sayi 37 k - Sağlik Ve insan Dergisi
Transkript
sayi 37 k - Sağlik Ve insan Dergisi
YAYIN DANIŞMA KURULUMUZ Prof. Dr. Ahmet Oğul ARAMAN İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ahmet SERPER Hacettepe Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ali İhsan DOKUCU Şişli Etfal Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Cerrahisi ve Çocuk Ürolojisi Klinik Başkanı Bülent AKARCALI Eski Sağlık ve Sosyal Güvenlik Bakanı Eski Turizm Bakanı Prof. Dr. Bülent ZÜLFIKAR İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü Pediatrik HematolojiOnkoloji Bilim Dalı Başkanı / Türkiye Hemofili Derneği Başkanı Prof. Dr. Cevdet ERDÖL Ankara Milletvekili Prof. Dr. Haydar SUR Biruni Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İskender PALA Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Metin DOĞAN Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. M. İhsan KARAMAN Türkiye Yeşilay Cemiyeti Başkanı, Medeniyet Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Murat TUNCER Hacettepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa SOLAK Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Necdet ÜNÜVAR TBBM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşleri Komisyonu Başkanı Adana Milletvekili Osman GÜZELGÖZ Sağlık Bakanlığı İletişim Koordinatörü Öznur ÇALIK TBMM Nüfus ve Kalkınma Grubu Başkanı Malatya Milletvekili Prof. Dr. Sabahattin AYDIN Medipol Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tevfik ÖZLÜ Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Başhekimi, Hasta Hakları ve Sağlıklı Yaşam Derneği (HAKSAY) Başkanı Prof. Dr. Tuncay DELİBAŞI Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi Klinik Şefi Prof. Dr. Uğur DİLMEN Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yunus SÖYLET İstanbul Üniversitesi Rektörü Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Üyesi Üniversite Hastaneleri Birliği Derneği Başkanı EDİTÖRDEN 3 Yılın Ardından… Sağlık ve İnsan Dergimiz elinizdeki Ocak 2015 (37.) sayısı ile 3 yılı geride bırakıyor ve 4. yılımıza adım atıyor. 2012 yılının Ocak ayında yola çıkarken “İnsanın Sağlığı ve Sağlığın İnsanı İçin” süreli bir yayın gerçekleştirecek olmanın zorluğunu biliyor ama kendimizi bu sorumluluğu üstlenmeye hazır hissediyorduk. Hepimiz için “her şeyin başı sağlık” diyebilmek ve bunun gereğini yerine getirebilmek önemliydi. Geriye dönüp baktığımızda bu anlamda önemli mesafeler kat ettiğimizi, ciddi ve istikrarlı bir dergiyi özenle büyüttüğümüzü gördük. Bu hepimizi fazlasıyla mutlu kılıyor ve heyecanımızı canlı tutuyor. Geride bıraktığımız 3 yılda “sağlık” alanında yine çok ciddi ve önemli değişikler yaşandı. Şüphesiz ki bunlardan en önemlisi Sağlık Bakanlığındaki nöbet değişimi oldu. Prof. Dr. Recep Akdağ’dan nöbeti devralan yeni Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu ile bütün bakanlık bünyesinde önemli değişiklikler yaşandı. Bakan Müezzinoğlu bir yandan Sağlıkta Dönüşüm Programı’nı kararlılıkla sürdürürken diğer yandan bazı yenilikleri uygulamaya koydu. Sağlık Bakanlığı bürokrasisindeki değişimler de bu çerçevede gerçekleştirildi. Sağlık ve İnsan olarak biz, geride bıraktığımız bu 3 yıl içerisinde kendi alanımızın en itibarlı, tutarlı, ciddi ve istikrarlı PRESTİJ dergisi olarak kabul edildik. Sektörün bütün paydaşlarının bunu samimiyetle dile getirmeleri hepimizi sevindirirken sorumluluğumuzun arttığının da bilincindeyiz. Kapak konularımız, dosya çalışmalarımız, portrelerimiz, röportajlarımız, film, kitap, hayatın içinden, kampus ve gezi yazılarımız, uzmanlarımızın sizler için kaleme aldıkları makaleler, araştırmalar, sektör haberlerimiz ve Sağlık Bakanlığının katkıları ile sunduğumuz bütün çalışmalar her zaman daha iyisini yapabilme heyecanımızın izlerini taşıyor. 2015 yılında da aynı anlayışla yolumuza devam edecek ve her sayısı bir öncekinden daha mükemmel bir dergiyi sizlere ulaştıracağız. Ocak 2015 sayımızda 2014 yılı ile ilgili kalıcı ve detaylı değerlendirmeleri dikkatinize sunuyoruz. Sağlık Bakanlığının 2014 faaliyet ve etkinlikleri, 2014 yılının sağlık haberleri değerlendirmeleri ve dergimizin 2014 yılı kapak konularından derlenen çalışmayı bu kapsamda değerlendirebilirsiniz. Sağlık Bakanımız Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun TBMM’ye bütçe sunumunda yaptığı önemli açıklamaları da bu sayımızda bulabileceksiniz. 2015’in bu ilk sayısında çok sayıda makaleye yer vermemiz de dikkatinizden kaçmayacaktır. 2015 yılının hepimiz için sağlık, huzur ve mutluluk yılı olmasını temenni ediyor, daha güzel sayılarda yeniden birlikte olmayı diliyoruz. Ayşe Aydın Sevgi ve Saygılarımızla… AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ Yıl: 4 Sayı: 37 • OCAK 2015 ®ISSN: 2146-829X ÜCRETSİZDİR. EsasMedya Ltd. Şti. adına /saglikinsandrg /saglikveinsandergisi www.saglikveinsandergisi.com www.saglikveinsandergisi.com dergi@saglikveinsandergisi.com Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü: M. Suat GÜZELGÖZ Genel Yayın Koordinatörü: Ayşe AYDIN Yayın Editörü: Esra ÖZ Hukuk Danışmanı: Av. Bekir EREN Kurumsal İletişim ve Reklam: Ensar ÜSTÜN Görsel Yönetmen Mustafa HORUŞ Grafik Tasarım: EsasMedya Tasarım Yayın İdare Merkezi: Aşağı Öveçler 1328. Sokak 15/3 Çankaya / Ankara Tel : 0312 472 44 63 Faks: 0312 472 44 83 Yayın Türü: Yaygın Süreli Basım Yeri: Şen Matbaa Özveren Sok. 25/B Demirtepe/ANKARA Tel : 0312 229 64 54 Basım Tarihi: Ocak 2015, ANKARA Kaynak gösterilmeden yazılar iktibas edilemez, alıntı yapılamaz. Yazılar yayınlansın, yayınlanmasın yazarlarına iade edilmez. Yazılarda kısaltma yapılabilir. Hukuki sorumluluk yazarlarına aittir. Yayınlanan reklamların hukuki sorumluluğu reklamverenlere aittir. 2015 Bütçesini TBMM Genel Kurulu’na Sunan 04 Müezzinoğlu’ndan Önemli Açıklamalar 06 Dünyada ve Türkiye’de Verem Hastalığı SAĞLIKTA 2014 11 50 Sağlıkta 2014 56 Şef Seatle’dan Günümüze Azmin Zaferi 74 Yeni Doğan Bebeklerde Sünnet 76 Parise Yolculuk haber 2015 BÜTÇESİNİ TBMM GENEL KURULU’NA SUNAN SAĞLIK BAKANI MEHMET MÜEZZİNOĞLU’NDAN ÖNEMLİ AÇIKLAMALAR: “TÜRKİYE’DEKİ SEZARYEN ORANLARI DÜNYA BİLİM ÇEVRELERİNDE BAŞIMIZI ÖNE EĞDİRECEK DÜZEYDE!” Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, bakanlığının 2015 bütçesinin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu ile TBMM Genel Kurulunda sunumu sırasında önemli açıklamalar yaptı. Sağlık Bakanlığının yürüttüğü çalışmalar ve gündemdeki önemli sağlık konuları hakkında konuşan Bakan Müezzinoğlu Türkiye’deki sezaryen oranlarının dünya bilim çevrelerinde başımızı öne eğdirecek düzeyde olduğuna dikkat çekerek “gereksiz yere sezaryen yapılmasını önleme kararlılığındayız” dedi. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, bütçede sağlık çalışanlarına yeterli pay ayrılmadığı iddiasıyla Meclis önünde gerçekleştirilen oturma eylemine ilişkin olarak, “Bizim kapılarımız, her zaman açık; asla kapalı olmadı. Meclis önüne gelmek yerine Bakanlığın sıcak mekânlarında onları ağırlamak isteriz. Olmamasını temenni ederdim” dedi. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Sağlık Bakanlığı verilerine, SSK dâhil kamudan devralınan sağlık tesisleri donanım ve personel sayılarının da dâhil edildiğini söyledi ve 2015 yılına ait sağlık hizmet sunumu verilerinin hedef olarak değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti. Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarına hizmet sunumu için ayrılan finans4 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 manla ilgili olarak merkez yönetim bütçesinin, 2014 yılı için 18 milyon 647 bin TL ve 2015 için 20 milyon 378 bin TL olduğunu dile getiren Müezzinoğlu, döner sermaye bütçesinin 2014 için 21 bin 443 bin TL, 2015 yılı için 22 milyon 732 bin TL olarak belirlendiğini bildirdi. Sağlık Bakanı Dr. Müezzinoğlu, Sağlıkta Dönüşüm Programının 11. yılına geldiğini ve bu süre içinde önemli çalışmalar yapıldığını ifade ederek, aşılama hizmetleri hakkında da bilgi verdi. Türkiye’nin en geniş aşılama programı uygulayan ülkeler arasında yer aldığını vurgulayan Müezzinoğlu, aşılama hizmetlerinin tamamen ücretsiz yapıldığını, erişkin aşılama programlarının geliştirildiğini, dünyada ilk kez karekod destekli elektronik aşı takip ve soğuk zincir izleme sistemini uyguladıklarını söyledi. Bakan Müezzinoğlu, yeni doğan ve doğuştan kalça çıkığı tarama programını, koruyucu ağız ve diş sağlığı hizmetlerini genişlettiklerini belirterek, işitme taramasını okul çağı çocuklarında yaygınlaştırdıklarını anlattı. Bakan Müezzinoğlu, bu yıl 5,6 milyon ilköğretim öğrencisine ve 2 milyon yetişkine diş bakım seti dağıttıklarını kaydetti. Müezzinoğlu, toplam 72 ilde 238 sağlık tesisinde 986 yatakla Anne Oteli hizmeti verildiğini de anımsattı. Türkiye’de Doğumların Yaklaşık Yarıya Yakının Sezaryen ile Yapılıyor Türkiye’de sezaryen oranlarının yüksek olduğunu dile getiren Müezzinoğlu, “Sağlık açısından mahcup olduğumuz, dünya bilim çevrelerinde de bizim başımızı öne eğdiren sezaryende sosyal endikasyon, risk oluşturuyor. Türkiye’de doğumların yaklaşık yarıya yakını sezaryen ile yapılıyor. Sezaryen ile doğum, sonraki doğumlarda sezaryen ihtiyacını artırıyor. Primer sezaryen olarak adlandırılan ilk sezaryenin kadının sağlığını riske sokacak şekilde gereksiz yere yapılmasını önleme kararlılığındayız. Buna yönelik projelerin alt yapısını oluşturmaya çalıştık, önümüzdeki yıl da uygulamaya geçeceğiz” dedi. Aile Hekimi Sayısı 2014 Yılında 22 Bin 497’e Ulaştı… Bakan Müezzinoğlu, aile hekimi sayısının 2014 yılında 22 bin 497’e ulaştığını ve aile hekimi başına düşen nüfusu 2017 yılına kadar 3 binin altına indirmeyi hedeflediklerini belirterek, aile hekimliğinde yaşa özel periyodik muayeneleri hazırladıklarını söyledi. Aile hekimliği hizmetlerinin aile hekimliği uzmanlarınca verilmesi için uzmanlık eğitimini teşvik ettiklerine kaydeden Müezzinoğlu, görüntüleme hizmetlerinin verilmesini yaygın- laştırdıklarını, aile hekimlerini diyetisyen, psikolog, sosyal çalışmacı, çocuk gelişimcisi gibi personel ile desteklemeyi planladıklarını bildirdi. Müezzinoğlu, birinci basamak sağlık tesislerini de yenilediklerini vurgulayarak, aile hekimlerine çalışacakları yere ilişkin fiziki şartları içeren çeşitli sorumluluklar verildiğini hatırlattı. Burada standart sağlanmasında çok ciddi sorunlar ile karşılaşıldığını belirten Müezzinoğlu, şunları söyledi: “Burada üç farklı yapı oluştu. Bir kısmını yerel yönetimler, bir kısmını bazı bölgesel dinamikler, bir kısmını da aile hekimleri kendi dinamikleri ile şekillendirmeye çalışıyor. Burada, kamu adına saygın bir standardımızın olmasını arzu ediyoruz. O nedenle önümüzdeki iki yılın içinde büyük oranda, toplum sağlığı ya da aile sağlığı merkezleri şeklinde üçlü-dörtlübeşli aile hekimlerimizin olduğu ve diğer yardımcı sağlık hizmetlerini de verebileceğimiz, örneğin diş muayenesinin de yapılabileceği saygın birimlerin oluşmasını hedefliyoruz.” Aile hekimlerinin mesai saatleri ve nöbetlerinin çok tartışıldığını anımsatan Bakan Müezzinoğlu, “Aile hekimlerini, toplumun karşısına daha geniş bir muhataplıka taşımak istiyoruz. Onun için hafta arası günlerde sabah 08.00-akşam 20.00 gibi; cumartesileri de yine aynı saatleri içeren nöbetlerle istiyoruz ki, aile hekimlerimiz daha dinamik olsun” diye konuştu. 81 İlde Hafta Sonu Yerel Yönetimlerin Desteğiyle Yürüyüşler Yapıldı Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu sağlıklı yaşam programları konusunda destek beklediklerini vurgulayarak, sağlıklı beslenme ve yeterli fiziksel aktiviteye ağırlık verilmesi gerektiğini kaydetti. Öncelikle sağlıklı bir yaşam kültürünün geliştirilmesi gerektiğine işaret eden Müezzinoğlu, bu yıl 81 ilde hafta sonu yerel yönetimlerin desteğiyle yürüyüşler yapıldığını söyledi. Bu kapsamda Obezite ile Mücadele Programı, Diyabet Önleme ve Kontrol Programı, Tütünle Mücadele Programı, Kalp ve Damar Hastalıklarını Önleme ve Kontrol Programı, Solunum Yolu Hastalıklarına Karşı Küresel İttifak ile Ruh Sağlığı Kontrol Programı’nın yapıldığını anlatan Müezzinoğlu, “Kabaca toplumumuzun üçte biri normal kilolu, üçte biri fazla kilolu ve üçte biri de obez. Bizim, en az yarısını, normal kilolu noktaya taşıyacak projeleri birlikte başarabilme hedefimiz var. 2017 yılına kadar obez nüfus oranını yüzde 25’e indirmeyi hedefliyoruz” açıklamasında bulundu. Hazır Gıdalarda Trans Yağların Kullanılmasını Engellemeyi Planlıyoruz Sağlıklı Beslenme ve Obezite Danışma Birimleri ile 130 bin kişiye ulaşıldığını belirten Müezzinoğlu, fiziksel aktivite rehberlerini hazırladıklarını söyledi. Ekmekte kepek oranının daha da artırılması ve tam buğday ekmeğin yaygınlaştırılması için çalıştıklarını vurgulayan Müezzinoğlu, “Hazır gıdalarda trans yağların kullanılmasını engellemeyi planlıyoruz. Toplu yemek tüketilen yerlerde sağlık menü uygulamalarını yaygınlaştırıyoruz. Çocuklarımıza okullarda sağlıklı beslenme bilinci oluşturuyoruz. Yüksek enerjili gıdaların tüketiminin azaltılması için çalışıyoruz” diye konuştu. Sağlık Bakanı Dr. Müezzinoğlu, Türkiye’de günlük tuz tüketiminin DSÖ tavsiyelerinin üç katı olduğuna dikkati çekerek, daha az tuz tüketimi sağlamak için Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ile yeni uygulamalara geçileceğini bildirdi. Yüksek enerjili gıdaların tüketiminin azaltılmasını amaçladıklarını dile getiren Müezzinoğlu, özellikle sağlıklı beslenme fiziksel aktivite konusunda medyadan destek istediklerini kaydetti. Türkiye Diyabet Önleme ve Kontrol Programı’nı tüm paydaşlarla birlikte uyguladıklarının altını çizen Müezzinoğlu, tütünle mücadelenin aynı ciddiyet ve kararlılıkla süreceğini ifade etti. Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, “Şu anda yerel yöneticilere genelge ile açık alan, kafeteryalar, açık alan restoranlar, AVM’ler, hastaneler ve cami avlularındaki yeni düzenlemeleri de gönderdik. Önümüzdeki dönemde yapılacak düzenlemede, kapalı alanlarda sigara içimine verilen cezaların, bu tür düzenleme alanlarına da yansıtılmasıyla ilgili bir çalışmayı TBMM’ye getirmeyi düşünüyoruz” dedi. Çocuğun Psiko-Sosyal Gelişiminin Desteklenmesi Programı Yaygınlaştırılacak Çocuğun Psiko-Sosyal Gelişimin Desteklenmesi Programı’nı yaygınlaştırarak ruhsal bozukluklara erken müdahale edileceğini ifade eden Müezzinoğlu, intiharların önlenmesi için krize müdahale birimlerinin yaygınlaştırılacağını da vurguladı. Bakan Müezzinoğlu, afetlerde Psiko-Sosyal Destek Programları’nın da geliştirileceğini aktardı. Müezzinoğlu, çocuğa yönelik istismarla etkin mücadelenin bir parçası olan Çocuk İzlem Merkezleri’nin aktif olarak kullanılmaya devam edileceğini söyledi. Bağımlılıkla mücadele kapsamında, bilimsel danışma kurulları oluşturduklarını anlatan Müezzinoğlu, hedef gruplara yönelik farkındalık eğitimleri düzenlediklerini; tütün, alkol, uyuşturucu ve diğer madde kullanımlarını azaltmak için risk faktörleri ile mücadeleye devam ettiklerini söyledi. Müezzinoğlu, bağımlılıkla mücadelede eğitim kurumlarına yönelik tedbirleri artırdıklarını, hükümet olarak Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’ni kurduklarını bildirdi. Meme, Rahim Ağzı ve Kalınbağırsak Kanserlerine Yönelik Yaygın Taramalara Başlıyoruz Müezzinoğlu, 81 ilde aktif kanser kayıtçılığı yöntemiyle veri toplandığını belirterek, “En sık görülen meme, rahim ağzı ve kalınbağırsak kanserlerine yönelik yaygın taramalara başlıyoruz. Meme kanseri taraması için mobil araçlarla vatandaşlarımızın ayağına gidiyoruz. Kanser konusunda araştırmaların ve her türlü ilerlemelerin destekleneceği bir yapı oluşturuyoruz” diye konuştu. Evde sağlık hizmetlerinin çerçevesinin yeniden gözden geçirileceğini de ifade eden Müezzinoğlu, “Bunu yeniden gözden geçirerek, yol haritasını ve uygulama genelgesini önümüzdeki iki üç ay içerisinde yeniden oluşturacağız” dedi. SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 5 haber 68. Verem Eğitim ve Propaganda Haftasında DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE VEREM HASTALIĞI Prof. Dr. Seçil ÖZKAN Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Verem (tüberküloz) hastalığı, “M. tuberculosis” basili tarafından oluşturulan ve hava yolu ile bulaşan bir hastalıktır. Ülkemizde verem hastalığı ile ilgili toplumun bilgilendirilmesi ve bu hastalığa karşı toplumun bütün kesimlerinin dikkatinin çekilmesi amacıyla her yıl Ocak ayının ilk Pazar günü ile başlayan hafta Verem Eğitim ve Propaganda Haftası olarak belirlenmiştir. Bu yıl da 04-10 Ocak 2015 tarihleri arasında gerçekleştirilen “68. Verem Eğitim ve Propaganda Haftası” çerçevesinde yurt genelinde çeşitli etkinlikler düzenlendi. Bu çerçevede biz de bu yazımızda Dünyada ve Türkiye’de Verem Hastalığını ele aldık. Dünyada ve Türkiye’de Verem Hastalığı Tüberküloz (TB), insanlık tarihi kadar eski bir hastalık olmasına rağmen halen tüm dünyada bir halk sağlığı sorunu olarak önemini korumaktadır. 6 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) “Küresel Tüberküloz 2014 Raporu”na göre dünya genelinde tüberküloz insidans, prevalans ve mortalite hızları düşmektedir. Buna rağmen küresel tüberküloz yükü halen çok yüksektir. 2013 yılında dünya genelinde 9 milyon yeni vaka ve 1,5 milyon tüberkülozdan ölüm olduğu tahmin edilmektedir. Türkiye’de Verem Hastalığı Türkiye genelinde 2005-2006 yıllarında yaklaşık 21.000 tüberküloz vakası varken,2013 yılında verem savaşı dispanserlerine kayıtlı toplam TB vaka sayısı 13.409’a düşmüştür. Yeni tespit edilen tüberküloz hasta sayısı her yıl yaklaşık %6-7 oranında azalmaktadır. Tüberküloz vakalarının özellikle de bulaştırıcılığı en fazla olan yayma (+) akciğer tüberkülozu vakalarının (balgamında verem mikrobu tespit edilmiş vakalar) başarı ile tedavi edilmesi tüberküloz kontrolünde en önemli hususlardan birisidir. Verem Hastalığının Belirtileri Verem hastalığının genel belirtile- ri arasında; halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, ateş, gece terlemesi ve çocuklarda kilo alamama bulunmaktadır. Akciğer tüberkülozunda; öksürük, balgam, öksürükle kan tükürme, göğüs-sırt-yan ağrısı ve nefes darlığı şikâyetleri görülebilmektedir. İki-üç haftadan uzun süren öksürüğün olması durumunda veremden şüphelenmek gerekir. Bu şikayetlere başka bir çok hastalıkta da rastlanılabilmesi nedeniyle, bu tür şikâyetleri olanların en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmesi gerekmektedir. Veremden Korunma Çocukları veremden korumak için doğumdan 2 ay sonra BCG aşısı uygulanmaktadır. Verem aşısı Aile Sağlığı Merkezleri ve Toplum Sağlığı Merkezi Verem Savaşı Dispanseri Birimlerinde (VSD) ücretsiz olarak yapılmaktadır. Toplumu veremden korumanın en etkili yolu ise, bulaştırıcı verem hastalarının erkenden bulunması ve tedavi edilmesidir. Verem hastalığına yakalananların aileleri ve diğer temaslıları da VSD’lere davet edilerek kontrol edilmektedir. Bulaştırıcı olan hastaların yakın çevresindekilere koruyucu ilaç verilmek- te olup hasta olduğu tespit edilenlere ise tedavi başlanmaktadır. Tüberküloz Kontrol Hizmetleri Dünyada tüberküloz kontrolü için Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir kontrol programı, ülkemizde ise aynı standartlarda ve paralelde bir ulusal tüberküloz kontrol programı uygulanmaktadır. Ülkemizde başarıyla uyguladığımız “Sağlıkta Dönüşüm Programı” kapsamında Bakanlığımız ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği içerisinde tüberküloz kontrol hizmetlerini sürdürmektedir. Ulusal Tüberküloz Kontrol Programı çalışmaları “Tüberkülozsuz Bir Dünya” oluşturmak amacıyla kurulan Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi (DGTS) ve Stop TB stratejisi çerçevesinde kamunun yanında özel sektör, sivil toplum örgütleri ve gönüllü kuruluşlarla birlikte yürütülmektedir. Tüberküloz kontrol hizmetleri Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Tüberküloz Daire Başkanlığı tarafından koordine edilmektedir. Toplum sağlığı merkezlerine bağlı birimler olarak faaliyet gösteren verem savaşı dispanserleri de veremle mücadele hizmetlerinin en önemli unsurlarından birini oluşturmaktadır. Bakanlığımız bugün itibariyle her ilde en az bir tane olan 179 Toplum Sağlığı Merkezi Verem Savaşı Dispanseri Birimi, 22 bölge tüberküloz laboratuvarı ve diğer bütün birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurum ve kuruluşları ile verem kontrolü hizmetlerini sürdürmektedir. Teşhis ve Tedavi Ülkemizde verem hastalığının teşhis ve tedavisi ücretsiz olarak yapılmaktadır. Tüberküloz ve dirençli tüberküloz hastalarının tedavisinde kullanılan birinci ve ikinci seçenek tü- berküloz ilaçları, Bakanlığımızca temin edilerek ücretsiz olarak hastalara verilmek üzere sağlık kuruluşlarına dağıtılmaktadır. Ülkemizde verem hastalarının tedavilerinin düzenli yürütülmesini sağlamak amacıyla hasta odaklı Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) uygulanmaktadır. Doğrudan Gözetimli Tedavi uygulamasında hasta tüm tedavi süresince ilaçlarının her dozunu bir görevlinin ya da sorumlunun gözetiminde içer ve bu durum kayıt altına alınarak tedavinin başarıyla sonuçlanması sağlanır. Türkiye’de Tüberkülozu Durduruyoruz DSÖ, TB olgu hızı yüz binde 20’nin altında olan ve son 5 yılda olgu hızı düşme trendinde olan ülkelerin tüberküloz eliminasyon fazında olduğunu kabul etmektedir. Ülkemizin 2013 yılı tüberküloz olgu hızı yüz binde 17,5 ve son 5 yılda olgu hızı düşme trendinde olduğundan eliminasyon fazına girilmiş durumdadır. Bu kapsamda önümüzdeki yıllarda ülkemizde yürütülen tüberküloz kontrol programı tüberküloz eliminasyonunu hedefleyecek şekilde güçlendirilerek sürdürülecektir. Özetle; ortamı havalandırmaya özen gösteriniz. • Verem hastalığının belirtilerini hissettiğinizde en yakın sağlık kuruluşuna başvurunuz. • İki-üç haftadan uzun süren öksürükle birlikte balgam, kan tükürme, nefes darlığı, halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, ateş, gece terlemesi şikâyetleri olan kişilerin verem açısından da kontrollerinin yapılabilmesi için en yakın sağlık kuruluşuna müracaat etmesi gerekmektedir. • Düzenli ilaç kullanımı ile veremi durdurabilir ve sevdiklerinize bulaşmasını önleyebilirsiniz. Verem tedavisi gören bir kişi, ilaçlarını belirli bir süre düzenli olarak kullandığında hastalığın bulaştırıcılığı ortadan kalkar. Düzenli tedavi olmayan hastalar ilaca dirençli hale gelir ve hastalığı ilaca dirençli olarak bulaştırırlar. • Verem tedavisinde kullanılan tüm ilaçlar ücretsizdir. • Verem tedavisi gören hastaların tedavisinde kullanılan bütün tüberküloz ilaçları, Bakanlığımızca temin edilerek ücretsiz olarak hastalara ulaştırılmaktadır. • Verem hava yoluyla bulaşan, önle- • Verem nebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. • Erken tanı, doğru ve etkin tedavi ile hastalıktan korunmak mümkündür. • Verem hastalığından korunmak ve sevdiklerimizi korumak için bazı kurallara dikkat etmemiz gerekir. • Öksürürken mutlaka ağzınızı ka- patınız. Kullandığınız mendilleri çöp kutusuna atınız. Ellerinizi sabunla yıkayınız. Bulunduğunuz hastalığının tedavisinde tam başarı için, ilaçlarınızı Doğrudan Gözetimli Tedavi ile kullanınız. Doğrudan Gözetimli Tedavi, verem hastalığında tedavi başarısını arttırmak için, tüberkülozlu hastaların her doz ilacının her gün bir sağlık çalışanı veya eğitilmiş bir gönüllü tarafından içirtilmesi esasına dayanır. Böylece doğru ilaçları, uygun zamanda ve gerektiği sürede kullanmanız sağlanmaktadır. “Hedefimiz Veremsiz Bir Türkiye” SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 7 haber HEALTH EXPO FUAR VE KONGRESİ İSTANBUL’DA YAPILDI Health Expo Sağlık Turizmi, Medikal Teknolojiler, Tıbbi Uzmanlık Fuarı ve Kongresi’nin açılış konuşmasını yapan Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye’nin sağlık turizminde önemli bir merkez olacağını belirterek, “Bütün bu coğrafyaya bakıldığında Türkiye’nin sağlık hizmeti sunumunda bölgenin merkezi olabilecek tecrübe birikimi var” dedi. İstanbul’da, 10-13 Aralık’ta düzenlenen ‘’Health Expo Sağlık Turizmi, Medikal Teknolojiler, Tıbbi Uzmanlık Fuarı ve Kongresi’’nin tanıtım toplantısı yapıldı. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, İstanbul Fuar Merkezi’nde düzenlenen “İstanbul Health Expo-Sağlık Turizmi, Medikal Teknolojileri Tıbbi Uzmanlık Fuarı ve Kongresi”nin açılışını yaptı. Bakan Dr. Mehmet Müezzinoğlu yaptığı konuşmada, Türkiye’de son 10 yılda sağlık alanında yaşanan gelişmelere değinerek, sağlık hizmetlerini gelişimin merkezine aldığını belirterek, sağlığa ulaşımın önünün açıldığını söyledi. Sağlığın sadece hizmet sunumu olmadığını hatırlatan Müezzinoğlu, “Bu sunumu daha iyi noktaya getirmek için de bilimsel gelişmeleri takip etmek, yeni teknolojileri sağlık hizmeti sunumuna katmak gerekir. Bu da daha çok teknoloji, laboratuvar, ilaç, tedavi için yeni yeni argümanlar demektir. Yalnız hizmeti sunma anlayışıyla devam etme, başarıyı bir noktada sınırlandırıyor” diye konuştu. Müezzinoğlu, sağlık turizminde yeni vizyon belirlenmesinin kaçınılmaz olduğunu ifade ederek, ileriki süreçte en çok önem verilecek konulardan birinin de sağlık turizmi olduğunu söyledi. Sağlık turizminin Türkiye’nin güçlenebileceği alanlardan biri olduğuna işaret eden Müezzinoğlu, şöyle devam etti: “77 milyon ülke insanına dünya standartlarında tecrübe birikimi olan hekimlerimizle sağlık hizmeti sunuyoruz. Şimdi bunu yakın coğrafyamızdaki 1,5 milyar insana, yani 3 saatlik bir uçuş mesafesinde Türkiye’nin hitap ettiği coğrafya 1,5 8 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 milyar nüfusu kapsıyor. Bütün bu coğrafyaya bakıldığında Türkiye’nin sağlık hizmeti sunumunda bölgenin merkezi olabilecek tecrübe birikimi var. İnsan altyapısı ve organizasyon kabiliyeti var. Fiziki mekan altyapısı imkanları var. Önümüzdeki süreçte 2017-2018’e kadar fiziki mekanlardaki altyapımızı ve tıbbi teknolojilerdeki altyapımızı çok daha iyi noktalara taşıyacağız. 2018’den sonraki süreçte de inanıyorum ki dünyada marka değeri olan sağlık hizmeti sunumu yapan güçlü merkezlerimiz olacak.” Şehir Hastaneleri Müezzinoğlu, kamu özel işbirliğiyle yapılan 26 bin kapasiteli şehir hastanelerinin tamamına yakınının 20162017’de hizmete girmiş olacağını söyledi. Gelecek yıl yapılacak yaklaşık 24 bin yatak kapasiteli şehir hastanelerinin en geç 2018’de hizmete açılacağını dile getiren Müezzinoğlu, şunları söyledi: “Özel sektör bir taraftan, üniversitelerimiz bir taraftan yaklaşık 90 bin yatak kapasiteli hastaneler ve bunların altyapısını önümüzdeki 4 yılda sıfırdan çok ileri teknolojiyle yapacak ve donatacağız. Türkiye, dünyanın bu anlamda fiziki mekanlarını ve tıbbi teknolojilerini son 5 yılda yenilemiş tek ülkesi olacak. Bu bize farklı avantajlar ve sunum zenginlikleri sağlayacak.” Müezzinoğlu, sağlık endüstrilerinde yasal altyapıların tamamlandığını anlatarak, önümüzdeki dönemde de kurumsal altyapıların tamamlanacağını kaydetti. Bakan Sayın Dr. Müezzinoğlu, konuşmasının ardından fuarın açılışını gerçekleştirerek, stantları gezdi. Fuarın açılışına, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı Uzm.Dr. Zafer Çukurova ile Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Yard.Doç.Dr. Ömer Tontuş’ da katıldı. Kongrede Sağlıkla İlgili Birçok Konu Ele Alındı İstanbul Health Expo; Medikal Ürün, Hastane Donanımları, Sağlık Bilişim ve Teknolojileri, Laboratuvar Sistemleri, Evde Bakım Ürünleri ve Sağlık Turizmi Fuarı, sağlıkta uygulanan yeni teknolojileri tanıtmayı amaçlıyor. Fuar kapsamında düzenlenen Sağlık Turizmi, Medikal Teknolojiler, Tıbbi Uzmanlık Kongresi’nde, küresel sağlık turizmi ve Türkiye’nin sağlık turizmi politikaları, Türkiye’de yaşlı ve engelli turizmi, estetik cerrahisi, saç ekiminin püf noktaları gibi konular ele alındı. haber KANSER AĞRISI Prof. Dr. Emine Nur TOZAN Kanser Ağrısı Nedir? İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Algoloji Bilim Dalı Tanı alan hastalarımızın %90’ında “AĞRI” şikayeti vardır. Hastalarımız tanı aldıktan sonra, önce hastalığın varlığını ve ardından tedavisinin ne olacağı konusunda aşırı endişe duydukları için var olan ağrılarını ifade etmekten çekinirler. Ancak ağrı konusunda şikayet ederler ise, tanılarının tedavilerini ya da gidişatını erteleyip ihmal edebileceklerini düşünürler. Bu nedenle “kanserde ağrı tedavisi” hep ihmal edilen bir konudur. Ağrı, vücutta bir doku hasarı olsun ya da olmasın, vücudun herhangi bir yerinden kaynaklanan, kişinin geçmişteki deneyimlerini de içine alan, hoş olmayan subjektif bir duygudur. Tarihi insanlığın varlığı ile eşzamanlıdır. Algoloji (Ağrı Bilimi)’nin varlığı ülkemizde 30 yıllık bir geçmişe sahiptir. Akut ağrı vücudun bir habercisi ya da acil bir durumun klinik belirtisi olabilirken, kronik ağrı; bir hastalıktır. Dolayısı ile kişi “Ağrı” ile ilgili ne ifade eder ise doktor bu ifadeye itibar edip, hastaya inanmak zorundadır. Kanserde Ağrı üç neden ile vardır: Birincisi var olan kitlenin yarattığı ağrı. İkincisi bu kitlenin dışındaki başka bir yerde, o bölgede bulunduğu noktada sıkıştırdığı sinirler, kaslar ve kemiklere ait ağrı. Üçüncüsü ise radyoterapi/ kemoterapi/ cerrahi tedavisi sırasında ortaya çıkan ağrıdır. Üç ağrının tedavisi de birbirinden farklıdır. Tedavi En Başından Sonuna Kadar Nasıl Yapılır? Tedavide “ağrı basamak tedavisi” uygulanır. Prof. Dr. Emine Nur TOZAN 10 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 İki tedavi yönteminden %70-75 oranında, özellikle ağızdan kullanılan ilaçlardan yararlanılır. % 25-30 oranında da girişimsel yöntemlerden faydalanırız. Her zaman ilk tercihimiz ilaçların ağızdan kullanılmasıdır. Ama asla iğne değil. Hastaya “Bundan sonra sizinle ilgili bilgi için yakınınız hastaneye gelecek” deriz. Çünkü hastalarımızın hastaneye gelip gitmesi transferi çok zahmetli olur. Hastalarımızın yakınları belli periyodlarda bize gelir. Tedavinin gidişatını; 1’den 10’a kadar derecelendirme ile yaparız. Bize geldiğinde “10 üzerinden 9 olan ağrısı kaç oldu?” diye sorulur. Amacımız ağrı değerinin 4 ve altına düşmesidir ki günlük “yaşam kalitesi” devam edebilsin. Ağrının şiddetine göre, ilaçların dozları ya da çeşitleri değiştirilir. En büyük korku “bağımlılık” tır. Ağrısı olan hastanın ilaçlara bağımlılığı olmaz. Medikal tedavide, “kırmızı” ve “yeşil” reçeteli ilaçların yazılması ve tekrar edilmesi ile ilgili sorunlar yaşanmakta ve bu konuda hasta, hasta yakınları mağduriyet yaşamaktadırlar. Girişimsel yöntemlerden en çok epidural yada spinal port pompa sistemleri kullanılır ki, ağrıdan alınan ilaç dozları düşürülür ve hastanın bu ilaçlara bağlı yan etkileri minimalize edilir. Tüm tedaviyi uygulayan ekip başı Algoloji uzmanlarıdır. Şu an tüm Türkiye’de, Tıp Fakültelerinin hemen hemen hepsinde “Algoloji (Ağrı) Bilim Dalı” ya da Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde “Ağrı Polikiniği Veya Ünitesi” bulunmaktadır. Ağrı Çekmek Kader Değildir! SAĞLIKTA 2014 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 11 Sağlıkta2014 BAŞARIYLA GEÇEN BİR YILIN ARDINDAN... 2014 YILINDA SAĞLIK BAKANLIĞI Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü Ocak... • Sayın Bakanımız Dr. Mehmet Mü- ezzinoğlu yılın ilk bebeğini İstanbul Kanuni Sultan Süleyman Eğitim Araştırma Hastanesinde ziyaret etti. • 2014 Sağlıklı Yaşam ve Hareket Yılı İlan Edildi. • Organ Bağışı konusunda Sayın Bakanımızın katılımıyla kamuoyu bilincinin artırılması amacıyla din görevlileri ve mahalli idare temsilcilerine yönelik toplantı gerçekleştirildi. “Organ Bağışına Destek Mektubu” ile ilgili açıklamalar yapıldı. • Tıpta • Bakanımız Dr. Mehmet Müezzinoğlu Tacikistan Sağlık Bakanı ile görüştü. Uzmanlık Eğitiminde Yeni Kriterler Belirlendi. • Bakanımız natif Tıp Uygulamaları Yönetmeliği ilgilerin görüş ve önerilerine açıldı. • Bakanımız 600 yataklı Afyonkara- Uygulamaya geçilmesi tanıtıldı. • Bakanımızı Kuveyt Sağlık Bakanı • Geleneksel, Tamamlayıcı ve Alter- • İlaç Takip Sisteminde (İTS) Mobil • Tam Gün tasarısı olarak bilinen, Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Torba Yasa Kabul Edildi. Şubat… Edirne’de 400 yataklı hastane inşaatında incelemelerde bulundu. hisar’daki Devlet Hastanesinin açılış törenine katıldı. Dr. Ali Saad Al-Obaidi ve beraberindeki heyet ziyaret etti. • Bakanımız Eskişehir’de Yunus Emre Eğitim ve Araştırma Hastanesinin Temel Atma Törenine katıldı. • Türkiye’de Kan Tedarik Sisteminin Güçlendirilmesi projesi kapanış toplantısı gerçekleştirildi. • Kırşehir’de Ağız ve Diş Sağlığı Mer- • 4 Şubat Dünya Kanser Günü çerçe- • TİKA tarafından inşa edilen 150 yakezi açılışı gerçekleştirildi. • Bakanımız Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Ankara OSTİM ve İvedik Organize Sanayi Bölgesi’nde medikal sektöründe faaliyet gösteren sanayiciler ile bir araya geldi. • Sağlık Bakanlığı ve Diyanet İşeri Başkanlığı ile birlikte gönderilen 12 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 vesinde açıklama yapıldı. • Sağlık Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında gerçekleşecek olan “Yükseköğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu Yurtlarında Kalan Öğrencilere Sağlık Taraması Yapılmasına Dair Protokolün İmza Törenine” gerçekleştirildi. taklı Nyala Sudan-Türkiye Eğitim ve Araştırma Hastanesinin açılış töreni gerçekleştirildi. Mart… • Bakanımız Antalya Kepez Devlet Hastanesinin Temel Atma Törenine katıldı. • Toplum Sağlığı Merkezlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Hizmetleri Modelleme Çalıştayı düzenlendi. • Balıkesir Mayıs… • Yeni doğan Tarama Programı hayata geçirildi. • Sağlıklı Yaşam Yürüyüşü ve Dünya Tütünsüz Günü Etkinlikleri Sayın Bakanımız Dr. Mehmet Müezzinoğlu ve DSÖ Avrupa Bölge Direktör Zsuzanna Jakab’un katılımı ile gerçekleştirildi. Şehir Hastanesi Temel Atma Töreni ve Gönen Devlet Hastanesi Yeni Blok Açılışı gerçekleştirildi. • Hasta Hakları Yönetmeliğinde ya- Ulus Kadın ve Çocuk Hastanesi’nde Sağlık Çalışanlarına İşaret Dili ve Eğitimi verildi. Arayışı Türkiye Raporu 2014 Toplantısı gerçekleştirildi. • Eczaneler ile ilgili yeni yönetmelik sıyla etkinlikler yapıldı. • Beyoğlu pılan düzenlemeler kamuoyuna açıldı. • Sami • Sürdürülebilir Sağlık İçin Çözüm • Kolon Kanserine Karşı farkındalık • Hemşireler ve Ebeler Günü dolayı- oluşturmak adına etkinlik gerçekleştirildi. • Kamu-Özel Ortaklığı Kanunu kabul edildi. • 14 Mart Tıp Bayramı Kutlama Programına Bakanımız İstanbul’da katıldı. • Bakanımız Edirne Uzunköprü’de huzurevi ziyareti gerçekleştirdi. • Özel Hastaneler Yönetmeliğinde değişiklikler yapıldı. • Sayın Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı ile “Sağlık Çalışanları Türkiye Buluşması ve Ebeler, Hemşireler ve Anneler Günü Programı” düzenlendi. • Sağlık Bakanlığı’nda Müsteşar de- ğişikliği. Prof. Dr. Eyüp Gümüş T.C. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı olarak atandı. • Soma’da meydana gelen maden • Kırgızistan Sağlık Bakanı Dinara Sahinbaeva ile görüşüldü. uygulamaları eğitim toplantıları başlatıldı. Sağlıklı Yaşam İçin Yürüyor Projesi kapsamında Sayın Bakanımızın Katılımı ile “Beyoğlu Sağlığa Yürüyor Etkinliği” gerçekleştirildi. • Türkiye Çocukluk Çağı Şişmanlık Araştırması Sonuçlarının açıklandığı toplantı yapıldı. • Bakanımız Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hastanesi Açılış Töreni’ne katıldı. • Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalık• Kanserle Savaş Haftası etkinlikleri • Bakanımız 350 yataklı Ağrı Devlet ları Hematoloji Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Çocuk düzenlendi. Hastanesinin inşaatında inceleYoğun Bakım ve Çocuk Yanık Bakı• Damacana Sulara Çipli Takip Siste- melerde bulundu. mı Ünitelerinin Açılışı gerçekleşti. mi getirildi. • Türk Kızılay’ı ile Kan Tedarik Sistetedavisi gören çocuklar • Acil Sağlık Hizmetlerinde Yeşil mi ve Plazma Temini ile ilgili pro- • Lösemi Bakanımızın elinden karnelerini Alan Uygulaması hayata geçirildi. Nisan… • Ulusal Kanser Haftası Sempozyu- kazası hepimizi yürekten sarstı. Bakanlık olarak oradaydık. tokol imzalanması toplantısı gerçekleştirildi. • Interpol ile ortak yürütülen Pan- • Sağlıkta 2023 Vizyonu çerçevesin- • Soma’da psiko-sosyal destek faali- • Beslenme Dostu Okul Programı kapsamında Denetçilerin Eğitimi Programı gerçekleştirildi. yetleri yürütüldü. • Sağlık Meslek Mensupları ile Sağ- lık Hizmetlerinde Çalışan Diğer Meslek Mensuplarının Görev Yetki ve Sorumluluklarına Dair Yönetmelik yenilendi. • Hayata geçirilen Gebe Okulları ile • Sağlıklı Beslenme Önerileri için el ilgili olarak kamuoyuna bilgilendirmeler yapıldı. broşürü hazırlandı. Devlet Hastanesi Açılış Tö• Prematüre Bebeklere Yönelik Ey- • Tosya reni Sayın Bakanımızın katılımıyla lem Planı hayata geçirildi. • Sağlıklı Kentler İçin Sağlığa Yürüyoruz Projesi kapsamındaki etkinlikler tüm yurtta yapıldı. Hasta Destek Birimi Karma Ekonomik Komisyonu Toplantısı yapıldı. si hazırlandı. ve Eczacılık Hakkında Yönetmelik yenilendi. kuruldu. • Gümrüklere Sahte, Kaçak ve Sağ- • Türkiye-Gambiya • Eczaneler • Uluslararası gea 7 sahte ilaç operasyonları gerçekleştirildi. mu Bakanımızın katılımlarıyla gerçekleştirildi. • Bebeğim Yolda Ben Hazırım Proje- aldı. gerçekleştirildi. Haziran… lıklı Ürün Eğitimleri verildi. de “Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı ve Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi” projelerinin detaylarının anlatıldığı basın bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi. • 81 ilden gelen ekiplere “Sosyal Medya Eğitimi” düzenlendi. Temmuz… • Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’te Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik yayınlandı. • Sağlık Beyanlı Ürün Satış Yönetmeliği yayınlandı başlangıcı ile birlikte sık- • Uyuşturucu ile Mücadele Üst Ku• 2014 yılı ilk çeyreğinde yürütülen • Yazın rulu toplandı. ça kullanılmaya başlayan yüzme tıbbi cihaz piyasa gözetimi ve dehavuzları ile ilgili “Yüzme Havuzu • Yeni Uygulanacak Eczacı Yerleştirnetimi faaliyetleri sonucu açıklandı. Analiz Sonuçları” açıklandı. me Sistemi (EYS) açıklandı. SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 13 Sağlıkta2014 • İyi Farmakovijilans Uygulamaları Kılavuzu yayınlandı.. • Yerli morfin üretiminde son du- • Bakanımız Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Gazzeli yaralıları ziyaret etti. rum ve rakamlar kamuoyu ile paylaşıldı. • Karabük üçgen uygulaması hayata geçirildi. • Başbakan Prof. Dr. Ahmet Davu- • İlaç yan etki bildirimi ve siyah ters Ağustos… Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nin Açılış Töreni gerçekleştirildi. ği düzenlendi. • Sağlık Turizmi, Medikal Teknolojiler, Tıbbi Uzmanlık Fuarı ve Kongresinin lansman toplantısı gerçekleştirildi. • “Biz Yanınızdayız “ sloganıyla Diya- toğlu Sağlık Bakanlığını ziyaret etti. Brifing aldı. bet Posterleri Projesi Ödül Töreni ve Dünya Diyabet Günü Etkinlikleri gerçekleştirildi. ve “ Fiziksel Aktivite İnternet Sitesi Tanıtım Toplantısı” gerçekleştirildi. Burak Hastanesi’nde Prematüre Doğum Günü ve Patik Asma Töreni ile Anne-Bebek Uyum Servisi Açılış Töreni yapıldı. • Ebola • “ Türkiye Fiziksel Aktivite Rehberi” • Zekai Tahir • Deniz Nakil Araçlarının Hizmete Katılım Töreni ile 112’ler daha da güçlenerek yola devam ediyor. • Okul • Sağlık Teknolojileri Değerlendirme Raporu yayınlandı. • “2014 Sağlıklı Yaşam ve Hareket Hemorajik Ateşi hastalığı haberleri… • Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı’nın tanıtım etkinliği yapıldı.. • Ebola ile ilgili tedbirler alındı ve bunlar kamuoyu ile paylaşıldı. • Ambalajlı Su Satış Yerleri ile Amba- lajlı Su Nakil Araçlarının tabi olacağı usul ve esaslar hakkında tebliğ yayınlandı. • Gazze’den ilk yaralılar UMKE ekiplerimiz ile ülkemize getirildi. Kantinlerinde sağlıklı ürün satışı ile ilgili yeni düzenlemeler yapıldı. Yılı” etkinlikleri kapsamında “Yüreğinize Sağlık” temalı Bakanımızın da katıldığı yürüyüş yapıldı. • Bulaşıcı Olmayan Hastalıklara Yö- nelik Daha İyi Sonuçlar için Sağlık Sistemi Zorlukları ve Fırsatları konulu toplantı yapıldı. • Kişisel Sağlık Verilerinin İşlenmesi ve Mahremiyetinin Sağlaması Yönetmeliği yayınlandı. Ekim… • Müsteşarımız Prof. Dr. Eyüp Gü- müş, İstanbul Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Dünya Prematüre Günü Etkinliğine katıldı. • 18 Kasım Antibiyotik Farkındalık Günü’ne Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş katıldı. • 5. Uluslararası Sağlıkta Performans ve Kalite Kongresi Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş katılımıyla gerçekleşti. • Uyuşturucu ile Mücadele Şurası Ankara’da toplandı. • Sağlık Personeline Lisans Tamam- • Filistinli yaralılar Türkiye’ye tedavi • Alanya’da “Kansere Derinden Kar- • Gazzeli • Obezite Eğitici Eğitimi verildi. • 2. Türkiye Sağlık Mezunları Kurul• Bakanımız, İran Tedavi ve Tıp Eğiti- tayı yapıldı. mi Bakanı ile görüştü. • Health Expo Fuarı ve Kongresi ger• Türk Anesteziyoloji Derneğinin çekleştirildi. yürüttüğü ve Sağlık Bakanlığının desteklediği “Hayata El Projesi” • Romanya Büyükelçiliği’nden Ba- için UMKE ekiplerimizin eşliğinde ayak bastı. yaralıları Bakanımız Yenimahalle Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde ziyaret etti. • Sosyal Medya üzerinden Sahte İlaç Satışını Engelleme Faaliyetleri gerçekleştirildi. • Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü katılımıyla Ambulans Uçakla Gazzeli yaralılar getirildi. şıyız” sloganı ile kanser hastalarına moral etkinliği düzenlendi. gerçekleştirildi. li Testlerin Nasıl Yapılacağına Dair Genelge yayınlandı. • Türkiye Ruh Sağlığı Verileri açıklandı. Eylül… • Halk Sağlığı Haftası kapsamında etkinlikler düzenlendi. • Uyuşturucu ile Mücadele Acil Eylem Planı Taslağı hazırlandı. SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 lama hakkı getirildi. Aralık… kanımıza ödül verildi. 2015 bütçe görüşmeleri • MERS virüsü Bilim Kurulu Çalışma- • TBMM yapıldı. Sayın Bakanımız Plan ve ları açıklandı. • Alkol ve Madde Bağımlılığı ile İlgi- • Bakanlık Tek Şeker Uygulamasına 14 • Her Bağış Yeni Bir Umuttur Etkinli- geçiş yaptı. • Bakanımızın katıldığı Akdeniz’de Sağlık Konferansı düzenlendi. • Bakanımız Türk Tıp Kurultayı’na katıldı. Kasım… • Sağlık Yöneticilerine verilen Eği- tim Programı çerçevesinde sertifika töreni yapıldı. Bütçe Komisyonunda komisyon üyelerine sunum yaptı. Sağlık Bakanlığı 2015 Bütçesi Bakanımızın Genel Kurula sunumu ile TBMM’nde görüşüldü ve kabul edildi. • Adana Entegre Sağlık Kampüsü Finansal Anlaşması imzalandı. • TÜSEB Çalıştayı yapıldı. • Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği (GTAT) yayınlandı. 7.09 .1984 12. 09. 20 14 Geleceği birlikte güvenle büyütüyoruz. Sağlıkta2014 SAĞLIK HABERLERİNDE 2014 Esra ÖZ Yeni bir yıla girerken, o yılın muhasebesini yaparım. Benzer bir muhasebenin sağlık alanında da yapılmasının yaşadıklarımızı hatırlamak adına önemli olduğunu düşündüm ve 2014 yılında sağlık alanında neler olduğunu sizler için gözden geçirdim. Öncesinde haberleri incelerken edindiğim gözlemlerimi aktarmak istiyorum. Öncelikle hatalı sağlık haberlerini gördükçe, bu alanda uzmanlaşmanın en acil şekilde yapılması gerektiğini bir kez daha anlamış oldum. İnsanların dikkatini çekmek için korkuyu kullanan haberciler, bir şeyi gözden kaçırıyor, korku sosyokültürel yapısı yüksek insanları etkilerken, düşük olanlarda korkutmanın etkisinin olmadığı araştırmalarla gösterilmiştir. Ancak, sağlık haberlerinde ya felaket şeklinde insanları korkutan ya da mucize şeklinde boşuna umutlandıran haberler yapılıyor. OCAK 2014 Peki, bunun yerine doğru, etik ve objektif şekilde bilgilendirme kuralları olsa neler olur? En çok öldüren, en önemli hastalık, en can alan hastalık kalıplarından kurtulup, haberler gerçek verilerle işlense, sağlıkta şiddet haberlerinde olduğu gibi okunma oranlarını artırmaya yönelik değil de daha çözüm odaklı haberler yayınlansa neler olur? Sağlık okuryazarlığının da gelişmesiyle, bilgi seviyesi yükselmiş bir toplum haline geliriz. Bu ise hem bilinçlenmeyi hem sağlık habercilerinin uzmanlaşmasını hem de sözde uzmanlardan korunmamızı beraberinde getirir. Bu yıl sağlık alanında en çok konuşulan konular denildiğinde ilk akla gelenler arasında; sağlık çalışanlarına verilecek olan yıpranma payı, ebola ve sıtma salgını, Angeline Jolie ile gündeme gelen BRCA1-2 gen mutasyonu, sağlık turizmi, kürtaj, sezaryen, sağlıkta şiddet, ALS hastalığına dikkat çekmek için buzlu kovaları başından aşağı dökenler, rahim nakliyle doğan ilk bebek, 3D printerların sağlık endüstrisinde kullanılmaya baş- Bakan Müezzinoğlu’ndan iki müjde Popular Science dergisi Prof. Dr. Aydoğan Özcan’ı dünyanın en parlak 10 bilim insanı arasında gösterdi. California Üniversitesi’nde görevli Prof. Özcan’ın geliştirdiği ‘kan tahlili yapan cep telefonu’, bilimin zirvesinden inmiyor. ABD’nin California Üniversitesi’nde (UCLA) görevli 32 yaşındaki Prof. Dr. Aydoğan Özcan, kendi laboratuvarında geliştirdiği kan tahlili yapan cep telefonu sayesinde ABD’nin en çok okunan dergilerinden Popular Science’ın Ekim 2012 sayısında, “tüm dünyada 2012 yılının en parlak 10 bilim insanı” arasında gösterildi. Sağlık Bakanı Mehmet 16 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 lanması yer alıyor. Ayrıca koruyucu sağlık hizmetlerine yönelik haberler de gündeme sık sık geldi. Bunun dışında alternatif tıp adı altında bitkisel ilaçlar ve bu anlamda önerilen karışımlar da maalesef haberler arasında yayınladı. Peki, en çok haber yapılan konular neler? Medya Takip Ajansı Interpress’in 2014 yılında basında yer alan 335 bini aşkın genel sağlık haberini kapsayan araştırmasına göre, en çok diyet, kanser ve şeker konularının gündeme geldi. Astım, Alzheimer ve prostat ise en çok yükseliş gösteren konuların başında yer aldı. Interpress’in araştırmasına göre, 65 bini geçen sayı ile en çok ‘beslenme’ konusu üzerine haber yayınlandığı ortaya çıktı. Beslenme konusunun içinde ‘diyet’ ve ‘obezite’ başlığı altında ise toplam 48 binden fazla haber yayınlandığı belirlendi. Detaylı olarak 2014 yılının analizine geçmeden önce unutmamalıyız ki bilinçli okur olmak, özellikle sağlık ve bilim haberlerini okurken eleştirel ve şüpheci olmak çok önemlidir. Müezzinoğlu, Balkanlarda sosyal güvencesi olmayan veya Türkiye’de tedavi olmak isteyip imkânı bulunmayan soydaşlarımızın ücretsiz olarak tedavi edilebilmesi için hazırlanan maddenin meclisten geçtiğini belirtti. Hemen indirin, sahtesini görün! Sağlık Bakanlığı, ilaçların üzerindeki karekodların, akıllı telefonlar yardımı ile okutularak sahte ya da piyasadan toplatılmış ilaçların tespit edilebileceğini açıkladı. Tamamlayıcı sağlık sigortası yaygınlaşacak Önümüzdeki dönemde SGK’lıların daha çok talep edeceği tamamlayıcı sağlık sigortalarının yaygınlaşacağını belirten Ray Sigorta Genel Müdürü Levent Şişmanoğlu, bu sistemin müşteriler için ayrıcalıklı bir hizmet olacağını belirtti. ABD’de Obama’nın sağlık reformu yürürlükte ABD Başkanı Barack Obama’nın adıyla anılan sağlık hizmeti reformunun yürürlüğe girmesiyle milyonlarca Amerikalı ilk defa sağlık sigortası kapsamına alınıyor. “Sağlık sektöründe dünya birinciliğinin yolu Rusya’dan geçiyor” Rusya’da sağlık turizmi için yurtdışına çıkan kişi sayısı geçen yıla oranla %47 artmış durumda. Rusya’da sağlık turizmi için yurtdışına çıkan kişi sayısı geçen yıla oranla %47 artmış durumda. Yaklaşık olarak her yıl 70.000 Rus, tedavi amaçlı yurt dışına çıkıyor ve 1 milyar doları aşan harcama yapıyor. Gül’den Torba Yasa’ya onay Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, 2 Ocak’ta TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilen, kamuoyunda “Tam gün yasası” olarak adlandırılan sağlıkla ilgili bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanunu onayladı. Engellilere “Sağlık Kurulu” raporunda kolaylık Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı İslam, engellilere verilen sağlık kurulu raporuyla ilgili yönetmeliğin değiştirilerek, her kurum için ayrı engelli raporu alma durumunun ortadan kaldırılacağını bildirdi. Sağlık Bakanı H3N2 virüsünü anlattı! Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, Bakan Müezzinoğlu, H3N2 virüsünün korkulacak bir virüs olmadığını, bu hastalığın bir salgın olmadığını belirtti. Fakat yeni gribin bilinen gripten daha uzun sürdüğüne dikkat çeken Müezzinoğlu, “Normalde günlük ilaç kullanımı 7 gün sürerken bu yıl ortalama 10 güne uzuyor” dedi. Torba Yasa neler getiriyor? Kanuna göre, memur, subay, astsubay ve askeri öğrenciler; ofis, büro ve muayenehane açamayacak, vakıf yükseköğretim kurumlarında çalışamayacak. Ancak memurların insani ve sosyal amaçlı gönüllü çalışmaları bu yasaklamanın dışında olacak- Sağlık personeli, mesai saatleri dışında da hastane ya da sağlık kuruluşuna çağrılabilecek- Mesai saatleri dışında yükseköğretim kurumlarından başka yerlerde çalışan öğretim üyeleri, bu düzenlemenin yayım tarihinden itibaren 3 ay içerisinde faaliyetlerini sona erdirmezse üniversiteyle ilişikleri kesilecek- GATA’da da sözleşmeli profesör ve doçent çalıştırılabilecek- Sünnet ameliyatını sadece tabipler yapacak. Bu düzenlemenin yayımı tarihinde sünnetçilik yapanlar, 31 Aralık 2014’e kadar faaliyetlerini sürdürebilecekHemşire yardımcısı, ebe yardımcısı, sağlık bakım teknisyeni adıyla üç yeni “yardımcı sağlık mesleği” geliyor. Türkiye’yi saran virüste ilk 48 saat çok önemli Yaklaşık son bir aydır herkeste benzer belirtiler, ağır bir grip salgını var. Acaba virüs domuz gribi mi sorularının ardından Sağlık Bakanlığı dün Hürriyet’e bir açıklama yaparak bu virüsün domuz gribi değil H3N2 virüsü olduğunu açıkladı. Uz- manlar virüs konusunda önemli uyarılarda bulundu: Hasta olanlar kesinlikle işe, okula gitmesin, toplum içine çıkmasın. Salgın git gide yayılabilir. Kronik hastalığı olanlar ve yaşlılar ise kesinlikle aşı yaptırsın. Ayrıca grip bir virüs olduğu için antibiyotikler işe yaramaz. Antibiyotik kullanmayın. İlk 48 saate dikkat edin. Geç kalmayın. Sağlık Bakanı ise hürriyet. com.tr’nin haberi üzerine grip salgınıyla ilgili gazetecilere açıklama yaptı: Her sene kış aylarında yaşanıyor. Olağanüstü bir durum yok. dedi. ‘Hasta memnun, sağlık çalışanı mutsuz’ Son 10 yılda hasta memnuniyetinde artış olduğu ancak sağlık çalışanlarının mutlu olmadığı belirtildi. Sağlık-Sen’in anketine göre, sağlık çalışanlarının yüzde 65’i ‘imkânım olsaydı ben bu mesleği değiştirirdim’ diyor Obeziteyle mücadele için yürüdüler Ankara’da görev yapan sağlık çalışanları “obeziteyle mücadele” için yürüdü. Sağlık ve Üretim İstihdamda Rekora Koşuyor Kariyer.net tarafından hazırlanan istihdam raporuna göre % 44 artışla Sağlık ve % 33 artışla Üretim sektörleri Aralık ayını rekorla kapattı. Kariyer.net tarafından hazırlanan istihdam raporuna göre % 44 artışla Sağlık ve % 33 artışla Üretim sektörleri Aralık ayını rekorla kapattı. Ticaret sektörü ise geçen yılın aynı ayına göre % 24’lük artışla yıldızı parlayan sektörler arasında. Anjiyo ve sezaryen ile ilgili flaş gelişme Gereksiz yere anjiyo ve sezeryan yapan doktora ceza yağacak. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, gereksiz yere anjiyo ve sezeryan yapan doktora ceza verilmesinin gündemde olduğunu açıkladı. Müezzinoğlu, 2014’te durumun değerlendirileceğini ve 2015 yılının planlamasının yapılacağını bildirdi. Türkiye Birinci Sırada! Sağlık Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de en çok görülen hastalığın hipertansiyon olduğu belirlendi. Dolaşım sistemi hastalıkları ise yüzde 37,92 ile birinci ölüm nedeni... Sağlık Bakanlığı hazırladığı raporda, Türkiye’de görülen hastalıkların profilini çıkardı. Rapora göre, yüzde 13,2 ile 15 yaş üstü bireylerde en fazla görülen hastalığın hipertansiyon olduğu belirlendi. Google’dan bu kez sağlık alanında bir buluş! Google’ın yeni teknolojik buluşu sağlık alanında çığır açacak gibi görünüyor. Google’ın ürettiği akıllı kontak lensler gözyaşından glukoz seviyesini ölçüyor. Lens sayesinde parmaktan kan alarak glukoz seviyesini ölçmek tarihe karışacak. 2014 Sağlıklı Yaşam ve Hareket Yılı İlan Edildi. Tıpta Uzmanlık Eğitiminde Yeni Kriterler Belirlendi. SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 17 Sağlıkta2014 ŞUBAT 2014 Sağlık Çalışanlarını Umutlandıran Açıklama Sağlık çalışanlarının en önemli taleplerinden fiili hizmet süresi zammı, tekrar gündeme geldi. Sağlık-Sen’in gerçekleştirdiği toplantıda gündeme gelen fiili hizmet süresi zammı talebine, Bakan Yardımcısı Agah Kafkas’ın, ‘Sağlık çalışanları da yıpranma payını hak ediyor’ açıklaması sağlık çalışanlarının umudunu artırdı. Dünya Sağlık Örgütü: Dünya ‘Kanser Dalgasıyla’ Karşı Karşıya Dünya Sağlık Örgütü (WHO), dünyanın ‘kanser dalgasıyla karşı karşıya olduğu’ uyarısında bulunup, alkol ve şeker tüketiminin azaltılması gerektiğini söyledi. 3D Printerların Sağlık Endüstrisinde Kullanılmaya Başlandı Dünyada her gün 18 kişinin organ nakli için beklerken hayatını kaybettiği bir dönemde, 3D printerlar, sağlık sektöründe bir çığır açma potansiyeline sahip. Sağlık Bakanlığı’ndan Kürtaj Açıklaması Sağlık Bakanlığı, tüm hastanelerde 10 haftaya kadar gebeliklerde kürtajın ailenin isteği ve sağlık durumu gözetilerek yapıldığını, Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumunca yasal süre içinde kürtaj yapmadığı iddia edilen hastanelerle ilgili inceleme başlatıldığını bildirdi. Sağlık Bakanlığı Sağlıksız Kozmetik ve Tıbbi Cihazların Listesini Açıkladı Sağlık Bakanlığı kozmetikte ve tıbbı cihazlarda ‘güvenli olmayan’ ürünleri açıkladı. Sağlık Bakanlığı kozmetikte ve tıbbı cihazlarda ‘güvenli olmayan’ ürünleri açıkladı. Kolonyadan saç renklendiriciye, oksijen maskesinden dezenfektana 820 güvensiz ürün tespit edildi. Yarım milyon liranın üzerinde para cezası uygulandı. 18 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 Türk Sağlık Sistemine Yabancı İlgisi Sağlıkta son yıllardaki büyük değişim dünyanın ilgisini Türkiye’ye çekti. Sağlıkta son yıllardaki büyük değişim ve dönüşüm, Avrupa’nın ve dünyanın çeşitli ülkelerinden sağlıkçıların ilgisini Türkiye’ye çekti. Dünyanın çeşitli ülkelerinden İzmir’e gelen doktorlar, Urla ilçesindeki Sağlık Bakanlığı Eğitim Merkezi, Narlıdere’deki İzmir Ambulans Servisi ve 112 Komuta Kontrol Merkezi’nde eğitim görüyor. Türkiye Sağlık Turizminden 10 Milyar Dolar Hedefliyor Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürü Ömer Tontuş, Türkiye’nin 2018 yılına kadar sağlık turizminden 10 milyar dolar gelir elde etmeyi hedeflediğini söyledi. Aile Hekimine Gitmeyenlere Uyarı! Sağlık Bakanlığı aile hekimine gitmeyen nüfusa ulaşmak amacıyla harekete geçti. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun imzasıyla aile hekimine hiç gitmediği tespit edilen hanelere mektup gönderilerek, vatandaşın bir sağlık sorunuyla karşılaştığında önce aile hekimine gitmesi sağlanacak. Yanıltıcı Bitkisel İlaç Reklamlarına 5 Yıl Hapis Cezası Sağlık Bakanlığı internette ve programlarda sağlık beyanıyla tanıtım ve satışı yapılan gıda takviyesi ve bitkisel ürünlere karşı ilgilileri son kez uyardı. ABD’de Çocuklarda Obezite Oranı Düştü ABD genelinde yapılan bir federal sağlık anketinde, tıp uzmanlarını sevindiren bir sonuç elde edildi. Ankette, son 10 yılda çocuklardaki obezite oranında yüzde 43’e varan düşüş görüldüğü bildirildi. Türk Doktorun Büyük Başarısı! Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahi Bilimler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Mutaf, bebekken feci şekilde yanarak yüzünü tamamen kaybeden kadına, sadece kendi vücudunda bulunan dokuları kullanarak yeni bir yüz yaptı. MART 2014 Sağlık Alanında Sessiz Devrim Gerçekleştirdik Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Çekmeköy Devlet Hastanesi’nin temel atma ve 11 sağlık merkezinin toplu açılış töreninin yanı sıra, Bağcılar Engelliler Sarayı, Aile Sağlığı Merkezi ve 112 Acil Yardım ve Kurtarma istasyonlarının da aralarında bulunduğu 6 tesisin açılış törenine katıldı. Angelina Mutasyonu Angelina Jolie’de bulunduktan sonra meşhur olan BRCA1-2 gen mutasyonu (bozukluğu), Türkiye’deki meme ve yumurtalık kanseri hastası her 100 kadından 11’inde saptandı. Yurt Dışındaki Hekimlere “Dön” Çağrısı Sağlık Bakanlığı, yurt dışında çalışan yaklaşık 2 bin 500 Türk hekime, üç yıl Türkiye’de çalışma koşuluyla mecburi hizmetten muaf tutulacaklarını belirten, bilgilendirme maili atarak, “Türkiye’ye dönün” çağrısı yaptı. NİSAN 2014 ‘ABD’de Sağlık Sistemi Başarısız’ Bakanlıktan ‘Az Tuz Tüketin’ Uyarısı Sağlık Bakanlığı, aşırı miktarda tüketilen tuzun, kan basıncında artış ile kalp, damar, böbrek, pankreas hastalıklarına neden olduğunu ve kemik sağlığını bozduğunu bildirdi. Üç Boyutlu Yazıcıyla Yeni Yüz Yaratıldı İngiltere’de motosiklet kazasında yaralanan bir gencin yüzü, 3D teknolojisiyle yani üç boyutlu yazıcı kullanılarak yeniden yapıldı. Türkiye’de Bir Doktora 590 Kişi Düşüyor Türk Sağlık-Sen’in araştırmasına göre, Türkiye’de 130 bin doktor görev yapıyor ve bir doktora 590 kişi düşüyor. Özel Hastaneler Yönetmeliğinde değişiklikler yapıldı. Damacana Sulara Çipli Takip Sistemi getirildi. ABD Sağlık Bakanı Sebelius istifa etti Amerika, dünyanın en pahalı sağlık sistemine sahip. Ancak bu sistem, yeterince verimli değil. Amerikalı hastalar, paralarının karşılığında iyi hizmet alamıyor. Amerikan sağlık sistemini inceleyen iki araştırma bu sonuçları verdi. ABD’de sağlık reformu kapsamında uygulamaya konulan sigorta sistemiyle ilgili eleştirilerin odağındaki isim olan Sağlık Bakanı Kathleen Sebelius istifa etti. Sağlık Bakanlığı 718 Ürünü Toplatıyor Sağlık Bakanlığı, antidiyabetik “Matofin 500mg XR Tablet” isimli ilacın bazı serilerinin depo, hastane, eczane ve hasta düzeyinde toplatılmasına karar verdi. Toplatılan kozmetiklerden sahte ve taklit parfüm, şampuan ve tüy dökücü krem, tıbbi cihazlardan da kan basıncını düzenleyici bileklik, Hepatit B testi ve cerrahi iplik dikkat çekiyor Sağlık Bakanlığı Acil Servise Trafik Işığı Kriterleri Getirdi Sağlık Bakanlığı acil servislerdeki yoğunluğu, vakaları kırmızı-sarı-yeşil alan uygulamasıyla aşacak. Buna göre acile her başvuru yine tedavi edilecek ancak acil sayılmayan ve yeşil alana dahil olanlardan tedavi masrafları talep edilecek. Sağlık Bakanlığı Bazı İlaçları Toplatıyor Sağlık Bakanlığı: Nargile 50 Sigaraya Denk Mantar gibi türeyen nargile kafelere yaptırım kararı alan Sağlık Bakanlığı, nargilenin yapısı konusunda rapor hazırladı. Sağlık Bakanlığı ‘Tam Gün’ Genelgesini Yayınladı SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 19 Sağlıkta2014 Aile Hekimlerine Acilde ‘Yeşil Alan’ Nöbeti İlaçların Yan Etkileri Yakın Takipte Aile hekimi ve aile sağlığı elemanı, hastanelerin acil servisleri ile bu hastanelerin semt polikliniklerinde ve 112 acilde ayda asgari 8 saat nöbet tutacak. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, “İlaçla- Türkök İlik Bulma Kampanyalarına Son Verecek Sağlık Bakanlığı ile Kızılay’ın işbirliği yaparak yürüteceği Türkök Projesi, kemik iliği (kök hücre) bekleyen hastaların yüzünü güldürecek. Önümüzdeki Temmuz ayından itibaren Kızılay’a kan bağışı yapanlar istemeleri halinde kök hücre doku bankasının da gönüllü vericisi olabilecek. Türkök Projesi ile hedef 250 bin kök hücre vericisi kaydına ulaşmak. Böylece artık kişiye özel kampanyalara gerek kalmayacak, Türkiye’den verici bulmak çok kolaylaşacak. MAYIS 2014 Başbakan Erdoğan’dan Sağlık Çalışanlarına Müjde Başbakan Erdoğan, sağlık çalışanlarının yıpranma payına ilişkin “Arkadaşlarıma talimatı vereceğim. 5 yıl hizmeti olanın bir yıl yıpranması olacak” dedi. Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Tosun İstifa Etti Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Nihat Tosun’un görevinden ayrıldığı bildirildi. Tosun’un yerine ise Ümraniye Eğitim Araştırma Hastanesi Üroloji Kliniği Sorumlusu Dr. Eyüp Gümüş’ün geleceği öğrenildi. Genel Sekreter Müsteşar Yardımcısı Oldu İstanbul Anadolu Kuzey Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Şuayıp Birinci müsteşar yardımcısı olarak atandı. 67. Dünya Sağlık Asamblesi Başladı Dünya sağlığına ilişkin birçok konunun tartışılacağı Dünya Sağlık Asamblesi’nin 67’nci toplantısı Cenevre’de başladı. Sağlık Sektörüne Yeni Başkanlık Geliyor Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, sağlık sektörüne yeni başkanlık sistemi getireceklerini söyledi. Müezzinoğlu, Türkiye’de tıbbı araştırmalar, ilaç üretimine verilecek destek ve tıbbi teknoloji konularında sağlanacak kaynaklar gibi konularda çatı görevi yapacak 5 bakandan oluşan Sağlık Bilimleri Yüksek Teknoloji Başkanlığı adıyla yeni bir düzenleme yapılacağını belirtti. 20 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 rın Güvenliliği Hakkında Yönetmelik” ile ilaçların yan etkilerini yakın takip altına aldı. Bebeğim Yolda Ben Hazırım Projesi hazırlandı. Eczaneler ve Eczacılık Hakkında Yönetmelik yenilendi. Prematüre Bebeklere Yönelik Eylem Planı hayata geçirildi. Kanser Araştırmalarında ABD ile Türkiye İşbirliği Başlıyor Kanser haftası nedeni ile çeşitli etkinliklerle gündeme getirilen çalışmalara bir yenisi eklendi. ABD Ulusal Kanser Enstitisü (National Cancer Institute) ile Türkiye’den bir üniversite ile işbirliği için protokol imzaladı. Sağlık Tesisleri Ortak Kullanılacak Sağlık ve eğitim hizmetlerinin daha verimli ve etkin sunulabilmesi amacıyla sağlık tesislerinin birlikte kullanılması esasları yeniden düzenlendi. Sağlık Bakanlığı ve Bağlı Kuruluşlarına Ait Sağlık Tesisleri ve Üniversitelere Ait İlgili Birimlerin Birlikte Kullanımı ve İşbirliği Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik, Resmi Gazete’de yayımlandı. Sağlık Kurumlarında ‘Beyaz Kod’ Uygulaması Başlatıldı Bakan Müezzinoğlu, 2 yıl süresince 20 bin 159 sağlıkçıya şiddet başvurusu geldiğini söyledi. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, sağlık kurumlarında şiddet olaylarının takibi ve hukuksal destek sağlamak amacıyla ‘Beyaz Kod’ uygulamasını başlattıklarını belirterek, “Şiddete uğrayan sağlık çalışanlarının veya kurum yöneticilerinin ulaşabilecekleri ‘Alo 113’ hattını kurduk. 14 Mayıs 2012 tarihi itibariyle ‘Beyaz Kod’ uygulamasının başlamasıyla şiddet vakalarının kayıtları ve istatistikleri merkezi kayıt sistemiyle tutulmaya başlanmıştır. ‘Beyaz Kod’ birimine 1 Haziran 2012 ile 20 Mayıs 2014 tarihleri arasında gelen toplam şiddet başvuru sayısı 20 bin 159’dur” dedi. Sağlık Çalışanlarına Mesai Düzenlemesi Mesai dışı çalışma kapsamında ek ödemeler, Nisan ayı dahil, geri alınmayacak. Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Başkanı Ali İhsan Dokucu, Türk Tabipler Birliği ve Türk Diş Hekimleri Birliği’nin Danıştay’a açtığı dava sonucunda, kuruma bağlı sağlık tesislerinde görevli personele ek ödeme yapılmasına dair yönetmeliğin, mesai dışı çalışmaya ilişkin tanımlar, mesai dışı çalışan personelin net performans puanının hesaplanmasına ilişkin formüller, mesai dışı çalışan personelin net ek ödeme tutarının hesaplanması, inceleme heyetinin yapısının belirlenmesinin de aralarında bulunduğu bazı hükümlerinin yürütmesinin durdurulması üzerine genelge yayımladı. Dünya Sağlık Örgütü’nden “Çocuk Felci” Alarmı! Dünya Sağlık Örgütü, çocuk felci konusunda alarm verdi. Vakalarda “olağanüstü artış” yaşandığını duyurdu. Çocuk felcinin en fazla görüldüğü ülkeler arasında Türkiye’nin komşuları Suriye ve Irak da var. Yabancı Vatandaşlar Da Yararlanabilecek Sağlık protokolleri bulunmayan yabancı ülke vatandaşlarına da sağlık hizmeti verilecek Sağlık Bakanlığı’ndan Soruşturma Sağlık Bakanlığı, bazı haberlerde “özel hastanenin acil servisinde hasta yakınından para istendiği ve belge imzalattırıldığı” iddiaları üzerine müfettiş gönderildiğini ve soruşturma başlatıldığını bildirdi. MERS Virüsü Dünya Sağlık Örgütü’nü Harekete Geçirdi Dünya Sağlık Örgütü, MERS vakalarının artması üzerine acil bir toplantı yaptı. Toplantıda virüse karşı alınacak önlemler tartışıldı. Sağlık Bakanlığı’ndan Dehşete Düşüren Rapor Sağlık Bakanlığı, sağlığı tehdit eder nitelikteki kolonyalı, ıslak mendil ve havlularla ilgili ağır yaptırımlar uygulayacak Sağlık Bakanlığı’nın verileri son 8 yılda uyuşturucu bağımlılığındaki dehşeti gözler önüne serdi. 2005 yılında 17 bin 211 kişi zehirden kurtulmak için AMATEM’e giderken bu sayı her yıl katlandı. 3 bin 377 bağımlının çocuk olduğu ortaya çıktı. 2015’te 236 Ruh Sağlığı Merkezi Açılacak Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığına Son dönemde artış gösteren çocuk ve kadın cinayetlerinin ardından başlayan “canilik ve psikopatlık” tartışmaları Sağlık Bakanlığı raporlarına da yansımıştı. Bakanlık çalışmasında Türkiye’de nüfusun yüzde 18’inin hayatı boyunca en az bir ruhsal hastalık geçirdiği tespit edilmişti. Bu oranların ardından bakanlık harekete geçerek ruh sağlığı bozukluğu teşhisi konulan hastaların tedavi edildiği merkezlerin sayısını artırma kararı aldı. 2015 yılına kadar 81 ilde 236 ruh sağlığı merkezi açılacak. Merkezlerde ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı, sosyal çalışmacı, psikolog, hemşire, uğraş terapisti hizmet verecek. Bakanlık, ağır ruhsal bozukluğu olan şizofreni, psikotik bozukluk, duygudurum bozukluğu olan hastaları gerektiğinde evde tedavi edecek. Eyüp Gümüş Getirildi Sağlık Bakanlığından “İlik Nakli” Açıklaması hayata geçirildi. Sağlık Bakanlığı, 55 yaş üstü hastalara ilik nakli yapılamayacağına ilişkin haberlerin gerçeği yansıtmadığını belirterek, böyle bir yasaklamanın söz konusu olmadığını bildirdi. Hasta Hakları Yönetmeliğinde yapılan Sağlık Bakanlığı’ndan Islak Mendil Kararı Dünya Sağlık Örgütü’nden Uyarı 12 Mayıs Pazartesi günü 6 yıldır yürüttüğü Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığından ayrılan Prof. Dr. Nihat Tosun, görevi Prof. Dr. Eyüp Gümüş’e devretti. Sağlık Bakanlığı ile Kızılay Arasında İki Protokol Sağlık Bakanlığı ile Türk Kızılayı arasında “Kan Tedarik Sistemi” ve “Plazma Temini” ile ilgili iki ayrı protokol imzalandı Yeni doğan Tarama Programı düzenlemeler kamuoyuna açıldı. BM raporuna göre 1990’lı yıllardan buyana temiz içme suyu sağlama çalışmalarında büyük ilerleme kaydedildi; iki milyar kişi temel sıhhi koşullara sahip olurken, 2.3 milyar kişi de temiz ve güvenli içme suyuna kavuştu. Bu rakamın 1.6 milyarı ilk kez evlerinde su tesisatına sahip oldu. Sürdürülebilir Sağlık İçin Çözüm Dünya Sağlık Örgütü: Antibiyotiklere Direnç Küresel Tehdit Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımı Dünya Sağlık Örgütü (WHO), antibiyotiklere karşı vücut direncinin artmasının “büyük bir küresel tehdit” oluşturduğu uyarısında bulundu. ve Ebeler, Hemşireler ve Anneler Günü Arayışı Türkiye Raporu 2014 Toplantısı gerçekleştirildi. ile “Sağlık Çalışanları Türkiye Buluşması Programı” düzenlendi. SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 21 Sağlıkta2014 HAZİRAN 2014 Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kuruluyor Sağlık Bakanı: Ankara’da Özel Sektöre Yeni Yatak Kapasitesi Açılmayacak Merkezi İstanbul olan Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı kurulmasını öngören tasarı, TBMM Sağlık Komisyonu’nda kabul edildi. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Hastanesi’nin açılışına katılan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, daha sonra katıldığı bir özel hastane açılışında, “Ankara’daki özel sektör payı yüzde 30’lardayken 5. ve 6. bölgede özel sektör payı yüzde 5-6’lardaysa biz artık o yüzde 5’ler yüzde 10’ları geçmediği sürece Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Konya’daki özel sektöre yeni yatak kapasitesi veya kadro açamayacağımızı buradan bilmelerini isteriz” diye konuştu. Sağlık Bakanlığı 6 Ay İçinde 2 Enstitü Kuracak Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, 2023 vizyonu olan Türkiye’nin, sağlıkta, gerek tıbbi teknolojide gerekse ilaçta tüketici bir ülke konumunda devam etmesini artık doğru bulmadıklarını belirterek, bu kapsamda şehir hastaneleri ile Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı ve Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin kurulacağını söyledi. İşte Türkiye’nin 2023 Sağlık Vizyonu Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye’nin sağlık alanında hizmet sunumu, teknoloji, ilaç sanayi ve yetişmiş insan gücü açısından dünyanın en gelişmiş ülkeleri arasında yer almasını hedeflediklerini söyledi. TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı kurulması ile bazı kanun ve KHK’lerde değişiklik yapan yasa tasarısını alt komisyonda yapılan değişlikler üzerinden görüşüyor. Sağlık Bakanlığı: İnsan Sağlığına En Yararlı Su Tunceli’de Sağlık Bakanlığı’nın, Gıda Güvenliği Hareketi’ne yaptırdığı analizlerde, 294 kaynak su arasında Tunceli’nin Ovacık İlçesi’nden çıkan suyun, Türkiye’de insan sağlığına en yararlı su olduğu açıklandı. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı kurulacağını belirterek “İlk aşamada 6 enstitü kuracağız. Bu yıl sonuna kadar Türkiye Kanser Enstitüsünü ve Türkiye Sağlık Akreditasyon Enstitüsünü kurmuş olacağız” dedi. Dünyada ilk kez Türkiye’de Sağlık Bakanlığı bünyesinde hizmet veren Uluslararası Hasta Destek Birimi hem asayişin hem sağlığın 6 dili oldu. ‘Ülke olarak fazla kuşkucuyuz’ Dünya Şema Terapi Örgütü tarafından 3 bin kişinin katılımıyla yapılan araştırmaya göre, kendine güvenmeyen kişiler terk edilme korkusu yaşarken, evhamlılar da aşını vicdan yapıyor. Tıp fakülteleri Fiilen Sağlık Bakanlığına Bağlanıyor! Sağlık Bakanlığı’ndan Çocuk Felci Aşı Uygulaması Akademik alan ve sağlık sektörüyle ilgili YÖK ve Sağlık Bakanlığı’na çok geniş yetkiler veren bir tasarı hazırlandı. 5 yaşın altındaki çocuklara aşı uygulaması başlatan Bakanlık yetkilileri ev ev geziyor. Obama’nın Sağlık Reformuna Darbe İlaç Bulamayan Hastalara Müjde! ABD Anayasa Mahkemesi’nden kritik doğum kontrol kararı. ABD Anayasa Mahkemesi, şirketlerin dini görüşleri doğrultusunda, yeni sağlık reformunun koşullarından biri olan çalışanların doğum kontrol masraflarının karşılanmasına itiraz edebileceği yönünde karar verdi. Yıpranma payı hangi mesleklerde var? Nasıl kazanılır? Türkiye’de 18 meslekte yıpranma payı bulunuyor. Yıpranma payı ile çalışma koşulları ağır olan mesleklerden daha çabuk emekli olunması amaçlanıyor. Mayıs ayında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan sağlık çalışanlarına bu hakkın verileceğini açıklamıştı. Ardından da maden işçilerinin yıpranma payı hakkında düzenleme planlandığını söyledi. Yıpranma payı isteyen birçok çalışan var, denizciler, hakimler, savcılar, öğretmenler bunlardan bazıları… Sağlık Bakanlığı’ndan Çok Önemli Uyarı! Sağlık Bakanlığı, internet üzerinden satışı yapılan ve son dönemde kullanımı hızla artan tıbbi bitkiler konusunda uyardı. 22 ‘Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığını Kuruyoruz’ SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 SGK, en az üç yıl olmak üzere bütçeye yük getiren ilaçlarla ilgili olarak firmalarıyla direkt olarak sözleşme masasına oturacak. Yazın başlangıcı ile birlikte sıkça kullanılmaya başlayan yüzme havuzları ile ilgili “Yüzme Havuzu Analiz Sonuçları” açıklandı. Türkiye Çocukluk Çağı Şişmanlık Araştırması Sonuçlarının açıklandığı toplantı yapıldı. TEMMUZ 2014 Sağlık Bakanlığı Personel Alacak Ama Bir Şartla! Sağlık Bakanlığı, tütün ve tütün ürünlerinin tüketiminin azaltılması amacıyla yürüttüğü çalışmalarla personel alımında bir ilke imza atıyor. Bakanlık, 81 ildeki 88 kamu hastanesine sigara kullanmayan klinik destek personeli alacak. Torba Yasa Sağlık Alanında Hangi Yenilikleri Getiriyor? TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen “torba tasarıya” göre, uluslararası denizyolu ve havayolu taşımacılığı yapan araçların seyrüsefer hallerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uygulanmayacak. ‘Sağlık Haberciliğinin Etik Kuralları Belirlenmeli’ Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Ana Bilim Dalı tarafından düzenlenen Prof. Dr. Nesrin Çobanoğlu’nun Moderatörlüğünde “Sağlık Haberciliği ve Etik” başlığı altında Gazeteci Esra Öz konuşma yaptı. 650 katılımcının dinlediği sunumda medya ve etik konusunda önemli noktalar vurgulanırken hekimlere yönelik davranış tüyoları da verildi. Sağlık Bakanlığı’ndan Ürküten Bonzai Raporu Bilinçsiz ilaç kullanımı ciddi zararlara yol açıyor. Sağlık Bakanlığınca büyüme hormonları, antibiyotikler, antihistaminikler ve antidepresanların reçetesiz bilinçsizce ve amacı dışında kullanımının önlenmesine yönelik denetimlerin yapılması için illere uyarıda bulunulduğu bildirildi. Gençlerin yeni düşmanı, ölüme götüren zehir bonzainin KKTC, ABD, Çin, Almanya ve İspanya’dan ithal edildiği ortaya çıktı. Bakanlık yeni nesil zehirin 2010’da Türkiye’ye giriş yaptığını açıkladı. Sağlık Bakanlığı TV Kurdu Suriyelilerin Sağlık Gideri 209 Milyon TL En fazla görülen 40 hastalığı belirleyen Sağlık Bakanlığı, bunların önlenmesi ve tedavisiyle ilgili tüm merak edilenleri önce internet daha sonra uydudan yayın yapacak televizyonda anlatacak Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Suriyeli hasta sayısının 11 bin 656, sağlık giderinin 208 milyon 869 bin 200 TL olduğunu açıkladı. Sağlık Bakanlığından Uyarı Sağlık Bakanı’ndan Bonzai Açıklaması Bakan Müezzinoğlu, ‘Bonzai’ adlı uyuşturucu maddeyle mücadele konusunda yeni bir yol haritası hazırlandığı söyledi Sağlık Bakanlığı’ndan Sitcom Sağlık Bakanlığı Sağlığın Geliştirilmesi Genel Müdürlüğü tarafından, sağlık konusunda insanların hayatını kolaylaştıracak bilgiler içeren komedi ağırlıklı dizi film hazırlandı. Sağlıkçılardan Nöbet Eylemi Sağlık Bakanlığı Başasistanlık Sınavı Yapacak Eğitim ve Araştırma Hastanelerine Sınavla Başasistan Ataması Yapılacaktır. Sağlık Bakanlığı Bonzaiyi Masaya Yatırıyor Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu İçişleri, Adalet, Aile, Çalışma, Mili Eğitim ve Gençlik Spor Bakanlığı ile Türkiye’nin baş belası haline gelen bonzai ve diğer uyuşturucular konusunu masaya yatırıyor. İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü önünde bir araya gelen sendikalar, Aile Sağlığı Merkezi (ASM) çalışanlarına hastane acilleri ve 112 istasyonlarına ek olarak Toplum Sağlığı Merkezi’nde (TSM) en az sekiz saat zorunlu nöbet uygulaması ile 112 çalışanlarına 12-36 çalışma sisteminin gündeme getirilmesini protesto ettiler. Gebe TV Geliyor Açık Havada da Sigara İçme Yasağı Geliyor ‘Türkiye’nin Sağlık Okur-Yazarlığı Haritası’ Çıkarılıyor Sağlık Bakanlığı, bu yılın sonundan itibaren sigara yasağını açık alanlara doğru genişletme kararı aldı. Alışveriş merkezleri, sinema, tiyatro gibi yerlerin bina girişleri ile çocuk parklarında sigara içmek yasak olacak. Sağlık Bakanlığı’nın projesiyle hamilelikle ilgili merak edilen her konunun işleneceği “Gebe TV” yayına başlayacak. Baba adaylarına da hitap etmesi planlanan ‘Gebe TV’de, gebeliğe hazırlık ve anne karnındaki bebekteki gelişmeler hafta hafta işlenecek. Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Sağlık-Sen iş birliğinde, toplumun sağlık okur-yazarlığı konusunda çalışma yürütüldüğü, bu kapsamda ilk etapta 23 ilde 5 bin vatandaşla anket yapıldığı bildirildi. İnternetten ‹Her Derde Deva’ İlaç Satanlara Hapis Cezası “Zayıflatıcı, gençleştirici, hastalıkları tedavi edici” olduğu iddiasıyla çeşitli ürünler satan internet siteleri Sağlık Bakanlığı kararıyla kapatılabilecek. SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 23 Sağlıkta2014 Sağlık Bakanı’ndan ‘Gazze’ye Doktor’ Açıklaması Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Gazze’ye Türkiye’den doktor gönderilmesine ilişkin ‘STK ve yeryüzü doktorları bu anlamda güçlü bir kampanya yapabilirler. Biz de ona destek verebiliriz’ dedi. Sağlık Harcamaları 2008’de 25 Milyar İken 2013 Yılında 50 Milyara Ulaştı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik: “SGK’nın 2008’deki açığı 25,9 milyar iken 2013’te 19,6 milyardır. SGK’da gelirlerin giderleri karşılama oranı 2008’de yüzde 72,2, 2013 yılında ise bu oran yüzde 89,2’ye ulaşmıştır” Sağlık Bakanlığı’nın aldığı kararla artık eczaneler vitrinlerine ilaç, kozmetik gibi ürünlerin ilanlarını asamayacak DSÖ: Salgın Durdurulabilir Dünya Sağlık Örgütü, Batı Afrika’daki Ebola salgınının durdurulabileceğini açıkladı. Yeni Uygulanacak Eczacı Yerleştirme Sistemi (EYS) açıklandı. İyi Farmakovijilans Uygulamaları Kılavuzu yayınlandı. Bakan Müezzinoğlu Açıkladı: Açık Havada Sigara Yasağı 1 Ekim’de Başlıyor Yerli morfin üretiminde son durum ve rakamlar kamuoyu ile paylaşıldı. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu: Açık havada sigara yasağı 1 Ekim’de başlıyor. Sigara paketi kararacak, marka ismi kodlanacak. İlaç yan etki bildirimi ve siyah ters üçgen uygulaması hayata geçirildi. AĞUSTOS 2014 Ebola Nedeniyle 120 Sağlık Personeli Öldü! Dünya Sağlık Örgütü’nün açıklamasına göre Batı Afrika’da patlak veren ebola salgınında hastalığa yakalanan sağlık personelinin yarısı öldü. Ölenlerin arasında ülkelerinde çok iyi tanınan doktorlar da vardı. Ebola nedeniyle üç Afrika ülkesinde yaklaşık 1 milyon kişi karantinada.... Sağlık Hizmetlerinden Memnuniyet Yüzde 73 Türkiye genelinde sağlık hizmetlerinden memnuniyetin 2003 yılında yüzde 39 olduğu, bu oranın 2013’de yüzde 73’e yükseldiği belirtildi. Dünya Sağlık Örgütü Kırmızı Alarm Verdi: Ebola Artık Tüm Dünyanın Sorunu Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Ebola virüsü salgını boyutlarının uluslararası aciliyete ulaştığını açıkladı. Sağlık Bakanlığı’ndan Ebola Açıklaması Sağlık Bakanlığı, Nijerya Lagos’tan sabah saatlerinde İstanbul’a gelen Türk Hava Yolları uçağında, yüksek ateş ve kusma şikayeti bulunan Afrikalı kadın yolcunun, çocuğuyla beraber sağlık kuruluşuna sevk edilmesiyle ilgili açıklama yaptı. Açıklamada, hastanın muayene ve tetkiklerinin de24 Eczanelere Reklam Yasağı SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 vam ettiği belirtilerek, “Söz konusu hastada şu an için Ebola virüsünün bulunduğunu söylemek mümkün olmamakla birlikte, geldiği ülkenin Nijerya olması sebebiyle Sağlık Bakanlığı olarak en küçük bulguyu dahi dikkatle değerlendirmeye almaktayız” denildi. Adalılar Sesini Duyurdu Büyükada’ya Hastane Yapılacak Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne bağlı olarak Büyükada’da inşa edilecek ek hizmet binasının inşaatında incelemelerde bulunan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, burada çalışmalarla ilgili olarak basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Yeni Düzenleme Getirildi Ambalajlı su satış yerleri ve ambalajlı su nakil araçlarının tabi olacağı esaslar belirlendi. ALS için ‘Bir Kova Buz’ ALS’ye dikkat çekmek ve farkındalık yaratmak için hazırlanan ‘bir kova buz’ kampanyası kısa süre içerisinde sosyal medyada ‘trend’ oldu. Birçok ünlü isim kampanyaya çektiği videolarla destek veriyor. Sosyal Medya Üzerinden Sahte İlaç Satılıyor Türk Eczacıları Birliği (TEB), maddi değeri yüksek kanser ilaçlarının, umut tacirlerinin sahte “facebook” hesabı açarak, kendini eczacı olarak gösteren kişiler aracılığıyla satıldığını belirledi. Alkol ve Madde Bağımlılığı ile İlgili Testlerin Nasıl Yapılacağına Dair Genelge yayınlandı. Türkiye Ruh Sağlığı Verileri açıklandı. EYLÜL 2014 Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kuruluyor İnsanlığa Örnek Sağlık Hizmetleri Sunuyoruz Sağlık Bakanlığı tarafından kurulacak üniversitede akademisyen yetiştirilecek. Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, “(Filistin’deki yaralıların Türkiye’ye getirilmesi) Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Sağlık Bakanlığı olarak bu millete yakışır ve insanlığa örnek olacak sağlık hizmetleri sunuyoruz” dedi. Sağlık Bakan Yardımcısı Belli Oldu! Sağlık Bakanlığında bir süreden beri boş olan Bakan Yardımcılığı pozisyonuna atama yapılacak. Yeni Sağlık Bakan yardımcısı Erkan Kandemir oldu. Sağlık Çalışanına Yıpranma Payı Bu Yıl Sonuna Bitecek Türkiye sağlıkta büyümeye devam ediyor. Dünyanın en önemli sağlık merkezi olma yolunda önemli adımlar atan Türkiye’de, Sağlık Enstitüleri kurulacak. Tıbbi alanda oluşturulacak AR-GE merkezleriyle ilaç araştırmaları yapılacak. Sağlık çalışanlarının yıpranma payı haklarıyla ilgili düzenleme ise yılsonuna kadar yapılacak. Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, Uyuşturucu ve Sigara Önlemlerini Açıkladı Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu uyuşturucu ve sigara ile ilgili alınacak yeni önlemleri açıkladı. Buna göre artık çocuk parkları da sigara yasağı kapsamına alınacak. Yetişkin parklarının da sadece bir bölümünde içilebilecek. Sağlık Turizminde Hedef 20 Milyar Dolar Gelir Sağlık alanında yapılan yatırımlar önümüzdeki yıllar için büyük bir avantaj olarak değerlendiren TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy, turizm sektörü, Sağlık Bakanlığı ve özel sağlık kuruluşları birlikte adım atması ve ortak bir program belirlemesine işaret ederek, “Doğru adımlar atılırsa 2023 yılı için hedeflenen 2 milyon uluslararası hasta ve 20 milyar dolar sağlık turizmi gelirine çok önceden ulaşmak mümkün” dedi. Meclis Açılır Açılmaz Yıpranma Payı! Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, sağlık ortamındaki genel gündemi değerlendirdiği açıklamalarında, sağlıkta şiddetten yıpranma payına kadar birçok konuya değindi. Müezzinoğlu, Ekim ayında Meclis açılır açılmaz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile çalışarak yıpranma payı konusundaki düzenlemenin yapılacağını kaydetti İşte Yeni Hükümet’in Sağlık Politikası 62. Hükümet Programı’nda, 2002 yılı sonunda 618 olan tam donanımlı 112 ambulans sayısının 3 bin 858’e ulaştığı, ancak bu sayının 2015 yılında 4 bin 600’e ulaşacağı belirtildi. Sağlığı Tehdit Eden Tıbbi Cihazlara Sıkı Takip Sağlık Bakanlığı, cihazlarla ilgili “olumsuz” nitelendirilen durumların mutlaka kuruma bildirilmesini istedi Bakanlıktan Fiziksel Aktivite Rehberi ve İnternet Sitesi Sağlık Bakanlığı, sağlıklı yaşamın ön koşulu olarak gösterilen yeterli fiziksel aktivite yapılmasına yönelik toplumda farkındalığı artırmak amacıyla “Fiziksel Aktivite Rehberi ve İnternet Sitesi” hazırladı. Aile Hekimlikleri de Acil Gibi Olacak Acil hastalar artık sadece hastane acillerine değil aile sağlığı merkezlerine de gidebilecek, mesai saatleri dışında ve hafta sonları da açık olacak yerlerde hasta bakacak aile hekimleri nöbet ücreti alacak. Dünya Sağlık Örgütü’nden Uyarı! Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Batı Afrika’daki Ebola virüsünün yayılmasını önleyecek önlemler alınmadığı takdirde, 2 Kasım 2014 tarihine kadar virüs bulaşan insan sayısının 20 bini aşacağı öngörüsünde bulundu. Ebolada B Planı Hazır Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre Ebola’da vaka sayısının 5 bin 843’e ve ölümlerin 2 bin 803’e ulaştığını söylendi. Türkiye Hudut Sahiller Sağlık Genel Müdürü Hüsem Hatipoğlu, “Ülkemizde bugüne kadar herhangi bir Ebola vakası yoktur. Olası bir durum için de Sağlık Bakanlığımız tarafından B planı olarak 45 referans hastane belirlenmiştir” dedi. Sağlık Bakanlığı’ndan SGK Primi Açıklaması Sağlık Bakanlığı, maddi durumu el vermeyen vatandaşların SGK primlerinin devlet tarafından karşılandığını açıkladı. Sağlık Bakanlığı, Antibiyotik Tüketimini Mercek Altına Alıyor Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, uyuşturucuyla mücadelede imam, muhtar ve esnafın devreye sokulacağını belirterek, bakanlık olarak antibiyotik kullanımı ve bilinçli ilaç tüketimi üzerinde çalıştıklarını söyledi SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 25 Sağlıkta2014 Sağlık Bakanlığı’ndan O İlaçla İlgili Açıklama Sağlık Bakanlığı, “Naproksen sodyum” etken maddeli ilaçla ilgili iddialar üzerine, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nun ruhsatlandırılmış tüm tıbbi ürünlerin piyasa kullanım takiplerini yaparak kayıt altına aldığını ve global ölçekte paylaştığını belirterek, söz konusu ilaca ilişkin Bakanlığa hiçbir yan etki iletilmediğini bildirdi. Sağlık Bakanlığı’ndan “İlaç” Müjdesi Sağlık Bakanlığı, başta kanser olmak üzere antibiyotikler gibi çok fazla para harcanan ilaçları Türkiye’de üretmek üzere kolları sıvadı. Sağlık Bakanlığı’ndan Eczacılar İçin “Kılavuz” Dünya Sağlık Örgütü’ne Göre Ebola Son 40 Yılın En Büyük Salgını Sağlık Bakanlığının hazırladığı kılavuza göre, iyi bir hizmet için eczacının tüm hastalarına eşit davranması, hizmeti bilfiil sunması, meslektaşlarını rakip görmemesi ve haksız rekabete neden olacak davranışlarda bulunmaması gerekiyor. Ebola virüsü ürkütücü şekilde yayılmaya devam ederken salgını önlemeye dönük bilimsel araştırmalar da sürüyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) salgının yayılmasını önlemek amacıyla insanlar üzerinde de aşı denemeleri yapılmasına izin vermesi sonrasında özellikle İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri merkezli laboratuarlarda çalışmalar yoğun bir şekilde devam ediyor. Üçüncü bir tür aşı için test aşamasına geçilirken. DSÖ Genel Müdürü Margaret Chan salgının önlenenemesi üzerine birçok ülkeden bilim adamı ve araştırmacıyı Cenevre’de toplantıya davet ettiklerini duyurdu. Sağlık Bakanlığı’ndan Alternatif Tıpa Yönetmelik Uyuşturucu ile Mücadele Acil Eylem Planı Taslağı hazırlandı. Geçmişte Anadolu’da akıl hastalarının tedavisinde kullanılan müzikle terapi, yaraları iyileştiren sineklerle yapılan “lar- Okul Kantinlerinde yeni düzenlemeler yapıldı. EKİM Sağlık Sigortasına ‘Yabancı’ Dopingi 2014 İsveç’in Gündemi Yakışıklı Sağlık Bakanı Türkiye Kobani, IŞİD ve PKK gibi gündem maddeleriyle uğraşırken, İsveç’in gündeminde ise çok farklı bir konu var. İsveç bugünlerde 29 yaşındaki yeni Sağlık Bakanı Gabriel Wikström’ün yakışıklılığını konuşuyor. Belçika’da Yeni Sağlık Bakanı Tartışma Yarattı Belçika’da 127 kilo ağırlığındaki siyasetçi Maggie De Block’un Sağlık Bakanlığı görevine getirilmesi tartışma yarattı. Donörden Alınan Nakil Rahimden Yapılan İlk Doğum İsveç’te tıp tarihinde ilk kez rahim nakli yapılan bir kadın doğurdu. Gothenburg Üniversitesi ve Stockholm Tüp Bebek Ünitesi’nde görevli doktor Mats Brannstrom liderliğindeki ekibin rahim nakli yaptığı 36 yaşındaki kadın, geçen ay bir erkek çocuk dünyaya getirdi. Sağlık Bakanı Müezzinoğlu’ndan Ebola Açıklaması Dünyayı saran tehdit konusunda Türkiye’de alınan önlemler açıklandı 26 va uygulaması”, kirli kanı emen sülüklerin kullanıldığı “sülük tedavisi” bundan böyle bazı hastalıklarda “tamamlayıcı” tedavi olarak uygulanabilecek SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 Türkiye’de ‘ikamet izni’ alan yabancılar, artık özel sağlık sigortası yaptırmak zorunda. Geçen yıl 2.4 milyar TL sağlık prim üreten sektöre yabancılardan yaklaşık 1.5 milyar TL’lik ek prim gelmesi bekleniyor. ‘Sağlık Bakanlığı Adını mı Değiştirsek?’ Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ‘Ben bazen diyorum ki ‘acaba bizim adımızı değiştirsek?’ diyorum. Hastalık Bakanlığı mı yapsak? Adımız Sağlık Bakanlığı ama daha çok hastalık konuşuyoruz. O nedenle de bir çelişkiyi de vurgulayarak bir algıya da fırsat vermemek veya yeni bir algının oluşmasına da katkı sağlamamız lazım’ dedi’ ‘Ebola, AIDS’den Bu Yana ki En Büyük Sağlık Sorunu’ ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri başkanı Thomas Frieden, HIV/ AIDS’in ortaya çıkmasından bu yana Batı Afrika’daki Ebola salgını kadar büyük sağlık sorunu görülmediğini söyledi. Aile Hekimliklerinde Rapor Ücreti Alınmayacak Sağlık Bakanlığı’ndan ‘Muayenehane’ Düzenlemesi Sağlık Bakanlığı’na bağlı birinci basamak sağlık hizmet sunucularında düzenlenen raporlar için ücret talep edilmeyecek. Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) ve Emniyet Genel Müdürlüğüne bağlı kurumlara alınacak öğrenci, subay, astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaş ile sözleşmeli er/erbaş adaylarına sağlık raporları da hastanelerden ücretsiz verilecek. Sağlık Bakanlığı, Danıştay’a açılan davada iptal kararı verilmesi üzerine muayenehanelerle ilgili düzenlemeye gitti. Muayenehane açmak isteyen doktorlar gerekli belgelerle il sağlık müdürlüğüne başvuracak, uygun şartları taşıyanların Özel Sağlık Kuruluşları Yönetim Sistemi’ne kaydı yapılacak Sağlık Çalışanlarına Yeni Ebola Kuralları Amerikan Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi Ebola hastalarına bakan sağlık çalışanlarının izlemesi gereken sıkı kuralları belirledi. Yeni kurallar, hastalara bakan sağlık çalışanlarının giyeceği koruyucu kıyafetleri belirliyor. Sağlık Bakanlığı’ndan Ebola ve MERS raporu “Havalimanlarına termal kameralar kurulacak” Sağlık Bakanlığı, Ebola ve MERS-CoV hastalıkları ile ilgili ülke genelinde yapılan çalışmalar ve alınması gereken önlemlerle ilgili bir rapor hazırladı. Rapora göre, Afrika’dan gelen tüm yolcuların termal kameradan geçirilmesi planlanıyor. Ebola Sağlık Sisteminde Krize Yol Açtı Amerika Bulaşıcı Hastalıklar Enstitüsü uzmanı Anthony Fauci’ye göre, her hastanenin Ebola hastalarını tedavi edecek altyapıya sahip olmasını beklemek mümkün değil. Ancak her sağlık kurumunun Ebola hastalarını özel tedavi merkezlerine aktarmaya hazır olması gerekiyor Sağlık Bakanlığı: Sarı Tozda Biyolojik Harp Maddesi Yok Sağlık Bakanlığı Türkiye’de bazı konsolosluklara gönderilen zarflardan çıkan sarı tozda biyolojik savaş maddelerine rastlanmadığını açıkladı. Sigara Tiryakilerine Önemli Haber Resmi Gazete’de bugün yayınlanan Bakanlar Kurulu kararına göre sigara bırakmaya çalışan ve bu konuda tedavi gören hastalara ilaçları ücretsiz verilecek. Türkiye Dünya Sağlık Örgütü’nden Kötü Rapor Aldı Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından hazırlanan raporda, Türkiye’de bazı hastalıkların önlenmesinde zorluklar olduğu belirtildi İngiltere’de Sağlık Çalışanları Grevde İngiltere’de hemşire ve ambulans görevlileri hükümetten talep ettikleri zam konusundaki anlaşmazlıklar nedeniyle greve gitti. Mers İçin 49 Hastane Belirlendi Sağlık Bakanlığı MERS için 36 ilde 49 hastane belirledi. Sağlık Üniversitesi TBMM Gündeminde Meclis, hem yaz tatili hem de bayram tatili dolayısıyla ara verdiği çalışmalarına yeni haftayla birlikte başlayacak. Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı kuruluyor. Teklifin bu hafta içinde yasalaşması halinde Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı Kurulması ile Bazı Kanun ve KHK’lerde Değişiklik Yapan Tasarı’nın görüşmelerine geçilecek. Devlet Vatandaşın E-Nabzını Tutacak Sağlıkta devrim yaratacak ‘nabız’ uygulamasıyla hastanın verileri elektronik ortama aktarılıyor. Kilo, kolesterol gibi risklerde hastaya SMS gelecek. Verilere kimin ulaşabileceği ise vatandaşın inisiyatifinde olacak SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 27 Sağlıkta2014 KASIM 2014 Sağlık Bakanlığı Tıp Fakültesi Kurmaktan Vazgeçti! Sağlık Bakanlığı’ndan “Tam Gün Yasası” İle İlgili Açıklama TBMM Genel Kurulu’nda, Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı kurulmasını öngören tasarı kabul edildi. Sağlık Bakanlığı, Anayasa Mahkemesi’nin Tam Gün Yasası kararına ilişkin açıklama yaptı SGK’da Genel Sağlık Sigortası Affı Kolaylığı Torba yasa ile birlikte GSS borcu olmak üzere Genel Sağlık Sigortası prim borcu ve GSS affı gibi konularda bir takım düzenlemeler yapıldı. SGK sitesi üzerinden TC Kimlik no ile GSS borç sorgulama, Genel Sağlık Sigortası prim borcu ve GSS affı işlemleri yapılabiliyor. Aile Sağlığı Merkezleri’ne Cumartesi Mesaisi Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, aile hekimlerinin çalışma düzenleriyle ile ilgili yapacakları değişikliği, cumartesi günleri nöbet, diğer günler ise esnek mesai olarak özetledi. Sağlık Çalışanlarına Lisans Tamamlama Geliyor Sağlık bilimleri alanında ön lisans mezunu 130 bin civarındaki sağlık personeline lisans tamamlama fırsatı verildi. “Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı ve 6569 Sayılı Kanun” kapsamında yer alan düzenleme önceki gün Resmi Gazete’de yayınlandı. Üniversite ve Sağlık Alanında Yeni Dönem Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) kurulmasını öngören ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından onaylanan kanun Resmi Gazete’de yayımlandı. Yasa hem sağlık çalışanlarını hem de üniversite öğrencilerini yakından ilgilendiriyor. İspanya Sağlık Bakanı İstifa Etti Yolsuzluk soruşturmasında adı geçen Bakan Ana Mato, istifa ettiğini açıkladı. Şehir Hastaneleri Projesi Türkiye’nin Yüz Akı Sağlık Bakan Yardımcısı Erkan Kandemir, Şehir Hastaneleri Projesi’nin Türkiye’nin yüz akı projelerinden biri olduğunu söyleyerek, “Proje, 2023 vizyonuna uygundur” dedi. Sağlık Harcamaları Arttı 2013 yılında sağlık harcamaları bir önceki yıla göre yüzde 13,8 artarak 84 milyar 390 milyon lira oldu. Kişi başı bağlık harcaması bin 110 lira olurken harcamaların yüzde 78, 5’nin devlet karşıladı. 28 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 ‘İnsan Odaklı Sağlık Politikası Uyguladık’ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın doktoru Prof. Dr. Cevdet Erdöl, Türkiye’nin sağlık politikasını Akit’e anlattı. Aynı zamanda AK Parti Ankara Milletvekili de olan Erdöl, bir dönem hastane kapılarında kuyruklar olan, eczanesinde ilaç bulunamayan Türkiye’nin son on yılda çok büyük adımlar attığını, hem sağlığa erişilebilirliği hem de sürdürülebilirliği kısa sürede başarabilen nadir ülkelerden birisi olduğunu kaydetti. Mersin Entegre Sağlık Kampüsü Projesi Sağlık Bakanı Müezzinoğlu: “77 milyon için sağlık hizmetlerindeki standardı çok daha iyi noktaya taşımayı beklerken, diğer taraftan 3 saatlik uçuş mesafesinde, yaklaşık 1,5 milyar insanın yaşadığı coğrafyada da Türkiye’yi bu bölgenin sağlık merkezi yapabilecek tıbbi birikimin, hekimleri dünyayla yarışabilecek mesleki birikimleri olan bir ülkenin de zenginliğini yaşıyoruz.” Yeni 2014 Yılı Sağlık Uygulama Tebliği Toplantısı Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Köksal: “Kişilerin kazandığı parada SGK ve devletin gözü yok. 2008 öncesi ve sonrası özel sektöre çok ciddi bir destek var. Devlet, kişinin kazandığı parayı fazla görseydi, zaten özel sektörü desteklemezdi” Sahte Hapı Yuttuk! Sağlık Bakanlığı’nın araştırması 2005’ten bu yana ele geçirilen sahte ilaçların yüzde 400 arttığını ortaya koydu. 2013’te 51 bin 596 adet ve 7 bin 348 kutu sahte ilaç yakalanırken, ele geçirilemeyen haplar ise tehlikenin büyüklüğünü ortaya koyuyor. Sağlık Bakanlığı ‘Sezaryen Haritası’ Çıkardı Sağlık Bakanlığı, Türkiye’nin sezaryen haritasını çıkardı. Doğumların 173 bin 231’i yani yüzde 36,4’lük kısmı sezaryen. Sezaryen oranlarında ilk sırada Tunceli yer aldı. Harcamaların Sorumlusu Diyabet! Halk arasında şeker hastalığı olarak bilinen diyabet, sağlık harcamalarının dörtte birinden sorumlu. SGK verilerine göre, diyabet ve diyabete bağlı komplikasyonların sağlık harcamaları yüzde 23’lük orana sahip. Almanya’da Dev Sağlık Taraması İki yüz bin kişinin katılacağı, 2042 yılına kadar sürecek dev projeyle Almanya’nın sağlık haritası çıkarılacak. Yaşam Şansı Olmayan Hastaların Hayatlarına Son Verebilmesi Yaşam şansı olmayan hastaların hayatlarına son verebilmeyi yasal kılan Oregon eyaletinde yasal (Death with Dignity Act) olarak doktor yardımlı intihar (physician assisted suicide) yöntemi ile 29 yaşındaki bir hastanın hayatına son vermesi. Sağlık Bakanı: ‘İlaç Domates Değil’ Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, aşırı ilaç tüketimini “İlaç bir torba domates değil, bilinçli tüketmek gerekiyor” sözleriyle değerlendirdi. Türkiye Kanser Enstitüsü 6 Ay İçinde Kurulacak Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Eyüp Gümüş, 6 ay içinde Türkiye Kanser Enstitüsünün kurulacağını söyledi. Uyuşturucu ile Mücadele Şurası Toplandı TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyon Başkanı Necdet Ünüvar, “Uyuşturucu ARALIK 2014 Sağlık Çalışanlarına Maaş Müjdesi 275 bin sağlık çalışanına yıllık 475 TL, 5 yılda 2 bin 375 TL maaş promosyonu verilecek. Sağlık Personeline Yıllık 475 Lira Promosyon Verilecek ile mücadelenin yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları ve diğer paydaşlar ile tam bir işbirliği içerisinde yürütülmesi gerekmektedir” dedi. Sağlık Haberciliğinde Uzmanlaşma Ve Branşlaşmaya Gidilmeli! Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı tarafından düzenlenen “Sağlıkta Sektörlerarası İşbirliği Sempozyumu” bildirisinde, “Habercilikte uzmanlaşma ve branşlaşmaya gidilmeli, sağlık haberciliği de bir uzmanlaşma dalı olarak ele alınmalı” görüşünde birleşildi. Dizi Setlerinden Organ Bağışına Tam Destek! Sağlık Bakanlığı ve AB’nin ortaklaşa yürüttüğü “Organ Bağışında Uyum İçin Teknik Yardım Projesi” kapsamında, “Ulan İstanbul”, “Arka Sokaklar”, “Kaçak”, “Hayat Yolunda” ve “Kocamın Ailesi” setlerinde Türkiye’deki organ bağışı ve nakillere ilişkin bilgi verilerek ziyaret edildi. Sağlık Bakanlığı’ndan “Kızamık” Açıklaması Sağlık Bakanlığı, “kızamık vakalarında artış olduğu” haberleriyle ilgili, “Riskli tüm bölgelerde yürütülen müdahale çalışmalarıyla vaka artışı büyük ölçüde kontrol altına alındı” açıklamasında bulundu. Sıtma, Ebola’dan Daha Çok Can Alıyor Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumu Banka Promosyon ihalesi sonucunu açıkladı. Afrika’nın en büyük sağlık proplemlerinden sıtma Ebola virüsünden daha çok can alıyor. Sağlık Çalışanına Şiddet Uygulayana Ceza Müezzinoğlu: Kronik Hastalıklar Yükü Artıyor Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet olaylarının artarak devam ettiğini belirten SağlıkSen Aydın Şube Başkanı A. Baki Karaer, sağlık çalışanlarına şiddet uygulayanların 6 ay boyunca SGK imkânlarından yararlanmamasını ve sağlık harcamalarını cebinden karşılamasını Çalışma Bakanlığına önerdiklerini belirtti. Sağlık Bakanlığı’ndan Devrim Gibi Yenilik Sağlık Bakanlığı sahte ve sağlıksız kozmetik ürünlerine savaş açtı. Bakanlık ilaçta olduğu gibi kozmetik satışında da ‘karekod’ takip sistemini devreye sokuyor. Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, önümüzdeki süreçte obezite, diyabet, kanser gibi temel hastalıklarla daha fazla boğuşacağımızı gösteriyor” dedi. OECD’nin “Bir Bakışta Sağlık: Avrupa 2014” Adlı Raporu Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütünün araştırması Türkiye’ye ilişkin çarpıcı veriler ortaya koydu. 35 Avrupa ülkesini kapsayan araştırmaya göre Türkiye, bebek ölümlerinde ve hava kirliliğinde birinci; ortalama yaşam süresinde ise 32’inci sırada yer alıyor. Sokağa Çıkacak Aile Hekimlerine Sağlık Bakanı’ndan Uyarı Yeni yürürlüğe giren nöbet sistemine karşı aile hekimleri yarın sokağa çıkıyor. Sağlık Bakanı eyleme tepki gösterip “’Ayda bir gün 8 saat ben nöbet tutmuyorum’ diyen bir hekimlik olmaz. Böyle bir duruşta olan sağlık hizmeti sunumu olmaz” dedi. SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 29 Sağlıkta2014 Aile Hekimlerini Pas Geçtik Kan İlaçları Türkiye’de Üretilecek Türkiye’de, birinci basamak sağlık kuruluşları olan aile hekimliği, toplum sağlığı merkezleri, dispanserler ve özel polikliniklere başvuru sayısı, 2 ve 3. basamak sağlık kuruluşu niteliğindeki hastanelere yapılan müracaatların çok altında kaldı. Türk Kızılayı, Sağlık Bakanlığıyla yürüttüğü Plazma Fraksinasyonu Projesi kapsamında yerli kan ilacı üreterek ülkeyi dışa bağımlılıktan kurtarmayı hedefliyor. Sağlık Politikaları Yüksek Konseyi Kuruldu Başbakan Davutoğlu’nun Resmi Gazete’de yayımladığı, 13 bakandan oluşan “Çok Paydaşlı Sağlık Politikaları Yüksek Konseyi” kuruldu. Sağlık Bakanlığından “Damacana Su” Açıklaması Sağlık Bakanlığı, uygunsuzluk tespit edilmiş damacana suların vatandaşlara dağıtımının “kesinlikle mümkün olmadığını” bildirdi. Artık Böyle Muayene Olacağız! Sağlık Bakanlığı, uzaktan hasta takibini sağlayacak yeni bir sistem üzerinde çalışıyor Avrupa Birliği projesi olarak ilk kez Almanya ve Türkiye’de uygulanacak “Empower” isimli sistemle, doktor ve hasta mail’le haberleşecek. Hastalar şeker, tansiyon, ateş gibi ölçümleri yaparak doktora e-mail gönderecek. Doktor da hastayı görmeden ilaç dozunu ayarlayabilecek. Hastanelerde hasta yükünü azaltacak ve doktora adım adım hasta takip imkânı sunacak sistem, sağlık sektöründe yeni bir döneme kapı aralayacak. Sağlık Bakanı: “Dünyanın Tek Ülkesi Olacak Türkiye Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu : “Önümüzde ki bir yıl içerisinde kamu olarak 10 bin yatak ve kamu-özel işbirliğiyle 24 bin yatak kapasiteli hastanelerin yapım ihalelerini de başlatmış durumdayız, Şu anda tıbbi donanımlarını yüzde 75-80’ inini sıfırdan yeniden yenileyen dünyada bir başka ülke yok” dedi.” Dünya Sağlık Örgütü’nün Sıtma Raporu Rapordan: ‘Dünyada yaklaşık 584 bin kişi geçen yıl sıtma yüzünden öldü ve bunnların yüzde 90’ı Afrika ülkelerinden’ Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), geçen yıl dünyada 584 bin can alan sıtmaya, 97 ülkede halen yaklaşık 3,2 milyar insanın yakalanma riski taşıdığı uyarısında bulundu. Ebola Aşısının Denemeleri Durduruldu Batı Afrika’da 6 binden fazla kişinin ölümüne neden olan Ebola virüsüne karşı geliştirilme aşamasında olan aşının denemelerinin durdurulduğu açıklandı. Sağlık İçin Hangi Ülke Ne Kadar Harcadı? Dünyada kişi başına düşen yıllık sağlık harcamasını en yüksek 9 bin 55 dolarla Norveç, en az ise 15 dolarla Kongo Demokratik Cumhuriyeti ve Eritre yaptı. Aile Hekimleri Greve Gidiyor Sağlık Bakanlığı’nın aile hekimliği üzerinde geliştirdiği uygulamaların aile hekimliğine darbe vurduğunu söylenerek greve gidiyorlar. Akredite Olmayanlar Sağlık Turizmi Yapmayacak Bakan Müezzinoğlu, “Bugün 17 Aralık, bu ülkenin milli iradesine, sandık hukukuna, istikrarlı yönetimine, kuzu postuna bürünmüş kurtların tuzak kurduğu bir gün, birinci yıl dönümü’’ dedi. 180 Bin Kişi Kuduz Şüphesi Yüzünden Doktora Gidiyor Sağlık Bakanlığı, Türkiye’de her yıl 180 bin civarında riskli temasın bildirildiği kuduzla mücadele ve alınacak önlemlerle ilgili düzenlemeye gitti. 30 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 Health Expo Fuarı ve Kongresi İstanbul’da Yapıldı Health Expo Sağlık Turizmi, Medikal Teknolojiler, Tıbbi Uzmanlık Fuarı ve Kongresi’nin açılış konuşmasını yapan Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, Türkiye’nin sağlık turizminde önemli bir merkez olacağını belirterek, “Bütün bu coğrafyaya bakıldığında Türkiye’nin sağlık hizmeti sunumunda bölgenin merkezi olabilecek tecrübe birikimi var” dedi. 2. Türkiye Sağlık Mezunları Kurultayı Yapıldı Sağlıkta2014 2014 KAPAK KONULARI OCAK 2014 Ocak sayısıyla 3. yaşına adım atan Sağlık ve İnsan Dergisi, 2012 yılının Ocak ayında “insanın sağlığı ve sağlığın insanı için” sloganını yayın anlayışının merkezine alıp sizlerle buluşmaya başladı. 1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet 46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz, solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz. AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 25 / OCAK 2014 • SAĞLIKBAKANLIĞINDANÖBETDEĞİŞİMİ Çünkü, Sağlığın 2013 yılı, 2002 yılı Kasım ayında başlayıp 10 yıl boyunca Sağlık Bakanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Recep Akdağ’ın, görevini şimdiki Sağlık Bakanımız Dr. Mehmet Müezzinoğlu’na devretmesiyle başladı. Yoğun başlayan 2013 yılı yine aynı şekilde devam etti ve başarılı çalışmalara imza atıldı. • KAMUÖZELİŞBİRLİĞİMODELİİLEHAYATAGEÇENDEVŞEHİRHASTANELERİ • OBEZİTE,TÜTÜNKULLANIMI,ALKOLVEMADDEBAĞIMLILIĞIİLEMÜCADELE Siz değerlisiniz. Biz önemseriz. • ORGANNAKLİVEORGANBAĞIŞINDAATILANÖNEMLİADIMLAR SAYI 25 · OCAK 2014 Kamu Özel İşbirliği modeli ile Dev Şehir Hastaneleri projesine start verilmesi geçtiğimiz yılın en dikkat çeken olaylarındandı. Tuna’nın Göz Bebeği BUDAPEŞTE Sağlık ve İnsan Dergisi olarak; takdir gören, beğenilen bir dergi hazırlıyor olmaktan duyduğumuz gurur ve mutlulukla 2014 yılında da yine objektif, başarılı, kararlı bir çizgi yürütmeyi amaç edineceğiz. Kampus TRAKYAÜNİVERSİTESİ 2014 YILININ İNSANIMIZIN SAĞLIĞI VE SAĞLIĞIN İNSANLARI İÇİN HUZUR, MUTLULUK VE BAŞARI GETİRMESİNİ DİLİYOR, YENİ YILINIZI KUTLUYORUZ ŞUBAT AKILCI İLAÇ KULLANIMI Sahte ilaç, “mucize” diye sunulan bitkisel ilaçlar gibi konularla mücadele eden Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2010 yılında faaliyete geçen ve geçtiğimiz aydan itibaren “mobil” olarak da hizmet veren İlaç Takip sistemi (İTS)Sizile de ilaç piyasasıdeğerlisiniz. Biz önemseriz. nın daha güvenilir olmasına ve dolayısıyla da vatandaşın güvenli ilaca ulaşmasına katkı sağlıyor. 1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet 46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz, solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz. AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 26 / ŞUBAT 2014 AKILCI İLAÇ KULLANIMI Çünkü, AKILCI OLMAYAN İLAÇ KULLANIMININ NEDENLERİ AKILCI İLAÇ KULLANIMINDA ECZACININ ROLÜ SAYI 26 · ŞUBAT 2014 Bu alanda önem verilen bir diğer konu ise “Akılcı İlaç Kullanımı”. Sağlık Bakanlığı ve Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından, vatandaşları bilinçlendirerek ilaçları “akılcı”, bir diğer söyleyişle “gerektiği gibi” kullanılma alışkanlığı kazandırmak amacıyla bilgilendirme çalışmaları yapıyor, kampanyalar düzenleniyor. AKILCI İLAÇ KULLANIMI NEDEN BU KADAR ÖNEMLİDİR? Biz de bu çalışmalara katkı sağlamak amacıyla Şubat sayımızda dosya konumuzu “Akılcı İlaç Kullanımı” olarak belirledik ve dikkatle okuyacağınız, kapsamlı bir dosya hazırladık. Röportaj DR. SAİM KERMAN Yeşilırmak’a Yansıyan Şehir İLAÇ VE TIBBİ CİHAZ KURUMU BAŞKANI Bu sayımızın ilginizi çekeceğini düşündüğümüz bir diğer çalışması ise İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Dr. Saim Kerman ile yaptığımız söyleşi oldu. MART 14 MART TIP BAYRAMI 1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet 46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz, solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz. Daha önceki yıllarda olduğu gibi bu yıl da Mart sayımızda “14 Mart Tıp Bayramı” dosyası hazırladık. Tıp Bayramının tarihçesini ve ülkemizde Tıp Bayramını Siz değerlisiniz. Biz önemseriz. ilk kez kutlayan “Mustafa Behçet Efendi”nin hayatına yer verdiğimiz portre çalışmamızı ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz. ANKAHED Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Akif Emre Eker’in “Tıp Bayramında Aile Hekimliği Uygulamasının Dünü ve Bugünü” başlıklı yazısı da dosyamızda yer alan bir diğer çalışma. AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 27 / MART 2014 14 MART TIP BAYRAMI Çünkü, 32 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 • AİLEHEKİMLİĞİUYGULAMASININDÜNÜVEBUGÜNÜ · MART 2014 Birkaç ay önce “Kamu-Özel İşbirliği Modeli” ile startı verilen Dev Şehir Hastaneleri Projesi de bu anlamda atılan en önemli adımlardan biri olmuştu. Projede yer alan • PORTRE:MUSTAFABEHÇETEFENDİ SAYI 27 Sağlık Bakanlığı, vatandaşın sağlık hizmetlerine daha kolay ulaşmasını sağlamak, hizmet sunumunu daha kaliteli hale getirmek ve sağlıkta memnuniyeti artırmak için başarılı projelere imza atmaya devam ediyor. • TARİHTE14MART • YENİHASTANELERİNTEMELLERİATILDI • YEŞİLAYHAFTASIETKİNLİKLERLEKUTLANDI • HASTANELERİMİZ:ANKARANUMUNEEĞİTİMVEARAŞTIRMAHASTANESİ Kültürleri Buluşturan Masum Şehir: SARAYBOSNA HEKİMLERİMİZİN VE BÜTÜN SAĞLIK ÇALIŞANLARIMIZIN 14 MART TIP BAYRAMI KUTLU OLSUN... 17 hastanenin en büyüğü ve en görkemli kampüse sahip olan Başakşehir İkitelli Şehir Hastanesinin temel atma töreni geçtiğimiz günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu ve çok sayıda bürokratın katılımıyla gerçekleştirildi. Temel atma töreninin ayrıntılarına yer verdiğimiz haber çalışmamızı sayfalarımızda bulabileceksiniz. Bu sayımızla birlikte dergimizde yeni bir bölümü daha beğeninize sunduk. “Hastanelerimiz” başlığıyla Ülkemizde hizmet veren hastanelerimize yer vereceğimiz bu bölüme, en köklü sağlık kuruluşlarımızdan olan “Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesini” tanıtarak başladık. NİSAN LACTAMIL_ILAN_21x29.pdf 1 11.03.2014 13:14 KANSER AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 28 / NİSAN 2014 SAYI 28 Tüm dünya için önemli bir sağlık problemi haline gelen kanser, ülkemizde de en çok mücadele edilen hastalıklardan… Değişen yaşam koşullarıyla birlikte ortaya çıkan stres, hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme, alkol ve sigara kullanımı da kanser vakalarının artışında oldukça önemli bir yer tutuyor. C Y Ülkemizde son yıllarda toplum sağlığını tehdit eden birçok sağlık problemiyle mücadelede önemli mesafeler kat edildi. Bu anlamda, Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu bünyesinde yer alan Kanser Daire Başkanlığınca yürütülen kanserle mücadele çalışmaları da başarıyla sürdürülüyor. · NİSAN 2014 M CM MY • ULUSALKANSERHAFTASISEMPOZYUMUANKARA’DAGERÇEKLEŞTİRİLDİ • TÜRKİYE’DEVEDÜNYADAKANSER • TARİHTE14MART • PORTRE:MUSTAFABEHÇETEFENDİ • KANSERKONUSUNDA10YANLIŞİNANIŞ • KOLONKANSERİTARAMALARI81İLDEBAŞLADI CY • AİLEHEKİMLİĞİUYGULAMASININDÜNÜVEBU CMY K Emziren anne, hem kendi vücut besin depolarını dengede tutmak hem de bebeği için gerekli sütü üretebilmek için yeterli ve dengeli beslenmelidir. • TIBBİCİHAZVESAĞLIKTEKNOLOJİLERİNİNDEĞERLENDİRİLMESİ • TIBBİCİHAZSEKTÖRÜ2023HEDEFLERİNEKOŞARKEN Lactamil, Kanser hakkında önyargıları ortadan kaldırmak ve kanserdenvitamin korunmak adına bive mineral içeriği ile emziren annelerin, vücut besin depolarını güçlendirmeye ve linçlendirme çalışmaları yapılıyor; Türkiye’nin dört bir yanında KETEM’ler (Kanser kaliteli bir emzirme dönemi geçirmelerine yardımcı olur. Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi) aracılığıyla kanser tarama hizmetleri veriliyor. Tarihi Hissettiren EFES ANTİK KENTİ Samur G. Gebelik ve Emziklilik Döneminde Beslenme. TC SB Temel Sağlık Hizmetleri GM 2006. Bu sayımızda kapsamlı bir “Kanser “ dosyası hazırladık. Kanser Daire Başkanlığının hazırladığı dünyada ve ülkemizde kanserin görülme sıklığı, Türkiye’nin kanserle mücadelesi yazıları ve kanserden korunmak için alabileceğimiz önlemleri anlatan bilgilendirici çalışmaları dosyamızda bulabileceksiniz. 1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle programlanan “Ulusal Kanser Sempozyumu” Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun katılımıyla gerçekleşti. Bu sayımızda ele aldığımız bir başka konu ise “tıbbi cihaz” oldu. Tıbbi cihaz sektörünün Türkiye’deki durumunu, hedeflerini ve medikal sektörünün sağlık teknolojileriyle ilişkilerini anlatan yazıları ilgiyle okuyacağınızı düşünüyoruz. MAYIS SAĞLIKLI BESLENME VE HAREKETLİ YAŞAM Günümüzün en büyük sorunlarından biri olarak kabul edilen hareketsizlik ve sağlıksız beslenme gibi sonuçlar doğuran bu yaşam tarzı birçok hastalığa davetiye Siz değerlisiniz. Biz önemseriz. çıkarıyor ve sağlığımızı tehdit eden unsurların başında geliyor. 1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet 46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz, solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz. AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 29 / MAYIS 2014 Çünkü, · MAYIS 2014 Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından yürütülen “Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programı” kapsamında geçtiğimiz yıllarda gerçekleştirilen “yürüyüş ve fiziksel aktivite” etkinlikleri, 2014 yılının “Sağlıklı Yaşam İçin Hareket Yılı” ilan edilmesiyle bu yıl daha da hız kazandı. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun ailesiyle birlikte yer aldığı etkinlikler halkın da yoğun katılımıyla gerçekleştirildi. SAYI 29 Tüm bunları düşününce sağlıksız beslenme ve hareketsizlikle mücadele etmek, yaşam kalitemizi yükseltmek ve sağlıklı bir geleceğe sahip olmak için büyük önem arz ediyor. Bu nedenle Sağlık Bakanlığı sağlığı tehdit eden diğer alanlarda olduğu gibi, sağlıksız beslenme ve hareketsiz yaşama karşı da büyük bir mücadele sergiliyor. • OBEZİTEYLEMÜCADELEEDİYORUZ”, • “TÜRKİYESAĞLIKLIBESLENMEVEHAREKETLİHAYATPROGRAMI2014-2017” • “II.BESLENMEVESAĞLIKLIYAŞAMZİRVESİ” • “ÇOCUKVEADÖLESANLARDABESLENMEVESAĞLIK • ÇÖLYAKHASTALIĞIHAKKINDABİLİNMESİGEREKENLER Baltık’ın Sakin Şehri: Tallinn Mayıs sayımızda hazırladığımız “sağlıklı beslenme ve hareketli yaşam” dosyamızda “yürüyüş ve fiziksel aktivite” etkinliklerinin ayrıntılı haberlerini, “Türkiye Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Hayat Programının” detaylarını, “Obezite ile Mücadele” konusunda yürütülen bilinçlendirme çalışmalarını ve sağlıklı beslenme hakkında bilmemiz gerekenleri aktaran yazıları bulabileceksiniz. SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 33 Sağlıkta2014 HAZİRAN DUMANSIZ HAVA SAHASI Sağlık Bakanlığınca ülkemizde başarıyla yürütülen tütünle mücadele çalışmaları Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından örnek gösterilmeye devam ediyor. 2008 yılında “Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun” ile hayatımıza giren “Dumansız Hava Sahası Uygulaması” daha temiz ve daha Siz değerlisiniz. Biz önemseriz. sağlıklı bir ortamda yaşamamız adına atılan en önemli adımlardan birisiydi. Sigara içenlerin ve içilen ortamlarda sigaradan etkilenenlerin sayısındaki düşüşle de “Dumansız Hava Sahası” uygulamasının başarısı bir kez daha ortaya kondu. 1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet 46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz, solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz. AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 30 / HAZİRAN 2014 Çünkü, SAYI 30 · HAZİRAN 2014 Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu (TAPDK) ve Türkiye Yeşilay Cemiyeti işbirliğiyle Ankara’da “Dünya Tütünsüz Günü” etkinliği düzenlendi. Ülkemizdeki tütünle mücadele çalışmalarının ve önümüzdeki dönemlerde atılması planlanan adımların konu olduğu etkinlik sabah saatlerinde Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun da katıldığı “sağlıklı yaşam yürüyüşü” ile başladı. • ULUSALTÜTÜNKONTROLPROGRAMIVEEYLEMPLANI2014-2018 • TÜTÜNVEKANSERİLİŞKİSİ • DSÖAVRUPABÖLGESİNDETÜTÜNKONTROLÜ SOMA’DA HAYATINI KAYBEDEN MADENCİLERİMİZE ALLAH’TAN RAHMET YAKINLARINA BAŞSAĞLIĞI DİLERİZ Bu yılki Dünya Tütünsüz Günü Programında üzerinde durulan konulardan biri de “nargile” oldu. Sigaradan sonra, en az sigara kadar zararlı olan ve ölümcül hastalıklara yol açabilen nargile de tütünle mücadele kapsamına alındı. Sağlık Bakanlığı ve Türkiye Yeşilay Cemiyetinin çabalarıyla sürdürülen çalışmalarda birçok kişinin “masum” olarak bildiği nargilenin zararları çarpıcı bir biçimde anlatılmaya başlandı. Biz de bu sayımızın kapak dosyasını Türkiye’nin dünyaya örnek gösterilen tütünle mücadele sürecine ayırdık. Dünya Tütünsüz Günü etkinliği ile ilgili geniş haber çalışmamızı, Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu ve Türkiye Yeşilay Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. İhsan Karaman’ın bu etkinlikteki açılış konuşmalarını dosyamızda bulabileceksiniz. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Prof. Dr. Seçil Özkan’ın sunduğu “Ulusal Tütün Kontrol Programı ve Eylem Planı” ve Türkiye’nin tütünsüzlükle mücadelesini ortaya koyan yazılar da kapak dosyamızda dikkatinizi çekeceğini düşündüğümüz diğer çalışmalar. TEMMUZ BİYOTEKNOLOJİ Günümüzde adını sıkça duyduğumuz bir terim olan “biyoteknoloji”, gelişen teknoloji ile doğa bilimlerini harmanlayarak ortaya çıkan gelişmeleri modern yaşamda uygulamayı hedefliyor. Bu anlamda biyoteknoloji, ilaç endüstrisinde de kullanılabilir olmasıyla sağlık alanı için de vazgeçilemez bir unsur haline geliyor. 1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet 46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz, solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz. AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 31 / TEMMUZ 2014 Çünkü, · TEMMUZ 2014 OECD2013 RİLE VE Rİ P E N C DE ESİN N ER Bu yıl Haziran ayında gerçekleşen BİO Konferansına Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz beraberinde Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Saim Kerman ve ilaç endüstrisi temsilcilerinden oluşan bir heyetle katıldı. SAYI 31 Son yıllarda ortaya çıkan biyoteknolojik gelişmeler ülkemizde de ilgi ve dikkatle Siz değerlisiniz. Biz önemseriz. takip ediliyor. Amerika Birleşik Devletleri’nde yerleşik biyoteknolojik sanayi kuruluşlarının üye olduğu BİO tarafından (Uluslararası Biyoteknoloji Sanayi Organizasyonu) her yıl düzenlenen BİO Konferansına Türkiye de 2012 yılından bu yana katılım sağlıyor. TÜRKİYE’NİN SAĞLIK DURUMU • İLAÇTAİNOVASYONVEBİYOTEKNOLOJİ • BİYOFARMASÖTİKLERDEYANETKİVEETKİLİLİKÇALIŞMALARI Biz de bu gündemden yola çıkarak kapak dosyamızı Biyoteknolojiye ayırdık. BİO Konferansının ayrıntılı haberini ilgi çekici ve bilgilendirici içeriklerle hazırladığımız kapak dosyamızda sizlere sunduk. • BİYOTEKNOLOJİVEBİYOBENZERÜRÜNLER RAMAZAN BAYRAMINIZI TEBRİK EDİYOR, SAĞLIKLI BİR YAŞAM DİLİYORUZ. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun, Türkiye’nin biyoteknolojik gelişmelere bakışını değerlendirdiği açıklamasını, İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Başkanı Saim Kerman’ın “İnovasyon ve Biyoteknoloji” konulu yazısını, biyoteknolojik ürünler hakkında hazırlanan bilgilendirici çalışmaları ve ilaç endüstrisinin biyoteknoloji konusunda görüşlerini içeren yazıları da “biyoteknoloji” kapak dosyamızda bulabileceksiniz. 34 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 AĞUSTOS SAĞLIKTA KALİTE VE AKREDİTASYON Ülkemizde 2003 yılında uygulanmaya konulan ve başarıyla sürdürülen “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ile hedeflenen en önemli noktalardan biri de “sağlıkta kalite ve akreditasyon”du. Sağlık hizmetlerinin en iyi şekilde, nitelikli sunumu ve sunulan hizmetlerin sağlıklı bir biçimde sürdürülmesi için Sağlık Bakanlığı Siz değerlisiniz. Biz önemseriz. harekete geçti ve bu kapsamda Strateji Geliştirme Başkanlığı bünyesinde Performans Yönetimi ve Kalite Geliştirme Daire Başkanlığı kuruldu. 1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet 46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz, solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz. AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 32 / AĞUSTOS 2014 Çünkü, SAYI 32 RİLE VE Rİ P E N C DE ESİN N ER OECD 2013 · AĞUSTOS 2014 Daha sonra yeni yapılanmayla Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü bünyesinde yeniden oluşturulan ve “Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon Daire Başkanlığı” adını alan birim sağlıkta kalite standartlarını yükseltme, geliştirme ve sağlık kurumlarının akreditasyonları faaliyetlerini başarıyla sürdürüyor. Sağlıkta en temel adımlardan olan hizmet sunumu hem sağlığın insanlarını hem de insanımızın sağlığını yakından ilgilendiren bir konu. Bu nedenle “Kalite ve Akreditasyon” her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. Buradan yola çıkarak biz de Ağustos sayımızda kapak konumuzu “Sağlıkta Kalite ve Akreditasyon” olarak belirledik ve Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğünden konunun uzmanlarıyla birlikte hazırladığımız kapsamlı dosyamızı sizlere sunduk. • SAĞLIKTA KALİTENİN HASTA GÜVENLİĞİNE KATKILARI • SAĞLIKTA KALİTE VE PERFORMANS • DÜNYADAN ÖRNEKLERLE SAĞLIKTA ULUSAL KALİTE SİSTEMLERİ • TÜRKİYE İÇİN SAĞLIKTA KALİTE VE GELECEK • AKREDİTASYON VE TÜRKİYE SAĞLIK AKREDİTASYON SİSTEMİ Bu sayımızda hazırladığımız bir diğer dosyamız da “sağlıklı beslenme” oldu. Bilgilendirici yazılarla sizlere sunduğumuz dosyamızda özellikle içinde bulunduğumuz yaz aylarında daha fazla dikkat çeken sağlıklı beslenme konusunda merak ettiklerinizi bulabileceksiniz. EYLÜL 112 ACİL SAĞLIK HİZMETLERİ “Acil Hizmetler” sağlık alanının olmazsa olmazlarından, en önemli ve en temel hizmetlerinden biri. Bilindiği gibi, ülkemizde bu hizmetler Sağlık Bakanlığı Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülüyor. Afet veya olağan dışı durumlarda önce ulusal ve daha sonra uluslararası düzeyde en etkin sağlık Siz değerlisiniz. Biz önemseriz. hizmetini sunmayı görev edinen “Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü” başarılı ekipleri ve tam donanımlı ekipmanlarıyla önemli başarılara imza atıyor. 1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet 46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz, solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz. AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 33 / EYLÜL 2014 Çünkü, SAYI 33 RİLE VE Rİ P E N C DE ESİN N ER OECD 2013 · EYLÜL 2014 • ÜLKEMİZDE ACİL SAĞLIK HİZMETLERİNDE GELİNEN SON NOKTA • 112 ACİL SAĞLIK VE AMBULANS HİZMETLERİ • ULUSAL MEDİKAL KURTARMA EKİPLERİ (UMKE) • AMBULANS HELİKOPTER HİZMETİ • DÜNYANIN İLK GEMİ HASTANESİ TÜRKİYE’DE YAPILACAK AĞIZ VE Dİ Ş S A ĞLI A SY DO ĞI 112 Acil Sağlık Hizmetleri kara ambulansları, deniz ambulansları, ambulans helikopterler ve ambulans uçaklarla hizmet kalitesini arttırarak toplumun her kesimine ulaşıyor. Biz de Eylül sayımızda kapak dosyamızı “Acil Sağlık Hizmetlerine” ayırdık. Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Doç. Dr. Osman Arıkan Nacar’ın ülkemizde acil hizmetlerde gelinen noktayı ve yürütülen çalışmaları anlattığı yazısını dosyamızda bulabileceksiniz. Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü tarafından son yıllarda yapılan hizmetleri, müdahale edilen afet ve acil durumların ayrıntılarını aktaran yazılar da “Acil Sağlık Hizmetleri” dosyamızda yer alan diğer çalışmalardan… Eylül sayımızın bir diğer dosya konusu da Sağlık Bakanlığının da üzerinde durduğu ve kampanyalar yürüttüğü “ağız ve diş sağlığı” oldu. Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından hazırlanan “Çocuklarda Diş Sağlığı” başlıklı bilgilendirme yazısı ve “ağız ve diş sağlığı” hakkında bilinmesi gerekenleri anlatan çalışmalarla hazırladığımız dosyamızı ilgiyle okuyacağınızı umuyoruz. SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 35 Sağlıkta2014 EKİM HALK SAĞLIĞI Sağlık Bakanlığı, sağlıkta hizmet sunum kalitesini artırma, koruyucu sağlık hizmetleri gibi toplumun ve gelecek nesillerin sağlığını ön planda tutan plan ve projeleri başarıyla sürdürüyor. Bakanlığın sağlıklı yaşamı desteklemek için yürüttüğü bu çalışmalar 2011 yılında Sağlık Bakanlığı ve bağlı teşkilatların yeniden yapılanSiz değerlisiniz. Biz önemseriz. dırılması ile kurulan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu tarafından yönetiliyor. 1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet 46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz, solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz. AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 34 / EKİM 2014 Çünkü, SAYI 34 · EKİM 2014 İnsan merkezli yaklaşımla, birey ve toplum sağlığını korumak ve geliştirmek, sağlık için risk oluşturan faktörlerle mücadele etmek, halkın yaşam kalitesini yükseltmek ve halk sağlığını tehdit eden konularda gerekli önlemlerin alınması misyonuyla kurulan Türkiye Halk Sağlığı Kurumu bu misyonuna uygun program ve projeler geliştiriyor. Ekim sayımızın kapak konusunu, daire başkanlıkları, başkan yardımcılıkları ve diğer birimleriyle sayfalarımızda sık sık yer verdiğimiz, sağlık alanında önemli hizmetlere imza atan Türkiye Halk Sağlığı Kurumuna ve “halk sağlığına” ayırdık. • TÜRKİYE’DE “ÇOCUK VE ERGEN SAĞLIĞI” ÇALIŞMALARI • TÜTÜN VE DİĞER BAĞIMLILIK YAPICI MADDELERLE MÜCADELE • “YÜREĞİNİZE SAĞLIK” YÜRÜYÜŞÜ İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ • KANSERİN EN İYİ VE ETKİLİ TEDAVİSİ ERKEN TANI VE KORUNMA RÖPORTAJ: KAMPÜS ANKARA ÜNİVERSİTESİ Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı PROF. DR. SEÇİL ÖZKAN KASIM ORGAN BAĞIŞI VE ORGAN NAKLİ 1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet 46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz, solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz. Ülkemizde “organ bağışı” konusuna birkaç yıl öncesine kadar çoğu kimse önyargıyla yaklaşırken, Sağlık Bakanlığınca gerçekleştirilen etkinlikler, sağlık personeSiz değerlisiniz. Biz önemseriz. lini bilinçlendirmek ve kamuoyundaki duyarlılığı artırmak için yapılan hizmetlerle bu önyargılar yavaş yavaş kırılmaya başladı. Organ bağışındaki artışla birlikte “organ nakli” alanındaki başarılı operasyonlarla ülkemizde birçok gelişmiş ülkeye kıyasla çok önemli aşamalar kaydedildi. AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 35 / KASIM 2014 Çünkü, SAYI 35 · KASIM 2014 Her yıl 3-9 Kasım tarihlerinde kutlanan “Organ Bağışı Haftası” dolayısıyla biz de Kasım sayımızın kapak dosyasını “Organ Bağışı ve Organ Nakli” olarak belirledik. • TÜRKİYE’DE ORGAN BAĞIŞI VE ORGAN NAKLİ • BAĞIŞLAYIN… HAYAT DEVAM ETSİN • HEDEF, % 50 KADAVRADAN, % 50 CANLIDAN BÖBREK NAKLİ! • YÜZ, EKSTREMİTE VE KOMPOZİT DOKU NAKİLLERİ • BÖBREK NAKLİNDE YENİ TEKNİKLER YAŞAM SÜRESİNİ UZATIYOR Z DİŞ SA Ğ LU M AĞI OP ĞI HAFTAS I T 2-8 KASIM LÖSEMİLİ ÇOCUKLAR HAFTASI VE LI Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdür Yardımcısı Uzm. Dr. Arif Kapuağası’nın bu alanda dünden bugüne atılan bütün adımları, günümüzdeki durumu ve gerçekleştirilmesi planlanan projeleri ayrıntılı bir biçimde aktardığı “Türkiye’de Organ Bağışı ve Organ Nakli” başlıklı yazısı, alanında uzman hocaların hazırladığı makale ve bilgilendirici yazılarla sizler için kapsamlı ve dikkat çekici bir dosya hazırladık. DOSYA Kasım sayımızın bir diğer kapak dosyası da “ağız ve diş sağlığı” oldu. “19-25 Kasım Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası” vesilesiyle hazırladığımız dosyamızda çocuklarda diş sağlığı, diş hastalıkları ve diş hekimliği konularındaki yazıları sizlere sunduk. ARALIK SAĞLIK TURİZMİ VE GELECEĞİ “Sağlık Turizmi” dünyada ve ülkemizde özellikle son yıllarda en çok dikkat çeken hizmet sektörlerinden biri haline geldi. Türkiye, sağlık turizminde sahip olduğu zengin kaynaklar ve potansiyeli açısından bu alanda en önemli destinasyonlardan biri olarak ilk sıralarda yer alıyor. Siz değerlisiniz. Biz önemseriz. 1.000’den fazla molekül, 60’dan fazla ülkede faaliyet 46.000 çalışanımız ile merkezi sinir sistemi, onkoloji, multipl skleroz, solunum alanlarında eşdeğer ve yenilikçi ilaçlar sunuyoruz. AYLIK SAĞLIK VE YAŞAM DERGİSİ / SAYI 36 / ARALIK 2014 Çünkü, 36 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 · ARALIK 2014 Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun “Sağlık turizmi artık bir devlet politikasıdır” diyerek üzerinde durduğu bu konuyu biz de Aralık sayımızın kapak dosyası olarak belirledik, kapsamlı ve bilgilendirici bir dosya hazırladık. Sayın Bakanın Türkiye’de sağlık turizminin gelişimini ve atılacak adımları aktardığı özel haber çalışmamızı, alanında uzman isimlerin kaleme aldığı Türkiye’de ve dünyada sağlık turizminin durumunu ayrıntılı bir biçimde anlatan yazı ve makaleleri “sağlık turizmi” dosyasında bulabileceksiniz. SAYI 36 Dünyadan ve Avrupa’dan “sağlık turizmi” alanında her geçen yıl daha fazla ziyaretçi çeken ülkemizi bu konuda daha ileri seviyelere taşımak için yeni projeler üretilmeye ve uygulanmaya devam ediliyor. • SAĞLIK TURİZMİ VE GELECEĞİ • TERMAL SAĞLIK TURİZMİNDE TÜRKİYE VE AFYONKARAHİSAR ÖRNEĞİ • AVRUPA BİRLİĞİ’NDE HASTALARIN SERBEST DOLAŞIMI • TÜRKİYE’DE SAĞLIK TURİZMİ DİZİ SETLERİNDEN ORGAN BAĞIŞINA TAM DESTEK DOSYA DİYABET KONTROLÜ Sağlıkta2014 2014’TE ÖNE ÇIKAN KONULAR OCAK ŞUBAT DOKTORLAR 32 FARKLI SENARYO İLE KALP KRİZİ VAKALARINA HAZIRLANACAK 4 YILDA 90 BİN YATAK YENİLENECEK Sağlık Bakanlığı, Türkiye’deki en önemli ölüm nedenleri arasında yer alan kalp damar hastalıklarının tedavisinde önemli bir projeye start verdi. Kalp krizinden ölüm riskini azaltmaya yönelik “Girişimsel Kardiyoloji Simülasyon Eğitim Projesi”, Ankara Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde düzenlenen basın toplantısıyla tanıtıldı. Proje ile bir yıl içinde 1000 doktora eğitim verilecek. Proje, kardiyoloji alanındaki eğitim ihtiyacından doğdu. Kalp krizi, en önde gelen ölüm nedeni. Teknolojideki ilerlemeler ise, gerçeğe son derece yakın simülasyonlar sayesinde, kalp krizi vakalarına hekimlerin çok daha hazırlıklı olmasını sağlıyor. Özellikle zaman kaybetmeden hekim müdahalesini gerektiren ve hastanın sevk edilemeyeceği vakalar için, bu tarz bir simülasyon eğitimi projesi yaşamsal önem taşıyor. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, OSTİM ve İvedik Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) medikal sektöründe üretim yapan temsilcilerle bir araya geldi. Burada konuşan Bakan Müezzinoğlu, Türkiye’deki hastane yatağı kapasitesinin 122 bin olduğunu belirterek, bunun 90 bininin önümüzdeki 4 yıl içinde yenileceğini açıkladı. Yaklaşık 50 bin yatak kapasiteli kamu özel işbirliği ile yapılacak hastanelerin 4 yıl içinde tamamlanacağını anlatan Müezzinoğlu, şunları söyledi: “24 bin yatağın imzası atıldı, ihaleleri bitti ve sözleşmeleri yapılıyor. Yine 24-25 bin yatak kapasiteli yeni şehir hastanelerinin kamu özel işbirliği ile 1 yıl içinde ihale sürecini tamamlamayı hedefliyoruz. Bu şekilde 2018 yılında 45-50 bin yatak arasında yenilenmiş, nitelikli, ileri teknolojili hastane ve hastane donanımlarını tamamlayacağız. Ülke genelinde hastane yatak kapasitemiz toplam 122 bin civarında bunu 130 binlere çıkarmayı hedefliyoruz. 130 bin yatak kapasitesinin 90 bini önümüzdeki 4 yıl içinde sıfırdan yenilenmiş ileri teknolojili hastaneler konumuna dönüşecek.” “SAĞLIKLI YAŞAM VE HAREKET YILI” ETKİNLİKLERİ “SÜRDÜRÜLEBİLİR SAĞLIK PROJESİ” Sağlık Bakanı Dr. Müezzinoğlu, Bakanlık binasında düzenlenen “Sürdürülebilir Sağlık Projesi” konulu toplantıya katıldı. Burada bir konuşma yapan Bakan Müezzinoğlu, günün teknolojik imkânları ve bilimsel çalışmalardan yararlandıklarını belirterek, “Sağlıklı gelecek adına asıl önemli olan ‘sağlıklı yaşam felsefesinin’ gereğini yerine getirerek ‘sağlıklı yaşamı’, kültür haline getirmeliyiz” dedi. SAĞLIK BAKANLIĞI KIŞI HAZIRLIKLI KARŞILADI Sağlık Bakanlığı, kış aylarının gelmesiyle birlikte harekete geçti. Yağışın yoğun olduğu bölgelerde yolların kapanmasına karşı bakanlık imkânlarını seferber etti. Evde sağlık hizmeti, misafir anne uygulaması, gezici sağlık hizmeti, mobil eczane uygulaması, acil sağlık hizmetleri gibi anlık sağlık hizmet alanlarında ülke genelinde kış hazırlıklarını tamamladı. Yerinde ve zamanında gerekli sağlık hizmeti sunmayı hedefleyen bakanlık, bu kapsamda sağlık personeli başta olmak üzere kara, deniz ve hava ulaşım filosunu da gözden geçirdi. İllerdeki koordinasyon merkezleri sayesinde olası acil bir durum karşısında olaya anında müdahale edilecek. Uzmanların nezaretinde de helikopter ve uçak ambulansların yanı sıra paletli acil müdahale araçlarıyla hastalar taşınabilecek. 38 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, “Sağlıklı Yaşam ve Hareket Yılı” etkinlikleri kapsamında, Kocaeli’nde düzenlenen “Sağlık Çalışanları Sağlık İçin Yürüyor” etkinliğine katıldı. Sağlık çalışanı ve vatandaşlarla birlikte uzun bir yürüyüş yapan Bakan Müezzinoğlu, daha sonra İzmit Belediyesinin bisiklet dağıtım törenine katıldı. Burada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘vatandaşların sağlık hizmeti alma noktasında hiçbir engel bırakmayacaksınız’ sözlerini hatırlatan Müezzinoğlu, bütün sağlık kuruluşlarında hizmet alabilmenin yollarını açtıklarını vurguladı. Sağlık koşuları nedeniyle hastanelere ulaşamayanlara evde bakım hizmeti verdiklerini belirten Bakan Müezzinoğlu, “Sağlık hizmetlerinin sunumunda bundan 10-11 yıl önce rüyamızda görsek inanamayacaklarımızı milletimizin hizmetine sunduk. Rabbime şükrediyorum ama milletimize de teşekkür ediyoruz. Hizmetlerin en iyisine layık millete mensubuz. Rabbim bu milletin yarınlarını bugünden daha güzel eylesin” diye konuştu. MART 400 YATAKLI ÇANAKKALE DEVLET HASTANESİ’NİN TEMELİ ATILDI İKİTELLİ ŞEHİR HASTANESİNİN TEMELİ ATILDI Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Çanakkale Devlet Hastanesinin temel atma töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye’de hastane koşullarının son derece çağdaş ve modern hale getirildiğini bildirdi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan: “17 projenin en büyüğü olan en görkemli hastane kampusu olan Başakşehir Şehir Hastanesinin temelini atıyoruz” Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Başakşehir’de İkitelli Şehir Hastanesinin temel atma töreninde yaptığı konuşmada, temelini atacakları İkitelli Entegre Sağlık Kampusunun yani Başakşehir Şehir Hastanesinin İstanbul için hayırlı olması temennisinde bulunarak sözlerine başladı. Sözleşmesi imzalanan 17 şehir hastanesi projesinden bugün en önemlisini, İstanbul’daki şehir hastanesinin temelini attıklarını dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Ankara’da Bilkent ve Etlik şehir hastanelerimizin temelini attık. Ardından Adana’da yapacağımız şehir hastanemizin de temelini attık. Şimdi de 17 projenin en büyüğü olan en görkemli hastane kampusu olan Başakşehir Şehir Hastanesinin temelini atıyoruz. 790 bin metrekare alan üzerine kuracağımız bu büyük hastanede 2 bin 682 adet hasta yatağı olacak. Kampusun bir bölümünü dev bir teşhis ve tedavi kütlesi ve buna bağlı 6 hastane binası inşa ediyoruz. Kampusun diğer bölümünde ise psikiyatri hastanesi bulunacak ayrıca buraya bir de spor hastanesi kuruyoruz. Bildiğiniz gibi Olimpiyat Stadı burada, bir spor hastanesi ve yine burada İstanbul Büyükşehir Belediyemizin yapmakta olduğu stat var dolayısıyla büyükşehir spor kulübünün bir stadının da olması tüm bu çevrede tüm illerde böyle bir spor hastanesinin ilk defa yapılacak olması da buraya ayrı bir önem kazandırıyor.” Son yıllarda sağlıktaki değişim ve dönüşüme değinen Müezzinoğlu, şöyle devam etti: “Hastaneler ve odaları artık ‘5 yıldızlı’ tabirinden ‘7 yıldızlı’ tabirine döndü. Bir hasta başına düşen kapalı mekan, ortalama 200 metrekare civarında. 200 metrekare, belki de bir ailenin oturduğu daireden çok daha geniş. Ailelerin oturduğu daireler ortalama 100-125 metrekare. Dünya standartlarındaki laboratuarlarıyla hele hekim tecrübesinde yakaladığımız standartla dünyayla yarışabilen ve dünyanın neresinde olursa olsun yapılabilen bütün tetkiklerin ve tedavilerin başarılabildiği bir ülke haline geldik. Bundan sonra yeni hedeflere koşma dönemi geliyor. İnşallah önümüzdeki süreçte şehir hastanelerimiz ve modern hastanelerle yalnız 76 milyon insanımıza sağlık hizmeti sunan değil, yakın coğrafyamızdaki 1 milyar komşumuza sağlık turizmiyle de sağlık imkânı sunabilecek bir ülkeyiz.” NİSAN ULUSAL KANSER HAFTASI SEMPOZYUMU ANKARA’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Kanser Haftası dolayısıyla düzenlenen “Ulusal Kanser Haftası Sempozyumu”na katıldı. 40 ülkeden temsilcilerin katılımıyla gerçekleştirilen Sempozyum’da Türkiye’de kanserle mücadelede gelinen nokta ve gelecek planları konusunda sunumlar yapıldı. Sempozyumda konuşan Bakan Müezzinoğlu, birçok hastalığın temeline bakıldığında tütün, tütün ürünleri, alkol ve alkollü içecekler, kötü beslenme obezite ve hareketsiz yaşamın geldiğini kaydetti. Bu dört ana unsur konusunda çok önemli ve güçlü adımlar atılması gerektiğini ifade eden Bakan Müezzinoğlu’nun Sempozyum konuşmasını sizler için derledik. İLAÇLAR DOĞRU KULLANILMADIĞINDA CIDDI ZARARLAR VEREBILIR Halk arasında ilaç kullanımının yaygın olduğunu, antibiyotik yazmayan doktora kötü gözle bakıldığını ifade eden Sağlık Bakanı Müezzinoğlu uyarılarda bulundu. İlaçların birer kimyasal olduğuna dikkat çeken Bakan Müezzinoğlu, ilaçların faydası kadar doğru kullanılmadığı takdirde zararı da olabileceğine dikkat çekti. 600 YATAKLI YUNUS EMRE HASTANESİ’NİN TEMELİ ATILDI Eskişehir Yunus Emre Devlet Hastanesi’nin yanında bulunan araziye yapılacak olan 600 yataklı yeni Devlet Hastanesi’nin temel atma töreni yapıldı. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı tarafından temeli atılan hastane, TOKİ tarafından yapılacak. Hastane, 400 yatak genel, 200 yatak kadın doğum ve çocuk hastalıkları bölümlerinden oluşacak. KANSER TEDAVİLERİNDE ‘YERLİ İLAÇ’ HEDEFİ Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin: ‘’2018 yılına kadar kanser alanında kullanılan ilaçların büyük bir bölümünün, yerli üretimini gerçekleştirmiş olmayı planlıyoruz. Türkiye’de kullanılan ilaçların yüzde 70’inin yerli üretimini gerçekleştirmeyi hedefliyoruz’’ SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 39 Sağlıkta2014 EXPOMED MEDİKAL SEKTÖRÜN ÜRETİCİLERİNİ BİR ARAYA GETİRDİ “2. BESLENME VE SAĞLIKLI YAŞAM ZİRVESİ” İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ Sabri Ülker Gıda Araştırmaları Enstitüsü Vakfı (SÜGAV) tarafından 7 Mayıs 2014 Çarşamba günü Swissotel’de düzenlenen “ 2. Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi”, dünyaca ünlü bilim insanlarını bir araya getirdi. Medikal sektörün üreticilerini bir araya getiren “Uluslararası ExpoMed Fuarı” 3-6 Nisan tarihlerinde TÜYAP Beylikdüzü Kongre Merkezi’nde gerçekleşti. İstanbul’da gerçekleşen Expomed Fuarının açılışına Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, KKTC Sağlık Bakanı Ahmet Gülle, Esenyurt Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu ve sağlık sektöründen yöneticiler katıldı. Açılışta bir konuşma yapan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, sağlığın, bireyler, toplum ve gelecek için önemli olduğunu söyledi. Bilimsel gelişmelerin en hızlı olduğu alanlardan birinin sağlık alanı olduğunu aktaran Müezzinoğlu, “Bilimsel gelişmelerin dinamiklerini iyi takip eden, buna öncülük yapan bir anlayışı ve vizyonu yakalamak bizlerin sorumluluğu. Türkiye, bu anlamda önemli bir süreci geride bıraktı” dedi. MAYIS “SAĞLIKLI KENTLER İÇİN SAĞLIĞA YÜRÜYORUZ” Sağlık Bakanı Müezzinoğlu: “Sağlık varsa umut var, geleceğe ait plan ve hayal var. Bu nedenle en önemli görevimiz; toplumsal kültürü yeniden güçlü hale getirmek.” Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz Babuşcu, bazı ilçe belediye başkanları ile Florya Sahilinde, “2014 Sağlıklı Yaşam ve Hareket Yılı” kapsamında 81 ilde düzenlenen “Sağlıklı Kentler İçin Sağlığa Yürüyoruz” etkinliğine katıldı. Zirvenin bu seneki teması, “Her şey daha iyi bir yaşam için” olarak belirlenirken, toplantının ilk bölümü Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun açılış konuşmasıyla başladı. Konuşmasında sağlıklı beslenmenin önemini vurgulayan Bakan Mehmet Müezzinoğlu, yaz aylarının gelmesiyle beraber yapılan yanlışlara değindi. Bakan Müezzinoğlu, sağlıklı yaşam ile birlikte mevsimsel birçok konunun gündeme geldiğini belirterek, “Sağlıklı beslenmede son yılda bizim ülkemizle beraber gelişmiş ülkelerde de mevsimsel birçok konu gündeme geliyor. Mevsime ait bir diyet uygulanıyor. Yaz geliyor kilolarımı vermem lazım, yaz bitti rahata geçmem lazım. Sağlıklı beslenme değil sağlıklı görünme arzusu. Bence sağlıklı görünme arzusu sağlıklı beslenme arzusunun önüne geçerse o bizi yanlışlara götürür. Hayatın her boyutunda her yaş grubunda sağlıklı beslenmeyi bir kültür bir hayat felsefesi haline getirmeliyiz” dedi. HAZİRAN SAĞLIKLI YAŞAM YÜRÜYÜŞÜ VE DÜNYA TÜTÜNSÜZ GÜNÜ Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, ‘Sağlıklı Yaşam Yürüyüşü ve Dünya Tütünsüz Günü Etkinliğine’ katıldı. Bakan Müezzinoğlu eşi Faize Müezzinoğlu, Bakanlık yetkilileri, öğrenciler ve vatandaşlarla birlikte etkinlik kapsamında, Saklıbahçe’de yürüyüş yaptı. Yürüyüşe Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanı Seçil Özkan ve Dünya Sağlık Örgütü Avrupa Bölge Diktatörü Zsuzsanna Jakap’ da katıldı. Gazetecilerin de sorularını cevaplayan Bakan Müezzinoğlu, sigara kullanımı yanında nargile ile mücadelenin de başladığını belirterek, “Bugün gündemlerimizden önemli ayaklarından bir tanesi de nargile ile mücadele olacak. Çocuklardaki sigara alışkanlığı konusunda rahatsız olduğumuz konu daha çok uyuşturucu kullanımı. Onunla ilgili İçişleri Bakanlığı ve Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı yeni bir altyapı oluşturmaya gayret ediyoruz” dedi. BEYOĞLU SAĞLIĞA PEDAL ÇEVİRDİ “Beyoğlu Sağlığa Yürüyor” etkinliğine katılan Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu önce yürüyüş yaptı, ardından bisiklete binerek pedal çevirdi. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müzezzinoğlu, Beyoğlu Belediyesi tarafından düzenlenen “Beyoğlu Sağlığa Yürüyor” etkinliğine katıldı. Etkinliğe 9 yaşındaki torunu Yusuf Selim Sobacı ile katılan Müezzinoğlu, Haliç sahilinde yürüyüş yaptı. Yürüyüş ardından bisiklete binen Bakan Müzzinoğlu, sağlık yaşam için pedal çevirdi. Etkinlik kapsamında yağ ve kas oranını ölçtüren Müezzinoğlu’nun sağlıklı olduğu görüldü. Müezzinoğlu’nun yapılan ölçümlerinde 78 kilo olduğu, vücudunda yüzde 24 oranında yağ olduğu ve metabolik yaşının 35 olduğu anlaşıldı. 40 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 TEMMUZ SAĞLIK BAKANI DR. MEHMET MÜEZZİNOĞLU TÜRKİYE’NİN 2023 SAĞLIK VİZYONUNU ANLATTI GÜVENLI KAN TEMİNİ TÜRK KIZILAYI’NA EMANET Sağlık Bakanlığı ile Türk Kızılayı arasında Plazma Temini Protokolü ile Kan Tedarik Sistemi Protokolü imzalandı. Protokollerle güvenli kan temini Türk Kızılayı’na emanet edildi. Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılayı arasında kan tedarik sisteminin yürütülmesine ilişkin protokol, Kızılay Orta Anadolu Kan Merkezi’nde düzenlenen törenle imzalandı. Törene Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Türk Kızılayı Genel Başkanı Ahmet Lütfi Akar ve Yönetim Kurulu üyeleri katıldı. Kan temini ve plazmadan elde edilecek ilaçlar konusunda imzalanan protokoller sayesinde hastaların ihtiyaç duyduğu plazma ürünü ilaçların önemli bir bölümü yurt içinde elde edilebilecek. Hastalar kesintisiz, güvenli ve nispeten daha ekonomik ilaç temini garanti altına alınacak. Ayrıca Türkiye’de kan ürünleri ve ‘Plazma Fraksinasyonu’ imal eden fabrika kurulacak. BAKAN MÜEZZİNOĞLU LÖSEMİLİ ÇOCUKLARA KARNELERİNİ VERDİ Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde Lösemi tedavisi gören çocuklar, karnelerini Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’ndan aldı. Bakan Müezzinoğlu, geldiği hastanede ‘Çocuk Yoğun Bakım ve Çocuk Yanık Yoğun Bakım Ünitelerin açılışını da yaptı. Bakan Müezzinoğlu ve beraberindekiler, daha sonra karne dağıtım törenine katıldı. Hastanenin konferans salonunda düzenlenen etkinlikte, tedavi gören çocuklar şiirler ile hemşire ve doktorlar için kaleme aldıkları eserleri okudu. Ardından Bakan Müezzinoğlu, çocuklara karneleri ile birlikte hediyeler verdi. Çocuklarla sohbet eden Müezzinoğlu, onlara ‘hangi mesleği seçeceklerini’, ‘hangi takımı tuttuklarını’ sordu. Müezzinoğlu, günün anısına çocuklarla toplu fotoğraf çektirdi. Sağlık Bakanlığının ‘Sağlıkta 2023 Vizyonu’ çerçevesinde geliştirilen ‘Sağlık Enstitüleri, Türkiye Sağlık Bilimleri Üniversitesi ve Şehir Hastaneleri’ projelerini düzenlediği bir basın toplantısı ile açıklayan Bakan Müezzinoğlu ‘ Bu projeleri tamamladığımızda Türkiye bilimsel ve sağlık eğitimi bakımından dünya standartlarını belirleyecek seviye gelecektir. Ülkemizin hızlı gelişimine paralel olarak sağlık alanında üniversiteler başta olmak üzere ilaç sanayi ve tıbbi teknoloji araştırmalarının mükemmeliyet merkezlerinde daha geniş olanaklarla yapılmasına imkân sağlayacak Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı’nı hayata geçiriyoruz. İlk aşamada 6 enstitü kuracağız. Bu yılsonuna kadar Kanser Enstitüsü ve Sağlık Akreditasyon Enstitüsü hayata geçecektir’ dedi. Bakan Müezzinoğlu geliştirdikleri projeler ile 2023 yılında kendi ürünü ilacı olan, teknolojik gelişmelere öncülük eden ve çeşitli hastalıklarda tedavi yöntemlerini bulup uygulayan 10 güçlü ülke arasında olacaklarını da kaydetti. 2014 BIO ULUSLARARASI KONFERANS VE FUARI Türkiye’nin, T.C. Başbakanlık Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansı koordinasyonunda bu yıl 3. kez katıldığı fuarda Türk heyetine Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz başkanlık etti. Fuara Türkiye’den kamu ve özel sektörden 70’in üzerinde temsilci katıldı. Bu yıl 24-26 Haziran 2014 tarihleri arasında ABD’nin Kaliforniya eyaletinin San Diego şehrinde gerçekleşen 2014 BIO Uluslararası Konferans ve Fuarı (BIO International Convention), dünyada biyoteknoloji alanında düzenlenen en büyük uluslararası fuar olarak kabul edilmektedir. 1993 yılından beri düzenlenen bu organizasyonda, değişik ülkelerden 19.000’in üzerinde firma temsilcisi biyoteknoloji alanındaki gelişmeleri paylaşmak, stratejik ortaklıkların ilk adımlarını atabilmek ve yüzlerce eğitim paneline katılmak amacıyla bir araya gelmektedir. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu “HERKES İÇIN SAĞLIKLI BİR GELECEK HEDEFLİYORUZ” 31 Mayıs Dünya Tütünsüz Günü dolayısıyla bir araya geldiğimiz bugünde sigarasız bir güne hareketle başlayalım istedik ve buraya gelirken keyifli bir yürüyüş yaptık. Özel bir zamana, özel bir kıyafete ve hiçbir maliyete ihtiyaç duymadan bir etkinlik gerçekleştirdik. Aslında “sağlıklı yaşam” adına amacımızı da ifade eden bir etkinlik oldu. Sağlıklı kalabilmek için sadece kilo vermeyi hedefleyen şok diyetler, özel zaman dilimlerinde yapılan sporlar yerine sağlıklı davranışları yaşam biçimi haline getirmeliyiz. SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 41 Sağlıkta2014 Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu: “TÜRKİYE BİYOTEKNOLOJİK GELİŞMELERE VE YATIRIMLARA HAZIR” Günümüzde artık ilaç pazarı egemenliğinin, kimyasal ürünlerden organizmalar ve canlı sistemlerden üretilen biyolojik ürünlere geçmekte olduğunu belirten Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu; Türkiye’nin biyoteknolojik gelişmeleri hassasiyetle izlediğini ve bu konuda yapılacak her türlü yatırıma hazır olduğunu ifade etti. BONZAİ İLE MÜCADELE İÇİN ÖNEMLI ADIMLAR ATILIYOR: İLGİLİ BAKANLAR BONZAİ İÇİN TOPLANDI Hükümet Bonzai isimli sentetik uyuşturucu ile mücadelede yeni ve önemli adımlar atıyor. İlgili Bakanların bir araya geldiği toplantıda, her hafta bir gencin ölümüne sebep olan Bonzai adlı uyuşturucuya karşı alınabilecek tedbirler değerlendirildi. Türkiye’de ilk kez 2011’de görülen Bonzai’nin bir içimlik dozu 1-2 liraya kadar düşünce tek içişte bile bağımlılık yapan bu madde gençler arasında korkutucu düzeyde yayıldı. Her hafta bir gencin canını alan bu sentetik esrara karşı hükümet harekete geçti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ile ilgili bakanlar bir araya gelerek konuyu değerlendirdi TÜRKİYE UYUŞTURUCUYLA MÜCADELE EDİYOR Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumu “26 Haziran Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü” dolayısıyla Türkiye’nin uyuşturucu ile mücadelesinde izlediği yol haritasını anlatan bir açıklama yayınladı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi: Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun 1987 yılında uyuşturucusuz temiz bir toplum hedefine ulaşma ve uluslararası alanda eylem ve işbirliğini güçlendirmek amacıyla 26 Haziran’ı “Uluslararası Uyuşturucu Kullanımı ve Kaçakçılığı ile Mücadele Günü” olarak belirlemiştir. Madde kullanımı insan sağlığı için ciddi bir tehdittir ve madde bağımlılığı, tüm dünyada önemli halk sağlığı sorunlarından biridir. Madde bağımlılığı, sadece sağlık boyutu olan tek yönlü bir konu değil, kamusal, sosyal, hukuki ve idari yönleri de olan bir sorundur. Bu nedenle, madde ile mücadele faaliyetlerini de çok yönlü olarak ele almak gerekir. AĞUSTOS İLAÇTA HEDEF % 60 YERLİ ÜRETİM Başbakan Erdoğan, bilim ve teknoloji alanında treni kaçırmaya niyetleri olmadığını belirterek, “İlaç ihtiyacının % 60’ını yerli üretimle karşılamayı hedefliyoruz” dedi Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu’na (BTYK) başkanlık etti. Toplantının gündeminin “Ulusal yenilik sistemi ve medikal biyoteknoloji” olduğunu belirten Erdoğan, ilaç sektörünü yüksek katma değerli ürün üreten rekabetçi bir yapıya kavuşturmayı hedeflediklerini dile getirdi. Erdoğan, “Bunun için de yurtiçi tıbbi cihaz ve malzeme ihtiyacının yüzde 20’sini, yurtiçi ilaç ihtiyacının ise yüzde 60’ını yerli üretimle karşılamayı hedefliyoruz” diye konuştu. “Bilim ve teknoloji alanında treni kaçırmaya asla niyetimiz yok” ifadelerini kullanan Erdoğan, “12 yıl öncesinin Türkiye’si değiliz. Bilim ve teknoloji alanında da tarihi bir atılım içindeyiz” dedi. 2000’de 3.4 milyar lira olan Ar-Ge harcamalarının 2012’de 13 milyarın üzerine çıktığını belirten Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: “Bunun GSYİH’ya oranı 2000’de yüzde 0.48 iken, 2012’de 0.92’ye yükseldi. Yeterli mi, değil. Özel sektörün Ar-Ge harcaması da 5 kat arttı.” SAHTE İLAÇLA MÜCADELEDE YENİ STRATEJİ Halkın sağlığıyla oynayan sahte ilaçlarla mücadelede yeni stratejileri devreye sokma kararı alan Sağlık Bakanlığı, sahte ilaçlara ilişkin oluşturulacak linkten güncel bilgileri halka ulaştıracak. Halkın sağlığıyla oynayan sahte ilaçla mücadelede yeni stratejileri devreye sokma kararı alan Sağlık Bakanlığı, sahte ilaçlara ilişkin oluşturulacak linkten güncel bilgileri halka ulaştıracak, şüphe durumunda hazırlanacak bir format doğrultusunda direkt başvuru yapılmasını sağlayacak. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunca hazırlanan 2014 yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu’nun temmuz-aralık döneminde yürütülecek faaliyetler arasında birçok yeni uygulamanın hayata geçirilmesi planlanıyor. 42 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 KAN ÜRÜNLERİ TÜRKİYE’DE ÜRETİLECEK 2014 YILI SAĞLIK HEDEFLERİ BELİRLENDİ Türk Kızılayı ile birlikte yürütülen AB Projesi’nin tamamlanmasıyla birlikte, güvenilir, izlenebilir kan plazması temin sürecini tamamlayan Sağlık Bakanlığı, dışa bağımlı olunan kan ürünlerinin de Türkiye’de üretilebilmesi için ihaleye çıkacak. Hükümetin pek çok başlığı bir arada toplayan “2014 Yılı Programı”nda sağlık hedefleri belirlendi. Programda, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın en çok konuşulan konularından olan performans sisteminden sağlık çalışanlarının bölgelere eşit olarak dağıtılmasına, tamamlayıcı tıbbın üniversitelerde okutulmasından randevu sisteminin yaygınlaştırılmasına kadar birçok başlık bulunuyor. Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İrfan Şencan, yaptığı açıklamada, Türkiye’de artık kan ve kan bileşenlerinin Türk Kızılayı tarafından temin edildiğini belirterek, kandan plazmanın, trombositin ve lökositin ayrıştırıldığını söyledi. SAĞLIK HİZMETLERİNDEN MEMNUNİYET YÜZDE 73 Türkiye genelinde sağlık hizmetlerinden memnuniyetin 2003 yılında yüzde 39 olduğu, bu oranın 2013’de yüzde 73’e yükseldiği belirtildi. Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkan Yardımcısı Murat Yazıcı, son 12 yılda Türkiye’de çok büyük değişimler ve ilerlemeler kaydedildiğini ifade ederek, “Gerçekleştirilen Sosyal Güvenlik Reformu bunların belki de en zoru ve ülkemizin geleceği açısından en önemlilerinden birisidir.” dedi. TÜRKİYE CUMHURBAŞKANINI SEÇTİ Seçmen ilk kez doğrudan cumhurbaşkanı seçmek için sandık başındaydı. Seçim sonucunda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ilk turda Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Türkiye, Köşk’ün yeni sahibini belirlemek için 10 Ağustos günü sandık başına gitti. AK Parti’nin adayı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, CHP ve MHP’nin ortak adayı olan Ekmeleddin İhsanoğlu ve HDP’nin adayı Selahaddin Demirtaş’ın katıldığı seçim yurt genelinde sakin geçti. SAĞLIK BAKANLIĞI DİYABETE KARŞI EYLEM PLANI HAZIRLADI Türkiye’de yılda 60 bin can alan diyabete karşı Sağlık Bakanlığı 5 yıllık eylem planı hazırladı. Buna göre hastalar, acil durumlarda erken müdahale edilmesi için özel diyabet kimlik kartı taşıyacak. Sağlık Bakanlığı, Türkiye’de sayısı 7 milyon 43 bine ulaşan diyabet hastası için 20152020 Eylem Planı hazırladı. Türkiye’de her yıl 60 bine yakın ölümün yaşandığı diyabeti önlemek için önemli projeler hayata geçirilecek. Hayati riski bulunan diyabet hastalarına acil müdahale edilmesi için ‘Diyabet Kimlik Kartı’ hazırlanacak. İKİ DENİZ NAKİL ARACI HİZMETE ALINDI Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Adalar’da hizmete alınan deniz nakil araçlarının en büyük özelliğinin sarsmaması olduğunu ifade ederek, “İki sedye, iki hastayı aynı anda taşıyabiliyor. Acil müdahale edilebilecek ekipmanları var. 24 saat devamlı hizmet verebiliyoruz” dedi. KANSERLE MÜCADELE İÇİN ‘MOBİL KETEM’ UYGULAMASI GELİYOR Sağlık Bakanlığı verilerine göre kansere bağlı ölüm oranı 2012 yılında yüzde 21’e ulaştı. Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezi (KETEM) sayısını 134’e çıkaran bakanlık, kanserle mücadele için özellikle kırsal bölgelerde gezici cihazlar ile ‘Mobil KETEM’ uygulaması başlatmaya hazırlanıyor. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Dünya Sağlık Örgütü tahminlerine göre 2015 yılından itibaren dünya genelinde en önemli ve birinci sırada ölüm sebebinin kanser olacağına dikkat çekti. ORGAN NAKLİNDE SEVİNDİRİCİ ARTIŞ Türkiye’de organ nakilleri arttı. Geçen yıl 7 bin 188 nakil yapıldı. 2014’ün yarısında bu sayı 4 bin 317’ye çıktı. Yılsonuna dek sayının 8 bin 500’ü bulması bekleniyor. Nakiller daha çok canlı vericilerden yapılıyor. Türkiye’de 28 bin 278 hasta organ nakli bekliyor. Bu yılın ilk altı ayında 4 bin 317 nakil gerçekleşti. Geçen yıl 7 bin 188 nakilin, 3 bin 365’ü nakil canlı bağıştan, 379 nakil ise kadavradan gerçekleşti. BİR NARGİLE 50 SİGARAYA EŞDEĞER Sağlık Bakanı Müezzinoğlu, nargilenin en az sigara kadar zararlı olduğunu, bir nargilenin en az 50 sigaraya bedel olduğunu belirterek “Tütünle ilgili tüm yasaklar nargile için de geçerli” dedi. Tütün ürünü olarak kabul edilen ve sigara ile benzer olumsuz etkilere sahip nargile konusunda başta farkındalık artırıcı kamu spotları, eğitim faaliyetleri olmak üzere gerekli yasal düzenlemelerle insan sağlığını korumak için mücadele devam ediyor. “Ucunda Ölüm Var” sloganıyla, nargilenin zararlarına ilişkin farkındalık artırmaya yönelik kamu spotları televizyonlarda yayımlanırken; bir yandan da konunun tüm paydaşları her türlü seminer, oturum ve konferans gibi etkinliklerle halkı bilgilendirmeye çalışıyor. Sağlıkta2014 EYLÜL ÇOCUĞUNUZU MELANOMDAN KORUYUN Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Daire Başkanı Murat Gültekin, Türkiye’de yılda yaklaşık 735 erkeğe ve 560 kadına melanom teşhisi konulduğunu belirtti. Sağlık Bakanlığı Kanser Savaş Daire Başkanlığı, Türk Onkoloji Vakfı, Türk Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Derneği, Türk Onkoloji Grubu Derneği, Kanserle Dans Derneği tarafından bir deri kanseri türü olan melanomla ilgili farkındalık oluşturma amacıyla düzenlenen “Çocuğunuzu Melanomdan Koruyun” adlı sosyal sorumluluk projesi tanıtıldı. SAĞLIK BAKANLIĞINDAN “AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI” ATAĞI KIZILAY ARTIK İLİK TOPLAYACAK Türk Kızılayı, Sağlık Bakanlığı ile imzaladığı protokol çerçevesinde, ailesinde vericisi olmayan kan kanseri hastaları için umut olacak TÜRKKÖK Projesi kapsamında yürüttüğü pilot uygulamayla kan toplamaya başladı Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun başlatacağı projeyle isteyen kan bağışçıları, bundan böyle TÜRKKÖK için ilik bağışçısı da olabilecek. Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Hematoloji Billim Dalı Öğretim Üyesi ve Türk Kızılayı Kan Hizmetleri Sorumlusu Prof. Dr. Gülsüm Özet, verici bulamayan kan kanseri hastaları için düzenlenen kampanyalarla zaman zaman kamuoyunun gündemine gelen kemik iliği bağışının bundan böyle TÜRKKÖK Projesi ileTürk Kızılayı tarafından toplanacağını söyledi. Bakanlar Kurulundan 10 milyon adet diş macunu ve fırçası dağıtma izni alan Sağlık Bakanlığı, ilk olarak satın aldığı 2 milyon diş fırçasını farklı illere gönderecek. Sağlık Bakanlığı Türkiye Kamu Hastaneleri Kurumundan il genel sekreterliklerine gönderilen genelgede, önemli bir halk sağlığı sorunu olan ve önlenebilir hastalıklar grubuna giren diş ve diş eti hastalıklarının yaygınlık ve şiddetinin azaltılması, ağız ve diş sağlığı hakkında toplumda farkındalığın artırılarak sağlığı korumaya yönelik bilincin oluşması, doğru tutum ve davranışlar edinilmesinin teşviki amacıyla Bakanlık hastanelerine başvuran hastalara diş macunu ve fırçası dağıtımının planlandığı anımsatıldı. UYUŞTURUCUYLA TOPYEKÛN SAVAŞILACAK 112 ACİL SAĞLIK VE AMBULANS HİZMETLERİ Eylem planına göre okul çevrelerine erken uyarı sistemlerinin konacağını, ihbar hattı kurulacağını ve ödül sistemi uygulanacağını belirten Müezzinoğlu, “Buradaki hadise toplumu da bu mücadelenin içine koyabilmek. Mesela okul aile birliklerini plana koyduk” dedi. Acil Sağlık Hizmetleri, toplum sağlığını yakından ilgilendiren önemli bir konudur. Cumhuriyetin ilk kurulduğu yıllardan günümüze kadar ülkemizde uygulanan sağlık politikaları temel değişim ve gelişim dönemleri geçirmiştir. Özellikle son yıllarda, sağlık alanındaki gelişmelerde en fazla değişime uğrayan 112 Acil Sağlık Hizmetleri olmuştur. Gerek acil çağrıların alınması, gerekse bunlara en kısa zamanda tıbbi danışmanlık yoluyla ya da Ambulans Hizmetleri yoluyla verilen hizmetlerin kalitesi ve hızlı olması açısından ciddi aşamalar kat edilmiştir. 2002 yılında 617 ambulans ile hizmet verilirken bugün bu sayı Temmuz 2014 itibariyle 3.858 ‘e ulaşmıştır. İnsan gücünde de ciddi atılımlar olmuş yetişmiş personel sayısı bugün 28.667 olmuştur. Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, 7 bakanlığın ortak çalışması ile hazırlanan ve pazartesi günü Bakanlar Kurulu’na sunulacak olan taslak “bonzai” eylem planının ayrıntılarını anlattı. Ekim’de uyuşturucu ile ilgili cezaların yeniden düzenleneceğini kaydeden Müezzinoğlu, özellikle gençlerin bonzai batağına sürüklenmemesi için koruyucu ve önleyici tedbirleri alınacağını söyledi. TÜRKİYE’DE ŞİFA BULUP YURTLARINA DÖNDÜLER… İsrail’in saldırılarında yaralandılar, tedavi için Türkiye’ye getirildiler. Sağlık Bakanlığı, Gazzeli yaralıların sağlıklarına kavuşmaları için tüm imkanları seferber etti. Tedavileri tamamlananlar evlerine dönmeye başladı. Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavileri tamamlanarak taburcu edilen 4’ü çocuk 6 Gazzeli, refakatçileriyle birlikte ülkelerine döndü. Tel-Aviv’e gitmek istemeyen Gazzeliler kendi istekleri üzerine, İstanbul Atatürk Havalimanı’ndan kalkan Mısır uçağıyla Kahire’ye uğurlandı. (TİKA ile işbirliği yapılarak) 44 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 DÜNYANIN İLK GEMI HASTANESI TÜRKİYE’DE YAPILACAK PALANTE PROJESİ 2015’in ilk çeyreğinde gemi hastane projesi ihaleye çıkılacak ve projenin yapımına İstanbul’da başlanacak. Sağlık Bakanlığı, “Sağlık hizmet sunumunun izlenmesi, değerlendirilmesi ve kanıta dayalı karar almak için sağlık bilgi sistemlerinin geliştirilmesi” hedefine yönelik olarak Türkiye’den iki ortağın daha katılımıyla PALANTE Projesini yürütüyor. Gemi Hastanesi Projesi için harekete geçildi. 200 yataklı bir gemi hastanesi limanda bulunacak. Gemi hastanesinin özellikle sahil şeridinde bulunan illerde olağanüstü durumlar ve afetlerde kullanılması planlanıyor. Gemi hastanin ipalesi ise 2015 yılının ilk çeyreğinde gerçekleştirilecek. ABD, Çin ve İspanya gibi ülkelerin sahip oldukları gemi hastaneler genellikle yük gemisi ve tankerlerden dönüştürülürken Türkiye’nin üreteceği gemi hastane herhangi bir gemiden dönüştürülmeden dünyada bu amaç için inşa edilen ilk gemi hastane olma özelliği taşıyacak. VAN DEPREMİ Van’da 23 Ekim 2011’de meydana gelen 7,2 büyüklüğündeki deprem Hakkari, Ağrı, Iğdır, Erzurum, Kars, Muş, Bitlis, Siirt, Batman, Mardin, Diyarbakır, Şanlıurfa gibi çevre illerin yanı sıra İran ve Kuzey Irak’ta da hissedildi. PALANTE Projesi’nin temel hedefi hastaları kendi hastalıkları konusunda yetkilendirmek, bu sayede kendi sağlıkları hakkında karar vermelerini ve kendi bakımlarında aktif rol almalarını sağlamak ve aynı zamanda bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde sağlık uzmanlarıyla etkin bir şekilde işbirliği yapmalarına yardımcı olmaktır. PALANTE (PAtient Leading and mANaging their healThcare through EHealth) Projesi Avrupa Birliği 7. Çerçeve Programı kapsamında desteklenmektedir. 1 Şubat 2012 tarihinde başlayan proje şu an hala devam etmektedir ve 31 Ocak 2015 tarihinde sona erecektir. EKİM Depremde Acil Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü olarak SAKOM aracılığı ile koordinasyon sağlanarak, Erciş’teki mevcut 3 adet 112 acil ambulans hemen yaralılara müdahale etmeye başlamıştır. İlk 30 dakika içinde Erciş Devlet Hastanesi personelinin tamamına yakını hastane bahçesinde hazır olarak, yaralılara müdahale etmeye başlamıştır. Seyir halinde olan Adilcevaz ilçesinde görevli acil yardım ambulansı Erciş’e yönlendirilmiş ve ilk 15 dakikada Erciş’e ulaşmıştır. Ayrıca Tatvan, Muradiye, Patnos, Doğubeyazıt, Iğdır ambulansları ilk 20 dakika ile 1 saat arasında peyderpey olay yerine ulaşmıştır. Van UMKE ekibi ise hemen yola çıkmış ve Erciş’e kısa sürede ulaşmıştır, saat 15.00’da enkazdan 4 çocuğu sağ olarak çıkarmışlardır. SAĞLIK BAKANI DR. MEHMET MÜEZZİNOĞLU ÖĞRENCİLERE DiŞ SAĞLIĞI SETİ DAĞITTI Sağlık Bakanlığı, topluma ağız ve diş sağlığı bilinci kazandırmak için kolları sıvadı. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, ‘Günde 2 kez 2 dakika’ sloganıyla başlatılan kampanya kapsamında ilköğretim öğrencilerine içinde fırça ve macun bulunan ağız ve diş sağlığı seti dağıttı. Sağlık Bakanlığı, ağız ve diş sağlığı seferberliği başlattı. Topluma diş sağlığı bilinci kazandırmak için başlatılan kampanya kapsamında ilk olarak 5 milyon 650 bin öğrenciye diş fırçası ve diş macununu dağıtılacak. Kampanya “Günde 2 kez 2 dakika” sloganıyla Başkent Ankara’dan başlatıldı. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu Batıkent Refika Aksoy İlköğretim Okulu öğrencilerine içinde diş fırçası ve diş macunu bulunan ağız ve diş sağlığı seti dağıttı. SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 45 Sağlıkta2014 “YÜREĞINİZE SAĞLIK” YÜRÜYÜŞÜ İSTANBUL’DA GERÇEKLEŞTİRİLDİ “2014 Sağlıklı Yaşam ve Hareket Yılı” etkinlikleri kapsamında, Dünya Kalp Günü dolayısıyla Küçükçekmece Gölü kenarında, Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nun da katılımıyla “Yüreğinize Sağlık” temalı yürüyüş düzenlendi. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu, “Bizim için önemli olan tabii ki hasta olan vatandaşımızı tedavi etmek. Ama ondan da önemli olan, sağlıklı vatandaşlarımızın sağlıklı bir yaşam sürmelerine katkı sağlamak. Onun için bir kültür, yaşam felsefesi oluşturmalıyız. Bu nedenle 2014’ü, Sağlıklı Yaşam ve Hareket Yılı olarak ilan ettik” dedi. TIBBIN DUAYENLERI İSTANBUL’DA BULUŞTU Önemli çalışmalara imza atan dünyaca ünlü Türk bilim insanları, Sağlık Bakanlığının düzenlediği Türk Tıp Dünyası Kurultayı›nda bir araya geldi. AVRUPA BİRLİĞİ TÜTÜN ÜRÜNLERİNE YENİ KURALLAR GETİRİYOR Avrupa Birliği (AB) Komisyonunca sürdürülen çalışmalar sonucunda 3 Nisan 2014 tarihinde 2014/40/EU Sayılı ‘AB Tütün Ürünleri Direktifi’ yayımlandı. Bu Direktif ile 2001 yılından beri yürürlükte olan kurallar, belirlenen geçiş süreleri sonrasında değişmiş olacak. AB, yolla özellikle henüz bir düzenlemeye tabi olmayan elektronik sigara gibi ürünler için de bir düzenlemeye gitmeyi ve genç nüfusta sigara kullanımın azaltılmasını hedefliyor. Tecrübe paylaşımının hedeflendiği kurultaya Prof. Dr. Gazi Yaşargil, Prof. Dr. Münci Kalaycıoğlu, Prof. Dr. Özgür Harmanlı, Prof. Dr. Banu Onaral, Dr. Utkan Demirci, Prof. Dr. Ömer Özkan, Prof. Dr. Selim Arcasoy, Prof. Dr. Fahri Saatçioğlu, Prof. Dr. Cengizhan Öztürk, Prof. Dr. Ömer Baki Denkbaş, Prof. Dr. Murat Tuzcu, Prof. Dr. Şükrü Emre, Prof. Dr. Sezai Yılmaz, Prof. Dr. Murat Tuncer, Doç. Dr. Ferit Saraçoğlu, Dr. Süreyya Savaşan gibi tıp dünyasının ünlü isimleri katıldı. Kurultayda, Türkiye’nin, yurt içi ve dışı sağlık politikalarıyla güncel mevzuat uygulamaları konusunda bilgiler sunuldu, görüş alışverişinde bulunuldu. Katılımcılar, kurultayda Sağlık Bakanlığına yönelik talep ve önerilerini en üst düzeyde dile getirme imkânı da buldu. KASIM “AKDENİZ’DE SAĞLIK” KONFERANSI ROMA’DA DÜZENLENDİ “Sağlık ve Göç, Yaşam Tarzı, Antimikrobiyal Direnç ve Uluslararası Sağlık Tüzüğü” konuları çerçevesinde Akdeniz ülkelerinin ortak sağlık sorunlarının ele alındığı konferansta Türkiye’yi Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu temsil etti. Bakan Müezzinoğlu toplantıda “Göç ve Sağlık” ile “Yaşam Tarzı” konularında konuşma yaptı. Sağlık Bakanı Müezzinoğlu “Göç ve Sağlık” konusundaki konuşmasında, teknolojide yaşanan baş döndürücü gelişmeler nedeniyle ülkelerin birbirine yaklaştığına dikkati çekerek, bu gelişmelerin insanların sık seyahat etmesini kolaylaştırdığını, kalıcı olarak yer değiştirmelerin kolaylaştığını, bunun da beraberinde barınma, beslenme, sosyal entegrasyon, iletişim, sağlık sorunlarını getirdiğini ifade etti. 46 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 ARALIK UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE ŞURASI GENİŞ KATILIMLA GERÇEKLEŞTİ Ankara’da 1. Uyuşturucu ile Mücadele Şurası toplandı. Toplantıda, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu başta olmak üzere, TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Necdet Ünüvar, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç Türkiye’nin uyuşturu ile eylem planına dair bilgileri açıkladı. 1. UYUŞTURUCU İLE MÜCADELE ŞURASI SONUÇ BİLDİRGESİ AÇIKLANDI ve “Kocamın Ailesi” setlerinde Türkiye’deki organ bağışı ve nakillere ilişkin bilgi verilerek ziyaret edildi. “1. Uyuşturucu ile Mücadele Şurası” kapsamında, ATO Congresium’da yapılan 15 ayrı çalıştay tamamlandı. Uyuşturucu ile mücadele konusundaki yasal mevzuatın, bütünleşik bir anlayışla gözden geçirilerek gerekli düzenlemelerin yapılması ve Ruh Sağlığı Kanunu çalışmalarının hayata geçirilmesi gerektiği bildirildi. Sağlık Bakanlığı ve Avrupa Birliği (AB) tarafından ortaklaşa yürütülen “Organ Bağışında Uyum için Teknik Yardım Projesi” kapsamında dizi setlerine yapılan ziyaretlerde, yapımcı, yönetmen ve oyuncularla bir araya gelindi. TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Başkanı Necdet Ünüvar, çalıştayların ardından hazırlanan “1. Uyuşturucu ile Mücadele Şurası Sonuç Bildirgesi”ni açıkladı. TÜRKİYE MEZUNU DOKTOR VE SAĞLIK YÖNETİİLERİ İSTANBUL’DA BULUŞTU DİYABET KONTROLÜ İLE 24 MİLYAR EURO TASARRUF SAĞLANABİLİR Önümüzdeki yirmi yıl içerisinde diyabetin kontrol edilmesiyle birlikte sağlık bütçesinde 24 milyar Euro tasarruf sağlanabilir. Dünya Diyabet Günü kapsamında 17 Kasım 2014, Pazartesi günü, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin ev sahipliğinde TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in de katılımlarıyla “Türkiye’de Diyabetle Mücadele’nin Dünü, Bugünü ve Geleceği” konulu bir panel düzenlendi. 2. Uluslararası Türkiye Sağlık Mezunları Kurultayı İstanbul’da gerçekleşti. Türkiye’de sağlık eğitimi almış, 350 yabancı uyruklu sağlık yöneticisi, doktor, diş hekimi, eczacıdan oluşan alım heyeti Türkiye sağlık sektörü ile işbirliği yapmak üzere 3-7 Aralık 2014 tarihleri arasında İstanbul’da bir araya geldi. Resmi olmayan verilere göre bugüne kadar Türkiye’de sağlık eğitimi almış 10 bin civarında yabancı insan olduğu ifade edilmekte. TÜMSİAD (Tüm Sanayici ve İşadamları Derneği), sağlık sektörü için büyük bir potansiyel olan bu kitleyi harekete geçirmek için 2013 yılında birincisi olmak üzere bu yıl 2.Uluslararası Türkiye Sağlık Mezunları Kurultayı’nı gerçekleştirdi. Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu ve yurtdışından da birçok bakanın katılımıyla gerçekleşen kurultayda Bakan Müezzinoğlu önemli açıklamalarda bulundu. DİZİ SETLERİNDEN ORGAN BAĞIŞINA TAM DESTEK! Sağlık Bakanlığı ve AB’nin ortaklaşa yürüttüğü “Organ Bağışında Uyum İçin Teknik Yardım Projesi” kapsamında, “Ulan İstanbul”, “Arka Sokaklar”, “Kaçak”, “Hayat Yolunda” SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 47 Sağlıkta2014 DİJİTAL GÜLÜMSEME DİZAYNI Aslı ERCANLI Diş Hekimi Yediden yetmişe herkesin ortak dileği mükemmel bir gülümseme. Fotoğraf çektirmeye meraklı bir toplum olduğumuzu göz alına alırsak gülümsememizin flaşlar altında kaybolup gitmesini istemeyiz. İşte bu noktada açıklayabileceğimiz trend bir uygulama var. Dijital gülümseme tasarımıdır. Dişlerimizin diğer dişlerle, dudağımızla ve diş etlerimizle uyumlu olduğunu hatta dişlerimizin kendilerine has boyut ve şekilleri olduğunu yazmıştım. Gülümsememizin mükemmelliğini sağlayan işte bu un- 48 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 surlardır. Bu etkilerden en az birinin kusurlu olması bu mükemmelliğin gölgelenmesi için yeterli. Son dönemlerde selfiler oldukça moda ve bizler de selfie çekimlerine hiç zorlanmadan ayak uyduruyoruz. Bu çekimlerde bazılarımız ağız dolusu gülümserken bazılarımız kaçamak gülümsemelerle geçiştirmeye çalışıyor. Gülümseme sorunlarına estetik diş hekimliği uygulamalarından uygulanarak mükemmel gülümsemeler amaçlanıyor. Oysa zaman zaman estetik uygulamalar hastaların ve biz doktorların istemeyeceği sürpriz sonuçlara neden olabiliyor. Bu uygulama sayesinde sürpriz sonuçlar artık rafa kalkıyor. Peki, doyasıya gülümseyebilmek için yazımın başında söylediğim Dijital gülümseme tasarımı nedir? Gelelim ayrıntılarına. Dijital Gülümseme tasarımı adını verdiğimiz uygulama hastaya olağanüstü avantajlar sağlayan çok amaçlı bir uygulamadır. hastalar için daha iyi bir görsel bir algı ve motivasyon sağlayarak ekip üyeleri arasında iletişimi arttırır. Dijital gülümseme dizaynı görselleştirmeyi sağlayarak kabul edilmenizi sağlayarak hem geçmiş hem de gelecek tedavilerin anlaşılmasını sağlıyor. Yazımızı okuyan hastalarımızın “Bu uygulama benim lirleniyor ve mükemmel bir gülümseme için, hareketli olarak gülümseme hattınız kesinleşiyor. Uzmanınız gülümsemenizin nasıl olması gerektiğini açıklayacak. Aslı ERCANLI için uygun mu?” sorusunun akıllarını kurcalamış olabileceğini düşünüyorum. Bu sorunun yanıtını vermek gerekirse gülümsemesini hissetmek isteyen herkes uygulanabilir. Bugün maddiyatçı dünya, sağlık ve güzellik çok daha fazla önem kazandırır. Gelelim uygulamanın nasıl uygulandığı aşamalarına. Birinci aşamada uygulama öncesi hazırlık olacağı için, herhangi bir uygulama olmadan hazırlık yapılıyor. Önce farklı açılardan fotoğraflarınız çekiliyor. Fotoğraflarınızda gülümsemeniz, ağzınız ve dişleriniz fotoğraflanıyor. Daha sonra gülümsemeniz Dijital Gülümseme Dizaynınız oluşturularak en iyi sonuçların alınması için tedavi planlanıyor. İkinci aşamada ağzınızın ve dişlerinizin biçimleri, duruş şekillerinin fotoğrafı çekiliyor. Daha sonra gülüşünüz, gülümseme çizgisine bağlı olarak be- Üçüncü aşamada bilgisayarda bulunan dijital gülümseme dizaynı uygulamasıyla dişin dışında kalan tüm etmenler dışlanarak sadece dişler görüntülenir. Bu sayede gülümseme hattı oluşturulurken dış etmenler sıfıra indirilir ve en etkin sonuçlar elde edilemeye başlanır. Bu aşamada uygulamanın ardından dişlerin, gülümsemenin nasıl görüleceği belirleniyor. Dördüncü aşamada ise artık model balmumundan hazırdır ve son aşamadan sonra fiziksel olarak uygulanır. hemen bütün hastalar tedavinin hemen tamamlanmasını isteyerek nihai sonuca varmak istiyorlar. Tedavileri tamamlanan çok sayıda hasta tecrübelerini duygusal olarak veriyor ve sevinçten deyim yerindeyse havalara uçuyor. Siz de gülümsemenizin sizi yansıtmadığını düşünüyor. çekilen fotoğraflarda gülümsemenize odaklanarak mutsuz oluyorsanız yeni uygulamaların başında gelen Dijital Gülümseme Dizaynı uygulamasını tercih ederek mutluluğa gülümsemenizle erişebilirsiniz. Gülüşünüz avantajınız olsun... Tedavinin son aşaması beşinci aşamada uygulanan model ağza uygulanır. daha sonra son kez fotoğraflar ve videolar çekilir. Gülümsemenin nasıl göründüğü, sizi yansıtıp yansıtmadığını göreceksiniz. Eğer en ufak bir pürüz dahi yoksa yapılacak son restorasyon ile mükemmel gülümsemenize kavuşacaksınız. Hastalar uygulamanın sonunda yeni gülümsemelerini ilk defa gördükleri zaman tanımlamaları şiddetli bir şekilde değişiyor. çoğu hasta duygusal olarak şaşkına dönüyor ve bu mükemmel gülümsemelerinin kendilerine ait olduklarına inanamıyorlar. Tüm aşamaların ardından hemen SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 49 hayatıniçinden Azmin Zaferi Hemşire Sema Efe Ankara Numune Eğitim Araştırma Hastanesi Bundan 16 sene evvel bir meme kanseri geçirdim ve duygularını dışa vurabilen biri değildim. Doktorum bir hormonun çok yüksek çıktığını ve bunun stresten kaynaklı olabileceğini, bir hobi edinmem gerektiğini, böylelikle duygularımı rahat bir biçimde dışa akratabileceğimi ve stresimin azalacağını söyledi. Ben de doktoruma resim yapmayı çok istediğimi ve içimde ukde kaldığını söyleyince doktorum benden habersiz beni bir resim kursuna yazdırmış. Bana ‘Sema Hanım resim kursuna başlıyorsunuz’ dediğinde çok sevindim, dünyalar benim oldu. Resim kursuna terapi amaçlı başladım fakat resimlerimi gören ünlü ressamlardan Derya Saatçioğlu, Lütfü Günay ve Sezai Kara, ‘sen 20 yıldır resim yapıyor gibisin bu işin peşini bırakmamalısın’ diyerek beni motive ettiler. Tabi benim terapi amaçlı başladığım resim sanatı zamanla profesyonel bir hobi olmaya doğru yol almaya başladı. 50 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 2006 yılında Başbakan Tayyip Erdoğan, Dünya Hemşireler Günü’nde, Leyla Gencer Kültür Merkezi’nde bana sergi açmamı teklif ettiler ve sergi açtım. Başbakanımız ve Sağlık Bakanımız da sergiye geldiler ve resimleri çok beğendiklerini söylediler. Daha sonra başhekimimiz Mahmut Koç bana hastanede, hastane personeline resim kursu vermeyi teklif etti ve hatta sonradan kendisi de öğrencim oldu. Sonrasında hastane personeline, doktorlara ve hemşirelere resim kursu vermeye başladım. Bir süre sonra insanların çok mutlu olduklarını gördük, hatta bazıları depresyonunun geçtiğini ve iyileştiğini söylediler. Boynuma sarılıp ağlayanlar bile oldu. Çok ciddi bir sorumluluk aldığımın farkındaydım, ben de resmi büyük bir özenle onlara aktarmaya çalıştım. 2011 yılında Paris Kültür Merkezi’ne kabul edildik ve 53 kişilik bir grupla Paris’e gittik. Orada Sağlıkçı Ressam- lar olarak öğrencilerimle birlikte bir sergi açtık. Büyükelçimiz bizi evinde ağırladı. Bir ilk’i başardığımı, daha önce hastalara yönelik böyle projelerin olduğunu fakat personele yönelik olarak dünya genelinde ilk olduğunu söyledi. O akşam İngiltere’ye, Almanya’ya, Avusturya’ya ve Kırbıs’a da sergi açmak için davet edildik. Daha sonra da 2012 Kasım ayında Viyana ‘ya davet edildik, 40’ı ressam toplam 103 kişi Viyana’ya gittik ve sergi açılışımızı Avusturya Sağlık Bakanı yaptı. Bunun yanı sıra büyükelçimiz Ayşe Sezgin, AB müsteşarımız Dr. Fatih Hasdemir, yeni başhekimimiz Prof. Dr. Nurullah Zengin’de bize eşlik etti ve kendisi de bizi motive eden isimlerden biri oldu. Viyana’dan çok olumlu geri dönüşler aldık. Avusturya Sağlık Bakanı da daha önce böyle bir proje duymadığını, bunu çok ilginç ve aynı zamanda da çok hoş bulduğunu, kendilerinin de böyle bir projeyi hayata geçirmeyi planladıklarını söyledi. Viyana’da sergi açtıktan sonra Türkiye’ye döndük ve aslında bu uluslararası bir sergi oldu. Yani serginin açılışını sağlık bakanının yapması, bizim için kokteyl hazırlanması, bütün sokaklara afişlerimizin asılmış olması çok hoştu. Gördüğümüz her afişin önünde fotoğraf çektirdik. Bu durum oradaki Türk kardeşlerimizi de çok mutlu etti. Sergimizi büyük bir memnuniyetle açtık ve geldik. Viyana’dan döndükten sonra Kıbrıs’tan da davet aldık, 35 öğrencim ile sağlıkçı ressamların fırçalarıyla Anadolu’nun kültürünü yansıtan resimlerle sergi açtık. Sağlıkçı ressamlarla 54. sergimiz oldu. Başhekimimiz Prof. Dr. Nurullah Zengin bana kendi kuruluşumuzun kemoterapi ünitesinde eğitim hemşireliğinin yanında hastalarımıza da resim dersleri vermeyi teklif etti ve 3 yıldır burada bir çalışma yapıyoruz. Buradaki hastalara resim öğretiyorum ve gerçekten çok mutlu oluyorlar, çok güzel geri dönüşler alıyoruz. Hatta internette iki tane hastamın haberini gördüm. Bu uygulamayı çok övmüşler ve bunu bütün illere yayılması gerektiğini söylemişler. Hastalarımız kemoterapi alırken resim yapıyorlar ve kemoterapinin yan etkilerini hatırı sayılır oranda hissetmiyorlar. Kemoterapi bittiğinde, “Neden bitti? Resmimi henüz bitirmedim.” diyenler bile var. Bir hobi edinmekten dolayı çok mutlular. Bu şekilde çalışmalarımız devam ediyor, tabi bizi çok destekleyen Prof. Dr. Nurullah Zengin’e çok teşekkür ediyorum ve bunu ayrıca belirtmek istiyorum. Bütün güzellikleri, bizleri de motive ederek destekliyor. Hastalarımızla 3 tane Hamam Önü Sanat Galerisi’nde sergimiz oldu. Geçen yıl tıp bayramında AnkaMall’de ressam arkadaşlarımla, sağlıkçı ressamlar olarak sergi açtık. Bu duruma Türk halkı da şaşırıyor. ‘Hem bu kadar yoğun çalışıp, geceleri nöbetler tutup, hem de mesai sonrası bu resimleri mi yapıyorlar bu nasıl olur? Nasıl zaman buluyorsunuz ?’ diyerek. Gerçekten halkımız bundan pozitif yönde etkileniyor bunu söyleyebilirim. Resme Başladığımdan Bu Yana Hayatımda İnanılmaz Değişimler Oldu Resme başladığımdan bu yana hayatımda inanılmaz değişimler oldu. Birincisi; insanları resme teşvik ederek onların mutlu olmalarına vesile oluyorum. Öğrencilerimin mutlu olmaları beni daha da mutlu ediyor. İkincisi; çocukluğumdan beri kurduğum hayalimi gerçekleştirmeme resimlerim vesile oldu. Hep yurt dışına çıkmayı hayal ederdim. Başka ülkeler gezmeyi, şimdi hem yurt dışına çıkıyorum hem de sergiler açıyorum. 9 yıldır resim dersleri veriyorum. Resme ilk başladığım gün yaşlı bir bayan yanıma geldi ve ‘bir gün sergi açacak, ressam olacak tek kişi sensin bu grupta’ dedi. Bunun benim için imkansız bir şey olduğunu söylediğimde ‘Ben 75 yasında sergi açtım ve sergimin parasıyla Amerika’ya gez- meye gittim’ dedi. O kadar uzak bir hayal gibi geliyordu ki bu bana, neredeyse imkansız birşeydi benim için ama sonra hayalim 2006 yılında gerçekleşti ve sergimin parasıyla ben de Avrupa’ya gezmeye gittim. İmkansız diye bir şey yok. SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 51 haber SAĞLIK SEKTÖRÜ MAKTU VERGİDEN YANA… Dünya Sağlık Örgütü Tütün Kontrolü Çerçeve Sözleşmesi (TKÇS) 6. Taraflar Konferansı (COP6) 13-18 Ekim 2014 tarihlerinde Moskova’da gerçekleştirildi. 6. Taraflar Konferansı’na ülkemiz adına Sağlık Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurulundan oluşan bir heyet katılım sağladı. 6. Taraflar Konferansında tütün talebini azaltmaya yönelik fiyat ve vergilendirme önlemlerini içeren rehber ilkeler kabul edilerek yayımlandı. TKÇS’nin maddelerinin en iyi şekilde uygulanması için rehber ilkeler Konferansın tüm taraflarınca (177 ülke ve AB) müzakere edilerek kabul edilmektedir. Bu rehber ilkeler ülkeler açısından bağlayıcı olmamak ile birlikte referans noktası teşkil ediyor. Framework Convention Alliance (FCA- Çerçeve Sözleşme İttifakı) 100’ü aşkın ülkede 500 kuruluşun üyeliği ile 1999’da kuruldu. FCA, TKÇS’nin geliştirilmesi, değişik ülkelerce onaylanması ve uygulanması konusunda çalışmalar yapmakta. Bununla birlikte, uluslararası sağlık ve kalkınma çerçevesinde TKÇS ve tütün kontrolü konuları da dâhil olmak üzere öncü bir savunucudur. FCA, COP6 sonrasında yayımladığı makalede hükümetlerce iyi tütün vergisi politikalarının nasıl olması gerektiği konusunda önerilerini ana hatları ile vermektedir. Hâlihazırda değişik ülkelerde tütün ve tütün mamullerine ÖTV, KDV, ithal vergisi gibi çeşitli vergiler uygulanmakta. 6. Taraflar Konferansı’nda “Vergi ve Fiyatlandırma”ya ilişkin 6. Maddeye yönelik alınan kararlar tütün ve tütün ürünlerindeki ÖTV’ye odaklanıyor. Tütün sektöründe mevcut durumda maktu ve nispi olarak iki tür ÖTV uygulanıyor. Maktu ÖTV, belirli miktarda tütün ürününe (adet veya gram) belirli tutarda vergi uygulanması anlamına geliyor. Rehber ilkeler, maktu vergilerin tüm sigara çeşitleri için yeknesak, yani sigara fiyatına göre değişiklik göstermeyecek şekilde uygulanmasının önemini vurguluyor. Nispi ÖTV ise, belirli adet veya gram sigara üzerinden belirli oranda alınan vergi. Bu vergi türünde, daha pahalı sigaralardan daha çok vergi alınıyor. 6. Taraflar Konferansı Kararları da Hükümetlere Maktu Vergiyi öneriyor 6. Taraflar Konferansı Kararları Rehber İlkelerinde, yönetsel bakış açısı ile maktu vergilerin hükümetler için “Taraflar ulusal koşulları göz önünde bulundurarak kamu sağlığı ve maliyesi ihtiyaçlarına yönelik en basit ve etkin sistemi uygulamaya koymalıdır. Taraflar maktu veya asgari maktu vergi bulunan karma sistemleri uygulamayı değerlendirmelidir, zira bu sistemler tamamen nispi sistemlere göre kayda değer ölçüde avantaj sağlamaktadır.” 52 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 tercih sebebi olduğu belirtilmekte. Maktu vergileri hesaplarken ne kadar sigara satıldığının bilinmesi yeterli. Bu da, verginin denetimini kolaylaştıran bir unsur. Nispi vergi hesaplamasında ise hangi oranın hangi fiyata uygulanacağı belirlenmeli (farklı ülkelerde değişik oranlarda uygulanabilmekte) ve hangi fiyattan ne kadar sigara satıldığı takip edilmeli. Maktu vergiler daha düşük fiyatlı tütün ürünlerinin fiyatını artırırken tütün ürünleri için bir taban fiyat oluşturuyor. Zira orta vadede ürünlerin vergilerden daha düşük piyasa satış fiyatı olması sürdürülebilir bir uygulama değil. Nispi vergiler ise fiyat rekabetini körükleyerek fiyat düşüşlerine neden oluyor. Ürünlerin fiyatı düştükçe ödenecek vergi tutarı da düşüyor. Enflasyonist ortamlarda maktu vergiler reel olarak gittikçe daha düşük vergi ödenmesi olarak algılanabilir. Ancak, belirli dönemlerde maktu verginin enflasyona endekslenmesi ile bu sorun ortadan kaldırılabilir. Taraflar Konferansının Önerileri Nispi ve maktu ÖTV’nin ve karma sistemlerin artı ve eksileri 6. Taraflar Konferansı sırasında vergi ve fiyat- landırmaya yönelik en fazla tartışılan konulardan biri oldu. Bu kapsamda rehber ilkelerde aşağıdaki hususlar yer aldı: • Daha basit sistemler karmaşık sistemlere göre daha yararlıdır; • Maktu ÖTV, nispi ÖTV’den daha iyidir; • Eğer sistem nispi ÖTV üzerine kurulmuşsa, en azından maktu bir bileşen, ya da asgari maktu vergiyle fiyat tabanı ilave edilerek vergi sistemi iyileştirilebilir. Uygulanacak Vergi Oranları Vergi oranları oluşturulması fikri her ne kadar “Vergi ve Fiyat Politikaları”na ilişkin maddenin müzakereleri sırasında tartışılmış olsa da, biri politik, biri de uygulamaya yönelik iki önemli engele takıldı. Politik engel, küresel bazda fikir olarak karşı olmasalar dahi, ülkelerin kendi vergi politikasını belirleme hakkından feragat etmeye direnç göstermesi. Uygulamaya yönelik engel ise, farklı ekonomik koşulları bulunan çok çeşitli ülkelere uygulanabilecek ideal bir vergi seviyesinin bulunmasının zorluğudur. Çözüm çok zor değil Bu sorunun çözümlerinden biri vergi oranına bakmak. Her iki ülkede toplam vergi oranı piyasa satış fiyatının % 80’ine denk geliyorsa iki ülkenin karşılaştırılabilir vergi politikaları uyguladığını söylemek mümkün. Rehber İlkeler ise farklı bir yol izliyor. Vergi oranlarının karşılaştırılmasından ilkeler içerisinde bahsediliyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün ÖTV’nin perakende satış fiyatının %70’i olmasına yönelik önerisine de dipnotta yer veriliyor. Ancak, asıl öneri, Tarafların kendi hedeflerini kendilerinin belirlemesi yönünde. Bu öneride herhangi bir hedefe, ya da seviyeye ise yer verilmemiş. Tütün Kontrolü Fonları 2013 Küresel Tütün Kontrolü Raporu verilerine göre her 145 dolarlık tütün vergisinin sadece bir doları tütün kontrolüne harcanıyor. Tütün kontrolüne aktarılan bütçenin bu denli az olması nedeniyle tütün kontrolü savunucuları bu yönde siyasi irade, ya da yasal zorunluluk oluşturarak daha fazla bütçe yaratılmasını sağlamaya çalışıyor. Ancak, özellikle ülkelerin Maliye Bakanları tütün kontrolü fonu oluşturulmasına karşı. SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 53 Bu konu 6. Taraflar Konferansının en fazla tartışılan konularından biri oldu. İki tarafın savları ve 6. Taraflar Konferansı Kararlarında kabul edilen öneriler aşağıdadır: karşılaşıldığında katı fon yapıları bütçe aktarımlarındaki esnekliği kısıtlayacaktır. 1. Tütün Kontrolü Fonlarını destekleyen kişiler ise: “Taraflar, kamu sağlığı ve maliyesine yönelik hedeflerine ulaşmak üzere, tütün vergilerinin yapılandırılmasına ilişkin uzun vadeli tutarlı politikalar belirleyecek ve vergi oranı hedefleri de dâhil olmak üzere düzenli bir şekilde denetleyecektir. Vergi oranları imkân dâhilinde yıllık olarak, ya da düzenli bir şekilde, tütün ürünleri tüketimini azaltmak üzere, enflasyon ve gelir artışı gelişmeleri göz önüne bulundurularak gözlemlenmeli, artırılmalı ya da ayarlanmalıdır.” Tütün Kontrolü Fonu oluşturmamak için nedenler: 1.Belirli harcama kalemlerini gelir kalemlerine bağlamak bütçe süreçlerini karmaşıklaştırır. Tütün vergilerinin bir kısmının tütün kontrolü faaliyetlerine harcanmasını yasal olarak zorunlu kılmak, benzer şekilde akaryakıttan alınan vergilerin yolların tamiri veya alkol ürünlerinden alınan vergilerin alkolizmin tedavisi için kullanılması gibi örneklerle çoğaltılarak Maliye Bakanlığı’nın gelir esnekliğinin elinden alınmasına ve diğer faaliyetlere daha az bütçe ayrılmasına neden olabilir. Tütün kontrolü harcamaları daha yüksek tütün vergilerinin sosyal olarak kabul edilebilirliğini artırmakta. Yaygın kanı, hükümetlerin tütün vergilerinden belirli bir seviyede gelir elde ettiği için sigara içilme oranının yüksek kalmasını tercih ettiği yönünde. Ancak tütün kontrolü harcamaları bu savın gerçek olmadığını ve yüksek vergilerin sebebinin sigara Belirli bir verginin belirli bir harcama kalemine gittiğini görmek insanların kamu hakkındaki algılarını olumlu yönde etkiliyor. 6. Taraflar Konferansı kararlarında bazı ülkelerde tütün kontrolüne ilişkin mekanizmaların var olmasından da hareketle, Tarafların arzu ettikleri takdirde tütün kontrolü mekanizmaları kurmayı değerlendirebilecekleri ifade edildi. Türkiye’deki Durum Ülkemizde vergi oranı TKÇS’de belirlenen hedeflerin üstündedir. Türkiye’de sigarada toplam vergi yükü %80’den fazladır. Ancak Framework Convention Alliance raporunda yer alan ve özellikle maktu vergilendirmeyi öneren modelin aksine ülkemizde ağırlıklı olarak nispi vergilendirme söz konusudur. Avrupa Birliği Bakanlığınca yayımlanan “Avrupa Birliği’ne Katılım İçin Ulusal Eylem Planı II. Aşama Haziran 2015-Haziran 2019”da bu konuya atıfta bulunulmuş ve 2002/10/AT ve 2011/64/AB sayılı Direktifleri işlenmiş tütün üzerinden alınan ÖTV’nin yapısı ve maktu vergi tutarlarının uyumlaştırılmasına ilişkin uyum 2.Bütçeleri öncelikler yönlendirir. Kısıtlı kaynaklar içerisinde önceliklendirmede, herhangi belirli bir vergi/fon diğer ihtiyaçlara bakılmaksızın bütçenin belirli konulara tahsis edilmesine neden olabilir. Yeni bir virüs veya doğal afet gibi acil bütçe gerektiren hususlar ile içilmesinin azaltılması olduğunu göstermekte. 2. Çoğu ülkede insanlar vergilerinin karşılığını almadıklarını düşünmekte. sağlanması öngörülen AB mevzuatı olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda vergi yükü sabitken vergi modelini değiştirmek mümkün bulunmaktadır. “Taraflar, DSÖ TKÇS’nin 26.2. maddesini göz önünde bulundurarak ulusal mevzuat doğrultusunda, farkındalık yaratma, sağlığı destekleme ve hastalıktan korunma, sigarayı bırakma hizmetleri, alternatif ürünleri destekleme ve tütün kontrolü için uygun yapıların finansmanı gibi tütün kontrolü programlarına gelir aktarmayı değerlendirebileceklerdir.” 54 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 haber ŞEF SEATLE’DAN GÜNÜMÜZE Prof. Dr. Recep AKDUR Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Amerika’ya uygarlığı Avrupa’dan göçenlerin götürdüğünü sananların sayısı çoktur. Oysaki orada Avrupalılar göçmeden önce de yerli bir uygarlık vardır. Bazı tarihçiler buna Kolomb öncesi uygarlık diyor. Amerika’daki yerli uygarlığın başlangıcı, Kristof Kolomb’un kıtaya ayak 56 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 basmasından çok önceye, eski taş çağına kadar gidiyor. Sona ermesi ise, Avrupa’dan gelenlerin yerli egemenliğine son verilmesi iledir. Arkeolojik çalışmalar, Amerika’da Kolomb öncesinde çok büyük uygarlıklar kurulduğunu göstermektedir. Olmek, Toltek, Teotihuacan, Zapotek, Mixtec, Aztek, Maya ve İnka, Moche, Chibcha, Canaris bunlardan bazılarıdır. Bu uygarlıklar, tarım, astronomi ve matematik çok ileri gitmiş, kalıcı konutlar, önemli mimari yapılar inşa etmiş ve görkemli şehirler kurmuşlardır. Örneğin, Aztekler tarafından kurulan ve günümüzdeki Meksiko City’nin öncülü olan Tenochtitlan kenti o zaman için dünyadaki en göz alıcı kentlerden biridir. Nüfusunun 200 binden fazla olduğu tahmin edilen kent, suyun üzerine inşa edilmiş mükemmel bir mühendislik harikasıdır. Avrupalılar tarafından işgal 1492 yılında Kristof Kolomb’un kıtaya ayak basması ile başladı. İşgalciler yerli halka “Kızılderili” adını verdi ve onları insan olarak kabul etmeyerek üç yol- la yok etti; 1)İşgale direnenleri ateşli silahlarla, 2)Teslim olanları, toplama kamplarında (Rezervasyon) işkence ve hastalıklarla, 3) Savaşmadan köleliği kabul edenleri ise ağır kölelik koşulları altında yoksulluk ve yoksunluklar yanında. Avrupa’dan getirdikleri bulaşıcı hastalıklarla. Bu sürecin bir diliminde; zamanın ABD Başkanı Franklin Pierca, Kızılderili kabile şeflerine bir mektup yazar(1854).Onlardan topraklarını satarak boşaltmalarını, boşalan bu yerlere Avrupa’dan gelen beyaz göçmenleri yerleştireceğini, bu isteği kabul eden Kızılderililerin toplama kamplarına yerleştirilerek rahatlarının sağlanacağını bildirir. O tarihlerde, ABD’nin kuzeybatı ucundaki King County bölgesinde Duwamish ve Suquamish kabileleri yaşıyordu. Bunların Seattle (17861866) adında zeki cesur ve savaşçı bir şefi vardı. Başkanın isteği Şef Seattle’de iletilir. Şef Seattle valinin bu amaçla yaptığı toplantıda bir konuşma yaparak bu isteğe yanıt verir. Daha sonra bu konuşma yazılı metin haline getirilerek Başkan Franklin Pierca’ya da gönderilir. İnsan ve doğa diyalektiğini, çevre duyarlılığı bağlamında felsefeyi ya da çevreye ilişkin felsefeler arasındaki farklılığı çok yalın ve güzel bir dile ifade eden bu mektuptaki sözler günümüz insanına öğüt ve 160 yıl öncesine dayanan bir öngörü niteliğindedir. “Washington’daki Büyük Şef, topraklarımızı satmamızı istemiş. Aynı zamanda dostluk ve iyi niyetten söz etmiş. Bu çok nazik bir hareket çünkü onun, bizim dostluğumuza gereksinimi olmadığını biliyoruz. Biz önerisini düşüneceğiz. Çünkü biliyoruz ki; eğer satmaz isek silahlarla gelip zorla alabilir.” “Toprağımızı satma önerisini düşüneceğiz. Ama bu bizim için hiç de kolay olmayacak. Çünkü bu topraklar bizim için kutsaldır. Eğer topraklarımızı satmayı kabul edersek, bizim de bir koşulumuz var: Beyaz Adam bu topraklar üzerinde yaşayan bütün canlılara saygı göstersin, kardeşleri gibi davransın.” Beyaz adam annesi olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne, alıp satılacak, işlenecek, yağmalanacak bir şey gözüyle bakar. Onun ihtirası dünyayı saracak, yiyip bitirecek ve ardında çölden başka bir şey kalmayacak. Gökyüzünü, toprakların sıcaklığını, koşan antilopların çabukluğunu nasıl satın alabilirsiniz? Ya da satabilirsiniz? Bu düşünce bize garip gelir ve bizler için anlamak çok zor. Havanın taze kokusuna, suların pırıltısına sahip değilsek, bunları nasıl satabiliriz size? Son Bufalo da öldüğünde onları yeniden satın alabilir misiniz? Bilmiyorum; bizim yollarımız sizinkinden farklı. Beyaz adamın kurduğu kentleri de anlayamayız biz. Sizin kentlerinizin görünümü Kızılderililerin gözlerine acı verir. Bu kentlerde huzur ve barış yoktur. Oralarda çiçeklerin açarken çıkardığı sesler ve kelebeğin kanat sesleri duyulamaz. Gürültü, patırtı kulaklarda uğuldar. Belki bir vahşi olduğum için anlayamıyorum ama, benim ve halkım için önemli olan şeyler oldukça başka. İnsan bir su birikintisinin etrafındaki kurbağaların, ağaçlardaki kuşların yani doğanın seslerini duymaz ise, yaşamın ne değeri var ki? “Biz bu toprakların, oda bizim bir parçamızdır. Güzel kokan çiçekler bizim kız kardeşlerimizdir; geyik, at, büyük kartal ise bizim erkek kardeşlerimiz. Yüksek kayalıklar, ıslak yeşil çayırlar, sıcak vücutlu taylar ve insanlar hepsi bizim ailemizdir. Washington’daki Büyük Beyaz Şef bizden toprak almak isteyince, bütün bunları da istiyor. Eğer topraklarımızı satarsak, onu bizim sevdiğimiz gibi sevin, ilgilendiğimiz gibi ilgilenin. Onları bugün bulduğun gibi hatırla ve onu bütün gücünle, bütün aklınla, bütün ruhunla çocukların için koru ve aldığın zamanki gibi sakla.” Seattle’n yaptığı konuşmadaki/yazdığı mektuptaki bu görüşler zaman içinde genel kabul görerek bir efsane (myth) haline gelir. Çevrenin korun- masından yana olanlar, Şef Seattle’ın mektubuna atfen ve “Şef Seattle Mektubu” adı altında birçok metin üretmişlerdir. Bu metinlerden birisi UNEP tarafından dünyadaki çevre üzerine yazılmış en güzel ve en içten anlatım olarak kabul edilerek bir UNEP metni olarak yayımlanmıştır. Kızılderililerin atalarının, o zamanlarda su altında olmayan Bering Boğazı bölgesinden geçerek Amerika’ya yerleşen Asyalılar olduğunu öne sürülür. Genetik çalışmalar yapan bazı Rus ve Amerikalı Antropologların Kızılderililer ile Güney Altay bölgesinde yaşayan yerlilerin aynı genetik özelliklere sahip olduğunu göstermesi bu düşünceyi desteklemektedir. Buradan yola çıkıldığında Şef Seattle ile Anadolu’ya Asya’dan göçenler akrabadır. Gerek Asya’daki kökleri gerekse Kızılderili akrabaları titiz birer çevreci olan bu insanlar, başta Ankara’nın 72 deresi olmak üzere Anadolu’nun birçok deresini yok etmiştir. Bir zamanlar tamamen ormanla kaplı olan topraklarda yok etme sırası zeytinliklere gelmiştir. Bu topraklarda Avrupa’nın en kirli havası solunmaktadır. Sonuç ortada. Artık Anadolu insanı, akrabası Seattle’n dediği gibi havanın taze kokusuna, suların pırıltısına sahip değildir ve satacak bir şeyi kalmamak üzeredir. Son Anadolu Karası öldüğünde, son Ayaş Domatesi bittiğinde onları yeniden satın alamayacaktır.! Alabildikleri de onların yerini tutmayacaktır. Prof. Dr. Recep AKDUR SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 57 haber KOKU “Tek Bir Koku Zihnimizde Birçok Görüntü Canlandırabilir” Sibel ÖRSAN Diş Hekimi Her insanın belleğinde kalıcı bir yer edinen ve unutulmayan birçok hoş ve kötü koku bulunmaktadır. Hatta bu kokulardan bazılarını bir anlığına düşünmek bile, insanların o kokuyla bağlantılı anılarını tazelemeye yardımcı olur. Koku algısı, insanda hoş duygular uyandırmasının yanı sıra, bazen uyarıcı olarak da görev yapar. Koku algılamada bir diğer nokta ise “koku hafızası” denilen bir kavramdır. Algılanan her türlü koku, özel bir kodlamayla beynimizdeki koku belleğinde arşivlenmektedir. İyi bilinen bir gerçek ise kokuya ait bilgilerin görsel ve işitsel hafızaya göre daha kalıcı olmasıdır. Dünya nüfusunun dörtte biri ağız kokusu problemi yaşamaktadır. Toplumun büyük bir kısmı için ortak bir sosyal durumunu temsil etmektedir. Çoğumuzu korkutan ama en yakınımıza bile sormaya çekindiğimiz ağız kokusu nedir nasıl tedavi edilir? Ağızda oluşan ve çoğunlukla çevrenin de hissettiği kötü koku(HALİTOZİS) ağız kokusudur. Ağız kokusu tek başına hastalık değildir. Çoğunlukla bir hastalığın bulgusudur. Son yıllarda ağız kokusu sınıflandırılması şöyledir: Dünya nüfusunun dörtte biri ağız kokusu problemi yaşamaktadır. Toplumun büyük bir kısmı için ortak bir sosyal durumunu temsil etmektedir. Çoğumuzu korkutan ama en yakınımıza bile sormaya çekindiğimiz ağız kokusu nedir nasıl tedavi edilir? Ağızda oluşan ve çoğunlukla çevrenin de hissettiği kötü koku(HALİTOZİS) 58 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 ağız kokusudur. Ağız kokusu tek başına hastalık değildir. Çoğunlukla bir hastalığın bulgusudur. Son yıllarda ağız kokusu sınıflandırılması şöyledir: PATOLOJİK AĞIZ KOKUSU Ağız kokusu olmadığı halde ağzı koktuğuna inananlar: Her türlü kontrolden sonra koku olmadığı söylense de ağız kokusu hissederler ki psikolojik bir durumdur. Bu kişilerin psikolojik destek almaları gerekebilmektedir. %80-90 oranında sebep ağız kaynaklıdır. Bu durumları sıralamak gerekirse; diş eti hastalıkları, diş çürükleri, implant çevresi iltihaplar, kırık diş ve kökler, eski kırık ve bozulmuş dolgular, kenarları açılmış diş eti çekilmiş köprüler, eski protezler, yarısı gömülü yirmi yaş dişleri, apseler, ağız yaraları ve tükürük azlığı. İkinci grup kişiler ağız kokusu olduğu halde bunu kabul etmeyen kişilerdir. Ağız Kokusunun Tedavisi Üçüncü grup sosyal olarak da fark edilen ağız kokusuna sahip olan gruptur. Ağız kokusu çoğunlukla ağız kaynaklı olduğu için diş hekimine başvurmak doğru olanıdır. Ağız kokusu oluşumu iki grup olarak belirlenir ve bazen ikisi bir arada olabilir. Ağız içi problemler tedavi olduktan sonra koku olmaması hastanın ağız bakımını doğru ve düzenli yapması ile sağlanır. Diş hekiminin tedavisi çoğunlukla kokuyu iyileştirir. FİZYOLOJİK AĞIZ KOKUSU Bir grupta çoğunlukla kokulu gıdaların, alkol-sigara kullanımının yarattığı kokulardır. Akşam yenilen özellikle soğan, sarımsak gibi kokulu gıdalar sindirim sistemindeki gazları sebebiyle kötü kokuya sebep olabilir. Kişi sabah kalktığında ağızda kötü tat ve koku vardır. Bu durumda özellikle uzun süren diş fırçalama, kokuya yönelik çinko içeren gargara kullanımı ve dil yüzeyinin çok iyi temizlenmesi etkili olur. Yinede bu gıdaların gazları yaklaşık 72 saat boyunca sindirim sisteminde kalır. Aynı şekilde içki ve sigarada koku sebebidir. Bu durum hastalık değildir. Ama sosyal ortamlar için büyük sıkıntı yaratır. Doğru macun ve gargaralar işe yarayabilir. Kadınların mensturasyon dönemlerindeki hormonal değişiklikler de ağız kokusu yapabilir. Bu durumda da özellikle fırçalama ve uygun gargaralar etkilidir. Kişinin ağız kokusunu farketmesi, bununla yüzleşmesi zordur. Burada eşlere, aileye yakın dostlara da görev düşer. Psikolojik durumu düşünerek sorunu belli etmek ve paylaşmak çözüm için şarttır. Ağız kokusu genetik değildir. Tedavi edilir ve bunu ihmal etmemek ve kabul etmek en doğru ilk adımdır. Sibel ÖRSAN Hastanelerinizin daha etkin yönetimi ve verimliliği için... SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 59 haber DUDAK DAMAK YARIKLARI TEDAVİSİ Prof. Dr. Figen ÖZGÜR Dudak Damak Yarıkları Derneği Başkanı Dudak-damak yarıkları baş-boyun bölgesinin en çok görülen doğumsal anomalisidir. Doğumsal şekil bozukluklarının yüzde 90’ını dudak damak yarıkları oluşturmaktadır. Dünyaya gelen 700-100 bebekten biri dudak damak yarıklıdır. Türkiye istatistik kurumu verilerine göre 2013 yılında Türkiye’de 1.283.062 canlı doğum olmuştur. Bu durum 2013 yılında yaklaşık 1500 bebek dudak-damak yarıklı doğmuş demektir. Anne karnında organların ve yüzün oluşumu sırasında bütün bebekler yarık dudaklıdır. Bebek yüzü anne karnında üç ana parçanın birleşmesi ile oluşur; orta parça ve iki yandaki parçaların birleşmesi ile önce sırasıyla alt ve üst dudaklar, daha sonra damak şekillenir. Bazen bu birleşme tam olmaz ve çeşitli şekillerde yarıklar oluşur. Eğer parçalar ağız çevresinde hiç birleşmemişse tam dudak– damak yarığı, bir yanda ve kısmen birleşmemişse kısmi yani tek taraflı dudak yarığı veya sadece damak ya60 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 rığı oluşur. Damak yarığı, kızlarda sık olmasına rağmen iki veya tek taraflı dudak yarığı, erkek bebeklerde daha sık görülmektedir. Genellikle böyle bir sorunla karşılaşılan bebeklerin ailelerinde de dudak-damak yarıklı bireyler olabilir yani bu oluşum hatasının genetik (kalıtımsal) özelliği de vardır ve bazen başka hatalarla birlikte görülebilir. Genetik nedenlerin yanı sıra gebeliğin ilk 3 ayında annenin maruz kaldığı radyasyondan, geçirdiği psikolojik travmaya, ilaç kullanımı, vitamin eksikliği ve fazlalığına kadar çok sayıda etken bu soruna buna neden olabilir. Yüzdeki yarıklar sadece dudak ve damak çevresiyle sınırlı olmayabilir. Daha nadir olsa da yüzün ortasından yana doğru belli hatlarda çok sayıda yarık oluşabilir yani yüz bu hatlarda da birleşemeyerek deforme bir şekil alabilir. Bunların da cerrahi olarak onarımları mümkündür. Dudak damak yarıklarının tedavisi; bu iş için uzmanlaşmış farklı disiplinlerin uzmanlarından oluşan takımın birlikte ve uyumlu çalışması ile başarılı olmaktadır. Bu bebekler henüz anne karnında fark edildiği anda takımın işi başlar ve erişkin yaşa kadar, hatta bazen ömür boyu devam eder. Bu uzun soluklu tedavi süresince farklı disiplinler aynı veya farklı zamanlarda hasta ile daha çok ilgilenerek tedaviyi sürdürürler. Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi, Ortodonti, Konuşma terapisi-Odyoloji bu disiplinler içerisinde en çok rol üstlenen birimlerdir. Doğal olarak bebeğin dudak-damak yarıklı olduğunu ilk fark eden KadınDoğum uzmanlarının aileyi yönlendirmesi ile Plastik Rekonstrüktif Cerrahi devreye girer. Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi uzmanları mutlaka gebelik sırasında anneyi görmek ve bilgilendirmek ister. Anneler bebek için çok kıymetlidir ve onları hamilelikten itibaren tedavi ile ilgili bilgilendirmek, rahatlatmak ve üzerlerindeki baskıyı azaltmak son derece önemlidir. Annenin Prof. Dr. Figen ÖZGÜR kendisine iyi bakmasını, mutlu olmasını sağlamalıyız ki, bebek sağlıklı doğsun ve büyüsün. Gebeliğin olması gereken süresi dolana kadar geçen zaman içerisinde anne ne kadar huzurlu olursa bebek bunu hissedecek mutlu olacak ve zamanında normal kiloda doğacaktır. Psikolojik açıdan bu durumun önemi tartışmasızdır. Aynı zamanda zamanında ve normal kiloda doğan bir bebeğin dudak-damak yarıklı olsa bile beslenmesi kolay olacaktır. Aksi halde erken ve düşük kilolu doğan bebeğin bakımında yoğun bakım üniteleri devreye girmek zorunda kalacak ve aile için sıkıntılı ve günler başlayacak, tedavi karmaşık bir hal alacaktır. Bu bebekler de annelerini emebilirler. Ancak basınç kaybedecekleri için çok kısa sürede yorulurlar, üstelik beslenme sırasında hava da yutacakları için aldıkları azıcık süt ile doymuş gibi olup bu gazı çıkartılmazsa kendisi çıkartmaya çalışırken kusacak ve kustuğu ağzından burnundan gelecektir. Aslında kusması da çok korkutucu olmamalıdır ancak kusmuk ciğerlerine kaçarsa enfeksiyona yol açıp zorlu günler yaşanmasına neden olacaktır. Bebekleri mümkün olduğunca dik ve kısa aralarla beslemek iyi olacaktır. Ama kısa aralar dediğimiz süreler birbi- rine çok yakın olursa bebek bütün enerjisini emmeye harcadığı için kilo alamayacaktır. Diğer taraftan bebeğe emme sırasında memenin veya emziğin sıkılması şeklinde mutlaka yardımcı olunmalıdır. Tedavi edecek takım aileyi ve bebeği doğumdan sonraki ilk 7-10 gün içinde görmek isterler. İlk takım muayenesinde bebeğin ameliyat öncesi ortodontik tedaviye ihtiyacı olup olmadığına karar verilir. Beslenmesi konusunda tekrar gerekli önerilerde bulunulur. İşitme testinin ilk ay içinde yapılması sağlanır. Bebek kayıt ve kontrol altına alınır. Gerekli görülürse ortodontik tedavi süreci başlar. Bu süreç bebekteki deformitenin durumuna göre değişmekle birlikte ortalama 2-3 ay sürecektir, ortodonti bölümü bebeği çok sık görecek ve ameliyata hazırlayacaktır. Aileler bebeğin ağzına uygulanan aperey ile bazen daha rahat beslemekte ve böylece bebeklerin beslenmesi sırasında mamanın akciğere kaçışı önlenebilmektedir ama bazen de bu apereyi rahat kullanamamakta veya hiçbir aperey kullanmadan bebeklerini besleyebilmektedirler. Ortodontik tedaviye ihtiyacı olmayan bebekler 2.aydan sonra kiloları iyi ve sağlıklı iseler ameliyat olabilirler. Er- ken yenidoğan döneminde ameliyat henüz tüm sistemleri tam oturmamış bebeğe çok gereksiz bir risk yüklemekte, üstelik bariz bir avantaj da sağlamamaktadır. Damak yarığı onarımının asıl amacı, olması gereken anatomi ve fizyolojinin de sağlanması ve sesin normal çıkarak konuşmanın iyi olmasının sağlanmasıdır. Bu onarım bebek konuşmaya başlamadan yapılmalıdır ki, yanlış öğrenme olmadan doğru konuşmayı öğrenebilsin. Ameliyat çok doğru olsa bile bebeklerin ameliyattan sonra konuşma eğitimi almaları gereklidir. Dolayısıyla bu şekilde doğmuş bebeklerin cerrahi tedavisi zamanında yapılmalı ve hastanın ilk şansının en önemli olduğunu unutmadan bu şans iyi kullanılmalıdır. Dudak-damak yarıklı bebeklerin tedavisi boyunca bir çok disiplin tedaviye destek verecektir. Bazı zamanlar birisi diğerinin önüne geçecek, bazen birlikte işbirliği içerisinde tedaviyi devam ettireceklerdir. Bu disiplinler arasında Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi, Ortodonti, Konuşma Terapisi, Odyoloji uzmanlarının yanısıra Çocuk Hastalıkları Uzmanları, Yeni-Doğan Uzmanları, Hemşireler, Beslenme Uzmanları, Genetik Uzmanları, Çocuk Kardiyolojisi UzmanSAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 61 ları, Çocuk Nörolojisi Uzmanları, Ses Gelişimi Uzmanları, Çocuk Psikolojisi ve Psikiatri Uzmanları, Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanları, Anestezi ve Reanimasyon Uzmanları, Yoğun Bakım Uzmanları, Diş Hekimliği Pedodonti ve Protez Uzmanlarından oluşan ekibe deformitenin ve ek anomalilerin varlığına göre daha farklı disiplinler de eklenecektir. Ancak bu şekilde bir takım çalışması sayesinde dudak-damak yarıklı çocukların tüm sorunlarının giderilmesi mümkün olmakta ve onların sağlıklı birer erişkin olarak toplumda yerlerini almaları başarılmaktadır. Günümüzde teknolojinin giderek mükemmelleştirdiği görüntüleme yöntemleri artık bu hastalığın çocuk doğmadan önce tanınmasına olanak sağlamaktadır. Ancak gebelikte dudak-damak yarıkları olduğunun fark edilmesi, gebeliğin sonlandırılarak bebeğin alınmasına neden olacak bir durum asla değildir. Çünkü çocuklar ameliyatla normale yakın hale gelirler, sonra aile ve takımın işbirliği içinde çalışması, sabırla bebeklerini kontrollere getirmeleri, iyi takip edilmeleri ve ebeveynlerin onlarla bol oyun oynamaları ile tamamen normal bireyler haline gelmeleri mümkündür. Dudak ve damak yarıklarının cerrahi onarımı bu konuda deneyimli, üç boyutlu anatomiyi yaratıcılığı ile pekiştirebilecek bir Plastik Rekonstrüktif ve Estetik Cerrah tarafından gerçekleştirilirse bu sayede olabilecek en iyi sonuca ulaşmak mümkündür. Cerrahın bu konuda deneyimi kadar, bir gece öncesinden uykusunu iyi alması, bebeğin resimlerini değerlendirip ameliyat planlamasını yapmış olması önemlidir. Bebeğin uyutulmasından, pozisyon verilmesine, ameliyatın en iyi şekilde yapılmasına ve bantlarn yapıştırılmasından bebek ayılma odasına çıkana kadar her aşamasına özen gösterilmelidir. Bebeklerin genel durumları saniyelerle değişebilir, dokular ve organlar çok küçük oldukları için kullanılacak ilaç miktarlarından, entübasyon tüplerinin özelliğine, bebek ısıtma battaniyeleri, cerrahi aletlerin küçüklüğüne kadar her şey çok özel olmalı ve azami titizlik gösterilmelidir. Bu konuda tecrübeli anestezist cerrahın işini çok kolaylaştırır ve dolayısıyla bebek için de 62 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 çok önemlidir. Aynı şekilde konusunda uzmanlaşmış hemşireler de ameliyatın sorunsuz sürmesini sağlarlar. Her ameliyatta olduğu gibi bu cerrahide de karşılaşılabilecek çeşitli riskler ve komplikasyonlar da mevcuttur. Dudak yarığı onarımı sonrasında en sık görülen problem, dudağın her iki yanındaki simetrinin sağlanamaması ve dudakta yer alan izlerdir. Dudak onarımındaki temel amaç yarığın tek bir ameliyatla kapatılmasıdır. Burada da yanlış yapışan kasları ayırarak fonksiyonel anatomiyi sağlamak çok önemlidir. Ancak çocuk büyüdükçe tekrar cerrahiler gerekli olabilmektedir. Damak yarığı onarımındaki temel amaç ise damaktaki açıklığın kapatılarak çocuğun beslenmesini ve düzgün konuşmasını sağlamaktır. Ancak daha sonra oluşacak çeşitli iyileşme problemleri ve konuşma bozuklukları nedeniyle tekrarlayan cerrahiler gerekebilmektedir. Dudak yarığı operasyonu sonrasında hasta ameliyat olduğu gün ve aynı gece hastanede yatarak takip edilir. Bebeklerin beslenmesi ilk birkaç gün kaşıkla ve oturur pozisyona yakın şekilde olacak şekilde yapılmalıdır. Bebeklerin yüzlerini bir yere çarpmaması ve ellerini ağzına götürmelerinin önlenmesi önemlidir. Yaranın kuru ve temiz tutulması iyi olacaktır. Ameliyattan 1 hafta sonra dikişler alınabilir veya düşmesi beklenir. Zaten 1 hafta sonra bebek beslenme ve bakım açısından eski haline dönmüş olarak kabul edilmelidir. Damak yarığı operasyonu sonrası bakım, dudak yarığı operasyonundan sonra yapılan bakıma göre daha özellikli ve zordur. Ameliyat sonrasında ağız içinden sızıntı şeklinde kanamalar olabilir, ameliyatta konan minik tamponlar sarkabilir; bunlar boğulmaya neden olabileceği için dikkatle takip edilmelidir. Gene dilin şişmesi sonucunda dil geriye doğru kaçarak veya hava yolunun şişmesi boğulmalara neden olabilir. Bu nedenle bu bölgedeki değişikliklere dikkat edilmelidir. İlk 24 saat boyunca bebeğin besleneceği gıdaların tanecik içermemesi gerekmektedir ve gıdanın berrak olması tercih edilir. İlk 24 saatten sonra süt ve berrak olmayan sıvı gıdalar da verilmeye başlanır. Yaklaşık bir hafta sonra süzgeçten geçirilmiş gıdalar verilmeye başlanır. Damak yarığı ameliyatından sonra 2-3 hafta boyunca bebeğin elini ağzına götürmemesi için önlem alınması gerekmektedir. Ameliyat sonrasında bebek birkaç gün biberonla beslenmeyecek, kaşık ile veya bardakla beslenmeye geçilecektir. Ayrıca yalancı memenin de birkaç gün kullanılmaması önerilmektedir. Damak yarığı ameliyatından önce bebeğin kulakları mutlaka muayene edilmeli ve eğer orta kulakta sıvı birikimi varsa ameliyatta drenaj ve tüp tatbiki yapılmalıdır. Damak yarığı ameliyatından yaklaşık bir iki ay sonrasından itibaren ses gelişimi ve konuşma uzmanları bebekleri takibe alırlar. KBB muayeneleri gereken sıklıklarla yapılmalı ve işitme testleri 1. 2. 3. yaşlarda tekrarlanmalıdır. Çocukların hiç sorunları olmasa bile 6 ay aralarla takipleri, uygun yüz, diş gelişimi açısından da çok önemlidir. Çocukların süt dişleri döneminde de sağlıklı dişlere sahip olması gereklidir. Bu dönemde uygun diş bakımı anlatılıp 5-6 yaşlar civarında ise ortodontik tedavi başlayacaktır. Bu da uzunca belki yıllarca sürecek bir ortodontik tedavi sürecidir. Çocuklar okula başlamadan varsa yüz görünümlerindeki bozuklukları ve konuşma-işitmelerini çok iyi hale getirmek iyi olacaktır. Okul çağındaki çocukların acımasız olduğunu unutmayarak cerrahi olarak yapılabilecekler varsa yapılmalıdır. Diğer taraftan ortodontik tedavi devam etmektedir ve bu süreçte köpek dişi sürerken kemik eksiği olan alana kemik koymak uygun olacaktır. Sonrasında gene ortodontik tedaviler devam edecek, üst çenenin durumuna göre birtakım müdahalelerin yapılması gerekebilecektir. Erişkin yaşa ulaşıp kemik gelişimi tamamlandıktan sonra, üst çene kemiğinin öne alınması veya burun ameliyatları gibi ameliyatlar da yapıldıktan sonra bu çocukların takipleri azaltılabilir. Ancak estetik açıdan veya ortodontik açıdan tedaviler hastanın ihtiyacı olduğu sürece devam edecektir. SLOGANIMIZ: Güller ve dudaklar, Güldür Çocuklar, Gülsün Onlar.. haber BİZ KİMİZ ASLINDA ? NEDEN HATA YAPIYORUZ? NEDEN SUÇ İŞLİYORUZ? Dr. Kıvılcım KAYABALI mız, dünyaya geldiğimiz koşullar ve karşılaştığımız olaylar çok farklı. Aynı olay karşısında çok farklı tepkiler verebiliyoruz. Beyin kuşkusuz evrende bilinen en karmaşık, en gizemli yapı. Nörobilim çalışmalarının altın çağının yaşandığı bu dönemde beyinle ilgili keşfedilecek daha çok şey var. İçerdiği milyarlarca nöron, nörotransmitterler, diğer vücut sistemleriyle sürekli iletişimi ile beyin ve sinir sistemi vücudumuzun kontrol merkezidir. Davranışlarımız, düşüncelerimiz, deneyimlerimiz kimyasal, elektriksel bir sinir sistemi ağı içinde ortaya çıkar. Bize yabancı gibi gözüken bu yapı aslında kendimizden başka birşey değil. Nörobilim, insanların kararlarını nasıl verdiklerini ve kararlarını verirken gerçek anlamda ‘özgür’ olup olmadıklarını araştırıyor. İnsan hareketlerinde özgür iradenin rolü de eski bir tartışma konusu. Peki hareketlerimizin ne kadarının bilinçli olarak farkındayız? Aslında yaptıklarımızın, düşündüklerimizin, hissettiklerimizin ve verdiğimiz kararların çoğu bilincimizin kontrolü dışında geçekleşir. Beynin içindeki en küçük rol bilince ait olandır. Bilinçli ‘biz’ gerçekliğimiz üzerinde sandığımızdan çok az söz hakkına sahip. Sağlıklı seçimler yapmak konusunda benzer özelliklere mi sahibiz? Çoğumuz öyle olduğunu düşünüyoruz ama eşit doğmuyoruz. Genetik yapı- Nörobilim ile ilgili çalışmalar bize beyin kimyasında ortaya çıkan çok küçük değişikliklerin davranışta çok büyük değişimlerle sonuçlanabileceğini gösteriyor. İncelenen sayısız örnek toplumsal olarak kabul edilebilir seçimler yapmada belki de herkesin aynı ölçüde ‘özgür’ olmadığını ortaya koyuyor. Kim olduğumuz geniş ve oldukça karmaşık biyolojik ağlarla belirlenmiş olabilir ve karar anında bilinçli ‘biz’in ne kadar etkili olduğunu kestirmek zordur. Carl Jung’un ifadesiyle ‘her birimizin içinde tanımadığımız bir ben daha var.’ Dr. Kıvılcım KAYABALI 64 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 İncognito kitabının yazarı ve aynı zamanda Baylor Tıp Fakültesinde ‘Nörobilim ve Hukuk Girişimi’ni başlatan David Eagleman’a göre ‘davranışlarımızı yöneten biz değiliz, en azından tahmin ettiğimiz ölçüde... Nasıl bir kişi olacağımız ile ilgili olasılıklar çocukluğumuzdan çok öncesine, varoluş Kimiz Bu Karmaşık Dünyada Mevlana anımıza kadar uzanıyor, bizler aslında erişilmez mikroskobik tarihimizin birer ürünüyüz. Uzun yıllar suçluların beyin ve genetik yapısını inceleyen nörobilim uzmanları suç işleme eğilimini etkileyen üç faktör üzerinde duruyor; genler, beyin hasarı ve çevresel koşullar. Düşünecek olursak bu üç faktörde aslında bizim seçimimiz değil. Eğer bilinçli bir seçimin olup olmadığını tartışıyorsak insanları farklı davranışları için ne ölçüde ve nasıl suçlu sayabiliriz ? Yapılan araştırmalar belirli bir gen grubuna sahip bireylerin suç işleme olasılığının %82 daha fazla olduğunu gösteriyor. Ağır ceza alan mahkumlarda bu genler %94 oranında görülüyor. Bunun dışında beyinde meydana gelen biyolojik bozukluklar ve fiziksel hasarlar, örneğin tümörler kişinin davranışlarında dramatik değişiklere neden olabiliyor. Beyindeki fiziksel hasarların kişiliği ve davranışları çarpıcı bir şekilde etkileyebileceğini ortaya koyan ilk örneklerden biri hiç kuşkusuz Phineas Cage vakasıdır. Phineas Gage vakası beyinle ilgili 19. yüzyılın ortalarında yürütülen tartışmaları etkilemiş, fizyolojik doktrinleri tamamen değiştirmiştir. 13 Eylül 1848’de Phineas Gage adlı Amerikalı demir yolu inşaat ustası bir kaza geçirir ve büyük bir demir parçası sol frontal lobunu parçalar. Demir çubuk, Gage’in çene kemiğinin hemen üzerinden sol yanağından girer, sol gözünü parçalar ve kafatasını delerek dışarı çıkar. Genç adamın beyninin sol ön kısmı ve prefrontal korteks büyük hasar görür. Phineas Gage, yaralanma nedeniyle ortaya çıkan enfeksiyon ve kan kaybına rağmen hayatta kalır ve 13 yıl daha yaşar. Ancak bambaşka biri olarak...Bu yaralanma kişiliğinde ve davranışlarında çarpıcı değişikliklere yol açar. Öyle ciddi değişiklikler olmuştur ki, arkadaşları artık onu tanıyamamaktadırlar. Kazadan önce duyarlı, zeki ve saygılı bir adam olarak tanınan Gage, saldırgan, kavgacı, düşüncesiz ve kaba bir insana dönüşür, tüm değerlerini kaybeder, yalan söylemeğe ve aldatmaya başlar, öfkesini kontrol edemez. Bu arada sol gözünü kaybetmesine rağmen diğer gözüyle görmeye devam eder, hissetme ve duyma fonksiyonları yerindedir, yürümesinde, ellerini kullanmasında ve konuşmasında herhangi bir bozukluk yoktur. Gage kazadan sonra demiryolunda iş bulamaz, at çiftliklerinde çalışır, panayırlara katılır ve demir çubuğu ile sergilendiği bir müzede yer alır. Şili’de bir süre yaşadıktan sonra 1860 yılında San Fransisco’ya döndüğünde epilepsi nöbetleri başlar, 38 yaşında ölür ve yanından hiç ayırmadığı demir çubuğu ile birlikte gömülür. Cage günümüzde beynindeki büyük hasara rağmen şaşırıcı bir şekilde hayatta kalabilen ve bilim dünyasında çok güçlü etkiler bırakan bir kişi olarak tanınıyor. Gage’in geçirdiği bu talihsiz kaza insan davranışlarının biyolojik temelleriyle ilgili araştırmalar açısından tarihsel bir başlangıç olmuş ve 150 yıl boyunca önemini korumaya devam etmiştir. Gage’in hasarlı kafatası bugün Harvard Üniversitesi’nin müzesinde bulunuyor. Gage olayı uzun yıllar araştırılmış ve dünyanın önde gelen nörobilimcilerinin bazı konular üzerine derinlemesine düşünmesine neden olmuştur. Gage’in yaşamı neden bu kadar kötüleşmişti? İyi özellikleriyle tanınan birinin kişiliği nasıl bu kadar bozulmuştu? Bütün bunlara beynindeki hasar mı neden olmuştu? Eğer öyleyse, insan beyninde, ahlaki değerler için biyolojik bir merkez mi bulunmaktaydı? Bir kişinin iyi ya da kötü davranıp davranmayacağını bu merkez mi belirliyordu? Uzun araştırmalardan sonra Harvard üniversitesindeki bilim adamları Gage’in kazayla birlikte beynindeki önemli insani özelliklerden sorumlu bölümlerin hasar gördüğü şeklinde fikir birliğine vardılar. Düşünme, geleceği öngörme ve bunu sosyal bir çevreye uygun olarak planlama gibi yeteneklerden sorumlu olan beyin alanı ve “ventromedial prefrontal korteks” in fonksiyonları bozulmuştur. Peki ventromedial bölgenin, ahlaki kararların yönetildiği bir merkez olduğu söylenebilir miydi? İnsan beyninde, ahlaktan sorumlu biyolojik bir merkez mi keşfedilmişti? Bir kişinin iyi ya da kötü davranıp davranmayacağını bu merkez mi belirliyordu? Bugün nörobilim uzmanları, ahlaki kararlardan ve davranışlardan, birçok farklı beyin bölgesinin sorumlu olduğunu ve sürecin tam olarak nasıl işlediğini anlamanın oldukça zor olduğunu biliyorlar. Beyinde ahlaki duygulardan sorumlu tek bir özel merkez olduğu düşünülmüyor, çeşitli SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 65 haber alanların oluşturduğu oldukça karmaşık bir ağ olduğu tahmin ediliyor. Diğer ilginç bir hikaye ise kariyerinin önemli bir bölümünü suça eğilimli kişilerin ve seri katillerin beyin yapılarını incelemeye adamış olan nörobilimci James Fallon’a ait. 2005 yılında Fallon, bir araştırma projesi için UC Irvine’deki ofisinde psikopatik eğilimlere neden olan beyin patolojilerini saptamak üzere masasındaki yüzlerce beyin tomografisini incelemektedir. Beyin tomografilerinin bir kısmı şizofrenik, bir kısmı depresif veya başka bozuklukları olan hastalara aittir. Fallon aynı zamanda Alzheimer ile ilgili farklı bir araştırma da yürütmektedir ve bu nedenle kendisininki de dahil olmak üzere tüm ailenin beyin görüntüleri masanın diğer tarafında durmaktadır. Önündeki bir beyin taramasına baktığında, bunun tamamen patolojik (anormal) olduğunu görür. Frontal ve temporal lobun empati, ahlak ve dürtüleri kontrol ile ilgili bölümlerinde belirgin olarak düşük aktivite vardır. Görüntünün aile bireylerinden birine ait olduğunu bildiği için teknisyeni ile birlikte laboratuvardaki görüntüleme cihazınında bir sorun olup olmadığını kontrol eder. Herhangi bir sorun bulamaz. Daha sonra kuralları çiğneyerek filmin kime ait olduğunu görmek üzere gizli kalması gereken isim kodunu açar; psikopatik beyin görüntüsü kendine aittir. Normal şartlarda böyle bir gerçekle karşılaşan kişinin toplum içerisinde düşeceği durumu düşünerek bunu kimseyle paylaşmaması beklenir. Ancak Fallon bu durumu tüm meslektaşlarına anlattığı gibi, dergilere röportajlar verir ve hatta TED Talk’ta konuşur. Daha sonra ise konuyla ilgili kısa bir süre önce yayınlanan bir kitap yazar: İçimdeki Psikopat (The Psychopath Inside). Bu kitapta Fallon kendisi gibi iyi giden bir evliliği ve mutlu bir hayatı olan bir nörobilimcinin nasıl patolojik bir beyin yapısına sahip olabileceğini anlatır. Hayatında hiç suç işlememiş, toplumu rahatsız edici bir davranışta bulunmamıştır. Nasıl olur da beyni, bir seri katilin beyin yapısıyla aynı özellikleri göstermektedir? Belki de beyin patolojileri ve suç eğilimi arasındaki ilişki hipotezi yanlıştır. Fakat daha detaylı incelemeler ya- 66 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 pıldığında alınan sonuçlar hiç içaçıcı değildir. Genetik analizde agresivite, şiddet, düşük empati ile ilgili yüksek risk taşıyan tüm gen gruplarına sahip olduğu saptanır. Kendisinde psikopati ile ilgili daha detaylı nörolojik ve davranışsal araştırmalar yapıldıktan sonra aslında psikopat olduğuna karar verir (pro-social-psyhopath olarak adlandırılabilecek türden). Bu sınıflandırmaya giren kişilerin diğerlerine karşı gerçekten empati hissetmesi zordur, ancak sosyal olarak kabul edilebilir düzeyde ilişkilerini yürütürler. Aslında derinlemesine düşündüğünde tüm bu bulgular onu çok şaşırtmaz. Hayatı boyunca güçle motive olan ve başkalarını manupile etmekten hoşlanan biri olmuştur, torunlarıyla oynarken kaybetmeye tahammül edemez, çevresindekiler için zor bir insan olduğunun farkındadır. Bunlardan çok daha çarpıcı olan nokta ise annesinden ataları ile ilgili öğrendikleri olur. Soyacağı NewYork’a ilk yerleşen Cornell ailesine kadar uzaman Dr.Fallon’un ailesinde 1892 yılında anne ve babasını balta ile öldüren Lizzie Borden’da dahil olmak üzere toplam yedi katil bulunmaktdır. Psikopati, tabii ki bir çok semptomu içeren çok genel bir kavram ve tüm psikopatlar katil değildir. Fallon’un davranışlarını kontrol edebilmesini kolaylaştıran, ancak benzer genetik ve beyin yapısına sahip kişilerin vahşi bir katil olarak hayatlarının hapishanede sonlanmasına neden olan nedir ? Fallon’daki serotonin transporter alleli çok karmaşık mekanizmalar sonucunda ventromedial prefrontal korteks’i (psikopatlarda beyinde özellikle düşük aktivite gösteren bölüm) dış olaylara daha duyarlı hale getiriyor. Bu noktada ise çocukluk çağında karşılaşılan olumlu veya olumsuz koşulların çok büyük önemi var. Fallon bu açıdan şanslı, çünkü çocukluğu oldukça sevgi dolu bir ortamda geçmişti. Kendisi ile ilgili gerçekleri öğrenmesi ve tüm bu yaşadıklarında sonra Falcon daha iyi bir insan olmaya özen gösterir, bazı olumsuz hareketlerini engellemeye çalışır. Frontal kortekste uzun dönemde yavaş ilerleyen bazı hasarların kişilik değişimlerine yol açtığı, saldırganlık, sekse aşırı düşkünlük, toplumsal ve ahlaki değerleri hiçe sayma gibi dav- ranışlara neden olduğunu biliyoruz. Kokain gibi narkotik maddeler beyindeki ödül sistemi ile ilgili reseptörlere bağlanarak çok farklı davranışlar sergilenmesine neden olabiliyor. Dışarıdan dopamin türevi bir madde ile tedavi edilen Parkinson hastalarında kumara aşırı düşkünlük ortaya çıkıyor. Epilepsi (sara) nöbeti temporal lobun belirli bir bölgesinden kaynaklanıyorsa hastalar motor nöbet geçirmiyorlar ve daha farklı bir klinik tablo görülüyor. Kognitif (bilişsel) nöbet dediğimiz bu durum kişilik değişimleri ile kendini gösteriyor, bu kişilerde güven çok yükseliyor ve özel bir varlık oldukları yanılgısına kapılıyorlar. Beyin hasarları, sinir sistemini etkileyen birçok hastalık, kullanılan ilaçlar, çevresel faktörlerinde uygun olduğu durumlarda beyin biyokimyasını değiştirerek bizleri toplum kurallarına uymayan, empati yoksunu, suça eğilimli bireyler yapabilir. Tüm bunları bilerek davranış bozuklukları olan kişileri veya suçluları değerlendirmeğe başladığımızda belki bizim de yargılarımız değişecek. Beyni anlamak gelecekte bizi cezalandırma, rehabilitasyon ve belki de suçu önleme konusunda bambaşka bir boyuta taşıyabilir ve nörobilim çalışmaları bir şekilde hukuk sistemini de etkileyebilir. Günümüzde bazı hukukçular insanların nasıl davranmalarını istediğimizi değil, neden bu şekilde davrandıklarını da açıklayan etkili davranışssal modellere gerekisinim duyduklarını belirtiyorlar. Bu nedenle kanıta dayalı hukuk sistemimiz devam etse de, ceza gerekçelerimiz ve rehabilitasyon koşullarımız değişebilir. Hukuk sisteminin nörobilim araştırmalarını gözardı edemeyeceği bir gerçektir. Yüzyıllardır temel bir soruya cevap arıyoruz: biyolojimizden ayrı olarak bir ruh taşıyor muyuz, yoksa hayallerimizi arzularımızı, tutkularımızı mekanik bir şekilde üreten karmaşık bir biyolojik ağdan mı oluşuyoruz? Bunun cevabını henüz bilmiyoruz. Özgür iradenin rolü tartışılamaz, ancak bugün nörobilim ile ilgili araştırmalar ve yeni teknolojilerin sunduğu görüntüleme yöntemleri, davranışlarımızı yönetme konusunda bilinçli ‘biz’in tahmin ettiğimiz ölçüde etkili olmadığını gösteriyor. haber EVLİLİKLER NEDEN SARSILIR? Op.Dr. Gökçen ERDOĞAN Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı ‘Kimse boşanmak için evlenmez’ derler, doğru. Her evlilik bin bir umutla ve hayalle kuruluyor; sevmeden evlenenler günün birinde yavaş yavaş da olsa sevmeyi ve sevilmeyi, severek evlenenler bir ömür boyunca her gün daha çok sevmeyi ve sevilmeyi umut ve hayal ediyorlar. Evliliği ayakta tutan yalnızca sevgi olsaydı şüphesiz ki daha fazla evlilik, ayakta kalırdı. Ancak evlilik, flörtten, ilişkiden farklı olarak daha fazla öğenin ‘olmazsa olmaz’ bir hal alması üzerine kuruludur. Örneğin saygı, sadakat, hoşgörü, anlayış ve sıkça duyulur, klişe gibi görünür ama son derece önemlidir; empati. Kendini karşındakinin yerine koyup hissedebileceklerini hesaplayıp ona göre davranma ve ölçü belirlemedir, empati. Empati, doğru pek çok davranış ve konuşma biçimini de beraberinde getirir. Evliliklerin sarsılmaması için gerekli unsurlar, içlerinde daima biraz empati barındırır ve elbette çokça saygı. Peki nedir onlar? Tüm evli çiftlere gönül rahatlığıyla önerebileceğimiz, hatta dünyada kabul görmüş bu davranış biçimleri, düzeltilmesi gereken bu yanlışlar nelerdir? Hep birlikte okurken düşünsek keşke, kendi evliliğimiz ve kendi davranışlarımız üzerine. Geçmişi Hatırlatma Hatası İnsanoğlunun kötü anları aklından çıkarması daha zordur. Ancak bununla mücadelesi de evliliği diri tutar. Evlilik hayatınız boyunca, eşinize geçmişte yaşadığınız 68 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 olumsuz anları hatırlatmanız yapabileceğiniz en büyük hatalardan biridir. Isıtıp ısıtıp önüne götürmek, fayda değil zarar getirir. Çünkü harika olmasa da bir an, başka kötü bir an için kaçırılmamalıdır. Ayrıca eski sevgili ve eşlerden söz etmek de onların hatıralarına saygı değil, onları araya sokmak halini alacağından önerdiğimiz bir şey değildir, bundan kaçınılmalıdır. Her ilişki, içindeki iki kişinin meselesidir ve tüm üçüncü kişiler bunun dışında kalmalıdır. Akıl Okuma Hatası Kavgalarda ve tartışmalarda karakterlerimiz arasındaki farklar, bir tarafın daha baskın olmasına ve diyaloğun yavaşça tek taraflı hale gelmesine neden olur. Bu da araya istenmeyen bir mesafe ve genelde erkeğin kendi dünyasına çekilmesiyle sonuçlanır. Sürekli iğneleme, kavga, atışma içinde olan diyalog ve hatta monologlar, kadınla erkeği ringin birer ucuna atıverir. Zamanla konuşmaz ama bolca fikir yürütür, rol biçer oluruz. Her hareketten bir anlam çıkarma, haksız yere suçlama ve ‘ ben seni bilmez miyim, ne demek istediğini anlamadım mı sanıyorsun, ben senin bakışından ne düşündüğünü anlarım’ gibi cümlelerle haksız bir akıl okuma başlar, çoğu zaman da çıldırtıcı olur. Bundan uzak durmakta fayda var. Meseleden Uzaklaşma ve Başa Kakma Hatası İkisi apayrı şeyler gibi görünse de genelde aynı sorunda buluşurlar. Eşlerden biri, siz ya da o, diğerinin bir hatasını fark eder ve bir şekilde eşinden bağımsız biçimde onu fark eder ya da düzeltirse, diğer eşten ‘çok sevindim’ yerine ‘ben sana demiştim beni dinlemedin, bak lafıma geldin mi’ gibi cümleler duyarlar. Bu sizi, meselenin özünden ve olumlu sonucundan uzaklaştırıp aranızda bir üstünlük savaşı başlatır. İyiliği, fedakarlığı, hiçbir üstünlüğü başa kakmamalı, göze sokmamalı ve sonucun fayda ve zararına odaklanmalısınız, tüm çiftler için geçerlidir bu. Kişiliğe Ağır Eleştiride Bulunma Hatası Severek, isteyerek evlendiğiniz kişinin tüm kusurlarını konuşmaya meraklıysanız ya da her sinir anında o kusurun farkında olduğunuzu hatırlatma gereksinimi duyuyorsanız kendinizi zamanla doldur- muşsunuz demektir. Herkes farklı karakter ve yeteneklerdedir. Evliliklerde en güzel şeylerden biri de eşlerin birbirlerini tamamlamalarıdır zaten, tıpatıp aynı olmaları değil. Dolayısıyla eksikleri gedikleri yüze vurmak, eşinizde mevcut olmayan bir kişilik özelliği için suçlamada ve sitemde bulunmak hiç de hoş değil. Çünkü unutmayın ki bunun karşınızdakinde mutlaka bir karşılığı var. Eleştiri, hayatın her anında ve her ilişki biçiminde sağlıklıdır. Ancak yapıcı olmakta ve üslup konusunda titizlenmek de bunun olmazsa olmazı. Genellemede Bulunma Hatası Eşinize, ufacık bir hatasında ‘hep böylesin, beni hiç düşünmedin, hiçbir şey yapmadın’ Op.Dr. Gökçen ERDOĞAN demek o an için kalbinizi soğutup içinizi rahatlatabilir. Ancak bu tür genellemeler, beklentisi içinde olduğunuz güzel şeyler için yüreklendirici ya da yönlendirici olmaz. Eşinizi başkalarının davranışlarını örnek göstererek ve genellemeler içine sokup bireysel özelliklerini yok sayarak kırmanız, onun sizin için bir şey yapma, değişme, özür dileme isteğini de alır götürür. İletişimde Kavgacı Davranma Hatası İletişimde en önemli noktalardan biri, konuşan insanı sonuna kadar dinlemek, çok gerekliyse ya da bizden istenirse araya saygıyla girmektir. Tartışmanın üslubunu belirleyen ve onu anlamlı kılan da budur. Kaldı ki tartışmaların önemli bir kısmı da konuşarak çözülebilecek bir sorunun, tam da bahsettiğimiz biçimde konuşulması nedeniyle başlar. Sakin kalmak, karşımızdakini dinlemek, konuşurken hakaretten, suçlamadan imtina etmek, konuşmayı anlamlı kılar. Kendisini Uzman Belleme Hatası Haklılığımıza inandığımız noktalarda, eşimizin karakterine dair katı saptamalarımız varsa ve daima haklı olduğumuza inanıyorsak bir süre sonra uzman olduğumuzu ve eşimizin SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 69 haber ruhsal sorunlarını tespit etme yetisini kendimizde görür hale geliriz. ‘Ben senin hastalığını biliyorum, zayıfsın çünkü çocukluğun şöyle geçmiş, zaten hep böyleymişsin de bastırmışsın’ gibi saptamalarla suçlamak, kendini uzman yerine koymak ve bilirkişi konuşmaları yapmak hem itici hem de saygısızcadır. Eşinize olduğu kadar, bu işin gerçek uzmanlarına. Ayrıca bunun en büyük sakıncalarından biri, insanın kendisine çok sık söylenen bir rahatsızlığı bir süre sonra içselleştirmesi tehlikesidir, Kendini Hep Haklı Görme Hatası Hatalar, yanlışlıklar genelde karşılıklı doğar ve yaşanır. Biri daha hatalı olsa dahi, onun hatasını doğuran etkenlerin karşı tarafta bulunma olasılığı daima saklıdır. Dolayısıyla da hatayı kendimizde arama, gerekliliklerin en büyüklerindendir. Hep haklı olduğumuza inanırsak hep hata ederiz ve ilişkimizi hep çıkmaza sokarız. Evliliklerde Uzman Yardımı Neden Gerekli? Evliliği sarsan nedenlerden biri, eşlerden birinin kendini uzman bellemesidir, bundan bahsettik. Evliliklerde uzman yardımının neden gerekli olduğuna ve değerinin, gerekliliğinin neden son yıllarda daha fazla anlaşıldığına değinmek isterim. Her şeyden önce, evlilikler tarafsız birinin bakış açısına ihtiyaç duyar ve hiçbir yakınımız bu konuda tarafsızlığa sahip değildir, tarafsızlığa sahip bir yakınımız olsa dahi işinin ilişkiler olmadığını unutmamak gerekir. Davranış bilimlerine hakim, psikoloji üze- 70 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 rine yetkinlik sahibi ve insan olmayı bırakın çift olmanın tabiatına dair eğitim almış birinden destek almak şart. Ayrıca kadın ve erkek fizyolojisine hakim bir uzmanla çalışmak, evliliğin en önemli kısmı olan yatak odası sorunlarına da daha sağlıklı eğilmeyi beraberinde getirir. Aile, akrabalar, arkadaşlar, hocamız, kuaförümüz, terzimiz… O kadar çok ve farklı karakterde, dünyaya bakışı apayrı insanlarla iletişim içindeyiz ki herhangi bir konuda görüş alacak olsak şüphesiz ki eğrisiyle doğrusuyla yüzlerce fikir duyarız. Hangisini uygulayacağımız, hayatımıza adapte edeceğimize dair seçimlerimiz de bireysel görüşlerimizle onların ortak kümelerine dayanır. Dolayısıyla doğruluk payından asla emin olamayacağımız önerilerdir bunlar. Ve herkes kendini yaşam deneyimlerinden yola çıkarak uzman sayar, yardımcı olmaya çalışır, ikna etmeye uğraşır. Bu işin en doğrusu, işin uzmanına danışmak ve onu kendimizi kapatmadan dinlemek, kendimizi eleştirmek ve sonucun olumlu olması isteği duymaktır. Her kafadan çıkan sese kafa yormak, bir evlilikte yapılabilecek en büyük hatalardan biridir. Su borusu çatırdayıp su sızdıracak olursa müdahale etmek isteyen birine ‘sen ne anlarsın, bir tesisatçı çağıralım, işin uzmanı yapsın, sen karışıp daha beter etme’ deriz ama bir evlilik çatırdayınca sormadığımız, çağırmadığımız, akıl almadığımız kimse kalmaz. Sizce, evliliğiniz su tesisatından önemsiz midir? Aynı hassasiyeti hak etmez mi? Bunu bir düşünmek gerekir. Dünya, yepyeni anlayışların ve akımların peşinde giderek gelişiyor. İnsanın kendini eğitmesinin sonu yok artık. Dolayısıyla da evlilik, cinsellik ve çift terapisinde uzman kişilerin de kendilerine güncel eğitimlerle yeni yetkinlikler katmaları mümkün. Siz de tercihinizi yaparken, uzmanın eğitim ve geçmişini sorgulayabilir, sizi nitelikleriyle en tatmin edenle, her şeyden önemlisi tavrından, iletişim biçiminden en etkilendiğinizle görüşmeye başlayabilir, kendinizi ve evliliğinizi ona açabilirsiniz. Bu uzman sizin için, en doğru yol gösterici ve en tarafsız hakemdir. Evliliğinize, eşinizle el ele dışarıdan bakmanızı ve onunla yüzleşmenizi sağlar. Yukarıda saydığımız hataların, doğru ele alınması, varsa diğer sorunların ve nedenlerinin saptanması uzman desteğiyle mümkündür. Evlilikler için en tehlikeli şeyse, eşlerin birbirlerine olan zaaflarından dolayı sorunları kalıcı olarak çözemeden hasıraltı etmek, biriktirmek ve sonrasında patlamak, bu patlamalarla ilişkiyi yıpratmaktır. İşte uzman gözünün sağladığı şey budur; barışma değil kalıcı ve gerçek çözüm. Bu çözüm, evliliğin bitmesi de olabilir, kurtarılması da. Çünkü uzman desteğinin nihai amacı, sanıldığının aksine tüm evlilikleri değil, kişilerin huzurla sürdürebileceği sağlıklı yürümesi mümkün evlilikleri kurtarmaktır. Elbette eşlerin arzusu burada en önemli etkendir. Çürümüş bir evlilik dahi, iki tarafın da sonsuz isteği ve çabası varsa yeniden inşa edilebilir. Ancak sağlıksız durumlarda, bireyleri mutsuz edecek evliliklerin bitmesi de doğru çözümlerden biridir. Siz siz olun, eşinizle paylaşımınız zayıflamışsa, sorunları çözmede yetersiz kalıyorsanız, cinsel yaşamınızda aksamalar varsa ve tekrarlanıyorsa bir uzmana danışın. SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 71 ÖFKEYİ ANLAMAK Yrd. Doç. Dr. Mehmet ŞAKİROĞLU Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Psikoloji bölümü öğretim üyesi ve Klinik Psikolog İnsan sürekli şikayet eder yaşantısının sıradanlığından. Bir yandan sıradan yaşamından şikayet eder, bir yandan da öngörülebilir, kontrollü yani sıradan bir hayata ulaşmaya çalışır. Düzenden hoşlanmaz, ama sürekli bir balans arar. Monoton hayatına isyan eder, ama alışkanlıklarını sürdürür. İşe yetişmemiz gerekir erkenden, şi72 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 kayet ederek gideriz 7000 keresinde de gönülsüz ve yorgun. Duygulardan uzak, kurulmuş makineler gibi geçiririz günlerimizi. Meraktan, tutkudan, aşktan, kıskançlıktan, korkudan, en önemlisi de öfkeden uzak kupkuru hayatlar yaşarız... Sadece günümüzde ve yaşadığımız topraklarda değil, tüm Dünya’da ve tüm zamanlarda büyük sorunlara yol açabilen öfke, uygun biçimde ifade edildiğinde bireyin benliğini ve sınırlarını koruyan bir zırh gibi işlev görür. Burada hatırlanması gereken en önemli gerçek engellenmesi ve uzak durulması gerekenin öfke değil de şiddet olduğudur. Öfke, yıkıcı, küçük düşürücü, zarar verici de olabilir; yapıcı, koruyucu ve olumlu da. Yeter ki öfkelendiğiniz an öfkenizi ifade edeceğiniz davranış tercihini yapabilme becerisini geliştirin. Normalleşmekten korkun, öfkenize sahip çıkın… Öfkelenin! Bize öfkemizi bastırmayı, yok saymayı, görmezden gelmeyi ve daha da kötüsü öfkenin kötü bir duygu olduğunu söyleyen eski öğretileri unutup, öfkemize sahip çıkmayı ve bu büyük enerjiyi kullanmayı öğrenmeliyiz. Yok etmemiz gereken öfke duygusu değil, saldırganlık ve şiddettir. İşe öfkemizi yok saymamızı, onu bastırmamızı, hayatımızdan tamamen çıkarmamızı öğütleyen kişilere öfkelenerek başlayalım. Zira öfke, tutku, merak, kıskançlık, korku gibi duygulardan uzak kurgulanan hayatlar sizi bir insan olmaktan çıkarıp, bir makineye dönüştürür. Duygusuz bir makine. İyi bir nedenimiz varsa, birisi bizi haksızlığa uğrattıysa, bir yerde bir zulüm varsa öfkelenelim ve öfkemizi doğru yoldan ifade edelim. Bu bizi nesneleşmekten ve normaller arasında sıradanlaşıp, kaybolup gitmekten korur. Neden Öfkeleniyoruz? • Engellenmişlik ve Haksızlığa Uğrama Algısı Öfke ile ilgili yapılan çalışmaların gösterdiği net bulgulardan bir tanesi, engellenmişlik hissi ve haksızlığa uğradım algısının öfkeye yol açmasıdır. Bir sürücünün arabasında trafik sıkıştığında yaşadığı öfke ya da dışarı çıkmak isteyen bir çocuğun annebabasından izin alamadığı için evde oturmak zorunda kalınca yaşadığı öfke engellenmişlik hissindendir. İnsanoğlunun doğası isteklerine ulaşması engellendiğinde öfkeyi ortaya çıkarıp, güç ve motivasyonu artırıp, engeli ortadan kaldırmak amaçlı hareket eder. Öte yandan haksızlığa uğradım algısı evrensel olarak tüm in- sanlarda öfke duygusunu tetikler. Buradaki amaç kişinin hakkını almak için öfke enerjisine duyduğu ihtiyaçtır. √ Bizim takım maç kaybetmez √ Kimse beni sollayamaz √ Erkek adam saç uzatmaz, küpe takmaz Yukarıdaki örneklerin ne kadar tehlikeli olduğunu tahmin edebilirsiniz. Takımının maçı kaybedemeyeceğini düşünen bir taraftar, takımı gol yiyince hemen oturduğu tribün koltuğunu kırmaya meylediyor. Oysaki ne yenilmez bir takım var dünyada ne de asla gol yemeyen bir kaleci. Diğer iki örnek için de durum benzer. Öfkesini olumlu kullanmak isteyen herkesin kendi kural ve kabullerini tespit edip, bunların işlevsel olup olmadığını gözden geçirmesi gerekir. Mahmut Bey “Mahmut Bey kuralları”nı, Münevver Hanım “Münevver Hanım kuralları”nı bilip ortaya çıkarır ve bunları yeniden gözden geçirirse bunlarla ilişkili zararlı öfkelerine de engel olabilirler. Öfkeyi Anlamak • Kişisel Kanun ve Kurallarımız Öfkenin görünen tarafı, içinde bulunduğumuz öfke yaratan durum ve öfkelendikten sonra yaptığımız davranışlardır. Öfkelendiren durum (takımının gol yemesi) ve öfke davranışını (tribünü kırmak) görür ve biliriz. Ama içinde bulunduğumuz öfke yaratan durum ve öfkelendikten sonra yaptığımız davranışlar arasında, içinde bulunduğumuz durumun yarattığı duygular da vardır. Yani içinde bulunduğumuz durumun bizde öfke yaratması için, bu durumda haksızlığa uğradığımızı veya engellendiğimizi hissettirecek bir düşüncemizin (bizim takım maç kaybetmez) bulunması gereklidir. Böylece içinde bulunduğumuz durum ve öfke duygusu arasında da düşünce vardır ki, esas öfke kontrolü de bu düşünce boyutunda gerçekleşir. Tribünü kırdırtan takımımızın gol yemesi değil, bizim bu gole verdiğimiz olumsuz anlam, yani negatif düşüncemizdir. Bu düşünceyi bulmak ve değiştirmek olumsuz öfke ile baş etmenin anahtarıdır. Öfkelenme nedenlerimizden bir tanesi de kanun ve kurallarımızın çiğnenmesidir. Bu durum engellenme ve haksızlığa uğrama algısı yaratır. Kurallara bir-iki örnek verelim: Öfkeyle baş etme yolculuğunda cevabını arayacağınız ilk soru “sizi en çok öfkelendiren durumların neler olduğu” dur. Hemen listeyi yapmaya başlayın. Listeyi bitirdikten sonra • -Meli, -Malı’larımız: Kişisel kurallarımız ve olmazsa olmaz kabullerimiz çiğnediğinde saldırıya uğradığımızı hissedip öfkeleniriz. Herkes bana saygı göstermeli, herkes beni sevmeli, herkes söylediklerimi kabul etmeli türünden -meli –malı’larımız, herkes bunlara uymak zorunda olmadığı için büyük öfke mayınları olarak ortaya çıkar. ikinci aşamada yapmanız gereken yukarıda belirttiğiniz öfke durumlarında aklınızdan geçenlerin ve o durumla ilgili düşüncelerinizin farkına varmanızdır. Üçüncü aşamada ise yapmanız gereken bu düşüncelere alternatif açıklamalar bulmanız ve öfkelenmenize neden olan duruma dair açıklamanıza alternatifler geliştirmektir. Sonraki aşamada ise belirlediğiniz öfke durumlarında nasıl davranmanız gerektiğine dair karar vermenizdir. Bu kararları, öfke durumunda otomatik olarak devreye giren saldırganlık davranışlarının yerine yerleştirmek, öfkeyi kontrol altına alma sürecinin en önemli bölümüdür. Kullanılan klinik yaklaşımlarda bireylerin baş etme becerilerinin geliştirilmesi ve problemli davranışlarının değiştirilmesi için düşünce yapıları gözden geçirilmekte ve yeni düşünce ve davranış yapıları kazandırılmaktadır. Bu yöntem psikoterapi içerisinde ele alındığında, bilgi vererek farkındalığı arttırma, danışanla onun öfke yaşantılarının yoğun olduğu durumları belirleme, öfke sonrası olumsuz davranışları çıkarma, yeniden bilişsel yapılanma (alternatif düşüncelerin geliştirilmesi), gevşeme eğitimi, problem çözme becerilerinin öğretilmesi, tercih edilen olumlu öfke davranışlarının günlük hayatta denenmesi ve otomatikleştirilmesi gibi yöntemleri içermektedir. Öfkelenmeden yaşamak mümkün değil ise, öfkeyi işlevsel kullanarak hayatımıza biraz renk katmak bizim ellerimizde ! Kaynaklar: Alschuler, C. F., ve Alschuler, A. S. (1984). Developing healty responses to anger: the counselor’s role. Journal of Counseling and Development, 63, 34–42. Besley, K. (2000). Anger management: immediate in- tervention by counselor coach. Professional School Counse- ling, 3(2), 8190. Faupel, A., Herrick, E., & Sharp, P. (2011). Anger Mana- gement: a practical guide. New York, Routledge. Howells, K., ve Day, A. (2003). Readiness for anger ma- nagement: clinical and theoretical issue. Clinical Psychology Review, 23, 319337. SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 73 haber YENİDOĞAN BEBEKLERDE SÜNNET Prof. Dr. Y. Tarkan SOYGÜR Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Üroloji Anabilim Dalı ile olsun, ideal olan uygulama, tüm sünnetlerin ameliyathane şartlarında yapılmasıdır. Bu şekilde hem enfeksiyon riski çok azalır, hem de kanama gibi istenmeyen problemler ile neredeyse hiç karşılaşılmaz. Tıbbi nedenler dışında yapılan sünnet için uygun olan dönemlerden bir tanesi de erken bebeklik dönemidir. Sünnetin hangi yöntemle yapılacağı ise, sünnetin yapacak doktorun tecrübesine ve alışkanlıklarına bağlı olarak değişebilmektedir. Doğru ve bilinçli bir şekilde yapıldıktan sonra, klasik cerrahi sünnet ya da metal veya plastik klempler kullanılarak yapılan sünnet tekniklerinin birbirlerine üstünlükleri yoktur. Günümüzde, hemen doğumu takip eden saatlerdeki çok erken sünnet uygulamaları artık uygun görülmemektedir. Bebeğin doğum sonrası çevreye adaptasyonu, annenin bebeğe adaptasyonu ve süt vermeye başlaması, göbek bağının düşmesi ve doğum sonrası sarılık gibi problemlerin tamamen ortadan kalkması beklenerek sünnetin daha sonra yapılması önerilmektedir. Ayrıca, geçmiş yıllarda, yeni doğmuş bebeklerin hiç ağrı hissetmediği şeklindeki bilgi ile, lokal anestezi kullanılmadan yapılan sünnet uygulamaları da, bebeklerin bu dönemde de ağrı hissettiklerinin ortaya konması ile artık kesinlikle yapılmamaktadır. Günümüzde en doğru kabul edilen uygulama, bebek 1 aylık olduktan sonra lokal anestezi uygulayarak yapılan sünnet işlemidir. Sünnet, 1-4 ay arasındaki bebeklerde, genel anesteziye gerek kalmaksızın, sadece lokal anestezi ile, rahatlıkla yapılabilmektedir. Lokal anestezi ile yapılan sünnetin avantajları, bebeğin genel anestezi almaması, anestezi için aç kalmasına gerek kalmaması ve genel anestezi açısından öncesinde kan tahlili gibi girişimlere ihtiyaç duyulmamasıdır. Ancak ister lokal ister genel anestezi 74 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 SÜNNET ÖNCESİ YAPILMASI GEREKENLER Sünnet öncesi bebeklerin mutlaka bir uzman tarafından muayene edilmesi gerekir. Bu muayenede bebeğin pipisinde, peygamber sünneti (hipospadias), eğrilik ya da dönüklük gibi sorunlar tespit edilirse, sünnetinin kesinlikle yapılmaması ve ertelenmesi gerekir. Biraz daha büyük aylarda, bebek 6-7 aylık olunca, genel anestezi altında bir çocuk ürolojisi uzmanı tarafından yapılacak düzeltici cerrahi ile birlikte hem altta yatan sorun çözülür hem de sünnet yapılmış olur. Ayrıca, sünnet öncesi muayenede, pipinin sünnet sonrası gömülü kalabilme olasılığı olduğu anlaşılırsa, yani pipi gömülü kalmaya yatkınsa, bu durumda da sünneti biraz daha büyük aylara ertelemek ve genel anestezi altında sünnet ile birlikte gömüklüğü de düzeltmek gerekir. Böylece sünnet sonrası ortaya çıkabilecek telafisi güç problemler, sünnet öncesi yapılan kısa bir muayene ile ortaya konup önlenmiş olacaktır. SÜNNET SONRASI BAKIM Erken bebeklik döneminde yapılan sünnetlerin iyileşmeleri daha hızlı olmakta ve sünnet sonrası bakımları da, bebek henüz bezli olduğu için, çok daha kolay yapılmaktadır. Sünnetten hemen sonra bezin kapatılmasında bir sakınca yoktur. Tercihan pipi açık bırakılır, bazen çıkarması çok kolay ince bir bant yapıştırılır. Pansumanı açmak da bebeklerin oldukça keyfini kaçıran ve ağrılı bir işlem olduğu için mümkünse çok sıkı bir pansuman yapmamak gerekir. Sünnet sonrası 4-5 saat kadar lokal anestezinin etkisi devam ettiği için bu dönemde bebek hiç ağrı hissetmeyecektir. Ancak sünnet sırasında hareketsiz kaldıkları için bebeklerin çoğu sünnet sırasında ve sonrasında bir süre ağlayabilirler. Bu bebeğin ağrısı olduğu anlamına gelmez. İlk gün gerekirse popodan fitil tarzında 1-2 kez ağrı kesici uygulanabilir. Genellikle ağızdan antibiyotiği gerek olmaz ama pipi üzerine 3-4 gün süre ile antibiyotikli kremler sürülebilir. Doktorun görüşü alınarak, sünnet sonrası 2-3. günlerde ılık suya oturtma şeklinde banyolara başlanabilir. Bir süre banyo sırasında o bölgeye sabun ya da şampuan gelmemesine dikkat etmek gerekir. Bir hafta sonra bir kontrol yapılır. Sünnet sonrası pipide, şişlik, kızarıklık, pipi başında kabuklanma ya da morluklar gibi sorunlar olabilir. Bunlar haftalar içerisinde giderek azalır. gezelimgörelim Paris’e Yolculuk Şubat 2013 tarihinde aşk ile bütünleşmiş şehre, Paris’e eşim ile birlikte gittim. Bu gezide dikkatimi çeken önemli noktaları ve Paris ile ilgili önerilerimi sizlerle paylaşmak istedim. Uzm.Dr.Erdinç NAYIR İç Hastalıkları ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Şubat ayında bir delilik yaparak Paris’e gittim. Delilikti, çünkü hava buz gibiydi, iliklerime kadar donmama rağmen yine de Paris güzeldi. Öncelikle Paris’e turizm şirketlerinin yapmış olduğu turlar ile gitmeyin. Yurt dışı seyahatleri için deneyimli bir turizm şirketine gidin, güzel bir otel ayarlayın, uçak biletlerini de alın ve direk Paris… Otel mutlaka merkeze yakın olmalı diye düşünüyorum. Eğer tur ile gitmiyorsanız, kendi ulaşımını kendiniz yapacaksanız kesinlikle şehir merkezine yakın otelleri öneririm. Şehir merkezinde çok lüks olmasa da gayet güzel, kaliteli, rahatlıkla kalacağınız oteller mevcut. Şimdi siz şunu soracaksınız: Otel nereye yakın olmalı? Tabiki Champs-Élysées Caddesi’ne yakın olmalı… Biz Champs-Élysées’ye 5 dakika yü- rüme mesafesinde olan bir otelde kaldık. Tüm gezilecek yerler için merkezi bir yerdi, o sebeple buraya yakın otelleri tercih edin. Paris’te metro hattı çok güzel planlanmış. Paris’e indiğimde hemen şehir planını ve gezilecek yerleri gösteren bir harita temin ettim. Oteller de size böyle bir harita verebiliyor. Demin dediğim gibi metro hattı, çok güzel planlanmış ve harita ile çok kolay anlaşılabilir bir tarzı vardı. Tatilimiz boyunca hep metroyu kullandık, çok rahattı, fakat Paris’in adına yakışmayacak bir bakımsızlığı vardı ve temiz değildi. Champs-Élysées’ye yakın bir yerde kalırsanız yürüme mesafesinde olan, mutlaka görülmesi gereken bir yere çok çabuk ulaşabilirsiniz. O yer Charles de Gaulle Meydanı’nın ortasında bulunan Arc de Triomphe’dir. Zafer Takı adı verilen, 12 caddenin birleştiği bir noktada olan Arc de Triomphe, Napolyon tarafından yaptırılmış. Bu anıtın üzerine çıkılmalı ve Paris’in en güzel caddeleri seyredilmelidir. Paris’i Seine Nehri ikiye ayırmaktadır. Bu nehirde gezi tekneleri mevcut, güzel bir şehir turu yapmak isteyen tercih edebilir. Zaman bulamadığımdan dolayı bu güzel turu yapamadım, içimde kaldı diyebilirim. Champs-Élysées, Champs-Élysées, Champs-Élysées… Paris’te en çok keyif aldığım yerdi. Paris’in kalbi burada atıyor diyebilirim. Gündüz ayrı, gece ayrı atmosferi olan Champs-Élysées’de çok şık kafeler, en pahalı markaların bulunduğu mağazalar caddeyi adeta süslüyordu. Champs-Élysées’de dolaşırken şunu hissettim, en tanınmış, en lüks markaların reklam yeri, evet reklam yeri di- 76 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 yorum çünkü lüks otomobillerden tutunda dünyaca tanınmış spor takımlarının mağazaları yer alıyordu. Lüks mağazalarda gezmekten sıkıldınız diyelim, kadınlar sıkılmaz da, hadi ben demiş olayım, müze gezmek isterseniz dünyanın en büyük müzesi ve en değerli müzelerinden biri olan Louvre Müzesi’ne mutlaka gitmelisiniz. Müzenin içi adeta farklı bir dünya, çok farklı medeniyetlerin değerli eserlerini barındırıyor. Osmanlı eserlerinin de bulunduğu bu müzede gözlemlediğim, herkes bir salona ulaşmak istiyordu. Hangi salon mu? Ünlü tablo Mona Lisa’nın bulunduğu salon! Mona Lisa tablosunun sergilendiği salonu bulmak epey bir zamanınızı alıyor. Çok yoğun ve kalabalık bir alan olacağını da tahmin ediyorsunuzdur. Ayrıca müzeye gidip müzenin girişinde bulunan modern cam piramit önünde fotoğraf çektirmeyen yoktur sanırım. Şimdi sırada Paris’in sembolü var. Sembolü dediğimde aklınıza ilk neresi geliyor? Eiffel Kulesi. Paris’e gelip Eiffel Kulesi’ne çıkmamak olmaz. Gustave Eiffel tarafından Fransız Devrimi’nin 100.yıl kutlamaları nedeniyle yapılan kule tam 324 metredir. Bu kulede 3 adet seyir terası bulunmaktadır. Bu seyir teraslarına merdiven veya asansör ile çıkabiliyorsunuz. Aman diyeyim merdivenleri tercih etmeyin. Eğer yükseklik korkunuz yoksa size tavsiyem, çıkmışken en üst kademeye çıkmanız ve oradan şehri seyretmenizdir. Eiffel Kulesi’ni gezerken şaşırdığım bir hikaye, zamanında bu kule şehrin görüntüsünü bozuyor diye yıkmak istemişler. Şimdi ise turistlerin ve o bölge halkının en sevdiği yerlerden biri ve Paris’in sembolüdür. Bence Paris, tarih kokan bir şehirdir. Tarihi yapılarını çok güzel korumuş- lar ve bunları sergiliyorlar. Görkemi ile insanları büyüleyen bir tarihi yapı ise, Avrupa’nın en büyük sarayı olarak kabul edilen Versailles Saray’ıdır. Unesco Dünya Mirası listesinde yer alan bu sarayın her yerini gezmek hem yorucu hem de kısıtlı bir zaman diliminde Paris’teyseniz çok zor diye düşünüyorum, ama mutlaka görmelisiniz. Hadi tarihi bir kenara bırakalım, çocuklar gibi eğlenelim derseniz, Paris’te gidilecek yer belli ‘Disneyland Paris’ Geniş bir alana kurulmuş Disneyland’da adeta çocuk tarafınız ortaya çıkıyor. Etrafta daha çok çocuklu aileler olsa da emin olun ki oraya giden her yetişkin çok zevk alıyor. Çocukken televizyonda izlediğim karakterlerin evinde, merkezinde dolaşmak çok keyifliydi. Mickey Mouse, Pluto, Donald Duck gibi Disney karakterlerinin geçit töreni, Mickey Mouse ile fotoğraf çektirmek ve animasyon gösterileri izlemek çok eğlenceliydi. Disneyland içerisinde alışveriş yapabileceğiniz birçok mağaza var, eminim o mağazaları gördüğünüzde evinize, kendinize, dostlarınıza hatıra amaçlı çok güzel Disney ürünleri almak isteyeceksiniz. Tabi ki böyle bir ortamda çocukluğuma döndüm hem alışveriş yaptım hem de Disney ürünleriyle eğlendim. Gelelim biz Türkler için önemli bir noktaya, yemek! Yemek tarzları bizlerden çok farklı olduğunu gördüm. Paris’e geçirdiğimiz ilk gün otelimizde kahvaltı yaptık, tabi ki Türkiye’deki gibi bir kahvaltı beklemeyin. Ben her sabah kahvaltıdan aç kalkıyordum ve en çok çaya hasret kaldım. İlk gün çıktık dışarı, güzel bir öğlen yemeği yiyelim diye. Nereye gitsek kafelerde bize göre hep aperatif şeyler vardı. Daha sonra merak ettik, burada insanlar öğlen yemeklerinde ne yiyor diye. Ufak bir araştırma sonucunda öğrendik ki ‘sandwich’. Evet çoğunlukla Paris’de insanlar, öğlen yemeğini sandwich ile geçiştiriyorlar. Bizde onlara uyduk, her öğlen sandwich yedik. Türkiye’ye döndüğü- müzde bir süre sandwich görmek istemiyorduk, düşünün ne kadar tükettiğimizi. Paris’de insanlar için akşam yemeğinin çok önemli olduğunu öğrendik. En güzel kafeler, en güzel menüleriyle size sadece akşam hizmet veriyorlar. Akşam yemeklerinde keyif yapmayı, eş dost ile sohbet etmeyi çok seviyorlar. Eğer giderseniz Champs-Élysées’de çok keyifli kafeler mevcut, aşk ile, sohbet ile güzel bir akşam yemeği yiyebilirsiniz. Paris’de dikkatimizi çeken bir diğer durum ise biz Türkiye’de yaşayanlara göre çok ters gelen kafe ve restaurantlardaki masalar. Şimdi diyebilirsiniz, ne farkı vardır ki diye. Biz Türkiye’de geniş geniş masalara, koltuklara alışmışız. Paris’de küçücük masalar, sandalyeler de yemek yiyorsunuz. Birçok kafe dışarıya masalarını koymuş, küçücük, herkes iç içe ve tüm sandalyeler sokağa doğru bir şekilde sıralanmış şekildeydi. Bir akşam yemeği için ChampsÉlysées’de bulunan İtalyan lokantasına gittik, amacımız tam bir İtalyan lezzetinde makarna yemekti. Biz Türkiye’de olduğu gibi manzaralı, cam kenarı güzel bir masa beğendik ve tam oturacaktık ki, hemen garson bizi yakaladı. Oraya oturamayacağımızı söyledi. Biz anlam veremedik ama bizim suçumuz 2 kişi olmaktı. Paris’de 4 kişilik bir masaya 2 kişi oturulamayacağını da öğrettiler, yani rahat rahat geniş bir masada yemek yiyemedik. Tabi ki bunlar işin espirisi. Masalar alışmış olduğumuz gibi değildi ama ortamın atmosferi, yemeklerin lezzeti çok güzeldi. Paris’e gitmişken oranın ünlü macaronlarından yememek olmaz. Renk renk macaronlar, sizi vitrine çekiyor, dışı çıtır çıtır, içi ise sizi alıp götürüyor. Ardından bir tane daha yemek istiyorsunuz. Paris’de eşim ile birlikte günlerin nasıl geçtiğini bilmedik. Tarih, aşk kokan bu şehir mutlaka görülmeli diye düşünüyorum. Herkese güzel geziler, güzel keyifler… SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 77 film THE EXORCIST: SEYTAN Uzm. Psikolog Evren HOŞRİK Şeytan çıkarma (exorcism), toplumumuzdaki adıyla “cin çıkarma” fenomeni ortaçağda tarihe gömülmüştü; ta ki, 1973 yılında, ödüllü THE EXORCIST filmi çekilene kadar. Öncesinde kitap olarak yayınlanan bu film sanki uyuyan bir canavarı uyandırmıştı: Kimi insanların psikolojik sorunlarını dışsallaştırmalarına fırsat verecek bir malzemeyi. Yani şeytanı… Film, 14 yaşında bir erkek çocuğunun gerçek hikâyesine dayandığı iddia edilerek beyaz perdeye aktarılmış ve defalarca belgesellere konu olmuştur. Şüphesiz, en iyi ve etkili korku filmlerinden biri olarak görülen The Exorcist, bir kız çocuğunun yaşadığı kişilik gelişimi krizini olağanüstü olaylarla açıklamaktadır. Filmde; yoğun çalışan, aktivist, güçlü bir kadının, kızında ortaya çıkan sorunlarla mücadelesi anlatılırken; öncelikle fizyolojik ve psikolojik tetkiklere başvurmasıyla rasyonalist bir bakış açısı sunulmuş. Sorunlara yönelik bir teşhis ve tedavi bulunamayıp hekimlerin de çözüm bulamadıklarını ilan etmesiyle birlikte, çaresiz kalındığı durumda tıbbi olmayan bir yola baş- vurmak zorunda kalınabileceğine dikkat çekilmiştir. Yapıldığı yıla göre filmin üst düzey efektlerle süslenerek, işlenen dramın yanında ürkütücü korku öğeleri içermesi filmde sunulan olaya karşı izleyicide güçlü bir “inanma isteği” oluşturmuştur. Böylece, aslında filmin başrolünü oynayan ve içindeki “şeytan” ile mücadele eden Regan’da (Linda Blair) ortaya çıkan psikolojik belirtiler, plasebo etkisi ortaya çıkararak filmi izleyenlere bile bulaşmıştır. Yayına girdikten sonra, filmin izleyicilerdeki ilk ve kısa süreli psikolojik “yan etkileri” bunalım, mide bulantısı, kusma, baş dönmesi, titreme olarak kayda geçmiştir. Bir süre sonraysa, kiliselere hiç olmadığı kadar telefon yağmaya başlamış ve film, “İçimdeki şeytanı çıkarın!” diyen bir kitle oluşmasına neden olmuştur. Vatikan, bu duruma kayıtsız kalmayarak kendi bünyesinde şeytan kovma konusunda dersler açmaya ve “şeytan çıkarıcılar” yetiştirmeye başlamış. Filmin kitleler üzerindeki etkisi o kadar büyük olmuştur ki, yayına girdiği 1973 yılından günümüze kadar yapılan şeytan çıkarma ayini ortaçağdakinden daha fazla sayıya ulaşmıştır. Hatta o yıllarda satanizmin güçlenmesinde bile bu filmin etkilerinden söz edilmektedir. Peki, filmde “şeytanın işi” olarak tanımlanan ve daha sonrasında izleyicilere de sıçrayan belirtiler aslında ne söylemektedir? Filmi izleyene kadar kendilerine hiç bulaşmamış “şeytan” artık harekete mi geçmiştir, yoksa olup bitenler psikolojik midir? Uzm. Psikolog Evren HOŞRİK 78 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 Filmde vurgulanan “bir varlık tarafından ele geçirilmiş (possession)” bir kız çocuğuna atfedilen temel psikolojik belirtiler; titreme, alt ıslatma, yaşından büyük davranma ve yetişkin dili kullanma; eski adıyla histeri, günümüzdeki adıyla ise konversiyon belirtilerine çok benzemektedir. İlk olarak Freud tarafından tanımlanan konversiyon, bireyin ruhsal sorunlarını bilinçsiz bir şekilde beden diliyle ifade etmesi demektir. Konversiyon belirtilerinin ana nedeni tam olarak bilinmese de, bireyin çevresiyle iletişim kuramamasına bağlı olduğu düşünülmektedir. Klinik olgulara bakıldığında, altta yatan fizyolojik hiçbir neden olmaksızın ortaya çıkan felç, bayılma, duyu kaybı, ses kısıklığı, epilepsi benzeri nöbet, idrar yapma güçlüğü hatta yalancı gebelik gibi konversiyon belirtileriyle sıklıkla karşılaşılır. Halk dilinde, Antik Yunan’daki gibi, “histeri” olarak adlandırılan bu rahatsızlığı yaşayanlar ve çevrelerindeki kişiler sorunun psikolojik değil, fizyolojik olduğunu sanırlar. Oysa bu sorunu yaşayan birey, aslında ruhsal olarak oldukça sıkıntı yaşadığını ve kendisine ilgi gösterilmesini istediğini, sağlıklı bir iletişim yoluyla değil de bayılarak, ağlayarak, kısık sesle konuşarak ya da titreyerek ifade etmektedir. İlginçtir ki gelişmiş toplumlarda bu sorunları yaşayanların oranı % 1-3 arasında, diğerlerinde ise % 10 civarındadır. Büyük olasılıkla bu farkın nedenlerinden biri, gelişmiş ülkelerde baskı görmeyen bireyin duygu, düşünce ve arzularını bastırmaya gerek duymada dile getirebilme özgürlüğüyle ilgilidir. Yine ilginçtir ki “şeytan çıkarma” konulu filmlerde “şeytanın” çoğunlukla kadınları ele geçiriyormuş gibi gösterilmesi bana, konversiyon bozukluğunun yıllarca hep kadınlarla ilişkilendirilmiş olması yanılgısını hatırlatır. Belki de bunun nedeni çok basittir: Baskılanan ve kontrol edilmek istenenin çoğunlukla kadınlar olmasıdır. Şüphesiz, duygu ve düşüncelerini özgürce ve sağlıklı bir biçimde ifade edemeyen bireyler hangi cinsiyetten olursa olsun konversiyon belirtileri sergileyebilirler. Nevrotik Savunma mekanizmalarından biri olan “dışsallaştırma”, konver- siyon belirtileri yaşayan birey için ya da durumdan habersiz yakın çevre için belirsizliği ortadan kaldıran, bilinçdışında sarılınan bir can simidi olur. Bireyin sıradan koşullarda kendi içsel denetimi altında olan dürtü, duygulanım, düşünme tarzı ve davranış biçimlerini dış etmenlere bağlaması, dışsal bir denetiminde ve kontrolde hissetmesi durumunu tanımlayan “dışsallaştırma” savunmasıyla birey, “şeytana uydum!” hissiyle işlediği suçları, diğer gündelik basit hatalarını kendi benliğinden bağımsızmış gibi görebilmekte, hatta gösterebilmektedir. Dahası, bilinçdışında, ulaşmayı arzuladığı bir amaç için kendi kendine yarattığı psikolojik ve fizyolojik sorunların sorumluluğunu kendisini kontrol ettiğine inandığı bir cin ya da şeytana atfedip vicdani bir rahatlama da elde eder. Şüphesiz, birey bu yanılgıya bilinçli bir şekilde düşmemekte, buna içten inanmaktadır. Özellikle psikolojik sü- reçlerden habersiz olanlar için tuhaf görünen olaylar çoğu zaman büyü, cin, ya da şeytanın musallat olmasıyla açıklanır. Konversiyon bozukluğu gibi şeytan tarafından ele geçirilme sanrısının bir başka bilimsel açıklaması, tiklerle kendini gösteren, kalıtsal, nörolojik bir hareket hastalığı olan Tourette Sendromu olabilir. Göz kırpma, kol sallama, omuz silkme, tekme atma, homurdanma, başkalarının söylediğini tekrarlama vb. belirtilerle kendini gösteren bu sendromu yaşayan bireyler kaba ve çirkin sözler söyleme dürtüsüne karşı koyamadığı söylerler. Teşhisi hemen her zaman 18 yaş altından konan Tourette Sendromu olan bazı çocukların, oldukça daha tiz sesleri olduğu, bir kız çocuğunun da kendini ateşin üzerine attığı kaydedilen vakalar arasındadır. The EXORCIST filminde de başrole homurdanan, kaba ve çirkin sözler söyleyen ve kendine zarar veren bir çocuğun yerleştirilmesi manidardır. Tıpkı konversiyon bozukluğunun aslında çocuklarda da görüldüğü gibi, Tıpkı filmimi başrolündeki karakter Regan’ın çocuk olması gibi… Sonuç olarak, yayınlandığı günden bugüne izleyicilerini etkisi altına alan THE EXORCIST, bir yandan bilinçsiz izleyicilerde gerçeklik sanrısına neden olup psikolojik sorun belirtilerine neden olurken, diğer yandan tartışmalı bir korku filmi olarak 40 yıllık bir başarıya imza atmıştır. Ruh sağlığı profesyonellerine ise bireylerin ve toplumun “şeytana” yönelik algılarını, beklentilerini, inançlarını, yanılsamalarını gözlemleme şansı verir. Yazarın Notu: Burada ele alınan, şeytan çıkarma ritüeli ve psikoloji arasındaki ilişkiyi farklı bir bakış açısıyla kurguladığımız ve izleyici korkutmaktan çok düşündürecek kısa filmimiz “ESİLA” çok yakında… evrenhosrik.com SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 79 kitap SAĞLIK OKURYAZARLIĞI Sağlık okuryazarlığı bireyin, kendisi ve yakınları ile ilgili etkin ve uygun sağlık kararları verebilmesi için sağlık bilgilerini okuma, anlama ve kullanma yeteneğidir. Sağlık sisteminin nasıl kullanılabileceğinin ve bu sistemden nasıl yararlanılabileceğinin bilinmesi de bu tanımın içinde yer almaktadır. Tanımdan da anlaşılabileceği gibi sadece okuma ve anlama değil, sağlıkla ilgili karar verebilmeyi sağlayacak kadar sağlık bilgisine sahip olmak da önemlidir. Sağlık eğitimi genel olarak bireylerin kendi sağlıklarını nasıl koruyabilecekleri ve sağlık hizmetlerini uygun bir biçimde nasıl kullanabilecekleri konusunda bilgilendirilmelerini, olumlu davranışlar kazanabilmeleri için yapılan düzenli, bilimsel ve planlı çabaları içermektedir. Sağlık eğitimi aynı zamanda bireylere, kendi sağlıklarından sorumlu oldukları bilincini kazandırmayı da hedeflemektedir. Sağlık okuryazarlığını geliştirmenin ve yaygınlaştırmanın en önemli aracı ise sağlık iletişimidir. Özetle, sağlık iletişimi bir iletişim stratejisidir. Editör: Yrd. Doç. Dr. Filiz Yıldırım, Dr. Dyt. Alev Keser Yayınevi: Ankara Üniversitesi Sayfa sayısı: 140 Baskı Yılı: 2015 Dili : Türkçe Elinizdeki bu kitap Fakültemiz öğretim elemanlarından Yrd.Doç.Dr. Filiz Yıldırım ve Dr. Alev Keser tarafından editörlüğü yapılarak ve sağlığın geliştirilmesi kavramının içerdiği ruha uygun bir anlayışla, dayanışma içinde hazırlanmıştır. Kitap, hem sağlık okuryazarlığı dersleri için gerekli olan güncel bilgi, kuram ve uygulama örneklerini içermesi hem de sağlık ve sosyal bilimler alanında ülkemizde fark yaratan başarılı isimleri biraraya getirmesi nedeniyle büyük bir katkı sağlayacaktır. Prof. Dr. Şengül HABLEMİTOĞLU Ankara Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı “BÖRÜLCE’NİN GÜNLÜĞÜ” Kod adı Börülce. Günlüğününki ise Bamya. Bamya’yla dertleşiyor Börülce. Ona içini açıyor. Üzülüyor, seviniyor, pişman oluyor, korkuyor, ağlıyor, gülüyor; ne hissederse kâğıda döküyor. Yaşadıkları bisiklet kazasında nasıl korktuğunu, kardeşine kurduğu tuzağın başına ne işler açtığını, annesinin inci kolyesinin başına neler geldiğini, kumandayı nereye sakladığını, arkadaşlarına neden küstüğünü, her şeyi tüm açıklığıyla anlatıyor. Sırlar veriyor sevgili günlüğüne. Baştan da sıkı sıkı tembihlemeyi ihmal etmiyor: “Sana anlattıklarımı kimseye söylemek yok. Ben anlatayım, sen dinle. Eğer bir şekilde yakalanırsan arkana bakmadan kaç!” Yazan: Dr. Arzu Çallıoğlu Eren Resimleyen: Ferit Avcı Yayınevi: Hayykitap - 268 Sayfa sayısı: 88 Birinci baskı: Eylül 2014 Arzu Çallıoğlu Eren, bir abla kardeşin maceralarını birinci ağızdan aktarıyor okurlara. Günlük tutan Börülce neler yaşıyor, kardeşiyle ve ailesiyle kurduğu ilişkide neler hissediyor, ne zaman üzülüp ne zaman seviniyor, neler ona zor neler eğlenceli geliyor, hepsini samimi bir dille ortaya koyuyor. Her sayfasına kardeş çekişmesi, kavgası, dayanışması, sevgisi nüfuz eden Börülce’nin Günlüğü Ferit Avcı’nın güzel resimleri, içten ve sıcak kahramanlarıyla, sırlarını paylaşacağı okurlarını bekliyor. BİLİŞSEL DAVRANIŞÇI TERAPİDE VAKA FORMÜLASYONU Zorlayıcı ve Karmaşık Vakaların Tedavisi “Vaka formülasyonu, modern psikoterapilerin temel bir özelliğidir. Bu kitaptaki bölümler, bireylerin sorunlarının nasıl kavramsallaştırıldığının ve buna bağlı olarak uygun psikoterapi tekniklerinin ve izlemlerinin bir vakaya özgü nasıl uygulandığının ana hatlarını açık şekilde ortaya koymaktadır. Tüm psikoterapistlerin okumasını öneririm.” Prof. Dr. Aaron T. Beck. Psikiyatri Bölümü, Pennsylvania Üniversitesi Yazar: Nicholas TARRIER Sayfa Sayısı: 400 Baskı Yılı: Ocak, 2015 Yayınevi: NOBEL Akademik Yayıncılık 80 80 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 SAĞLIK ve İNSAN / OCAK 2015 Kitaptaki konular; - Vaka formülasyonunun utanç duygusuna odaklı biyopsikososyal gelişimi ve evrimi, - Karmaşık TSSB örüntüsünde vaka kavramsallaştırılması, - Karmaşık yeme bozukluklarında bilişsel davranışçı vaka formülasyonu.