QN4 Dome Türkiyeiçin - Cacabey Planetaryum
Transkript
QN4 Dome Türkiyeiçin - Cacabey Planetaryum
GÖZLEMLENEN EVREN... 1013km= 1 Işık Yılı 100.000 km 10 Işık Yılı 100 Işık Yılı 1000 Işık Yılı ? Bilinmeyen alan 106 Işık Yılı 10.000 Işık Yılı SLOAN GREAT WALL WOH G64 Boomerang nebula 10.000 km Mu Cephei Ay Tarantula nebula Orion nebula Pisces Cetus Super Cluster Complex Triangulum Galaxy IC 1101 1.000 km Dünya V 354 Cephei Sirius Eskimo nebula Homunculus nebulası Venüs Large Magellanic cloud KY Cyigni Pluton 100 km Barnards loop Gomez’s Hamburger Capella Merkür Ring nebula Betelgeuse 1-10 km Mars dysnomia Stingray Nebula VY Canis Majoris VV Cephei A Kuipper Belt Great nebula carina Horsehead nebula Uranüs Charon sagittarius dwarf galaxy Polaris Lagoon nebula S Doradus Saturn Rottenegg nebula Europa Quoar Cave nebula Aldeberan Yıl : 2 Dysnomia Sayı : 2 Nisan 2013 Callisto www.haberkure.net www.cacabey.com.tr Ganymede Neptün R Doradus Rigel Voyager-1 Blinking nebula Astropark “Genişleyen evren” modeline göre evrenin hesaplanan Yaşı Büyük Patlama (Big Bang) den bu yana 13,7 milyar yıldır. QN4 Dome acabey Planetaryum yerli planetaryum sistemi üretimine ilk markası Astropark ile devam ediyor. Kurulduğu günden bu yana ArGe, full-dome eğitim alanlarında hızla gelişme kat eden Cacabey Planetaryum ilk markasını Astropark ile kurdu. Profesyonel Görüntü Sistemleri olarak Türkiye'deki bilgi teknolojileri sektöründe öncü firmayız. Öncü firmayız diyoruz çünkü biz bir ürünü yurtdışından gelip yerleştirilmesinden servisine kadar yalnızca seyreden tedarikçi bir firma değil, üreten Dünya' da ortaya çıkan en yeni teknolojilerin ülkemizde kullanıma sunulması yanında elektronik sektöründe yerli üretimler de yapan bir markayız. Devamı Sayfa8 Andromeda nebula canis majordwarf galaxy 1012 Işık yılı itibaren bilinen evrenin sınırındayız. 1010 Işık yılı her gördüğümüz parlak cisim yıldız değil, galaksidir. Derin Uzay Alanı içerisindeyiz. 108 Işık Yılı ötede Virgo Sperkümesini, 106 Işık Yılı civarlarında Samanyolu galaksimizi görüyoruz ki; Güneş’imiz de içindeki yüz milyarlarca yıldızdan sadece birisidir. 100 Işık Yılı yakınlarında ise Kartal, Avcı Nebulalarını, Ve 1013 kilometrede bize en yakın yıldız olan Güneş’imiz de sıradanlaşır. Kedi Gözü Nebulasını görüyoruz. 109 likometre derinliklerde ise Samanyolunu aydınlatan o muhteşem yıldızlardan Antares, Betelguse, S Doradus, R Doradus, Denep, Rigel gibi yıldızları göreceğiz. Eğer gezegenlerin Güneş etrafındaki yörüngelerini hayal edersek 108 Güneş Sistemimiz görüş alanımıza girecek. Dış uzaya doğru insan erişiminin sınırlarını geçiyoruz ve karşımıza Ay çıkıyor. Yaklaşıyoruz; ve sonunda Evrendeki yuvamız olan gezegenimizin tamamını görebiliyoruz. 1000 kilometrede Avrupa’dan Balkanlar’a kadar sınırlarımızı küçülttük. 104 metrede Türkiye sınırlarına kadar yaklaştık. 100 metrede Cacabey planetaryumu çembere alalım. Şu anda bulunduğumuz durum 0 metredir. Tek hücreli canlının dünyası sadece 1 milimetre uzunluğundadır. Hücre çekirdeğine inersek her yeni halka, bir öncekinden 10 kat daha küçük çapta yeni bir dünyayı açığa çıkarır. İster tek hücreli, ister bitki, ister insan olsun, çekirdeğin çok ilginç yapısı olan DNA uzun sarmal molekülleri ile karşılaşırız. DNA yapıları da atom (10-14 metre) adı verilen parçacıklardan oluştuğunu görürüz. Atomun çekirdeği, atomun kütlesini proton ve nötronları (10-15 metre)içinde barındırarak oluşturur. Proton ve nötron ise quark (10-18 metre) denilen gizemli parçacıklardan oluşur. Türkiye için Ürettik Whirlpool galaxy Eagle nebula C ForNAX Rosette nebula La Superba Evrenin genişliği yaklaşık 30 milyar ışık yılı civarındadır. ikrodan makro evrene doğru düşünsel bir yolculuğa çıktığımızda kolayca kaybolabiliriz. Bunun için büyüklükleri kavramak için bir göstergeye ihtiyaç duyabiliriz. Belli bir mesafeden sonra metre ve kilometre gibi uzunluk birimleri de yeterli olmuyor. Artık bu kadar büyük rakamlardan sonra ışık yılı devreye giriyor. 1 ışıl yılı, 9460730472580 Kilometreye yani, 9,460x1012 kilometreye karşılık gelmektedir. Astronomlar galaksilerin sürekli birbirlerinden uzaklaştıklarını keşfettiler. Evren genişliyor; kendi galaksimiz, ve tüm diğerleri, devasa boyutlarıyla yıldız kümeleri… bu kozmik ufkun ötesinde ne var? Göremiyoruz ve bilemiyoruz… Carthwheel galaxy Bilim ve Teknoloji Gazetesi Actrus M PINWHEEL galaxy Bubble nebula Oort-Cloud Polaris Milkyway garlick canes venatici dwarf galaxy Antares Io Sayfa4-5 HABER KURE Crab nebula Pistol Jüpiter Nix Dünya ve Hubble Derin Uzay Alanı arası uzaklık Cat’s Eye Nebula Alpha centauri B Hydra small magellanic cloud Omega centauri Abell 2029 VV Cephei B Gliese 229B Venüs Yaşadığımız Evreni hiç böyle görmediniz! Cone nebula Callisto Eris (Derin alan) Ant. nebula Sun 100 m Bursa Cacabey Planetaryum Deepfield Virgo Cluster Messier Sombrero galaxy Arctrus Proxima Sedna Spire nebula Local Group North America nebula Leo2 dwarf galaxy Tadpole galaxy Ngc 4889 Bilim adamları quarkları da oluşturan daha küçük yapıtaşlarını araştırıyor. Yerli Keşif Uydumuz GÖKTÜRK-2 Uzayda T ürkiye’nin yüksek çözünürlüklü yerli keşif uydusu GÖKTÜRK-2, Çin’deki Jiuquan Fırlatma Üssü’nden uzaya fırlatıldı. Yörüngeye başarıyla yerleşen uydudan ilk sinyal alındı. Devamı Sayfa6 "HALE" Tübitak'tan Üniversitelilere Müjde ! L isans ve lisansüstü eğitim süresince akademisyenlerin çalışmaları öğrenciliğin her döneminde büyük bir önem teşkil etmektedir. Devamı Sayfa3 ELEKTR‹K ‹TK‹ UYGULAMA ARAŞTIRMALARI VE HALL ETKİLİ İTKİ MOTORU GELİŞTİRME ALTYAPI PROJESİ Ü lkemiz, Elektrik İtki Uygulama Araştırmaları ve Hall Etkili İtki Motoru Geliştirme Altyapı Projesi (HALE) ile elektrik itki motoru teknolojileri alanında araştırma yapacak ve bu sistemlerin geliştirilmesi için ilk tesisine sahip olacaktır. HALE Projesi, Hall etkili itki sistemlerinin tasarımı, üretimi ve test edilebilmesi için gerekli bilgi birikimini sağlayacak ve altyapıyı kuracaktır. Devlet Planlama Teşkilatı’nın desteği ile TÜBİTAK, UZAY’da kurulacak elektrik itki laboratuvarında üretilecek ve test edilecek. İtki sistemleri, ay ve gezegenler arasındaki yapılar gibi daha karmaşık uzay görevlerinin gerçekleştirilebilmesine olanak sağlayacak. Böylece yeni projeler için bir geliştirme altyapısı kazanılmış olacaktır. Uzay araştırmaları için daha büyük adımlar atılmaya başlanacak. Elektrik itki motoru geliştirme çalışmaları henüz dünyada da yeni bir araştırma alanıdır. Bu anlamda bakıldığında HALE Projesi uzay çalışmaları rekabetinin gücünü destekleyen bir projedir. Haziran 2010 yılında başlayan HALE Projesinin 2015 yılında tamamlanması planlanmakta olup Kalkınma Bakanlığı tarafından desteklenmektedir. 2 DÜNYA’DAN ugurozen@cacabey.com.tr Dr. Uğur ÖZEN Bir tür alışkanlık olmuştur birçok Amerikan filminde izleriz. Amerikan istihbarat birimleri Ortadoğu veya Afrika’da bir bölgeyi uydu görüntüleriyle izler. Bölgede ne var ne yok olanlardan haberdar olur ve bu doğrultuda stratejiler geliştirir ve karşı ataklar yapar, insanlar ölür. Bu filmleri izlediğimizde Amerika’nın her şeye muktedir olduğunu ve dünyayı izleyen kocaman bir gözü olduğunu düşünür hatta ona yer tanrısı diyenlerimizde vardır. Bir an Amerika’dan habersiz hiçbir şeyin yapılamayacağı hissine kapılır ve onun gücüne fazlasıyla ikna oluruz. Ben geçmişte hiç ikna olmadım mesela, hey gidi gençlik yıllarımız hey! Kapitalizme hayır, tek yol devrim, defol Amerika, Bağımsız Türkiye ! Biz bu ninnilerle büyüdük ya. Lafı uzatmayalım, yakın zamanlardan birinde, telefonla Amerikan Başkonsolosluğundan arandığımı söylediler. Amerika’da planetaryum cihazlarının yazılımı üreten bir firma E&S adres bilgilerini vererek, İstanbul’da buluşma yeri, tarih ve saati dahil randevusu vererek bir bilişim fuarında açacağı standlarını ziyaret etmemizi önemle rica ediyorlardı. Bir astronomi topluluğu olarak 1985’li yıllarda astronomi ve iletişim içerikli bir dernek ile başlayan gayretlerimiz sonrasında Medeve planetaryum altında şirketleşmiş ve daha sonrasında da sadece planetaryum üretebilen Cacabey planetaryum şirketiyle Astropark markası üreten şirketimizin profili ortaya çıkmıştır. Bir ekip ruhuyla çalışmalarımız neticesinde, Türkiye’de ilk defa tamamen yerli üretilen planetaryum sisteminde, mekano-optik planetaryumla Dijital planetaryumun entegre edilerek oluşturulan hibrit planetaryumu gerçekleştirmiştik. Ürün tasarımı ve geliştirmede kullanılan sistemler üstelik bir Fransız kuruluşu olan “Association des Planétariums de Langue Française” tarafından da tescillenmiştir. Şirketimiz tamamen Türk mühendislerinin emeği olan hibrit planetaryumunu prototip opto-mekanik yazılımı gene Türkçe olan dijital planetaryumla uygulamasını yapmış Bursa Yıldırım Belediyesi ve Milli Eğitim Bilim ve Eğitim Merkezi’nde yapılan 13 metre çapındaki kubbede birleştirilmesi sonu üretim aşamasından ve işletilmesine kadar; Şubat 2011 yılında “Yılın girişimcisi” ödülüne layık görülmüştür. Tübitak Uzayı, Göktürk-2 ve Türkiye nin Bilim Merkezi Projeleri Cacabey olarak Bursa’da tamamen yerli üretilen yazılım ve %80’i yerli cihazlarla kurulumunu da tamamlamış. 2011 eğitim ve öğretim yılı başlangıcında Başbakan yardımcısı bakanımız sayın Bülent Arınç tarafından Yıldırım Gökevi Planetaryumunun açılışı gerçekleşti. İl Milli Eğitim müdürlüğü Yıldırım Belediyesi ve Cacabey Planetaryum üçlü protokolü; bakan huzurunda imzalanmıştır. Yaşadığımız bir hadise K. Büyükşehir belediyesi ilk şartnameyi hazırlayıp Planetaryum Cihazı ve Aksamı Temini için bir ihale düzenlenmiş ve söz konusu ihaleyi yüklenici firma ile anlaşmıştık. Ancak sözleşme tam da oturduğumuz masada imzalanmadan önce idarenin proje uzmanı AG, yüklenici firma K.K. Enerji San. Ve Tic. A.Ş. yetkilileri, U.Kubbe Tasarım Tanıtım Ltd. Şti. yetkilileri ve tarafımızca yapılan toplantıda; proje uzmanı A.beyefendi tarafından yerli alüminyum kubbe yapılmamasını istemesi, geçen süreçte de Türkçe yazılım da istemem tavrı nedeniyle söz konusu ihale çıkmaza girip, birkaç ay sonrada çözüm bulunamayıp iptal edilmek zorunda kalmış bir proje. Üstelik başbakanlığımızın yerli üretim genelgesine rağmen. Söz konusu toplantıya ilişkin, gerektiği takdirde tanık olarak firma yetkililerinin isimlerini verebiliriz. Diyeceksiniz “Sonrası ne oldu” mu? Tabi ki her şeye karşı olanın taşlarını tek tek yerine oturtursanız gün gibi parlayan A. bey çıkıyor altından. Senaryosu yazıverince istediğini almıştı kısa vadede. Sözüm ona onun ifadasi bir Amerikan firması S.S. İstanbul’dan bir temsilci bulmuş o da kendisine K. İlinden o zamana kadar hayatında bir kez dahi planetaryum görmemiş (iki) temsilciler bulup nokta atışıyla hedeflerine ulaşmışlar. A.beyin himmetiyle (buradaki himmet gayret etme, çalışıp çabalama ve yüksek iradeli olma mânâsıyla ) pek tabi. Göktürk 2 gibi tamamen yerli o muhteşem Türkiye’nin uydusunu uzaya gönderenler Allah göstermesin A.Bey gibi vatansever olsaydı, Tübitak Uzay ortaya çıkar mıydı, değil füze fırlatma rampaları yapmak hayali bile edilemezdi. Hem hangi hain mutlu olmuştur? Medeniyeti heyecanlar kurar! A. bey mutluluğun sırrı genlerimizde saklıdır. Suç ve ceza her neyse de unutmayalım “Zaman en adil hakimdir”der büyüklerimiz. Tayvan Teknolojiyi Zorluyor T ayvan’ın en büyük üçüncü şehri Taichung’a ‘teknolojik ağaç’ inşa edilecek.‘Teknolojik Ağaç’ bilim kurgu filmlerini aratmayacak bir tasarıma sahip. Dalgalanan Gözlemevleri’nin (Floating Observatories)inşa edilmesine karar verilen tasarım, bir tasarım yarışmasında birincilik ödülü aldı, 25 ülkeden 237 katılımcının arasından seçilen projeye ‘Taiwan Tower’ adı verildi. Tasarım ağaca benzemekle birlikte binanın yaprakları andıran dallarında sekiz gözlemevi bulunacak ve bu gözlemevleri aşağı ve yukarıya doğru hareket edebilecek yapıda. Taiwan Tower’ın enerjisi sıcak su türbinleri ve güneş panelleriyle sağlanacak. Çevreye herhangi bir zararı olmayacak. Zaten Dünya’nın geleceği böyle binaların çoğaltılmasına bağlı. Romanyalı mimar Stefan Dorin, inşaatına 2012’de başlanacak binanın sıradışı yapısına değindi; “Gökdelen aşağı yukarı hareket eden sekiz gözlemevinden oluşuyor. Tayvan’ın coğrafi görünümü yaprağa benziyor, ilham alarak teknolojik ağaç konsepti geliştirdik. Yaprak şeklinde tasarlanan sekiz gözlemevinin her biri zeplin biçiminde ve 80 kişi kapasiteli. Kulenin tam ortasına yerleştirilen asansörle ulaşım sağlanacak ” dedi. Taichung Havalimanı ve Central Park’ın buluştuğu alanda inşa edilecek 300 metrelik binanın iki yılda tamamlanması öngörülüyor. Nisan 2013 HABER KURE 17 Yaşında Abd'den Patent Alan Türk A merika’da düzenlenen ‘Intel Isef Uluslararası Proje Olimpiyatı’nda Türkiye’yi temsil eden Yunus İbrahim Alaylı ahşap malzemeleri korumada kullanılan kanserojen vernik yerine susam ve jojoba yağlarından geliştirdiği daha sağlıklı ve daha ekonomik özel koruyucu yağla Amerikan Patent ve Telif Hakkı Birliği’nin hem özel ödülünü kazandı hem de bu ürünün patent ve telif hakkının sahibi oldu. Fatih Koleji Fen ve Anadolu Lisesi öğrencisi Yunus İbrahim Alaylı, ‘‘Vernik, ahşabı UV ışınlarına ve neme karşı korumak için kullanılan sentetik bir malzemedir. Kullanımı oldukça yaygındır fakat insan sağlığı açısından tehlikelidir. Bu tür kimyasallardan çıkan gazlar zamanla diğer maddelerle tepkimeye girerek ikincil zararlı maddeleri oluşturur. Yaptığım araştırmalar sonucunda Susam yağının doğal antioksidan barındırması özelliğinden, Jojoba yağının ise çok dayanıklı olan ve kolay kolay bozulmayan yapısından yararlanabileceğimi gördüm ve bu yağları kullanarak ürünümü geliştirdim. Geliştirdiğim doğal ahşap koruyucunun özellikle çocuk oyun alanlarında, mobilya kaplamalarında, tarihi eserlerin korunmasında kullanılmasının insan ve ahşap sağlığı açısından büyük yararı olacağını düşünüyorum. ” dedi. Bu yağla ahşap malzemeler çok daha ucuza korunacak.Yaptığım testler sonucunda geliştirdiğim bitkisel koruyucu yağın verniğin sağladığı renk korumayı aynen sağladığını, ahşabın ömrünü verniğe göre daha fazla uzattığını ispatladım. Maliyet analizlerinde de gördük doğal yağlar vernikten daha ucuza mal edilebilir. Sonuç olarak hipotezim doğrulandı. Ahşabı korumada doğal yağların vernikle aynı korumayı daha ucuza sağladığını gördüm. TurKey Avrupa'nın Çözümü 25 Mayıs 2012 günü Tübitağın İstanbul’da düzenlediği uluslararası konferansla, biyoteknoloji, nanoteknoloji, üretim teknolojileri ve uzay teknolojileri alanındaki Türk ve Avrupalı araştırmacılar ile sanayicileri biraraya getirdi. Konferansın başlıca amacı işbirliği sağlamaktı ve katılımcılarla birlikte Türkiye’deki gelişim hakkında önemli rakamlar da kamuoyuna sunuldu. Türkiye’nin Dünya’yı yakalaması gereken noktalardan bahsederken özellikle Almanya ile aramızdaki farka değinildi. Türkiye, Avrupa Birliği Yedinci Çerçeve Programı (FP7) kapsamında, Avrupalı ülkelerle işbirliğini artırarak bilim ve teknolojide çok büyük atılımlar yapmayı ve her alanda dünyadaki gelişmelere ortak olmayı hedefliyor. TÜRK ÜNİVERSİTELERİNDEN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ” Avrupa Komisyonu Araştırma ve İnovasyon Genel Müdürlüğü’nde Genel Müdür görevini yürüten Robert Jan Smits, Türkiye’nin bilim ve teknoloji alanlarında çok hızlı gelişim gösterdiğini ifade ederek şu ifadeleri kullandı: “Türkiye olağanüstü bir potansiyele sahip. Bir ülke eğitim ve Ar-Ge alanında ne kadar ilerlemişse, ekonomik durumu da o kadar kuvvetli oluyor. Ekonomik krizde gördük ki, ArGe altyapısı güçlü olan ülkeler krizden daha çabuk sıyrıldı. Bugün geldiğimiz noktada bilim ve teknoloji alanındaki sistemler çok karmaşık bir hal aldı. Bu durum işbirliğini kaçınılmaz kılıyor. Avrupa olarak işbirliğini iki katına çıkarmamız lazım. Ar-Ge alanında kontrol odaklı olmaktan güven odaklı çalışmaya kaymamız gerekiyor.” HABER KURE Cacabey Ltd. Şti. Adına İmtiyaz Sahibi Dr. Uğur ÖZEN Genel Yayın Yönetmeni ve Yazı işleri Müdürü İç Mimar Ozan ÖZEN Editörler Nisan 2013 Uğur Özen İç Mimar Ozan Özen Grafiker Özge Özen Emekli Öğretmen Davut Yazıcı Yüksek Astronom Nermin Deniz Konak Astronom Aygül Kınalı Fizikçi Astronom Ali Dönmez Asistan Özlem Kadal Diş Hekimi Müşteri İlişkileri Hattı 0.224 346 00 11 - 346 00 99 www.cacabey.com.tr www.haberkure.net info@cacabey.com.tr Baskı Gülmat Ofset Mat. Amb. San. Tic. Ltd. Şti. Tel: 0.224 368 61 61 Yüksek İhtisas Kavşağı Çevre Yolu Girişi Görsel Yönetmen-Yayına Hazırlama Kadir BAYRIK Yılmaz Sk. No.4-6-8 Bursa Yayın Türü : Süreli Yayın 3 EĞİTİM Nisan 2013 HABER KURE ozanozen@cacabey.com.tr Ozan ÖZEN İç Mimar Merhaba; Bilişim Dünyasının İnsanları 16 Yaşındaki DEHA 350 yıllık soruyu çözdü! B D aha lügatlarımızda bile yeri yok; çünkü birkaç ay önce hafızalarımıza kazındı. Şu günlerde ise küçük büyük herkesin ellerindeki bu teknoloji harikası cihazlar ile saat camı büyüklüğünde ekranlardan en yeni teknoloji iletişimle buluştuklarını görüyorum. Aslında aklıma çocukluğumda izlediğim, izlerken olmaz böyle şey dediğim çizgi film kareleri geliyor. Önce iletişimin bu kadar inanılmaz boyutlarda gelişimi beni mutlu ediyor ve sonrasında düşündüğüm ilk şey artık bizim güçlü bir iletişim teknolojisine hükmeden insanlar olarak Dünyamızı İletişim Çağının zirvesine taşıdığımız oluyor, dünyamız bu yenilikle ismini değiştiriyor ve bu yeni dünyanın adı ‘3G Dünyası’ oluyor… İletişimi zirvede yaşayan 3G Dünyasının en genç nüfusuna sahip ve en yeni üyesi Türkiye’de yaşıyoruz. Biz iletişim teknolojisini büyük küçük herkesin eline oyuncak etmişken, eminim akıllara şu soru da geliyordur: Gerçekten birbirimizi gerektiği gibi anlayabiliyor muyuz? Biz iletişimi kötü politikalara, medya kuruluşlarının rant kavgalarına, gündemi cinayet olan ve faili yakalandığında dahi yeni magazin kahramanı ilan edilerek gündemde tutulan medya maymunlarına, sanatsal bakışı yatak odalarının anahtar deliğine dayanmış objektifler olan kocaman kafalara sahip beyinsizlere kurban ederken, eminim iletişimin içler acısı durumunu görüp karamsarlık içinde olabiliyoruz. liyor muyuz? Artık Türkiye’de bilimi seven insanlar olarak bir ‘Bilim ve Teknoloji’ gazetemiz var. Onun adı Haber Küre, bunu yapabilmek için müthiş bir başlangıç. Tabidir ki burada Haber Küre hazırlayıcıları olarak bize büyük sorumluluklar düşüyor. Profesyonellik ve kurumsallaşma adına kendimizi daha fazla güncellerken, yeniliklerle ilgili bilgi birikimi için daha fazla mesai yapmalıyız. Gazetemizin üyesi ve hazırlayıcı çok değerli arkadaşlarım, global dünyada iletişimi zirvede yaşayan, bilimi seven değerli dostlarımız için burada neler yapabilirimin senaryosunu yazmalılar. Bilim ve teknoloji gazetemiz de bilimin teknolojiye dönüşmesi, makinalardan cnc cihazlarına ve teknolojinin içerisinde bir dişli olduğu her sektöre uzanan ve ışık tutan içeriğin bulunacağını ben buradan yeniliklere tüm duysallığıyla açık üreticilere müjdeliyorum. Başarının temel taşı, bizlerin güçlü bir iletişimle birbirimizi anlayabilmemiz ve hepimizin ortak beklentileri için ortak bir paydada buluşarak birbirine kenetlenebilmesidir. Haber Küre okurları olarak, siz değerli dostlarımızdan da beklentimiz, şehrimiz ve ülkemiz için müstesna olan bilim ve teknoloji gazetemize sahip çıkmanızdır. Gerçekten bunu başarabilirsek iletişimin oyuncağını oyuncak olmaktan çıkarıp birbirimizi anlama adına iyi bir başlangıçtan çok ötelere götürebileceğiz. Haber Küre Genel Yayın Yönetmeni Bizler bilişim teknolojisinin bizlere sunduğu dev oyuncağı, birbirimizi anlayabilmek adına kullanabi- Tübitak'tan Üniversitelilere Müjde ilim dünyasında son ayların en çok konuşulan ismi Shouryya Ray oldu. Sir İssac Neweton’un 350 yıl önce yazdığı iki temel parçacık dinamiği teorisini 16 yaşındaki Hint asıllı Ray çözmeyi başardı... Yukarıda gördüğünüz resimde de elinde tuttuğu problemin denklemi bulunmaktadır. Daha önce fizikçilerin bilgisayar yardımı ile çözdükleri problemi Ray kendi özgün metotları ile çözmeyi başardı. Almanya’nın Dresden kentinde yaşayan Ray’in sunduğu çözüm bilim insanlarına fırlatılan bir topun havada izlediği yolu hesaplamalarında yardımcı olacak. Ray,doğuştan bir matematik aşığı. Ray’in babası Freiburg Teknik Üniversite’sinde araştırma asistanı olarak görev yapan babası matematiğe ilgi duymasında bü- yük rol oynadı. Ray 6 yaşında babasından kalkülüs eğitimi almaya başlamış ve denklem çözmeye o yaşlarda başlamıştı. Die Welt gazetesinin haberine göre Dresden Üniversitesi’ne düzenledikleri gezi sırasında ‘çözülemeyen’ probleme göz atmış, orada bu problemi çözmeye karar vermiş ilk başta çözüm bulabileceğine inanmasa da “ kendime ‘neden olmasın ki’ diye sordum ve çözdüm” dedi. Hindistan’ın Kalkutta kentinde doğan Ray, Almanya’ya dört yıl önce yerleşti. Kısa sürede Almanca’yı akıcı şekilde konuşmaya başlayan Ray, zekasıyla öğretmenlerinin kısa sürede dikkatini çekmeyi başardı. İki sınıfı otomatik olarak atlayan Ray, böylece üniversite sınavlarına daha erken girecek. Eğitimde UZAY ÇAĞI BAŞLIYOR T ürksat A.Ş. Genel Müdürü Dr. Özkan Dalbay, portal hakkında; “Ülkemizde başlamış olan Fatih projesine şu anda uyumlu ilk ve tek eğitim portalı içeriği” diye bahsetti. Görselliğin eğitimdeki önemi dikkate alınarak geliştirilen AstroNot Akılı Eğitim portalında görsel materyallerle öğrenciler ders içeriklerine ulaşabilecekler. Velilerin ve öğrencilerin kullanımına açık olan bu portalı öğrenciler uyumlu tabletler ve akıllı tahtalar ile okullarında ücretsiz olarak kullanabilecekler. Özkan Dalbay; “Öğrencilerin hangi konuda eksiklikleri var bunu görüyor, bununla da yetmiyor. Akıllı Eğitim sistemimiz o öğrenciye özel olarak neleri çalışması gerektiğini neleri tekrar etmesi gerektiğini veriyor” dedi. Dalbay,2. sınıftan başlayarak 3,4,5,6,7 ve 8. sınıflar için akıllı eğitim portalı ders seçenekleri Matematik, Türkçe, Sosyal Bilgiler, Fen ve Teknoloji olarak sistemde hazır. 2012-2013 eğitim öğretim dönemi başladığında da bunu takip eden 9,10,11 ve 12. sınıf içerikleri de hazır olacağını söyledi. Cacabey Planetaryum Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Teknik Üniversitesi ile Birlikte gerçekleştirilen Türkiye'nin ilk Bilim Merkezleri Sempozyumuna katıldı C L isans ve lisansüstü eğitim süresince akademisyenlerin çalışmaları öğrenciliğin her döneminde büyük bir önem teşkil etmektedir. Hem mevcut bilgileri kullanmak hem de araştırmayı hızlandırmak adına yeni sistem oldukça kolaylık sağlayacak. TÜBİTAK, yurt içi ve yurt dışında yazılmış tez ve makaleleri bünyesinde barındıran Türkiye Belge Sağlama Sistemi geliştirdi. Böylece üniversiteler, dijital ortamda akademik bilgiye daha kolay ulaşacak. TÜBİTAK Başkanı Yücel Altunbaşak, “Yanlış hatırlamıyorsam Einstein’ın bir sözüydü. “Sizden önceki gelen devlerin üzerine basarak yükseliyorsunuz. Bu akademi de hep böyledir. Yukarıya çıkabilmek için, bir şeyler üretebilmek için sizden önce gelenlerin neler yaptığını bilmeniz lazım. O nedenle gerçekten bilgiye erişim bu işin püf noktalarından birisi.” dedi. YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, “TÜBİTAK-Ulakbim’in 2 projesini bugün başlatıyoruz. TOKAT ve TÜBESS.. Bir tanesi tüm üniversitelerin toplu kataloğu. Herkesin erişebileceği. İkincisi de bu katalogta yer alan makale ve kitapların ödünç alınabilmesi imkanını yaratan bir sistem.” dedi. Altunbaşak, “Şu anda bütün üniversitelerimiz, devlet üniversitelerimiz, vakıf üniversitelerimiz, TÜBİTAK’ın birimleri, enstitülerimiz, askeri üniversiteler bu sistemden yararlanabilmekte.” dedi. acabey Planetaryum Büyükşehir Belediyesi ve Bursa Teknik Üniversitesi ile Birlikte gerçekleştirilen Türkiye’nin ilk Bilim Merkezleri Sempozyumuna katıldı. Uluslararası bir sempozyum olan Bursa Büyükşehir Belediyesi ve TÜBİTAK işbirliğiyle ve Bursa Kültür A.Ş. ve Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi koordinatörlüğünde Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi, Bursa,Türkiye’de gerçekleşen 1. Türkiye Bilim Merkezleri Sempozyumu’nun, her iki yılda bir bilim merkezleri topluluğunun seçkin bir üyesi olarak organize edilmesi planlanmaktadır. Cacabey Planetaryum olarak ikincisinin yapılması için desteklerimize devam etmekteyiz. Bilim ve teknoloji merkezleri, çocukların ve gençlerin ilgisini bilime ve teknolojiye çekmek, bu alanda farkındalık yaratmak ve böylece çocukların ve gençlerin enerjilerini bu yönde kullanmalarını sağlamak amacı ile onların görme, işitme ve dokunma duyularına doğrudan hitap etmek sureti ile başarılı bir eğitim yönteminin uygulandığı kurumlardır. Planetaryumlar, yurtdışındaki örnekleri gibi ülkemizde de kapsamlı ve uzman bilim merkezlerinin vazgeçilmezi haline gelmiştir. Bilim merkezleri sempozyumunda Cacabey Planetaryum olarak Plusstar1, Plusstar2 ve Astropark QN4 Dome ürünlerimizi tanıttık. Taşınabilir sistemlerimize örnek olarak Plusstar1 cihazımız ile aydınlattığımız 6 metrelik çadırımızı da stand alanımızda sergiledik. Cacabey Planetaryum Genel Müdür’ü Dr. Uğur Özen Cacabey Planetaryum İstatistikleri adlı sunumunu gerçekleştirdi. Bunun yanında, Cacabey Planetaryum; istatistiklerine ek olarak Aynalı Görüntüleme Sistemleri, Planetaryumların Eğitime Katkısı, Bir Planetaryumun Tasarımı, Fisheye Görüntüleme Sistemleri, Çoklu Görüntüleme Sistemleri, Planetaryum Görüntüleme Sistemleri başlıklı poster sunumlarını da gerçekleştirildi. 6 TEKNOLOJİ Nisan 2013 aygulkinali@cacabey.com.tr Aygül KINALI Astronom Astronomi ≠ Astroloji G lımını ve birbirleriyle olan etkileşimlerini incelemektedir. Astronomi, Yunanca astron ve nomos kelimelerinden türetilmiştir ve “Yıldızların Yasası” anlamına gelir. Astronomi; yıldızları, gezegenleri, gökadaları ve tüm gök cisimlerini inceleyen kısaca evreni araştıran bilim dalıdır. Evrende bulunan her şeyin fiziksel ve kimyasal özelliklerini, hareketlerini, evrimlerini, kökenlerini, uzaydaki dağı- Astroloji, Yunanca astro ve logos kelimelerinden türetilmiştir. Astro yıldız, logos ise bilgi demektir. Astroloji insan karakteri ve kaderi ile gök cisimlerinin hareketleri arasında bağlantı kuran eski bir kavramdır. İlk defa 1674 yılında İngiliz Kraliyet Astronomu tarafından astroloji kavramı araştırılmıştır. Araştırma sonucuna göre astrolojinin insan yaşamını açıklamaktan çok uzak ve hatalı olduğu bulunmuştur. Ayrıca, ortaya atılan astroloji görüşleri kesin bir sonuç içermemektedir ve herhangi bir şekilde doğruluğu kanıtlanamamaktadır. ök bilimi dünyadaki en eski bilimlerden birisidir. Eski çağlardan bu yana gökyüzü merak edilmiş ve araştırılmıştır. Başlarda astronomi ve astroloji kavramları birlikte yürütülmüştür. Fakat daha sonra astronomi ve astroloji kavramları zamanla tamamen farklılaşmıştır. HABER KURE Bilgisayarlarımızın bataryası bitmese... T echnology Review” dergisi için Standford Üniversitesinden danışman profesör ve girişimci Jonathan Koomey ‘in kaleme aldığı bilgisayar eğilimlerinin gelişmesi ile her şeyin değişeceğini konu edinen yazısı teknoloji meraklılarına güzel bir müjde veriyor. Bilgisayarlar sadece ucuzlamıyor aynı zamanda her yerde sensörler ve nanodatalar sayesinde şarj edilebilir hale geliyor. Bilgisayar performansları her yıl iki katı artarak önemli bir gelişme gösteriyor. 1970’lerden bu yana da her yıl bir buçuk kat gelişim gösteriyor. Ayrıca, bilgisayarlar da birçoğumuz tarafından fark edilemeyen batarya verimliliği de performans gibi bilgisayar çağında 1,5-2 kat gelişim göstermektedir. Diz üstü bilgisayarları ve cep telefonları varlığını adeta batarya verimliliğine borçludur. Bu gelişmeler batarya ile çalışan cihazların uzun süreli şarjlı halde kalmasına öncülük ediyor. Bu anlamda ileriye dönük en önemli etki bu cihazların her 1.5 yılda bir geliştirilerek daha az güç harcayıp uzun süreli şarjlı halde kalıyor olmasıdır. Sonuç olarak daha az enerji ile yoğun işlemler yapan cihazlar gerçek zamanlı mobil bilgi ve iletişim teknolojilerin gelişiminin de önünü açmış olacak. Bir örnekle, 1991 yılının tam şarjlı bataryası ile günümüzde bir macbook air sadece 2.5 saniye çalışabilir. Benzer şekilde şu anda dünyanın en hızlı bilgisayarı olan Japon 10.5 petaflop fujitsu K, 12.7 megawatts gibi orta ölçekte bir şehre yetecek kadar enerji tüketmektedir. Fakat teoride, piller üzerindeki bu gelişim ile 20 yıl içerisinde sadece bir tost makinesi kadar enerji tüketecek hale gelecektir. Bu sayede bugünün diz üstü bilgisayarlarının yerini sonsuz güç çekebilen bilgisayarlar alacaktır. Halogram Virtinleri Süslüyor Yerli Keşif Uydumuz GÖKTÜRK-2 Uzayda T ürkiye’nin yüksek çözünürlüklü yerli keşif uydusu GÖKTÜRK-2, Çin’deki Jiuquan Fırlatma Üssü’nden uzaya fırlatıldı. Yörüngeye başarıyla yerleşen uydudan ilk sinyal alındı. Ankara’dan da takip edilen fırlatma dolayısıyla TÜBİTAK UZAY’da TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Yücel Altunbaşak’ın katılımıyla tören düzenlendi. TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (UZAY) ve TUSAŞ iş ortaklığı tarafından yüksek yerlilik oranıyla üretilen ve 2,5 metre çözünürlüğe sahip GÖKTÜRK-2, Türkiye saatiyle 18.13’de Çin Halk Cumhuriyeti’nin Gansu Eyaleti’ndeki Jiuquan Uzay Fırlatma Merkezi’nden uzay yolculuğuna başladı. Göktürk-2, fırlatıldıktan 12 dakika sonra saat 18.25’de 686 kilometre yüksekteki yörüngesine oturdu. Yörüngeye yerleşmesinin ardından uydudan ilk sinyal saat 19.39’da başarılı bir şekilde alındı. GÖKTÜRK-2’nin fırlatma anı canlı yayınla Ankara’dan da takip edildi. ODTÜ yerleşkesindeki TÜBİTAK UZAY’daki törende, Çin’deki fırlatma üssü ile Ankara ve Norveç’teki yer istasyonlarında görev yapan TÜBİTAK UZAY ekipleriyle canlı bağlantı yapıldı. Çin’deki Türk görevliler, fırlatmaya dakikalar kala yapılan canlı bağlantıda, fırlatma öncesi morallerin üst seviyede olduğunu belirttiler. Türkiye’nin yüksek çözünürlüklü yerli keşif uydusu ola- rak 18 Aralık’ta uzaya fırlatılan GÖKTÜRK-2, uzaydaki 70 günlük görevi boyunca dünya etrafında 1000 tur attı. TÜBİTAK Uzay Teknolojileri Araştırma Enstitüsü (UZAY) ve TUSAŞ iş ortaklığı tarafından yüksek yerlilik oranıyla üretilen ve 2,5 metre çözünürlüğe sahip GÖKTÜRK-2, 18 Aralık’ta Çin Halk Cumhuriyeti’nin Gansu Eyaleti’ndeki Jiuquan Uzay Fırlatma Merkezi’nden uzaya fırlatıldı. Fırlatıldıktan 12 dakika sonra 686 kilometre yüksekteki yörüngesine oturan milli uydu, Türkiye’den ilk görüntüyü Antalya’dan, dünyadan ilk görüntüyü ise Yeni Zelenda’nın Auckland şehrinden aldı. GÖKTÜRK-2’nin Teknik Özellikleri ve Yetenekleri Yaklaşık 400 kg ağırlığındaki GÖKTÜRK-2, 2,5 metre çözünürlükte görüntü alabiliyor. Ayrıca istenildiğinde yeryüzünün 3 boyutlu haritalarının hazırlanmasında kullanılabilecek stereo görüntüleme imkânları da sunacak yüksek manevra kabiliyetine sahip. Uyduda TÜBİTAK UZAY tarafından geliştirilen milli uçuş bilgisayarı ve yazılımı kullanılıyor. GÖKTÜRK-2, Türkiye’nin kuzey sahillerinden güney sahillerine kadar uzanan yaklaşık 600 km’lik bir şeridin görüntüsünü tek geçişte indirebilecek kadar yüksek hızlı bir veri haberleşmesine de sahip. GÖKTÜRK-2, görüntü çekimi ve bunların yer istasyonlarına indirilmesi konusunda herhangi bir uluslararası kısıtlamaya tabi değil. 17 Ağustos 2011’de uzaya fırlatılan ilk yerli gözlem uydusu RASAT’ın ardından GÖKTÜRK-2’nin de uzaydaki yerini almasıyla ülkemizin gözlem uydusu sayısı 2’ye yükseldi. GÖKTÜRK-2 uydusu, RASAT uydusuna göre 3 kat daha yüksek görüntü çözünürlüğüne ve 4 kat daha yüksek kütleye sahip. H olografi, lazer ışınlarına dayanılarak gerçekleştirilen üç boyutlu görüntü işlemine verilen addır. Hologram orjinal objenin üç boyutlu gerçek kaydıdır. Holografi tekniğini şimdilerde vitrinlere taşıyan dört genç 2011 yılında İnturlam adında bir şirket kurdular. Inturlam Nisan 2011’de T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının Teknogirişim Sermaye Desteği ile kuruldu. İnturlam kendilerini ve hedeflerini şu cümlelerle ifade ediyor; “Kuruluşumuzdan bu yana farklı sektörlere yenilikçi çözümler sunuyoruz. Dijital reklam alanı başta olmak üzere birçok alanda yeni teknoloji ve çözümler üretmekteyiz. Sadece bir reklam, tasarım veya fikir firması değil aynı zamanda yazılım firmasıyız. Farklı fikirler, tasarımlar ve yazılımlarla geleceği harmanlıyoruz. İnturlam kısa sürede kendine alanında en iyi markaları partner edinmiştir. Inturlam Epson projeksiyonlarının ve Microsoft’un resmi geliştiricilerindendir. Çözümlerimizle sadece Türkiye’de değil, Dünya çapında bir marka olmayı hedefliyoruz. Biz öncelikle vitrinlerden değişimin başlaması gerektiğini düşünüyoruz. Teknolojimizle dikkat çeken, marka iletişimi sunan, dinamik ve daha işlevsel vitrinler yaratıyoruz. Mağazalar vitrinlerinde farklı animasyonlar, farklı mankenler, farklı showlar hatta minik defileler gösterebilecekler. Kısacası vitrinleri içine her şeyi koyabileceğiniz bir sahneye dönüştürüyoruz. Satışını yaptığımız ilk ürün holografik vitrin oldu. Tuğba Ünsal Loves Koton koleksiyonuyla projemizi Koton vitrinlerine taşıdık. Vitrinlerde sabit mankenler yerine, birçok elbisenin sergilendiği holografik mankenler görebileceksiniz. Ayrıca yaptığımız yazılımlarla müşteriler hiçbir çevre birimi kullanmadan vücut hareketleriyle vitrinleri kontrol edebilecekler. Vitrinlerde üstlerini giyinecek, oyunlar oynayacak veya kendi istedikleri elbiseleri seçebilecekler. “ GÖK OLAYLARI NİSAN MAYIS 3 Nisan Ay son dördün evresindedir. 2 Mayıs Ay son dördün evresindedir. 10 Nisan Ay yeni ay evresindedir. 5-6 Mayıs- Eta Aquarids Meteor yağmuru gerçekleşecek. Kova takımyıldızı yönüne bakıldığında saatte 60 adet görme şansı olacak. 14 Nisan Jüpiter ve Ay çok yakın görünümdedir. 18 Nisan Ay ilk dördün evresindedir. 20 Nisan – 2013 yılının ilk Astronomi günüdür. Astronomi gününün teması “İnsanlara astronominin önemini belirtmektir.” Astronomi günü, astronomi meraklılarını profesyonelleri, amatörleri bir araya getirip tartışmaktır. 21-22 Nisan- . Lyrids (Çalgı) Meteor yağmuru . Gece yarısından sonra Lyrids takımyıldızına doğru bakıldığında saatte yaklaşık 20 göktaşı sayılabilinecek. 25 Nisan - Ay dolunay evresindedir. Afrika, Avrupa, Asya ve Avustralya’dan görülebilinecek olan Kısmi Ay Tutulması gerçekleşecek. 10 Mayıs Ay yeni ay evresindedir. HAZİRAN 8 Haziran Ay yeni ay evresindedir. 16 Haziran Ay ilk dördün evresindedir. 21 Haziran- Yaz gündönümü (Yaz Ekinoksu) en uzun gündüz en kısa gece yaşanır. 23 Haziran Ay dolunay evresindedir. 30 Haziran Ay son dördün evresindedir. BİLİŞİM Nisan 2013 Nermin Deniz KONAK Yüksek Astronom DÜNYA'nın en büyük Yaşarken Cenneti gördüğüm an… RADYO TELESKOBU 6 aylık kızıma; Y 20 ülkedeki 70’ten fazla enstitüde görev yapan gökbilimci ve mühendisler herhangi bir teleskoptan 50 defa daha duyarlı ve gökyüzünü 10,000 kat daha hızlı tarayacak olan SKA (Square Kilometer Array) teleskopunu tasarlıyor. SKA küresel bir teleskop olacak ve elde edilen veriler Dünya genelindeki araştırma merkezlerinde analiz edilecek. Dünya’nın en büyük radyo teleskopu, Güney Afrika, Avustralya ve Yeni Zelanda’ya inşa edilecek. Yaklaşık 2,5 milyar dolara mal olacak proje için, bugün Amsterdam’da bir araya gelen ilgili ülkelere nihai karara vardı. Yerleşke için son karar 25 Mayıs 2012’de verildi. Teleskopun kurulacağı alana ilişkin süreci; işletme ve altyapı ücretleri, mobil telefonlar, TV, radyo vericileri ve diğer elektronik aletlerle olan etkileşim düzeyleri, iyonosferin (yeryüzü atmosferinin üst kısmı) ve troposferin (atmosferin alt kısımları) özellikleri gibi faktörler umuk ellerin, dünyaya açılmamış minik gözlerinle ile girdin hayatımıza. Hayatın yorucu sınavlarında ruhunu, beynini, kalbini büyütmeye hazır mısın bebeğim? Hepimiz senden çok şey bekliyoruz. Emekleyecek, yürüyecek, konuşacak, okuyacak, yazacak, ailene yakışır bir evlat olacaksın. Ve bir gün kendi ayakları üzerinde durmayı başaran, hayatın tüm zorluklarını sırtlayıp kendi doğrularıyla, yanlışlarıyla, düşüp kalkışlarıyla güzeller güzeli bir genç kız olacaksın… Büyüdüm sandığın her evre bir sonraki evrede yanıldığını vuracak yüzüne. Sana verecek kocaman bir sevgim, öğretecek alfabem, renklerim, oyunlarım var ve ben yaşım kaç olursa olsun o cennet kokulu boynunu koklayacak anne şefkatimle ömrüm yettiğince elini avuçlarımdan ayırmadan her adımında yanında olacağım… Seni koruyabildiğim kadar; gözü hırstan dönmüş, kimseyi düşünmeyen bencil, gerçeklerle yüzleşmekten korkan insanlardan koruyacağım bebeğim… Evlat oldum, kardeş oldum, torun oldum, teyze oldum, hala oldum, dost oldum. Yüklenen tüm olmuşluklarımı kenara koyup anneliği bahşettin ömrüme… Benim küçük bilim insanım… Çocuklar doğuştan bilim insanıdır aslında. Dünya’ya gözlerini açtıkları andan itibaren; çevrelerini incelemeye, araştırmaya, etkiliyor. Projenin amacı bir milyon metre kare (200 futbol stadyumu) üzerine kurulacak bir radyo teleskopu üretmek. Bunu başarabilmek için 3000 kilometre üzerine yayılmış binlerce küçük antenden alınan sinyallerin bir araya toplanabilmesi gerekiyor. İnterferometre adı verilen bu tekniğe radyo astronomları tarafında öncülük edilmişti ancak SKA daha üstün hassaslıkta ve çözünürlükte bir üst kapsam için yeni girişimlerde bulunacak. Gökyüzünde santimetreden metreye yayılan dalga boyu radyo kaynakları hedef alınacak. Bunların içinde evrenin başlangıcında yıldızlarda ve galaksilerde bulunan hidrojen gaz bulutları da bulunuyor. SKA aynı zamanda Dünya’ya en yakın bir milyar galaksiyi haritalayacak. Bu yapı sayesinde evrenle ilgili sırları saklayan ve evreni artan bir hız ve negatif bir basınçla iten karanlık enerjiye dair bulguların da ortaya çıkması bekleniyor. HABER KURE nermindenizkonak@cacabey.com.tr 7 tanımaya çabalarlar. Zaman ilerledikçe merakları ilerler ve soru sormaya başlarlar. Ancak bunları doğru şekilde kavrayabilmeleri gördükleriyle birleştirebilmeleri için anne ve babalarına ihtiyaç duyarlar. İşte o zaman devreye anne ve babanın eğitimi giriyor. Ebeveynlerin çocuklarının, bilim eğitimine katkıda bulunabilmeleri için bilim ile ilgili olmaları gerekiyor. Peki bu desteği nasıl sağlayabilirler? Bu konudaki en önemli nokta; çocukların bilimsel düşünme gücünü ve becerilerini arttırmaktır. Çocukların soru sormalarına, araştırmalarına, keşfetmelerine, gözlem yapmalarına, yorum, tahmin ve açıklamalarda bulunmalarına izin vermeliyiz. Bu süreç bilimsel düşünme gücünü arttırmalarına katkıda bulmanın en önemli basamağını oluşturmaktadır. Kendi meraklarımızı onlarla paylaşıp bu konulardaki görüşlerimizi belirtip onların da fikir yürütmesini sağlayarak başlayabiliriz. Buna bağlı olarak onların bilime karşı olan tutumu belirlenir ve en başta hayata olan bakış açıları değişecektir. Geçenlerde okuduğum bir yazı ile bitirmek istiyorum: “Kendisine basit bir amaç belirleyen ve bunu başaran çocuklar, ilerde dünyayı nasıl değiştirebileceklerini bilen yetişkinler olurlar.” Yerli Uydu için tarih belirlendi H D A C C AD / CAM bilgisayar destekli tasarım ve bilgisayar destekli üretim anlamına gelen terimlerdir. Dizayn ve üretimde bir takım fonksiyonları yerine getirmek için dijital bilgisayarların kullanılmasıyla ilgili bir teknolojidir. Bilgisayar destekli tasarım (CAD), mühendislik dizaynının ortaya çıkarılması, geliştirilmesi, analizi ve modifikasyonu desteklemek için bilgisayar sistemlerinin kullanılması olarak tanımlanabilir. CAD sistemi, kullanılan bir donanım ( hardware ) yazılım ( software ) ve kullanıcı üçlüsünden oluşur. CAD donanımı, tipik olarak bir bilgisayarı, bir veya daha fazla grafik gösterimli terminali, klavyeyi, yazıcıyı, çiziciyi ve diğer çevresel donanımı içerir. CAD yazılımı, sistem üzerinde bilgisayar grafiklerini uygulamak için bilgisayar programlarını ve kullanıcı firmanın mühendislik fonksiyonlarını kolaylaştırmak için şu programların kullanılmasını içerir. Bu uygulamalar; mekanizmaların dinamik yapı analizleri, ısı transfer hesaplamaları ve nümerik kontrollü parça programlarıdır. CAD programları (AutoCAD, Mechanical Desktop, Solid Works, inventor, Catia vb..). CAM bu kelimenin açılımı Bilgisayar Destekli Üretim, CAD kadar yaygın değil. CAM programları karışık biçimli veya elle yazılması zor olan parçaların CNC´de işlenmesi için gerekli kodları otomatik olarak çıkaran prog- aberleşme uydularımızın uzay yolculuğu için geri sayım sürüyor. Türksat 4A ve Türksat 4B uyduları için sona yaklaşıldı. Türksat Genel Müdürü Özkan Dalbay; “Japonya’da Türksat 4A- 4B uydularının üretimi devam ediyor. Türksat 4A uydusu 2013 yılının Kasım ayında fırlatılacak, Türksat 4B uydusu da 2014 yılının Şubat ayında hizmete girecek” dedi. Türkiye’nin ilk yerli uydusunun üretimine ise, 2014 yılında başlanacak. 2015 yılında ise uydunun uzay yolculuğuna başlaması planlanıyor. Türksat Genel Müdürü Özkan Dalbay ilk yerli uydu için düşündükleri ismi de açıkladı. Dalbay; “Batıda örneğin ‘sancak’ ismi olabilir, bizim değerlerimizi yansıtan. Daha doğudakine yine bizim değerlerimizi yansıtan birkaç önerimiz var” dedi. ‘’Şu anda 3 tane yörünge hakkımız var. Hedefimiz bir tane doğuda bir tane batıda yörünge hakkını alarak 5 yörünge hakkı ve 7 uyduyla buralardan ramdır. Kısacası talaşlı üretim olduğu ve yapımı zor olan parçaların NC kodlarını oluşturan programdır. (MasterCAM, SurfCAM, Catia vb..) CAD CAM SİSTEMLERİNİN GENEL YAPISI Bilgisayar destekli üretim ( CAM ), bir imalat tesisinin üretim kaynakları arasında oluşturulan bir bilgisayar etkileşim alanı vasıtasıyla tesisin faaliyetlerini ister direkt ister endirekt olarak planlaması, yönetimi ve kontrolü için bilgisayar sistemlerinin kullanımı olarak tanımlanabilir. Tanımdan da anlaşılacağı üzere CAM’in uygulamaları iki geniş kategoriye ayrılır: a- Bilgisayarlı Gözetim ve Kontrol: Bilgisayarların prosesin gözlenmesi veya kontrolü amacıyla üretim prosesine doğrudan doğruya bağlandıkları direkt uygulamalarıdır. b- İmalat Destek Uygulamaları: Bilgisayarla üretim prosesi arasında direkt bir etkileşimin olmadığı, bilgisayarın tesis içindeki üretim faaliyetleridir. Bilgisayar kullanımı yeni olmakla beraber Bilgisayar Destekli ya da Bilgisayar Yardımlı kavramın etkinlik kazanması son 15-20 yılın ürünüdür. Ülkemizdeki gelişmeler dünya çapındaki bilgisayar destekli tasarım ve üretim uygulamalarına kıyasla hizmet vermek. 2019’da 7 tane uydu işletiyor olmayı planlıyoruz. Böylece dünya karalarının yüzde 71’ini, dünya nüfusunun yüzde 90’ını kapsama altına almış olacağız. Bugün 7 milyar nüfuslu dünyanın 2 milyar düzeyindeki nüfusuna ulaşabiliyoruz. 2019’da 6 milyarlık bir dünya nüfusuna ulaşacağız. Çok müthiş bir şey. Şu anda Afrika kapsama alanımız dışında. Yeni uyduyla 2013’ün sonunda Afrika’yı kapsama alanına alacağız. Bizim mevcut uydularımız Çin’in batı kısmını, Sincan bölgesini kapsıyoruz. Yeni yörünge hakları ile Çin’in nüfusun yoğun yaşadığı doğu kesimi ile Japonya’yı, Filipinler’i, Malezya’yı kapsama altına alacağız. Batı’da Güney Amerika’nın üçte ikilik, Kuzey Amerika’nın dörtte birlik bölümünü kapsama altına alacağız. Ulaşabildiğimiz insan sayısı mevcut durumun 3 katına çıkacak.’’ daha yeni ve bir ölçüde de başlangıç aşamasındadır. Buna rağmen özellikle Bilgisayar Destekli Üretim dünya genelinde yeni gelişmeler göstermektedir ve özellikle Üretim Mühendisliği yeni bir meslek dalı olarak üniversitelerde gerçekleştirilme düzeyine gelmiş bulunmaktadır. Bilgisayar destekli tasarım aracılığıyla bilgisayar grafikleri, tasarımda devrim sayılabilecek gelişmeler sağlamıştır. Buna bağlı olarak üniversitelerde hem var olan mühendislik öğretim programlarının yeniden gözden geçirilmesi zorunluluğu doğmuş, hem de yeni bir disiplin olarak Üretim Mühendisliği gündeme gelmiştir. Bilgisayar destekli üretim / tasarım genel anlamda bilgisayar teknikleri kullanan yeni birçok disiplini teknolojik alandır. Bu alanda çalışacak elemanların yüksek düzeyde yetişmiş olmaları gerekmektedir. Değişik mühendislik düzlemlerinden ortak bir proje üzerinde çalışacak takım üyelerinin ortak bir kavram bütünlüğüne ve ortak bir teknik dile sahip olmaları gerekmektedir. CAD sistemini kullanmanın temel nedenleri şunlardır: 1- Tasarımcının Üretkenliğini Arttırmak İçin 2- Dizayn Kalitesini Geliştirmek İçin 3- İmalat İçin Veri Tabanı Oluşturmak. Bir CAD sistemi şu kısımlardan oluşur: a- Tasarımcı, bDonanım ( Hardware ): Bilgisayar ve çevre birimleri ( yazıcı, çizici vb. ) c- Yazılım ( Software ): Genel sistem yazılımı ve CAD yazılımı. d- Problem; çözülmesi gereken tasarım problemi. 4- Analiz ve Optimizasyon 5- Değerlendirme: Dizaynı 6- Sunma DİZAYNDA BİLGİSAYARIN KULLANIMI Geometrik Modelleme, Mühendislik Analizi, Dizaynın Gözden Geçirilmesi ve Değerlendirilmesi, Otomatik Çizim, Geometrik Modelleme. CAD, en alt düzeyde parçanın resmini çizmek ile başlar. Şeklin yanısıra parça boyutları da girilebilir. Yalnız önemli olan nokta, tasarımı yapılan cismin geometrisinin matematiksel olarak tanımlanabilir olması gerektiğidir. BİLİM Nisan 2013 Astropark Emekli Öğretmen QN4 Dome B takipte örnek ürünlerle markalar sunmaktayız . ASTROPARK QN4 FULL DOME CACARİUM QUANTO FISHEYE PLANETARYUM CİHAZININ TEKNİK ÖZELLİKLERİ • Bir Tokyo, Japonya - Sony Corporation keşfi olan olan 4K SXRD, ya da silikon x-tal (kristal) yansıtıcı tasarımı, • Yüksek çözünürlüklü görüntü aygıtı projektörleri zorluklarının çözümü için 4000:1 özel tasarlanmış bir yüksek panel kontrast sağlıyor. • 8.85 megapiksel çözünürlüğü (4096H X 2160V) 2 megapiksel veya 1920 x 1080 çözünürlüğe sahip Full HD’den 4 kat daha büyüktür. • 4K SXRD cihaz dört kez derin siyah tonları ve keskin netlikte, yüksek kaliteli görüntüler oluşturur orijinal 4X2K SXRD ekranı, çözünürlüğü sağlıyor. • Temel renklerin her biri için, bu aygıtın kullandığı,“RGB (kırmızı, yeşil, mavi ) “hangi 26.550.000 piksel ile görüntü oluşturur. Vatan Yahut Silistre B ir grafiker olarak vatanseverliğin tasarımını diyemeyeceğim çocukça aklımla ancak bir konsept aslında. Çalıştığım bölüm planetaryum olunca tabi gelsin yıldızlar işte konsept sana. Mesela milyarlarca parlayan yıldızı sayıp, ruhlarımızın derinliklerine işleyen kutsallıkla gözümüzün nuru mu vatanseverlik? Vatanseverlik bir kişinin doğduğu topraklara, çocukluğunun anıları ve umutlarının, hayallerinin ve özlemlerinin bir arada toplandığı yere duyduğu sevgi midir? Vatanseverlik, çocuksu bir naiflikle, bulutların akışını seyrettiğimiz ve kendimizin de neden öylesine yumuşakça uçamadığımızı merak ettiğimiz yer midir? Kuşların müziğini dinleyip, onlar gibi uzak diyarlara uçmak için kanatlarımız olmasını dilediğimiz yer mi? Ya da annemizin dizlerinde oturup, büyük zaferlerin ve efsanelerin hikâyeleriyle kendimizden geçtiğimiz yer midir? Kısacası, her santimetre karesinin güzelliği ve eşsiz mutluluk, zevk ve oyun dolu çocukluğumuzu temsil ettiği yere duyulan aşk mıdır? Yeryüzünde son yüzyılda büyük zaferler ya da efsanelerle ilgili hikâyelerimiz yerini kendi topraklarını bombalayan kendi halkına eziyet eden ülke durumuna zorlandı. Annelerimizin öyküleri, acıyı ağıtlarla işledikleri gergeflerinde göz yaşını ve kederi anlatıyor artık. O halde, nedir vatanseverlik? ”Vatanseverlik, adi ve alçakların son sığınağıdır," demişti Dr. Johnson. Zamanımızın en büyük milliyetçilik karşıtı Leo Tolstoy, vatanseverliği bütün katillerin eğilimini ve eğitimini tatmin edecek bir prensip olarak tanımlar. Ne dersiniz yeni bir Vatan Yahut Silistre’nin yeniden yorumu güncellenmeli mi yada senaryosu yeniden mi yazılmalı? Hazır vatanseverlikten bahsetmişken; GÖKTÜRK-2 Uydusu 18 Aralık 2012 tarihinde Çin'in Jiuquan Fırlatma Üssü'nden başarılı bir şekilde yörüngesine gönderilmiştir. Projenin Önemi: GÖKTÜRK-2 Projesi, uydu tasarım, üretim, entegrasyon, test ve yazılım konularında; tesis, teçhizat ve personel alt yapısının oluşturulması ve müteakip uydu ihtiyaçlarının milli imkanlar ile karşılanması yolunda önemli bir adımdır. GÖKTÜRK-2 TÜBİTAK kaynaklarıyla gerçekleştirilen ilk milli yer gözlem uydusudur. Göktürk-2'de bulunan TÜBİTAK UZAY mühendisleri tarafından milli imkanlarla geliştirilen Milli Uçuş Bilgisayarı BİLGE, uydu sistemleri için çok önemli olan yüksek güvenilirlik, yüksek başarım ve yüksek veri iletim hızı ve depolama özelliklerini sağlayan bir tasarıma ozgeozen@cacabey.com.tr Özge ÖZEN Grafiker Vatanseverlik üzerine, Davut YAZICI NEDEN CACABEY? Türkiye için Ürettik Cacabey Planetaryum’u ve Astropark’ı bugünkü teknolojiye getirmek için Ar-Ge’yi her zaman ön planda tuttuk. Biz de bu noktada en sürekli, en doğru çözümü bütün açıklığı ile paylaşarak, çözümlerinde en üst seviyeyi yakalamak ve uzun yıllar sorunsuz çalışma becerisi için personelimizle, yurt dışı ve yurt içi seminerlerinde eğitimler aldık. Almanya Zeiss, Japonya Goto firmasını kapsayan sınırları içinde çalışarak Know How’ımızı oluşturduk. Şirketimizde, sürekli yenilenen Ar-ge çalışmalarımızla concept oluşturduk. Profesyonel görüntü sistemleri, inovasyon, kalite ve güveni birleştiren teknolojiler sunmaktayız. Firmamız, profesyonel görüntü sistemleri konusuna odaklanmış uzman ekibiyle AR-GE sistem tasarımı ve entegrasyonu gerçekleştirmektedir. Biz kesinlikle herhangi bir ürünü pasif bir şekilde izleyen tedarikçi ya da sembolik bir işletme değiliz. Üretiminden sunumuna yazılımından servisine kadar her bir vidasında emeği olan, planlayan, üreten ekibiz. Özellikle fish-eye konusunda bütün muadillerinden daha üstün özellikli göz alıcı conseptte hatta HABER KURE davutyazici@cacabey.com.tr 8 sahip. Hale bir yeryüzü projesi, Dünya projesi. Elektrik İtki Uygulama Araştırmaları ve Hall Etkili İtki Motoru Geliştirme Altyapı Projesi (HALE). Elektrik itki motoru geliştirme çalışmaları, ülkemizde olduğu kadar dünyada da yeni bir araştırma alanıdır, bu çerçeveden bakıldığında HALE projesi ulusal rekabetçi gücünü destekleyen bir projedir. Ülkemizin uzay alanında, özellikle itki sistemleri konusundaki bilgi birikiminin önemli bir yere taşınmasını sağlayacak olan projede kurulacak altyapı bundan sonra alanda çalışmak isteyen tüm dünya araştırmacıların da faydalanabileceği bir dünya laboratuvarı olacaktır. Haziran 2010 yılında başlayan HALE Projesinin 2015 yılında tamamlanması planlanmaktadır. RASAT, Türkiye'nin İlk Yerli Yapım Yer Gözlem Uydusu fırlatıldığı 17 Ağustos 2011 tarihinden bu yana görevini başarılı bir şekilde sürdürmektedir. BiLSAT Projesi BiLSAT projesi, Türkiye'de küçük uydu teknolojilerini başlatmak, geliştirmek ve desteklemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. SSTL (Surrey Satellite Technology Limited) firması ile ortak olarak, küçük uyduların tasarımı ve üretimi için gerekli altyapı ve bir yer istasyonu kurulmuş ve Türkiye'nin ilk uzaktan algılama uydusu olan BiLSAT üretilerek 27 Eylül 2003 tarihinde yörüngeye yerleştirilmiştir. Uydunun, ÇOBAN ve GEZGİN adı verilen, iki görev yükü TÜBİTAK UZAY tarafından ve yerli sanayi katkılarıyla Türkiye'de tasarlanarak üretilmiş ve BiLSAT uydusuna yerleştirilmiştir. Başbakan Erdoğan:''Türkiye olarak geçmişte de uzaya uydu gönderdik, ancak bugün gönderdiğimiz Göktürk-2 uydusu bu alanda artık iddia sahibi bir ülke konumuna yükseldiğimizin de somut bir ispatı oldu. Bugün uzaya gönderdiğimiz Göktürk-2 uydusu azmin ve özgüvenin Türkiye'yi nerelere getirebileceğinin, nerelere taşıyabileceğinin en anlamlı bir göstergesidir'' Başbakan Erdoğan’ın Talimatıyla başkanlığında Türkiye'nin askeri ve sivil uydularının uzaya gönderilmesini temin etmek maksadıyla Uydu Fırlatma Sistemi çalışmalarına da başlanmıştır. TÜBİTAK UZAY’ın ODTÜ yerleşkesinde canlı olarak izlenecek fırlatma törenine başta Başbakan Erdoğan olmak üzere yaşananlar yazılanlar ve gördüklerimiz. Son söz ne demişler; İşini bilen yapar, az bilen akıl verir, bilmeyen eleştirir, yapamayan çamur atar. Peki ya yalan söyleyene ne demeli ? ursa’mızda Türkiye’nin en büyük ve ilk kurulan sabit planetaryumu olan Cacabey Planetaryum yaklaşık olarak üçüncü yılına giriyor. Bir emekli eğitimci olarak zamanımın bir kısmını burada geçiriyorum. Burada çok sorulan sorulardan biri “Neden Cacabey” ismi verilmiştir. Cacabey; 1240 yılında Kırşehir’de doğdu. Babası Ceceli aşiretinin beyi Emir Bahaddin Caca’nın oğlu asil adı Nurettin Cebrail’dir. Adı edebileşmiş, büyük hizmetlerde bulunmuş bir devlet adamı olarak “Cacabey” adıyla ün kazanmıştır. Eskişehir emiri olarak kalan Cacabey bir süre tahtta kaldıktan sonra Kırşehir’e bey olmuştur. Kırşehir’de bugün bir mimari anıt olarak duran Caca Bay Medresesi’ni devrin fakültesi gözüyle bakılan bu binada çeşitli eğitimler veriliyordu. Kubbesi açık ve altında bir kuyunun bulunduğu Cacabey Medresesi’nde (devrin fakültesi) kuyuya yansıyan yıldızlar incelenir, bunlar üzerinde araştırmalar yapılırdı. Buradan da anlaşılıyor ki bu devrin fakültesi o dönemlerde astronomi araştırmaları yapılıyor, matematik, fizik, kimya gibi konularda eğitim veriliyordu. Cacabey, 1301 yılında Rum tekvurları ile savaşırken şehit düştü. Naaşı Kırşehir’e getirilerek 1272’ de yaptırdığı medresenin yanındaki türbeye defnedildi. Kırşehir il merkezinde bulunan Cacabey Gökbilim medresesi (devrin fakültesi) M.671- M.1272-1273 yılında Anadolu Selçuklu Sultanı Kılıç Arslan oğlu II. Gıyaseddin Keyhüsrev döneminde, Kırşehir Valisi Nureddin Cibril Bin Cacabey tarafından yaptırılmıştır. Yapı, zamanın rasathanesi olarak kullanılmıştır. Cacabey Gökbilim Medresesi’nin (devrin fakültesi) karakteristik özelliği, cephe ve köşelerde bulunan sütuncelerdir. Bu sütunceler, roketin ateşleme ve fırlatma halini göstermektedir. İşte Cacabey isminin firmadaki anlam ve önemi buradan gelmiştir. Türk Bilimadamlarından Yeni Buluş U lusal Manyetik Rezonans Araştırma Merkezi (UMRAM) yöneticisi Prof. Dr. Ergin Atalar, ‘’Kalp ve beyin pilleri nasıl değiştirilirse emar (MR) cihazına girebilir’’ sorusundan hareketle kalp ve beyin pillerinin MR uyumluluğunu araştırdıklarını söyledi. İlk aşamada, MR cihazına uygun pil araştırmasında sonuca ulaştıklarını ve ürünlerle ilgili patent aldıklarını belirten Prof. Dr. Atalar, ‘’Hatta Amerika’da benim kurucusu olduğum bir şirket, bizim geliştirdiğimiz teknolojilerle bayağı ilerleme kaydetti. Dünyanın alanında en önemli firmalarından Boston Scientific’in şimdi yaptığı beyin pillerinde bizim teknolojimizin önemli yeri var’’ dedi. Sonraki aşamada ise MR cihazının kendisini de değiştirebileceğini gördüklerini ifade eden Prof. Dr. Atalar, ‘’Yani MR’a uyumlu pil yerine pile uyumlu MR yaptık. MR cihazıyla uyumlu olmayan bir kalp piliyle görüntülemeye girdiğimiz zaman cihazın teli ısınıyor ve bilhassa kalbi yakma tehlikesi oluyor. Mikrodalga fırının içine çatal koymayı denediniz mi? Şimşekler çakar. MR cihazını, güvenlik açısından, tam bir mikrodalga fırın gibi, implantı da fırının içine konan çatal gibi görebilirsiniz. Çatalın kalbi yakıp insanı öldürme ihtimali var. Bu nedenle kalbinde ya da beyninde pil olan insanlar MR’a giremiyorlar ‘’ dedi. Prof. Dr. Atalar, uzun yıllar süren bu çalışmaların sonucunda artık MR’a giren implantlı hastada, cihazın implantın yerini bularak o bölgeye ısınmaya sebep olacak enerjiyi vermeyeceğini anlattı. Bu işlemi yapmanın eskiden de mümkün olduğunu dile getiren Ergin Atalar, ‘’Ama görüntü kalitesi çok bozuluyordu. Biz bu işin görüntü kalitesini hiç değiştirmeden yapılabileceğini gösterdik’’ dedi.