Yeniden yerleşmek / R e-locate
Transkript
Yeniden yerleşmek / R e-locate
Yeniden yerleşmek / R e-locate Apartman Projesi / Apartment Project Sergi Kitabı / Exhibition Book 2011 23 yeniden Y erleşmek/ Re-locate Sanatçılar / Artists Alban Muja, Mary Zyguri, Gjorgje Jovanovik , Raycho Stanev, Mehmet Dere, Suat Öğüt Zeyno Pekünlü, Ilgın Seymen, Gökçe Süvari, Ha za vu zu >>Güneş Terkol &Özgür Erkök Assistants: Eda Gecikmez, Mari Jõgiste Back stage: Selda Asal Küratör / Curator - All Partcipiants 45 Van Gobroneti köyü, Batum -Gürcistan / Village of Gobroneti, Batumi -Georgia Fotoğraflar / Photos / Özgür Erkök 89 İlaç sekeri Turbo folk Dünmüydü ? Dün dün dün. ?? Dün nerdeydik? Bugün müydü? Ne gün geldik? Bu burası mı? Neresi?Neredeydik? Kaç saatte gidiliyor? Otobüsle kaç saatte? Kaç para? AAAAaa olmaz Kaç saat gittik Ne zaman geldik? Ne ne? Aloooo Hello plovdiv ne var ne yok orada? How can we go to Cumaya? Cumaya .. cumaya Tinkoca n aşık oldu bu akşam Tinkocan in bölümü : Your grandfather killed my grand father I don’t believe you, but I want peace my friend Let me finish my whisky and I leave. You killed my grand father but you’re here. Peace my friend. Hello plovdiv ne var ne yok orada? Hey Amigos listen to me! Bitti burası gidiyoruz yakında, Gürcistan / Georgia Fotoğraf / Photo / Zeren Göktan 1011 Gürcistan / Georgia Fotoğraf / Photo / Zeren Göktan 1213 Fotoğraf / Photo / Zeren Göktan 67 Herşey bazen hesapta olmayabilir...Yollar değişebilir..Yeniden kendimize yeni bir yön çizmek zorunda kalabiliriz. İlgın’ın çektiği bu fotoğraf hangi yöne sapacağımızı bilememezin en iyi göstergesi ..Doğrudan Priştina’ya mı, yoksa tek tanığımzın olan Sezgin Boynik’in güvenli kollarına mı? Atina ve Üsküp’te Filibe, Atina’da enerjimiz daha bitmemişti ama Üsküp’te zorlanmaya başladık. Gittiğimiz her şehirde sunum yapmak oldukça yorucu bir işti. Gündüzleri herkes kendi projesi doğrultusunca şehire dağılıyor , geceleri hem yapılacak sunumun üzerinden yeniden geçiliyordu. Biz he şehirde hem sunum yapmalıydık, bu çok önemliydi, zira bu sunumlarla bizim tam olarak ne yapmak istediğimiz anlaşılacak ve ona göre projeler konusunda alacağımız yardımlar hızlanacaktı. ama birde radaki sanatçıların sunumlarinı dinlemek zorundaydık ,Buda oradan davet edeceğimiz sanatçının seçimi için gerekliydi. Fotoğraflar / Photos / Gökçe Süvari, Serra Özhan, Selda Asal & Sophia Tabatadze 1415 Fotoğraflar/ Photos / Zeren Göktan, Sophia Tabatadze, Serra Ozhan, Fatma Çiftçi, Gökçe Süvari, Selda Asal 1617 Fotoğraf / Photo / Zeren Göktan 1819 Sanatçılar çalışırken; Endam Acar Güney Osetyalıların mülteci kampında çocuklarla çalışırken, Fotoğraf / Photo / Zeren Göktan Research works of the artists ; Endam Acar working with children in the South Ossetian refugee camp 2021 2425 Kafkasya Yuvarlak Masa Toplantısı Masanın etrafında sekiz kişi toplandık: Fransa’dan iki festival organizatörü, Ermeni tarımını temsilen iki kadın, Azeri tarımını temsilen bir erkek ve bir kadın, Gürcistan’dan –tarımı da temsilen – bir erkek ve ben. Fransa’da Lyon’a yakın Die adındaki bir kasabada Est-Ouest festivalindeydik. Bu yılın festivali, Kafkasya ile ilgiliydi ve üç ülkeden kültür ve tarım alanlarının temsilcileri vardı. Masanın etrafında toplanmıştık çünkü temsilciler, festival için yapmış olduğum çalışmayı hemen tartışmak istiyorlardı. Bu çalışma biraz kışkırtıcıydı; Kafkasya bölgesindeki etnik ilişkileri tanımlayan, siyaseten yanlış birtakım cümleler içeriyordu. Bu cümleler, her etnik grupta yaygın bir şekilde kullanılan, bilindik atasözler ve espriler, fakat hiçbir etnik grup bu sözleri kendi topluluğunun dışında asla kullanmazdı. Sözler, Rusça ve Fransızca olarak çıkartmaların üzerine yazıldı ve bu çıkartmalar kasabada festival afişlerinin üzerine yapıştırıldı. Beklenmedik bir biçimde tartışmamız bütün Kafkasya bölgesinin özelliklerini ve her ülkenin kendi sorunlarını çözmek için benimsediği yöntemleri net bir biçimde ortaya koyacaktı. Konuşmayı ben açtım ve çıkartmaları yapıştırmamın nedenlerini açıkladım. Her bir milletin bir diğeri hakkında kapalı kapılar ardında konuştuğunu biliyordum. Çıkartmaları yapıştırmamın temel amacı bunu açığa çıkarmak, insanları bu konu ile ilgili konuşturmaktı. Bir sonuca varmak istiyorsak, zihinlerimizi açıp sorunlarımızı farklı perspektiflerden görmek zorunda olduğumuzu belirttim. Bu çıkartmaları müze veya galeri gibi ortamlarda değil daha farklı yerlerde yapıştırmamın nedeni ise svadece sanatla ilgilenenlere değil, daha geniş bir çevreye ulaşmak isteğimdi. (Sonuçta sanatçılar, bu konuya aşina, neredeyse hiçbir şeye şaşırmayan ve çok nadiren gücenen insanlardır.) İlk karşılık veren Gürcü adam oldu. Adam, bu çıkartmaları görünceye kadar küçük kasabayı çok sevimli ve huzurlu bulduğunu (ki bu hiç şaşırtıcı değildi; sonuçta Fransa’nın güzel bir yerinde, bedava yiyip güzel şaraplar içiyor, özenle planlanmış kültürel bir etkinliğe katılıyorduk); fakat bu çıkartmaları görünce moralinin bozulduğunu ve üzüldüğünü söyledi. Onu özellikle rahatsız eden bir söz vardı: “Ülkelerinde bunca Ermeni varken Gürcüler ne diye birbirlerini öldürürler?’ – Diye sorar Azeri adam.” Bu, herkesin bildiği bir şakaydı fakat adam, bunu okuyan bir Rus’un ya da Ukraynalı’nın, Gürcüler’in hâlâ birbirini öldürmeye devam ettiğini düşünebilir diye endişe ediyordu. Adam bizim (Gürcüler’in) bunun bir şaka olduğunu bildiğimizi fakat diğer insanların bunu bir şaka olarak algılamayacağını söyledi. Ardından Azeri adam konuştu. Bu konuda bütün tarım heyetinin görüşlerini temsil ettiğini belirtip konuşmak için beş dakika süre istedi. Öncelikle festivalin organizatörleri bu çıkartmaların yapıştırılması planından haberdar mıydı? Haberdarsa, içeriğini biliyorlar mıydı? diye sordu. Festivalin organizatörleri haberdar olduklarını söyleyince derin bir hayal kırıklığı yaşadığını belirtti. Adam, bu çıkartmaları yapıştırmakla kötü niyetli olduğumu ve buna son vermek için birkaç fotoğraf çekip gerekli yerlere, ‘yukarıya’ ileteceğini söyledi. (Bazı şeyler hep söylenmeden kalır: Sovyetler Birliği’nde olduğu gibi Azerbaycan’da da, doğrudan hükümet hakkında asla konuşulmaz). Bu çıkartmvvalar dolayısıyla, Sophia Tabatadze’nin kesinlikle tıpkı Muhammed’in karikatürünü çizen Danimarkalı karikatürist gibi afişe olacağını belirtti. Ben, bunun bir tehdit olduğunu ve bundan korkmadığımı söyledim. Bir süre sustu ve biraz düşündükten sonra bir çözüm bulduğunu söyledi. Üzerinde çıkartma olan afişlerin yenileriyle değiştirileceğini ve dolayısıyla bu tartışmanın daha ileri gitmeyip masada kalacağını söyledi. Ben, bunun sorunu çözmeyeceğini söyledim; festivalin organizatörleri afişlerin değiştirilmesine itiraz ettiler. Festivalin organizatörleri beni destekleyince, Azeri adamın söyleyeceği veya yapacağı bir şey kalmadı. Birdenbire sevecen bir tavır takındı, benden özür diledi. Beni yeni yeni anladığını, orada herkesin saldırısına maruz kalmama üzüldüğünü söyledi. Adamın stratejisini izlerken, hiçbir şey hissetmediğimi farkettim: adamın miadını doldurduğunu ve bu çalışmayı daha ileri götürmem gerektiğini anladım çünkü bu çalışmayla bir damara basmıştım. Bugüne kadar başka hiçbir çalışmam bu kadar tartışma yaratmamıştı. Daha sonra festivalin başka bir katılımcısı Azeri bir yazar bana, konferansta Azeri tarımını temsil eden iki kişinin KGB ajanı olduğunu ve her şeyin planladıkları gibi yürümesi için gruba eşlik ettiklerini söyledi. İki Ermeni kadın sözleri okumadıklarını, bu yüzden de yorum yapamayacaklarını söylediler. Fakat daha sonra aynı kadınlar gizlice bana yaptığımı onayladıklarını ve çok cesur olduğumu söylediler. Ancak gerçek şu ki, onlar sadece, düşman bir ülkenin temsilcisine karşı çıktığım için memnun oldular. Sophia Tabatadze Erivan yolunda / On the way to Yerevan Fotoğraf / Photo / Zeren Göktan & Selda Asal 2627 28. Fotoğraf / Photo / Zeren Göktan 29. Fotoğraf / Photo / Selda Asal 2829 Sanatçılar Ruben Arevshatyan’la çalışırken ; Tsomak Oga ve Selda Asal Utopiana stüdyosunda Artists working with Ruben Arevshatyan ; Tsomak Oga and Selda Asal at Utopiana studio 3031 Bakü yolunda / On the way to Baku Fotoğraflar / Photos / Selda Asal, Sophia Tabatadze & Fatma Çiftçi 3233 Fotoğraf / Photo / Zeren Göktan 3435 3637 Onlar ancak Mars’a gidebilirler_çok sesli proje notları Dolayısıyla, “her ne istersen” gibi bir tekillik kastedilmektedir (Agamben, 1990, s.1). Ve Agamben, bu tekilliği boşlukta tasvir etmeye devam eder. Tekillik, ancak tanımlanmamış, boş bütünlükle ilişki içindedir: genel kimlik bilgisiyle tanımlanmamış bütünlük. Boşluktaki söz konusu tekillik, bozulmamış bir ilişki ve tecrübenin dışsallığını oluşturur. “Herhangi” dışsallığın bir olgusu haline gelir; dışsal olarak adlandırılabilecek başka bir yer değildir fakat dışsallığın kendi içinde tekilliğin yaşanmasına yol açan bir yoldur. 3 (Agamben, 2005, s. 67-68). Bu durumda insanlar, önceden hazırlanmış yer merkezli kimliklerin yol açtığı mevcut çatışmalardan kaçar, ortaya çıkan tekillikleri izlerler. Bütün bunlar düşünüldüğünde birinci atölye çalışmasının yaşadıklarına kıyasla ikinci atölyenin misafirlerinin daha çok tekillikerden doğan geçici gruplar oluşturarak işlerini çıkarttıkları gözlenebilir. 2008 sonbaharında, bir buçuk yıl önce projeyi harekete geçirme fizibilitesi üzerine düşünmeye başladığımızda, Güney Kafkasya, Türkiye ve İran arasında gelişen ilişkiler ve bu ülkelerin diğer ülkelerle olan farklı ilişkileriyle ilgili haberler tıpkı bugün olduğu gibi, 1 yoğun bir biçimde gündemi işgal ediyordu. Gündeme kapılmadan atölye düzenlemek mümkün müydü? Bu sorunun en temel yanıtını, on sekiz gün boyunca atölyeler düzenlemek için komşu ülkelere yaptığımız ziyaretler sırasında aldık. Bu atölyelerde, bölgenin ortak resmini çizmek ve yorumlamak için dinlememiz gereken hikâyeleri dinledik. Bu, başı ve sonu olan bir etkinlikti. Her bir ülkede üç gün geçirildikten sonra, bir buçuk gün yolda geçiyordu. Atölyenin en verimli bölümü bir yerden diğerine geçtiğimiz seyahatler esnasında gerçekleşti. Kolektif atölyenin işlerliği asıl bu seyahatlerde ortaya çıkıyordu. Özellikle sınırlar ve sınırları geçtikten sonra her ülkede ayrı ayrı “misafirperverlik” konusu üzerine kafa yorduğumuz bu seyahatlerde, önceden duyduğumuz ve sınır kapılarında daha yeni dinlediğimiz hikâyeleri paylaşıyorduk. Jacques Derrida’nın 2 “Misafirperverlik Üstüne” kitabında (Derrida tarafından verilen iki konferanstan oluşur), mutlak misafirperverliğin etik ve siyasi bir sorgulamaya tabi tutulmadan ve nasıl öngörmeden yabancının davetsiz gelişine ‘gel’ demek olması gerektiği düşünüldüğünde, misafirperverliğin Gürcistan’da farklı, Ermenistan’a geçerken farklı, ardından Azerbaycan’da, daha sonra İran ve son olarak da Türkiye’ye gelindiğinde farklı biçimlerde söz konusu olunduğu görüldüğünde ne kadar imkansız bir arayış olduğu anlaşıldı. Konuyu açarsak; iki ülke arasındaki ilişki her ne kadar iyi olursa olsun, bu iki ülkeden birinin jeopolitik nedenlerden dolayı anlaşamadığı bir üçüncü ülkede bulunulduğunda, sınır kapısına gelindiğinde misafirperverliğin sahte bir biçimde ne kadar değişik şartlılıklar koştuğu görülmüş olunuyordu. Sınırlar geçildikten sonra sınırlarda yaşanan olaylar kalınan ülkelerde yapılan her sohbetin konusu haline geliyor ve ister istemez mutlak misafirperverliğe bir türlü varılamıyordu, sürekli bir karşılaştırma kaçınılmaz oluyordu. Bu durumda göreceli bir misafirperverliğin temel sebebi olan tarihsel süreçlerin kapakları tekrar tekrar açılıyordu. 1 2 Bütün proje döneminde olaylar ardı ardına gelişti: tarihte ilk defa, Türkiye’nin bir Cumhurbaşkanı, Ermenistan’ı ziyaret etti; Ağustos 2008’de Güney Osetya Savaşı çıktı; 2009’da İran’da Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı. Derrida, J. & Dufourmantelle, A. (2000). Of Hospitality (Cultural Memory in the Present). Stanford, California: Stanford University Press. (ilk baskı: 1997). Bu mevcut siyasi atmosferde, “sınır dirayeti” fantazmagorya gibi gelebilir. Bu da aslında, metnin başlığı için kullandığım cümleyi 4 seçmemin nedenlerinden biri olarak görülebilir. Söz konusu cümle, ‘Onlar ancak Mars’a gidebilirler’, biz Bakü’de Şehirli Xalat adlı Azeri bilim-kurgu filmini izledikten sonra, bir grup Azeri ilkokul öğrencisinin uzayı deneyimlemek üzere uzaya yaptıkları yolculuk esnasında çeşitli sahnelerde Sovyet Rusya ikonlarına rastlamaları üzerine, Farid Rasulov tarafından dile getirilmişti. Bu söz bir milletin perspektifinden başka bir milleti tanımlamak için kullanmıştı. Fakat burada önemli olan, “bu cümleyi kimin kime söylediği” değil, cümleyi genellediğimizde her birimizin birbirimizden “enternasyonal olarak ayırıma tabi tutulduğu”nun bir tanımı olmasıdır. Siyasi-kültürel ayırımcılıkları çözmek güçtür, çünkü bütün ayrımcılıklar farklı tarihsel katmanların altında gizlidir. Ancak geçici biraradalıkların ardından meydana gelen okumaları takip etmek bu proje ve sonrası için önemlidir. Serra Özhan 3 4 Agamben, G. (2005). Coming community. Minneapolis: University of Minnesota Press. (Original work published in 1990). Sehirli Xalat, 1964. Film. Directed by Alisettar ATAKİŞİYEV. Azerbaijan: Azerbaijanfilm. Bakü ,Azerbaycan / Baku, Azerbaijan Fotoğraflar / Photos Gökçe Süvari 3839 40 Fotoğraf lar / Photos / Sophia Tabatadze 41 Fotoğraf lar / Photos / Fatma Çiftçi, Serra Özhan, Gökçe Süvari 4041 Fotoğraf / Photo / Zeren Göktan 4243 Fotoğraflar / Photos / Selda Asal & Sophia Tabatadze 4445 Fotoğraflar / Photos / Sophia Tabatadze 4647 Fotoğraflar / Photos / Gökçe Süvari, Fatma Çiftçi, Serra Özhan, Selda Asal & Sophia Tabatadze 4849 50. Fotoğraf / Photo / Serra Özhan. 51. Fotoğraf / Photo / Sophia Tabatadze 5051 Azad Art Galeri’de sunum, Tahran / Presentation at Azad Art Gallery, Tehran 5253 Tahran - Istanbul treni, Van yolunda / Tehran - Istanbul train, on the way to Van - Turkey Fotoğraflar / Photos / Volkan Aslan 5455 Fotoğraflar / Photos / Deniz Gül 5657 17-31.07.2009, Depo, Istanbul II. Atölye çalısması / II. Workshop Period Sanatçılar üretirken / Artists in production 6061 Sanatçılar Shahab Fotouhi ,Ali Hasanov, Tsomak Oga ve Sona Abgaryan sokaklarda çalışırken Artists Shahab Fotouhi, Ali Hasanov, Tsomak Oga and Sona Abgaryan working in the streets 6263 Sanatçılar üretirken ve yaptıkları toplantılardan kareler Images from artists in production and from their meetings 6465 Iade-i Ziyaret / Reciprocal Visit Sergi / Exhibition, Istanbul 68 Soldan sağa yerleştirmeler / Installations from left to right Fatma Çiftçi, Volkan Aslan 69 Soldan sağa videolar / Video works from left to right Shahab Fotouhi, Endam Acar & Selda Asal 6869 7071 Volkan Aslan, Bölüm Serisi, 8 fotoğraf Seriyi, sanatçının Erivan’da yaşayan ve komünist bir gazetede çalışan bir fotoğrafçının evine yaptığı ziyaret sırasında topladığı fotoğraflar oluşturuyor. Bu kareler fotoğrafçının daha önce çeşitli sinema salonlarında ve açık hava sinemalarında çektiği 17 adet Rusça altyazılı fotoğraftan sekizi. Her biri farklı filmlerden alınmış olan bu kareler, birbirleriyle iletişime geçecek şekilde sanatçı tarafından düzenlendi. Yönetmenin çektiği, fotoğrafçının çerçevelediği ve sanatçının yeniden birbirleriyle ilişkilendirdiği bu seri, üç farklı zaman dilimini, üç farklı anlatım aracı ve kültürünü biraraya getiriyor. Chapter Series, 8 photographs Volkan Aslan collected this series of photographs during a visit to the house of a photographer who works for a communist newspaper in Yerevan. These 8 photographs were taken from a series of 17 film stills with Russian subtitles that the photographer captured at various closed and open-air film theaters. The artist arranged these stills from different films in a way that they would communicate with each other. The series composed of images shot by a film director, framed by a photographer and rearranged by the artist brings together three different time periods, three different tools of communication and three different cultures. 7273 Fatma Çiftçi, Azerbaycan’ın Annesi, heykel Proje kapsamında gidilen ülkelerden Gürcistan ve Ermenistan’da, dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi özgürlüğü, zaferi ve benzer ulusal duyguları simgeleyen ve çoğunlukla kadın figürlerini içeren iki anıtsal heykele rastlayan Fatma Çiftçi, aynı zamanda ve aynı amaçlarla Sovyetler döneminde yapılan ve dikilen bu anıt heykellerden, yine Sovyetlerin dağılmasından sonra özgürlüğüne kavuşan ülkelerden biri olan Azerbaycan’da olmadığını görünce orada olmayan bir heykeli olmayan bir Azeri heykeltraş tarafından yapılmış gibi kurgulayıp heykel projesini hazırlar: Azerbaycan’ın Annesi isimli heykel 1956 yılında Azeri heykeltraş Rafig Abdullayev tarafından tasarlanmıştır. Fakat, Sovyetler zamanındaki maddi yetersizlikler nedeniyle heykel tamamlanamamıştır ve orijinal modeli Bakü’deki Bağımsızlık Müzesi’nde sergilenmektedir. Azerbaycan’ın Annesi, elinde tuttuğu kılıçla düşmanlara korku salarken gücü ve barışı simgeler. Azeri ulusal giysileri içindeki bu kadın figürü tamamlanabilseydi, Bakü’deki kaldırılan ve şu an yeri boş olan Kiev heykelinin yerine dikilecekti. Mother Azerbaijan, sculpture In Armenia and Georgia which were among the countries visited for the ‘Reciprocal Visit’ project Fatma Çiftçi encountered two monuments that resembled many other statues around the world: mostly women figures symbolizing freedom, victory and other national sentiments. These two monuments were built during the Soviet era around the same time and with the same aims. The artist was inspired to do this project when she realized that there were no such monuments in Azerbaijan, one of the countries that became independent after the dissolution of the Soviet Union. A non existing sculpture done by a non existing Azeri sculpture has been fictionalized: The sculpture titled Mother Azerbaijan was designed by the Azerbaijani sculptor Rafig Abdullayev in 1956. However, the work was never realized due to financial difficulties in the Soviet era. The original model is currently on display at the Independence Museum in Baku. Mother Azerbaijan holds a sword which symbolizes peace and strength and strikes fear in the hearts of her enemies. The female figure dressed in Azerbaijani national clothing was intended to be erected in place of the removed Kiev statue in a square which is now empty. 7475 Ali Hasanov, Radyoyu Düşün , video Müzisyen Brian Eno’ya ait ‘Dolaylı Stratejiler’ sanatçı için İstanbul’da üzerine çalışacağı bir çıkış noktası olur. Brian Eno’nun yazmış olduğu yüzü aşkın cümleciğin arasından, kendi hayatıyla ilişkili bulduğu tek bir cümleyi, ‘radyoyu düşün’ü seçer ve ona odaklanır. Bu cümle, her biçimiyle uçlarda, çılgın ve son sürat durumlarda yaşamaya alışmış olan bizlere yeniden kendimizi ve hızlarımızı düşünmek için bir yol aralıyor. Performans temelinden gelen Hasanov 5 dakikalık bu videoda hareketin en yavaş hali içinde insanların mimiklerine odaklanıyor. Teknolojiyle birlikte hızın hayatımızın bir parçası haline geldiği günümüzde, bu hareketsiz imajlar izleyiciyi 5 dakikalık bir hareketsizliğe sürüklemeyi hedefliyor. Ali Hasanov, Think of the Radio, video ‘Oblique Strategies’ written by musician Brian Eno was the starting point of Hasanov’s work in İstanbul. From over one hundred phrases written by Eno he chose the only phrase he could relate to and focused on it: “think of the radio.” This phrase opens up a way for us to rethink about ourselves and our speeds at a time when we have gotten used to living on the edges at maximum speeds and in crazy states. In this 5-minute video, the artist with a background in performance focuses on the gestures of people with very gradual movements. While in our day technology has made speed an integral part of our lives, these still images aim to drag the viewers to 5 minutes of inertia. 7677 Zeren Göktan, Yerüstü, video Zeren Göktan, Aboveground, video Zeren Göktan proje kapsamında ziyaret edilen tüm ülkelerde ‘güvercin yetiştiricileri’ ile çalıştı. Güvercin yetiştirmek birçok insanın aşina olduğu bir uğraş, fakat aynı zamanda özellikle bu bölgeye özgü olan Doğulu bir fenomen.Videonun başlığının Yerüstü olmasının nedeni bu kültürün ancak gökyüzüne doğru bakınca görünür olması. ABD’de, Avrupa’da ve Asya’da da güvercin yetiştiriciliği var fakat bu bölgeyle büyük kültürel farklar gösteriyor.Sanatçı güvercin yetiştiricilerini videoya çekerek ve onlarla mülakatlar yaparak bu erkeklerin güvercinlerle kurdukları ilişkiyi irdeliyor. Çünkü bu oldukça ‘erkekçe’ bir uğraş. Göktan çalışmasında bu işle uğraşan kadınlar aramaya devam etse de aslında hiçbir zaman böyle birilerini bulamayacağını biliyor. Yine de iyimser kalmayı seçiyor ve yılmadan konuştuğu erkeklere hiç güvercin yetiştiren bir kadın görüp görmediklerini ve nedenini soruyor. Erkekler için burası ruhlarını özgürleştirebildikleri ve içten bir sevgi duyabildikleri, aynı zamanda gerçek hayatın mücadelelerinden ve kahveye gitmek ve kağıt oynamak gibi „kötü alışkanlıklardan’ kaçabildikleri bir yer. Sonuçta güvercin saplantısı bir tür ideolojiye dönüşüyor ve bu ideoloji sanki gündelik hayatın içinde olmayan, onun yanında duran bir evrende varoluyor. Video, Göktan’ın araştırmasının şiirsel bir montajından oluşuyor. In all the visited countries including Turkey Zeren Göktan worked with ‘pigeon raisers’, which is a hobby-like profession many people are familiar with, but also a very particular profession and an Eastern phenomenon specific to this region. The name of this project is Aboveground because this culture is only visible if you look towards the sky. It also exists in United States, Europe and Asia but with major cultural dis-similarities. By filming and interviewing pigeon raisers the artist focuses on the relationship of these men with pigeons. Pigeon-raising is a ‘manly’ thing to do. Göktan also searches for women pigeon-raisers although on some level she knows that she will never be able to find one. She chooses to remain optimistic and persistently asks each man if he ever saw a woman doing this and why not. For these men this is a place where they can free their souls and genuinely love. It is also a place where they can escape from the struggles of real life and ‘bad habits’ like going to coffee houses and playing cards. Consequently some form of ideology is created through an obsession with pigeons. This ideology seems to exist in a universe that is beside the realm of everyday life and not inside it. The work is a poetic-editing of Göktan’s research. Zeren Göktan, Yerüstü, Aboveground, video 7879 Gökçe Süvari, Lanetli, 12 parça çizim ve yazıdan oluşan düzenleme Haunted, arrangement made of 12 pieces of drawings and wiritngs 8081 8283 Gökçe Süvari, Lanetli, çizim ve yazı düzenlemesi “Haunted” (Lanetli) serisindeki parçalar, sanatçının gidilen ülkelerde yaptigi konuşmalar, aldığı ses kayıtları ve notlardan çıkardığı, kimi ilginç ya da komik hikayeler, gündelik durumlar ve kendi yorumlarından oluşan sanatçı güncesinin parçalarıdır ve daha çok değisen koşullarla ilgili hikayelere odaklanır; gidilen yerlerde geçirilen kısa ve hızlı sürecin ardından kalanları biriktirir. Kullanılan hikayeler, biraz da geçmişin nostaljisini taşıyan küçük anektodlar, kimi zaman da bunlarla ilgili espiriler barındırır.Düzenlemeye eşlik eden metin ise 1968 tarihli G.A Romero’nun korku klasiği “Night of the Living Dead” (Yaşayan Ölülerin Gecesi) filminde geçen bir diyalogdan alıntılanmış, geçmişe yaklaşımımızla ilgili (nostaljik bir melankoli ya da ondan uzaklaşma çabamız olsun) şiirsel bir mizahın altını çizmekte. Haunted, drawing and text arrangement Works in the “Haunted” series are the part of artist’s journal, based on conversations, some interesting and some humorous stories that she listened, sound recordings and personal notes that she took in the visited countries, and they focus on the changing circumstances; cumulating the remains of the short and intense time spent on the visited places. The stories include anecdotes belonging to nostalgia for the past and sometimes-humorous remarks about them. Text, accompanying the installation, is quoted from a dialogue in the 1968, Romero’s horror movie “Night of the Living Dead”, underlines/emphasizes a poetic humor about our understanding/approach (whether through a nostalgic melancholia or by distancing ourselves) for the past. 84. Gökçe Süvari, Lanetli / Haunted ; Deniz Gül, Untitled serisi / Untitled series 85. Volkan Aslan, İnşaat Halinde, Under Construction 8485 8687 Deniz Gül, Untitled Serisi, metinler serisi Deniz Gül, bu bölgelerde tanıştığı insanlarla günlük rutin içerisinde politika üzerine konuşarak ve “Özgür ifadeye ulaşma adına nasıl başkaldırılar var?” sorusunu sorarak diyaloglar kurmaya çabaladı. Döndükten sonra, yolculuk sırasında topladığı sesleri, tanıklık ettiği tartışma, konuşma ve isyanları, TV ve radyodan kaydettiği haberleri, kafasında biriken sesleri ve tüm bu süreci yaşarken oluşan içsel diyaloglarını yazmaya başladı. Gül’ün topladığı hikâyelerden dilsel bir hafızayı açığa çıkartacak şekilde gün be gün oluşturduğu kendi içinde dönüşümler yaşayan metin dizisi, duvar üzerinde ardarda biraraya getirdiği A5 kağıtlardan okunabilir. Untitled series, text series Deniz Gül tried to engage in dialogs on politics with people she met in the region which would take place in their daily routine. She asked them the following question: “What kind of rebellions are there in the name of achieving free expression?” After she returned she started writing about the voices she collected, discussions, talks and rebellions she witnessed during her journey, news she recorded from the TV and the radio, sounds accumulating in her mind and the inner dialogs that developed while she was experiencing this process. The text series composed of the stories Gül collected on a daily basis in a way that will reveal a linguistic memory and involves inner transformations can be read on the A5 size papers she placed on the wall. 8889 Ceren Oykut, Kelebek, harita çizim, muşamba dikiş / Butterfly, map drawing, sewed rubber cloth 9091 9293 Ceren Oykut, Kelebek, harita çizim, muşamba dikiş Ceren Oykut ve Gözde İlkin’in birlikte diktiği harita-kumaş Türkiye’den Gürcistan’a, Ermenistan’a, Azerbeycan’a ve İran’a yapılan yolculuğun bir ürünü. Ceren Oykut Nisan 2009’da gerçekleşen bu yolculuk süresince minibüslerle ve trenlerle bir ülkeden diğerine gitmek için katettikleri yolları haritada takip etti. Aynı zamanda ziyaret edilen şehirlerde her sanatçının çalışırken ve araştırma yaparken izlediği yolların çizimlerini yaptı.Daha sonra, sanatçıların izledikleri yolların küçük taslak planlarını çizdi (bunlar bilindik coğrafi haritalardan ayrılan kişisel haritalardı). Oykut, ikinci atölye çalışmasında çizdiği bütün yolları bir hamilik haritasına dönüştürdü ve bir kostüm yarattı. Butterfly, map drawing, sewed rubber cloth The map-cloth cloth is a product of the entire journey – from Turkey to Georgia, Armenia, Azerbaijan and to Iran. It was sawn in collaboration with Gozde İlkin. During this journey in April 2009 Ceren Oykut had followed on the map all the roads taken by minibuses and trains to travel from one country to another. In addition to this she drew all the roads taken by each artist during their work and research journeys in the visited towns. Finally she drew small draft plans (personal maps breaking away with the usual geographical mappings) based on the roads taken by the artists. During the second workshop Oykut transformed all the roads she drew into a patronage map and turned them into a costume. 9495 Volkan Aslan, İnşaat Halinde, enstalasyon ve 4 kitap Enstalasyonu bütünleyen dört kitabın her birinin içinde sanatçı tarafından çekilen ve Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’da komünist rejimin, İran’da ise İslâmi devrimin bıraktığı izleri ve yenileme süreçlerini iç içe barındıran birçok fotoğraf yer alıyor. Projenin kapsadığı ülkelerin tümünde sürekli bir yenilenme, bir inşaat hali göze çarpıyor. Enstalasyonda yer alan ve seyahat süresince toplanan hazır objelerin, özel eşyaların, fotoğrafların ve çizimlerin, tıpkı ait oldukları ülkelerin tarihî süreçleri gibi üzerlerinin örtülü oluşu yenilenme, restore etme ve düzeltme çabalarının hiçbir zaman tam olarak bitmeyeceği hissini yaratıyor. Bu tarihî kanıtların üzeri ne kadar örtülürse örtülsün varoldukları gerçeği yok edilemiyor ve bazı şeylerin asla değişemeyeceği hatırlanıyor. Under Construction, installation & 4 books In each of the four books that complete the installation there are numerous photographs taken by the artist where the traces of the communist regime in Georgia, Armenia and Azerbaijan and the Islamic revolution in Iran are visible and coexist with renewal processes. In all the coutries visited in the scope of the ‘Reciprocal Visit’ project it is noticeable that there are constant renewal and construction processes going on. This installation is composed of readymade objects, personal belongings, photographs and drawings collected during the journey. Their veiled condition just like the historical processes in the countries they belong to create the sense that the efforts for renewal, restoration and reform will never cease completely. No matter how much these historical documents are veiled, the fact they exist cannot be obliterated and this reminds one that certain things will never change. Volkan Aslan, İnşaat Halinde, enstalasyon ve 4 kitap / Under Construction, installation & 4 books 9697 9899 Fatma Çiftçi, Lada, video Lada, 1938’de Nazi döneminde üretilen kaplumbağa modeli Volkswagen arabalarına benzer bir amaçla Sovyetler döneminde Rus AutoVaz firmasının ürettiği bir araba markasıdır. Ucuz ama verimi yüksek bir orta sınıf otomobilidir. Video, proje kapsamında Gürcistan, Ermenistan ve Azerbaycan’da bulunan sanatçının Sovyetleri anımsatan nadir imgelerden biri olan 1966 yılında üretimi başlayan Lada arabalarını plakalarıyla birlikte fotoğrafladığı görsellerden oluşuyor. Lada, video Lada is produced in the Soviet era by Russian auto company AutoVaz, with similar aims as the production of beetle model Volkswagens during the Nazi era in 1938. It is a cheap but high-efficiency middle class car. The video is composed of photographs the artist took during her journey to Georgia, Armenia and Azerbaijan of Lada cars produced by the year 1966 – one of the rare images reminiscent of the Soviet era – where their license plates are visible. Gözde İlkin, Geçici Yanyanalıklar, enstalasyon / Temporary Juxtapositions, wall installation 100101 102103 Gözde İlkin, Geçici Yanyanalıklar, duvar yerleştirmesi ‘İade-i Ziyaret’ yol sürecinde toplanan saklanabilir atık, kâğıt, mendil üzerine el dikişi ve bulunmuş nesnelerden oluşan duvar düzenlemesi 18 gün boyunca karşılaşılan her an kaydedildi. Üç gün içinde bir ülkeyi, insanını, duruşunu, nasıl tanıyabilirim sorusundan yola çıkarak Gürcistan’dan itibaren ziyaret edilen her noktada atık malzeme ve geleneksel el işlerinden örnekler toplamaya başladım. Yol süresince biriktirilen, geçici malzeme üzerine işlenen görüntülerden ve yol boyunca bulunmuş nesnelerden oluşan bir duvar düzenlemesi olan Geçici Yanyanalıklar, ‘İade-i Ziyaret’ yol sürecinde yaşanan anlık diyalogların ve karşılaşmaların atıklar üzerinden oluşturulmuş bir haritası diyebiliriz. Temporary Juxtapositions, wall installation The wall installation is composed of waste material, paper, needlework on handkerchiefs and found objects collected and recorded during the ‘Reciprocal Visit’ journey for 18 days. Beginning with the question “how can I get to know a country, its people and its stance in three days,” I started collecting waste materials and handcrafts at every destination we visited after Georgia. We can say that the wall installation Temporary Juxtapositions including images embroidered on ephemeral material and found objects is a map of the momentary dialogs and encounters experienced during the journey made out of waste material. 104105 Gözde İlkin, Hususi Pasaport, nesne ‘İade-i Ziyaret’ yolu süresince, sınırlardan geçiş süreci ve her seferinde „sınırı ihlâl” unsuru olarak var olma hâli, kimliğimi, nerden gelip nereye gittiğimi tekrar tekrar sorgulamama sebep oldu. Bir yandan fiziksel duruşun önemini yitirip sadece kimliğin bir ihlâl unsuru haline gelivermesi, öte yandan ziyaret edilen ülkelerde kurulan diyaloglarla tüm bu ihlâllerin ‘sınırdışı’ bırakılması bu sürecin önemli bir parçasıydı. İhlâl ve sınırlar üzerine düşünürken pasaport ‘–muş’ gibi yapan bir pasaport dikme fikri oluştu. Kişiyi davetli ve kabul edilebilir kılan pasaportun kendisinin ihlâl nesnesine dönüşmesiyle pasaportun işlevi bir anda değişiverdi. Renginden ve üzerine yapıştırılan tanımlardan dolayı ‘ihlâl’in kendisi olması, dikilecek pasaportun da normal bir pasaport olarak başlayıp, ihlal nesnesine dönüşmesine neden oldu. Özellikle pasaportu dikerek üretmek uzun ve zahmetli, gitgide sıkıcı bir sürece dönüştü - geçilen her sınırda zaman ve kimlik algısının yok olduğu anlar gibi. Special Passport, object During the ‘Reciprocal Visit’ journey, the process of crossing borders and experiencing each time a mode of existence as a factor of ‘border violation’ led me to interrogate my identity and question where I am departing from and where I am going over and over again. On the one hand physical stance lost its significance and identity itself became the only factor of border violation and on the other hand the dialogs in the visited countries ‘deported’ all these violations. While I was thinking about violation and borders, I had the idea of stitching a passport which would pose ‘as’ a passport. When the passport that makes its owner invited and acceptable was transformed into a violation object itself its function suddenly changed. Due to its color and the associated definitions what was originally a normal passport becamean object of violation. The stitching work increasingly became a long, tiresome and boring process – just like those moments experienced at every border crossing when the perception of identity disappeared. Sophia Tabatadze, Seyahatname, kağıt üzerine baskı / Traveler’s Journal, print on paper 106107 108109 Sophia Tabatadze, Seyahatname, kağıt üzerine baskı Tabatadze sanatçılar arasındaki e-mail yazışmalarının çıktılarından oluşan birer defter hazırladı önce. Daha sonra, birinci atölye sırasında sanatçılar kendilerine ait bu defterlerin boş sayfalarına günlük yazar gibi notlar aldılar. İkinci atölyede de bu süreç devam etti. Böylelikle projenin görünmeyen kişisel notları biraraya gelmiş oldu. Kendi notları poster, diğerleri de fotokopiler halinde işin bütününü oluşturuyor. Traveler’s Journal, print on paper Tabatadze first prepared notebooks composed of print outs of e-mail messages the artists sent to each other. During the first and second workshops the artists used these notebooks to take notes like journals. In this way invisible personal notes about the project were collected. The artist exhibits her own notes in the form of posters and the other artists’ notes in the form of photocopies. During her trips to Armenia, Azerbaijan, Iran and Turkey Tabatadze asked people what they thought or knew about Georgia. With this sentences Tabatadze wants to build image of her home-country Georgia from the point of view of its’ neighbors. Thses comments are part of her notebook and poster. 110111 Nadia Tsulukidze, Devrimci Giysi, kartpostal serisi Türban giyen bir kadınla saatlerini seksi bir bedene ve görünüşe sahip olmak için geçiren bir kadın arasında ne fark vardır? Bir erkek arkadaşım dedi ki, “Kapanmış kadın daha seksidir. Kapalı taraflarını görmek için daha fazla arzu yaratır. Türbanlı bir kadını gördüğümde aynı şekilde onu soymayı arzuladığımı fark ettim.” Bir deney yaptım: Çıplak bir cansız manken üzerine başörtüsü bağladım ve fark inanılmazdı: gerçekten de daha seksi görünüyordu, tabuyu kırmanın yarattığı gerilim cansız mankenin daha fazla arzu uyandırmasına neden olmuştu. Batı beden endüstrisi bedene duyulan arzuyu artırmak için türbanı endüstriye dahil ederse ne olur? Revolutionary Clothing, postcard series What is the difference between a woman who wears hijab and a woman who spends hours to have a sexy body and sexy look? A male friend of mine said: “Covered women are sexier. They elicit a bigger desire to see the covered parts.” I realized that when I see a woman in hijab, I feel the same desire to uncover her. I made an experiment. I put hijab on a naked mannequin and the difference was amazing: it really looked sexier; the tension of breaking a taboo made the mannequin more desirable. What would happen if the Western body industry were to include hijab in Western clothing to increase the desirability of the body? Soldan sağa videolar / Video works from left to right Sona Abgaryan, Shahab Fotouhi, Endam Acar & Selda Asal 112113 116114117 115 Sona Abgaryan, Hayal Kırıklığına Uğradım, video Video, sanatçının kendisinin de rol aldığı bir müzik klibinden oluşmaktadır. Müziğini kadınlardan oluşan Ermeni punk grubu Pincet’in ürettiği bu iş, genel anlamda sanatçının dinin Ermenistan’ın bugünkü sosyal ve politik durumu üzerinde yarattığı etkiden duyduğu hayal kırıklığını yansıtmaktadır. Sona Abgaryan, Disappointed, video Sona Abgaryan, I’mI’m Disappointed, video This work consists of a music video in which the artist herself plays in. The music was produced by the Armenian women punk band Pincet. The video reflects the disappointment of the artist with the effects work on consists of a music video in which artist herself plays The music was produced by the Armenian ofThis religion the contemporary social andthe political situation inin. Armenia. women punk band Pincet. The video reflects the disappointment of the artist with the effects of religion on the contemporary social and political situation in Armenia. Shahab Fotouhi, Isimsiz / Untitled, video 116117 Endam Acar, Benim Ülkem, video / My Country, video 118119 120121 Endam Acar, Benim Ülkem, video ‘Benim Ülkem’ 4 kanallı bir video animasyonudur. Endam Acar sokaklarda, ziyaret ettiği evlerde (örneğin Tiflis yakınlarındaki Güney Osetya mülteci kamplarında) ve okullarda tanıştığı çocuklardan yanında taşıdığı kağıt şeridine resimler çizmelerini istedi. Bu resimleri kağıt rulosunda topladıktan sonra aralarında bir seçim yaptı ve ziyaret ettiği dört ülkenin her biri için bir hikayeyi barındıran bir video amimasyonu üretti. Rusya ile Osetya için savaş halinde olan Gürcistan’ın, Ermenistan’nın penceresinden görünen Ağrı Dağ’ına ait derin duyguların, Azerbaycan’da halen derin izlerini taşıyan Hocalı katliamının ve dünyanın en kirli hava sahalarından birine sahip İran’ın öyküsünü büyük umutlarla ve özgün anlatımlarıyla çocuklar “benim ülkem” diye çizdiler... My Country, video Endam Acar’s work is a 4-channel animation video. The artist asked children he met on the streets, in houses (like those in South Ossetia refugee camps near Tbilisi) and schools he visited to make drawings on his portable paper ribbon. After collecting all these drawings on a rolled paper ribbon, he made a selection and created 4 different stories for each of the 4 countries he visited and produced this animation video.Stories of war between Russia and Georgia due to South Ossetia, deep feelings towards Ararat mountain seen from windows of Armenia, seven years of conflict in Nagorno-Karabakh which still carries deep traces in Azerbaijan and Iran which is considered as one of the most polluted countries have been drawn by children with great expectations and with genuine expressions under the name of ‘my country’. Ali Hasanov ve Nadia Tsulukidze, Randevu, video İki sanatçının, Temmuz ayında Tütün Deposu’nda yapılan ikinci atölyedeki buluşmaları. Appointment, video. The meeting of the two artists at the second workshop held at Depo in July. 122123 124125 Selda Asal 2007’den bu yana Türkiye, Almanya, İsveç, Danimarka ve Fransa’da gençlerle gerçekleştirdiği atölye çalışmaları sonucunda video filmler, ses enstalasyonları ve müzik videoları üretiyor. Bu proje kapsamında aynı çalışmayı Azerbaycan, Gürcistan, Ermenistan ve İran’da da gerçekleştirdi. Tüm videoların isimleri farklı olsa da hepsi kavramsal olarak „hayaller ve güçlükler’ üzerine odaklanıyor. Sanatçı, yarattığı atölye ortamlarında gençlerle hayaller ve güçlükler üzerine metin çalışmaları yapıyor. Daha sonra gençlerin yazdığı metinlerden yararlanarak kolaj bir metin hazırlıyor ve bu metin videoların sözlerini oluşturuyor. Videoların müziklerini ise o sırada çalıştığı müzisyenlerle birlikte kaydediyor. From the ‘Dreams & Struggles’ series All Pale, Tehran, video Dream is still a Puzzle, Tbilisi, video Since the year 2007, Selda Asal has been producing projects consisting of video films, sound installations and music videos by working with teenagers in Turkey, Germany, Denmark and France. These two video works constitute the 9th series which were realized in Georgia and Iran in the scope of the ‘Reciprocal Visit’ project. The videos have different titles, but conceptually they all focus on ‘dreams and struggles.’ The artist creates workshop spaces in order to collaborate with youngsters on texts focusing on dreams and struggles and then prepares a new collage text from parts of what they have written. This collage text forms the lyrics of the video works. The music in the videos is produced in collaboration with different musicians each time and the final work is filmed by the artist to form the final .ion of the video work. Selda Asal ‘ın ‘Herşey Solgun’ adlı videosu sağda / Selda Asal’s video ‘All Pale’ is at the right side Selda Asal, ‘Hayaller ve Güçlükler ‘serisinden Herşey Solgun, Tahran, video Rüya hâlâ bir bilmece, Tiflis, video Tahran’da yazılan ‘Hersey Solgun’ adlı şarkı sözlerinden derleme Tehran Lyrics Compilation ‘All Pale ‘ Kadın haklarını anlatmak istiyorum bu ülkede takmasının zorunlu olduğu başörtüyü anlatan bu rap şarkısını dinle Buna karşı öfkemizi göstermenin yolu bağırmaktır Sürekli korkudan sevişemiyoruz Aşkımızı ifade etmemizi zorlaştırır bu Evliliğin ilk günü kadının ruhunu öldürüyorlar Ve asla unutma ki, kadınlar erkeklerin açgözlülüğünün kölesidir Başında bu örtü olana kadar, hakların için savaşmalısın Söylediklerimin tümü gerçektir, hayali sözler değil Akşamdan sabaha kadar uyuyamazsın Kölelikte mutlu olmak sadece bir yalan Kadınlara neden adet günlerinde kocaları tecavüz eder? Ve küfürbaz kocaları bununla gurur duyar? Kadınlar neden bu koşullar altında yaşamak zorunda olsun ki? Siktir! İstediğim gibi yaşamak istiyorum ...... I wanna talk about women’s rights Listen to the this rap song that talks, Of the scarf on our heads is compulsory in the country, Shouting it out is the way we express our anger towards this, ‘Cause of a constant fear we are unable to have sexual relations, Makin’ a big difference in the way you can express your love, The first day of marriage, they kill the spirit of women, And do keep in mind that they are slaves to the greed of men, Until you got that scarf on your head you have to fight for your right, What I’m telling is the truth and not only imaginary lyrics, From the night till the morning you can’t go to sleep, Being happy in slavery is just an illusion, Why women should be raped during their period, Be a source of pride for their abusive husbands? Why should women live under such conditions? Screw you I wanna do as I please ..... Her şey yasak ve yalnızca para konuşuyor Toplumda kadının belini neden büküyorlar? Kahkahalarının ardında derin üzüntü yatıyor Sabahleyin yüzlerine baksanız, solgun olduğunu... Why do they cripple the women in society? Behind their laughter lie their deepest sorrows If you look at their faces their all pale in the morning... Selda Asal ‘Herşey Solgun’, adli video dan görüntü / ‘ All Pale ‘ video still 126127 128129 Tsomak Oga, Ataerkilliği ezmeğe geliyorum, performans TsomakOga, Oga,ATAERKĠLLĠĞĠ ATAERKĠLLĠĞĠEZMEYE EZMEYEGELĠYORUM, GELĠYORUM,performans performans Tsomak İşiminçıkış çıkış noktası noktası ezan Ezanı ilk defa bir adamın sesinden duyduğumda, bir kadınbir okusa nasıl olur diye düşünmeye İşimin ezansesidir. sesidir. Ezanı defa biradamın adamın sesinden duyduğumda, kadın okusa nasıl olurdiye diyedüşünmeye düşünmeye İşimin çıkış noktası ezan sesidir. Ezanı ilkilkdefa bir sesinden duyduğumda, bir kadın okusa nasıl olur başladım: Dinin kendisi fazlasıyla erkeksi olduğu ve ataerkilliğin bir sembolü olduğu için bu düşünce anında bir uyuşmazlık başladım: Dinin kendisi fazlasıyla erkeksi olduğu ve ataerkilliğin bir sembolü olduğu için bu düşünce anında biruyuşmazlık uyuşmazlık başladım: Dinin kendisi fazlasıyla erkeksi olduğu ve ataerkilliğin bir sembolü olduğu için bu düşünce anında bir veve tezat yaratıyordu. Eğerezanı ezanı okuyan birkadın kadın olursa, ezanın barındırdığı dinîöğeleri, öğeleri, iktidarı veerkeksiliği erkeksiliğidiye yıkabilirimdiye diye tezat yaratıyordu. Eğer Eğer okuyan birbir kadın olursa, ezanın barındırdığı dinî öğeleri, iktidarı ve erkeksiliği yıkabilirim ve tezat yaratıyordu. ezanı okuyan olursa, ezanın barındırdığı dinî iktidarı ve yıkabilirim düşündüm. Bu performansımda bir kadının sesinden okunmuş ezanın üzerine elektronik seslerekleyeceğim ekleyeceğim vesesi sesiyükseltip yükseltip düşündüm. bir kadının sesinden okunmuş ezanın üzerine elektronik sesler ve düşündüm.Bu Buperformansımda performansımda bir kadının sesinden okunmuş ezanın üzerine elektronik sesler ekleyeceğim ve sesi yükseltip azaltarak ezana benzemeyenbir bir sese çevireceğim. Şimdi benim elektronik kollarım ataerkilliği ezmek içinvarlar. varlar. Eğer bu azaltarak sese çevireceğim. Şimdi benim elektronik kollarım ataerkilliği ezmek azaltarakezana ezanabenzemeyen benzemeyen bir sese çevireceğim. Şimdi benim elektronik kollarım ataerkilliği ezmek için varlar.için Eğer bu Eğer bu müziğiTürkiye‟de Türkiye‟debir bircamide camideçalsam çalsamnasıl nasılolur olurdiye diyemerak merakediyorum. ediyorum.Şimdi Şimdiİstanbul‟daki İstanbul‟dakicamim camimDogZstar. DogZstar. müziği müziği Türkiye’de bir camide çalsam nasıl olur diye merak ediyorum. Şimdi İstanbul’daki camim DogZstar. Tsomak Oga, ATAERKĠLLĠĞĠ EZMEYE GELĠYORUM, performans İşimin noktası sesidir. Ezanı ilkpatriarchy, defa bir adamın sesinden duyduğumda, bir kadın okusa nasıl olur diye Tsomakçıkış Oga, I amezan coming to smash performance düşünmeye başladım: Dinin kendisi fazlasıyla erkeksi olduğu ve ataerkilliğin bir sembolü olduğu için bu düşünce anında bir uyuşmazlık ezanı The okuyan kadın olursa, ezanın barındırdığı dinî öğeleri, The departure point of ve thistezat workyaratıyordu. is the soundEğer of ezan. first bir time I heard a man reciting ezan I started thinking about what iktidarı ve erkeksiliği yıkabilirim diye düşündüm. Bu performansımda bir kadının sesinden okunmuş ezanın üzerine would happen if a woman recited it. This thought immediately yields to a controversy and a contradiction since the religion itself elektronik sesler ekleyeceğim ve sesi yükseltip azaltarak ezana benzemeyen bir sese çevireceğim. Şimdi benim eleis very masculine and it is a symbol of patriarchy. I thought if a woman recites ezan I can eliminate the aspects of religion, power ktronik kollarım ataerkilliği ezmek için varlar. Eğer bu müziği Türkiye‟de bir camide çalsam nasıl olur diye merak and masculinity in it. In this performance I will use electronic samples over the sound of ezan recited by a woman and will turn the volume up and down unlike in ezan. Now these are my electronic arms to smash the patriarchy. I am wondering what would it be like if I played this music in a mosque in Turkey? Now, my mosque in İstanbul is DogZstar. 132130133 131 Arka plan odası Selda Asal tüm atölye çalışmalarının güncesini ses ve video kayıtları olarak tuttu. Bu kayıtlar sanatçıların çalışma metodları, aralarında yaptıkları konuşmalar ve onlarla yapılan ropörtajlardan oluşmaktadır. Arka plan odaını oluşturan temeller Asal’ın kayitlardan kurgulayıp hazırladığı videolarda sanatçıları besleyen koşulları, anıları, olayları ,anlatıları izlemek mümkündür. Cesitli günlük notların ve haritaların da duvarlara asıldığı odanın bütünü sergiye gelen izleyiciye bir okuma yolu oluşturabilir. Tüm bunların yanı sıra projenin geçtiği Güney Kafkasya bölgesinden Archidrome Contemporary Art Archive’ın seçtiği video işlerini izlemek mümkündür. Backstage room Selda Asal took the diary of the whole workshop periods in forms of video and sound recordings. These recordings are composed of artists’ methods of working, conversations among them and interviews made with them. Asal’s videos, which are edited from all the recordings, form the basis of the backstage room. It is possible to watch the conditions, which were feeding the artists including their memories and events. For the visitor the whole room with its walls full of maps, daily notes and mind maps can open a reading of the exhibition. Additionally, it is possible to see the video archive from one of the main of all the project’s region, South Caucasus, selected and presented by Archidrome Contemporary Art Archive, Tbilisi. 132133 Archidrome Contemporary Art Archive Bir grup sanatçının Tiflis’te oluşturduğu GeoAIR insiyatifinin bir yan projesi olarak ‘Archidrome’ Contemporary Art Archive, projeleri ve sanatçıları bir araya getiren bir veri tabanıdır. Bunu yaparak bugüne kadar Kafkas bölgesinde oluşmuş bağlantıların insanlar tarafından görülmesini ve gelecek bağlantıların oluşmasını amaçlar. Bu canlı veri tabanı/ arşiv görseller, yazılar, DVD’ler, filmler, kartpostallar, ses işleri vs.den oluşur. ‘İade-i Ziyaret’ sergisi için bu arşivden yapılan video seçkisinin listesi aşağıdadır. http://geoair.blogspot.com ; http://archidrome.blogspot.com ‘Archidrome’ Contemporary Art Archive, as a pilot project of GeoAIR, Tbilisi, is a database that brings the projects and artists’ works together. By doing this it is aimed to create an overview that allows people to see the connections in what has been done so far in the Caucasus region, and enables them to draw conclusions and set further directions from it. This lively database / archive contain images, writings, DVD’s, films, postcards, sound recordings etc. For ‘Reciprocal Visit’ project exhibition, the list of video works is as such: http://geoair.blogspot.com ; http://archidrome.blogspot.com Artists of Caucasus videos _Ermenistan / Armenia Hamlet Hovespian, Gregor Khachatryan, Arman Grigoryan, Vahram Aghasyan, Karine Matsakian, Diana Hakobyan, David Kareyan, Sona Ballasanyan, Astghik Melkonian, Lucine Talayan, Arpi Adamyan, Lusine Chergeshtian, Hovhannes Margaryan, Vahram Galstyan, Garik Yengibatyan, Arthur Petrosyan, Harutyn Zulumyan, Arevik Arevshatyan, Ara Petrosayan & Nazine Zoiyan. _Azerbaycan / Azerbaijan Rashad Alakbarov, Tora Aghaeyova, Faig Ahmed, Rashad Alakbarov, Orkhan Huseynov, Jeyhun Ojadov, Javanshir Muradov, Farid Rasulov, Rashad Alekberov, Ali Hasanov, Shahin Malikzadeh, Teymur Daimi & Sabina Shkhlinskaya. _Gürcistan / Georgia Koka Ramishvili, David Chikhladze, Nadia Tsulukidze, Sophia Tabatadze & Lado Khartishvili 134135 All texts in English Reciprocal Visit The concept of the latest work of the Apartment Project was developed by the founder of the initiative and video artist Selda Asal and the curation and organization of the project are undertaken by Serra Özhan. The participating artists include Endam Acar, Selda Asal, Volkan Aslan, Fatma Çiftçi, Zeren Göktan, Deniz Gül, Gözde Ilkin, Ceren Oykut, Gökçe Süvari and Sophia Tabatadze. The first round of this collective project was realized by their visit to Georgia, Armenia, Azerbaijan and Iran in April 2009. Between the nations and states, which we can term as spaces of identity, there is a second set borders besides the physical borders that stems from the political problems between the states and that turns the physical borders into walls: whether you can pass or not is determined by the nationality on your passport and even a visa cannot help you a bit. This is a political wall that doesn’t let someone from Turkey to pass over to Armenia or vice versa. A similar border wall exists between Armenia and its eastern neighbor Azerbaijan. Yet there are cultural exchanges that offset all the border stories set up by the states. One of these is the tradition of reciprocal visit. As distinct from Western Europe and as is the ctase in most Arabic countries and Turkey, the culture of reciprocal visit still exists in Armenia, Iran, Azerbaijan and Georgia. For instance, just like it is the case in Turkey, the visits paid by the neighbors –even those that you are not acquainted with- are regarded as pleasant. It is actually what should be: a “must”. You go over with a box of sweets and say hi. Tsomak Oga, ATAERKİLLIĞİ EZMEYE GELİYORUM, performans İşimin çıkış noktası ezan sesidir. Ezanı ilk defa bir adamın sesinden duyduğumda, bir kadın okusa nasıl olur diye düşünmeye başladım: Dinin kendisi fazlasıyla erkeksi olduğu ve ataerkilliğin bir sembolü olduğu için bu düşünce anında bir uyuşmazlık ve tezat yaratıyordu. Eğer ezanı okuyan bir kadın olursa, ezanın barındırdığı dinî öğeleri, iktidarı ve erkeksiliği yıkabilirim diye düşündüm. Bu performansımda bir kadının sesinden okunmuş ezanın üzerine elektronik sesler ekleyeceğim ve sesi yükseltip azaltarak ezana benzemeyen bir sese çevireceğim. Şimdi benim elektronik kollarım ataerkilliği ezmek için varlar. Eğer bu müziği Türkiye‟de bir camide çalsam nasıl olur diye merak ediyorum. Şimdi İstanbul‟daki camim DogZstar. The collective undertook an experimental exercise that was created there and then throughout their journey by bus and train: different ideas emanating from the collective, different experiences brought on by being together and sharing, various narratives using different materials… Participants coming from various disciplines such as photography, video, music, performance, painting and sociology engaged in an experimental workshop consisting of photographs, films and texts created and interactions and talks experienced in places that they passed through and stayed. The name of the project is “Reciprocal Visit” because it is based on visits to Georgia, Armenia, once more to Georgia, Azerbaijan and Iran and the reciprocal visits of two artists from each of these countries: this is a familiar word for us and for the artists from these countries. It is a connecting word. The second round of this project brought artists from Georgia, Armenia, Azerbaijan and Iran to Turkey in July 2009. Participant artists were: Sophia Tabatadze, Nadia Tsulukidze, Ali Hasanov, Tsomak Oga, Sona Abgaryan and Shahab Fotouhi. They had a visit at the Tobacco Depot and the Apartment Project and took part in the workshop which made together with all the participant artists of the entire project. 136137 Caucasian Round Table There were eight of us round the table: two festival organizers from France, two women representing Armenian agriculture, a man and a woman representing Azeri agriculture, a man from Georgia - also representing agriculture - and me. We were at the Est-Ouest festival in Die, a small town in France near Lyon. This year’s festival was about the Caucasus, and there were representatives of these three countries from the fields of culture and agriculture. We had gathered round the table because the agricultural representatives urgently wanted to discuss the work that I had made for the festival. This work was somewhat provocative; it consisted of a series of politically incorrect sentences describing ethnic relations in the Caucasus region. They were based on well-known sayings and jokes that are widely shared within each ethnic group, but which are never discussed outside one’s own circle. The sentences were printed on stickers in Russian and French and were put up across the town on festival posters. As our discussion began I could hardly have imagined that it would reveal the character of the entire Caucasus region so clearly and the manner in which each country tries to resolve its problems. I opened the talk, explaining my reasons for putting up the stickers. My main purpose was to get people talking about subjects that each nationality talks about at home behind closed doors but which it never openly discusses with its neighbors. I said that if we want get anywhere we have to open up mentally, we have to try to see our problems from different perspectives. And by posting up these stickers outside the museum or Gallery context I wanted to talk to a larger audience and not just to people involved with art - who’ve heard it all already, are surprised by hardly anything and are rarely, if ever, shocked or offended. The first to reply was the Georgia man. He said that he had found the little provincial town so very pleasant and peaceful (not surprisingly, given that we were in a beautiful southern part of France, with free food, free wine and carefully planned cultural program) until he saw these stickers; then he felt depressed and sad. There was one that especially worried him: “Why do Georgians kill each other when they have so many Armenians in their country?”-Azeri guy asks. It was a joke that everybody knew but he was worried that a Russian or a Ukrainian reading it would think that Georgians still are killing each other. He said that we [Georgians] understand it’s a joke, but other people won’t. Then the Azeri man spoke. He said that he would represent the view of the entire agricultural delegation on this subject and asked for five minutes to speak on the subject. First he asked whether the festival organizers knew of the proposal to put up these stickers and, if so, what their content was. The festival organizers replied that they did know, and at this he expressed his deep disappointment. The fact was, he said, that I was being malicious by putting up these stickers, and to put a stop to it he has taken some photographs of it and would make sure that they found their way up there, where they belonged. (Here one needs to understand that some things are always left unsaid: in Azerbaijan the government is never directly referred to, just as it never was under the Soviet Union). This, he assured us, would guarantee that Sophia Tabatadze would become as famous as the Danish cartoonists who drew the caricature of Muhammad. I replied that this was clearly a threat and that I was not afraid of it. He was silent for a while and then, having reflected a little, announced that he had found a solution. The posters with stickers on them would, he said, be replaced by the new ones, so that this discussion need not go any further than our table. I replied that this was not a solution to the problem; the festival organizers voiced their objection to replacing the posters. Once the festival organizers had backed me up, there was little this Azeri man could say or do. He became suddenly charitable, he forgave me: he told me that, he now understood me, and felt sorry for me sitting there, being attacked by everyone. As I sat there watching him pursue his strategy, I found I felt nothing: I knew his time was over, and I knew I had to develop this work further, since it so clearly had touched a nerve. No other work of mine has created so much discussion. Later on an Azeri writer, another participant at the festival told me that the two people representing Azeri agriculture at the conference were KGB agents, and had come with the rest of the group to make sure that everything should run to plan. Two Armenian women said they had not read the sentences and therefore could not comment on them, but later on they privately showed me the thumbs up and said that I had been very brave. The fact was, though, that they were just glad I had stood up to the representative of an enemy country. Sophia Tabatadze 138139 They can only afford to go to Mars_ Notes from an orchestrated project One and a half years ago, in spring 2008, when we first started thinking about the organization and feasibility of the project, the agenda, like today, was bombarded with news about the emerging relations among South Caucasian countries, Turkey and Iran 1 and also their distinct relations to other countries. How would it be possible to organize workshops without becoming attracted to the agenda with its infinite conceptions? In simple terms, this question was answered during the eighteen day workshop when we visited neighbouring countries where listening to stories was essential in constructing and deconstructing the collective picture of the region. On this level, a person is aware of all the borders but the same person is capable of going beyond the restrains of those borders in order to experience a different level of relationships between people. ‘How far can a person go beyond when it comes to relationships between people?’’ In this respect, it is possible to question a possible “whatever” community as Giorgio Agamben explains the term in his book Coming Community. What is understood by “whatever” is the singularity that disallows the general understanding of belonging to this or that property. Thus, the singularity that shows itself as such is “whatever you want” (Agamben, 1990, p. 1). And he continues with figuring this singularity in emptiness. Singularity is only in contact with an undefined 3 and empty entirety: The entirety, which is undefined by any common knowledge of identity. This singularity with an empty space forms an exteriority of untainted contact and experience. Whatever becomes the event of this exterior which is not another place that can be named as outside but it is a way leading to the experience of singularity within an exteriority, within itself (Agamben, 3 2005, p. 67-68). Whatever that is going to happen is where people get away from the existing conflicts caused by their pre-conditioned location-based identities and observe the singularities taking place on their own. Considering all of these, it is observable that during the second workshop the works created are more the outcome of temporary groups of singularities when it is compared to what the groups of artists have experienced during the first workshop. It was an activity with a beginning and an end. After having spent three days in each country, it took a day and a half to go from one destination to the other. And it was during those journeys from one destination to the other the most fruitful part of the workshop was orchestrated. The interoperability of the workshop collective was functioning during those journeys after exchanging all the already encountered stories mixed with the new ones generated at the border gates especially in thinking on the level of 2 “hospitality. When the book Of Hospitality (composed of two lectures by Jacques Derrida) is thought, where absolute hospitality is pictured as something without being put under ethical and political interrogation and how saying ‘come’ to the unexpected host is seen as a must, but where there were different models of what is so called “hospitality” when it came to Georgia, to Armenia, then to Azerbaijan and Iran and finally to Turkey, it has been understood that looking for Derrida’s hospitality was not possible. If I need to open the argument; no matter how good the relationship between two countries is, when it came to the point that we needed to pass through a third country which is considered as an enemy of one or the other, hospitality was conditionally shown and in a very fake manner. After having passed the border, all the events encountered at the border has became the topic of every conversation in the accommodated country and inevitably a kind of absolute hospitality could not be there; a constant comparison was inevitable. Under those conditions the covers of historical processes, the main motive of such a relative hospitality, were opened again and again. In this current political environment “borderability” may sound like a phantasmagoria, which is one of the reasons why I titled this text after a sentence Farid Rasulov uttered in Baku after we watched an old Azeri science fiction movie entitled 4 Sehirli Xalat : ‘They can only afford to go to Mars’ is a sentence defining a nation from another nation’s perspective, but here the important thing is not ‘who said this to whom?’ since every one of us has been somehow “internationally discriminated” from each other. It is complicated to dissolve the political/cultural discriminations since all are hidden under different historical layers. However, for this project and later on it is important to follow the readings of what comes after temporary togetherness. After the travelling workshop, in one of our conversations during the second workshop period in Istanbul, we came up with the word “borderability”: a generated word to define an extreme level of humanity. 1 2 Throughout the entire project period things happened one after the other: for the first time in history a president of Turkey visited Armenia; South Ossetia War in August 2008; later in 2009 Iranian presidential election. Derrida, J. & Dufourmantelle, A. (2000). Of Hospitality (Cultural Memory in the Present). Stanford, California: Stanford University Press. (Original work published in 1997). Serra Özhan 3 4 Agamben, G. (2005). Coming community. Minneapolis: University of Minnesota Press. (Original work published in 1990). Sehirli Xalat, 1964. Film. Directed by Alisettar ATAKİŞİYEV. Azerbaijan: Azerbaijanfilm. 140141 Özel Teşekkürler / Special thanks Payman Abbasian Pooya Abbasian Arpi Adamian Ali Rıza Akıncı Cem Akkan Şükrü Akkaya Karen Andreassian Haleh Anvari Ruben Arevshatyan Hakan Aydoğan Berk Asal Samvel Baghdasaryan Sona Bagolasaryan Niki Bakanidze Golrokh Broumandi Meriç Canatan Ceghetsik Cyurjan Seyit Kerem Durukan Özge Enginöz Balca Ergener Anita Esfandiari Mohamma Hasan Fakhreddini İlhami Fidanboy Eda Gecikmez Amirali Ghasemi Tsovinar Ghazaryan Karin Grigoryan Natia Guliashvili Asena Günal Orkhan Huseynov Zura Jishkariani Orkhan Huseynov Zura Jishkariani Nazareth Karoyan Sohrab M. Kashani Osman Kavala Eva Khachatrian Liana Khachatryan Bakhram Khalilov Asal Khani Kimilicious Nino Chuka Kuprva H. Emrah Kurt Nana Manucharyan K. Hazaryan Mnacakan Sina Momtahan Jeyhun Ojadov Nurgül Öztürk Nini Palavandishvili Renata Papsh Ayda Rahimi Farid Rasulov Shirin Rezaee Maia Robakidze Niloofar Saadat Hüseyin Sağtan Ilgın Seymen Sabina Shikhlinskaya Neslihan Siligür Hayrapetyan Simon Ana Tabatadze Sophia Tabatadze Anita Tvauri Deniz Uysal Kianoosh Vahabi David Vardanyan Houhannisyan Viul Nata Watsadze Orxan Zamanlı Mohammad Zehtabian Mikayel Zolyan Depo, İstanbul State Silk Museum, Tiflis / Tbilisi Open University of Yerevan, Erivan / Yerevan Mkhitar Sebastatsi Fine Arts College, Bangladesh, Erivan / Yerevan Baku Contemporary Art Center, Bakü / Baku Azad Art Gallery, Tahran / Tehran Projeyi destekleyenler / Project supporters Apartman Projesi DEPO 'Archidrome' Contemporary Art Archive Dogzstar, eacea - culture eu funds; x-op network. 142143 4 1 Sona Abgaryan www.queeringyerevan.blogspot.com www.utopiana.am/utopiana sonaabgaryan@yahoo.com 2 Endam Acar www.endamacar.blogspot.com endamacar@yahoo.com 15 3 11 9 4 3 15 5 Fatma Çiftçi fatmaciftci7@gmail.com 12 Ceren Oykut http://www.myspace.com / cerenoykut http://www.cerenoykut.blogspot.com coykut@yahoo.com 1 6 9 Volkan Aslan www.vaslan.blogspot.com www.imc5533.blogspot.com vaslan06@mynet.com 13 Serra Özhan ozhan.serra@gmail.com 13 13 12 7 6 Shabab Fotouhi shahab.fotouhi@gmail.com 11 Tsomak Oga www.myspace.com/contactpincet www.utopiana.info/utopiana tsomak@yahoo.com 8 7 14 Gökçe Süvari kutuweb.blogspot.com gokce.suvari@gmail.com 8 5 16 7 Zeren Göktan www.zerengoktan.com zgoktan@yahoo.com 8 Deniz Gül www.oddat.blogspot.com www.denizgul.com deniz.denizgul@gmail.com 15 Sophia Tabatadze www.sophia-tabatadze.com www.geoair.blogspot.com stabatadze@yahoo.com 16 12 14 10 10 15 15 5 11 2 1 Ali Hasanov pnishe@yahoo.com 10 Gözde İlkin www.myspace.com/gozilk www.oythgezegeni.blogspot.com gozilk@gmail.com 9 16 3 Selda Asal www.seldaasal.com www.apartmentproject.com seldaasal@gmail.com 4 9 16 9 14 10 14 10 Nadia Tsulukidze www.nadiatsulukidze.blogspot.com naduli@gmx.de Yayıncı / Publisher Fotoğraflar / Photographs Apartman Projesi / Apartment Project I.Atölye çalışması / I. Workshop period Şeh Bender sok. No:4/1 Asmalımescit Selda Asal, Fatma Çiftçi, Zeren Göktan, Tünel, Beyoğlu - İstanbul, 34430 Deniz Gül, Gözde ilkin, Serra Özhan, Gökçe Süvari, Sophia Tabatadze II.Atölye çalışması / II.Workshop period Bütün sanat yapıtları © Sanatçılar Meriç Canatan, Özge Enginöz, Eda Gecikmez, All art works © Artists Nurgül Öztürk, Deniz A. Uysal Kitap Tasarımı / Book design Selda Asal Sanatçı işleri / Artists works Hakan Aydoğan , Berk Asal, Balca Ergener, Nurgül Öztürk, Gökçe Süvari Metinler / Texts Serra Özhan s.36-37 / p.138-139 Baskı / Printing Sophia Tabatadze s.24-25 / p.136-137 Sena Ofset Litros Yolu 2. Matbaacılar Sitesi Çeviri / Translation B Blok K.6 No:4-NB 7-9-11 Amy Marie Spangler Topkapı - İstanbul Sanatçı işleri metinleri çeviri / Eylül 2010, İstanbul / September 2010, İstanbul Artists works texts translation 300 kopya / copies Balca Ergener ISBN :978-605-88-8870-8 Reciprocal Visit is produced by Apartment Project This exhibition in Kibla is supported by eacea - culture eu funds; x-op network. * X-op network is ; X-OP - eXchange of art operators and producers is a gradually growing net- work of artists, researchers,operators, producers and centers with the aim to establish European platform for creation of art and exchange. With its places, spaces and user oriented technological infrastructure it fosters mobility of artists, theoreticians and executives. It is built to strengthen pan-European and global collaboration, common production, and interdisciplinary approach to art. www.x-op.eu Other contributers Galata Yapı, Architectural Design: Nevzat Sayın Mimarlık Hizmetleri , Depo, Pera 117, Babylone Lounge