SARAI LATINInew.indd
Transkript
SARAI LATINInew.indd
8 saray Sayı:71 - 30 Mayıs 2012 Yaşam kaynağı su H. Sevcan Kasapoğlu Serdarlı Sağlık forumunda bulunan yaşam kaynağı su konusunu görüntülemektesiniz. Yaşam kaynağı su: Su yaşam için vazgeçilmezlerden biri. İnsan yemek yemeden haftalarca yaşayabilirken, susuzluğa ancak birkaç gün dayanabiliyor. Sağlıklı bir hayat sürdürmek için bol bol su içmeliyiz. Su neden yaşamın kaynağı? • Vücutta taşıyıcı göreve sahip olan su, hücrelere besin ve oksijen taşır, atıkları uzaklaştırır. • Böbreklerin toksik maddelerden temizlenmesine yardımcı olur. • Kan ve lenf sisteminin büyük bir kısmını oluşturur. • Vücut sıcaklığının düzenlenmesinde rol alır. • Kan basıncını kontrol eden elektrolitlerin dengelenmesine ve taşınmasına yardımcı olur. • Sıcak havalarda vücudu serin tutar ve soğuk havalarda vücut izolasyonu sağlar. • Yeteri kadar tüketildiğinde, cildin daha düzgün, daha yumuşak, daha parlak ve daha esnek olma- sını sağlar. • Tükürük ve mide salgısında bulunarak, besinlerin sindirilmesinde görev alır. • Su, emziren kadınlarda, süt üretimini artırır. • Bağışıklık sisteminin görevini yapabilmesi için su gerekmektedir. • Eklemlerin kayganlığını sağlar. • Su tüketimi azaldıkça, vücutta depolanan yağ miktarı artmaya başlar ve kilo alımı gerçekleşir. Su tüketim miktarı çevresel ve kişisel şartlara göre değişir Su tüketiminin sağlığımız için çok önemli olduğu yıllardır anlatılır. Peki, günlük su tüketimi ne kadar olmalıdır? Günlük su tüketimi ortalama 2- 2.5 litre olması tavsiye edilir. Yeterli su içip içmediğinizi test etmek için 3 küçük ipucu 1. Susuzluğunuzu gidermek için içtiğiniz su miktarının en az 2 katını tüketin. 2. Günboyu ve sık sık su için ve su içmek için susamayı beklemeyin. 3. İdrar renginiz koyu sarı renkli ise yeterli miktarda su içmiyorsunuz demektir. İdrar renginiz koyu sarıdan açik ve şeffaf renge dönüştüğünde yeterli miktarda su tüketiyorsunuz demektir. Kimler daha çok su tüketmeli? • Yüksek proteinli diyetle beslenenler. • Lifli gıdalardan zengin beslenenler. • Bulantı kusma ve ishal ile sıvı kaybının arttığı zamanlar • Ağır fiziksel aktivite yapanlar •Çok sıcak ortamlarda olup, aşırı VIVA şampiyonası Erbil’i dünyaya tanıtacak VIVA Bölgeler Futbol Şampiyonası’na Erbil’in evsahipliği yapması bekleniyor. 04 Haziran’da düzenlenmesi planlanan şampiyonaya tüm dünyadan 9 takım katılacak. Şampiyonaya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Darfur, Tamil gibi bölgeler de katılacak. Maçlar Erbil Uluslararası Stadyumunda oynanacak. Haber-Karzan Hevleri VIVA Bölgeler Futbol Şampiyonası’na Erbil’in evsahipliği yapması bekleniyor. 04 Haziran’da düzenlenmesi planlanan şampiyonaya tüm dünyadan 9 takım katılacak. Şampiyonaya Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti de katılacak. Bu tarihi şampiyonayı Kürdistan Futbol Federasyonu VIVA ile ortaklaşa düzenleyecek. Spor yazarı Bahtiyar Abdullah, şu günlerde Filistin Şampiyonası’na katılmakta olan bölge futbol takımının iyi sonuçlar elde etmesi halinde, VIVA Şampiyonası’na olumlu yansıyacağını söyledi. Taraftarların üzerine büyük görevler düştüğünü ifade eden yazar Abdullah, taraftarları VIVA Şampiyonası’nda iyi sonuçlar elde edebilmesi için bölge takımına destek olmaya çağırdı. Eski futbolcu Kava İbrahim, şampiyonanın bölgede düzenlenmesinin hem bölge halkı hem de Kürdistan Futbol Federasyonu adına büyük bir başarı olduğunu kaydetti. Şampiyonanın dünyaya açılabilmek için iyi bir fırsat olduğunu savunan İbrahim, söz konusu şampiyona ile Erbil’in her alanda katettiği mesafeyi herkesin göreceğini ifade etti. Bağdat-Erbil arasında gerginliğin devam ettiği şu günlerde yerli futbolculardan faydalanılmasının öneminin altını çizen İbrahim, bölgede çok ileri düzeyde futbolcular bulunduğuna dikkat çekti. Şampiyonada iyi sonuçlar elde etmenin hedef olarak seçilmesine dikkat çeken üniversite hocası Rahim Ahmet, VIVA Şampiyonası’nın Erbil’de düzenlenmesini ve bölge takımının bu uluslararası federasyonda üye olmasını çok önemli gelişmeler olarak gördüklerini söyledi. Kürdistan Futbol Takımı Kaptanı Muhammet Hamehan, bölgenin güzel yüzünü tüm dünyaya göstereceklerini söyledi. Saray’a konuşan Hamehan, tüm dünyadan Erbil’e gelecek heyetlerin bölgemizde sporun geldiği yeri görme imkânları olacağını ifade etti. Kaptan Hamehan şampiyona için muhteşem bir açılış yapmayı ve bu uluslararası aktivitenin Avrupa’ya açılabilmek için bir kapı olmasını umduklarını söyledi. Kürdistan Futbol Federasyonu üyesi Dilşat Salih, şampiyonada başarı elde edeceklerine inandıklarını söyledi. Saray’a konuşan Salih, federasyon olarak şampiyonaya iyi hazırlandıklarını kaydetti. Şampiyonaya 9 takımın katılacağını ifade eden yetkili Salih, organizasyona bütçe tahsis ettiklerini belirtti. Maçların Erbil Uluslararası Stadyumunda oynanacağını dile getiren Salih, şampiyonanın bölgeyi ziyaret eden VIVA yetkililerinin onayıyla düzenleneceğine dikkat çekti. Federasyon yetkilisi Salih şampiyonayı en iyi şekilde düzenleyeceklerini kaydetti. larının hem Irak hem de Arap ülkeleri genelinde elde ettikleri büyük başarılar sayesinde olmuştur. Saray: Bu seviyeyi muhafaza edebilmek için neler yapılmalı? S. Haydari: Oyuncular sık sık kurslara tabi tutulmalı. Kız oyunculara fırsat verilmeli ve becerilerinin geliştirilmesi sağlanmalı. Aynı zamanda satranç okul programlarına da dâhil edilmeli. Saray: Sana diğer kulüplerden teklif geldi mi? S. Haydari: Evet birçok kulüpten geldi. Saray: Bir öğrenci olarak sporla ilgilenmek senin için sorun olmuyor mu? S. Haydari: Evet bazen oluyor. Çünkü kimi zaman ödevlerimi yapamıyorum. Bu da ister istemez seviyemi olumsuz etkiliyor. Saray: Neden kızlar bugünlerde satranca az yöneliyorlar? S. Haydari: Bunun bazı sebepleri var. Örneğin aile ve toplum baskısı kızların spora yönelmelerini engelliyor. Ayrıca satranç her kızın oynayabileceği kolay bir spor dalı değildir. Saray: Ne gibi sorunlarla karşılaşıyorsunuz? S. Haydari: Aslında ciddi sorunlarla karşılaşmıyoruz. Ama bize büyük bir salon tahsis etseler daha iyi olur. Saray: Kulübünüzden yardım görüyor musunuz? S. Haydari: Evet görüyoruz. Biz de yeni başarılar elde edebilmek için elimizden geleni yapıyoruz. Saray: Irak milli takımına çağrıldın mı? S. Haydari: Hayır çağrılmadım. Ancak milli takımda oynayabilmek için çabalarımı sıklaştıracağım. Hanzat’ın satranç oyuncusu Sivan Haydari: Satranç her kızın oynayabileceği kolay bir spor dalı değil Röp-Saray Satrançta Erbil birçok kız oyuncu yetiştirmiştir. Bu oyuncular Irak’ın genelinde birçok başarıya imza atmışlardır. Bu oyunculardan biri de Sivan Cemşit Haydari’dir. 1995 doğumlu Haydari, Hanzat Spor Kulübü’nde oynuyor. Saray: Neden satranç sporunu seçtin? S. Haydari: Satranç farklı bir spor dalıdır. Bilimsel bir oyundur. Üstatların oyunu diye biliniyor. Ben kendimi satrançta buldum diyebilirim. Saray: Erbil’de satranç seviyesini nasıl buluyorsun? S. Haydari: Çok ileride diyebilirim. Erbil bu spor dalında hep öncü olmuştur. Bu da oyuncu- Başyazar Yardımcısı İsa Abdulkahhar DİZGİ ROMAN BEKİR BAŞYAZAR 07504487791 07704487791 Email: emad.rafeet@yahoo.com Email: sarayarbil@yahoo.com terleyen kimseler daha fazla su tüketmelidirler. Çay, kahve, kola suyun yerini tutmaz İçeceklerin hiçbiri suyun yerine geçemez. Su, kalori içermez ve asiditesi yoktur. Kafeinli içeceklerin fazla tüketilmesi; çarpıntıya neden olurken; bu içeceklerin beraberinde fazla şeker ve krema tüketilmesi de gereksiz kalori alınmasına yani kilo artışlarına sebep olabilir. Ayrıca kafeinin idrar söktürücü özelliği de olduğundan fazla tüketildiginde önce sıvı alımı artmış olur, ancak daha sonra idrarla sıvı kaybı artar. Kola ve benzeri asitli içecekler mideye rahatsızlık verdiği gibi; alınan asidin etkisini azaltmak için vücut çok fazla su harcamak zorunda kalır. Türkmen spor muhabirleri neden yok? İmat Kadir Kürdistan Bölgesi’nin ev sahipliğini yapmaya hazırlandığı VIVA Futbol Müsabakası’nda görev yapacak olan spor muhabirleri arasında Türkmen gazetecileri bulunmuyor. Bu adaletli değil. Belli ki bu işe diğer hususlarda da olduğu gibi partiler el atmış. Bu partiler, söz konusu müsabakada kendi kafalarındaki spor muhabirlerine görev veriyorlar! Hani her şey uzlaşı temelinde olacaktı? Ne var ki Türkmen spor muhabirlerinin hakkını savunan da yok. Kimse gelip de “müsabakada neden bizim de temsilcimiz yok” demiyor. Hani biz nüfus olarak bölgenin en büyük ikinci milletiydik! Neden burada şahsi mizaç ve ilişkiler etkili oluyor? Beyler bu müsabakayı lekelemeyin! Daha bir şey yokken kimisinin “müsabakada nasıl Enformasyon Komisyon Başkanı olabilirim?” hesabını yapması şık bir şey değil! Biz müsabakanın en iyi şekilde organize edilmesine çalışırken diğerleri şahsi hesaplar peşinde. Bölgedeki tüm organizasyonları belli kişilerin kontrol etmesi ve tecrübeli insanların uzaklaştırılmasına anlam veremiyorum. VIVA gibi büyük bir futbol müsabakasının bölgemizde düzenlenmesi bizim için tarihi bir olay niteliğindedir. Dolayısıyla bu konuda çok duyarlı olup, kendimizden tüm dünyaya yanlış bir izlenim vermemeliyiz. Adres: Erbil, Minare Mahallesi, Aşgal Caddesi 7 Sayı:71 - 30 Mayıs 2012 saray Atatürk’ün devlet adamlığı Stalin’e geri adım attırmıştır Hazırlayan -Saray STALİN’İN VERDİĞİ BİR DEMEÇ ÜZERİNE GİDİŞİ: Stalin’in Sovyetler Birliği’nin başında olduğu dönemler… Sovyetler’in Ankara Büyükelçisi ünlü bir diplomat Karakan… 1919 Ekim Devrimi’nin yıl dönümlerinden birinin sabahında... Stalin, son derece sivri, anlamsız ve onur kırıcı bir demeç veriyor. Bu demecinde aynen şunları söylüyor; “Herkes bilsin ki, Rus milleti Boğazlarla Ardahan’ı ele geçirmekten asla vazgeçmeyecektir. Çok yakın bir zamanda bu davalarımızı halletmiş olacağımızı şimdiden müjdeliyorum.” Aynı gece Ankara’da Sovyet Büyükelçiliği’nde de ihtilalin yıldönümü kutlamaları yapılıyordu. Milletin her şeyi olan Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, gece yarısına doğru Stalin’in bu densiz demecinden haberdar oluyor ve maiyetine emrediyor. “Arabaları hazırlayın, gidiyorum.” “Paşamız bu saatte nereye gidecekler?” “Sovyet Sefaretine.” Maiyetinin etekleri tutuşur çünkü olayı kavrarlar. İçlerinden birisi Atatürk’e; “Paşa hazretleri nasıl olur? Protokolsüz mü? Siz devlet başkanısınız, protokolsüz nasıl gidersiniz?” “Ben protokol falan dinlemiyorum çocuk. Stalin vatanımın topraklarına göz dikmiş, sen bana protokolden söz ediyorsun. Hazırlayın arabaları!” diye cevap verir. Büyük önder ve arabalar hazırlanır. Atatürk ve maiyeti, Sovyet sefaretinin kapısına dayanır. Ulu önder yüzü asık bir şekilde yukarı çıkar ve o sırada sefarette büyük bir balo vardır. Atatürk kendisini karşılayan Büyükelçi Karakan’ı görünce; “Merhaba Karakan” der ve aynı sert ifadeyle devam eder; “Rahatsız ettik ama sen benim şahsi dostumsun, kusurumuza bakmazsın. Bir hususu esasından anlamaya geldim.” “Emredin Sayın Başkan.” “Ajanstan öğrendiğime göre Başkanınız Stalin, Ardahan’la Boğazları istemiş. Kararı katiymiş. Pek yakın bir gelecekte bu kararı uygulayacakmış. Tam böyle söyleyip söylemediğini bilemem ama buna benzer şeyler söylemiş. Tabi ki nutkun bir sureti sende de vardır. Getir bakalım şunu da işin aslını faslını iyi anlayalım.” Stalin’in nutku getirilir. Atatürk metnin o kısmını yanındakilere kelime kelime tercüme ettirir. Nutuk ajanstan geçen metin ile aynıdır. Atatürk sorar; “Karakan, sefaret telsizinden derhal Stalin’i bulduracaksın. la geri çağrıldığını açıklayarak; “Teşekkür ederim. Sizi tanımış olmam bile kâfidir, ancak memleketinizdeki vazifem sona ermiştir. Yarın hareket edeceğim. ” Atatürk fazla ısrar etmez, Çankaya’ya döner. On gün sonra şöyle bir haber gelir; Sovyetler Birliği’nin Ankara Büyükelçisi Karakan fırında yakılmak suretiyle idam edilmiştir. İşte, Mustafa Kemal gibi birisine devlet adamı deBu beyanatından vazgeçip nir. Devlet adamı diye, geçmediğini sorduracaksın. hem asker hem siyasi hem Başkanın tükürdüğünü yade karar sahibi olan kişiye layacak. Yalamazsa, ben denir. Atatürk ister Osmanlı yapacağımı bilirim. Bu cevap döneminde ister cumhuribu gece gelecek, çünkü beyetin kurulduğu sıralarda nim senin başkanından daha katıldığı tüm savaşlarda asla önemli kararım var. İstediğim yenilgi kelimesi dosyasında cevabı almadan sefaretinizyazılmamıştır zira o hiç bir den dışarı adım atmam. Eğer savaşta yenilmemiştir. Hep cevap istemediğim şekilde kazanmıştır. O tüm savaşları gelirse bil ki buradan çıkıp büyük üstünlükle kazanan bir doğru Rus sınırına gidecekomutandır. ğim.” ABD’li tarihçi Prof. Ludwing, Karakan, çaresizlik içinde tel- 20. yüzyıl liderlerini sıraladı. sizin başına koşar Atatürk’ün Sıralama şöyle: söylediklerini aynen nakle1) Atatürk der. Stalin’den gelen cevap 2) Mao büyük önderi tatmin eder. 3) Roosevelt Çünkü cevapta aynen şöyle … denilmektedir; 20) Nelson Mandela “Stalin sürçü lisan eylemiştir. 22) Winston Churchill Boğazlarla Ardahan’ı almak 24) Mail Gorbaçov gibi bir arzusu katiyetle yokABD’nin önemli öğrenim tur.” kurumlarından Brown ÜniAtatürk cevabı okuduktan versitesi’nde görev yapan sonra Rus Büyükelçisi Kara- profesörün bu sıralamayı kan’a hitaben; belirlerken ele aldığı kriterler “Karakan seni geri çağırırlar ise şöyle; ve yaşatmazlar. Uzun süre“Sıfırdan ülke yaratmak, topdir tanışıyoruz. İstersen bize rakları genişletmek, iktidarla iltica et.” kalınan süre, askeri başarı, Karakan bu teklife olumsuz sosyal tasarım gücü, ekonocevap verir ve cevabi telgraf- mik başarı, devlet adamlığı, tan hemen sonra, bir telgraf- ideoloji ortaya koyma, ahla- ken örnek olma, siyasi miras ve ülkenin nüfusu.” Bir yabancı tarihçi, Atatürk’ü 20. yüzyılın en büyük adamı olarak belirliyor. İngiliz Başbakanı Çerçel Atatürk için şöyle der; “Dünyada dahilerin sayısı çok azdır. Her yüzyılda bir dahi dünyaya gelir. Bu yüzyılın dahisi maalesef Türk milletine nasip olmuştur, o da Mustafa kemal Atatürk’tür. Bazıları Mustafa Kemal’i din düşmanı olarak gösterirler. Zira Atatürk o mübarek halifeyi Türkiye’den kovmuş ve hilafeti de lağvetmiştir. Gerekçeleri ise bazı Arap yazarlarının yazılarına dayanarak ve o yazarlarda İngilizlerin propagandalarının tesiri altında kaldıkları için konunun derinliğine inmeden hissi hareket edip bu tip yakışıksız yazıları yazmışlardır. Atatürk İngilizlere Çanakkale’de, işgalci Yunanlara Büyük Taarruz savaşında kan kusturduğu için onların anti Atatürk propaganda yapmaları gayet normaldir. Atatürk’ün Halifeyi kovmasının nedeni gayet basit bir şekilde izah edilebilir. Atatürk Sevr Anlaşması’nı ve onun ön gördüğü Türkiye haritasını kabul etmemiş ve bugünkü Türkiye devletini kurmak için istiklal savaşına başlamış ve başarmıştır. Ayrıca Atatürk halifeliği lağvetmemiş ama Halifeliği Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne emanet etmiştir. İsteseydi Lağvederdi veyahut bir Arap devletine gönderirdi. Ama yapmadı o yetki hâlâ Türkiye Millet Meclisi’nde emanet olarak durmaktadır. ACABA NEDEN? Ağzınızın sıkı olmaması felakete yola açar Fransa’da eski çağlarda idam giyotin ile yapılırdı. Fransa’da eski çağlarda mahkemece üç kişi idama mahkûm edilmiştir. Suçlulardan birisi din adamı, diğeri avukat, üçüncüsü ise fizikçiymiş. Giyotin ile infaz edilecek olan suçlular teker teker idam edilecekleri yere götürülmüşler. İlk önce din adamını giyotine götürmüşler, infazdan önce son isteğini sormuşlar; Din adamı demiş ki ‘“Allah, Allah, Allah O benim kurtarıcımdır”. Cellât giyotinin ipini çekmiş, giyotin bütün hızı ile adamın boynu üstüne inmiş ancak kafasını kesmeden bir anda giyotin donmuş ve durmuş. İdam tamamlanamadığı için ve o günlerin kanuna göre böyle durumlarda suçlu af ediliyor ve serbest bırakılıyormuş. Din adamı serbest bırakılmış. Avukatı getirmişler onu da giyotine koymuşlar ve son isteğini sormuşlar Avukat,”Adalet Adalet Adalet” diye bağırmış. Cellât giyotinin ipini çekmiş giyotin avukatın boynunu üzerine indiği an durmuş. Avukatta böylece kurtulmuş. Sıra fizikçiye gelmiş. Fizikçiden son sözünü sormuşlar. Çok bilen fizikçi yanıtlamış “Bakın eğer giyotinin ipinde düğüm olmasaydı ne din adamı nede avukat kurtulamazlardı”. Cellât giyotine bakmış, gerçekten de düğüm olduğundan giyotin işini göremiyormuş... Düğümü çözmüşler ve biçare çok konuşan fizikçinin infazı yapılmış. Bazen geri zekâlı olmak zeki olmaktan daha faydalı oluyormuş. 6 saray Sayı:71 - 30 Mayıs 2012 Erbil hanları Erbil’de hanlar, kente gelen yolcu ve misafirler için birer dinlenme merkezi görevi görürdü. Tarihçilere göre vaktiyle hanlar bir duvar, bir avlu ve bir su kuyusundan ibaretti. Ancak daha sonra ihtiyaç gereği olarak hanlara oda, depo, su havuzu ve mutfak eklendi. Hanlar günümüz otelleri gibi konforlu değildi. Şöyle ki geceyi handa geçirmek isteyen birisi yanında yatağını getirmek zorundaydı Şirzat Şeyh Muhammet Erbil’de yirminci yüzyılın başlarında otel yerine han vardı. Bu hanlar, kente gelen yolcu ve misafirler için birer dinlenme merkezi görevi görürdü. Kimi tarihçiler han kelimesinin Babilce, kimileri Farsça, kimileri de Türkçe olduğunu söyler. Tarihçilere göre vaktiyle hanlar bir duvar, bir avlu ve bir su kuyusundan ibaretti. Ancak daha sonra ihtiyaç gereği olarak hanlara oda, depo, su havuzu ve mutfak eklendi. Geçtiğimiz yüzyılın altmışlı ve yetmişli yıllarına kadar Erbil’in çarşısına yakın bölgede bir takım hanlar vardı ve bu hanlar kentte otel olmadığı için birer dinlenme merkezi görevi görürdü. Kente gelen misafir ve yolcular hayvanlarıyla birlikte gecelerini bu hanlarda geçirirdi. Hacı Kadir Benna, bize hanın yapısal özelliklerini anlatarak şunları söyledi,”Han duvarları çamurdandı. Çatısı ise hasır ve ahşap direklerden oluşurdu. Hanların çoğu iki katlıydı ve geniş avluları vardı. Ortasında ise bir su havuzu bulunurdu. Birinci katta hayvan ahırı, derici, kömürcü ve işçilere ayrılan odalar bulunurken, ikinci kat dinlenme yeri olarak kullanılırdı. Ancak hanların günümüz otelleri gibi konforlu olduğunu iddia edemeyiz. Şöyle ki geceyi handa geçirmek isteyen birisi yanında yatağını getirmek zorundaydı. Han kapısı ahşap yapılıydı ve çivilerle süslüydü. Türkmenler buna pullu mıh derdi. Hanları hancılar idare ederdi. Handa bir geceyi geçirmek isteyen müşteriler eski deyişle bir aneye tekabül eden dört fils gibi bir ücreti gözden çıkarmak zorundaydı. Yolcu eğer yanında hayvanı varsa ona karşılık da dört fils ödemek zorundaydı”. Tarihçilere göre bahar mevsiminde köylüler Erbil’e akın etmeye başlardı. Bunlar yoğurt, peynir ve diğer süt ürünlerini şehirde satmak için köylerden merkeze gelirdi. Sonbaharda ise Hoşnav, Heylani, Mamsal ve Mentik bölgelerinden gelen köylüler Erbil’e gelerek peynir, ceviz, keşkek, üzüm, bal, pekmez ve diğer ürünlerini değiş tokuş yapardı. Kışın da bulgur, yarma ve tandır ekmek satardı. Erbil’de altmışlı ve yetmişli yıllarda bir takım hanlar vardı. Bunlar arasında en önemlileri şunlardı: 1-Beyaz Han: Mevcut Behal Oteli’nin yerindeydi. Sahibi Ahmet Çelebi idi. 2-Elekler Hanı: Pazar Ca- mii’nin yanındaydı. Bir katlı olan hanın sahibi Ahmet Ağa’nın oğlu Ali Ağa idi. 3-Koca Hanı: Mevcut Hanaka Camii’nin yerindeydi. 4-Hasan Bayram Hanı: Hanaka Camii’nin küçük kapısının yanındaydı. 5-Hacı Ahmet Ağa Hanı: İki katlı bir binaydı. Altıparmak Camii’nin karşısındaydı. Sahibi Hacı Ahmet Ağa idi. 6-Mıstok Hanı: Selahaddin Eczanesi’nin arkasındaydı. Çoğunlukta Musullular kaldığı için hana ayrıca Musullular hanı da denilirdi. 7-Kömür Hanı: İbni Halakan İlkokulu ve Rafideyn Bankası’nın tam arkasındaydı. Han sadece kömürcülere mahsustu ve sahibinin adı Osman idi. 8-Kireç Satanlar Hanı: Bu han da İbni Halakan İlkokulu arkasındaydı. 9-Seyit Aziz Hanı: Kalenin büyük kapısı karşısındaki Marangozlar Camii yakınındaydı. Han tabakhane olarak kullanılırdı. 10-Fettah Nalbent Hanı: Han, Şeyh Abdullah Camii karşısındaydı. 11-Abdullah Nalbent Hanı: Han, Kasaplar Çarşısı’ndaydı. Erbil’de kuyumculuk mesleğine tarihi bakış Erbilli kadınlar altın meraklısıdır. Altın takmayı çok seven Erbilli kadınlar, kızlarını evlendirdikleri kişiden yüklü miktarda altın talep etmekten çekinmezler. Yirminci yüzyılın başlarında kuyumcular çarşısı, Semerciler Sokağı’nın girişindeydi. Erbil kuyumcuları, altını Musul ve Bağdat’tan alırdı. Yetmişli ve seksenli yıllarda ise Bağdat’taki Irak merkez bankasından o günün fiyatıyla 22 ayar kalıp altın alınırdı Saray-Erbil Tarih ve kültür zengini Erbil farklı meslekleriyle de tanınan bir kenttir. Kale ve Minare kenti olarak tanınan Erbil’in farklı mesleklerle tanışması çok uzun yıllara dayanıyor. Bu yazıda Erbil’deki kuyumculuk mesleğinden söz edeceğiz. Erbilli kadınlar altın meraklısıdır. Altın takmayı çok seven Erbilli kadınlar, kızlarını evlendirdikleri kişiden yüklü miktarda altın talep etmekten çekinmezler. Yirminci yüzyılın başlarında kuyumcular çarşısı, Semerciler Sokağı’nın girişindeydi. Erbil’in en eski kuyumcularından Hacı Sıddık kuyumculuk mesleğine yaklaşık 50 yıldır devam ediyor. Kuyumcu sayısının ilk yıllarda çok fazla olmadığını ifade eden Hacı Sıddık, Hacı Cemil Salih, babası Hacı Bekir, Refik Bekir, Aziz Bekir, Şerif İlyas ve Süleyman Usta’nın Erbil’in eski kuyumcuları arasında yer aldığını söyledi. Kente vaktiyle Yahudi ve Hıristiyanların da bu meslekte çalıştığını gazetemize anlatan tecrübeli kuyumcu Hacı Sıddık, zamanında Erbil’de bu meslekte Aziz Usta ve Hamedemin Usta adlarında iki Musullunun da çalıştığını kaydetti. Hacı Sadık şöyle konuştu, “Kuyumcu, üzerinde küçücük bir terazinin bulunduğu masa üzerinde müşterilerini kabul ederdi. Sağ tarafında ise, altının türünü kontrol etmek için kauçuktan yapılmış bir mekanizma dururdu. Kuyumcu, altının çeşidini kontrol etmek için ateşi üflerdi. Ardından altını soğutarak ayarını tespit ederdi. Farklı isimleriyle küpe, bilezik, alyans ve kolye imal ederdik. Erbil kuyumcuları, altını Musul ve Bağdat’tan alırdı. Yetmişli ve seksenli yıllarda ise Bağdat’taki Irak merkez bankasından o günün fiyatıyla 22 ayar kalıp altın alınırdı. Altın alındıktan sonra Bağdat ve Musul’daki atölyelerde işlenerek farklı ziynet eşyası imal edilirdi. Ardından kontrol için Bağdat’ta bulunan kalite kontrol dairesine gönderilirdi. Daire- de altının ayarı tespit edildikten sonra mühürlenirdi. Ancak bugünlerde altınların çoğu Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden geldiği için işçilik ücreti çok yüksektir. Eskiden yeni nikâhı kıyılan kızların altın almak için çarşıya gelmesi çok ayıptı. Bunun yerine kızın annesi erkeğin annesini yanına alarak çarşıya altın almaya gelirdi. O zamanlar insanlar maddi güçleri düşük olduğu için az altınla iktifa ederdi. Ancak zengin aileler kızlarına yüklü miktarda altın almayı göze alırdı”. Hacı Sıddık Kuyumcu gülerek şöyle devam etti, “Fakat bugün devir değişti. Artık gelin adayı müstakbel eşini yanına alarak çarşıya altın almaya geliyor ve anneye veya erkek annesine ihtiyaç kalmıyor. Eskiden insanlar kanaatkâr oldukları için altında hile yapılmazdı. Kaldı ki bu işte sayılı insanlar çalışırdı ve hepimiz birbirimizi tanırdık. Fakat bugün polisi, memuru, işportacısı kısacası her gelen başımıza kuyumcu oluyor”. Hacı Cemi Hacı Sadık 5 saray Sayı:71 - 30 Mayıs 2012 Gandhi’nin ayak izleri Ahenk Şeyh Arif Nakşibendi Bu efsanevi kişilik bir hatıratında “hayatımda pişmanlık duyduğum iki günah işledim” diye yazıyor. Ona göre; birinci günah, annesinin tüm ısrarlarına rağmen et yemesi, ikinci günah ise babası son nefesini verirken başında durmamasıdır. Ancak Gandhi daha sonra bir milyar Hindistanlının babası oldu. Bu kişilik hakkındaki yazıma nereden başlayacağımı bilmiyorum. Çünkü Gandhi Hindistan, Hindistan da Gandhi demektir. Bu Hintli lider tavırları, etkili nutukları ve önemli siyasi müzakereci sıfatıyla tanınıyordu. Aslen Hindu olan Gandhi “Gerçekle tecrübelerimin hikâyesi” adlı eserinde hayatındaki önemli tecrübelerine ışık tutuyor. Gandhi Müslümanlarla oruç tutar, Hintli Hıristiyanlarla kilisede Pazar ayinlerine katılırdı. Ülkesi veba hastalığıyla mücadele ettiği günlerde hastaları kendi eliyle aşılayan Gandhi, kendi kıyafetini kendi eliyle dikerdi. O burada insanlara çalışmanın ne kadar önemli olduğu mesajını bir anlamda veriyordu. Gandhi’nin tarihe not bıra- aynı yerde idam edildi. Ancak ben olsaydım katili idam etmezdim. Belki kendini elaleme rezil rüsva ederdim ki nasıl büyük bir suç işlediğini bilsin. Gandhi evindeki toplantı öncesi bir parça kepek ekmek, azıcık haşlanmış sebze, bir portakal yemiş ve bir bardak keçi sütü içmişti. Şimdi müzeye dönüşen Gandhi’nin evini her yıl binlerce kişi ziyaret ediyor. Ziyaretçiler Gandhi’nin Hindularla katıldığı son dua toplantısına giderken yere bastığı ayak izlerini görme imkânını buluyorlar. Müzede ilgimi çeken şey; Gand- kan önemli sözlerinden birkaçını aşağıya alıyorum: 1-Hem kendi sağlığını hem de milletin sağlığını koruman şeytanla mücadele etmene benzer. 2-Fakir ve zengin iki gerçektir. Ancak ikisinin de devamı için birbirlerini anlamaları gerekir. 3- Medeniyetle, gerçek medeniyet arasında büyük bir fark var. 4-Şehir çocuklarını köy çocuklarına bağlayan şey öğrenimdir. 5-Bence öğrenciler tatilde köylerde hizmet etmelidirler. 6-Evliliğe özel bir saygım var. Eğer sevgi ahlakla bütünleşirse tüm dünya için bir örnek teşkil 7-Özverisiz ibadet Gandhi’nin başarılı siyasi müzakereci kişiliği: Gandhi, İngiltere’nin sömürgesi olan Hindistan’ın bağımsızlığı müzakerelerine katılmak amacıyla Londra’da Kral George ile Kingiston Saray’ında buluştu. Karlı bir günde gerçekleşen buluşmada Kral George, yarı çıplak Gandhi’ye dönerek “Üşümüyor musunuz ?” der. Gandhi krala cevaben,” Kanımca siz de sıcaktan yanıyorsunuz ve eğer kıyafetimizi paylaşırsak ne siz sıcaktan bunalacaksınız ne de ben soğuktan üşüyece- Gandhi'nin suikast edildiği yer Gandh'inin ayak izleri Gandhi saat 17:15'te öldürüldü eder. 7-Şiddetsizlik sadece insanları öldürmemek anlamına gelmez. Bu aynı zamanda hayatın güzelliğini savunmak anlamına da gelir. Gandhi’ye göre topluma karşı işlenen en büyük 7 günah şunlardır: 1-İlkesiz siyaset 2- Yorulmadan mal ve mülk sahibi olmak 3-Vicdansız huzur 4-Tecrübeyle yoğrulmayan bilgi 5-Değerlerden yoksun ticaret 6-İnsani olmayan bilim ğim” der. Gandhi’nin bu cevabı karşısında İngiltere Kralı George “Bu dediğiniz bana yeter. Ülkeniz bağımsızlığına kavuşmalıdır” diye konuşur. 2 Ekim 1869’da Hindistan’ın Kojarat bölgesinde dünyaya gelen Gandhi, 30 Ocak 1948’de 78 yaşındayken aşırı bir Hindu tarafından silahla vurularak öldürüldü. Suikast akşam saat 17: 15’te bir dua toplantısı sırasında meydana geldi. Katil olaydan bir yıl sonra Gandhi’yi öldürdüğü hi’nin attığı adımların gayet düzgün olmasıdır. Ayak izlerinin yanında ilerlerken bir müze görevlisi beni “Dikkat et, o izlere basma!” diyerek uyardı. Ben de kendisine dönerek “Böyle büyük bir insanın ayak izlerine basacağımı nasıl düşünebilirsin?” dedim. Acaba bir insan bir başkasının adımları üzerinden yükselmeyi kendisine nasıl reva görür? Hem de yorulmadan ve çaba göstermeden... * Değişim Hareketi milletvekili yonda aşağıdaki şahsiyetler yer almıştı; 1-Merhum Muhammet Reşat Müfti Komisyon Başkanı 2-Merhum Şeyh Mustafa Nakşibendi Üye 3-Merhum Şeyh Salih Berzinci Üye 4-Merhum Molla Salih Kozapankayi Üye 5-Merhum Abdullah Müderris Üye 6-Merhum Abdulvehap Hikmet Ağa Üye 7- Merhum Abdülkerim Molla Muhammet Üye Onarım işi 9 ay sürmüştü. Burada Yüce Allah’ın bu tür hayır işlerini tüm Müslümanlara nasip etmesini diler, 54 yıl önce onarım komisyonunda yer almış yukarıdaki merhum şahsiyetlerin örneğinin çoğalmasını temenni ederim. Kale Camii Şeyh Faik Namık Erbil’de çok sayıda camii var. Ayrıca salih ve hayırseverlerin de kenti olan Erbil Kalesi’ndeki Camii, hicri 1132 miladi 1720’de inşa edilmiştir. Kentin en eski camilerinden olan Kale Camii’nde Abu-Abbas olarak tanınan Molla Hıdır Erbilli din dersi verdi. Kale Camii’ne hicri 1261, miladi 1845’te Necip Pa- şa’nın emriyle bir minare inşa edildi. Türkiye’de ziyaret ettiğim camiiler iki minarelidir. Hedef ise camiyi uzaktan herkesin görebilmesini sağlamaktır. İnsanların beş vakit namaz kıldığı camilerin periyodik olarak onarılması gerekir. Tam 54 yıl önce Erbil Kale Camii’nin onarılması için oluşturulan komis- Yeni basın yasasına evet… Ahmet Seyit Yakup Geçtiğimiz günlerde bir Kürt dergisinde yayınlanan ve İslam dinini aşağılayan yazı büyük tepkilere neden olmuştu. Bunun üzerine bölge yönetimi söz konusu dergiyi kapatmış, başyazarını da gözaltına almıştı. Buna ilaveten basın yasasının yeniden gözden geçirilmesine de karar verilmişti. Hazırlanması beklenen yeni yasada artık dinlere karşı aşağılayıcı yazılara müsaade edilmeyecek. Ancak ifade özgürlüğünü kısıtlayacağı bahanesiyle yeni yasa gazetecileri rahatsız ediyor. Bir Türkmen gazeteci olarak böyle bir yasanın çıkmasının çok gerekli olduğunu düşünüyorum. Çünkü bazı gazeteci ve yazarlar ifade özgürlüğünü suiistimal ederek, bölge halkları arasında fitneye neden oluyorlar. Geçenlerde yayınlanan bazı yazılar nedeniyle İslamcılarla Laikler birbirine düşmüştü. Bazı gazetelerde sadece yüce İslam dini değil, kimi zaman bölgedeki milletler ve bunların tarihi de kötüleniyor ki bu da toplumların arasını açıyor ve birlikte yaşama ruhunu yok ediyor. Dolayısıyla böyle girişimleri engelleyecek yasalar çıkarılmalıdır. Geçenlerde bu karalamalardan biz Türkmenler de pay aldık. Kimi yayınlarda tarihimiz saptırılmaya çalışılmıştı. Eğer bu konuda caydırıcı bir yasa çıkarılmazsa, bu çirkin girişimlerin önü kesilemez. İfade özgürlüğünü kısmen kısıtlasa da böyle bir yasa, bölgemizdeki huzur ortamını koruyabilmek için çok önemlidir. Çünkü bazen sınırsız özgürlük zararlı olabiliyor. Eğer gazeteci yasaları ihlal edebiliyorsa, o zaman yasalara riayet eden kimse kalmaz! 4 saray Sayı:70 - 15 Mayıs 2012 Erbil Polis Müdürü Abdulhalık Talat: Erbil’de 6 bin polis var Erbil Polis Müdürü Abdulhalık Talat, Saray’a verdiği özel röportajda Erbil’de 24 saat çalışan 6 bin polisin olduğunu söyledi. Kentte cinayet ve hırsızlık oranlarının azaldığını ifade eden Talat, bu durumu vatandaşların gözü açık ve bilinçli olmasına bağladı Röp: Seyit Fahrettin Erbilli Saray: Polis müdürü olmadan önce asayiş dairesinde görev yaptınız. Poliste çalışmak mı yoksa asayişte çalışmak mı daha güzel? A.Talat: Erbil asayiş dairesinde 15 yıl görev yaptım. Ardından merkezde müdür oldum. Kendi adıma konuşmam gerekirse asayişte çalışmak daha güzel. Çünkü poliste daha çok halkın genel sorunlarıyla muhatap oluyoruz. Asayiş ise bir istihbarat işidir. Saray: Polis müdürü olmak sizi memnun ediyor mu? A.Talat: Günün birinde polis müdürü olacağımı hiç düşünmezdim. Ancak şimdi işimden çok memnunum ve 5 yıldan beri polis müdürü olmakla gurur duyuyorum. Saray: Erbil’de polis sayısı kaçtır? A.Talat: Erbil’de 6 binden dâhildir. fazla polis görev yapıyor. Saray: Erbil polislerinden Buna Köysancak ilçesi de memnun musunuz? A.Talat: Erbil’e ne kadar hizmet etsek azdır. Çünkü şehrimiz daha çok şeye layıktır. Saray: Sizi neler rahatsız ediyor? A.Talat: Çözemediğim bazı sorunlar var. Özellikle kadınları ilgilendiren sorunlar. Saray: Polislerin gece nöbetleri nasıl ayarlanıyor? A.Talat: Bu yerden yere değişiyor. Ancak polislerimiz iki vardiyayla 24 saat çalışıyorlar. Saray: Erbil’de inşa edilen yeni yerleşim merkezlerinde neden polis karakolu açmıyorsunuz? A.Talat: Erbil’de bir gelişme ve bir nüfus artışı söz konusudur. Müdürlük olarak yeni inşa edilen yerleşim merkezlerinde karakol açmayı planlıyoruz. Bu konuda hem yatırım kurumu hem de valilikle konuştuk. Saray: Arapların Erbil’e gelmesi sizin için sorun teşkil ediyor mu? A.Talat: Turizm veya özel işler için şehre gelen Araplar bizim için sorun yaratmıyorlar ve bunlar asayişin kontrolündeler. Ancak çalışmak için Erbil’e gelen Araplar sorun teşkil ediyorlar. Saray: Erbil’de hırsızlık oranında bir azalma var mı? A.Talat: Yalnız hırsızlıkta değil cinayet oranlarında da bir azalma söz konusudur. Hırsızlık yapanlara karşı gerekli tedbirler alınıyor. Saray: Müdürlükte araç ve gereç sıkıntısı çekiyor musunuz? A.Talat: Kesinlikle çekmiyoruz. Burada bize her türlü destekte bulunan Sayın İçişleri Bakanına ve Valiye teşekkür ediyoruz. Saray: Erbil’deki güvenlik ortamını nasıl görüyorsunuz? A.Talat: Diyebilirim ki Erbil, Irak’ın en güvenli kentidir. Şehrimizin bu huzurlu ortamını muhafaza edebilmek için vatandaşlarımıza büyük görevler düşüyor. Bölgemizde her yüz kişiden üçü uyuşturucu kullanıyor Uyuşturucu maddeleri konusunda vatandaşları bilinçlendirmeyi hedefleyen bir örgüte göre, bölgemizde her yüz kişiden üçü uyuşturucu kullanıyor. Bu oranın artmasından endişe ediliyor. Bu arada Bölge Sağlık Bakanlığı, madde bağımlıları için bir rehabilitasyon merkezi açmayı planlıyor oran diğer ülkelerle kıyasla çok düşüktür. Çünkü bölgemizdeki vatandaşlar uyuşturucuyu kolay elde edebileceği duruma henüz gelmiş değiller. Bölge Hükümeti’nin aldığı önlemler sayesinde bu oran her geçen gün daha da azalıyor. Uyuşturucu maddeleri konusunda vatandaşları bilinçlendirmeyi hedefleyen örgüt 2009’den beri bölgede faaliyet gösteriyor. Sosyolog Sait Hamedemin Saray’a yaptığı konuşmada, uyuşturucunun yayılmasını önlemek için Bölge Hükümeti’nin ayrım yapmaksızın vatandaşlar için özellikle de gençler için iyi şartlar yaratması gerektiğini söyledi. Son yıllarda gençler arasında uyuşturucu kullananların sayısının arttığını ifade eden Hamedemin buna sıkı bir denetimin olmamasını ve toplumun farklı kesimleri arasında yaratılan ayrımın etkili olduğunu savundu. Parlamentonun ve ilgili bakanlıkların denetim Saray-Erbil Uyuşturucu maddeleri konusunda vatandaşları bilinçlendirmeyi hedefleyen bir örgüte göre, bölgemizde her yüz kişiden üçü uyuşturucu kullanıyor. Bu oranın artmasından endişe ediliyor. Bu arada Bölge Sağlık Bakanlığı, madde bağımlıları için bir rehabilitasyon merkezi açmayı planlıyor. Örgüt yetkililerinden Halit Nasrettin Saray’a yaptığı açıklamada madde kullanıcılarının bölgede ikamet eden yabancılar olduğunu söyledi. Yetkili, bölge sınırlarının açıldığı için bu oranın artabileceğini kaydetti. Örgüt yetkilisi Nasrettin, bölgeye komşu ülkelerin bölge halkına uyuşturucu ulaştırmak için insanlar gönderdiklerini iddia etti. Nasrettin, “Bu ülkelerin hedefi milli güvenliğimizi tehlikeye sokmatır” dedi. Örgütün rakamlarına göre, bölgemizde her yüz kişiden üçü uyuşturucu kullanıyor. Ancak bu Özür Tebrik Yazarımız Ahmet Seyit Yakup ve Nazdar hanım nişanlandılar. Saray çalışanları olarak arkadaşımız Ahmet ve nişanlısına mutlu bir yaşam dileriz. Saray gücü konusunda görüşüne başvurduğumuz bir milletvekili bu konuda hiçbir bilgi sahibi olmadığını söyledi. Kürdistani listesi parlamenteri ve sağlık komisyonu üyesi Cihan İsmail, yeterli zamanları olmadığı için uyuşturucu maddeleriyle mücadele eden kurumların çalışmalarını gözlemleyemediklerini iddia etti. Bölge Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Dr. Halis Kadir, bakanlık olarak uyuşturucu maddeleri yasasını gözden geçirdiklerini söyledi. Bakanlık tarafından oluşturulan komisyonun uyuşturucu yasasını yeniden yazdığını ifade eden Kadir, yasanın uyuşturucu ile mücadelede bir zemin hazırlayacağını kaydetti. Sözcü Kadir, “Yasa uyuşturucu kullananlarla uyuşturucu satanları birbirinden ayrı tutuyor. ” dedi. Kadir, madde bağımlıları için Erbil’de bir rehabilitasyon merkezi de açılacağını sözlerine ekledi. Merkezde uyuşturucu kullananlar hakkında veri de toplanacak. Bir önceki sayımızda Erbil Trafik Polisi Müdürüne atfen Erbil'de 83 bin araba bulunduğunu yazmıştık. Bunun doğrusu Erbil'de 401094 araba bulunuyor. Bu teknik hatadan dolayı Trafik Polis Müdürümüz sayın Azat Hoşnav'dan özür diliyoruz. Saray 3 saray Sayı:71 - 30 Mayıs 2012 20 yıl aradan sonra sessizliğini ilk kez bozan Ahmet Güneş: Riyaz Sarıkahya bana karşı darbe yaptı ve beni Kıbrıs’a kadar sürdü Türkmen Birlik Partisi’nin eski başkanı ve Uluslararası Türkmen Örgütü Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Güneş, Türkmen siyasi sahasında öne çıkan bir isimdir. Güneş gazetemize çarpıcı açıklamalarda bulundu. 1991’de daha sonra adı Türkmeneli olarak değiştirilen Türkmen Birlik Partisi’ni kuran Ahmet Güneş, partisinden uzaklaştırılmasını Saray’a anlattı. Güneş: “ Riyaz Sarıkahya bana karşı darbe yaptı “ dedi. Röp:Saray Saray: Bize siyasi tecrübelerinizden söz eder misiniz? A.Güneş: 1992’de Türkmen Birlik Partisi başkanıyken Erbil’de halk çok perişan bir haldeydi. O dönem bölgeye çağırdığım TRT kanalı, kentin geçirdiği zor durumu ekranlarına taşıdı. Bunun üzerine dönemin Türkiye Başbakanı Süleyman Demirel, kente gıda ve para yardımı göndermeye karar verdi. Ardından Erbil’deki durumu yerinde incelemek için oluşturulan komisyon kente gelerek gerçekleri gördü. Ardından TRT ekranında Erbil’deki içler acısı durumu gören merhum İhsan Doğramacı, Erbillilere yardım eli uzatmaya karar verdi. Doğramacı, kent sakinlerine her türlü yardımda bulundu. Bu yardımlardan Kürt kardeşlerimiz de yararlandı. Gıda yardımı 1994’e kadar devam etti. Doğramacı’nın kurduğu vakıf faaliyetlerine bugün de devam ediyor. Ben bazı sebeplerden dolayı Erbil’den uzaklaşmak zorunda kalarak ilk etapta Kıbrıs’a ardından da İngiltere’ye gitmek zorunda kaldım. Saray: Peki partinize ne oldu? A.Güneş: Maalesef iç sorunlar ve kişisel menfaatler nedeniyle bizi partiden uzaklaştırdılar. Mafya gibi bizi Türkiye’den de kovdular. Bunu bize yapanların partiyle hiçbir alakaları yoktu. Örneğin Riyaz Sarıkahya ve yandaşları bazı tarafların desteğiyle bize karşı darbe yaparak partimize el koydular. Ben ise tutuklandım. Güya parti üyeleri bana oy vermemiş ve Riyaz Sarıkahya’yı başkanlığa seçmişler. Ancak gerçek hiç de böyle değildi. Onların hedefi darbeydi ve beni partiden uzaklaştırmaktı. Çünkü ben Türkiye’de hapisteyken kendileri bunu fırsat bilerek beni partiden ihraç etmeye çalıştılar. Ben ve arkadaşlarımın kültür olarak çok ileride olması ve millet içinde itibar görmesini içlerine sindirmiyorlardı. Biz milletle iç içeydik ve acılarını paylaşıyorduk. Ancak çok çirkin ve sinsi bir planla beni Kıbrıs’a sürdüler. Orada bir süre kaldıktan sonra İngiltere’ye gittim. Her defasında dönmemi istiyorlardı. Ben de bu seslere kulak vererek ülkeye temelli dönmeye karar verdim. Şimdi Musul’da halkımın arasında yaşıyorum. Saray: Şimdi neyle uğraşıyorsunuz? A.Güneş: Siyasetle uğraşıyorum. Bildiğiniz gibi şimdi Musul terörün pençesinde. Teröristler halkı susturmaya ve yıldırmaya çalışıyorlar. Türkmenler olarak Musul’un asil sakinleriyiz ve bu şehrin etrafı bizim kontrolümüzde. Teröristler çok sayıda masum insanı şehit ettiler. Sadece bizim köyde 50 kişiyi şehit ettiler. Bu olaylar beni çok üzdü. Halkımızın acısına ortak olmalıyız. Saray: Yeni bir parti kurmayı düşünüyor musunuz? A.Güneş: Mesele parti kurmak değil, mesele halkın nasıl bilinçlendirileceğidir. Halkımızı nasıl terörden kurtarabiliriz? Mesele halkımız haklarına nasıl kavuşacağıdır. Kaldı ki benim parti kurmaya ihtiyacım yoktur. Benim adım yeter. Ahmet Güneş demek bir parti demektir. Benim Musul’da bulunmam buradaki Türkmenlere güven veriyor. Artık Musul Türkmenleri kendilerini huzur ve güvende hissediyor. Saray: Türkmenlerin durumunu nasıl değerlendiriyorsu- nuz? A.Güneş: Türkmen partilerinin varlığı elbette çok iyi bir şey. Bu Türkmen Cephesi için de geçerlidir. Ancak genel anlamda hepsi aktif değil. Saray: Türkmenlerin meşru haklarına bugüne kadar kavuşamamış olmasını neye bağlıyorsunuz? A.Güneş: Aslında birçok neden var. Bunlardan birisi Türk ordusunun 2003’te Kuzey Irak’a gelmemesidir. Bu süreçten sonra Türkmenler tamamen dışlanarak Kürtler öne çıkmaya başladı. Tabi ki Kürtlerin iktidarda söz sahibi olması Amerika’nın desteğiyle olmuştu. İkinci sebep ise Türkmenlerle alakalıdır. Bunlar bölgedeki değişimlere hazırlıksız yakalandılar ve gelen fırsatları başkalarına kaptırdılar. Fazlasıyla baskı ve zulüm gören Türkmen toplumu eski Baas rejiminin korkunç etkilerini bugün bile üzerinde hissediyor. Buna ilaveten ekonomik olarak Türkmen toplumunun zengin bir toplum olmaması da bu güne kadar haklarına kavuşamamasına neden olmuştur. BYSK üyesi Emel Bayraktar: İller meclis seçimleri, oy sayım merkezi Bağdat’ta bulunduğu sürece yapılmayacak Röp-Saray Bağımsız Yüksek Seçimler Komisyonu üyesi Emel Bayraktar, iller meclis seçimlerinin gecikme sebeplerini Saray’a anlattı. Gazetemize özel bir röportaj veren Bayraktar, sebeplerin başında oy sayım ve sonuçları ilan merkezinin Bağdat’ta bulunmasının geldiğini söyledi. İller meclis ve parlamento seçimlerinin aynı anda yapılmasını talep eden Bayraktar, “Bu durumda tek masraf ve tek bütçe söz konusu olur” diye konuştu. Saray: Bölge hükümetinden iller meclis seçimlerini geciktirmesini neden istediniz? E.Bayraktar: Bunun birçok sebebi var. Birincisi; şu yakın zamanda seçim komisyonunun yönetimi değişecek. İkincisi; istiyoruz ki oy sayım ve sonuçları ilan merkezi bölgeye nakledilsin. Aslında oy sayım merkezinin bölgeye getirilmesi hem çok masraflıdır hem de çok zaman ister. Dolayısıyla bu talebimiz uygun görülmedi. Sağlıklı bir seçimin yapılması için seçmen kütüklerinin yeniden güncellenmesi gerekir. Çünkü biliyorsunuz ki seçim yapılmayalı uzun bir zaman oldu ve bu sürede ölenler oldu, seçmen statüsünü kazananlar oldu. Seçmen kayıtlarının yeniden gözden geçirilmesi gerekir ve seçime bir ay kala tüm illerde seçim merkezlerinin açılması lazım. Saray: Bölge hükümeti, iller meclis seçimlerinin geciktirilmesi yönündeki teklifinize cevap verdi mi? E.Bayraktar: Hayır henüz cevap vermiş değil. Saray: İller meclis ve parlamento seçimlerinin aynı tarihte yapılmasını istiyor musunuz? E.Bayraktar: Keşke iki seçim aynı tarihte yapılsa. O zaman tek bir masraf söz konusu olur. İki seçimin aynı anda yapılması fikrine sıcak bakıyorum. Saray: Seçim komisyonunda Türkmenleri mi temsil ediyorsunuz? E.Bayraktar: Komisyonun yasaları, seçim komisyonunda tüm etnik gruplarının temsil edilmesini öngörüyor. Ben de komisyonda Türkmen temsilcisi olarak yer alıyorum. Saray: Siz hangi partiye mensupsunuz? E.Bayraktar: Ben tarafsızım ve hayatımda hiçbir partide yer almadım. Saray: Komisyonda Türkmen grupların işleriyle ilgileniyor musunuz? E.Bayraktar: Tüm taraflarla ilgileniyorum ve hepsiyle aynı mesafedeyim. Onlar benimle Türkmence konuşur, ben de kendilerine Türkmence cevap veririm. Saray: Seçim komisyonunun yeni üyeleri ne zaman belirlenir? E.Bayraktar: Haziran Tarafsız olsam da komisyona Türkmen temsilcisi olarak atandım ayının ortasında. Yasalara göre komisyonun 9 üyelik kadrosu 5 yıllığına görev yapar. Saray: Komisyonun eski başkanı Faraç Haydari’nin tutuklanmasının seçimlerin zamanında yapılmamasında etkili olduğu söyleniyor. Doğru mu? E.Bayraktar: Evet doğru. Partilerin son seçimlerle ilgili yaptıkları itirazlar nedeniyle her gün mahkemedeyiz. 2 saray Sayı:71 - 30 Mayıs 2012 Erbil Türkmen Listesi Meclis Başkanı’ndan Kerkük İl Meclisi’ne ziyaret Saray-Özel Erbil Türkmen Listesi Meclis Başkanı Mahmut Çelebi ve beraberindeki üst düzey heyet, Kerkük İl Meclisi’ni ziyaret etti. 26 Mayıs 2012 günü gerçekleşen ziyarette heyet, Kerkük İl Meclisi Başkanı Hasan Turan tarafından sıcak bir şekilde karşılandı. Erbil Türkmen Listesi Başkanı ve parlamenter Şerdil Tahsin, Erbil’in bazı ileri gelenleri ve resmi yetkililerinin de yer aldığı ziyarette Çelebi, Kerkük İl Meclisi Başkanlığı’na getirilen Hasan Turan’ı tebrik ederek, bölgedeki farklı millet ve din mensuplarının birlikte yaşama azmine vurgu yaptı. Erbil Türkmenleri olarak desteğe ve Irak’a hizmete hazır olduklarını ifade eden Çelebi, milli meselelerde işbirliği ve desteğe ihtiyaç duyduklarını kaydetti. Heyetin ziyaretinden dolayı duyduğu sevinci dile getiren Kerkük İl Meclisi Başkanı Turan, Çelebi’nin Türkmen evinin birleştirilmesi yönündeki tavırlarına destek verdiklerini söyledi. Turan, “Tek tavır ve tek ses olursak tüm haklarımıza kavuşuruz” diye konuştu. Araç ve emlak fiyatları düştü Dolar’ın Irak ve bölge piyasalarında değer kaybetmesi, araba ve emlak fiyatlarına da yansıdı. Fiyatların, bölge genel bütçesinin tartışıldığı şu günlerde daha da düşmesi bekleniyor. Vatandaşlar bu durumdan gayet memnun Yunus Abdülkahhar-Erbil Dolar’ın Irak ve bölge piyasalarında değer kaybetmesi, araba, arsa ve konut fiyatlarına da yansıdı. Irak Merkez Bankası’nın aldığı kararla dolar gerilemeye başladı. Bu düşüş, arsa, konut ve araba fiyatlarını da etkiledi. Fiyatların, bölge genel bütçesinin tartışıldığı şu günlerde daha da düşmesinin beklendiği ifade ediliyor. Şeyhani Emlak’ın sahibi Cemal Şeyhani, arsa, konut ve araba piyasasında bir durgunluğun söz konusu olduğunu söyledi. Saray’a konuşan Şeyhani, bu durumun vatandaşları memnun ettiğini ifade etti. Konut ve arsa fiyatlarının hissedilir şekilde düştüğünü belirten emlakçı Şeyhani, “Vatandaşlar fiyatlar düşse de konut ve arsa almaya yanaşmıyorlar. Muhtemel bir kriz olabileceğine dair içlerinde bir korku var. Çünkü geçenlerde emlak fiyatlarının yükselmesiyle vatandaşlar büyük bir zarara uğramışlardı” diye konuştu. Emlak fiyatları gibi araç fiyatlarında da bir düşüş söz konusudur. Bu durum vatandaşları sevindirirken araç satıcılarını tedirgin ediyor. Araç piyasasının durma noktasına geldiğini ifade eden araba galerisi işleten bir tüccar, araç fiyatlarının hissedilir bir şekilde düştüğünü söyledi. Araba galerisi işleten Burhan Kerim Aula, müşterilerin araç fiyatlarının daha da düşeceği beklentisi içerisinde olduklarını söyledi. Gazetemize konuşan Aula, vatandaşların araç almaya yanaşmadıklarını da kaydetti. Hükümetin araç fiyatlarını dengeleyemediğini ifade eden araç satıcısı Aula, “Vatandaşlar fiyatların ani çıkış ve düşüşünden büyük zararlara maruz kalmaktan korkuyorlar” dedi. Vatandaşların uzun vadeli taksitlerle satılan araçlara yöneldiklerine dikkat çeken Aula, bu araçları alanların büyük çoğunluğunu kamuda çalışan memurların teşkil ettiğini söyledi. Kamuda çalışan Karvan Necmettin, fiyatlarda yaşanan dalgalamanın memurları taksitle satılan araçları almaya sevk ettiğini ifade etti. Saray’a konuşan Necmettin, kendisinin de taksitli araba almak istediğini söyledi. Bir üniversite hocası, bölge yönetiminin düştüğü hataların bölgedeki vatandaşlara maddi ve manevi bedeller ödettiğini iddia etti. Selahaddin Üniversitesi’nde görev yapan öğretim üyesi Hiva Mecit, Bölge Hükümeti’ni başarılı bir ticari ve ekonomik politika uygulamakta aciz kalmakla suçladı. Araç ve emlak fiyatlarında iki yıldan beri bir dalgalamanın söz konusu olduğunu ifade eden Mecit, hükümeti bu durum karşısında seyirci kalmakla suçladı. Hükümetin piyasayı dengelemeyi başaramadığını da ifade eden öğretim üyesi Mecit, hükümetin hatalarının faturasını vatandaşların ödediğini kaydetti. Mecit, bir kısım hatalardan bölgedeki işadamlarını da sorumlu tuttu. Teşekkür Merhum kız kardeşimin taziyesine katılan, bizi telefonla ve emaille arayan herkese teşekkürlerimi sunarım. Muhammet Hüseyin Dağıstani Başsağlığı Türkmen Eğitim Genel Müdürü Sayın Fahrettin Dağıstani’nin dayısının vefatı dolayısıyla, Sayın Dağıstani başta olmak üzere Dağıstani ve Çerkez ailelerine başsağlığımızı sunar, Allah’tan merhuma rahmet yakınlarına sabır dileriz. Erbil Türkmen Listesi Ünlü sözler Casusa milletine hiyanetinin ödülünü ver. Sakın beraber oturup sohbet etme tahtın gider Napolyon Ponapart Sayı:71 - 30 Mayıs 2012 Çelebi ve Turan ikili ilişkileri konuştular 2 3 Ahmet Güneş: Parti kurmayacağım Gandhi'nin ayak izlerine basmayın ... 5 Bazen gerizekalı olmak zeki olmaktan daha faydalı oluyormuş 7 İhsan Doğramacı Erbil Bilkent, 59 okul arasında bölgenin birincisi oldu Eğitim Bakanlığı’nın yıllık değerlendirmesine göre, İhsan Doğramacı Erbil Bilkent, bölgemizde faaliyet gösteren 59 özel okul arasında ilk sırada yer aldı. İhsan Doğramacı Erbil Bilkent’in sahip olduğu modern okul binası, burada görev yapan kadronun yüksek diplomalara sahip olması, öğretimde kullanılan araç ve gereçlerin çok ileride olması, öğrencilere sağlanan servis ve diğer imkânlar Bilkent’e puan kazandırdı Saray-Özel Eğitim Bakanlığı’nın yıllık değerlendirmesine göre, İhsan Doğramacı Erbil Bilkent, Kürdistan Bölgesi’nde faaliyet gösteren 59 özel okul arasında ilk sırada yer aldı. Eğitim Bakanlığı’nın 13 Mayıs 2012 tarihli, 8058 nolu ve üzerinde Özel Okul ve Anaokullar Genel Müdürünün imzasının bulunduğu yazısına göre; Erbil, Duhok ve Süleymaniye’de faaliyet gösteren toplam 59 özel okul arasında İhsan Doğramacı Erbil Bilkent ilk sırada yer aldı. Özel Okul ve Anaokullar Genel Müdürü Bayan Kejal Celal Tahir konuyla ilgili Saray’a yaptığı konuşmada özel okulların mütehassıs bir komisyon tarafından değerlendirildiğini söyledi. Komisyonun bu okulları her yıl ziyaret edip puan verdiğini ifade eden Tahir, bu yıl için İhsan Doğramacı Erbil Bilkent’i bölgenin birincisi olarak kabul ettiklerini kaydetti. Gerçekleştirdikleri değerlendirmede okul binası, burada görev yapan kadronun ne gibi diplomalara sahip olduğu, bilimsel seviyesi ile öğretimde kullanılan araç ve gereçlerin etkili olduğunu dile getiren Bayan Tahir, değerlendirmelerinde İhsan Doğramacı Erbil Bilkent’in ilk sırada geldiğini kaydetti. Araç ve emlak fiyatları düştü s2 Bölgemizde her yüz kişiden üçü uyuşturucu kullanıyor s4 Bir zamanlar Erbil hanları otel görevi görürdü s6 yörsan Usta ellerden geleneksel lezzetlerin baş tacı Yörsan'ın süt ürünleri marketlerde bulunur
Benzer belgeler
Gazeteyi okumak buraya tıklayın
şu günlerde Filistin Şampiyonası’na katılmakta olan bölge futbol takımının iyi sonuçlar elde etmesi halinde, VIVA Şampiyonası’na olumlu yansıyacağını söyledi. Taraftarların üzerine büyük görevler d...
DetaylıAdnan Şenses`e veda! Emrah`a Twitter şoku
Dünyada 8 ülkenin bayrağındaki tasarım özel anlamlar ifade eder. Örneğin ABD. Amerika bayrağındaki yıldızlar bu ülkedeki eyalet sayısını sembolize ediyor. Katar’ınki ise diğer Arap ülkelerinden
DetaylıSARAI LATINInew.indd
Erbil’de hanlar, kente gelen yolcu ve misafirler için birer dinlenme merkezi görevi görürdü. Tarihçilere göre vaktiyle hanlar bir duvar, bir avlu ve bir su kuyusundan ibaretti. Ancak daha sonra iht...
Detaylı