklar Neleri Bilmelidir? Nitel veri analizi, araştırmacının verilerden anlam çıkartmaya ve bunları hedef kitlesine aktarmaya çalıştığı bir süreçtir. Nitel veri, zaman ve entelektüel çaba gerektiren bir süreçtir. Nitel veri analizinde, nicel araştırmacıların takip ettiği gibi standart yollar yoktur. Kodlama, nitel analizdeki ilk adımdır. İlk kodlama, ham veri segmanlarının bir isim veya etiketle adlandırılmasıdır. Bu adlar, genellikle mevcut bir fikir veya kuramla ilgilidir veya bunlar, belirli bir olguyu açıklayan yeni geliştirilmiş fikirler de olabilir. Kodlama yaparken, araştırmacı yeni fikirleri, süreçleri ve hareketleri belirlemeye çalışır. Odak kodlama; kodlanmış olan tüm verilerin düzenlenmesi ve sentezlenmesidir. Araştırmacı; farklı soyutlama derecelerine sahip kategoriler geliştirmeye çalışarak verilerin yorumlanma sürecine yardımcı olmaya çalışır. Çocuklara Konuyu Anlatmak için İpuçları Çocukların dahil olduğu pek çok araştırmada, çocuklar bu adıma karıştırılmaz; çünkü yetişkinler çocukların veri analizi ve yorumlaması yapamayacaklarını düşünür. Bu kuralı kırın ve çocukları mümkün olduğunca veri analizi sürecine dahil etmeye çalışın. Çocukların verilerle ilgili söylemek istediklerine kulak verin ve fikirlerini geliştirebilmeleri için onlara yol gösterin. Analizlerinizle ilgili olarak çocuklardan geribildirim isteyin. Çocukların fikirlerine nihai raporlarda yer verin veya hatta çocukların nihai raporlarda bazı bölümler yazmalarına ve bulguların sunumunda yer almalarına müsaade edin. Farklı veri segmanlarını kodlarken, çocukları farklı renkler kullanmaya teşvik edin. Çocuklara, verileri düzenlerken kendi yollarını geliştirmeleri için yol gösterin. Kodlama ve materyallerin düzenlenmesini tüm araştırma grubu ile tartışın ve gelişme kaydedebilmek için grup tarafından yapılan önerileri de kullanın. 109 8.4.Özet Bu bölümde, nitel veri analizi konusuna değindik. Daha önce belirtildiği gibi nitel analiz yapmakta kullanılan standart bir yol yoktur. Bunun yerine, herkesin kendi analizini geliştirmesini sağlayabilecek genel yol gösterici ilkeler mevcuttur. Verilerin nitel analizi; veri segmanlarının kodlanması, bunların düzenlenmesi ve sentezlenmesi ve son olarak yorumlanmasını içerir. Ham verilerin kodlanması ( ilk kodlama) nitel analizin ilk adımıdır ve soyut fikir ve kavramların geliştirilmesini içerir. Kodlama; araştırmacı ile toplanan veriler arasındaki etkileşimden kaynaklanır. Araştırmacı; devamlı surette verileri inceler ve araştırmaya katılan kişilerin kullandıkları kelimeleri anlamaya çalışır. Odak kodlama; fazla miktarlardaki verilerin kapsamlı bir biçimde düzenlenmesini içerir. Buradaki maksat; araştırmacının verileri yorumlamasında yardımcı olabilecek farklı seviyelerde alt kategorilerden oluşan analitik kategori veya kavramların geliştirilmesidir. Kodlamanın başında başlayan diğer bir süreç de kısa notların alınmasıdır; araştırmacı, ortaya çıkan fikirlerle ilgili erken kuramsal notlar geliştirebilmek için bu sürecin akışını durdurabilir. Genellikle, kısa notlar üzerinde yeniden çalışılır ve bunlar araştırma raporlarında yer alır veya daha fazla geliştirilir ve akademik dergilerde makale olarak yayınlanır. 110 Ünite 9 ANKETLER EĞİTİM HEDEFLERİ Anketler sayesinde cevap verilebilecek araştırma soruları türlerini keşfetmek Bir anket yapılırken izlenmesi gereken süreci anlamak Nasıl bir soru formu oluşturulacağını ve soruların nasıl hazırlanacağını öğrenmek Farklı türleri bulunan anketler ve mülakat süreci hakkında bilgi sahibi olmak Anket yaparken uyulması gereken etik konuları anlamak. Sosyal veri toplamak için en çok kullanılan araştırma yöntemlerinden biri de soru formları yardımıyla anket yapmaktır. Anketler; tüketici davranışını ölçmek için pazar araştırmalarında, seçmen davranışlarını tahmin edebilmek için siyaset yaşamında ve aldığımız hizmetler veya fikirlerimizle ilgili olarak gündelik hayatımızda yaygın bir biçimde kullanılmaktadır. Anket sonuçları genellikle yazılı basında yayınlanır ve halk, genel olarak, diğer sosyal bilimlere kıyasla, veri toplamanın bu türüne daha çok vakıftır. 9.1. Anketler kullanılarak cevap verilebilecek araştırma soruları nelerdir? Neuman (2003, 264), anketler yardımıyla cevap verilebilecek olan araştırma sorularını altı sınıfa ayırır: davranış, tutumlar/düşünceler/fikirler, özellikler, beklentiler, kendini sınıflandırma ve bilgi soruları. Davranışla ilgili araştırma soruları, anket yardımıyla cevaplandırılabilir. Okulda çocukların birbiriyle alay etmesi, aile içi şiddet, sigara içmek, suç işleme veya okuldaki 111 performans gibi davranışların altında yatan güdüleri araştırmakla ilgilenebiliriz. “Dişlerinizi ne sıklıkla fırçalıyorsunuz?”; kişisel hijyen davranışıyla ilgili bir soru örneği olabilir. Anket araştırmasına uygun ikinci soru türü ise tutumlar, düşünceler ve fikirlerle ilgili olanlardır. Irkçılık, siyasal bağlantılar gibi pek çok sosyal olay veya sosyal ilişkilerle ilgili fikirler, bu tür sorular sorularak araştırılabilir. “Okulunuzdaki en büyük sorunun ne olduğunu düşünüyorsunuz?”, bu tür sorulara bir örnektir. Üçüncü tür sorular ise kişisel, ailevi veya grup özellikleriyle ilgilidir. Bunlar; temek demografik özellikleri veya aile yapısıyla ilgili soruları içerebilir. Mesela: Kaç yaşındasınız? Dördüncü soru türü ise beklentileri ortaya koymak için anketlerde kullanılır. Mesela: Önümüzdeki 6 ay içinde yeni bir kitap almaya niyetiniz var mı? Öte yandan, bazı kişiler kendilerini sınıflandırmakla, mesela kişilikleriyle ilgili soruları da yanıtlamak isteyebilirler. Örnek: Kendinizi dindar olarak mı yoksa dindar olmayan bir kişi olarak mı tanımlarsınız? Son olarak; araştırmacı, cevap veren kişinin bilgi düzeyini ortaya çıkarmaya yönelik sorular sorabilir. Örnek: Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri kimdir? 9.2. Anket sürecinde yer alan ana unsurlar nelerdir? Bir anket sürecinde, pek çok değişkeni ölçmeye ve pek çok hipotezi denemeye çalışırız (değişkenler ve hipotezlerle ilgili daha ayrıntılı bilgi için Araştırma Süreci ile ilgili üniteye bakınız). Ölçümlerden sonra, çıkarımlarda bulunarak, geçmiş davranışlara dayanarak zamanla ilgili bir düzen kurarız. Eğer çalıştığımız davranışla ilgili en iyi tahminimiz geçmiş davranışa dayanıyorsa; aralarındaki sebep-sonuç ilişkisiyle ilgili çıkarımlarda bulunabilmek için hangi davranışın hangisinden önce gerçekleştiğini bulmak isteriz. Son olarak, alternatif açıklamalar sunan değişkenleri ölçeriz ve bunların etkilerini istatistiksel olarak inceleriz. 9.3. Anket yapılırken hangi adımları takip ederiz? Çocukların anketlerini yürütebilmeleri için ayrıntılı bir zaman programı hazırlayarak, onlara yardım edebiliriz. Bireysel veya bir ekip olarak çalışan çocukların sayısına örnek büyüklüğü ile zaman ve mevcut kaynaklara bağlı olarak, çocukların gerçekçi olarak 112 izleyecekleri süreci planlamaları ve değerlendirmeleri gerekmektedir. İlk adım, söz konusu araştırmayla ilgili hipotezlerimizi geliştirmek olacaktır (araştırma süreci ve tasarımı ile ilgili ünitelere bakınız). Kullanılacak anket türü veya türleri belirlenmelidir. Yüz yüze veya telefon görüşmeleri mi yapacağız, kişiler tarafından doldurulacak soru formlarını posta, faks veya e-posta aracılığıyla mı yollayacağız? Bunlar, soru formlarını hazırlamaya başlamadan önceki ilk adımda alınması gereken kararlardır (soru formu hazırlama konusuna aşağıda değinilmiştir). Atılacak bir sonraki adım, verilerin nasıl kaydedileceği ve anket formları ya da görüşmeyi yapacak kişilerin potansiyel sorunlarını giderebilmek için anket formlarıyla bir pilot deneme yapmaktır. Mesela; eğer çocuklar, okullarındaki altıncı sınıftaki öğrenciler arasında üç sınıfta anket yapmak istiyorlarsa; pilot deneme, bir sınıftaki tüm katılımcıları temsil edebilecek olan küçük bir grup arasında yapılabilir. Sıradaki adım ise; çalışmanın hedef kitlesini seçmek, örneklem büyüklüğüne karar vermek ve örnekleri seçmektir (örneklemle ilgili üniteye bakınız). Örnek seçildikten sonra, çocukların görüşmeleri yapması veya anket formlarını dağıtması gerekir. Anket formları toplandıktan sonra; veriler bilgisayara girilmeli veya herhangi bir çalışma kâğıdına kaydedilmelidir. Veri dizisinin analizi; nicel analiz ünitesinde de belirtildiği gibi merkezi eğilim, çeşitleme veya frekans dağılımı gibi ölçülerden bazıları kullanılarak yapılabilir. Grafik veya cetvel şeklindeki özet tablolar oluşturularak analiz yapılması ve yazı işleri kolaylaştırılabilir. Bir sonraki adım ise rapor yazmak ve son olarak da bulguları yayınlamaktır (bkz. Kutu 9.1). Kutu 9.1: Anket Araştırma Sürecindeki Adımlar Hipotezler, anket türü, gereç (anket formu) Verilerin nasıl kayıt edileceği, deneme testleri Hedef kitle, örneklem büyüklüğü Görüşmelerin yapılması ve verilerin kaydedilmesi Veri girişi, istatistikî analiz Rapor yazmak, bulguları sunmak Anket formunun oluşturulması Anket formu hazırlanmasındaki ilk adımda, öğretmenlerin sınıfta çocuklarla çalışarak, sorular hazırlanırken çocukların yapmaması 113 gerekenleri anlatması gerekir. Mesela; öğretmen sınıfa düzeltilmesi gereken cümlelerin olduğu bir liste sunarak, öğrencilerden her bir soru cümlesinde neyin yanlış olduğunu bulmalarını ve bu soruları yeniden kurmalarını isteyebilir. Neuman (2003, 269); bir “kullanılmaması gerekenler” listesi hazırlamıştır; bu listeden bazı örnekler aşağıda yer almaktadır (bkz. Kutu 9.2). Kutu 9.2: Sorular Hazırlanırken Kullanılmaması Gerekenler Jargon, argo, kısaltmalar ve tesisatçı, programcı, doktor gibi belirli mesleki gruplar tarafından kullanılan teknik terimler. Belirsizlik. Örnek: Düzenli bir biçimde çocuk parkına gider misiniz? Evet__ Hayır__ Düzenli kelimesi, değişik katılımcılar için farklı anlamlar ifade edebilir; bazıları bunu her gün veya haftada bir olarak yorumlayabilir. Görüşmeyi yapan kişinin net olması gerekmektedir ve soruyu şu şekilde sormalıdır: Çocuk parkına “her gün” mü, “haftada birkaç kez” mi yoksa “haftada bir kez” mi gidersiniz? Duygusal dil. Örnek: “Barış yanlısı çocukları tehdit eden çocukları okuldan uzaklaştırmakla ilgili politika hakkında ne düşünüyorsunuz? Buradaki “tehdit eden” ve “barış yanlısı” sıfatları çocukları tarif ederken güçlü imgeler uyandırmaktadır, bu nedenle cevap veren kişinin tepkisini duygusal olarak etkileyebilirler. Yönlendirici ve taraflı sorular. Örnek: “Sigara içmiyorsunuz, değil mi?” gibi bir soru, cevap veren kişileri “içmiyorum” cevabını vermeye yönlendirir. Aynı biçimde, “Şu aptal futbol oyununu sevmiyorsun, değil mi?” gibi bir soru da yanıt veren kişinin futboldan hoşlanmadığını söylemesini etkiler; ayrıca “Oyunuzu kime vereceksiniz, fikirlerle dolu başkanımıza mı yoksa yozlaşmış muhalefet liderine mi?”, gibi bir soru da cevap veren kişiyi , sonraki (ve negatif yapıda kurulmuş olan) yerine birinciyi (ve olumlu bir yapıda kurulmuş olanı) seçmeye zorlar. Cevap verenin kapasitesi dışındaki sorular. Örnek: Dört yaşındayken anaokuluna gitmek konusunda ne hissediyordun? Cevap veren kişinin, erken çocukluk dönemiyle ilgili ayrıntıları hatırlaması zor, hatta olanaksızdır ve bu soruya verilecek tüm yanıtların kalitesi sorgulanabilir. Gelecekle ilgili niyetler hakkındaki sorular ve insanların varsayımsal durumlarda nasıl davranacaklarıyla ilgili sorular. 114 “Mahallenizde yeni bir özel okulun açıldığını düşünün. Yeni okula gider miydiniz?” Cevap veren şahısların, şimdiki deneyimleriyle ilgili somut sorulara cevap verme olasılıkları, gelecekteki niyetleriyle ilgili soyut sorulara cevap verme olasılıklarından daha yüksektir. Çifte olumsuzlar: Katılıyorum/katılmıyorum soru türleri. “Öğrencilerin üniforma giyme zorunluluğu olmamalıdır.” Öğrencilerin üniforma giyme zorunluluğu olmamasına (ilk negatif) katılmayan (ikinci negatif) kişiler cümlesi “çifte olumsuzluk” bildirmektedir; çünkü onlar bir şeyi yapmamaya katılmıyorlar. Birbiriyle örtüşen veya dengesiz yanıt türleri. Birbiriyle örtüşen yanıt türlerinden kaçının. Birbiriyle örtüşen yaş sınıfları: 5-10, 10-20, 20-30. Dengesiz bir soru örneği: “Çalışıyor musunuz yoksa işsiz misiniz?” bu soru; öğrenci, asker, emekli, tatilde gibi seçenekleri elemektedir. Dengesiz yanıt sınıfı örneği: “Dört başkan adayından hangisini destekliyorsunuz? Aday A mı yoksa diğerleri mi? ” (Dengeli yanıt sınıflarıyla ilgili diğer örnekler için Kutu 9.3 ve 9.4’e de bakınız). Kutu 9.3: Dengeli Yanıt Sınıfı Örneği (a) “İnternet, World Wide Web veya e-postayı ne sıklıkla kullanıyorsunuz?” (Kaynak: Avrupa Sosyal Anketi, 2002). Evde ya da ofiste erişim yok 00 Hiç kullanmıyorum 01 Ayda bir defadan az 02 Ayda bir defa 03 Ayda birkaç defa 04 Haftada bir kez 05 Haftada birkaç kez 06 Her gün 07 (Bilmiyorum) 88 115 Kutu 9.4: Dengeli Yanıt Sınıfı Örneği (b) “Genel olarak, pek çok insana güvenilebileceğini söyleyebilir misiniz yoksa insanlarla ilişkilerinizde o kadar dikkatli olamayacağınızı mı söylersiniz? (Kaynak: Avrupa Sosyal Anketi, 2002). Lütfen, düşüncenize 0 ila 10 arasında bir puan veriniz; 0, o kadar dikkatli olamayacağınız; 10, pek çok insana güvenilebileceği anlamına gelmektedir.” 0 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Katılımcılara, sorgulanan konu ile ilgili hiçbir tutumları olmama veya arada olma ihtimalini sunmanız da önemlidir. Bu nedenle, yanıt sınıflarında bu seçenekler de bulunmalıdır (Bkz. Kutu 9.5). Kutu 9.5: Hiçbir Tutumu Olmayan ve Arada Pozisyon Örneği “Emin değilim,” “Bilmiyorum,” “Hiçbir fikrim yok” Olasılık veya atlama sorusu, yalnızca belli katılımcılar için geçerli olabilecek soru türüdür. Bu nedenle, görüşmeyi yapacak olan kişi, sorularını oluştururken “atlanabilecek” kısımlar halinde hazırlamalıdır; böylece bazı katılımcılar için uygun olmayan bilgilerin sorulması da engellenmiş olur. Katılımcının bir bölümde verdiği yanıt, bir sonraki bölümün uygulanabilirliği veya “atlanması” gerektiğini bildirir (Bkz. Kutu 9.6). Kutu 9.6: Olasılık veya Atlama Sorusu Örneği Örnek: Kıbrıs’ta mı doğdunuz? EVET (Soru 2’ye geçiniz) HAYIR___ (a) Hangi ülkede doğdunuz____? (b) Rusya’da kaç yıl yaşadınız? __ ŞİMDİ 2’NCİ SORUYA GEÇİNİZ 116 Soru formu oluşturulmasıyla ilgili göz önünde bulundurmamız gereken diğer bir konu ise, katılımcıların tehdit olarak görebileceği soru türleridir. Toplumsal olarak duyarlı sayılan uyuşturucu kullanımı, cinsiyet veya istismar gibi sorular “bir katılımcıyı tehdit edebilir”, bu nedenle verdiği cevap aslında kişinin ne düşündüğünden ziyade “toplumsal açıdan istenilenin” bir yansıması olur. Mesela; “Hiç bir çocuğa cinsel istismarda bulundunuz mu?” sorusu. Yaşları ne olursa olsun, katılımcılar bu tür bir soru karşısında yalnızca kendilerini tehdit altında hissetmeyecek, aynı zamanda bu durumda bir istismarcı olarak damgalanmak da istemeyeceklerdir. Eğer genç araştırmacılar, bu tür hassas konuları araştırmak isterlerse, verilerin kalitesini değerlendirirken “toplumsal açıdan istenilen sav”ı da göz önünde bulundurmaları gerekmektedir. Bu konularda, olumlu yönlerin abartılmasıyla ve olumsuz yönlerden hiç bahsedilmemesiyle karşılaşabilirler. Yüz yüze yapılan görüşmelerde, katılımcılar tarafından verilen cevapların samimiyetini artırmanın bazı yöntemleri vardır; bunun için hassas sorulara geçmeden önce “ısınma” soruları sorulur, sorular dikkatli bir biçimde uygun cümlelerle ifade edilir ve katılımcının isminin kesinlikle saklı tutulacağına dair garanti verilir. Bir anket soru formu oluşturulurken dikkat edilmesi gereken diğer bir konu ise kapalı ya da açık uçlu soruların kullanılması veya bu iki soru türünün birleşiminin kullanılmasıdır. Kapalı sorular; katılımcının verebileceği yanıt sayısını sınırlarken, görüşmeyi yapan kişi yanıtların kapsamını önceden belirler. Bunu avantajları arasında, katılımcıların anket formunu hızlı ve kolay bir biçimde tamamlaması ve araştırmacının da anket formlarını aynı biçimde karşılaştırabilmesi, kodlaması ve analiz etmesi yer almaktadır. Yanıt sınıflarını belirlemede kullanabileceğiniz bir ipucu: beş seçenekten fazla yanıt şıkkının olması genellikle faydalı değildir. Yukarıda bahsedilen hassas konularla ilgili olarak, katılımcıların açık uçlu sorulardan ziyade kapalı soruları cevaplama olasılıkları daha yüksektir. Açık uçlu soruların sağladığı avantaj; araştırmacının, kendisini hiç beklemediği bulgulara götürebilecek olan sınırsız sayıda cevap alacak olmasıdır. Katılımcı, cevabını netleştirebilir ve ayrıntılı bir biçimde cevap verebilir ve elde edilen bu detay bir bilgi serveti yaratır. Ancak; 117 bu soruların kodlanması ve analiz edilmesi daha zordur ve kapalı sorulara kıyasla daha fazla vakit alır. Vakit yalnızca katılımcılar için değil; görüşmeciler ve analizciler için de önemlidir. Soru formunun uzunluğu hem katılımcıların hem de analizcinin ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde alınması gereken önemli bir karardır. Analizci, araştırmayla ilgili tüm ihtiyaçları karşılamaya yetecek miktarda sorunun sorulmasını isterken, aynı zamanda uzunluğun yanıt oranını ve müteakip verilerin kalitesini de etkileyeceğini de aklından çıkarmamalıdır. Soruların sırası da yine katılımcılara yardımcı olmak ve yanıt oranını iyileştirmek için dikkat edilmesi gereken bir unsurdur. Katılımcılar, net bir biçimde bölümlere ayrılmış bir anket formunu daha rahat bir biçimde yanıtlar ve bu şekilde kafaları daha az karışır. Anket formu, anketle ilgili kısa bir tanıtımla başlayarak; kolay, tehdit unsuru taşımayan sorularla açılır, sonra konulara göre düzenlenmiş orta sorularla devam eder. Katılımcılar tarafından doldurulacak olan anket formları için anket formunun iç yapısının bir mantık sırasına göre ilerlemesi özellikle önem taşır; çünkü bu anketlerde katılımcıların net olmadığı veya akıllarının karıştığı soruları herhangi bir görüşmeciye sunma fırsatları yoktur. Anket türüne bağlı olarak, bazı soruların yanıtlanmadığı ve anket formunun bütünüyle veya bir kısmının cevaplanmasının reddedildiği durumlarla karşılaşmayı beklemeliyiz. Analizci, mümkün olduğunca yüksek bir yanıt oranı elde etmek ister; çünkü yanıt oranları, verilerin geçerliliğini etkileme, sav oluşturma ve genelleme yapma yeteneğimizi etkiler. Yanıt oranları, (aşağıda bahsedilen) anket türü ile bağlantılıdır; bazı anket türlerinin oran üzerinde etkisi vardır. Mesela, yüz yüze yapılan anketlerde, dağıtılan anketlere kıyasla yanıt oranı genellikle daha yüksektir. Daha pahalı olmalarına rağmen, telefon görüşmeleri de posta, faks veya elektronik ortamla dağıtılan anketlere oranla daha yüksek yanıt oranına sahiptir. Anket çeşitleri Kullanılabilecek birkaç anket çeşidi vardır; ancak bu konudaki seçim yalnızca araştırma konusunun ihtiyaçlarına değil, aynı zamanda maliyet ve zamanla ilgili kısıtlamalara da bağlıdır. Yüz yüze yapılan görüşmeler, zaman alır ve eğer görüşmeci işe almak ve bunları 118 eğitmek zorundaysanız oldukça masraflı olabilir. Çocukların görüşmeci olacağı durumlarda ise; eğer bu etkinlik okul dışında yapılacaksa, güvenlik ve ebeveynlerin onayı gibi konuların da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Katılımcılar tarafından doldurulmak için gönderilen anket formları şahsen veya posta, faks veya elektronik yollarla dağıtılabilir. Bu tür anketler daha az maliyetlidir; ancak yanıt oranları da genellikle düşüktür (Bkz. Kutu 9.7). Kutu 9.7: Anket Çeşitleri Yüz yüze görüşmeler Katılımcılar tarafından doldurulmak üzere dağıtılan anket formları Diğer çeşitler: telefon görüşmeleri, posta, faks, web Görüşme (mülakat) süreci Görüşme bir tanıtımla başlar. Görüşmeyi yapacak kişi kendini tanıtır, katılımcıdan işbirliği yapmasını ister, gizlilik ve isimlerin saklı tutulmasıyla ilgili konuları açıklar, araştırmanın konu ve amaçlarıyla ilgili açıklamalar yapar ve katılımcıyı, görüşme için ayırması gereken zaman hakkında bilgilendirir. Görüşmeci daha sonra soruları sormaya ve yanıtları kaydetmeye başlar. Görüşme sonunda, görüşmeci katılımcıya yapmış olduğu işbirliği için teşekkür eder. Yüz yüze veya telefonla yapılan görüşmelerde, toplanan verinin kalitesinin sağlanmasında görüşmeyi yapan kişiye önemli rol düşer. Kamuoyu yoklamasında profesyonelleşmiş şirketler, görüşmecilerinin, görüşmeler esnasında kullanması gereken bazı becerileri kazanabilmeleri için onlara eğitim verir. Görüşmecilerin, özellikle sorular hassas konularla ilgili olduğu zaman, anket yanıt oranlarını yükseltebilmek, dostça bir ilişki ve güven kurabilmek için, işbirliği sağlaması gerekir. Son olarak, görüşmecinin herhangi bir anket formundaki tüm sorulara verilen yanıt sayısını maksimuma çıkartabilmesi için araştırma (inceleme) sorusu kullanması gerekir (bkz. Kutu 9.8 ve Ünite 7). Araştırma sorusu; “belirsiz bir cevabın netleştirilmesi, tamamlanmamış bir cevabın tamamlanması veya uygun bir yanıt alabilmek için yapılan tarafsız bir ricadır” (Neuman 2003, 295) 119 Kutu 9.8: Açık-Uçlu Bir Soruda Probe (Araştırma Sorusu) Örneği Araştırma sorusu: Mesleğiniz nedir? Katılımcı yanıtı: Elektrik Kurumunda çalışıyorum Araştırma sorusu: Elektrik Kurumundaki işiniz nedir? Etik anketler Anketlerde, araştırmacılar tarafından, doğası gereği kişisel olan özellikler, fikirler ve düşünceler hakkında sorular sorulur ve bu sorular herhangi bir bireyin korunması gereken mahremiyet hakkını suistimal edebilir. Katılımcılara, verecekleri cevapların gizli tutulacağı ve verdikleri bilgilerin bir araştırma sorusunu cevaplamak için önemli bir amaca hizmet ettiği konusunda teminat verilmelidir. İşte bu nedenle, yukarıda da bahsedildiği gibi görüşmeci tarafından karşılıklı güvenin oluşturulacağı rahat bir bağlamın sağlanması büyük önem taşımaktadır. Tüm anketlere katılım gönüllü olarak gerçekleştirilir ve katılımcılar tüm anket formunu veya anketin yalnızca bir kısmını cevaplamayı seçebilirler. İlk önce katılmak için onay veren katılımcılar, daha sonra görüşmenin herhangi bir aşamasında fikirlerini değiştirebilirler. Eğer genç araştırmacılar, örnek katılımcılar olarak kendi sınıflarını kullanıyorlarsa, sınıf arkadaşlarının katılımlarının öğretmenleri tarafından dayatıldığı fikrine kapılmamaları için azami dikkat gösterilmelidir. Tanıtım kısmı, genç araştırmacılar tarafından yapılmalıdır; öte yandan katılımcılar tarafından yanıtlanmak üzere dağıtılan anketlerde ise, katılımcıların anket formlarını tamamlamak istememeleri halinde, özgür iradelerini kullanarak ve herhangi bir sonuç ile karşılaşmadan, bunu yapabilecekleri garantisi verilmelidir. Kişiler tarafından verilen bilgilerle kişinin ismi arasında herhangi bir bağlantı kurulamayacağı anlamına gelen gizlilik sağlanmalıdır. Katılımcılar; toplanan bilgilerin yalnızca çalışma maksatları doğrultusunda kullanılacağına ve herhangi bir başka merci veya maksat için verilmeyeceği hususunda bilgilendirilmelidir. Genç araştırmacılara, anketin sınırlamaları da ayrıca hatırlatılmalıdır: fikir ve düşüncelerin katılımcılar tarafından bildirildiği, görüşmeciden kaynaklanan önyargıların olabileceği ve sonuçların seçilen örneğin ne kadar temsil özelliğine sahip olduğu ve yanıt oranlarına bağlı olacağı. 120 Anket sonuçlarını bildirirken, araştırmacı tarafından, okuyucuların sunulan sonuçları değerlendirebilmesi için bazı bilgilerin de dahil edilmesi gerekmektedir. Bu bilgiler arasında: Örnek büyüklüğü Sorulan soruların tamamı Anket çeşidi Sponsor firma Yanıt oranı Bildirilen her soru ile ilgili kayıp bilgiler (belirli soruyu cevaplamamış olan kişi sayısı) Kutu 9.9: Alıştırma ve Etkinlik Fikirleri 1. Minik bir anket formu tasarlamak Gruplar oluşturarak, çocuklardan kendi ilgi alanlarına giren bir araştırma sorusu düşünmelerini isteyin (araştırma sorularına örnek verebilmek için çocuklara genel bir konu listesi sunabilirsiniz). Sonra, kendi konularıyla ilgili cevapları bulabilecekleri bir dizi soru düşünmelerini isteyin. 2. Seçilen sözcüklerle ilgili konuları düşünmek Gruplara, hazırlamış oldukları mini anket formlarını değiştirmelerini söyleyin ve arkadaşlarının kurdukları cümlelerde seçtikleri sözcüklerin netliği, belirsizliği, önyargıları konusunda yorum yapmalarını isteyin. Sonra onlardan, bu soruları başka sözcüklerle daha iyi ifade edebilecek biçimde yeniden yapılandırmalarını isteyin. 3. Ölçüm puanlarını anlamak (Aktivite Kellett 2005, 84’ten alınmıştır) Çocuklara, daha önce mini anket formları hazırlarken gruplar tarafından seçilmiş olan konuların araştırma sorularından bazı ifadeler okuyun. Bu ifade/soruları 4 farklı biçimde hazırlayın ve her defasında yanıt ölçeklerini 2’den 7’ye kadar çıkartın ve çocuklardan bu anketleri doldurmalarını isteyin. Puanlar ve yanıt sınıfları: 1. 2-puanlı ölçek (katılıyorum, katılmıyorum) 2. 3- puanlı ölçek (katılıyorum, ne katılıyorum ne de katılmıyorum, katılmıyorum) 3. 5- puanlı ölçek (kesinlikle katılıyorum, katılıyorum, ne katılıyorum ne katılmıyorum, katılmıyorum, kesinlikle katılmıyorum) 121 4. 7- puanlı ölçek (kesinlikle katılıyorum, katılıyorum, biraz katılıyorum, ne katılıyorum ne katılmıyorum, biraz katılmıyorum, katılmıyorum, kesinlikle katılmıyorum) Anketleri tamamladıktan sonra, çocuklardan cevapları birleştirerek, farklı ölçeklerin sunduğu bilgileri karşılaştırmalarını isteyin. Çocukların Bilmesi Gerekenler Nelerdir? Anketler kullanılarak cevaplanabilecek araştırma soru türleri Bir anket yapmak için izlenmesi gereken adımlar Anket soru formunun nasıl oluşturulacağı ve soruların nasıl hazırlanacağı Kullanılabilir farklı anket çeşitleri ve Etik bir anketin nasıl hazırlanması gerektiği. 9.4. Özet Bu ünitede; davranış, tutumlar, özellikler, beklentiler, kendini sınıflandırma ve bilgi de dahil olmak üzere, anketler kullanılarak cevaplandırılabilecek araştırma sorusu türleri incelenmiştir. Ünitede, bir anket yapılırken izlenmesi gereken süreç anlatılmış ve anket soru formlarının nasıl yapılandırılacağı üzerinde yoğunlaşılmıştır. Sorular hazırlanırken kullanılmaması gerekenler listesinde belirsizlik, duygusal dil ve yönlendirici sorular yer almaktadır. Anket soru formlarının oluşturulmasında dikkat edilmesi gereken diğer hususlar arasında: yanıt sınıfları, tehdit unsuru oluşturan ve açık uçlu veya kapalı sorular, anket formunun uzunluğu, soruların sırası ve yanıtlanmayan sorular yer almıştır. Bunların yanı sıra; kullanılabilir farklı anket çeşitleri ve görüşme süreci ile anketlerin yapılması esnasında dikkat edilmesi gereken etik konulara da değinilmiştir. 122 Ünite 10 NİCEL VERİ ANALİZİ EĞİTİM HEDEFLERİ Bir değişken hakkındaki bilgileri tek bir sayıyla özetlemeyi öğrenmek: ortalama, mod, ortanca (merkezi eğilim ölçüleri) Değişim ölçülerini öğrenmek: dağılım aralığın, yüzdelikler İki değişken hakkındaki bilgileri özetlemeyi öğrenmek (frekans dağılımları) Tablolar ve grafiklerle veri sunmayı ve bilgileri yorumlamayı öğrenmek Herhangi bir araştırma sorusuna yanıt ararken, araştırmacılar kelimelerden (nitel veri) ve/veya sayılardan (nicel veri) meydana gelen bilgiler toplayabilirler. Bu iki çeşit veri türünden hangisinin seçileceği yoksa her ikisinin birden mi kullanılacağı ile ilgili alınacak karar, yanıtlamaya çalıştığımız sorunun niteliğini yansıtmalıdır. Araştırma sorusunu yanıtlamak için uygun olan en iyi veri türüne karar vermek ve bu verileri belirlemek, bulmak ve toplamak için öğrenciler yönlendirilebilir. Nicel ve nitel araştırmacılar, öncekilerin özellikle değişkenleri ölçmek üzerinde durmalarından dolayı, sosyal bilimlere yaklaşımları konusunda ikiye ayrılmışlardır. Değişkenlerin ölçülmesi üzerinde yapılan bu vurgu, istatistikî beceri gerektiren tekniklerin seçilmesine yol açmaktadır. Bu nedenle; öğrenciler nicel verileri kullanmak ve analiz etmekte kendilerine güvenmedikleri için, ilgilendikleri araştırma soru türlerini seçerken korkup vazgeçebilirler. Çocukların, öğretmen tarafından, sosyal fenomenlerin yüksek istatistik becerisi gerektirmediği ve küçük veya büyük veri dizilerinin analiz edilmesi ve yönetilmesi konusunda da bilgisayar yazılımlarının yardımcı olabileceği konusunda temin edilmesi gerekebilir. Bu analiz 123 yönteminin avantajlarından biri de öğrencilerin; veritabanı yönetimi, çalışma kâğıdı oluşturma, verilerin grafikler veya cetveller aracılığıyla sunulması gibi çeşitli görevleri tamamlamada, bilgisayar yazılımlarını kullanma gibi teknik beceriler geliştirmeleridir. Seçilecek analiz türü, yalnızca kişilerin sahip olduğu becerilerle ilgili yanlış fikirleriyle sınırlandırılmamalıdır; aynı zamanda araştırma sorusunun niteliğini ve soruyu en iyi biçimde yanıtlayabilecek olan yöntem veya yöntemler bileşimini yansıtmalıdır. Öğretmen ayrıca, araştırma sorularının aynı veya farklı yönlerinin cevaplanmasında nitel ve nicel analizlerinin birleştirilebileceğini ve birinin seçilmesinin diğerini engellemeyeceğinin de altını çizmelidir. Verileri sayısal olarak topladıktan sonra, verilerimizin genel görüntüsünü almak için yapabileceğimiz şeylerden ilki, sayıları en iyi biçimde bir grup olarak tanımlayabilecek tekli ölçülere bakmaktır; bunu yapmak için merkezi eğilim ölçüleri olarak adlandırdığımız birimleri kullanırız. 10.1. Merkezi eğilim ölçüleri Merkezi eğilim ölçüleri; tekli değişkenli bilgileri ortalama, mod veya ortanca biçiminde bir sayıda özetlemek için kullanılır. Çalıştığımız grupla ilgili olarak genel resmi görebilmek için fazla miktardaki verileri bu tekli ölçülerde toplayabiliriz (ortalama, mod veya ortanca). Ortalama, mod ve ortanca, topladığımız veriler için bizlere tek bir merkezi bilgi sağlar. Bu ölçüler, elle veya bilgisayar yazılımları yardımıyla otomatik olarak hesaplanabilir. Ortalama (aritmetik ortalama) Merkezi eğilim ölçüleri arasında ilki ve en çok kullanılanı ortalama veya aritmetik ortalamadır, bazen yalnızca ortalama olarak kullanılır. Şimdi, çocuklar tarafından yaşla ilgili 5 kişiden toplanmış veri dizisiyle ilgili örneği inceleyelim, çocukların yaş dağılımı ise: : 4, 6, 8, 7, 7’dir. Ortalamayı hesaplamak için, dağılımdaki her bir yaşın toplamını bulmamız gerekmektedir; yani: 4+6+8+7+7 ve bu rakamı, haklarında veri topladığımız çocuk sayısına bölmeliyiz, ki bu sayı bizim örneğimizde 5’tir. Topladığımız veri için yaş ortalaması 6.4’tür. Elde ettiğimiz bu tek rakam, ilk bakışta elimizdeki verilerle ilgili iyi 124 bir fikir vermektedir; ancak ortalamanın büyük oranda uç değerlerden etkilendiğini göz önünde bulundurursak, yine de dikkatli olmamız gerekmektedir. Uç değer terimi ne ifade etmektedir? Eğer yukarıdaki örneğe bir veri daha ekleyerek, nerdeyse emeklilik yaşına gelmiş olan (59) öğretmenin yaşını da dâhil edersek, elde ettiğimiz yeni dağılım şu şekilde olacaktır: 4, 6, 8, 7, 7, 59. Ortalamayı hesaplamak için yukarıda takip ettiğimiz adımları kullanarak: 6 sayıyı toplarız, 4 +6+ 8+ 7+ 7+ 59 = 121 ve sonra Bu sayıyı dağılımdaki kişi sayısına böleriz, 121/6= 20.1 yaş. İkinci dağılımdan elde ettiğimiz ortalama 20 yaş, ilk dağılımdan elde ettiğimiz ortalama yaş olan 6.4’ten oldukça yüksektir. Dağılımdaki kişilerin çoğunluğu 8 yaşın altında olmasına rağmen, yaş ortalamasının 20 olması, genel durumla ilgili bizleri yanıltmaktadır; çünkü uç değer olan 59, dağılımı orantısız bir biçimde etkilemiştir. Dağılımımızı tanımlamak için kullanabileceğimiz diğer iki merkezi eğilim ölçüsü mod ve ortancadır. Mod Mod, dağılımdaki en yaygın olan sayıdır. Bir önceki yaş dağılımında mod, iki kez tekrar ettiği için 7’dir. Ortanca Ortanca, ortadaki değerdir; bu durumda vakaların yarısı aşağıda, yarısı da yukardadır. Ortancayı bulmak için değerler en büyükten en küçüğe doğru sıralanır Eğer değerler tek sayıysa, ortaya doğru sayarız. Örnek: 4, 6, 7, 7, 8 dağılımı için ortanca 7 yaştır. Eğer değerler çift sayı ise, ortadaki 2 değeri toplar ve 2’ye böleriz. Örnek: 4, 6, 7, 7, 8, 59 dağılımında, 7+7’yi toplayarak 2’ye böleriz. Ortanca, 7 yaştır. 125 Dağılımımızın genel görüntüsünü yansıtan tekli merkezi eğilim ölçülerinin yanı sıra, toplanan verilerle ilgili bilgilerin özetlenmesi için değişim ölçüleri de kullanılabilir. 10.2. Değişim ölçüleri: Değişebilirlik ve yüzdelikler Değişebilirlik, dağılımın merkez etrafındaki yayılması olarak tanımlanır. Mesela; ilkokulun önünde bekleyen yedi kişilik ilk gruptaki insanların yaşları 5, 10, 20, 30, 40, 50 ve 55’tir. Ortalama ve ortanca 30’dur. Anaokulun önünde bekleyen yedi kişilik ikinci bir grubun yaşları ise 25, 26, 27, 30, 33, 34 ve 35’tir. Bu grup için de ortalama (210/7=30) ve ortanca (30) aynı olmasına rağmen; ilkokul önünde bekleyen grubun yaşları, anaokulu önünde bekleyen ikinci gruba kıyasla, merkezden daha uzağa yayılmıştır. Yani dağılımın değişebilirliği daha fazladır; bu demek oluyor ki, birinci gruptaki dağılım, ikinci gruptakine kıyasla merkezden daha uzağa yayılmıştır. Birinci grubun değişebilirliğinin fazla olması, grupta yaşları birbirine yakın olmayan veya birbiriyle aynı olmayan bireylerin bulunduğuna işaret etmektedir. Bir değişim ölçüsü olarak, değişebilirlik bizlere sunulan verilerin sosyal açılımlarını anlamamızda yardımcı olabileceği için önemli bir ölçüdür. Şimdi, iki farklı okuldaki aile gelirleriyle ilgili bir örneği inceleyelim. Okul A’da, yıllık aile gelirlerinin ortalama ve ortancası 7,700 Euro’dur ve sıfır değişim vardır; yani tüm ailelerin gelir miktarı eşittir. Okul B’deki aile geliri ortalama ve ortancası aynıdır; ancak ailelerin %95’i 6,000 kazanırken, %5’i 40,000 Euro kazanmaktadır. A ve B okullarındaki ölçümleri kıyasladığımızda, Okul A’daki ailelerin gelir seviyelerinin eşit olmadığını görürken, Okul B’deki ailelerin eşit seviyede gelirleri olduğunu söyleyebiliriz. Değişebilirlik nasıl ölçülür? Değişebilirliğin ölçülmesinde kullanılan yollardan bir tanesi dağılım aralığı ve yüzdelik dilimlerdir: Dağılım aralığı En düşük ve en yüksek rakamlara dağılım aralığı denir. Örneğin; ilkokul önünde bekleyen yaşları 5, 10, 20, 30, 40, 50, 55 olan yedi kişinin dağılım aralığı 5-55’tir.dağılım aralığı genellikle bir 126 dağılımdaki en düşük ve en yüksek değerler olarak tanımlanır. Bu örnekte, en düşük değer, en küçük yaş 5 ve en yüksek değer, en büyük kişinin yaşı ise 55’tir. Yüzdelik dilim Yüzdelik dilim, “dağılımın içinde bulunan belirli bir alandaki rakamdır” (Neuman 2003, 337). 50’nci yüzdelik dilim ortancadır. Bir dağılımı tarif etmek için 25’inci ve 75’inci veya 10’uncu ve 90’ıncı yüzdelik dilimleri kullanabiliriz. Örneğin, 25’inci yüzdelik dilim, dağılımın %25’inin sahip olduğu sayı, bu belirli sayıya veya bundan daha az sayıya sahip olanları belirtmektedir. Bu yüzdelikler nasıl hesaplanmaktadır? Elimizde 100 çocuğun test sonuçları varsa ve biz 25’inci yüzdeliği hesaplamak istersek; öncelikle aldıkları puanları sıralarız ve en alttan başlayarak 25’inciye kadar sayarız. Eğer toplam 100 değilse, bir yüzde tabanı ayarlarız. Nicel analizlerde, frekans dağılımları, değişkenlerle ilgili bilgileri özetlemekte en çok kullanılan gereçlerdir. Bir tek değişkenle ilgili (tek değişkenli) veya iki değişkenle ilgili (çift değişkenli) bilgileri toplayabiliriz. Frekans dağılım tablolarını nasıl oluştururuz? Bunu, bilgisayar yazılımlarını kullanarak tek bir komutla bir veya daha fazla değişkenli frekans dağılımlarını hazırlayabiliriz. Eğer elimizle çizerek bir tablo oluşturmamız gerekirse; aşağıdaki adımları takip ederiz: Tüm değişken sınıflarını listeleyin. Aşağıdaki örnekte, ebeveynlerin eğitim durumları ile ilgili dört sınıf listeledik: ilkokul, ortaokul, üniversite, yüksek lisans Ham verilerdeki vakaların ait olduğu sınıfın yanına bir işaret koyun Her sınıf için koyulan işaretleri toplayın Eksik bilgileri düşünün (bu soruya yanıt vermemiş olan katılımcı sayısı) Tüm sınıfları ekleyin Ham sayıları yüzdelik dilimlere çevirebilirsiniz 127 Kutu 10.1: Tablo 1: Ebeveyn Eğitim Durumuyla İlgili Tek Değişkenli Frekans Dağılımı Eğitim Seviyesi İlkokul Kişi Sayısı 3 Yüzde (%) 1.1 Ortaokul 123 51.3 Üniversite 84 34.8 Yüksek Lisans 30 12.7 TOPLAM 240 100 Yukarıdaki örnekte (bkz. Kutu 10.1), ebeveynlerin eğitim durumunu ölçen değişken süreksizdir ve dört sıralı sınıftan oluşmaktadır: ilkokul, ortaokul, üniversite, yüksek lisans. Süreksiz değişkenler, sabit veri sayısından oluşur, bu örnekte 4 değer vardır. Değişken, ilkokuldan yüksek lisanda kadar dağılan, önceden belirlenmiş dört değerden birine sahip olabilir. Ancak; ebeveyn eğitimleri ayrıca okulda geçirdikleri yıl sayısına göre de ölçülebilir. Bu değişken ölçümünde, önceden belirlenmiş değerler yoktur; ancak değişken, herhangi bir rakamsal değer alabilir. Süreksiz değişken yerine, şimdi değerleri dört sınıfla sınırlandırılmış olmayan (süreksiz değişkende sınırlıydı), sürekli bir değişken elde etmiş oluruz; ancak değerlerin sayısı devamlı ve aralıksız bir bütünde makul olarak sonsuz olabilir. Sürekli değişkenlerden oluşan frekans dağılımları oluşturabiliriz; ancak tabloda yer alacak olan sonsuz sayıdaki değerler, analiz için faydalı olabilecek herhangi bir özet sağlamayacaktır. Frekans dağılımları, yararlı özet tabloların oluşturulabilmesi için, tercihen sınırlı sınıf sayısına sahip, süreksiz değişkenleri kullanmalıdır. Ancak; frekans dağılımları için sürekli değişkenleri, süreksiz değişkenlere çevirebiliriz. Eğer ebeveynlerin eğitim durumunu kaydeden değişkenimiz, okulda geçirdikleri yıl sayısı (sürekli) olarak ölçülseydi; sonradan herhangi bir sınıf sayısı oluşturabilir ve bunları süreksiz değişkenlere dönüştürebilmek için sıralı olarak dağılım aralığına göre tanımlayabilirdik. Örnek: İlkokul: 1-6 yıl arası eğitim Ortaokul: 7-12 Üniversite: 13-17 Yüksek lisans: 18 ve üzeri 128 Daha sonra, verilerimizi ait oldukları 4 sınıfa göre yeniden sınıflandıracağız. Bu şekilde, sürekli bir değişkeni süreksize çevirir veya dönüştürürüz ve frekans dağılım tablolarını oluşturabiliriz. Aşağıda (bkz. Kutu 10.2), toplanmış fakat henüz analiz edilmemiş veri anlamına gelen ham verileri gösteren bir tablo yer almaktadır. Yaş, sürekli bir değişken örneğidir ve cinsiyet ile eğitim de süreksiz değişkenlerdir. Her sırada, bir tek vaka veya bir kişi için toplanmış veriler bulunmaktadır. Her sütunda ise bir değişkenle ilgili veriler sunulmuştur. Kutu 10.2: Tablo 2: Ham Veri Örneği Vaka Yaş Cinsiyet Eğitim 01 25 K İlkokul 02 36 E Üniversite 03 40 E Üniversite 04 41 E Ortaokul 05 50 K Yüksek Lisans 06 30 E Ortaokul Tek değişkenlilerin yanı sıra, iki veya üç değişkeni özetlemek için de frekans dağılım tabloları hazırlanabilir. Aşağıda (bkz. Kutu 10.3), vakaların aynı anda iki değişkene göre düzenlendiği çift değişkenli bir tablo örneği verilmiştir. Kutu 10.3: Tablo 3: Cinsiyete Göre eğitim Seviyesi İçin Çift Değişkenli Frekans Dağılımı Eğitim Seviyesi İlkokul Erkek (%) 0.5 Kadın (%) 1 Ortaokul 30 20 Üniversite 35 40 Yüksek Lisans 15 8 129 Yukarıda Tablo 1’de sunulan veriler; 240 kişi arasından ebeveynlerin eğitim seviyesini gösteren yalnızca bir değişkeni vurgulamaktadır. Tablo 3, her bir eğitim seviyesi için cinsiyet dağılımını gösteren fazladan bir değişken içermektedir. Dört eğitim seviyesinde de kadın ve erkek dağılımları eşit midir? Yoksa kişilerin eğitim seviyelerine dayalı olarak bir cinsiyet ayrımı mı görüyoruz? Analiz maksadıyla verilerin özetlenmesi ve sunumunda tek değişkenli veya çok değişkenli tablolar kullanılabilir. Verilerin özetlenmesi ve sunumunun daha görsel olması için grafikler de kullanılabilir. Verilerinizi özel bir bilgisayar yazılımına, örneğin temel tanımlayıcı nicel analizleri yapabilecek olan bir çalışma belgesine girdikten sonra, verilerinizi görselleştirmek için çeşitli grafikler oluşturabilirsiniz. En fazla kullanılan bilgisayar yazılımı, sizlerin tablo oluşturmanızda yardımcı olacak, kullanımı kolay, yapmanız gerekenlerin adım adım belirtildiği bir “grafik sihirbazı” sunmaktadır; ayrıca çubuk, çizgi, elma dilimli veya dağılım grafikleri gibi çeşitli grafikler arasından seçiminizi yapabilirsiniz. 130 Ebeveynlerin eğitim durumlarıyla ilgili olarak yukarıda Tablo 1’de verilen bilgiler, aşağıda elma dilimli bir grafik yardımıyla sunulmuştur (bkz. Kutu 10.4).Süreksiz değişkenimizin dört sınıfını gösteren her bir segman için ayrı bir renk kullanılmasının yanı sıra, her segmanın temsil ettiği net oranı ve veri dizisinde bulunan vakaların toplam sayısını da (genellikle N harfi ile gösterilir) elma dilimli bu grafikte görebilmekteyiz. Örneğimizde, veriler toplam 240 ebeveyn arasından toplanmıştır. Kutu 10.4: Grafik 1: Ebeveynler Eğitim Durumu Frekans Dağılımı Eğitim N=240 Yüksek Lisans, 12.70% 51.30% Ortaokul İlkokul, 1.10% Yüksek Lisans İlkokul Üniversite Ortaokul Üniversite, 34.80% 131 Süreksiz değişkenleri göstermek için kullanılan diğer bir grafik türü de bir veya iki değişkenli çubuk grafiklerdir. Aşağıdaki örnekte (bkz. Kutu 10.5), üç çubuğun yüksekliği, süreksiz üç değişkenin bulunduğu belli bir ekonomi sektöründe çalışan katılımcıların oranlarını görsel olarak yansıtmaktadır: kamu ve yarı-hükümet, özel ve diğer veya belirtilmemiş. Kutu 10.5: Grafik 2: Ekonomi Sektörlerine göre Çalışma Frekans Dağılımı İstihdam Sektörleri N=270 80 71 Yüzde 60 40 26 20 3 0 Kamu, Yarı-Hükümet Özel İş Sektörü 132 Diğer Bir defada iki değişken hakkındaki bilgileri gösteren (yıllık kişisel brüt gelir ve cinsiyet) aşağıdaki grafikte (bkz. Kutu 10.6), yalnızca veri grubumuzu tarif etmekle kalmayıp, aynı zamanda iki değişken arasındaki ilişkiyle ilgili analitik sorular da sorabiliyoruz. Gelir, cinsiyet gibi demografik özelliklere bağlı mıdır? Veya kişisel gelir cinsiyetten bağımsız mıdır? Yalnızca kadın veya erkek olmak, gelir düzeyiniz üzerinde belirleyici midir? Bunlar, iki değişkenli bir frekans dağılım grafiğine bakan kişiler tarafından sorulması muhtemel analitik sorulardır. Kutu 10.6: Grafik 3: Gelirin Cinsiyetle Oranı ile ilgili İki Değişkenli Frekans Dağılımı Çubuk Grafiği Yıllık Kişisel Brüt Gelir 60 50 50 40 48 36 Erkek 30 Kadın 22 21 20 11 10 7 5 0 7000'e Kadar 7,001-15,000 15,000120,000 133 20,000 üzeri Kutu 10.7: Alıştırma ve Etkinlik Fikirleri 1.Merkezi eğilim ölçüleriyle ilgili çalışma (Neuman 2003’ten uyarlanmıştır) Çocuklara, okul gazetesinde çalıştıklarını söyleyin ve onlardan, 6 aylık bir yoğun okuma kursunu tamamlamış bazı öğrencilerin okuma düzeyleri hakkında bir rapor hazırlamalarını söyleyin. 30 çocuğun okuma testinden aldığı ham puanlar aşağıda verilmiştir (Muhtemel dağılım aralığı 0-100) Çocuklardan, üç merkezi eğilim ölçüsünü hesaplamalarını ve bir paragrafla bu ölçüleri yorumlamalarını isteyin. (anlamayan öğrenciler için ortalama, ortanca ve mod arasındaki farkı anlatabilirsiniz). 30 çocuğun aldığı okuma test puanları 75 65 10 90 85 90 15 20 75 75 95 5 20 70 65 75 80 10 75 60 50 15 15 80 75 85 45 90 70 65 2.Tablo ve grafiklerden veri yorumlama çalışması Çocuklara, tablo ve grafiklerle verilerin aktarıldığı kaynakları bulabilecekleri bir liste verin. Hükümet veya Avrupa Birliği (Eurobarometre) istatistikleri, gazeteler, Gallup Kurumu ( http://www.gallup.com/poll/) gibi web sayfaları olabilir. Onlardan bir tablo veya grafik kesmelerini, yazdırmalarını veya çoğaltmalarını isteyerek, kendilerine sunulan verilerden hangi verileri ve sonuçları çıkardıklarıyla ilgili bir paragraf yazmalarını söyleyin. Çocukların Bilmesi Gerekenler Nelerdir? Ortalama, ortanca ve mod hesaplama, Aralık ve yüzdelikleri hesaplama Bir veya iki değişkenli tablo oluşturma Tablo veya grafiklerde sunulan verileri yorumlayabilme 134 10.3. Özet Nicel veri analizi hakkındaki bu ünitede; ortalama, tek bir değişken ile ilgili bilgileri, mod ve ortanca biçiminde özetlemek için kullanılan merkezi eğilim ölçüleri incelenmiştir. Ünitede ayrıca, dağılım aralığı ve yüzdelik dilimler gibi değişim ölçüleri üzerinde de durulmuştur. Son olarak, ünitede iki değişken ile ilgili bilgilerin (frekans dağılımları) nasıl özetleneceği ve tablo veya grafikler kullanılarak verilerin nasıl sunulacağı ele alınmıştır. 135 Ünite 11 ETKİLİ RAPOR YAZMAK EĞİTİM HEDEFLERİ Bir rapor hazarken gerekli olan hususlara vakıf olmak Araştırma raporu yazarken, okuyucuyu da göz önünde bulundurmanın öneminin farkına varmak. Etkili bir rapor yazarı olabilmek için neleri unutmamak gerektiğini öğrenmek. Bu ünitede, araştırma bulgularının etkili bir biçimde rapor haline getirilmesi için gerekli olan hususlara kısaca değineceğiz. Araştırma bulgularını hazırlamanın çeşitli yolları olmasına rağmen, bir araştırma raporunun hazırlanması, araştırmacılar tarafından en sık kullanılan yaklaşımdır ve bu nedenle bu konuya daha fazla yer ayıracağız. 11.1. Yazılı bir rapor hazırlamak Araştırma raporunun sunumu, etkili bir şekilde yazabilmenin önemli bir unsurudur. Etkili olabilmek için, raporda “fikirlerin bir mantık sırasına göre ve tutarlı olması gerekmektedir. Bu; cümleler ve paragraflar arasında bağlantılar olduğu için, tüm raporun bir bütün oluşturduğu anlamına gelir” (www.unilearning.uow.edu.au/effective/1b.html). Dil etkili bir biçimde kullanıldığında, okuyucunun dikkati doğrudan metine odaklanır. Sunum esnasında, bir projenin nasıl yürütüleceğini öğrenen öğrenciler, bulgularını daha geniş bir dinleyici kitlesine gösterme fırsatı yakalarlar. Bu, yalnızca onların sahip olma (araştırmalarına) hislerini geliştirmekle kalmaz, aynı zamanda kendilerine olan güvenlerini de arttırır (Kellett 2005: 119). Böyle bir becerinin erken 136 yaşlarda kazanılması, çocukların kendi bulgularını yazma ve sunma konusuna daha aşina olmasını sağlar. Bu, zamanla piyano çalmak veya araba kullanmak gibi olur: ne kadar fazla çalarsanız, o kadar iyi olursunuz. Bu nedenle, öğrencilerin yazma ve sunum becerilerini ilkokulda geliştirmeye başlaması çok önemlidir. Daha önce de değindiğimiz gibi; rapor yazmak, sürecin bir parçasıdır. Önce bir konu buluruz, sonra araştırma sorularını hazırlarız, ilgili literatür taramasını yaparız ve daha sonra verilerimizi toplar ve analiz ederiz. Raporumuzu yazmak için hazır olduğumuzda, önce okuyucularımızın kim olacağına karar veririz, bu şekilde raporumuzu hazırlarken onları aklımızdan çıkarmayız. 11.2. Okuyucularınızı tanıyın Öğrenciler bir araştırma çalışması yürütebilir ve bulgularını değişik dinleyici gruplarına sunabilirler. Bulgularını; sınıf arkadaşlarına, hükümet yetkililerine veya bir konferansa katılan dinleyicilere sunabilirler. Bu nedenle, raporunuzu yazmanız ve verileri buna uygun olarak sunabilmeniz için dinleyicilerinizin kim olduğunu bilmek önemlidir. Dinleyicilerinizle ilgili olarak göz önünde bulundurmanız gereken iki husus vardır: 1) Eğer okuyucularınızın bildiklerinden daha fazlasını biliyor olduklarını farz ederseniz, onların akıllarını karıştırırsınız ve 2) Eğer dinleyicilerinizin bilgilerini küçümserseniz, onları sıkabilirsiniz. Her iki durumda da sorun yaşarsınız. Bu nedenle; dinleyicilerinizin kim olduğunu önceden bilmeli ve raporunuzu, onların seviyesine göre sunmalısınız. Aşağıda, yazmayla ilgili önemli noktaları gösteren çerçeve, öğrenciler için tasarlanmıştır. Bunlar, etkili bir rapor hazırlayabilmek için tüm araştırmacıların akıllarından çıkarmaması gereken temel noktalardır. Bu çerçeveyi çoğaltarak, raporlarını tasarlamadan önce öğrencilerinize dağıtabilirsiniz; böylece, yazım süreçlerinde bu noktaları her zaman göz önünde bulundurabilirler. 137 Kutu 11.1: Yazma süreciyle ilgili ipuçları Yazmayla ilgili İpuçları1 Amacınızı tanımlayın Rapor yazmanın ana maksadı, anlatmak ve ikna etmektir. Öncelikle ne yaptığınız ve neden yaptığınızın yanı sıra ne bulduğunuzu tarif etmek istersiniz. Sonra, okuyucularınızı, bu sonuçlarla ilgili olarak uygun bir yorum yaptığınıza ikna etmek istersiniz. (Yorum: Araştırma çalışmalarında ‘neden’ gerçekten çok önemlidir, okuyuculara araştırmanın bakış açısını yansıtır ve çalışmaya bir bağlam kazandırır.) Anlaşılır bir biçimde yazın İyi bir açıklayıcı yazının temelinde düşünce ve ifadenin anlaşılır olması yatar. Bu; fikirlerinizi, gereksiz ve karışık yazılardan kaçınarak, aynı zamanda iletmek istediğinizi kesin bir biçimde söylemeye çalışmanız anlamına gelmektedir. Anlaşılır, mantıklı ve kesin bir biçimde sunulan fikirleri takip etmek ve anlamak daha kolaydır. Özlü olun Kısa kelime ve kısa cümlelerin okuyucu tarafından anlaşılması daha kolaydır. Her cümlede, tamamlanmış bir düşünce; her paragrafta da tamamlanmış bir konu/tema aktarmanızı tavsiye ederiz. Kesin olun Kesin olmak; söylemek istediklerinizi anlatmak için doğru kelimeleri seçmek demektir. Dil bilgisi kurallarına uyun Dil bilgisi kurallarına dikkat etmeniz önemlidir. Bunları göz ardı ederseniz okuyucunun dikkatini dağıtabilirsiniz ve aynı zamanda yazarın kalitesi ve profesyonelliği ile ilgili okuyucuların fikirlerini olumsuz yönde etkileyebilirsiniz. Tarafsız yazın ‘Büyük kelimeler’ kullanmayın. İnsanları tarafsız ve önyargısız bir biçimde tanıtacak kelimeler seçin. İnsanlara karşı cinsiyet, cinsel eğilim, ırk veya etnik grup, sakatlık veya yaş temelinde önyargı oluşturacak kelimeleri kullanmaktan sakınmalısınız. Bilimsel yazılar, üzerinde çalışma yapılan grup veya gruplarla ilgili imalı veya alakasız değerlendirmeler içermemelidir. Örn: Bir cümlede, tüm insanları anlatırken, “kadınlar ve erkekler” kelimelerini tercih etmek daha doğru olur. 1 Yazmayla ilgili ipuçları kutusu, Amerika Psikoloji Derneği Yayın Elkitabı’nda (5. Baskı). (1994) yer alan ipuçları ışığında hazırlanmıştır. 138 11.3. Araştırma raporunun yapısı: Raporun gövdesi şu bölümlerden oluşur: Başlık sayfası, özet giriş, yöntemler, sonuçlar, tartışma, sonuçlar ve özet ile referanslar. Başlık sayfası Bir araştırma raporunun ilk sayfası başlık sayfasıdır. Başlık sayfası, raporun ne hakkında olduğunu (örn. başlık) ve araştırmanın kimin tarafından yapıldığını (örn. Yazar(lar)) gösterir. Başlık sayfası, raporunuzun belki de en önemli yanıdır; çünkü okunacak ilk şey budur. Yayın El Kitabı’nda; “başlık, belgedeki ana fikri basit bir şekilde özetlemelidir, eğer mümkünse, üsluplu bir şekilde. Ana temanın kısa bir ifadesi olmalıdır ve araştırılan asıl değişkenleri veya kuramsal konuları ve bunlar arasındaki ilişkiyi belirtmelidir”. Başlık yalnızca bilgilendirici değil, aynı zamanda kısa da olmalıdır (10-12 kelime). En önemlisi de başlığın araştırmanın içeriğini mümkün olduğunca açık bir biçimde anlatmasıdır. Literatür taraması yapan okuyucular genellikle ‘anahtar kelimeleri’ kullanarak araştırmalarını yaparlar; bu nedenle başlığınızda doğru kelimeleri kullandığınızdan emin olun. Özet Özet; araştırma raporunun içerik ve hedefinin yer aldığı, bir paragraflık bir özettir. Özet, raporun ikinci sayfasında yer alır ve başlık olarak Özet yazılır. İyi bir özet yazmak zor bir iştir. Bu zorluğun üstesinden gelebilmenin en iyi yolu, bunu en son yazmaktır. Giriş Giriş bölümünün iki temel amacı vardır: Araştırma sorusu veya soru dizilerini tanıtmak ve araştırmacının bu soruları neden yanıtlamaya çalıştığını açıklamak ve Çalışmanın neden yapıldığını ve amacını açıklamak. 139 Yöntem Bu bölüm, çalışmanızı yürütmek için kullandığınız yöntemi anlatır. Okuyucuların, araştırmanın nasıl yürütüldüğünü anlayabilmesi için yeterince detay verilmelidir. Bu bölümde ayrıca, çalışmada benimsenen etik ilkeleriyle ilgili ayrıntılar da yer almalıdır. Sonuçlar Bu bölümde, girişte ortaya konan sorular, toplanan verilerin analiz edilmesi yoluyla cevaplandırılır. Tartışma Bu bölümde, okuyucuların verilerin ne anlam ifade ettiğini anlayabilmesi için sunulan araştırma bulguları yorumlanır. Araştırma bulgularının bir anlam kazandığı ve araştırma sorularına bilgilendirici cevaplar sunulmasını sağlayan bölümdür. Sonuçlar ve özet Bu bölümde, daha önce sunduğunuz argümanları tekrarlamadan, her şeyi kısa bir biçimde sonuca bağlamalısınız. Çalışmanın kısa bir özeti raporun sonunda verilebilir, bazı durumlarda da “yönetici özeti” olarak, raporun başında yer alabilir. Referanslar “Alıntı yapılan Referanslar” bölümü, raporda kullanılan tüm referansların tam alıntılarını gösterir. Araştırma raporlarında kullanılan hemen hemen tüm referanslar dört çeşit kaynaktan alınır: dergi makaleleri, kitaplar, yeniden basılmış kitaplardaki üniteler ve internet kaynakları. Dergi referanslarında; yazar(lar), yayın yılı, makale adı, dergi adı, cilt numarası ve sayfa numaraları yer almalıdır. Kitaptan yapılan alıntılarda; yazar(lar), basım yılı, ad, kitabın yayınlandığı şehir ve yayıncı yer almalıdır. Yeniden basılmış kitaplardaki ünitelerden yapılan alıntılarda; ünite yazarının adı, yayın yılı, yayınlandığı şehir ve yayıncı yer almalıdır. Elektronik ortamda yayınlanan bir dergiden yapılan alıntıda; alıntının yapıldığı tam internet adresi yer almalıdır. 140 Öğretmen Için Ipuçları Çocuklara, araştırma raporu yazmayı öğretmenin en iyi yolu, onlara gerçek bir rapor yazdırmaktır. Çocuklar, projelerini tamamlama aşamasına geldiklerinde ve rapor yazmaya hazır olduklarında, sınıfı gruplara ayırarak, her gruba raporun bir bölümünü tamamlama görevi verebilirsiniz. Her bir grup, daha sonra, kendi sorumluluğundaki bölümü sınıfın geri kalanına sunacaktır; dinleyiciler, grupların üzerinde çalıştıkları bölümleri geliştirebilmeleri için yapıcı yorumlar yapacaktır. Çocuklarla yapılabilecek diğer bir alıştırma ise; onlara “kötü” araştırma raporları vermektir (hayali olarak oluşturulmuş); bu raporlarda bazı bölümler eksik olabilir veya raporlar yanlış biçimde yapılandırılmış olabilir veya dili anlaşılmaz olabilir. Çocuklar, bu raporları nasıl geliştirebileceklerini tartışırken, eğlenebilirler. Bu; onların yazma becerilerini geliştirmenin eğlenceli ve tehdit unsuru taşımayan bir yoludur. 11.4. Özet Bu ünitede, yazılı bir raporun yazım ve yapılandırma süreci üzerinde özellikle durularak, etkili bir biçimde yazabilmek için gerekli olan önemli hususlar ele alınmıştır. Ünitede ayrıca, rapor yazarken, okuyucuların da dikkate alınması gerektiğinin altı çizilmiştir. 141 Ünite 12 ARAŞTIRMA BULGULARININ DAĞITILMASI EĞİTİM HEDEFLERİ Uygun hedef kitleleri belirlemek Sosyal araştırma bulgularını sunmanın çeşitli yollarını anlatmak Araştırma bulgularını dağıtmanın çeşitli yollarını anlatmak. 12.1. Giriş Tüm sosyal araştırma çalışmalarının bir amacı vardır. Araştırmacılar bazen, insanların dikkatlerini belirli konulara veya sosyal sorunlara çekmek isterler. Ve bazen, böyle konu ve sorunlar için çözümler sunmak isterler. Ancak; araştırmalar dağıtılmazsa, yapacakları sosyal etki de oldukça sınırlı olur (Baker 1999: 450). Sosyal araştırmaları dağıtmanın bazı yolları vardır. Ancak, sosyal araştırmaların nasıl dağıtılacağına karar vermeden önce, hedef kitlemizin kim olduğuna ve hangi okuyuculara ulaşmak istediğimize karar vermeliyiz. 12.2. Okuyucuları dikkate almak Araştırma çalışması, okuldaki bir dersin bir parçasıysa, sonuç da muhtemelen öğretmeninize vereceğiniz bir rapor olacaktır. Eğer araştırma daha genel olarak okulla ilgili bir konu üzerinde yoğunlaşıyorsa, hedef kitleniz okul müdürü, öğretmenler ve okuldaki diğer öğrenciler olabilir. Eğer araştırma önemli bir sosyal konu ile ilgiliyse ve profesyonel araştırma ekipleri tarafından yürütülmüşse; araştırma ekibi bilimsel dergilerde makaleler yayınlayabilir, bulgularını ilgili konferans ve seminerlerde sunabilirler ve basın 142 aracılığıyla kamuoyuna duyurabilirler. Hedef kitlenizin kim olduğuna karar vermenin yanı sıra, okuyucularınızın konuyla ilgili bilgi seviyesini de dikkate almanız gerekmektedir. Eğer insanların gerçekte bildiklerinden daha fazla şey biliyor olduklarını varsayarsak, sonuçta onların kafalarını karıştırabiliriz. Öte yandan, eğer onların bilgi seviyelerini küçümsersek, bu sefer de onları sıkma tehlikesiyle karşılaşırız. Araştırmacıların, bulgularını projelerinde yardımcı olan katılımcılara da dağıtması etik açısından beklenen bir husustur. 12.3. Dağıtım için potansiyel hedefler Araştırmacıların, stratejilerini belirlemeden önce her zaman kendilerine, dağıtım için potansiyel hedeflerin kim olduğu ile ilgili bazı sorular sormaları gerekmektedir: Kimler araştırma sonuçlarını öğrenmek isteyebilir? Kimler sonuçları kullanabilir? Araştırmayla ilgili bilgilendirilmesi gereken herhangi bir kurum var mı (örn. Bazı bakanlıklar veya yetkililer, ilgili bir araştırma kurumu, belediye vb.)? Yukarıdaki sorular ışığında araştırmacılar, araştırma bulgularını dağıtacakları hedeflerin bir listesini hazırlayabilirler. Araştırma çalışmasını çocuklar yürütüyorsa (ve çalışmalarının konusuna bağlı olarak), okul yönetimi ve belediye gibi hedefler seçebilirler ve hatta eğer araştırma bulguları bir şekilde ilgilendiriyorsa, siyasetçiler ile politika yapıcıları da hedef olarak seçebilirler. 12.4. Dağıtım teknikleri Araştırma projeleri birkaç yolla ve değişik formatlarda farklı kitlelere sunulabilir. Bu: Yazılı materyaller PowerPoint sunumları Video kayıtları ve sesli raporlar Web siteleri Dağıtım için uygun olan diğer gereçler aracılığıyla yapılabilir. 143 Yazılı materyaller Sosyal araştırmalar genellikle araştırma raporlarıyla dağıtılırlar. Ancak; araştırma sonuçları broşür şeklinde hazırlanarak da dağıtılabilir veya okullarda çocuklar tarafından makale şeklinde hazırlanarak okul gazetesinde ve çocuk dergilerinde yayınlanabilir. Okuyucu isteklerine yer veren özel bir köşenin olduğu günlük gazeteler veya çocuk sayfaları da çocuk araştırmacıların daha geniş bir kitleye ulaşmasını sağlayabilir. PowerPoint sunumları Araştırma sonuçları sözlü sunum yoluyla da dağıtılabilir. Bu bağlamda, PowerPoint sonuçların düzenli bir biçimde sunulması için kolay ve yararlı bir yoldur (Bkz. Kutu 12.2). Günümüzde çocukların bilgisayar kullanmadaki yetenekleri göz önünde bulundurursak; animasyon ve resimlendirme için hazırlanmış özel yazılımlarla ilginç slâytlar hazırlayarak, bu sürece yaratıcı bir biçimde dâhil olabilirler. Çocuklar ayrıca PowerPoint kullanarak; tablo, çubuk veya elma dilimi grafikleriyle nicel araştırmaları; alıntı, resim ve hatta video formatında da nitel sonuçları sunabilirler. Kutu 12.1: PowerPoint Sunum Örneği Nicel ve nitel sonuçların PowerPoint kullanılarak nasıl sunulabileceğini basit bir örnekle görelim: Günümüzde çocukların çok fazla televizyon seyrettikleri bilinen bir gerçektir. Pek çok çocuk, her gün zamanlarının önemli bir kısmını TV önünde geçirmektedir. Genç bir araştırmacı olan Rosa’nın, çocukların TV alışkanlıklarını merak ettiğini varsayın; Rosa, akranlarının günde kaç saatlerini çeşitli programları izleyerek geçirdiklerini araştırmaya karar verir. Araştırmasını yapabilmek için dört araştırma katılımcısı (iki kız ve iki erkek) ve üç farklı TV programı sınıfı seçer (çizgi film, film ve diziler). Araştırma tamamlandıktan sonra, araştırma bulgularını dağıtmak için PowerPoint sunumu yapmaya karar verir. Nitel ve nicel bölümleri ayırır ve ilki için tablo, elma dilimli ve çubuk grafikler, ikincisi için ise resim ve alıntılar kullanır. 144 Nicel araştırmaların tablo, elma dilimli grafik ve çubuk grafikler kullanılarak sunumu: : PowerPoint’te tablo ve grafiklerin kullanılması, diğer MS Ofis Programlarındakine benzer; Excel programında grafik hazırlamakla aynıdır. Bu tabloları PowerPoint kullanarak hazırlamak için bazı adımları izlemeniz gerekmektedir: PowerPoint ana sayfasını açın. “ekle”ye ve sonra “tablo” bölümüne tıklayın ve ortaya çıkan verileri kullanarak istediğiniz grafiği oluşturun. Grafik ve diğer görsel imajları kullanmak, çocukları sunum hazırlamaya teşvik etmek için etkili bir yoldur. Aynı zamanda, çocuklara ve diğer şahıslara araştırma bulgularının ne anlam ifade ettiğini anlamalarında yardımcı olmanın da iyi bir yoludur. Öte yandan, günümüz çocukları yüksek bilgisayar becerisine sahip oldukları için araştırma bulgularının sunumunda PowerPoint kullanmak oldukça mantıklıdır. Kutu 12.2: Tablo A TV İzleme Alışkanlığı 100 Günlük TV İzleme S üresi (Dakika) 80 60 Çizgifilm 40 Film 20 Dizi 0 John Jenny Alice Jack Araştırma Katılımcıları Araştırmaya katılan dört kişi arasından, Alice TV seyrederek daha çok vakit harcamaktadır ve en fazla çizgi filmleri izlemektedir. Aşağı 145 yukarı tüm katılımcılar aynı süreyi TV izleyerek geçirmektedir; ancak erkekler, kızlara oranla daha az çizgi film izlemektedir (Bkz. Kutu 12.3, Tablo A). Kutu 12.3: Tablo B- Çubuk Grafiği TV İzleme Alışkanlığı Jack Araştırma Alice Katılımcılar Jenny ı Çizgifilm Film John 0 50 100 150 200 Dizi Günlük TV İzleme Süresi (Dakika) Aynı rakamları, yukarıdaki çubuk tabloda gösterildiği gibi göstermek de mümkündür (Bkz. Kutu 12.4, Tablo B). Resim ve alıntılar kullanılarak nitel sonuçların sunumu: Nicel sonuçların sunumunda resin ve diğer imgeler veya görüşmelerden yapılan alıntıların yanı sıra PowerPoint de kullanılabilir. Bir bulguyu göstermek için, öğrenciler ilgili resim, fotoğraf veya bir çizgi film kahramanını, aşağıda gösterildiği gibi sunumlarına ekleyebilirler. Genel olarak resimler, belirli konuları anlatabilmek için güçlü yollardır; çünkü hedef kitle üzerinde güçlü bir izlenim bırakabilirler. Aynı biçimde, görüşmelerden yapılan alıntılar da görüşme yapılan şahısların orijinal ve muhteşem fikirlerini göstermek için kullanılabilir. Aşağıda, nitel bulguların sunumunda resim ve alıntıların nasıl kullanılabileceği ile ilgili örnekler yer almaktadır (Bkz. Kutu 12.5 ve Kutu 12.6). 146 Kutu 12.4: Örnek A: Resimler Araştırma Katılımcılarının En Fazla Beğendikleri Çizgi Kahraman: Winnie the Pooh Çocukların TV izleme alışkanlıkları hakkında yaptıkları araştırma sonucunda, araştırma katılımcıları, Winnie the Pooh’u en sevdikleri çizgi film kahramanı olarak tanımlamışlardır. Kutu 12.5: Örnek B: Alıntılar Görüşmeye katılanlara “en sevdiğiniz çizgi film kahramanı hangisidir ve neden?” sorusu yöneltildiğinde: “Ben Spiderman izlemeyi seviyorum; çünkü Spiderman yanmıyor!” Diğer katılımcı ise soruyu; “Tüm çizgi film kahramanları yenilmezdir. Bir de dayak yemek istemiyorum, bu nedenle çizgi film izliyorum.”, şeklinde yanıtlamıştır. Bu iki alıntı, çocukların en sevdikleri çizgi filmlerle ilgili düşüncelerini yansıtan bir örnek olarak sunulabilir. Video kayıtları ve sesli raporlar Araştırma sonuçlarının metin halinde dağıtılması zorunlu değildir. Video kayıtları veya sesli raporlar gibi görsel yöntemler de araştırma bulgularının dağıtılması için kullanılabilir. Bu dağıtım yöntemleri, çocukların yaratıcı ve yenilikçi olabilmeleri için pek çok fırsat sunmaktadır. Bu gereçlerin kullanılması, yazma becerileri hâlâ daha 147 sınırlı olan küçük çocukların araştırma bulgularını dağıtmaları için de oldukça iyi bir yöntemdir. Web siteleri Çocukları hedef alan çeşitli konularla ilgili milyonlarca web sitesi vardır. Bu web siteleri, çocuklarla ilgili çeşitli konularda uzman olan yetişkinler tarafından tasarlanmıştır. Çocuklar için tasarlanan bazı web siteleri, onlara okul ödevlerinde yardımcı olmayı hedeflerken, diğerleri de onlara bazı önemli konularda bilgi vermeyi, bazıları ise eğlendirmeyi hedeflemektedir. Yetişkinlerin yardımıyla, çocuklar da kendi basit web sitelerini tasarlayabilir ve araştırma bulgularını web sitelerinden dağıtabilirler. Dağıtım için uygun olan diğer gereçler Bir TV veya radyo programına katılmak, araştırma bulgularını dağıtmak için ilham verici bir yol olabilir. Yerel bir TV veya radyo istasyonu, çocuk araştırmacıları konuk etmekle ilgilenebilir. Bazı TV kanallarında çocuklar için özel programlar yayınlanmaktadır; bunlar, araştırma bulgularını dağıtmak için güzel bir mecra oluşturabilir. Yakın bir üniversitedeki eğitim veya çocuklukla ilgili bir seminer/konferansa da katılmak iyi bir seçenek olabilir. Son olarak; çocuk dernekleri veya sivil toplum örgütleri tarafından düzenlenen planlanmış etkinlikler de sunum yapabilmek için çocukların ulaşabileceği mekânlardan biri olabilir (Kellett 2005: 127). Çocukların Bilmesi Gerekenler Nelerdir? Hedef kitlenin kim olacağına karar vermek çok önemlidir, Yazılı bir araştırma raporu hazırlamak, araştırma bulgularını dağıtmak için en fazla kullanılan yoldur; ancak tek yol değildir ve araştırma bulgularını dağıtmanın alternatif yolları vardır, PowerPoint sunumları, çocukların hazırladığı web siteleri ve diğer dağıtım gereçleri, araştırma bulgularının dağıtılması için görsel olarak daha ilgi çekici olabilirler. 148 Çocuklara Konuyu Anlatmak Için Ipuçları Çocuklarla, araştırma sonuçlarını nasıl sunmak istediklerini tartışın. Çocuklarla birlikte, araştırma bulgularının dağıtılabileceği potansiyel hedef kitleleri tartışın ve karar verin. Çocuklara; araştırma bulgularını yaratıcı bir biçimde dağıtabilecekleri yollar bulmalarında yardımcı olun. Mesela bir poster hazırlamak veya basit bir belgesel hazırlamak gibi; ancak her zaman konuya ve çocukların ulaşabileceği araçlara bağlı olarak önerilerde bulunun. 12.5. Özet Sosyal araştırma projeleri, araştırma sonuçlarını farklı kitlelere ulaştırabilmek için çeşitli yazılı ve görsel malzeme üretirler. Çocuklar, araştırma bulgularını medya da dahil olmak üzere konuyla ilgilenen kurumlar ve platformlar aracılığıyla çeşitli yollarla dağıtabilirler. Her halükarda, uygun kitle dikkatli bir biçimde seçilmeli ve uygun sunum formatları kullanılmalıdır. Okuyucu kim olursa olsun, konu ne olursa olsun; asıl önemli olan insanların dikkatini çekmektir. 149 Terimler Sözlüğü Eylem Araştırması: sosyal değişim yapma isteğiyle hareket edilen ve yeni bilgilerin üretilmesinin altını çizen özel bir uygulamalı araştırma türüdür. Uygulamalı Sosyal Araştırma: belirli bir ihtiyaç veya soruna hitap etmek için bilgi edinmek özel maksadıyla yürütülen araştırma türüdür. Sınıf: aynı fenomene aitmiş gibi görünen belirli bir kavram demetinin sınıflandırılmasını gösterir ve farklı kavramsal düzeylerden oluşur. Kodlama: Kodlama, ham verilerin analiz edilmesi ve düzenlenmesidir. Verileri kodlamanın yalnızca bir yolu yoktur; bunun yerine çeşitli tarz ve adımlar mevcuttur. Araştırmacı veriler üzerinde çalışırken, verileri düzenleme sürecine yardımcı olabilmesi için veri segmanlarını belirli kodlarla tanımlar. Kavram: Toplumdaki bazı fenomenleri tanımlayan kavramsal etiketlerdir; genellikle belirli kuramlarla ilgilidirler. Durumsallık soruları: “Cevap veren kişinin cevabına bağlı olarak bir başka soruya geçtiği bir anket araştırma sorusudur.” (Neuman 2003, 532). Yüz yüze görüşmeler: Görüşmeyi yapan kişinin, katılımcıyla şahsen bir araya gelerek ona sorular sorduğu ve cevapları kayıt ettiği anket türüdür. Saha Araştırması: İnsanları doğal ortamlarında incelemeye, yani yaşadıkları ve birbirleriyle etkileşimde oldukları ortamlarda araştıran yöntemsel bir yaklaşımdır. 150 Saha Notları: Bir saha araştırmacısı tarafından sahadan toplanan tüm verilerdir. Bu veriler arasında, sosyal etkinlik ve etkileşimlerin gözlemlenmesi sonucu tutulan notlar, konuşma veya insanlarla yapılan görüşmeler yer alır; harita, şema, fotoğraf, ses ve görüntü kayıtları gibi veri biçimlerinin yanı sıra belirli bir alanda yapılan çalışmalardan doğrudan elde edilen veri biçimlerini de içerir. Memo (Kısa not): Memolar; araştırmacılar tarafından veri analizi sürecinde alınan ve genellikle bir kuramsal fikri irdeleyen notlardır. Araştırmacılar, ortaya çıkan veya parlayan bir fikirle ilgili ilk düşüncelerini yazabilmek için genellikle kodlama sürecine ara verirler; memolar üzerinde genellikle yeniden çalışılır ve bunlar nihai rapora entegre edilir. Yöntem: tüm araştırma tasarımının mantıklı, sistematik ve tutarlı kararlar alınarak nasıl yürütüldüğü anlamına gelir; böylece araştırma, geçerli ve güvenilir bulgular elde ettiği hususundaki eleştirilere de karşılık verebilir. Açık uçlu ve kapalı sorular: Açık uçlu sorular herhangi bir yanıt sınıfı içermezken, kapalı sorular, yanıt verenlere birtakım yanıt sınıfı sunar. Katılımcı gözlemi: Araştırmacının üzerinde çalıştığı grubun etkinliklerini gözlemleyerek hem de bu etkinliklere katılarak veri toplamak için kullandığı tekniktir. Açıklama (inceleme) sorusu: “Muğlak bir cevabı netleştirmek, eksik bir cevabı tamamlamak, veya ilgili bir cevabı temin etmek için yapılan nötr bir istek” (Neuman 2003, 295). Saf veya Temel Sosyal Araştırma: dünyayla ilgili anlayışımızı, diğer bir ifadeyle dünya hakkındaki bilgilerimizi arttırmak için yürüttüğümüz araştırma türüdür; ancak, belirli bir sosyal konu veya problemi çözmek için başlı başına bir girişim değildir. Güvenirlik: herhangi bir çalışma veya araştırma gerecinin tutarlılığını, istikrarını ve tekrar edilebilirliğini değerlendirir. 151 Yanıt Sınıfları: Kapalı sorularda yanıt verenler için sunulmuş olan yanıt seçenekleridir. Örneklem ebadı: Araştırmacının ana kitle için genelleme yapması ve kullanması için daha büyük bir gruptan seçilen vakaların sayısıdır. Basit rasgele örneklem: araştırmacının bir örneklem çerçevesi oluşturduğu ve ana kitledeki tüm örneklem unsurlarının eşit seçilme şansına sahip olabilmesi için tamamen rasgele bir süreç kullandığı rasgele bir örneklemdir. Ölçek: “herhangi bir değişkenin, bir süreklilik içerisindeki yoğunluğu, yönü, seviyesi veya gücünü ölçmek için anket araştırmalarında kullanılan nicel bir veri ölçüm türüdür. Çoğu, sıralı ölçüm seviyesindedir” (Neu50man 2003, 544). Katılımcılar tarafından yanıtlanan anketler: Görüşmecilerin yardımı olmaksızın, katılımcıların yanıtlaması için dağıtılan anket formlarıdır. Sosyal Araştırma: İnsanların sosyal davranışlarını, yani insan davranışlarının sosyal bir bağlamda meydana geldiği şekliyle, anlaşılmasına yönelik yapılan araştırma türüdür. Tabakalandırılmış örneklem: araştırmacı tarafından öncelikle karşılıklı olarak özel ve ayrıntılı olan sınıfları belirleyerek, sonra örneklem çerçevesini bu sınıflara ayırdığı ve her sınıftan vakalar seçmek için rasgele seçme tekniğini kullandığı rasgele bir örneklemdir. Sistematik örneklem: araştırmacının, bir örneklem aralığı kullanarak örneklem çerçevesindeki her x’inci (örneğin 7’nci) vakayı seçtiği rasgele bir örneklemdir. Geçerlik: çalışmanın, araştırdığını savunduğu hususla ilgili olarak gerçek bulgular sunma kabiliyetini değerlendirir. Değişken: değişen bir kavram veya özelliktir. Bir değişkenin değer sınıfı, onun nitelikleridir. Bağımsız değişken, genellikle bağımlı bir değişken üzerinde sonuç etkisi yaratır. Bağımlı ise; değerleri bağımsız bir değişken tarafından değiştirilen değişkendir. 152 Yararlı Kaynaklar Faydalı Elektronik Kaynaklar Amerika Antropoloji Derneği, Elektronik belge, http://www.aaanet.org/ Amerikan Sosyoloji Derneği, Elektronik belge, http://www.asanet.org/ Ekonomik ve Sosyal Araştırma Konseyi Elektronik belge, http://www.esrcsocietytoday.ac.uk/ Uluslar arası Sosyoloji Derneği, Elektronik belge, http://www.isa-sociology.org/ Sosyal Bilimlerde Etik: Bir Kaynakça, Elektronik belge, www.web-miner.com/socsciethics.htm Pek çok profesyonel kurumun araştırmacıları için kendi hazırladıkları etik davranış kuralları vardır ve bu kurallar temel olarak kendi disiplinlerinin etiğiyle ilgilidir. Amerika Sosyoloji Derneği Etik Davranış Kuralları; sosyologların mesleki ve bilimsel çalışmalarıyla ilgili göz önünde bulundurmaları gereken genel ilke ve değerlere yer vermektedir. Bu kaynak, öğretmen ve öğrenciler için oldukça faydalıdır. Yine; Sosyoloji Derneği ve Amerikan Antropoloji Derneği’nin web adreslerini de ziyaret edebilirsiniz. Sosyal Bilimlerde Etik: Bir Kaynakça da araştırma etiğiyle ilgili faydalı bir çevrimiçi kaynakçadır. Bu kurallar; disiplinlere özgü genel etik ilkeleri ve değerlerini belirtmektedir ve hem öğretmenler hem de öğrenciler için faydalı birer kaynak olabilirler. 153 Çocuk Araştırmaları Derneği (CRC) Elektronik belge, http://childrens-research-centre.open.ac.uk/ Bu web sitesinde, çocuklar ve gençler tarafından yürütülen orijinal araştırma çalışmaları yer almaktadır. Childnet Akademi Elektronik belge, http://www.childnetacademy.org/ Öğretmen ve çocukların kendi web sitelerini kurmalarında yardımcı olabilir. Bilgisayar Bilimi Öğretmeni Elektronik belge, http://blogs.msdn.com/alfredth/about.aspx Düşünce ve Bilgi web sitesi, çocukların kendi web taraycılarını oluşturmaları veya okulun web sitesini kurmaları ve diğer yararlı becerileri geliştirebilmelerinde yardımcı olmak için tasarlanmıştır. Bakınız Toplum Araştırmacısı olarak Çocuklar http://www.unicef.org/teachers/researchers A + Adım Adım Araştırma ve Yazma http://www.ipl.org/div/aplus/step1.htm Daniel Will-Harris tarafından hazırlanan Etkin Metin Yazma Yolları: http://www.efuse.com/Design/effective_writing.html Yazmayı Geliştirmek 5-14, HM Okul Müfettişleri Raporu, İskoçya İdari Eğitim Bakanlığı: http://www.hmie.gov.uk/documents/publication/imwr.htm Öğrencileri Yazmaya Yönlendirmek, Paul Collis: http://www.basicskills.co.uk/sharingpractice/schools/detail.php?SharingPracticeID =1683206713 Yukarıdaki elektronik belgelerin tümü, makale yazarken veya çocukların yazım sürecini geliştirmek için kullanılabilecek genel ve belirli ilkeler sunmaktadır. Çocuklar, araştırma raporlarını hazırlarken 154 bu bilgilerden (ilkeler ve ipuçları) yararlanabilirler. Bu elektronik siteler, çocuklara önemli öğrenim araçlarının yanı sıra genç araştırmacıların bir araştırma çalışması yapabilmek ve bunu yazabilmek için izlemesi ve uygulaması gereken adımlarla ilgili bilgi de sunmaktadır. Gençler Hakkında Büyük Habr; Gerçekten Interneti Çalışmak ve Araştırmak için mi Kullanıyorlar? DeNomme Elektonik Belge, http://www.courses.unt.edu/efiga/HistoryAndEhnography/DeNom meFieldwork5960.doc Saha çalışması yapmak isteyen çocukların, saha çalışması tabanlı bir proje örneği sunan bu belgeyi okumaları tavsiye edilir. Etnografi Kaynakçası Elektronik belge, http://www.courses.unt.edu/efiga/HistoryAndEthnography/Ethnog raphyBibliography.htm Bu web sitesinde etnografi ile ilgili önemli okuma parçaları yer almaktadır. Özgür Çocuk Projesi Elektronik belge, www.freechild.org Bu web sitesinde; gençlerin yön verdiği sosyal değişim eylemleri de dahil olmak üzere gençlerin araştırmaya katılmaları hakkında faydalı bilgiler ve birçok ilgili kaynak bulunmaktadır. Yaşam Boyu Bilgisayar Becerileri Elektronik belge, http://www.useit.com/alertKutu/computer-skills.html Öğrencilere bilgisayar becerileri öğretmekte ve onların web sitesi hazırlama, internet üzerinden iletişim, intranet ve diğer etkileşimli ortamların yanı sıra, sunumlarını geliştirmek için PowerPoint programını nasıl kullanacakları konularında rehberlik etmektedir 155 Topluluk huzurunda konuşma yapma ipuçları http://www.aresearchguide.com/3tips.html Bu elektronik belgede, araştırmacılar tarafından hazırlanan bilgileri bir topluluk huzurunda sunarken kullanılabilecek olan tüm önemli teknikler yer almaktadır. Nitel veri sunumları http://www.nova.edu/ssss/QR/QR2-3/presenting.html Bu elektronik belgede, araştırmacının nitel analizleri sunarken takip etmesi gereken adımlar yer almaktadır. Nitel Mülakat Elektronik belge, http://web.clas.ufl.edu/users/ardelt/Aging/QualInt.htm Bu elektronik belgede, nitel mülakatlarda kullanılabilecek önemli ilkeler yer almaktadır. Çocuklar için Arama Motorları Elektronik Belge, http://searchenginewatch.com/showPage.html?page=2156191 Bu web sitesinde çocuklar araştırma yaparak, faydalı bilgilere ulaşabilirler. Sitede, çocuklara uygun olmayan içerikler yasaklanmıştır. "Bir şeyler Acayip kokuyor ... " Saha Çalışması hakkında Notlar Elektronik belge, http://www.partapuoli.com/Texts/Something_smelled.htm Bu belgede, yazarın deneyimlerine dayalı olarak saha araştırması süreci anlatılmaktadır. Öğretmen Köşesi Elektronik belge, http://www.relabs.org/research Bu web sayfası, Kıbrıslı araştırmacılar tarafından kurulmuş ve geliştirilmektedir. İlgili öğretmenler, Kıbrıs ve yurtdışındaki diğer öğretmenler tarafından yürütülen araştırma örneklerini indirebilirler. Öğretmenler, kendi araştırma önerileri ve yöntemlerini belirlerken, bu örneklerden fikir edinebilirler. Bu sitede ayrıca yazılımlar ve Eylem Araştırmaları hakkındaki diğer sitelere bağlantılar gibi diğer değerli kaynakları da bulabilirsiniz. Öğretmenlere düzenli aralıklarla bu siteye 156 girerek değişiklikleri gözlemlemeleri ve yeni materyalleri indirmeleri tavsiye ederiz. Çocuk Araştırmaları Üniversitesi Elektronik belge, http://www.csca.org.cy/cru/page.php?bid=1 Bu web sitesi; Kıbrıs’taki öğrenci ve eğitimcilerin çocuklar tarafından yürütülen araştırma örneklerini görebilecekleri, sosyal araştırma ile ilgili malzemelere ulaşabilecekleri ve etkileşimli bir biçimde araştırmayla ilgili konular üzerinde tartışabilecekleri bir ortam sunmaktadır. Posterle sunum tasarımı için ipuçları: http://www.pop.psu.edu/info-core/library/posters.htm Araştırma çalışmalarını, poster sunumu olarak sunmak isteyen araştırmacılar bu web sitesinde ilgili tüm bilgilere ulaşabilirler. Yazmak: Etnografik Çalışmalarınızı Şekillendirin Elektronik belge, http://jan.ucc.nau.edu/~sg7/eng521spring02/ethnography521.html Bu elektronik belgede, etnografik bir yazı yazmak için gerekli tüm adımlar tarif edilmektedir. FAYDALI KİTAPLAR Blaikie, Norman. 2001 Designing Social Research. London: Polity. Bu kitapta, sosyal araştırma çalışmaları yapan araştırmacılar tarafından takip edilmesi gereken adımlarla ilgili bilgiler yer almaktadır. Cleveland, William 1994 The Elements of Graphing Data. Hobart Press. “Grafik sihirbazı” yazılımın grafiksel kapasitesinin ötesine geçerek, grafik verileri ile ilgili bilgilerini derinleştirmek isteyen öğretmenler için ileri seviyede bir kitaptır. 157 Coffey, Amanda and Paul Atkinson 1996 Making Sense of Qualitative Data: Complementary Research Strategies. Thousand Oaks, CA: Sage Publications. Bu, veri analiz süreci hakkında okuyucuya uygulamaya yönelik tavsiyelerde bulunan mükemmel bir yayındır. Okuyucuya; çeşitli nitel analizlerin yanı sıra veri yorumlamasıyla ilgili değişik tarzlar da sunulmaktadır. Gilbert, Nigel. 2001 Researching Social Life. London: Sage Yayınları. Bu kitapta, “sosyal hayat” kavramı anlatılmakta ve açıklanmaktadır. Yazar, sosyal varoluş ile ilgli bazı tanım ve fikirleri özellikle birbirinden ayırarak, okuyucunun sosyal kuramı ve bunun sosyal araştırmalarda nasıl kullanıldığını anlamasında yardımcı olmaya çalışmaktadır. Frankfort-Nachmias, Chava and David Nachmias 1992 Research Methods in the Social Sciences, London: Edward Arnold,. Bu faydalı ciltte; maliyet-fayda oranı, araştırma hakkı ile katılımcının mahremiyet hakkı arasındaki çatışma ve bilgilendirilmiş onay ile gönüllü katılım gibi konular da dahil olmak üzere sosyal araştırmalarda ortya çıkan etik ikilemlere değinilmektedir. Foddy, William. 1993 Constructing Questions for Interviews and Questionnaires: Theory and Practice in Social Research. Cambridge University Press. Bu kitap, mülakatlarda dikkat edilmesi gereken ilkelerin araştırmacılar tarafından anlaşılabilmesine yardımcı olabilecek bir kaynaktır. Okuyucuya ayrıca mülakat sürecinin önemini ayrıntılı bir biçimde açıklamakta be mülakat sırasında araştırmacılar tarafından kullanılabilecek yöntemler ele alınmaktadır. 158 Hallowell, Nina, Julia Lawton and Susan Gregory, eds. 2004 Reflections on Research: The Realities of Doing Research, Buckingham. Open University Press. Bu kitapta esas olarak bazı sosyal araştırmacıların deneyimleri aktarılmaktadır. Araştırma projelerinin oluşumu ve ampirik araştırma yaparken karşılaşılan uygulamaya yönelik ve etik güçlükler gibi önemli konuların altı çizilmektedir. Hammersley, Martin and Paul Atkinson 1995 Ethnography. London: Routledge. Bu kitap, etnografik araştırma ilkeleriyle ilgili temel örneklere yer verilmektedir; analiz, yorumlama ve etnografik rapor yazımına pek çok sayfa ayrılmıştır. Israel, Mark and Iain Hay 2006 Research Ethics for Social Scientists. London: Sage, Bu kitap; öğrencilere konuyu tanıtmakta ve uygulamada araştırma etiği ile ilgili temel bilgileri sunmaktadır. Kitapta; etikle niçin ilgilendiğimiz, temel etik ve normatif yaklaşımların, kural ve ilkelerin neler olduğu sorularına cevap aranmaktadır ve ayrıca farklı ülkelerdeki etik kurallarına yer verilmektedir. Neuman, Lawrence 2003 Social Research Methods: Qualitative and Quantitative Approaches. 5’inci Baskı. Allyn & Bacon. Bu, sosyal araştırma yöntemleri hakkında kolay okunur ve yapılandırılmış bir kitaptır. Öğretmenler, sosyal araştırma yapmakla ilgili bilgilerini şekillendirirken bu kitaptan önemli ölçüde faydalanabilirler. Kitapta, çocuklarla bile kullanabileceğiniz bol örnek ve mükemmel resimler yer almaktadır. Kellett, Mary. 2005 How to Develop Children as Researchers: A Step-by-Step Guide to Teaching the Research Process. Paul Chapman Publishing. Öğretmenlere yol gösterebilmek için bir eğitim el kitabı olarak da kullanılabilecek olan bu muhteşem kaynak sayesinde; öğretmenler, etkileşimli sınıf faaliyetleri ve oyunlar hakkında fikir edinebilirler ve 159 sınıfta kullanabilecekleri kaynakları bu kitaptan çoğaltabilirler. Kitaptaki ünitelerle ilgili özetler http://childrens-researchcentre.open.ac.uk web sitesinde yer almaktadır. Kvale, Steinar 1996 InterViews: An Introduction to Qualitative Research Interviewing. Thousand Oaks, CA: Sage. Kitap; görüşme sanatı hakkında basit ve uygulamaya yönelik teknik tavsiyeler sunmaktadır. McNiff, Jean 2005 Action Research for Teachers: A Practical Guide. David Fulton Publishers. Bu kitap; eylem araştırması hakkında daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyen eğitmen ve öğrenciler için oldukça faydalıdır. Kitapta, eğitmen ve öğrencilerin belirli görevleri yerine getirirken kendi yeteneklerine daha fazla güvenmelerini sağlayacak gerekli araştırma araçlarını sunmaktadır. Mandel, Steve 1990 Effective Presentation Skills. California: Kogan Page Ltd. Bu kitap, araştırma bulgularını etkili bir biçimde sunabilmeniz için ihtiyacınız olan becerilere atıfta bulunmaktadır. Neuman, Lawrence W. 2003 Basis of Social Research: Quantitative and Qualitative Approaches, Pearson Education. Sosyal araştırma yöntemleri hakkında başlangıç seviyesinde ancak kapsamlı bir kitap. Nardi, Peter M. 2003 Doing Survey Research: A Guide to Quantitative Research Methods, Allyn & Bacon. Özellikle anket araştırmaları üzerinde yoğunlaşan bu kitap bu özel yöntemle ilgili ve bunu takip eden anket sonuçlarının nicel analizi ile ilgili daha ayrıntılı bilgi edinmek isteyen öğretmenler için faydalı olacaktır. 160 Neuman, Lawrence 2003 Social Research Methods: Qualitative and Quantitative Approaches. 5’inci Baskı. Allyn and Bacon. Bu kitap, genel araştırma yöntemleri arasında, anket araştırmalarının nasıl yapıldığıyla ilgili daha fazla bilgi edinmek isteyen öğreymenler için faydalı olacaktır (16 ünite yer almaktadır). Etik Kuralları, İkincil Analiz için Kaynaklar ve Terimler Sözlüğü gibi faydalı ekleri de bulunmaktadır. nitel veriler hakkındaki bölümde, iki analiz türünü karşılaştırmak için bir temel sunulmaktadır. Perks, Robert and Alistair Thomson, (editörler). 1998 The Oral History Reader. 2’nci Baskı. London: Routledge Sözlü tarihe ayrılmış bir kitaptır. İçinde aynı zamanda görüşme, görüşmeye katılan şahısları dinleme yolları, sözlü tarihte kadın, topluluk araştırması ve sözlü tarihlerin yorumlanmasına ait bazı bölümler de bulunmaktadır. Richardson, Laurel 1990 Writing Strategies: Reaching Diverse Audiences. Newbury Park: Sage. Bu kitapta; akademik, edebi, öykü, hikaye gibi çeşitli yazı türlerine yer verilmektedir. Salkind, Neil 2000 Exploring Research. Prentice Hall. Genel olarak araştırma yöntemleri ile ilgili olan ve içinde anket araştırmaları için bir ayrı bir bölüm bulunan bu kitap, sosyal bilimler araştırma yöntemleri genel bağlamında, özellikle bu tür araştırma üzerinde yoğunlaşmak isteyen öğretmenler için faydalı olacaktır. Silverman, David, (editör). 2004 Qualitative Research: Theory, Method, and Practice. 2’nci Baskı. London: Sage Publications Ltd. Nitel araştırmayla ilgili kitabın geliştirilmiş ikinci baskısı. İçinde nitel görüşme, odak grup görüşmeleri, nitel veri analizleri ve gözlemlerle ilgili bölümler de yer almaktadır. 161 Wolcott, Harry F. 2001 Writing up Qualitative Research. 2’nci Baskı). Thousand Oaks, CA: Sage Publications, Inc. Kitap; araştırmacılar ve öğrencilere nitel verilerini yazmalarında ve yorumlamalarında yardımcı olmaya çalışmaktadır. Her ne kadar tarzlar hakkında bir el kitabı olmada da kitaoda yazma üslupları ve rapor yazımı sırasında araştırmacıların karşılaştığı yaygın sorunlarla ilgili örnekler sunulmaktadır. 162 Referanslar Agar, Michael 1980 The Professional Stranger: An Informal Introduction to Ethnography. Academic Press, Inc. Alderson, Priscilla 2000 Children as Researchers: The Effects of Participation Rights on Research Methodology. In Research with Children: Perspectives and Practices. P. Christensen and A. James, (editörler). S. 241 257. London: RoutledgeFalmer. Arber, Sara 1993 Designing samples. In Researching Social Life. N. Gilbert, baskısı. S. 68 92. London: Sage. Arksey, Hilary and Peter Knight 1999 Interviewing for Social Scientists. London: Sage Yayınları Ltd. Baker, Therese L. 1999 Doing Social Research. 3’üncü Baskı. USA: McGraw-Hill College. Berg, Bruce L. 2007 Qualitative Research Methods for the Social Sciences. 6’ncı Baskı. Boston: Pearson Education, Inc. Bernard, Russell 1995 Research Methods in Anthropology: Qualitative and Quantitative Approaches. 2’nci Baskı. Sage Yayınları. Boyden, Jo and Judith Ennew 1997 Children in Focus: A Manual for Participatory Research with Children. Stockholm: Radda Barren. 163 British Educational Research Association 2004 Revised Ethical Guidelines for Educational Research. Elektronik Belge, http://www.bera.ac.uk. Burns, Robert B. 2000 Introduction to research methods. London: Sage. Charmaz, Kathy 2006 Constructing Grounded Theory: A Practical Guide Through Qualitative Analysis. London: Sage Yayınları Ltd. Cohen, Louis, and Manion Lawrence 1995 Research Methods in Education. New York: Routledge, 4’üncü Baskı,. Coles, Robert 1997 Doing Documentary Work. New York: Oxford Üniversite Yayınları. Collier, John and Malcolm Collier 1992 Visual Anthropology: Photography as a Research Method. Albuquerque: New Mexico Üniversite Yayınları. Dunaway, David K. and Willa K. Baum, eds 1996 Oral History: An Interdisciplinary Reader. 2’nci Baskı. Thousand Oaks, Calif.:Sage Yayınları. East Midlands Oral History Archive Information Sheet #9 Oral History in Schools. Elektronik belge, http:// www.le.ac.uk/emoha Eisenhart, Margaret. A. & Howe, Kenneth. R. 1992 Validity in Educational Research. In The Handbook of Qualitative Research in Education. M. Le Compte, W. Millroy, and J. Preissle, editörler. S. 642-680. San Diego: Academic Yayınları. 164 Fielding, Nigel 1993 Qualitative Interviewing. In Researching Social Life. N. Gilbert, editör. London: Sage Yayınları. Fontana, Andrea and James H. Frey 2000 The Interview: From Structured Questions to Negotiated Text. In Handbook of Qualitative Research. 2’nci Baskı. N. K. Denzin and Y.S. Lincoln, editörler. California: Sage Yayınları, Inc. Frisch, Michael 1991 A Shared Authority: Essays on the Craft and Meaning of Oral and Public History. Albany: SUNY Press. Gallup Örgütü Elektronik Belge http://www.gallup.com/poll/ Glesne, Corrine 2006 Becoming Qualitative Researchers: An Introduction. 3’üncü Baskı. Boston: Pearson Education, Inc. Heyl, Barbara Sherman 2001 Ethnographic Interviewing. In Handbook of Ethnography. P. Atkinson, A. Goffey, S. Delamont, J. Lofland and L. Lofland editörler. London: Sage Yayınları Ltd. Holstein, James A. and Gubrium, Jaber F. 2004 The Active Interview. In Qualitative Research: Theory Method and Practice. 2’nci Baskı David Silverman (editor). London: Sage Yayınları Ltd. James, Allison with Jenks Chris and Prout Alan 1998 Theorizing Childhood. New York: Teachers College Yayınevi. James, Allison and Prout Alan eds 1990 Constructing and Reconstructing Childhood: Contemporary Issues in the Sociological Study of Childhood. Basingstoke: The Falmer Press. 165 Kellett, Mary 2005 How to Develop Children as Researchers: A Step-by-Step Guide to Teaching the Research Process. Paul Chapman Yayınevi. Kellett, Mary 2004 Just Teach Us the Skills Please, We’ll Do the Rest’: Empowering Ten-Year-Olds as Active Researchers. Children and Society 18:329 343. Kellett, Mary 2005 How to Develop Children as Researchers: A Step-by-Step Guide to Teaching the Research Process. London: Sage Yayınları. Kirby, Perpetua 1999 Involving Young Researchers: How to Enable Young People to Design and Conduct Research. York: Joseph Rowntree Vakfı. LeCompte, Margaret. D. and Preissle, Judith 1993 Ethnography and qualitative design in educational research. 2’nci Baskı. San Diego: Academic Press. Lofland, John 1971 Analyzing Social Settings. Belmont, CA: Wadsworth. Moser, Claus. A. and Kalton, Graham 1979 Survey methods in social investigation. 2’nci Baskı. London: Heinemann Eğitim Kitapları. Milgram, Stanley 1963 Behavioral Study of Obedience. Journal of Abnormal and Social Psychology 67: 371 378. Morgan, David L. 1997 Focus Groups as Qualitative Research. 2nd edition. Qualitative Research Method Series, 16. California: Sage Yayınları, Inc. 166 Miles, Matthew B. and Michael Huberman 1994 Qualitative Data Analysis: An Expanded Sourcebook 2’nci Baskı. Sage Yayınları, Inc. Neuman, Lawrence 2000 Social Research Methods: Qualitative and Quantitative Approaches. 4’üncü Baskı. Allyn and Bacon. Neuman, Lawrence W. 2003 Social Research Methods: Qualitative and Quantitative Approaches. 5’inci Baskı. Boston: Allyn and Bacon. Neuman, Lawrence W. 2006 Social Research Methods: Qualitative and Quantitative Approaches. Boston: Pearson Education, Inc. Pelto, Pertti. & Pelto, Gretel. 1978 Anthropological Research: The Structure of Inquiry. 2’nci Baskı. Cambridge: Cambridge Üniversite Yayınları. Pring, Richard. 2000 Philosophy of educational research. London: Continuum. Patton, Michael Quinn 1990 Qualitative Evaluation and Research Methods, 2’nci Baskı. California: Sage Yayınları, Inc. Publication Manual of the American Psychological Association 1994 Washington, DC: American Psychological Association. Elektronik Belge, http://www.scribd.com/doc/2022356/Publication-manual-ofthe-American- Psychological-Association-5’inci Baskı. Qvortrup, Jens with Marjatta Bardy, Giovanni Sgritta, and Helmut Wintersberger, editörler 1994 Childhood Matters: Social Theory, Practice and Politics. Aldershot: Avebury. 167 Robson, Colin. 2002 Real world research: A research for social scientists and practitioners-researchers. 2’nci Baskı. Oxford: Blackwell. Save the Children 2004 So You Want to Involve Children in Research: A Toolkit Supporting Children’s Meaningful and Ethical Participation in Research Relating to Violence Against Children. Sweden: Save the Children (Çocukları Kurtarın). Sanjek, Roger 1990 Fieldnotes: The Makings of Anthropology. Ithaca, NY: Cornell Üniversite Yayınları. Silverman, David 1993 Interpreting Qualitative Data: Methods for Analysing Talk, Text and Interaction. London, Thousand Oaks, and New Delhi: Sage Yayınları. Spradley, James and David McCurdy 1972 The Cultural Experience: Ethnography in Complex Society. Science Research Associates, Inc. Strauss, Anselm and Juliet Corbin 1990 Basics of Qualitative Research: Grounded Theory Procedures and Techniques. London: Sage Yayınları, Inc. Tonkiss, Fran 2004 Using Focus Groups. In Researching Society and Culture. 2nd edition. C. Seale, (editör). London: Sage Yayınları Ltd. The European Social Survey 2002 Elektronik Belge, http://www.europeansocialsurvey.org/ UniLearning Effective Writing Elektronik Belge, http://unilearning.uow.edu.au/effective/1b.html 168 Katkıda Bulunanlar Hakkında Loucas Antoniou, şu an Sheffield Üniversitesi Sosyoloji Çalışmaları Bölümünde Sosyoloji doktora eğitimi almaktadır. Çocukların ev işlerine iştiraki ile ilgili doktora tezini hazırlamaktadır. Kıbrıslılık bağlamında, farklı zamanlarda çocukların vazifeleri ve çocukların ev işlerindeki deneyim tarihi çalışmalarıyla ilgilenmektedir. Aynı zamanda nesiller arası ve nesiller içi ilişkiler, cinsiyetin toplumsal yapısı ve çocukların topluma dahil edilmesi ile edilmemesi ile ilgili konularla da yakından ilgilenmektedir. ‘Küçük Eller: 20’nci Yüzyılda Çocukların Maden Çalışmalarına Katkıları’ (2004) isimli kitabın yazarıdır ve Spyros Spyrou ile ‘Mikrodouleies: 20’nci Yüzyılda Kıbrıs’taki Çocuk İşçiler’ (2005) isimli kitabı yazmıştır. Mehveş Beyidoğlu Önen bağımsız çalışan bir danışman ve eğitmendir. Şu an; meslek içi ve teknik eğitimi geliştirmeyi amaçlayan MEYAP (Meslek içi Eğitimi Yeniden Yapılandırma) İnsan Kaynakları bölümünde AB projelerinden sorumlu koordinatör olarak görev yapmaktadır. Kıbrıs’ta birçok araştırmada danışmanlık yapmış ve pek çok uluslararası projede eğitmen olarak görev almıştır. Chrystalla Ellina, siyaset bilimcisi, Çocukluk ve Ergenlik Araştırmaları Merkezi’nde (Lefkoşa, Kıbrıs) araştırma sorumlusudur. Araştırma yaptığı konu alanları arasında uluslararası kuruluşlar, Avrupa Birliği sosyal politikası, araştırma yöntemleri, cinsiyet politikaları ve karşılaştırmalı kamu siyaseti yer almaktadır. Birleşik Devletler ve Kıbrıs’ta lisans ve lisansüstü seviyelerinde Siyaset ve Sosyal Bilimler Araştırma Yöntemleri alanlarında ders vermiştir; ayrıca akademik deneyimini analist, danışman, değerlendirmeci, proje koordinatörü ve eğitmen olarak devam etmektedir. Tamamladığı son araştırma projesi; Kıbrıs’taki çocuk işçiler ve Avrupa Birliği’nde (AB) genç işçilerin korunması ve AB 94/33/EC no’lu Direktifin uygulanması hakkında ulusal bir rapordur. Kadın Haklarını Tanıtmak: Avrupa Birliği’nde 169 Cinsiyet Politikaları (Routledge 2003) isimli kitabın da yazarıdır. Iasonas Lamprianou uygulamalı Eğitim Araştırmaları, Ölçme ve değerlendirme konuları özel ilgi alanına girmektedir ve Manchester Üniversitesi’nde (İngiltere) doktora programını tamamlamıştır. Manchester Üniversitesi Eğitim Fakültesinde yüksek lisans dersleri vermiştir; ayrıca Pakistan Agha Khan Üniversitesi, Malt Üniversitesi ve Kıbrıs Pedagoji Enstitüsünde de dersler vermiştir. Şu an Manchester Üniversitesi Onursal Araştırma Görevlisi olan Iasonas, aynı zamanda Kıbrıs Avrupa Üniversitesi’nde de Yardımcı Doçent olarak görev yapmaktadır (Eğitim Araştırmaları ve Değerlendirme). 2004 senesinden beri Manchester Üniversitesi doktora öğrencileri için danışmanlık yapmaktadır. Dilek Latif, Lefkoşa’daki Yakın Doğu Üniversitesi’nde Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde okutman olarak görev yapmaktadır. Akademik ilgi alanları arasında barış çalışmaları, özellikle de bölünmüş toplumlarda barış ve uzlaşının sağlanması yer almaktadır. Kıbrıs’ta uluslararası desteklerle yürütülen iki toplumlu barış projelerinde danışman, araştırmacı ve eğitmen olarak yer almaktadır. Yapmış olduğu son araştırma, Oslo Uluslararası Barış Araştırma Enstitüsü’nün (PRIO) Kıbrıs Merkezi tarafından mali destek sağlanan Referandum sonrası Kıbrıs’ta Uzlaşı, Birlikte Var Olma ve Affetme Beklentisi isimli projedir. Spyros Spyrou Çocukluk ve Ergenlik Çalışmaları Merkezi direktörü ve Uluslararası Çocukluk ve Gençlik Araştırmaları Ağı başkanı ve Kıbrıs Avrupa Üniversitesi’nde antropoloji ve sosyoloji yardımcı doçenttir. Sosyal Antropoloji alanında doktorası bulunan Spyros Spyrou’nun araştırma konuları esas olarak çocuklar ve çocukluk üzerinde yoğunlaşmıştır, ayrıca aralarında BM, Susam Çalıştayı ve Ortak Zemin Arayışı gibi bazı uluslararası örgütler için de danışmanlık yapmaktadır. Spyros, ayrıca çocuklara sosyal araştırma yöntemlerinin öğretilmesiyle ilgili yapılan çalışmalara da aktif bir biçimde katılmaktadır. 170 Loizos Symeou, Kıbrıs Avrupa Üniversitesi Eğitim Bilimleri Bölümü’nde Eğitim Sosyolojisi ve Eğitim Araştırmaları Yardımcı Doçentidir. Şu an, aynı bölümün Başkanlığını da yürütmektedir. Çalışmaları ve yayınları özellikle okul-ebeveynçocuk ilişkileri ve bunların nasıl kültürel ve toplumsal sermaye ürettiği üzerinde yoğunlaşmıştır. Yapmış olduğu son araştırmada, ebeveyn ve çocukların ev ödevlerine yaklaşımları üzerinde durmaktadır, aynı zamanda Avrupa Komisyonu Comenius programı tarafından mali destek sağlanan bir proje olan ve Romen/Çingene çocuklar ve ailelerinin okul deneyimlerinin araştırıldığı bir çalışmayı da yürütmektedir. 171