SARAI LATINInew.indd
Transkript
8 saray Sayı:78 - 15 Eylül 2012 Spor yaparken kıyafetlerimize dikkat edelim Sevcan Kasapoğlu - Serdarlı Harika görünüm, ve kendinize güveniniz artsın aşağıdaki önerilere dikkat etmeliyiz. Teknolojik kumaşları tercih edin Spor salonlarında görülen en yaygın kıyafet hâlâ sıradan bir penye tişört ve tayt. Oysa günümüzde kumaş teknolojisindeki yenilikler sayesinde performansı artıran, yapılan sporu kolaylaştıran birçok farklı giysi üretiliyor. Bu son teknoloji ürünü kumaşlar hem daha fazla nefes alma özelliğine sahip, çok daha rahat ve spor yaparken diğer doğal kumaşların aksine şekillerini koruyabiliyorlar. Pamuklu kumaşlar ise hem teri gösteriyor hem de kurumaları zor olduğundan ıslak kalarak ciltte sürtünme sonucunda bazı rahatsızlıklara neden olabiliyorlar Kıyafetlerinizi test edin Spor yaparken eğilirsiniz, zıplarsınız, çömelirsiniz… O yüzden kıyafet seçiminde biraz tedbirli olmakta yarar var. Harika bir vücudunuz bile olsa spor salonlarında abartılı dekolte kıyafetler giymekten kaçının ve hareket ederken üstünüzdekilerin nasıl göründüğünü önceden test edin. Ayakkabı seçimine dikkat edelim Dansa gittiğiniz ayakkabılarla aynı zamanda koşuyor, incecik tabanlı babetlerinizle uzun yürüyüşlere mi çıkıyorsunuz? Ayaklarınızı yaptığınız spora uygun bir ayakkabı ile desteklemezseniz ayak sağlığınıza zarar verir ve kalça, diz eklemlerinde problemlere yol açarsınız. Spor yaparken değişik hareketlerden ve koşmaktan dolayı ayağmızı her taraftan destekleyen rahat bir spor ayakkabı tercih etmeliyiz. Erbil’de Barcelona ve Real Madrid formaları kapışılıyor Saray- Karzan Hewleri Erbil’de Barcelona ve Real Madrid formaları kapışılıyor. Erbil halkının spora yöneldiğine dikkat çeken spor kıyafetleri satan bir dükkân sahibi, Messi ve Ronaldo formalarının en çok satılan formalar arasında yer aldığını söyledi. Formalar Türkiye ve Çin’de üretiliyor Mahallelere halı sahaları inşa etmek ve futbol karşılaşmalarını televizyondan naklen vermek insanları spora yönlendiriyor. Bu durum aynı zamanda sporseverlerin özellikle Barcelona ve Real Madrid formalarını satın almalarına yol açıyor. Mağaza sahipleri Messi ve Ronaldo formalarının en çok satılan formalar arasında yer aldığını ifade ediyor. Raad Sport adlı mağazanın sahibi Raas Şerif, Erbil halkının spora yöneldiğine dikkat çekti. Satışlardan memnun olduklarını belirten Şerif, mahallelerde inşa edilen halı sahaların piyasayı hareketlendirdiğini söyledi. İngiliz ve İspanya ligi takımlarının formalarının çok ilgi çektiğini ifade eden mağaza sahibi Şerif, özel- likle Barcelona ve Real Madrid formalarının revaçta olduğunu kaydetti. Messi ve Ronaldo formalarının en çok satılan formalar arasında yer aldığını ifade eden Şerif, “Alıcıların hepsi Ronaldo forması istiyor” dedi. Alıcılar arasında kadın ve yaşlıların da bulunduğuna dikkat çeken Şerif, ayrıca milletvekilleri ve parti yetkililerinin de alışveriş yaptığını söyledi. Raad Sport adlı mağazanın sahibi Raas Şerif, Barcelona ve Real Madrid formalarının kapışıldığını belirtti. Sporseverlerin kaliteli mal ve marka aradığını ifade eden diğer bir mağazacı ise spor kıyafetlerinin satışında patlama yaşandığına dikkat çekti. Mağaza sahibi İsmail Abdülkerim, malların kaynağının Türkiye ve Çin olduğunu söyledi. Mağazasında en çok Messi formasının satıldığını ifade eden Abdülkerim, Barcelona ve Real Madrid formalarının kapışıldığını belirtti. El-Cezire TV’nin forma piyasasını alevlendirdiğini dile getiren tezgâh sahibi İsmail Abdülkerim, forma Siyah Inci Pele Saray Dünya’da bilinen adıyla Pelé, 23 Ekim 1940’ta doğdu. Aile tarafından Pepe takma adıyla çağrılırdı ama kuzenleri ve küçük arkadaşları tarafından yaramaz anlamına gelen ‘Peli lakabı takıldı, bu lakap zamanla Pelé oldu. 11 yaşında keşfedilene kadar ayakkabı parlatıyordu. 4 yıl sonra onu keşfeden De Brito, Pele’nin bir gün Santos’un yöneticilerine “Bu çocuk dünyanın en iyi futbolcusu olacak.” dedi. Sonraki sezonda Pelé, ligin yıldız oyuncusu olunca bu sözün doğruluğunu ispatlamış oldu. Kariyerine Brezilya Ligi’nin ünlü takımlarından Santos’ta başlayıp ve yine ünlü bir kulüp olan Cosmos’ta bırakmıştır. Futbol tarihinde en çok gol kralı olan futbolcudur. Cosmos forması ile bir sezon boyunca ligde 52 kupada 12 gol kaydederek “en fazla gol atan gol kralı” olarak futbolu bırakmıştır. Dünya’nın gelmiş geçmiş en iyi futbolcularından biri olarak kabul görmektedir. 3 kere, Dünya Kupası’nı kazanan takımda yer almıştır. İlk dünya şampiyonluğunu 1958 yılında yaşadı. Futbol kariyerinde 1281 gol atarak kırılması çok zor olan bir rekora imza atmıştır. Bununla beraber Pele, kariyeri boyunca 6 defa bir maçta 5’er gol kaydederek ayrı bir başarıya daha imza atmıştır. 30 defa da bir maçta 4’er gol kaydeden Pelé tam 92 maçta da hat-trick yapmıştır. Nijerya Pelé’nin maçını izlemek için Biafra ile yaptığı savaşta 2 günlük ateşkes ilan edilmiştir. Bir başka olayda Brezilya Ligi’nde oynanan bir maçta Pelé’nin oyundan atılması sonrası taraftarlar isyan etmiş ve hakemi zor durumda bırakmıştır. Bunun üzerine Pelé 15 dakika sonra oyuna tekrar dönmüştür. Bu olayda en dikkat çeken şey ise hakem hakkında hiçbir cezai işlem uygulanmaması hatta hakemin takdir edilmesidir. Edson Arantes do Nascimento Pele, 1940 yılında dünyaya geldi. Futbola Bauru Atletic takımında başlayan Pele, 1955’te geçtiği Santos Kulübü’nde 1956’da A takımına alındı. İlk Dünya Şampiyonluğu’nun 1958’de tattı. Yedekler arasında İsveç’e götürülen Pele oyuna girdiği zamanlarda başarılı futboluyla dikkatleri üzerine çekti ve Milli Takımın ilk onbirinde yer alarak kupayı kaldıranlar arasına girdi. 1962 Dünya Kupası onun için kötü bir dönemdi. Pele sakat olduğu için bu milli takıma çağrılmadı. Futbol’un taçsız kralı olarak adlandırılan Pele, 1970 dünya kupasında hem olgun bir futbolcu hem de dünyanın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu olduğu gösterdi ve Brezilya bu dünya kupasından da şampiyonlukla çıkarak 3 kez kupayı evine götürdü. Her an her şeyi yapabilecek teknikte bir oyuncu olması, rakiplerin korkulu rüyası haline getirdi onu fakat o bununla şımarmak yerine kendisini daha da geliştirmeye çalıştı. 1974 yılına kadar oynadığı Başyazar Yardımcısı İsa Abdulkahhar DİZGİ ROMAN BEKİR süresince oynadığı 1363 maçta tam 1282 defa fileleri havalandırmış, en iyi yılında dostluk ve kupa maçları da dahil olmak üzere tam 139 gol atmış bir efsane ve olağanüstü bir sürat, top kontrolü ve yetenekler bütünü. Ve bu bütünün en nadide parçası “Siyah Inci,” Pele’ydi. Sarı yeşillerin arasında parlayan bir yıldızdı Pele. Kıvrak, güçlü bir zeká ve vücuda sahip olan Pele topa da istediği gibi hükmedebiliyordu. Orta boylu, olağanüstü bir dengeye sahip ve çok süratliydi. Mükemmel bir top cambazı olmasının dışında, oyunu önceden okuyabildiğinden dolayı, rakibin arasına kolayca girip çıkabiliyor, topu rahatlıkla orta sahadan ceza sahasına taşıyabiliyordu. Keskin zekásı sayesinde beklenmedik oyunlar kuruyor, sürpriz paslar ve şutlar atabiliyordu. Her iki ayağını da eşit düzeyde kullanarak topa çok sert ve isabetli vurabildiği gibi, büyük bir ustalıkla atabildiği kafa golleri de vardı. Rakip defansın üsSantos takımında tam 1284 gol tünden kalecileri bile şaşkın müthiş attı. O da tatilini ABD’de geçirdi ve New York Cosmos takımına trans- etkili şutlar atardı. Futbolseverler fer oldu. 1977’de de futbolu bıraktı. öyle büyülenmişlerdi ki, o topa her Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sahip olduğunda yeni bir numara icat edecek beklentisi içindelerdi. futbolcusu olarak gösterilen Pele, bütün dünyada futbol için ölçü ve ÇİLELİ BİR ÇOCUKLUK hedef olarak gösterilmektedir. Pele henüz küçük bir çocukken Tanrı beni futbol oynamam için ailesiyle beraber Brezilya’nın daha yaratmış”. güneyine Sao Paulo Eyaleti’nin Dünya kupasına katılmış ve 3’ünde şampiyonluk yaşamış, oynadığı Bauru kasabasına yerleşti. Pele’nin futbolla tanışması burada her maçta ortalama bir gol kayolmuştur. Kendisinin daha sonradetmiş, 22 senelik futbol kariyeri BAŞYAZAR 07504487791 07704487791 Email: emad.rafeet@yahoo.com Email: sarayarbil@yahoo.com alıcılarının yaşının 4 ile 70 arasında değiştiğini söyledi. Marka Sport adlı mağaza sahibi Muhammet Abdülhalık, Barcelona ve Real Madrid formalarının revaçta olduğunu kaydetti. Messi ve Ronaldo formalarının en çok satılan formalar arasında yer aldığını ifade eden Abdülhalık, spor kıyafetlerinin yaz mevsiminde daha çok satıldığına dikkat çekti. Abdülhalık, kış aylarında en çok eşofman satıldığını söyledi. Sporsever Eyat Şakir, piyasayı sürekli takip ettiğini söyledi. Real Madrid taraftarı olduğunu ifade eden 22 yaşındaki genç, Real Madrid ve Ronaldo formaları aldığını kaydetti. Messi hayranı Nasıh Mala Osman ise zamanının büyük bir bölümünü spor malzemelerinin satıldığı çarşıda geçirdiğini ifade etti. Sürekli olarak Messi forması giydiğini belirten Osman, “Barcelona ve Messi’ye sevgim sonsuzdur” dedi. ları itiraf edeceği gibi, kalbindeki üç yerden biri doğduğu yer Tres Coraçoes, diğeri çocukluğunun geçtiği ve futbolla tanıştığı Bauru, sonuncusu ise futbol kariyerinin uzun bir bölümünün geçtiği Brezilya’nın Santos takımıdır. Çocukluğu güçlükler içinde geçen Pele’yi ailesi “Dico” diye çağırırdı. Babası Joao Ramos do Nascimento da profesyonel bir futbolcuydu. Futbol dünyasında “Dondinho” diye bilinen Ramos, zamanının en iyi kafa hakimiyetine sahip santraforlarındandı. Kötü bir sakatlık geçirip birinci ligdeki futbol kariyeri bitene kadar, Brezilya’nın Fluminense takımındaki görevini başarıyla devam ettirdi. Pele’yi top oynamaya teşvik eden insan babası olmuştu. Topa ilk tekmeyi vurmasıyla futbola áşık olan Pele’ye, o yaşlarda futbol fazla para kazandırmamış; bilakis, o sıralarda yaptığı işin ayakkabı boyacılığının önüne geçmişti. Top almaya yetecek kadar parası olmadığı için, çoğu zaman kendi topunu kendi yapmıştı. Tabii ki, annesi Celeste, oğlunu daha iyi bir hayata layık gördüğü için, başlangıçta Pele’nin futbol oynaması fikrine hep karşı çıkmıştı. Her an her şeyi yapabilecek teknikte bir oyuncu olması, rakiplerin korkulu rüyası haline getirdi onu fakat o bununla şımarmak yerine kendisini daha da geliştirmeye çalıştı. Adres: Erbil, Minare Mahallesi, Aşgal Caddesi 7 saray General De Gaulle’nin siyasi hayatı Saray General De Gaulle, acımasızdır, tahammülsüzdür, aksidir, kibirlidir, her şeyin doğrusunu o bilir ve siyasete kışla usulleriyle yön verir. Charles De Gaulle 1890 yılında, Lille`de doğar. Mutaassıp bir Katolik ailesine mensuptur, Cizvit okullarında din eğitimi alır. Çocukluğunda sürekli savaş oyunları oynar, hükümdar daima o olur, arkadaşlarını yönetmeye bakar. 1908`de Belçika Saint-Cyr Askeri Akademisi`ne girer, 1912`de teğmen olarak kıtaya çıkar. Charles ters bir subaydır, harp okulunda ne öğrettilerse tersini savunur. Zırhlı birlikleri üzerine alışılmadık teoriler tasarlar. Tatbikatlarda başarılı olsa da Verdun Muharebesinde Almanlara dikiş tutturamaz, birliğinden sağ çıkan olmaz. Kendisi de esir düşer, buna rağmen göğsünü madalyalarla donatır Legion d`Honneur nişanı ile onurlandırırlar. İkinci Cihan Harbinde adam kıtlığı vardır, onu General yaparlar. Efendim Cihan Harbini hazırlayan sebepler... İsterseniz bu mevzua hiç girmeyelim ancak şu kadarını söylesek iyi olacak: Almanya`nın başında Hitler, İtalya`nın başında Mussolini, İspanya`nın başında Franco, İngiltere`nin başında Churchill, Rusya`nın başında da Stalin vardır ve bu harita böyle durmaz. Savaş kapıdadır, çatışma aşikar... İngiltere ve Fransa bakarlar Almanlar kabuğuna sığmıyor, el kesesinden ağalık yapar, Çekoslovakya`dan bir miktar arazi vermeye kalkarlar. Ancak Naziler Prag`a kadar girer ülkenin tamamına el koyarlar. Şimdi sırada Polonya vardır. Paris ve Londra hükümetleri Varşova`yı Berlin`e karşı koruma kararı alırlar. Hitler de gider Stalin`e paylaşma teklifi yapar, Polonya`nın doğusunu hatta Filandiya, Letonya ve Estonya`yı Ruslara bağışlar. Almanlar Polonya`ya girmekle kalmaz, hazır gitmişken Danimarka ve Norveç`i de sınırlarına katarlar. Oldu olacak Belçika ve Hollanda`yı işgal edelim der, dişe dokunur bir direnişle karşılaşmazlar. İş ansızın değişir, üç beş ay önce Polonya`yı himayeye kalkan Fransızlar hedef olur, Alman akınlarına karşı çare ararlar. Verdun Kahramanı Mareşal Petain`i Başbakan Yardımcılığına getirir, İngiltere`den destek alırlar. Maginot Hattı Sayı:78 - 15 Eylül 2012 hızları yüksek olan Müslümanlar her yeri ele geçirir, Paris`te ferman okuturlar. Cezayir`deki Fransız subayları ahlaksızdır, her adiliği yapar, keyif için halkı kurşuna dizer, kadınlara sarkarlar. Bugün Ebu Garib`de (İngilizce yazılışı Gureyb) rast geldiğimiz ne kadar rezillik varsa beş beterine imza atar, terörün kitabını yazarlar. Detaylara girmeyeceğim, canavar General Aussaresses`in hatıralarında bunları anlatmıştık zira. Fransa huzursuzdur, yönetim zaaflar yaşar. Felix Galliard kabinesi istifa edince Pierre Pflimpin yeni bir hükümet kurar. Oysa generaller De Gaulle`ü arzulamaktadırlar. Nitekim dedikleri olur, koltuğa arkadaşlarını oturturlar. De Gaulle Fevkalade salahiyetlerle işe başlar ve 5`inci Cumhuriyeti kurar (1958). Maskeli emperyalizm Bu arada Cezayirliler Kahire`de teşkil ettikleri Ferhat Abbas başkanlığındaki geçici hükümeti cümle aleme duyururlar. “TC`nin dışında” bütün İslam ülkeleri onları tanır, Fransa`nın hareket alanını daraltırlar. De Gaulle bu yıpranmış FransaEh De Gaulle`e de gün doğar, uçuk Almanlar çekilmeye başlar. Mütte`dan “büyük Fransa” çıkarmaya savunma planlarını tatbik imkanı fikler Sicilya üzerinden Avrupa`ya kalkışmaz. Sömürgelere kendi yakalar. Ortaya attığı Maginot Hattı girer, İtalya`yı Almanya`dan kopageleceklerini tayin hakkı sunar. fikri ile taraftar toplar. Müttefikler rırlar. Normandiya çıkarması ile Lâkin Cezayir`deki Fransız subüyük masraf eder, sözüm ona Alman direnişi çöker, Naziler havlu bayları Paris`i dinlemez, OAS adlı tankları durduracak manialar kurar- atar. örgütün çatısı altında toplanırlar. lar. Ancak Alman orduları Belçika De Gaulle derhal ülkesine döner, Düşünün De Gaulle`e dahi posta üzerinden giriverince onca emek otoriteyi sağlar. Referandum, seçim koyarlar. Uzatmayalım Halkoylamaboşa çıkar. Naziler zorlanmadan derken “Dördüncü Cumhuriyeti” ku- sı yapılır. Cezayir bağımsızlığı seilerleyip Paris`i alır, 2 milyon Franrar, ancak meclis Anayasa hakkın- çer (1962). Ama bağımsız olamaz. sız askerini zincire vururlar. Açlık da onun gibi düşünmez, yasama ve O günden sonra Fransızlar iş ve yağma artar, yeis ve ümitsizlik yürütmeyi dengeler De Gaulle`ün birlikçileri kullanır, kardeşi kardeşe başlar. ABD`den yardım alamahazırladığı taslağa karşı çıkar. kırdırırlar. Yerli satılmışlardan tesis yacağını anlayan Reynaud HüküBu arada sömürgeler birer birer edilen birlikler (kara kostümlü kar meti çekilir, göreve gelen Petain, elden çıkmaktadır. 1954 Bien maskeli ninjalar) köyleri, mescidleri ateşkes imzalar. Artık yeni merkez Fu mağlubiyeti ile Vietnam`ı terk basar. Paris değil Vichy`dir ve General etmek zorunda kalırlar. Afrikalıları Faili meçhuller... Dağa kaldırılanPetain 3. Cumhuriyeti askıya aldıoyalamak kolaydır ama Araplar baş lar... ğını açıklar. ağrıtırlar. Fransa`nın omzundan yük gitmiştir, Peki kahramanımız? Charles, NaFransızlar Almanlara karşı Cezayirli Paris çok rahatlar. Asker besleme zilerle dövüşmek yerine sıvışmayı gençleri de kullanır ancak Müslükülfetinden kurtulur en azından. tercih eder, İngiltere`ye sığınır ve manların en ufak taleplerine bile Cezayir`de yine imtiyazlıdırlar, ihaiktidar için zemin tutmaya çabalar. göz yummazlar. Düşünün Franleleri Fransızlar alır, petrolü Fransız İngilizler onu radyoya çıkarır, bir sa`nın kurtuluşunu kutlayan Cepazarlar, çok uluslu firmaların tembakıma önünü açarlar. Churchilzayirlileri bile kana boyar. Sadece silciliklerine onlar bakar. Caddelerl`in yardımıyla dağınık Fransız Setif katliamı ile 30 küsur bin cana de dolanan arabalar ekseri Fransız birliklerini toparlar, İngiliz savaş kıyarlar. malıdırlar. gemilerinin desteğinde Dakar`a Fransızların Cezayir`den çıkmaya Açıktan ilan edilmese de Paris`in çıkarma yaparsa da tutunamaz. niyetleri yoktur, istilada kararlıdırlar. onayını almayan biri mebus bakan Yine İngilizlerin yanında Libya, De Gaulle ise tam tersini düşünür, olamaz. Yıllar sonra İslami Selamet Suriye, Lübnan, Cibuti cephelerineğer Araplar da Fransız vatandaşı Cephesi seçimleri kazandığında de bulunur ama elle tutulur bir zafer olurlarsa, ilerde aynı hakları talep “hayır siz iktidara gelemezsiniz, kazanamaz. eder ve ihtimal alırlar. İşte o zaman bu laikliğe aykırı” der ve gereğini Stalingrad mağlubiyetinden sonra Fransa Fransız kalamaz. Çoğalma yaparlar. Evet Cezayir`in de bir bayrağı ve marşı olur... Sadece o kadar! De Gaulle cumhuriyetçi geçinse de demokrasiye inanmaz olağanüstü dönemlerde aldığı yetkileri devretmeye yanaşmaz. Dahası ekibini kurar kendinden sonra vazife alacak Degolcüleri (mesela G. Pompidou) iktidara hazırlar. Ona göre devlet yönetimi ciddi bir iştir. Öyle milletvekillerine filan bırakılamaz. Sıkıştıkca meclisi fesheder, siyasi hasımlarını muhatap almaz. Hanedanlık gibi Dünyada renklilikten yana olan De Gaulle yurt içinde rakiplerine söz hakkı tanımaz. Muhaliflerine sadece seçimden seçime radyo televizyon imkanı açar. Buna rağmen 1965 seçimlerini solcu Mitterand kazanır, 1968 yılında Sorbonne öğrencileri derslere girmez, Üniversiteyi işgale kalkarlar. Dişe dokunur bir talepleri yoktur ama büyük gürültü koparırlar. Eyleme sendikalar da katılınca işin çivisi çıkar. Eden bulur derler, Fransa`da da sağ sol çatışmaları başlar, grevler hayatı kilitler, ekonomiyi sarsar. Üretim düşer, büyüme hızı azalmaya başlar. Herkes De Gaulle`den sert tedbirler beklerken o halkın karşısına çıkar ve “tamamen haklısınız” der, “reform yapmanın vakti gelmişti, bence de işçiler ve öğrenciler yönetime katılmalılar!” Hava birden ılınır, o da fırsatı kullanır, seçim kararını açıklar. Süzme bir De Gaulle`cü olan Couve de Murville için iktidar kapısını aralar. Gel gelelim müteşebbisler endişelidir, piyasa can çekişmektedir. Frank sürünür, istemeseler de Almanlara el açarlar. De Gaulle çevresinin tenhalaşmakta olduğunu hissedecek kadar uyanıktır. Son bir hamle yapar “istemiyorsanız giderim” blöfüne oynar. Normalde Fransızlar bu dolmaları yutar, “n`olur bizi bırakma” der eline eteğine yapışırlar. Ama bu kez hesapları tutmaz, referandumdan “Def ol!” kararı çıkar. Çaresiz köşesine çekilir, hatıralarını yazmaya başlar. Bir zamanlar orduları hizaya koyan efsane komutan şoförüne bahçıvanına meram anlatamaz. •O akşam çayını içmiş adeti üzerine iskambil falı açmıştır. Sırtına ansızın bir ağrı girer, yatağına alırlar. Hekimler gelir gider ama ölüme kim mani olmuş ki onlar olsunlar.... 6 saray Sayı:78 - 15 Eylül 2012 14 Mart 2011’de uğradığı silahlı saldırıda ağır yaralandıktan sonra sağlığına kavuşan ve 27 Eylül2011’de Ayşagül Yıldız’la nikah masasına oturan İbrahim Tatlıses, üç aydır babalık heyacanı yaşıyor. Tatlıses ve Yıldız çiftinin kız Bebekbeklediği iddia edilmişti. HT Magazin’de yer alan habere göre; 12 haftalık hamile olan Ayşegül Yıldızgeçtiğimiz günlerde Acıbadem Hastanesi’nde ulturasona girdi ve bebeğin cinsiyetinin erkek olduğunu öğrendi. Yıldız, yakınlarına, “İnşallah ikincisi erkek olur” dedi. İlk eşi Adalet Durak’tan Gülşen, Gülden ve Ahmet, Perihan Savaş’la birlikteliğinden Bebeğin Cinsiyeti Belli Oldu kızı Melek Zübeyde, Derya Tuna’dan ise İdo olmak üzere 5 çocuğu olan İbrahim Tatlıses, 7 ay sonra 6’ncı kez baba olmanın mutluluğunu yaşayacak. Bir süredir Tatlısesçifti, “Bebek hazırlığı yaptığınız doğru mu?” sorusuna; sürekli “Şu anda böyle bir şey yok” diye cevap veriyordu. EŞİ NAZARA ÇOK İNANIYOR Bunun nedeni ise iki aylık hamile olan Ayşegül Hanım’ın nazara çok inanmasıymış. Ayşegül Hanım, İbrahim Bey’den hamile olduğunu kritik dönem olan 3 ayı atlattıktan sonra açıklamasını rica etmiş. İbrahim Bey de eşini kırmamış... Alişan’la Küstü Eski Sevgiliyle Barıştı Costner’dan Sonra Onur Ödülü Emrah’ın Kevin Costner ve Gerard Depardieu’ya verilen Eurasia Film Festivali Onur Ödülü, bu yıl Emrah’a verilecek. Kazakistan’da 17-21 Eylül tarihlerinde düzenlenecek 8. Eurasia Film Festivali’ne ‘Onur konuğu’ olarak katılacak olan şarkıcı Emrah, dünya yıldızları ile aynı koltukları paylaşacak. Geçtiğimiz yıllarda Gerard Depardieu ve Kevin Costner’ın onur konuğu olarak katıldığı festivalin, bu yılki onur konukları arasında Emrah’ın yanı sıra ‘24’ dizisinin ünlü oyuncusu Dennis Haysbert ve dün- Hülya Avşar iki büfeyle mahkemelik oldu Biri Sarımsaklı’da diğeri Cunda Adası’nda bulunan iki Avşar Büfe, isim kavgasına girişti. Hülya Avşar’ın her ikisinden de Ayvalık tostu yediği ve çok beğendiği iki büfe mahkemelik oldu. Sonunda Cunda Adası’ndaki Avşar Büfe’nin adı Öz Avşar Büfeolarak değiştirildi. İSİM HAKKINDAN DAVALIK OLDU Ayvalık’taki iki Avşar Büfe isim kavgasına tutuştu. Sarımsaklı’daki Avşar Büfe ile Cunda Adası’ndaki Avşar Büfe’nin isimleri dışındaki ortak noktaları dükkânlarının tabelalarını ve içerisini Hülya Avşar’ın fotoğraflarıyla donatmaları. Hülya Avşar, her iki büfenin de Ayvalık tostlarını beğendiğini söyleyerek kendisine sormadan adını ve fotoğraflarını kullanmalarına ses çıkarmadı ve hemşerilerinin ticaretine destek verdi. Ne var ki iki Avşar Büfe isim hakkından dolayı birbirine girdi. Sarımsaklı’daki Avşar Büfe, kendisinin daha önce dükkân açtığını belirtip isim hakkının kendisinde olduğunu belirterek Cunda Adası’ndaki Avşar Büfe’den isimini değiştirmesini istedi. İki Avşar Büfe aralarında uzlaşma sağlayamayınca konu mahkemeye taşındı. Ne var ki mahkeme henüz görülmeden Cunda Adası’ndaki Avşar Büfe, avukatının tavsiyesiyle adını Öz Avşar Büfe olarak değiştirme kararı aldı. yaca ünlü yönetmen Wolfgang Petersen de var. BRAD PITT DE DAVETLİ Festivalin ödüllendirdiği ilk Türk sanatçı olacak Emrah’ın, yıllar önce rol aldığı ve Kazakistan’da da yayınlanan ‘Kınalı Kar’ dizisindeki performansı nedeniyle ödüle layık görüldüğü belirtildi. Emrah,Brad Pitt’in de davetli olduğu festivale katılmak için önümüzdeki hafta Kazakistan’a gitmeye hazırlanıyor. Ünlü şarkıcı, bu festivalden ödül alacak ilk Türk olmanın gururunu yaşadığını söylüyor. “Tek Enstrüman Bile Bana Yeter!” Sezen Aksu, “Benim için her tür konser heyecan vericidir. Tek bir enstrümanla bile konser vermekten zevk alıyorum” dedi. Saraybosna’daki ‘Kardeşlik Senfonisi’ konserinde sahneye çıkan Sezen Aksu, Trt Müzik’teki ‘Müzik Magazin’e konuştu. Aksu, “İnşallah insanların kardeşlik umuduna bizim de katkımız olur” dedi. Minik Serçe, Senfoni Orkestrası’yla sahneye çıkmasıyla ilgili de şunları söyledi: “Benim için her tür konser heyecan vericidir. Tek bir enstrümanla bile konser vermekten zevk alıyorum.” Bülent Ersoy: Orhan beni istemedi Yeni sezondaki ilk bölümü önceki akşam ekrana gelen “Kuzey Güney” dizisinin oyuncuları Bade İşcil, Hale Soygazi, Buğra Gülsoy ve arkadaşları Reina’da kutlama yaptı. Gecenin ilerleyen saatlerine doğru mekandaki eğlenceye Rıza Kocaoğlu da katıldı. Dizinin son bölümünde ölen oyuncuyu gören Bade İşcil alkolün de verdiği etkiyle gözyaşlarına boğuldu. Arkadaşlarının teskin etmeye çalıştığı oyuncu, çareyi mekanı terk etmekte buldu. Mekan çıkışı gazetecilerin olduğunu öğrenen İşcil kendisini toparladıktan sonra Hale Soygazi ile evlerinin yolunu tuttu. Çıkışta mekanda ağladığını kabul eden İşcil, yeni sezonda yer almayacağı ortaya çıkan Rıza Kocaoğlu’nun canlandırdığı sahne nedeniyle ağladığını söyledi. GERÇEK SONRADAN ORTAYA ÇIKTI Milliyet’in haberine göre; Bade İşcil’in aslında Burcu Kara’dan geçen ay boşanan ve bir dönem aşk yaşadığı iddia edilen Buğra Gülsoy, mekana bir kadınla el ele geldiği için ağladığı da iddia edildi. İddiaya göre Gülsoy, yanındaki el ele eğlendiği genç kızı arkadaşları ile tanıştırdı. Bir anda masada soğuk rüzgarlar eserken Bade İşçil kızarak ağlama krizine girdi. Masadaki bütün arkadaşları Bade İşçil’i sakinleştirmeye çalışırken güzel oyuncunun Buğra Gülsoy’u gösterip bağırıp çağırması dikkatlerden kaçmadı. Buğra Gülsoy gecenin sonuna kadar yanındaki kadınla eğlenirken, Bade İşcil gözyaşlarını silip evinin yolunu tuttu. Buğra Gülsoy gecenin sonunda görüntülenmemek için tekne ile evine döndü. 5 saray Sayı:78 - 15 Eylül 2012 Tarım Komisyonu Başkan Yardımcısı Salim Toma: Çiftçilerimiz emlakçı oldu Röp Saray Köy sakinlerinin köyleri boşaltılması çiftçilik kültürünü yok etti. Meyve ve sebzelerimiz Türkiye, Suriye ve İran’dan geliyor. Köylerini terk eden çiftçiler emlakçılık yapmaya başladılar. Hükümet duruma el koymaya çalışıyor. Hükümet bu kapsamda çiftçilere faizsiz tarım kredisi sağlayacak ve kendilerine sera temin edecek. Hedef yurtdışına bağlılığı en aza indirmektir. Parlamento Tarım Komisyonu Başkan Yardımcısı Salim Toma, köy sakinlerinin köyleri boşaltılmasının çiftçilik kültürünü yok ettiğini söyledi. Çiftçilerin emlakçılığı tarla ekmeye tercih ettiğini ifade eden Toma, “Çiftçiler emlakçılıktan çok para kazanıyorlar” dedi. Hükümetin tarım faaliyetlerinin canlandırılması için bir dizi çalışmalar yürüttüğünü belirten Toma, “Hükümet çift- çilere tarım kredisi sağlayacak ve kendilerine sera temin edecektir. Ayrıca Erbil ovasında 82 bin, Köysancak’ta ise 40 bin dönüm yer tarıma hazır hale getirilecektir “ diye konuştu. Saray: Çiftçiler arazilerini ekmek yerine satmayı tercih ediyorlar. Ne dersiniz? S.Toma: Köy sakinlerinin köyleri boşaltması çiftçilik kültürünü yok etti. Artık tarımcılığın nasıl yapıldığını unuttuk. Bunun için bugün çiftçilerimiz hayvan yetiştirmek veya arazilerini ekmek yerine emlakçılık yapıyorlar. Onlara göre zengin olmak için bu en kolay yoldur. Köylümüz köyünü terk ederek şehre geliyor. Burada bir ev ve bir araba alarak ikinci evliliğini yapıyor ve para kazanamadığı çiftçilikten vazgeçiyor. Bu artık bizde bir kültür oldu. Komisyon olarak köylülerin köylerine dönmesi ve köylerin yeniden inşa edilmesi için çalışıyoruz. Hükümet ise kendilerine tarım kredisi sağlayacak ve sera temin edecektir. Saray: Tüm ihtiyaçlarımızı yurtdışından temin ederek nereye varacağız? S.Toma: Tarımı kulak ardı etmekle akıbetimiz iyi olmaz. Dolayısıyla tarım sektörüne önem vermeye başladık. Mesela bu yıl geçen yıla göre çok iyi bir yerdeyiz. Ancak beklentimiz çok fazla. Çünkü her şeyimiz Suriye, İran ve Türkiye’den geliyor. Hükümetin Ziraat Bankası yoluyla tarıma sağladığı destek çok yerindedir. Çiftçilerin bunu değerlendirmesi lazım. Bunların kendilerine sağlanan tarım kredilerini alarak köylerine dönmeleri gerekir. Aksi takdirde hep yurtdışına bağlılığımız devam edecek ve ekonomimiz gelişmeyecek. Saray: Parlamento olarak son çalışmanız nedir? S.Toma: Hükümetin çiftçilere desteği devam ediyor. Şu an elimizde çok büyük iki proje var. Bunlar Erbil Şemamık ovası ve Köysancak ovasını sulama projeleridir. Bu kapsamda Erbil ovasında 82 bin, Köysancak’ta ise 40 bin dönüm yer tarıma hazır hale getirilecektir. Çiftçileri bu fırsatları değerlendirmeye çağırıyorum. Hükümetin faizsiz kredi imkânlarını değerlendirerek arazilerini eksinler. Ayrıca kendilerine yılın dört mevsiminde tarım yapabilecekleri sera da dağıtılacak. Erbil’i ziyaret eden tatilciler fahiş fiyatlardan şikâyetçi Tatil için Erbil’i tercih eden Güney Irak’tan gelen Arap vatandaşlar hizmet kalitesizliğini ve yüksek fiyatları şikâyet ediyorlar. Tatil beldelerinde tatilcilere farklı tarifeler uygulandığını iddia eden Arap vatandaşlar, bölge yetkililerini tesislerde resmi tarife belirlemeye çağırıyor. Bir yetkili ise fiyatları yükselten yerleri cezalandırdıklarını kaydetti. Saray Güney Irak’tan birçok aile tatil için Erbil’i tercih ediyor. Kente gelen turist sayısı her yıl artıyor. Ancak bölgeyi tercih eden tatilciler hizmet kalitesizliğini ve yüksek fiyatları şikâyet ediyor. Bir yetkili ise, “Tesis sahipleri denetim olmadığı için fiyatları yükseltiyorlar. Denetim sırasında ispatlanırsa bunları cezalandıracağız” dedi. Muhammet Cebbar Haydar adlı bir Arap vatandaş, Erbil’e Necef’ten geldiklerini söyledi. Saray’a konuşan vatandaş, Geli Ali Bek’te araç park fiyatının 2 bin dinar olduğunu kaydetti. Kalmak için kiraladıkları yer için 35-40 bin dinar arası bir ücret ödediklerini ifade eden vatandaş, “Ancak 3 saat sonra gelip süreniz bitti, burayı boşaltın diyorlar bize. Biz uzak bir yerden geldik, bize karşı nasıl böyle davranabiliyorlar?” diyerek yakındı. Yiyecek fiyatlarının da çok yüksek olduğunu ifade eden vatandaş Haydar, Kürdistan Bölgesi’nde grup şeklinde katıldıkları turizm şirketine kişi başı 300 bin dinar ödediklerini belirtti. Vatandaş, bölge yetkililerini tesislere resmi tarife belirlemeye çağırdı. “Böylece herkes keyfine göre fiyat belirleyemez” dedi. Erbil’de fiyatların çok yüksek olduğunu dile getiren diğer bir tatilci ise kentin güzel ve huzurlu olduğunu söyledi. Samara’dan gelen Bayan Ahlam Casim, “Yabancılara farklı bir tarife uygulanıyor” dedi. Duruma el konulmasını talep eden Ahlam Casim, yetkilileri turistlere farklı tarifeler uygulayan tesisleri denetlemeye çağırdı. “Bilseydim Erbil’e gelmezdim” diyen bir tatilci de fiyat artışından yakındı. Bakuba’dan gelen vatandaş, “ Bir şişe su her yerde 250 dinarken Şaklava’da 500 dinar, tuvalet ücreti ise 750 dinardır. Bu yüksek fiyatlar bizi rahatsız ediyor “ dedi. Erbil’e seferler düzenleyen Cereş Turizm Şirketi’nden bir yetkili, bölge yönetiminin kendilerine kolaylık sağladığını söyledi. Tatilcilerin şikâyetlerinin yerinde olduğunu ifade eden yetkili, lokantaların yiyecekleri normal fiyatlarından daha pahalıya satarak tatilcileri suiistimal ettiğini kaydetti. Bölge yönetimini duruma el koymaya çağıran yetkili, Geli Ali Bek’te herkesin istediği gibi fiyat uyguladığını söyledi. Erbilli tatilci Vian Fahad Süleyman, tatilcilerin sorununa çözüm bulmak için bölge yönetimini göreve çağırdı. Yönetimi, tarifeleri belirlemek için bir komisyon teşkil etmesini talep eden vatandaş, “Bir komisyon teşkil edilirse kimse keyfine göre satış yapamaz” dedi. Vatandaş, Erbil Kaymakamlığı’ndaki komisyona işaret etti. Şeyma Yusuf adlı vatandaş da tesis sahiplerinden şikâyetçi. Tatil beldelerindeki tesis sahiplerinin denetim altına alınmasını talep eden vatandaş, “Tatilciler fiyat artışından çok rahatsız” dedi. Bir yetkili tesis sahiplerinin tatilcileri suiistimal ettiğini kabul etti. Bölge Turizm Ge- nel Kurulu Sözcüsü Nadir Rosti, turizm sektöründeki sorunları çözeceklerini söyledi. Sektörde bazı eksikliklerin bulunduğunu ifade eden Rosti, fiyat yükselten yerleri cezalandırdıklarını kaydetti. Geçen altı ay zarfında 61 yeri kapattıklarına dikkat çeken yetkili, Şaklava ve Soran’da şubeleri bulunduğunu belirtti. Tatilcilerin şikâyetlerini kendilerine telefon yoluyla iletebildiklerini ifade eden Rosti, “Bazı Arap tatilciler şikâyet etmeyi çok seviyorlar. Fiyatlar uygun olsa bile hep pahalıdır diyorlar” diye konuştu. 4 Sayı:78 - 15 Eylül 2012 Hitler’in gözyaşları beş çocuk dünyaya getirdi. Ancak bu beş çocuktan sadece Hitler ve kız kardeşi Paula hayattaydı. Klara, meme kanserinden öldü. 46 yaşında hayata veda eden Klara, ailenin Yahudi doktoru tarafından ameliyat edilse de bir sene sonra vefat etti. Hitler annesini çok severdi. Ancak babasıyla yıldızları bir türlü barışmadı. Şöyle ki hastalığı sırasında annesinin yanından 11 ay boyunca hiç ayrılmadı. O zaman 18 yaşında olan Hitler, annesi* Ahenk Şeyh Arif Nakşine kendi eliyle yemek pişibendi Hitler’i kimileri şeytan, kimi- rirdi, evi süpürürdü. Anneleri ise suçlu olarak tanımlı- sini ilaç alırken bile yalnız bırakmazdı, çünkü ilaçlar yor. Londra Balmumu Müzesi’nde Hitler’in de heykeli çok acıydı. bulunuyor. Müzede iki salon Hitler ölen annesinin vefat namesini Yahudi doktora bulunuyor. Liderler salonu onaylattırdı. Tedavi ve ilaç ve suçlular salonu. Alman masrafını kendisi ve kız karlider Hitler’in heykeli, bu iki salon arasında tutuluyor ve deşi Paula karşıladı. Ancak altında şöyle bir not yazıyor; doktor günlük olarak ziyaret “Bu adam hangi salona ko- ettiği hastadan yol masrafını almayı kabul etmedi. nulmalı? Seçim sana ait.” Bugüne kadar Hitler hakkın- Bundan memnuniyet duyan Hitler doktora “Size sonsuda ciltler dolusu eser yazılza kadar minnettarım” dedi. dı. Hitler, en güçlü olduğu Hitler annesinin vefatından iktidar döneminde ağladısonra 1907’de Viyana’ya ğında “Blondi” adlı köpeği gitti. Bu koskoca şehir Hithariç kimsenin kendisini ler’e dar geliyordu. Çünkü o görmesini istemezdi. burada sefil bir hayat yaşaHitler’in annesinin Yahudi dı. Açlık gördü, parasızlık doktoru Edward Bloç, Algördü, ümidini kaybetti. man liderin hüngür hüngür Barınak bulmayınca kamu ağladığına şahit olduğunu parklarında yattı ve lokantaşöyle anlatır; “Bir insanın annesi ölüm döşeğindeyken ların kalıntılarından karnını doyurdu. böyle içten ağladığını hiç Orta öğrenimini başarısız görmedim”. bitirince ressam olma ümiAnnesi Klara, Hitler’in diyle Viyana Güzel Sanatlar babasının üçüncü eşiydi. Akademisi sınavına girdi Kendisi Avusturyalıydı ve ancak başarısız oldu. Sınava tekrar girse de yine başarılı olamadı. Bu durum içinde bir tepkiye neden oldu. Birinci Dünya Savaşı’nda Almanya’ya dönen Hitler, Alman İşçi Partisi’ne üye oldu. Ardından bu partinin başına geçmeyi başaran Hitler bir süre sonra Almanya’nın tek ve rakipsiz diktatörü oldu ki ona bugün de emsalsiz Saray – Erbil Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk’ün İslam’a bakışını Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır. Yaklaşık 700 yıldır Türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır. Bazı kaynaklarda Anadolu’ya gelen Türk boylarından birine bağlı olup, 1238 dolaylarında doğduğu rivayet edilirse de bu kesin değildir; tıpkı 1320 dolaylarında Eskişehir’de öldüğü yolundaki rivayetlerde olduğu gibi. Batı Anadolu’nun birkaç yöresinde “Yunus Emre” adını taşıyan ve onunla ilgili görüldüğünden “makam” adı verilen yer vardır. Bir garip öldü diyeler Üç gün sonra duyalar Soğuk su ile yuyalar Şöyle garip bencileyin Diyen Yunus,belki de doğduğu ve yaşadığı topraklardan çok uzaklarda bu dünyadan göçüp gittiğini anlatmak istemektedir. Türkiye’nin pek çok yerinde Yunus Emre’nin mezarı oldu- içine anıt dikildi. 1980′li yıllarda ise, 1350′de yapılmış olan Karaman’daki Yunus Emre Camii’nin yanındaki mezarın onun gerçek mezarı olduğu iddia edildi. Aslında bu durum, Yunus Emre’nin Türkler tarafından ne kadar sevildiği ve benimsendiğinin çarpıcı bir örneğidir. Gerçekten de halktan biri olan Yunus Emre, halkın değer, duygu ve düşüncelerini dile getirişi itibariyle tarihimizin en halkla barışık aydınlarından biri olma özelliğine sahiptir. Türk tasavvufunun dilde ve şiirde kurucusu olan Yunus Emre’nin şiirlerinde ahlak, hikmet, din, aşk gibi konuların hemen hepsi tasavvuftan çıkar ve tasavvuf görüşü çerçevesinde bir yere oturtulur. Mısralarında didaktik ahlak telkinlerinde bulunan Yunus Emre, “gönül kırmamak” konusuna ayrı bir önem verir ve “üstün bir değer” olarak şiirlerinde bu konuyu özenle işler. Bu arada Yunus Emre’yi öne çıkaran bir başka önemli özelliği de, şiirlerinde işlediği konuları ve telkinleri bizzat kendi hayatında uygulamasıdır. “Din tamam olunca doğar muhabbet” diyen Yunus, İslam’ın sabır, kanaat, hoşgörürlük, cömertlik, iyilik, fazilet değerlerini benimsemeyi telkin eder. saray diktatör deniliyor. Hitler’in anne sevgisi çok büyüktü. Şöyle ki kendi düşmanlarını yok etmeden önce kendilerinden annelerine mektup yazmalarını isterdi. Hitler’in annelerle ilgili çok meşhur bir sözü var. O şöyle der; “Annen hayatta olduğu sürece sen çocuksun, ancak öldüğünde hemen yaşlanıyorsun”. Hitler’in annesine sevgisi tarifsizdi. Ancak onun iki sevgilisi daha vardı. İntiharından bir ay önce evlendiği eşi Eva Braun ve köpeği. Hitler çok sevdiği köpeğini intiharından 4 gün önce zehirledi. Sekreteri Hitler’in intihar sırasında cesedi yere yığılırken elinde annesinin resminin bulunduğunu söyledi. İkinci Dünya Savaşı’nın tek sorumlusu olan Hitler de ağlardı. Ağlamak yüce Allah’ın bir merhametidir. İnsan bazen sevinç gözyaşı da döker. Acaba diktatörler gözyaşı dökerken, ağlattıkları insanlar akıllarına gelir mi? Bir insanın ne sebeple olursa olsun ağlaması, başkalarının ağlamasına sebep olmasından daha kolaydır. Allah kimseyi ağlattırmayı bize nasip etmesin... * Değişim Hareketi milletvekili Büyük Türk halk şairi Yunus Emre’nin hayatı ğu iddia edilen pek çok mezar ve türbe vardır. Bunlardan başlıcalar şöyle sıralanabilir: Eskişehir’in Mihalıççık ilçesine bağlı Sarıköy; Karaman’da Yunus Emre Camii avlusu; Bursa; Kula ile Salihli arasında Emre Sultan köyü; Erzurum, Duzcu köyü; Isparta’nın Keçiborlu ilçesi civarı; Aksaray; Afyon’un Sandıklı ilçesi; Ordu’nun Ünye ilçesi; Sivas yakınında bir yol üstü. Görüldüğü gibi sayı ve iddia hayli kabarıktır. Bazı belgeler, Yunus Emre’nin asıl mezarının Karaman veya Sarıköy’de olduğuna işaret etmektedir. Nitekim, 1970′li yılların başında Sarıköy’deki mezarın Yunus’a ait olduğuna kesin gözüyle bakılarak bu köye Yunus Emre adı verildi ve oradaki bir bahçe Yunus’un sanat anlayışı, dini ve milli değerleri bağdaştırdığı mısralarında kendini gösterir; millileşen tasavvufa, Türkçenin en güzel ve en güçlü özelliklerini kullanarak tercüman olur. Gerçekten de 11,12 ve 13. asırlarda Türkistan ve Anadolu Türkleri arasında çok yayılan tasavvufun Türk şairleri arasında iki büyük sözcüsü vardır: Türkistan’da Ahmet Yesevi, Anadolu’da Yunus Emre… Yunus Emre’nin tasavvuf anlayışında dervişlik olgunluktur, aşktır; Allah katında kabul görmektir; nefsini yenmek, iradeyi eritmektir; kavgaya, nifaka, gösterişe, hamlığa, riyaya, düşmanlığa, şekilciliğe karşı çıkmaktır. Yunus Emre aynı zamanda bütün insanlığa hitap eden büyük şairlerdendir. Bu anlamda Mevlana’nın bir benzeridir. O’nun Mevlana kadar çok tanınmayışı ise, bir yandan kullandığı dil olan Türkçe’nin Batı’da Farsça kadar bilinmemesi, öte yandan da Türk aydınlarının O’nu ihmal etmesindendir. Yunus’taki insanlık sevgisi, neredeyse kendisiyle özdeşleşmiş “sevgi felsefesinin bir parçası ve hatta sonucudur. Nitekim Yunus’un insan sevgisini ilahi sevgi ile nasıl bağdaştırdığını gösteren en çarpıcı mısralarından birisi “Yaradılanı hoş gör / Yaradan’dan ötürü”dür. Yunus Emre’ye göre insanlar, din, mezhep, ırk, millet, renk, mevki, sınıf farkı gözetilmeksizin sevilmeyi hak etmektedirler. Madem ki insanoğlu ruh yönüyle Allah’tan gelmektedir; öyleyse insanlar hiçbir şekilde birbirlerinden bu anlamda ayrılamazlar. Yaşadığı çağın gerçekleri göz önünde bulundurulduğunda Yunus’un bir başka önemli tarafı ortaya çıkar: Yunus Emre, hükümetsizlik içinde çalkalanan ve Moğol istilaları ile mahvolan Anadolu topraklarında ortaya çıkan sapık batınî cereyanların hiçbirine kapılmadığı gibi, bu akımların Türklerin bütünlüğüne zarar vermesi tehlikesi karşısında da engelleyici bir rol üstlenmiştir. Bu bakımdan bakıldığında Yunus Emre, hem Türk şiirinin kurucusu, hem de milli birliğin önemli tutkallarından biridir. Yunus Emre, kelimenin tam anlamıyla “milli bir sanatçıdır. Tıpkı, Nasrettin Hoca, Köroğlu, Dadaloğlu veya Karacaoğlan gibi… Yunus Emre’nin şiirlerinde en fazla işlenmiş temalar;İlahi aşk, Din, Ahlak, Gurbet, Tabiat, Ölüm ve faniliktir. 3 Sayı:78 - 15 Eylül 2012 saray KDP Siyasi Büro Üyesi Cafer İbrahim: Tek hedef KDP KDP Siyasi Büro Üyesi Cafer İbrahim, Saray'a verdiği röportajda partisinin hedef tahtası haline geldiğini söyledi. Mesut Barzani'nin milletin oyuyla seçilen bir lider olduğunu savunan İbrahim, " Barzani'nin, bölgenin Bağdatla olan sorunları karşısında kayıtsız kalmasını kimse beklemesin" dedi. İbrahim,"Kürdistan'ın bir anayasaya sahip olamaması çok üzücüdür." diye konuştu Saray – Erbil KDP Siyasi Büro Üyesi Cafer İbrahim Saray'a verdiği röportajda bölgedeki sorunlar, petrol meselesi ve KYB ile imzaladıkları stratejik anlaşma hakkında bilgi verdi. İbrahim, KYB yetkilileri denetimimiz altındaki bölgede görev paylaşımından söz ediyorlar, aslında bizim de KYB denetimi altındaki bölgede görev paylaşımı ile ilgili itirazımız var" diye konuştu. Saray: Neden çoğu karar ve tavırlarda Mesut Barzani kendini sahada yalnız buluyor ve kimse kendisine sahip çıkmıyor? C.İbrahim: Böyle bir şey söz konusu değil, siz siyasi olayları yanlış okuyorsunuz. Bizim karşılaştığımız sorunlara yaklaşımımızda bir mekanizmamızın olması gerekir. Sayın Barzani ağır bir sorumluluk taşıyor. Kendisi milletin oyuyla bu yere geldi. Dolayısıyla bölgenin Bağdat ile olan sorunları karşısında kayıtsız kalmasını kimse beklemesin. Barzani konuşurken aslında milletin adına konuşuyor. Parti ve diğer çevrelerin Barzani ile hem fikir olmadığını söyleyemeyiz. Bunlar bazen önceden kendilerine danışılmasını istiyorlar veya bazen sorunlara çözüm bulma mekanizması noktasında farklı görüşler bildiriyorlar. Saray: KYB camiası KDP ile olan stratejik anlaşmanın gözden geçirilmesini istiyorlar ve diyorlar ki, bu partiyle anlaşma istemiyoruz. Siz bu konuda ne dersiniz? C.İbrahim: Anlaşma her iki parti yetkililerinin isteğiyle imzalanmıştır. Bu konuda kimse kimseyi zorlamadı. O zamanlar durum her iki parti yetkilileri için çok elverişli idi. KYB'de bazı çevreler ki eminim bunun arasında üst düzey yöneticiler bulunmuyor, eşitlikten ve dengeden söz ediyorlar. Tabi ki bizim de bu konuda çekincelerimiz var. Burada uzlaşma normal bir şeydir. Örneğin parlamentoda bir çalışmaya tüm tarafların oyuyla başlanıyor. Ancak Bağdat'ta, bölge hükümetinde, bakanlıklarda ve şehir meclislerinde eşitlik ve denge istiyorlarsa bu olmayacak bir şeydir. Çünkü KDP olarak biz de KYB bölgesindeki eşitlik ve dengenin sorgulanması gerektiğini düşünüyoruz. Saray: KYB dâhil bölgedeki tüm partiler anayasanın parlamentoya iade edilmesinden yanadır. Peki, neden KDP bunu kabul etmiyor? C.İbrahim: Anayasaya 96 parlamenter oy verdi. Anayasa hazırlık komisyonunda 36 üye görev yaptı. Yani KDP olarak biz yazmadık. Dolayısıyla Kürdistan Bölgesi’ndeki tüm siyasi grupların ortak çalışması olan anayasanın tadili gerekiyorsa tadil edilsin. Finlandiya ve Fransa gibi ülkelerde sistem defalarca değişti. Kürdistan Bölgesi’nde eskiden anayasal parlamenter bir sistem vardı. Şu an yarı başkanlık bir sistem söz konusudur. Sistemden ziyade sistemin yönetimi önemlidir. En iyi sistemi getirin, eğer nasıl yönetileceğini bilmiyorsanız sorun çıkar. Kürdistan'ın anayasaya sahip olamaması çok üzücüdür. Saray: KYB petrol ihracatında şeffaflık istiyor. Ne dersiniz? C.İbrahim: Parlamentomuz var, istiyorlarsa toplasınlar. Medya, şu bakanlık KDP'nin, bu bakanlık KYB'nindir diye yazıyor. Bu böyle değil, çünkü bakanlıklar tüm Kürdistan halkının malıdır. Petrol meselesine gelince KDP olarak burada eksiklikler olduğunu biz de kabul ediyoruz ve sessiz kalamayız. Bunu KYB'nin hatırı için yapmıyoruz. Petrol Bakanlığı’na birçok haksızlık yapılıyor. Bakıyoruz bazen bakanlığı öve öve bitiremiyorlar. Bazen de başka şekilde konuşuyorlar. Kürdistan'ın başarısı ve egemenliği hepimizindir. Eğer Aşti Hawrami başarılı olursa hepimiz başarılı oluruz. Ama bellidir ki Bağdat'ta bazı gizli mihraklar ve bazı bölgesel ülkeler Kürdistan'a karşı gizli bir savaş içindeler. Burada hedef KYB değildir, hedef KDP'dir. Türkmen Erbil Listesi Başkanı Şerdil Tahsin: Ne zaman bir çalışma yapmaya kalksak onu bir Türkmen grup baltalamıştır Türkmen Erbil Listesi Başkanı Şerdil Tahsin yaptığı çalışmaları bir Türkmen grubun perde arkasından baltaladığını ima etti. Saray’a konuşan Tahsin, Türkmenlerin birlik olamamaları halinde hiçbir taleplerinin dikkate alınmayacağı uyarısında bulundu. Türkmen Milletvekili Tahsin, Ticaret ve Sanayi Bakanı Sinan Çelebi’nin çalışmalarından memnun olduklarını söyledi Röp Saray Türkmen Erbil Listesi Başkanı Şerdil Tahsin Saray'a verdiği özel röportajda önümüzdeki seçimlerden önce kendisine kilit bir görev verilmemesi durumunda milletvekilliği için adaylığını yeniden koyacağını söyledi. Türkmenler olarak birlik olmadıkları için hiçbir taleplerinin dikkate alınmadığını ifade eden Tahsin, "Milletimizin çıkarı için yaptığımız çalışmaları bir Türkmen grup perde arkasından baltalamaya çalışıyor" diyerek yakındı. Saray: Parlamentodaki görev süreniz bir yıl sonra sona erecek. Bu süre içerisinde Türkmenler için ne gibi çalışmalar yapmayı planlıyorsunuz? Ş. Tahsin: Bu güne kadar yaptıklarımız ortada. Şimdi acilen üzerinde çalıştığımız husus; anayasanın parlamentoya iadesini sağlamaktır. Türkmenlerin bazı hak ve taleplerini sağlıyor olsa da anayasa hakkında bizim de bazı çekincelerimiz var. Bu çekincelerimiz yeni anayasaya yansıtılmalıdır. Saray: Görüş ve itirazlarınızın anayasaya yansıtılması konusunda diğer Türkmen gruplar size ne kadar destek veriyor? Ş. Tahsin: Bilemiyorum. Ancak ben bir Türkmen olarak vicdanımı rahatlatmak için halkımın talep ve haklarını savunmaya devam edeceğim. Saray: Yasalar gereği ikinci bir süre için adaylığınızı koyabilecek misiniz? Ş. Tahsin: Bunu zamana bırakmak lazım. Ancak bana hükümette kilit bir görev verilmezse, parlamentoda başkan yardımcılığına seçilmezsem adaylığımı koyabilirim. Saray: Bölge yetkilileri, Türkmenlere verdik- leri vaatlerin hiçbirisini yerine getirmediler. Özellikle Neçirvan Barzani'nin hükümet kurma aşamasında verdiği sözler. Bunun sebepleri ne olabilir? Ş. Tahsin: Bölge yetkililerinin bize verdikleri vaatlerin hiçbirisini yerine getirmedikleri doğrudur. Biz bu taleplerimiz konusunda yetkililerin cevabını bekliyoruz. Ancak hala bir netice almış değiliz. Saray: Bu yetkililerden neden bir takvim talep etmiyorsunuz? Ş. Tahsin: Taleplerimizin dikkate alınmamasının nedeni Türkmen grupları olarak birlik olamamamızdır. Örneğin halkımızın çıkarları için yaptığımız çalışmaları bir Türkmen grup perde arkasından baltalayabilir. Dolayısıyla taleplerimizin yerine getirilmesi için birlik olmamız gerekir. Saray: Parlamentoda çalışmanızı baltalayan Türkmen gruplar oldu mu? Ş. Tahsin: Evet oldu. Saray: Eski bir sporcu olarak, sporculara yönelik çalışmalarınızı öğrenebilir miyiz? Ş. Tahsin: Eski sporculara maaş ödenmesi meselesini hem Başbakan hem de Başbakan Kürt haklarını uygulamak istemeyişinden kaynaklanıyor. Diğer sorunlar ise Bağdat’ın Kürdistan Bölgesi’nin uygulamalarından memnun olmayışından kaynaklanıyor. Petrol ve gelirler sorunu gibi. Saray: Erbil’deki faaliyetleriniz çok az, neden? K.Aziz: Erbil’de faaliyetlerimiz devam ediyor. Bu kentte bir şubemiz var. Parlamentoda bir üyeyle temsil ediliyoruz. Başkanlık konseyimiz burada bulunuyor. Ancak yine de eskisi gibi faal değiliz Erbil’de. Saray: KDP ve KYB, parlamentoda temsil edildiğinize göre sizi hükümete katılmaya davet ettiler mi? K.Aziz: Altıncı kabinede biz ve İslami Cemaati hükümete katılmayı kabul ettik. Ancak bize izin vermediler. Katılırsak sorumluluk taşıyacağımızı değil de büyük kazanımlar ve imtiyazlar elde edeceğimizi düşündüler. Şu an muhalefetteyiz. Saray: Siyasi bir kişilik olarak birçok haktan mahrum bırakılan Türkmenlerin hak ve taleplerine yaklaşımınız nasıldır? K.Aziz: Türkmen hak ve taleplerinin Kürt hak ve taleplerinden hiçbir farkı yoktur. Hem partili hem de siyasi bir şahsiyet olarak Türkmen, Asurî ve Kildanların meşru haklarını her zaman savunmuşumdur. Kürtler olarak iktidar bizdedir diye bu milletlerin haklarına yaklaşmamalıyız. Türkmen, Asurî ve Kildanilerin anayasal temelde siyasi ve milli haklarını garantiye almalıyız. Elbette ki Kürtlerle yaşayan Arapların haklarını da garantiye almalıyız. Yardımcısı gibi üst düzey yetkililer nezdinde gündeme getirdim. Diğer bir mesele ise eski sporculara konut temin edilmesi meselesidir. Bunun gerçekleşmesi için çalışmalarıma devam edeceğim. Saray: Erbillilerin makam ve görevlerden uzak tutulduğu her yerde konuşuluyor. Bu ne kadar doğru? Ş. Tahsin: Bu konuyu bizzat Başbakan ve Başbakan Yardımcısı nezdinde gündeme getirdim. Şu üzücüdür ki; görev alabilecek birisinin ya Türkmen partilerinde ya da Kürt partilerinde çalışması gerekir. Bu ister istemez Erbil halkına tecrit anlamına geliyor. Aslında resmi görevleri Erbillilerin alması gerekiyor. Ama bunlardan hiç üstünlüğü olmayan kişilere veriliyor bu görevler. Bu da Erbillileri tedirgin ediyor ve kendilerini tecrit edilmiş sayıyorlar. Saray: Bölge hükümetindeki Türkmen bakanın çalışmalarından memnun musunuz? Ş. Tahsin: Bundan önceki bakanların hiçbir yetkisi yoktu. Ancak Ticaret ve Sanayi Bakanı Sayın Sinan Çelebi'nin çalışmaları çok ileri düzeyde. Bölge medyası bu çalışmaların millet için yapıldığına şahittir. Kürdistan Ayinde Partisi Genel Sekreteri Kadir Aziz: Muhalefetin fedakârlık yapmaktan başka hiçbir getirisi yoktur Röp Saray Kürdistan Ayinde (Gelecek) Partisi Genel Sekreteri Kadir Aziz, Saray’a verdiği röportajda “Muhalefetin fedakârlık yapmaktan başka hiçbir getirisi yoktur” dedi. KYB ile olan ilişkilerini değerlendiren Aziz, “KYB ile yakınlaşmak suç değildir” diye konuştu. Saray: Muhalefette yer alma kararınızı nasıl değerlendiriyorsunuz? K.Aziz: Parti olarak yıllardır muhalefette yer alıyoruz. Bölgedeki 4 muhalefet partisinden biriyiz. Ancak muhalefetin fedakârlık yapmaktan başka hiçbir getirisi yoktur. Kendini muhalefet kabul eden ve tavır sahibi olan bir parti bedel ödemeye en baştan hazır olmalıdır. Parti olarak tavırlarımız nedeniyle birçok kez bedel ödemiştik. Saray: Siyasi bir kişilik olarak Bağdat ile bölge arasındaki sorunlara bakış açınız nasıldır? K.Aziz: Bağdat ile bölge arasında birçok sorun var. Bu sorunların bazıları anayasal sorunlardır. Bu sorun Bağdat’ın anayasadaki Bunu sözde değil fiilen ispatlamalıyız. Saray: Eskiden KYB’ye yakın olmakla suçlanıyordunuz. Bu konu hakkında ne diyeceksiniz? K.Aziz: KYB’ye yakın olmak suç değil ki suçlu gibi gösterelim. Mücadeleci bir parti olan KYB’nin birkaç yıldır yakın dostuyuz. Ancak bazen onlardan farklı düşünüyoruz ki bu da aramızda bir soğukluğa neden oluyor. Saray: Yolsuzluk, petrol kaçakçılığı ve KDP ile KYB’nin yönetim anlayışına görüşünüz nedir? K.Aziz: Bu konular aslında herkesin dilinde. Bu durumdan kimse memnun değil ve çözümlenmesi gerekir. Saray: Partinizden ayrılan grupla aranızdaki sorun hala devam ediyor mu? K.Aziz: Evet devam ediyor. Onlar iktidardan destek alarak bürolarımıza ve bütçemize el koydular. Bundan daha büyük bir sorun olabilir mi? saray Siyasi anlaşmazlıkların bedelini vatandaşlar ödüyor 2 Sayı:78 - 15 Eylül 2012 Bölge ile merkez arasında devam eden siyasi sorunlar vatandaşları tedirgin ediyor. Piyasayı vuran bu sorunların başında petrol ve peşmerge sorunu geliyor. Bir öğretim üyesi, “Siyasi sorunlar çözülse bile ekonomik sorunlar devam edecek” dedi. Bir yetkili ise sorunların ana sebebinin hem merkez hem de bölge hükümetinin anayasayla çalışmaması olduğunu söyledi Saray Erbil Bölge ile merkez arasında devam eden siyasi sorunlar vatandaşları tedirgin ediyor. Sorunların piyasayı da vurduğunu ifade eden vatandaşlar ticaretin durma noktasına geldiğini söylüyorlar. Ekonomistler ise “Siyasi sorunlar çözülse bile ekonomik sorunlar devam edecek” diyor. Bazı eşya fiyatlarının inip çıkması ve alışveriş hareketinin durgun hale gelmesinden şikâyet eden vatandaşlar, sorunlara çare istiyor. Hüseyin Şakir Şerif adlı vatandaş, bu sorunların hayatın tüm alanlarını etkilediğini söyledi. 24 yaşındaki vatandaş, bu sorunların emniyeti de kötü etkileyebileceğini belirtti. Çatışmaların tekrar yaşanmasının vatandaşları çok korkuttuğunu ifade eden Şerif, bu sorunların piyasada istikrarsızlığa yol açtığını kaydetti. Piyasada alışveriş hareketinin iyice düştüğünü ifade eden 28 yaşındaki Üzeyir Muhammet Aziz, araba ve arazi satışlarının da durduğunu söyledi. Aziz “Siftah yapmayalı 2 ay oldu” dedi. Bir öğretim görevlisi, siyasi istikrarsızlığın ekonomik istikrarsızlığa neden olduğunu söyledi. Selahattin Üniversitesi İdari ve İktisadi Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Eyüp Simakayi, siyasi istikrarsızlığın sermayenin yurtdışına kaçmasına neden olacağını kaydetti. Sorunun piyasayı kötü etkilediğini ifade eden Simaki, “İş güç kalmadı. Herkes oturup kara kara düşünüyor. Siyasi sorunlar çözülse bile ekonomik sorunlar devam edecek” diye konuştu. Sorunların sadece bölgeyi değil Irak’ın diğer bölgelerini de etkilediğini ifade eden bir yetkili, bölge ile merkez arasındaki sorunların vatandaşları tedirgin ettiğini söyledi. Irak Başbakanlık Meclis danışmanlarından Sami Şebek, iki taraf arasındaki sorunların başında petrol ve Atamalar adil değil gaz sorununun geldiğini söyledi. Petrol ve gaz sorununun çözümlenmesinin diğer sorunların da çözümlenmesine yol açacağını ifade eden Şebek, “ İki taraf arasında sınır, peşmerge ve emniyet boşluğu gibi sorunlar mevcut. Bu sorunlar da güç kullanılarak çözülemez” dedi. İki taraf arasındaki sorunların tüm Irak’a olumsuz yansıdığını belirten Şebek, “Hepimizin dileği bu sorunların biran önce çözümlenmesidir. Çünkü bedeli vatandaşlar ödüyor” diye konuştu. Kürdistan Parlamentosu İdari ve Ekonomi Komisyonu Başkanı Aras Hüseyin, sorunların tüm Irak’ı etkilediğini söyledi. Bu sorunların hem merkez hem de bölge hükümetinin anayasayı kulak ardı etmeleri neticesinde yaşandığına dikkat çeken Hüseyin, sorunların halkı hem ekonomik hem maddi olarak çok etkilediğini kaydetti. Hüseyin, bedeli halkın ödediğini söyledi. Saray konuyla ilgili bölge hükümeti sözcüsü Dr. Kava Mahmut’a ulaşmaya çalıştı. Ancak Mamhut’un yurtdışında olması nedeniyle telefonumuza çıkmadı. Bağdat merkez yönetimine bağlı resmi kurumlarda, bölge vatandaşlarına tanınan atama hakkından sadece iki büyük Kürt grubu KDP ve KYB yandaşları yararlanıyor. İşin ilginç tarafı bu atamalardan bölgedeki birçok üst düzey resmi yetkili ve parlamenterin haberdar olmamasıdır Saray – Erbil Bağdat merkez yönetimine bağlı resmi kurumlarda, bölge vatandaşlarına atama hakkı tanınıyor. Bu kapsamda bölge için belirlenen kontenjandan sadece iki büyük Kürt grubu olan KDP ve KYB yandaşları yararlanıyor. İşin ilginç tarafı bu atamalardan bölgedeki birçok üst düzey resmi yetkili ve parlamenterin haberdar olmamasıdır. Irak Parlamentosu’nun Kürdistan koalisyonu grup üyesi Bayan Eşvak Caf, bakanlıkların atamaları belli talimatlara göre gerçekleştirdiklerini söyledi. Atamalarda adaletsizliğin söz konusu olduğunu ifade eden Caf, atamalarda kuralların ayaklar altına alındığını kaydetti. Saray’ın elde ettiği bilgilere göre bir takım Iraklı parlamenter, özellikle ihtilaflı bölgelerde ve kurallara göre yapılmayan atamaların feshedilmesini talep ediyor. Maliye Komisyonu’nda görev yapan bir üye, iktidar tarafından gerçekleşen atamalarda hedefin kitleyi memnun etmek ve işsizliği kapatmak olduğunu söyledi. Komisyonun değişim grubu üyesi İsmail Galali, yapılan atamaların bilimsel olmadığını savundu. Galali, KDP ve KYB’yi Bağdat merkez yönetiminin bölgeye ayırdığı atamaları kontrol etmekle suçladı. Irak Parlamentosu’nun Kürt İslami Birliği grup üyesi Üsame Cemil, KDP ve KYB’yi Bağdat merkez yönetimine bağlı resmi kurumlara sadece kendi yandaşlarını atamakla suçladı. Cemil, bu iki partinin referansını alamayan birisinin bu kurumlardaki atama imkânından yararlanmasının mümkün olmadığını kaydetti. Irak’ın diğer bölgelerindeki vatandaşların devlette bir işe sahip olabilmek için internet üzerinden iş bulma formları doldurduklarına dikkat çeken Kürt parlamenter, “Ancak bölgemizde vatandaşlar siyasi partiler kanalıyla atanıyorlar. Bu işi de KDP ve KYB kontrol ediyor” dedi. Merkez hükümet tarafından bölgeye ayrılan atamaların hangi kurallara göre yapıldığının araştırılması için muhalefeti göreve çağıran Cemil, bu atamalardan geliri düşük insanların yararlanamadığını söyledi. Kürdistan Bölgesi Maliye ve Ekonomi Bakanlığı sözcüsü, bu atamaların bakanlık tarafından yapıldığı yönünde öne sürülen iddiaları yalanladı. Bu konuda hiçbir bilgiye sahip olmadıklarını ifade eden sözcü, konunun Bölge Başbakanlık Meclisi sekreteri Muhammet Karadaği’ye sorulmasını istedi. Saray’ın üç gün boyunca ulaşmaya çalıştığı Karadaği, değişik bahaneler öne sürerek soruları yanıtsız bıraktı. Gazeteye ulaşan bir bilgiye göre, her yıl il meclisleri atama fırsatından yararlanmak için adayların isim listesini Bağdat’a gönderiyor. Ancak Erbil il meclisinin Komal grup başkanı Namık Nanakali, bu bilgilerin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Saray’a konuşan Nanakali, “Erbil il meclisi olarak bu atamalardan haberimiz yok”dedi. Teşekkür Çok sevgili babamız Rifat Cemil'in vefatı nedeniyle, cenaze törenine iştirak eden, telefon ve e-maille taziyede bulunan, evimize gelerek acımızı paylaşan tüm akraba, arkadaş, parti ve hükümet yetkilisi, bakan ve parlamenterlere sonsuz teşekkürlerimizi sunarız. İmat Rifat ve ailesi Ünlü sözler Sen karşındaki kişiyi öğrenmeye çalışma .. O nasıl olsa kendisini gösterir Mevlana Sayı:78 - 15 Eylül 2012 Bölge ile merkez arasındaki siyasi gerilim piyasayı vurdu 2 Çalışmalarımızı bir Türkmen grup baltalıyor Tarım kültürümüz yok oluyor.. 3 General De Gaulle'nin kimdir ? 7 5 KDP’den bir yetkili: Anayasa referanduma sunulsun Bölgenin iki büyük partisinden biri olan Kürdistan Demokratik Partisi, bölge anayasasının parlamentoya iadesine karşı çıkıyor. Saray'a konuşan KDP'li Cafer İbrahim," anayasa hemen referanduma sunulsun" dedi. Yetkili KDP-KYB stratejik anlaşmasının iki partinin arzusuyla yapıldığını söyledi Saray – Özel KDP Siyasi Büro Üyesi Cafer İbrahim Saray'a verdiği röportajda anayasanın referanduma sunulması gerektiğini kaydetti. Anayasanın parlamentoya iadesini talep edenlere cevap veren İbrahim,"Bölge anayasasının tadil edilmesine lüzum yok" dedi. Gazetemizin üçüncü sayfasında yayınlanan röportajda konuşan Kürt yetkili, milletin temsilcisi olarak nitelediği Mesut Barzani'nin bölge ile Bağdat arasında devam eden sorunlar karşısında kayıtsız kalmasının mümkün olmadığını söyledi. KDP-KYB stratejik anlaşmasına da temas eden KDP'li İbrahim, KYB yetkililerinin anlaşmaya yönelik eleştirilerine cevap verdi. Anlaşmanın her iki tarafın arzusuyla imzalandığına dikkat çeken İbrahim, "Kimse kimseyi zorlamadı. O zamanlar durum iki parti yetkilileri için çok elverişli idi. KYB yetkilileri denetimimiz altındaki bölgede görev paylaşımından söz ediyorlar, aslında bizim de KYB denetimi altındaki bölgede görev paylaşımı ile ilgili itirazımız var" diye konuştu. KDP'nin anayasanın parlamentoya iadesi konusundaki görüşünü bizimle paylaşan yetkili, "Anayasaya 96 parlamenter oy verdi ve bu anayasayı KDP yazmadı, belki 36 üyeden oluşan bir komisyon yazdı. Dolayısıyla Kürdistan Bölgesi’ndeki tüm siyasi grupların ortak çalışması olan anayasa tadile değil referanduma sunulmalıdır" diye konuştu. Baas yönetimine karşı olan eski muhaliflere maaş bağlanacak Saray – Özel Irak Parlamentosu’nun geçtiğimiz Temmuz ayında kabul ettiği “Türkmen hak ve talepler” yasasının bir maddesinde, 19912003 yılları arasında devrik yönetime karşı muhalefet saflarında faaliyet göstermiş olan Türkmen parti üyelerine emeklilik maaşı ödeneceği hükmü geçiyor. Irak Türkmen Cephesi (ITC) yetkilisi Aydın Maruf, Irak Parlamentosu’nun Türkmenleri ülkenin üçüncü ana milleti olarak kabul ettiğini hatırlattı. Saray’a konuşan yetkili Maruf, “Türkmen hak ve talepler” yasasının Türkmen milletvekillerinin çabası sayesinde çıktığını kaydetti. Yasada 19912003- yılları arasında devrik yönetime karşı muhalefet saflarında faaliyet göstermiş olan Türkmen parti üyelerine emeklilik maaşı bağlanması maddesinin de geçtiğini belirten ITC yetkilisi, “Böyle bir yasadan Kürt ve Araplar yararlanmıştı. Şimdi sıra Türkmenlerde. Biz şu an Erbil’de Türkmen muhaliflerin isimlerini yazmaya başladık. Muhalif isimlerini yazma görevi ITC olarak bize verildi. Bugüne kadar 600 muhalifin ismini yazdık. Ardından hazırlanan isim listeleri Irak parlamentosu ve hükümetine sunulacak” diye konuştu. Sünni-Şii dengesi sağlansın diye Türkmenleri Seçim Yüksek Komiserliği’ne almadılar Saray Özel Irak Seçim Yüksek Komiserliği’nin üye sayısı kesinleşti. Buna göre bu sayı 9 olacak. Irak Parlamentosu’nun 13 Eylül 2012 günü gerçekleştirdiği oturumda Seçim Komiserliği’nin üye sayısının dokuz olması kabul edildi. Bu arada Sünni-Şii dengesi sağlansın diye dokuzuncu üye Hıristiyanlar arasından seçilecek. Irak Parlamentosu’nun Türkmen üyesi Nebil Harbo, komiserlikte Şii ve Sünnilerin dörder üyeyle temsil edileceğini söyledi. Saray’a konuşan Harbo, Şii üyelerin Ulusal İttifak Bloğu, Sünni üyelerin ise Irakiye ve Kürdistan Koalisyonu arasından seçileceğini kaydetti. Ulusal İttifak Bloğunun Şii- Sünni dengesi sağlansın diye dokuzuncu üyenin Hıristiyanlar arasından seçilmesini talep ettiğini ifade eden Harbo, dokuzuncu üyeliğin Türkmenlere verilmesinde ısrar edeceklerine dikkat çekti. Türkmenlerin Seçim Komiserliği’nde temsil edilmemesi halinde federal mahkemenin ve BM’nin kapısını çalacaklarını dile getiren Türkmen parlamenter, Seçim Komiserliği’ne meşruiyet kazandırılmamasını talep edeceklerini kaydetti. Harbo dokuzuncu üyeliğin Türkmenlere verilmesi halinde temsilcilerinin Tuzhurmatu bölgesinden Bayan Gülşen Kemal’in olacağını söyledi. Erbil'i ziyaret eden tatilciler fahiş fiyatlardan şikayetçi s5 Hitler'in gözyaşları s4
Benzer belgeler
Gazeteyi okumak için buraya tıklayın saray82
zamanlarda başarılı futboluyla dikkatleri üzerine çekti ve Milli Takımın ilk onbirinde yer alarak kupayı kaldıranlar arasına girdi. 1962 Dünya Kupası onun için kötü bir dönemdi. Pele sakat olduğu i...
DetaylıSaray turky.indd - Bizturkmeniz.com
dikkatleri üzerine çekti ve Milli Takımın ilk onbirinde yer alarak kupayı kaldıranlar arasına girdi. 1962 Dünya Kupası onun için kötü bir dönemdi. Pele sakat olduğu için bu milli takıma çağrılmadı....
DetaylıDemet Şarkılarını Gençler İçin Söyledi
günlük ateşkes ilan edilmiştir. Bir başka olayda Brezilya Ligi’nde oynanan bir maçta Pelé’nin oyundan atılması sonrası taraftarlar isyan etmiş ve hakemi zor durumda bırakmıştır. Bunun üzerine Pelé ...
Detaylıgazeteni okumak için buraya tıklayın
günlerde Acıbadem Hastanesi’nde ulturasona girdi ve bebeğin cinsiyetinin erkek olduğunu öğrendi. Yıldız, yakınlarına, “İnşallah ikincisi erkek olur” dedi. İlk eşi Adalet Durak’tan Gülşen, Gülden ve...
DetaylıGazeteyi okumak buraya tıklayın
dikkatleri üzerine çekti ve Milli Takımın ilk onbirinde yer alarak kupayı kaldıranlar arasına girdi. 1962 Dünya Kupası onun için kötü bir dönemdi. Pele sakat olduğu için bu milli takıma çağrılmadı....
DetaylıSARAI LATINInew.indd
Brezilya’nın Fluminense takımındaki görevini başarıyla devam ettirdi. Pele’yi top oynamaya teşvik eden insan babası olmuştu. Topa ilk tekmeyi vurmasıyla futbola áşık olan Pele’ye, o yaşlarda futbol...
DetaylıMustafa Sandal Tazminat Ödeyecek!
çalışma isteği de kalmayan ünlü oyuncu habersizce Almanya’ya gitti ve psikolojik sorunlarını bahane ederek Muhteşem Yüzyıl ekibini zor durumda bıraktı. Bir bakıma kendisine yapılanların öcünü alan ...
DetaylıBaba oğul ilk defa aynı filmde Tayvan 50`nci
çeken şey ise hakem hakkında hiçbir cezai işlem uygulanmaması hatta hakemin takdir edilmesidir. Edson Arantes do Nascimento Pele, 1940 yılında dünyaya geldi. Futbola Bauru Atletic takımında başlaya...
DetaylıSARAI LATINInew.indd
devam ettirdi. Pele’yi top oynamaya teşvik eden insan babası olmuştu. Topa ilk tekmeyi vurmasıyla futbola áşık olan Pele’ye, o yaşlarda futbol fazla para kazandırmamış; bilakis, o sıralarda yaptığı...
DetaylıHAMİLELİKTE SİGARANIN ZARARLARI Serbest
zamanlarda başarılı futboluyla dikkatleri üzerine çekti ve Milli Takımın ilk onbirinde yer alarak kupayı kaldıranlar arasına girdi. 1962 Dünya Kupası onun için kötü bir dönemdi. Pele sakat olduğu i...
DetaylıSARAI LATINInew.indd
devam ettirdi. Pele’yi top oynamaya teşvik eden insan babası olmuştu. Topa ilk tekmeyi vurmasıyla futbola áşık olan Pele’ye, o yaşlarda futbol fazla para kazandırmamış; bilakis, o sıralarda yaptığı...
DetaylıSaray turky.indd - Bizturkmeniz.com
Edson Arantes do Nascimento Pele, 1940 yılında dünyaya geldi. Futbola Bauru Atletic takımında başlayan Pele, 1955’te geçtiği Santos Kulübü’nde 1956’da A takımına alındı. İlk Dünya Şampiyonluğu’nun ...
Detaylı