şubat 2016 - WordPress.com
Transkript
şubat 2016 - WordPress.com
™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı 1 ™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı © Her hakkı saklıdır. Yazılan yazıdan yazarı sorumludr. 2 içindekiler KÜNYE İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Müslim Akil Avci Genel Koordinatör Ahmet Kurt Hukuk Danışmanı Ayhan Kanlı Editörler Simge Özden Yazarlar Ayhan Kanlı Ahmet Durmuş Ahmet Ergüç Elif Köroğlu Naz Kuran Özge Çevik Rafet Fatih Çakmak ™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı 2008’DEN 2016’YA MİLLİ TAKIMIMIZ Ev sahipliğini Avusturya ve İsviçre’nin ortaklaşa yaptığı 2008 Avrupa Futbol Şampiyonası’na eleme aşamasında Yunanistan’ın ardından 2. Olarak katılmaya hak kazanmıştık. Grup kuralarında Portekiz, Çek Cumhuriyeti ve ev sahibi İsviçre ile eşleşmiştik. Kâğıt üzerinde eşit güçlerin mücadelesi olacak gibi duran bir gruptu. Fatih Terim önderliğindeki Milli Takım ilk maçını Ronaldolu Portekiz ile yaptı ve maçta Pepe ve Meireles’in golleriyle 2-0 mağlup oldu. Bu maçta düşmüştük ama yıkılmamıştık, yılmamıştık. Yeni rakibimiz ev sahibi İsviçre idi. Ama onların unuttuğu bir şey vardı. Biz kötü misafirdik. 2000’de ev sahibi Belçika’yı, 2002’de ev sahipleri Japonya ve Güney Kore’yi eleyişimizi unutmuşlardı. Aynen öyle olmuştu. Hakan Yakın ile öne geçmelerine rağmen önce Semih’le cevap verdik ve son dakikada Arda ile noktayı koyunca bize çeyrek final şansı geliyordu. Ayağımıza gelen fırsatı değerlendirmeliydik. Grubun kader maçında rakibimiz Çek Cumhuriyeti idi. Avrupa Futbol Şampiyonaları tarihinin en heyecanlı ve en iyi maçı ilan edilen maçta 75. Dakikada 2-0 geride idik. Ne olduysa kaleci Petr Cech’in topu elinden kaçırmasıyla başladı her şey. Arda ve Nihat’ın iki golüyle biz çeyrek finale uçarken Çekler evine dönüyordu. Gazeteler ve otoriteler Milli Takımımıza geri dönüşlerin takımı yakıştırmasını yapıyordu. Artık çeyrek finaldeydik. Rakibimiz ise ileride Beşiktaş’ın başına geçecek olan Bilic’in çalıştırdığı Hırvatistan oluyordu. Maçta 119 dakika gol olmadı. 119’da Hırvatlar Klasnic ile öne geçtiler. Her şey 3 4 ™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı bitmişti sanki. Santraya gittik top havalandırıldı. Ceza sahasında Semih’in önüne düşen topa vurduğu an biten her şey yeniden başladı ve penaltılara uzandık. Penaltılarda gülen taraf biz olunca manşetlerde yeni yakıştırmaları okumaya başladık. Milli takımımız için son dakikaların takımı ve mucizelerin takımı adlandırmaları yapıldı. Yarı finalde rakibimiz Almanlardı. Teknik direktörü eski bir tanıdık olan Joachim Löw’dü. Maçta turnuva boyunca ilk golü attığımız tek maçta 90. Dakikada Lahm’ın doksana giden topuyla rolleri Almanya ile değişmiş oluyorduk. Bu defa onlar geriden geliyor ve son dakika golüyle bizi 3-2 yeniyorlardı. Böylelikle turnuvayı 3. Olarak bitiriyorduk. Bu derece Avrupa Futbol Şampiyonalarındaki en iyi derecemizdi. 2012’yi pas geçtikten sonra 2016 Avrupa Futbol Şampiyonasına aslında maç yapmadan gidecektik. Ama karşımıza maalesef Fransız lobisi ve kendisi de Fransız olan UEFA Başkanı Michel Platini çıkıyor ve ev sahipliğimizi engelleyerek ev sahipliğini ülkelerine verdiriyorlardı. Böylelikle maç yapmadan katılacağımız şampiyonaya uzun bir yoldan gitmemiz gerekiyordu. İlk üç maçta 1 puan alan daha sonra tüm olasılıkların bizim yanımızda olduğu bir tablo sonucunda Selçuk İnan’ın serbest vuruş golüyle en iyi 3. Olarak direkt olarak şampiyonaya katılmaya hak kazandık. 2016 Avrupa Futbol Şampiyonasında gruptaki ™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı rakiplerimiz son iki turnuvanın şampiyonu İspanya, Çek Cumhuriyeti ve Hırvatistan oldu. Yine 2008’deki gibi grupta bir denge görüyorum. İspanya haricinde diğer takımlar birbirine eşit güçte. Arda, Hakan, Oğuzhan gibi yeteneklerimiz devreye girince tutulmaz bir takım olduğumuz bir gerçek. Turnuvada en az 2. Turu göreceğimiz öngörüsündeyim. Çeyrek finalin gelmesi sürpriz olmaz. Fakat bu aşamadan öteye gitmek için tıpkı 2002 Dünya Şampiyonasındaki gibi diş geçirebileceğimiz rakiplerin olması ve 2008’deki mücadeleyi son dakikaya kadar bırakmayan, geri dönen bir Türkiye’nin olması gerekir. Fatih Terim gibi kurt bir hocanın olması ve onun bu seviyeleri çokça görmesi bizim büyük avantajımız. Genç ve yetenekli oyunculara sahip oluşumuz bizi koşan, mücadele eden, savaşan ve gerektiğinde tekniğini kullanan bir takım yapacaktır. Eğer turnuvaya sakatlıklar da etki etmezse Milli Takımımız büyük bir renk katacaktır. Son olarak 2016 ‘nın 2008’e benzer bir turnuva olmasını bekliyorum. İnşallah Milli Takım bu sınavdan alnının akıyla ve hepimizi gururlandıracak şekilde çıkar. Serdar ÜSTÜNTAŞ 5 6 ™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı ŞUHUT HİSAR BELEDİYE SPOR RÖPORTAJI Altyapıyı bu kulüpte aldım. Futbola başladığım kulübe, futbolumun son demlerinde tekrar yarar sağlamak için döndüm. N.Ö.Ö. : Öğrenci olarak Şuhut’a geldim. Akşehirspor’dan hocam Mustafa YARAR’ın tavsiyesi üzerine kulüple anlaşarak takıma katıldım. O.Y. : Hedeflerimde bir basamak olarak gördüğüm için Şuhut’a ve Hisar Belediye Spor’a geldim. Takımdaki hedefleri de görünce benim için gelmek zor olmadı. E.T. : Takımımızın diğer stoperi olan Murat’la birlikte takıma katıldık. Takımın hedeflerini öğrendim ve buradaki başarıya katkı sağlamak amacıyla buradayım. Ç.Ç. : Afyonspor’dan takım arkadaşım olan İbrahim’in tavsiyesi üzerine Şuhut’a geldim ve takıma katıldım. Afyonkarahisar’a bağlı Şuhut ilçesinde futbol, voleybol, tekvando ve briç alanlarında faaliyetini sürdüren bir spor kulübü olan Şuhut Hisar Belediye Spor Kulübü futbolda Afyonkarahisar Barlak Yapı Süper Amatör Liginin ilk yarısını lider bitirdi. Bizler de kulüp başkanı Murat DEDE ve kulübün lokomotifleri olan Yusuf Coşkun ÖZTÜRK, İbrahim RAHAT, Neşet Özgür ÖZOĞLU, Orhan YÜKSEL, Ersin TURAN, Çayan ÇAPAKÇUR VE Ganalı Zekeriyya YAKUB(Zeko)adlı yedi futbolcusu ile antrenman sonrası ev ortamında sohbet havasında bir röportaj yaptık. İlk önce futbolculara ortak olarak sorular sorduk ve cevaplar aldık. Şuhut’a ve Şuhut Hisar Belediye Spor’a geliş sebebiniz nedir? Y.C.Ö. : Şuhut’a Beden Eğitimi öğretmeni olarak 2015 yılında atandım. Daha önce futbol oynadığım için ilçenin takımına tavsiye edildim. Deneme sürecinden sonra takıma dahil oldum. İ.R. : Şuhut benim kendi memleketim. Z. Y. : Ben Ganalıyım. Türkiye’ye 4 sene önce geldim. Daha önce İstanbul’da ve Karaman’da yaşadım. Karaman’da futbol oynadıktan sonra tavsiyeler üzerine Şuhut’a geldim ve iyi ki gelmişim. Kulübün hedefleri hakkında ve bireysel hedefleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Y.C.Ö. : Kulüp ilk olarak Bölgesel Amatör Lig’e çıkmak istiyor ve diğer hedefleri de zaman içinde koyarak ilerlemek istiyor. Benim hedefim görev yaptığım sürece takımımızda veya ilin veya ilçenin diğer takımlarında futbol oynamaya devam etmek olacaktır. İ.R. : Kulübün hedefleri profesyonele doğru yol almak. Benim hedefimse kulübe teknik heyette veya idari yapıda yardımcı olmak olacaktır. N.Ö.Ö. : Kulüple birlikte büyümek istiyorum. Üst liglerde oynamak, antrenör, yönetici, idareci olarak futbolda sürekli yer ™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı almak istiyorum. karşılayan bir halka ve taraftara sahibiz. O.Y. : Burada kulüple birlikte bir üst lige çıkmak öncelikli hedef. Sonraki ve bireysel hedeflerimde profesyonel olmak ve gol krallıkları yaşamak. O.Y. : Son derece sıcakkanlı insanlar, içten ve samimi hatta gereğinden fazla yardımcı diyebilirim. Kulübümüzün CEO’su Salim GÖÇEN başta olmak üzere her şeyini veren bir destek var arkamızda. E.T. : Bölgesel Amatör Ligini bir vitrin olarak gördüğümüz için ilk hedefimiz tabii ki BAL. BAL’daki vitrinle birlikte üst liglerde ve takımlarda oynamak isterim. Ç.Ç. : Genel olarak amatörde fazla bir kaynak yok. Üst liglerde olmak istersin. Buradaki pozisyonumdan ve maddiyattan memnunum. Daha iyisi neden olmasın. Z.Y. : Kulübü BAL’a çıkarmak istiyoruz. Gana ve Sudan’daki arkadaşlarım gibi profesyonel olmak istiyorum. Getafe’deki çok yakın arkadaşım olan Bernard Mensah gibi İspanya’da ve Avrupa’da oynamak istiyorum. Şuhut halkını ve Şuhut Hisar Belediye Spor taraftarını nasıl tanımlarsınız? Sizin üzerinizdeki etkileri nelerdir? Y.C.Ö. : Taraftarımız gerçekten muhteşem ve bizi hep desteklesinler. İ.R. : Ben de Şuhutluyum ve maçlarda desteklerinin arkamızda hep hissediyoruz. N.Ö.Ö. : 12. Adam tabirini birebir E.T. : Böyle iyi niyetli, içten ve samimi bir halk ve taraftar daha görmedim. Ç.Ç. : Tek cümle ile özetlemek gerekirse aramızda ağabey- kardeş ilişkisi var. Z.Y. : Karaman’dan çok daha iyi bir ortama geldim. Burada evimde gibi rahatım. Herkes yakın davranıyor. Bana yabancılık çektirmediler. Hatta CEO Salim GÖÇEN ile ayrılmaz bir ikili olduk. Son olarak futbola ve hayata dair eklemek istediğiniz bir şey var mı? Y.C.Ö. : Sporda Manşete bize de yer verdiği için teşekkür ediyoruz. İ.R. : Altyapılara önem verilsin. Gelecek gençlerde. N.Ö.Ö. : Yalnızlığı sevdiğim için kaleci oldum ama futbol bana birlikteliği öğretti. Herkes yediğim gollerin güzel olduğunu söylüyor, onlara iyi kaleci güzel gol yer diyorum. 7 8 ™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı Futbolcularla söyleşiden sonra Başkan Murat DEDE ile röportaja geçtik. Sayın Başkan öncelikle sizi tanıyalım. Kendinizi tanıtır mısınız? İsmim Murat DEDE. Esnafım. Şuhutluyum. Yıllarca amatör olarak futbol oynadım. 2013 yılında futbolu bıraktım. Önceki kulüp başkanımız Mesut TOSUN yönetiminde yer aldım. Başkanın devlet görevi sebebiyle ayrılmasından sonra yönetim kurulumuzca başkanlığa getirildim. İlk seçimli olağan kurulda başkan seçildim. Aralık 2015’teki son olağan genel kurulda ise tek aday olarak girdiğim seçimde yeniden başkanlığa seçildim. O.Y. : Bugüne kadar bizimle röportaj yapan olmamıştı. Size ve Sporda Manşet’e bu konuda teşekkür ediyoruz. E.T. : Bu seneyi 22’de 22 yaparak tamamlamak istiyoruz. Herkes bizi desteklesin. Ç.Ç. : Severek, isteyerek yapılan her şey muhakkak ki güzel biter. Z.Y. : Tanınmamıza yardımcı olduğunuz için size ve Sporda Manşet’e teşekkür ederim. Başkanlığınız değiştirdiniz? süresince neleri Öncelikle kulübün misyonunu ve vizyonunu değiştirdik. Modern futbolun gereği olarak kulübümüzü sporcu fabrikası yapmak için altyapıya önem verdik. U 14 Ligine esaslı bir şekilde önem veriyoruz. Yaz dönemlerinde spor okulları açtık. 8-10-1214 yaş gruplarında 80’e yakın çocuğumuzu futbolla tanıştırdık. A takım seviyesinde ise hedefi ve amacı olan bir takım oluşturarak üst liglerde yer alarak ilçemizin tanıtımında görev yapmak suretiyle değişime gittik. ™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı Kulüp için plan, proje yaptınız mı? Kısa, orta ve uzun vadeli planlarınız nelerdir? Kulüpler ki özellikle amatör kulüpler ekonomik güç olmadan destek olmadan ayakta duramazlar. Bu sebepten dolayı ekonomik gelir projesi üretmek gerekir. Biz de yönetim olarak halı saha projesi geliştirdik ve bunu onaylattık. Bu projemiz ihale aşamasına geldi. Tesisler bittikten gelirlerimizi daha sağlam temele oturtacağız. Kısa vadeli planımız Bölgesel Amatör Lige çıkmak ve orada tutunabilmek olacaktır. Orta vadeli planımızda profesyonel liglere futbolcu ihraç etmek var. Zekeriya KESKİN, Nihat BAŞTÜRK ve Hayrettin CENGİZ’den sonra yeni futbolcuları ihraç etmek hedefimiz. Uzun vadeli planımız ise bireysel sporlar ve salon sporlarını daha aktif hale getirmek ve bu alanlarda Türkiye dereceleri elde etmek olacaktır. Sporda Manşet düşünceleriniz nelerdir? Hakkındaki Açıkça söylemek gerekirse bu zamana kadar gerek dergiyi gerekse internet sitesini bilmiyordum. Fakat bizimle yapılacak olan röportajla birlikte gerek sosyal medyadan gerekse dergi olarak sıklıkla takip etmeye başladım. Röportajımızı da ilgiyle bekliyorum. Ferit GÖRÜKMEZ’in ve Onursal Başkanımız Belediye Başkanımız Recep BOZKURT’un desteklerini arkamızda hep hissediyoruz. Ayrıca maddi ve manevi olarak ilçemiz işadamları da hep yanımızda. Bana göre kulüp tarihindeki en iç içe dönem diyebilirim. Halk, taraftar, yönetim, sponsorlar, teknik heyet ve futbolcular et tırnak olmuş durumdalar. Bu konuda herkese teşekkür ediyorum. Röportaja ekleyebileceğiniz sözleriniz nelerdir? son Taraftarımız sürekli transfer var mı diye soruyor. Şartlarımıza uymak kaydıyla biriki transferimiz olacak. Ayrıca daha önce profesyonel liglerde yer aldığımız voleybol alanını ekonomik durumumuz müsaade ederse canlandırma düşüncemiz var. Bugüne kadar vaatlerimizin % 70’ini yaptık. Geriye kalanları da inşallah gerçekleştireceğiz. Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz. Röportaj: Serdar Üstüntaş Taraftar haricinde sizi destekleyenler kimler oldu? Hemşerimiz Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel EROĞLU’nun, Bakanımızın danışmanı Mehmet ŞENBABAOĞLU’nun, Kaymakamımız 9 ™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı OKUL SPORLARINA BİR BAKIŞ Avrupa’nın aksine genç bir nüfusa sahip olan ülkemizde, bu genç nüfusa oranla dünya çapında yıldız diyebileceğimiz sporcu sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor. 80 milyon nüfusta 25 milyon vatandaşımız genç nüfus arasında. Bu genç nüfusun ise yaklaşık 15-16 milyonu öğrenci. Bir nevi asli olması gereken altyapımız bu kısımda diyebiliriz. Gençlik ve Spor Bakanlığımız bu kısma son yıllarda önemli yatırımlar yapmakta. Peki, bu yatırımların ne kadarını geri dönüt olarak alıyor? İşte bu sorunun cevabını arıyoruz. Gerek altyapı gerekse üst yapı seviyelerinde maalesef bir türlü istenen seviyeye gelemediğimiz bir hakikat. İstikrarsızlığımız da cabası. Görünüm bu durumdayken Gençlik ve Spor Bakanlığımız özellikle 2020 Olimpiyatlarını Tokyo’ya kaptırdıktan sonra gençlere ve öğrencilere daha farklı bir vizyonla bakmaya başladı. Okul çağındaki gençlere yönelik olarak bedensel, ruhsal, zihinsel ve sosyal gelişimi ön plana alan yeni yaklaşımlarla sporu ve spor kültürünü aynı zamanda alt yapıyı ve fiziki ortamı hazırlamaya girişti. Okul Sporları Federasyonu daha etkin hale getirildi. Çıkarılan yönetmelikle ve belirlenen statüyle yetki sahası genişletildi. Bu sayede son 3 yılda bir portal oluşturuldu. 10 Beden Eğitimi öğretmenleri de aktif olarak oyunun içine dâhil edildi. İster istemez bu etkileşimden silsile yoluyla okul idareleri, aileler, spor salonları, yeşil sahalar, minderler, tatamiler de etkilendi. Buralarda olumlu yönde bir hareketlilik başladı. Daha önceden internet kafelere, oyun salonlarına doluşan öğrenciler için enerjilerini atabilecekleri ve yeteneklerini ortaya çıkarabilecekleri bir ortam sağlanmış oldu. Bu konuda yetkilileri tebrik ediyoruz. Bütün olumlu sözlerin yanında elbette her sistemde olduğu gibi bu yapıda da eksiklikler mevcut. İlk etapta oluşturulan portalda lisans problemi ortaya çıktı. Doğru dürüst eğitim verilmeden lisanslar çıkarılmaya başlandı. Bu da yanlış lisansların çıkarılması sebep oldu. Bunun yanı sıra il merkezine bu lisansları onaylatmak gerekiyordu. Bu eğitim öğretim döneminde bu lisans işlemleri olması gerektiği okul müdürlerine bırakıldı. Gelen şikâyetlerin dinlendiğini buradan anlayabiliyoruz. Tüm iyi niyetlere rağmen futbol, basketbol, voleybol gibi temel dalların yanında diğer dallarda katılımın az olduğunu söyleyebiliriz. Burada kalifiye eleman eksikliğini görmekteyiz. Bir başka eksiklik ise il tertip komitelerinin dikkatsizliği üzerine. Aynı gün aynı saate farklı dallarda aynı okulun maçlarını koyabiliyorlar. Bu durumda taraftarın da, yöneticinin de, öğretmenin de, öğrencinin de aklının karışmasına, isteklendirmenin düşmesine ve amaçların gerçekleşmesine engel oluyor. Bütün bunların yanında çuvaldızı federasyonumuza ve il tertip komitelerine batırırken iğneyi de okullarımıza batıralım. Maalesef son zamanlarda aldığımız haberlerde bile bile müsabakaya çıkmama durumlarının olduğunu öğrendik. Bu kadar yatırım yapılırken israftan kaçınmak ve gençleri spora yönlendirmek lazım. Bu konuda okullarımız daha hassas olmalıdır. Son olarak şunları söyleyelim. Eksikleri gidererek okul sporları ile daha ileriye gitme zamanı. Olimpiyat yolunda bir Türkiye için okuldan başlayan eğitimle ve sporla geleceğe daha güzel bakabiliriz. Çünkü yeni Arda Turanlar, Cedi Osmanlar, Rıza Kayaalpler, Kübra Akmanlar, Servet Tazegüller, Gamze Bulutlar bizleri okullarda bekliyor. Serdar Üstüntaş ™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı ÇOCUK VE SPOR Bu bölümde hepimizin en değerli varlığı olan çocuklarımızın ve çocuğun üzerine egzersizin yaptığı etkileri; yetenek ve yetenek seçimi konusunu ve de çocuğun büyüme ve gelişme dönemlerini aktarmaya çalışacağız. Bu genel konularla ilgili daha detaylı bilgileri kaynaklar bölümünden ulaşacağınız kaynaklardan bulabilirsiniz. Bu konularla ilgili sorularınızı da bilgimiz çerçevesinde yanıtlamaya çalışırız. ÇOCUK ve EGZERSİZ 1-Çocukluk dönemi nedir? Çocukluk dönemi doğumdan itibaren 11-12 yaşına kadar süren bir zaman kapsar. 0-1 yaş süt çocukluğu, 1-3 yaş küçük çocukluk, 3-6 yaş okul öncesi çağı, 6-10 yaş birinci okul çocuğu çağı, 10-12 yaş ikinci okul çocuğu çağı olarak kabul edilir. Ancak yaşa bağımlı kalmadan, doğumdan itibaren çocuğun, fiziksel, zihinse ve psikolojik gelişimindeki seyrine bakarak cinsel olgunluğa erişmesine kadar olan sürecin çocukluk dönemi olarak ele alınması gerekir. Çünkü kimi çocuk akranlarına göre, daha erken veya geç gelişebilir. 2-Çocukların egzersize yanıtları nedir? Çocuklar bilindiği gibi bir gelişme ve büyüme periyodu içindedir. Bu periyotta genç çocukların fizyolojik sistemleri, ağır egzersizlerin getirdiği yükleri karşılayacak düzeyde değildir. Bu güç ancak gelişme çağı sonrası yakalanabilmektedir. Özellikle 12yaşın altındaki çocuklar oldukça yüksek bir sempatik sistem aktivitesine sahiptir. Bu yüzden yüksek bir kalp atım sayısının bulunması ve uzun süren dayanıklılık aktiviteleri onların kapasitelerinin kolaylıkla tükenmesine neden olur. Bu dönemdeki çocukların aerobik güçleri düşüktür. Yeterli oksijen kullanma kapasitesine sahip değillerdir. Çünkü kalbin bir seferde pompalayabildiği kan miktarı yani kalp atım volümleri düşüktür Ayrıca karbonhidrat depoları da ileri yaşlarınkine oranla daha azdır. Burada bilinmesi gereken puberte (ergenlik ) çağı öncesi beyin, sinir, kalp, akciğerler, böbrekler ve organizmanın iç ortamını sabit tutmak için (homeostasis) koordineli bir şekilde çalışan fizyolojik prosesler (işlemler) bebeklik ve çocukluğun ilk çağlarında zayıftır. Bu sistemlerin gelişimi puberte ve sonrasında görülür. Pubertede görülen kuvvetlenme, puberte ile ilgili değil; hormonal faktörlerin bir sonucu olduğu düşünülmektedir. Vücudun egzersize ve homeostatik mekanizmaların diğer streslerine yanıt verme yeteneği 14 yaşına tepe noktasına ulaşır. 3-Çocukta antrenmanın tehlike ve riskleri nedir? Çocuklarda performansın birdenbire ve geçici olarak yükselmesi gözlenir. Küçük yaşta antrenmana başlamanın negatif psikolojik etkileri ile ilgili çalışma sayısı azdır. Bir çalışmada Varek, performansları tekrar düşen çocukların şoka girdikleri ve spor yaşamlarını zamanından önce bitirdiklerini yazar. Çocukta antrenman tek yönlü uygulanmamalıdır. Cottea, yaptığı çalışmalarda antrenman tek yönlü uygulandığında özellikle iskelet sistemi üzerinde olumsuz etkiler gözlendiğinden söz etmektedir. Ayrıca, tek yönlü antrenman programı uygulandığında en riskli spor dallarını jimnastik sırıkla yüksek atlama, kürek, cirit halter, trambolin ve kule atlama olduğu görülmektedir. 11 ™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı 4-Çocuk antrenmanı için önerileri nelerdir? Belirli bir spor dalına yönlendirilen çocukların ebeveynlerine, bu alanda çocuğu bekleyen şanslar ve riskler açıklanmalıdır. Çocukta sportif başarının, okulu ve geleceğini ikinci plana atmaması sağlanmalıdır. Çocukların aileleri ve özellikle okuldaki beden eğitimi öğretmenleri ile sıkı diyaloglar kurulmalıdır. 5-Çocuk ve gençlerde motorik özelliklerin gelişiminde duyarlı dönemler hangileridir? Erkek çocuklarda motorik özelliklerin en yüksek artış gösterdiği yaşlar 4-6-8-13-14 yaşları olarak görülmektedir. 9, 11 ve 15 yaşlarında gelişme az olurken, 3, 5, 7, 12, 16 ve 17nci yaşlarda gelişme hiç görülmemektedir. Kız çocukları ve gençlerinde ise en yüksek artış 4, 6, 9, 10 yaşlarında görülürken; 8, 11, 12 ve 13 yaşlarında daha az artış görülmektedir. Kızlarda 3, 5, 7, 14, 15, 16 ve 17nci yaşlarda gelişme hiç görülmez. 6-Çocukta ve gençte kuvvet antrenmanının özellikleri nedir? Çocukluk ve gençlik yaşında genel ve çok yönlü vücut gelişiminde kuvvet antrenmanı önemli bir rol oynar. Kuvvet antrenmanı genel anlamda okul öncesi çağda önerilmez. Bu yaş basamağında çocukların kemik ve kas gelişimini sağlamak için, düzenli olarak kuvvet çalışmalarından uzak spor yapmaları yeterlidir. Bu dönemde her türlü kuvvet çeşidine uygun olarak dayanma, asılma çekme (parmaklık tırmanma, halat çekme ) ile amaçlanan kuvvet gelişimi sağlanabilir. Bunun dışında ayrı bir çalışmaya gerek duyulmaz İlkokulun ilk sınıflarında çocuğun kendi vücut ağırlığı ile yapacağı çalışmalar yeterlidir. Burada halat çekme, yüksekçe bir yere dayanarak push-up (şınav), direğe veya halata tırmanma, alçak barda ayaklar önde/yerde kendini çekme, barfikse asılma, tek ve çift ayak sıçramalar, çakı hareketleri en uygun düşen kuvvet çalışmalarıdır. Stemmlere göre gövde kaslarının kuvvetlenmesi ve tırmanma yeteneği 7-9 yaşları arasında en yüksek gelişim düzeyine erişmektedir. Bunların ardından 9 yaş sonrası kendi vücut ağırlığının dışındaki bir ağırlığa taşınarak, sağlık topu gibi çalışmalar ilave edilebilir. Ayrıca antrenman içeriği olarak barfikste dikey olarak kendini çekme, düz zeminde push-up (şınav) karın ve sırt kasları için sit-up (mekik) ve ters mekik gibi egzersizler de eklenebilir. Uzmanlar 14 yaşından önce serbest ağırlıkla çalışma yapılmaması gerekliliğine dikkat çekmektedir. Artan yaşla bağlı olarak dinamik çalışmaların yanı sara izotermik (statik/durgun) çalışmalara da ağırlık verilmeye başlanmalıdır. Bilindiği gibi anaerobik güç yaşın ilerlemese bağlı bir gelişim göstermektedir. Bu dönemden sonra yapılacak kuvvet çalışmalarında serbest ağırlık (halter) devreye girecek ise mutlaka bir uzman tarafından programlarının hazırlanması gerekmektedir. Erkeklerde kas kuvvetindeki en büyük artış 6, 8, 13 ve 14 yaşlarında gözlenir. Kızlarda ise en büyük artış 4 ve 9uncu yaşlara gözlenmektedir. 12 ™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı 7-Çocuk ve gençlerde yapılacak kuvvet çalışmalarının temel ilkeleri nelerdir? Çocuk ve gençlerde yapılacak kuvvet çalışmalarında göz önüne alınması gereken temel ilkeleri dört ana başlık altında toplayabiliriz. Bunlar sırasıyla şunlardır: a-Rizikosuz fakat bedensel verimlilik yeteneği çok yönlü geliştirilmelidir. b. çalışmalar her yaş dönemine göre planlanmalıdır. Ayrıca çok yönlü değişken ve neşe verici olmalıdır. Oyun formu içinde verimlidir. c. Temel kuvvet (birim kuvvet, kaba kuvvet) ile hareket becerisi ve teknik arasında yakın ilişki kurulmalıdır d. Gençlerde ortopedik yönden uygun olup olmadığı araştırılmadan üst düzeyde yüklenmeler yapılmamalıdır. 8-Ağırlık çalışmalarının boy uzamasına etkisi nedir? Ağırlık çalışmalarına başlama yaşında dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, büyüme çağıdır. Özellikle fiziksel gelişme sırasında, boyun uzaması, kemiklerin epifiz adı verilen büyüme noktalarından sağlanır. Burada epifiz bölgelerine gelen darbeler ve o bölgelere binen fiziksel yük, bu bölgelerin erken kapanmasına neden olur. Böylece kemiğin büyümesi, boyun uzaması engellenmiş olur. 9-Çocuk ve gençte dayanıklılık antrenmanının özellikleri nelerdir? Çocukluk ve gençlikte, dayanıklılığın en hassas olduğu dönemler erkeklerde ve kızlarda 4 yaşından sonraki dönemde rastlanmaktadır. Konuyu biraz daha açarsak, erkeklerde 14 ve 15 yaşlar dayanıklılığın çok kolay geliştirilebileceği dönemlerdir. Kızlarda bu dönem 13 yaş olarak görülür. Bilimsel çalışmalar, çocukların ergenlik dönemi öncesi devamlı yüklenmelere ve interval (aralı) antrenmanlara uygun olmadığını göstermiştir. Bu nedenle okul öncesi ve okul dönemlerinde dayanıklılık antrenmanlarının içeriği genelde oyun formu şeklinde olmalıdır. Bunlar ebeleme, stafet yarışları, yer değiştirme oyunları gibi eğitsel oyunlar olabileceği gibi yakan top, mini basketbol, mini futbol gibi küçük takım oyunları da olabilir. Ayrıca piramidal yüklenme şeklinde (1-2-3-2-1 dakikalık) koşular da aralarında birer dakikalık dinlenme verilerek uygulanabilir. Devamlı yüklenme şeklinde de 5-10-15 dakikalık koşular yapılabilir. Ergenlik dönemi sonrası ise normal dayanıklılığı geliştirici çalışmalara başlanabilir. 10-Çocukta ve gençte hareketliliğin özellikleri nelerdir? Eklemlerin hareket genişliği, yani hareketlilik erkek çocuklarda 4 ve 8 yaşları, kızlarda ise 4 ve 13 yaşları büyük önem taşımaktadır. Bu yaşlarda artış büyük orandadır. Erkeklerde 6, 9, 13 ve14 yaşları ile kızlarda 6, 9 ve 12 yaşlarında da düşük oranda artışlar gözlenebilir. Saygılarımla… Not: Bir Sonraki Ay ‘’Sporda Yaralanmalar’’. Rafet Fatih ÇAKMAK Beden Eğitimi Öğt. Gör. 13 ™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı SİSTEM = BASİT FUTBOL Hollandalı Johan Cruyff nam-ı diğer Sarı Fare ve onun söylediği derin anlamlı şu söz: Futbol basittir; zor olan futbolu basit oynamaktır. Cruyff bu meşhur sözüyle çok şey anlatıyor aslında. Futbol görünüşte 11 kişilik iki takımın bir topu üç direk arasından geçirmeye çalışması olarak görülebilir. İşte bu kadar basit görünen bu olay aslında göründüğü gibi değil. Futbol tarihinde birçok sistem denenmiştir. Bütün sistemlerin ortak amacı topu üç direk arasından en basit yolla geçirmektir aslında. Günümüzden örnek vererek gidelim. Cruyff ’un efsaneleştiği Barcelona ve yine Cruyff ’un temellerini attığı ‘total futbol’. Barcelona’yı izlerken adeta bir makine izliyor gibi oluruz her şey kusursuz ve mükemmel görünür. Cruyff ’un başka bir sözü gelir akla: En 14 güzel gol, boş kaleye atılan goldür. Barcelona’nın attığı gollerin çoğu boş kaleyedir. Topun o noktaya gelmesi için topu en az 11 kişiden kurtarmanız gerekmektedir. Bunu günümüzde yapan takım sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Cruyff bu futbolun en önemli özelliğini şöyle açıklar: Topu ayağında bulunduran oyuncu en önemsiz oyuncudur; önemli olan diğer oyuncuların doğru yer değiştirmesidir der. Sistemin ipuçlarını verir aslında. O zor dediği basitlik sistemle sağlanır. Takımın makine gibi işlemesi oyuncuların birbirine neredeyse gözü kapalı pas atması çok mükemmel bir sistem gerektirir. Sistem oluşturmak elbette çok zordur. Bir sistemi oturtmak bazen yıllar alabilir; sonuna kadar sabır gerektiren bir iştir. Özellikle de taraftar için maalesef ülkemizde her şey kupa endeksli. Hal böyle olunca sistem oluşturmak imkânsız demek yanlış olmaz. Ülke olarak kupalara endeksli olmasak bir sistemin oluşmasını beklesek o sistemin getirileri birkaç kupadan kat kat daha fazla olacaktır. Dünya futbolunda Barcelona dışında da örnekler verebiliriz. Alex Ferguson’un Manchester United’ı , Jurgen Kloop’un Dortmund’u hepsi birer sistem takımıydılar. Hem oynadıkları futbolla hem kazandıkları başarılarla akıllarda iz bıraktılar. Cruyff ’un yazının başında olan sözünde ki zor olanı yapmak için yani oyunu basitleştirmek için sağlam bir sisteminizin olması şart... Ahmet Ergüç ™Sporda Manşet Dergisi 18. Sayısı 15
Benzer belgeler
ağustos 2015 - WordPress.com
KÜNYE İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Müslim Akil Avci Genel Koordinatör Ahmet Kurt Hukuk Danışmanı Ayhan Kanlı Editörler Simge Özden Yazarlar Ayhan Kanlı Ahmet Durmuş Ahmet Ergüç Elif Köro...
Detaylı