nevşehir ili tıbbi jeolojik unsurları ve halk sağlığı
Transkript
nevşehir ili tıbbi jeolojik unsurları ve halk sağlığı
NEVŞEHİR İLİ TIBBİ JEOLOJİK UNSURLARI VE HALK SAĞLIĞI Kapadokya, Nevşehir ili ve ilçeleri, jeolojisi, maden ve enerji kaynakları, tıbbi jeolojik unsurları ve halk sağlığı Dr. Eşref ATABEY Jeoloji Yüksek Mühendisi (Tıbbi Jeolog) 2013 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Nevşehir Belediyesi http://www.nevsehir.bel.tr/ Yayın No: ............... ISBN: ...................... Kapak resmi: Uçhisar-Göreme çevresi (üstteki resim: Eşref Atabey, ortadaki ve alttaki resim: http://www.nevsehirlilerseyahat.com.tr alınmıştır). 2 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı SUNUŞ Nevşehir doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleri ile sayısız medeniyetleri üzerinde barındırmış; önemli bir kültür hazinesidir. Şehrimizin tarihi ve doğal kimliğini korumak sorunlarına çözüm aramak, Şehrimizi modern manada ileriye taşıyabilmek Nevşehir Belediyesi olarak temel misyonumuzdur. Nevşehir Belediyesi tarihi kimliğimizin korunması ve Şehrimizin sorunlarının çözümlenmesi adına yapılan çalışmaları çok önemsemekte ve gayretle sürdürmektedir. Çıkarmış olduğumuz süreli ve süresiz yayınlar Belediye olarak hep bu sorumluluk bilinci ile gerçekleştirilmiştir. Nevşehir Tarih ve Kültür Araştırmaları Dergisi, Sularımız Çeşmelerimiz kitabı, Nevşehir Folklörü vs… tüm yayınlarımız Belediye olarak bizim gurur kaynaklarımızdır. Çünkü bilmekteyiz ki belediyeler standart hizmetlerin ötesine gidebilmeli ve halkımızın kültürel, sosyal ihtiyaçlarına cevap verebilmelidir. Şehrimizin doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleri bizim hizmetlerimizde daima motive kaynağı olmuştur. Doğal sorunlarımız ve bu sorunlara bilimsel manada çözüm arayışları Şehrimiz adına son derece olumlu bir durumdur; Belediye olarak bu çalışmalara destek olmak bizlere heyecan ve mutluluk vermektedir. Yaşamımızı doğadan soyutlamak ve doğadan uzaklaşmak insanlar için çeşitli problemlere sebep olmuştur; Şehrimizde bu sorunların sebepleri ve çözüm yollarını içeren önemli bir çalışmaya Belediye olarak destek vermek bizler açısından gurur verici bir durumdur. Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref ATABEY’in otuz yıla yakın bir süre ilimizi incelemesi sonucu yurtseverlik ve insan sevgisiyle hazırlamış olduğu bu kitabı Şehrimizin sağlık sorunlarımızın giderilmesi adına önemli bir rehber olacağını düşünerek, kitapta emeği geçen bütün herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Umarım ki bu kitabımız bölge halkımızın sağlıklı yaşaması adına önemli bir adım oluşturur. Nevşehir Belediyesi olarak sorunsuz ve güzel Nevşehir’de buluşmak üzere, daha nice güzel yayınlara… Saygılarımla … Hasan ÜNVER Belediye Başkanı 3 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 4 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı ÖNSÖZ Kitabın başında Nevşehir ili ve ilçeleri tanıtılmış, yöre ve Türkiye için önemli bir değer olan Kapadokya ve peribacaları ele alınmıştır. Konuların anlaşılabilmesi, için temel jeolojik özellikleriyle birlikte maden kaynakları da sunulmuştur. Jeolojik unsurlarla birlikte, konu, halk sağlığı yönüyle ele alınmıştır. Kitabın ana konusunu, Nevşehir ilinin tıbbi jeolojik unsurları ve bunların halk sağlığıyla ilişkisi oluşturmaktadır. Deprem, heyelan, sel, çığ, kaya düşmesi gibi felaketler hayatımızın birkaç saniyesinde veya bir kaç dakikasında etkili olurken, asbest, eriyonit, silis gibi mineral tozlarının solunum yoluyla alındığında olumsuz etkileri; arsenik, cıva, kurşun, kadmiyum elementleri ile radon gazının zehirleyici özelliği insan sağlığını doğumundan ölüme kadar etkileyen birer doğal afet konumundadır. Ülkemiz coğrafyası ve jeolojik yapısındaki çeşitlilik dikkate alındığında, belli yöre ve bölgelerde, insanların kansere yakalanmaları, genç yaşta dişlerinin lekeli-hareli olması, iskelet yapılarının bozulması, derilerinde fiziksel değişikliklerin ortaya çıkması, boylarının cüce kalması vb. sebeplerle sağlıklarının bozulmasının temel nedenlerinin başında toprak, su ve hava yoluyla yaşamımızı etkileyen element ve mineraller, yani doğal jeolojik unsurlar ve süreçler rol oynamaktadır. Tüm Türkiye’de olduğu gibi Nevşehir yöresinde de jeolojik unsurlardan kaynaklanan ve halk sağlığı için risk oluşturabilecek etkenler bulunmaktadır. Bunlardan, eriyonit minerali ve diğer mineral tozları ve etkisi, yer altı suyunda arsenik, florür sorunu, kil-toprak yeme olayları, Nevşehir ili için önemli halk sağlığı konularını oluşturur. Nevşehir’in Tuzköy Beldesi, Karain ve Sarıhıdır köylerinde yıllardan bu yana eriyonit mineral tozlarından kaynaklanan hastalıklar bilinmekte olup, nedenleri konusunda önlemler alınmaya devam edilmektedir. Yine ildeki yer altı sularındaki arsenik ve florür içeriği bir sağlık sorunu teşkil etmekte olup, çözümler aranmaktadır. Yörede volkanik kayaçların yoğun olarak bulunuyor olması, Türkiye’nin diğer yörelerine göre kayaç, toprak ve sularının bazı minerallerce zenginleşmelerinin kaynağını oluşturmuştur. Bu kitapta sunulan özgün bilgiler, 1982-2012 yılları arasındaki zaman diliminde belli aralıklarla, Nevşehir ili kapsamında yapmış olduğum jeoloji ve tıbbi jeoloji amaçlı inceleme ve araştırma sonuçlarını kapsamaktadır. Derleme olan bilgiler ise kitabın arkasındaki Değinilen Belgeler kısmında belirtilen kaynaklardan yararlanılmıştır. Yararlanılan kaynaklara, metin içinde ve şekil altlarında atıf yapılmıştır. Eserin, ilin eğitim, kültür, turizm ve sanayi vb. yatırımları ile en başta halk sağlığı çalışmalarına katkı koyacağını düşünmekteyim. Kitabı inceleyerek önerilerde bulunan ve önemli katkılar koyan Maden Mühendisi Sayın Mehmet Karadeniz’e (Ankara), basım öncesi ve aşamasında göstermiş olduğu çabaları ve katkıları için emekli Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni Sayın Mustafa Kaya’ya (Ürgüp), basımı gerçekleştiren Nevşehir Belediyesine ve Nevşehir Belediye Başkanı Sayın Hasan Ünver’e, inceleme ve araştırmalarım sırasında hoşgörü ve desteklerini gördüğüm Nevşehir ili halkına teşekkürü bir borç bilirim. Dr. Eşref Atabey Jeoloji Yüksek Mühendisi (Tıbbi Jeolog) 5 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 6 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı İÇİNDEKİLER NEVŞEHİR İLİ TIBBİ JEOLOJİK UNSURLARI VE HALK SAĞLIĞI................................................... GİRİŞ.............................................................................................................................................................................. I.KISIM KAPADOKYA, PERİBACALARI, NEVŞEHİR İLİ VE İLÇELERİ, NEVŞEHİR İLİNİN JEOLOJİSİ, NEVŞEHİR İLİNİN MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI 1.BÖLÜM KAPADOKYA VE PERİBACALARI KAPADOKYA........................................................................................................................................................... PERİBACALARI........................................................................................................................................................ 2.BÖLÜM NEVŞEHİR İLİ VE İLÇELERİ (Tarihi, nüfusu, ulaşım, tarım ve hayvancılık, turizm vd.) NEVŞEHİR İLİ............................................................................................................................................................ Yeri......................................................................................................................................................................... Tarihçesi.............................................................................................................................................................. Ulaşım.................................................................................................................................................................. Nüfusu ................................................................................................................................................................ Fiziki yapısı ........................................................................................................................................................ Ekonomisi........................................................................................................................................................... Sanayi.................................................................................................................................................................... Yer altı kaynakları........................................................................................................................................... Tarım ve hayvancılık..................................................................................................................................... Tarihi eserler ve turistik yerler ................................................................................................................ NEVŞEHİR İLİNİN İLÇELERİ............................................................................................................................... Merkez ilçe......................................................................................................................................................... Acıgöl.................................................................................................................................................................... Avanos.................................................................................................................................................................. Derinkuyu........................................................................................................................................................... Gülşehir............................................................................................................................................................... Hacıbektaş......................................................................................................................................................... Kozaklı.................................................................................................................................................................. Ürgüp.................................................................................................................................................................... 7 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 3. BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNİN JEOLOJİSİ NEVŞEHİR İLİNİN GENEL JEOLOJİ ÖZELLİKLERİ.................................................................................. METAMORFİK KAYAÇLAR...................................................................................................................... PALEOZOYİK YAŞTA OLAN METAMORFİK KAYAÇLAR....................................................... Tamadağ formasyonu.......................................................................................................................... Bozçaldağ Formasyonu....................................................................................................................... PLÜTONİK (MAGMATİK) KAYAÇLAR.............................................................................................. ÜST KRETASE-PALEOSEN YAŞTA OLAN PLÜTONİK (MAGMATİK) KAYAÇLAR....................................................................................................................... Ortaköy Granitoyidi............................................................................................................................. Kızıldağ volkaniti.................................................................................................................................... SEDİMANTER VE VOLKANİK KAYAÇLAR...................................................................................... ALT-ORTA EOSEN YAŞTA OLAN SEDİMANTER KAYAÇLAR............................................... Ayhan formasyonu................................................................................................................................ Altıpınar formasyonu........................................................................................................................... Boztepe üyesi............................................................................................................................................ OLIGOSEN-ALT MİYOSEN YAŞTA OLAN SEDİMANTER KAYAÇLAR............................. Kızılöz formasyonu................................................................................................................................ Tuzla üyesi.................................................................................................................................................. Kesiktepe üyesi........................................................................................................................................ Arafa üyesi.................................................................................................................................................. ÜST MİYOSEN-PLİYOSEN YAŞTA OLAN SEDİMANTER VE VOLKANİK KAYAÇLAR...................................................................................................................... Tuzköy formasyonu (Yüksekli formasyonu)............................................................................ Ürgüp formasyonu................................................................................................................................ Kavak üyesi (Kavak ignimbriti)....................................................................................................... Hatlarpınar üyesi.................................................................................................................................... Zelve İgnimbiriti...................................................................................................................................... Sarımadentepe üyesi (Sarımadentepe İgnimbiriti).............................................................. Mustafapaşa üyesi.................................................................................................................................. Sarıca Volkanitleri (Damsa Bazaltı).............................................................................................. Cemilköy üyesi (Cemilköy İgnimbriti)........................................................................................ Tahar üyesi................................................................................................................................................. Karadağ üyesi............................................................................................................................................ Gördeles İgnimbiriti.............................................................................................................................. Salur üyesi (Aksalur Çakıltaşı üyesi)............................................................................................. Andezitik domlar .................................................................................................................................. Tekkedağ Volkanitleri........................................................................................................................... Erdaşdağ Volkanitleri........................................................................................................................... 8 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Dasitik domlar ........................................................................................................................................ Göztepe Domu ....................................................................................................................................... Hodul Dağı Domu................................................................................................................................. Büyükkaletepe Andeziti (Aşikidağ Domu)............................................................................... Bazaltik Lav akıntıları............................................................................................................................ Çataltepe Volkaniti (Çataltepe Bazaltı)..................................................................................... Topuzdağ Volkaniti (Topuzdağı Bazaltı).................................................................................... Keçikaletepe Bazaltı.............................................................................................................................. ALT PLİYOSEN YAŞTA OLAN VOLKANİK KAYAÇLAR............................................................ Kızılkaya İgnimbiriti ............................................................................................................................. ÜST PLİYOSEN YAŞTA OLAN VOLKANİK KAYAÇLAR............................................................ İncesu üyesi (İncesu İgnimbiriti).................................................................................................... Ağıllı üyesi.................................................................................................................................................. Kışladağ üyesi (Kışladağ Kireçtaşı)................................................................................................ Oyludağ Volkaniti.................................................................................................................................. Kızıldağ Bazaltı (Kızıldağ Lav Akıntısı)........................................................................................ KUVATERNER YAŞTA OLAN KAYAÇLAR........................................................................................ Acıgöl Volkanitleri ................................................................................................................................ Acıgöl Volkanizmasının gelişim evresi........................................................................................ Alt Acıgöl Tüfü (Kumtepe Külü).................................................................................................... Cüruf Konileri (Bazaltik cüruf konileri)...................................................................................... Bazik Lav Akıntıları (Karnıyarıktepe Bazaltı)........................................................................... Boğazköy Obsidiyeni............................................................................................................................ Üst Acıgöl Tüfü (Alaşar tüfü)........................................................................................................... Maar Piroklastikleri Üst Acıgöl Tüfünü Üzerleyen Tefralar............................................. Kaldera sonrası Domlar (Korudağ Andezitik Cam)............................................................ Kızılırmak Çakıltaşı................................................................................................................................ Traverten..................................................................................................................................................... Eski alüvyon............................................................................................................................................... Yamaç molozu ve Güncel alüvyon................................................................................................ 4.BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNİN MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI NEVŞEHİR İLİ MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI......................................................................... MADEN KAYNAKLARI............................................................................................................................... METALİK MADENLER................................................................................................................................. Demir............................................................................................................................................................ Bakır ve kurşun........................................................................................................................................ ENDÜSTRİYEL HAMMADDELER.......................................................................................................... Kükürt........................................................................................................................................................... 9 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Barit................................................................................................................................................................ Kaolen........................................................................................................................................................... Kil.................................................................................................................................................................... Kaya tuzu.................................................................................................................................................... Perlit............................................................................................................................................................... Ponza............................................................................................................................................................. Zeolit............................................................................................................................................................. Diyatomit.................................................................................................................................................... Doğal taşlar.................................................................................................................................................................. Kum-çakıl.................................................................................................................................................... ENERJİ KAYNAKLARI................................................................................................................................... Linyit kömürü........................................................................................................................................... Hidroelektrik (HES) santraları......................................................................................................... II. KISIM NEVŞEHİR İLİ TIBBİ JEOLOJİK UNSURLARI VE HALK SAĞLIĞI 1.BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNDE DOĞAL AFETLER VE RİSKLER NEVŞEHİR İLİNİN DEPREMSELLİĞİ.............................................................................................................. 2. BÖLÜM ERİYONİT VE DİĞER MİNERAL TOZLARI VE HALK SAĞLIĞI ERİYONİT MİNERAL TOZLARI VE İNSAN SAĞLIĞI................................................................... Zeolit grubu minerallerinin tanımı ve sınıflaması................................................................ Zeolit minerallerinin kimyası........................................................................................................... Zeolit minerallerinin oluşum ortamları..................................................................................... Zeolit minerallerinin kullanım alanları....................................................................................... ERİYONİT MİNERALİ .................................................................................................................................. Fiziksel Özellikleri................................................................................................................................... Kimyasal Özellikleri............................................................................................................................... Eriyonit mineralinin oluşumu.......................................................................................................... NEVŞEHİR YÖRESİNDE ERİYONİT MİNERALİ İÇEREN VOLKANİK TÜF KAYALARININ DAĞILIMI............................................................................................................... TUZKÖY BELDESİ ERİYONİT MİNERAL TOZU MARUZİYETİ VE YENİ YERLEŞİM ALANI............................................................................................................................... KARAİN KÖYÜ ERİYONİT MİNERAL TOZU MARUZİYETİ VE YENİ YERLEŞİM ALANI............................................................................................................................... SARIHIDIR KÖYÜ ERİYONİT MİNERAL TOZU MARUZİYETİ ............................................. 10 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı ERİYONİT MİNERALİ İÇEREN DİĞER VOLKANİK TÜF KAYALARININ BULUNDUĞU YÖRELER.......................................................................................... Şahinefendi köyü ve Cemilköy........................................................................................................ Karlık ve Yeşilöz köyleri....................................................................................................................... Boyalı köyü................................................................................................................................................. Karacaören, Ulaşlı ve Çökek köyleri ............................................................................................ Zelve vadisi................................................................................................................................................. Çavuşini köyü .......................................................................................................................................... Sulusaray ve Nar Beldeleri................................................................................................................. Özkonak ve Göynük Beldeleri......................................................................................................... Abuuşağı, Fakıuşağı, Hacıhalilli, Hamzalı ve Emmiler köyleri......................................... Şahinli, Küçükkayapa ve Sığırlı köyleri........................................................................................ Gülpınar köyü........................................................................................................................................... Ürgüp ilçesi ve Mustafapaşa Beldesi............................................................................................ NEVŞEHİR YÖRESİ ERİYONİT MİNERALİ İÇEREN VOLKANİK TÜF KAYALARININ JEOLOJİK EVRİMİ............................................................................................... ERİYONİT MİNERALİNİN SAĞLIĞA ETKİLERİ............................................................................... ERİYONİT MİNERAL TOZUNA BAĞLI HASTALIKLAR............................................................. Beniğn hastalıklar................................................................................................................................... Malign hastalıklar................................................................................................................................... ERİYONİT MİNERAL TOZU MARUZİYETİ İLE İLGİLİ EPİDEMİYOLOJİK ÇALIŞMALAR........................................................................................................... ERİYONİT MARUZİYETİNE KARŞI ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER............................ Genel olarak eriyonitli alanlarda alınması gerekli önlemler............................................ Tuzköy Beldesi eski yerleşim alanında alınması gerekli önlemler................................. Karain köyü eski yerleşim alanında alınması gerekli önlemler....................................... Sarıhıdır köyü eski ve yeni yerleşim alanında alınması gerekli önlemler .................................................................................................................. NEVŞEHİR İLİ DİĞER MİNERAL TOZLARI VE ETKİLERİ........................................................... PONZA................................................................................................................................................................ Ponzanın kullanım alanları ve sağlığa etkisi............................................................................. PERLİT.................................................................................................................................................................. Perlitin kullanımı ve sağlığa etkisi.................................................................................................. DİYATOMİT...................................................................................................................................................... Kullanımı ve sağlığa etkisi.................................................................................................................. KUVARS TOZU-SİLİKOZİSE KARŞI ALINACAK ÖNLEMLER................................................. 11 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 3. BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYU KALİTESİ VE HALK SAĞLIĞI İÇME SUYU KALİTESİ ........................................................................................................................................ NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYU KALİTESİ.................................................................................................. Nevşehir merkez ilçesi................................................................................................................................. Avanos ilçesi...................................................................................................................................................... Özkonak Beldesi...................................................................................................................................... Derinkuyu ilçesi............................................................................................................................................... Gülşehir ilçesi................................................................................................................................................... Gümüşkent................................................................................................................................................ Tuzköy Beldesi.......................................................................................................................................... Hacıbektaş ilçesi.............................................................................................................................................. Karaburna Beldesi.................................................................................................................................. Killik köyü .................................................................................................................................................. Kozaklı ilçesi...................................................................................................................................................... Karahasanlı beldesi ............................................................................................................................... Ürgüp ilçesi........................................................................................................................................................ Çökek köyü................................................................................................................................................ Karain köyü................................................................................................................................................ Sarıhıdır köyü........................................................................................................................................... İçmesularının halk sağlığı yönünden değerlendirilmesi............................................................ Kızılırmak Nehri suyunun özellikleri.................................................................................................... 4. BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYUNDA ARSENİK VE HALK SAĞLIĞI NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYUNDA ARSENİK....................................................................................... Arsenik tanımı ve özellikleri..................................................................................................................... SUDA ARSENİĞİN KAYNAĞI.......................................................................................................................... Arseniğin antropojenik kaynakları........................................................................................................ Jeotermal (sıcak su) kaynaklar................................................................................................................ Gübreleme......................................................................................................................................................... Arsenikçe zengin yer altı sularını barındıran jeolojik ortamlar (hazne kayalar)................................................................................................................................................ ARSENİĞİN SAĞLIĞA ETKİLERİ.................................................................................................................... NEVŞEHİR İLİ İÇME SUYUNDAKİ ARSENİĞİN KAYNAKLARI..................................................... Arsenik bulunduran kaya türleri............................................................................................................ Nevşehir yerleşim yerlerinin içme sularındaki arsenik düzeyleri.......................................... Nevşehir ili arsenikli su içilmesinden kaynaklanan sağlık sorunları.................................... ARSENİKLE İLGİLİ ÖNERİLER.......................................................................................................................... 12 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Yüksek oranda arsenikli yer altı sularının iyileştirilmesi............................................................ Arsenik içeren suların arıtılması teknolojileri................................................................................. Arsenik arıtması için çalışma yapılan yerler..................................................................................... 5. BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYUNDA FLORÜR VE HALK SAĞLIĞI İÇME SUYUNDA FLORÜR................................................................................................................................ Flor’un tanımı ve özellikleri...................................................................................................................... Flüorit minerali kullanımı ......................................................................................................................... İçme suyunda florür ve sağlığa etkileri............................................................................................... Türkiye’de içme suyunda florür bulunan yerler............................................................................. NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SULARINDA FLORÜR KONSANTRASYONLARI............................ Florürlü içme sularının iyileştirilmesi ve önlemler.......................................................................................... İçme suyunda florun giderilmesi teknikleri..................................................................................... 6. BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNİN JEOTERMAL (SICAK SU) VE MADENSUYU KAYNAKLARI VE HALK SAĞLIĞI NEVŞEHİR İLİ JEOTERMAL (SICAK SULARI-TERMAL) KAYNAKLARI VE SAĞLIK................................................................................................................................................................. NEVŞEHİR İLİNİN JEOTERMAL KAYNAKLARI...................................................................................... Kozaklı kaplıcası.............................................................................................................................................. Yararlanma şekilleri............................................................................................................................... Radon kaplıcaları ve içmeleri................................................................................................................... Acıgöl ilçesi Karacaören Ilıcası................................................................................................................ Nar Ilısu................................................................................................................................................................ Cemilköy Ilıcasu pınarı................................................................................................................................ NEVŞEHİR İLİNİN MADENSUYU KAYNAKLARI VE HALK SAĞLIĞI........................................ Tepeköy madensuyu..................................................................................................................................... Ağıllı madensuyu............................................................................................................................................ Combuzbaşı (İkibinevler) madensuyu............................................................................................... Fokurdak madensuyu.................................................................................................................................. Sulusaray Sarıdere madensuyu............................................................................................................... Çayağıl (Karakaya) madensuyu.............................................................................................................. Kayaharman Bağları madensuyu........................................................................................................... Ballıca madensuyu......................................................................................................................................... Sevincili madensuyu..................................................................................................................................... Gölbağları madensuyu................................................................................................................................ Gümüşkent (Salanda) madensuyu....................................................................................................... Ulaşlı madensuyu........................................................................................................................................... Üzengiçayırı madensuyu............................................................................................................................ 13 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 7. BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNDE KİL VE TOPRAK YEME ALIŞKANLIĞI (JEOFAJİA)PEKMEZ TOPRAĞI VE HALK SAĞLIĞI KİL VE TOPRAK YEME ALIŞKANLIĞI (JEOFAJİA)-PEKMEZ TOPRAĞI .................................. İnsanlarda demir eksikliği.......................................................................................................................... İnsanlarda çinko eksikliği .......................................................................................................................... Kil ve toprak yeme alışkanlığı (jeofajia-pika).................................................................................. Çocuklarda toprak yeme olayı................................................................................................................ Kil ve toprak yemenin yaratabileceği sorunlar.............................................................................. İnsanlarda kil ve toprak yeme alışkanlığının (jeofajia-pika) nedenleri............................. NEVŞEHİR İLİNDE KİL VE TOPRAK YEME ALIŞKANLIĞI................................................................ Topraktaki organizmalar ve sağlık ....................................................................................................... PEKMEZ VE PEKMEZ TOPRAĞI............................................................................................................ Pekmez toprağı ve sağlık............................................................................................................................ Öneriler............................................................................................................................................................... 8. BÖLÜM AĞIR METAL KİRLİLİĞİ VE SAĞLIK AĞIR METALLER (ELEMENTLER)................................................................................................................. Ağır metallerin topraktaki kökeni ve dağılımı................................................................................ Gübreden gelen ağır metal kirliliği....................................................................................................... Araçlardan gelen kirlilik.............................................................................................................................. Çöp atıkları........................................................................................................................................................ Zirai ilaçlama (ot, böcek ve mantar öldürücüler)........................................................................ NEVŞEHİR İLİNDE BAZI YERLERE AİT TOPRAK VE SEDİMANLARIN AĞIR METAL DEĞERLERİ.................................................................................................................................. NEVŞEHİR İLİ KATI ATIK ALANLARI.......................................................................................................... 9. BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNDE DOĞAL RADYASYON KAYNAKLARI VE HALK SAĞLIĞI RADYASYON VE RADYOAKTİVİTE............................................................................................................ Yerkabuğu kaynaklı doğal radyasyon.................................................................................................. NEVŞEHİR İLİNİN DOĞAL RADYASYON KAYNAKLARI................................................................ YÜKSEK GERİLİM HATLARI............................................................................................................................. 10. BÖLÜM KÖMÜR VE HALK SAĞLIĞI KÖMÜR ...................................................................................................................................................................... Kömürdeki iz elementler ve sağlık................................................................................................................ Kömür tozunun sağlığa etkileri (kömür pnömokonyozu)...................................................... 14 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Balkan Endemik Nefropatisi (BEN)....................................................................................................... NEVŞEHİR İLİNİN KÖMÜR OLUŞUMLARI VE HALK SAĞLIĞI......................................................................... Önlemler............................................................................................................................................................. 11. BÖLÜM TUZKÖY TUZ MAĞARASI VE SAĞLIK TUZ .............................................................................................................................................................................. Tuzun kaynakları............................................................................................................................................. Sodyum klorür (NaCl)................................................................................................................................. Tuzun kullanımı ............................................................................................................................................. Sofralık tuz çeşitleri....................................................................................................................................... Kayatuzu............................................................................................................................................................. TUZUN SAĞLIĞA ETKİLERİ............................................................................................................................. TUZ MAĞARASI VE SAĞLIK........................................................................................................................... Duzlak tuzla tedavi merkezi..................................................................................................................... Piestany–Slovakya Tuz Mağarası .......................................................................................................... Lut Gölü Tuz Mağarası................................................................................................................................ TUZKÖY TUZ MAĞARASI İÇİN YAPILMASI GEREKLİ ÇALIŞMALAR.................................... 12. BÖLÜM JEOLOJİK UNSURLAR-RİSKLER VE ÖNLEMLER JEOLOJİK UNSURLAR-RİSKLER ..................................................................................................................... Arazi kullanımı planlaması ve iskan alanlarında tıbbi jeolojinin önemi........................... Tıbbi Jeoloji ve turizm................................................................................................................................. YASA VE YÖNETMELİKLERLE, YERLEŞİM YERİ SEÇİMİNDE TIBBİ JEOLOJİ UYGULAMALARI VE ÖNERİLER................................................................................... Sağlık Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler.............................................................................................. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler................................................................ Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler..................................................... Türkiye Atom Enerjisi Kurumu kaynaklı düzenlemeler............................................................. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler............................................... Tarım Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler.............................................................................................. GENEL ÖNERİLER.................................................................................................................................................. DEĞİNİLEN BELGELER......................................................................................................................................... SÖZLÜK...................................................................................................................................................................... KISALTMALAR........................................................................................................................................................ 15 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 16 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı I. KISIM KAPADOKYA VE PERİBACALARI-NEVŞEHİR İLİ VE İLÇELERİ-NEVŞEHİR İLİNİN JEOLOJİSİ-NEVŞEHİR İLİNİN MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI 17 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 18 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 1. BÖLÜM KAPADOKYA VE PERİBACALARI 19 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı KAPADOKYA İnsanoğlu, Kapadokya’nın doğal güzelliğiyle karşılaşarak, onu bir doğa mucizesi olmaktan çıkartıp, tarihe maletmiştir. Amasya’lı coğrafyacı ve seyyah Strabon’un 17 kitaplık ‘’Geographica’’ adlı eserinde (Anadolu XII, XIII, XIV) Kapadokya Bölgesinin sınırlarını ‘’kuzeyde Doğu Karadeniz kıyıları, doğuda Malatya, batıda Aksaray ve güneyde de Toros dağlarına kadar uzanan alan olarak belirlemiştir. Bölgenin boyutları Karadenizden Toroslara kadar 550 km batı komşuları Likonya ve Frigya’dan Fırat nehrine kadar da yine 550 km’dir’’ diyerek açıklanmıştır (Şekil 1). Kapadokya, kendine özgü jeolojik yapısı ile tarihsel değerlerin iç içe bulunduğu doğal bir açık hava müzesi olarak tanımlanabilir. Tarihsel açıdan ele alındığında Kapadokya, Niğde-Nevşehir-Kayseri-Kırşehir illerinin sınırları dışına uzanmasına karşılık (Şekil 1), doğal bir sınır çizmek gerektiğinde jeolojik ve jeomorfolojik yapı ile tarihsel kültür arasındaki ilişkiler göz önüne alınarak Aksaray-Niğde çizgisi doğusunda kalan, kuzeyde Kırşehir, doğuda ise Kayseri’ye kadar uzanan bir bölge olarak tanımlanabilir. Daha dar bir alan olan kayalık Kapadokya bölgesi Uçhisar, Ürgüp, Avanos, Göreme, Derinkuyu, Kaymaklı, Ihlara ve çevresinden ibarettir. Bu tanımlamadaki ölçüt Kapadokya’nın simgesi haline gelmiş olan peribacalarının geliştiği, yer altı yerleşim merkezleri ile kaya kiliselerinin bulunduğu Neojen-Kuvaterner yaşlı volkanosedimanter kayaların yayılım alanıdır (Atabey, 2004a). Şekil-1. Kapadokya haritası (Atabey, 2004a) 20 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Kapadokya kelimesi, Pers dilinde Eşkin Atlar Ülkesi anlamına gelen “Katpatuka” sözcüğünden kaynaklanır. Çok büyük bir alana yayılmakla birlikte esas bölümünü Kayseri de içinde olmak üzere güney bölgesi oluşturur. Kuzeydeki bölümüne ise Pontit Kapadokyası (Pontus) adı verilmiştir. Bölgenin en önemli yükseltisi Strabon’un deyimiyle “tepesinde hiçbir zaman kar eksik olmayan dağların en yükseği” Erciyes (Argoios). En önemli kenti önceleri “Mazaka” adını taşıyan Kaisareia’dır (Kayseri) idi. Kapadokyanın başkenti olarak bilinen bu kent, M.Ö. 1. yüzyılda Roma İmparatoru Angustus adına bu ismi almıştır. Kapadokya’nın doğu sınırındaki en önemli merkezi ise Melitene (Malatya) idi. Bölgenin güneydeki en önemli kenti ise Tyana (bugünkü Uluborlu köyü) olup, Bor’un güneyinde inşa edilmiştir. Tarih öncesi dönemlerden başlayarak yerleşmelere sahne olan Kapadokya, Anadolu’nun en eski yazılı belgelerinin bulunduğu bölgedir. Kayseri yakınındaki Kültepe’de M.Ö. 2000 yıllarında büyük bir ticaret merkezi kurulmuştur. Bu kentte Mezopotamya’dan göç etmiş olan Asurlu tüccarlar da yer almıştır. Anadolu, yazılı tarih dönemine bu tüccarların getirdikleri çivi yazılı belgeler sayesinde girmiştir. Hitit Devleti’nin kuruluşundan sonra tüm Kapadokya bu devletin egemenliğini tanımıştır. Bu imparatorluğun yıkılışından sonra bölgeye Tabal Devleti, daha sonra da Frigler egemen olmuşlardır. Bölge bu devletlerin yıkılmalarından sonra M.Ö. 590 yılında Med, M.Ö. 547-333 arasında ise Pers İmparatorluğu’na bağlanmıştır. Pers egemenliği döneminde Katgutuka adı altında satraplık haline dönüştürülmüştür (Atabey, 2004a). M.Ö. 333 yılında Makedonya kralı Büyük İskender Kapadokya’yı zaptetmiştir. M.Ö. 323’te onun ölümünden sonra, generallerinden Makedonyalı Perdikkas’ın eline geçen Kapadokya M.Ö. 301-280 yılları arasında Selevkos krallığına bağlanmıştır. M.Ö. 280 yılında Selevkos’un ölümü üzerine bağımsızlığını kazanmış ve ilk kral olan Ariarathes (M.Ö. 255-220) döneminde görkemli devrini yaşamıştır. Daha sonra aynı hanedandan çeşitli krallar zamanında giderek güçsüzleşmiş ve Pontus krallığı ile Roma imparatorluğu arasında sürekli olarak çekişme konusu olmuştur. M.Ö. 63 yıllarında Roma egemenliğine girerek bu imparatorluğun ikiye ayrıldığı M.S. 395 yılına kadar Romalıların idaresinde kalmıştır. Bu tarihten sonra Bizans İmparatorluğu sınırları içine girmiş ve M.S. 1072 yılında ise Selçuklular tarafından alınan, Kapadokya, M.S. 1339 yılında da Yıldırım Bayezid tarafından Osmanlı İmparatorluğuna katılmıştır. Timur’un Anadolu’ya istilası esnasında yöre 1405 yılına kadar Timur’un elinde kalmış ve daha sonra Karamanoğulları’nın eline geçmiştir. 1466’da ise Karamanoğulları imparatorluğa bağlanarak Osmanlı topraklarına katılmıştır. Kapadokya bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti kuruluncaya kadar Osmanlı İmparatorluğunun bir bölgesi olmuştur. Kapadokya alanı Hasandağı, Melendiz dağı ve Erciyes dağı gibi üç büyük yanardağın milyonlarca yıl devam eden püskürmeleriyle oluşan kalın bir volkanik örtüyle kaplanmıştır. Başlangıçta bu üç büyük püskürme merkezinden bol miktarda çıkan çoğunlukla andezitik ve bazaltik türde lavlar ve aglomeralar üst üste yığılarak birikmişler ve 3917 m yükseklikteki Erciyes Dağı’nı, 3266 m yükseklikteki Hasan Dağı’nı ve 2963 m yükseklikteki Melendiz Dağı’nı meydana getirmişlerdir. Lavlarda K/ 21 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Ar yöntemi ile yapılan radyometrik yaş tayinlerine göre Hasan Dağı’nda ilk volkanik etkinlik yaklaşık 13,5 milyon yıl önce başlamış ve 6 milyon yıl devam etmiştir (Atabey, 2004a). Melendiz Dağı ve Erciyes Dağı’nda ise ilk volkanik etkinlik 7 milyon yıl önce başlamış ve 2 milyon yıl devam etmiştir. Daha sonra her üç püskürme merkezinde de volkanizma bir süre yavaşlamış, yaklaşık 5 milyon yıl önce ise yeniden şiddetlenmiş ve bu kez ikinci volkanik evre ile kül, tüf, ignimbrit ve pomza gibi küçük taneli volkanik ürünler şiddetli patlamalarla havadan çok uzak mesafelere (100 km’ye kadar) saçılarak çevreye yayılmışlar ve Nevşehir-Ürgüp dolaylarında yaklaşık 300 km2’lik bir alanda o devirde mevcut olan yersel göllerde, vadilerde yığışarak birikmişlerdir. Hasan Dağı ve Erciyes Dağı’nda volkanik etkinlik daha sonra küçük çapta püskürmelerle zamanımızdan yaklaşık 2000 yıl öncesine kadar devam etmiş olup, günümüzde ise sadece sıcak su ve volkanik gaz çıkışları devam etmektedir (Atabey, 2004a). Kapadokya yöresinde yığışan ve kalınlığı yer yer 100 m’yi aşan volkanik plato Kuvaterner’deki aşınımla yarılmış ve söz konusu plato masa şekilli tepeler ile bunlar arasında yer alan kanyon benzeri vadilere dönüşmüştür. Plato ve vadi yamaçlarında tüf, tüfit, ignimbiritik tüf, lahar, kil ve marn ardalanmasının yüzeylediği bölümlerde seçici aşınımın eseri olarak Kapadokya’ya özgü topoğrafya ve peribacaları gelişmiştir (Şekil 2). Peribacaları, işlemesi kolay yumuşak tüflerden meydana geldiklerinden, eski çağlardaki insanlar tarafından oyularak 2-3 katlı konutlara dönüştürülmüş ve uzun zaman kullanılmışlardır (Atabey, 2004a). Özellikle M.S. 7. yüzyıldan itibaren Anadolu’ya egemen olan Bizans İmparatorluğuna yapılan Arap saldırıları ve imparatorluğun din üzerinde işkenceye varan baskıları yüzünden Hristiyanlar bu bölgeye göç etmişlerdir. Peribacalarını ve diğer tüf ve ignimbrit kütlelerini oyarak saklanmış, yeni bir yerleşme biçimi geliştirmiş ve yer altında bile korunaklı kentler yapmışlardır (Şekil 3). Yer altı kentleri Kaymaklı, Derinkuyu ve Özkonak civarında yer alırlar. Hristiyanlar tüfleri oyarak manastır, kilise ve evler de yapmışlardır (Milliyet, 1983). Tapınakların duvarları ve tavanları dinsel resimlerle süslüdür. Günümüzde bile konut olarak kullanılmaktadır. 22 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 2- A, B-Kapadokya yöresinin jeomorfolojik yapısı (B- http://www.nevsehirlilerseyahat.com.tr). 23 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 3- A, B-Tüf kayaları oyularak yapılmış olan eski yerleşim mekanları. 24 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı PERİBACALARI Peribacaları, farklı dirençteki kaya topluluklarının oluşturduğu ardalanmalı yapılar üzerinde yüzey sularının seçici aşındırmasıyla oluşmuş koni şekilli jeomorfolojik oluşumlardır (Şekil 4). Bunlar koni şekilli bir gövde ile çoğunlukla bunun tepe kısmında yer alan bir bloğun oluşturduğu takke olmak üzere iki kısımdan ibarettir. Kapadokya yöresinde peribacaları Ürgüp-Avanos-Uçhisar arası, Darsa çayı vadisi, Gülşehir yöresi ve Ihlara vadisinde yoğun olarak izlenir. Bu alanlardaki peribacaları tüf, tüfit, ignimbirit, ignimbritik tüf, lahar, kil ve marn ardalanmasından oluşan Neojen yaşlı (günümüzden 23-2,5 milyon yıl öncesi yaş aralığı) volkanosedimanter kayaların yüzeylediği alanlarda gelişmiştir. Sayılan bu kaya topluluğunun düzenli bir ardalanma yapısı olup, peribacası oluşumu bu ardalanmalı yapıya bağlı olarak gelişmektedir (Atabey, 2004a). Yöredeki peribacaları söz konusu kaya topluluklarının Pleyistosen sonrasıGünümüz (0,011 milyon yıl öncesinden günümüze kadar olan yaş aralığı) zaman aralığında aşınması ile şekillenmiştir. Vadi yamaçları ile plato eteklerinde etkin olan seçici aşınma söz konusu kaya topluluğu içerisindeki laharitik ve ignimbiritik seviyelerin koruyucu etkisine bağlı olarak bunların altındaki tüf, tüfit, kil marn gibi kısımlar aşınımdan kurtulmakta ve koni veya piramit şekilli oluşumlar ortaya çıkmaktadır. Bu oluşumlar yöre halkı tarafından güzel bir benzetme ile peribacası olarak adlandırılmıştır. Bir peribacasının oluşabilmesi için alttaki tabakalara oranla aşınıma karşı daha dayanımlı bir takke kayaca gereksinim vardır (Şekil 5). Yörede bu takke kayaçları ignimbirit ve ignimbritik tüfler ve laharitik seviyelerdir (Atabey, 2004a; Sayın, 2008). Aşınıma karşı daha az dayanımlı olan tüf, tüfit, volkan külü, kil, marnlar ise peribacalarının gövde kısımlarını meydana getirmektedir. Peribacalarının şekilleri üzerinde kayaç türü, tabaka eğimi, tabaka kalınlığı, çimentolanma derecesi, eklem sistemleri, petrografik ve kimyasal yapı gibi jeolojik özellikler ile şekillendirme süreçleri, jeomorfolojik konum, yamaç eğimi, tabaka dalım ile yamaç eğimi arasındaki açı, şekillenme döngüsü içerisindeki yeri, oksidasyon, yerel klimatik şartlar gibi jeomorfolojik özellikler etkili olmaktadır. Bu özellikler lokaliteye göre farklılıklar gösterdiğinden Kapadokya’nın değişik bölümlerinde farklı yoğunlukta, değişik geometrili ve farklı yükseklikte peribacası gelişimi gözlenmektedir (Atabey, 2004a). 25 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 4- Peribacası. 26 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 5- Peribacaları (resimler: Eşref Atabey, alttaki resim: http://www.nevsehirlilerseyahat.com.tr). 27 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Peribacalarını şekillendiren süreçler güncel olarak devam etmektedir. Şekillenme döngüsü içerisinde bir taraftan yeni peribacaları oluşurken diğer taraftan yıkılma ve bozulmalar sürmektedir. Bu doğal döngü günümüzde insan etkileri ile hızlı bir şekilde yıkılma ve bozulmalar lehine değişmektedir. Jeolojik zaman içerisinde peribacaları çok kısa süreli oluşuklar olmasına karşılık insan yaşamı açısından çok uzun bir dönemi kapsar gibi görünmekte ve bu nedenle, sözü edilen doğal döngü içerisinde insanın yapmış olduğu olumsuz etki ilk bakışta fark edilememektedir. Kapadokya’daki peribacalarının ihtiyarlık dönemini yaşadığı, oluşum sürecinin yavaşladığı görülür. Kapadokya’da yer alan tarihi kiliseler ve yerleşim alanları genellikle vadi içleri ve plato yamaçlarında açılmıştır. Kaya türü özelliği nedeniyle çok hızlı bir eğimli yamaçların geliştiği yörede, bu alanlarda yer alan kiliseler de olumsuz yönde etkilenmekte, yamaç duyarlılığının bozulması nedeniyle yıkımlar önlenemez duruma gelmektedir. Peribacaları yörenin en önemli jeolojik miras (milyonlarca yıl öncesi jeolojik zamandan günümüze kadar korunmuş olan kendine has özellikleri ve görsel olan jeolojik oluşumlar) yapılarını oluşturur (Atabey, 2004a). Kapadokya için “Büyüleyici havası ve sessiz vadileri, insanın nefesini kesecek güzelliği ve kayalara oyulmuş yer altı şehirleriyle dünyada nadir rastlanan bir yer” denmiştir (Anonim). 28 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 2.BÖLÜM NEVŞEHİR İLİ VE İLÇELERİ (Tarihi, nüfusu, ulaşım, tarım ve hayvancılık, turizm vd.) 29 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 30 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı NEVŞEHİR İLİ Yeri Nevşehir, Türkiye’de İç Anadolu Bölgesinin Orta Kızılırmak bölümünde kalan Kapadokya bölgesinde bir ildir. İlin sınırları 38° 12’ ve 39° 20’ kuzey enlemleriyle 34° 11’ ve 35° 06’ doğu boylamları arasında yer alır. Doğudan Kayseri, kuzey ve kuzeybatıdan Kırşehir, güneyden Niğde, batıdan Aksaray, kuzeydoğudan Yozgat illeriyle çevrilidir (Şekil 6). Nevşehir’in; Alanı: 8,434 km² Zaman dilimi: Doğu Avrupa Zaman Dilimi (DAZD) (+2) İl alan kodu: 384 İl plaka kodu: 50 Website: nevsehir.gov.tr Şekil 6- Nevşehir ve komşu iller (Atlas, 2011). 31 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Tarihçesi Kent, Orta Çağ ve Yeni Çağ’da, Seandos, Nissa ve Muşkara adıyla anılmıştır. Anadolu, Büyük Selçuklu Devleti’nin elindeyken eski adı Nissa’nın yerinde Muşkara adında bir köy varmış. Muşkara sağlam yapılı anlamındadır. 18 evlik küçük bir köy olan Muşkara, Ürgüp’e bağlıymış. Tarihçi Charles Texier’e göre, 12. yüzyıl sonlarına doğru, yani Selçuklular zamanında, Nissa şehri halkı yavaş yavaş şehirden ayrılarak, başka bir yere göç etmişler. Çevre ile ilgili bilgi veren tarihçiler, bu yeni göç yerinin Muşkara olduğunu belirtmektedirler. Osmanlılar döneminde ise Muşkara yerine Nevşehir kullanılmaya başlanmıştır. IV. Mehmet’in oğlu Şehzade III. Ahmet’in sır katibi, Muşkaralı İbrahim, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa olarak sadrazamlığa getirildiğinde, doğduğu kent olan Muşkara’da büyük bayındırlık hareketine girişmiştir. İmaretler, camiler, medreseler, hamam ve çeşmeler yaptırmıştır. Muşkara adını değiştirerek, kente Yenişehir anlamına gelen Nevşehir adını vermiştir (http://tr.wikipedia.org/wiki/ Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Nevşehir, Muşkara adlı bir köy iken, adını Farsça “yeni” anlamına gelen nev’den alarak üretilmiştir. Nevşehir, 6429 sayılı yasa ile 20 Temmuz 1954 tarihinde il haline getirilmiştir. Kırşehir ve Kırşehir’e bağlı Mucur, Avanos, Hacıbektaş (1945’te ilçe olmuştur), Kayseri’ye bağlı Ürgüp (1935’te ilçe olmuştur), Niğde’ye bağlı Arapsun (1948’de Gülşehir adını almıştır) Nevşehir’in ilçeleri haline getirilmiştir. Kozaklı ve Hamamorta köyleri Avanos’a bağlı birer köy iken birleştirilerek 1954’te Kozaklı adıyla ilçe olarak Nevşehir’e bağlanmıştır. Kırşehir 1957’de tekrar il yapılmış ve Mucur ilçesi ile birlikte Nevşehir’den ayrılmıştır. Daha önceleri Melegübü ismi ile anılan bir bucak merkezi olan Derinkuyu 1 Nisan 1960’ta ilçe durumuna getirilmiş, Acıgöl kasabası ise 4 Temmuz 1987’de ilçe olmuştur (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Ulaşım Nevşehir’in Ankara’ya uzaklığı 275 km’dir. Ankara’dan Nevşehir’e, AnkaraŞereflikoçhisar-Aksaray-Nevşehir karayolu ya da Ankara - Kırıkkale - Kırşehir Hacıbektaş - Nevşehir karayolu izlenerek iki şekilde gidilebilir (Şekil 7). Gülşehir ilçesi Tuzköy Beldesinde bulunan Kapadokya Havaalanına uçak seferleri yapılmaktadır (Şekil 8). Ankara-Kayseri demiryolu hattı Nevşehir’in Kozaklı ve Kanlıca istasyonlarına uğramaktadır. Karayolu bakımından her tarafa bağlanır. Ankara-Kayseri karayolu Nevşehir ilinin ortasında doğu-batı yönünde kat eder. Nevşehir’den Konya’ya, NiğdeAdana yönüne, Kırşehir-Ankara yönüne giden karayolu vardır. 32 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 7- Nevşehir bulduru haritası. Şekil 8- Tuzköy’de (Gülşehir) bulunan Kapadokya Havaalanı. 33 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Nüfusu ve eğitim Nevşehir’in; Nüfusu: 283,247 Nüfus yoğunluğu: 52/km² Kırsal kesim nüfusu: 125,785 (%56) (Şekil 9A). Şehir nüfusu: 157,462 (%44). Nevşehir’de okuma oranı %95’in üzerindedir. İlde 17 Mayıs 2007 yılında Nevşehir Üniversitesi kurulmuştur (Şekil 9B). A B Şekil 9- A-Nevşehir ili şehir ve köy nüfusu oranı, B- Nevşehir Üniversitesi. Fiziki yapısı Nevşehir, İç Anadolu’nun güneydoğu volkanik sahası içerisinde Erciyes Dağı, Hasan Dağı ve Melendiz Dağları’ndan çıkan kül ve lavların birikimiyle oluşmuş geniş bir platonun batı yamaçlarında kurulmuştur. Nevşehir il topraklarını Kızılırmak Vadisi ikiye böler. Dağlar daha çok kuzey ve güneyde bulunur. İlin % 20’si ovalardan, % 18’i dağlardan ve % 57’si platolardan ibarettir. Toprak hafif dalgalı bir yayla ve bozkır halindedir (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Başlıca dağları Erdaş Dağı (1982 m), Hodul Dağı (1949 m), Kızıldağ (1768 m), Oylu Dağı (1622 m) ve Kemil Dağı’dır (1530 m). genellikle bitki örtüsü bakımından yoksun olan platoların çoğu Kızılırmak Platosu ismiyle anılır ve basamak basamak 1500 m’ye kadar yükselir. Kızılırmak Vadisinin genişlemesiyle küçük, fakat verimli ovalar gelişmiştir. Yörede sanayi ve yumru bitkileri yetişir. Nevşehir’in en büyük ovası Derinkuyu Ovasıdır. 20 km uzunluğunda olup, en geniş yeri 16 km’dir. Bu ovanın bir kısmında sulu tarım yapılır. Kızılırmak Nehri Nevşehir ili sınırları içinden geçer. Bu nehir Avanos ilçesi Bozca köyü yakınında Nevşehir ili sınırları içine girip, il topraklarını ikiye bölerek batıya doğru ilerler ve Gülşehir ilçesi Yamalı köyü sınırlarından ili terk eder. Nehir yatağı Avanos ve Gülşehir kısmında genişler. Kızılırmak Nehri’ne karışan birçok dere vardır. Başlıcaları, Damsa Çayı ve Acıgöl Deresidir. Bu iki akarsu üzerinde sulama amaçlı küçük barajlar vardır. 34 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Nevşehir ilinde kara iklimi hüküm sürer. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar soğuk geçer. Yılın 70 gününde sıcaklık 0 (sıfır) °C’ın altında ve 20 gün +30°C’ın üstünde seyreder. Yıllık yağış miktarı ortalama 388-353 mm arasındadır. Kızılırmak vadisinden uzaklaşıldıkça soğuk artar. Tüm yıl içinde sıcaklık -28°C ile +40°C arasında seyreder. Nevşehir ili bitki örtüsü bakımından çok zayıftır. Orman ve fundalıklar yok denecek kadar azdır. Ovalar bozkır (step) görünümündedir. Kızılırmak Vadisinde söğüt, kavak ve selvi ağaçları ile Oylu Dağında cılız meşeliklere rastlanır. Çayır ve mer’alar % 28 ve ekili ve dikili alanlar % 69’dur. Haziran başından itibaren yeşillik kaybolur, yerini sarı bir örtüye terk eder. Ekonomisi Nevşehir ilinin ekonomisi geniş ölçüde tarıma dayanır. Çalışan nüfusun % 75’i tarım sektöründedir. Turizm sektörü son yıllarda hızla gelişmektedir. Peribacaları ve kayalara oyulmuş kiliseler Avrupalı turistlerin gezdikleri yerlerden biridir. Sanayi Nevşehir’de sanayi yeni gelişmektedir. On kişi ve daha fazla işçi çalıştıran sanayi işyeri sayısı 100 civarındadır. İmalat sanayi daha az gelişmiştir. Başlıca fabrikaları Sümerbank Dokuma Fabrikası, Örgü Örme ve Giyim Sanayi A.Ş.’nin fabrikaları, meyve suyu, pekmez-marmelat, tuğla, kiremit, plastik hortum, yer karoları ve süs eşyası fabrika ve imalathaneleridir. Yer altı kaynakları Nevşehir ili maden çeşitliliği bakımından zengin olmayıp, işletilmekte olan madenler azdır. Başlıca işletilen madenleri pomza-perlit, kayatuzu, çakıl-kum, mermer ve yapıtaşıdır. Gülşehir ilçesi Tuzköy beldesinde bulunan kaya tuzu ocağı işletilmektedir. İl dahilinde işletilen iki kömür ocağı vardır. Yöredeki tüf ve ignimbrit kayaları mermer ve yapıtaşı olarak işlenerek Nevşehir Taşı adı altında Türkiye’nin değişik yerlerine nakledilmektedir. Hacıbektaş Taşı denilen oniks mermerlerden süs eşyası ve biblolar yapılarak yurdun her yerine gönderilmektedir. Tarım ve hayvancılık Mevsim ve yağış şartları sebebiyle tarım ürünleri fazla çeşitli değildir. Tahıl, patetes ve sanayii ürünleri başlıca tarım ürünleridir (Şekil 10). Patates üretiminde Nevşehir ili Niğde ve İzmir’den sonra üçüncü sırada bulunur (Şekil 11). İlde birçok yerde tüfler içine oyularak inşa edilen patetes depolama alanları bulunmaktadır. İlde kabak (Şekil 12), şekerpancarı, buğday, arpa, çavdar, bakla, nohut, fasulye, mercimek 35 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı yetiştiriciliği ve sebzecilik gelişmiştir. Özellikle bağcılık önemli yer tutar (Şekil 13). Meyvelerden başlıca, üzüm, elma, zerdali, armut, kayısı, ceviz, dut, iğde, ayva ve badem yetişir. Nevşehir ilinde arazinin ekime tahsis edilmesi sebebiyle yeterli otlak (çayır ve mer’a) yoktur. Fakat, besi hayvancılığı gelişmekte olup, bunun sonucunda sığır miktarı artarken, küçükbaş hayvan sayısı gittikçe azalmaktadır. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Şekil 10- Nevşehir ilinin tarım ve hayvancılık haritası (Atlas, 2011). 36 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B C Şekil 11- A, B-Patetes tarımı, C-Tüfler içinde oyularak yapılmış olan patates depolama alanları. 37 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 12- Bağcılık. A C Şekil 13- A, B, C-Kabak yetiştiriciliği. 38 B Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Tarihi eserler ve turistik yerler Nevşehir yalnız Türkiye’nin değil dünyanın sayılı turizm merkezlerinden biri olabilecek özelliklere sahiptir. Peribacaları ve kayalara oyulmuş kiliseler, yer altı şehirleri (Şekil 14) Hacı Bektaş-ı Veli Dergahı ve birçok tarihi eser yabancı ve yerli turistin gezdiği yerlerdir. A B C Şekil 14- A, B, C-Önemli bir turistik yer olan Uçhisar (A), Göreme (B) civarı. 39 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Nevşehir ilinin başlıca tarihi eserler ve turistik yerleri şunlardır: Nevşehir Kalesi: On ikinci asırda Selçuklular tarafından yapılan kaleyi Damad İbrahim Paşa tamir ettirmiştir. İl merkezinin güneybatısında yüksek bir tepe üzerindedir. Yontma taş ile yapılan kale iki kapılıdır. Damad İbrahim Paşa Külliyesi: On sekizinci asırda Sadrazam Damad İbrahim Paşa tarafından yaptırılan külliye; cami, medrese, kütüphane, sıbyan mektebi imaret ve hamamdan meydana gelmiştir. Caminin kubbesi kurşun olduğu için Kurşunlu Camii olarak da bilinir. Caminin mihrabı mermer işçiliğinin çok güzel örneklerindendir. Minberi çok güzeldir. Müezzin mahfilinin altı, altın yaldızla işlemelidir. Medrese 1961’de Vakıflar Genel Müdürlüğünce tamir ettirilerek Kütüphane olarak halka açılmıştır. İmaret kısmı 1949’da müzeye çevrilmiştir. Sibyan mektebinde minyatür, arkeolojik ve etnografik eserler sergilenir. Kütüphane kısmında çok kıymetli 40.300 eser bulunmaktadır. El yazması olan eserler çok değerlidir (http://tr.wikipedia.org/ wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Kara Camii: Sadrazam Damad İbrahim Paşa tarafından 1715’te yaptırılmıştır. Kesme taş ile yapılan sade bir yapıdır. Minaresi 19. asırda yaptırılmış olup, tek şerefelidir. Alaaddin Camii: Avanos ilçesinde 13. asırda yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Tamir ve eklerle ilk orijinalliğini kaybetmiştir. Minaresi 1950’de ilave edilmiştir. Ulu Cami: Avanos ilçesindedir. Yer altı Camii de denir. On sekizinci asır Osmanlı eseridir. Tabanı toprak seviyesinin altındadır. Düz damlıdır. Karavezir Külliyesi: Gülşehir ilçesinde Karavezir Seyid Mehmed Paşa tarafından 1779’da yaptırılan külliye; cami, medrese ve çeşmeden ibarettir. Camisi Kuşunlu Cami olarak da bilinir. Medrese 1960’ta tamir ettirilmiş olup, kütüphane olarak kullanılmaktadır. Kızılkaya köyü Camii: Gülşehir ilçesine bağlı Kızılkaya köyündedir. Kitabesinden 1293’te yaptırıldığı tahmin edilmektedir. Görmüş olduğu tamirlere rağmen orijinalliğini kaybetmemiştir. Taş Camii: Gülşehir’in Türk köyündedir. On üçüncü asırda yapıldığı tahmin edilen cami yıkık vaziyettedir. Hacı Bektaş Veli Dergahı ve Külliyesi: On dördüncü asırda Hacı Bektaş-ı Veli tarafından yaptırılmıştır. Külliyede; çilehane, dergah, türbe, mescit ve çeşmeler yer alır. Mescit Sultan İkinci Mahmud Han tarafından yaptırılmıştır. Dergah 23 kısımdan ibarettir. Taşhunpaşa Külliyesi: Ürgüp ilçesinin Damsa köyündedir. Karamanoğulları zamanında yapılmış olan külliye cami, altıgen ve sekizgen kümbet ve medreseden meydana gelmektedir. Caminin kitabesi yoktur. On dördüncü asırda yapıldığı tahmin edilmektedir. Orjinal minber ve mihrabı Ankara Etnoğrafya Müzesindedir. Medrese, 40 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı camiye 3 km uzaklıktadır. Araştırmalar, medresenin daha önceleri saray olarak kullanıldığını ortaya koymuştur. Sarıhan: Ürgüp-Avanos karayolu üzerinde, Avanos’a 5 km uzaklıktadır. Selçuklular devrinde yapıldığı tahmin edilmektedir. Sultan hanlarının klasik planındadır. Beylikhanı: Cami-i Kebir mahallesindedir. 1726’da Damad İbrahim Paşa yaptırmıştır. Yapıdan günümüze sadece hayvanlara ait bölümü ulaşabilmiştir. Eski eserler: Tabii güzellikleri yanında tarihi eserleri de ünlüdür. Bu bölgede Göreme Kaya Kiliselerinin sayısı 365’dir. Erozyon (aşınma) yolu ile meydana gelen peribacası denilen kayaların içine oyularak yapılmıştır. 10-13.asırlar arasında Hıristiyan keşişler ve halk burada yaşamışlardır. Duvarları fresklerle dolu olan Tukalı Kilise ile Elmalı, Karanlık Çarıklı, Yılanlı, Saklı, Thedor ve St. Barbara kiliseleri en önemlileridir. Göreme ve Ürgüp civarı doğal yolla oluşan peri bacalarından ibarettir. Zelve Harabeleri: Göreme’ye 4 km mesafededir. Zelve vadisi tabanında Ürgüp formasyonunun kiltaşı, tüfit kayaları bulunmakta, Zelve Vadisinde ise Zelve ignimbriti yer almaktadır (Şekil 15). Tüm 9. ve 13. yüzyıl yerleşimi bu ignimbrit, tüfler içinde olmuştur. Zelve, 9. ve 13. yüzyılda Hıristiyanların önemli bir yerleşim ve dini merkezlerinden olmuş; aynı zamanda rahiplere ilk dini seminerler bu yörede verilmiştir. Yamaçların dibinde yer alan “Direkli Kilise”, Zelve’deki manastır hayatının ilk yıllarına aittir. Kilise süslemeleri daha çok kabartma harçlar olup, ikonoklastik düşünce ile yakından ilgilidir. İkonoklastik Dönem öncesine tarihlenen Balıklı, Üzümlü ve Geyikli Kiliseler, vadinin en önemli kiliselerdir. 1952 yılına kadar iskan edilmiş vadide manastır ve kiliselerden başka, yerleşim yerleri, iki vadiye açılan tünel, değirmen, cami ve güvercinlikler bulunmaktadır (Milliyet, 1983; Atabey ve Dirik, 2008). Şekil 15- Zelve vadisi. 41 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çavuşun Kilisesi: Avanos yakınındadır. Duvarlarında çeşitli figürler vardır. Açıksaray: Erozyon etkisiyle tepelerin oyulması ve kapı biçimli oyuklarla bir sarayı andırır. Balkon kiliseleri: Ortahisar’a 7 km mesafededir. Binlerce güvercinin yaşadığı bir patikadan gidilir. Yer altı şehirleri: Derinkuyu ilçesi ile Kaymaklı beldesinde bulunan yer altında kayalara oyulmuş şehir kalıntıları vardır. Derinkuyu’daki yer altı şehrinin manastırı, soğuk hava tesisi ve akıl hastanesi kalıntıları önemlidir. Uçhisar: İl merkezinin 8 km doğusunda kalesi ile dikkati çeken bir dinlenme ve eğlence merkezidir. 40 m yükseklikteki kale, çevrenin ve Göreme Vadisinin seyredildiği yerdir. Uçhisar bölgenin panoramik seyir noktası olan kalesi ile anılmaktadır. Kale ve çevresinde birçok odalar birbirine merdivenler, tüneller ve koridorlarla bağlanmıştır. Bazı peribacaları Romalılar Döneminde mezarlık amacıyla kullanılmıştır. Uçhisar yerleşim birimi ignimbrit kayaları üzerinde kurulmuştur. Uçhisar kalesinden kuzeye bakıldığında tüm Avanos, Ürgüp, Zelve ve Göreme yöresi görülebilir (Milliyet, 1983; Atabey ve Dirik, 2008) (Şekil 16). A B C Şekil 16- A-Üçhisar kalesinden Göreme, Ürgüp, Avanos, Zelve çevresinin görünümü (Atabey, 2000a), B, C-Uçhisar (B: Eşref Atabey, C: http://www.nevsehirlilerseyahat.com.tr). 42 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Kaymaklı (Eneği): İl merkezinin 20 km güneyinde yer alan yer altı şehrinin bulunduğu bir beldedir. Düşman saldırıları sırasında korunmak maksadıyla yapılan sığınaklardır. Karışık dehlizlerle 4 kat aşağıya inilir. Mesire yerleri: Nevşehir tabii güzellikler bakımından da zengindir. Mesire yerleri genelde vadi tabanlarıyla Kızılırmak kıyılarıdır. Göreme Vadisi: İl merkezine 14 km mesafede, Kızılırmak’a güneyden açılan bir vadidir. Vadinin yamaçlarında peribacaları vardır. Göreme yerleşim alanı kiltaşı, tüfit ve ignimbrit kayaları üzerinde kurulmuştur. Göreme Açık Hava Müzesi de bu tüfler üzerindedir. Açık Hava müzesinin yer aldığı Kılıçlar Vadisinde bir çok kilise yer alır. Tokalı Kilise, Rahibeler ve Rahipler Manastırı, Aziz Basil Şapeli, Elmalı Kilise, Azize Barbara Şapeli, Yılanlı Kilise, Karanlık Kilise, Çarıklı Kilise, El Nazar Kilisesi, Saklı Kilise, Meryem Ana (Kılıçlar Kuşluk) Kilisesi, Aziz Eustathios Kilisesi, Durmuş Kadir Kilisesi Göreme Milli Parkı içindedir (Atabey ve Dirik, 2008). Göreme Vadisi ile Aktepe arasında Zelve ignimbriti, tüf kayalardan oluşan vadilere Büyük Küçük Kılıçlar denilmektedir. İçinde su yolu geçen peribacaları, tüneller, ilginç biçimli kayalıkları ile etkileyici bir görünümü olan vadide Kılıçlar Kilisesi bulunmaktadır. Göreme peribacaları ve birçok kilisenin bulunduğu geniş bir açık hava müzesidir (Milliyet, 1983, Atabey ve Dirik, 2008). Kadirah Deresi: İl merkezine 3 km uzaklıkta tabii güzelliği fevkalade olan bir mesire ve dinlenme yeridir. Bölgede Nevşehir Çayının bazalt kayalarını yararak açtığı çok sayıda delik ve çağlayanlar vardır. Üzengi Deresi: İl merkezine 14 km uzaklıkta güzel bir mesire yeridir. Duvar gibi yükselen vadi yamaçları, meyve bahçeleri ve madensuları ile tercih edilen bir dinlenme yeridir. Kazankaya: Gülşehir yakınındadır. Çeşitli şekil ve renkteki kayaların görünüşü çok güzeldir. Ballıkaya: İl merkezine 5 km uzaklıkta manzarası ile meşhur bir mesire yeridir. Kızılırmak kıyıları: Kızılırmak Vadisi Gülşehir ve Avanos ilçelerinin topraklarında genişleyerek tabii kumsallar ve ağaçlık dinlenme yerleri ortaya çıkarmıştır. İl merkezine yaklaşık 20 km’dir. İlde çok sayıda içme ve kaplıca vardır. Bunlardan en önemlisi Kozaklı kaplıcalarıdır. Kozaklı kaplıcaları: Kozaklı ilçesinin güneyinde dere yatağındadır. Konaklama tesisleri mevcuttur. Gümüşkent (Salanda) İçmesi: Gülşehir-Hacıbektaş karayolundan 3 km içeridedir. Yöre halkı tarafından içmece (madensuyu) olarak yararlanılır. Bölgedeki diğer kaplıcalar; Nevşehir İçmesi, Çorak İçmesi, Deliklikaya İçmesi, Kızıltepe Madensuyu, Sarıkaya İçmesi, Avanos Ballıca Kaplıcası, Ürgüp Çökek köyü İçmesi ve Ürgüp Üzengiçay içmesidir (kaplıcalar ve madensuları ile ilgili geniş bilgi 6. Bölümde verilmiştir). 43 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı NEVŞEHİR İLİNİN İLÇELERİ Nevşehir’in Merkez ilçesi, Acıgöl, Avanos, Derinkuyu, Gülşehir, Hacıbektaş, Kozaklı ve Ürgüp olmak üzere 8 ilçesi vardır (Şekil 17). A B Şekil 17- A-Nevşehir yöresinin uydu görünümü, B-Nevşehir ilinin ilçeleri. 44 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Merkez ilçe Nevşehir merkez ilçesine bağlı 8 belde ve 9 köy vardır (Şekil 18, 19). Beldeleri: Çat, Göre, Göreme, Kavak, Kaymaklı, Nar, Sulusaray ve Uçhisar. Köyleri: Alacaşar, Balcın, Basansarnıç, Boğazköy, Çardak, Çiftlikköy, Güvercinlik, İcik ve Özyayla’dır. Şekil 18- Nevşehir merkez ilçesi köyleri (Atlas, 2002’den düzenlenmiştir). Şekil 19- Nevşehir 45 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Acıgöl Acıgöl, 1914 yılında bucak merkezi, 1952 yılında kasaba, 1987 yılında da 3392 sayılı kanunla Nevşehir iline bağlı bir ilçe olmuştur. Nevşehir-Aksaray karayolu üzerinde bulunan Acıgöl ilçesinin merkezi Nevşehir’e 20 km uzaklıktadır. Acıgöl ilçesinin 4 beldesi ve 8 köyü vardır (Şekil 20, 21). Beldeleri: İnallı, Karapınar, Kurugöl ve Tatların. Köyleri: Ağıllı, Bağlıca, Çullar, Karacaören, Karapınar, Kozluca, Topaç ve Yuva’dır. Şekil 20- Acıgöl ilçesinin köyleri (Atlas, 2002’den düzenlenmiştir). İlçenin ilk adının Topada olduğu, sonradan bu ismin Dobada olarak kullanıldığı anlaşılmıştır. İlk çağlarda Kapadokya diye anılan bölgenin ortasında bulunan ilçe 3. ve 4. yüzyıllar arasındaki Hıristiyanlık aleminin buhranlı dönemlerinde önemli bir yerleşme alanı olmuştur. Hititlerin, Firiglerin, Perslerin ve İskender İmparatorluğunun hakimiyetinde kalmış, Roma idaresinde bulunmuş, bu İmparatorluğun ikiye 46 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı ayrılmasıyla da Bizans sınırları içerisinde kalmıştır. İslam ordularının İstanbul seferleri sırasında geçici olarak istila edilen bu topraklar, 1015’den itibaren Anadolu’ya başlayan Türk akınlarının tesirinde kalmış, 1071 Malazgirt zaferinden sonrada kesin olarak Türk toprağı olmuştur. Önceleri Danişmendlilerin hakim olduğu topraklar, 1175 yılından itibaren Anadolu Selçuklu Devleti’nin eline geçmiştir (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Şekil 21- Acıgöl Bu devletin 1308’de yıkılmasından sonra İlhanlılar, Eretnaoğulları, Kadı Burhanettin ve Karamanoğullarının idaresinde bulunmuş, Yavuz Sultan Selim tarafından 1515’e Osmanlı topraklarına katılmıştır. Acıgöl ilçesi, Nevşehir ilinin batısında, Acıöz Çayı’nın çevresinde kurulmuştur. İdari sınırlar olarak doğusunda Nevşehir, batısında Aksaray, güneyinde Derinkuyu ilçesi ve kuzeyinde Gülşehir ilçesi ile çevrilidir. Deniz seviyesinden yüksekliği 1235 metredir. İlçenin çevresinde volkanik olaylar sonucu sönmüş yanardağlar mevcuttur. Bu dağlar lav ve tüf püskürmüş, bu püskürük maddeler çevrede kalın tabakalar halinde çökelmiştir. Şu anda içinde su bulunmayan ve ilçeye adını veren Acıgöl çukurluğu da aslında yanardağ ağzıdır. İlçenin tek akarsuyu Acıöz çayıdır. Bu çay Tepeköy’den çıkar (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Tatların sulama barajından Kızılırmak Nehrine dökülür. Bitki örtüsü olarak İç Anadolu Bölgesi’nin tipik örtüsü, bozkır bitkileri yaygındır. Acıgöl ilçesi toprak yapısı ve iklim şartlarına uygun olarak üzüm bağları geniş yer kaplar. Tuzlu ve çorak topraklarda bitki örtüsü cılız ve seyrek olduğundan tarımsal faaliyetler verimli değildir. Ayçiçeği, soğan, hububat, baklagiller, patates, çekirdeklik kabak ekilmektedir. 12.800 dekar bağ tesis edilmiştir. Bu bağlarda genellikle çavuş, parmak, bulut üzüm çeşitleri ekilmektedir. İlçede az sayıda meyve bahçesi tesis edilmiş olup, yol ve tarla kıyılarında çok sayıda kayısı ağacı bulunmaktadır. İlçedeki sulu araziler çiftçilerin kendi olanakları ile tesis ettikleri sondaj kuyuları vasıtasıyla sulanır. Ayrıca Tatların beldesinde bir sulama barajı mevcut olup, barajdan 300 dekar arazi sulanmaktadır. İlçe merkez ve köylerinde hayvancılık yaygın olarak yapılmaktadır. Büyükbaş hayvancılıkta et ve süt verim yönlü hayvanlar beslenmektedir. İlçe merkezinde süt 47 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı birliğinin kurulması ile birlikte hayvanlardan elde edilen sütlerin pazarlama sorunu ortadan kalkmıştır. İlçede ayrıca koyun yetiştiriciliği yapılmakta ve yetiştirilen bu koyunların et, süt ve yağından yararlanılmaktadır. Avanos Nevşehir’in 18 km kuzeyinde olan yerleşimin, Antik devirdeki adı Venessa, Zuwinasa ya da Ouenasa’dır. Çok sayıda çanak çömlek atölyesi bulunan ilçede seramik yapım geleneği Hititlerden beri süregelmektedir. Avanos ilçesinin 8 beldesi ve 11 köyü vardır (Şekil 22, 23). Beldeleri: Akarca, Çalış, Göynük, Kalaba, Mahmat, Özkonak, Sarılar, Topaklı Köyleri: Aktepe, Altıpınar, Büyükayhan, Küçükayhan, Bozca, Çavuşin, İğdelikışla, Karacauşağı, Kuyulukışla, Paşalı ve Üçkuyu’dur. Şekil 22- Avanos ilçesinin köyleri (Atlas, 2002’den düzenlenmiştir). 48 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 23- Avanos Dilbilimci Emile Forrer 1926’da, Boğazköy Hitit Kraliyet Arşivler’inde yaptığı araştırmalar sırasında bir tablette Zuwinasa şehrinin adını önce Nenessa ve sonra da Zu-Winasa olarak okumuştur. Nicole Thierry’nin çalışmalarına göre Venassa ve Avanos’a dönüşmüştür. Osmanlı belgelerinde Avanos, Enes ve Evenez olarak geçer. Avanos yakınlarında, Kızılırmak’ın hemen kenarındaki bir Roma mezarlığında ele geçen mermerden lahit, merkez Kapadokya bölgesinde bugüne kadar ele geçen tek lahit olması açısından önemlidir. Lahit, 1971 yılında tesadüfen ortaya çıkmıştır. Avanos’un Sarılar Beldesi yakınlarındaki Zank Höyük’te Prof. Gökberk’in başkanlığındaki yapılan arkeolojik kazılarda, Eski Tunç Çağı’ndan Geç Roma Dönemi’ne kadar değişik kültürlere ait kalıntılar açığa çıkarılmıştır (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ ilçeleri). Avanos’ta 13. yüzyıl Selçuklu Dönemi’ne tarihlenen Sarıhan Kervansarayı ve Alaaddin Camii bulunur. Avanos’ta da Hititler’den beri çarkla çanak-çömlek yapıldığı bilinir. Bu el sanatı kavimden kavime, babadan oğula geçerek günümüze kadar gelmiştir. Avanos’un dağlarından ve Kızılırmak’ın eski yataklarından yumuşak kil ve topraklar elenir, iyice yoğurularak çamur haline getirilir. Çark adı verilen ve ayakla döndürülen tezgah üzerindeki çamurun maharetle şekillendirilmesiyle istenilen çanak yapılmış olur (Şekil 24, 25). İşlik denilen atölyelerde üretilen çanaklar önce güneşte, daha sonra da gölgede kurutulduktan sonra, saman ve talaşla yakılan fırınlarda 800 0C ile 1200 0C sıcaklık arasında pişirilir. Türkiye’nin en uzun nehri Kızılırmak, Avanos yakınlarında suladığı tüflü, killi topraklar nedeniyle eski zamanlarda adına yakışır bir kızıllığa bürünür. Barajlar yapıldıktan sonra bu özelliği genelde yok olmuştur (Şekil 26). 49 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 24- Avanos’ta çanak-çömlek yapımı. Şekil 25- Avanos’daki atölyelerde yapılan çeşitli çanak ve seramikler. Şekil 26- Kızılırmak Nehri ve Avanos köprüsü. 50 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı İlçede önemli uğraşlardan biri de bağcılıktır. Elde edilen üzümler sofralık olarak kullandığı gibi, mağaralarda, doğal depolarda şarap üretiminde kullanılır. Üzümlerin şeker oranı çok yüksektir. Bu nedenle özellikle el yapımı şarapları dünyanın her yerinden rağbet görmektedir. Şarap üretiminin yanı sıra bölge kurutmalık üzümleri, kayısı, elma ve kışlık besin maddeleri üretimi yapılır. Ayrıca ilçe ve köylerinde üzümden elde edilen şıra ile pekmez, köftür gibi geleneksel yiyeceklerdir. Avanos merkeze bağlı Büyükayhan ve Küçükayhan köylerinde patlıcan üretimi yaygındır. Avanos ile çevresindeki bölgenin taze sebze ürünleri ihtiyacının büyük bölümü bu köylerden sağlanır. Ayrıca Kızılırmak nehrinde yapılan balıkçılıkta yaygındır. Daha çok sazan balığı bulunmakla beraber yayın, çapak, öksürük gibi balık türleri de mevcuttur. Derinkuyu Tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, ilçenin eski bir yerleşim birimi olduğu, tarihinin M.Ö. 3000 yıllarına kadar ulaştığı sanılır. İlçenin eski adı, Malakopi, Melegobi ya da Melegobia’dır. Derinkuyu’nun ilk yerlileri Asur kolonilerine kadar uzanır. İz bırakanlar (dışarıda toprak altında) Romalılar, İlçe içerisinde ise Bizanslılar’ dır. Tarih boyunca bu toplum dışarıdan gelenlerle kaynaşmış, ad ve din değiştirerek Kapadokya adını almıştır. Türkler, 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra gelmeye başlamışlar, ilçenin doğusundaki Çekme, Kızılören, Şemşili, Bölören, Topaleyüp ve Melizlik yaylalarına yerleşerek hayvancılıkla geçimlerini sağlamaya çalışmışlardır. 1830’lu yıllarda Derinkuyu’da yeryüzünde konut olmadığı yaşlılarca söylenir (http://tr.wikipedia. org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Bugünkü adı olan Derinkuyu halkın içme suyunu 60-70 m derinliğindeki kuyulardan temin etmesinden dolayı verilmiştir. Kapadokya’nın 36 yer altı şehrinin en büyüğü olan Derinkuyu yer altı şehri 1967 yılında turizme açılmış olup, 8 katlıdır. İlçe; Erciyes, Hasan Dağı ve Melendiz Dağı arasında volkanik çanak şeklinde bulunan Misli ovasının içinde yer alır. Toprak kumlu olup, volkanik faaliyetlerin sona ermesi, yağmur ve rüzgar ile erozyon etkisi oldukça kuvvetlidir. Arazi genellikle düz olup, ormanlık alan bulunmamaktadır. Akarsu ve gölü olmayan ilçede geniş yer altı su kaynakları mevcuttur. Bitki örtüsü, ilkbahar yağışları ile yeşeren yaz ortalarında kuruyan, cılız otlardan oluşan bozkırdır. Derinkuyu ilçesi’nin güneyinde Niğde; doğusunda Kayseri, Yeşilhisar; kuzeydoğusunda Ürgüp; kuzeybatısında Acıgöl; kuzeyinde Nevşehir; batısında Aksaray ili bulunur. Niğde-Nevşehir karayolu üzerinde bulunan İlçe Nevşehir’e 30 km, Niğde’ye 50 km, Kayseri’ye 110 km, Aksaray’a 80 km uzaklıkta olup, bu illerin tümüne ilçenin doğrudan karayolu bağlantısı bulunur. İlçenin yüzölçümü 445 km², rakımı 1.300 metredir. Derinkuyu ilçesinin 2 beldesi ve 6 köyü vardır (Şekil 27, 28). Beldeleri: Suvermez ve Yazıhüyük. Köyleri: Çakıllı, Doğala, Güneyce, Kuyulutatlar, Özlüce ve Til’dir. 51 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 27- Derinkuyu ilçesinin köyleri (Atlas, 2002’den düzenlenmiştir). Şekil 28- Derinkuyu Gülşehir Nevşehir’e 20 km uzaklıkta, Kızılırmak’ın güney kenarında yer alan antik adı Zoropassos olan Gülşehir´in eski adı ise Arapsun’dur. Gülşehir ilçesinin, 7 beldesi ve 28 köyü vardır (Şekil 29, 30). Beldeleri: Abuuşağı, Gümüşkent, Karacaşar, Ovaören ve Tuzköy. Köyleri: Alemli, Alkan, Bölükören, Civelek, Dadağı, Eğrikuyu, Emmiler, Eskiyaylacık, Fakıuşağı, Gökçetoprak, Gülpınar, Gümüşyazı, Hacıhalilli, Hacılar, Hamzalı, Karahüyük, Kızılkaya, Oğulkaya, Şahinler, Terlemez, Yakatarla, Yalıntaş, Yamalı, Yeniyaylacık, Yeşilli, Yeşilöz (Cemel), Yeşilyurt ve Yüksekli’dir. 52 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 29- Gülşehir ilçesinin köyleri (Atlas, 2002’den düzenlenmiştir). Şekil 30- Gülşehir Damat İbrahim Paşa’nın Nevşehir’e yaptığı imarı, bir başka Osmanlı Sadrazamı Karavezir Mehmet Seyyid Paşa da Gülşehir’e yapmış, 30 haneli Gülşehir’i bir külliye ile donatmıştır. Külliye cami, medrese ve çeşmeden oluşur. Açıksaray ören yeri NevşehirGülşehir yolu üzerinde, Gülşehir’e 3 km uzaklıktaki Açıksaray ören yeri, tüf kayalar içine oyulmuş sayısız mekanları, Roma Dönemi kaya mezarları, 9. ve 10. yüzyıla tarihlenen kaya kiliseleri ile önemli bir piskoposluk merkeziymiş. Halk arasında Hacı Bektaş Veli 53 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Mescidi olarak adlandırılan mekanın mihrabı günümüze kadar korunmuştur (http:// tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Kareye yakın planlı mescidin batı kesiminde yüksekçe nişler yer alır. Bu ören yerinde bulunan mantar biçimindeki peribacalarının benzeri yoktur. Aziz Jean (Saint Jean Church: İsanın 12 havarisinden birisidir) Kilisesi Gülşehir’in hemen girişinde yer alan ve iki katlı olan Aziz Jean Kilisesi’nin alt katında kilise, şarap mahzenleri, mezarlar, su kanalı ve görevlilere ait mekanlar, üst katında ise İncil’den alınmış sahnelerle süslenmiş bir diğer kilise yer alır. Alt kata ait kilise, tek apsisli, haç planlı, haç kolları, beşik tonozludur. Merkezi kubbesi çökmüştür. Süsleme açısından direk ana kaya üzerine kırmızı asi boyası ile stilize hayvan, geometrik ve haç tasvirleri resmedilmiştir. Üst kattaki kilise ise tek apsisli ve beşik tonozludur. Ana apsisteki resimlerin dışında oldukça iyi korunmuş olan (kilise) siyah bir is tabakası ile kaplıymış (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Kilise restorasyonu ve konservasyonu 1995 yılında Restoratör Rıdvan İşler tarafından yapıldıktan sonra bugünkü haline gelmiştir. Hacıbektaş Kapadokya’nın önemli merkezlerinden biridir. Doğuda Avanos, batıda Mucur, güneyde Gülşehir, kuzeyde Kozaklı ilçeleriyle çevrilidir. Hacıbektaş ilçesinin 2 beldesi ve 28 köyü vardır (Şekil 31, 32). Beldeleri: Karaburna ve Kızılağıl. Köyleri: Akçataş, Anapınar, Aşağıbarak, Aşıklar, Avuçköy, Başköy, Belbarak, Büyükburunağıl, Büyükkışla, Çiğdem, Çivril, Hasanlar, Hıdırlar, Hırkatepesidelik, İlicek, Karaburç, Karaova, Kayaaltı, Kayı, Killik, Kisecik, Köşektaş, Kütükçü, Mikail, Sadık, Yenice, Yeniyapan ve Yurtyeri’dir. 54 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 31- Hacıbektaş ilçesinin köyleri (Atlas, 2002’den düzenlenmiştir). Şekil 32- Hacıbektaş 55 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Türk düşünürü Hacı Bektaş-i Veli’nin 13. yüzyılda, Horasan’ın Nişabur kentinden Anadolu’ya gelmesi ve Suluca Karahöyük’e yerleşmesinden sonra yedi hanelik Hacım köyünün çehresi değişti. Hacı Bektaş Veli, burada bir ilim yuvası kurarak düşüncelerini yaymış, ölümünden sonra da köyün ismi, adına ve anısına izafeten Hacıbektaş olarak değiştirilmiştir (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Hacıbektaş, 1541 yılında Niğde’ye bağlı bir nahiye merkezi haline gelmiş, 1854 yılında belediye teşkilatı kurularak kasaba olmuştur. Daha sonra 01.01.1948 tarihinde, Kırşehir iline bağlı ilçe haline gelmiştir. Nevşehir’in, 24.07.1954 tarihinde il olması ile Hacıbektaş ilçesi Nevşehir’e bağlanmıştır. İlçenin bugün hala ayakta kalan tarihi yapılarından Hacıbektaş Veli Külliyesi, Kadıncık Ana Evi, Bektaş Efendi Türbesi, Vakıflar Genel Müdürlüğü mülkiyetinde olup, Kültür Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nce müze olarak kullanılmaktadır (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Karahöyük kazılarından çıkan eski çağlara ait eserler Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nde sergilenmektedir. İlçe merkezinde Hacıbektaş Veli Müzesi ve Arkeoloji ve Etnografya Müzesi mevcut olup yerli ve yabancı turistlerce ziyaret edilmektedir. Kozaklı Nevşehir’in kaplıcaları ile ünlü Nevşehir’ in yaklaşık 100 km kuzeyinde olan bir ilçesidir. Kozaklı ilçesi, Ankara-Kayseri karayolu üzerinde bulunan Topaklı’ya yaklaşık 25 km uzaklıktadır. İlçeye bağlı 4 belde, 22 köy vardır (Şekil 33, 34). Beldeleri: Kalecik, Karasenir, Karahasanlı ve Kanlıca. Köyleri: Abdi, Aylı, Belekli, Büyükyağlı, Çağşak, Çayiçi, Doyduk, Dörtyol, Gerce, Hacıfakılı, İmran, Boğaziçi, Kapaklı, Kaşkışla, Kuruağıl, Küçükyağlı, Merdaali, Taşlıhüyük, Hazıruşağı, Küllüce, Özce ve Yassıca’dır. 56 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 33- Kozaklı ilçesinin köyleri (Atlas, 2002’den düzenlenmiştir). Şekil 34- Kozaklı Kozaklı ilçesi 1954 yılında birbirine yakın mesafede bulunan Hamamorta, Buruncuk, Bağlıca ve Kozaklı köylerinin birleşmesi ile kurulmuştur. İlçenin ismi kuruluşunda birleştirilen Kozaklı Köyü’nden gelir. Kozaklı ilçesinin ahalisi Türkmen kökenli olup (Kızılkoyunlu-Akçakoyunlu-Yabanlı) aşiretlerinden oluşur. Ayrıca 18. 57 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı yy sonlarında Toroslarda yaşayan yörüklerin iskan politikası sonrasında Nevşehir’in kuzey bölgelerine yerleştirilen Acıöğünlü (ya da acıön) aşireti de ilçenin önemli ve köklü yörük aşiretlerindendir (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Kozaklı isminin nereden geldiği ise kesin olarak bilinmemektedir. Bu konu ile ilgili çeşitli rivayetler mevcuttur. Bu rivayetlerden bazıları ise şu şekildedir. İlçede halen türbesi bulunan Kozoğlu isimli şahıs, kayalarla sıcak suyun etrafını çevirerek burada bir hamam meydana getirmiştir. Hamamın çevre köylerin ortasında bulunması sebebiyle Hamamorta adını aldığı, Türbe taşlarındaki yazılardan anlaşılmaktadır. Taşların üzerinde yapılan incelemede, Kozoğlu adlı şahsın Selçuklu’lar devrinde yaşadığı, ilçenin adının bu kişiden geldiği rivayet edilmektedir. Bir diğer rivayet ise Anadolu’nun her alanında yaşayan yörüklerden, Aydın yöresi yörüklerinden “Kozak” isminde bir yörük beyinin geniş aile efradı ile birlikte hayvanları için yurt ve otlak arayışına çıkması ile şimdiki ismiyle anılan ve zamanında ormanlık bir alan olan “Kozaklı Köyü”ne yerleşmiş olmasıdır. Kozaklı adına değişik il ve ilçelerde rastlanır (Örneğin İskenderun, Manisa gibi). İlk konaklama ve barınma yerlerinin Adana Kozan ilçesi (sis sancağı) olduğu ve buradan iç ve batı bölgelerine doğru yayıldıkları için Kozaklı isminin bu beyin adından geldiği yoğun olarak kabul görmektedir (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Bugünkü Kozaklı ilçesi sınırları içinde bulunan kaplıcalardan yükselen buhar pamuk kozasına benzediğinden, ileriden kozaya benzetilerek burada konaklandığı, bazılarının burada kalıp, bazı ailelerin daha batıya ve kuzeye doğru göç ettikleri de rivayetler arasında bulunmaktadır. Kozaklı Kaplıcaları, Alman Kaplıcaları Birliği sınıflamasına göre sodyum, kalsiyum ve klor içermekte olup, A ve C grubu şifalı sular grubuna girmektedir. Su sıcaklığı 27 °C ve 93 °C arasında değişmektedir. Sağlık turizminde önemli bir yere sahip kaplıcalar ve içmeceler Kozaklı ilçesinde son yıllarda yapılan yatırımlarla kendini hissetirir duruma gelmiştir. Türkiye’nin en önemli Termal sağlık merkezlerinden biri olan Nevşehir’in Kozaklı ilçesi’ndeki turistik konaklama tesislerindeki sağlık turizmine yönelik faaliyetleri içeren 20 adet otel ve motel, 7700 yatak kapasitesi ile hizmet vermektedir (http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri). Özel hizmet veren kaplıcaların yanı sıra Kozaklı belediyesine ait kaplıcalar da bulunmaktadır. İlçede bulunan Kozaklı Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Hastanesi Termal kaplıca suyunu hasta rehabilitasyon tedavisinde etkin bir şekilde kullanan hidrotermal bir sağlık kuruluşudur. İlçe ekonomisinde tarım önemli bir yer tutmaktadır. Ekilebilir alan miktarı 675,210 dekardır. Tarım alanlarının % 7’inde sulu tarım, % 93’ünde kuru tarım yapılır. 58 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Ürgüp Nevşehir ilinin 20 km doğusunda olan ilçesidir. Kapadokya bölgesinin en önemli merkezlerindendir. Göreme’de olduğu gibi tarihsel süreç içerisinde çok sayıda isme sahip olmuştur. Bizans döneminde Osiana (Assiana), Hagios Prokopios (Prokopi); Selçuklular dönemi’nde Başhisar; Osmanlılar zamanında Burgut kalesi; Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren de Ürgüp adıyla anılmıştır. Ürgüp ilçesinin 4 beldesi ve 20 köyü vardır (Şekil 35, 36). Beldeleri: Aksalur, Başdere, Mustafapaşa ve Ortahisar. Köyleri: Akköy, Ayvalı, Bahçeli, Boyalı, Cemilköy, Çökek, Demirtaş, İbrahimpaşa, İltaş, Karacaören, Karain, Karakaya, Karlık, Mazıköy, Sarıhıdır, Sofular, Şahinefendi, Taşkınpaşa, Ulaşlı ve Yeşilöz’dür. Şekil 35- Ürgüp ilçesinin köyleri (Atlas, 2002’den düzenlenmiştir). 59 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 36- Ürgüp 60 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 3. BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNİN JEOLOJİSİ 61 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 62 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı NEVŞEHİR İLİNİN GENEL JEOLOJİ ÖZELLİKLERİ Nevşehir ili sınırları içinde metamorfik, plütonik (magmatik), sedimanter ve volkanik kökenli olmak üzere 4 kaya grubu yüzeylenir. Metamorfik kayalar; 542-251 milyon yıl yaşında olan şist, kuvarsit, mermer, fillat türü ve 299-251 milyon yıl yaşında olan mermer kayaları ile temsil edilir. Plütonik (derinlik) kayaları; Üst Kretase-Paleosen yaşında (70-54 milyon yıl) granitoyit, gabro, monzonit ve granit kayalarından oluşur. Metamorfik ve plütonik kayalar Avanos ile Gülşehir’in kuzeyinde Kayseri karayolu ile Kızılırmak Nehri arasındaki tepelerde ve Acıgöl’ün batısında bulunur (Şekil 37, 38, 39). Sedimanter kayalar farklı yaşta denizel ve karasal çökellerle temsil edilir. Bunların bir bölümü Alt-Orta Eosen yaşında (55-40 milyon yıl), bir bölümü Oligosen-Alt Miyosen yaşında (33-20 milyon yıl), bir bölümü ise Üst Miyosen-Pliyosen yaşında (112,5 milyon yıl), bir bölümü de Pliyosen yaşındadır (5-2 milyon yıl). Kızılırmak nehri kıyısında, Derinkuyu ovasında ve derelerde Kuvaterner yaşında (2,5-0,11 milyon yıl) eski alüvyonun çakıltaşı ve kumtaşları ile bir çok yerde traverten ve yamaç molozu yer alır (Şekil 38, 39). Volkanik kayalar ise geniş alanları kaplayan farklı türdeki kayalardır. Bunlar; Üst Kretase yaşında (70-65 milyon yıl) spilitik bazalt, Üst Miyosen yaşında (11 milyon yıl) piroklastikler, andezit, bazalt, dasit ve riyodasit kayaları, Üst Miyosen-Pliyosen yaşında (11-2,5 milyon yıl) piroklastik kayalarla, Pliyosen yaşında (5-2 milyon yıl) piroklastik kayalar, Kuvaterner yaşında (2,5-0,011 milyon yıl) piroklastikler ve andezit kayalarıdır. Genel olarak 4 kayaç grubunun dağılımına bakıldığında ilin orta kısmında metamorfik ve plütonik (magmatik), kuzey bölümü ile batı bölümünde sedimanter, güney yarısında ise volkanik kayaların yaygın ve egemen olduğu görülür (Şekil 38, 39). Nevşehir ilinin Kızılırmak nehri güneyinde kalan bölümün genel jeolojisi ayrı bir özellik taşır. Bu bölümde daha çok volkanik kaya birimleri egemendir (Şekil 38, 39). Bunlardan 24-5 milyon yıl yaşında olan Miyosen dönemine ait çamurtaşı, kumtaşı, kiltaşı, killi kireçtaşı, tüfit ve şeyl ardalanmalı istiften oluşan göl ortamında depolanmış kaya birimi yüzeylenir. Volkanik kaya birimlerinden Kuvaterner yaşında olanları tüf, aglomera, volkanik kül, ignimbrit, bazalt kayalarından oluşur. KD-GB doğrultu ve 250-300 km uzunluğa sahip olan Kapadokya Volkanik Alanı Türkiye’deki Neojen-Kuvaterner volkanik kuşaklarından biridir. Nevşehir ile güneyde yer alan Hasan Dağı ile Melendiz Dağı arasında yüzlerce volkanik çıkış konileri ve kraterleri yer alır (Şekil 37, 38, 39, 40). Bölge aktif tektonizmanın etkisi altındadır. Kızılırmak Nehri boyunca doğu batı yönünde devam eden aktif Kızılırmak ana Fayı yer alır. Bu ana faya verev ve parelel olan bir çok fay gelişmiştir. 63 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 37- Nevşehir yöresinin uzay görüntüsü (Dirik ve Göncüoğlu, 1996). 64 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 38- Nevşehir ilinin 1/500.000 ölçekli jeoloji haritası (MTA, 2009). 65 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 39-Nevşehir ili 1/500.000 ölçekli Jeoloji haritası açıklamaları (MTA, 2009). Şekil 40- Miyosen ve sonrası volkanitlerin genel dağılımı (Dönmez ve diğerleri, 2003). 66 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Nevşehir ili, Türkiye 1/100.000 ölçekli jeoloji haritaları ağında Kırşehir-J33, Aksaray-K32, Kayseri-K33, Kayseri-K34, Aksaray-L32 ve Aksaray-L33 paftaları içinde kalır (Şekil 34). Nevşehir ili jeoloji haritası 1/100.000 ölçekli olarak ve bölümler halinde, ilin kuzeyinden başlayarak Derinkuyu’ya kadar aşağıda sırayla verilmiştir (Şekil 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47, 48, 49, 50, 51, 52, 53, 54). Ayrıca, Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından hazırlanan 1/250.000 ölçekli Nevşehir çevresine ait jeoloji haritası verilmiştir (Şekil 55). A Şekil 41- Nevşehir ilinin Türkiye 1/100.000 ölçekli harita dağılımındaki yeri. 67 Şekil 42- Kırşehir-J33 paftasının kuzey bölümünün (Karahasanlı çevresi) jeoloji haritası (MTA, 2010). Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 68 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 43- Kırşehir-J33 paftasının güney bölümünün (Kozaklı ile Kayseri karayolu arası) jeoloji haritası (MTA, 2010). 69 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 44-Kırşehir-J33 paftasının açıklamaları (MTA, 2010). 70 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 45- Aksaray-K32 paftası kuzey bölümünün (Karaburna-Tuzköy batısı) jeoloji haritası (Atabey, 1989a). 71 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 46- Aksaray-K32 paftası güney bölümünün (Karadağ-Bozdağ çevresi) jeoloji haritası (Atabey, 1989a). 72 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 47- Aksaray-K32 paftasının stratigrafik kesiti (Atabey, 1989a). 73 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 48- Kayseri-K33 paftası kuzey bölümünün (Kızılırmak Nehri kuzeyi) jeoloji haritası (Atabey, 1989b). 74 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 49- Kayseri-K33 paftası güney bölümünün (Nevşehir çevresi) jeoloji haritası (Atabey, 1989b). 75 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 50- Kayseri-K33 paftası kaya birimlerinin stratigrafik kesiti (Atabey, 1989b). 76 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 51- A-Kayseri-K34 paftasının kuzeybatı bölümünün (Kalaba civarı), B-Kayseri K-34 paftasının güneybatı bölümünün (Aksalur çevresi) jeoloji haritası (B şekli A şeklinin alt kısmıdır) (Türkecan ve diğerleri, 2005). 77 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 52- Kayseri K-34 paftası açıklamaları (Türkecan ve diğerleri, 2005). 78 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 53- Kayseri-L33 paftası kuzey bölümünün (Derinkuyu çevresi) jeoloji haritası (Atabey, 1989c). 79 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 54-Kayseri-L33 paftası stratigrafi kesiti (Atabey, 1989c). 80 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 55- Nevşehir yöresi 1/250.000 ölçekli jeoloji haritası (ilin güney yarısı): Miyosen öncesi; Metamorfik kayaçlar (Pm), Ofiyolitik kayaçlar (Mko),Paleosen-Eosen kayaçları (Te), Oligosen yaşlı kayaçlar (To), Yeşilhisar formasyonu (Tmy), Üst Miyosen; Ürgüp Formasyonu (Tmü), Kavak İgnimbiriti (Tmük), Zelve İgnimbiriti (Tmüz), Sarımadentepe İgnimbiriti (Tmüs), Mustafapaşa Üyesi (Tmüm), Sarıca Volkanitleri (Tmüsa), Cemilköy İgnimbriti (Tmüc), Tahar İgnimbiriti (Tmüt), Gördeles İgnimbiriti (Tmüg), Aksalur Çakıltaşı Üyesi (Tmüa), Andezitik Domlar (Tma), Tekkedağ Volkanitleri (Tmat), Erdaşdağ Volkanitleri (Tmaer), Dasidik Domlar (Tmd), Göztepe Domu (Tmdg), Hodul Dağı Domu (Tmdh), Aşikidağ Domu (Tmda) , Bazaltik Lav akıntıları (Tmb), Çataltepe Volkaniti(Tmbç), Topuzdağ Volkaniti (Tmbto), Keçikaletepe Bazaltı (Tmbk), Alt Pliyosen; Kızılkaya ignimbiriti (tpk), Üst Pliyosen; İncesu İgnimbiriti (Tpkoi), Kışladağ kireçtaşı (Tpkı), Oyludağ Volkaniti (Tpo), Kızıldağ lav akıntısı (Tpkz), Kuvaterner; Acıgöl volkanitleri (Qa), Alt Acıgöl Tüfü (Qaa), Cüruf Konileri (Qac), Bazik Lav Akıntıları (Qab), Boğazköy Obsidiyeni (Qabo), Üst Acıgöl Tüfü (Qaü), Maar Piroklastikleri Üst Acıgöl Tüfünü üzerleyen Tefralar (Qam), Kaldera Sonrası Domlar (Qakd) (Dönmez ve diğerleri, 2003’den alınmıştır) 81 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı METAMORFİK KAYAÇLAR PALEOZOYİK YAŞTA OLAN METAMORFİK KAYAÇLAR Metamorfik kaya birimleri Tamadağ Formasyonu olarak isimlendirilen şistler ile Bozçaldağ Formasyonu olarak isimlendirilen kalkşist ve mermerlerden oluşur. Bunlar Paleozoyik yaştadırlar (Seymen, 1981). Gülşehir’in kuzeyindeki Hırka Dağı, Avanos’un kuzeyindeki İdiş Dağı, Kalaba’nın güneybatısında, Mahmat’ın doğusundaki Küpelidağ’da ve Kalaba kuzeyindei tepeciklerde yüzeyler. Bu kayaçlar jeoloji haritasında; kahverengi renkte, dik çizgiler ve açık kahverengi renkte, verevine dalgalı çizgili (Şekil 45, 48, 49) ve yatay tuğla dizilimi şeklinde (Şekil 51) gösterilmiştir Tamadağ formasyonu Tamadağ Formasyonu genelde; fillat, serizitşişt, kloritşist, kalkşist, çört ve kuvarsit ile orta ve kalın tabakalı, gri ve beyaz renkli mermer ardalanımından oluşur (Şekil 56). Tabakalar kıvrımlanma gösterir. Kayaçlarda biyotit, diyopsit, kalsit, amfibolit, muskovit, feldispat, zirkon, epidot, turmalin, granat, titanit, kuvars mineralleri gözlenir. Kalınlığı 350 m kadardır. Haritada Pmt simgesi ile gösterilmiştir. Şekil 56- Şist ve kalkşist istifi. 82 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Bozçaldağ Formasyonu Bozçaldağ Formasyonu genelde gri-boz, beyaz, iri kristalli mermer kayasından oluşur. Kalınlığı 250 m dolayındadır. Hırka dağı ile (Şekil 57) İdiş Dağı’nda geniş yüzeylenmeleri vardır (Şekil 58). (Atabey ve diğerleri, 1987, Atabey,1989a; 1989b). Haritada Pmb simgesi ile gösterilmiştir. Şekil 57- Resmin üst kısmında Hırka dağı, orta kısmında Tuzköy formasyonu (açık renkte), ön kısımda bazalt kayaları (siyah) görülmektedir. Şekil 58- Avanos kuzeyindeki metamorfik kayaçlar (İdiş Dağı). 83 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı PLÜTONİK (MAGMATİK) KAYAÇLAR ÜST KRETASE-PALEOSEN YAŞTA OLAN PLÜTONİK (MAGMATİK) KAYAÇLAR Plütonik kayaçlar; başlıca granit, granodiyorit, siyenit, tonalit, gabro türü kayaçlardan oluşur. Gabro kayaları, Bozdağ, Akmezar köyü arasında, Derinkuyu civarında kafalar şeklinde yüzeyler. Granit türü kayalar ise Sarıhıdır köyü kuzeyinde doğu batı yönünde uzanan İdiş dağının doğu bölümünde, Akçataş köyü çevresinde, Karaburna beldesi doğusunda bulunur. Ortaköy Granitoyidi Atabey ve diğerleri (1987) tarafından Ortaköy çevresindeki yüzeylenmeleri dikkate alınarak adlandırılmıştır. Gabro, bantlı gabro, diyorit porfir, monzonit, siyenit, monzodiyorit, lökogranit, granit porfir kayaçlardan oluşur (Atabey (1989a) (Şekil 59, 60). Granit kayaçları içinde gabro, gnays, mermer anklavları vardır. Yer yer iri ortoklas kristalleri içerir. Göncüoğlu (1986) tarafından yaşı 74-54 milyon yıl saptanmıştır. A 84 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı B Şekil 59- A, B-Ortaköy granitoyidi. Kızıldağ volkaniti Aydın (1984) tarafından; Karaburna beldesi kuzey doğusundaki Akçataş köyünün güneyinde yüzeyleyen, Ortaköy Granitoyidi olarak adlandırılan granit kayalarının yüzey kayaçlarını temsil eden kayaçlara Kızıldağ volkaniti olarak adlandırmıştır. Bunlar; riyolit, porfirit, trakit, traki andezit, latit ve litik tüflerden oluşur (Şekil 60). Aynı birim, MTA (2010) tarafından Alimpınar volkanit üyesi diye ayırtlanmış ve simgesi Teça verilmiştir. 85 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 60- Akçataş köyü ile Karaburna arasında yüzeylemeleri bulunan granitoyit ve volkanik kayaçlar. SEDİMANTER VE VOLKANİK KAYAÇLAR ALT-ORTA EOSEN YAŞTA OLAN SEDİMANTER KAYAÇLAR Ayhan formasyonu Ayhan formasyonu, Atabey ve diğerleri (1988), Atabey (1989b) tarafından adlandırılmıştır. Kıyı, akarsu ve göl çökellerinden oluşur. Ayhan köyü çevresinde, Karaburna kuzeyinde, Hacıbektaş kuzeyindeki tepelerde, Hacıbektaş ilçesi Çilehane mevkii ile Aşağıbarak köyü arasında, Büyükayhan ve Küçükayhan köyü kuzeydoğusunda, Altıpınar köyü çevresinde, İsmailsivrisi tepede, Kozaklı ilçesi Karahasanlı beldesi Yassıca köyü çevresinde gözlenir. Denizel çökellerin oluşturduğu kırmızı, kiremit rengi çakıltaşı, çamurtaşı, örgülü akarsu ve kanal bar çökellerinin oluşturduğu kırmızı, gri, yeşilimsi renkte kumtaşı, çamurtaşı, sığ denizel kökenli çört yumrulu killi kireçtaşı ve marn ile temsil edilir. Yer yer marn ve şeyl gibi çökellere, yer yer de nummulitesli kireçtaşı ile temsil edilen kayaçlara geçiş gözlenir. MTA (2010) tarafından aynı kaya birimi Baraklı formasyonu adı altında tanımlanmış ve haritada Teb simgesi ile gösterilmiştir. Ayhan formasyonunun çakıltaşı, çakıllı kumtaşı ve çamurtaşından oluşan alüvyon yelpazesi ortamında çökelmiş bölümü Saytepe üyesi (Tas), kumtaşı ve laminalı silttaşından oluşan kıyı ovası ve sığ göl ortamında çökelmiş bölümü Esefin üyesi (Tae), çörtlü kireçtaşı, laminalı kumtaşı, silttaşı, bitümlü şeylden oluşan sığ su ortamında çökelmiş bölümü Kubaca üyesi (Tak), çakıltaşı, kumtaşı ve silttaşından oluşan üst menderesli nehir çökeli İlicek üyesi (Tai) ve çörtlü kireçtaşı, kumtaşı, kumlu marn, şeylden oluşan göl ortamında çökelmiş olan bölümü Lalelik üyesi (Tal) ayrılmıştır. 86 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Altıpınar formasyonu Altıpınar formasyonu Atabey ve diğerleri (1988), Atabey (1989b) tarafından adlandırılmıştır. Haritada Ta simgesi ile gösterilmiştir. Kaya birimi tabanda çakıltaşı, kalın, orta tabakalı kumtaşı, gri, boz renkte marn, üstte yeşilimsi renkte şeylden olşur. Yaklaşık kalınlığı 350 m’dir. Yaşı Lütesiyen’dir. Altıpınar köyü, çalış ve Akarca arasında görülür. Killi kireçtaşı, Nummulites fosilli kireçtaşı ve marndan oluşan kısmı Boztepe üyesi (Tab) olarak tanımlanmıştır. Belbarak köyü batısında ve doğusunda, altıpınar köyü kuzeydoğusundaki İsmailsivrisi tepede yüzeyler. Aynı kaya birimi, Kara (1991) ve MTA (2010) tarafından Çevirme formasyonu olarak tanımlanmış ve Teç simgesi ile gösterilmiştir. Boztepe üyesi Büyükayhan ve Küçükayhan kuzeydoğusundaki Boztepe’de ve Altıpınar köyünün doğusundaki İsmailsivrisi tepede tipik yüzeylemeleri vardır. Ayrıca, Avuç köyü güneyinde, Belbarak köyü doğusunda ve batısında, Hacıbektaş ilçesinin Çilehane mevkiinde,Topaklı’nın batısında ve Karaburna beldesinin kuzeyinde yüzeylenir. Genel özelliği, nummulitesli, alveolinalı, pelesipodalı kireçtaşıdır. Kalınlığı 50 m’dir. Harita simgesi Tab’dır (Atabey ve diğerleri, 1988; Atabey, 1989b). Aynı kaya birimi, Kara (1991) ve MTA (2010) tarafından Dulkadirli kireçtaşı üyesi olarak tanımlanmış ve simgesi haritada Tecd gösterilmiştir. OLIGOSEN-ALT MİYOSEN YAŞTA OLAN SEDİMANTER KAYAÇLAR Kızılöz formasyonu Yörede yüzeylenen Oligosen yaşta olan kayaçlar; Atabey ve diğerleri (1988), Atabey (1989a, 1989b) tarafından Kızılöz formasyonu olarak adlandırılmıştır. Bunlar, karasal kökenli, kırmızı, şarabi renkte, kumtaşı, silttaşı ve çamurtaşından oluşur. Harita simgesi Tk’dır. Küçükayhan, Büyükayhan ile Dadağı köyü arasında, Avanos ile Yeşilöz köyü arasında, Büyükkışla, Hacıbektaş arasında, Hacıbektaş’ın batısında, Ulaşlı ve Çökek köylerinin güneybatısında geniş bir alanda yüzeyler (Şekil 61). Yaklaşık kalınlığı 800 m’dir. Bu kaya birimi yapılan bazı stratigrafik istiflerde Üst Miyosen-Pliyosen yaşı olarak tanımlanmıştır. Tuzköy batısındaki kaya tuzunun bulunduğu kaya birimi Atabey ve diğerleri (1988) tarafından Tuzla üyesi olarak tanımlanmıştır. Kara (1991) ve MTA (2010) tarafından; Kozaklı ilçesi Karaşenir köyü arasında ve Karahasanlı Beldesinin kuzeybatısındaki Kartal tepe, Hüyük tepe çevresinde yüzeyleyen kırmızı, şarabi, kahverengi renkte çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşı kaya birimi İncik formasyonu olarak tanımlanmış ve haritada simgesi Toi olarak gösterilmiştir. 87 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 61- Kızılöz formasyonuna ait çakıltaşı, kumtaşı ve çamurtaşı. Tuzla üyesi Harita simgesi Tkt’dir. Tuzla üyesi, 20-30 cm tabaka kalınlığında, gri, beyazımsı, sert, kristalli masif kayatuzu, belirsiz tabakalı, iri kristalli yer yer jips ve beyaz-gri, mat görünümlü alçıtaşından oluşur (Atabey, 1989a). Kesiktepe üyesi Harita simgesi Ttk’dır. Tuzköy batısında yüzeyler. Gözenekli, sert, sarı, pembe renkte süngertaşıdır. Hareli tüflerle birlikte yer alır. Göl ortamına gelen volkan külünün depolanmasıyla oluşmuştur. Kalınlığ yaklaşık 20 m’dir (Atabey, 1989a). Arafa üyesi Atabey (1989b) tarafından haritada Tka simgesi ile gösterilmiştir. Orta, kalın tabakalı, sarımsı renkli, orta, ince taneli kuvarslı kumtaşı ile linyitli marn ve kiltaşlarından oluşur. Linyitli marn ve kiltaşları üste doğru gri renkte çakıllı, çapraz ve paralel tabakalı kumtaşlarına geçer. Taşkın düzlüğü ve bataklık ortamı çökellerinden oluşan kaya birimi, Dadağı köyü ile Gümüşyazı (Arafa) köyü arasında yüzeyler. Kalınlığı yaklaşık 100 m’dir. Linyit düzeyleri ise 20-80 cm kalınlığındadır. ÜST MİYO SEN-PLİYO SEN YA ŞTA OL AN SEDİM ANTER VE VOLK ANİ K K AYAÇL AR Üst Miyosen-Pliyosen yaşta sedimanter kayalardan; Ürgüp ve çevresinde olanlar Pasquare (1968) tarafından Ürgüp formasyonu, Tuzköy çevresinde olanlar Atabey ve diğerleri (1988; Atabey, 1989b) tarafından Tuzköy formasyonu, Yüksekli köyü çevresindekiler Aydın (1984) tarafından Yüksekli formasyonu olarak tanımlanmıştır. Her üç şekilde tanımlanan kaya birimleri; yeşil, mavi, sarımsı ve açık renkli kiltaşı, marn, silttaşı ile gri, kahverengi, sarımsı çakıltaşı, kumtaşı, killi kireçtaşları ve yer yer kömür düzeyli gölsel çökellerle, kalın ara seviyeli ignimbiritler, bazaltik lav ve piroklastikler ile paleosol (eski toprak seviyeleri) düzeylerinden oluşur (Şekil 62). 88 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 62- Üst Miyosen-Pliyosen yaşındaki gölsel, sedimanter kayaların görünümü (Ürgüp kuzeyi). Kızılırmak çevresinde Avanos, Tuzköy çevresinde derin göl, güney kesimlerde ise ise sığ göl, kıyı ve akarsu ortamlarında çökelmiş kayaç toplulukları ile temsil edilir. Doğu-batı yönlü Kızılırmak Nehri vadisi boyunca uzanan dar ve uzun bir havzada çökelmiştir. İlin batı kısmında yer alan Emmiler, Hamzalı köyleri, Abuuşağı ve Tuzköy Beldeleri çevresinde, Gülşehir’in kuzeyinde, Eskiyaylacık, Yeniyaylacık, Civelek, Alkan köyleri ile Kızılırmak nehri arasında, Avanos’un doğusunda, Avanos ile Ürgüp arasında, Zelve vadisinde, Kozaklı ilçesi Karahasanlı beldesi çevresinde yaygın mostraları vardır. Nevşehir çevresindeki mostraları; çakıltaşı, kumtaşı, kiltaşı, marn ve killi kireçtaşı egemen kayaçlarla, Kozaklı, Karahasanlı çevresindeki mostraları ise gölsel kireçtaşları ile temsil edilir. Bu kayaç topluluğu içinde ardalanmalı olarak ve girik şekilde gölsel ignimbrit ve tüfit düzeyleri yer alır. Ürgüp, Avanos, Tuzköy, Tahar, Cemilköy ve Zelve çevresinde kiltaşı, marn, killi kireçtaşından oluşan göl çökelleri egemendir. Göl çökeliminin olmadığı yerlerde ignimbritler doğrudan birbirleri üzerine gelir. Atabey (1989b) tarafından yöredeki üst Miyosen-Pliyosen sedimanter ve volkanosedimanter kayaçlar; Tuzköy formasyonu, Kızılöz formasyonu, Yüksekli formasyonu ve Ürgüp formasyonu olarak ayırtlanmıştır. Kızılöz formasyonu içerisinde Arafa üyesi, Büyükkaletepe Andeziti, Ürgüp formasyonunun içerisinde Kavak, Hatlarpınar, Cemilköy, Tahar, Karadağ, İncesu, Salur üyeleri ile Çataltepe Bazaltı anlatılmıştır. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından Nevşehir çevresinde yüzeyleyen kayaçlar; yeşil, beyaz renkli kiltaşları, marnlar, sarı renkli ince tabakalı kumtaşları, yer yer jips kristalli düzeyler, sarı, beyaz renkli killi kireçtaşları, çok sayıda ignimbirit seviyeleri 89 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Kavak, Zelve, Sarımadentepe, Cemilköy, Tahar, Gördeles ignimbiritleri olarak, kiltaşı, tüf, sarı kumtaşları Mustafapaşa Üyesi ve bunlarla girik olarak bulunan, bazaltik ara düzeyler Sarıca Volkaniti, en üst kesimde yer alan bazaltik çakılların oluşturduğu yersel çakıltaşı düzeyleri de Aksalur Çakıltaşı olarak anlatılmıştır. Tuzköy formasyonu (Yüksekli formasyonu) Tuzköy çevresinde görülen sarı renkte, ince tabakalı ve laminalı, bol biyoturbasyonlu (canlı eşeleme izli) silttaşı, laminalı silisli kiltaşı, ince tabakalı ve laminalı kumtaşı ve tüfit ardalanmasından oluşan kaya birimi, Atabey ve diğerleri (1988) tarafından Tuzköy formasyonu olarak adlandırılmıştır. Haritada Tmt simgesi ile gösterilmiştir. Kiltaşları içinde jips kristalleri görülür. Ortalama kalınlığı 100 m’dir. Tuzköy formasyonunun benzeri olan istif, Yüksekli köyü çevresinde Aydın (1984) tarafından Yüksekli formasyonu olarak adlandırılmıştır. Atabey (1989a, 1989b) tarafından haritada Tmy simgesi ile gösterilmiştir. Ürgüp formasyonu Geniş bir alanda yüzeyleyen volkanik çökeller, Pasquare (1968) tarafından Ürgüp Formasyonu olarak adlandırılmıştır. Atabey (1989b) tarafından haritada Tmü simgesi ile gösterilmiştir. Ürgüp Formasyonunda; Kavak Üyesi, Hatlarpınar Üyesi, Sarımadentepe Üyesi, Cemilköy Üyesi, Tahar Üyesi, Karadağ Üyesi, İncesu Üyesi ve Kışladağ Üyesi tanımlanmıştır. Ayrıca, formasyon içinde Damsa Bazaltı, Topuzdağı Bazaltı ve Çataltepe Bazaltı ayırtlanmıştır. Kavak üyesi (Kavak ignimbriti) Kaya birimi; açık kahve, beyazımsı renkte homojen ignimbirit ve pomza içerir. Tipik olarak peribacaları şeklinde erozyon şekilleri sunan, beyaz, sarımsı beyaz, sarı, açık gri renklerde ve birkaç faz halinde gözlenen ilk ignimbiritik aktivite ürünleridir (Şekil 63). Adını Kavak Beldesi’nden alır. Ancak en iyi Göreme yöresinde izlenir. Gülşehir, Tuzköy, Nevşehir, Cemilköy, Avanos civarlarında yaygındır. Birim, Pasquare (1968) tarafından Kavak üyesi, Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından ise Kavak ignimbriti adıyla haritalanmıştır. Atabey (1989b) tarafından haritada Tük simgesi ile Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından ise Tmük simgesi ile gösterilmiştir. Kaya birimi, Alt ve üst Göreme İgnimbiriti olarak ikiye ayrılmıştır. Avcılar’da (Göreme) her iki ignimbirit birbirinden türbülanslı akıntı çökelleri ile ve 1-2 m kalınlığında küçük laharik çökeller ile ayrılırlar ve her iki kısım 20-25 m kalınlıktadır (Schumacher ve diğerleri, 1990). Kavak İgnimbiriti genellikle homojen bir yapıya sahip olup, biyotit ve hornblend mineralleri içeren andezit ve dasit türü yabancı kayaç 90 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı parçalarıyla, matrikste önemli miktarda biyotit içerir (Pasquare, 1968). Pomzalar, mineral içermelerinin yanısıra, köpüksü bir yapı gösterir. Karadağ’da alterasyona uğramış ve yer yer silisleşmiştir. Kavak ignimbritinin toplam kalınlığı 10-150 m arasında olup, Göreme’de 93 m’dir (Temel, 1992). Gerek stratigrafik konumu, gerekse bazı araştırmacılar tarafından yapılan radyometrik yaş tayinlerine dayanılarak Üst Miyosen yaşta aktivite gösteren volkanik etkinlik sırasında oluştuğu bilinmektedir. Bu birime ait tüf akmalarından, biyotitlerde K/Ar yöntemiyle İnnocenti ve diğerleri, (1975) tarafından 8,6 ± 1,7 milyon yıl, Temel (1992) tarafından 11,2 ± 2,5 milyon yıl, Schumacher ve diğerleri (1992) tarafından 8,96 ± 0,2 milyon yıl ortalama yaşları saptanmıştır. A B Şekil 63- A, B-Kavak ignimbriti (Atabey, 2000b). 91 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Hatlarpınar üyesi Genelde lateritik toprak, kumlu, siltli, killi karışımlar halindedir. Atabey (1989b) tarafından haritada Tüh simgesi ile gösterilmiştir. Büyük çapta omurgalı yığışımlar gözlenir. 30 metre kalınlığındadır. Bağcalı köyünün güneydoğusundaki Hatlarpınar mevkiinde yüzeyler. Bu birim Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından kavak ignimbritine dahil edilmiştir. Zelve İgnimbiriti Kaya birimi, pembe, beyazımsı-sarımsı renklerde döküntü pomzaları ve pomza akıntısından oluşur. Birim adını tipik olarak görüldüğü Zelve Vadisi’nden almıştır (Şekil 64). Zelve, Çavuşini, Sarıhıdır, Çökek ve Ulaşlı köyleri ile Avanos’un güneyinde, güneydoğusunda ve kuzeyinde, Kızılırmak’ın güneyinde yüzeylenir. Le Pennec ve diğerleri (1994)’e göre 4200 km2 den daha fazla bir alana yayılmıştır. Bölgedeki ikinci büyük piroklastik akıntı ürünü olan Zelve İgnimbiriti, kaynaklanmamış olup, bazalt, andezit ve diyabaz türü yabancı kayaç parçaları ile yoğun pomza içermektedir. Pomzaları ters derecelenme gösterir (Temel, 1992). Pomzalar oldukça hafif, feldispat, kuvars gibi minerallerce fakir olup, afirik-subafirik bir özellik gösterir (Temel, 1992). Pomzaların lifleri ince uzun olup, bazılarındaki tüp şeklinde boşluklar inci parlaklığındadır. Zelve İgnimbiriti’nde kırık zonlarına bağlı hidrotermal etkiler ile gölsel ortama gelmesinden kaynaklanan, silisleşme ve zeolitleşme şeklinde kendini gösteren alterasyon izleri gözlenir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmüz simgesi ile gösterilmiştir. Zelve İgnimbiriti’nin çıkış kaynağının Nevşehir güneyinde ve Kavak İgnimbiriti’ne yakın bir kaynak olabileceği Le Pennec ve diğerleri, (1994) tarafından belirtilmektedir. Zelve İgnimbiriti deformasyona uğramış ve kıvrımlanmış gölsel çökeller ile Kavak İgnimbiriti’nin üzerinde akmıştır. Üzerine ise Sarımadentepe İgnimbiriti gelir. En iyi gözlendiği yer Zelve olup, kalınlığı 118 m’dir (Temel, 1992). 92 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 64- A-Zelve ignimbriti, Tuzköy formasyonu ve kışladağ kireçtaşı. Sarımaden tepe üyesi (Sarımadentepe İgnimbiriti) Birim; masif, iyi kaynaklanmış, gri, siyah, koyu kahverengi renklerde gözlenmekte olup, tabanında pomza döküntüleri bulunur. Bağcalı köyü güneybatısı ve güneydoğusunda Sarımaden tepe, Orta, Kepez tepe, Üçhisar Dağı ve Ayvalı köyü güneyinde görülür. Tabanında pliniyen türü pomza döküntüleri bulunan birim iyi kaynaklanmış, sütunsal yapıların izlendiği bir ignimbirit akıntısı olarak gözlenir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Özellikle üst kesimleri pomza ve camsı parçalar bakımından alt kesimlerine göre daha yoğundur. Birimin rengi alt seviyelerde daha açıkken ve açık renkli pomzalar içerirken, üst seviyelerde hem kendi rengi hem de pomzaların rengi, koyulaşır ve koyu gri, siyah renge kadar ulaşır. İçindeki pomza parçaları genellikle küçük boyuttadır. Plajiyoklas, kuvars, biyotit, ender olarak da amfibol ve opak minerallerince zengindir (Temel,1992). İçinde yoğun olarak izlenebilen kayaç parçacıkları ise, volkanik kökenli olup, andezit ve dasit türündedir. Atabey (1989b) tarafından simgesi haritada Tüs, Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından ise haritada Tmüz simgesi ile gösterilmiştir. Sarımadentepe İgnimbiriti’nin çıkış kaynağının Nevşehir güneyinde Derinkuyu havzasında Kayırlı ile Kaymaklı arasında olabileceği Le Pennec ve diğerleri, (1994) tarafından belirtilmektedir. Kalınlığı 10 m olup, Uçhisar Dağı’nda ise 15 m’yi bulur. Innocenti ve diğerleri (1975) tarafından biyotitler üzerinde K-Ar yöntemi ile yapılan yaş tayininde; 8,0 ± 1,6 milyon yıl, 8,2 ± 1,6 milyon yıl, 8,5 ± 1,6 milyon yıl yaş saptanmıştır. 93 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Mustafapaşa üyesi Kaya birimi, akarsu-göl karışık bir fasiyeste çökelmiş olup, genellikle gri, grimsi sarı, yeşilimsi sarı renkli, masif, kalın tabakalı, yer yer çapraz tabakalanmalı, pomza parçaları, temel kayaçlarından türeme çakıllar, akarsu çökelleri ve tüf-tüfit şeklinde piroklastik çökel araseviyeleri içeren, killi tüflü kum, tüflü kumtaşı ve kiltaşı ardalanmasından oluşur (Dönmez ve diğerleri, 2003). Mustafapaşa, Ürgüp, Cemilköy arasında görülür (Şekil 65). Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmüm simgesi ile gösterilmiştir. Ayvalı köyü doğusunda, tabanda kırmızı kil ve kumlu tüfle başlar. Bu bölümde fazla kalın olmayan, fakat sık sık tekrarlanan pomzalı seviyeler ve akarsu kökenli ara seviyeleri gözlenir. Üste doğru grimsi sarı, yeşilimsi sarı renkli, killi tüflü kum, kumtaşı, marn ve kiltaşı ardalanması şeklinde devam eder. Mustafapaşa civarında ise Kavak İgnimbiriti üzerinde pembe, sarı renkli tüflü, killi kumtaşı ile başlar ve pomza parçaları ve çakıl içeren tüfit-tüflü kiltaşı-şeyl ardalanması şeklinde devam eder (Dönmez ve diğerleri, 2003). Şekil 65- Mustafapaşa üyesi (Dönmez ve diğerleri, 2003). Mustafapaşa Üyesi çökellerinin oluşumu esnasında havzada gelişen olivin bazalt bileşimli volkanik aktiviteye ait ürünler (Sarıca Volkanitleri), bu çökellerin arasına yerleşmiştir. Ürgüp-Cemilköy arasında Kavak İgnimbiriti üzerine gelir. Ayvalı köyü civarında Sarımadentepe ignimbiriti üzerinde kırmızı killi, kumlu tüfler olarak gözlenir. Mustafapaşa Üyesi çökellerinin arasında Sarıca Volkanitleri’ne ait bazik ürünler yer alır (Dönmez ve diğerleri, 2003). Mustafapaşa Üyesi’nin üst dokanağı kırmızımsı kahve 94 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı renkli, çakıllı, pomza parçalı, tüflü kumtaşı, çakıltaşı ve kiltaşından oluşan akarsu-göl arası ortamlara ait kırıntılı çökellerle uyumludur. Pasquare (1968) tarafından birimin iyi gözlendiği Aliyetepe kesitinde yaklaşık 88,5 m kalınlık ölçülmüştür. Sarıca Volkanitleri (Damsa Bazaltı) Birim, Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından bazalt, bazaltik andezit, piroksen andezit, olivin bazalt olarak tanımlanmıştır. Bazı kesimlerde tamamen piroklastiklerle temsil edilirler (Sarıca köyü) (Şekil 66). Kül ve blok akmaları şeklindeki bu piroklastikler gri, kırmızı, kahve renkli bazalt, bazaltik andezit parçaları içerir. Atabey (1989b) tarafından Damsa Vadisi boyunca yüzeylenen bazaltlar Damsa Bazaltı olarak adlandırılmış ve harita simgesi Tüd olarak gösterilmiştir. Aralarında yer yer lav dilleri mevcuttur. Lavlar, bazı yörelerde (Damsa Vadisi soğansı ayrışmalar ve sulu ortamda çökelme izleri gösterir. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmüsa simgesi ile gösterilmiştir. Ürgüp ilçesi Damsa Vadisi içerisinde görülür. En iyi gözlendiği yer Sarıca ve Öksüt köyleridir. Volkanizma birçok yerde Ürgüp Formasyonu çökelleriyle ara düzeyli olarak izlenir. Sarımadentepe İgnimbiriti ile Mustafapaşa Üyesi’nin gölsel çökelleri arasında yer alır. Damsa Lavı olarak da bilinen bazaltlarda Temel (1992) K/Ar yöntemiyle 8.2 ± 0,2 milyon yıl yaş saptamıştır. Şekil 66- Sarıca volkanitleri (Tmüsa), Ürgüp fm. (Tmü) (Dönmez ve diğerleri, 2003). Cemilköy üyesi (Cemilköy İgnimbriti) Damsa ve Karlık vadilerinde, Cemilköy, Karain, Karacaören, Basansarnıç köyleri civarında, Ayvalı ve Bağcalı köyleri güneyinde, Tatlarin köyü civarında, yüzeyleyen, pomzalı, inci grisi renginde pumisli ve litik karekterli volkano sedimanter bir birim (Şekil 67), Pasquare (1968) tarafından Cemilköy üyesi olarak adlandırılmıştır. Atabey 95 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı (1989b) tarafından haritada Tüc simgesi ile Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından ise haritada Tmüc simgesi ile gösterilmiştir. Yer yer ofiyolitik kayaç ve bazaltik lav çakılları içerir. En iyi gözlendiği Cemilköy civarında kalınlığı 110 m’dir (Dönmez ve diğerleri, 2003) Gri-beyaz renkli, pomza, volkanik ve ofiyolitik kayaç parçaları içeren Cemilköy ignimbritinin alt kesimleri önemli miktarda matriks içermekte ve bu matriks içerisinde küçük taneli pomzalar dağılmış durumdadır (Temel 1992). Birimin üst kesimlerine doğru içerdiği pomza parçalarının boyutu artmakta ve 40-50 cm’yi bulmaktadır. Birimin içerdiği pomza parçaları lifsi yapıda olup, sedefsi parlaklık göstermekte ve pomzalarının tipik olan bu özelliği yardımıyla diğer ignimbirit seviyelerinden ayrılabilmektedir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Cemilköy İgnimbiriti içerisinde yoğun oranda gaz kaçış bacaları gözlenir. Temel (1992) tarafından pomzalar üzerine gerçekleştirilen optik mikroskop incelemeleri bunların genelde lifsi dokuda olduğunu ve plajiyoklas, kuvars, amfibol, biyotit ve opak mineral içerdiğini ortaya koyar. İçindeki kayaç parçacıkları ise volkanik ve ofiyolitik kayaç kökenli olup heterojen bir dağılım göstermektedir. İgnimbrit kütleleri içinde iri gövdeli çok sayıda peribacaları gelişmiştir. Cemilköy İgnimbriti’nin çıkış kaynağı olarak Temel (1992)’e göre Kaymaklı civarı, Le Pennec ve diğerleri (1994)’e göre Derinkuyu civarıdır. (Pasquare, 1968). Schumacher ve diğerleri (1992) tarafından K/Ar yöntemi ile yapılan yaş tayinlerinde 6,78 ± 0,2 milyon yıl ve 6,51 ± 0,2 milyon yıl yaşında olduğu belirtilir. Şekil 67- Cemilköy ignimbriti Tahar üyesi Kaya birimi, Alttan üste doğru kumlu matriks içinde yer alan pomza ve lav parçalarından oluşan, pembemsi beyaz renkli tüfit; ince taneli, riyodasit, hyaloandezit ve bazalt parçalarından oluşur. Orta, kalın tabakalı olup, toplam 80 m kalınlığındadır. 96 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Pasquare (1968) tarafından adlandırılmıştır. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmüt simgesi ile Atabey (1989b) tarafından Tahar üyesi adı ile tanımlanmış ve haritada Tüt simgesi ile gösterilmiştir. Tahar köyü’nden (Yeşilöz) adını alır. Tahar, Karlık, Karain, Ulaşlı, Çökek ve Alkan köyleri, Hacıbektaş ilçesi batısındaki Mikail, Altınyazı, Küçükkavak, Kayı köyü, Asmakaradan köyleri, Yeşilli ile Büyükkayapa köyü arasında, Tatlarınköy, Çiftlikköy, Abuuşağı, Fakıuşağı, Hacıhalilli, Emmiler ve Tuzköy batısında görülür. Pembe, pembemsi beyaz renkli, pomza ve andezitik, bazaltik kayaç parçacıkları içeren piroklastik akıntıdan oluşur. Pomzalar yuvarlak bir şekle sahip olup, esas olarak feldispat ve kuvars, az miktarda da biyotit ve piroksen mineralleri içerir. Kayacın matriksinde ise feldispat, kuvars ve az miktarda da biyotit bulunur (Temel, 1992). Tahar köyü civarında yüzeyleyen kaya birimi, 50 m kalınlığında olup, pomzalı, andezitik ve bazaltik kayaç parçacıkları içerir. Bu mevkide pembe renkli ve peribacalarının gelişmesine uygun olan piroklastik akıntı özelliğindedir. Sofular köyü civarında birimin tabanındaki killi karbonatlı kesimde, gölsel ortama gelmesinden kaynaklanan deformasyon izlerine rastlanır. Bu bölgedeki ignimbritler yer yer prizmatik, sütunsal bir yapıya sahip olması nedeniyle, Pasquare (1968) tarafından İncesu İgnimbriti olarak haritalanmıştır. Birimin kaynak alanının dasitik domdan oluşan Hodul Dağı’nın altında olabileceği varsayılır (Temel, 1992; Le Pennec ve diğerleri, 1994). Karadağ üyesi Genelde tüfitik karekterli olup, karışık lahar tipinin kaolitik akıntıları şeklinde çökelmiştir (Pasquare,1968). Beyaz, gri ve sarı renkli, kalın tabakalıdır. Nevşehir yapı taşı olarak tanınır ve kolayca işlenebilir niteliktedir. Kalınlığı 150 m’ye yaklaşır. Gördeles İgnimbiriti Birim, pembe, mor renkli tek bir piroklastik akıntıdan oluşan birimin alt kesimleri daha ince taneli olup, matriksi bol miktarda biyotit içerir. Üst kesimlere doğru pomzaların tane boyu artar. Birim yer yer gaz kaçış boruları içerir. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmüg simgesi ile gösterilmiştir. Akıllı ve Avladağ yamaçlarında, Cemilköy, Ayvalı, Tahar (Yeşilöz) köyleri civarında, Ulaşlı ve Sofular köyü civarında, Basansarnıç köyü civarında, Şahinefendi, Taşkınpaşa köyleri civarında görülür (Ayhan ve diğerleri, 1988). Sofular Köyü civarında Pasquare (1968) tarafından Sofular İgnimbriti olarak ayrılmış olan birim, Gördeles İgnimbriti ile eşdeğerdir. Pomzaların içerisindeki iri feldispat ve kuvars minerallerinin lifsi, kıymıksı mineraller tarafından bir gözü andıracak şekilde sarılması ve ignimbiritlerin gri, mor rengi, oldukça tipiktir. Pomzalar bol miktarda feldispat, biyotit, kuvars ve amfibol içerir. Birim Sofular köyü civarında ince taneli olup, içerdiği pomza ve kayaç parçaları nispi olarak daha küçük, yuvarlak 97 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı veya yarı yuvarlak şekillidir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Gördeles İgnimbriti’nin kaynak alanının Temel (1992) Kaymaklı Bölgesi’ni, Le Pennec ve diğerleri (1994) ise Derinkuyu ile Kayırlı arası olduğu belirtilir. Birimin kalınlığı 7-20 m arasıdır. İnnocenti ve diğerleri (1975) tarafından yapılan yaş tayinlerinde 6,8 ± 1,4 ve 7,8 ± 1,6 milyon yaşında olduğu saptanmıştır. Salur üyesi (Aksalur Çakıltaşı üyesi) Birim, koyu gri-siyahımsı renkli, kalın tabakalı, tüflü çakıltaşı, piroksen bazalt ve andezit çakıl ve bloklarından oluşmuş çakıltaşı, tüf, bazen pomzalı kum arakatkılı çakıltaşı, kumtaşı ve üst kesimlere doğru bazalt çakıllı, kumlu tüf seviyeleri ile temsil edilir. Pasquare (1968) tarafından adlandırılmıştır. Atabey (1989b) tarafından Salur üyesi adı ile tanımlanmış ve haritada Tüs simgesi ile Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından ise Aksalur çakıltaşı üyesi olarak adlandırılmış ve haritada Tmüa simgesi ile gösterilmiştir (Şekil 42). Topuzdağ, Karakaya köyü ve Valibaba Tepe arasında yayılım gösterir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Topuzdağ civarında birimin üzerine, Topuzdağı Volkanitleri, Kışladağ ve Sofular köyü civarında ise gölsel karakterli Kışladağ Kireçtaşı gelir. Kaya birimi ortalarına doğru kalınlığı 100 m’yi bulur. Kenarlarında ise kalınlığı özellikle batıda azalır. Topuzdağı Volkaniti örtüsü altında birim bazalt bloklu tüfden ibaret olup, yaklaşık 10 m kalınlığında bir seviye ile devam eder (Pasquare,1968). Andezitik domlar Nevşehir yöresinde yüzeyleyen volkanit kayaları; Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından Tekkedağ Volkanitleri ve Erdaşdağ Volkanitleri olarak ayrılmış ve bunlar andezitik domlar adı altında tanımlanmıştır. Haritada simgesi Tma olarak gösterilmiştir. Tekkedağ Volkanitleri İncesu yöresinin önemli bir volkanik merkezini oluşturur. Kuzeybatı-güneydoğu istikametinde yaklaşık 13 km’lik bir uzanım sunar. Yaklaşık 50 km²’lik bir alanı kaplar. En yüksek noktası 1852 m’dir. Diğer volkanik merkezlerde olduğu gibi çok sayıda çıkış merkezleri yer alır. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmat simgesi ile gösterilmiştir. Tekkedağ, Tepebaşı Tepe, Ulugüney Tepe, Büvelekkaya Tepe, Kırağbaşı Tepe, Üçkaya Tepe’dir. Bu tepelerin tamamı bir bütünsellik gösterirler ve birbirleri ile iç içe, birbirlerinin devamı şeklindedirler. Tekkedağ Volkanitlerinin kayaçları bazı yerlerde ince taneli iken bazı alanlarda siyah renkli ve afanitiktirler. Yer yer ise gri renkli ve levhamsı ayrışmalar gösterir. Tekkedağ volkanik merkezinden alınan örnekler kimyasal içeriklerindeki bazı farklılıklarından dolayı bazaltik andezit, bazalt ya da olivin bazalt olarak tanımlanmıştır (Dönmez ve diğerleri, 2003) (Şekil 68). 98 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 68- Tekkedağ Volkaitleri (Tmat), Dasidik Domlar (Tmd) (Dönmez ve diğerleri, 2003). Erdaşdağ Volkanitleri Acıgöl güneyinde yüzeyleyen, pembe, gri andezitik karakterli volkanitler, Erdaşdağ Volkanitleri olarak tanımlanmıştır. Erdaşdağ aynı zamanda volkanizmanın çıkış merkezi olup, volkanitler, Kevencetepe, Karacaören ve Ağıllı köyleri civarında yüzeyler. Andezitik lav ve piroklastiklerinden oluşur (Dönmez ve diğerleri, 2003). Lavlar belirgin feldispat fenokristalli, grimsi-sarımsı renklidir. Ağıllı köyü civarında ince taneli piroklastiklerden oluşur. Andezitik lavlar porfirik dokulu olup, camsı ve mikrokristalen hamur maddeleri bol plajiyoklas ve piroksen mikrolitlerinden oluşmuştur. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmaer simgesi ile gösterilmiştir. Sivri tepe’de yüzeylenen Erdaşdağ Volkanitlerinin, Olanca (1994) tarafından K/Ar yöntemiyle 4,51 ± 0,17 milyon yıl yaş saptamıştır. Dasitik domlar Çok ince taneli, gri, beyaz, açık pembe renkli domların oluşturduğu volkanitler Derinkuyu, Kaymaklı yöresinde yaygın olarak gözlenir. Bunlar; Üvez tepe, Garipçe köyü Kabak tepe, Sivri tepe, Hamurcu köyü kuzeybatısı, Kocadağ, Allıdağ, Tüllüce tepe, Hodul Dağı , Kaleköy, Büyükkale tepe, Nevşehir güneyi Aşikidağı, Sivri tepe , Göztepe, Berçene tepe Büyük tepe, Koç tepe, Meşeli tepe ve Söğdele tepe domlarıdır. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmd simgesi ile gösterilmiş olup, Göztepe Domu, Hodul Dağı Domu, Aşikidağ Domu diye ayrılmıştır. 99 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Göztepe Domu Göztepe Domu, Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından 1599 m yüksekliğinde, yaklaşık 1 km çapında dairesel bir koni görümündedir. Çevresinde 5 adet küçük çaplı domun daha var olduğu belirtilir. Lavları makroskobik olarak gri renkli, belirgin feldispat ve hornblend fenokristallidir. Kaymaklı Beldesi kuzeybatısında yer alır. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmdg simgesi ile gösterilmiştir. K/Ar yöntemiyle gerçekleştirilen radyometrik yaş tayininde Göztepe domunun yaşının 7,3 ± 0,7 milyon yıl olduğu belirtilir (Türkecan ve diğerleri, 2003). Hodul Dağı Domu Hodul Dağı Domu; 1949 m yüksekliğinde, elips şeklinde yaklaşık 10 km2’lik bir alana yayılan kuzeybatı-güneydoğu uzanımlı bir domdan oluşur (Dönmez ve diğerleri, 2003) (Şekil 69). Tüllücetepe domunu oluşturan lavlar ile benzer özellikte, gri, soluk pembe renkli, ince taneli lavlardan oluşur. Lavlar iki noktadan çıkmış ve fazla yayılım göstermemiştir. Piroksen andezit olarak tanımlanmıştır. Hodul Dağı Domu’ndan alınan örnekler genel olarak, hipokristalen-porfiritik dokuda olup, fenokristal olarak, plajiyoklas ve piroksen içerir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Haritada Tmdh simgesi ile gösterilmiştir. K/Ar yöntemiyle gerçekleştirilen radyometrik yaş tayininde Hodul Dağı Domunun yaşının 7,0 ± 0,9 Milyon yıl olduğu belirtilir (Türkecan ve diğerleri, 2003). Şekil 69- Hodul Dağı Domu (Tmdh), Ürgüp formasyonu (Tmü) (Dönmez ve diğerleri, 2003). Aşikidağ Domu (Büyükkaletepe Andeziti) Nevşehir’in güneyi, Güvercinlik köyü kuzeyinde 1700 m yüksekliğe ulaşan, gri, pembe ve mor renkli afanitik lavların yığılması ile oluşmuş bir domdur (Dönmez ve diğerleri, 2003) (Şekil 70). Aşikidağ Domu’nun lavları çıplak gözle Hodul Dağı’nın lavlarına benzer. Latit, andezit olarak tanımlanmıştır. Kayaç örnekleri afanitik, fenokristal içermeyen, hipokristalen trakitik dokuya sahip bir matrikse ve matriks içinde yer alan plajiyoklas ve piroksen mikrofenokristallerinden oluşan bir mineralojik bileşime sahiptir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Haritada Tmda simgesi ile gösterilmiştir. 100 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Gri, pembe kahverengi ince taneli ve homojen andezitlerde merkezi doma yakın olan yerlerde porfirik doku ve sıkça zonlu yapı gösteren kaya birimi, Pasquare (1968) tarafından Büyükkale tepe Andeziti olarak adlandırılmıştır. Atabey (1989b) tarafından da aynı şekilde Büyükkale tepe Andeziti olarak tanımlanmış ve haritada Tmb simgesi ile gösterilmiştir. Andezitler içinde ojit, hornblend ve labrodorit fenokristalleri vardır. En önemli özelliği matriksdeki feldispat mikrolitleriyle, mikrofenokristallerin çokluğudur. Yöredeki andezitlerde K/Ar yöntemine göre yapılan yaş tayinleri sonucunda 13,7-0,3 ile 6,5-0,2 milyon yıl (Üst Miyosen-Ponsiyen) zaman aralığı verilmiştir. (Batum, 1978) . Şekil 70- Aşıki Dağı Domu (Tmda) (Dönmez ve diğerleri, 2003). Bazaltik Lav akıntıları Bazaltik-andezit, bazalt ve olivin-bazalt karakterindedirler. Çıktıkları noktadan çevreye yayılarak geniş alanları kaplamıştır (Dönmez ve diğerleri, 2003). Haritada Tmb simgesi ile gösterilmiştir. Birim, Çatal tepe, Topuzdağ, Keçikale tepe, Niğde kuzeydoğusundaki Tepeköy Volkanitleri ve Erkilet civarı Fotulca Bazaltı bu döneme ait başlıca volkanitleri oluşturur. Çataltepe Volkaniti (Çataltepe Bazaltı) Bu volkanitler, gri renkli, gözenekli ve toleyitik bazalt lavıdır (Şekil 71). Hamur içine gömülmüş labradorit ve ojit fenokristalleri, olivin fenokristalleri izlenir. Genelde hipersten ojit bazalttır. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tmbç simgesi ile Atabey (1989) tarafından Çataltepe Bazaltı adı ile tanımlanmış ve haritada Tüç simgesi ile gösterilmiştir. Çataltepe Volkanitleri, Hoduldağ’ın güneyinde yer alır. Gülbayır köyü kuzeyi, Çataltepe doğusu Büyükçiç tepe ve Gammaz tepe’dir. Çataltepe, en önemli çıkış noktasıdır. Fakat bölgede üç önemli çıkış noktası daha mevcuttur. Bu üç noktadan çıkan lavlar yer yer birbirlerine karışmıştır (Dönmez ve diğerleri, 2003). Lavlar gri, siyah renkli, akma yapılıdır. Volkanizmanın en büyük ve en önemli çıkış merkezini ise Çatal Tepe oluşturur. Genellikle gri ve siyah renklidir. Yer yer 101 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı akma yapıları gösterir. Çıkış noktasından güneydoğuya doğru akmıştır. Çataltepe Volkanitleri’nin çıkış noktasının hemen kuzeyinde Hodul Dağı’na ait lavları keserek çıkmıştır. K/Ar yöntemiyle yapılan yaş tayinlerinde Çataltepe Volkanitlerinin yaşının 5,29 ± 0,46 milyon yıl yaşında olduğu saptanmıştır (Dönmez ve diğerleri, 2003). Şekil 71- Çataltepe Volkaniti (Tmbç) (Dönmez ve diğerleri, 2003). Topuzdağ Volkaniti (Topuzdağı Bazaltı) Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından Tekkedağ’ın batısında, kuzeybatıgüneydoğu istikametinde akarak yüzeylenen bazik volkanitler Topuzdağ Volkaniti olarak adlandırılmış ve haritada Tmbto simgesi ile gösterilmiştir. Aynı kaya birimi Atabey (1989b) tarafından Topuzdağı Bazaltı olarak tanımlanmış ve harita simgesi Tüt1 verilmiştir. Ana çıkış merkezi Ürgüp kuzeydoğusudur. Oldukça akışkan karakterli bir lavdır. Koyu siyah, gri renkli, bantlı yapıda yer yer levhamsı ayrışmalı, çoğu zaman makro olarak fenokristal gözlenmeyen bazik karakterli lav ve piroklastiklerden oluşur (Şekil 72). Piroksen andezit olarak tanımlanmıştır (Dönmez ve diğerleri, 2003). Şekil 72- Topuzdağı Volkaniti (Tmbto), Ürgüp formasyonu (Tmü) (Dönmez ve diğerleri, 2003). 102 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Keçikaletepe Bazaltı Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından Nevşehir batısında, Balcın köyü’nde yüzeylenen siyah ve kırmızı renkli bazik lavlar Keçikaletepe Bazaltı olarak adlandırılmış ve haritada Tmbk simgesi ile gösterilmiştir. Kızılkaya İgnimbiriti’nin altında yer alır. Tabanındaki 2 m’lik kırmızı cüruflu bir seviyenin üzerine 8 m kalınlığında siyah bazaltlar gelir ve bunlar daha sonra bazaltik bir breşe geçerler (Pasquare, 1968). Lavlar, toleyitik bazalt olarak tanımlanmıştır. Genel görünümü ile afirik bir lav olup, intersertal dokulu matriks içinde plajiyoklas ve ortopiroksen mikrofenokristallerinden oluşan bir mineralojik bileşime sahiptir (Dönmez ve diğerleri, 2003). ALT PLİYO SEN YA ŞTA OL AN VOLK AN İ K K AYAÇL AR Kızılkaya İgnimbiriti Ürgüp’te mostraları vardır. Bazı çalışmalarda Kızılkaya İgnimbriti, İncesu İgnimbriti ile karıştırılmıştır (Pasquare, 1968). Dönmez ve diğerleri (2003)’e göre birim, alttan üste doğru farklı ignimbirit ile tüflü düzeyler içerir. Altta, kırmızı, kahve renkli akarsu çökellerinin yer aldığı bir istif yer alır (Şekil 73). Bunu taban türbülans çökelleri izler ve bu çökeller üzerine geçişli olarak gri ve pembe renkli, ince, orta ve iri taneli pomzaların yer aldığı, pliniyen türü döküntülerden oluşan gevşek bir düzey gelir. Bu birim her yerde çizgisel bir geçişle kırmızı, kahve renkli iyi pekişmiş ignimbiritlere geçer. Kızılkaya İgnimbriti’nin önceki tüm birimleri örter. Birim, Ürgüp dolayında Ürgüp Formasyonu’na ait gölsel çökeller üzerine gelir. Kimi yerlerde Gördeles İgnimbriti, kimi yerde Cemilköy İgnimbritleri üzerinde yer alır. Beekman (1966) tarafından Kızılkaya köyünden adı verilmiştir. Atabey ve diğerleri (1989b) ve Atabey (1989a) tarafından haritada Tk1 simgesi ile Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tpk simgesi ile gösterilmiştir. Kızılkaya İgnimbritinin yaşını; İnnocenti ve diğerleri (1975) Karahöyük’de 4,4 ± 0,1 ve Başköy’de 5,4 ± 1,1 ve 5,1 ± 0,3 Milyon yıl, Schumacher ve diğerleri (1990) 4,3 Milyon yıl olarak saptamışlardır. 103 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 73- Cemilköy ignimbriti üstünde yer alan Kızılkaya ignimbriti. ÜST PLİYO SEN YA ŞTA OL AN VOLK AN İK K AYAÇL AR İncesu üyesi (İncesu İgnimbiriti) İncesu İgnimbiriti’nin alt seviyesini, gri ve beyaz, pomzalı, üst kesimlere göre daha az kaynaklanmış bir düzey oluşturur (Dönmez ve diğerleri, 2003). Bunun üzerine ise çoğu zaman siyah renkli, iyi kaynaklaşmış, fiyammeli yağlımsı görünümlü bir ignimbirit düzeyi gelir. En üst kesimde ise yaygın olarak gözlenen, kahve-gri-kırmızı renkli, yer yer boşluklu ve yer yer sütunsal ayrışmalı bir düzey görülür (Şekil 74). Bunlar geniş düzlükleri ve platoları oluşturur. Kalınlığı 60 m’dir. Pasquare (1968) ve Atabey (1989b) tarafından İncesu üyesi Üst Miyosen-Pliyosen yaşta Ürgüp formasyonunun bir üyesi olarak tanımlanmış ve haritada Tüi simgesi ile gösterilmiştir. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından ise İncesu İgnimbriti olarak adlandırılmış ve haritada Tpkoi simgesi ile gösterilmiştir. İncesu Tilköy ve Mazıköy arasında yüzeyler. Tekkedağ-Topuz Dağı kütlesini aşamayan ignimbiritler, Tekgözköprü civarında Kızılırmak Volkanitlerini aşamamış, buradan Süksün köyü-Himmetdede Beldesi istikametine yönelmiştir. İncesu İgnimbiritinin yaşını; İnnocenti ve diğerleri (1975) İncesu’da 3,0 ± 0,1 milyon yıl, ignimbritlerdeki biyotitlerden ise K/Ar yöntemi ile Batum (1978) 4,9-5-50,2 milyon yıl olarak saptamışlardır. 104 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 74- İncesu üyesi (Tpkoi) (Dönmez ve diğerleri, 2003). Ağıllı üyesi Ağıllı köyü çevresinde yüzeyler. Aglomera, kumtaşı, kiltaşı ve tüfitten oluşur. Aglomera içinde andezit, bazalt ve ofiyolit çakıllı tüfit ve gevşek kumtaşı yer alır. Yaklaşık kalınlığı 40 m’dir (Atabey, 1989c). Kışladağ üyesi (Kışladağ Kireçtaşı) Kaya birimi, ince tabakalı, gri-boz renkte, sert kireçtaşıdır. Kalınlığı 1-3 m’dir. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tpkı simgesi ile gösterilmiş ve Kışladağ Kireçtaşı denmiştir. Gölsel kireçtaşından oluşur. Taban kısımlarında kiltaşı, killi kireçtaşı düzeyleri vardır. Kireçtaşları çoğu yerde gözeneklidir. Hacıbektaş ilçesi Karakuyu ve Küçükkavak köyleri doğusunda, Zelve Vadisi tepelerde, Karain köyü batısındaki tepelerde, Şahinefendi ile Güzelöz köyü arasında yüzeyler. Yörede özellikle Ürgüp doğusu ve güney doğusunda alttaki ignimbrit kayası üstünde masa gibi düzlük ve platoları oluşturur. Atabey (1989b) tarafından haritada Tük2 simgesi ile gösterilmiştir. İsmi Kışladağ’dan verilmiştir. Pasquare (1968) tarafından Kışladağ üyesi olarak adlandırılmıştır. Oyludağ Volkaniti Siyah renkli, bazaltik lav ve piroklastiklerden oluşan birim Oyludağ Volkanitleri olarak tanımlanmıştır (Şekil 75). Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tpo 105 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı simgesi ile gösterilmiştir. Birim, Nevşehir güneyinde yer alır. Burada asıl çıkış noktasını Sivri Tepe oluşturur. Buradan çıkan lavlar batı yönünde akarak Nevşehir’e kadar ulaşmışlardır. Nevşehir Kalesi de bu volkanitlerden oluşur. Lavlar alt kesimlerde levhamsı ayrışmalı ve ince tanelidir. Üste doğru ise bloklu ayrışmalı ve gaz boşlukludurlar Lavlar çoğu yerde afanitik ve siyah renklidir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Toleyitik bazalt olarak tanımlanmış olup, Çataltepe Volkanitlerine benzer. Kayaç bazik karakterli afirik olup, intersertal dokulu bir matriks içinde plajiyoklas, ortopiroksen ve klinopiroksen mikrokristallerinden oluşan bir mineralojik bileşime sahiptir. Kayacın matriksi, çubuksu plajiyoklas mikrofenokristalleri ile bunların arasını dolduran klinopiroksen mineralleri ve cam materyalden oluşur. Oyludağ Volkaniti’nin yaşı Nevşehir Kalesi’ndeki mostrada K/Ar yöntemiyle yapılan yaş tayinlerinde 1,91 ± 0,20 milyon yıl, Sivritepedeki mostrada ise 2,1 ± 1,5 milyon yıl olarak saptanmıştır (Dönmez ve diğerleri, 2003). Şekil 75- Oyludağ Volkaniti (Dönmez ve diğerleri, 2003). Kızıldağ Bazaltı (Kızıldağ Lav Akıntısı) Birim, Tuzköy doğusu Eğrikuyu köyü ile Tatların köyü arasında, Suvermez ile Çakıllı köyü arasında, Zeynelboğazı mevkiinde, Kuyulutatlar kuzeybatısında ve güneyinde yüzeyler. Kalınlığı 10 m kadardır. Yuvaköyü kuzeyinde Kızıldağ Tepe ile Tatların köyü yakınlarından çıkan, kırmızı, kahverengi ve siyah lav akıntılarından oluşan birim Kızıldağ lav akıntısı olarak adlandırılmıştır (Sassano, 1964) (Şekil 86). Atabey (1989b) tarafından Üst Pliyosen yaşta ve harita simgesi QK2 olarak gösterilmiştir. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Tpkz simgesi ile lavların alt kesimleri boşluklu, üst seviyeleri ise sert ve siyahtır. Lavların tabanında pişmiş 106 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı çamurtaşı yer alır. Olivin bazalt olarak tanımlanmıştır. Porfirik hiyalopilitik ve ofitik dokuya sahip olan kayacın başlıca fenokristallerini plajiyoklaslar (labrador) ve olivin oluşturur (Dönmez ve diğerleri, 2003). Ercan ve diğerleri (1991) Kızıldağ lav akıntısının yaşını Basansarnıç köyünün 5 km batısındaki lav akıntısından K/Ar yöntemiyle yapılan analizde 2,16 ± 0,28 milyon yıl olarak saptamıştır. A B Şekil 86- A, B-Kızıldağ Bazaltı 107 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı KUVATERNER YAŞTA OLAN KAYAÇLAR Nevşehir ilinde yüzeyleyen ve Kuvaterner yaşta olan volkanik kayaçlar; Atabey (1989b) tarafından Alaşar Tüfü, Kumtepe Külü, Boğazköy Opsidiyeni, Korudağ Andezitik Cam ve Karnıyarık tepe Bazaltı olarak tanımlanmıştır. Dönmez ve diğerleri tarafından ise aynı kayalar, Acıgöl volkanitleri, Alt Acıgöl tüfü, Cüruf konileri, Bazaltik lav akıntıları, Boğazköy opsidiyeni, Üst Acıgöl Tüfü, Maar Piroklastikleri Üst Acıgöl tüfünü üzerleyen Tefralar ve Kaldera Sonrası Domlar olarak tanımlanmıştır. Acıgöl Volkanitleri Nevşehir batısında Kuvaterner boyunca etkin olmuş tüfler, curuf konileri, bazik lav akıntıları, obsidiyenler, riyolitik domlar, maarlar ve maar piroklastikleri ile temsil edilen kayaç topluluğu Acıgöl Volkanitleri olarak ayırtlanmıştır. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Qa simgesi ile gösterilmiştir. Birim, Nevşehir güneyinde yer alır. Burada asıl çıkış noktasını Sivri Tepe oluşturur. Buradan Acıgöl Volkanitleri Nevşehir ve Acıgöl arasında uzanır. Güneyde Erdaş Dağı Neojen volkanik kütlesi ve batıda Holosen yaşlı olabilecek genç bazaltik ve andezitik lavlarla sınırlanmıştır. Acıgöl yöresi son 1,5 miyon yıl içinde iki büyük volkanik püskürmeye sahne olmuştur (Dönmez ve diğerleri, 2003). Acıgöl Volkanizmasının gelişim evresi Duritt ve diğerleri (1995)’e göre 180.000 yıldan daha önceki bir dönemde Kocadağ Tepe yanındaki bir çıkış merkezinden Alt Acıgöl Tüfü püskürmüştür. Püskürme ana pliniyen fazı ile başlamış, ignimbiritle gelişmiştir. Bu dönemde pomza, kül döküntüleri ve ignimbiritler olmak üzere toplam olarak 13 km3 tefra boşalmıştır. Kaldera çökmesi ya bu püskürmeye eşlik etmiş ya da hemen arkasından olmuştur. Günümüzden 150.000 ile 180.000 yıl önce; Boğazköy Obsidiyeni Taşkesik Tepe Obsidiyeni, Viğla Tepe Domu, Tepeköy Domu oluşmuştur. Bu dönemde küçük patlamalarla etkin olan bazaltik tefralar Alt Acıgöl Tüfü üzerinde yer almaktadır. Günümüzden 150.000 ile 70.000 yıl önce ise Kocadağ’dan 15 km3 civarında Üst Acıgöl Tüfü püskürmüştür. Bu büyük püskürme pliniyen pomza, ignimbirit ve döküntü geçiş ürünlerinden oluşur. Püskürme Boğazköy obsidiyenini parçalamış ve Acıgöl kalderasının çökmesine neden olmuştur. Günümüzden 70.000 yıl önce ise Kocadağ Domu yerleşmiştir. Yaklaşık 20.000 yıl önce ise; Güney Dağı, Korudağ, Kaleci, Kuzey, Karnıyarık domları ve onlarla birlikteki tüf konileri püskürmüştür. Bu arada çok sayıda özellikle mafik volkanik kayaçlar yüzeylemiştir. Alt Acıgöl Tüfü (Kumtepe Külü) Alt Acıgöl Tüfü, lav parçaları ve obsidiyence zengin, pembe renkli külle karışmış, camsı ve pomzalı tüflerden oluşur. Bazen breşli tüfle alterasyonlu, beyazımsı ince 108 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı kum ara düzeyleri görülür. Tabanda Kavak tüfü ile İncesu İgnimbiritleri üstünde uyumsuz olarak yer alır. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Qaa simgesi ile gösterilmiştir. Atabey (1989b) tarafından pumisce zengin, obsidiyen, vitrofir, plajiyoklas kristallerinden oluşan volkanik küllere Kumtepe Külü adı verilmiş ve haritada Qk ile gösterilmiştir. Alt Acıgöl Tüfü pliniyen pumis döküntüleri ile üzerinde pliniyen kül döküntüsü ve ignimbirit ara katkılı birimden oluşur. İgnimbiritler kül döküntüleri ile birliktedir. Fenokristalce fakir bazalt, andezit ile az miktarda porfiritik lav ve masif pembe ya da gri renkli riyolit türü kayaç parçaları bulunur. Çok az miktarda obsidiyen de içerir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Boğazköy, Güvercinlik, Çardakköy, Uçhisar, İbrahimpaşa köyleri civarıda geniş yayılım gösterirler ve 550 km2’lik bir alan kaplar. Saraç (2003) tarafından yapılan çalışmalarda Acıgöl maarı çökellerinde Holosen yaşı veren Cervus Elaphus Omurgalı fosili bulunmuştur. K/Ar yöntemiyle küllere ilişkin pomzaların yaşı 1,50 ± 0,090 milyon yıldır (Yazman ve diğerleri, 1987). Kalınlığı 17 m’dir. Cüruf Konileri (Bazaltik cüruf kanileri) Kızıldağ Lav akıntısını oluşturan volkanik evrenin sonunda bazaltik cüruflar meydana gelmiş ve yığışarak çeşitli cüruf konileri oluşturmuştur. Kızıl ve siyah renkli bu bazaltik cüruflarla birlikte yer yer de bazaltik tüfler, lapilliler ve volkan bombaları bulunur. Bu bazaltik cüruflar, bazaltik lavların çıktıkları Kızıldağ tepe ile İnallı köyü yakınlarındaki Aşağı Kızıltepe ve Yukarı Kızıltepe’de ve Karapınar köyü yakınlarındaki tepede yığışmışlardır. Bazalt cürufu konilerinin yükseklikleri 70 m’yi geçmez ve olasılıkla bu 4 koni de eşzamanlı olarak oluşmuşlardır. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Qac simgesi ile Atabey (1989c) tarafından Qc simgesi ile gösterilmiştir. Bazik Lav Akıntıları (Karnıyarıktepe Bazaltı) Bazalt kayaları, Kızılırmak Nehri ile Tepeköy arasında, Alaşar ile Basansarnıç köyü arasında geniş bir alanda yüzeyler (Atabey, 1989b). Kırıklı, sert ve dayanımlıdır. Keskin kenarlı plato şeklinde yüzeyler. Karnıyarık tepeden ve Karakepez tepeden çıkan, siyah, pembe renkli bazalt, bazaltik andezit, trakiandezit türü lavlardan oluşan birim Bazik Lav Akıntıları adı altında toplanmıştır. Karnıyarık Tepe, Susamsivrisi tepe ile Karakepez tepe’den çıkarak bölgeye yayılan siyah renkli, sert, iri gözenekli, yer yer cüfurumsu nitelikte bazaltik lavlar olup, daha yaşlı tüm volkanik birimler üzerinde km’lerce akarak, siyah “aa” tipli lavların oluşturdukları kalın bir örtü meydana getirmişlerdir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Patlama merkezlerinden çıkan lavlar genellikle kuzeye doğru akarak, Kızılırmak kıyılarına kadar ulaşmıştır. Yer yer lav tünelleri ve çok iri gaz boşlukları göze çarpar. Yapılan petrografik çalışmalarla, bunların bazaltik türde, porfirik, ofitik, hiyalopilitik dokuya sahip oldukları; camsı ve mikrokristalen hamur maddelerinin plajiyoklas, ojit 109 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı ve opak mineral mikrolitlerinden oluştukları; hamur maddesi içinde bol plajiyoklas (genellikle labrador) ve ojit fenokristalleriyle, ender olarak da hipersten ve olivin fenokristallerinin yer aldıkları saptanmıştır. Karnıyarıktepe’den akan lavlar ile Kızıldağ Lav Akıntısı benzer olup, Karnıyarıktepe lavları, diğerlerinden biraz daha fazla gözeneklidirler. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Qab simgesi ile gösterilmiştir. Atabey (1989b) tarafından harita simgesi QK3 olarak gösterilmiş olup, Karnıyarıktepe Bazaltı ile aynıdır. Radyometrik yaş tayini sonucunda bazaltın yaşını Batum (1978) 0,9-0,34 milyon yıl olarak saptamıştır. Boğazköy Obsidiyeni Acıgöl kalderasının kuzey duvarında yer alan obsidiyenlere, en yoğun bulundukları inceleme alanı doğusundaki Boğazköy’den isim verilmiştir. Gri, siyah ve kahve renklerde olup, bantlı bir yapı gösterirler. Yer yer mercimek ve fındık iriliklerinde konsantrik ve küresel kristobalit, feldispat ve allofan dolgulu amigdollere sahip olup, ince kesitlerinde feldispat, biyotit ve hornblend mikrolitlerinden ve plajiyoklas fenokristallerinden oluştukları saptanmıştır (Dönmez ve diğerleri, 2003). Özellikle Acıgöl, Gülşehir karayolu yarmasında tipiktir. Alt Acıgöl Tüfü’nden sonra oluşmuştur. Gri, siyah ve kahverenkli volkanik cam özelliğindedir. İçersinde gri renkli inci büyüklüğünde perlit boncukları vardır. Kaldera çökme parçaları Boğazköy Obsidiyeni’ni kuzeyde ve doğuda keser. Acıgöl Kalderası’nın oluşmasıyla kalderanın kuzey duvarında yer yer kayma yüzeyleri meydana gelmiştir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Duritt ve diğerleri (1995)’ne göre Boğazköy Obsidiyeni’nin, güneyindeki Kocadağ Tepe yakınındaki bir çıkıştan boşaldığını belirtir. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Qabo simgesi ile Atabey (1989b) tarafından ise harita simgesi Qb olarak gösterilmiştir. Opsidiyenlerin yaşı 182.000 ± 20.000 yıl, 179.000 ± 24.000 yıl ve 150.000 ± 21.000 yıldır (Bigazzi ve diğerleri, 1993). Üst Acıgöl Tüfü (Alaşar Tüfü) Üst Acıgöl Tüfü; Nevşehir, Alaşar, Gülşehir ve çat arasında kalan alanda yüzeyler. Alacaşar köyü, Balçın, Çat Beldesi, Sulusaray Beldesi ile Gülşehir güneyinde geniş alanlarda yayılım gösterir. Opsidiyence zengin, pembe renkte, gri külle karışmış, camsı ve pomzalı tüflerden oluşur (Atabey, 1989b). İçerisinde lav parçaları, obsidyen parçaları, pomza parçaları yer alır (Duritt ve diğerleri, 1995). Bazen breşli tüfle kum ara düzeyleri gözlenir. Boğazköy Obsidiyeni ve Taşkesik Tepe, Viğla tepe ve Tepeköy riyolitleri Üst Acıgöl tüfünün tefraları tarafından örtülür (Dönmez ve diğerleri, 2003). Üst Acıgöl Tüfü’nün litik topluluğu pembe, gri renkli akma bantlı riyolit, siyah obsidiyen ve obsidiyen breşleri olarak görülürler. Siyah obsidiyen bol miktarda görülmekte olup karakteristiktir (Dönmez ve diğerleri, 2003). Duritt ve diğerleri (1995)’e göre pomza ocaklarındaki kesitlerin kalınlığı 80 metre civarında olup, dört 110 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı tip piroklastik ardalanmanın varlığını gösterir. Piroklastik surge depozitleri, ignimbirit (kaynaklanmamış), laminalı kül yatakları ve pumis döküntüleridir (Şekil 87). Pliniyen fazında litik bloklar 70 cm’ye kadar ulaşabilir. Bu piroklastiklerin çıkış yeri olarak Kocadağdır (Duritt ve diğerleri, 1995). Pasquare (1968) tarafından adlandırılan Alaşar tüfü ile aynıdır. Atabey (1989b) tarafından harita simgesi Qa olarak gösterilmiştir. Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından haritada Qaü simgesi ile gösterilmiştir. A 111 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı B Şekil 87- Üst Acıgöl tüfü (Qaü) (A-Dönmez ve diğerleri, 2003; B-Eşref Atabey). Maar Piroklastikleri Üst Acıgöl Tüfünü Üzerleyen Tefralar Bunlar, İcik köyü yakınlarında, Acıgöl maarının kuzey ve güneyinde, Karapınar Köyü’nde, Tepeköy’de ve Susamsivrisi Tepe’deki patlama merkezlerinden çıkarak çevreye yayılan, daha çok riyolitik türde küller ve tüflerdir (Dönmez ve diğerleri, 2003) (Şekil 88). Genellikle beyaz ve gri renklerde olan bu tüfler, camsı malzeme ve süngertaşı parçacıklarından oluşmuştur. Gerek Acıgöl Kalderası içinde, gerekse kaldera dışında yüzlekleri bulunmakta olup, Güneydağ, Kuzey ve Kaleci domlarının her biri tamamen ya da kısmen korunmuş tüf halkaları ile obsidiyen içeren surge depozitlerine sahiptir. Üst Acıgöl Tüfü’nün blokları Güneydağ surge depozitleri içinde görülür. Acıgöl maarları hemen Güneydağ kuzeyinde yersel piroklastik surgeler olarak gelişmiştir. Bununla beraber en fazla yayılım gösteren Üst Acıgöl sonrası surge kesitleri Korudağdan püskürmüştür. Haritada Qam simgesi ile gösterilmiştir. 112 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 88- Maar Piroklastikleri üst Acıgöl Tüfünü üzerleyen Tefralar Üst Acıgöl tüfü (A-Dönmez ve diğerleri, 2003; B-Eşref Atabey). Kaldera sonrası Domlar (Korudağ Andezitik Cam) Acıgöl yöresinde kaldera sonrası oluşmuş (~ 20.000 yıl civarı) vitrofirik riyolit domları yer alır. Bunlar, Dönmez ve diğerleri (2003) tarafından Kaldera sonrası Domlar olarak tanımlanmış ve haritada Qakd simgesi ile gösterilmiştir. Yayılım alanı, Güneydağ, Karnıyarık, Kuzey, Kaleci, Korudağ olup, kaldera çökmesinden sonra oluşmuşlardır. Afirik dokulu ve riyolitik bileşimde olup bazıları bölgenin güzel 113 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı obsidiyen kaynaklarıdır. Her domun tüf halkası/konisi bulunur. Genel olarak gri renkli, inci parlaklığındadır. Soğuma sırasında çok küçük soğansı çatlaklar ve camsal hamurun sonradan kristallenmesi ile oluşan mikro ve makro sferolitlere rastlanır. Makro sferolitler 2-3 mm çapında olup, feldispat liflerinden oluşmuştur. Kayaçlarda perlitik doku gözlenir. Koru Dağ Acıgöl bölgesindeki en büyük domdur. İyi korunmuş tüf halkasına sahiptir. Kuzey Tepe Domu da tüf halkası ve kale hendeği’ne sahiptir. Aynı birim, Sassano (1964) tarafından Acıgöl çevresinde, Kaldere Gölü içinde oluşan kaldera çökmesinden sonra ilk volkanik aktivite ile yüzeylenen andezitik, piroklastik ürünler Korudağ Andezitik cam adı altında tanımlanmıştır. Atabey (1989b) tarafından harita simgesi QK2 olarak gösterilmiştir. Piroklastik bileşenler, pomza, kül, temel kazıntısı parçalarıdır. Camsı hamur içinde kristal parçalı plajiyoklas, hornblend ve biyotit, az miktarda litik parçalı cam, andezit, porfirit parçaları görülür (Şekil 89). Güney dağı domu Bigazzi ve diğerleri (1993) tarafından 18.000 yıl olarak yaşı saptanmıştır. Şekil 89- Kaldera sonrası Domlar (Qakd) (A-Dönmez ve diğerleri, 2003). Kızılırmak Çakıltaşı Kızılırmak Nehri yatağının her iki yamacında eski nehir taraça çakıltaşları yer alır. Bu çakıltaşları Atabey (1989b) tarafından Kızılırmak Çakıltaşı olarak adlandırılmış ve harita simgesi Qç olarak gösterilmiştir. Bu çakıltaşları; 2-15 cm boyutunda çakıl malzemesi egemen olup, ince, orta kum tane boyutlu gevşek tutturulmuş kumtaşı ile miltaşından oluşur (Şekil 90). Teknesel çapraz tabakalanma sık görülür. Tabanda kil gecikme çökelleri izlenir. Çakıltaşı karbonat çimentoludur. Ortalama kalınlığı 12 m’dir. 114 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 90- A-Kızılöz formasyonu çamurtaşları üzerinde yer alan çakıltaşı, B-Kavak ignimbriti üzerinde yer alan çakıltaşı. Traverten Fay zonlarından çıkan sıcak yer altı suyu çökelleridir. Kırmızı, kahverengi, sarımsı, beyazımsı ve gri renklerde olup, damarlı ve gevrek yapıdadır. Kıvrımlı ve ince tabakalıdır. Hacıbektaş Taşı olarak da tanımlanmaktadır. Atabey (1989) tarafından harita simgesi Qt olarak gösterilmiştir. Eski alüvyon Kızılırmak Nehri kıyısı boyunca Kızılırmak Nehrinin bıraktığı çakıltaşı, kumtaşı ve silttaşıdır. Karacaören ovasında ve Domsa Deresi boyunca, Derinkuyu ovasının tamamı eski alüvyon örtüsüdür. Bu alanlardaki kaya tipi köşeli çakıltaşı, genellikle andezit, tüf çakılı, kaliş karbonat parçaları, kum ve silt karışımı malzemedir. Yaklaşık kalınlığı 10 m’dir. Harita simgesi Qe’dir. 115 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Yamaç molozu ve Güncel alüvyon Yamaç molozları yüksek topografyalı dağ ve tepe yamaçlarında görülür. Güncel alüvyon ise Kızılırmak Nehri boyunca ve nehre kavuşan dere boylarınca, kuzeyde Karasu dere ve Çarşaközü dere boyunca görülür. Çakıl, kum, mil, silt ve topraktan oluşur. Harita simgeleri Qy ve Qal olarak gösterilmiştir. 116 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 4.BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNİN MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI 117 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 118 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı NEVŞEHİR İLİNİN MADEN VE ENERJİ KAYNAKLARI MADEN KAYNAKLARI Nevşehir maden kaynaklarını; metalik madenler ve endüstriyel hammaddeler oluşturur. Metalik madenlerin önemi yoktur, ancak endüstriyel hammadde yönünden önemli kaynaklara sahiptir (Şekil 91). Metalik madenler Nevşehir’de ekonomik olmayan demir, bakır ve kurşun cevherleşmeleri tesbit edilmiştir. Demir Avanos kuzeyi ve batısında Yel değirmeni tepe kuzey yamacında hematit yatağı vardır (Atabey ve diğerleri, 1988). Ziyaret tepe güneybatısı, Gümüşdeliği tepe batısında, Karadağ batısı Elmadere’deki tüfler içinde volkanosedimanter hematit cevherleşmesi bulunur. Burada 1000 ton stok olduğu belirtilir (veri 1988 yılına aittir). Yeşilöz (Civelek köyü kuzeyinde) 3 m uzunluğunda, 2 m genişliğinde ve 1 m derinliğinde mermerler içinde demir mevcuttur (Oygür ve diğerleri, 1988). Bakır ve kurşun Yeşilöz köyü kuzeyinde dere içinde çakıltaşı-kumtaşı içinde bantlar halinde, Kızboğan derede, Yukarıkalın tepede yüzeyleyen çakıltaşlarının tabanında, silttaşı kayaçları içinde malakit minerali zenginleşmesi vardır. Ayrıca, Gümüşkent (Salanda) kuzeyinde Orta tepede metamorfik kayaçlar içinde ve Angut dere içinde kurşun madeni işletilmiştir (Atabey ve diğerleri, 1988; Oygür ve diğerleri, 1988). Endüstriyel hammaddeler Nevşehir, yörenin jeolojisi nedeniyle endüstriyel hammaddeler açısından büyük bir zenginliğe sahiptir. Bölgedeki yaygın olan volkanik malzeme, ilde önemli ponza, perlit, kaolen ve kil, kum-çakıl yataklarının oluşumuna neden olmuştur (Şekil 91). Kükürt Ürgüp ilçesi Sarıhıdır köyü Avcılar mevkiinde %0,55-43 tenörlü, 500 t muhtemel rezervli kükürt vardır. Gülşehir ilçesi Cemel mevkii Reyhanlı tepe civarında (Okut ve Mehmet, 1972) ve Kükürtlü derede faylara bağlı gelişmiş olan sümple kükürt bulunur (Atabey ve diğerleri, 1988). Yeşilöz (Cemel)-Gümüşyazı (Arafa)’daki kükürt %28 119 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı tenörlü, 200 t muhtemel rezervlidir (MTA, 2009). Ayrıca, Avanos Ballıca sırtı ile Kayalı tepe arasında kükürtlü sular çıkmaktadır (Oygür ve diğerleri, 1988). Barit Gülşehir ilçesi Arafa sahasında; % 92,75 BaSO4 tenörlü, 2.000-2.500 ton görünür barit rezervi vardır. Civelek köyü kuzeydoğusunda, şist ve mermer kayaçları içinde barit minerali bulunur (Atabey ve diğerleri, 1988). Kaolen Avanos ilçesi Kayahamamı, Çakmaklı, Başağılın, Çakmakkaya sahalarında; % 1334 Al2O3, % 0,54-2,5 Fe2O3 tenörlü, 1.325.000 t görünür, 2.325.000 t muhtemel kaolen rezervi vardır. Yataklar alunitli olup, kağıt sanayii hammaddesi olarak zaman zaman işletilmektedir (MTA, 2009). Karaburna beldesi kuzeydoğusunda granit kayaları içinde, seramik sanayii hammaddesi olarak kullanılabilecek 3-4 cm kalınlığında damarlar halinde aplit oluşumları bulunur. Karadağ güneybatısında düşük demiroksitli ve düşük alüminyumlu seramikte kullanılabilecek kaolen vardır. Avanos ilçesi Killi tepe mevkiindeki kaolen, seramik ve refrakter hammaddesi için uygundur (Kırıkoğlu, 1999). Avanos Beşağılın mevkii kaolen oluşumu kalınlığı 50-100 cm arasında olup, %30’dan fazla Al2O3 içerir (Alp, 1978). 120 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 91- Nevşehir endüstriyel hammadde kaynakları (MTA, 2009). 121 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Kil Avanos ilçesi merkezi; Killik, Sivri, Kayaharman mevkileri ile Karadağ-Killit tepe, Topraklık sırtı, Ağtepe, Kemercik Dağlar mevkiinde kil bulunur. Killik mevkii kili, plastik olup, kalıplanabilir özelliktedir. Sivri mevkiindeki kil, ince seramik hammaddesi olarak kullanılamaz. Kayaharman mevkiindeki kil ise döküm kalıplarında ve plastikliği arttırmak için ince seramikte sınırlı miktarda kullanılır. Karadağ Killik tepedeki kil; %15 camsı malzeme (sanidin, albit, oligoklas), %85 killi malzeme montmorillonit türüdür. Topraklık sırtındaki kil ise; limonitleşmiş killi maddi olup, %20 kalsit, %10 sanidin ile kuvars içeren marnlıdır. Bu kil 4 km genişliğinde horizonlar halinde olup, kiremit yapımında kullanılır (MTA, 1980). Kemercik Dağlar mevkiindeki kilde %20 vitrofir, oligoklas ve kuvars, %60 killi toprak malzeme vardır. Bu kil ancak inşaatlarda kullanılır. Bunlardan başka, Ürgüp ilçesi Topuzdağ Bekillikaya mevkiinde, Sarıhıdır köyü Ketirtaş mevkiinde kil oluşumları vardır. Bekillikaya mevkii kili, %5 camsı malzemeli, %95 montmorillonit cinsidir. Ketirtaş mevkii kili ise %5 oligoklas, %25 montmorillonit ve %70 kalsit içerir. Bu kilden bentonit elde edilebilir (MTA, 1980). Kaya tuzu Gülşehir ilçesi, Tuzköy beldesinin batısında Kayatuzu yatağı bulunur (Şekil 92). Bu kayatuzu oluşumu iki adet fay sistemi ile denetlenmektedir. Kayatuzu bu alandaki bir antiklinal ekseninde yer alır. Tuz tabakalarının doğrultuları N38W, eğimleri ise 770 güneydoğudur. Tabaka kalınlıkları 5-50 cm olup, kiltaşı tabakaları ile ardalanım gösterir (Kayakıran, 1979). Kayatuzu örnekleri analizlerinde (analizler 1978 yılına aittir): suda çözünmeyen madde % 0,36, asitte çözünmeyen madde % 0,18, Na % 38, K 11 ppm, Cl % 59, B 1 ppm, Ca 1770 ppm, Mg 303 ppm ve sülfat da % 0,39 saptanmıştır. Daha sonraki yıllarda yapılan analizde, %96,75 NaCl, %1,5 CaSO4, %0,28 rutubet, %1,2 suda erimeyen madde, %0,25 diğer maddeler saptanmıştır (MTA, 1980).Tuzköy beldesinde % 96 NaCl tenörlü, 75.046.649 ton görünür, 96.384.456 ton muhtemel, 959.411.250 ton mümkün olmak üzere kayatuzu rezervi vardır. Bir özel şirket tarafından işletilen kayatuzunun 1 milyar 200 milyon t’luk rezervi olduğu ve yıllık 30- 45 bin t arasında üretim yapıldığı belirtilmektedir. 122 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 92- Tuzköy kayatuzu işletmesi (galeriler kışın suyla dolmakta ve yazın kurumaktadır). 123 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Perlit Perlit; izolasyon olarak, filtrasyonda, beton agregada, gevşek yalıtım dolgularda, toprağı nemlendirici olarak kullanılmaktadır. Perlit yatakları Acıgöl ile Derinkuyu ilçelerinde yer alır. Alacaşar köyü Susan sivrisi tepesinin güney ve kuzey yamaçlarında 40 m, Tepeköy’de 30 m, Kaleci tepede 20 m, Acıgöl ile Karapınar arasında 30 m, Korudağ’da 50 kalınlıklarında, Kocadağ’da, Karacaören ile Bağcılar arasında, Taşkeksi tepe çevresinde perlit oluşumları vardır. Tüm yataklardaki perlitler, koyu ve açık gri renkte, ince taneli olup, silisyum dioksit oranı % 71-75 civarındadır (Özkuzey, 1973). Acıgöl ilçesindeki perlitlerin genleşme oranları 2,3 ile 16 arasındadır. Yatakların toplam rezervi 450 milyon t civarındadır. Derinkuyu ilçesindeki sahalar Kayışkıran, Büyük ve Küçük Göllüdağ ve Bozdağ’da bulunur. Orta kaliteli perlitlerin genleşme oranı 3,2-4,5 arasında değişmekte olup, sahaların toplam rezervi 320 milyon t civarındadır (MTA, 2009). Ponza Ponza, abrazif sanayide aşındırıcı, parlatıcı olarak, boya ve kimya sanayinde katalizör taşıyıcısı olarak kullanılır. Ülkemizin önemli ve iyi kalitede pomza yataklarına sahip olan Nevşehir ilinde, il merkezi ve Ürgüp ilçesinde çok sayıda işletilen ve işletilmiş pomza yatakları yer alır (Çizelge 1) (Şekil 93, 94, 95). Bu yatakların toplam rezervi yaklaşık 450 milyon m3 civarındadır. Ülkemizde tekstil sektöründe kullanılan iyi kalitedeki pomzaların büyük bir bölümü bu ilden karşılanır (MTA, 2009). Sulusaray, Mustafapaşa, Ürgüp, Cemilköy, Derinkuyu, Suvermez, Acıgöl, Alacaşar, Çatköy çevresinde, Mustafapaşa Ağtepe bağları, Çallıbel, Kavaklıbaşı, Nar Beldesi Topraklık sırtı, Sulusaray Commuz sırtında ve bir çok alanda 0,5-5 m kalınlıkta örtü halinde ve açık renkli volkanik cam kırıntılı kül içlerinde pomza oluşumları bulunur. Yöreden alınan pomza örneklerinin SiO2 oranları %65-69 saptanmıştır (Açıkgöz, 1980). 124 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çizelge 1- Nevşehir ili ponza yatakları (MTA, 2009). YATAĞIN BULUNDUĞU YER Rezerv (m3) Görünür Muhtemel Nevşehir-Merkez-Kavak 9.468.500 2.708.000 Nevşehir-MerkezÇardak 82.612.500 87.592.000 Nevşehir-Merkez-Göre 7.226.500 28.498.500 KALİTE Mümkün Yatağın durumu İşletiliyor İyi + İyi + 6.688.000 İyi + 28.140.000 İyi + 21.117.709 İyi + 1.235.000 İyi + 68.445.000 Nevşehir-MerkezKaymaklı Nevşehir-MerkezBağcalı Nevşehir-MerkezTaşlıbel Nevşehir-MerkezAşıklıdağ Nevşehir-MerkezGüvercinlik Nevşehir-MerkezBahçeli Nevşehir-MerkezNarköy Nevşehir-ÜrgüpMustafapaşa Nevşehir-ÜrgüpMerkez 46.337.500 İyi + 19.152.500 İyi + 1.199.750 İyi + İyi + İyi + İyi + TOPLAM 233.564.822 800.000 1.356.250 1.000.000 2.000.000 457.500 4.906.572 239.321.836 Şekil 93- Ponza parçaları. 125 95.590.500 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 94- A-Ponza işleme fabrikası, B-İri ve ham pomza malzemesi. 126 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 95- A-İşlenmiş ponza yığını, B-İnce pomza malzemesi. 127 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Zeolit Tuzköy çevresinde Üst Miyosen yaşlı tüfler içerisinde zeolit mineralleri vardır. Sarıhıdır köyü güneyi, Tuzköy beldesi batısında, Sulusaray kuzeyinde ve Gülşehir dolayında zeolit oluşumları vardır (Yılmaz, 1990). Diyatomit Ürgüp ilçesi doğusunda Karain köyü yeni yerleşim alanı kuzey kıyısında diyatomit oluşumu vardır. Diyatomit tabakası arasında siyah opsidiyen düzeyleri görülür (Şekil 96). Diyatomitin bir kısımı alınmış olup, şu anda işletilmemektedir. A B Şekil 95- A-Diyatomit (beyaz, açık kahverengi kısımlar, siyah kısmlar opsidiyendir), B-Terk edilmiş diyatomit ocağı (Ürgüp). 128 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Doğal taşlar İl kapsamında bir çok yerde yüzeylenen bazalt, tüf, ignimbrit ve kireçtaşları yapı malzemesi olarak değerlendirilmektedir (Şekil 97, 98, 99). Örneğin sarı, kahverengi, bej ve gri renkte, hareli yapıda ve kesilebilir özellikte olan tüf kayaları ilde ‘’Nevşehir taşı’’ adı altında ün yapmış olup, Nevşehir dışına da gönderilmektedir. A B Şekil 97- A, B, C-Farklı renkte tüf kayaları (Nevşehir taşı). 129 C Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 98- A, B, C-Nevşehir taşı ocakları. 130 C Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 99- Ürgüp’te bir doğal taş işleme atölyesi. Kozaklı ilçesi Yiğitler, İmran köyü, Abdiköy, Özkonak, Avanos ilçesi Sarıhıdır köyünde, Mahmat, Aksalur, Gümüşkent’te mermer olarak değerlendirilecek zuhurlar vardır. Avanos Yapraklıseki, Aksalur’da Nevşehir taşı, Sarıhıdır, Sofular, Karakaya köyü civarı, Gümüşkent, Özkonak, Kozaklı ilçesi Büyükyağlı’da traverten zuhurları bulunur (Erkanol ve diğerleri, 2102). Sarıhıdır Kemer mevkiinde, Avanos Yanlıyurt mevkii, Ürgüp İçmece dere mevkiinde oniks zuhurları, Topaklı Çalıgediği mevkiinde kireçtaşı yer alır (Avşar, 1972). Buradaki kireçtaşı mıcır ve kireç yapımında kullanılmış olup, halen mıcır üretilmektedir. Kışladağ formasyonuna ait gastropodalı gölsel kireçtaşları Kozaklı yöresinde mermer olarak değerlendirilmektedir. İl kapsamında bir çok yerde oluşumu bulunan traverten kayaları da yörede mermer olarak işletilmektedir (örneğin; Sarıhıdır) (Şekil 100). Bundan başka yöredeki volkanik çakılı, kumlu, volkan külünden oluşan malzeme BİMS briket ve tuğla yapımında kullanılmaktadır. Şekil 100- Sarıhıdır köyünde işletilen traverten ocağı. 131 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Kum-çakıl Kızılırmak Nehrinde depolanmış olan çakıl ve kum yörede en önemli inşaat malzemesi kaynağını oluşturur (Şekil 101). Avanos’da orta kalitede 20.153.750 m3 mümkün rezervli kum çakıl vardır. Şekil 101- Kızılırmak Nehri yatağında bulunan çakıl-kum ocakları. ENERJİ KAYNAKLARI Nevşehir ili enerji kaynakları yönünden zengin değildir. İlin en önemli enerji kaynağı bir yerde çıkartılan linyit kömürüdür. Ayrıca, Kızılırmak Nehri’nde elektrik enerjisi üretmek için hidroelektrik santral yapımı devam etmektedir. Linyit kömürü Nevşehir ilindeki linyit kömürü Gülşehir ilçesine bağlı Dadağı, Alemli ve Gümüşyazı (Arafa) köyü arasında bulunur. Kömür, Kızılöz formasyonu, Arafa üyesine ait kumtaşı, kumlu marn ve marn düzeyleri içinde damarlar şeklindedir. Bu alanda, İnekdere ile Alemli arasında 1 km genişliğinde, 15 km uzunluğunda uzanan kaya birimi kömürlüdür. Damar kalınlığı 0,80-1,20 m, 5000 Kcal/kg ortalama alt ısıl değerine sahiptir (Şekil 102, 103, 104). Linyit kömürü sahaları özel şirketçe işletilmektedir. Kömürün su oranı: % 33,2, kül: % 19,38, kükürt: % 6,05’dir. 2.300.000 t görünür, 700 t mümkün ve 3.000.000 t toplam rezerv vardır (veriler 1980 yılına aittir) (MTA, 2009). Kömür şu anda işletildiğinden verilen rezerv değerleri azalmış olacaktır. 132 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 102- Nevşehir linyit kömürü sahaları (MTA, 2009). 133 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 103- A, B-Linyit kömürü işletmesi. 134 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 104- A, B-Linyit kömürü. 135 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Hidroelektrik (HES) santralları Kızılırmak Nehri’nin, Nevşehir ili sınırları içinde kalan Bozcu köyü mevkiinde 1 adet (Bayramhacılı HES), Sarıhıdır köyü mevkiinde 1 adet (Sarıhıdır HES), Avanos batısında 3 adet (Cemel-1 HES, Cemel-2 HES ve Cemel-3 HES), Gülşehir ilçesi Tuzköy Beldesi mevkiinde 1 adet (Tuzköy HES) olmak üzere toplam 6 adet hidroelektrik santralı vardır. Bayramhacılı Barajı ve HES Projesi, İç Anadolu Bölgesi’nde Kayseri ili sınırları içerisinde Kızılırmak Havzası’nda, Nevşehir Avanos ilçesi Göynük Beldesi ve Bozca köyü ile Kayseri İncesu ilçesi Bayramhacılı köyü ve Yuvalı köyü toprakları içerisinde yer almaktadır (Şekil 105A). 45 m yükseklikte inşa edilen baraj 25 Ekim 2010 tarihinde hizmete girmiştir. Hidroelektrik santralı 60 MW güçte ve yılda 170 GWh elektrik üretecek kapasitededir. Avanos mevkiinde inşa halinde olan Cemel-1, 2, ve 3 HES’ler ise 21 MW kurulu gücünde yılda 80 GWh enerji üretmek üzere, 2013 yılında hizmete açılması planlanmıştır. Sarıhıdır HES, 2 üniteli olup, ünite kurulu güçleri: (2x3,2) MWm/ (2x3) MWe, tesis toplam kurulu gücü: 6,4 MWm/ 6 MWe, ortalama yıllık üretim miktarı ise 23.000.000 kWh’dır. Tuzköy HES ise 8,25 MW kurulu güce ve yıllık ortalama 69,67 Gwh/yıl enerjinin üretileceği hidroelektrik santralı olup, her iki santral 2011 yılında hizmete girmiştir (Şekil 105B). A B Şekil 105- A-Bayramhacılı-Bozca HES, B-Tuzköy HES 136 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı II. KISIM NEVŞEHİR İLİ TIBBİ JEOLOJİK UNSURLARI VE HALK SAĞLIĞI 137 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 138 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 1.BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNDE DOĞAL AFETLER VE RİSKLER 139 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 140 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı NEVŞEHİR İLİNDE DOĞAL AFETLER VE RİSKLER Deprem, sel baskını, kaya düşmesi, heyelan, çığ gibi olaylar doğal afetleri oluşturmaktadır. Bunlar arasında depremsellik konusuna önem verilerek Nevşehir ili depremselliği geniş bir şekilde aşağıda verilmiştir. Nevşehir ilinin farklı yerlerinde kaya düşmesi, sel baskını ve heyelan gibi doğal afetler olmaktadır. Sayılan doğal afetler dışında bu yöredeki volkanik tüf kayaları içindeki mineral tozu doğal afet olarak nitelendirilmiştir. Volkanik tüfler içindeki eriyonit minerali tozlarının etkili olduğu Tuzköy beldesi ile Karain köyünde yaşayanların taşınması önceki yıllarda gündeme gelmiştir. Bayındırlık Bakanlığının taşınma işlemini uygulayabilmesi için eriyonit mineral tozlarının da 2004 yılında Bakanlar kurulu kararıyla doğal afet kapsamına alınmasına karar verilmiştir. Bu sayede Tuzköy’ün taşınması gerçekleşmiş ve Karain köyünün de taşınma işlemi devam etmektedir. Eriyonit mineral tozunun etkileriyle ilgili geniş bilgi II.Kısım (jeolojik unsurlar ve halk sağlığı), 2. Bölümde verilmiştir. Nevşehir ilinde heyelan olayları az olmakla birlikte, Kozaklı ilçesinde yerel heyelan olayları gözlenmektedir. Kaya düşmesi olayı il genelinde yoğun olup, Ürgüp, Avanos ve Merkez ilçesine bağlı yerleşim birimlerinde gözlenmektedir. 2007 yılında Ürgüp Merkez’de meydana gelen kaya düşmesi olayında 3 kişi hayatını kaybetmiş, 5 kişi yaralanmıştır. Kaya düşmeleri olayları, derin vadiler arasında bulunan plato şekilli ignimbrit ve bazalt kayalarının parçalarının kopmasına vadi yamaçlarından aşağıya ve yuvarlanmaları ile olmaktadır. Bu tür vadiler daha çok Ürgüp’ün güneyi, doğusu ve kuzey doğusunda, Avanos’un güneybatısı, Gülşehir’in güneyi, Nar ve Sulusaray’da bulunur. Başta kaya düşmesi olmak üzere, Kızılırmak Nehrinin su baskınına karşı da önlem olarak, Sarıhıdır köyü 1960 yılında şu andaki yerine taşınmıştır. Su baskını olayları, Kızılırmak havzasında yer alan Avanos ve Gülşehir ilçeleri merkez ve köyleri, Hacıbektaş ve Ürgüp ilçeleri köylerinde zaman zaman olabilmektedir. NEVŞEHİR İLİNİN DEPREMSELLİĞİ Nevşehir ilinin güney bölümü önemli tektonik ve aktif durumda bulunan faylarla çevrilidir. İlin sol tarafında kuzey batı-güneydoğu yönde uzanımlı yaklaşık 200-300 km uzunluğunda Tuz gölü fayı, sağ tarafında kuzeydoğu güneybatı yönde uzanımlı yaklaşık 160 km uzunluğunda Ecemiş fayı ile yaklaşık 200 km uzunluğunda Erciyes fayı yer alır (Şekil 106, 107) Derinkuyu civarında düşey yönlü Derinkuyu fayı ile ili ortasından ikiye bölen, Kızılırmak vadisi boyunca doğu batı yönünde uzanan, aktif olan Karaburç-Gümüşkent fayı bulunur (Şekil 106,107). Karaburç-Gümüşkent fayı 60 km uzunluğunda ve 40 m düşey atımlı olan ve deprem oluşturabilecek diri bir faydır. Diri fay; çakıl, kum, mil, kil ve çamur yığınlarından oluşan ve alüvyon olarak tanımlanan, henüz yeterince sıkılaşmamış ve sıkılaşmaya devam eden, çoğunlukla en genç yaşta olan çökelleri kesen faylardır (Atabey, 2000b). Karaburç köyü, Karaburna Beldesi, Eskiyaylacık, Yeniyaylacık, Alkan, Civelek ve Yeşilöz köyleri bu fay hattının üzerinde yer alır. Söz konusu fay, Yeşilöz (Cemel) köyünden güneye doğru bir kola 141 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı ayrılır ve Sulusaray kuzeyine kadar uzanır. Karaburç-Gümüşkent fayı Sarıhıdır köyü 500 m kuzeyinden (İdiş dağı güneyi) geçerek doğuya doğru devam eder. Gümüşkent’te yüzeylenen traverten, Yeşilöz’ün kuzeybatısındaki traverten, Balkaya mevkiindeki traverten ile Sarıhıdır köyündeki (işletilen) traverten oluşumları hep bu fayın üzerinde gelişmiştir (Atabey ve diğerleri 1988). Karaburç-Gümüşkent fayı MTA tarafından hazırlanan Türkiye Diri Fay haritasında Gümüşkent fayı adıyla gösterilmiştir (http:// www.mta.gov.tr). Çökek, Ulaşlı köylerinin batı kısmında kuzeybatı-güneydoğu yönünde uzanan aktif olan bir başka fay yer alır. Bundan başka, Acıgöl civarında yer alan bir çok volkanik çıkış merkezleri aktif kırıklar üzerindedir. İldeki jeotermal kaynaklar birbirini kesen aktif kırıklar üzerinde oluşmuştur. Bunların başlıcası Kozaklı jeotermal kaynaklarının oluşumuna neden olan Kozaklı fayıdır. Bu fay kuzeybatı-güneydoğu yönlüdür. Ayrıca, Arafa (Gümüşyazı) ile Küçükayhan-Büyükayhan köyü kuzeyinde Boztepe’nin kuzey kenarından geçen ve doğu batı yönünde uzanan 12 km uzunluğunda, 50 m düşey atımı olan bir fay bulunur. Şekil 106- Nevşehir yöresi çevresindeki fay sistemleri (Toprak, 1998). 142 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 107- Nevşehir yöresi; A- Uzay görünümü, B-Fay hatları (Dirik ve Göncüoğlu,1996). Türkiye deprem zonları haritasında Nevşehir ilinin konumu III.derecede gösterilmiştir (Şekil 108, 109, 110). Bu genel bir derecelendirme olup, yukarıda belirtilen aktif faylar dikkate alındığında bu kırık hatlarının üzerinde yer alan yerleşim yerlerinin ve çevresinin 1. ve 2. derece deprem zonu üzerinde oldukları açıkça görülecektir. Bir başka deyişle gösterilen faylar üzerinde bulunan yerleşim birimleri olabilecek bir depremde en riskli yerlerdir. Bölgede tarihsel ve aletsel dönemde hasar yapıcı deprem kayıt edilmemiştir. Ancak Afet İşlerinin son bir yıldaki deprem dağılım haritasına bakıldığında Nevşehir yöresinde 2 ila 3 arasında değişen 47 deprem ve 3 ile 4 büyüklüğünde değişen 3 deprem, yani bir yıl içerisinde Nevşehir’de 50 deprem meydana gelmiştir. Bütün bunlara rağmen Nevşehir’de sadece Avanos’ta 1 tane deprem kayıt istasyonu bulunmaktadır (http://nevsehirjeofizik.blogspot.com/2012/04/nevsehirde-depremistasyon-says.html). Bölge aktif olmayabilir, ancak gelecekte aktif olmayacak anlamına da gelmez. Bir tane istasyonla bir yıl içerisinde 50 tane deprem yeri kaydı yapılmıştır. Bu bölgede eğitim amaçlı, deprem bilinci açısından deprem istasyon sayısı arttırılmalı ve buradaki mikro deprem aktiviteleri izlenmelidir (http://nevsehirjeofizik.blogspot. com/2012/04/nevsehirde-deprem-istasyon-says.html). 143 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 108- Türkiye deprem bölgeleri haritası (Özmen ve diğerleri, 1997). Şekil 109- İç Anadolu bölgesinin deprem bölgeleri haritası (Özmen ve diğerleri, 1997). 144 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 110- Nevşehir ili deprem zonu haritası. 145 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 146 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 2. BÖLÜM ERİYONİT VE DİĞER MİNERAL TOZLARI VE HALK SAĞLIĞI 147 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 148 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı ERİYONİT VE DİĞER MİNERAL TOZLARI VE İNSAN SAĞLIĞI İnsan sağlığı açısından asbest, eriyonit, kuvars gibi bir çok mineral tozları maruziyet yaratabilmektedir. Sağlığımızı olumsuz yönde etkileyen bazı mineral tozlarından; Eriyonit tozu: Mezotelyoma (akciğer kanserlerine), asbest tozu: Akciğer, plevra, periton, üst sindirim yolu ve solunum yolu kanserlerine, Kuvars gibi kristal yapılı silis tozları: Pnömokonyoza, silikozise, Kömür tozu: Akciğerde pnömokonyozuna, Uranyum, toryum, radyum gibi radyoaktif mineraller: Kemik ve kemik iliği, deri ve akciğer kanserlerine, Talk, Mika, Kaolen ve bazı silikat mineralleri tozları: Hyalinize kalsifiye plevral kanserlerine, Kromit, hematit ve nikel gibi mineral tozlarnını ise: Akciğer ve nazal sinüs kanserlerine yol açtığı bilinmektedir (Barış, 1987; 2005; 2008a, Barış ve diğerleri, 2007, Atabey, 2005a, 2006). Asbest lifleri ve tozlarının akciğer kanserine neden olduğu bilinmektedir. Nevşehir yöresinde asbest oluşumuna elverişli kayaçlar bulunmadığından asbest maruziyeti yoktur. Bu yörede volkanik kayaların oluşumuna bağlı gelişen eriyonit mineral tozu maruziyeti söz konusudur. Ayrıca yörede önemli bir ekonomik değeri olan ve bünyesinde silis bulunan perlit ile ponza tozlarından ‘’Diğer Mineral Tozları ve Halk Sağlığı’’ adı altında bölüm içinde bahsedilecektir. Nevşehir yöresinde, bazı yerlerdeki volkanik tüf kayaları içinde zeolit grubu minerali olan eriyonit bulunur. Bu mineralin mikroskopik boyuttaki tozlarının akciğer kanserine yol açtığı bilinmektedir. Bu bölümde bu mineralin özellikleri, oluşumu, bulunduğu yerler, sağlığa etkileri ile alınan önlemler anlatılmıştır. Konunun anlaşılması için, önce eriyonit mineralinin bulunduğu zeolit grubu minerallerinin, özelliklerini, oluşumunu ve kullanım alanlarını açıklama gereği duyulmuştur. Zeolit grubu minerallerinin tanımı ve sınıflaması Kelime anlamı ‘kaynayan taş’ olan zeolit, 1756 yılında İsveçli mineralog Freiherr Axel Fredrick Cronstedt tarafından adlandırılmıştır. Zeolit, alkali ve toprak alkali metallerin sulu alümina silikatları olarak tanımlanır. SiO4 ve AlO4 dört yüzeylilerin üç boyutta sonsuz bağlanmaları ile oluşan temel silikat yapısına sahiptir (Meier, 1968; Breck, 1974; Gottardi ve Gali, 1985; Bish ve Ming, 2001). Zeolitler endüstriyel hammadde olarak yaygın biçimde kullanılmaktadır. El örneğinde genellikle beyaz, sarı, bej renklerde, gözenekli bir yapı gösterir (Şekil 111). Zeolit minerallerinin sınıflaması çizelge 2’de özetlenmiştir (Meier, 1968; Breck, 1974). 149 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 111- Zeolit kayası el örnekleri (Atabey, 2007a; 2008a, 2009a) Çizelge 2-Zeolit minerallerinin sınıflaması (Meier, 1968; Breck, 1974) Kimyasal bileşimi Boşluk hacmi (%) İyon değişimi (meq/g) Na16 (Al16Si32O96). 16H2O 18 4,54 (Na,K)10 (Al10Si22O64)20H2O) 31 3,87 Ca 4,5 (Al9Si27O72). 27H2O) 35 3,12 Na12 (Al12 Si12O48). 27 H2O 47 5,48 Şabazit Ca2 (Al4Si8O24). 13H2O 48 3,81 Zeolit-Y (zeolit, gmelinit, wilhendersonit, zeolit-l, faujasit) Na56 (Al56Si136O384). 250H2O 50 4,73 Na16 (Al16Si24O80). 16H2O 23 5,26 Zeolit türü Grup-1 Tek 4 halkalı Analsim Fillipsit (Laumonit, yugavaralit, gismondin, harmatom, leonhardit, roggianit, vairakit) Grup-2 Tek 6 halkalı Eriyonit (offerit, omega, levynit) Grup-3 Çift 4 halkalı Zeolit- A (paulinkit, mazzit, merlionit) Grup-4 Çift 6 halkalı Grup-5 Kompleks 4-1 Natrolit (tomsonit, edingtonit, mesolit, skolesit, gonnardit) 150 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Kimyasal bileşimi Boşluk hacmi (%) İyon değişimi (meq/g) Na8 (A8Si40O96). 24H2O 28 2,29 Höylandit Ca4 (Al8Si28O72). 24H2O 39 Klinoptilolit (stilbit, brevsterit, barreit) (Na,K)6 (Al6Si30O72). 24 H2O 34 2,54 Zeolit türü Grup-6 Kompleks 5-1 Mordenit (ferrierit, epistilbit, bikitait, dahiyardit) Grup-7 Kompleks 4-4-1 Zeolit minerallerinin kimyası Zeolitlerin dört yüzlüler bileşimi ile çok yüzlüler ve bunların da ikincil yapı ile bağlanmaları sonucunda üç boyutlu, boşluklu iskelet yapıları ortaya çıkar. Yapı içerisinde tek tip kanal olabileceği gibi farklı boyutlarda birkaç tip kanal olabilir (Albayrak, 2005). Kanal ve boşluklarda katyonlar ve su molekülleri ile bulunur. Bazı katyonlar kolay yer değiştirir bazıları ise zor değişimlidir. Su molekülleri 100-4000C sıcaklıklarda yapıdan uzaklaşır, ancak zeolit türünün iskelet yapısı bozulmaz. Su moleküllerinin sistemden atılmasıyla hacmin yarısına yakın boşluk elde edilmiş olur (Meier, 1968; Breck, 1974; Gottardi ve Gali, 1985; Bish ve Ming, 2001). Dörtyüzlülerin oluşturduğu iskelet yapı, katyon ve su molekülleri hep birlikte ‘’(Na, K, Li, Ca, Mg, Fe, Ba, Sr) (AlSi2-5)6-12O12-24. nH2O’’ şeklinde genel zeolit yapısı oluşur. Mikro gözenekli yapısıyla zeolit molekülü Şekil 112’de gösterilmiştir. İdeal zeolit kimyasında Si ile yer değiştiren Al kadar katyon bulunur. Genellikle Si/Al oranı 2 ile 5 arasındadır. Kimyasal olarak katyon türleri ve Si/Al oranı değişik zeolitler de bulunabilir (Meier, 1968; Breck, 1974; Gottardi ve Gali, 1985; Bish ve Ming, 2001). 151 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 112- Mikro gözenekli yapısıyla zeolit molekülü (Zeolite-ZSM-5-3D-vdW.png) Zeolit minerallerinin oluşum ortamları Bish ve Ming’e (2001) göre zeolit mineralleri yüzeysel ayrışma, diyajenez, hidrotermal şartlarında ve düşük derece metamorfizma koşullarında oluşabilmektedirler. Zeolit oluşumunu ortamın; pH’sı, ilksel materyalin mineralojisi, gözenekliliği, geçirimliliği, kimyası, ortamın sıcaklığı, tuzluluğu ve basınç şartları denetlemektedir. Mumpton’a (1973) göre zeolitler; 1-Kapalı göllerde biriken volkanik malzemenin göl suyu ile kimyasal tepkimesi sonucu oluşan zeolit mineralleri Örneğin, Batı ABD ve Doğu Afrika rift vadisindeki tuzlu eski göl yataklarında oluşanlar. Burada göl ortamına gelen piroklastik malzeme alkali tuzlu göl suları ile tepkimeye girerek geniş kanal yapısına sahip zeolitlerden fillipsit, analsim, klinoptilolit, şabazit ve eriyonit mineralini oluşturmuştur. Nevşehir’deki Karain, Sarıhıdır ve Tuzköy’de kansere neden olan eriyonit mineralinin oluşumu bu tip oluşuma dahil edilmektedir (Atabey, 2002a, 2003a; 2009a). 2-Kıyı ve derin denizel ortamlarda biriken volkanik malzemenin deniz suyu ile kimyasal tepkimesi sonucu oluşan zeolit mineralleri. Bu tipte klinoptilolit, mordenit ve az miktarda montmorillonit oluşur. Örneğin, Ada yayı kuşağı üzerinde bulunan tüm ülkelerde bulunma olasılığı vardır. En sık görülen ülke Japonya’dır. Bulgaristan ve Yugoslavya’da vardır. Pasifik Okyanusundaki sondajda 348 m’de eriyonitce zengin bir tabaka bulunmuştur. 152 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 3-Düşük sıcaklık, gömülme metamorfizması ile volkanik malzemeden veya kalın çökel dizi içindeki diğer alüminyum ve silisyumlu malzemeden oluşan zeolit mineralleri. Bu tipte analsim, höylandit ve klinoptilolit oluşmaktadır. Örneğin, Japonya, Yeni Zelanda, Avustralya, Rusya. 4-Hidrotermal suların veya sıcak kaynak sularının etkisi ile alüminyum ve silisyumlu malzemenin bozunması sonucu oluşan zeolit mineralleri. Bu tipte şabazit ve fillipsit oluşur. Zeolit minerallerinin kullanım alanları Zeolitler; yüksek ısı tutma kapasiteleri, düşük yoğunlukları, gözeneklerdeki sularını bıraktıklarından sonra yüksek gözenek hacimlerine sahip oluşları, katyon değişim özellikleri, sularını bırakan kristallerde uniform moleküler kanalları, gaz ve buhar absorpsiyon yetenekleri, katalitik özellikleri, elektriksel iletkenlik özellikleri nedeniyle vazgeçilemeyen endüstriyel minerallerdir. Tortul zeolitlerin açık renkli, hafif ve çok ince kristalli ve silikat bileşiminde oluşu; zeolit oldukları bilinmeden tarih boyunca yapı taşı, çimento malzemesi ve tarım alanında kullanılmıştır (İleri, 1978; Atabey, 2003a; 2003b; 2009a). Yapı taşı: 2000 yıldan bu yana hafif, dayanıklı ve kesilip işlenmeleri kolay olmaları nedeniyle yapı taşı olarak kullanılmıştır. Pozzolan çimentosu: Zeolit tüfler, İtalya Napoli’de pozzolan çimentoda kullanılmıştır. Su ile temastaki yapılarda kullanılan çimento da yaygın olarak kullanılmaktadır. Hafif yapı malzemesi: Klinoptilolit, perlit gibi 1200-1400 0C ısıtıldığında, içerdiği su buharlaşmakta ve genleşerek ve bu anda soğuma sağlanırsa hafif ve gözenekli bir yapı malzemesi oluşmaktadır. Kağıt endüstrisi: Beyaz ve parlak olan zeolitler, kağıt endüstrisinde de kullanılmaktadır. İyon değişimi: 1970’li yıllarda ABD nükleer tesislerde artık sulardaki kaçak radyoaktif stronsiyum ve sezyum iyonları zeolitler tarafından tutulmuş ve izole edilmiştir. Radyoaktif iyonlar zeolitlerce tutulup, zararsız şekilde saklanabildikleri gibi kimyasal yollarla zeolitlerden arıtılabilirler. Oksijen ayırımı: 1960’lı yıllarda Japonya’da geliştirilen yöntemle zeolit havanın oksijeninin ayrılması ve demir çelik endüstrisinde ikincil eritmede kullanılmıştır. Tesislerde oksijen nitrojen ayrımı yapılmakta, şarap ve bira üretiminde gerekli nitrojen sağlanmaktadır. Durgun göletlerin zeolit kullanılarak oksijenleştirilerek temizlenmesinde, hastanelerde %60 saflıkta oksijen üretiminde, balık üretim havuzlarına oksijen sağlamada, hava kirliliğinin azaltılmasında oksijen üretilerek kullanılmaktadır. Oksijen üretimine en uygun zeolit mineralleri mordenit ve klinoptilolittir. 153 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Hayvan yemi: 1965 den bu yana hayvan yemlerine karıştırılarak da kullanılmaktadır. Yemin nemini azaltmaktadır. Zeolit katkılı yemlerden beslenen hayvanlar kısa sürede gelişmekte, bunların etleri, dışkıları zeolitin amonyağı soğurması nedeniyle kokmamaktadır. Tarım: Zeolitler asit volkanik toprakları nötrleştirmede de kullanılmaktadır. Gübre ile birlikte kullanıldığı zaman amonyum ve diğer iyonları soğurup daha sonra bitkilere yavaşça geçirmesinden ve gübrenin daha etkin kullanımına olanak sağlamasından dolayı tarımda etkin olarak da kullanılmaktadır (Atabey, 2009a). Gaz soğurucu ve katalizör: Gaz hidrokarbonların yüze ve dışa soğurma özelliği ile arıtılması aşamasında, petrol rafinerisinde katalizörlerin kullanılmasında. Kirlilik kontrolü: Radyoaktif atıkların, atık suların, içme sularının, havuz sularının, baca gazlarının, petrol sızıntılarının ve çöp depolanma alanlarının temizlenmesinde kullanılmaktadır. Enerji alanı: Kömürün, doğal gazın saflaştırılması ve depolanması, güneş enerjisinden faydalanma, petrol ürünleri üretiminde. Madencilik ve metalurji: Maden yataklarının aranmasında ve metalurjide kullanılır. Diğer taraftan sağlık ve antibakteriyel uygulamalarda, deterjan sektörü uygulamalarında tümünde zeolit mineralleri kullanılmaktadır. Türkiye’de zeolit mineralleri Gölpazarı, Göynük, Polatlı, Oğlakçı, Ayaş, Bigadiç, Şaphane, Emet, Kırka, Gördes, Urla, Kırkağaç, Nevşehir, Bolu, Kars yörelerinde bulunmaktadır (Ataman, 1977; Temel ve Gündoğdu, 1996). Zeolit mineralleri genellikle volkanik kaya birimlerinin gölsel çökellerle ilişkili olduğu alanlarda yaygınlaşmaktadır (Şekil 113). Zeolitlerin hammadde olarak işletildiği yatakların başında Manisa Gördes ile Balıkesir Bigadiç yatakları ön plandadır (Albayrak, 2008). Birleşik Amerika’nın Oregon eyaleti, İtalya’nın Napoli bölgesi, eski Yugoslavya, Yeni Zelanda, bazı Afrika ülkeleri, Japonya’nın belirli bölgelerinde zeolit yatakları vardır. Kayıtlara göre buralarda kanser olaylarının görülmemiş olmasının nedeni, yatakların yakınında yerleşim yeri olmamasındandır. 154 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Kars İstanbul Bolu Çanakkale Balıkesir Manisa İzmir Eskişehir Afyon Ankara Sivas Kırşehir Kayseri Nevşehir Elazığ Malatya Şekil 113-Türkiye’de zeolit mineralleri ve potansiyel zeolit mineralli tüf alanlarının dağılımı (Albayrak, 2008; Atabey, 2009a). ERİYONİT MİNERALİ Nevşehir yöresinde bir halk sağlığı sorunu olan eriyonit mineralin özellikleri, oluşumu, sağlığa etkisi aşağıda verilmiştir. Eriyonit mineralinin tanımı ve analiz yöntemi Eriyonit, zeolit grubu minerallerden birisi olup, ilk defa Eakle (1898) tarafından adlandırılmıştır. Eriyonit zeolitlerin grup-2’nin tek ve 6 halkalı, lifsel, demetsel üyesini oluşturur. Genel formülü: Ca4,5 (Al9Si27O72). 27H2O)35’dir (Atabey, 2009a). Eriyonit mineralinin kristal yapısı dolayısıyla epidemiyolojik olarak insan ve hayvanlar için kanserojen olduğu bilinmektedir (Barış, 1987). Eriyonit minerallerinin tayininde farklı yöntemler uygulanmaktadır. Bunlar optik mikroskopi (OM), taramalı elektron mikroskopisi (SEM), enerji dispersiv spektroskopi (EDS), XRD ve indüktiv çift plazma kütle spektrometresi (ICP-MS) yöntemleridir. Optik mikroskopisi (OM) ile fibroz (lifsi) malzemenin varlığını, taramalı elektron mikroskopisi (SEM) ile mineralin morfolojisini, enerji dispersiv spektroskopi (EDS), SEM birlikte mineralin element bileşim tayini, x-ray difraksiyon (X-RAY) ile fibroz taneciklerinin mineralojisini ve son olarak indüktiv çift plazma kütle spektrometresi (ICP-MS) ile sonuçlar test edilmektedir. Şekil 114 ve 115’de eriyonit minerali içeren volkanik kayaçlar, Şekil 116’da eriyonit minerali iğneciklerinin SEM görüntüsü, Şekil 117’de ise eriyonit minerali içeren volkanik tüf kayasından yapılmış ev, depo ve bahçe duvarı görülmektedir. 155 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 114- Eriyonit mineralleri içeren sarı renkli, pomza parçalı volkanik tüf kayası (TuzköyGülşehir) (Atabey, 2009a). Şekil 115- Pomza parçalı, sarı, bej renkli, gözenekli eriyonit minerali içeren volkanik tüf kayası (Karain köyü-Ürgüp) (Atabey, 2009a). 156 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B CD Şekil 116- A-Eriyonit mineral iğneciklerinin taramalı elektron mikroskop (SEM) görüntüsü (Atabey, 2008a), B-Eriyonit demetleri, C-Daha fazla büyütmeli eriyonit demetleri, D-Eriyonit (iğnemsi), klinoptilolit, kristobalit mineralleri birlikteliği (Barış ve diğerleri, 2007; Atabey, 2009a). Şekil 117-Eriyonit minerali içeren tüf kayasından yapılmış evler ve eklentileri (Atabey, 2008b; 2009a). 157 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Fiziksel Özellikleri Eriyonit mineralleri tüf kayalarında farklı şekillerde ve nadir olarak bulunmaktadır. Bunlar genellikle kısa ve uzun iğnecikler şeklindedir. Genel yapısı alümina silikat 2 tetrahetral arasındaki oksijen atomlarından oluşur. Halka şeklinde 6 tetrahedra her köşede 1 tane olmak üzere tanımlanır. Kimyasal Özellikleri Si/Al oranlarındaki doğal farklanma lifsi eriyonit minerali yüzeylerinde değişiklik yaratabilir. Coombs ve diğerlerine (1997) göre, eriyonit mineralleri eriyonit-Ca, eriyonit-Na ve eriyonit-K şeklinde tanımlanmıştır. Eriyonit-Ca: Bunda Ca2+ en çok bulunur. Tsi aralığı 0,68-0,79’dur. Harada ve diğerleri (1967) göre Japonya Honşu Adası’ndaki özel tipte (Ca2.28K1.54Na0.95Mg0.86) Si26.90Al8.8O72.31.35H2O bileşimlidir. Eriyonit-Na: Na+ en sık bulunan katyondur. Tsi 0,74-0,79 arasındadır. USA Kaliforniya’daki Cady dağlarındaki özel tipi Sheppard ve Gude (1969) tarafından (Na5.59K2.00Ca0.11Mg0.18 Fe0.02)Si28.27Al7.57O72.24.60H2O bileşimli olduğu ortaya konmuştur. Eriyonit-K: Katyonların %58’ini K+ oluşturur. Tsi 0,74-0,79 arasındadır. Almanya Ortenberg’deki özel tipi Passaglia ve diğerleri (1998) tarafından (K3.32Na2.31Ca0.99Mg0.06 Ba0.02) Si28.01Al8.05O72.31.99H2O bileşimli olduğu belirtilmektedir. Eriyonit mineralinin oluşumu Eriyonit minerali kapalı tuzlu sulu göllerde çökelen volkanik malzemenin göl suyu ile kimyasal tepkimesi sonucu oluşmaktadır. Bu tür oluşumlar, Batı ABD ve Doğu Afrika rift vadisindeki tuzlu eski göl yataklarından bilinmektedir. Bu bölgelerde havadan göl ortamına kül yağmuru olarak dökülen volkanik küller, alkali tuzlu göl suları ile tepkimeye girerek geniş kanal yapısına sahip zeolitlerden; fillipsit, analsim, klinoptilolit, şabazit ve eriyonitin oluşmasını sağlamıştır (Mumpton,1973). Nevşehir Karain, Sarıhıdır köyleri ile Tuzköy beldesinde kansere neden olan eriyonit mineralinin oluşumu, bu tip bir oluşum özelliğine dahil edilmektedir (Atabey, 2002b, 2003b; 2009a). NEVŞEHİR YÖRESİNDE ERİYONİT MİNERALİ İÇEREN VOLKANİK TÜF KAYALARININ DAĞILIMI Türkiye’de eriyonitli volkanik tüflerin dağılımı Şekil 118’de verilmiştir. Eriyonitli volkanik tüf kayaları; Nevşehir Ürgüp ilçesine bağlı Karain, Sarıhıdır, Taşkınpaşa, Şahinefendi, Cemilköy, Yeşilöz, Boyalı, Karacaören, Çökek, Ulaşlı, Mustafapaşa Beldesi, İbrahimpaşa, Ortaköy köyleri, Ürgüp merkezi ve çevresinde, Uçhisar, Göreme, Çavuşini 158 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı arasında, Zelve vadisinde, Nevşehir merkeze bağlı Sulusaray ve Nar Beldeleri arasında, Gülşehir ilçesi Tuzköy, Kızılköy, Çiftlikköy, Hamzalı, Hacıhalil, Fakıuşağı köyleri ve Abuuşağı Beldesinde, Hacıbektaş ilçesine bağlı Yeşilli, Şahinli, Karahüyük köylerinde görülmektedir (Şekil 119, 120). Şekil 118- Türkiye’de eriyonit minerali içeren volkanik tüf kayalarının bulunduğu yerler (http://www.mta.gov.tr’den alınan maden yatakları haritası üzerine işaretlenmiştir) (Atabey, 2009a). 159 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı K Şekil 119- Nevşehir yöresi eriyonit minerali içeren volkanik tüf kayalarının bulunduğu alanların Şekil 119-konumu Nevşehir yöresi eriyonit minerali içeren tüf kayalarnn bulunduğu alanlarn (yerler MTA, 2002, 1/500.000 ölçekli volkanik jeoloji haritası üzerine işaretlenmiştir) konumu (yerler MTA, 2002, 1/500.000 ölçekli jeoloji haritas üzerine işaretlenmiştir) (Atabey, 2009a). (Atabey, 2009a). 160 21 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Büyükkayapa Küçükkayapa Aydoğmuş Fakıuşağı İl TTopçu Şahinli Abuuşağı Karahüyük Yeşilli Köy İlçe Eriyonit Ölçek: 1/250.000 Hacıhalil Emmiler Hamzalı Kapadokya Havaalanı TUZKÖY Sulusaray Kızılköy Çiftlikköy Sarıhıdır AVANOS GÜLŞEHİR Nar Zelve Çökek Çavuşini Ulaşlı Üçhisar ÜRGÜP Ortaköy NEVŞEHİR İbrahimpaşa Mustafapaşa Karacaören Boyalı Karain Cemilköy Yeşilöz Şahinefendi Kırbayır AKSARAY Güzelöz Soğanlıköy YEŞİLHİSAR Kızılkaya Selime Yaprakhisar Bellisima GÜZELYURT Şekil 120- Nevşehir, Kırşehir, Kayseri ve Aksaray arasında bulunan eriyonitli volkanik tüf kayalarının dağılımı (kırmızı alanlar) (Atabey, 2008b; 2009a). Eriyonit minerali içeren volkanik tüfler; gri, beyaz, sarımsı, bej pomza ve volkanik kayaç parçaları ile amfibol, piroksen, plajiyoklas, kuvars, biyotit ve opak minerallerinden oluşmaktadır. Pomza parçaları sedef parlaklığında ve lifsi yapıdadır. Ürgüp ve Gülşehir çevresi ile Kızılırmak vadisi boyunca gözlenen eriyonitli volkanik tüf düzeyleri; orta-ince tabakalı kumtaşı, ince tabakalı killi kireçtaşı ve kiltaşı ile ardalanmalı, bazı yörelerde ise bu litoloji birimleriyle de yanal ve düşey geçişlidir. Nevşehir ile Aksaray arasında akarsu ortamında depolanmış olanlar kalın tabakalı ve masif, karasal alanlarda depolananlar ise masif yapıdadır (Atabey, 2009a). Yapılan jeolojik araştırmalarda akciğer kanserinin daha yoğun tesbit edildiği Karain, Sarıhıdır, Çökek, Ulaşlı, Karacaören, Tuzköy yerleşim alanlarının bulunduğu volkanik tüf kayalarının diğer yerleşim yerlerine göre, göl ortamında çökelmiş kumtaşı, kireçtaşı ve kiltaşı litolojisinden oluştuğu ve bazen merceksi bir yapıya sahip olduğu ortaya konmuştur. Eriyonit mineralinin zenginleşmesinde, volkanik küllerin çevredeki var olan tuzlu göl suyu ile kimyasal reaksiyona girmesinin rol oynadığı da 161 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı belirtilmektedir (Atabey, 2002a; 2002b; 2002c; 2009a). Ian Steele tarafından Nevşehir yöresinde; eski Sarıhıdır köyü yerleşim alanından alınan 19 örnekte, Tuzköy’de alınan 10 örnekten 7’sinde, Karain köyünde alınan 9 örnekten 7’sinde, Karlık’da 6 örnekten 1’inde eriyonit minerali bulunmuş olup Ürgüp şehir merkezi, Boyalı ve Yeşilöz köylerinde alınan 3’er örnekte eriyonit saptanmamıştır (Y. İzzettin Barış sözlü görüşme). Nevşehir ve yöresinin eriyonit minerali içeren volkanik tüf kayalarının bulunduğu riskli yerleşim alanları: Tuzköy, Karain ve Sarıhıdır’dır. Nevşehir yöresi Kızılırmak Nehri kuzeyinde 250 milyon yıl önce oluşmuş metamorfik kayalar ile 80-65 milyon yıl arasında oluşmuş magmatik kayalar ve 5025 milyon yıl arasında oluşmuş sedimanter kayaları yer alır. Kızılırmak nehrinin güneyinde ise yaygın olarak 14-2 milyon yıl arasında göl ortamında çökelmiş kumtaşı, kiltaşı, tüfit ve kireçtaşı kayaları bulunur (Şekil 121) (Atabey, 2009a). Tuzköy’ün kuzeybatısında kaya tuzu, çamurtaşı ve kiltaşından oluşan 30-20 milyon yıl arasında oluşmuş kaya birimi mevcuttur. Kumtaşı, kiltaşı, tüfitten oluşan ve masif yapıda erionitli tüf bulundurmayan birim, yaygın olarak Tuzköy çevresinde, Sarıhıdır, Çökek, Ulaşlı, Karacaören, Karain, Karlık köyleri ve Ürgüp çevresinde bulunmaktadır (Atabey, 2002a; 2002b; 2002c) (Şekil 121). Tüm bu kayalar, Nevşehir çevresinde 2 milyon yıl ve arkeolojik zamanlar arasında volkanik kül, ignimbrit, bazalt tipinde kayalarla örtülmüştür. Hasandağı’nda ilk volkanik etkinlik yaklaşık 13,5 milyon yıl önce başlamış ve 6 milyon yıl devam etmiştir. Erciyes Dağı ile Melendiz Dağı’nda ise ilk volkanik etkinlik 7 milyon yıl önce başlamış ve 2 milyon yıl devam etmiştir (Atabey, 1989a; 1989b; 2009a). Daha sonra her üç püskürme merkezinde de volkanizma bir süre yavaşlamış, yaklaşık 5 milyon yıl önce ise yeniden şiddetlenmiş ve bu kez ikinci volkanik evre ile kül, tüf, ignimbrit ve pomza gibi küçük taneli volkanik ürünler şiddetli patlamalarla, rüzgarın da etkisiyle havadan çok uzak mesafelere (100 km’ye kadar) saçılarak çevreye yayılmışlar ve Nevşehir, Ürgüp dolaylarında yaklaşık 300 km2 lik bir alanda, o devirde mevcut olan yersel göllerde ve vadilerde yığışarak birikmişlerdir (Atabey ve diğerleri, 1987; 1988), Atabey ( 2009a). 162 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Kızılır mak N e hri Tuzköy Sarıhıdır NEVŞEHİR Karain Şekil 121- Nevşehir yöresi, Tuzköy, Sarıhıdır ve Karain çevresi jeoloji haritası. Eflatun alanlar: metamorfik ve magmatik kayaçlar, yeşil alanlar: gölsel çakıltaşı, kumtaşı, kiltaşı, kireçtaşı ve tüfit kayaları, gri alanlar: çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşından oluşan alüvyon, kırmızı alanlar: Eriyonitli volkanik tüf kayası bulunan Tuzköy, Karain ve sarıhıdır yerleşim yerleri (Atabey, 2001; 2005b; 2007a; 2009a). Hasandağ ve Erciyes Dağı’nda volkanik etkinlik daha sonra küçük çapta püskürmelerle zamanımızdan yaklaşık 2000 yıl öncesine kadar devam etmiş olup, günümüzde ise sadece sıcak su ve volkanik gaz çıkışlarıyla süregelmektedir (Ercan, 1986). Son patlama ürünü malzeme Nevşehir merkezli 20 km yarıçaplı bir daire içinde kalan alanda kalın bir örtü bırakmıştır. Tuzköy ve Sarıhıdır köyleri, yaklaşık 13,5 milyon yıl önce başlamış ve 6 milyon yıl aralıklarla devam etmiş olan Hasan dağının tüfleri ile daha sonra 7 milyon yıl önce ilk volkanik patlamayı yapan Erciyes ve Melendiz dağlarının tüfleri üzerinde Bizans dönemlerinde kurulmuştur (Atabey, 2009a). Kapadokya bölgesinde 30-20 milyon yıl önce karasal ortam egemendi. Yazın kuruyan geçici göllerde tuz tabakaları oluşmuştur. Daha sonra bu göl alanlarına yaklaşık 13,5 milyon yıl önce ilk defa patlayarak volkanik etkinliğine başlayan Hasandağı volkanizmasının tüfleri yöreye atmosferik olarak ulaşmış, göl suyuna karışan bu tüfler su ile kimyasal reaksiyona girerek eriyonit mineralleri oluşmuştur (Atabey, 2002a, 2002b; 2002c; 2009a). Günümüzde sözü edilen kayatuzu oluşumları ve onun üzerine gelen tüf tabakaları Tuzköy’de gözlenir. Dünyada en yaygın kanser türünün rastlandığı yöre olarak bilinir. Benzer oluşum Karain ve Sarıhıdır köyleri içinde de söz konusudur. 163 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Ancak Karain ve Sarıhıdır köylerinde Tuzköy’de (Şekil 85) olduğu gibi tüflerin altında kayatuzu yer almamakta, tüfler doğrudan gölsel evaporitli kiltaşı ve tüfit tabakaları ile örtülmektedir. Bu yöredeki tüfler de göl suyu ile reaksiyona girmiş ve bünyelerinde eriyonit zenginleşmesi oluşmuştur. Ardından sözü edilen bu göl çökelleri, Nevşehir ve çevresinde olan tüf ve bazalt türü volkanik kayalarla örtülmüştür. Daha sonra yöre kayaları genç faylarla kırılmış ve kıvrımlanmış olup, erozyon vd. bir dizi jeolojik olaylarla vadiler oluşturarak aşınmış, aşınmayan alanlar ise orijinal konumunda korunmuştur (Atabey, 2001, 2002a, 2002b; 2002c; 2009a). TUZKÖY BELDESİ ERİYONİT MİNERAL TOZU MARUZİYETİ VE YENİ YERLEŞİM ALANI Tuzköy beldesi yerleşim merkezi eriyonitli volkanik tüf kayasından oluşur. Belde merkezi çevresi ise kumtaşı, kiltaşı ve kireçtaşından oluşan gölsel birimden ibarettir. Tuzköy’deki jeolojik yapıya bakıldığında; en altta kayatuzundan oluşan seviye, onun üzerinde erionitli tüf, ignimbrit ve onun üzerinde de gölsel kiltaşı, kumtaşı bulunur. Tuzköy beldesi Karain ve Sarıhıdır köylerine göre engebesiz bir arazi üzerine kurulmuştur (Şekil 122). Belde merkezi erionit içeren ve Kavak ignimbriti olarak nitelendirilen, pembe, sarımsı, gri, beyaz renklerde pomza, andezit, ve bazalt çakılları içeren kayalardan oluşur. Ayrıca piroksen, feldspat, kuvars ve biyotit mineralleri bulunur. Bu tüfler ve ignimbrit kayaları zengin eriyonit minerali içermekte olup, kanser nedenidir (Barış, 1987). İgnimbrit üzerine çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşı, kiltaşı, tüfit ve killi kireçtaşından oluşan Tuzköy formasyonu gelir. Şekil 123, 124, 125 ve 126’da Tuzköy beldesine ait eriyonit minerali içeren kayalarla ve bunlardan yapılan evler ve eklentileri ile Tuzköy yerleşim alanındaki eriyonitli tüfler içinde var olan eriyonit iğneciklerinin SEM görüntüleri ve element grafiği Şekil 117’de gösterilmiştir. 164 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 122- Tuzköy çevresinin jeoloji haritası: Mavi alanlar çakıltaşı, kumtaşı, çamurtaşı ve Kaya tuzundan oluşan Oligosen yaşındaki birimi, yeşil alanlar kiltaşı, kumtaşından oluşan Miyosen yaşındaki birimi, sarı alan kumtaşı, kiltaşından oluşan Pliyosen yaşındaki birimi, kırmızı alan kanser nedeni eriyonitli tüfleri, turuncu ve beyaz alanlar Kuvaterner yaşındaki bazalt ve aglomera kayalarını, gri alanlar Kuvaterner yaşındaki alüvyonu göstermektedir (Atabey, 2001; 2005a; 2009a). 165 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 123- Tuzköy beldesinin yerleşim konumu (orta kısım eriyonitli tüfler üzerindedir) (Atabey, 2007c) A B Şekil 124– A-Eriyonitli tüf kayaları, B- Yakından görünümü (Atabey, 2000; 2005b; 2009a). A B Şekil 125- Eriyonit içeren bozuşmuş volkanik tüf (A) (Atabey, 2001). Tüf kayasından alınan örneğin SEM görüntüsü (B) (şabazit-eriyonit=eriyonit kristalleri iğnemsi şekilde olanlar) (Temel ve Gündoğdu, 1996) 166 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B C Şekil 126– A, B, C-Tuzköy merkezinde bulunan eriyonitli tüf kayaları içine oyularak yapılmış ve eriyonitli tüf kullanılmış mekanlar (Atabey, 2001; 2005a; 2009a). A B Şekil 127- A-Tuzköy yerleşim alanındaki eriyonitli tüfler içinde var olan eriyonit iğneciklerinin SEM görüntüleri, B-Element grafiği (Atabey, 2009a). Tuzköy’deki eriyonit mineral tozu maruziyetinde olan, merkezi kısımdaki volkanik tüf kayaları üzerindeki konutlarda yaşayanlarla ilgili önlem alınması için, 2000, 2001, 2005 yıllarında yeni yerleşim alanı tesbit edilerek (Şekil 91), Bayındırlık Bakanlığınca 2004 yılında doğal afet kapsamına alınmış ve Tuzköy’ün bir kısmı yeni yerlerine taşınmıştır. Şekil 128, 129, 130, 131’deTuzköy beldesi yeni yerleşim alanında oluşturulan yeni konutlar, sağlık ocağı, ilköğretim okulu görülmektedir. 167 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 128- Tuzköy’de evlerin duvarlarında yapılan inceleme. Şekil 129- Yeni yerleşim alanında inşa edilen konutlar (Atabey, 2007c; 2009a). Şekil 130- Yeni yerleşim yerinde inşaa edilen yeni konutlar. 168 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 131- Tuzköy (Gülşehir-Nevşehir) eriyonitli tüften yapılmış eski konutlar ile yeni yerleşim alanında oluşturulan afet konutları. KARAİN KÖYÜ ERİYONİT MİNERAL TOZU MARUZİYETİ VE YENİ YERLEŞİM ALANI Karin köyünün kurulduğu zemin kayaları, 6-5 milyon yıl yaşında olan Cemilköy İgnimbriti adı verilen volkanik tüf kayasıdır (Şekil 132). Bu tüflerin kalınlığı 40-60 m arasında olup, falezler oluşturur. Gri, beyaz, pomza ve volkanik kayaç parçaları ile amfibol, piroksen, plajiyoklas, kuvars, biyotit ve opak mineral içerir. Pomza parçaları lifsi ve sedef parlaklığındadır. İgnimbrit üzerine kiltaşı, kumtaşı, tüfitten oluşan gölsel Tuzköy formasyonu gelir. Onun üzerinde Tahar ignimbriti, daha sonra Kızılkaya ignimbriti yer alır. İstifin en üstünde ise gölsel kireçtaşı (Kışladağ kireçtaşı) bulunur (Atabey, 2000b). Karain köyü yerleşim alanı tamamen eriyonitli volkanik tüf kayaları üzerindedir (Şekil 96). Karain köyünde bazı evler, Akköy’den getirilen ve Geçit Taşı diye bilinen taştan yapılmıştır. Köy kütüphanesinin duvarları ise köyün Karlık köyüne çıkış istikametinin arka kısmında bulunan Akkuşak mevkiindeki taştan yapılmış olup, buna da Akkuşak taşı denir (Duru, 2010). Karain köyü girişindeki bir evin duvar taşında; eriyonit, kristobalit, amorf silika, kuvars, feldispat mineralleri saptanmıştır (Atabey ve Ünal, 2008). Şekil 133, 134, 135, 136’de Karain köyündeki eriyonitli alanlar, eriyonit minerali içeren tüf kayalarından yapılmış olan evler ve eklentileri, tüfün SEM görüntüsü Şekil 137’de verilmiştir. Şekil 132-Karain köyünün kurulduğu Cemilköy ignimbriti (A), Ürgüp formasyonu (B) (Atabey, 2000b). 169 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 133- Karain köyü jeoloji haritası; turkuaz ve kırmızı alanlar: Erionitli tüf kayaları (kırmızı alan Karain köyü yerleşim yeri); sarı alanlar: Kiltaşı, kumtaşı, kireçtaşı kayaları, gri alanlar: Alüvyon malzemesi, yeşil alan: Mezarlık (Atabey, 2004b; 2007b). 170 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 134- Eriyonitli tüfler üzerinde kurulmuş Karain köyü (Atabey, 2004b; 2007b; 2009a). A B C Şekil 135– A-Karain köyü, B, C-Eriyonitli tüfler içine oyularak yapılmış yerleşim alanları (Atabey, 2009a). Şekil 136- Karain köyü’nde eriyonitli tüflerin duvar taşı malzemesi olarak kullanıldığı konutlar (Atabey, 2007b). 171 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı ABC Şekil 137- A, B- Karain köyündeki duvar taşlarından alınan örnekte eriyonit minerallerinin SEM görüntüsü, C-Element grafisi (B) (Atabey, 2008b; 2009a). Karain köyünün taşınacağı yeni alan olarak, Ürgüp ilçe merkezi doğu kıyısındaki bir alan seçilmiştir (Atabey (2007c). Yeni yerleşim alanı içerisinde ve çevresinde, Üst Miyosen-Pliyosen yaşında olan 4 ayrı kaya birimi yüzeyler. Bu kaya birimleri volkanosedimanter olan (A) birimi, onun üzerinde yer alan bazalt-andezit lav akıntılı, silisifiye tüf (B) birimi, bunlarla uyumsuz olan sedimanter kökenli (C) birimi ile bazalt (D) biriminden oluşur (Şekil 138). C Gölsel kireç taþý B Silisifiye tüf andezitik lav akýntýsý Volkanik kumtaþý, breþ A Şekil 138- Karain köyü yeni yerleşim aklanı ve alanda bulunan kaya birimleri. volkanosedimanter birim (A), bazaltik lav akıntısı ve silisifiye tüf birimi (B), gölsel kireçtaşı birimi(C) (Dölecek Dere kuzey yamacı, Çakmak mevkii). (Atabey, 2007b; 2007c) 172 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı SARIHIDIR KÖYÜ ERİYONİT MİNERAL TOZU MARUZİYETİ Sarıhıdır köyü eski yerleşimi (1958 yılından önce) falezli ve sarp kayalık bir alan ile Kızılırmak Nehri arasındaki dar şerit üzerinde kurulmuştur (Şekil 139). Sel taşkınlarına ve kaya düşmelerine maruz kalması dolayısyla, 1958 yılında Kızılırmak Nehrine köprü yapılarak nehrin karşı kıyısında yeni köyün oluşması sağlanmıştır (Şekil 139). Köyün önceki yerleşim alanı pomza parçaları içeren ignimbrit kayaları üzerinde kurulmuştur (Atabey, 2009a). Bu kayalar içine oyulmuş Bizans dönemi yerleşim alanlarını da görmek mümkündür (Şekil 140A). Bu ignimbrit kayaları Zelve ignimbriti olarak tanımlanmış olup içerisinde ponza parçaları bulunur. Ponza lifleri uzun ve incedir. Kayalarda, silisleşme ve zeolitleşme şeklinde olan hidrotermal zonlar gelişmiştir. İgnimbritin kalınlığı 15-30 m’dir. İgnimbrit birimi üzerine gölsel Tuzköy formasyonu kiltaşı, tüfit kayaları gelir. Volkanik tüf kayaları; kolay işlenebilen ve yapı için uygun olması dolayısıyla, evler ve değişik mekanlar için kullanılmıştır (Şekil 140B). Bu volkanik tüf kayaları alterasyona uğramakta, yağmur suyu ile ıslanmakta ve daha sonra kuruyarak kaya yüzeyinde ince bir kabuk oluşmaktadır. Bu kabuk rüzgarlarla küçük küçük parçalara ayrılmakta, tozlaşmakta ve havaya karışmaktadır. Mikroskopik boyuttaki bu eriyonit tozları nefes yolu ile alındığında, akciğerde tahribata yol açtığı bilinmektedir. Volkanik tüf kayası içindeki eriyonit mineral tozlarının insanlar üzerindeki sağlık etkileri yıllardan bu yana hekimlerce incelenmiş ve akciğer kanserine yol açtığı kanıtlanmıştır. Sarıhıdır köyü eski yerleşim alanı temel kayasından x: 60057, y: 82066, x: 67917, y: 89091 ve x: 67920, y: 89107 koordinatlarından 2007 yılında test etmek amacıyla üç adet örnek alınmıştır. Örneklerin ilki harabe halindeki evin duvarından, ikincisi ponza parçalı, beyaz, bej, altere, sarımsı renkli hareli tüften, üçüncüsü de hala depo olarak kullanılan, koyun, eşek gibi hayvanların barınağı ve çocukların oyun alanı olarak kullanılan tüfler içindeki mağara kısımdan (Şekil 140C) alınmıştır. Her üç örneğin analiz sonucunda: eriyonit minerali saptanmıştır (Şekil 141) (Atabey ve Ünal, 2008). Burada yapılan tıbbi çalışmalarda ignimbrit, tüfler içinde insanlarda akciğer kanseri vakaları tesbit edilmiştir (Barış, 1987). Sarıhıdır köyünün şu anda bulunduğu alanda eriyonitli volkanik tüf kayaları bulunmamaktadır. Ancak, eriyonitli tüf kayalarının buraya karşı taraftaki taş ocağından taşınarak evlerin duvarlarında kullanıldığı görülmektedir (Şekil 142). (Atabey, 2002b; 2007b; 2009a). Yeni yerleşim yerinde yaşayanlarda, daha önce eski Sarıhıdır köyünde doğmuş ve bir süre yaşamış olmalarından dolayı akciğer kanseri vakaları görülmüştür. Ancak kansere yakalanma oranı yeni yerleşim alanında eriyonitli kayaların olmayışı nedeniyle azalmaktadır. Tıbbi araştırmalara göre; yeni Sarıhıdır köy sakinlerinde akciğer kanseri riskinin azaldığı, eski köy yerleşim alanında doğup da belli süre orada yaşamış olanlarda hastalık tesbit edildiği, yeni köyde doğanlarda riskin saptanmadığı görülmüştür. Bunun nedeni yeni yerleşim alanında kanser nedeni eriyonitli volkanik tüf kayasının olmayışı, eskisi kadar tozlara maruz kalınmamasıdır. 173 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 139- Kızılırmak nehri sağ kanadında kurulmuş olan eski Sarıhıdır köyü (Atabey, 2007b, 2009a). A B C Şekil 140- A- Bizans dönemi erionitli tüfler içine oyularak oluşturulan yerleşim alanları, BEriyonitli tüf kayası kullanılan evler, C-Tüfler içine oyulmuş mağaralar (Atabey, 2002b; 2007b; 2009a) A B C Şekil 141- A, B-Sarıhıdır köyü tüflerden alınan örneğin SEM görüntüsü, C-Element grafisi (Atabey, 2009a). 174 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B C Şekil 142- A, B-Sarıhıdır köyü evlerin duvarlarında kullanılan eriyonitli tüf kayalarının alındığı taş ocağı, C-Bu taşların kullanıldığı evler (Atabey, 2009a). Araştırmalara göre kanser olaylarının Tuzköy, Karain ve Sarıhıdır’da yoğunlaştığı belirtilmektedir. Jeolojik yönden bakıldığında bu yerleşim yerlerinin gölsel ortamda oluşan çökeller ve bu çökellerin altında yer alan tüflerin üzerinde kuruldukları görülmektedir. Özellikle Dünya’da milyonda bir olan mezotelyoma Tuzköy’de 1000 kat fazla görülmesinin nedeni, Tuzköy’ün üzerinde kurulduğu alanın yaklaşık 3020 milyon yıl önce, kışın suyla dolan ve yazın kuruyan tuzlu göl çanağı olması ve bu gölde erionitin zenginleşmesindendir. Tuzköy, Karain ve Sarıhıdır’da tüflerin üzerine killi, evaporitli kayaların gelmesi eriyonitin zenginleşmesine yol açmıştır. Oluşum anındaki göl suyunun asitliği ve bazikliği, tuzluluğu, iyon alış verişi, gözenek oranı ve gömülme derinliği erionitin oluşmasında önemli rol oynamıştır. Sarıhıdır ve Karain’e yakın Avanos, Çökek, Ulaşlı, Karacaören, Boyalı, Karlık köyleri ile Tuzköy’e yakın olan Kızılköy, Kızılkaya, Eğrikuyu, Sığırlı ve Salanda da ise kanser olayı görülmediği belirtilmiştir. Bunun en önemli nedenlerinden birisi bu yerleşim yerlerinin eriyonitli tüf kayaları üzerinde kurulmamış olmasındandır. Nevşehir, Ürgüp, Acıgöl çevresinin tamamen volkanik kayalarla örtülmüş olmasına karşın, kanser olayının görülmemesi, bu alanlarda tüflerin göl ortamına girememiş olması ve göl suyu ile tüflerin Na, K, Al, Ca, Si, ile kimyasal reaksiyona girerek lifsi erionit mineralinin oluşmasına fırsat verilmemiş olmasındandır (Atabey, 2002a; 2002b; 2002c). Erionitli volkanik kökenli kayalar nedeniyle kanser riski altında olan yerler Tuzköy ve güneyindeki Kızılköy ile, Karain, Karacaören ve Sarıhıdır köyleridir (Atabey, 2009a). ERİYONİT MİNERALİ BULUNAN DİĞER VOLKANİK TÜF KAYALARININ BULUNDUĞU YÖRELER Nevşehir, Kırşehir, Kayseri ve Aksaray arasında kalan bölgedeki eriyonitli tüf kayalarının dağılımı Şekil 107’de verilmiştir. Bu alanlar içinde kalan ve yukarıda anlatılan Tuzköy Beldesi, Karain ve Sarıhıdır köyleri dışında kalan yerleşim alanları aşağıda açıklanmaıştır. 175 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şahinefendi köyü ve Cemilköy Şahinefendi köyünün batı yakınında bir hat boyunca yüzeyleyen gri, bej renkli tüfler (Şekil 143) ile Cemilköy’deki tüflerde eriyonit minerali içerir (Şekil 144). Şahinefendi köyünden alınan iri ponza parçalı ve bol andezit çakıllı ignimbritik tüf örneğinde (koordinatı: x: 71011, y: 50281), Cemilköyden alınan ponza parçalı ignimbritik tüf örneğinde de (koordinatı x: 68698, y: 65537) eriyonit minerali saptanmıştır (Atabey ve Ünal, 2008). A B Şekil 143- A-Şahinefendi köyü, B-Eriyonit minerali içeren pomzalı tüf (Atabey, 2009a). Şekil 144- Cemilköy (Atabey, 2009a). 176 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Karlık ve Yeşilöz köyleri Ürgüp ilçesi Karain köyü güneyinde yer alan Karlık ve Yeşilöz köyleri, Karain köyü doğusundaki Boyalı köyü, Karain Ürgüp yolu üzerinde bulunan Karacaören köylerine ilişkin yerleşim alanları eriyonitli volkanik kayalar üzerinde kurulmuştur. Karlık köyünün 250 m batısı yamaçta, kuzey güney yönlü bir seviye halinde açık renkli eriyonitli tüf yer alır (Şekil 145). Bu seviye yeşilöz köyünde ise vadi köyün aşağı kotlarında vadi tabanındadır (Şekil 145). Karlık köyünün bulunduğu vadinin her iki yamacında belirgin bir topoğrafyayı takip eden eriyonitli tüf zonu, bunun altında pomza kırıntılı kahverengi tüf zonu, onun da altında beyaz tüf tabakası, en üst zonda da sütunsu yapılı ignimbritik kayalar yer almaktadır. Karlık köyü batı yamacında izlenen eriyonitli tüf katmanı 1-2 m kalınlığında olup, köye yaklaşık 200 m uzaklıktadır. Bu zonun altında ve üstünde beyaz bir tüf tabakası bulunmaktadır (Şekil 146). Yeşilöz köyü eriyonitli tüf katmanı üzerinde bulunmamaktadır. Diğer taraftan köy konutları da eriyonitli tüflü yapılmamış olup yeşillendirme ve doğal bitki örtüsü nedeniyle tozlaşma nisbeten önlenmiştir. Köyün yerleşim merkezi aglomera kayaları üzerindedir. Şekil 145- Karlık köyü (Atabey, 2009a). 177 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 146- Yeşilöz köyü (Atabey, 2009a). Boyalı köyü Boyalı köyünde, temelde ignimbritik tüf kayaları üzerinde kurulmuş konutların yanı sıra eriyonitli tüf kayaları, yer yer kazılarak oluşturulan konutların temellerinde de görülmektedir. Konut duvarlarında malzeme olarak bir kısmında ignimbrit, bir kısmında da bazalt kayası kullanılmıştır. Eriyonitli volkanik tüf kayası zonu, Boyalı köyü yerleşim alanının tabanında kalmaktadır. Boyalı köyü merkezinde bir evin duvar taşından alınan örnekte, eriyonit minerali saptanmıştır (Atabey ve Ünal, 2008). Boyalı köyünde Karain’deki gibi geniş alanda tüf yüzeylemesi ve bu kayaların yaygın kullanımı söz konusu değildir (Şekil 147). Barış (1987) tarafından Boyalı köyünde mezotelyoma saptanmıştır. A B Şekil 147- A-Boyalı köyü, B-Eriyonitli tüften yapılmış evler (Atabey, 2009a). 178 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Karacaören, Ulaşlı ve Çökek köyleri Çökek, Ulaşlı ve Karacaören köyleri, Sarıhıdır ve Karain köylerinde olduğu gibi eriyonitli tüfler üzerinde kurulmuştur (Şekil 148). Bu köyler Karain kadar kayalık değildir, ancak kayalar oyularak mesken, ahır, samanlık gibi kullanım alanları oluşturulduğundan eriyonit tozundan olumsuz bir etkilenmenin olduğu da belirtilmiştir (Barış, 1987). Ulaşlı ve Çökek köyleri eski konutların duvarlarında ponzalı, altere, sarı, kahverengi tüf kullanılmış olup eriyonit mineralleri de içermektedir (Şekil 149, 150, 151). Aynı şekilde Karacaören köyü (Şekil 152) de ponzalı tüf üzerindedir ve tüfler eriyonit içerirler. Barış (1987) tarafından Karacaören, Çökek ve Ulaşlı köyleri halkında mezotelyoma saptanmıştır. Ulaşlı köyünden alınan ponza parçalı, beyaz, bej, altere tüf örneğinde (koordinatı: x: 67920, y: 89107) eriyonit minerali saptanmıştır (Atabey ve Ünal, 2008). Şekil 148- Eriyonitli volkanik tüfler üzerinde kurulmuş Karacaören, Ulaşlı, Çökek ve Sarıhıdır köylerinin konumları (Atabey, 2009a). Şekil 149- Ulaşlı köyü (Atabey, 2005a). 179 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 150- Çökek köyü (Atabey, 2005a; 2009a). Şekil 151 - Çökek köyü yerleşim yerindeki tüflerden alınan örneğin SEM görüntüsü (A-İğnemsi eriyonit kristalleri) (Temel ve Gündoğdu, 1996). 180 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 152- Karacaören köyü (Atabey, 2009a). Zelve Zelve vadisinde yamacın alt seviyesinde, gölsel kireçtaşı, kiltaşı, kumtaşı birimi altında yer alan ve bir zon oluşturan (Şekil 153A), yine Paşabağında yüzeyleyen tüflerde (Şekil 153B) zeolit minerallerinden analsim, eriyonit mineralleri saptanmıştır (Atabey, 2009a). A Şekil 153– A-Zelve vadisi, B- Paşabağı mevkii (Atabey, 2009a). 181 B Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çavuşini köyü Çavuşini köyü eski konut duvarlarında alınan örnekte eriyonit minerali saptanmıştır. Eski evlerin duvarlarında eriyonitli volkanik tüf kayası kullanıldığı görülür (Şekil 154) (Atabey, 2009a). Çavuşini köyü çeşme yakınındaki eski evlerin duvarından alınan ponza, andezit, bazalt çakıllı, beyaz, bej, kahverengi volkanik tüf örneğinde (koordinatı: x: 61022, y: 82801) eriyonit minerali saptanmıştır (Atabey ve Ünal, 2008). Şekil 154- Çavuşini köyü (Atabey, 2009a). Sulusaray ve Nar Beldeleri Nevşehir Sulusaray beldesi merkezi, pomzalı, andezit çakıllı altere tüf (Şekil 155) ile Nar Beldesi merkezi (Şekil 156) iri pomza ve andezit çakıllı, tüf kayalarıdır. Sulusaray beldesi batı girişi çeşmenin yakınından alınan ponzalı, andezit çakıllı altere tüf örnekte (koordinatı: x: 48539, y: 85133), Nar beldesi merkezi kısmında eski yerleşim alanında bir evin duvarından alınan, iri pomza ve andezit çakıllı, gri, beyaz, sarımsı renkli örnekte (Kayacı sokak) de eriyonit minerali saptanmıştır (Şekil 157) (Atabey ve Ünal, 2008). 182 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 155– Sulusaray beldesi, A, B-Eriyonit minerali içeren duvar taşı (Atabey, 2009a). A B Şekil 156- A-Nar Beldesi, B- Kahverengi, sarı, bej renkli, pomza parçalı, altere tüf kayaları (Atabey, 2009a). A B Şekil 157– A-Nar beldesi tüf içinde saptanan eriyonit mineral iğnecikleri, B-Element grafisi (Atabey, 2009a). 183 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Özkonak ve Göynük Beldeleri Avanos ilçesi Özkonak ve Göynük yerleşim merkezinde eriyonitli tüf kayaları yüzeylenir. Özkonak beldesi şehir merkezinden alınan tüf örneğinde eriyonit minerali saptanmıştır (Atabey ve Ünal, 2008). Abuuşağı, Fakıuşağı, Hacıhalilli, Hamzalı ve Emmiler köyleri Kızılırmak Nehri güneyinde yer alan Gülşehir ilçesi Abuuşağı, Fakıuşağı, Hacıhalilli, Hamzalı, Emmiler yerleşim alanları gri, beyaz pomza parçalı, ignimbritik tüf üzerinde kurulmuştur. Pomza parçalı, gri, beyaz tüf kayasının Abuuşağı köyünde evlerin ve bahçe duvarlarında yaygın olarak kullanılmıştır (Şekil 158) (Atabey, 2009a). Abuuşağı köyünden alınan ponza parçalı, gri, beyaz tüf örneğinde (koordinatı: x: 14474, y: 01333) eriyonit minerali saptanmıştır (Şekil 159) (Atabey ve Ünal, 2008). Şekil 158- Abuuşağı köyü (Atabey, 2009a). A B Şekil 159– A-Tüfler içinde saptanan eriyonit mineral iğneciklerinin SEM görüntüsü, B-Element grafisi (Atabey, 2009a). 184 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şahinli, Küçükkayapa ve Sığırlı köyleri Hacıbektaş ilçesi Şahinli, Küçükkayapa ve Sığırlı (Yeşilli) köyleri de iri pomza parçalı, pembe, gri, beyaz tüf üzerindedir. Konutların ve bahçe duvarlarında eriyonitli tüf kullanılmış, depo, samanlık, ahır gibi eklentiler tüfler içinde oyularak yapılmıştır. Şahinli köyünden alınan iri ponza parçalı, pembe, gri, beyaz tüf örneğinde (koordinatı: x: 20265, y: 01413) eriyonit minerali saptanmıştır (Atabey ve Ünal, 2008). Burada, yapıtaşı olarak kullanılmış ve bu amaçla açılmış eski taş ocakları vardır. Sığırlı köyü içinde yer alan volkanik tüf kayasından alınan örneklerde eriyonit minerali saptanmamıştır. Gülpınar köyü Gülşehir ilçesi Gülpınar köyü tüfler üzerinde kurulmuş, konutların ve bahçe duvarlarında tüfler yapı malzemesi olarak kullanılmıştır (Şekil 160, 161). Barış (1987) tarafından Gülpınar köyü halkında mezotelyoma saptanmıştır. A B Şekil 160– A-Gülpınar köyü, B-Eriyonitli tüf kayası (Atabey, 2009a). A B Şekil 161- A-Duvar taşlarından alınan bir örnekte saptanan eriyonit iğneciklerinin SEM görüntüsü, B-Element grafisi (Atabey, 2009a). 185 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Ürgüp ilçesi ve Mustafapaşa Beldesi Ürgüp ilçesi Kayakapı mahallesinde altere olmuş, sarı, kahverengi, bej, ponza, andezit, bazalt çakılcıklı, beyaz tüfler (Şekil 162, 163) ile Mustafapaşa’daki altere tüflerde eriyonit mineralleri saptanmıştır. Kayakapı mahallasinde, altere olmuş, sarı, kahverengi, bej, beyaz tüf örneğinde, aynı şekilde Mustafapaşa beldesi merkezinde altere tüf kayasından alınan örnekte de eriyonit, minerali saptanmıştır (Şekil 164) (Atabey ve Ünal, 2008). Şekil 162- Ürgüp ilçe merkezi Kayakapı Mahallesi (Atabey, 2009a). A B Şekil 163- A, B-Ürgüp ilçe merkezi Kayakapı Mah. sarı, kahverengi, bej renkli altere tüfler (Atabey, 2009a). 186 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 164- A-Altere tüf kayasından saptanan eriyonit iğneciklerinin SEM görüntüsü, B-Element grafisi (Atabey, 2009a). NEVŞEHİR YÖRESİ ERİYONİT MİNERALİ İÇEREN VOLKANİK TÜF KAYALARININ JEOLOJİK EVRİMİ Nevşehir yöresinde, Geç Oligosen-Erken Miyosen devresinde kapalı bir tuzlu göl ortamı koşulları egemendi (Şekil 165A), Orta-Geç Miyosen devresinde bölgedeki volkanik aktivite nedeniyle çevreye yayılan volkan külleri ve tüfleri mevcut göl ortamına ulaşarak sedimentlerle birlikte tabakalar halinde çökelmiş (Şekil 165B) ve tuzlu ortamda eriyonit minerali zenginleşmesi gerçekleşmiştir (Atabey, 2002a). Geç Miyosen-Erken Pliyosen devresinde ise volkanik faaliyetlere bağlı olarak yörede göl ortamı koşullarında oluşan göl sedimanları, mevcut eriyonitli volkanik tüf kayaları ile aratabakalı ve örtü şeklinde depolanmıştır (Şekil 165C). Pliyosen-Kuvaterner devresinde de Nevşehir ve çevresini etkisi altına alan volkanik aktivite sonucunda da volkan külleri depolanmıştır (Şekil 165D). Jeolojik süreçte tektonik hareketler, kırılma, kıvrılma ve faylanmalarla kaya kütleleri şekillenmiş, erozyon etkisiyle vadiler, drenajlar biçimlenmiş ve bunlar peribacalarının oluşumunu da sağlayarak bugünkü topoğrafya şekillenmiştir (Atabey, 2002b) (Şekil 165E). Şekillenen kaya kütleleri erozyonun etkisiyle gölsel istifler altında yer alan eriyonitli volkanik tüf kayaları zaman içinde yüzeylenerek günümüze ulaşmıştır. Yüzeylenen bu volkanik tüf kayaları üzerinde kurulmuş olan köyler ve oralarda yaşayan halk eriyonit mineral tozlarının etkisinde kalmışlardır. Süreç devam etmektedir. Eriyonit mineralinin oluşum koşulları, yukarıda verilen Şekil 121’deki Jeoloji haritası dikkate alındığında, Nevşehir yöresinin her alanında bir sağlık riski olmadığı sadece gölsel istiflerin bulunduğu alanlar içindeki yerleşim yerlerinde tüflerden kaynaklanan akciğer kanser risklerinin var olabileceği söylenebilir (Atabey, 2002a; 2002b; 2002c; 2009a). 187 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Kuvaterner-Güncel (1.8 my- ) K Kızılırmak Tuzköy G D C A B 5 Volkanizma K Geç Pliyosen-Kuvaterner (6-2my) G D C B A 4 Volkanizma Geç Miyosen-Erken Pliyosen (16-11my) K G C B A 3 Volkanizma Orta-Geç Miyosen (20-16my) K B A 2 K 1 G Geç Oligosen-Erken Miyosen (28-24my) G A Şekil 165- Nevşehir yöresi eriyonit minerali içeren volkanik tüf kayalarının jeolojik evrim modeli (Atabey, 2002a; 2005a; 2009a). 188 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı ERİYONİT MİNERALİNİN SAĞLIĞA ETKİLERİ Eriyonit mineral iğneciklerinin (tozları) (Şekil 166A) solunum yollarına kolayca girip, derinliklere kadar gidebilmesi, orada hiç değişmeden kalabilmesi ve kimyasal yapıları nedeniyle akciğer ve karın zarında mezotelyoma denilen kanser türünü yaptığı kabul edilmektedir (Barış, 1987, 1994, 2002a, 2003, 2004, 2005; 2008a; 2008b, Barış ve diğerleri, 2007; Göktepeli ve diğerleri, 1983). Eriyonitin kanser yapıcı özelliği Dünya Sağlık Teşkilatına (WHO) bağlı, Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu tarafından kabul edilmiştir. Lifsel (iğnemsi) yapılı mordenit ile lifsel yapıda olmayan diğer zeolit cinslerinin sağlığa zararlı olduğu gösterilememiştir. Belirli ölçülerde (çapı yarım mikrondan az, boyu 5 mikrondan fazla) ve akciğerde erimeden uzun süre kalabilen lifsel yapıdaki minerallerin kanser yapıcı olduğu Stanton isimli Amerikalı bir araştırmacı tarafından ortaya atılmıştır (Barış, 1987). Şekil 166B’de akciğer dokusunda eriyonit cisimciği görüntüsü, Şekil 167’de eriyonit mineralinin solunma yoluyla akciğerlere ulaşması ve akciğerlerde yaptığı tahribat ve iğneciklerin bozulmadan korundukları görülmektedir. Şekil 168’de Karain köyünde bir hastaya ait akciğer filminde kalsifiye plevral plaklar ve karında su toplanması gösterilmektedir (Barış,1987). Benzer minerallerin sebep olduğu mezotelyoma vakaları İrlanda, İzlanda, Yeni Zelanda ve Japonya ile birlikte Kaliforniya, Nevada ve Oregon’da da bulunduğu bilinmektedir (Barış, 2008a). A B Şekil 166- A-Eriyonit iğnecikleri SEM görüntüsü (Atabey, 2009a), B-Eriyonit cisimciği; a-Morfolojik görünümü, b-Tipik EDS spektrumu, c-SAED örneği görünümü (0002) ve (1120) eriyonit yansıması (Sebastian ve diğerleri, 1984). 189 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 167- A-Akciğer kanseri olan hastaların akciğer dokularında tesbit edilen eriyonit iğneleri, A’daki resmin sağ alt köşesinde diyatome fosilinin silisli olan kavkısının parçası görülmektedir. B-Akciğerde eriyonit iğneciğinin yaptığı harabiyet (akciğer kanseri) (Barış, 2003a, 2005). A B Şekil 168- A-Karain köyünde bir hastaya ait akciğer filminde kalsifiye pleral plaklar, B Mezotelyoma hastası karında su toplanması (Barış, 1987). ERİYONİT MİNERAL TOZUNA BAĞLI HASTALIKLAR Barış ve diğerlerine (2007) göre eriyonit mineral tozu ile ilgili hastalıklar beniğn ve malign adı altında iki grup altında aşağıda verilmiştir. Beniğn hastalıklar Kalsifiye, hyalinize plevral plaklar (Şekil 169A, 169B, 170A, 170B), kostal plevra, diafrağmatik plevrada, mediastinal plevrada, perikartta, kronik diffüz fibröz plöritis, 190 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı beniğn plevral effüzyon, yuvarlak atelektazi, üst lobda plevra ve parankimayı içine alan ilerleyici değişiklikler, kuş bacağı, pnömokonyosis ve küçük hava yolu hastalığıdır. Malign hastalıklar Malign hastalıklar; malign plevral mezotelyoma (Şekil 170A), malign peritonal mezotelyoma, akciğer kanseri, diğer organ kanserleri (sindirim sistemi, larenks, ürojenital sistem, hematolojik tümörler) olarak sayılır. A B Şekil 169- A-Tuzköy’lü malign plevral mezotelyomalı bir hastanın filmi, B-Tuzköy’lü bir hastaya ait torakal CT’de yaygın kalsifiye plaklar plaklar (Barış ve diğerleri, 2007; Barış ve Atabey, 2009). A B Şekil 170- A-Karain’li bir hastaya ait akciğer filminde kalsifiye plevral plaklar, B-Sarıhıdır’lı bir hastaya ait akciğer filminde yaygın kalsifiye plaklar (Barış ve diğerleri, 2007; Barış ve Atabey, 2009). 191 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı ERİYONİT MİNERAL TOZU MARUZİYETİ İLE İLGİLİ EPİDEMİYOLOJİK ÇALIŞMALAR Barış (2008a) Tuzköy, Karain ve Sarıhıdır köylerinde yaptığı tıbbi araştırmalara göre, Karain ve Sarıhıdır köylerinde 661 ölümün %44,5’inin mezotelyomadan kaynaklandığını açığa çıkarmıştır. Bu durum herhangi bir şekilde eriyonit etkisinde olmayan yakındaki Karlık köyünde 230 ölümden sadece ikisinin mezotelyoma vakası olmasıyla kıyaslanabilir. Grandjean bu durumun kanser epidemiyolojisinde bugüne kadar kaydedilen en yüksek risklerden biri olduğunu söylemektedir (Barış, 2008a). Seattle, Washington Üniversitesi’nde epidemiyolog olan Jonathan Mayer, dünyanın başka hiçbir yerinde bu kadar yüksek bir mezotelyomadan ölüm sayısını duymadığını söylemektedir. Nüfustaki ölüm yüzdesine bakıldığında bu oranın, yalnızca ölüm oranının %50 olduğu Botsvana’daki AIDS ile kıyaslanması mümkündür. Buradaki fark eriyonit kaynaklı mezotelyomanın Türkiye ile sınırlı kalması ve AIDS’e oranla toplam ölü sayısının düşük olmasıdır (Barış, 2008a). Ancak Meksika’da 47 yaşındaki bir erkek hastada eriyonite bağlı mezotelyoma, akciğer fibrosizi ve plevral kalınlaşma vakası yayınlanmıştır (Kliment ve diğerleri, 2009). Barış’a (1987) göre, Verem Savaş Teşkilatı’nın daha önceki yıllarda Nevşehir ve çevresinde çekmiş olduğu 50.000 in üstündeki mikrofilmler teker teker incelendiğinde, lifsel iğnemsi eriyonitin sebep olduğu akciğer zarında kalınlaşma ve kireçlenme gibi hastalıkların en yoğun bir şekilde Tuzköy, Karain ve Sarıhıdır’da olduğu görülmüştür. Barış’a (1987 ve 2002) göre Nevşehir bölgesinden gelen Mezotelyomalı hastaların en genci 26, en yaşlı olanı 75, ortalama yaşı 50 olarak belirlenmiştir (Barış, 2002 ve 2003). Bu gözlemler kanserin oluşmasında esas etkenin eriyonit olduğunu göstermekle birlikte genetik yatkınlığın da ek faktör olarak etkili olabileceğine işaret etmektedir (Barış, 2003). Karain köyü, Tuzköy Kasabası ve Sarıhıdır Köyü’nde yapılan oransal ölüm çalışmalarında, ilk iki köyde ölenlerin % 70’inin kötü huylu hastalıktan öldüğü gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Sarıhıdır Köyü, Kızılırmak Nehri taşkınları ve kaya düşmelerinden kurtarmak için 1958 yılında nehrin kuzey yakasına taşınmış olup, yeni evlerde tuğla, briket gibi malzeme kullanılmıştır. Sarıhıdır’daki ölüm oranının %50’nin altında olmasının buna bağlı olduğu ve bu köydeki hastaların birisi hariç tümünün eski köyde doğmuş bireyler olduğu belirtilmektedir (Barış, 2003). Bu olay bu köylerdeki kanser sorununun, ancak köy yerlerinin değiştirilmesiyle çözülebileceğini göstermektedir (Barış, 2003a). Nevşehir yöresinde 1970 yılında başlayan epidemiyolojik çalışmalar ile Karain köyünde malign plevral mezotelyomadan ölenlerin sayısının 1970’de 6 kişi, 1974’de 11kişi, 1975 ile 1981 yılları arasında malign plevral mezotelyoma hastasının 38 kişi, 1 Ocak-31 Aralık 2004 tarihleri arasında malign mezotelyomadan ölenlerin sayısının ise 18 kişi olduğu belirtilmektedir (Barış, 1987, Barış ve diğerleri, 2007). Tuzköy’de 1980 ile 1994 yılları arasında malign plevral mezotelyomadan 105 kişi, malign peritonal mezotelyomadan 60 kişi hayatını kaybetmiştir. Sarıhıdır köyünde ise 1980 ile 2001 arasında toplam 94 kişi hayatını kaybetmiş olup, bunlardan 23 kişinin ölüm 192 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı nedeni malign plevral mezotelyoma, 9 kişinin ölüm nedeni de malign peritonal mezotelyomadan olmuştur (Barış ve diğerleri, 2007). Barış ve diğerleri’ne (2007) göre Ürgüp ilçesi Karacaören köyünde 19801987 arasında 2 kadın ve 3 erkek, 2002 yılında ise 2 erkek ile 1 kadın malign plevral mezotelyomadan ölmüş, 1998-2000 arasında Karain, Karacaören, Boyalı, Yeşilöz, Sarıhıdır ve Çökek köylerinde yapılan araştırmada, Karain’de 18 kişi, Sarıhıdır’da ise 7 kişi malign plevral mezotelyomadan, Karain’de 1 kişi ve Karacaören’de 1 kişi malign peritonal mezotelyomadan ölmüştür. Karain, Sarıhıdır ve Karlık köylerinde yapılan alan araştırmalarına göre, 1979 yılında Karain köyünde 70 kişi, Sarıhıdır köyünde 23 kişi, Karlık köyünden aslen Karain’li 1 kişi malign plevral mezotelyomadan, Karain köyünden 6 kişi, Sarıhıdır köyünden 9 kişi, Karlık köyünden aslen İncesu’lu 1 kişi malign peritonal mezotelyomadan, Tuzköy’de 2002 yılında ölen 35 kişiden 12 kişi malign plevral mezotelyomadan, 8 kişi de malign peritonal mezotelyomadan ölmüştür (Barış ve diğerleri, 2007). ERİYONİT MARUZİYETİNE KARŞI ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER Genel olarak eriyonitli alanlarda alınması gerekli önlemler 1- Ayrıntılı jeolojik çalışma yapılmalıdır, 2- Ön çalışma sonucunda eriyonit minerali tesbit edilen yerlerde, evlerde, samanlık, kiler, depo gibi eklentilerde duvar taşı olarak eriyonit içeren tüf kayası kullanılmamalıdır, 3- Sokak araları olabildiğince nemli tutulmalı, tozlaşma önlenmelidir, 4- Tozlu ortamda maske kullanılmalıdır, 5- Özellikle bebekler tozdan uzak tutulmalıdır, 6- Evlerin içleri, odalar, evin eşikleri, sokaklar süpürülürken ıslatılmalıdır, 7- Eriyonitli tüften yapılmış duvarlar sıvanmalı, badana ve boya yapılmalıdır, 8-Sokak araları ve giriş yolları asfaltlanmalıdır, 9- Tozdan korunmak için zemin ve çevre yeşillendirilmelidir, 10-Köy halkının eriyonitli tüf kayalarının evlerin yapımında kullanımı önlenmelidir, 11-Köy halkı eriyonit mineral tozlarının sağlığa etkileri bakımından eğitilmelidir, 12- Mezotelyoma (akciğer kanseri) riski olup, olmadığı hakkında yukarıda sayılan yerlerde tıbbi araştırma yapılmalıdır, 13-Epidemiolojik, akciğer grafisi çalışması, erken tanı merkezli çalışmalar yapılmalıdır, 193 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 14- Yapılacak her türlü tesis, yapı, yerleşim yeri zemini için eriyonit minerali ve diğer jeolojik unsurlarla ilgili konunun uzmanlarından görüş alınmalıdır. Tuzköy Beldesi eski yerleşim alanında alınması gerekli önlemler Atabey’e (2001, 2005b) göre, yeni yerleşim alanına taşınan, eriyonitli tüf kayalarının bulunduğu alan tamamen yıkılıp, tesviye edilerek, üzeri 1-2 m kalınlığında toprak ile örtülmelidir. Şevli ve falezli kısımlar önüne istinat duvarları örülüp, arkası toprakla doldurulmalıdır. Zemini eriyonitli tüf kayası olmayan, ancak duvarlarında eriyonitli tüf kayası bulunan evlerde yaşayanlarında taşınması işleminden sonra, bu mekanlarda yıkılarak, malzemesi dolgu alanına taşınıp, üzeri toprakla örtülmelidir. Her türlü çalışma sırasında zemin ıslatılıp, nemlendirilmeli ve toz maskesi kullanılmalıdır. Karain köyü eski yerleşim alanında alınması gerekli önlemler Karain köyü tamamen yaşamdan arındırıldıktan sonra bir takım önlemler alınmalıdır. Köyün tahliyesi yapılıp, yeni yerleşim yerine ikamesi sağlandıktan sonra eski Karain köyünü oluşturan tüm yapı ve tesisilerin yıkılarak alanın düzleştirilmesi, kayaların parçalanması, Tuzköy Beldesinde uygulanması söz konusu olduğu gibi bir çözüm yolu olarak görünmemektedir. Köy yerleşim alanı falezli, kayalık, yüksek eğimli bir yamaç eteğinde kurulu olduğundan, buranın yıkılarak düzleştirilmesi olanaklı değildir. Ancak yol ile dere arasındaki ve yolun sol tarafındaki dar bir şerit düzleştirilebilir. Yıkım ve tesviye işlemi toz yoğunluğunun artmasına neden olacaktır. Köyün yaslandığı dik ve falezli ve 45 derece yamaç eğimi olan bir yüzeyi tesviye etmek demek, tüm dağı yok etmek anlamına gelecektir. Çünkü kazıldıkça aynı seviyeden eriyonitli tüf kayası yüzeye çıkacaktır. Yamacı kaya yapısını örtmek ya da bir malzemeyle kaplamak çözüm olmayacaktır. Çünkü eriyonitli tüf kayası; sadece köyün merkezinde olmayıp, kuzey ve kuzeybatı yönünde de mevcuttur. Köy yaşamdan arındırıldıktan sonra insanların eriyonitli tüflerle teması kesilmiş olacağından, artık tüm kayaların kaplanması gibi bir sorun ortadan kalkacaktır. Köy yaşamdan arındırıldıktan sonra tüm yerleşim yapı ve mekanların çevresine bir tel örgü ya da yüksekçe bir duvar örülerek, insanların eski yapılarla irtibatlarının kesilmesi sağlanmalıdır. Karain köyü yeni yerleşim alanına taşındıktan sonra, eski evler ve eklentilerinin yıkılmayıp, tahrip edilmeden koruma altına alınarak, gelecek nesillerin ‘’jeolojik ortamın; bazı kayalar içinde bulunan minerallerin insan sağlığına olumsuz etkileri hakkında’’ yerinde görmeleri amacıyla bir doğal anıt olarak kalmalıdır. Ayrıca Bizans, Pers, Hitit, Selçuklu, Osmanlı ve son olarak Cumhuriyet Dönemi kültürünün izlerini taşıyan köy dokusu tümüyle korunmalıdır. 194 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Köyün içinden geçen ve Karlık, Yeşilöz köylerine geçişi sağlayan yolun her iki yanı boyunca duvar ya da tel örgü yapılabilir ya da her iki köye başka bir yerden ulaşım sağlanabilir. Karain köyü halkının mezarlığı ziyaretlerinin sağlanması için uygun bir yol bulunmalıdır. Sarıhıdır köyü eski ve yeni yerleşim alanında alınması gerekli önlemler 1- Sarıhıdır köyü eski yerleşim alanı tamamen yeni yerine (Kızılırmak Nehri kuzey yakasına) taşınmıştır. Terk edilen evlerin bir kısmı eski halini korumakta olup, bir kısmı yıkılmış, harabe haldedir. Kayalar arasından Ürgüp’e giden bir asfalt yol bulunmaktadır. Köy mezarlığı Kızılırmak Nehri güney kıyısında, eski köyün 200 m batısında yer alır. Bu alanda eski Osmanlılar döneminden kalan mezarlık ile yeni mezarlık yan yanadır. Yeni mezarlık mermer kayalarından yapılmıştır. Eski köy evlerinin duvarlarından sökülerek taşınmış olan eriyonitli tüf olan duvar taşları görülmüştür. 2- Eski yerleşim yerinde bazı eski evlerin depo, samanlık olarak kullanıldığı görülmüş olup, sağlık yönünden buna müsaade edilmemelidir, 3- Kayalara oyularak yapılmış olan mağara tipi mekanların da samanlık, depo ve özellikle koyunların barınağı olarak kullanıldığı görülmüş olup, insanların etkileneceği düşünülerek buna izin verilmemelidir (Şekil 171A), 4- Çocuklar eski yerleşim alanındaki harabe evler arasında, tozlu yolda oynamaktadırlar. Çocukların sağlığı ön planda tutularak, buna izin verilmemelidir, 5- Köprünün güney ucundan başlayarak eski köy yerleşim alanı içinden geçen, Kızılırmak Nehri boyunca uzanan, batı yönde, mezarlığa giden yol-mezarlığa kadar asfaltlanarak tozdan korunmalıdır, 6- Köprünün güney ucundan başlayarak, doğu yönde, eski köy yerleşim alanı içinden geçen, Kızılırmak Nehri boyunca uzanan, köyün bağ, bahçe, tarlalarına giden yolun Sarı dereye kadar olan kısmı asfaltlanmalıdır (Şekil 171B). 7- Mezarlığa giden yol ile Kızılırmak Nehri ile kayalıklar arasında doğu yönünde giden yol asfaltlandıktan sonra yolun kayalıklar tarafında kalan kısmı, insanların kayalardan etkilenmemesi için, yol boyunca tel örgü ya da uygun malzeme ile girişler sınırlanmalıdır, 8- İnsan ve hayvanların eski yerleşim alanına girmemesi için, köprünün güney ucundan itibaren Ürgüp’e giden asfalt yolun her iki tarafı tel örgü ya da uygun bir malzeme ile sınırlanması gerekmektedir. Bu şekilde eski alana çocukların ve hayvanların girmesi engellenmelidir, 9- Sarıhıdır köyü yeni yerleşim alanındaki samanlık, ahır, depo ve evlerde genellikle karşı taraftaki terk edilen evlerin duvarlarından ve kayalardan sökülen eriyonitli tüf kayası kullanılmıştır. Evlerin içleri sıvalı olmasına karşın bazı ahır ve depoların içlerinin sıvalı olmadıkları görülmüştür. 195 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 10- Evlerin ve eklentilerinin inşasında eriyonitli volkanik tüf kayası kullanılmamalıdır. İnşaatlarda beton, tuğla, kiremit, kum, çakıl, bazalt, kireçtaşı, mermer, Nevşehir taşı türünde kayalar tercih edilmelidir. 11- Köy sokakları geçmeli taş, doğal parke taşı ya da asfalt ile kaplanmalıdır, 12- 1958 ve 1960 yıllarında yeni yerlerindeki evlerini yapmak için eski evlerindeki duvar taşlarını ya da karşı taraftaki taş ocaklarından (mezarlık doğusunda) taşınan eriyonitli tüf kayaları kullanılmıştır. Son yıllarda tek katlı ve tüften inşaa edilen önceki evlerinin üzerine briket, tuğla veya bazalt, Nevşehir taşından (ignimbrit) ek katlar inşa edilmiştir. Evlerin çatıları da genellikle kiremit damdır. Bahçe duvarlarında erionitli tüf kullanılmıştır. Eriyonitli tüf olan kısımlar izole edilmeli, mümkünse kaldırılmalıdır, 13- Sıvalı olmayan evlerin duvarları sıvanmalı, bahçe duvarlarındaki eriyonitli kayalar mümkünse kaldırılmalı ya da sıvanmalıdır. Mezarlık doğusunda eskiden işletilen ve evlerin yapımında kullanılan taş ocağının 1980 yılından sonra terk edildiği belirtilmektedir. Ancak yapılan incelemede taş alınmış olan yeni kazılan yerlere rastlanılmıştır. Buradaki kayalar gölsel ortamda çökelmiş olup, eriyonitli tüf, kiltaşı, kumtaşı, tüfit tabakaları arasında masif ve kalın olan bir seviyede bulunmaktadır. Duvarlarda kullanılan yapı taşı da yıllarca bu seviyeden çıkartılmış olup, hala ara sıra buradan taş alınmaktadır. Bu alandan taş alınması ve kullanılması kesinlikle önlenmelidir. A B Şekil 171- A-Sarıhıdır köyü eski yerleşim yerinde bulunan mağara tipi mekanlar, B-Eriyonit minerali tozu olan toprak yol. NEVŞEHİR İLİ DİĞER MİNERAL TOZLARI VE ETKİLERİ Asbest, eriyonit mineral tozlarından başka kuvars gibi minerallerin tozlarının insan sağlığına olumsuz etkileri bulunmaktadır. Nevşehir ilinde eriyonit mineral tozları dışında da risk taşıyan, kullanımı sırasında dikkat edilmesi gereken unsurlar bulunmaktadır. Bunlar; ponza, perlit ve diyatomit sayılabilir. 196 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı PONZA Volkan patladığında çevreye dağılan malzeme çok gazlı ve fazla dağılmakta ise içindeki gazı kaybederek çabuk soğuyan bu malzemeden riyolit, trakit, bazalt, andezit gibi kayaçlar yerine, çok gözenekli, hafif kayaçlar oluşur. Bunlara ponza diğer adıyla süngertaşı denir. Bunlarda bünye suyu bulunmamaktadır. Püsküren kütle asitik bileşimli ise kirli beyaz, beyaz ponza oluşur. Ponza kayaçlarının sertliği 5-6’dır. Asidik ponzaların yoğunluğu 0,5-1 g/cm3’dür. Bileşiminde %60-70 silisyum dioksit vardır. Amorf bir yapısı olup, içinde feldispat, ojit, hornblend ve zirkon bulunur. Bazik ponzaların bileşiminde %49, 20 oranında silisyum dioksit vardır (Önem, 2000). Ülkemizde bulunan pomza sahaları içerisinde en iyi kalitede ve en fazla kullanım alanı bulunan (inşaat sektörü dışında) Nevşehir ili ponzalarıdır. Ponza ihracaatının büyük bölümü bu ilden yapılmaktadır (Şekil 172, 173). A B Şekil 172- A-Ponza taneleri, B-Ponzanın fabrikada işlenmesi. A B Şekil 173- A-Ponza yığını, B, C-İşlenmiş ponza. 197 C Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Ponzanın kullanım alanları ve sağlığa etkisi İnşaat: Ponza çakıl ve kumdan hafif olduğundan inşaat sektöründe yaygın kullanılmaktadır. Tekstil: Ponza tekstil sanayiinde çok kullanılır. Taş yıkama ponzası denen 8-12 cm büyüklüğünde, temiz asit ponzalardan yararlanılır (Önem, 2000). Kozmetik alanında: Öğütülmüş ponzanın sıkıştırılıp ve hiçbir yapıştırıcı kullanmadan pişirilmesiyle kozmetik ponzası elde edilir. Ponza, topuk, el vb. yerlerdeki nasırları sürtünmeyle yok eder. Balkon kebap ocaklarında (barbekü): batı ülkelerinde her bir balkon ocağında 2-3 kg ponza kullanılmaktadır. Bunlar 3-5 yılda bir değiştirilir. Tarımda: Ponza karıştırılarak yüzeye serpilen böcek ilaçları hafifliklerinden dolayı yüzeyde kalmakta ve sürekli yüzeyde hareketli olan böceklere etkili olmaktadır. Ponza tarım toprağının özelliğinin korunmasında kullanılmaktadır. Metal dedektörlerde: Metal dedektörleri koruyan kutuyu ya da sandığı elektrikten etkilenmeyecek hale getirmek için, öğütülmüş ponza tutkala karıştırılarak kutunun iç ve dış yüzeyine sıvanır (Önem, 2000). Ponza; ayrıca elektroliz yöntemi ile kaplamada, kükürtlü kibritlerin üretiminde, toz halde el sabunu ve piyano tuşlarının yapımında, resim çerçevelerinin üstlerine kabartmalı motifler vermede, deri ve kösele eşyanın cilalanmasında, taş basma kalıpların ve elktrik devre levhalarının temizlenmesinde, titreşim özelliği olan malzeme yapımında, kimyada filtrasyonda, seramikçilikte dolgu maddesi işlerinde kullanılmaktadır (Önem, 2000). Önlemler: Ponza bileşiminde %60-75 oranında bazen daha gfazla silisyum dioksit bulunur. Ponzanın bileşiminde bulunan silis SİLİKOZİS (akciğerlerin tahribi) yol açabilir. Bunun için ponza ocaklarında ponza çıkrtılması sırasında ve öğütme, eşleme, torbalama sırasında tozlardan korunmalıdır. Silikozis hastalığına alfa kuvars tozlarının yol açtığı bilim insanlarınca belirtilmektedir (Göymen ve diğerleri, 2008). Bu yönde ponza malzemesi incelenmeli ve gerekli koruyucu tedbirler alınmalıdır. PERLİT Ponzaların oluşum evresinde, eğer asidik lavın aktığı ortamda su mevcutsa ve lav orta nisbette gaz içeriyorsa farklı olay gelişir ve yeni bir cevher oluşur. Göl, bataklık, akarsu kolları olan ortama yayılan lav akıntıları hızla soğuyacak ve fazla ve basınçlı gaz içermediğinden soğuyan lavın bünyesinde boşluklar yerine, kılcal parçalanmalarla çok ince boşluklar oluşacaktır. Taşın bünyesinde su olabilecektir. Bu tür kayaç oluşumuna perlit denir (Önem, 2000). Perlitin % 90-97’si volkanik camdır. Geri kalanı feldispat ve biyotittir. Bir ham perlitin % 73, 8’i silisyum dioksittir. Serbest silis en fazla % 4’tür. Perlitin rengi açık gridir. 198 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Genleşen perlitin rengi ise beyaz olur. Özgül ağırlığı 2,2-2,4 g/cm3’tür. Isıtıldığında 841100 0C arasında yumuşar. 1315-1332 0C arasında ise ergir. Perlitin kullanımı ve sağlığa etkisi İnşaat alanında: perlit sıvaları, perlit agregalı hafif yalıtım betonu, perlit agregalı hafif yapı elemanları, ısı ve ses yalıtım betonu, ısı ve ses yalıtıcı yüzey panoları ve özel amaçlı perlit betonları yapımında kullanılır (Önem, 2000). Tarımda: Mantar yetiştiriciliğinde, bahçecilik ve seracılıkta, çim sahaların canlılığının korunmasında ve tarla ziraatında kullanılır. Sanayide: Metalurji alanında, katkı maddesi olarak seramik ve cam üretiminde, dolgu maddesi olarak ilaç ve kimya alanında, sıvılaştırılmış doğal gaz tanklarının sıcağa karşı korunmasında, yardımcı madde olarak süzme işlemlerinde, su kaçaklarını önlemek üzere petrol sondaj çamurunda, petrol ve diğer kimyasal atıklarla kirlenmiş ortam suyunun temizlenmesinde, montaj işlerinden doğan titreşimlerin azaltılmasında, yangın ortamına girebilecek değerli çelik eşyanın yalıtılarak sıcağa karşı korunmasında kullanılır (Önem, 2000). Önlemler: Ponzada olduğu gibi perlitin bileşiminde de silis bulunur. Ocaklarda ve perlit işleme sırasında silis tozuna karşı önlem alınmalıdır. DİYATOMİT Diyatoma denilen kök, gövde ve yaprakları bulunmayan, silis veya kalsiyum karbonattan oluşan mikroskopik su canlılarının (algler) sıkışarak, taşlaşması olayına diyatomit (kizelgur) denir. Diyatoma kavkısı sulu amorf silistir. Diyatomit kayaçları ise % 86-94 silis içerir (Önem, 2000). Kullanımı ve sağlığa etkisi Diyatomitin en fazla kullanıldığı alan filtrasyon sektörüdür. İşlenmiş cevherin % 8590’ı gözenekliliği, şeker sektörünün, bira, şarap, viski gibi içkilerin, yüzme havuzlarının, meyve ve sebze sularının artık malzemeden ayıklanmasında en etkili bir madde olarak yararlanılmaktadır. Diyatomit üretimi yetersiz olan ülkeler, bunun yerine asbesti kullanmaktadırlar. Asbest sağlığa zararlı olduğundan, diyatomit kullanımı tercih edilmektedir. Diyatomit; endüstri sahalarındaki atıkların, şehir sularının, kimyasal ara maddelerin, madeni ve nebati yağların filtresyonunda kullanılır. Diyatomit hafif, dayanıklı, kimyasal yönden nötrlüğü, ısı, ses ve elektriğe karşı duyarsızlığı nedenleri ile, boyalarda, plastik ve lastik eşyalarda, kağıtta, ilaçlarda, kozmetik alanda, cila, kibrit, diş macunu ürünlerde dolgu maddesi olarak kullanılır. Bazı diyatomitlerin %94 oranında yüksek silis içermeleri, kimyasal reaksiyonlara dayanıklı kılar. Ergime sıcaklığı 1430 0C’dır. Onun için bu tür diyatomitler ısıyı, sesi ve elektriği hapsedebilmekte ve izolasyon maddesi olarak kullanılmaktadır (Önem, 2000). 199 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Diyatomit kendi ağırlıklarının 3-4 katı sıvı emebildiği için, kedi, köpek gibi hayvanların atıklarını iyi absorbe ederler. Kimyasal işlemlerde katalizör taşıyıcı, bazı ortamlar için aşındırıcı ve yüzey temizleyici olarak kullanılır, hafif yapı malzemesi ve bazı reaktörler de bunlardan imal edilir. Betona %3 oranında katıldığında, betonun basınç direnci %20, çekme direnci ise %10 oranında artar (Önem, 2000). Önlem: Diyatomit bileşiminde yüksek oranda silis bulunur. Ocaklarda çıkartılırken ve işleme sırasında silis tozlarına karşı önlem alınmalıdır. VOLKAN KÜLÜ Volkan külü; gevşek, tutturulmamış, iri, orta ve küçük ve orta, ince, çok ince kum boyutlu ponza çakılları ile volkan camı, andezit, tüf çakılcıkları ve kumundan oluşur (Şekil 174A, 174B). Nevşehir güneyi, batısı ve kuzeybatısında geniş yayılımları vardır. Bu malzeme briket yapımında kullanılmaktadır. Nevşehir ile Kaymaklı arasında, Niğde karayolu üzerinde hafif yapı malzemesi üreten bir çok BİMS fabrikası bulunmaktadır (Şekil 174C). Ana hammadde olarak volkan külü kullanılmaktadır. Ponzanın ve volkan camının bileşiminde silisyum bulunur. Silis tozu ve silikozis riskine karşı gerekli önlemler alınmalıdır. A C Şekil 174- A, B-Volkan külü, C-BİMS 200 B Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı KUVARS TOZU-SİLİKOZİSE KARŞI ALINACAK ÖNLEMLER 1-Silikozise maruz kalınan işyerleri, meslekler ve maden ocaklarında uzmanların önerileri dikkate alınmalıdır. 2-Zemin ıslatılmalı, nemlendirilmeli tozun havaya karışması önlenmelidir. 3-Maske gibi koruyucu önlemler mutlaka alınmalıdır. 4-Son zamanlarda taşlanmış kot kullanımı artmıştır ve kot taşlamacılığı küçük iş yerlerinde yapılmaktadır. 5-Silikozisin tedavisi olmaması nedeniyle iş yerlerinin çalışma şartlarının düzeltilmesi hastalığın önlenmesi için önemlidir (Bilir, 2008). 6-Bilir’e (2008) göre, solunum sistemi hastalığı olan kişiler bu tür işlerde çalıştırılmamalı, bunun için işe giriş muayenesi yapılmalı, en geç yılda bir, kot kumlama gibi yoğun maruziyetlerde 6 ayda bir kontrol muayeneleri yapılmalı, akciğer filmleri çekilmelidir. 7-Mümkünse tamamen kapalı alanlarda, kolların dışarıdan robot, yapay kol gibi bir mekanizma içinden kullanıldığı sistemlerde yapılmalıdır. Bilinen maskeler yetersizdir. 8-Astronot kıyafetlerine benzer dışarıdan havalandırılan ya da hava tüpleri kullanılan tüm vücudu örten özel giysiler giyilmeli, aynı zamanda kumlama yapılan alandan toz yayılması engellenmelidir (Bilir, 2008). Daha fazla bilgi için ‘’Eşref Atabey. 2009. Türkiye’de Asbest, Eriyonit, Kuvars ve Diğer Mineral Tozları ve Etkileri’’ MTA Yerbilimleri ve Kültür serisi, 6, ISBN: 978-605-4075-44-7 kitabına başvurulabilir. 201 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 202 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 3. BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYU KALİTESİ VE HALK SAĞLIĞI 203 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 204 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı İÇME SUYU KALİTESİ İçme suyu; tortusuz, kokusuz, renksiz, berrak ve içimi hoş olmalıdır. İçme sularında fenoller, yağlar gibi suya kötü koku ve tat veren maddeler ve hastalık yapan mikroorganizmalar bulunmamalıdır. Suda bulunan vibriyo kolera, salmonella tipi, hepatit virüsü gibi mikroorganizmalar sudan geçerek hastalığa sebep olabilirler. İçme sularının kesinlikle bakteriyolojik kirlilik taşımaması gerekir. Suda sağlığa zararlı kimyasal maddelerin bulunabilir. Arsenik, kadmiyum, krom, kurşun, cıva gibi bazı elementler zehirli etki yapabilir. Bunun yanında baryum, nitrat, florür, radyoaktif maddeler, amonyum, klorür gibi maddeler sınır değerlerinin üzerinde sağlığa olumsuz etkileri olabilir. Aynı zamanda bazı metallerin varlığı suya kirli suların karıştığının göstergesidir. Beslenme kaynağı doğrudan yağışlara ve yüzeysel akışlara bağlı olan barajlar, kuraklık halinde ihtiyacı karşılayamaz duruma gelebilir. Dolayısıyla herhangi bir kuraklık halinde barajların çokluğu bir anlam ifade etmeyebilir ve böyle dönemlerde yer altı suları (YAS) tek içme ve kullanma suyu kaynakları olur. İnsan etkinliğinden kaynaklanan kirlenmenin yanında yer altı suları ve yüzey sularının kayalarla kimyasal etkileşiminden doğal kirlilik olabilmektedir. Sudaki doğal hareketliliğe bağlı elementlerin konsantrasyonları, içilebilir suların önerilen maksimum değerlerinin üzerine çıkmakta veya kullanım için genel kabul gören sınır değerlerini aşabilir. Yer altı sularıyla ilgili bu doğal sorunlar son 20 yılda yer altı suyu kaynaklarının kırsal kaynaklardan elde edilmesiyle birlikte artmıştır. Sağlığa uygun olmayan yüzey kaynaklarının yerini alan kuyu ya da sondajla sağlanan suların çoğu, arsenik, krom, demir, mangan, antimon, alüminyum veya florür gibi zehirleyici ya da istenmeyen elementlerden aşırı düzeylerde bulunduğu tabakalarda yer alır. Çizelge 8’de insani tüketim amaçlı sularda bazı element limitleri, Çizelge 9’da kimyasal parametreler, Çizelge 10 ve 11’de ise içme ve kullanma suları için mikrobiyolojik parametreler verilmiştir. Çizelge 8- İnsani tüketim amaçlı sularda bazı element limitleri (Resmi Gazete: 17.02.2005 tarih, 25730 sayı). Element Antimon Arsenik Bor Kadmiyum Krom Bakır Kurşun Cıva Nikel Selenyum Limit değer 5,0 10 1 5,0 50 2 10 (içme-kullanma suları için 31 Aralık 2012 tarihine kadar 25 μg/l olarak uygulanır) 1,0 20 10 205 Birim μg/l μg/l mg/l μg/l μg/l mg/l μg/l μg/l μg/l μg/l Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çizelge 9-Kimyasal parametreler (Resmi Gazete: 17.02.2005 tarih, 25730 sayı). Parametre Akrilamid Antimon Arsenik Benzen Benzo (a) piren Bor Bromat Kadmiyum Krom Bakır Siyanür 1,2-dikloretan Epikloridin Florür Kurşun Cıva Nikel Nitrat Nitrit Pestisitler Toplam pestisitler Polisiklik aromatik hidrokarbonlar Selenyum Tetrakloreten ve trikloreten Trihalometanlar-toplam Vinil Klorür Parametrik değer 0,1 5,0 10 1,0 0,010 1 10 5,0 50 2 50 3,0 0,10 1,5 10 (içme-kullanma suları için 31 Aralık 2012 tarihine kadar 25 μg/l olarak uygulanır) 1,0 20 50 0,50 0,10 0,50 Birim μg/l μg/l μg/l μg/l μg/l mg/l μg/l μg/l μg/l mg/l μg/l μg/l μg/l mg/l 0,10 μg/l 10 10 100 (içme-kullanma suları için 31 Aralık 2012 tarihine kadar 150 μg/l olarak uygulanır) 0,50 μg/l μg/l 206 μg/l μg/l μg/l mg/l mg/l μg/l μg/l μg/l μg/l Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çizelge 10- İçme suları için mikrobiyolojik parametreler (Resmi Gazete: 17.02.2005 tarih, 25730 sayı). Parametre Escherichia Coli ( E. Coli ) Enterokok Koliform bakteri P. aeruginosa Fekal koliform bakteri Salmonella Clostridium Perfiringens Patojen Staphylococlar 22 °C’de koloni sayısı 37 °C’de koloni sayısı Parazitler Diğer mikroskobik canlılar Parametrik değer sayı/ ml 0/250 ml 0/250 ml 0/250 ml 0/250 ml 0/250ml 0/100ml 0/50ml 0/100ml 100/ml 20/ml 0/100ml 0/100ml Çizelge 11- Kullanma suları için mikrobiyolojik parametreler (Resmi Gazete: 17.02.2005 tarih, 25730 sayı). Parametre Parametrik değer sayı/ ml Escherichia Coli ( E. Coli ) Enterokok Koliform bakteri P. aeruginosa Fekal koliform bakteri Patojen Mikroorganizmalar Anaerobik sporlu sülfat redükte eden bakteriler Patojen Staphylococlar Kaynaktan alınan numunede maksimum: 0/250 ml 0/250 ml 0/250 ml 0/250 ml 0/250ml 0/100ml 0/50ml 0/100ml 22 °C’de 72 saatte agar-agar veya agar-jelatin karışımında koloni sayısı 37 °C’de 24 saatte agar-agar karışımında koloni sayısı 20/ml 5/ml Ambalajlanmış sularda ambalajlandıktan sonra maksimum: (Numune, ambalajlanmayı takiben 12 saat içerisinde alınmak ve bu süre içerisinde 4oC ±1 oC’de saklanmış olmak kaydıyla) : 22 °C’da 72 saatte agar-agar veya agar-jelatin karışımında 100/ml koloni sayısı 37 °C’da 24 saatte agar-agar karışımında koloni sayısı 20/ml Parazitler 0/100ml 207 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYU KALİTESİ Nevşehir ili Türkiye su havzaları haritasındaki bölümlemeye göre, Kızılırmak havzası içinde kalır (Şekil 175). Nevşehir ili içme suyu yer altından kuyular vasıtasıyla, birkaç yerde ise göletlerden (yüzey suyu) karşılanmaktadır. Yer altı suyunun kimyasal bileşimi diğer bir deyişle içerdiği mineraller, içerisinde hareket ettiği ya da depolandığı kayaçların kimyası ile yakından ilgilidir. Kayaçları oluşturan mineral ve elementler erime ve çözünme ile bünyesinde bulunan sulara geçerler. İçme suları da bulundukları kayacın özelliğine göre çok mineralli ya da az mineralli olabilir. Eğer kayacın bünyesinde inorganik arsenik, florit gibi mineraller varsa doğal olarak bu minerallerce içme suları da zenginleşecektir. Şekil 175- Türkiye su havzaları içinde Nevşehir ilinin konumu (http/:www.dsi.gov.tr). Nevşehir ili jeoloji haritasına baktığımızda farklı kaya tiplerinin yer aldığını görürüz. İlin güney yarısı tamamen volkanik kayalar, orta ve batı kesimlerinde yer yer metamorfik ve magmatik kayalar ve geri kalan kısımda da sedimanter kayalar egemendir (Şekil 176). Özellikle Kızılırmak havzası kısmı gölsel ortamda çökelmiş killi, kömür bantlı ve jipsli kayalardan, Hacıbektaş ile Kozaklı arası ise gölsel kireçtaşlarından oluşan bir plato şeklindedir. Derinkuyu çevresi ise alüvyondan oluşur. İdiş Dağı, Hırka Dağı mermer ve granitoiyit kayalardan ibarettir. Bu kaya tiplerinin dağılımlarına bakarak ilin yer altı suyunun gruplandırmasını da yapabiliriz (Şekil 176). Özellikle I No ile gösterilen alanların yer altı suyu bakımından yeterli ve genelde tatlı su akiferleri olduğu düşünülür. II No ile gösterilen alanlar ise volkanik ve volkanosedimanter alanlar olup, yer altı suyunda doğal kirlenme olabilecek riskli alanlardır. Bu alanlardaki yer altı suyu, kayaçların özelliğine bağlı olarak sodyum, klor, florür, arsenik, bor bakımından zenginleşebilecektir. Suların elektriksel iletkenlikleri de belirgin oranda fazla olabilecektir. Nevşehir ili içme sularındaki arsenik ve florür konusu 4. ve 5. Bölümlerde anlatılmıştır. 208 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 176- I-Tatlı su havzaları, II-Başta arsenik, florür, bor, sülfat, klor bakımından zenginleşebilmeye uygun yer altı su havzaları. 209 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Nevşehir ilinin içme suyu kalitesini ortaya koymak için bir çok merkezin içme suyunda örnekleme yapılmıştır. Nevşehir merkez, Avanos, Derinkuyu, Gülşehir, Hacıbektaş, Kozaklı, Ürgüp ilçeleri içme suları, Özkonak Beldesi (Avanos), Gümüşkent köyü (Gülşehir), Tuzköy Beldesi (Gülşehir), Killik köyü (Hacıbektaş), Karaburna Beldesi (Hacıbektaş), Karahasanlı Beldesi (Kozaklı), Çökek köyü (Ürgüp), Sarıhıdır köyü (Ürgüp), Karain köyü (Ürgüp) ile Ulaşlı köyü içmece suyu analiz değerleri Çizelge 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26, ve 27’de verilmiştir. İçme suyu analiz değerlendirmeleri 2006, 2007, 2008, 2009 yıllarına aittir. Bir çok merkezdeki analizler bir defa yapılmıştır. Bu değerlere bakılarak yerleşim yerleri içme sularıyla ilgili bir fikir edinilebilecektir. Sıcaklık, tuzluluk ve iyot değerleri kaynak başı yerinde ölçüm değerleridir. Türkiye’de içme suyu kalitesi değerlendirmesi “İnsani Tüketim Amaçlı Sular hakkındaki Yönetmelik”te belirtilen parametrelerden bazıları için yapılmıştır. Eğer bu tarihlerden sonra içme sularında iyileştirmeler yapıldı ise sorun bulunmamaktadır. Ancak hala bahsedilen yıllara ait içme suyu kullanılıyor ise mutlaka iyileştirmeler yapılamıldır. Nevşehir merkez ilçesi İçme suyu örneği 22 Ekim 2009’da şehir şebeke suyundan alınmıştır. İçme suyu kuyular vasıtasıyla temin edilmekte olup, yer altı suyu volkanik kayaçlardan beslenmektedir. 2009 yılında arsenik arıtma tesisi kurulmuştur. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 12’de verilmiştir. Çizelge 12- Nevşehir merkez içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012). 210 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı İyot (mg/l) 2,14 Tuzluluk (NaCl) 0,253 Sıcaklık(oC) 21 Analiz değerlerine göre, Nevşehir merkez ilçe içme suyu kalsiyum sodyumlu bikarbonatlı sudur. Avanos ilçesi İçme suyu örneği 22 Ekim 2009’da ilçe şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu gölsel kumtaşı, kiltaşı, tüfit ve killi kireçtaşından oluşan kaya biriminden beslenmektedir. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 13’de verilmiştir. İçme suyu kuyular vasıtasıyla temin edilmekte olup, 2009 yılında arsenik arıtma tesisi kurulmuştur (177). Çizelge 13- Avanos içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012). İyot (mg/l) 1,36 Tuzluluk (NaCl) 0,214 Sıcaklık (oC) 21 Avanos içme suyu kalsiyum sodyumlubikarbonatlı sudur. 211 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 177- Avanos ilçe merkezine içme suyu arsenik arıtma sistemi. Özkon İçme suyu örneği 3 Ekim 2007’de belde şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu gölsel kumtaşı, kiltaşı, tüfit, killi kireçtaşı ve tabanda metamorfik ve granitoiyit kayalarından beslenmektedir. Beldenin şebeke suyu, merkeze 4 km güneydeki kuyulardan sağlanır. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 14’de verilmiştir. Çizelge 14- Özkonak içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012). Özkonak beldesi içme suyu, kalsiyumlu sodyumlu bikarbonatlı sudur. 212 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Derinkuyu ilçesi İçme suyu örneği, 22 Ekim 2009’da ilçe şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu volkanik tüf, kül ve alüvyon kaya biriminden beslenmektedir. İlçe merkezine içme suyu, kuyular vasıtasıyla temin edilmektedir. Analiz sonuçları Çizelge 15’de verilmiştir. Çizelge 15- Derinkuyu içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012). İyot (mg/l) 1,64 Tuzluluk (NaCl) 0,192 Sıcaklık (oC) 19 Derinkuyu içme suyu kalsiyumlu sodyumlu bikarbonatlı sudur. 213 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Gülşehir ilçesi İçme suyu örneği 22 Ekim 2009’da ilçe şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu gölsel kumtaşı, kiltaşı, tüfit, killi kireçtaşı ve üstte bazalt kayasından oluşan kaya biriminden beslenmektedir. İlçenin şebeke suyunu, ilçe merkezine 6 km güneyindeki Pınarbaşı kaynağı ile batısındaki Araplı mevkiindeki kuyu suyunun karışımından oluşur. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 16’da verilmiştir. Çizelge 16- Gülşehir içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012). İyot (mg/l) 1,98 Tuzluluk (NaCl) 0,309 Sıcaklık (oC) 20 Gülşehir şebeke suyu kalsiyum sodyumlu bikarbonatlı sudur. İçme suyunda 20 µg/l arsenik saptanmıştır. 214 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Gümüşkent (Gülşehir) İçme suyu örneği şebeke suyundan 3 Ekim 2007’de alınmıştır. Yer altı suyu metamorfik ve magmatik kayalardan beslenir. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 17’de verilmiştir. Çizelge 17- Gümüşkent içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012). Gümüşkent içme suyu kalsiyumlu magnezyumlu bikarbonatlı sudur. 215 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Tuzköy Beldesi İçme suyu örneği 9 Ekim 2009’da beldenin şebeke suyundan alınmıştır. İçme suyu, beldenin güneyindeki gölet suyu (yüzey suyu) ile Araplı mevkiinde bazalt kayaları tabanından yüzeylenen kaynak suyu karışımından sağlanır. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 18’de verilmiştir. Çizelge 18- Tuzköy içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012). İyot (mg/l) 0,90 Tuzluluk (NaCl) 0,358 Sıcaklık (oC) 19 Tuzköy Beldesinin içme suyu kalsiyumlu sodyumlu magnezyumlu bikarbonatlı sudur. Suyun mineral içeriği 719 µmho/cm’dir. Nitrat, 33 mg/l değeri ile limit değer olan 50 mg/l’ye yakındır. 216 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Hacıbektaş ilçesi İçme suyu örneği 13 Haziran 2007’de ilçe şebeke suyundan alınmıştır. Eosen yaşında kırmızı kumtaşı, çamurtaşı, şeyl ve kireçtaşından oluşan kaya biriminden beslenmektedir. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 19’da verilmiştir. Çizelge 19- Hacıbektaş içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012). İyot (mg/l) 4,25 Selenyum (mg/l) 1,75 Hacıbektaş ilçesi içme suyu kalsiyumlu sodyumlu bikarbonatlı sudur. 217 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Karaburna beldesi (Hacıbektaş) İçme suyu örneği 29 Mayıs 2007’de belde şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu Eosen yaşında kırmızı kumtaşı, çamurtaşı, şeyl ve kireçtaşından oluşan kaya biriminden beslenmektedir. İçme suyu, beldenin kuzeyinde bulunan 90-95 m derinliğindeki kuyulardan sağlanır (Şekil 178). İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 20’de verilmiştir. Çizelge 20- Karaburna içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012). İyot (mg/l) 6,4 Selenyum (mg/l) 6,3 Şekil 178- Karaburna Beldesine içme suyu sağlayan kuyular. 218 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Karaburna Beldesi içme suyu sodyumlu kalsiyumlu klorlu sudur. Elektriksel iletkenliği 2750 µmho/cm, nitrat değeri 31,8 mg/l, florür ise 1,3 mg/l’dir. Elektriksel iletkenliği, sodyum ve klor içeriği yüksektir. Florür limit değer olan 1,5 mg/l’ye, nitrat da limit değer olan 50 mg/l’ye yakındır. Dolayısıyla Karaburna beldesi şebeke suyu insan sağlığı bakımından risk taşımaktadır. Killik köyü (Hacıbektaş) İçme suyu örneği 29 Mayıs 2007’de köy şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu Miyosen yaşında kırmızı kumtaşı, çamurtaşından oluşan kaya biriminden beslenmektedir. Köyün içme suyu, köyün 1 km kuzeyindeki kaynak ile 2010 yılında köyün 2 km güneyinde açılan kuyu suyu karıştırılarak temin edilmektedir. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 21’de verilmiştir. Çizelge 21- Killik köyü içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012). İyot (mg/l) 21,6 Selenyum (mg/l) 5,60 Killik köyü içme suyu, kalsiyumlu sodyumlu bikarbonatlı sudur. Elektriksel iletkenliği 882 µmho/cm, nitrat değeri 96,3 mg/l, florür ise 2,1 mg/l’dir. Elektriksel iletkenliği fazla olup, klorür, limit değer olan 1,5 mg/l’den, nitrat da limit değer olan 50 mg/l’den fazladır. Dolayısıyla Killik köyü şebeke suyu insan sağlığı bakımından risk taşımaktadır. 219 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Kozaklı ilçesi İçme suyu örneği 9 Ekim 2009’da ilçe şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu Eosen yaşında kırmızı kumtaşı, çamurtaşı, şeyl ve kireçtaşından oluşan kaya biriminden beslenmektedir. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 22’de verilmiştir. Çizelge 22- Kozaklı içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012). İyot (mg/l) 1,01 Tuzluluk (NaCl) 0,517 Sıcaklık (oC) 19 Kozaklı içme suyu, kalsiyumlu magnezyumlu bikarbonatlı sudur. Elektriksel iletkenliği 990 µmho/cm, nitrat değeri 33 mg/l’dir. Elektriksel iletkenliği fazla olup, nitrat limit değer olan 50 mg/l’ye yakındır. 220 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Karahasanlı beldesi (Kozaklı) İçme suyu örneği 9 Ekim 2009’da beldenin şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu Eosen yaşında kırmızı kumtaşı, çamurtaşı, marn ve kireçtaşından oluşan kaya biriminden beslenmektedir. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 23’de verilmiştir. Çizelge 23- Karahasanlı içme suyu analiz değerleri (değerler 22 Ekim 2009 yılına aittir). İyot (mg/l) 1,72 Tuzluluk (NaCl) 0,328 Sıcaklık (oC) 17 Kozaklı içme suyu, kalsiyumlu magnezyumlu bikarbonatlı sudur. Elektriksel iletkenliği 990 µmho/cm, nitrat değeri 33 mg/l’dir. Elektriksel iletkenliği fazla olup, nitrat limit değer olan 50 mg/l’ye yakındır. 221 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Ürgüp ilçesi İçme suyu örneği 22 Ekim 2009’da ilçe şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu Miyosen yaşında gölsel ortamda çökelmiş kumtaşı, kiltaşı, çamurtaşı ve kireçtaşından oluşan kaya biriminden beslenmektedir. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 24’de verilmiştir. Çizelge 24- Ürgüp içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012). İyot (mg/l) 1,46 Tuzluluk (NaCl) 0,395 Sıcaklık (oC) 20 Ürgüp ilçesi içme suyu kalsiyumlu sodyumlu bikarbonatlı sudur. 222 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çökek köyü (Ürgüp) İçme suyu örneği 20 Ekim 2009’da şehir şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu gölsel kumtaşı, kiltaşı, çamurtaşı ve killi kireçtaşından oluşan kaya biriminden beslenmektedir. İçme suyu kuyudan sağlanmakta olup, 2009 yılında arsenik arıtma tesisi kurulmuştur (Şekil 182). İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 25’de verilmiştir. Çizelge 25-Çökek köyü içme suyu analiz değerleri (değerler 16 Ekim 2009 yılına aittir). İyot (mg/l) 1,24 Tuzluluk (NaCl) 0.192 Sıcaklık (oC) 19 Çökek köyü şebeke suyu kalsiyumlu sodyum ve magnezyumlu bikarbonatlı sudur. 223 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Karain köyü (Ürgüp) İçme suyu örneği 31 Mayıs 2007’de şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu gölsel kumtaşı, kiltaşı, çamurtaşı ve killi kireçtaşından oluşan kaya biriminden beslenmektedir. İçme suyu kuyudan sağlanmaktadır. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 26’da verilmiştir. Çizelge 26- Karain köyü içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012). İçme suyu, kalsiyumlu magnezyumlu bikarbonatlı sudur. 224 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Sarıhıdır köyü (Ürgüp) İçme suyu örneği 31 Mayıs 2007’de şebeke suyundan alınmıştır. Yer altı suyu gölsel kumtaşı, kiltaşı, çamurtaşı ve killi kireçtaşından oluşan kaya biriminden beslenmektedir. İçme suyu kuyudan sağlanmaktadır. İçme suyu analiz sonuçları Çizelge 27’de verilmiştir. Çizelge 27- Sarıhıdır içme suyu analiz değerleri (Atabey, 2012). İyot (mg/l) 4,5 Selenyum (mg/l) 15 Köyün içme suyu, magnezyumlu sodyumlu sülfatlı sudur. Suda, sülfat, klor, sodyum, nitrat ve elektrik iletkenliği fazladır. İçme suyu bakımından kaliteli değildir. İçme sularının halk sağlığı yönünden değerlendirilmesi İçme sularının değerlendirilmeleri 2006, 2007, 2008 ve 2009 yılı verilerine göre yapılmıştır. Analiz değerlerine göre, Nevşehir merkez, Avanos, Çökek köyü (Ürgüp), Derinkuyu, Gülşehir, Gümüşkent (Gülşehir), Hacıbektaş, Karahasanlı beldesi (Kozaklı), Karain köyü (Ürgüp), Killik köyü (Hacıbektaş), Kozaklı, Özkonak beldesi (Ürgüp), Tuzköy beldesi (Gülşehir), Ürgüp içme suları kalsiyum magnezyum bikarbonatlı sulardır. Karaburna beldesi (Hacıbektaş) içme suyu sodyum magnezyumlu klorlu su, Sarıhıdır köyü (güneydeki kaynak) magnezyum sülfatlı su, Çökek köyü içmece suyu sodyum klorlu su niteliğindedir. 225 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Nevşehir merkez, Gümüşkent, Hacıbektaş, Karaburna, Karahasanlı, killik köyü, Kozaklı, sarıhıdır köyü, Tuzköy, Ürgüp içme sularının elektrik iletkenlikleri yüksektir. Killik köyü içme suyunda 2,1 mg/l limitin üstünde flor bulunmaktadır. Ulaşlı köyü içmece suyunun elektrik iletkenliği 13760 olup, asidik sudur. Kesinlikle içilmemesi gerekmektedir. Scholler diyagramına göre yöredeki sular kalsiyum bikarbonatlı, sodyum klorlu sular olup, köken bakımından kireçtaşı akiferi ile ilişkili sulardır (Şekil 180). Şekil 180- Nevşehir ili içme suyu özellikleri (Atabey, 2012). Nevşehir bölgesinde öncelikli olarak halkın insani tüketim amaçlı kullandığı sular değerlendirilmiş olup, bu bölgede kullanılması riskli olan su kaynaklarında bulunan kimyasal parametrelerin doğruluğundan daha emin olmak, indirgenme, yükseltgenme ve çökelme gibi olayları önlemek, seyrelme faktörlerini belirlemek ve bazı kimyasal dönüşümlerini önlemek ve kirlilik parametrelerini daha doğru elde etmek için iki dönem ölçüm yapılmıştır. Sonuçta suların fiziksel ve kimyasal özelliklerinden anlaşılabileceği üzere Ürgüp Sarıhıdır köyünün su kaynaklarından Sarıca deresinden gelen su, kahvede kullanılan su, Devebağırtan dereden gelen su, köyün içinde bulunan Yukarı mahalle su kaynaklarında su kimyası çalışmaları yapılmış olup, buradaki suların elektrik iletkenlik değerleri (2200-766 µmho/cm) arasında değişmektedir. Bu da bize suların kondaktivite değerleri yönünden insani kullanıma uygun olmadığını göstermektedir. 226 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Bu kaynaklardan Sarıca Deresinden gelen su en yüksek elektrik iletkenlik değerine sahiptir ve kullanılması en sakıncalı sudur. Bölgedeki suların klor değerleri (18-60 mg/l) arasında değişmekte olup, bu sular sığ bir sirkülasyon sonucu değil, belirli bir dolaşım sonucu oluşmuş sulardır. Aralarındaki klor değerlerinin farklılıkları ise dolaşım ve seyrelmeden kaynaklanmaktadır. Klor değerleri yönünden de tüketim amaçlı kullanılmaları tercih edilmeyen sulardır. Sarıhıdır köyü bölgesinde bulunan suların pH değerleri (8,18- 7,66) mertebesinde olup, Devebağırtan dan gelen su hariç diğer suların hepsi bazik sulardır. Devebağırtan suyu ise nötr özelliktedir. Sarıhıdır köyündeki su kaynakları içerdikleri anyon ve katyon parametreleri bakımından da yüksek değerlere sahip olup, bunların içinde Sarıca dereden gelen su en yüksek değerlere sahip olup, kullanılması tercih edilmeyen sudur. Ayrıca B (bor) değerleri yönünden de Sarıca dere kaynağı sulamada doğrudan kullanılması sakıncalıdır ( B, 1,8 mg/l). Sarıhıdır köyündeki su kaynaklarından yapılan su kimyası çalışmaları sonucunda insani tüketim amaçlı kullanılan sularda As (arsenik) değerleri de çok yüksek olup (116, 100 µg/l ) kesinlikle kullanılmamalıdır. Ayrıca Ürgüp Bölgesinde Ürgüp merkeze çok yakın olan ve zaman zaman halk tarafından kullanılan ve şifalı olduğuna inanılan Ulaşlı köyü İçmece Çeşmenin elektrik iletkenlik değerleri 16500 µmho/cm olup kesinlikle içmece olarak kullanılmamalıdır. Ayrıca bu suyun klor, sülfat, sodyum, amonyum ve arsenik değerleri de insani tüketim amaçlı kullanmasınırlarının üzerinde olup, kesinlikle kullanılmamalıdır. Hacıbektaş ilçesinde bulunan tüketim amaçlı su kaynaklarının kondaktivite değerleri (576-522 µmho/cm) arasında değişmekte olup pH değerleri (8,46-7,40) arasındadır ve bu sular bazik sulardır. Klor değerleri ise (50-19,6 mg/l) arasında değişmektedir. Hacıbektaş ilçesindeki su kaynakları gerek fizikokimyasal gerekse kimyasal (organik parametreler anyon ve katyon parametreleri) yönünden insan tüketim amaçlı parametreleri içermektedir. Arsenik yönünden kullanılmaları sakıncalıdır (As 19,76 µg/l). Dolayısıyla Hacıbektaş suyunun arsenik değerleri sık sık kontrol edilmeli ve bölgede arsenik içermeyen başka bir suyla seyreltilip arsenik değeri limitin (As 10.00 µg/l) altına düşürülüp kullanılmalıdır. Hacıbektaş bölgesinde bulunan Killik Köyünün su kaynaklarının elektrik iletkenlik değerleri (1511-1083 µmho/cm) arasında değişmekte olup, içme amaçlı tercih edilmeyen sulardır. Bu bölgede bulunan sular nötr sular olup klor değerleri (9750 mg/l) arasında değişmektedir. Bu sular sığ bir sirkülasyon sonucu değil belirli bir dolaşım sonucu oluşmuş sulardır. Killik köyünde bulunan su kaynakları anyon katyon ve inorganik parametreler bakımından kullanılmalarında sakıncalı parametreler içermezken arsenik değerleri yönünden çok yüksek değerlere (182-137 µg/l) sahiptir. Bu nedenle insani tüketim amaçlı kesinlikle kullanılmamalıdır. Hacıbektaş bölgesinde bulunan Karaburna Kasabası sularının elektrik iletkenlik değerleri 1787-421 µmho/cm arasında değişmekte olup, 1000 µmho/cm elektrik iletkenlik değerinin üzerinde olan kaynaklar içme amaçlı tercih edilmeyip, klor değerleri 354-10 mg/l arasındadır. Suların bazıları bazik bazıları ise nötr karakterdedirler. 227 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Kızılırmak Nehri suyunun özellikleri Kızılırmak Nehrinin bir bölümü Nevşehir ili içinde kalmaktadır (Şekil 181). Nehrin bu bölümünün suyu tarımda kullanılmaktadır. Avanos köprüsü, Avanos’un 5 km batısı ile Gülşehir köprüsü altı nehir suyundan 2005 yılı Temmuz, Ekim ve Aralık aylarında Genç ve diğerleri (2006) tarafından örnekleme yapılmış ve analiz sonuçları Çizelge 28, 29 ve 30’da verilmiştir. Şekil 181- Kızılırmak Nehrinin Avanos bölümü. 228 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çizelge 28-Kızılırmak Nehri su analizi (Avanos doğusu Avanos-Kalaba köprüsü) (Genç ve diğerleri, 2006). Bu noktada nehir suyunda sülfat, klor ve bor’un belirgin oranda fazla olduğu görülmektedir. 229 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çizelge 29- Kızılırmak Nehri su analizi (Avanos 5 km batısı ) (Genç ve diğerleri, 2006). Bu noktada nehir suyunda sülfat, klor ve bor’un belirgin oranda fazla olduğu görülmektedir. 230 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çizelge 30- Kızılırmak Nehri su analizi (Gülşehir köprüsü ) (Genç ve diğerleri, 2006). Bu noktada nehir suyunda sülfat, klor ve bor’un belirgin oranda fazla olduğu görülmektedir. 9 Temmuz 2008 tarihinde Gülşehir Araplı mevkii nehir suyunun; elektriksel iletkenliği 1681, tuzluluk oranı 0,770, pH’ı 8,32 olarak, Avanos köprüsü 100 m aşağısında ise nehir suyunun elektrik iletkenliği 724, tuzluluk oranı 0,364, ph’ı 8,2 olarak ölçülmüştür. Gülşehir köprüsü altında nehir suyunda alınan örnekte 13 µg/l arsenik saptanmıştır. Daha fazla bilgi için ‘’Eşref Atabey. 2012. Türkiye’de İçme Suyu Kalitesi ve Halk Sağlığı’’ Sağlık Bakanlığı …kitabına başvurulabilir. 231 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 232 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 4. BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYUNDA ARSENİK VE SAĞLIĞA ETKİSİ 233 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 234 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı İÇME SUYUNDA ARSENİK Nevşehir ili içme sularında arsenik başlıca bir sağlık sorunudur. Bu bölümde Nevşehir ili içme sularında arsenik konusuna değinilecektir. Ancak önce arseniğin tanımı, özellikleri, bulunuşu ve sağlığa etkileri konusunda genel bilgiler vermek gerekecektir. Arsenik tanımı ve özellikleri Arsenik; renksiz, kokusuz ve doğada yaygın olarak bulunur. Nadiren saf element niteliğinde, kimyasal olarak; kararsız kalsiyum, sodyum ve potasyum arsenatları ile sülfit ve oksitleri şeklindedir. Yüksek toksisite gösteren bir özelliğe sahiptir. Anthony ve diğerleri (2000) tarafından arsenik mineral grupları, elementel arsenik, arsenik (+3) oksitleri, arsenik (+5) oksitleri, arsenik sülfitleri, arsenik sülfotuzları ve arsenitler olarak gruplandırılmıştır. Arseniğin yaygın olan üç inorganik formundan realgar kırmızı arsenik (Şekil 182A), orpiment sarı (Şekil 182B) arseniktir. Halk arasında realgar (AsS) kırmızı zırnık, orpiment (As2S3) ise sarı zırnık olarak anılmaktadır. Bunlar toksik, kararsız ve karmaşık sülfitlerdir. Beyaz arsenik (As2O3) endüstride arsenik içeren madenlerin yanması ve dumanının temizlenmesi sırasında ortaya çıkmaktadır. Arsenik; topraklarda: 0,1-0,5 mg/kg, bitkilerde: 0,1-1,0 mg/kg olarak bulunur. Maden cevherli alanlarda en yaygın arsenik mineralleri, yukarıda belirtilen realgar ve orpiment dışında, arsenikli pirit (Fe(S,As)2), arsenopirit (FeAsS) (Şekil 183A, kobaltit (CoAsS), nikolit (NiAs) ve skorodittir (FeAsO4.2H2O). En önemli arsenik kaynağı ise arsenikli pirittir (Fe(S,As)2) (Nordstrom, 1999). Realgar; kurşun, gümüş ve altın içeren damarlarda orpiment ve diğer arsenik mineralleriyle birlikte bulunur. Orpiment; düşük sıcaklıklardaki hidrotermal damarlarda ve sıcak su kaynaklarında oluşur. Arsenopirit ise altın, gümüş, kalay, tungsten yataklarında, sfalerit, galenit, pirit, kalkopirt ve kuvars ile birlikte bulunabilir. Arsen (As) elementel arsenik olup, doğal halde bulunur (Şekil 183B). Organik arsenik; arsenobetain, arsenokolin ve trimetil arsenik tetrametilarsonyum katyondur. Arsenobetain denizel yosunlarda >10,000mg/kg, arsenoşoline ise yine denizel yosunlarda 6,000 mg/kg olarak bulunabilir. 235 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 182- A- Realgar (S. Özkümüş’den), B- Orpiment (Atabey, 2008b; 2009b). A B Şekil 183- A-Arsenopirit, B-Arsen (Şahin ve diğerleri, 2009). SUDA ARSENİĞİN KAYNAĞI Arsenik doğal sularda: 0,2-1,0 µg/l olarak bulunur. Yer altı suyunda zehirleyici (toksik) eser elementlere göre arsenik, hem yükseltgen, hem de indirgen koşullarda ve doğal sularda pH değerlerinde (pH 6,5-8,5) tipik olarak bulunan görece hareketli bir elementtir. Arsenik pek çok yükseltgen halde (-3, -1, 0. +3 ve +5) bulunabildiği halde, doğada inorganik olarak en çok üç değerlikli arsenit (As (III)) ya da beş değerlikli arsenat (As (V) oksianyonları şeklinde bulunmaktadır (Smedley ve Kinniburgh, 2005). 236 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Arseniğin antropojenik kaynakları Arsenik konsantrasyonu etkin olarak insan kaynaklı kirlenmeden de kaynaklanabilmektedir; 1- Arseniğin yer altı sularında zenginleşmesinden; 2-Uzun yıllar yoğun gübrelemeden, 3-Arsenikli tohumlardan, 4-Böcek ve ot öldürücü ilaçlardan, 5-Jeotermal işletme ve kaplıcaların atık suyundan, 6-Madencilik faaliyetleri yapılan alanlarda, asit maden drenajı yoluyla, 7-Çöp depolama alanlarından, 8-Fabrika atıklarından, 9-Kimyasallardan, 10-Kömürün yakıt olarak kullanılmasından olabilir. Jeotermal (sıcaksu) kaynaklar Jeotermal enerji çoğunlukla “temiz” bir ürün şekli olarak bilinmektedir. Bununla beraber, birçok jeotermal alan volkanik faaliyetle ilişkili olan sıcaksu kaynaklarına sahiptir. Bunların çoğu etkin biçimde bor, antimon, cıva ve talyum ürünler çökeltirken, bazı jeotermal sular da çok yüksek konsantrasyonlarda arsenik içerir. Bu bağlamda Yeni Zelanda’da olduğu gibi jeotermal enerji üretmek için kullanılan sıcak sular, drenaj olarak kullanılan alıcı nehirlere ciddi çevre sorunları oluşturan çok yüksek arsenik konsantrasyonları deşarj etmektedir (Fuge, 2005). Gübreleme Fosfat gübrelerinin uzun süreli kullanımı ile toprağa önemli miktarda arsenik ilave edilmektedir. Tarım alanınlarında kullanılan gübrelerdeki arsenik konsantrasyon değerleri, fosfat gübresinde 1-1200, nitrat gübresinde 2-120 mg/kg’dır (Alloway, 1995, Atabey, 2005a; 2010c). Arsenikçe zengin yer altı sularını barındıran jeolojik ortamlar (hazne kayalar) Arsenikçe zengin yer altı suları başlıca 4 jeolojik ortamda bulunabilir; 1- Sülfür minerallerinin bozunması ve maden alanlarındaki sülfürce zengin mineraller rol oynar, 237 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 2-Jeotermal alanlardan kaynaklanan arsenik, 3-Alüvyon düzlükleri ve deltalardaki genç akiferlerden (birkaç bin yıllık) gelen anerobik yer altı suları, 4-Başlıca kurak ve yarı kurak bölgelerdeki iç havzalar olmak üzere genç akiferlerden yüksek pH’lı havadar yer altı suyu ortamlarıdır. ARSENİĞİN SAĞLIĞA ETKİLERİ TS 266 Haziran 1984’e göre sularda arsenik sınırı 50 µg/l’dir.10 Ekim 1997 Resmi Gazetede bu değer 10 µg/l olarak belirlenmiştir. Toksisite (zehirlenme) açısından inorganik arsenik, organik arseniğe göre, arsenik (+3) formu ise arsenik (+5) formuna göre daha toksiktir. Organik arsenik bileşikleri genelde vücutta daha az değişikliğe uğrarlar ve daha hızlı atılırlar (Klaassen, 2001). Ayrıca içme sularındaki inorganik arsenik bileşiklerinin besinler içerisinde bulunan organik arsenik bileşiklerine göre çok daha zehirli olduğu kabul edilmektedir (Arsenic,1981). Arsenikce zengin ortamlarda solunum yoluyla arsenik alımı yanında, arsenik derişimi yüksek içme sularının uzun süreli tüketimi halinde insan sağılığını olumsuz yönde etkilemesi günümüzde küresel boyutta önem taşımaktadır. Ağız yoluyla alınan 60,000 mg/l’den yüksek dozlar ölüme neden olmaktadır. Ölüme neden olmayan dozlarda kırmızı ve beyaz kan hücrelerinde azalma, kalp ritminde anormallik, kan damarlarında bozukluk, el ve ayak fonksiyonlarında zayıflık ve ensefalopati görülmektedir (Klaassen, 2001). Ani başlayan kusma, karın ağrısı, kanlı ishal, fazla miktarda beden sıvı kaybına bağlı, kan basıncı düşmesi olmakta ve şok ile kişi kaybedilebilmektedir. Bu tür zehirlenmelerden kurtulanlarda sonradan kansızlık, karaciğer büyümesi, sinir iltihabı, idrar miktarında azalma ve derinin dövülmüş bakır gibi bir görünüm alması sekel olarak kalabilmektedir (NRC, 2001). Çoğu kez uzun yıllar arsenik içeren suların içilmesi, altın, çinko, kalay, gümüş gibi minerallerin arıtılması sırasında, iç ortamda ve çevreden arsenik solunması kronik arsenik zehirlenmesine yol açabilir. İnsanda arseniğin kronik toksik etkilerine ait veriler başlıca kanser dışındaki toksik etkiler (hematolojik sistem, üreme ve gelişimsel sistem, damarsal sistem, deri lezyonları, diabetes mellitus ve solunum sistemi) ve kanserojenik etkiler (akciğer, mesane, deri, böbrek ve karaciğer) olarak ortaya çıkmaktadır (NRC, 2001). Bunlar; Deri hastalıkları: Uzun süre 50 mg/l’den fazla arsenikli su içen insanlarda; deri kanserleri türü, egzema, folliküler dermatit, ülserler ve saç dökülmesi, keratozis, hiper/hipopigmentasyon olabilmektedir (Şekil 184, 185). İnorganik arseniğe ağız yolu ile kronik maruziyet sonucu ortaya çıkabilecek karsinojenik olmayan etkiler (başlıca hiperpigmentasyon, keratozis ve bazı damarsal sorunlar için) için Referans doz (RfD) 0,0003 mg/kg/gün olarak hesaplanmıştır (USEPA,1993). Yani, yaşam 238 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı boyu vücut ağırlığı başına 0,3 µg inorganik arseniğin ağız yolu ile alınmasının deride hiperpigmentasyon, keratozis ve damarsal sorunlar açısından önemli bir risk taşımayacağı kabul edilmektedir. Solunum sistemi hastalıkları: Mesleksel ve çevresel etkileşim ile üst solunum sisteminde, burun bölmesinde delinme, alt-üst solunum yolu enfeksiyonu, akciğerde fibrosis denilen sertleşme, akciğer ödemi ve akciğer kanseri. Kalp ve damar sistemi hastalıkları: Hipertansiyon, aritmiler, EKG değişiklikleri, Blackfoot denilen ayak damarların hasarı ile ayakların siyah renk alması. Sindirim sistemi hastalıkları: Su ve gıdalarla vücuda giren arsenik, karaciğer kanseri, karaciğerde hemanjiyosarkom, karaciğer büyümesi, siroz, karaciğer fonksiyonlarında bozulma yapmaktadır. Santral sinir sistemi hastalıkları: Sinir iltihapları, felçler, işitme kaybı, ensefalopati, Hematolojik sistem hastalıkları, Üreme ve gelişimsel sistem hastalıkları: Düşükler, erken doğum, ölü doğum. Endokrin sistemi hastalıkları: Diabetes Mellitus (Tip 2 diyabet) A B Şekil 184- A-Ayak tabanlarında gelişen keratozis, B-Tırnaklarda gelişen keratozis (Atabey, 2009b). 239 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 185- A-Vücutta gelişen keratozis (A- Courtesy of Richard Wilson, Harvard University and Dhaka Community Hospital; Hopenhayn, 2006. B - Finkelman ve diğerleri, 2001). NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYUNDA ARSENİĞİN KAYNAKLARI Nevşehir yöresinde içme sularındaki arseniğin kaynağını açıklayabilmek için genel jeoloji özelliklerine tekrar bir göz atmamız gerekmektedir. Nevşehir ili kapsamında, I. Kısım, 3. Bölümde de açıklandığı gibi; genel olarak volkanik ve volkanosedimanter kaya birimleri yüzeylemektedir. Kızılırmak Nehri kuzeyinde, Paleozoyik yaşlı şist ve mermerlerden oluşan metamorfik birim, Kretase yaşlı granitoidik kayaçlar, Eosen devreye ilişkin kireçtaşı, marn, şeyl, kumtaşı ve çakıltaşı, çamurtaşından oluşan denizel kökenli birim, Oligosen devresine ait çakıltaşı, kumtaşı ve kırmızı çamurtaşından oluşan karasal kökenli birim ile Miyosen devresine ait çamurtaşı, kiltaşı, killi kireçtaşı ve şeylden oluşan gölsel birimler yer almaktadır (Atabey, 1989a, 1989b; Atabey 2009b). Kızılırmak güneyi ve Nevşehir çevresinde daha çok volkanik kaya birimleri egemendir. 24-5 milyon yıl yaşında olan Miyosen devresine ait çamurtaşı, kumtaşı, kiltaşı, killi kireçtaşı, tüfit ve şeyl ardalanmalı istif göl ortamında depolanmıştır. Volkanik kaya birimleri Kuvaterner yaşlı (1,7 milyon yıl ve günümüz) tüf, aglomera, volkanik kül, ignimbrite, bazalt kayalarından oluşmaktadır. kuzeydoğu-güneybatı doğrultulu ve 250-300 km uzunluğa sahip olan Kapadokya volkanik alanı Türkiye’nin önemli Neojen-Kuvaterner volkanik kuşaklarından birisidir. Yöredeki jeotermal kaynaklardan tatlı yer altı sularına arsenik bulaşabilmektedir. Şekil de Nevşehir ili tatlı havzaları (I no ile gösterilen) dışında kalan havzalar (II no ile gösterilen) aynı zamanda arsenik kirliliğinin yoğun olduğu alanlardır (Şekil 186). Arsenik bulunduran kaya türleri Nevşehir yöresindeki volkanik kayalar ve özellikle siyah şeyller bünyelerinde inorganik arsenik barındırmaktadırlar. Bu kayaçlardaki inorganik arsenik kimyasal olarak yer altı sularında zenginleşmektedir. Nevşehir yöresindeki içme ve kullanma 240 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı suları genellikle kuyulardan temin edilmekte olup, Atabey (2009b), Atabey ve Ünal (2008) ve Atabey ve Şahan (2009) tarafından ve Nevşehir Valiliği ve değişik yerel yönetimlerin yaptırmış oldukları arsenik analizlerinde bu içme sularında arsenik derişiminin Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) tesbit etmiş olduğu sınır değer olan 10 µg/l üzerinde olduğu ortaya çıkmıştır. Bu içme sularındaki arsenik değerleri 30 ile 120 µg/l arasında değişmekte olup, bir lokasyonda 410 µg/l, başka bir lokasyonda ise 500 µg/l üzerinde değerler elde edilmiştir. Arseniğin kaynağı insan kökenli (antropojenik) kirlenmeden olmayıp, jeolojik formasyonlardan kaynaklanan doğal bir kirlenme olup, buna bağlı olarak yörede yüzeyleyen kayalarda yapılan analizlerde de arsenik saptanmıştır (Atabey ve Ünal, 2008). Arseniğin bir bölümü bu jeotermal getirimlerden, bir kısmı kömürlü şeyl ve demirli, manganlı, piritli sedimanter ve volkanik kayaçlardan kaynaklanmaktadır (Şekil 187, 188, 189) (Atabey, 2008a, 2008b, Atabey, 2009b). Şekil 186- I-Tatlı su havzaları, II-Başta arsenik, florür, bor, sülfat, klor’ca konsantra yer altı su havzaları. 241 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 187- Bünyesinde arsenik bulunan kırmızı çamurtaşları (Atabey, 2009b). A B Şekil 158- Bünyesinde arsenik bulunan, tabakalı kumtaşı, kiltaşı ve tüfitten oluşan kaya birimleri. Koyu renkli tabakalar piritli, demirli olup, arseniğin kaynağını oluşturur (A-Avanos 2 km batısı, B-Sarıhıdır köyü güneyi kayseri yolu kıyısı) (Atabey, 2009b). A B Şekil 189- Bünyesinde arsenik bulunan, tabakalı kumtaşı, kiltaşı ve tüfitten oluşan kaya birimleri. Kahverengi, koyu renkli seviye piritli olup, arseniğin kaynağını oluşturur (Ürgüp kuzeyi-kayseri yolu kıyısı) (Atabey, 2009b). 242 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Sarıhıdır köyü güneyinde yer alan ve köye içme suyu sağlayan yer altı suyunda yüksek oranda limitin çok üzerinde 120 µg/l arsenik saptanmıştır (Şekil 190). Şekil ’de görüldüğü üzere kaynağın depolandığı ve yüzeylendiği kaya birimi kumtaşı, kireçtaşı, kiltaşı, siyah şeyl ve kalkarenitten oluşan göl istifidir. Sarıhıdır güneyi sarı Dere mevkiinden içme suyu sağlayan kaynağın koordinatları: X:88850, Y: 69200 olup, suyun yüzeylendiği çökel istifi şöyledir. Tabanda, 4-6 m kalınlığında yapraklanmalı, çok ince tabakalı, piritli, siyah şeyl tabaksı vardır. Şeyl tabakası içinde aratabakalı olarak 10 cm kalınlığında düzeyler siyah, kahve renkli, kumtaşı-silttaşı düzeyleri mevcuttur. Sonra gri, beyazımsı şeyl tabakası ile beyaz, midye kabuğu kırılmalı 20 cm marn seviyesi yer alır. Sonra ise 20 cm hareli tüf tabakası bulunur. Bu seviye 5 m gevşek tuttturulmuş çakıltaşı, kumtaşı, silt, toprak karışımı düzey vardır. En üstte ise tarım toprağı gelir. Su kaynağı kiltaşı ile siyah şeyl düzeyi arasından çıkmakta olup, arsenik içermektedir (Şekil 190, 191) (Atabey ve Ünal, 2008). Alttan üste doğru farklı litolojilerden alınan örneklerde yapılan jeokimyasal analiz sonucunda kiltaşı, kumtaşı, kireçtaşında arsenik saptanmamış, ancak kaynağın temasta olduğu siyah şeyl kayasında yüksek oranda arsenik (%75) saptanmıştır. Analiz sonucunda ayrıca siyah kalkarenit, şeyl tabakalarında bakır (%28), krom (%25), çinko (%34), vanadyum (%55) tesbit edilmiştir (Atabey ve Ünal, 2008). Şekil 190- A, B- Bünyesinde arsenik barındıran kayaçlar (Sarıhıdır köyü güneyi Sarı Dere mevkii) (Atabey, 2009b). A B Şekil 191- A-Sarıhıdır köyü güneyindeki ve köye içme suyu sağlayan kaynak, B-Kaynağın ana kayası olan kumtaşı, marn ve şeyl biriminden siyah şeyl arsenik içermektedir (Sarıhıdır köyü güneyi Sarı Dere mevkii) (Atabey, 2008b, Atabey, 2009b). 243 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Killik köyü X: 08000, Y:44650 koordinatlarından alınan toprak örneğinde; % 20 krom, %21 bakır, %21 nikel, %36 çinko, %44 vanadyum (Şekil ), Avanos çanakçömlek hammaddesini oluşturan Y: 56200, X:90100 koordinatlı noktadan, kırmızı çamurtaşından alınan örnekte ise %25 krom, %16 bakır, %24 nikel, %47 çinko, %62 vanadyum ile %37 arsenik saptanmıştır (Şekil 192) (Atabey ve Ünal, 2008) A B Şekil 192- A-Killik köyü içmesuyunda arsenik kaynağını oluşturan kırmızı renkli kumtaşı, çamurtaşı birimi, B-Çanak-çömlek hammaddesini oluşturan arsenik içeren kırmızı çamurtaşı (Atabey, 2008; Atabey ve Ünal, 2008). Sedimanter kayaların bünyesinde bulunan inorganik arsenik mineralleri piritli, kömürlü tabakalar inorganik arseniğin başlıca kaynağını oluşturur (Şekil 193). Bu tip kayalar içinde açılabilecek içme suyu kuyularında tedbir alınmaz ise içme suyu arsenikçe zenginleşebilecektir (Şekil 194). Ya da kapalı bir alüvyonda açılan su kuyularında indirgenme ve yükseltgenme olaylarına bağlı arsenik zenginleşmesi olabilecektir (Şekil 195). Kızılırmak Nehri havzası ve çevresinde açılan içme suyu kuyuları genellikle bu tür risk altındadır. Arsenik anlizi için su örneği alınırken 0,5-1 l’lik polietilen şişelere konularak ph’ı 2-3 mertebesine indirilmelidir. Bunun için kaynak başında mutlaka suya bir pipet yardımıyla 3-4 damla nitrik asit konmalıdır (şekil 195). 244 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 193- Piritli zondan geçen bir içme suyu kuyusu. A B Şekil 194- Arsenik konsantrasyonu bulunan içme suyu kuyuları; A-Kırmızı kumtaşı, çamurtaşı kayası içinde açılan bir su kuyusu, B-Alüvyonda açılmış bir su kuyusu. 245 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 195- Arsenik analizi için su örneği alımı. Nevşehir yerleşim yerlerinin içme sularındaki arsenik düzeyleri Nevşehir ili, ilçe ve köyleri içme sularında alınan su örneklerinde saptanan arsenik değerleri Çizelge 26’da verilmiştir (değerlerin bir kısmı Nevşehir Valiliğinden 2 Aralık 2008’de alınmıştır). 246 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çizelge 26- Nevşehir ili, ilçe ve köyleri içmesularında saptanan arsenik değerleri. Değerlerin bir kısmı 2 Aralık 2008 tarihinde Nevşehir Valiliğinden alınmıştır (Atabey, 2009b). İçme sularında arsenik konsantrasyonu (µg/l) (limit 10 µg/l) ilçe ve köyler Nar Sulusaray Çat Balcın köyü Alacaşar köyü Basansarnıç Boğaz köyü Çiftlik köyü Merkez Aksular Mustafapaşa Ulaşlı köyü Çökek köyü Sofular köyü Karakaya köyü Sarıhıdır köyü Karain köyü Karacaören köyü Kanlıca Karahasanlı Küllüce köyü Boğaziçi köyü Gerce 15, 16, 17, 22, 29, 44 14 29, 65 22.7 16.6 32 125,5 26,2 80,1 16, 37, 44, 45, 49 27 15 51 84, 111 52 34 87, 116, 128 23, 20 38 26 >500 32,6 18,4 18,7 Akpınar köyü 20,8 Büyükyağlı köyü Kaşkışla köyü 14,2 14.2 Hacıfakılı köyü 28,2 Doyduk köyü Cağşak köyü Aylı köyü Çayiçi köyü Yassıca köyü Belekli köyü 12,8 38 22,5 56,2 44 12,6 Merkez Nevşehir Merkez Ürgüp Kozaklı ilçe ve köyler µg/l) Gülşehir Avanos Derinkuyu 247 İçme sularında arsenik konsantrasyonu (µg/l) (limit 10 Merkez 36, 22, 55, 105 Tuzköy Gümüşkent Karacaşar Abuuşağı Gülpınar Kızılkaya Bölükören Yakatarla Emmiler Oğulkaya Şahinler Hacılar Eğrikuyu köyü Gökçetoprak Hamzalı Yeşilli köyü Karahüyük köyü Dadağı köyü Merkez Kalaba Göynük Özkonak Mahmatlar 75, 154 13,6 22 29 146,8 33,3 45 30 133 35 13 22 33,93 13 53 11,6 11,3 401,9 41, 45, 46, 56, 61 14 22, 24 24,7 16 Büyükayhan köyü 29 Bozca köyü Kuyukışla köyü Küçükayhan köyü Aktepe köyü Çavuşin köyü Suvermez Yazıhüyük 20 52 Kuyulutatlar 28 111 32 12 12 11 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı İçme sularında arsenik konsantrasyonu (µg/l) (limit 10 µg/l) ilçe ve köyler Acıgöl Hacıbektaş Tatların 19.68 İnallı İçme sularında arsenik konsantrasyonu (µg/l) (limit 10 ilçe ve köyler µg/l) Kayı köyü 32,4 36 Aşıklar köyü 35.8 Karacaören 35,5 Karahöyük köyü 32.8 Tepeköy 51.7 Akçataş köyü 24 Bağlıca Köyü 51 Anapınar köyü 18.4 Çullar 48 Yenice köyü 12 İlicek köyü 38 Başköy 42 Çiğdem köyü 35 Dedebağ 24 Çivril köyü 41 Killik köyü 150, 182, 197, 212 Mikail köyü 72 Hasanlar köy 14.8 Kisecik köyü 38 Hacıbektaş Büyükkışla köyü Aşağıbarak köyü 56 69, 84 Ürgüp ilçesi Sarıhıdır köyü, Sarıhıdır-1 nolu örnek (köye içme suyu temin edilen kaynak suyu) Arsenik değeri (27. 12. 2006): 116,10 µg/l Aynı kaynak (31.07.2007): 128,4 116,10 µg/l Ürgüp ilçesi Karain köyü, Karain-1 nolu örnek (içmesuyu) arsenik değeri (27. 12. 2006): 20,44 116,10 µg/l Ürgüp ilçesi Çökek köyü içmece suyu arsenik değeri (31. 07. 2007): 111,6 µg/l Avanos ilçesi Göynük Beldesi içmesuyu arsenik değeri: (tek kaynak 10. 10. 2007): 24,56 µg/l Avanos ilçesi Özkonak Beldesi içmesuyu arsenik değeri: (tek kaynak 10. 10. 2007): 24,77 µg/l Avonos ilçesine içmesuyu sağlayan kuyu suları arsenik değerleri: Avanos-1 (10. 10. 2007): 45 µg/l Avanos-2 (10. 10. 2007): 46 µg/l Avanos-3 (10. 10. 2007): 41 µg/l 248 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Avanos-şebeke suyu (10. 10. 2007): 36 µg/l Hacıbektaş ilçesi Killik köyü içmesuyu arsenik değerleri: Killik-1 (27. 12. 2006): 182,5 µg/l Aynı kaynak (31. 07. 2007): 197,7 µg/l Killik-2 (27. 12. 2006): 150,6 µg/l Aynı kaynak (31. 07. 2007): 137,70 µg/l Hacıbektaş ilçesi Aşağıbarak köyü içmesuyu arsenik değeri: Aşağıbarak köyü (31. 07. 2007): 69,6 µg/l Hacıbektaş ilçesi çilehane çeşme suyu arsenik değeri (27. 12. 2006): 19,76 µg/l Hacıbektaş ilçesi Dedebağ çeşmesi arsenik değeri: 24,40 µg/l Kızılırmak suyu (Gülşehir mevkiinden alındı) arsenik değeri: (10. 10. 2007 tarih): 12,5 µg/l Gülşehir ilçesi şebeke suyu arsenik değeri: (10. 10. 2007): 22 12,5 µg/l Gülşehir ilçesi, Tuzköy Beldesi şebeke suyu (10. 10. 2007): 55 12,5 µg/l İnallı Beldesi yer altı suyunda, arsenik miktarlarının 17.02.2009 tarihli yönetmelikte izin verilen değerler içerisinde kaldığı görülmüş (maksimum, 4-6 μg/l), Suvermez’de maksimum 8 μg/l, buna karşılık fiziksel ve kimyasal alterasyona uğramış eski alüvyon içerisinden alınan yer altı suyunda ise arsenik oranlarının, ilgili yönetmelikte izin verilen değerleri aştığı tespit edilmiştir. Bu değerler; Suvermez Beldesinde minumum 12 μg/l, İnallı Beldesinde ise minumum 36 μg/l saptanmıştır. Bir birine çok yakın lokasyonlardan (~1 km kadar) elde edilen yeraltı suyunda, arsenik miktarlarının değiştiği gözlemlenmiştir (Üzeltürk, 2009). Nevşehir ili arsenikli su içilmesinden kaynaklanan sağlık sorunları Nevşehir ilinde bir çok merkezin içme suyu yüksek oranda arsenik içermektedir. Bu suları uzun süre içen insanlarda bazı vakaları tesbit edilmiştir. Bunlar genellikle deride pigmentasyon değişimleri, keratozis şeklindedir (Şekil 196, 197, 198, 199, 200, 201, 202, 203). 249 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 196- A, B-Ellerde ve ayak tabanlarında görülen kerotozis benzeri vakalar. A B Şekil 197- A-Ayak tabanlarında, B-Ellerde görülen kerotozis benzeri vakalar. A B Şekil 198- A-Ayak tabanlarında, B- Vücutta görülen kerotozis benzeri vakalar. 250 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 199- A-Ellerde, B-Vücutta görülen kerotozis benzeri vakalar. A Şekil 200- A-Vücutta, B- Ellerde görülen kerotozis benzeri vakalar. Şekil 201- Dilde görülen kerotozis benzeri vaka. 251 B Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B C Şekil 202- A-Ayak tabanlarında, B- Elde, C-Yanakta görülen kerotozis benzeri vakalar. Şekil 203- Ayak tabanlarında görülen kerotozis. Nevşehir çarşısındaki bazı aktarlarda, baharatlarla birlikte satışa sunulan zırnık diğer adı ile arsenik bulunmaktadır. Bu halk arasında hamam tozu adı altında, hamamlarda tüy dökücü olarak kullanılmakta ve bu amaçla halk tarafından satın alınmaktadır (Şekil 204, 205). Bunun sağlık bakımından çok sakıncalı olduğu, dikkat edilmezse ölüme varan sonuçları olabileceği bilinmelidir. 252 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 204- Satışa sunulan hamam tozu (zırnık=arsenik) tozu (Atabey, 2010b). Şekil 205- Zırnık (arsenik) hamam tozunun satışa sunulduğu aktarlar (Atabey, 2010b). ARSENİKLE İLGİLİ ÖNERİLER Nevşehir’de kimyasal ve biyolojik bulaşmalarına yönelik epidemiyolojik çalışmalar yapılmalıdır. Bu alanda son yıllarda çalışmalar yapılmış olup, bazı sonuçları yayımlanmıştır (Kadıoğlu ve diğerleri, 2012). İçme sularındaki arsenik sorunu ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Problemin çözümünde disiplinlerarası işbirliği yapılmalı ve öneriler uygulamaya konulmalıdır. Nevşehir’in içme sularının çoğu yer altından 253 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı sağlanmakta olup, gün geçtikçe artan oranda kullanılmaktadır. İçme ve kullanma suyuna olan ihtiyaç artmaktadır. Yer altı sularının aşırı kullanılması, kuyular yoluyla suyun daha derinlerden temin edilmesine neden olmaktadır. Bazı bölgelerde kuyular kurumuş durumdadır. Kuyu sularından kapasitesinin üzerinde su çekilmesi ile birlikte yer altı suyunun kalitesi ve miktarı aşırı derecede düşmeye başlamıştır. Kalitesi düşen yer altı sularını kullanma alanları sınırlıdır. Yer altı suları havzaları korunmalı, özellikle havza için rezerv oluşturabilecek kireçtaşı gibi kayaların değişik amaçlarla kaldırılmamasına dikkat edilmelidir. İçme suyu şebeke sisteminde arsenik miktarı sürekli olarak izlenmelidir. Bir yerleşim yeri, alanı ya da yörenin yer altı suyundaki arsenikle ilgili aşağıdaki tedbirleri almadan önce, jeolojik ve hidrojeolojik etüt yapılmalıdır. Öncelikle arseniğin kaynağının antropojenik mi yoksa inorganik kökenli bir kaynak mı olduğu ortaya konulmalıdır. Bu nedenle kayaçlardan, içme ve kaynak sularından, topraktan ayrıntılı örnekleme yapılarak alınan örneklerin analizleri yapılıp, sorun net bir şekilde belirlenmeli ve çözüm bulunmalıdır. Tüm yöre düşünüldüğünde yaklaşık 1 milyon insanın arsenikli su içmekte olduğu ve risk altında olduğu tahmin edilmektedir (kesin bilgi için araştırılmalıdır). Gerek üniversitelerdeki araştırmacılar ve gerekse Sağlık Bakanlığının ilgili kurumları aracılığıyla jeolojik yapısında ve içme sularında arsenik bulunan bölgelerde epidemiyolojik çalışmalar çok disiplinli biçimde (Jeoloji mühendisleri, epidemiyologlar, dermatologlar, onkologlar, toksikologlar) yapılmalıdır. Bu sağlık riskinin ne derecede olduğunun bilinmesi, spekülasyon yaratılmaması gerektiği, ayrıntılı bilimsel araştırmaların yapılarak, sorunun ve çözüm yollarının bilimsel temele oturtularak ortaya konulması gerekmekte, bu yönde ilgililer ve halk bilgilendirilmelidir. Yüksek oranda arsenikli yer altı sularının iyileştirilmesi İçme ve kullanma sularına arsenik başlıca antropojenik ve doğal olmak üzere iki kaynaktan kirlenebilir. 1-Arsenik insan kaynaklı kirlenme; a-Gübrelemeden, arsenikli tohumdan, b-Böcek ve ot öldürücü ilaçlardan, c-Jeotermal işletme-kaplıcaların atık suyundan, d-Maden işletmeleri çevresinden, asit maden drenaj yoluyla, e-Çöp depolama alanlarından, f-Fabrika atıklarından, g-Kimyasallardan olabilir. 254 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Yukarıdaki unsurlardan kaynaklanan arsenik derişimi önlenebilir. Bunun için yukarıdaki insan kökenli nedenlerin ortadan kaldırılması yeterlidir. 2-İnorganik arsenik kaynağı ise jeolojik formasyonlar olup, bunlar doğal kaynaklardır. Arseniğin derişimi jeolojik yapıya göre değişmekte olup, zaman zaman azalabilir ya da çoğalabilir, ancak arsenik derişiminde genelde bir devamlılık vardır. Bunun için şu önlemler alınmalıdır. a-İçme ve kullanma suları için öngörülen üst sınırınüzerinde arsenik içeren sular, arsenik içermeyen temiz su kaynağıyla karıştırılarak, arsenik derişim miktarı düşürülmelidir. b-Temin edilen su bir kaç kaynaktan sağlanıyor is eve bunlardan hangisinde arseniğin olduğu tesbit edilerek, arsenikli su kaynağı iptal edilmelidir. c-Bu iki seçenek mümkün değil ise bu kaynaklar iptal edilerek, başka kaynaklardan tatlı su getirilmelidir. d-Yukarıdaki üç seçenek mümkün değil ise içme suyu arsenikten arıtılmalıdır. Arsenik içeren suların arıtılması teknolojileri İçme ve kullanma suyu olarak kullanılacak yüzeysel ve yer altı suları sınır değerinin üzerinde arsenik içeriyorsa gerekli jeolojik, hidrojeolojik etütler yapılıp, arıtmaya karar verildikten sonra, bu suların arıtılması gerekmektedir. Arseniğin hangi metotla ne oranda arıtılabileceği Çizelge 27‘de özetlenmiştir. Bu metotların bir kısmı zaten içme suyu arıtma tesislerinde uygulanmaktadır (Öztürk, 2008). İçme ve yer altı sularından arsenik giderimi için geliştirilmiş birçok teknoloji mevcuttur (Şekil 206). Arseniğin içme ve yer altı sularında giderimi fizikokimyasal ve aynı zamanda biyolojik teknikler vasıtasıyla gerçekleştirilmektedir. Bu tekniklerin bir kısmı suyun yüzeyde arıtılmasını, bir kısmı ise yer altı suyunun yerinde ıslahını kapsamaktadır (Yolcubel, 2009). Yer yüzeyinde yaygın olarak uygulanan arıtma teknolojileri; 1-Demir ve alüminyum bileşikleri ile adsorbsiyon-çökelme, aktif aluminyum, aktif karbon ve aktif boksit tarafından absorblanma, 2-Ters ozmos, 3-İyon değişimi şeklinde özetlenebilir (Viraraghavan ve diğerleri, 1999; Chakravarty ve diğerleri, 2002). Bu teknikler klasik arıtma tesisi ölçeğinde yaygın uygulandığı gibi daha küçük ölçeklerde de (ev tipi gibi) başarıyla uygulanmaktadır. Bu teknolojiler ile en fazla elde edilen arsenik uzaklaştırma oranları %90’nın üzerindedir (Çizelge 27). Arsenikli yer 255 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı altı sularının yer altında arıtılmasında kullanılan teknikler ise geçirimli reaktif duvarlar, elektrokinetik arıtma, fitoremediasyon ve mikrobiyal arıtmadır. Bu teknolojilerden geçirimli reaktif bariyer haricinde olanlar yeni ve gelişmekte olan teknolojilerdir (EPA, 2000). Şekil 206- Arseniğin sudan uzaklaştırılmasında kullanılan arıtma teknolojileri uygulamaları (EPA, 2000). Çizelge 27- İçme veya kullanma suyu temin edilecek sularda arsenik arıtımı (Öztürk, 2008). Arıtma metodu Verimlilik Sorpsiyon arıtma süreçleri İyon değiştirme Aktifleştirilmiş alümina Demir esaslı absorbentler Membran arıtma süreçleri Ters osmoz Çöktürme filtrasyon süreçleri Koagulasyon destekli mikrofiltrasyon Geliştirilmiş koagulasyon/filtrasyon Alüm ile Demir 3 klorürle Geliştirilmiş kireçle sertlik giderme Oksidasyon-fitrasyon- yeşil kum %95 %95 %98’e kadar >95 (%15-20 su kaybı) %90 %<90 %95 %90 %50-90 256 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı İçme ve kullanma su kaynaklarında sınır değerlerin üzerinde arsenik kirliliğinin çeşitli metotlarla arıtılması ile ilgili gerekli yatırım ve yıllık işletme (bakım, onarım ve yenileme dahil) maliyetleri Şekil ’de verilmiştir. eVoxTM arıtma metodunu dikkate alınmazsa arseniği gidermek için yatırım maliyeti bakımından en uygun ve ekonomik arıtmanın kireç, ters osmoz ve koagulasyon/mikrofiltrasyon metotları olduğu görülmektedir. Bunlardan ters osmoz metodunun işletme maliyeti ise yüksektir. Özellikle elektrik bedellerinin yüksek olduğu ülkelerde ters osmozla arsenik giderme yıllık işletme maliyeti çok daha yüksektir (Şekil 207). Bu tür tesisleri kurarken yatırım maliyeti yanında işletme maliyeti de göz önüne alınmalıdır (Öztürk, 2008). A B Şekil 207- Çeşitli metotlarla arsenik giderme için yatırım ve işletme maliyetleri: A- Yatırım maliyeti 3,75 milyon lt/gün kapasiteli. B-3,75 milyon lt/gün kapasiteli, LS-Kireçle sertlik giderme, RO-Ters osmoz, CDF-Koagulasyon/mikro filtrasyon, XI-İyon değiştirme, NF-Nano filtrasyon, AA- Aktifleştirilmiş alüminyum, eVox-Basınçlı kum filtrasyon sistemi (Öztürk, 2008). Arsenik arıtması için çalışma yapılan yerler Nevşehir ili genelinde 19 belediye ve 60’a yakın köy içme suyundaki arsenik miktarı, 17.02.2005 tarihli “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik” hükümlerinin izin verdiği değerler üzerinde yer almaktadır. Bu nedenle Nevşehir Valiliği, tüm yerleşimlerin içme ihtiyacının, 17.02.2005 tarihli yönetmelik çerçevesinde, standartlara uygun olarak karşılanması amacıyla il bazında bir çalışma yapmış ve bu çalışma sonucu, 19 Belediye için gerekli finansmanı sağlamıştır. Bundan sonra konu İller Bankası Genel Müdürlüğüne iletilmiş ve konuyla ilgili çalışmaların yürütülmesi istenmiştir. Banka, 19 Belediye için arıtma yoluna gidilmeden önce, ilgili tüm belediyeler için gerekli etüt çalışmalarının yapılarak, belediyelere ait içme suyu tesislerinin durumu ve içme suyu hesaplarının güncellenmesini ve mümkünse yeni içme suyu kaynaklarının, arıtma tesisi yapılmadan karşılanması için, gerekli tüm etüt çalışmalarının yapılmasını istemiştir (Üzeltürk, 2009). Nevşehir Valiliğinin girişimleri ile içme suyu arıtma tesisleri, Avanos ilçesi arıtma tesisi 07.03.2009 tarihinde, Sarıhıdır ve Çökek arıtma tesisleri de 21.10.2008 tarihinde, Nevşehir merkez arsenik arıtma tesisleri ise 2010 yılında açılmıştır. 257 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Sarıhıdır köyünde arsenik arıtma sistemi olup, atık su tesisin hemen yanında bulunan çukura boşalmaktadır (Şekil 208). Çökek köyündeki arsenik arıtma suyu da benzer şekilde dışarıya asma bahçesine gelişigüzel boşaltılmaktadır (Şekil 209, 210). Çökek köyünde muhtarlık ve halkın, arsenikle ilgili olarak ne yapmaları gerektiği konusunda bilgilendirme gereği duyulmuştur (Şekil 211). A B Şekil 208- A-Sarıhıdır köyü arsenik arıtma sistemi, B-Arıtmadan atılan arsenikli suyun boşaltıldığı çukur (Ekim-2009). A B Şekil 209- A-Çökek köyü arsenik arıtma sistemi (Ekim-2009). A B Şekil 210- A, B- Arıtmadan atılan arsenikli suyun boşaltıldığı asma bahçesi (Ekim-2009). 258 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 211- Arsenik arıtma sistemi ve arsenikli atık sular ile ilgili önlemler konusunda halkı bilgilendirme. Daha fazla bilgi için ‘’Eşref Atabey. 2009. Arsenik ve Etkileri’ MTA Yerbilimleri ve Kültür serisi, 3, ISBN: 978-605-4075-28-7 kitabına başvurulabilir. 259 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 260 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 5.BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SUYUNDA FLORÜR VE HALK SAĞLIĞI 261 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 262 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı İÇME SUYUNDA FLORÜR Nevşehir ilinde bazı merkezlerin içme sularında belli oranlarda florür bulunmaktadır. Konuya geçmeden önce florür tanımı, özellikleri, bulunuşu ve sağlığa etkileri konusuna kısaca değinilecektir. Flor’un tanımı ve özellikleri Gaz halindeki olan flor, suda florür olarak tanımlanır. Zehirli bir gaz olan flor (sembolü F’dir) yüksek elektro negatifliğe sahip bir eser elementtir. Organik ve inorganik flor elementi kaya, toprak, su ve bitkilerde bulunur. Bu elementi insanlar, su, bitki ve hayvanları besin olarak tüketerek alırlar. Flüorit ise bir mineral adıdır. Flüorit, yer kabuğunda magmatik kayalarda ve killerde, eser miktarlarda da kumtaşları ve kireçtaşlarında bulunur. Doğada silikatlarla, aynı zamanda florapatit olarak fosforla birlikte, flüorit (Şekil 212), kriyolit, topaz, turmalin, mikalarda, diş ve kemiklerde, sularda bulunur. Flor bakımından zengin ham maddeleri işleyen veya ara maddesi olarak kullanan fosforlu gübre üreten fabrikalar, alüminyum endüstrisi, demir-çelik fabrikaları, tuğla, kiremit, seramik sanayi endüstri bölgelerinde; havada, toprak ve suda insan ve hayvanlara zararlı olabilecek düzeyde flor bulunabilir. A B Şekil 212- A-Flüorit minerali (beyaz, yeşil, mor, sarı, mavi renkli), B-Flüorit cevheri ocağı (Atabey, 2010). Flüorit minerali kullanımı Daha önceleri madenleri eritme, sıvı duruma getirme, fırınlarında ergime sıcaklığını düşürücü yardımcı hammadde ve hidroflorik asit üretiminde kullanılan flüoritin kullanım alanları son zamanlarda genişlemiştir. Flüorit başlıca demir-çelik sanayiinde, alüminyum sanayiinde, kimya sanayiinde (HF asit ve türevleri yapımında) ve seramik sanayiinde olmak üzere cam, mobilya ve çimento sanayii dahil 30’dan fazla sanayii dalında kullanılmaktadır. Kullanım yerlerine göre flüoritin belirli CaF2 konsantrasyonunda olması istenmektedir. Floru kapsayan birçok ürün arasında; belli plastikler, böcek ilacı, soğutucu ve dondurucular sayılabilir (Atabey, 2010a). 263 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı İçme suyunda florür ve sağlığa etkileri İçtiğimiz suda farklı oranlarda flor (florür) elementi bulunur. Florür, özellikle kemik ve diş yapısı için yararlıdır. Ancak, uzun süreli litrede 0,5 mg’dan az ya da litrede 1,5 mg’dan fazla içme suyu ile florür alındığında insan ve hayvan sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir (Çizelge 5). Dünya Sağlık Örgütü (WHO) içme suyunda florürün en yüksek limit değerini litrede 1,5 miligram olarak belirlemiştir. Ülkemizde geçerli olan içme suyu standartlarına (TSE-266) ve Sağlık Bakanlığı’nca çıkartılan “İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik”e (17.04.2005 tarih ve 25730 sayılı R.G.) göre izin verilen florür düzeyi litrede 1,5 mg’dır. Çizelge 5- İçme suyunda bulunan florür konsantrasyonlarının sağlık etkileri (Dissayanake, 1991) Flor konsantrasyon aralığı (mg/l) Kronik sağlık etkileri Hiç olmaması (sıfır) 0,0-0,5 mg/l 0,5-1,5 mg/l 1,5-4,0 mg/l 4-10 mg/l >10 mg/l Sınırlı gelişme ve doğurganlık Diş çürümesi Diş sağlığını artırır, diş çürümesini önler Diş florozu (hareli dişler) Diş florozisi, iskelet florozisi Sakat bırakan florozis Florozisin tipik belirtileri; diş florozisi veya diş minesinin lekelenmesi ya da hareli yapı kazanması (Şekil 164), eklem hareketsizliği, bacakta çarpıklaşma (Şekil 165), belkemiği ile ilgili kamburlaşma gibi dış görüntüler içeren değişik oluşumları içerir. Çocuklarda beslenme eksikliği ile birleşen florozis, kemikte şiddetli bozulmalara neden olabilir. Hayvanlarda da tüylerinde ve yünlerinde kabarma ve dökülmeler, zayıflama, ishal görülmektedir (Şekil 182). Türkiye’de içme suyunda florür bulunan yerler Yurdumuzda florca zengin yer altı sularının bulunduğu yerler ile insan ve hayvan sağlığına etkileri ve jeokimyasal ilişkileri çeşitli araştırmacılar tarafından incelenmiştir (Oruç, 2005, 2008; Atabey, 2005a, 2008a; Atabey ve Ünal, 2008; Atabey, 2010a; Karagül, 2008, Fidancı ve diğerleri 1998). Florit cevherleşmesinin bulunduğu ve yer altı suyu flor konsantrasyonu sınırın üstünde (sınır 1,5 mg/l) olan ve bugüne kadar yapılan çalışmalar sonucunda ülkemizin florozis belirlenen bölgeleri; Oruç (1973, 1976, 1983, 2005, 2008), Uslu (1980), Uslu ve Göğüş (1981), Fidancı ve diğerleri (1994), Pamukcu ve Sel (1995), Işıklı ve Kalyoncu (2000; Dodurka ve Kayar (2002), Karagül (2008), Atabey (2005a, 2008a), Atabey ve Ünal (2008) tarafından, Kırşehir Kaman ilçesi İmancı, Bayındır ve Yeniyapan köyleri, Çiçekdağı ilçesi Pöhrenk köyü, Akpınar ilçesi Karaova köyü, Nevşehir Ürgüp ilçesi Sarıhıdır köyü, Hacıbektaş ilçesi Karaburna Beldesi ile Killik köyü, Isparta il merkezi, Deregüme ile Yakaören köyleri, Uşak Eşme ilçesi Güllü köyü, Van Gökçekaynak 264 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı köyü, Çaldıran ilçesi, Eskişehir Beylikova Kızılcaören köyü, Ağrı Doğubayezıt olarak saptanmıştır. Şekil 213A’da Isparta merkez Deregümü köyünde diş florozisi, Şekil 213B’de Tendürek volkanı çevresinde yaşayan insanlarda diş florozisi, Şekil 214’de iskelet florozisi, şekil 215A’da Aşağıyılanlı köyündeki 2 yaşındaki bir koyunda yapağı kabarması ve zayıflık, şekil 215B’de aynı yerde dananın tüylerinde kabarma ve danada zayıflama görülmektedir (Şendil ve Bayşu, 1973). A B Şekil 213- A-Isparta merkez Deregümü köyünde görülen diş florozisi ( Atabey, 2010), B Çaldıran (Van) yaşayanlarda görülen diş florozisi (Demirel, 2009). Şekil 214- Tendürek volkanı çevresinde yaşayanlarda görülen iskelet florozisi (Öztopçular, 1977). 265 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 215- Tendürek volkanı çevresi Aşağıyılanlı köyündeki hayvanlarda görülen florozis vakaları (Şendil ve Bayşu, 1973). NEVŞEHİR İLİNİN İÇME SULARINDA FLORÜR KONSANTRASYONLARI Nevşehir yöresi içme suyu kaynaklarında limitin üstünde (limit 1,5 mg/l) flor bulunan ve florozis vakaları olan yerler arasında olup, bunlar arasında Ürgüp ilçesi Sarıhıdır köyü, Hacıbektaş ilçesi Karaburna Beldesi ile Killik köyü sayılabilir. Sarıhıdır köyü içme suyu sağlayan kaynaklardan, köyün kuzeyinde yer alan kaynak suyu flor bakımından zenginleşmiş durumdadır. Kaynak, florit minerali bulunduran magmatik kayalar içinde yer almaktadır (Şekil 216). Ürgüp ilçesi, Sarıhıdır köyünün 1 km kuzeyinden gelen kaynak suyunda 15.06.2007’de alınan su örneğinde: 2,8 mg/l, aynı kaynaktan 31.07.2007’de alınan örnekte 2,24 mg/l florür saptanmıştır (Atabey ve Ünal, 2008). Florca zengin suyun içilmesi sonucunda insanların dişlerinde florozis gelişmiştir (Şekil 217). A B Şekil 216- A, B-Sarıhıdır köyü kuzeyinde (Ürgüp-Nevşehir) florürlü suyun kaynağını oluşturan magmatik kayalar (Atabey, 2008c; 2010a). 266 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 217- A, B-Sarıhıdır köyünde diş florozisi vakaları görülen genç yaşta olan insanlar (Atabey, 2008c; 2010a). Hacıbektaş ilçesi Karaburna köyü içme suyu temin edilen kuyuların bulunduğu kayalar, kiltaşı egemen olup, florun kaynağı da bu kiltaşı kayalarıdır (Şekil 218). Suda limitin üstünde flor bulunması dişlerde orta ve ileri derecede florozise neden olmuştur (Şekil 219). Şekil 218- Karaburna Beldesine içme suyu sağlanan kuyular. 267 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 219-Bir kadında görülen diş florozisi (hareli yapı) (Atabey, 2008c; 2010a). Hacıbektaş ilçesi Killik köyü içme suyu köy içindeki çeşmeden ve kuyulardan sağlanmaktadır. Kuyular kırmızı renkte kumtaşı, çamurtaşı kayalarında açılmıştır (Şekil 220). Bu kayaların bünyesinde arsenik olup, bu suda arsenik konsantrasyonuna yol açmaktadır. İçmesuyunda 15.06.2007’de alınan örnekte: 2,1 mg/l florür saptanmıştır (Atabey ve Ünal, 2008). Yüksek konsantrasyonlu florlu suyun tüketilmesi sonucunda dişlerde lekelenme ve beneklenme oluşmuştur (Şekil 221). A B Şekil 220-A-Florürün kaynağını oluşturan kırmızı renkli kiltaşı, B-Florürlü suyun neden olduğu renk değişimi (Atabey, 2010a). Şekil 221-Killik köyünde (Hacıbektaş) bir kadının dişinde gelişen orta derecede florozis (Atabey, 2010a). 268 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Killik köyünde özellikle gençlerin dişlerindeki lekelenmeyi çıkartmak için çamaşır suyu, çeşitli cisimlerle dişleri sürtme gibi çarelere baş vurdukları, dişçiye giderek ön iki dişlerini aldırdıkları ya da dişçiden dişdeki lekeyi çıkartmaları istendiği belirtilmektedir. Araştırma sırasında bu dramatik sağlık sorunu hakkında, insanları florür konusunda bilgilendirmek ve önlemler için bilgi verme gereği duyulmuştur (Şekil 222). Şekil 222- İçme suyunda florürün bulunuşu ve etkileri, önlemlerle ilgili halkı bilgilendirme. Ayrıca, Dadağı köyü (Şekil 223), Küçükayhan köyü (Şekil 224) ve Yassıca köyünde (Şekil 225) yaşayan insanlarda diş florozisi tesbit edilmiştir. Dodurka ve Kayar (2002) tarafından yapılan araştırmada Nevşehir yöresinde değişik kaynaklardan alınan su örneklerinin florür konsantrasyonları Çizelge 6’da verilmiştir. Şekil 223- Diş florozisi (Dadağı). Şekil 224- Diş florozisi (Küçükayhan). 269 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 225- Diş florozisi (Yassıca). Çizelge 6- Nevşehir yöresinde değişik kaynaklardan alınan su örneklerinin florür konsantrasyonları (Dodurka ve Kayar, 2002). 270 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çizelge 5’e bakıldığında, Kapadokya bölgesinde Dodurka ve Kayar (2002) tarafından içme suyu kaynaklarında yapılmış ve inceledikleri örneklerde florür değerinin 0,11-0,960 mg/l arasında değiştiği görülmektedir. Bütün bunlar bir arada değerlendirildiğinde Kapadokya bölgesi volkanik bir bölge olmasına rağmen, bölge litolojisinin mineralojik ve jeokimyasal özelliklerinden dolayı, su kaynaklarındaki florür düzeyine etkisi, araştırma sonuçlarına göre düşük bulunmuştur. Özellikle gençlerin dişlerindeki lekelenmenin giderilmesi için çamaşır suyu, toz gibi malzemeleri kullandıkları belirtilmektedir (köy halkı ile sözlü görüşme-Temmuz, 2006). İçme suyunda florürün bulunuşu ve etkileri, önlemlerle ilgili halkı bilgilendirme gereği duyulmuştur. Florürlü içme sularının iyileştirilmesi ve önlemler Flor eksikliğini gidermek için; -Özellikle çocuklar florlu diş macunları kullanmalı, -Şehir suyuna flor eklenmeli, -Okul sularına flor eklenmeli, -Tuza ve süte flor eklenmeli -Flor tabletleri kullanılmalıdır (Ökte, 2008). Litrede 1,5 miligramdan fazla florür bulunduran tüketim amaçlı suların iyileştirilmesinde yapılması gerekenler: 1-İlk önce içme suyundaki florür konsantrasyon değerleri belli periyotlarla takip edilmelidir. Kurak ve yağışlı mevsimlere göre florür konsantrasyonunda azalma mı, yoksa artış mı vardır, bilinmelidir. 2-Farklı kaya türleri, sıcak su kaynakları florun kaynağı olabilir, bu durum araştırılmalıdır. 3-Florozis konusunda epidemiyolojik (istatistiki) çalışma yapılmalıdır. 4-Birkaç kaynaktan su temin ediliyor ve bu kaynaklardan biri ya da bir kaçı florürlü olduğu tesbit edilmiş ise, florürlü olanı iptal edilmelidir. 5-Olanaklı ise bulunabilecek tatlı su kaynağı ile florürlü su karıştırılmalıdır. 6-Tüm bunlar olanaklı değilse arıtma yöntemi ile florür oranı limitin altına düşürülmelidir. 271 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı İçme suyunda florun giderilmesi teknikleri Şekil 226‘da Sri Lanka’da yüksek oranda florlu su bulunduran 13.000 kuyu suyunun iyileştirilmesi yönünde geliştirilen basit bir yöntem gösterilmektedir. Bu sistem Dünya Sağlık Örgütü ile Bangkok Chulalongkorn Üniversitesi Diş Hek. Fak. Sağlık merkezinde geliştirilmiştir (Phantumvanit ve diğerleri’nden,1988, Dishanayake, 1996). Geliştirilen sistem basit olup, bir haznenin en alt bölümü 300 g kömür kırıntısı, orta bölümü 1000 g kemik parçaları ve kırıntısı ve en üst bölümü ise 200 g çakılcık olacak şekilde hazırlanmaktadır. İyileştirilecek olan su bir plastik boru ile saatte 4 litre olacak şekilde hazneye verilmekte ve en altta flordan arındırılmış su temin edilmektedir. Kemiğin bünyesinde hidroksi florapatit bulunduğundan bu kısımda flor tutulmaktadır. Çizelge 7’de içme suyunu flordan arındırmak için çeşitli yöntemler verilmektedir (Edmunds ve Smedley, 2005). İçme sularındaki florun çeşitli yöntemlerle giderilmesi konusunda Girgin (1975), Arceivala (1977), Köşklü (1995) ve Azbar ve Türkman (2000) tarafından detaylı çalışmalar yapılmıştır. Saatte 4 lt düşük hızda su verilen plastik tüp İyileştirilmeden önceki kuyu, kaynak suyu Suyun dışarı taşmasını önleyen plastik koruyucu 200 g çakıl 1000 g kemik parçaları, kırıntısı 300 g kömür parçası, kırıntısı İçilebilir su Şekil 226-Florlu suyun iyileştirilmesi için yapılmış olan basit bir arıtma sistemi (Phantumvanit ve diğerleri’nden,1988, Dishanayake, 1996). 272 273 Değişken 300mgF/kg Aktive karbon Bitkisel karbon ABSORBSİYON/ İYON DEĞİŞİMİ 3mg CaCl2/mgF Kalsiyum klorid 7 <3 6.5-8.0 Belli değil - - - - Alüm+kireç Jips+florit - Belli değil (en uygunu 6.5) 150 mg alum+7mg kireç/mgF 5mg jips+<2mg florit/mgF - Belli değil 30 mg/mgF - Karışım Kireç Belli değil pH 150 mg/mgF Kapasite/ dozu Alum (Alüminyum sülfat) ÇÖKTÜRME İyileştirme yöntemi Yerel elde edilebilir Çok Basit Basit Düşük teknikli kurulum Kurulum yöntemi Kurulum yöntemi Avantajları Çizelge 7-İçme suyundan floru arındırma yöntemleri (Edmunds ve Smedley, 2005) Potasyum hidroksit yıkama Düşük-orta gerekli Yüksek Orta-yüksek Geçici nüfus için ilave yapılmalı İyileştirmeden önce ve sonrası pH’da büyük değişim Düşük-orta Operatörler eğitilmeli düşük hızda, Artıkta yüksek Ca, sülfat kalıntısı Orta-yüksek Orta-yüksek Tortu birikir. İyileştirilmiş su alkalindir. Tortu birikir. artıkta Al vardır. Orta-yüksek Maliyeti Tortu birikir. İyileştirilmiş su sidikdir. artıkta-Al vardır. Dezavantajları Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 360gF/m3 80mgF/kg 1200 gF/m3 900gF/m3 Defloron-2 Çömlek kırıkları Aktive alüminyum Kemik 274 Yüksek Ters osmoz Belli değil Belli değil >7 >7 5.5 Belli değil Belli değil Belli değil pH Bulanık Bulanık Arsenik Arsenik Alkali - Alkali - Karışım Kötü renk verebilir. Yerel elde edilebilir Yüksek kapasiteli Diğer iyonları kaldırabilir. Yüksek tuzluluk için kullanılır. Diğer iyonları kaldırabilir. Yüksek tuzluluk için kullanılır. Tecrübeli operatör gerekli yüksek maliyetli, çok kullanılamaz. Düşük Çok test yapılmalı bozulmayı şirket kabul etmez Yerel elde edilebilir Çok yüksek Çok yüksek Düşük Orta Etkili, iyi kurulum Operatörlerin eğitimi gerekli, kimyasallar sürekli temin edilemez Orta Kimyasalı gidermek için reçine oluşturma Düşük Yüksek Maliyeti Zayıf kapasiteli Dezavantajları Düşük kapasite, yavaş Yerel elde edilebilir Avantajları Daha fazla bilgi için ‘’Eşref Atabey. 2010. Türkiye’de İçme Suyunda Flor ve Etkileri’’ MTA Yerbilimleri ve Kültür serisi, 9, ISBN: 978-605-4075-80-5 kitabına başvurulabilir. Yüksek Elektrodiyaliz DİĞERLERİ 1000gF/m3 100mgF/kg Zeolitler Kemik kırıntısı Kapasite/ dozu İyileştirme yöntemi Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 6. BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNİN JEOTERMAL (SICAKSU) VE MADENSUYU KAYNAKLARI VE HALK SAĞLIĞI 275 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 276 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı NEVŞEHİR İLİNİN JEOTERMAL (SICAK SULARI-TERMAL) KAYNAKLARI VE SAĞLIK Jeotermal kaynak; yer kabuğunun derinliklerindeki, sıcaklığı atmosferik ortalama sıcaklığın üzerinde olan çevresindeki yer altı sularına göre daha fazla erimiş madde ve gaz içeren, doğal sıcak su kaynaklarıdır. Jeotermal kaynaklar, tektonik, aktif volkanik kuşaklar üzerinde bulunmaktadır. Ülkemizde genç tektonizma ve volkanizma yaygın olarak gelişmiştir. Aktif faylarla sınırlandırılmış grabenler ve yaygın genç volkanizmaya bağlı gelişen doğal buharların, hidrotermal alterasyonların, sıcaklığı 25-103 0C arasında değişen 600’ün üzerinde sıcak su kaynağı bulunur (MTA, 2005) (Şekil 227). Şekil 227’de sıcaklığı 70-100 0C arasındaki kaynaklar kırmızı, 50-69 0C arasındakiler yeşil ve 25-49 0 C arasındaki kaynaklarda lacivert renkte gösterilmiştir. Jeotermal enerji bakımından ülkemiz Avrupa’da birinci, dünya’da yedinci sıradadır. Jeotermal kaynakların; enerji, ısı, endüstriyel ve kimyasal amaçlı kullanımından dolayı bir takım artıklar açığa çıkmakta ve bunlar çevre kirliliğine yol açmaktadır. Jeotermal kaynaklar genellikle etkin biçimde bor, antimon, cıva ve talyum vb. ürünler çökeltirken, diğer bazı jeotermal sular da çok yüksek konsantrasyonlarda arsenik içerir. Jeotermal enerji üretmek için kullanılan sıcak sular, drenaj olarak kullanılan alıcı nehirlere ciddi çevre sorunları oluşturan çok yüksek arsenik konsantrasyonları deşarj etmektedir (Fuge, 2005). En önemli kirleticilerden birisi de CO2 ile radon gazı çıkışı olmaktadır. İnsanlar önlem alınmadan balneolojik ve yüzme havuzlarını kullanımları sırasında bu gazlardan olumsuz yönde etkilenebilirler. Yukarıda sayılan elementlerden bor, tarım toprağı ve sulama suyu bakımından, toksik olan arsenik ise yer altı su kaynaklarını kirletmesi yönünden tehlike oluşturabilirler. Jeotermal kaynak sıcaklık derecelerine göre geniş bir kullanım alanı bulmaktadır (Çizelge 31). Çizelge 31- Jeotermal (sıcaksu) kullanım alanları (MTA, 2005). Sıcaklık (0C) Kullanım Alanları 180 Yüksek konsantrasyonlu solüsyonların buharlaştırılması 170 Diyatomitlerin kurutulması, ağır su ve hidrojensülfit elde edilmesi 160 Kereste, balık ve benzeri yiyeceklerin kurutulması 150 140 130 120 110 100 90 80 70 Bayer’s metodu ile alüminyum elde edilmesi Konservecilik, çiftlik ürünlerinin çabuk kurutulması Şeker ve tuz endüstrisi Distilasyonla temiz su elde edilmesi Çimento kurutmacılığı Organik maddeleri kurutma, yün yıkama ve kurutma Balık kurutma Yer ve sera ısıtmacılığı Soğutma 277 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Sıcaklık (0C) Kullanım Alanları 60 Sera, ahır ve kümes ısıtmacılığı 50 Mantar yetiştirme, balneolojik kullanımlar 40 Toprak ısıtma 30 Yüzme havuzları, fermantasyonlar, damıtma ve soğutma 20 Balık çiftlikleri. NEVŞEHİR İLİNİN JEOTERMAL KAYNAKLARI Nevşehir il sınırları içinde birçok jeotermal ve madensuyu kaynağı bulunur. Bunlardan en önemlisi dünyaca önem kazanmış olan Kozaklı kaplıcalarıdır. Bunun dışında Acıgöl ve Avanos yörelerinde jeotermal kaynaklar bulunur. Şekil 228‘de Nevşehir ilinin Türkiye jeotermal kaynaklar ve mineralli sular haritasındaki konumu, Şekil 229’da ise sıcaksu (termal) ve madensuyu kaynakları verilmiştir. Şekil 227- Türkiye jeotermal kaynakları haritası (Akkuş ve diğerleri, 2005). 278 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 228- Türkiye’de genç tektonik hatlar, sıcak mineralli su ve maden suyu kaynaklarının dağılımı haritasında Nevşehir’in konumu (Şimşek, 2007’den düzenlenmiştir). Şekil 229- Nevşehir ili sıcaksu ve madensuyu kaynakları (Erzenoğlu, 1995). 279 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Kozaklı kaplıcası Kaplıca yakın çevresinde Pliyosen yaşta kayaları da etkileyen kuzeybatı-güneydoğu ve kuzeydoğu-güneybatı uzanımlı faylar ve bu faylara bağlı olarak tali fay sistemleri gelişmiştir. Sıcaksuların yüzeye çıkışını Eşe deresi ve Bağlıca dere vadilerinden geçen bu faylar sağlar (Şekil 230) (Erzenoğlu, 1995). Kaplıcalardan turizm, balinoloji ve ısıtma amaçlı olarak yararlanılır. Kozaklı kaplıca suyu analiz değerleri Çizelge 32, 33, 34’de verişlmiştir. Şekil 230- Kozaklı kaplıcası jeoloji haritası (Erişen ve Özgür, 1999). 280 Debi (l/sn) 0,1 HCO3 (mg/l) 250 7,3 SO4 (mg/l) 483 pH Elektriksel iletkenlik (µmho/cm) 2600 Cl (mg/l) 609 Sertlik (AS) 11,4 I (mg/l) 0,5 281 30 HCO3 (mg/l) 38 93 Li (mg/l) 0,8 7,5 SO4 (mg/l) 505 pH Elektriksel iletkenlik (µmho/cm) 2700 Cl (mg/l) 619 15,9 I (mg/l) <0,5 Sertlik (AS) 20 F (mg/l) 4,2 K (mg/l) K (mg/l) 20 F (mg/l) 4,2 500 CO3 (mg/l) <1 Na (mg/l) Na (mg/l) 480 CO3 (mg/l) <1 42 85 92 93 92 2-Camuz pişiren kaynağı 3-1 Nolu kaynak 4-SSK-1 sıcak su sondajı 5- K-1 sondajı Sıcaklık (ºC) 1-Özel İdare havuzu Kaynak adı 6,9 6,8 7,0 8,1 8,0 pH 20 21 12,6 21,6 17,3 K (mg/l) 450 440 230 388 264 Na (mg/l) 198 208 183 212 199 Ca (mg/l) 25 22 26 24 2,1 Mg (mg/l) 6,7 87 50 61,3 48,5 SiO2 (mg/l) 4,2 4,0 2,7 4,6 3,9 F (mg/l) 0,72 0,11 0,13 I (mg/l) Çizelge 34- Kozaklı kaplıcası kaynakları analiz değerleri (1, 2, 3 nolu kaynaklar 1974 yılına, 4 nolu kaynak 1992 yılına ve 5 nolu kaynak 1997 yılına aittir) (Erişen ve Özgür, 1999). Debi (l/sn) Sıcaklık (0C) Çizelge 33- Kozaklı G-8 nolu kaynağın analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995). Sıcaklık (0C) 84 Li (mg/l) 0,8 Çizelge 32- Kozaklı SSK kaynağı analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). 26 SiO2 (mg/l) 65 Mg (mg/l) Mg (mg/l) 12 SiO2 (mg/l) 65 615 632 347 566 505 0,7 0,7 0,04 0,09 - Cl As (toplam) (mg/l) 209 PO4 (mg/l) <0,1 Ca (mg/l) Ca (mg/l) 176 PO4 (mg/l) <0,1 286 427 376 35,8 - HCO3 (mg/l) 506 486 230 473 - SO4 (mg/l) 0,2 CO2 (mg/l) 17,6 As (toplam) As (toplam) 0,2 CO2 (mg/l) 19,1 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Kozaklı ilçesi kaplıcası, sağlık turizmi açısından önemli bir yere sahiptir. Kozaklı’nın güneyinde dere yatağı boyunca, çok sayıda su kaynağı vardır. Toplam debisi 30 l/sn´ye ulaşan bu suların bir kısmı dereye karışmakta, bir bölümü ise bir süre açıktan aktıktan sonra yeniden yer altına çekilmektedir. Su sıcaklığı 27 °C-93 °C, pH değeri 6,7-7’dir (http://www.kozaklikozzatermal.com/suanaliz.html). Kozaklı’nın doğusunda İl Özel İdare’nin eski Kozoğlu hamamı bulunur. Günümüzde bu hamam, havuz taşları dışında bütünüyle yıkılmış durumdadır. Suyu az olmakla birlikte, Türkiye’nin en yüksek radyoaktif olma özelliğine sahip kaplıcalardan biri budur. Sondajla toplanan suyun bir bölümü, yeni yapılan turistik motel ve otellerde kullanılır. Üç ayrı havuzdan birbirine akıtılarak soğutulan su banyolara ve dairlere verilmektedir. İlçe’deki belediye Kaplıcası (eski hamam)´nın da sıcak su gereksinimi de bu kaynaklardan karşılanmaktadır. Kaplıcanın kadın ve erkek bölümlerine iki ayrı kaynaktan su gelir (http://www. kozaklikozzatermal.com/suanaliz.html). Yararlanma şekilleri Jeotermal sulardan içme, banyo veya buhar soluma yöntemi ile yararlanılır. Klorürlü, sülfatlı, bikarbonatlı, sodyumlu, kalsiyumlu ve radyoaktif bir bileşime sahiptir. Alman Kaplıcalar Birliği sınıflandırmasına göre A ve C grubu şifalı sular grubuna girer (http://www.kozaklikozzatermal.com/suanaliz.html). İltihabı olmayan romatizmal hastalıklar, kireçlenmeler, cilt hastalıkları, kemik, eklem ve kas hastalıkları, kronik iltihaplı kadın hastalıkları, kalp ve kan dolaşımı hastalıkları, solunum yolları hastalıkları, sinirsel hastalıklar, ameliyat sonrası rahatsızlıklar, damar sertliği ve mantar hastalıkları’nın tedavisin de başarılı sonuçlar alındığı belirtilmektedir (http://www.kozaklikozzatermal.com/suanaliz.html). Radon kaplıcaları ve içmeleri Radyoaktif bir madde olan radon, yer kabuğunda bulunan uranyum ve toryum radyoaktif madde dizilerinin bir elemanıdır (Atakan, 2007a). Radon yer altından ya gaz ya da suda erimiş olarak yeryüzüne çıkmaktadır. 3,8 günlük yarılanma süreli (radyoaktif bozunmayla yarıya inene kadar geçen süre) radon (Rn-222) bozunarak kısa yarılanma süreli Polonyum-218, Kurşun-214, Bizmut-214 ve Polonyum-214 gibi ağır metalleri üretmektedir. Radyoaktif bir asal gaz olan radon, hücrelerdeki maddelerle kimyasal olarak etkileşmemesine karşılık, 2 proton ve 2 nötrondan oluşan alfa ışınları yoluyla ve ürettiği ağır metallerle vücudu etkilemektedir. Bu nedenle radondan türeyen ağır metallerin vücuttaki etkileri, radona göre daha çoktur (Atakan, 2007b). Bol radonlu sulara, gölet ve kaplıcalara girenlerin derilerinden radon kan dolaşımı yoluyla, radonlu suların içilmesiyle ise, radon; mide-bağırsak derisi yoluyla kan dolaşımına girmektedir. Radon izotopları içinde en yoğun olan Rn-222’nin 3,8 282 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı günlük fiziksel yarılanma süresine karşılık, biyolojik yarılanma süresi (vücuda giren miktarın vücuttan yarısının atılana kadar geçen süre) oldukça kısa olup sadece 30 dakika kadardır (Atakan, 2007a; 2007b). Radondan türeyen ağır metal tanecikleri ise özellikle akciğerlere yerleşip yaydıkları alfalarla ve diğer ışınlarla uzun süre vücutta oluşturdukları ‘radyasyon dozuyla’ etkili olmaktadırlar. ‘Radyasyon Dozu’ aslında iyonlayıcı radyasyonun vücutta oluşturabileceği etkinin bir ölçüsü. Radyasyon dozu arttıkça vücutta kanser gibi hastalıkların ortaya çıkma olasılığının arttığı da bilinmektedir. Bu nedenle vücudun aldığı radyasyon dozunun bilinmesi ve gerekiyorsa aşırı radyasyon dozunu önleyici önlemlerle dozu sınırlamak gerekiyor (örneğin bol radonlu sularda uzun süre kalınmaması gibi). Türkiye’deki bazı içmeler radon içermektedirler. Bunlar arasında Nevşehir kozaklı Kaplıcaları olup, diğer bazı kaplıca radon konsantrasyonları ile karşılaştırmaları, litrede Becquerel (Bq/l) olarak (1 Bq=saniyede 1 adet atom çekirdeği bozunması) aşağıda verilmiştir. Ankara Beypazarı Dutlu Vezir İçmesi: 3171; Erzurum Hasankale (Pasinler) maden suyu: 2921; Nevşehir Kozaklı Kozoğlu Hamamı: 3167; Nevşehir Kozaklı Uyuz Hamamı: 2299; Kırşehir Çiçekdağ Mahmutlu Büyük Hamam: 737; Nevşehir Kozaklı Belediye Hamamı: 615; Balıkesir Susurluk Kepekler Hamamı: 406; Kuşadası Güzelçamlı İçmecesi: 3; Kuşadası Kemerli Kaynak 146; Kuşadası açık kaynak: 281; Kuşadası Sümerbank kaynağı: 88 (Atakan, 2007a). Görüldüğü gibi, Türkiye’de sayılı radon kaplıcalarından en önemli 2 tanesi Kozaklı’da bulunur. Kaplıca sularındaki radon ölçüm değerleri, ölçümlerin yapılmış olduğu günler için geçerli olup, sistematik olarak zamanla değişimleri ve hata oranları henüz incelenememiştir. Avrupa’daki radon uygulamalarının yapıldığı kaplıcalarda, radon konsantrasyonları genellikle litrede 666 ile 3000 Bq arasında değişir. Ancak buralarda insanlar kontrollü olarak günde 20 dakika kadar kalabilir. Türkiye’de ‘içmeler’ adındaki suların, içme suları olarak kullanılmadığı, yalnızca geleneksel kaplıca iyileştirmelerinde kullanıldıkları sanılmaktadır. Ancak bu iyileştirme programlarının, hastaların ve personelin fazla radyasyon dozu almalarını önleyecek önlemleri içerip içermediği bilinmemekte ve bunların araştırılması gerekmektedir (Atakan, 2007b). Yukarıda sıralanan ‘içmelerdeki’, henüz sistematik ölçümlerle sınanamamış, radon konsantrasyon değerleri çok yüksektir. İçme sularındaki Rn-222 üst sınır değeri 22 Bq/litre olduğundan bu ‘içmeler’ adındaki suların her ne kadar kaplıca suları olarak kullanıldığı belirtilmiş ise de gerçekten çevredeki halk tarafından soğutulduktan sonra (radon miktarı bir miktar azalsa da), maden suları gibi içilip içilmediğini ve içilmemesi için herhangi bir önlem alınıp alınmadığının da araştırılması gerekir. 283 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Acıgöl ilçesi Karacaören Ilıcası Kaynak Acıgöl ilçesi-Nevşehir karayolunun 6. km’sinde biri yolun 25 km güneyinde, diğeri ise 5 km kuzeyinde yer alır. Sıcak su kuzeybatı-güneydoğu uzanımlı dere yatağını kontrol eden bir fay sistemine bağlı olarak Alacaşar tüfü (Qa) (Üst Acıgöl tüfü) içerisinden iki farklı noktadan çıkar (Şekil 231). Yöre halkı tarafından içme ve temizlik işlerinde kullanılır (Erzenoğlu, 1995). Karacaören Ilıcası analiz değerleri Çizelge 35’de verilmiştir. Şekil 231- Karacaören Ilıcası bulunduğu yer (1 ve 2 nolu kaynaklar) (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Çizelge 35- Karacaören Ilıcası analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Sıcaklık (0C) Debi (l/sn) pH Elektriksel iletkenlik (µmho/ cm) Sertlik (AS) K (mg/l) Na (mg/l) Ca (mg/l) Mg (mg/l) As (toplam) 24 4 8,12 900 16,8 9,0 145 38 50 0,18 Li (mg/l) HCO3 (mg/l) SO4 (mg/l) Cl (mg/l) I (mg/l) F (mg/l) NO2 (mg/l) PO4 (mg/l) SiO2 (mg/l) CO2 (mg/l) 0,53 525 51 82 <0,5 0,8 0,05 <0,1 118 1,27 284 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Nar Ilısu Kaynak Nar beldesinin yaklaşık 500 m batısında dere içindedir. Sıcaksu Alaşar tüfleri içinde gelişmiş çatlak sistemlerine bağlı olarak yüzeye çıkmaktadır (Şekil 232). Sıcaksu açıktan akar (Erzenoğlu, 1995).Nar Ilısu analiz değerleri Çizelge 36’da verilmiştir. Şekil 232-Nar Ilıcası yeri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Çizelge 36- Nar Ilıcası analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). pH Elektriksel iletkenlik (µmho/ cm) Sertlik (AS) K (mg/l) Na (mg/l) Ca (mg/l) Mg (mg/l) As (toplam) 3 8,46 430 16,8 7,2 34 37 24 0,02 Li (mg/l) HCO3 (mg/l) SO4 (mg/l) Cl (mg/l) I (mg/l) F (mg/l) CO3 (mg/l) PO4 (mg/l) SiO2 (mg/l) CO2 (mg/l) 0,1 201 26 20 0,5 0,35 0,04 <0,1 83 1,27 Sıcaklık (0C) Debi (l/sn) 21 285 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Cemilköy Ilıcasu pınarı Ürgüp Yeşilhisar yolunun 14. km’sinde Cemilköy’ünü geçince yolun batısındadır. Ilıcasu kaynağı kuzeybatı güneydoğu uzanımlı bir fay sistemine bağlı olarak Cemilköy ignimbritini oluşturan pomzalı lahar içeirisinden çıkmaktadır (Şekil 233). Kaynak bahçe sulamasında kullanılır. Mineralce fakir sıcak sudur (Erzenoğlu, 1995). Cemilköy Ilıcası analiz değerleri Çizelge 37’de verilmiştir. Şekil 233- Cemilköy Ilıcasu yeri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Çizelge 37- Cemilköy Ilıcası analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). pH Elektriksel iletkenlik (µmho/ cm) Sertlik (AS) K (mg/l) Na (mg/l) Ca (mg/l) Mg (mg/l) As (toplam) 2,5 8,0 270 7,2 3,6 20 44 4,6 <0,01 Li (mg/l) HCO3 (mg/l) SO4 (mg/l) Cl (mg/l) I (mg/l) F (mg/l) CO3 (mg/l) B (mg/l) SiO2 (mg/l) CO2 (mg/l) 0,4 189 33 9,9 <0,5 <0,1 <1 1,5 64 3,02 Sıcaklık (0C) Debi (l/sn) 21 286 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı NEVŞEHİR İLİNİN MADENSUYU KAYNAKLARI VE HALK SAĞLIĞI Tepeköy madensuyu Kaynak Acıgöl Nevşehir karayolunun 6. km’sinde kuzeye ayrılan Tepeköy yolunda 1,5 km sonra yolun batısında dere içindedir. Madensuyu Acıgöl ilçesi Tepeköy’dedir. Madensuyu kuzeybatı-güneydoğu uzanımlı dere yatağını kontrol eden bir fay sistemine bağlı olarak dere yatağındaki alüvyonlar içerisinde yüzeylenir (Şekil 231’de 3 nolu kaynak). Sular yöre halkı tarafından içmece olarak kullanılır (Erzenoğlu, 1995). Tepeköy madensuyu analiz değerleri Çizelge 38’de verilmiştir. Çizelge 38- Tepeköy madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). pH Elektriksel iletkenlik (µmho/ cm) Sertlik (AS) K (mg/l) Na (mg/l) Ca (mg/l) Mg (mg/l) As (toplam) 0,5 8,2 1300 7,2 25,6 185 76 64 0,20 Li (mg/l) HCO3 (mg/l) SO4 (mg/l) Cl (mg/l) I (mg/l) F (mg/l) CO3 (mg/l) B (toplam) SiO2 (mg/l) CO2 (mg/l) 0,64 708 33 102 <0,5 0,84 21 <0,1 64 7,15 Sıcaklık (0C) Debi (l/sn) 17 Tepeköy madensuyu, sodyumlu kalsiyumlu bikarbonatlı sudur. 287 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Ağıllı madensuyu Acıgöl ilçesi Ağıllı köyünün güneybatısında tek bir kaynak olarak yüzeye çıkmaktadır. Madensuyu Acıgöl ilçesi Ağıllı’dadır. Madensuyu kuzeydoğu-güneybatı uzanımlı bir fay sistemine bağlı olarak yüzeye çıkar (Şekil 234). Sular yöre halkı tarafından içmece olarak kullanılmaktadır (Erzenoğlu, 1995). Ağıllı madensuyu analiz değerleri Çizelge 39’da verilmiştir. Şekil 234- Ağıllı madensuyu (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Çizelge 39- Ağıllı madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Sıcaklık (0C) Debi (l/sn) pH Elektriksel iletkenlik (µmho/ cm) Sertlik (AS) K (mg/l) Na (mg/l) Ca (mg/l) Mg (mg/l) As (toplam) 15,5 0,25 7,3 1100 33,6 24 50 155 80 <0,02 Li (mg/l) HCO3 (mg/l) SO4 (mg/l) Cl (mg/l) I (mg/l) F (mg/l) CO3 (mg/l) B (mg/l) SiO2 (mg/l) CO2 (mg/l) <0,1 732 38 66 <0,5 0,2 <1 <0,1 124 48,8 Ağıllı madensuyu; kalsiyumlu magnezyumlu bikarbonatlı sudur. 288 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Combuzbaşı (İkibinevler) madensuyu Nevşehir-Avanos karayolunun 3. km’sinde İkibinevler mevkiinde yolun yaklaşık 300 m doğusunda bulunur. Alacaşar tüfleri içinde gelişmiş çatlak sistemine bağlı olarak yüzeye çıkar (Şekil 235). Halk tarafından içmece ve banyo amaçlı kullanılır (Erzenoğlu, 1995). Şekil 235- Combuzbaşı (İkibinevler) madensuyu (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Çizelge 40- Combuzbaşı (İkibinevler) madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). pH Elektriksel iletkenlik (µmho/ cm) Sertlik (AS) K (mg/l) Na (mg/l) Ca (mg/l) Mg (mg/l) As (toplam) 0,025 7,21 11000 88,17 196 3350 96 56 0,94 Li (mg/l) HCO3 (mg/l) SO4 (mg/l) Cl (mg/l) I (mg/l) F (mg/l) CO3 (mg/l) B (mg/l) SiO2 (mg/l) CO2 (mg/l) 8,3 3692 298 3000 0,5 2,6 <1 35 86 364,23 Sıcaklık (0C) Debi (l/sn) 21,5 Madensuyunun; sodyum, klor, sülfat ve elektriksel iletkenliği fazla olup, içilmesi sakıncalıdır. 289 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Fokurdak madensuyu Nevşehir-Avanos karayolunun 7. km’sinde güneye ayrılan 1,5 km’lik stabilize yolla gidilir. Balamiç dere içinde yolun kıyısındadır. Kaynak Kızılırmak çakıltaşı içinden yüzeye çıkar. Yöre halkı tarafından içme amacıyla kullanılır (Erzenoğlu, 1994). Fokurdak madensuyu analiz değerleri Çizelge 41’de verilmiştir. Çizelge 41- Fokurdak madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995). pH Elektriksel iletkenlik (µmho/ cm) Sertlik (AS) K (mg/l) Na (mg/l) Ca (mg/l) Mg (mg/l) As (toplam) 0,02 8,45 9000 12,21 140 2850 76 6,8 1,7 Li (mg/l) HCO3 (mg/l) SO4 (mg/l) Cl (mg/l) I (mg/l) F (mg/l) CO3 (mg/l) B (mg/l) SiO2 (mg/l) CO2 (mg/l) 7,6 3045 293 2495 <0,5 3,5 <1 31 43 17,29 Sıcaklık (0C) Debi (l/sn) 17 Madensuyunun; sodyum, klor, sülfat, florür, bor ve elektriksel iletkenliği fazla olup, içilmesi sakıncalıdır. Sulusaray Sarıdere madensuyu Nevşehir-Avanos karayolunun 5. km’sinden sola ayrılan 3 km’lik stabilize yolla gidilir. Sarıdere içinde yer alır. Tuzköy formasyonu içindeki tüflerden bir kırık sistemine bağlı olarak yüzeye çıkar (Şekil 236). Yöre halkı tarafından madensuyu olarak kullanılır (Erzenoğlu, 1995). Sulusaray madensuyu analiz değerleri Çizelge 42’de verilmiştir. 290 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 236- Sarıdere madensuyu (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Çizelge 42- Sarıdere madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). pH Elektriksel iletkenlik (µmho/ cm) Sertlik (AS) K (mg/l) Na (mg/l) Ca (mg/l) Mg (mg/l) As (toplam) 0,02 8,4 10.000 16,7 220 3700 24 58 0,1 Li (mg/l) HCO3 (mg/l) SO4 (mg/l) Cl (mg/l) I (mg/l) F (mg/l) CO3 (mg/l) B (mg/l) SiO2 (mg/l) CO2 (mg/l) 11,6 3020 348 3722 <0,5 3,5 138 31 6,4 18,37 Sıcaklık (0C) Debi (l/sn) 17 Madensuyunun; sodyum, klor, sülfat, florür, bor ve elektriksel iletkenliği fazla olup, içilmesi sakıncalıdır. 291 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çayağıl (Karakaya) madensuyu Avanos-Nevşehir karayolunun 5. km’sinden kuzeye ayrılan 300 m’lik patika yolla Çayağıl dere vadisinde kaynağa ulaşılır. Sahada güneybatı-kuzeydoğu uzanımlı fay sistemleri gelişmiştir (Şekil 237). Madensuyu bu fay sistemine bağlı olarak Karadağ üyesine ait tüfler içinden yüzeye çıkmaktadır. Yöre halkı tarafından içme amaçlı kullanılır (Erzenoğlu, 1995). Çayağıl madensuyu analiz değerleri Çizelge 43’de verilmiştir. Şekil 237- Çayağıl madensuyu (1 nolu kaynak) (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Çizelge 43- Çayağıl madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Sıcaklık (0C) Debi (l/sn) pH Elektriksel iletkenlik (µmho/ cm) Sertlik (AS) K (mg/l) Na (mg/l) Ca (mg/l) Mg (mg/l) As (toplam) 16,5 0,05 7,17 13.500 28,85 246 3730 114 56 0,35 Li (mg/l) HCO3 (mg/l) SO4 (mg/l) Cl (mg/l) I (mg/l) F (mg/l) CO3 (mg/l) B (mg/l) SiO2 (mg/l) CO2 (mg/l) 11 3801 317 4000 <0,5 2,4 <1 31 30 411,17 Madensuyunda; sodyum, klor, sülfat, florür, bor ve elektriksel iletkenliği fazla olup, içilmesi sakıncalıdır. 292 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Kayaharman Bağları madensuyu Avanos-Nevşehir yolunun 7. km’sinde, yolun yaklaşık 100 m güneyinde Kayaharman Bağları mevkiinde açılmış bir sondaj ve çevresinden çıkar (Şekil 237’de 2 nolu kaynak). Tuzköy formasyonu içinde açılmış olan bir kuyudan yüzeye çıkar. Kayaharman Bağları madensuyu analiz değerleri Çizelge 44’de verilmiştir. Çizelge 44- Kayaharman Bağları madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). pH Elektriksel iletkenlik (µmho/ cm) Sertlik (AS) K (mg/l) Na (mg/l) Ca (mg/l) Mg (mg/l) As (toplam) 0,01 8,47 8000 15,29 190 3250 27 49 1,2 Li (mg/l) HCO3 (mg/l) SO4 (mg/l) Cl (mg/l) I (mg/l) F (mg/l) CO3 (mg/l) B (mg/l) SiO2 (mg/l) CO2 (mg/l) 3 2233 319 3550 <0,5 2,0 96 29 5,3 12,11 Sıcaklık (0C) Debi (l/sn) 24 Madensuyunda; sodyum, klor, sülfat, florür, bor ve elektriksel iletkenliği fazla olup, içilmesi sakıncalıdır. Ballıca madensuyu Avanos’un yaklaşık 2,5 km kuzeyinde ballıca mevkiinde dere içindedir. Kaynağa patika yolla gidilir. Kaynak doğu-batı uzanımlı bir fay sistemine bağlı olarak dere içinde yüzeye çıkar (Şekil 238). Yöre halkı tarafından içme ve banyo amaçlı kullanılır (Erzenoğlu, 1995). Ballıca madensuyu analiz değerleri Çizelge 45’de verilmiştir. 293 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 238- Ballıca madensuyu (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Çizelge 45- Ballıca madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Sıcaklık (0C) Debi (l/sn) pH Elektriksel iletkenlik (µmho/ cm) Sertlik (AS) K (mg/l) Na (mg/l) Ca (mg/l) Mg (mg/l) As (toplam) 15 0,3 6,5 1100 32,77 3,4 24 261 35 <0,01 Li (mg/l) HCO3 (mg/l) SO4 (mg/l) Cl (mg/l) I (mg/l) F (mg/l) CO3 (mg/l) B (mg/l) SiO2 (mg/l) CO2 (mg/l) <0,1 714 127 16 <0,5 0,35 <1 <0,1 94 345 Ballıca madensuyu; kalsiyumlu magnezyumlu bikarbonatlı sudur. 294 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Sevincili madensuyu Kaynak Avanos-Sarıhıdır köyünün yaklaşık 3 km kuzeybatısındadır. AvanosKayseri karayolunun 3. km’sinden kuzeye ayrılan patika yoldan 2 km gidilerek ulaşılır (Şekil 239). Kaynak doğu-batı uzanımlı bir fay sistemine bağlı olarak çökelttiği traverten içinden yüzeye çıkar (Şekil 240). Halk tarafından içme amaçlı kullanılır (Erzenoğlu, 1995). Sevincili madensuyu analiz değerleri Çizelge 46’da verilmiştir. Şekil 239- Sevincili madensuyu (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Şekil 240- Sevincili kaynağı. 295 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çizelge 46- Sevincili madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). pH Elektriksel iletkenlik (µmho/ cm) Sertlik (AS) K (mg/l) Na (mg/l) Ca (mg/l) Mg (mg/l) As (toplam) 0,02 6,84 3900 61,62 84 600 251 119 <0,01 Li (mg/l) HCO3 (mg/l) SO4 (mg/l) Cl (mg/l) I (mg/l) F (mg/l) CO3 (mg/l) B (mg/l) SiO2 (mg/l) CO2 (mg/l) 2,7 1342 62 844 <0,5 1,6 <1 32 86 310 Sıcaklık (0C) Debi (l/sn) 25 Madensuyunda; sodyum, klor, sülfat, florür, bor ve elektriksel iletkenliği fazla olup, içilmesi sakıncalıdır. Gölbağları madensuyu Kaynağa Avanos Sarıhıdır köyünün yaklaşık 1,5 km kuzeyinde Gölbağları mevkiindedir. Kaynak doğu-batı uzanımlı fay sistemine bağlı olarak, Ortaköy granitoyidi üzerinde suyun çökelttiği traverten içinden yüzeye çıkmaktadır. Yöre halkı tarafından şifalı su diye kullanıldığı belirtilmektedir (Erzenoğlu, 1995). Gölbağları madensuyu analiz değerleri Çizelge 47’de verilmiştir. Çizelge 47- Gölbağları madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Sıcaklık (0C) Debi (l/sn) pH Elektriksel iletkenlik (µmho/ cm) Sertlik (AS) K (mg/l) Na (mg/l) Ca (mg/l) Mg (mg/l) As (toplam) 26,5 0,1 6,8 3150 43,42 74 520 191 79 <0,01 Li (mg/l) HCO3 (mg/l) SO4 (mg/l) Cl (mg/l) I (mg/l) F (mg/l) CO3 (mg/l) B (mg/l) SiO2 (mg/l) CO2 (mg/l) 2,3 946 142 722 <0,5 1,3 <1 31 73 245,48 Madensuyunda; sodyum, klor, sülfat, florür, bor ve elektriksel iletkenliği fazla olup, içilmesi sakıncalıdır. 296 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Gümüşkent (Salanda) madensuyu Gümüşkent beldesinin yaklaşık 2,5 km kuzeybatısındadır. Madensuyu kuzeybatıgüneydoğu uzanımlı fay sistemine bağlı olarak birkaç noktadan yüzeye çıkar (Şekil 241). Banyo ve içme amacıyla kullanılır (Erzenoğlu, 1995). Gümüşkent madensuyu analiz değerleri Çizelge 48’de verilmiştir. Şekil 241- Gümüşkent madensuyu (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Çizelge 48- Gümüşkent madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). pH Elektriksel iletkenlik (µmho/ cm) Sertlik (AS) K (mg/l) Na (mg/l) Ca (mg/l) Mg (mg/l) As (toplam) 0,41 6,77 1150 48,57 46 26 280 41 <0,1 Li (mg/l) HCO3 (mg/l) SO4 (mg/l) Cl (mg/l) I (mg/l) F (mg/l) CO3 (mg/l) B (mg/l) SiO2 (mg/l) CO2 (mg/l) <0,1 1104 26 12 <0,5 0,57 <1 <0,1 3,0 300 Sıcaklık (0C) Debi (l/sn) 21 Gümüşkent madensuyu; kalsiyumlu magnezyumlu bikarbonatlı sudur. 297 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Ulaşlı madensuyu Ürgüp ulaşlı köyünün 2,3 km güneybatısında acısu derededir. Madensuyu kuzeybatı-güneydoğu uzanımlı bir fay sistemine bağlı olarak Tuzköy formasyonu kumtaşı, kiltaşı içinden yüzeye çıkar (Şekil 242, 243) (Erzenoğlu, 1995). Halk tarafından içme amaçlı kullanılır. Ulaşlı madensuyu analiz değerleri Çizelge 49 ve 50’de verilmiştir. Şekil 242- Ulaşlı madensuyu (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Şekil 243- Ulaşlı madensuyu (içmecesi) (Atabey, 2009). 298 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çizelge 49- Ulaşlı madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). pH Elektriksel iletkenlik (µmho/ cm) Sertlik (AS) K (mg/l) Na (mg/l) Ca (mg/l) Mg (mg/l) As (toplam) 0,1 7,26 10.000 30,05 196 2630 80 82 0,04 Li (mg/l) HCO3 (mg/l) SO4 (mg/l) Cl (mg/l) I (mg/l) F (mg/l) CO3 (mg/l) B (mg/l) SiO2 (mg/l) CO2 (mg/l) 3,7 2343 306 3120 <0,5 1,0 <1 34 58 206 Sıcaklık (0C) Debi (l/sn) 14 Çizelge 50- Ulaşlı madensuyu (içmece suyu) analiz değerleri (Atabey, 2012). Ulaşlı içmece suyu sodyumlu kalsiyumlu klorlu ve bikarbonatlı sudur. Elektriksel iletkenliği 13760 µmho/cm, asidik karakterli (6,9), Na, Cl, SO4 ve B element içeriği fazladır. İçilmesi sağlık açısından sakıncalıdır. Üzengiçayırı madensuyu Madensuyu kaynakları Ürgüp ilçesi Mustafapaşa beldesi karayolunun 2,5 km’sinden batı yönünde ayrılan patika yoldan 500 m gidildiğinde Üzengiçayırı dere içinde görülür (Şekil 244). Madensuyu kaynağa kuzeybatı-güneydoğu uzanımlı bir 299 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı faya bağlı olarak Üzengi çayı derede 100 m aralıklarla kümelenmiş üç ayrı noktadan yüzeye çıkmaktadır. Yöre halkı tarafından içme amaçlı kullanılmaktadır (Erzenoğlu, 1995). Üzengiçayırı madensuyu analiz değerleri Çizelge 51’de verilmiştir. Şekil 244- Üzengiçayırı madensuyu (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). Çizelge 51- Üzengiçayırı madensuyu analiz değerleri (Erzenoğlu, 1995’den düzenlenmiştir). pH Elektriksel iletkenlik (µmho/ cm) Sertlik (AS) K (mg/l) Na (mg/l) Ca (mg/l) Mg (mg/l) As (toplam) 0,3 8,1 850 11,46 16 198 53 17 0,04 Li (mg/l) HCO3 (mg/l) SO4 (mg/l) Cl (mg/l) I (mg/l) F (mg/l) CO3 (mg/l) B (mg/l) SiO2 (mg/l) CO2 (mg/l) 0,6 555 67 1028 <0,5 0,3 <1 1,9 103 8,1 Sıcaklık (0C) Debi (l/sn) 17,5 Madensuyunda; sodyum, klor, bor ve elektriksel iletkenliği fazla olup, içilmesi sakıncalıdır. Sonuç olarak Nevşehir ili kapsamında bulunan madensularından; Combuzbaşı (İkibinevler), Fokurdak, Sulusaray Sarıcadere, Çayağıl, Kayaharmanbağları, Sevincili, Gölbağları ile Ulaşlı maden sularının içilmesi sağlık bakımından risklidir. 300 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 7. BÖLÜM NEVŞEHİR İLİNDE KİL VE TOPRAK YEME ALIŞKANLIĞI (JEOFAJİA)-PEKMEZ TOPRAĞI VE HALK SAĞLIĞI 301 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 302 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı KİL VE TOPRAK YEME ALIŞKANLIĞI (JEOFAJİA)-PEKMEZ TOPRAĞI Nevşehir’in bir çok yerinde kil ve toprak yeme alışkanlığı ile pekmez toprağı kullanımı bulunmaktadır. Bunların özellikleri ve sağlığa etkileri aşağıda iki ana başlık altında anlatılmıştır. Nevşehir ilinde kil ve toprak yeme alışkanlığı konusuna girmeden önce, kil (kiltaşı) tanımı, özellikleri ve sağlık üzerine etkileri hakkında açıklama yapmak gerekmektedir. Kil, tane büyüklüğü 2 mikrondan (0,002 mm) daha küçük taneciklere kil denir. Kiltaşı terimi, hem hidrotermal faaliyetin sebep olduğu bozunma ürünleri için, hem de sedimantasyon ile çökelmiş taşlaşmış malzemeler için kullanılır. Genel olarak kil, bir kristal bünyesine sahip, tabii, toprağımsı, ince taneli, belli miktarda su katıldığı zaman plastikliği artan bir malzemedir (Akıncı, 1968) (Şekil 211). Kil mineralleri esas itibariyle alüminyum hidrosilikatlardır. Bazı minerallerde alüminyumun yerini tamamen veya kısmen Fe veya Mg alır. Bazı killer tek bir kil mineralinden ibarettir. Fakat çoğu birkaç mineralin karışımıdır (Şekil 244). Killer içinde kil minerallerine ilaveten kuvars, kalsit, feldispat ve pirit gibi farklı mineraller bulunur. Birçok kil malzemeleri organik maddeleri ve suda çözünebilen tuzları içerirler. Şekil 245- Kiltaşı örnekleri (Atabey, 2010b). İnsanlarda demir eksikliği Demirin canlı organizmaların birçok faaliyetlerinde önemli biyolojik rolü vardır. Demir vücudun dışarıdan aldığı, az miktarda, ancak ihtiyaç duyduğu bir maddedir. İnsan vücudunda demir yapı taşı olarak görev yapmaktadır. Hemoglobin vücutta en çok demir içeren bileşiktir (Halilova, 2008). Demir plazmada taşıyıcı denilen proteine bağlı olarak taşınır. İskelet ve kalp kasında myoglobulin kısmında demir bulunur, Vücutta demir eksikliği oluştuğunda, daha fazla transferrin sentez edilir. Demir eksikliğinde derinin pembe rengi sarıya dönüşür (Şekil 246). Demirin vücutta varlığını artıran etmenler: C vitamini, et ve balık tüketimi, meyve özellikle kırmızı elmadır. Demir yetersizliğinin birçok belirtisi vardır. Bunlar; bağışıklık sisteminin bozulması, hastalıkların sık görülmesi ve tekrarlaması, okul başarısının 303 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı azalması, dikkat ve bilişsel yeteneğin düşmesi, yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık, toprak ve buz yeme, çarpıntı vb. belirtileridir. Şekil 246- Sol elde demir eksikliği vardır (Halilova, 2008) İnsanlarda çinko eksikliği Çinko insanlarda yararlı en önemli eser elementlerden biridir. Protein, nükleik asitler, karbonhidrat ve lipid metabolizmalarında rol oynayan birçok metalloenzimin yapı ve fonksiyonunda rol oynar. Ayrıca çinkonun özellikle, hızlı büyüme dönemlerinde çocukluk ve ergenlik dönemi ile hamilelerde, çok önemli olduğu bilinmektedir (Çavdar, 2008). Arcasoy (2001), Çavdar ve Arcasoy (1972a, 1972b) tarafından önce normal çocuklarda, sonra da çeşitli çocukluk hastalık ve sendromunda patolojik durumlar incelenmiştir. Çocuklarda toprak ve kil yeme alışkanlığının nedeni olabilen başta 304 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı demir ve çinko incelemeleri yapılmış olup, insidan çalışmalarında Türkiye’deki illerin %70’inde kil ve toprak yeme olayı olduğunu ortaya koymuşlardır. Çocuklarda jeofajiaya bağlı boy kısalığı, karın şişliği, dalak ve karaciğerde büyüme tesbit etmişlerdir (Prof. Dr. Ayhan O. Çavdar ile sözlü görüşme 06.08.2010 TÜBA-Ankara). Özellikle kireçli (bazik) topraklarda yetişen buğdaylar fazla büyüyemez ve çinko bakımından zayıftırlar (Şekil 247). Bunlardan yapılan ekmeği yiyenlerde de çinko eksikliği görülebilir. Şekil 247- Kireçli topraklarda yetişen boyları kısa kalmış buğdaylar (Atabey, 2010b). Kil ve toprak yeme alışkanlığı (jeofajia-pika) İnsanlarda ve hayvanlarda kil ve toprak yenme alışkanlığının özellikle demir ve çinko elementi eksikliğinden kaynaklandığı tezi kuvvetlidir. Jeofajia pikanın bir çeşididir. Pika, besleyici değeri olmayan toprak, kum, boya gibi maddelerin sürekli yenilmesi ile seyreden bir yeme bozukluğudur. Pika bir kuş türü olan saksağanın Latince adıdır. Bu kuşlar bol miktarda kil ve toprak tükettiklerinden, 15. yüzyılda hamile kadınların özlem duydukları tek gıdalar için, saksağanların alışkanlığı nedeniyle pika adı verilmiştir Genellikle demir ve çinko eksikliğine bağlı olarak yenen kil çeşidi montmorillonit türüdür (Şekil 248). Bu kilin bileşimi Mg2Al10Si24(OH)12.(Na,Ca)’dur. Hidrotermal 305 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı ayrışmayla da toprakta bol miktarda simektit oluşur. Sulu alüminyum silikatlar kütleyi oluşturur. Magnezyumun varlığı montmorillonitin oluşumuna yol açar (Şekil 248). Şekil 248-İnsanlar tarafından yenen kilin SEM görünümü (Atabey, 2010b). Çocuklarda toprak yeme olayı İlk bir yaş içerisinde bebekler ellerine geçeni ağızlarına götürerek sertliğini, yumuşaklığını, yenip yenmediğini öğrenmek isterler. Bu tür geçici denemeler ilk aylarda eşyayı tanıma ve keşfetme olarak değerlendirilebilir. Pika genellikle çocukluk çağlarında başlar ve birkaç ay içerisinde kendi kendine geçer. Ancak bu durum her zaman mümkün değildir. Bu bozukluğun gelişimini önlemenin özel bir yolu yoktur fakat çocuğun neler yediğine dikkat ederek olabilecek bir sıkıntının erkenden önüne geçmek mümkün olabilir (Çavdar, 2008, Çavdar ve Arcasoy, 1972a, 1972b). Pika’dan şüpheleniliyorsa sindirilmeyecek maddelerin mide barsak sisteminde bir daralmaya yol açıp açmadığını anlamak için radyolojik değerlendirme yapılmasında fayda vardır. Hamilelikte çinko Çavdar ve diğerleri (1980, 1993) tarafından hamilelikte çinkonun etkisi incelenmiştiir. Araştırmalarında, hamilelikte çinko gereksiniminin arttığının bilindiğini ve çinko eksikliğinin olumsuz etkilerini deneysel çalışmalarla gösterildiğini 306 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı belirtmişlerdir. Ayrıca insanlarda maternal çinko eksikliğinin bebeklerde “gelişme geriliği”, “föto-maternal komplikasyonlar” ve “konjenital anomaliler”e neden olabileceğini gözlemişlerdir. Çinkonun normalde gıdalar yoluyla alındığı düşünülürse hamilelikte “beslenme” de önemli bir konudur. Demir ve çinko eksikliğinin nedenleri arasında hastaların alt sosyo ekonomik gruptan gelmesi dolayısıyla beslenme yetersizliği de söz konusu olmaktadır. Türkiye’den derlenen 5 g kilin, test dozunda demir ve çinkoya eklenerek yapılan, “oral absorbsiyon” çalışmalarında, gerek normal bireylerde ve gerekse jeofajia’lılarda demir ve çinkonun ince bağırsaktan emilimini belirgin derecede azalttığı görülmüştür (Arcasoy ve Çavdar, 1975; Arcasoy ve diğerleri, 1987; Çavdar ve diğerleri, 1983; 2002). Kil ve toprak yemenin yaratabileceği sorunlar 1-Ortaya çıkabilecek sorunların başında kurşun zehirlenmesi gelir. Özellikle yenilen boyalardan vücutta biriken kurşun öğrenme güçlüklerine, beyin hasarına ve ileri evrelerde ölüme bile yol açabilir. 2-Besin değeri olmayan gıdaların yenilmesi gerçek besinlerin yerini alıp beslenme eksikliğine sebep olabilir. 3-Taş, cam gibi sindirilemeyen sert maddelerin yutulması kabızlığa, sindirim sisteminde darlığa, hatta tıkanıklığa ve yırtılmalara neden olabilir. 4-Toprak ve yenilen pis nesnelerden bulaşan bakteri ve parazitler karaciğer ve böbreğe hasar verebilecek, tüm sistemi tehlikeye atabilecek ciddi enfeksiyonlara yol açabilir. İnsanlarda kil ve toprak yeme alışkanlığının (jeofajia-pika) nedenleri Kil ve toprağın tat, duyu ya da koku gibi cezbedici özelliklerinden dolayı insanların yeme hissi duydukları belirtilmektedir. Toprak yemenin bir çok nedeni bulunmaktadır (Abrahams, 2005). 1-Bir besin ya da besindeki zehiri arıtıcı olarak kil ve toprak yenmesi, 2-Kil ve toprak yemenin psikiyatrik ve psikolojik nedenleri, 3-Tedavi amaçlı olarak kil ve toprağın tüketimi, 4-Kil ve toprak yemenin kültürel açıklaması, 5-Kil ve toprağın fizyolojik nedenlerle tüketimi. 307 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı NEVŞEHİR İLİNDE KİL VE TOPRAK YEME ALIŞKANLIĞI Türkiye’nin bir çok yerinde olduğu gibi, Nevşehir ilinde de kil ve toprak yeme alışkanlığı tesbit edilmiştir. Nevşehir jeolojik yapısı nedeniyle kil çeşitleri yönünden zengindir (Şekil 249). Nevşehir’de çıkarılan killer (kiltaşları) Türkiye’nin diğer şehirlerine de gönderilmektedir. Örneğin Ankara’da çıkrıkçılar yokuşunda, Konya Bedestan çarşısında satışa sunulan killer Nevşehir ilinden de getirilmiştir. Şekil 249- Nevşehir ilinde bol miktarda bulunan mavimsi, yeşilimsi renkte kil (kiltaşları). Kil yeme vücudun bir fiziki ihtiyacından doğmaktadır. İnsanların bu ihtiyacını gidermek amacıyla, Nevşehir çarşısında kiltaşı satışı yapılmaktadır. Kiltaşı parça parça torbalara doldurularak ya da toz halinde satışa sunulmaktadır. Parça parça olanlar genellikle yeme amacıyla, toz halinde satılanlar ise yaraların tedavisinde, mide asidini gidermede, yüze maske yapma gibi amaçlarla satışa sunulmaktadır (Şekil 250, 251, 252, 253, 254). 308 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 250- Torbalarda satışa sunulan parça kiltaşları (Atabey, 2010b). Şekil 251- Satışa sunulan parça ve toz halinde kiltaşları (Atabey, 2010b). 309 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 252- Toz halinde satışa sunulan kiltaşları (Atabey, 2010b). A B Şekil 253-Nevşehir’in bir köyünde kadınlar tarafından yenen kiltaşı. 310 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 254- Parça ve toz halinde kiltaşları ile zırnık (arsenik) hamam tozunun birlikte satışa sunulması (Atabey, 2010b). Şekil 254’de görüldüğü üzere aktarlarda kiltaşı ve kiltaşı tozlarının yanında, hamam tozu, hamam otu ve zırnık adları altında bir toz satılmaktadır. Bu toz, tüy dökücü, iç yağı ile de merhem yapılarak yara ve egzamalarda kullanıldığı belirtilmektedir. Tozun satışı açıkta (Şekil 255A) ve paket halinde yapılmaktadır. Paket şeklinde satışa sunulan paketlerin üzerinde tozun formülünün; baryum sülfür (256A), talk, kalsiyum, bio karbonat, henna ve esansdan oluştuğu belirtilmekte ve Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü 5324 Sayılı Kozmetik kanununa göre 18 Aralık 2007 tarihli izni ile üretilmiştir ibaresi bulunmaktadır. Toz halinde açıkta satılan maddenin XRD analizi yapılmış olup, mika, kalsit, çok az baryum sülfür saptanmıştır (Şekil 255B). Pakette satışa sunulan maddenin de XRD analizi yapılmış olup, talk, kalsit ve çok az baryum sülfür saptanmıştır (Şekil 256B). A B Şekil 255- A-Hamam tozu olarak açıkta satışa sunulan madde, B-Maddenin XRD grafisi (Analiz eden: İ. Girgin, B. Çifci). 311 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı AB Şekil 256 A-Pakette satılan madde ve bileşimi, B-XRD analiz grafiği (Analiz eden: H. Gençoğlu, F. E. Ortaç). Baryum sülfürün kimyasal formülü BaS, mol kütlesi 169,4 g olan, renksiz veya uçuk sarı renkli, toz halinde, ısıtıldığında bozunan, sağlığa zararlı, sıcak suda çözünen ve kıl dökücü olarak kullanılan bir maddedir. Çözünebilen baryum tuzları zehirlidir. Tüy dökücü olarak kullanılan hamam otu, diğer adıyla hamam tozu (zırnık otu) bileşiminde baryum sülfür bulunmaktadır. Kullanımı bilinmez, dozu ayarlanmazsa ve dikkatli olunmazsa zehirlenme olasılığı yüksektir. Bununla ilgili vaka 27.07.2011 tarihinde Bayburt’ta olmuştur. Hamamda, hamamotu kullanan 20 kadın zehirlenmiş, birisi hayatını kaybetmiştir (http://www.sabah.com.tr/Yasam/2011/07/27/kadinlar-hamaminda-zirnik-otufaciasi-1). Satışa sunulan ve kullanılan tozun inorganik kökenli olduğu görülmektedir. Hamam tozunu yüz ve özellikle göze kesinlikle teneffüs etmemelidir.Teneffüs etmesi durumunda tahrişe neden olabilir, yanma gibi istenmeyen sonuçlar görülebilir, hatta yüz ve göz bölgesinde yaralanmalara bile maruz kalınabilir (http://www.tozlusayfa. net/hamam-otu-tozu-nedir-nasil-kullanilir). Topraktaki organizmalar ve sağlık Kil ve toprak yiyen insanlar, bu materyallerle bünyelerine binlerce-milyonlarca parazit, solucan, bakteriyi de almaktadırlar. Bu organizmalar insanların bağırsaklarındaki besinleri tüketerek sonuçta anemi (kansızlık) hastalığına yakalanmalarına neden olmaktadır. Toprakta yaşayan tekhücreliler (protozoa), mantarlar, bakteriler ve virüsler ile yaşamını sürdürmek için bir bitki ya da hayvan konağa gereksinim duyan daha az bilinen prionları kapsayan bazı mikroplar insanlarda hastalık nedeni olabilirler. Virüsler 312 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı haricinde olasılıkla 10.000 türe kadar çıkan 400’ün üzerinde bakteri türü sınıflandırılmış olup çoğu durumda bunlar toprakta yaşayan diğer canlılardan daha boldur. Bir mantar türü olan Cocoioideslerin yaşam döngüsü şekil 56’da verilmiştir (Bultman ve diğerleri, 2005). Kil ve toprak yeme ile vücuda agiren patojenler, geçmişten günümüze kadar insanlarda görünüş bozukluğu, acılar, körlük, ölüm ve tıbbi masraflar açısından ortaya inanılmaz bir rakam çıkarmış ve gelecekte de bunun böyle süreceği beklenmektedir. Örnekler 1993’te askariasis (bağırsak solucanı iltihabı) kaynaklı 60.000 ölüm; 1993’te şistozomiyasis kaynaklı 200.000 ölüm ile her geçen yıl 450.000 yeni doğmuş bebek ve 50.000 kadar anneyi öldüren Clostridium tetani’dir (WHO, 1996). PEKMEZ VE PEKMEZ TOPRAĞI Bir gıda maddesi olan pekmez; özel çabalarla Anadolu’da yaygın olarak üretilmekte ve kaynatılması sırasında geleneksel olarak pekmez toprağı kullanılmaktadır. Pekmezin faydaları çok iyi bilinmektedir. Kayahan (1982) tarafından ülkemizde yaklaşık 1200 üzüm çeşidinin olduğu, çok çeşitli üzüm cinsleri arasında; ak üzüm, kabarcık, dirmit, güzel üzüm, dökülgen, hasan dede, narince, misket, yediveren, köfter, kozan beyazı, şehre varmaz türlerinin pekmez yapımına elverişli oldukları belirtilmektedir. Türk Standartları (1987) göre üzüm pekmezi “Taze ve kuru üzüm şırasının asitliğini azaltmak veya kalsiyum karbonat ya da sodyum karbonat ile asitliği azaltılarak tanen, jelatin veya uygun enzimlerle durultulduktan sonra tekniğine uygun olarak vakum altında veya açıkça koyulaştırılması ile elde edilen koyu kıvamlı veya bal, çöven, süt, süt tozu, yumurta akı gibi maddeler ilavesi ile katılaştırılan bir mamuldür” şeklinde tanımlanmaktadır. Pekmez üretimi ve pekmezde toprak kullanımının binlerce yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. Geleneksel olarak pekmez üretmek için üzümler önce sıkılır ve şırası elde edilir. Şıradaki ekşiliği gidermek için durultma işlemi uygulanır. Bu işlem genelde içeriğinde %50-90 oranında kalsiyum karbonat bulunan pekmez toprağı kullanılarak yapılır (Yazıcıoğlu, 1967). Şıraya pekmez toprağının katılmasının nedeni şırayı durultmak, süzmeyi kolaylaştırmak ve şıranın ekşiliğini gidermektir. Presten alınan şıraya 50-60°C’da 10-15 dakika kaynatılarak pekmez toprağı ilave edilir. Şıraya katılacak toprak 100 kg üzüm şırası için 1-1,5 kg arasındadır. Kestirilen şıra dinlenme kaplarında 4-5 saat dinlendirilir. Bu süre sonunda kabin dibinde tortu oluşur. Şıranın berrak kısmı alınır ve kaynatma işlemine geçilir. Şıra kaynadıkça köpük oluşur. Bu köpükler kepçe ile alınır. İyice kıvama gelen şıra artık pekmez olmuştur (Yazıcıoğlu,1967; Kayahan, 1982; Battaloğlu, 2009). Pekmez toprağı ve sağlık Pekmezin kaynatılması sırasında içine konulan pekmez toprağı da bir bakıma kil ve toprak yeme (jeofajia) olayıdır. Pekmez toprağı olarak yumuşak, dağılabilir, kil 313 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı boyutunda, genellikle beyaz, gri, bej malzemeler kullanılmaktadır (Şekil 257). Pekmez toprağı malzemesi tebeşir kayası, altere olmuş gölsel kireçtaşı, altere olmuş kireçtaşı, altere olmuş traverten kayası ile asbestli, altere serpantin malzemesidir (Şekil 258). Pekmez toprağı olarak kullanılan malzemelerin genellikle kalsit (CaCO3) bileşenli olduğu ve pekmezde kullanımının sağlık yönünden bir sakıncası olmadığı yönündedir (Şekil 259). Ancak, yerleşim yerlerine yakın bulunan alanlardaki pekmez toprağının çöp atıkları, ilaç kalıntıları, ağır metal kirliliği (arsenik gibi) yönünden kullanılmaları sakıncalı olabilir. A Şekil 257- A, B-Nevşehir’de bir köyde pekmez yapımı. A 314 B Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı B Şekil 258- A-Pekmez toprağı, B-Pekmez toprağı ocağı (Atabey, 2010b). Şekil 259- Pekmez toprağının bileşimini oluşturan kalsit minerali Taramalı Elektron Mikroskobisi (SEM) görünümü (Atabey, 315 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Öneriler Türkiye’de olduğu gibi Nevşehir’de de bazı insanlar tarafından değişik amaçlar için kil ve toprak doğal olarak tüketilmekte ve bu durum alışkanlık halini almaktadır. Doğal olarak kil ve toprak yenmesinin ana nedeninin beslenme yetersizliği, demir ve çinko eksikliğine bağlı olduğu yönündedir. Yenilen kil ve toprak çinko emilimini engellemekte ve sonucunda da özellikle hamile bayanlar ve genç kızlar kil ve toprak yeme ihtiyacını hissetmektedirler. Kil ve toprak yeme sonucunda ise vücuda binlerce-milyonlarca toprak organizmaları (bakteri, mantar ve virüsler) alınmaktadır. Vücuda alınan organizmalar özellikle kancalı kurtlar bağırsak sistemindeki var olan besinleri de tüketmek suretiyle kişinin beslenme yetersizliği ve sonuçta anemi hastalığına yakalanması söz konusu olabilmektedir. Yaygın olmasa da Türkiye’de pekmez imalinda kullanılan pekmez toprağı; çöp atıkları, tarım ilaçları, ağır metaller vb. değişik etkenlerle kirlenmiş, kirletilmiş olabilmektedir. Asbest türü pekmez toprağının tozu insanların akciğerlerini etkileyebilmektedir. Nevşehir ilinde kullanılan pekmez toprağı bileşimi kalsittir. Yukarıdaki tüm sakıncalar dikkate alınarak; 1-Kil ve toprak yeme alışkanlığının sakıncaları hakkında insanlar, Sağlık Bakanlığınca bilgilendirilmelidir. Toprak ve kil yeme alışkanlığı olan insanlar tesbit edilerek tedavileri yaptırılmalıdır. Çinko ve demir mineralleri eksikliğine karşı, özellikle hamile bayanlar ve kızların yeterli beslenmeleri ve mineral eksikliğini giderici önlemler alınmalıdır. 2-Pekmez toprağı alınacak yerler İl sağlık Müdürlüğünce belirlenmeli, toprağın tüm element analizi yapılmalı ve kullanıma denetimli izin verilmelidir. Pekmez toprağının; a-Kimyasal bileşimi saptanmalı. Bileşiminin yüzde 50-90’ı kalsiyum karbonat (CaCO3) olmalı. b-Fiziksel özellikleri (renk, doku, gözeneklilik, sertlik vd.). c-Kil oranına bakılmalı d-Toprağın pH’ı (bazik olmalı) e-Toprakta organik madde oranı (organik madde kıt olmalı) f-Topraktaki patojenlerin varlığı (toprak solucanları, bakteri miktarı) g-Asbest olup olmadığı analiz edilmeli (asbest malzeme olmamalı) h-Ağır metaller ve iz elementler yönünden analiz edilmeli Analizi istenecek elementler: 316 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Krom, kobalt, demir, bakır, çinko, mangan, molibden, vanadyum, nikel, alüminyum, kalay, bor, antimon, sodyum, potasyum, magnezyum, kalsiyum, fosfor, kükürt, klor, tungsten (volfram), silisyum, selenyum, iyot, flor, uranyum, radyum. i-Toksik ağır metaller yönünden analiz edilmeli (bunlar; cıva, arsenik, kadmiyum, kurşun, talyum, polonyum) j-Toprağın radyoaktivitesi ölçülmeli k-Zirai ilaç kalıntısına bakılmalı (pestisit, herbesit ve insektisitler olmamalı) l-Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar (PAH) analizi yapılmalı (bunlar olmamalı) m-Deterjan atıkları n-Katı ve sıvı çöp atıkları olmamalı Daha fazla bilgi için ‘’Eşref Atabey. 2010. Türkiye’de Kil ve Toprak Yeme Alışkanlığı (jeofajia)-Topraktaki organizmalar (patojenler)-Tekmez Toprağı ve Sağlık’’ MTA Yerbilimleri ve Kültür serisi, 8, ISBN: 978-605-4075-81-2 kitabına başvurulabilir. 317 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 318 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 8. BÖLÜM AĞIR METAL KİRLİLİĞİ VE SAĞLIK 319 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 320 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı AĞIR METALLER (ELEMENTLER) Ağır metaller atom ağırlıkları 5 g/cm3’ten büyük olan elementler olup, arsenik, berilyum, kadmiyum, kobalt, krom, bakır, demir, cıva, mangan, molibden, nikel, kurşun, antimon, selenyum, talyum, vanadyum, çinko ve onların metaloidlerini de içerir (Düzgören Aydın, 2005). Bu gruba 60’dan fazla metal dahildir. Bu elementler doğaları gereği yerkürede genellikle karbonat, oksit, silikat ve sülfür halinde duraylı bileşik olarak veya silikatlar içinde hapis olarak bulunurlar (Kahvecioğlu ve diğerleri, 2008). Ağır metallerin topraktaki kökeni ve dağılımı Ağır metaller insan kaynaklı olduğu kadar doğal yollardan da sisteme girebilirler. Herhangi bir kirlenmeye maruz kalmamış topraktaki ağır metallerin, doğal kaynaklı olan miktarları bitkiler tarafından alınamamakta ve topraktaki biyolojik süreçler üzerine olumsuz etkileri olmamaktadır. Farklı kaynaklardan biyosfere ağır metal yayılımı olmaktadır (Şekil 260). Ağır metaller; 1- Toprak çözeltisinde, 2- Toprak taneciklerinin elektriksel yüklerine bağlı olarak değişebilir, 3- Organik materyallerle bileşik oluşturmuş şekilde, 4- Çökelti halinde, 5- Minerallerin kristal kafes yapısında bulunurlar. Ağır metaller; 1-Maden eritme ve işleme tesislerinin katı atıkları, 2-Maden ya da maden işletme tesisinin yakınındaki bir su gövdesine çevrilen sıvı atıklar, 3- Fabrika veya termik santrallerin bacasından çıkan uçucu küller, 4- Atık su arıtma çamurları, 5- Otoyollarda araçlardan salınan benzin, balata ve lastik kökenli atıklar, 6- Tarım ilaçları ve ticari gübreler (fosforlu), 7- Pil vb endüstri ürünlerinin gelişigüzel atılması ile karışabilir. 321 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 260- Farklı kaynaklardan biyosfere ağır metal yayılımı (Rether, 2002; Duffus, 1996’dan Kahvecioğlu ve diğerleri, 2007). Çizelge 52’de temel endüstri dalları faaliyetleri sırasında atılan metal türlerinin dağılımı verilmiştir. Çizelge 52- Temel endüstrilerden atılan metal türlerinin dağılımı (Rether, 2002). Endüstri Kağıt endüstrisi Petrokimya sanayii Klor-alkali üretimi Gübre sanayii Demir-çelik sanayii Enerji üretimi (Termik) + Cd + + + + + + Cr + + + + + + Cu + + + + 322 Hg + + + + + + Pb + + + + + + Ni + + + Sn + + + + Zn + + + + + Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Alüminyum, arsenik, kadmiyum, kurşun, cıva ve çinko en yaygın ağır metallerdir. Demir, çinko, bakır, krom, iyot, kobalt, molibden ve selenyum gibi birkaç eser elementin insan sağlığı için gerekli olduğu saptanmıştır (Fuge, 2005). İnsan sağlığına yararlı etkileri olduğu bilinen diğer elementler; silisyum, mangan, nikel, bor ve vanadyum olarak ikinci grubu oluşturur. Gerekli eser elementler olarak uygun dozlarda alındıklarında sadece biyolojik gereksinimleri karşılar (Fuge, 2005). Metal girdilere maruz kalma; besin ve içme sularıyla, hava, su, toprak, doğal kaynaklar ve teknolojik nedenlerle olabilmektedir (Barlas ve Demirsoy, 2005). Elementlerin bir kısmı zehirleyici olabilir ve aşağıda daha çok insan vücuduna olan etkileşimleri dile getirilmiştir. Canlılar yaşamları için belirli oranlarda demir, kobalt, bakır, mangan, molibden ve çinko vb. elementlere gereksinim duymaktadır. Ancak bunların belli limitlerin üzerinde alınması organizmaya zarar verebilir. Cıva, plütonyum, kadmiyum ve kurşun gibi toksik metallerin organizmalar üzerinde bilinen yaşamsal ve yararlı etkileri bulunmamakta olup, zaman içinde vücutta birikmeleri çok ciddi hastalıklara yol açar. Normalde toksik olan bazı elementler, bazı organizmalar için bazı durumlarda yararlı olabilir. Bunların arasında vanadyum, tungsten ve hatta kadmiyum da vardır (Lane ve Morel, 2000; Lane ve diğerleri, 2005). Topraktaki ağır metal sınır değerleri Çizelge 53’de (Resmi Gazete Sayı: 25831, Tarihi: 31.05.2005), kirlenmiş toprakta arıtma sonucu uyulması gereken sınır değerler Çizelge 54’de, toprakta kullanılabilecek stabilize arıtma çamurunda müsaade edilecek maksimum ağır metal içerikleri Çizelge 55’de, toprakta on yıllık ortalama esas alınarak bir yılda verilmesine müsaade edilecek ağır metal yükü sınır değerleri ise Şekil 56’da verilmiştir. Çizelge 53- Topraktaki ağır metal sınır değerleri (Resmi Gazete: 31.05.2005 tarih, 25831 sayı). Ağır metal (toplam) Kurşun Kadmiyum Krom Bakır* Nikel* Çinko * Cıva pH 5-6 mg/kg fırın kuru toprak 50 ** 1 ** 100 ** 50 ** 30 ** 150 ** 1 ** pH>6 mg/kg fırın kuru toprak 300 ** 3 ** 100 ** 140 ** 75 ** 300 ** 1,5 ** *pH değeri 7’den büyük ise çevre ve insan sağlığına özellikle yer altı suyuna zararlı olmadığı durumlarda Bakanlık sınır değerleri %50’ye kadar artırabilir. ** Yem bitkileri yetiştirilen alanlarda çevre ve insan sağlığına zararlı olmadığı bilimsel çalışmalarla kanıtlandığı durumlarda, bu sınır değerlerin aşılmasına izin verilebilir. 323 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çizelge 54- Kirlenmiş toprakta cevher arıtma sonucu uyulması gereken sınır değerler (Resmi Gazete: 31.05.2005 tarih, 25831 sayı). Kirlilik parametreleri Klorür iyonu (mg Cl - /l) (Toplam) Sodyum (mg Na/l) “ Kobalt (mg/kg Fırın kuru toprak) Arsenik “ Molibden “ Kalay “ Baryum “ Flor “ Serbest siyanid “ Kompleks siyanid “ Sülfür “ Brom “ Benzen “ Bütil benzen “ Toliol “ Ekylol “ Fenol “ Selenyum “ Talyum “ Uranyum “ Polisiklik aromatik hidrokarbon bileşikleri Organo klorlu bileşikler “ Tarımsal mücadele ilaçları-bireysel “ Tarımsal mücadele ilaçları-toplam “ PCB Poliklorlandırılmış bifeniller “ Heksaklor benzol “ Pentaklor benzol “ HCH (lindan) “ 324 “ Sınır değerler 25 125 20 20 10 20 200 200 1 5 2 20 0,05 0,05 0,05 0,05 0,05 5 1 5 5 0,5 0,5 2 0,5 0,1 0,1 0,1 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çizelge 55- Toprakta kullanılabilecek stabilize cevher arıtma çamurunda müsaade edilecek maksimum ağır metal içerikleri (Resmi Gazete: 31.05.2005 tarih, 25831 sayı). Ağır metal (toplam) Kurşun Kadmiyum Krom Bakır Nikel Çinko Cıva Sınır değerler (mg/kg fırın kuru materyal) 1200 40 1200 1750 400 4000 25 Çizelge 56- Toprakta on yıllık ortalama esas alınarak bir yılda verilmesine müsaade edilecek ağır metal yükü sınır değerleri (Resmi Gazete: 31.05.2005 tarih, 25831 sayı). Sınır yük değeri (g/da/yıl, kuru maddede) * 1500 15 1500 1200 300 3000 10 Ağır metal (toplam) Kurşun Kadmiyum Krom Bakır Nikel Çinko Cıva * Yem bitkileri yetiştirilen alanlarda çevre ve insan sağlığına zararlı olmadığı bilimsel çalışmalarla kanıtlandığı durumlarda, bu sınır değerlerin aşılmasına izin verilebilir. Gübreden gelen ağır metal kirliliği Gübrelerden gelen nitrat ve fosfatların yol açtığı sorunların yanında tarımsal etkinliklere bağlı olarak başka birçok ağır metal ve kirletici de toprağa, yüzey ve yer altı sularına karışır (Fuge, 2005). Sonuçta toprağa gübre olarak uygulanan birçok madde, biyosfere zararlı ve insanlara potansiyel olarak zehirleyici (toksik) olduğu bilinen eser elementler içerir. Bu maddeler topraklarda birikip yöredeki sulara geçebilir (Çizelge 57). Kullanılan inorganik gübreler arasında apatitçe zengin kayaçlardan üretilen fosfat gübreler, potansiyel olarak zararlı öğelerden yüksek oranlarda bulundurduklarından dolayı özel bir ilgi konusudur (Atabey, 2010c). Nevşehir ilinde patetes ekimi yapılan Derinkuyu ilçesi ve civarındaki tarım topraklarının gübrelemeden gelen ağır metaller nedeniyle kirlendiği belirtilmiştir. Bu nedenle, 10 yıldan fazla uzun süreli ekim yapılan alanlarda patetes ekimi yasaklanmıştır. 325 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çizelge 57- Tarım alanına eklenen gübrelerdeki bazı eser element konsantrasyon değerleri (Alloway,1995) As Cd Cr Cu Hg Mo Ni Pb Se U V Zn Fosfat gübresi 1-1,200 0,1-190 66-245 1-300 0,01-2 0,1-60 7-38 4-1,000 0,5-25 20-300 2-1,600 50-1,450 Nitrat gübresi 2-120 0,05-8,5 3,2-19 0,3-3 1-7 7-34 2-27 1-42 Gübre 3-25 0,1-0,8 1,1-55 2-172 0,01-0,4 0,05-3 2-30 11-27 0,2-2,4 15-570 Sulu lağım çamuru 2-30 <1-3,400 8-41,000 50-8,000 <1-55 1-40 6-5,300 30-3,600 1-10 <2-5 90-50,000 Araçlardan gelen kirlilik Yol kenarlarındaki birçok başka kirletici ağır metal, motorlu taşıtlardan yayılmaktadır (Çizelge 58). Lastiklerde kullanılacak kauçuğa çinko eklenirken arabaların bazı bileşenleri paslanmadan korumak amacıyla çinko ile kaplanır (galvanizleme). Çinko cevheri bileşenlerinden olan kadmiyum, lastiklere girerken aynı zamanda yağları yağlarken antioksidan olarak kullanılmaktadır (Fuge, 2005). Çelik alaşımlarında ve krom kaplamada kromdan yararlanılır ve ikinci bir potansiyel kaynağı olan nikel, bazı çelik alaşımlarında da kullanılır. Motorlu taşıtların çevreye bakır teller, itici yataklar (makine) ve frenlerden yayılan bakır kirliliğinin kaynağı olduğu düşünülmektedir. Çizelge 58- Araçlardaki element (metal) kaynakları (Fuge, 2005). Metal Kurşun Mangan Nikel Vanadyum Çinko Kadmiyum Krom Bakır Platin grubu metalleri Kaynağı Benzin Benzin Dizel + alaşımlar Dizel + alaşımlar Lastikler + galvanize lastikler Lastikler + yağlanmış yağlar (tali miktarlarda) Krom kaplama, fren balataları, vb. Elektrik telleri, itici yataklar, vb. Katalitik dönüştürücüler 326 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çöp atıkları Sanayii kaynaklarından gelen atık malzemelerle beraber pek çok konut atığı da çöp alanlarına gönderilir. Bu tür çöp alanları yakındaki topraklar, yüzey suları ve yeraltı sularını kirleten çözeltiler oluşturur. Çöp çözeltisinin kimyası, değişebilen çöp bileşenleri ile beraber çöpün değişik kısımlarının farklı redoks koşulları ile alana giren ve alandan geçen suyun akışı ve süzülmesi gibi gömülü malzeme içindeki çeşitli koşullara bağlıdır. Güncel çöp alanları, çözelti sızmasını ortadan kaldıracak yüksek yoğunluğa sahip plastik maddeler gibi düşük geçirgen malzemelerle sınırlandırılır (Fuge, 2005). Bununla beraber, kullanılmayan taş ocakları gibi elverişli çöküntü alanlarına yapılan eski çöp alanları sınırlandırılmamıştır. Bu alanlardan ciddi ölçüde kirlilik gelmektedir. Çöp alanları geniş bir atık malzeme içeriği barındırdığından ötürü kadmiyum ve cıva gibi zehirleyici metaller ile amonyak, nitrat ve sülfat gibi maddeleri içeren pek çok element ve organik bileşik de çevreye salınabilir. Zirai ilaçlama (ot, böcek ve mantar öldürücüler) Zirai ilaçlama ile bir çok öldürücü ilaç kullanılmaktadır. Fuge’e (2005) göre zararlı öldürücülerin (pestisitler) başında böcek öldürücüler (insektisit), zararlı ot öldürücüler (herbisit) ve mantar öldürücüler (fungisit) yer alır. Bunların zirai faaliyetlerde uygulanması aşamasında topraklarla yüzey ve yer altı suları kirlenmektedir. Zararlı öldürücülerde birçok organik ve inorganik bileşik kullanılır. Bunların bir kısmının, insanlara zararlı olduğu bulunmuş olan DDT ve lindanı da içine alan klorlu hidrokarbonlardır (organoklorinler). Bu böcek öldürücülerin kullanımı birkaç yıl yasaklanmış olsa da çürüdükleri ortamda kalmaya devam ederek yavaş yavaş ortamı zehirlemektedirler. Günümüzde diğer organik bileşiklerle birlikte organoklorinlerin yerini alan organofosfatlar ve diğer böcek öldürücüler geniş ölçüde kullanılmaktadır. Ortamdaki dayanıklılık dereceleri birkaç haftadan yıllara kadar değişim gösteren, kullanılan çok sayıda organik ot ve mantar öldürücüler vardır. Bu bileşiklerin bir kısmı içme suyu kaynağı olarak yararlanılan yeraltısularına geçerler. Bazı zararlı öldürücüler (pestisit) içinde arsenik, kurşun, manganez ve çinko gibi elementleri barındıran inorganik bileşiklerdir. Mantar öldürücü olan Bordeaux karışımı gibi bakır tuzlarından çoğunlukla zararlı öldürücü olarak yararlanılır. 327 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı NEVŞEHİR’DE BAZI YERLERE AIT TOPRAK VE SEDİMANLARIN AĞIR METAL DEĞERLERI Çeşitli yerlerden alınan toprak, sediman ve kayaç örneklerine ait ağır metal değerleri Çizelge 59 ve 60’da verilmiştir. Çizelge 59- Kızılırmak Nehri kıyısı (Gülşehir- Kırşehir) sedimana ait analiz sonuçları (ppm) (Atabey, 2010c). Pb Mn Sr Ba B As Bi Cd Co Cr Cu Mo Ni 34 470 482 267 <20 <10 <10 <20 <10 35 16 <5 47 Sb Th U V Se Ti % Ca % K2O % Na % Mg % Al % Fe % <10 <5 <10 36 <50 0,05 9,10 0,70 0,70 1,10 1,0 1,80 --- Çizelge 60- Kızılırmak Nehri kıyısı (Avanos köprüsü altı) sedimana ait analiz sonuçları (ppm) (Atabey, 2010c). Pb Mn Sr Ba B As Bi Cd Co Cr Cu Mo Ni 51 488 600 312 <20 <10 <10 <20 <10 39 22 <5 60 Sb Th U V Se Ti % Ca % K2O % Na % Mg % Al % Fe % -- <10 8 <10 48 <50 0,08 1,30 0,80 0,80 1,90 1,30 2,10 -- Güyer ve Akarsu (1993) tarafından Nevşehir’in Avanos ilçesi Ballıca mevkii ile kayalı tepe arasındaki kaolen-kil zonunda 100-800 ppm arası arsenik, 2-5 ppb altın, 52-150 ppm kurşun ve 78-750 ppm çinko saptanmıştır. Hacıbektaş ilçesi Karaburna beldesi (koordinatları;Y: 27350, X: 07500) içme suyu kuyularının bulunduğu tarla toprağı analiz sonuçları: Co: %10, Cr: % 37, Cu: % 38, Ni: % 51, Zn: % 61, V: % 150. Derinkuyu ilçesi patates ekimi yapılan tarla toprağı (koordinatları; X: 46000, Y:51000) analiz sonuçları: Cr: % 16, Cu: % 12, Ni: % 22, Zn: % 44, V: % 75. Derinkuyu batısı Çingiltaşı mevkii tarlası toprağı analiz sonuçları: 1.örnek:Cr: % 16, Cu: % 10, Ni: % 22, Zn: % 32, V: % 65. 2. örnek: Cr: % 17, Cu: % 14, Ni: % 30, Zn: % 33, V: % 66. Ürgüp ilçesi Sarıhıdır köyü güneyi içme suyu sağlayan kaynağın temel kayaya ait analiz sonuçları: 1. örnek: Siyah şeyl kayası: Cu: % 6, Zn: % 16, V: % 66. 328 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 2. örnek: Silttaşı-kumtaşı. Piritli, demiroksit ve limonit yumrulu. Siyah, kahverengi tabaka: Cr: % 16, Cu: % 16, Zn: % 29, V: % 55, As: % 36. 3. örnek: Gri, beyazımsı şeyl: Co: % 6, Cr: % 25, Cu: % 28, Ni: % 26, Zn: % 34, V: % 55, As: % 75. 4. örnek: Marn; Cr: % 11, Cu: % 5, Zn: % 21, V: % 30. 5.örnek: Kiltaşı; Cr: % 18, Cu: % 32, Ni: % 25, Zn: % 34, V: % 91 (Çizelge 19). 6. örnek: İçme suyu kaynağı kıyısı tarla toprağı analiz sonuçları: Cr: % 20, Cu: % 22, Ni: % 28, Zn: % 38, V: % 90 7. örnek: Avanos-Kalaba yolu üzeri Devebağırtan deresi. Sarıhıdır köyü kuzeyi köye içmesuyu sağlayan kaynağın ana kayacı olan granitoid ve porfiri kayaya ait analiz sonuçları: Cr: % 11, Cu: % 5, Zn: % 21, V: % 30. 8. Sarıhıdır köyü 200 m kuzeyi bahçe toprağı: Cr: % 9, Cu: % 8, Zn: % 23, V: % 31. Sarıhıdır köyü güneyi Kayseri-Avanos karayolunu yarmasında görülen siyah demir oksitli tabakanın (koordinatı; x:89493 y:74886) (Şekil 261) analiz değerleri Çizelge 61ve 62’de, Avanos ilçesinde çanak- çömlek toprağına ait (koordinatları; x:89493 y:74886) analiz değerleri Çizelge 63’de verilmiştir. Avanos 5 km batısı çanak çömlek toprağı için kullanılan kırmızı çamurtaşına ait analiz sonuçları: Cr: % 25, Cu: % 16, Ni: % 24, Pb: % 20, Zn: % 47, V: % 62, As: % 37’dir. A 329 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı B Şekil 261- A, B-Avanos 5 km batısı Gülşehir karayolu kıyısındaki çömlekçilikte kullanılan kahverenkte çamurtaşları (Atabey, 2010c). Çizelge 61-Sarıhıdır köyü (Ürgüp) 2 km güneyi gri renkli kiltaşı, marna ait analiz sonuçları (ppm) (Atabey, 2010c). Pb Mn Sr Ba B As Bi Cd Co Cr Cu Mo Ni 59 Sb 430 Th 1450 U 150 V <20 Se <10 Ti % <10 Ca % <20 K2O % <10 Na % 11 Mg % 15 Al % <5 Fe % 15 <10 8 <10 32 <50 0,04 1,50 2,60 0,70 9,50 1,20 1,50 --- Çizelge 62-Sarıhıdır köyü (Ürgüp) 2 km güneyi piritli, demir oksitli kayaca ait analiz sonuçları (Atabey, 2010c). Pb Mn Sr Ba B As Bi Cd 76 267 400 1250 <20 60 <10 <20 <10 14 Sb Th U V Se Ti % Ca % K2O % Na % Mg % <10 19 <10 174 <50 0,15 1,70 1,10 1,20 1,30 1,70 330 Co Cr Cu Mo Ni 34 <5 26 Al % Fe % -- 7,50 -- Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çizelge 63-Avanos çanak-çömlek yapımında kullanılan kırmızı renkli çamurtaşına ait analiz sonuçları (ppm) (Atabey, 2010c). Pb Mn Sr Ba B As Bi Cd Co Cr Cu Mo Ni 32 Sb 732 Th 480 U 710 V <20 Se 18 <10 68 <50 <10 Ca % 6,30 <20 K2O % 2,30 <10 Na % 1,50 27 Mg % 0,70 36 Al % 1,50 <5 Fe % 3,70 28 <10 <10 Ti % 0,05 --- NEVŞEHİR İLİ KATI ATIK ALANLARI Nevşehir’in katı atıkları kentin kuzeyie Sarı dereye, Ürgüp ilçesinin katı atıkları yakın kuzeyine, Kozaklı ilçesinin kentin 3 km kuzeydoğusuna, Avanos ile Gülşehir ilçesinin katı atıkları ise Kızılırmak nehrine atılmakta olup, bunlar çevre ve görüntü kirliliği oluşturmaktadır (Aktimur ve diğerleri, 1994). Katı atıkların birikebileceği zeminlerin geçirimsizliğinin sağlanması, oluşacak metan gazının çıkabilmesi için drenaj borularının döşenmesi, atıkların üçe bir biriktirilmesi, yeterince biriktirilen atık üzerine 30-60 cm toprakla kapatılması gerekir. Nevşehir ili katı atıkları için uygun alan; kentin kuzeyindeki Acısuyu dere doğusundaki Sarı tepenin kuzey kısmıdır (Aktimur ve diğerleri, 1994). Önerilen bu yerde 2012 yılında Nevşehir Belediyesi tarafından katı atık depolama sistemi kurulmuştur (Şekil 262). Şekil 262- Nevşehir katı atık alanı ve inşası Kızılırmak nehrine yakın ve drenaj ağı içinde olan çöp atıklarından ve doğrudan nehre atılan katı atıklar Kızılırmak nehri suyunda ciddi ölçüde kirlenmeye yol açmaktadır. Bu atıkların çoğunda ağır metaller ve zehirli ilaç kalıntıları bulunabilmektedir (Şekil 263). 331 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 263- Kızılırmak Nehri’ndeki katı atıklar. 332 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 9. BÖLÜM DOĞAL RADYASYON KAYNAKLARI VE HALK SAĞLIĞI 333 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 334 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı RADYASYON VE RADYOAKTİVİTE Radyasyon, Işık, ışıma, ışın, elektromanyetik dalga ya da hızlı parçacık akımıdır. Radyasyon kaynakları; I-Doğal ve II-İnsan kaynaklı (antropojenik) olmak üzere iki sınıfa ayrılmaktadır. Doğal radyasyon kaynaklarını; A-Yerkabuğu kaynaklı doğal radyasyon, B-Sudaki doğal radyasyon ile C-Havadaki kozmik ışınlar oluşturur. Yeryüzündeki tüm canlılar ve cansızlar havada, suda, toprakta, hatta kendi vücutları içerisindeki doğal radyasyon kaynakları ve bunlara ek olarak insanlar tarafından üretilen yapay radyasyon kaynaklarının her gün ışınımına maruz kalmaktadır. Radyoaktivite, ağır ve dengesiz atom çekirdeklerinin radyoaktif parçalanmalarına bağlı olarak, içerdikleri enerji fazlalığı nedeniyle parçacık, parçacık grupları ve elektromanyetik ışınım yaymaları olayıdır (Booty, 1972). Kısaca, radyoaktivite; radyoaktif bir maddenin yayınladığı ışınlar yoluyla gösterdiği etkinliğe radyoaktivite ya da aktivite denilmektedir. Radyoaktif ışınımlar gözle görülmez, gece karanlıkta parlamaz, floresans özellikleri yoktur. Manyetik değildirler. Dolayısıyla pusula ibresini oynatmazlar. Bitki ve hayvanlara etkileri yoktur (Göksu, 1958). Doğal uranyum yataklarından yayıldıkları zaman insan üzerindeki etkileri doz aşımında olumsuz yöndedir. Radyoaktif ışınımlar bir manyetik alan içinde değişik yollar izleyen pozitif yüklü alfa, negatif ve pozitif yüklü beta ve yüksüz gama ışınımlarından ibarettir. Yerkabuğu kaynaklı doğal radyasyon İnsanın çevresindeki toprak, su, hava ve yapı malzemesi gibi daha birçok ortamda doğal olarak bulunan radyoaktif maddelerden yayılan radyasyonlar. Yeryüzündeki doğal radyoaktif maddelerin çoğunun yarılanma süreleri kabaca yerküresinin jeolojik yaşı kadar (4,5-5 milyar yıl) olmakla birlikte, bunlardan türeyen radyoizotoplar çok daha kısa yarılanma sürelidir. Yerkabuğunda bulunan önemli radyoaktif maddeler; uranyum 235, uranyum 238, toryum 232, radyum 226, radon 222 ve potasyum 40 sayılabilir. Bunların tümü bir dizi radyoaktif bozunma (parçalanma) sonucunda kurşuna (Pb) dönüşerek, atom çekirdekleri kararlı duruma geçerek son bulur (Atakan, 2008). Ayrıca, yerkabuğunun kırık hatlarından, jeotermal kaynaklarda vd. yerlerde radon gazı çıkışları olabilir. Radon gazı, doğal radyasyon kaynaklarından olan 4,5 milyar yıl yarı ömre sahip Uranyum-238 ailesinin bir elemanı olup, bu serideki tek radyoaktif gazdır. Radon, 1600 yıl yarı ömürlü, bir alfa yayınlayıcısı olan Radyum-226’nın radyoaktif bozunumu sonucunda ortaya çıkar. Radonun bozunması sonucu alfa ve beta yayınlayan radon ürünleri meydana gelir. Bu katı radyoaktif maddeler havadaki tozlara ve su damlacıklarına tutunarak küçük radyoaktif aerosoller oluşturup, solunum yoluyla akciğerlere girer. Burada bozunumun devam etmesi akciğer dokusunda hasara ve dolayısıyla zaman içerisinde kansere sebep olur (Çelebi, 2008). Yarı ömrü 3,8 gün olan, yeryüzünden atmosfere yayılan Radon-222 radyoaktif asal bir gazdır. Radon gazının atmosferdeki düzeyinin doğru şekilde ölçülmesi radyasyondan korunması, uranyum aramaları ve depremlerin önceden saptanması çalışmaları için önemlidir. 335 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı NEVŞEHİR İLİNİN DOĞAL RADYASYON KAYNAKLARI Nevşehir ili içerisinde farklı türdeki kayalarda Uçakoğlu (1988) tarafından radyoaktivite ölçümleri yapılmış olup, Çizelge 64’de verilmiştir. Ölçülen radyoaktivite değerleri, difraksiyon şiddeti birimi, cps (cps: cycle per second) olarak verilmiştir. Çizelge 64- Nevşehir ili farklı yerlerindeki kayaçlarda yapılan radyoaktivite ölçümleri (Uçakoğlu, 1988’den düzenlenmiştir). Ölçüm yeri Hacıbektaş-Dadağı köyü arası Hacıbektaş güneyi Hacıbektaş kuzeydoğusu Hacıbektaş-Çayırköyü Hacıbektaş-İlicek köyüKızıltepe Hacıbektaş-Akçataş köyü 1 km güneydoğusu Hacıbektaş-Akçataş köyü 1 km güneydoğusu sondajda Hacıbektaş-Akçataş köyü Hacıbektaş-Akçataş köyü Nevşehir doğusu Nevşehir Nevşehir Nevşehir Nevşehir Avanos kuzeyi Avanos kuzeyi Ortaköy-Göynük Hırkadağ Hırkadağ Civelek köyü Gümüşyazı-Özkonak arası Sulusaray Kızılırmak Nehrine yakın yer Dadağı-Küçükayhan ve Büyükayhan köyleri arası Dadağı Esefin çeşmesi, Hüyük tepe, Keçiağlatan tepe, Kubaca tepe Tuzköy Beldesi civarı Kayaç cinsi Radyoaktivite (cps) Metamorfik 100-200 Şist Kumtaşı Kırmızı çakıltaşı, kumtaşı 100-125 100 150 100 (bir noktada 5000) Kırmızı kumtaşı, çamurtaşı Fay zonu 1000-1500 Sondaj örneği (otinit ve torbernit mineralleri) mevcut Granit Eosen yaşlı sedimanter kayaçlar Siyenit Andezit kayaçlarda Gabro kayaçlarda Tüf Pomza Şist, mermer Granit Kumtaşı Granit Altere granit Kayaç çatlakları Kırmızı kumtaşı, çamurtaşı Kiltaşı Kömürlü seviye Eosen yaşındaki sedimanter kayaçlarda 15.000 200-250 100 100-125 75-100 200-250 200-250 250-300 50-100 150-250 100 200-250 500-600 1500 100 15-20 125 100-150 Kiltaşı, şeyl 1000-1500 Kumtaşı, çamurtaşı 500-1500 336 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Ölçüm yeri Tuzköy beldesi batısı ve kuzeybatısı Tuzköy beldesi Avcılar köyü Kayaç cinsi Radyoaktivite (cps) Fay zonundan çıkan sularda 3000-5000 Tuz çıkışlı kaynaklar Kırmızı kumtaşı, çamurtaşı ile traverten dokanağı 500-4000-5000 1500-2000 Çizelge 64’de görüldüğü gibi, Akçataş köyünün 1 km güneydoğusundaki fay zonunda 1000-1500 cps ölçülmüştür. Bu zon 200 m uzunluğunda ve 30-40 cm genişliğinde olup, otinit ve torbernit gibi radyoaktif mineraller saptanmıştır. Hacıbektaş ilçesi Akçataş köyü 1 km güneydoğusunda 1987 yılında MTA tarafından 884,9 m uranyum arama için sondaj yapılmıştır. Sondaj malzemesinde otinit ve torbernit türü radyoaktif mineraller saptanmıştır. Burada 15.000 cps anomali ölçülmüştür. TAEK (2010; 2011) tarafından yapılan, Türkiye’de toprakta ve sularda aktivite derişimleri ile ve gezici ölçüm metodu ile yapılan ölçümler aşağıdaki haritalarda verilmiştir. Buna göre; Şekil 264’de ilçelere göre toprakta ortalama 232Th aktivite derişimi dağılımı, Şekil 265’de ilçelere göre toprakta ortalama 232Ra aktivite derişimi dağılımı, Şekil 266’da ilçelere göre toprakta ortalama 40K aktivite derişimi dağılımı, Şekil 267’de ilçelere göre toprakta ortalama 137Cs aktivite derişimi dağılımı, Şekil 268’de ilçelere göre içme sularında toplam alfa aktivitesi derişim dağılımı, Şekil 269’da ilçelere göre içme sularında toplam beta aktivitesi derişim dağılımı, Şekil 270’de kaplıca suları ortalama radyoaktivite değerleri, Şekil 271’de gezici radyasyon ölçüm sistemi ile yapılan ölçüm sonuçları ile Şekil 272’de de gezici radyasyon ölçüm sistemi ile yapılan ölçüm sonuçlarının ilçelere göre ortalama değerleri gösterilmektedir. Bu haritalarda Nevşehir ili ve ilçelerinin durumu görülmektedir. Haritalarda gösterilen aktivite değerlerine gore Nevşehir ilinin durumu ele alındığında; Avanos, Ürgüp ve Derinkuyu ilçeleri dışında kalan Nevşehir Merkez ilçesi, Acıgöl, Gülşehir, Hacıbektaş ve Kozaklı ilçelerinde toprakta ortalama 232Th aktivite derişimi dağılımı 32-139 Bq/kg arası, toprakta ortalama 232Ra aktivite derişimi dağılımı 28,5-197 Bq/kg arası, toprakta ortalama 40K aktivite derişimi dağılımı 4401530 Bq/kg arası, toprakta ortalama 137Cs aktivite derişimi dağılımı ise Hacıbektaş ve Acıgöl ilçelerinde 0,1-0,6 Bq/kg arası, merkez ilçede 6,2-13,7 Bq/kg arası ve Kozaklı ve Gülşehir’de 23,5-50,6 Bq/kg’dır. İçme sularında toplam alfa aktivitesi derişim dağılımı; Avanos, Ürgüp ve Derinkuyu ilçeleri dışında kalan Nevşehir Merkez ilçesi ile Kozaklı ilçesinde 0,0960,198 Bq/l arası, Acıgöl, Gülşehir ve Hacıbektaş ilçelerinde ise 0,040-0,095 Bq/l arası, içme sularında toplam beta aktivitesi derişim dağılımına bakıldığında ise; Hacıbektaş ve Kozaklı ilçelerinde 0,058-0,120 Bq/l arası, Nevşehir merkez ilçesi, Acıgöl ve Gülşehir ilçelerinde 0,217-0,381 Bq/l arası olduğu görülmektedir. Kaplıca sularındaki alfa ve beta ortalama radyoaktivite değerleri 10 Bq/l altındadır. TAEK tarafından gezici radyasyon ölçüm sistemi ile yapılan ölçüm sonuçlarına göre Nevşehir ili doz hızı, ölçülen en küçük değer olan 5,9 nSv/h ile en yüksek değer olan 337 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 923 nSv/h’dır. Yine TAEK tarafından gezici radyasyon ölçüm sistemi ile yapılan ölçüm sonuçlarının ilçelere göre ortalama değerler; Nevşehir ilçelerinden, Kozaklı ilçesi dışında, Avanos ve Hacıbektaş ilçelerinde 28,3-38,4 nSv/h, Acıgöl, Derinkuyu, Gülşehir ilçeleri ile Nevşehir merkez ilçesi ve Ürgüp ilçesinde 38,5-55,8 nSv/h’dır. Şekil 264- İlçelere göre toprakta ortalama 232Th aktivite derişimi dağılımı (TAEK, 2011) ve Nevşehir ilinin durumu. 338 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 265- İlçelere göre toprakta ortalama 232Ra aktivite derişimi dağılımı (TAEK, 2011) ve Nevşehir ilinin durumu. 339 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 266- İlçelere gore toprakta ortalama 40K aktivite derişimi dağılımı (TAEK, 2011) ve Nevşehir ilinin durumu. 340 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 267- İlçelere gore toprakta ortalama 137Cs aktivite derişimi dağılımı (TAEK, 2011) ve Nevşehir ilinin durumu. 341 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 268- İlçelere göre içme sularında toplam alfa aktivitesi derişim dağılımı (TAEK, 2011) ve Nevşehir ilinin durumu. 342 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 269- İlçelere göre içme sularında toplam beta aktivitesi derişim dağılımı (TAEK, 2011) ve Nevşehir ilinin durumu. 343 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 270-Kaplıca suları ortalama radyoaktivite değerleri (http://www.taek.gov.tr) ve Nevşehir ilinin durumu. 344 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 271- Gezici radyasyon ölçüm sistemi ile yapılan ölçüm sonuçları (TAEK, 2011) ve Nevşehir ilinin durumu. 345 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 272- Gezici radyasyon ölçüm sistemi ile yapılan ölçüm sonuçlarının ilçelere göre ortalama değerleri (TAEK, 2011) ve Nevşehir ilinin durumu. 346 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Özçıtak (2012) tarafından Nevşehir ili, ilçeleri ve beldelerinde (Merkez, Gülşehir, Avanos, Kozaklı, Acıgöl ve Ürgüp ilçeleri ve Sulusaray, Göre, Çat, Nar ve Uçhisar) 29 farklı noktadan içme suyu kaynağı olarak kullanılan 23 adet kuyu suyu, 1 adet musluk suyu, 3 adet yüzey suyu ve 3 adet kaplıca suyu olmak üzere toplam 30 su örneği alınmıştır. Alınan örneklerin toplam alfa ve beta aktivite derişimi ile bunların karşılaştırması yapılmıştır (Çizelge 65, Şekil 273). Özçıtak (2012) tarafından ayrıca bu bölgede yaşayan bireyler (bebek, çocuk ve erişkin) için incelenen su örneklerinin tüketilmesinden kaynaklanabilecek muhtemel radyolojik risk değerlendirebilmek amacıyla elde edilen toplam alfa ve beta aktivite sonuçları yardımı ile her bir örneğe ilişkin olarak yıllık ilave radyasyon dozu hesaplanmıştır. Çizelge 65- İncelenen su örneklerinde ölçülen toplam alfa ve toplam beta aktivite derişimi ve TDS (Özçıtak, 2012). 347 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 273- İncelenen örneklerde ölçülen alfa ve beta aktivitelerinin karşılaştırması (Özçıtak, 2012). Çizelge 66- Yer altı suyu örneklerinde ölçülen toplam alfa ve beta değerlerine ilişkin istatistiki veriler (Özçıtak, 2012). Çizelge 66 ve 67’de görülebileceği gibi yer altı suyu örneklerinde ölçülen toplam alfa aktivite derişiminin ortalama değeri, 194 mBq/L (aralık değeri: 80-380 mBq/L) ve toplam beta aktivite derişiminin ortalama değeri ise 686 mBq/L (aralık değeri:70-3550 mBq/L) olarak ölçülmüştür (Özçıtak, 2012). Yüzey suyu örneklerinde ölçülen toplam alfa ve beta aktivite derişiminin ortalama değeri, 243 mBq/L (aralık değeri: 90-450 mBq/L) ve 327 mBq/L (aralık değeri: 310-340 mBq/L) olarak kaplıca suyu örneklerinde ise 3560 mBq/L (aralık değeri: 31803820 mBq/L) ve 1240 mBq/L (aralık değeri: 1090-1430 mBq/L) olarak bulunmuştur (Özçıtak, 2012). 348 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 272’de incelenen su örneklerinde ölçülen toplam beta aktivite derişimlerinin (KYSUYU-15, KYSUYU-19, KYSUYU-23 ve YZSUYU-2 örnekleri hariç), ölçülen toplam alfa aktivite derişimlerinden daha büyük olduğu anlaşılmaktadır. Bu duruma sebep olarak toryum serinde yer alan radyonüklitlerin uranyum serisine göre daha çok bulunduğu bölgelerin kayaç çeşitliliği gösterilebilir (Özçıtak, 2012). Özçıtak (2012), Nevşehir ili kapsamında içme suyu örneklerinde (kuyu suyu ve yüzey suyu) yaptığı ölçümlerde toplam alfa aktivite derişimlerinin tamamı Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) tavsiye ettiği 500 mBq/L değerinin altında bulmuştur. Özçıtak’a (2012) göre, içme suyu örneklerinde ölçülen toplam beta aktivite derişimi, KYSUYU-17, KYSUYU- 18 ve KYSUYU-22 örnekleri hariç, DSÖ’nün tavsiye ettiği 1000 mBq/L değerinden daha küçüktür. Toplam alfa ve beta aktivitesi açısından bakıldığında, KYSUYU-17-18 ve KYSUYU-22 örneklerinin alındığı kuyular dışında diğer yeraltı ve yüzey suları DSÖ’nün içme suyu için tavsiye ettiği yönetmeliğe uymaktadır ve bu suların içme suyu olarak kullanılmasında herhangi bir sakınca görülmemektedir. Ancak çocuk ve erişkinler için hesaplanan toplam yıllık etkin doz (YED) değerleri, 100 µSv/yıl değerindeki bireysel doz ölçütünden (BDÖ) daha büyüktür. Bu durum ise bölgede içme suyu olarak kullanılan musluk sularının kalitesinin, radyolojik açıdan ulusal ve/veya uluslar arası yönetmelikler ve standartlara uygunluğunun ayrıntılı bir şekilde araştırılması gerektiğini öngörmektedir (Özçıtak, 2012). Nevşehir ilinde doğal radyasyon kaynakları, özellikle radon gazı yönünden ölçümler yapılmalı, varsa riskler gerekli önlemler alınmalıdır. YÜKSEK GERİLİM HATLARI Yüksek gerilim hatların yaydığı elektromanyetik dalgaların insan sağlığı bakımından risk oluşturacağını düşünerek, yerleşim alanlarından geçirilmemelidir. Şekil 274’de Nevşehir’in Gülşehir ilçesi Eskiyaylacık köyünde evlerin arasından geçen bir yüksek gerilim hattı ve direklerin arasında bahçe görülmektedir. 349 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 274- Eskiyaylacık köyünde evlerin arasından geçen bir yüksek gerilim hattı. 350 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 10. BÖLÜM KÖMÜR VE HALK SAĞLIĞI 351 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 352 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı KÖMÜR Kömür organik kökenli olup, belirli oranlarda karbon, hidrojen, oksijen ve azot içermektedir (Nakoman, 1971). Kömürler havanın oksijeni ile kolayca yanabilir, %5595 arasında karbon bulundurur. Kahverengiden siyaha kadar değişen renklerde, sert, yumuşak, mat ve parlak olabilirler. Kömürün yakıt olarak kullanımı sırasında; arsenik, berilyum, kadmiyum, kobalt, krom, flor, cıva, nikel, antimon, selenyum, uranyum ve diğer iz elementlerin açığa çıkması Amerika Birleşik Devletleri ve başka ülkelerde (Örneğin, Hindistan) kaygılara yol açmıştır (Atabey, 2005a; 2010c). Kömürdeki iz elementler ve sağlık Konutlarında enerji kaynağı olarak kömür tüketen, kömür yatakları, kömür ocakları ve kömürle işletilen güç santralleri yakınında yaşayan insanların sağlığı kömürle yakın ilişkilidir. Avrupa ve Asya’da kömürle çalışan güç santrallerinden yayılan arsenik gibi iz elementlerin ciddi sağlık sorunlarına yol açtığı çok iyi bilinmektedir (Çizelge 67). Gelişmiş ülkelerde kömür kullanımından dolayı milyonlarca insan floroz ve arsenizm sorunları yaşamaktadır. Kömür kalitesi değişkenlerinin daha iyi bilinebilmesi bu sağlık sorunlarının bir kısmının azalmasına yardım edebilir. Örneğin kömürdeki potansiyel toksik elementlerin konsantrasyonlarının ve dağılımlarının bilinmesi kömür yatağının sınırlandırılmasına yardım edebilir (Atabey, 2010c). Çizelge 67- İz elementin kömür içinde bulunuş şekilleri (Finkelman ve Gross, 1999; Goodarzi ve Swaine,1993; Hower ve diğerleri, 2002; Kızılstein ve Kholodkov, 1999; Ren ve diğerleri, 1999’dan Ünalan, 2010). Element Antimon Arsenik Baryum Berilyum Bor Kadmiyum Klor Krom Kobalt Bakır Flor Kurşun Cıva Manganez Molibden Nikel İçinde bulunduğu madde /mineral Organik madde, pirit ve diğer sülfitler Arsenopirit, sfalerit, galen, kalkopirit, pirotit Barit ve diğer baryumlu mineraller Organik madde Organik madde, illit Sfalerit Gözenek suyu ve organik madde Organik madde, illit, kromit Organik madde, pirit Kalkopirit, organik madde Çeşitli mineraller ve organik madde Galen (PbS) , Clausthalite (PbSe) Pirit Karbonatlar: Siderit ve ankerit Sülfitler ve organik madde Sülfitler ve organik madde 353 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Element Fosfor Selenyum Gümüş Talyum Toryum Kalay Vanadyum Uranyum Çinko İçinde bulunduğu madde /mineral Fosfat Organik madde, pirit, clausthalite, ferroselit (FeSe2), galen Sülfitler Pirit Monazit, zenotim, zirkon, kil Oksitler ve sülfitler Kil ve organik madde Organik madde, zirkon Sfalerit(ZnS) Kömür tozunun sağlığa etkileri (kömür pnömokonyozu) Kömür madeni galerilerinde veya galeri dışında çalışılırken (Şekil 275) yoğun kömür tozu soluyan işçilerde, karbonun akciğerde birikmesi ve burada doku reaksiyonu yapması kömür madeni işçilerinin Pnömokonyozisi hastalığı olarak bilinir (Barış ve Atabey, 2009). Kömür madencileri mesleksel maruziyetler nedeniyle bir çok hastalık için risk altındadırlar (Kart, 2008). Kömür madeni ocağının içinde veya dışında yoğun kömür tozu soluyan işçilerde kömür pnömokonyozu görüldüğü gibi, bundan başka grafit ve lastik yapımında kullanılan siyah karbon soluyan kişilerde de bu hastalık görülebilir. Kömür tozu soluyanlar genellikle asemptomatiktir (Barış ve Atabey, 2009). Bazı işçilerde, kronik bronşit ile uyumlu öksürük ve balgam çıkarma olabilir. Akciğere giren kömür tozlarını fagosite eden makrofajlar, terminal bronşiollerin çevresinde, macule denilen, siyah pigmentli lokalize sahaları oluştururlar (Şekil 276). Akciğer filminde, normalde daha ziyade üst loblarda irregüler dansiteler görülebilir. Bunlarda genellikle akciğer fonksiyon testleri normalir. Kömür işçilerin ancak %1’inde üst loblarda progressif massis fibrosis (PMF) denilen büyük opasiteler görülmektedir (Barış ve Atabey, 2009). Bu opasiteler nekrozlu veya nekrozuz olabilir. Bazı durumlarda HRCT’de IPF benzeyen radyolojik görüntü, yani diffüz intersititiel akciğer fibrosis, buzlu cam görünümü olan CMP olguları da rapor edilmiştir. Bu tür patolojinin oluşmasında, birlikte solunmuş silika tozlarını, enfeksiyonlarda ve immünolojik anormalliklerden sorumlu olduğu düşünülmektedir. Kömür madeni işçisinde PMF görüldüğünde akciğer fonksiyon testlerinde obstriktif ve restriktif fonksiyon bozukluğu oluşabilir. Basit CMP’li kişiler iş yerinden ayrıldıklarında, silikosisin aksine hastalıkta ilerleme olmaz (Barış ve Atabey, 2009). 354 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı A B Şekil 275- A-Kömür işçilerinin çalışma koşulları (Kart, 2008), B- Yer altı kömür galerilerinde çalışan bir işçi ve kömür tozları (Barış ve Atabey, 2009). A B Şekil 276- Kömür tozuna maruziyetten antrakozise yakalanmış işçilerin akciğer grafileri (Kart, 2008). Balkan Endemik Nefropatisi (BEN) Balkan Endemik Nefropatisi (BEN), Balkan yarımadasının birkaç kırsal bölgesiyle sınırlı ve kökeni bilinmeyen bir tübülo intersertal nefropati rahatsızlığıdır (Tatu ve Orem, 2003). Yugoslavya, Romanya ve Bulgaristan gibi Balkan ülkelerinde Balkan Endemik Nefropatisi (BEN) olarak bilinen hastalığın, sığ derinliklerde olan linyit yataklarının, yer altı suyunun organik bileşimlerini çözündürmesi sonucu ortaya çıktığı bilinmektedir (Finkelman ve diğerleri, 1991). 1956 yılından beri bilinen BEN bir böbrek hastalığı olup, Balkanlarda 100 binden fazla insanın ölümüne neden olmuştur. Pliyosen linyitleri Balkanlarda en genç kömürler olup, düşük kalorilidirler. Pliyosen kömürleri Yugoslavya, Romanya ve Bulgaristan’a ek olarak Türkiye (Elbistan ve Kangal 355 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı linyit sahaları ve bu alanda kurulmuş bu linyitlere bağlı termik santraller), Yunanistan, İtalya ve Burma’da da yaygındır (Finkelman ve diğerleri, 1991; Feder ve diğerleri, 1991). Hastalık 30-50 yaş arası insanlarda görülmekte, etkilenen insanlarda anemi, yüksek kan basıncı, idrar yolu tümörleri oluşmaktadır (Tatu ve Orem, 2003). BEN’in nedenleri arasında bakteriler, virüsler, ağır metaller, radyoaktif maddeler, mikotoksinler, sanayi kirliği rol oynamaktadır (Tatu ve Orem, 2003). NEVŞEHİR İLİNİN KÖMÜR OLUŞUMLARI VE HALK SAĞLIĞI Nevşehir ilinde Dadağı ve Gümüşyazı alanında linyit kömürü işletilmektedir (Şekil 277, 278). Kömürün su değeri %33,2, kül oranı %19,38, kükürt oranı %6,05, AID K kal/kg 5000 olup, mümkün rezervi 3.000.000 t’dur. Dadağı linyit kömürü analiz değerleri Çizelge 68’de verilmiştir. Şekil 277- Nevşehir ili kömür oluşumları (MTA, 2005). 356 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Şekil 278- Linyit kömürü (Dadağı köyü). Çizelge 68- Dadağı kömürleri iz element analiz değerleri (Tuncalı ve diğerleri, 2002). Elementler Oran (ppm) Dünya ortalamaları (ppm) As 510 B 56 Ba 83 Be 3,1 10 50 200 2 Cd Co Cr 0,5 11 50 0,5 5 20 Cs 2,8 Cu 30 Ga 12 Ge 2,7 Hg 0,4 Li 24 1 15 5 5 - 20 Çizelge 68’de görüldüğü üzere, Dadağı kömüründe arsenik oranı dünya ortalamasının 50 katı fazladır. Yine bor, berilyum, kobalt, krom, sezyum (radyoaktif element), bakır, galyum ve lityum da dünya ortalama değerlerinin üzerindedir. Önlemler 1-Yukarıda iz element kapsamı belirtilen kömürler yakıldığında gerekli önlem alınmazsa arsenik bakımından risk olabilecektir. Önlem olarak, bu kömürlerin özellikle sobalarda yakıldığında havalandırmanın çok iyi olması, insanların kömür dumanı ve tozundan etkilenmemesi gerekmektedir. 2-Kömür madeninde çalışanlar kömür tozlarının etkilerine karşı korunmalıdırlar. Özellikle kapalı ortamda, galerilerde çalışan işçiler kömür pnömokonyozu riski altında kalabilirler. 3-Kömür havzasında açılan içme suyu amaçlı açılan kuyu sularının poliaromatik hidrokarbonlar (PAH) yönünden analizi yapılmalıdır. 4-Kömür ocaklarında çalışanlarda antrokozis ya da kömür pnömokonyozu vakalarının olup, olmadığı araştırılmalıdır. 357 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 358 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 11. BÖLÜM TUZKÖY TUZ MAĞARASI VE SAĞLIK 359 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 360 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı TUZKÖY TUZ MAĞARASI VE SAĞLIK TUZ Tuz; sodyum ve klor elementlerinden (NaCl) oluşur. Bir gram tuzun suda çözünmesi ile 0,6 g klor iyonu ve 0,4 g sodyum iyonu ortaya çıkar. Tuzun kaynakları Tuzun kaynaklarını; deniz ve göller ile kayatuzu ve kaynak tuzları oluşturur. Nevşehir ili Gülşehir ilçesi Tuzköy Beldesi yakınında işletilen tuz, kayatuzu çeşididir (Şekil 279). Sodyum klorür deniz suyunda sodyum, kalsiyum, magnezyum ve diğer hafif metal tuzlarıyla birlikte çözünmüş halde bulunur. Deniz suyu kapalı bir lagünde buharlaştığında halit ve başka mineraller, tabana kristal olarak çökelirler. Böylece büyük kaya tuzu yatakları oluşmuştur. Şekil 279-Tuzköy (Gülşehir) kayatuzu ocağı (resim 2010 yılı Nisan ayında çekilmiştir). Sodyum klorür (NaCl) Sofra tuzu olarak bilinen NaCl, iyonik bağlı bir bileşiktir. Na ve Cl iyonlarının elektrostatik çekim kuvvetiyle birbirini çekmesinden oluşur. Doğada kaya tuzu olarak bulunduğu gibi deniz suyunda da %3 oranında çözünmüş olarak bulunur. NaCl’nin suda çözünme denklemi NaCl→Na++Cl- şeklindedir. Buradaki suda çözünme olayı su dipollerinin iyonik kristal yüzeyindeki iyonları sarması ve onları dihidratlaştırması ile gerçekleşmektedir. Sodyum klorür, 780 0C’da erir, 1913 0C‘da kaynar. Renksiz saydam küp şeklindeki kristallerden oluşur. Buharı büyük ölçüde Na+Cl- iyon çiftlerinden ve kısmende Na+ 361 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı ve Cl- iyonlarından oluşur. Sudaki çözünürlüğü sıcaklıkla çok az değişir. 100 cm3 suda 0 0C’da 35,7 gram çözünürken 100 0C’da 39,1 g çözünür. İçinde ağırlıkça %26,3 NaCl içeren bir çözelti -23 0C’da donar. Yemek tuzu elektroliz edilerek NaOH imalinde kullanılabilir. Kullanılan yemek tuzları, yapılarında bulunan MgCl2’nin varlığından dolayı bir miktar nem çeker. Tuzun kullanımı İnsan ve hayvan besinlerinde, besin korunmasında; sodyum hidroksit, soda külü, sudkostik, hidroklorik asit, klor, metalik sodyum hazırlanmasında; seramik sırlarında, metalürjide, mineral sularında, sabun üretiminde, ev suyu yumuşatıcılarında, yol buzunu eritmede, fotoğrafçılıkta, ot öldürücüde, yangın söndürmede, nükleer reaktörlerde, gargarada, tıpta ve optik parçaların yapıldığı bilimsel araçlarda kullanılır. Kristallerinden ise spektroskopi, morötesi ve kızılötesi iletişimde yararlanılır. ABD’de tuzun % 40’ından fazlası kimya sanayinde (başlıca klor ve sudkostik üretiminde) ve diğer % 40’lık kısmı da kışın yollarda buzun eritilmesinde kullanılır. Geriye kalanı ise kauçuk ve diğer maddelerin üretilmesi, tarım ve masa tuzu şeklinde besin üretilmesini içeren birkaç sektörde tüketilir. Sofralık tuz çeşitleri Bambu tuzu: Kore marketlerinde satılan ve bambu silindirlerde deniz tuzunun kızartılmasıyla elde edilir. Kızılımsı kahve, siyah renkli tuz: Hint marketlerinde kesme küp şeklinde satılan çok keskin tadı olan bir tuz türüdür. Tereyağı tuzu: Tereyağını tuzlamada kullanılan çok ince taneli tuz. Kaba taneli tuz ve ince taneli tuz ile pişirme tuzu diğer yemeklik tuz türlerindendir. Kür tuzu: Etleri ve balıkları iyileştirmede kullanılan bir tuz türü. Fransız deniz tuzu, gri tuz, Hawaii tuzu, koşer tuzu, margarita tuzu, iyotsuz tuz, teneke tuzu, mısır tuzu, kraker tuzu, kaya tuzu ve tuz yerine kullanılan baharatlar diğer ürünlerdir. Kayatuzu Yer altında az veya fazla derinlerden katı halde elde edilen tuzlar, kayatuzu olarak tanımlanır. Kaya tuzları deniz tuzlarının aksine bileşimlerine giren maddelerin oranları bakımından büyük değişiklikler gösterirler. Özellikle saflık oranları her maden için ayrı olabileceği gibi aynı madenden alınan çeşitli numuneler de çok büyük farklılık gösterebilir. Kaya tuzlarındaki yabancı maddeler ve kil, tuza değişik renkler vermektedir. 362 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Genellikle gri, siyaha yakın kil renginde olan kaya tuzları, nadiren beyaz, şeffaf beyaz ve pembe olarak bulunur (Şekil 280A, 280B, 281A, 281B). Tuz kristallerindeki boşluklar da bazen tuza mavi renk verebilir. Ülkemizde Gülşehir ilçesi Tuzköy Beldesinde işletilen kayatuzu dışında Çankırı merkez, Tuzluca ilçesi (Kars), Kağızman ilçesi (Iğdır), Tepesidelik köyü (Kırşehir), Sekili (Yozgat), Oltu ilçesi Çiçekli kayatuzu ocakları örnek olarak verilebilir. A B Şekil 280– A-Kayatuzu kristali (Atabey, 2013), B-Çankırı kayatuzu. A B Şekil 281– A-Himalaya kayatuzu kristali (Tuz Gölü Tuz Müzesi), B-Deniz tuzu. TUZUN SAĞLIĞA ETKİLERİ Tuzun yiyeceklerin kokmasını önleyici bir özelliği vardır. Yiyecekleri bozunmadan koruyabilmek için soğutma yöntemi kullanılmaya başlanılmadan önce, tuzlama son derece kullanışlı bir yöntemdir. Yetişkin bir insanın vücudunda 100 g sodyum ve 77 g klor bulunmaktadır. Bu elementler; kan, lenf hücreleri, dokular, kemik, kıkırdak ve kaslarda bulunur. Klor ayrıca 363 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı mide asidi için gerekli bir elementtir. Sodyum iyonu vücudun osmotik yapısında çok önemli rol oynar. Hücrelere besleyici maddenin (vitamin, mineral, enzim, aminoasit ve glukoz gibi) girişi ve hücrelerdeki artık maddelerin dışarı çıkarılmasında, ayrıca sinir ve kaslarda uyarıları iletmede önemli rolü vardır. Vücudunuzun sodyum dengesini sağlamakla yükümlü organı böbreklerimizdir. Sağlıklı böbrekler fazladan alınan sodyumun büyük bir kısmını kolayca atmaktadır. Tuzun fazlası terleme ile de atılmaktadır. Eğer böbrekler bir süre yeterince çalışmazsa fazla tuzu atmakta güçlük çekebilir. Vücudunuzda sodyum birikmekte, yüzde, bacaklar ve ayaklarda şişmeler meydana gelebilmektedir. Vücutta aşırı sodyum birikmesi sonucu oluşan bu belirtilere tıp dilinde ‘ödem’ denilmektedir. Tuzun fazlası sadece ödem yapmamaktadır (http://www.forumgercek.com). Kronik böbrek rahatsızlığı olanlarda sodyum alımı kişilerde yüksek tansiyona neden olmaktadır. Eğer kişi daha önce böbrek iltihaplanması geçirmiş ve bu iltihaplanma kronikleşmişse, bu durumda böbrekler, sodyumlu birleşikleri süzememektedir. Böylece kanda sıvı oranı artmakta ve bu da yüksek tansiyona neden olmaktadır. Böbreklerde sodyum (Na+) ve karbonik asit (HCO3-) birleşerek sodyum hidrojen karbonat (NaHCO3) oluşmakta ve bu dışarı atılamamaktadır (Halilova, 2009). TUZ MAĞARASI VE SAĞLIK Duzlak Tuzla Tedavi Merkezi Azerbaycan’ın Bakü şehrinde bulunan tuzla tedavi merkezi “DUZLAQ” 2003 yılından beri faaliyettedir. Merkez, yer üstü ve yer altı bölümlerinden oluşmaktadır. Yer üstü bölümünde hastaların kabulü, muayenesi, fizyoterapik tedavileri yapılmaktadır. Yer altı bölümde ise tuz mağarası bulunur. Nahçıvan tuz mağarası 800 ton kayatuzu kullanılarak yapılmıştır. Mağarada ikişer kadın ve erkek bölümleri bulunur (Halilova ve diğerleri, 2008). Tuzla tedavi usulünün esasında tuz mağarasında mevcut olan mikro iklimin etkisi ile bir sıra hastalıkların tedavisinin yapılmasıdır (Şekil 282). Tuz mağarasında; yüksek dispersli sodyum klorür aerozolları mevcuttur. Sabit hava sıcaklığı, havada mikroorganizmaların ve diğer alerjenler yoktur veya en az seviyededir. Hastaları sakinleştirici yerler ile havadaki gazların, rutubet ve atmosfer basıncı sürekli denetlenmektedir. Bütün bunlar tuz mağarasının solunum sisteminin özellikle bronşit astım hastalığının tedavisinde kullanılmasını sağlar (Halilova ve diğerleri, 2008). Tuzlak tuz mağarasında, hormonlara bağlı ağır gidişli bronşiyal astım, akciğerlerin emfizeması, diffuz pnevmoskleroz, 3. dereceli solunum yetmezliği, 2. ve 3. dereceli kalp-damar yetmezliği, bronşektaziya, akciğerlerin irinli durumu ve verem tedavi edilmemektedir. Tuzda bulunan demir, bakır, mangan, çinko, iyot, selenyum, kobalt gibi mikroelementlerin insan sağlığı üzerinde olumlu etkileri olmaktadır. Duzlak Merkezi faaliyete başladığı zaman solunum sisteminin alerjik menşeli hastalıkları olan 364 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 4000’den fazla hasta bu merkezde tedaviye başlamıştır. Bunlardan yarısı kadın, yarısı da çocuk ve erkek hastalardır (Halilova ve diğerleri, 2008). Tuzla tedavi olunan %70 bronşiyal astım hastalarında bu hastalık, 6 ay ile 3 yıl arasında gözükmemektedir. Tuz mağaraları kronik bronşite, toz bronşitine, alerjik rinite tutulan hastalar bu tedaviden sonra olumlu etkilenmektedir. Mikro iklimin hastalar üzerinde etkisinin görüldüğü tuz mağarası nefes organlarında enfeksiyoniltihaplanmayı azaltmıştır (Halilova ve diğerleri, 2008). Tuzlu ortamdaki tuz zerreciklerinin negatif iyonları; nefes alımını kolaylaştırıcı, zinde ve rahat olunmasını sağlamaktadır. Güçlü mekanik etkisinin sonucunda tuzlar küçük zerreciklere ayrılmakta ve eksi (-) iyon ve yüksek yüzey enerjisini elde ederek, hava molekülleri ile birleşip onun iyonizasyonuna sebep olurlar (Halilova ve diğerleri, 2008). Tuz zerrecikleri bronşitlerin duvarlarını etkileyerek onları genişleterek balgamın çıkmasına neden olurlar. Ayrıca büyümekte olan bakterileri öldürür. Şekil 282- Kayatuzu mağarasında doğal tedavi (Halilova, 2009). 365 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Deri üzerinde tuz granülleri ile yapılan masajlar sonucunda kas ve sinirlerde olumlu etki yaptığı bilinmektedir. Tuz mağarası terapinin tedavi etkisinin esasında, havada minik ölçülü NaCl aerosollarının olması, barometrik basıncın sabitliği, aşağı derecede nispi rutubet ve optimal sıcaklığın olmasıdır. Bu faktörler doğrudan bronşit, akciğer aparatını ve sinirsel hormonal mekanizmalar vasıtası ile hastanın immünoloji durumunu olumlu etkiler. Bu durumda havada alerjenlerin olmaması da büyük önem taşır (Halilova ve diğerleri, 2008). Bu merkeze dünyanın her yerinden doğal yöntemle tedavi olmak için insanlar gelmektedir. Piestany–Slovakya Tuz Mağarası Tuz mağarası, deniz kıyısı alanına benzer özel bir ortam yaratır ve solunum sorunları çeken insanlar için çok özel bir şifa yeri durumundadır. Bu mağara Kızıldeniz, Lut Gölü, Baltık Denizi ya da Karadeniz’in doğal deniz tuzu bloklarından inşa edilmiştir. Tavan, duvarlar ve bütün iç kısım mağara tarzında tasarlanmıştır. Mağaranın içinde deniz kıyısı yörelerdekine benzer iyot, brom, kalsiyum, magnezyum, potasyum ve diğer elementleri içeren mikro tuz atomlarından yüksek oranda özel bir mikroklima ortamı bulunur. Şifa tedavisi, deniz kıyısında yaklaşık 3 gün kalmaya eşdeğer 45 dakikalık bir sürede gerçekleşir. Çocukların yanında yetişkinlerin de solunum rahatsızlıkları, astım, burun boşluğu iltihapları ve solunum sistemi alerjilerinin tedavisinde müthiş etkilidir. Tuz Mağarası Napoleon Kaplıcasında yer alır. Mağaranın içinde eşsiz Piestany maden suyu kullanılarak termal banyo yapma olanağına da kavuşursunuz. Bu ikisi birlikte yaklaşık 2 saat sürer. 1 Mart 2005’te açılan Tuz Mağarası, her gün sabah 8:00– akşam 8:00 arası açıktır. Lut Gölü Tuz Mağarası İsrail ile Ürdün arasındaki sınır bölgesinde Lut Gölü adıyla bilinen olağandışı görünümlü, eşsiz bir tuz gölü bulunur. Bu göl, dünyanın bilinen en alçak konumlu su haznesidir (deniz düzeyinin 410 metre altında). Bu bölgedeki kristal tuzunun sağlık erdemleri, ona tuz getiren bölgenin ilk kozmetik ve ilaç fabrikası sunulan Kleopatra da biliyordu. Günümüzde Lut Gölünün doğal kaynakları yalnızca kozmetik sanayide değil tıpta da başarıyla kullanılır. Lut Gölünün minerallerine dayanarak üretim yapan çok sayıda ünlü kozmetik ve tıp şirketi vardır. Lut Gölünün tuzu (deniz suyunun buharlaşması ile doğal yoldan çıkarılan) içerdiği mineraller ve eser element değerleri sayesinde en kıymetli güzellik ve sağlık kaynakları arasındadır. Nadir görülen bir su kimyası bileşimine sahip olan Lut Gölü Kaplıca haznesinin içerdiği mineral ve eser element derişimi, Akdeniz, Büyük Okyanus, Atlas Okyanusu 366 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı ya da Karadeniz gibi herhangi bir deniz suyunun içerdiği miktarın 8 katından daha fazladır. Etkin deniz bileşenlerinin tabanında yer alan tuz mağarası, Lut Gölü tuzunun profilaksi, tedavi ve rekreasyon amacıyla uygulandığı en yeni ve son yöntemdir. Bakterilerden arınmış bu eşsiz mikroklimalı mağaranın, yetişkinler ve çocukların ruh hali ile sağlığını olumlu etkileyen bir havası vardır. Negatif iyon halinin dışında mağaranın havası, organizma işlevi için gerekli olan iyot, magnezyum, kalsiyum, potasyum, sodyum ve bromu da içerir. Buradaki toplantılar uygun bir müzik eşliğinde rahat koltuklarda yapılmaktadır. Sadece birkaç defa yapıldıktan sonra sağlık ve ruh halinde görülen iyileşme dikkate değerdir. Lut Gölündeki tuzdan yapılı tuz mağarasında geçirilen bir saat, deniz kıyısında geçirilen üç saate eşdeğerdir. Tuz mağarasında kalınarak birçok hastalığın tedavisinde yol alınır: solunum yolu (burun, boğaz ve gırtlağın kronik katharal iltihaplanması, bronşiyal astım, bronşlar ve akciğerlerin kronik iltihaplanması, toz hastalığı), hipertiroidizmin beklenenin altında gerçekleşmesi, metabolizma rahatsızlıkları, damar ve kalp hastalıkları (kan dolaşımının işlevini yitirmesi, kalp krizleri öncesi durumlar, yüksek tansiyon, deri hastalığı (psoriyaz, dermatit, alerji), çevresel sinir sisteminin işlev bozukluğu (nevroz, yorgunluk hali, strese direncin azalması), onikiparmakbağırsağı ve mide ülseri, gastrit, kalın bağırsak iltihaplanması vb. Lut Gölü minerallerinin insan vücudunun tümüyle çalışmasında oldukça yararlı bir etkisi vardır. Sistemli kullanıldığında ciltteki tahribatı iyileştirir ve oksijen ile besleyici etkenlerle deriyi daha iyi bir hale getirir. Elastin ve kollajen lifler ile derinin gerilip bükülebilirliğini daha da iyileştirir. Deriyi temizlemeden başka derideki zehirleyici maddeleri ortadan kaldırma yeteneği de vardır. Lut Gölü minerallerinde yapılan klinik testler, tuzun uzun süreli deri nemlendirici ve kan damarlarını olumlu ve güçlendirici etkisi olduğunu doğrulamıştır. Olumsuz etkileri ise aşırı hipertiroidizm oluşması, böbrek hastalıkları, tüberküloz ve klostrofobidir. Tuz mağarası dört rengin çeşitli kombinasyonları üzerinde özel radyatör sistemiyle donatılmıştır (Bu renkler mavi, kırmızı, turunç rengi ve yeşildir). Her bir radyatör, vücutta pozitif etkiye sahip ışık yayar: Kırmızı ışık hücre metabolizmasını hızlandırır, kanı temizler, sindirim sistemi işlevini iyileştirir, yorgunluğu ortadan kaldırır. Sarı ışık cildi temizler, kırışıkları azaltır ve derin uykuya dalmayı kolaylaştırır; yeşil ışık rahatlatır, aynı zamanda enerji verir, yorgunluğu ortadan kaldırır ve yüksek tansiyon hastalarına önerilir. Mavi ışık gevşetir, rahatlatır, kasların gerilmesini engeller, derin uykuya dalmayı kolaylaştırır. 367 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı TUZKÖY TUZ MAĞARASI İÇİN YAPILMASI GEREKLİ ÇALIŞMALAR Nevşehir ili Gülşehir ilçesi tuzköy Beldesinde bulunan kayatuzundan çeşitli süs eşyası, hediyelik eşya, tuz lambaları yapılabildiği gibi, turizm ve eğitim amaçlı yararlanılabilir. Dünyadaki örneklerinde olduğu gibi tuz mağarasında ‘’Doğal Tedavi Merkezi’’ yapılabilir. Böyle merkezler Azerbaycan’da, örnek olarak gösterebiliriz. Dünyanın her yerinden bu ülkelere doğal yöntemle tedavi olmak için insanlar gelmektedir. Doğal Tuz Madenlerinde Tedavi merkezinin yapılması için ilk olarak 1-Bu tuz madenlerinden, tuz örnekleri alınarak ve bunların kimyasal analizleri yapılmalıdır. 2-Tuzda kimyasal elementler varsa onların miktarı araştırılıp ve bu elementlerin insan organizması üzerine etkileri araştırılmalı. 3-Tuz odaları düzenlenmeli ve bu odalar sadece tuzdan oluşturulmalıdır. 4-Tuz odalarında risk oluşturabilecek gazlardan, özellikle klor ölçümü yapılmalıdır. 5-Merkezde havalandırma sistemi kurulmalıdır. 6-Tuz tedavi merkezlerinde çalışan tıp ve diğer dallarda uzmanlar davet edilmelidir. Azerbaycan’da Nahçıvan Duzdağı Fizoterapi Hastanesi 60 yıldan bu yana doğal tedavi konusunda faaliyette bulunmaktadır. 368 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 12. BÖLÜM JEOLOJİK UNSURLAR-RİSKLER VE ÖNLEMLER 369 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 370 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı JEOLOJİK UNSURLAR-RİSKLER Jeolojik unsurlar depremler, volkanların yaptığı etkiler ile mineral tozları, sularda arsenik ve florür, doğal radyasyon vd. dağılımı ve bunların canlılar üzerine olan etkileridir. Bu unsurların ne olduklarını açıklamak, etkilerini ortaya koymak ve çözüm önerilerinde bulunarak uygulamalarını yapmak başta insan ve hayvan sağlığı ve ekonomik kazanımlar için gereklidir. Arazi kullanımı planlaması ve iskan alanlarında tıbbi jeolojinin önemi Bir yerleşim yeri planlaması aşamasında nasıl ki sert ve yumuşak zemin özellikleri, sıvılaşma, heyelan, sel baskını, kaya düşmesi gibi kriterler dikkate alınıyorsa, yerleşime açılması düşünülen zeminlerin mineral dağılımı, yer altı suyunun kalitesi, radyoaktivitesi de bilinmelidir. Zeminler depremsellik yönünden yerleşime uygun parametreler taşıyor olsa bile, eğer insan sağlığını tehdit eden mineral, toz, su kirliliğine neden olan etmenler varsa iyileştirme tedbirleri alınmadan, sağlıklı bir ortam yaratılmadan yerleşime açılmamalıdır. Yerleşime açılması düşünülen zeminde insan sağlığını tehdit eden elementlerden uranyum, arsenik, minerallerden ise asbest, eriyonit, silis tozları olabilir. İmara açılacak alanların mineral dağılımı yapılarak, arsenik, radon gazı, radyasyon ve iz element değerleri saptanmalıdır. Özellikle kanser nedeni olan eriyonit içeren kayalar ile bunların alterasyonundan oluşmuş olan zeminler yerleşime açılmamalıdır. Bu gibi mevcut yerleşim birimleri de iskandan arındırılmalıdır. Bu tür yerleşime açılacak olan zeminlerin, insan sağlığını tehdit eden ve hastalıklara neden olabilecek element, mineral, zehirli gazlar vb. yönünden araştırılması ABD ve Avrupa ülkelerinde özellikle İngiltere ve İsveç’de yasal olarak uygulanmaktadır. Tıbbi Jeoloji ve turizm Kapadokya bölgesindeki yalnızca 3 köyde dünyadaki örneklerinden 1000 kat fazla görülen akciğer kanseri nedeni, Kapadokya yöresindeki volkanik tüf kayaları içindeki eriyonit mineral tozlarının solunması sonucunda olduğu 30-40 yıldan bu yana bilinmekte olup, bu konuda Tuzköy’ün taşınması gerçekleşmekte, Karain’in taşınma işlemleri devam etmektedir. Tüm dünyaca bilinen bu olay bu yöreye gelen yerli ve yabancı turistleri duydukları zaman tedirgin etmekte ve bu yöreyi ziyaret etmekten çekinmektedirler. Sanki Kapadokya’nın her yerindeki tüfler kanser yapıyormuş gibi algılanmaktadır. Bunun böyle olmadığı, Kapadokya’nın her yerinde olmadığı Atabey (2003a, 2005a, 2007a, 2008a) çalışmalarıyla ortaya konulmuştur. Türkiye dünyada kaplıca turizminde ön sıralarda yer almaktadır. Tüm kaplıca sularımız radon gazı, karbondioksit, bor, florür ve yüksek oranda arsenik içermektedir. Bu konuda bilimsel çalışmalar yapılarak bilgilendirmeler yapılmalı ve önlemler alınmalıdır. Günü birlik kaplıcalardan yararlanan insanlar sadece radon gazı ve CO2’den etkilenebilirler. Arsenikten etkilenme uzun süre, flordan etkilenme ise suyu içme yoluyla uzun sürede etkisini gösterebilir. 371 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı YASA VE YÖNETMELİKLERLE, YERLEŞİM YERİ SEÇİMİNDE TIBBİ JEOLOJİ UYGULAMALARI VE ÖNERİLER Sağlık, afetlere karşı koruma, refah ve çevreye duyarlılık temelindeki değerlendirmelerle ulaşılan parametreler ve toplumsal ilişkiler, bütünsel olarak uygunluk taşıyor ise yaşam çevresi güvenli kabul edilebilir. Bu bütünsellik içinde teknik olgular ile konuya ilişkin mevzuatın uyum içinde olması ve en önemlisi kuralların kâğıt üzerinde kalmadan uygulamaya yansıtılması gerekir. Bu bağlamda, Tıbbi Jeolojiye yönelik mevzuat; tıp, imar-afet ve çevre mevzuatı kapsamında ele alınabilir (Demir, 2008). Sağlık Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler İnsani Tüketim Amaçlı Sular Hakkında Yönetmelik (17.02.2005 tarih ve 25730 sayılı Resmî Gazete), Doğal Mineralli Sular Hakkında Yönetmelik (01.12.2004 tarih ve 25657 sayılı Resmî Gazete), Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (23.8.2003 tarih ve 25208 sayılı Resmi Gazete), Tehlikeli Kimyasallar Yönetmeliği (11.07.1993, tarih ve 21634 sayılı Resmi Gazete), Bayındırlık ve İskan Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun, Yapı Malzemelerinin Piyasa Gözetimi ve Denetimine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Tebliğ (2004-5). Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü 2008 yılı/10337 sayılı Plana Esas Jeolojik, Jeolojik- Jeoteknik ve Mikrobölgeleme Etüt Genelgesi: Bu genelgenin Tıbbi Jeolojik Tehlikeler alt başlığı altında; ‘’her tür ve ölçekteki planlama çalışmaları sırasında ülkemizde pek gelişmemiş olan “Tıbbi Jeoloji” konusunda uzman jeoloji mühendislerince jeomedikal tehlikelerin belirlenmesi, planlama faaliyetlerinde bu tür tehlikelerin de bir yönlendirici veya sınırlandırıcı eşik olarak dikkate alınması gereklidir’’ denilmektedir. Söz konusu genelge değişikliğe uğrayarak 01.03. 2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Genelgeye göre Nevşehir ilinde her tür ölçekte planlama çalışmalarında eriyonit minerali olup olmadığı konusunda Tıbbi Jeolojik Rapor istenmektedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler Radyasyon Güvenliği Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (24.03.2000 tarih ve 23999 sayılı Resmî Gazete/, Değişiklik Yönetmeliği 29.04.2004 tarih ve 25598 sayılı Resmi Gazete). Çevre ve Orman Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler: Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği (31.12.2004 tarih ve 25687 sayılı Resmî Gazete), Toprak Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği (31.05.2005 tarih ve 25831sayılı Resmî Gazete). 372 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Türkiye Atom Enerjisi Kurumu kaynaklı düzenlemeler Radyasyon Güvenliği Yönetmeliği (24.03.2002 tarih ve 23999 sayılı Resmî Gazete) ve Radyasyon Güvenliği Tüzük Tasarısı (http://www.taek.gov.tr/mevzuat/ tuzukler/rad_guvenlik_tuzuk.doc). Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler Asbestle Çalışmalarda Sağlık Ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmeliğin 24 Üncü Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Yönetmelik (26 Aralık 2003 tarih ve 25328 sayılı Resmi Gazete), Kanserojen ve Mutajen Maddelerle Çalışmalarda Sağlık Ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik (26 Aralık 2003 tarih ve 25328 sayılı Resmi Gazete). Tarım Bakanlığı kaynaklı düzenlemeler Tarımda Kullanılan Kimyevi Gübreleredair Yönetmelik (18 Mart 2004 tarih ve 25406 sayılı Resmi Gazete), Tarımda Kullanılan Organik, Organomineral, Özel, Mikrobiyal Ve Enzim İçerikli Organik Gübreler İle Toprak Düzenleyicilerin Üretimi, İthalatı, İhracatı, Piyasaya Arzı Ve Denetimine Dair Yönetmelik (18 Mart 2004 tarih ve 25406 sayılı Resmi Gazete). Diğer yandan Tıbbi Jeolojinin kavramsal olarak mevzuatta yer almasına ve bu etkenlerin afetlere duyarlı planlama süreçlerinde ve yer seçiminde göz önüne alınması gereken risk faktörleri arasında yer almasına yönelik çabalar da izlenmektedir. Bu konuda 2004 yılında toplanan Deprem Şurası Mevzuat, Komisyon (İmar Mevzuatı Alt Komisyonu) Raporu ile “Yerbilimsel Verilerin Planlamaya Entegrasyonu El Kitabı” örnek olarak gösterilebilir. Deprem Şurası oturumlarında tartışılan Mevzuat Komisyon (İmar Mevzuatı Alt Komisyonu) Raporunda, “her tür ve ölçekteki arazi kullanım planlarının hazırlanması ve yer seçimi kararlarında….jeo-sağlık (Tıbbi Jeoloji) göz önüne alınmalıdır” denilmiştir (Demir, 2008). Yerbilimsel Verilerin Planlamaya Entegrasyonu El Kitabında ise “Her tür ve ölçekteki planlama çalışmaları sırasında ülkemizde pek gelişmemiş olan ‘Tıbbi Jeoloji’ konusunda uzman jeoloji mühendislerince tıbbi jeolojik tehlikelerin belirlenmesi, planlama faaliyetlerinde bu tür tehlikelerin de bir yönlendirici veya sınırlandırıcı eşik olarak dikkate alınması gereklidir (Demir, 2008). Nevşehir Tuzköy Beldesi ve Karain Köyü yerleşimlerinde gerek rapor edilen kanser olaylarına kaynak olan jeolojik koşulların gerekse yeni yerleşim yeri ve zarar azaltıcı önlem parametrelerinin belirlenmesinde MTA araştırmaları temel alınmıştır. Elde edilen veriler çerçevesinde bu yerleşimlerdeki kanser olayları, 7269 sayılı “Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısıyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun”un 1.maddesi gereğince, bir afet riski olarak kabul edilmiştir (Demir, 2008). 373 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı GENEL ÖNERİLER 1-Nevşehir ilinde tesbit edilen jeolojik unsurların halk sağlığı üzerindeki etkileri dikkate alınmalıdır, 2- Eriyonit, silis tozu etkisindeki yerleşim alanları mezotelyoma ve pnömokonyoza karşı rehabilite edilmelidir, 3- Arsenikli ve florürlü içme suları iyileştirilmelidir, 4- Doğal radyasyonlu bölgeler rehabilite edilmelidir, 5- Kil ve toprak yeme alışkanlığı olan halk tedavi edilmeli ve bilgilendirilmelidir, 6-Halk sağlığı için önemli olan Tıbbi jeoloji konuları ve ülkemizdeki etkileri ve önlemler bakımından İmar Yasasında gerekli düzenlemeler yapılmalıdır, 7-Halkın sağlığı söz konusu olduğuna göre, Nevşehir ili kapsamında uygulanan 10337 sayılı genelge kapsamında, yeni yerleşim yeri ve imara esas planlamalarda Tıbbi Jeoloji raporu hazırlanmalıdır. DEĞİNİLEN BELGELER Abrahams, P. W. 2005. Geophagy and the involuntary ingestion of soil. In: Essential of Medical Geology (Eds. O. Selinus, B. Alloway, J. A. Centone, R. B. Finkelman, R. Fuge, U. Lindh ve P. Smedley), Chapter, 17, 435-458. Açıkgöz, F. 1980. Nevşehir-Ürgüp-kaymaklı çevrelerinin pomza prospeksiyon raporu. MTA rapor No: 6931. Akıncı, Ö. 1968. Seramik killeri ve jeolojisi . MTA Dergisi, 71, 63-73. Akkuş, İ., Akıllı, H., Ceyhan, S., Dilemre, A. ve Tekin, Z. 2005. Türkiye jeotermal kaynakları envanteri, No: 201. 850s. ISBN: 975-8964-36-4. Ankara. Aktimur, T., Sarıaslan, M., Keçer, M., Sönmez, M., Özmutaf, M. Ve Potoğlu, S. 1994. Nevşehir ilinin arazi kullanım potansiyeli. MTA Rapor No: 9698. Albayrak, M. 2005. SEM Atlası. MTA Genel Müdürlüğü MAT Dairesi Arşivi, Ankara. Albayrak, M. 2008. Batı Anadolu, Trakya ve Kapadokya yöresi zeolitleri mineralojik veri tabanı. MTA Genel Müdürlüğü MAT Dairesi Arşivi, Ankara. Alloway, B. J. (Ed.) 1995. Heavy metals in soils (2nd edition), Blackie Academic and Professional, London. Alp, İ. 1978. Nevşehir ili Avanos ilçesi civarındaki alüminyum kaolen yataklarının değerlendirme raporu. MTA rapor No: 6377. Anthony, J. W. Bideaux, R. A., Bladh, K. W. and Nichols, M. C. 2000. Handbook of mineralogy Volume: III: Arsenates, phosphates, Vanadates. Mineral Data Publishing, Tuscan. Arcasoy, A. 2001. Çinko ve çinko eksikliği, Ankara Thalassemia Derneği. Arcasoy, A., Çavdar, A. O., Cin, Ş. ve diğerleri. 1987. Effects of zinc supplementation on linear growth in beta-thalassamia (a new approach). Am. J. Hematology, 24, 127-136. 374 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Arceivala, S. 1977. Defluoridation methods for small communities, Cento Scientific programme, Report No: 28, Problems of high fluoride waters, held in Atatürk Uni., Erzurum, Turkey 6-10, June, 1977, p.233-246. Arsenic.1981.Environmental Health Criteria,18. WHO, Geneva. Atabey, E., 1989a, 1/100000 ölçekli açınsama nitelikli Türkiye jeoloji haritaları serisi, Aksaray-H18 paftası, MTA yayını Atabey, E., 1989b, 1/100000 ölçekli açınsama nitelikli Türkiye jeoloji haritaları serisi, Kayseri-H19 paftası, MTA yayını. Atabey, E., 1989c, 1/100000 ölçekli açınsama nitelikli Türkiye jeoloji haritaları serisi, Kayseri-İ19 paftası, MTA yayını. Atabey,E. 2000a.Tuzköy ve Karain yeni yerleşim yer seçimi ve jeolojik etüt raporu, MTA Rapor No:10329. Atabey, E. 2000b. Deprem, MTA Yayını, Eğitim Serisi: 34, 60s. Ankara Atabey, E. 2001. Tuzköy kasabası yeni yerleşim yeri jeolojik etüt raporu, MTA Rapor No: 10400. Atabey, E. 2002a, Tüm Kapadokya risk altında mı? TÜBİTAK Bilim ve Teknik, Sayı:412, 6467. Atabey, E. 2002b, Tüm Kapadokya Yöresi Volkanik Tüf Nedeniyle Kanser Riski Altında Mı?, Uluslar arası Katılımlı Beslenme, Çevre ve Kanser Sempozyumu Bildiri Özleri,31 Mart-3 Nisan 2002, Ankara Atabey, E. 2002c. Erionitli tüflerle göl çökellerinin ilişkisi, Türkiye 55. Türkiye Jeoloji Kurultayı Bildiri özleri Atabey, E. 2003a. Tıbbi Jeoloji: 454 nolu IGCP projesi ve Ulusal Kanser Danışma Kurulu hakkında. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Haber Bülteni, 2003/1-2, 88-91. Atabey, E. 2003b. Zeolitin Öteki yüzü, Cumhuriyet Bilim Teknik, 13 Eylül, 2003, S.860/13 Atabey, E. 2004a. Kapadokya’nın tarihi, jeoloji özellikleri ve insan sağlığı üzerine etkileri (Karain, Sarıhıdır, Tuzköy örneği), TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Teknik Gezi Kitapları serisi-2, 36 s. Atabey, E. 2004b. Karain köyü (Ürgüp-Nevşehir) mevcut yerleşim yeri ile yeni yerleşim yeri jeolojik etüdü ve öneriler. MTA Rapor No: 10705. Atabey, E. 2005a. Tıbbi Jeoloji. TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayınları: 88, 194s. Ankara. Atabey, E. 2005b, Tuzköy Beldesi eriyonitli tüf üzerinde bulunmayan ancak inşaasında eriyonitli tüf kullanılmış olan mekanların tesbiti ve öneriler, MTA Rapor No:10400. Atabey, E. (Ed.). 2006. 1. Tıbbi Jeoloji Sempozyum Kitabı, (Editör: Eşref ATABEY, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayınları.95 Atabey, E. 2007a. Aksaray-Nevşehir arası eriyonit minerali içeren volkanik tüflerin dağılımı ve akciğer kanseri ilişkisi (Mezotelyoma). 60. Türkiye Jeoloji Kurultayı Bildiri özleri kitabı, 289-292. 16-20 Nisan, 2007, Ankara Atabey, E. 2007b. Karain köyü yerleşim yerine alternatif yeni yerleşim alanı jeolojik özellikleri ve öneriler, MTA Rapor No: 10973. 375 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Atabey, E. 2007c. Kapadokya bölgesindeki jeolojik unsurlar ve halk sağlığı. Kapadokyanın Jeolojisi Sempozyumu Bildiri Özleri Kitabı, 17-20 Ekim 2007. Niğde. Atabey, E. 2008a. Türkiye’deki Tıbbi Jeoloji Konularına Genel Bakış, Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Kitabı. YMGV Yayını ISBN:978-975-7946-33-5 ,Ankara. Atabey, E. 2008b. Türkiye’de jeolojik olarak arsenik sorununa genel bir bakış. Uluslar arası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Kitabı. 113-115. YMGV Yayını ISBN:978-975-7946-33-5, Ankara. Atabey, E.2009a. Türkiye’de asbest, eriyonit, kuvars ve diğer mineral tozları ve etkileri. MTA Yerbilimleri ve Kültür Serisi: 6, 191s. ISBN:978-605-4075-44-7 Ankara Atabey, E.2009b. Arsenik ve Etkileri. MTA yayınları, Yerbilimleri ve Kültür Serisi: 3, 91s. ISBN:978-605-4075-28-7 Atabey, E. 2010a. Türkiye’de İçme Suyunda Flor ve Etkileri, MTA Yerbilimleri ve Kültür Serisi: 9, 100s. ISBN: 978-605-4075-80-5. Atabey, E. 2010b. Türkiye’de Kil ve Toprak Yeme alışkanlığı (jeofajia)-Topraktaki Organizmalar (Patojenler)-Pekmez Toprağı ve Sağlık, MTA Yerbilimleri ve Kültür Serisi: 8, 121s. ISBN: 978-605-4075-81-2. Atabey, E. 2010c. Türkiye’de İnsan Kaynaklı unsurlar ve Çevresel Etkileri, MTA Yerbilimleri ve Kültür Serisi: 7, 286s. ISBN: 978-605-4075-77-5. Atabey, E. Papak, İ., Tahran, N., Akarsu, B., Taşkıran, M. A. 1987. Ortaköy (Niğde)-Tuzköy (Nevşehir)-Kesikköprü (Kırşehir) yöresinin jeolojisi. M.T.A. Rapor No: 8156. Atabey, E. Tarhan, N., Yusufoğlu, H., Canpolat, M.,1988, Hacıbektaş, Gülşehir, Kalaba, (Nevşehir)- Himmetdede (Kayseri) arasının jeolojisi. M.T.A. Rapor No: 8523. Atabey, E. ve Ünal, H. 2008. Batı Anadoludaki Jeolojik Unsurlar ve Halk Sağlığı Projesi, Tıbbi Jeoloji Etüt raporu, MTA Rapor No: 11067. Ankara. Atabey, E. ve Dirik, K. 2008. Uluslararsı Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyumu Teknik Gezi Kitabı. YMGV yayını, ISBN: 978-975-7946-32-8. Ankara. Atabey, E. ve Şahan, M. 2009. Tıbbi Jeoloji Projesi 2008 yılı Araştırmaları Raporu. MTA Rapor No: 11099. Ankara. Atakan, Y. 2007a. Radon kaplıcalarında alınan radyasyon dozları ve kanser riski. TÜBİTAK Bilim ve Teknik . 28-32. Mayıs 2007. Atakan, Y. 2007b. Bol radonlu içmeler ve halk sağlığı. TÜBİTAK Bilim ve Teknik, Kasım 2007. Atakan, Y. 2008. Doğal radyoaktivite, doğal radyasyon ve insanda oluşturduğu dozlar. Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Kitabı. YMGV Yayını, ISBN:978-975-7946-33-5, 5162. Ankara. Ataman, G. 1979. Batı Anadolu zeolit oluşumları, Yerbilimleri, 3, 85. Atlas. 2002. Köy köy Türkiye yol atlası. Atlas. 2011. İl İl Türkiye Atlası. Atlas Dergisi. 2011 eki. Avşar, İ. 1972. Nevşehir ili mermer ve süsleme taşları genel prospeksiyon raporu. MTA rapor No: 4959. Ayhan, A., Papak, İ. ve Atabey, E.,1988, Gölcük (Misli) - Derinkuyu – Sulucaova civarının jeolojisi. MTA Rapor No: 8345. 376 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Azbar, N. ve Türkman, A. 2000. Defluoridation in drinking waters, Water Science and Technology, 42, No:1-2, 403-407. Aydın, N. 1984. Orta Anadolu masifinin Gümüşkent B. (Nevşehir) dolayının jeolojikpetrografik incelemeleri. MTA jeoloji Etütleri Dairesi Arşiv No: 206. Barış, Y. İ. 1987. Asbestos and erionite related chest diseases, Semih Ofset Matbaası, 1987. Ankara. Barış, Y. İ. 1994. Bu doktoru rehin alalım: Anadolu’da bir kanser araştırması, 110s., Kent Matbaası, 1994. Ankara. Barış, Y. İ. 2002. Türkiye’de asbest ve fibroz zeolit (eriyonit) ile ilgili akciğer astalıkları. Beslenme, Çevre ve Kanser Sempozyumu Bildiri Özleri, 22-23, Ankara Barış, Y. İ. 2003. ‘’Anne Bana Kerpeteni Getir’’ Anadolu’nun bitmeyen akciğer ve karın zarı kanseri. 224s., Bilimsel Tıp Yayınevi, 2003. Ankara. Barış, Y. İ. 2004. Tıp ve Jeoloji. 57. Türkiye Jeoloji Kurultayı Bildiri Özleri, 26-27, Ankara. Barış, Y. İ. 2005.Türkiye’de asbest ve eriyonit sorunu ve insan sağlığına etkileri (mesotelyoma). 1.Tıbbi Jeoloji Sempozyumu Bildiri Özleri, TMMOB jeoloji Mühendisleri Odası yayınları: 95, 53-64, Ankara Barış, Y. İ. Akay, H. ve Emri, S. 2007. Türkiye’de asbest ve eriyonit ile ilgili hastalıklar. Toraks Dergisi, 8, Ek 1, ISSN: 1302-7808. Ankara. Barış, Y. İ. 2008a. Türkiye’de asbest ve eriyonit Sorunu. Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyum Kitabı (Ed. Eşref Atabey), 18, YMGV Yaynı, ISSN: 978-975-7946-33-5. İstanbul. Barış, Y. İ. 2008b. Minerallerle ilgili meslek hastalıklarının tarihçesi. Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyum Kitabı (Ed. Eşref Atabey), 37, YMGV Yaynı, ISSN: 978-9757946-33-5. İstanbul. Barış, Y. İ. ve Atabey, E. 2009. Türkiye’de Mesleksel ve Çevresel Hastalıklar, Köseleciler 1933, Magic Digital Center. 221s. Bursa. Barış, Y. İ. Saracci, R., Simonato, L., Skidmore, J. W. ve Artvinli, M. 1981. Malignant mesothelioma andradiological chest abnormalities in two villages in Central Turkey. An epidemiological and environmental investigation. Lancet, 1, 984-987. Barış, Y. İ., Simonato, L., Artvinli, M., Pooley, F., Saracci, R., Skidmore, J. ve Fischbein, A. 1987. Epidemiological and environmental evidence of health effects of exposure to erionite fibers: a four year study in the Cappadocian Region of Turkey. Int. J. Cancer, 39, 10-17. Barış, Y. İ. Bilir, N. ve Artvinli, M., 1988. An epidemiological study on an Anatolian village environmentally exposed to tremolite asbestos. Br J. Indust Med., 45, 838-840. Barlas ve Demirsoy, 2005. Ağır metallerin Türkiye’deki durumu ve canlılar üzerindeki etkileri. 1.Tıbbi Jeoloji Sempozyumu kitabı. 108-121. JMO Yayını; 95. Ankara. Battaloğlu, R. 2009. Niğde ilinden toplanan pekmez toprağı örneklerinde pestisit kalıntıları ve polisiklik aromatik hidrokarbon (pah) aranması. 1.Tıbbi Jeoloji Çalıştay Bildiriler Kitabı. (Ed. Y. Örgün, G. Yalçın), TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayını, 207-213. 377 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Batum, I., (1978) Geology and Petrograhy of Acıgöl and Göllüdağ volcanics at southwest of Nevşehir Central Anatolia (Turkey), Yerbilimler, 4, 1-2, 70-88 (in Turkish with English abstract). Beekman, P. H. 1966. Hasan Dağı-Melendiz Dağı bölgesinde Pliyosen ve Kuvaterner volkanizma faaliyetleri. MTA Dergisi. 66, 88-103. Bigazzi, G., Yeğingil, Z., Ercan, T., Odonne, M. Ve Özdoğan, M., 1993, Fisson track datinng obsidians in Central and Northern Anatolia. Bull. Volcanol., 55, 588-595. Bilir, N. 2008. Türkiye’de Meslek Hastalıklarının Nedenleri. Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyum Kitabı (Ed. Eşref Atabey), 38-39, YMGV Yaynı, ISSN: 978-9757946-33-5. İstanbul. Bish, D. L. ve Ming, D. W. (eds.). 2001. Natural zeolites: Ocurrences, properties, applications reviews in mineralogy and geochemistry. 45. 662p. Booty, B. 1972. Guide to nuclear physics. Peter Peregninus Ltd. Lavenham. Breck, D.W. 1974, Zeolite molecular sieves: Structure, chemistry and use. John Wiley. New York. 771s. Bultman, M. W., Fisher, F. S. ve Pappagianis, D. 2005. The ecology of soil-burne human pathogens. In: Essential of Medical Geology (Eds. O. Selinus, B. Alloway, J. A. Centone, R. B. Finkelman, R. Fuge, U. Lindh ve P. Smedley), Chapter, 19, 481-511. Chakravarty, S., Dureja, V., Bhattacharyya, G., Maity, S. ve Bhattacharjee, S. 2000. Removal of arsenic from groundwater using low cost ferrugunous manganese ore, Water Researc, 36, 625-632 Coombs, D. S. Alberti, A. Armbruster, T. Artioli, G. Cocella, C. Galli, E. Grice, J. D. Liebau, F., Mandarino, J. A., Minato, H., Nickel, E. H., Pasaglia, E., Peacor, D. R., Quartieri, S., Rinaldi, R., Ross, M., Sheppard, R. A., Tillmanns, E. ve Vezzalini, G. 1997. Recommended nomenclature for zeolite minerals:report of the subcommittee on zeolites of the international mineralogical association, commisison on new minerals and mineral names. The canadian Mineralogist, 33, 1571-1606. Çavdar, A. O. 2008. Toprak ve kil yeme alışkanlığı’na bağlı (jeofaji sendromunda) ve hamile kadınlarda çinko eksikliği, Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyum Kitabı, 120122.YMGV Yayını, ISBN: 978-975-7946-33-5. Çavdar, A. O. ve Arcasoy, A. 1972a. Hematologic and biochemical studies of Turkish children with pica. Clin Pediatrics, 11, 215. Çavdar, A. O. ve Arcasoy, A. 1972b. Pica in Turkey. Türkiye Tıp Akademisi Mecmuası, 7, 3. Çavdar, A. O., Arcasoy, A., Cin, S. ve Gümüş, H. 1980. Zinc deficiency in geophagia in Turkish Children and Response to treatment with zinc sulphate, Hemotologica, 65, 403-512. Çavdar, A.,O. Arcasoy, A., Cin, Ş., Babacan, E. ve Gözdaşoğlu, S. 1983. Geophagia in Turkey: Iron and zinc definiency, iron and zinc absorption studies and response to treatment with zinc in geophagia cases. Zinc Deficiency in human Subjects, 71-97. Çavdar, A.O., Yavuz, G., Gözdaşoğlu, S., Babacan E.ve diğerleri.1993. Burkitt’s lymphoma in Turkish children: Clinical, viral (EBV) and molecular studies. Leukemia and Lymphoma . 14, 323- 330. 378 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Çavdar, A. O., Ünal, E., Babacan, E. ve diğerleri. 2002. Trace elements analyses (zinc and selenium) in pediatric malignant lynuphornos Turk. J. hematology, 19, 244-247. Çelebi, N. 2008. Türkiye’de radon ölçümleri. Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Kitabı. YMGV Yayını ISBN:978-975-7946-33-5, 69-78. Ankara. Demir, B. M. 2008. Doğal afet kapsamında asbest ve eriyonit, yasa ve yönetmeliklerde yerleşim yeri seçiminde tıbbi jeoloji uygulamaları. Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyum Kitabı (Ed. Eşref Atabey), 34-35, YMGV Yaynı, ISSN: 978-975-7946-33-5. İstanbul. Demirel, Ü. 2009. Flor Elementinin Canlılar Üzerine Etkisi ve Kapadokya Bölgesinde florosis gerçeği. 1. Tıbbi Jeoloji Çalıştay Bildiriler Kitabı (Ed. Y. Örgün ve G. Yalçın). TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayını, 186-198. 30 Ekim-1 Kasım 2009, Ürgüp Bld., Kültür Merkezi, Ürgüp/ Nevşehir. Dirik, K. ve Göncüoğlu, M.C. 1996. Neotectonic characteristics of Central Anatolia. Int. Geol. Rev. 38, 807-817. Dissanayake, C. B. 1991. The fluoride problem in the groundwater of Sri LankaEnvironmental Management and Health. Int. J. Environ. Stud. 38, 137-156. Dissanayake, C. B. 1996. Water quality and dental health in the Dry Zone of Sri Lanka. Environmental Geochemistry and Health with apecial reference to development countries (Edited By J. D. Appleton, R. Fuge, G. J. H. McCall), 131-140. Geological Society Special Publication, No: 113. London. Dodurka ,T. ve Kayar, A. 2002. Kapadokya Bölgesi İçme suyu kaynaklarında fluor düzeyleri ve bu bölgenin koyunlarında flüorosis ile ilgili semptomların saptanması üzerine araştırmaları. Türk J. Vet. Anim. Sci., 26, 747-751. Dönmez, M., Türkecan. A. ve Akçay, A. E. 2003. Kayseri, Niğde Tersiyer volkanizması, MTA Rapor No: 10575. Dönmez, Akçay, A. E. ve Türkecan, A. 2005. 1/100.000 ölçekli Türkiye jeoloji haritaları, N0:49, Kayseri-K34 paftası. MTA. Dönmez, Akçay, A. E., Kara, H., Türkecan, A., Yergök, A. F. ve Esentürk, K. 2005. 1/100.000 ölçekli Türkiye jeoloji haritaları, N0:52, Aksaray-L32 paftası. MTA. Druitt, T.H., Brenchley, P.J., Gökten, Y.E., Francaviglia, V., 1995. Late Quaternary rhyolitic eruptions from the Acıgöl complex, central Turkey. J. Geol. Soc., London 152, 655-667. Duffus, J. H. Howard G.J. ve Worth, 1996. Fundamental toxicology for chemists,Cambridge, UK : Royal Society of Chemistry Information Services. Duru, İ. 2010. Kanser ve Karain. Mega Basım Sanayi ve Ticaret A.Ş. İstanbul. 271s. Düzgören Aydın, N. 2005.Kurşun izotopları ve ağır metallerin kaynakları ve dağılımları: Örnek çalışma-şehir çevre kirliliği ve insan sağlığı. 1.Tıbbi Jeoloji Sempozyumu Kitabı. 65-73. JMO Yayını; 95. Ankara. Eakle, A. S. 1898. Erionite, a new zeolite. Amer. J. Of Sci., 6, 66-68. Edmunds, W. M. ve Smedley, P. 2005. Fluoride in natural waters, In: Essential of Medical Geology (Eds. O. Selinus, B. Alloway, J. A. Centone, R. B. Finkelman, R. Fuge, U. Lindh ve P. Smedley), Chapter, 12, 301-329. 379 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı EPA. 2000. Technologies and costs for removal of arsenic from drinking water. EPA 815-R00-028. Ercan, T., Akbaşlı, A., Yıldırım, T., Fişekci, A., Selvi, Y., Ölmez, M., Can, B., 1991, Acıgöl (Nevşehir) Yöresindeki Senozoyik Yaşlı Volkanik Kayaçların Petrolojisi. M.T.A. Dergisi, 113. 31-44. Erkanol, D., Akalın, N., Kızıltepe, O. Ve Bakır, M. F. 2012. Aksaray-Kırşehir-Nevşehir-Niğde illeri mermer ve doğaltaş potansiyel alanların belirlenmesine yönelik etüt raporu. MTA Rapor No: 11506. Erişen, B. ve Özgür, R. 1999. Kozaklı (Nevşehir) alanının jeotermal enerji olanaklarına ilişkin değerlendirme raporu. MTA Rapor No: 10376. Erzenoğlu, Z. 1995. Türkiye termal ve mineralli sular envanteri (Nevşehir). MTA Rapor No: 10040. Fidancı,U.R., Bayşu, N. ve Ergun, H. 1994. The fluoride content of water sources in Kızılcaören Village in Eskişehir. Tr. J. of Medical Sciences, 20, 15-17. Fidancı,U.R., Salmanoğlu, B., Maraşlı, Ş. ve Maraşlı, N. 1998. İç Anadolu Bölgesinde Doğal ve Endüstriyel Florozis ile Bunun Hayvan Sağlığı Üzerindeki Etkileri. Tr. J. of Veterinary and Animal Sciences 22, 537-544. Finkelman, R. B. ve Gross, P. M. K. 1999. The types of data needed for assessing the environmental and human health impacts of coal. Int. Journal of Coal Geology, 40, 91-101. Finkelman, R. B., Skinner, H. C. W., Plumlee, G. S. ve Bunnell, J. E., 2001. Medical Geology. Geotimes, 20-23. Finkelman, R. B., Feder, G. L., Orem, W. H. ve Radovanovic, Z., 1991. Relationbetween LowRank coal deposits and Balkan Endemic Nephropathy. Association of Geoscientists for International Development New, 5, p.23. Fuge, R. 2005. Anthropogenic sources. Medical Geology (Eds. O. Selinus et al.). Chapter 3, 43-60. Elsevier, Amsterdam. Genç, M. A., sarıaslan, M., Demirtaş, G., karabacak, B., Özbek, E., Özkara, A., Kılıçdağı, R., Kavak, S., Zorlu, M. Ve Nişan, E. 2006. Kızılırmak havzasındaki kirlilik parametrelerinin araştırılması. MTA rapor No: 11011. Goodarzi, F. ve Swaine, D. J. 1993. Chalcophile elements in western Canadian coals. Int. Journal of Coal Geology, 24, 281-292. Gottardi, G. ve Galli, E. 1985. Natural zeolites. Springer-Verlag, Berlin, Heilderberg, 409p. Göksu, E. 1958. Uranyum nedir ve nasıl aranır?. MTA yayınları, No: 101, 92s. Ankara. Göktepeli, A., Ayan. Z., Artvinli, M., Şahin, A. ve Barış, Y. İ., 1983. İnsan sağlığı ve jeoloji. Türkiye Jeoloji Kurumu, Yeryuvarı ve İnsan Dergisi, 11-14. Ankara. Göncüoğlu, M. C. 1986. Orta Anadolu masifinin güney ucundan jeokronolojik yaş bulguları. MTA Dergisi. 105-106. 27-28. Göymen, G., Gürsoy, E., Koptagel, E., Gürses, H. ve Hoşcan, M. 2008. Silikoza neden olan alfa-kuvars tozlarının biyomineralojik özelliği. Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyum Kitabı (Ed. Eşref Atabey), 199, YMGV Yaynı, ISSN: 978-975-7946-33-5. İstanbul. 380 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Halilova, H. 2005. İyot, çinko, kobalt, mangan, bakır ve selenyum mikroelementlerinin biyojeokimyası, çevre ve insan sağlığına etkisi. I. Tıbbi Jeoloji Sempozyumu (Ed. Eşref Atabey), 93-107, Ankara. Halilova, H. 2008. Doğadan gelen sağlık. 128s. Palme Yayıncılık. ISBN: 978-605-5829-02-5. Ankara. Halilova, H., Yusufov, Z. ve Ahundova, E. 2008. Türkiye ve Azerbaycan tuz mağaraları ve sağlık üzerine etkileri.Uluslar arası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyumu Kitabı, 125127. (Ed. E. Atabey). ISBN: 978-975-7946-33-5. Harada, K. Iwamoto, S. ve Kihara, K. 1967. Erionite, phillipsite and gonnardite in the amygdules of altered basalt from Maze, Niigata prefecture, Japan. American Mineralogist, 52, 1785-1794. Hower, J. C., Ruppert, L. F. ve Williams, D. A. 2002. Control on boron and germanium distribution in the low-sulfur Amos coal bed, Western Kentucky coal field, USA. Int. Journal of Coal Geology, 53, 27-42. http://www.forumgercek.com http://www.kozaklikozzatermal.com/suanaliz.html http://nevsehirjeofizik.blogspot.com/2012/04/nevsehirde-deprem-istasyon-says.html http://www.taek.gov.tr http://tr.wikipedia.org/wiki/Kategori:Nevsehir_ilinin_ilçeleri http//www. turkiyetuz.com http://www.dsi.gov.tr http://www.mta.gov.tr İleri, S. 1978. Zeolitler. Türkiye Jeoloji Kurumu Yeryuvarı ve insan Dergisi, 371, 40-44. Ankara. Innocenti, F., Mazzuoli, G., Pasquare, F., Radicati Di Brozolo, F. and Villari, L., 1975. The Neogene calcalkaline volcanism of Central Anatolia: geochronological data on Kayseri-Niğde area, Geol. Mag., 112 (4), 349-360. Işıklı, B. ve Kalyoncu, C., 2000, Eskişehir Yöresindeki Üçme Sularında Florür Düzeyleri. Ekoloji Çevre Dergisi, 9, 36, 28-30. Kadıoğlu, E., Hisarlı, N, D., Aşık, A., Demircigil, G. Ç., Alshana, U., Ertaş, N., Çelebi, C. R., Atabey, E.,O. Ataman, Y., Serçe, H., Bilir, N., Tuncer, A. M. ve Burgaz, S. 2012. AS3MT gene polymorphism in residents exposed to inorganic arsenic via drinking water. EUROTOX. Abstracts. Stockholm-Sweden. Kahvecioğlu, Ö., Kartal, G., Güven, A. ve Timur, S.2007. Metallerin çevresel etkileri-I, Kara, H. 1991. 1/100000 ölçekli açınsama nitelikli Türkiye jeoloji haritaları serisi, Kırşehir-G18 paftası, MTA yayını. Karagül, H. 2008. Florozis ve hayvan sağlığı. Uluslar arası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyumu Kitabı, 109-110. (Ed. E. Atabey). ISBN: 978-975-7946-33-5. Kart, L. 2008. Kömür işçisi pnömokonyozu. Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Kitabı. YMGV Yayını ISBN:978-975-7946-33-5, 47-49. Ankara. 381 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Kayahan, M. 1982. Üzüm şırasının pekmeze işlenmesi sırasında meydana gelen terkip değişmeleri üzerine araştırmalar. A.Ü. Ziraat Fak. Yayınları,.797, Muhtelif Sayfalar, Ankara. Kayakıran, S. 1979. Gülşehir kaya tuzlası etüt ve aramaları açıklama evresi 1977 ve 1978 çalışmaları. MTA rapor No: 6606. Kırıkoğlu, M. 1999. Orta Anadolu Aksaray-Nevşehir civarı endüstriyel hammadde kaynakları prospeksiyon raporu. MTA rapor No: 10227. Kızılstein, L. Y. ve Kholodkov, Y. I. 1999. Ecologically hazardous elements in coals of the Donets Basin. Int. Journal of Coal Geology, 40, 189-197. Klaassen, C. D. (Ed.). 2001.Casarett and Doull’s toxicology. The basic science of poisons. Sixth Edition. McGraw-Hill. Medical Publishing Division, New York. Kliment, C. R., Clemens, K. ve Oury, T. D. 2009. North America-associated mesothelioma with pleural plaques and pulmonary fibrosis. Int Clin Pathol. 2, 4, 407-416 Köşklü, A., 1995. Florlu sulardan florun giderilmesi, Atatürk Üni. Fen Bilimleri Enstitüsü Kimya Müh. Anabilim Dalı (Yüksek lisans tezi), Erzurum. Le Pennec, J.-L., Bourdier, J.-L., Froger, J.-L., Temel, A., Camus, G., Gourgaud, A., 1994, Neogene ignimbrites of the Nevşehir Plateau (Central Turkey): stratigraphy, distribution and source constraints. J. Volcanol. Geotherm. Res. 63, 59-87. Meier, W. M. 1968. Zeolite structure in: Molecular sieves: Society of Chemical Industry, London. 10-27. Milliyet, 1983, İstanbul’dan Göreme’ye kültür mirasımız, 16. Fasikül, 121-124, 17. fasikül, 129-131, 18. Fasikül,137-139 ve 144, 19. Fasikül, 145-148 ve 151-152. MTA. 1980. Türkiye Maden Envanteri (illere göre). No: 179, 571s. Ankara. MTA. 1996. Türkiye Jeotermal Envanteri. MTA. 2009. Türkiye yer Altı Kaynakları (illere göre). Yer Bilimleri ve Kültür Serisi: 5, ISBN: 978-605-4075-32-4. 602s. Ankara. MTA. 2010. 1.100000 ölçekli Türkiye jeoloji haritaları, N0:139, Yozgat-J33 paftası (ikinci baskı). Mumpton, F. A., 1973. Wordwide deposits and utilization of natural zeolites. Ind. Miner. 73, 30. NRC. 2001. Arsenic in drinking water. 2001 Update, Washington, DC:National Academic Pres. 24-74. Nordstrom, D. K ve Alpers, C. N. 1999. Negative pH, efflorescent mineralogy and consequences for environmental restoration at the iron mountain superfund site. California. Proc. Natl. Acad. Sci. USA. 96, 3455-3462. Okut, M. ve Mehmet, G. 1972. Nevşehir ili Ürgüp-Avanos ve Gülşehir ilçelerindeki kükürt zuhurlarının jeolojisi. MTA rapor No: 5014. Olanca, K. 1994. Geochimie des laves Quaternaires de cappadoce (Turque): les apparelis monogeniques. These de Doctırat. Universite Blaise pascal (France), i156. Oruç, N. 1973. Doğubeyazıt kazası ve bazı köylerinde kullanılan sularda flor konsantrasyonu ve önemi, YSE Dergisi, Sayı: 86, Haziran 1973,19-22. 382 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Oruç, N. 1976. Van Gölü çevresindeki bazı doğa sularında florür konsantrasyonu ve önemi. Atatürk Üniversitesi Ziraat Fak., Ziraat Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 3, 25-32. Oruç, N. 1983. Doğubeyazıt yöresindeki bazı su kaynaklarında spektrofotometrik ve potansiyometrik yöntemlerle florür miktarlarının araştırılması, Doğa Bilim Dergisi: Müh./Çev., 7, 161-165. Oruç, N. 2005. Türkiye’de yüksek düzeyde fluorür içeren kaynak suları ve sağlık açısında önemi, Bildiri Özleri Kitabı, s.48-51, 1. Tıbbi Jeoloji Semp. 1-3 Aralık 2005 MTA, Ankara. Oruç, N. 2008. Endemik florozise iki ayrı örnek: 1-Türkiye’de yüksek düzeyde florürlü kaynak suları, 2-Çin’de fluorürce zengin kömür yakılması, Uluslar arası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyumu Kitabı, 103-105. (Ed. E. Atabey). ISBN: 978-975-7946-33-5. Oygür, V., Alkan, M. ve Cihnioğlu, M. 1988. Aksaray kuzeybatısı ile Nevşehir kuzeyinin demir prospeksiyon jeolojisi raporu. MTA rapor No: 8538. Ökte, Z. 2008. Florozis ve diş sağlığı. Uluslar arası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyum Kitabı, 106-108. (Ed. E. Atabey). ISBN: 978-975-7946-33-5. Önem, Y. 2000. Sanayii madenleri. Genişletilmiş 2. Baskı. ISBN: 975-96255-1-2. Ankara Özçıtak, E. 2012. Nevşehir ili ve ilçelerinde tüketilen içme ve kaplıca sularındaki radyoaktivitenin ölçülmesi. Nevşehir Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Fizik Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi. 83s. Özkuzey, S. 1973. Nevşehir ili civarında detay perlit etüdü hakkında rapor. MTA rapor No: 5060. Özmen, B., Nurlu, M. ve Güler, H. 1997, Coğrafi Bilgi Sistemi ile deprem bölgelerinin incelenmesi, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Afet İşleri Genel Müdürlüğü, Ankara. Öztopçular,M. 1977. Evaluation of the Chronic Fluoride Intoxication in the Doğubeyazıt Region from the Neurological Stand Point;In,Seminar on Problems of High Fluoride Waters,Cento Scientific Programme,Report No:28,Erzurum Atatürk Üni.,6-10 June. Öztürk, M. 2008. İçme suyunda arsenik miktarı ve sağlık üzerine etkisi. (erişim:www. mozturk.net/content_images/arsenik.doc). Pamukçu,T. ve Sel T. 1995, Kızılırmak havzası yüzey sularında flor tayini. Türk Veteriner Hekimliği Dergisi; 7, 2, 31-32. Pasquare, G., 1968; Geology of the Cenozoic volcanic area of Central Anatolia. Atti Accad. Naz. Lincei Mem., 9., 55-204 Passaglia, E., Artioli, G. ve Gualtieri, A. 1998. Crystal chemistry of the zeolite erionite and offretite. American Mineralogist, 83, 577-589. Phantumvanit, p., Songpaisan, Y. Ve Moller, I. J. 1988. A defluoridator for individual households. World Health Forum. 9, 555-558. Ren, D., Zhao, F., Wang, Y.ve Yang, S. 1999. Distribution of minor trace elements in Chinese coal. Int. Journal of Coal Geology, 40, 109-118. Resmi Gazete; Tarih: 31. 05. 2005, Sayı: 25831. Resmi Gazete. Tarihi:17.02.2005. Sayısı: 25730. Resmi Gazete, Tarihi: 31.12.2004. Sayısı: 25687. 383 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Rether, A. 2002. Doktora Tezi, Münih Teknik Üniveristesi, Entwicklung und Charakterisierung wasserlöslicherBenzoylthioharnstofffunktionalisierter Polymere zur selektiven Abtrennung von Schwermetallionen aus Abwässern und Prozesslösungen. Saraç,G. 2003. Türkiye omurgalı fosil yatakları. MTA Rapar No: Sassano, G., 1964, Acıgöl Bölgesinde Neojen ve Kuvaternler volkanizması MTA Rapor No: 6841. Sayın, N. 2008. Fairy Chimney development in Cappadocian Ignimbrites (Central Anatolia, Turkey). ODTÜ Doktora Tezi. Schumacher, R., Keller, J. ve Bayhan, H. 1990. Depositional charteristics of in Cappadocia, Central Anotolia, Turkey: Prroceedings of IESCA Cong. (Ed. Savaşcın and Eronat). Vol 2, p. 435-449 Schumacher, R., Mues, U. ve Koberski, U.1992. Petrographical and geochemical aspect and K/Ar dating of ignimbriten in Cappadocia, Turkey. Abstracts of the 6th Congres of the geol. Soc. Athens. Sebastian, P., Gaudichet, A., Bignon, J. ve Barış, Y. İ., 1984. Zeolite bodies in human lungs from Turkey. Lab. Invest., 44, 420-425. Seymen, İ. 1981. Kaman (Kırşehir) dolayında Kırşehir masifinin stratiğrafisi ve Metamorfizması. TJK Bülteni, 24-2, 7-14. Sheppard, R. A. ve Davis, G. S. 2002. Occupational and environmental lung disease. Cur. Opin. Pulm. Dis., 8, 2, 117-125. Smedley, P. L. ve Kinniburgh, D. G. 2005. Arsenic in Groundwater and the environment. Essentials medical geology, Impacts of the Natural environments on public Health (Ed. In Chief: Olle Selinus). Chapter.11. Şahin, B., Ağrılı, H., Koşun, E. ve Mengi, H. 2008. Mineraller. MTA yayınları, ISBN: 978-9758964-89-5. Ankara. Şendil, Ç. ve Baysu, N., 1973. İnsan ve hayvanlarda Ağrı ili Doğubeyazıt ilçesi köylerinde görülen flor zehirlenmeleri ve bunu Van ili Muradiye ilçesi köylerinde de saptamamızla ilgili ilk tebliğ, Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi, Cilt: 20, No: 4. Şimşek, Ş. 2007. Dünya’da ve Türkiye’de jeotermal gelişmeler. Ülkemizde doğal kaynakların Enerji Üretimindeki Önemi ve geleceği Sempozyumu, İzmir. TAEK. 2010. Türkiye’de çevre radyoaktivitesinin izlenmesi.2009. Teknik Rapor 2010/12. TAEK. 2011. Türkiye’de çevre radyoaktivitesinin izlenmesi.2009. Teknik Rapor 2010/19. Tatu, C. A., Orem,W. H., Finkelman, R. B. ve Feder, G. L. 1998. The etiology of Balkan endemic nephropathy; stil more questions than answers. Environmental Health Perspectives, 106,11, 689-700. Temel, A. 1992. Kapadokya eksplozif volkanizmasının petrolojik ve jeokimyasal özellikleri, Hacettepe Üniversitesi Doktora Tezi. Temel, A. ve Gündoğdu, M. N. 1996. Zeolite occurences and erionitemesothelioma relationship in Cappadocia region, Central Anatolia,Turkey. Mineralium Deposita. 31, 539-547. 384 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Toprak, V. 1996. The origin of the Quaternary basins which have been developed in the Cappadocia volcanic subsidence, Central Anatolia. 30. Year Symposium, Black Sea Technical University, 326-340, Trabzon. TSE 266 . 2005. Sular-insani tüketim amaçlı sular. Türk Standartları. 1987. Üzüm Pekmezi Standardı, 3792,Ankara. Tuncalı, E., Çiftçi, B., Yavuz, N., Toprak, S., Köker, A., Gencer, Z., Ayçık, H. ve Şahin, N., 2002. Türkiye Tersiyer kömürlerinin kimyasal ve teknolojik özellikleri, MTA Genel Müdürlüğü yayınları, 401s. Ankara. Türkecan, A., Akçay, A. E., Satır, M., Dönmez, M., ve Ercan, T. 2003. Melendiz dağları (Niğde) Volkanizması. 56’cı Türkiye Jeoloji Kurultayı Bildirileri, Ankara. Uçakoğlu,S. 1987. Nevşehir-Gülşehir ve civarı uranyum aramaları raporu. MTA Rapor No: 8453. USEPA. 1993. Integrated Risk Information System (IRIS): Arsenic, inorganic Quickview (CASRN 7440-38-2). Uslu, B. 1980. Endemik Fluorosis.Anadolu Üniversitesi Dergisi, 1019-1021 Uslu, B. ve Göğüş, T. 1981. Endemic Fluorisis, Clinical, Roentgenological and Biochemical Study of Chronic Fluorine Intoxidation in Kızılcaören, Hacettepe Bulletin of Medicine/Surgery, vol. 14, Numbers 3-4, July-Oct. 1981, p. 45-54. Ünalan, G. 2010. Kömür jeolojisi. MTA Eğitim Serisi No: 45. 585s. Ankara. Üzeltürk, B. 2009. Nevşehir ili Belediyeleri, İçme Suyunda arsenik sorunu.1.Tıbbi Jeoloji Çalıştayı Bildiriler kitabı, 61-70. (Ed. Y. Örgün ve G. Yalçın). TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayını, 30 Ekim-1 Kasım 2009, Ürgüp Bld., Kültür Merkezi, Ürgüp/ Nevşehir. WHO. 1996. Trace Elements in human nutrition and health, Geneva. Yazıcıoğlu, T. 1967. Türkiye’de Üzüm Üretimi ve Değerlendirilmesi. A.Ü. Zir. Fak. Yıllığı, 17, 2, 303-314. Yazman, M., Terzioğlu, N., Unical, Y. ve Susman, D. 1987. Acıgöl (Nevşehir) sahasının jeolojisi ve jeokimya raporu. TPAO Arşiv No 2702. Yılmaz, Ş. 1990. Nevşehir ili ve civarınınj zeolit aramaları prospeksiyon raporu. MTA Rapor No: 9235. Yolcubel, İ. 2009. Arsenikle kirlenmiş yer altı sularının temizlenmesinde kullanılan arıtma teknolojileri. 1.Tıbbi Jeoloji Çalıştayı Bildiriler kitabı, 44-60. (Ed. Y. Örgün ve G. Yalçın). TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Yayını, 30 Ekim-1 Kasım 2009, Ürgüp Bld., Kültür Merkezi, Ürgüp/ Nevşehir. 385 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı SÖZLÜK A Absorbe: Soğurulma Adsorpsiyon: Moleküllerin katı yüzeylere tutunması. Ağır metal: Metalik özellikler gösteren elementlerden oluşan açık ve tam bir tanımlaması yapılmamış olan grupta bulunan elementlere verilen addır. atom ağırlıkları 5 g/cm3’ten büyük olan elementler için tanımlansalar bile ‘’ağır metal’’ terimi daha geniş kapsamda kullanılır ve arsenik, berilyum, kadmiyum, kobalt, krom, bakır, demir, cıva, mangan, molibden, nikel, kurşun, antimon, selenyum, talyum, vanadyum, çinko ve onların metaloidlerini de içerir Akifer: Yer altı suyu hazne kayaları Akrodermatitis enteropatika: İnsanda çinko metabolizmasında primer bir defekt sonucu ortaya çıkan tek kalıtsal hastalıktır, oldukça nadir görülür. Akut: Etkisi hemen hissedilen. Alfa ışınları (α): Alfalar, helyum atomu çekirdeklerinden oluşmaktadır. Her çekirdekte 2 proton ve 2 nötron vardır. Alterasyon: Kaya ve minerallerin hidrotermal sularla, mevcut mineraller arasındaki tepkime ile bozuşma, altere olması. Alüvyon: Çakıl, kum, silt ve kil boyutundaki malzemeden oluşan akarsu çökeli. Amfibol: Demir ve magnezyum silikat bileşimindeki mineral grubu. Andezit: Bir cins volkanik kayaç. Anemi (Kansızlık): Hemoglobin miktarının yaş ve cinsiyete göre dünya sağlık örgütü tarafından kabul edilen kriterlerin altında kalmasıdır. Antiklinal: Bir bölgede oluşan sıkışma sonucunda yer kabuğunu oluşturan kaya tabakalarının kubbe şeklinde kıvrımlanması. Antropojenik: İnsan kaynaklı. Anüri: Hastanın çıkardığı idrar miktarı günde 0-50 mi. arasında ise idrar çıkaramama, yani “Anüri” durumundan söz edilir. Arsenikli pirit: Fe(S,As)2 formülü ile temsil edilen mineral Arsenopirit: FeAsS formülü ile temsil edilen mineral Artık: Artık kelimesi «cüruf» kargılığı kullanılmıştır. Asbest: Amfibol ve krizotil türü minerallerin ticari adıdır. Asbestosis: Akciğer sertleşmesi, akciğer zarında kalınlaşma ve kireçlenme Atık: Artık ihtiyaç duymadığımız ve uzaklaştırdığımız her tür madde atık olarak tanımlanabilir. 386 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı B Bakteri: Klorofilsiz, tek hücreli yada ipliksi mikroorganizma; bakteri havada, toprakta ve denizdeayrışan maddede oluştuğu ve bozunma sürecine yardımcı olduğu için kirlilik kontrolü açısından büyük önem taşır. Balkan Endemik Nefropatisi (BEN): Balkan yarımadasının birkaç kırsal bölgesiyle sınırlı ve kökeni bilinmeyen bir tübülo intersertal nefropati rahatsızlığıdır Benign hastalıklar: İyi huylu hastalıklar. Bentonit: Montmorillonit içeren kiltaşları bentonit olarak adlandırılır. Montmorillonitte Si/Al oranı yaklaşık 7/1 dir. Dolayısıyla illite göre daha da az alkali içerir. Beta ışınları (β): Biyolojik dokuda 5 mm gibi daha uzağa nüfuz eden beta ışınımı deriye zarar verecek yanıklara yol açabilir. Atom çekirdeklerinden, nötronun protona dönüşümü (beta bozunumu, parçalanması) sırasında salınan, yayılan elektronlardan oluşan parçacık akımıdır. Biyotit: İllit ve mika grubu kil mineralidir. Siyah mikadır. Bileşimi K(Mg,Fe)3.(Al,Fe).Si3O10. (OH)2’dir. C Cevher minerali: Ekonomik öneme sahip minerallere cevher mineralleri denir. CFC:Kloroflorokarbonlar. Cevher minerali: Ekonomik öneme sahip minerallere cevher mineralleri denir. Cüruf: Cevher yakıldıktan sonra geriye kalan kısım. Ç Çevre: Bir organizmanın var olduğu ortam ya da koşullar. Bu çevre doğal fiziksel öğeleri, ayrıca organizmanın etkileştiği insan ürünü koşulları içerir. Çevre koruma: Potansiyel olarak tehlikeli atık maddelerin çevreye boşaltılmasının asgariye indirilmesi ya da önlenmesi amacıyla kaynakların yönetimi. Çevre Koruma Ajansı (EPA): Kirleticiler ile ilgili tüm kanun ve yönetmelikleri uygulamak ile görevli Amerikan Federal kuruluşu. Çevresel etki değerlendirmesi: Yeni gelişme ve projelerin çevreye olabilecek sürekli ya da geçici potansiyel etkilerinin, sosyal sonuçları ve alternatif çözümleri de içine alacak biçimde analizi ve değerlendirilmesi. Çökel: Sediman. Çökelme: Elektrik alan etkimesi ya da ısısal değişme sonucunda, parçacıkların içinde asılı bulundukları gaz akıntısından ayrılması işlemi. Çöp: Evlerden ya da ticari amaçla gıda hazırlanması ve kullanılmasından kaynaklanan hayvan, sebze ve meyve atığı; genelde tüm atık ürünler için kullanılır. 387 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı D Damar (Jeoloji terimi): Tabakalı kayaçları dik veya eğik olarak kesen magmatik kütle. Damar kayası: magmanın kırık ve çatlaklarda, yer yüzeyi altında sokulumlar şeklinde katılaşması, kristallenmesi sonucu oluşan kaya türüdür. Dayk: Magmanın çatlaklara girerek oluşturduğu birkaç metre kalınlığında ve birkaç km. uzunluğundaki kütle. Derişim: Konsantrasyon Doğal radyasyon kaynakları: Yerkabuğundaki radyonüklidler, kozmik ışınlar ve Doku: Doku da kil malzemesinin yapısına etki eden önemli bir faktördür. Killerde tanelerin tanelerle olan ilişkisi şeklinde ifade edilebilen doku, tane iriliğinin dağılışına, tanelerin şekline ve taneciklerin yönelmesine işaret eder. Dozimetre: Radyasyonla çalışan kişilerin maruz kaldığı radyasyon miktarını belirlenmesi için kullanılan cihazlardır. Radyasyona karşı ölçülebilir ve tekrar üretilebilir etkileşime sahip cihaz ya da malzemedir. Dokanak: Kontak, temas. Duraylı: Minerallerin kimyasında değişikliğin olmadığı. E Eh: Oksidasyon hidratasyon durumu Eİ (EC): Elekriksel iletkenlik Elektromanyetik alan: Elektromanyetik dalgaların etkili olduğu bölge, alan. Element: İçerisinde tek cins atom bulunduran maddelere denir. Endemik: Yer yüzünün belli bölgelerinde yayılım gösteren yaşam alanı bir bölge, yöre, yerel bir alanla sınırlı olan canlı türü. Enerji Dozu: Radyasyonun herhangibir maddedeki soğrulma dozu olup, birimi Gray’dir. Ensefolopati: Beyin dokusunda genelde dejeneratif değişikliklerin görüldüğü hastalıklara verilen isim EPA: ABD Çevre Koruma Ajansı Epidemiyoloji: Toplumdaki hastalık, kaza ve sağlıkla ilgili durumların dağılımını, görülme sıklıklarını ve bunları etkileyen belirteçleri inceleyen bir tıp bilimi dalıdır. Erozyon: Aşınma. Eser Elementler: Havada, suda ve yiyeceklerde çok düşük yoğunluklarda bulunan kurşun, bakır, çinko, arsenik, civa ve vanadyum vb. gibi elementler. Etüv: Etüvler değişik hacimlerde olup, sıcaklık 60°C ile 250°C arasında analog veya dijital termostat ile ayarlanabilen, ısıtma, pişirme veya kurutma amaçlı laboratuvar fırınlarıdır. 388 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı F Fibros: Lifsel. Fitoremediasyon: Çevre kirliliğinin bitkilerle giderilmesi Flor: Zehirli bir gaz olup, yüksek elektro negatifliğe sahip bir element. Yüksek sıcaklıkta hareketli ve ucucu bir gazdır. Eş anlamlısı: Florür, flüorür, fluor. Florit: Simgesi F, atom numarası 9 olan bir mineral adıdır. Eş anlamlısı: Flüorit, fluorit. Florozis: Flor zehirlenmesi. Flüorit: Simgesi F, atom numarası 9 olan bir mineral adıdır. Eş anlamlısı: Florit, fluorit. Fungisit: Mantar öldürücü G Gabro: Magmatik kökenli derinlik kayası. Gabrolar magma kökenli minerallerin taşıyıcı kayacı olarak önemlidirler. Galenit: Kurşun minerali Gama ışınları (γ): Atom çekirdeğinin bozunumu sırasında salınan elektromanyetik dalga (foton denilen enerji paketçikleri ya da kuantaları akımıdır. Gang. Cevher minerali çevresi kayada bulunan Geçirimlilik: Geçirimlilik, bir kayanın, sedimanın ya da toprağın akışkanı iletebilme özelliğidir. Gnays: Bir çeşit metamorfik kökenli kayaç. Gölet: Genellikle gölden küçük ve havuzdan büyük, doğal yada yapay olarak yapılmış hiçbir ırmakla ya da su kaynağıyla ilgisi olmayan su birikintisi su oluşumu. Gözeneklilik: Gözeneklilik, bir kayanın, sedimanın ya da toprağın içerdiği boşluğun toplam hacmidirGray: Herhangi bir maddenin kilogramı başına 1 Joule enerji soğurumuna eşdeğerdir. Bir Joule günlük kullanımda oldukça küçük bir enerji miktarıdır. H Hematit: Fe2O3 demir minerali Herbisit: Ot öldürücü Hidroksiapatit: Ca10(PO4) 6(OH)2) bileşiminde kristal halde kalsiyum fosfat. Hipo/hiperpigmentasyon: Aşırı derecede deride değişim gözlemlenmesi Hematit: Fe2O3 demir minerali Hemoliz: Alyuvarların yıkılması, parçalanması ve boya maddesi olan hemoglobinin kan dolaşımında serbest kalmasıdır Hemoptezi: Öksürükle kan gelmesi Herbisit: Ot öldürücü 389 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Hidroliz: Hidroliz işlemi suyu oluşturan hidrojen ve oksijen elementlerinin birbirinden ayrılması ile sonuçlanan bir işlem. İ İllit: Kil mineral grubunun bir türüne verilen addır. Az potasyum içerir. Kristallerinin tane boyutu 0,1- 0,3 mm kadardır. İllit mineralleri, simektite gibi şişmezler ve K+ içerirler. İllitin teorik formülü K1-1.5Al4-3.5(Si7-6.5Al1-1.5)O20(OH)4 yoğunluğu 2,6- 2,9 gr/cm3, sertliği ise mohs skalasına göre 1- 2‘dir. Ayrışma ile oluşur. İndirgen: Havasız ortamda minerallerin hidratasyona uğraması İnorganik: Doğal, organik olmayan İnsan kaynaklı: İnsan faaliyetleri sonucu oluşan. İnsektisit: Böcek öldürücü İrritasyon: Sinir sisteminin verdiği olumsuz etki, rahatsızlık duyma, sinirlenme İyon: İyon, bir atomun kararlı bir dış kabuk elde etmek üzere, bir ya da birkaç elektron kaybetmesi veya kazanması sonucunda oluşan elektrik yüklü bir parçacıktır. Tüm iyonlar anyon ve katyondur. J Jeofajia (pika): Kil ve toprak yeme alışkanlığıdır. Besleyici değeri olmayan bir maddenin ya da bir gıdanın düzenli ve aşırı miktarda yenmesi ile karakterize bir davranış bozukluğudur. Jeoloji: Yer bilimi. Jeolojik harita: Kaya oluşumları ile fay hatları gibi diğer fiziksel özelliklerin dağılımlarını ve aralarındaki ilişkileri gösteren harita. Jeotermal: Gerek magma ile irtibatlı ve gerekse yüzey sularının yerin derinliklerde ısınarak tekrar yer yüzüne çıkmasıyla oluşan sıcak su kaynakları. K Kalkopirit: Bakır minerali Karbon dioksit: Yeterli oksiyen koşullarında fosil yakıtların yanmasıyla oluşan, atmosferde mevcut bir bileşik. Soluduğumuz oksijeni yayan klorofili bitkiler için gerekli olup kendi başına zehirli değildir, ancak yoğun haldeyken boğucu olabilir. Kil: Kil deyimi, bir kaya terimi olarak, sedimanter kayaların ve toprakların mekaniksel analizlerinde tane iriliğini ifade eden bir terim olarak kullanılmaktadır. Tane büyüklüğü 4 mikrondan (1/256 mm) daha küçük taneciklere kil denilmektedir. Keratozis: Deri hastalığı 390 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Klor: Ağartıcı, oksitleyici etki maddesi olarak su arıtma yada mikrop giderme amacıyla kullanılan halojen eleman; zehirli bir gaz. Kobaltit: CoAsS formülü ile temsil edilen arsenik minerali Koliform bakteriler: İnsanların ve sıcak anlı hayvanların kalın bağırsaklarında yaşayan ve sudaki konsantrasyonu patojenlerin de bulunabileceğini gösteren indikatör bakteriler. Kolloidler: Büyüklüğü 10-1000 angstrom arasında değişen, bir başka madde de asılı, çok küçük parçacıklar. Konsantrasyon: Derişim (yoğunlaşma) Korozyon: Metal veya metal alaşımlarının oksitlenme veya diğer kimyasal etkilerle aşınma durumu. Demirin paslanması, alüminyumun oksitlenmesi Koruma: Doğal ve insanların oluşturduğu çevre kaynaklarının (madenler, su, ormanlar, balık yatakları, vahşi yaşam vb. ) tükenme ve israfa karşı ve aynı zamanda güzelliğinin bozulmaması amacıyla korunması, yönetimi ve akılcı kullanımı. Kömür işçisi pnömokonyozu: Kömür tozuna maruziyet sonucunda ortaya çıkan pnömokonyoz türü. Kristal: Üç boyutta kesintisiz devamlılık gösteren bir iç yapısı olan, homojen kimyasal bileşik ve elementlerin katı halde sahip olduğu, düzenli olarak tekrarlanan ve dış yüzeyleri ile ifade edilen atomik diziliştir. Kriyolit: Sodyum alüminyum florittir. Kriyolit en çok alüminyum elde etmekte kullanılır. Alüminyum cevheri fırında ergitilmeden önce, kolay çözülmesi için, içine eritilmiş kriyolit atılır. Kriyolit ilgiçekici bir mineraldir. Adı “buz taşı” anlamına gelir. Kolayca erime özelliği vardır. Kibrit alevinde bile eriyebilir. Kriyolit doğada büyük miktarlar halinde yalnız güney Grönland’da, Ivigtut yakınlarında bulunur. Kronik: Etkisi ancak belli bir süre sonra ortaya çıkan Kozmik ışınlar: Güneş ve yıldızlardan kaynaklanan yüksek enerjili kozmik ışınlar daha çok (%93) hızlı protonlardan (hidrojen atomu çekirdeklerinden) ve daha az da (% 6,3) alfalardan (helyum atomu çekirdeklerinden) ve bir miktar da Trityum ve Karbon 14 çekirdeklerinden oluşmaktadır. Kuvars: Silisyum diyoksit bileşiminde sert bir mineral. Kuvarsit: Silisyum diyoksit bileşimli kumtaşının metamorfizma geçirmiş şekli. L Lif: Boyu eninin 3 katı uzunluğunda olan partiküller. Linyit: Bir kömür çeşididir. Lös: Rüzgarın biriktirmesiyle oluşmuş, üniform, koheziv, tane çapı 0.06 mm olan malzemedir. Taneler kil ve kalsiyum karbonat ile çimentolanmıştır. gözenekliliği fazladır. 391 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı M Magmatik kayaç: Yer kabuğunun derinliklerinde bulunan ve sıcaklığı 600-13000C arasında değişen ve bir silikat çözeltisi olan magmanın katılaşması /kristalleşmesi sonucu oluşan kayalara magmatik kaya denir. Malign hastalıklar: Kötü huylu hastalıklar. Marn: Kil ve kalsiyum karbonatın yaklaşık yarı yarıya karışımı sonucu oluşur. Mesozoyik: İkinci jeolojik zaman. Metamorfik (başkalaşım) kaya: Magmatik, volkanik ve sedimanter kayaların farklı sıcaklık ve basınç altında, katı halde yapısal, dokusal ve mineralojik değişime uğramaları sonucu oluşan kayalara metamorfik kaya denir. Mezotelyoma: Plevra, periton ve perikardın yüzeyini döşeyen mezotel hücrelerinin malign (kötü huylu) tümörüdür (akciğer ve karın zarı kanseri). Mikroorganizmalar: Biyolojik işleme tabi tutma süreçlerinde aktif etki maddesi işlevi gören ya da indirgeme faaliyetine katkıda bulunan, sıvı atıklarda bulunan mikroskopik bitkiler ya da hayvanlar. Mikroplar: Çok küçük bitkiler ve hayvanlar; hastalığa yol açan bazıları lağım suyunda bulunur. Mine: Dişin sement sınırında keskin bir kenarla sonlanan koruyucu tabaka. Mineral: Doğal olarak inorganik bileşiklerden veya elementlerden oluşan, düzenli iç yapıya sahip, kendilerine özgü kimyasal bileşimleri, kristal şekilleri ve fiziksel özellikleri olan ve katı haldeki maddelerdir. Miyosen: Üçüncü jeolojik zamana ait bir devir. mg/kg: Miligram/kilogram mg/l: Miligram/litre µg/l: Mikrogram/litre Montmorillonit: Simektit grubu kil mineralidir. Bileşimi Mg2Al10Si24(OH)12.(Na,Ca)’dur. Sulu alüminyum silikatlar kütleyi oluşturur. mSv: Milisievert N Nazal septum: Burunun kıkırdak kısmının en önemli desteği Neojen: Üçüncü jeolojik zamana ait bir devir. Nikolit: NiAs formülü ile temsil edilen arsenik minerali Nitrifikasyon: Ölen canlıların proteinlerinin oksijenli ortamda mantar ve bakteri faaliyetleri ile amonyum iyonu, su ve karbondioksite kadar giden bir dizi ara basamakla yıkılması, aynca amonyumun Nitromonas bakterilerince nitrite ve nitritin de nitro bakterilerince nitrat iyonlarına kadar okside olması olayı. Nötron ışınları (n): Atom çekirdeklerinin doğal bozunumu sırasında salınan, elektriksel olarak yüksüz, nötral nötron parçacıkları akımıdır 392 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı O Ofiyolit: Bazik karakterli intrüzif kökenli kayaç grubu. Oligosen: Üçüncü jeolojik zamana ait bir devir. Orpiment: As2S3 formülü ile temsil edilen sarı arsenik minerali P PAH: Poliaromatik hidrokarbonlar Paleozoyik: Birinci jeolojik zaman. Partikül: Mikron boyutundaki toz zerrecikleri. Patojen: Hastalığa neden olan her türlü organizma ve maddedir. Bu terim çoğunlukla çok hücreli organizmaların işleyişini ve hücre bütünlüğünü bozan yapılar için kullanılır. Ancak bunun yaninda, tek hücrelileri etkileyen patojenler de vardır. Pekişmemiş: Gevşek Pirit: FeS formülü olan demir minerali Pigmentasyon: Deride renk değişimi Pika: Jeofajianın bir çeşididir. Alışılmadık nesneleri yeme, pika pika ya da daha özgün biçimde jeofajia olarak bilinmektedir. pH: Asitlik baziklik durumu Pliyosen: Üçüncü jeolojik zamana ait bir devir. ppm (Part per million): Ağırlıkça, çözünmüş madde/ çözelti oranının milyonda biridir. Bir milyon gram tuzlu suda 1g tuz çözünmüş ise bu sudaki tuz konsantrasyonu 1 ppm dir. ppm ile mg/l arasında şu bağlantı vardır. mg/l=ppm X yoğunluk çözeltilerin yoğunlukları farklı olduğundan, bütün çözeltiler için mg/l=ppm yazılamaz. Suyun yoğunluğu 1,0 olarak alınabileceği için mg/l= ppm yazılabilir. Fakat toplam tuzluluk 10.000 ppm i geçiyorsa çözeltinin yoğunluğu 1,0 olarak kabul edilemez, bu taktirde yoğunluğa göre bir düzeltme yapılmalıdır. ppb: Milyarda bir kısım demektir. 1/1000 ppm’e eşittir. Prenatal: Doğum öncesi tanı Plütonik kaya: Magmanın yerin derinliklerinde katılaşması- kristalleşmesi sonucunda oluşan derinlik kayasıdır. Pnömokonyoz: Tozlara bağlı akciğer sertleşmesi. Prospeksiyon: Madencilik arama faaliyetlerine dayanak teşkil edecek ön bilgilerin toplanması işi. 393 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı R Radon gazı: Radon gazı, doğal radyasyon kaynaklarından olan 4,5 milyar yıl yarı ömre sahip Uranyum-238 ailesinin bir elemanı olup, bu serideki tek radyoaktif gazdır. Radyasyon: Işık, ışıma, ışın, elektromanyetik dalga ya da hızlı parçacık akımıdır Radyoaktivite: Radyoaktivite, ağır ve dengesiz atom çekirdeklerinin radyoaktif parçalanmalarına bağlı olarak, içerdikleri enerji fazlalığı nedeniyle parçacık, parçacık grupları ve elektromanyetik ışınım yaymaları olayıdır. Radyonüklid: Radyoaktif çekirdek. Realgar: AsS formülü ile temsil edilen kırmızı arsenik minerali Rezerv: Saklanmış, biriktirilmiş şey. Yatağında ya da havzasında bulunduğu hesaplanan, henüz işletilmemiş kömür, demir, petrol vb. gibi. Rodentisit: Kemirici öldürücü Röntgen ışınları: Atomların dış kılıfındaki elektron bulutunda, elektronların,çekirdeğe oldukça yakın yörüngelerden daha aşağılara dış ya da iç etkenlerle atlaması sonucu ortaya çıkan elektromanyetik ışımalar olup, bunların dalga boyları 0,01 ile 10 nanometre arasındadır. S Sağlık: Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımıyla, “sadece hastalık ya da sakatlığın yokluğu değil; fiziksel, zihinsel ve toplumsal yönden tam bir iyilik hali”dir. Sağlığa dokunan: Zararlı. Salmonella: Gıda zehirlenmesine yol açan ve tifo taşıyabilen, hastalık yapıcı bakteriler. Sediman: Çökel Sedimanter (tortul) kaya: Yer yüzünde etkin olan fiziksel ve kimyasal süreçlerle bozunan, parçalanıp, ufalanan kaya parçacıklarına sediman, bunların akarsu, rüzgar vb. etkenlerle başka bir ortama taşınıp çökelmesi ve taşlaşması(tıkızlaşması) sonucu oluşan kaya türlerine tortul (sedimanter) kaya denir. Semptom: Bulgu. Sievert: 1896-1966 yılları arasında yaşamış, İsveç’li tıp doktoru ve fizikçi Sievert Rolf adındandır. Skarn: Yerkabuğunda sıcak kütle ile soğuk kütlenin temas ettiği alanlar. Skorodit: FeAsO4.2H2O formülü ile temsil edilen kırmızı arsenik minerali Soğurulma: Absorbe (emme) Sedimanter (tortul) kaya: Yer yüzünde etkin olan fiziksel ve kimyasal süreçlerle bozunan, parçalanıp, ufalanan kaya parçacıklarına sediman, bunların akarsu, rüzgar vb. etkenlerle başka bir ortama taşınıp çökelmesi ve taşlaşması(tıkızlaşması) sonucu oluşan kaya türlerine tortul (sedimanter) kaya denir. Silikozis: Akciğerin toz hastalığı 394 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Simektit: Önemli Simektit grubu mineraller, montmorillonit, baydellit, nontronit, hektorit, saponit, sakonik’tir. Bu gruptaki minerallerin yoğunluğu 2-3 gr/cm3, sertlikleri 1-2’dir. Magnezyum veya demirle birlikte potasyum dışı alkalileri ve bazı toprak alkalileri içeren kil mineralidir. Siyanür: Hidrojen siyanür (HCN), sodyum siyanür (NaCN), ve potasyum siyanür (KCN) gibi bileşikler ya da serbest olarak bulunur. HCN renksiz bir gazdır. Keskin ve bayıltıcı, bademe benzer kokusu vardır. Spazm: Adalenin istek dışı ani kasılması, sinir hücrelerinin tahribi. Su arıtma: Çökeltme, pıhtılaştırma, filtrasyon, dezenfeksiyon, yumuşatma ve havalandırma gibi, sudaki zararlı maddeleri giderici ve suyu kullanılır veya içilir hale getirici işlemler. Ş Şeyl: Yüksek basınç altında kalan kiltaşı. Şist: Düzlemsel ve çizgisel paralelliği iyi gelişmiş bir metamorfik kayaç türü. T Tektonik: Deformasyona uğramış kayaçların birbirleri ile olan ilişkilerini inceleyen yer bilim dalı. Tenör: Cevherde bulunan veya cevherin zenginleştirilmesi veya işlenmesi sonucunda elde edilen ürün içerisindeki kıymetli elementin yüzdesel bir oran olarak ifadesi. Yani belirli bir cevher numunesinin belirli bir element veya bileşik bakımından, bu element veya bileşiğin numune içindeki ağırlığının, numuneyi meydana getiren tüm maddenin kuru haldeki ağırlığına oranı. Ters ozmoz: Yüksek çoğunluktaki çözeltilerde çözücünün basınç altında filtrelerden geçerek daha düşük yoğunluktaki çözeltiye doğru hareketi; arzu edilmeyen çözünmüş katıların ve kolloidlerin giderilmesi için suyun işleme tabi tutulmasında kullanılır. Tesviye: İşlevsel olarak toprak yüzeyi ve altı drenaj modelleri kurmak ve toprak erozyonunu asgariye indirmek, görünüşü iyileştirmek, sulamayı kolaylaştırmak yada fazla toprağı en yararlı biçimde dağıtmak için bir yerin profilinin yeniden oluşturulması. Tıbbi Jeoloji: Çevremizdeki kayaçlar, mineraller ve elementler gibi Jeolojik unsurlar ile depremler ve volkanlar gibi jeolojik süreçlerin tanımlanması, dağılımlarının belirlenmesi ve bunların canlılar üzerindeki etkilerini ortaya konmasını amaçlayan jeoloji alt bilim dalıdır. Toksik: Zehirli Toksikoloji: Zehirleri ve etkilerini, etkime mekanizmalarını ve arıtılma yöntemlerini inceleyen bilim dalı. Toksisite: Zehirleyici Topografya: Yer yüzeyinin fiziksel biçimi. Toz: Partikül büyüklüğü 100 mikrondan daha az olan havada asılı kalabilen parçacıklar. 395 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Tüf: Yanardağların püskürttüğü kül, kum ve lav parçacıklarından oluşan, çoğunlukla açık renkli, hafif gözenekli bir tür kayaç türü. Tüfit: Yanardağdan çıkan küllerin sedimantolojik süreçlerle çökelmesiyle oluşan bir kayaç türü. U Ultramafik kayaç: Koyu mineral içeriği %100’e yakın olan kayaç grubu. V Volkanik kayaç: Magmanın yer yüzeyine yakın ya da yüzeyde katılaşması sonucu oluşan kaya türüdür. W WHO: World Health Organization (Dünya Sağlık Örgütü). Y Yükseltgen: Oksitlenme Z Zararlı: Fiziksel yönden zararlı olumsuz etkilere sahip. Zehirli maddeler: Değişik biçimlerde maruz kalma sonucu zarara yol açabilen kimyasal maddeler. Zırnık: Arsenik Zirkon: ZrSiO4 formülü olan mineral. 396 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı KISALTMALAR α: Alfa ABD: Amerika Birleşik Devletleri ALL: Akut Lenfomalar. AML: Malign Lenfomalar As: Arsenik AAS: Atomik Absorpsiyon Spektometresi AD: Anabilim Dalı Ag: Gümüş Ar: Argon Au: Altın β: Beta B: Bor Ba: Baryum BAL: British Anti Lewisit (şelasyon tedavisi) Be: Berilyum BGS: Britanya Jeoloji Kurumu Bi: Bizmut Bq: Bekerel C: Karbon Ca: Kalsiyum Cd: Kadmiyum Ce: Sezyum Cl: Klor Co: Kobalt Cr: Krom Cu: Bakır DFID: Uluslararası Gelişim Dairesi DMAA: Dimetilarsonik Asit DNA: Deoksi Ribo Nükleik Asit DTA: Diferansiyel Termik Analiz Yöntemi. Eİ (EC): Elektriksel İletkenlik Eh: Yükseltgenme indirgenme (oksidasyonhidratasyon) EKG: Elektro Kardiyo Grafisi EPA: ABD Çevre Koruma Ajansı F: Flor Fe: Demir Gy: Gray h: Saat H: Hidrojen He: Helyum HFO: Hidroferrrik Oksit Hg: Cıva HNO3: Nitrik Asit HNO2: Nitrit I: İyot IARC: Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu ICP-MS: İndüktif Çiftli Plazma Kütle Spektrometrisi K:Potasyum kg: Kilogram Kr: Kripton l (L): Litre m2/g: Metrekare/gram Mg: Magnezyum MM: Malign Mezotelyoma MMAA: Monometilarsonik Asit Mn: Mangan mg/kg: Miligram/kilogram mg/l: Miligram/litre Mo: Molibden M: Mili (10-3) mSv: Milisievert MTA: Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü Na: Sodyum N: Azot n: Nano NH4: Amonyum NO3: Nitrat nSv: Nano Sievert nSv/h: Nanosievert/saat Ne: Neon NERC: Karasal Ekoloji Enstitüsü NH4: Amonyum NIST: National Standards and Teknology Ni: Nikel NO3: Nitrat O: Oksijen OSHA: ABD İş Güvenliği ve Sağlığı Kuruluşu P: Fosfor Pb: Kurşun pH: Power of Hydrogen” (Hidrojenin gücü)’dir. Asitlik baziklik durumu. ppb: Parts per billion (milyarda bir) ppm: Parts per million (milyonda bir) 397 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Pt: Platin Ra: Radyum RfD: Referans doz Rn: Radon S: Kükürt Sb: Antimon Se: Selenyum SEM: Taramalı Elektron Mikroskopisi Si: Silisyum Sr: Stronsiyum SRM: Standart Referans Malzemesi SSCB: Eski Sovyetler Birliği TAEK: Türkiye Atom Enerjisi Kurumu Th: Toryum TS: Türk Standartları U: Uranyum V: Vanadyum W: Wolfram WHO (DSÖ): World Health Organization (Dünya Sağlık Örgütü) Xe: Ksenon XRD: X-Işınları Difraksiyonu Yöntemi Zn: Çinko Zn: Çinko µg/l: Mikrogram/litre γ: Gama 398 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı Eşref ATABEY Eşref Atabey, İlkokulu Bezkese’de (Atakent-Dalaman), Ortaokulu Ortaca’da, liseyi Atatürk Lisesinde (Ankara) tamamladı. 1978 yılında İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Jeoloji Yüksek Mühendisliği bölümünden mezun oldu. 1979 yılında MTA Enstitüsü Jeoloji Dairesinde işe başladı. 1988 yılında Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi programını bitirerek Kamu Yönetimi Uzmanı oldu. 1995 yılında Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsünde doktorasını tamamladı ve Doktor ünvanını aldı. Jeoloji bilim dalıyla ilgili Sedimantoloji, Stratigrafi-tektonik, Doğal afetler, Deprem, Tıbbi Jeoloji, Jeolojik miras, Çevre jeolojisi konularında çeşitli dergilerde çok sayıda yayımlanmış makaleleri ile bildiri, etüt raporları, konferanslar ve seminerleri bulunmaktadır. Meslek alanıyla ilgili seminer, çalıştay, sempozyum ve kurultayların yürütme ve bilim kurullarında görev almış, bir çok projenin Proje Başkanı görevini yürütmüştür. Önemli projeler arasında Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattının 1050 km’lik bölümünün (Çıldır, Ardahan-Sarıkamış-Horasan ile Refahiye-SivasCeyhan arası) jeolojik etüdü, Doğu Toroslar ve İç Anadolu Projeleri ve Türkiye’nin Tıbbi Jeolojik Araştırma projesidir. Dr. Eşref Atabey, Tıbbi Jeoloji bilim dalının ülkemizde tanınması, gelişmesi yönünde öncülük etmiş olup, bu konuda ilk defa 2005 yılında 1.Tıbbi Jeoloji Sempozyumunun Sekretaryalığını, 2008 yılında da Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyumunun Yürütme Kurulu Başkanı görevini üstlenmiştir. Ülkemizde Tıbbi Jeoloji Projesinin uygulanması yönünde çabası olmuş ve 2006 yılında bu proje ilk defa uygulamaya konulmuştur. Tıbbi Jeoloji alanında ülkemizde farklı kurum ve kuruluşlarda seminer, konferans, bildiri, panellere katılmış, jeolojik unsurlar ve halk sağlığı konusunda eğitim amaçlı çalışmalar yapmaktadır. Jeoloji ve Tıbbi Jeoloji alanında kitapları yayımlanmıştır. Dr. Eşref Atabey, MTA Yayım ve Redaksiyon Kurulu Başkanı, bazı bilimsel dergilerde Yazı İnceleme Kurulu üyeliği, Jeoloji Mühendisleri Odası Bilimsel ve Teknik Kurul üyeliği, Sağlık Bakanlığı İçme ve Kullanma Suları Danışma Kurulu üyeliği, Ankara ili Kanser Kontrol Danışma Kurulu üyeliğinde bulunmuş, Jeoloji Mühendisleri Odası üyesi, Jeolojik Mirası Koruma Derneği (JEMİRKO), Tema Vakfı, Sağlık Bakanlığı Kanserle Savaş Dairesi Başkanlığı Tıbbi Jeoloji Alt Kurulu üyesi ile ATAÇEV (Atakent-Dalaman-Muğla) Kurucu üyesidir. Dr. Eşref Atabey’in en önemli katkısı Nevşehir yöresindeki akciğer ve karın zarı kanserinin endemik olduğu Tuzköy Beldesi, Karain ve Sarıhıdır köyleriyle ilgili çalışmaları, yeni yerleşim yeri seçiminde olmuştur. Meslek hayatındaki çalışmaların çoğunu Nevşehir yöresi inceleme ve araştırmaları oluşturmaktadır. 2006-2010 yıllarında Tıbbi Jeoloji Projesini gerçekleştirmiş olup, Türkiye’de mineral tozları ve etkileri, insan kaynaklı çevresel faktörler, insanlarda kil ve toprak yeme alışkanlığı, yer altı suyunda arsenik ve flor, doğal radyasyon kaynakları, içme suyu kalitesi, elementler vd. tıbbi jeoloji konularında çalışmalarına devam etmektedir. Jeoloji ve özellikle jeolojik unsurlar ve halk sağlığı konusunda yayımlanmış kitapları bulunmaktadır; a-Jeoloji alanında 1-Deprem, 2 -Karbonat Sedimantolojisi, 3-Tufa ve Traverten b-Tıbbi Jeoloji alanında 399 Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı 1-Tıbbi Jeoloji, 2-Arsenik ve Etkileri, 3-Türkiye’de Asbest, Eriyonit, Kuvars ve Diğer Mineral Tozları ve Etkileri, 4-Türkiye’de İnsan Kaynaklı (Antropojenik) Unsurlar ve Çevresel Etkileri, 5-Türkiye’de Içme Suyunda Flor ve Etkileri, 6-Türkiye’de Kil ve Toprak Yeme Alışkanlığı (Jeofajia)Topraktaki Organizmalar (Patojenler)-Pekmez Toprağı ve Sağlık, 7-Türkiye’de Mesleksel ve Çevresel Hastalıklar, 8-Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyumu Teknik Gezi Kitabı, 9-Türkiye’de İçme Suyu Kalitesi ve Halk Sağlığı (bas.), 10-Türkiye’de Doğal Radyasyon Kaynakları ve Tıbbi Jeolojik Etkileri (bas.), 11-İyot Elementi ve İnsan Sağlığı İçin Önemi (bas.), 12-Elementlerin Doğada Bulunuşu ve İnsan Sağlığına Etkileri (bas.), 13-Nevşehir İli Tıbbi Jeolojik Unsurları ve Halk Sağlığı (bu kitap). c-Editörü olanlar 1- 1. Tıbbi Jeoloji Sempozyum Kitabı, 2-Uluslararası Katılımlı Tıbbi Jeoloji Sempozyum Kitabı, 3-Jeoloji El Kitabı, 4-Mermer Kitabı, 5-Doğu Anadolu Endüstriyel Hammadde Çalıştayı Kitabı. 400