10. sayı
Transkript
10. sayı
Sayı 10 Üç aylık EY kurumsal dergisi EY Türkiye, büyümesini yeni ortaklarla sürdürüyor EY’den G20 ülkelerine çağrı: Girişimciliği eğitimle destekleyin Enerjide yatırımlar depolamaya yöneliyor EY, SAP çözümleri ile Gartner’in Global Magic Quadrant raporunda lider oldu İçindekiler 18 04 06 Güncel 4 EY Türkiye, büyümesini Söyleşi 10 Türk şirketleri yeni ortaklarla sürdürüyor 6 EY’den G20 ülkelerine çağrı: Girişimciliği eğitimle destekleyin 8 Dijital ekonomide şirketlerin başarısı, CFO’lar ve CMO’ların işbirliğine bağlı 22 yurtdışında “yatırımcı” olarak ne durumdalar? Makale 12 Düşük faiz ortamı ve Basel Komitesi’nin yeni uygulama önerisi Güncel 13 EY’nin yeni Veri Yönetimi Merkezi, finans sektörüne özel hizmet sunacak Söyleşi 14 Bireysel bankacılık 22 EY, SAP çözümleri ile Makale 16 Telekomünikasyon 23 EY Brand Activation Kampanyası sektör değerlendirmesi sektöründe yeni yaklaşım 18 Enerjide yatırımlar depolamaya yöneliyor Gartner’in Global Magic Quadrant raporunda lider olarak yer aldı 24 EY etkinlikleri 26 Bizden haberler Güncel 20 Uygulama satışlarında vergi riskleri EY | Assurance | Tax | Transactions | Advisory EY Hakkında EY bağımsız denetim, vergi, kurumsal finansman ve danışmanlık hizmetlerinde bir dünya lideridir. Anlayışımız ve kaliteli hizmetlerimiz dünya ekonomisi ve sermaye piyasalarında güvenin oluşmasına katkıda bulunmaktadır. EY, güçlü yönetim ekibiyle tüm paydaş gruplarına verdiği sözleri yerine getirmekte ve bu şekilde çalışanları, müşterileri ve içinde yer aldığı diğer çevreler için daha iyi bir çalışma hayatı oluşturulmasında önemli bir rol üstlenmektedir. EY adı küresel organizasyonu temsil eder ve Ernst & Young Global Limited’in her biri ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olan, bir veya daha çok, üye firmasını temsil edebilir. Sınırlı sorumlu bir Birleşik Krallık şirketi olan Ernst & Young Global Limited müşteri hizmeti sunmamaktadır. Daha fazla bilgi için lütfen ey.com adresini ziyaret ediniz. Sadece genel bilgi verme amacıyla sunulan bu yayın muhasebe, vergi veya diğer profesyonel hizmetler alanında geçerli bir kaynak olarak kullanılması amacıyla hazırlanmamıştır. Belirli bir konuya ilişkin olarak ilgili danışmana başvurulmalıdır. ey.com/tr vergidegundem.com facebook.com/ErnstYoungTurkiye twitter.com/EY_Turkiye © 2015 EY Türkiye. Tüm Hakları Saklıdır. TurkEYnews dergisi ile ilgili yorum ve önerilerinizi marketingEYTurkey@tr.ey.com adresine iletebilirsiniz. Ülke Başkanı'ndan… Değerli çalışma arkadaşlarım, değerli EY dostları, Bu sayıyla birlikte 3 ayda bir yayınlanan kurumsal dergimiz TurkEYnews’un 10. sayısına ulaştığımızı sizlerle paylaşmaktan mutluluk duyuyor, derginin hazırlanmasında emeği geçen tüm arkadaşlarıma teşekkür ederek başlamak istiyorum. Son dönemde EY Türkiye olarak yaşadığımız en önemli gelişmelerden biri, yeni ortaklarımızın göreve başlamasıyla ortak sayımızın 46’ya yükselmesiydi. Yönetim kadromuza katılan yeni ortaklarımıza aramıza hoş geldiniz diyor ve değerli katkıları için şimdiden teşekkür ediyorum. Bildiğiniz gibi Kasım ayında Türkiye G20 Zirvesi’ne ev sahipliği yapacak. Öncesinde İstanbul’da “Bilgi Ortağı” olarak katıldığımız G20 YEA Genç Girişimciler ve C20 (Sivil Toplum 20) Zirveleri gerçekleştirildi. G20 YEA Genç Girişimciler Zirvesi’nde, EY’nin G20 ülkelerinde yüksek etkili girişimciliği geliştirmek için 6 tavsiyesini içeren “From classroom to boardroom” raporunu açıkladık. G20 ülkelerinin girişim ve istihdam üretme kültürünü kaybetme riskiyle karşı karşıya olduklarına dikkat çekerek, eğitim reformu yapılmasının, girişim kültürünü desteklemenin ön şartı olduğuna dikkat çektik. Geçtiğimiz dönemdeki önemli gelişmelerden bir diğeri, SAP uygulamalarına ilişkin, Gartner’ın hazırladığı Magic Quadrant raporunda lider olarak yer almamız oldu. EY olarak, SAP uygulamaları alanında 20 yıllık deneyimimiz ve dünya çapındaki 5.200 uzmanımız ile sektörlerin ihtiyaçlarına özel SAP tabanlı çözüm ve hizmetler sunuyoruz. Gartner Magic Quadrant’ta lider olarak yer almamız, bu alandaki birikimimizin ve yetkinliğimizin de tescillenmesi anlamına geliyor. Bir diğer güzel haber ise EY olarak hazırladığımız Yenilenebilir Enerji Ülke Çekicilik Endeksi’nde (RECAI) Türkiye’nin bu yıl 17. sıraya yükselmesi. Dünyada yenilenebilir enerji ve enerjinin depolanmasının önemi her geçen gün artarken, enerji depolama sistemlerinin ülkemizde de gelişmesi için ihtiyaçların doğru tespit edilmesi ve bu alana giriş yapmak isteyen yatırımcıların teşvik edilmesi gerekiyor. Her şeyden daha çok yardımlaşma ve dayanışmaya ihtiyaç duyduğumuz bu dönemlerde, topluma karşı sosyal katkılarımızı sunmaya da devam ediyoruz. Geçen sene bağış toplama sıralamasında ekip olarak birinci olduğumuz Steptember sosyal sorumluluk projesinde bu sene de yer alıyoruz. Tüm dünyada gerçekleştirilen ve Türkiye'de de TSÇV tarafından yürütülen Steptember etkinliğinde katılımcılarımız, 28 gün boyunca yürüyüş, yüzme ya da bisiklet gibi aktiviteler yapıyor ve başta iş arkadaşları olmak üzere çevreleri de bu çabaları yaptıkları bağışlarla destekliyor. Toplanan bağışlar beyin felci olarak da bilinen Cerebral Palsy hastalarının yararına ve bu hastalık ile ilgili farkındalığın artırılmasında kullanılıyor. Katılımcı arkadaşlarıma ve destekçilerine çok teşekkür ediyorum. Son olarak, 5-6 Ekim tarihlerinde gerçekleşecek olan oryantasyon programımız ile 200'den fazla yeni mezun arkadaşımız EY ailesine katılıyor. Aramıza katılacak yeni çalışma arkadaşlarımıza hoş geldiniz diyor ve yeni başlayan çalışma hayatlarında kendilerine başarılar diliyorum. Son zamanlarda ülkemizin içinden geçtiği zorlu zamanlar, bize barış ve kardeşliğin önemini bir kez daha hatırlatıyor. EY ailesi adına dostluk, barış ve dayanışmanın ülkemizde ve tüm dünyada hakim olmasını dilerim. Keyifli okumalar… Mustafa Çamlıca EY Türkiye Ülke Başkanı Güncel EY Türkiye, büyümesini yeni ortaklarla sürdürüyor EY Türkiye Ülke Başkanı Mustafa Çamlıca, yönetim kadrosuna yeni ortakların da katılmasıyla yeni dönemde şirketin hizmet verdiği tüm alanlarda sektör ortalamasının üzerinde bir büyüme hedeflediğini belirtti. Mustafa Çamlıca şunları söyledi: EY Türkiye, bu yıl yönetim kadrosuna 5 yeni ortak ekledi. EY Türkiye ortaklarının sayısı bu atamalarla birlikte 46’ya yükseldi. EY Türkiye Ülke Başkanı Mustafa Çamlıca, “Yönetim kadrosuna katılan yeni ortaklarla hizmet verdiğimiz tüm alanlarda sektör ortalamasının üzerinde büyümeyi hedefliyoruz” dedi Denetim ve danışmanlık şirketi EY Türkiye, bu yıl yönetim kadrosuna 5 ortak daha ekleyerek dinamik büyüme çizgisini sürdürdü. Ahmet Sağlı, Hande Aksoy ve Serdar Sumay EY Türkiye Vergi Hizmetleri Ortağı, Cem Uçarlar ve Damla Harman ise EY Türkiye Denetim Hizmetleri Ortağı olarak yönetim kadrosuna katıldı. Böylece EY Türkiye’nin ortak sayısı 46’ya yükseldi. 2 Temmuz’da CSE Liderimiz Jacek Kedzior’un da katılımıyla Hekimbaşı Salih Efendi Yalısı’nda gerçekleştirilen “New Partners Welcome Dinner” etkinliği ile tüm ortaklarımız bu keyifli gecede bir araya geldiler. “Küresel ekonomide belirsizliğin egemen olduğu bugünlerde, bu belirsizliklerin daha iyi yönetilmesi için denetim ve danışmanlık şirketlerinin desteğine olan ihtiyaç da giderek artıyor. EY Türkiye olarak, son derece yetkin ve donanımlı çalışanlarımızla danışmanlık ve denetim hizmeti verdiğimiz şirketlerin ve dolayısıyla ülke ekonomisinin verimli bir şekilde büyümesine destek oluyoruz. 2014-2015 mali yılını yüzde 20’nin üzerinde bir büyüme ile tamamladık. Şirket olarak bu dönemde Türkiye ekonomisi için 1 milyon 300 bin saatlik hizmet ürettik. Gelecek sene bu rakamı daha da artırmayı hedefliyor, kadromuzu bu hedefimiz doğrultusunda güçlendiriyoruz. Bu yıl işe alınacak yeni mezun arkadaşlarımızla birlikte çalışan sayımızı 1300’lerin üzerine çıkarmayı hedefliyoruz. Yeni ortaklarımız ile global büyüme stratejimiz doğrultusunda müşterilerimiz, çalışanlarımız ve iş dünyası için daha iyi bir çalışma hayatı oluşturulmasına katkıda bulunacağız.” Tüm dünyada yüzde 30’dan fazlası kadın olmak üzere 753 yeni ortak EY bu yıl tüm dünyada 753 yeni ortak ataması gerçekleştirdi. 2008’den bu yana EY bünyesindeki en yüksek atama sayısına denk gelen bu rakam, 2014’e göre yüzde 12’lik bir artışı temsil ediyor. EY bu yıl ayrıca yüzde 30’dan fazlası kadın olan yeni ortaklarıyla şirket içinde şu ana kadarki en yüksek oranda kadın ortak atamasını da gerçekleştirmiş oldu. 4 | TurkEYnews Sayı 10 EY Türkiye yeni ortakları : Ahmet Sağlı - Vergi /Hukuk Cem Uçarlar - Denetim / İzmir Ofis Denetim Hizmetleri Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Ahmet Sağlı, 2005 yılında EF Cambridge’de Uluslararası Hukuk Programı’nı tamamladı. Kurumsal pratik, rekabet, birleşme ve satın almalar, ortak girişimler ve sermaye piyasalarının da aralarında olduğu birçok konuda deneyim sahibi olan Sağlı, ilaç, madencilik, kimya ve telekomünikasyon sektörlerinde faaliyet gösteren birçok uluslararası şirkete danışmanlık hizmeti verdi. EY’deki görevinden önce Koç Hukuk Bürosu’nda ortak olarak yer alan Sağlı, çok uluslu şirketlere birleşme ve satın almalar konusunda danışmanlık yaptı. İş hayatına 2001 yılında Arthur Andersen’da başlayan ve 2002 yılından itibaren EY’de çalışan Cem Uçarlar, 2013 yılından bu yana EY Türkiye’de “Yönetici Direktör” olarak görev yaptı. Üretim sektörü denetleme alanında uzmanlaşan, enerji, petrol & gaz ve diğer çeşitli endüstri sektörlerindeki müşterilere hizmet veren Uçarlar, Bilkent Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu. Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik, Sermaye Piyasası Denetim ve Kamu Gözetim Kurumu Denetim lisanslarına sahip olan Uçarlar, denetim, satın alma ve Sarbanes Oxley alanlarında, finans, enerji, telekomünikasyon ve medya sektörlerinde kapsamlı bir deneyime sahip. Damla Harman - Denetim / Finansal Hizmetler EY’deki kariyerine 2001 yılında başlayan Damla Harman, bankacılık ve finans sektöründe denetim ve danışmanlık tecrübesine sahip. Son iki yıldır EY’de “Yönetici Direktör” olarak görev yapan Harman, Sarbanes Oxley, finansal muhasebe, kapanış süreci, şube konsolidasyon ve süreç iyileştirilmesi, veri analizi, regülasyon ve hazine çözümleri alanında uzmanlık sahibi. Marmara Üniversitesi mezunu olan ve bankacılık, sigortacılık ve sermaye piyasası denetim lisansına sahip olan Harman, EMEIA bölgesi sermaye piyasaları ve halka arz ekibinde de yer alıyor. Harman ayrıca, Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarının iç kontrol, iç denetim ve yönetim projelerinde ve birçok bankanın devir ve birleşme işlemlerinde görev aldı. Hande Aksoy - Vergi / Muhasebe Mevzuatına Uyum, Bordro ve Raporlama Hizmetleri İstanbul Üniversitesi İngilizce İktisat Bölümü mezunu olan ve EY’deki kariyerine 1999’da Bağımsız Denetim’de başlayan Hande Aksoy, 2006-2010 yılları arasında San Francisco ve Boston’da EY Küresel Varlık Yönetimi ve Gayrimenkul Denetimi departmanlarında görev yaptı. Hande Aksoy, EY’deki kariyerinde havacılık, savunma, gayrimenkul, üretim, otelcilik, çimento, enerji, altyapı ve inşaat alanlarında faaliyet gösteren çeşitli yerel ve uluslararası kurumlara hizmet verdi. 2013 yılında Vergi Bölümü’nde Muhasebe Mevzuatına Uyum, Bordro ve Raporlama Hizmetleri yönetimini üstlenen Hande Aksoy, IFRS, US GAAP, Sermaye Piyasası Muhasebe Mevzuatı ve yerel mevzuatlar alanında tecrübe sahibi. Hande Aksoy’un Türkiye’de Serbest Muhasebeci Mali Müşavir, Sermaye Piyasası Bağımsız Denetim Lisansı, Amerika’da da Mali Müşavir-CPA (U.S. Certified Public Accountant) unvanı bulunuyor. Serdar Sumay - Vergi / Transfer Fiyatlandırması Hizmetleri 15 yıldır EY’de çalışan ve ortak olarak atanmasından önce EY Türkiye Transfer Fiyatlandırması Bölümü’nde Yönetici Direktör olarak görev yapan Sumay, İstanbul Üniversitesi İşletme Bölümü mezunu. Serdar Sumay transfer fiyatlandırması alanında, peşin fiyatlandırma anlaşmaları, planlama ve dokümantasyon konularında geniş bir tecrübe sahibidir. Sumay, EY Türkiye müşteri portföyündeki birçok şirkete yerel vergi birikimini uluslararası vergileme ve transfer fiyatlandırması alanlarındaki uzmanlığıyla birleştirerek destek veriyor. Sumay ayrıca “CSE Tax Talent Leader” rolü ile EY Orta ve Doğu Avrupa Bölgesi’ndeki ülkelerin Vergi Bölümleriyle, Bölgesel İnsan Kaynakları Departmanı arasındaki koordinasyonu sağlamaktadır. TurkEYnews | 5 Güncel EY’den G20 ülkelerine çağrı: Girişimciliği eğitimle destekleyin EY, G20 ülkelerini etkin girişimciliği mümkün kılmak için hedef ve politikalarını netleştirmeye davet etti. G20 ülkelerine genç nüfus istihdamını eğitim ve girişimcilik yoluyla teşvik etmek için 6 önemli tavsiyede bulundu. G20 ülkelerinin girişimcilik ve istihdam sağlama kültürünü kaybetme riskiyle karşı karşıya olduklarına dikkat çeken EY, eğitim reformunun, girişim kültürünü desteklemenin ön şartı olduğunu vurguladı. EY’nin yeni raporu, devletleri genç girişimcileri destekleyici eğitim politikaları üretmeye çağırıyor. EY aksi takdirde istihdam büyümesi ve inovasyon konusunda karşılaşılabilecek risklere karşı uyarıda bulundu. Girişimcilik kültürünü oluşturmanın yolu eğitimden geçiyor Bu yıl İstanbul’da düzenlenen G20 Genç Girişimciler Zirvesi’nde (G20 YEA) açıklanan rapor, G20 ülkelerine zaman içinde aşamalı olarak etkin girişimciliği geliştirmek için 6 uygulanabilir tavsiye içeriyor. EY, aksi takdirde istihdam ve inovasyon konusunda karşılaşılabilecek risklere karşı uyarıda bulunuyor. EY EMEIA Stratejik Büyüyen Pazarlar Lideri Demet Özdemir, “Genç nüfus işsizliğinin orantısız bir şekilde yüksek olduğu küresel ekonomik ortamda devletler, genç nüfus işsizliğinin iş gücü piyasası ve sosyal yapıda yarattığı olumsuzlukları ortadan kaldıracak sürdürülebilir çözümler arıyor. Karar vericiler, ekonomik büyümeyi ve istihdamı uzun vadede etkin kılmak için iş ekosistemlerini büyütmeliler. Girişimcilik kalıcı istihdam ve inovasyonun sağlanmasında güçlü bir katalizör görevi görüyor” şeklinde görüşlerini paylaştı. EY Gelişen Pazarlar Kamu Sektör Lider Yardımcısı Rohan Malik de “Etkin girişimciliğin desteklenmesi, gelirlerin artırılmasında, istihdamda, verimliliğin ve rekabet gücünün sağlanmasında büyük bir öneme sahip. Aynı zamanda, etkin şirketlerin gelişimi ve ölçeklenmesi için girişimcilik kültürü gerekli. G20 üyesi devletler için, eğitim kültürün güçlendirilmesinde temel etken. Eğitim sistemlerinde kalıcı değişim, kültürde ise gerçek değişim zaman alır. Sonuç olarak, hükümetler eğitim sistemlerini yeniden düzenlemek için uzun vadeli bir kararlılık göstermeli, girişimcilik kültürünü desteklemeli ve yeni politikalar uygulamaya hemen başlamalı” dedi. 6 | TurkEYnews Rapor, EY’nin kısa süre önce gerçekleştirdiği ve istihdamı artırma çalışmalarında ilk sıranın girişimciliğe verilmesi gerektiğini öngören bir araştırmaya dayanıyor. Genç işsizlik oranı, yüzde 16 gibi yüksek bir seviyede bulunan G20 ülkelerindeki gençlerin yüzde 65’i kariyerlerinin bir noktasında girişimci olmayı ve kendi işlerini yönetmeyi hedefliyor. EY, araştırmayı gerçekleştirdiği G20 ülkelerinden 2.800’den fazla gencin genel olarak kendi işlerini kurma konusunda iyimser olduklarına da dikkat çekiyor. G20 ülkelerindeki girişimcilerin sadece yüzde 15’i kendi ülkelerinin girişimciliği teşvik eden bir kültüre sahip olduğuna inanıyor. Yüzde 80’den fazlası ise ülkelerinde girişimcilerin istihdamı artırdıklarının farkında olunmasına, okullarda ve üniversitelerde girişimcilik ile inovasyon için gereken yeteneklerin öğretilmesi gerektiğine inanıyor. EY bu araştırmasında, eğitim ve mesleki eğitim konusunda net bir şekilde tanımlanmış hedeflere sahip ülkelerde, girişim ve inovasyonun ekonomik gelişmenin itici gücü olduğunu vurguluyor. Rapor, G20 ülke hükümetlerine etkin girişimcilik kültürü oluşturmaları için gerekli yolu çiziyor. Raporun hükümetlere çizdiği bu yol, ülkelere girişimcilik ekosistemlerini hızla büyütecek ve sürdürülebilir kazanımlar sağlayacak kurumsal bir çerçeve sunan eğitim politikaları ile başlıyor. Rapor, devletlerin temel eğitimden yetişkin eğitimlerine varıncaya kadar eğitim politikalarını girişimcilikle ilgili araçlarla geliştirerek, girişimciliği destekleyen bir kültür yaratabileceklerini ortaya koyuyor. Sayı 10 Eğitim, girişimcilik kültürünü zaman içinde farklı açılardan destekleyecek Birçok ülke için girişimciliğe odaklanan eğitim politikaları yeni bir model olarak görülüyor. Sonuç olarak, beklenen kültürel değişim bir anda değil, yıllar içinde aşamalı olarak gerçekleşiyor. Hükümetler için bu durum, uzun soluklu bir strateji izlenmesini gerektiriyor. Raporda yer alan altı öneri hükümetlere bazıları hemen bazıları ise kısa, orta ve uzun vadeli sonuçlar verecek, girişimcilik kültüründe dönüşüm ve değişim etkisi yaratacak inisiyatifler uygulamalarını tavsiye ediyor. G20 YEA Zirvesi bu tavsiyeleri Kasım ayında gerçekleştirilecek olan G20 Liderler Zirvesi aracılığıyla küresel iş liderlerine, girişimcilere ve karar vericilere, gençlere potansiyellerini ortaya koyabilmeleri için ihtiyaç duydukları desteği nasıl verebilecekleri konusunda seslenecek. Bu altı öneri şöyle sıralanıyor: 1. Yeni, çok yönlü bir G20 girişimciler vizesi yaratın (hemen) Çok yönlü ya da bölgesel vize programları iş gücü hareketliliğini sağlamakta, şirketleri uluslararası çapta buluşturmakta ve girişimcilik kültürü ile normlarını yaymakta çok önemli rol oynuyor. İngiltere ve Kanada gibi bazı ülkeler halihazırda girişimcilere ve start-up şirketlere yönelik vize programları uyguluyorlar. 2. Uluslararası girişimcilik bağlantılarını teşvik edin (hemen) Yeni ve genç girişimciler, bilgi alışverişinde bulunmak, birbirlerine rehberlik ederek tavsiyeler vermek ve girişimcilik kültürünü yaymak için uluslararası ağlara katılmaya ve diğer girişimcilerle işbirliği yapmaya ihtiyaç duyuyorlar. Birçok AB ülkesi, girişimcilerin uluslararası pazarlara açılabilmesi için devlet destekli öğrenci değişim programları uyguluyor. Bu da ekosistemlerini hızlıca büyütmelerini, ortaklıklar kurmalarını ve örnek uygulamaların daha kolay paylaşılmasını sağlıyor. 3. Girişimciliği öğretmeye erken yaşlarda başlayın (kısa vadede) Devletler, “girişimci kafa yapısını” ve girişimcilik kültürünü yaratmak için girişimcilik eğitimlerini daha ilköğretim döneminden itibaren desteklemeye başlamalı. Bu da okullarda deneyerek öğrenme, girişimcilik eğitimleri ve müfredat dışı programlar ile sağlanabilir. 4. Lise ve yükseköğretimde girişimcilik programlarını destekleyin (kısa vadede) Öğrencilerin ilköğretim döneminde edindiği girişimcilik becerilerini destekleyecek ve bunu ticari pratiğe dönüştürecek girişimci eğitim inisiyatifleri, yükseköğretim seviyelerinde büyük önem taşıyor. 5. Girişimcilikte ve istihdamda kaliteye odaklanın (orta vadede) Devletler etkin girişimciliğin gelişimini desteklemek için kültürü temel bir itici güç olarak kullanabilir. Bu, doğru hedeflenmiş hibe ve yardımları, başarıların kutlanmasını, bilgi alışverişini ve risk alımını desteklemek için bağlantı ağlarının hayata geçirilmesini içerir. 6. Kültür ve eğitimi birbirine bağlayacak programlar oluşturun (uzun vadede) Girişimcilikle ilgili eğitim programları, etkin bir sonuç için eğitim ve kültürü harmanlayan, aynı zamanda inovasyonu ve istihdamı destekleyen bir yapıda olmalıdır. Bilgi paylaşımını ve topluluğun gelişimini teşvik eden inisiyatifler, öğrenilenlerin çoğaltılması, programların ölçekli bir şekilde büyümesinin sağlanması ve programlarla ilgili geniş çerçevede veri üretilmesi için de gereklidir. G2O YEA Zirvesi 2010 yılından beri çeşitli ülkelerde düzenlenmekte olan G20 YEA (Young Entrepreneurs’ Alliance) Zirvesi, Türkiye'nin 1 Aralık 2014 tarihi itibarıyla G20 platformunun Dönem Başkanlığı’nı üstlenmesiyle birlikte bu yıl 7 – 9 Eylül 2015 tarihleri arasında, TÜGİAD ev sahipliğinde İstanbul’da gerçekleşti. Genç girişimcilerin dünya ekonomisindeki öneminin vurgulanması, sorunlarının tartışılması ve aralarındaki diyalog ve iş birliğinin artırılmasını sağlamak amacıyla gerçekleştirilen Zirve'de EY Türkiye “Bilgi Ortağı / Knowledge Partner” olarak yer aldı. Zirve'de EY Gelişen Pazarlar Kamu Sektör Lider Yardımcısı Rohan Malik, “Strong Culture, Strong Impact” başlıklı panelde “From classroom to boardroom” raporunun sunumunu gerçekleştirdi. Dünyanın çeşitli ülkelerinden sektörlerinin önde gelen isimlerinin konuşmacı olarak yer aldığı üç gün süren etkinlikte EY EMEIA Stratejik Büyüyen Pazarlar Lideri Demet Özdemir de “Stories of Entrepreneursip - Women Entrepreneurship” panelinin moderatörlüğünü yürüttü. TurkEYnews | 7 Güncel Dijital ekonomide şirketlerin başarısı, CFO’lar ve CMO’ların işbirliğine bağlı EY’nin yaptığı araştırma zorlu rekabet koşullarında finans ve pazarlama departmanlarının işbirliğinin giderek daha büyük önem kazandığını vurguluyor. Araştırmaya katılan üst düzey finans yöneticilerinin (CFO) %54’ü pazarlama yöneticileriyle (CMO) işbirliğinin artış gösterdiğini belirtiyor. CFO’ların %51’i dijital yönetişimin öncelik taşıdığını düşünüyor. EY tarafından hazırlanan “Performans için iş birliği” serisinin “CFO ve CMO iş birliği” versiyonunu yayınladı. Rapor, CFO’lar ile CMO’lar arasındaki işbirliğinin son üç yılda dikkate değer bir şekilde arttığını ortaya koyarken, bazı şirketlerin dijital dünyaya adapte olmakta hâlâ yeterince hızlı olmadıklarını da gözler önüne seriyor. Tüm dünyadan 650’yi aşkın önde gelen CFO ile yapılan görüşmeleri ve şirketlerin CFO ve CMO’larının yanı sıra EY uzmanlarının görüşlerini de içeren rapor, CFO ve CMO’ların aralarındaki işbirliğinin nasıl geliştiğine de ışık tutuyor. Araştırma sonuçlarına göre, CFO’ların %54’ü, CMO’lar ile yapmış oldukları iş birliklerinde bir artış olduğunu belirtiyor. CFO’ların %63’ü ise bu dönemde pazarlamayla ilgili konulara daha fazla dahil olduklarını söylüyor. Bununla birlikte, CFO’lar ve CMO’ların kullanabilecekleri ortak platform, süreç ve temel performans göstergelerinin eksikliği ile kültürel farklılıklar, işbirliğinin önünde önemli bir engel teşkil ediyor. EY’nin raporuna ve bu serideki diğer araştırma içeriklerine http://ey.com/cfo adresi üzerinden ulaşılabiliyor. 8 | TurkEYnews Sayı 10 Başarının sırrı uyum ve işbirliğinde Bugünün dijital ekonomisinde finans ve pazarlama arasındaki güçlü içerik, başarıyı belirleyen en önemli etkenlerden biri durumunda. İş modellerinin karmaşıklığı artarken rekabet hiç beklenmedik zaman ve ortamlarda ortaya çıkabiliyor. EY’nin raporuna göre, CFO ve CMO’lar daha çok, müşteri segmentasyonu ve öngörüsü, pazarlama faaliyetlerinin piyasadaki getirisini ölçme, ürün portföyünü optimize etme ve dijital yönetişim konularında iş birliği yapıyorlar. Örneğin, salt web tabanlı hizmet sağlayıcılar, ofis ya da satış ağı maliyeti olmadan hızla birçok pazara giriyor ve rekabet avantajına sahip oluyorlar. Fiyat karşılaştırma sitelerinin yükselişi ise kâr marjları ve satışa sunulan ürünler üzerinde baskı oluşturuyor, bu da organizasyonları pazarlama stratejilerini yeniden değerlendirmeye itiyor. Pazarlama departmanları geleneksel olarak hedef kitlelerinin istek, ihtiyaç ve davranışlarını fokus gruplar, kampanyalar ve satışların korelasyonu ile anlamaya çalışırken, şimdi finans departmanlarının çıktılarına daha çok benzeyen, veri temelli, tahmin modelleri sunan analitik araçlar ile çalışıyorlar. Günümüz iş dünyasında şirketlerin başarılı olmalarında finans ve pazarlama departmanlarının güç birliği yapmalarının büyük önem taşıdığını vurgulayan EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı ve Finansal Hizmetler Sektör Lideri Selim Elhadef şunları söyledi: “EY’nin 650’yi aşkın CFO’un katılımıyla gerçekleştirdiği bu araştırma, CFO ve CMO’lar arasındaki işbirliğinin önemini net bir şekilde ortaya koyuyor. Daha önce fonksiyonları açısından birbirlerine uzak oldukları düşünülen bu departmanlar son dönemde giderek yakınlaşıyor. Şirketin kurumsal yapı açısından değer taşıyan kriterlerinin neler olduğu üzerinde CFO ve CMO’ların fikir birliğinde olmaları, farklı bakış açılarının birbirlerine yaklaştırılması, pazarlama analitiklerinin dönüşümünde işbirliği kurulması ve pazarlama planlama süreçlerinde ekip çalışması yapılması başarı için kritik önem taşıyor.” “Organizasyonların sağlıklı gelişimini sürdürmelerini sağlamak için CMO’lar pazarlamanın ürün, fiyat, dağıtım kanalları ve promosyonlar gibi bileşenlerini çok iyi sorgulamalı ve değerlendirmelidir. CFO ise, şirketlerin kendilerine özgü güçlü avantajlarını kaybetmeden, adapte olmalarını sağlayacak stratejik yatırımları yapmalıdır. Günümüz iş dünyasında başarı CMO’lar ve CFO’lar arasında uyumlu bir işbirliğinden geçiyor.” TurkEYnews | 9 Söyleşi Türk şirketleri yurtdışında “yatırımcı” olarak ne durumdalar? EY Türkiye Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı Müşfik Cantekinler’e Türk şirketlerinin yurtdışındaki yatırımları konusundaki değerlendirmelerini sorduk. • Türk şirketleri yurtdışında “yatırımcı” olarak ne durumdalar? Son yıllarda Türk sermayesinin yurtdışı yatırımcı kimliği nasıl değişti? Müşfik Cantekinler EY Türkiye Kurumsal Finansman Bölüm Başkanı 2014 yılında önceki yıllara kıyasla daha büyük hacimli yurtdışı satın alma işlemlerinin gerçekleştiğini gözlemledik. Bu işlemlerin en büyüğü Yıldız Holding'in United Biscuits'i satın alması olarak dikkat çekti. İşlem değeri açıklanmasa da, Türk yatırımcıların yurtdışında günümüze kadar gerçekleştirdiği en büyük satın alma işlemi olduğu biliniyor. 2014 yılında, önceki yıllara oranla işlem sayısında yatay bir seyir izlendiğini gözlemlemiştik. 2015 yılında ise günümüze kadar 15 adet yurtdışı satın alma işleminin gerçekleştiğini görüyoruz. Bu sene özellikle bilişim sektöründe Türk yatırımcıların yurtdışında aktif olduklarını görmekteyiz. Geçtiğimiz dönemde gerçekleşen yurtdışı satın alma işlemlerinin etkisiyle Türk yatırımcıların yurtdışındaki yatırımcı kimliğinin olumlu yönde etkilendiğini ve birçok işlemde potansiyel yatırımcı listesinde ön sıralara yükseldiklerini gözlemliyoruz. • Türk sermayenin yurtdışı yatırımları en çok hangi sektörlerde oluyor? Yurtdışı yatırımlar konusunda geleneksel olarak imalat, ulaştırma ve turizm sektörlerinin öne çıktığını gözlemliyoruz. Gıda sektörü ise büyük hacimli işlemler ile dikkat çeken bir diğer sektör oldu. 10 | TurkEYnews Sayı 10 • Türk yatırımcı en çok hangi ülkelere ve coğrafyalara yatırım için odaklanıyor, neden? Avrupa bu tip alımlarda öne çıkıyor. Ayrıca, ABD'de son yıllarda önemli satın almalar gerçekleştiren Türk şirketleri de mevcut. Azerbaycan, sıfırdan yatırım olarak nitelendirilen “Greenfield” yatırımlarda öne çıkan ülkelerden. Türki cumhuriyetler de Türk yatırımcıların yöneldiği coğrafyalardan birisi olarak dikkat çekiyor. Özellikle son yıllarda, Afrika ve Asya'ya da artan bir ilginin olduğunu gözlemliyoruz. Bu bölgelerde, Türk yatırımcılar, özellikle üretim ve inşaat alanlarında önemli yatırımlar gerçekleştiriyorlar. Önümüzdeki yıllarda Doğu Avrupa ile birlikte bu yeni pazarlardaki satın almaların da hız kazanacağını düşünüyoruz. • Türk yatırımcılar yatırım yöntemi olarak en çok hangisini tercih ediyor? Bu konuda son 5-6 yılda bir değişim oldu mu? Yatırım yöntemi, yatırım yapılan sektöre göre değişiyor. Örneğin, enerji, madencilik, inşaat, sağlık ve turizm sektörlerinde sıfırdan yatırımlar ön plana çıkıyor. Ulaştırma, gıda ve perakende sektörlerinde satın almalar ve ortaklıklar tercih ediliyor. Son yıllarda iş ortaklığı kurarak, yani yanına yerel bir ortak alarak yeni coğrafyalara açılan Türk şirketlerinin sayısında artış olduğunu gözlemliyoruz. • Türk yatırımcılar için yurtdışında yatırımı cazip kılan nedenler neler? Türk şirketlerinin genellikle, yurtdışı operasyonlarını genişletmek ve yeni pazarlar elde etmek amacıyla yurtdışında satın almalar gerçekleştirdiğini görüyoruz. Bunun yanı sıra Türk şirketlerinin değerlemeleri cazip olan Avrupalı şirketleri incelediğini ve bu yolla genişlemelerini hızlandırmayı planladıklarını gözlemliyoruz. Son yıllarda marka alımları da önemli trendlerden birisi olarak karşımıza çıkıyor. Bu yolla, bilinirliği yüksek ürün ve hizmetlerle, mevcut ürün ve hizmetleri entegre edip büyümesini hızlandırmayı planlayan Türk şirketlerinin sayısı artıyor. • Sizce iç pazarda yatırımı zorlaştıran konular neler? İç pazarda hangi alanlarda sıkışıklık var? İç pazarda yatırım gerçekleştirmek isteyen şirketlerin şirket değerlemeleri ve fiyatta anlaşma konusunda zorluklar çektiğini görüyoruz. Bunun yanı sıra, kurlardaki dalgalanmanın da iç pazarda yatırım yapmayı zorlaştırdığını ve siyasi belirsizliklerin de yatırım kararlarını geciktirebildiğini gözlemliyoruz. • Türk yatırımcıların yurtdışı atılımları önümüzdeki dönemde sizce nasıl bir eğilim gösterecek? Özellikle, FED’in faiz artırımı ve Yunanistan’ın Avrupa Birliği’nde kalma süreci belirsizliklerinin ortadan kalkmasıyla birlikte yurtdışı satın almaların hız kazanmasını bekliyoruz. Dünya genelinde, özellikle gelişmiş ekonomilerde iyileşme sinyallerinin artmasıyla birlikte Türk yatırımcıların satın almalarda daha aktif olacağını tahmin ediyoruz. Türkiye ekonomisinin de iyi yönde seyretmesi satın almalar için önemli bir etken olacaktır. TurkEYnews | 11 Makale Düşük faiz ortamı ve Basel Komitesi’nin yeni uygulama önerisi Güneş SARI Finansal Hizmetlerden Sorumlu Kıdemli Müdür Basel Bankacılık Denetim Komitesi (BCBS) tarafından 8 Haziran tarihli ve “Bankacılık hesaplarında faiz oranı riski” isimli bir istişare metni yayımlandı. Bu metin ile komite, bankacılık hesaplarındaki faiz oranı riskinin (IRRBB) yönetilmesi ve söz konusu riske göre sermaye ayrılması konusunda yeni bir öneri getiriyor. Söz konusu öneriler hayata geçirilirse, bankalar üzerinde önemli etkileri ortaya çıkacak. BDDK tarafından çıkarılan en güncel uygulama Ağustos 2011 tarihli “Bankacılık Hesaplarından Kaynaklanan Faiz Oranı Riskinin Standart Şok Yöntemiyle Ölçülmesine ve Değerlendirilmesine İlişkin Yönetmelik”. Söz konusu yönetmelik 2004 yılında BCBS tarafından yayımlanan “Faiz oranı riskinin yönetim ve denetim prensipleri” dokümanını referans alan bir uygulama. Söz konusu riskin tanımlanması, ölçülmesi, izlenmesi ve kontrol edilmesi adımlarını ve kriterlerini tanımlayan ve BCBS tarafından 2004 yılında yayımlanan yönetmeliğe göre IRRBB, yapısal blok 2 (pillar 2) altında değerlendiriliyordu. Başka bir ifadeyle, söz konusu risk için sermaye ayrılması zorunlu değildi. Hesaplama sonucunda belirlenmiş rasyolarda kriterleri tanımlanmış bir aşım olursa düzenleyici kuruluş, bankadan aksiyon alması yönünde istekte bulunuyordu. Bu yeni öneriye göreyse, söz konusu risk yapısal blok 1 (pillar 1) altında değerlendirilecek, zaten Basel III ile getirilen değişikliklerle hem sermaye kalitesi hem de sermaye oranındaki artışı karşılamaya çalışan ve bu nedenle sıkıntı çeken bankalar daha önce söz konusu risk için ayırmadıkları bir sermaye miktarını da ayırmak zorunda kalacaklar. Neden? BCBS’nin IRRBB uygulamasında böyle bir değişikliğe gitmesinin iki temel nedeni var. Birinci neden, hesaplar arası arbitraj olanaklarını ortadan kaldıran bir düzenlemenin hayata geçirilmek istenmesi. Yayımlanan istişare metninde de detaylı şekilde anlatıldığı üzere, özellikle 2008 krizi ve sonrasında faiz oranı riskinden dolayı yaşanan kayıpların en önemli nedenlerinden biri bankacılık hesaplarındaki faiz oranı nedeniyle yaşanan kayıplar. Bankaların faize duyarlı işlemleri daha az sermaye tutmak için alım satım hesaplarından bankacılık hesaplarına taşımaları buradaki kayıpların temel nedenini oluşturuyor. Daha da önemlisi, söz konusu kayıplar için bankalar önceden herhangi bir sermaye ayırmadılar, çünkü söz konusu risk yapısal blok 2 altında değerlendiriliyor ve sermaye yapısal blok 1 altındaki uygulamalar neticesinde ayrılıyor. Zaten 2012 yılında ilk versiyonu yayımlanan ve yeni piyasa riski düzenlemesi olarak değerlendirilen “Fundamental Review of Trading Book” dokümanı ile hesaplar arası transfere ciddi kısıtlar getirilmekte. Bu son IRRBB dokümanı da bir anlamda 12 | TurkEYnews kriz sonrası alınması gereken düzenleyici uygulamalar açısından değerlendirildiğinde tamamlayıcı nitelikte görünüyor. Bu sayede hesaplar arası transfer yapıldığında bankalar, daha önceden olası kayıplar için sermaye ayırmak durumunda kalacaklar. İkinci neden, düşük faiz ortamının son bulacağı beklentisi ve faizlerin yükselmesi nedeniyle doğabilecek zararlara karşı bankaları önceden hazırlamak. Bu durum artık bir risk olmaktan çıktı ve beklenen bir durum haline geldi. Zira FED, faiz oranını 2015 sonu itibariyle kademeli olarak artıracak gibi görünüyor. 2018 itibariyle kriz öncesi seviye olan %4,5 seviyeleri konuşulmakta. Bu 3 yılda 400 baz puanlık bir artış demek. Avrupa Merkez Bankası (AMB), düşük faiz teşvikini 2016 sonu itibariyle sonlandıracağını daha önceden duyurmuştu. Aynı şekilde İngiltere Merkez Bankası (BoE) 2016 ortalarında faiz oranlarında artışa gidecek gibi görünüyor. 2008’den beri süren bol parayla desteklenmiş düşük faiz ortamının yavaş yavaş sonuna geliyoruz. Faiz oranının sadece yükselmesi değil aynı zamanda da belirsizliği, finansal sistemi zora sokan en önemli sıkıntıların başında geliyor. Dolayısıyla yayımlanan öneride faiz oranına uygulanacak 100 ile 500 bps arasında değişen hem pozitif ve hem de negatif yönde 6 farklı şok tanımlanıyor. Yeni düzenleme ne öngörüyor? Bankalar her ne kadar içsel ve dışsal nedenler ile IRRBB’yi farklı gelişmişlik seviyelerinde hesaplayıp raporlasalar da söz konusu uygulama neticesinde istenen kriterlerde ve formatta hesaplamaların yapılabilmesi ve hesaplama sonucunda sermayenin ayrılabilmesi için hem veri hem de sistem açısından bankaların yeniden bir değerlendirme yapmaları gerekebilir. Sadece ayrılacak olan sermaye değil aynı zamanda da altyapı yatırımı burada önemli maliyet kalemleri arasında değerlendirilmelidir. İstişare metni şeklinde yayımlanan doküman, henüz düzenleyici kuruluşlar tarafından mevzuat kapsamına alınmış değil. Dokümanın yayımlanmasındaki temel amaç, konuyu tartışmaya açarak, uygulama hayata geçirilmeden önce hazırlıkların tamamlanmasını sağlamak. Sayı 10 EY’nin yeni Veri Yönetimi Merkezi, finans sektörüne özel hizmet sunacak EY, finansal hizmetler sektörüne yönelik büyük veri analizi ve yönetimi alanında faaliyet gösterecek Global İnovasyon Merkezi’ni hayata geçirdi. Temmuz ayında Madrid’de faaliyete başlayan merkezdeki uzman sayısı kısa süre içinde 200’e çıkacak. EY, sürdürmekte olduğu küresel analitik yatırımları kapsamında, büyük veri analizi ve yönetimi konularında çalışacak ve özellikle finansal hizmetler sektörüne yönelik hizmet verecek Global İnovasyon Merkezi’ni hizmete sundu. Veri analizi ve veri madenciliği ürün ve hizmetlerini zenginleştiren EY için bir kilometre taşı niteliğindeki merkez, şirketin 500 milyon dolarlık küresel analitik yatırımları kapsamında kuruldu. Günümüzde müşteri ve şirket verilerinin daha iyi anlaşılmasına ve büyük verinin yönetimine yönelik talep ve ihtiyacın önemli ölçüde arttığına dikkat çeken EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı ve Finansal Hizmetler Sektör Lideri Selim Elhadef, “Günümüzde özellikle finansal hizmet şirketlerinin üretmekte oldukları büyük veriyi yönetmek ve verilerden yararlanmak için yenilikçi yöntemler bulmak gerekiyor.” dedi. Günümüzde şirketlerin rekabette üstünlüğü yakalamak için öncelikle sahip oldukları verileri doğru şekilde kullanabilmelerinin şart olduğunu vurgulayan Elhadef, şunları söyledi: “EY, sadece finansal hizmetler sektörüne odaklanan bu merkez ile dünyanın her yanındaki müşterileri için olduğu gibi, Türkiye finans sektöründe faaliyet gösteren müşterileri için de değer yaratmayı ve daha etkili şirket yönetimi için verilerin doğru ve akıllıca kullanılmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor.” Global İnovasyon Merkezi tüm dünyadaki EY müşterilerine hizmet verecek Global İnovasyon Merkezi, finansal hizmet kuruluşlarının sahip oldukları çok büyük miktardaki verileri, ürünlerini ve müşteri deneyimlerini iyileştirmek için kullanmalarına yardımcı olacak. Güçlü uzmanlık ve teknoloji altyapısı ile tüm dünyadaki EY müşterilerine hizmet sunacak olan analitik merkezinin de yer alacağı merkezde sektör, üniversiteler ve gelişme aşamasındaki yeni şirketlerle işbirliği fırsatlarının belirleneceği iş ortaklığı programları da yürütülecek. Merkezde, büyük veri yönetimi ile verilerden gelir kazandıracak ve öncü fikri mülkiyet hakları sağlayacak inovatif yöntemler geliştirmek için keşif laboratuvarları yer alıyor. Gelişmiş yeni teknolojileri paylaşmak ve geliştirmek üzere kurulacak olan bilgi ağı, EY’nin dünya genelindeki deneyimli profesyonelleri ile henüz gelişme aşamasındaki yeni şirketleri buluşturacak. Global İnovasyon Merkezi bünyesinde ayrıca büyük veri ve ileri analitik konularında eğitim programlarının sunulacağı bir de ‘EY Analitik Akademisi’ yer alıyor. TurkEYnews | 13 Söyleşi Bireysel bankacılık sektör değerlendirmesi EY Türkiye Finansal Hizmetlerden Sorumlu Yönetici Direktörü Murat Hatipoğlu ile bireysel bankacılıktaki son gelişmeler üzerine bir röportaj gerçekleştirdik. Murat HATİPOĞLU EY Türkiye Finansal Hizmetlerden Sorumlu Yönetici Direktörü • Son 5 yılda sektör genelinde bireysel bankacılıkta ne gibi olumlu gelişmeler yaşandı? Bireysel bankacılığın son 5 yıllık gelişimine baktığımızda, düşen faiz ortamında, yenilikçi ürün, hizmet ve dağıtım kanallarıyla bankacılık sistemine katılımın, müşteri başına düşen ürün kullanımının ve süreçlerdeki verimliliğin ve hızın artığını söyleyebiliriz. Daha yakından baktığımızda ise gelişen teknolojinin bankacılık süreçlerine entegre edilmeye başlanması ve buna bağlı olarak müşteri memnuniyetine olumlu etki yaratmasından bahsedebiliriz. Artan internet, mobil kullanıcı ve işlem sayısı bunun önemli göstergelerinden biri olarak karşımıza çıkarken, dijital bankacılık kavramı bireysel bankacılığın temel bileşenlerinden biri haline gelmiştir. 14 | TurkEYnews Günümüzde, bireysel bankacılığın temel ihtiyaç ve ürünlerinden olan hesap açma, kart ve kredi başvuruları gibi çok sayıda temel işlem bile önemli oranda online ve mobil ortama taşınmaya başlamıştır. Teknolojinin sağladığı diğer bir avantaj da müşteri verilerinin çok iyi bir şekilde analiz edilmesi ile müşterilerin ihtiyaçlarına en uygun ürünlerin hızlı, kolay ve en doğru anlarda sunulmaya başlanmasıdır. Tüm bu gelişmeler ışığında bankalar müşteriye daha kolay ulaşmaya ve müşteri özelinde teklif ve ürünler sunma kapsamında operasyonel verimliliklerini gözden geçirmeye başlamış, bu alanda kendilerini yenileme süreçlerine girmişleridir. • Rakamsal verilerle birlikte olumlu gelişmeleri aktarabilir misiniz? İnternet bankacılığını kullanan aktif müşteri sayısı son bir yılda 2 milyon 224 bin kişi artmıştır. İnternet bankacılığı yapmak üzere sistemde kayıtlı olan ve en az bir kez giriş işlemi yapmış toplam bireysel müşteri sayısı, Mart 2015 itibariyle, 37 milyon 320 bin kişi olmuştur. Son bir yıl içerisinde en az bir kez giriş işlemi yapmış toplam bireysel müşteri sayısı ise yaklaşık 20 milyon 316 bin kişidir. Ocak-Mart 2015 döneminde, aktif bireysel müşteri sayısında bir önceki yılın aynı dönemine göre 2 milyon 113 bin kişi, bir önceki üç aylık döneme göre ise 970 bin kişi artış olmuştur. Mobil bankacılık yapmak üzere sistemde kayıtlı olan ve en az bir kez giriş işlemi yapmış müşteri sayısı Mart 2015 itibariyle 12 milyon 578 bin kişidir. Bunların 8 milyon 139 bini (% 65’i) Ocak-Mart 2015 dönemi içerisinde en az bir kez giriş işlemi yapmıştır. Son bir yıl içerisinde en az bir kez giriş işlemi yapmış mobil bankacılık müşteri sayısı ise 10 milyon 375 bin kişidir. Ocak-Mart 2015 döneminde mobil bankacılık ile gerçekleştirilen 2 milyon 963 bin adet yatırım işleminin hacmi yaklaşık 30 milyar TL olmuştur. Ocak-Mart 2015 dönemi itibariyle, mobil bankacılık hizmeti kullanılarak yapılan finansal işlemlerin toplam adedi 52 milyon, tutarı ise yaklaşık 98 milyar TL olmuştur. EFT, havale ve döviz transferi işlemlerini kapsayan para transferleri işlemleri, finansal işlem hacminin % 57’sini oluşturmuştur. • Bu artış bireysel bankacılığa neler kazandırdı? Bu artışla birlikte bankacılık sistemi derinleşmiş, artan müşteri adedi sayesinde büyüme ve karlılık olumlu yönde etkilenmiştir. • Bireysel kredilerde son 5 yılda nasıl bir artış gözlendi? Bireysel krediler 5 yılda %153 büyüme ile 375 milyar TL’ye ulaşmıştır. • Bireysel kredilerde en olumlu gelişme hangi alanda, nasıl yaşandı? Bu gelişme bankacılık alanında nasıl artılar yarattı, bireysel bankacılığa ne kattı? Kredi kartları taksit adetlerine getirilen sınırlamalar ve faizlerdeki düşüş ile birlikte, bireysel kredi pazarı artış ve canlanma evresine geçmiştir. Bu gelişmeye ek olarak, bankaların, teknolojinin de yardımı ile müşterilere kolay ulaşması ve müşteri ile banka arasındaki süreç adımlarının azaltılması da önemli bir etken olmuştur. Mobil cihazlar üzerinden kredi başvurusunun yapılabilmesi, kredi sonucunun kısa bir zaman içerisinde öğrenilebilmesi ve hatta banka şubesine hiç uğramadan kredi tutarının hesaba yatırılabilmesi gibi gelişmeler müşteriler tarafından memnuniyet ile karşılanmıştır. • Bu kredilerde ortalama kredi büyüklüğünde son 5 yılda nereden nereye gelindi? Kredi kartları hariç bireysel krediler (taşıt, ev, ihtiyaç) incelendiğinde, Mart 2015 itibariyle ortalama kredi bakiyesinin 15,350TL olduğu görülüyor. Bu rakam Mart 2010’da yaklaşık 9,800TL seviyesindeydi. Sayı 10 • Kredi kartları tarafında son 5 yılda kart sahibi sayısı kaça çıktı? Türkiye'de kredi kartı sayısı Haziran 2015’te 57,8 milyon’a ulaştı. 5 yıl önceki 45,7 milyon‘a göre %26’lık bir büyüme söz konusu olmuştur. • Son 5 yılda hacimde nasıl bir büyüme görüldü? Kredi kartı kredilerindeki hacimsel büyüme son 5 yılda %90 seviyesinde oldu ve 75 milyar TL’ye ulaştı (Haziran 2015). • Burada kredi kartı ödeme tutarlarında herhangi bir gelişme söz konusu oldu mu? Bunu da rakamlarla verebilir misiniz? Rakamsal bir veri yok ancak minimum ödeme oranlarının artırıldığını ve matematiksel olarak ödeme oranlarının da arttığını söyleyebiliriz. • Aynı şekilde son 5 yılda kurumsal ve ticari bankacılık alanında ne gibi gelişmeler yaşandı? Devlet tarafından yapılan son düzenlemeler ile birlikte bireysel bankacılık alanında düşen kar marjları ve yüksek rekabet koşulları, bankaların yönünü kurumsal ve ticari müşterilere kaydırmasına neden olmuştur. Sağlanan devlet teşvikleri, ülkemizin ekonomik istikrarı ile birlikte KOBİ sayılarındaki artış da, bu alanı bankaların gözünde önemli kılmıştır. Kurumsal ve ticari bankacılık alanında yaşanan iyi gelişmelere bakıldığında; bankaların segment (sektör) bazında (tarım, ihracat vb.) çıkardığı ürünler ve bireysel bankacılıkta da olduğu gibi teknolojinin kullanılması olarak sıralayabiliriz. Bankaların kurumsal ve ticari müşterilerinin tüm ihtiyaçlarını bir bütün olarak değerlendirmesi ve ürünlerini buna göre güncellemesi, ek olarak teknolojiyi kullanarak müşterilerine hızlı ve sorunsuz hizmet vermesi de önemli faktörler olmuştur. • Kurumsal kredilerde son 5 yılda nasıl bir artış gözlendi? Hacimsel olarak %218 büyüme ile 655 milyar TL’ye ulaşmıştır. • KOBİ kredilerinde son 5 yılda nasıl bir artış gözlendi? Kredi hacmi %263 artış ile 368 milyar TL’ye ulaştı (Haziran 2015). • Bu kredilerde en iyi gelişme hangi alanda, nasıl yaşandı? Bu krediler ile ilgili en iyi gelişmeler, bankaların müşterilerin belirli ihtiyaçlarına yönelik çıkardıkları ürünler (krediler) olarak göze çarpmaktadır. Sunulan ürünlerin yanında, kurumların müşterilerine sundukları bankacılık dışı uygulamalar da bu alandaki pozitif bir gelişme olarak gösterilebilir. • Bu kredilerde en olumlu gelişme hangi alanda, nasıl yaşandı? Bu gelişme bankacılık alanında nasıl artılar yarattı, KOBİ bankacılığa, sektöre ne kattı? Müşteri memnuniyeti, müşteri sadakatinin artması, yeni müşteri kazanımının yanısıra KOBİ segmentinin yüksek karlı bir segment olması bankaların karlılığına olumlu katkıda bulundu. • Bu gelişme bankacılık alanında nasıl artılar yarattı, kurumsal bankacılığa, sektöre ne kattı? Müşteri memnuniyeti, müşteri sadakatinin artması, yeni müşteri kazanımı. • Son 5 yılda KOBİ bankacılığı alanında ne gibi iyi gelişmeler yaşandı? Yine bankaların müşterilerin belirli ihtiyaçlarına yönelik çıkardıkları ürünler(krediler) ve müşterilerine sundukları bankacılık dışı değer katıcı uygulamalar bu alandaki iyi gelişmeler olarak öne çıkıyor. Bunlara örnek olarak KOBİ eğitimleri, KOBİ danışmanlık hizmetleri ve KOBİ iletişim servisleri verilebilir. • KOBİ bankacılığında son 5 yılda müşteri sayısı sektör genelinde ne kadar arttı? Burada ciddi bir müşteri girişi yaşandı mı? BDDK verilerine göre, KOBİ niteliğindeki müşteri sayısı %120 büyüme ile 2.7 milyona ulaştı. • Bu artış bankacılığa neler kazandırdı? Bu artış ile bankalar, hem ticari segmentte müşteri adetlerini arttırmış olup, aynı zamanda ilgili müşterilerin bireysel bankacılık ihtiyaçlarını da karşılayarak bireysel bankacılık alanında müşteri ve ürün kullanımında artış sağlamışlardır. • KOBİ kredilerinde, ortalama kredi büyüklüğünde son 5 yılda nereden nereye gelindi? Burada da olumlu bir gelişme var mı? Ortalama kredi büyüklüğü 82 bin TL’den yaklaşık 135 bin TL’ye ulaştı. • Özel bankacılıkta son 5 yılda müşteri sayısı konusunda sektör genelinde nasıl gelişmeler oldu? Artan kişisel birikimlerle özel bankacılık da önemli bir gelişme gösterdi. • Son 5 yılda özel bankacılık alanında sağlanan ürün ve hizmetlerde bir gelişme yaşandı mı? Ülkemizin ekonomik gelişimi, bankaların teknolojiyi kullanarak müşteri verilerini daha iyi analiz etmeye başlaması ve müşteri sınıflarını daha iyi belirlemesi sayesinde özel bankacılık müşteri sayısında önemli derecede artış gözlemlenmiştir. Bu alanda yaşanan iyi gelişmeler olarak ise; bankaların bu alana özel birçok müşteri ihtiyacını, müşteri memnuniyetini üst seviyede tutacak şekilde sunması olmuştur. Örnek olarak, kişiye özel müşteri temsilcilikleri, özel yatırım danışmanlık hizmeti, kişiye özel ürün ve ürün paketleri, müşterinin yaşam tarzına yönelik hizmet ve servisleri söyleyebiliriz. TurkEYnews | 15 Makale Telekomünikasyon sektöründe yeni yaklaşım Telekomünikasyon sektörü geçtiğimiz 10 yıllık dönemde küresel düzeyde önemli değişimlerden geçti. Önceki dönemlerde temel iş modeli iletişim hizmetleri sunmak ve buna ilişkin altyapıyı kurmak ve işletmek olan sektör farklı alanlarda gelişen trendlerin birleşmesi ile yapısını ve iş modellerini değiştirmeye zorlanıyor. Trendlerin geliştiği alanlar iletişim ve donanım teknolojisindeki gelişmelerden analitik, tasarım, yazılım ve bunlara bağlı gelir modellerine kadar geniş bir yelpazeyi içeriyor. 16 | TurkEYnews Sayı 10 2000’li yılların ortalarında geçici bir trend olarak görülen akıllı telefonlar 2014 sonu itibari ile 1.75 milyar kullanıcıya ulaşarak dünya mobil telefon kapasitesinin %38’ini oluşturmuş durumdalar. Mobil telefon sektöründe kullanıcı başına düşen ortalama gelir ise geçtiğimiz 10 yıl içerisinde aylık 24 dolar seviyesinden 12 dolar seviyelerine inmiş durumda. Globalde sabit ve mobil altyapısına yapılan capex harcamaları 2005’deki 200 milyar dolar seviyelerinden 2015’de 350 milyar dolar seviyesine çıkmış durumda ve ilerleyen dönemde aşağıda bahsettiğimiz yeni dinamiklerin etkisi ile bu yatırımların artmasını bekleyebiliriz. Değişen yaklaşımlar sadece mobil telefon altyapısı ve buradan elde edilen gelir kısımları ile sınırlı değil. Over-the-top (OTT) içerik denilen ve mevcut iletişim altyapısı üzerine kurulu uygulamaların sunduğu içerik ve fonksiyonları içeren bu alan telekomünikasyon sektörünün iş modeli üzerinde önemli etki yaratmaya başladı. WhatsApp, Facebook Messenger, WeChat ve SnapChat gibi uygulamalar mevcut internet ve mobil iletişim altyapısını kullanarak kullanıcılara anlık mesajlaşma, sesli ve görüntülü görüşme gibi birçok servisi sunmaya başladı. Operasyonel maliyetlerin iletişim altyapısını kuran ve işleten şirketlere devredildiği bu modeller telekomünikasyon şirketlerinin gelir modellerini ciddi şekilde tehdit edebilecek yapılar olarak görünmeye başladı. Bu gelişmeye karşılık olarak telco şirketleri in-house çözümler ya da satın almalar ile kendi OTT hizmetlerini devreye almak, ayrı iş birimleri kurmak ya da OTT’lere alternatif olabilecek hizmetler sunmak şeklinde karşı önlemler almaya başladılar. İlerleyen dönemde telekomünikasyon alanında faaliyet gösteren şirketler bu trendlere karşılık verebilmek için faaliyet alanlarını çeşitlendirmeyi hedefliyorlar. Bunların içerisinde bulut hizmetleri vermek, makinalar-arası iletişim alanına yatırım yapmak (M2M), mobil hizmetlere yönelmek ve akıllı bina çözümleri öne çıkan konular arasında. Bulut çözümleri ile ilgili doğru altyapı ve hizmet seçeneklerini sunmak özellikle küçük ve orta ölçekli işletmelerin iletişim altyapı ihtiyaçlarını karşılamak için öne çıkan konular arasında. Başta e-mail ve web sitesi yönetimi olmak üzere, sektör spesifik çözümlerin geliştirilmesi ve host edilmesi dahil farklı çözümlerin sunulmasının mümkün olduğu bir piyasa öngörülüyor. M2M ve nesnelerin interneti teknolojileri bir diğer önemli konu. İlerleyen dönemde üretim sektörü başta olmak üzere enerji, ulaşım ve sağlık sektörlerinde etkisinin hem teknoloji hem iş modelleri bazında artması beklenen bu konu telekomünikasyon şirketlerinin iş modeli geliştirme, altyapı yatırımı yapma ve standartları belirleme alanlarında yoğunlaşacakları bir diğer alan. Günümüzde toplam bağlantı hacminin %2-3’ü seviyesinde olan M2M teknolojisinin 2020’de toplam bağlantı hacminin %20’sine ulaşması beklenmektedir. Üzerine odaklanılması önerilen üçüncü alan ise mobil ödemeler. Son dönemlerde mobil ödemelerin %10’u aşan bir bölümü banka dışı işlemler olarak gerçekleşmeye başladı. Bu alanda ülke ve sektöre özgü farklı çözümleri geliştirip devreye alabilmenin (Vodafone’nun M-Pesa çözümü) ilerleyen dönemde fark yaratan unsurlardan biri olması bekleniyor. Bu konudaki bir diğer önemli nokta ise kullanıcı tabanının gelişim potansiyeli. Mobil ödeme kullanıcıları globaldeki toplam kullanıcı hacminin henüz %10’dan az bir bölümünü içeriyor. Peki bu çözümleri uygulamak Telekom şirketlerinin ilerleyen dönemde doğru pozisyonlanması için yeterli mi? Bu çözümler mevcut iş modeli üzerinde uygulanmaları durumunda ilgili modeli destekleyen ve geçici olarak kuvvetlendiren yapılar olabilirler, ama gelecekte piyasada anahtar oyuncu kalabilmek için temeldeki yaklaşımın ve iş modelinin yeniden değerlendirilmesi gerekiyor. Önümüzdeki dönemde Telekom şirketlerinin altyapı hizmetleri sağlamanın ötesinde müşteriyi anlayan ve merkezine müşteriyi koyan bir çözüm ve hizmet sağlayıcıya dönüşmesi önem taşıyor. Gelecekte iletişim altyapısı artan şekilde commodity hizmet haline gelirken bunun üzerine müşterinin ihtiyaçları doğrultusunda hizmetler ve uygulamalar geliştirmek kurumu diğerlerine göre farklı kılan unsurlar olacak. Fatih ÖĞÜN EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri, Finansal Hizmetlerden Sorumlu Kıdemli Müdür Yeni yaklaşımın ana unsurları olarak 3 boyut öne çıkmakta: • Müşteriyi sadece sunulan hizmet bazında değil, kurum ile olan bütün temas noktaları bazında analiz edebilmek ve ihtiyaçlarını anlamak. • Operasyonel alanda etkinliği müşteriye dönük farklı ürün ve hizmetleri sunmak konusunda artırmak. Sektöre giren farklı rakipler ve sundukları ürünlere karşı çözüm geliştirme konularında operasyonel etkinlik kritik önem taşıyor. • Organizasyonel çevikliği artırmak bu alandaki bir diğer kritik boyut. Yeni trendler ışığında yapılacak bazı hareketler yeni birimlerin kurulmasını, yeni teknolojilerin uygulanmasını ya da öncesinde denenmemiş satış ve servis modellerinin uygulanmasını gerektirecek. Organizasyonun buna imkan verecek inovasyon kültürüne ve esnekliğe sahip olması gerekiyor. TurkEYnews | 17 Makale Enerjide yatırımlar depolamaya yöneliyor EY’nin Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi’ne göre, enerji depolaması sektördeki önemini giderek artırıyor. Hazırlanan raporda bu alana girip yatırım yapmak ve başarılı olmak isteyenlerin hedeflerini iyi belirlemeleri ve stratejik düşünmeleri gerektiği söyleniyor. Türkiye’nin 17. sıraya yükseldiği endekste devletlerin daha proaktif bir rol oynamaları ile ülkeler sıralamasında dikkat çekici yer değişiklikleri söz konusu. EY’nin hazırladığı Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi’ne (RECAI) göre, enerji depolaması, sektördeki şirketler için bir diğer varlık alanı haline gelirken hükümetlerin enerji alanındaki proaktif yaklaşımları pazarı olumlu etkiliyor. Yatırımcılar için, enerji depolaması alanındaki fırsatları ve iş modellerini net bir şekilde görebilmenin yakın zamana kadar zor olduğuna dikkat çeken rapor, günümüzde bu durumun değiştiğine dikkat çekiyor. Buna göre depolama enerji sektörüne yatırım yapmak isteyen şirketler için varlık gösterilecek bir alan olarak daha fazla öne çıkmaya başladı. 18 | TurkEYnews EY Türkiye Enerji ve Altyapı Hizmetleri Sektör Lideri Ethem Kutucular, enerji arz güvenliği için önemli bir araç olan depolama sistemlerinin ülkemizde de gelişmesi için ihtiyaçların doğru tespit edilerek bu alana giriş yapmak isteyen yatırımcıların teşvik edilmesi gerektiğini söyledi. Kutucular, ayrıca yatırımcılar tarafından hedef pazarların ve uygun iş modellerinin belirlenmesinde alınacak desteğin sürdürülebilir bir piyasa yaratmada önemli olduğunu belirtti. Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi’ne göre, hâlihazırda kendisini kanıtlamış depolama teknolojilerinin mevcut olduğu pazarda depolama maliyetleri düşüş seyri gösteriyor. Kutucular, enerji depolamasının uzun vadeli ve öngörülebilir gelirler üretecek bir alan olarak görülmeye başlanması gerektiğinin altını çiziyor. Türkiye 17. sıraya yükseldi Yenilenebilir enerji için Ulusal Eylem Planı’nı açıklayan Türkiye bu yıl endekste bir basamak yükselerek 17. sırada yer aldı. Geçen yıl 18. sırada yer alan Türkiye’nin sıralamadaki bu yükselişini 2023 yılı için belirlediği 61 GW’lık yenilenebilir enerji kapasite hedefi sağladı. Türkiye’nin 61 GW’lık yenilenebilir enerji kapasitesinin yarısına yakın kısmını hidro-elektrik dışı kaynaklardan sağlama hedefi, daha uzun vadeli bir öngörülebilirlik sağladı. Raporda Mayıs ayında 3 GW’lık rüzgar enerjisi kapasitesi için 42 GW’tan fazla projenin önlisans için başvuruda bulunmasına da dikkat çekildi. Sayı 10 İlk üç sırada ABD, Çin ve Almanya var Akdeniz havzası için enerji kritik önem taşıyor EY’nin Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi’nde ilk üç sırada Çin, ABD ve Almanya yer alıyor. Yenilenebilir enerjide hedeflerin belirlenmesinde ve üretim kapasitelerinin rekabetçi ihalelerle değerlendirilmesinde devletlerin daha proaktif bir şekilde hareket etmeleri, Akdeniz bölgesindeki ülkelerin sıralamasını olumlu yönde etkiliyor. Enerji depolaması, enerji dönüşümü konusunda Akdeniz bölgesinde bir köşe taşı mahiyetinde. Sektörde bugünkü hali ile sürdürülemez oranlardaki yüksek işsizlik ve güvenli, maliyeti karşılanabilir nitelikteki enerjinin yetersizliği, tüm bölgede geçerli iki sorun alanı. Rapor, enerji güvenliğine stratejik bir şekilde odaklanmanın, daha güçlü ekonomik ve sosyal getiriler sağlayacağını da belirtiyor. Endekse göre Hindistan bir kademe yükselerek Japonya’nın yerine 4. sıraya çıkmış durumda. Bunda Hindistan’ın boru hattı projeleri ve kur riskini azaltmaya yönelik çalışmaları ile büyük çaplı enerji tüketicilerine yenilenebilir enerji kullanma zorunluluğu getirilmesi gibi faktörler etkili oldu. EY raporu, Akdeniz’in geleceğini güvence altına almada enerjinin büyük bir rol oynadığını da ortaya koyuyor. Bunun için, karar vericilerin oyun alanını rekabet açısından daha eşitlikçi bir hale getirmeleri, endüstride maliyetlerin aşağı çekilmesi ve yatırımcıların inovasyona açık olmaları gerekiyor. Ethem KUTUCULAR EY Türkiye Enerji ve Altyapı Hizmetleri Sektör Lideri Yenilenebilir enerjide kapasite artışının hızlandırılması amacıyla hedeflerin net bir şekilde belirlenmesi ile depolama teknolojilerinin verimli ve etkili bir şekilde konumlandırması, bu sektöre yönelik yatırım cazibesini artıracak başlıca faktörler arasında yer alıyor. Rapor, Akdeniz havzasının bir enerji krizi ile karşı karşıya olduğuna da dikkat çekiyor. Ömrünü tamamlayan nükleer santrallerin kapatılacak olması enerjisinin yüzde 53’ünü ithal eden Avrupa için önümüzdeki dönemde yenilenebilir enerjinin önemini daha da artıran bir unsur. EY’nin Yenilenebilir Enerji Ülke Çekiciliği Endeksi’ne internet üzerinden, www.ey.com/RECAI adresinden ulaşılabiliyor. TurkEYnews | 19 Makale Uygulama satışlarında vergi riskleri Akıllı telefon ve tablet bilgisayar kullanan kişi sayısının artmasıyla birlikte mobil uygulamaların çeşitliliği de her geçen gün artıyor. Türkiye’nin mobil uygulama tüketimindeki payının yüzde iki olduğu tahmin ediliyor. Pek çok ürün gamında dünya ekonomisindeki ağırlığı yüzde birlerde olan bir ülke için hayli yüksek bir oran. Ne var ki bu durum tüketimle sınırlı kalıyor. Uygulama üretimindeki payımız ise binde birler seviyesinde seyrediyor. Türkiye’den milyon satan uygulamalar çıkar mı sorusunun cevabını okuyucuya bırakalım, çıkarsa vergisel açıdan nelere dikkat etmeli, ona değinelim. Onur ELELE EY Türkiye Vergi Hizmetleri, Kıdemli Müdür 20 | TurkEYnews Uygulamanın niteliği, içerik satışının gayrimaddi hak transferini içerip içermemesi, uygulamanın satışa sunulduğu ortam, “eser” niteliğinde olup olmaması, satışa sunan kişinin eser sahibi (müellif) olup olmaması, içerik satışının ücretli olup olmaması, sosyal paylaşım amaçlı olmakla birlikte uygulama içi satışlar yapılması, indiren kişiye ilave menfaat sağlanıp sağlanmaması, uygulamayı satan şirketin ya da uygulamayı satın alan kişinin yurt içinde veya yurt dışında olması, satıcı ile alıcı arasında aracının olup olmaması, aracının fonksiyonunun sadece para transferinden ibaret olmayıp gayrimaddi hak devri varsa bu devrin aracı üzerinden gerçekleştirilmesi ve daha birçok faktör, her bir örnek olay için yapılan işlemin vergi mevzuatı karşısındaki durumunu da değiştirmektedir. Sayı 10 • Uygulama mağazaları Google Play veya Apple Store gibi sanal mağazalar, uygulama sahipleri ile aralarındaki standart satış sözleşmeleri uyarınca, sanal satış mağazalarında bu uygulamaları nihai tüketicilere uygulama sahipleri adına satışa sunmaktadır. Uygulama fiyatı, uygulama sahipleri tarafından belirlenmektedir. Sanal mağaza şirketleri, uygulamanın mülkiyetini üzerine almamaktadır. Uygulama üzerindeki fikri mülkiyet hakları devredilmemekte, herhangi bir gayrimaddi hak transferi yapılmamaktadır. Sanal mağazayı işleten firma, yaptığı tahsilatlardan belli oranda kesinti yaparak kalan tutarı uygulama sahiplerine aktarmaktadır. Kurulan hukuki ilişkide, belirtilen sanal mağazalarda nihai tüketici tarafından bir uygulama indirildiğinde, doğrudan doğruya uygulama sahibi ile nihai tüketici arasında o ürünün kullanılmasını düzenleyen bağlayıcı bir sözleşme yapılmaktadır. Sanal mağaza, ilgili üçüncü şahıs ürünü bağlamında nihai tüketici ve uygulama sahibi arasındaki lisansa taraf değildir. İkili sözleşmelerde, Türkiye’deki her türlü vergi yükümlülüğünden uygulama sahibinin sorumlu olduğunun yazılı olduğunu da belirtelim. “Uygulamamı sanal mağazaya sattım, paramı aldım, gerisi beni ilgilendirmez” anlayışının hiçbir elle tutulur yanı bulunmamaktadır. Sıklıkla karşılaşılan durumda; geliştirilen ürün sanal mağazaya gönderilmekte, uygulama satıcının belirlediği bedel üzerinden sanal mağazada satışa sunulmakta, platformu işleten firma elde edilen gelirin söz gelimi %30’unu kendine aldıktan sonra kalan %70’ini uygulama sahibinin banka hesabına yatırmaktadır. Çoğu zaman, arada satıştan pay alan entegratör/distribütör firmalar da bulunmaktadır. Uygulanan belge düzeni Türk Vergi Mevzuatı’nın bekletilerini karşılamaktan bir hayli uzaktır. Çoğu durumda fatura dahi düzenlenmemekte, para aktarımlarının karşı tarafa bildirimi dekont ile yapılmaktadır. Uygulamanın hangi dönemde, kimlere satıldığı çoğu kez bilinememektedir. Bu durumda, uygulama sahibinin kazancının nasıl hesaplanacağı, uygulama satışına ilişkin faturanın nihai tüketiciye kimin tarafından düzenleneceği, sanal mağaza ile uygulama sahibi arası para alışverişinde belge düzeni, hangi tutarlar üzerinden KDV hesaplanması gerektiği ve hesaplanan KDV’nin kimin tarafından beyan edileceği çözüm beklenen alanları oluşturmaktadır. Bu soruların henüz yüksek sesle seslendirilmiyor olması, hali hazırda uygulama sahiplerinin bireysel girişimlerin ötesine geçmemesinden ve sektör özel vergi incelemelerinin henüz yoğunluk kazanmamasından kaynaklanmaktadır. Kurumsal yapılar uygulama üretimi ve satışından daha yüksek pay almaya başladıkça, özellikle bu uygulamalar üzerinden e-ticaret döndükçe, elde edilen gelirin vergilemesi de acilen açıklığa kavuşturulması gereken bir alan olarak belirecektir. • İdarenin görüşü Özellikle belirtmek isteriz ki, sanal mağazalardan gerçekleştirilen uygulama satışlarının vergilemesine ilişkin olarak, gerek uygulama sahibi, gerek sanal mağaza işleticisi, gerek nihai tüketici açısından, vergi mevzuatımızda doğrudan bir düzenleme bulunmamaktadır. İnternetten yapılan satışlara ilişkin özelge bazında yapılmış açıklamalar bulunmakla birlikte, bu özelgeler uygulama satışlarına doğrudan uygulanabilir gözükmemektedir. • Riskler Bu köşede, birçok farklı satış metodu olan uygulama satışlarına ilişkin karşılaşılması muhtemel olan vergi risklerini şu şekilde sıralayabiliriz: Yukarıda belirtilen örnek olayda; satışı gerçekleştirilen uygulama için, yapılan işlem yeniden satış olarak değerlendirilerek, uygulama sahibine kalan %70 bedel üzerinden fatura düzenlenmesi gerektiği ileri sürülebileceği gibi, satış sözleşmesi uyarınca satış fiyatının münhasıran uygulama sahibi tarafından belirlenmesinden hareketle, sadece kalan %70 bedel üzerinden değil, nihai tüketiciye satış fiyatının tamamı üzerinden, tüketici adına veya ilgili sanal satış mağazasını işleten firma adına fatura düzenlenmesi gerektiği de iddia edilebilir. Söz konusu satış işleminin alıcının Türkiye’deki faaliyetleri ile ilgisi olmadığı ortaya konulamadığı sürece, ilgili hizmet satışının KDV Kanunu açısından hizmet ihracatı istisnası kapsamında değerlendirilmemesi, uygulama sahibi tarafından ayrıca KDV hesaplanması riski de bulunmaktadır. Nihai satış fiyatı üzerinden KDV hesaplanmasının yanı sıra, sanal mağazayı işleten firma tarafından uygulama sahibi adına düzenlenen komisyon faturasına/ dekontuna ilişkin olarak, komisyon hizmetinden Türkiye’de faydalanıldığı ve/veya Türkiye’de faydalanılmadığı ispat edilemediği için, komisyon bedeli üzerinden sorumlu sıfatıyla KDV hesaplanması gerektiği de iddia edilebilir. Uygulama sahibinin elde ettiği gelirin tamamının ticari kazanç olarak beyan edilmesi gerekebileceği gibi, kimi durumlarda telif kazançları istisnasının uygulama olanağı da vardır. Uygulama sahibinin defter tutma ve belge düzenleme yükümlülüğü ise kazancın niteliğine bağlı olduğu kadar, satış yapılan mağazanın dar mükellef bir kuruma ait olup olmamasına göre değişir. Mevzuatın ve örnek yargı kararlarının yetersizliği göz önüne alındığında, her bir örnek olay için özelge bazında idari açıklama almadan herkesin takip ettiği yoldan gitmek, olası bir vergi incelemesinde herkesle birlikte aynı cezaya muhatap olma sonucunu doğurabilir. TurkEYnews | 21 Güncel EY, SAP çözümleri ile Gartner’in Global Magic Quadrant raporunda lider olarak yer aldı EY, tüm dünyada sunduğu SAP tabanlı çözüm ve uygulamalar ile Gartner’ın Magic Quadrant raporunda lider olarak yer aldı. EY bu başarı ile SAP çözüm ve uygulamaları alanında dünya çapında 5.200 uzman ile sunduğu çözüm ve servislerinin yetkinliğini de tescilledi. EY, Gartner’in Küresel SAP uygulama ve servislerini değerlendirdiği Magic Quadrant raporunda lider olarak yer aldı. EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Bölüm Başkanı ve Finansal Hizmetler Sektör Lideri Selim Elhadef, EY’nin SAP tabanlı çözüm ve servisleri ile Gartner Magic Quadrant raporunda lider olarak yer alması konusunda şunları söyledi: EY’nin Gartner Magic Quadrant raporunda lider olarak yer almasında SAP çözümlerinde gösterdiği güçlü iş yaklaşımı, inovasyona yönelik yatırımları, çeşitli ülke ve sektörlerde gerçekleştirdiği satın almalarla yetkinliğini artırması rol oynadı. “Müşterilerimize sektörel ihtiyaçlarına özel SAP tabanlı kaynaklarımız ve inovatif çözümlerimizle, kapsamlı teknik bilgi birikimimiz ve dünya çapında 5.200 kişilik uzman kadromuzla hizmet sunuyoruz. Gartner’ın Magic Quadrant raporunda SAP uygulama servisleri alanında lider olarak tanınmış olmaktan onur duyuyoruz. Bu başarıyı müşterilerimize bu alandaki en gelişmiş teknolojileri ve sektör öncüsü çözümleri sunma stratejimizle elde ettik.” Gartner Magic Quadrant listesini oluştururken SAP tabanlı çözüm ve uygulamalar alanında toplam 17 lider servis sağlayıcıyı değerlendirdi. Listenin oluşturulmasında şirketlerin SAP uygulama, ürün ve teknolojileri için sundukları danışmanlık, sistem entegrasyonu, uygulama servisleri ve bunları farkı coğrafyalarda farklı sektörlere sunma güçleri değerlendirilmeye alındı. 22 | TurkEYnews SAP tabanlı çözüm ve hizmetlerini müşterilerine dünya çapında 5.200 uzman ile ulaştıran EY, 20 yıldır stratejiden uygulamaya, sektörlerin ihtiyaçlarına özel çözümler sunuyor. SAP’den EY’ye ‘Pinnacle Award’ EY, SAP alanında sunduğu hizmetlerin başarısı ile SAP tarafından dağıtılan Pinnacle Awards 2015 ödüllerinde “En Hızlı Büyüyen SAP Dönüşüm Uygulaması” ile ödüllendirildi. EY, SAP Pinnacle Awards’da ayrıca "Yılın Kalite Ortağı" ve "Yılın Servisler Dönüşüm Ortağı" dallarında finalist oldu. EY, SAP Pinnacle Awards ödül organizasyonunda geçen yıl da "Servis Dönüşümü" alanında ödül aldı. Sayı 10 EY Brand Activation kampanyası Daha iyi bir çalışma hayatı yaratmak için, EY’nin tüm çalışanları; müşterileri ve faaliyet gösterdiği çevrelerle ortaklaşa çalışarak bu amaca katkıda bulunacaklar. EY, bu ortak amacın hayata geçirilmesi konusunda yol gösterici olması açısından “Brand Activation Campaign” adlı bir kampanya geliştirdi. Markayla ilgili bir kaç yeniliği de beraberinde getiren bu kampanya, bir pazarlama kampanyası değil. Bu kampanyanın asıl amacı, daha iyi bir çalışma hayatı oluşturmanın her bir EY müşterisi için ne anlam ifade ettiğini, her gün yapılan işlerle daha iyi bir çalışma dünyası oluşturulmasına nasıl katkıda bulunulabileceğini anlamak konusunda herkese yol göstermek. © 2015 EYGM Limited. All Rights Reserved. ED0617 EY, Vision 2020 ile ortaya koyduğu “en iyi marka” olma hedefi doğrultusunda emin adımlarla ilerliyor. Bu yolda, EY’nin logosunda da belirtildiği üzere “building a better working world” yani “daha iyi bir çalışma hayatı oluşturmak” EY’yi “en iyi marka” olma konusunda ileri taşıyacak stratejinin temelini oluşturuyor. Hızlandırılmış büyüme mi? Sürdürülebilir büyüme mi? Büyümeyi gerçekleştiren 7 itici güçten faydalanarak hem sürdürülebilir hem hızlı büyüyün. Kampanya genel hatlarıyla iki temel yol sunuyor: 1. Müşterileri düşündürecek, konuya odaklanmalarını sağlayacak akılcı sorular sormak 2. Yapılan işlerle dünyaya miras bırakmak Bu yollardan ilki, sorulacak doğru sorularla, müşterilerin işlerini büyütmelerine, verimliliklerini artırmalarına ve faaliyette oldukları pazarı geliştirmelerine yardımcı olacak doğru cevapları kendilerinin bulmalarını sağlamak üzerine kurulu. Müşterilerle olan iletişimde ve reklamlarda kullanılacak akılcı sorular, hem tüm paydaşların EY’ın vizyonu, hedefleri, hizmetleri ve başarıları hakkında daha fazla fikir sahibi olmalarını sağlayacak, hem de daha iyi bir çalışma dünyası oluşturma amacına yönelik çözümleri üretmelerine katkıda bulunacak. Bu da piyasalarda güvenin arttığı, yatırımların çoğaldığı ve sürdürülebilir büyümenin yükseldiği daha iyi bir çalışma hayatı oluşturulmasına olanak sağlayarak EY’nin mirasını oluşturacak. EY, kampanya ile ilgili iletişim çalışmalarına yıl boyunca da devam edecek. TurkEYnews | 23 EY etkinlikleri "Değişken Piyasa Koşullarında Şirketlerde Hazine ve Finansal Risk Yönetimi" Semineri EY Türkiye ile danışmanlık, eğitim ve yazılım çözümleri sunan RiskActive firmasının işbirliğiyle düzenlenen “Değişken Piyasa Koşullarında Şirketlerde Hazine ve Finansal Risk Yönetimi Semineri” 30 Haziran 2015’te Orjin Maslak’ta gerçekleşti. Firmalar tarafından risklerin tanımlanması ve hesaplanması, şirketin finansallarına olan etkisinin haritalandırılması, finansal riskten korunma ve raporlamalar gibi konuların paylaşıldığı etkinlikte EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Yönetici Direktörü Doğan Tanrıseven, EY Global Stratejik Sektör Araştırmaları Türkiye Sorumlusu Levent Topçu ve EY Danışmanlık Hizmetleri Kıdemli Müdürü Güneş Sarı, RiskActive Kurucu Ortağı Barış Akçay ve RiskActive Hazine ve Risk Yönetimi Projeler Koordinatörü Güneş Kasap konuşmacı olarak yer aldı. "Finansal Kurumlar’da İç Kontrol ve Bilgi Sistemleri Düzenlemeleri" Semineri Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman sektörlerinin sürdürülebilir büyümesine ve sağlıklı gelişimine katkıda bulunmak, söz konusu sektörlerin uluslararası rekabet gücünü artırmalarına destek olmak amacıyla faaliyet gösteren Finansal Kurumlar Birliği ile EY uzmanları verimli bir görüş alışverişi ortamı sağlamak, Risk Merkezi düzenlemeleri kapsamındaki görüş ve tecrübelerini paylaşmak amacıyla 3 Eylül 2015 Perşembe günü Finansal Kurumlar Birliği Esentepe Ofisi’nde bir araya geldi. Açılış konuşmasını EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Ortağı Emre Beşli'nin yaptığı etkinlikte, EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Kıdemli Müdürü Ümit Şen, EY Türkiye Danışmanlık Hizmetleri Müdürü Esra Uzalp ve Koç Fiat Kredi firmasından Özlem Kumuk konuşmacı olarak yer aldı. 24 | TurkEYnews Sayı 10 20. Soroptimist International Convention 2015 Bu sene 20’ncisi düzenlenen ve kadınlara yönelik yılın en kapsamlı etkinliği olan “Soroptimist International Convention” konferansı “Educate to Lead: Fresh Ideas Empowering Women” teması ile işlendi. Soroptimist klüplere üye olmanın faydalarının anlatıldığı, dünyanın her bir yanındaki üyelerin faaliyetlerinin paylaşıldığı ve kadınların toplum içerisindeki durumlarının tartışıldığı etkinlik, çeşitli workshoplar eşliğinde 9 – 12 Temmuz tarihleri arasında Hilton İstanbul Bosphorus Hotel’de gerçekleşti. Dünyanın farklı bölgelerinden, sektörlerinin önde gelen isimlerinin katıldığı etkinlikte EY EMEIA Stratejik Büyüyen Pazarlar Lideri Demet Özdemir konuşmacı olarak yer aldı. "EY Women3. The Power of Three" Etkinliği cinsiyet eşitliğini daha çabuk yakalamak için kadın ajandasını Women. Fast Forward inisiyatifimizle gündemimize alıyoruz. Bu global inisiyatif kapsamında, EMEIA (Avrupa, Orta Doğu, Hindistan ve Afrika) bölgesi olarak kamu, iş dünyası ve girişimcilik alanında güçlü kadın liderlerin katkılarıyla Women3. The Power of Three forumunu oluşturduk. Bu forum, yıl boyunca bölgedeki ülkelerde bugün ve gelecekte kadınların daha fazla ilerlemesi için alınması gereken aksiyonları tartışacak ve EY’nin “daha iyi bir çalışma dünyası oluşturmak” vizyonu ile bağlantılı olarak bu önerileri bölge için somutlaştıracak. EY’nin küresel erişimi ve etkisiyle, kamu ve iş dünyasındaki değişimi yaratmak için önümüzdeki dönemde bu konuyu dünya gündeminde tutacağız. Women3. The Power of Three kapsamında EMEIA bölgesi içindeki ilk yuvarlak masa etkinliğini, 14-15 Nisan 2015’de Brüksel’de gerçekleştirdik ve bölgesel duruma odaklandık. Türkiye özelinde de 30 Eylül 2015 Çarşamba günü Sait Halim Paşa Yalısı’nda üst düzey bir yuvarlak masa etkinliği düzenleyeceğiz. İş dünyasının önemli isimlerinin katılımıyla gerçekleşecek bu etkinlikte, iş dünyasında başarı ile ilerlemekte olan kadınların önündeki engelleri aşmaları için atılabilecek somut adımları tartışacağız. Dünya Ekonomik Forumu Küresel Cinsiyet Farkı Raporu 2014’e göre cinsiyet eşitliği ancak 2095’de yakalanabilecek. EY olarak, 80 yıl gerektiren bu sürenin çok uzun olduğunu düşünüyor ve bu süreci hızlandırarak global Benzer çalışmalar söz konusu bölgedeki birçok ülkede yapıldıktan sonra, tüm çalışmanın çıktıları Kasım ayında düzenlenecek bölgesel forumumuzda paylaşılacak. TurkEYnews | 25 Bizden haberler Istanbul Champions Running 2015 Türkiye’de kurumsal firmaların katılımıyla gerçekleşen tek koşu etkinliği olan Istanbul Champions Running 2015 etkinliğine 12 kişilik bir ekip ile katıldık. Son derece keyifli geçen koşu yarışmasında hep beraber EY Türkiye’yi temsil ettik. 2015 İstanbul Dragon Festivali Dünyanın üç büyük festivalinden biri olan Dragon Festivali'nin İstanbul bacağı, bu yıl da iş dünyasının sporseverlerini Haliç Kongre Merkezi'nde bir araya getirdi. Çalışanlarımızdan oluşan 9'u kadın ve 8'i erkek kürekçi toplam 17 sporcu ve bir davulcu ile katıldığımız 2015 İstanbul Dragon Festivali'nde son derece başarılı bir performans gösterdik. Festivale katılan takımların davulcuları arasında gerçekleşen kostüm yarışmasında kadın erkek eşitliğini temsil eden tasarımımızla “En İyi Sosyal Mesaj İçeren Kostüm” ödülünü kazandık. Gourmet Garage EY Cafe’de ! Gourmet Garage, 7 Eylül 2015 Pazartesi gününden itibaren yepyeni ürün grupları ve öğle yemeği menüleri ile EY Cafe’de hizmet vermeye başladı. İlk şubesini 1994’te Etiler’de Şütte olarak açmış olan Gourmet Garage, o tarihten bu yana İstanbul içi ve dışı olmak üzere toplam 18 noktada restaurant ve şarküterileriyle faaliyet gösteriyor. Bundan böyle EY Türkiye çalışanları öğle yemeklerinde çorbadan zeytinyağlılara, meze çeşitlerine, farklı salata ve makarna çeşitlerinden sıcak yemeklere ve sandviçlere kadar birçok ürün yelpazesini içinde barındıran paket menülerden ücretsiz olarak yararlanmanın yanı sıra diledikleri Gourmet Garage lezzetlerinden satın alarak evlerine de götürebilecekler. 26 | TurkEYnews Sayı 10 Steptember 2015 Bu yıl 2 - 29 Eylül tarihleri arasında Türkiye Spastik Çocuklar Vakfı tarafından gerçekleştirilen “Steptember” kampanyasına bu sene EY Türkiye olarak 10 takımla ikinci defa destek veriyor olmanın heyecanını yaşadık. Dünyanın en yaygın fiziksel yetersizlik durumu olarak bilinen Cerebral Palsy’li çocuklara vereceğimiz desteğin öneminin büyük olduğunu bilerek şirket içi ve dışında düzenlediğimiz çeşitli etkinliklerle bağış toplayarak katkıda bulunmaya çalıştık. Takımımızdan bazıları hazırladıkları yiyeceklerlerle, lavanta kesesi, masa süsü, el işi takı gibi hediyelik eşyaları satarak bağış hedeflerine doğru ilerliyorlar. EY Türkiye olarak Cerebral Palsy’lilerin yaşam boyu ihtiyaç duydukları özel eğitim, rehabilitasyon hizmeti ve hareketlilik kazanmalarını sağlayan destekleyici malzemelere kavuşabilmeleri için gerekli miktarı toplayabilmek adına geçen seneki Türkiye 1.’inciliği rekorumuz olan 28.619 TL bağış tutarını geçmek için arzu eden herkesin takımlarımızı desteklemesini rica ederiz. Steptember nedir? “Steptember”, web sitesi üzerinden işleyen son derece kolay ve eğlenceli bir yardım toplama projesi. Sağlıklı yaşam için bizleri günde 10.000 adım atmaya davet eden bu proje, aynı zamanda bizim Cerebral Palsy ile yaşayan insanlar için bağış toplayarak pozitif bir etki yaratmamızı hedefliyor. EY Band İlk kez , Mayıs ayında “Yaza Merhaba” konseptinde gerçekleştirdiğimiz Happy Hour’da sahne alan EY Band, 2 Ekim 2015’de gerçekleşecek Happy Hour ile sahnelere dönüyor. Birbirinden keyifli cover parçalardan oluşan yepyeni repertuarı ile sahne almaya hazırlanan EY Band’ın bizlere tekrar keyifli anlar yaşatacağına inanıyoruz. TurkEYnews | 27 Büyümeyi gerçekleştiren 7 itici güçten faydalanarak hem sürdürülebilir hem hızlı büyüyün. © 2015 EYGM Limited. All Rights Reserved. ED0617 Hızlandırılmış büyüme mi? Sürdürülebilir büyüme mi?