Ocak - Şubat 2011 Sayı:22
Transkript
Ocak - Şubat 2011 Sayı:22
MAKRO VİZYON l OCAK-ŞUBAT 2011 SAYI 22 MAKRO SUNUȘ Değerli Makro Vizyon okurları, Bu sayıdan itibaren, Makro Vizyon’un sunuş yazılarıyla sizlerle birlikte olmanın mutluluğu içindeyim. Bu vesileyle, bugüne kadar keyifli bir dergi hazırlayan tüm ekibime teşekkür ediyorum. Bundan sonrası için elbirliği ile her zaman daha iyisini sunabilme çabalarına, ben de katkıda bulunmaya çalışacağım. Şeref SONGÖR Makro Market Yönetim Kurulu Başkanı Son yıllarda ülkemiz, birçok alanda çok önemli gelişmeler kaydetti. Ekonomide yaşanan global çalkantılar nedeniyle ortaya çıkan karamsar ortam bile Türkiye’de derin sarsıntılara yol açmadı. Hatta ülkemiz, altyapı yatırımları ve ekonomik sağlamlığı ile küresel bir oyuncu olduğunu gösterdi. İstikrarın, her alanda başarının en önemli belirleyicisi olduğu düşüncemi de vurgulamak isterim. Perakende gibi lokomotif bir sektörde yaşanan gelişmeler de, bunun en güzel göstergesi. Bu dönemde, yerli ve ulusal bir markamız olan Makro Market, ülkemizin gösterdiği gelişmeye katkı sağlayacak şekilde büyümeye devam etti. 2010 yılında, Makro Market’in ülkemiz perakende sektörünün önde gelen oyuncularından biri olması için birçok proje gerçekleştirdik. Ortaya koyduğumuz büyüme hedeflerimiz ve stratejilerimiz, doğru uygulamalarla birleşerek daha fazla noktada Makro Market kalitesini müşterilerimize yansıtmamızı sağladı. Attığımız tüm bu adımlar sonucunda müşteri sayımız ve istihdam kapasitemiz her geçen gün artıyor. Bizler, çalışmaya, yeni teknolojiler kullanmaya, en gelişmiş eğitim teknikleriyle çalışanlarımızı geliştirmeye büyük önem veriyoruz. Çok zeki ve özverili bir ekiple, fark yaratacak, yenilikçi projeler peşinde koşuyoruz. Bu MAKRO VİZYON 02 OCAK-ȘUBAT 2011 bakımdan hepimiz, büyük idealler ve tecrübeyle kurgulanmış bir sistemin parçalarıyız ve bu sistem sayesinde bugün, ülkemize hizmet eden önemli bir marka olmanın haklı gururunu yaşıyoruz. 2011 yılının, orta ve uzun vadeli hedeflerimize uygun çalışmalarımızın daha rahat uygulanabileceği bir yıl olacağını düşünüyoruz. Bu da bizim için daha istikrarlı ve planlı büyüme anlamına geliyor. Bulunduğumuz illerde optimum sayıya ulaşmak için yeni şubeler açarak büyümeye devam edeceğiz. Gelişmek ve yaygınlaşmak için, yeni bölge olarak İstanbul’da olmayı planlıyoruz. İnşallah, bizleri her zaman destekleyen siz değerli dostlarımıza, dualarınızı da alarak, daha yaygın ve daha kaliteli hizmet vermek arzusundayız. Tabi, bir iş adamı olunca, ekonomi ve temsil ettiğimiz markanın gelişmesini siz değerli okurlarımızla paylaşmak gerekiyor. Fakat bir de kapak konumuz var ki bir paragrafla da olsa değinmek gerekiyor. Sevgi ve aşk; mutlaka herkesin yolunun geçtiği, geçmesi gereken bir kavşak… Her zaman aşkı ve sevgiyi yaşamak ve ona açık bir kapı bırakmak gerekiyor. “Aşka yürek gerek” dense de onsuz da olmamalı. Sevgiyi, bir güzel sözü, birbirimizden esirgemeyelim. Tabi bunu bir de ‘ilahi aşk’ olarak algılamak, muhteşem olsa gerek. Hayatı pozitif bir yaklaşımla yakalamak dileğiyle, sevgi dolu, aşk dolu, güzel günler diliyorum. 2011 yılının, siz okurlarımıza, ailelerinize, ülkemize, milletimize ve Makro Market ailesine sağlık, mutluluk ve muhteşem başarılara vesile olmasını diliyorum. Saygılarımla… MAKRO İÇİNDEKİLER 32 K A PA K 3 2 KISA KISA 22 Sevgiye ve aşka dair Sağlık Spor Güzellik Ey aşk! Sen değil misin Mecnun’u Leyla için çöllere düşüren? Sen değil misin, Ferhat’a dağları deldiren? Söyle bize, Şems’i Rumi’nin yollarına düşüren kim? Aynaya baktıkça başkalaşan suretimizde mi gizli sırrın, yoksa evrenin her yerinde apaçık ortada mısın? Yalnızca kitaplarda mı yazıyor, yoksa insan olduğumuzu hissettiğimiz her an su yüzüne mi çıkıyor varlığın? Yunus’lardan, Rumi’lerden farkımız ne, hissettiklerimiz aşksa? GÜNCEL 28 2011 sizin yılınız olsun HABERLER 06 GÜNCEL 30 • Makro Market’ten 100 kişiye daha istihdam imkanı • Makro Market’ten Antalya’ya 1 mağaza daha • Makro Market olarak, aşure geleneğini yaşatmaya devam ediyoruz • Makro Market, Gıda-Tek Fuarı’nda ziyaretçi akınına uğradı • Outlet meyve ve sebze, sadece Makro Market’te • Makro Market kazandırmaya devam ediyor • El ele verelim, kütüphanelerimizi yenileyelim MAKRO VİZYON Sevgililer Günü MARKA 36 Penguen Gıda GÜNCEL 38 Mahyalar Mevlid Kandili için ışıldıyor 04 OCAK-ȘUBAT 2011 SAĞLIK 42 BESLENME 64 Kadınların yaptırması gereken testler 2011’de en fit sen ol G I D A K Ü LT Ü R Ü 7 2 R Ö P O R TA J 4 6 Dünyada 2 milyon MS hastası bulunuyor Soğuk günlerin sımsıcak lezzetleri ÇOCUĞUM 76 GÜZELLİK 48 Zarif eller, dayanıklı tırnaklar Sanatla iç içe bir çocukluk GEZİ 80 R Ö P O R TA J 5 0 Ağzının tadını bilenlerin seçimi Dünyanın en romantik şehirleri MAKRO VİZYON OCAK-ŞUBAT 2011 SAYI: 22 Makro Market Adına Sahibi Mustafa Songör Genel Yayın Yönetmeni Nuray Erdoğan ÇOCUK 86 G I D A K Ü LT Ü R Ü 5 2 Kış lezzetleri KONUK 58 Erkan Petekkaya R Ö P O R TA J 6 2 Fındığın en lezzetli hali: Fındıko Dino’nun eğlence sayfası Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Hünkar Sibel Görel hunkar@medyapan.com TA R İ F 9 0 Ayvalı Kuzu Pirzola Bastı Sakız Kabağı Çorbası Karışık Pizza Brownie BULMACA 94 Yazı İşleri Bikem Öğünç Özlem Bayrak Selin Babacan yaziisleri@medyapan.com Grafik Tasarım Mehmet Emin Öztürk Reklam-PR Nilgün Tüfekçioğlu nilguntufekcioglu@makromarket.net Reklam Tasarım Zafer Mert Coşkun Işıkgül Cenk Atarer Mücahit Aktaş Fotoğraf Salih Yılar 42 76 Yayına Hazırlık Tel: (0212) 503 88 08 bilgi@medyapan.com Renkayrım/Baskı ve Cilt Arkadaş Basım San. Ltd. Şti. Yayın Türü Yerel Süreli 80 Yönetim Yeri Makro Market A.Ş. Saray Mah. Gıdacılar Cad. No: 11 06980 Sarayköy - Kazan / Ankara T: (0312) 815 47 05 www.makromarket.net 64 MAKRO VİZYON 05 OCAK-ȘUBAT 2011 MAKRO HABER Makro Market’ten 100 kişiye daha istihdam imkanı Makro Market olarak, Konya, Kırıkkale ve Samsun Bafra olmak üzere, bir gün içerisinde 3 farklı ilde 3 yeni mağaza daha açtık. 13 Kasım Cumartesi günü açılan 3 yeni mağazamız, mübarek Kurban Bayramı öncesinde hizmet vermeye başladı. 2010 yılında açmayı hedeflediğimiz yeni mağazalara 3 tanesini daha ekledik ve Makro Market olarak 2 ayda toplam 6 yeni mağaza açtık. Antalya ilinden sonra Konya, Kırıkkale ve Samsun illerinde açılışlarımız oldu. Bu illerin her birinde birer mağaza açarak mağaza sayımızı 124’e çıkarttık. Konya’da Selçuklu, Kırıkkale’de Merkez ve Samsun’da Bafra ilçelerinde açılan mağazalarımızda binlerce ürün çeşidi yer alıyor. 3 mağazamızda toplam 100 personelle hizmet veriyoruz ve bugüne kadar taviz vermeden devam eden kaliteli ve güler yüzlü hizmetimizi bölge halkına taşıyoruz. Makro Market olarak Anadolu’daki yaygınlığımızı arttırmaya devam ediyoruz. Bulunduğumuz illerde 2010 yılı sonuna kadar yeni yatırımlarımızı emin ve istikrarlı adımlarla sürdürdük. Makro Market olarak, 2011 yılında da yeni mağazalarla hem istihdam hem de hizmet noktasında hedef müşteri kitlemize, özlem duydukları Makro kalite hizmet farkını sunmaya devam edeceğiz. Makro Market’ten Antalya’ya 1 mağaza daha Uzun solukta yürüttüğümüz fizibilite çalışmalarıyla Antalya iline yatırım yapma konusunda 2010 yılında çalışmalarımıza hız verdik. Sağlam yatırımlarla Antalya ilinde büyümeye devam ediyoruz. Antalya ilinde yeni açtığımız mağazalarla hem yatırımlarımızı hem de pazar payımızı büyütüyoruz; istihdam noktasında da çok sayıda insana iş imkânı sağlıyoruz. Antalya Muratpaşa ilçesinde bulunan Güllük mağazamızı 5 Kasım Cuma günü hizmete açtık. Makro Market olarak, Antalya’ya bir yeni mağaza daha açarak hem istihdama hem de organize perakende sektörüne katkı sağladık. 1.600 metrekare satış alanı bulunan Güllük mağazamız, iki katlı mağaza konseptine sahip olup gıda, temizlik, MAKRO VİZYON elektronik, küçük ev aletleri, giyim, oyuncak ve züccaciye ürün gruplarında geniş bir ürün yelpazesine sahip. 06 OCAK-ȘUBAT 2011 Mağazamız, 40 personeli ve toplam 5 kasasıyla Muratpaşa ilçesi sakinlerine hizmet veriyor. Güllük mağazasında istihdam edilen 40 eğitimli ve güler yüzlü personelimiz, birbirinden farklı kampanya, promosyon, fiyat uygulamalarını ve kaliteli hizmet anlayışını bölge halkına taşıyor. Açılış töreni münasebetiyle Güllük mağazasına özel gıda, temizlik, manav, züccaciye ve küçük ev aletleri gibi ürünlerde iddialı ve şok fiyatlar uyguladık. MAKRO HABER Makro Market olarak, aşure geleneğini yaşatmaya devam ediyoruz İnsanlığın en eski lezzetlerinden biri olan aşure, her yıl muharrem ayının 10. günü mutfaklarımızda ve Makro Market’te pişiyor. Toplumsal ilişkilerin tatlı ve anlamlı bir yansıması olan bu lezzet, geleneksel olarak büyük bir coşkuyla, Makro Market’te yaşatılmaya devam ediyor. Her yıl Muharrem ayının 10. günü kutlanan, bereketin ve feyzin coştuğu Aşure günü, Makro Market olarak hizmet verdiğimiz 9 ilde, tüm mağazalarımızda, birlik ve beraberlik içerisinde kutlandı. Aşure ayının bereketinin paylaşmaktan geldiğine inanan Makro Market ailesi olarak, Aşure geleneğini müşterilerimizle birlikte yaşamak ve bu geleneği yaşatmak için 16–19 Aralık tarihleri arasında Ankara, Antalya, Konya, Karaman, Kayseri, Kırıkkale, Malatya, Mersin ve Samsun illerindeki bir MAKRO VİZYON çok mağazamızda toplam 100 bin kişiye aşure dağıttık. Günümüz koşullarının getirdiği hızlı yaşam standartları içerisinde yitirmeye başladığımız bu önemli geleneğimiz, örf ve adetlerimizi, manevi bağlarımızı ve toplumsal ilişkilerimizi yeniden yaşatabilmek ve geleceğe taşımak adına her türlü faaliyette ve etkinlikte bulunan Makro Market’te büyük bir coşkuyla kutlandı. Müşterilerimize, Aşure Günü hakkında tarihi bilgilerin, aşurenin tarifi ve kullanılan malzemelerin de bulunduğu broşürler de dağıttık. Aşure Günü’nün başlangıcı olan 16 Aralık gününü kapsayan hafta içerisinde de müşterilerimizin aşure malzemelerini en uygun fiyata alabilmesi için bünyemizde bakliyat, baharat, kuru yemiş, meyve ve şeker çeşitlerinde çok özel indirimler yaptık. Aşurelerimizi hep birlikte yemek ve paylaşmanın mutluluğunu yaşamak için Makro Market olarak, her yıl bu geleneği yaşatmaya devam edeceğiz. 08 OCAK-ȘUBAT 2011 MAKRO HABER araya gelmek için hazır bulunduk. Fuarın açılışını, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Ankara Ticaret Odası Makro Market, Gıda-Tek Fuarı’nda ziyaretçi akınına uğradı 2010 Ankara GIDA-TEK 5. Uluslararası Gıda ve Gıda Teknolojileri Fuarı, 2-5 Aralık tarihleri arasında, Ankara Altınpark Expo Center’da gerçekleştirildi. Makro Market’in de standının bulunduğu fuara katılım oldukça yoğun oldu. Makro Market standını tedarikçi firmalar ve Makro müşterilerinin yanı sıra Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek de ziyaret etti. şana kadar her basamakta iletişim ve fuarlar öne çıkıyor ve gıda ve içecek sanayinin ürünlerini yurtiçi ve yurtdışı pazarlara sunmakta belirleyici faktör oluyor. Gıda ve içecek sektörlerine teknoloji ve hizmet sunan firmaların yer aldığı bu büyük buluşmada Makro Market olarak hem tedarikçilerimizle olan iletişimimizi güçlendirmek hem de müşterilerimizle bir Anadolu’nun sahip olduğu güçlü tarım potansiyeli ve buna bağlı olarak sürekli gelişim gösteren gıda ve içecek sanayi, Türkiye pazarının önemini her zaman ortaya çıkarıyor. Ülkemiz, çevre ülkeler arasında en önemli ve en modern sanayi durumunda bulunuyor. Son yıllarda buna bağlı olarak, üretim aşamasından, tüketiciye ula MAKRO VİZYON 10 OCAK-ȘUBAT 2011 Başkanı Sinan Aygün, Makro Market Yönetim Kurulu Başkanı Şeref Songör ve daha pek çok önemli katılımcı gerçekleştirdi. Melih Gökçek fuar esnasında standımızı ziyaret etti ve Makro Market yönetimiyle sohbet etti. Makro Market’in satınalma uzmanlarının da tedarikçileriyle görüşme ve daha yakın iletişim kurma imkanı bulduğu fuarda ayrıca Makro Market yönetim kadrosu, müşterilerinin temennilerini ve şikayetlerini dinleme fırsatı elde etti. Sektörler arasında çok önemli bir sinerji meydana getiren fuarda tüm firmalar, ürün ve hizmetlerini sergileme fırsatı buldu. MAKRO HABER Outlet meyve ve sebze, sadece Makro Market’te Şeref Songör Mağazalarımızda müşterilerimizin beğenisine sunduğumuz outlet meyvesebze reyonlarında büyük ilgiyle karşılaştık ve bu uygulamayı sürekli hale getirmeyi planlıyoruz. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın Şeref Songör de, işletme maliyetlerini düşürmek, daha verimli çalışmak ve karlılığı arttırmaya yönelik pek çok proje geliştirdiğimizin altını çizdi. Bundan yola çıkarak mağazalarımızda satılan meyve ve sebzede iade oranını düşürmek, israfı önlemek ve aynı zamanda fiyat çeşitliliği sağlamak amacıyla outlet manav reyonu oluşturduğumuzu vurguladı. Marketlerde en fazla fire verilen ürün grubunun meyve ve sebze olduğunu söyleyen Songör, meyve ve sebzede standart bir fiyatın bulunmadığına da dikkat çekti. Tüketicilerin bir yandan kaliteyi ön planda tutarken bir yandan da fiyat ucuzluğu beklentisinde olduğunu anlatan Songör şunları söyledi: “Perakende sektöründe hem kaliteyi yakalamak, hem fiyat endeksli olmak, hem de fiyat rekabeti yapabilmek gerekiyor. Biz mağazalarımızda meyve ve sebzeyi seçtirerek satıyoruz. İnsanlar geliyor ve istedikleri ürünü alıyor. Her el değdiğinde de üründe ister istemez deformasyonlar oluşuyor. MAKRO VİZYON Makro Market olarak, özellikle manav reyonunda karşılaştığımız iade oranının yüksekliği ve israf gibi sorunların üstesinden gelmek için mağazalarımızda OUTLET MANAV reyonları kurduk. Böylece müşterilerimiz için de fiyat çeşitliliğimizi arttırarak, günümüz rekabetçi koşullarında yenilikçi olmanın ve inovasyonunun önemini göstermiş olduk. 12 OCAK-ȘUBAT 2011 Ondan sonra bir usta tarafından tezgahın yeniden elden geçirilmesi gerekiyor. Sonuç olarak meyve ve sebzeler, yaşayan ürünler olduğu için, hata oluşturma riski daha yüksek. Biz de mağazalarımızda bu soruna bir çözüm getirmek istedik. Ürün zaten kasayla geldiği anda bir kalite ve kalibre çalışmasından geçerek tezgaha konuyor. Bu çalışmayı daha titiz olarak yapalım ve çıkacak ürünleri de %50 indirimli satalım dedik. Bunun için de manav reyonlarımızda, ayrı bir “outlet manav” bölümü oluşturduk. Bu fikir de ilk andan itibaren çok tuttu ve müşterilerimizin yoğun ilgisiyle karşılaştık. Çünkü bu reyona kesinlikle, yenmeyecek durumdaki ürünleri koymuyoruz. Outlet manav reyonundaki ürünlerimiz, kalibre olarak standartın dışında ve çabuk tüketilecek kıvama gelmiş olan ürünler. Zaten çabuk tüketilmesi gerektiğini de müşterilerimize belirtiyoruz.” Outlet manav reyonuyla beraber meyve ve sebze satışlarımızın arttığını da sözlerine ekleyen Şeref Songör, iade oranlarının da neredeyse sıfıra kadar indiğini söyledi. Ayrıca bu uygulamayla, tezgahtan meyve-sebze alan MAKRO HABER Makro Market müşterileri, çok daha kaliteli ve dayanıklı ürünlerle karşılaşıyor. Bu uygulamadan sonra Makro Market’in tezgahtaki ürün satışlarında %31 ile %37 arasında bir artış meydana geldi. %7 oranında olan iade oranları ise %1,7’ye kadar indi. Ayrıca outlet reyonundaki satışların başlamasıyla beraber, genel olarak meyve ve sebze satışlarımızda %10’a varan bir artış meydana geldi. Sonuç olarak Makro Market’in meyve ve sebze fiyatları da inmiş oldu. Artık daha kaliteli ürünler daha uygun fiyatlarla Makro Market müşterilerine ulaşıyor. Bu uygulamayla kaliteli ürün isteyene hizmet, uygun fiyat isteyene ise çeşit imkanı sağlanıyor. Aynı zamanda israf minimum düzeye iniyor ve milli ekonomiye de katkı sağlanmış oluyor. Bu uygulamanın bir benzerini unlu mamuller reyonunda da uygulayan Makro Market’in bu reyondaki amacı da israfı önlemek. Müşterilerimizin her zaman sıcak ekmek talebi olduğunu belirten Şeref Songör, belirli miktarda sıcak ekmeğin her zaman rafta bulunması gerektiğinin önemini vurguluyor. Pasta ve börek gibi unlu mamullerde de durumun aynı olduğunun altını çizen Songör, şöyle devam ediyor: “Hangi saatte ne kadar müşteri gelecek, bilmiyoruz. Bazen talep çok oluyor bazen de ürünler elimizde kalıyor. Bu sefer rafta stok oluşuyor ve ürün soğuyup bayatlıyor. Biz de müşterilerimize her zaman taze ve sıcak mamul sunabilmek için “minimum vakitlendirme” adını MAKRO VİZYON Makro Market olarak, minimum maliyetle hizmet üretmeye devam ediyoruz ve bu yolla hem müşterilerimize, daha uygun fiyatlı ürünler sunuyoruz, hem karlılığımızı arttırıyoruz, hem de rekabetçi olma imkanı yakalıyoruz. 14 OCAK-ȘUBAT 2011 verdiğimiz bir uygulama gerçekleştiriyoruz. Bir saatlik aralıkta sattığımız en düşük ekmek miktarı kadar sıcak ekmeği hazır tutuyoruz. Talep fazla olur ve ekmek sayısı azalırsa, 17 dakika içerisinde tekrar sıcak ekmek çıkarıyoruz. Dolayısıyla müşterilerimiz, ne zaman gelirlerse gelsinler sıcacık ekmek bulabiliyorlar.” İnovasyon çalışmalarına büyük önem veren bir perakende zinciri olarak, bu çalışmalarımız sonucunda mağazacılıktaki lojistik hizmetini en iyi maliyetlerle sağlayan gruplardan biriyiz. Makro Market olarak, minimum maliyetle hizmet üretmeye devam ediyoruz ve bu yolla hem müşterilerimize daha uygun fiyatlı ürünler sunuyoruz, hem karlılığımızı arttırıyoruz hem de rekabetçi olma imkanı yakalıyoruz. MAKRO HABER Öğretmenlerimizi unutmadık! Makro Market bu yıl da öğretmenlerimizi unutmadı ve Öğretmenler Günü’ne özel bir indirim kampanyası düzenledi. 23 ve 24 Kasım tarihlerinde Makro Market’ten alışveriş yapan tüm öğretmenlerimiz, %10 indirim kazandı. MAKRO MARKET KAZANDIRMAYA DEVAM EDİYOR 1-31 Aralık tarihleri arasında, Makro Kart Gold ile en fazla Uno ürünü satın alan 25 Makro Market müşterisi, çeyrek altın kazandı. Bol bol Uno alanlar, çil çil altın kazandılar. Makro Market’ten Carte D’or alanlar kazandı. 5-30 Kasım tarihleri arasında, Makro Market’ten 1 adet Carte D’or alan herkese, Carte D’or Passion hediye edildi. Güzel anılarınız için Omo’dan albüm Bingo Makro’da kazandırıyor! Uno’dan çil çil altın En tatlı kampanya Makro Market ve Bingo, Makro Market müşterilerine kazandırmaya devam ediyor. 5-25 Kasım tarihleri arasında Makro Kart Gold ile yapılan her 25 TL’lik Bingo markalı ürün alışverişine 1 litrelik Bingo Leke Sök hediye olarak verildi. 10-31 Aralık tarihlerinde ise, Bingo markalı ürünlerden 20 TL’lik alışveriş yapan Makro müşterileri 750 ml. Bingo Soft Konsantre Yumuşatıcı kazandı. MAKRO VİZYON 16 OCAK-ȘUBAT 2011 10-31 Aralık tarihleri arasında Makro Market’ten Omo Matik 6 kg. ya da Omo Total 1400 ml. alan Makro Market müşterileri, güzel anlarını yaşatabilecekleri bir fotoğraf albümünün sahibi oldu. MAKRO HABER Nestle’den 101. yılında 365 hediye Makro Marketlerde yılın her günü kazandıran Nestle, 101. yılı için çok özel bir hediye kampanyasına imza attı. 5 Kasım-25 Aralık tarihleri arasında Makro Kart Gold ile en çok Nestle alışverişi yapan Makro müşterileri, 365 hediyeden birini kazanma şansına sahip oldu. Kampanya kapsamında, 15 adet 32” LG HD televizyon, 50 adet Arzum mısır patlatıcı, 100 adet Kumtel infrared ısıtıcı, 100 adet Kumtel mini fırın ve 100 adet Tefal ütü, Makro Market müşterilerinin oldu. MAKRO MARKET KAZANDIRMAYA DEVAM EDİYOR Makro Market ve Konyalı yerel üreticiler, Makro Market müşterileri için eşsiz bir kampanyaya imza attı. İşaretli ürünlerden alışveriş yapan Konyalı Makro Market müşterilerinin KDV’sini Makro market ödüyor. 30 Aralık 2010-6 Ocak 2011 tarihleri arasında devam edecek olan kampanya, Konya’nın yerel markalarının ve Makro Market’in Konyalılara bir hediyesi. Konya üretiyor, Makro Market en ucuza satıyor! Makro Market ve Calgon’dan çamaşır makinesi 20 Kasım-20 Aralık tarihleri arasında Makro Market’ten tek seferde 7 TL ve üzeri Calgon alan 25 kişi Vestel markalı çamaşır makinesinin sahibi oldu. Yeni Calgon tablet alan Makro Market müşterileri ise 2 kat fazla şanslıydı. Hoşgeldin 2011 Makro Market, birbirinden güzel kampanyalarla yılbaşı sofralarınızı zenginleştiriyor. 20 Aralık 2010-2 Ocak 2011 tarihleri arasında, Makro Market mağazalarından Makro Kart Gold ile yapacağınız 1 kg’lık lüks kokteyl kuruyemiş alışverişinize 2.5 litre Coca Cola hediye. Ayrıca, 29-31 Aralık tarihleri arasında Makro Kart Gold ile yaş pasta alışverişinize Nescafe Classic 50 gramlık eko paket hediye olarak veriliyor. MAKRO VİZYON 18 OCAK-ȘUBAT 2011 MAKRO HABER El ele verelim, kütüphanelerimizi yenileyelim P&G ve Makro Market, çocuklarımıza yepyeni kütüphaneler bırakmak için çok anlamlı bir sosyal sorumluluk projesine imza atıyor. 10 Aralık 2010-28 Şubat 2011 tarihleri arasında Makro Marketlerden P&G ürünleri alın, çocuklarımıza yepyeni bir kütüphane bırakmak için siz de katkıda bulunun. Makro Market’in P&G işbirliğiyle yürüttüğü sosyal sorumluluk projesi, Ankara, Konya ve Samsun’da bulunan 3 tane devlet okulunun kütüphanelerinin yenilenmesini amaçlıyor. Ankara Demetevler İlköğretim Okulu, Konya Mehmet Hasan Sert İlköğretim Okulu ve Samsun İlkadım Belediyesi İlköğretim Okulu’nun kütüphaneleri, Makro Market ve P&G’nin yardımlarıyla öğrenciler için daha faydalı olacak şekilde düzenlenecek. 10 Aralık 2010-28 Şubat 2011 tarihleri arasında, Makro Market’ten Ariel, Alo, Ace, Fairy, Pantene, Head & Shoulders, Blendax, İpana, Oral-B, Orkid, Gilette, Duracell, Koleston ve Olay ürünlerinden alın, siz de 3 ilköğretim okulunun kütüphanesinin yenilenmesine katkıda bulunun. Ankara Samsun Konya MAKRO VİZYON 20 OCAK-ȘUBAT 2011 MAKRO KISA KISA e m n e l s Be Enerji depolayın KISACA Salatalar her zaman masum mu? Bütün salatalar özünde diyet yemeği değildir. Hatta bazı salatalar, bir fast food restoranından alacağınız etli bir menüden daha fazla kalori içerebilir. Özellikle bol soslu salatalar için bunu söylemek mümkün. Ancak tabi ki, oldukça sağlıklı ve düşük kalorili salatalar da hazırlayabilirsiniz. Hepimiz koyu yeşil lifli sebzelerden ve kansere karşı etkili besinlerden, stresi azaltan ve soğuk algınlığına iyi gelen gıdalardan artık haberdarız. Neye ihtiyacınız varsa salatanızı ona göre hazırlayabilirsiniz. Tansiyon sorunları için C vitamini Nutrition Journal tarafından yayımlanan bir rapora göre, genç kadınlar arasında en sağlıklı olanlar, fazla C vitamini tüketenler. 242 kadının 10 yıl boyunca 18-21 yaşına kadar izlendiği araştırmada, kanında en fazla C vitamini olanların kan basıncı, diğerlerine göre en az dört birim daha az. Çalışmanın yardımcı yazarı Doktor Block, C vitamininin hipertansiyonun bir sebebi olan iltihaplanmaya sebep olan bir proteinin değerini azalttığını söylüyor. i Tarhananın mucizelhazıer r Dünyanın ilk çorbasının tarhana olduğunu biliyor muydunuz? Türk Mutfağı’nın en tanınmış çorbalarından olan tarhana probiyotik özellikleri sağlam ve besleyici değeri yüksek bir gıda. Sabah kahvaltıları dahil her öğün tüketebileceğiniz tarhana, diyabet, hipertansiyon ve kullanılan bir obezitenin tıbbi beslenme tedavisinde mini, B çorba çeşidi. Protein, kalsiyum, A vita , C vitamini ana vitamini ve likopen kaynağı olan tarh larda C açısından zengin değildir. Kurutulan gıda ber C vitamini vitamini olmadığı için tarhanayla bera ısınız. içeren besinler tüketmeyi unutmamal MAKRO VİZYON Eğer iyi bir beslenme düzenine sahip değilseniz yapacağınız sporun hiçbir anlamı olmadığını aklınızdan çıkarmayın. Vücudun proteine ve karbonhidrata ihtiyacı vardır. Örneğin güne iyi bir kahvaltıyla başlayın. Kahvaltı sayesinde daha zinde bir gün geçirirsiniz. Ayrıca egzersiz yapmadan bir şeyler atıştırmayı unutmayın; fındık, ceviz, tam tahıllı ürünler gibi… Böylece bu besinlerle, egzersiz öncesi enerji depolamış olursunuz. Domates suyu için! Domates suyu pek çok faydasının yanı sıra C vitamini bakımından da oldukça zengin. 22 OCAK-ȘUBAT 2011 MAKRO KISA KISA Spor KISACA Egzersiz yapan kadınların kolon kanseri riskini azaltma oranı %21 Sınırlarını zorla! Spor ve motivasyon Her sabah kalktığınızda ayna karşısına geçip vücudunuzun ne kadar çirkin olduğunu düşünmeyi bırakın. Spor yapıyorsanız ve kendinize bir hedef koyduysanız, kötü motivasyon sizi çok daha kötü etkiler. Kilolarınızın sporla, bir gecede uçup gideceğini düşünmeyin. Bir egzersiz planı yapın ve ne olursa olsun bu plana uyun. American Council of Exercise’dan Gregory Florez, “Bir egzersiz esnasında 500 kalori yakmak, bir atletin rekor kırması ya da bir şefin gurme ödülü almasına eşdeğer muhteşem bir olay” diyor. Yedi kere 500 kalori harcayarak egzersiz yaparsanız, yarım kilo kaybedebilirsiniz. Bu durum, egzersiz yaparken büyük efor harcadığınız anlamına geliyor. MAKRO VİZYON Birazcık ter dökerseniz hedefinize çok kısa zamanda ulaşabilirsiniz. Egzersiz için doğru zaman 2005 yılında yapılan bir araştırma, insanların saat 16.00 ile akşam arasındaki zamanda daha güçlü ve yaralanmalara karşı daha dayanıklı olduğunu ortaya çıkardı. Bu yüzden, spor salonuna ya da koşmaya bu saatlerde gidebilirsiniz. Ayrıca etraf daha sakin olduğundan spordan daha büyük zevk alırsınız. 24 OCAK-ȘUBAT 2011 Ayakkabılarını doğru zamanda yenile! Great Feet for Life kitabının yazarı Paul Langer, “Egzersiz yaparken ayakların yarım veya bir numara civarında genişler” diyor. Yani spora başlamadan ayağınızda olan ayakkabılar, spor biterken ayağınızı vurur. Doğru bir spor ayakkabısı almak için koşudan sonra alışverişe çıkabilirsiniz. MAKRO KISA KISA Lazer epilasyon nedir? Güzellik KISACA Cildimiz 60 yaşında bile kendini yenileme kapasitesine sahiptir. Cildinize uygun ürünün önemi Kontakt lens problemi Bir cilt bakım ürününün pahalı olması onun cildiniz için çok iyi anlamına gelmez. İyi bir ürün belki de cildinizin en büyük düşmanı olabilir. Bu sebeple cildinize en uygun yıkama jelini ve peeling’i seçmelisiniz. Cildinize ağır ve yoğun peelingler uygulamak, onu yorabilir; kılcal damar çatlaması, alerji ve sivilce gibi problemlere neden olabilir. Daha ışıltılı bir cilt için ihtiyacınız, en pahalı ürün değil, cildinize en uygun üründür. Hangi tür kontakt lens kullanıyor olursanız olun, gözlerinizde sorun oluşmaması için önerilen kullanım süresi ve talimatlarına mutlaka uyun. Eğer önerilen süreyi dikkate almaz ve lensleri kullanmaya devam ederseniz, gözlerinizde kuruma, yanma, alerjik reaksiyon gibi pek çok sorunla karşı karşıya kalabilirsiniz. Hem sağlığınız hem de göz güzelliğiniz için kontakt lensleri önerildiği gibi kullanın. Parlatıcıların parlaklığı Saydam ya da hafif renkli bir dudak parlatıcısı, bir anda gözlerinize ve cildinize ışıltı kazandırır. Gün içinde, istediğiniz zaman parlatıcınızla parlayın! MAKRO VİZYON 26 OCAK-ȘUBAT 2011 Yazın bitmesiyle beraber istenmeyen tüyler yine büyük sorun olmaktan çıkacak. Ama gelecek yazı pürüzsüz bir ciltle karşılamaya ne dersiniz? Lazer tek dalga boyunda yoğunlaştırılmış ışık demek. Lazer epilasyonda ise, bu yoğun ışıkla kıl kökünde bulunan melanin maddesi ısıya dönüşüyor ve kıl kökünü tahrip ediyor. Böylece kıl kökü yeni kılları üretemez hale geliyor. Taranan alanlara göre seans süreleri değişse de lazer epilasyon oldukça hızlı bir yöntem. Ayrıca cilt enfeksiyonu ve bulaşıcı hastalık riski de yok. Ayrıntılı bilgiyi size en yakın lazer epilasyon merkezinden alabilirsiniz. MAKRO GÜNCEL Her yıl olduğu gibi bu yıl da yeni yıl için pek çoğumuzun hazırlıkları başladı. Renkli mağazalar, yılbaşına özel rengarenk vitrinler, tatil programları şimdilerde dikkat çekiyor. Ancak hepsinden önemlisi şu ki hepimizin yeni bir yıldan yeni beklentileri var. Geride bıraktığınız 2010 yılı yüzünüzü ne kadar güldürdü bilinmez ancak hayata tutunmak için zaman her yıl kendini yeniliyor! sizin yılınız olsun! 2010’u da geride bıraktık. Şimdi yeni umutlarla, yepyeni bir yıla daha “merhaba” diyoruz. Bireysel silahlanmanın arttığı, insanların hiç uğruna savaştığı, terör olaylarının günahsız insanların canına mal olduğu, doğal afetlerin çoğaldığı, açlık sınırının yükseldiği ve küresel krizin insanlığı esir aldığı bu günlerde, umut edebilme yeteneğini kaybetmeyenler… 2011 sizin yılınız olsun! Gözünüzü dört açın! 2011 sizin için fırsatları değerlendirme yılı olabilir. Yenilenme başlasın Bu yıl kendinize bir şans daha vermeye ve öncelikle geçmişe dair kötü izleri hafızanızdan silmeye ne dersiniz? Yenilenme sürecini başlatıyoruz. İlk Heyecan duymamız için bir şeyin yalnızca yeni olması bile yeterli... Yeni kelimesi içinde beklentileri, umutları ve mutlu anları barındırıyor. Acısıyla tatlısıyla eskittiğimiz 2010’u arkamıza dönüp bakmadan geride bırakıyoruz işte! Geçmişi anımsamak her zaman önemli ama geride bırakılanlarla yaşanmadığı da aşikar. Hayatı yaşanılır kılmak, umut etmekle ilintili elbette. Umutlarımız ve 2010’da gerçekleşmeyen hayallerimiz, 2011 için tekrar su yüzüne çıkıyor. Yeni bir yıl, yeni umutları ve sıcacık gülümsemesiyle bizi karşılıyor. MAKRO VİZYON olarak işe sizi üzen detayları düşünmeyeceğinize dair kendinize söz vererek başlayın. Unutmayın ki hayat kötü anıları 28 OCAK-ȘUBAT 2011 düşünmekle geçmiyor, aksine bu durum sizin için çok daha yıpratıcı sonuçlar doğurabiliyor. Şöyle bir düşünün, 2010’da ve öncesinde aslında çok da önemli olmayan detaylar için eşinize veya arkadaşlarınıza kırıldığınız zamanlar oldu mu? Peki neden hayatınızdan bir yılı daha bu kırgınlıklarla kaybedeceksiniz? Ya da uzun zamandır görüşmediğiniz insanları en çok hangi yönleriyle hatırlayorsunuz? Yeni yıla ruhunuzu, kendinizi, ilişkilerinizi yenileyerek başlayın, göreceksiniz size çok iyi gelecek. Klişeleri geride bırakın… Hayatımız, çoğu zaman elimize geçen fırsatları kaçırmakla geçip gidiyor. Hatta pek çok fırsatın farkına bile varamadığımız oluyor. Anlık kararsızlıklar bizim için pozitif sonuçlar doğurabilecek detayları görmezden gelmemize yol açıyor. Bu yıl artık buna bir son verin. Hayatınızla ilgili alacağınız kararların geleceğiniz için ne kadar önemli olduğunun farkına varmanızın şimdi tam zamanı. Gözünüzü dört açın! 2011 sizin için fırsatları değerlendirme yılı olabilir. Bu yıl yeni yılda kimseye hediye almayın, yılbaşı sofrası kurmayın, tombala oynayarak 2010’u sevdiklerinizle beraber uğurlamayın; demiyoruz ama hayatınıza ilişkin klişeleri noktalayın. Daha mutlu bir yıl geçirmek istiyorsanız, hayatınıza yeni renkler katmaya özen göstermelisiniz. Yeni yerler görmeye, yeni insanlarla tanışmaya ve dış dünyayı keşfetmeye yönelik adımlar atarak 2011’i sizin için unutulmaz anılarla doldurabilirsiniz. n MAKRO GÜNCEL Fırsatları değerlendirin 2011’de bunları daha çok yapın… • Daha çok sinemaya gidin. • Daha çok tiyatroya gidin. • Daha çok insana onu ne kadar ço k sevdiğinizi söyleyin. • Sabahları ilk işiniz, aynada kendin ize gülümsemek olsun. • Sevdiklerinizle daha sık bir araya gelin. • Hayatı, isteklerinizi ve kendinizi ertelemeyin. • Stresten uzak durun hatta onu hayatınıza sokmayın. • Daha çok kitap okuyun. • Çocuğunuzla daha çok vakit geçiri n, onunla daha çok oyun oynayın. • Bir yanınızın daima çocuk kaldığını kendinize sık sık hatırlatın ve zaman zaman içinizdeki çocuğun sesine kulak verin. • Hepsinden önemlisi, umut etmekt en asla vazgeçmeyin. MAKRO VİZYON 29 OCAK-ȘUBAT 2011 MAKRO GÜNCEL Tüm dünyada Sevgililer Günü olarak kutlanan bu gün, sevgilisi olmayanlar için buruk geçse de sevgilisi olanlar için birçok sürpriz anlamına geliyor. Peki tüm dünyanın kutladığı ‘Sevgililer Günü’nün hikayesi nereden geliyor? Bu güzel günün hikayesi M.S. 270 yılında Roma’da yaşamış bir azizin hayat hikayesine dayanıyor. Bu güne ismini veren Aziz Valentinus’un hüzünlü hikayesine… Aziz Valentinus’tan bugüne kararla Romalıların, Hıristiyanlarla görüşmeleri de yasaklanır. Sevgililer Günü Kırmızı güller, kalp şeklinde çikolatalar, romantik bir yemek, birbirinden şık hediyeler… Bu yıl da her yıl olduğu gibi Sevgililer Günü’nün vazgeçilmez romantizmi kapınızda. Yılın en romantik, en heyecanlı günlerinden biri 14 Şubat, bu yıl da tüm büyüsüyle geliyor. Yasaklara karşı gelen Valentinus İşte bütün bu yasaklara karşı gelen Valentinus adındaki aziz, halk arasında dolaşıp vaazlar verir ve imparatorun kararlarının yanlış olduğunu anlatır. Seven gençleri gizlice evlendirir ve sonunda yakalanarak hapse atılır. Hapishane gardiyanının kör kardeşi Julia, Aziz Valentinus’un insanlara anlattığı Hz. İsa ile ilgili hikayelerin birinde, inançları sayesinde körlerin gözlerinin açılabileceğinden bahsettiğini duyar. Ve bunun üstüne Valentinus’un yanına gider. Ertesi gün Valentinus’un ölüm emri gelir. Valentinus Julia’ya son bir not yazarak altına ‘Senin Valentine’inden’ diye imza atar. Mektup Julia’ya ulaştığında tarih 14 Şubat 270’dir. Roma’da evlilik yasaklanır M.S. 270 yılında Roma’da imparator Claudius için tüm dünyayı ele geçirmek o kadar önemli hale gelir ki tek tutkusu savaşmak olur. Ordusundaki askerlerin başka hiçbir şeyle ilgilenmemeleri için imparator tüm ülkede evlenmeyi yasaklar. Sevenler birbirine kavuşamaz ve üstüne bir de uzakta, savaşta ölen askerlerin ardından gözü yaşlı kadınlar artar. Bütün bunların yanı sıra bir de imparatorun aldığı bir MAKRO VİZYON 30 OCAK-ȘUBAT 2011 Günümüzde de Sevgililer Günü, Aziz Valentinus’un yolladığı son kart gibi sevgililerin birbirine verdiği romantik kartlar, sürpriz hediyelerle kutlanıyor. Her yıl Şubat ayının 14. gününde kutlanan Sevgililer Günü, bütün bir yıl içinde belki çalışmaktan, belki başka sebepten birbirlerine yeterince zaman ayıramayanlar için kaçırılmaz bir fırsat olur. Koca bir yılda en azından bir günü daha özel geçirebilmek adına birbirinden güzel planlar yapılır ve en güzel sürprizler hep bu güne saklanır. n Kalpten gelen hediyeler… Sevgililer Günü için aldığınız hediyenin maddi değerini çok fazla dert etmeyin. Önemli olan karşınızdakine anlamlı bir hediye sunabilmek. Bu bazen küçücük bir kart, bazen sizi temsil eden herhangi bir obje olabilir. Hangisi olursa olsun, bugüne adını veren sevgiyi yansıtması için kalp şekillerinden faydalanabilirsiniz. Kalp şeklindeki kartlar, kalp şeklindeki balonlar ortama hem daha romantik hem daha çocuksu bir hava katar. MAKRO KAPAK Sevgiye ve aşka dair Ey aşk! Sen değil misin Mecnun’u Leyla için çöllere düşüren? Sen değil misin, Ferhat’a dağları deldiren? Söyle bize, Şems’i Rumi’nin yollarına düşüren kim? Aynaya baktıkça başkalaşan suretimizde mi gizli sırrın, yoksa evrenin her yerinde apaçık ortada mısın? Yalnızca kitaplarda mı yazıyor, yoksa insan olduğumuzu hissettiğimiz her an su yüzüne mi çıkıyor varlığın? Yunus’lardan, Rumi’lerden farkımız ne, hissettiklerimiz aşksa? İnsanoğlu binlerce yıldır sevgiye ve aşka dair pek çok şey yaşıyor ve yazıyor. Ancak pek çok insan, gerçek sevdayı yaşayıp yaşamadığına dair soruyu ancak hayata gözlerini kapatırken cevaplayabiliyor. Ayrıca herkesin, aşk, sevgi ve sevda kelimeleriyle ilgili birbirinden farklı tanımları olduğunu da unutmamak gerekiyor. Çünkü her insan bu duyguları, birbirinden farklı yollarla yaşıyor. Tanımı da her insana göre farklılık kazanıyor. Ancak pek çok insanın hemfikir olduğu bazı noktalar var elbette. Sevgi, sevdiğin insanı her şeyden öne koyabilmek, ben yerine sen ya da biz diyebilmektir. Her şeyden önce onun rahatını, mutluluğunu düşünmek, onunlayken kaynaklanıyor bu büyük sorun. Birbirimizi daha az dinliyor, daha az özen gösteriyoruz. Günlük hayatın sorunlarıyla boğuşurken sevginin anlamını unutuyoruz. Sadece sevdalandığımız insana değil en yakınlarımıza karşı da; ailemize, arkadaşlarımıza… Ancak sevginin en insani duygulardan biri olduğunu unutmamak gerekiyor. Bizi dar boğazlardan, sıkıntılardan, moral bozukluklarından ancak sevginin, sevdiğimiz ve bizi seven insanların kurtarabileceğini unutmayalım. Dünyaya sevgiyle bakmanın, sevgiyle bağ kurmanın, bir insana kaybettireceği hiçbir şey olmadığını unutmayalım! Sevginin bir başlangıcı ya da sonu olmadığını da… İnsanoğlu doğduğu andan itibaren sevgiyle yaşamaya başlar. Minik bir bebekken hissetmeye başladığımız anne sevgisine, daha sonra akrabalar ve arkadaşlar eklenir. Hiçbiri, diğerinden bir şey eksiltmediği gibi, ne kadar çoğalırsa o kadar büyür, serpilir. Hayatımız boyunca aradığımız mutluluğun da kaynağı değil midir, aşk ve D huzurlu olmak, güven duymak, onunla geçen saatlerin bitmesini istememek, ayrıldığın andan itibaren özlemek, sevdiğinin varlığıyla gurur duymak, huzur bulmaktır. Modern dünyada en çok duyduğumuz cümlelerden biri, “aşkların ve sevgilerin eskisi gibi” olmadığı… Pek çok durumu iki arada bir derede yaşadığımız gibi, aşklarımızı da dar vakitlere sığdırmaya çalışırken hoyrat davranmamızdan MAKRO VİZYON 32 OCAK-ȘUBAT 2011 Aşk İşidin ey yârenler Kıymetli nesnedir aşk Değmelere bitinmez Hürmetli nesnedir aşk Dağa düşer kül eyler Gönüllere yol eyler Sultanları kul eyler Hikmetli nesnedir aşk Kime kim vurdu ok Gussa ile kaygu yok Feryad ile âhı çok Firkatli nesnedir aşk Denizleri kaynatır Mevce gelir oynatır Kayaları söyletir Kuvvetli nesnedir aşk Miskin Yunus neylesin Derdin kime söylesin Varsın dostu toylasın Lezzetli nesnedir aşk Yunus Emre MAKRO KAPAK Gel Gör Beni, Aşk Neyledi Ben yürürem yane yane Aşk boyadı beni beni kane Ne akılem ne divane Gel gör beni aşk neyledi Derde giriftar eyledi Gah eserim yeller gibi Gah tozarım yollar gibi Gah coşarım seller gibi Gel gör beni aşk neyledi Derde giriftar eyledi Ben Yunus-i bi-çareyim Dost elinden avareyim Baştan aşağa yareyim Gel gör beni aşk neyledi Derde giriftar eyledi Yunus Emre sevgi? Sonsuz sevgiyi, gerçek aşkı yaşayan bir insanın mutsuz olduğu pek görülmez. Tüm günün mutsuzluğunu ve yorgunluğunu üstümüzden atmak için, işten eve dönünce kapıyı açan annenin sevgi dolu gözleri, sevdalının yanında geçirilen birkaç dakika ya da en iyi arkadaşınla içtiğin bir fincan kahve yeter. Çünkü sevgi en tatmin edici duygu olarak o anlarda yaşar. Sevilmekten ziyade sevebilmek bir mucizedir. Dünyaya geldiğimiz an tanışıp memnun olduğumuz ilk şey sevgidir herhalde. İşte bu ilk karşılaşmadan itibaren sevgi hayatımıza girer ve ölünceye kadar da bizimle beraber olur. Çünkü insan, yaşamının her devresinde sevgiye ve ilgiye açtır. Bu açlığı da sevgiden başka doyuracak bir şey yoktur. Farklı dillerde de konuşsak ya da hiç konuşamasak da, gözlerimizin dilidir. Sık sık duymak istediğimiz, duymaktan sıkılmayacağımız iki kelimedir “Seni MAKRO VİZYON seviyorum”. Neden sadece karşı cinsle bir ilişki yaşarken bu iki kelimeyle tanışıyoruz. Halbuki anne kızına, torun nenesine, arkadaş arkadaşa söyleyebilmeli. Bu bakımdan, sevgiyi, aşkı sadece iki cins arasında yaşanan “sevda” anlamına sığdırmamak en doğrusu. Bu duyguların pek çok çeşidi var ve bir insan ancak dünyaya ve dünya üzerinde bulunan her nesneye sevgiyle yaklaşabiliyorsa, mutluluğa yakın olur. Bir de aşkların en güzeli var ki o da, ilahi aşk! Gel gör beni, aşk neyledi İnsanoğlunun en karşı koyamadığı duygulardan biri aşk. Asırlar boyu 34 OCAK-ȘUBAT 2011 insanın insana, dünyaya hatta kendine duyduğu sevgi karşı konulmaz seviyelere gelince adına aşk denilmiş. Ümitsiz aşıklar, efsaneler, aşkı için ölenler, öldürenler, aşk uğruna savaşan toplumlar, işgaller, yazılan şiirler, anlattıkça uzayan aşk öyküleri de bunu kanıtlıyor zaten. Ancak öyle bir aşk var ki hepsinden başka… Tasavvufta aşk, Allah’ın, sırrı; görünen simgesi olarak kabul ediliyor. Onun için Allah’a korku veya fayda umarak değil, sevgiyle, aşkla yaklaşılmalıdır deniyor. Tasavvuf düşüncesinin en güçlü, en etkili tarafı da bu… “Yağmurların da ıslandığı bir yağmur vardır... Adı aşk... Ateşlerin de yanıp kül olduğu bir ateş vardır... Adı aşk... Kelebekleri intihara sürükleyen, yıldızları da kaydıran aslında aşk... Gölgelerin gölgede kaldığı bir durumdur, sırların sır verdiği bir haldir aşk. Ve aslında aşkın da aşık olduğu bir aşk vardır; ilahi aşk...” demiş Mevlana. İşte aşkı başkalaştıran ve aslında gerçeğe dönüştüren de bu; ilahi aşk. Yani Allah’a duyduğumuz, özümüzden gelen tek gerçek duygunun bilinen adı… n MAKRO MARKA MAKRO VİZYON 36 OCAK-ȘUBAT 2011 MAKRO MARKA MAKRO VİZYON 37 OCAK-ȘUBAT 2011 MAKRO GÜNCEL Mahyalar ‘Mevlid Kandili’ için ışıldıyor Mübarek geceler başlıyor. Büyüklerimizi aramanın ve kandillerini kutlamanın zamanı geldi. Çocukluğumuzda anlamını ya da değerini çok iyi kavrayamasak da değişmeyen gelenek olan kandil kutlamaları bugün hala önemini koruyor. Hem hatır sormak, hem dini değerleri hatırlamak ve hatırlatmak için oldukça önemli olan bu değerli geceler, tarihten günümüze kadar gelen önemli geleneklerden sayılıyor. Camilerdeki mahyalar yine ışıldıyacak; kandiliniz şimdiden mübarek olsun! K andil Geceleri, İslam dininin mübarek sayılan geceleri olarak Müslümanlarca tüm dünyada kutlanıyor. Hicri 3. asırdan itibaren kutlanan bu özel gecelere kandil denilmesiyse Osmanlı İmparatorluğu döneminde Sultan II. Selim’e dayanıyor. Bu mübarek gecelerin cami ve minarelerde kandiller yakılıp, süslenip duyurulmasını isteyen Sultan II. Selim’den bu yana her kandil gecesinde camilerin minareleri ve Doğum zamanı anlamına gelen Mevlid Kandili’nin ilk olarak hicretten 300 yıl sonra Mısır’da Fatimiler Devleti döneminde kutlanmaya başlandığı biliniyor. mahyalar ışıldıyor. Zeytinyağı içine batırılan bir fitilin yanmasıyla ışık veren kandil, genellikle camdan yapılan ve asılarak kullanılan bir aydınlanma aracı aslında. Eskiden minarelerin şerefelerinde yanan kandillerin yerini, günümüzde elektrikli ampuller aldı ancak kandil kutlama geleneği hala değişmeden sürüyor. Her yıl tüm Müslümanlarca kutlanan kandillerden biri de Hz. Muhammed’in (S.A.V) doğum günü olarak kabul edilen Mevlid Kandili… MAKRO VİZYON 38 OCAK-ȘUBAT 2011 Doğum zamanı Her yıl Hz. Muhammed’in (S.A.V) doğduğu gecenin yıldönümü Mevlid Kandili olarak kutlanıyor. Miladi takvime göre 20 Nisan 571’de doğan Hz. Muhammed (S.A.V.), Hicri takvime göre 12 Rebiülevvel’de doğmuş. ‘Doğum zamanı’ anlamına gelen Mevlid Kandili’nin ilk olarak hicretten 300 yıl sonra, Mısır’da Fatimiler Devleti döneminde kutlanmaya başlandığı biliniyor. O zamandan beri D MAKRO GÜNCEL her yıl bu gece kutlanmaya devam ediliyor. Kutlu Doğum Haftası olarak da Nisan ayının ikinci haftası çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Kandil günü satılan kandil simitleri de yıllardır süregelen geleneklerden biri... Mevlid Kandili her yıl aynı güne denk gelmiyor. Bunun sebebi İslami takvimin ay takvimi, Batı takviminin güneş takvimini kullanıyor olması. Bu yıl 15 Şubat’ta kutlanacak olan Mevlid Kandili, 2012 yılında 4 Şubat’ta, 2013 yılında da 24 Ocak’ta kutlanacak. bulunmayan üstün, yüksek ve emsalsiz özelliklerini anlatır. Çelebi’ye göre onun yaratılması, hayatın daha anlamlı hale gelebilmesi içindir. “Hayatın gayesi, yaratılışın manası, silinmiş, yok olmuştu. Her şey manasız başıboşluk ve hüzün örtülerine bürünmüştü. Ruhlar, bir şey bekliyor, bir nurun zulmet perdesini yırtmasını içten içe hissediyordu. O vahşet devrinde, kainat ufkundan bir güneş doğdu. Bu güneş, ahir zaman Peygamberi Hz. Muhammed (S.A.V.) idi.” Komşuluk ilişkilerini ve paylaşımı pekiştiren helva, özel günleri Süleyman Çelebi’nin Mevlid’i daha da tatlı bir hale getiriyor. Mevlid Kandili’ne özel bir helva Özel günlerde helva kavurmak, önemini kaybetmeyen geleneklerimizden biri. Özellikle kandil akşamları çalan kapı ziliyle beraber hemen helva kokusunu da alıyoruz. Komşuluk ilişkilerini ve paylaşımı da pekiştiren helva, özel günleri daha da tatlandırıyor. Size özel günlerde ve kandil gecelerinde, evinizde kolaylıkla yapabileceğiniz ve bu Mevlid Kandili’nde pişirmeniz için son derece basit bir helva tarifi veriyoruz. n Sütlü İrmik Helvası Süleyman Çelebi, ‘Mevlid’inde, Allah-u Teala'nn mutlak iradesini, yoktan var ettiğini ve Muhammed Aleyhisselam’ın (S.A.V.) hiçbir yaratılmışta Malzemeler: 2 su bardağı irmik, 1,5 su bardağı şeker, 1,5 su bardağı süt, 2 su bardağı su, 125 gram tereyağı ve bir yemek kaşığı çam fıstığı. Hazırlanışı: Yağı eritip, irmiği rengi dönene kadar tahta bir kaşıkla kısık ateşte kavurun. Suyu ve sütü kaynatın. Kaynattığınız su ve sütü kavrulup esmerleşen irmiğe ekleyin. Tencerenin kapağını kapatıp suyunu çekmesini bekleyin. Suyunu çektikten sonra şekeri ilave edip güzelce karıştırın. Tüm bu işlemleri gerçekleştirdikten sonra helvayı 10 dakika demlenmeye bırakın. Helvanız demlenirken siz bu arada fıstıkları kavurun. Kavurduğunuz fıstıkları demlenen helvanıza ekleyin. Dilerseniz helvanın tamamını süt kullanmadan suyla da yapabilir, fıstıkları da irmiklerle beraber kavurabilirsiniz. Bu işlem irmiklerin kavrulduğunu daha kolay anlamanıza da yardımcı oluyor. Öte yandan herhangi bir lezzet farkı da olmuyor. MAKRO VİZYON 40 OCAK-ȘUBAT 2011 MAKRO SAĞLIK Kadınlarda rastlanan kanserilerin erken teşhisi hayat kurtarıyor. Bu sebeple, özellikle 30 yaşından itibaren düzenli olarak mamografi çektirmek, her ay kendi kendine düzenli göğüs muayenesi yapmak ve 21 yaşından itibaren pap smear testini her yıl yaptırmak gerekiyor. Ayrıca uzmanlar, yüksek mamografiyi 30’lu yaşlarda yaptırmanızı öneriyor. 40 yaş sonrasında ise yılda bir kez tekrarlamakta fayda var. HPV taraması Mamografi Her 8 kadından biri, hayatının herhangi bir döneminde meme kanserine yakalanıyor. HPV (Human Papilloma Virüsü), rahim ağzı kanserinin oluşumuna neden olan virüs. Bu kanser türü, pap smear adı verilen tarama testiyle, çok Kadınların yaptırması gereken testler Hepimiz pek çok hastalıkta erken teşhisin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Peki, erken teşhis için yaptırmamız gereken testleri biliyor muyuz? Kadınlar için en önemli testlerin neler olduğu sizler için araştırdık. Erken evrede tespit edilirse tedavi şansı çok yüksek olan bu kanser cinsini mamografi sayesinde erken teşhis edebilmek mümkün. Mamografi aletiyle meme, x ışınına duyarlı bir levha üzerinde sıkıştırılıyor ve farklı açılardan filmi çekiliyor. Uzmanlar, kolesterol, hipotiroit ve hipertiroit, belsoğukluğu ve tansiyon gibi test ve kontrollerin de belli zaman aralıklarında yapılması gerektiğinin altını çiziyor. Bunun için öncelikle doktorunuza gidip sizin için en uygun olan test planını hazırlamalısınız. Unutmayın! Erken tanı, hayat kurtarır. MAKRO VİZYON 42 OCAK-ȘUBAT 2011 erken dönemde, hatta klinik belirti vermeyen hücresel değişimlerin olduğu dönemde tespit edilebiliyor. Bu sayede, erken dönemde tedavi fırsatı doğuyor. Rahim ağzında, kanser başlangıcı olabilecek herhangi bir hücresel değişikliği tespit D MAKRO SAĞLIK altındaysa normal kabul ediliyor. Ancak bunun yanı sıra iyi kolesterol ve kötü kolesterol oranlarına da dikkat edilmesi gerekiyor. İyi kolesterolün yüksek olması, kötü kolesterolün düşük olması tercih edildiği için, toplamdan ziyade bu alt gruplara bakmak gerekiyor. Ölçülen kolesterol düzeyiniz normal sınırlardaysa, ölçümü 5 yılda bir tekrar edebilirsiniz. Ancak 30-40 yaşından sonra, beslenme alışkanlıklarına ve spora özen göstermeyenlerin ve genetik yatkınılığı olanların, 2 yılda bir kolesterol değerlerini ölçtürmesi öneriliyor. Tansiyon ölçümü eden bu testi, aktif cinsel hayata başlayan her kadın, 20 yaşından itibaren yılda bir kez yaptırmalı. Uzmanlar, risk faktörü taşıyanların, 6 ayda bir tekrar etmesini öneriyor. Kolesterol ölçümü 20 yaş ve üzeri tüm yetişkinlerin, kan testiyle yapılan kolesterol analizi, kalp hastalıklarına dair bir risk taşıyıp taşımadıklarını ortaya çıkarıyor. Yüksek kolesterol aynı zamanda felç, konuşma bozukluğu ve bilinç kaybına da yol açabiliyor. Parmak ya da koldan alınan kan örneğinden ölçülen kolesterol, 200 mg Kan damarlarımızdaki basıncın artması anlamına gelen hipertansiyon, özellikle son yıllarda daha fazla kişide görülen ve hasarları ciddi boyutlara ulaşan bir hastalık. Kalıcı sakatlığa hatta ölüme yol açan tansiyon, beyin, göz, böbrek ve bacak damarlarında da sorun çıkarabiliyor. Bu sebeple, kan basıncınızı 20 yaşından Eğer aile geçmişinizde meme kanseri vakası varsa, kanser taramalarına erken yaşlarda başlamakta fayda var. Teşhis konulan akrabanız, o dönemde kaç yaşındaysa, ondan 10 sene önce kontrole gitmeye başlamalısınız. MAKRO VİZYON 44 OCAK-ȘUBAT 2011 sonra her yıl en az bir kez ölçtürmenizde fayda var. Eğer değerler yüksek çıkarsa, ölçümü daha sık yaptırmalısınız. Sağlıklı bir yaşam için kan basıncının, 120/80 mmHg olması gerekiyor. Sonuçlar daha yüksek çıkarsa bu sizde hipertansiyon olduğu anlamına gelebilir. Bu durumda uzman bir doktora danışmalı ve kesin tanı için tansiyon takibi yapmalısınız. Tiroit ölçümü Tiroit hastalıkları, basit guatrdan, tiroit kanserine kadar çeşitlenebiliyor. En sık rastalanan tiroit hastalığı ise, tiroit hormonlarının üretim düzensizliği… Bu durumda, hipotiroit ya da hipertiroit ortaya çıkıyor. Uzmanlar 30 yaşından sonra, 5 yılda bir bu ölçümleri yaptırmak gerektiğini söylüyor. Klamidya taraması Cinsel yolla bulaşan bu hastalık, kısırlığa neden olabiliyor. Ayrıca hamile olan kadınlarda bebek için çok büyük sorunlara sebep oluyor. Erken doğum riski ve mikroorganizmayı, doğum sırasında bebeğe bulaştırmak gibi… Klamidya, bebeklerde körlüğe kadar giden göz iltihabına ve klamidya zatürresine neden olabiliyor. Bu sebeple, her kadının, aktif cinsel yaşama başladıktan sonra her yıl klamidya tarama testi yaptırmasında fayda var. n MAKRO RÖPORTAJ Bir beyin ve omurilik hastalığı olan Multipl Skleroz (MS), beynin görme, konuşma, yürüme gibi fonksiyonları üzerindeki kontrol kabiliyetini bozuyor. Tedavisi henüz bulunamamış bir hastalık olan MS’in belirtileri de kişiden kişiye farklılık gösteriyor. Yapılan araştırmalara göre, dünyada 2 milyon, Türkiye’de 35 bin MS hastası bulunuyor. Biz de MS’le ilgili daha fazla bilgi almak için Türkiye MS Derneği ile bir röportaj gerçekleştirdik. Türkiye MS Derneği Genel Koordinatörü Ayşe Şafak sorularımızı yanıtladı. Dünyada 2 milyon MS hastası bulunuyor MS nedir? Bir merkezi sinir sistemi hastalığı olan Multipl Skleroz (MS), sinirlerin üzerindeki Miyelin tabakasının hasar görmesi ve beyin ve omurilikte oluşabilecek küçük plakçıklar nedeniyle beyin ve organlar arasındaki iletişimin zayıflaması olarak tanımlanabilir. Multipl Skleroz, beynin konuşma, yürüme, görme gibi fonksiyonlar üzerindeki kontrol kabiliyetini bozar. Beyin ve omuriliğin birçok farklı alanını etkilemesi ve belirtilerin hafif ya da ağır ortaya çıkabileceği gibi aniden kaybolabilmesinden Multipl denir; hastalığın beyin ve omuriliğin hasarlı MAKRO VİZYON MS, her bireyde farklı seyreden bir hastalıktır. Bu nedenle belirtileri de sonuçları da son derece değişkendir. Bunlar, çift görme, el ve ayaklarda güçsüzlük, denge ve koordinasyon kaybına neden olduğundan günlük aktivitelerin gerçekleştirilmesi zorlaşır. 46 OCAK-ȘUBAT 2011 alanlarında sklerozan plaklar, yani sertleşmiş dokular oluşturmasından dolayı da Skleroz adı verilir. MS, bir akıl hastalığı değildir, bulaşıcı olmadığı gibi henüz önlenebilir ya da tedavi edilebilir de değildir. MS hastalarının genelde yaşadığı sorunlar nelerdir? MS her bireyde farklı seyreden bir hastalıktır. Bu nedenle belirtileri de sonuçları da son derece değişkendir. Bunlar çift görme, el ve ayaklarda güçsüzlük, denge ve koordinasyon kaybına neden olduğundan günlük aktivitelerin gerçekleştirilmesi zorlaşmaktadır. Hastalık genelde kendisini ataklarla belli eder. Atak ise süresi 24 saati geçen, güçsüzlük, denge kaybı, uyuşma gibi belirtilere denir. Hastalığın görüldüğü kişileri nasıl sınıflandırabiliriz? Hastalığın görünme oranı kadınlarda %60 civarıdır. Belirtiler genellikle 20-40 yaş arasında ortaya çıkar. Dünyada 2 milyon, Türkiye’de 35.000 civarında MS hastası bulunmaktadır. Sarı ve siyah ırkta oldukça nadir görülen MS, daha çok kuzey yarımkürede ortaya çıkmaktadır. MS hastalığının tanısı nasıl konur? Yukarıda belirtilen şikayetlerle nöroloğa başvuran kişiye, nörolog uygun gördüğü teşhis ve tedavi yöntemlerini uygular. Burada mühim olan, bu tip belirtilerin olması halinde, alternatif tedavilere yönelmeden öncelikle bir nöroloğa başvurmak. Tanı konması genellikle beyin MR’ı çekilmesi, belden sıvı alınması ve bütün bu tetkiklerin klinik olarak MAKRO RÖPORTAJ MS’e KARŞI SMS! Mobil telefonlardan 5776’ya atılacak boş bir mesaj, derneğe 5 TL yardım olarak dönüyor. Siz de bir SMS atın. desteklenmesiyle gerçekleşir. Türkiye MS Derneği hakkında bilgi verebilir misiniz? 1989 yılında, İstanbul’da, hasta, hasta yakınları ve doktorlar tarafından kurulan derneğimiz, faaliyetlerini Mecidiyeköy’deki merkezinde sürdürüyor. Bu merkezin yanı sıra, Ankara’da da bir şubemiz bulunuyor. Amacımız, MS’li kişilerin hayata pozitif yaklaşmalarına yardımcı olmak, MS’li kişilerin yakınlarını ve doktorları bir araya getirerek fikir alışverişinde bulunmalarını sağlamak ve toplumda MS hastalığının bilinirliğini arttırmak. MS hastalarına daha iyi hizmet verebilmek amacıyla İstanbul Şişli’de bir Rehabilitasyon ve Rekreasyon Merkezi, 2011 yılında faaliyete geçecek. Bu merkezde hastalar halen devam etmekte olan resim ve müzik derslerine ilave olarak, fizyoterapi, yoga, psikoterapi, satranç ve iş edindirme gibi farklı faaliyetlere katılabilecekler. Derneğe nasıl destek olunabilir? Kamu yararına bir dernek olan Türkiye MS Derneği’ne yapılacak ayni ve nakdi yardımlar, doğrudan vergiden düşülebilir. Bu arada mobil telefonlardan 5776’ya atılacak boş bir mesaj, derneğe 5 TL yardım olarak dönecektir. n MS Derneği banka hesap numaraları: İş Bankası IBAN: TR02 0006 4000 0011 0351 0560 68 Akbank IBAN: TR 17 0004 6004 3688 8000 0057 76 MAKRO VİZYON 47 OCAK-ȘUBAT 2011 Türkiye MS Derneği hakkında daha detaylı bilgi için, www.turkiyemsdernegi.org adresine bakabilir veya (0212) 275 2296 / (0312) 435 8220 numaralı telefonlardan destek alabilirsiniz. MAKRO GÜZELLİK Zarif eller, dayanıklı tırnaklar if göründüğünü söyleyemeyiz. Kolayca kırılan, problemli tırnakların zar r için de aynı durum geçerli… Tırnakları güzel ve bakımlı olmayan elle İşte size, tırnaklarınız için 5 ipucu. 1. Törpüleyin Tırnaklarınızı sık sık kaliteli bir törpüyle törpüleyin. Böylece tırnaklarınızın boyunu kontrol altında tutabilirsiniz. Törpüleme sırasında, tırnaklarınıza en güzel formu vermeye çalışın. 2. Eldiven takın İş yaparken kullanacağınız iş eldivenleri ya da dışarı çıkarken takacağınız yumuşacık eldivenler, ellerinizi ve tabi ki tırnaklarınızı deterjan, soğuk ve rüzgarın kötü etkilerinden korur. Böylece tırnaklarınız her zaman güçlü kalır. Ayrıca pamuklu bir gece eldiveni sayesinde, hem ellerinizin hem de tırnaklarınızın bakımını sağlayabilirsiniz. Pratik ama çok etkili olan bu yöntem için ihtiyacınız olan el kreminiz ve pamuklu kumaştan bir eldiven. Yatmadan önce ellerinize el kreminizden bol miktarda sürün ve pamuk eldiveninizi giyin. Sabah uyandığınızda, ellerinizin yumuşaklığına inanamayacaksınız. 3. Masaj yapın Elleriniz ve tırnaklarınızda masajın etkisi çok fazladır. Kan dolaşımını arttırıcı bir masaj, ellerinizin canlanmasını sağlar. 4. Nefes aldırın Ojeli ya da cilalı tırnakların çok daha güzel göründüğünü hepimiz biliyoruz ancak tırnaklarınızın da zaman zaman nefes almaya ihtiyacı var. Ojenin tırnaklarınızın nefes almasını önlediğini ve onları güçsüzleştirdiğini unutmayın. Arada bir nefes almalarına izin vermekte fayda var. 5. Vitaminle besleyin Yaşamsal faaliyetlerimiz için çok önemli olan vitaminler, tırnaklarımız için de gerekli. A, C ve E vitaminleri tırnakların kırılmasını önlerken, B1 ve B6 vitaminleri tırnakların yenilenmesini hızlandırıyor. Dermatoloğunuza başvurup tırnaklar için özel üretilen vitaminler hakkında bilgi alabilirsiniz. n MAKRO VİZYON 48 OCAK-ȘUBAT 2011 Kozmetik iği ın ürett firmaların bakım k özel tırna aklarınızı le tırn ürünleriy ha dayanıklı da besleyip lmelerini hale ge ilirsiniz. sağlayab MAKRO RÖPORTAJ Ağzının tadını bilenlerin seçimi... 2005 yılında toptan gıda dağıtım firması olarak faaliyete geçen Martı Dağıtım, 2006 yılında șirketleșerek toptan gıda pazarındaki yerini aldı. İlk yıllardaki üç ortaklı yapısı, 2009 yılında dört ortaklı yapıya dönüșen Martı Gıda, Kayseri, Niğde ve Nevșehir illerinde, șu an için sekiz markanın bayiliğini yapmanın yanı sıra, bașta Kayseri Organize Sanayi Bölgesi olmak üzere birçok kuruma catering hizmeti de sunan bir firma. Undavilla ve Gemili markalarıyla unlu mamul üretimi yapmaya bașlayan Martı Gıda’nın ortaklarıyla firmaları hakkında görüștük. Martı Gıda, yeniliklere açık yapısı, hızlı hareket kabiliyeti, eğitime verdiği önem ve dinamik yapısıyla dikkatleri üzerine çeken bir firma. 2009 yılı başlarında hedeflerini revize eden Martı Gıda, üretim alanında da faaliyette bulunma kararı aldı ve Undavilla ve Gemili markaları ile unlu mamuller pazarına 2010 yılında girdi. Bir aile şirketi olan Martı Gıda’da, yaşa değil liyakata önem veriliyor; bunun bir göstergesi olarak yaşça en küçük olan Fatih Dilmen, şirket müdürü olarak diğer üç ortağın oy birliğiyle şirketin yönetimine getirildi. Üretim sorumluluğu Ahmet Dilmen’e verilirken; Recep Selami Güzelce ise pazarlamadan sorumlu olarak görev yapıyor. Ankara’da İstikbal bayilikleri bulunan Bekir Dilmen ise Martı Gıda’ya manevi desteklerini sürdürüyor. MAKRO VİZYON Martı Gıda’nın gücünü ortaklıktan aldığını ifade eden Bekir Dilmen, istişarenin çok bereketini gördüklerini, kendilerini hep ileri taşıdığını ve atılım aşamasında kendilerini cesaretlendirdiğini ifade etti. Fatih Dilmen ise, şirketlerinde yazılı kuralların yanı sıra manevi ve örfi kuralların sürekli işlediğinden hareketle şunları söyledi: “Biz istişare etmeden, büyüklerimize danışmadan ve onların hayır dualarını almadan hiçbir işe başlamayız.” Ahmet Dilmen bunlara ek olarak, “Üretimlerimizde kesinlikle katkı maddesi kullanmıyoruz, son teknolojik araçlara yatırım yapıyoruz, kendimizin, çocuklarımızın yemediği bir ürünü asla pazara çıkarmayız” diyor ve ekliyor “Kayseri Organize Sanayi Bölgesi’nde bulunmamızın avantajlarını yaşıyoruz. Bırakın Türkiye’yi artık dünya çok küçüldü. Biz de Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde ve Nijerya başta olmak üzere birçok Afrika ülkesinde ürünlerimizin kullanılmasını heyecanla karşılıyoruz.” Sekiz markanın Kayseri, 50 OCAK-ȘUBAT 2011 Niğde ve Nevşehir illerinde pazarlamasından sorumlu olan Recep Güzelce de “Kendi markalarımızı büyütürken, çalıştığımız mevcut markaların da pazar paylarını arttırmak, bizim için önemlidir çünkü biz işimizi çok seviyoruz ve değer veriyoruz. Çünkü biz bu toprakları çok seviyoruz. Üretimin zorluklarını biliyoruz, pazarlamanın zorluklarını biliyoruz, marka olmanın ne denli zor bir iş olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla bize güvenip markalarını teslim eden üreticilerin de güvenine layık olmak için her türlü gayretin içerisindeyiz” dedi. Ankara’da görüşme fırsatı bulduğumuz Bekir Dilmen, Martı Gıda’nın büyümesinden memnuniyetini ifade ederken Kayseri ekibinin olağanüstü gayretlerinden ve özverilerinden övgüyle bahsetti. Bekir Dilmen sözlerine şöyle devam etti: “Bizlerin birey olarak her şeyi bilmemiz, anlamamız ve yapmamız mümkün değil, ancak profesyonel kadrolar oluşturabiliriz, danışmanlık hizmetleri alabiliriz ki biz Martı Gıda olarak son iki yıldır bu faaliyetleri yoğun olarak yapıyoruz ve kolektif aklın bireysel akıldan her zaman üstün olduğunu gördük. Ayrıca eğitimli kadrolarla başarıya daha çabuk sürede ve daha az maliyetle ulaşıldığına tanık olduk.” n MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ Gündelik yaşamda her ne kadar nasıl beslendiğimize, ne tür gıdalar tükettiğimize dikkat etmiyor olsak da çok çabuk hastalandığımızda bu durumun ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlıyoruz. Sağlıklı bir vücuda ve dirençli bir yapıya sahip olmak için düzenli ve dengeli beslenmenin yanı sıra, sebze ve meyve ağırlıklı beslenme biçimini alışkanlık haline getirmek de çok önemli. Çeşitli topraklarda yetişen ve farklı özelliklere sahip olan kış sebze ve meyveleri, içerdikleri vitamin ve minerallerle her derde deva oluyor. Kış lezzetleri SEBZELER BROKOLİ Turpgillerden olan brokoli, İtalya yarımadasına özgü bir sebze… Dünyada tanınması, 20. yüzyılı bulan brokoli, lifli yapısı ve içerdiği vitaminler bakımından oldukça da faydalı. Özellikle Avrupa ülkelerinde bolca tüketilen brokoli, insan sağlığı açsından büyük önem taşıyor. Brokoli, antibiyotik özelliğe sahip olması nedeniyle bağışıklık sistemini güçlendirmede birebir etkili oluyor. Vücudun hormon dengesini de ayarlayan brokoli, kanser türlerinin tedavisinde de etkin olarak kullanılıyor. KARNABAHAR mutfağından mis gibi kokular yükselmesine vesile oluyor. Oldukça besleyici bir sebze olan karnabahar, vitamin ve mineraller bakımından son derece zengin sebzeler arasında yer alıyor. İçeriğinde A, C, B1 ve B2 vitaminlerinin yanı sıra kalsiyum, potasyum, fosfor ve demir gibi mineraller de bulunan karnabahar, şeker hastalığına ve kalp hastalıklarına son derece iyi geliyor. Turpgillerden bir kış sebzesi olan karnabahar, ilginç görünümüyle de dikkat çekici bir sebze. Doğu Akdeniz bölgesine ait olan karnabahar, kışın evimizin MAKRO VİZYON 52 OCAK-ȘUBAT 2011 PIRASA Yılın her mevsiminde yetişen ve bir tür soğan olan pırasanın tarihi, çok eskilere uzanıyor. Mısırlılar tarafından çok eski çağlarda da kullanılan pırasa daha çok hipnotize edici özelliği ve uyku getirmesi nedeniyle oldukça fazla faydalanılan bir bitki türü olarak biliniyor. Vücuda kuvvet veren bir sebze olan pırasa, C, K ve B vitaminleri bakımından oldukça zengin. Öte yandan pırasanın içeriğinde bolca potasyum, kalsiyum, silisyum, manganez, kükürt, bakır, iyot ve demir de bulunuyor. LAHANA Turpgillerden olan lahana, güz ve kış mevsimlerine özgü bir sebze. Beyaz lahana, kara lahana, kırmızı lahana ve Brüksel lahanası gibi türleri bulunan bu D MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ Havuçlu kek tarifi nadide bitki, zayıflamak isteyenlerin diyet listesinde de baş sırada yer alıyor. Lahanada B, C ve E vitaminleri bulunuyor. Bol miktarda potasyum da içeren lahana, iştah açıyor ve vücut direncini arttırıyor. Malzemeler: 3 adet yumurta, 5 fincan şeker, 5 fincan un, 3 adet havuç rendesi, 1 paket kabartma tozu, 1/4 çay bardağı sıvı yağ, ceviz ve tarçın. Hazırlanışı: Yumurta ve şekeri bir kapta çırpın. Daha sonra üzerine sıvı yağ koyun. Rendelediğiniz 3 adet havucu, ceviz, tarçın, kabartma tuzu ve un ile iyice karıştırın. Karışımı önceden yağladığınız kaba dökün. Fırına vererek iyice pişirin. ISPANAK Dünyanın birçok bölgesinde tüketilen ıspanağın 11. yüzyılda Araplar tarafından İran’dan İspanya’ya getirildiği biliniyor. Çizgi filmlere bile konu olan ve insan vücudu için pek çok faydası bulunan ıspanak, mutfakta pek çok farklı şekilde kullanılabiliyor. Demir yönünden oldukça zengin olan ıspanak, vücut direncini arttıran birincil besinler arasında yer alıyor. Zihni kuvvetlendiren ıspanak, yaşın ilerlemesine bağlı öğrenme güçlüklerini de gideriyor. Kansızlığa iyi gelmesinin yanı sıra, kanser, kalp ve damar Sebze çorbası tarifi hastalıkları ve soğuk algınlığı ve boğaz hastalıklarına karşı bir doğa mucizesi olarak kabul ediliyor. Malzemeler: 1 baş kuru soğan, yarım çay bardağı zeytinyağı, 1 yemek kaşığı un, 1 pırasa, 1 havuç, 1 kereviz, 1 patates, kaynamış su, 1 limonun suyu, 1 yumurta sarısı. Hazırlanışı: Soğanı yemeklik olarak doğrayın ve zeytinyağında kavurun. Unu ekleyip karıştırın. Rendelenmiş pırasayı, havucu ve kerevizi ekleyin. Birkaç dakika karıştırdıktan sonra suyu ilave edin. Sebzeler hafif pişince, patatesi ekleyip pişmeye bırakın. Bu arada çorbanın terbiyesini hazırlayın. 1 yumurtanın sarısını limon suyuyla çırpın. Çorbanın suyundan kaşıkla alıp terbiyeyi ılıtın. Daha sonra terbiyeyi yavaş yavaş pişmiş olan çorbaya ekleyin. MAKRO VİZYON KEREVİZ Avrupa sahil bölgelerinin sebzesi olarak bilinen kereviz, Eski Yunan uygarlığına kadar uzanan bir tarihe sahip. Yorgunluğu gideren ve sinirleri gevşeten kereviz, aynı zamanda kanı temizliyor ve sivilceleri de azaltıyor. Yüksek tansiyon, şeker ve prostat hastalarına da bolca kereviz tüketmeleri tavsiye diliyor. 54 OCAK-ȘUBAT 2011 HAVUÇ Akdeniz ülkelerinde çok yaygın olan ve yaklaşık 60 türü bulunan havuç, vücudumuz için en yararlı sebzeler arasında yer alıyor. Pek çok faydası olan havucu özellikle gelişme çağındaki çocukların bolca tüketmesi öneriliyor. Havuç, düzenli olarak tüketildiğinde, akciğer kanserine yakalanma riskini önemli ölçüde azaltıyor. Öte yandan gırtlak, kalın bağırsak, prostat ve yemek borusu kanserlerine yakalanma riskini de azaltan havuç, menopoz dönemi sonrasında kadınlarda meme kanserine yakalanmayı önlüyor. A vitamini yönünden oldukça zengin olan bu değerli sebze, göz sağlığı açısından da büyük önem taşıyor. D MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ MEYVELER Kış hastalıklarında turunçgil desteği Kış mevsimine özgü ve vazgeçemediğimiz meyveler arasında olan turunçgiller, sağlıklı yaşamak için her birimizin evinde mutlaka bulunuyor. Portakal, mandalina, limon ve greyfurt, kendilerine has mis gibi kokularıyla evimize başka bir hava getirirken, bol sulu ve taneli yapılarıyla da yerken mutluluk veriyor. C vitamini bakımından en önemli doğal kaynaklar olan turunçgiller, kişinin genel sağlığı açısından da büyük önem taşıyor. Bağışıklık sistemini güçlendiren turunçgiller, içerdikleri karoteoid, flavonoid ve glutasyon gibi enzimler sayesinde kişileri kalp hastalıklarına ve kansere karşı da koruyor. Posalı olan bu meyveler, yapıları sayesinde kabızlık probleminin çözülmesine, kan yağlarının düşürülmesine ve vücudun sıvı dengesinin ayarlanmasına da yardımcı oluyor. Kış mevsimine özgü rahatsızlıklar olan ve kişinin hayatını kabusa çeviren grip, soğuk algınlığı, nezle gibi hastalıklara yakalanmamak için soğuk günler boyunca bu meyveleri her gün düzenli olarak tüketmek gerekiyor. ELMA Tarih boyunca kültür çalışmalarıyla 1000 farklı çeşitte üretildiği tahmin edilen elmanın tüm düzenlemeye yardımcı olan elma, kolesterolün kontrolünde de etkili. Diş hastalıklarından korunmak için de oldukça faydalı olan elmanın kabuklu yenmesi tavsiye ediliyor. dünyaya Orta Asya’dan yayıldığı tahmin ediliyor. Eski Türk dilinde “alma” olarak bilinen elmanın bu adı, renginden (al=kırmızı) aldığı biliniyor. Elmanın içeriğinde bulunan değerli antioksidanlar, DNA hasarını azaltıyor olmasıyla dikkat çekiyor. Zengin lif içeriği sayesinde kalın bağırsak faaliyetlerini MAKRO VİZYON NAR Pazardan aldım bir tane, eve geldim bin tane… Çocukluğumuzda nar dendiğine ilk aklımıza gelen sözler bunlar değil mi? İlk olarak İran’da ortaya çıktığı bilinen nar, bugün Afganistan’dan Himalayalar’a kadar geniş bir coğrafyada yetiştiriliyor. Çok önemli bir şifa kaynağı olan narın özellikle suyunu tüketmek uzmanlar tarafından çokça tavsiye ediliyor. Nar suyu, yüksek tansiyon hastalığının tedavisinde, kalp ağrılarında ve basur 56 OCAK-ȘUBAT 2011 hastalığının tedavisinde oldukça faydalı. Kalbi de kuvvetlendiren nar suyu, karaciğer zafiyetini gideriyor, mide iltihabını ve ağrısını da geçiriyor. ARMUT Armudun dünya üzerinde yaklaşık 30 türü bulunuyor. Gülgillerden bir meyve olan armut, Batı Avrupa, Kuzey Afrika ve tüm Asya’da doğal olarak yetişiyor. Armut, böbreklerin düzenli çalışmasını sağlayarak sulu yapısı sayesinde idrarı bollaştırıyor ve böbrekte oluşan kum ve taşların dökülmesine yardımcı oluyor. n MAKRO KONUK Erkan Petekkaya: Bir soyguncuyu oynamak isterim Son günlerde beyaz ekranı kasıp kavuran bir dizi var; Öyle Bir Geçer Zaman Ki. Hikaye, 1967 yılında, İstanbul’un eski semtlerinden birinde başlayan ve günümüze kadar sürecek olan bir zamanı dilimini içeriyor ve bu akıcı hikayenin odağında Akarsu ailesi bulunuyor. Anılan zaman içinde bu ailenin dağılması, aile bireylerinin bu dağılmadan aldıkları etkiler ve her birinin bu etkiler altında şekillenen hayat hikayeleri sergilenecek. Dizide, Erkan Petekkaya’nın canlandırdığı denizci olan Ali Akarsu’nun, Hollandalı Carolin’le olan aşkı, karısı Cemile tarafından öğrenilince, yaşanan büyük sıkıntılar ve bu durumun meydana getirdiği olumsuz koşullar, Cemile, Ali ve çocukları üzerinde, hayatlarının geri kalanını şekillendirecek kalıcı etkiler bırakıyor. Hayatla ve birbirleriyle olan mücadeleleri, birçok travmanın izlerini taşıyarak, sürüyor. Ali ve Cemile’nin üniversiteye gitmekte olan büyük kızı Berrin, liseye gitmekte olan küçük kızı Aylin, Aylin’le aynı liseye gitmekte olan oğlu Mete, bu travmayı kendi hayatları içinde hissederler ve kendi hayat hikayeleri de bu etki altında gelişir. Öyle Bir Geçer Zaman Ki adlı dizide Ali karakterini canlandıran Erkan Petekkaya, bugünlerde beyaz ekranda gördüğümüz, belki de en sevilmeyen karakterlerden biri. Hepimizi etkileyen bu hikayede “kötü”yü oynamak Erkan Petekkaya gibi, eğitimli ve iyi bir oyuncu için oldukça kolay. MAKRO VİZYON Ailenin en küçük bireyi olan 6 yaşındaki Osman ise, bütün bu sürecin içinde olan, etkilenen, gözleyen bir kişi konumunda hepimizin yüreklerini parçalıyor. Osman, yaşça çok küçük olduğu için, korunan, kollanan, olayların dışında tutulmaya gayret edilen bir durumda bulunuyor. Ama bu sebeple, aslında, olayların bütününü görebilen, gözleyebilen ve diğer aile bireylerine oranla, yaşananlara en bütüncül yorumu yapabilecek bir konumda duruyor. Bu özelliğiyle Osman, 1967’den günümüze uzanan hikayenin, odağında olan kişi ve hatta hikayenin anlatıcısı. Yani hikaye aslında, Osman’ın hikayesi. Ali’nin annesi Hasefe Hanım, hikayedeki en yaşlı kişi olarak karşımıza çıkıyor. Hasefe Hanım, dobra, mert, görmüş geçirmiş bir kadın. Oğlunun yanlış yaptığına inandığı için, gelini Cemile’nin tarafını tutacak kadar açık sözlü ve yürekli. 1967’den başlayarak, sürecin siyasal ve toplumsal olayları, değişim ve dönüşümleri, hikayenin gelişimindeki toplumsal zemini oluşturacağı için, çok önemli. Tüm bu karakterlerin kişilikleri, hayat hikayeleri, ilişkileri ve çatışmaları, bu toplumsal zemin üzerinde gelişmeye 58 OCAK-ȘUBAT 2011 devam ediyor. Böyle bir süreç, bu ilişkiler çerçevesinde ele alındığında, nostalji duygusu oluşturan öğelerin önem kazanması da kaçınılmaz oluyor. Dizide Ali karakterini canlandıran Erkan Petekkaya, bugünlerde beyaz ekranda gördüğümüz, belki de en sevilmeyen karakterlerden biri. Hepimizi etkileyen bu hikayede “kötü”yü oynamak Erkan Petekkaya gibi, eğitimli ve iyi bir oyuncu için oldukça kolay. Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda eğitimi tamamlayan Petekkaya, 1994 yılından beri çeşitli projelerde ve dizilerde gördüğümüz bir oyuncu. Aşkına Eşkıya, Bedel, Japon Gelin ve Taştan Kalp projelerinde yer alan Petekkaya, Kanal D’de ekrana gelen Serseri adlı televizyon dizisinde canlandırdığı “Bülent” karakteriyle komedinin de kolaylıkla altından kalkabildiğini gösterdi. 2005 yılında Köpek (dizi) dizisi ile ekranlarda görünmeye devam eden Petekkaya, bu dizide canlandırdığı “Yılmaz” karakteriyle Beyaz İnci Televizyon Ödülleri’nde “En İyi Erkek Oyuncu” dalında aday gösterildi. 2005-2007 yayın döneminde ATV’de ekrana gelen Beyaz Gelincik adlı televizyon dizisinde, Adanalı D Gecenin Kanatları MAKRO KONUK zengin bir ailenin holding yöneticisi olan büyük oğlu Ömer’i canlandırdı ve tüm Türkiye kendisini daha yakından tanıdı. Şimdilerde ise, Öyle Bir Geçer Zaman ki adlı dizide Ali Kaptan olarak her hafta evlerimize konuk oluyor. Yeni diziniz, Öyle Bir geçer Zaman Ki, son zamanların en çok ses getiren ve izlenen dizilerinden biri. Kısaca bu diziden bahsedebilir misiniz? Dizi, 1967 yılından günümüze uzanıyor ve Akarsu ailesinin öyküsünü anlatıyor. Denizci Ali Akarsu, Caroline adlı Hollandalı bir kadına aşık oluyor ve bu aşk yüzünden ailesi parçalanıyor. Hikaye 1967 yılında geçiyor ama bu bir dönem dizisi değil. Aslolan, o yıllarda yaşayan bir ailenin dramı. Gecenin Kanatları’nda Cemal adında bir örgüt üyesini oynuyorum. Filmdeki örgüt, bir canlı bomba eylemi gerçekleştirmek için hazırlanıyor. Annesini ve babasını 12 Eylül döneminde bir baskında kaybetmiş bir kızı canlı bomba olarak seçiyorlar. Kız bu işi daha çok intikam için yapmak istiyor. Bu örgütün ve kızın altta bir hikayesi var ama üstte de bir aşk hikayesi var. bakarsanız, bir oyuncu için bu çok keyif verici bir şey... 1967 yılında yaşamak ister miydiniz? Yaşamak demeyeyim de şöyle üç aylığına o yıla gidip sonra dönmek isterdim. “Geleceğe Dönüş” filmi gibi bir gidip gelmek fena olmazdı. Erkan Petekkaya nasıl bir insandır? Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? Genelde sabırlı ve sakin bir mizaca sahibim. Çok üzerime gelinmediği sürece sınırları belli bir adamım. En kötü huyum her şeyi biriktirip en ufak şeye patlamamdır. O zaman çok kırıcı oluyorum. Günlük hayatımda spor giyinmeyi tercih ederim. Kot pantolonlar, hırkalar, gömlekler favori giysilerimdir. Ama bunun yanında takım elbiseleri de severim. Dizide, Ali Akarsu’yu canlandırıyorsunuz. Ali nasıl biri, bize biraz ondan bahseder misiniz? Ali uzun yol kaptanı. Bu nedenle Amerika’ya, Avrupa’ya ve daha birçok ülkeye gidiyor. Bu 60’lı yıllarda çok önemli bir şey tabii. Dünyada olan biteni gören, yenilikleri fark eden biri Ali. Mahallesine döndüğünde yabancılık çekiyor ve evliliğinde de mutsuz. Eşiyle aşkı arasında kalıyor. Dört çocuğu var ama sürekli yurtdışında olduğu için onlarla da pek fazla ilgilenemiyor. Çocukları da bu yüzden babalarından uzaklar ve ona öfkeliler. Oğlu ona bıçak çekme noktasına kadar geliyor, düşünün... Ne tür müzik dinlemekten hoşlanırsınız? Eski rock şarkılarını ve new age tarzını çok severim. Favori gruplarımsa, Deep Purple, Led Zeppelin. Yönetmenliğini Serdar Akar’ın yaptığı, senaryosunu Mahsun Kırmızıgül ve Ahmet Küçükkayalı’nın yazdığı Gecenin Kanatları adlı Peki diziyi izlerken neler hissediyorsunuz? Diziyi izlerken, sanki oradaki ben değilmişim gibi geliyor. Kendimi izlerken sinirleniyorum. Aslına MAKRO VİZYON 60 OCAK-ȘUBAT 2011 filmde Cemal karakterini canlandırdınız. Bize kısaca bu karakterden bahseder misiniz? Filmde Cemal adında bir örgüt üyesini oynuyorum. Filmdeki örgüt, bir canlı bomba eylemi gerçekleştirmek için hazırlanıyor. Annesini ve babasını 12 Eylül döneminde bir baskında kaybetmiş bir kızı canlı bomba olarak seçiyorlar. Kız bu işi daha çok intikam için yapmak istiyor. Bu örgütün ve kızın, altta bir hikayesi var ama üstte de bir aşk hikayesi var. Ben de bu filmde örgüt liderini oynuyorum. Film, 12 Eylül döneminin insanlar üzerinde nasıl etkiler bıraktığını anlatıyor. Sert gibi görünse de naif bir film. Tabii sonunda aşk kazanıyor! Bana aşkla oyna dediler ama ben ortada oynadım. Üzülüyor mu adam, kızdan hoşlanıyor mu çok da belli değil. Zor roldü, değişim gösteren bir karakterdi. Cemal’in savunduğu, dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek; adalet dağıtmak, eşit şartlar sağlamak. Oynamak istediğiniz bir rol var mı? Soygun konulu bir filmde oynamak isterim. Soyguncu rolünde tabii ki... Çocukluğumdan beri çok severim bu tür filmleri. Bir de bilim kurgu filmleri çok ilgimi çeker. n MAKRO RÖPORTAJ Fındığın en lezzetli hali: el değmeden üretilmektedir. Ayrıca ürünün makineler arasındaki dolaşımı da paslanmaz borularla, kapalı devre olarak yapılmaktadır. Ayrıca bu yıl Tüm Tüketicileri Koruma Derneği, markamız Fındıko’yu çok önemli bir tüketici ödülü olan 2010 yılı Altın Marka Ödülü’ne layık gördü. Aynı derneğin verdiği Altın Adam Ödülü’nü de aldık. Bu bağlamda firmamızı ödüllendiren değerli müşterilerimize ve sivil toplum örgütlerine teşekkür ederiz. Firmamızda çalışan, bu ödülü almamızda emeği geçen tüm çalışanlarımıza teşekkürlerimizi sunarız. Fındıko Muttalip Eroğlu Fındığın çok faydalı bir gıda olduğunu hepimiz biliyoruz. Bu lezzetli gıda bir de çikolatayla birleșince 7’den 70’e hepimize mutluluk veren kakaolu fındık kremasına dönüșüyor. 14 yıldır, kakaolu fındık kreması, krokantlı fındık ezmesi ve parça fındıklı fındık ezmesi üreten Fındıko da bu lezzetleri en doğal ve sağlıklı haliyle sofralarımıza ulaștırıyor. Fındıko’nun kurucusu Muttalip Eroğlu ile Fındıko ürünleri ve üretimi hakkında bir söyleși gerçekleștirdik. Fındıko hakkında bilgi verebilir misiniz? Şirketimiz 1997 tarihinde üretime başladı. Kuruluş tarihinden itibaren, aralıksız olarak 14 yıldır üretim yapıyoruz. Kalitemizden asla taviz vermeden, en kaliteli ürünü en uygun fiyata tüketicilerimize sunmayı amaç edindik. Bundan sonra da, kalitemizi sürekli olarak yukarılara çıkarmak için çalışacağız. Firmamız 15 yaşında bir firma olmasına karşın elde ettiğimiz deneyimler, tartışmasız çok ileride. Ürün deneyimi, üretim deneyimi, işletme deneyimi, pazar ve pazara sunuş deneyimleri üst düzeyde. Bu deneyimlerin ışığı altında müşterilerimize en iyi hizmeti sunmaya çalışıyoruz. Kullanılan teknoloji ise bu ürünlerin üretiminde kullanılan son teknoloji ürünü makinelerdir. Ürünlerimiz MAKRO VİZYON Ürün çeşitleriniz nelerdir? Kakaolu fındık kreması, krokantlı fındık ezmesi ve parça fındıklı fındık ezmesidir. Ürünlerinizde katkı maddesi ya da GDO’lu ürünler var mı? Ürettiğimiz ürünleri öncelikle kendimiz, yakınlarımız ve canımız çocuklarımız tüketiyor. Kendimize layık görmediğimiz ürünleri başkalarına asla layık görmeyiz ve ona göre üretim yapar ve ürünlerimizi satışa sunarız. Ürünlerimizde etiketin üzerindeki hammaddelerin dışında herhangi bir katkı maddesi kullanılmıyor. Ayrıca, ürünlerimizde Genetiği Değiştirilmiş Organizma (GDO) bulunmuyor. Dolayısıyla tüketicilerimize, GDO’suz bir yaşam sunuyoruz. 62 OCAK-ȘUBAT 2011 Hijyen konusunda yaptığınız çalışmalar nelerdir? İşletmemizde HACCP kuralları uygulanmaktadır. Personelimiz, hijyen eğitimine tabi tutuluyor ve hijyen kurallarına uymaları sağlanıyor. Üretim alanlarına yetkili kişilerden başkası giremiyor. Tesisimiz, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın kriterlerine uygun olarak düzenlenmiştir. Fındıko’nun diğer ürünlerden farkı nedir? İyi ürün, iyi hammaddeden elde edilir. Fındıko markalı ürünlerin hammaddeleri titiz bir çalışma sonucu seçilir. En kaliteli hammaddeler alınır. Ürünlerimizde kullandığımız fındıkların alfatoksinli olmadığına dair laboratuar raporlu olması gerekmektedir. Diğer hammaddeler de özellikleri incelenerek alınır. Aldığımız hammaddelerin saklama koşulları da standartlara uygundur. Kaliteli ürünler, ancak yüksek teknolojisi olan makinelerden elde edilir. Fındıko olarak üretim yaptığımız makinelerde son teknoloji kullanıyoruz. Ürünlerimiz el değmeden üretiliyor. Gelecek hedefleriniz nelerdir? Ürünlerimizin satışındaki pazar payımızı arttırmak ve markalaşma sürecimizi hızlandırmak, ana hedeflerimiz. Kategorimize uygun olarak yeni ürün çeşitlerinde de üretim yapmayı planlıyoruz. n MAKRO BESLENME Diyet yapmak ve fazla kilolardan kurtulmak pek çok insanın hayali… Bunu gerçekleştirmek için başladığınız diyetler hayal kırıklığıyla son buluyorsa, bize kulak verin ve 2011 yılının hayatınızın en sağlıklı ve fit yılı olmasını sağlayın. Vücudumuzun belli yerlerinde yoğunlaşan yağları yakmak hepimizin hayali. Karın, bel ve kalça bölgesi, bunların başında geliyor. Öncelikle yağın, vücutta gerektiği zaman kullanılması için yedeklenen enerji olduğunu unutmayın. Yemek yediğimiz zaman vücudumuz karbonhidrat, protein ve yağı, yağ asidi ve aminoasit haline getirir. Böylece bedenin ihtiyacı olan enerji sağlanmış olur. Eğer depolanan yağlar olmasaydı, enerji için sürekli yemek yemek zorunda kalırdık. Ancak unutmayalım ki, bedenimiz ne kadar yediğimize bağlı olarak bu yağ hücrelerinin sayısını arttırabiliyor. Normal kiloya sahip bir insanda 30-40 milyar civarında yağ hücresi varken, obez bir insanda bu sayı 100 milyara kadar çıkıyor. Ve kilo verdikçe, ne yazık ki, bu yağ hücrelerinin sayısı azalmıyor. Yani önemli olan, hayat boyu kilo kontrolünü sağlayabilmek. 2011’DE EN FİT SEN OL! Aç kalmayın... Gün içinde 5 öğün yemek çok önemli. Böylece açlık hissetmeyecek ve daha fazla yemek yemek zorunda kalmayacaksınız. Ayrıca her gün eşit miktarda kalori almaya dikkat edin. Bir gün çok yiyip ertesi gün hiç yemek yemezseniz, vücudunuz bu düzensizlikten dolayı yağ depolamaya meyilli olur. Yağ ve karbonhidratları birlikte tüketmeyin Bunun pek çok defa duyduğunuz bir önlem olduğu kesin. Peki, neden olduğunu biliyor musunuz? Vücudunuzun ihtiyacı olan enerjiyi karbonhidrat tüketerek aldınız. Eğer bunun üzerine bir de yağ tüketirseniz, vücudunuz bu yağı depolar ve kilo almaya başlarsınız. MAKRO VİZYON 64 OCAK-ȘUBAT 2011 Daha çok protein tüketin Yağ yakımına yardımcı bir madde olan protein, bir taraftan da tok kalmanızı sağlar. Bunun yanı sıra doğru karbonhidratları seçip yağı azaltırsanız, değişimi hemen göreceksiniz. Uyku düzeni çok önemli Uykusuzluk bedenimizi direkt olarak etkiler. Uykusuz kaldığınız bir gecenin sabahında doyma hissi azalır ve iştah artar. D MAKRO BESLENME Hindistan cevizinin lezzeti Hindistan cevizi yağı, metabolizmayı harekete geçirerek kalori yakmayı kolaylaştırıyor. Yapılan araştırmalara göre, hindistan cevizindeki bileşenler ruh halini de olumlu yönde etkiliyor. Normal kiloya sahip bir insanda 30-40 milyar civarında yağ hücresi varken, obez bir insanda bu sayı 100 milyara kadar çıkıyor. Ekmek seçimi Buğday ekmeğinin kokusuna ve tadına hayran olmamak elde değil. Ancak farklı ekmek türlerinin besin Zeytinyağı mucizesi Zeytinyağı altın değerinde faydaları olan bir yağ. Obezite, kalp krizi ve hipertansiyon düşmanı olan zeytinyağı, tekli doymuş yağ ve E vitamini içeriyor. Örneğin, salata sosunuzu kendiniz yapabilirsiniz. Bir kaşık zeytinyağına, iki kaşık limon suyu ve portakal suyu ekleyin. Salatanızın üzerine dökün ve iyice karıştırın. İşte size, mükemmel bir öğle yemeği önerisi… Daha az kalori Eğer yemek yemek veya herhangi bir şey içmek için seçenekleriniz varsa, her zaman daha az kalorili olanını seçin. Örneğin bol kalorili içecekler yerine suyu tercih edin. Canınız tatlı istediğinde kuru meyve yiyin. Eğer konu akşam yemeğiyse, etin yanında kızarmış patates yerine, haşlanmış patatesi tercih edin. değerleri de birbirinden çok farklı. Buğday ekmeği ile tam tahıllı ekmek arasındaki fark neredeyse yarı yarıya… D MAKRO VİZYON 66 OCAK-ȘUBAT 2011 MAKRO BESLENME Keten tohumu tüketin Önemli bir Omega-3 kaynağı olan keten tohumu aynı zamanda çok iyi bir antioksidan. Ayrıca Omega-6 yağ asitlerini de içeren keten tohumu, cildiniz için de önemli bir destek. Yüksek oranda çözünür ve çözünmez lif içeren keten tohumu, bağırsakları yumuşatıyor ve kabızlığı gideriyor. Kahvaltı önemli 0 kalorili yeşil yapraklar Kabuklu yemişlerin kardeşliği Tabakları küçültelim! Yapılan araştırmalar gö steriyor ki, kuru Ispanak, göbek, marul, ye mi şler kalp salatalık, kereviz, lahana ha sta lıklarına ve gibi yeşil yapraklı sebzeler yü ks ek tansiyona neredeyse kalorisizdir. ka rşı koruma Genellikle henüz sindirim sa ğlı yo r. Hatta fazla aşamasındayken bu ka çır ılm adığı sürece sebzelerden aldığınız kil o ald ırm ıyor, tam kaloriyi yakmış ter sin e kil o oluyorsunuz. Ayrıca yeşil verilmesine yardım sebzeler, yaşlanmayı ed iyor. İşte geciktirecek molekülleri mu hteşem 5’li: de harekete geçiriyor. Badem: 30 gramı 160 kalori Ceviz: 30 gramı 190 kalori Şamfıstığı: 30 gramı 160 kalori Yer fıstığı: 30 gramı 170 kalori Fındık: 30 gramı 180 kalori MAKRO VİZYON Yemek yediğiniz tabak ne kadar büyük olursa, porsiyon da o kadar büyür. Bu da daha çok kalori anlamına gelir. Yemek tabaklarını küçültmek, günde neredeyse 300 kalori daha az tüketmek anlamına geliyor. 68 OCAK-ȘUBAT 2011 Gün içindeki öğünlerinizi kontrol altında tutmak için kahvaltı etmeniz çok önemli. Sabahları evden çıkmadan önce mutlaka hafif de olsa bir kahvaltı edin. Aksi takdirde işe gittiğinizde, uyuduğunuz zamanı da sayarsak çok uzun bir süredir yemek yememiş olacaksınız ve kan şekeriniz düşecek. Bu durum da bulduğunuz ilk gıdayı, özellikle de en tatlı olanını tüketmenize neden olacak. Kahvaltı etmeniz, metabolizmanızı canlandırması bakımından da önemli. n MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ Hayatımız, yediklerimiz ve içtiklerimizle renkleniyor. Gittiğiniz bir yerde en unutamadığınız hatıra, ya bir restoranda geçmiştir ya da size sunulan oraya özgü bir yiyecektir. Aynı şekilde kış boyunca yaz meyvelerini özleriz, yaz boyunca da kış meyvelerini... Yazın buz gibi içecekleri içerken hangimiz kışa özel sıcak lezzetleri anımsamaz ki? Soğuk günlerde hayatımıza renk katan lezzetlerle içimiz de sınıyor. Sofraların baştacı Dışarısı buz gibi… Ne giyerseniz giyin soğuk yine içinize işliyor. İş çıkışı eve dönmek ya da alışverişe gitmek, sert hava nedeniyle tam anlamıyla bir kabus. Hemen eve girmek ve ısınmak istiyorsunuz. Evin kapısı açılıyor ve sıcacık hava yüzünüze vuruyor. Derken içeriden gelen mis gibi bir koku sizi mutfağa doğru çekiyor. “Hmm, ne çorbası bu?” diyorsunuz… Tencereden tüten buhar, kulağınıza fısıldayıveriyor; “Tarhana”. Çorbalar, özellikle kışın sofralarımızdan eksilmeyen bir lezzet. Hemen her yudumunda içimiz biraz daha ısınır. İşte tam bu nedenle, kış mevsiminin vazgeçilmezidir çorbalar. Sofra kültürümüzün baş tacı olan çorbaların kıymeti, en çok kışın anlaşılıyor ve içtiğimiz her kaşık çorba yüzümüzde sıcak bir gülümseme bırakıyor. Bitki çayıyla lezzet dolu dakikalar Papatya, kuşburnu, böğürtlen, yeşil çay ve daha pek çoğu… Bir yandan sağlık açısından tüketilmesi gereken bitki çayları bir yandan da kışın içimizi Soğuk günlerin sımsıcak lezzetleri ı ve Kış manzarası etrafı sard . Kalın kazakları, soğuk günler geldi çattı ardan çıkardık, yünlü çorapları gardıropl ktan yorganlar ince pikelerin yeriniyse ço rer birer yerine aldı. Mevsimin ritüelleri bi zetlerin keyfini gelirken içimizi ısıtan lez zamanı! Akşam çıkarmanın da şimdi tam eden tüten sıcacık işten gelir gelmez tencer a ince ince yağan çorbanın kokusu, dışarıd izlerken karı evin penceresinden tki çayları, ellerimizi yudumladığımız çeşitli bi ri attığımız bir ovuşturarak kendimizi içe adığımız sahlep ve kafede lezzetine doyam riyle kış mevsimine boza… Özlenen lezzetle merhaba diyoruz! MAKRO VİZYON 72 OCAK-ȘUBAT 2011 ısıtmak için en değerli alternatifler arasındaki yerini alıyor. Hem sakinleştiren hem güzelleştiren bu özel lezzetlerle sohbetler de koyulaşıyor… Sabahları bir fincan yeşil çay herkes için iyi bir seçenek. Çalışanlar için papatya çayı öğle arasında tercih edilebilir, kuşburnu ve böğürtlen gibi meyve çaylarıysa lezzetli anların sıcacık tadını çıkarmak için birebir. D MAKRO GIDA KÜLTÜRÜ Geçmişten bugüne bir gelenek; sahlep Çikolatanın en romantik hali Kışın tamamlayıcılarından biri de elbette sahlep. Kafelerin camlarına yapıştırılan “Sahlep bulunur” yazısını bugünlerde siz de sık sık görüyorsanız, soğuk günler başlamış demektir. Kahve yaygınlaşmadan önce daha popüler bir içecek olan sahlebin hakkı kışın yine de veriliyor. Çayın ve kahvenin yerine hem lezzetiyle hem de sağlıklı olması nedeniyle sahlep çoğu zaman tercih edilebiliyor. Orkide bitkisinin toprak altı yumrularından elde edilen sahlebi evde yapmak da oldukça kolay… Sahlep ve şekeri bir tencereye koyup iyice karıştırın. Soğuk sütü azar azar ekleyerek şekeri ezin. Karıştırarak kısık ateşte koyulaşıncaya dek 10-15 dakika kadar pişirin ve daha sonra ateşten çekin. Bardaklara koyup üzerini tarçınla süsleyin. Tedavi edici özelliği de bulunan sahlep, soğuk algınlığına ve öksürüğe iyi geliyor. Kahve Kokusu ve tadıyla bambaşka... Önce kokusuyla gönlümüzü çelen kahveyi yudumlarken önce yüzümüz gülüyor sonra da içimiz ısınıyor. Yaz-kış vazgeçemediğimiz bir lezzet olan kahvenin tadı, kışın bir başka güzel. Pek çok insan için en keyifli içeceklerin başında gelen kahve, hem zihnimizi açıyor hem de sohbetlerimizi tatlandırıyor. Doyumsuz keyfini bugün büyük bir zevkle yaşadığımız kahvenin hikayesi, 8. yüzyılda Habeşistan’da başlıyor. O zamandan itibaren her kültürde farklı pişirme yöntemleriyle yerini bulan kahve, en çok tercih edilen sıcak içeceklerden. Bizim damak tadımızı yansıtan Türk kahvesinin yanı sıra, espresso, cappuccino, amerikano gibi farklı kültürlerin izlerini taşıyan çeşitleri de bulunan kahve bütün dünyayı saran sıcacık bir lezzet. Anadolu’nun en çekici tadı İlk örneklerine Mezopotamya’da rastlanan ve o zamanlardan itibaren Anadolu’yu hiç terk etmeyen bir lezzet olan boza, kış gecelerinin vazgeçilmez içeceklerinden biri. Artık elinde güğümle sokak sokak dolaşan bozacılara pek rastlamasak da soğuk geceleri ısıtan o ses hala kulaklarımızda: “Booozaaa!” Soğuk kış gecelerinin nostaljik içeceği olan boza, MAKRO VİZYON 74 dünyanın en eski mayalı içeceklerinden biri. Ülkemizde genellikle darıdan imal edilen boza, diğer ülkelerde mısır, arpa, çavdar, yulaf ve buğdaydan da yapılıyor. Çocukların kemik gelişimini güçlendiren boza, bağırsaklardaki çalışmayı da hızlandırıyor. Kış aylarında vücudun direncini arttırıyor olması da bir başka önemli özelliği. OCAK-ȘUBAT 2011 Çikolata tutkunlarının kışın en sevdiği içecek, tabi ki sıcak çikolata. Lezzetiyle tam bir keyif içeceği olan sıcak çikolata çok soğuk günlerde ısınmak için birebir. Sıcak çikolata yapmak için, bir fincan sütü bir cezveye koyun. İçine 10 gram bitter çikolata, 10 gram da sütlü çikolata ekleyin. Malzemeleri cezvede sürekli karıştırarak pişirin. Fincana koyduğunuz sıcak çikolatanın üzerini kakao ile süsleyebilirsiniz. n MAKRO ÇOCUĞUM Sanatla iç içe bir çocukluk Günümüzde artık çocuğumuzu sadece okula göndermek yetmiyor. Geleceğe daha iyi hazırlanması, keşfetmeyi öğrenmesi, yeni birşeyler üretebilmesi için çocukların küçük yaşlardan itibaren kültürel ve sanatsal aktivitelerde bulunması çok önemli. Ebeveynlerin en önemli görevlerinden biri de çocuklarını doğru aktivitelerle, zamanında tanıştırması. Kültürel ve sanatsal aktiviteler, çocukların hem hayata bakışlarını hem de düşünme süreçlerini olumlu yönde etkiler. Sinema, tiyatro, konser gibi faaliyetlere gitmesi, ya da sanatla daha yakın olabileceği çeşitli kurslara devam etmesi, çocuğunuzun zeka ve yetenek gelişimi kadar geleceği için de çok önemli. Çocuğunuz bu sayede çok yönlü düşünebilmeyi, ilgisini ve enerjisini doğru aktivitelere yönlendirmeyi öğrenir. Çocukluk çağlarında, ebeveynlerin onu yönlendirmesi ve cesaretlendirmesi çok önemli. Tiyatroya, müze ya da sergilere hiç gitmeyen, hobileri olmayan bir nesil Çocuğunuzun müzik kulağını geliştirmek için çok küçük yaşlarda müzik dinlemesini sağlayabilirsiniz. yetişiyor ve bu durumun sorumluluğu ailelerde. Çocuğunuza ne kadar emek verirseniz, geleceğine o kadar yatırım yapmış olursunuz. Çocuğunuzun gelecekte daha mutlu bir birey olması için, onu zamanında kültür ve sanatla tanıştırın. Tiyatro ve sinema Çocuğunuza tiyatro ve sinemaya gitme alışkanlığını küçük yaşlarda edindirebilirsiniz. Bunun için, yaşına yönelik filmler ve oyunlarla başlayın. Böylece çocuğunuz yaşına uygun olan bu filmleri ve oyunları rahatlıkla anlar ve sıkılmaz. Gündüz kuşağında gideceğiniz bu etkinlikler, hem çocuğunuzun gelişimi için D MAKRO VİZYON 76 OCAK-ȘUBAT 2011 MAKRO ÇOCUĞUM hem de aranızdaki iletişimin güçlenmesi için oldukça faydalı. Ayrıca bu mekanlarda uyması gereken çeşitli kuralları da küçük yaşta öğrenmiş olması, geleceği açısından çok gerekli. Çocuğunuza, gitmeden önce, oturması ve dikkatle izlemesi gerektiğini söyleyin. Daha sonra etkinlik üzerine onunla konuşup olayları nasıl yorumladığını da görebilirsiniz. Müze ve sergi Çocuklarınızın küçük yaşlardan itibaren, temel bilgi içeren müzeleri görmesini sağlayın. Örneğin, ayda bir defa onu bir müzeye götürün ve broşürlerde yazanları okutun. Günümüzde, özellikle büyük şehirlerde, çocuklara yönelik pek çok sergi açılıyor; hatta müzeler bile bulunuyor. Çocuğunuza, bu mekanlarda gezerken yiyip içmemesi gerektiğini, sergilenen eserlere dokunmaması gerektiğini de öğretin. Ayrıca çok yüksek sesle konuşmaması gerektiğini de gösterin. Eğer yaşadığınız çevrede tarihi yerler varsa bu mekanları da beraber gezebilirsiniz. Çocuğunuzla tatile çıktığınızda da, onu çevrede bulunan tarihi yerlere götürüp oranın tarihini anlatabilirsiniz. Çocuklar gördükleri şeyleri daha kolay anlarlar ve unutmaları da daha zor olur. Çocuğunuza ne kadar emek verirseniz, geleceğine o kadar yatırım yapmış olursunuz. Konser Çocuğunuzun müzik kulağını geliştirmek için çok küçük yaşlarda müzik dinlemesini sağlayabilirsiniz. Birbirinden farklı tarzlarda dinleyeceği müziklerle kendi zevklerini anlamaya başlayabilir. Bu birikimin ardından çocuğunuzu konsere götürebilirsiniz. Konsere giderken ortama uygun kıyafetler giyin. Ayrıca ona konserlerde uyulması gereken kuralları MAKRO VİZYON 78 OCAK-ȘUBAT 2011 da anlatın. Aşırılıktan uzak durması gerektiğini hatırlatın. Eğer çocuğunuzun müziğe ilgisi olduğunu düşünüyorsanız, onu bir müzik kursuna yazdırarak enstrüman çalmasını sağlayabilir ya da şarkı söylemesini geliştirebilirsiniz. Sanat kursları Çocukların erken yaşlarda sanata olan ilgisini arttırmak için yapacağınız aktivitelerden biri de onu istediği bir kursa yazdırmak olabilir. Eğer çocuğunuz resim yapmayı çok seviyorsa, resim kursuna gitmesi çok faydalı olur. Müzige ilgisi varsa enstrüman çalmayı öğrenebilir. Dans etmeyi seviyorsa, dans kursuna başlayabilir. Önemli olan çocuğunuzun sıkılmayacağı bir aktivitede bulunması ve gelecekte de bunu meslek olarak yapmasa bile hobi olarak devam ettirmesi. n Paris, Versailles Sarayı MAKRO GEZİ Dünyanın en romantik şehirleri Paris Şubat ayı Sevgililer Günü’nü içinde barındırıyor. Biz de sizler için aşk ve romantizm denince akla ilk gelen şehirleri araştırdık. Paris, Venedik ve Roma… Bu şehirlerde aşk bir başka güzel. Sokakları aşk kokan bu şehirleri, tüm aşıkların görmesi gerekiyor. Mona Lisa, Venüs de Milo gibi birçok başyapıta evsahipliği yapan Louvre’u görmeden Paris’te olduğunuzu hissetmeniz zor. Fransa’nın başkenti olan Paris’in tarihi 2000 yıl öncesine dayanıyor. Seine Nehri’nin iki yakasına kurulu olan şehir, birbirine 30 civarında köprüyle bağlanıyor. Dünyanın en gelişmiş metro ağına sahip şehirlerden biri olan Paris, yaya olarak da dolaşılması oldukça keyifli olan bir şehir. Böylece geniş caddelerini, park ve bahçelerini, mimari eserleri ve heykelleri de kaçırmamış olursunuz. Paris, aşkın başkenti olarak tanınır. Eyfel Kulesi’nden şehre tepeden bakarken, romantizm rüzgarınızı siz de hissedebilirsiniz. Hayat dolu bir kent olan Paris’in en güzel tarafı aynı zamanda bir kültür kenti olması. Eyfel Kulesi’nden sonra Paris’in en ünlü yapısı tabi ki Louvre Paris, Eyfel Kulesi MAKRO VİZYON 80 OCAK-ȘUBAT 2011 Müzesi. Mona Lisa, Venüs de Milo gibi birçok başyapıta evsahipliği yapan Louvre’u görmeden Paris’te olduğunuzu hissetmeniz zor. Paris’in en büyük sarayı 90 hektarlık alanı ve 1300 odasıyla Versailles Sarayı, bahçesi, odaları, dekorasyonu ve heykelleriyle büyüleyici bir mekan. İhtişamlı yapısıyla gotik akımın eseri olan Notre Dame Katedrali ise mimari yapısı yüzünden görülmeye değer. Kutsanmış kalp anlamını taşıyan Sacre Coeur Kilisesi ise süslemeleri ve farklı mimarisiyle göze çarpan eserlerden biri. Paris’in en önemli özelliklerinden biri de yemek kültürü. Kahvaltıdan akşam yemeğine kadar pek çok farklı tat sunan şehrin D MAKRO GEZİ özellikle kafeleri çok ünlü. Hem yemek yiyip hem de en leziz kahve çeşitlerini bulabileceğiniz kafeler, şehrin en çok talep gören mekanları. Paris’in aceleye gelmeyecek bir şehir olduğunu aklınızdan çıkarmayın. Böylece hem Paris’in muhteşem mimarisinin tadını çıkarır, hem de pek çok ünlü markaya ev sahipliği yapan şehirde alışveriş keyfini yaşarsınız. Venedik İtalya’ya bağlı bir ada şehir olan Venedik, Adriyatik Denizi’nde bulunuyor. karaya 4 kilometre uzunluğındaki kara ve demiryolu köprüsü ile bağlı olan Venedik, 118 adacık üzerine kurulu. Adaları birbirinden ayıran 170 kanal ve birbirine bağlayan 400 köprüyle akıl almaz bir şehir olan Venedik, görmeden anlaşılamayacak bir yer. Tarih boyunca Avrupa’nın en önemli ticaret şehirlerinden biri olan Venedik, bugün dünyanın en önemli turistik kentlerinden biri. Bütün gizemli günlerini Venedik’te geçirin. Ayrıca Venedik’te sizi, İtalyan mutfağının en lezzetli yemekleri bekliyor olacak. En güzel spagetti ve lazanyalar… Kafeleriyle de ünlü olan Venedik’te, San Marco Meydanı’ndaki bir kafeye oturup sıcacık cappucino’nun tadını çıkarabilirsiniz. taşımacılığın su yolları ve kanallardan yapıldığı Venedik, Avrupa’nın motorlu kara taşıtlarına izin verilmeyen tek büyük kenti. Bir gondola binip Venedik’i keşfe çıkın. Ardından da şehrin kalbinin attığı San Marco Meydanı’nda soluklanın. Şubat ayında bu meydanda renkli bir karnaval düzenleniyor. Rengarenk kostümlerle dolaşan insanlar, farklı maskeler takıyor. Siz de bir maske alın ve Şubat ayının en Paris, Roma ve Venedik’e birçok havayolu firmasının uçuşları bulunuyor. Ayrıca bu şehirleri, Roma bir tura katılarak da İtalya’nın başkenti olan olan Roma, zengin tarihiyle dünyanın dört bir tarafından ziyaretçilerle, yılın her mevsimi dolar taşar. Roma’nın arkeolojik zenginliklerinin büyük bölümü, üzerinde eski şehrin kurulduğu “yedi tepe”de yer alır. Roma da İstanbul gibi yedi tepe üzerine kurulmuş bir şehirdir. Çok büyük imparatorlukların başkentleri olan bu iki şehir pek çok yönden benzerlikler taşıyor. D ziyaret Venedik’te karnaval zamanı MAKRO VİZYON Venedik 82 OCAK-ȘUBAT 2011 edebilirsiniz. Roma, Coloseum MAKRO GEZİ Kalbe giden yolun mideden geçtiğini unutmayın! Romantizmin başkentlerini gezerken mutlaka enfes yemeklerini de tadın. MAKRO VİZYON atan ziyaretçilerin, Roma’ya bir gün tekrar geri dönecekleri söyleniyor. yanı sıra Rafaello’nun mezarına da ev sahipliği yapıyor. Pantheon San Pietro Bazilikası Pantheon, Roma’nın en ünlü ve en iyi korunmuş anıtlarından biri. Hadrianus tarafından yeniden inşa edilen anıt, daha sonraları kiliseye dönüştürülmüş. Bugün, Roma’nın en güzel meydanlarından birisinde bulunan Pantheon, İtalya’nın ünlü krallarının Roma, Aşk Çeşmesi Gelelim Roma’da gezilmesi gereken yerlere… Ancak bunların saymakla bitmeyeceğini baştan söyleyelim. Roma’nın simgesi olan Coloseum’u görmeden Roma’yı görmüş sayılmazsınız. Coloseum, Forum’un hemen yanında bulunuyor. 1. yüzyılda, Flaviano Anfitiyatrosu olarak bilindiği dönemde, at yarışları, erkeklerin hayvanlara karşı veya gladyatörlerin kendileri arasında yaptıkları dövüşleri seyretmek için 50.000’den fazla Romalı burada toplanıyordu. Tabi romantizmden bahsettiğimiz için Roma’daki Aşk Çeşmesi’ne de değinmemiz gerekiyor. Roma’nın en meşhur ve en sevilen yerlerinden birisi olan Fontana di Trevi’ye (Aşk Çeşmesi) sırtı dönük haldeyken iki bozuk para 84 OCAK-ȘUBAT 2011 Dünyanın en büyük ve en meşhur kilisesi olan San Pietro’nun inşaatı yaklaşık 125 yıl sürmüş. Kilisede Michelangelo’yu meşhur eden Pieta heykelini de ziyaret ettikten sonra, kubbeye çıkarak Roma’yı kuşbakışı izleyebilirsiniz. n MAKRO ÇOCUK MAKRO VİZYON 86 OCAK-ȘUBAT 2011 MAKRO ÇOCUK MAKRO VİZYON 88 OCAK-ȘUBAT 2011 MAKRO TARİF Sakız Kabağı Çorbası (4 kişilik) Malzemeler: 2 adet orta boy kabak, 1 adet orta boy kuru soğan, 1 tutam dereotu, 1 su bardağı yoğurt, 2 yemek kaşığı un, 50 gram margarin, su ve tuz. Hazırlanışı: Tencereye yağ koyarak eritin ve soğan ilave edip pembeleşene kadar kavurun. İnce kıyılmış kabak ve tuzu ilave edip 3-4 dakika karıştırıp su ilave edin ve ağır ateşte 20 dakika pişirin. Pişen malzemeyi blender’dan geçirip tekrar tencereye koyun. Ayrı bir kapta yoğurt ve unu koyu bir kıvam alana kadar çırpın ve ardından çorbanın içerisine ilave edin. Çorbayı, 3-4 dakika daha kaynatıp dereotu ilavesiyle servis edebilirsiniz. Ayvalı Kuzu Pirzola Bastı Malzemeler: 12 adet kuzu pirzola, 1 çay kaşığı kekik, 2 adet orta boy ayva, 1 yemek kaşığı un, 1 çay bardağı ayçiçek yağı, 2 adet orta boy kuru soğan, 2 adet orta boy ve kabuğu soyulmuş domates, 20 gram margarin, 1 tutam karabiber, tuz ve su. Hazırlanışı: Tavaya sıvı yağ koyun. Pirzolaları, tuz, karabiber ve una batırarak bu tavada kızartın. Ayrı bir tavada margarini eritin ve ince kıyılmış kuru soğan ilave edip kavurun. Küp doğranmış ve kabuğu soyulmuş domatesleri ve tuzu koyarak pişirin. Etleri fırın tepsisine dizin ve üzerine hazırlamış olduğunuz sosu dökerek 180 derece fırında 10 dakika pişirin. Servis etmeden önce tabağın kenarlarına ince dilimlenmiş ayva dizerek sunum yapın. MAKRO VİZYON 90 OCAK-ȘUBAT 2011 MAKRO TARİF Karıșık Pizza Malzemeler: Tabanı için: 1 su bardağı ılık su, 1 yemek kaşığı erimiş tereyağı, 1 yemek kaşığı şeker, 1 tatlı kaşığı tuz, 2,5 su bardağı un, 1 tatlı kaşığı instant maya. Sosu için: 2 adet domates, 1 çay kaşığı tuz, 3 diş sarımsak, zeytinyağı. Üzeri için: 1 su bardağı kaşar peynir (rendelenmiş), dilediğiniz kadar salam, sucuk, mısır ve siyah zeytin. Hazırlanışı: Taban malzemelerinin tamamını karıştırıp yoğurun. Pürüzsüz bir hamur elde ettikten sonra yaklaşık 1 saat kadar mayalandırın. Mayalanan hamuru tepsiye yaydıktan sonra da 15 dakika dinlenmeye bırakın. Bu arada domatesleri rendeleyin. Ardından sos için gerekli malzemeleri üzerine ekleyin. Hamurunuzun üzerine domates sosunu dökün. Ardından kaşar peyniri rendesini de yayın. Üzeri için, istediğiniz şekilde doğradığınız diğer malzemeleri de dizin. Önceden 200 dereceye ısıtılmış fırında 25 dakika pişirin. Brownie Malzemeler: 1 su bardağı şeker, 125 gram margarin, 3 adet yumurta, 1.5 su bardağı un, 3 çorba kaşığı kakao, 1 su bardağı bütün ceviz, 1 paket vanilya, 1 paket bitter çikolata, 1 paket kabartma tozu ve yarım çay kaşığı tuz. Hazırlanışı: İlk olarak fırını 180 dereceye kadar ısıtın. Bir hamur yoğurma kabına yağı, şekeri, vanilyayı ve tuzu koyup, yumuşayıncaya kadar iyice yoğurun. Yumurtaları teker teker ekleyip, unu, kabartma tozunu ve kakaoyu ilave edip karıştırın. Karışıma cevizleri de ekleyip bir tahta kaşık yardımıyla tekrar karıştırın. Hazırladığınız karışımı bir tepsiye döküp sıcak fırında 20-25 dakika pişirin. Soğuduktan sonra kare kare kesin ve benmari usulü eritilmiş çikolatayı üzerine gezdirip servis yapın. MAKRO VİZYON 92 OCAK-ȘUBAT 2011 MAKRO BULMACA 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 SOLDAN SAĞA: 1) Ant, yemin - Fransa’da evli kadınlara verilen san - Bel kemiği. 2) İnce dantel - Kasla ilgili olan - Toprağı ekip biçmek için kullanmak. 3) Yasa gereğince, yasal olarak - Derince çanak Müzikte bir nota. 4) Açık deniz, engin - Ateş durumuna geçmek, tutuşmak. 5) İnleme - Kuşun ağzındaki çıkıntı - Ölüm cezası. 6) Binek hayvanı - Mavi Yetişkin - Fikir (felsefe). 7) İşler, işlemler - Kargaşalık. 8) Kayak - Erkek adlarından sonra kullanılan saygı sözü - Kudret helvası - Ayak sesi. 9) Dua okuyucu - Havanın yer değiştirmesinden oluşan esinti İlgi eki. 10) Makro Market’le birlikte “El Ele Verelim, Kütüphanelerimizi Yenileyelim” adlı sosyal sorumluluk projesine imza atan P&G’nin bulaşık deterjanının adı - Edebiyat, yazın. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1) Süsüne düşkün kadın (mecaz) Yünlü bir kumaş. 2) Avuç içi Cüretkar. 3) Farazi, tahmini Orta. 4) Sarıklı din bilginleri Tümör. 5) Anlam Miralay. 6) Mecmua - Bezginlik anlatan bir söz. 7) On kişilik askeri birlik - Karı, eş. 8) Kırmızı - Kefiye üzerine bağlanan çember bağ – Nikel’in simgesi. 9) Ses için kalın Yer altı su oluğu. 10) Dünyanın uydusu - Musluk teknesi. 11) Çalışma, emek Yapıt. 12) Kenevir - Bir nota. 13) Elektrik direnç birimi Ana, anne. 14) Gözenek - Kısaca akümülatör. 15) Yarı saydam bir taş – Avrupa’da yayılmış olan mobilya, giyim vb. üslûbu. MAKRO VİZYON 94 OCAK-ȘUBAT 2011 Bulmacay› do€ru çözüp gönderen 30 flansl› okuyucumuza CEM’den 3’lü teflon tava seti armağan ediyoruz. Ad, Soyad : ........................................ Doğum Tarihi : ........................................ Meslek : ........................................ Adres : ........................................ ......................................... Telefon (cep) : ........................................ (iş) : ........................................ (ev) : ........................................ E-mail : ........................................ POSTA ADRESİ: Makro Market A.Ş. Saray Mah. Gıdacılar Cad. No:11 PK: 06980 Kazan-Ankara / Tel: (0312) 815 47 05 MAKRO VİZYON l OCAK-ŞUBAT 2011 SAYI 22