SARAI LATINInew.indd
Transkript
9 saray Sayı:46 - 15 Mayıs 2011 Yanan Afganistan ... Hazırlayan:Sezer Ömer Babrak Karmel: Afganistan’ın Komünist Cumhurbaşkanı: Babrak Karmal (6 Ocak 1929 – 3 Aralık 1996), 1979—1986 yılları arasında Komünist Demokratik Afganistan Cumhuriyeti yönetimi döneminde Afganistan’ın üçüncü başkanıydı. Marksist liderlerin uzman propagandacıları arasında en iyisi olarak gösteriliyordu. Sovyetler Birliği’nin desteğiyle, o bölgede güç sağlamak için görevlendirildi. Fakat başarılı olamadı. 1986’da yerine Dr. Muhammad Necibullah getirildi. Moskova için Afganistan’ı terk etti, ama 1989’da Kabil’e tekrar döndü. Seçkin bir ordu generalinin oğlu olarak, Kabil’in doğusunda Kamari Köyü’nde doğdu. Varlıklı bir ailede doğmuş olmasına rağmen, Babrak Karmal, annesinin ölümünden sonra maddi sıkıntılar çekerek yaşadı. Lisede ilgisiz bir öğrenciydi. Daha sonra Kabil Üniversitesi’nde Hukuk okudu. Bir hatip olarak şöhret kazandı. 1951’de üniversitenin öğrenci birliğinde eylemci oldu. Marksist siyasal faaliyetlere karıştı. Bu faaliyetleri nedeniyle beş yıl boyunca hapsedildi. Hapishanede, Akbar Khybar ve Muhammed Sıddık Farhang ile arkadaş oldu. Burada iki arkadaşıyla birlikte Sovyet yanlısı düşüncelerini geliştirdi. Mezun olduktan sonra, Planlama Bakanlığına girdi. 1 Ocak 1965’te yapılan bir kongrede yirmi sekiz kurucu üye arasındaydı ve Afganistan Demokratik Halk Partisi’ni Kabil’de kurdu. Partinin ve idam edildiler. Dr. Seyit Muhammed Necibullah (Doğum: 1947 - Ölüm: 1996) Komünist Demokratik Afganistan Cumhuriyetinin başkanı: Peştu’lu bir ailenin oğlu olarak Kabil’de doğdu. Habibia Yüksek Okulunda eğitimine başladı. Kabil Üniversitesi’ni 1975’te doktor olarak bitirdi. 1965’te Afganistan Demokratik Halk Partisinin (PDPA) Perşem Partisi’ne katıldı.1977’de Merkezi Komite’ye seçildi.197- 8’de göre- hazırlanıp kabul edildi. Anayasaya eklenen yenilikler; çok partili siyasal sistem ifade özgürlüğü bağımsız hukuk gibi kavramlardı. Bu kavramları İslâmi yasaları birleştiren bir anlayışa dayanıyordu.1987’de kabul edilen yeni anayasayla ülkenin adı Afganistan Cumhuriyeti olarak değişti. Yıllarca süren başarısız işgalin ardından Sovyetler Birliği, Mayıs 1988 - Şubat 1989 arasında kuvvetlerini Afganistan’dan çekti.Ruslar, geri çekildikten sonra Afganistan’ın yüzde 85’inde kontrolü kaybeden Necibullah hükümeti mücahitlerle uzlaşmaya çalıştıysa vin- da başarılı olamadı. Mart 1990’da savunma bakanı Şahnavaz Tanay’ın liderlik de ettiği bir darbe gibaşarılı rişimini engelledi. 25 olması Nisan 1992’de Kabil’e giren sebebiyle mücahitler sosyalist NecibulDevrimci lah yönetimine son verdiler. Konsey’e katılİlk olarak Kabil’i terk etmeyi dı.Ama PDPA’in reddeden Necibullah başaHalk Partisi üstünlüğü rısız bir kaçma girişiminden kazandı ve kısa bir süre sonra Kabil’deki Birleşmiş Milletler binasına sığındı. Bay- sonra Tahran’a büyükelçi olarak gönderildi. Bundan Ardından iktidara gelen Burrak kanatsonra Necibullah hükümethaneddin Rabbani yönetimi şinden ları arasındaki iktidar ten kovuldu. Avrupa’ya sürNecibullah’ı tutuklamak için sonra Prag’a mücadelesi de sürdü. güne gönderildi. Afganistan bir girişimde bulunmadıybüyükelçi olarak atandı. 4 Mayıs 1986’da partinin sa da ülke dışına çıkmaADHP, sosyalist fikirlerle genel sekreterliğinden uzak- vatandaşlığından çıkarıldı. 1979’da Sovyetler’in, Afgasına da izin vermedi. Eylül ülkeyi yenileştirmeyi deniyor- laştırıldı. Daha önemsiz bir nistan’a girmesiyle Kabil’e 1996’da Taliban’ın Kabil’i du. Fakat büyük rahatsızlık görev olan Devrim Konseyi döndü. 1980’de Gizli Polis ele geçirmesinden hemen vardı. Aralık 1979’da Sovbaşkanlığına getirildiyse (KHAD) başkanlığına getirilönce Ahmet Şah Mesut’un yetler, Afganistan’ı istila etti. de, kısa bir zaman sonra bu di. 1981’de burada yüksek kaçırma teklifini reddetti. Sovyetlere ait komandolar, görevinden de istifa etmek üyeliğe terfi ettirildi. Sovyet Kabil’in düşmesinden sonlider Hafızullah Amin’i öldür- zorunda bırakıldı.1996’da yönetimi İslâmi direnişe ra Taliban askerleri tarafınMoskova’da öldü.Cenazesi dü. Sovyetler, Demokratik karşı başarılı olamayan dan sığınmış olduğu BirAfganistan Cumhuriyeti’nin önce Özbekistan’a, daha leşmiş Milletler binasından başkanı olarak Karmal’ı sonra Afganistan’a defnedil- Babrak Karmal’i 1987’de görevden aldı., 4 Mayıs zorla çıkarıldı. İşkence getirdi. Babrak Karmal, di. edildikten sonra götürülADHP’in Perşem Partisi’nin Dr. Necibullah, Afganistan 2. 1987’de Sovyet hükümetince, bu boşalan makama düğü başkanlık sarayında sürgüne gönderilen lideri, Komünist Cumhurbaşkanı Afganistan hükümetinin yeni Afgan Mücahitleri tarafından, Necibullah getirildi. 1987’de kurşunlanıp yaralı haldeyDr. Necibullah başkanlığa ken bir elektrik direğine lideri olarak Sovyetler taraoğlu ile birlikte yakalandılar seçildi. Yeni bir anayasa asılarak öldürüldü. genel sekreterliğine getirildi. 1965’ten 1973’e kadar bu partide hizmet etti. 1967’de Demokratik Afganistan Partisi Perçem ve Khalq adında iki bölüme ayrıldı. Karmal, daha önce Perçem partisinin lideri oldu. Partiler, 1977’de birleşti. Ve Nisan 1978’de, Afganistan’ın kontrolünü ele geçirdi. Karmal, önce başbakan vekili oldu ama rakip Khalq partisinin yükseli- DİZGİ ROMYO BEKİR fından yerleştirildi. Karmal Haziran 1981’de başbakanlık görevini Sultan Ali Keşmand’a devretmekle birlikte partinin genel sekreterliğini ve Devrim Konseyi başkanlığını sürdürdü. Bu arada sosyalist rejime ve 1985’te sayıları 115 bine ulaşan Sovyet askerlerine karşı silahlı direniş yükselirken, ADHP içindeki Halk ve BAŞYAZAR 07504487791 07704487791 Email: emad.rafeet@yahoo.com Email: sarayarbil@yahoo.com Adres: Erbil, Minare Mahallesi, Aşğal Caddesi 10 Sayı:46 - 15 Mayıs 2011 Erbil Mahalle Takımları Yüksek Komitesi Başkanı Lokman Mama: saray “Şerdil Tahsin sporda bir liderdir” Saray-Karzan Hevleri Erbil Mahalle Takımları Yüksek Komitesi Başkanı Lokman Mama Kerim, Erbil’in tanınmış futbolcularındandır. Sikke, Tacil, Şurta, Talebe ve Şebap takımlarında top koşturan 1965 doğumlu Lokman Mama, Türkmen milletvekili Şerdil Tahsin’in sporda bir lider olduğunu söyledi. Saray: Erbil ve çevresinde kaç mahalle takımı var? L.Mama: Erbil içinde 250, etrafında ise 170 mahalle takımı bulunuyor. Saray: Kimden para alıyorsunuz? L.Mama: Kültür ve Gençlik Bakanlığından alıyoruz. Özellikle de Mahalle Takımları Genel Müdürlüğü’nden. Saray: Erbil’de çok sayıda iyi seviyeli Türkmen sporcu bulunuyor. Acaba bunların kendilerine has takımları var mı? dır? L.Mama: Bunun sebebi yeterli paramızın ve sahamızın bulunmamasıdır. Bizim dördü merkezde, biri etrafta olmak üzere 5 ofisimiz bulunuyor. Saray: Sizde kayıtlı Türkmen takımlarının oyuncu sayısı kaçtır? L.Mama: Bizde yedi Türkmen takım kayıtlıdır ve oyuncu sayıları hayli yüksektir. Saray: Ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz? L.Mama: Bir sahamız olsun istiyoruz. Bir de maddi açıdan iyi durumda değiliz. Daha iyi hizmet verebilmek için bize finansman temin edilmesini istiyoruz. Çünkü spor parayla yapılır. L.Mama: Biz ruhsat verirken lar bulunuyor. Veya daha Saray: Erbil’de hangi şu veya bu takımın Türkmen önce Kale’de yaşayıp bugün eski sporcudan etkiveya Kürtlere ait olup olma- merkezde ikamet edenlerin lendiniz? dığını sormuyoruz. Ancak takımları bulunuyor. L.Mama: Şerdil Tahsin’den yine de Arap, Hanaka ve Ta- Saray: Komite olarak etkilendim. Çünkü kendisi cil’de Türkmenlere ait takım- neden ofis sayınız azsporda bir liderdir. Erbil’e hem futbolcu hem de yönetici olarak çok hizmetleri dokunmuştur. Birçok genci spora kazandıran biridir. Çok iyi bir eğiticidir. Saray: Kimi partilere bağlı örgütler spor yapmanıza mani oluyor mu? L.Mama: Hükümete bağlı olduğumuz için partiler işimize karışamazlar. Bilakis bize yardım eli uzatıyorlar. Saray: Neden kendinize ait bir sahanız bulunmuyor? L.Mama: Aslında paramız var, ancak saha inşa etmek için parça arazi bulamıyoruz. Bize saha temin etmeleri için Tugay Fuat Çelebi ile Erbil valisini ziyaret ettik. Kendisi Grdereş’te 8 dönümlük bir parça yer tahsis etti. Ancak uluslararası düzeyde bir saha inşa etmek için büyük bir paraya ihtiyacımız var. Saray-Erbil Vücut geliştirme sporu ferdi bazda oynanan bir spor türüdür. Bu spor Asya kıtası genelinde düzenlenen şampiyonalarda önemli bir yer alıyor. Ancak Kürdistan bölgesinde fazla ilgi görmüyor. Konuyla ilgili gazetemize konuşan Ahmet İzzettin bu oyunun seviyesinin diğer spor türlerine nazaran ileride olduğunu söyledi. Erbil Vücut Geliştirme Federasyonu Başkanı Ahmet İzzettin, bu sporun Kürdistan bölgesinin diğer şehirlerinde ilgi gördüğünü ifade etti. İzzettin “Birkaç yıldır sporcularımız Arap dünyası ve Asya’da şampiyon oluyorlar” dedi. Ferdi bazda oynanan sporlara gerekli önemin verilmediğini belirten Federasyon Başkanı salonun bulunmasının altını çizen Ahmet İzzettin, sahanın yanında gerekli malzeme ve cihazların temin edilmesini istedi. Irak Milli Takımı Vücut Geliştirme oyuncularından Çalak Hüseyin, vücut geliştirme sporunun özellikle Erbil ve Kerkük’te çok iyi bir düzeyde olduğunu ifade etti. Çalak Hüseyin diğer şehirlerde de iyi sporcuların olduğunu kaydetti. Bir spor salonlarının bulunmamasının karşılaştıkları en büyük sorun olduğunu belirten Çalak Hüseyin, sporculara maaş temin edilmemesinin insanların bu spora yönelmemesine yol açtığını belirtti. Irak Milli Takımı Vücut Geliştirme oyuncusu Çalak Hüseyin : “Asya düzeyinde birçok başarı elde etsem de, kimse bana sahip çıkmadı. Yardım etmedi.” diye konuştu. Çalak Hüseyin sporcu ve çalıştırıcılara gerekli ilginin gösterilmesini istedi. Gazetemize konuşan bir grup sporcu da benzer sorunlardan söz ettiler. Erbil takımı vücut geliştirme oyuncusu Ferhat Fuat, Süleymaniye takımı oyuncusu Bıjar Tofik ve Kerkük takımı oyuncusu Muhammet Şemsettin de benzer şikayetleri dile getirdiler. Bu sporcular bölgesel Kürt yönetiminden bu spora gerekli ilgiyi göstermesini ve özel bir saha inşa etmesini istediler. Bu sporcular ayrıca yeni spor alet ve gereçlerin de temin edilmesini istediler. Salonun olmayışı vücut geliştirme sporunu olumsuz etki- Ahmet İzzettin, “Ancak geçmişe nazaran durum şimdi daha iyidir. Çünkü Kürdistan Olimpiyat Komitesi bize turnuva tertip ediyor.” diye konuştu. Kendilerine ait özel bir spor salonlarının bulunmadığına dikkat çeken İzzettin, “Bize saha temin edeceklerini söylese de, sözlerini tutmadılar” dedi. Vücut geliştirme sporunun mesafe alması için özel bir Brusk Takımı çalıştırıcısı Şahavan Arif: “Süper lig takımlarından teklif aldım.”liyor Saray Erbil Spor ve Beden Eğitimi Fakültesi mezunu 31 yaşındaki Şahavan Arif, öğretmenliğin yanı sıra, Brusk Spor Kulübü’nün gençlik takımını çalıştırıyor. Erbil doğumlu Şahavan Arif, birçok süper lig takımlarından teklif aldığını söyledi. Gazetemize röportaj veren Arif, geçmişte de futbol sahalarında top koşturmuştu. Saray: Bu sezon Kürdistan Ligi’ni nasıl değerlendiriyorsunuz? Ş.Arif: Genellikle takımların seviyesi hemen hemen aynı. Lig, çok güçlü karşılaşmalara sahne oldu. Saray: Ligin geliştiril- mesi için sizce neler yapılmalıdır? Ş.Arif: Eğer lig iki aşamada oynanırsa bence çok iyi olur ve futbolcular çok fayda görür. Saray: Nasıl Brusk Takımı’nın başına geçtiniz? Ş.Arif: Kendi isteğimle Aso’dan ayrıldıktan sonra Brusk’a geçmeye karar verdim. Çünkü burada spordan anlayan bir yönetim bulunuyor. Saray: Siz nerdeyse Aso’nun çocuğu sayılırdınız, ne oldu da Brusk’a geçtiniz? Ş.Arif: Bu konuda konuşmak istemiyorum. Bu beni ilgilendiren bir şey. Aso’da- kiler kardeşimdirler. Bu eski sayfayı açmak istemiyorum. Saray: Çok genç yaşta futbola veda ettiniz, neden? Ş.Arif: Sporda şans bana hiç gülmedi. Aso’da oynarken kramp oldum. Demek kısmet bu kadarmış. Ardından takımımız küme düştü. Ben de zaten mastır yapmak istiyordum. Dolayısıyla futboldan vazgeçtim. Saray: Takım olarak ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz? Ş.Arif: Tabi ki çim zeminli bir saha hariç herhangi bir sorunla karşılaşmıyoruz. Parasal durumumuz çok iyi. Yönetimimiz bize her türlü yardım de desteği sağlıyor. Yetkililerin tüm kulüplere aynı mesafede olması gerekiyor. Saray: Takıma nasıl oyuncu seçiyorsunuz? Ş.Arif: Ben aktif ve hareketli oyuncular seçiyorum. Mahalle takımlarından oyuncu seçiyo- ruz. Saray: Size hiçbir teklif geldi mi? Ş.Arif: Evet birçok süper lig takımlarından teklif aldım. Ancak ben Brusk’ta kalmak istiyorum. saray 11 Abdulhekim Mustafa Rejioğlu ve edebi hayatı Sayı:46 - 15 Mayıs 2011 Kifri kazasında 1910 yılında doğdu. Kifri, eskiden Kerkük’e bağlı önemli bir Türkmen beldesi idi. Bir çok yazar, şair ve kültür adamı yetiştiren Kifri, eğitim seviyeleri yüksek aydın ve seçkin insanlardan oluşan, millî şuur sahibi halkı ile tanınır. Kifri’den yetişen bir çok öğretmen sayesinde, Irak’taki Türkmen bölgelerinde, millî terbiye ve şuur sahibi sayısız öğrenci yetişmiştir. Bu öğretmenlerden biri olan Rejioğlu, ilk tahsilini Kifri’de, orta öğrenimini de Kerkük’te tamamladı. Daha sonra Bağdat’ta öğretmen okulunu bitirdi. İlk öğretmenlik görevine Kifri’de başladı. Bu görevini bir süre Hanekin’de sürdürdü. Tekrar Kifri’ye tayin edildi. Irak’ta Türkmen aydınlarına yapılan baskılar sonucu, 19391941 yılları arasında sürgün hayatı yaşadı. 1942’de Kerkük’e tayin edildi. Uzun yıllar Kerkük’ün çeşitli okullarında öğretmen ve müdür olarak görev yaptı. 1966 yılında emekli oldu. Bu tarihten sonra Bağdat’a yerleşti. 1967’de Bağdat Radyosu Türkmence Kısmı’nın başkanlığını yaptı. 1973’te merkezi Bağdat’ta bulunan Türkmen Kardaşlık Ocağı’nın başkan yardımcılığına seçildi. 26 Kasım 1975 tarihinde geçirdiği bir kalp krizi sonucu vefat etti. Irak Türkmen edebiyatının önemli isimlerinden olan A. Rejioğlu, 1960’lı yıllarda başlayan yenileşme ve serbest şiir akımının gelişmesini sağlayan ve destekleyen yazarların başında gelir. Yazar ayrıca nesir alanında Türkmen edebiyatının en verimli ve en tanınmış temsilcisi sayılır. İnceleme, eleştiri ve biyografik nitelikteki ve Irak’taki Türkmen toplumu tarafından en çok okunan yazarların başında yer almıştır. Konuşma ve sohbetleri de çekici olan Rejioğlu, edebiyat meclislerinin de sevilen ve aranan bir ismi idi. Çeşitli yazılarından yapılan seçmeler, ölümünden sonra eski harflerle kitap hâlinde yayımlandı.1 Irak Türkmen edebiyatının nesir alanında önemli bir yere sahip olan A. Rejioğlu, değeri anlaşılmamış son devir yazarlarından biridir. Özellikle yazarın yaşadığı son yıllar, Irak Türkmenlerinin çalkantılı ve sıkıntılı bir dönemine rastladığı için, Rejioğlu’nun da edebî yazılarını, deneme türünde kimliği ve Türkmen nesrine yazarak ele almıştır. Deneme sağladığı katkı ve özellikle türünde başarı gösteren Rejideneme türüne yabancı olan oğlu, aynı zamanda bu türün Türkmen edebiyatına bu alanTürkmen edebiyatına girmesini da verdiği hizmet iyice analiz ve tutulmasını sağlayan ilk ve edilmemiştir. tek yazar kabul edilebilir. 1 Abdulhekim Rejioğlu’ndan Doğup büyüdüğü belde olan Seçmeler, (Hazırlayan: HidaKifri’nin tarih, kültür, folklor, yet Kemal Bayatlı), Bağdat, gelenek-görenek ve mimarî 1986. özelliklerini anlatan deneme Eski Düğünler türündeki Yurd Özlemi ana Eski düğünler görülmeğe debaşlığı altındaki yazı dizisi, ğer bir alemdi yazarın edebî gücünü gösteKifri’de her düğün ailenin ren bir monografi niteliğindegeçim durumunu temelinden dir. Dilinin estetiği ve kullanım sarsardı. Eli ne kadar darda ustalığı sayesinde, son dönem olsaydı borç harç eder, şanıyTürkmen edebiyatında ön la şerefiyle bir düğün yaparplana çıkan yazar olmuştur. dı. Maşallah çoluk çocuk da Hıdır Lütfi gibi edebiyatçı ve boldur.. Şükür birinin borçlarını milliyetçi şahsiyetlerden de ödemeğe kalmadan arkadan geniş çapta etkilenen Rejioğlu, ötekinin düğünü gelir çatardı. edebî görüş ve anlayışından Çocuklarını erken evlendirirbaşka, milliyetçi ve memleketçi ler ve askere gitmeden önce görüşleri ile de yeni kuşakların oğlanın mürüvvetini görmek yetişmesinde önemli rol oyna- isterlerdi. mıştır. Düğün ise.. Yazılarını Afak ve Beşir gazeDamadın evinde yedi gün yedi teleri ile en çok Kardaşlık der- gece davul zurna çalınır (davul gisinde yayımlamıştır. Özelzurna düğün ve şenliklerimilikle Kardaşlık dergisindeki zin esas unsuru idi) halaylar yazıları ile, en çok ilgi toplayan tepilir. Düğün evinde herkes yediğini yer içtiğini içerdi. Böyle resmi davet yoktu. Memlekette herkes düğün müddeti boyunca kendini düğün sahibi sayabilirdi. Bu bir gelenek ve görenekti. Eskiden daha elektrik ve lüks lambaları yoktu ve bilinmiyordu. Bundan ötürü gece olanda şenliklere ara verilmemek amacıyla avlunun dört tarafında meşaleler yakılırdı. Ve arada bir külüne gaz döküp bunları canlandırırlardı. Bundan ötürü gece olanda şenliklere ara verilmemek amacıyla avlunun dört tarafında meşaleler yakılırdı. Ve arada bir külüne gaz döküp bunları canlandırırlardı. Çayhânelerden getirilmiş taht ve iskemleler meydanın etrafına dizilir, memleketin hatırlı misafirleri bu taht ve iskemlelere yerleşirler, kadınlar ise çarşaflarına bürünerek dam başlarından şenlikleri takip ederlerdi. Çalınan davullar ve zurnalara uyarak bir yanda kadınlar ve başka bir yanda da erkekler halay tutarlardı ve bazen de memleketin en usta halaycısı erkeklerin kadınların kümelendiği yerde elindeki yağlığıyla sıranın başına geçer davul ve zurnanın ahengine uyarak en heyecanlı en canlı oyunlarını, halaylarını gösterirlerdi. Ve ortalıkta dizilmiş delikanlılarla körpe kızlar onlara uyarak horon teperlerdi. Ve burada birkaç güvenilir kimselerden ellerindeki kırbaçlarla şenliği organize ederlerdi. Gelin Pazartesi veya Cuma geceleri damadın evine kaldırılırdı. Gelin, boynuna al bir türme bağlı kısrakla götürülürken, biri kısrağın ağzındaki gemi tutarken, iki kişi de her biri bir üzengiyi tutarlardı. Arkada biri Unutulmayan Seslerden Faik Naccar mahallesinde dünyaya geldi. Babası ve dedesi marangozluk sanatını icra ettikleri için, Naccar lakabı ile tanınmışlardır. Küçük yaşlardan itibaren Fayık da babası Refik Naccar’ın yanında marangozluk mesleğini öğrenmiştir. Ahşap kapı, pencere ve tahta oymacılığı sanatında temayüz ederek, geçimini bu meslekten kazanmıştır. Fayık Naccar’ın musikiye karşı olan ilgisi de yine çocukluk yaşlarında başlaZengin folklor ürünlerine samıştır. Küçük yaşlarından hip Irak Türkmenlerinin halk itibaren Kur’an-ı kerim ve müziği, en çok ilgi toplayan dinî havalar dinlemek için kurumların başında yer alır. Özellikle Türkmen toplumunu mevlit törenlerine gitmeğe en önemli kültür merkezi olan ve böylece bilgi dağarcığını Kerkük, türküleri ve uzunha- zenginleştirmeğe başlamıştır. Bu arada sesinin güzelliği ile va türünde olan hoyratları çevresinde ilgi uyandırmıştır. adeta bir dünya markası Bu arada hoyrat ve yerli deolmuştur. Kerkük’te yetişen ve halka mal olan hoyrat us- yişle beste (türkü) havalarını icra ederek, sanatçı kişiliğitaları da, bu renkli folklorun ni geliştirmeğe başlamıştır. başarılı temsilcileri arasında Bariton ile bas arası ses her zaman zevkle dinlenilrengine sahip olduğu için, mişlerdir. özellikle hoyrat usullerinde Halk müziği alanında derin izler bırakan Türkmen sanat- (makamlarında) büyük ilgiye mazhar olmuştur. Hoyrat çılarından biri de hiç kuşkusuz rahmetli Faik Naccar’dır. usulleri arasında en çok başarı gösterdiği Kurdo (veya Halkın Fayık olarak telaffuz Kürdi) tarzında mükemmel ettiği Faik Naccar, 1921 yılında Kerkük’ün Sakkahâne bir yorum sağlamıştır. Bu hoyrat usulünü, çocukluk döneminde sesini dinlediği büyük sanatkâr Emin Bağvan’dan etkilenerek öğrendiği söylenilmektedir. Sanatçı kimliğini kazanan Fayık, 1950’li yıllarda musiki meclislerinin aranan bir ismi olmuştur. Özellikle düğün ve sünnet törenleri münasebetiyle düzenlenen törenlerde tanınmış sanatçılar arasında yer almıştır. 1954 yılında kahvehane sahibi olan rahmetli Fatih Bekir’in evinde, değerli sanatkâr Abdulvahit Küzecioğlu ve rahmetli keman virtüözü İlham Merdan ile birlikte 45 dakikalık bir bant doldurmuştur. Bağdat Radyosunda 1959 yılında açılan Türkmence kısmı için banda okuduğu parçalar, şöhretini bütün Türkmen bölgelerine yaymıştır. Radyo için okuduğu “Divan”, buna bağlı olarak “Kurdo” hoyratlar “Aman Tabur”, “Nardıvannan Tıkır Mıkır” türküsü ve bağlı olarak “Ömergele” hoyrat, “Kalenin Dibinde Bir Daş Olaydım” türküsü ve bağlı olarak “Yolcu” hoyratı gibi parçalar, onun hayranlarının sayısını arttırmıştır. 1963 yılında Topal Heme ile 2 saatlik bir bant doldurmuştur. 1964 yılında Mehmet Ahmet Erbilli, Müşko (Şevket Sait) ve Mehmet Kalayı ile birlikte yine 2 saat bir başka bant kaydetmiştir. çok tutulan parçaları olmuştur. Yaygın olan bu bantları piyasalarda meraklılarınca takip edilmiş ve hâlâ takip edilmektedir. Sanatçının en güzel biçimde okuduğu Kurdo hoyratından başka, Rast faslından okuduğu “İstanbul’dan Çıktım Yola” türküsüne bağlı okuduğu Beşiri, Muhalif, Ömergele ve Yolcu gibi usullerde de başarılı yorumları ile ilgi çekmiştir. Divan ve gazel örneklerine de yer verdiği bantları, sanatçıyı her zaman gündemde tutmuştur. 1985 yılında Hac farizasını yerine getiren sanatçı, 1996 yılının Şubat ayında yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamayarak hayata gözlerini yummuştur. Irak Sanatçılar Sendikası ile Irak Makam Evi’nin de üyesi olan Fayık Naccar, kendine özgü sesi ve yorumu ile unutulmayan sesler arasına girmiştir. Tok ve doyurucu sesinin sedası, gök kubbede her zaman yankılanacak olan sanatçımızı rahmetle anıyoruz. Kaynak:Kardeşlik Dergisi-İstanbul de hayvanın ipekle sıkı sıkıya bağlı kuyruğunu tutardı; olmaya ki bir sevmeyeni tarafından hayvanın kuyruğundan bir kıl koparılsın ve kör düğüm edilip bir yere atılsın. Çünkü öyle bir şey olursa, damat bağlandı demekti. Bu bir inançtı, bir kanaatti. Yine gelinin arkasına yakınlarından üç beş yaşında erkek bir çocuk bindirilirdi. Bu da gelinin ilk doğuracağı çocuğun oğlan olacağı kanaatiydi. Gelinin önünde çalınan ahengine uyarak iki şahıs kılıç kalkan oynar ve başka bir şahıs da tebdil-i kıyafet ederek türlü türlü maskaralıklar yapar atlıkarınca oynardı. Ve zaman zaman da gelinin baş üstünden kurşunlar atılırdı. Kafile damadın evine yetişince hemen kapıdan damadın hemşire, akraba ve yakınları, uğurlu ve hayırlı olur niyetiyle ellerinde ayna, un ve kevgir raks ede ede gelini karşılarken damadın annesi de şu sözlerle gelini eve davet ederdi : Ev senin eşik senin Dördeki beşik senin Damat ise iki sağdıcı ile damda gelinin eve girmesini beklerdi. Gelin avluya ayak basar basmaz, damat zenginse ufaklık para, değilse şeker serperdi. Yatsı ezanından sonra da gelin yenge tarafından damada teslim olunurdu. Ve sağdıçlar da başka odalarda damadın evlenmesini beklerlerdi. Damat gelinle evlendiğinin ilk müjdesini sağdıçlara verince, sağdıçlar ve damat tarafından kurşunlar atılırdı. Bu da artık damat ve gelinin “karı ve koca” olduklarına bir işaretti. Kaynak: Altunköprü Dergisi-İstanbul Burhan Yaralı’dan Yeni Bir Kitap Erbilli Türkmen Araştırmacı Yazar Burhan Yaralı’nın Arapça kaleme aldığı “Erbil’i Unutmamak İçin” adlı eseri piyasaya çıktı. Lübnan’da basılan kitapta araştırmacı Yaralı, Erbil’in yakın geçmişine ışık tut yor. Kitapta Erbil’deki aile ve önemli şahsiyetleri inceleyen Yaralı, “Erbil’i Unutmamak İçin” adlı eseriyle birlikte on ikinci eserine imza atmış oluyor. 1947 Erbil doğumlu araştırmacı ve şair Burhan Yaralı 1994’ten beri Almanya’da ikamet etmesine rağmen yılın altı ayını çok sevdiği Erbil’de geçiriyor. Yaralı’nın yazdığı yeni kitabının Türkmen kütüphanelerinde kendine önemli bir yer edeceğinden hiç şüphemiz yok. Yaralı’dan yeni eserler bekliyoruz. 12 Şirzat Şeyh Muhammet Erbil eskiden beri meşhur aileleriyle tanınmış bir şehirdir. Şehre birçok hizmetleri dokunan bu ailelerden biri de Seyit Ahmediler ailesidir. Osmanlı Dönemi’nde büyük rol oynayan ailede, Seyit Abdullah Ahmedi Paşa, Seyit Ömer Ahmedi ve Mahmut Paşa Ahmedi gibi yüksek mevkilerde çalışmış birçok ferdi bulunuyor. Bu ailenin büyük dedelerinin kökeni Şeyh Seyit Ahmedi Rifai ve İmam Muhammet Hüseyni’ye dayanıyor. Bu iki isim, Erbil’de Ahmediler’in büyük dedeleridir. Şeyh Seyit Ahmedi Rifai ve İmam Muhammet Hüseyni’nin büyük dedeleri ise Seyit Ahmet Rifai (Ebülalamin)’dir. Erkek çocuğu olmayan Ebülalamin’in iki kızı vardı. Kızlar babalarının amcaoğulları ile evlidir. Deniliyor ki; İmam Muhammet ve Şeyh Ahmet Rifai Erbil’e Sultan Muzaffereddin Gökbörü döneminde yerleştiler. Çünkü o dönemde Abbasiler, Seyitleri baskı altında tutuyordu. Bunun içindir ki bu iki zat Umalbataih Bölgesi’nden Erbil’e göç ettiler. Kendilerine hürmet gösteren Gökbörü, Şeyh Ahmet Rifai için bir saray Sayı:46 - 15 Mayıs 2011 Erbil’in Tanınmış Aileleri de bir tekke yaptırdı. İmam Muhammet aynı zamanda Darbül-Minare Mahallesi’nde bulunan Rabz Camii’nde de imamlık yapmıştır. Burada kendisi için yaptırılan medresede Hanafi ve Şafii mezhebi bilgileriyle eğitim veriyordu. Seyit Abdullah Paşa kimdir? Seyit Abdullah Paşa, Seyit Abbas Ağa, Seyit Muhammet Ağa, Seyit Ahmet Ağa, Seyit İbrahim Ağa, Seyit Şeyh Ahmet Rifai’nin oğ- ludur. Büyük Seyit Hüseyni’nin neslinden olan Seyit Abdullah Paşa, 1840’ta Erbil Kalesi’nin Saray Mahallesi, Ağalar Sokak’ta dünyaya gelmiştir. Din eğitimini babası Seyit Abbas Ağa’nın yanında Büyük Kale Camii’nde alan Seyit Abdullah Paşa, çok yüksek ahlaklı bir insandı. Seyit Abdullah Paşa, babasının vefatının ardından Ahmedi ailesinin başına geçti. 1890’da gittiği İstanbul’da Sultan Abdülhamit Han’ın hürmetine nail olan Seyit Abdullah Paşa, Erbil’de Seyitler Eşrafı Sendikası’nın başkanlığını yaptı. Seyit Abdullah Paşa, ödüllendirildiği Sultan Abdülhamit Han’ın fermanıyla Erbil Sancağı’nın kaymakamı olarak atandı. Osmanlı’nın en büyük unvanı olan “Paşa” ve “Hadimülharamain Elşerifeyin” unvanlarını kazandı. Seyit Abdullah Paşa’nın hizmetleri Seyit Abdullah Paşa; hem Osmanlı hem de krallık dönemlerinde birçok yüksek mevkide bulundu. Geldiği mevkilerde Erbil’e büyük hizmetler sunmayı başaran, Seyit Abdullah Paşa, Osmanlı Sultan Beşinci Reşat tarafından Erbil’in idari hakimi ve Eşraf Nakibi ve Büyük Hakan unvanları ka- Erbil’in Kebapçıları Eskiden Erbil’i ziyaret edenler geceyi bir handa geçirirdi. Ardından da lezzetli yemeğini yedikten sonra şehri terk ederdi. Mustafa Şirzat Erbil lezzetli yemekleri ve meşhur yemekhaneleriyle tanınan bir şehirdir. Eskiden bu şehri ziyaret edenler geceyi bir handa geçirirdi. Ardından da lezzetli yemeğini yedikten sonra şehri terk ederdi. Bunlar kendi memleketlerine döndükten sonra kendilerine Erbil’de kebap yiyip yemedikleri sorulurdu. Kişi “evet kebap yedim” deseydi Erbil’i ziyaret ettiğine inanılırdı. Eskiden kebapçılar işe sabahın erken saatlerinden başlardı. Ardından müşterileri kabul etmeye başlayan kebapçı dükkânlarından yükselen kebabın nefis kokusu Kayseri Çarşısı’nı sarardı. Kebapçılar geçmişte yerli et kullanırdı. Erbil’in Meşhur Kebapçıları 1-Hacı Abdullah Şinoyi Kebapçısı: Sahibi Hacı Abdullah Şinoyi idi. Şinoyi, sonra işini oğlu Hacı Şerif Şinoyi’ye devretti. Şinoyi’nin dükkanı Kayseri Çarşısı’nın Sebzeciler Sokağı’nda idi. Şinoyi’nin yanında çırak olarak çalışan İzzet Amca, dükkanın önüne yerleştirilen büyük mangal üzerinde kebap pişirirdi. O zamanlarda bir porsiyon kebabın fiyatı 20 Fils’ti. 2-Hacı Abo Kebapçısı: Hacı Abo’nun kebap dükkânı, Hacı Abdullah’ın zandı. Birincisi; 1904-1907, ikincisi ise; 1913-1918 yılları arasında Erbil’de belediye başkanlığını yapan Seyit Abdullah Paşa bu dönemlerde Erbil’e büyük hizmetlerde bulunmuştur. Örneğin Erbil Kalesi’nin Saray Mahallesi’nde yaptırılan cadde onun zamanında gerçekleştirilmiştir. Ayrıca Erbil’de içme su sorununa çözüm olarak Altıparmak Camii arkasında büyük bir havuz yaptırmıştır. Seyit Abdullah Paşa ve İngilizlerin askeri hakimi İngilizlerin Erbil’i işgali sırasında büyük direniş göstererek müşerref bir rol oynayan Seyit Abdullah Paşa, Osmanlı idaresinin kentten çekilmesinin ardından Reşit ve Abdürrezzak Ağalar, Dizeyilerin bazı ağaları ile birlikte İngilizler’e karşı isyan hareketi başlattılar ve az kaldı Erbil’i İngilizlerden alacaklardı. Ancak kente sevk edilen İngilizlerin büyük bir askeri gücü, isyanı bastırmayı başardı. Bu konuyla ilgili yaşlı bir Erbilli bize şunları anlattı: “ İngilizlerin Erbil’e tayin ettiği askeri hakim, kentin sorunlarını görüşmek için Erbil Kalesi’ne gidip kentin ileri gelenleri ile toplantı yaptı. Bu toplantıda, Seyit Abdullah Paşa’nın Osmanlı Dönemi’nde almış olduğu mevkiler ve unvanları hakkında bilgi alır.” dükkânının yakınında idi. Uzun bir dükkân olan Hacı Abo’nun, Molla Ali adındaki kardeşi mangalda kebap pişirirdi. Hacı Muhsin Kasap bu konudaki anılarını şöyle anlatıyor: “Çocukken ben Şakir Molla Şerif ve Tahsin Kasap Hacı, Abo’nun yanında çırak olarak çalışıyorduk. Günlüğümüz 250 Fils’ti. Sabahları kestiğimiz dananın etini parçalayarak kemikten arındırırdık. Öğleyin usta kebap pişirirken ben mangal üzerinde yelpazeyle yellerdim. 3-Hacı Kadir Kebapçısı: Marangozlar Sokağı’nda bulunuyordu. Hacı Kadir Kebapçı’nın dükkânı bugün de kebap yapmaya devam ediyor. Dükkânı Hacı Kadir’in küçük oğlu işletiyor. Dükkanın kurucusu Hacı Kadir’in babası Hıdır Piremar idi. Dükkanı Hacı Kadir ve kardeşi Hacı Maruf işletiyordu. Erbil’e civar köylerden gelen insanlar, yirminci yüzyılın ortalarında Erbil’de ün yapan bu kebapçıda yemek yerdi. Hacı Kadir çok sakin ve titizdi. Kebapları kendisi pişirirdi. Yetmişli yılların başında Hacı Kadir, dükkânına bir kat daha yaptırdı. İki katlı olan Hacı Kadir’in dükkânının yanında Hacı Cebrail’in ekmek fırını bulunuyordu. Ekmek ihtiyacını Hacı Cebrail’in fırınından karşılıyordu. Hacı Kadir’in kebapları da çok lezzetliydi. 4-Derviş Ali Kebapçısı (Ali Kebapçı): Bugün Yasin Kebapçısı olarak bilinen dükkânın tam yerinde bulunuyordu. Sahibi Derviş Ali Şeyh Hasan idi. Derviş Ali, aynı zamanda Şeyhallah Camii’nde ezan da okurdu. Kimi zamanlar da ise imamlık da yapardı. Sabah namazından sonra dükkâna gidip dana ve koyun etinden kıyma hazırlardı. Türkmen Hacı Kadir Benna, bu konudaki anılarını bizimle şöyle paylaştı: “Hacı Ali dedemdi. Çocukluğumda çoğu kez mangal başında durup kendisine yardım ederdim.” 5-Mehmet Kebapçısı: Sahibi Mehmet Mecit Kebapçı’ydı. 1910’da dünyaya gelip 1987’de vefat eden Mehmet Kebapçı’nın dükkânı altmışlı yıllarda Hacı Hamit Çakmakçı’nın dükkânının yanında idi. Erbil’in eski kebapçılarından olan Kebapçı Mehmet’in dükkânının yanında Haşim Kebapçı da çalışıyordu. Burada çakmakçılar, tütüncüler ve bezirgânlar kebap yerdi. Kebapçı Mehmet ardından Bağdat’a giderek burada bir dükkân açtı. 6-Hamedemin Kebapçısı: Bu dükkân Bakkallar Sokağı’nda bulunuyordu. 13 Sayı:46 - 15 Mayıs 2011 Yüksek Öğretim Bakanı Prof. Dr. Dilaver Abdülaziz, Saray’a konuştu: saray “Mastır ve doktora için Türkmenlere de kontenjan vermeye hazırız ” Saray- Röportaj Yüksek Öğretim Bakanı Prof. Dr. Dilaver Abdülaziz, Saray’a konuştu. Bakanla, Türkmen okullarından mezun olan öğrencilerin sorunları hakkında konuştuk. Gazetemize şunları söyledi; “Yurt dışında burslu olarak gönderilen öğrenciler, puanlarına göre seçilip gönderilmeli. Etnik kökene göre burslu öğrenci belirlenmez. Böyle olmamalıdır.” Türkmen okullarında fen bilgisi öğretmen kontenjanındaki eksiklikler konusunda ise; “Okullar kendi çabalarıyla fen bilgisi öğretmeni temin etmelidir. Çünkü üniversitelerimizde bu soruna özel açılmış bir bölüm yoktur.” Saray: Şimdilerde Türkmen okullarının en büyük sorunu fen bilgisi yani fizik, kimya, biyoloji öğretmeni eksikliğidir. Acaba neden fen bilgisi fakültelerinde böyle bir bölümünüz yok? D.Abdülaziz: Aslında doğrusunu isterseniz ilk defa bana böyle bir so- “Türkmen toplumu, Erbil’in kimliğidir. Bunu gurur duyarak söylemeliyiz” ruyu siz sordunuz. Daha önce böyle bir sorun olduğunu bilmiyordum açıkçası. Daha önce önüme bu sorunla ilgili herhangi bir bilgi gelmedi. Ama şöyle bir düşünecek olursak, bir fizik öğretmenliği bölümünü Kürtçe, Türkçe ve Arapça diye daha önce hiç bölmedik. Biz sadece fizik öğretmeni yetiştiriyoruz. Yetiştirdiğimiz bu öğretmenlerin de öğrencilerine konuyu anlayacakları dilde anlatmalarını bekliyoruz. Hangi dilde öğrenci anlıyorsa o dille anlatmalıdırlar. Mesela bir sınıfta Türkmen öğrenciler var diyelim. Öğretmen de fiziği Arapça anlatıyor. Bizim için bir sorun oluşturmuyor. Öğrenci fizik dersini Arapça öğrenmiş oluyor. Eskiden beri Irak’ta ve Kürdistan Bölgesinde bu şekilde iki dilli bir sistem yok. İki farklı dilde eğitim veren aynı bölümlerin üniversitede olması gibi bir sistemimiz yok. Bizim şimdiki bölümlerimizde eğitim gören öğrencilerimiz arasında Türkçe bilenler vardır. Onlar mezun olunca gidip Türkmen okullarında ders versinler. Bizim şu anki üniversitelerimizde de bilimsel konular İngilizce veriliyor. Ancak sınıflarda Kürtçe ve Arapça konuşuluyor. Saray: Ama Türkmen okullarında derslerin içerikleri Kürt okullarından farklıysa ne olacak? D.Abdülaziz:Bunu bilmemiz lazım. Kürdistan Bölgesi’ndeki üniversitelerin ders içerik sistemi, tüm dünyada olduğu gibi pazara hitap ediyor. Yani mezun olan öğrencilerimizin %95’i standart bir işe giriyor. Kürdistan Bölgesinde sistem Kürtçe. Ama Irak’ın güneyinde sistem dili Arapça’dır. O zaman mezun olan öğrenci de gidip rızkını arayacak. Bu sisteme ayak uydurmalıdır. Ancak bazı okullarda var, benim sistemim farklı diyor. Bu öğret- menler benim işime yaramıyor diyor. Ancak bu okulların da sayısı az. Çok az sayıda öğretmen alımları var. Bu yüzden birkaç okul için özel öğretmen yetiştirmemizi kimse bizden istemesin. Türkmen okullarının sayısı 50’ye ulaşırsa, ha o zaman öğretmene ihtiyaç vardır demektir. O zaman üniversiteler bu istekleri kayda alır. Ancak bu istekle olacak gibi de değildir. Çünkü Duhok’ta Türkmen Okulu olmadığı için, sadece Erbil’de Türkmen olduğu için böyle bir konu gündeme gelemez. Saray: Yıllardır Türkmen Okullarından mezun olanlar hiçbir yerde yerleştirilmiyorlar. Acaba sizce de üniversitelerin Türkçe bölümlerinde, bu öğrencilere özel bir statüyle kontenjan ayrılabilir mi? D.Abdülaziz: Ben bu konuya destek veriyorum. Çünkü Türkmen okullarından mezun olanlar bu bölümlerde daha başarılı olacaklardır. Ancak bu şu anlama da gelmesin. Diğer öğrenciler de bu bölümden dışlanmamalıdır. Türkçe öğrenmek isteyen çok insan var. Ancak tabiî ki Türkmen masın diyeydi. Yani bize hiç kimse Kürtleri gönderdiniz, Türkmenleri göndermediniz diyemez. Bizler Türkmen kültürüne sahip çıkmak adına doktora ve mastır programlarında kontenjan ayırabiliriz. Sadece Türkmenler için değil. Türkmen okulları için. Erbil, Kerkük ve Telafer şehirleri için yıllardır Türkmen kültürüne beşiklik yapmış şehirler. Erbil’den Türkmenleri anmadan bahsedemezsiniz. Türkmen okullarında bence Türkçe veTürk Tarihi okutmak olmaz. Çünkü o zaman Türkmen kültürü kaybolur. Türkmenler gururla bu okullarda anlatılmalı. Bu şekilde iki şey açığa çıkacak. Birincisi; Erbil sadece Kürtler’in şehri değildir. Aynı zamanda Türkmenler’in de şehriokullarına da bir özel dir. İkincisi; Türk değildir. kontenjan verilmelidir. Çünkü Erbil’deki TürkSaray: Her yıl yurt men kültürü ile Kürtlerin dışına mastır ve doktora programla- kültürleri aynıdır. Kıyarında okumaları için fet, yemek ve namazöğrenci gönderiyor- larımız aynıdır. Ancak İstanbul’a gittiğinizde sunuz. Ama şu ana göreceksiniz Erbil Türkkadar Türkmen öğrenci göndermediniz acaba neden? D.Abdülaziz: Bu yanlış bir düşüncedir. Çünkü 2300 öğrenci seçildi ve yurt dışına burslu olarak okumaları için gönderildi. Bu öğrencilerin arasında Arap, Türkmen, Hıristiyan ve Kürt öğrenciler vardı. Bu söylediğiniz şey insan haklarına aykırıdır. İşte bu yüzden başvuru formlarına milliyet veya etnik kökenle alakalı bir soru koymadık. Kendimiz bunu istemedik. Sadece puanlarına göre ve başarılarına göre bir seçim yaptık. Bazı Arap öğrencilerimiz için de kontenjan vardı. Sadece 2 yıl burada ika- menleriyle kültür farkı met etmiş olanlar başvu- vardır. Saray: Türkmen ru yapabildiler. okullarından mezun Başka bir açıdan da olan öğrencilerimibakacak olursak, öğzin çoğu Türkiye’ye rencilerin adları gizliydi. yüksek tahsil yapDeğerlendirme yaptımak için gidiyorlar. ğımız öğrencinin adını Kürdistan Bölgebilmiyorduk. Sadece puanlarına baktık. Bunu si’ne döndüklerinde üniversitelerde neyapmamızın sebebi de hiç kimsenin akraba, eş, den alınmıyorlar? D.Abdülaziz:Her öğrenci dost diye kayırma yapyurt dışında mastır yaptıktan sonra kendi hakkı verilerek tayin edilir. Şimdiye kadar böyle bir sorunla karşılaşmadım. Önümüze böyle bir sorunu olan dosya gelirse kanun neyse onu yaparız. “Elimizden geldiği kadar Türkmen kültürünün korunması ve yok olmaması hakkında konuşmalıyız, neler yapabileceğimiz konusunda müzakereler yapmalıyız” “Üniversitelerin Türkçe bölümlerinde, Türkmen okullarından mezun olmuş öğrenciler için kontenjan ayrılmalıdır.” 14 saray Sayı:46 - 15 Mayıs 2011 Siyasi gözlemciler: Türkmen partilerinin hiçbir faaliyeti yok Saray-Erbil Erbil’deki siyasi gözlemciler, Türkmen partileri ağır şekilde eleştirdi. Bu partileri, pasif olmakla suçlayan gözlemciler, Erbil’deki Türkmen partilerinin aksine, Kerkük’teki Türkmen partilerinin çok aktif olduğunu ve kendi halklarının gözüne girmeyi başardıklarını söylediler. İslami kimliğiyle tanınan siyasi gözlemci Dr. Muhammet Bazyani, gazetemize yaptığı konuşmada, Erbil’deki Türkmen partilerinin pasif olduğunu söyledi. Bu partilerin Erbilli Türkmenleri memnun etmediklerini ifade eden Bazyani, Kerkük’teki Türkmen partilerin aktif ve iyi bir siyasi geçmişe sahip olduklarını belirtti. Bazyani: “Kerkük’teki Türkmen partileri kentte Kardeşlik Ocağı’nı kurdular. Başkalarının içişlerine karışmasına müsaade etmiyorlar. Ancak Erbil’deki Türkmen partilerinin herhangi bir faaliyetleri söz konusu değildir. Bu partiler neden faal olmadıklarını gözden geçirmelidirler. “ dedi. Türkmen Cephesi’nin aktif bir siyasi grup olduğuna dikkat çeken siyasi gözlemci Dr. Muhammet Bazyani, Türkmen Cephesi’nin Kerkük’te aktif olduğunu, ancak Erbil’de fazla aktif olamadığını da sözlerin ekledi. Erbil’de ise Türkmen partilerinin gerçekten istenilen düzeyde aktif olmadıkları bir gerçek. Türkmen Cephesi’nin Erbil’de faaliyet gösterdiği dönemlerde, aktif siyasi öğelerin siyaset sahnesinde olduğunu ifade eden Dr. Bazyani, Cephe’nin Kerkük’e gitmesinden sonra, siyasi Türkmen gruplarının faaliyetlerinin azaldığını belirtti. Siyasi gözlemci Dr. Bazyani, Türkmen partilerin pasif olmasında, Kürt partilerinin etkisinin olabileceğini söyledi. Selahattin Üniversitesi öğretim üyelerinden ve siyasi gözlemci Fırsat Sofi pek çok sorun yarattıklarını söyledi. Türkmen partilerini gazetemize değerlendiren Sofi, bu partilerin barışsever partiler olduğunu, ancak teşkilatlanma sorunu yaşadıklarını söyledi. Sofi şöyle devam etti: “Türkmen partileri; milletin bağrından çıkmış partiler olmayabilir. Belli şartlarda Türkmen partilerinin gerçek partiler olmadıklarını, tek hedeflerinin para olduğunu söyledi. “Bu partiler milletin bağrından çıkmış partiler değildir” diyen Dr. Salim Otrakçı, “Türkmen partileri milletin bağrından çıkmış partiler değildir ki millet için çalışsınlar. Bu partilere hiçbir faaliyet yapmamalarına ise, Türkmen partilerinin pasifliğini, partiler yasasının bulunmayışına bağladı. Irak Kürdistan Bölgesi’nde partilere bütçeden para yardımı yapılması konusunda, düzenli bir yasanın olmadığına dikkat çeken siyasi gözlemci Sofi, bölgedeki siyasi partilerin kurulmuş partiler olabilir. Bu yüzden milletle aralarında güvensizlik olması doğaldır.” Gazetemize konuşan öğretim görevlisi Dr. Salim Otrakçı da Türkmen partilerden şikayetçi. Bu partileri ağır bir dille eleştiren Selahattin Üniversitesi öğretim üyesi Otrakçı, Erbil’deki rağmen para ödeniyor” dedi. Kendisi Türkmen olmasına rağmen, söz konusu partileri eleştiri yağmuruna tutan Dr. Salim Otrakçı, “Zamanında bu partilerin bazıları gazete çıkarıyorlardı. Ancak bugün o da kalmadı. Türkmen halkı iş güçle meşguldür. Partilileri halkın seçmesini gerçekten İslami kimliğiyle bilinen siyasi gözlemci Dr. Muhammet Bazyani: ”Erbil’deki Türkmen partileri pasif. Bu partiler Erbilli Türkmenleri memnun etmiyor. Kerkük’teki Türkmen partileri aktifler ve iyi bir geçmişe sahiptir” çok arzu ederdim. Ancak bölgede gerçek demokrasi olmadığı için, Türkmen halkı partilerine ses çıkaramıyor” diye konuştu. Kerkük’te büyük bir Türkmen nüfusu vardır diyerek tespitte bulunan Otrakçı; Bu kentin kaderi ve statüsü konusunda yaşanan siyasi çekişmenin dorukta olduğunu, söyledi. Bu kentte, Türkmen partilerinin aktif olamamasını, yaşanan siyasi çekişmeye bağladı. Son olarak, öğretim görevlisi Hemin Mirani, Irak Kürdistan Bölgesi’ndeki partilerin bazı özel şartlar altında kurulduğuna dikkati çekti. Bu özel şartlar nedeniyle bölgedeki partilerle, dünyanın diğer ülkelerindeki partiler arasında, büyük farklar olduğunu dile getirdi. Mirani, bölgemizdeki partilerin kadro yetiştirebilecek, partiler olmadıklarını, bağlı bulundukları prensipleri uygulamada gözden kaçırdıklarını söyledi. Türkmen partilerinin misyonlarının, ancak bir bölümünü yerine getirebildiklerini ifade eden Mirani, “Bu partiler kuyruk partileridir” dedi. Mirani şöyle devam etti: “Bunun nedeni de, şimdiye kadar bir partiler yasasının çıkmamış olmasıdır. Bu yüzden küçük partilerin bazıları dükkâna dönüşmüş partilerdir. Ne zaman partiler yasası çıksa, tabanı olmayan küçük partiler kendiliğinden erir gider.” Bölge hükümetinin bazı Türkmen partilere kesenin ağzını açmasını, gazetemize değerlendiren öğretim görevlisi Hemin Mirani, “ Bu partilere mizaca göre para verilmemelidir.” dedi. Seçim komiserliği; Erbil Türkmen Listesi’nin parasını iade etmiyor Saray Erbil Irak Yüksek Seçim Komiserliği, seçime katılması karşılığında para ödeyen, Erbil Türkmen Listesi’nin henüz parası iade etmedi. Komiserlik ayrıca, Kürdistan Koalisyonu’nda yer alan bazı grupların da parasını henüz iade etmedi. Alınan bilgiye göre; Erbil Türkmen Listesi 14 ay önce yapılan seçime katılması karşılığında, komiserliğe 25 milyon Dinar para ödedi. Konuyla ilgili olarak gazetemize açıklamada bulunan Erbil Türkmen Listesi adaylarından Avukat Leys Haffaf, “Seçim komiserliği, Kürdistan Koalisyonu ile birlikte seçime katılan listemizin parasını henüz iade etmedi. Komiserlik parayı Nisan ayının sonunda iade edeceğine söz verdi.” dedi. Haffaf, Kürdistan Koalisyonu’nun seçimde ihlal yaptığı için ödedikleri paradan 2 milyon Dinar’ın ceza olarak kesileceğini de açıkladı. Geçen yıl 7 Mart’ta yapılan seçimde, KYB ve KDP’nin oluşturduğu Kürdistan Koalisyonu’nda aralarında Erbil Türkmen Listesi’nin de bulunduğu 11 grup yer almıştı. Kürdistan Halkı Demokrasi Hareketi Sekreteri Hıdır Rusi ise, parti olarak gecikmeli olsa da paralarının iade edildiğini söyledi. Rusi, Kürdistan Koalisyonu’nun seçim ihali nedeniyle kendilerinin de paralarının bir bölümünün kesildiğini ifade etti. Kürdistan Koalisyonu’nun yapmış olduğu seçim ihlali nedeniyle gelen cezadan pay alan bir grup da Kürdistan Komünist Partisi’dir. Gazetemize konuşan parti yöneticilerinden Dr. Muhittin, gecikmeli olsa da paralarının bir kısmını geri aldıklarını söyledi. Bu arada Kürdistan Koalisyonu ile seçime katılan Kürdistan Emekçi İşçiler Partisi’nden 6 milyon Dinar’ın kesildiği gelen haberler arasında. Konuyla ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan parti yöneticilerinden Bapir Kamala, Kürdistan Koalisyonu’nda yer alan tüm grupların seçim ihlali yaptığına dikkat çekti. Seçim komiserliğinin talimatlarına göre; seçime katılan her gruptan 25 milyon Dinar alındı. Aynı talimatlarda seçimi kazananlara paraları iade edilecek. Irak Yüksek Seçim Komiserliği Erbil Şube Üyesi Handren Muhammet, Erbil Türkmen Listesi’nin neden parasının henüz iade edilmediği yönündeki sorumuzu şöyle yanıtladı: “Paralarının iadesi için bize başvuran, bazı gruplara paraları iade edildi. Ancak bazı gruplar bize böyle bir taleple gelmediler. Fakat yasalar gereği bunların da parası iade edilmeli. Paraları iade edilmeyen gruplar, bu yönde talepte bulunmamış olabilirler. Bir koalisyon üyesinin ihlalde bulunduğu ispat edilirse, gelecek cezadan tüm koalisyon payını alır. Bir aday, komiserliğin talimatlarına aykırı davranırsa partisi ceza alır. “dedi. 15 Sayı:46 - 15 Mayıs 2011 Türkmen şahsiyeti Avukat Sanan Ahmet Ağa: saray Hem merkez yönetim hem de bölgesel yönetim haklarımızı çiğniyor Türkiye’de geçtiğimiz günlerde ilk sayısı çıkan Türkmen Erbil Gazetesi’nin Erbil’in tanınmış Türkmen şahsiyetlerinden sayın Sanan Ahmet Ağa ile yapmış olduğu röportajı aynen yayınlıyoruz. Erbil Gazetesi: Sanan Ahmet Ağa siyasete ne zaman başladı? S.Ağa: Bir insan olarak baba evinde öğrendiğimiz ilke milleti sevmek ve sevdirmek, milli varlığımıza sahip çıkmak amacıyla tarihimizi doğru bir şekilde öğrenip ve öğretmek, anadilimizi yabancı kelimelerden arındırarak kültürel ve milli değerlerimize sahip çıkmak için tüm milletseverlerle beraber 1958 yılında milli davada ilk adımlarımızı atmaya başladık. Erbil Gazetesi: Türkmen Kardeşlik Ocağı Sanan Ahmet Ağa için ne anlam taşır ? S.Ağa: Birinci Dünya Savaş’ından sonra Irak devletinin 1921 yılında kurulması ve sınırının çizilmesinden hemen sonra devletin bizlere karşı kullandığı politika Türkmen milletinin yok etmek olmuştur. Tüm bu baskıların devam etmesinin yanı sıra ırkçı partilerin de bile bile varlığımızı inkar etmelerine rağmen 31.12.1974’te Türkmen Kardeşlik Ocağı Erbil Kolu’nun kurulması için izin aldık ve Ocağın başkanlık görevi bize nail oldu. Bu görevi 29.09.1996 tarihine kadar üstlendik. O tarihten sonra TKO Erbil Kolu, Bağdat’taki merkezinden ayrıldı. Ocağın açılması Türkmen milleti için yeni bir aşama ve Erbil Türkmenleri için karanlık tutumlara karşı bir devrim niteliğindedir. Ancak 1991 yılı ayaklanmasından sonra havalar bizim istediğimiz gibi esmedi. Erbil Gazetesi: Sanan Ahmet Ağa siyaseti bıraktı mı? S.Ağa: Siyaset bizler için milli bir sevdadır ve bu sevda da ömür boyuncadır. Erbil Gazetesi: Siyaseti bıraktıysa bunun nedeni nedir. Bırakmadıysa yeni siyasi çalışmaları ve projeleri var mı ? S.Ağa: Milli çalışmalar bir bütündür. Eskiden neysek bugün de oyuz. Kurtuluş ilkelerini bir fikir olarak yazıp uyguladığım 11.11.1969 günü yeni bir aşamanın başlangıcı olmuştur ve hala da devam etmektedir. Erbil Gazetesi: Bir dönem başkanlığını yaptığınız Irak Türkmen Cephesi’nin bugünkü politikasını nasıl değerlendiriyorsunuz ? S.Ağa: Üzülerek söylüyorum ki, yeterli değil. Erbil Gazetesi: Duyduğumuz kadarıyla ister Irak merkez hükümetinden ister Kürt yerel yönetiminden size teklifler gelmiştir. Bu teklifleri neden kabul etmediniz? S.Ağa: Eşitliği kabul etmedikleri için kabul etmedim. Erbil Gazetesi: Erbil’deki Türkmenler’in durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz ? S.Ağa: Tabi ki olanlar istediğim gibi değil, ve bu demek değildir ki hiçbir şey yapılmamıştır. Aşağı yukarı yapılan çalışmalar var ama gönül fazlasını ister. Erbil Gazetesi: Bir sembol olarak Sanan Ahmet Ağa gençlere neler önerir ve bunlardan neler bekler ? S.Ağa: Gençler her milletin temel unsurudur. Çünkü gençler milletin gelecek liderleridir. Bu yüzden hakkettikleri konuma layık olmak ve milletin gasp edilen haklarını geri almak için birlik ve beraberlik çerçevesinde kendilerine sahip çıkarak üstün eğitim elde edip dünyadaki uygar milletlerin seviyesine ulaşmak için çaba harcamalıdırlar. Erbil Gazetesi: Sizce Türkmenler ister Irak merkez hükümetinden ister Kürt yerel yönetiminden haklarını elde etmişler midir? S.Ağa: Ne yazık ki hayır. Buna ek olarak önceden elde ettikleri hakları da çiğnenmektedir. Erbil Gazetesi: Gazetemiz aracılığıyla Türkmenler’e özellikle Erbil halkına ne demek istersiniz ? S.Ağa: Düştüğümüz durumdan ders çıkararak “Doğruya devam yanlışı düzeltmek” ve “Kim olursan ol nerede olursan ol yeter ki milli davanın yanında ol” ilkelerini uygulamak. Zaten bilirsiniz ki bu kurtuluş ilkelerindendir. Hikmet Kümbetlioğlu gibi valiler vardı bu devlette Gelin 2004 yılında MEB yayınları tarafından basılan “Türk Devlet Geleneği-Dün-Bugün” adlı eserde konusu edilen Hikmet Kümbetlioğlu’yu bir tanıyalım. Siz de tanıyayın ki, devlete, devletin valisine güvenmeye devam edin. 1950 seçimleri öncesi Demokrat Parti’nin ileri gelenleri yurt gezilerine çıkıyorlar ve her gittikleri vilayette vatandaşlar tarafından büyük ilgiyle karşılanıyorlar. O vilayetin yöneticileri müdahale ettikleri için de sık sık olaylar çıkıyor. DP’nin yöneticileri Celal Bayar ve arkadaşları Urfa’ya giderler birgün. Bu sırada Urfa Valisi Hikmet Kümbetlioğlu’dur. DP’liler flama ve bayraklarla vilayet sınırında beklerken bir de ne görsünler, Vali Kümbetlioğlu gelir ve partililerin biraz ilerisinde durur ve beklemeye başlar. Celal Bayar vilayet sınırından içeri girince,ilk karşısına çıkan valinin forsun dalgalandıran arabayı görür görmez hemen konvoyu durdurur. Vali Hikmet Kümbetlioğlu, Bayar’ı saygı ile karşılar, “Benim devlet anlayışıma göre Başbakan da Muhalefet Lideri de aynıdır. Sizi karşılamak görevimdir, şehrimize hoşgeldiniz efendim” diyerek selamlar. Bayar ve arkadaşları bu kabulden olağanüstü etkilenirler. Çünkü bu zamana kadar gittikleri her vilayette tartaklanmışlardır. Sonra vali Hikmet Kümbetlioğlu, Demokrat Parti heyeti ile vilayete gelir. Bayar ve arkadaşlarına makamında ikramda bulunur ve Bayar’ın karşısına oturur, ısrarlarına rağmen makamına geçmez. Olayın Ankara’da duyulması üzerine, CHP’li teşkilat ayağa kalkar. “Biz bu Vali’yi istemeyiz sesleri üzerine vali Hikmet Kümbetlioğlu Urfa’dan alınır. Elazığ’a tayin edilir. Seçimler sonuçlanır. DP ezici bir üstünlükle seçimleri kazanır. Bu kez CHP yurt gezilerine başlar. O günlerin CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek, Güney Doğu Anadolu gezisi sırasında Elazığ’a uğrar.Vali Hikmet Kümbetlioğlu bu kez Gülek’e itibar gösterir. Gülek Elazığ’dan ayrıldıktan sonra Elazığlılar ayağa kalkar bu kez onlar; “Bu CHP’li valiyi istemeyiz” derler. Zamanın Başbakanı Menderes, Kümbetlioğlu’nu olayla ilgili bilgi almak üzere Ankara’ya çağırır. Vali Hikmet Kümbetlioğlu, Ankara’da 17 gün Başbakanlığa gider- gelir, kabulünü bekler. Nihayet 18. gün Menderes, Hikmet Kümbetlioğlu’nu içeriye alır. Nazik ve centilmen Menderes yoktur Başbakanlık’ta. Kümbetlioğlu’nu azarlarcasına şunları söyler; “Ben Türkiye’nin en güçlü, en büyük partisiyim, teşkilatımın da aynı seviyede olmasını istiyorum. Bana ilinde ad ver, yeni kurul oluşturalım.”. Vali Hikmet Kümbetlioğlu bozulur, “Ben devletin valisiyim. Ne CHP’li, ne de DP’liyi tanırım” cevabını verir. Rahmetli Menderes ısrar eder, bunun üzerine Kümbetlioğlu ayağa kalkar, izin ister. Menderes, Kümbetlioğlu kalkarken “Gidin yerinize, benim talimatımı bekleyin” der. Sonra Kümbetlioğlu’nun acele kararnamesi hazırlanır, Çankaya’ya sevk edilir. Tenzili rütbe ile Nüfus İşleri Genel Müdürü Yardımcılığı’na alınacaktır. Zamanının Cumhurbaşkanı Bayar, en kötü günlerinde kendilerine kucak açan Vali’yi hatırlar, kararnameyi imzalamaz. Sonra Hikmet Kümbetlioğlu Elazığ’dan Hatay Valiliğine nakledilir. Gel zaman git zaman Kümbetlioğlu, Danıştay üyesi olur. 27 Mayıs İhtilali’nde Vali Kümbetlioğlu, kendisini Yüksek Soruşturma Kurulu İkinci Başkanlığı’dna bulur. Bir gün Kümbetlioğlu’nun kapısı tıkırdatılır. İçeriye giren binbaşı,; “Sanık Menderes’i getirdim efendim” der. Kümbetlioğlu hemen yerinden fırlar, Adnan Menderes’i karşılar, saygı ile koltuk gösterir ve Menderes’in karşısındaki yerini alır. Menderes, Kümbetlioğlu’na yerine geçmesini rica eder. Kümbetlioğlu o zaman şu şekilde karşılık verir: “Emrederseniz yerime geçerim efendim, çünkü siz benim hala başbakanımsınız”. Menderes ve Kümbetlioğlu’nun gözleri doludur. Menderes Hikmet Kümbetlioğlu’na hafif bir sesle şu cevabı verir; “Devlet işte bu Hikmet bey...” Kümbetlioğlu ağlamamak için dudaklarını ısırır ve duyulur, duyulmaz bir sesle şu karşılığı verir: “Ben milletimden aldığım terbiyenin gereğini yapıyorum...” Kaynak: Bütün Dünya Dergisi Ünlü sözler Bir kişi her şeyin en iyisini o bildiğini iddia ederse o kişi insalığı kaybetmiş demektir Sultan Akbar Babür Sayı:46 - 15 Mayıs 2011 12 Erbil'in tanınmış aileleri Türkmen partilerine ağır eleştiri 14 Adalet ve eşitlik arayan vali 15 Türkmenler'in durumuna ışık tuttu 15 Yüksek Öğretim Bakanı, Türkmen dili ve kültürü konusundaki fikirlerini Saray’la paylaştı “Mastır ve doktora için Türkmenlere de kontenjan vermeye hazırız ” Saray- Özel Mastır ve doktora için Türkmenlere de kontenjan vermeye hazır olduklarını ifade eden Yüksek Öğretim Bakanı Prof. Dr. Dilaver Abdulaziz, bakan olduktan sonra ilk kez bir Türkmen gazetesine konuştu. Bakan, Türkmen diline ve kültürüne hizmet edilmesi gerektiğini söyledi. Bu yüzden birkaç sandalyenin Türkmenlere ayrılması gerektiğini düşünüyor. Türkmen okullarından mezun olan öğrencilerin çoğu Türkiye’ye yüksek tahsil yapmak için gidiyorlar. Bölgeye döndüklerinde üniversitelerde neden alınmıyorlar? yönündeki sorumuzu yanıtlayan bakan Dilaver; “Her öğrenci yurt dışında mastır yaptıktan sonra kendi hakkı verilerek tayin edilir. Şimdiye kadar böyle bir sorunla karşılaşmadım. Önümüze böyle bir sorunu olan dosya gelirse, kanun neyse onu yaparız.” dedi. Bu sene 2300 lisans mezununun seçilerek yurt dışında mastır ve doktora prog- Irak'ta Türkmen Eğitim Genel Müdürlüğü açılması için çalışmalara başlandı Saray-Özel Irak Parlamentosu’ndaki Türkmen milletvekilleri, Irak Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde Türkmen Eğitim Genel Müdürlüğü kurulması için mecliste 70 milletvekilinden imza toplayarak meclise sundu. Bu konuyla ilgili olarak gazetemize konuşan Irak Parlamentosu Türkmen milletvekili Hasan Özmen, şunları söyledi; “Bağdat’ta hazırladığımız projelerden biri de buydu. Hayata geçirmek için çalışmalara başladık. Irak kanunlarına göre; herhangi bir projenin kabulü için meclisten 50 milletvekilinin imza atması gerekiyor. Bizim projemiz için yani Türkmen Eğitim Genel Müdürlüğü’nün kurulması için biz 50’den fazla 70 imza topladık.”dedi. Hasan Özmen’in gazetemize söylediklerine göre; eğer bu yasa çıkarsa Irak’ın genelinde Türkmen Eğitim Genel Müdürlüğü’nün şubeleri de olacak. Bu yeni kurulacak olan Türkmen Eğitim Genel Müdürlüğü için henüz bir kadro oluşturulmadığını da söyleyen Özmen;”Daha yasa çıkmadı. Bu yüzden henüz bu makama getireceğimiz isim de belli değil.” dedi. Erbil Gazetesi’ni tebrik ediyoruz Saray Gazetesi Saray Gazetesi ve personeli adına, Erbil Gazetesi’nin yayın hayatına yeni başlaması münasebetiyle Erbil Gazetesi başyazarını ve personelini tebrik ediyor ve yayın hayatında başarılar diliyoruz. Erbil Gazetesi, Ankara’da aylık olarak çıkacak olan bir gazete. Bizleri Ankara’da temsil edecek olan gazete, Türkmen yayıncılığının gelişmesi için de çaba gösterecek. Erbil Gazetesi’ne her zaman elimizden gelen desteği vereceğiz. Tekrar tebriklerimizi sunar yayın hayatında başarılar dileriz. ramlarında okumak üzere gönderilmesi konusunda Yüksek Öğretim Bakanı Prof. Dr. Dilaver Abdulaziz “Arap, Kürt, Hıristiyan ve Türkmen diye din ve etnik ayrım yapmaksızın, sadece puanlara ve öğrencilerin başarılarına göre kura ile seçim yaptık. Başvuru formlarında etnik kökenlerini gösterecek bilgiler istemedik. Burslu öğrencilerin seçiminde kesinlikle bir milliyet ayrımı yapılmamıştır.” diye konuştu. S’13te İçişleri Komisyonu Başkan Vekili; “Polislerimizin maaşlarının artırılması için çaba harcıyoruz.” Saray- Özel Saray Gazetesi’ne konuşan Milletvekili, aynı zamanda İçişleri Komisyonu Başkan Vekili Şerdil Tahsin; “Zaten polislerin olan 110 Dinar’ı, polislere iade etmek için çalışıyoruz.”dedi. Vekil; “Bizler Kürdistan Parlamentosu’nda çalışan İçişleri Komisyonu olarak,01.09.2010 tarihinden beri polislere verilmesi gereken paranın bir an önce polislere verilmesini istiyoruz. Çünkü bu yılki bütçede de bu yasa vardır. 2010 yılında İçişleri, Maliye ve Peşmerge Bakanlıkları ile bu konuyla ilgili görüştük. Polis maaşlarının 210 bin Dinar artırılmasını istedik. Bu artışı, iaşe ve diğer zaruri ihtiyaçların karşılanması için istemiştik. Ancak ne yazık ki,100 bin Dinar artış yapılmıştı. Bizde arada kalan 110 Bin Dinar’lık farkın, o tarih esas alınarak polislere ödenmesini istedik. Çünkü bu para hükümetin, polise borcudur.”dedi. Şerdil Tahsin; ayrıca bizim isteklerimiz bununla da sınırlı değildir. Biz burada görev yapan polislerin maaşlarının, aynen Bağdat’taki meslektaşları gibi olmasını istiyoruz.” diye sözlerine ekledi. Saray- Özel Eski Türkmen Cephesi Başkanı Saadettin Ergeç, cephe- nin; hem kendisinin hem de Irak halkının bir mülkü olduğunu, bu yüzden de desteğini asla esirgemeyeceğini söyledi. Eski Başkan; “Eğer Cephe’de yanlış giden bir şey olursa, onu düzeltmek için her zaman yardımcı olmaya hazırım.”dedi. Eski Başkan; “Türkmen Cephesi kendimindir. Destek olacağım. Allah korusun ama yanlış bir şey yaparlarsa da düzeltmek için elimden geleni yaparım. Eğer her şeyi doğru yaparlarsa da her zaman yanlarındayım.”dedi. Bu yakınlarda Türkmen Mec- lisi’nin aldığı bir karar ile görevinden alınan Saadettin Ergeç’in yerine Irak Parlamentosu Türkmen Milletvekili Erşat Salihi getirildi. Cephe’den ayrıldıktan sonra neyle meşgul olacağını sorduğumuzda Saadettin Ergeç’in cevabı “Türkmen meselesi için sürekli Türkmenlerin yanında olacağım” oldu. Cephe’de bu değişikliğin neden icap ettiğini sorduğumuzda ise Ergeç; “Türkmen Cephesi’nin bu değişikliği neden öngördüğüne dair konuşmaya henüz hazır değilim. Bu soruyu lütfen bana sormayın.”dedi. Eski Türkmen Cephesi Başkanı Saadettin Ergeç; “Türkmen Cephesi’ne desteğim devam edecek”
Benzer belgeler
HAMİLELİKTE SİGARANIN ZARARLARI Serbest
tehlikeye dikkat çekti. Spor yazarı Mesut Hasan serbest güreşin saldırgan bir neslin ortaya çıkmasına yol açtığını düşünmediğini söyledi. Serbest güreşin ana temasının spor olduğunu belirten Hasan,...
DetaylıSaray turky.indd - Bizturkmeniz.com
lideri oldu. Partiler, 1977’de birleşti. Ve Nisan 1978’de, Afganistan’ın kontrolünü ele geçirdi. Karmal, önce başbakan vekili oldu ama rakip Khalq partisinin yükseli-
DetaylıMustafa Sandal Tazminat Ödeyecek!
Küçük Molla aile mezarlığında Küçük Molla Harekat bastırıldıktan sonra toprağa verilen Molla Efendi’nin Hizmetleri nedeniyle II. Sultan Bağdat’a dönen Kral takdir ve vasiyeti üzerine 8 hatip mezarı...
DetaylıSARAI LATINInew.indd
Kerim aynı zamanda futbol da oynadı. Spora bugün de devam eden Abdullah Kerim, Erbil’e hizmet eden eski sporcuların maddi desteğe ihtiyacı olduğunu ifade etti. Erbil Atletizm Federasyonu Sekreterli...
Detaylı