Kars`a Giderim Kars`a - Serhat Kültür Dergisi
Transkript
Kars`a Giderim Kars`a - Serhat Kültür Dergisi
‹Ç‹NDEK‹LER tarih - kültür - haber dergisi Yay›n Sahibi, Yaz› ‹flleri Müdürü: M. Caner Aras Kültür Sanat Yönetmeni: Türkan Narin Tarih: Yard. Doç. Dr. Gürsoy Solmaz Yay›n Kurulu: Prof . Dr. Oktay Belli Prof. Dr. Esin Derinsu Day› Doç. Dr. Ali Murat Aktemur Sait Küçük Dr. Yaflar Kalafat ‹hsan Özköseli Sezai Yaz›c› Nevzat Erda¤ Ziya Zakir Acar ‹lhan Polat Tamer Varl› Hikmet Aksu Hukuk Dan›flman›: Av. Erkan Karagöz Dizgi- Sayfa Tasar›m: Ömer Güzel 0 536 580 36 00 Bask› Ege Bas›m Sanatlar› Ltd. fiti. Esatpafla Mah. Ziyapafla Cad. No: 8 34704 Çaml›ca/Üsküdar/‹ST. Tel: (0216) 472 84 01 ‹dare ve Yaz›flma Adresi: fiirinevler Mh. Maraflal Çakmak Cd. Meriç Sk. Halis Ahmet ‹fl Mrk. No: 6 Kat: 8-34 Bahçelievler- ‹stanbul Gsm. 0535 258 56 33 web. www.serhatkultur.com e-mail. mcaneraras@mynet.com mcaneraras@gmail.com Yerel Süreli Yay›n ---------------------------------------------✓ Yay›nlanmayan yaz›lar iade edilmez. ✓ Yaz›lar›n hukuki sorumlulu¤u yazar›na aittir. ✓ Dergiden yaz›l› izin al›nmadan iktibas yap›lamaz. ✓ Reklamlar›n sorumlulu¤u firmalara aittir. 2011 • Serhat Kültür Kars’a Giderim Kars’a Haber - Röportaj “Can Ay Bizim Kars’›m›z!” Cafer AKYOL 24’de “Gönül Penceresinden Bir Nefes” 27’de Abbas GÖKÇE 2’de Semt Adlar›m›z Anan Ölsün, Nenen Ölsün, Yoksa Sinan Dr. Beflfliir DOSTER 5’de Ölsün "Sar› Gelin"? (2) (Bir türkünün izinde yahut K›pçak k›z› Sar› Gelin) Kars Kültür fiehridir Aflfl››k fifieeref TAfifiLLIOVA 6’da Kars Selim Ç›plakl› Köyü Do¤anp›nar Atl› Spor Kulübü Hikmet BABAO⁄LU Eski Anadolu ve Ortado¤u’dan fiiir’ler (III) Tamer VARLI Av. Erkan KARAGÖZ 28’de 30’da 8’de Kars Arpaçay Kümbet Köyünde Hasret ‹stanbul Azerbaycan Kültür ve Festivali Sanat Derne¤i Üyeleri ‹ftar Oktay ATBAfi 10’da Yeme¤inde Bulufltu Laz Hamdi’nin Tavuklar›n› Nas›l Yedik? Av. Halis ÖZDEM‹R 12’de Zaman›n Etkili Kullan›m› ‹lhan POLAT Umut Mavi Olur mu? 35’de Halk Kültüründen Milliyetçili¤e Dr. Yaflflaar KALAFAT Hayat Yemyeflilken, 32’de 36’da ‹ki Yolcu Neflflee DOSTER 13’de Hikmet AKSU 38’de Her Meslek Meflruluk Zemininde Servis Araçlar›m›z Ne Kadar Güvenli? Makul ve De¤erlidir fifieener DANYILDIZ ‹hsan ÖZKÖSEL‹ 14’de Nevzat ERDA⁄ 16’da 45’de Hayvan Is›rmalar›nda ve Sokmalar›nda ‹lk Yard›m Kars Gezi Kitap盤› Av. Erkan KARAGÖZ 17’de Aç›k Kalp Cerrahisinin Gelece¤i Bingür SÖNMEZ Mahallenin Çocuklar› Av. Akay BEfifiM MART ‹letiflim ve ‹letiflim(sizlik) 43’de 23’de Sevda AKYOL 46’da Okuyucu fiiirleri 47’de Özlü Sözler - K›ssadan Hisseler 48’de Kapak Resim : Av. Erkan KARAGÖZ Kapak Tasar›m : Ömer GÜZEL www.serhatkultur.com 2 Abbas GÖKÇE Kars Dan›flma Meclisi ve Dan›fltay E. Üyesi abbasgokce@gmail.com ARS’A giderim Kars’a... GitmeK yenlere diyorum ki; “Kars’a git, / Ya¤mursa git, karsa git;/ Gerçek cennet san›rs›n; / Hele bir yol Kars’a git!..” Karsl› olmayanlar dahil, Karsl› olan herkes bilir ki; Kars’› yak›ndan tan›mayan her memur Kars’a ilk atand›¤›nda a¤lar, fakat giderken de a¤lar!.. Kars’a gelirken neden üzülüp, a¤l›yorlar diyeceksiniz!.. Kars’› yakinen bilmedikleri için... Kars’› Do¤u Anadolu’nun birçok yeri gibi geliflmemifl sand›klar› için, Kars›n da mahrumiyetler dolu, geliflmemifl ulafl›m imkânlar› s›n›rl› ve tüm olanaklardan yoksun bir yer olarak düflündükleri için... Oysa Kars’a geldikleri zaman; gerçe¤in düflündükleri gibi olmad›¤›n›, Kars’›n güzelliklerini, Kars halk›n›n misafirperverli¤ini, samimiyetini, candan davran›fllar›n›, hofl görüflünü, Atatürk ink›lâplar›n› ne kadar çok benimsemifl olduklar›n›, baz› illerimizde kara çarflafa rastland›¤› halde; Kars’ta çarflafa pek rastlanmad›- Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 Kars’a Giderim Kars’a “Can Ay Bizim Kars’›m›z!” ¤›n› görürler... Anadolu’nun birçok yerindeki dü¤ünlerde kad›n ve erkekler ayr›, ayr› mahallerde ve ayr›, ayr› oynay›p, e¤lendikleri halde; Kars’ta kad›n ve erkek ayn› yerde el ele kol kola oyunlar oynarlar, kardeflçesine... Kars’ta taassuba ve kaç, göçe rastlanamaz. Kad›nlar moday› yak›ndan takip ederler Kars’ta... Kars’›n cadde ve sokaklar›ndaki kad›nlar›n görünümü ile, Ankara, ‹stanbul ve ‹zmir sokaklar›ndaki kad›nlar›n›n görünümü ayn›d›r, onlar öyle kaba, saba kapal› de¤il, son moda elbiseler giyerler. Bu gerçekler karfl›nda; Kars’a gelen memurlar, Karsl›larla bir anda kaynafl›p, adeta akraba gibi olurlar... Bu sebeplerle Kars’tan ayr›l›nca da a¤larlar... Ço¤unun da Kars’ta sa¤l›¤›na kavufltu¤u, Kars’ta kilo ald›klar› görülür. Ö¤rencilik y›llar›mda bu konuda bir söylem de gelifltirilmifl oldu¤unu an›ms›yorum: “K›rak (1) yerden gelenler bir sümükdü, (2) bir deri;/ Ar›klar›(3) kökelder(4) “Can ay bizim Kars’›m›z!..” Gerçekten can ay bizim Kars’›m›z; senin hangi güzelliklerinden bahsetsem yar›m kal›r: ‹nsan›n›n hoflgörü ve sevecenli¤inden mi?.. Kahramanl›¤›ndan m›? Misafirperverli¤inden mi?.. Dürüstlü¤ünden mi?.. fiehrin tarihi mekânlar› ile düzen ve intizam›ndan m›? Güzel köylerinden, meralar›ndan,çay›rlar›n ve yaylalar›ndan m›?.. Hangisinden, hangisinden?.. Bunlar› yazmak için k⤛t, kalem yetse de yazd›klar›m az gelir!.. Seni bir k›sa fliirle anlatmam gerekirse, derim ki: “Bir gün senden ayr› düflsem,/ Yaralan›r her yan›m Kars; Topra¤›n›, tafl›n öpsem; / Ah canim Kars, canan›m Kars!.. “Bir cennetsin tek bafl›na, / Destan olmufl her ifline, / Topra¤›na ve tafl›na; Kurban olsun bu can›m Kars!..” ‹tiraf ediyorum ben bir Kars sevdal›s›y›m, Kars sevdal›s›!.. Sevgililerin yoluna kurban olunur ya; ben de sevgilim Kars’›n topra¤›na ve tafl›na kurban olmak istiyorum. 1950 lili y›llardan beri ö¤rencilik ve memuriyet beni Kars’tan ay›rd›; kaderin Leylâ ile Mecnunu ay›rd›¤› gibi... Bu yüzden flimdi maalesef bir flah damar›m kesilmifl sanki... Ama dilimde, gönlümde, zihnimde de ve top yekûn varl›¤›mda hep Kars!.. Kars!.. 1950 li y›llarda, Ankara Hukuk Fakültesi’nde ö¤renciyken bir dergi ç›kar›yorduk Ankara’da, Turan Atasever ile birlikte... Derginin ad› “ARAS”t›. Turan derginin sahibi, ben de yaz› iflleri müdürüydüm. Amac›m›z, konumuz, idealimiz hep Kars!.. Kars!.. Ankara Ulus’ta, Selçuk K›raathanesi ad›nda bir kahve vard›. Bofl zaman- 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür 3 lar›nda bütün Karsl›lar ile ö¤rencilerin durak yeriydi oras›... O zamanlar televizyon yoktu Türkiye’de, tek e¤lence arac› radyolard›... Gitti¤imiz k›raathanede de sürekli radyodan müzik çal›n›rd›... Bir gün Ankara Radyosundan bir türkü: “Kars’a giderim Kars’a; / Anam yok ki a¤lasa!../ Yollar›m› sel bast›;/ Çay›r, çimen ba¤lasa!.. “Arabay› koflal›m,/ Boyabat’› aflal›m; / Sen ya¤mur ol, ben bulut; / Ya¤arken buluflal›m.” Kulaklar›ma inanamam›flt›m, bir anl›k!.. Allah, Allah!.. dedim kendi kendime...Devlet radyosu Kars’a gidenlerin anas›n›n, ard› s›ra a¤layaca¤›n› söyleyen bir türküyü yay›ml›yordu!.. Kars sürgün yeri mi?.. Kars Sibirya m›?.. Niçin oraya gidenlerin anas› a¤layacakm›fl, niçin?.. Ne yapabilirdim, ben garip bir ö¤renci Ankara’da?.. Düflündüm, düflündüm, düflündüm... Ve nihayet vermifltim karar›m›. Aras Dergimizde bir yaz› yay›mlad›m. Bafll›¤› “Kars’a Giderim Kars’a...” ve repertuardan kald›r›lm›fl oldu¤unu ö¤rendim. Yaln›z ben de¤il, tüm Kars gençli¤inin Kars sevgisi ile dopdolu oldu¤unu söylersem asla mübala¤a etmifl say›lmam. Kars gençli¤i böyledir iflte!.. O yaz›da; TRT nin bu yay›n›n› fliddetle k›nayarak; zaten hükûmetlerin de ilgilerinin Erzurum’da bitip, Kars’a gitmedi¤ini... Türkiye s›n›rlar›n›n Erzurum’da de¤il, Kars’ta bitti¤ini, Kars’›n, do¤uda düflmana s›k›lm›fl bir yumruk gibi durdu¤unu, Bakan ve Milletvekillerinin pek Kars’a gitmediklerini, özellikle o tarihte CHP nin Kars Milletvekili, ünlü yazar Hüseyin Cahit Yalç›n’›n hiç Kars’› görmedi¤ini ac›, ac› elefltirdim. Ö¤rencilik y›llar›mda bizim Karsl›lar aras›ndaki birlik ve dayan›flma öteki illerin gençlerini k›skand›r›rd› do¤rusu... Dergi yay›mland› Ankara’da... Bütün bayilerde olmas›na ra¤men tiraj› düflük olan bu dergiyi kim okur, kim dinler...diye düflündüm kara, kara... Bana kal›rsa “Kars’› sevmek” milli bir ibadettir her Karsl› için... Ne yapsam yarabbi?..Nihayet buldum ne yapaca¤›m›... Bütün Bakanlar›n ve ünlü Milletvekillerin adresine o dergiden postalad›m biri, bir!..Bir miktar da Meclise götürüp elden, rasgele da¤›tm›flt›k Milletvekillerine... Ankara’da haz›rlad›¤›m›z “Kars Geceleri” dillere destan olurdu adeta... Haz›rlad›¤›m›z Kars Gecelerine ait kahramanl›k fliirlerimizi ve türküleri de bizzat okurduk Ankara Radyosunda...Rahmetli Lâtif Aküzüm derne¤imizin baflkan›yd›, o da Kars’›n kurtuluflunu anlat›rd›. Sömestr tatilinde de Kars’ta “Üniversiteliler Gecesi” haz›rlar ve flenlikler düzenlerdik sürekli olarak... Bu gecelerden birinin haz›rl›klar›nda; benim fliir yazd›¤›m› bilen rahmetli Feyzi Aküzüm bana; “Abbas senden bir fliir yazman› istesem, yazabilir misin? Dedi ve ilave etti: Yan›lm›yorsam iki ay kadar bir süre geçtikten sonra art›k kesildi o yay›n!.. - Yazaca¤›n fliirde Kars’›n kahramanl›klar› dile getirilirken bir yerinde, davulcuya (Köro¤lu) havas› çalmas› söylensin ve o s›rada oyuncular ç›karak (Köro¤lu) oyunu oynas›nlar... dedi. TRT den araflt›rd›m, onun yay›ndan Kendisine ben, derhal : Bir süre geçmiflti...Yine radyodan ayn› hoyrat ses “Kars’a Giderim Kars’a”... Anam yok ki a¤lasa!.. - Tabii Feyzi A¤abey!.. dedim ve çok geçmeden flu fliirimi yazd›m: Kars Yaylas›’nda Köro¤lu Oyunu Kars yaylas› bir ülke; kahramanlar ülkesi, Düflman›n› titretir yi¤idinin gölgesi!.. Her bir da¤› yaylan›n koçyi¤itler volkan›, Kars Kalesi do¤uda yurdumuzun kalkan›... Bütün ça¤lar boyunca nice canl› örnekler Kaydetmifller tarihe Yahni, Allahüekber!.. Mavi sema üstünde, hürriyetin vatan› Ça¤layarak Kars Çay› okur savafl destan›. Her ne kadar ö¤ünsek tarih bilir yeridir, Zaferleri yaratan yine Türk erleridir. fiimdi bizim hakk›m›z herkes gülsün, e¤lensin, fierefine bu günün bir Köro¤lu oynans›n!.. Çal kardeflim, oynas›n bu yaylan›n çocu¤u!.. Öz yurdunun kölesi, öz yurdunun baflbu¤u... 4 Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 - Ne tüflünürsen? - Tüflünerem ki; bu yere gaz›k ça¤anda, gören alt›ndaki torpa¤ ha yana geder? - Yahfli tüflünersen!.. Tüflün, tüflün!.. A¤a biraz daha uyur ve yeniden seslenir: - O¤lum Ehmet!.. - Nedi ay a¤a?.. - Ne gayrersen: - Tüflünerem... - Ne tüflünersen? - Tüflünerem ki; bu koyunun garn›nda mafl›na m› var, nedi? Henceri g›g›lar› biri biri kimi ç›her - Yahfl› tüflünersen, tüflün, tüflün!.. Bak ne candan s›çr›yor, yine coflmufl bugün de; Sanki flimflek oynuyor bulutlar›n üstünde!.. Vur çoma¤› davulcu, bütün her yer titresin!.. Bu na¤meyle yi¤idim aslan gibi kükresin. Y›ld›r›mlar flafl›rd›, sende büyük kudret var; Bilmelidir kâinat her günefl flarktan do¤ar. Bu fliir okunurken “Çal kardeflim oynas›n bu yaylan›n çocu¤u!..” m›sra›na s›ra gelince davulcu Köro¤lu oyununu çalar ve haz›r olan delikanl›lar da bu oyunu oynard›. Kars’tan anlat›lacak o kadar çok fley var ki ben hangi birisini anlatsam, iyisi mi bir f›kra ile bitireyim: amand› yat›p, galma o¤rularlar geler atlar› o¤urruyarlar!... Ahmet de bafl üstüne a¤am der ve uyumamas› için ne yapmas› gerekti¤ini sorar. A¤a da düflünmesi gerekti¤ini söyler. A¤a biraz uyur sonra hizmetçisine seslenir: - O¤lum Ehmet... - Nedi ay a¤a?... - Ne gayrersen: - Tüflünürem... Yeniden a¤a uykuya dalar ve biraz uyuduktan sonra ba¤›r›r: - O¤lum Ehmet!.. - Nedi ay a¤a? - Ne gayrersen? Ehmet’in sesi gayet yavafl - Tüflünerem tüflünerem- Tüflünerem ki henceri oldu haberim olmad›? Yu¤uya m› getmiflem nedi? O¤ru gelip, atlar›n kantarmalar›n› bafl›ndan ç›kar›p, atlar› götürüf.‹ndi kantarmalarla iki e¤eri köye geder sen mi aparacan, yo¤sa men mi? Hastanede Zaman Arkas›ndan itekliyorum, hasta yata¤›mda, Geceleri, zaman›n, fiu hurdahafl olmufl bedenimle… Bir inat, bir inat ki görme!?.. Yapma bunu bana, zaman!.. Yapma, yürü!.. A¤a ile Hizmetkâr›n›n Gece Yolculu¤u Eski zamanlar... Bugünkü kadar motorlu tafl›t araçlar› yok... Mevsim yaz... Köyün a¤as› uzak bir yere atla gitmek zorunda... Gece de olsa yola devam etmek istedi¤inden aras›ra a¤an›n dinlenmesi ve atlar›nda otlay›p rahatlamas› için a¤a, hizmetçisi Ahmet’i de beraberinde götürür... Epeyce yol ald›ktan sonra, gece vakti a¤a biraz mola verip, dinlenmek üzere çimenlerin üstüne uzan›r. Ve atlara bak›p otlatmas› için hizmetçisine tembih eder:- O¤lum Ehmet atlar› gözelce otlat. Ey zaman, ayak sürüme art›k ›st›rab›m›n içinde!.. Yeter!.. Yürü!.. Hadi, hadi çek git!.. Yürü, yürü Allah aflk›na!.. Yürü!.. Geç art›k, geç direnme böyle!..!.. Etme, eyleme!.. “Allah, lilllâh aflk›na” yapma bunu, bana; yürü!.. N’olur geç art›k, geç!.. N’olur yürü!.. Ne bekliyorsun üzerimde; Bir bostan korkulu¤u gibi?.. Ömrümün bir parças› olsan da… Hadi çek,git!.. Yürü!.. Seni istemiyorum art›k; Ad›n “ Yaflamak “ olsa da… 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür Dr. Beflfliir DOSTER 5 Semt Adlar›m›z Kars’›n tarihi ve kültürel kimli¤ini biraz da semt adlar› belirler. Kaz›m Pafla Caddesi Halit Pafla Caddesi Yusuf Pafla Mahallesi Haf›z Pafla Semti ‹stiklali Milli Caddesi Gazi Ahmet Muhtar Pafla Caddesi Kanl› Tabya Ordu Caddesi, akl›mda kalanlar. Benim PAYLAfiILMAYAN SEVG‹L‹ diye tan›mlad›¤›m ULU KARS flehri y›llar y›l› Osmanl› sultanlar›yla Rus çarlar› aras›nda kavga sorunu yaratt›¤›ndan semt adlar› da savafl kahramanlar›n›n adlar›yla an›l›yor. Akasya Mahallesi, Nilüfer Caddesi, Zambak Sokak olmuyor, olam›yor. Ne Denir? Rifat, ‹stanbul’un semt adlar›na bay›l›rd›. O adlarda yöre sakinleriyle bütünleflen belki kalender, belki yard›m sever, belki fiziksel ve ruhsal sorunlar› olan ama daima iyi insanlar›n efsanevi kifliliklerinin varl›¤›n› hayal ederdi. Cafer A¤a Mahallesi Tütüncü Mehmet Efendi Caddesi fiaflk›n Bakkal Dura¤› Yazmac› Tahir Soka¤› Sarraf Ali Caddesi ve de Karsl› Ahmet Caddesi benim bildiklerim. Biz Karsl›lar semt adlar›m›z› savafl kahramanlar›n›n ad›yla öne ç›kar›yorken ‹stanbullu oturdu¤u yerleri s›radan insanlarla an›yormufl me¤er. Son y›llarda bu tutumun de¤iflti¤ini, büyük - küçük bütün flehirlerimizde de ayn› de¤iflikli¤in varl›¤›n› unutuyor de¤ilim. Peki, ben bunlar› neden yazar›m? Her sengine acem mülkünün feda edildi¤i sultanlar flehri flimdilerde sivri, sevim- siz gökdelenlerin yabanc› kaynakl› flirket adlar›yla tan›mlan›yor. Ba¤›, bahçesi, ormanlar›yla o eski yeflil alanlar flimdi sakinlerine gökyüzünü, denizi, günefli yasaklayan uçsuz bucaks›z mekân›d›r. Art›k ihtiyarlar›n›n geçen baharlar› hat›rlad›¤› Kanl›ca, yetiflkinlerinin gurup vakti oturup seyre dald›¤› Cihangir, bir tatl› huzur kayna¤› Kalam›fl, demir ve tafl y›¤›n›d›r günümüzde. ‹stanbul art›k flairlerin dizelerinde, bestekârlar›n flark›lar›nda kalm›fl. ‹lginç de¤il mi? Art›k ‹stanbul üstüne fliir yazan, beste yapan da yok. fiimdi gökdelenlerle gecekondular›n ayn› mant›kla yar›flt›¤› tarihi, tabiat› silip süpüren bir toprak parças› var elimizde. ‹stanbul milli ve manevi de¤erler komisyoncular›n›n bir emlak ofisidir art›k. Göz ameliyat›m için beni hastaneye götüren taksi floförüne Altunizade dedim - Hay›r dedi, o sizin dedi¤iniz yerde - yabanc› bir sözcük söyleyerek adl› al›flverifl merkezi var. Altunizade kullan›lm›yor art›k. Benim adresim de Tepegöz, Çiftehavuzlar, Ahmet Refik Sokak de¤il de bilmem ne rezidans›n›n ötesinde, bilmem ne plazan›n berisinde bir yerdedir. Son söz. Sokaklar, caddeler flirketlerin, holdinglerin, büyük al›flverifl merkezlerinin tekelinde olmamal›. S›radan insanlar›n da üne ihtiyac› vard›r. 6 Kars Kültür fiehridir AR‹HTEK‹ Devletlerin büyüklü¤ünün can noktas›na bakt›¤›n›zda orada Kültür ve bu ba¤lamda dil, müzik, fliir ve de tüm di¤er evrensel sanatlar› görürsünüz. Bugün önemsedi¤imiz ve de Dünyaya hakk›yla hakim olan medeniyetlerin alt- T yap›s›nda (back-ground) onlar›n geleneklerinin ve folklorünün hakim oldu¤u kat› bir gerçektir.. ‹ngiliz dilinin, Latin ve Kelkit dillerinden türetilmifl oldukca basit ve yeteneksiz bir dil olmas›na ra¤men konuflanlar›n›n ege- Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 Aflfl››k fi fie eref TAfi fiL LIOVA men ekonomiye sahip olmalar› nedeniyle Dünya’ya bir Shakespeare hediye etmesinin bize ne ifade etti¤ini hiç düflündünüz mü? Bize gelince: Tarihsel kökenlerimize bilimsel yöntemlerle indi¤imizde 16.000 y›ll›k kültür hazinemizin üstündemi yoksa o a¤›r yükün alt›ndam› hissedece¤iz kendimizi? Etrüskler, Sümerler bile bizim atalar›m›zsa biz nerede olmam›z gerekti¤i konusunda s›k›nt›ya düflmeyecekmiyiz? Medeniyeti biz bafllatt›¤›m›za göre, hal-ü pür melalimizi görünce, “Ay dostlar, biz bu kadar imkans›z› nas›l baflard›k” demezmiyiz? 1538 y›l›nda KARS kalesi Serdar Lala Mustafa Pafla taraf›ndan 28 günde onar›l›rken Osmanl› ordusunda asker Edirneli ünlü flair VAL‹H‹ demiflki, “Yap›ld› KARS, revnak buldu ‹slam.” Yani Kars kalesi onar›ld›, ‹slam huzur buldu. fiu anda bile KARS’›n huzurlu olmas›, geliflmesi, kalk›nmas› Türkiye Cumhuriyetinin geliflmesi, kalk›nmas› ve huzurlu olmas› demektir. KARS kültür flehridir, say›s› binlerle ölçülen flair, ulema, afl›k, kahraman insanlar yetifltirmifl 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür 7 ‹stemem Allah varken kuldan dilek, Etmedim, etmek istemem. Kendimden güçsüzle bilek, Çatmad›m, çatmak istemem. Beni çekseler de dara, Beyaza diyemem kara. Kötülerin pefli s›ra Gitmedim, gitmek istemem. Hakk'›n hazinesi dolu, Ma¤dur etmez hiçbir kulu Riya ile ç›kar yolu Tutmad›m tutmak istemem. bir zenginli¤e sahiptir, her irimde, saz›mda, sözümde ol- alanda kendini gösterir. Kars- du. Bu duyguyu gururla yaflat- tan uzak kalan insanlar o kültü- t›m, bu sevgi halen içimde bir rün d›fl›na ç›kamam›fl, daha s›- kor gibi yanmaktad›r, Kars be- k› ba¤lanm›flt›r. ‹flte bunun bir nim için sevgidir, aflkt›r, duygu- örne¤i Serhat Kültür Dergisi’dir. lar›n en büyü¤üdür. O güzelim Bundan ötürü KARS ta do¤an “Cennete Ohflayan” Kars›ma okumuflu, iflcisi, sanatkar›, köy- selamlar olsun. lüsü, kentlisi do¤du¤u yerin Serhat Kültür Dergisi’ni ç›karan hayaliyle yaflay›p, ümitle istik- de¤erli KARS evlatlar›na flük- bale koflma arzusundad›r. ranlar›m› sunuyor, bir fliirimle Benim de altm›fl y›ll›k sanat ha- bu çal›flman›n devam›n› diliyo- yat›mda, Kars her zaman fli- rum. Anlayana bir söz kafi Ö¤renir her bir taraf› Ömrümde bofluna laf› Atmad›m, atmak istemem. Kötülükle yoktur aram Sab›rd›r en büyük çaram Helal kazanc›ma haram Katmad›m, katmak istemem. fiEREF der Mevla'ya flükür Gönlü zengin olmaz fakir Gerçek varken yanl›fl fikir Satmad›m, satmak istemem. 8 Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 Kars Selim Ç›plakl› Köyü Do¤anp›nar Atl› Spor Kulübü Av. Erkan KARAGÖZ Hukukçu-Yazar aequitas44@gmail.com • www. erkankaragoz.com EMMUZ 2011 Sar›kam›fl etkinT likleri s›ras›nda Selim Atl› cirit tak›m› Bard›z yaylas›nda bir gösteri yapm›flt›. Bu gösteri gerçekten de oldukça muhteflemdi. Ne var ki tak›mlar›n donan›mlar›n›n yetersizli¤i ve oyunun kurallar›n›n tam anlam›yla izleyenlerce bilinmeyifli gibi etkenler nedeniyle, izleyicilerin bir k›sm›n›n oyunu anlayamad›klar›n› gözlemledim. Yine de gerçekten çok güzel bir gösteri düzenlendi¤ini söylemeliyim. Özellikle tak›mlar›n oyuncular›n›n ata hakimiyeti; atlar›n dahi sahipleriyle ayn› ruh hali içinde oldu¤unu görmek, 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür binicisinin elindeki sopay› f›rlat›rken yüzüne yans›yan h›rs›n, at›n›n da yüzünde olufltu¤unu görmek izlemek hakikaten keyifliydi. Kars’ta az da olsa cirit oyunu tak›mlar›n›n olufltu¤u bilinmektedir. Asl›nda bu sporun gelifltirilmesi ve yayg›nlaflt›r›lmas› gerekti¤ini düflünüyorum. Bu cirit tak›mlar›n›n ço¤alt›lmas› ve teflvik edilmesi için yerel yöneticilere de ifl düfltü¤ü kan›s›nday›m. Hiçbir fley yapam›yorsalar en az›ndan cirit oyuncular›n›n kulland›klar› paspas sap› sopalar›n›n yerine hepsi belli ölçü ve standartlara sahip sopalar yapt›rarak da destek olunabilir. Oyuncular›n kulland›klar› sopalar, bildi¤iniz f›rça ve paspas saplar›ndan olufluyor. Tabii bu nedenle de bir standart bir düzen yok. Bu sporun kökeni, büyük bir olas›l›kla ateflli silahlar bulunmadan önceki dönemlerin savaflç› topluluklar›n›n önemli bir unsuru olan m›zrak atma, at üzerinde giderken m›zrakla savaflma ve at üzerinde ustal›kl› hareket etme yetene¤inin gelifltirilmesini amaçlayan e¤itimlerin giderek spora dönüflen bir kolu olsa gerektir. Ne var ki bu konuda örne¤in tekli cirit atma Spor Bakanl›¤›n›n ilgi 9 alan›ndayken, bildi¤im kadar›yla bu alanda yani atl› cirit alan›nda belli bir norm bulunmamaktad›r. Bu oyun bir spor dal› olarak tescil edilmelidir. Ansiklopedilerde ve internet ortam›nda cirite; atl› cirite iliflkin pek fazla bilgi bulunmamaktad›r. Buralardan elde etti¤im bilgileri de paylaflmak isterim: Cirit Oyunu’nda 2 tak›m bulunur. Bu tak›mlar 70 ilâ 120 metre geniflli¤indeki bir alanda karfl›l›kl› olarak alan›n en gerisinde 5’er, 6’flar veya 7’fler kifli olarak dizilirler. Ciritçiler bölgesel giyimleriyle atlar›na biner. Sa¤ ellerine atacaklar› ilk ciriti, di¤er ellerine de yedek ve kamç› al›rlar. ‹ki taraf›n birinden bir atl› öne f›rlar, karfl› dizinin önüne 30-40 metre kadar yaklafl›r. Rakip tak›m oyuncular›ndan birine Sa¤ elindeki ciriti savurur, sonra geri döner, at›n› kendi dizisine do¤ru mahmuzlar. Karfl› taraf›n oyuncusu h›zla onu takip eder, elindeki ciriti geri dönüp kaçan karfl› taraf eleman›na f›rlat›r. Bu kez ilk oyuncunun ç›kt›¤› s›radan di¤er bir ciritçi onu karfl›lar. ‹kinci diziden ç›kan, s›ras›ndaki yerini almak için süratle yerine dönmeye çal›fl›r. Bu defa rakibi onu kovalar ve ciritini atar. Oyunu yöneten bir hakem bulunur. Bu hakem, özellikle elindeki ciriti f›rlatmak üzere rakip alana ata¤a geçen oyuncunun rakip tak›ma çok yaklaflmas› halinde onu ciritini f›rlatmamas› için uyar›r. Yine gözlemledi¤im kadar›yla rakibin kendisine f›rlatt›¤› cirit sopas›n› havada tutan oyuncu ve dolay›s›yla tak›m› puan almaktad›r. 10 ‹stanbul Azerbaycan Kültür ve Sanat Derne¤i Üyeleri ‹ftar Yeme¤inde Bulufltu STANBUL Azerbaycan Kültür ve Sanat Derne¤i’nin düzenlemifl oldu¤u iftar yeme¤i Kozyata¤› Çila Resturant’ta yap›ld›. Dernek üyeleri eflleriyle birlikte kat›ld›¤› yemekte, kültürel a¤›rl›kl› sohbetlerin ve birlikte iftar açman›n güzelli¤ini yaflad›lar. ‹ Yönetim Kurulu Baflkan› Erol GÖLLÜ yemekte duygular›n› flöyle ifade etti: “Kültür ve sanat derne¤imizin kuruluflundan flimdiye kadar üstlenmifl oldu¤umuz misyonu yerine getirmenin mutlulu¤unu ve Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 SERHAT KÜLTÜR HABER 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür 11 gururunu yafl›yoruz. ‹stanbul Azerbaycan Kültür ve Sanat Derne¤i; gerek kardefl ülke Azerbaycan’da, gerekse Ülkemizde yapt›¤›m›z etkinlikleriyle çekim merkezi haline gelmifltir. Bu önemli çal›flmalar›m›z görsel ve yaz›l› bas›nda da yerini alm›flt›r. Baflar›da en büyük pay›n üyelerimizle birlikte tak›m çal›flmas›n›n ürünüdür.. Bu y›l içinde de birçok kültürel faaliyetlerimiz olacakt›r kat›l›mlar›n›z› bekliyoruz.” Daha sonra derne¤imizin onur üyeleri, Timsal KARABEK‹R, Abbas GÖKÇE, Yücel ERDEM, Hüseyin ALAGÖZ, Ali AfiAN, Cihangir KOÇULU, Azerbaycan Hüseyin CAV‹T KADIN KOLLARI MER- KEZ Baflkan›. Sevda Javerova, Azerbaycan devlet sanatç›s› Tünzale Han›m ürek sözlerini söylediler. Gençlik Kollar›m›zdan, üyemiz Alp AKMAZ’›n Balaban eflli¤inde Tünzale han›mla olan düetleri konuklar›m›z›n coflkulu alk›fllar›yla sürdü. Gelenekselleflen iftar yeme¤imiz s›cak bir ortamda sona erdi.. 12 Av. Halis ÖZDEM‹R Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 Laz Hamdi’nin Tavuklar›n› Nas›l Yedik? ‹stanbul Barosu hocan›n iki o¤lu var, biriLsiAZLütfi bey, sa¤l›k memuru. ‹kincisi de Hamdi YILMAZ. Aptal görünen kurnazlardan; devaml› hastay›m der ve misafir de olsan suyunu içemezsin. Amma de¤irmen çevresi, hele sonbaharda harmanlarda yetiflmifl kümes hayvanlar›, etlerine doyulmaz. Bunlar büyük flehirlerde k›rk günde üretilip kesilen tavuklardan de¤il. Alt› ayl›k süre içerisinde harmanlarda yiyip büyüyen ve lezzetine doyulmayan cinsten. Ardahan’dan Göle’deki mahkemelere s›k,s›k gideriz. Gidiflte veya dönüflte Hamdi YILMAZ’a u¤rar flaka eder tak›l›r›z. Fakat bir tavu¤unu kestirip yemek Allah’a mahsus. Hamdi’ye u¤rad›¤›m›z zamanlar biz avukatlara, Göle mahkemelerinde Orman yasalar›na riayetsizlikten davam var. Ha bunu bitirin, size tavuk yedirece¤im der durur. Ne davaya bakar›z, ne de Hamdi YILMAZ bize tavuk yedirir. Bir süre sonra Ardahan’a flimdi merhum bir avukat arkadafl›m›z geldi. Hamdi’ye bir tuzak kurup tavu¤unu nas›l yeriz,diye düflünüyoruz. Bu kez Hamdi’nin tan›mad›¤› Av. S›tk›’y› da arabaya alarak Göle’ye gittik; dört kifliyiz. Göle’den Ardahan’a dönerken De¤irmen’e, Hamdi’ye u¤rayaca¤›z. O gün havada ya¤murlu, ortal›k çamurdan geçilmiyor. Yeni Avukat›n Göle Hakimi oldu¤unu, Hamdi’nin Orman davas›na bakt›¤›n› Hamdi’ye söy- leyip, her halükarda tavu¤unu kestirece¤iz, niyetimiz bu. Av. S›tk›’ya gerekli talimat› verdik ve odaya önce biz girip, Hamdi’ye hakim bey oldu¤unu söyleyece¤iz; sen de ona göre davran dedik. Çamurun içinden geçip de¤irmene ve Hamdi’nin kap›s›na dayand›k. Ayakkab›lar›m›z çamur içerisinde. Hamdi bey d›flar› ç›kt› habu kimdir dedi. Biz de sak›n sesini ç›karma, senin Orman davana bakmakta olan Hakim beyi getirdik, gerekli hürmet ve hizmeti yapmakta sak›n kusur etmeyesin, dedik. Bu arada ayakkab›lar›m›z› de kap›n›n önünde paspasvari bir kilime silerek içeri girdik. S›ra Av. S›tk›’ya gelince Hamdi, S›tk›’ya hitaben “ Hofl geldin Hakim be¤” diyerek, yar› bele kadar e¤ildi ve cebinden ç›kard›¤›, belki de, günlerdir y›kanmam›fl mendili ile Hakim bey’in ( ) ayakkab›lar›n› silemeye bafllad›. Hakim bey, çok ciddi. Bizler de gülmemek için dudaklar›m›z› ›s›r›yoruz. Biraz hoflbeflten sonra, hakim bey aç olursunuz ne emrediyorsunuz diyen Hamdi, isterseniz size kuzu da kesebilirim demez mi? Hakim bey yine de ciddi; hay›r hiçbir fleye gerek yok diyince, bizler araya girdik. Hamdi bey’e kuzuyu b›rak ta flu harman tavuklar›ndan iki tanesini kesiver. Birisini burada yeriz, di¤erini de temizleyiniz, hakim bey’in çantas›na koyar›z, dedikse de, Hakim bey tavu¤un birisini eve almay› kabul etmedi ve ikisini de bura- da yeriz dedi... Hamdi, hemen d›flar› ç›kt› ve hizmetçilerine emir verdi, “ Ulan ha, oradan iki adet semiz piliç kesin eve götürün onlar› piflirsinler” dedi. Aradan bir saat kadar zaman geçti ve sofraya k›zarm›fl tavuklarla birlikte daha neler, neler. Ç›karken de Hakim bey yine de girdi¤i gibi u¤urland›. Hamdi bizlere hiç mi hiç bakmad›, onun tüm çabas› hakim bey’i u¤urlamakt›. Aradan aylar geçti. Acaba Hamdi’ye ne cevap verece¤iz diye düflünüyoruz. Sonbahar›n k›fla yak›n günleri. Bizim Hamdi YILMAZ’a Orman davas›ndan ceza verilmifl. Karar da postac› ile eve verilince.... Bir hafta hapis cezas› ile bir hayli yüksek miktarda da para cezas›. Hamdi neye yanaca¤›n› düflünüp duruyor. Tavuklara m›, yoksa verilen cezaya m›? Bir gün yine k›fl oldu¤u için atlarla çekilen k›zaklarla flimdi ikisi de Rahmetli olan Av. Kemal KAYA ile Av. Adil KURTEL birlikte kar tipisinde s›k›fl›nca mecburen Hamdi’nin de¤irmenine biraz olsun ›s›nmak için u¤rad›k. Hamdi bizi görünce ilk sözü, “Ulan sahtekarlar, yalan söylediniz tavuklar› yediniz, cezay› da ben yedim. Sizi içeri almayaca¤›m” fleklinde flakadan sonra sadece içeri alarak ›s›tt› bizleri, çay bile içirmedi. Hamdi hakl›, Tanr› Rahmetini artt›rs›n. Av. Halis ÖZDEM‹R An›lar Kitab›ndan 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür 13 Hayat Yemyeflilken, Umut Mavi Olur mu? APSOLDU⁄U bedene s›¤aHmayan, her daim üretken, mimdeyken bir dostumun üniversitede Sosyoloji e¤itimi alan k›z›na hocas› “Huzur Evleriyle” ilgili bir çal›flma konusu vermifl, o da bana gelince yaz›m› daha fazla geciktiremedim. Bu durumun hekimlikteki ad› nedir? Y›llar önce 24 Kas›m Ö¤retmenler Günü nedeniyle daha çok emekli ö¤retmenlerin kald›¤› bir dinlenme evine davet edilmifltim. Konuflmam›n bitiminde yan›ma gelen emekli bir ö¤retmen bana flunlar› anlatm›flt›; “Art›k herkesi yordu¤unu düflünen, çevrenin soran ve sorgulayan bak›fllar› aras›nda bunalan, en çok da kendisi yorulan ve pilin tükenmesi için sessizce dua eden biri oldum. Oysa bir zamanlar atand›¤› her yere coflkuyla giden, çal›flt›¤› y›llara eme¤ini bilgisini katan, ö¤rencileriyle çok iyi iliflkiler kurabilen baflar›l› bir ö¤retmendim.” çal›flkan, gayretli olan kifliler vard›r. Ve bu tür kifliler ne kadar yafllan›rsa yafllans›n çabalar› devam eder. Yafll›l›k, orta yafll›l›k, ileri yafll›l›k t›pta hangi s›n›rlarla tan›mlan›r? Günümüzde insan ömrü ne kadard›r? Bunu belirleyen nelerdir? Bölgesel, kültürel, sosyal iliflkiler, beslenme al›flk›nl›klar›, yaflam biçimi insan ömrü üzerinde ne kadar etkili olur? Sert, ac› ve geri dönüflsüz finali geciktirmenin yollar› nelerdir? Dolu dolu yaflanm›fl k›sa bir ömür mü, bofla harcanm›fl upuzun bir ömür mü daha sayg›nd›r? Perdenin inmesini geciktirecek en önemli etmenler nelerdir? Bu sorular uzun süredir günde- Donup kalm›flt›m. fiimdi ölümü özleyen, hatta onu davet eden, bu kifli, y›llar önce koflarak derslere giren, kara tahta bafl›n- Neflfle e DOSTER E¤itimci -Yazar nesedoster@yahoo.com da heyecanla ders anlatan, ö¤rencilerine yepyeni ufuklar açan biriyken bu duruma niye gelmiflti? Onu buna iten neydi? ‹lgisizlik mi, vefas›zl›k m›? Onu dinlerken, kendi aile büyüklerim akl›ma gelmiflti. P›r›l p›r›l zekâs›, bilgisi ve inan›lmaz esprileriyle babam› anm›flt›m. Son an›na kadar elinden gazete düflmeyen, dernek çal›flmalar›n› aksatmadan yürüten annemi an›msam›flt›m. Tam anlam›yla “a¤açlar ayakta ölür” dedirten day›lar›m›- amcalar›m› hat›rlam›flt›m. Sonra da kendi kendime zehir zemberek çal›flan zihinleriyle, ona koflut p›r›l p›r›l ak›llar›yla y›llara meydan okuyanlar niye yafllans›n ki demifltim. Ya da 100 yafla delikanl› üslubuyla ve bak›fl aç›s›yla varanlara niye yafll› denilsin ki diye düflünmüfltüm. E¤er ortada bir vefa sorunu yoksa! Do¤ru! Büyümek oyun oynamamak demekti. Ama oyun sadece çocuklukta oynanm›yordu ki. Gün geliyor hayat sizinle oyun oynamaya bafll›yordu. Hele de hayat›n her alanda alabildi¤ine yeflil, vefan›n tedavülden kalkt›¤›, umudun mavisinin de Kaf da¤›n›n arkas›nda oldu¤u bir dönemdeyseniz. Ha yata¤›nda ölmüflsün. Ha sert, çok sert olaylarla karfl›laflarak yavafl yavafl ölüyorsun. Ne fark ederdi ki? 14 ‹hsan ÖZKÖSEL‹ Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 Her Meslek Meflruluk Zemininde Makul ve De¤erlidir Emekli Bankac› NCAK üç meslek var ki kusursuz sürdürülmesi kaç›n›lmazd›r. Bir, T›bbiye, iki Hukuk, üç Milli E¤itim. Bu üç görevlerin, de¤erli ve sayg›n mensuplar›: (Doktorlar, Hakimler, Savc›lar, Avukatlar ve Ö¤retmenler); Bu ulvi ve yüce de¤erlerin muhataplar› olarak, görevlerinin onuruna yak›fl›r anlay›fla ve de davran›fllara sahipseler e¤er, elleri öpülmeye lay›k kiflilerdir. Zira bu görevlerin onuruna yak›fl›r tarzda sürdürülmesi flartt›r. A Yaflad›klar›mla, gördüklerimle, duyduklar›mla, bilhassa yaflam›fl oldu¤um gerçeklerle ilgili olarak, öncelikle doktorlardan söz etmek istiyorum. Allah aflk›na insanlar hoflgörülü, güleryüzlü, tatl› sözlü, insanc›l bir anlay›fla sahip olmakla ne kaybederler acaba? Yani bir gönülü kazanmak her olgun insan›n vaz- geçemiyece¤i yüce bir de¤erdir. Özellikle doktorlara çok yak›fl›r. Yani akl›n güzelli¤i dil iledir. Dilin güzelli¤i söz iledir. Kiflinin güzelli¤i yüz iledir, yüzün güzelli¤i ise; göz ile belli olur. Zira sürekli siyahlara bakan gözler, insan›n adeta ruhunu karart›r. Yani bilhassa doktorlar ve hastaneler, insan sa¤l›¤›n›n flifa kayna¤›d›r. Hasta insan dertlerine çare bulmak için doktora gider. Moral çöküntüsü içerisindedir. O onda en az›ndan bir güler yüze, bir tebessüme ihtiyac› vard›r. Doktorun böylesine bir ilgisi, o hasta insan için bir günefltir. Hastan›n en az›ndan hüznünü ve kederini defedir. Ayr›ca duygulardaki yat›flman›n oldukça sevimli bir ifadesidir. Duygusuzluk, ilgisizlik, kat›l›k, insanlar› bozguna u¤ratan tav›rlard›r. ‹nsan müna- sebeterinde; ilgi ve sevgi, can s›k›nt›lar›n› ve moral bozukluklar›n› ortadan kald›r›r. Bedenin ba¤›fl›kl›k sistemini ayarl› hale getirir. Tatl› dil, ikna edici, doyurucu, okflay›c› konuflma fleklidir. Tatl› dil bütün gücünü ruhtan al›r. Ruhi iyilikler ve güzelliklerle dolu olan, fazilet sahibi insanlard›r. Fazilet sahibi insanlar›n dili de kendili¤inden tatl› olur. ‹nsan iliflkilerinde hoflgörü ile ilgili; tatl› yumuflak bir ses tonuyla, afl›lmayacak hiçbir engel, yenilmeyecek hiç bir zorluk yoktur. ‹çimizde, inand›r›c› bir sevgi, flefkat ve merhamet kayna¤› oldu¤u sürece; kendili¤inden tatl›laflan dilimiz, yaflam›n güçlüklerini yenmede ve insanlar› ikna etmede en büyük yard›mc›m›zd›r. Dostlar›m; insan yaflant›s›n›n, en de¤erli varl›¤›, sa¤l›- 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür ¤›d›r. Allah hiç kimseyi bu de¤erli nimetten yoksul k›lmas›n. Hiçbir insan›; çaresiz dertlerle bafl bafla b›rakmas›n. Dertlerinin çaresizli¤i içerisinde, adeta bunalan ve hastanelerde inim inim inleyen insanlar›m›z›n yard›mc›s› olsun. Ben bir müddet önce bel ve boyun f›t›¤› ile ilgili olarak bir çok hastanenin kap›s›na yöneldim. Hatta branfl› d›fl›nda olmas›na ra¤men, benden ilgisini esirgemeyen, insanl›k örne¤i, de¤erli hemflehrimiz, toplumumuzun gururu Say›n Bingür Sönmez’in yak›n ilgilerinden dolay› kendisine flükranlar›m› arz ediyorum. Sonuçta; beyin ve damar cerrah›, operatör doktor Say›n Mehmet Haluk Özsaraç’›n hastas› olarak, oldukça baflar›l› bir ameliyat geçirdim. Yaflam mücadelesi verdi¤im bu süreçte, say›n cerrah›n, üstün baflar› yan› s›ra, bir hastas›na karfl› doktorluk gibi ulvi bir görevin yüceli¤ini ö¤renmifl oldum. Geç de olsa anlad›m ki görev kutsal ve önemli. Ancak görevliler farkl›ym›fl. Yani hastal›¤›n›za çare aramak için gitti¤iniz hastane ve o andaki doktorunuz çare 15 kap›n›zd›r. Size çare üreten doktorunuza insanl›k erdemi de çok yak›fl›yor. Yani görevinin ehli olarak kendisini tan›mak benim için flansl›l›k olmufltur. Say›n Operatör Doktor Mehmet Haluk Özsaraç, beni sa¤l›¤›ma kavuflturmada adeta cansuyu olmufltur. Bu de¤erli cerraha yaflad›¤›m sürece minnetdarl›¤›m›n sürece¤ini kaç›n›lmaz bir görev say›yorum. Ayr›ca baflar›l› hizmet veren; de¤erli ekip arkadafllar›na, hemflirelik görevlileri; han›m kardefllerime ve de odac›s›ndan müdürüne kadar tüm personeline, esenlik ve baflar› dileklerimi sunuyorum. ‹stanbul’da rahats›zl›¤›ma; çare aray›fllar›mda, bir baban›n, bir kardeflin ancak gösterebilece¤i bir fedakarl›¤› benden esirgemeyen, arabas›yla beni sürekli hastanelere tafl›ma külfetine katlanan Say›n Cafer Akyol’a ve de ameliyat randevusunu ald›¤›m süreçte, hastaneye kadar gelerek doktorumla görüflme olgunlu¤unu göstererek beni adeta onore eden, toplumumuzun örnek insanlar›; sayg› de¤er büyümü¤ümüz, Say›n Abbas Gökçe a¤abeyimize ve en güç günlerimde büyük ilgisine ve deste¤ine adeta muhtaç oldu¤um Say›n Avukat Hayrettin Kabaday› ve de¤erli eflleri Gönül kardeflime, defalarca hastaneye ve evime kadar gelme zahmetine ve külfetine katlanan duyarl›¤› bana adeta yaln›zl›¤›m› unutturan sevgili kardeflime de minnetdar›m. Unutulmas› asla mümkün olmayan çok önemli ve de¤erli öz vefa örne¤i gösteren; benim de¤erli gönül dostlar›m ve can kardefllerim. Hemflehrilerim, arkadafllar›m. Sizlerle onurlanmamak, gururlanmamak mümkün mü acaba? Hastanede benimle adeta çaresizli¤imi paylaflan sizlere çok fleyler borçluyum. Sizlerle kederde, tasada ve k›vançta olan beraberli¤imizi, kelimelerle ifade etmek mümkün de¤ildir. Hastanede, evimde ve telefonlar›yla beni yadeden sizleri, kalbi flükranlar›mla selaml›yorum. Yuvalar›n›zda sa¤l›k, mutluluk ve esenlikler; de¤iflmez kaderiniz ve herfley gönlünüzce olsun. Sizler benim yaflam›mda ilham kayna¤› oldunuz. 16 Nevzat ERDA⁄ Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 ‹letiflim ve ‹letiflim(sizlik) Mali Müflavir - E¤itimci/Yazar www.nevzaterdag.com-nevzaterdag@nevzaterdag.com NSANLARIN büyük bir toplum içinde, ‹de¤iflik sosyo kültürel gruplarda yafla- malar› birbirleri ile iletiflim ve etkileflim içerisinde yaflamaya zorlar. Her toplum; üyesi oldu¤u sosyo kültürel grubun bilgi, inanç, sanat, ahlak, hukuk, gelenek ve göreneklerine sahiptir. Toplumu oluflturan bireyler bu kültürü ait olduklar› çevre içerisinde sosyalleflerek kazan›rlar. Sosyalleflmenin sa¤lanmas› için de kifliler ve toplumsal gruplar aras›nda iletiflim zorunludur. K›sacas›, iletiflfliim toplum için yaflfla amsal bir süreçtir. Son y›llarda günden güne artan teknolojik olanaklar ve iletiflim kanallar› ile dünya parmaklar›m›z›n ucunda. Her geçen gün istedi¤imiz her türlü bilgiye, istedi¤imiz her kifliye ulaflabilmek oldukça kolay olmas›na ra¤men günümüzdeki en önemli sorun iletiflimsizlik. Çünkü teknoloji artt›kça, konuflma dili yaz› diline dönüflmekte... yaz› dili ise k›saltmalardan sembollerden oluflmufl kendine ait bir alfabesi olan bir baflka dünyaya dönüflmüfl durumda. Hal böyle olunca baflkalar›na kendimizi ifade edemiyor, kendimizi anlatam›yor, baflkalar›n› dinleme ve anlama tahammülümüzü git gide kaybediyoruz. Teknolojinin sa¤lad›¤› olanaklar artarken hayat›m›z›n oldukça büyük bir bölümünü ise televizyon kanallar›, internet filmleri kaplamakta. Birçok aile televizyon dizi ak›fl›na göre sosyal programlar›n› yapmakta. De¤iflen toplumumuz kentleflme ve bireyselleflmeyle birlikte bütün o geleneksel iliflkiler a¤›n› kaybetti. Art›k geleneksel iliflki biçimleri yok olmakta. “Bayramlar m› de¤iflti bizler mi de¤ifltik?” makalemde yazm›flt›m; bayram günleri tatil günlerine dönüflmüfl durumda, insanlar geleneksel iliflki biçimlerinden, mutfak sohbetlerinden vazgeçmekte. Geleneksel paylafl›mlar de¤ifltikçe, sosyalleflme araçlar› de¤ifltikçe günden güne artan hayat zorlu¤u da eklenince çok basit insanca de¤erler bile yok olmaya bafll›yor. Geçenlerde okudu¤um bir yaz› buna oldukça iyi bir örnek oluflturuyor. Yaz›da; uzunca bir süre yurtd›fl›nda kald›ktan sonra dönen bir Türk ifl adam›na Türkiye’de en dikkatini çeken ne oldu diye sorulmufl. Gelen cevap oldukça ilginç... “Kimse gülümseyerek konuflmuyor, teflekkür etmiyor. Bu dolmufl nereye gidiyor diye soruyorum sürücüye, -Görmüyor musun? Araban›n üzerinde yaz›yor- diye h›rc›n bir tonla t›sl›yor surat›na karfl›. ‹nsan iliflkilerinde incelik kalmam›fl”. Bu sat›rlar› okurken oldukça flafl›rd›m. ‹çindeyken fark etmiyorsunuz baz› fleyleri geçmifle ve bugüne bakt›¤›mda benim gördü¤üm farkl›l›klara göre bu ifl adam›n›n cevab› yollar, binalar, ifl alanlar›, artan teknoloji ile modernleflen Türkiye olmal›yd›. Ama de¤il...uzun y›llar memleketinden uzakta bir baflka ülkede gerçek bir yabanc› gibi yaflayan kifli kendi ülkesine geldi¤inde as›l yabanc›laflman›n toplum içinde oldu¤unu üzülerek fark etmifl. Evet! ‹letiflim ça¤›nda yafl›yoruz ama birbirine gittikçe yabanc›laflan bir toplum içerisinde. Zaman zaman çocukluk y›llar›m akl›ma gelir. Bu yaz›y› okudu¤umda da oturup düflündüm ben çocukken böyle miydi? Hay›r. Böyle de¤ildi. Bize adres soran amcan›n mesafe yak›nsa önüne düfler adresini gösterinceye kadar yürürdük. Bir fley ald›¤›m›zda teflekkür ederdik. Farkl› bir yemek evimizde piflerse mutlaka komflumuza bir tabak götürürdük... Evet, belki uzaktaki akrabam›za telefon edebilmek için postane köflelerinde saatlerce bekliyorduk, evet belki televizyonumuzun tek siyah beyaz kanall›yd›, bir mektup on günde yerine ulafl›yor zaman zaman kayboluyordu. Ama bu zorluklar ve kay›plar içinde bulundu¤umuz gün yaflad›¤›m›z “toplumsal uzaklaflma, yabanc›laflma ve iletiflimsizlik”ten çok daha kolay çözülebilen tamamen insanc›l sorunlard›. Toplum olarak yaflad›¤›m›z iletiflimsizlikten kaynaklanan birçok sorun yaflamaktay›z. Kaybetti¤imiz toplumsallaflma sürecinde hepimiz iletiflimsizlikten, anlafl›lmamaktan flikâyetçiyiz. Ancak ço¤u zaman oldu¤u gibi kendimizi bu konuda da hiç sorgulam›yoruz. Kendimizi anlatamamaktaki temel nedeni düflünmüyoruz. Metropolleflmenin getirdi¤i stresli ortam, yo¤unlaflan ifl hayat›, hayat›m›z› çepe çevre saran teknolojik aletler ve bunlar›n sonucu elde etti¤imiz yaflamsal kolayl›klar birleflti¤inde sorunu hep kendimiz d›fl›nda bir nedene yükleme al›flkanl›klar› kazan›yoruz. Oysaki iletiflim; temelde anlam yaratmay› ve paylaflmay› amaçlamal›d›r. ‹letiflim çift tarafl› gerçeklefltirilen bir etkileflimdir. Bunun için kendi bireysel da- iremizden ç›k›p, baflkalar›n› da anlamaya çal›flmal›y›z. Sahip oldu¤umuz parmaklar›m›z›n ucundaki dünyadan bafl›m›z› kald›r›p “Beni anlam›yorlar” diye söylenmekten vazgeçip, do¤rudan iletiflim kurulabilen, bir fincan kahveyi, bir yeme¤i, bir filmi, bir müzi¤i ya da duygular› ac›y›, sevinci, mutlulu¤u gerçek anlamda paylaflmay› getiren iletiflimler yaratmal›y›z. Kendimize ve etraf›m›zdakilere güven duymal›, inanmal› ve önemli hissetmeliyiz, olumsuz düflüncelerden uzaklaflmal›, çevremizi, iletiflim içinde oldu¤umuz kifliyi kiflileri izlemeli ve dinlemeliyiz. Kendi gücümüze, yeteneklerimize sorumluluklar›m›za sahip ç›karak kendimizle kuraca¤›m›z bar›fl›k bir iletiflim, baflkalar› ile iletiflimimizi de iyilefltirecektir. Toplum içindeki insanlar›n birbirleri ile sa¤l›kl› iliflkiler kurmas›, o toplumu meydana getiren insanlar›n iyi iliflki kurma konusundaki ilkeleri, iletiflimi engelleyen ve kolaylaflt›ran unsurlar› bilmelerine ve yaflamlar›nda uygun zaman ve yerde kullanmalar›na ba¤l›d›r. Böylece, insanlar aras›nda oluflabilecek gerginlik ve çat›flmalar oldukça azalacak ve zaman kay›plar›nda da ayn› do¤rultuda azalma olacakt›r. Sonuç olarak, Bireysel ve toplumsal de¤iflim, geliflme ve ilerleme ancak düflünsel de¤iflim yafland›¤›nda mümkün olur. Eylem düflüncede gerçeklik kazan›rsa hayat bulur. Unutmayal›m ki hayat›m›z› de¤ifltirmek için bafllang›ç noktam›z düflüncelerimizi ve iletiflim flekillerimizi de¤ifltirmek olacakt›r. De¤iflmesi gereken yaln›zca düflüncelerimizin içeri¤i ya da iletiflim araçlar›m›z de¤ildir. Ayn› zamanda kendimizle ve çevremizle ilgili düflüncelerimizi de de¤ifltirmeniz gerekir. Bizi çevreleyen dünyan›n fark›na var›p, parmaklar›m›z›n ucundaki dünyadan bafl›m›z› kald›r›p, alg›lar›m›z› aç›p sosyal iletiflimler kurmal›y›z. Sahip oldu¤umuz bütün teknolojiyi sosyal a¤larda sosyalleflmek kadar gerçek ve paylafl›msal bir iletiflim arac› olarak kullanabiliriz. ‹letiflim kurmada kiflisel özelliklerimiz, kültürel yap›m›z, de¤er ve tutumlar›m›z etkilidir. ‹çinde bulundu¤umuz zamanda iletiflim (sizlik) de¤il iletiflimi slogan yap›p önce kendimize sonra toplumumuza bir hediye verelim... 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür Haz›rlayan: Tarihci Yazar Av. Erkan KARAGÖZ 17 Kars Gezi Kitap盤› * KARS KENT TURU B‹R‹NC‹ PARKUR * Bu parkurda, 12 havariler Kilisesi, Hasan Harakani türbesi, Latin kilisesi, hamamlar, Tafl köprü, Nam›k Kemal’in dedesinin görev yapt›¤› kaymakaml›k kona¤› yer almaktad›r. Mazlum a¤a ve ‹lbeyo¤lu, VE topçu hamamlar›: 1774 y›llar›nda yap›lm›flt›r. Mazlum A¤a hamam›, ünlü Rus yazar Puflkin’in gelip konaklad›¤› Kars’da, y›kand›¤› hamam olarak bilinir. ARS, Türkiye’nin kuzeydo¤u kesiminde yer alan Kayn› adl› ilin merkez ilçesidir. Kars›n ‹smi Gürcü- ce’de Kariskalaki olan Kap› flehri sözcü¤ünden geldi¤i san›lmaktad›r. Ermenistan ülkesine komflu olan merkez ilçeye ba¤l›, yirmi iki mahalle ve yetmifl köy bulunmaktad›r. Rak›m› bak›m›ndan Türkiye’nin en yüksek il merkezi olan Kars, köyleri ile birlikte nüfusu yüz bini aflan flehirlerden birisidir (fiehir merkezi: 76.992, toplam: 110.443. Çeflitli etnisitelerin birlikte yaflad›¤› il merkezinde kültürel farkl›l›klardan ve zenginliklerden bahsetmek mümkün olup kozmopolit bir yap› söz konusudur. Kars, Kültür ve Turizm Bakanl›¤›’n›n 2023 y›l› için Türkiye Turizm Stratejisi 2023 veTurizm Stratejisi Eylem Plan› kapsam›na al›nan 15 il merkezinden birisidir. Bu proje ile hedeflenen, il merkezlerini “Kültür Turizmi Gelifltirilecek Marka Kentler” ilan edip geliflmelerini sa¤lamakt›r. Kars, geçmiflte Bagratl› Krall›¤›’na ve Cenub-i Garbi Kafkas Hükümeti’ne (Güneybat› Kafkasya Cumhuriyeti) baflkentlik yapm›fl bir s›n›r flehridir. Bu özelli¤i ile Türkiye’de herhangi bir ülkeye baflkentlik yapm›fl ender flehirlerden birisidir. Türkiye’nin Orta Asya’ya aç›lan kap›s› konumundaki bu flehir, Kafkas Üniversitesi’nin aç›lmas›yla h›zla geliflmeye bafllam›fl ve zaman içinde bir ö¤renci kenti durumuna gelmifltir. Ayr›ca flehir merkezine alt› kilometre uzakl›ktaki havaliman› sayesinde de bölgesinde ulafl›m a¤›n›n kesiflti¤i bir noktada yer al›r. Bunun d›fl›nda kara ve demiryolu a¤lar›yla ülkenin di¤er yerleflim birimlerine ulafl›mda da bir sorun yoktur. Kentte 12 Nisan 2004 gününde Azerbaycan Kars Baflkonsoloslu¤u aç›lm›flt›r. Türkiye’nin 16 ili bu konsoloslu¤un faaliyet dairesi içersindedir Tafl köprü: Tafl köprü 579 y›l›nda Lala Mustafa Pafla taraf›ndan yapt›r›lm›fl, kesme bazalt tafl›ndan 54m uzunlu¤unda, 8 metre geniflli¤indedir. Dere -‹çi Paflfla a köflflkkü, askeri kompleksler 12 HAVAR‹LER K‹L‹SES‹: (Kümbet Camisi): 932-937 Ermeni Kral› Abas taraf›ndan yapt›r›lm›flt›r. 18 Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 ‹smet Pafla ‹lkö¤retim Okulu 1886 Askeri bina olarak yap›lm›fl savafl sonras›, Kaz›m Karabekir yetim çocuklar için yat›l› okula dönüfltürmüfltür. ‹K‹NC‹ PARKUR: Bu parkurda Güvensoy evi, ‹smetpafla ‹lkokulu ve Demir köprü, Millet Bahçesi ve Opera binas› yer almaktad›r. * KONSERVATUAR: Eski Ziraat Bankas› 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür 19 * GAZ‹ AHMET MUHTAR PAfi fiA A KONA⁄I: XIX yüzy›l Osmanl› mimarisi.1877’de Osmanl› karargâh binas› olarak kullan›lm›flt›r. Kenti yeniden infla eden Ruslar bu yap›ya dokunmam›fllard›r. ÜÇÜNCÜ PARKUR: ORDU CADDDES‹ Bu parkur, üzerinde en fazla tarihi yap›n›n yer ald›¤› bir parkurdur. Kimi an›t-yap›lar flunlard›r: Atatürk an›t›. Mustafa Kemal’in sa¤l›¤›nda 1927 y›l›nda Kenan Yotunç taraf›nda yapt›r›lm›flt›r. Vali kona¤›, (parlamento binas› guvernorlük,) Sa¤l›k müdürlü¤ü binas›( eski hastane) ,eski mahkeme binas›, Azerbaycan konsoloslu¤u, Defterdarl›k binas›, ‹ngiliz komutanl›k konutu, kayabafl› panoramik seyri. KARS ATATÜRK ANITI -1937 Heykeltrafl Kenan Yontuç taraf›ndan 1937 y›l›nda, 1931 y›l›nda yap›lan ilk an›t›n yerine konmufltur. 20 Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 DÖRDÜNCÜ PARKUR ALEKSANDR NEVSK‹ ORTODOKS RUS ASKER‹ K‹L‹ SES‹ (Fethiye camisi) Balt›k mimarisi. RUS Z‹RAAT BANKASI (1917) (Anadolu Lisesi) -Meçhul asker an›t› -ÜÇ OZANLAR HEYKEL‹ 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür 21 BEfi fi‹‹NC‹ PARKUR: Eski Gümrük binas›, Aynal› Köflkler KARS ARKEOLOJ‹ MÜZES‹ (Kaz›m Karabekir’e arma¤an edilen Vagon) * KEÇEL (Aziz Prkich) kilisesi, Tigram Honents Kilisesi * Genç K›zlar Kilisesi, Abukhamrents Kilisesi, Bakireler Manast›r›, ‹pek Yolu Köprüsü, Selçuklu Kervansaray› ‹ç Kale K›z Kalesi, AN‹ KENT TURU AN‹ ANT‹K KENT‹ : AN‹: Kars’›n Merkez ilçesinde, il merkezine 48 km. uzakl›kta, Arpaçay Nehri boyunda bulunan ören yeri. 961-1045 y›llar› aras›nda Bagrat hanedan›ndan Ermeni hükümdarlar›n›n baflkenti olmufltur. 11. ila 12. yüzy›la ait baz› ‹slam mimarisi eserlerini de bar›nd›r›r. 961 y›l›nda Kral 3. Aflot krall›¤›n›n merkezinin Kars’tan Ani’ye nakli ile imar bafllar. 4500m uzunlu¤undaki surlar XI.yy tamamlan›r. SARIKAMIfi Sar›kam›fl, Do¤u Anadolu Bölgesinde, Erzurum-Kars bölümü içerisinde yer al›r. Yöre iki s›rt›n yamac›yla, bu iki yamaç aras›ndaki çukur alanda oluflmaktad›r. Yüzölçümü 1751 km2, yükseltisi 2225 metredir. Karasal iklimin karakteristik özelli¤i görülür. Alt› ay kar, sekiz ay don ve buzlanma olur. Sar›kam›fl ‹lçesinin tarihi M.Ö. devirlere kadar uzanmaktad›r. 11.Yüzy›lda Sultan Alparslan taraf›ndan Bizans hakimiyetinden al›narak Selçuklu hakimiyetine, 1534 Y›l›nda da Kanuni Sultan Süleyman döneminde Osmanl› hakimiyetine giren ilçe bu dönemde Kars Eyaletine ba¤l› bir Liva idi. 1828 ve 1855 y›llar›nda iki defa Rus iflgaline u¤rar ancak, 1829 Edirne ve 1856 Paris Antlaflmalar› ile yeniden Osmanl› hakimiyetine girer. 1877-1878 Osmanl›-Rus Savafl› sonunda 40 y›l süre ile Rus iflgali alt›nda kalan Sar›kam›fl, 29 Eylül 1920?de Rus iflgalinden kurtar›larak 3 Aral›k 1920 tarihli Gümrü Antlaflmas› ile yeniden Türk hakimiyetine girmifltir. 22 Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 ‹lçenin yak›n tarihimizde de önemli izleri bulunmaktad›r. 1. Dünya Savafl›nda, Enver Pafla komutas›ndaki Türk Ordusunun 1915 k›fl›nda aflmak istedi¤i Sar›kam›fl Allahuekber Da¤lar›nda baz› kaynaklara göre 60 bin, baz› kaynaklara göre de 90 bin Mehmetçik so¤uktan donarak flehit olmufltur. Görülecek yerler: -SARIKAMIfi yolundaki flfle ehitlik -Eski Sar›kam›fl flfle ehitler an›t› -Rus Cer atölyeleri. (Vagon fabrikas›) lokomotiflerin tek nik-bak›m›n›n yap›ld›¤› ve yenilerinin imal edildi¤i fabrika), Sar›kam›fl sar›çam ormanlar› (so¤uksu mevkii) -Çar’›n Av Köflflkkü. AKYAKA AKYAKA TREN ‹STASYONU KUYUCUK GÖLÜ DO⁄AL S‹T ALANI 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür 23 Aç›k Kalp Cerrahisinin Gelece¤i Yirmi y›l önce kalp hastal›klar›n›n tedavisinde çok önemli bir yer alan kalp cerrahisi art›k yüzünü de¤iflflttiriyor. Ürolojide tafl ameliyatlar›n›n, genel cerrahide mide ülseri operasyonlar›n›n ortadan kalkmas› gibi kalp cerrahisi de buna benzer de¤iflfliimler içinde. Klasik koroner bypass ameliyatlar› yerine artan ameliyatlar LAS‹K koroner bypass ve kapak K ameliyatlar›n›n azalmas› üzerine kalp cerrahlar›, 15 y›l önce % 7.4 olarak gerçeklefltirilen endovasküler cerrahi, TAVI gibi ifllemlere yönelerek bu uygulamalar› % 21,8 oran›nda gerçeklefltirdiler. Yeni nesil endogreft stent ile aort anevrizmas› tedavisinin baflar› ile gerçeklefltirilmesi, “stent-greft” ad› verilen malzemelerin kullan›m› ile hastalar› büyük cerrahi giriflim gerekmeden tedavi etme olana¤› sa¤lamaktad›r. Birçok merkezde yap›lan mekanik kalp uygulamalar› da gerçek hayat kurtar›c› bir ameliyat olan kalp nakli bekleyen biyonik insanlar yaratmaktad›r. Stent koroner bypass ameliyatlar›n› önemli ölçüde azaltt›! 15 y›l öncesine kadar y›ll›k aç›k kalp ameliyatlar›n›n % 80’den fazlas› koroner bypass ameliyatlar› olmas›na ra¤men, befl y›l içinde bu oran›n % 71’e, 15 y›l›n sonunda da % 55’e düflmesi; y›llar içinde koroner bypass ameliyatlar›n›n azalaca¤›n› göstermektedir. Bu geliflme Bat› ülkelerinde de böyledir. Bunun en önemli nedeni, giriflimsel 15 y›l içinde ameliyat edilen 7298 koroner bypass ameliyat› incelendi¤inde, 2000 y›l›na ka dar hastalar›n sadece %5’inde daha önce bypass ve stent uygulanm›fl olmas›na ra¤men, 2000 y›l›ndan sonra bu oran %25’i bulmuflflttur. CABG: Koroner Bypass Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ Memorial fiiflli Hastanesi Kalp ve Damar Cerrahisi Bölüm Baflkan› düflüncesine kap›lsa da, gerçek farkl›. Koroner kalp hastal›¤› 35-40 yafllar›na indi ancak bu hastalar öncelikle stent ile tedavi edildikleri için ameliyatlar› ertelenmektedir. Koroner bypass ameliyatlar›ndan sonra düzenli olarak yap›lan kontroller s›ras›nda tespit edilen sorunlar›nda stent ile çözümlenebilmesi ikinci koroner bypass ameliyatlar›n›n (reoperasyon) yüzde ikinin alt›na düflmesini sa¤lam›flt›r. Düzenli kontroller çoklu bypass’› önledi. Memorial fi fiiiflfllli Hastanesi Kalp Cerrahisi ekibinin 1996-2010 y›llar› aras›nda gerçekleflflttirdi¤i 10.696 ameliyat incelendi¤inde, benzer do¤al de¤iflfliim, kalp cerrahisinde de görülmektedir. Modern tedavi yöntemleri ve düzenli kontroller kalp sa¤l›¤›n›n korunmas›nda baflar›y› art›rmaktad›r. Cerrahlar, 510 y›l önce koroner bypass ameliyat› yapt›¤› hastalar›na ikinci ameliyat gerekece¤i inanc›ndayd›. Fakat y›llar içinde görülmüfltür ki, koroner bypass ameliyat› yap›lan hastalar düzenli ve CABG: Koroner Bypass, Valve: Kapak, Other: Di¤er kardiyolojinin çok geliflmifl olmas›d›r. Stentlerin, bypass ameliyatlar›n› büyük ölçüde azaltt›¤› bir gerçektir. Çünkü art›k çatal damarlar da stentle aç›labilmektedir. Ancak hastan›n damar yap›s›, darl›¤›n ya da t›kan›kl›¤›n bulundu¤u noktaya göre cerrahlar ve kardiyologlar›n ortak karar› ile uygun hastalara koroner bypass uygulanmaktad›r. Koroner bypass yafl fl›› düfl flm medi! Kardiyologlar›n son y›llarda koroner angiyografi çektikleri hastay›, direkt olarak cerraha göndermek yerine mutlaka stent uygulanmas›n› arzu ettikleri bilinen bir gerçek. Kalp krizi ya da damarda darl›kla hastaneye acil olarak müracaat edenlerde yap›lan “hayat kurtar›c›” stent ifllemlerine, cerrahlar hastalar› ad›na minnet duymaktad›r. Ameliyat öncesi stent uygulanan hastalar›n (% 25) büyük k›sm›n›n, böyle çok baflar›l› giriflimsel ifllemlerle hayat› kurtar›lan özellikle genç hastalar oldu¤u da bilinmektedir. Bu hastalar daha sonra seçilmifl flartlarda ameliyata gönderilmektedir. Cerrahlar, günlük pratikleri içinde çok genç hastalar› ameliyat ettiklerinde “Koroner bypass yafl› çok afla¤› indi” ‹statistik çal›flflm malar›, genç bypass’lar›n de¤il, 80 yafl üzeri bypass ameliyatlar›n›n artt›¤›n› gösteriyor. erken kontroller giriflimsel kardiyologlar›n baflar›l› giriflimleri ile bu ameliyatlar›n say›s› da gittikçe azalmaktad›r. Bu durumda kalp cerrahlar› klasik koroner bypass ve kapak ameliyatlar›ndan baflka ifllemlere (endovasküler cerrahi, TAVI vb...) yönelmekte, böylece bu ameliyatlar›n oran› da 5-10 y›l içinde % 7.4’den % 21,8’e yükselmektedir. Aç›k kalp ameliyatlar›n›n baflar›s›n›n en de¤erli göstergesi olan koroner bypass ameliyatlar›nda baflar› oran›n istatistiksel olarak % 99’un üzerine ç›kmas›, kalp cerrahlar› için övünç vesilesidir. Kalp cerrahisi her zaman var olacak ve hayat kurtarmaya devam edecektir. 24 Cafer AKYOL Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 Haber - Röportaj E¤itimci-Yazar caferakyol@mynet.com caferakyol@hotmail.com caferakyol@gmail.com E⁄ERL‹ okuyucular bu say›m›zdaki konu¤um; program yap›mc›s›, gazeteci, Dünya’n›n en kar›flfl››k bölgelerinde yaflfla anan olaylar› kamu oyunun gündemine sunan Türk ve dünya bas›n›nda ad›ndan söz ettiren çok de¤erli muhabir Coflflk kun ARAL. Cofl flk kun ARAL’› “Sar›kam›fl Dayan›fl flm ma Grubu” bünyesin de yap›lan yaz ve k›fl Sar›ka m›fl fi fie ehitlerini Anma Etkinliklerinde bizlerle birlikte fi fie ehit ler Diyar› Sar›kam›fl Da¤lar›nda ekibiyle bu zor fl fla artlardaki yürüyüfl fllleri dünya gündemi ne tafl fl››mas› fi fie ehitlerimize ya p›lan en güzel anlaml› ziya rettir. Bu de¤erli dünyaca ünlü mu habirimiz Coflflkkun ARAL’› bi razda kendisinden dinleye lim. Akyol: Coflflkkun Bey hofl geldi niz. Bize zaman ay›rd›¤›n›z için size çok teflfle ekkür ederim. Nerede do¤dunuz, e¤itimi niz? Aral: Siirt’te 1956 1 May›s’ta do¤muflum. ‹lkokulu Siirt’te bitirdim. Ard›ndan ‹stanbul’da Oruç Gazi Ortaokulunu okudum. Ard›ndan Pertevniyal Lisesi son s›n›fa kadar, Mecidiyeköy Lisesi’nden de mezun oldum. 1977’de olayl› y›llarda ‹flletme Yüksekokulu’na gir- D dim. 4 sene okula gittim ama ne yaz›k ki bitiremedim. Sonra 2 y›ll›k Yabanc› Diller Yüksekokulu’nu bitirdim. Zaten bu süre içerisinde çal›flmaya bafllam›flt›m, devam ediyordu çal›flmalar›m. O döneme kadar muhabir oldum. Türkiye muhabiriyken Paris’e yerlefltim. Paris üzerinden dünyada geliflen olaylar› izlemeye bafllad›m. Akyol: Öncelikle bu son y›llarda Sa r›kam›fl Dayan›flfl-ma Grubu’yla iç içesiniz. Sizi ara m›zda görmekten gerçekten çok mutlu olduk, Ser hat ‹lleri olarak. Bu konuda neler diye ceksiniz? Sar›kam›fl Dayan›flma Grubu Prof. Dr. Bingür Sönmez taraf›ndan kurulan bir oluflum. Türkiye’de keflke y›llardan beri sadece bir tek bölge için, bir tek olay için de¤il, yurt genelinde hatta geçmiflte o 5 milyon km’ye kadar yay›lan topraklar üzerinde yaflanm›fllar›n bütün de¤erlendirmesini yapacak gruplar olsa diyordum. Sar›kam›fl Dayan›flma Grubu’nun yapt›klar› güzel bir örnek. Çünkü tarihimizi bütün de¤erlendirmeleriyle ortaya koymak, anmak, bu topraklar için hayat›n› feda eden insanlar› hat›rlamak ve hat›rlatmak. Çünkü sadece baz› insanlar›n bilmesi de¤il, yurt genelinde bu topraklar›n neyin karfl›l›- 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür ¤›nda kazan›ld›¤›n›, nas›l korundu¤unu, insanlar›n bir tak›m yanl›fl stratejiler yüzünden nas›l feda edildi¤ini ortaya koyan bir olay. Ne kadar üzücü ki y›llarca biz bunu örtbas ettik, 7 sat›rl›k bir yaz› olarak geçti tarih kitaplar›na. Ço¤u zaman hat›rlamad› bilmesi gereken insanlar. Ama bu topraklarda yaflanm›fl bir tarih dram› var. Gencecik, haz›rl›ks›z cepheye sürülen on binlerce ülke insan›n›n bütün her fleyiyle hayat›n› feda etmesi, baz› yerlerde çok ciddi bir direniflin olmas› istilac›lara karfl›, baz› yerlerde de bir tek kurflunla atlatan, so¤uk k›fl›n flartlar›na ruhlar›n› teslim et- 25 meleri. Al›nacak çok ders var. Zaten bu tür etkinliklerin olmas›n›n sebebi; yurt genelinde bu tür gerçekleri insanlara yeniden anlatmak ve yaflanmamas›n› sa¤lamak. Biz tarihimizi çok es geçiyoruz. Bugün geliflmifl ülkelere bakt›¤›m›z zaman yaflanm›fl bütün olaylar dramlar›yla, edebiyatla, sinemayla, resimle, plastik sanatlarla aktar›l›yor. Biz de çok zay›f›z bu alanda. Yani tarihimize bakt›¤›m›z zaman 1071’de Anadolu’ya girildi¤inden itibaren nelerin yafland›¤›n› bile bilmiyoruz. Yani bugün Kars ‹l Hudutlar› içerisindeki An› Harabeleri’ne bile biz y›llarca giremedik, yasak bölgeydi. Orda Alparslan’›n o bölgeye girdi¤inde yazd›¤› bir yaz› var, o okunsa sonradan ana yurdumuz olan bu topraklarda yaflad›klar›m›za iliflkin en önemli kardefllik mesajlar› al›nabilir. Çünkü Türklerin Anadoluya girdiklerinde yapt›klar› bir asimilasyon, bir etnik temizleme de¤il, tam aksine bu bölgenin bütün de¤erleriyle kar›fl›k ortaya yeni bir kültür ç›karmas›. Yani göçmen kültüründen yerleflik kültüre geçifle do¤ru. Bunlar dünyaya çok ciddi ders vermifl olaylar ama biz kendi toplumuza hiçbir zaman aktaramad›k, aktaram›yoruz. O yüzden çok abuk subuk flekillerde birbirimize düflman k›l›nd›k. Bu de¤erlerin bilinmesi için Sar›kam›fl Dayan›flma Grubu’nun yapt›¤› çal›flmalar›n›n devam› ve ard›ndan da benzerlerini bir Balkan savafl› için, bir hicaz savafl› içini bir bugün topraklar›m›zda de¤il ama bizi birebir ilgilendiren kuzey afrikada yaflanan olaylara yönelik yap›lmas› gerekiyor. ‹lla bu gruplara girip, bu gruplar›n tarihi olaylar› törensel niteliklerle aktarmas›n› izlemek de¤il, bunlara iliflkin vesikalar›n gün yüzüne ç›kar›lmas› ve birazda tarihimizle yüzleflme f›rsat› bulmam›z laz›m. fiuanda bu yanl›fllar› yapan insanlar› yarg›layamay›z ama ders almam›z gereken bu yanl›fllar›n arkas›ndaki güçler kim diye ulaflmak laz›m. Yani öyle ki Bingür hocam›z›n kendi imkânlar›yla buldu¤u bütün bu çal›flmalara iliflkin foto¤raflar›, belgeleri ben bizzat gördüm, Türkiye’de hiçbir yerde görmemifltim. Rusya’ya bir tarihçi, araflt›rmac› gibi gitmifl ve Sar›kam›fl’ta yaflanan olaylara iliflkin onbinlerce görüntü, belge getirmifl. Bunlar daha önce niye yap›lmad› diye sorguluyorum. Niye Sar›kam›fl dram›n› canland›racak bir film öyküsü yap›lmad›? Ama iflte biz çok abuk subuk fleyleri filme dönüfltürebiliyoruz. Yani bütçeleri var Türkiye’de bir sürü kurumlar›n ama niye bunlar dünyan›n da izleyece- 26 ¤i kalitede, insan öyküleriyle süslenip bir tarihi gerçe¤i anlatan filmlere dönüfltürülmüyor? Bütün bunlar Sar›kam›fl Dayan›flma Grubu gibi gruplar›n artmas›yla ortaya ç›kacak ve tarihi belgelerin, bilgilerin tekrar canland›r›l›p yeni kuflaklara aktar›laca¤› bir misyonu biçimlendirecektir. O yüzden çok önemli. Akyol: Bir de flflu unu soraca¤›m, y›llard›r çok güzel programlar yap›yorsunuz, say›s›z ülkelere gittiniz, programlar›n›z tutul du. Unutamad›¤›n›z bir an›n›z var m›? Aral: Çok an›m var. Yani dünyada savafl› en çok yaflayan gazetecilerden biriyim. Gözümün önünde insanlar yendi, kafalar› kesildi, gövdelerinden ayr›ld›. Bindi¤im uçaklar düfltü. Çat›flma bölgelerinde kald›m. Yani Sar›kam›fl’taki arkadafllar›m›z›n 5 gün yapt›¤› yürüyüflün benzerini, canl› savafl koflullar›nda afla¤› yukar› 3 ay yapt›m. O yüzden çok an›m var hani onlar saatlere, sayfalara s›¤maz. Akyol: Yaz›l› ve görsel bas›nda sizin hakk›n›zda olumsuz bir yorum duymad›k. Bunu neye borçlusunuz? Aral: Ben dünya insan›y›m. Kendi ülkemi bütün de¤erleriyle seviyorum. Bir aya¤›m Hakkari’de, bir aya¤›m Edirne’dedir. Bütün var olan kimliklerimle gurur duyuyorum. Güneydo¤uluyum, Bat›l›y›m, Afrikal›y›m, Asyal›y›m, her fleyim. ‹nsan›m öncelikle. ‹nsan›n var olma nedenlerini kavramaya çal›fl›yorum ve bunun da dostlu¤un, kardeflli¤in, bar›fl›n, insanl›¤›n olmas›yla olaca¤›n› düflünüyorum. Bilginin ilaç gibi oldu¤unu biliyorum. Biz bilgi tafl›yanlar›n bilgiyi yeri geldi¤inde seyreltip, yeri geldi¤inde do¤ru mesaj olarak vermemiz gerekti¤ine inan›yorum. Etik anlamda gazetecili¤i savunuyorum, ne yaz›k ki fluanda Türkiye’deki gazetecilik meslek anlam›nda evrensel raydan ç›km›fl vaziyette. Biraz daha kurumlar›n ç›karlar›na paralel gazetecilik yap›l›yor. Muhabirlik mesle¤i öldürüldü. Köfle yazarl›¤› caziplefltirildi. Dünyada bir gazetenin bir köfle yazar› varken, bizde her gazetenin her alanda ifl takipçisi gibi nitelenen çok iyi koflullarda sürekli beslenen yazarlar› var. Bunlar›n tabi ki varl›klar›na karfl› de¤ilim ama özetle muhabirlikle do¤up, muhabirlikle kalaca¤›ma inan›yorum. Ayaklar› yere de¤meyen gazetecili¤i yanl›fl buluyorum. Sadece davetler oldu¤unda bir yerlere gidiyor bizim köfle yazarlar›m›z ve di¤erleri. Akyol: Yapmaktan en çok hoflfllland›¤›n›z flfle ey nedir? Aral: Gezmek ve yemek yapmak. Gezmek dediysem turistik geziler de¤il. Dokulara yolculuk yapmak. Akyol: En be¤endi¤iniz ve be¤enmedi¤iniz huyunuz nedir? Aral: En be¤endi¤im; insan ve do¤as›na sayg› göstermek. En be¤enmedi¤im; insana yüzde yüz güvenmek. Akyol: Keflke yapsayd›m veya Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 keflke yapmasayd›m dedi¤iniz olaylar› anlat›r m›s›n›z? Aral: Keflflkke yapsayd›m dedi ¤im; astronot e¤itimi al›p ast ronotlar aras›nda yer almakt›. Keflflkke yapmasayd›m dedi¤im ise vücudumu hoyratça kul lanmasayd›m. Akyol: Hayat›n›zda en çok k›ymet verdi¤iniz fley nedir? Aral: Yarat›lan her flfle eyin var olma hakk›na sayg› göstermek. Akyol: Korkular›n›z var m› varsa nelerdir? Aral: Haks›zl›klara karfl› çaresiz kalmak. Akyol: Bir gününüz nas›l geçi yor? Aral: Sabahlar› erken kalkar haberleri izlerim. Randevular›ma göre günlük planlama, düzenleme yapar›m. Varsa belgesel çekimlerine giderim. Akflamlar› evimde olup k›z›mla ve eflimle birlikte olurum. Akyol: Umudumuz yar›nlar› m›z olan gençlerimize mesaj› n›z ne olacak? Aral: Gençler özellikle insani yönlerini kuvvetlendirsinler. Yaflam› bütün ö¤eleriyle sorgulas›nlar. Ama asla yarg›lamas›nlar. Göründü¤ü gibi olsunlar, oldu¤u gibi görünsünler. ‹nsani de¤erlerini yitirmesinler ve yaflant›lar›nda gerçek anlamda sevgi ve sayg›y› esirgemesinler. Akyol: Bize zaman ay›rd›¤›n›z için çok teflfle ekkür ederim. Aral: Ben de size çok teflekkür ederim. 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür 27 “ fi i i r y a z m a k , n e f e s a l m a k t › r ” Cafer AKYOL “Gönül Penceresinden Bir Nefes” Üç Boyutlu Görünüyorsun Bakma öyle bakt›¤›ma Üç boyutlu görünüyorsun Uçuflsun o güzelim saçlar K›v›lc›mlar çaks›n gözlerime Parmaklar taramak ister tel tel Dalga dalga akan saçlar›n› Yürek sanc›l› gözler bir noktada Bitti bitecek üç boyutlu görüntü fiafak Vakti fiafak vakti düfltüm yola Soka¤›nda verdim mola Bak gözlerim pencerede Yüre¤ime günefl do¤a Hayk›rd› Sevdas›n› Yüre¤imde Çok Özel Bir f›rt›naya yakaland› S›cak bir bahar günü Suçland› en a¤›r›ndan Göz bebekleri yand› Gönlümde sultan›m gezer Kelebek incimesin diye Ne yapt› ne buldu ‹syanlar› yaflad› Çaresiz öyle durdu Hayk›rd› göz bebeklerine Okurcas›na sevdas›n› Kavgan bile güzel Ne tatl› fleysin Dilim dama¤›m s›zlar Yüre¤imde çok özel Gözlerim seni özler Eller tuttu tuttu¤unu Yürek sevdi sevdi¤ini Gözler gördü gördü¤ünü fiimdi ben neyleyim Sabah vakti serin rüzgar Birde senin gözlerin var Görmez ise gözüm seni Yüre¤imde sevdam a¤lar Gözler dönüp geri bakar Görüntünle flu yüre¤im Bayram yeri olup coflar Nefesime nefes katar Yana¤›na Bir Öpücük Günayd›n Anne Her May›s’ta yüre¤im f›rlar yerinden Verdi¤in flefkatin içten yürekten Sesin yank›lan›r gönül telimden Uçuyorum seninle mutlu ol anne Varl›¤›m›n mimar› sevgi p›nar›m Umutlar›m yar›nlar›m yaflama sebebim Tüm hücrelerimi yaflatan can suyum Anne dedi¤imde can›m deyiflin Gözünde gördüm tüm güzellikleri Can›ndan bir parçan›m severim seni fiükrederim Allah’a afl›¤›m sana Dudaklar›m kelebek konar yana¤›na Tüm zamanlar›n sevgisi sende sakl› Senin sevgini bir güne s›¤d›ramam ki Bir ömür sevece¤im bugün ki gibi Yana¤›na bir öpücük günayd›n anne Tek Bir Y›ld›z Parl›yor Gözbebeklerimde Evrende milyarlarca y›ld›zdan Tek seni buldum yüre¤i yüre¤ime uygun Ifl›l ›fl›l yüre¤imi ayd›nlatan güzel bakan Kadife gibi ruhumu okflayan Çok yükseklerde çok özel buldum seni Bu benim y›ld›z›m diyebilece¤im bir yerde Yüre¤imde göz bebeklerimde her fleyimde Tek bir y›ld›z parl›yor göz bebeklerimde 28 Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 Anan Ölsün, Nenen Ölsün, Yoksa Sinan Ölsün "Sar› Gelin"? (2) Hikmet BABAO⁄LU "Yeni Azerbaycan" gazetesinin genel yay›n yönetmeni Türkiye Türkçesine çeviren: Gökmen KILIÇO⁄LU GEÇEN SAYIDAN DEVAM Neden Platon, neden Humar, ya da Hüseyin Cavid’in S›rr› Neydi? Öyle ise fieyh Senan’›n afl›k oldu¤u Hristiyan Humar ve babas› Platon kimlerdi? Yine Hüseyin Cavid’in kaleminden Platon’u anlatarak bafllayal›m. Platon ayyafl ve içki düflkünüdür. Efline yapt›¤› zulümlerden sonra efli vefat etmifltir. Küçük yafll› Humar bunlar›n flahidi oldu¤u için evlenmemeye karar vererek yar› rahibe hayat tarz› sürmüfltür. Platon ise Hristiyan olmas›na bakmayarak, yerli ahali ve hatta papaz taraf›ndan da yabanc› unsur gibi kabul edilmektedir. Eserde bu tezat Simon ile Serko’nun diyalo¤unda afla¤›daki gibi tarif edilmektedir: Sen ne dersin, flflu u derbeder Platon fieyh Senan’a k›z verir mi?. fie Simon....................! O bir insan ki pek fürumaye (sütü bozuk) And içip Tanr› o¤lu ‹sa’ya Basm›fl ‹ncile el, inan verecek... fiu fi u herif pek inatç›d›r gerçek K›z› bedbaht edip de öldürecek. ‹flte! Bize göre, Hüseyin Cavid bilerek ya da bilmeyerek kahraman›n s›rr›n› burada aç›yor. ‹lk olarak Platon’u Gürcü Simon derbeder olarak adland›r›yor, ikincisi fürmaye (kiflili¤i bozuk), üçüncüsü inatç›. ‹lk iki özellik Platon’a karfl› Gürcü egoizmidir. Çünkü Hristiyan olsa da o, Gürcü de¤ildir. Bu yüzden de Gürcüler taraf›ndan afla¤›lanmaktad›r. Üçüncü özellik ise Platon’un milli etnik özelli¤idir, inatç›l›k. O zaman Platon Gürcü veya Ermeni de¤ilse, kimdir peki? Elbette Hristiyan K›pçak Türkü’dür. Elbette!!! Birinci Kaynaktan Daha Kadim Kay naklarda “Sar› Gelin’’ Tam burada araflt›rmam›z› biraz daha derinlefltirerek birkaç as›r öncesi- (Bir türkünün izinde yahut K›pçak k›z› Sar› Gelin) ne götürelim. “Sar› Gelin” türküsünün Hristiyan- k›pçak versiyonunu bulmaya çal›flal›m. Bir araflt›rmam›zda belirtmifltik ki, Hristiyan K›pçak’lar Azerbaycan’da Selçuklu- ‹slam ak›n›ndan sonra ücra yerlere çekilmeye ve daha çok Hristiyan toplumlara yak›n yerlerde meskunlaflmaya bafllam›fllard›r. Böyle muhafazakar Hristiyan K›pçaklar’dan biri de K›pçak Türkü Platon idi. çok büyük zorluklarla elde etti¤imiz Gizli Belge ad› alt›nda korunan eserinde türkünün orjinali flöyledir: Hüseyin Cavid’e göre hadiseler Tiflis etraf›nda ve Altunay’a göre ise Ardahan dolaylar›nda gerçekleflmiflti. Her iki mekân Hristiyanl›k ile ‹slam’›n kesiflti¤i yahut iç içe girmifl oldu¤u topraklard›r. fiimdi ise yukar›da bahsetti¤imiz hat›rlatmaya geri dönelim. fiimdi ise kendi dilimizde olan bu küçük fliiri flimdiki edebi dilimize uygun fleklide takdim edelim ve sonra tahlil etmeye bafllayal›m: Refik Altunay’›n nakletti¤i hikayede Senan ile sari gelin ayn› köyün çocuklar›yd›. Köyün yar›s› Hristiyan yar›s› ise Müslüman idi. Demek ki bu köyde yaflayan K›pçak Türklerinin bir k›sm› Müslümanl›¤› kabul etmifl, daha muhafazakar olan ikinci k›sm› veya dindar eliti ananevi Hristiyan dininde kalm›fllard›r. Ancak, mezarl›klar›n› hala ay›rmam›fllard›. Ayn› mezarl›kta yüz y›l önceki Hristiyan Türklerin Müslüman torunu da defnedilmifltir (yeri gelmiflken, günümüzde Gürcistan’›n Dumanisi rayonunda böyle bir mezarl›k halen mevcuttur). Demek ki Hristiyan Platon’un Gürcü dindafllar› taraf›ndan hor görülmesinin, derbeder ve inatç› olarak adland›r›lmas›n›n sebebi onun K›pçak Türk’ü olmas› ile ilgiliymifl. “Sar› Gelin”in Ukrayna, yahut DestiK›pçak versiyonu Yeniden K›pçaklara ve Hristiyan K›pçaklar aras›nda Azak Denizi’nin kuzey- bat› sahillerinde yaflayan Hristiyan K›pçaklar içerisinde mevcut olan “sar› gelin” türküsünün flimdiye kadar bize malum olmayan versiyonunu ö¤renmeye çal›flal›m. Ad›n› bilerek yazmad›¤›m›z müellifin Ax›z, sat`›n örmezler Sen`i, ban`a bermezler. T`el, alay›m, xaçay›m Xaranq›l›x körmezler. Ax›z, sat`›n set`iz xat T`es birisin, bizqe sat Anen-baben xail olsa T`el böqeje bizqe yat. Ay k›z, saç›n örmezler, Seni bana vermezler. Gel, alay›m, kaçay›m, Karanl›kt›r, görmezler. Ay k›z saç›n sekiz kat Kes birini bize sat, Anan- baban raz›ysa Gel bu gece bizde yat. Bu fliiri k›saca tahlil etmekle biz, “Sar› Gelin” türküsünün sözlerinin yaln›zca Hristiyan K›pçaklara ait oldu¤unu ispat etmenin yan› s›ra ça¤dafl dilimizde söylenen türkünün sözlerinin anlam›n›n ne oldu¤unu da ayd›nlatm›fl olaca¤›z. Çünkü halen “saç›n ucun örmezler” m›sras› ile “seni bana vermezler” m›sras› aras›nda mantiki bir alaka kuram›yoruz. Yani “seni bana verip vermemekle”, “saç›n örülüp örülmemesinin” ne alakas› oldu¤unu bilmiyoruz. ‹flte bunu bilmedi¤imiz için de türkünün nakarat›nda söylenen “vay, Sinan ölsün sar› gelin” m›sras›n› da gâh “anan ölsün”, gâh da “nenen ölsün Sar› Gelin” gibi okuyoruz. Zaten Sar› Gelin’in annesi ölmüfltü. Bu umutsuz aflk›n sonuçlanmamas›nda onun hiçbir rolü olamazd›. Yazar, hem de afl›k, yani bu türküyü yaratan ve okuyan kendi kendine beddua ediyordu. “Vay Sinan ölsün” diyordu. Asl›nda bu türkünün metninde 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür müellif kendi ad›n› çok aç›k flekilde göstermifltir. Zaman zaman manas›n› anlamad›kça biz onu tahrif ederek okumaya bafllam›fl›z. fiimdi ise dönelim türkünün metnindeki di¤er tezatlara. Nikolayev!in ac› ve çaresiz itiraf› Öncelikle flunu belirtelim ki “Sar› Gein” türküsünün K›pçak versiyonu 1800’lü y›llar›n sonunda Ukrayna’da yaflayan F.A. Nikolayev adl› Hristiyan K›pçak Türkü’nün dilinden kaydedilmifltir. Ayn› zamanda, söz konusu dönemde F.A.Nikolayev’in oldukça yafll› oldu¤unu ve kendinden sonra kimsenin bu dilde (“öz tilimiz” diye adland›rd›¤› K›pçak dilinde) konuflaca¤›na ümidi kalmad›¤›n› anl›yoruz. Demek ki, türkünün tarihi biraz daha uzaklara gitmektedir. O zamanlara ki, Kafkasya K›pçaklar› ile Desti-K›pçak K›pçaklar› aras›nda s›k› medeni, manevi, sosyo- ekonomik vs iliflkiler mevcut idi. Yani, Güney Kafkasya’da anlat›lan bir hikaye veya okunan bir na¤me flifai flekilde yay›larak Ukrayna’ya, Dinyeper sahillerine hatta belki Dunay sahillerine kadar yay›l›yordu. Aksi taktirde bu türkünün sözlerinin Azov etraf›nda yaflamas› mümkün olmazd›. Böylelikle, ortada ispata ihtiyac› olmayan hakikat, aksiyon var. “Sar› Gelin” bir K›pçak türküsüdür!!! Buraya kadar anlatt›klar›m›z da bunu ispat ediyor. Ancak biz yine de araflt›rmam›za devam ederek detaylar› ayd›nlatarak bir de türkünün metnini kendimize izah edelim. “Saç›n ucun örmezler” ne demektir?! ‹lk olarak türkünün birinci m›sras›ndan bafllayal›m. Her iki versiyonda da ilk m›sran›n ayn› oldu¤u söylenebilir. “Saç›n uzun (h)örmezler” Azerbaycan versiyonu. “Ax›z sat`›n örmezler” k›pçak versiyonu. Kadim Türklerde insanlar›n ictimai menflei, sosyal statüsü ile ilgili oldukça ilginç zahiri tezahürler vard›. Bunlar kendini giyimde, saç fleklinde, silahta, maiflet eflyalar›nda vs belli ederdi. Asl›nda flimdi de böyledir. Yüzük takman›n, hatta onu hangi parma¤a takt›¤›n›n veya kad›nlar›n kafllar›n› nas›l ald›klar›n›n vs kendi 29 hususi manas› vard›r. Sosyal- ictimai menflei ve statüsünü a盤a vuran böyle unsurlardan biri de saç idi. Kadim Türkler her zaman uzun saçl› olmufllard›r. Çocuklar yeni yetme yafllar›na geldiklerinde ise k›zlar, o¤lanlardan ay›rd edilebilsin diye k›zlar›n saçlar›n› örerlerdi. Hatta baz› hallerde k›zla o¤lan› sözlü ilan etmek için ebeveynler çocukken onlar›n saçlar›n›n ucunu birbirine örer, bir flekilde talihlerini birbirlerine ba¤lam›fl olduklar›n› bildirirlerdi. Bu asl›nda flimdi de Azerbaycan’da mevcut olan “filankesin o¤lu ile filankesin k›z› sözlüdür”, veya “beflik kertmesidir” ananesinin eski versiyonu idi. Kesin olarak, tetkik etti¤imiz türkünün metninde de görüldü¤ü üzre, afl›k›n maflukuna kavuflma ümidi yoktur. Mafluk onun için ulafl›lmazd›r. Onlar›n saç› hiçbir zaman birbirine örülmeyecek, baht y›ld›zlar› hiçbir zaman birleflmeyecektir. Türküdeki hazin keder ve yürek s›zlatan gam da, iflte bu ümitsizliktir. Novobeflfle ev’li K›pçak Trandafilov’un dedikleri Aç›klamam›z› güçlendirmek için yine 1800’lü y›llarda Ukrayna’n›n Novobeflev ( Rusça yeni, K›pçakça befl ev söz birleflmesinden oluflan toponimdir) yöresinde yaflayan Hristiyan K›pçak ‹.L. Trandafilov’un dilinden kayda al›nm›fl bir fliiri dikkate sunal›m. Todora edim de, - oldum Todur, On et`i y›l da çoban yürdüm. Siya sat`›m› ördürmedim, X›zl›¤›m› da bildirmedim. fiiirin ça¤dafl edebi dilimize uyarl›yal›m: Todora idim, oldum Todur. On iki y›l çoban gittim. Kara saç›m› (h)ördürmedim, K›z oldu¤umu bildirmedim. fiiir bilinmeyen bir sebepten mahrumiyetlere düçar olmufl Todora adl› bir k›z›n dilinden yaz›lm›flt›r. Bu k›z kendisini Todur gibi takdim ederek çobanl›k yap›yor ve bu y›llarda saçlar›n› o¤lan gibi kestiriyor, saç›n› ördürmüyor ki k›z oldu¤u belli olmas›n. Bu fliir yukar›da saç ile ilgili söyledi¤imiz sosyal medeni statünün bir ispat›d›r. Demek ki saç›n ucunun örülmesi veya genellikle örülüp örülmemesi ile ilgili afl›¤›n rahats›zl›¤› yersiz de¤ilmifl. Ayn› zamanda “saç›n ucun örmezler” m›sras› ile “seni bana vermezler” m›sras› aras›nda do¤rudan bir alaka varm›fl. Türkünün y›llarca bize gizli kalan s›rlar›ndan birini böylece açm›fl olduk. ‹kinci s›r ise türkünün K›pçak versiyonunun ikinci bendinin birinci m›sras›ndad›r. “Sar› Gelin”in baflflkka bir s›rr›, yahut neden sekiz kat?... Ax›z, saç›n set`iz xat T`es birisin, bizqe sat. Yani: Ay k›z, saç›n sekiz kat, Kes birini bize sat. Bu ne demektir? Büyük ihtimalle kat demekle sekiz örükten bahsediyor. Peki, bu sekiz nedir? Neden flimdi de baz› köylerimizde k›zlar›n saç›n› sekiz örük örüyorlar. Bilinçalt›m›zda bize dikte edilen bu gelene¤i flimdi bile korumaya mecbur eden s›r nedir?! Sekiz örük veya sekiz kata geçmeden önce Azerbaycan bayra¤›ndaki sekiz köfleli y›ld›zdan bafllayal›m. Hatta isterseniz hal› ve kilimlerimizde bulunan sekiz köfleli nak›fllara dikkat edelim. Bunlar›n hepsinin bir manas› var. Bu da O¤uz Han’›n 24 o¤uz boyuna dünyay› zapt etmek için verdi¤i haritan›n koordinatlar›, istikametleridir. O günden bu güne kadar yaflayarak nihayet bayra¤›m›zda yerini bulmufltur. Bu sekiz istikamet dört ana yönü kuzey-güney, do¤u - bat› ve bunlar›n aras›ndaki dört yar›m yönü sembolize etmektedir. Dolay›s› ile Türklerin dünya üzerindeki hâkimiyetini temsil etmektedir. Bu sekiz kat ya da sekiz istikametin aflk düzlemine transfer edilmesinin manas› ise sevdi¤inin yüre¤ine hâkim olmak anlam›n› tafl›maktad›r. Yani senin kalbinin tek hâkimi ben olmak istiyorum, burada benden baflka hiç kimseye yer olmamal›d›r, anlam›ndad›r. Göründü¤ü üzere, sevdi¤i k›z›n saçlar› afl›¤›n sevgi dünyas›d›r ve bu dünyan›n tek hâkimi olmak da onun arzusudur. Türkünün üçüncü kilit noktas› ise yukar›da bahsetti¤imiz gibi, nakaratta Sinan sözünün “anan” yahut “nenen” sözü ile dile getirilmesidir ki, bunu da izah ettik. DEVAM EDECEK 30 Tamer VARLI Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 Eski Anadolu ve Ortado¤u’dan fiiir’ler (III) Sendikac› tamer_varli@hotmail.com GEÇEN SAYIDAN DEVAM ‹ÇB‹R zaman dilimi yoktur ki sonu fliirle ba¤lanmas›n, bakt›¤›m›zda görürüz ve flahit oluruz, mutlaka geçmiflinde fliir temas›n› ifllemifltir tüm tabiat. Bu kimi zaman sevinç ve neflelerin kayna¤› olur, bazen de üzüntülerin, ac›lar›n destan› haline gelir. Ortado¤u ve Eski Anadolu’nun bu ayki devam eden yolculu¤umuza; Asur Medeniyetlerinden fliirlere örnekler verece¤iz. Asur, ‹sa’dan önceki 1500’lü y›llardan 600’lü y›llara kadar gerek Mezopotamya yaz›n›n›n(Sümer, Babil ve baflka uygarl›k gelenekleriyle iç içe) özünü ve özelliklerini tafl›yan, gerekse kendine özgü fliirler yaratt›¤›n› görürüz. Asur fliirinde, a¤›t ve dua tarz›ndaki fliirlerinin ço¤u Sümer’den esinlenmifl olsa gerektir. Yarat›l›fl destan› ile G›lgam›fl’› Asur ve Babil dilleri pek az de¤iflikliklerle paylaflt›¤› b›rak›lan tabletlerden anlafl›lmaktad›r. Hakanlar›n yaz›tlar›, ö¤ütler, fliirsel masallar bu gelenekte önemli bir yer tutar. Pek ço¤u ülkemizin müzelerinde bulunan binlerce tablet okundu¤unda, Asur yaz›n›n›n daha nice örneklerinin gün ›fl›¤›na ç›kaca¤› kesindir. Bu bilimsel çal›flma gerçekleflince Asur uygarl›¤› ve edebiyat›, çok daha iyi incelenebilecektir. Asur fliirini inceledi¤imizde bir sürü örnekler bulabiliriz. Yine Asur döneminden bir fliir ile örnek verebiliriz. H ‹K‹NC‹ NABUKADNEZAR’IN YAZITI Ey fiamafl, yüce efendimiz, Sen sonsuzluk tap›na¤›na girince, Girince sen kutsal bar›na¤›na, K›vançla, sevinçle Ellerimle yapt›klar›ma Merhametle bak, iyi gözlerle bak. Günleri saymakla bitmeyecek olan bir ömür, Sapasa¤lam bir taht, Sürekli, sars›lmaz bir saltanat Kök sals›n dudaklar›nda! Kutsal tap›na¤›n Eflikleri, sürgüleri, mentefleleri Sana Hat›rlats›n Yapt›¤›m iyilikleri, güzel iflleri! Asur medeniyetine ö¤ütler üzerine yaz›lm›fl bu fliiri. ‹sa’dan önceki y›llarda insano¤lunun uygarl›k ve edebiyat konular›ndaki duyarl›l›¤›n› bu tabletlerden bir kez daha ö¤reniyoruz. Asur döneminin fliirle ilgili flu k›sa fliirini de sizlerle paylaflarak baflka bir medeniyete do¤ru yol alal›m. ‹K‹NC‹ NABUKADNEZAR’IN KANAL YAZITI Ey yüce efendimiz Marduk, Her zaman Esirge ve yücelt beni. Uzun ömür ver, Bol çocuk ver, Sa¤lam taht ver, Sürekli olsun Egemenli¤im Cömertli¤ini esirgeme benden. Bu fliir bize tanr›ya yap›lan bir duay› and›r›yor sanki. ‹çinde geçen kelime ve cümlelerden onu anl›yoruz. Asur medeniyetini de inceledi¤imizde zaten bu meydana ç›k›yor. AKAD fi fi‹‹‹R‹: Akad’›n baflka ad› Asur-Babil dense yeridir. En eski Akad dili, zamanla, Babil ve Asur lehçelerini yaratm›flt›r. Üçünün destanlar›, efsaneleri, fliirleri, bazen birbirinin ayn› ,bazen biraz de¤iflik olarak karfl›m›za ç›k›yor.Ancak apayr› olan (ya da kimisi modern ça¤lara yaln›zca bu dillerin bir tanesinde gelmifl olan)ürünler, belgeler,fliirlerinde var oldu¤unu görüyoruz. Eski Akadça’n›n yaz›l› kaynaklar›, ‹sa’dan önce 2500’lü y›llara dayan›yor. Edebi kaynaklar çok daha sonraki ça¤lardan G›lgam›fl destan›n›n baz› bölümleri-özellikle “Büyük Sel” e iliflkin bölüm- Akadça olarak bulunmufltur ama Sümer’den izler tafl›maktad›r ya da do¤rudan do¤ruya çeviridir. Akad mitolojisinin bafll›ca yap›t› Enuma Elifl diye bilinen yarat›l›fl destan›. Bu uzun fliir, asl›nda Babil kentini övmek ve Babil tanr›s› Marduk’un yarat›c› gücünü anlatmak için yaz›lm›flt›r. Akad döneminde yaz›lan uzun uzun fliirler bulunmaktad›r. Hepsini birbirinden ay›rmak çok zordur. Sizlerinde hofluna gidece¤ini umdu¤um iki fliiri bu say›da paylaflmak istiyorum. MUTLU YÖNET‹M Yafll›lar kalk›p horon tepiyor, Gençler dört kol çengi, Bayram ediyor Kad›nlarla genç k›zlar. Onlar ermifl murad›na, Gelinler tak›p tak›flt›rm›fl. Nurtopu o¤lanlar k›zlar do¤uyor, Okutuluyor hepsi. ‹dama mahkûm edilmifl suçlular› Affediyor hakan; Uzun y›llar hapis yatanlar› Sal›veriyorlar. 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür Nicedir hasta yatanlar ‹yilefltik art›k, Açl›ktan k›vrananlar›n karn› doydu, Bitli bafllara kutsal ya¤ sürüyorlar, Eskiden ç›plak olanlar, flimdi giyimli kuflaml›. Bu fliirle Eski Uygarl›k ve Medeniyetlere bakt›¤›m›zda, günümüz ile de ne kadar benzerlikler tafl›d›¤›n› görüyoruz. O zamanda kimi insanlar›n daha mutlu, kimilerinin ise mutsuz oldu¤unu görüyoruz. Yaflad›¤›m›z bu ça¤da da, ayn› s›k›nt›lar›n devam etti¤ini hissediyoruz. Kimileri mutlulu¤u çok çabuk bulurken, Dünyan›n bir baflka yerinde insanlar›n AÇLIK VE SUSUZLUK çekti¤ini unutuyoruz! B‹R AKAD MASALI: “Ilg›nla hurma a¤ac›n›n tart›flmas›” Ilg›n açt› a¤z›n›, “Benim etimin yan›nda,”dedi “Senin etin nedir ki?” “Sen han›m›na ihanet eden köle k›z gibisin.” Gö¤sünü gere gere karfl›l›k verdi hurma a¤ac›: “Tanr›n›n huzurunda senin etin “Günahlar› bile kaç›rmaya yarar ancak. “Ilg›nda lezzet hak getire...” Ilg›n der ki:”Benden ala yemifl var m›? “Her zenaat›n ustas› benden yararlan›r: “Çiftçi, benim kolumdan kanad›mdan keser her fleyini, “Belini benden yapar da suyolu açar, 31 “O sudur topra¤› canland›r›p ürünleri besleyen... “Harman döven benim, cana can katan bu¤day› döven ben...” Hurma a¤ac› der ki:”Benden alas› var m›? “On parma¤›mda on marifet. Çiftçinin her fleyi benden: “Yular, kamç›, dizginlerle sabanlar için ip, “Koflumlar, halat, ka¤n› üzerindeki a¤, “Çiftçinin kulland›¤› tak›m taklavat...” Ilg›n der ki:”Sarayda, hükümdar›n evinde ne varsa “Benden yap›lm›flt›r, bak. Hakan›n yemek yedi¤i tas, “Ecenin çana¤›, savafl erlerinin kafl›¤›, “F›r›nc›n›n un al›p yayd›¤› kepçe... “Ben iplik e¤iren çulhay›m, “Herkesi giydiren ben’im. “Tanr›lar›n gözdesiyim, cinleri kaç›rtan büyücü, “Tap›na¤› yeniden kuran benim. “Benden ala yemifl var m›?” Hurma a¤ac› der ki:”Tanr› Sin’e, soylu Sin’e “Adak kurbanlar› sunulan yerde, “Ben yoksam hakan adak madak sunamaz. “Yapraklar›m yere y›¤›lmazsa tören yap›lamaz ki. “En iyi içkiler de hurmadan yap›l›r.” Ilg›n der ki:”Gel, Kifl kentine gidelim birlikte: “Nerde bilginler varsa ben orday›m, “Tap›naklarda da, flölenlerde de... “Kasab›n elinde bile.” Hurma a¤ac› der ki:”Gel, baflka bir kente gidelim: “Nerde günah iflleniyorsa senin iflin ifltir, Ilg›n. “Bak, dülger nas›l sayg› duyuyor bana, nas›l övüyor.” Ilg›n der ki:”Benim dal›m› buda¤›m› kullan›r s›¤›rtmaç. “Yaman gücümle ben övünmeyim de kimler övünsün? “Her tuttu¤um, güçleniyor.” Hurma a¤ac› der ki:”ben senden üstünüm. “Alt› kat alay›m, yedi kat... “Tah›l tanr›ças›yla âfl›k atar›m ben... “Öksüz k›z, dul kad›n, yoksul adam “Benim tatl› hurmalar›m› yerler alabildi¤ine.” (Masal›n sonraki bölümleri bulunamam›flt›r.) Dünya tarihimizde de, kendi tarihimizde de öyle örnekler vard›r ki gerek fliir olsun, gerekse bir çok yaz›l› belgeler bizlere ders, ö¤üt ve k›ssa dan hisselerle doludur. Yeter ki, biz insanlar her fleye olumlu bakal›m, kalp gözümüzü aç›k tutal›m. Bir yaz›m›z›n daha sonuna geldik, bir daha ki say›m›za kadar sa¤l›kla ve s›hhatle, sevgiyle kal›n k›ymetli SERHAT KÜLTÜR okuyucular›. Yaz›m›z bir daha ki say›da DEVAM edecek... ILGIN A⁄ACI: Ilg›ngillerden, Akdeniz bölgesinde yetiflen bir a¤aç veya a¤açç›k cinsi. HURMA A⁄ACI: Palmiyegillerin eski ça¤lardan beri Kuzey Afrika’da kültürü yap›lan bir bitki a¤ac›. KAYNAK: AKBANK Kütüphanesi Kültür Yay›nlar›. TALAT S.HALMAN. 32 Kars Arpaçay Kümbet Köyünde Hasret Festivali ARS Arpaçay kümbet köyü derne¤inin ve köylülerimizin ifl birli¤iyle 29 Haziran 2011 tarihinde Kümbet köyünde hasret festivali yap›ld›. K Festivalin amac› köylülerimizi ve gurbette olan kümbetlileri bir araya getirmek birlik ve beraberli¤i pekifltirmek amac›yla güzel bir gün yaflatmak an›lar›m›z›, eski hat›ralar›m›z› tazelemek, Allah’›n Rahmetine kavuflanlar›m›z› anmak yeni kuflak kümbetlilerin birbirlerine olan sevgi ve sayg›lar›n› artt›rmak en önemlisi insanl›k sevgisini ve dayan›flma duygusunu afl›- Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 Haber Oktay ATBAfi foto-levent@hotmail.com lamak gelecekte de yeni kuflaklar›n daha baflar›l› ifller yapmas›n› teflvik etmek için festivalimiz düzenlenmifltir. Köylülerimizin yaylaya ç›kma zaman› yap›lan bu festival onlara güzel bir e¤lence ve moral olmufltur. Ayr›ca ‹stanbul’dan ve di¤er illerden gelen misafir ve köylülerimizde gönüllerinde güzel bir gün yaflam›fllard›r. Festivalin yap›lmas›nda katk›da bu- 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür 33 lunanlar Kümbet Köyü Muhtar› Say›n Eyüp Koç ve tüm köylülerimiz ayr›ca dernek baflkan› Say›n Alattin Demir ve yöneticilerden ‹srafil Boy Naili Deniz - Ercan Köy - Turgay Akbaba - Yener Gökçek ‹stanbul’dan gelerek festivalimize katk›da bulunmufllard›r. Ayr›ca festivalimize Kars Arpaçay ve civar köylerimizden misafirlerimiz , devletimizin mülkü ve idari erkan› Arpaçay belediye baflkan› Say›n Enver Akkaya da festivalimize kat›larak renk katm›fllard›r. ‹stanbul Maltepe Belediyesi ulaflt›rma Müdürü Say›n Atalay Altundafl otobüs tahsis ederek köylülerimizi ‹stanbul’dan köye gitmelerini sa¤lam›fl ve kendiside festivale kat›larak kümbet köylülerinden büyük alk›fl alm›flt›r. Do¤an yöresel afl›k türkülerinden seslendirerek köylülerimize güzel bir gün yaflatm›fllard›r. Bizim yörede festival olurda davul zurnam›z olmaz m› Tüm Köylülerimiz davul zurna eflli¤inde halaylar ve oyunlar Festival program› fiehit Harun oynayarak gönüllerinde güzel Boy ‹lkö¤retim Okulumuzun bir gün yaflad›lar. bahçesinde tüm flehitlerimiz Tüm köylülerimize ve misafirve Allah›n Rahmetine kavu- lere yöresel yemeklerimizden flan tüm köylülerimiz için Ku- et, pilav, ayran, salata ve köyran-› Kerim okutulmas›yla lülerimizin kendi yapt›klar› bafllam›fl olup yöre afl›klar›- Kete, Çeçil peyniride misafirm›z Arif Tellio¤lu ve Dursun lere ikram edildi. Finalde Köy çocuklar›m›z Karadeniz yöresi kol bast› oyunu ve Kars yöresi terekeme oyunu ile festivalimizin en renkli bölümüyle festivalimiz son buldu. Günün sonunda tüm köylüleri temsilen Muhtar Eyüp Koç ve dernek yönetimi ad›na baflkan Alattin Demir tüm köylülerimize ve misafirlere teflekkür ederek seneye daha genifl kat›l›mla buluflmak üzere diyerek son verdiler. 34 Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür 35 Zaman›n Etkili Kullan›m› ‹lhan POLAT Genel Müdür ilhanpolat@hotmail.com - ilhanabi@gmail.com NSAN her fleyi yönetti¤ini san›r. ‹Kendini muktedir hisseder. Fakat zaaflar›n› eksikli¤ini plans›zl›¤›n› her fleyin kendi elinde olmad›¤›n› fark edemez alg›layamaz. Bunlar›n bafl›nda da zaman yönetimi gelir. Anadolu’da sohbete bafllarken; “Dün gitti yar›n meçhul gün bu gün devran bu devran“ derlerdi. Yani hayat›n yaflanan günden ibaret oldu¤u vurgusu yap›l›rd›. Madem zaman bu kadar önemli o zaman zaman› planl› kullanmak, iyi de¤erlendirmek ak›l› insan›n önemseyece¤i dikkate alaca¤› olmazsa olmazlar›n bafl›nda gelir. Ömrümüz s›n›rl›. Ne kadar oldu¤unu da Allahtan baflka bilen yok. ‹nsanlar do¤du¤unda ölüm yaflfl››ndad›r. Hani denir ya ölüm yafla bafla bakmaz. S›n›rl› olan zaman›m›z› iyi yönetmek kendimize ve dostlar›m›za zaman ay›rmak zaman› planlamak hayat›m›- ‹fllerimizin yo¤unlu¤u sebebiyle yemek yeme¤e dahi zaman bulamad›¤›m›z, bafl›m›z› iflten kald›ramad›¤›m›z anlarda zaman›n k›ymetini daha iyi anlar›z. “Ah biraz daha zaman›m olsayd›, flunlar›, flunlar› yapsayd›m” demekten kendimizi alamay›z. Ve bir f›rsat do¤sa da, yeni bir ömür daha verilseydi, onu en iyi flekilde de¤erlendirmek için neler yapmazd›k ki! z›n vazgeçilmezlerinden olmal›. Zaman yönetimi bize bofla geçen zamanlar›m›z› kazand›rmay› ve bu yo¤un tempoya ayak uydurmam›z› sa¤lamay› amaçlar. Zaman› düzenli ve sistematik bir flekilde kullanabilmek, önemli ifllere daha çok vakit ay›rabilmek için rutin iflleri daha az zamanda bitirebilmek, dahas› ifl d›fl›nda tüm hayat›m›z› ayn› düzen içinde sürmektir. ‹fllerimizin yo¤unlu¤u sebebiyle yemek yeme¤e dahi zaman bulamad›¤›m›z, bafl›m›z› iflten kald›ramad›¤›m›z anlarda zaman›n k›ymetini daha iyi anlar›z. “Ah biraz daha zaman›m olsayd›, flunlar›, flunlar› yapsayd›m” demekten kendimizi alamay›z. Ve bir f›rsat do¤sa da, yeni bir ömür daha verilseydi, onu en iyi flekilde de¤erlendirmek için neler yapmazd›k ki! Bilge insanlar iki de¤erli nimetin k›ymetini bilmediklerini, bunlardan birinin s›hhat, di¤erinin de bofl vakit oldu¤unu bildirmifltir. Her insan s›hhati bozulunca sa¤l›¤›n›n zaman geçince de geçen zamana hay›flan›r ama geri getirmenin çaresi yoktur. * Zamanla ilgili flahsi yaklafl›m gelifltirerek azami fayda sa¤lamaya gayret etmek. * Gelecekle ilgili sa¤l›kl› düflünmek, hedef koymak, belirlemek, planlamak. * Zaman›n üzerimize kurdu¤u bask›lar› azaltmak. * Bofla geçen zaman›n›z› planlamay› al›flkanl›klar›m›z› de¤ifltirmeyi denemek. * Görev verme yönüyle nas›l zaman kazanaca¤›m›z› ö¤renmek. * Kulland›¤›m›z zaman›n iyi planlanmad›¤›na kanaat getirdi¤imizde yeniden plan yapmak. * Günlük hayat›n›zda. Toplant›da, yolculukta ve di¤er ifllerinizde nas›l zaman kazanaca¤›m›z› ö¤renmeye çal›flmak. * Üretken olmak ve üretici düflüncelere zaman ay›rmak. * Dinlenmek için zaman ay›rmak. * Zaman üzerimize gelmeden zaman›n üzerine gitmek. Zamanla ilgili güzel sözler: * Ahmaklar zaman› nas›l öldürece¤ini, ak›ll›lar ise nas›l kazanaca¤›n› düflünür * Ey insan, zaman sensin, sen iyi olursan zaman da iyidir, e¤er sen kötü isen zaman da kötüdür * Hayat›n›z› seviyorsan›z zaman›n›z› bofla harcamay›n›z, çünkü zaman hayat›n kendisidir * ‹ki kere y›kanamazs›n ayn› ›rmakta; üzerinde akan sulan, flimdi yeni sulard›r * ‹nsanlar, babalar›ndan ziyade zamanlar›na benzerler * Mutluluk baflar›ya, baflar› ise zaman› de¤erlendirmeye ba¤l›d›r * Yapt›¤›n›z iflin en iyisini, bir de zaman›nda yap›n, o vakit da¤ bafl›nda bile olsan›z insanlar sizi bulur * Zaman akl›, olgunlu¤u ve hizmeti art›rmak için bize verilmifl en de¤erli sermayedir * Zaman, birçok örtüleri kald›rabilir * Zaman, kolay elde edilen ve ucuz olan fleyleri siler * Zaman, sessiz bir testeredir * Zaman›n azaltamad›¤›, yumuflatamad›¤› üzüntü yoktur * Zaman›n kayboldu¤unu bilenler, en çok üzüntü duyanlard›r * Zaman büyük bir ö¤retmendir, yaln›z ne yaz›k ki daima ö¤rencilerini öldürür * Zaman›n, kime dost, kime düflman olaca¤› bilinmez * Zamanlar›n› en kötü flekilde kullananlar, en çok, zaman›n k›sal›¤›ndan flikâyet ederler. 36 Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 Halk Kültüründen Milliyetçili¤e Dr. Yaflflaar KALAFAT Halk Bilimci-Araflt›rmac›s› Yazar yasar.kalafat@mynet.com yasarkalafat@gmail.com “Arkadaflflllar, baflfla ar›l› olmak için ayd›n s›n›fla halk›n zihniyet ve amac› aras›nda do¤al bir uygunluk olmak gerekir. Yani ayd›n s›n›f›n halka öne rece¤i ülküler, halk›n ruh ve vicdan›ndan al›nm›fl olmal›.” Atatürk ‹LL‹YETÇ‹L‹⁄‹N temel tafl›n› Mhalk kültürü belirler ve halk kültürü ayn› zamanda milliyetçili¤in mayas›n› teflkil eder. Ortak kültürlü halk kesimlerinin yani ayni çat› alt›nda yaflayan halklar›n tek halk anlay›fl›nda buluflmalar›n› tayin eden de yönlendiren de halk kültürüdür. “Ayn› çat›” y› çok kere tarihî arka plan belirler. Sözlü tarih verileri de halk kültürünün bir ürünü, faaliyet alan› olmas› itibariyle, sözlü tarih sadece yaz›l› tarihin kaynaklar›ndan birisi olmakla kalmaz, ayn› zamanda o, tarih fluurunun millet hayat›nda dem almas› için milliyetçili¤in olmazsa olmazlar›ndand›r. Bu noktada halkbiliminin; tarih ile oldu¤u gibi etnografya, etnoloji, sosyoloji, psikoloji ve di¤er birçok bilim dal› ile de iliflki oldu¤u bilinmelidir. Bu disiplinlere kültürel antropoloji, Edebiyat, din bilimi, dinler tarihi, sanat tarihi, co¤rafya, t›p, hukuk gibi alanlar da eklenilebilmektedir. Bunlardan budunbilim/etnoloji, Türkiye Süper güçle komflu olduktan sonra daha fazla önem kazanm›flt›r. Sözlü Ortam kaynaklar›n›n tarih yaz›m› sürecindeki önemi, bu dönemde özel ehemmiyet kazanm›flt›r.(1) Bu dönem aylarca süren sortilerle/ç›k›fllarla hayat›n felç edildi¤i, arkeoloji alalar›n›n topra¤a gömüldü¤ü, arkeolojik verilerin müzelerden, yaz›l› kültürün kütüphanelerden ya¤ma edildi¤i bir maddi kültürün yok edildi¤i dönemdir. Bu dönemden kalan ve bölge kültürünün tekrar beslenebilece¤i tek kaynak hal kültürüdür. Bu dönem hoyratlar›n, a¤›tlar›n, ninnilerde olarak k›na adaklarda destanlaflt›¤› dönemdir. Halkbilim, bir ülke ya da belirli bir bölge halk›na iliflkin maddi ve manevi alandaki kültürel ürünleri konu edinen, bunlar› kendine özgü yöntemleri ile derleyen, s›n›fland›ran, çözümleyen, yorumlayan ve son aflamada da birleflime vard›rmay› amaçlayan bir bilimdir.(2) Bu dönem, halkbilimin kaynaklar›ndan birinin kurudu¤u dönemdir. Halkbiliminin mahiyetinde onun sözlü olma, gelene¤e ba¤l› olma, çeflitlenme, anonimlik, kal›plaflma gibi özellikleri vard›r.(3) Folklor geleneklerde yaflayan eski devirlerin kal›nt›lar› oldu¤u kadar zaman›n ihtiyaçlar›na göre yeni ürünleri de içermektedir. Küreselleflmenin kültürel yapt›r›mlar›nda, Geleneklerin kimlik yap›c›s› olarak yaflat›lmalar›nda da, yeni ürünlerin hayata geçirilmesinde de, halk kesimleri farkl›laflmaya h›z verme veya onun önünü alma ad›na yar›fla sokulmufllard›r. Bu noktada kültürel kimlik-siyasi aray›fl ba¤lam›nda, halk kesimlerinin gençli¤i tercihe zorlanmaktad›rlar. Birlikte yaflayan halklar emperyalizmin birlikte bükemedikleri bile¤i karfl›s›nda bir birlerine düflürülebilmifllerdir. Böylece nice biny›ld›r ortak üretilen müflterek mirastan bir parça kaç›rabilme ad›na onun ya¤malanmas›na imha olmas›na alet olunmufltur. Emperyalizmle iflbirli¤i yapabilenler kadar, halklar› emperyalizmin kuca¤›na antidemokratik tutumlar› ile itenler de sorumludurlar. Halk bilgisi ürünleri gelifligüzel ortaya ç›km›fl ürünler de¤ildiler ve de¤ildirler. “Bu ürünlerin yarat›lma ve devaml› k›l›nmas›nda esas olan ‘ö¤renme’ ve ‘ö¤retme’, ‘benimseme’ ve ‘benimsetme” kayg›s› mutlaka vard›r. Bu ö¤renme ve benimseme herhan- gi bir flekilde meydana gelmifl olabilir. Ö¤renme veya benimseme yoluyla elde edilen bu bilgiye dayal› yaratma veya yeniden üretme belli seviyede estetik kayg› ihtiva eden ve sanat de¤eri olan yaratmad›r.”(4) Bu noktada, halk bilgisi ürünlerinin ö¤retme ve ö¤renme, benimseme ve benimsetme kayg›s› kavramlar›ndan hareketle “kültür emperyalizminin tart›ya al›nmas› gerekti¤i” gerçe¤i ile karfl›lafl›r›z. Halkbiliminin hangi kültür verileri hangi formatta e¤itim ve ö¤renim müfredat›na girmifltir. Nerelerin benimsetilmesi dönemindeyiz. Kültür emperyalizmi hangi kayg›lar› tafl›yor, birlikte yaflayan halklar›n birliktelikleri ad›na hangi kayg›lar tafl›nmal›d›r? Bu kayg›lar›n tafl›y›c›s› olabilmek için halkbilimci olmak zorunlulu¤u yoktur. Ancak halk›n› tan›mayan ayd›n›n ak›betinin bozulma, bölünme, da¤›lma, erime ve yok olma oldu¤unu bilmek mecburiyeti vard›r. Milliyetçilik ona yüklenilen anlam kaymas› bir yana milliyetperverliktir. Mensubu olunan milletin menfaatlerini ki bunun ad› milli menfaattir, flahsi ç›kar›ndan önde tutabilmektir. Milletini vatan›n› o vatan›n insan›n›, hiçbir ayr›cal›k gütmeden kültürü ile birlikte sevebilmektir. Bu noktada milli ç›kar aile, afliret, yöre, siyasi parti ç›kar›ndan önde gelir. Bunun içindir ki millet olma sürecini yaflamakta olmak bir toplum boy veya bölge mensubiyetine kayarsa, kayd›r›l›r ise ilkele, do¤ru olmayan bir yolculu¤a ç›km›fl, ç›kar›lm›fl olur. Millet onu oluflturan halk kesimlerden sadece birinin de¤il hepsinin mal› ve eseridir. Milliyetperverlik anlam›nda milliyetçili¤i flovenizmden faflizmden ay›ran esas husus budur. Milliyetperverlik maddi, manevi ve siyasi ç›kar arac›, vas›tas› yap›l›r ise 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür bu durum milliyetperverlikle izah edilemez. Millî olabilmek transferle de izah edilemez. Milli olabilmek mensubiyetinin kutsiyetine vak›f olma fluurudur. Bu fluur bafll› bafl›na bir kültürdür ve bu kültünün kök hücrelerini halk kültürü belirler. Milli olmak için muhakkak Milli E¤itim, Milli ‹stihbarat, Milli Savunma gibi millili bir isimle bilinen bir kuruma mensup olmak ta tabii ki gerekmez. Bu kurumlar›n sadece mensubu olabilmek de milli olabilmek için yetmez. Milli olabilmek, milli duygularla yaflam› düzenleyebilmek, sürdürebilmektir. Özveri ister, fluur ister, ilkeli bir yaflam gerektirir. Bu kültürün al›nmas› veya verilmesi beflikte ninnilerle bafllar, türkülerle süslenir, bezenir, Kilimde nak›fl, çobanda kaval, yazmada oya olur, a¤›tlarla devaml›l›¤›n› sürdürür. Bu noktada halk nedir, halkbilimcilerin halk tan›mlamalar› nas›ld›r? Bizim halk anlay›fl›m›zda s›n›rlamay› tahsil derecesi, makam, sosyal statü, varl›kl›l›k, flehirde veya k›rda yaflam›fl olma belirlememektedir. Biz, ortak bir veya birkaç özelli¤i paylaflan ve bu özeliklerin tafl›y›c›s›, yaflat›c›s› oldu¤unun fak›nda olan gruba, gruplara halk diyoruz. Halk bilim veya halk bilgisi ise bu alan›n kapsam›na giren ürünler ve çal›flmalard›r.5 Halk; aile, köy, afliret, meslek gruplar›, siyasi partiler dinî ve lisanî cemaatler gibi bir tak›m ocaklardan müteflekkildir.(6) Milletin tan›m›nda ortak bir geçmifli olma ve birlikte yaflama iste¤ini tafl›m›fl olma gibi iki önemli husus vard›r. Millet olma sürecinde emperyalizm halklar say›s›nca millet oluflturmay› amaçlarken ortak geçmifli inkâr etmekte ve birlikte yaflama sevincini yok etmek için de halklar aras›na kan sokmaktad›r. Bu amaçla halkbilimini vas›ta olarak kullanabilmektedir. Bu noktada, Milliyetperver anlay›fl, emperyalist aray›fl›n karfl›s›na, halklar›n kültürlerindeki veri farkl›l›klar› gerçe¤inde inkâra gitmeden, veri ayniliklerinden yola ç›karak ortak kültürel miras›n varislerinin birlikte yaflayan halklar oldu¤unu savunarak ç›kar. Kültürün tafl›y›c›lar› yaz›l› ve sözlü geleneklerdir. Yaz›l› kültürün kayna¤› da sözlü kültürdür. Millet hayat›nda 37 daha genifl kat›l›mc› bir kabule sahiptir. Millet hayat›nda her ortak kabul, kendini yaflatan bir gelenek yarat›r.(7) ‹nanç, bir düflünceye ba¤l› bulunma, bir dine inanma, iman, birine duyulan güven, itimat, inanma duygusu, inan›lan fley, görüfl ve ö¤retidir. Din ve inanç kavramlar› birbirinden farkl›d›r.(8) Halkbiliminin konusu kapsam›na gireni kadar› ile halk inan›fllar› belli bir toplumun eski dinlerden miras al›p kendi ça¤›n›n flartlar›na uyarlayarak yaflatt›¤› yeni dininde, yaflam flartlar›n›n gerekti¤ince yeni biçimler, yeni içerikler ve anlat›fllarla oluflturdu¤u inan›fllarla ilgilidir.(9) Halk bilgisinde “inanmalar” halkbilim alanlar›ndan bir aland›r. Halk mutfa¤›, Halk sanat›, Giyim-Kuflam Süslenme, Halk oyunlar›, Halk müzi¤i, Halk tiyatrosu, Çocuk oyunlar›, Halk edebiyat› ve benzeri gibi alanlardan birisi(10) bize göre de en önemlisidir. Halk inanmalar›n›n kapsam›na her türlü adak, kanl› ve kans›z kurban, bu ve öteki âlemle ilgili inançlar, Allah’la meleklerle, kitaplar›, cennetcehennem, al›n yaz›s›, kader, görünmeyen cin türü varl›klar, ibadet yerleri, ibadet flekilleri girer. Su, atefl, da¤ kaya, toprak, gökyüzü ay, günefl, y›ld›zlar, çeflitli hayvanlar, bitkilerle ilgili inançlar da girerler. Ayr›ca fal, büyü, nazar, u¤urluluk-u¤ursuzluk, alk›fl-karg›fllarla ilgili inançlar da keza girerler. Semavî dinlerde halk inançlar›n›n büyük bir k›sm› hurafe, bidat ve flirk olarak alg›lan›r. Bu teflhis de gerçek pay› da vard›r. ‹slamiyet’te yeri bulunmayan birçok inanç bu din ad›na yaflat›labilmektedir ki, halis imamla bunlar›n bir arada varl›¤› çeliflki teflkil edebilir. Bunlar›n, kitabî din yerine insan hayat›na ikamelerini sa¤layarak de¤il de ay›klanarak mistik folklor ad›na yaflat›lmalar› çok önemlidir. Bunlardan hareketle Türk kültürlü halklar aras›nda bazen anadil farkl›l›klar›na ra¤men de ortak kültürel payda oluflturulabilmektedir. Bunlar Türk kültürlü halklar›n geçmiflleri ile bugünleri aras›ndaki kültür köprülerinin köfle tafllar›d›rlar. Türk kültürlü halklar›n halk inanmalar›n›n di¤er önemli bir özelli¤i de ala- n›n kimlik belirleyicisi olmas›ndad›r. Halkbilimi faaliyet alanlar›ndan öyle bir alan yoktur ki, halk inanc› içeri¤i bak›m›ndan yap›s›nda bir iz bar›nd›rmam›fl olsun. Mesela bebek bekleyen bayanlarla ilgili olarak aflermek veya yerikleme diye bilinen bir inanç vard›r ki, ayn› zamanda alternatif t›bb›n da alan›na girer. Gökyüzü olaylar›na bakarak hava tahmininde bulunmak halk takvimi bilgisini gerektirir. Çocuk oyunlar›ndaki tekerlemeler veya ninnilerdeki nakarat bölümleri araflt›r›c›y› mitolojik dönemle irtibatlayabilmektedir. Köy orta Oyunlar› Türk tiyatrosunun ilk örnekleridirler. Halk inançlar› çal›flmalar› yap›lamamas› halinde destanlar› anlamland›rmak o derece zor olur. 70-80 y›ll›k ateist dönemde dinin yasaklanm›fl olmas›na ra¤men Ulu¤ Türkistan’da ‹slamiyet’i Ahmet Yesevî etraf›nda gelifltirilmifl “Pir kültü” günümüze tafl›yabilmifltir. Birçok büyük oryantalisttin flarkiyata olan katk›lar› bir yana, Emperyalizm-Misyonerlik- Oryantalizm ba¤lant›l› mekanizma en fazla inanç vasat›nda faaliyet gösterip etkili olabilmifltir. Türk kültür co¤rafyas›nda ne zaman irticai bir hareket, dinî bölünme ve benzeri bir hareket, bir ayaklanma görülmüfl ise arka plan›nda entelijans ba¤lant›l› oryantalizm verilerinin bat› emperyalizmince stratejiye dönüfltürüldü¤ü de görülmüfltür. 1- Ruhi Ersoy, Sözlü Tarih Folklor ‹liflkileri, Barak Örne¤i Disiplinler Aras› Bir Yaklafl›m Denemesi, Akça¤, Ankara, 2009, 2- Sedat Veyis Örnek, Halk Bilimi, Kültür Bakanl›¤›, Ankara, 2000, s. 15 3- Özkul Çobano¤lu, Halk Bilimi Kuramlar› ve Araflt›rma Yöntemleri Tarihine Girifl, Akça¤, Ankara, 1999, s.7 4- Metin Ekici, Halk Bilgisi (Folklor) Derleme ve ‹nceleme Yöntemleri, Geleneksel, Ankara, 2004,s.7 5- M.Ö. O¤uz, M. Ekici, M. Aça, M. Arslan, D.Düzgün, R.B.Akarp›nar, G.Ö. Eker, A.M. Ercan, T.S.Özkan, Türk Halk Edebiyat› El Kitab›, Grafiker, Ankara, 2004, s.70-71; Erman Artun, Türk Halk Bilimi, Kitabevi, ‹stanbul, 2005, s.3 6- A. Güzel-A.Torun, Türk Halk Edebiyat› El Kitab›, Akça¤, Ankara 2007, s.35 7- Dursun Y›ld›r›m, Türk Biti¤i, Araflt›rma/‹nceleme Yaz›lar›, Akça¤, Ankara, 1998, s. 37-41 8- Erman Artun, Dinî-Tasavvufî Halk Edebiyat›, Akça¤, Ankara, 2002, s. 5 9- Pertev Naili Boratav, 100 soruda Türk Folkloru, Gerçek Yay›nevi, ‹stanbul, 1973, s. 8 10- Metin Ekici, Halk Bilgisi (Folklor) Derleme ve ‹nceleme Yöntemleri, Geleneksel, Ankara, 2004,s. 194 38 Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 ‹ki Yolcu Hikmet AKSU E¤itimci - fiair – Yazar haksu49@hotmail.com yenioyku2005@mynet.com “... Nas›l, okudu¤un öyküleri be¤endin mi?” “Ee. E! Bekliyorum. Elefltirecek misin? Yan›tlayacak m›s›n?” Duralad›m... Yolculu¤umuzun bafllad›¤›ndan beri söylefltiklerimizle hiç ilgisi olmayan bu soru, k›vrak sand›¤›m zekâm› tökezletmifl, iyi ifller sand›¤›m beynimin h›z›na takoz koymufltu, arac›m›z genifl plato üzerinde kendine ayr›lm›fl yolunda son dura¤a varmak için h›zla süzülürken... Nedenini ve ne arad›¤›m› bilmeden yüzüne bakt›m, bir fley yakalayamad›m. Döndürüp bafl›m›, minibüsün cam›ndan da¤lar›, vadileri h›zla att›m arkaya. Böylesi, beynimden firar etmifl heyheyleri yakalamaya çal›flt›¤›mda hep ayn› davran›r›m. Ama gördüklerim, hele uzaktan görünenler çok güzeldi. Kalabal›k yolcu içinde, küçücük minibüsün s›k›c› havas›ndan bunalmadan uzun yola dayanman›n tek ilac›yd› camdan d›flar›s›. Kuflkusuz, flu uçsuz bucaks›z güzellikti, duygu ve düflüncelerimi sihirli görünümüne tutsak edip, al›p götüren. Bir an, yol arkadafl›m›n bunca güzelli¤i göremeyip, ya da görmemezlikten gelip, böylesi bir soru sormas›na anlam veremedim. fiafl›rm›flt›m do¤rusu... Bir de karfl›ndaki do¤a afl›¤›, en ufak bir çak›la methiyeler dizecek kadar do¤a afl›¤› bir flairse... Yoksa... Yoksa onunda duygu ve düflünleri yeflilin kafl göz edifline aldanarak normal ifllevini yitirmifl miydi? ...düflük sertlikte, isteksiz tonda, “beni neden kopar›yorsun bu güzelliklerden be duygusuz?” dercesine, yar›ma¤›z derler ya... Hay›r, sand›¤›m gibi de¤il! O hala b›rakt›¤›m yerde. San›r›m daha çekici, daha estetik buldu¤u için yüzüme bak›yor! “Birço¤u öyküden ziyade hikâyeydi, bana göre.” Uzatmak istemiyordum. D›flar›daki sevgilimle bak›flmak için tekrar döndüm camdan ötelere. ‹natç› gözleri üzerimde, o da camdan, o manzaran›n koynunda görünüyordu, baz›lar›n› aç›k ton giysileriyle gölgeleyerek. Gölgenin resmi duruyor, ama arka fon durmadan, araban›n h›z›na uygun olarak de¤ifliyordu. Dizlerinin üstünde olan ellerini yukar› kald›r›p tekrar yerine indirdi, “Hayda... Öykü- hikâye ayn› fley de¤il mi birader?” “Hikâye eskiden gelen, öykü sonrakilere yamanan... Baflkalar›n›, yaflay›p yaflamad›klar›n› bilmeden okuduklar›m›zla, kendi yaflad›klar›m›z› yazmak, okumak ayn› m›d›r?” “Hangi çizgilerle ay›racaks›n? Hangi örneklerle ispatlayacaks›n say›n tapu- kadastro müdürüm veya komisyon baflkan›m?” “Düz, kesintisiz çizgilerle olmasa bile, bence aralar›nda kesik kesik çizgiler var. Hikâye t›pk›n›n ayn›s› olmasa da daha çok masala yak›nd›r. Masal ise hayal ürünüdür.” “Öykü nerelerde?” “Öykü, dün, bu gün, yar›nd›r. Yani, dünü ve de bu günü yaflay›p yar›na aktarmakt›r. Geniflletilmifl hali romans›d›r, yaflad›¤›m›zd›r. Neyse o. Uydurmaya, zorlanmaya, hayali kurguya gerek yok. Zaman› fi de¤ildir hikâye gibi, masal gibi. ‹kiz kardefl bile de¤illerken, kim bunlar› ayn› kifli olarak yazd› kütü¤e, anlam›yorum. Hikâye ile masal›n koptu¤u tek nokta ola¤an d›fl›l›klar. Kays›, erik, viflne ve kiraz a¤açlar›, bu yaz›l›fl s›ras›na göre bak›ld›¤›nda birbirlerine çok benzerler, ancak meyve verdiklerinde kimse onlar› birbiriyle kar›flt›rmaz.” Baflarm›flt›... Antenler yön de¤ifltirmifl, sayesinde d›fl görüntü kesilmiflti. “Sen iyi misin? Gözün d›flar›da kula¤›n içeride, sinyallerin kar›fl›yor olmas›n? Alg› ve aktar›mda bir kopukluk, kar›fl›kl›k yok mu sence?” “Ama öykü dedi¤imizle tam örtüflen güzel bir...” “Öykü ile hikâye aras›ndaki kadar. Belki biraz daha az.” “Devam et. Baya¤› heyecanl› oluyor.” “Rak›m fark›ndan... H›zla afla¤›lara iniyoruz ya, ondand›r.” “Evet... E ee.e!” “Aynen kalmal› diyorum öykü. Ancak, ille bir anlamdafl bulunacaksa hikâyeye, öykü de¤il, ayr› bir ad bulunmal›. Tapu- kadastro ça¤r›lmal›, bilirkifliler komisyon oluflturmal›, s›n›rlar› belirlenip tapular› kesilmeli bence.” “Öykü, hikâye de¤il, hikâyeden maada bir bofllu¤u doldurmak için türetildi, s›n›rlar kar›flt›r›l›nca mülken ona devredildi, diyorsun.” “Aynen. Git gide zenginleflmesi gereken yaz›n a¤ac›n›n bir dal› eksildi.” “Öykü ile hikâye ayr› ayr› yer almas› gerekirken literatürde, diyorsun, hikâyeyi düfltük, öyle mi? “Aynen. Çizgiler kayboldu, çünkü s›n›rlar kar›flt›.” Do¤rusu yukar›larda bu kadar net görülemez, konuflulamazd›, benim aç›mdan. Ne de olsa beyin-oksijen ilintisi... Öteden beri, öyküyü, roman›n minicik boylusu, hikâyeyi, masal›n biraz daha gerçekçi yak›n› olarak görmüflümdür. ‹kisini ayr› kefelerde, ayn› terazinin ayr› kefelerinde görmüflümdür hep. Biri yük, di¤eri a¤›rl›k ve ya yer de¤ifltirin. Bir kilo fleker isteyen adam teraziden, nas›lsa ayn› a¤›rl›ktalar deyip kilogram› götürmez evine fleker diye. “hikâye, hikâye anlat›yor demek kadar soyut, öykü flu an yaflad›klar›m›z, gördüklerimiz kadar gerçek, gözler önündedir. Somuttur.” 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür 39 sentezini düflünürken sesli yans›m›flt› içimden geçirdiklerim, bak›fllar›m›, solu¤umu t›kayan iki kula¤a. “Yaflan›lan zamanla, yani güncelle örtüflmüyorsa hikâye, örtüflüyorsa öyküdür.” Diye son vurguyu da yapm›flt›m. Hemen, karfl› tak›m tüm gücüyle yüklendi kaleme... Atak üstüne atak... Benimkisi ütopya ya, sinirlerinin azbuçuk bozulmufl olmas›n› yad›rgam›yorum. Benim duygu ve düflüncelerim onun için, ›fl›¤› yeryüzüne güçlükle ulaflan, uzak bir galaksiden s›zan c›l›zca bir par›lt›yd› sanki. Bir kolunu öndeki koltu¤un arkal›¤›na, di¤er koluna ait elini kendi oturdu¤u koltu¤un arkal›¤›na koyup ayn› beklentiyle bakt› yüzüme. ruz, ak›n yerine beyaz koysak s›r›t›r, farkl› bir tümce kurulmufl gibi olur. fiöyle dikkatle bakt›¤›nda ikisi az da olsa farkl›.” “Sen hâlâ orada m›s›n dostum?” Kabullenmiflli¤in sahtekâr alayc› tavr›n› kullanarak, numarac› bir yaklafl›m verisiyle; “Evet, sen?” “fiu an itibariyle senin yan›nda, hayretten a¤z›m bir kar›fl aç›k, Pasl›’dan geçti...” “Çilehane’yi arkam›zda b›rakt›k...” Tam noktas›nda at›ld›, sözümü tamamlamamla: “Ne fark› kardeflsim? Sanal tart›flma yarat›yorsun. Bir süre sonra ayn› fleyi tart›flsak flu söylediklerinin yak›n›ndan bile geçmezsin eminim.” “Ak denecek yerde beyaz dersen öyle s›r›t›r ki, siyah demifl kadar abes kaçar. Ak günler ile beyaz günler, geçmifli ak ile geçmifli beyaz aras›nda, duygu ve lirizm penceresinden bakt›¤›nda en az öykü ile hikâye aras›ndaki kadar fark görürsün.” “H››mm... Ayr›nt›ya girmemifller, düflünememifller belki can›m. Demek sen, ilk fark eden olarak, bu görünmez çizgiyi görüyor üstüne, hata ifla- “Morpet Geçidini kazas›z belas›z geçme telafl›nday›m.” “y›z” “y›m... Çünkü sen b›rakt›¤›m yerdesin. Buralara gelmedin daha.” “Bak flimdi, senin söylediklerinden esinlenerek; Tepelerden afla¤›lara do¤ru arabam›z süzülürken kasaba, yanan sobalardan ve kalorifer bacalar›ndan yükselen dumanlarla, üstüne çöreklenmifl sisten, acemi foto¤rafç›n›n kalitesiz kameras›ndan ç›km›fl negatifler gibi görünüyordu... Desek, bu bir öykünün girifli mi olur, yoksa bir hikâye mi? fiu an, flöyle görünenlere bir bak da yan›tla Allah aflk›na. Nüans dostum, nüans... Sen, beste- güfte ilintisi diyebilirsin.” Görünmeyen birileriyle söyleflir ya da düflünür gibi sözcükler kontrolsüz dökülerek a¤z›ndan, m›r›ldand›. “Peki, y›llard›r bunca yazar, çizer yanl›fl m›? Hepsine birden yan›lm›fl, körü körüne mi dememiz gerekir? Öyleyse, ak ila beyaz, siyah ile kara da yanl›fl.” ‹nad›m inat, diyece¤im ama... Bilimsellik... Ak›lc›l›k... “Günün ak’› olur ama beyaz gün olmaz. Akçenin ak’› vard›r, ama beyaz akçe olmaz. Beyaz akçe, siyah gün içindir der misin? Beyaz akt›r, ak beyazd›r, ama tam de¤il. Her rengin solgunu aklafl›r( a¤ar›r) ama tamamen beyazlaflmaz. Al›n aç›k, yüz ak diyo- reti olarak k›rm›z›, kal›n bir çizgi at›yorsun. Vay be!” “Dünya kurulal›dan günümüze kadar, nice varlar gömük olarak bak›p da göremeyen gözlere kendini çeflitli flekillerde hissettirerek, “gel, beni al ey insano¤lu” diyerek as›rlarca do¤an›n raflar›nda bekleyip durmam›fl m›? Bu gün var olanlar o günlerde atlan›p geçilenler de¤il midir? Ki hâlâ sonu gelmemifltir ve gelmeyecektir. Teknolojik olarak ne kadar benzeflse de otomobil kamyon mudur? ‹cat edildi¤inde ayn› adla an›l›rlard›, e, flimdi otomobile kamyon dersen b›rak yetiflkinleri çocuklar bile güler.” “Teknoloji süreçtir. Onlar zamana ba¤l› de¤iflim ve geliflmelerdir.” “Öykü, hikâye var iken türedi, kamyon da otomobil var iken. Ama biri di¤eri olmad› hiçbir zaman. Radyo nelerden sonra, hiç yokken bulundu? Radyodan farkl› bir fley olanaks›zd›r derken, radyo-sinema evlili¤inden televizyon türedi. Onlar olmasa, bu da olmayacak keflfedilmemifller, fark edilmemifller arflivinde uyuyup kalacakt›, nice kuflaklarla tan›flmadan.” “Sonuç?” “Radyo yine radyo, sinema yine sinema... Televizyon ise...” “Sonuç?” “Masal, roman ne kadar kendileriyse, hikâye hikâye, öykü öyküdür. ‹kisi de co¤rafyad›r ama befleri co¤rafya, ülkeler veya fizikî co¤rafya de¤ildir, nokta.” “O kadarr...” “O kadar.” Daha bir tomar örne¤i vard›r ça¤lar boyu var olmas›na karfl›n fark edilememifl olanlardan. Nice keflifler, icatlar... Bitmifl mi her fley? Nerdee... Amerika k›tas› vard›, keflfedildi, ama uzun süre yeni bir ana kara bulundu¤unun fark›na var›lamad›. Sonradan bilinen topraklardan apayr› oldu¤u anlafl›l›p ad› belirlendi. De¤iflmez denen nice kuramlar -teoriler- sonradan çürütülüp yer ve anlam de¤iflikli¤ine u¤ramad› m›? Aritmetikti, matematikti... Geometri, cebir, trigonometri vs.ne oluyor? Farkl› de¤iller mi? Böyle denmifl, böyle bilinmifltir, de¤iflemez diye bir kural var m›d›r? Ak›l ne için yürütülür? Mant›k ne için vard›r? Ça¤lar boyu ilkleri insanl›¤›n hizmetine sunanlar bizim gibi birer insand› san›r›m. Biz de insan oldu¤umuza göre saçmalasak da her fleyin bir ilki vard›r. ‹çimden geçen örnekleri s›ralasam, yazsam ya da söylesem... Dünden bugüne yap›lm›fl olanlarla; yap›lacaklar, düflünülecekler, konuflulacaklar, yaz›lacaklar tamamlanm›flsa daha ne demeye okuyal›m, düflünelim, çal›flal›m, konuflal›m ve de yazal›m. fiimdiye kadar döndü¤ü yetmez mi, dursun dünya... Var olman›n, yaflaman›n anlam›, var olanlar› irdeleyerek en iyiye, en güzele, en fakl›ya ulaflmak, sürekli bir aray›fl içinde olmak de¤il midir? “Neden, olmayal›m?” dakikalarca süren sessizli¤i bu ani bozuflum... Ayn› anda kafalar›m›z› çevirip göz göze geldik. Pek anlayamam›flt› ama duda¤›n› e¤ip, omzunu çekti; “Neden, olmayal›m?” Arabam›z, dar geçitli keskin dönemeçleri a¤›r a¤›r dönerken, dönemeçlerin ters yönüne yata kalka ko- 40 nufluyor, do¤an›n sundu¤u doyumsuz, z›tl›klarla zenginleflmifl güzellikleri içimize sindire sindire yol al›yorduk. Dünyan›n tüm çekim güçleri görüfl alan›m›z› kaplam›fl, en güçlü üstatlar tuvallerini oturtmufl, a¤z›m›zdan ç›kanlar› kulaklar›m›z duymaz halde, be¤eni akarlar›m›zdan taflan hayranl›k sellerini kumsallar gibi yutup içine al›yordu bu güzellikler. Her soluk al›flta yefliliyle, çiçe¤iyle, havas›yla gözlerimizden, ci¤erlerimizden ruhumuza yay›l›yordu Morpet Geçidi. Tam Köro¤lu kalesini geçerken Sait Bey, buran›n bir hikâyesi olup olmad›¤›n› sordu. H i k â y e! fiimdi yand›n iflte... “Anlat›lanlara göre: Köro¤lu’yu, yörede yayg›n nam›yla tan›yan ve ya rüyas›nda gören, ad› belki de Benli Nigar olan acem prensesi, Köro¤lu’ya haber salar, aflk›n›, sevgisini bildirir. Kelefllerini yan›na alan Köro¤lu yavuklusunu al›p getirmek için yola ç›- se kendilerinin yeme, içme sorunu yaflamayacaklar› demekti. Kayal›klar bile badem, yaban üzümü, koyun gözü, yaban elma, armudu, k›z›lc›k ve daha bir çok meyve a¤c›yla dolu olan bu yöre tam onlara göre, aran›p da bulunamayacak bir konaklama yeriydi. Sarp kayalar aras›nda oluflu nedeniyle, buran›n kolayca bulunmas›, bulunsa da kolayca girilmesi olanaks›zd›. Hele Köro¤lu ve yi¤itleri içinde olursa, ordu gelse v›z gelirdi. ‹htimal ola ki, Köro¤lu’nun, Kizir o¤lu Mustafa Bey’le kap›flmas› da bu dönemlerde olmufltur... Çad›rlar kurulur, atlar hörüklenir... Yüksek tepelere gözetleyiciler yerlefltirilir, çal›flmalar bafllat›l›r. Dar, uzun iki yakas› a¤açlarla kapl› sarp kayalardan oluflan, ürpertici, afl›lmas› zor Morpet Geçidi’nden pek giden, gelen olmaz günlerce haftalarca, belki aylarca... Buradan ancak, yi¤itlikte ve sevdada Köro¤lu gibi menendi bulunmayan serdengeçtiler geçmeyi göze alabilirdi... “Evet... Do¤ru mudur, yanl›fl m›d›r? Bilmem. Sen hikâye dedin, ben anlatt›m.” “Peki... Buna, Köro¤lu Kalesi’nin öyküsü desek, ne olur? Ne de¤iflir?” “Bizim yaflad›klar›m›z... Asl› bozulmadan duygu ve tasvirle bezetilerek anlat›lsa ad› ne olur? “Öykü ya da hikâye olur. Baflkaca ne olacak? kar. At s›rt›nda taa Acem ülkesi, git ki varas›n. Morpet’e var›ld›¤›nda habercilerinden, ‹ran’›n, o s›ralar ki durumundan dolay› uzun bir süre burada konaklamalar› gerekece¤i anlafl›l›r. Çaml›bel’e geri dönüp tekrar gelmeyi de göze alamazlar. Onca müflkülata katlanman›n gereksizli¤i düflüncesiyle, burada bir kale yapt›r›p Acem ülkesi yak›n›nda beklemeyi ye¤ler. Bu düflüncesini, toplay›p kelefllerine dan›fl›r ve onlar›n önerilerini dinler. Sonunda bir kale yap›larak burada beklemenin daha yaral› olaca¤›na karar verilir. E¤er f›rsat bulurda sevgilisini kaç›r›rsa, en k›sa yoldan, en güvenli olarak, uzun süre burada saklanmalar› daha kolay olacakt›r. Da¤lar›n s›k ard›çla kaplanm›fl olmas›, keklik, tavflan, yaban keçisi bol olmas›, yan› bafllar›ndan dupduru sular›yla her mevsim bal›k avlayabilecekleri çay›n ak›yor olmas›, gerek atlar›n›n, gerek- “Asla! Bu gün için öykü. Tasvir ve duygudaki gibi, temeli de abart›larla, olmam›fllarla fliflirilirde gelece¤e aktar›l›rsa hikâye olur, cicim. “Eh... Öyle diyor san hadi öyle olsun. Hikâyedir...” Az ileride maden suyu vard›, hemen asfalt›n k›y›s›nda. Bir km kadar ileride de ›l›ca ve kapl›calar oldu¤unu biliyordum. Yöresel olarak; içmeye ac› su, ›l›caya ise çelmik (çimmek, y›kanmak kökünden gelir) ve ya florak (tuzlu su=flor su) der, bura halk›. Ac› sudan kimseler içmeden geçmezdi, flifal› say›l›rd›. Yörenin sa¤l›k hizmetlerinden yoksun kal›fl›, uzman ve yeterli donan›ml› hekim, hastane olmay›fl›, do¤a koflullar›n›n, beslenmenin, a¤›r çal›flmalar sonucu bedenen, sosyoekonomik koflullar›n manen bask›lar› sonucu tebellefl olan dertlerden hastal›klardan kurtulmak için kendilerinden yaratt›klar› benzeri flifalar peflinde kofluflturmalar› elbette kaç›n›lmazd›. Bilimim d›fl›nda çözüm Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 aramalar› çok görülür ve bilgisizliklerine yorulur kolayc›lar taraf›ndan. Hiç mi bilenleri yoktu? Hiç mi yol gösterenleri yoktu? Umars›zl›k m›, parasal s›k›nt›lara karfl›n var›lan umutsuzluk? Doktora gitmenin ayr› bir okulu mu vard› da onlar okumad›lar? Kifli hangi kap›da umdu¤unu bulursa o kap›ya yönelir. Umut olma, destek olma, hizmet götürme, sonra suçla... Vay be! ‹yi dükkân ha... Çay›n öte yakas›nda k›rm›z›, tafl m›, toprak boya m› oldu¤u belli olmayan, ama su ile eritilip - bazen kireçle kar›flt›r›l›p badana olarak kullan›l›r- binalar› boyamada kullan›lmas› için sürekli oyuldu¤undan ma¤ara halini alan Yofla Tafl› Ma¤ara’s› görünüyordu. Çok hofl ve parlak bir k›rm›z›s› vard›. Yol boyu, Aras Nehri’ne kadar, çay›n suyunun tafllara, kayalara çarparak ça¤lamlar›yla oluflan, h›rç›n ama hüzünlü sesine kap›lm›fl, minibüste de¤il de suyun üstündeymifliz gibi yelkenlerimizi ak›nt›ya salm›fl, ak›p gidiyorduk öylece. Erozyonun, yamaçlardan görünen oyuntusu, çay›n iki yakas› boyunca sel bask›nlar›n›n kal›nt›lar›yla topra¤› de¤il de can›m›z› ci¤erimizi oyup oyup alm›flças›na burukluk veriyor yar›nlar› daha berbat görebilen vicdan›m›za. Selin y›kt›¤› a¤açlar, koca kayalar alt›nda cilas› azalm›fl yaprak ve dallar›yla imdat ça¤›r›yor. Vadide görünen tüm çakrak alanlar, sel bask›nlar›ndan önce cennetten birer köfleymifl. Zemini su taban›ndan yüksek topra¤›n kopuflu, yüksek yüksek yarlar oluflturmufl baz› kesimlerde. Ara s›ra, sürü sürü keklikler, yaban domuzlar›, da¤ keçileri, kayalar›n yüzünden, ard›çlar›n aras›ndan, yolumuzun üzerinden, slâyt gösterisi gibi görüfl alan›m›za girip girip aniden kayboluyorlar geçti¤imiz yol boyu. Da¤lar›n, kayalar›n, otlar›n, a¤açlar›n, topra¤›n farkl› ama uyumlu renk armonisi, de¤me ressam›n tüm hünerlerini gölgede b›raka- 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür 41 cak eflsizlikteydi. Bu güzellik, görme zevkimizi hayal aleminin lirizm tünelinden geçirip maviliklere el sallayarak bilinmeyen galaksilere ulaflt›r›yor. Aniden kopuyor duygular yo¤unlu¤una dayanamayan flerit. Sihirine hipnozlanm›fl gibi tek notaya odaklan›yorduk onca güzellik içinde en güzeli sand›¤›m›z... Oradan kopup baflka güzellik aramak, arabam›z›n rotas›na ba¤l›yd› ki, bu o kadar da zor de¤ildi bol dönemeçli yol seyrinde. Zaman kayb› ise hiç de¤ildi, seçkin eserlerden oluflan albüm sayfalar›n› çevirmek... Kötek Çay›’n›n berrak suyunun aka¤›nda parlayan tafllar, seçilmifl ve özenle dizilmifl mozaik görüntüsünde( keflke nedeni erozyon ve sel bask›nlar› olmasa). Ço¤unlu¤u parlak siyah tafllardan oluflan kabart›lar›n berrak su içinden yans›yan görüntüsü, sevda ile nemlenmifl kara gözler gibi, en duygusuz yüreklere esin verecek, ruhunu dalgaland›r›p fliire götürecek mükemmellikte idi... Tüm yolcular için ayn› m›yd›? Belki, belki de¤il... Ayn› sessizlik ortam›nda, ayn› yere bak›yorsa insanlar, insan tümünün kendisinin bakt›¤›na bakt›klar›n› düflünerek, hepsinin kendisi gibi düflündüklerini san›yor. Olabilir... Olmayabilir... Bunca do¤a zenginli¤i içinde, geçti¤imiz köylerin yoksul, harabe görünümü, insan›n bir yerlerinin çimdik çimdik kopar›l›p al›nmas› kadar ac› veriyor. Çaresizlikleri görüp hiç bir fley yapamaman›n s›k›nt›s›... Birilerini ortamdan uzaklaflt›r›rken, tüm güzellikleri bo¤azlay›p, canl›s›yla, cans›z›yla; “Ebedi burada kalacaks›n›z” hükmüyle cezaland›r›lm›fl gibi sefalet fanusuna t›k›yor... “Beri gel” diyordu, vurdumduymazl›¤a, g ö r ü p - b a k m a z l › ¤ a, hüzne, kedere, yoksullu¤a ars›zca s›r›tarak... Do¤a bafll› bafl›na bir gizem sonsuzlukta. O her fleyiyle bize sunulanlar›, var oldukça ayn› görmek bizim sorumlulu¤umuzda. ‹stersek bakar ba¤ ederiz, istemezsek bakmaz da¤ ederiz. Sorunu görmek, bilmek çözmek gerek o gizemli zenginli¤i ayn› tutmak için. Çözüm, bak›p geçmekle olas› de¤il. Çözüm zekâ ister. Çözüm sevgi ister. Neyi, niçin demek, tasarlamak; gere¤ini yapmak, sonunda “evet tamamd›r bu ifl” diyebilmek gerektirir. ‹çimden geçenleri okuyormufl gibi: Omuzluklar›yla kad›nlar, eflek arabalar›yla çocuklar, su tafl›yor, ev ihtiyac›. Kalaklara (tezek y›¤›n›) s›rt›n› dayam›fl, bir tek k›ym›¤›n›n yere düflürmeme gayretiyle tütününü sarmaya çal›flanlar›, çaresizli¤in, usanm›fll›¤›n, yoklu¤un duvar diplerine itti¤i grup grup yan›k suratl›, k›r sakall›, çökük avurtlu, ince boyunlu insanlar›n sefaletini gördükçe... Erozyon kal›nt›s› suratta, umutsuz gözlerin “‹mdat!” diye içten, derinden 盤l›¤›yla, dumans›z yan›fllar›n› izlemek tüm güzellikleri s›y›r›p at›yor s›zlayabilen vicdanlardan. Kimilerimiz, “Ne yapabilirim” ucuzlu¤uyla aldatmaya çabal›yoruz erozyona u¤ram›fl vicdan›m›z›. “Suç hepimizin” diyor Sait Bey. Kat›lmamak elde mi? Toplumsal yaflaman›n, insan olman›n, sevgiyle yaklafl›p, yard›m etmenin kaç›fl yolu var m›d›r ki kaçal›m? B›rak›n kaçmay›, ne yapm›fl›z da sahiplenelim, övünelim, geçip eserimizin karfl›s›na zevkten dört köfle olal›m... Gülelim... Kahkaha atal›m... Hakk›m›z yok mu? Hiç de¤ilse yalanc›ktan, bozuk yüz ifadesi tak›n›p ac› ac› s›r›tal›m. Umutlar›m›z yefleriyor, ekilmifl tarlalar›n yeni yeni a¤açland›r›lm›fl alanlar›n yefliliyle... Biraz önce as›lm›fl suratlar yumufluyor vadi boyu, do¤duklar› toprakla doyabileceklerini varsayarak. ‹fllenmifl toprak, çal›flan insan, ekmek... Erozyonun tüm can al›c›l›¤›na karfl›n... Göz göze geldi¤imizde içtenlikle gülümsüyoruz birbirimize Sait Bey’le. Hareket- bereket ikilisinin ça¤r›flt›rmas›yla, kemer s›kma modundan kurtularak nemalanm›flt› neflemiz. Yol kenarlar›nda, uzaktan bak›nca tek a¤açm›fl gibi görünen, periyodik dikimli kavaklar arabam›z›n yol çizgisine uyarak, k›vr›la büküle ilerliyordu düzlükte, dönemeçte bizimle. Yamaçlarda, çiçek açmak için bahane arayan yoncalar, korungalar dalga dalga dövüyor da¤›n eteklerini. Kendimi o anda, sandalla deniz üstünde yalpalan›yor, hissettim. Yolda ikide bir, büyük- küçükbafl hayvan sürülerinin içinden geçmek için, a¤›rlafl›yordu arabam›z. Keyiflerine dokunulmufl, rahats›z edilmifl, otlamaktan kar›nlar› davul gibi fliflmifl hayvanlar ma¤rur ad›mlarla a¤›r a¤›r yolu geçerken ve ya kenara ç›karken dönüp dönüp bak›yorlar k›zg›n nazarlarla bizden yana. Bu bak›fllarda, alenen bir afla¤›lama seziyorum nedense. Bu aralar ya¤murlar›n, susuzluklar›na ald›rmay›p epeydir hal hat›r sormamalar›, otun, ekinin, a¤ac›n yönünü k›bleye döndürüp yapraklar›yla, dallar›yla sal›narak köylünün gökyüzüne yükselen elleri gibi; “bereket... Rahmet Ya Rab” duas›n› dilsiz 盤l›klarla hayk›r›yorlar. Hele o a¤açlar ki, köylünün yaln›z ekine ba¤lanm›fl umutlar›na alternatif olman›n huzur ve gururuyla sesi daha gür, elleri daha yak›n gökyüzüne. Y›l kurak geçse tarlalar, çay›rlar, yoncalar, korungalar... Mevsimsiz don olsa, dolu vursa a¤açlar ve bostanlardan umut kesilir, tüm emekler bofla... Ürün çeflidinin bollu¤u, olgunlaflma ve geliflme zamanlar›n›n farkl›l›¤›, afet vurgunlar›nda umutlar›n›, emeklerini tamamen yok etmiyor umutla beslenen insanlar›n. Önceleri, al›nan kredi borçlar› ödenemez y›¤›l›r faiziyle alt›ndan kalk›lamaz duruma gelirmifl. Ekti¤ini alamay›nca, ot, saman olmay›nca hayvanlar› da para etmezmifl ki onunla saralar yaralar›n›. Çaresizlik içinde k›vran›r, ucuza, pahal›ya bakmaz satarm›fl mal›n›, davar›n›. Ölüm iyili¤i gibi k›sa süre gülen yüzler, do¤a ve iklim koflullar›n›n de¤iflimiyle - art›k bunun da çaresi olmaz çaresizli¤iyle, ilkbahar›n umutla ›fl›lday›p, güzün hüsranla sönükleflen gözlerini çevirirler sefalet karanl›¤›na. -Az da olsa, ayn› dertler yine baflka neden ve flekillerle yaflanmakta...- Son olanaklar zaman ta- 42 n›madan kap›ya dikilenlerin a¤›zlar›ndan küfürü alm›flt›r hiç olmasa. Her alacakl›n›n a¤z›na atacaklar› bir iki tutam otlar› vard›r nas›lsa. Eskiden bir alacakl› gözüktü mü, içerilere kaç›flan ev halk› gün görmemifl küfürlerle bir güzel kalaylan›rd›. “fiimdi durum biraz de¤iflti. Hele yeni dikilen meyveler bara düflsün, kavaklar böyüsün...” diyor sürücümüz. “Zireet Müdürlügündeki mehendizler, baytarlar çok ey adamlar efendim. Esgikiler bele de¤ildi. Bunar köylünün zehnini açer, yard›mc› oliyorlar. Esgiden bir fliflgo vard› bafl› garn›ndan böyük, heç m› heç menfeeti olmad› köylerimize.” “Bunlar ne yapt›?” “Ahan bu gördügün a¤açlar› bunlar tiktirdi. Elvan elvan çiçekli, yeflil yeflil yarpakl› yonca, gorunga... Sede bu¤dayla garn›z doymaz. Çeflidiz bol olursa, biri olmasa öbürü sizi ac goymaz dediler. ‹ki senedir onar bar verdi bizde birez birez gana cana geld›k.” “‹smi neydi öncekinin?” “... Beg. Hay ad› bata... Ar›c›l›h da bunnar›n sayas›nda yerleflti buralara.” “Ne öykü, ne masal, gerçek... Gerçek bunlar üstad›m. ad›n› ne koyarsan koy gerçek. Yeterki duy... yeterki yaz. Ad› ne olursa olsun.” “Ad› hiç. Öz önemli. Sevgi, hizmet önemli... Topluma bir fleyler veren övünsün.” “‹mâ edilen kifliyi tan›d›n m›?” “Tan›maz m›y›m? Tan›d›m tabi. Hani flu bizim Camufl Kafa dedi¤imiz. Kim tan›maz onu? Adam›n, oturmaktan kalças›n›n tüm etleri kafas›na çekilmifl.” Bafl›m› sallayarak onaylad›m. Yolculardan, konuflmam›z› iflitenler, biz ve sürücümüz kahkahayla gülü- Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 yoruz bu güzel aç›klamaya. “He vallah eledir begim.” diyor yolculardan baz›lar›. Gülüflüyoruz... “fiunun hakk›nda bir hikâye veya öykü mü dersin, yaz sana?” “B›rak flimdi, onu yine ortaya at›p, ortay› buland›rma. Bu çok önemli... Bunu es geçip fantezilerle u¤raflmayal›m.” Biraz bozulur gibi oldu ve sustu. Amac›m onu k›rmak, s›cac›k söyleflinin rehavetine kap›l›p harcamak, incitmek de¤ildi. A盤›m› kapatmak, di¤erlerine bir fley sezdirmemek için devam ettim: “ Senin flu sevecen yaklafl›m›n, sosyal bilincin... Tamam› de¤il, onda biri onda olsa... Adam beynelmilel tepkisiz, sen benden daha iyi tan›rs›n.” Bu söylediklerim gönül alma çabas› kokuyordu ama gerçekti. Hatta ona uyan gerçeklerin onda biri bile de¤ildi aç›kças›. Adaml›¤›ndan, insana verdi¤i de¤erden zerre kadar kuflkum yoktu. Hizmet onun için aflkt› ve biz dostuz. Dost, seçim ve uyumdur, ortak bak›fl ve paylafl›m olay›d›r. Olay, kulakla beyin aras›ndaki mesafe olay›yd› Cam›fl Kafa için. Bu mesafe kimi insanlarda okadar uzak ki, al›c›lar›n›n alg›lad›klar›n› beynine iletmesi, beynin tepkiler ç›kt›s›n› ayn› uyufluk iletkenlerle sunmas›na kadar geçen uzun sürede, alg›larla ç›kt›lar aras›ndaki uyuflmazl›k, saçmal›k olarak karfl›s›ndakilere yans›yor. Beyinle d›fl dünya aras›ndaki iki yönlü trafi¤in t›kan›kl›¤›, dönüfl yolunda gecikmeye neden olurken kimilerini de iletken kayb› olarak yok ediyor. Normal insanlar buna “Saçmal›yor” diyor ama asl›nda de¤il. Beyin olay›, kapasite olay›, bilgi, kültür, yetiflme, kiflilik... Kifli, o an kendisini iflliyor, kapasitesini kullan›yor. Kamyonun yükünü el arabas› tafl›yam›yor. Çelik halat›n iflini dikifl ipli¤i göremiyor. Günlük yaflamda, sürüyle karfl›lafl›r›z böylesi insanlarla. Tümüyle, davran›fllar› insan›n parmak izi gibidir, güzellikleriyle, çirkinlikleriyle... Örne¤in: camufl kafa dedik hemen. Bey oluflu verdi. ‹nsanlarda flu üç sistem koflulsuz birbiriyle uyumlu çal›flmal›d›r; alg›lama, yorumlama, uygulama... “Adamda eksik olan bu iflte” diyorum... “Ne?” diyor. “ Alg›lama, yorumlama, uygulama... Hizmet d›fl›. Beyin uçmufl, yok.” “Alg›l›yor, yar›m yamalak yorumluyor, uygulayam›yor. Alg›lamadan yorum- luyor, hiç uygulayam›yor. Alg›lam›yor, yorumlam›yor, oturuyor.” “Hah hah hah! Yaln›z sürücümüz gülüyor, “He vallah begim” diyor bu kez neden gülmedi¤imizin flaflk›nl›¤›yla bak›p yüzümüze. Duygular›m kadar kuca¤›m da dolu... Sevinçler, mutluluklar, hüzünler, karamsarl›klar koyun koyuna. Kucaklar›m›zda diyelim daha do¤ru olur. Biri uyur, di¤eri uyan›k... Birinin yüzüne bakt›kça yüzümüz güler, birini, yüzünü hiç görmezsek, ad›n› an›msay›nca kaçar neflemiz... Avuntularla, bazen gerçek dokunufllarla uzan›r›z duygular›m›za ve kuca¤›m›za sinenlere... Yüzleri çok sevimli, çok sempatik, çocuksu... Yüzleri elektrik direklerindeki uyar› levhas›; cad›ms›... Hortlaks› Bilemiyorum, nedense birincisine daha çok kan›m kayn›yor Ve ya kan›m›z... Hep o olsun istiyorum kuca¤›mda. Öykü-hikâye gibi toplum öte, oyuncak bulmufl gibi sanal gölgelerle arkam›za ya da ters yan›m›za bakmay› terk edip dönmüfltük gerçe¤e. Karfl› karfl›yayd›k, gerek yoktu aynalara, foto¤raflara... Görmek, Görmek için bakmak yeterliydi. Gerçek bu idi iflte... Söylemek istedi¤im; Biraz düflünmek istiyorum, Hep birlikte düflünelim veya... Öfkeyi ve sevinci paylaflt›k yol boyu. Birlikte yürüdük kavfla¤a kadar. Ayr›rd›k, herkes beynindekilerle kendi evine... Foto¤raflar: Hikmet AKSU 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür 43 Servis Araçlar›m›z Ne Kadar Güvenli? fifieener DANYILDIZ TRT Genel Müdürlü¤ü Yap›m Koordinatörlü¤ü Programc›-fiair-Yazar senerdanyildiz@hotmail.com OCUKLARIMIZ hepimizin geleÇce¤idir. Dolay›s›yla çocuklar›m›za sahip ç›kmak, gelece¤imize sahip ç›kmak demektir ve bu hepimizin görevidir. Yetiflkinler, onlar›n çocuk olduklar›n› ve çocukça davran›fllar› olabilece¤ini unutmadan; di¤er alanlarda oldu¤u gibi trafikte de can güvenliklerini sa¤lamak zorundad›r. Hele de; günümüzde gittikçe arapsaç›na dönen trafik ortam›nda; çocuklar›n hem yaya hem de yolcu olarak daha çok özen gerektirdi¤i bir gerçektir. Okul önlerinde, sokak aralar›nda, park ve bahçelerin çevresinde k›sacas› çocuklar›n görülebilece¤i her yerde sürücülerin daha dikkatli olmalar› gerekmektedir. Çocuklar›n yan› s›ra; servisleri günümüzde yetiflkinler de yo¤un biçimde kullanmaktad›rlar. Çocuklar›m›z okullar›na giderken, yetiflkinler de iflyerlerine servis araçlar› ile gitmektedirler. Böylelikle; servis araçlar› toplumun tüm kesimini ilgilendiren bir trafik olgusu olarak karfl›m›za ç›kmaktad›r. Servis araçlar› ile daha rahat, daha güvenli seyahat edilebilmesi için uyulmas› gereken kurallar mevcuttur. Servis araçlar›n›n yan› s›ra; minibüs ve otobüs gibi toplu tafl›ma araçlar› da trafikte her gün beraber oldu¤u- muz unsurlard›r. Günlük yaflamda oldukça genifl yer tutan ve küçük büyük herkesin kulland›¤› bu araçlar›n da hem sürüfl anlam›nda hem de mekanik anlamda belli kurallar› vard›r. 1. OKUL SERV‹S ARAÇLARI Okul servis araçlar› özellikle büyük kentlerde yaflayanlar için bir kolayl›kt›r. Rahat ulafl›m imkân› sebebiyle ö¤renciler için, çocuklar›n›n güvenle seyahat etti¤ini bildiklerinden dolay› da anne babalar için günümüz trafik karmaflas›nda olmazsa olmazd›r. Gelece¤imiz olan çocuklar›m›z›n günde iki kez içinde seyahat ettikleri okul servisi olarak kullan›lan araçlar›n düzenli bak›m ve onar›mlar›n›n mutlaka yapt›r›lmas› gerekmektedir. Bunlar›n yan› s›ra; servis araçlar›nda çocuklar›m›z›n can güvenli¤i için yerine getirilmesi gereken kurallar vard›r. Okul servisi olarak kullan›lacak araçlar öncelikle yeni, temiz ve bak›ml› olmal›, düzenli olarak mekanik bak›mlar› yapt›r›lmal›d›r. Araçlarda tüm ö¤rencilere yetecek koltuk bulunmal›, hiçbir yolcu ayakta seyahat etmemelidir. Bu araçlarda ö¤rencilerin kolayca yetiflebilecekleri camlar ve pencereler sabit olmal›, aç›labilen camlar›n önüne korkuluklar eklenmelidir. Kap›lar› sadece floför taraf›ndan aç›l›p kapat›lacak flekilde dü- zenlenmifl olmal› ve bütün koltuklar›nda emniyet kemeri bulunmal›d›r. Servis araçlar›n›n iç düzenlemesinde demir gibi sert aksamlar aç›kta olmamal›, varsa da yaralanmaya sebebiyet vermeyecek yumuflak bir madde ile kaplanmal›d›r. Çocuklar›m›z›n güvenli¤i her fleyden önemlidir; bu nedenle meydana gelebilecek her türlü olumsuzlu¤un tedbiri önceden al›nmal›d›r. Okul tafl›tlar›n›n arkas›nda bulunan DUR lambas›, ö¤rencilerin servise binerken ve inerken güvenli¤ini sa¤lamak için konulmufltur. Bu lamba yand›¤› zaman arkadan gelen sürücüler durmak zorundad›r. Bu nedenle lamban›n mutlaka çal›fl›r durumda olmas›, yan›p sönme düzene¤inin fren lambalar›na ba¤l› olmas› ve fark edilebilmesi için yeterince büyük olmas› gerekmektedir. Ö¤rencilerin okul servis araçlar›na inifl ve biniflleri güvenli bir flekilde yap›lmal›; bir rehber personel taraf›ndan çocuklar›n seyahat s›ras›ndaki hareketleri ve inifl - binifl güvenlikleri gözetilmelidir. Bununla birlikte; anne babalar da çocuklar›na seyahat güvenlikleri için gereken uyar›lar› yapmal›, servisteki seyahatleri boyunca yaramazl›k yapmamalar›n› ve sürücünün dikkatini da¤›tmamalar›n› ö¤ütlemeli ve trafik kurallar›n› ö¤retmelidir. 2. YOLCU TAfi fiIIMACILI⁄INDA ‹N D‹RME B‹ND‹RME KURALLARI Trafik, sadece araçlardan ve sürücülerden ibaret de¤ildir. Güvenli, rahat ve ak›c› bir trafik ortam›nda seyahat edebilmek için konulmufl pek çok kural mevcuttur. Yayalar taraf›ndan karfl›dan karfl›ya geçme kurallar›na uyulmas› gerekti¤i gibi, yolcular›n araçlara inifl ve binifl kurallar›na, sürücülerin de indirme ve bindirme kurallar›na uymalar› flartt›r. Ça¤dafl trafik düzeni bunu gerektirir. 44 Toplu tafl›ma, modern hayat›n bir gereklili¤idir. Bu kadar yo¤un kullan›lmas› maalesef olumsuzluklar› da beraberinde getirmektedir. Her y›l yaflanan trafik kazalar›n›n belki de içlerinde en çok dikkatlerden kaçan› toplu tafl›ma araçlar›nda yaflanan kazalard›r. Bu tür kazalarda sürücülerin oldu¤u kadar yolcular›n da pay› vard›r. Durak harici yolcu almak, güvenli¤e dikkat etmeden, yolcular inmeden veya binmeden hareket etmek, aniden durmak, trafi¤i kontrol etmeden tekrar yola ç›kmak ve maalesef bir yolcu fazla alabilme u¤runa afl›r› h›z yapmak kazalara neden olan sürücü kusurlar›ndan baz›lar›d›r. Bunlar›n yan› s›ra; floförle konuflarak dikkatini da¤›tmak, kald›r›mda güvenli mesafede araç beklemek yerine yola inmek, duran araçlar›n önünden veya arkas›ndan yola ç›kmak, dolu oldu¤u görülen araca ›srarla binmeyi istemek gibi davran›fllar da, yolculardan kaynaklanan toplu tafl›- ma kazalar›n›n belli bafll› nedenleri aras›ndad›r. Minibüsler ve otobüsler; günlük trafi¤in yükünü çeken araçlard›r. Bu nedenle, sürücülerinin daha dikkatli ve özenli davranmalar› flartt›r. Minibüs floförlerinin, daha fazla para kazanma h›rs›na yenilmeden, kurallara riayet ederek bilinçli sürücülük yapmalar› gerekmektedir. Daha fazla yolcu almak ad›na insanlar›n hayat›n› tehlikeye atmamal›, yolcu almak için hatal› sollamalar ve flerit de¤ifltirmelerden kaç›nmal›d›r. Otobüs floförleri de araçlar›n›n büyüklü¤ü nedeniyle daha fazla dikkat etmeli, özellikle önlerinden geçebilecek yaya ve araçlara karfl› daha hassas olmal› ve di¤er sürücülere panik yaflatabilecek flerit ihlallerinden kaç›nmalar› gerekmektedir. Toplu tafl›ma araçlar›n›n sürücüleri yolcular›n inifl ve binifllerinde yan aynalar› kullanmal›, inen yolcular araçtan uygun ve güvenli bir mesafe uzaklaflana kadar hareket etmemelidir. Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 SONUÇ Toplu tafl›ma; günümüzün vazgeçilmez unsurlar›ndand›r. Her gün kullan›l›yor olsa da; trafik gibi hayati bir konuda en çok göz ard› edilen konulardan biridir. Oysaki hem kendi can›m›z› hem de gelece¤imizin teminat› olan çocuklar›m›z› emanet etti¤imiz toplu tafl›ma araçlar› ve bunlar› kullan›rken uyulmas› gereken kurallar hayat kurtar›c› niteliktedir. Minibüsler, otobüsler ve servis araçlar› ile ilgili düzenlemeler ile hem yolcular›n hem de sürücülerin uymas› gereken kurallar gerek kitle iletiflim araçlar›nda gerekse kurumlar taraf›ndan düzenlenecek kampanyalar vas›tas›yla duyurulmal› ve zihinlere yerlefltirilmelidir. Asl›nda riayet etmesi gayet basit olan kurallar; can›m›z› ve mal›m›z› korumak ve toplum düzenini sa¤lamak ad›na koyulmufltur. Bu kurallara uymak, uymayanlar› da uyarmak; hepimizin vatandafll›k görevidir. 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür 45 Mahallenin Çocuklar› Av. Akay BEfi fiM MART AR serpintilerini ve ya¤muru Kiçine çekmifl, dar çamurlu bir sokak. Evler toprak daml›, çamur s›val›, köhne, bas›k. fiehrin kenar mahallelerinden birinin soka¤›. Köflebafl›nda içine kasvet çökmüfl bir bakkal dükkan›. Vitrin yo¤urt kaplar›yla süslü. Önünde, on iki yafl›ndan küçük bir grup çocuk ortaya ald›klar› kötürüm dilenciyi süzüp, bir fleyler konufluyorlard›. Dilencinin belden afla¤›s› yok. Sand›ktan yap›lma dört tekerlekli arabas›n› elleriyle itekliyor. K›v›rc›k saçl›, t›knaz, ya¤›z çehreli bir çocuk h›zla oradan ayr›ld›. Döndü¤ünde yan›nda bir köpek vard›. Uzun boylu zay›fça olan›na bir fleyler f›s›ldad›. Eliyle dilencinin yan›ndaki çocuklar› geniflletti. Çevik bir hareketle dilencinin ekmek dolu yamal› torbas›n› kap›p köpe¤in önüne att›. Ekmekler yere serpilmiflti. Köpek h›rlayarak k›r›nt›lar› yeme¤e bafllad›. Dilenci, türlü u¤raflla elde etti¤i ekmeklerin zay oldu¤unu görünce ba¤›r›p ça¤›rmaya bafllad›. Arabas›n› elleriyle torbaya do¤ru sürdükçe köpek difllerini gösterip h›r›lt›yla sald›r›yordu. Çocuklar, dilencinin durumuna, köpe¤in sald›r›s›na, ekmekleri birbirlerinden kapmaya çal›flmalar›na kat›la kat›la gülüyor, ba¤›r›p ça¤›r›yorlard›. Burada ellerine geçen küçük tafllar› da kafas›na at›yorlard›. Etraftan geçenler, ilk önce merakla çocuk toplulu¤una sokuluyor, bafllar›n› iki yana sallayarak uzaklafl›yorlard›. Soluk flapkal›, beli bükülmüfl, burufluk yüzlü ihtiyar dayanamay›p köpe¤e bir tafl f›rlatt›. Torbay›, ekmeklerin bir k›sm›n› toplam›fl olan dilenciye verdi. Daha oradan uzaklaflmadan, e¤lenceleri bozulan çocuklar›n tafl, çamur ya¤muruyla oldu¤u yere y›¤›ld›. Mahalle bakkal› yard›ma kofluncaya kadar ö¤lece kald›. ÇOBAN Gökyüzüne bak›p deri kürküne iyice sar›nd›. Aydan akseden ›fl›klar gölün sular›nda gümüfllenip yans›yordu. Yasland›¤› kayadan do¤rulup arkadafl›na bakt›. ‘Ahmet’ dedi. Ahmet umursamaz bir bak›flla arkadafl›n› süzüyordu. ‘Üflüyor musun yoksa?’ Yayla havas› bu, Günefl’in bat›fl›yla beraber tatl› bir serinlik çökerdi dünyalar›na. Koyunlar birbirlerine sokulmufl kenetlenmifllerdi. Soludukça sal›n›fllar› canl› bir kaya parças›n› and›r›yordu. Ahmet gazete ka¤›d›na sard›¤› tütünü diliyle ›slat›p yap›flt›rd›. Tafl›n üzerindeki kav› sigaras›na yanaflt›rd› demir parças› ile vurup yakt›. Derin derin çekti. Bol duman a¤z›ndan, burnundan ç›karken arkadafl›na: ‘Ala koyun çok soluyor, a¤z› gözü de sulan›yor. Yar›n kan alal›m ondan.’ Hava gittikçe sertleflmiflti. Mehtab›n gümüfli renge çevirdi¤i göl sular›n›n kesik kesik kayal›klara çarpan dalgalar› yank›lar yap›yordu. Ömer, deri kürkün yakalar›n› iyice kafas›na çekip sindi. Gözleriyle uzakta bir fley arar gibiydi. Neden sonra döndü: ‘Ahmet uyudun mu?’ Ahmet, a¤z›ndaki sigaray› f›rlat›p: ‘Sigaram› görmüyon mu?... ‹cad›na ne etti¤imin, tütünlerinde de ifl kalmad›. Sar›msak kokuyor meretler!’ Ömer yasland›¤› kayadan do¤rularak: ‘Geçen bahar flehre indi¤imde A¤a bir cigara ald› bana, heç de sar›msak koymuyordu. Hem de sar›l› ha!’ Tekrar kayaya dayan›p göle dald› gözleri. ............................ fiafak söktü¤ü zaman koyunlar› yamaca yaym›fllard›. Ahmet, sard›¤› sigaras›n› kavla yakmaya çabal›yordu. 46 Sevda AKYOL Hemflire - ‹lk Yard›m E¤itici E¤itmeni sevdaakyol1905@hotmail.com 1- Kedi-Köpek v.b. Hayvan Is›rmalar›nda ‹lk Yard›m Hayvanlar›n a¤›zlar›nda daima mikrop bulunur.Bu hayvanlar›n ço¤unun diflleri keskin ve sivridir.Is›rma sonucunda derin dokular da etkilenir ve mikrop derine ifller. ‹nsanlar›n ›s›rmalar› da dokularda tehlikeli yaralara sebep olur. Is›r›k sonucu meydana gelen yaralar hemen tedavi edilmelidir. Enfeksiyon, tetanos ve kuduz tehlikesi çok önemlidir. Özellikle köpekler deri ve dokularda derin yaralar açabilirler. Hayvan Is›rmalar›nda ve Sokmalar›nda ‹lk Yard›m * Derinin üzerinden görülüyorsa ar›n›n i¤nesi ç›kar›l›r, * So¤uk uygulama yap›l›r( so¤uk su) * E¤er a¤›zdan sokmuflsa buz emmesi sa¤lan›r, * A¤›z içi sokmalar›nda ve alerji hikayesi olanlarda t›bbi yard›m istenir (112) ÇAMUR, TÜKÜRÜK,AMONYAK G‹B‹ KULAKTAN DOLMA YÜNTEMLER UYGULANMAMALIDIR BUNLAR ACIYI D‹ND‹REB‹L‹R FAKAT YARANIN ENFEKS‹YON KAPMASINA SEBEP OLAB‹L‹R Kedi- köpek vb. hayvanlar›n ›s›rmas› halinde ilk yard›m olarak; * Yaral› yaflamsal bulgular yönünden de¤erlendirilmelidir. ( bilinci- solunumu- dolafl›m›) * Hafif yaralanmalarda yara 5 dakika süreyle sabun ve so¤uk suyla y›kanmal› ve yaran›n üstü temiz bir bezle kapat›lmal›d›r. 2- Ar› Sokmalar›nda ‹lk Yard›m Ar› Sokmalar›n›n Belirtileri Belirtiler k›sa sürer. Ac›, fliflme, k›zar›kl›k gibi lokal belirtiler olur. Ar› birkaç yerden soktuysa, nefes borusuna yak›n bir yerden soktuysa ya da kifli alerjik bünyeli ise tehlikeli olabilir. Ar› Sokmalar›nda ‹lk Yard›m * Yaral› bölge y›kan›r, * Kol ve bacaklarda ise yara üstünden dolafl›m› engellemeyecek flekilde bandaj uygulan›r (turnike uygulanmaz), * So¤uk uygulama yap›l›r, * Yara üzerine herhangi bir giriflimde bulunulmaz (yara emilmez), * Yaflamsal bulgular izlenir, * T›bbi yard›m istenir (112). 5- Deniz Canl›lar› Sokmalar›nda ‹lk Yard›m Bu grup içinde en s›k rastlananlar deniz anas›, deniz ›s›rgan›, deniz kestanesi, ahtapot ve deniz örümce¤idir.Bu hayvanlar›n ›s›rmas› afl›r› bir ac› verse de nadiren ciddiyet arzeder. Deniz Canl›lar› Sokmas›nda Belirtiler Çok ciddi de¤ildir. Lokal ve genel belirtiler görülür: * K›zarma, * fiiflme * ‹ltihaplanma * S›k›nt› hissi * Huzursuzluk * Havale * Bafl a¤r›s› 3- Akrep Sokmalar›nda ‹lk Yard›m Akrep Sokmalar›n›n Belirtileri Kuvvetli bir lokal reaksiyon oluflturur. * A¤r›, * Ödem, * ‹ltihaplanma, k›zarma, morarma, * Adale kramplar›, titreme ve kar›ncalanma, * Huzursuzluk, havale gözlenebilir. * Ciddi yaralanma ve kanama varsa yaraya temiz bir bezle bas›nç uygulanarak kanama durdurulmal› ve derhal t›bbi yard›m istenmelidir (112), * Hasta mutlaka kuduz ve/veya tetanos afl›s› yönünden sa¤l›k kurulufluna gitmesi için uyar›lmal›d›r. Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 Deniz Canl›lar› Sokmas›nda ‹lk Yard›m * Yaral› bölge hareket ettirilmez, * Batan diken varsa ve görünüyorsa ç›kart›l›r, * Etkilenen bölge ovulmamal›, * Bu hayvanlar›n soktu¤u bölgeler s›ca¤a karfl› dayan›ks›zd›r. Bu nedenle sokulan bölgeye s›cak su uygulamas› yap›larak ac›y› hafifletebiliriz. Akrep Sokmalar›nda ‹lk Yard›m * Sokman›n oldu¤u bölge hareket ettirilmez, * Yaral›n›n tafl›nmas› gerekiyorsa yatar pozisyonda tafl›n›r, * Yaraya so¤uk uygulama yap›l›r, * Zehrin yay›lmamas› için kan dolafl›m›n› engellemeyecek flekilde bandaj uygulan›r, * Yara üzerine hiçbir giriflim yap›lmaz( emmekesip tükürme gibi) 4- Y›lan Is›rmalar›nda ‹lk Yard›m Y›lan Is›rmalar›n›n Belirtileri Lokal ve genel belirtiler verir. * Bölgede morluk, iltihaplanma (1-2 hafta sürer), * Kusma, kar›n a¤r›s›, ishal gibi sindirim sistemi bozukluklar›, * Afl›r› susuzluk, * fiok, kanama, * Psikolojik bozukluklar, * Kalpte ritim bozuklu¤u, bafl a¤r›s› ve solunum düzensizli¤i. Y›lan Is›rmalar›nda ‹lk Yard›m * Hasta sakinlefltirilip, dinlenmesi sa¤lan›r, * Yara su ile y›kan›r, * Yaraya yak›n bölgede bask› yapabilecek eflyalar (yüzük, bilezik vb.) ç›kar›l›r, * Yara bafl ve boyunda ise yara çevresine bask› uygulan›r, * Bölgeyi tuzlu su ile y›kamak da faydal› olacakt›r. * Alerji durumu söz konusu ise derhal sa¤l›k kurulufluna gidilmesi için yaral› uyar›lmal›d›r. ÖRÜMCEK SOKMALARI Örümce¤in sokmas›ndan hemen sonra yeri ac›maya iltihaplanma ve morarma fleklinde reaksiyon gösterme¤e bafllar. Nadir olarak fliflme , bafl a¤r›s› , bulant› ve eklem a¤r›s› gözlenir. Sokulan bölgeye so¤uk uygulama yap›lmal›d›r, Nadiren ciddi tehlike arz eder ve doktor müdahalesi gerektirir. Kaynakça: T.C. Sa¤l›k Bakanl›¤› Temel ‹lkyard›m Uygulamalar› E¤itim Kitab› 2011 Eylül - Ekim • Serhat Kültür Koflmak koflarak bitmedi koflmak yoruldum h›zlanarak hepsi bofltu tek çare durmak herfleyi durdurarak koflma bitti ama kalan bir yok oldu… durmak de¤il. bendim onu hep yaratan 'an'a 'an'dan atlayarak koflmakt› asl›nda 'an'› yaratan. koflma durdu an durdu mekan durdu zaman durdu ak›fl yordu solukland›m b›rakt›m bayra¤› bakarak duranlara as›l flimdi koflmal›… anlayarak kofltum koflmaya koflarak h›zlanarak… koflmak sonunda bir 'k' için k'dan k'ya varmaya bir ömür an-lar ancak yetmez ona kavramaya. gelmez koflu ölür durmaya… Tayfun ULUSOY 47 Yürüdüm Kofltum Yoruldum NERDE KÖYÜMÜN BAYRAMI Yürüdüm, kofltum, yoruldum Hayat›n dar, uzun koridorlar›nda Çok fleyleri gördü gözlerim Çok seslere t›kad›m kulaklar›m› Sad›kane insanlar› ‹nsan› içten öpenleri Çok bayramlar göresin diyenleri Nerde köyümün bayram› Yürüdüm, kofltu, yoruldum Hor, s›k›c›, lofl ›fl›klar alt›nda Çok tafllara vurdum ayaklar›m› Çok dikenler y›rtt› kollar›m› Bayramda giyerdim taze çar›klar›m› Görmezdim hiç yamal›klar›m› Var›p önce ziyaret ederdim day›m› Nerde köyümün bayram› Yürüdüm, kofltum, yoruldum Çekilmez çilelerle yaflad›m nice sevdalar Çok atefllere yakt›m ba¤r›m› Bazen hiç dindiremedim kalp a¤r›lar›m› Yine mutluydum o günler Belli oluyordu sevip sevmeyenler Kucaklay›p on kurufl verenler Nerde köyümün bayram› Yürüdüm, kofltum, yoruldum Yapayaln›z olur ya insan Çok kereler dinledim kendi kendimi Çok olurdu kemirdi¤im t›rnaklar›m› Yürüdüm, kofltum, yoruldum Yaflam›n dar, uzun koridorlar›nda Çok kereler gördüm görmediklerimi Çok kereler duydum duymad›klar›m›. Hikmet AKSU (Cemali) Zaten kapanmad› bendeki yara Sokaklarda katard›k tozu dumana Kucaklay›p ba¤r›na basard› ANAM Nerde köyümün bayram› Çay flekeri verirlerdi elimize bayraml›k Gaz lambas› bile yok evlerimiz kapkaranl›k Biz mutluluk içerisinde ayd›nl›k Nerde köyümün bayram› Babam bir gömleklik al›rd› Seyfi sevinsin Annesi gece dik çocuk bayramda giyinsin Vars›n arkadafllar›na oda kar›fls›n Nerde köyümün bayram› nerde köyümün bayram› ‹nsan geçmiflini düflünürken geçmiflte yaflad›¤› dü¤ün, bayram sinema fleridi gibi gelip geçiyor. ‹flte ben de çocukluk bayramlar›mdan esinlenerek 18.10.1974 y›l› fieker Bayram›’n›n ikinci günü Nerde Köyümün Bayram› diye bu fliirimi o günkü duygu ve düflüncelerimle dile getirmeye çal›flt›m. Seyfettin AKSU 48 Serhat Kültür • Eylül - Ekim 2011 Özlü Sözler - K›ssadan Hisseler ● Haz›rlayan: Nevzat ERDA⁄ TÜRK ATASÖZLER‹ ❀ Bana benden olur, her ne olursa, bafl›m rahat bulur, dilim durursa. ❀ ‹badet de gizli, kabahat da. ❀ ‹¤neyi kendine, çuvald›z› ele bat›r. ❀ Çok söyleme ars›z edersin, aç b›rakma h›rs›z edersin. ❀ Dünya Sultan Süleyman’a bile kalmam›fl. ❀ Ekme¤in kesti¤ini k›l›ç kesmez. ❀ Her akla geleni iflleme her a¤ac› tafllama. ❀ ‹nsan sözünden, hayvan yular›ndan tutulur. ❀ Minnetle gül koklama, dikeni sancar seni. ❀ Bin at›n varsa bin dinlen, bir at›n varsa in dinlen. ❀ Ö¤üt, bir hazine kadar de¤erli oldu¤u halde genellikle bedava verilir. ❀ Karga bülbülü taklit edeyim derken, ötmeyi unutmufl. ❀ Sormaz ki bilsin, sorsa bilirdi; bilmez ki sorsun, bilse sorard›. ❀ Göz odur ki da¤›n arkas›n› göre, ak›l odur ki bafla gelece¤i bile. ❀ fier ifli uzat hayra dönsün, hay›r ifli uzatma flerre dönmesin. DÜNYA ATASÖZLER‹ þ Akla s›rt çevirmektense ölmek daha iyidir. (Çin atasözü) þ Kusurlar›n› yüzüne söyledikleri için düflmanlar›n› sev. (‹ngiliz atasözü) þ Baflkalar›n›n arzusuna göre de¤il, s›rf kendiniz için düflünün. (Frans›z atasözü) þ Pirincin içindeki siyah tafllardan korkma beyaz olanlardan kork. (Japon atasözü) þ Korku mant›ktan daha kuvvetlidir. (Eski Yunan atasözü) þ Korkak oldu¤unu bilmeyen herkes cesurdur. (Alman atasözü) þ Utanmas› olmayandan daha k›ymetsiz yoktur. (Azeri atasözü) þ Ak›ll› adam, ak›ls›z adam›n son yapt›¤›n› ilk önce yapar. (Hint atasözü) KISSADAN H‹SSELER Bir yaz günü, plajda kumlarla oynayan iki çocu¤u seyrediyordum. Deniz k›y›s›nda, kap›lar›yla, kuleleriyle, tünelleriyle kocaman bir kale yapmak için har›l har›l çal›fl›yorlard›. Kale neredeyse tamamlanm›flken, büyük bir dalga gelip her fleyi sildi süpürdü. Kocaman kaleleri bir anda ›slak bir kum y›¤›n›na dönüfltü. Bütün u¤rafllar›n›n bir anda gözlerinin önünde yok oldu¤unu gören çocuklar›n göz yafllar›na bo¤ulmalar›n› bekliyordum. Ama beni flafl›rtt›lar. A¤lamak yerine, ikisi de kalk›p el ele tutufltular ve gülerek k›y›dan biraz daha içerde yeni bir kale yapmaya girifltiler.Çocuklar›n, o anda bana önemli bir ders verdiklerini fark ettim. Yaflam›m›zdaki her fley, yaratmak için üstünde çok zaman ve enerji sarf etti¤imiz her karmafl›k yap›, asl›nda kumdan kalelerdir. Er ya da geç, bir dalga gelip y›llar›n çabalar›n› bir anda yok edebilir. Sadece ve sadece baflka insanlarla kurdu¤umuz iliflkiler, her fleye direnir, ne olursa olsun sa¤lam kalabilirler. Her fleyin yok oldu¤u anlarda sadece tutacak bir eli olan insanlar gülümseyebilirler