İngilizce metni ve çevirisini buradan indirebilirsiniz.
Transkript
İngilizce metni ve çevirisini buradan indirebilirsiniz.
MESLEKİ İNGİLİZCE I DERSİ -2. HAFTA ÇEVİRİ METİNLERİ 1. SAN FRANCISCO San Francisco is in the State of California in the west of the United States. State: Devlet, eyalet West: Batı United States (US): Birleşik Devletler San Fransisko Birleşik Devletlerin batısındaki Kaliforniya eyaletindedir. It is near the Pacific Ocean. People think it is the capital of California, but it isn't. Near: Yakın(ında) Think: Düşünmek Pacific Ocean: Pasifik Okyanusu Capital: Başkent, merkez People: İnsanlar But: ama O Pasifik Okyanusu'nun yanındadır. İnsanlar onun Kaliforniya'nın başkenti olduğunu düşünürler, ama değildir. First, people from Spain lived there. Today, Austrians, Italians, Chinese and others live in the city with Americans. first: İlk (olarak), önce Spain: İspanya Live: Yaşamak Today: Bugün, günümüzde Austrians: Avusturyalılar Others: Diğerleri City: Şehir American: Amerikalı There: Orada Chinese: Çinliler With: ile, birlikte Orada ilk olarak İspanya'dan insanlar yaşamaktaydı. Günümüzde, Avusturyalılar, İtalyanlar, Çinliler ve diğerleri Amerikalılarla birlikte yaşamaktalar. The Chinese live in Chinatown. There are many Chinese restaurants there. Chinatown: Çin mahallesi Many: Birçok Çinliler Çin mahallesinde yaşarlar. Orada birçok Çin restoranı vardır. The houses, post boxes and telephones in the streets are very interesting. Houses: Evler Post boxes: Posta kutuları Streets: Sokaklar Very: Çok Interesting: İlginç, ilgi çekici Sokaklardaki evler, posta kutuları ve telefonlar çok ilginçtir. This part of the town is exactly like China. Part: Kısım, parça, bölüm Town: Mahalle, kasaba Exactly: Tamamen, tam olarak, kesinlikle Like: Gibi China: Çin Mahallenin bu kısmı tamamen Çin gibidir. 1 Fisherman's Wharf is another place where tourists want to go. fisherman: Balıkçı Place: Yer, mahal Wharf: İskele Another: Diğer, öteki Want: İstemek, arzu etmek Go: Gitmek Balıkçının iskelesi turistlerin gitmeyi arzu ettiği diğer bir yerdir. You can find a table in a nice little restaurant near the sea there. find: bulmak Table: Masa Nice: İyi, hoş, güzel Little: Küçük Sea: Deniz Orada denizin yakınında hoş küçük bir restoranda bir masa bulabilirsiniz. You can eat sea food and look at the Golden Gate Bridge. Eat: Yemek Golden: Altın Sea food: Deniz ürünleri/mahsülleri Look at: Bakmak Gate: Kapı Bridge: Köprü Deniz ürünleri yiyebilirsiniz ve Goldon Gate Köprüsü'ne bakabilirsiniz. You can watch the ships passing under it and the cars crossing it. Watch: İzlemek Car: Araba Ship: Gemi Pass under: Altından geçmek Cross: Boydan boya geçmek (Köprünün) altından geçen gemileri ve (onu) boydan boya kat eden arabaları izleyebilirsiniz. The Golden Gate Bridge is the symbol of San Francisco. Symbol: Sembol, simge Golden Gate köprüsü San Fransisko'nun sembolüdür. After you finish your meal, you can take a boat trip to Alcatraz. After: Sonra Finish:bitirmek, tamamlamak Take a boat trip: Tekne turuna çıkmak Meal: Öğün, yemek Yemeğinizi bitirdikten sonra Alkatraz'a tekne turuna çıkabilirsiniz. Alcatraz was a famous prison between 1866 and 1920, but only tourists go there now. famous: Ünlü Prison: Hapishane Between: Arasında Now: Şimdi Only: Sadece Alkatraz 1866 ve 1920 yılları arasında ünlü bir hapishaneydi, ama şimdi oraya sadece turistler gider. 2 San Francisco is different from other American cities. It is more European. Different: farklı City: Şehir More: Daha (çok/fazla) European: Avrupalı, Avrupai San Fransisko diğer Amerikan şehirlerinden farklıdır. O daha Avrupaidir. The sun always shines there and there are a lot of things you can do at night - you can go to the nightclubs, discos, restaurants, cinemas and theatres. Sun: Güneş Always: Her zaman, daima A lot of: Birçok At night: Gece(leri) Shine: Parlamak Thing: Şey Nightclubs: Gece kulüpleri Theatres: Tiyatrolar Güneş orada sürekli parlar, ve orada geceleri yapabileceğiniz birçok şey vardır - gece kulüpleri, diskolar, restoranlar, sinemalar ve tiyatrolara gidebilirsiniz. That's why a lot of young people want to live in San Francisco. That's why: bu......nın nedenidir Young: Genç Birçok genç insanın San Fransisko'da yaşamak istemesinin nedeni budur. --------------------2. WASHINGTON D.C. Washington D.C. is the capital of the United States. Capital: Başkent, merkez Washington Birleşik Devletlerin başkentidir. Fifteen million people visit the city every year. fifteen: Onbeş Visit: Ziyaret etmek Every year: Her yıl On beş milyon insan her yıl şehri ziyaret etmektedir. Halima and Ahmed, her brother, left their home in Egypt and travelled to the United States last week. Brother: Erkek kardeş Left (Leave'in 2. hali): Ayrılmak Egypt: Mısır Travel: Seyahat (etmek) Last week: Geçen hafta Halima ve erkek kardeşi Ahmet Mısır'daki evlerinden ayrıldılar ve geçen hafta Birleşik Devletler'e gittiler. 3 They are visiting Washington D.C. with their American friend, Tom. Friend: Arkadaş Onlar Amerikalı arkadaşları Tom ile birlikte Washington'u ziyaret ediyorlar. Here is the letter they wrote to their aunt: Here is: ....(İşte) burada(dır) Wrote: (write'ın 2. hali): yazmak Letter: Mektup Aunt: Hala/teyze İşte halalarına/teyzelerine yazdıkları mektup buradadır: 'Dear Aunt Samira, 'We arrived in Washington, D.C. three days ago. Dear: Sevgili arrive in: varmak, ulaşmak three days ago: üç gün önce Sevgili Samira Teyze/Hala, Biz Washington'a üç gün önce vardık. 'What a great city! On Friday we took a city tour. Great: Harika, Büyük Friday: Cuma Take a city tour: Şehir turuna çıkmak Ne harika bir şehir! Cuma günü şehir turuna çıktık. 'We saw many historical sites: the Lincoln Memorial, the Vietnam Veterans Memorial, and the, Capitol. Saw (see'nin 2. hali): Görmek Historical sites: Tarihi yerler Memorial: Anıt Veteran: Gazi, harp malülü Biz birçok tarihi yerler gördük: Lincoln Anıtı, Vietnam Gaziler Anıtı, ve başkent (şehir merkezi). On Saturday, we were Busy, too. Saturday: Cumartesi Busy: Meşgul, yoğun Too: de, da Cumartesi de meşguldük. We left our hotel and went to the White House. White House: Beyaz Saray Otelimizden ayrıldık ve Beyaz Saray'a gittik. 4 This is where the President lives. It's a big, white Building. President: Başkan Big: Büyük White: Beyaz Building: Bina Bu başkanın yaşadığı yerdir. O büyük beyaz bir binadır. We learned that it was made in 1792 and John Adams was the first president to live there. Learn: Öğrenmek Made (make'in ikinci hali): Yapmak Biz onun 1792'de yapıldığını ve John Adams'ın orada yaşayan ilk başkan olduğunu öğrendik. When we arrived at the White House, we saw two dogs in the garden. Dog: Köpek Garden: Bahçe Beyaz Saray'a vardığımızda bahçede iki köpek gördük. They were chasing each other. We took a picture of them. Chase: Kovalamak, izlemek Each other: Birbirlerini Take a picture: Fotoğraf çekmek Onlar birbirlerini kovalıyorlardı. Biz onların fotoğrafını çektik. Later we visited some of the museums. Later: Daha sonra Daha sonra bazı müzeleri gezdik. We wanted to see the optional Air and Space Museum too. Optional: Tercihe bağlı Air and Space Museum: Hava(cılık) ve Uzay Müzesi Biz tercihe bağlı (olarak) Havacılık ve Uzay Müzesini de görmek istedik. But it closes at 7 pm and we went there at 7:30 pm. We hope to see it tomorrow. Close: Kapa(n)mak Hope: Ummak, umut etmek Tomorrow: Yarın Fakat o 19.00'da kapanıyor ve biz oraya 19.30'ta gittik. Onu yarın görmeyi umuyoruz. Love, 'Halima and Ahmed Sevgiler, Halime ve Ahmet 5