Alevilik en tehlikeli dönemini yaşıyor
Transkript
Alevilik en tehlikeli dönemini yaşıyor
YIL:4 SAYI:811 35 YKR 9 OCAK 2009 CUMA Alevilik en tehlikeli dönemini yaþýyor - Mahalle baskýsý yeni bir þey deðil ki diye itirazlar geldi zaten… Yeni bir þey deðil de, güzel bir þey de deðil. Yeni olmadýðýný biliyorlarsa o zaman nasýl önüne geçeceklerini düþünsünler artýk. Gazi Baran gazibaran@mynet.com Yerel seçimlerde “Ne yapmalý?” (1) 2’DE Hüseyin Ceyhan Dede maaþ aldýðý anda “Rýza þehri”nden çýkar, “dünyalý” olur - Dedeleri kim atýyor, kim kontrol ediyor? Dedelerin yýllýk görgüsünü Hacý Bektaþ Veli Dergahý yapar. Eðer dede yola karþý suç iþlemiþse görevden alýnýr ve cezasýný çekse bile bir daha dedelik görevi yapamaz. - Talip, dedeyi sorgulayabilir mi? Dedeyi dara kaldýrýp hesap sorabilir, dede toplum ve dara kaldýran talibi ikna edebilir ise niyazlaþýlýr ve herkes yerine oturur, ancak bir dedeyi talip dardan indiremez, ancak baþka bir dede indirebilir. 4’DE husooo88@hotmail.com Hayata dönüþ operasyonu mu? Hayatlarý bitiriþ operasyonu mu? 3’DE Sigara timleri iþbaþý yapýyor Noel Baba Bektaþi mi? Alevilerin Sesi Dergisi'nden FUAT ATEÞ'in çarpýcý haberi: Yeni yýlýn Muharrem matemi ile çakýþtýðý þu günlerde, yýlbaþý kutlamalarýna yönelik tartýþmalar sürerken, bilim çevrelerinin Noel Baba’nýn ‘Bektaþi derviþi Sarý Saltuk’ olduðuna yönelik önemli iddialarý gündeme geldi. Geçtiðimiz günlerde; Alevi inancý gereði matem olarak kabul edilen Muharrem ayýnýn, bu yýl, yýlbaþýna denk düþmesi nedeniyle Aleviler tarafýndan kutlanýlmayacaðýna yönelik açýklamalar sýkça gündeme geldi. Konuyla ilgili tartýþmalar sürerken bir baþka konu bilim çevreleri tarafýndan tartýþýlmaya baþlandý. Hýristiyan dünyasýnda Noel Baba olarak bilinen Aziz Nicholaos’un aslýnda, Hacý Bektaþ Veli’nin Velâyetnamesi’nde ismi geçen Sarý Saltuk adlý Bektaþi derviþi olduðu iddia ediliyor. Velâyetname ve Bektaþi el yazmalarýna dayandýrýlan bu iddia da, Sarý Saltuk’un hayat hikâyesiyle, Noel Baba ile ilgili efsanelerle arasýnda önemli benzerlikler dikkati çekiyor... 5’DE Nevþehir Vali Yardýmcýsý Vural Demirtaþ baþkanlýðýndaki Ýl Tütün Kurulu tarafýndan oluþturulan 3'er kiþilik ekipler, her ayýn 10 ve 20'si arasýnda özel ve kamu kuruluþlarýnda sigara içilip içilmediðini ve yeni kanununa uygun hareket edilip edilmediðini denetleyecek. 6’DA Ekmek fiyatlarý ucuzlayacak mý? Kýrþehir'de geçtiðimiz yýl un fiyatlarýna baðlý olarak alýnan zam kararýnýn, un fiyatlarýnýn düþmesi ile geri çekileceði ileri sürüldü. Kýrþehir'de geçtiðimiz yýl ekmeðe yapýlan zam ve belirlenen raiþin ardýndan, un fiyatlarýndaki düþüþün ekmeðe yansýtýlmadýðý ileri sürüldü. 6’DA 2 9 Ocak 2009 Cuma YEREL SOL BAKIÞ Gazi Baran Seçimler yaklaþtý. Sol’un inandýrýcý olmasý yerel seçimlere nasýl baktýðý ile de ilgili. Yerel seçimlere “soldan bakýþ” a fikri katký oluþturmasý düþüncesi ile gazetemiz de yayýnlanmak üzere yazýlarýnýzý bekliyoruz. Gönderdiðiniz yazýlarý bu sayfada yayýnlamaya baþladýk. Göndermeyi düþündüðünüz yazýlarýnýnýzý bilgisayar ortamýnda yazmanýz önemli. Yazýlarýnýzý sulucakarahoyuk@gmail.com elektronik postasýna gönderebilirsiniz. gazibaran@mynet.com Yerel seçimlerde “Ne yapmalý?” (1) 2009 yýlýnda yapýlacak yerel seçimlerde Hacýbektaþ’ta nasýl bir politika izlemeli üzerine hazýrlanmýþ 21 sayfalýk metinden yazým boyunca Taslak diyerek gönderme yapacaðým. Bir kere Taslakta gereksiz bir sürü saptama ve çözümlemeler var. Oysa bu saptama ve çözümlemeler genel siyaset içinde yani bütünüyle siyasal erkin elde edilmesiyle deðiþtirilecek konular olup önümüzdeki yerel seçimlere yetiþmeyecek konulardýr. Böylesi uzun ve gereksiz saptamalar solun kurtulamadýðý bir alýþkanlýðý/düþkünlüðü olsa gerektir. Uzun uzun saptamalar yaparken birileri % 47’leri bulan oylarla siyasal iktidara yerleþiyor. Taslaðý madde madde ele almak yerine genel görüþlerimi, öneri ve yapýlmasý gerekenleri sýralamak istiyorum. Bunu yaparken konu hakkýnda gazete ve dergilerde çýkan yazýlardan da yararlanacaðým. Örneðin; Oral Çalýþlar, “Ne Olacak Bu Solun Hali?” baþlýklý dizi yazýsýnda 22 Temmuz seçimlerinde solun yenilgisi hakkýnda þu gerçekçi saptamada bulunuyor: “Ülkemizdeki sol hareketin halkla iliþki kurmada, halkýn eðilimlerini okumada ciddi eksikler içinde bulunduðu ve halka güvenini büyük ölçüde kaybettiði saptanmalýdýr.” (Cumhuriyet, 29.3.2008) der. Kaybettikçe halka güvensizliðin arttýðýný, oysa suçu halkta aramak yerine kendimizde arayarak iþe baþlamamýzý, kendi halkýna güvenmeyen bir solculuk olamaz gerçeðiyle ne yapýlacaksa bu halkla yapýlacaðýný, halkýn tercihinin mantýðýný anlamaya çalýþmalýyýz der. Çözüm olarak halktan kopuþun nedenleri için halka danýþmak, anket ve araþtýrmalar yapmak, AKP’ye oy veren geniþ yýðýnlarla önyargýsýz diyaloða girmek gibi yöntemler önerir. Oral Çalýþlar, 6 Nisan 2008 tarihinde köþesini okur mektubuna ayýrýr. Adýný C.M. olarak kýsaltan okur önemli saptamalarda bulunur. Okur ilkin, solun siyasetteki en önemli sorunu aydýnlarýmýzýn siyasete hemen hiç ilgi göstermemeleri, ilgi duyanlarýn da etken parti, seçim çalýþmalarý yapýp seçmenlere ulaþmayý ve yüz yüze görüþmeyi bir yana býrakýp tepeden siyaset yapmayý ve doðrudan milletvekili olmayý bekledikleri, bu olmadýðýnda ‘Siyasette bize olanak tanýnmýyor’ ya da ‘Parti içi demokrasi yok’ suçlamasýyla partiden ayrýldýklarý, siyasete hiç emek vermeden siyasetin baþaktörü olmayý beklediklerini sayar. Ýkinci olarak parti içi demokrasinin iþlememesinin nedeni siyasi partilerin yeterli üyesinin olmamasý ve olanlar içinde aydýnlarýn nerdeyse hiç olmamasýný gösterir. “Bu durum aydýnlarýmýzýn toplumdan uzaklaþmasý, toplumun da aydýnlarýmýzý dýþlamasý sonucunu ortaya çýkarmaktadýr.” der. Siyasetin ‘ekonomi politikalarý’ üzerinden yürümesi gerekirken bu yapýlmayýp ülkemizdeki tek sorun olarak “laiklik” gösterilirse ülkemizde siyasetin temel unsuru olan “din”in istirmarcý sað partilerce iþine geldiði gibi kullanýldýðýný solun bundan yoksun kalýp haksýz rekabete uðradýðýný; HACIBEKTAÞ BELEDÝYE BAÞKANI NASIL OLMALIDIR? Cumhuriyeti kuran parti özelliði ile CHP’nin sað muhafazakâr seçmence asla oy vermeyeceði parti olduðunu bu gerçek karþýsýnda ‘Sol CHP’de birleþmelidir’ istek ve ýsrarýnýn sol siyaseti daha baþýndan kilitlediðini, buna karþý solun geliþebilmesi bir taktik mücadele gereði DSP’ nin önünün açýlýp aydýnlarca desteklenmesinin gerektiðini, DSP’nin “inançlara saygýlý laiklik” söylemiyle sað muhafazakâr seçmenin oyunun alýnýp demokrasinin de önünün açýlabileceðini söyleyen okur, “bunu öðrenebilmenin en doðal yolu seçmenlerden oy istemek ve seçmenlerle yüz yüze gelmektir; seçim çalýþmalarýna herhangi bir siyasi unvan beklemeden fiilen katýlmaktýr. Oysa hiçbir aydýn buna yanaþmamaktadýr.” der. Makine yüksek mühendisi olan C.M. adlý okur mektubunu Atatürk’ün 20 Mart 1923 yýlýnda Konya ziyareti sýrasýnda gençlere yaptýðý “Aydýn” tanýmlamasýný ekleyerek bitirir. “… Aydýn sýnýfý ile halkýn anlayýþ ve hedefi arasýnda doðal bir uygunluk bulunmasý lazýmdýr. Yani aydýn sýnýfýn halka telkin edeceði fikirler, halkýn ruh ve vicdanýndan alýnmýþ olmalýdýr…” (20.03.1923, Konya GençleriyleKonuþma.) Bundan önceki iki dönem Hacýbektaþ Belediye Baþkaný seçilen Mustafa Özcivan Sulucakarahöyük’te 27 Mart 2008 günü yayýnlanan “Alevilerin Açmazlarý” baþlýklý yazýsýnda Alevi toplumunu eleþtirir, sanal alemde yapýlan kimin daha çok Alevi/Bektaþi olduðu tartýþmalarýný anlamsýz bulup hâlâ yönetilen konumunda olunduðunu, çözümün siyasetten geçtiðini söyleyerek, “Bir yýl sonra yapýlacak yerel seçimlerde AKP hedeflediði yerleri ve % 60’ýn üzerinde oy oranýyla 81 ilin 80’ini eline geçirirse kimse þaþýrmasýn, bizde 20 milyonuz deyip duralým…” diyerek herkesin düþünmesi gereken özeleþtiri verir. O da çözüm olarak, þimdiden farklýlýk gözetilmeden bütün Alevi kurum ve kuruluþlarý temsilcileriyle öngörüþmeler ve kitlelerin katýlacaðý geniþ halk toplantýlarý yapýlmasýný, öncülüðü ve sekreterya görevini ABF’nin üstlenmesini, aksi takdirde yarýn çok geç kalýnacaðýný vurgulayarak yazýsýný noktalar. Özcivan’ýn dediði gibi þu kadar Kürt, þu kadar Alevi, þu kadar devrimci/demokrat varsa neden bunlar ayný oranda oya dönüþmüyor? Bu üzerinde düþünülmesi gerekli bir sorundur. Taslakta gençleri, emekçi halký kapsayacak yaþam alanlarý yaratýlmasýna yönelik projeler önemsenmeli deniliyor. Buna karþý çýkan mý var. Yok. Sorun bu projelerin ete kemiðe büründürülmesi. Cengiz Gündoðdu daha 1996 yýlýnda halkýn umarsýzlýktan bu kötü siyasetçileri seçtiðini, hiçbir sosyalist partinin halkýn sorunlarýyla ilgili esaslý çözüm önerilerinin olmadýðýný söyleyerek yapýlmasý gereken üzerinde basit bir öneride bulunur: “N’apmalý bakýn. Halkýn baþýný aðrýtan her sorunla ilgili bir dosya hazýrlanmalý. Sözgelimi, su sorunu nasýl çözülecek… en ince ayrýntýsýna kadar anlatýlmalý halka. Halk devrimi, halk devrimi halk devrimi diye olmaz. Halk devrimi, belediyelerden baþlar. Türkiye’de hiçbir sol siyaset… hiçbir sol parti taktik mücadele bilmiyor… (…) Herhangi bir öneri bilfiil mücadeleden çýkar. Bilfiil mücadele eden ancak hayatý sýmsýký kavrayan öneriler üretebilir…” (Ýnsancýl, Kasým 1996, s.59) der. Yine Oral Çalýþlar Sulucakarahöyük Gazetesinde 20.3.2008 günü çýkan “Sol ve Halka Güven” baþlýklý yazýsýnda yukarýda özetlenen görüþlerine deðinerek, “… solun yapmasý gereken tartýþma, halktan nerede ve nasýl koptuk sorusuna cevap aramaktýr. (…) Solculuðun önemli baþlangýç noktalarýndan birisi halký sevmek ve halka güvenmektir…” diyor. Devam edecek •Katýlýmcý,çoðulcu,þeffaf,denetlenebilir, halkýn belediyede söz, karar ve yetki sahibi olacaðý bir yönetim anlayýþýný temel alan, •Belediye hizmetlerinde gelir düzeyi düþük kesimleri koruyan, •Tarafsýzlýk, dürüstlük ve kararlýlýk içinde olan, •Çalýþmalarda plan ve programa dayalý bir anlayýþ sergileyecek, kaynak israf etmeyecek •Belediye bütçesini, gelir ve giderleri detaylý olarak belirli dönemlerde halka duyuracak, •Çalýþmalardan herkesi haberdar etmeye çalýþacak, þeffaf bir yönetim sergileyecek, •Yetkiyi halkýn doðrudan yönetime ve kararlara katýlýmýný temin edecek þekilde toplumsallaþtýrýlacak, •Meclis toplantýlarýný ve gündemi önceden halka duyurularak halkýn toplantýlara katýlýmýný saðlayacak ve toplantýlarda görüþ bildirmelerini temin edecek, •Ýhaleleri halka açýk yapacak ve anýnda hoparlörlerden halka dinlettirecek, •Ýhalelerde tercih mekanizmasýný kesinlikle iþletmeyecek, sadece Hacýbektaþ’ýn çýkarlarýný gözeecek, •Ýhalelerin sonuçlarýný çeþitli yollarla halka duyuracak, •Her yýl sivil toplum kuruluþlarý, partiler vb. örgütlerin katýlýmýyla bir Hacýbektaþ kurultayý toplayacak, •Belirli dönemlerde kahve toplantýlarý düzenlenerek genel gidiþat hakkýnda bilgi ve görüþ alýþ-veriþinde bulunacak, •Belediye çalýþmalarýyla ilgili olarak Hacýbektaþ halkýnýn gözlem ve deðerlendirmesini almak amacýyla kamuoyu araþtýrmasý yapacak, •Hacýbektaþ’ýn belirlenen merkezi noktalarýnda ‘’duvar panolarý’’ kurarak ve bu panolarda ihaleler, bütçe, harcamalar vb konularda halka bilgi sunacak, halkýn deðerlendirmelerinin yazýlmasýný temin edecek, •Belediyeye seçimle iþ baþýna gelen belediye baþkaný ve meclis üyelerinin göreve baþladýðý andan itibaren mal beyannamesi vereceði, •Kaynak tüketen deðil, kaynak yaratan bir anlayýþ sergilenyecek, •Belediyede yetkinin tekelleþmesi yani “beni halk seçti, ben ne dersem o olur” felsefesi yerine, yönetimi belediye çalýþanlarýyla paylaþarak karar noktalarýnda yönetime katkýlarýný saðlayacak, •Belediye hizmetlerinin halka ulaþtýrýlmasýnda hizmetin en iyi þekilde ve adil olarak sunulmasýna azami titizlik gösterecek, •Turizmdeki gerilemenin ekonomik hayata dair olumsuz etkilerinin giderilmesine yönelik turizmi teþvik amaçlý nitelikli yatýrýmlarýn desteklenmesi, tanýtým ve reklam sayesinde daha fazla turistin ilçemize çekilmesini hedefleyen, •Hacýbektaþ’ta yaþayan herkesin yerli yabancý ayrýmý olmadan kardeþçe bir arada yaþadýðý bir kent olmasýný temel ilkesi edinecek, •Bu ilkeler doðrultusunda , tüm kurumlar (dernek,sendika, birlik,kanaat önderleri, odalar ve düþünce yakýnlýðý olan siyasi partilerle yerel yönetim seçimlerinde birlikte eþit koþullarda hareket etmek isteyen belediye baþkaný ile meclis üyelerinin secilmesi HACIBEKTAÞ KAMUOYU’NUN ÖZLEMÝDÝR... 9 Ocak 2009 Cuma Hüseyin Ceyhan husooo88@hotmail.com Bundan tam sekiz yýl önce, 19 Aralýk 2000’de bir gece de , Türkiye’nin 20 cezaevinde eþzamanlý bir operasyon (katliam) yapýldý. Sayýlar ve istatistikler bakýmýndan “19 Aralýk 2000’de baþlayan operasyondan sonraki dört günde, 32 kiþinin yaþamýný yitirdiðini”, söylesem içinizde bir þeyler kýpýrdar mý? Ya da “19-22 Aralýk Katiamý'na 8 jandarma komando taburu, 37 bölük olmak üzere 8 bin 335 asker, binlerce gardiyan ve binlerce çevik kuvvet katýldý. 20 bin gaz bombasý atýldý operasyon sýrasýnda. Sýkýlan kurþunlarýn sayýsý bilinmiyor”, Biliyorum, matematik ve sayýlarla hiçbirimizin arasý hoþ deðil. Ancak, o günleri yaþamak ve kýyýma uðrayan her hapishane gibi ben de kalemi elime alýp, “Hayata Dönüþ” katliamýný anlatmak istediðim anda aklýma tek kelime yazmak geliyor: vahþet, cinayet,katliam,terör……! “19 Aralýk 2000’de baþlayan operasyondan sonraki dört günde, 32 kiþinin yaþamýný yitirdiðini”, Hayata dönüþ operasyonu mu? Hayatlarý bitiriþ operasyonu mu? faturasýnýn iþçi ve emekçi yýðýnlara, iþsizlikle, yoksullukla, sosyal yýkýmla, "anti terör yasalarýyla" ýrkçý faþist uygulamalarla cezaevleriyle ödettirilmek istendiði bir dönemdeyiz. Bunlarý sorgulamak gerekir. Artan vahþet ve kan tutkusunu, “huzuru” sokakta linçle arayanlarýn doyumlarýný sorgulamak gerekir. Katliamýn yapýlmasýndaki “rahatlýklarý” herkes televizyonlarýndan izleyebilmiþti, toplumun vicdanýyla orantýlýydý. söylesem içinizde bir þeyler kýpýrdar mý? Ya da “19-22 Aralýk Katiamý'na 8 jandarma komando taburu, 37 bölük olmak üzere 8 bin 335 asker, binlerce gardiyan ve binlerce çevik kuvvet katýldý. 20 bin gaz bombasý atýldý operasyon sýrasýnda. Peki bu cinayet bütün toplumun gözleri önünde neden tezgahlandý? Cinayetlerin iþlendiði anda da sonrasýnda da, bu kýyýma uðrayan hapishaneler bu nedenlerin farkýndaydýlar. Ve o günlerde de ondan önce de seslerinin çýktýðý kadar baðýrarak, bir þeyler anlatmak istediler. Bu olay, sadece belli sayýda insanlarýn öldürülmesi olarak görülemez. 2000 yýlýndan bu yana, iktidarýn bütün icraatlarýnýn arkasýndaki, 2000 yýlýndan sonraki hak gasplarýnýn ve cinayetlerin ardýnda aramak gerekir katliamýn nedenlerini. Hrant’in katline bakmak gerekir, sokaklardaki linç teþebbüslerinde izlerini kovalamak gerekir… Ýþçi sýnýfýna, ezilen emekçi yýðýnlara ve onlarýn temsilcisi olan politik örgüt ve kurumlarýna yönelik emperyalist saldýrganlýðýn, devlet terörünün arttýðý, militarizmin geliþtirildiði, iþgal ve savaþýn Cezaevleri’nde, gece 3-4 sularýnda ilk saldýrý gerçekleþmiþ, ancak hapishaneler, bu ilk saldýrýyý engelleyebilmiþti. Bütün olan bitenin gürültüsüyle diðer mahpuslar da uyanmýþ ve direniþe baþlamýþtý. Aslýnda hapishaneler böyle bir saldýrýya hazýrlýklýydýlar. Son günlerde yaþanan geliþmeler ve cezaevi idaresinin pek alýþkýn olunmayan tutumu operasyonun yakýnda olacaðýný iþaret ediyordu. Ýlk andan itibaren operasyon için orada olan birlikler, içeri girmekten çok dýþarýda kalmayý yeðlemiþlerdi. Ýlk giriþimleri ise operasyonu bildirmek dýþýnda pek bir anlam ifade etmiyordu. Dýþarýda kalmayý çatýlardan, pencerelerden ve kimi yerlerde duvarlarý delerek namlularýný uzattýklarý silahlarýyla ateþ etmekten baþkasýný tercih etmediler. Yaralanan arkadaþlarýný koðuþlara taþýmak dýþýnda pek bir seçenek kalmamýþtý içeridekilere. Diðerleri tutsaklar ise açýlan ateþten korunmak için pencereleri kapatmak ve koridorun iki ucuna barikat kurmaya çalýþmýþlardý. Yaylým ateþ sonucunda, her taraftan çýkýþ yolu kapatýlan tutsaklarýn üzerine gaz bombalarý atýlmaya baþlandý. Öyle ki, 1 metre uzaklarýndaki herhangi bir cismi göremeyecek kadar yoðun bir duman oluþtu bu gaz bomba larýndan. Aðýr biçimde yaralanmýþ arkadaþlarý için soluk alacak hava kalmamýþtý ve çaresizce yaralý arkadaþlarýnýn bilinçlerini yitirmesini izliyorlardý. Cezaevinin bazý bölümlerinde yangýnlar çýkmýþ, ancak dýþarýdan kompresörlerle çýkan duman tekrar cezaevinin içine geri gönderiliyordu. Ýçeriye dolan duman ve atýlan gaz bombalarýyla, nefes almanýn yolu kalmamýþtý. Ýnsanlar artýk yaralý olmadýklarý halde bilinçlerini yitirmeye baþladýlar. Ve bir þaka gibi, kuþatýlmýþ bu insanlarýn üzerine “teslim ol!” çaðrýlarý yaðýyordu. Bütün kapýlardan amansýzca üzerlerine acýlan ateþ, duman ve gaz bombalarý, bu anonsun sadece bir rencide etme insanlýk onurunu çiðneme duygusuyla yapýldýðýný gösteriyordu. Katliamýn dördüncü gününde, dozerlerle tutsaklarýn en son sýðýndýðý koðuþlarýn duvarlarý dýþarýdan yýkýlarak içeriye girildi. Bu sýrada içeriye büyük hortumlarla gaz veriyorlardý, dört günde verilen toplam gazdan daha fazlasýydý bu. Tutsaklarýn hemen hepsi kusmaya ve bilinçlerini yitirmeye baþladýlar. Hava alabilmek için kendilerini dýþarýya atanlar ise, askerler tarafýndan joplar ve dipçiklerle bekleniyordu. Yine o sýrada Ümraniye de ki hapishane de bir diyalog: “Kaç kiþi öldü?”, içeriden bir ses “beþ arkadaþýmýzý öldürdünüz”, bu sayý yeterli olacak ki,Ümraniye’de daha fazla ölümün olmasý engellenmiþ oluyordu. Soruyu soran birlik bir anda içerideki tutsaklarý alýyor ve F Tiplerine gidecekleri araçlara bindiriyorlardý. F Tiplerine gidene kadar ve orada tutsaklar amansýzca iþkence görüyor ve tek tek bitap bir halde hücrelerine konuyordu. F tipi “karþýlamasý” ise, tutsaklarý heyecanla bekleyen subaylar tarafýndan hazýrlanmýþtý. Ölmeyenler, bu sonla birlikte, ölümün güzelliðine inanmaya baþlamýþlardý. Herkeste ayni duygu ve þaþkýnlýk vardý son anda. Durmadan kendilerine sorup duruyorlardý, “nasýl oldu da ölmedim?” Bu kýyýmýn içerideki boyutuydu yalnýzca. Korkunç bir düþmanlýk ve öldürme, yok etme duygusuyla karþýlaþmýþtý tutsaklar. Onlar için bunun tanýmýný yapmak kolaydý: “vahþet!” Yaþamýþlardý, acý çekmiþlerdi . Ama asýl mesele bu andan itibaren baþlýyordu. Bu cinayetin topluma yansýmasý önemli olanýydý. Bu operasyonla birlikte içeridekilerin düþüncelerinde bir deðiþim söz konusu bile olmadý olamazda. Ölüm oruçlarý devam etti. Direniþ halen sürüyor içeride ve sürecekte. Bu katliam içerdeki tutsaklara ancak fiziken zarar verebildi, düþüncelerini asla deðiþtiremedi. Çünkü içerdeki özgür tutsaklar inandýklarý davadan asla dönmemeyi kendi yaþamlarý ile bedel ödemeyi göze alýyorlar. Ya dýþarýda ki insanlar. Korkuya kapýlmak zorunda hissettiler kendilerini bir ara. Bir kýsým halen o korkuyla gidiyor. Bir kýsmýn hiç haberi yok olaylardan! Bir kýsýmda bu katliamlara dur demek için dýþarýdan mücadele vermeye, sesini duyurabildiði yerden duyurmaya çalýþýyor. Bu tecritler son bulana kadar, insanlarýn özgürce , onuruyla yaþayana kadar bu kavga bizim kavgamýzdýr.Yeryüzü özgür kalana dek bu kavga sürecek.Çünkü insanlar bizler için yaþamlarý pahasýna bedel ödemekten sakýnmýyor. GEREKLÝ TELEFONLAR Kaymakam Kaymakamlýk Yazý Ýþ. Sos. Yar. ve Day. Özel Ýdare Nüfus Belediye Baþkanlýðý Milli Eðitim Müd. Halk Eðitim Müd. Askerlik Þubesi Kapalý Spor Salonu Devlet Hastanesi Ýlçe Saðlýk Grup Bþk. Tapu Sicil C.Savcýlýðý Adliye Adliye Kütüphane H.B.V Kültür Merkezi Müze Turizm Danýþma Emniyet Amirliði Karakol Amirliði Jandarma Ýlçe Tarým Lise Kýz Meslek Lisesi Mal Müdürlüðü Kadastro Karaburna Belediye Kýzýlaðýl Belediye PTT. T.M.O. Türkiye Ýþ Bankasý Ziraat Bankasý Þoförler Cemiyeti Esnaf Odasý Tarým Kredi Koop. TEDAÞ Çiftci M.K.Baþkanlýðý Rýfat Kartal Huzurevi Sulucakarahöyük Gzts Taþýyýcýlar koop Nevþehir Seyahat Þanal Seyahat Mermerler Seyehat Dergah Taksi Duraðý Terminal Taksi Huzurevi 441 30 09 441 34 10 441 39 77 441 31 01 441 31 02 441 37 44 441 30 16 441 30 48 441 30 10 441 35 20 441 30 15 441 36 32 441 32 49 441 35 38 441 35 38 441 30 18 441 30 19 441 33 94 441 30 22 441 36 87 441 26 97 441 36 66 441 38 08 441 30 20 441 37 74 441 31 08 441 30 56 441 35 37 453 51 30 455 61 29 441 35 55 441 30 11 441 35 00 441 33 26 441 30 74 441 37 42 441 32 76 441 31 42 441 36 80 4413338 441 39 47 441 20 06 441 30 43 441 33 59 441 21 73 441 25 25 441 27 97 441 33 38 ARAÞTIRMA 09 Ocak 2009 Cuma Alevilik en tehlikeli dönemini yaþýyor - Mahalle baskýsý yeni bir þey deðil ki diye itirazlar geldi zaten… farkýna vardý. Alevi Bektaþi dergahýnýn önemi su yüzüne çýktý. Tarihe tekrar dönüþ baþladý. Yeni bir þey deðil de, güzel bir þey de deðil. Yeni olmadýðýný biliyorlarsa o zaman nasýl önüne geçeceklerini düþünsünler artýk. - Ne zaman kopuldu o noktadan sizce? Ta 16. asýrda, demin anlattýðým Kalender Çelebi isyanýndan sonra kopmalar baþladý. Dede maaþ aldýðý anda “Rýza þehri”nden çýkar, “dünyalý” olur - Sonrasý nasýl geldi? - Dedeleri kim atýyor, kim kontrol ediyor? Sonraki en iyi dönemini 1919-1923 arasý yaþandý. Ama 1923’ten sonra kraldan çok kralcýlar yüzünden baskýlar yeniden arttý. 60’lý yýllara kadar epey zahmet çekildi. 1960’tan sonra gittikçe özgürlüðe kavuþtuðumuz bir dönem baþladý. 1980’lý yýllardan sonra artýk kendimizi epeyce toparladýk, örgütlenmeye baþladýk. Dedelerin yýllýk görgüsünü Hacý Bektaþ Veli Dergahý yapar. Eðer dede yola karþý suç iþlemiþse görevden alýnýr ve cezasýný çekse bile bir daha dedelik görevi yapamaz. - Talip, dedeyi sorgulayabilir mi? - Peki Alevilik þu anda hangi çaðýný yaþýyor sizce? Dedeyi dara kaldýrýp hesap sorabilir, dede toplum ve dara kaldýran talibi ikna edebilir ise niyazlaþýlýr ve herkes yerine oturur, ancak bir dedeyi talip dardan indiremez, ancak baþka bir dede indirebilir. - Dedenin cem yapmak dýþýnda diðer iþleri nelerdir? Dini liderliði dýþýndaki görevleri bundan hiç aþaðýya deðildir. Mesela devletin halka vermek zorunda olduðu hizmetlerin çoðunu biz Osmanlý döneminde dedelerden almýþýzdýr. Sýrasýnda doktor sýrasýnda öðretmen olurlar. Dedeler bu yolu bu güne kadar getiren büyük insanlar. - Hakullah nedir? Dede birtakým görevler yapar, dini hizmetler verir, bunlardýn karþýlýðýnda da talip ona kendi rýzalýðý ile bir þeyler sunar. Buna Hakullah denir. Ama talip dedeye bir þey vermek zorunda deðildir ve dede de bir talepte bulunamaz. - Peki bu dedeyi cemaatin önünden gideceðine gerisine düþürmez mi? Bakýn aslýnda eskiden diyanet iþleri baþkanlarý da para almazlardý.Hatta köylerde halk yýllýk buðday vs. toplayýp rýzalýkla imama verirlerdi. Yani ben maaþ alýyorum ve bu maaþ karþýlýðýnda namaz kýldýrýyorum. O zaman benim ibadetim nereye gitti, para karþýlýðýnda yapýlan bir þey ibadet sayýlýr mý acaba? Þimdi ben Sünni kardeþlerimizin inancýna karýþmak istemiyorum. Nasýl biliyorlarsa öyle yapsýnlar. Ancak isterlerse Kuran’ý açýp baksýnlar, Peygamberimizin sözü apaçýk yazýyor. Diyor ki, “Ben size bu hizmetlerimden dolayý bir karþýlýk beklemiyorum.” bir iliþki baþladýðý anda dedeyle talip arasýndaki iliþki biter, çünkü o artýk talibin deðil devletin dedesi olur. En az 100 bin dede var - Peki, bunun adýna maaþ yerine “proje bazlý destek” dense bir þey deðiþir mi, Sait Yazýcýoðlu öyle diyor?.. Bu ayný þeye benziyor faizi almýyorlar ama adýna baþka bir þey deyip paradan gelir elde ediyorlar. Onun gibi bir þey olur bu da. Eðer bize yardým edeceklerse bize kendi yerlerimizi versinler. Artý ayný öbür vatandaþlara yapýldýðý gibi imar planýnda inanç için ayrýlan yerlerden bize de versinler. Fakat bunun içersine Diyanet’i karýþtýrmasýnlar. Diyanette temsil edilmek demek Baþbakanýn emrinde bir memur olmak demektir. Yani Baþbakan bana diyecek ki “Sen ancak þunlarý öðretirsin, bunlarý öðretemezsin” ben de onlarý yapacaðým. Olur mu öyle þey? Hem zaten devlet elini çeksin inançtan. Devlet ne bize ne de diðer inançlardan olanlara bir kuruþ versin. Laik bir devlette Diyanet olmaz. Ýnançlara ayný uzaklýkta olsunlar. Bu ideal çözüm bizim için. - Dedelere maaþ baðlanmasýna bu yüzden mi karþýsýnýz? - Peki, ama asýl o zaman laiklik tehlikeye girmez mi, din tarikatlarýn eline kalmaz mý? Acaba þimdi tarikatlarýn elinde deðil mi? Bu yüzden karþýyým tabii. Eðer dedelere maaþ baðlarlarsa Aleviliði tamamen öldürürler. Alevi Bektaþilik bir rýzalýk iþidir. Bizde “Rýza þehri” diye bir kavram vardýr. Eðer dedeler maaþ almaya baþlarsa Rýza Þehri’nden çýkarlar, dünyalý olurlar. Bu bizim için büyük bir tehlikedir. Her zaman denir ki, “Bu yol demirden leblebidir, kýlýçtan keskindir, bu bir rýzalýk yoludur, eðer bunlarý beceremezsen bu yola evet deme.” Dedeler bu rýzalýk yolunu kabul ediyorsa dede olur zaten. Dedeyle otorite arasýnda böyle - Yalnýz cemevinde anlaþmazlýk var bir kere Yazýcýoðlu cemevinin ibadethane olmasýný isteyenlerin marjinaller olduðunu söylüyor? Bu kadar saçma bir bakýþ açýsý olamaz. Benim ibadet yerimin neresi olduðunu bana Yazýcýoðlu söyleyemez veya Diyanet Ýþleri Baþkaný da söyleyemez. Benim ibadet yerim bu oda dediðim zaman bu oda olur. Haydi onlar camiyi Müslümanlarýn ibadet yeri, Allah’ýn evi þeklinde algýlýyorlar, ama acaba peygamber dönemindeki mescitlerle camilerle bugünkü camiler ayný mý? O zaman görevleri neydi, þimdi ne? Bugün bizim cem evlerinin görevi peygamber dönemindeki mescitlerin göreviyle aynýdýr. Aslýnda mescitler týpký bizim bugünkü cemevlerimiz gibiydi, ama Emeviler döneminden itibaren deðiþti, “Allah’ýn evi” þekline döndü. - Peki dedeler nasýl yaklaþýyor bu maaþ iþine? Dedeganlarýn büyük bir kýsmý karþýlar. Bir tek Dedeganlardan Ýzzettin Doðan buna taraf. - Babaganlar? Babaganlar çok karýþmaz öyle, onlar daha çok geride dururlar. - Sizce ne kadar dede vardýr? Devlet hepsine maaþ vermeye kalkýþtýðýna piþman olacaðý kadar dede var. 100 binden aþaðý deðil. - Size kaç dede baðlý? Rakamlar yanýmda deðil, ama 200’ün üstündedir. Alevilik en tehlikeli dönemini yaþýyor - Sanki özellikle son iki yýldýr örgütlerden size yönelim arttý gibi izliyoruz, doðru mu? Evet, zaten Hacý Bektaþ Dergâhýna baðlý Alevi Bektaþi topluluðunda en önemli yer bizim Hacý Bektaþ Veli Dergâhýdýr. - Sizce bunun sebebi ne acaba yeniden inanç mý daha ön plana çýkýyor? Bence 1980’lerden bu yana birtakým araþtýrmalar, yayýnlar, tartýþmalar eskiye göre o kadar arttý ki insanlar da Hacý Bektaþ dergâhýnýn Öldürmekle bitmeyeceðimiz anlaþýldý, cana yönelik tehditler önceki yüzyýllara göre çok azaldý, örgütlenmeler baþladý, ama aslýnda Alevilik en tehlikeli dönemini yaþýyor. Çünkü birincisi bugün biz inancýmýzý uyguluyoruz dersek yanlýþ olur, aslýnda biz taklitçilik yapýyoruz. Giderek esastan uzaklaþtýk, þekilciliðe doðru hýzla bir gidiþ var. Bu bizim için çok büyük bir tehlike. Ýkincisi, birtakým kiþiler bizi asimile etmek istiyor. Diyanet baþta geliyor, sonra Gülen cemaati, Ýran, Avrupa’da Katolik kilisesi. Bunlarýn hepsi bizi kendilerine benzetmeye çalýþýyor. Üçüncüsü de, bize aslýnda “Gelin bir masanýn etrafýnda söyleyin, ne istiyorsunuz” dense biz karar vermekte epey zorlanýrýz, çünkü birlik yok. - Sizce Aleviler bu dýþ tehditlerin farkýnda mý? Farkýnda olan da var, olmayan da, ama farkýnda olanlarýn sayýsý o kadar da fazla deðil. - Yani yavaþ yavaþ Alevilikten kendi rýzasýyla mý vazgeçiyor insanlar? Etki altýnda kalanlar “Esas þimdiye kadar yanlýþ yapmýþýz” gibi bir kanaate varýyorlar. Bu da iþte bizim en büyük sorunumuz. Hakkýnda tez çalýþmalarý yapýlan aile Hacý Bektaþ Veli Dergahý’nýn Postniþini Veliyettin Ulusoy, 11 Þubat 1942 doðumlu. Kurtuluþ Savaþý’nda Mustafa Kemal’e destek veren ve Milli Meclis’in ilk baþkanvekili Cemalettin Çelebi’nin torunu. Liseyi bitirdiði 1962 yýlýnda Almanya’ya gitti. Staatliche Fachhochschule Konstanz’da mimarlýk okudu. Bir süre burada çalýþtýktan sonra 1974’te yurda döndü. Hacýbektaþ Belediyesi Fen Ýþleri Müdürlüðü’nden emekli oldu. Ýki çocuðu ve biri yolda ,iki torunu var. Osmanlý’nýn kuruluþundan bu yana önemli bir yeri olan Hacý Bektaþ Dergahý, Mustafa Kemal’in de “Cumhuriyet”i ilk kez telaffuz ettiði yer olarak biliniyor. Ulusoylar hakkýnda biri Fransýz, diðeri ODTÜ’den iki araþtýrmacýnýn akademik çalýþmasý bulunuyor. Haber: Milliyet/Bitti. 09 Ocak 2009 Cuma Noel Baba Bektaþi mi? kýzaklarýnda çalýnmýþtýr. Ve o kýzaklar biraz sonra hepsi de sahiplerine daðýtýlacak olan altýnlarla, elmaslarla ve bütün bunlardan kat kat kýymetli olan çalýnmýþ çocuklarla doludur. Halk bu günü seneler boyu kutlayarak, Sarý Saltuk’u minnetle anmaktadýrlar” deniyor… Suþlucakarahöyük/HACIBEKTAÞ Alevilerin Sesi Dergisi'nden FUAT ATEÞ'in çarpýcý haberi: Yeni yýlýn Muharrem matemi ile çakýþtýðý þu günlerde, yýlbaþý kutlamalarýna yönelik tartýþmalar sürerken, bilim çevrelerinin Noel Baba’nýn ‘Bektaþi derviþi Sarý Saltuk’ olduðuna yönelik önemli iddialarý gündeme geldi. Geçtiðimiz günlerde; Alevi inancý gereði matem olarak kabul edilen Muharrem ayýnýn, bu yýl, yýlbaþýna denk düþmesi nedeniyle Aleviler tarafýndan kutlanýlmayacaðýna yönelik açýklamalar sýkça gündeme geldi. Konuyla ilgili tartýþmalar sürerken bir baþka konu bilim çevreleri tarafýndan tartýþýlmaya baþlandý. Hýristiyan dünyasýnda Noel Baba olarak bilinen Aziz Nicholaos’un aslýnda, Hacý Bektaþ Veli’nin Velâyetnamesi’nde ismi geçen Sarý Saltuk adlý Bektaþi derviþi olduðu iddia ediliyor. Velâyetname ve Bektaþi el yazmalarýna dayandýrýlan bu iddia da, Sarý Saltuk’un hayat hikâyesiyle, Noel Baba ile ilgili efsanelerle arasýnda önemli benzerlikler dikkati çekiyor... Velâyetname’de Sarý Saltuk... Hacý Bektaþ Veli’nin Velâyetnamesi’nde yer alan Sarý Saltuk adlý derviþ, hünkâr tarafýndan Rumeli’ye Bektaþiliði yaymasý için görevlendirilen bir derviþ olduðu belirtiliyor. Tarihi kaynaklarda Hýristiyan toplumu arasýnda sevilen bir kiþi olan Sarý Saltuk, dönemin Þeyhülislamý Ebu Suud tarafýndan ‘Hýristiyan azizi’ olarak tanýmlanýyor... Velâyetnamede geçen hikâyeye göre; ‘Ho-ho-ho’ deðil, ‘Hü-hü-hü’ “Sarý Saltuk, Ulu Abdal ve Küçük Abdal ile Karadeniz’den Romanya kýyýlarýna oradan da Kalikarya adlý bir kaleye çýkýyorlar. Kaleyi zalim voyvodanýn esaretinden kurtarýyorlar. Kale aranýrken, karanlýk ve rutubetli mahzenlerden yüzlerce çocuk çýkarýlýyor. Bu çocuklar, ailelerinden fidye alýnmak için çalýnmýþ zengin çocuklarýdýr. Bu sýrada sene 1263’tür, mevsim ise kýþtýr. Ocak ayýnýn ilk günüdür. Her taraf karlar altýnda bembeyazdýr. Gaddar Voyvoda tarafýndan çalýnmýþ yavrularýnýn Tartýþmalý oyun kaldýrýldý Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ Ýstanbul Büyükþehir Belediyesi (ÝBB) bünyesindeki Þehir Tiyatrolarý’nda oynanan “Yedi Tepeli Aþk” adlý oyunda, bakireliðini kaybetmiþ Alevi bir kýzýn, Sivaslý Alevi bir adamla evlendirilme aþamasýnda duyduðu endiþeleri müstehcen þekilde anlatan oyuna “provokasyon ortamý” gerekçe gösterilerek ara verildi. Milliyet’te geçtiðimiz cumartesi günü “Þehir Tiyatrolarý’nda ‘Alevi’ tartýþmasý” baþlýðýyla yayýmlanan haberde, oyunda, bakireliðini kaybetmiþ, evlenmek üzere olan bir kýzýn çektiði sýkýntýlar anlatýlýrken, hem kýzýn hem de evleneceði erkeðin Sivaslý ve Alevi olmasýna vurgu yapýldýðý belirtilmiþti. Oyunu izleyen Alevilerin de bu duruma tepki gösterdiði kaydedilmiþti. ÝBB Sanat Danýþmaný Kenan Iþýk da þikâyetleri doðrulamýþ ve oyunu “faþizan ve incitici” olarak deðerlendirmiþti. Haberin ardýndan bazý Alevi internet sitelerince protesto çaðrýsý yapýldý, Þehir Tiyatrolarý Yönetim Kurulu da bir açýklama yaparak oyuna ara verildiðini duyurdu. ‘Provokasyon ortamý’ Açýklamada, oyunda bir kez geçen Alevi sözcüðünün olumsuz bir anlam içermediði öne sürüldü. Açýklamada, Milliyet’te yayýmlanan haberle, Þehir Tiyatrolarý’nýn nesnel anlamda tehlikeli sonuçlar doðurabilecek bir provokasyon ortamýnýn içine çekildiði de iddia edilerek þöyle denildi: “Bu, tehlikeli sonuçlar doðurmaya aday provokasyon ortamýnda, tiyatromuzu, seyircimizi ve ekibimizi koruma amacýyla, ‘Yedi Tepeli Aþk’ oyunumuzu oynamaya ara verdiðimizi, özellikle Þehir Tiyatrolarý seyircilerinden özür dileyerek kamuoyuna duyururuz.” Oysa haber yayýmlanmadan önce kendisini arayan Milliyet muhabirine açýklamada bulunan Þehir Tiyatrolarý Genel Sanat Yönetmeni Orhan Alkaya endiþelerini dile getirerek, “Oyuna tepki var. Hayatta en son düþüneceðim þey sansür ama Alevi toplumunun tepkisi beni ürkütüyor” demiþti. Milliyet matemi içinde bulunan Hýristiyan ahali, peygamberleri Ýsa’nýn doðum gününü neþeyle kutlamak olanaðýndan yoksundur. O, sýrada uzaklardan gittikçe yaklaþan bir çan sesi duyuluyor. Kiliselerinkine hiç benzemeyen acayip bir çan sesi duyuyorlar. Mesih’in geleceðine inanmýþ bulunan bütün Hýristiyanlar, bu garip çan sesini duyarak kapýldýklarý bir ümitle sokaklara fýrlýyorlar ve biraz sonra, aralarýnda, sarý çizmeleri ile altýn sarýsý sakallarý ile güleryüzü ile Sarý Saltuk’u görüyorlar. Çanlar onun Konuyla ilgili bir makale yazan Gazi Üniversitesi Türk Kültürü ve Hacý Bektaþ Veli Araþtýrma Merkezi öðretim üyesi Prof. Dr. Belkýs Temren, yazýsýnda Noel Baba ile Sarý Saltuk arasýndaki benzerlikleri ortaya koyuyor. Prof Dr. Temren’in makalesinde þu görüþlere yer veriliyor: “Bektaþi geleneðinde Noel Baba’nýn gerçek kimliði Sarý Saltuk’dur. Giysisiyle, “Hü-hü-hü” þeklindeki üçlü niyazlamasýyla, çam aðaçlarýndaki mumlarýyla, kýzaklarýyla Türk gelenekleriyle süslenmiþ derin bir anlatýma sahiptir. Bektaþi gelenekleri Noel Baba Sarý Saltuk iliþkisini anlatýrken þu sorgulamaya yer verir: “Baþka hangi kültürde Noel Baba’nýnkine benzer bir kýyafeti ve hangi dilde Ho-ho-ho diye seslenmeyi görüyorsunuz? Ho, hü veya hu’nun farklýlaþmýþ söyleniþidir. Kýyafete gelince, bu, Türk derviþlerinin kýyafetidir. Bu kýyafetle de ne Antalya’nýn sýcaðýnda dolaþýlýr ne de güneyin herhangi bir yerinde. Sarý Saltuk’un gerçek güzergâhý olan ve daha çok dolaþtýðý yerler olan Trakya ve Balkan’lardaki Türk derviþlerin kýyafetleridir” Alevihaberajansi.com - 4 Ocak 2008 Dünya bu teknolojileri konuþtu Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ 2008 yýlýnda piyasaya sürülen teknoloji harikalarý, bilgisayar dünyasýna þaþýrtýcý yenilik ve kolaylýklar kazandýrdý Uçan fare Logitech MX Air Çekici tasarýmýnýn yaný sýra havada kullanýlabilen dervimsel fare Logitech MX Air, yýlýn en baþarýlý ürünleri arasýndaki yerini aldý. Normal bir optik fare olarak kullanýrken masadan alýp havada yönetmeye baþladýðýnýzda fare otomatik olarak bu moda geçiyor. Özellikle televizyona baðlý bilgisayarlarda ve sunumlarda büyük kolaylýk saðlýyor. Asus Eee PC 901 OLPC ve Intel'in Classmate'i ile baþlayan 'netbook' furyasýnda en çok ses getiren ürün. Güncellenen ve geliþtirilen Eee PC 901, Türkiye'de satýþta olanlar arasýnda en iyisi. 1 GB RAM belleðe sahip bilgisayar önceki modele göre daha büyük bir ekrana sahip. Microsoft Windows XP ve Linux seçenekleriyle satýþa sunuluyor. Microsoft Surface Geçen yýl duyurulan Microsoft'un dokunmatik yüzey bilgisayarý Surface, bu yýl uygulamaya kondu. Önce, AT&T daha sonra BMW tarafýndan müþterilerine sunulan Microsoft Surface teknolojisi, çok dokunmalý altyapýsý, jestlerle kontrol edilebilen arayüzü ve kusursuz baðlantý yetenekleriyle benzersiz bir deneyim sunuyor. Kablosuz baðlýlýk Airties Air 5450 Sahip olduðu 802.11N teknolojisiyle 300 Mbit/sn veri transfer hýzýna ulaþan kablosuz daðýtýcý ve ADSL modem, þýk tasarýmý ve kullaným kolaylýðýyla piyasanýn en iyisi. Gerçek anlamda tak çalýþtýr olarak tanýmlanabilecek Air 5450, yazýcý ve dosya paylaþýmýný da sorunsuz hale getiren baþarýlý bir að bileþeni. Taraf 9 Ocak 2009 Cuma Ýþsizlik sayýsýnda rekor artýþ Sigara timleri iþbaþý yapýyor Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Faruk Çelik’in MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ýn soru önergesine verdiði yanýt, Kasým 2008 rakamlarýna göre, kayýtlý iþsiz sayýsýnýn 1 milyona dayandýðýný ortaya koydu. Bakan Çelik’in verdiði bilgiye göre 906 bin 265 iþsiz bulunuyor. Kayýtlý iþsizler arasýnda 411 bin 514’le ilköðretim mezunlarý ilk sýrada yer alýrken 76 bin 434 yüksekokul, 66 bin 60 da üniversite mezunu iþ için sýrada bekliyor. Çelik, Ýþsizlik Sigortasý Fonu’nda 31 Ekim itibariyle 36 milyar 711 milyon 743 bin TL kaynak biriktiðini belirtirken, yine Ekim ayý itibariyle Ýþsizlik Sigortasý’ndan yararlanmak için baþvuruda bulunanlarýn sayýsýný 1 milyon 345 bin 909 olarak açýkladý. Baþvuruda bulunanlardan 1 milyon 199 bin 248 kiþi iþsizlik ödeneði almaya hak kazanýrken, Mart 2002Ekim 2008 tarihleri arasýnda toplam 1 milyar 707 milyon 221 bin TL ödemede bulunuldu. Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný Faruk Çelik MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay’ýn, kayýtlý iþsiz sayýsý ile Ýþsizlik Sigortasý Fonu’ndan yararlananlar hakkýndaki soru önergesini yanýtladý. Bakan Çelik’in verdiði bilgiye göre, Kasým 2008 verilerine göre 906 bin 265 kayýtlý iþsiz bulunuyor. Bunlardan 21 bin 111’ini okur yazar olmayanlar, 22 bin 822’sini okur yazar olanlar, 411 bin 514’ünü Ýlköðretim mezunlarý, 305 bin 590’ýný Ortaöðretim (lise ve dengi), 76 bin 434’ünü yüksekokul mezunlarý, 66 bin 60’ýný üniversite mezunlarý oluþturuyor. Kayýtlý iþsizler arasýnda 2 bin 621 yüksek lisans ve 113 de doktora sahibi kiþi bulunuyor. Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ -FON’DA 36 MÝLYAR 711 MÝLYON TL BÝRÝKTÝBakan Çelik, Ýþsizlik Sigortasý Fonu’nda 31 Ekim 2008 itibariyle 36 milyar 711 milyon 743 bin 716 TL kaynak biriktiðini de söyledi. Fonun faiz gelirlerinin yine 31 Ekim itibariyle 22 milyar 867 milyon 924 bin 349 TL olduðuna iþaret eden Bakan Çelik, Ýþsizlik Sigortasýnýn uygulanmaya baþlandýðý Mart 2002 tarihinden 31 Ekim 2008 tarihine kadar sisteme 1 milyon 345 bin 909 kiþinin baþvuruda bulunduðunu bildirdi. Çelik’in verdiði bilgiye göre, baþvuruda bulunanlardan 1 milyon 1999 bin 248 kiþi iþsizlik ödeneði almaya hak kazanýrken Mart 2002 tarihinden Ekim 2008’e kadar 1 milyar 707 milyon 221 bin 679 TL ödemede bulunuldu. Anka Þairler saygýyla anýldý Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ Yozgat'ýn Sorgun Yazarlar Aþýklar Þairler Kültür ve Araþtýrma Derneði tarafýndan, Mehmet Akif Ersoy ve Arif Nihat Asya'yý anma programý düzenledi. Dernek merkezinde düzenlenen anma programýna Bozok Üniversitesi Tarih Bölümü Öðretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ýbrahim Erdal, Halk Bilimi Araþtýrma Görevlisi Tuðçe Erdal, Türk Dili Bölümü Öðretim Üyesi Seyfullah Türkmen, Yozgat Þair ve Yazarlar Birliði Derneði Baþkaný Ahmet Sargýn, dernek yönetim kurulu üyeleri, Yozgat ile Sorgun ilçesinden þairler ve ozanlar katýldý. Mehmet Akif Ersoy ve Arif Nihat Asya için düzenlenen anma program, edebiyat öðretmeni Ruhi Bakýr'ýn Mehmet Akif'in hayatýný ve fikirlerini anlatmasýyla baþladý. Edebiyat öðretmeni Murat Durna'nýn da Arif Nihat Asya'nýn hayatýný anlatýp, þiirlerinden örnekler okumasýnýn ardýndan Sorgun Yazarlar Aþýklar Þairler Kültür ve Araþtýrma Dernek Baþkaný Durali Doðan tarafýndan bir konuþma yapýldý. Ekmek fiyatlarý ucuzlayacak mý? Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ Kýrþehir'de geçtiðimiz yýl un fiyatlarýna baðlý olarak alýnan zam kararýnýn, un fiyatlarýnýn düþmesi ile geri çekileceði ileri Türk milletinin Mehmet Akif ve Arif Nihat Asya'ya vefa borcu olduðunu belirteh Doðan, "Bu programla Yozgatlý þairler, ozanlar, yazarlar olarak bu vefa borcunu yerine getirmeye çalýþmaktalar. Anma gecesine katýlan herkese teþekkür ediyorum" dedi. Geceye katýlan Yrd. Doç. Dr. Ýbrahim Erdal, Yrd. Doç. Dr. Seyfullah Türkmen ve Araþtýrma Görevlisi Tuðçe Erdal'ýn da birer konuþma yaptýðý program, okunan þiirlerin ardýndan son buldu.Ýha sürüldü. Kýrþehir'de geçtiðimiz yýl ekmeðe yapýlan zam ve belirlenen raiþin ardýndan, un fiyatlarýndaki düþüþün ekmeðe yansýtýlmadýðý ileri sürüldü. Geçen yýl ekmek raiþ fiyatý alýnýrken un fiyatýnýn 45 TL olduðu ve buna göre zam yapýldýðý bildirilirken, un fiyatýnýn þimdilerde 35 TL'ye düþtüðü ve ekmeðe yapýlan zammýn geri çekileceði bildirildi. Un fiyatlarýndaki düþüþün ekmeðin fiyatýna yansýtýlacaðý iddiasý, 0,55 kuruþa satýlan ekmeðin daha ucuza halka ulaþtýrýlacaðý söylentileri, vatandaþý sevindirdi. Ýha Nevþehir Vali Yardýmcýsý Vural Demirtaþ baþkanlýðýndaki Ýl Tütün Kurulu tarafýndan oluþturulan 3'er kiþilik ekipler, her ayýn 10 ve 20'si arasýnda özel ve kamu kuruluþlarýnda sigara içilip içilmediðini ve yeni kanununa uygun hareket edilip edilmediðini denetleyecek. Saðlýk Bakanlýðý'nýn genelgesi doðrultusunda Nevþehir'de 4207 Sayýlý Kanunu’nun uygulanýp uygulanmadýðý konusunda kamu ve özel kuruluþlarýný denetlemek için Ýl Tütün Kurulu tarafýndan 30 kiþilik bir ekip kuruldu. Çeþitli kamu kuruluþlarýnda çalýþan memurlardan oluþturulan denetim ekiplerinin yapacaklarý çalýþma öncesinde, Nevþehir Ýl Saðlýk Müdürlüðü ek binasýnda bir toplantý yapýldý. Nevþehir Vali Yardýmcýsý Vural Demirtaþ'ýn yaný sýra, Ýl Saðlýk Müdür Vekili Dr. Þenol Saðýr ve denetimlerde görev alacak 15'i asil, 15'i yedek toplam 30 üyenin katýldýðý toplantýda, Nevþehir Saðlýk Müdürlüðü Þube Müdiresi Yasemin Kayacan, sigaranýn saðlýða zararlarý hakkýnda kurul üyelerine bilgiler verdi. Toplantýda Ýl Saðlýk Müdür Yardýmcýsý Yaþar Albay ise, 4207 Sayýlý Tütün Kanunu ile birlikte Türkiye genelinde yapýlan uygulamalarla ilgili açýklamalarda bulundu. Kanunun sigara içmeyenlerin saðlýðýný olumsuz etkilemesinin önüne geçmek amacýnda bulunduðunu kaydeden Albay, "4207 Sayýlý Tütün Kanunu ile ülkemizde dumansýz hava sahasý oluþturulmasý amaçlandý. Kanunla birlikte ayný zamanda sigara kullananlarýn, sigara kullanmayanlarýn saðlýðýný da olumsuz etkilemesinin önüne geçilmesi hedeflendi. Bu nedenle ilimizde de oluþturulan denetim ekipleri, insanlarýmýzýn saðlýðýný çok yakýndan ilgilendiren önemli bir çalýþma yapýyor" dedi. Toplantýda konuþan Nevþehir Vali Yardýmcýsý Vural Demirtaþ ise, kurulda görevli kiþilerin söz konusu denetimlerde asla kendi baþýna hareket etmemesini ve ekip halinde denetimlerin yapýlmasýný istedi. Demirtaþ, "Ekip halinde çalýþmanýn her zaman faydasý var. Tek baþýna bir denetime gittiðinizde ister istemez bazý olumsuz durumlarla da karþý karþýya kalabilirsiniz. O nedenle bu denetimler esnasýnda mutlaka ekip halinde çalýþýn. Bu görev gönüllü bir görev gibi görünse de bu il de yaþayan herkesi yakýndan ilgilendiren, insanlarýmýzýn saðlýðýný yakýndan ilgilendiren bir görev. Bu nedenle denetimler esnasýnda son derece ciddi bir tavýr içerisinde bulunmanýzý istiyorum. Denetimde bulunduðunuz özel ve kamu kuruluþlarýnda kesinlikle kýrýcý olmayýn. Ýnsanlara nezaketle yaklaþýn" tavsiyelerinde bulundu. 7 9 Ocak 2009 Cuma Bana Dinciler Baský Yapýyor Dedirtemezsiniz! taþýdýðý gerçeði anlamalarý gerekir. Nedir bu gerçek? Konuþulan 401 kiþinin kahir ekseriyeti gündelik yaþamýnda ciddi bir baský hissediyor. Nasýl bir baský? Dince hoþ görülmeyen davranýþ ve tutumlarýna yönelik bir baský. Trafik kurbaný polise hazin tören Tamamen bilimsel yönteme dayalý istatistikî anlamlýlýðý olan nesnel araþtýrmalarýn yapýlabilmesinin yolu da önce bu gerçeðin hakkýnca kavranmasýndan geçer. Ýþte o zaman toplumdaki baský biçimlerinin ne kadarýnýn dinden ne kadarýnýn milliyetçilikten ne kadarýnýn devletten kaynaklandýðýný özgürce araþtýrmanýn yolu açýlmýþ olur. Bakýn araþtýrmayý yapanlar diyor ki: “… (gençler) kendilerini ifade edebilmek, fikirlerini savunabilmek, karsý cinsle iliþki kurabilmek, istedikleri gibi giyinmek, istedikleri tercihleri yapabilmek, yeteneklerini geliþtirmek, seyahat etmek, genç olmanýn heyecanýyla maceralara atýlmak, gezmek, eðlenmek için yasadýklarý kentler onlara pek olanak sunmuyor. Her an gözaltýnda tutulduklarý, giyimlerinden yaþam tarzlarýna kadar her davranýþlarýnýn kýsýtlandýðý, muhafazakârlýðýn baskýsý altýnda bunaldýklarý kentlerde yaþýyorlar.” “… Kayseri’de bir kahvede konuþtuðumuz Alevi bir iþçi, Ýslami kesimden birine ait büyük bir iþletmenin fabrikasýnda çalýþýyordu. Ramazan’da gizli yemek üzere cebine sakladýðý ekmek fabrika giriþinde görevliler tarafýndan üstü aranýp elinden alýnmýþtý. Ahmet Tellioðlu Prof. Dr. Binnaz Toprak ve arkadaþlarýnca gerçekleþtirilen ‘Türkiye’de Farklý Olmak: Din ve Muhafazakârlýk Ekseninde Ötekileþtirilenler’ baþlýklý araþtýrma 2 haftadýr konuþuluyor. Baþlýðýndan da anlaþýlacaðý üzere araþtýrmanýn gayet makul bir sorunsalý var. Toplumdaki ötekileþtirme ile din ve muhafazakârlýk arasýndaki iliþki. Araþtýrma Türkiye’nin taþrasýnda yaþayan bir bölüm laik, Atatürkçü, Alevi, Kürt, üniversite öðrencisi, sendikacý vb. insanýn gündelik yaþamlarýnda ciddi bir baský gördüðünü, hissettiðini söylüyor. Araþtýrmanýn Türkiye toplumunun tamamýný temsil etmek gibi bir iddiasý yok. Araþtýrmacýlar istatistik anlamý olan sonuçlara ulaþtýklarýný da iddia etmiyorlar. Fakat önemli bir gerçeði betimliyorlar: Taþrada ve büyük kentlerin taþrasýnda ciddi bir din kaynaklý baský mevcut. Bu baskýyý hissedenler hissettikleri þeyin AKP iktidarýyla birlikte arttýðýný düþünüyor ve söylüyorlar. Bulgular malumun ilanýndan baþka bir þey deðil ama Prof. Toprak ve arkadaþlarý Ýslamcý ve liberal yazar-çizerleri bir türlü ikna edemiyor. Efendim ‘araþtýrma bilimsel deðilmiþ’ de, ‘örneklem yanlýþ seçilmiþ’ de, vs. vs. Anlýyoruz ki gerek Ýslamcý gerekse de liberal yazarçizerlerimizde ciddi bir bilimsel yöntem hassasiyeti geliþmiþ. Bu o raddeye varmýþ ki, toplumun kimi kesimleri baský gördüklerini söylediklerinde dahi ‘bilimsel kanýt’ talep eder hale gelmiþler. Fakat bu ‘bilimsel yöntem hassasiyetine yakýndan bakýldýðýnda bu hassasiyetin bilimsel yöntemle iliþkisinin Prof. Toprak’ýn araþtýrmasý kadar bile olmadýðýný söyleyebiliriz. Prof. Toprak, ampirik sosyal araþtýrmalarda kullanýlan niteliksel bir yöntemle bir toplumsal kesimin ahvalini betimlemeye çalýþýyor. Fakat bu betimlemenin ardýndan gerek deneklerinin beyanlarýna, gerek daha önce yapýlmýþ niceliksel araþtýrmalara, gerekse de kendi kestirimlerine dayanarak iki de sav ileri sürüyor: 1- Araþtýrmaya katýlanlarýn kahir ekseriyeti, gördükleri baskýnýn dinsel inanç ve dinsel yaþayýþ biçimlerinden kaynaklandýðýna inanmaktadýrlar. 2- AKP iktidarý bu baskýyý gerek kendisinin müttefiki olan Ýslami cemaatlerin toplumsal yaþamdaki etkisini artýrmak gerekse de dinci kadrolaþmaya yoluyla artýrmaktadýr. Þimdi liberaller ve Ýslamcýlar bu rabýtaya itiraz etmek için araþtýrmanýn yönteminin bilimsel olmadýðýný ve araþtýrmanýn laikçi manüplasyon amacýyla yapýldýðýný ileri sürüyorlar. Hatta kimileri daha ileri gidip Türk toplumundaki mevcut dinselliðin hoþgörüsüzlük bir yana ilerleme ve demokratikleþmeye sebep olduðunu bile ileri sürüyorlar. Biz araþtýrmanýn ortaya koyduðu bulgularý araþtýrmaya itiraz edenlerin iddialarý üzerinden inceleyelim ve kendilerine birtakým sorular yöneltelim: Toplumsal yaþamýn dinselleþmesinin, toplumu yönetenlerin dincileþmesinin toplumdaki hoþgörü ve demokratikleþmeye katký saðladýðýný gösterir örnekleriniz var mý? Türkiye’nin taþrasýndaki küçük orta boy iþletme sahiplerinin toplumsal yaþamýn dinselleþtirilmesine göndermede bulunmayan herhangi ‘demokratik’ bir talebini duydunuz mu? Dinin bir baský aracý olarak milliyetçi söylem ve pratik içerisinde kullanýlmasýnýn tek sorumlusu milliyetçilik midir yoksa burada din ideolojisinin özüne dair bir sorumluluk da var mýdýr? Sanýrsýnýz ki bu liberal ve Ýslamcýlar gazeteci, yazar vb. deðil de Prof. Toprak’ýn üniversitedeki tez jürisi. Bütün yöntem meraklýlarýnýn her þeyden önce bu araþtýrmanýn tekrar gündeme … Diðer iþçiler söylenenleri doðruluyor, iþletmelerde oruç tutmadýklarý bilinenlerin ya iþten çýkarýldýklarýný ya da “istifaya zorlamak için” aðýr iþlere verildiklerini söylüyorlardý.” “… Erzurum’da AKP ya da Fethullah Gülen Cemaati’ne yakýn olmayan iþadamlarýnýn hiçbir devlet ihalesi ya da büyük yatýrýmlarý alamadýðý söylendiðinde, Alevi sermayedarlarýn bu durum karþýsýnda rekabette kaybedip kaybetmediðini sorduðumuz soruyu bir Erzurumlu, “Erzurum’da Alevi sermayedar yok” diye cevaplýyor.” “… Özetle, gittiðimiz Anadolu kentlerinin çoðunda kadýnlarýn sürekli gözaltýnda tutulduklarý izlenimine kapýldýk. Bu izlenim özellikle Doðu ve Orta Anadolu kentleri için doðruydu. istedikleri þekilde giyinmeleri, sokaklarda rahatça gezebilmeleri, geceleri sokaða çýkmalarý, kadýn arkadaþlarýyla bile olsa içkili herhangi bir yere adým atmalarý, evlenmemiþ iseler baba evi yerine kendi evlerinde yaþamalarý, erkeklerle arkadaþlýk edebilmeleri vb. kent yaþamýnýn doðal ritüelleri, Anadolu kentlerinde anomali gibi karþýlanýyordu.” Sizce bütün bunlarýn dinsel düþünceyle ve AKP’yle ilgisi var mý yok mu? Alakasýz gibi görünebilir ama Prof. Toprak’ýn araþtýrmasýna yöntem itirazý getirenlere sormak isterim: Türkiye’de iþkence var mý? Eðer Türkiye’de iþkence olduðunu ileri sürenler varsa, sizce bu iddialarýný hangi yönteme dayandýrmalýlar? Var diyenleri nasýl bir sýnava tâbi tutardýnýz? Siz cevaplarýnýzý düþünedurun. Halihazýrda iþkenceyle mücadele edenler ne yapýyorlar biliyor musunuz? Önce “iþkence gördüm” diyeni dinliyorlar. Ama madem bilimin tek yöntemi sandýðýnýz ‘gözlem = hipotez = deney’ pozitivizmine (pozitivizme de karþýsýnýzdýr ama!) bu kadar baðlýsýnýz her gün beþ vakit Türkiye’nin 80 bin yerinden ayný anda yapýlan çaðrýyý ve çaðrýyý esinleyen inançlarý da ayný teraziye vursanýza. Prof. Toprak’ýn araþtýrmasýndan daha mý önemsiz!.. BÝRGÜN PAZAR Sulucakarahöyük/HACIBEKTAÞ Nevþehir'de otomobilinin takla atmasý sonucu hayatýný kaybeden polis memuru Murat Hamleci için Nevþehir Emniyet Müdürlüðü'nde tören düzenlendi. Dün Aksaray'dan görevli olarak Nevþehir'e gelirken Acýgöl ilçesi yakýnlarýnda geçirdiði trafik kazasýnda hayatýný kaybeden Aksaray Polis Meslek Yüksek Okulu'nda görevli polis memuru Murat Hamleci (38) için, Nevþehir Emniyet Müdürlüðü önünde tören düzenlendi. Törene Nevþehir Vali Vekili Ruhi Paker, Vali Yardýmcýlarý Hüseyin Ergi ve Mustafa Kemal Keskin, Belediye Baþkan Yardýmcýsý Yusuf Kaya, Garnizon Komutaný Jandarma Albay Esat Mahmut Apaydýn, Cumhuriyet Baþsavcýsý Necmettin Saygýn, Nevþehir Emniyet Müdürü Ömer Gurulkan, Aksaray PMYO Müdürü Naci Uður, Hamleci'nin ailesi ve meslektaþlarý katýldý. Saygý duruþunda bulunulmasý ve polis memuru Murat Hamleci'nin özgeçmiþinin okunmasýnýn ardýndan, Ýl Müftüsü Süleyman Aktaþ tarafýndan kýsa bir konuþma yapýldý. Konuþmasýnda þehitlik mertebesinin önemine deðinen Aktaþ, Hamleci'nin ailesine ve emniyet teþkilatýna baþsaðlýðý diledi. Tören, Ýl Müftüsü Süleyman Aktaþ tarafýndan yapýlan dua ile sona erdi. Törende bayan polis memurlarýnýn yardýmý ile ayakta durabilen Hamleci'nin eþi Ayþenur Hamleci, 6 yaþýndaki kýzý ve annesi Müzeyyen Hamleci ise Türk bayraðýna sarýlý tabuta uzun süre sarýlarak gözyaþý döktü. Polis memuru Murat Hamleci'nin cenazesi, daha sonra Kurþunlu Camii'ne götürülerek öðle namazýna müteakip kýlýnan cenaze namazýnýn ardýndan Kaldýrým Mezarlýðý'na defnedildi. Nevþehir Devlet Hastanesi'ne 3 polis okulu öðrencisi getiren polis memuru Murat Hamleci'nin kullandýðý 50 DY 318 plakalý otomobil, yaðýþlý hava dolayýsýyla kayganlaþan yoldan çýkarak takla atmýþtý. Kazada Murat Hamleci ve Aksaray Polis Meslek Yüksek Okulu (PMYO) öðrencisi Halil Sizer olay yerinde hayatýný kaybetmiþ, polis memuru Hamleci'nin kýzý 6 yaþýndaki Elif ile Aksaray PMYO öðrencileri Abdullah Çaðrý Kahraman ile Erman Akýn ise yaralanmýþtý. ÝHA ZERDÜÞT Cafe HACIBEKTAÞTA ÝLKLERLE HÝZMETÝNÝZDEYÝZ. > PÝZZA BELLA 20 DEÐÝÞÝK ÇEÞÝT > NARGÝLE 12 ÇEÞÝT > SINIRSIZ - KOTASIZ- KABLOSUZ ÜCRETSÝZ ÝNTERNET HÝZMETÝ > UYGUN DOYURUCU MÖNÜLER VE UYGULAMALAR ÝLK’ler - Pizza-Patates 5 YTL, -Pizza- Kola 5 YTL - Herkese açýk, temiz tamamen göz ününde müþterilerin kontrol ve görüþ mesafesinde bulunan hijyenik koþullarda mutfak hizmeti - Tarým ve Köy Ýþleri Bakanlýðý’nýn üretim izinli ISO 9001- 9002- 2001- 2002 kalite onaylý HACCP Belgeli ürünler Zerdüþt Cafede KENDÝ MÖNÜNÜZÜ KENDÝNÝZÝN YARATACAÐI SICAK BÝR MEKANDIR; ZERDÜÞT CAFE YEMEÐÝNÝZÝ YERKEN,SICAK CAYINIZI YUDUMLARKEN SINIRSIZ ÝNTERNETTE DOLAÞMAK ÝSTERSENÝZ, HAYATLA KESÝÞME NOKTANIZ; ZERDÜÞT CAFE HUZUR VE GÜVENÝN EVLENDÝÐÝ YER; ZERDÜÞT CAFE ADRES: KIRÞEHÝR YOLU, HACI BEKTAÞ-Ý VELÝ BULVARI NO 22 /HACIBEKTAÞ TELEFON: 0 384 441 34 45