gosbsad
Transkript
gosbsad
OSB Genel Kurul Yönetimi ve Bütçe Perspektifi Adil Kanıöz GOSB Yönetim Kurulu Başkanı “Geçen yılda, Geçen yılı yaşadınız mı?” İsmail Sait Turfanda GOSB Yönetim Kurulu Başkanı GOSBSAD Eğitim Faaliyetlerine Ağırlık Veriyor GOSB Teknopark'ın başarısı “Finans sektörünün ihtiyaçlarını Ar-Ge ile geliştiriyoruz” Ömer Uyar Intertech Genel Müdürü “Ürün gamımızı ve müşteri sayımızı artırarak krizlerden çıktık” Sinan Gider Bant Boru CEO'su Babalar ve Çocukları "Kuşak çatışması değil, Kuşak buluşması B S O TÜRKİYE GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERGİSİ KASIM-ARALIK 2012 SAYI: 32 G SB G SB GLOBAL MARKALARIN ÜRETİM MERKEZİ ÜLKEMİZ OSB’LERİNİN BAŞKENTİ G SB G SB EN GELİŞMİŞ TEKNOPARK 2012 EN TEMİZ OSB ÜNVANI ® ® ® ® G SB ® İÇİNDEKİLER 14 28 38 32 44 GOSB Mesajı Teknopark 6 28GOSB Teknopark'ın başarısı Bütçe Perspektifi Adil Kanıöz Röportaj Gebze Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı 32“Ürün gamımızı ve müşteri sayımızı artırarak krizlerden çıktık” GOSBSAD Mesajı 8 “Geçen yılda, Geçen yılı yaşadınız mı?” Bant Boru Ceo’su Sinan Gider Teknopark 38“Finans sektörünün ihtiyaçlarını İsmail Sait Turfanda Ar-Ge ile geliştiriyoruz” Gebze Organize Sanayi Bölgesi Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Intertech Genel Müdürü Ömer Uyar GOSB Haberler Babalar ve Çocukları 12GOSB ve GOSBSAD Yönetimleri Kuşak Buluşması Ortak Toplantılarına Devam Ediyor 12GOSBSAD Eğitim Faaliyetlerine 44Kuşak çatışması değil, İş Hukuku Ağırlık Veriyor 50Yeni değişikliklerle bir yıllık 14GOSBSAD Futbol Turnuvası'nda Liderlik süreyi aşan hizmetlerin tespiti Şampiyon "Arçelik LG" 52Liderlik ve Yönetim Becerileri OSB Haberler “Koşan ata nal çakıyoruz”(I) 22VI. OSB Enerji Zirvesi Nezih Ertuğrul Erdem Ülke Araştırması İş Sağlığı 24GOSB Ortak Sağlık Birimi 62Yatırımcılarını bekleyen ülke: Bulgaristan GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012 3 GOSB DERGİDEN 4 Gebze Organize Sanayi Bölgesi Sanayicileri Derneği Yayın Organı Gebze Organize Sanayi Bölgesi Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı İdare Merkezi: Gebze Organize Sanayi Bölgesi Sanayicileri Derneği GOSB Kemal Nehrozoğlu Cad. Teknopark, High Tech Bina 1. Kat A8 Gebze 41480 Kocaeli Tel: 0 262 677 11 77 Faks: 0 262 677 11 78 gosbsad@gosb.com.tr Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Baskı: GOSBSAD Adına İmtiyaz Sahibi: İsmail S. Turfanda Özgün Ofset Tic. Ltd. Şti. Tunçer Gömeçli GOSBSAD Genel Sekreteri Yayın Kurulu: Feyyaz Yumurtacı, Sinan Gider, Mehmet Sözer, İhsan Aydoğan Yeşilce Mah. Aytekin Sok. No: 21 4. Levent - İstanbul Tel: 0 212 280 00 09 Teknik Yönetmen: Fırtına Arısoy firtina@mavitanitim.com.tr Editör: Burçin Yeşiltepe editor@mavitanitim.com.tr Reklam Koordinatörü: Bike Ayça Ekim Tel: 0262 677 11 79 gosbsad@gosb.com.tr Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. Yayınlanan yazılardan kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. GOSBSAD Yapım: Mavi Tanıtım ve İletişim Rasim Paşa Mah. Ayrılıkçeşme Sok. No: 122 Kadıköy-İstanbul Tel: 0 216 418 59 31 GOSB Dergi, Gebze Organize Sanayi Bölgesi Sanayicileri Derneği tarafından aylık yayınlanır. Yerel-Türkçe-İlmi GOSB DERGİ 2012 YILI REKLAM FİYATLARI Frekans 1-3 Sayı 4 Sayı 6 Sayı Arka Kapak 3.500.- TL 2.950.- TL 2.600.- TL Ön Kapak İçi 3.000.- TL 2.550.- TL 2.250.- TL Ön Kapak Karşısı 3.000.- TL 2.500.- TL 2.250.- TL Arka Kapak İçi 2.500.-TL 2.100.- TL 1.850.- TL Arka Kapak Karşısı 1.500.- TL 1.250.- TL 1.100.- TL İç Sayfa 1.000.- TL 850.- TL 750.- TL İç İki Sayfa 1.750.- TL 1.500.- TL 1.300.- TL İç 1/2 Sayfa 650.- TL 550.- TL 450.- TL KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ BU SAYIDA Tunçer Gömeçli GOSBSAD Genel Sekreteri 2 012 yılının konu uzmanları tarafından detaylı bir şekilde yapılan değerlendirmeleri, yaşamakta olduğumuz yılın son haftasında en bol rastlanan yazıları oluşturuyor. Bu konuları uzmanlarına bırakarak, kendi sınırlarımız içine göz attığımızda; GOSBSAD ve üyeleri açısından yılın en önemli olayının, Temmuz ayında yapılan Genel Kurulda uzun yıllardan sonra seçimlere ilk defa ortak liste ile gidilmesi olduğunu görüyoruz. Yıl ortasında sağlanan bu uzlaşı, GOSB ve GOSBSAD yönetim kurulları arasında yaşanmakta olan yardımlaşma ve işbirliğine yansıdı. Biz de bu sayı dahil birkaç sayıdır GOSB ve GOSBSAD yönetimlerinin işbirliği içinde yürütmekte oldukları çalışmalara sayfalarımızda yer veriyoruz. Bunların başında da GOSB’un güney girişinde yer alan Hastane Binasının kullanıma açılması çalışmaları geliyor. Temmuz ayında yapılan GOSBSAD Genel Kurulunda, seçilen yönetim kuruluna önemli bir görev verilmişti: “Aile şirketlerinde ikinci ve hatta üçüncü nesillerle ilgili projeler geliştirmek”… Bunlardan biri olan “Bir Sonraki Kuşak - Babalar ve Çocukları” yazı dizimizi bu sayıdan itibaren hayata geçiriyoruz. Bizce ilk röportaj çok önemliydi. Bu nedenle teklifimizi geri çevirmeyen değerli katılımcımız Hamza Aydın ve kızı Özgü’ye çok teşekkür ediyoruz. Röportajın en çok okunan sayfalarımızdan biri olacağına ve daha sonra yapacağımız röportajlara yol göstereceğine inanıyoruz. Dergi içinde GOSB ve GOSB şirketleri ile ilgili haberlere yer vermeye özen gösteriyoruz. Bunun için de şirketlerin haberlerini bize iletmesi son derece önemli. Son iki sayıdır bu konuda aldığımız destek ilerisi için ümit verici. Teknopark içinde yer alan Bilgi Teknolojileri şirketlerine bugüne kadar dergimizde yer veremedik. Söz konusu şirketler tarafından yapılmakta olan çalışmaların arge çalışması olarak algılanmadığı yönünde aldığımız duyumlar, bu eksikliğimizi görmemizi sağladı. Bu sayımızda yer alan Intertech şirketi Genel Müdürü Ömer Uyar ile yapılan röportaj bu konuya yeterli açıklığı getiriyor. GOSB katılımcılarından “Bant Boru” röportajı ise otomotiv endüstrisinde dünyanın en önemli şirketlerine ürün ihraç eden bir GOSB firmasının başarı öyküsünü anlatıyor. Futbol Turnuvamız dördüncü yılını tamamladı. Turnuvanın ilerleyen yaşı ile birlikte “şampiyonluk” iddiası ile sahaya çıkan takımların sayısı da artıyor. Bu yılın ilk dördü; Şampiyon Arçelik LG ve onu takip eden Unigum, Procter & Gamble ve Sandoz firmaları oldu. Turnuvamıza katılan tüm takımlara ve katkılarına teşekkür ediyoruz. GOSBSAD Yönetim Kurulu’nun eğitim çalışmalarına verdiği özel ağırlık, düzenlenen eğitim programlarına yansıdı. Gerçekleştirilen “Yeni Borçlar Kanununun İş Kanunu Uygulamalarına Etkisi” ve “Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği” eğitimleri oldukça yoğun ilgi gördü. Eğitimler hız kesmeden devam edecek gibi gözüküyor. Yeni yılın hepimizin ve güzel yurdumuz Türkiye’nin yüzünü güldüren bir yıl olmasını dilerim. Saygılarımla OSB GENEL KURUL YÖNETİMİ VE BÜTÇE PERSPEKTİFİ GOSB MESAJI Adil Kanıöz Gebze Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı 6 Değerli Sanayicilerimiz, Ö nceki yazılarımda, Genel Kurul yönetiminin bütçe disiplini ile yönetilmek anlamına geldiğini vurgulamıştım. Genel Kurul Yönetiminin ve Kurumsallaşmanın en önemli enstrümanı olan Bütçe ve Bütçe Disiplini konusunu son derece önemsediğimizi ve bu disiplinin hazırlama ve uygulama aşaması olarak iki ayağını da dikkate almamız gerektiğini belirtmiştim. Ülkemizde genel kurul yönetimine geçmiş bütün OSB’ler Türk Ticaret Kanunu ile 4562 sayılı OSB Kanun ve yönetmeliğinin birlikte uygulanması ile yönetilmektedir. Organize Sanayi Bölgelerinin kurulmasına önayak olan OSB Kanun ve Yönetmenliği de Türk Ticaret Kanuna vurguda bulunarak, OSB Kanun ve Yönetmeliğinin tarif etmediği konularda TTK kanuna göre kıyasen uygulama yapılmasını işaret ediyor. Bu yazımda bu yasal zemine göre Genel Kurul ile yönetilen OSB lerin bütçe hazırlama, uygulama ve bütçe kontrol süreçlerinin nasıl olması gerektiğini ve uygulamanın ne şekilde olduğu konusunu anlatmaya çalışacağım. OSB’mizi genel kurula hazırlarken ilk yaptığımız şey, her anonim şirketin kuruluşunda izlediği ve OSB kanununun da öngördüğü yolu izleyerek; önce Ana Sözleşmemizi hazırladık. Genel kurulumuza onaylattık ve bu şekilde özel kanunu olan (OSB Kanunu) ve bu kanunda belirtilmeyen diğer konularda da Türk Ticaret Kanunun emirlerine bağlı bir OSB olduk. GOSB dahil, ülkemizin genel kurul ile yönetilen bütün OSB leri için mevcut, geçerli ve yasal zemin; özel kanunu ile kamu yönetimi ile ilişkilendirilmiş ve TTK kanuna bağlı A.Ş statüsünde bir şirket şeklindedir. Bu yasal zeminin bütçe perspektifine bakarsak; TTK ve OSB kanununa göre; Bütçenin hazırlanmasından ve uygulanmasından genel kurula karşı, yönetim kurulu sorumludur. Burada önemli nokta yatırım bütçesinin mutlak olarak genel kurul onayını gerektirmesidir. Bu yapılmadığı durumda OSB kanunu ve TTK emri yerine getirilmemiş olur. Sonuç olarak tek yetkili ve onay makamı olan Genel Kurulun onayı olmadan yatırım bütçesi ile ilgili harcama yapılamaz. KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ • Genel Kurulun görev ve yetkilerini düzenleyen OSB yönetmenliği 35. Maddenin (i) fıkrası; “OSB’nin yatırım programlarını, yeni yatırımlarını ve bütçesini onaylamak” olarak ifade etmiştir. • Diğer taraftan Türk Ticaret Kanunu (TTK), genel kurulların yetkilerinin açıklandığı ilgili maddesinde “Genel kurullar geçen yılın mali tabloları ve gelecek yılın yatırım programlarını ve fizibilitesini onaylar” denmektedir. Sonuç olarak genel kurulların onayladığı şey geçmiş yılın mali tabloları ve gelecek yılın yatırım programı ve onun bütçesidir. Bu konunun yasal süreleri ise; • TTK, mali tabloların kesinleştikten sonra genel kurula sunulabilmesini dikkate alarak, şirketlerin genel kurullarının Mali Yılbaşı sayılan 1 Mart sonrası ama yılın ilk 3 ayı içinde yapılmasını emretmektedir. • OSB kanunu ise yılın ilk altı ayı içinde yapılmasını emreder. Bu tespitlerden sonra Genel Kurulların bütçe anlamındaki denetiminin iki bütçeyi kapsadığını görüyoruz. a) Önceki yılın bütçe sonuçları ile ilgili mali tabloları. (Gelir Tablosu, Bilanço) b) Gelecek yılın yatırım programlarını, yeni yatırımlarını ve bütçesini. Yukarıda yapılan tespitler sonucunda genel kurul öncesi hazırlık aşamasında OSB yönetimlerine önemli görevler düşüyor. Gelecek yılın bütçe yatırım tablolarını, harcama rakamlarını ezberden yazmak yerine; ciddi yatırım projelerini alternatifli en az iki proje olarak fizibilitelere bağlı hazırlamak ve genel kurulun onayına sunmak. Ancak bu konu artık kamu sektöründe bile Stratejik Plan çerçevesinde ele alınmakta. Bu konuda GOSB yönetimi olarak bir çalışma başlattık. Ancak bunu üzülerek ifade ediyorum; OSB Kanun ve Yönetmeliği bu konuya hiçbir atıfta bulunmadığından, OSB çevreleri ve bürokrasi bu konuya yabancı. Biz GOSB olarak bu konunun öncülüğünü yapıyoruz ve Türkiye de ilk defa Yatırım Programımızı önümüzdeki 5 Yılımızı kapsayan, Katılımcılarımız (Paydaşlarımız) onaylı Stratejik Planımıza dayalı ve kaynak göstererek yıllık bütçeler halinde gerçekleştireceğiz. Çağdaş yönetimin gereği stratejik planlama anlayışının, kendiliğinden Genel Kurula geçmiş OSB yönetimleri tarafından özümsenmiş olması beklenir. Ancak ülkemiz koşullarında bu durum, OSB yönetmeliğine “genel kurul yönetimine geçmiş OSB yönetimleri stratejik plan yapar” diye bir fıkra eklenerek veya OSB ana sözleşmelerine “yatırım bütçeleri stratejik planın yıllık bölümleri olarak onaylanır” şeklindeki bir paragrafla çözülebilir. Devlet Bütçe kanununun hazırlanması ve onaylanması aşamasında bile, kamu kurumlarının en az 3 yıllık stratejik plana dayalı yatırım programlarını Maliye Bakanlığına sunmadan ve onaylatmadan, bir yıllık kısmını o yılın bütçe kanuna (bütçesine) koymaları mümkün değildir. Yeri gelmişken çok kısa olarak yatırım bütçesinin anlamı nedir bunun tarifini hatırlamakta yarar var. Yatırım Bütçesi; Getirileri bir yıldan uzun dönemi kapsayan varlık veya yatırım projeleri ile ilgili uzun vadeli planlama süreci bütçesi. Bütçe perspektifimizi ortaya koyduktan sonra, ülkemizde genel kurula geçmiş OSB lerimizin bütçe uygulamalarına kısaca bakalım. Genel Kurullar OSB yönetmenliğinin yazdığı şekilde ilk altı ay içinde yapılıyor. İlk altı ay için geçici bütçe yapma yetkisi bir önceki genel kurulda alınıyor (Genel Kurulumuza bize bu yetkiyi verdi). Geçici bütçe yapılırken yatırımlar ilk altı ay sonrasına yazılıyor ve böylece genel kurulun da onayı alınmış oluyor. Bu uygulama ile yasa ve yönetmenliklere uygunluk sağlanıyor. Değerli Sanayicilerimiz! Gebze Organize Sanayi Bölgesi olarak bundan böyle yatırım bütçemizi stratejik planımıza göre, alternatif projeler içinden, katılımcılarımızın onayladığı gerçek fizibilitelere dayalı projeleri yatırım programına dönüştürerek bütçeleyeceğiz. Bizim uygulamada farkımız bu olacak! Genel kurul yönetiminin ilk yönetim kurulu olarak öncelikli görevimiz, önceki yıllarda başlamış yatırımları en kısa zamanda ayağa kaldırıp, geri dönüşlerini sağlamak. Gelecek için ise yatırım disiplinini bilgisini oluşturmak. GOSB’un temeline kurumsallık adına yapı taşlarımızı özenle yerleştiriyoruz. Doğru işleri doğru şekilde yapmalıyız! GOSBSAD MESAJI 8 “Geçen yılda, Geçen yılı yaşadınız mı?” Değerli Katılımcılarımız, B ugünler de en çok konuştuğumuz, şikayet aldığımız ve çözüm aradığımız konu bölgemizin TRAFİK sorunudur. Artık zamanımızın çok önemli bir kısmını GOSB’a gelir ve giderken harcıyoruz. Ayrıca bölgemize ve çevremizdeki organize bölgelere ve sanayi tesislerine gelen ve giden kamyon, TIR ve nakliye araçlarının kaybettikleri zaman ve ekonomik kayıplar da konunun bir diğer boyutu. Artık hız çağını yaşadığımız bir dönemde, özellikle otomotiv, beyaz eşya gibi montaj yapılan tesislerde günde iki üç defa programlı sevkiyatlar beklenirken, dönem dönem bölgemizdeki trafik sıkışıklığından dolayı üretim aksamalarının olduğunu bile duyuyoruz. İthalat ve ihracatta da zaman zaman tesislerimize malzeme temini ve sevkiyatı için harcadığımız zaman yurt dışı nakliye zamanlarının bile önüne geçiyor. Yıllar öncesinden bu günleri gören bölge yönetimlerimiz ve kamu görevlilerimiz pek çok çalışmalar başlattıkları halde maalesef bugüne kadar hiç bir gelişme kaydedilmemiş; bölgemizde ve kamuda yönetimler değiştikçe eski yapılan çalışmalar göz ardı edilmiş ve bu konuyla ilgili projeler her seferinde yeniden başlatılmıştır. Artık bu konuyu ivedilikle çözmemiz gerekmektedir. Bunun için bölgemizde yeni ve eski yönetim kurulu ve müteşebbis heyet üyelerimizden ve konuya destek vermeğe hazır olan arkadaşlarımızdan bir komite oluşturulmalı ve trafik problemimiz her ne pahasına olursa olsun çözülmelidir. Dergimizi yolladığımız ve bu yazımızı okuyan tüm kamu görevli arkadaşlarımızdan, üst yönetimlerimizden ve Ankara’da ilgili bakanlıklarımızdan ricamız da ülke ekonomimize çok büyük kayıplar veren bu trafik sorunumuza ellerinden gelen tüm katkıyı sağlamalarıdır. Bu sorunun en sağlıklı çözümü de Kuzey Marmara Oto yolu projesi kapsamında planlanan GOSB civarı otoyol bağlantısının öncelikli olarak yapılmasıdır. Sanayi kuruluşlarımızın çağdaş ulaşım ağına en kısa mesafeden ve en kısa sürede bağlantısının yapılması, bölgemizin mevcut en büyük sorununa köklü çözüm getirmiş olacaktır.Tüm ilgililerin katkı ve destekleriyle bu konunun 2013 yılında ivedilikle çözüleceğine inanıyorum. Geleneksel olarak GOSBSAD organizasyonunda bu yıl dördüncüsünü yaptığımız Futbol turnavamız yüksek bir katılım ve coşku ile başarılı bir şekilde sonuçlanmış ve ArçeliK LG takımı şampiyonluğu, Unigum takımı da ikinciliği elde etmiştir. Turnavamıza katılan ve katkı sağlıyan tüm kuruluşlara teşekkür ediyor, sportmence mücadele eden tüm sporcuları ve kupa almağa hak kazanan tüm takım ve kişileri kutluyorum. 2013 yılına girerken, bölgemizde ki tüm katılımcılar ve paydaşlarına; üretimin ve yaratıcılığın arttığı, yeniliklerle zenginleşen, huzurlu, başarılı, sağlıklı, kaliteli ve mutluluk dolu bir yıl diliyorum. Bu vesileyle; bizlere unuttuğumuz bir çok değeri hatırlatan Jacques Prevert’in çok sevdiğim “Geçen yılda, Geçen yılı yaşadınız mı?” adlı güzel şiirini sizlerle paylaşmak istiyorum. Saygılarımla... KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ İsmail Sait Turfanda Gebze Organize Sanayi Bölgesi Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Bu yılınızı iyi geçirdiniz mi? Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi? Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı? Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz? Bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız? Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız? Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı sıkıca tuttu mu hiç? Ve siz onu hiç kokladınız mı? Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı? Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız? Kaç kez gözlerinizden yaş gelinceye kadar güldünüz? Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl? Çimlere uzandığınız oldu mu? Çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç? Hiç taş kaydırdınız mı bu yıl? Kaç kez kuşlara yem attınız? Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı? Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz? Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı? Kaç kez mektup aldınız bu yıl? Eski bir dostunuzu aradınız mı hiç? Kimseyle barıştınız mı bu yıl? Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez fark ettiniz bu yıl? İyi bir yılın, bunlar gibi birçok "küçük şeye" bağlı olduğunu hiç düşündünüz mü bu yıl? Yayılın çimenlerin üzerine... Acele edin... Er veya geç.. Çimenler yayılacak üzerinize.. Jacques Prevert GOSB HABERLER 12 GOSB ve GOSBSAD Yönetimleri Ortak Toplantılarına Devam Ediyor G ebze OSB Yönetim Kurulu üyeleri ile GOSB Sanayicileri Derneği Yönetim Kurulu üyelerinin bir araya geldiği “Dayanışma Toplantıları”nın sonuncusu 27 Kasım tarihinde gerçekleşti. Dilek ve taleplerin, yürütülmekte olan faaliyetlerin ve geleceğe dönük düşüncelerin paylaşıldığı toplantıya GOSB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Kanıöz, üyeler Osman Canberi, Ümit Şişmanoğlu, GOSBSAD Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Turfanda, Sayman Metin Avcı, üyeler Feyyaz Yumurtacı, Mehmet Sözer, Cem Büyükcıngıl ve Denetim Kurulu üyesi Faruk Şekeroğlu katıldı. GOSB Yönetim Kurulu öncesinde gerçekleşen toplantıda GOSB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Kanıöz devam eden projeler hakkında bilgi aktardı. Gündemlerindeki en önemli konunun GOSB’un TEM bağlantısı olduğunu ifade eden Kanıöz, GOSB’un, diğer OSB’lerin, ve OSB’ler dışında yer alan birçok kuruluşun kullandığı Şekerpınar - TEM bağlantısının mevcut trafik yükünü kaldırmadığını, yeni bağlantı yolu yapılması gerektiğini Kocaeli Valisi Ercan Topaca’ya aktardıklarını söyledi ve Kuzey Marmara Otoyolu Projesi çerçevesinde planlanan GOSB Gişelerin yapımının bir an önce gerçekleşmesi konusunda destek beklentisini bildirdi. Her iki yönetim arasındaki işbirliği ve dayanışma GOSB Yönetim Kurulu Başkanı Adil Kanıöz’ün 6 Aralık tarihinde yapılan GOSBSAD yönetim Kurulu toplantısına katılımı ile devam etti. n GOSBSAD Eğitim Faaliyetlerine Ağırlık Veriyor GOSBSAD Yönetim Kurulunca oluşturulan Eğitim ve Sosyal Faaliyetler Komitesi eğitim faaliyetlerine Aralık ayında düzenlenen iki eğitimle hızlı bir başlangıç yaptı. 4 Aralık tarihinde yapılan ve İş Hukuku Enstitüsü tarafından verilen “Yeni Borçlar Kanunu Eğitimi” katılımcılardan ilgi gördü. 1 Temmuz 2012'de yürürlüğe giren ve getirilen birçok düzenleme ile İş Hukuku uygulaması bakımından farklılıklar yaratan Yeni Borçlar Kanunu hükümlerinin iş hukuku uygulamalarına hangi kapsamda etki edeceği ve ne tür etkiler doğuracağının ele alındığı eğitimde, geçmiş uygulamalarla yeni hükümler arasındaki farklılıklara yer verildi. Eğitimde katılımcılar da soruları ve görüşleri ile bilgi paylaşımına katkı sağladılar. GOSBSAD eğitimleri 27 Aralıkta gerçekleşecek “Yeni İş Sağlığı ve Güvenliği KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ Yasası” eğitimi ile devam edecek. 1 Ocak tarihinde yürürlüğe girecek bu yasa, yeni haklar, sorumluluklar, uygulamalar ve yaptırımlar içeriyor. GOSB içinde yer alan tüm kuruluşları yakından ilgilendiren bu eğitim GOSB Yönetim Merkezi Çok Amaçlı Toplantı Salonunda yapılacak. n GOSB HABERLER 14 GOSBSAD Futbol Turnuvası'nda Şampiyon "Arçelik LG" Final Maçında Unigum takımını 3-1 mağlup eden Arçelik LG, dördüncü yılını dolduran turnuvada ikinci şampiyonluğunu elde etti. İlk dört takım; Arçelik LG, Unigum, Procter & Gamble ve Sandoz olarak sıralandı. Ç alışanların şirketlerine karşı aidiyet duygularını ve kurumlar arasında dostluk, işbirliği ve dayanışmayı arttırmaya katkıda bulunmak amaçlı “GOSBSAD Futbol Turnuvası” 24 Aralık tarihinde oynanan final maçları ile son buldu. LG ve Unigum şampiyonluk için, Procter & Gamble ve Sandoz da üçüncülük için mücadele etme hakkını elde etti. Turnuvada oynadığı maçları tek bir sarı kart dahi görmeden tamamlayan Teknodrom “En Centilmen Takım” ve oynadığı yedi maçta toplam 14 gol atan Procter & Gamble takımından Yüksel Güngör de “Gol 5 Kasım tarihinde başlayan ve on dört takımın katıldığı turnuvanın grup maçlarını ilk iki sırada tamamlayan altı takım ile en iyi üçüncü iki takımın eleme usulü yaptığı maçlar sonunda yarı finale yükselen takımlar; Arçelik LG, Procter & Gamble, Sandoz ve Unigum oldu. 17 Aralık pazartesi günü oynanan maçlar sonunda da Arçelik KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ Kralı” oldu. Yapılan Kupa Törenine katılan GOSBSAD Yönetim Kurulu başkanı İsmail Turfanda, Kocaeli Milletvekili Mehmet Hilal Kaplan ve çeşitli kuruluşların üst düzey yöneticileri, başarı gösteren takımlara Kupa ve ödüllerini verdiler. Şampiyon takımın oyuncularına madalyalarını Arçelik LG Genel Müdürü Ahmet Sakızlı, her birini tek tek kutlayarak taktı. n İŞ VE YAŞAM 16 Pendik'de bir lezzet durağı: TEMENYE BALIKÇISI Bir lezzet kültürünün içinde yetişen Cem Karabulut, Pendik’te aynı kültür zincirine ekledikleri son halka olan Temenye Balıkçısını sizin için anlattı. Bu işe nasıl başladınız? en ve ailem uzun yıllardan beridir yeme içme sektöründe işletmeci olarak çalışıyoruz. 90'lı yıllarda ünlü bir bar işletmecisi olan kuzenimin yanında sektöre adım attım. Bu sayede bir çok insan tanımış olduk. Babam ise Bay Balıkçı Restoran'ı işletiyordu. Burada komilikten başlayarak işi öğrendim. Bay Balıkçı’nın devamı olarak Bebek Balıkçı’yı açtık. Bay Balıkçı ile Tarabya bölgesine ilk defa elit bir müşteri portföyü taşıdık. Bebek Balıkçı ise daha farklı lüx bir konsept oluştu. Balıkçılık sektöründe yurtdışında ne gibi araştırmalarınız var? Tarabya’da eskiden ilk açılan balıkçıların sahipleri Rumlardı.Balık kültürü bize oralardan gelmiştir. Rumlar balıkçılığı Türklere öğretmişlerdir. Ben de bu işi vatanında öğrenmek için geçen yıl Yunanistan'a giderek tüm adaları gezdim. Yaptığım iş konusunda araştırmacıyım, farklı bir kültür ve lezzet var mı diye araştırdım. oradan dönünce aslında bizlerin daha iyi olduğunu gördüm. Servis, ortam, hijyen, lezzetle bizim önde olduğumuzu gördüm. Temenye Balıkçısı'nı Pendik’te açma fikri nasıl oluştu? Pendik’in çekim kuvveti çok yüksek. Burada beş tane beş yıldızlı otel var. Sürekli yatırım yapılan bir bölge. Sabiha Gökçen’in yakın oluşu ve marina buraya çok güzel ve Avrupai hava kattı. Marinanın 1000 araçlık kapalı otoparkı var. Tekneleriyle gelmek isteyenler özel yapılmış iskeleye yanaşıp restaurantımıza gelebiliyorlar.Üç tane alternatifli yol var. Sahil yolu, E5, TEM ve hatta deniz yolu. Yerleşim olarak burayı seçmemizin nedeni bu. Ulaşımı çok rahat. Geleceği çok parlak. Biz bir buçuk yılda belirli bir portföye ulaştık. Yatırım maliyetimizin karşılığını kısa sürede geri aldık. Mönünüzde yalnızca balık ve deniz ürünleri mi var? Restorana özel farklı mönüleriniz var mı? Daha önce bir et lokantamız vardı. Ayrıca ortağımızın Eftal Çolak Bey'in şarküterisi var. Oradan özel etlerimizi getirip burada sunuyoruz fakat kebap tarzı değil, daha çok bonfile, antrikot, kasap et köfte olarak sunumumuz var. Bunlar aslında mönümüzde yok ancak müşterimizi kırmamak için iki-üç çeşit et veriyoruz. Mönümüzü oluştururken mutfağımızı karma mutfak yaptık. Amacımız Boğaz’ı buraya taşımaktı çünkü müşterilerimiz trafikten dolayı Boğaza gelemiyordu. Biz de ‘müşterilerimiz bize gelemiyorsa biz onlara gidelim’ dedik,Boğazı buraya taşıdık. Dolayısıyla mönümüzü karma yaptık. Boğaz daki klasik mönümüzün üstüne Rum mutfağını ve Ermeni mezelerini ekledik. Soğuk mezelerden Ermeni pilakisi bize özel. Burada yapılışıyla lezzeti ile inanılmaz farklı. Girit ezmesi var orijinal haliyle. Ara sıcaklarda bize özel balık içli dolmamız var. Bebek Balıkçı'sının B müşterileri de buraya uğruyor ve çok beğeniyorlar. Burada genellikle Yunan müzikleri çalıyoruz. Siz Pendik’e geldikten sonra Bebek’teki müşteri portföyünüzle buradaki müşteri portföyünüz arasında ne gibi farklılıklar oldu? Müşteri kitlesi çok farklı. Burada tersaneler var. Sanayi bölgesi var. Buradaki şirketlerin ve CEO’ların Boğaz’a gitme şansı yok? Bu nedenle o kitlelerden müşterimiz çok. Marina da AVM.var, uğrayıp gezenler ALIŞVERİŞ YAPANLAR bize geliyor. Tatile gitmek isteyenler İdo'nun Yalova ya giden araçlı feribot iskelesi var, yanıbaşımızda. Fenerbahçe’den tutun da Gebze’ye kadar müşteri portföyümüz var. A+ müşteriye hizmet veriyoruz. Restoranınızın dekorasyonu da çok güzel. Bunun için profesyonel birilerinden yardım aldınız mı? Biz ilk projede bir mimarla anlaşma yapmıştık fakat başarılı olamadı işi yarım bıraktı geri kalan kısmını biz tasarlayıp uygulattık, tecrübemiz sayesinde. Mekânın yüzde yetmişini biz değiştirdik. Perdelerden duvarlara kadar her şeyi bizzat ben ilgilendim, tasarladım. Dekarasyon işlerinden anlıyorum ve seviyorum.Terasa da kış bahçesi yaptırmayı düşünüyoruz. Terasımızı doğal ahşap ağırlıklı peysajı şık hale getireceğiz. Restoranınızda lezzete mi önem veriyorsunuz yoksa sunuma mı? Sunum, lezzet, temizlik, servis kalitesi… Mekânımızı her ay gıda mühendisi denetler. Personelimize eğitim de veriyor. Mutfağımızı gururla müşterimize gezdirebilirim.Bunu az mekan sahibi yapabilir emin olun! Garsonlarımız da özel olarak eğitimlidir. Burada çalışanlar genellikle eski mekânlarımızda çalışanlardır, tecrübelidir. Yirmi kişilik personelimiz var. Meslek hayatımda ilk defa bayan bulaşıkçı çalıştırıyorum. Bence bayanlar bu konuda daha titiz. Temenye Balıkçısını diğer balık restoranlarından ayıran en önemli özellik nedir? Ben bir noktada, belirgin olmak ön plana çıkmak istemiyorum bu mekanımda. Biz bir noktada değil her kulvarda her özelliklerimizle farklı ve iyiyiz. KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ Otuz yedi yaşındayım. On sekiz yaşından beri bu meslekteyim. Bilmediğim çok şey var aslında ama çok işletmeciden de deneyimliyim,bilgiliyim. Başarılı da oluyorum çok şükür. Her konuda iyiyiz,iddialıyız. Devamlı değişiklik yapıyoruz.Yenilikçiyiz, gelişime açığız. Mönünüzü değiştiriyor musunuz yoksa standart bir mönünüz mü var? Standart mönünün üzerine eklemeler yapıyoruz. Mevsime göre mezelerde güncelleme yapıyoruz. Genelde sık gelen müşterilerimiz mönümüze bakmaz. Balık kültürü olan kişiler mönü istemezler. Yeni bir şey oluşturursak mönüye ilave ederiz onu biz tanıtırız,misafirlerimize.Mönüyü çoğunlukla yabancı turistler kullanır,bakarlar. Mekânınız kaç kişiye hizmet veriyor? Toplu organizasyonlara açık mısınız? Yüz yirmi kişilik bir kışlık alanımız salonumuz mevcut. Bahçemiz ise üç yüz kişilik. Girişte bahçede koltuklu relax alanımız var. Burada müşterilerimiz misafirlerini masalarına geçmeden önce aperatiflerini alıp bekleyebiliyorlar. Bankete girmek istemiyoruz. Çok talep var aslında. A la carte müşterilerimize rahatsızlık vermek istemiyoruz. Fiks mönülerimiz var. Şirketlere bu hizmeti sunuyoruz. Yüz kişiye kadar olan grupları ağırlayabiliyoruz iç salonumuzda. Bahçemizde ise 250 kişiye kadar yemek verebiliyoruz gruplara. Ramazanda da grup yemeği verebilecek kapasiteye sahibiz. Ortalama seksen-yüz liralık harcamayla çıkabiliyorsunuz mekanımızda. Lüx Konsepte uygun fiyatlı yemek vermek şirket stratejimizdir.Boğazdaki mekanlarımıza göre fiyatımız yüzde 50 ucuzdur. Aynı kaliteyi daha ucuza burada sunuyoruz. Adisyon sistemimizde bütün fiyatlar şeffaftır. Yediğiniz içtiğiniz ne varsa herşeyi net görürsünüz. Öğle ve akşam servisi saatleriniz nedir? Öğle servisimiz saat 12:00 itibariyle başlar. Şirketlerde çalışanlar hızlı yemek isterler. Bizde öğle yemeği servisi hızlı olur. Akşam servisi için bir saatimiz yok. Her saatte hizmet veriyoruz. Akşam 19:00’da servis başlar. Ancak 22:30’dan sonra gelen müşteriye servis veremiyoruz. Çünkü gelenlerin 24:00’dan önce servis alması mümkün olmadığından dolayıdır. Burada çalıştırdığımız personelde ertesi gün dinç işe gelmesi gereklidir.P ersoneli aşırı yormanın anlamı yok. Son servisimizi mutfağımızı misafirlerimize 22:30’da veririz. Erken gelen müşterilerimizi doğal olarak tabiki 24:00-01:00’a kadar ağırlarız. Halihazırda Bebek Balıkçı gibi bir markanız varken neden Temenye Balıkçısı ismini seçtiniz? Bebek Balıkçı’sında ortaklarımız farklı, buradaki ortağımız farklı. Temenye Balıkçısı'nda Eftal Çolak ile burada sıfırdan bir marka oluşturduk. Geleceği daha parlak ve şubeleşen bir marka olacak,kısmetse mekanımız. Tuzla’da bir marina yapılacak, biz de orada şube açmayı düşünüyoruz. İşin başında olmak gerekiyor. Kontrolü sağlamak için. Tuzla’ya buradan ulaşım kolay olduğu için o bölgeyi seçtik.n GOSB HABERLER 18 Hastane Binasının Değerlendirilmesi Çalışmalarında GOSB – GOSBSAD İşbirliği G OSB Yönetiminin GOSBSAD ile işbirliği yaklaşımının güzel bir örneği GOSB güney girişindeki binanın kullanıma açılması çalışmalarında yaşanıyor. Hastane olmak üzere inşa edilen, kaba inşaatı tamamlandıktan sonra çeşitli nedenlerle kullanıma açılamayan ve atıl durumda olan binanın en kısa sürede kullanıma açılmasını sağlamak üzere GOSBSAD, GOSB Yönetimine destek veriyor. Binanın hastane olarak değerlendirilmesine öncelik veren GOSB yönetimi, uygun kuruluşun belirlenmesi için GOSBSAD tarafından yapılmakta olan ön çalışmanın sonuçlarını değerlendirecek ve nihai kararını, binayı kendi ihtiyaçları doğrultusunda değerlendirmek üzere kiralama başvurusunda bulunan kuruluşları da dikkate alarak verecek. GOSB yönetimi ile varılan anlaşma doğrultusunda çalışma başlatan GOSBSAD yönetimi, söz konusu binanın hastane olarak getirimli bir şekilde değerlendirilmesinin mümkün olup olmadığını araştırıyor. Bu çalışmalar doğrultusunda binayı hastane olarak işletmeye talip kuruluşlarla görüşmeler yapan GOSBSAD yönetimi, gelecek teklifleri değerlendirecek ve Aralık ayı sonuna kadar, GOSB Yönetimine kararına ışık tutacak bir KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ rapor sunacak. Çalışmalarını danışmanlık desteği de alarak sürdüren GOSBSAD yönetiminin çeşitli sağlık kuruluşları ile yaptığı görüşmelere, GOSBSAD Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Turfanda ile Yönetim Kurulu üyeleri Burak Büyükfırat, Ahmet Yavuz Anlaş ve Sinan Gider katıldı.n TEKNE 6600A (1000*1200*760h mm) KAMASAN KALIP MAKİNE SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ 0 212 548 34 18 (3 Hat) info@kamasan.com - www.kamasan.com OSB HABERLER 22 VI. OSB ENERJİ ZİRVESİ Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Taner YILDIZ ’ın onur konuğu olarak katıldığı “ VI. OSB Enerji Zirvesi” 23 Kasım 2012 tarihinde Kayseri’de gerçekleştirildi. O SBÜK tarafından bu yıl 6’ncı kez düzenlenen OSB Enerji Zirvesi’nde sanayinin ucuz enerji edinmesine yönelik çözüm yolları arandı. Zirveye ilgi çok yoğun oldu. OSB’lerden başkanlar, yöneticiler, bölge müdürleri ve enerji ile ilgili idarecilerin katıldığı zirvede önemli mesajlar verildi. Kayseri OSB’nin ev sahipliğinde Kayseri OSB Mesleki ve Teknik Eğitim Merkezi’nde düzenlenen zirvede açılış konuşmalarının ardından “Sanayide enerji verimliliği” ve “Elektrik, doğalgaz piyasaları ve OSB’ler” başlıkları altında iki ayrı oturum gerçekleşti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, TBMM Sanayi Ticaret Enerji Tabii Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mücahit Fındıklı, EPDK Başkanı Hasan Köktaş ile milletvekilleri, sanayiciler ve bürokratlar katıldı. Zirve’nin açılış konuşmaları bölümünde, OSB Üst Kuruluşu Yönetim Kurulu Üyesi ve Kayseri OSB Başkanı Ahmet HASYÜNCÜ katılımcılara teşekkür ederek, Kayseri OSB’nin geldiği son durum hakkında bilgiler verdi. Programda konuşma yapan OSBÜK Yönetim Kurulu Başkanı Nurettin ÖZDEBİR ise yaptığı konuşmasında, enerji verimliliğinin önemine değinerek OSB’lerin elektrik ve doğal gaz piyasasındaki sorunlarına vurgu yaptı. ÖZDEBİR konuşmasında “Artan enerji tüketimi ve maliyetleri enerjide etkinlik ve verimlilik konularının önemini de artırmıştır. Bu nedenle Yönetim Kurulumuz; “EN UCUZ ENERJİ, TASARRUF EDİLEN ENERJİDİR” ilkesinden hareketle bu Zirve’nin ana temasının ENERJİ VERİMLİLİĞİ olmasına karar vermiştir. Enerji verimliliğinde amaç; en düşük enerji girdisiyle en fazla üretimi gerçekleştirmek ya da belirli bir üretimi en düşük enerji kullanımıyla gerçekleştirmektir. Enerji verimliliğinde artış sağlandığında; enerji maliyetleri düşecek, iklim değişikliğine sebep olacak olumsuzluklar azalacaktır. Bu amaçla enerjinin üretimi, iletimi ve nihai tüketimi aşamalarında verimliliğin geliştirilmesi için üretimde ve tüketimde bilinçsiz kullanım ve israfın önlenmesi gerekmektedir. dedi. OSBÜK Başkanı Nurettin ÖZDEBİR’ den sonra sırasıyla EPDK Başkanı Hasan KÖKTAŞ, Kayseri Valisi Şerif YILMAZ, TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Mahmut Mücahit FINDIKLI katılımcılara hitap ettiler. OSB’ler ve katılımcıları yakından ilgilendiren enerji verimliliği ve elektrik, doğal gaz piyasalarındaki sorunların görüşüldüğü “Zirve”, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız’ın da katıldığı toplu akşam yemeği ile sona erdi.n KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ İŞ SAĞLIĞI GOSB ORTAK SAĞLIK BİRİMİNİN FAALİYETLERİ 24 DR. VAHAP TURFANDA hastalara enjeksiyon, tansiyon ölçümü, kan şekeri ölçümü ve diğer müdahaleler gibi hizmetler de var. Ortak Sağlık Birimi’nin anlaşmalı işletme ve firmalara hizmet vermesi esas olmasına rağmen zaman zaman antlaşması olmayan firma çalışanlarının sorunları da giderilmeye çalışılıyor. ACİL TIP HİZMETLERİ 2 7/10/2010 tarihli Resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren, İş Sağlığı ve Güvenliği yönetmeliğine uygun olarak 4 Haziran 2011 de OVAM Sağlık Hiz. Ltd. Şti. ile işbirliği yapılarak faaliyete geçirilen GOSB Ortak Sağlık Birimi, yaklaşık 200 metrekarelik bir kapalı alanda; ilk müracaat, acil müdahale, müşahede, doktor muayene odası, iş güvenliği uzman odası, bekleme odası, arşiv odası, gibi bölümlerinden oluşuyor. Sağlık yönünden büyük bir eksikliği gideren GOSB Ortak Sağlık Biriminde, açıldığından bu yana geçen yaklaşık 19 aylık sürede GOSB içi ve dışı işletmelere ile işletme ziyaretleri sırasında rahatsızlanan misafirlere; ilk müdahale, küçük tıbbi müdahaleler ve gerektiğinde müşahede hizmetleri veriliyor. Ortak Sağlık Birimince verilmekte olan hizmetler; 7/24 mevcut bulunan bir Ambulans ekibi, gündüz mesai saatlerinde doktor hizmeti, mesai dışı gün ve saatlerde de Acil tıp teknisyenleri ile yürütülüyor. Açıldığından bu yana geçen 19 aylık sürede GOSB Ortak Sağlık Birimine çeşitli acil ve tıbbi sorunlar nedeni ile 1100 civarında müracaat yapıldı. Bu müracaatların yaklaşık 500 adedini çeşitli tıbbi rahatsızlıklar nedeniyle başvuran hastalar, yaklaşık 350 adedini iş kazası müracaatları ve yaklaşık 200 adedini de tıbbi danışma ve küçük tıbbi yardım hizmetleri oluşturuyor. Yine aynı birim tarafından verilen; reçetesi mevcut KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ Acil tıp hizmetleri bünyesinde verilen hizmette ilk sırayı “çeşitli tıbbi rahatsızlık nedeni ile başvuran hastalar” yer alıyor. Başvurular içinde yüzde 36 gibi bir oranla, “üst solunum yolları, alt solunum yolları hastalıkları (gripal infeksiyonlar, akut sinüzitis, farengitis, bronşitis, astma krizleri ve KOAH )” önde gelmekte. Bu tür müracaatlarda bulunan hastaların yaklaşık yüzde 50’sine muayene sonrası enjeksiyon ve yaklaşık yüzde 30’una da serum ve damar içi uygulama ile birlikte müşahade hizmeti uygulanmış. İkinci sırayı yüzde 23 oranı ile Extremite ağrıları (baş, boyun, bel, omurga, diz, eklem ve kas rahatsızlıkları) ve üçüncü sırayı da yüzde 14 oranı ile iç organ ağrı ve rahatsızlıkları (karın ağrısı, ülser rahatsızlıkları, böbrek ağrısı, ishal ve barsak bozukluğu ve hanımların menstrüel ağrıları alıyor. Dördüncü sırada yüzde 10 İŞ SAĞLIĞI 26 civarında bir müracaat oranı ile anksyete, depresyon, stress gibi psikiyatrik hastalıklar var. Geri kalan bölümü de çeşitli kardiyolojik hastalıklar (göğüs ağrısı, kalp krizi, hipertansiyon, hipotansiyon) ve allerjik reaksiyonlara bağlı rahatsızlıklar oluşturuyor. İŞ KAZALARI Açılışından bu yana geçen yaklaşık 19 ay içinde GOSB Ortak Sağlık Birimine yaklaşık 350 iş kazası müracaatı yapıldı. Bu müracaatlar incelendiğinde: Başvuruların Oranı GOSB Ortak Yüzde 36 Sağlık Birimine çeşitli tıbbi rahatsızlık nedeni Yüzde 23 ile başvuran hastalar Yüzde 14 Yüzde 10 Birinci sırada, yüzde 33 oranı ile el, parmak, avuç içi, bilek, ön kol, dirsek yaralanmaları ve kırıkları, İkinci sırada, yüzde 24 oranı ile ayak parmak, ayak kemik, ayak topuk, ayak bilek ,kırık ve yaralanmaları, diz ve bacak yaralanma ve kırıkları, Üçüncü sırada, yüzde 16 oranı ile göz içi ve etrafı yaralanmaları, gözde yabancı cisim, çapak kaçması, gibi rahatsızlıklar, Dördüncü sırada, yüzde 12 ile baş bölgesi, yüz ve saçlı deri, kulak ve burun yaralanmaları, Beşinci sırada, yüzde 8 oranı ile çeşitli yanıklar (sıcak cisim, su buharı, elektrik, Başvuru Nedenleri Üst solunum yolları, alt solunum yolları hastalıkları (gripal infeksiyonlar, akut sinüzitis, farengitis, bronşitis, astma krizleri ve KOAH ) Extremite ağrıları (baş, boyun, bel, omurga, diz, eklem ve kas rahatsızlıkları) İç organ ağrı ve rahatsızlıkları (karın ağrısı, ülser rahatsızlıkları, böbrek ağrısı, ishal ve barsak bozukluğu ve hanımların menstrüel ağrıları Anksyete, depresyon, stress gibi psikiyatrik hastalıklar Çeşitli kardiyolojik hastalıklar (göğüs ağrısı, kalp krizi, hipertansiyon, hipotansiyon) ve allerjik reaksiyonlara bağlı rahatsızlıklar yüksek voltaj, kimyasal maddeler, akaryakıtlar) ve diğer sebeplerin yer aldığı saptandı. MÜŞAHADE HİZMETLERİ Acil tıp hizmetleri bünyesinde çeşitli hastalıklarla müracaat eden yüzde 30 civarı hastaya muayene ve ilk müdahale ile birlikte müşahade hizmeti de verildi. Müşahade gerektiren hastalara, gözetim altında serum, damar içi ilaç uygulaması yapıldı. Yüksek ve düşük tansiyonlu hastalara, astım krizleri, göğüs ağrısı ve kalp krizi geçiren hastalara müşahade hizmeti yanında gerekli durumlarda daha donanımlı sağlık kuruluşlarına sevk hizmeti de verildi. AMBULANS HİZMETLERİ GOSB içi işletmelerden OSB’ye yapılan ambulans istemleri karşılanırken, müracaat eden acil hastaların daha gelişmiş bir tıp merkezine veya hastaneye nakilleri de gerçekleştirildi. Gerek çeşitli tıbbi rahatsızlıklar ve gerekse iş kazası nedeni ile 850 civarındaki müracaatın yaklaşık yüzde 8’ine hastaya ambulansla nakil hizmeti verildi. Acil tıp teknisyenleri ve ihtiyaç halinde doktor refakatinde Gebze civarı, Kocaeli ve İstanbul içi hastanelere nakil sağlandı. TIBBİ DANIŞMA HİZMETLERİ 4/Haziran/2011 de açılışından itibaren kişisel olarak veya telefonla yapılan 200 civarında hasta müracaatlarına mevcut doktor veya acil tıp teknisyenleri ile tıbbi danışma hizmetleri verildi. Bu tür müracaatlarda, şikâyetlere göre, tıbbi tavsiyeler, yapılabilecek küçük önlemler ve uygulamalar anlatıldı, çeşitli bilgiler verildi. SONUÇ Yüzde 33 El, parmak, avuç içi, bilek, ön kol, dirsek yaralanmaları ve kırıkları Yüzde 24 Ayak parmak, ayak kemik, ayak topuk, ayak bilek ,kırık ve yaralanmaları, diz ve bacak yaralanma ve kırıkları Yüzde 16 Göz içi ve etrafı yaralanmaları, gözde yabancı cisim, çapak kaçması, gibi rahatsızlıklar Yüzde 12 Baş bölgesi, yüz ve saçlı deri, kulak ve burun yaralanmaları Ortak Sağlık Birimi sayesinde basit bir nedenle GOSB dışında bulunan sağlık kuruluşuna giden GOSB mensuplarının sayısında önemli oranda azalmalar oldu. Sağlık kuruluşlarına ulaşım ve oralardaki zaman kayıpları giderildi. Daha önce 112 ACİL ve civardaki ambulans kuruluşlarından temin edilen ambulans hizmetleri, mevcut OSB ambulans hizmeti ile önemli ölçüde rahatladı.n Yüzde 18 Çeşitli yanıklar (sıcak cisim, su buharı, elektrik, yüksek voltaj, kimyasal maddeler, akaryakıtlar) Bu yazı Ovam Tıp Merkezi işyeri Hekimi Dr. Vahap TURFANDA tarafından hazırlanmıştır. İş Kazalarının Dağılımı KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ TEKNOPARK 28 GOSB Teknopark'ın başarısı GOSB TEKNOPARK’ın ortağı STEF WERTHEIMER İsrail’de 2011 Yılının En Başarılı İnsanı, Şirketi Endüstri Parkları da Yılın En Başarılı Şirketi Seçildi… 2 8 Kasım -30 Kasım 2012 tarihleri arasında GOSB Teknopark Yönetim Kurulu Üyeleri, Teknopark girişimci firmalarından birkaç yetkiliyle beraber dokuz kişilik bir ekiple İsrail’e bir ziyaret gerçekleştirdiler. Bu ziyaretin amacı; İsrail-Türkiye İş Konseyi’nin Tefen Endüstri Parkı’nda düzenlediği ödül törenine katılmak ve aynı zamanda Tefen Endüstri Parkı’ndaki firmaları ve Iscar’ın fabrikasını gezmekti. GOSB Teknopark Yönetim Kurulu Başkanı Turhan Önalan, İsmail Sait Turfanda, Dr. Osman Canberi, Prof. Hasan Mandal, Dr. Emre Aksan, Betsi Boeno, Teknopark Halkla İlişkiler Müdürü Hande Kanbir, ve Teknopark girişimci firmalarından CMOS Vision Firması sahibi Hakan Sakman ve Visidoors Firması Yetkilisi Merve Kaleağası’ndan oluşan ekip KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ 28 Kasım Çarşamba günü Tel Aviv’e uçtular. İlk akşamı Tel Aviv’de geçiren grup; akşam yemeği için Stef Wertheimer’ın Tel Aviv’deki evine gitti. Yemekte GOSB Teknopark’ın mevcut durumu, girişimci firmalarının durumundan bahsedilirken; misafirler Stef Wertheimer ile ikili sohbet imkânı buldular. Seyahatin ikinci günü Endüstri Parkları’nın bulunduğu kuzey İsrail’e, Galil Bölgesi’ne gidildi. İlk etapta Tefen Endüstri Parkı ziyaret edildi; Endüstri Parkları’nın Genel Müdürü Arie Dahan parklarla ilgili bilgilendirme yaptı. Birkaç firma ziyareti yapıldıktan sonra; Iscar Firması tanıtılıp, fabrikası gezildi. Akşam saatlerindeki Ödül Töreni’nin açılışını İsrail-Türkiye İş Konseyi Başkanı Menaşe Karmon yaptı. Ardından İsrail Sanayi, Ticaret ve İşçi Bakanı Shalom Simchom, SAĞLIKLI VE GÜVENLİ BİR HAYAT İÇİN... www.ovamissagligi.com.tr Özel Ovam Cerrahi Tıp Merkezi Ovam Ortak Sağlık ve Güvenlik Birimi * 7*24 Acil Servisi ve 11 Branşı ile hizmet vermektedir. * Güzeller OSB *Gebze OSB *İMES OSB * İş Kazaları * İşyeri Hekimliği Hizmeti * İlk Yardım Eğitimleri * İş Güvenliği Hizmeti Uzmanları * İşe Giriş Raporları * Mobil Tarama Hizmetleri * Ambulans Hizmetleri KOSGEB Kocaeli Sanayi Odası ile Anlaşmalı Tek Kurum Gebze Güzeller Organize Sanayi Bölgesi İnönü Mahallesi Aşık Veysel Sokak No: 1/A 4100 Gebze/KOCAELİ Tel: 0 (262) 751 26 27 Faks: 0 (262) 751 26 47 Acil: 0 (542) 661 55 85 Ovam Tıp Merkezi Cumhuriyet Mah. Bağdat Cad. No: 84 Dilovası / KOCAELİ Tel: 0 (262) 754 89 94 Faks: 0 (262) 754 89 93 Gebze Organize Sanayi Bölgesi İhsandede Cad. 1600 Sok. No: 1601/8 Gebze/KOCAELİ Tel: 0 (262) 677 11 07 Faks: 0 (262) 677 11 09 Acil: 0 (542) 677 11 08 TEKNOPARK RÖPORTAJ 30 GOSB Teknopark Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Dr. Emre Aysan Galil Bölgesi Valisi ve İsrailli birkaç bürokrat daha konuşma yaptı. Endüstri Parkları-Tefen Modeli’nin İsrail’deki gelişimini; GOSB Teknopark’ın mevcut durumunu gösteren kısa bir film izlendi. GOSB Teknopark Yönetim Kurulu Başkanı Turhan Önalan’ın yaptığı konuşma dinleyiciler arasında büyük beğeni topladı. Hemen ardından Teknopark Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Dr. Emre Aksan GOSB Teknopark’ı GOSB Teknopark Yönetim Kurulu Başkanı Turhan Önalan ve girişimci firmalarını tanıtan bir sunum yaptı. Konuşmaların ardından İsrailli Sanayi Bakanı Stef Wertheimer’a “2011 Yılının En başarılı İş Adamı ve Şirketi “ ödülünü takdim etti. Endüstri Parkları’nın Yılın Şirketi seçilmesinin sebebi Stef Wertheimer’ın ortak olduğu GOSB Teknopark’ın başarılı olmasıydı. Ardından Endüstri Parkları Yönetimi, GOSB Teknopark Yönetim Kurulu Başkanı Turhan Önalan, Genel Müdürü Dr. Emre Aksan ve Betsi Boeno’yu sahneye davet edip GOSB Teknopark’ın başarısı için tebrik edip ödüllendirdi. Aynı zamanda da Turhan Önalan GOSB Teknopark Yönetimi adına, Teknopark’ın Onursal Yönetim Kurulu Başkanı ve Kurucusu Stef Wertheimer’a bir teşekkür plaketi sundu. İlişkilerin çok da sıcak olmadığı bir dönemde Türk Ekibi’nin İsrail ziyareti; törende bulunan herkesi duygulandırdı. Özellikle bu dönemde İsrail’e gelen GOSB Teknopark Ekip’ine çevreden büyük ilgi gösterildi. Dışişleri Bakanlığı’ndan üst düzey yetkililerin, belediye başkanının ve İsrail İş Adamları ve Sanayiciler Derneği yetkililerinin konuşma yaptığı törende İsrail ve Türkiye arasındaki siyasal ilişkilerin bozulmasına rağmen, ülkeler arasındaki ekonomik ilişkilerin hızla geliştiği ifade edildi. Özellikle, 2010 yılı ile karşılaştırıldığında, 2011 yılında, İsrail ürünlerinin Türkiye’ye ihracatında yüzde 34, Türk mallarının İsrail’e ihracatında yüzde 22 oranında bir artış sağlanarak, iki ülke arasındaki ticaret cirosu 4 milyar dolara ulaştığı bilgisi verildi. 2012 yılı için henüz nihai bir verinin olmadığı, ancak ekonomistler, bu yılın öncekilerden daha iyi olduğunu teyid ettiler. Yaklaşık 200 kişinin katıldığı; İbranice, İngilizce ve Türkçe konuşmaların yapıldığı ödül törenine özellikle Türkiye’den uzun yıllar evvel İsrail’e yerleşmiş birçok katılımcının olması mutluluk vericiydi. Son gün de grup Tel Aviv - Yafo şehrine gidip kısa bir turistik gezi yaptı.n KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ RÖPORTAJ 32 Bant Boru Ceo’su Sinan Gider: “Ürün gamımızı ve müşteri sayımızı artırarak krizlerden çıktık” KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ RÖPORTAJ Bant Boru Sanayi ve Ticaret A.Ş. hakkında okurlarımızı bilgilendirebilir misiniz? Sinan Gider: Bant Boru otomotiv sektörüne yönelik fren ve yakıt sistemlerinin borularını imal ediyor. Bunların yanı sıra direksiyon, klima borularını da üretiyor. Otomotiv tedarik sanayi firması olan Bant Boru, Türkiye’de üretim yapan otomotiv üreticilerinin hemen hemen hepsine parça tedariği gerçekleştirmektedir. Türkiye’de Ford Otosan ve Oyak Renault’un yanı sıra yurt dışında Mercedes-Benz, BMW, Land Rover, markalarının önemli tedarikçisi durumundadır. Bunun dışında Renault’un Fransa, Rusya ve Fas’taki fabrikalarını da ürün tedarik etmektedir. Bant Boru, 1972 yılında kuruldu. Bu yıl kırkıncı yılımızı kutladık. Kuruluş amacımız daha çok beyaz eşya sektörüne yönelik olarak buzdolabı kondenser borusu üretmekti. Zaman içerisinde faaliyetlerimiz beyaz eşya sektöründen, otomotiv sektörüne doğru artmaya başladı. Şu anda ise işimizin yüzde 90’ını otomotiv sektörüne parça tedarik etmek oluşturuyor. Fakat biz, otomotivde büyümenin yanı sıra, beyaz eşya sektöründe de büyümeyi hedefliyoruz. Sizin Bant Boru’da çalışma süreciniz nasıl oldu? Biz aile olarak 2005 yılında Bant Boru San. Ve Ticaret A.Ş.’yi satın aldık. O süreçte yurt dışında eğitimimi tamamlıyordum. 2007 yılında Türkiye’ye dönündüğümde, Bant Boru otomotiv ve beyaz eşya sektörü için yeni bir yatırım sürecine girmişti. Dikişli boru dediğimiz tek katlı boru imalatı yatırımımızın koordinatörlüğünü yaparak Bant Boru’ya dahil oldum. 2009 yılının sonunda, Yönetim Kurulu kararıyla CEO olarak görev yapmaya başladım. Aynı zamanda Yönetim Kurulu Üyeliği’ni de yürütmekteyim. Bant Boru otomotiv sektörüne neden yöneldi? Utku Aksoy: Bant Boru, esas işi olan fren borusu üretimi, yani çift cidarlı, bakır kaynaklı hidrolik boru üretimi ile otomotiv sektörüne yöneldi. Araçlarda fren boruları 33 Bant Boru San. Tic. A.Ş. otomotiv ve beyaz eşya sektörü için boru tedarik eden Türkiye’nin önde gelen firmalarından biridir. Ürettiği borular otomotiv sektöründe fren ve yakıt sistemlerinin hidrolik iletiminde; buzdolabı ve soğutma sektöründe ise kondenser borusu olarak kullanılmaktadır. Bant Boru 1972’den beri çift katlı bakır kaynaklı çelik borular üretiyor. Çift katlı boruların üretim sistemini Bant Boru uzun yıllar süren Ar-Ge çalışmalarının sonucunda geliştirdi. Özellikle fren sistemlerinin vazgeçilmez elemanı olan bakır kaynaklı çift katlı hidrolik boruların üretimi için Bant Boru kendi geliştirdiği teknoloji sayesinde bugün kendi alanında Türkiye’de tek firma ve dünyadaki sayılı firmalardan biridir. Çift katlı boru üretiminin yanı sıra BANTBORU 2008’de tek katlı boru üretimine başlamıştır. Buzdolaplarında özel bir üründür. Bant Boru 1972’de bu işe girdiği zaman 1980 yılına kadar bir Ar-Ge çalışması yürütmüş ve1980 yılında kendi patenti ile bu ürünü pazara sunmuştu. Bant Boru, uzmanlaştığı alandaki işini kendi know-how’ıyla yapan dündayaki üç veya dört şirkettenten biridir. Otomobillerin icad edilmesinden bu yana yani 1920’li kondenser borusu olarak kullanılan tek katlı boruların üretimine başlamasıyla otomotiv sektöründe olduğu gibi beyaz eşya sektöründe de güçlü bir konuma gelmeyi hedeflemektedir. BANTBORU, kaplama operasyonları için 1992’de Gebze Organize Sanayi Bölgesinde İleri Elektrokimya A.Ş. yi kurmuştur. İleri Elektrokimya bakır kaplamanın yanında otomotiv sektörünün hızla gelişen ihtiyaçlarına da karşılık vermektedir. Bu tesislerde hem çift katlı borular hem de tek katlı borular kaplanmaktadır. 2005 senesinde Bant Boru ve İleri Elektrokimya firmaları Harman Grup ailesine katılmıştır. Bant Boru, bugün Harman Grup’un çatısı altında hem otomotiv hem de beyaz eşya sektöründe global bir oyuncu olarak yerini daha da güçlendirmeyi hedeflemektedir. yıllardan bugüne kadar araç üzerinde değişmeyen bir kaç parçadan biri üretimini yapmış olduğumuz fren borularıdır. Bu ürün yüksek basınca dayanması gereken özel bir üründür. 2000’li yıllara kadar üretilen ürünler buzdolaplarında kondenser borusu olarak GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012 RÖPORTAJ 34 kullanılmıştır. Bant Boru 2000’li yıllara kadar soğutma sanayine yoğun olarak çalışırken, bu tarihten sonra otomotiv sektörüne yönelik üretimi giderek artmaya başladı. 2005 yılında şirketin Harman Gruptarafından satın alınmasından sonra pazardaki ihtiyaç farkedilerek tek katlı boru üretimine ağırlık verildi. Bant Boru’nun cirosunun yüzde 10’nu soğutma sanayi, yüzde 90’ını ise otomotiv sektörü oluşturuyor. Önümüzdeki yıllarda ise soğutma sanayindeki ağırlığımızı yüzde 2025’lere çıkarmayı hedefliyoruz. bazı değişiklikler yaparak bu patenti 20 yıl boyunca koruma altına almış olduk. 1980 yılında alınan patentin süresi 2000 yılında bitti ve 2007 yılında fren boruları için bir patent başvurusu yaptık. Patent hakkına sahip olarak fren borusu imalat hattında Almanya’ya teknoloji transferi yapılan firma ile 2000 yılına kadar, Bant Boru’nun Avrupa’da ürün satmaması konusunda bir anlaşma yapıldı. Bu kararı 1986 yılının ‘Teknoloji transferi ile kendimize rakipler yarattık’ Bant Boru’nun rakipleri küresel pazarlarda üretim yapan çok büyük işletmelerdir. Bunlar dünyanın her yerinde faaliyet gösteriyorlar. Bant Boru 2000’li yılların başına kadar yurt dışına çok açılmamış durumdaydı. 19861992 yılları arasında Çin’e, Hindistan’a, İran’a ve Almanya’ya elinde bulundurduğu khow-how’u transfer etmiştir şartlarını göz önüne alarak değerlendirmek gerekiyor. O yıllarda yurt dışına ihracat yapmanın zoruluklarını tahmin edebiliriz. Yurt dışından ülkemize yabancı para transferinin bile zorluklar içinde yapıldığı bir ortamda böylesine kararlar verilmiş olması normaldir. Sinan Gider: Bant Boru o dönem bu lisansları vermemiş olsaydı, bugün belki Türkiye’nin ilk 100 şirketi arasında olabilirdik. Utku Aksoy: Dünyada bizim yaptığımız işi yapan üç-dört firma bulunuyor. Bu firmalar fren borusu üretimlerinin yanına yakıt borusu üretimini de ekliyorlar, böylece dikey ve yatay büyüme ile şu andaki durumlarına geliyorlar. Bu açıdan Bant Boru lokal kalıyor, fakat elimizde güçlü bir üretim bilgimiz, teknolojimiz ve lisansımız var. 2003 yılında Mercedes-Benz’in Almanya’daki binek otomobil üretim bölümüyle çalışmalarımız başladı. 2004 yılından itibaren ise yüksek adetlerde ürün gönderimi ile Bant Boru yurt dışına açılmaya başladı. 2013 Eylül ayında BMW’ye ürün göndermeye başlayacağız. Bunun yanında Land Rover ile çalışıyoruz. Üç yıl önce Renault’un Bursa projeleri haricindeki Rusya, Fas ve Fransa’daki projelerine dahil olduk. 2012 yılında bu fabrikalara ürün tedariği sağlayamaya başladık.2013 yılı ile beraber bu pazarlarda satışlarımız ve mevcudiyetimiz büyüyecektir. Artık, yurt dışında müşterilerimizin fabrikalarının yakınlarında uydu atölyeler kurarak, ürün tedariği gerçekleştirmeye başladık. Bu büyüme stratejimizin bir bölümünü oluşturuyor. Boruları Türkiye’de üretiyoruz, kaplamasını gerçekleştirerek, düz bir halde yurt dışına gönderiyoruz. Bu uydu atölyelere ise bükme yaparak fabrikalara ürünü tedarik etmeyi amaçlıyoruz. Sinan Gider: İhracatımızın yüzde 80’ini Almanya oluşturuyor. Almanya’da bir yerleşke kurmaya hazırlandığımızı da söyleyebilirim. Bu ana üretimin Türkiye’de gerçekleştirilerek, montajının bu yerleşkeler sayesinde yapılması anlamına geliyor. Aynı zamanda bunu Rusya’da KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ Küresel kriz satın almaları etkiliyor mu? Yeni pazarlara nasıl yöneliyorsunuz? Sinan Gider: 2008 yılında başlayan Avrupa’nın mali krizi bütün sektörleri etkiledi. Avrupa yavaşlama ve duraklama dönemine girdi. Türkiye’nin özellikle otomotiv ihracatının yüzde 80’ine yakınını AB ülkeleri oluşturuyor. Bunun yanı sıra Türkiye’de üretilen araçların yüzde 60’ı ise Avrupa’ya ihraç ediliyor. Bu olumsuz koşullara rağmen 2010 yılında sektör güzel bir yıl geçirdi. 2012 yılında otomotiv sektörü yüzde 10 küçüldü, 2013 yılında ise yüzde 10 daha küçülmesi bekleniyor. Bant Boru 2005 yılından beri ciddi yatırımlar yapıyor. 2008 yılında ciro kaybı yaşamamamıza rağmen hedeflediğimiz ciroları yakalayamadık. 2008-2009 yılları yatırımlarımızla geçti. Bu sürede özellikle Avrupa’da yeni müşteriler edinerek, kazanımlar elde ettik. Peugeot’la çalışmamız bu süreçte gelişti. Almanya’da üretim yapan, dünyanın büyükleri arasında yer alan bir debriyaj fabrikası ile çalışmaya başladık. Bunun yanında diğer debriyaj firmaları ile temas ederek debriyaj borusu olarak kendi ürünlerimizi pazarlama çalışmalarına giriştik. Yaşadığımız zorluk sadece yatırımlarımız devam ederken krizin patlak vermesiydi. Yeni müşteriler edinerek 2008’de başlayan Türkiye ve Avrupa’daki ekonomik krizi zorlanmamıza rağmen rahatlıkla atlattık. Türk otomotivin gelişimi için neler söyleyebilirsiniz? Bu gelişimin içinde Bant Boru’yu nasıl görüyorsunuz? kanıtlıyor. Bütün bunlar ürün gamımızı ve müşteri sayımızı artırarak oldu. ‘Krizi ürün gamımızı ve müşteri sayımızı artırarak atlattık’ Avrupa pazarı giderek daralıyor. Avrupa’nın alternatif pazarlarına yöneldik, keza Rusya otomotiv için ciddi bir pazar. İran da yine önemli bir pazar olarak kendini gösteriyor. Bir milyon, bir buçuk milyon adet arası araç üretiliyor. Fakat İran’daki konjüktürden kaynaklı olarak bir ilerleme kaydedemedik. Avrupa’daki üretimin Kuzey Afrika ülkelerine yavaş yavaş kayması ile beraber, o bölgede de kendimize yer edinmeye çalışıyoruz. Bu çerçevede Renault’un Fas fabrikasına ürün tedariği yapıyoruz. Bu süreçte artık, yatırımlarımızın meyvelerini yavaş yavaş yemeye başlıyoruz. 2010 ve 2011 yılında hızlı bir büyüme yaşadık. 2011’de yüzde 25, 2012’de ise yüzde 20’ye yakın bir büyümemiz oldu. 2013’te de keza yüzde 40 gibi bir büyüme bekliyoruz. Türkiye koşullarında böyle büyüme rakamları doğru yolda olduğumuzu Öte yandan ise büyümeyi sağlamak ve 2008’den beri yaşadığımız tecrübeden yola çıkarak sadece otomotiv sektöründe değil, soğutma sanayinde de kendimize yol açmayı hedefliyoruz. Büyümenin sağlanması için insan ilişkilerinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Otomotivde artık bütün markaların satın alma merkezleri Avrupa’da Utku Aksoy: Otomotiv sektöründe kalıcı olmayı hedefliyoruz. Otomotiv tedarik zincirinde, ürünlerimiz kuvvetli rakipler ile rekabet ediyor. Bant Boru olarak otomotivde ürettiğimiz ürünün değişken olmaması bize büyük bir avantaj kazandırıyor. Araçlar için değişmeyen, stratejik bir ürün üretiyoruz. Bu bizim birinci avantajımız. İkinci avantajımız ise Bant Boru 2005 yılından bu yana yatırım yapmayı sürdürüyor. 2008’deki küresel krizin bizi etkilemesine rağmen avantajlarımız sayesinde bunu atlatabildik. Ürünün iyi olması, mevcut müşterilerle olan çalışmalarımızda pazar payımızı artırmak ve yeni müşteriler kazanmamız sayesinde 2015-2016 yılları arasındaki durumumuzu rahatlıkla görebiliyoruz. Türkiye’nin otomotivdeki yerine baktığımızda da büyük ilerlemeleri görebiliyoruz. Türkiye’de üretim yapmayan bir çok marka, İstanbul’da satın alma ofisleri açıyor. Geçtiğimiz günlerde Daimler Yönetim Kurulu Başkanı, Türk otomotiv tedarik sanayicileri ile görüşmek için TAYSAD’a geldi. Keza BMW, BMW Türkiye’de tedarikçi günü düzenliyor. Bu gelişmelere baktığımızda Türk tedarik sanayinin gücünü görebiliyoruz. Avrupa’ya yaptığımız sık ziyaretler sonucunda, o bölgelerin üretim avantajının olmadığını görüyoruz. Üretim yavaş yavaş başka bölgelere yönelecekmiş gibi görünüyor. Burada Türkiye’nin çok dikkatli olması gerekiyor. Otomotiv sektöründe Ar-Ge Merkezi kurmak ve ürün geliştirme çalışmalarını yapmak artık önemli hale GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012 RÖPORTAJ yer alıyor. Lokal bir firma olarak çok sıkı ilişkiler içerisine girdik. Geçtiğimiz günlerde Fransa’da Renault’un satın alması ile bir görüşme gerçekleştirdik. Genel Müdürümüz Utku bey sürekli seyahat ediyor. Almanya’ya gidiyor, BMW ve Mercedes-Benz’in satın almalarıyla görüşüyor. Rakiplerimizle iyi bir rekabet gerçekleştirmek için insan ilişkilerine önem vererek, bunu sıkı tutmaya çalışıyoruz. da gerçekleştireceğiz. Rusya otomotiv üretiminde büyük bir potansiyel taşıyor. Rakiplerimizin bazıları bu bölgede üretim yapıyorlar. Bizde büyümekte olan Rusya pazarı için yatırımlar planlıyoruz. 35 RÖPORTAJ 36 geliyor. Hatırlarsınız, 2000’li yılların başında İspanya otomotiv sektörü parlayan bir yıldız olarak değerlendiriliyordu. Fakat on yıl sonra işsizlik yüzde 20-25’ler seviyesine geldi, otomotiv sektörü yatırımlarının artık kaçtığı bir ülke haline geldi. Bu açıdan bu örnekleri iyi incelemek gerekiyor. Fark yaratmak artık, ürün geliştirme ve teknolojiyi transfer etmeden kendi bünyenizde geliştirmekten geçiyor. Şimdi ülkemizin önündeki fırsatı çok iyi değerlendirmesi gerekiyor. 2020 yılında belki Türkiye de aynı İspanya’nın yaşadığı sorunlarla karşı karşıya gelebilir. Türkiye’de enerji maliyetleri çok yüksek, sanayicinin bu girdilerde devam etmesi zor görünüyor. Otomotiv ana sanayisi kendi tedarik sanayicilerinden verimlilik bekliyor. Bu açıdan zorlu geçecebilecek yıllara şimdiden hazırlanmak önemli hale geliyor. Bunun yanı sıra Türk otomotiv tedarik sanayinin küreselleşmesi gerekiyor. Türkiye’nin bir buçuk milyon adet araç üretim kapasitesi var. Avrupa, İran ve Rusya ile kıyasladığımızda bu adetler yetersiz kalıyor. Türkiye ihracatının en önemli lokomotifi olan otomotiv sektörü için yeni markaların yatırımlarının özendirilmesi gerekiyor. Ya da tedarik sanayinin kendine yeni yollar ve pazarlar bulması önem arz ediyor. Bant Boru olarak bize düşen görev, rakiplerimizi bu pazara sokmadan talepleri karşılamak ve bunun yanında Avrupa’nın ya da dünyanın büyüyen pazarlarında kendi yerimizi giderek sağlamlaştırmaktır. Rekabet için Ar-Ge ve Know-how önem kazanıyor. Ar-Ge çalışmalarınız hakkında bilgi verebilir misiniz? patentlerini alıyoruz, bunun yanında bu makinelerden yurt dışına da ihraç ediyoruz. Ürün 1930’lardan beri değişmediği için operasyonel olarak Ar-Ge’yi yürütüyoruz. Sinan Gider: Ar-Ge ekibimizi 2008 yılında kurduk. Ar-Ge çalışmalarına başladığımızda TÜBİTAK ve TTGV üzerinden bir takım destekler alarak yola çıktık. Bant Boru’nun şu anda kendi Ar-Ge ekibi olduğu gibi aynı zamanda İleri Elektrokimya şirketimiz de kendi ekibine sahiptir. Bant Boru’nun üretiminde, sözünü ettiğim gibi yıllar içinde ürün üzerinde çok fazla değişiklikler olmadı. Fakat ürünlerimizin üzerine uygulanan kaplama teknolojisi için Ar-Ge çalışmaları Bunun dışında müşterinin talepleri doğrultusunda özel üretim ürünler üzerinde çalışıyoruz. Ayrıca fren borusu ile ilgili ürün geliştirme çalışmalarımız da var. Fren hortumu ve borusunun birleşik üretimi konusuna yoğunlaşıyoruz. Yakıt borularının geliştirilmesi için TÜBİTAK’a başvurularımız da bulunuyor. GOSB’da üretim yapıyorsunuz. Gebze Organize Sanayi Bölgesi içerisinde yer almanın size sağladığı avantajları da aktarabilir misiniz? Sinan Gider: GOSB’da üretim yapmak bize önemli geliyor. Organize Sanayi Bölgesi tam anlamıyla organize olması ve sunduğu hizmetlerle öne çıkıyor. Bu bölgeye gelen müşterilerimizin beğenilerini görebiliyoruz. Ana sanayiden ya da tedarik sanayiden gelen iş ortaklarımız, bölgedeki fabrikalara, çevre düzenine ve yollarına hayran kalıyorlar. Kısaca bu bölgede bir düzen ve sistem var. Bundan yola çıkarak, bölgemizin konumunu büyütmek gerekiyor. vazgeçilmezdir. Üzerine yapılan kaplama borunun maliyeti için önemli bir unsur teşkil eder. İleri Elektro Kimyanın uzmanlık alanı boru üzerine yapılan kaplamaların işçiliğini ve teknolojisini geliştirmektir. İleri Elektro Kimya Ar-Ge ekibi boru üzerine değişik malzemelerden yapılmış kaplama teknolojilerini geliştiriyor. GOSB’ta olmak bize ayrı bir heyecan veriyor. 2008 yılında GOSB’da faaliyete geçmemiz firmamız için de çok faydalı oldu. Bu bizim için bir avantaj oldu. Fakat son zamanlarda bazı sorunlar yaşamaktayız. Arsa değerleri çok pahalı hale geldi. Bir başka nokta, bu bölgede işsizlik neredeyse yok gibi. Bölgenin gelişmişliğinden eleman bulmak giderek zorlaşıyor. Bant Boru olarak büyüyoruz, yeni yatırım alanına ve elemanlara ihtiyaç duyuyoruz. Bu açıdan bir dezavantajımız oluştu. Kaliteli eleman ihtiyacını İstanbul’dan karşılıyoruz. Bant Boru olarak 6 kişilik bir ekibimiz Ar-Ge çalışmasını yürütüyor. Ürün gamımızı geliştiren çalışmalarımız olduğu gibi, otomasyona yönelik çalışmalarımız da var. Otomasyon ciddi bir maliyet gerektiren yatırım. Bu açıdan bu otomasyona alternatif olarak sistemler geliştirmek için uğraşıyoruz. Bu geliştirdiğimiz sistemlerin ayrıca Enerji girdilerimiz çok artıyor. Bu tabi biraz GOSB’un biraz da ülkemizin gerçeği oldu. Elektrik ihtiyacımız konusunda uygun çözümler bekliyoruz. Bölge dışındaki sanayici ile aynı enerji giderlerine sahip olduk. Bu da bir başka dezavantajı oluşturuyor. GOSB’lu olmanın avantajlarını bana göre yeniden yükseltmek gerekiyor.n KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ TEKNOPARK intertech BİLGİ TEKNOLOJİLERİ 38 Intertech, finans sektörünün ihtiyaç duyduğu Bilgi Teknolojileri hizmetlerini sunmak amacıyla 1987 yılında kuruldu. Bugün 500 kişiye varan kadrosuyla başta uzmanlaştığı finans sektörü olmak üzere pek çok sektör için çağdaş ve etkin çözümler üretmeye, üstün servis kalitesiyle hizmet vermeye devam ediyor. Intertech Genel Müdürü Ömer Uyar: “Finans sektörünün ihtiyaçlarını Ar-Ge ile geliştiriyoruz” Intertech Genel Müdürü Ömer Uyar, verimli bir bilgi teknolojisi altyapısının ancak iş ihtiyaçlarının doğru analiz edilmesi ve ihtiyacı karşılayacak ürün tasarımının doğru belirlenmesi ile kurulabileceğine değiniyor. Intertech, müşteri ihtiyaçlarına odaklı yaklaşımıyla, gerekli bilgi ve beceriye sahip uzman çalışanları, deneyimli, yenilikçi ve dinamik yönetim kadrosu, modern organizasyon yapısı ve Ar-Ge çalışmalarıyla finans sektörünün ihtiyaç duyduğu profesyonel hizmetleri sunuyor. KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ “Ar-Ge’ye olan ihtiyaç vazgeçilmezdir” rganize Sanayi Bölgeleri içerisindeki veya üniversitelerinden içindeki Teknoparklar’ın ana hedeflerinden biri her alandaki araştırma-geliştirme ve yazılım geliştirme çalışmalarını birbiri ile koordineli bir şekilde yürütülmesini sağlayarak, yeni ürün ve yeni üretim teknolojilerinin geliştirilmesine destek olmak amacıyla oluşturulmuştur. Buradaki ana düşüncenin, ülkemizin ileri teknoloji ürünlerinin ithalatını azaltıp, katma değeri yüksek ürünler ve teknolojilerin ihracatını artırarak, ekonomimize katkıda bulunmak olduğunu düşünüyorum. Bunun yanı sıra birde zaman zaman yararlandığımız TÜBİTAK’ın Ar-Ge projeleri de var. Fakat TÜBİTAK, içerisinde bilimsel içeriği olan projelere destek veriyor. Bilimsel çalışmalara da ihtiyacımız var, ama bu da bir yere kadar. Bizim ülke olarak bilimsel ve Ar-Ge çalışmalarını tabana yaymamız gerekiyor. Hayatımız formüllerle, denklemlerle, buluşlarla geçemez. İnsanların belli ihtiyaçları var ve bu ihtiyaçların karşılanması gerekiyor. ‘GOSB Teknopark’ta geliştirdiğimiz uygulamalar finans sektöründe kullanılıyor’ Intertech öncelikle finans sektöründe hizmet vermek 1987 yılında kuruldu. Bilgi teknolojisi hizmetlerini geniş bir yelpazede sunmaktadır. Intertech olarak işimizin doğal bir parçasını olarak belli bir kısmını Ar-Ge belli bir kısmını ise Ar-Ge çalışmalarımızın ürünleştirilip yaygınlaştırılması oluşturuyor. Çalıştığımız alanda yurtdışında faaliyet gösteren bazı firmalar dışında rakibimiz bulunmuyor. Türkiye’de şu anda 45 civarında banka faaliyet gösteriyor. Bu bankalardan 10 tanesi bizim uygulamalarımızı kullanıyorlar. Yani bizim GOSB Teknopark’ında geliştirdiğimiz uygulamayı kullanıyorlar. Intertech olarak Türkiye’de bankacılık sektöründe uygulamalarımızın pazar payı yüzde 20-25’ler seviyesindedir. Bankaların yüzde 50’si ile yüzde 60’ı kendi yazılımlarını kullanıyorlar. Bizim yazılımlarımızı kullanan bankaların neredeyse hepsinin ihtiyaçlarını ‘Ar-Ge ile ürün yelpazemiz günden güne genişliyor’ Intertech olarak bankacılık uygulamaları yazılımlarına başladan önce finans ve bankacılık pazarını değerlendirmeye çalıştık. Bankacılık sektörünün nereye gittiği konusunda analizler yaparak, pazarın ihtiyaçlarını ele aldık. Öncelikli olarak bir strateji belirleyerek yola çıktık. Bankacılık uygulama çözümlerimizi beş ana bölüme ayırdık. Bunları, Bankacılık çözümleri, Portal Teknolojileri, İş Akış Yönetim Sistemleri, Dağıtım Kanalları Yönetim, CRM, Veri Ambarı ve İş Zekası çözümleri olarak beliledik ve uzmanlaşmayı hedefledik. Yazılımlarımızı bu çerçeve üzerinden geliştirmeye başladık. Bu süreç tam anlamıyla bir Ar-Ge süreci oldu. İhtiyaçlar üzerinden araştırma ve geliştirme faaliyeti “GOSB Teknopark’ta, katma değeri yüksek yazılımlar üretirken aynı zamanda yüksek kaliteli istihdama ciddi anlamda bir kapı aralamış oluyoruz. Dolayısıyla Teknoparklardaki yazılımla ilgili konularda ciddi anlamda döviz tasarrufu, hatta ihracatla ülkemize gelir kazandırılması söz konusudur. Eğer Türkiye bilişim alanında yazılım ihraç edecek konuma geldiyse bunda Teknoparkların çok büyük etkisi vardır. Bu konu, daha da desteklenerek geliştirilmeli" yürütüp, müşterinin ne istediği konusu üzerinde biz kendi çözümlerimizle buna ne kadar karşılık verebiliriz konularında yoğun formüller geliştirdik. ‘Rakiplerimiz olan küresel şirketler karşısında avantaj elde ediyoruz’ Intertech olarak rekabeti küresel yazılım şirketleri ile yaşıyoruz. Örneğin, geçtiğimiz aylarda, Eurobank-Tekfen projesini küresel iş yapan bir şirkete karşı kazandık. Keza Odeo Bank ve A Bank projelerine aynı şekilde rakiplerimizi geçerek kazanmış olduk. Intertech aslında katma değeri yüksek milli bir iş yapıyor. Biz şirket olarak Türkiye’de bankacılık ve finans uygulamalarını yapmamış olsaydık, yurt dışından gelen şirketler bu işleri yapıyor olacaktı. Örneğin biz burada 10 milyon dolarlık bir çözüm gerçekleştiriyorsak, küresel şirketler bunu 50 milyon dolara formülleyecekti. Yani, biz yaptığımız işle, ithalatı önleyerek, bir anlamda sektörümüzde cari açığın kapanması için katkıda bulunuyoruz. Sadece Türkiye’den değil, yurt dışındaki bankalara da uygulamalarımız var. Bu bir anlamda yazılım ihracatıdır da diyebiliriz. Denizbank’ın iştiraki olan Sberbank bizim en büyük hissedarımız oldu. Bu çerçevede, Avusturya’da bir projeye başladık. Şimdi, Sberbank’ın Avusturya’daki bir bankası da bizim ürünlerimizi kullanıyor. Slovekya, Slovenya, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Hırvatistan gibi ülkelere yazılım ürünlerimizi ihraç edeceğiz. Bunun yanında da Arap ülkelerindeki finans kuruluşları ve bankalarla da çalışmalarımız olacak. Suudi Arabistan Yatırım Bankası’na danışmanlık yapıyorduk, şimdi bunun ardından ürün satışımız da başlamış olacak. Yani Türkiye’yi domine ederek, yurt dışına doğru da bir sıçrama yapıyoruz. İşimiz sadece bir ürünü satmaktan oluşmuyor. Yurt dışına ürünlerimizi ihraç ederken, oradaki ihtiyaçları da göz önüne alıyoruz. Ar-Ge çalışması yaparak ürünlerimizi geliştiriyoruz. Intertech olarak TÜBİTAK, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile birlirte yürüttüğümüz GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012 TEKNOPARK O karşılamış durumdayız. İşte bunun en önemli nedenlerinden biri yaptığımız Ar-Ge çalışmalarıdır. 39 TEKNOPARK RÖPORTAJ 40 projeler var. TÜBİTAK-TEYDEB destekli üç projeyi yürütüyoruz. Aynı şekilde Sanayi Bakanlığı’nın SANTEZ uygulamasının da içerisinde yer alıyoruz. Bunun dışında TÜBİTAK’a başvurmadığımız ama kendi bünyemizde geliştirmeye çalıştığımız projelerimizde bulunmaktadır. ‘Milyonlarca müşteriyi tek tek arayarak ihtiyaçlarına çözüm bulamayız’ İşimizin ayrılmaz bir parçası olan Ar-Ge ile geliştirdiğimiz bir projemiz ‘Kampanya Optimizasyonu’ uygulamamızdır. Bu uygulama yazılımının ardında ciddi bir akademik formül bulunuyor. Bu, banka ya da bir telekom şirketi için geliştirdiğimiz müşteriyle iletişim kanalları üzerine ulaşma projesidir. Daha detaylı anlatmak gerekirse, bankaların müşteriyle iletişim kurduğu kanallar var. Bunlar; çağrı merkezi üzerinden, mail ya da cep telefonlarına SMS göndermek suretiyle olabilir. Bunun dışında ise müşteri bankaya geldiğinde yüz yüze iletişim kurularak bir kampanya önerilebilir. Kredi kartları, bireysel krediler, vadeli mevduatlar, altın hesapları gibi bankanın müşterisine sunmak istediği ürünleri olabilir. Ya da telekom şirketlerinin özel servis hizmetleri ya da paket tarifeleriyle ilgili bir kampanya olabilir. Hemen hemen her banka bir kredi kartı hizmetinden ortalama yıllık getirisinin ne olduğunu bilir. Ve bu getiriler doğrultusunda zaman zaman yeni kredi kartı müşterileri edinmek için kampanyalar yapabilir. Ya da bir telekom şirketi abone sayısını zaman zaman daha da artırmak için kampanya düzenleyebilir. Bu nedenle bankanın ya da telekom şirketinin bu ürünlerini satın alacak müşterilerini tespit etmesi gerekiyor. Bunun için ‘Veri Madenciliğine’ ya da ‘Analitik Modelleme’ ihtiyaç duyuluyor. Milyonlarca müşterişi tek tek arayarak onların ihtiyaçlarına çözüm bulamayız. KOBİ’ler iş ağlarını iyi kullanmalı E konomik kriz ve belirsizlik ortamında iş insanlarına yönelik sosyal ve iş ağların önemi iyiden iyiye artıyor. Yeni bağlantıların, yeni satış kanallarının, yeni iş ortaklarının edinildiği bu ağlar, yarattıkları fırsatlarla yepyeni kapılar açacak anahtarlar sunuyor. Bu yüzden artık KOBİ’ler bu ağların bir parçası olmak durumunda olmalıyar. Müşterilerimiz olan bankalar, KOBİ’leri belli portallerde toplamaya çalışıyorlar. Bu KOBİ’leri birbirleriyle bilgi ileşitiminde bulunmalarını sağlıyorlar. Artık daha küresel düşünmek gerekiyor. Artık, öyle bir ağın parçası olmak gerekiyor ki, dünyanın herhangi bir yerindeki ürünlere, üretim çözümlerine ulaşmayı kolaşlaştırsın. Artık sanal pazarlar oluşmuş durumda. Bu yüzden küresel düşünerek ürün tasarlamak gerekiyor. Bir yazılım geliştirirken, ‘bunu Türkçe yaparım demek’ işletmenin yapabileceği en büyük hata oluyor. Bu bir yelpazede modelleme yapılarak bir tahmin yürütüyoruz. Bunu biz, birinci aşama olarak niteliyoruz. Bu modelleme için üniversitelerden destek alıyoruz. Doğuş, Özyeğin, Boğaziçi Üniversiteleri, destek aldığımız kurumlardan bazılarını oluşturuyor. Şimdilerde, ODTÜ Teknopark içerisinde ikinci ofisimizi açtık. Bu lokasyonda da öğretim görevlileri ile çalışıyoruz. Üniversitelerde çok değerli bilgi birikiminin oluştuğuna şahit oluyoruz. Müşterinin davranışından ve profilinden, bugüne kadar edinilen tecrübeden bir ihtiyaç modellemesi yapılması gerekiyor. Hangi müşterinin kredi kartı ya da bireysel kredi alacağından tutun, hangi müşterinin vadeli hesap açabileceğine kadar geniş KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ürünler belki yakın bir gelecekte dünyanın herhangi bir köşesine pazarlanabilir, ihraç edilebilir. Ürünü düşünürken, tasarlarken, üretirken yerel değil küresel bazda geliştirmeyi hedeflemeli. Bir ürün geliştirebilirsiniz, ama sesinizi duyaramazsanız yapabileceğiniz fazla bir şey yok. Sesi duyurabilmek için ağlara dahil olmak gerekiyor. İnterneti çok iyi takip ederek, insanların eğilim ve davranış biçimlerine hakim olmak giderek önemli hale geliyor. Bizim yaptığımız işte tam buna denk düşüyor. Türkiye’nin dört bir tarafında bankaların yüzlerce şubeleri var. İletişim merkezleri var. İnternet ve mobil şubeleri var. Buna rağmen facebookta sanal banka şubeleri açılıyor. Çünkü artık insanlar orada iletişim kuruyorlar. İnsanların alışkanlıklarını takip ederek, ihtiyaçlarını belirlemek ve ona uygun çözümler geliştirmek artık daha da mümkün. Modellemeyi gerçekleştirdikten sonra, hangi müşterinin hangi ürünü alacağı ortaya çıkınca, bu ürünün nasıl satılırsa yani minimum maliyetle, maksimum getirinin elde edilmesi konusunda bir çalışma yürütüyoruz. Yani ürünü, telefon yoluyla mı yoksa SMS ile pazarlamak mı daha ekonomiktir konusunda bir optimizasyon yapıyoruz. ‘Kredi Kartı Sahtekarlığı’ projesi Bir başka projemiz ise ‘Kredi Kartı Sahtekarlık Projesi’ ya da “Suistimal Tespit Sistemi” projesidir. Kredi kartı sahteciliği artık hemen hemen hepimizin başına gelmektedir. Kart çalınabiliyor, kopyalanabiliyor ya da kart hırsızları müşterinin yerine harcama yapmış olabiliyor. Kredi kartı kullanan müşterinin aşağı yukarı düzenli bir harcama davranışı oluşuyor. Örneğin, restoranda haftada iki kez yemek yiyor, en az üç dört kez marketten alışveriş yapıyor. Hepimizin kredi kartı ile harcama yaparken bir davranış biçimimiz var. Müşteri Ayrıca banka şubesinde de bir sahtekarlık gerçekleşebilir. Müşterinin kimlik bilgileri çalınabiliyor. Sistemimizin bunu da algılaması mümkün. İşlemin sahte olup olmadığını ortaya çıkartabiliyor. Bunun dışında da başka bir sürü ihtimaller de var. Zaman zaman kötü niyetli banka çalışanları da olabilir. Müşterinin bilgi ve banka hesapları üzerinde de sahtecilik yapılabiliyor. Bu örnekler çok olmasa bile, bir ihtimal olarak değerlendiriliyor. Bu yüzden sistemdeki hareketleri, kontrol edip anormal hareketler var ise, bunları önceden uyarıp suistimallerin önüne geçmeyi hedefliyoruz. temelini oluşturdu. Operasyon maliyetlerini ve atıl paraları rotalama ile ilgili projemiz ile daha az kilometre daha fazla operasyon yapılmasını sağlıyoruz. bu projemizin temel taşı. Daha az operasyonla, daha hızlı para tahsilatı nasıl gerçekleştirilebilir konusunda bir uygulama olacak. Doğru müşteriye, doğru kanaldan ulaşmak Müşteri memnuniyeti yaratan uygulamalar ‘Collection Optimizasyonu’ da bir başka Ar-Ge projemiz. Bunun için TÜBİTAK’a başvurumuzu yapmaya hazırlanıyoruz. Bu proje, bankanın takipteki kredilerini, kredi kartı ya da bireysel kredi kartı ödemelerinin takip edilmesini sağlayacak. Örneğin müşteri kredi kartı borcunu ödemiyor ya da bireysel kredisinin taksitlerini aksatıyor. Bunların tahsilatı gerekiyor, müşterini aramak ve bilgilendirmek gerekiyor. Yani telefon ile arasak mı daha çabuk parayı alabiliriz. Yoksa avukata mı vermek gerekiyor? Her müşterinin davranışlarına ve yaklaşımlarına göre bunlarda ilgili bir ödeme tahsilat sistemi geliştirmek Müşteri davranış biçimlerini CRM uygulaması olarak da ele alıyoruz. Hangi müşterinin hangi ürünü satın alacağının yanı sıra müşterinin bankayı terketmesi konusunda da projeler geliştiriyoruz. Uygulamamız müşterinin yine davranış biçiminden yola çıkarak oluşan memnuniyetsizliği farketmeye yarıyor. Bizim yazılım ve uygulamamızı kullanan bir banka, geçtiğimiz yıl 25 bin müşterini kaybetmekten kurtuldu. Bir müşteriyi tutmanın maliyeti bir liraysa, yeni müşteriyi kazanmak için 10 lira harcamak gerekiyor. Kısaca işte bu uygulamamız ile banka, 250 bin yeni müşteri kazanmış gibi oldu. Devam eden bir projemiz ise ‘ATM Nakit Optimizasyonu’ projesidir. Bankanın bir yerde atıl bir parayı bırakması, o bankanın kârdan zararıdır. ATM’deki atıl paranın gece Merkez Bankası’na teslim edilmesi sonucu bir faiz işler. Eğer banka bu parayı ATM’de bırakırsa, onun atıl parası oarak kalır ve bundan para kazanmamış olur. Bunun dışında problemin bir başka tarafı ise ATM’nin hizmet maliyetidir. Bir başka operesyonel sorun ise sahadaki ATM’lere sırasıyla para taşıma işidir. ATM’ler arası para nakili esnasında bir maliyet ortaya çıkar. Buna rotalama problemi de diyebiliriz. ATM’den nakit para ihtiyacını karşılayan müşteriyi hiç bir şekilde mağdur etmemenin yanı sıra ATM’de ihtiyacın üzerindeki parayı da atıl bırakmamak gerekiyor. Bu yüzden farklı lokasyonlarda hizmet sunan ATM’ler özelinde tahmin yürütmek bu projemizin GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012 TEKNOPARK RÖPORTAJ bu davranış biçiminin dışına çıkarsa ya beklenmeyen bir davranış gerçekleştirirse bizim yazılımımız devreye girecek. Müşteri bugüne kadar kuyumcudan çeyrek altını bile kredi kartı ile satın almamış durumda. Müşteri kredi kartından o kuyumcudan ciddi bir miktarda satın alma yaptığını algılıyorsunuz. İşte burada bir sahtekarlık söz konusu oluyor. Bu uygulamamız müşteri harcamasındaki sapmaları tespit etmeye yarıyor. Müşteri düzenli olarak kredi kartı ile takım elbise satın alıyor. Fakat ayda ikinci kez alınca sistem devreye girerek, uyarıyor. Bu sadece kredi kartı satın almaları için değil, ATM’lerdeki nakit para çekimleri de için geçerli. 41 Bizi diğer yazılım şirketlerinden ayıran özelliklerimiz TEKNOPARK RÖPORTAJ 42 Bizim şirketimizin hedefi ve vizyonumuz bankacılık çözümlerine odaklanmak ve finans sektörüne çalışmaktır. Bizim işimiz konsantrasyon, araştırma ve geliştirme isteyen bir iştir. Bizi diğer yazılım şirketlerinden ayıran en önemli özelliklerden biri ise uygulamanın yazılımını hazırladıktan sonra kurulumu ve işletimini gerçekleştirmektir. Bu yüzden çalıştığımız bankanın eski sistemden, yeni sistemine verilerini yenilemek, ona uygun özel personel istihdam etmek gerekebiliyor. Bu yüzden Inter Akademi adı altında bir grup oluşturduk. Bu grup personel seçme ve yerleştirme hizmeti veriyor. Adayların başvurularını inceleyip, onları sınava tabi tutuyor. Gerçekleştiriler sınavlarla beraber yetkinliklerini ve kapasitelerini tespit ediyor. Bunun sonucunda da uygun departmanlara yerleştiriyor. ‘Cep telefonundan cep telefonuna para transferini inovasyon ile gerçekleştirdik’ Ar-Ge projelerimizin yanı sına inovasyon uygulamalarımız da var. Denizbank için ‘CepParam’ uygulamasını gerçekleştirdik. Bu inovasyon çalışmamız bize ait özgün bir projedir. Cep telefonunu, müşterinin banka cüzdanı haline getiriyoruz. Bu uygulama ile DenizBank ATM’lerinden Kartlı/Kartsız, AçıkDeniz Internet Bankacılığı’ndan, Facebook Bankacılığı’ndan veya CepParam uygulamasından dilediğiniz kişinin cep telefonuna 7/24 para gönderebilirme imkanı yaratıyoruz. Cep telefonunuza gelen paraları CepParam Uygulaması ile istediğiniz gibi yönetebilirsiniz. CepParam uygulaması ile, gelen parayı başkasına gönderebilir, gönderene iade edebilir, DenizBank ATM’lerinden çekebilir, DenizBank müşterisiyseniz DenizBank hesabınıza aktarabilirsiniz. Yeni nesile uygun çözümler Facebook Bankacılığı’nı dünyada ilk kez bizim yaptığımız uygulama ile geliştirildi. Bu uygulamamız ile Amerika’da ödül aldık. Bu GOSB Teknopark G OSB Teknopark içerisinde çalışmaktan ve faaliyet göstermekten gayet memnunuz. Birlikte iş yaptığımız bankaların teknoloji merkezleri de hep bu bölgede yoğunlaşmış durumda bu açıdan bize kolaylık sağlıyor. Bunun dışında izole bir alan yaratıyor. Ar-Ge yapan ve ürün geliştiren şirketlerin biraz sakinliğe ve odaklanmaya ihtiyacı var. GOSB Teknopark’ta rahatlıkla bunu gerçekleştirebiliyoruz. İstanbul’un merkezinde çalışmak ile GOSB içerisinde çalışmak arasında ciddi farklılıklar var. Orada da bir ofisim var, hem oraya hem de şirket merkezine gidip geliyorum. GOSB Teknopark içerisinde bir Ar-Ge’ci havasına ve inovatif bir havaya bürünüyorum. İstanbul’daki merkeze geldiğimde ise pazarlama, satış ve operasyonel konulara peşimi bırakmıyor. Intertech olarak GOSB Teknopark’da bir kaç ofise sahibiz. Tek sıkıntımız bu yerleşimimizin parçalı halde dağınık olması. Bu konuda adımlar atmak istiyoruz. 2008 yılında GOSB Teknopark’a uygulamada, şube aracılığıyla Facebook’ta hesabı olan müşteriler her günün 24 saatinde para transferi yapabiliyor. Bunun yanı sıra kredi kartı, mevduat ve kredi hesaplarını da görüntüleyebiliyorlar. Bu projeyi Marmara Üniversitesi için özelleştirdik. Facebook hesabına giren Marmara Üniversitesi öğrencileri, üniversite kartına para yükleyebiliyor. Buradaki hedefimizi genç müşteriye yönelik çözümleri üretmek olarak belirlemiştik. Gençliğin bankaya giderek, vadeli hesap açmak, buradan para çekip yatırmak gibi davranışı bulunmuyor. Gençler artık Facebook’ta deneyim yaşamak istiyor. Artık yeni nesilin davranışlarına göre çözümler üretmek gerekiyor. Bunun yanı sıra Twitter için de uygulamalarımız bulunuyor. Burada online kredi başvurusu alabilmeyi mümkün hale getirdik. KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ geldik, ve büyümeye devam ettik. Şimdi ise yetersiz kalıyor. Yeni teknopark ofislerine ihtiyacımız var. Bir de bizim gibi Teknopark’larda iş yapan şirketlerin vergi teşviği konusunda bazı sıkıntıları var. Teşvik kapsamı, çalışanlar yüzde yüz vaktini Teknoparkta geçirirse uygulanıyor. Bölge dışında çalışılan süreye ait hak ve kazanılan ücret ise gelir vergisine tabi oluyor. Ayrıca, bölgede geliştirilen projelerin pazarlanması amaçlı olarak bölge dışında çalışılan süreler de istisna kapsamına dahil edilmesi söz konusu değil. Bölge içinde araştırmacı, yazılımcı ve Ar-Ge personeli dışında kalan diğer personele yapılan ücret ödemeleri de istisnaya konu edilemiyor. Bu açıdan şirketler Teknopark’dan beklediği ölçüde destek alamamış oluyor. Artık günümüz dünyasında bir çalışanın yüzde yüz ofisinde vaktini geçirmesi mümkün değil. Bu açıdan teşvik kapsamının bir yönetmelikle inisiyatif alınarak değiştirilmesini temenni ediyorum. Kişiye özel ürün geliştirmek Yeni bir Ar-Ge projesine de başladık. Kişilerin, şirketlerin artık facebook sayfaları var. Bu sayfaları beğendiğiniz zaman o uygulamaya izin verilen ölçüde erişim imkanı sağlanıyor. Bu projemiz tam buradan yola çıktı. Bankanın sayfasını beğenen müşterinin, sosyal medyaki bilgilerinin izin verdiği ölçüde analiz edilmesini sağlıyor. Artık kişisel bilgilerin güvenliği çok önemli bir konu, burada tek hassasiyetimiz müşterinin izin verdiği bilgiler üzerinden bir analiz yürütmek oluyor. Bu analiz ve filtreleme sayesinde ‘parasız kaldığından’ yakınan facebook kullanıcısına, kişiye özel ürün teklif edebilir hale geliyoruz. Bu başka deyişle bir CRM projesidir. İnsanların davranışlarından yola çıkarak, aktiviteleri takip edip onların ihtiyaç duyduğu ürünleri sunabilmeyi hedefliyoruz. n BABALAR VE ÇOCUKLARI 44 Kuşak çatışması değil; Kuşak Buluşması Aydınlar Refrakter’in hikayesi, 1950‘li yıllarda Giresun’dan İstanbul‘a gelen inşaat, ateş tuğlası ve fırın tadilatları yapan USTA OSMAN AYDIN ile başlıyor. Osman Usta evindeki telefona gelen istekleri karşılamaya çalışıyor, yaptığı işlerle adını geniş bir alana yayıyordu. Duvarcı ustası Osman Bey zaman zaman şehir dışına çıkıyor, yoğun iş taleplerine yetişmeye çalışıyor, uzunca bir dönem böyle geçiyordu. Ta ki artık yetişen iki oğul işbaşına geçene dek. Baba, amca ve 2 kardeşin katılımıyla bir kollektif şirket kuruluyor, bir yazıhane açılıyor, bir araba ediniliyor. Küçük oğul Hürrem ile mühendislik eğitimini tamamlayan büyük oğul Hamza’nın babalarıyla birlikte çalışmaya başlamasıyla işin boyutları değişmeye başlıyor. Hamza Bey aldığı eğitim ve bütün öğrendiklerini işe uygulamaya çalışıyor, telefonlara cevap veriliyor, anında gidiliyor, bir plan program dahilinde çalışılıyor, cirolar artıyor, bir muhasebe düzeni geliyordu. O günün koşullarında az sayıda ustanın çalıştığı bu alandaki yoğun iş talebini karşılama becerileri giderek yükseliyordu. Hmaza Bey o yaklaşık 15 yıl devam eden o süreci “Sürekli ararlardı, herkes bizi arardı. Tabiri caizse şımarık çalıştık” şeklinde anlatıyor. Bu dönemin ardından inşaat ve montaj işini bir anonim şirket yapısına dönüştüren aile GOSB’ta tesadüf eseri buldukları arsa için müracaat ediyorlar. Artık sadece uygulama değil üretim yapmak üzere de harekete geçiliyordu. Ancak baba Osman Bey tam o sıralarda vefat ediyordu. Hamza Aydın “Bütün bunların gerçekleşeceğini biliyordu ama görmeye ömrü vefa etmedi” diyor. Aydınlar Refrakter bugün iki kardeşin ortaklığı biçiminde devam ediyor. Aydınlar Refrakter, yıllardır süregelen aile şirketi yapısını giderek genişleyen aileleriyle birlikte sürdürebilmeyi başarmakla kalmıyor, işin boyutlarını sürekli büyüten bir performans sergilemeye devam ediyor. Makina imalatı ve iç üretimi iki ayrı bölüm halinde precast bir modele taşımak üzere GOSB’da aldıkları arsa üzerinde ikinci fabrikalarının inşaatına başlıyorlar. Aydınlar Refrakter’in ikinci kuşak temsilcisi Genel Müdür Hamza Aydın ve üçüncü kuşak temsilcisi Genel Müdür Yardımcısı Özgü Aydın Şekeroğlu ile şirketlerini nasıl yönettiklerini, bakış açılarını, çatışmalarını, uzlaşmalarını ve hayallerini konuştuk. KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ AYDINLAR REFRAKTER PROFİLİ Aydınlar Refrakter, 1950' li yıllarda inşaat, ateş tuğla montajı ve fırın tadilatları ile başladığı faaliyetlerine, bugün, Gebze Organize Sanayi Bölgesinde kurulu, 8000m2 lik, 60 ton günlük üretim kapasitesine sahip tesislerinde modern bir şirket olarak devam etmektedir. Demir-Çelik, Aluminyum, Çimento, Cam, Seramik, Petro-Kimya gibi sektörlere hizmet veren Aydınlar Refrakter, Türkiye'de kendi sektörlerinde ilk 10'a giren şirketleri müşteri portföyünde bulundurmaktan gurur duymaktadır. BABALAR VE ÇOCUKLARI 45 GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012 BABALAR VE ÇOCUKLARI 46 Kuşak Çatışması Değil; Kuşak Buluşması Hamza Aydın: Çocuklarımla öyle fazla bir çatışmamız olacağını sanmıyorum, olmuyor da zaten. Profesyonel yönetici ile uyumu yakalayamazsanız çok daha büyük çatışmalar yaşarsınız. Oysa çocukların sıfırdan yetişmeleri o müessesede gelecek açısından çok daha iyi. Çocukların bir başka işyerinde yetişip, yönetime tecrübeli olarak gelmeleri kısa dönemde çok karlılık sağlar ama teknik konularda, fabrikanızın kendine özgü yapısı, sorunları hakkında hiç tecrübesi olmuyor. Genel bir tecrübe oluyor. Biz bu konuyu aile arasında tartıştık. Bilhassa da ben ısrar ettim. Dışarıda bir süre mimarlık mühendislik yaptım ama ben de ailede böyle başladım. Çocuklarımın benim yanımda erken başlamalarını yeğledim. Tabii bu herkese göre, şartlarına göre değişebilir. Özgü, 12 senedir yanımda. Diyelim ki başka bir firmada 5 yıl çalışıp gelseydi, buradaki idari pozisyonlar biraz daha farklı olabilirdi. Benim yüküm biraz daha azabilirdi ama teknik yönden problemlerimiz daha artabilirdi. Onlar şimdi teknik konuların neredeyse yarısını bizim omuzumuzdan aldılar. İdari konuları herkes zaten gerek alınan eğitimler ve gerekse kitaplar, makaleler ile kendi kendini yetiştirerek öğreniyor. Açıkcası o tür konularında pek bir sıkıntımız olmuyor. Yeni jenerasyon iletişimde, bilişimde bizden daha ileri. Ben burayı babamdan devralırken benim de eksiklerim vardı, babamın da eksiklikleri vardı. Ben babamın eksiklikleri tamamladım, o da benimkileri tamamladı. Biz buraya öyle geldik. Özgü Aydın Şekeroğlu: İkinci kuşağın çatıştığı konular hep yönetimsel. Örneğin babam çok detaycıdır. İş bitirici ve takipçidir. Bu noktada detaylara takıldığı için yetkilendirmeye sorumluluk vermeye çok açık olamıyor. Ama bu bana göre bir olumsuzluk değil. Çünkü bu onun bir tarzı, farklılığı. Diğer yandan ben, elemanlarımın yaptıkları işi bütün detaylarına ve sonuna kadar kendilerinin takip etmesini isterim. Bu süreçlere çok müdahele etmek istemem. Benim babamla yaşadığım kuşak çatışması herşeyden önce fikirsel düzeydeydi. Biz 68 kuşağız ve babalarımızla aramızdaki dünya görüşü birbirine taban tabana zıttı. Ben en azından yüzde 80 gibi bir oranda ne yapmayacağımı biliyorum. Ama diğer yüzde 20'lik kısım bırakın benim yapıma, kişilik özelliklerime kalsın. Özgü Aydın Şekeroğlu: Tabii bizde öyle çatışmalar olmadı gerçekten. Hamza Aydın: Bizde olmadı. Neden olmadı? Ben zamanında çileyi çektim, ve şimdi ben onlardan yana çoğu şeyi zaten kabul etmişim. İş hayatındaki bu uzlaşmamız da bir fayda sağlıyor. Babam ise sanırım işi kuran kişi olmanın getirdiği bir özellik olarak, müdahale etmeden o işin olabileceğine pek inanmaz. Az önce söylediğim gibi bu yanlış birşey değil belki ama ona yük getiriyor. Hamza Aydın: İşi birisine devredeceksiniz ve biraz eksik de devretmek istiyorsunuz. Onun için biraz daha müdahaleci oluyorsun. İşte "şunlar daha iyi yapılsın, bunlar daha iyi yapılsın". Orada belki gelecekte bir övgü bekliyor insan, densin istiyor ki "babam hakikaten şu eksikleri tamamladı". Bazen kendimi tartınca altında yatan sebeplerin bunlar olabileceğini düşünüyorum. Dozu kaçırdığın zaman da geri adım atıyorsun. "Bu müdahale biraz daha esnek olmalıydı. Canhıraş uğraşıyorlar, ufak tefek hatalar elbette olur. Sen babanla çalışırken yanlış yapmadın mı?" gibi sorguluyorum kendimi. Yüzde 80 Uzlaşma, Yüzde 20 Çatışma Hamza Aydın: Özgü aslında üçüncü kuşak. Ben babamdan, onlar da benden. Bizim böyle bir avantajımız var. Ben babamla kuşak çatışması yaşadığım için çocuklarımızın böyle bir şansı oldu. Babam emek yoğun çalışan bir usta adam. Bu işi ustalıktan öğrenen birisi. Tabii bizim bugünkü imkanlarımız onlarda yoktu. Birisi onu çağıracak bu işi bitir diyecek ve bitirecek. Ama biz işe girdiğimiz anda, öğrendiklerimizin de yardımıyla, bir şirket yapısına dönüştürmeye çalıştık. KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ Özgü Aydın Şekeroğlu: Biz işin genel gidişatıyla ilgili sorun yaşamıyoruz. Bir tek ayrıntılarda, örneğin operasyonel bir hata olduğunda problemler yaşamışızdır. Ama kuşak çatışması denilen olay bizde olmadı. Çünkü ben eskiden beri babamı çok dinlerim ve babama çok düşkünümdür de. Fikirlerine çok açığımdır. O anlamda sorun çıkaran bir ikinci kuşak olmadığımı düşünüyorum kendi adıma. Ancak kardeşimin babamla bir çatışma yaşayacaklarını seziyorum ama onu da ben yumuşatırım. Hamza Aydın: Şimdi tabii kız çocukla erkek çocuk arasında bir fark var. Erkek çocuk sahiplenmek isteyen, benim diye ortaya çıkan bir yapıya sahip. Bu özellikler bende de vardı. Aynı zamanda ailenin en büyük çocuğuydum. Biz Karadenizli aile yapımızda birisine bırakma vardır. O da ailenin büyüğü oluyor. Ancak daha iyi iş bilen varsa bir alt kardeşe geçer. Ama bizde öyle olmadı. Biz köy kökenli bir aileyiz ve tabii bu tür şirket hiyerarşisinde gelenek ve göreneklerimiz de etkili oluyor. Benden sonraki ortak da kardeşimdir. Yani biz o açıdan da bir aile şirketiyiz. Özgü'nün kuzeni de bizimle birlikte. Benim kardeşimle olan ilişkimde de -yüzde 100 saf, pırıl pırıl demeyelim, ufak tefek sorunlar olmuştur- hiç parasal bir kavgamız olmamıştır. Ben mühendisim, o alaylı. Biz bazen teknik yönden, o işin yapılışı açısından problem yaşayabiliyoruz. Kuzenler arası ufak tefek çatışmalarda biz "Babamın Desteğini Her Zaman İsterim" Özgü Aydın Şekeroğlu: Babamın desteğini her zaman isterim. Aile firması olmanın getirdiği o sürekli fikir alış-verişi, arkadaki o desteği sürekli hissetmek kolay vazgeçilecek birşey değil. Hamza Aydın: Hep soruyor, sürekli soruyor. Mesela "baba toplantıya katılmak istiyor musun?" yahut "sen de gelsen iyi olur" veya "nasıl olmasını istersin?", "şunu böyle yapsak olur mu?" gibi çok soru soruyor ve bundan keyif aldığını hissediyorum. Buna niçin gereksinim duyduğunu aslında ona sormak lazım. Beni dışlamamak için mi yahut yanlış karar almaktan çekindiği için mi öğrenmek lazım. Ama bu durumun hoşuma gittiğini de saklamayacağım. Özgü Aydın Şekeroğlu: Ben tarz olarak "bunu ben tek başına yapacağım" iddiasında olan bir kişilik değilim. Çok inatlaşan bir kişilik de değilim. Kuzenlerimiz ve kardeşimle de öyleyim. Birşey yapılacaksa hep beraberce yapılması taraftarıyım. Böyle bir çalışma tarzından daha çok zevk alıyorum. Bu ne kadar iyi, ne kadar kötü bilmiyorum. Belki bazı noktalarda tek başına karar vermek, "bunu ben yaptım"ın altını çizmek belki daha iyidir. Ama ben böyleyim ve böyle davranmaya alıştım. Hamza Aydın: Ben bu arada bana hala ihtiyaç var duygusuna kapılıyorum ve bundan çok keyif alıyorum. Özgü Aydın Şekeroğlu: Tabii o her zaman. Tecrübe gerçekten başka birşey. Bunu yaşayarak öğreniyorsunuz. 22 yaşında başladım. Mezun olduğumda dünya çok başka bir yerdi benim için. Babamdan Çocuklarıma Aktardıklarım Özgü Aydın Şekeroğlu: Tecrübe Devralmak mı, Devretmek mi? Hamza Aydın: Şirketi onlara bırakmanın belli bir zamanı var. Ben bunu ne çok hızlandırabilirim ne de yavaşlatabilirim. Hızlandırmak açısından biraz ivme katabilirim ama bütün iş onlara bağlı. Eğer devralmakta direniyorlarsa bu süreç gecikir. Özgü Aydın Şekeroğlu: Çalışma hayatına başlayalı 12 yıl oldu. Aile şirketinde başladım, herhangi bir kurumsal firmada çalışmadım. İlk yıllar hem işe alışmak hem de bir aile şirketinde her işe hakim olma anlamında bir gereklilik olduğu için biraz zorlandım. Ama ben bu çizgiyi aştığıma inanıyorum. Ve 12 yıllık bu çalışma hayatım boyunca inandım ki devralmak gerekiyor. Çünkü devralacak tarafın hem teknik hem idari anlamda kendine güvenini kazanması gerekiyor. Hamza Aydın: Bu konuyu kendi aramızda ilk defa konuşuyoruz. Ben şimdi onun bu düşüncesinin aynısının bende de olduğunu farkediyorum. Yani devralmak gerekiyor. Benim devretmem değil. Özgü Aydın Şekeroğlu: Devralmak gerçekten başka birşey. Bunu yaşayarak öğreniyorsunuz. 22 yaşında başladım. Mezun olduğumda dünya çok başka bir yerdi benim için. Hamza Aydın: Babamı erken kaybettik, bunların hiçbirini göremedi. Bütün bunlar babamın hayalleriydi. Çalıştığı konuda fabrikalaşmamız onun hayaliydi. Biz Özgü ile bir konuda fikir ayrılığı yaşadık. Sonuçta uzlaştık ama bayağı mücadele verdik. Yetişmiş elemana bakış açımız farklı. Onlar zannediyorlar ki dışarıdan gelen herkes hazır, gelir bu işi yapar. Biz öyle yetişmedik. Babamız yanındaki elemanlara hep hoşgörülü davranmıştır. Hata yaptıysa affetmiştir, düzeltme şansı tanımıştır. İşe gelmeyen elemanına "niye işe gelmedin?" diye sormazdı. "Çocuklarının rızkını niye kesiyorsun. Daha deyince de masaya vurup "ben bunu devralıyorum" gibi anlaşılmasın elbette. Devredecek tarafın da "bu artık tamam, karşı taraf hazır" demesi gerek. Çünkü bu bir anın gelmesi durumu değil, bir süreç. Bir devir teslim anı olmuyor. Bir devir teslim töreni, bir taç aldım taktım gibi birşey değil. Başka firmalarda devralacak tarafın olgunlaşması belki daha kısadır ama bence herkes için bu süre değişir. Ama kesinlikle ikinci kuşağın bunu devralacak seviyeye gelmesi gerekiyor. Karşı tarafın da bunu görmesi gerekiyor. Aksi takdirde siz olduğunuzu, karşı taraf da olmadığınızı düşünüyorsa devralmak söz konusu değildir. Bu bana göre, kendiliğinden oluşacak ve şüphesiz mutabık kalınan bir süreçtir. Hamza Aydın: Ben de aynı kanıdayım. Şuna benzetiyorum; emekleyen bir çocuğu ayağa kaldırırsınız, bir adım atar, ikinci adımı korkar atmaz. Onu orada bırakacaksınız artık. Yani yürümesine bakmayacaksınız, bir ayağa kalkıp denemeye başladığı zaman gerisini getirir. fazla çalış, eve daha çok götür" derdi. Yetişmiş elemanı kolay kolay harcamazdı. Elemanlar kolay yetişmiyor. Şimdi küçük bir hatada onları yok saymamak, gözden çıkarmamak gibi konularda yavaş yavaş uzlaşıyoruz. Özge artık olayı tamamıyle çözdü ama şimdi oğlum Ali bu süreçten geçiyor. Daha yumuşak geçişler yapmalarını, onları harcamadan sabırla davranmaları babamdan öğrenip aktarmaya çalıştığım bir bakış. Bu işi birlikte büyüttüğümüz çalışanların değerini bilmeliyiz. 4. Kuşak İşi Sürdürecek mi? Hamza Aydın: Bu iş zor bir iş. Firmalara parçalar üretip, belli terminlerde teslim eden bir firma değiliz. Veya Türkiye pazarına malzeme üretmiyoruz. Biz yan sanayi firmasıyız ve genellikle demir-çelik, çimento, petrokimya, demir ve demir dışı metallerin GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012 BABALAR VE ÇOCUKLARI onları ikna ediyoruz. Biz kardeşler olarak problemlerimizi nasıl hallediyorsak onlar da öğrenip problemlerini kendi aralarında çözecekler. Veya parçalayacaklar, değişik çözecekler. Tabii biz birleşmeden yanayız. Çünkü şirketi ikiye bölemiyorsun. Şirketi elma gibi ikiye bölsen kolay. Ama bu 8'e, 10'a bölünür. Öyle kolay bir bölünme olmaz. 47 BABALAR VE ÇOCUKLARI 48 işlenmesiyle ilgili sanayi kuruluşlarına malzeme üretiyoruz. Ve işimizin çoğu proje şeklinde. Mühendislik bizim işimizde daha çok etkin. Bizden sonraki kuşak bu işi sevmezse yürütmesi çok zor. Bunu zaman zaman sohbetlerimizde konuşuyoruz. Bu işi sevmezlerse devam ettirmek zorunda olmadıklarını söylüyorum. Çünkü bu iş özverili bir iş ve sevmezseniz yapamazsınız. Bizim bayramımız seyranımız olmaz. Bir telefon gelir "burada büyük bir revizyon var" derler. Biz o işin üretiminden aplikasyonuna kadar ilgilenmek zorundayız. O işi ya kadronuz ya da siz yapacaksınız. Eskiden sadece ben ilgileniyordum ama şimdi çok kolay. Çocuklar var, elemanlar yetişti, artık rahatım ben. Özgü Aydın Şekeroğlu: İlla aynı işte devam etmek de değil belki. Başka konularda da üretim sözkonusu olabilir. İşimizi ileride farklı alanlarda faaliyet gösteren grup şirketlerine dönüştürmek de mümkün. Bunlar işin stratejesi artık. Şirket İçi İş Bölümü Hamza Aydın: Ben sadece çok kritik iki konuda karar veriyorum. Piyasaya nereden girip, nereden girmeyeceğimize ben karar veriyorum. Hangi işi alıp almayacağımıza veya ne kadarını üstleneceğimize ben karar veriyorum. İkincisi de yatırım ve finans. Özgü Aydın Şekeroğlu: Tabii babam son sözü söylüyor ama yine tartışarak ilerliyor bu süreç. Hamza Aydın: Firmalarla toplantıları birlikte yapıyoruz. Ondan sonrasını Özgü yürütüyor. Diyelim ki hammadde tedariki, işletme ile ilgili bütün sorunlar, maliyetlendirme, idari takip ve organizasyon Özgü'nün işleri arasında. Bir de ben şirketi zora sokacak müşteriyi hissederim. Diyelim ki Ahmet Bey geldi. Bakıyorum Ahmet Bey'e, Özgü'ye diyorum ki: "Bu adamdan iş alınmaz veya verilmez" Özgü Aydın Şekeroğlu: Babamın o hisleri çok iyidir ve ben de çok güvenirim gerçekten. Hamza Aydın: Bak bu firmayla çalışmayalım yahut bu işe bu şekilde girmeyelim gibi uyarılarım olur. Bu tür sezgiler herhalde duygusal zeka ile ilgili. Özgü Aydın Şekeroğlu:: Babam çok çeşitli insanlarla çalışmış. Direk sahalarda, şantiyelerde, fabrikalarda. Hamza Aydın: Dört-beş senedir oturuyorum bu masamda. Ben aslında şantiye adamıyım. Az önce devralmak, devretmek konusunu tartıştıyorduk. İşte ne güzel devralmışlar ki dört-beş senedir böyle oturabiliyorum. Çok da fazla yorulmuyorum açıkcası. Çalışma sürem yedi-sekiz saati geçmiyor artık. Onların yetişmiş olmasının keyfini sürüyorum. Hadi itiraf edeyim, bir de aklımdan yarım gün çalışmak geçiyor. Özgü Aydın Şekeroğlu: Yarım gün olmaz, az olur o süre. İkinci Kuşaktan Üçüncü Kuşağa Aktarılan Özgü Aydın Şekeroğlu: Babam müthiş takipçi ve iş bitirici. İşin her aşamasında takip eder. Müdahale etmek değil belki ama iş sonuçlanana kadar süreçleri takip eder. Bir işin bütün aşamalarını bilmeden elemanınızı yönlendirmeniz zor. Bunu öğrendim gerçekten. Babamın bu tarzı benim eleştirdiğim bir konuydu belki ama bu tarzın sonradan benim işi öğrenmem anlamında çok yardımcı olduğunu söylemek isterim. Diğer yandan emek vermiş, yetişmiş elemanlara değer verme ile ilgili sözünü ettiğimiz o tavrı. Zor öğrendiğim, kabul etmekte zorlandığım ama şu anda aştığım bir konu oldu. Babam hakkındaki bazı şeyleri çalışırken öğrendim mesela. Hiç kaçamağının olmadığını, ne kadar açık-net ve dobra olduğunu keşfetmem iş hayatında gerçekteşti. Gençliğin verdiği cengaverlikle herşeye itiraz edilebiliyor. İnsan kendine güvenini kazandıkça bazı şeyleri daha iyi kavrayabiliyor. Babamın itiraz ettiğim özelliklerini de bu kavrayışla birlikte yeni bir kazanım olarak kendi haneme ekleyebiliyorum. Hep uzlaşmayla ilerliyoruz. Birlikte karar vermeniz gereken insanlar var. Aile şirketi de bir ekip çalışması sonuçta ve bir kişiden oluşmuyor. Sürekli eleştiren, kabul etmeyen değil de sonunda uzlaşabilen bir yapının oluşması gerekiyor. Bir işin sürekliliğini günün sonunda işten gülerek ayrılmak sağlar bana göre. Hamza Aydın: Özgü'nün bana çok düşkün olması işimizi yarı yarıya kolaylaştırıyor. Yani birbirinize inanmanız gerekiyor. Özgü ilk çocuğumuz olduğu için biraz da bizim onunla muhabbetimiz çok daha fazla oldu. . KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ Hamza Aydın: Hala da bitmedi. Ama çok az şey kaldı, bir iki ders daha var. İşin şakası bir yana Özgü'yle olan bu durumumuz benim işimi kolaylaştırıyor. Bir de kız çocuğunun aileye bağı çok daha fazla bana göre. Ben buna inandım bir kere. Tecrübelerim bana gösterdi ki kız çocuk hep aileye yakın olmak istiyor. Bu düsturdan hareket edersek Özgü'nün bu şirkete ve bana olan bağlılığı oradan geliyor sanırım. Eğitimimizin birbirine yakın olması, teknik olması da ortak noktaları çoğaltıyor sanırım. Babam birşey bilmiyor, herşeyi ben bilirim havasının olmaması. Mesela ben Özgü'nün birşeyi anlaması için çok zorlanmıyorum. Çoğu kez bir kez söylemek yetiyor. Pozitif bilim okudukları için mantık kurgulamaları zor olmuyor. Mühendislerin pazarlamacılık özelliği yoktur, iki kere iki dörttür. Bunu beş olarak pazarlayan şekilde yetişmediğimiz için doğrucu Davut'uzdur biz. Bu özelliği Özgü'de de görüyorum ben, birbirimize benziyoruz. Şikayet ettiğim bir konu iki çocuğumun da spordan hoşlanmamaları. İleriki yaşlarda bunun zorluklarını çekecekler. En şikayet ettiğim konu bu, başka bir konu da yok. Ben kardeşimle olan ilişkilerimden dolayı bu başarıyı yakaladığıma inanıyorum.Onların da iki kardeş olarak iyi geçinmelerini istiyorum. Onların kendi aralarında anlaşmalarını ön planda tutuyorum. Çünkü gelecek, onların geleceği. Şirketin Bağlayıcı Harcı Hamza Aydın: Özgü'nün ben kavramından çok biz kavramını benimsiyor olması bu şirketi ayakta tutacak bir özellik olarak görünüyor. Ben Özgü'de o bağlayıcı harcı görüyorum. Benim de sorunlar arasında bir bağlayıcılığım vardır aile içinde. O bağlayıcılıkla bu hale geldik zaten. Hep uzlaşmayla, sevgiyle, sakinlikle idare edildi. Şirket içinde de bölünmeler olabiliyor. Bütün bunları ayakta tutabilmek için mutlaka biz olabilmek gerekiyor. Özgü Aydın Şekeroğlu: Ben kardeşim ve kuzenlerimle hep beraber karar vermek istiyorum. Herkesin ortak fikri olsun. Çünkü ben bu işin, ancak böyle bir ortamda devam edebileceğine inanıyorum. Fikir çatışmalarıyla, benim dediğim olacak tavrı ile yürümeyeceğine inanıyorum. Hamza Aydın: Biz eskiden evde hiç iş konuşmazdık. Ama son 10 senedir konuşur olduk. Çünkü çocuklar işle ilgili herşeyi bilsinler istiyorum. Zamanın ne getireceği belli değil. Hiçbir şeyi evden de, yanınızda çalışanlardan da saklamayacaksınız. Artık o süreci aştık. Sürekli şirketin devamıyla ilgili bağlayıcı değerleri, bilgi ve becerileri aktarmak durumundasınız. Gelecek Dair Hedeflerimiz Hamza Aydın: Ben bu sektördeki sürecimi 5-6 yıl içinde tamamlayacağımı düşünüyorum. Hatta bazen şaka yapıyorum, ben başka bir sektöre geçiyorum diye. Makina kısmının başına Ali geçecek. Özgü zaten burada. Birisi teknik olarak çizecek buraya verecek, burası içini giydirip birbirini tamamlayacak. Ondan sonra başka bir sektörde gözümüz var. Kendi inşaatlarımızı yapıyoruz. Kendi fabrikamızı kendimiz yapıyoruz. Orada Ali'yle bir performans çalışmamız olacak. Şirketi grup şirketleri şeklinde kurayım ve öyle gideyim diyorum. Yani henüz işim bitmedi benim. İki fabrika organizasyonu bittikten sonra başka bir sektörde çalışma yapmayı düşünüyoruz. Bu da yine metal olacak. Metal üzerine bir çalışma yapacağız. Hayalimizde FARKLI SEKTÖRLERE YATIRIM YAPMA DÜŞÜNCEMİZ var, fakat büyük yatırım gerektiriyor. Onların kuşağına bırakıyorum artık onu. Ama hayal mutlaka olmalı. Özgü Aydın Şekeroğlu: Benim hayalimde bir şirketin geleceği en tepe nokta grup şirketleri, holdingleşme. Ve bunu tepeden profesyonellerle birlikte yönetmek. Kurumsallaşmak profesyonellerle birlikte yönetmekse o benim hayalim açıkcası. Kurumsallaşmaya Bakış Özgü Aydın Şekeroğlu: Neyin, nasıl ve kim tarafından yapılacağının netleşmesi, kesin çizgilerle belirlenmesi ve bunun herkes tarafından bilinmesi ise bu anlamda bizde yarı kurumsallaşma var. Nihai kararlar aile şirketi olduğumuz için bize ait ama çalışanlarımızın, müdürlerimizin iş tanımı nettir. Bir organizasyon şemamız var. Ben de herşeyle ilgilenmiyorum. Delege ettiğim, yetki bıraktığım konular var. Ama her türlü idari ve operasyonel faaliyetleri devredeceğimiz bir genel müdür çalıştırmak, işi tamamen profesyonellere devretmek anlamında bir kurumsallaşma ise o bence şu anda bizim için geçerli değil. Mahmut A.: Bizim işimiz emek yoğun kendine münhasır bir iş olduğu için üretimde kullandığımız bazı formüllerimiz gizlidir. Aile şirketlerinde kurumsallaşmanız için çok büyümeniz gerekiyor. Kurumsallaşma şu anda bizi bitiren bir olgu olur. Belki karşı çıkan olur ama şirketimin yapısı itibariyle o konuya hiç sıcak bakamıyorum, henüz çok erken. Ana Düsturumuz: "Ne Olursa Olsun İşe Gideceksin" Mahmut A.: Bizim bir düsturumuz vardır: "ne olursa olsun işe gideceksin". Biz iki kardeş hep öncelikli işimize gittik. Bir olay, bir tartışma da olsa öyle. Babam zamanında da aynısıydı. Herkes işine gitti. Neden karşıdaki firma, müşteriniz sizin sorunlarınızı bilmez. Bilmesi de gerekmez, bir sorumluluğunuz var çünkü. Halen çalıştığımız 30-35 yıllık müşterilerimiz var. Bu bizim için çok önemli ve değerli. Teknolojinin süratle geliştiği, iletişimin ele avuca sığmadığı bir çağda müşteriyi elinde tutmak çok önemli bir özellik şirketimiz için. Belli bir seviyenin üzerinde de fiyatımız vardır. Müşterimiz de o hizmete ve sorumluluğa karşı bunu üstlenir. Bizi aşırı derecede kırıcı rekabetin içine sokmaz. Bu anlayış da bizim kazancımız oluyor. Zarar etsek bile işimizi yarım bırakmayız. Bu da düsturlarımızdan biridir. Ya işi almayacaksanız ya da aldınız mı bitireceksiniz. n GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012 BABALAR VE ÇOCUKLARI Özgü Aydın Şekeroğlu: Okul hayatında da babamla birlikte ders çalışırdık. Yani babamla bir masa boşunda oturup çalışmak benim hayatım boyunca hep oldu. 49 İŞ HUKUKU 50 Yeni değişikliklerle bir yıllık süreyi aşan hizmetlerin tespiti S osyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği’nde 17 Nisan 2012 tarihinde yapılan ve 28267 sayılı Resmi Gazete’ de yayımlanarak yürürlüğe giren değişikliklerden biri, yönetmeliğin “ hizmetleri tespiti” başlıklı 26. maddesinin 2. Fıkrasına eklenen, “Bir yıllık süreyi aşan sigortalı çalışmalar ise her zaman düzenlenebilir nitelikte olmayan kanunen geçerli kayıt ve belgeler ile kanıtlanmak şartıyla dikkate alınabilir” cümlesidir. Yönetmeliğe yapılan bu eklemenin önemi ancak 26. maddenin tamamının değerlendirilmesi sonucunda anlaşılabilmektedir. Ancak, maddenin 2. fıkrasında, denetim ve kontrol memurlarının işyerinde yaptıkları durum tespiti sırasında, işyerinde çalışan sigortalı, işyeri mahallinde bulunanlar ve işverenin beyanına dayanılarak yapılan tespitte sigortalının tespitten geriye doğru bir yıllık süreye kadar olan hizmetleri kurum tarafından dikkate alınmaktadır. Bu fıkrada, sigortalı hizmet tespiti beyana bağlı olarak yapılmakta ve tespit tarihinden bir yıllık süre ile sınırlı tutulmaktadır. Bu düzenleme ile beyana dayalı tespitlerde, süre sınırlaması nedeni ile ancak bir yıla kadar olan hizmetler sigortalılıkta dikkate alınabilmektedir. 26. maddenin 1. fıkrasında, kurumun denetleme ve kontrol memurlarının işyeri kayıtlarının incelemesi sonucunda, işyerinde çalıştığı belirlenen ancak işveren tarafından kuruma hizmetleri bildirilmeyen veya eksik bildirilen sigortalıların geriye yönelik hizmetleri, herhangi bir süreyle sınırlı olmaksızın kurum tarafından dikkate alınacaktır. Burada eksik bildirilen veya hiç bildirilmeyen hizmetlerin, işyeri kayıtlarından tespiti aranmakta ve tespit ile sigortalı süre yönünden herhangi bir sıkıntıyla karşılaşmamaktadır. Yeni düzenleme ile 2. fıkrada yer alan hakkaniyete aykırı hükmün etkisi kanunen geçerli sayılan kayıt ve belgelerle ispat aranarak kısmen azaltılmıştır. Ancak, KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ kanunen geçerli sayılacak kayıt ve belgelerin bulunmasının zorluğu karşısında ispatın zorluğu da ortadadır. Yeni düzenleme ile tespit tarihinden önceki bir yıllık süre sınırlaması, süreyi aşan kısım için kanunen geçerli kayıt ve belgeyle ispat etmek şartıyla kaldırılmış olmaktadır. n Bu yazı İş Hukuku Enstitüsü tarafından hazırlanmıştır. Ç alışma hayatında ve işçi tarafından açılan davalarda, çoğu zaman sigorta kayıtları ile çalışanın işe girdiği, işten ayrıldığı ve çalışmalarının kesintisiz olduğu yönündeki iddiaları farklılık arz etmektedir. İşçi, sigorta kayıtlarında gözükenden çok daha uzun bir süre çalıştığını, işe girişin gözüktüğü tarihten daha önce işe başladığını bazen de kayıtlarda gözüken kesintili çalışmanın aksine işyerinde aralıksız çalıştığını iddia edebilmektedir. Çalışma süresinin belirtilen biçimlerde ihtilaflı olduğu hallerde, işveren yönünden bu yöndeki sigorta kayıtları başlı başına çalışmanın bu yönde yapıldığı yönünde aksi kanıtlanabilir karine teşkil eder. Bir davanın tarafı olan herkes, kanunda belirtilen süre ve usule uygun olarak ispat hakkına sahiptir. Medeni Kanun’da da, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her birinin hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlü olduğu kuralına yer verilmiştir. Bu genel bir kuraldır. İddianın ispatına yönelik Medeni Kanun’ da yer alan genel kurala paralel düzenlemeye Hukuk Muhakemeleri Kanun’ unda da yer verilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda ispat yükünün, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olduğu düzenlenmiştir. Birinci paragrafta yer verdiğimiz iddialar ve benzeri durumların ispatına yönelik yasalar işverene her hangi bir yükümlülük getirmemiştir. Bu hallerde, iddia edilen vakıalara bağlanan neticeden yararlanacak olan işçidir. İddiasının ispatı neticesinde çalışan, ispatladığı fazla çalışma süresi karşılığında tazminat veya ücret alacaklarına kavuşacak, daha erken emekli olacak, toplu ödeme alacak hatta işsizlik sigortasından faydalanacaktır. edilen dönemde aynı işyerinde çalışması aranan tanık kuralı işçinin ispatını güçleştirmektedir. Ancak, komşu işyerinde çalışan kişinin tanıklığına başvurulabilmesi ispatı kolaylaştırmaktadır. İşçinin iddialarını ispatlayamaması halinde iddiaları soyut kalacaktır. Hizmet süresine bağlı talepler sadece yukarıda belirtilenlerle sınırlı değildir. İşçinin ispat zorunluluğuna genel düzenlemeden ayrık olmamak üzere, hizmet süresinin kamu düzenini ilgilendiren yönü nedeniyle Yüksek Mahkeme tarafından özel bazı ispat ilkeleri konulmuştur. Yargıtay’ ın hizmet süresinin ispatına yönelik kararları, çalışanın ispatını aradığı özel şartlar nedeniyle hem güçleştirmekte hem de kolaylaştırmaktadır. Hizmet süresinin ispatı için aranan, iddia Yargıtay Dokuzuncu Hukuk Dairesi 15.12.2004 tarihli 2004/11344 E. ve 2004/27967 K. sayılı kararında; işçinin, SSK kayıtlarının aksini ispatlamış olmadığına göre söz konusu kayıtların esas alınmasının gerektiğini içtihat etmiştir. Yargıtay bu kararı ile, genel ispat kuralları yönünde bir karara imza atmış, hizmet süresinin niteliğinden dolayı işverene herhangi bir ispat yükümlülüğüne yer vermemiştir. Yukarıda yer verilen açıklamalarımız ve Yargıtay kararı ışığında; SGK kayıtlarının aksinin işçi tarafından ispatının gerektiğini ve bu konuda işverene herhangi bir yükümlülük getirilmediğini ifade edebiliriz.n (Yukarıdaki yazı İş Hukuku Enstitüsü, Av. Ahmet GÖK tarafından hazırlanmıştır) GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012 İŞ HUKUKU SGK kayıtlarının aksinin işçi tarafından ispatı gerekiyor 51 LİDERLİK ve YÖNETİM BECERİLERİ LİDERLİK 52 “Koşan ata nal çakıyoruz”(II) İMAJ: epimizin var olan kişisel imajı, hakkımızda nasıl düşünüleceğini ve nasıl hissedileceğini belirliyor. İlk izlenimler karşılaşılan ilk 30 saniye ile 3 dakika gibi çok kısa bir sürede oluşuyor. Etkileyici Görünüş Oluşturun: nEnerjik bir insan gibi canlı ve heyecanlı durun, bakışlarınız canlı olsun. nGiydiklerinizin temiz olmasına ve yakışmasına dikkat edin. Saç, sakal, nTırnak, diş, ayakkabı temizliğini de önemseyin. nUçuk hareketlerden kaçının, genel görünümünüz ve duruşunuz ağırbaşlı olsun. BEDEN DİLİ: İletişimde beden dili yüzde 60, ses tonu yüzde 30, kelimeler yüzde 10 önem taşır. YÜZ: Canlı olun. Mümkün olduğunca gülün. GÖZ: İnsanların yüzüne bakın. Konuşurken gözlerinizi kaçırmayın. JESTLER: Ellerin kenetlenmesi, kolların kavuşturulması, ellerinizin çene hizasında olması durumlarından kaçının. Aşırıya kaçmadan jestlerinizi kullanın. BAŞ HAREKETLERİ: Karşınızdaki konuşurken başınızı ara sıra aşağı yukarı hareket ettirerek onu dinlediğinizi ve anladığınızı belli edin. DURUŞ: Sizinle konuşan insanlara bakın. Mümkün olduğu kadar çok kişiye ara sıra da olsa bakmaya çalışın. TEMAS: Bazı durumlarda yaşı küçüklerle, aynı cins ve sizden daha alt statüde olanlarla bedensel temas kurun. KONUŞMA: Ses tonu çok önemlidir. Çok fazla konuşmayın. Toplulukta eşit miktarda konuşun. ETKİLİ İLETİŞİM: UYUMLU İLETİŞİM YETENEĞİ: n Duygularınızla sözleriniz arasındaki uyumu sağlayın. n Jestlerinizin (el, kol vs. kullanımı) sözlerinizle aynı mesajları vermesini sağlamalısınız. GERİ BİLDİRİMDE BULUNUN: H Geribildirim: İletişim içinde olan iki tarafın düşündüklerini karşı tarafa aktarmasıdır. n Açıklamalı tekrarlardan yararlanılmalı n Yardım istenmeli (lütfen daha yavaş konuşur musunuz?) n Uyarılmalı ÇÖZÜME ODAKLANIN: NEZİH ERTUĞRUL ERDEM n Kişiselleştirmekten kaçının ve çözümün nerede yattığına bakmaya odaklanın. n Mimiklerinizle (yüz, göz vs.) mesajların yapısı uyumlu olmalıdır. n Olaylara karşınızdakinin gözüyle bakmaya çalışın. DUYGULARI ÇOŞTURUN: n Israrcılar karşısında ne yapılabileceğini ona sorun. n Doğru ve samimi iltifatları her fırsatta kullanın. n Dinleyenlerin üstün olduğu yönleri keşfetmelerini sağlayın. n Her sözünüz kalbinizden sevgiyle çıksın. OLUMSUZ DUYGULARI ÖNLEYİN: n Konuştuğunuz insanları eleştirmeyin ve tartışmayın. n Hatalarınızı kabul ederek onur kazanın. n Kendinizi başkalarının önünde fazla büyütmeyin. n Karşınızdakinin yansıttığı kişiliği kabul edin. Utandırmayın n Karşınızdakine seçme şansı tanıyın. n Karşınızdakine doğru bilgiler vererek, gerçekçi ve doğal davranın. n Karşınızdakini iyi dinleyin. n Katılmadığınız fikre direk ‘Hayır‘ yerine saygı duyup, bildiğiniz farklı fikirleri açıklayın. n İlişkilerinizi bozmak istiyorsanız, hatalarını yüzlerine söyleyin ve değişmelerini isteyin. n Karşınızdaki kişiler övgü ve onay isterler. n Bazı durumlarda karşınızdakinin size yardım etmesine izin verin. n Karşınızdakine ismi ile hitap edin. nİlişkide olduğunuz insanlarla karşı karşıya oturmak, bir rekabet ortamı yaratabilir. Mümkünse kişinin yanına oturun. KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ n Mantıksız insanlara fazla yaklaşmayın. TOPLANTI YÖNETİMİ: n Toplantı öncesi konu, yer, saat ve katılacak kişiler yazılı olarak ilgililere bildirilir. n Toplantı öncesi, kulis yaparak kendi fikirlerinize yandaş toplama girişiminde bulunabilirsiniz. n Toplantıya bir kişi başkanlık eder. n Toplantı başında gündem hatırlatılıp, konular önem sırasına konur. n Gereksiz kişiler toplantıya çağrılmamalıdır. n Katılan herkes konular ile ilgili fikirlerini belirtir. n Konu harici konuşmalara girilmeyip, sürelere dikkat edilir. n Karşılıklı tartışmalara izin verilmez. n Görsel araçlar kullanılır. n Görüşler sayısal ve gerçek olarak kanıtlara dayanmalıdır. n Sorun tamamen belirlenmeden çözümlere geçilmemelidir. n Toplantı sonunda; tüm katılanlar neyi, nasıl ve ne zaman yapacaklarını bilmeleri gerekir n Toplantı sonuçları ilgililere yazılı olarak verilir. (Devam edecek…) SOSYAL SORUMLULUK 53 Süreko A.Ş. okullara destek olmaya devam ediyor Manisa Valiliği tarafından başlatılan "Kardeş Okul-Kardeş Kurum" projesi kapsamında yıl içinde gerçekleştirilen protokolle , Süreko A.Ş., Sandal Cumhuriyet ilköğretim okulu ve Esenyazı ilkokuluna yardım çalışmalarına aralıksız devam ediyor. M anisa Valiliği tarafından örnek bir dayanışma projesi olarak başlatılan ve gelecek yıllarda da devam edilmesi planlanan yardımlaşma projesinin hedefi; kardeş kurumlar ve okullar arasında ilişki ve işbirliğini geliştirmek, halkın ihtiyaçlarını gidermek ve kentin tanıtımına faydalı olmak. Recydia A.Ş. iştirak şirketlerinden olan ve Türkiye çapında endüstriyel tehlikeli ve tehlikesiz atıkların bertaraf ve geri kazanımı alanlarında hizmet veren Süreko A.Ş. bu sosyo kültürel sorumluluk projesi kapsamında okul binalarının boya, badana, çatı, pencere onarım ve ihtiyaçlarının karşılanması yönünde desteklerde bulunuyor. Yapılan yardım ve çalışmalarını yerinde görmek amacıyla gerçekleştirilen ziyarette Sandal Cumhuriyet İlköğretim Okulu Müdürü, Süreko A.Ş Kula Tesis yöneticilerine kendilerine verilen yardımlardan dolayı teşekkür plaketi verdi. Geçtiğimiz aylarda tamamlanan Tarihi Kula evleri ve Sandal Belediyesi bağış çalışmalarıyla da sosyal sorumluluk projelerini sürdüren Süreko A.Ş., bölgeye yaptığı yatırımlarla istihdam imkanı sağlarken, yöre halkının ekonomik ve sosyal yönden gelişmesine destek olmakta, halkın yaşam kalitesini artırmak amacıyla toplumsal fayda sağlayan çalışmaları desteklemeye devam ediyor. n GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012 ŞİRKET HABERLERİ 54 Türkiye'nin İlk A+ Raporu Bilim İlaç'tan 2011 yılında yayınladıkları Kurumsal Sorumluluk Raporu ile dünya çapında kabul edilmiş raporlama standardı kuruluşu Global Reporting Initiative (GRI)'dan "A" seviye rapor onayı alan Bilim İlaç, bu yılın Kurumsal Sorumluluk Raporuyla (A+) seviyesine yükseldi ve Türkiye'de bu derece ile değerlendirilen ilk Türk şirketi oldu. B ilim İlaç tarafından bu yıl üçüncüsü yayınlanan ve dünya çapında kabul edilmiş raporlama standardı kuruluşu Global Reporting Initiative (GRI) tarafından A+ seviyesi ile derecelendirilen kurumsal sorumluluk raporu Türkiye’de A+ seviyesinde onaylanan ilk ve tek rapor oldu. Rapor GRI tarafından 2012 yılında A+ seviyesinde derecelendirilen 158 rapor arasında yer aldı. Kurumsal sorumluluk ve sürdürülebilirlik alanlarında önemli çalışmalara imza atan Bilim İlaç tarafından 2011 yılı sürdürülebilirlik çalışmalarını aktardığı üçüncü kurumsal sorumluluk raporu, ekonomik, sosyal ve çevresel sorumlulukları kapsamında yapılan çalışmaları ve gelecek hedeflerini kapsadı. Raporda; şirketin kurumsal yönetim anlayışı, sürdürülebilirlik yönetimi, sürdürülebilirlik hedefleri ve kurumsal sorumlulukları kapsamında yarattığı ekonomik katma değer, çevresel ölçümler ve yatırımlar ile insan odaklı sosyal etkiler yer aldı. Raporda; insan mutluluğu, toplumsal kalkınma ve çevre koruma, öncelikli konular olarak yer alırken A+ olarak değerlendirilen başarı Bilim İlaç Genel Müdürü Dr. Erhan Baş kriterini Deloitte tarafından gerçekleştirilen dış denetim süreci oluşturdu. ÖRNEK SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK STRATEJİSİ Bilim İlaç’ın hazırladığı kurumsal sorumluluk raporu; şirket kültürüne sürdürülebilirlik yaklaşımının yerleştirilmesi, paydaş diyaloğunu artırarak sürdürülebilirlik bilinci aşılama, iyileştirme çalışmaları yürütme, sürdürülebilirlikte liderlik ve izlemedeğerlendirme süreçlerini kapsadı. Kurumsal sorumluluk raporunun hazırlanma süreci ile ilgili bilgi veren Bilim İlaç Genel Müdürü Dr. Erhan Baş; “Bu yıl üçüncüsünü hazırladığımız kurumsal sorumluluk KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ raporumuzda her sene daha fazla veri ve gösterge paylaşarak kendimizi geliştirmeye çalışıyoruz, ancak sadece veri paylaşmak yeterli değil. Hedef koymak ve hedeflere ulaşma yolunda sürekli iyileştirme çalışmaları yürütmenin bizi sürdürülebilirlik misyonumuza daha çok yaklaştıracağına inanıyoruz” dedi. Ölçülebilir olan yönetilebilendir vizyonuyla sürdürülebilirlik çalışmalarını yürüttüklerini belirten Dr. Erhan Baş, sürdürülebilirlik çalışmaları nezdinde insan kaynakları uygulamaları ve çevresel zararların en aza indirilmesi konusunda gerçekleştirdikleri çalışmaların raporun A+ olarakderecelendirilmesinde de büyük önemi olduğunu vurguladı. Kurumsal yönetim anlayışı ve sürekli artan performans göstergelerindeki başarısı ile geçtiğimiz yıl, EFQM (European Foundation For Quality Management) tarafından son 3 yıldır Avrupa’da hiçbir kuruluşun alamadığı “Avrupa Kalite Büyük Ödülü”ne layık görüldü. Bu ödül ile birlikte 4 ayrı kategoride de başarı ödülüne hak kazanarak EFQM tarihinde bir ilki gerçekleştirdi. Bilim İlaç IMS verilerine göre son beş yıl içinde en hızlı büyüme kaydeden ilaç şirketi. İstikrarlı ve dengeli büyümeyi sürekli gelişmeye açık olmakla sağlayan Bilim İlaç, 2011 yılında 15.2 milyar TL’ye ulaşan Türk ilaç pazarında yüzde 5.1 pay ile 3. sırayı aldı. Doktorların reçete tercihlerinde de yılı 2. tamamlayan Bilim İlaç, yazılan her 100 reçetenin 7.1’inde yer aldı. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİKTE LİDER BİLİM İLACIN A+ BAŞARILARI n Bilim İlaç’ın Sürdürülebilirlik alanında yaptığı çalışmalar kapsamında 2011 yılında 1.950 Bilim İlaç çalışanına sürdürülebilirlik eğitimleri verildi. n 2014 yılı sonuna dek Türk ilaç pazarında ilk 2 firma arasında yer almak ve en fazla ihracat yapan yerli ilaç üreticisi olmayı hedefleyen Bilim İlaç’ın 15 milyon dolar yatırımla kurulan AR-GE merkezinde 110 bilim insanı çalışmaktadır.Bilim İlaç bütçesinin yaklaşık yüzde 5’ini AR-GE yatırımlarına ayırmaktadır. n Etik İlkeli Yönetim yaklaşımını benimseyen Bilim İlaç tarafından 2011 yılında uygulanan toplam etik eğitimi saati 2.715,44 olarak gerçekleşti. Etik Eğitimi 2011 yıl sonu itibariyle etik eğitim alan çalışan oranı: yüzde 82.2 oldu. n İnsan mutluluğunu ön planda tutması dolayısıyla, kapsamlı insan kaynakları uygulamaları yürütüyor. Yetenek yönetiminden, eğitimlere, koçluk desteklerinden çalışan haklarının desteklenmesine kadar pek çok insan kaynakları projesinin sürekli geliştirerek çalışanlarının ve ailelerinin mutluluğunu gözetiyor. n Çalışanlarının 1051’i gönüllülük çalışmaları içinde aktif yer alan Bilim İlaç Toplum Gönüllüleri 26.614 gönüllülük saatiyle 37.911 kişinin hayatına dokunarak fark yarattı. n Bilim İlaç “sürdürülebilir bir gelecek için sorumluluk alma” bakış açısıyla üretim tesislerini şekillendiriyor, yeşil şirket uygulamalarıyla üretim yapıyor. Bilim İlaç olarak, yalnızca kurumsal sorumluluk çalışmalarıyla değil, iş alanında da çevresel standartları sürekli olarak uyguluyor, geliştiriyor. Bu kapsamda, altyapısı çevre standartlarına uygun olan organize sanayi “A+”a GİDEN YOLUN KİLOMETRE TAŞLARI Sürdürülebilirlik kavramının 2008 yılında gelecek nesillere saygı başlığı ile kurum değerleri arasına girmesi 2012 yılında Türkiye'nin GRI'dan A+ Seviye Onaylı ilk Kurumsal Sorumluluk Raporu'nun yayınlanması 2009 yılında Sürdürülebilirlik Kurulunun oluşturulması ve Sürdürülebilirlik politikasının belirlenerek yayınlanması 2011 yılında Türkiye'nin GRI'dan A Seviye Onaylı ilk Kurumsal Sorumluluk Raporu'nun yayınlanması. Tüm çalışanlara sürdürülebilirlik eğitimi verilmesi Düzenli sürdürülebilirlik aktiviteleri ve iyileşme çalışmaları Çevreyi korumak ve doğal kaynakların kullanımını azaltmak stratejisiyle 2010 yılından itibaren Türk ilaç sektöründe karbon ayak izinin hesaplanması ve iyileştirme planı hazırlanması 2010 yılında Türk ilaç sanayinin ilk kurumsal sorumluluk raporunun yayını, Global Compact'in imzalanması ve sürdürülebilirlik stratejisinin oluşturulması bölgelerini üretim yeri olarak seçiyor. 1998 yılından itibaren Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi’nde ve 2008 yılından itibaren de Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde üretim yapıyor olması da bu bakış açısının bir göstergesi. n 2010 yılında büyük işletmeler dalında Kocaeli Sanayi Odası Çevre Ödülü’ne layık bulunan Bilim Gebze üretim tesisi, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi ve yeşil bina kavramı göz önünde bulundurularak inşa edilmiştir. Bilim Gebze tesisi çevre dostu uygulamalarıyla Türk ilaç sektörünün en çevreci ilaç üretim tesisi konumundadır. n Karbon offsetleme konusunda uzman bir kuruluş olan myclimate ile işbirliği yaparak 2011 İş Ortakları Zirvesi’nden doğan karbon salınımı offsetlendi. Offsetlemeyi gerçekleştirmek için İzmir’de kurulan Kores rüzgar enerjisi santraline sebep olunan karbon salınım miktarına eşdeğer yatırımda bulundu. n 2011 yılında çeşitli yatırımlar gerçekleştirilerek Kasım 2011’den itibaren yenilenebilir enerji elde edilmeye başlandı. n İlaç sektöründe sıklıkla kullanılan promosyon malzemelerinin bir bölümünü geri dönüşümlü malzeme kullanılarak üretildi. Bilim İlaç Tıbbi Tanıtım Sorumluları çalışmalarında broşür yerine laptop kullanarak, kağıt tüketimi azaltılmıştır. n Bilim İlaç bilgi teknolojileri yatırımını her yıl artırıyor; daha az seyahat etmek üzere videokonferans sistemi kullanılıyor. n 2010 yılı üçüncü çeyreğinde Gebze İşletmesinde doğalgaz besleme borusu üzerine takılan kovalent bağ saptırıcı manyetik bilezik sayesinde, 2011 yılında Gebze işletmesinde doğalgaz kullanımında yüzde 5’lik verimlilik artışı gerçekleştirildi. n 2011 yılında 0,01319 m3/kutu olarak gerçekleştirilen doğalgaz tüketimi 2012 yılı için 0,01222 m3/kutu olarak hedeflendi. n 2011’de kutu başına 0.99 litre olarak hedeflenen su tüketimini kutu başı 0.87 litre olarak gerçekleştirildi. 2012 yılı su tüketimi hedefi kutu başına 0.82 litre olarak belirlendi. n GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012 ŞİRKET HABERLERİ EN HIZLI, EN İYİ, DOKTORLARIN TERCİHİ! 55 ŞİRKET HABERLERİ 56 Işık Plastik’in Plaskolite’la dev ortaklığı 24.000 ton yıllık levha üretim kapasitesiyle Türkiye’nin en kapsamlı plastik levha üreticisi Işık Plastik, dünyanın en büyük akrilik levha üreticisi Plaskolite Inc.’le güçlerini birleştirdi. 1 9 Eylül 2012 tarihinde imzalanan anlaşmayla, Malatya’da 12 milyon Euro yatırımla kuracakları 1000 ton/ay kapasiteli Işık Plastik Türkiye’nin en büyük ekstrüde plastik levha üreticisi olan Işık Plastik, 240 çalışanıyla Gebze Organize Sanayi Bölgesi’nde toplam (levha, ambalaj, masterbatch) 42.000 ton/yıl kurulu kapasiteyle üretim yapmaktadır. Akrilik, polikarbonat, Pet-G, polistren, polipropilen ve ABS levhalarıyla hizmet sunduğu sektörlerin başında otomotiv, beyaz eşya, yapı, reklamtanıtım, aydınlatma ve savunma sanayi bulunmaktadır. dökme akrilik tesisi için ortaklığa giden sektörünün öncüsü iki firma, 2012 Kasım ayında temel atacaklar. Bu dev yatırımla ürün gamlarında en büyük eksik olan dökme akrilik levhaları, Türkiye’de benzeri olmayan bir teknolojiyle üreteceklerini belirten Genel Müdür Abdullah Çeker, “Bu yatırımla müşterilerimizin tüm levha ihtiyaçlarını tek bir çatı altında karşılayacak konuma geliyoruz. Bu bizi pazarda çok stratejik bir yere taşıyacak. 120.000 ton üretim kapasitesiyle plastik levha üretimi konusunda büyük bilgi birikimine sahip ortağımız, bünyemize önemli know-how transferi sağlayacak.” diye ekledi. Işık Plastik’in dinamizmine hayran kaldığını KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ Plaskolite Inc 1950 yılında kurulmuş olan Plaskolite Inc. A.B.D.’nin en büyük akrilik hammadde ve dünyanın en büyük akrilik levha üreticisidir. Ohio, California, Mississippi, Mexico ve Texas’taki tesislerinde 120.000 ton kapasiteyle, standart darbe ve dayanımlı akrilik levhalar, krilik resin, polystyrene levhalar, ayna akrilik levhalar ve yüksek performanslı kaplamalar üretmektedir. belirten Plaskolite Başkanı James R. Dunn, “Türkiye’de ve bölgede sektörün öncü ismi Işık Plastik’le yaptığımız ortaklık şüphesiz ki iyi bir sinerji yaratacak. Işık’ın gücü Avrupa’daki operasyonlarımızda bize güç katacak.” diye konuştu.Yeni tesiste şeffaf, renkli ve modifiye akrilik levhalar üretilecek olup, ayrıca bugüne kadar ithal edilmekte olan, banyo küveti ve duş teknesi üretiminde kullanılan yüksek kalitede akrilik levhalar da üretim gamında yer alacaktır.n ŞİRKET HABERLERİ 57 Güngör Otomobil’e Tofaş'dan ödül Güngör Otomobil’e “Teknik Öneri” dalında Fiat- Tofaş’ın “En Başarılı Tedarikçi” ödülü verildi. K uruluşundan bu yana, Tofaş ve Ford Otosan tarafından üretimi yapılan ticari, hafif ticari, binek ve ağır vasıta araçların tamamına saç şekillendirme konusunda destek veren Güngör Otomobil Yan Sanayi, potansiyelini her yeni araç projesinde arttırarak, geçen yıldan itibaren Daimler-Mercedes binek otomobil segmentine de üretim yapmaya başladı. hizmetleri de vermeyi üretimin ayrılmaz bir parçası olarak gören Güngör Otomobil Yan Sanayi’nin bu yöndeki çalışmaları FiatTofaş tarafından Teknik Öneri” dalında “En Başarılı Tedarikçi” ödülü ile ödüllendirildi. Otomotiv sanayiinde çalışmakta oldukları ana üreticilere üretim dışında sürekli iyileştirmeye yönelik tasarım ve mühendislik Fiat-Tofaş “Tedarikçi iş birliği” katılım töreninde verilen ödülü Güngör Otomobil Yan Sanayi Genel Müdürü Taner Özel aldı.n Ford Cargo 1.Ulusal Fotoğraf Yarışması F ord Otosan’ın Cargo markası çatısı altında oluşturduğu Ford Cargo Sanat Atölyesi’nin düzenlediği “Kamyoncunun Hayatı/Yollar Sizin Gözünüzle Daha Çekilir Olsun” temalı 1. Ulusal Fotoğraf Yarışması’nın kazananları, ödüllerini törenle aldı. Dereceye giren eserler de 3-9 Aralık 2012 tarihleri arasında, VKV Ford Otosan Gölcük Sosyal Yaşam ve Kültür Merkezi’nde sergilendi. Foto muhabiri-belgesel yapımcısı Coşkun Aral danışmanlığında, profesyonel fotoğrafçı ve akademisyenlerden oluşan jüri üyelerinin yaratıcılık ve teknik açıdan yaptığı 4 aşamadan oluşan değerlendirme sonucunda Adapazarı’ndan İhsan Korkut birinciliğe layık bulunurken, yarışmada ikinci İstanbullu Emre Soytürk, üçüncü ise Kayserili Ahmet Peşkersoy oldu. Vanlı Ruşen Murat Takva mansiyon, İstanbullu Emirhan Karamuk ise Ford Cargo Özel Ödülü’nü almaya hak kazandılar. Ford Otosan Genel Müdürü Haydar Yenigün törende yaptığı konuşmada, fotoğraf sanatçılarının çok başarılı ve etkileyici fotoğraflarla yarışmaya başvurduğunu, büyük ilgi gören yarışmada 1231 eserin değerlendirmeye alındığını ve Jürinin ödülleri dağıtırken bir hayli zorlandığını söyledi. Yenigün, üretmekte oldukları Cargo’ları ve kullanıcılarını fotoğraf sanatçılarının gözüyle görmenin kendileri için de enteresan bir deneyim olduğunu vurgulayarak, yarışmaya katılanları güzel eserleri için tebrik etti. n GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012 ŞİRKET HABERLERİ Grundfos’tan Yenilikler Grundfos, 4-7 Aralık tarihleri arasında düzenlediği Su ve Atık Su Çözümleri Seminer ve Fuarı’nda yeni ürün ve teknolojilerini katılımcılarla paylaştı 58 Atık Su Uygulamalarında Daha Yüksek Enerji Tasarrufu ve Verim D ualPointTM kontrol özelliğine sahip SAC kompresör ile farklı koşullara cevap verebilecek şekilde özelleştirilen disk tipi difüzörü bir araya getiren Grundfos, “SMARTMODULE” adını verdiği yeni ürünü ile atık su havalandırmada yüksek performans sağlıyor. SAC kompresörün, basma yüksekliği ve debiyi otomatik olarak kontrol etme özelliği ile enerji tasarrufunda önemli artışlar sağlanırken, DualPointTM kontrol modu sayesinde debi, adım adım yüzde 40 oranına kadar azaltılarak verimlilik kaybı çok düşük rakamlara düşürülebiliyor. SMARTMODULE’de kullanılan ince kabarcıklı disk difüzör sistemi ise kullanılacağı uygulamanın ihtiyaçlarına göre özelleştirilerek müşterilere ulaştırılmakta. SMARTMODULE çözümünün sunduğu bir diğer işlev ise “süreç kontrolü”. Bu sayede CO2 salınımı ve işletim maliyetleri azaltılmakta ve atık su kalitesiyle ilgili koşulların tam olarak karşılanması sağlanmakta. SMARTMODULE’ün sunduğu kontrol işlevleri ise şunlar: 1. MCP – Doğrudan SCADA sistemine bağlanabilen ana kontrol panosu 2. SCADA sistemleri için kontrol özellikleri. S-tube Çark Tasarımı SE ve SL atık su pompa serilerinde, pompa kovanı içerisinde eklenen “S-tube çark KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ tasarımı”, durağan ve dinamik ortamlarda uzun çalışma ömrü sunarak maliyeti yüksek ek parça ihtiyacını ortadan kaldırıyor. S-tube çark tasarımında köşe ve ölü bölge veya zamanla aşınma olmadığından, diğer atık su çarklarına göre daha yüksek verimlilik sağlamakta. S-tube çark yapısı, pompanın uzun yıllar sorunsuz çalışmasını sağlayan yenilikçi ve patentli bir labirent ve sızdırmazlık sistemine de sahip. Atık su, zaman içerisinde değişiklik gösteren katı atık içeriğiyle zorlayıcı bir yapıya sahiptir. Benzer şekilde, su kullanımı da durağan değildir. S-tube, değişken atık suyun ihtiyaç duyduğu katı parça geçirgenliği ile hidrolik verim arasında seçim yapmaya gerek bırakmadan, bu zorlukların üstesinden gelebilmekte. n ŞİRKET HABERLERİ Kaya Grubu yelken ve dağcılık sporlarına destek veriyor 59 İ stanbul yelken Kulübü’nün (İYK) Türkiye Açıkdeniz Yarış Kulübü (TAYK) ile birlikte gerçekleştirdiği “2009 yılı One Design Yarışları”na sponsor olan Kaya Halat, aynı projede yer alan 11 teknelik filonun da halat sponsoru olarak, halat anlamında teknelerin yarış performansının eşitlenmesini sağladı. Kaya Halat aynı yıl Hırvat Yelkenciler Sime Fantela ve Igor Marenic’e, 470 Dünya Şampiyonası’nda halat sponsorluğu yaptı. İlk defa Türkiye’de üretilen halatlarla yarışa katılan ve yarıştan Dünya Şampiyonu olarak ayrılan Fantela-Marenic ikilisine verilen destek halen sürdürülmekte. 2010 yılında İstanbul Yelken Kulübü’nün gerçekleştirdiği Platu 25 tekne yarışlarının tekne ve halat donanımı anlamında destekçisi olan Kaya Halat, aynı yıl “Kaya Ropes Match Race” yarışını düzenledi. Yarışlar İstanbul yelken Kulübü tarafından, 12-16 Ağustos 2010 tarihlerinde, Cumhurbaşkanlığı Kupası kapsamında gerçekleştirildi. Kaya Halat, İstanbul Yelken Kulübü ile olan işbirliğini geliştirerek yelken sporuna destek vermeyi ve Kaya Ropes Match Race’yi Türkiye’de düzenlenen uluslararası Ona Design Yarışları içinde en yüksek katılıma ulaştırmayı ve yelkencilerimizin dünya sıralamasında üst sıralara yükselmesine katkı sağlamayı kendine hedef edinmiş durumda. Yelken sporuna verdiği destek yanında Türkiye Dağcılık Federasyonu’nun sponsoru da olan Kaya Grubu, bu spora teknik malzeme ve giysi desteğinde bulunduğu gibi kendi Eğitim Departmanı bünyesinde çalışan TDF antrenörlerinin gelişimi ile ilgili eğitim, kurs, seminer ve TDF Yüksek İrtifa Milli Takımı faaliyetlerine katılımını da sağlamakta. Kaya Grubu Eğitim Departmanı, TDF’nin yıllık eğitim faaliyetlerine antrenör olarak katkıda bulunurken, TDF’nin katıldığı ulusal ve uluslararası konferans, sempozyum ve fuarlara da destek vermekte. Her sene çeşitli doğa sporlarının bir arada yer aldığı Kemaliye Doğa Sporları Şenliği’ne de teknik malzeme ve danışmanlık desteği veren Kaya grubu, 2009 yılında 440 m uzunluğunda 400 m yüksekliğinde kurulan Cable Jump sisteminin tüm teknik malzemesi ile birlikte kurulumunu sağladı. Ayrıca bu sistemden atlayan paraşütçülerin güvenliğine yönelik donanım desteğini de verdi. Türkiye’nin ilk Via Ferrata parkuru da Kaya Grubu tarafından 2010 yılında Kemaliye’de kuruldu.n GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012 KÜRESEL EKONOMİ 60 Doların fendi Euro'yu yenecek mi? Kısa zamanda en önemli rezerv para birimleri arasına giren Euro, kriz sırasında ortaya çıkan zaafları nedeniyle Dolar’a diş geçiremiyor. Euro’nun inandırıcılığını sarsan en önemli faktör çok seslilik. A vrupa ortak para birimi Euro Amerikan Doları’nın dünya ekonomisindeki hâkimiyetine verilmiş karşılıktı. Euro tedavüle girişinin 13’üncü yılında, dünyanın en önemli ikinci rezerv para birimi oldu. Dünya döviz rezervinin dörtte biri Euro ibaresini taşıyor. Avrupa ortak parasının son zamanlarda gözden düşmesi geniş ölçüde yapısındaki noksanlardan kaynaklanıyor. ABD’de, Cumhuriyetçi ve Demokrat Partiler bütçe yüzünden adeta kanlı bıçaklı oldu. Yılsonuna kadar Kongre’den uzlaşma çıkmazsa devlet harcamaları 600 milyar Dolar kısılacak ve ek vergiler devreye girecek. Bu durumda Amerikan ekonomisinin durgunluğa sürüklenmesi önlenemeyecek. Mali uçurum tehlikesi yüzünden Dolar, Euro karşısında değer kaybediyor. Ancak bütün zaaflarına rağmen Dolar bölgesinin dağılması ve Dolar’ın dünya ekonomisinden silinmesi gibi bir tehlike söz konusu değil. Euro, Dolar’a gösterilen sarsılmaz güveni ne kadar kıskansa azdır. Her ne kadar ortak para bölgesindeki dağılma tehlikesi Avrupa Merkez Bankası tarafından önlenmiş olsa da, Euro’ya duyulan güven oldukça sarsıldı. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD), Euro üzerindeki kara bulutların dağılmadığını söylüyor. Avrupa Para Birliği ise siyasi birlik vasfından yoksun. Avrupa Birliği (AB) bütçesi, üye ülkelerin toplam milli gelirinin yüzde birini ancak buluyor. Euro Bölgesi’nin kendi bütçesi bile yok. Euro Bölgesi bankalarıyla milli devletler arasındaki karşılıklı bağımlılık da Euro’nun bir başka yumuşak karnı sayılıyor. İrlanda ve İspanya örnekleri devletlerle bankaların birbirini uçuruma sürükleyebileceğini gösterdi. Maliye uzmanı Clemes Fuest Euro’nun en vahim yapım hatasının mali sistemin para sistemine uydurulmamış olmasından kaynaklandığı görüşünde: “Para birliğinde münferit devletlerin iflas Peki, Euro’nun Dolar’dan neyi eksik? Cankurtaranlık dezavantajlı Köln Üniversitesi Ekonomi Politikaları Enstitüsü Direktörü Achim Wambach’a göre, Doları farklı kılan başlıca faktör, güçlü bir merkezi yönetimin para birimi olması. KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ edebileceğinin ve bunun da borç tıraşını kaçınılmaz kılacağının bilinmesi gerekirdi. Borçların makaslanabilmesi, alacaklarını kısmen kaybetmeye dayanıklı bankaların olmasını gerektirir. Özetle bankaların daha fazla ödenmiş sermayesi olmalıdır.” Sorumluluk bilinci Achim Wambach da, ABD’de tek bir birleşik devlete bağımlı banka bulunmadığını Kaliforniya örneğiyle şöyle dile getiriyor: “Kaliforniya’nın batması, tasarrufları Kaliforniya değil Amerikan bankasında yattığı için, Kaliforniyalıların endişelenmesini gerektirmez.” Amerikan eyaletleri arasındaki bulaşma tehlikesinin düşük olması da bundan. Minnesota iflas tehlikesi geçirdiğinde, Michigan’ı da peşinden sürüklemez. Euro bölgesinde ise her kriz odağı geniş kapsamlı yangına yol açabiliyor. Örneğin, Yunanistan ortak para bölgesini terk etse akla, ‘şimdi sıra kimde?’ sorusu gelir. AB antlaşmalarındaki yardımlaşma yasağının finans piyasalarında ciddiye alınmamasına bu yüzden şaşmamak gerek. Her bir Euro ülkesi, ortakları tarafından nasıl olsa kurtarılacağı düşüncesiyle, kendini mali ABD’de ise her eyalet kendi borçlarının sorumluluğunu taşır. Mali darboğaza giren eyalet kemerleri sonuna kadar sıkmak zorunda kalır. Köln Üniversitesi profesörlerinden Wambach yine Kaliforniya örneğini vererek, eyalet bütçesinin tasarruf amacıyla dondurulduğunu ve kriz sırasında Kaliforniya üniversitelerindeki meslektaşlarının düşük maaşla mecburi izine ayrıldıklarını hatırlatıyor. Çok başlılık problemi Amerikan eyaletlerinin bütçe disiplininden ayrılmaması için, on iki merkez bankasındaki eyalet hesapları üzerinden borçların ödenmesini sağlayan farklı bir yöntem de uygulanıyor. Böylece mali bölgelerin banknot matbaasını devreye sokup diğer eyaletleri sıkıntıya sokması önlenmiş oluyor. Euro çatılırken benzer bir kliring mekanizması kurulmamıştı. Bu nedenle kriz sırasında 17 merkez bankasının target bakiyeleri arasında muazzam dengesizlikler ortaya çıktı. Almanya Merkez Bankası’nın kriz ülkelerinin merkez bankalarından aylık alacağı 30 milyar Euro’ya yükseldi. Alacaklıların hesabın kapatılmasını talep etmeleri, para birliğinin sonu anlamına gelir. Avrupa Merkez Bankası (AMB) da Euro’yu kurtarmak için her çareye başvurmaya hazır olduğunu duyuruyor amma, Amerikan ve İngiliz merkez bankalarının aksine, bir hamlede karar alma yetkisi yok. Merkez bankaları sistemini yakından tanıyan David Marsh, Dolar ile Euro arasındaki en önemli farkın bu olduğunu ve 17 milli merkez bankasının söz sahibi olduğu federe bir kuruluş olan AMB’nin kendi iradesiyle karar alamamasının Euro’nun kırılganlığını arttırdığını belirtiyor. n Euro’nun geleceği ne olacak? 1 999 yılında ekonomi dünyasına gözlerini açan Avrupa ortak para birimi Euro kısa zamanda dünyanın en önemli ikinci rezerv para birimi oldu. İyimser tahminlere göre Euro’nun Amerikan Doları’nı da geçip “rezerv para birimi” tahtına oturması zaman meselesiydi. Ama Yunanistan krizinden sonra Euro bu iddiasını kaybetti. Hata, Euro’nun kısa ömrünü artık doldurduğunu öne süren kötümserler de var. Bu ortamda Euro alacaklısı nasıl davranıyor? Ortak para birimine sırt çeviriyor mu? Euro’nun dünya rezerv para birimleri içindeki payı bundan on bir yıl önce tedavüle girdiğinde yüzde 18’di. Bu oran, 2009 yılının dördüncü çeyreğinde ise yüzde 28’e yükseldi. Ama 2010 yılbaşından bu yana Euro, Dolar karşısında yüzde 20 oranında değer kaybetti. Değer kaybı Merkez Bankaları’na 300 milyar dolar kaybettirdi. Dünyanın en fazla döviz ticareti yapan bankası Deutsche Bank’ın kambiyo uzmanı Nicolaus Heinen, dış değerinin aşınmış olmasına rağmen, Euro’nun rezerv para birimi olma özelliğini yitirmediğini söylüyor ve şu değerlendirmeyi yapıyor: “Euro-Dolar paritesindeki kısa vadeli oynamalar ile uzun vadeli yatırım kararları arasında ayrım yapılması çok önemli. Kur oynamaları, yatırımcının keyfini kaçırıp uluslararası finans piyasasındaki aktörlerin moralini bozabilir. Euro’yu rezerv birimi olarak kullanan Merkez Bankaları ile hazine fonlarının uzun vadeli yatırım planları bu oynamalardan etkilenmez.”. Avrupa ülkeleri için önemli Euro’yu önemli rezerv para birimi olarak tutanların başında ortak para bölgesinin üyesi olmayan AB ülkeleri geliyor. Deutsche Bank uzmanı Nicolaus Heinen, bunu şöyle açıklıyor: “Bunlar, öncelikle doğu Avrupa ülkeleri. Bu ülkelerin müdahale aracı olarak Euro’ya ihtiyaçları var. Milli paralarının Euro karşısındaki değerine istikrar kazandırmak için sermaye piyasasına Euro ile müdahale edebiliyorlar. Buna bir de yükselen piyasalar şeklinde tarif edilen, büyüme hızı yüksek kalkınma halindeki ülkeleri eklemek gerekir. Bu ülkeler de rezerv portföylerindeki Dolar’ın yanına artık Euro’yu da ilave ediyorlar.” 'Batırılamayacak kadar önemli' Ortak para biriminin değer kaybetmesi Euro stoklayan ülkelerin yatırımlarına da değer kaybettirir. Yani anca beraber, kanca beraber. Nicolaus Heinen bu nedenle Suudi Arabistan ya da Birleşik Arap Emirlikleri’nin yüksek miktarda Euro satabileceklerine ihtimal vermiyor ve “Çünkü Euro artık, döviz piyasası spekülasyonlarıyla batırılamayacak kadar önemli bir para birimi. Bunu yapan, kendine etmiş olur” diyor. n GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012 KÜRESEL EKONOMİ politikalarından tek başına sorumlu saymaz. 61 ÜLKE ARAŞTIRMASI 62 Yatırımcılarını bekleyen ülke: Bulgaristan Türkiye’deki her hangi bir şehre gidilebilecek kadar yakın bir ülke olan komşumuz Bulgaristan, AB üyeliğiyle birlikte hedeflerini büyüttü. Üyelik sonrası hızla gelişen ve yeni yatırımları çekebilecek düzenlemelere giden Bulgaristan, Türkiye için de önemli bir pazar. Ülke, adeta yeniden inşa ediliyor. 2007’de AB’ye giren ve aldığı fonlarla kalkınma atağına geçen komşumuzda, inşaattan enerjiye, altyapı yatırımlarından turizme kadar hemen her sektörde büyük yatırım fırsatı var. 1 989 yılından sonra Doğu Bloku ülkelerinde başlayan değişim ve bu değişim ile birlikte Komünist Ülkeler Arasında Karşılıklı Ekonomik Yardımlaşma Konseyi’nin (COMECON) işlevini yitirmesi, Bulgaristan’ın üretim pazarlarını yitirmesine ve ülkede atıl kapasitelerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bulgaristan’ın pazar ekonomisine geçişinden sonra, başarıyla uygulanamayan reformlar sonucunda 1996 yılında ülkede ekonomik kriz başlamıştır. Leva, Dolar karşısında önemli ölçüde değer kaybetmiştir. IMF ile imzalanan anlaşma çerçevesinde 1997 yılı Temmuz ayında Para Kurulu kurulmuş ve Leva’nın Alman Mark’ına endekslenmesi ile birlikte ülkede makro ekonomik istikrar Resmi Adı Bulgaristan Halk Cumhuriyeti (Republic of Bulgaria Nüfus 7,6 Milyon Dil Bulgarca Yüz Ölçümü 111.002 km2 Başkent Sofya (1,241 milyon) Başlıca Kentler Filibe (705 bin), Varna (460 bin), Burgas (420 bin) Stara Zagora (356 bin), Blagoevgrad (329 bin) KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ sağlanmış olup, 1998 yılından sonra büyüme yeniden başlamıştır. 1 Ocak 1999 tarihinden itibaren ise Leva, 1,95583Lv: 1 Euro kurundan Euro'ya endekslenmiştir. 2009 yılının Temmuz ayı itibarı ile tahmini olarak 7,2 milyon olan Bulgaristan nüfusunun yapısı, göç ve doğum oranlarının düşmesi, ölüm oranlarının yükselmesi nedenleri ile değişmektedir. 1988 yılı resmi nüfus sayımında 9,9 milyon olan nüfus, 2001 yılı sayımında 7,9 milyona gerilemiştir. Nüfustaki düşüşün en önemli sebebi göçtür. 1989-1996 yılları arasında 650 000 kişi ülkeden göç etmiştir. 1992-2001 sayımları arasında geçen zamanda yaklaşık 200 000 kişi ülkeyi terk etmiştir. Komünizm sonrası ülkedeki koşullardan memnuniyetsizlik ve 1980 sonlarında, 1990 başlarında ülkede yaşayan Türklerin Türkiye’ye dönme arzuları göçün başlıca nedenleridir. 1996 ve 1997 yıllarında ekonomik koşulların Nüfus düşüşünün nüfusun yaş yapısı nedeni ile hemen durması olanaksızdır. 1999 sonu itibarı ile nüfusun yüzde 24,7’si çalışma yaşının üstünde (çalışma yaşı sınırı: kadınlar için 55, erkekler için 60), yüzde 58,1’i çalışma yaşında, yüzde 17,2’si 15 yaş ya da altındadır. 1992 yılı rakamları, sırası ile yüzde 23,7; yüzde 55,7 ve yüzde 20,5 dir. Ülke nüfusunun 2020 yılı itibari ile 7 milyona ya da daha aşağıya düşmesi beklenmektedir. Doğal Kaynaklar ve Çevre Bulgaristan’ın başlıca maden ve mineral rezervleri boksit, bakır, kurşun ve kömürdür. Petrol kaynakları açısından zengin olmayan Bulgaristan’ın 15 milyon varil petrol rezervinin bulunduğu tahmin edilmektedir. Doğal gaz rezervi ise ortalama 1,5 yıllık tüketimini karşılayacak düzeydedir. Bulgaristan’ın sahip olduğu ormanlar 4,1 milyon hektarlık bir alanı kaplamaktadır. Ormanlık arazinin yüzde 32’sini kozalaklı bitkiler oluşturmaktadır. Bulgaristan üç farklı iklim türünün kesiştiği bir alanda Temel Ekonomik Göstergeler Yıllar 2006 2007 2008 2009 2010 2011 2012 GSYİH (Milyar USD) 33,2 42,1 52,0 48,8 51,5 51,1 52,1 Reel Büyüme Oranı 6,5 6,4 6,2 -4,9 0,1 2,5 3,5 Özel Tüketim Harcamaları (yüzde) 8,6 9,0 3,4 -3,5 -3,3 1,5 3,5 Cari İşlemler (Milyar USD) -5,6 -8,7 -11,9 -4,7 -2,2 -1,3 -1,9 10,413 11,486 12,536 12,096 12,244 12,818 13,65 Kişi Başına GSYİH (USD) İşsizlik Oranı 9,6 7,7 6,3 7,6 9,5 8,4 7,5 Enflasyon Oranı 6,5 12,5 7,8 0,6 4,5 3,4 3,3 Kredi Faiz Oranı 8,9 10,0 10,9 11,3 11,2 9,8 8,8 Euro/Leva (Yıl Sonu) 1,96 1,94 1,93 1,96 1,96 1,96 1,96 Euro/Leva (Yıl Sonu) 1,49 1,33 1,39 1,36 1,46 1,63 1,64 İhracat (Fob, Milyar Dolar) 15,1 18,5 22,6 16,4 20,9 23,1 24,6 İthalat (Fob, Milyar Dolar) -22,1 -28,6 -35,2 -22,1 -23,8 -26,7 -28,9 Dış Ticaret Dengesi (Milyar USD) -7,0 -10,8 -12,6 -5,7 -2,8 -3,6 -4,3 Bütçe Açığı 3,4 3,3 2,9 -0,9 -4,0 -3,0 -1,3 21,6 17,2 13,7 14,7 14,1 15,3 15,2 Kamu Borçları bulunduğundan Orta-Avrupa karasalı, Asya stepleri ve Akdeniz iklimine özgü bitki ve ağaç türleri ormanlarında görülmektedir. Bulgaristan, ormanlarda yaşayan bitki ve hayvan türlerinin çeşitliliği bakımından diğer Avrupa ülkeleri içerisinde birinci sırada yer almaktadır. Ekilebilir arazinin yoğun olduğu ülkenin başlıca tarım ürünleri ise sebzeler, meyveler, tütün, buğday, arpa, ayçiçeği ve şeker pancarıdır. Tarım ve Hayvancılık Toplam arazinin yaklaşık olarak yüzde 30’unu oluşturan 5,3 milyon hektarlık ekilebilir araziye sahip olan Bulgaristan’ın en önemli tarımsal ürünü ülkenin kuzeydoğusundaki Dobruca bölgesinde yetiştirilen buğdaydır. Ülkenin arpa ve mısır üretimi de önemli miktardadır. Bulgaristan’ın tarımsal üretiminde önemli yere sahip olan GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012 ÜLKE ARAŞTIRMASI bozukluğu nedeniyle ülke dışına göçte artış gözlenmiştir. Özellikle, eğitimli nüfus ülke dışına çıkmaktadır. Son yıllardaki sosyal ve ekonomik zorluklar gençlerin çocuk sahibi olmaktan kaçınmalarına da neden olmaktadır. Bu sebeple ülkeden göç sona erse de nüfustaki düşüşün devam etmesi beklenmektedir . 63 ÜLKE ŞİRKET ARAŞTIRMASI HABERLERİ 64 ayçiçeği, tütün ve şekerpancarı ise diğer sanayi bitkileridir. Tütün önemli bir ihracat ürünüdür. Tütün üretimi Sovyet pazarının çöküşünden sonra önemli ölçüde düşmüş ancak son yıllarda yeniden artış göstermiştir. Domates, salatalık ve biber ihraç edilen önemli tarım ürünleridir. Elma ve üzüm ülkede yetiştirilen başlıca meyvelerdir. Ancak bu ürünlerin üretimi 1989 yılından sonra bağların ve meyve bahçelerinin ihmal edilmesi nedeni ile önemli düşüş göstermiştir. Ülkede üretilen üzümün büyük bir kısmı önemli bir ihracat ürünü olan şarap üretimi için kullanılmaktadır. Şarap ihracatının çoğunluğu Batı Avrupa pazarlarına yapılmaktadır. Bütün Orta Avrupa için önemli bir tarım ürünleri tedarikçisi olma potansiyeline sahip olan Bulgaristan’ın topraklarına yeterli yatırım yapılmamakta, bunun yanı sıra topraklardan yeterli verim alınamamaktadır. Bulgaristan GSYİH’nin yüzde 1,7’sine denk gelen AB sübvansiyonları önümüzdeki üç yıl boyunca tarım sektörüne ayrılmıştır. Sanayi Komünizm dönemi ağır sanayi politikaları neticesinde ülkede en fazla gelişen sektörlerden biri de kimya sanayi olmuştur. Ancak sektör doğal gaz gibi üretim girdilerinin fiyat değişimlerinden kolaylıkla etkilenmektedir. Devnya’daki büyük soda karteli 1997 yılında Belçika firması Solvay tarafından satın alınmıştır. Gübre sanayiine de yabancı yatırım girişleri olmuştur. Bulgaristan’da en büyük demir-çelik üreticisi olup iflas eden Kremikovtsi şirketinin üretim tesisi ve üretim sürecinde kullanılan bütün varlıkları satışa çıkarılmıştır. Bu varlıkların yanısıra şirektin 1,84 milyar leva borcu da bulunmaktadır. Demir dışı metaller sektörü de dünya talebindeki artış paralelinde son yıllarda kazanç sağlayan bir sektör olmuştur. Sektöre önemli doğrudan yabancı yatırım Tarım sektörü özel sektörün egemenliği altındadır. Özel çiftlikler, özel arazilerde üretim yapan kooperatiflerden oluşmaktadır. Ancak söz konusu kooperatifler komünizm sonrasında 1990’lı yıllarda uygulanan kooperatiflerden ziyade batı tarzı kooperatif tanımına girmektedir. Sektörde aile çiftliklerinin önemi devam etmektedir. akışı gerçekleşmiştir. Bunlardan en önemlisi Belçika firması Union Miniere’in Pirdop’taki bakır eritme tesislerine yapmış olduğu yatırımdır. Ülkenin elektronik sanayii 1970 ve 1980’lerde oluşturulmaya başlanmıştır. Sektör, COMECON ülkelerinin ihtiyaçları çerçevesinde kişisel bilgisayar (PC) üretimine yönelmiştir. COMECON pazarlarının batı mallarına açılması beraberinde sektörün üretimi durma noktasına gelmiştir. Sektörün canlanmasını sağlamak amacı ile üreticiler korsan kompakt disk üretimi gibi stratejilere yönelmiştir. Ancak 1990’ların sonunda uluslararası baskıların artması ile korsan üretime ilişkin önlemler alınmıştır. Sektör bu nedenle daha geçerli bir toparlanma stratejisi belirleyerek fason üretime yönelmiştir. Fason üretim Macar Videoton’un girişimiyle gelişmektedir. Ayrıca bazı Çin şirketlerinin de sektöre yatırımları olmuştur. Sektörde komünizm döneminden miras kalan iyi programlama becerileri de bulunmaktadır. Bulgaristan’ın otomotiv sanayii günümüzde durma noktasına gelen küçük ölçekli araba montajı, kamyon ve otobüs üretiminden meydana gelmiştir. Son zamanlarda büyük uluslararası şirketler ülkede parça ve elektronik üretimine yönelik yatırımlarda bulunmuştur. Alman Daimler-Chrysler firması ile yapılan Bulgar ordusunun motorlu taşımacılık filosunun modernizasyonuna yönelik çerçeve anlaşmasının Bulgar otomotiv sektörünün gelişimine fayda sağlayacağı düşünülmektedir. İş makinalarının üretimi de bağımsızlık sonrasında yok denecek kadar azdır. Madencilik Bulgaristan çok çeşitli metal ve metal olmayan maden kaynaklarına sahiptir. Hem demir hem de manganez cevherleri çıkarılmaktadır. Bununla birlite çıkarılan demir madeni sadece çelik imalat sanayi gereksiniminin bir kısmını karşılayabilmektedir. Kurşun ve bakır madenleri ise demir haricinde yer alan metalurjik işleri desteklemede yeterli KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ ÜLKE ŞİRKET ARAŞTIRMASI HABERLERİ durumdadır. Bulgaristan’da bazı önemli altın yatakları bulunmaktadır ve bu yataklar yabancı yatırımcıların ilgisini çekmektedir. Bulgaristan’da bilinen elliden fazla mineral rezervi bulunmaktadır. Bunlardan bazıları kolay işlenemeyen beyaz mermer, mermer, kuvarz, kaolin, kolay işlenemeyen kil ve alçıdır. Ayrıca, Rodope bölgesinde uranyum cevherleri bulunmaktadır. Bu cevherlerin seksenli yıllarda 600 ton olduğu bilinmektedir. 1989 yılından sonra uranyum üretimi önce azaltılmış sonrasında ise tamamen kaldırılmıştır. Son zamanlarda sektörün tekrar eski haline kavuşturulması konusunda tartışmalar sürmektedir. 65 Müteahhitlik Hizmetleri 2008 yılında ülkeye gelen yabancı sermaye en çok gayrimenkul yatırımı yapmıştır. 2009 yılında ise yabancı yatırımlar nicelik ve nitelik değiştirmiş, en fazla finansal aracılık sektörüne yatırım yapılmıştır. Bununla beraber nüfus giderek yaşlanmakta ve genç nüfus AB üyesi ülkelere göç etmektedir. Mali krizin etkisiyle alım gücü daralmış, işsizlik artmış ve konut fiyatları düşmüştür. Nüfusun yüzde 94’ü ev sahibidir. Karadeniz kıyısında ve kış turizminin yoğun olduğu Bansko ve Borovets bölgelerinde satılmayan yazlık tipi konut sayısı 50-60 bin civarındadır. Altyapı inşaat projeleri hariç, konut ve alışveriş merkezi gayrimenkul piyasasında şişkinlik mevcut olup, ilginin azalacağı öngörülmektedir. AB’nin çeşitli programlarından Bulgaristan’a 2013 yılına kadar yaklaşık 7-8 milyar avro civarında fon sağlanacağı ve bu tutarın önemli bir kısmının su şebekesi, kanalizasyon, su arıtma, metro, karayolu, limanlar, havalimanları ve demiryollarının inşaatı ve rehabilitasyonuna tahsis edileceği düşünülmektedir. Türkiye ve Bulgaristan Dış Ticareti Türkiye, Bulgaristan’ın 2011 yılı ihracatında 3. sırada olup, yüzde 8.5 paya sahiptir. Yine aynı yıl Bulgaristan’ın toplam ithalatı içerisinde Türkiye yüzde 5 pay ile 6. sıradadır. AB üyeliğinin ardından Bulgaristan Türkiye’nin Avrupa’ya açılan kapısı olma pozisyonunu daha da güçlendirmiştir. Türkiye’nin Avrupa ülkeleriyle yaptığı ticaretin karayolu ile taşınan kısmının büyük bir bölümü Bulgaristan güzergahını kullanmaktadır. Ayrıca Bulgaristan, Balkanların coğrafi olarak merkezi konumundadır. İstanbul, Kocaeli ve Bursa gibi Türkiye’nin üretim merkezlerine de çok yakındır. 2007 yılından itibaren Bulgaristan’ın AB üyeliği ve Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliğine dahil olması, bu nedenle ikili ticarette gümrük vergilerinin sıfırlanması, Bulgaristan’da kurumlar ve gelir vergisi oranlarının yüzde 10’a düşmesi gibi gelişmeler nedeniyle Bulgaristan’ı Türk yatırımcıları gözünde cazip kılan özellikler daha da artmıştır. Türkiye’nin Bulgaristan’a ihracatında demir ve çelik, motorlu kara taşıtları, elektrikli-elektriksiz makine ve cihazlar, demir-çelikten eşyalar, plastik ve plastikten mamul eşyalar önde gelmektedir. Türkiye’nin Bulgaristan’dan ithalatında önem arzeden başlıca ürünler ise sırasıyla demir ve çelik, bakır ve bakırdan eşya, mineral yakıtlar ve mineral yağlardır. n GEBZEORGANİZE ORGANİZESANAYİ SANAYİBÖLGESİ BÖLGESİSANAYİCİLERİ SANAYİCİLERİDERNEĞİ DERNEĞİI KASIM-ARALIK 2012 GEBZE GOSB YERLEŞİM G SB ® YERLEŞİM PLANI 66 K Sanayi Parselleri İdari, Sosyal, Teknik Alanlar Teknopark Alanı Parklar KASIM-ARALIK 2012 I GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ GOSB YERLEŞİM 67 GEBZE ORGANİZE SANAYİ BÖLGESİ SANAYİCİLERİ DERNEĞİ I KASIM-ARALIK 2012