Saray turky.indd - Bizturkmeniz.com
Transkript
8 saray Sayı:84 - 15 Aralık 2012 Şişmanlığın sebepleri Sevcan Kasapoğlu - Serdarlı 1. Genetik yapı: Bu, kalıtımsal bir şişmanlıktır, aile yapısından kaynaklandığı için kişi şişmanlıktan kendini sorumlu tutmaz. Ancak yine de kilolarını kontrol altında tutmak için dengeli beslenerek kilo almamaya çalışmalıdır. Zira, kalıtımsal da olsa, şişmanlığı dengeli beslenerek önlemek mümkündür. 2. Hormonlar: Bir insanın hormonal dengesi yaşantısında çok önemli rol oynar, özellikle kadınlarda. Şişmanlığın nedeni hormonal dengenin bozulması olabilir. Bu nedenle sağlıklı zayıflama programlarında hormon testleri yapılması öngörülür. 3. Beslenme: Şişmanlığın tek sorumlusu, kişinin gereğinden fazla veya dengesiz beslenmesi olabilir. Çözümlenmesi en kolay olan şiş- manlık sorununun, beslenme bozukluğundan kaynaklanan şişmanlık olduğunu söyleyebiliriz. 4. Hareketsizlik: Aldığınız kaloriyi sarf edemiyorsanız, sarf ettiğiniz kalori, aldığınız kaloriden az ise şişmanlarsınız. Tembellik kiloları, harekete geçirilerek atılır. 5. Stres: İnsanın hayatındaki boşluğu beslenmeyle doldurması sonunda ortaya çıkan bir şişmanlık sorunudur ve hayli ciddi bir sorundur. Zira işin içine psikoloji de giriyor. Stres ve depresyon kilo almada veya zayıflamada söz sahibi olan iki önemli unsur- dur. 6. İlaç ve operasyon: Genelleyemesek de bazı ilaçların kullanımı (depresyon gidericiler, hormon ilaçları, kortizon vs) bazı kişilere kilo aldırıyor. Bu tür ilaçlar doktor denetiminde kullanılır. Ameliyatlardan sonra da kilo almak söz konusudur; bu da ameliyat şokuyla ilgili olarak psikolojik şişmanlık şeklidir. Bütün kiloların bir adı vardır: Mutluluk kiloları: Büyük sevinçlerde, dostlarla paylaşılan coşkulu anlarda, düğün, dernek ve bayramda seyranda, tatillerde, seyahatlerde yemek içmek alış- kanlıktır, adettendir. Bu mutlu olaylar ardından fazla kiloları getirir. Üzüntü kiloları: Psikolojik sorunlar insanın dengesini, dolayısıyla da psikolojisini etkiler. Her insanın sıkıntılı anlarda tepkisi farklıdır ama içine düştüğü boşluğu buzdolabında gidermeye çalışanlar biliniyor. İşsizlik kiloları: Kendini toplumda işe yaramayan gereksiz biri olarak gördükleri için sıkıntıya düşenlerde görülür. Bu duruma düşenler gelecekten korkarlar, özgüvenlerini kaybederler ve kurtuluşu yemekte bulurlar. Bireysel oyunlarda büyük başarılara imza atmıştır Erbil Kulübünün tarihçesi Saray Erbil Ne zaman Irak Futbol Ligi’nden söz edilecek olsa hemen Erbil Spor Kulübü akla gelir. Irak genelinde büyük başarılara imza atmış olan Erbil, aynı zamanda Asya kıtasının da büyük takımları arasında yer alıyor. Genel merkezi Azadi mahallesinde bulunan Erbil Spor Kulübü 1968 yılında kuruldu. Futbol, basketbol, hentbol, atletizm, halter, bisiklet gibi oyunların takımı olan Erbil spor takımında ayrıca badminton ve satranç da oynanırdı. Ancak kulüpte bu iki oyun dalı artık oynanmıyor. Büyük bir taraftar kitlesine sahip olan Erbil’in destekçi sayısı her geçen gün daha da artıyor. Başta ikinci ligde oynamaya başlayan Erbil, 19 yıl sonra birinci lige yükselmeyi başardı. Ancak maddi sıkıntılar nedeniyle iyi sonuçlar elde edemeyen Erbil, yine de satranç, vücut geliştirme, halter, bisiklet ve atletizm gibi bireysel dallarda iyi neticeler elde etti. 2003’den sonra Erbil, futbolda büyük başarılar elde etmeye başladı. Şöyle ki; 2006, 2007, 2008 ve 2009 sezonlarında Irak şampiyonu oldu. Bu başarısını 2012’de tekrarlayan Erbil, Irak tarihinde profesyonel futbolcuları renklerine katan ilk takım oldu. 2006-2007 sezonunda Arap Şampiyon Takımlar Ligi’ne katı- lan Erbil, ilk turda lige veda etti. 2007’de Tayland’da düzenlenen uluslararası bir şampiyonaya katılan Erbil, ev sahibi takıma yenilerek üçüncü oldu. 20082009 sezonunda Asya Şampiyon Takımlar Ligi’ne katılan Erbil, şampiyonaya birinci turda veda etti. Bir yıl sonra yine aynı şampiyonada rekabet eden Erbil, yarı finale kadar yükselebildi. Ancak takım 2012 sezonunda Asya liginde final maçına yükselerek tarihinin en büyük başarısını gerçekleştirdi. Erbil, maçı Kuveyt’in Kuveyt takımına 4-0 gibi ağır bir skorla kaybetse de Irak tarihinde bir ilki gerçekleştirdi. Kürdistan Bölgesi genelinde farklı bir takımla mücadele eden Erbil’in oyuncularının hepsi yerli oyunculardan oluşuyor. Kürdistan Ligi’nde mücadele eden takım 2004,2005, 2006, 2009, 2010 ve 2012 sezonunda şampiyon oldu. 2006 ve 2007’de ise ikinci oldu. 1999 Nisan: Milene Domingues ile evlendi ama bu evlilik 4 yıl sürdü. Temmuz: Gol kralı olduğu turnuvada 2. Copa America’sını kazandı. Ekim: Lecce’yi 6-0 yendikleri maçta takımının 5. golünü kaydetti ama 6 ay sahalardan uzak kalmasına sebep olan diz sakatlığına yakalandı. 2000 Nisan: İtalya Kupası finaliyle sahalara geri döndü. 2. devrede oyuna girdi ama 6 dakika oynadıktan sonra aynı dizinden bir kez daha sakatlanarak 2000 – 2001 sezonunun tamamını kaçırdı. 2001 Eylül: UEFA Kupası ilk tur maçında Romanya ekibi Brasov karşısında resmen sahalara geri döndü. Kasım: Yaklaşık 2 yıl aradan sonra ilk kez Serie A’da sahaya çıktı ama San Siro’da Lecce karşısında 14 dakika sahada kalabildi; yine sakatlandı. 2002 Haziran: Brezilya’nın 5. Dünya Kupası’nı kazanmasının ilham kaynağı oldu. 8 golle gol kralı oldu ve bu gollerden 2Sini finalde Almanya’ya kaydetti. Temmuz: Real Madrid’e transfer oldu. Aralık: Kıtalararası Kulüpler Şampiyonası’nda Yokohama’da oynanan maçta şampiyon olan Real Madrid’in ve “Turnuvanın En Değerli Oyuncusu” seçildi. Kariyerinde 3. kez FIFA Dünya’da Yılın Futbolcusu oldu. Ronaldo ayrıca kariyerinde 2. kez Avrupa’da Yılın Futbolcusu seçildi. 2003 Mayıs: Real Madrid’in La Liga’da şampiyon olduğu sezonu 30 lig maçında 21 golle tamamladı. 2004 Mayıs: Ronaldo gol kralı oldu ama Real Madrid şampiyonluk unvanını koruyamadı. 2005 Şubat: Daniella Cicarelli ile evlendi ama ilişkileri sadece 3 ay sürdü. Kasım: İspanya vatandaşlığına alındı. RONALDO’NUN ZAMAN TABLOSU Hazırlayan: Karzan Hevleri 1976 Eylül: Ayın 22’sinde Rio de Janeiro, Bento Ribeiro’da doğdu. 1993 Mayıs: Cruzeiro’da harikalar yarattı; 60 maçta 58 gol kaydetti. Mayıs ayında Cruzeiro ile ilk remi kupası olan Brezilya Kupası’nı kaldırdı. 1994 Mart: Arjantin karşısında ilk kez milli formayı taşıdı. Haziran: Bütün maçlara yedek soyundu ama Dünya Kupası’nı kaldıran milli takımın bir parçası oldu. Temmuz: 6 milyon euro karşılığında PSV’ye transfer oldu. 1996 Mayıs: PSV ile Hollanda Kupası’nı kazandı. Haziran: İspanyol devi Barcelona’ya transfer oldu. Aralık: FIFA Dünya’da Yılın Futbolcusu ödülünü ilk kez kazandı. 1997 Mayıs: Kupa Galipleri Kupası finalinde maçın skorunu tayin eden penaltıyı kaydetti ve Katalan devine kupayı kazandırdı. La Liga’da gol kralı oldu ama şampiyonluğa ulaşamadı. Haziran: Brezilya ile Copa America’yı kazandı ve 5 golle en golcü 2. isim oldu. Temmuz: 30.5 milyoın euro ile rekor kırarak Inter’e transfer oldu. Aralık: FIFA Dünya’da Yılın Futbolcusu unvanını koruyan tarihteki ilk isim oldu. Avrupa’da Yılın Futbolcusu ödülüne layık Başyazar Yardımcısı İsa Abdulkahhar DİZGİ ROMAN BEKİR görülen ilk Güney Amerikalı oldu. 1998 Mayıs: Inter’in UEFA Kupası’nda Lazio’yu 3-0 yenerek kupaya uzandığı finalde 1 gol kaydetti. Temmuz: Brezilya’nın Dünya Kupası finallerin kalmasına yardımcı oldu ama finalde sergilenen kötü futbol ile Dünya’nın en büyüğü bu sefer Fransa oldu. BAŞYAZAR 07504487791 07704487791 Email: emad.rafeet@yahoo.com Email: sarayarbil@yahoo.com Adres: Erbil, Minare Mahallesi, Aşgal Caddesi 7 saray Sayı:84 - 15 Aralık 2012 ALPARSLAN’IN MALAZGİRT’TEKİ NUTKU Cuma namazından sonra Sultan Alparslan, ordusuna şöyle hitap etti: -Kumandanlarım, askerlerim! Biz ne kadar az olursak olalım, onlar ne kadar çok olursa olsunlar, daha fazla bekleyemeyiz. Bütün Müslümanların minberlerde bizim için dua ettiği şu saatlerde kendimi düşman üzerine atmak istiyorum. Ya muzaffer olur gayeme ulaşırım, ya şehit olur cennete girerim. Büyük bir inançla söylenen bu heyecanlı sözlere askerler hep bir ağızdan: -Ey Yüce Sultan! Her zaman senin emrinde ve seninle olacağız, nereye gidersen oraya gideceğiz, diye haykırdılar. Sultanın üzerinde beyaz bir elbise vardı. Düşmana hücum etmeden önce son söz olarak askerlerine şunları söyledi: -İşte şehitlik kefenim, savaş meydanında ölürsem beni bu elbise ile gömersiniz. Bundan sonra Türk ordusu hücuma geçti. Cuma günü öğleden sonra başlayan savaş akşam üzeri sona erdi. Tarihin en büyük meydan savaşlarından biri olan Malazgirt Savaşı Türk ordusunun kesin galibiyeti ile sonuçlandı. Büyük komutan Alparslan’ın üstün savaş taktiği ve Türk askerinin cesaret ve kahramanlığı sayesinde elli dört bin kişilik Türk ordusu, kendisinden kat kat fazla olan Bizans ordusunu birkaç saat içinde kesin bir yenilgiye uğratmış ve büyük bir zafer kazanmıştı. Bu savaşta Bizans imparatoru Romen Diojen de esir alınmıştı. İmparator, savaşın galibi Büyük Türk hakanı Alparslan’ın huzuruna çıkarıldı. Alparslan imparatora çok iyi davrandı. Sultan Alparslan, imparator Diojene: -Zaferi sen kazansaydın bana ne yapardın?, diye sordu. Diojen: -Bir fırın hazırlatıp sana çok kötü davranacaktım, diye cevap verdi. Esir imparator, bu sözleri ile eline fırsat geçseydi ne kadar acımasız hareket edeceğini söylemekten çekinmemişti. Buna karşı bu büyük zaferin muzaffer komutanı Sultan Alparslan, Diojen’i affetti ve yanına muhafızlar vererek onu memleketine gönderdi. Alparslan bu davranışı ile insanlığa çok önemli bir ahlak dersi vermiş, Türk milletinin sahip olduğu üstün özellikleri göstermiştir. Hazret-i Mevlânâ’nın Vasiyeti “Ben Size, gizli ve alenî, Allah’dan korkmanızı, az yemenizi, az uyumanızı, az söylemenizi, günahlardan çekinmenizi, oruç tutmaya ve namaz kılmaya devam etmenizi, dâima şehvetten kaçınmanızı, halkın eziyet ve cefâsına dayanmanızı avam ve sefihlerle düşüp kalkmaktan uzak bulunmanızı, kerem sahibi olan sâlih kimselerle beraber olmanızı vasiyet ederim. İnsanların hayırlısı, insanlara faydası dokunandır. Sözün hayırlısı da az ve öz olanıdır. Hamd, yanlız tek olan Allah’a mahsustur. Tevhîd ehline selâm olsun.’’ ŞEYTAN: Günlerden bir gün şeytanın yolu bir köye düşmüş... Keyfi yerinde olan şeytan, sırtını bir ağaca dayamış ve buzağısı kazığa bağlı olan ineği sağan genç bir kadını uzaktan izlemeye başlamış. Şeytan, kadını epeyce izledikten sonra yerinden kalkıp kazığa bağlı buzağının ipini biraz gevşetmiş. Buzağı bu, az ötede annesinin sütünün kovaya sağılmasını aç karnına izlemeye daha fazla dayanamamış. Buzağı yerinde debelendikçe boynundaki ip biraz daha gevşemiş ve sonunda yular hepten çözülmüş. Koşarak annesini emmeye giden buzağı, süt kovasına çarpmış ve bütün sütler yere dökülmüş. Sağdığı süt ziyan olunca siniri tepesine çıkan genç kadın, eline geçirdiği odunu buzağının kafasına vurmasıyla yavru kan içinde yere yıkılmış. Yavrusuna saldırılmasına kayıtsız kalmayan inek bir tekmede kadını yere serip öldürmüş Uzaktan geçmekte olan kadının kayınpederi, ineğin gelinini öldürdüğünü görüp, elindeki tüfekle ateş ederek ineği öldürmüş. Silah sesini duyan koca koşup gelmiş. Karısını yerde cansız yatar, babasını da elinde tüfekle görünce belinden silahını çekip, tek atışta babasını öldürmüş. Kısa bir süre sonra gerçeği öğrenen,karısınıve babasını kaybeden genç adam bu kadar acıya dayanamayacağını düşünüp, bir kurşun da kendi kafasına sıkarak canına kıymış. Bütün bu olayları bir kenardan izleyen şeytan; ‘’Bu felaketi de bana yüklerler... Buzağının ipini gevşetmekten başka ben ne yaptım şimdi’’ Kıssadan hisse; Birileri son zamanlarda kurumlar arasındaki sinsi savaşı önlemek bir yana daha da ateşlenmesi için körüklemeye devam ediyor bu memlekette. Birileri buzağının ipini gevşetti.. Süt kovası desen, çoktan devrildi. Peşinden oluşacak her türlü kötülüğü siyaset cambazlığıyla başka yerlere yamamak isteyenler pişkince soracaklardır: Biz ne yaptık şimdi..? ŞEYTAN 6 Sayı:84 - 15 Aralık 2012 Avşar o davayı kaybetti! ancak ceza zamanaşımı nedeniyle düştü. Diğer iki davadan beraat eden Avşar hakkında Sarıyer Asliye Hukuk Mahkemesi’nde açılan 50 bin liralık tazminat davası ise mahkûmiyetle sonuçlandı. Tazminat ödeyecek HÜLYA Avşar ile Sarıyer Büyükdere’deki köşkünün komşusu Nazmi Karbuz arasındaki hukuk savaşı 2002’de başladı. Karbuz, öncelikle Avşar’ın köşküne giden yollara duvar örerek kendi arazisine tecavüz ettiğini ve 50 yaşını geçmiş meyve ağaçlarını havuz yaptırmak için kestirdiğini iddia ederek savcılığa başvurdu. 3 AYRI DAVA AÇILDI Soruşturma sonunda, Avşar hakkında ‘nas-ı ızrar’ (bir başkasının malına zarar verme), ‘hakkı olmayan yere tecavüz’ ve ‘2960 sayılı Boğaziçi İmar Kanunu’na muhalefet’ suçlarından 3 ayrı dava açıldı. Kapanan Sarıyer çevresindeki 205 metrekarelik yol ile komşulara ait 96 1. Asliye Ceza Mahkemesi, metrekarelik araziyi işgal etbilirkişi raporunda köşkün Elenen Yarışmacıdan Acun’a Şok Suçlama O Ses Türkiye’de Hadise’nin takımında yer alan kadın yarışmacı elenince demediğini bırakmadı Hadise’nin takımında yer alan yarışmacılardan Filiz Aydın; Hadise,Acun Ilıcalı ve yarışma hakkında ilginç açıklamalarda bulundu. İşte şoke eden açıklamalar: ‘O Ses Türkiye’ adlı yarışmada elenen Filiz Aydın, programla ilgili şok suçlamalarda bulundu. Önceki akşam yarışmadan elenen genç şarkıcı, “Hadise beni sevmediği için eledi. O yarışmada çok şey dönüyor. Hadise çocukluk arkadaşını elemesi gerekirken beni eledi. Her şey planlı ve birincinin kim olduğu şimdiden belli bile. Türk halkını kandırıyorlar. Yarışmacılara çok kötü muameleler yapılıyor” dedi. “HADİSE GELDİĞİ YERİ UNUTMUŞ” Filiz Aydın, ayrıca “Hadise’de böyle bir yarşmadan geldiğini unutmuş ve yarşmacılara yüksekten bakıyor. Her şey ekranda göründüğü gibi değil. Kulis arkasında hırsızlık bile oldu, 500 lira param çalındı kimse oralı bile olmadı. Yapılan sözleşmeyi okutmadan bana sözleşmeyi imzalattırdılar. Çünkü okuyamadım sözleşmeyi fotokopi çektikleri için yazıların hepsi silinmişti. 3 yıl boyunca albüm çıkartamam çünkü Acun Medya’nın sözleşmeli elemanıyım. Sözleşmemi istiyorum ama kimse vermiyor. Çalışıp evime ekmek götüreceğim ama nasıl yapacağımı bilmiyorum” diye konuştu. saray tiği öne sürülen Avşar’ı 2010 çesiyle suçlu bularak, bin 65 yılının kasım ayında araziyi eski haline getirmediği gerek- TL para cezasına çarptırdı KOMŞU ÖLDÜ AMA... Avşar’ın 2004-2009 arasında komşusunun arazisini işgal ettiği gerekçesiyle 12 bin 295 TL ecrimisil (işgal ücreti) ödemesine ve duvar örülerek işgal edildiği iddia edilen araziyle ilgili yıkım kararı verildi. Karar geçtiğimiz günlerde Yargıtay Hukuk Dairesi tarafından onandı. Nazmi Karbuz’un geçen yıl ölümünün ardından bayrağı devralan eşi ise kararın uygulanması için harekete geçti. Dün sabah saatlerinde de yıkım yapıldı. “Geceleri Boxer’la Uyuyorum” 68 yaşındaki ünlü oyuncu Nebahat Çehre, samimi açıklamalarda bulundu. 68 yaşındaki ünlü oyuncu Nebahat Çehre, Unspoken dergisinin özel sayısı için Mehmet Turgut’a poz verdi ve samimi açıklamalar yaptı. Unspoken dergi, Nebahat Çehre’yi Aralık ayı kapağına taşıdı. Efsane oyuncu, dergiye verdiği söyleşide oldukça içtendi... “ARADIĞIM VASIFLARDA BİRİNİ BULMAM ZOR” “Karşıma beni heyecanlandıracak kimse çıkmadı, benim aradığım vasıflarda birini bulmak oldukça zor, ama kendimi yalnız hissetmiyorum. Bekar ve toplumda bir yeri olması, beni kaldırması, benim de onu kaldırmam gerekiyor” yanıtını verdi. “SATEN GECELİKLERİMİ DAĞITTIM” Çehre, “Kimse beni ağlarken görmez, ailem bile. Deşarj olmak istediğimde arabama binip ağlıyorum. Beni yaşıma göre değerlendirin; 20’li yaşlarında, deforme olmamış bir kadınla kıyaslamayın. Yıllara karşı koyamıyorsun! 1999 depreminden sonra bütün saten geceliklerimi dağıttım. Ne olur ne olmaz diye boxer’la uyuyorum” dedi. “MERHABA DEDİKLERİ ZAMAN AĞLIYORDUM” “Aşk-ı Memnu’yu çekerken bir gece çok rahatsızlandım, hastaneye kaldırdılar. Doktor anjiyo yaptı ve stent takıldı. Daha sonrasında doktor bana pil takılacağını ve bununla yaşayacağımı söyledi. Bunun çok etkisinde kaldım. Hızla zayıflıyor ve merhaba dediklerinde ağlamaya başlıyordum. Kimse o zamana kadar ağladığımı görmemiştir. Benim bir prensibim vardır: Binerim arabama ağlar ağlar deşarj olur geri gelirim” Necati Şaşmaz Evliliği Hakkında Konuştu Kurtlar Vadisi dizisinde canlandırdığı Polat Alemdar karateriyle tanınan ve dün Nagehan Kaşıkçı ile dünya evine giren Necati Şaşmaz eşiyle birlikte balayı için Maldivler’e gittiler. Şaşmaz, evliliği ile ilgili eleştirilere “Gözümüz kör kulağımız sağır. Aslında görmüyoruz, duymuyoruz” dedi. Türk Hava Yolları’na ait bir uçakla Male’ye giden Necati Şaşmaz ve eşine Atatürk Havalimanı’nda yolcular büyük ilgi gösterdi. “ÇOK MUTLUYUZ” Çarşamba günü sade bir nikah ile evlenen Necati Şaşmaz ve Nagehan Şaşmaz, Hint Okyanusu’nda bin 200 adadan oluşan gözde turizm merkezlerinden Maldivler’e uçtu. Türk Hava Yolları’nın Maldivler seferiyle bugün saat 20.30’da uçan Şaşmaz çifti, Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali’nden uçağa ele ele bindi. Maldivler tatili öncesi Atatürk Havalimanı’nda gazetecilere açıklamalarda bulunan Necati Şaşmaz, “Çok mutluyuz. Allah mutluluğumuzu daim etsin. Gözümüz kör kulağımız sağır aslında. Görmüyoruz, duymuyoruz. Mutluluğumuzu tüm Türkiye ile paylaşıyoruz. Aynı zamanda babamın evlenme yıl dönümü o güne denk geldi. Bu yüzdende mutluyum” dedi. Bir gazetecinin “Çok sade bir düğün töreni yaptınız?” sorusu üzerine Şaşmaz, “Sade bir insanım. Öyle yaşamayı seviyorum” diye konuştu 5 Ahenk Nakşibendi Ahenk Şeyh Arif Nakşibendi Festivallerin kökeni aslında dine dayanıyor ve farklı şekillerde kutlanan törenlere festival deniliyor. Tarih bize ilk müzik festivalinin M.Ö. 4500 yılında Mısır’da gerçekleştirildiğini anlatıyor. Ayrıca Hindistan’da da renkli festivaller yapılıyor. Bu ülkedeki festival düzenleme geleneği M.Ö. 1500 yılına dayanıyor. Avrupa ülkelerinde de festivaller düzenleniyor. Özellikle Almanya’nın kuzeyinde bulunan Bavarya bölgesinde çok renkli festivaller düzenleniyor. Burada Yunanistan’ı da unutmamak lazım. Olimpiyatların başladığı ilk ülke olan Yunanistan’da da farklı festivaller düzenleniyor. İrlanda’nın başkenti Dublin’de 1897’de çok güzel bir müzik festivali düzenlendi. Ancak bence en çekici ve ruhani bir atmosfer içinde yapılan festival Türkiye’nin Konya kentinde düzenlenecek olan Mevlana festivalidir. 12-17 Aralık 2012 günleri arasında gerçekleşecek olan saray Sayı:84 - 15 Aralık 2012 Mevlana festivali festivali izlemek için yaklaşık bir milyon kişi Konya’ya gelecek. Mevlana kimdir? 30 Eylül 1207’de Tacikistan’da dünyaya gelen Celaleddin Rumi, 17 Aralık 1273 yılında Konya’da vefat etti. Kökeni Halife Ebubekir Sıddık’a dayanan Mevlana Celaleddin-i Rumi, çocukluğunda ailesiyle Nişapur’dan Suriye’ye oradan da Mekke’ye, ardından ise Anadolu’da Muhammed Tebrizi kentte kendisine zeki bir gencin eşlik etmesini ister. Emrine Mevlana’yı verirler. Bu iki zat birbirlerine ruhi arkadaş olurlar. İki zat ancak Tebrizi’nin vefatıyla birbirlerinden ayrıldılar. Tebrizi’nin üzücü bir kaza sonucu vefat etmesi Mevlana’yı çok etkiledi. Bunun üzerine Mevlana, Tebrizi hakkında Elkebir adlı bir şiir kitabı yazdı. Mevlana 1273’te vefat ettiğinde naşını farklı milletler- dönüşüdür. Mevlana; Yahudi, Hıristiyan ve Müslümanlar arasında ayrım yapmazdı. Dolayısıyla vefat ettiğinde defin törenine bu üç din mensuplarının hepsi katıldı. Sema nasıl yapılır? Konya’da her yıl özellikle 17 Aralık gecesi Mevlana, vefat yıldönümünde anılır. Törende derviş ve müritleri tarafından sema yapılır. Semazen, nefsinin ölümünü temsil eden özel bir kıyafet giyer. Başına giy- ya girdin mi, iki dünyadan da dışarı çıkarsın. Sema’nın şu alemi, iki alemden de dışarıdadır.” Bu arada çalınan duygu dolu ney sesi izleyenleri manevi dünyaya götürür tarzda. BBC 30 Eylül 2007 yılında Mevlana felsefesi hakkında çok kapsamlı bir belgesel hazırladı. BBC hem Mevlana hem de felsefesi hakkındaki araştırmalarına devam ediyor. Mevlana diyor ki, insan ha- Karaman şehrine geldi. Son olarak Konya’ya yerleşen Mevlana, Ferîdüddîn-i Attâr’ın yanında din eğitimi gördü. Attâr, Esrarname (Sırlar Kitabı) adlı ünlü kitabını Celâleddîn’e hediye etti. Attar, babası Şeyh Burhaneddin Muhakkik’in ölümünün ardından Mevlana’ya danışmanlık yaptı. 1244’de Konya’ya gelen meşhur Fars şairi Şemsettin den 5 kişi taşıdı ve Konya’da babasının yanına defnedildi. Bu gece Konya’da Şeb-i Arûz olarak biliniyor. Mevlana’ya göre sema; kulun hakikate yönelip, akılla, aşkla yücelip,nefsini terk ederek, Hakk’ta yok oluşu ve olgunluğa ermiş, kamil bir insan olarak tekrar kulluğuna dönüşüdür. Bütün varlığa, bütün yaratılanlara yeni bir ruhla, sevgi için, hizmet için diği sikke mezar taşını, hırka mezarını, hırkasının altına giydiği beyaz tennure de kefeni temsil eder. Sema’da kolların açılıp sağ elin açık, sol elin parmaklarının yere doğru sarkık, başın ise sağa doğru eğik, yüzün sola dönük oluşu, bir kılıç kabzasını temsil eder. Gövde ve bacaklarsa kılıcı… Mürit, böylece geçici varlığı kesmekte, yok etmektedir. Mevlana’nın deyişi ile “sema- yattayken ruhu dünyevi zevke dalar. Ancak farklı farklı zamanlarda ruhu Allah’a ulaşabilir. Mevlana’nın bu güzel felsefesi kadar anlamlı başka ne olabilir ki? İnsan eğer yüce Allah’ı düşünürse, hayatında farklı zamanlarda faydalı işlere imza atabilir diye düşünüyorum. Milletvekili Yeni yayınlar Saray Erbil -Erbilli şahsiyet Osman Müfti’nin Türkçesi “Yılların Yankısı” anlamında olan “Seda Elsinin” adlı eserinin birinci ve ikinci baskısı çıktı. Müfti, 255 sayfadan oluşan eserin birinci bölümünde ailesinin kökeni, çocukluk hayatı ve tahsili konusunda bilgi verirken, bölümün son saflarını belli tarihlerde çekilmiş Erbil ve aile fotoğraflarıyla süslüyor. İkinci bölümde ise edebi, kültürel eserlerine yer veren Müfti, felsefe, edebiyat, tarih, dini araştırma ve inceleme konulu onlarca esere imza atan bir yazardır. Müfti ayrıca basılmış 8 ve henüz basılmamış 22 esere de sahiptir. -Türkmen yazar ve şair Hüsam Hasret’in “Ulu Türkmen’im” adlı şiir kitabı çıktı. Merkezi İstanbul’da bulunan Kerkük Vakfı tarafından basılan eserde 82 adet şiir ve hoyrat yer alıyor. - Yazar, şair ve araştırmacı Suphi Saatçi’nin “Başımın Tacı Kerkük” adlı eseri piyasaya çıktı. Merkezi İstanbul’da bulunan Kerkük Vakfı tarafından basılan eserde 78 parça şiir yer alıyor. Saray yeni eserlerini ortaya çıkaran Müfti, Hasret ve Saatçi’ye başarılar diler. Türkmen hoyrat yazarı Ömer Akbaş kırkında anıldı Saray Erbil Erbilli Türkmen hoyrat yazarı Ömer Akbaş düzenlenen törenle kırkında anıldı. Irak Türkmen Cephesi Erbil Kolu tarafından düzenlenen törene bir grup şair, edebiyatçı ve yazar katıldı. Törende, geçtiğimiz Ekim ayında vefat eden Akbaş’ın hayatı ve eserleri hakkında konuşmalar yapılarak hoyratlarından örnekler sunuldu. 1947’de Erbil’de dünyaya gelen Ömer Akbaş, 30 Ekim2012 günü aramızdan ayrıldı. Basılmış bir eseri bulunan Akbaş’a Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır dileriz. Dost ve akrabaları Zekeriya Allaverdi’yi unutmadı Saray Erbil Geçtiğimiz 27 Ekimde vefat eden Türkmen gazeteci ve sporcu Zekeriya Allahverdi’nin, Erbil’in Savaf Camii’nde kırkı yapıldı. 06 Kasım 2012 günü düzenlenen törene merhumun dost ve akrabaları katıldı. Tanınmış bir aile mensubu olan Zekeriya Allahverdi 1950’de Erbil Kalesi’nin Tekke Mahallesi’nde doğdu. İlkokul, orta okul ve liseyi doğduğu şehirde okuyan Allahverdi Bağdat Üniversitesi’nde işletme okudu. Spor çevresinde Zekeriya Bahri ola- rak tanınan merhum 1970-1983 yılları arasında Erbil Halter ve Vücut Geliştirme Federasyonu başkanlığını yaptı. Spor muhabirliği de yapan Türkmen Allahverdi, 1967’de kurulan Kale Gençleri Takımının kurucuları arasında da yer alıyor. Türkmeneli Spor Kulübü sekreterliğini yapan Allahverdi Türkmeneli Spor Gazetesi’nin yayın heyetinde de yer aldı. Bir takım gazete ve dergide de iz bırakan merhum Zekeriya Allahverdi’ye Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır dileriz. saray 4 Abdullah Noğarani Camii imamı: İslam dinine göre kadınlar tüccar ve politikacı olabilirler Sayı:84 - 15 Aralık 2012 Röp Saray Abdullah Noğarani Camii imamı Mala Avat,” İmamlar dinlenmiyor” dedi. İmamlara “Şöhret peşinde olmayın” diyen Mala Avat, İslam’da namus cinayeti nedeniyle kadınların öldürülmesine müsaade edilmediğine dikkat çekti. Saray: İmamların Cuma hutbelerinde güncel konulardan söz etmedikleri söyleniyor. Bunun nedeni sizce ne olabilir? Mala Avat: Din adamları sosyal ve dini olarak bir yere sahipler. Efendimiz, “Ümmetimin âlimleri Benî-İsrâîl’in peygamberleri gibidir” diye buyuruyor. Diğer bir yerde ise Resulullah(s.a.v)buyuruyor ki: Âlimler benim varislerimdir, yani mirasçılarımdır”, bu işin dini boyutu. İşin sosyal boyutu ise, bizler Kürdistan milleti olarak, Efendimizin varisleri olduklarını kabul ettiğimiz imamlara saygı gösteriyoruz. Tarih bize imamların milletleri için mücadele ettiklerini ve devrimlere katıldıklarını öğretiyor. Din adamlarının üzerine büyük görevler düştüğünü unutmamalıyız. Dolayısıyla din adamı olmak isteyen birisinin fedakârlığa hazır olması gerekir ve bu göreve meslekmiş gibi bakmamalıdır. Birçok iş vardır ki bir meslek değildir. Örneğin doktorluk. Çünkü doktorluk rutin bir iş gibi yapılmamalıdır. İslam düşüncesinin yenilikçilerinden İmam Gazali bu konuda çok güzel bir örnek veriyor ve diyor ki: “Minberde hutbe okuyan bir imamın ateşin şehre yaklaştığını gören ve bu tehlikeye karşı halkı uyaran o çoban gibi hareket etmesi gerekir. Böyle imamlar istiyoruz”. Sufi İslam düşüncesine göre hatibin hutbe verdiği halkı kendisinden fazla sevmesi gerekiyor. Bu durumda ancak hutbesinden istediği mesajları cemaate iletebilir. Bu yaklaşım aslında Efendimizin bir hadisinden esinlenerek benimseniyor. Peygamber Efendimiz, “Kendiniz için sevdiğinizi başkaları için de sevin; kendiniz için sevmediğinizi başkaları için de sevmeyiniz.” buyuruyor. Dolayısıyla imam şöhret peşinde olmamalıdır. Sadece kendini düşünmemelidir. Buradan şunu anlıyoruz ki, din adamlarının üstlendikleri misyon çok büyüktür. Şunu diyebilirim ki çok iyi imamlarımız var. Ancak henüz bunlar görev alanlarına göre ayırt edilmemişler. Mesela hatip fetva vermemelidir. Bir müftü de iyi hatip olmayabilir. Bu bir eksiklik olarak görülmemelidir. Allah kendisine bu kadar vermiş. Dolayısıyla din adamlarını görev alanlarına göre ayırmak çok önemlidir. Çünkü din adamlarını hiçbir gün dinleyen olmadı. Saray: Bir müddet önce bir grup din adamı Norveç’i ziyaret ettiler. Ziyaret sebepleri neydi? Mala Avat: Norveçli bir örgüt bizi davet etti. Kürdistan Kadınlar Örgütü’nün işbirliğiyle gerçekleşen ziyarette kadın sünneti, kadına karşı şiddet ve çocuk hakları gibi konular konuşuldu. Biz din adamları olarak Norveç’e söz konusu meselelere dini açıdan açıklık getirmek için gittik. Ama bundan önce Erbil’de bu alanda faaliyet gösteren örgütlerle bir toplantı yaparak söz konusu meseleleri dini açıdan değerlendirdik. Ardından Erbil’e ziyarette bulunan Norveç Dışişleri Bakanı bu çalışmamızı beğenerek bizi ülkesine davet etti. Bunun üzerine Erbil’den iki, Süleymaniye, Duhok ve Garmiyan bölgelerinden birer din adamıyla Norveç’e giderek oradaki gurbetçilerle bu meseleleri konuştuk ve kendilerini bilinçlendirdik. Saray: Ancak basında, bu ülkeye Mala Krekar’a karşı fetva vermek için gittiğiniz iddia edildi? Mala Avat: Bu ziyaretimizin ne Mala Krekar ile alakası vardı ne de bir başkasıyla. Orada Mala Krekar ile görüşmedik ve bizimle Mala Krekar’dan da söz edilmedi. Bu iddiayı NRT TV kanalı ortaya attı. Ancak NRT TV bir gün sonra özür diledi. Saray: Neden Kur’an-ı Kerim’de spesifik olarak başörtüsünden söz edilmiyor ve sadece kadın vücudunu kapatsın deniliyor? Mala Avat: Başörtüsü meselesi Kur’an-ı Kerim’de spesifik olarak dile getirilmemiş. Ancak Müslüman kadınların vücutlarını kapatmaları gerektiği söyleniyor. Biliyoruz ki Kur’an-ı Kerim’de birçok meseleden özetle söz edilmiş. Ancak Efendimiz bunları tefsir etmiş. Bir hadiste Efendimiz, kadın vücudunun çekici yerlerini kapatılmalıdır ve dar başörtüsü takmamalıdır buyuruyor. Yani kadın insanları peşine düşüren kıyafetler giymemelidir. İslam dini insanlara yumuşak bir dille hitap ediyor. İslam kadını küçük düşürmek istemiyor. Aksine kadına politikacı ve tüccar olma hakkını tanıyor. Saray: İslam’da kadın hangi durumlarda namus yüzünden öldürülür. Acaba Efendimiz zamanında ve 4 Hülefai Raşidin zamanında kadın namus yüzünden öldürülüyor muydu? Mala Avat: İslam’da kadın namus yüzünden öldürülmez. Efendimiz diyor ki, zina suçu işleyenler dört tane erkek şahit tarafından aynı anda görüle¬cekler. Bu durumda ancak zina suçunu işleyenlere şeri ceza uygulanacak. Böyle bir karar da Şeyhi İslam tarafından verilmelidir. Aslında zina yapanları kimse görmez. Bundan amaç aslında kadının namus suçundan öldürülmesini önlemektir. Ancak kimileri İslam’ı lekelemek için namus cinayetlerini reva görüyorlar. Medine devleti döneminde sadece bir kadın zina suçundan öldürülmüştür. Bu kadın da kendisi Efendimize gelerek suçunu itiraf etmiştir. talimatlarını gözönünde bulundurmaları gerektiğini söyledi. Barzani, “Talimatlarımıza göre camilerin birbirine yakın olmaması gerekir ve inşa edilecekleri yer cami için uygun olmalıdır” dedi. Bakanlık olarak cami yaptırmak isteyen hayırseverlere inşaat malzemesi ve cami içinde kullanılan eşyalar temin edildiğini ifade eden yetkili, bu yıl toplam 83 cami inşa edildiğini, bu camilerden 12’sinin bakanlığın bütçesiyle inşa edildiğini kaydetti. Hamit Siyan Camii İmamı İbrahim Gerdi, “İslam’da sevap işlemenin bir yolu da cami inşa etmektir” dedi. Saray’a konuşan Gerdi, “Kim Allah rızâsı için bir cami yaparsa, Allah da onun için Cennette bir saray yapar” yönündeki hadisi hatırlattı. Gerdi, “Namaz ve taat için mekanlar yapanlar büyük sevaplara nail olacaklar. Bu mekan bir kuş yuvası kadar dahi olsa. Çünkü camiler eski zamanlarda büyük roller üstlenirdi. Mesela sosyal yardımlaşmalarda camiler büyük rol oynardı. Ama bir yerde eğer camiye ihtiyaç yoksa, yapılmaması daha iyi olur. Hastane ve okul yapmanın da tabi ki sevabı var, ama cami yaptırma sevabı kadar olmaz” dedi. Vakıflar Bakanlığı’nın bu konuda açık ve net bir programa sahip olmadığını iddia eden Gerdi, “Üstüne basa basa söylüyorum, bakanlık bugüne kadar bir cami dahi yaptırmadı. Bölgedeki camilerin hemen hemen hepsini hayırseverler yaptırmış” diye sözlerine ekledi. "Kim Allah rızâsı için bir cami yaparsa, Allah da onun için Cennette bir saray yapar" Saray Erbil Vakıflar Bakanlığı’ndan bir yetkili, bakanlık tarafından bu yıl 12 cami yaptırıldığını söylese de, bir din adamı bakanlığın bugüne kadar tek bir cami dahi yaptırmadığını üstüne basa basa ifade etti. Din adamı camilerin hayırseverlerce yaptırıldığına dikkat çekti. Vakıflar ve Din İşleri Bakanlığı’nın verilerine göre, bu yıl 83 cami inşa edilmiş. Bakanlık sözcüsü bu camilerden 12’sinin bakanlığın bütçesinden yaptırıldığını söyledi. Böylece bölgedeki cami sayısı 4682’ye ulaşmış oldu. Şehir merkezlerindeki camilerin çoğu hayırseverlerce yaptırılıyor. Ancak bazı köy ve turistik bölgelerde cami bulunmuyor. Erbilli vatandaş Muhammet Abdullah Hüseyin, turistik bölgeler, ilçe ve nahiyelerde cami yaptırılmasını istedi. Saray’a konuşan Hüseyin, şehir merkezlerinde bu görevi hayırseverlerin üstlen- diğini söyledi. Cami yerine hastane ve okul yaptırılmasını talep eden vatandaş, çocuk doğum hastanelerine ihtiyaç duyulduğunu kaydetti. Bir ilahiyatçı hükümeti ücra köylerde cami yaptırmaya çağırdı. Bazı köylerde cami sıkıntısı yaşandığına dikkat çeken ilahiyatçı Adem Bedar, kamu hizmetleri kapsamına giren cami inşa görevini Vakıflar bakanlığı’nın üstlenmesi gerektiğini söyledi. Selahattin Üniversi- tesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Bedar, bölgedeki hayırseverlerin sadece cami yaptırdıklarını söyledi. “Hayırseverler şuna inanıyorlar; sadece cami inşa etmek sevap kapsamına giriyor. Bu bir bakıma doğru olabilir, ancak bakanlığın camiden yoksun köylere cami inşa ettirmesi çok önemlidir” dedi. Vakıflar ve Din İşleri Bakanlığı sözcüsü Barzan Salih Barzani, cami yaptırmak isteyen hayırseverlerin bakanlığın bu konudaki saray Türkiye Cumhurbaşkanı Ortadoğu Başdanışmanı Erşet Hürmüzlü: Irak’ta hiçbir zaman bir ateşin olmasını istemeyiz 3 Saray Ankara Türkiye Cumhurbaşkanı Ortadoğu Başdanışmanı Erşet Hürmüzlü önemli mesajlar verdi. Saray'a konuşan Hürmüzlü, Irak'ta hiçbir zaman bir ateşin olmasını istemediklerini söyledi. Suriye'deki gelişmelere de temas eden Hürmüzlü, bu ülkedeki meselenin Türkiye için ahlaki bir mesele olduğunu savundu. Türkmenleri birlik olmaya çağıran Başdanışman Hürmüzlü, "Türkmenler başka unsurlar gibi hiçbir zaman kaba kuvvet ve silaha başvurmadılar. Irak Türkmenleri demokratik çözümlerden yana tavır tuttu ve gördüğüm kadarıyla bundan pişman değil. Onun için bu yolda devam etmeleri gerekir. Birlik ve beraberlikleri çok önemlidir" ifadesini kullandı. Saray: Türkiye Ortadoğu'da cereyan eden gelişmelere nasıl bakıyor? E.Hürmüzlü: Türkiye, Ortadoğu'yu barış vahası olarak görmek ister. Eğer bir sorun olursa bu kesinlikle Türkiye'den kaynaklanmayan sorun olur. Bunun için de azami şekilde barışın, istikrarın pekişmesi ve ciddi bir şekilde oluşması için elinden geleni yapar. Türkiye Sayı:84 - 15 Aralık 2012 etrafındaki komşularıyla dost olarak, kardeş olarak beraberce yaşamak ister. Mesela su konusunda Suriye'yi, Irak'ı Türkiye ile beraber bir havza olarak görür. Onlar aç kalırsa biz üzülürüz, onlar susuz kalırsa bizim su içmemiz mümkün değil, öyle bakarız olaya. Bu konulara siyasetten ziyade teknik meseleler olarak bakıp onların oturulup konuşulması gerektiğini ispatlıyoruz. Ortadoğu’nun bir istikrar, bir barış sahası olması gerekir. Bunun için bütün Ortadoğu ülkelerinin de üzerine düşen mesuliyetlerini, sorumluluklarını yapması gerekir. Saray: Irak'taki mevcut durumu nasıl değerlendiriyorsunuz? E.Hürmüzlü: Irak çok önemli bir komşudur, kardeştir, dosttur. Musul'dan Fav'a kadar, doğusuyla batısıyla, kuzeyi ile güneyi ile Arap’ı ile Kürt’ü ile Türkmen’i ile Müslüman’ı ile Hıristiyan’ı ile hepsi dost ve komşu olan bir ülkedir. Bir komşuda bir ateş olursa o ateş sizin evinize de sıçrar. Onun için Irak'ta hiçbir zaman bir ateşin olmasını istemeyiz. Sadece Iraklılar için değil Türkiye'nin istikrarı için de Irak'ın istikrarı çok önemlidir. Bu bakımdan o istikrar her iki ülkeye hizmet eder ve bu meselelere böyle bakmamız gerekir. Saray: Suriye politikanızı öğrenebilir miyiz? E.Hürmüzlü: Suriye konusunda gayet tabi çok uğraşlar oldu, Türkiye'nin de uğraşları oldu. Orada demokratik bir çözüm olsun istendi. Fakat yaşanan son olaylar, bu şekilde bir rejimin kendi halkına bu baskıyı yaptığı zaman baktık ki arada bir seçim olabilir, o seçim rejim ile halk arasındadır. O zaman tabi tercihimizi halktan yana kullandık. Halkın taleplerinin yanında olduk. Dolayısıyla Suriye halkının meşru, şeffaf ve demokratik bir hayat sahibi olmaları için bütün isteklerinin yanındayız ve her zaman yanlarında olacağımızı ispat ettik. Bu Türkiye için sadece siyasi bir olay değil, ahlaki bir konudur. Türkiye meseleye her zaman böyle bakmıştır. Saray: Irak Türkmenlerinin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz? E.Hürmüzlü: Türkmenler gayet tabi Irak'ın asli ve esasi unsurlarından biridir. Irak’ın kurulduğu günden şuana kadar Irak'a çok hizmet etmişlerdir. Belki bu hizmetlerinin karşılığını çok fazla alamamışlardır. Ama siyasi sürecin içinde olmaları gerekir. Bütün Irak katmanlarıyla, unsurlarıyla beraber işbirliği yapıp siyasetin içinde olmaları gerekir ve daha çok haklarını demokratik şekilde talep etmeleri gerekir. Türkmenler başka unsurlar gibi hiçbir zaman kaba kuvvet ve silaha başvurmadılar. Irak Türkmenleri demokratik çözümlerden yana tavır tuttular ve gördüğüm kadarıyla bundan pişman değiller. Onun için bu yolda devam etmeleri gerekir. Birlik ve beraberlikleri çok önemlidir. Irak Türkmenleri arasında mezhepsel, bölgesel konularda herhangi bir ayrışma hiç olmadı, olmaması da gerekir. O şekilde meseleye bakmaları, birlik ve beraberlik içinde çocuklarının, torunlarının gelecek olan nesillerinin müreffeh bir şekilde yaşamalarını sağlamak için ellerinden geleni yapmaları gerekir. Bölgesel yönetiminin Fransa temsilcisi Khaman Zirar: Fransa bölge vatandaşlarına vize veren ülkelerin başında geliyor Röp Saray Bölgesel yönetimin Fransa temsilcisi Khaman Zirar, Fransa'nın bölge vatandaşlarına kolay vize sağlayan tek Avrupa ülkesi olduğunu düşünüyor. Saray'a röportaj veren Zirar, bu ülkenin bölgede konsolosluk açan ilk ülke olduğunu söyledi. Temsilcilik olarak bölgeyi ziyaret eden ticari heyetlere kolaylık sağladıklarını ifade eden Zirar, bu ülkede yaşayan gurbetçilere yönelik faaliyetler yapmayı planladıklarını kaydetti. Saray: Fransa'daki Erbil Konsolosluğu’nun kentte devamlı olarak faaliyetler düzenlediği söyleniyor. Acaba siz de bu ülkede faaliyetler düzenliyor musunuz? K. Zirar: Bu sevindirici bir şey. Fransa, Erbil'de konsolosluk açan ülkelerin başında geliyor. Bu da bu ülke yönetiminin göstermiş olduğu siyasi iradenin bir işaretidir. Fransa, Amerika'nın 2003'teki Irak işgaline karşı çıkmıştı. Ancak ardından işgal özellikle Kürdistan Bölgesi’nde bir gerçek olmaya başlayınca bu ülke de buna ayak uydurmaya başladı. Bunun üzerine Fransa çok cesur bir karar alarak 2008'de Erbil'de konsolosluk açan ülkelerin başında yer aldı. Fransa, bu göreve Kürdistan halkının tarihi dostu olan Fridrick Tisus’u de Fransa'ya her zaman açıktı. Saray: Fransa'daki görev ve faaliyetleriniz nelerdir? K. Zirar: Biz bu ülkede bölgesel yönetimin temsilciliğini yapıyoruz. Saray: Peki, bugüne kadar neler yaptınız? K. Zirar: Birçok faaliyetimiz oldu. Örneğin Fransız Konsolosluğu’nun Erbil Kalesi’nde onarımını üstlendiği Şehap Ağa Evi'nin açılış törenine katılmak üzere geniş katılımlı bir Fransız heyetinin Erbil'e gelmesini sağladık. Bu ev Fransız Kültür Merkezi olarak kullanılacak. Ayrıca bu ülkeden ticari bir heyet Erbil Rotana Oteli’nde konferans düzenledi. Konferansta ticari heyetlerin karşılıklı getirdi. Tisus, dönemin ziyaretlerde bulunması Dışişleri Bakanı Bernard kararı alındı. Dönemin bölge Coshnar tarafından özel başbakanı Dr. Berhem olarak belirlendi. Konsolos Salih başkanlığındaki heyet Tisus, Sarkozi iktidarı zamanında meydana gelen geçen yıl Fransa'yı ziyaret etti. değişiklikleri bölgemize Saray: Erbil'deki getirdi. Fransa'nın Erbil'de konsoloslukların çoğu konsolosluk açmasında bölgesel yönetiminin de payı neden vize verme yetkisine sahip değiller? vardır. Çünkü yönetimin kapısı tüm ülkelere özellikle K. Zirar: Bu konsolosluklar vize veriyorlar. Ancak Fransa daha fazla veriyor. Bu da tabi ki konsolos Tisus'un baskısı neticesinde oldu. Biliyorsunuz Irak kırmızı ülkeler listesinde yer alıyordu. Ancak Tisus'un girişimiyle ülke turuncu ülkeler listesine alındı. Bu birinci etkendir. İkinci etken ise Bağdat'taki Fransa büyükelçiliğidir. Yeşil Bölge dışında bulunan Fransa Büyükelçiliği’ne başvuran herkes kolay vize alabiliyor. Ancak önümüzdeki aydan itibaren bölge vatandaşlarının vize alabilmek için Bağdat'a gitmelerine lüzum kalmayacak. Çünkü artık Erbil'de de alabilecekler. Saray: Temsilci olarak Fransa'daki Kürt ve Türkmen gurbetçilerle nasıl bir ilişki içindesiniz? K. Zirar: İlişkilerimiz çok iyi. Gurbetçilere yönelik geçen seneden beri aktiviteler düzenliyoruz. 1988'deki Enfal operasyonu ve kimyasal silah mağdurlarına yönelik aktiviteler yapmayı düşünüyoruz. Bunlar Danial Mittirand tarafından Fransa'ya getirilmişlerdi. 2 Sayı:84 - 15 Aralık 2012 Saray Erbil Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Erbil Türkmenlerini kabul etti. Kabulde “Bugünkü sıkıntılara bakmayın, maziyi yargılamayın siyasete girin'' telkininde bulundu. 04.12.2012 tarihinde Erbil Türkmen Listesi Başkanlığında Erbil Türkmenlerinin her kesimini kapsayan bir heyet Türkiye Cumhuriyeti'ne özel bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaret 4 gün sürdü. 6 Aralık'ta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, Erbil Türkmen heyetini kabul etti.Toplantı kırmızı salonda gerçekleşti. Toplantıda Gül, heyeti sıcak bir şekilde karşıladı . Toplantıya Ortadoğu Başdanışmanı Sayın Erşat Hürmüzlü ve Dışişleri Bakanlığı'ndan yüksek seviyede diplomatlar da iştirak etti. Toplantıda Gül, Erbil Türkmenlerine “Bugünkü sıkıntılara bakmayın, maziyi yargılamayın, Kuzey Irak’ta siyasete girin” telkininde bulundu. Gül, Irak’ta bölgesel Kürt yönetimi sınırları içinde yaşayan Türkmenlerin temsilcilerini kabul etti. Türkmen heyetinde Erbil Türkmen Listesi Meclisi Başkanı Mahmut Çelebi, Erbil Türkmen Parlamenteri Şerdil Arslan ve ITC Yürütme Üyesi Aydın Maruf yer aldı. Edinilen bilgilere göre kabulde Türkmenler Gül’e, “Erbil'de yoğun bir Türkmen nüfusunun bulduğunu ve 1920 yılının nüfus sayımına bakılırsa bugün Erbil'de yarım milyondan fazla Türkmen'in yaşadığını gösterir, buradaki medyada hepsi değil ama bir kısmı Erbil şehrini başka türlü anlatmaya çalışıyorlar. Erbil öz olarak bir Türkmen şehridir” görüşünü iletti. Gül'e Erbil'deki sıkıntılarını aktaran Büyük Buluşma Türkmen heyetinde bulunan Erbil Türkmen Parlamenteri Şerdil Arslan, “ Türkiye devletinden maddi değil, manevi destek bekliyoruz” dedi. geleceğe bakın” görüşünü iletti. Kabulde, Kuzey Irak’la merkezi hükümet arasındaki gerginlik, Kuzey Irak’ın ve Erbil’in durumu da ele alındı. Türkmenlerden birlik ve Çelebi: Savaş olmaz Kabule ilişkin bilgi veren Türkmen heyetinde Erbil Türkmen Listesi Meclisi Başkanı Mahmut Çelebi, Gül de Erbil Türkmenlerinin Kürt bölgesinde siyaset yapmalarını isterken “Siyasete girin, orayı boş bırakmayın, bugünkü sıkıntılara bakmayın, maziyi yargılamayın, beraberlik içinde olmalarını isteyen Gül, “Bundan sonra Kuzey Irak’la Türkiye arasındaki ilişkiler daha güzel olacak” dedi. son dönemde Erbil ile Bağdat arasında yaşanmakta olan gerginliğin çok fazla gündeme geldiğini belirtti ve “Ama almış saray olduğumuz haberlere göre bir anlaşmaya gitmişler, zaten bir savaş olma ihtimali çok uzaktır. Irak halkları olarak savaşın ne olduğunu çok çok iyi biliyoruz. Yıllar süren İran -Irak savaşı, körfez harbi... Herhangi bir Iraklının savaştan hoşlanacağını sanmıyorum, ancak İstiklal harbi olursa bir anlamı var” değerlendirmesini yaptı. 4 Aralık Salı günü Yunus Emre Vakfı, Erbil Türkmen heyetini yemekli toplantıya davet etti. Toplantıda Yunus Emre Enstitüsü Başkan Yardımcısı Dr. Adnan Tekşen, Yunus Emre Vakfı'nın Erbil Kalesi'nde İhsan Doğramacı konağında çok yakın zamanda vakfın açılacağını bildirdiler. Toplantıda Erbil Türkmenlerinin sorunları dile getirildi, çözümler üzerinde duruldu. Toplantının sonunda heyet Başkanı Mahmut Çelebi, Dr. Adnan Tekşen'e Erbil Gögbörü minaresini simgeleyen bir armağan takdim etti. 5 Aralık Çarşamba günü Türkmen Listesi Meclisi Başkanı Mahmut Çelebi başkanlığında Erbil Türkmen heyeti Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi ORSAM Başkanının davetlisi olarak bir yemekli toplantıya katıldı. Toplantıda, Türkmen Milletvekili Şerdil Arslan Erbil’deki Türkmen sorunlarını, bölgedeki sorunları dile getirdi ve bu sorunların çözümleri üzerinde durdu. Heyet Başkanı Çelebi, ORSAM Başkanını Erbil'e davet etti. 6 Aralık Perşembe günü, Dışişleri Bakanlığı'nda Büyükelçi Mehmet T.Gücük, Erbil Türkmen heyeti ile toplandı. Toplantıda bölgesel konular ve Erbil'deki Türkmen meseleleri ele alındı. Erbil Türkmenlerinin Ankara Ziyareti Hasan Kanbolat ORSAM Başkanı Son haftalarda Türkiye’nin gündem konularından biri Erbil. Erbil ile Bağdat arasındaki gerilim sürerken Erbil’de “Kürdistan-Irak Petrol ve Gaz Konferansı”nın ikincisi düzenlendi. Bağdat’ın Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın Erbil’deki konferansa gitmesini engellemesine karşın Ankara konferansa siyasi destek verdi. Bağdat’ın Ankara ve Erbil ile kriz yaşadığı bir dönemde Erbil Türkmenleri Heyeti Ankara’daydı. Yoğun gündem nedeniyle gölgede kalan bu ziyaretin gerçekleşmesinde Cumhurbaşkanı’nın Ortadoğu Danışmanı Erşat Hürmüzlü’nün katkılarını bir defa daha takdir etmek gerekiyor. Aslında, bu ziyaret birkaç açıdan önemli bir ziyaretti. Birincisi, Erbil Türkmenleri heyet olarak ilk defa resmi bir ziyaret için Türkiye’deydi. İkincisi, heyet Ankara’da ilk defa en üst düzeyden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından kabul edildi. Üçüncüsü, heyet Cumhurbaşkanlığında Elçi Kabul Salonu olarak bilinen kırmızı salonda kabul edilerek Türkiye’nin heyete verdiği önem vurgulandı. Erbil Türkmenleri daha kalabalık bir heyetle Ankara’ya gelmek istemişlerdi. Ama, heyetin on kişi ile sınırlandırılmasının nedeni 2009’da yenilenen kırmızı salonda Cumhurbaşkanı’nın sağında misafirlere ayrılmış on sandalyenin olmasıydı. Erbil Türkmenleri Heyeti’ne sıcak mesajlar veren Gül, “Erbil’deki soydaşlarımız her zaman kalbimizde. Erbil gibi Kerkük de kalbimizde” dedi. Türkmenlerin Irak’ın kurucu ana unsuru olduğunu vurgulayan Gül, Irak’ın birlik ve bütünlüğünün korunmasının bölgenin huzur ve istikrarı için önemli olduğunu belirtti. Gül, Türkiye’nin Irak’taki her kesimle eşit mesafede ilişki kurduğunu, Türkmenlerin kendi köklerine bağlı kalarak vatandaşı oldukları Irak’ın diğer tüm unsurlarıyla uyum içinde yaşamalarını arzu ettiğini vurguladı. Erbil Türkmenleri de, kentin yeniden inşasında Türk işadamlarının önemli rol oynadığını belirterek, Türkiye’den daha fazla yatırım beklediklerini söylediler. Erbil aslında bir Türkmen şehri. Erbil’in Kürtçe adı olduğu ileri sürülen “Hewler” de Türkçe kökenli bir kelime. Bölgenin şehir olduğunu vurgulayan “evler”den türetilmiş Selçuklu kökenli bir kelime. Kesin rakamlar olmamakla birlikte yaklaşık 4 milyon nüfusa sahip olan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi sınırları içerisinde 500600- bin civarında Türkmen olduğu tahmin ediliyor. Türkmenler, vatanları olan Erbil’de Türkmen olarak yaşamak istiyorlar. Türkçe konuşan Kürt olarak anılmak istemiyorlar. Irak’ta sadece Saddam döneminde değil, Osmanlı Devleti’nin çekilmesinden itibaren Türkmenler Irak’ta Türkiye’nin bir uzantısı ve beşinci kolu olarak görülmüştür. Bundan dolayı baskıs altında kalmışlardır. Türkmenler Türk kimliklerinden dolayı birçok aydınını ve siyasetçisini kaybetmiştir. Suikastlara uğramışlardır. İşkence görmüşlerdir. İdam edilmişlerdir. Evleri, köyleri, mahalleri yakılmış, bombalanmıştır. Çeşitli zulümlerle karşılaşmışlardır. Saddam’ın düşüşüne kadar bu zulüm katlanarak devam etmiştir. Bu baskılar neticesinde Türkmenlerin Irak siyasi sahasında kendi kimlikleri ile varlığı çok fazla olamamıştır. 2003 sonrasında da Türkmenler yine baskı ve şiddet görmüştür. Birçok Türkmen lidere ve aydına bu yeni dönemde suikastlar düzenlenmiş, kaçırılmış, öldürülmüştür. Türkmenlere yönelik saldırılar devam etmiştir. 2003 sonrasında Türkmenler kendilerini siyasi olarak geliştirmişlerdir ve önemli siyasi kazanımlar elde etmişlerdir. Bir halkın tarihinde 10 veya 20 yıl çok küçük zaman aralıklarıdır. Bu küçük zaman diliminde Türkmenler çok büyük mesafe kat etmişlerdir. Türkmenler Türkiye’nin memuru görüntüsünden yavaş yavaş uzaklaşmaktadırlar. Kendi ayaklarının üstünde durarak haklarını elde etmeye başlamışlardır. Erbil Türkmenleri Kürtlerle çatışmak istemiyorlar. Kürtlerle uyum içinde yaşamak istiyorlar. Çocuklarının iyi iş bulabilmesi için çocuklarını Türkmen okullarından ziyade Kürt ve Arap okullarına veriyorlar. Türkmen okullarına ve Türk vakıflarının açtığı okullara ise genelde Kürtler çocuklarını gönderiyor. Onların amacı da çocuklarının Türkiye ve Türklerle iş yapmasını sağlamak. Günümüzde Ankara-Erbil hattında gerilimin olmaması Erbil Türkmenlerini de rahatlatmış durumda. Ancak Erbil Türkmenleri Ankara-Erbil ilişkilerinin olumlu gelişiminin kendilerine siyasi, kültürel ve ekonomik yansımasının olmamasından, bölgenin zenginleşmesini seyretmekten şikayetçiler. Nitekim Türkmenlerin Erbil’de televizyon kanalları ve radyoları yok. Sadece Kürt hükümetinin denetiminde on beş günde bir çıkan “Saray” adlı bir gazeteleri bulunuyor. Erbil Türkmen şiirinin solmayan çiçeği Nesrin Erbil’in dizeleri ile noktayı koyalım: “Bir başağın taneleriydik, delice rüzgârlar, diyar diyar, memleket memleket dağıttı bizi.” Ünlü sözler O millet ki hüviyyetini kaybeder, başka milletlerin kölesi olur Atatürk Sayı:84 - 15 Aralık 2012 Başdanışman Erşet Hürmüzlü Saray'a konuştu 3 Khaman Zirar faaliyetlerini anlattı 3 Kırmızı Salon’da büyük buluşma 4 Bölgede yaklaşık 5000 camii var Sultan Alparslan esirlere nasıl yaklaşırdı ? 7 Türkiye Cumhurbaşkanı Erbil Türkmen heyetini kabul etti Saray Ankara Türkiye Cumhurbaşkanı sayın Abdullah Gül, Erbil Türkmenlerini kabul etti. Kabulde “Bugünkü sıkıntılara bakmayın, maziyi yargılamayın siyasete girin'' telkininde bulundu. 04.12.2012 tarihinde Erbil Türkmen Listesi Başkanlığında Erbil Türkmenlerinin her kesimini kapsayan bir heyet Türkiye Cumhuriyeti'ne özel bir ziyaret gerçekleştirdi. 6 Aralık'ta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Abdullah Gül, Erbil Türkmen heyetini kabul etti.Toplantı kırmızı salonda gerçekleşti. Kabule ilişkin bilgi veren Türkmen heyetinde Erbil Türkmen Listesi Meclisi Başkanı Mahmut Çelebi, son dönemde Erbil ile Bağdat arasında yaşanmakta olan gerginliğin çok fazla gündeme geldiğini belirtti ve “Ama almış olduğumuz haberlere göre bir anlaşmaya gitmişler, zaten bir savaş olma ihtimali çok uzaktır" dedi. Türkmen heyetinde Erbil Türkmen Listesi Meclisi Başkanı Mahmut Çelebi, Erbil Türkmen Parlamenteri Şerdil Arslan ve ITC Yürütme Üyesi Aydın Maruf yer aldı. 3 Bir Türkmen parlamenter:Hesaba çekeceğiz Turhan Müfti, Türkmen bölgeleri için tahsis edilen ödeneği harcamıyor Saray – Özel Irak Parlamentosu'nun kararıyla Türkmen bölgeleri için tahsis edilen ödenekler henüz harcanmadı. Bir Türkmen parlamentere göre Irak hükümeti ödeneği İller İşlerinden Sorumlu Bakan Turhan Müfti'ye teslim etti ve henüz paradan bir dinar dahi harcanmadı. Irak Parlamentosu'nun Türkmen milletvekillerinden Nebil Harbo, ödeneği teslim alan bakan Müfti'nin, paranın Türkmen bölgelerinin tamiri için harcanmasını sağlamak amacıyla özel bir komisyon oluşturmuş olması gerektiğini söyledi. Ancak ödeneğin bir bankada bekletildiğini ifade eden Harbo, parayı harcama yetkisinin Türkmen bakan Müfti'de olduğunu belirtti. Bakanı bu konuda Türkmen vekillerle toplanmamış olması nedeniyle eleştiren Harbo,"Ödeneğin harcanması için projelerin hazır olması gerekiyordu. Vekiller olarak bu konuda soruşturma gerçekleştirmedik. Ancak konu örtbas edilecekse bakanı hesaba çekeceğiz ve Türkmen bölgelerinin neden kalkınmadığını ve sahipsiz olduğunu soracağız" dedi. Mala Avat: İmamları dinleyen yok s4 Türkiye'de Mevlana festivali nasıl yapılır? s5 Erbil spor kulübünün başarıları s8
Benzer belgeler
Fazla Kiloların Suçlusu Tayt Mı?
Saray Erbil Ne zaman Irak Futbol Ligi’nden söz edilecek olsa hemen Erbil Spor Kulübü akla gelir. Irak genelinde büyük başarılara imza atmış olan Erbil, aynı zamanda Asya kıtasının da büyük takımlar...
DetaylıSARAI LATINInew.indd
Aralık: FIFA Dünya’da Yılın Futbolcusu ödülünü ilk kez kazandı. 1997 Mayıs: Kupa Galipleri Kupası
DetaylıHAMİLELİKTE SİGARANIN ZARARLARI Serbest
rekor kırarak Inter’e transfer oldu. Aralık: FIFA Dünya’da Yılın Futbolcusu unvanını koruyan tarihteki ilk isim oldu. Avrupa’da Yılın Futbolcusu ödülüne layık
DetaylıSARAI LATINInew.indd
Ne zaman Irak Futbol Ligi’nden söz edilecek olsa hemen Erbil Spor Kulübü akla gelir. Irak genelinde büyük başarılara imza atmış olan Erbil, aynı zamanda Asya kıtasının da büyük takımları arasında y...
DetaylıGazeteyi okumak buraya tıklayın
Münih ile 2 kez final oynamış ama ikisini de dramatik bir şekilde kaybetmiştir. 1987 yılında o zamanki adıyla Şampiyon Kulüpler Kupası finalinde Porto ile karşılaşan Bayern Münih, maçın son 10 daki...
Detaylı