SARAI LATINInew.indd
Transkript
8 Sayı:64 - 15 Şubat 2012 Kanuni Sultan Süleyman (1495 - 1566) Kanûnî Sultan Süleyman 27 Nisan 1495 Pazarte si günü Trabzon’da doğdu. Babası Yavuz Sultan Selim, annesi Hafsa Hatun’dur. Hafsa Hatun Osmanlı ya da Çerkezdir. Kanûnî Sultan Süleyman yuvarlak yüzlü, ela gözlü, geniş alınlı, uzun boylu ve seyrek sakallıydı. Kanûnî Sultan Süleyman devri, Türk hakimiyetinin doruk noktasına ulaştığı bir devir olmuştur. Babası Yavuz Sultan Selim, onu küçük yaşlardan itibaren çok titiz bir şekilde yetiştirmeye başladı. Benzeri görülmemiş bir terbiye ve tahsil gördü. İlk eğitimini annesinden ve ninesi Gülbahar Hatun’dan (Yavuz Sultan Selim’in annesi) aldı. Yedi yaşına gelince tahsil için İstanbul’a, dedesi Sultan İkinci Bayezid’in yanına gönderildi. Şehzade Süleyman, burada Karakızoğlu Hayreddin Hızır Efendi’den tarih, fen, edebiyat ve din dersleri alırken, savaş teknikleri konusunda da öğrenim görüyordu. 15 yaşına kadar babası Yavuz Sultan Selim’in yanında kalan Şehzade Süleyman, kanunlar gereği sancak istemesi üzerine, önce Şarki Karahisar’a oradan da Bolu, kısa bir süre sonra da Kefe sancakbeyliğine tayin edildi (1509). Yavuz Sultan Selim’in 1512 de tahta geçmesi üzerine İstanbul’a çağırılan Şehzade Süleyman, babasının kardeşleriyle mücadeleleri sırasında İstanbul’da kalarak babasına vekalet etti. Bu sırada Saruhan sancakbeyliğinde de bulundu. Babası Yavuz Sultan Selim’in ölümü üzerine, 30 Eylül 1520’de 25 yaşındayken Osmanlı tahtına geçti. Kendisinden başka erkek kardeşi olmadığı için tahta geçişi kolay ve çatışmasız oldu. Çok ciddi ve kendinden emin bir padişah olan Kanûnî Sultan Süleyman, azim ve irade sahibiydi. Yapacağı işlerde hiç acele etmez, gayet geniş düşünür ve verdiği emirden asla geri dönmezdi. İş başına getireceği adamlara, kabiliyet derecelerine göre görev verirdi. Zigetvar kuşatmasını idare ederken, 7 Eylül 1566 yılında 71 yaşında vefat etti. Kendisine “Kanûnî” denmesi, yeni kanunlar icad etmesinden değil, mevcut kanunları yazdırtıp çok sıkı bir şekilde tatbik etmesinden dolayıdır. Kanûnî Sultan Süleyman adaleti seven bir padişahtı. Mısır’dan gelen vergiyi haddinden fazla bulup, yaptırdığı araştırma sonunda halkın zulme uğradığını düşünmesi ve Mısır Valisini değiştirmesi bunun açık kanıtıdır. Kanûnî Sultan Süleyman, tahta çıktığı sırada Osmanlı Devle- ti dünyanın en zengin ve en güçlü devleti konumundaydı. Babasının ölümü ve kendisinin padişah olması, “Arslan öldü, yerine kuzu geçti” diye düşünen Avrupalıları sevindiriyordu. Ancak Avrupalılar, çok geçmeden hayal kırıklığına uğradılar. İÇ İSYANLAR Kanûnî Sultan Süleyman, padişahlığının ilk yıllarında bazı iç isyanlarla uğraştı. Mısır’ın fethinden sonra Yavuz Sultan Selim’in Şam Valisi olarak atadığı Canbirdi Gazeli’nin çıkardığı isyan bunlardan ilkidir. Amacı Memlük devletini yeniden kurmak olan Canbirdi Gazeli, 1521 yılının Ocak ayında Dulkadiroğullarından Şehsuvaroğlu Ali Bey komutasındaki Osmanlı kuvvetleri tarafından bozguna uğratılarak yakalandı ve idam edildi. Kanûnî Sultan Süleyman, sonraki yıllarda yine Mısır’da sadrazamlık hakkının kendisinde olması gerektiğini savunan Ahmet Paşa, Anadolu’da Safevilerin desteğiyle ortaya çıkan Kalender Çelebi ve vergi sistemini bahane ederek ayaklanan Baba Zünnun (1527) isyanlarıyla uğraştı. Çıkan tüm bu isyanlar Osmanlı kuvvetleri tarafından başarıyla bastırıldı. BELGRAD’IN FETHİ Kanûnî Sultan Süleyman tahta çıktığında Avrupa’nın en güçlü devleti Roma-Germen İmparatorluğu (Almanya) idi. Almanya İmparatoru Şarlken Macaristan’a ha- Başyazar Yardımcısı İsa Abdulkahhar DİZGİ ROMAN BEKİR rek Şarlken’in donanmasını yendi. Hem Fransa’yı hem de Fransuva’yı kurtardı. MOHAÇ SAVAŞI Şarlken’in büyük bir tehlike olmaya başladığını gören Kanûnî Sultan Süleyman, Fransuva’nın da ısrarı üzerine Şarlken’e karşı savaş açmaya karar verdi. Osmanlı ordusu Tuna nehrini geçerek Macaristan’a girdi. 29 Ağustos 1526’da Macar ordusuyla Mohaç’ta yapılan savaşta Macar ordusu iki saatte dağıldı. Mohaç Savaşı parlak ve şanlı bir zaferle neticelendi. Budin (Budapeşte) alındı. Macaristan, Osmanlı Devletine bağlı bir krallık haline geldi ve başına Macar soylularından Jan Zapolya getirildi. VİYANA KUŞATMASI Macaristan’ın Türkler tarafından fethi Avusturya ile Türkleri karşı karşıya getirdi. Mohaç Savaşı’ndan sonra Macaristan bir tampon bölge haline gelmişti. Avusturya Arşidükü Ferdinand, Macaristan’ın Osmanlı hakimiyetine girmesini istemiyordu. Ferdinand, Şarlken’in de desteğiyle Jan Zapolya’yı tanımadı ve Budin’e girdi. Karşı sefere çıkan Kanûnî Sultan Süleyman Budin’i geri aldı. Savaşmayı göze alakim olmak için Macar kralı mayan Ferdinand ve Şarlile yakın akrabalık ilişkileri ken Avusturya’nın başkenti kurmuştu. Macar Kralı İkinViyana’ya kaçtılar ve Viyana ci Lui, Şarlken’e güvenerek kuşatıldı (26 Eylül 1529). Kış vergilerini ödemiyor kenmevsimi yaklaştığı için 16 disine gönderilen Osmanlı Ekim günü kuşatma kaldırılelçilerini öldürtüyordu. Fatih dı. Osmanlı Devleti, Viyana Sultan Mehmed, Avrupa’da kuşatmasından bir sonuç düzenlediği seferlerde Sırbis- elde edememesine rağmen, tan’ı almıştı. Ancak stratejik Macaristan’daki durumunu bir öneme sahip Macaristan güçlendirmiş ve Avrupa’nın alınamamıştı. Kanûnî Sulkarşı saldırı yapmasını entan Süleyman Macaristan’ı gellemiştir. Macaristan üzealmak üzere harekete geçti. rindeki emellerinden vazgeçBelgrad, karadan ve Tuna meyen Ferdinand, Kanûnî’ye ırmağındaki Osmanlı donan- bir elçi göndererek Macarisması tarafından kuşatıldı. tan’ın kendisine verilmesini Şehir, gayet iyi savunulmaistedi. Buna karşılık vergi sına rağmen teslim olmak vermeyi kabul ediyordu. Bu zorunda kaldı (29 Ağustos talebi karşısında olumsuz 1521). Belgrad Muhafızlığına cevap alan Ferdinand Budin’i Balı Paşa getirildi. Bu sefer kuşattı. sonunda İstanbul’a gönderiMACARİSTAN SEFERLERİ len bazı Belgradlılar kurulan Kanûnî Sultan Süleyman, Belgrad köyüne yerleştirilbunun üzerine Almanya sedi. Belgrad’ın fethi, Kanûnî ferine çıktı. Budin’i geri alıp Sultan Süleyman’ın ilk fethiEstergon’a kadar ilerleyen dir. Belgrad, bundan sonraki Osmanlı kuvvetleri, Avusturyıllarda Osmanlı Devleti’nin ya ve Almanya içlerine akınAvrupa’ya açılan en büyük lar düzenledi. Yedi ay süren kapısı oldu. Bu sebeple Almanya seferi sırasında Belgrad’a “Darü’l-cihad” deAvusturya’da bir çok kasaba, nildi. şehir ve kale fethedildi. AvusŞARLKEN ve AVRUPA turya, yapılan bu savaşlar Alman İmparatoru Şarlken’in sonunda harap ve bitkin bir amacı tüm Avrupa’da hakihale geldi. Bunun üzerine miyet sağlamaktı. Şarlken, Ferdinand barış istedi. İmfikirlerine karşı çıkan Fransa zalanan İstanbul Antlaşması Kralı Fransuva’yı esir aldı. ile Ferdinand ve Şarlken’in Fransa Kralının annesi Dühem Macaristan hem de şes Dangolen, Kanûnî’ye bir tüm Avrupa’yı ele geçirme mektup yazarak yardım iste- çabaları sonuçsuz kaldı (22 di. Bunun üzerine Kaptan-ı Temmuz 1533). Ferdinand’ın Derya Barboros Hayreddin Macaristan üzerinde ki emelPaşa Fransa’nın Akdeniz lerinden vazgeçmeye niyeti kıyısındaki şehri Nis’e gide- BAŞYAZAR 07504487791 07704487791 Email: emad.rafeet@yahoo.com Email: sarayarbil@yahoo.com saray yoktu. Jan Zapolya ölmüş, yerine oğlu Sigismund geçmişti. Bundan istifade eden Ferdinand Budin’i kuşattı. Bunun üzerine 1540 yılında Kanûnî tekrardan Macaristan seferine çıktı ve çok güçlü bir orduyla birlikte Budin’e girdi. Sigismund’u Erdel Beyliği’ne atadı ve Macaristan’ı Osmanlı Devleti’ne bağlı Budin eyaleti haline getirdi. Süleyman Paşa bu bölgenin beylerbeyliğine atandı. Avusturya’nın elinde sadece kuzey Macaristan kaldı. Kanûnî döneminin önemli siyasi olaylarından olan Osmanlı-Macaristan, Almanya, Avusturya ilişkileri Kanûnî’nin ölümüne kadar devam etti. ZİGETVAR KALESİ Anadolu’daki iç isyanlarla ve Doğu’da İran Devleti ile uğraşan Kanûnî Sultan Süleyman, 1566’da son seferine yine Macaristan üzerine çıktı. Zigetvar kalesi kuşatıldı, ancak kuşatma devam ederken Kanûnî Sultan Süleyman vefat etti. Osmanlı Devletini zaferden zafere taşıyan Kanûnî Sultan Süleyman’ın ölüm haberine rağmen kale fethedildi (7 Eylül 1566). KAPİTÜLASYONLAR İlk defa 1352 yılında Cenevizlilere verilen Kapitülasyonlar, darülharb kabul edilen yabancı ülke tüccarına Osmanlı topraklarında ticaret yapma hakkı veriyordu. Ancak Osmanlı Devleti ticaret imtiyazlarını siyasi ve diplomatik menfaatleri çerçevesinde kullanarak ittifak yapacağı devletlere vermişti. 1535 yılında Fransa ile dostluk havası içerisinde iken Fransızların hazırladığı Kapitülasyon taslağı Osmanlı padişahınca tasdik edilmemişti. Bu taslağa göre eşit şartlar ve mütekabiliyet esası getiriliyordu. Halbuki Osmanlı Devleti padişahın tek taraflı yemini “Ahdi” ile verildiğinden Ahidname diye adlandırılmıştı ve her padişah değiştiğinde yenilenmesi gerekiyordu. İlk Fransız Kapitülasyonu, Kıbrıs seferi öncesinde 1569 yılında verildi. Katolik dünyasına ve Papa ambargosuna karşı ittifak sağlamak için Protestan olan İngiltere’ye 1580’de, Hollanda’ya 1612’de Kapitülasyonlar verildi. Kapitülasyonlarda ticaret yapma hakkının yanı sıra, tüccarın hakları, gümrük vergileri, mahkeme usülleri, yol izinleri, emniyetlerine dair hususlar detaylı olarak belirtildi. Osmanlı devleti zayıfladıkça Kapitülasyon verilen devletlerde giderek çoğaldı ve bunu bir baskı aracı haline getirdiler. Birinci Dünya Savaşı’nın ilanı ile birlikte 1914 yılında tüm protestolara rağmen Kapitülasyonlar tek taraflı olarak kaldırılmıştır. Adres: Erbil, Minare Mahallesi, Aşgal Caddesi 7 Sayı:64 - 15 Şubat 2012 Kalp Krizi Nedir? koroner arter hastalığı için, artmış homosistein, C-reaktif protein ve fibrinojen seviyeleri gibi yeni risk faktörleri saptanmıştır. Yüksek homosistein, beslenmeye folik asit ilavesiyle tedavi edilebilir. Ancak bu yeni risk faktörlerinin pratik değeri üzerine çalışmalar hala devam etmektedir ve halen homosistein seviyesinin düşürülmesinin olumlu etkileri olduğuna ait kesin kanıtlar yoktur. Kalp Krizinin Tanısı (teşhisi): Kalp krizi geçirmekte olan hastaların temel şikayeti göğüs ağrısıdır: • Göğüs ağrısı: • Göğüs kemiğinin arkasındaki göğüs ağrısı kalp krizinin en önemli belirtisidir; fakat, özellikle diyabet hastalarında ve yaşlılarda, bu ağrı çok belirsiz olabilir yada hiç hissedilmeyebilir (sessiz kalp krizi). Ağrı sıklıkla göğüsten omuz yada kollara, ense, dişler, çene, karın veya sırta doğru yayılır. Bazen ağrı sadece bu bölgelerden birinde hissedilir. • Göğüs Ağrısının özellikleri: • Ağrı 20 dakikadan fazla genellikle saatlerce sürer ve genelde dinlenme yada nitrogliserinle geçmez, • Ağrı, şiddetli ve künt vasıftadır. Fakat keskin veya belirsiz olabilir, • Ağrı, sıkıştıran, ağırlık, baskı yapıcı tarzda olabilir, • Göğüste daralma hissi uyandırabilir, • “Göğüsde fil oturuyormuş” gibi veya • Hazımsızlık olarak da hissedilebilir. Beraberinde sıklıkla soğuk terleme ve ölüm korkusu da vardır. • Kendi başına yada göğüsteki ağrıyla birlikte hissedilebilen diğer belirtiler Saray-Erbil Erbil’in tanınmış eski haltercilerinden Beşir Muhammet, Türkmen Kulübü’nün kurucularındandır. 1944 Erbil doğumlu Beşir Usta, başarılarla dolu bir sicile sahip. Aynı zamanda birtakım halterci de yetiştirmiş olan Beşir Usta, haltere 1972’de Brusk takımında başladığını söyledi. Vaktiyle teknik direktörsüz halter yaptıklarını ifade eden Beşir Usta, kurucuları arasında olduğu Türkmen Kulübü’nde Esat Kasap ve Şerdil Tahsin’le beraber çalıştığını belirtti. Kulübü, Türkiye’de temsil ettiğini dile getiren Beşir Usta, kulüpten üç yıl sonra ayrıldığını kaydetti. Kulüplerinin Tacil mahallesinde bulunduğu günlerde Abdülkadir Bezirgan’ın adamları tarafından çalındığını ifade eden Beşir Usta, bunun üzerine mahkemeye başvurmaları sonucu birkaç suçlunun tutuklandığını söyledi. Halter federasyonu başkan yardımcılığı, Erbil takımı teknik direktörlüğü ve Türkmen Kulübü idare heyeti üyeliği gibi görevlerde de bulunmuş olan Beşir Usta, bugün olduğu gibi geçmişte de sahipsiz olduklarına dikkat çekti. Şampiyonluklara, masraflarını kendi cebinden ödeyerek katıldığını ifade eden Beşir Usta, araba tamircisi olarak çalıştıktan sonra arkadaşı İdris Tofik’le birlikte bir spor salonu açtı. Çalıştırdıkları salonun aydınlatılması amacıyla kullandıkları jeneratör için ayda 200 bin dinarlık yakıt aldıklarını ifade eden Beşir Usta, yetkililerden salonları için elektrik temin etmelerini istedi. Beşir Usta ayrıca salon kirasının da indirilmesini istedi. Karzan Hevleri-Erbil Asya Ligi’nde oynayan Erbil futbol takımının, Suriyeli futbolcu Taha Deeab’ı renklerine katma girişimi sonuçsuz kaldı. Suriye’nin İttihad Al-Alawi takımında top koşturan Deeab’in, askerliğini tamamlamadığı için Erbil’de oynamasına izin verilmedi. Konuyla ilgili gazetemize konuşan bir yetkili, Suriyeli futbolcu Deeab’la imza aşamasına geldiklerini ancak söz konusu futbolcunun, askerliğini tamamlamadığı için takımının Erbil’e gelmesine izin vermediğini söyledi. Erbil Futbol Kulübü yetkilisi Mahmut Aziz, Suriye’de profesyonel olma yolunda askerliğin engel teşkil ettiğini ifade etti. Takım olarak Deeab’ın tecrübelerine çok ihtiyaç duyduklarını dile getiren Aziz, Erbil teknik direktörünün de Deeab’ı çok beğendiğini söyledi. Irak’ta profesyonel olma yolunda askerliğin engel teşkil etmediğini hatırlatan Erbil Futbol Kulübü yetkilisi Mahmut Aziz, Erbil’in Asya ve Irak Liglerinde başarılı olmak istediğini kaydetti. Erbil Futbol Kulübü’nün diğer bir yetkilisi Bejan İbrahim de Deeab’ı renklerine katmayı çok istiyordu. Askerliğin, profesyonel olma önünde engel teşkil ettiği- H. Sevcan Kasapoğlu Serdarlı Kalp krizi (miyokard enfarktüsü) kalp kasının bir bölümünün o bölgeye yetersiz kan akışından dolayı ölmesi (kalıcı hasara uğraması) sonucu meydana gelir. Kalbi besleyen damarların kan akımının çeşitli nedenlerle ani azalmasına veya kesilmesine bağlı olarak gelişen ve o damarın beslediği kalp kasında çeşitli derecede hücre ölümü ile sonuçlanan ve kalp krizi olarak bilinen bir hastalıktır Hastaların kalp krizinden kaybedilmelerinin önlenmesi olayın ilk anından itibaren en kısa zamanda hastaneye ulaşmasına bağlıdır Her 5 ani ölümün biri kalp krizinden dolayı gerçekleşmektedir. Kalp krizi yetişkinlerdeki ani ölümün başlıca nedenlerinden biridir. Nedenler ve Risk Faktörleri Kalp krizlerinin çoğu koroner arterlerde (kalp kasına kan ve oksijen taşıyan atardamarlar) oluşan pıhtılar (trombüs) sebebiyle meydana gelir. Pıhtılar genelde ateroskleroz sonucu meydana gelen değişiklikler yüzünden daralmış koroner arterlerde oluşur. Arter duvarının içindeki aterosklerotik plak bazen çatlar ve bu da pıhtı oluşumunu tetikler. Koroner arterlerdeki pıhtılar kalp kasına kan ve oksijen akışını engeller, bu da o bölgedeki kalp hücrelerinin ölümüne sebep olur. Hasar gören kalp kası kasılma yeteneğini kaybeder ve kalbin geri kalan kısmı hasar gören bu bölümün işini de yapmak zorunda kalır. Koroner arter hastalıklarının ve kalp krizinin risk faktörleri genel olarak kalp damar hastalıkları risk faktörlerinin aynısıdır: hipertansiyon, hiperkolesterolemi, diyabet, sigara içmek ve ailede erken yaşta koroner kalp hastalığı görülmesidir. Belirtilen risk faktörlerinin çoğu fazla kiloyla ilgilidir. Dar olan bir damarın üzerinde pıhtı oluşumunu her hangi bir neden başlatabilir. Bazen ani ve bunaltıcı stres buna neden olabilir. Son birkaç senede, saray Erbil’in eski haltercisi Beşir Usta: Türkmen Kulübü’nün kurucularındanım Askerlik, Suriyeli futbolcunun profesyonel olma hayalini suya düşürdü Spor muhabirimiz Karzan Kanabi yılın en iyi muhabiri seçildi Saray-Erbil Gazetemizin spor muhabiri Karzan Kanabi, bu yıl Erbil’in en iyi muhabiri olarak seçildi. Karzan Hevleri olarak tanınan Kanabi, Kürdistan Demokratik Gençler Birliği Erbil Merkezi tarafından yapılan oylamada en çok oyu toplayarak yılın en iyi spor muhabiri seçildi. Kulüp temsilcileri, gazeteci ve sporcuların katıldığı oylamada birinci olan Karzan Kanabi, sonuçtan duyduğu memnuniyetini dile getirdi. Konuyla ilgili gazetemize konuşan bir yetkili, oylamanın özgür bir ortamda yapıldığını söyledi. Oylamadan sorumlu Rojgar Kadir, seçmenlerin adaylarını özgürce seçtiklerine dikkat çekti. Bilindiği gibi spor muhabirimiz Karzan Kanabi, 2007’de Bölge Spor ve Gençlik Bakanlığı tarafından da en iyi muhabir olarak seçilmişti. ni ilk kez duyduğunu ifade eden İbrahim, başarılı sporcuların önünün açılması gerektiğini söyledi. Profesyonel sporcuların kendi ülkelerinin adını tüm dünyaya duyurduklarını ifade eden üniversiteli bir genç ise Avrupa’da böyle bir uygulamanın olmadığını söyledi. Son olarak spor yazarı Saman Zahir, ülkelerinin profesyonelliğe adım atan sporculara destek olması gerektiğini savundu. Bu konuda FİFA’nın müdahil olmasını isteyen Zahir, sporcuların profesyonel olma yolundaki tüm engellerinin kaldırılması gerektiğini söyledi. 6 saray Sayı:64 - 15 Şubat 2012 Müzisyen Talat Arif: Sanatçı hiç kimseye ve hiçbir kuruma bağlı veya ait olamaz Röp-Saray Gurbetçi müzisyen Talat Arif gazetemize verdiği röportajda “Sanatçı hiç kimseye ve hiçbir kuruma bağlı veya ait olamaz” dedi. Faaliyetlerinden söz eden Arif, “Kendi ülkemde, sevgili şehrimde yabancılık çekiyorum” diye konuştu. Saray: Sanattan uzaklaşma nedenlerinizi bizimle paylaşır mısınız? T. Arif: Ben ve sanatım her zaman beraberdik ve hala da beraberiz. Ancak sevgili vatanımdan uzaklaşmışım ve şuan neden yaşadığımı araştırıyorum. Bu aralar hayat yaratma gücümü kaybetmiş gibiyim. Çünkü sanatçı yaratma özgürlüğü elinden alınmışsa hiçbir şey yaratamaz. Kendi ülkemde, sevgili şehrimde yabancılık çekiyorum. Kim bizlerden gerçekleri söyleme özgürlüğünü alma gücüne sahiptir? Özgürce sanat yapamıyorsam, benim özgürlüğüm elimden alınmış demektir. Ben özgürce sanat yapabileceğim bir dünya hayal ediyorum ve bunun için uğraşıyorum. Saray: Uzun süredir yurtdışında yaşıyorsunuz, nelerle uğraşıyorsunuz? T. Arif: Özgürce yeni hayatlar yaratmaktayım, çünkü özgür sanatçı gelişmiş hayat yaratma gü- cüne sahiptir. Almanya’da sanat ve sanatçıya gösterilen saygıya gerçekten hayranım. Kimsenin seviyesiz eleştirisine, yüksek ses ve yasaklarına maruz kalmıyorsun. Onun yerine yapıcı eleştiri, sanat ve sanatçıya saygı sesi ile hitap ediliyor. Çünkü herkes o seviyeye gelmiş ve anlamış ki, bir sanatçı sanatı ile bir milletin geleceğini görür, yaratır ve geleceği sanatına döker. Sanatçı hiç kimseye ve hiçbir kuruma bağlı veya ait olamaz. Dostluk perdesi altında veya kurumlara bağlı ola- rak yalanlar uyduramaz. Bunlara inanmadığım ve saygı göstermediğim için kendime geçici olarak bir ortam yaratmaya kalktım ve buradan sanat yapmak için mücadelemi başlattım. Saray: Son dönemdeki çalışmalarınız hakkında bize bilgi verir misiniz? T. Arif: Çalışmalarımın hepsi internet ortamındaki “youtube” sitesinde yayınlanıyor. Sanatseverler, bilim adamları ve kültürel kurumlardan şahsıma ve sanatıma gösterilen saygı ve övgü beni yeterince tatmin etmiştir. Son dönemlerde gerçekleştirdiğim bazı çalışmaları saymam gerekirse, bunların bazılarını müzik, bazılarını ise Almanca ve Kürtçe şiirler oluşturur. Bunlar; Heimat( Vatan) ,in meinem Land(Benim ülkemde), Inschrift ( Nakış), Gemaeinsamt (Hep beraber), Die Welt der infremdung (Gurbet Dünyasında),Kurdistan, Shahidan (Şehitler), Saxakani Kurdistan (Kürdistan Dağları), Hale hat (Kaçın geldi). Saray: Arkadaşlarınız kimlerdir, özellikle eskilerden? T. Arif: Aslında çok fazla isim var, size aklıma gelenleri saymam gerekirse; Tahsin Taha, Fuad Ahmet, Muhammet Ahmet, Muhammet Ceza, Bakuri, Camal Hidayet, Seyit Ahmet, Vurya Ahmet, Cevdet Şakir, Şirzat Serspi, Şirzat Enver, Erbil sanat ekibinde çalışanlar ve Okul Faaliyetleri Müdürlüğü üyeleri. Saray: Sanat camiası nasıl bir camiadır? T. Arif: Sanat camiası kalabalık bir camiadır ve sanat grup işidir. Bu yüzden sanatçıların her zaman çok çevresi olur, ancak hepsi sizin arkadaşınız olamaz. Öyle ki, bazı dönemler vardır ki arkadaş saydığınız kişiler bile bakarsınız taş gibi bir kalbe sahiptir ve size karşı yaptıkları affedilemezdir. Size karşı düşmanca hisler taşır; hep alır hiç vermez. Yaralar, zevk alır, içi dışı bir değildir. Yükselmek için birilerini kötüler, dediğini hiç yapmaz ve büyük bir münafıklık örneği “sizi çok sever!”. Saray: Kürdistan Bölgesi’nde, özellikle Erbil’deki durumu nasıl görüyorsunuz? T. Arif: Bugünkü tarihi özgürlüğü elde etmek için gerçekten çok uzun süre fedakârlıkta bulunduk. Bugün Kürdistan’da yaşayan, etnik kökeni ve dini ne olursa olsun tüm toplumlar kardeşçe yaşıyor ve bir bütünler. İçeriden veya dışarıdan gelen herhangi bir yanlışlık hepimize zarar verebilir. Bu yüzden çok dikkatli olmalıyız, hoşgörüyle birbirimize yaklaşarak aramızda yardımlaşmalıyız. Yoksa bu uzun süre boyunca verilen emekler boşa gider. Kendimize şu soruyu soralım; acaba kendimize karşı dürüst müyüz? Eğer cevabımız “evet” ise bunu işlerimizle ispatlamalıyız. Saray: İleriye dönük herhangi bir projeniz var mı? T. Arif: Elbette, yakında bahar kutlamaları için çalışmalar hazırlıyorum. Hiçbir zaman çalışmadan durmayacağız. Biz bu yaşa gelirken geçmişi bugüne bağladık ve bugünü de yarına bağlamak için çalışmaya devam ediyoruz. Heriş Erbilli, masraflarını kendisi Ses sanatçısı Muhammet Neckarşılayarak yeni bir albüm çıkardı car’dan yeni bir klip çalışması Saray Ses sanatçısı Heriş Erbilli, 11 şarkıdan oluşan yeni bir albüme imza attı. Erbilli’nin masraflarını kendi karşılayarak çıkardığı albüm, Haba ve Mışko kasetçiliklerinde satılıyor. “Sevmişem seni” adlı albümünde kendisine yardım eden söz yazarlarına teşekkür eden ses sanatçısı Heriş Erbilli, şarkı sözlerinin İmat Neccar, Hüsam Hasret, Yunus Tütüncü ve Gey- lan Altıparmak’a ait olduğunu söyledi. Albümdeki 11 şarkıdan 10’unun bestesinin Yunus Tütüncü’ye, birisinin ise kendisine ait olduğunu ifade eden Erbilli çıkardığı albümün masraflarını kendisinin karşıladığını kaydetti. Ses sanatçısı Heriş Erbilli, Yunus Tütüncü’nün kendisine yardım ettiğini, Fahrettin Erbilli’nin ise müzik çalışmalarında destek verdiğini belirtti. Saray Ses sanatçısı Muhammet Neccar, Türk ilahi okuyucusu Ali Ercan’ın “Medine’ye varamadım” adlı ilahisinin klibini çekti. Mevlit Kandili nedeniyle klip çeken ses sanatçısı Neccar, 12 şarkılı yeni bir albüm çıkaracağının müjdesini de verdi. Yeni albümü için şairler Hüsam Hasret, Murat Yaşar, Şemsettin Veli Erbilli ve Riyaz Demirci’den şarkı sözü alan Muhammet Neccar, kendisine yardımda bulunan Türkmen Kardeşlik Ocağı’na teşekkür etti.Genç ses sanatçısı Neccar, Türkmen Kültür ve Sanat Dairesi Müdürü Ümit Halife’nin de kendisine yardım sözü verdiğini söyledi. Eski sanatçılar ödüllendirilecek Saray-Özel Sanat ve Kültür Genel Müdürlüğü, düzenleyeceği törende sanata hizmetlerinden dolayı bir takım eski sanatçıları ödüllendirecek. Sanatçılar Erbil'den seçilecek. Sanat ve Kültür Genel Müdürü Ferheng Gafur, gazetemize yaptığı açıklamada müdürlük olarak Erbil'de sanat sürecine hizmet eden Gafur, müdürlük olarak tüm alaneski sanatçıları ödüllendirmek için larıyla sanata önem verdiklerini bir tören düzenleyeceklerini söyledi. kaydetti. 5 Sayı:64 - 15 Şubat 2012 saray İTHAL MALLAR GELENEKSEL MESLEKLERİMİZİ ÖLDÜRÜYOR! Saray-Erbil Son zamanlarda sanayi ürünlerinin, ithal malların ve teknolojinin de günlük hayatımıza girmesi ile birlikte geleneksel mesleklerimiz kan kaybetmeye devam ediyor. Yüzlerce yıllık geleneklerimiz yavaş yavaş ölüyor. Bu durum, birçok meslek sahibinin yıllardır sayesinde ekmek kazandığı mesleğini terk etmesine de sebep oluyor. Marangozluk yapan Karhi İsmail Neccar, oturma takımı, dolap ve gardrop gibi yurtdışından hazır malların ithal edilmesinin, marangozluk mesleğini bitirme noktasına getirdiğini söylüyor. Birçok marangozun mesleğinden vazgeçtiğini ifade eden Neccar, 1987’den beri marangozluk yaptığını ancak bugün yurtdışından getirilen ithal malların işlerini olumsuz etkilediğini ifade ediyor. İthal malların görüntü olarak güzel olsa da pratik olmadığını ifade eden Neccar, artık insanların kendilerine iş siparişi vermediğini belirtiyor. Malların çoğunun Türkiye, Çin ve Malezya’dan ithal edildiğine işaret eden Neccar, işsizlik nedeniyle çoğu marangoz ustalarının mesleklerinden vazgeçtiklerini kaydediyor. Yerli ustaların neden dünyadaki modelleri takip etmedikleri yönündeki sorumuzu yanıtlayan esnaf Karhi İsmail Neccar, yeni modellerin büyük maliyetli olduğunu söylüyor. Neccar, “Yeni tarzda bir yatak odası 5 bin dolara mal oluyor” diyor. Ailesi 70 yıldan beri marangozluk yapan Rubar Neccar, mesleği babasından öğrendiğini söylüyor. Ancak ithal malların mesleklerini öldürdüğünü ifade eden Rubar Neccar, artık mobilya tamirciliği yapmakla uğraştığını ifade ediyor. Rubar Neccar, “Bize artık kimse sipariş vermiyor, mobilya tamiratı gibi ufak tefek işlerle uğraşıyoruz” diyor. Marangozluk gibi terzilik de yok olmak üzere. Hacı Kamuran Terzi, bu mesleği 20 yıldan beri yapıyor. Ancak ithal giysiler nedeniyle işini bırakmak zorunda kaldı. “Bu durum eğer böyle devam ederse birçok meslek yok olup gider” diyen Terzi, mesleklerini devam ettirebilmek için bölge hükümetini kendilerine atölye inşa etmeye çağırdı. Meslek atölyelerinin inşa esilmesinin birçok işsize ekmek kapısı açacağını ifade eden Kamuran Terzi, hükümetin vatandaşları dinleme- mesinden yakındı. Eskiden Adnan Hayat ve Diler Mama’nın en güzel takım elbiseleri diktiklerini dile getiren Terzi, “Şimdi en güzel takım elbisenin fiyatı 50 dolar” diye konuştu. Erbil büyük çarşısında terzi olarak çalışan Hacı Dilaver Bezirgan da bu durumdan şikâyetçi. Bezirgan, “İthal Malların çoğu Türkiye, Çin ve Malezya’dan ithal ediliyor. Bu durum işsizlik nedeniyle çoğu marangoz ustaları mesleklerinden vazgeçti hazır giyimler terziliği bırakın yavaşlatmayı neredeyse yok etti” diyerek tepkisini dile getirdi. Birçok terzinin mesleği bıraktığını ifade eden Bezirgan, hükümete kendilerini vergi vermekten muaf tutması çağrısında bulundu. Yerel televizyonlarda yayınlanan SMS mesajları toplumun huzurunu bozuyor Saray-Erbil Yerel televizyonlarda yayınlanan SMS mesajları toplumun huzurunu kaçırmaya başladı. Ancak bu televizyon yetkilileri SMS mesajlarına engel olamadıklarını söylüyorlar. Kalat adlı yerel televizyon kanalının müdürü Zana Halil, kanallarında kısa mesaj servisini durdurduklarını söyledi. Halil, bu mesajları gönderenlerin kültür düzeyinin çok düşük olduğunu belirtti. SMS mesajlarının toplum huzurunu bozduğunu ifade eden Kalat televizyon kanalı müdürü Zana Halil, SMS mesajlarının televizyon için bir gelir kaynağı olduğunu söyledi. Televizyonda yayınlanan her mesajdan 4 cent kazandıklarını ifade eden Halil, kalan 6 centin telefon şirketine gittiğini söyledi. Televizyon kanalı olarak kendilerine kâr getirse de, SMS servisini durdurduklarını kaydetti. Erbil’de yayın yapan Hataw yerel televizyonu müdürü Havkar Hamaraş, SMS mesajlarının kendileri için büyük sorunlara yol açtığına dikkat çekti. Hamaraş, buna rağmen televizyon için iyi bir gelir kaynağı olan SMS’leri gönderenlerin hemen hemen hepsini gençlerin oluştur- duğunu söyledi. Hamaraş, her gece 2 ila 3 bin arasında SMS yayınladıklarını kaydetti. Hataw televizyon kanalı müdürü Havkar Hamaraş, Kültür Bakanlığı’nın SMS mesajlarına sansür uygulamadığını da söyledi. SMS mesajlarını yayınlayan başka bir televizyon kanalı olan Effekt, günde 4 ila 5 bin mesaj yayınlıyor. Kanalın müdürü Nevzat İsmail, bu mesaj- bu mesajları denetim altına aldıklarını ve filtrelediklerini söyledi. Edinilen bilgiye göre Effekt Tv, SMS yayınlayan televizyonlar arasında birinci sırada geliyor. Ferhat Cemal, 25 yaşında, Erbil’de yaşayan ve 5 yıllık evli bir vatandaş. Dört yaşında bir çocuğu olan Cemal’in eşi, SMS yüzünden bir gençle ilişki kurmuş. Haberi duyan Cemal mahkemeye başvurarak eşine boşanma davası açmış. Kendi evi ve arabası olan genç, SMS’in evliliğini bitirdiğini söyledi. Havjin Hamahan adlı 25 yaşındaki bayan, bir televizyonda yayınlanan SMS’in kendisine pahalıya mal olduğunu söyledi. Hamahan, “Bir akşam “a” televizyonunda 25 yaşında bir kızla evlenmek isteyen bir erkeğin mesajını ları yayınlamanın olumlu ve okudum ve hemen telefonla olumsuz taraflarının bulundu- kendisini aradım. Kendisiyle ğunu söyledi. görüştükten sonra çok pişman Bu mesajlarla, insanların özel oldum. Erkek, eğer ses çıkagünler ve bayramlarda birbir- rırsam numaramı yayınlayalerini kutlayabilmesi ve yeni cağı tehdidinde bulundu. Ben arkadaşlar edinebilmesinin de korkudan kendisiyle ilişki SMS’in olumlu tarafı olduğunu kurmak zorunda kaldım” dedi. ifade eden İsmal, işin olumBayan Havjin Hamahan, tesuz tarafı ise bazı insanların lefon yoluyla tanıştığı gençle çirkin sözler yazması olduğu- henüz yüz yüze gelmediğini nu kaydetti. söyledi. İsmail, zararlı olmaması için Sosyolog Sangar Yusuf, tele- vizyonlarda yayınlanan SMS mesajlarının aile yapısına zarar verdiğini söyledi. Buna izin verilmemesi gerektiğini savunan Yusuf, bu mesajları yayınlayan televizyonların takip altına alınması gerektiğini kaydetti. Parlamento İlişkiler Kültür ve Enformasyon Komisyonu Başkan Yardımcısı Dr. Ahmet Verte, bazı televizyonların gelenek görenek ve aile yapısıyla ters düşen yayınlar yaptığına dikkat çekti. Aynı zamanda İslami Hareketi Grup üyesi de olan Verte, televizyon yasası gibi bir yasanın bulunmadığına dikkat çekti. Hükümeti bu tür yayınları denetim altına almaya çağırdı. Öte yandan Kültür Bakanlığı Enformasyon Genel Müdürü Halgurt Cündiyani, bakanlık olarak geçen yıl görsel medyayı düzenleyen talimatlar çıkardıklarını söyledi. Cündiyani, ancak medya sürecini tıkayacağı endişesiyle söz konusu talimatların bir hafta sonra iptal edildiğini kaydetti. Cündiyani görüş bildirmek için talimatları yetkili makamlara tekrar gönderdiklerini söyledi. Kaynak: Awene Gazetesi, sayı 312- 7 Şubat 2012 saray 4 Kürdistan İslami Birliği yetkilisi Abubekir Ali: Kürdistan Bölgesi’nde ırki değil ulusal politikalar benimsenmeli Sayı:64 - 15 Şubat 2012 Röp: Saray Kürdistan İslami Birliği’nin Siyasi Büro Üyesi Abubekir Ali, bölgede Kürtler gibi Türkmenlerin de eşit hak ve görevlere sahip olması gerektiğini savundu. Kürdistan Bölgesi’nde ırka dayalı politikalar değil, ulusal politikalar benimsenmesi gerektiğini ifade eden Kürt yetkili Ali, Başbakan Yardımcısının Türkmen olmasının çok doğal olduğunu kaydetti. Saray: Kürdistan İslami Birliği, Türkmen haklarını ne kadar savunuyor? A.Ali: Parti olarak, Türkmenleri Kürdistan toplumunun önemli bir unsuru olarak görüyoruz. Bu bağlamda Kürtler gibi Türkmenler de eşit hak ve görevlere sahip olmalı. Çünkü hepimiz Kürdistan toplumunu oluşturuyoruz. Dolayısıyla bölgemizdeki genel politika ırki değil, ulusal olmalıdır. Türkmenler bölgede bir takım haklar elde etmişlerdir. Ancak haklarının tamamına kavuşabilmeleri için tartışmalı bölgelerin geri dönmesini beklememiz la- zım. Türkmenlerin, Kürdistan Bölgesi realitesine sağlıklı bir şekilde yaklaşım gösterememeleri başlıca bir sorundur. Bölgedeki çevrelere gelince, bunların Türkmen hak ve taleplerine yaklaşımları olumlu olmalıdır. Türkmenlerin parlamentoda, hükümette, bölge başkanlığında ve diğer kurumlarda nüfus ağırlıklarına göre temsil edilmesini destekliyoruz. Saray: Sizce Türkmenlere bir bakanlık ve 5 milletvekilliği vermek az değil mi? A.Ali: Bizim sorunumuz, bugüne kadar bir anayasaya sahip olmamamızdır. Bu hakları anayasal olarak teminat altına almak için her şeyden önce bir anayasaya sahip olmamız gerekir. Bana göre, başbakanın veya bölge başkanının yardımcılarından birisinin Türkmen olması çok normaldir. Türkmenler, kendilerine karşı tecrit ve ayrım politikası uygulandığını düşünmesinler. Böyle bir düşünceye kapılmalarını da istemiyoruz. Çünkü Türkmen- lere karşı yapılan herhangi bir haksızlık, Kürtlere karşı yapılmış bir haksızlık demektir. Bölgedeki Türkmen, Kürt ve diğer toplumların huzur ve barış içinde bir yaşam sürdürecekleri konusunda çok iyimserim. Saray: Parti olarak Türkmen bölgelerinde, Türkmen sempatizan ve üyeleriniz var mı? A.Ali: Aslında Türkmen üyelerimiz çoktu. Ancak hem biz hem de kendileri şunu iyi gördük ki; Türkmenler bağımsız bir siyasi yapı içerisinde kendi haklarını savunmalılar, böyle daha verimli olacaklarını düşündük. Parti olarak içtüzüğümüzde, Türkmenlerin Kürdistan Bölgesi’nde haklara ve eşitliğe sahip olduğunu tespit ediyoruz. Saray: Bölge ve Irak seçimlerinde Türkmen adaylarınız olacak mı? A.Ali: Biz herkese açığız. değil. Ama Erbil’de faaliyet göstermemiz, bu bölgeyi tanıdığımız anlamına geliyor. Saray: Bildiğiniz gibi Irak parçalanmak üzere. Şiiler ve Sünniler kendilerine ait bölgeler kurmak istiyor. Acaba bu denklemde Türkmenlerin yeri nedir? ve bölgeye dönüyoruz demiyoruz, çünkü biz bu toprakların evlatlarıyız. Yine de siyasette sabit bir şey yok. Saray: Parti olarak hiçbir yerden para almıyorsunuz. Acaba bu durum faaliyetlerinizi olumsuz etkilemiyor mu? S.Erbil: Elbette paranın olması iyi bir şey. Ama para yok diye ilkelerinizden vazgeçemezsin. Faaliyetlerimiz arzuladığımız gibi değil, çünkü 2005’ten beri bütçemiz yok ve kendi imkânlarımızla ayaklarımızın üzerinde durmaya çalışıyoruz. Şunu açık ve net olarak söyleyebilirim ki, Irak çapında hiçbir taraftan para almayan tek parti biziz. Parti olarak başkanımızın emekli maaşıyla geçiniyoruz. Saray: Kurulacak 7. kabine hakkında ne düşünüyorsunuz? Acaba yeni kabinenin, Türkmenlerin hak ve taleplerinin sağlanması konusunda diğer kabinelerden farkı var mı? S.Erbil: Yeni kabinenin kurulması bölgede önemli bir gelişmedir. Yeni hükümet başkanından veya KDP’den hükümete katılmamız yönünde henüz resmi bir talep gelmedi. Bölgenin ana unsuru olan Türkmenler olarak yeni kabinede yer alıyoruz. Eğer bize “gelin siz de katılın” denilirse o zaman bunu değerlendiririz. Kabineye kim katılırsa katılsın, önemli olan Türkmenleri temsil edecek kişinin bu yere uygun olmasıdır. Mesela Bakanımız Sayın Sinan Çelebi işi ve başarılarıyla kendini ispat etmiştir. Saray: Bölge hükümetinin şartına göre, bölgede şube açan bir partinin Kürdistan Bölgesi’nin varlığını kabul etmesi ve tanıması gerekir. Parti olarak içtüzüğünüzü değiştirmek mi istiyorsunuz? S.Erbil: Şu üzücüdür ki, birçok insanın partilerin içtüzüklerinden bilgileri yok. Geçmişteki şartlar bugünkünden farklı politikalar gerektiriyordu. Bugün Irak Anayasası’nda federasyondan söz ediliyor. Biz istesek de istemesek de Kürdistan Bölgesi federal bir bölgedir. Bizim illa ki programımızda Kürdistan yazmamız şart Türkmeneli Partisi Erbil Kol Sorumlusu Salar Erbil: Irak çapında hiçbir taraftan para yardımı almayan tek parti biziz Röp: Saray Türkmeneli Partisi Erbil Kol Sorumlusu Salar Erbil, gazetemize verdiği mülakatta partilerinin Erbil’de şube açma planından söz etti. Sahadaki siyasi değişikliklerin, partilerini bu kentte şube açmaya sevk ettiğini ifade eden Erbil, Bölge Sanayi ve Ticaret Bakanı Sinan Çele- 2005’ten beri bütçemiz yok ve kendi imkânlarımızla ayaklarımızın üzerinde durmaya çalışıyoruz. Parti olarak başkanımızın emekli maaşıyla geçiniyoruz liyetlerimize yeniden başlamak istiyoruz. Bugün şartlar değiştiği için Erbil’de yeniden bulunmak istiyoruz. Saray: Erbil’de üye ve sempatizanlarınız var mı? S.Erbil: Elbette var. Ancak bunların illa ki partimize üye olmaları veya teşkilatlarımızda yer almaları şart değil. Biz kitlesel ve halkımızın menfaati için kurulmuş bir partiyiz. Saray: Sizce genel merkezbi’nin görevinde çok başarılı leri Kerkük’te bulunan Türkolduğunu kaydetti. men partileri neden Erbil’de Saray: Parti olarak Erbil’de şube açmak istiyor? şube açmak istediğiniz söyle- S.Erbil: Bu durum, bölgede niyor, doğru mu? cereyan eden siyasi değişikS.Erbil: Evet doğru. 2005’te liklere bağlı olsa gerek. Biz bazı siyasi nedenlerle Erburada şube açmak istiyoruz bil’de durdurduğumuz faa- Türkmeneli Partisi yetkilisi Salar Erbil:Irak’ın parçalan masına taraf olmamakla birlikte, bu yönde olası bir gelişmeye karşı, geleceğimizi kardeş Kürtlerle görüyoruz S.Erbil: Parti olarak tüm ihtimallere karşı projelerimiz hazır durumda. Irak’ın parçalanmasına taraf olmamakla birlikte, bu yönde olası bir gelişmeye karşı, geleceğimizi kardeş Kürtlerle görüyoruz. 3 saray Eski Türkmen peşmergeler yardım bekliyor Sayı:64 - 15 Şubat 2012 Saray-Erbil Eski Türkmen peşmergeler, bölge hükümetinin ayrım yaptığını düşünüyor. Göz ardı edildiklerini ifade eden Türkmen peşmergeler, bölge hükümetinin tüm milletlere mensup peşmergelere eşit mesafede olmadığını belirtiyorlar. Erbil’in eski peşmergelerinden Hadi Abdurrahman, peşmergeliği para ve imtiyaz için seçmediklerine dikkat çekti. Peşmergelik yaptığı için görevinden iki kez çıkarıldığını ifade eden Abdurrahman, buna rağmen herhangi bir karşılık görmediğini söyledi. Irak Başbakan Yardımcısı Dr. Roj Nuri Şaveys ve mevcut Kerkük Valisi Dr. Necmettin Kerim’le yan yana peşmergelik yaptığını dile getiren Türkmen eski peşmerge, ekonomik olarak çok zor günler geçiriyor. Peşmergelik nedeniyle görevinden atılan Nazım Saiğ, henüz eski görevine kavuşamadığını söyledi. Seksenli yıllarda polisken peşmerge saflarına geçen Erbilli eski Türkmen peşmerge Saiğ, o zamanlarda Barzan bölgesinde görev yaptığını kaydetti. Ailesine hükümet tarafından iki yıl baskı yapıldıktan sonra devrimin onayıyla evine döndüğünü ifade eden Saiğ, döndüğünde yerinin değiştirilerek sınır bölgesine taşındığını belirtti. Ardından 1989’da Baas rejiminin kararıyla görevinden temelli çıkarıldığını belirten Saiğ, ayaklanmadan sonra polislik görevine dönebilmek için yaptığı müracaatın reddedildiğini söyledi. Halen gazeteci olarak çalışan Nazım Saiğ, polislik görevine dönebilmek için Bölge İçişleri Bakanı’na yazı yazdığını söyledi. Ancak gazetecilik yaptığı için hem hükümetin hem de iktidar partisinin dönme talebine cevap vermediğini dile getiren Saiğ, “Gazeteci ve Türkmen aktivist olduğum için, eski görevime dönmemi engelliyorlar” diye konuştu. Peşmergelik yüzünden işinden olduğunu ifade eden Türkmen gazeteci Nazım Saiğ, “Beni en azından iyi bir dereceyle emekliye ayırmalıydılar” dedi. Ancak, bazı eski Türkmen peşmergeler maaş ve imtiyazlara muhtaç değil. Maaşı ve kendisine arsa tahsis edilmesini reddeden emekliye ayrıldığını ve geçen yıl tedavi olabilmesi için kendisine 10 milyon dinar ödendiğini söyledi. 19631973- yılları arasında peşmergelik yaptığını ifade eden Abdullah Tofik, bu sürede çok zorluklar yaşadığını ve gizli teşkilatta çalıştığını kaydetti. Eski Türkmen peşmergelerin durumunu, parlamentonun Peşmerge Komisyonu Başkan Yardımcısı Sabah Beytullah’a sorduk. Komisyon olarak tüm milletlere eşit mesafede olduklarını ifade eden Beytullah, peşmergelerin hayat şartlarını iyileştirmek için Peşmerge Bakanlığı’na defalarca ziyarette bulunduklarını Türkmen peşmerge Hacı hatırlattı. Ömer, maaşa muhtaç Emeklilik yasasıyla başkalarının olduğunu çalışılmasını talep eden söyledi. 1976’da Komünist Partisi’ne Komisyon Başkan Yardımcısı, yasanın geçen Hacı Ömer, burada birkaç yıl siyasette çalıştıktan yürürlüğe konulması durumunda eski sonra partiden 1996’da peşmergelerin geçim ayrıldığını söyledi. sıkıntılarının biteceğini Hacı Ömer, partili kaydetti. Peşmergeler arkadaşlarının ara sıra arasında ayrım kendisini ziyaret ettiklerini yapmadıklarını dile getiren kaydetti. Beytullah, “Hangi milletten Halinden memnun Türkmen olursa olsun peşmerge peşmerge de yok değil. peşmergedir” diyerek Komünist Partisi’nin kendisine arsa tahsis ettiğini Türkmen peşmergelerin tüm devrimlerdeki rolüne ifade eden Abdullah Tofik, işaret etti. başkan Barzani’nin emriyle Türkmen Cephesi şehit ve özürlü aileleri, maaşlarına zam istiyor Saray-Erbil Türkmen Cephesi şehit ve özürlü aileleri ayda sadece 100 dolar maaş alıyor, bu paranın bir haftaya bile yetmediğini ifade eden bu aileler maaşlarına zam istiyor. Ancak Türkmen Cephesi Erbil sorumlusu, kendileri de aldıkları yardımlarla geçindikleri için bu ailelere zam veremeyeceklerini söyledi. Bir Türkmen partisi olarak 17 yıl önce kurulan Türkmen Cephesi, halk için verdiği mücadele uğrunda şehit ve kurbanlar vermiştir. Ancak şehit ve özürlü ailelerine az miktarda maaş bağlandığı için eleştirilen Türkmen Cephesi, elindeki maddi imkânların kısıtlı olduğunu söylüyor. Bir şehit babası olan Halil İbrahim adındaki Türkmen vatandaş, 1996’da oğlunun bir grup Türkmen’le birlikte eski Baas rejimi tarafından tutuklandığını söyledi. Ellerindeki belgelerin, oğlunun 1997’de Bağdat’ta idam edildiğini gösterdiğini ifade eden şehit babası, “Oğlum Türkmen Cephesi’nde muhasebeci olarak çalışıyordu” dedi. Hükümetin kendilerine şehit maaşı tahsis etmediğini ifade eden şehit babası Halil İbrahim, Türkmen Cephesi’nden ayda 100 dolar gibi cüzi bir para aldıklarını hatırlattı. 2000 yılı öncesinde bu maaşın 60 dolar olduğunu ancak sonra zamlanarak 100 dolar olduğunu ifade eden şehit babası şöyle konuştu, “Zamanında Türkmen Cephesi yetkilileri bizi sık sık ziyaret ederdi, ancak bugün bu ziyaretler kesildi. Kerkük’teki Türkmen Cephesi yetkilileri Erbil’i göz ardı ediyorlar. Ancak buna rağmen biz şehit aileleriyle güven tazelemeye çalışıyorlar. Türkmen Cephesi’nin eski başkanı Dr. Sadettin Ergeç döneminde şehit aileleri için hiçbir şey yapılmadı. Aksine bize bölge hükümeti daha fazla yardım etti”. Türkmen şehitleri, hem Bağdat hem de bölge yönetimleri tarafından savaş şehitleri olarak kabul edilmiyorlar. Bu da aileleri kaygılandırıyor. Şehit eşi olan Bayan Aydın Abdülaziz, Türkmen Cephesi’nin kendilerine maaşlarını düzenli olarak ödemediğini söyledi. “İster 10, ister 2 çocuğun olsun, maaşın değişmiyor” diyen Bayan Aydın Abdülaziz, yetkililerle görüşemediklerini söyledi. Maaşlarını düzenli olarak almadıklarını ifade eden şehit eşi, “Bazen maaş almaya gittiğimizde bizi oradaki hademeler karşılıyor” dedi. Bayan Aydın Abdülaziz, uzun süre kirada kaldıktan sonra babasından kalan mirasla ev alabildiklerini kaydetti. Şehit kardeşi bir bayan ise, çok sıkıntılı günler geçirdiklerini ifade ederek aldıkları maaşın 10 gün bile yetmediğini kaydetti. Adının açıklanmasını istemeyen Türkmen şehit kardeşi, şehit aileleri olarak kendileri için hiçbir şey yapılmadığını söyledi. Zorluklarla karşılaştıklarını ifade eden şehit kardeşi, “Milli törenlerde bile bizi hatırlamıyorlar” diyerek yakındı. Türkmen Cephesi özürlüleri de şikâyetçi. 1995’de Erbil’de meydana gelen çatışmada sakatlanan Semir Üzeyirağalı, 17 yıldır özürlü olmasına rağmen kendisine yetecek kadar bir maaş tahsis edilmediğini söyledi. Altı kişilik bir aileye sahip olduğunu ifade eden Üzeyirağalı, “Kiracı olduğum için bu maaş bana yetmiyor. Türkmen Cephesi yetkilileri de bizi unutmuş” diye konuştu. Bu eleştiriler karşısında konuşan bir Türkmen yetkili, Türkmen Cephesi’nin de yardımlarla geçindiğini söyledi. Türkmen Cephesi Erbil Kol Sorumlusu Azat Küreci, Irak’ın kaynaklarından sadece Kürt ve Arapların yararlandığına dikkat çekti. Tüekmen Cephesi şehit ailelerinin aldığı 100 dolarlık maaş 10 gün bile yetmiyor Şehitlerinin haklarını aramak için bölgedeki yetkililere müracaat ettiklerini ifade eden Küreci, “Yetkililer bize 1996 şehitlerinden söz etmeyiniz diyorlar. Çünkü bu yetkililer kendi ayıplarının ortaya çıkmasını istemiyorlar” dedi. Bürolarını Erbil’de yeni açtıklarını kaydeden Küreci, görüştükleri şehit ailelerine her türlü desteği ve yardımı kendilerine sağlayacaklarını ilettiklerini söyledi. Şehit ailelerine ödenen maaşın az olduğunu kabul eden Türkmen Cephesi Erbil Kol Sorumlusu Azat Küreci, 40 şehit ailesi ve 60 özürlüye yardım ettiklerini hatırlattı. Küreci, “Verdiğimiz maaş çok az. Ama zam yetkimiz yok” diye konuştu. saray 2 KDSP Sekreteri Muhammet Hacı Mahmut: Türkmenler ne kadar birlik olurlarsa, ağırlıkları da o kadar artar Sayı:64 - 15 Şubat 2012 Röp-Saray Kürdistan Demokratik Sosyalist Partisi Sekreteri Muhammet Hacı Mahmut, Türkmenlerin birlik olmamasını eleştirdi. “Türkmenler ne kadar birlik olurlarsa, ağırlıkları da o kadar artar” diyen Mahmut, insanların artık bilinçli ve dünyadaki gelişmelerden haberdar olduklarını söyledi. Mahmut, “Bu durum, meselelerin kapalı kapılar ardında kalmamasını sağladı” diye konuştu. Saray: Türkmenlerin siyasi karar alma sürecinden dışlanmalarını ve kamu kurumlarında temsil edilmemelerini neye bağlıyorsunuz? H.Mahmut: Bunun sebebi kendileridir. Çünkü Türkmen çevreleri tek ses değiller ve siyasi sahadan uzaklar. Şuna inanıyorum ki, Türkmenler ne kadar birlik olurlarsa, ağırlıkları da o kadar artar. Saray: Partinizde Türkmen üye ve sempatizan var mı? H.Mahmut: Elbette var. Dağ mücadelesi günlerinde de Türkmen peşmerge vardı. Çatışmalarda yaralanan Türkmen peşmergemiz vardı. Saray: Bir önceki parlamento dönemindeki Türkmen milletvekilleri kendi halkları için çalışıyorlar mıydı? H.Mahmut: Çalıştıklarını görüyordum. Saray: Sokağa nasıl bakıyorsunuz, halk iktidarla ne kadar uyum içerisinde? H.Mahmut: Şimdi halk çok bilinçli ve dünyada olup bitenleri takip ediyor. Bu durum, meselelerin kapalı kapılar arkasında kalmamasını sağladı. Türkmenlere gelince, bu toplumun birlik olmasını ve iktidardan ilgi görmesini istiyorum. Örneğin vaktiyle parlamentoda, parlamento başkan yardımcısının ve başbakanın Türkmen olmasını önermiştim. Saray: Bağdat’ta Kürtler kendilerine birçok hak talep ederlerken neden aynı hakları Türkmenler için de istemiyorlar? H.Mahmut: Dediğim gibi Türkmenler, kendileri birlik içinde değil. Bunlar eğer tek ses olsalar ve Kürtlerle birlikte hareket etseler, haklarının fazlasına kavuşacaklar. Saray: Partiniz Türkmen davasını ne kadar savunuyor? H.Mahmut: Partimizin arşivine bakarsanız, Türkmen davasına karşı görüşümü öğrenebilirsiniz. Türkmenler bu ülkenin bir parçası oldukları için ilgi görmeleri ve karar alma sürecinde yer almaları gerekir. Saray: Türkiye’nin bölgedeki rolünü nasıl değerlendiriyorsunuz? H.Mahmut: Türkiye ile iyi ilişkiler kurmak çok önemli. Çünkü hem bize komşudur hem de Avrupa’yla aramızda bir köprüdür. Bu ülke hem siyasi hem de ticari olarak büyük bir önem taşıyor. Dolayısıyla Kürdistan toplumu olarak bu ülkeyle her alanda ilişki kurmalıyız. Saray: Türkmen partileriyle ilişkileriniz nasıldır? H.Mahmut: İlişkilerimiz çok iyidir. Osman Müfti, 2012 yılına üç yeni eserle merhaba dedi Saray Şair, çevirmen ve yazar Osman Mütfi, yeni yıla ikisi tercüme, birisi şiir olmak üzere üç yeni eserle merhaba dedi. Erbil’in tanınmış edebiyatçılarından Osman Reşat Müfti, Arap dünyasının gelmiş geçmiş en ünlü şairi Abü-Altayyip ElMütenebbi’ye ithafen yazdığı şiirle Arap dilindeki becerisini ortaya koyuyor. Türkçesi “El-Mütenebbi’ye mektup” anlamında olan “Risale ila El-Mütenebbi” adlı şiirinde Müfti, El-Mütenebbi’nin sadece Arapların değil, tüm insanlığın mirası olduğunu düşünüyor. Bu noktadan hareketle şiiri kaleme aldığını ifade eden Müfti, Kürt yazar ve aydınların Arap edebiyatına ve İslam dinine büyük katkıda bulunduklarına dikkat çekiyor. Osman Müfti, ikinci eserinde büyük Kürt şair Şeyh Rıza Talabani’nin Farsça kaleme 8 Mart okullarda milli gün ilan edildi Saray Eğitim Bakanlığı’nın kararına göre, 8 Mart okullarda milli gün ilan edildi. Bu karara göre öğrenciler kendi milli kıyafetlerini giyebilecekler. Konuyla ilgili gazetemize konuşan bir eğitim yetkilisi, söz konusu kararın zorunlu olmadığını hatırlattı. Türkmen Eğitimi Genel Müdürü Fahrettin Bahaattin, Eğitim Bakanlığı’nın kararının Türkmen okullarını da kapsadığını söyledi. Bahaattin, öğrencilerin 8 Mart’ta isterlerse milli kıyafetlerini giyebileceklerini kaydetti. Türkmen eğitim yetkilisi Fahrettin Bahaattin, kararın öğrencilerin kendi milli kimliklerini idrak etmesi amacıyla alındığını kaydetti. almış olduğu kasideyi Arapçaya çeviriyor. Eserinde Müfti ayrıca Talabani’nin hayatı hakkında bilgi veriyor ve yazdığı şiir hakkında bir giriş de yapıyor. Üçüncü eserinde Türkçeden Arapçaya bir kasideyi çeviren ve açıklayan yazar ve şair Osman Müfti, Türkçede de tecrübesini konuşturuyor. Müfti’nin çevirdiği ve “Envar Kaşife” adını taşıyan şiir Türkmen şair Seyit Salih Kerküklü’ye ait. Erbil Kalesi’nin tanınmış ve dindar bir ailesine mensup olan Osman Müfti’nin babası Reşat Müfti, Erbil’de uzun yıllar hatiplik ve kadılık yaptı. Reşat Müfti aynı zamanda Kürdistan Bölgesi Din Adamları Meclisi Başkanlığını da yaptı. Babasından Kur’an okumayı, Farsça, Türkçe ve Arapçayı öğrenen Osman Müfti’nin şiir konularında ve dini konularda birçok eseri bulunuyor. Müfti, Vakıflar ve Din İşleri Bakanlığı’nda danışman olarak çalışıyor. Gazeteci ve fotoğrafçı Nebil Hıdır Kasap, Mısır’ın Opera Salonu’nda sergi düzenledi Saray Gurbetçi gazeteci ve fotoğrafçı Nebil Hıdır Kasap, 9 Şubat 2012 günü Mısır'ın başkenti Kahire'deki Opera Salonu’nda sergi düzenledi. Irak'ın Mısır Büyükelçisi Nizar Hayrullah tarafından açılışı yapılan sergiyi çok sayıda ziyaretçi gezdi. Muhabir ve diplomatların yanı sıra Mısır'da ikamet eden Iraklıların da ziyaret ettiği sergide konuşan Iraklı diplomat Nizar Hayrullah, fotoğrafçı Nebil Kasap'ın sergi için Mısır'ı seçmesinin iyi bir seçim olduğunu söyledi. Fotoğrafçı Kasap ise yaptığı konuşmada kendisini yalnız bırakmayan Irak'ın Mısır Büyükelçisi Nizar Hayrullah ve büyükelçilik çalışanlarına teşekkür etti. Opera Salonu’nda sergi açmaktan duyduğu sevinci dile getiren Kasap, serginin Iraklı sanatçıların hem sanat hem de kültür alanında kat ettikleri büyük mesafeye işaret ettiğini söyledi. Kasap, sergisinde Irak'ın farklı dönemlerinden çekilmiş resimlere ve ülkedeki doğal manzaralara yer verdi. Ünlü sözler Bir bardak su bir canı ölümden kurtarır Sel ise bir köyü, bir şehri yok eder ve binlerce can alır. Sen o bardak su ol... güçlü sel olma Sayı:64 - 15 Şubat 2012 Bölgedeki millet ve din mensuplarının geleceği parlak 4 Türkmen Cephesi şehit aileleri maaşlarını az buluyor 3 8 Martta Türkmen öğrenciler milli kıyafetle ders yapabilir 2 Türkmen temsilcilerinden yeni hükümete destek Kanuni Sultan Süleyman'ın hayat hikayesi 9 Neçirvan Barzani'den Türkmenlere uydu kanalı sözü Saray-Erbil Kürdistan Bölge Hükümeti Başbakanlık görevine aday olan Neçirvan Barzani, Türkmen temsilcilerini kabulünde uydu kanalı sözü verdi. Aralarında Türkmen milletvekilleri ve ileri gelenlerinin de bulunduğu Türkmen heyeti 6 Şubat 2012 günü başbakan adayı Neçirvan Barzani ile bir araya geldi. Heyetin desteğini alan Barzani, Türkmenler için özel bir uydu kanalı kuracaklarına dair söz verdi. Görüşmeye katılan Türkmen ileri gelenlerinden Avukat Sanan Ahmet Ağa, görüşmenin öneminin altını çizdi. Irak ve komşu ülkelerdeki istikrarsızlığa işaret eden Ağa, "Milletimizin ve ülkemizin bu zor şartlardan kurtulması için birlik olmalıyız" dedi. Hükümet kurmakla görevlendirilen Barzani'nin göreve hazır olduğunu kendilerine ifade ettiğini dile getiren Ağa, görüşmede yeni hükümet başkanının vatandaşların sorunlarını çözmeye, huzur ve istikrar sağlamaya yönelik çalışacağını söylediğini kaydetti. Görüşmede Barzani'yle, Türkmenlerin talep ve beklentilerini paylaştıklarını ifade eden Türkmen ileri geleni Sanan Ağa, Barzani'nin Türkmenlerin tüm taleplerine olumlu yaklaşacaklarını ifade ettiğini söyledi. Ağa, "Biz de Erbil ve Kürdistan Bölgesi halklarının hizmetlerden yararlanabilmesi için Barzani'ye destek olmalıyız" diye konuştu. Türkmen Erbil Listesi Başkanı Şerdil Tahsin de görüşmeye katılanlar arasındaydı. Gazetemize konuşan Tahsin, heyet olarak Neçirvan Barzani'ye desteklerini ifade ettiklerini söyledi. Barzani ile her alanda çalışabileceklerini de ifade eden Türkmen Milletvekili Tahsin, Barzani'nin Türkmenlerin tüm talep ve beklentilerine cevap vereceklerini ve kendileri için bir uydu kanalı kuracaklarına dair söz verdiğini kaydetti. Türkmen partilerine de seslenen Tahsin, "Bu partiler eğer gerçekten kendi halklarının menfaati için çalışmak istiyorlarsa diyalog masasına otursunlar ve tek ses olsunlar" diye konuştu. Bölge hükümeti Türkiye’de temsilcilik açmak istiyor Saray-Erbil Bölge hükümetinin dışişleri ofis sorumlusu, Türkiye’nin Erbil’de konsolosluk açması, bölge hükümetinin bu ülkede temsilcilik açmasına zemin hazırladığını söyledi. Ofis sorumlusu Felah Mustafa, xendan.com’a yaptığı açıklamada, Türkiye ile aralarındaki ilişkilerin her geçen gün ivme kazandığını ifade etti. Mustafa, buna Türkiye’nin bölgede konsolosluk açmasını gerekçe olarak gösterdi. “Türkiye’nin bu adımı, bölge hükümetinin bu ülkede temsilcilik açması için bir zemindir” diyen Kürt yetkili Mustafa, Arap Birleşik Emirlikleri diplomatlarının Erbil’de konsolosluk açabilmek için çalıştıklarına dikkat çekti. Mustafa, Arap Birleşik Emirlikleri’nin bölgede konsolosluk açma talebine hem Irak hem de bölgedeki makamların onay verdiğini hatırlattı. Bölge hükümetinin dışişleri ofis sorumlusu Felah Mustafa, Polonya, Romanya ve Kuveyt’in de bölgede konsolosluk açmak için başvurduklarını kaydetti. Bilek İstanbul Hotel Otel 4.Levent Eski Büyükdere caddesi üzerinde ana arterlere yakın merkezi bir noktadadır.Atatürk Hava Alanına 45 km uzaklıkta Sabiha Gökçen Hava Alanına uzaklığı 45 km,metro istasyonuna 100 m uzaklıkta bulunmaktadır. Temmuz 2005 te kapılarını hizmete hizmet e sunmuş olup. Ağırlıklı olarak business misafirlere hizmet vermektedir. Toplam 117 oda olmak üzere, 99 standart, 9 junior suit, 9 suit ve 5 adet toplantı salonu bulunmaktadır. Bunların dışında Flora Restaurant, Black Bar, Health Club ve Business Center,Kapalı Otopark mevcuttur .Açık Büfe ve A la carte hizmet veren 250 Kişilik Flora Restaurant, Türk ve Dünya mutfaklarından zengin menüsü, özenle hazırlanmış servisi ile seçkin lezzetler sunmaktadır. . Kongre ve ziyafet organizasyonlarına yönelik olarak son teknoloji ile donatılmış toplantı salonlarının her birinde direkt kablosuz internet bağlantısı, Barkovizyon, yazı tahtası, kürsü, DVD/VCD Player, kablolu-kablosuz mikrofon, kablosuz yaka mikrofonu, ses mikseri ve projektör bulunmaktadır. Sağlık ve Spor Kulüb'ümüz her türlü ihtiyacınız için tasarlandı. Rahatlamanızı sağlayacak her türlü imkan, günlük stresi atmanızda yardımcı olacak bir masaj, hamamda keselenmek, sauna ve jakuzide yeniden dinçleşmek. Profesyonel masör ve masözlerimizden hizmet alabilirsiniz. Bilgi için Bilek Istanbul Hotel Tel : +90 212 324 20 24 Fax: +90 212 283 90 41 Gsm: 0533 681 66 47 E-Mail: mpekun@bilekistanbul.com Website: www.bilekistanbul.com
Benzer belgeler
Demet Şarkılarını Gençler İçin Söyledi
olarak gelişen ve o damarın beslediği kalp kasında çeşitli derecede hücre ölümü ile sonuçlanan ve kalp krizi olarak bilinen bir hastalıktır Hastaların kalp krizinden kaybedilmelerinin önlenmesi ola...
Detaylıİbo 2.5 Yıl Sonra İlk Kez Şarkı Söyledi İntihara
rekor kırdıracak bir isim için ‘imkansız’ asla yoktur. Özellikle uluslararası şirketlerle son dönemdeki ilişkileri ile dikkat çeken Beşiktaş’ın Sambacı için sponsor arayışlarına hız verildi. Ronald...
Detaylı6 ayaklı canavar` Frankfurt`ta! Lahmacun böreği
şiir akşamında Kerkük, Altunköprü ve Tuzhurmatu’dan Türkmen şairler çalışmalarından örnekler okudular. Türkmen Kültür ve Sanat Genel Müdürü Geylan Altıparmak, müdürlük olarak faaliyetlerini tüm Tür...
DetaylıMustafa Sandal Tazminat Ödeyecek!
Adı Molla Ebübekir Molla Ömer Efendi olan büyük din adamı babasının dördüncü çocuğu olarak 1863’te Erbil’in Kalesinde dünyaya geldi. Kalenin Saray mahallesinde dünyaya gözünü açan Molla Efendi, çoc...
DetaylıSARAI LATINInew.indd
kurup bir isyan hazırlığı içine giriyordu.1568’de Müslümanlar için baskılar tekrar arttı ve bir isyan daha çıktı. Bu baskılara maruz kalan Protestanlar da Katolik baskısına karşı isyan etmişlerdi. ...
Detaylı